Sınır Ötesi Devir Yoluyla Birleşmelerde Kurumlar Vergisi -AB H u k u k u ile Karşılaştırmalı Bir Çalışma- Doç. Dr. F U N D A B A Ş A R A N Y A V A Ş L A R Marmara Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Vergi H u k u k u Anabilim Dalı j . Giriş Ülkemizin, nüfusuyla bağlantılı büyük pazarı ve düşük maliyetleri ile yabancı firmalar için çekici bir faaliyet yeri teşkil ettiği ifade edilmesine rağmen, yabancı sermayenin istenilen şekilde ve miktarlarda ülkemize gelmemiş olması, k o n u n u n sürekli g ü n d e m de kalmasına ve alınan tedbirlerin sürekli gözden ge çirilmesine neden olmaktadır. Yabancı sermayenin bir ülkeye gelme yollarından birisi, ilgili ülkedeki bir şirketle devir yoluyla birleşmesidir. Bu nedenle, ya bancı sermaye üzerine tartışmaların yeniden yoğun laştığı bu dönemde, yabancı (dar mükellef) bir serma ye şirketinin yerli (tam mükellef) bir şirketi devrala rak Türkiye'de faaliyet göstermek istemesi h a l i n d e ne tür bir kumrular vergisi uygulaması ile karşılaşaca 1 2 3 ğı araştırılması gereken bir konu olarak karşımıza çık maktadır. Burada, Türkiye ile A B arasında tam üyelik müza kerelerine başlanması kararının alınmasına binaen, "şirket birleşmeleri'Yıin AB Hukuku'nda ne şekilde değerlendirildiğinin de ortaya konulması gerekmek tedir. Birleşme, AB Hukuku'ndaki temel özgürlükler den biri olan "sermayenin serbest dolaşımı özgürlü ğ ü n ü n kullanımı ile ilgili olup, devralan şirket bakı mından sınır ötesi birleşme, sermayenin serbest dola şımı özgürlüğünü ikincil bir kullanım şeklini teşkil et mektedir . Bu önemine binaen, -dolaysız vergiler söz konusu olduğunda AB'ye üye ülkelerin oy birliğini sağlamak güç olmasına karşın-, "şirket birleşmeleri" bir Konsey Direktifi ' ile düzenlenmiştir. 1 2 3 MEYER, 55 vd. ve burada dpn.29'da kendisine atıfta bulunulan EYLES, 115 vd. Farklı Uye Devlet Şirkeclerini İlgilendiren Birleşme, Bölünme, Pay Değişimi ve İşlecme Kısımlarının Devri ile Bir Avrupa Şirke tinin ya da Avrupa Kooperatifinin Merkezinin Bir Üye D e v l e t t e n Diğer Üye Devlete Nakline İlişkin Ortak Sistem Hakkında 23 Temmuz 1990 carih ve 90/434/EWG sayılı Konsey Direktifi, ABİ. L 225, t. 20.8.1990, 1 90/434/EWC saydı bu Konsey Direktifi; 1) Avusturya, Finlandiya ve İsveç'in katıltm anlaşmaları (ABI. C 241, t.29.8.1994, 21, Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu, A K Ç T Konseyi'nin 9 5 / 1 / E G sayılı karan ile uyumlaştırıldt (ABİ. L 1, t.l.1.1995, 1)), 2) Çek Cumhuriyeti, Esconya Cumhuriyeti, Kıbrıs Rum Kesimi, Letonya Cumhuriyeti, Litvanya Cumhuriyeti, Macar Cumhuriyeti, Mal ta Cumhuriyeti, Polonya Cumhuriyeti, Slovcnya Cumhuriyeci ve Slovakya Cumhuriyeti'nin Katılım Şartları ile Avrupa Topluluğu'nu Kuran Anlaşma'nın Uyumlaştırılmasına İlişkin A n l a ş m a (ABİ. L 236 v.23.9.2003, 33), ve 3) Farklı Ü y e Devlet Şirket lerim İlgilendiren Birleşme, Bölünme, Pay Değişimi ve İşletme Kısımlarının Devrine İlişkin Ortak Sistem Hakkında 23 Temmuz 1990 tarih ve 90/434/EWG sayılı Direktifin Değiştirilmesine İlişkin 17.2.2005 tarih ve 2005/19/EG sayılı Komisyon Direktifi (ABI. L 58, t.4.3.2005, 19) ile değiştirilmiştir. Devir yoluyla birleşmelerde kurum kazancı önce likle değer artışı kazançlarının gerçekleştirilmesi yo luyla meydana gelmektedir. Ancak, gerek KVK ve gerekse Direktif, devralan şirketin devraldığı iktisadi kıymetleri kayıtlı değerleriyleVvergi değeriyle dev ralmasına izin vermek yoluyla, bu değer artış kazanç larına karşı vergisel açıdan tarafsız yaklaşmakta ve devir anında vergilendirme yapmamaktadır. Vergi lendirme, devralan şirketin, devraldığı iktisadi kıy metleri gerçek değerleriyle gerçekleştirdiği anda söz konusu olmakta, devralman aktif ve pasif varlığın gerçek değeri ile kayıtlı değeri/vergi değeri arasındaki fark kurumlar vergisine tabi tutulmaktadır. Böylece, devir nedeniyle meydana gelen kazanç vergi dışı ol mayıp, sadece vergilendirilmesi sonraya bırakılmak tadır. Başka bir deyişle, devir nedeniyle meydana ge len kazançlara kurumlar vergisi ertelemesi tanınmış tır. 5 Devir işlemlerine vergi ertelemesi imkanı tanıya rak, KVK, bir yandan şirketlerin yeniden yapılanma larını ve böylece serbest piyasa ekonomisinin çalış masını kurumlar vergisi yoluyla etkilemek isteme mekte, diğer yandan ise devir yoluyla birleşmeleri desteklemek istemektedir. Ancak, burada hemen, K V K ' n m yalnızca tam mükellef şirketler arasındaki devir yoluyla birleşmelerde vergi ertelemesi imkanı nı tanıdığına, böylece tam mükellef bir şirketin dar mükellef bir şirket tarafından devri halinde meydana gelen kazancın kurumlar vergisine tabi olduğuna işa ret etmek gerekir. Sınır ötesi devir işlemlerine vergi ertelemesi tanıyan Direktifin amacı ise, özellikle, or tak pazarın kuruluşu ve işleyişi güvenliğini devir yo luyla birleşmelerde tehlikeye sokabilecek vergisel en gelleri ortadan kaldırmaktır . Vergi, sınır ötesi birleş meleri kuşkusuz zorlaştırıcı bir unsurdur. 6 Bu makalede, sınır ötesi, başka bir deyişle iki fark lı devletten şirketin devir yoluyla birleşmesi halinde yapılacak kurumlar vergisi ele alınmakta olup, yeni den kuruluş yoluyla birleşme inceleme dışında kal maktadır. Konu, gerek devralan gerekse devralınan şirket bakımından incelenmekte olup, yalnızca, uygu 4 5 6 lamada sık rastlanan bir durum olmaması dikkate alı narak, devralınan şirketin devralan şirkette pay sahi bi olması halinde nasıl bir vergilendirme yapılacağı inceleme konusu dışında bırakılmıştır. 2. K V K ve AB-Direktifi Çerçevesinde T e m e l Kavramların Açıklanması 2 . 1 . " D e v i r " Kavramı 2 . 1 . 1 . K u r u m l a r Vergisi K a n u n u ' n d a KVK md.37 gereğince "devir yoluyla birleşme", "kanuni veya iş merkezi Türkiye'de bulunan bir kuru m u n , kanuni veya iş merkezi Türkiye'de bulunan baş k a bir kurumla, o n u n birleşme tarihindeki bilanço değerlerini kül halinde devralarak aynen bilançosuna geçirmek suretiyle birleşmesi ve birleşme neticesinde bilanço değerleri aynen devralman kurumun infisah etmesi" halidir. Buna göre, KVK md.37 çerçevesin d e devir yoluyla birleşmenin şartlarını şu şekilde or taya koyabilmek mümkündür: a) Kanuni ya da iş merkezi Türkiye'de bulunan ( t a m mükellef) iki kuru m u n varlığı, b) kurumlardan birinin diğerini birleşme tarihindeki bilanço değerleriyle bir kül halinde dev ralıp aynen bilançosuna geçirmesi c) devralman ku rumun, birleşme nedeniyle tasfiye olmaksızın infisah etmesi. Ayrıca, bu maddede öngörülmemiş olmakla birlikte, infisah eden kurum ortaklarına devralınan malvarlığı karşılığında, devralan şirket paylarının ve rilmesi gerekliliği de tartışmasızdır. Buna karşılık, T T K md.146, f.l'de devir yoluyla birleşme, "bir veya daha fazla ticaret şirketinin, mev c u t diğer bir şirkete iltihak etmesi" şeklinde ortaya konulmakta; anonim şirketler bakımından devralma n ı n düzenlendiği md.451'de ise, "bütün aktif ve pasifleriyle devralınmak suretiyle infisah etmek"ten bah sedilerek, "iltihak"dan kastın " b ü t ü n aktif ve pasifleriyle devralınmak" olduğu açıklanmaktadır. Ticaret h u k u k u n d a devir yoluyla birleşme için, a)bir ya da birden fazla ticaret şirketine ait malvarlığının, içle r i n d e n birine tasfiye olunmaksızın, kendiliğinden ve külli halefiyet yoluyla geçmesi, b)devralınan şirket ya da şirketlerin infisah etmesi, c)infisah eden şirket or taklarının ise, yeni kurulan ya da devralan şirketin Devralınan sirkecin devirden önceki vergi bilançosunda yer alan bu değerler, VUK'un değerlemeye ilişkin hükümleri çerçevesin de devralınan şirket tarafından tespic edilen değerlerdir. Burada, Direktif md.4, f.l, b.a'da "kayıtlı değer" değil, onun yerine İngiliz Vergi Sistemi'nden alınan "vergi değeri" kavramının kullanıldığına işarec ermek gerekir. Ancak, kanaatimizce, her iki kavram da aynı amaca hizmec etmektedir (bkz. ve krş. MEYER, 62, 69). Bkz. aşağıda dpn.25 90/434/EWG, Gerekçeler; 2005/19/EG, Gerekçeler No:.3. "Üye devletlerin vergilendirme haklarının korunması" da , 90/434/EWG sayılı Direktifin amacı olarak gösterilmektedir (Gerekçeler, N o : 2 ) . şirket paylarına -birleşme sözleşmesinin onaylanma sına ilişkin kararın tescili veya ilanına bağlı olarak"kendiliklerinden" sahip olmaları (örgütlenme söz leşmesi teorisi/ Organisationsvertrag) aranmaktadır. KVK'dan farklı olarak T T K , "devir yoluyla birleşme"nin varlığını, devralan ve devralman kurumların her ikisinin de - k a n u n i ya da iş- merkezinin T ü r k i ye'de bulunması (tam mükellef olma) koşuluna bağ lamamaktadır. 7 İnceleme konumuz bakımından T T K ile "KVK arasındaki bu farklılığın yarattığı sonuç, ticaret h u k u kuna göre devir yoluyla birleşme kabul edilen bir d u rumun , kurumlar vergisi hukuku bakımından sırf devralan (ya da devralınan) şirketin yabancı ( d a r mükellef) olması nedeniyle "devir yoluyla birleşme" olarak kabul edilememesidir. Tarafların iradelerinin "devir" yönünde olması da bu sonucu değiştirememektedir; çünkü, V U K md.8, f.3 hükmü gereğince, mükellefiyet veya vergi sorumluluğuna ilişkin özel söz leşmeler, aksi vergi kanunlarında kabul edilmediği sürece, vergi idaresini bağlamaz. Bu durumda, K V K md.37 bakımından devir kabul edilmeyen bu d u r u m u kurumlar vergisi bakımından ne şekilde nitelendir mek gerekeceği büyük bir sorun olarak karşımıza çık maktadır . B u r a d a ya yine de birleşmenin varlığı k a bul edilecek, ya da devralınan şirketin sona e r e r e k tasfiye'haline girdiği kabul edilecektir. Kabul edile cek çözüm, farklı sonuçlara yol açacaktır. Şöyle k i , öncelikle, k u r u m l a r vergisi matrahını, b i r l e ş m e d e "birleşme k a n " , tasfiye halinde ise "tasfiye k a n " oluşturmaktadır. Her ne kadar, KVK md.36, f.2, c . l gereğince, tasfiye karının tespitine ilişkin h ü k ü m l e r birleşme karının tespiti bakımından da geçerli ola caksa da, birleşmede birleşen şirkete/şirketlere ait ik tisadi kıymetlerin değeri birleşme sözleşmesinde ka.' rarlaştırılan değerler üzerinden, tasfiyede ise bu ik tisadi kıymetlerin gerçek satış değerleri üzerinden hesap edilmektedir. Kaldı ki, tasfiye ile birleşme bir birinden farklı süreçlerdir ve bu durum, birleşme k a 8 9 rının hesabında tasfiye karına ilişkin hükümlerin uy gulanmasını güçleştirmekte ve ihtiyaçları karşılama maktadır . Öncelikle, birleşmede sona eren şirketin malvarlığı diğer şirketin malvarlığıyla birleşip, birle şen şirket ortaklarına bu malvarlığı karşılığında ken disinde birleşilen şirket tarafından pay senedi verilir ken, tasfiyede, sona eren şirketin aktif varlığı paraya çevrilip borçlar ödenmekte, -varsa- kalan miktar or taklara dağıtılmakta, ortaklara dağıtılan miktarlar tasfiye karına eklenmekte, ortaklar tarafından şirkete yapılan ödemeler ile vergiden istisna kazanç ve irat lar tasfiye karından indirilmektedir. (KVK md.32). Ayrıca, tasfiyede tasfiye dönemleri söz konusu iken (KVK md.30), birleşmede k a n u n e n belirli bir birleş me dönemi/dönmeleri bulunmamaktadır. Son olarak, tasfiyede T T K md.441 veya md.442 çerçevesinde be lirlenen tasfiye m e m u r l a r ı tasfiye sürecinin hukuka uygun şekilde gerçekleştirilmesinden sorumlu iken, birleşmede kendisinde birleşilen şirket birleşen şirke tin birleşmeyle bağlantılı vergi ödevlerinden sorumlu tutulmaktadır (KVK md. 36, son fıkra). 10 Görüşümüzce, t a m mükellef bir kurum ile dar mü kellef bir kurum arasında ticaret hukukuna göre ger çekleşen devrin vergi hukuku bakımından n e şekilde nitelendirilmesi gerektiği konusunda, VUK md.3/B'de "vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu" şeklinde ortaya konulmuş olan ekono mik yaklaşım ilkesinden hareket ederek birleşmenin varlığını kabul etmek gereklidir". Çünkü, gerçekte olan budur; devralınan şirket tasfiye edilmemekte, başka bir deyişle herhangi bir tasfiye süreci yaşama makta, varlıkları paraya çevrilip, borçları ödenme mektedir. Diğer yandan, bu sonucu iki farklı yorumla desteklemek de mümkündür. Şöyle ki; ilk olarak, ver gi hukukunun (KVK'nın) "birleşme" kurumu bakımından TTK'darı ayrılmakta olduğu, yeni şirket kurma ve devir yoluyla birleşme haricinde, tam mükellef bir kurumun dar mükellef bir k u r u m ba- 7 TEKİNALP ( / P O R O Y / Ç A M O G L U ) , Nr.141, Nr.156; T Ü R K . 8 Şirkec tüzel kişiliklerinden birinin cüzel kişiliği devam ederken, diğer şirketin gelip ona iltihak etmesi ve böylece kendi tüzel ki şiliğini kaybedip, iltihak cetiği tüzel kişilik arasında h u k u k e n erimesi halinde, ticaret hukukuna göre devralma yoluyla birleşme nin mevcut olduğu kabul edilmektedir ( T E K l N A L P / P O R O Y / Ç A M O G L U , Nr.149, ve Nr.1596). Burada da, bir şirket başka bir şirkete katılarak kendi hukuki kişiliğine son vermesine karşılık, kendisine katılman şirket hukuki varlığını devam ettirmektedir. 84-86 9 TTK sisecmi içinde birleşme, ya yeni şirket kurma ya da devir yoluyla gerçekleştirilebilecektir. 10 Kanundaki bu atfı eleştirmekte bkz. KJZILOT, 2 3 4 4 - 2 3 4 5 . 2377 11 Burada, devralınan şirketin tasfiye haline girdiğini kabul etmek ve tasfiye karı üzerinden kurumlar vergisi ödeneceğini saptamak gerektiği görüşünde ÖZBALC1, KVK md.30-35, 697-698 t^Bmffimx8B$^asıs3seBi®@^ kımından ticaret hukuku çerçevesinde devralınmasını üçüncü bir birlenme şekli olarak kabul ettiği düşünülebilir. KVK md.36'da birleşmenin tanımlan mamış ve böylece kavramın sınırlandırılmamış olma sı, böyle bir yoruma destek vermektedir. Farklı bir yo rum ise, "devir" kavramının içeriği konusunda KVK ile T T K arasındaki bu farklılığın "neden"ine odak lanmak, KVK md.37 ve md.39'un "racio legis"inden h a r e k e d e bir sonuca ulaşmakcır. H e m e n belirtmek gerekir ki, bu farklılık konusunda KVK md.37'nin ge rekçesinde herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. A n c a k , KVK md.39'un devir yoluyla birleşmelerde kurumlar vergisinin ertelenmesine imkan tanıdığı dikkate alınacak olursa, kanun koyucunun, kendisi ne vergi ertelemesi imkanı tanınan bu kurumu daha sıkı şartlara bağlama isteği en güçlü n e d e n olarak kar şımıza çıkmaktadır . O halde, K V K m d . 3 7 ve md.39'u birlikte "amaca uygun şekilde yorum"la' yarak, KVK md.37, b . l ' d e öngörülen "birleşme neticesinde infisah eden kurum ile birleşilen kurumun tam mükellef olmaları" şartını, "kurumlar vergisi ertelemesV'in bir ön şartı olarak değerlendir' mek doğru bir yaklaşım olacaktır. B u h e r iki y o r u m da vergilendirme bakımından bir farklılık y a r a t m a yacaksa da, K V K m d . 3 7 ' d e k i açık düzenleme k a r şısında ilk y o r u m u n daha takip edilebilir o l d u ğ u n u düşünmekteyiz. Ancak, k a n u n koyucunun bir an önce KVK md.37'yi değiştirerek, "devir"in varlığını "iki tam mükellef kurumun varlığı" şartına bağlamak tan vazgeçmesi ve bu şarta KVK md.39'da, vergi erte lemesi şartlarından biri olarak yer vermesi, gerek amaca uygun ve gerek TTK'ya paralel bir çözüm ola rak karşımıza çıkmaktadır. 12 Burada incelenmesi gereken bir husus ise, bir şir ketin diğer bir şirketin tüm pay senetlerini - s a t ı n al ma, takas ya da herhangi başka bir şekilde- edinmesi n i n "devralma" olarak kabul edilip edilmeyeceğidir. Konu, özellikle yabancı şirketlerle ilgilidir; çünkü, yabancı şirketlerin Türkiye'deki şirketleri devralma ları, uygulamada çoğunlukla hisse senetlerinin devri «aş. vergi dünyası yoluyla gerçekleştirilmektedir. Özellikle, KVK md.13, son fıkradaki atıf nedeniyle dar mükellef ku rum kazançlarının tespitinde uygulama alanı bulan G V K mük. md.80, f.l, b . l ' d e , Türkiye'de kurulu menkul kıymet borsalarında işlem gören ve üç'aydan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri ile tam mü kellef kurumlara ait olan ve bir yıldan fazla süreyle el de tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan değer artış kazançlarının vergi dışı bırakılmış olması, birleşmenin bu şekilde gerçekleştirilmesinde etkili olabilmektedir. 13 Pay senetlerinin ya da bu paylar bir hisse senedine bağlanmışlarsa hisse senetlerinin çeşitli şekillerde edinildiği hallerde teknik anlamda bir birleşmenin olmadığını kabul 'etmek gerekir, çünkü, gerek pay se netlerini elden çıkaran gerekse pay senetlerini edi n e n şirketin hukuki kişiliği devam etmektedir " . Ni tekim, DirektiPde de, pay senetlerinin tamamı bir başka şirketin elinde bulunan şirketin, infisah anın daki tüm aktif ve pasif varlığını, kendi paylarının tü münü elinde tutan bu şirkete devrecmesi hali "birleş me" olarak kabul edilecek, birleşmenin varlığı için, şirketlerden birinin sona ermesi şart koşulmuştur. Dolayısıyla, pay senetlerinin tamamının devredilmiş olması, birleşmenin varlığı için yeterli değildir. Buna karşılık, kanaatimizce, 1 1 a) pay senetlerinin tamamı devralmıyorsa; b) amaç, senetleri kısa süre elde tutup değer artış kazancı elde etmek değilse ; ve 15 c) pay senetleri devralınan şirket ortaklarına devir karşılığı, devralan şirket pay senetlerinden veriliyor sa, bu durumda, artık taraflarının amacının birleşme olduğu ve pay devrinin esas itibariyle vergiden kaçın m a amacıyla yapıldığı kabul edilmeli ve vergilendir me yapılmalıdır. Başka bir deyişle, birleşme kararını tescil ve ilan etme gibi şekli hususlar hariç, birleş m e n i n maddi içeriği "pay senedi/hisse senedi dev r i " adı altından aynen gerçekleştiriliyorsa, artık bu- 12 Bu konuda bkz. B A Ş A R A N Y A V A Ş L A R , 114 13 Buradaki düzenleme gereğince, dar mükellef kurumların kurum kazançlarının ticari ya da zirai kazanç dışındaki diğer kazanç ve iratlardan oluşması halinde, bunlar, GVK'nın bu kazanç ve iratlar hakkındaki hükümlerine göre tespit olunacaktır. 14 Bkz. ÖZBALCl, KVK, md.36, 737 ve burada kendisine atıfta bulunulan POROY, C.2, 485 15 Böyle bir amacın mevcut olup olmadığının tespitinde, kanaatimizce, GVK mük. md.80'deki spekülasyon sürelerini esas almak mümkündür. Bunun yanısıra, iki şirket arasında görüşme olup olmadığı, görüşme varsa bu görüşmelerin içeriğinin birleşme halin de yapılacak görüşmelerle büyük benzerlikler taşıyıp taşımadığı da (örneğin, şirket yönetim organlarından devir için izin alınıp alınmadığı, taraflar arasında pay senetlerinin devrine yönelik bir sözleşme olup olmadığı, bu sözleşmede devir karşılığı verilecek pay senetlerinden söz edilip edilmediği ve burada pay değiş-tokuş oranının ne olacağı gibi) dikkate alınabilecek hususlardır. vergi dünyası BSSBSSssEstsss&s rada gerçekte "birleşme"nin varlığını kabul etmek ve buna göre vergilendirme yapmak gerekir. V U K md.3/B bunu emretmektedir. 2 . 1 . 2 . D i r e k t i f de Birleşme Yönergesi md.2, b.a'da, bir ya da birden fazla şirketin, tasfiye olmaksızın infisah ettikleri an daki bütün aktif ve pasif varlıklarını, halihazırda mevcut bir şirkete, bu şirketin sermaye paylarına or taklarının katılımı ya da kimi durumlarda yapılacak peşin bir ödeme karşılığında devretmesinin "birleş me" olacağı kabul edilmiştir; yapılacak ödemenin pay senetlerinin itibari değerinin ya da böyle bir değer yoksa hesaplanan değerinin %10'unu aşmaması şart tır . Bu bağlamda, "devreden şirket", kendi aktif ve pasif varlığını ya da bir ya da birden fazla kısmi işlet meyi devreden şirkettir, "devralan şirket" ise, devre den şirketin aktif ve pasif varlığını ya da bir ya da bir den fazla kısmi işletmeyi devralan şirkettir (Direktif md.2, b.e ve b.f). 16 Direktifin rekabet bozukluklarını önlemek ama cıyla Topluluk içindeki süreçleri düzenleme amacına uy gun olarak, devralan ve devreden şirketlerin aynı üye devlette yerleşik olması, "devir yoluyla birleş me "nin ön şartı olarak öngörülmemiştir. Bunun yeri ne, Direktifin .uygulanabilme şartı olarak m d . l , b.b'de, birleşen şirketlerin, iki ya da daha fazla "üye dev lere ait olmaları emredilmiştir. "Üye devlet şirketi" ibaresinden neyi anlamak gerektiği ise md.3'de dü zenlenmiştir. Buna göre, bir üye devletin vergi h u k u kuna göre yerleşik olup, üçüncü bir ülkeyle yapılan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması çerçevesinde "Topluluk dışında yerleşik" olarak kabul edilmeyen şirketler, bu üye devletin şirketidirler. Böylece, e n az iki üye devlet şirketi arasında gerçekleşen devir yo luyla birleşmelere vergi ertelemesi imkanı sağlanma sı amaçlanmaktadır. 2 . 2 . „ Ş i r k e t " Kavramı 2 . 2 . 1 . K u r u m l a r Vergisi K a n u n u ' n d a KVK md.l'de-sermaye şirketlerinin kurumlar ver gisi mükellefi olabileceği açıklanmış, ancak "şirket" ya da "sermaye şirketi" ibaresinden ne anlaşılması ge rektiği tanımlanmamıştır. Bunun yerine, md.2'de, kurumlar vergisi mükellefi olabilecek ilgili sermaye şirketi türleri sıralanmaktadır. Bu düzenleme gereğin ce, TTK'ya göre kurulmuş olan anonim şirket, eshamlı komandit şirket, limited şirket ve aynı nitelik teki yabancı kurumlar ile; SerPK'na göre kurulan ya tırım fonları ve 20.2.1930 tarih ve 1567 S.K.'na göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle Türkiye'de sa dece portföy işletmeciliği faaliyetinde bulunan dar mükellef yatırım fonları sermaye şirketi olup, kazanç elde etmeleri halinde kurumlar vergisi mükellefi ola caklardır. 2 . 2 . 2 . Direktif'de Direktifde de "şirket" kavramı tanımlanmamış, Direktif md.3, b.a'da, üye devletlerin Direktifin uy gulama alanı içine giren şirket türlerini tek tek belir ten bir listeden ibaret olan Direktif Eki'ne - atıfta 17 18 16 Bu maddede ayrıca, yeni şirket kurma yoluyla birleşme ile, bir şirketin tasfiyesiz infisah anındaki tüm aktif ve pasif varlığını, ken di paylarının (Antcile) tümünü elinde tutan bir şirkete devretmesi hali de "birleşme" olarak kabul edilmiştir. ı? İlk Direktifte şirket türlerinin sayısının az olması, eleştiri konusu olmuştur. Bunların artırılması talebi ilk olarak 1993 tarihli bir Komisyon önerisi ile dile getirilmiş, bir üye devlette yerleşik ve orada kurumlar vergisi mükellefi her türlü işletmenin, hukuki ya pısından bağımsız olarak Direktifin kapsamı içine alınması talep edilmiştir. Ancak, üye devletlerin ticaret hukuku sistemlerin deki farklılıklar nedeniyle şirketlerin vergisel olarak farklı şekillerde yapılanabilme imkanları zorluklara yol açmıştır. Komisyon'un 2000 tarihli önerisinde (bkz. Ekonomik ve Mali İşler Konseyi Başkanlığı'nın 26 ve 27 Kasım 2000 tarihli sonuç bildirge si eki, 26.11.2000 tarih ve 453/13861/00 sayılı basın açıklaması) ise, ekte yer alan listedeki şirket türleri arttırılmış ve Avrupa Sir keci scacüsü (Avrupa Şirketi (SE) statüsüne ilişkin 8 Ekim 2001 carih ve 2157/2001 sayılı ( A T ) Konsey Tüzüğü (ABI. L 294, t. 10.11.2001). Bu Tüzük daha sonra, 885/2004 sayılı Tüzük (ABI. L 168, t.l.5.2004) ve işçilerin katılımı bakımından Avrupa Şir keti statüsünün sınırlandırılmasına ilişkin 8 Ekim 2001 tarih ve 2001/86/EG sayılı Konsey Direktifi (ABI. L 294, t. 10.11.2001) ile değiştirilmiştir.) ile Avrupa Kooperatifi statüsü (Avrupa Kooperatifi (SCE) statüsüne ilişkin 22 Temmuz 2003 ve 1435/2003 sayılı ( A T ) Konsey Tüzüğü (ABI. L 207, t. 18.8.2003). Bu Tüzük ise, Ortak Avrupa Ekonomik Alanı Komitesi'nin (Gemeinsamen EWR-Ausschusscx) 15/2004 sayılı Kararı (ABI. L 116, t. 22.4.2004) ve işçilerin katılımı bakımından Avrupa Kooperatifi statüsünün sınırlandırılmasına ilişkin 22 Temmuz 2003 tarih ve 2003/72/EG sayılı Konsey Direktifi (ABI. L 207, t. 18.8.2003) ile değiştirilmiştir) eklenmiştir. 18 Bu liste, Farklı Üye Devlet Şirketlerini İlgilendiren Birleşme, Bölünme, Pay Değişimi ve İşletme Kısımlarının Devrine İlişkin Or tak Sistem Hakkında 23 Temmuz 1990 tarih ve 90/434/EWG sayılı Konsey Direktifi'nin Değiştirilmesine İlişkin 17.2.2005 tarih ve 2005/19/EG sayılı Komisyon Direkrifi (ABİ. L 58, t.4.3.2005, 19) ile değiştirilerek, şimdiki içeriğine kavuşturulmuştur. Ü y e devletler, bu listenin uygulanabilmesi için gerekli hukuki önlemleri en geç 1 Ocak 2006 tarihine kadar, 2005/19/EG sayılı Di rektif le yapılan diğer değişikliklerin uygulanabilmesi için gerekli hukuki değişiklikleri ise en geç 1 Ocak 2007'ye kadar uygula maya koymak zorundadırlar (2005/19/EG sayılı Değişiklik Direktifi md.2, f.l ve f.2). &BBBB 19 >ulunulmuştur . Buna göre, aşağıdaki şirketler Diektifin kapsamı içinde bulunmaktadırlar: "a) Avrupa Şirketi (SE) statüsüne ilişkin 8 Ekim 1001 tarih ve 2157/2001 sayılı ( A T ) Konsey Tüzüğü le işçilerin katılımı bakımından Avrupa Şirketi staü s ü n ü n sınırlandırılmasına ilişkin 8 Ekim 2001 tarih rt 2001/86/EG sayılı Konsey Direktifi'ne göre kurulu irketler ile, Avrupa Kooperatifi (SCE) statüsüne lişkin 22 Temmuz 2003 ve 1435/2003 sayılı ( A T ) Consey Tüzüğü ile işçilerin katılımı bakımından A v u p a Kooperatifi statüsünün sınırlandırılmasına ilişcin 22 Temmuz 2003 tarih ve 2003/72/EG sayılı Consey Direktifi'ne göre kurulu kooperatifler; b) Belçika Hukuku'ndaki "société anonyme/naımloze vennootschap, société en commandite par ıctions/commanditaire vennootschap op aandelen, iociété privée à responsabilité limitée/besloten ven nootschap m e t beperkte -aansprakelijkheid, société roopérative à responsabilité limitée/cooperatieve /ennootschap m e t beperkte aansprakelijkheid, soci été coopérative à responsabilité illimitée/cooperati:ve vennootschap m e t onbeperkte aansprakelijkhe.d, société e n n o m collectif/vennootschap onder fir ma, société en commandite simple/gewone com manditaire vennootschap" şirket türleri ile anılan bu rıukuki türlerden birini kabul eden kamu işletmeleri /e Belçika Kurumlar Vergisi'ne tabi olan Belçika Hua ı k u ' n a göre kurulu diğer şirketler; cari-sınai işletme" ile A l m a n Hukuku'na göre kurulu ve kurumlar vergisine tabi olan şirketler; f) Estonya Hukuku'ndaki "taisühing, usaldusühing, osaühing, aktsiaselts, tulundusühistu" şirket türleri; g) Yunan Hukuku'ndaki "ctvûM)u,r) exapeta, ETapeıaTteprTOu,evTiç e-uOuvnç (E.FI-E)" şirket türle ri; h ) İspanyol Hukuku'ndaki "sociedad anönima, sociedad comanditaria por acciones ve sociedad d e responsabilidad limitada" şirket türleri ile faaliyetleri özel hukuk sahasına giren kamu hukuku kurumları; i) Fransız Hukuku'ndaki kurumlar vergisine mut lak şekilde tabi "société anonyme, société e n com m a n d i t e par actions v e société à responsabilité limi tée, sociétés par actions simplifiées, sociétés d'assu rances mutuelles, caisses d'épargne e t de prévoyance, sociétés civiles,, şirket türleri, "coopératives, unions de coopératives", kamusal endüstri ve ticaret işletme ve teşebbüsleri ile Fransız Hukuku'na göre kurulu ve Franstz Kurumlar Vergisi'ne tabi diğer şirketler; j) İrlanda Hukuku'na göre kurulu veya kayıtlı şir ketler, Industrial a n d Provident Societies A c t gere ğince kayıtlı kurumlar, Building Societies A C T S ' e göre kumlu "building societies" ile 1989 tarihli des Trustée Savings Banks A c t çerçevesindeki "trustée savings banks"; k) italyan Hukuku'ndaki "società per azioni, società in accomandita per azioni, società a responsabili té limitata, società coopérative, società di mutua asd) Danimarka Hukuku'ndaki "aktieselskab ve ansicurazione" şirket türleri ile faaliyetleri tamamen ve partsselskab" şirket türleri; vergilendirilebilir kazanç ya çoğunlukla ticari olan kamusal ve özel kurumlar; ları, "aktieselskaber" için geçerli genel vergi hukuku 1) Kıbrıs - R u m Kesimi- Hukuku'na göre kurulu durallarına göre tespit edilerek vergilendirilen Ku şirketler; gelir vergisi kanunlarında yer alan kavram rumlar Vergisi Kanunu'na tabi diğer mükellef işlet tespitlerine uygun "ETatpexeç"; meler; m) Letonya Hukuku'ndaki "akciju sabiedrîba, sae) A l m a n H u k u k u ' n d a k i "Aktiengesellschaft, biedriba ar ierobeşotu atbildîbu" şirket türleri; Kommanditgesellschaft auf Aktien, Gesellschaft mit c) Ç e k Hukuku'na göre kurulu "akciovâ spolehıost, spoleènost s ruèenîm omezenım" şirket türleri; oeschrànkter Haftung, Versicherungsverein auf G e genseitigkeit, Erwerbs- und Wirtschaftsgenossenscnaft, kamu hukuku tüzel kişiliğine sahip h e r türlü ti- n ) Litvanya Hukuku'na göre kurulu şirketler; 4.3.2005 tarih ve D E L 58/26 sayılı Avrupa Toplulu ğu Resmi Gazetesi; 19 Ancak, Direktifin uygulama alanı içine girebilmek için, buradaki şirket türlerinden biri şeklinde olmanın tek başına yeterli ol madığında dikkat çekmek gerekir. Ayrıca, şirketin, bir üye devletin vergi hukuku kurallarına göre o üye devletçe yerleşik olarak kabul edilmesi (f.3, b.b) ve üçüncü bir ülkeyle yapılan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması gereğince Topluluk dışında yerle şik görülmemesi zorunludur. Bir diğer şarc ise, şirketin, f.3, b.c'de sayılan vergilerden birine ya da bu vergileri ikame eden vergi lerden birine zorunlu olarak tabi olması ve bu vergiden muaf tutulmamış olmasıdır (f.3, b.c). o) Lüksemburg Hukuku'ndaki "société a n o n y m e , société en commandite par actions, société anony me, association d'assurances mutuelles, association d'épargne-pension, entreprise de nature commerci ale, industrielle ou minière de l'État, des communes, des syndicats de communes, des établissements pub lics et des autres personnes morales de droit public", Lüksemburg Hukuku'na göre kurulu ve Lüksemburg Kurumlar Vergisi'ne tabi diğer şirketler; p) Macar Hukuku'ndaki "közkereseti târsasâg, be teri tirsasâg, közös vâllalat, korlâtolt felelössegû târsasâg, részvénytârsasâg, egyesüles, közhasznü târsasâg, szövetkezet" şirket türleri; q) Malta Hukuku'ndaki "Kumpaniji ta' Respon sabilité, 'Limitatà', Socjetajiet en c o m m a n d i t e li lkapital taghhom maqsum f azzjonijiet" şirket türleri; r) Hollanda Hukuku'ndaki "naamloze v e n n n o otschap, besloten v e n n o o t s c h a p m e t b e p e r k t e aansprakelijkheid, open commanditaire v e n n o o t s c hap, coöperatie, onderlinge waarborgmaatschappij, fonds voor gemene rekening, vereniging op coöperatieve grondslag ve vereniging welke op onderlinge grondslag als verzekeraar of kredietinstelling optreedt" şirket türleri, Hollanda Hukuku'na göre kurulu ve Hollanda Kurumlar Vergisi'ne tabi şirketler; s) Avusturya Hukuku'ndaki "Aktiengesellschaft, Gesellschaft mit beschrankter Haftung, Enverbs- u n d Wirtschaftsgenossenschaft" şirket türleri; t) Polonya Hukuku'ndaki "spölka akcyjna, spölka z ograniczonl odpowiedzialnoscia" şirket türleri; u) Portekiz Hukuku'na göre kurulu ticaret şirket leri ve özel hukuk ticaret şirketleri, Portekiz H u k u ku'na göre kurulu endüstri ve ticari teşebbüs mahiye tindeki tüzel kişiler; v) Slovenya Hukuku'ndaki "delniska druzba, komanditna druzba, druzba z omejeno odgovornostjo" şirket türleri; w) Slovakya Hukuku'ndaki "akciovâ spolocnost, spolocnost' s rucenfm obmedzenym, k o m a n d i t n â spolocnost" şirket türleri; 20 Bkz. yukarıda 2.1.1 1 7 â. »w»*-ı «~M* x) Fin Hukuku'ndaki "osakeyhtiö/aktiebolag, osuuskunta/andelslag, sââstöpankki/sparbank ve vakuutusyhtiö/försâkringsbolag" şirket türleri; y) İsveç Hukuku'ndaki "aktiebolag, försâkringsaktiebolag, ekonomiska föreningar, sparbank, ömsesidiga försâkringsbolag" şirket türleri; z) Birleşik Krallık Hukuku'na göre kurulu şirket ler." 3. D e v r a l m a n Şirketin Vergilendirilmesi 3 . 1 , K u r u m l a r Vergisi K a n u n u ' n d a KVK md. 3 9 , f.A'da, a)devralınan kurum ile dev ralan kurumun, birlikte imzalayacakları bir devir be yannamesini, birleşme tarihinden itibaren o n beş gün içinde devralınan kurumun bağlı olduğu vergi daire sine vererek, bu beyannameye devir bilançosunu bağ lamaları, ve b)devralan kurumun, devralman kuru m u n tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını öde yeceğini ve diğer vecibelerini yerine getireceğini de vir beyannamesine bağlı bir beyanname ile taahhüt etmesi halinde, birleşmeden doğan karların vergilendirilmemesi h ü k m e bağlanmıştır. Ancak, yukarıda d a açıklandığı üzere, KVK md.37, b . l gereğince, ancak "tam m ü k e l l e f iki kurumun birleşmesi "devir" h ü k m ü n d e olduğundan, sınır ötesi devirlerde KVK md.39, f.A'nın uygulanabilmesi mümkün değildir ve bu nedenle, tamamen T T K hükümlerine uygun şekil de gerçekleşen süreç (dar mükellef bir şirketin tam mükellef diğer bir şirketi devir bilançosunda yazılı tüm aktif ve pasif değerler üzerinden bir kül halinde aynen "devralması"), KVK sistemi içinde -üçüncübir "birleşme türü" gibi kabul edilecek ve hazırlana cak bir birleşme bilançosuna göre hesap edilen bir leşme karı kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. 2 0 KVK md.36, f.l gereğince birleşme nedeniyle in fisah eden şirket bakımından birleşme ''tasfiye" hük münde olduğundan ve bu nedenle birleşme karının tespitinde tasfiye karının tespitine ilişkin hükümler uygulanacağından (KVK md.36, f.2), birleşme kan, birleşme dönemi sonundaki servet değeri ile birleşme dönemi başındaki servet değeri arasındaki farktan •SBtvergi B^as^gg&ssm^ dünya» oluşacaktır. Buradaki "servet değeri" ile kastedilen özsermaye olduğundan (KVK md.33), aktif toplamı ile borçlar arasındaki fark servet değerini verecektir (VUK md.192). Birleşme d ö n e m i n i n başında hazırla' n a n (infisah eden kurumun birleşmeden önceki) ver gi bilançosuna göre servet değeri (özsermaye) hesap edilirken, devralman kuruma ait iktisadi kıymetler kayıtlı değerleri ile değerlenecektir. Mevcut sermaye ye ilaveten ortaklar tarafından yapılan ödemeler ile birleşme esnasında elde edilen ve vergiden istisna edilmiş olan kazanç ve iratlar birleşme dönemi başın daki özsermayeye ilave edilirken (KVK md.33, f.3, b.2); KVK yürürlüğe girene kadar T e m e t t ü ve Ka zanç vergilerinden istisna edilerek ayrılmış olan ihti yat akçeleri ve banka zarar karşılıkları, vergi k a n u n larına göre ayrılmış her türlü amortisman, karşılık, si gorta şirketinin teknik ihtiyatları, pay sahibi olma yanlara dağıtılacak kazanç kısmı, birleşme d ö n e m i başındaki özsermayeye dahil edilmeyerek vergilendi rilmektedir (KVK md.33). Birleşen kunım ortakları na doğrudan ya da dolaylı şekilde verilen -paylar dı şındaki- diğer değerler de, birleşme karına ilave edi lerek vergiye tabi tutulacaklardır (KVK md.36, f.2). Birleşme karı hesap edilirken büyük önem taşıyan bir nokta, birleşme dönemi sonundaki servet değeri (özsermaye) hesap edilirken devralınan kuruma ait iktisadi kıymetlerin hangi değer ile değerlendirilece ğidir. Doktrinde kabul edilen görüşe göre, bu iktisa di kıymetler "tarafların üzerinde anlaştığı değer" üze rinden hesaplanacaktır. "Tarafların üzerinde anlaştı ğı değer" bir görüşe göre "rayiç değer"i, başka bir gö rüşe göre ise "cari değeri" ifade etmektedir. Burada h e m e n işaret etmek gerekir ki, Türk Ticaret Kanunu'nda başvurulan bir değer ölçeği olan "cari değer" ( T T K md.461, f.2), VUK'da kullanılan bir ölçek d e ğildir (VUK m d . 2 6 l ) ; VUK'da, "rayiç değer" ölçeği kullanılmakta olup, V U K md.266 gereğince rayiç değer, "bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım satım değerf'dir. Bir özel hukuk sözleş mesi olan birleşme (devir) sözleşmesinde, devredile cek iktisadi kıymetlerin değerlerini birlikte tayin ko nusunda taraflar kuşkusuz özgürse de, birleşme karını düşük göstermek amacıyla taraflarca muvazaaya baş vurulması ve iktisadi kıymetlerin gerçekte kararlaştı rılandan daha düşük bir değerle gösterilmesi müm kündür. Bu nedenle, birleşme sözleşmesindeki değer leri vergi matrahının hesabında esas almak, kolaylık la vergi kaçırmaya neden olabilecek bir yöntem ola rak karşımıza çıkmaktadır. Bunun önüne geçebilmek amacıyla, kanaatimizce, tarafların rayiç değerden da ha düşük bir değeri "üzerinde uzlaşılan değer" olarak göstermeleri halinde, VUK md.3 çerçevesinde duru mun gerçeklere uygun olup olmadığının vergi idare since incelenmesi gerekmektedir . 24 Birleşme karı tespit edilirken, indirilebilecek ve indirilemeyecek giderler bakımından KVK md.14 ve 15 hükümleri göz önünde tutulacak olup (KVK rad. 32, son fıkra), bu bağlamda örneğin birleşme giderle ri de hasılattan indirilebilecektir (KVK md.14, b.3). Birleşen (devralman) kuruma ait zararlar, birleş me k a r ı n ı n hesabında dikkate alınacaklardır. KVK'ya uygun şekilde gerçekleşen devir yoluyla bir leşmeden farklı olarak, birleşme karını aşan zararların kendisinde birleşilen (devralan) şirket karından indi rilmesi m ü m k ü n değildir (KVK md.14, b.7) . 25 21 22 23 Birleşmenin tasfiye hükmünde olmasına bağlı ola rak, devralan dar mükellef yabancı şirketin, devralı n a n tam mükellef yerli şirkete ait amortismanları de vam ettirmesi mümkün değildir. Devralan şirket, devraldığı iktisadi kıymetler için devralış değeri (ra yiç değer) üzerinden amortisman ayıracaktır. 3 . 2 . Direktif'de Direktif md.4, f.l gereğince, devir yoluyla birleş melerde, devralınan aktif ve pasif varlığın gerçek de ğeri ile vergi değeri arasındaki farktan kaynaklanan 26 21 ÖZBALC1, 740-741, 743-745; PAKLAR, 575; ULUSOY, 96 22 PAKLAR, 575. Yazar, "rayiç değer"den "cari dcğer"i anlamak gerektiği görüşündedir. 23 "Rayiç üzerinden yeni bir değerlemeye tabi cucınak"can bahsederek aksi görüş sergilemekçe ÖZBALC1, 740-741, 743-745; Yarara (769) göre, caraf iradelerine bağlı bir değer olan cari değerin, tarafların uzlaşmasıyla "normal" altm-sacım değerinin altında ya da üstünde olabilmesi mümkündür. 24 Enflasyon düzeltmesi yöntemi, iktisadi kıymetlerin rayiç değerden daha düşük bir değerle değerlenmesini önlemesine rağmen, bu metot sadece belli şartlar altında kullanılabilir olduğundan her zaman uygulanabilir değildir. Bkz. VUK mük. md. 298 25 Krş. K1Z1LOT, KVK md.30-39, 2369 vd. ile s.2369'da dpn.2 26 Direktif md.4, f.l, B.a, "vergi değeri"ni, "birleşme, bölünme veya ayrılma (Abspaltung) ile aynı zamanda ve fakut bunlardan ba ğımsız olarak aktif ve pasif varlığın elden çıkartılması halinde, birleşen şirketin değer artış kazançlarının vergilendirilmesi ama cıyla mevcut bir kazanç ya da zararın tespitinde kullanılacak değer" olarak tanınılamaktııdır. Ayrıca bkz. yukarıda dpn.5. VERGİ DÜNYASI. SAVI 2VI. KASIM K » î 125 dünyası ggffiffimffiff^^ devir kazancı, devralan şirkette gerçekleşme anına kadar vergi dışıdır. Fakac bunun için, devralman a k ' cif ve pasif varlık için ayrılacak yeni amortismanlar ile bu varlıktaki değer artışı ya da değer kayıplarının devralan şirket tarafından, devralınan şirket bunları birleşme olmasaydı nasıl hesaplayacak idiyse o şekil de hesaplaması şarttır (Direktif md.4, f.3). Eski amor tismanlar ile değer artış ve kayıplarının devam ettiril memesi halinde vergisiz birleşme m ü m k ü n değildir (Direktif rnd.4, f. 1, f.3 ve f.4). Ayrıca Direktifde (md.5), devralınan şirket tara fından tamamen ya da kısmen, vergiden istisna edile rek ayrılmış yedek akçeler ile karşılıkların -devralı nan şirketin hak ve yükümlülüklerini üzerine almışdevralan şirket tarafından aynı şartlarla devamına, bu yedek akçeler ile karşılıkların a) devralman şirket ta rafından hukuka uygun şekilde ayrılmış olmaları, b)devralman şirketin üye devletinde bulunan işlet melerden kaynaklanmış olmaları ve c) devralan şir ketin, devralınan şirketin üye devletinde bulunan iş letmelerinde gösterilmeleri kaydıyla izin verilmekte dir. Üye devletler, bunu sağlamak için gerekli önlem leri almakla yükümlüdürler. İlgili üye devletin ulusal h u k u k u n u n zararların devrine izin vermesi halinde, Direktif md.6 da buna izin vermektedir. A n c a k , devralan şirkette bunların indirilebilmesi, devralınan şirkette vergisel açıdan dikkate alınmayan söz konusu zararların, devralan şirketin bu üye devlette bulunan işletmelerinde de vam ettirilmesine bağlıdır. Devralınan şirkete ait işletmelerin üçüncü bir ül kede ya da devralan şirketin üye ülkesinde olması ha linde, ne devralınan şirketin üye devleti ne de ilgili üçüncü devlet, bu işletmelerde birleşme nedeniyle meydana gelen devir kazançlarını vergilendirme yet kisine sahip değildir (Direktif md.10, f . l ) . Bununla birlikte, devralınan şirketin üye devletinde - ü l k e içinde ve dışında elde edilen- tüm gelirlerin kendi sinde vergilendirmesi sistemi cari ve mahsup yönte mi uygulanıyorsa, bu devlet vergilendirme yapabile cektir. Fiktif mahsup sistemi ise, vergi gerçekten de alınacak olsaydı hangi şekilde ve hangi miktarda he saplanacak idiyse o şekilde ve miktarda hesaplanma sı halinde söz konusu olacaktır (Direktif md.10, f.2). Direktif hükümleri incelendiğinde, "üye devletle re ait şirketler" arasındaki vergisiz devir yoluyla bir leşmelerin şartlan olarak şunlar karşımıza çıkmakta dır: a) Varlığın devri ve devralınan şirketin üye devle tindeki işletmeye atfedilebilmesi: devralınan şirketin tüm aktif ve pasif varlığı, birleşme sonrasında gerçek ten de devralman şirketin üye devletinde bulunan devralan şirkete ait bir işletmeye atfedilebilmeli (Zurechnung) (md.2, b.a und md.4, f.l, b.b); b) işletmeye hizmet: devredilen aktif ve pasif var lık, vergisel açıdan dikkate alınacak sonuçların elde edilmesi bakımından bu işletmeye hizmet etmeli (md.4, f.l, b.b); c) amortismanlar ile değer artışı ve kayıplarının aynen devam ettirilmesi: devralan şirket, devralınan şirketteki amortismanlar ile değer artışı ve kayıpları nı aynen devam ettirmeli (md.4, f.l, f.3 ve f.4); d) birleşme yoluyla vergi kaçırma ya da vergiyi do lanma olmamalı: devir yoluyla birleşme, vergiden ka çınma ya da vergiyi dolanma amaçlarıyla kullanılma malıdır. Burada, birleşen şirketlerin yeniden yapılan ması ya da rasyonalizasyon gibi makul iktisadi neden lerin eksikliği, vergi kaçırma ya da vergiyi dolanma amacının varlığına bir işaret olarak kabul edilebilir (md.ll.f.l.b.a); e) şirket organlarında işçilerin temsili: devir yo luyla birleşme, birleşen şirketler tarafından, işçilerin, birleşen şirket organlarında -birleşme zamanına ka dar mevcut- temsilleri şartının birleşen şirketler tara fından yerine getirilmemesi için kullanılmamalı ( m d . l l , f.l, B.b) « . Bu şartların gerçekleşmesi halinde, gizli yedekle rin birleşme zamanında vergilendirilmesini Direktif md.4 önlemektedir. Bununla birlikte, buradaki vergi lendirmeme gizli yedekler için "vergi istisnası" oldu ğu anlamına gelmemektedir; çünkü, gizli yedeklerin gerçekleşmesi nedeniyle kazanç elde edilmesi halinde üye devletin vergilendirme yetkisi garanti altına alın mış durumdadır. Bu nedenle, Direktifin, devir nede niyle meydana gelen devir kazançlarına vergi istisna- 27 Dirckcifmci.il, f.l gereğince, bu düzenleme, Direktifin uygulama alanı içinde bulunan şirketlere, işçilerin şirket organlarında temsiline ilişkin aynı nicelikçe düzenlemeler içeren Topluluk Hukuku düzenlemelerinin uygulanması mümkün olmadığı sürece uygulanabilir. sı değil, sadece vergi ertelemesi tanıdığının tekrar al tını çizmek gerekir. 4 . Devralan Şirketin Vergilendirilmesi 4 . 1 . K u r u m l a r Vergisi K a n u n u ' n d a Devralan şirket tarafından elde edilen birleşme karı dolayısıyla devralan şirketin kuramlar vergisi mükellefiyeti doğal olarak bulunmamaktadır. Yukarı da d a işaret edildiği üzere, o n u n vergi mükellefiyeti, gizli yedek akçelerin gerçekleştirildiği anda doğmak ta ve bu ana kadar vergi ertelemesi imkanından ya rarlanmaktadır. Ancak, KVK sisteminde sınır ötesi devirlerin "devir yoluyla birleşme" olarak kabul edil memesine bağlı olarak, vergisel açıdan, birleşme, anında devralınan şirkette gizli yedeklerin gerçekleş tiği kabul edilmekte ve farazi birleşme karı vergilen dirilmektedir. 28 Devralan şirketin birleşme kan nedeniyle "vergi sorumluluğu" bulunmaktadır . Bunun hukuki teme lini ise, KVK md.34 ve md.35'de aramak gerekir. Bir leşmelerde de uygulanacak olan bu maddeler gereğin ce, tasfiye memurları, tasfiye sürecinin hukuka uygun şekilde gerçekleştirilmesi ve bu arada tasfiye beyan namesine göre hesap edilecek verginin ödenmesin den sorumlu tutulmakta; KVK md.36 ise, tasfiye me murunun sorumluluk ve ödevlerinin birleşme halinde birleşen şirkete ait olduğunu belirtmektedir. Bu ne denle, birleşme karı için kurumlar vergisi beyanna mesi devralan şirket tarafından verilecektir. Ayrıca, bu birleşme karı üzerinden ödenecek kurumlar vergi sini devralan şirket -devralınan şirket yerine- ödeye cek, birleşme öncesi vergi dönemleri için vergi be yannamesi verecek, tahakkuk etmiş vergileri ödeye cek veya bu vergilerle itirazlı tarhiyat için karşılık ayıracak, nihayet, vergi idaresine başvurarak birleşme sürecinin vergisel düzenlemelere uygun şekilde ger çekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesini talep ede cektir. Birleşme karı nedeniyle doğan kurumlar vergi si devralan şirket tarafından ödeneceğinden, devralı 29 28 2930 31 32 n a n şirket ortaklarına verilecek olan - d e v r a l a n şir ket- paylar(ı), bu vergi miktarında eksik verilecektir» Burada incelenmesi gereken konu, devralan kuru m u n dar mükellefiyete tabi olmasının, yukarıda'yapı lan açıklamalardan farklı bir duruma yol açıp açma dığıdır. Kanaatimizce, bu sorunun cevabı olumsuzdur. KVK'daki birleşmeye ilişkin hükümlerde dar mükel lefler bakımından ayrı bir düzenleme getirilmemiş ol duğuna göre, devralan dar mükellef şirket yukarıda aktarılan tüm ödevleri yerine getirmek zorundadır. Dolayısıyla, dar mükellef üzerine vergi mükellefi ol maları itibariyle düşen ödevleri Türkiye'de yerine ge tirmek durumunda olan, dar mükellefin vergi sorum lusu olmasından kaynaklanan ödevleri de yerine ge tirmek durumunda olacaktır, Görüşümüzce, dar mü kellef kurum bakımından, birleşme(devralma) Türki ye'de "ticari faaliyette bulunma"yı ve bu nedenle bir leşmeyle bağlantılı her türlü kazanç ise "ticari kazanç"ı ifade etmektedir. KVK md.45, b.a'da G V K md.7, b . l ' e yapılan atıf gereğince, dar mükellefiyette ticari kazanç, "dar mükellefin Türkiye'de işyerinin ol ması veya daimi temsilci bulundurması ve kazancın bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla sağlanma sı" yoluyla elde edilecektir. Türkiye'deki'bir ticari fa aliyet, herhalükarda - b i r iş yeri olsa dahi- daimi tem silcinin mevcudiyetini gerektirmektedir". "Beyan n a m e n i n verilme yeri ve zamanı" kenar başlıklı KVK m d . 2 1 , f.4, b.2'de de, dar mükellef kurumun "Türki ye'deki işyerinin veya daimi temsilcisinin bulunduğu yerin; Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi olmadı ğı takdirde yabancı kuruma kazanç sağlayanların bağ lı olduğu" vergi dairesinin, dar mükellefiyette bağlı olunulan vergi dairesi olduğu h ü k m e bağlanmaktadır. Bu bağlamda, dar mükellef kurumun vergi mükellefi ya da vergi sorumlusu sıfatıyla üzerine düşen ödevle rin onların Türkiye'deki daimi temsilcileri tarafın d a n yerine getirilmesi gerektiğini tespit etmek gere kir. 32 Bkz. 1 ve 3.1 Krş. ÖZBALCI, 719 vd. ÖZBALCI, KVK md.36, S. 757, 759; KIZILOT, KVK md.30-39, 2351 Ayrıntılı bilgi için bkz. ÖZBALCI, KVK md.25-29, 638 KVK md.45, b.a'da GVK md.8'e yapılan atıf gereği, daimi temsilci, "bir hizmet veya vekalec akdi ile temsil edilene bağlı olup, onun nam ve hesabına muayyen veya gayrimuayyen bir müddetle veya müteaddit ticari muameleler ifasına yetkili bulunan kim sedir." "l.Ticari mümessiller, tüccar vekilleri ve memurları ile Ticaret Kanununun hükümlerine göre acenta durumunda bulunan lar, 2.Temsil edilene ait reklam giderleri hariç olmak üzere giderleri devamlı olarak kısmen veya tamamen temsil edilen tarafın dan ödenenler, 3.Mağaza veya depolarında temsil edilen hesabına konsinyasyon sureciyle satmak üzere devamlı olarak mal bulun duranlar" başkaca şartlar aranmaksızın temsil edilenin daimi temsilcisi sayılırlar (GVK md.8, f.3)." Devralan şirketin kurumlar vergisi mükellefiyeti, birleşme sürecinde kazanç elde edilmesine bağlı ola rak çeşitli şekillerde gündeme gelmektedir. Devralan şirketin pay senetlerinin rayiç değerinin senetlerin nominal değerini aşması halinde, devir nedeniyle ya pılacak sermaye artırımı devralınan varlıktan daha az olacağından, böylece devralan şirket kazanç (birleş me primi) elde etmiş olacaktır. Ancak, KVK md.8, b.5 bu kazancı kurumlar vergisinden istisna ettiği gi bi, G V K md.94, f.l, b. 6-b/ii, ortaklara dağıtılmadığı sürece bu kazancın gelir vergisi stopajına tabi tutul mayacağını açıkça h ü k m e bağlamıştır . Yukarıda^ da işaret edildiği üzere, doktrinde, ya pılan birleşme sözleşmesi çerçevesinde, dar mükellef yabancı şirketin, tam mükellef yerli şirkete ait iktisa di kıymetleri rayiç değerden daha düşük bir değerle değerlemesinin m ü m k ü n olduğu kabul edilmekte dir . Bu durumda, devralan şirket, gerçekleşmemiş yedek akçeler miktarında kazanç elde ettiğinden ku rumlar vergisi mükellefiyeti söz konusu olacaktır. 33 35 Devralan şirketin devralınan şirkette pay sahibi olmasına (iştirakine) bağlı olarak başka bir kazanç el de etme imkanı, devralan şirketin pay senetlerinin devralman şirketin pay senetlerine oranla daha fazla değer kazanması halinde gündeme gelmektedir. Ayrı ca, bu şirketler arasında alacak ve borçlar bulunuyor ve bunlar her iki şirkette farklı değerlerle-değerlenmişlerse, devir nedeniyle bu alacak ve borçların dev ralan şirkette birleşmesine bağlı olarak, devralan şir ketin devralınan şirkete iştiraki yüksekliğinde bir ka zanç meydana gelecektir . 36 Dar mükellef yabancı şirket, birleşme nedeniyle elde ettiği kazançlar için vergi beyannamesi vermek zorundadır. İndirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancı ile hesaplanan kurumlar vergisi ara sındaki fark, GVK'da menkul sermaye iradı olarak kabul edilmekte ve yabancı şirketin bunu ana merke ze transfer etmesi halinde stopaja tabi tutulmaktadır (GVK md.75, f.2, b.4 ve md.94, f.l. b.ö-b/iii). Bu dü zenleme ile, ana merkeze aktarılan kazanç önce ku rumlar vergisi, ardından da gelir vergisine tabi tutul duğu için, dar mükelleflerin Türkiye'de elde ettikleri bu tür kurum kazançları bakımından çifte vergilen dirme gündeme gelmekcedir. 4 . 2 . D i r e k t i f de Devralan şirketin vergilendirilmesine ilişkin bir düzenleme, bir istisna hariç Direktif de yer almamak tadır. Şöyle ki; devralan şirketin devralınan şirketin sermayesine iştirakinin bulunması ve böylece bu işti rakin -devir nedeniyle- son bulmasıyla devralan şir kette değer artışının meydana gelmesi halinde, Di rektif md.7 gereğince, vergilendirme söz konusu ola bilecektir. Burada, vergiye tabi kazanç, devralman ik tisadi kıymetlerin değeri ile devralınan şirketin pay senetlerinin kayıtlı değeri arasındaki farktan oluş maktadır. A n c a k , vergilendirme için, devralan şirke tin devralınan şirketteki iştirakinin en az % 2 0 ' n i n altında olması gerekmektedir; iştirakin %20'yi aşma sı halinde, bu kazancın üye devletlerce vergilendiril mesi m ü m k ü n değildir. (Direktif md.7, f.l ve f.2). 37 5. Sonuç Yapılan inceleme göstermektedir ki; sınır ötesi şir ket devralmalarının vergilendirilmesi konusunda KVK ile Direktif içeriksel olarak genel bir uyum içindelerdir. Çünkü, gerek KVK ve gerek Direktifin konuya yaklaşımı, devir yoluyla birleşmelere vergi er telemesi tanıma şeklindedir. Bununla birlikte, KVK, tam mükellef şirketlere vergisiz devir yoluyla birleş me imkanını tanırken, Direktif bu imkanı sadece AB'ye üye ülke şirketlerinin A B içinde devir yoluyla birleşmelerine sunmaktadır. Bunun n e d e n i ise, KVK'nın ulusal bir alanı, Direktifin ise A B gibi "uluslarüstü" bir kuruluşa üye ülkelerin oluşturduğu uluslararası bir alanı düzenlemekte olmasında yat maktadır. Eğer KVK tam mükellefiyet şartını aramasaydı, bu durumda dar mükellef şirketin devir yoluy la elde ettiği gizli yedekler Türkiye dışında gerçekleş tirildiğinde vergilendirme söz konusu olamayacağın- 33 Kanaatimizce, GVK md.94'de böyle bir düzenleme olmasaydı dahi, yine de gelir vergisi stopajı yapılamazdı. Çünkü, ortaklar an cak kazancın dağıtımıyla birlikte gelir (menkul sermaye iradı) "elde etmiş" ve böylece vergiyi doğuran olayı üzerlerinde gerçek leştirmiş olacaklarından, gelir vergisi mükellefiyeti de bu andan itibaren söz konusu olacaktır. Elde edilmemiş bir gelirin gelir ver gisi stopajına tabi tutulması, AY md.73, f.l'de düzenlenmiş olan "verginin mali güçle orantılı olması ilkesi" ile bu ilkenin GVK'daki yansımalarından biri olan GVK md.l'e aykırıdır. 34 Bkz.3.1 35 Bkz. Yukarıda dpn.Zl ve 23. 36 JACOBS, 425; E1LERS/RÖDDING, Ed. PİCOT, RN. 213 : 37 Asgari iştirak oranı, 1 Ocak 2007'den itibaren %15 ve 1 Ocak 2009'daan itibaren %10 olacaktır (Direktif md.7, f.3). 128 VHtGI DÜNYASI. SAYI 191, KASIM 100S «$Ş»vergi dünyası miewpuiiwaBffl^^ dan, birleşme karı tamamen vergi dışında bırakılmış olacak ve böylece hazine zarara uğratılmış olacaktı. Çünkü, dar mükellef kurumlar yabancı ülkelerde sa dece o ülkede elde ettikleri kazançlar üzerinden ver gilendirilmektedirler. Aynı durum Direktif bakımın dan da geçerlidir; eğer Direktif "üye ülke şirketi" ol mayı vergisiz devir için şart koşmasaydı, AB ülkeleri üçüncü ülke şirketinin AB sınırları dışındaki kazanç larını vergilendiremeyeceklerinden, A B dışında ger çekleştirilecek yedek akçeler üzerinden oluşan birleş me karı A B içinde vergilendirilemeyecekti. KVK ile Direktif arasında farklılıkların olduğu ko nulara gelince, bunların başında "devir" kavramı gel mektedir. "Bir ya da birden fazla şirketin aktif ve pa sif varlığını, mevcut bir şirkete tasfiye olmaksızın in fisah anında devri ve bu devir karşılığında ortakların devralan şirkete ait pay senetlerini almaları" KVK bakımından devrin varlığını kabul için yeterli olma makta, KVK ayrıca birleşen şirketlerin tam mükellef olmasını şart koşmaktadır. Oysa bu, "devir"in değil, "vergi ertelemesi"nin bir varlık koşuludur. Bu n e d e n le, KVK'nın bu hükmünde değişikliğe gidilmesi gere kir. Direktif md.4, f.l'de kullanılan "vergi değeri" kav ramı ile, Avrup Şirketi (SE) ve Avrupa Kooperatifi (SCE) şirket türlerinin de Türk Hukuku'na yabancı kavram ve kurumlar olduklarını belirtmek gerekir. Bunun yanısıra, bir başka farklılık devralan şirketin devralman şirkette iştirakinin bulunması halinde ya pılacak devirlerin vergilendirilmesinde ortaya çık maktadır. Direktif, asgari iştirak miktarı öngörürken, KVK'da böyle bir asgari miktar öngörülmemiştir. Son olarak, KVK'da, birleşme karının hesabı ko nusunda tasfiye karının hesabına ilişkin hükümlere yapılan göndermenin, bu ikisinin birbirinden farklı süreçler olması nedeniyle yerinde olmadığını belirt mek gerekir. Doktrinde de eleştirilen bu durumun dü zeltilmesi, birleşme karının hesabının ayrıca düzen lenmesi gerekir. Direktife tam bir uyum için KVK'da yapılması ge reken değişiklikler, kuşkusuz Türk Kanun Koyucusu tarafından AB ile tam üyelik müzakereleri sürecinde gerçekleştirileceklerdir. KISALTMALAR; ABl. : Amtsblatt der Europäischen G e m e i n s c haft Abs. : Absat: AKÇT : Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Art. : Artikel Aufl. B. Bkz./bkz. C. dpn. Ed. EG EGKS EU EWG EWR GVK Hrsg. krş. KVK md. mük. Nr. RN SerPK c. TTK V. VUK : Auflage • Basi . baktniz Cilt dipnot Editor Europäische Gemeinschaft Europäische Gemeinschaft für Kohle und Stahl Europäische U n i o n Europäische Wirtschaftsgemeinschaft Europäischer Wirtschaftsraum Gelir Vergisi Kanunu Herausgegeben karşılaştırınız Kurumlar Vergisi Kanunu madde mükerrer Nummer Randnummer Sermaye Piyasası Kanunu tarih Türk Ticaret Kanunu von, vom Vergi Usul Kanunu KAYNAKÇA: B A Ş A R A N Y A V A Ş L A R Funda: Birleşen Sermaye Şirketi Ortaklarının Vergilendirilmesi, Şirket Birleşmeleri, Editör: S Ü M E R Haluk/PERNSTEİNER Helmuı, istanbul 2003; E1LERS S t e p h a n / R Ö D D İ N G Adalbcrc: U n t e r n e h menskauf und Restrukturierung, Hrsg. v.: P İ C O T Gerhard, M ü n c h e n 2004; J A C O B S Octo H. : Unternehmensbesteuerung und Rechtsform, 3. AufL, M ü n c h e n 2002; KIZILOT Şükrü :Kurumlar Vergisi Kanunu Ve Uygu laması, .C.II, Ankara 2000; MEYER Oliver :Die Besceuerung gremubersch.reir.endcr Verschmelzungen, Köln 1994; ÖZBALCI Yılmaz :Kurumlar Vergisi Kanunu Yorum ve Açıklamaları, Ankara 2003; P A K L A R Selahattin :Kurumlar Vergisi Kanunu Yo rum ve Uygulamaları, Genişletilmiş 2.B., istanbul 1987; T E K İ N A L P ( / P O R O Y / Ç A M O Ö L U ) : Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, 8.B., İstanbul 2000; T Ü R K Hikmet Sami Ticarec Ortaklıklarının Birleş mesi, Ankara, Banka ve Ticarec Hukuku Araştırma Ensti tüsü Yayın N o : 185, 1986; ULUSOY' Metin :Birleşme, Devir, Bölünme, Hisse De ğişimi Vc İştirak Yoluyla Şirketlerin Yeniden Yapılandırıl ması Ankara 2004.
© Copyright 2024 Paperzz