TÜRKİYE’NİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ VE TORYUMUN ÖNEMİ Doç. Dr. Şaziye Balku- Atılım Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi Serhat Turan (Eltem Enerji) Enerji, yüzyıllar boyunca dünyadaki en önemli konular arasında yer almış ve almaya devam etmektedir. Sayısal olarak ifade etmek istersek, 2010 yılında dünyada 524 katrilyon Btu* enerji tüketilmiştir (1) ve her yıl bu rakam ortalama % 1.5 oranında artmaktadır. Bu enerjinin % 53’ü endüstride, % 26’sı ulaşım ve taşımacılık sektöründe, % 13’ü evlerde % 8’i ise ticaret sektöründe kullanılmaktadır. Toplam enerjinin % 55.37 si elektrik olarak tüketilmektedir. Dünyada kullanılan enerjinin kaynaklarına göre dağılımı Şekil 1’de verilmektedir ve % 87’si (TEP** cinsinden) fosil kaynaklıdır (petrol, kömür ve doğalgaz). Dünya’da birincil enerji kaynağı olarak en fazla kullanılan fosil kaynakların oranının 2040 yılında %78’lere gerilemesi beklenmektedir. Bu gerileme, kullanım miktarında beklenen bir düşüş değil, yenilenebilir kaynak kullanımının artması ile fosil kullanım payının azalması anlamına gelmektedir. nükleer 4% hidroelektrik yenilenebilir 7% 2% petrol 33% kömür 30% doğal gaz 24% Şekil 1: Birincil kaynaklara göre dünya enerji tüketimi hidroelektrik nükleer 11 % 0% yenilenebilir 1% petrol 27 % kömür 26% doğal gaz 35 % Şekil 2: Birincil kaynaklara göre Türkiye enerji tüketimi Dünyada tüketilen birincil enerjinin yaklaşık % 1’i Türkiye’ye aittir ve kaynaklarına göre dağılımı, Şekil 2’de verilmektedir. Görüldüğü gibi tüketilen enerjinin % 88’i (TEP olarak) fosil kaynaklıdır. Nükleer henüz yoktur. Hidroelektrik enerjisi dünya yüzdesinin üzerinde, yenilenebilir enerji dünya yüzdesinin altındadır. Dünya elektrik tüketimi, 20.0 trilyon kWh olarak verilmekte (1) ve başlıca kömür, doğal gaz, nükleer ve hidrolik kaynaklardan üretilmektedir. Türkiye’de 2012 yılı elektrik üretimi, 239,5 milyon kWh’dir (2) ve bu miktarın % 43.6’sı doğal gazdan üretilmektedir (3). Doğal gazın tamamına yakını ithal yolu ile karşılanmaktadır. Zaten Türkiye birincil enerji kaynakları ihtiyacının da % 71.5’i, dışarıdan sağlanmaktadır. Toplam ithalatımızın % 25.4’ ü, enerji kaynaklıdır. Dünyada ve Türkiye’de enerji kaynağı olarak en fazla kullanılan fosil kaynakların iki önemli dezavantajı bulunmaktadır. Birincisi, oluşumu yüz milyonlarca yıl almakta, ancak enerji üretimi için yakılmakta ve çok kısa zamanda tüketilmektedir. İkinci dezavantajı ise yanma sırasında atmosfere karbondioksit gazı atılmasıdır. 2010 yılında 31.2 milyar metrik ton enerji kökenli CO2 atmosfere karışmıştır. Bu miktarın yaklaşık % 1’i ülkemizden kaynaklanmaktadır. Atmosferde karbon dioksit oranının yükselmesi, küresel ısınma ile iklim değişikliğinin başlıca nedeni olarak görülmektedir. Bu nedenle dünyada, fosil yakıtlardan yenilenebilir yakıtlara doğru bir eğilim başlamıştır. Güneş, rüzgar, su, biyokütle gibi yenilenebilir yakıtların, enerji üretim sürecinde tüketilmesi söz konusu olmadığından sürdürülebilir kaynaklardır ve karbon dioksit emisyonuna neden olmamaktadırlar. Ayrıca güneş ve rüzgar ücretsiz kaynaklardır. Türkiye’nin fosil kaynaklı enerjinin üçüncü bir dezavantajı bulunmakta, bu kaynaklar sürekli olarak ithal edilmektedir. Dış ticaret açığının % 62’si enerji ithalatından kaynaklanmaktadır (4). Hükümet, ülkenin enerji darboğazının giderilmesinde çözüm yolu olarak nükleer santralleri görmektedir. Ancak, diğer sektörlerde olduğu gibi, enerji sektöründe de hammadde istihracı, üretim ve dağıtım dahil olmak üzere her aşamada özelleştirmeyi benimseyen hükümet, nükleer enerji politikasında farklı davranmaktadır. Nükleer santral kurulması yönünde her türlü çabayı göstermekte, ilgili ve gerekli tüm yasaları çıkarmakta, desteklemekte ve bu konuda taraf olarak girişimlerde bulunarak uluslararası anlaşmalara imza atmaktadır. İlk anlaşma Ruslarla Mersin’de Akkuyu nükleer santrali için yapılmış, Ruslar tarafından kurulacak tesisten üretilecek elektrik için 15 yıl boyunca 12.35 sent/kWh alım garantisi verilmiştir. 4800 MW kapasiteli bu tesisin 2019 yılında işletmeye alınması beklenmektedir. İkinci anlaşma Japonlarla Sinop’ta 5000 MW kapasiteli bir tesis kurulması için yapılmış, üçüncü nükleer santral için de çalışmalar başlatılmıştır. Nükleer santraller için dünyada en büyük iki nükleer felaketin yaşandığı (Çernobil-1986, Ukrayna-eski SSCB ve Fukuşima2011, Japonya) seçilmiştir. Ülkemizde kurulacak nükleer tesislerin uranyum esaslı oldukları bilinmektedir. Ancak ülkemizde uranyum rezervleri yok denecek kadar az bulunmakta, onun yerine toryum rezervleri konusunda oldukça şanslı konumda olduğumuz bilinmektedir. Dünya uranyum kaynakları Tablo 1’de, toryum kaynakları da Tablo 2’de verilmektedir. Bu verilere göre dünya toryum rezervleri sıralamasında Hindistan’dan sonra ikinci durumda bulunmaktayız ve dünya rezervlerinin % 13.81’ine sahip görünmekteyiz. Tablo 1: Bilinen Uranyum Kaynakları (5) Ülke Avustralya Ton 1,661,000 Dünya yüzdesi 31.2 Kazakistan Rusya Kanada Nijerya Güney Afrika Brezilya Diğer Ülkeler Dünya Toplamı 629,000 487,200 468,700 421,000 279,100 276,700 1,103,800 5,327,200 11.8 9.1 8.8 7.9 5.2 5.2 20.7 100 Tablo 2: Dünya toryum kaynakları tahmini (6) Ülke Hindistan Türkiye Brezilya Avustralya ABD Mısır Norveç Venezuela Diğer Ülkeler Dünya Toplamı Ton 846,000 744,000 606,000 521,000 434,000 380,000 320,000 300,000 1,234,000 5,385,000 Dünya yüzdesi 15.7 13.8 11.2 9.7 8.1 7.1 5.9 5.6 22.9 100 Son yıllarda yapılan çalışmalar elektrik üretiminde nükleer yakıt olarak toryum kullanılabileceğini göstermektedir. 2013 yılında yayınlanan bir çalışmada (7) iyi tasarlanmış bir toryum reaktörünün gelecek nesil bir kömür santralinden ve mevcut uranyum yakıtlı nükleer reaktörden daha ucuza elektrik üretebileceği belirtilmektedir. Daha önemlisi ise uranyum reaktörlerinden oldukça daha az uzun-ömürlü radyoaktif atık üretmeleri ve nükleer silahların çoğalması tehlikesini de azaltma potansiyeline sahip olmaları avantajı bulunduğu ortaya konmuştur. Bir başka çalışmada, mevcut durumda toryum kullanmanın nükleer enerjinin daha ucuza elde edilmesini sağlamadığını belirtilse de, stratejik nedenlerle önemli bir seçenek olduğu ve uranyuma göre doğada daha bol bulunduğu vurgulanmaktadırlar (8). Dünya’da en çok toryum kaynağına sahip Hindistan’ın nükleer santrallerde toryum kullanımı ile ilgili planları bulunmaktadır (6). Bizim nükleer enerji ile ilgili planlarımızda toryum kaynaklarımız yer almakta mıdır? Eğer nükleer macerasına atılıyorsak neden bu konuda kendi kaynağımız olan toryumla ilgili olarak çalışmaları başlatmıyoruz? Bir ülkenin teknolojik olarak gelişmesi ve ilerlemesi ancak kendi teknolojilerini geliştirmesi ile mümkün olmaktadır. Teknolojiyi dışarıdan aldığımız sürece dışa bağımlılığımız gittikçe artmaktadır. Uranyuma dayalı nükleer santrallerin kurulmasında gerek hammadde, gerekse teknoloji dış kaynaklıdır. Bu nükleer santrallerin kurulması ne teknolojimizi ne de ekonomimizi geliştirecektir. Ayrıca risklerini ve radyoaktif atıklarını da sineye çekmek zorunda kalacağız. Onun yerine, toryuma dayalı enerji üretimi çalışmalarına bir an önce başlanması, belki de Türkiye’nin kendi teknolojisini geliştirmesini sağlayacaktır. Kendi teknolojimizi geliştirmek, tüm tehlikelerini ve risklerini de adım adım saptayıp, önlemlerini alma şansımızı da birlikte getirecektir. Kaynakça: (1) http://www.eia.gov/forecasts/ieo/world.cfm (son erişim tarihi: 22.01.2014). (2) Türkiye Elektrik Enerjisi 5 Yıllık Üretim Kapasite Projeksiyonu (2013 – 2017) Kasım 2013 (3) Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Enerji Raporu 2013, Ocak 2014, ANKARA. ISSN: 1301-6318. (4) Onuncu Kalkınma Planı (2 Temmuz 2013) http://www.kalkinma.gov.tr/DocObjects/view /15089/Onuncu_Kalkınma_Planı.pdf, indirme tarihi: 11.07.2013). (5) http://www.world-nuclear.org/info/Nuclear-Fuel-Cycle/Uranium-Resources/Supply-ofUranium/ (son erişim tarihi: 18.07.2014). (6) http://www.world-nuclear.org/info/Current-and-Future-Generation/Thorium/ (son erişim tarihi: 18.07.2014). (7) Schaffer, Marvin Baker. 2013. Abundant Thorium as an alternative nuclear fuel. Important waste disposal and weapon proliferation advantages. Energy Policy 60 4-12. (8) Serfonteina, Dawid, A, Mulder, Eben J. (2014) Thorium-based fuel cycles: Reassessment of fuel economics and proliferation risk. Nuclear Engineering and Design 271 106–113. Kısaltmalar: * Btu: British Thermal Unit (1 Btu=1.055056 kJ=0.00029307 kWh) ** TEP: ton eşdeğer petrol
© Copyright 2024 Paperzz