YANMA ve ALEV Türbülanslı (Benzinli Motorlar) Ön Karışımlı Yanma

YANMA ve ALEV
Türbülanslı (Benzinli Motorlar)
Ön Karışımlı Yanma
Laminer ( Fakir Karışımlı Bek Alevi )
Türbülanslı (Dizel Motoru, Brülorler)
Ön Karışımsız Yanma
Laminer ( Mum Alevi)
Yanma işlemine gönderilen hava ve yakıt miktarına göre aşağıdaki tanımlar kullanılmaktadır.
λ: Teorik Hava Oranı :
φ : Eşdeğer yakıt oranı
m
m
hava
*100
hava, stokiometrik
1
: ⇒
λ
φ > 1:
φ = 1:
φ < 1:
Yakıtça zengin karışım
Stokiometrik karışım
Fakir karışım
Ön Karışımlı Alevler:
Ön karışımlı laminer alevlerin bir örneği Bunsen (Bek) alevidir. Burada
yakıt ve hava ayrı ayrı istenilen miktarda ayarlanarak gönderilmekte ve
yanma ağzından önce karışarak düzgün bir alev elde edilmesi
sağlanmaktadır.
Alev, karışımın içinde V L alev hızı ile yayılmaktadır. Karışımın geliş hızı
V U , alev hızından çok büyükse alev yanma ucunda kopar ve söner.
V U >> V L : alevin kopması
Karışımın geliş hızı alev hızından küçükse, o zaman alev içeri karışım kanalına doğru yayılır
(alevin içeri doğru tepmesi).
Kontrollü bir yanma için, karışımın geliş hızının alev hızından bir
miktar yüksek olması gerekir. Bu durumda alev konisi oluşur.
Geliş hızının alev cephesi yönündeki bileşeni, alevin yayılma
hızına eşit olacaktır:
sinθ = V L /V U
Tepe açısı, 2θ
Alev hızı, VL
Alev cephesi
Karışım geliş hızı, VU
Alev hızı yakıtın cinsine, karışım oranına ve karışım sıcaklığına bağlıdır. Çevre hava ile
hidrokarbon gazlarının karışımında, tipik alev kalınlığı 1mm ve alev hızı 0.5 m/s
mertebesindedir. Alev bölgesi sıcaklığı (2200 K ∼ 2600 K ) civarındadır. Bu sıcaklık, çevreye
olan ışınım kayıplarından dolayı adyabatik alev sıcaklığının biraz altında gerçekleşir.
Ön karışımlı türbülanslı alevlere bir örnek benzinli motorlardır. Burada alev akış içinde
düzgün olmayan bir şekilde yayılmakta olup belirli bir alev cephesi oluşmamaktadır.
Genel olarak ön karışımlı alevlerde, karışım oranı ve yanma işlemi daha iyi kontrol edilir.
Yakıt-hava karışımı düzgün dağıtılmıştır (homojen). Fakir karışım oranında (φ <1, λ > 1),
alev sıcaklığı düşüktür. Böylece, azotoksit (NO x ) oluşumu azaltılır. Ayrıca fakir karışımda
yanmamış karbon parçacıklarından ileri gelen “is” oluşumu alt düzeydedir. Ancak kaza ve
patlama risklerinin yüksek olması nedeni ile ön karışımlı alevlerin endüstriyel yakıcılarda
kullanımı sınırlıdır.
Ön Karışımsız Alevler:
Ön karışımsız laminer alevlere bir örnek mum alevidir. Burada karışım bölgesinin yakıta
yakın taraflarında hemen hemen hiç hava bulunmazken, hava tarafında ise yakıt oranı sıfıra
yaklaşır ( 0≤φ < ∞ ) Yoğun alev ve parlaklık, stokiometrik bölge (φ = 1) civarındadır.
Karışım oranının düzgün olmaması, yanmamış karbon parçacıkları oluşumuna (kurum: soot)
neden olur ve alev sarı bir renk alır. Ön karışımsız türbülanslı alevler ise, endüstriyel fırın ve
yakıtlarda en çok kullanılan alev şeklidir. Yanma bölgesinde yakıt ve havanın iyi karışması
için çeşitli yöntemler kullanılarak kontrollü bir yanma sağlanabilmektedir.
Yanma Tepkimeleri:
Yanma işlemi tek bir aşamada olmayıp, birçok yan tepkime aynı anda gerçekleşmektedir. Bir
örnek olarak, Hidrojen gazının yanması
2H 2 +O 2 ⇒2H 2 O
tepkimesi ile gösterilmektedir. Gerçekte ise bu tepkime 40 kadar yan tepkime ile birlikte
gerçekleşmektedir. Bu işlemdeki tepkimelerin bir kısmı,
H+O 2 ⇒O+OH
H 2 +O⇒H+OH
H 2 +OH⇒H 2 O+H
H+H+M⇒H+M (M: Yardımcı Molekül)
O+ H 2 O ⇒OH+OH
O+O+M⇒O 2 +M
H 2 O+ H 2 O ⇒H 2 O 2 +O 2
Şeklinde gösterilebilir. Tüm bu tepkimelerin gerçekleşmesi gereği, yanma işleminin süresini
ve yönünü belirler.
Hidrokarbonların yanma işleminde son ürünler olarak su buharı (H 2 O) ve karbondioksit
(CO 2 ) açığa çıkmaktadır. Ancak alkan zincirinin parçalanması aşamasında pek çok ara ürün
de oluşmaktadır:
C n H 2n+2 ⇒H 2 O,H,O,OH,H 2 ,CO,CO 2
Yanma karmaşık bir işlem olup doğalgaz yakılan bir pistonlu motorun eksozunda yanmamış
metanın yanı sıra doğalgaz içinde bulunmayan, benzen, toluen, ksilen gibi aromatikler
bulunabilir.
CH 4 ⇒CO 2 , H 2 O, CO, OH, …
Yanma Koşulları:
Bir yanma işleminin (tutuşma) başlayabilmesi için aşağıdaki üç şart bir araya gelmelidir:
1. Yanma havası
2. Yakıt
3. Tutuşma sıcaklığı (Auto-ignation temp.) veya ilk kıvılcım.
Yanma (Tutuşma) Sınırları: İyi karışmış bölgede, hava/yakıt karışımının tutuşabilirliği,
karışım oranına bağlıdır. Hidrojen (H 2 ) ve asetilen (C 2 H 2 ) dışındaki yakıtlarda, tutuşma
bölgesi genellikle stokiometrik karışım oranının %50∼300 arasındadır.
Bazı yakıtların
tutuşması için gerekli karışım oranları ve tutuşma sıcaklıkları tabloda verilmiştir.
Tablo-1 Tutuşma bölgesinde yakıtın hava içindeki hacimsel karışım oranı (%)
Tutuşma Bölgesi
Kendi kendine
Alt sınır
Üst sınır
Metan (CH 4 )
Stokiometrik
oran
(Yakıt/YakıtHava) %
9,47
5,0
15,0
537
Etan (C 2 H 6 )
5,64
2,9
13,0
-
Propan (C 3 H 8 )
4,02
2
9,5
470
1,65
0,95
6,0
418
29,5
0,5
74,0
609
Asetilen (C 2 H 2 )
7,72
2,5
80,0
305
Hidrojen (H 2 )
29,5
4,0
75,0
400
Yakıt buhar
tutuşma
sıcaklığı
İsooktan(benzin)
(C 8 H 18 )
Karbonmonoksit (CO)
YANMA EMİSYONLARI
Önceki bölümlerde bahsedildiği gibi, yanma işlemi sırasında pek çok kimyasal tepkime eşzamanlı
olarak gelişmekte ve yanma sonu ürünle farklı kimyasal bileşimler içerebilmektedir. Bunların pek
çoğu insan sağlığı ve çevre açısından istenmeyen ürünlerdir. Bu kısımda, yanma sonu ürünleri
içindeki emisyonların oluşum mekanizmaları ve giderilme yöntemlerinden bahsedilecektir.
AZOT OKSİTLER (NOX)
Yanma ortamındaki yüksek sıcaklıklarda azot, oksijenle tepkimeye girerek azot-oksitleri
oluşturur. Azot-oksit (NO x ) terimi, NO ve NO 2 gazlarının bir arada ifadesidir. Atmosfer
şartlarında ve gün ışığının etkisi ile Azot_dioksit gazı azot_ monoksite dönüşürken,
atmosferin üst seviyelerinde azot_ monoksit ozon gazı ile (O 3 ) reaksiyona girerek azot
dioksite dönüşür. Böylece NO ve NO 2 gazları arasında dinamik bir denge oluşur.
Azotoksitler, üst solunum yollarında (ciğerlerde) zararlı etkiler yaratır ve tahriş ederler.
NO: Renksiz bir gazdır. Kan zehirlenmesi ve felçlere yol açarlar.
NO 2 : Sarı-kahve renkli, keskin kokuludur. Ciğerleri etkiler.
Özellikle taşıtlardan eksoz gazları ile yayılan azot oksitler ve uçucu organik bileşenler, yaz
aylarında gün ışığının etkisi reaksiyona girerek ince beyaz bir sis olarak gözlenen
fotokimyasal sisin oluşumuna neden olurlar.
NO 2 +O 2 ⇔NO+O 3 +foton
Yukarıdaki reaksiyon, foton yayılımına yol açar. Azotoksit ölçümü bu şekilde yapılır.
Fotokimyasal sis içinde bulunan Ozon gazı ve azotoksitler, çocuklar ve astım hastaları
üzerinde ve ciğerler üzerinde tahrip edici etkilere neden olmaktadır. Diğer yandan
azotoksitler, güneşten gelen zararlı mor ötesi ışınların yeryüzüne ulaşmasını engelleyen
stratosferdeki koruyucu Ozon gazının tahrip olmasına neden olan zincirleme reaksiyonlara da
katılmaktadır.
Nitrik asit oluşumu ve asit yağmurları: Azotoksitler, atmosferde bulunan su buharı ile
tepkimeye girerek nitrik asite (HNO 3 ) dönüşür ve asit yağmurlarının bileşenlerinden biri
şeklinde yeryüzüne döner.
2 NO 2 + H 2 O → HNO 2 + HNO 3
3 HNO 2
→ HNO 3 + 2 NO + H 2 O
Serbest kalan Azotmonoksit Oksijenle reaksiyona girerek tekrar nitrik asit oluşturur.
4 NO + 3 O 2 + 2 H 2 O → 4 HNO 3
Tipik bir baca gazında,
NO: Birkaç yüz veya birkaç bin ppm (part per million)
NO 2 : 10∼100 ppm
oranlarında bulunur. Yanma sırasında açığa çıkan azotoksitlerin, ortamda bulunabilecek
yanmamış hidrokarbon bileşikleri ile reaksiyonu sonucu Nitrat, Aldehit, PAN (Peroksiotilnitrat) gibi başka kimyasal bileşiklerin oluşumu da gelişir. Tüm bu ürünler insan sağlığına
olan etkilerinden dolayı istenmeyen maddelerdir. Yanma ürünleri içindeki azot oksitlerin
azaltılması, tüm bu etkilerden dolayı üzerinde önemle durulan bir husustur.
Azot Oksitlerin Oluşumu:
Azot oksitler, yakıt içinde bulunan azotlu bileşiklerin veya yakma havası içindeki azot gazının
dönüşümü ile açığa çıkabilirler. Yanma sırasında NO x oluşumu başlıca 4 ayrı mekanizma ile
açıklanır.
1) Yakıtın içindeki azotun azotoksitlere dönüşümü
N⇒ NO, NO 2
Bu oluşum yakıtça zengin bölgede gerçekleşir.
2) Birincil NO x oluşumu
Havanın içindeki azot molekülleri, alevin içinde bulunan serbest radikaller yardımı ile NO x
moleküllerine dönüşür (Fenimore reaksiyonları):
CH + N 2 ⇒ HCN + N
HCN + O ⇒ CNO + H
CNO + O ⇒ NO + CO
Ortamdaki O 2 konsantrasyonunun artması, bu tepkimelerin oluşu arttırır.
3) Isıl NO x oluşumu
Yüksek sıcaklıklarda (1400°C - 1600°C veya üzeri) havadaki azot molekülleri, oksijenle
doğrudan tepkimeye girerek, azot oksit moleküllerini oluştururlar (Zeldovich reaksiyonları):
O + N 2 ⇒ NO + N
N + O 2 ⇒ NO + O
OH + NO ⇒ NO + H
Bu tepkimeler yavaş sayılabilecek bir sürede (0.5 ∼ 1 s ) gelişirler.
4) Yüksek basınçta NO x oluşumu
Gaz türbini ve pistonlu motorlarda yanma odası basıncının yüksek olması, denge durumu
molekül sayısının azalması yönünde etki yapar.
O + N2 ⇒ N2O
N 2 O + O ⇒ 2NO
Tablo Azotoksit oluşum mekanizmaları
Oluşum mekanizması
Azot Kaynağı
Yakıt azotunun dönüşümü
Yakıt
Birincil NO x
Hava
Isıl NO x
Hava
Oluşum Yeri
Alev önü
Alev önü
Yüksek sıcaklıklı ortam
Yanma Ürünlerindeki Azot Oksitlerin Azaltılması:
Yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde yanma odasında alınacak önlemlerle Azotoksitlerin
oluşumu sınırlandırılabilir. Diğer yandan yanma ürünlerinde mevcut azotoksitler ise,
katalizörler yardımı ile reaksiyona girerek parçalanırlar (ikincil tedbirler). Bu yöntem daha
karmaşık ve pahalıdır.
Birincil Önlemler (Yanma işleminde azotoksit oluşumunun engellenmesi):
Kademeli Yanma: ilk kademede yakıtça zengin (φ ≈1,4 ) karışım yakılır. İkincil
•
kademede ise stokiometrik yanmayı tamamlamak üzere yeterli hava sağlanır. Ancak
ilk kademeden sonra çevreye ışınım ve taşınım etkisiyle olan ısı kayıpları nedeniyle
ikinci kademe sonrası ulaşılacak olan sıcaklık azalmış olur.
Eksoz Gazlarının Geri Döndürülmesi: Eksoz gazlarının bir kısmının yanma odasına
geri döndürülmesi, yanma odasındaki kütleyi artırarak sıcaklığın aşırı yüklenmesini
engeller. Bu yöntem pistonlu motorlarda eksoz gazı geri dolaşımı (resirkülasyon)
EGR, atmosferik yakıcılarda ise yakıt gazı geri dolaşımı FGR olarak isimlendirilir.
EGR sistemlerinin başarısına rağmen, yüksek basınç nedeniyle Otto ve Diesel
motorlarında yine de NO x oluşur.
•
Atmosferik yakıcılarda, yanmayı kontrol ve hava/yakıt karışımını iyileştirmek için, yanma
odasına su veya buhar gönderilmesi de yaygın bir uygulamadır.
Yakıt
Su buharı
Yanma
odası
Yakıt
Gaz türbinlerinde ise, yanma odasına su püskürtülerek sıcaklık ve NO x oluşumu kontrol
edilir.
İkincil Önlemler (Yanma sırasında açığa çıkan NO x emisyonlarının giderilmesi):
NO oluşumu yanma odasında çözülemediği zaman, baca gazındaki (eksozdaki) NO’yu
uzaklaştırmak için ikincil yöntemlere başvurulur.
•
Otomobillerde Bulunan Katalitik Dönüştürücüler: Bunlarda soymetallerin (Pt, A… )
uygun bir düzenlemesiyle oluşan yüzey reaksiyonları CO’yu, CO 2 ’ye okside ederken,
NO 2 ’ler ise N 2 ’ye dönüştürürler. Dönüştürücüye bağlı λ sensörleri eksoz gazının
içindeki O 2 oranını kontrol ederler. Eğer O 2 fazla ise elektronik kontrol ile yanma
odasına giden yakıt artırılır. Eksoz gazının içinde O 2 miktarı belirlenemediği zaman
ise yakıt miktarı azaltılır. Böylece yanma stokiometrik orana en yakın durumda
gerçekleşir. λ sensörü, oksijen zengini ortamlarda (diesel motoru, gaz türbini yanma
odası)
hassasiyetini yitirir. Benzinli
motorlarda iyi sonuçlar alınmaktadır.
Sabit tesislerde (güç santralı, gaz türbinleri, büyük
güçlü dizel motorları) diğer yöntemlerin uygulama
olanağı bulunmadığı zaman, baca gazına katalizör
olarak amonyak (NH 3 ) verilmesi ile azotoksitlerin
dönüşümü sağlanır.
eksoz, ∼800K
1200K⇒
yardımcı yanma
NH3
NH 3 +OH⇒NH 2 +H 2 O
Atmosfere (∼900K)
NH 2 +NO⇒N 2 +H 2 O
NH 2 +NO⇒N 2 H+OH
Eğer sıcaklık çok yüksekse, NH 2 tekrar oksitlenerek NO oluşur. NO oluşumu’nun en az
olduğu 1200 K ≈ 1400 K arası “ sıcaklık penceresi” olarak tanımlanır. Baca gazı yardımcı bir
yakma ile ısıtılarak, istenilen sıcaklık aralığı sağlanır.
Tablo Azotoksit emisyonlarını azaltma yöntemleri
İlke
Uygulama Yöntemi
Düşük organik azot içeren yakıt kullanmak Doğalgaz ya da motorin kullanımı
Alevdeki hava ceplerini yok etmek
Yakıt hava karışımının iyileştirilmesi
Ortamdaki O2 kısmi basıncını azaltmak
Yanma gazlarının geri dolaşımı
Alev sıcaklığını düşürmek
• Yanma gazlarının geri dolaşımı
• Işınım kaybı yanma odası yüzeylerini arttırmak
• Yanma odasına su vermek
KÜKÜRT VE KÜKÜRT EMİSYONLARI
Linyit kömüründe ve ağır fuel-oillerde bulunan elementler “S”, yanma sırasında oksitlenerek
“SO 2 ”(kükürtoksit) oluşturur. Oluşan SO 2 gazı, baca içinde 140∼160° C sıcaklıkta su
buharıyla reaksiyona girerek “H 2 SO 4 ” (sülfirik asit)‘e dönüşür. Bacada asit oluşumunu
engelleyebilmek amacı ile kömür yakılan bir yakıcıda baca sıcaklığının bu değerin üzerinde
olması istenir. (Ortalama baca sıcaklığı 200∼220° C veya üzeri).
Diğer yandan, bacadan atılan SO 2 gazı, atmosferde bulunan su buharıyla reaksiyona girerek
asit yağmurlarının önemli bir bileşenini oluşturur. Özellikle kış mevsiminde yaprağını
dökmeyen iğne yapraklı ağaçlar asit yağışlarından ileri derecede etkilenirler. Asit yağmurları
ayni zamanda yapıları da etkiler. Gerek metal yüzeyler gerekse kireç, sıva, mermer gibi yapı
malzemeleri ve tarihi doku zarar görür.
SO 2 ’nin insan sağlığına zararı ise, atmosferde bulunan toz ve parçacıklarla birlikte oluşur.
Dumanlı sis (smog) denilen ve içerisinde SO2 ve duman bileşenleri bulunduran kirli ve sisli
hava, solunum sistemi rahatsızlıkları olan hastalar üzerinde öldürücü etkiler yaratabilir.
Yakıtların Kükürt İçerikleri:
Kömürlerin bünyesinde, değişen oranlarda organik ve inorganik kükürt bileşenleri
bulunmaktadır. İnorganik kükürt, prifik veya sülfat bileşenleri olarak külde kalırken, organik
kükürt yanma işlemine girerek, SO 2 ’ye dönüşür. Yerli linyitler içindeki kükürt oranı üretim
bölgesine bağlı olarak %3∼5 mertebesine ulaşabilmektedir.
Ham petrol içindeki kükürt oranı daha düşük olmakla birlikte bazı ağır ham petrollerde ∼%3
mertebesine ulaşabilmektedir. Distilasyon (damıtma) işlemi sırasında, bu kükürt ağır fueloillerde toplanır. Kullanılan fuel-oil, desülfirize değilse, hava kirliliği açısından kömürden çok
farkı yoktur ve içindeki S oranına bağlı olarak piyasa değeri önemli ölçüde azalabilmektedir. .
Doğalgaz ve diğer gaz yakıtlar ise, kükürt içermemeleri ve duman oluşmaması nedeni ile
temiz yakıt olarak tanımlanır. Gaz yakıtlarda NO x enisyonlarının kontrolü yeterli
olabilmektedir.
SO 2 ’nin Baca Gazından Uzaklaştırılması:
SO 2 yayılımını önlemenin ilk yolu, kükürt oranı düşük yakıtları (yani kömür ve fuel-oil gibi
yüksek kükürtlü yakıtlar yerine, düşük kükürtlü fuel-oil, motorin ve en iyisi gaz yakıtlar)
kullanmaktır.
Diğer yöntem ise baca gazındaki SO 2 ’yi uzaklaştırmaktır. Ülkemizde %1∼4 S içeren ısıl
değeri düşük linyitler elektrik üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu tip yakıtların
kullanımı durumunda, baca gazı desülfirizasyon yöntemleri devreye girerler. Yaygın
kullanılan yöntemlerden biri yöntem baca gazı içindeki SO 2 ’nin CaCO 3 (kireç taşı) veya CaO
(kireç) ile reaksiyona sokulmasıdır.
Regenerative (geri kazanmalı) işlemlerde ise, SO 2 gazı MgO veya NaSO 3 veya metal
karbonatları yardımı ile bağlanır. Elde edilen ürün sülfirik asit üretiminde kullanılmak üzere
işlenir.
Islak Yöntem İle SO 2 ’nin Uzaklaştırılması:
En yaygın kullanılan yöntemdir. Kireç veya kireçtaşı çözeltisi kullanılarak, kükürt
CaSO 3 /CaSO 4 çamuru şeklinde uzaklaştırılır. Üretilen çamur havuzlarda toplanır veya
gömülür. SO 2 ’nin %90’a varan kısmı bu şekilde uzaklaştırılır. Bu işlemler aşağıdaki
adımlarla gerçekleşir:
Kireçtaşı kullanımı:
CaCO 3 + SO 2 + 2H 2 O ⇒ CaSO 3 ·2H 2 O + CO 2
Kireç kullanımı:
CaO + SO 2 + 2H 2 O ⇒ CaSO 3 ·2H 2 O
Ara Kademeler:
SO 2 + H 2 O ⇒ SO 2 ·H 2 O
SO 2 ·H 2 O ⇒ H+ + HSO 3 ¯
H+ + CaCO 3 ⇒ Ca++ + HCO 3 ¯
Ca++ + HSO 3 ¯ + 2H 2 O ⇒ CaSO 3 + 2H 2 O+H+
H+ + HCO 3 ¯ ⇒ CO 2· H 2 O ⇒ CO 2 + H 2 O
CaO kullanmak daha etkili, ancak CaCO 3 (kireç taşı) kullanımı daha ekonomiktir. Her iki
yöntemde de yıkama ünitesinde taş oluşumu ve tıkanma olabilir. Taş oluşumunu kontrol
edebilmek için ortamın pH’ı önerilen değerde tutulmalıdır.
Islak kireç çözeltisi ile işlem gören SO 2 , CaSO 3 / CaSO 4 çamuru haline dönüşür. Eğer sıvı
oranı yeterince düşükse su buharlaştırılır ve kalan kuru parçacıklar torba filtreler kullanılarak
toplanabilir.
Kuru yöntemde ise, toz halinde pülverize edilmiş kireç veya kireçtaşı verilerek SO 2 bağlanır.
YAKICILAR (BURNER)
İyi bir yanma işleminde, tam yanma işlemi gerçekleşmeli, bacadan olan ısı kayıplarının
azaltılması için hava fazlalık katsayısı yüksek olmamalı ve yanma sonu emisyonları
belirlenecek sınır değerleri aşmamalıdır. Bu şartların yerine gelmesi için yanma işleminde
hava/yakıt oranı ve yanma odası sıcaklığı kontrol edilmeli, sıvı ve gaz yakıtlarda hava ve
yakıtın iyi bir karışımı sağlanmalı, özellikle katı yakıtlarda yeterli tepkime süresi
sağlanmalı, yanma odası ilk yakıcı (tutuşturucu), alev gözü gibi yardımcı donanımları
içermelidir. Katı yakıtlı yakıcılar, yakıt beslemesi ve yanma tasarımı açısından gaz ve sıvı
yakıtlı yakıcılardan çok farklı olup, bu notlar kapsamında yalnızca gaz ve sıvı yakıtlı
yakıcıların genel hususları görülecektir.
Gaz Yakıtlı Yakıcılar
Gaz yakıtlı yakıcılar üç ayrı tipte değerlendirilebilirler:
•
Havanın yanma odasından önce yakıtla birlikte sürüklendiği ön karışımlı atmosferik
yakıcılar
•
Basınçlı hava kullanılan ön karışımlı yakıcılar
•
Nozul (lüle) karışımlı yakıcılar
Genel bir kural olarak, karışım basıncının artırılması durumunda, alev geniş bir alana
yayılarak, karışımın çabuk gerçekleşmesi alev boyutunu kısaltırken, geciktirilmiş bir karışım
ve düşük akış hızları uzun ve zayıf bir alev getirecektir.
Hava Sürüklemeli Ön Karışımlı Yakıcılar: Çoğu evsel ve bazı endüstriyel tesislerde kullanılır.
Ayrı bir hava üfleyici yoktur. Birincil hava orifis ağzından 0,5 ∼ 15 kPa düşük basınçta fakat
yüksek hızda püskürtülen yakıtla birlikte sürüklenir. Yakıt ve hava difüzör bölgesinde karışır.
Alevin momentumu, ikincil havayı da sürükler.
Tipik bir yakıcıda havanın %40-60’ı ana havadır. Venturi boğazı kesit alanı, gaz püskürtme
orifis alanının 50-100 katıdır. Yakıcının çıkış ağzı, venturi boğaz kesitinin 1.25 ila 1.5 katıdır.
Yanma sırasında 3 problem görülebilir:
1) Ana havanın ve oranının artması ile, yüksek hızlı sürüklemeden dolayı alevin kopması,
2) Düşük ısı yüklerinde alevin karışım bölgesine emilmesi,
3) İkincil havanın yeterli ayarlanamamasından dolayı, sarı alevli ve sisli yanma, eksik yanma
oluşması.
Düşük NO x Emisyonlu Seramik Yakıcılar: Ön karışımlı hava-yakıt karışımı, gözenekli yapıdan
geçerken yanma gerçekleşir. Seramik liflerin düşük ısı iletim katsayısı, soğuma etkisi yaparak, alevin
geri tepmesini engeller. Yüzey sıcaklığı NO x oluşumunu engellemek, buna karşılık CO’nun
reaksiyona girmesini sağlamak amacı ile, 1256 K-1366 K aralığında tutulur. Yüzey sıcaklığı yanma
ürünlerinin yüzeyden uzaklaştırılma hızına bağlıdır. Isının %70’i ışınım ile uzaklaşır. NO x oranı 15
ppm’ e kadar düşebilir.
Yağ (Sıvı) Yakıtlı Yakıcılar
Fırınlarda ve kazanlarda 200’den 600’e kadar fuel-oil (yakıt yağı) kullanılır. Ham petrolün
damıtılması(distilasyon) ile elde edilen ürünlerin yaklaşık % 60-70 ‘ lik oranı beyaz ürünler olarak
isimlendirilen benzin, gazyağı (kerosen) ve motorin gibi hafif ürünlerdir. Bu ürünler akıcı olmaları ve
kükürt oranının düşük olması nedeniyle, daha basit bir teknoloji ile yakılabilir.
Buna karşın, damıtma atığı olarak elde edilen ağır fuel-oiller akıcı değildirler ve yanma işleminden
önce ısıtılması ve uygun bir şekilde pompalanması gerekir. Bu yakıtların içindeki kükürt miktarlarının
yanma emisyonları ile ilgili standartların izin verdiği değerleri aşmaması gerekmektedir.
Şekil: Tek kademeli fuel-oil brülörü çalışma prensibi (Hikmet Karakoç, Brülörler, Demir Döküm
Yayınları)
İyi bir yanma sağlanarak, kurum ve is oluşumunun en aza indirilmesi için, yakıt ve hava çok iyi
karıştırılmalıdır. Tipik bir sıvı yakıt yakıcıda, yakıt filtresi, yakıt pompası, yakıt parçalayıcı (atomizer)
ve hava üfleyicisi bulunur.
Yüksek Basınçlı Sıvı Yakıt Brülörü:
Hafif yakıtlar için kullanılır. Yakıt ortalama çapı 40 µm olan
küçük sıvı damlacıkları olarak dağılırken, düşük basınçlı(∼2500 Pa) hava, yakıt lülesi etrafından
akarak yakıtla karışmaktadır. Yakıta püskürtme ağzında bir dönme hareketi verilerek gönderilir.
Benzer şekilde yakma havası da yönlendirici kanatlar arasından geçirilerek bir dönü kazanır ve yakıt
ve havanın iyi bir şekilde karışması sağlanır.
Şekil Yüksek basınçlı sıvı yakıt brülörü(Hikmet Karakoç, Brülörler, Demir Döküm Yayınları)
Şekil Dönel brülörlerin çalışma prensibi (Hikmet Karakoç, Brülörler, Demir Döküm Yayınları)
BACA GAZI EMİSYONLARI VE ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ :
http://www.referanscevre.com.tr/documents/temsu0130lcu0130lu0130kleru0130mu0130z.html
1. Elektrokimyasal Ölçüm Yöntemi:
Elektrokimyasal ölçüm hücreleri aynı olmakla birlikte her bir gaz için elektrolitte farklı metallerden
yapılmış bir anot ve bir katot bulunur. Zarla ( hücreyle ) kaplı transducer yüzeyi ile elektrolit kısmi gaz
geçirgen hücre ile numuneyi ayırır.
Elektrokimyasal ölçüm prensibindeki en önemli özellik katottaki bütün moleküllerin indirgenmesi,
anottaki dejenerasyon ile oksidasyon reaksiyonunun anotta yer alması ve yer alan elektrolitin
çökelmesidir.
Duyarlı bir elektroda seçilmiş bir gaz bileşeninin elektrokimyasal reaksiyonuyla ortaya çıkan
elektriksel akımın ölçüldüğü elektrokimyasal pillerden de yararlanılır. Tayin edilecek olan gaz bileşeni
yarı geçirgen bir zardan pile ulaşır. Reaksiyon hızı, gaz bileşeninin konsantrasyonu ile orantılıdır. NI
içindeki oksitleyici bir elektrot kullanıldığı zaman elektrokimyasal reaksiyonla duyarlı elektrotda
elektronlar açığa çıkar. Bu elektroda ilgili gaz bileşeni derişimi ile orantılı miktarda elektronların
üretilmesi, karşı elektrotla aynı oranda negatif bir potansiyel farkı doğurur ve bu yolla elde edilen
elektron akımı uygun bir elektronik düzenekle ölçümlenir. Pilin seçiciliği, yarı geçirgen zar elektrolit,
elektrot materyalleri ve geciktirici potansiyel ile belirlenir.
2. NDIR Ölçüm Yöntemi
CO-CO2-NO-SO2-CH4-NH3-H2O ölçümleri
- Emisyon Ölçümleri
- Yanma Kontrolü
- Çimento
- Fırın İmalatı
Avantajlar:
- Ortam havası ile kalibrasyon imkanı
- Yüksek güvenlik
- Temizlenebilir örnekleme hücresi
Kızılötesi ( NDIR ) yöntemle ölçümde, bir kızılötesi frekans bandındaki ışınımı soğurma özelliği olan
bir gaz bileşeninin oranının belirlenmesi için, ölçüm gazı söz konusu frekans bandındaki olabildiğince
monokromatik ışınım ortamından belirli bir hızla geçirilir. Ölçüm gazındaki ilgili gaz bileşeninin
derişimi ile orantılı olarak meydana gelen ışınımın soğurulmasından oluşan enerji kaybı
değerlendirilerek bileşenin oranı hesaplanır.
Oksijen - O2
Atmosferde hacim olarak %20,9476 oksijen ihtiva eder. Su ağırlıkça %88,8 oksijen bulundurur.
Oksijen gazı molekülündeki bağı koparmak için yüksek enerji gerekir. ( 494 kj/mol ) Bu sebeple
oksijen reaksiyonları yavaş ve yüksek sıcaklıkta gerçekleşir. Oksijen normal şartlar altında renksiz
kokusuz bir gazdır. O2'nin kaynama noktası -182,9°C ve donma Noktası -218,4°C 'dir.
O 2 gazı genel olarak 3 farklı ölçüm yöntemi ile ölçülebilir. Bu yöntemlerin kullanıldığı yerler farklılık
gösterebilir.
1. Elektrokimyasal Ölçüm Yöntemi;
2. Paramanyetik Ölçüm Yöntemi
3. Zirkonyum Ölçüm Yöntemi
Paramanyetik Ölçüm Yöntemi
Bir manyetik alan oluşturulduğunda oksijen buna tepki verir. Oksijen ve bir referans gaz karışımı bir
manyetik alanda bir araya geldiğinde bir basınç farkı yaratır. Bu basınç farkının oluşumu esnasında bir
mikroflow sensör tarafından bir akış ölçümü yapılarak bir elektriksel sinyal elde edilir. bu sinyal
ortamda bulunan oksijen miktarı ile orantılıdır.
Karbonmonoksit (CO) gazı ve ölçümü:
Baca gazında görülebilecek tam yanmamış gazlardan en önemlisi karbonmonoksittir. CO emisyonu
karbonun kısmi oksidasyonu sonucu oluşur. Yakma sistemlerinin çıkışına konulan siklonlarda, gazın
içinde var olabilecek yanmamış karbon tanecikleri gazdan ayrıldığında CO oluşum ihtimali kalkar ve
merkezi girdap içinde CO genellikle hava fazlasından kalan O 2 ile yanıp CO 2 'ye dönüşme şansına
sahip olur. Böylece normal işletme şartlarında baca gazlarında CO miktarı genellikle azdır. Ancak
nemli, düşük kaliteli ve yavaş yanan yakıt, düşük sıcaklıklarda yanma işlemleri CO emisyonunun
artmasına neden olur.
Karbonmonoksit gazı renksiz, kokusuz, tatsız ve alev alabilen zehirli bir gaz olup, karbon içeren
yakıtların (odun, fuel oil, petrol, doğalgaz, kömür vb.) yanması ile ortaya çıkar. Molekül ağırlığı 28.1
g/mol, sıvı haldeki yoğunluğu 0.9678’dir
Karbonmonoksit Gazı birden çok yöntemle ölçülebilmektedir.
1.Elektrokimyasal Ölçüm Yöntemi
2.NDIR ölçüm Yöntemi
Azotoksit Ölçümü
NO Hava kirleticilerden azotoksitlerde insan ve çevre sağlığı açısından en az SO 2 kadar önemli bir
kirleticilerdir. NOx emisyonlarının %90-95'i yakma sistemlerinden kaynaklanmakta, daha çok NO ve
NO 2 ( birlikte NOx olarak adlandırılır) şeklinde gerçekleştiği ve bunlardan NO'nun daha fazla
meydana geldiği belirlenmiştir. Yanma sonucu oluşan NOx emisyonu genel olarak iki kaynaktan
olmaktadır. Bunlardan birincisi yüksek sıcaklıklarda yanma havasının N2'nin oksitlenmesiyle oluşan
ısıl (termal) NO x diğeri ise yakıtın içindeki azottan oluşan yakıt kaynaklı yakıt NOx ( fuel Nox) 'dir.
Azotoksit NO gazı sağlığımızı en çok etkileyen gazlardan biri olup Elektrokimyasal ve Infrared
yöntemlerle ölçülebilmektedir.
1.Elektrokimyasal Ölçüm Yöntemi
2.NDIR ölçüm Yöntemi
Kükürtdioksit - SO2
Kükürtoksitler (SOx) insan sağlığını ve çevreyi önemli ölçüde tehdit eden kirleticilerdir.
Kükürtoksitler içerisinde en önemli payı ise; kükürtdioksit (SO2) oluşturmaktadır. Bu gaz yanmayan
renksiz bir gaz olup, 0,3-1um derişimlerde ağızda karakteristik bir tat bırakmakta 3 ppm ( milyonda
bir hacim)'in üstünde ise; boğucu bir his vermektedir. Fuel-Oil'in içerdiği kükürtün yanmasıyla önce
SO 2 oluşmakta ve sonradan bunun bir kısmı yanmadaki hava fazlalığına bağlı olarak SO 3 'e
dönüşmektedir.
KükürtDioksit SO2 çevremizi en çok kirleten ve Asit yağmurlarına neden olan bir gaz olup
Elektrokimyasal ve Infrared yöntemlerle ölçülebilmektedir.
1.Elektrokimyasal Ölçüm Yöntemi
2.NDIR ölçüm Yöntemi