PARAGRAF BİLGİSİ-II Paragrafta Düşünceyi Geliştirme Yolları 1. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri doldurunuz. Anlatım türlerinden öykülemenin kullanıldığı paragraflarda yüklemin zamanı genellikle …….....……........ Bir yazar düşüncesini daha da kuvvetlendirmek için …………......……… yönteminden yararlanabilir. 2. Aşağıda verilen cümleleri doğru-Yanlış durumlarına göre işaretleyiniz. Örnekleme yöntemine, bir fikrin okuyucunun zihninde daha da belirgin hale gelmesi istendiğinde başvurulur. Doğru ( ) Yanlış ( ) Benzetme, aralarından ilgi bulunan iki şeyden kuvvetli olanın zayıf olana benzetilmesi ile yapılır. Doğru ( ) Yanlış ( ) Bir anlatım türü olan açıklamada dil ağırlıklı olarak göndergesel işlevinde kullanılır. Doğru ( ) Yanlış ( ) 3. Sinema yetmiş yıllık deneyimlerinden yararlanıyor. Yaşayan ve olmuş rejisörlerin deneyimlerini merdiven gibi kullanıyor. Oysa TV çok yeni. Daha kimseyi öldürecek kadar yaşamadı. Yani TV yönetmenlerinin üstüne basacakları merdivenleri yok. Bu parçada yazar düşünceyi geliştirme yollarından hangisine başvurmuştur? A) Tanık gösterme B) Karşılattırma C) Tanımlama D) Örneklendirme E) Benzetme 4. Bizde düz yazı, Tanzimat edebiyatı ile başlar. Daha önce Batı'da düz yazı ile anlatılan konular Divan edebiyatında mesnevi türü ile anlatılırdı. Doğu kültürü eskiden beri şiir türüne daha çok önem vermiştir. Belki az sözle çok şey ifade etmek istemeleri bunda etkilidir. Batı kültüründe ise daha çok anlatmak istediğini açık seçik anlatmak kaygısı hakimdir sanatçılarda. Yukarıdaki paragrafta anlatım yollarından hangilerine başvurulmuştur? A) Açıklama-Öyküleme B) Tartışma-Betimleme C) Karşılaştırma-Betimleme D) Açıklama-Betimleme E) Açıklama-Karşılattırma 5. Evet, üslup yazarın geliştirdiği kendine özgü anlatımdır. Bizde sanat üstünlüğü bakımından en başta “üslup” gelir. Eseri diğerlerinden üstün kılan unsurdur bu. Yazarlarımızın bu şatafata, bu ağır, hantal tasvirlere boğuluşu bundan. Batı'da böyle değildir bu. Orada sade, sağlam, teknik anlatım önemlidir. Balzac üslupçu değildir. Onun arkasından üslup kusurları “kampanası” çalınır. Buna rağmen “dehasıyla” yüzyılını kaplamıştır. Ya Stendhal, o da ününü üsluptan almamıştı. Derin psikolojisi, ince duygululuğuyla birlikte üslubu kupkuruydu. Yazıları için “medeni kanun metni gibi” denirdi. Yukarıdaki parçada yazar anlatım yollarından hangisine başvurmamıştır? A) Açıklama B) Tanımlama C) Tanık gösterme D) Karşılattırma E) Örnekleme 6. Bir vapur yanaşıyor. Eminönü’ndeki vapur iskelesine. Martılar ona çığlıkları ile eşlik ediyor. Günün ilk ışıklarıyla birlikte insanlar birer ikişer dolduruyorlar kaldırımları. Yol kenarlarındaki taksiler, gecenin yorgunluğunu atıyor. Caminin avlusunda güvercinler… Galata köprüsündeki emektar kahvede sabah çayları içiliyor; buharlar yükseliyor bardaklardan, pencereden içeriye dolan güneşle birlikte. Ah, bir de bu deniz kokusu… Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi yoktur? A) Nesnelere, insanlara özgü nitelikler yükleme B) Betimleyici bir yol izleme C) Çeşitli duyulara seslenme D) Gözlem gücüyle ayrıntılar verme E) Örneklendirmelerden ve karşılattırmalardan yararlanma OSS 1996 7. Nurullah Ataç hep eleştirmen olarak düşünülmüştür. Oysa Ataç’ın asıl önemi eleştirmenliğinden değil, Türkçenin düz yazı olarak kurulması yolunda harcadığı çabasından gelir. O da farkındadır bunun: “Eleştirmen bir öldü mü bir daha kimse anlamaz onu.” der. Ama öte yandan: “Bir şey kalmayacak mı benden?” sorusuna şu alçak gönüllü cevabı verirken gerçek öneminin nereden geldiğini de belirtir: “Bugün bu ülkede bir dil kuruluyor, o yapıda benim de bir taşım vardır. Ancak görünmeyen, kimsenin gözüne çarpmayan, ta gerilerde bir tat.” Bu parçada yazar, sözlerini inandırıcı kılmak için aşağıdakilerden özellikle hangisine başvurmuştur? A) Tanık gösterme B) Örnek verme C) Tanımlama D) Karşılaştırma E) Betimleme ÖSS 1992 8. Romancı konuyu on yarlılarla ele almamalı imiş. Ya nasıl olmalı? Konusu ön yargılarla ele alınmamış tek bir sanat eseri bilmiyorum. Sanatçı eserini hazırlamak için birtakım seçmeler yapar, ya konuyu seçer ya konunun işlenişinde kullanılacak gereçleri. Bir kere bu seçme ne demektir? Bu seçme bile bir ön yargıdır. Ön yargıyla hiçbir ilgisi yokmuş gibi görünen sevgi olaylarını anlatan kitapları alın. Romeo ve Juliet'i, Leyla ile Mecnun'u, Kerem ile Aslı'yı alın. Hepsinde, sevgililerin kavuşmasına engel olan kuvvetlere, yazarın karşı durduğu görülür. Yukarıdaki paragrafta aşağıdaki anlatım yollarından hangilerine başvurulmuştur? A) Öyküleme-Tartışma B) Tartışma-Örneklendirme C) Tanık gösterme-Benzetme D) Tartışma-Betimleme E) Açıklama-Betimleme 9. Öğrenimden kazancımız daha iyi ve daha akıllı olmaktır. Ezber bilmek, bilmek değildir; belleğimize emanet edilen her şeyi saklamaktır. Şu muhakkak ki bir çocuğa kendiliğinden bir şey yapmak özgürlüğünü vermemekle onu korkak bir köle haline sokuyoruz. Gelişmiş nesiller istiyorsak bilgiyi düşünceye ve davranışa dönüştürebilen çocuklar yetiştirmeliyiz. Epiharmus der ki: “İnsan düşünce ile görür ve duyar, kainatta bütün güç düşüncenin elindedir. Geri kalan her şey kor, sağır ve cansızdır.” Bu parçada aşağıdaki anlatım yollarından hangilerine başvurulmuştur? A) Açıklama-Tanımlama B) Öyküleme-Betimleme C) Açıklama-Tanık gösterme D) Tartışma-Karşılattırma E) Tanımlama -Tanık gösterme Metin ve Paragraf 1. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri doldurunuz. Metin bir …………………………………………….. aracıdır. Metinleri ……………………………… meydana getirir. 2. Aşağıda verilen cümleleri doğru-yanlış durumlarına göre işaretleyiniz. Metinleri oluşturan paragraflar arasında anlam yönünden bütünlük vardır. Doğru ( ) Yanlış ( ) Metinlerde güldürücü, düşündürücü, hüzün veren, coşturan, mutluluk ve bilgi veren paragraflar yer alabilir. Doğru ( ) Yanlış ( ) Metinde okuyucuyu bilgilendiren paragraf olamaz. Doğru ( ) Yanlış ( ) 3. Güzel yazıya giden yol, bir bakıma doğru yazıdan geçer. Bir sanatçı ne denli özgürce davranırsa davransın yine de dilin bilinen kurallarını bütünüyle görmezlikten gelemez. Kendince birtakım denemelere girişebilir; sözcüklerin cümle düzenine dönüşmesiyle ilgili sınırları aşan yeni cümle kalıpları oluşturmaya yönelebilir. (...) Bunların üzerine çıkamaz ozanlar, yazarlar. Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A) Aslında başarıya da ulaşabilirler bu çabalarında. B) Ne var ki belirli bir birikime sahip olmaları gerekir. C) Bunun için, kendinden önceki örnekleri benimseyerek ite başlayabilirler. D) Doğaldır ki emek ister doğru ve güzel yazmak. E) Ama yine de dilin yasalarıyla sınırlıdır özgürlüğü. 4. Dil, kuralları dil bilgisi kitaplarına sığmayacak kadar karışık, sayısız inceliklerle dolu, büyülü bir iletişim aracıdır. Esnek, canlı, gelişmeye, değişmeye açık bir sistemdir. Bu nedenle dilin kullanamadığımız zenginliklerinin, kullanabildiklerimizden çok daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Bunun içindir ki günümüzde kullandığımız dil, yarınki dilin çok gerisinde kalacaktır. Buna dayanarak tunu söyleyebiliriz: Bir yandan bugünkü dille iletişim kurarken bir yandan da ayrımına varmadan geleceğin dilini yaratıyoruz. Bu parçaya dayanarak, dille ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine varılamaz? A) Çok yönlü nitelikler içerdiğine B) Anlatım gücünün sözcük sayasıyla ölçülemeyeceğine C) Bir değişim süreci içinde olduğuna D) Sunduğu olanaklardan yeterince yararlanılamadığına E) Belirli kalıplarla sınırlandırılamayacağına ÖSS 2005 1. Sözü uzatmak, büyütmek, dallandırmak, gereksiz kelimelerle doldurmak yoktur onda. Ne diyecekse en açık, en doğru biçimde söyler. Ama bu sözler bir araya geldi mi bir derinlik, bir anlam çoğalması üzerinde uzun uzun durmak, incelemek, düşünmek gerekliliği yaratır. Bu paragrafı geliştiren ve sürdüren bir yazı için aşağıdakilerden hangisi en uygun başlık olur? A) Özlü Anlatım B) Kısa Yazmanın Yararları C) Düşüncede Açıklık D) Yalınlığa Giden Yol E) Anlam Bütünlüğü ÖSS 1983 2. Bir ülkenin sanatı, kültürü, o ülkeyi en az denizi, kumsalları, güneşi kadar tanıtır. Sanatın ve kültürün yaratıcısı insanoğlu olduğu için, her ülke de kendi insanlarıyla var olduğu için, sanat ve kültür alanlarındaki gelişmeler, eserler, daha anlamlı, daha derin, daha insancıldır. Bu paragrafı sürdürebilecek en uygun cümle, aşağıdakilerden hangisidir? A) Sanata ve sanatçıya verilen önem bu açıdan ele alınmalıdır. B) Bu nedenle sanatın değeri, toplumun ihtiyaçlarını karşılamasında aranmalıdır. C) Kültürle sanat arasındaki ilişkinin sınırı bu olmalıdır. D) Toplumun gelişmesi bu sanat eserlerine bağlıdır. E) Bunun için sanat, insanı geliştiren tek öge olmaktadır. ÖSS 1984 3. (I) Bir sanatçı önce, kullanacağı malzemeyi seçer. (II) Sonra da bu malzemedeki estetik dışı ögeleri ayıklar. (III) O da tasarladıklarını dil aracılığıyla kısa ve öz olarak anlatır. (IV) Şairin malzemesi de dildir. (V) Örneğin, bir yontucu, mermeri fazlalıklarından arındırarak yapıtını ortaya çıkarır. Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle anlamlı bir bütün oluşturabilmek için, cümlelerden hangileri yer değiştirmelidir? A) I - II B) II - III C) III - IV D) III - V E) IV - V ÖSS 1997 4. Toplumdaki güncel olayları, gülmece yoluyla ve eleştirel bir tavırla Tartışmaya yönelen kabare tiyatrosu, bu yazarımız sayesinde kültür dünyamıza girmiştir. Ne var ki eleştirel düşüncenin bir türlü tam kök salmamış olması, yazarın tüm çabalarına karşın kabare tiyatrosunu zamanla amacından saptırmış ve onun, suya sabuna dokunmayan, ucuz bir güldürüye dönüşmesine yol açmıştır. Bu parçada kabare tiyatrosu ile ilgili olarak aşağıdakilerin özellikle hangisinden yakınılmaktadır? A) Eleştirici yönünün ihmal edilmesinden B) Güldürü ögesine aşırı ölçüde yer verilmesinden C) Giderek güncel olaylardan kaçınılmasından D) Yazarların bu türe ilgisiz kalmasından E) Toplumla ilgisi bulunmayan olayların ele alınmasından ÖSS 1988 5. Yetişkin bir insanın söz varlığı (kelime haznesi), aile çevresi dışındaki ilişkilerinden etkilenir. Çocuklukta görüldüğü gibi annenin dilindeki ses özellikleri korunsa bile öğrenim, iş, meslek ilişkileri, hatta evlilik sonucunda, başka çevrelerden kimselerle birlikte yaşama dolayısıyla, söz varlığı büyük ölçüde değişmeye uğrar. Bu yüzden yetişkin insanın dili, söz varlığı, seçilen sözcükler açısından annenin dilinden farklı olabilir. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Dil, başlangıçta yakın çevreden öğrenilir. B) İnsan yaşlandıkça söz varlığındaki değişme azalır. C) Anneden öğrenilen dil, toplumsal ilişkilerde yetersiz kalır. D) İnsanın söz varlığı, ilişkilerine bağlı olarak değişir. E) Kişinin dil gelişiminde, annenin önemli bir yeri vardır. ÖSS 1989 6. Yirmi dört yıllık yayımcılık yaşamımın hemen hemen tümü coşku içinde geçti. Büyük bir istekle yapıyordum bu işi. Öğrencilerim bana yardım ediyorlardı. Gelip büroda çalışıyorlardı çocuklar. Yayımcılığım sanki okul yaşamımın bir uzantısıydı. Bir anlamda dersler yayınevinde devam ediyordu. Böyle ders havası içinde, imece havası içinde geçti yıllar. Yalnız öğrenciler için mi? Yanımda, yakınımda bulunan herkes için. Bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez? A) Çevresindekiler için eğitici olan B) İşinde çevresindekilerden saygı ve destek gören C) İşini iyi bilen ve deneyimli olan D) Okul yaşamından bunalmış olan E) İşini severek yapan ÖSS 1992 7. Bence edebiyat, bütün türleriyle masalla başlar, masalla biter. Masal, türler içinde en çok şiire yakındır. Ritmiyle, tekrarlarıyla, hayaliyle... Etine rastlamadığımız ama umutlarımızı, korkularımızı, sevinçlerimizi taşıyan yeni eşyalar, yeni insanlar, yeni hayvanlar yaratır masal. Bu nedenle de en çok şiire yakındır. Bu parçada masalla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir? A) Yinelemelere yer verildiğine B) Düş ögesinden yararlanıldığına C) Çok aranan ve okunan bir tür olduğuna D) Değişik türlerin kaynağı olduğuna E) Duygusal yönünün bulunduğuna ÖSS 1992 8. Edebiyatta olup bitenleri, edebiyatın canlılığını, yazarın verimliliğini hatta yapıtlarının başarısını ya da başarısızlığını kuşaklarla, yaşla değerlendirmek coğu zaman bizi yanlışlığa götürür. Dostoyevski en büyük iki yapıtından birini, “Karamazof Kardeşler”i ölmeden hemen önce bitirdi. Thomas Mann ise gene en büyük iki yapıtından biri olan, “Buddenbrook (Budenburuk) Ailesi”ni bitirdiğinde daha yirmi altı yaşındaydı. Bu iki yazar da ömürlerinin erken ve geç dönemlerinde başka birçok kitap yazdılar. Bu örnekler bize ... Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A) yazarların, yeni dünyalar kurma çabasıyla sürekli bir arayış içinde olduklarını gösteriyor. B) bir yazarın yapıtlarının hep birbirine benzemesinin yaratabileceği güçlükleri hatırlatıyor. C) yazarların, yazma ve yaratma gücünün yaşla açıklanmayacak bir olgu olduğunu gösteriyor. D) yazarların kimi dönemlerde kalıcı ürünler verdiğini ancak bunu sürdürmenin güç olduğunu kanıtlıyor. E) yazarların, yeni konular bulduklarında daha çok çalışmaları gerektiğini yansıtıyor. ÖSS 2005 9. Her yazınsal dil, konuşma dilinin toprağında çiçeklenir. Günlük dilin, konuşma dilinin sıcaklığını örgüsünde taşımayan yazınsal dil, ister istemez donuklaşır, yapaylaşır. Bu gerçeğin ayrımında olan yazarımız, anlatımını konuşma dilinin sunduğu olanaklarla donatıp zenginleştiriyor. Onun, okunurluk katsayısını yükselten etkenlerden biri de budur. Kısacası, Türkçenin derin sularında yüzen, yazılarını çok yönlü bir değerlendirmeden geçirerek oluşturan bir yazarımızdır o. Aşağıdakilerden hangisi bu parçadan çıkarılabilecek bir yargıdır? A) Bir yapıtın değeri konusuyla ölçülmez. B) Ancak okurların anlayabildiği yapıtlar kalıcı olabilir. C) Anlatımları günlük dile dayanmayan yapıtlar başarılı olamaz. D) Yazınsal dilin kullanımı yazardan yazara değişir. E) Yazınsal dille oluşturulan yapıtların tadına herkes varamaz. ÖSS 2005 10. Unlu eleştirmenlerimizden biri: “Deneme yazıyorsanız belli bir birikiminiz, söyleyecek sözünüz olmalı.” diyor. (...) Çünkü onun hem engin bir bilgi birikimi hem de söyleyecek pek çok sözü var. Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A) Kendisi de öyle bir eleştirmen olmak istiyor. B) Bu söz o yazarımıza çok uyuyor. C) Kimileri onun bu görüşüne katılmıyor. D) Bu nitelikleri taşıyan pek çok sanatçımız var. E) Bu niteliklerden yoksunsanız eleştirmen sayılmazsanız. ÖSS 2005 11. Edebiyat öğretmenimizin kendine özgü bir yöntemi vardı. Büyük yazarlardan, düşünürlerden seçilmiş bir metni çoğaltır, dersten birkaç gün önce hepimize dağıtırdı. O metni hepimiz tekrar tekrar okurduk. Metnin ilginç yerlerini, yazarın dünya görüşünü, o dönemin edebiyat anlayışını bulur çıkarırdık. Derslerde öğretmenimiz düşüncelerini belirtmez, güler yüzle bizi dinler ve asıl hedefe kendi çabalarımızla ulatmamızı sağlardı. Böylece derslerimiz tartışmalı bir şölen havasında geçerdi. Sokrat’ın, Sofokles’in, Tolstoy’un, Montaigne’in metinlerindeki bazı cümleler hala belleğimdedir, bana hala yol gösterir. Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen öğretmenin bir özelliği değildir? A) Dersini çekici kılan B) Konuşmaktan çok konuşturan C) Okuyup araştırmaya yönlendiren D) Belirli düşünce kalıplarına bağlı kalan E) Değişik türdeki klasik yapıtları sevdiren ÖSS 2008 12. Sinema, bence bir ürün ortaya koymanın en zor olduğu alanlardan biri. Bir projenin senaryoya, sonra da sinema filmine dönüşmesi, uzun, zahmetli, pek çok kişiden ve teknolojiden yararlanmayı gerektiren pahalı bir iş. Televizyon dizilerinde de buna benzer yanlar yok değil. Ne var ki hızla yapılan, hemen seyirci karşısına çıkarılan, bir gecede tüketilen bir dizinin tek hedefi, izleyicisini ekran başında tutmak. Sinema filminde önemli olan “özen, yaratıcılık, özgünlük”, televizyon dizilerinde pek de görülmeyen özellikler. Özetlemek gerekirse... Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? A) bir sinema filminin üretimi için gerekli olan her şey televizyon dizilerinin üretimi için de gerekli B) sinemada “sanatın kuralları”, dizilerdeyse “televizyona özgü kurallar” geçerli C) televizyon dizilerinin izleyiciyi televizyona bağlamasının nedeni, onlardaki merak ögesinin yarıda kesilmesidir D) televizyon dizilerinde sinemanın etkileri görülür E) çok sayıda dizi ve film üretme, bu alanların gelişmesine katkıda bulunur. (MEB “Dil ve Anlatım” kitaplarından alınmıştır.)
© Copyright 2024 Paperzz