Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu Elnur İsmayılov Ukrayna’da Yanukoviç’in devrilmesi ile başlayan; Kırım işgali ile tırmanan ve Rus yanlısı ayrılıkçıların Kiev’le yaşadığı iç savaş nedeniyle keskinleşen Kremlin-Batı ilişkilerinde yaşanan kriz Kuzey Avrupa devletleri ve özellikle İskandinav ülkeleri ile Rusya arasında ilişkileri de etkilemektedir. Soğuk Savaş yıllarında Sovyetler Birliği ile sınır oluşturmalarından dolayı farklı statülere sahip olan ve NATO üyeliklerine sıcak bakılmayan bu devletler son dönemlerde artan Rusya tehlikesinden dolayı hem kendi savunma bütçelerini artırarak hem de NATO’ya üyelikleri ile ilgili beyanlarda bulunarak Kremlin’le ilişkilerinde yeni bir sayfa açmaktadırlar. Özellikle Ukrayna krizi sonrasında Rusya’nın sık aralıklarla İsveç ve Finlandiya’nın hava sınırını ihlal etmesi, her iki ülkenin uzun dönem mevcut olan tarafsızlık statülerini değiştirmesi gerektiği tartışmasına da yol açmaktadır. Bu analizde Ukrayna krizi sonrası İsveç ve Finlandiya’nın Rusya ile ilişkileri analiz edilerek, yakın gelecekte baş verebilecek yeni krizler ile ilgili tahminler verilmektedir. İlişkiler çerçevesinde Sovyetlerin yıkılması sonrasında bahsi geçen ülkeler arasında www.bilgesam.org yaşanan sorunlar ele alınarak günümüzde bölgede mevcut olaylara etkileri yorumlanacaktır. Rusya ve Batılı devletlerin yaşanan krizle ilgili olarak gerçekleştirdikleri askeri tatbikatlara yönelik değerlendirmeler de analizde yer almaktadır. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya Üyelik Tartışmaları Baltık Denizi’nin batı ve güney sahillerinde bulunan İskandinavya yarımadası devletleri uzun bir dönem Avrupa ve Atlantik ilişkilerinde kendilerine özgü bağımsızlık politikası yürütmüşlerdir. Örneğin, Finlandiya ve İsveç AB üyesi olsa da NATO’ya üye değildir. Norveç ise NATO üyesi ama AB’ye üye değildir. Danimarka hem AB hem de NATO üyesidir. İsveç ve Finlandiya Soğuk Savaş sonrasında AB’ye üye olmuşlar, fakat savunma ve güvenlik politikalarında son dönemlerde tartışmalı olsa bile tarafsız devletler olarak bilinmektedirler. İzlanda ise sahil koruma dışında kendi ordusu olmamasına rağmen, coğrafi konumundan dolayı NATO için önemli bir üs niteliği taşıdığı teşkilata üye devlettir. İkinci Dünya Savaşı sonrası Sovyetler Birliği ve Batı arasında bulunan Finlandiya’nın tarafsızlığı için dış politika stratejisini belirleyen Finlandiyalaşma (Finlandization) konsepti Soğuk Savaş sonrasında önemini kaybetmeye başlamış ve Finlandiya AB’ye üye olmuştur. Rusya’nın Kırım’ı işgali ile birlikte İskandinavya dev- Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM) Sayfa 1 Mecidiyeköy Yolu Caddesi, No:10, 34387 Şişli -İSTANBUL www.bilgesam.org www.bilgestrateji.com [email protected] Phone: 0212 217 65 91 - Fax: 0 212 217 65 93 © BİLGESAM Tüm hakları saklıdır. İzinsiz yayımlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu letlerinin bölgesel güvenlik politikalarına yönelik stratejileri farklı mecrada gelişme göstermiştir. Özellikle Finlandiya ve İsveç uzun süredir amaçladıkları NATO üyeliklerini net bir şekilde gerçekleştirmek istediklerini beyan etmişlerdir. 2001 yılında bu devletlerin NATO’ya stratejik anlamda yakınlaşmaları için ABD çaba göstermiş, fakat o zaman girişim başarısız olmuştur. Ukrayna krizi ve Kırım’ın işgali sonrasında konu tekrar gündeme getirilerek her iki taraf için başarılı bir şekilde ivme kazanmıştır. İsveç ve Finlandiya, Polonya ve Baltık devletleri ile birlikte Avrupa’da Rusyafobinin olduğu ilk beş ülke sırasında yer Harita 1: Baltık Denizi Ülkelerinin Siyasi Haritası fobi de üçüncü dünya savaşının başlama nedeni olabilir.3 Rusya Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Nikolay Markarov’a göre Finlandiya ve NATO arasındaki işbirliği Rusya güvenliği için tehdit olarak algılanmaktadır.4 Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un Haziran 2014’de Helsinki ziyaretinde de Finlandiya yetkililerine NATO ile ilişkilerini geliştirme politikasından uzak durması gerektiği talebinde bulunduğu, fakat bunun karşılığında olumlu bir cevap alamadığı bilinmektedir. Ayrıca, Lavrov iki ülkenin askeri işbirliğini geliştirmek için Rusya’nın Finlandiya Silahlı Kuvvetleri’nin silah donanımında en önemli ülke olmak istediğini beyan etmiştir.5 Aslında, Aralık 2013’de Edward Snowden’in medyaya sızdırdığı bilgiler İsveç’in Soğuk Savaş yıllarında tarafsız olmadığı ve 1954’de ABD, Büyük Britanya, Kanada, Avusturalya ve Yeni Zelanda ile çok gizli istihbarat anlaşması imzaladığını göstermektedir. 2004 yılında anlaşma tasfiye edilmiş ve İsveç’in uzun yıllardır Sovyetler Birliği ve daha sonra Rusya aleyhine casusluk faaliyetinde bulunduğu bilgileri medyaya sızmıştır.6 Wikileaks belgelerine dayanarak, Amerikan diplomatlarının gizli yazışmaları Soğuk Savaş sonrasında İsveç’in tarafsızlık prensibinden vazgeçerek, askeri teşkilatlara katılmama özgürlüğü stratejisi izlediğini söyleyebiliriz. Sovyetler Birliği’nin tarihe karışması ile İsveç için tehlike ortadan kalkmış ve NATO üyesi olmadan da teşkilatla ilişkisini geliştirmesinin önünde herhangi bir engel kalmamıştır. 2011’in baharında Libya’ya askeri müdahaleye İsveç’in JAS 39 Gripen jet avcı uçakları ile katılımı ülkenin tarafsızlık statüsünün geçerli olup olmadığı tartışmasına neden olmuştur. © BİLGESAM almaktadır.1 Rusya Cumhurbaşkanı Putin’in Baş Danışmanı Sergey Markov, Finlandiya ve İsveç’in NATO ile ilişkilerini geliştirerek üyeliği düşünmelerinin bu ülkelerdeki Rusya fobi ile ilişkili olduğunu savunmaktadır.2 Fakat, Markov’un bu görüşü hem Helsinki hem de Stockholm tarafından Rusya’nın Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi tehdit etme politikası yürüttüğü için eleştirilmektedir. Markov’a göre Anti-Semitizm İkinci Dünya Savaşı’nı başlattığı gibi Rusya- Sovyetler Birliği’nin yıkılmasına kadarki dönemde Rusya’nın Finlandiya ile ilişkileri Nisan 1948’de Moskova’da imzalanmış Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardımlaşma Antlaşması (Treaty of Friendship, Cooperation and Mutual Assistance) ile tanzim edilmiştir.Aslında bu antlaşma İkinci Dünya Savaşı galibi olan Sovyetler Birliği’nin Finlandiya’nın bağımsızlığı ve dış politika stratejisi üzerinde kısıtlayıcı etkisini oluşturmuştur. 20 Ocak 1992 tarihli Helsinki’de Rusya ve Finlandiya arasında imzalanan Dostluk Antlaşması (Treaty of Friendship)1948 3 a.g.m. 1 “Russian politician accuses Sweden of russophobia”, Radio Sweden, 08 Haziran 2014, Erişim tarihi: 10 Ekim 2014, http://sverigesradio.se/ sida/artikel.aspx?programid=2054&artikel=5883427 4 Gerard O’Dwyer, “Russian Military Chief Stirs Anti-NATO Pot”, Defense News, 13 Haziran 2012, Erişim tarihi: 07 Ekim 2014, www.defensenews.com/article/20120613/DEFREG01/306130005/ Russian-Military-Chief-Stirs-Anti-NATO-Pot 2 Thomas Nilsen, “Putin envoy warns Finland against joining NATO”, Barents Observer, 08 Haziran 2014, Erişim tarihi: 11 Ekim 2014, http://barentsobserver.com/en/security/2014/06/putin-envoy-warnsfinland-against-joining-nato-09-06 6 “Putin’s Nordic Shadow”, Foreign Policy, 08 Mayıs 2014, Erişim tarihi: 07 Ekim 2014, www.foreignpolicy.com/articles/2014/05/08/ putin_nordic_shadow_nato_finland_sweden www.bilgesam.org 5 a.g.m. Sayfa 2 Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu antlaşmasının şartlarını ortadan kaldırmıştır. Finlandiya, Soğuk Savaş yıllarındaki Sovyetlere olan bağımlılık korkusundan nispeten uzaklaşmış, önceden gerçekleştiremediği AB üyeliğini kazanmıştır. Rusya’nın 1990’lı yıllardaki iç sorunlarına odaklanma politikası Putin’in iktidara gelmesiyle ortadan kalkmış ve Kremlin tekrar dünya için tehlike olarak algılanmaya başlamıştır. Bu durum, zaman zaman Finlandiya ve İsveç gibi ülkelerin Rusya tehlikesine karşı NATO üyeliği tartışmalarını da beraberinde getirmiştir. Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, ülkesinin NATO’ya üyeliği için referanduma gidilmesi gerektiğini ve anayasada tarafsız bir ülke olarak belirlenen Finlandiya’nın bu şekilde karar verebileceğini ifade etmiştir. Ülkede NATO üyeliğini destekleyen önde gelen siyasetçiler eski Başbakan Jyrki Katainen ve Savunma Bakanı Stefan Wallin olarak bilinmektedir. Fakat Haziran 2014’de Finlandiya’nın yeni Başbakanı Alexander Stubb kendisi görevde bulunduğu sürece ülkesinin NATO üyeliği için müracaatta bulunmayacağını belirtmekle Moskova ile ilişkilerinde statükonun devam ettirilmesinden yana olduğu mesajını vermiştir. Stubb’a göre, Sovyetler Birliği’nden ayrılan üç Baltık devletinin NATO üyeliği bölgesel güvenliğin sağlanmasında yeterli olduğu için, kendi ülkesinin teşkilata üyeliğine gerek yoktur.7 Aynı zamanda Stubb’un ABD ile yakın ilişkilerden yana olduğu ve ülkesinin NATO üyesi olması için çaba gösterdiği de bilinmektedir. Ukrayna krizi sonrasında Nisan 2014’de Finlandiya Moskova’nın Kiev’e karşı yaptıklarını dikkate alarak kendi vatandaşlarının ve toprak bütünlüğünün korunması için memorandum imzalayarak, teşkilatın askeri uçak ve gemilerinin kendi topraklarında yerleşmesine izin vermiştir.Aynı zamanda bu memorandum Finlandiya hükumetine gerektiği takdirde NATO’ya askeri destek sağlamasının önünü açmıştır. Haziran 2014’de Finlandiya Savunma Bakanı Carl Haglund da ülkesinin NATO üyeliği için referanduma gidilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Finlandiya nüfusunun ülkenin teşkilata üyeliğine karşı olduğu bilinmektedir. Ukrayna krizi sonrasında Finlandiya’da NATO üyeliği ile ilgili olarak yapılan anketlerde ülke nüfusunun %26’sının üyeliğe olumlu yaklaştığı, fakat nüfusun %56’sının karşı olduğu sonucu çıkmıştır.8 Buna rağmen, Haglund’a göre Rusya’nın agresifliğinin arttığı bir zamanda bu rakamın değişeceği tahmin edilmektedir. Finlandiya’da Nisan 2015’te gerçekleştirilecek parlamento seçimleri halkın NATO üyeliği ve Rusya ile ilgili tavrını da belirlemiş olacaktır. İsveç vatandaşlarının büyük çoğunluğu ülkenin teşkilata üyeliğine karşıdır. Son beş senede ülkenin NATO’ya üyeliğini destekleyenlerin sayısı artarak nüfusun %30’u civarında olmuştur. Karşı olanların oranı ise %50 civarındadır.9 İsveç’in NATO üyeliği 2013 yılı başlarında Silahlı Kuvvetler Başkumandanı Sverker Göranson tarafından gündeme getirilmiş ve herhangi bir dış saldırı ihtimalinde ülkenin en fazla bir hafta dayanabileceğini beyan etmiştir.10 Bu tehdidin Rusya tarafından olabileceği de Kaynak: SIFO Araştırma Kurumu 8 “Poll: Ukraine crisis fuelling support for joining NATO”, YLE, 08 Ağustos 2014, Erişim tarihi: 15 Ekim 2014, http://yle.fi/uutiset/poll_ukraine_crisis_fuelling_support_for_joining_ nato/7401894 Kaynak: YLE Anket Araştırması 7 “PM Stubb: NATO is like the EU, membership is longterm”, YLE, 09 Ağustos 2014, Erişim tarihi: 15 Ekim 2014, http://yle.fi/uutiset/pm_stubb_nato_is_like_the_eu_membership_is_ long_term/7402118 www.bilgesam.org 9 Peter Giraudo, “Why Finland and Sweden should not join NATO”, The National Interest, 17 Temmuz 2014, Erişim tarihi: 15 Ekim 2014, http://nationalinterest.org/blog/the-buzz/why-finland-sweden-shouldnot-join-nato-10901 10 Andrei Akulov, “Sweden: New Member of NATO?”, Global Research, 24 December 2013, Erişim tarihi: 11 Ekim 2014, http:// www.globalresearch.ca/sweden-new-member-of-nato/5362647?print=1 Sayfa 3 “ Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu İsveç de Rusya tehlikesi karşısında savunma gücünün zayıflığının farkındadır ve Ukrayna krizi sonrasında bu nedenle savunmasını 10 yıllık dönemde geliştirmeyi amaçlamaktadır. 2014 yılı için savunma bütçesinin 5,06 milyar avro olduğunu dikkate alırsak, 2024 yılına kadar her yıl 605 milyon avro civarında olmak şartıyla bu rakamın %12 civarında artırılması planlanmaktadır. “ başkumandan tarafından net şekilde ifade edilmiştir. Ocak 2014’de dönemin İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt, NATO üyeliğinin gündemde olmadığını belirterek bunun en önemli nedeni olarak ülkenin parlamentosu olan Riksdag’da buna karşı olanların çoğunluk olmasını göstermiştir. Yaşanan kriz sonrasında İskandinavya ülkeleri kendi savunma kapasitelerini artırmakla mümkün tehlikeyi önlemeyi amaçlamaktadırlar. Ekim 2014’de hazırlanan rapora göre, 2014 yılı için savunma bütçesi 2,75 milyar dolar olan Finlandiya 2016-2024 yılları arasında savunma bütçesini artırmayı planlamaktadır.Bütçenin büyük kısmının savunma alanında modernizasyon programları gerçekleştirme, savaş uçak ve gemilerinin, karadan havaya füzelerin, hava savunma sistemleri ve zırhlı araçların alınması için kullanılması düşünülmektedir. Harita 2: Baltık Denizinde NATO ve Rusya’nın Askeri Güçleri İsveç de Rusya tehlikesi karşısında savunma gücünün zayıflığının farkındadır ve Ukrayna krizi sonrasında bu nedenle savunmasını 10 yıllık dönemde geliştirmeyi amaçlamaktadır. 2014 yılı için savunma bütçesinin 5,06 milyar avro olduğunu dikkate alırsak, 2024 yılına kadar her yıl 605 milyon avro civarında olmak şartıyla bu rakamın %12 civarında artırılması planlanmaktadır. Bunun dışında 10 tane JAS 39E savaş uçağı, iki adet denizaltı alınması ve Gotland adasında güvenliğin artırılması için mevcut askeri zırhlı araçların modernizasyonu amaçlanmaktadır. Tüm bunların finanse edilmesi için savunma bütçesinin artırılmasıyla birlikte şimdiye kadar İsveç-Rusya arasında mevcut olan nükleer enerji ve çevresel konularda işbirliğine ayrılan paraların kısıtlanması düşünülmektedir. Rusya ve NATO’nun Askeri Tatbikatları Ukrayna krizi ile Baltık bölgesi Rusya ve NATO’nun askeri gücünü sergilediği bir alana çevrilmiştir. Taraflar askeri tatbikatlarını aynı coğrafyada gerçekleştirmekle yetinmeyerek aynı dönemde yapmakla da karşılıklı mesaj ver-mektedirler. Eylül 2013’de Rusya ve Beyaz Rusya’nın Kaliningrad ve Minsk’te gerçekleştirdikleri “Batı 2013” adlı anti-terör askeri tatbikatları Baltık devletlerini rahatsız etmiştir. Tatbikata önceden 22.500 askerin katılacağı belirtilmişse de, sonradan bu sayı 70 bine çıkmış ve Estonya cumhurbaşkanı Rusya’nın bu tatbikatlarının anti-terörden ziyade bölgenin işgali üzerine amaçlanmış bir eylem olduğunu beyan etmiştir. Litvanya Savunma Bakanı ve diğer Baltık ülkelerinin diplomatlarıda tatbikata katılan asker sayısının ve tatbikatta gerçekleştirilen manevraların hedefinin bölge devletleri olduğunu beyan etmişlerdir. Rusya bölgede ilk defa İskender füzelerinin de-nemesini yapmış ve Aralık 2013’de Kaliningrad’a İskender füzelerini konuşlandırmıştır.11 Haziran 2014’de Rusya Baltık filosunun katıldığı tatbikatlar NATO’nun Saber Strike 2014 ve BALTOPS 2014 tatbikatları ile eşzamanlı gerçekleşmiştir. Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada bunun NATO tatbikatlarına cevap olarak gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Bu tatbikatlara Rusya’dan Baltık filosuna ait deniz piyadeleri ile aynı zamanda yer hedefine saldıran Su-34 bombardıman savaş uçakları, Mi-24 helikopterleri ve yeni nesil Tu-22M3 bombardıman uçakları katılmıştır.12 Mart 2014’de NATO, Rusya-Norveç sınırı yakınlarında 11 “Moscow confirms deployment of Iskander missiles on NATO borders”, Russia Today, 16 Aralık 2013, Erişim tarihi: 16 Ekim 2014, http://rt.com/news/iskander-missile-deployment-russia-317/ 12 “Russia launches Baltic drills along side NATO war games”, Russia Today, 10 Haziran 2014, Erişim tarihi: 14 Ekim 2014, http://rt.com/ news/164972-russia-wargames-baltic-reply/ www.bilgesam.org Sayfa 4 Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu önceden planlanan ve 16 müttefik ülkeden 16 bin civarında askerin katıldığı ortak tatbikat gerçekleştirmiştir. “Cold Response Operation” olarak bilinen tatbikat Rusya sınırına yakın gerçekleştiğinden Kremlin’in tepkisine neden olmuştur. Tatbikata 1400 askeriyle katılan İsveç, Ukrayna’da yaşanan kriz sonrasında savunma bütçesini artıracağını beyan etmiştir. 30 Nisan 2014’de İsveç kendi hava sahasını NATO’ya ait Boeing E-3 AWACS uçaklarına açtı. 19.yüzyıl başlarından beri tarafsız ülke olarak bilinen İsveç’in bu kararı ülkenin NATO’ya üyelik için çalıştığı fikirlerini gündeme getirmiştir. Bu haber İsveç Başbakan Yardımcısı Jan Björklund tarafından beyan edildiyse de, ülkenin genelkurmay başkanı tarafından yalanlanmıştır. Genelkurmay Başkanı Sverker Göransson, ülkesinin savunma doktrinini değiştirmeyeceklerini beyan etmiştir. İsveç, Rusya’nın Baltık ülkelerine saldırma ihtimalinden rahatsızlık duymaktadır ve Rusya’nın Baltık Denizi’nde İsveç’e ait stratejik önemi olan Gotland adasına da saldırmasından endişe etmektedir. Haziran 2014’de NATO üç Baltık devletini (Estonya, Letonya ve Litvanya) kapsayan Saber Strike 2014 askeri tatbikatını gerçekleştirmiştir. Geleneksel olarak her sene gerçekleşen ve dördüncüsü düzenlenen tatbikata üç Baltık devleti dışında Kanada, Danimarka, Finlandiya, Norveç, Büyük Britanya ve ABD de katılmıştır. Tatbikatın amacı NATO askeri güçlerinin hücum ve savunma harekatları zamanında karşılıklı işbirliğinin geliştirilmesi olarak belirtilmiştir. Aynı dönemde yapılan BALTOPS 2014 (Baltık Harekatı 2014) tatbikatları da NATO’nun geleneksel olarak düzenlediği uluslararası bir askeri tatbikat niteliği taşımaktadır. 42’ncisi düzenlenen bu tatbikat Baltık Denizi’ndeki İsveç’e ait Gotland adası ile Danimarka arasındaki bölgede yapılmış ve 13 devlet (Büyük Britanya, ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, Danimarka, Finlandiya, Estonya, Litvanya, Letonya, Polonya, İsveç ve Gürcistan) katılmıştır. ABD Deniz Kuvvetleri’nin 6.Filosu komutasında gerçekleştirilen tatbikatlarda Blue Ridge sınıfına ait USS Mount Whitney (LCC 20) komuta gemisi ve Arleigh Burke sınıfına ait Oscar Austin (DDG 79) muhribi katılmıştır. Rusya’yla 196 km’lik sınırı bulunan Norveç de Ukrayna krizi sonrasında kendi güvenliği için askeri faaliyetler bakımından hareketli günler geçirmiştir. Ağustos 2014’de NATO’ya ait M1A1 Abrams tankları, LAV-25 zırhlı araçları, AAV-7 sınıfı Amfibi taarruz araçları ve ABD’ye ait Dewayne T. Williams gemisi Norveç limanına yerleşmiştir. Gotland Adası Sorunu Baltık Denizi’nde en büyük ada olan Gotland, Rusya’nın askeri üssü bulunan Kaliningrad bölgesinden 250 km www.bilgesam.org mesafede bulunmaktadır. Kırım krizi olayları sırasında Rusya’nın Baltık Denizi’nde gerçekleştirdiği tatbikatlara karşılık olarak, Mart 2014’de İsveç adaya ek olarak hava savunma uçakları göndermiştir. Eylül 2013’de Rusya’nın Batı 2013 adlı tatbikatı sırasında ada çevresinde gerçekleştirdiği Harita 3: Gotland Adası © BİLGESAM eylemleri İsveç Savunma Bakanlığı’nın itirazıyla karşılanmış ve bakanlığın basın sekreterliğinden ülkesinin de hava ve denizde askeri gücünü artırması gerektiği mesajını vermiştir. İsveçli siyasetçiler ve üst düzey askerler tarafından benzeri demeçler Nisan 2011’de de verilmiştir. Rusya’nın savunma bütçesini her sene büyük oranda artırması; Fransa’dan Mistral sınıfı savaş gemileri sipariş etmesi Baltık devletlerinin ve Polonya’nın güvenliği için tehlike oluşturmaktadır. Bundan dolayı Gotland adasına askeri teçhizat ve ilave askeri güçler yerleştirilerek Baltık Denizi’nin güvenliğinin artırılması da siyasetçiler tarafından önerilmektedir. Stratejik öneme sahip olan adada Rusya’nın uçaksavar ve gemi savar füzeler yerleştirmesinden ve Kremlin’in tüm Baltık denizini kontrol altına alma tehlikesinden endişe etmektedirler. Rusya’nın Kaliningrad’a İskender füze sistemi yerleştirmesine karşılık olarak İsveçli yetkililer Gotland adasına Patriot sınıfı anti-balistik füze sistemleri yerleştirilmesini önermektedir. Kremlin’in Baltık devletlerini işgal etmesi halinde, Gotland adasının da işgale maruz kalacağı ve bununla da NATO’nun bölgedeki stratejik avantajını kaybedeceği tahmin edilmektedir. Rusya’ya Uygulanan Ekonomik Yaptırımlar Sayfa 5 Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu AB’nin Rusya’ya uyguladığı ekonomik ağırlıklı yaptırımlara Birliküyesi olan Finlandiya da zorunlu katılmıştır ve bu Moskova-Helsinki ekonomik ilişkilerini olumsuz yönde etkilemiştir. Ticari ilişkiler 2014 yılının ilk 6 ayı için bir önceki yılla kıyaslandığında %8 azalarak 8,3 milyar dolar olmuştur.13 Taraflar önceden planlanan ekonomik işbirliği “ “ Rusya’nın Kaliningrad’a İskender füze sistemi yerleştirmesine karşılık olarak İsveçli yetkililer Gotland adasına Patriot sınıfı anti-balistik füze sistemleri yerleştirilmesini önermektedir. komisyonlarının görüşmelerini de iptal etmek zorunda kalmıştır. Ekonomik ilişkilerde yaşanan sorunlardan diğer AB üyesi devletlerle kıyasen Finlandiya daha çok etkilenmektedir. Rusya, Finlandiya ekonomisine yatırım yapan önemli bir ülke olmakla birlikte, toplam ticaretin %14’ü Rusya ile yapılmaktadır. Doğalgaz sektöründe de Rusya’ya %100 bağımlı olan Finlandiya için bu durum hoş karşılanmamaktadır. Bu nedenle, Finlandiya Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu’na beyanda bulunarak, Rusya’ya uygulanan yaptırımları desteklemediğini bildirmiştir. İsveç Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımlardan etkileneceğini belirtse de, Ukrayna’da yaşananlardan dolayı bu yaptırımları desteklemektedir. İsveç’in dış ticaretinde Rusya’nın payı çok azdır ve ihracatında 13’üncü sıradadır. Rusya’ya doğalgaz bağımlılığı olmayan İsveç’i Kremlin ile ilişkilerinde ve Kremlin’in Baltık Denizi bölgesinde uyguladığı politikalarında endişelendiren başka bir konu Kuzey Akım doğalgaz boru hattı ile ilgilidir. Rusya’nın Finlandiya ile sınırında bulunan Kareliya bölgesinden başlayarak Baltık Denizi üzerinden Almanya’ya uzanan boru hattı Kremlin için hayati önem taşıyan bir projedir. İsveç bu nedenle Rusya’nın boru hattını korumak maksadıyla askeri gücünü kullanabileceğinden endişelenmektedir. Ayrıca boru hattının İsveç’e ait kıta sahanlığından geçmesi de başka bir endişe kaynağıdır. NATO’nun Newport Zirve Toplantısı Ağustos 2014’de İsveç hükûmeti NATO’ya bağlı Mukabele Kuvveti’nin kendi toprağını kullanma yetkisi veren antlaşmayı onaylamıştır. İsveç Savunma Bakanlığı bu antlaşmayı direk Ukrayna krizi sonrasında oluşan Rusya teh13 “Finlandreluctant to imposenewRussiasanctions”, RussiaToday, 09 Eylül 2014, Erişimtarihi: 17 Ekim 2014, http://rt.com/ business/186272-finland-reluctant-new-sanctions-russia/ www.bilgesam.org likesi ile ilişkilendirmenin doğru olmadığını; ülkesinin Barış İçin Ortaklık programı çerçevesinde NATO ile işbirliğinin doğurduğu sonuç olarak değerlendirmek gerektiği görüşünü savunmaktadır. Antlaşma gereği Mukabele Kuvveti İsveç hükûmetinin daveti olmadan ülkenin sınırları dahilinde herhangi tatbikat gerçekleştirme yetkisine sahip değildir. İsveç muhalefeti antlaşmanın NATO’ya gizli üyelik amaçlı olduğu görüşünü savunarak eleştirmektedir. Bu tür antlaşmalarla bölge devletleri Rusya tehlikesine karşı güvenlik önlemlerini artırsalar da, bu Baltık bölgesinde gerginlik artırıcı bir gelişme olarak da değerlendirilmelidir. 4-5 Eylül 2014’de NATO’nun Newport Zirve Toplantısı’nda “Ev sahibi Ülkeye Yardım Sözleşmesi” imzalayan Finlandiya ve İsveç karşılıklı olarak NATO ile ilişkilerini geliştirme kararı aldılar. Anlaşmayla, bu ülkeler NATO güçlerini davet etme şartıyla ittifak için doğrudan üs olmasa bile, savaş mühimmatı ve nakliyat dahil tüm lojistik destek sağlayabilecekler. Zirve toplantısında NATO Genel Sekreteri Rasmussen 2015 yılı sonlarına kadar ittifak üyeliğine yeni devletlerin alınmasının düşünülmediğini beyan etse de, İsveç ve Finlandiya’nın da bu tarihe kadar tam üye statüsüne sahip olmayacağı anlamına gelmemektedir. NATO için bu devletlerin ittifaka üyeliğinin hem stratejik hem de coğrafi önemi Ukrayna, Karadağ veya Gürcistan’ın üyelik isteklerinden daha farklıdır. Buna rağmen, Finlandiya’da muhalefet partileri NATO’yla özel ilişkilerin bu düzeyde gelişmesini eleştirerek en son imzalanan sözleşmenin ülkenin ittifaka üyeliğinin ilk adımı olduğunu belirtmektedir. İsveç Savunma Bakanı Enström, zirve toplantısında imzalanan antlaşmanın 1994’den itibaren Barış için Ortaklık programı üyelerinin kaydettiği aşamanın bir sonucu şeklinde yorumlamaktadır. Rusya için busözleşme kendi güvenliği için tehlike olarak görülmektedir ve NATO’nun kendi sınırlarına yaklaşması anlamına gelmektedir. Sonuç Yaşanan kriz dolayısıyla Rusya’nın Kuzey Avrupa ve İskandinav ülkelerinin güvenliği için tehlike oluşturabileceği tahminleri gerçeklikten uzaktır. Bunun en önemli nedeni ise, askeri ve teknoloji bakımdan Kremlin’in aynı zamanda farklı cephelerde savaşma gücünün bulunmamasıdır. Coğrafi ve strateji bakımdan da Kuzey Avrupa ülkelerine yapılan askeri bir müdahaleye, NATO üyesi devletlerin Ukrayna veya herhangi bir diğer eski Sovyet ülkesinin toprak bütünlüğüne yapılan tecavüze olan tepkisinden farklı olacaktır. Kremlin de bunun farkındadır.Rusya bu tür yaklaşımlarıyla kendisinin bölgesel güç olduğunu sergilemek niyetindedir.Bu nedenle, Kremlin’in en önemli amacı bu ülkelerin NATO üyesi olmaktan vazgeçmelerine çalışmaktır. İsveç’in iki asırdır devam eden tarafsızlığının ve Finlandiya’nın Soğuk Sayfa 6 “ Ukrayna Krizi ve İskandinav Ülkelerinin Güvenliği Sorunu Finlandiya ve İsveç’teki NATO üyeliği taraftarları Rusya’nın saldırısı karşısında ittifak antlaşmasının 5. Maddesinin şartları doğrultusunda kendi güvenlikleri için garantör olabileceğini umut ediyorlar. Fakat, AB üyesi olarak da bu devletler 2007 tarihli Lizbon Antlaşması çerçevesinde aynı şartlarla kendi güvenliklerini koruyabilirler. Lizbon Antlaşması ile üye devletten herhangi birinin dış ülke BİLGESAM Hakkında BİLGESAM, Türkiye’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından biri olarak 2008 yılında kurulmuştur. Kar amacı gütmeyen bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olarak BİLGESAM; Türkiye’deki saygın akademisyenler, emekli generaller ve diplomatların katkıları ile çalışmalarını yürütmektedir. Ulusal ve uluslararası gündemi yakından takip eden BİLGESAM, araştırmalarını Türkiye’nin milli problemleri, dış politika ve güvenlik stratejileri, komşu ülkelerle ilişkiler ve gelişmeler üzerine yoğunlaştırmaktadır. BİLGESAM, Türkiye’de kamuoyuna ve karar alıcılara yerel, bölgesel ve küresel düzeydeki gelişmelere ilişkin siyasal seçenek ve tavsiyeler sunmaktadır. www.bilgesam.org “ Savaş dönemindeki statüsünün devam etmesi Kuzey Avrupa bölgesinde mümkün olabilecek çatışmaların önlenmesi açısından en önemli politik karar olur. Özellikle İsveç’in tarafsızlığının kendisinin hem Birinci hem de İkinci Dünya Savaşı’na taraf olarak katılmasını önlemiş olması; aynı zamanda Soğuk Savaş dönemi Sovyet-Batı rekabetinden çok fazla etkilenmemiş olması dikkate alınması gereken önemli husustur. NATO bu devletleri üyeliğine almadan da güvenlikleri için garantör rolü oynayabilir. Finlandiya ve İsveç’in üye olmamalarına rağmen, NATO askeri programlarında katılımları ve kendi askeri birliklerinin NATO’nun Acil Müdahale Gücü terkibinde faaliyeti zaten bu devletlerin ittifakla işbirliği içinde olmasının kanıtıdır. Yaşanan kriz dolayısıyla Rusya’nın Kuzey Avrupa ve İskandinav ülkelerinin güvenliği için tehlike oluşturabileceği tahminleri gerçeklikten uzaktır. Bunun en önemli nedeni ise, askeri ve teknoloji bakımdan Kremlin’in aynı zamanda farklı cephelerde savaşma gücünün bulunmamasıdır. tarafından askeri saldırı uğraması durumunda diğer üye devletler gerekli tüm güçle saldırıya uğrayan AB devletine yardım etmek zorundadır. Fakat jeopolitik ve jeostratejik bir savaşın yaşandığı bir zamanda taraflar birbirilerinin ideolojik anlamda da yenilgisine çalışmaktadırlar. Bu nedenle, NATO Finlandiya ve İsveç’i üyeliğe almakla Rusya’ya karşı Soğuk Savaş dönemindeki çevreleme politikasını devam ettirmeyi amaçlamaktadır. NATO üyelikleri olası bir Rusya-NATO çatışmasında bu ülkeleri savaşın içine sokacaktır ki, bu da tüm dünya için istenmeyen bir senaryodur. Yazar Hakkında 2001 yılında Azerbaycan’da Bakü Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Uluslararası Hukuk bölümünde lisans eğitimini tamamladı. 2007-2009 yıllarında Otto von Guericke Üniversitesi’nde (Magdeburg/Almanya) Savaş ve Barış Araştırmaları bölümünde yüksek lisans eğitimini almıştır. Doktorasını “Post-Sovyet Güney Kafkasya ve Orta Asya’da ABD ve Rusya’nın çatışan Neo-Emperyalist Dış Politikaları” konusu üzerine Westfalya Wilhelm Üniversitesi’nde (Münster, Almanya) yapmaktadır. Rusya ve ABD’nin post-Sovyet ülkelerine yönelik dış politikaları; Güney Kafkasya ve Orta Asya’da etnik çatışmalar; emperyalizm ve neoemperyalizm; etnik milliyetçilik teorileri; AB’nin post-Sovyet ülkelerinde insan hakları ve demokrasi politikası alanlarında uzmanlaşmıştır. İsmayılov, BİLGESAM’da Rusya, Kafkasya ve Orta Asya uzmanı olarak çalışmalarına devam etmektedir. Sayfa 7
© Copyright 2024 Paperzz