YA KAZANAMAZSAM! (Sınav Kaygısı Terapileri

YA KAZANAMAZSAM!
(Sınav Kaygısı Terapileri-1)
Şaban Ali Acar > Psikolojik Danışman > [email protected]
“Ya kazanamazsam, mahvolurum! Ailemin yüzüne nasıl bakarım? Üst kattaki komşumuzun kızı
kazanırsa, hele bir de arkadaşım Selin kazanırsa. Geleceğimin bu sınava bağlı olması beni çıldırtıyor.
Hayatımın devamını nasıl geçiririm. Ya bir de kötü bir eşim olursa. Ekonomik özgürlüğüm olmazsa?
Ayaklarımın üzerinde duramazsam. Bu sınav benim hayatımın dönüm noktası. Kazanamazsam, kesin geri
zekâlı diyecekler. Sınavda ya işlem hatası yaparsam, ya da bildiğimi yapamazsam. Bu düşüncelerle başa
çıkamaz oldum. Çok üzülüyorum. Sıkıntı basıyor. Suçluluk hissediyorum. Özgüvenimi kaybettim galiba.
Kendimi çok kötü hissediyorum. Hele bir de canımın sıkılması... Üfff, bu duygular beni perişan ediyor. Kalp
atışlarım niye hızlanıyor? Yüzümdeki sivilceler niye çıkıyor? Bu aralarda deneme sınavlarında tuvalete
daha sık çıkma ihtiyacını neden hissediyorum? Ya karnımın ağrılarına ne demeli! Neden panikliyorum?
Sınavlardan önce ter basıyor, sanki yanıyorum. Off, baş ağrılarım dayanılmaz bir hale geldi! Fizyolojik
durumum bozuluyor galiba. Karar veremiyorum. Çatışma yaşıyorum. Konsantrasyonum bozuldu.
Unutkanlık başladı. Zihinsel özelliklerim bozuluyor. Çok sinirliyim. Her şeye karşı bir isteksizlik var içimde.
İyice halsizleştim. Agresif davranıyorum. Davranışlarımı kontrol edemiyorum. Ne olacak? Neden bunlar
beni buluyor? Ne yapsam, kiminle paylaşsam? Acaba diğer arkadaşlarımın başına da bunlar geliyor mu?
En iyisi en yakın arkadaşım Hazel’le bir konuşayım.”
Elif:-Hazel, biraz konuşabilir miyiz?
Hazel:-Hangi konuda?
Elif:-Kendimi çok kötü hissediyorum. Sınavı düşündükçe çıldıracak gibi oluyorum. Ya kazanamazsam
hayatımın sonu olacak gibi geliyor.
Hazel:-Aynı duyguları ben de yaşıyorum.
Elif:-Ne yapmayı düşünüyorsun?
Hazel:-Biz birkaç arkadaş psikolojik danışman Ali Bey’e gidiyoruz. Geçen hafta sınavlar hakkında
konuştuk.
Elif:-Biraz bahsetsene.
Hazel:-Ali Bey sınavlar hakkındaki duygu ve düşüncelerimizi sordu. Bizde anlattık.
Elif:-Neler anlattınız?
Hazel:-Genelde şunlardan bahsettik. Bazılarını not aldım, istersen sana okuyayım. “Sınav, kazanılması
halinde belki birçok hayal gerçeğe dönüşebilecek aksi takdirde ise büyük bir hayal kırıklığı... Bunu düşünüp
durmak insanı heyecanlandırıyor. Aslında korkutuyor dememiz, daha uygun düşebilir. Çünkü bu düşüncenin
peşi sıra "ya kazanamazsam" gibi ürkütücü(!) bir soru geliyor akıllara. Zaten önceden sahip olduğumuz
telaşlanma mekanizmamız hemen devreye giriyor ve bu heyecanı bir endişeye, endişeyi korkuya bir anda
dönüştürüveriyor. Yan ürün olarak da kaygıyı meydana getiriyor. Bu zincirleme reaksiyonlar devam edip
gidiyor. Kaygı insan zihninde öyle sinsi bir ilerleme gösteriyor ki, anlatılır gibi değil. Küresel ısınmanın
etkilerini yavaş yavaş göstermesi gibi vücudumuzda yavaş yavaş ilerliyor ve bir volkan gibi aniden patlıyor.
Genel bir sınav kavramından bahsedersek; sınav hayatımızın her anında, bizimle birlikte. Şöyle ki; her an
seçimlerle iç içeyiz. Bu yaptığımız seçimler de bir çeşit sınav niteliği taşımakta. Mesela sınava girerken bile
bir seçim yapıyoruz, şöyle ki; iyi bir lisede kaliteli bir eğitim almak ve tabi ki ÖSS’ye hazırlıkta en iyi
imkânlara sahip olabilmek için SBS’na girmeyi tercih ederek bir çeşit seçim(!) yapmış oluyoruz. İleride bizi
her açıdan tatmin edebilecek bir mesleğe sahip olabilmek, böylece geleceğimize yön verebilmek ve
hayatımızı kurabilmek için de aynı şekilde üniversite geçiş sınavlarına girmeyi seçiyoruz(!). Her seçimde
birtakım heyecanlar olur. Mesela bir cep telefonu almaya gittiniz. Önünüzde birçok seçenek var. Birinin
rengi hoşunuza gitti,bir başkasının fonksiyonları çok fazla ve çok kullanışlı, bir diğeri ise çok ucuz, fakat
çok hassas ve kullanışsız. Hangisini seçerdiniz? Bu oldukça zor bir seçim olsa gerek.Hemen aklınıza bu
telefonu nerelerde ve hangi amaçla kullanacağınız gelebilir.Ve hepsine de ihtiyacınız varsa(sadece bir
varsayım) hemen bir telaşa kapılabilirsiniz.Bu heyecanın nedenlerini şöyle sıralayabiliriz; *eğer hepsini
almaya karar vermişseniz, bunların fiyatını nasıl karşılayacağınız telaşı, *bir tanesini seçtiniz ve içinizden
bir sesin ileride onu beğenmeyeceğinizi söylemesiyle paranızın boşa gitmiş olacağı düşüncesi, *hassas olanı
seçip ileride bozulabileceği endişesi, *şarjı uzun süre dayananın aslında sizin rengini hiç beğenmediğiniz bir
tanesi olması fakat işiniz nedeniyle telefonunuzun sürekli açık kalması gerektiği ve sizin çok üşengeç
olmanız..vs daha da artırılabilir ama bilinen şu ki heyecanlanıyoruz.”
Elif:-Sonuç olarak ne oldu?
Hazel:-Ali Bey bize “sınavın bizim kişiliğimizi ölçmediğini, bilgimizi ölçtüğünü anlattı. Belirli bir süreç
içerisinde sınav ile ilgili bilinç altımızda büyütüldüğünü anlattı.”
Elif:-Ne gibi?
Hazel:-Sınavın değerinin artırıldığından bahsetti. Yani beynimizde her şeyin bir anlamı varmış. Mesela
‘sevgi, saygı ve başarı’ gibi kavramlar bireyden bireye farklı anlam kazanırmış. Dışarıdan beynimize
yüklenen veriler bunu belirlermiş. Sürekli sınavdan bahsedilirse, çok önemli olduğu anlatılırsa belli bir
zaman içinde kâbusa dönüşebilirmiş. Hatta ondan bahsetsek bile canımız sıkılırmış. Kısacası biz sınav ile
ilgili nasıl şartlanırsak vücudumuzun tepkisi de ona göre şekillenirmiş.
Elif:-Bu hafta neler konuşacaksınız?
Hazel:-Kaygı hakkında konuşacağız.
Elif:-Ben de gelebilir miyim?
Hazel:-Ali Bey istediğiniz arkadaşı getirebilirsiniz dedi.