ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ JEOFİZİK MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ SİVAS-DİVRİĞİ DEMİR YATAKLARI’NIN POTANSİYEL ALAN VERİSİ KULLANILARAK İNCELENMESİ Seyfullah TUFAN Danışman : Yrd. Doç. Dr. Abdullah ATEŞ ANKARA, 1995 i ÖZET YÜKSEK LİSANS TEZİ SİVAS-DİVRİĞİ DEMİR YATAKLARI’NIN POTANSİYEL ALAN VERİSİ KULLANILARAK İNCELENMESİ Seyfullah TUFAN Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Jeofizik Mühendisliği Anabilim Dalı Danışman : Yrd. Doç. Dr. Abdullah ATEŞ 1995, Sayfa : 88 Jüri : Prof. Dr. Turan KAYIRAN Prof. Dr. Ali KOÇYİĞİT Yrd. Doç. Dr. Abdullah ATEŞ Sivas, Erzincan, Malatya ve Kayseri arasındaki bölge, Alp-Himalaya sisteminin Doğu Akdeniz kesiminde yer alır. Güneyde Arap otoktonu, kuzeyde Kuzey Anadolu ofiyolit kuşağı ile sınırlanan alanlarda birçok tektonik birlik yer alır. Tetis okyanusunun evrimine bağlı olarak dalma-batma olaylarının geliştiği inceleme bölgesi genç çökellerle örtülü olması nedeniyle tektonik birlikler ve volkanik-magmatik etkinlikler hakkındaki bilgiler sınırlı kalmaktadır. Rejyonal gravite ve havadan manyetik veri 2 km grid aralığıyla gridlenip 136x136 grid matris olarak M.T.A. Genel Müdürlüğü Jeofizik Etüdleri Dairesi’nden temin edilmiştir. Rejyonel gravite ve havadan manyetik anomalilerin yüzey jeolojisi ile genelde uyumlu olduğu söylenebilir. ii M.T.A. Genel Müdürlüğü tarafından yapılan yoğunluk, suseptibilite verileri sınıflandırılmış ve petrol amaçlı derin sondajlara ait stratigrafik kesitler temin edilmiştir. Bu tezde değişik potansiyel alan veri işleme yöntemleri kullanılmıştır. Güç spektrumu analizi ile anomalilere neden olan etki kütle derinlikleri, gölgelendirme haritalarıyla, gravite ve havadan manyetik anomalilere neden olan kütle yayılım ve uzanımları, yatay gradient yöntemiyle çizgisellikler (tektonik hatlar ve formasyon sınırları), ters çözüm yöntemiyle havadan manyetik anomaliler modellenmiş ve bu kütlelerin Curie derinliğine kadar uzanıp uzanmadıkları araştırılmıştır. Gravite anomalilerinin analizi sonucu Sivas havzası kuzeyinde, kuzeybatıdaki Orta Anadolu Masifi ile Toroslar’ın sınırı veya olası İç Toros Okyanusu’na ait kenet zonu çizgiselliği ortaya çıkarılmıştır. Manyetik anomalilerin analizi sonucu güneyden kuzeye doğru Göksun-Doğanşehir-Baskil, Pınarbaşı-Sofular-Hekimhan-İliç ve Gemerek-Beypınar-İliç doğrultularında manyetik özellik gösteren zonlar belirlenmiştir. Hekimhan bölgesindeki şiddetli manyetik anomaliye neden olan bozucu kütle modellenerek tabanının 6.5 km derinliğe kadar uzandığı tespit edilmiştir. Gravite anomalilerinden elde edilen kabuk kalınlığı 30-38 km arasında değişmektedir. Seçilen pilot bölgede gravite ve havadan manyetik anomaliler kullanılarak demir araştırmasına yönelik çizgisellik haritalarından cevherin kırık zonlar ile ilişkili olabileceği ortaya çıkarılmıştır. Elde edilen bu veriler bölge için özgün birer sonuç olduğundan bunların yapılacak manyetotellürik, derin sismik ve yeni jeolojik-tektonik bulgularla denkleştirilmesi bölgenin tektoniğinin daha sağlıklı oluşturulmasında büyük katkı sağlayacaktır. Anahtar Kelimeler : Sivas-Divriği Bölgesi Demir Yatakları, gravite ve havadan manyetik veri, jeofizik yöntemler. iii ABSTRACT MASTERS THESIS EXPLORATION OF THE SİVAS-DİVRİĞİ IRON-ORE FIELD BY UTILISING THE POTENTIAL FIELD DATA Seyfullah TUFAN Ankara University Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Geophysical Engineering Supervisor : Assist. Prof. Dr. Abdullah ATEŞ 1995, Page : 88 Jury : Prof. Dr. Turan KAYIRAN Prof. Dr. Ali KOÇYİĞİT Assist. Prof. Dr. Abdullah ATEŞ The area among the towns of Sivas, Erzincan, Malatya and Kayseri is situated at the eastern section of the Alpen-Himalian System. In the region, many tectonic units are seen among the Arabian Autochthonous in the south and north. The research area effected by the subduction caused by the Tethian ocean is covered by the young sediments restrict the information about tectonic units and volcanic-magmatic activities. Regional gravity and aeromagnetic data were obtained from the Office of the Geophysical Investigations of the General Directorate of the Mineral Research & Exploration (M.T.A.). It may be said that the regional gravity and aeromagnetic anomalies are generally in good agreement with the surface geology. Density and susceptibility data obtained by the General Directorate of the Mineral Research & Exploration (M.T.A.) are classified and stratigraphic sections of the deep boreholes drilled for the purpose of oil are obtained. iv In this thesis, various potential field processing methods have been utilised. With using power spectrum analysis average sediment thickness, with using shadowing the cause of gravitic and magnetic masses, using horizontal gradient method lineaments (tectonic lines & formation boundaries). Aeromagnetic anomalies have been modelled using inversion method and it has been investigated that whether the anomalous mass is extending down to Curie depth. As a result of analysis of the gravity anomalies, in the north of the Sivas Basin, Central Anatolian Massif in the northwest and the boundary of Taurus or suture zone lineament of the Inner Taurus Ocean has been determined. As a result of analysis of the aeromagnetic anomalies, from south to north Göksun-Doğanşehir-Baskil, Pınarbaşı-Sofular-Hekimhan-İliç and Gemerek-Beypınar-İliç directions, zones showing magnetisation have been identified. In the Hekimhan region an anomalous body causing strong magnetic anomaly has been modelled and has been found out that its bottom is reachingto the 6.5 km depth with intensity of magnetisation of 1 Am-1. The crustal thickness obtained from the gravity anomalies are varying in between 30-38 kms. In the plot area, for aiming iron-ore exploration, lineaments obtained from the gravity and aeromagnetic anomalies have shown correlation with the fractured zones. It would be much helpful to the tectonics of the area if these results are correlated with the deep seismic, magnetotelluric, new geologic and tectonic investigations. Key Words : Sivas-Divriği Iron Ore Field, Gravity and Aeromagnetic Data, Geophysical Methods. v ÖNSÖZ ve TEŞEKKÜRLER M.T.A. Genel Müdürlüğünün arazi ölçümlerini tamamladığı rejyonal gravite ve havadan manyetik veriler, çeşitli üniversitelerimizde geçmiş yıllarda genellikle doktora tezi olarak değerlendirilmiştir. Ancak son yıllarda gelişen potansiyel alan veri işleme teknikleri ile jeofizik ve jeolojik bilgilerin ışığında organize olarak ilk defa M.T.A. Genel Müdürlüğü ile İstanbul Teknik Üniversitesi arasında 1992 yılında yürürlüğe giren ortak proje ve bu yüksek lisans tez çalışmasında değerlendirme ve yorumu yapılmıştır. Bu çalışmamda sahip olduğu tüm bilgi, bilgisayar programı ve diğer olanaklarından yararlandığım Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Abdullah ATEŞ’e teşekkür ederim. Ankara Üniversitesinde yaptığım yüksek lisans tez çalışmasına olanak sağlayan M.T.A. Genel Müdürü Sayın Ziya GÖZLER’e, eski Jeofizik Etüdleri Daire Başkanı Sayın Erdoğan ŞENGEÇ’e ve Jeofizik Etüdleri Daire Başkanı Sayın Tamer GÜRSOY’a teşekkür ederim. Yine aynı çalışmada jeolojik bilgilerinden yararlandığım M.T.A. Genel Müdürlüğü çalışanlarından, Jeoloji Etüdleri Daire Başkanı Sayın Dr. Evren YAZGAN’a, Doç.Dr. Ali YILMAZ’a, Necati AKDENİZ’e, Erhan ÖNDER’e, Musa ALKAN’a, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi öğretim üyelerinden Sayın Doç.Dr. Taner ÜNLÜ’ye, Doç.Dr. Okan TEKELİ’ye, İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi öğretim üyelerinden Doç.Dr.Okan TÜYSÜZ’e ve son yıllarda geliştirilmiş potansiyel alan veri işleme programlarından yararlandığım Sayın Yrd.Doç.Dr. Tuğrul Genç’e teşekkür ederim. bilgisayar vi İÇİNDEKİLER ÖZET…………………………………………………………………………………………i ABSTRACT………………………………………………………………………………...iii ÖNSÖZ ve TEŞEKKÜR…………………………………………………………………….v SİMGELER DİZİNİ……………………………………………………………......……...viii ŞEKİLLER DİZİNİ…………………………………………………………………………ix ÇİZELGELER DİZİNİ……………………………………………………………………..xii 1. GİRİŞ………...……………………………………………………………………………1 1.1. Çalışmanın Amacı….…………………………………….…………………………...1 1.2. Tezin İçeriği………………………………………………………………………….3 2. BÖLGENİN JEOLOJİSİ VE ÖNCEL ÇALIŞMALAR…………………………………..4 2.1. Bölgenin Jeolojisi……………………………………………………………………4 2.2. Öncel Çalışmalar…………………………………………………………………….4 2.2.1. Jeolojik Çalışmalar……………………………………………………………4 2.2.2. Jeofizik Çalışmalar…………………………………………………………..10 3. JEOFİZİK VERİ…………………………………………………………………………11 3.1. Gravite Verisi………………………………………………………………………11 3.2. Manyetik (Havadan Manyetik) Veri……………………………………………….13 3.3. Yoğunluk ve Suseptibilite Değerleri……………………………………………….13 3.4. Kuyu Verisi….……………………………………………………………………..17 4. JEOFİZİK YÖNTEMLER……………………………………………………………….19 4.1. Güç Spektrumu Derinlik Hesaplamaları.…………………………………………..19 4.2. Potansiyel Alanların Sayısal Filtrelenmesi………………………………………..21 4.3. Pseudogravite Dönüşümü….……………………………………………………...23 4.4. Pseudogravite’nin Yatay Gradientinin En Büyük Yerleri………………………...25 4.5. Ters Çözüm………………………………………………………………………..26 5. ANALİZ VE YORUM…………………………………………………………………..29 5.1. Sivas,Erzincan, Malatya, Kayseri Arasındaki Bölgenin Analiz ve Yorumu……...29 5.1.1. Güç Spektrumu derinlik hesaplamaları ve Filtreler………………………...29 5.1.2. Gölgeleme Haritaları ve Pseudogravite (gravite) Anomalilerinin Yatay Gradientlerinin En Büyük Yerleri…………………………………………..34 5.2. Kabuk Modeli…...………………………………………………………………..46 5.3 Sivas-Malatya Bölgesi, Hekimhan Havadan Manyetik Anomalisinin Üç Boyutlu Yöntemle Modellenmesi………………………………………………………………..53 vii 5.4. Potansiyel Alan Verisinin Demir Madeni Aranmasına Yönelik Değerlendirilmesi..71 6. SONUÇLAR……………………………………………………………………………..78 6.1. Sonuçlar………..…………………………………………………………………...78 6.2. Öneriler…….………………………………………………………......……..........80 KAYNAKLAR……………..………………………………………………………………82 viii SİMGELER DİZİNİ G Uluslararası Gravitasyon sabiti ρ Yoğunluk (p) ∆ρ Yoğunluk farkı I Mıknatıslanma şiddeti Hx Manyetik alan yatay bileşeni Hy Manyetik alan düşey bileşeni ∆Ggöz Gözlemsel gravite değeri ∆Ghes Hesaplanan gravite değeri gmax Maksimum yatay gradient σz1 Yüzey yoğunluğu ∆gz1 Aşağı uzanım Z Ortalama katman derinliği h (x,y) Ortalama arz kabuğu kalınlığından olan farklar (veya ara yüzey topoğrafyası) kx X yönündeki dalga sayısı ky Y yönündeki dalga sayısı M.T.A. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü F.F.T. Fast Fourier Transform ix ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 1.1. Bulduru haritası………………………….………………………………………..2 Şekil 2.1. Sadeleştirilmiş jeoloji haritası……………………………………………….........5 Şekil 2.2. Birlikleri gösteren şematik harita……………………………………...………….7 Şekil 2.3. Kenet haritası……………………………………………………………………..7 Şekil 3.1. Gravite anomali haritası…………………………………………………………12 Şekil 3.2. IGRF düşülmemiş havadan manyetik anomali haritası…………………………14 Şekil 3.3. IGRF gradient artış düzeltmesi yapılmış havadan manyetik anomali haritası….15 Şekil 3.4. Sadeleştirilmiş sondaj kesitleri………………………………………………….18 Şekil 4.1. Potansiyel alan verisinin değerlendirilmesinde kullanılan yöntemleri gösteren diyagram…………………………………………………………………………20 Şekil 4.2. Frekans ortamı filtre tipleri a. Alçak geçişli, b. Yüksek geçişli, c. Kosinüs filtresinin uygulanışı…………………………………………………………….22 Şekil 4.3. Yatay gradientin en büyük yerlerinin belirlenmesi……………………………...25 Şekil 5.1. Gravite anomalilerinin güç spektrumu eğrisi……………………………………30 Şekil 5.2. Alçak geçişli filtrelenmiş gravite anomali haritası...……………………………31 Şekil 5.3. Havadan manyetik anomalilerin güç spektrumu eğrisi………………………….32 Şekil 5.4. Alçak geçişli filtrelenmiş havadan manyetik anomali haritası………………….33 Şekil 5.5. Gravite anomalilerinin gölgelendirme haritası………………………………….35 Şekil 5.6. Havadan manyetik anomalilerin gölgelendirme haritası………………………..36 Şekil 5.7. Gravite anomalilerinin yatay gradientinin en büyük yerleri…………………….38 Şekil 5.8. Alçak geçişli filtrelenmiş gravite anomalilerinin yatay gradientinin en büyük yerleri……………………………………………………………………………39 Şekil 5.8.A Gravite anomalileri yatay gradient haritaları ile jeolojik bilgilerin korelasyonundan elde edilen tektonik harita……………………………………40 Şekil 5.9. Havadan manyetik anomalilerden oluşturulan pseudogravite anomali haritası...42 Şekil 5.10. Havadan manyetik anomalileri pseudogravite dönüşümlerinin yatay gradientinin en büyük yerleri…...………………………………………………43 Şekil 5.11. Alçak geçişli filtrelenmiş havadan manyetik anomalilerin pseudogravite dönüşümlerinin yatay gradientinin en büyük yerleri…………………………...44 Şekil 5.11.A Havadan manyetik anomalilerinin yatay gradient haritalarının jeolojik bilgiler ile korelasyonundan elde edilen tektonik harita……………………………….45 Şekil 5.12. Ortalama kabuk kalınlığı güç spektrumu eğrisi………………………………...47 Şekil 5.13. Alçak geçişli filtrelenmiş gravite haritası………………………………………48 x Şekil 5.14. Kabuk kalınlığı haritası……...………………………………………………….50 Şekil 5.15. Kabuk kalınlığının izometrik haritası..……………………………...................51 Şekil 5.16. Hekimhan bölgesine ait trendi uzaklaştırılmamış havadan manyetik anomali haritası….……………………………………………………………………….54 Şekil 5.17. Modelleme yapılabilmesi için manyetik anomalinin incelenmesini gösteren diyagram………………………………………………………………………...55 Şekil 5.18. Hekimhan bölgesine ait doğrusal trend uzaklaştırılmış havadan manyetik anomali haritası…………………………………………………………………56 Şekil 5.19. Hekimhan bölgesine ait gravite anomali haritası……………………………….57 Şekil 5.20. Hekimhan havadan manyetik anomalilerine ait güç spektrum eğrisi…………..58 Şekil 5.21. Hekimhan havadan manyetik anomalilerinin alçak geçişli filtre haritası………59 Şekil 5.22. Hekimhan havadan manyetik anomalilerinin 9 km yukarı uzanım haritası……60 Şekil 5.23. Hekimhan havadan manyetik anomalilerinin üç boyutlu modellenebilmesi için işlem sırasını gösteren diyagram………………………………………………..62 Şekil 5.24. Hekimhan havadan manyetik anomalisinin pseudogravite anomali haritası…...63 Şekil 5.25. Hekimhan havadan manyetik 9 km yukarı uzanım yapılmış pseudogravite anomalisinin yatay gradientinin en büyük yerleri……………………………....64 Şekil 5.26. Hekimhan havadan manyetik anomalisinin üç boyutlu modeli………………...65 xi Şekil 5.27. Elde edilen modelin 315°’lik açıdan izometrik haritası………………………...66 Şekil 5.28. Elde edilen modelin 225°’lik açıdan izometrik haritası………………………...67 Şekil 5.29. Modelden yeniden oluşturulan Hekimhan havadan manyetik anomali haritası..68 Şekil 5.30. Şekil 5.22.’deki haritaya ayarlanmış manyetik anomali haritası…………….....70 Şekil 5.31. Divriği-Hekimhan yöresinin gravite anomali haritası………………………….73 Şekil 5.32. Divriği-Hekimhan havadan manyetik anomali haritası………………………...74 Şekil 5.33. Divriği-Hekimhan gravite anomalilerinin yatay gradientinin en büyük yerleri..75 Şekil 5.34. Divriği-Hekimhan havadan manyetik pseudogravite anomalilerin yatay gradientinin en büyük yerleri…………………………………………………..76 xii ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge 3.1. Sivas-Divriği bölgesi yoğunluk analiz sonuçlarının sınıflandırılması…………..16 Çizelge 3.2. Sivas-Divriği bölgesi suseptibilite ölçümlerinin sınıflandırılması……………...16 1 1. GİRİŞ 1.1. Çalışmanın Amacı İnceleme bölgesi Alp-Himalaya kuşağının Doğu Akdeniz kesiminde yer almaktadır. Birçok önemli tektonik yapının yer aldığı bu kuşak Tetis okyanus sisteminin evrimine bağlı olarak ortaya çıkmış, paleotektonik yapılarla birlikte neotektonik açıdan önemli bir konuma sahiptir. Şekil 1.1.’de inceleme bölgesine ait bulduru haritası verilmiştir. Paleotektonik birimlerinin çoğunun genç çökeller altında olması, elde edilecek sınırlı jeolojik veri ile derin jeolojik yapılar hakkında yapılacak yorumları zorlaştırmakta ve yanılgılara sebep olmaktadır. Türkiye’nin önemli demir yataklarından Divriği ve Hekimhan sahaları inceleme bölgesinde yer almaktadır. Bu bölgede yapılan çalışmalarda demir oluşumlarının doğrudan granitik kayaçlara bağlı skarn tipinde yada ofiyolitik kayaçlarla kökensel olarak ilişkili oldukları ileri sürülmüştür. Her iki durumda da Tetis okyanusunun evrimine bağlı olarak dalma-batma olaylarının geliştiği inceleme bölgesindeki tektonik birlikerin ve özelde demir aramaları için granitik ve ofiyolitik kayaçların yayılımları, uzanımları, yan kayaçlarla yaptığı dokanakları ve kırık sistemleri çok büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı son yıllarda geliştirilen ileri düzeydeki potansiyel alan verisi işleme ve yorum tekniklerini kullanarak yukarıda değinilen jeolojik problemlerin çözümüne ışık tutmak ve elde edilen sonuçları diğer jeofizik veriler ve yüzey jeolojisiyle korele etmektir. Şekil 1.1. Bulduru haritası 2 3 1.2. Tezin İçeriği Birinci bölümde tezin amacı ve içeriği anlatılmıştır. İkinci bölümde genel jeoloji ve öncel çalışmalar anlatılmış, öncel çalışmalar jeoloji ve jeofizik olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Üçüncü bölümde verinin önemli özelliklerinden bahsedilmiştir. Bölüm dört belirgin matematik özellikleri verilen jeofizik yöntemlerini içermektedir. Beşinci bölümde 3. bölümde verilen potansiyel alan verisinin jeofizik yöntemler kullanılarak analiz ve yorumu yapılmıştır. Altıncı bölümde, yapılan araştırma neticesinde elde edilen bulgular özetlenmiş ve öneriler sunulmuştur. Bu tezde kaynaklar en sona eklenmiştir. 4 2. BÖLGENİN GENEL JEOLOJİSİ VE ÖNCEL ÇALIŞMALAR 2.1. Bölgenin Genel Jeolojisi Anadolu, farklı zamanlarda farklı okyanus kapanımlarına sahne olmuş, bu nedenle de birbirlerine kenetlenmiş birçok tektonik birlikten oluşmuş bir bir orojenik kuşak olarak gözlenir. Ülkenin bugünkü tektonik yapısı Pan-Afrikan, Hersiniyen, Kimmerid ve özellikle Alpid dağ oluşum evreleriyle şekillenmiş, daha sonra neotektonik hareketlerle değişikliğe uğratılmıştır. Ülkedeki son okyanus kolunun kapanmasından sonra süregelen kuzey-güney yönlü sıkışma sonucu Anadolu’da Kuzey ve Doğu Anadolu Fayları oluşmuştur. Sıkıştırmanın ardından Anadolu’da kaçma tektoniği başlamış, buda havzaların oluşumuna neden olmuştur (Şengör, 1984, Şengör ve diğ., 1985). İnceleme bölgesinde kuzeyde Pontidler ile Kırşehir kıtası İzmir-Ankara-Erzincan, Kırşehir kıtası ile Toros birliği İç Torid Süturları ile ayrılmaktadır. Güneyde ise Neo-Tetis okyanusunun güney koluna ait kenet toridler ile Arap platformunu birbirinden ayırır (Şengör ve Yılmaz, 1981). Bölgede Neojen-Kuvaterner volkanizması yaygın olarak Yamadağ ve çevresinde yüzeylenir. Asidik ve bazik magmatizma intrüsifler şeklinde Baskil, Göksun, Divriği, Hekimhan ve Suşehri güneyinde yüzlek vermiştir. Ofiyolitik kayalar ise sahanın güney, orta ve kuzey kesiminde yer alır. Bingöl, (1989)’dan uyarlanan bölgenin sadeleştirilmiş jeoloji haritası Şekil2.1’de verilmiştir. 2.2. Öncel Çalışmalar 2.2.1. Jeolojik Çalışmalar Anadolu’nun tektonik birliklerini modern anlamda ilk sınıflayan Ketin (1966), birlikleri kuzeyden güneye Pontid, Anatolid, Torid ve kenar kıvrımları olmak üzere dörde ayırmış ve bunların birbirlerinden ofiyolitik kayalarla ayrıldığını ortaya koymuştur. 5 Şekil 2.1. Sadeleştirilmiş jeoloji haritası, Bingöl (1989)’den alınmıştır. KAF = Kuzey Anadolu Fayı, DAF = Doğu Anadolu Fayı, EB = Elbistan Fayı, SF = Sürgü Fayı 6 Özgül, (1976), Toroslarda Kambriyen-Tersiyer aralığında çökelmiş kaya birimlerinin yer aldığını öne sürmüştür. Bunların farklı havza koşullarını yansıtmasından dolayı birliklere ayırmış, bu birliklerden Bolkardağı, Aladağ, Geyikdağı ve Alanya’nın şelf türü karbonat ve kırıntılılardan, Bozkır ve Antalya birliklerinin ise daha çok derin deniz çökellerinden, ofiyolit ve bazik denizaltı volkanitlerinden oluştuğunu belirtmiştir. Perinçek ve Kozlu (1983)’nun Özgül (1976)’ den uyarladığı tektonik birlik haritası Şekl 2.2’de verilmiştir. Daha sonra Şengör ve Yılmaz (1981), Ketin (1966)’in sınıflamasından farklı olarak Pontid kuşağını Rodop-Pontid kıtası ve Sakarya kıtası olmak üzere ikiye ayırarak ülkeyi beş ana tektonik birliğe ayırmışlardır. Bunlardan ilk ikisi kuzeyde Pontidler, bundan Intra-Pontid süturu ile ayrılan Sakarya kıtasıdır. Sakarya kıtası güneydeki Menderes ve Kırşehir bloklarından İzmirAnkara-Erzincan, Kırşehir bloğu ise Toridlerden İç Toros kenetleri ile ayrılır (Şengör ve Yılmaz, 1981). Sakarya kıtası ile güneyde Bitlis-Pötürge (Şengör ve Yılmaz, 1981) ve Yazgan (1991)’a göre ise İspendere-Kömürhan-Güleman keneti ile Arap platformundan ayrılan aradaki bölge Ketin (1966)’in sınıflamasında Kırşehir kıtası ile birlikte Anatolid’ler, daha sonra Şengör ve Yılmaz (1981) tarafından ise Anatolid-Torid platformu olarak sınıflandırılmıştır. Koçyiğit (1990), İç Toros, Erzincan ve Karakaya kenetlerinin Erzincan’ın batısında tektonik olarak üst üste getirilmiş ve Erzincan bindirimli zonunu oluşturduğunu ileri sürmüştür. Şengör ve Yılmaz (1981) tarafından hazırlanan Türkiye’nin Neo-Tetis kenetlerine ait harita Şekil 2.3.’de verilmiştir. Yukarıda belirtilen tektonik birlik ve bu birliklerin sınırlarını oluşturan kenet zonları hakkında birçok araştırmacı çoğunlukla aynı görüşleri paylaşmakla birlikte detayları konusunda farklılıklar vardır. İzmir-Ankara-Erzincan okyanusu Geç Paleosen (?) - Erken Eosen’de Anatolid-Torid platformu ile Pontid’lerin çarpışmasıyla kapanmıştır (Şengör ve Yılmaz, 1981). Çarpışmanın ardından Anatolid-Torid platformunda büyük ölçüde iç deformasyonlar başlamıştır (Şengör ve Yılmaz, 1983). Geç Eosende İç Toros Okyanusu ve Maden havzası kapanmıştır (Çalapkulu, 1978; Perinçek 1979). Bu olay, Yüksekova-Maden ve Bitlis-Pötürge masifi birimlerinin hem kendi içlerinde hem de birbirleriyle dilimlenmelerine neden olmuştur. 7 Şekil 2.2. Birlikleri gösteren şematik harita. Perinçek ve Kozlu, (1983), Özgül (1976)’den. Şekil 2.3. Kenet haritası Şengör ve Yılmaz (1981)’den alınmıştır. 8 Aynı süreçte İç Toros Okyanusunun son kalıntılarını ise Eosen flişi doldurmuştur. Türkiye’deki neotektonik dönemi Erken Miyosen’de Avrasya ile Arap kıtalarının çarpışmasıyla başlamış olup, çarpışmayla birlikte Anadolu kısalarak kalınlaşmaya başlamış, kalınlaşma etkin kuvvetleri karşılayamaz duruma gelince Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fayları gelişmeye başlamıştır (Şengör, 1984). Ancak Şaroğlu ve Yılmaz (1991), Doğu Anadolu’da neotektonik dönemin Orta-Üst Eosen’de Arabistan’ın Avrasya ile çarpışmasına neden olan Neotetis okyanusunun tamamen yok olmasından itibaren başlatmışlardır. Ercan ve Asutay (1991), Malatya volkanitlerinin ilk evresi olan Yamadağ volkanizmasının olasılıkla İç Toros Okyanusunun dalıp batmasıyla ilgili olduğunu, daha yeni bazik evrelerinin ise Arap levhası ile Anadolu levhasının çarpışması sonucu kabuk kalınlaşması ve buna bağlı olarak litosfer incelmesinin yarattığı genleşme kuvvetlerinin etkisiyle oluşan basınç ferahlaması ile mantoda bölümsel ergimeler ile oluştuğunu belirtmişlerdir. Leo ve diğ., (1974) Yamadağ ve çevresi volkanizmasının Orta Miyosen yaşında olduğunu ileri sürmüşlerdir. Yazgan, (1981), Malatya-Elazığ arasında Orta Maestrihtiyen ile Orta Eosen yaş aralığında volkanik etkinliği olmayan bir arayı kapsayan Üst Kreatase’den Üst Eosen’e kadar etkin bir kıta kenarınınvarlığını öne sürmüştür. Eosen sırasında ise Maden volkanitleri oluşmuştur, bu volkanikler ve eşlenikleri için çeşitli araştırmacılar tarafından farklı ortamlar önerilmiştir. İnceleme alanının güneyinde yer alan Baskil magmatizması (Yazgan,1983), Elazığ magmatik karmaşığı (Hempton,1985) ve Afşin magmatizması (Tarhan, 1982, 1984) olarak tanıtılan intrüzif kayalar için araştırmacılar yay’a ilişkin yada kabuk kalınlaşması sonucu gelişen bir oluşuk olarak değerlendirmişlerdir. Çalışma alanının orta kesiminde Hasançelebi granitoyid’ine Paleosen yaşı verilmiştir (İzdar ve Ünlü, 1977). Hasançelebi granitoyid’inin eşleniği ve eşzamanlı oluştuğu kabul edilen Konukdere metasomatiğide bu alanda yer almaktadır (Yılmaz ve diğ., 1991). Sivas-Divriği bölgesinde yapılan çalışmada sokulum yapan Murmano plutonunda 110 ± 5 Ma olarak sokulum yaşı bulunmuş ve sokulumun hakim silisik karakterinden ötürü okyanusal kökenli olmadığı, magmanın ofiyolitik karmaşığın üzerlemesinden sonra sokulum yaptığı ileri sürülmüştür. (Zeck ve Ünlü, 1988). 9 İnceleme alanının kuzeyinde Suşehri güneyinde Eosen sonu yaşta olan siyenitik ve yer yer granitik karakterde olan magmatitler Eosen yaşlı volkanitleri kesmekte ve yay ortamının farklı ürünleri olarak kabul edilmektedir (Kalkancı,1974; Yılmaz ve diğ. 1985). Şengör ve Yılmaz (1981), bölgedeki Kretase yaşı verilen ofiyolitlerin Anatolid-Torid platformu ile güneydeki Bitlis-Pötürge masifi (kenet kuşağı) arasında oluştuğunu ve Neo-Tetis’in güney koluna ait olduğunu ileri sürmüştür. Yöredeki bir kısım ofiyolitler ise, Koçyiğit (1983) ve Şengör (1985) tarafından İç Toros Okyanusunun ürünü olarak değerlendirilmiştir. Yılmaz ve diğ. (1992) Gürün-Göreli otoktonunun kuzeyindeki ve güneyindeki allokton kaya türü topluluklarının farklı havza koşullarını yansıttıklarını, Pınarbaşı ofiyolitlerinin ise güneyden kuzeye devinerek Üst Maestrihtiyen öncesinde allokton bir konum kazandığı sonucuna varmışlardır. Gökten (1993), Sivas yöresindeki ofiyolitli melanj naplarının Geç Jura-Erken Kretase yaşlı platform kireçtaşlarının üzerine Erken Kretase sonu ile Erken Paleosen arası yarleştiğini, bölgede İç Toros Okyanusunun kapanması ile ilişkil olabilecek Erken Miyosen sonu sıkışma döneminde ofiyolitli melanj naplarının yenidenhareketlendiklerini öne sürmüştür. Neotektonik döneme ait çalışma sahasının kuzeybatısında Kuzey Anadolu Fayı ve güneydoğusunda Doğu Anadolu Fayı gibi önemli faylar yer alır. KAF’ın tespit edilen en büyük atımı Reşadiye civarında 90 km olarak belirlenmiştir (Seymen, 1975). DAF’ın bazı bölümlerinde 10-15 km (Turan,1993) diğer bazı bölümlerinde ise 25-27 km (Seymen ve Aydın, 1972; Erdoğan, 1975) tespit edilmiştir. Ayrıca Sürgü, Malatya ve Mudarasın (DelilerTecer) gibi önemli faylarda çalışma sahasında yer almaktadır. Gökten (1984), Şarkışla’nın güneyinde yaptığı çalışmada Geç Miyosen sonuna kadar süren eski tektonik dönemde (Paleosen, Eosen ve Oligosen) bölgeyi etkileyen basınç gerilmeleri sonucunda KD-GB gidişlikıvrımlar ve bindirmelerin ve aynı zamanda KB-GD gidişli verev atımlı fayların oluştuğunu, yeni tektonik dönemde ise Pliyosen yaşlı karasal çökeller ve bunlara bağlı olarak gelişen düşey hareketlerin egemen olduğunu ileri sürmüştür. 10 Yılmaz ve diğ. (1992), Darende ve Gürün bölgesinde Eosen sonunda ve daha sonraki sıkışmalar nedeniyle hem kuzeye hem de güneye dalımlı yeni bindirmelerin oluştuğunu ve bunun sonucunda eski bindirmelerin yeniden devinmesine yada deformasyonuna yol açarak KD-GB doğrultulu sol yanal atımlı fay demetlerinin gelişmesine neden olduğunu kabullenmişlerdir. 2.2.2. Jeofizik Çalışmalar Love dalgalarının yer kabuğu içindeki dispersiyonundan yararlanılarak Anadolu yarımadasında yer kabuğunun ortalama kalınlığı 31 km olarak bulunmuştur (Canıtez,1962). Sanver ve Ponat (1981), Kırşehir Masifi’nin kuzey kenarıüzerinde yaptıklarıpaleomanyetik çalışmada, Üst Kretase ile Lütesiyen arasında bu kesimin saat ibresinin tersi yönde 90° döndüğünü belirlemişlerdir. Gravite anomalilerine göre Doğu Akdeniz Bölgesi aşırı dengede iken Anadolu’nun daha az dengede olduğu, bu dengeleme şartlarının anormal izostatik şartlar ve gravite değerleriyle topoğrafik yükselimler arasındaki ilişkiler ışığında, mantodaki düşük süratli astenosferden ileri geldiği ileri sürülmüştür (Özelçi, 1973). Gravite anomalilerine uygulanan güç spektrumu derinlik tayini sonucunda Orta Anadolu’nun kuzeyi için ortalama kabuk kalınlığı 35 km bulunmuştur (Genç ve diğ., 1993). 11 3. JEOFİZİK VERİ Gravite ve havadan manyetik veriler M.T.A. Genel Müdürlüğü Jeofizik Etüdleri Dairesi Veri Bankası’ndan 2 km aralıklarla gridlenerek bu çalışma için verilmiştir. Her iki verinin arazi çalışmaları M.T.A. Jeofizik Etüdleri Dairesi teknik elemanlarınca yapılmıştır. 3.1. Gravite Verisi Gravite değerleri Potsdam 981.274.00 mgal değerine göre M.T.A. ve Harita Genel Müdürlükleri baz şebekesine bağlıdır. Rejyonal gravite verileri 1/25.000 ölçekli topoğrafik haritalardaki röper noktalarından yararlanılarak ortalama 3-5 km aralıklarla Worden-Master ve Lacoste-Romberg gravimetreleriyle 64500 gravite istasyonunda ölçülmüştür. M.T.A. tarafından ham gravite verisine uygulanan düzeltmeler: i.) Enlem etki ve düzeltmesi; Enlem düzeltmesi uluslar arası gravite formülü (1967). ii.) Yükseklik etki ve düzeltmesi; a) Serbest hava etki ve düzeltmesi, b) Bouguer etki ve düzeltmesi (Bouguer düzeltmesi için yoğunluk 2.67 Mgm-3 alınmıştır). iii.) Topoğrafik etki ve düzeltmesi (Hammer abağının j zonu dahil yapılmış olup teren yoğunluğu 2.4 Mgm-3 alınmıştır.) iv.) Gel-git düzeltmeleri yapılmıştır. 5 mgal aralıklarla konturlanmış gravite anomali haritası şekil 3.1’de verilmiştir. Sadeleştirilmiş jeoloji haritasında (Şekil 2.1.) Jura’dan günümüze kadar tanımlanan çökel kayaçlarla, volkanik kayaçların olduğu bölgelerde ortalama gravite anomali değeri -100 mgal’den daha fazla, bazit, ultrabazit ve Jura öncesi kayaçlarla, metamorfitlerin -100 mgal’den az gravite anomali değerleriyle karakterize edilebileceği gözlenmektedir. Granitik kayaçların gravite anomalileri ayırtlanamamış, ofiyolitik kayaç blokları çevrelerine göre pozitif gravite anomalileri ile belirlenmiştir. Gravite anomali haritasında göze çarpan bir özellik, Sivas ve Darende-Gürün havzalarında gravite anomali değerinin -125 mgal olmasıdır. 12 Şekil 3.1. Gravite anomali haritası, Kontur aralığı 5 mgal. Topoğrafya düzeltmesi M.T.A. tarafından J zonuna kadar ve bu zon dahil yapılmıştır. Bouguer etki düzeltmesinde ρ = 2.67 Mgm-3 alınmıştır. 13 Ayrıca Yamadağ volkanizmasının yüzey jeolojisi gravite anomalileriyle tam bir uyum içindedir. 3.2. Manyetik (Havadan-Manyetik) Veri Havadan manyetik veriler ortalama 2000 feet (600m) yükseklikten aralıkları iki kilometre olan kuzey-güney yönlü profiller doğrultusunda yer manyetik alanın toplam bileşenini ölçen manyetometrelerle alınmıştır. Havadan manyetik değerlerden 45.000 nT çıkarılarak, günlük değişim, yön hatası düzeltmesi yapılmış olup Ekim 1982 değerine indirgenmiştir. Şekil 3.2’de 50 nT aralıklarla konturlanmış havadan manyetik anomali haritası verilmiştir. Değerlendirme çalışmalarına geçmeden önce “International Geomagnetic Reference field” (IGRF, gradient artış düzeltmesi 1982.5) değerleri veriden uzaklaştırılmıştır (kuzeye 3.14 nT/km, doğuya 1.33 nT/km). Şekil 3.3.’de IGRF gradient artış değerleri uzaklaştırılmış 50 nT aralıklarla konturlanmış havadan manyetik anomali haritası verilmiştir. Havadan manyetik anomali haritası (Şekil 3.3.)’ün incelenmesinde bazik, ultrabazik, ofiyolitik ve volkanik kayaçlar ile bunların dışındaki kayaçların ayrışımı net bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Bölgede oluşan çökel havzalarında manyetik anomalilerin sakin olduğu gözlenmektedir. Demir cevheri çıkarılan Divriği, Hekimhan ve Yamadağ çevresinde bazit, ultrabazit, serpantinit ve volkanik oluşumlarından kaynaklanan anomaliler görülmektedir. 3.3. Yoğunluk ve Suseptibilite Değerleri Alkan (1992) ve Baybalı (1972) tarafından Sivas, Kangal, Aşıklık tepe, Alacahan ve Dumluca mevkilerinden alınan numunelerin, yoğunluk analiz sonuçları sınıflandırılarak Çizelge 3.1’de verilmiştir. Yoğunlukların birimi Mgm-3 dür. 14 Şekil 3.2. IGRF düşülmemiş havadan manyetik anomali haritası. Kontur aralığı = 100 nT. Anomali değerlerinden M.T.A. tarafından 45000 nT çıkarılmıştır. 15 Şekil 3.3. IGRF gradient artış düzeltmesi yapılmış havadan manyetik anomali haritası. Kontur aralığı = 100 nT. Kuzeye doğru 3.14 nT/km, doğuya doğru 1.33 nT/km gradient artış düzeltmesi yapılmıştır. 16 Çizelge 3.1. Örnek En Büyük En Küçük Ortalama Sayısı Yoğunluk Yoğunluk Yoğunluk Kireçtaşı 12 2.89 2.69 2.81 0.0695 Cevherli Hematit 3 5.00 4.23 4.37 0.6231 Silisli Hematit 3 3.83 5.05 4.72 0.4258 Bazalt 4 2.00 2.55 2.27 0.2641 Manyetit 2 4.89 4.71 4.80 0.1272 Gabro 1 - - (2.83) - Andezit 1 - - (2.54) - Serpantin 1 - - (3.03) - Kayaç Cinsi SD Şengeç ve Çete (1970) tarafından Sivas, Divriği ve İliç bölgesi havadan manyetik anomalilerinin yerden tahkiklerinde yapılan suseptibilite ölçüleri sınıflandırılarak Çizelge 3.2.’de verilmiştir. Suseptibilite değerleri MKS (SI) x 103 dır. Çizelge 3.2. Kayaç Cinsi Örnek En Küçük En Büyük Sayısı Suseptibilite Suseptibilite Serpantin 3 0.152 Serpantin (Altere) 5 Bazalt Ortalama SD 0.255 0.192 0.0550 0.021 0.132 0.060 0.0457 6 0.085 0.200 0.130 0.0568 Gabro 3 0.026 0.289 0.150 0.1321 Hematit 2 0.008 0.043 0.026 0.0247 Trakit 3 0.016 0.128 0.057 0.0614 Andezit-Bazalt Tüf 2 0.069 0.102 0.086 0.0233 Andezit Tüf 1 - - (0.026) - Manyetit 1 - - (0.697) - Gnays 1 - - (0.156) - Andezit 1 - - (0.135) - Siyenit 1 - - (0.066) - Fonolit 3 0.122 0.150 0.135 0.0140 Kalker 2 0.002 0.005 0.004 0.0021 Ultrabazik 2 0.121 0.404 0.263 0.2001 17 3.4. Kuyu Verisi M.T.A. Genel Müdürlüğü tarafından Darende kazası civarında birbirine yakın yerlerde petrol amaçlı yapılan sondajlarda 4050 (Pelin ve diğ., 1968), 2858 (Özbudak,1970), 2450 (Özbudak ve Gedik, 1970-Gizli) metre derinliklerine kadar inilmiş olup 1517,1605 ve 1737 metrelerde şaryaj tespit edilmiştir. Sivas ilinin Celalli ilçesinde aynı amaçlı yapılan sondajda 3643 (Özbudak ve Gedik, 1974) metrede Oligo-Miyosen jipsli seriden çıkılamamış ve teknik nedenlerden dolayı terk edilmiştir. Sondajlara ait kesitler ilgili raporlardan alınarak Şekil 3.4’de verilmiştir. 18 Şekil 3.4. Sadeleştirilmiş sondaj kesitleri. DS = deniz seviyesi, H-5-6-7 Darende-Hacılar, C1; Celalli-1 19 4. JEOFİZİK YÖNTEMLER Bu bölümde, rejyonal gravite ve manyetik (havadan manyetik) anomalilerin yorumlanmasında kullanılan jeofizik yöntemler anlatılacaktır. Şekil 4.1’de görülen diyagram jeofizik yöntemlerin orumda nasıl kullanıldıklarını ve birbirleriyle olan ilişkilerini göstermektedir. 4.1. Güç Spekrumu Derinlik Hesaplamaları Potansiyel alanların dalga sayısı ortamında incelenmesi verilerin analizinde bazı kolaylıklar getirmektedir. Gravite ve manyetik anomaliler Laplace denklemini sağladığından aşağıda anlatılan yöntem her iki anomali içinde uygulanabilir. Ara yüzey topoğrafyası h(x,y) ile belirlenen bir yapının yeryüzünde oluşturacağı gravite (manyetik) anomalisi ∆G (k x , k y ) = 2πG∆ρe − kx2 +k y 2 z ∞ ∑k n −1 [ F h n ( x, y ) ] (4.1) n =1 denklemi ile verilmektedir (Parker,1972). Burada z, ortalama katman derinliği, G, gravite sabitini, ∆ρ yoğunluk farkını, ∆G gravite (manyetik) anomalinin Fourier dönüşümünü, kx ve ky ise x ve y yönlerindeki dalga sayılarını, F ise Fourier dönüşümlerini simgelemektedir. z >> h(x,y) olursa, bu denklemdeki n değerinin 1 den sonraki terimleri çok küçük değerler içereceğinden ihmel edilebilir. Buradan ∆G (k x , k y ) = 2πG∆ρe − kx2 +k y 2 z H (k x , k y ) (4.2) denklemi elde edilir. Ara yüzey topografyasının gelişi güzel dağıldığı kabul edilirse ve denklemi belirli k aralıkları ile ortalaması alınırsa, H dalga sayısından bağımsız hale gelir ve < ∆G (k x , k y ) >= 2πG∆ρe − kz H denklemi elde edilir. Bunun doğal logaritması alındığında ise, (4.3) Şekil 4.1. Potansiyel alan verisinin değerlendirilmesinde kullanılan yöntemleri gösteren diyagram 20 21 ln < ∆G (k x , k y ) >= −kz + sabit (4.4) olmak üzere bir doğru denklemi elde edilir. Burada ln <∆G(kx,ky)> değerlerinin k dalga sayısına karşı grafiğini oluşturduğumuzda bir doğru elde edilir. Bu doğrunun eğimi bize gravite (manyetik) anomaliye neden olan arayüzey veya yeraltındaki kütlelerin ortalama derinliğini verecektir. (Spector and Grant, 1970). 4.2. Potansiyel Alanların Sayısal Filtrelenmesi Sayısal filtreler alçak-geçişli, band-geçişli ve yüksek geçişli filtre katsayıları olarak üretilip, frekans ortamında Fourier dönüşümü katsayılarıyla çarpılması esasına dayanır. Ters Fourier dönüşümü alınarak uzay boyutuna geçilir. İstenilen şekilde tanımlanabilecek filtrenin kesme frekansı güç spektrumu analizinden belirlenen bir aralık için de elde edilir. f (x,y) = f1 (x,y) * f2 (x,y) (4.5) Yukarıda formülde f1 (x,y), f2 (x,y) tarafından filtre edilerek filtrelenmiş çıkış verisi f (x,y) bulunmuştur. Her iki tarafın Fourier dönüşümü alınarak, F (kx,ky) = F1 (kx,ky) F2 (kx,ky) (4.6) elde edilir. Alçak geçişli filtre elde edilecekse, 0, eğer 2 2 kx + ky > F2 (kx,ky) = 2π kc (4.7) 1, diğer durumlarda 22 Şekil 4.2.a. Alçak geçişli filtre Yüksek geçişli filtre elde edilecekse, 0, eğer 2 2 kx + ky > 2π λc F2 (kx,ky) = (4.8) 1, diğer durumlarda Şekil 4.2.b. Yüksek geçişli filtre Bununla beraber pratikta ayrık verilerle çalışmamızdan dolayı k dalga boyunda veriyi Şekil 4.2.a.’daki gibi süzmemiz enerji sızmasına (Gibbs etkisi) neden olur. Bundan kurtulmak için k dalga boyu etrafında bir kosinüs penceresi uygulanarak meydana gelecek yan salınımlardan kurtulunur. Bu şekilde bir uygulama ile Şekil 4.2.a.’da verilen alçak geçiren süzgeç Şekil 4.2.c.’deki halini alır. F Şekil 4.2.c. Kosinüs filtresi 23 4.3. Pseudogravite Dönüşümü Poisson bağıntısına göre manyetik anomaliler gravite anomalilerine dönüştürülebilmektedir. Dönüşüm sonucu ortaya çıkan yeni anomali ortamın yoğunluğundan bağımsızdır. Ortamın yoğunluğunun bilinmemesi nedeniyle ortaya çıkan bu gravite anomalisi pseudogravite anomalisi olarak isimlendirilir. P şiddetindeki bir manyetik kutbun r uzaklığında oluşturacağı potansiyel; U= 1 P µ r (4.9) olarak verilir. Poisson bağıntısına göre; U= I dV Gρ di (4.10) yazılabilmektedir. Burada; V = gravite potansiyeli i = manyetik polarlanmanın (indükleyici alanın) yönü I = mıknatıslanma şiddeti ρ = yoğunluk G = Uluslararası gravite sabiti. Manyetik alanın yatay ve düşey bileşenleri için gerekli bağıntılar ; Hx = − ∂U I ∂ ∂V = ( ) ∂X Gρ ∂X ∂α ∂U I ∂ 2V ( ) = Hz = − ∂Z Gρ ∂α 2 (4.11) (4.12) Yer manyetik alanının eğim ve sapma açıları yapıların manyetik anomalilerinin karmaşık hale gelmesine neden olur. Bu durumun düzeltilmesi onların sanki kutup pozisyonundaymış gibi değerlendirilmelerine bağlıdır. Bu nedenle manyetik anomalilerin kutba indirgenmesi gerekir. 24 Pseudogravite dönüşümü aynı alandaki gerçek gravite anomalisi ile kendisinin karşılaştırılmasında yararlıdır ve bu iki tip anomaliye sebep, aynı jeolojik yapılar olup olmadığını gösterir. Pseudogravite değerlerinin elde edilmesi için manyetik birimler gravite birimlerine dönüştürülerek pseudogravite dönüşümü gerçekleştirilir. Kearey ve Brooks (1991) manyetik anomalilerin komplex olduğunu belirterek buradan oluşturulan pseudogravite anomalilerin modellenmesinin daha kolay olduğunu öne sürmüşlerdir. Manyetik anomalilerin pseudogravite dönüşümü ilk defa Baranov (1957)tarafından gerçekleştirildi. Daha sonraları (FFT) teknikleri kullanılarak pseudogravite dönüşümü yöntemine hızlılık kazandırıldı. 25 4.4. Pseudagravite’nin Yatay Gradientinin En Büyük Yerleri Cordell ve Grauch (1982) yatay gradient’in büyüklüklerini hızlı bir şekilde yorumlayabilmek için konturlama yöntemini seçmişlerdir. Yatay gradient verisi konturlama işleminden önce sayısal durumda dikdörtgen grid aralığında hazırlanmıştır. Blakely ve Simpson (1986) yukarıdaki Cordell-Grauch işlemini otomatik bir yöntem kullanarak hızlandırmışlardır. Bu yöntemde şunlar yapılmaktadır. i. ) Pseudogravite dönüşümü ii. ) Pseudogravite’nin yatay gradientinin konturlanması. iii. ) En büyük yatay gradientinin konturlanması. Yöntemin temeli grid verisini en yakınındaki ile karşılaştırarak kendisinden büyük olup olmadığını aramaya dayanır. (Şekil 4.3.) Şekil 4.3. Yatay gradientin en büyük yerlerinin belirlenmesi için yatay gradient haritası grid değerlerinin geometrik düzeni 26 Eşitsizlikler aşağıdaki gibi test edilmektedir. gi-1 < gi , j > gi+1, j , (4.13) gi , j-1 < gi , j > gi, j+1 , (4.14) gi+1 , j-1 < gi , j > gi-1, j+1 ve (4.15) gi-1 , j-1 < gi , j > gi+1, j+1 (4.16) eğer aşağıdaki durum gerçekleşmişse, gi-1 < gi , j > gi+1, j X max = o zaman, bd 2a (4.17) [ 1 g i −1, j − 2 g i , j + g i +1, j 2 1 b = g i +1, j − g i −1 2 a= [ ] ] (4.18) (4.19) d = iki grid noktası arasındaki mesafe Xmax değerinde maximum yatay gradient aşağıdaki gibi verilebilir. gmax = a Xmax2 + b Xmax + gi , j (4.20) En büyük yerler sığ ve düşeye yakın kontakların hemen hemen üzerini gösterir. Düşey olmayan kontaklar daha az duyarlılıkta sınırı belirler. 4.5. Ters Çözüm Cordell ve Henderson (1968)’e göre üç boyutlu deneyişimli modelleme quasi-direk yöntemi ile yapılmaktadır. Bu yöntemin esasları aşağıda verilmektedir. i.) Başlangıç modeli seçilir. ii.) Modelin anomalisi hesaplanır. iii.) Modelin iyileştirilmesi. q’uncu grid noktasındaki Q (x’, y’, 0) düşey prizmaya ait p’inci grid noktasındaki gravite etkisi P (x,y,0) olarak verilecek olursa, 27 ( ) ∆ggöz, p ≈ G f P , Q , Tq ; ρ , D (4.21) P’ deki tüm kütlelerin etkisi ggöz, p ≈ m ∑ q =1 ( G f P , Q , Tq ; ρ , D ) (4.22) G = gravite sabiti ρ = yoğunluk D = taban derinliği M = toplam grid sayısı Eğer tn, q n’inci iterasyon sonucunda q’uncu noktadaki bir prizmanın kalınlığı ise lim tn,q = Tq bütün q noktaları için burada n⇒∞ t1,q = K. gölç, q , K = ghes, 1, p = m ∑ q =1 1 başlangıç modeli aşağıdaki gibi hesaplanır. 2πGρ ( G f P , Q , T1,q ; ρ , D ) (4.23) Birbirini takip eden deneyişimler aşağıdaki denklemlerle verilir ; ggöz,q t 2,q = t1, q (4.24) ghes,1,q ggöz,q t n+1,q = tn, q ghes, n, p = m ∑ q =1 ghes,n,q ( ve (4.25) ) (4.26) G f P , Q , Tn ,q ; ρ , D Deneyişimler sonucu gözlemsel ve hesaplanan anomaliler arasındaki hata aşağıdaki denklemle verilir ; 28 M rms n = ∑ (g p −1 göz , p − g hes , n , p ) 2 (4.27) M Simetrik olarak gridlenmiş havadan manyetik anomalilerin yalancıgravite transformu alınarak, Cordell ve Henderson (1968)’un üç boyutlu deneyişimli modelleme programı ile model oluşturulur. Burada önemli olan mıknatıslanma şiddetinin, yoğunluğa olan oranının 1 (Bir) alınmasıdır (j /ρ = 1). Üç boyutlu modelin taban derinliği, aynı modelin üst yüzey derinliğinin güç spektrumundan elde edilen derinlik değerine ulaşana kadar değiştirilir. Sonuçta en iyi model deneme yanılma yoluyla güç spektrumu derinlik kontrolü ile elde edilmiş olur. Üç boyutlu modelin manyetik anomalileri mıknatıslanma şiddeti J = 1 Am-1 alınarak yeniden oluşturulur (Kearey, 1991). Neticede yeniden hesaplanan manyetik anomaliler üç boyutlu modellemeye giren orijinal manyetik anomalilere ayarlanır. Ayarlama faktörü, manyetik anomaliye neden olan bozucu kütlenin doğrudan mıknatıslanma şiddeti değerine karşılık gelir. 29 5. ANALİZ VE YORUM 5.1. Sivas, Erzincan, Malatya, Kayseri Arasındaki Bölgenin Analiz ve Yorumu 5.1.1. Güç spektrumu derinlik hesaplamaları ve Filtreler İnceleme sahasında Şekil 5.1.’de verilen gravite anomalilerinin güç spektrumu eğrisinden ortalama 9.57 ve 4.21 km’lerde iki süreksizlik seviyesi veya ara yüzey tespit edilmiştir. Buradaki ortalama 9.57 km’lik derinliğin aynı sahada deprem odak merkez derinlikleri-mesafe diyagramından elde edilen 10 km’lik seviye ile uyum içinde olduğu gözlenmiştir (Tufan ve Ateş, 1995). Sahamız kuzeybatısından geçen Kuzey Anadolu Fayı çevresinde deprem odak mekanizması çözümlemelerinden, depremlerin 10 km’lik derinlikten kaynaklandığı ifade edilmiştir (Toksöz ve diğ., 1979). Elde ettiğimiz bu değere karşılık gelen kesme frekansı kullanılarak, Şekil 3.1.’de verilen gravite anomali haritasına alçak geçişli filtre uygulanmıştır. Alçak geçişli filtre haritası Şekil 5.2.’de verilmiştir. Filtrelenmiş haritanın incelenmesinden yüzeye yakın bozucu kütlelerin etkisinin uzaklaştırıldığı belirlenen seviyenin altında daha derine devam eden kütlelerin anomalilerinin net bir şekilde ortaya çıktığı söylenebilir. Şekil 5.3.’de verilen havadan manyetik anomalilerin güç spektrumu eğrisinden inceleme sahasındaki manyetik anomalilerin ortalama 5.45 ve 1.7 km’lerdeki manyetik özelliği olan bozucu kütlelerden kaynaklandığı söylenebilir. 5.45 km derinliğe karşılık gelen kesme frekansı kullanılarak Şekil 3.3.’de verilen havadan manyetik anomali haritasına alçak geçişli filtre uygulanmıştır. Alçak geçişli havadan manyetik anomali haritası Şekil 5.4’te verilmiştir. Filtrelenmiş havadan manyetik anomali haritasının incelenmesinden sahanın kuzeybatısında gözlenen sığ, manyetik özelliği olan değişik kayaçlarla, Yamadağ ve çevresinde bazit, ultrabazitlerle, volkanik kayaçların oluşturduğu karmaşık manyetik anomalilerin sadeleştiği ve derin kaynaklı manyetik kütlelerin anomalilerinin daha net ve kuşaklar şeklinde ortaya çıktığı gözlenmiştir. 30 Şekil 5.1. Şekil 3.1.’deki gravite anomalilerine uygulanan güç spektrumu eğrisi. 31 Şekil 5.2. Şekil 5.1.’den elde edilen kesme frekansı kullanılarak oluşturulan alçak geçişli filtrelenmiş gravite anomali haritası. Kontur aralığı = 5 mgal. 32 Şekil 5.3. Şekil 3.3.’deki havadan manyetik anomalilere uygulanan güç spektrumu eğrisi. 33 Şekil 5.4. Şekil 5.3.’den elde edilen kesme frekansı kullanılarak oluşturulan alçak geçişli filtrelenmiş havadan manyetik anomali haritası. Kontur aralığı = 50 nT. 34 Hekimhan ve çevresindeki manyetik anomalinin incelenmesinden bu anomaliye tekabül eden bozucu kütlenin taban derinliğinin 6.3 km’ye kadar uzandığı, İmranlı’nın kuzeyindeki manyetik anomaliye tekabül eden bozucu kütlenin ise Curie derinliğine kadar devam ettikleri tesbit edilmiştir (Ateş ve Tufan, 1995). 5.1.2 Gölgeleme haritaları ve Pseudogravite (gravite) anomalileri yatay gradientlerinin en büyük yerleri Gölgeleme haritaları Şekil 3.1’den her renk aralığının 10 mgal ile karakterize edildiği gravite görüntü haritası Şekil 5.5.’de ve Şekil 3.3.’den her renk aralığının 150 nT ile karakterize edildiği havadan manyetik görüntü haritası Şekil5.6.’da verilmiştir. Anomalilerin negatif değerden pozitif değere doğru artırımları koyu renkten açık renklere doğrutemsil edilmiştir. Genel olarak gravite gölgeleme haritasındaki koyu renkler en genç ve düşük yoğunluklu kayaçları, açık renkler ise yoğunluğu büyük ve eski kayaçları temsil eder. Sahanın kuzeyinde yaklaşık doğu-batı yönünde uzanan Sivas havzasının uzanım ve yayılımı koyu renklerle çok iyi bir şekilde temsil edilmiştir. Divriği güneyindeki Yamadağ volkanik kayaçlarının görüntüsü, yüzey jeolojisi ile tam bir uyum içindedir. Gölgeleme haritasındaki ani renk değişimi olan kesimler önemli tektonik hatları göstermektedir. Havadan manyetik gölgeleme haritasında bazit, ultrabazit, ofiyolitik ve volkanik kayaçlar ile bunların dışındaki kayaçların ayrışımı net bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Genç çökellerin hakim olduğu, manyetik özellik göstermeyen alanlar aynı renk ve geniş dağılım ile karakterize edilirler. Yüzeyleyen ve genç çökeller altında devam eden mıknatıslanma özelliği olan bu kayaçların inceleme sahasının güney, orta ve kuzeyinde birer zon olarak yayılım ve belli yönlerde uzandıkları gözlenmiştir. Bu manyetik özellik gösteren zonlar güneyde Göksun, Doğanşehir ve Baskil, ortada Pınarbaşı, Sofular, Hekimhan ve İliç ile Gemerek, Beypınarı ve Armudan istikametinde, kuzeyde yaklaşık doğu-batı yönünde uzanmaktadır. 35 Şekil 5.5. Şekil 3.1.’deki gravite anomalilerinin gölgelendirme haritası. Renk dilimleri 10 mgal’dır. 36 Şekil 5.6. Şekil 3.3.’deki havadan manyetik anomalilerinin gölgelendirme haritası. Renk dilimleri 150 nT’dır. 37 İnceleme alanın beyaz renk ile karakterize edilen en ilginç ve şiddetli anomalileri İmranlının kuzeyi ile Divriği ve Hekimhan civarında yer almaktadır. Şekil 3.1.’deki gravite ve Şekil 5.2’deki alçak geçişli gravite anomali haritalarına Blakely ve Simpson (1986) tarafından geliştirilen yatay gradientin en büyük yerlerini belirleyen yöntem uygulanmıştır (Şekil 5.7. ve 5.8.). Şekil 5.7. ve Şekil 5.8’de verilen gravite anomalilerinin yatay gradient haritalarının incelenmesinden çizgiselliklerin hakim yönünün genel olarak KD-GB ve KB-GD istikametinde olduğu gözlenmiştir. Sahanın kuzey kesiminde yaklaşık doğu batı doğrultularında yay şeklinde uzanan çizgisellikler (olası faylar) dikkat çekicidir. Bu çizgiselliklerden eğimin güneye ve fay düzlemlerinin dik veya dike yakın olduğu söylenebilir. Çizgisellik haritası genel olarak incelendiğinde bilinen hakim yönlerin dışında da çizgiselliklerin var olduğu ifade edilebilir. Gravite anomalileri yatay gradient haritalarının (Şekil 5.7. ve Şekil 5.8) jeolojik bilgilerle korelasyonundan elde edilen tektonik harita Şekil 5.8.A.’da verilmiştir. i.) Haritanın kuzeydoğu köşesindeki çizgisellik Kuzey Anadolu Fay Zonunu, ii.) Şekil 5.7 ve Şekil 5.8.’in kuzeyinde görülen ve yüzlerce km devam eden çizgiselliklerin jeolojik olarak var olduğu kabul edilen ana tektonik birliklerin (Sakarya, Pontidler, Ankara-Erzincan keneti, Kırşehir, Sivas Havzası, Toridler) sınırları olarak düşünülmektedir. iii.) Gemerek-Şarkışla-Celalli istikametinde uzanan, fakat yüzey jeolojisinde gözlenmeyen olası bir fay tespit edilmiştir. iv.) Gemerek-Beypınarı hattını takip eden çizgisellik Mudarasın Fayı (Tecer-Deliler Fayı) dır. v.) Akçadağ’dan Hekimhan’ın doğusuna kadar izlenen KKD yönlü Malatya Fayı belirgindir. vi.) Malatya Fayı’nın hemen doğusunda, ona paralel olarak uzanan ancak örtü nedeniyle jeolojide gözlenemeyen oblik bir fayın olabileceği söylenebilir. 38 Şekil 5.7. Gravite anomalilerinin yatay gradientinin en büyük yerleri. Çember büyüklükleri gradient artışı büyüklüğü ile doğru orantılıdır. 39 Şekil 5.8. Alçak geçişli filtrelenmiş gravite anomalilerinin yatay gradientinin en büyük yerleri. Çember büyüklükleri gradient artış büyüklüğü ile doğru orantılıdır. 40 Şekil 5.8.A. Şekil 5.7 ve Şekil 5.8’in jeolojik bilgilerle korelasyonundan elde edilen tektonik harita KAF : Kuzey Anadolu Fay Zonu, DF : Deliler Fayı, DAF : Doğu Anadolu Fay Zonu, MF : Malatya Fayı, EF :Elbistan Fayı, SF : Sürgü Fayı. Faylar (Normal, doğrultulu atımlı, bindirme…) ? ? ? S S S -------------------y Yüzeyde izlenemeyen olası fay veya formasyon sınırı Bindirme Fayı Olası Faylar Yerleşme birimleri 41 Şekil 3.3.’de verilen havadan manyetik anomali haritasına pseudogravite dönüşümü yapılarak oluşturulan pseudogravite anomali haritası Şekil 5.9’da verilmiştir. Gravite haritalarına uygulanan Blakely ve Simpson tarafından geliştirilen yatay gradientin en büyük yerlerini veren yöntem havadan manyetik haritalarına da uygulanmıştır. Havadan manyetik anomalileri yatay gradient haritalarının (Şekil 5.10 ve Şekil 5.11) jeolojik bilgilerle korelasyonundan elde edilen tektonik harita Şekil 5.11.A.’da verilmiştir. i.) Kuzeydoğuda derin kaynaklı magmatik bir kütleden ileri geldiği düşünülen güçlü bir manyetik anomali, ii.) Kuzeyde gravite çizgisellik haritasında görülen ana tektonik birimlere ait olduğu düşünülen zayıf çizgisellikler, iii.) Gravite anomali haritalarının yatay gradient çizgisellik haritasında, sahanın kuzeyinde doğu-batı doğrultulu yay şeklindeki çizgiselliklerinden eğimin güneye doğru ve dike yakın olduğu ifade edilmiş, manyetik haritanın yatay gradientinin çizgiselliklerinde ise aynı durum sahanın kuzeybatısında gözlenmekte fakat burada çizgiselliklerin durumundan eğimin kuzeye doğru olduğunu söylemek mümkündür. iv.) Gemerek-Beypınarı-Armudan manyetik özellikte olan hattın iki belirgin fayla sınırlandığı bu faylardan güneydekinin Mudarasın (Deliler) fayına tekabül ettiği söylenebilir. v.) Gemerek-Beypınarı-Armudan hattında, çizgisellik haritasının dikkatle incelenmesinden bu hattın Armudan’dan itibaren doğu kesiminin KB-GD yönlü oblik bir fayla bölündüğü izlenimini vermektedir. vi.) Pınarbaşı-Sofular-Kuluncak-Hekimhan-İliç zonuna ait çizgisellikler çizgisellikler belirgin olarak kendini göstermektedir. vii.) Darende-Gürün havzasında genç faylara ait olduğu düşünülen kuzey-güney yönlü çizgisellikler belirgin olarak gözlenmektedir. viii.) Pötürge-Hekimhan-Sivas istikametinde (KB-GD) istikametinde eski bir faya ait olduğu izlenimini veren çizgisellik ilgi çekicidir. ix.) Divriği ve Hekimhan bölgelerinde bazit, ultrabazit, serpantinit ve volkanik kayaçlardan kaynaklandığı düşünülen yumak şeklindeki karmaşık çizgisellikler. 42 Şekil 5.9. Havadan manyetik anomalilerden oluşturulan pseudogravite anomali haritası. Yer manyetik alanının eğim açısı = 55° kuzey, sapma açısı 4° doğu alınmıştır. Kontur aralığı = 50 gu 43 Şekil 5.10. Havadan manyetik anomalileri pseudogravite dönüşümlerinin yatay gradientinin en büyük yerleri. Çember büyüklükleri gradient artış büyüklüğü ile doğru orantılıdır. 44 Şekil 5.11. Alçak geçişli filtrelenmiş havadan manyetik anomalilerin pseudogravite dönüşümlerinin yatay gradientinin en büyük yerleri. Çember büyüklükleri gradient artış büyüklüğü ile doğru orantılıdır. 45 Şekil 5.11.A. Şekil 5.10 ve Şekil 5.11’in jeolojik bilgilerle korelasyonundan elde edilen tektonik harita KAF : Kuzey Anadolu Fay Zonu, DF : Deliler Fayı, DAF : Doğu Anadolu Fay Zonu, MF : Malatya Fayı, EF : Elbistan Fayı, SF : Sürgü Fayı, DEF : Değirmentaş fayı, GF : Göksun fayı, MK : Derin kaynaklı manyetik kütle. Faylar (Normal, doğrultulu atımlı, bindirme…) ? ? ? S S S -------------------y Yüzeyde izlenemeyen olası fay veya formasyon sınırı Bindirme Fayı Olası Faylar Yerleşme birimleri 46 x.) Gürün-Göreli otoktonu (Geyikdağı Birliği) kuzeyindeki Değirmentaş, güneyindeki Göksun ve Elbistan fay zonuna ait çizgisellikler belirgindir. xi.) Şekil 5.9’daki pseudogravite anomali haritası ile Şekil 3.1’deki gravite anomali haritasının karşılaştırılmasından Gemerek, Divriği ve Hekimhan çevresindeki anomalilerin benzerliği, bu anomalilere neden olan bozucu kütlelerin aynı kaynaklı olabileceği izlenimini vermektedir. 5.2. Kabuk Modeli Şekil 3.1’de verilen gravite anomali haritasına ait ortalama kabuk kalınlığının bulunabilmesi için inceleme sahası çevreden genişletilerek 2 km grid aralığıyla gridlenip 275x275 grid matris hline getirilmiştir. Bu çalışmada kullanılan ortalama gravite inceleme sahasından hesaplanmış, güç spektrumu derinlik tayini ile filtreleme işlemleri yeni veri üzerinden yapılıp inceleme sahası buveri içinden çekilip gösterilmiştir. Bu yeni veriye güç spektrumu yöntemi uygulanarak kabuğun ortalama kalınlığı 34 km hesaplanmıştır (Şekil 5.12.). Buna benzer çalışma Orta Anadolu’nun kuzeyinin kabuk yapısının araştırılmasında kullanılmış ve ortalama kabuk kalınlığı 35 km civarında bulunmuştur. Bu çalışmada bulunan kalınlıkla uyum içindedir (Genç ve diğ., 1993). Kabuğun ortalama derinliğini veren kesme frekansı kullanılarak Şekil 5.13’deki alçak geçişli filtrelenmiş gravite haritası elde edilmiştir. Aşağı doğru analitik uzanım alçak geçişli filtrelenmiş gravite haritasına uygulanmıştır. Gravitenin aşağı doğru analitik uzanımını veren denkleminden (5.1) h derinlikteki bir düzlemüzerindeki graviteyi hesaplamak olasıdır. Aşağı doğru analitik uzanım formülü; +∞ +∞ g (x,y)z = ∫ ∫ G (k − ∞− ∞ x, k y )e i 2π ( k x x + k y y ) − 2π k x + k y z 2 2 (5.1) 47 Şekil 5.12. İnceleme sahasına ait genişletilmiş bölge gravite anomalisine uygulanan ortalama kabuk kalınlığı güç spektrumu eğrisi. 48 Şekil 5.13. Şekil 5.12’deki güç spektrumu eğrisinden elde edilen kesme frekansı kullanılarak oluşturulan alçak geçişli filtrelenmiş gravite haritası. Kontur aralığı = 10 mgal. 49 Bu düzlem üzerindeki yüzey yoğunluğu, σ z1 = 1 2πG ∆gz1(x,y) (5.2) (5.2) denkleminden ortalama arz kabuğu kalınlığından olan farklar ise; h ( x, y ) = 1 ∆gz1(x,y) 2πG∆ρ (5.3) (5.3) denklemi ile bulunur. Bunun ortalama değerlerden farkı her noktadaki arz kabuğu kalınlığını verir (Canıtez 1962, Erden 1979). Şekil 5.14. neticede elde edilen kabuk kalınlığı haritasını göstermektedir. Şekil 5.14.’ün izometrik haritası Şekil 5.15’de verilmiştir. Bölgede gravite anomalilerinin spektral analizinden ortalama kabuk kalınlığı 34 km civarında bulunmuştur. Bu sonuç aynı zamanda Moho derinliği hakkında bilgi verir. Oluşturulan kabuk kalınlık haritasında, kalınlığın 30-38 km’ler arasında değiştiği belirlenmiştir. Kabuk kalınlığının, jeolojik olarak geçmesi gerektiği düşünülen tektonik kuşaklarda azalması, kabuğun göreceli olarak inceldiği veya yarılma çatlaklarından kabuğun içine daha yoğun üst manto malzemesinin sokulum yaptığının göstergesi olabilir. Aynı spektral analiz sonuçlarından 10 km civarında başka bir süreksizlik seviyesi tespit edilmiştir. Aynı sahadaki deprem odak merkezlerinin, derinlik-mesafe grafiğinden depremlerin 10 ve 31 km’ler civarında toplandığı gözlemlenmiştir (Tufan ve Ateş, 1995). Bu sonuçlar gravite anomalilerinin spektral analizinden çıkan sonuçlarla uyum içindedir ve Türkiye’deki depremlerin kaynaklandığı derinlikler hakkında bilgi verirler. Sivas’ın doğusundaki kabuk kalınlaşması, Sivas havzasının transtansiyonel kuvvetlerin etkisi altında, fayların kontrolünde gelişen bir havza olduğu ve daha sonra transpresyonal etkilerin altında kaldığı görüşünü desteklemektedir (Tufan ve Ateş, 1995). Kabuk kalınlık haritası genel olarak incelendiğinde kabuk kalınlığının en fazla olduğu alanlar Darende-Gürün havzası ile Kemah’ın güneyinde (Munzur Dağı) yer almaktadır. 50 Şekil 5.14. Kabuk kalınlığı haritası. Kontur aralığı = 1 km. Yoğunluklar kabuk için ρ = 2.67 Mgm-3, manto için ρ = 3.17 Mgm-3 seçilmiş ve ∆ρ = 0.5 Mgm-3 alınmıştır. 51 Şekil 5.15. Kabuk kalınlığının izometrik haritası. Güneydoğudan görüntülenmiştir. 52 Göksun, Doğanşehir, Malatya’nın güneyi, Baskil ve Elazığ hattında çevreye göre inceldiği gözlenmiştir. Bu hattın güneyinde (Ekay Zonu) nispi kalınlaşma ve çalışma sahasının güney sınırında tekrar nispi bir incelme göstermektedir. 53 5.3. Sivas-Malatya Bölgesi, Hekimhan Havadan manyetik Anomalisinin Üç Boyutlu Yöntemle Modellenmesi Havadan manyetik anomalilerin incelenmesi sonucunda Hekimhan yöresinde çevresine göre şiddetli, karmaşık yapıya sahip bir manyetik anomali tespit edilmiştir. İncelenecek bozucu kütleye ait veri 2 km grid aralığıyla gridlenip 40x40 veri matrisi oluşturulmuştur. Elde edilen IGRF düşülmemiş havadan manyetik anomali haritası Şekil 5.16.’da verilmiştir. Havadan manyetik veride enleme ve boylama bağlı düzeltme yapılmadığından (yersel alanlarda rejyonal trend uzaklaştırılması yeterli olduğundan (Dobrin ve Savit,1988), Şekil 5.17.’de verilen diyagramda belirtilen basamaklar doğrultusunda önce veriden rejyonal trend uzaklaştırılmış (Şekil 5.18.), daha sonra modelleme yapılabilmesi için diğer işlemler yapılmıştır. Şekil 5.19.’da aynı sahanın gravite anomali haritası verilmiştir. Manyetik anomaliye neden olan bozucu kütlelerin derinlere doğru dağılımlarını bulmak için güç spektrumu uygulanmıştır. Şekil 5.20.’deki güç spektrumu grafiğinden 0.5 ve 2.5 km’lerde salınan derinde iki farklı manyetik özelliğe sahip bozucu kütlenin varlığı belirlenmiştir (Uçuş yüksekliği 0.6 km düşüldükten sonra). Yüzeye yakın bozucu kütlenin, derindeki kütle ile genetik ilişkisi olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmada mıknatıslanmanın kompleks olmaı nedeniyle derindeki kütlenin modellenmesi amaçlanmıştır. Şekil 5.18.’de verilen manyetik anomaliler, derindeki kütlenin kesme frekansı 0.059 k-1 kullanılarak elde edilen alçak geçişli filtre haritası oluşturulmuştur (Şekil 5.21). Alçak geçişli filtre haritasının gözle incelenmesi sonucu yakın frekans bantlarından birinden diğerine enerji sızması nedeniyle şeklinin bozulduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle alçak geçişli filtre haritası kullanmak yerine, alçak geçişli filtre haritasındaki amplitüd değerleri arasında oluşturulacak bir yukarı uzanım haritasının kullanılması daha uygun olmaktadır. Bu nedenle Şekil 5.18.’de verilen doğrusal trend uzaklaştırılmış havadan manyetik anomaliye 9 km’lik yukarı uzanım yapılmıştır (Şekil 5.22.). Böylece filtre haritasının amplitüdü ile yukarı uzanımın amplitüdü arasında uygunluk sağlanmıştır. 54 Şekil 5.16. Hekimhan bölgesine ait trendi uzaklaştırılmamış havadan manyetik anomali haritası. Kontur aralığı = 100 nT. 55 Şekil 5.17. Modelleme yapılabilmesi için manyetik anomalinin işlenmesini gösteren diyagram. 56 Şekil 5.18. Hekimhan bölgesine ait doğrusal trend uzaklaştırılmış havadan manyetik anomali haritası. Kontur aralığı = 100 nT. 57 Şekil 5.19. Hekimhan bölgesine ait gravite anomali haritası. Kontur aralığı = 5 mgal. Kesme dalga sayısı = 0.059 km-1 hesaplanmıştır. Şekil 5.20. Hekimhan havadan manyetik anomalilerine ait güç spektrumu eğrisi. 58 59 Şekil 5.21. Hekimhan havadan manyetik anomalilerinin alçak geçişli filtre haritası. Kesme dalga sayısı olarak Şekil 5.20’den elde edilen değer kullanılmıştır. 60 Şekil 5.22. Hekimhan havadan manyetik anomalilerinin 9 km yukarı uzanım haritası. Kontur aralığı = 10 mgal. 61 Yukarı uzanım anomali haritası derindeki bozucu kütleye ait anomaliyi daha sağlıklı vermektedir. Bu haritadan oluşturulacak modelin bozucu kütleyi daha iyi temsil edeceği açıktır. Şekil 5.22.’de verilen 9 km yukarı uzanım yapılmış havadan manyetik anomalisinin üç boyutlu modelini oluşturmak için Şekil 5.23.’de verilen diyagramdaki basamaklar uygulanmıştır. İlk önce manyetik anomalinin j / ρ oranı bir (1) tutularak pseudogravite dönüşümü yapılmıştır. Burada yer manyetik alanının eğim açısı 55° sapma açısı da 4° olarak kullanılmıştır. Pseudogravite haritası Şekil 5.24.’de ve manyetik anomalinin pseudogravite dönüşümlerinin yatay gradient haritası Şekil 5.25.’de verilmiştir. Gravite anomalileri Cordell ve Henderson (1968)’un geliştirdiği üç boyutlu deneyişimli bir bilgisayar programıyla otomatik olarak modellenebilmektedir. Şekil 5.24.’de verilen pseudogravite anomalileri ρ =1 verilerek Cordell ve Henderson’un programıyla modellenmiştir. Bu çalışmada modelin taban derinliği, bozucu kütle için güç spektrumundan hesaplanan üst yüzey derinliğine ulaşana kadar değiştirilmiş ve bu yolla bozucu kütle için taban derinliği 6 km bulunmuştur (Şekil 5.26.). Şekil 5.27. ve Şekil 5.28. üç boyutlu modelin farklı iki açıdan izometrik haritalarını göstermektedir. Elde edilen modelin üç boyutlu manyetik anomalisi Kearey (1977) tarafından geliştirilen bir bilgisayar programıyla Şekil 5.26.’da verilen üç boyutlu modelin manyetik anomalisi yeniden oluşturulmuştur (Şekil 5.29.). Bu aşamada mıknatıslanma şiddeti j = 1 kullanılmıştır. Böylece daha önce j / ρ =1 verilerek, güç spektrumu yardımıyla oluşturulan modelin manyetik anomalisi ilk başta üç boyutlu modelleme işlemine giren Şekil 5.22.’de verilen 9 km yukarı uzanım yapılmış manyetik anomaliye olan benzerliği nedir sorusu cevaplandırılmak istenmiştir. j ve ρ değerlerinin program içerisinde sürekli 1 (bir) kullanılması bir bilinmeyenin (burada bilinmeyen manyetik kütle mıknatıslanma şiddeti) birle çarpılmasıyla o bilinmeyenin elde edilmesidir. 62 Şekil 5.23. Hekimhan havadan manyetik anomalilerinin üç boyutlu modellenebilmesi için işlem sırasını gösteren diyagram. 63 Şekil 5.24. Hekimhan havadan manyetik anomalisinin pseudogravite anomali haritası. Yer manyetik alanının eğim açısı = 55° kuzey, sapma açısı = 4° doğu ve j / ρ = 1 alınmıştır. Kontur aralığı = 10 gu. 64 Şekil 5.25. Hekimhan havadan manyetik 9 km yukarı uzanım yapılmış pseudogravite anomalisinin yatay gradient haritası. Çember büyüklükleri gradient artışı büyüklüğü ile doğru orantılıdır. 65 Şekil 5.26. Hekimhan havadan manyetik anomalisinin üç boyutlu modeli. Kontur aralığı = 0.5 km. Kenarlardan 5 km’lik bir bant sıfırlanmıştır. 66 Şekil 5.27. Elde edilen modelin 315° ‘lik açıdan izometrik haritası. 67 Şekil 5.28. Elde edilen modelin 225° ‘lik açıdan izometrik haritası. 68 Şekil 5.29. Şekil 5.26.’ daki modelden yeniden oluşturulan Hekimhan havadan manyetik anomali haritası. Kontur aralığı = 10 nT , j = 1 Am-1 alınmıştır. Ayarlama faktörü 1 Am-3 olarak hesaplanmıştır. 69 Burada hesaplanan manyetik anomalinin orijinal irdelenmesi bozucu kütlenin bazik magma ürünü olduğunu ortaya koymaktadır. Ayarlama neticesinde oluşturulan hesaplanmış manyetik anomali haritası Şekil 5.30’da verilmiştir. Ayarlama faktörünün bulunuşu : Şekil 5.22.’deki manyetik anomalinin en küçük ve en büyük amplitüdü…………………………………………..⇒ -40 80 Şekil 5.26.’daki üç boyutlu modelden elde edilen manyetik anomalinin en küçük ve en büyük amplitüdü……………….…..⇒ -30 90 Ayarlama için çıkarılan baz değeri……………….………………………..⇒ -10 -10 -40 80 x Ayarlama faktörü…………………………………………………………..⇒ Ayarlanmış manyetik anomali amplitüdleri……………………………….⇒ -40 1 80 Hekimhan havadan manyetik anomalisinin üç boyutlu analizinden 1.1 ve 2.5 km’lerde salınan, yüzeye yakın bozucu kütle ile derindeki kütlenin birbirleriyle genetik ilgisi olduğu düşünülen, tabanı 6 km varan magmatik kökenli ve bazik karakterde bir sokulum kayacı belirlenmiştir. Aynı havzada yer alan Divriği bölgesinde yapılan çalışmalarda serpantinleşmiş ultrabazitlerin intrüzyon olduğu (Koşal, 1973), Dumluca demir yatağında yapılan çalışmalarda da intrüzyonların asit ve nötr karakter taşıdığı ileri sürülmüştür (Yıldızeli, 1977; 1979). Yukarıda değinilen görüşler ışığında, Divriği-Hekimhan havzası demir cevheri element kökeninin bölgede mevcut ofiyolitik kayaçlarla, tespit edilen bu sokulum kayaçlarından kaynaklandığını ortaya koymaktadır. 70 Şekil 5.30. Şekil 5.22.’ deki haritaya ayarlanmış manyetik anomali haritası. Kontur aralığı = 10 nT. 71 5.4. Potansiyel Alan Verisinin Demir Madeni Aranmasına Yönelik Değerlendirilmesi Sivas-Divriği bölgesinde 1937 yılından itibaren demir aramalarına yönelik çalışan birçok araştırmacı, demir yatakları oluşumlarının, aynı yörede yer alan granitik kayaçlar ile doğrudan ilişkili olduğunu ileri sürmüşlerdir (Kovenko, 1937; Gysin, 1938; Klemm,1960; Koşal 1965; 1973; Bozkurt, 1980). Önemli cevher yatakları, büyük kırık sistemlerinin kesişme noktalarında yerleşmişlerdir. Bu kesişme noktaları granitik kayaçların çevresinde ise cevherleşme olasılığı daha yüksektir. Oldukça derine inen bazı kırıkların sokulum kayaçlarının metal içeriği ile diğer bileşenlerini taşıyan hidrotermal eriyikler için çıkış yolları meydana getiren zayıf zonlar oluştururlar (Butler, 1933; Mayo, 1958; Terneaure,1955). Son yıllarda bazı araştırmacılar gerek bazik ve ultrabazik kayaçların bünyesinde yer alan magmatik kökenli demir minerallerine özgü Fe elementi gerekse serpantinizasyon sonucu silikat minerallerinin bünyesinden çıkan demir elementi bölgede demir yataklarının element kökenini oluşturduğunu öne sürmüşlerdir (Ünlü ve Stendal,1986 a.: b; Doğan ve diğ.,1989). Sivas-Divriği bölgesi manyetik hava anomalilerinin incelenmesinden derin kaynaklı ultrabazik bir kütlenin varlığını kabullenmişlerdir (Şengeç ve Çete, 1970). MalatyaHasançelebi civarında bazı manyetik anomali eğrilerinin, derinden kaynaklı teorik anomali eğrilerine büyük benzerliklerinin olduğu ileri sürülmüştür (Acar, 1973). Hekimhan bölgesinde yapılan üç boyutlu manyetik model ve onun mıknatıslanma şiddeti yukarıdaki görüşlerle uyum içindedir. Türkiye’nin uzay fotoğraflarının tümü incelenerek bir çizgisellik haritası hazırlanmış, maden yataklarının on bölgede toplandığı, deprem odakları ve kaplıcaların bölgesel kırık hatları üzerinde yer aldığı gözlenmiştir (Henden, 1981). Kangal-Uzunyayla civarında yapılan çalışmalarda bilinen demir yatak ve cevherleşmelerin tektonik hatlar boyunca, listvenitleşme ve buna bağlı silisifiye zonlar içerisinde yer aldığı belirlenmiştir (Yurt ve diğ., 1991). 72 Öztürk ve Öztunalı (1993), Divriği demir yataklarında yaptıkları çalışmada, demir yataklarının Eosen öncesi (Paleozoyik-Mesozoyik) yaşlı kireçtaşlarının ultrabazikler üzerine bindirilmesiyle oluşan yapısal hatlarla sıkıca ilişkili olduğunu kabullenmişlerdir. Divriği-Hekimhan bölgesinde geçmiş yıllardan başlayarak günümüze kadar yapılan demir aramaları çalışmalarının hemen hemen tamamı genetik çözümlemeler üzerinde yapılmış, bu konuda ülke dışındaki gelişmelere paralel olarak demir oluşumu hakkında bazı teoriler öne sürülmüştür. Ancak uygulamada bu teorilerin hiçbiri Divriği-Hekimhan yöresindeki demir oluşumlarını tek başına izah edememekte, bu nedenden dolayı tutarlı bir şekilde demir arama projeleri oluşturulamamaktadır. Bunun nedeni Eosen öncesi başlayan, özellikle Miyosen ve sonrasında bölgede etkin olan tektonizmadır. Geçmişte DivriğiHekimhan yöresi demir madeni açısından Türkiye’nin en büyük maden yataklarına sahip olmasına rağmen, günümüzde tükenme noktasına gelmiştir. Yıllardan beri yeni bir yatak bulunması için yapılan çalışmalar olumlu sonuç vermemiştir. Başlangıç bölümünde verilen bilgiler ışığında demir aramalarında bindirme hatları ve ana kırık ile bunlara bağlı gelişen tali kırık sistemlerinin, özellikle iki veya daha fazla kırığın kesişme yerleri çok büyük önem taşımaktadır. Bölgenin rejyonal gravite anomali haritası Şekil 5.31. ve trendi uzaklaştırılmış havadan manyetik anomali haritası Şekil 5.32.’de verilmiştir. Bölgede mevcut demir madenlerinin rejyonal gravite (Şekil 5.33.) ve havadan manyetik (Şekil 5.34.) anomalilerinin yatay gradient haritalarındaki çizgisellikler (olası fay veya formasyon sınırı) üzerinde veya yakınında yer alması bölgede mevcut demir cevherinin bu kırık sistemleriyle yakından ilgili olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda bu tez çalışmasında Bölüm 5.3.’de DivriğiHekimhan havzasındaki demir cevherlerine kaynaklık edebilecek, derinde, bazik-ultrabazik karakterli bir intrüzyonun varlığı tespit edilmiştir. Ülkemizin sanayileşmesinde şiddetle ihtiyaç duyduğu ancak giderek artan demir açığı nedeniyle yani demir arama projelerinin geliştirilmesi zorunlu hale gelmiştir. Yörenin jeolojik ve tektonik yapısının kompleks olması nedeniyle bir bütün olarak tektonizmanın etkilerini ortaya çıkaracak herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Kontur aralığı = 5 mgal. Şekil 5.31. Divriği-Hekimhan yöresinin gravite anomali haritası 73 Doğrusal trend uzaklaştırılmıştır. Kontur aralığı = 50 nT. Şekil 5.32. Divriği-Hekimhan havadan manyetik anomali haritası 74 y Demir cevheri zuhuru. Çember büyüklükleri gradient artışı büyüklüğü ile doğru orantılıdır. Şekil 5.33. Divriği-Hekimhan gravite anomalilerininyatay gradientinin en büyük yerleri. 75 y Demir cevheri zuhuru. gradientinin en büyük yerleri. Çember büyüklükleri gradient artışı ile doğru orantılıdır. Şekil 5.34. Divriği-Hekimhan havadan manyetik pseudogravite anomalileri yatay 76 77 Bu nedenle demir cevheri için son umut tektonizmaya ait tüm bindirme ve kırık sistemlerinin ortaya ayrıntılı bir biçimde çıkarılarak, mevcut demir madenleri ile ilgisinin net olarak ortaya konması gerekmektedir. Bunun için yapılacak ilk iş jeofizik, uzaktan algılama, genel jeoloji, petrografi, mineraloji ve jeokimya öncel çalışmaların birlikte irdelenmesi gerekmektedir. Sonuçta elde edilen verilerin ışığında eksik bilgilerin ortaya çıkarılması ve uygun görülen yerlerde ayrıntılı jeolojik ve jeofizik çalışmalar yapılıp, sondajlı aramalarla, bölgede tükenmekte olan demir potansiyelinin arttırılması son çıkış noktası olacaktır. 78 6. SONUÇLAR Tezin bu bölümünde yapılan araştırmaların sonuçları özetle verilecek ve bu sonuçların ışığında gelecekte yapılması önerilen çalışmalar konusunda görüş ve önerilerde bulunulacaktır. 6.1. Sonuçlar Gravite ve havadan manyetik anomalilerine uygulanan güç spektrumu eğrisinden gravite anomalilerine neden olan yer altındaki bozucu kütlelerin etki derinlikleri 9.57 ve 4.21 km, manyetik anomalilere neden olan bozucu kütlelerin etki derinliklerinin ise 5.45 ve 1.7 km’lerden kaynaklandıkları tespit edilmiştir (Şekil 5.1. ve Şekil 5.3.). Güç spektrumundan elde edilen derinden kaynaklanan bozucu kütleleri yansıtan kesme frekansları, gravite için 0.24rad/km manyetik için 0.45 rad/km bulunmuştur. Kesme frekansı kullanılarak oluşturulan gravite ve manyetik filtre edilmiş haritaların (Şekil 5.2. ve Şekil 5.4.) genelde yüzey jeolojisi ile uyumlu olduğu ancak alçak geçişli filtre edilmiş havadan manyetik haritasında yüzey jeolojisinde gözlenemeyen derin kaynaklı, intrüzyon olduğu düşünülen bozucu kütleler tespit edilmiştir (Bölüm 5.3.). Gölgeleme haritaları da filtre haritalarındaki özellikleri yansıtmaktadır (Şekil 5.5.ve Şekil 5.6.) Gravite ve pseudogravite anomali haritalarından oluşturulan yatay gradientlerin en büyük yerlerini veren haritalar (Şekil 5.7. ve Şekil 5.10.) ve alçak geçişli filtre edilmiş anomali haritalarından oluşturulan yatay gradientlerin en büyük yerlerini veren haritalar (Şekil 5.8. ve Şekil 5.11.) bölgenin derin tektoniğine ait önemli özellikler yansıtmaktadır. Bu özellikler özetlenecek olursa; i.) Haritanın kuzeydoğu köşesindeki çizgisellik Kuzey Anadolu Fay zonu. ii.) Şekil 5.7. ve Şekil 5.8.’in kuzeyinde görülen, yüzlerce km devam eden çizgiselliklerin jeolojik olarak var olduğu kabul edilen ana tektonik birliklerin (Sakarya, Pontidler, Ankara-Erzincan keneti, Kırşehir, Sivas havzası, Toridler) sınırları olarak düşünülmektedir. 79 iii.) Mudarasın (Deliler-Tecer) Fayı. iv.) Güney’de Elbistan, Malatya ve DAF Fayları. v.) Tufan ve Ateş (1995)’in deprem verileriyle yaptıkları çalışmada özellikle inceleme bölgesinin doğu yarısında 10 ila 20 km’ler arasında hiçbir deprem odak içmerkezinin yer almadığını belirlemişlerdir. Bu nedenle üst kabuk altında sünek malzemenin olduğu bir geçiş zonunun varlığını öne sürmüşlerdir. vi.) Bugüne kadar yapılan jeolojik çalışmaların ışığında bilinen tektonik hatların haricinde, genç çökellerle örtülü, doğrultuları ve devamlılıkları bilinmeyen derin tektonik yapılarla ilgili ve yüzlerce km uzunluğunda, anlamlı diğer çizgisellikler tespit edilmiştir. vii.) Divriği-Hekimhan ve İmranlı civarında belirlenen derin kaynaklı manyetik özellikte bozucu kütlelerin varlığı. viii.) Bölgede yapılan kabuk kalınlığı çalışmalarında, ortalama kabuk kalınlığı 34.1 km olarak belirlenmiştir. Güç spektrumu analizi sonucu oluşturulan (Şekil 5.12.) kabuk kalınlığı haritasından (Şekil 5.14.), kabuk kalınlığının önemli tektonik dokanaklar ve onların yakınlarında inceldiğini göstermektedir. ix.) Divriği-Hekimhan bölgesinin özellikle Miyosen’den beri şiddetli tektonizma geçirmesi, cevher yan kayaç birincil ilişkisinin çoğunlukla değişmesini ve cevherin mineralojik ve yapısal değişime uğramasına (Öztürk ve Öztunalı, 1993) neden olduğundan yaklaşık 1935 yılından itibaren oluşum modeline dayalı demir madeni aramaları olumlu sonuç vermemiştir. x.) Bölgenin rejyonal anlamda değerlendirilmesi, tektonik mekanizmanın demir cevherinin oluşumuna elverişli olduğu sonucuna varılmıştır. Özellikle demir cevheri bakımından ülkemizin önemli havzalarından olan Divriği ve Hekimhan yöresinin gravite ve havadan manyetik anomali haritaları (Şekil 5.31. ve Şekil 5.32.) yakından incelenmiştir. Bu haritalardan oluşturulan yatay gradientin en büyük yerlerini veren çizgisellik haritaları (Şekil 5.33. ve Şekil 5.34.) üzerine mevcut bulunan demir zuhrlarının lokasyonları işaretlenmiştir. 80 İnceleme sonucunda formasyonların dokanaklarında veya fayların kesişme noktalarında oluşma özelliği gösteren demir cevherinin, gravite çizgisellik haritasıyla uyumlu olduğu görülmektedir. Havadan manyetik değerleri, gravite değerleri gibi bölgesel değerlendirme amacıyla ölçülmesine rağmen, havadan manyetik anomali haritasının pseudogravite dönüşümünün yatay gradientinin en büyük yerleri demir oluşuklarıyla çok iyi uyum içerisindedir. Demir zuhuru lokasyonlarının bu haritadaki çizgiselliklerin kesişme noktaları ve doğrultularında yer aldıkları belirlenmiştir. 6.2. Öneriler M.T.A. Genel Müdürlüğü’nün Türkiye’nin jeolojik haritalama, rejyonal gravite ve havadan manyetik çalışmalarını tamamlamış olmasına rağmen, jeolojik çalışmaların yerel bazda ve farklı kişilerce yapılması, bunların kendi aralarında korelasyon çalışmalarının ve diğer disiplinlerle bilgi alışverişinin çok yetersiz olması nedeniyle Türkiye bazında bir bütün olarak tektonik yapı haritası ortaya çıkarılamamıştır. (Gerek bireysel ve gerekse üniversitelerle ortak yaptığım çalışmalarda, kendi araştırmalarımdan ve bazı jeoloji mühendisi arkadaşlarla yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenim). Bu nedenle enerji ve hammadde kaynakları çok sınırlı olan ülkemizin bu ihtiyaçlarını kendi öz kaynakları ile karşılayabilmesi için öncelikle tüm disiplinlerin yer alacağı ciddi ekip çalışmalarıyla bölgesel tektonik yapı haritalarının yapılması zorunludur. Bu çalışmada elde edilen çizgisellik haritalarında bilinen hatlarla birlikte bunların dışında elde edilen derin tektonik birlik sınırlarıyla ilgili olduğu düşünülen, yüzlerce kilometre uzanan anlamlı çizgiselliklerin bölgesel bazda jeolojik olarak tahkiki yapılıp anlamlı hale getirilmesi. Havadan manyetik anomalilerin gelişen yöntemlerle incelenmesi, demir cevheri oluşuklarının belirlenmesine pozitif cevap vermiştir. Ancak ölçü aralıklarının geniş olması daha küçük aralıkta gridlenerek detaylı inceleme yapılmasını engellemektedir. 81 Bu nedenle yerden veya gerektiği durumlarda helikopterle toplam bileşen manyetometresi kullanılarak, profil ve ölçü aralıkları araştırmanın niteliğine göre seçilip toplam bileşen ölçümlerin yapılması gerekmektedir. Toplam bileşenin ölçülmesi, son yıllarda gelişen potansiyel alan veri işleme teknikleriyle analiz ve yorumun yapılmasında ve kalıntı mıknatıslanmanın değerlendirilmesi açısından önemli olmaktadır. Buda mevcut araştırma çerçevesine ek bilgiler ilave edecektir. Aynı zamanda sağlıklı olarak gravite ve manyetik modelleme ve analiz yapılabilmesi için araştırma sahasındaki tüm formasyonlardan yoğunluk ve suseptibilite ölçüleri alınması gerekmektedir. Türkiye’nin sürekli artan demir açığının giderilmesi için bugüne kadar demir cevherinin oluşum modellerine dayanılarak yapılan demir arama çalışmaları istenilen düzeyde olumlu sonuç vermemiştir. Bu nedenle bu çalışmada elde edilen sonuçlar ışığında ciddi demir arama projeleri yapılmalı ve desteklenmelidir. Derin jeolojik yapılarla ilgili elde edilen bilgilerin, diğer jeofizik yöntemlerden ; derin sismik, magnetotellürik ısı akısı çalışmalarıyla denetlenmesi ve jeolojik korelasyonu yapılarak Türkiye’nin tektonik yapısının sağlıklı olarak çıkarılması ve doğal kaynaklarımızın daha kolay aranmasında yararlı olacaktır. 82 KAYNAKLAR Acar, A., 1973, Dissemine manyetik yatakların tetkikinde araştırma ve değerlendirmeler, Türkiye Jeof.Birl.yay. no: 2. Alkan, M., 1992, 1082 nolu ve 27.10.1992 tarihli numune analiz sonuçları yazısı, M.T.A.. Ateş, A. & Kearey, P., 1993, Deep structure of the East Mendip Hills from gravity, aeromagnetic and seismic reflection data, Journal of the Geological Society, London, 150, p.1055-1063. Ateş, A. ve Tufan, S., 1995, Sivas-Malatya Bölgesi, İmranlı ve Hekimhan Havadan Manyetik Anomalilerinin Üç Boyutlu Yöntemlerle Modellenmesi. TUJJB. Bilimsel Kong. Bildiri Özü. Baranov, V., 1957, A new method for interpretation of aeromagnetic maps : Pseudogravimetric anomalies. Geophysics, 22, 359-383. Baybalı, M., 1972, Divriği-Dumluca Gravite Etüd Dosyası. Bingöl, E., 1989, 1: 2000000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritası, M.T.A. yayını. Blakely, R.J. & Simpson, R.W., 1986, Approximating edges of source bodies from magnetic or gravity anomalies., Geophysics, 51, p.1494-1498. Bozkurt, M.R., 1980, Divriği demir madenleri cevher minerallerinin incelenişi ve oluşumu, Doçentlik Tezi, 59 s. (yayımlanmamış) Eskişehir. Butler, B.S., 1933, Ore deposits as related to stratigraphic, structural and igneous geology in the western United States, Part I, Summary, in ore deposits of western states (Lindgren V.) ; New York, Am.Inst.Min and Petrol Engrs. 198-240. Canıtez, N., 1962, Gravite anomalileri ve sismolojiye göre Kuzey Anadolu’da Arz Kabuğunun Yapısı. İ.T.Ü. Maden Fak. Çalapkulu, F., 1978, Bolkardağ bölgesinin jeolojik evrimi : Türkiye Jeol. Kurumu, 32. Bilimsel ve Teknik Kurul. Bildiri Özetleri, s.7-8. Cordell, L. & Grauch, V.J.S., 1982, Mapping basement magnetization zones from aeromagnetic data in teh San Juan Basin. New Mexico: Presented at the 52nd Ann. Internat. Mtg., Explor. Geophys., Dallas; abstracts and biographies, p.246-247 83 Cordell, L. & Grauch, V.J.S., 1985, Mapping basement magnetization zones from aeromagnetic data in the San Juan Basin, New Mexico, in Hinze, W.J., ed., The utility of regional gravity and magnetic anomaly maps: Tulsa, Oklahoma, Society of Explo. Geophys., p.181-197. Cordell, L. & Henderson, R.G., 1968, Iterative three-dimensional solution of gravity anomaly data using a digital computer, Geophysics, 33, p. 596-601. Dobrin, M.B. & Savit, C.H., 1988, Introduction to Geophysical Prospecting, Fourth Edition, McGraw-Hill Book Company. Doğan, H., Yıldızeli, N., Yurt, M.Z., Çelebi, A. ve Özcan, H., 1989, Divriği Demir Aramaları Projesi Jeoloji Raporu, M.T.A. Der. No : 8875. Ercan, T. ve Asutay, H.J., 1991, Malatya, Elazığ, Tunceli, Bingöl ve Diyarbakır dolayındaki Neojen-Kuvaterner yaşlı volkanitlerin petrolojisi., A.Suat Erk Jeoloji Sempozyumu Bildirileri, s. 291-302. Erden, F., 1979, Uygulamalı Gravite. M.T.A. Yay.Eğt. Seri No: 21. Erdoğan, T., 1975, Gölbaşı yöresinin jeolojisi : T.P.A.O. Arşiv. Rap. No 229 (yayımlanmamış), Ankara. Gedik, A. ve Özbudak, N., 1974, Sivas-Celallil Sondaj Kuyu Bitirme Raporu, M.T.A. Rap.No. 5260. Genç, T. Tufan, S., Sevinç, A. ve Yemen, H., 1993, Orta Anadolu’nun Kuzeyi’nin Kabuk Yapısının Gravite ve Manyetik Yöntemlerle İncelenmesi, Türkiye 13. Jeofizik Kurultayı Bildiri Özleri, s.110. Gökten, E., 1984, Şarkışla (Sivas) yöresinin tektoniği, Jeoloji Mühendisleri Dergisi, 85, s. 3-9. Gökten, E., 1993, Ulaş (Sivas) Doğusunda Sivas Havzası Güney Kenarının Jeolojisi : İç Toros Okyanusu’nun Kapanımıyla İlgili Tektonik Gelişim, TPJD Bül.-c. 5/1, s.35-55. Gysin, M., 1938, Le’re impression sur la geologie de la region de Divrik, sur la structure et sur I’origine du gisement de fer, M.T.A. Rap.No.700. 84 Henden, İ., 1981, Uzay görüntülerinden Türkiye çizgisellik haritası ve maden aramaları için hedef sahaların seçilmesi, bölgesel çizgiselliklerin deprem ve sıcaksu kaynakları ile ilişkisi, M.T.A. Derisi sayı 95-96, s. 68-76. İzdar, E. Ve Ünlü, T., 1977, Hekimhan-Hasançelebi-Kuluncak bölgesinin jeolojisi : Ege Bölgesi Jeolojisi VI Kolokyumu, Dokuz Eylül Üni, İzmir, 303-329s. Hempton, M.R., 1985, Structure and deformation history of the Bitlis suture near Lake Hazar, SE Turkey : Geol.Soc. of America Bull. ,96, 233-243. Kalkancı, Ş., 1974, Etüde Geologique et Petrochimmique du Süd de la Region de Suşehri, Geochronologie du Massif Syenitique de Köse Dağ. (N de Sivas-Turquie) : These de doctorat de 3° cycle, L’universite de Grenoble, 135. Kearey, P., 1977, Computer program “prism” to compute gravity and magnetic anomalies of right rectangular prism, University of Bristol, England (unpublished). Kearey, P., 1991, A possible source of the South-Central England magnetic anomaly : basaltic rocks beneath the London platform, J1. Geol. Soc. Lond. 148, p. 775-780. Kearey, P. & Brooks, M., 1991, An Introduction to Geophysical Exploration, Blackwell Scientific Pub. Ketin, İ., 1966, Tectonic units of Anatolia, Bulletin of Mineral Research and Exploration Institute of Turkey, p.23-34. Klemm, D.D., 1960, Die Eisenerzvorkommen von Divrik (Anatolien) als Beispiel tectonisch angelegter pneumatolytisch-metasomatischer Lagerstattenbildung, N.Jahrbuch f. Minerologie, Abh. 94, (Festband Ramdorh), s.591-607, Stuttgart. Koçyiğit,A., 1983, Hoyran Gölü (Isparta büklümü) dolayının tektoniği : Türkiye Jeol. Kur. Bült. 26/1,10. Koçyiğit,A., 1990, Üç Kenet Kuşağının Erzincan Batısındaki (KD Türkiye) Yapısal İlişkileri : Karakaya, İç Toros ve Erzincan Kenetleri, 8. Petrol Kong. Bildir. P. 152-160. Koşal, C., 1965, Divriği civarı jeolojisi ve magmatojen cevher yatakları, M.T.A. Rap.No. 3743. Koşal, C., 1973, Divriği A-B-C demir yataklarının jeolojisi ve oluşumu üzerinde çalışmalar, M.T.A. Der. S.81. s.1-22. 85 Kovenko, V., 1973, Divriği imtiyaz manyetit yatağı hakkında rapor: M.T.A. Rap. No.485. Leo, G.W., Marwin, R.F., & Mehnert, H.H., 1974, Geologic framework of the Kuluncak-Sofular Area, East-Central Turkey and K-Ar Ages of Igneous Rocks, Geol.Soc. of America Bull. V.85, p.1785-1788, 1 fig. Mayo, E.B., 1958, Lineament tectonics and some area deposits of the Southwest : presented before Soc. Mining Eng., 8,5 fig., 5s. Özbudak, N., 1970, Darende-Hacılar-6 Kuyu Bitirme Raporu, M.T.A. Rap No. 4834. Özbudak, N. ve Gedik, A., 1970, Darende-Hacılar-7 Kuyu Bitirme Raporu, M.T.A. Rap No. 6686. Özelçi, F., 1973, Doğu Akdeniz Bölgesi gravite anomalileri, M.T.A. Der. No: 80 (ayrı baskı). Özgül, N., 1976, Torosların bazı temel jeoloji özellikleri,: Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni 19/1, s.65-78. Öztürk, H. Ve Öztunalı, Ö., 1993, Divriği demir yatakları üzerinde genç tektonizma etkileri ve sonuçları, Türkiye Jeol. Kur. Bül. s.8, 97-106. Parker, R.L., 1972, Rapid computation of potential anomalies. Geoph. J.R. Ast.Soc., 31, p. 447-455. Pelin, S., Özbudak, N., Akyol, Z., Keskin, B., Birgili, Ş., Yılmaz, H. Ve Özyeğin, G., 1968, Darende-Hacılar-5 Kuyu Bitirme Raporu, M.T.A. Rap No. 4167. Perinçek, D., 1979, Guidebook for Excursion “B”, Interrelation of the Arab and Anatolian Plates : 1 st Geol. Congr. Middle East T. University, Ankara, 34 s. Perinçek, D. ve Kozlu, H., 1983, Stratigraphy and structural relations of the units in the Afşin-Elbistan-Doğanşehir region (Eastern Taurus), International Symposium Geology of the Taurus Belt. Sanver, M. ve Ponat, E., 1981, Kırşehir ve Dolayına İlişkin Paleomanyetik Bulgular, Kırşehir Masifinin Rotasyonu, İ.Ü. Yer Bil. Fak. Yayın Organı, Cilt: 2, sayı 3-4. Seymen, İ., 1975, Kelkit vadisi kesiminde Kuzey Anadolu Fay Zonunun Tektonik Özelliği, İ.T.Ü. Maden Fak. Doktora Tezi. 86 Seymen, İ. Ve Aydın, A., 1972, Bingöl deprem fayı ve bunun Kuzey Anadolu Fayı ile ilişkisi : M.T.A. Derg. 79, s.1-9. Spector, A. & Grant, F.S., 1970, Statistical models for interpreting aeromagnetic data : Geophysics, Vol. 25, p.293-302. Şaroğlu, F. & Yılmaz, Y., 1991, Geology of the Karlıova region ; Intersection of the North Anatolian and East Anatolian transform Faults; Bull. Tech. Univ. İstanbul, 44/3-4, 457493. Şengeç, E., ve Çete, M., 1970, Divriği bölgesi manyetik hava anomalilerinin yerden etüdleri, M.T.A. Rap. No : 4692. Şengör, A.M.C., 1984, Cimmeriden orogenic system and tectonics of Eurasia; Geological Society of America, Special Publication 195, 82pp. Şengör, A.M.C., 1985, Türkiye’nin Tektonik Tarihinin Yapısal Sınıflaması : Ketin Sempozyumu, 20-21 Şubat 1984, T.J.K. yayını, 37-62. Şengör, A.M.C., & Yılmaz, Y., 1981, Tethyan evolution of Turkey ; A plate tectonic approach; Tectonophysics, 75, p.181-241. Şengör, A.M.C., ve Yılmaz, Y., 1983, Türkiye’de Tetis’in evrimi : Levha tektoniği açısından bir yaklaşım ; Türkiye Jeoloji Kurumu Özel Dizi. No:1, Ankara. Tarhan., N., 1982, Göksun-Afşin-Elbistan dolayının jeolojisi : M.T.A. Rap.No. 7296, Ankara, 63s. Tarhan., N., 1984, Göksun-Afşin-Elbistan dolayının jeolojisi : Jeoloji Müh. 19, 3-9. Terneaure, F.S., 1955, Metallogenetic provinces and epoches: Beatman, A.M., ed., Economic Geology, Fiftieth Anniversary Volume, Urbana da., Economic Geology, 38-98. Toksöz, M.N., Shakal, A.F. & Michael, A.J., 1979, Space Time Migration of Earthquakes Along the North Anatolian Fault Zone and Seismic Gaps, Pure and Appl. Geophys., 117, 1258-1270. Tufan, S., ve Ateş, A., 1995, Sivas Havzasının potansiyel alan verisi işleme yöntemleriyle incelenmesi. Jeofizik, 9,10, 57-61. 87 Tufan, S., ve Ateş, A., 1995, Sivas, Erzincan, Malatya ve Kayseri arasında kalan bölgenin rejyonal gravite ve havadan manyetik anomalilerinin incelenmesi. Jeofizik 9,10, 6165. Tufan, S., ve Ateş, A., 1995, Sivas, Erzincan, Malatya ve Kayseri arasında kalan bölgenin (Gravite verisi ile) Kabuk Kalınlığı ve Deprem Odak Merkez Dağılımlarının İncelenmesi. TUJJB. Bilimsel Kong. Bildiri Özü. Turan, M., 1993, Elazığ yakın civarındaki bazı önemli tektonik yapılar ve bunların bölgenin jeolojik evrimindeki yeri, A. Suat Erk Sempozyumu Bildirileri. Ünlü, T., ve Stendahl, H., 1986, a. Jeokimya verilerinin çok değişkenli jeoistatistik analizlerle değerlendirilmesine bir örnek : Divriği bölgesi demir yatakları, Orta Anadolu : M.T.A. Dergisi s.109, Ankara. Ünlü, T., ve Stendahl, H., 1986, b. Divriği bölgesi demir cevheri yataklarının nadir toprak element (REE) jeokimyası, Orta Anadolu, Türkiye : T.J.K. Bull., Ankara. Yazgan, E., 1983, A Geotravers between the Arabian Platform and the Munzur Nappes : International Symposium on theGeology of the Taurus Belt, Guidebook for Excursion, V., Ankara, 17.s. Yazgan, E., 1991, Geology and Tectonic Evolution of the Southeastern Taurides in the Region of Malatya, TPJD Bül., c. 3/I, s.1-42. Yıldızeli, N., 1977, Divriği-Dumluca Demir yatağı sondajlı etüd raporu, M.T.A. Maden Etüd Rap. No. : M.315 (Yayımlanmamış) Yıldızeli, N., 1979, Divriği-Purunsur FE yatağı sondajlı etüd raporu, Rap. No. : 1691 (Yayımlanmamış) Yılmaz, A., Bedi, Y., Uysal, Ş., Yusufoğlu, H., Aydın, Ş.N, ve Atabey, E., 1992, Doğu Toroslarda Uzunyayla ile Berit Dağı Arasının Jeolojisi, M.T.A. Rap.No : 9453 Yılmaz, S., Boztuğ, D., ve Öztürk, A., 1991, Hekimhan, Hasançelebi (KB Malatya) Yöresinin Stratigrafisi ve Tektoniği, C.Ü. Müh. Der.Seri, A. Yerbilimleri, Sayı 1, cilt 8. 88 Yılmaz, A., Okay, A., ve Bilgiç, B., 1985, yukarı Kelkit Çayı Yöresi ve Güneyinin Temal Jeoloji Özelliklerive Sonuçları, M.T.A., Rap. No.: 7777. Yurt, M.Z., Topçu, T., Tüzün, D. ve Kapucu, N., 1991, Kangal-Uzunyayla (Sivas), Pınarbaşı (Kayseri) Yörelerinin Demir aramalarına yönelik uzaktan algılama raporu. Zeck, H.P., ve Ünlü, T., 1988, Murmano plutonunun yaşı ve ofiyolitle olan ilişkisi (Divriği- Sivas). M.T.A. Dergisi, 8, s.82-97. 89 ÖZGEÇMİŞ 1949 yılında Kırklareli’nde doğdu. İlk, orta, lise öğrenimini İstanbul’da tamamladı. 1975 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Jeofizik lisans bölümünden mezun oldu. Aynı yıl M.T.A. Genel Müdürlüğü Jeofizik Dairesinde çalışmaya başladı. 1992 yılından beri İ.T.Ü. ve A.Ü. ile rejyonal gravite ve havadan manyetik anomalilerin değerlendirilmesinde ortak çalışmalar yapmaktadır. Halen M.T.A. Genel Müdürlüğü Jeofizik Etüdleri Dairesi Başkanlığında çalışmaktadır.
© Copyright 2024 Paperzz