ODTÜ Bahar Şenliği – Öğrencilere: ODTÜ Rektörlüğü bu yıl bahar şenliğini düzenleyen Uluslararası Gençlik Topluluğu (UGT) mensuplarına şenlik alanından sıcak yemek pişirme standlarının kaldırılmasını önerince öğrenciler tepki gösterdi: Şenliğin içeriğini daraltamazsınız! Şenliği bitiremezsiniz! ... Oysa şenliği bitirmek değil, tam tersine, korumak, sürdürmek söz konusu... Bana da, 90-100 Bin TL dolayında fiyatlarla taşerona ihale ettikleri sıcak yemek standlarından sağlanan gelirle yüksek bütçeli pop konserleri yapılmasına karşı çıktığım için benzer tepkiler geldi. Kimileri bağırdılar: “hocam, dediler, siz bizim popüler kültür ilgimizi sorgulayamazsınız!” Kimsenin özel yaşamına, zevkine, ilgisine asla karışmam; ama demokratiklik adına “eğlence=tüketim çılgınlığı” eşitliğini dayatırsanız sorgularım arkadaşım! Karşı çıkarım. Her biçimiyle medya denen o heyulâ, çevremizi işgal eden reklam panoları zaten sürekli bizi o çılgınlığa itmiyorlar mı? Ancak bu yerleşkeye girince bir nebze kurtuluyoruz her baktığımız yönden bir başka tüketim pompasının beynimize doğrultulduğunu görmekten... Popüler kültür endüstrisi, yaşamak için üreten, gerektiği kadar tüketen insanı silip, tüketmek için yaşayan insanı oluşturmak için var gücüyle çalışmakta. ODTÜ de aynı anlayışa teslim oluyorsa buna elbette karşı çıkarım. Kimileri de, “evet tüketimciliğe karşıyız falan ama şu ya da bu yüksek hedefler için (sosyalleşme, birlikte eğlenme, kitleyi kaynaştırma, vb vb başka nice çok doğru hedefler eminim benimseniyordur) buna razı olmalıyız” diyorlar. Çok sevdiğim bir öğrencim (oğlum, kardeşim, arkadaşım, dostum gibidir) bana birkaç kez ve çok içtenlikle sordu: “Hocam, doğru amaç için her yol mübah değil midir?” Kesin yanıtım “Hayır!” İki temel gerekçeyle hayır: Birincisi, gençken insan hayat çok uzun sanıyor; bir süre pisliğe batsak da sonra temizlenir, varacağımız o aydınlık ufukta doğru şekilde yaşayacak vakti nasıl olsa buluruz diyor. “Devrim olsun, ardından bütün pislikler temizlenecek.” Hayır arkadaşlar; hayat öyle kısa ki... Pisliğe bir battınız mı uğraşın durun çıkmak için, çıkamıyorsunuz. Yıllar, nesiller geçiyor; başlangıçtaki o yüce amaç “yalan oluyor”. Bu bir. İkincisi daha da önemli: Yol, yolcuyu değiştiriyor. Hangi doğru, yüce amaç için olursa olsun yanlış yola bir kez girdiniz mi, en baştaki kişiliğinizi, niteliğinizi yitiriyorsunuz. Amaç hızla değişmeye başlıyor. O ilk koyduğunuz hedefe değil, olsa olsa kırk kez yeniden tanımladığınız, akla uydurduğunuz yeni amaçlara doğru yol alıyorsunuz. Ne olur ODTÜ’yü AVM’lerin yemek katlarına, hem de çok daha pisine benzetmeyelim. Şenliğimiz tüketimin değil, her türlü üretimin, paylaşımın, kaynaşımın, yaşamın, baharın, gençliğin ve gerçek eğlencenin şenliği olsun. Rahmetli annemin öğrettiği bir ilkeyle bitireyim: Geçme namert köprüsünden, ko apartsın su seni! Yatma tilki gölgesinde, ko yesin arslan seni! Hepinize sevgiler, 10 Nisan 2014 Semih Bilgen
© Copyright 2024 Paperzz