Ekmek için - Yedigün Gazetesi

6 Aralık 2014 Cumartesi
Fiyatı 25 Kr
www.yedigungazetesi.com
Allah, bu ülkeye bir
daha böyle facialar
yaşatmasın
Ermenek’teki maden kazasında ulaşılan son madenci
cenazeleri dün toprağa verildi.
DNA ile kimlikleri belirlenerek
ailelerine teslim edilen cenazeler,
siyasilerin ve vatandaşların
katılımı ile defnedildi. CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da,
Ermenek’te kılınan cenaze
namazına katıldı ve ailelere
taziye ziyaretinde bulundu.
Öte yandan, Dünya
Madenciler Günü nedeniyle,
bir başka maden faciasının meydana geldiği Soma'daki Maden
Şehitliği'ne ziyaretler vardı.
Türkiye Maden İşçileri Sendikası
Ege Bölgesi Şubesi yöneticileri,
Dünya Madenciler Günü
nedeniyle, maden faciasının
meydana geldiği Soma'da Maden
Şehitliği’ni ziyaret ederek, işsiz
kalan madencilerle ilgilenilmesini
istedi.
Maden kazalarında felaket bilançosu
Ekmek için
Başbakan Davutoğlu:
4 BİN CAN
‘İSTİKRARI
bozdurmayız’
Türkiye'de son 73 yılda 4 bine yakın madencinin hayatını kaybettiği kazalarda acının yaşandığı son adres, Karaman'ın
Ermenek ilçesindeki madenden cenazeleri çıkarılan 5 işçinin evleri
oldu. Ermenek'teki madende can veren 18 işçiden
5'inin cenazesine, Dünya Madenciler Günü'nde
ulaşıldı. Maden kazalarının istatistiğinin tutulmaya
başlandığı 1941'den bugüne, kazalarda 4 bine yakın
işçi, mühendis ve çalışan hayatını kaybetti. 12’DE
Başbakan Ahmet
Davutoğlu katıldığı bir
televizyon programında
gündeme dair çok önemli
değerlendirmelerde buludu.
“Anayasa Mahkemesi üzerinden bir tartışmaya girmem.” diyen
Davutoğlu; “Bizim bir kaygımız yok. Temsil ve istikrar önemlidir. Temsil ile istikrarı sağlayamıyorsanız sorun var demektir.
Samimilerse konuşulur yeni bir formül neyse uygulanır. Biz her
fikre açığız. Bir algı yürütülmeye çalışıldı. Türkiye’de istikrarla ilgili
bir soru işareti oluşturulmak istendi. Zamanlama itibariyle önemli.
Şimdi böyle bir tartışma yaratmak doğru değil. Biz istikrarı bozacak bir şeye izin vermeyiz.” diye konuştu. HABERİ 12. SAYFADA
Yağmur-kar var yurdumun toprağına taşına
Meriç, Tunca coştu
Kura Nehri dondu!
Filistin’e
Fransa
morali
Fransa Stratejik ve
Uluslararası İlişkiler
Enstitüsü (IRIS)
Direktörü Pascal
Boniface, meclisin
Filistin'in devlet olarak
tanınması konusunda
kabul ettiği kararın
''olumlu'' ancak
''yeterli olmadığını''
belirtti.
HABERİ 12’DE
Hayrettin İvgin
Kültürel Boyut
8. Sayfada
M.Nuri Parmaksız
Bencileyin Sözler
8. Sayfada
Türkiye, kış aylarını yaşıyor olmamıza rağmen
aynı anda dört mevsimi yaşıyor, Bir yerde
hava günlük güneşlikken bir yerde kar diğer
yanda yağmurla gelen su baskınları var.
CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu, Şişli Belediyesi’ndeki
gelişmelere sessiz kalmadı. Kılıçdaroğlu,
Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü’nün
zorla istifa ettirilmeye çalışıldığı iddiasına
‘Seçimle gelen bir belediye başkanı var
ve o da görevinin başında. Başarıyla da
görevini yapıyor. Söyleyecek başka bir
şey yok’ karşılığını verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, üniversite gençlerinin makul şüphe uygulamasından
kaygı duyduğunu belirterek, “Bu yasayı
Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağımızı
da üniversite öğrencisi arkadaşlarıma
aktarmak isterim” dedi.
Beşiktaş'a sezon başında İngiltere'nin
Chelsea takımından transfer edilen
Senegalli futbolcu Demba Ba, kısa sürede
siyah-beyazlı taraftarların gözdesi oldu ve
adına özel tezahüratlar ile besteler yapıldı.
Mesele Yavuz
Bingöl de il,
anladınız mı?
Prof.Dr. Nurullah Çetin
Türkçe Bakış
9. Sayfada
EN DOĞUDAKİ KURA DONDU
Beşiktaş’ta yeni moda: DEMBA BA
Fehmi Koru
8. Sayfada
EN BATIDAKİ TUNCA TAŞTI
www.
gazetesi.com.tr
gazetemizi bu adresten
takip edebilirsiniz
’ü
’dan
takip edebilirsiniz
Gazetemizi
https://www.
.com/YediGün-Gazetesi
Gazetemizi
https://www.
/yedigun.gazetesi
Muğla'nın Marmaris ilçesinde etkili olan
şiddetli yağışın ardından bazı sokaklar
adeta göle dönerken, insan ve araç trafiği
güçlükle ilerledi. Havanın yağış ve rüzgarlı
olmasını fırsat bilen bazı adrenalin tutkunları
ise Marmaris Körfezi'nde rüzgar sörfü yaptı.
Bodrum’da ise saatteki hızı zaman
zaman 60 kilometreyi bulan fırtınamsı
rüzgar nedeniyle günlük yaşam olumsuz
etkilendi. Bulgaristan ve Edirne’deki
sağanak nedeniyle Sarayiçi’ne ulaşımın sağlandığı tarihi köprüler ve Kapıkule sınır kapısı
trafiğe kapatıldı. Sağanak nedeniyle çok
sayıda trafik kazası meydana geldi, bazı
cadde ve sokaklarda su birikintileri oluştu.
Debisinin yükselen Meriç Nehri, tarım arazilerine yayılmaya başladı. Tunca Köprüsü girişlerinde su birikmesi sonucu ulaşım güçlükle sağlanıyor.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise soğuk
hava etkisini sürdürüyor. Önceki gece en
düşük hava sıcaklığı sıfırın altında 9 dereceyle Kars’ta ölçüldü. Soğuk hava nedeniyle
Ardahan şehir merkezinden geçen Kura
Nehri'nin üzeri tamamen buzla kaplandı.
‘KAR’S
2“Başbakan” rolüne Erdoğan'ı izleyerek hazırlandı
SINEMA
TV / MAGAZIN
6 Aralık 2014 Cumartesi
Çekimlerine yeni başlanan "Kod Adı K.O.Z." filminde başbakan
karakterini canlandıran Cem Kurtoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ı televizyonda izleyerek rolüne hazırlandığını söyledi.
ÇANAKKALE - Yönetmenliği Celal
Çimen'in, yapımcılığını Uğur Yalçınkaya'nın
üstlendiği filmde başbakanı canlandırması
beklenen Orhan Kılıç'ın projeden ayrılmasının ardından bu rol için tiyatro, film, dizi
oyuncusu ve seslendirme sanatçısı
Kurtoğlu ile anlaşıldı. Kadroya son hali verildikten sonra da çekimlere İstanbul ve
Kocaeli'nde başlandı.
Kurtoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kendisine filmde oynama teklifinin
iletilmesinden sonra rolüne hazırlanmak için
televizyonda Erdoğan'ı izlediğini anlattı.
Oyunculuğun en önemli unsurlarından
birinin gözlem olduğunu vurgulayan
Kurtoğlu, şöyle devam etti:
"Bu rol teklifi geldikten sonra kendisinin
birçok röportajını, yürüyüşünü, el hareketlerini, duruşunu izliyorum. Özellikle son
zamanlarda omuzlar biraz düşük gidiyor,
ekran karşısına çıktığı zaman düzeliyor. Bu,
hepimizde var. Şöyle bir zorluk var; tabii
filmde 'Recep Tayyip Erdoğan' diye
geçmiyor ama onun olduğu çok belli.
İsimsiz biri olsa çok daha kolaydı. O zaman
kendiniz bir şey yaratıyorsunuz. Kendiniz bir
başbakan modelini nasıl düşünürsünüz,
rejisörle onu yaratmak daha kolay. Şimdi bir
model var önünüzde. 'Sen busun' denmese bile osun. İşte o zor. Mesela gözlerime lens taktılar. 'Takmayın, bu adam da
mavi gözlü bir başbakan olsun ki çok o
tarafa itilmemiş olsun' dedim. Çok kişi, 'Bu
olmamış ki' diyecek. Tom Hanks için de
olmadığını söylüyorlar."
Kurtoğlu, filmin senaryosunun çok güzel
olduğunu bildirdi.
Filmde, son dönemde yaşanan birçok
olayın konu edildiği bilgisini veren Kurtoğlu,
"Ayrı kişilerin aşkı, çatışma, aile içi çatışmalar da var. Sırf devletler arası ya da
kurumlar arası bir çatışma değil. Sürpriz bir
film olduğunu söyleyebilirim" dedi.
(AA)
ABD'li komedyen Bill Cosby'e cinsel taciz davası
Altın Küre ve
Emmy ödüllü
ABD'li komedyen, televizyon yapımcısı
ve oyuncu Bill
Cosby'e cinsel taciz
suçlamasıyla
dava açıldı.
ANKARA - Altın Küre
ve Emmy ödüllü ABD'li
komedyen, televizyon
yapımcısı ve oyuncu Bill
Cosby'e cinsel taciz
suçlamasıyla dava açıldı.
BBC'nin haberine göre,
Judy Huth adlı kadının
açtığı davada, Cosby'nin,
1974 yılında Los
Angeles'taki
malikanesinde o zaman 15
yaşında olan Huth'a cinsel
tacizde bulunduğu iddia
ediliyor. Bir süredir ondan
fazla kadına ilaç vererek
cinsel saldırıda bulunduğu
Vizyona
yeni
girecek
filmler
iddialarıyla karşı karşıya
olan 77 yaşındaki
Cosby'nin avukatı, konuyla ilgili açıklama yapmadı.
Judy Huth, dava
dilekçesinde, o dönemde
kendisi ve 16 yaşındaki bir
arkadaşının, Bill Cosby ile
film setinde tanıştığını,
ünlü oyuncunun tenis
kulübüne davet ettiğini,
sonrasında Los
Angeles'taki malikanesine
götürdüğünü, burada rızası olmadan kendisiyle cinsel ilişkiye girdiğini
savunuyor. (AA)
"Kesik"
"Duvara Karşı" filmiyle
başlattığı, "Aşk, Ölüm ve
Şeytan" üçlemesini "Yaşamın
Kıyısında" filmiyle devam
ettiren Fatih Akın, sekiz yıllık
aranın ardından "Kesik" adlı
filmle üçlemeyi tamamladı.
Oyuncu kadrosunda Tahar
Rahim, Simon Abkarian,
Makram J. Khoury, Hindi
Zahra, Kevork Malikyan,
Bartu Küçükçağlayan, Trine
Dyrholm, Moritz Bleibtreu,
Arsinee Khanjian, Akin Gazi
ve Arevik Martirossian'ın yer
aldığı filmin Venedik prömiyeri, ağustos ayında gerçekleştirildi.
09:50 Muharrem Klip
09:55 Yabancı Sinema "Macera
Adası"
11:30 Muharrem Klip
11:35 1'de Bugün
11:50 6 Mantı
13:00 On Muharrem
13:15 Savaşta Barışta Türk
Ordusu
13:45 PTT 1. Lig Futbol
Karşılaşması "Antalyaspor A.Ş.
- Bucaspor"
14:45 Devre Arası
15:00 PTT 1. Lig Futbol
Karşılaşması
16:00 Gezelim Görelim
16:35 Muharrem Klip
16:40 On Muharrem
16:55 Şimdi Onlar Düşünsün
18:45 1'de Bugün
19:00 Ana Haber Bülteni
19:45 Spor
19:50 Hava Durumu
19:55 Hayat Ağacı
09:10 Adanalı
11:40 Yahşi Cazibe
14:00 Alemin Kıralı
16:10 Yerli Dizi
18:45 Hafta Sonu atv Ana
Haber
20:00 Kertenkele
22:30 Kim Milyoner Olmak
İster?
23:45 Yerli Dizi
01:45Bitmeyen Şarkı
03:10 Aşk ve Ceza
04:40 Beyaz Gelincik
23:30 HAYALET SÜRÜCÜ 2
Bir iş adamları derneği olan
YAKAD amacından sapmıştır.
Çıkarları yüzünden yönetim
kurulu üyesi ünlü iş adamı
Recep Solmaz’ın öldürülmesine karar verilmiş bunun için
de bir kiralık katil tutulmuştur.
Çifti takip eden kiralık katil, iş
adamının karısı Nazan (H.
Avcı) ile bir uçak yolculuğunda göz göze gelince kendini
ele verir. Nazan, katili daha
önceden tanımaktadır. Nazan
öldürüleceğini anlar. Paniğe
kapılan Nazan uçakta bir not
yazar ve bunu gazeteci Erol
Doğan’ın (M. Damian) cebine
gizlice atar. Erol, yarı
Amerikalı yarı Türk bir
gazetecidir.
Sesime Gel"
Hüseyin Karabey'in yönettiği filmde
Feride Gezer, Melek Ülger, Tuncay
Akdemir ve Muhsin Tokçu rol alıyor.
Dram türündeki filmin konusu şöyle:
"60 yaşındaki Berfe ve 8 yaşındaki
torunu Jiyan'ın yaşadığı köyün bütün
erkekleri silah sakladıkları iddiasıyla
bir jandarma baskını sonucu tutuklanır. Berfe'nin oğlu, Jiyan'ın babası
Temo da tutuklananlar arasındadır.
Fakat önemli bir sorun vardır; ortada
silah yoktur, en azından onların
bildiği bir yerde yoktur. Büyüyen bir
çaresizlik içerisinde Berfe ve Jiyan
bir silah bulmak ve karşılığında
Temo'yu kurtarmak için yollara
düşmeye karar verirler."
07:00 DÜNYAYI GEZİYORUM
08:30 GAGGUK
09:30 2.SAYFA
11:00 HAFTASONU
12:00 BURADA NE YENİR?
13:10 SON TREND
14:15 GAGGUK
15:00 GÜRKAN ŞEF İLE
MANGAL ZAMANI
15:50 5 ÇAYI
16:45 DOLU DOLU
ANADOLU
18:15 EMRE BUGA İLE ANA
20:00 YABANCI
SİNEMA
22:15 YABANCI SİNEMA
HELLBOY
00:00 KICKBOKS GECESİ
02:10 SUÇ KRALLARI
02:40 YABANCI SİNEMA
KAR CANAVARI-TEKRAR
04:15 YABANCI SİNEMA
06:00 Dila Hanım
07:30 Akasya Durağı
09:30 Yerli Dizi
12:00 Yerli Dizi
14:00 Yerli Dizi
16:30 Yerli Sinema
18:30 Star Haber
19:15 Star Life
20:00 Ölüm Vuruşu
22:00 Sil Baştan
00:30 Yerli Dizi
03:00 Yerli Sinema
04:30 Yerli Sinema
21:40 HELLBOY
Orjinal İsmi:Hellboy
Yönetmen:Guillermo Del Toro
Oyuncular:Ron Perlman, Doug
Jones, Selma Blair
Yapım Yılı:2004
Tür:Aksiyon/Fantastik/Bilim
Kurgu Cehennem alevleri
içinde doğan Hellboy,
yeryüzüne kötü ruhlu çılgın bir
adam olan Grigori Rasputin
tarafından kötülük yapması
için getirilmiştir. Ahiretin
habercisi olan Hellboy,
Profesör Broom yönetimindeki
Müttefik Kuvvetler tarafından
kurtarılır. Profesör Broom,
Hellboy'daki olağanüstü
yetenekleri geliştirir ve onu bir
kahraman olarak yetiştirir.
Pakistan'da eski
şarkıcıya dine hakaret
suçlamasıyla dava açıldı
İSLAMABAD - Pakistan'ın eski ünlü pop
şarkıcılarından olan, daha sonra televizyon
programlarında vaizlik yapan Cüneyt Cemşid
hakkında dine hakaret suçlamasıyla dava
açıldı. Karaçi Polis Şefi Şiraz Nezir, Sünni
Hareketi adıyla bilinen dini ve siyasi organizasyonun lideri Mübin Kadri'nin geçen günlerde
Cemşid'in bir televizyon kanalındaki konuşmasında Hz. Ayşe'ye yönelik hakaret içeren
cümleler kullandığını öne sürerek şikayette
bulunduğunu söyledi.
Mahkeme tarafından Cüneyt hakkında dine
hakaret suçlamasıyla dava açıldığını ve soruşturmanın devam ettiğini belirten Nezir,
Cemşid'in henüz gözaltına alınmadığını,
detaylı soruşturma sonucu harekete geçileceğini ifade etti.
Cüneyt Cemşid ise yayınladığı bir video
kaydında, "Bilgi eksikliğim ve cehaletim
yüzünden hata yaptım. Allah'tan hatam yüzünden beni bağışlaması için dua ediyorum.
Bütün Müslümanlardan da hatam için özür
dilerim" dedi.
Bazı insan hakları örgütlerine göre,
Pakistan'da dine hakaret yasası çoğu zaman
dini azınlıklara karşı şahsi eleştiriler için kullanılıyor. Pakistan mahkemelerinde şu anda
400'ü Müslüman 600 kişi dine hakaret suçlamasından yargılanıyor. (AA)
"Çakallarla Dans 3:
Sıfır Sıkıntı"
Murat Şeker'in yönettiği,
Şevket Çoruh, Murat
Akkoyunlu, Timur Acar,
Ceyhun Yılmaz, İlker Ayrık
ve Gürkan Uygun'un
oynadığı "Çakallarla Dans 3:
Sıfır Sıkıntı" komedi meraklılarının ilgisini çekmeye
aday.
"Çakallarla Dans" serisinin 3.
yapımı olan filmde,
arkadaşlarının mutluluğu için
her türlü yola başvuran
"çakallar"ın; aksiyon ve
komedi dolu maceraları
izlenebilecek.
01:00 Bay Tahmin
02:30 Aileler Yarışıyor (Tekrar)
03:30 Aramızda Kalmasın
04:45 Ver Fırına (Tekrar)
06:00 Oynat Bakalım (Tekrar)
07:00 Batman (Tekrar)
07:15 Casper (Tekrar)
07:30 Disney Kuşağı
08:45 Oynat Bakalım (Tekrar)
09:30 Ver Fırına (Kolaj)
11:00 Belgesel
12:00 Ardanın Mutfağı
13:00 Kaçak Gelinler (Tekrar)
15:30 Aileler Yarışıyor (Tekrar)
17:00 İngiltere Ligi
19:00 Akademi (Tekrar)
19:15 Kel Alaka (Tekrar)
23.30 HAYALET SÜRÜCÜ 2
06:00 Kanal D Çocuk Kulübü
07:15 Akasya Durağı
09:30 Magazin D
12:15 Çok Güzel
Hareketler Bunlar
13:15 Urfalıyam Ezelden
16:00 Ben Bilmem Eşim Bilir
19:00 Ana Haber Bülteni
20:00 Güllerin Savaşı
23:00 Arkadaşım Hoşgeldin
01:00 Tehlikeli Misafir
02:30 Çok Güzel Hareketler
04:00 Ölümün El Yazısı
20:00 ÖLÜM VURUŞU
Orjinal İsmi:Kill Shot
Yönetmen:John Madden
Oyuncular:Mickey Rourke,
Diane Lane, Thomas Jane
Yapım Yılı:2008
Tür:Polisiye/Aksiyon
Carmen Colson ve demirci eşi
Wayne tesadüfen bulundukları
bir emlakçı dükkanında azılı
katillerin hedefi haline gelirler.
Michigan’ın bu tenha yerinde,
polisler bile Carmen ve
Wayne’e yardım konusunda
çaresizdirler. Federal Polis de
çifte Tanık Koruma
Programı’nı önermekten başka
bir katkıda bulunamaz.
6 Aralık 2014 Cumartesi
Asansörler elektronik
olarak izlenecek
ADANA - Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü Daire
Başkanı Zühtü Bakır, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, dikey toplu ulaşım aracı olan
asansörlerin günde 50 milyon kez kullanıldığını belirtti.
Türkiye'de en fazla kullanılan toplu ulaşım
aracı hızlı trenin yılda 22 milyon yolcu taşıdığını, yeni yatırımlarla bu sayının yaklaşık 50
milyona çıkacağını anlatan Bakır, konuşmasına şöyle devam etti:
''Hızlı trenin bir yılda taşıdığını, asansör
sektörü bir günde taşıyor. O yüzden çocuklarımız, sevdiklerimizin, vatandaşlarımızın can
güvenliği açısından bu kadar önemli. Her
asansöre her ay bir kere bakım yapılmalı.
Bununla beraber her asansörün de her yıl
bağımsız bir otorite tarafından periyodik
muayenesinin yapılması gerekir. Doğru kurulmuş mu, aylık bakımları doğru yapılmış mı ve
o an için güvenli mi ? kontrol edilmesi gerekir. Yakın zamanda sunulan kanunla belediyelerin bu konudaki yetki ve sorumluluğu net
olarak ortaya çıkacak.''
Türkiye'de 431 bin asansör bulunduğunu,
2013 yılında 152 bin asansörün periyodik
muayeneye tabi tutulduğunu anlatan Bakır,
tüm asansörlerin kontrollerinin yapılması için
gerekli çalışmayı yaptıklarını söyledi.
Türkiye'de her asansörün bir kimlik numarası olacağını, tek tuşla merkezden bütün
asansörlerin ne durumda olduğunun kontrol
edileceğini ifade eden Bakır, konuşmasına
şöyle devam etti:
''Türkiye'deki tüm asansörlerin artık kimlik
numarası olacak, tüm asansörler Ankara'dan
elektronik olarak izlenip, takip edilebilecek.
Bir diğer önemli konu ise ülkemizdeki 431
bin asansörün yarısı 2014 yılından önce
piyasa da var olan asansörler. Yani C işareti
Türkiye'de asansör
güvenliğini artırmak
amacıyla yapılan
yeni düzenlemeyle
her asansöre kimlik
kartı verilecek.
taşımayan asansörler. Bunlara güvensiz
asansör diyemeyiz. Çift kapısı olmayan
asansörler kesinlikle güvensiz asansörlerdir.
Bunlar kurulduğu yıl, mevzuata uygundu.
Çünkü o yılki şartları sağlıyordu. Şimdi mevcut asansörlerin güvenlik seviyelerini iyileştiriyoruz. Piyasadaki 200 bin kadar C işareti
taşımayan asansör muayeneye gittiğinde,
söz konusu düzenlemeye göre kontrol edilecek. Nelerin yapılması gerektiği rapor olarak
çıkartılacak. Altı yıl içinde duvara bakarak
çıkma olayı tarihe karışacak. Bu tür asansörler kalmayacak.''
Bakır, Avrupa'da yapılan araştırmada,
2013 yılında asansörlerde yaşanan 19 can
kaybından 12'sinin Türkiye'de gerçekleştiğini
belirtti.
Türkiye'de tüm asansörlerin periyodik
muayeneye tabi tutulması için çalışma yaptıklarını vurgulayan Bakır, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
''Özümüzdeki dönemde her asansör en
az bir kere muayeneden geçecek.
Asansörlerin yaklaşık yüzde 50'sinin riskli
olduğu ortada. Bir takım uluslararası istatistiklerde bu riski doğruluyor. Maalesef
Avrupa'da 2013 yılında asansörlerde yaşanan 19 can kaybından 12'si ülkemizde gerçekleşti. Yine Avrupa'da asansör bakım veya
montajı yapılırken meydana gelen kazalarda
ölen 9 kişiden 5'i ülkemizde. Burada bir risk
taşıdığımız ortada. Bu riski de hep birlikte
yönetmek durumundayız." (AA)
İzindeki
asker,
Muğla'da 112'ye yapılan
"bonzai"den
ihbarların yüzde 95'i asılsız çıktı
hayatını kaybetti
MUĞLA - Muğla'da yılda yaklaşık 1 milyon 300 bin çağrının cevaplandığı 112 Acil
Komuta Merkezine gelen gereksiz aramalar,
görevi hayat kurtarmak olan sağlık ekiplerini
meşgul ediyor.
Türkiye'de ilk kez Muğla'da düzenlenen
112 Acil Sağlık Hizmetleri Haftası etkinlikleri
kapsamında, sağlık çalışanları taşıdıkları "112"
yazılı balonlarla kent merkezinde yürüyüş
yaptı. Kız Meslek Lisesi önünde başlayan
yürüyüş, Kurşunlu Meydanı'nda sona erdi.
Burada 112 Acil Servis ekipleri tarafından açılan stantlarda vatandaşlara ilk yardım konusunda bilgi verildi, kullanılan cihazların tanıtımı
yapıldı. İl Sağlık Müdürü Cihan Tekin,
Türkiye'de 112 Acil Sağlık Hizmetleri ve
Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri'nin ülke
genelinde halka tanıtılması için çalışma yürüttüklerini söyledi. Tekin, 1 Aralık tarihinin "1.12"
şeklindeki tarihsel yazılımının 112 acil çağrı
numarasına işaret etmesi nedeniyle aralık ayının ilk haftasının 112 Acil Sağlık Hizmetleri
Haftası olarak kutlandığını anlatarak, bakanlık
ile yaptıkları görüşmelerde 112 Acil Sağlık
Hizmetleri Haftası etkinliklerinin pilot olarak
Muğla'da başlaması konusunda mutabakata
varıldığını belirtti.
Etkinliklerdeki özellikle aile sağlık hizmetlerinde çalışan personelin vatandaşla bütünleşmesi ve kaynaşmasının sağlamayı amaçladıklarını vurgulayan Tekin, şöyle devam etti: "112
Acil Sağlık hizmetlerinin çalışma şeklinin halka
tanıtılması en önemli hedefimiz.
Vatandaşımızın hizmete erişim noktasında bir
farkındalık yaratmak istedik. Kurduğumuz
stantlarda çağın gereklerine uygun teknolojik
araç, gereç ve tıbbi cihazlarımızı tanıtıyoruz.
Bunun dışında vatandaşlarımıza hangi durumlarda aramaları gerektiğini ve 112'ye en hızlı
nasıl ulaşacakları bilgilerini veriyoruz."
Muğla'da 73 kara, 2 motosiklet ambulansı,
2 scotoer, 2 ATV ve zodiak bot ile 517 personelin vatandaşlara acil sağlık hizmeti verdiğine
işaret eden Tekin, şunları kaydetti:
"Muğla 112 Acil Komuta Merkezine yılda 1
milyon 300 bin civarında çağrı geliyor.
Yaptığımız istatistiklere göre asılsız çağrı oranı
yüzde 95. Aramaların sadece yüzde 5'inin
gerçekten ambulans ihtiyacı için yapıldığı
görülüyor. Çoğunlukla sadece argo sözleri
söylemek veya 112'yi oyalamak için arıyorlar.
'Çocuğumun maması bitti', 'Arabamın benzini
bitti', 'Cep telefonumun sim kilidi kapandı',
'Canım sıkılıyor sohbet edebilir miyiz' gibi ilgisiz konular aktarılıyor. Bu tür aramalar performansımızı azaltıyor." Hattı meşgul edenlerin
bir gün sağlık hizmetine ihtiyaç duyabileceğinin altını çizen Tekin, "Vatandaşlarımızı duyarlılığa davet ediyoruz. Vatandaşımızın meşgul
ettiği telefon sırasında yakınlarına ait sağlık
ihbarı da olabilir, bunun bilincinde hareket
etmelerini istiyoruz" dedi. (AA)
Trafikte "kayar yazılı" uyarı dönemi
ÇORUM - Çorum Emniyet Müdürlüğünce
trafikte başlatılan yeni uygulama kapsamında
sürücülere megafon yerine "kayar yazı" ile
uyarılarda bulunulup trafik kuralları hatırlatılıyor. Yetkililerden alınan bilgiye göre, trafik
kurallarının hatırlatılması ve sürücülerin trafikteki dikkatlerini artırmak amacıyla bir ekip otosunun arka cam kısmına "kayar yazı" sistemi
yerleştirildi.
Uygulamayla trafik güvenliğinin artırılmasının amaçlandığını ifade eden yetkililer, ekip
otosunun arkasındaki elektronik panelden
sürücülere "Trafik kurallarına uyunuz. Alkollü
araç kullanmayınız. Emniyet kemerinizi takınız.
Yayalara yol veriniz" şeklinde yazıların yer aldığı hatırlatmalarda bulunulduğunu belirtti.
Öte yandan "kayar yazıyla uyarı" uygula-
masında yabancı uyruklu sürücüler için de
uyarı yazılarının farklı dillere çevrilebildiğini vurgulayan yetkililer, trafikte başlatılan uygulamada özellikle yabancı sürücülerin kontrol için
durdurulması ve uygulama noktası oluşturulduğunun anlaşılması için yabancı dillere çevrilen yazıların elektronik panele yansıtıldığını
kaydetti. (AA)
İSTANBUL Vatani görevini yaptığı Diyarbakır'dan
dağıtım izni için
Sultangazi'deki
ailesinin yanına
gelen ve bir inşaatta arkadaşlarıyla
bonzai içen genç,
hayatını kaybetti.
Alınan bilgiye
göre,
Diyarbakır'daki askeri birlikte acemi eğitimini
tamamlayan 21 yaşındaki Emre Dede, 18 gün
önce dağıtım izni alarak Sultangazi'deki ailesinin yanına geldi.
Dede, Esentepe Mahallesi 2384 Sokak'ta
yapımına bir süre önce ara verilen Kur'an
kursu inşaatında dün gece 4 arkadaşıyla
"bonzai" olarak bilinen sentetik uyuşturucu
madde kullandı. Fenalaştığını gören arkadaşları, Dede'yi inşaat alanında bırakarak kaçtı.
Emre Dede'nin arkadaşlarından biri, sabah
saatlerinde amca Mehmet Dede'yi arayarak
durumu anlattı.
Akrabalarıyla inşaata giden Mehmet Dede,
yeğenini hareketsiz yatarken buldu. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk
edildi. Yapılan kontrolde Emre Dede'nin hayatını kaybettiği anlaşıldı. Dede'nin cesedi, savcı
ve polisin incelemelerinin ardından önce
Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna, ardından Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı.
Otopsi işlemlerinin ardından ailesi tarafından alınan Emre Dede'nin cenazesi, Yayla
Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Emre Dede'nin amcası Suphi Dede, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, ailece çok
üzgün olduklarını belirterek, insan hayatının
bu kadar ucuz olmaması gerektiğini söyledi.
Yeğeni Emre'nin askerden dağıtım iznine
geldikten sonra mahalledeki arkadaşlarıyla sık
sık buluştuğunu anlatan Suphi Dede,
"Bölgede bazı gençlerin uyuşturucu kullandığını duymuştuk ama Emre'nin uyuşturucu
madde aldığını hiç düşünmedik. Dağıtım izni
bitip usta birliğine gitmesine iki gün kala bu
ölüm bizi yıktı. Adli Tıp'taki otopsisinde kanında çok miktarda bonzai tespit edildi. Umarım
bu ölüm son olur ve bir daha yaşanmaz" şeklinde konuştu.
Suphi Dede, bölgede çok sık uyuşturucu
satışı yapıldığını, inşaatlarda ve boş arazilerde
uyuşturucu kullanıldığını daha önce duyduklarını kaydederek, şöyle devam etti:
"Bu bölgede, yeğenimin öldüğü inşaat da
dahil birçok ıssız ve terk edilmiş bina var.
Buradan belediyeye ve ilgili birimlere sesleniyorum; lütfen bu binaları birileri ya yıksın ya
da tamamlasın. Çünkü madde bağımlısı
gençlerin toplanma alanları buralar oluyor.
Yazık bu gencecik insanların bedenlerine,
hayatlarına. Bir insanın ölümü bu kadar kolay
olmamalı. Bu maddeyi satanlar da derhal
yakalanmalı. Biz yandık, başka aileler yanmasın." (AA)
3
Fehmi KORU
[email protected]
Mesele Yavuz Bingöl değil,
anladınız mı?
[email protected]
yurt haberlerİ
Arkadaşlar, lütfen şu işi tadında bırakın...
Herhalde Yavuz Bingöl olayını takip ediyorsunuzdur.
Kendisiyle yapılan bir röportajda, Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan’la yakınlığını sorgulayan bir soruya cevap verirken, sonradan toparlamakta zorluk çektiği cümleler sarf
etmiş olan sanatçımız...
Gezi olayları sırasında hayatını kaybeden gençlerden
Berkin Elvan’ın annesini yuhalayan kalabalıkları susturmamıştı Tayyip Bey; Yavuz Bingöl röportajda lâfı bir türlü
bağlayamadığı cümlesinde, “Bir gün önce de Tayyip
Bey’in ölmüş annesine küfür edilmişti; insan öyle durumlarda duygusal davranabiliyor” gibi bir şeyler söylüyor...
Özür dilese, “Ben öyle demek istemedim” diye kendisini
savunsa da öfkeleri yatıştırmayı başaramadı sanatçı.
Kendisini yakın bildiği kesimler çok acımasız tepkiler vermekteler. Bir küçücük yanlışlık, yılların birikimini sıfırlamak için gerekçe olarak kullanılabiliyor.
Bir belediye, 2001 yılında sanatçının adını verdiği sokağın adını dün alelacele toplanan meclisin kararıyla değiştirdi. Sokağın yeni adı Berkin Elvan... Bu vesileyle, adını
taşıyan sokağın tabelâsının, son Ramazan’da Tayyip
Erdoğan’ın verdiği iftara katıldığı için daha önce bir grup
tarafından kaldırıldığını da öğrenmiş olduk...
Sorun da galiba buradan kaynaklanıyor: Alevi kökenli,
‘solcu’ bilinen bir sanatçının Tayyip Erdoğan’a saygıyla
yaklaşması, onun verdiği davetlere katılması esas tepki
sebebi; belli ki ağzından çıktıktan sonra pişman olduğu ve
etkisini hafifletmek için çaba gösterdiği bir cümle, o tepkiyi genişletmek için vesile olarak kullanılıyor.
Tayyip Erdoğan daha birkaç ay önce yüzde 52 oy olarak
cumhurbaşkanı seçildi ve ülke seçmeninin yarıdan fazlasının desteğini alarak Çankaya’ya çıktı; buna rağmen, belli
bir kesim ona karşı alınan tavırla insanları yargılıyor.
Saygı gösterenler her türlü tepkiyi hak ediyor o kesime
göre...
Elbette, cumhurbaşkanı seçildi diye herkesin Tayyip
Erdoğan’ı sevmesi gerekmiyor; Cumhurbaşkanı Erdoğan
da bunu beklemediğini belli edecek biçimde davranıyor
zaten...
Peki de, ona sevgiyle yaklaşmayanların o hissi duyan
başkalarına tahammül edememelerine ne diyeceğiz?
Saygısızca davranmalarına, ona saygı gösterenlere tepki
vermelerine?
Esas sorum ise şu: Alevilerin hoşgörüsü, herkese sevgiyle yaklaşmaları yolundaki tespitlerle şimdi yaşananlar ters
düşmüyor mu?
Her köşede bir sanatçıya sahip bir ülke değil burası;
Yavuz Bingöl gibiler kolay yetişmiyor, kitleler tarafından
kolayından benimsenmiyor. İçinden çıktığı kesime kendisini hapsetmemiş, herkes ve her kesimce sevilen gönlü
geniş bir sanatçının bir çırpıda üstünün çizilmesi, çarmıha
gerilmek istenmesi bir çılgınlık...
Sazıyla ve sesiyle kendisini anlatmaya alışmış biri, uzun
bir röportajda lâfını toparlamakta zorlanabilir, meramını
tam anlatamayabilir, hatta yanlış yere çekilebilecek sözler
de sarf edebilir; özür zaten öyle durumlarda devreye girer.
Bu nasıl bir sevgisizliktir, hoşgörüsüzlüktür Allahım...
Yavuz Bingöl’ün en yakınları, ailesi fertleri, kardeşleri
bile onu kınama yarışında...
Gezi olayları sırasında hayatını kaybedenlerin hesabını
doğru-dürüst sorabilmek, adaletin hükmünü icra etmesini
sağlayabilmek için de aramızdaki ayrılıkların üstesinden
gelmemiz, tek bir insanın ölümünü dert eden bir ulusun
fertleri haline dönüşmemiz gerekiyor.
Varolan keskin ayrımları sürdürerek hiçbir yere varamayız.
Mesele, Yavuz Bingöl’ün ne dediği değil, esas mesele
bu, şimdi anladınız mı?
5 Aralık 2014/ HABER TÜRK
Kumar oynatılan
siyasi parti binasına
vinçli operasyon
ADANA Adana'da, bir
siyasi parti binasına kumar
oynatıldığı iddiasıyla düzenlenen
operasyonda
gözaltına alınan
23 kişiye parti
binasına yaklaşmama cezası
verildi.
Asayiş Şube
Müdürlüğü Ahlak
Büro Amirliği
ekipleri, merkez
Seyhan ilçesi
Kayalıbağ
Mahallesi
Seyhan
Caddesi'nde
kumar oynatıldığı öne sürülen
Milliyetçi İrade Yükseliş Partisi'ne operasyon düzenledi.
Kumar oynattığı ileri sürülen 23 kişi gözaltına alındı.
Kumar oynadığı iddia edilen 95 kişiye 189'ar lira ceza verildi.
Adana Adli Tıp Birimi'nde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra adliyeye sevk edilen 23 şüpheliye, nöbetçi mahkemece parti il binasına yaklaşmama cezası verildi.
Operasyon sırasında kaydedilen görüntüde, partinin
bulunduğu dairenin demir kapısını açamayan ekipler, sepetli
vinç yardımıyla balkona çıkarak kapıdan içeri giriyor.
Ekipler, odalarda yaptıkları aramalarda tombala malzemeleri ele geçirirken kumar oynamada kullanılan pulların klozete
atıldığını ve parçalanmış tombala kartlarının çöp kutularına
atılarak üzerine sıcak çay döküldüğünü tespit ediyor.
Öte yandan aynı partiye düzenlenen önceki operasyonlar
kapsamında aralarında il başkanı Fevzi T'nin de bulunduğu
18 kişiye elektronik kelepçe takıldığı öğrenildi. (AA)
4
6 Aralık 2014 Cumartesi
Ankara Fest’in talihlileri
ARABALARINA KAVUŞTU
Ankara Alışveriş Festivali’nin (Ankara Shopping Fest-ASF) hediyesi 13 lüks otomobil
sahiplerine düzenlenen törenle teslim edildi.
HABER MERKEZİAnkara Alışveriş Festivali’nde
çekilişle araba kazanan talihliler
araçlarına kavuştu. Ankara Ticaret
Odası (ATO) Congresium Kongre
ve Sergi Salonu’nda gerçekleştirilen törende konuşan ATO
Yönetim Kurulu Başkanı Salih
Bezci, bu yıl üçüncüsü düzenlenen Ankara Alışveriş Festivali’nin
Ankara’yı marka şehir haline
getirmek için gerçekleştirilen
çalışmalardan biri olduğunu
söyledi. Dubai’yi örnek aldıklarını
anlatan Bezci, Alışveriş Festivali
nedeniyle her yıl 5 milyon turistin
Dubai’ye gittiğini kaydetti. Bezci,
Ankara’nın da çok rahatlıkla
Dubai gibi bir merkez olabileceğine dikkat çekti. Festival için
çalışmalara başladıklarında
Ankara’ya beş adet anıtsal yapı
kazandırmak gerektiğini dile
getirdiklerini hatırlatan Bezci, bu
yapılardan birinin Congresium’un
büyütülmesiyle ortaya çıkacak
kongre ve sergi salonu olduğunu
söyledi. ATO’ya yapacakları
hizmet binasının da sembol yapı
olacağını ve Türkiye’nin en yüksek binası olacağını kaydeden
Bezci, “Bir diğeri de Saraçoğlu
Mahallesi’nin yeniden Ankara’ya
kazandırılmasıydı. Dünyada
örnekleri New York’ta Sanghai’da,
Kanada’da mevcut. Saraçoğlu
Mahallesi’nin aslına uygun bir
şekilde yapılmasını biz gündeme
getirdik ve en son ATO, Mimarlar
Odası Ankara Şubesi, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığı olarak bir protokol
imzaladık” dedi. İlk kez 2012 yılında düzenlenen Alışveriş
Festivali’nde 22 olan hediye araç
sayısını ikincisinde 222’ye
çıkardıklarını belirten Bezci, bu yıl
segment yükselttiklerini ve 13
araç hediye ettiklerini söyledi.
Porsche Cayman talihlisi Ali
Yalçın’a müjdeli haberi vermek
için aradığında Ali Yalçın’ın “dalga
geçme” anlamında “tıngırdatma”
diyerek telefonu suratına kapat-
tığını anlatan Bezci, “İnşallah
diğer araçlar da ihtiyaç sahiplerine çıkmıştır” diye konuştu.
ASF İcra Kurulu Başkanı Yüksel
Tavşan da konuşmasında,
şehirlerin marka haline
gelmesinde alışveriş festivalleri ve
fuarların önemine dikkat çekerek,
bu tür organizasyonların şehre
değer kattığını kaydetti.
Ankara’nın tarihi kalesi, termal
suları, üniversiteleri ile zaten mevcut değerleri olduğunu anlatan
Tavşan, bu değerlerin birleştirilerek Ankara’yı uluslararası marka
değere ulaştırabileceğini söyledi.
Alışveriş festivalinin “ihtiyaç olan
ürünü doğru fiyata bulmak”
anlayışıyla yapıldığını kaydeden
Tavşan, “Alışveriş Festivali’ne en
çok özel sektörün sahip çıkması
gerekiyor” diye konuştu.
Konuşmaların ardından 13 lüks
otomobilin talihlisi ve sosyal
medyada yapılan çekilişleri kazanarak akıllı telefon ve tablet
kazananlara hediyeleri sunuldu.
Çubuk’da besicilik yaparak hayatını kazanan ve ASF çekilişinde
Porsche Cayman kazanan talihli
Ali Yalçın, “Hediye kazanmaktan
çok mutluyum. Araba kazand ım
ama kullanmayı bilmiyorum,
ehliyetim yok. Arabayı oğlum kullanacak” dedi. Bankalararası Kart
Merkezi ve Milli Piyango idaresiyle
yapılan anlaşma uyarınca, festivalin gerçekleştiği 16 gün boyunca banka kartı ve kredi kartıyla
yapılan her 50 TL’lik alışveriş
hediye otomobiller için bir çekiliş
hakkı kazanmıştı. Otomobil talihlilerinin belirlenmesi için 2 Ekim
Perşembe günü ATO Kongre ve
Sergi Sarayı’ nda bulunan ASF
Çalışma Ofisi’nde Ankara 46.
Noter Katibi ile Milli Piyango yetkilileri huzurunda çekiliş yapıldı.
Otomobillerin sahiplerini bulması
için yapılan çekilişte, 13 otomobil
talihlisinden 10’u Ankara’da
ikamet edenlerden çıkarken, 3 talihli Zonguldak, Denizli ve
Balıkesir’den çıktı.
Ankara ASKF, Çubuk’ta
HABER MERKEZİAnkara ASKF Başkanı Murat
Kandazoğlu ve beraberindeki heyet,
Çubuk Spor ve Çubuk Gençlik Spor
Kulübü yetkilileriyle bir araya geldi.
Çubuk Spor ve Çubuk Gençlik
Spor Kulübü yetkilileriyle Çubuk
Spor Kulübü’nde bir araya gelen
Ankara ASKF Başkanı Murat
Kandazoğlu, Çubuk’ta sporda meydana gelen yeni gelişmeleri masaya
yatırdı.
Çubuk Spor Başkanı Fatih Işık
ve yönetim kurulu üyelerinin ev
sahipliğinde gerçekleşen yemekli
toplantıya ASKF Örgütlenme
Sekreteri Ercan Tecimer, Futbol İl
Temsilcisi ve Federasyonu Yönetim
Kurulu Üyesi Mustafa Yıldız,
Yönetim Kurulu Üyesi Bayram
Akyer, Çubuk Gençlik Spor Kulübü
Başkanı Eyyüp Kocabaş ve davetliler katıldı.
İlçedeki spor tesislerinin
yetersizliği, kulüplerin borçlarının
yapılandırılması, ASKF’nin amatör
spor kulüplerine verdikleri malzeme
desteği, taraftarlar ve çıkartılan olaylar, futbolcu transferi ve sorunları ile
Çubukspor’un hedefleri gibi konular
masaya yatırıldı. Daha sonra Çubuk
Belediye Başkanı Dr. Tuncay
Acehan’ı makamında ziyaret eden
ASKF Başkanı Murat Kandazoğlu,
“Spor basit bir faaliyet olarak
görülmemeli, sporu bir yaşam biçimi
haline getirmeliyiz. Görüyorum ki
Belediye Başkanımız ve İlçe
Kulüplerimiz de bu doğrultuda
hareket ediyorlar. Sayın Başkanımıza
Amatör Spora verdiği desteklerden
ötürü teşekkür ederim. Ayrıca ilçede
yapılacak spor tesisleri konusunda
kendileri bu işlerin sıkı bir takipçisi,
her ne zaman bakanlığa gittiğimizde
sayın başkanımızla orada karşılaşıyoruz. Sorunları çözüme kavuşturmak ve ilçe sporcularına biran önce
tesisleri kazandırmak için var
gücüyle çalışıyorlar. Biz bu konuda
da kulüplerimiz adına başkanımıza
teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
Hanım Lokalleri’nden
MÜZİK DOLU BİR GÜN
HABER MERKEZİBüyükşehir Belediyesi Hanım Lokalleri
üyelerinden oluşan Türk Sanat, Türk Halk ve
Tasavvuf Müziği ile Udi ve Nostaljik Pop Grubu
korolarının yer aldığı konser programıyla,
Başkentli hanımlar eğlenceli, keyifli, coşkulu bir
gün yaşadı. Gençlik Parkı Büyük Tiyatro
Salonu’nda düzenlenen programa, Büyükşehir
Belediye Başkanı Melih Gökçek’in eşi Nevin
Gökçek, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter
Yardımcıları Selma Okuroğlu ile Hatice Akgül ve
hanım lokalleri üyeleri katıldı.
22 Hanım Lokalinin üyelerinden oluşan Türk
Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Tasavvuf Müziği,
Udiler ve Nostaljik Pop Grubundan oluşan korolar,
izleyicilere coşkulu anlar yaşattı.
Gençlik Parkı Büyük Tiyatro Salonu’nda düzenlenen konser programı saygı duruşu ve İstiklal
Marşı’nın okunmasının ardından Udilerin konseri
ile başladı. Daha sonra Türk Sanat Müziği Korosu
ile devam eden konserde Türk Sanat Müziği
Korosu’nun seslendirdiği şarkılara seyirciler
alkışlarla tempo tutarak eşlik ettiler.
Bakan Kılıç, engelsiz
basket maçı izledi
HABER MERKEZİGençlik ve Spor Bakanı Akif Çağtay Kılıç ve Pursaklar
Belediye Başkanı Selçuk Çetin, Beşiktaş Rmk Marine
Tekerlekli Sandalye Engelli Basketbol Takımı ile Yenimahalle
Belediyesi Bedensel Engelliler Erkek Basketbol Takımı
arasında oynanan karşılaşmayı birlikte izledi. Pursaklar
Kapalı Spor Salonunda oynanan maçı değerlendiren Bakan
Kılıç, “Engeli olmasına rağmen hayata tutunarak devam
eden, bunu kendisine engel olarak görmeyen, normal hayatın içinde hayatını sürdüren bütün engelli vatandaşlarımızın
Engelliler Gününü tebrik ediyorum” dedi.
Ankara Yenimahalle Bedensel Engelliler Basketbol Spor
Kulübü ve Rmk Marine Tekerlekli Sandalye Engelli
Basketbol Kulübü, Garanti Tekerlekli Sandalye Süper lig
maçında Pursaklar’da karşı karşıya geldi. Gençlik ve spor
Bakanı Akif Çağatay Kılıç ve Pursaklar Belediye Başkanı
Selçuk Çetin, müsabakayı tribünden izledi.
Çekişmeli geçen müsabakanın galibi, maçın ilk yarısını
39 -31 önde tamamlayan Beşiktaş Rmk Marine oldu.
Beşiktaş Rmk Marine 72- 66’lık skorla müsabakayı
kazandı.
Müsabakadan sonra sporcularla sohbet eden Bakan
Kılıç, maçı değerlendirerek açıklamalarda bulundu: “Çok
ciddi manada bir sportif mücadele seyrettik, ama burada
önemli olan onların ortaya koyduğu duruş bedensel bazı
engellerine rağmen hayatta hiç bir şeyin onlara engel olamayacağına gösterdiler. Bedensel engeli olmasına rağmen
veya başka bir engeli hayata tutunarak devam eden ve
bunu engel olarak görmeyen tüm engelli vatandaşlarımızın
engelliler gününü tebrik ediyorum. Aynı zamanda onları
gösterdikleri hayata tutunma acısında ve şevkinden dolayı
tebrik ediyorum. Ümit ediyorum ki daha uzun yıllar böylesi
müsabakalarda mücadele eden vatandaşlarımız aynı
zamanda uluslararası arenada da ülkemizi en iyi şekilde
temsil edeceklerdir.”
Pursaklar Belediyesi’ne
SGK’dan teşekkür
Pursaklar Belediyesi’ni ziyaret eden Sosyal
Güvenlik Kurumu (SGK) temsilcileri, SGK
borcu olmadığı için yetkililere teşekkür etti.
Suskunluğun Çığlığı
paneli düzenlendi
HABER MERKEZİYenimahalle Belediyesi ve Hacettepe
Üniversitesi’nin proje ortaklığıyla Sosyoloji
Derneği’nin “Suskunluğun Çığlığı” projesi
kapsamında panel düzenlendi.
Panel, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB)
Sosyal Tesisleri’nde yapıldı. Panele
Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Ali Çağlar, TOBB Üniversitesi Fen
Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf
Sarınay, sivil toplum örgütleri temsilcileri ve
akademisyenler katıldı.
“Kadına yönelik şiddet sadece kadınların
problemi değildir” başlığı altında yapılan
panele eşinden gördüğü şiddet yüzünden
ANKARA
konuk sığınma evine giden bir kadının
yaşadığı zorluklar damga vurdu.
Her gün eşimden dayak yediğini, artık
gördüğü şiddetlere dayanamayarak evden
ayrılmaya karar verdiğinde nereye gideceğini, ne yapacağını bilmediğini belirten kadın,
“ Evdeyken yerdeki halıdan bile değersizdim
ve ben de kaçtım. Bana ‘sen bensiz hiçsin’
diyen kocamın ardından, ailem de bana yüz
çevirdi. Arkadaşım dışında gidebileceğim bir
yerim yoktu. Daha sonra ailemin izimi bulduğunu ve hakkımda ölüm kararı verdiklerini
öğrendim. Kaldığım evden de kaçarak
polise gittim ve sonra bir kadın konuk evine
sığındım. O günden itibaren dünyam
değişti” dedi.
Mağdur kadın konuk olduğu
sığınma evinde görevli uzmanlardan
yardım aldığını ve ilk olarak boşanma ve kimlik değişimi için gereken
çalışmaların başlatıldığını ifade
ederek, “ Beş ay içinde adım soyadım değiştirildi ve sanki bir peri
sihirli değneğini bana dokundurmuş
gibi hayatım güzelleşti. Liseyi dışarıdan okumaya, çalışmaya başladım.
Artık iki çocuğumla konuk evinde
yaşıyorum ve yastığa başımı
koyarken, ‘eşim yine beni dövecek,
dayak yiyeceğim’ korkusu yaşamadığım için çok mutluyum.
Kendime güvenim arttı. Hayatın
yaşamaya değer olduğunu anladım”
şeklinde konuştu.
HABER MERKEZİSGK Rüzgarlı Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürü Reşit
Erol, Müdür Yardımcısı Yavuz Özgen ile Mehmet
Bülbül’den oluşan heyet, Pursaklar Belediyesi’ni ziyaret
etti. Belediye tarafından yürütülen hizmetlerde kuruma
karşı herhangi bir borç ve diğer işlemlerde olumsuzluklarla karşılaşılmadığını belirten Reşit Erol, Belediye
Başkanı Selçuk Çetin ve ilgili personele teşekkür etti.
Pursaklar Belediyesi birim müdürleri ve ilgili personelle bir araya gelen SGK temsilcileri, bundan sonraki
hizmetler konusunda da istişarelerde bulundu.
Eski bakan Vecdi Gönül
Duruay’ı ziyaret etti
Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay, Savunma
eski Bakanı Antalya Milletvekili Vecdi Gönül’ü konuk
etti. Duruay ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile
getirerek ziyaretinden ötürü Vecdi Gönül’e teşekkürlerini iletti.
Duruay, Savunma eski Bakanı Antalya Milletvekili
Vecdi Gönül’e belediye projeleri ve çalışmalarından
bahsetti.
Ziyaretin ardından Savunma eski Bakanı Antalya
Milletvekili Vecdi Gönül ve Başkan Duruay, günün
anısına hatıra fotoğrafı çektirdi.
ANKARA
6 Aralık 2014 Cumartesi
AK Parti Ankara
İl Başkanlığı,
Dünya Engelliler
Günü etkinlikleri
kapsamında bir
program
düzenledi.
Programda çok
sayıda engelli
vatandaşa akülü
araç hediye
edildi.
AK Parti Ankara İl’den
engellilere özel program
Muhittin Güney, AK Parti İl yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda
engelli ve engelli yakını katıldı.
Saygı duruşu ve istiklal Marşı ile
başlayan Program, protokol
konuşmaları ile sürdü.
Engelli öğrencilerin halk oyunları gösterisi ve müzik dinletisi ile
renklenen program günün ilerleyen
saatlerine kadar sürdü. Protokol
üyeleri daha sonra engelli vatandaşlara akülü araç hediye etti.
Akülü araçlarına kavuşan engelli
vatandaşlar heyecanlarını
gizleyemedi.
KENAN ERGEN
AK Parti Ankara İl
Sosyal İşler Başkanlığı
tarafından Altınpark
Kongre Salonu’nda
Engelliler Günü münasebetiyle bir
porgram düzenlendi. Programa,
Ak Parti Ankara Milletvekilleri
Emrullah İşler, Nurdan Şanlı, Fatih
Şahin, Ak Parti Ankara İl Başkanı
Nedim Yamalı, Mamak Belediye
Başkanı Mesut Akgül, Çubuk
Belediye Başkanı Tuncay Acehan,
Kızılcahamam Belediye Başkanı
Başkan Ertürk’e uluslararası görev
HABER MERKEZİAvrupa Konseyi’nin temel organlarından biri olan Yerel ve Bölgesel Yönetimler
Kongresi’ne Kazan Belediye Başkanı
Lokman Ertürk üye olarak seçildi.
Konuyla ilgili açıklamada bulunan
Belediye Başkanı Lokman Ertürk,
Uluslararası alanda faaliyet gösteren bir
kongreye seçilmiş olmaktan dolayı mutlu
olduğunu ifade etti.
Ertürk, “Meclis, üye ülkelerde yerel ve
bölgesel demokrasiyi güçlendirmek,
yönetişimi iyileştirmek ve Avrupa'daki böl-
gelerarası ve sınır bölgeleri arasındaki
işbirliğini geliştirmek gibi önemli bir rolü
üstlenmiş durumda. Demokrasiyi ve
sosyal barışı maksimum seviyede
yaşadığımız Kazan'ımızı ve ülkemizi
böylesi önemli bir mecliste temsil edecek
olmaktan dolayı onur duyuyorum” dedi.
Yerel ve Bölgesel Yönetimler
Kongresi, 1949 yılında kurulmuş olan
Avrupa Konseyi’nin yerel ve bölgesel
yönetimlerini temsil eden Avrupa çapında
ilk ve en geniş siyasi organizasyonu
olarak görev yapıyor.
Nida Tüfekçi
Keçiören’de anıldı
Devlet Sanatçısı Nida Tüfekçi, Neşet
Ertaş Sanat ve Gösteri Merkezi’nde
düzenlenen bir programla anıldı.
HABER MERKEZİDevlet Sanatçısı Nida Tüfekçi, Neşet Ertaş
Sanat ve Gösteri Merkezi’nde düzenlenen bir
programla anıldı.
Yozgatlı Dernekler Federasyonunun
Organizasyonunu gerçekleştirdiği ve Keçiören
Belediyesinin destek verdiği anma programına
Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak’ın yanısıra,
Bozok Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Tamer Uçar,
İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Salih Karacabey,
Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Recep
Şahingöz, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dekanı Prof.Dr.Hayati Akyol, Başkent Ankara
Meclisi Başkanı Nevzat Ceylan, Yozgatlı Dernekler
Federasyonu Başkanı Ahmet Koç, akademisyenler
ve çok sayıda vatandaş katıldı. Programda sahne
alan Nida Tüfekçi Türk Halk Müziği Korosu, büyük
ustanın seçme eserlerini seslendirdi. Türkiye’nin
yetiştirdiği önemli sanatçılar arasında yer alan Nida
Tüfekçi’yi birbirinden güzel eserleri eşliğinde
andıklarını belirten Belediye Başkanı Mustafa Ak,
“Doğrusu hem ülkemiz hem de milletimiz açısından böylesi değerli sanatçılarımızın gelecek
nesillere tanıtılması için bu tür programların düzenlenmesini önemsiyoruz. Çocukların ve gençlerin de
bir arada bulunduğu böyle bir konserin gerçekleşmesini, bunu da bir hemşeri federasyonunun
düzenlemiş olmasını önemsiyorum. O nedenle
başta bu organizasyonu gerçekleştiren
federasyonumuz ve ona bağlı dernekler olmak
üzere emeği geçen herkesi tebrik ediyorum” dedi.
Pursaklar’da geri
kazanım projesi
Pursaklar Belediyesi, “Ambalaj atıkları geri
kazanım projesi” ile ekonomiye katkı sağlayacak.
HABER MERKEZİİlçe genelindeki ambalaj atıklarının kullanımı noktasında
halkı bilgilendiren Pursaklar Belediyesi Temizlik İşleri
Müdürlüğü, doğal kaynakların ve çevrenin korunması için
başlattığı proje ile ekonomiye katkı sunmayı da amaçlıyor.
Oluşturulan ekipler, hazırlanan “Pursaklar Belediyesi
Ambalaj Atıkları Geri Kazanım Projesi” broşürlerini ev ev
gezerek hane sakinlerine anlatmaya başladı. Broşürlerde
ambalaj atıklarının nasıl ayrıştırılacağı, bunun ekonomiye
olan katkısı, çöp olarak atılması halinde çevreye verdiği
zararlar anlatılıyor.
Broşürde, Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin’in
hemşerilerine yönelik mesajı da yer alıyor. Başkan Çetin
mesajında “Şehrimiz ve çevremiz için bu proje kapsamında
el ele vererek yaşadığımız alanları güzelleştirmek, kaynağından ayırdığımız ambalaj atıkları ekonomiye kazandırmak için vereceğiniz destekten dolayı teşekkür ederim”
ifadelerine yer verdi.
Pursaklar Kent Konseyi
Gençlik Meclisi’ni oluşturdu
Pursaklar Kent Konseyi, ilçedeki öğretmen
ve öğrencilerin görüşlerini alarak Gençlik
Meclisi’ni oluşturdu.
Altındağlı gençlere ağız
ve diş sağlığı semineri
HABER MERKEZİAltındağ Belediyesi, gençlerin diş sağlığı konusundaki bilinçlerini artırmaya
yönelik seminerler düzenlemeye devam ediyor.
Altındağ Belediyesi
Gençlik Merkezlerinde
düzenlenen “Ağız ve Diş
Sağlığı” seminerleri
sayesinde diş fırçalamanın
ne derece önemli
olduğunu öğrenen gençler,
aynı zamanda dişleri
doğru şekilde fırçalamanın
yöntemleri konusun da da
bilgi aldılar. Seminere
merkez üyesi öğrenciler
kadar, anneleri de büyük
ilgi gösterdi.
Hacettepe Üniversitesi
Hastanesi’nde görev
yapan diş hekimi Pınar
Yuva’nın verdiği seminerde, ilk olarak diş
çürüğü, ağız kokusu, diş
5
eti hastalıkları gibi sıkça
karşılaşılan sorunlar
hakkında bilgiler verildi.
Yuva ”Ağzımız ve
dişlerimizin sağlığı genel
sağlığımızla yakından
ilişkilidir. Ağzımızdaki
sorunlar bize gene l
sağlığımızla ilgili ipuçları
verir. Vücudumuzun
genelindeki bir sağlık
sorunu, kendini ilk olarak
ağız ve diş sağlığımızı
bozarak gösterebilir.
Ağzımızda başlayan belirtiler erken uyarıdır. Bu
nedenle ağız ve diş
sağlığımız çok önemlidir.”
dedi.
Gençlere günde iki
defa ve toplam 4 dakika
diş fırçalamaları gerektiğini
söyleyen Yuva, genç yaşta
diş sağlığına önem verilmezse ilerleyen yaşlarda
daha büyük sağlık sorun-
ları ortaya çıkabileceğini
kaydetti. Dişlerin çürüme
nedenini ise yetersiz
hijyen, yanlış veya yetersiz
beslenme, kalıtım, bilinçsiz
ilaç kullanımı ve bazı sistemik hastalıklara
bağlayan Yuva, sağlıklı
dişlere sahip olmak için
neler yapılması gerektiği
konusunda bilgiler verdi.
Diş sağlığı konusunda verilen seminere yoğun ilgi
gösteren gençler, çeşitli
sorular sorarak konunun
ne kadar önemli olduğunu
bi ldiklerini gösterdiler.
Seminer sonrasında ise
öğrenciler tiyatro eğitmeni
Eylül Aykut tarafından
hazırlanan “Şekerli Dişler”
isimli bir tiyatro oyunu
sergiledi. Diş hekimi Pınar
Yuva seminer sonunda
tüm aktılımcılara diş fırçası
ve diş macunu hediye etti.
HABER MERKEZİPursaklar İlçe Milli Eğitim Müdürü Adnan Gürbüz,
Belediye Başkan Yardımcısı Osman Kayaer, Pursaklar
Kent Konseyi Genel Sekreteri Akif Durmuş, çok sayıda
öğretmen ve öğrenciyle bir araya gelerek Kent Konseyi
Gençlik Meclisi’ni kurdu. Toplantıda öğretmenler ve
öğrenciler fikirlerini paylaştı.
Toplantıda konuşan Pursaklar Belediye Başkan
Yardımcısı Osman Kayaer, “Yeni zihinler, yeni beyinler
yeniliğe her zaman açıktır” diyerek gençlerin fikirlerinin
önemini anlattı. Pursaklar’da gençlerin düşüncelerinin
önemli olduğunu belirten Kayaer, “Gençler girişken olmalı,
proje üretmeli. Hem belediyemiz hem de kaymakamlığımız gençlerin, hemşerilerimizin proje üretmesini önemsiyor, onların görüşlerine değer veriyor.”dedi. Yılda iki defa
genel kurul yapan kent konseyi, önümüzdeki günlerde
gençlik meclisindeki görev dağılımları için başkan ve
sekreter seçimlerini yapacak.
Suriyeli çocukların
yüzünü güldüren yardım
Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından
Ceylanpınar’a gönderilen 20 bin adet hediye
paketi 500 Suriyeli çocuğa dağıtıldı.
HABER MERKEZİÜlkelerindeki iç karışıklıktan kaçarak Türkiye’ye sığınan
Suriyeli sığınmacılar ve çocuklarına Ankara Büyükşehir
Belediyesi’nin yardım eli uzanmaya devam ediyor.
Belediye Meclisi’nde alınan karar doğrultusunda
Ankara’nın dışındaki kamplarda da yaşayan Suriyelilere
çeşitli yardımlarda bulunan Büyükşehir Belediyesi, bu kez
de özellikle çocukların yüzünü güldürecek oyuncak ve
giysilerden oluşan yardımlarını Ceylanpınar’a gönderdi.
Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesi’ndeki Recep Tayyip
Erdoğan Suriyeli Misafir Eğitim ve Kültür Merkezi’nde
eğitim gören yaklaşık 500 Suriyeli çocuğa Büyükşehir
Belediyesi top, bebek, frizbi, badminton raket, araba gibi
oyuncaklar ve giysilerden oluşan 20 bin adet hediye
götürdü.
Araştırma ve Tanıtım Daire Başkanı Recep Tezcan’ın
eşliğinde Ankara’dan yola çıkan 4 kamyonet dolusu
6
EKONOMİ
6 Aralık 2014 Cumartesi
Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı
Fikri Işık, "3. Özel
Sektör Ar-Ge
Merkezi Zirvesi" ile
özel sektör sanayi
kuruluşlarının Ar-Ge
kapasitesini artırmayı ve ülkenin
Ar-Ge ve inovasyon
ekosistemini
geliştirmeyi hedeflediklerini ifade etti.
Yeni teknolojiler Ar-Ge
zirvesinde yarışacak
ANKARA - Bakan Işık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Ar-Ge ve İnovasyonla
Kalkınma" temasıyla, 3. Özel Sektör Ar-Ge
Merkezi Zirvesi'nin, 10 Aralık'ta Ankara'da
yapılacağını bildirdi.
Ar-Ge ve yenilikte gelişmiş ülkeler seviyesini
yakalamak için 2023 vizyonu çerçevesinde
önemli hedefler belirlediklerini anlatan Işık,
gelişmiş ülkelerin GSYH içindeki Ar-Ge harcamasına bakıldığında; Güney Kore'nin yüzde
4,03, Almanya'nın yüzde 2,92, Brezilya'nın
yüzde 1,21, OECD (Ekonomik İşbirliği ve
Kalkınma Örgütü) ortalamasının yüzde 2,4 ve
AB ortalamasının da yüzde 1,98 olduğunu
görmekteyiz. Milyon başına düşen araştırmacı
sayısı da Güney Kore'de 5 bin 928, Almanya'da
4 bin 85, Brezilya'da 710, OECD ortalaması 3
bin 754 ve AB ortalaması da 3 bin 308'dir.
Ülkemizin GSYH içerisindeki Ar-Ge harcaması
yüzde 0,92, milyon başına düşen araştırmacı
sayısı ise 987'dir" diye konuştu.
Işık, dünya ekonomisinde üst sıralarda yer
almanın ve katma değer artışının öncelikle ArGe ve yenilikçiliğe yapılacak yatırımla mümkün
olabileceğine işaret etti. Ar-Ge ve yeniliğe kamu
olarak yeterince kaynak ayırdıklarını ancak kaynakların tamamının kullanılmadığı eleştirisinde
bulunan Işık, potansiyeli harekete geçirmek
adına katma değeri ve teknolojik düzeyi yüksek
ürünler üretecek firmaların Ar-Ge, yenilik ve girişimcilik faaliyetlerini teşvik etmek üzere ciddi
destekler verdiklerini ifade etti.
Zirvenin, Ar-Ge merkezlerinde yapılan
projeler sonunda ortaya çıkan yeni teknoloji ve
çıktıların kamuoyuyla paylaşılması, Ar-Ge
merkezlerinin sorunlarının tartışılması, başarılı
Ar-Ge merkezlerine ödül verilmesi ve yeni Ar-Ge
merkezi olan firmalara belge takdimi yapılması
amacıyla planlandığını dile getiren Işık, bu kapsamda Ar-Ge ve inovasyon devlerinin yeni
teknolojilerinin yarışacağını da ifade etti.
Işık, "3. Özel Sektör Ar-Ge Merkezi Zirvesi"
ile özel sektör sanayi kuruluşlarının Ar-Ge kapasitesini artırmayı ve ülkenin Ar-Ge ve inovasyon
ekosistemini geliştirmeyi hedeflediklerini vurguladı. Bu kapsamda sanayi kuruluşlarına Ar-Ge
merkezi kurma fırsatı verildiğine değinen Işık, bu
merkezlerde çalışanlara önemli vergisel avantajlar sağlandığına dikkati çekti.
Bugüne kadar 164 sanayi kuruluşuna Ar-Ge
Merkezi Belgesi verildiğini hatırlatan Işık, söz
konusu merkezlerde 20 bin 393 nitelikli Ar-Ge
personelinin istihdam edildiğini, yaklaşık 10,2
milyar lira Ar-Ge harcaması gerçekleştirildiği, 3
bin 1 Ar-Ge projesinin tamamlandığını ve 3 bin
927 proje üzerinde çalışılmaya devam edildiğini
kaydetti. Faal Ar-Ge merkezlerinin illere göre
dağılımına da değinen Işık, 46 Ar-Ge merkeziyle
İstanbul'un listenin başında olduğunu
söyledi.(AA)
Portakal ve limon
fiyatları dibe vurdu
Hamsi ihracatı
hız kesmiyor
TRABZON - ZAFER SEL - Türkiye'de 1 Eylül'de
başlayan su ürünleri avlanma sezonunda 3 ay sonunda ihraç edilen 662 ton hamsiden 2 milyon 566 bin
dolar gelir elde edildi.
Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Yönetim
Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, 1 Eylül'de başlayan
su ürünleri avlanma sezonunun 3 ayında hamsi ihracatının 2 milyon 566 bin 722 dolara ulaştığını belirtti.
Gürdoğan, söz konusu dönemde 662 ton 143 kilogram hamsi ihracatının yapıldığını vurgulayarak,
"Geçtiğimiz sezonun aynı döneminde 723 ton 729
kilogram hamsi ihracatı gerçekleşmiştir. Miktar bazında yüzde 9 oranında bir düşüş yaşandı" dedi.
Miktar bazındaki düşüşe rağmen değer bazında
artış olduğunu ifade eden Gürdoğan, "Geçtiğimiz yılın
eylül-kasım döneminde 2 milyon 495 bin 273 dolarlık
ihracat yapılırken, bu yılın aynı döneminde bu oran
yüzde 3 artışla 2 milyon 566 bin 772 dolara yükseldi"
diye konuştu.
Toplam 21 ülkeye hamsi ihracatı yapıldığını belirten
Gürdoğan, ihracatta en büyük payın Avrupa Birliği
ülkelerinden alındığını vurguladı.
Gürdoğan, ihraç edilen hamsinin 318 ton 841 kilogramının taze ve dondurulmuş, 343 ton 302 kilogramının da ise işlenmiş fileto olarak ihraç edildiğini
kaydetti.
EN FAZLA İHRACAT ALMANyA'yA
Türkiye'den eylül-kasım döneminde en fazla hamsi
ihracatı 184 ton 479 kilogram ile Almanya'ya
yapılırken bu ülkeyi 134 ton 690 kilogram ile Fransa,
89 ton 235 kilogramla Belçika, 79 ton 220 kilogramla
Yunanistan ve 41 ton 760 kilogramla İspanya izledi.
Ülkeye döviz girdisi açısından ise 720 bin 847 dolar
ile Fransa birinci sırada yer alırken, Fransa'yı 508 bin
528 dolarla Belçika, 394 bin 950 dolarla Almanya,
243 bin 607 dolarla Amerika Birleşik Devletleri ve 197
bin 316 dolarla İspanya takip etti.
Türkiye'den hamsi ihracatının gerçekleştiği diğer
ülkeler ise İngiltere, Hollanda, Avusturya, İtalya,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, İsviçre, Romanya,
Azerbaycan, Türkmenistan, Birleşik Arap Emirlikleri,
Gürcistan, Irak, Afganistan, Kazakistan ve
Özbekistan. (AA)
ANKARA - Türkiye Ziraat Odaları
Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi
Bayraktar, üretici fiyatlarının kasımda mandalinada yüzde 40 azalmayla kilogramda
30 kuruşa, limonda yüzde 15,49 azalmayla 90 kuruşa düştüğünü, portakalda ise
kilogramda 42 kuruş olduğunu belirterek,
narenciyede en önemli pazarlar olan
Rusya'da ekonomik, Irak ve Ukrayna'da
siyasi karışıklığın bu ülkelere yönelik
narenciye ihracatına da yansıdığını ifade
etti.
Bayraktar, yazılı açıklamasında, narenciyede en önemli pazarlardan Rusya'da
ekonomik, Irak ve Ukrayna'da ise siyasi
karışıklıklar nedeniyle ihracatta sorun
yaşandığını bildirdi.
Bu ülkelerden Irak'a yapılan narenciye
ihracatının, 2011 yılında 280 bin 858
tonken, 2013'te 159 bin 333 tona gerilediğine dikkati çeken Bayraktar, 2014
Ocak-Kasım döneminde Irak'a mandalina
ihracatının geçen yılın aynı dönemine
göre yüzde 69 azalışla 1778 tona
düştüğünü bildirdi. Bu yıl
ekimde Rusya, Suudi
Arabistan, Irak, Ukrayna ve
Polonya'ya yapılan limon
ihracatının geçen yılın aynı
ayına göre yüzde 16,5
azalışla 39 bin 971 tondan
33 bin 367 tona gerilediğini
belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
"Yaş sebze ve meyve ihracatımızın
da lokomotifi konumunda olan narenciye
üretimi giderek artış gösteriyor. 2005 yılında 2 milyon 913 bin ton olan narenciye
üretimimiz, 2013 yılında 3 milyon 681 bin
159 tona ulaştı. 2014 yılında üretimin 3
milyon 786 bin 690 tona çıkması bekleniyor. Bunun yanı sıra mandalina rekoltesinde
görülen artışın yanı sıra havaların sıcak
gitmesi ve mandalina çeşitlerinin
hasadının çakışmasıyla birlikte iç piyasada
bir yığılma meydana geldi. Piyasada
yaşanan bu yığılmayla 1 kilogram mandalinanın kasımda üretici fiyatı yüzde 40
azalarak 30 kuruşa geriledi. Sezon başında kilogramı 1 lira 30 kuruştan alıcı bulan
limon ekimde 1 lira 7 kuruşa, kasımda
yüzde 15,49 azalışla 90 kuruşa indi.
Portakal da sezona iyi başlamadı.
Hasadına kasım ayında başlanan portakalda üretici
fiyatı kilogramda
42 kuruş
oldu."
(AA)
Yabancılar, Borsa İstanbul'da 11 ayda
2,3 milyar dolarlık net alım yaptı
İSTANBUL - Yabancı yatırımcılar
Borsa İstanbul'da kasım ayında 628
milyon dolarlık net alış yaparak, yılbaşından bu yana toplam net alış
tutarını 2,3 milyar dolara yükseltti.
Borsa İstanbul tarafından açıklanan
verilere göre yabancı yatırımcılar kasım
ayında 628 milyon dolarlık net alış
gerçekleştirdi. Ağustos ve eylül ayında
net satışların ardından ekim ayındaki
583 milyon dolarlık net alış ile iki aylık
satışların fazlasını geri alan yabancılar,
kasım ayında mayıs ayından bu yana en
yüksek tutarlı net alımı gerçekleştirdi.
Yabancı yatırımcıların kasım ayındaki
alımları ile yılbaşından bu yana yaptıkları
net alış toplamı 2,3 milyar dolara yükseldi.
Analistler, faizlerin düşük seyrede-
ceği beklentisinin artması ve petrol fiyatlarındaki hızlı düşüşün TL varlıklarına
ilgiyi artırdığını belirterek, yabancıların
son iki aydaki güçlü alımları ile BIST 100
endeksinin kasım ayında yüzde 6,94,
son iki ayda ise yaklaşık yüzde 14,5
yükseliş kaydettiğine dikkati çekti.
Yabancıların aylık bazda ağustos
ayından bu yana net Türk Hava Yolları
alışları kasım ayında da 166 milyon
dolarlık net alım ile devam etti. Yabancı
yatırımcıların kasım ayında en fazla alım
yaptıkları diğer pay piyasaları sırasıyla
Garanti Bankası, İş Bankası (C),
Vakıfbank ve Turkcell oldu. Kasım ayında yabancı yatırımcıların en fazla net
satış yaptığı paylar ise Kardemir (D),
Tüpraş, Doğan Holding, Sabancı
Holding, BİM AŞ olarak sıralandı. (AA)
İNTERNET ABONE
sayısında büyük artış
ANKARA TAMER
TOĞANAŞ Ulaştırma,
Denizcilik ve
Haberleşme
Bakanı Lütfi Elvan,
bilişim sektöründeki büyümenin
yılın üçüncü
çeyreğinde de
devam ettiğini
belirterek,
genişbant internet
abone sayısının
son 10 ayda yaklaşık 8 milyonluk artışla 39,8 milyona ulaştığını, mobil
internet kullananların sayısının da yüzde 9,3 artış gösterdiğini bildirdi.
Bakan Elvan, AA muhabirine 2014 yılı üçüncü
çeyrek bilişim sektörü verilerini açıkladı. Sektördeki
büyümenin 3. çeyrekte de devam ettiğini ifade eden
Elvan, bu büyümenin kendilerini son derece mutlu
ettiğini belirtti.
Genişbant internet abone sayısının 2013 yılı sonunda 32 milyon iken, ağustos ayı sonu itibarıyla 6 milyonluk bir artış sağlayarak 38 milyona yükseldiğini ve
kasım itibarıyla da 39,8 milyona ulaştığını kaydeden
Bakan Elvan, "3G mobil abone sayısı ikinci çeyrekte
53,4 milyon iken, 56,8 milyona ulaşarak yüzde 6,4'lük
bir artış sağlandı. Mobil abone sayısı 71,9 milyon
seviyesine çıkarak ikinci çeyreğe göre yüzde 1,6'lık bir
artış yaşandı" dedi.
Bakan Elvan, mobil internet kullanan abone
sayısının son çeyreğe göre yüzde 9,3 arttığını ve 31,1
milyona ulaştığını belirterek, M2M (Makineler arası
iletişim) abone sayısının 2,4 milyona ulaşarak, bir önceki döneme göre yüzde 1,8 artış gösterdiğini
kaydetti.(AA)
“Avrupa, Rus gazı
olmadan yapamaz”
VİyANA - Avusturya enerji şirketi OMV Başkanı
Gerhard Roiss, Avrupa'nın Rus gazına ihtiyacı olduğunu
belirterek, "Avrupa, Rus gazı olmadan yapamaz" dedi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Güney Akım
Doğalgaz Hattı Projesi'ne devam etmeyeceklerini açıklaması, Avusturya'da tepkilere neden oldu.
Avusturya enerji şirketi OMV Başkanı Gerhard Roiss,
devlet televizyonu ORF'ye yaptığı açıklamada,
Rusya'nın Güney Akım Doğalgaz Hattı Projesi'nden
vazgeçmesini "Avrupa için üzücü bir gelişme" olarak
nitelendirdi.
Avrupa'nın Rusya'nın gazına ihtiyacı olduğunu kaydeden Roiss, "Bu, Avrupa için üzücü bir gelişmedir çünkü
Avrupa'nın Rus gazına ihtiyacı vardır. Avrupa, Rus gazı
olmadan yapamaz" ifadelerini kullandı. Güvenli enerji
arzının sağlanmasının herkesin yararına olduğunu vurgulayan Roiss, "Güney-Doğu Avrupa gaz tedarik ihtimalinin azalması, tek bir üreticiye bağımlılık ve Ukrayna
üzerinden tek hattın olması asıl sorundur" diye konuştu.
Ekonomi Bakanı Reinhold Mitterlehner ise proje
hakkında daha fazla resmi bilgiye ihtiyaçlarının olduğunu
söyledi. Mitterlehner, "Biz bu sorunun, halen aydınlığa
kavuşturulması gereken bir sorun olduğuna inanıyoruz"
dedi.Rusya Devlet Başkanı Putin'in, 24 Haziran 2014'te
Avusturya'nın başkenti Viyana'ya gerçekleştirdiği
ziyaretinde, Güney Akım projesi kapsamında Rusya ile
Avusturya arasında, yıllık 32 milyar metreküp doğalgaz
akışını sağlayacak boru hattının inşa edilmesini öngören
anlaşma imzalanmıştı. Bu kapsamda enerji şirketleri
OMV ile Gazprom arasında imzalanan anlaşmaya göre
hattın yapımına 2016'da başlanması ve projenin
2018'de tam kapasiteyle çalışması öngörülmüştü. (AA)
Bankaların KOBİ müşteri
sayısı 3 milyonu aştı
İSTANBUL - ZEyNEP DUyAR - Bu yılın ocak-ekim
döneminde bankaların KOBİ niteliğindeki müşteri sayısı
geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 14,7 artarak 3
milyonu aştı.
AA muhabirinin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu (BDDK) verilerinden derlediği bilgilere göre, bu
yılın 10 aylık döneminde bankaların KOBİ niteliğindeki
müşteri sayısı geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde
14,7 artarak 3 milyonu geçti. Bankaların geçen yıl aynı
dönemde 2 milyon 618 bin 857 KOBİ niteliğinde müşterisi bulunuyordu.
Bu yılın ocak-ekim döneminde mikro işletme
niteliğindeki müşteri sayısı 2 milyon 246 bin 601, küçük
işletme niteliğindeki müşteri sayısı 572 bin 383 ve orta
büyüklükteki işletme niteliğindeki müşteri sayısı ise 185
bin 20'ye yükseldi.
Geçen yılın aynı döneminde ise mikro işletme
niteliğindeki müşteri sayısı 1 milyon 952 bin 394, küçük
işletme niteliğindeki müşteri sayısı 502 bin 483 ve orta
büyüklükteki işletme niteliğindeki müşteri sayısı 163 bin
980 olarak gerçekleşmişti.
BDDK verilerine göre, 2014 yılının ocak-ekim döneminde bankaların toplam KOBİ kredileri yüzde 23 artışla
316 milyar 398 milyon liraya yükseldi. Geçen yılın aynı
döneminde bu rakam 257 milyar 212 milyon liraydı.
Bu yılın aynı döneminde mikro işletmelere kullandırılan krediler ise 82 milyar 869 milyon seviyesinde
gerçekleşirken, küçük işletmelere kullandırılan krediler
105 milyar 714 milyon liraya yükseldi.
2013 yılının ocak-ekim döneminde mikro işletmelere
kullandırılan krediler 66 milyar 769 milyon lira ve küçük
işletmelere kullandırılan krediler ise 81 milyar 321
milyon lira seviyesinde bulunuyordu.
Toplam KOBİ kredileri içinde takipteki kredi tutarı ise
10 milyar 889 milyon lira oldu. Bu rakam geçen yılın
aynı döneminde 8 milyar 206 milyon liraydı. (AA)
EKONOMİ
6 Aralık 2014 Cumartesi
Uluslararası
Hububat
Konseyinin (IGC)
uluslararası
tahminlerine göre,
dünya buğday
üretimi 1 Temmuz
2014-30 Haziran
2015'te, bir önceki
döneme kıyasla 5
milyon ton artarak
718 milyon tona
ulaşacak.
Dünya buğday üretimi 5 milyon,
tüketimi 13 milyon ton artacak
BALIKESİR - ZAFER AKPINAR Okan Üniversitesi Mühendislik Fakültesi
Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr.
Hikmet Boyacıoğlu, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, küresel buğday üretiminin, Avrupa
Birliği (AB) ülkeleri, Rusya, Ukrayna, Arjantin,
Brezilya, Çin ve Hindistan'daki yüksek
rekoltelerin etkisiyle yüzde 1 civarında artacağının tahmin edildiğini söyledi.
Kazakistan, Kanada, ABD, İran, Türkiye ve
Avustralya'nın üretimlerinde azalma beklentisine karşın 1 Temmuz 2014-30 Haziran 2015
dönemi küresel rekoltenin 5 milyon ton yükselişle 718 milyon tona çıkacağını vurgulayan
Boyacıoğlu, "Dünya buğday hasat alanı da
yüzde 1 artışla 222,9 milyon hektara ulaşacak"
dedi.
Aynı aylarda, bir önceki döneme nazaran
dünya buğday tüketiminin 13 milyon ton yükselişle 710 milyon ton düzeyinde gerçekleşmesinin öngörüldüğünü anlatan Boyacıoğlu,
şunları kaydetti: "Buna göre, küresel buğday
tüketiminin geçen seneye kıyasla yüzde 1,9 artmış olacak. IGC'nin raporuna göre, buğdayın
yem olarak küresel kullanımı yüzde 5,6 artışla
139 milyon ton düzeyinde öngörülüyor.
Buğdayın insan gıdası olarak doğrudan kullanımı ise yüzde 1,5 yükselmeyle 484 milyon
ton olarak tahmin ediliyor. Endüstriyel kullanımının da yüzde 4,5 artması ve 19 milyon
tona ulaşması bekleniyor."
Dünya dönem sonu stokların, geçen sezondan 8 milyon ton yüksek olarak 193 milyon ton
düzeyinde gerçekleşmesinin beklediğini dile
getiren Boyacıoğlu, başlıca ihracatçıların (AB
ülkeleri, ABD, Arjantin, Avustralya, Kanada,
Kazakistan, Rusya ve Ukrayna) stoklarının ise 8
milyon ton artarak 60 milyon tona çıkacağının
öngörüldüğünü bildirdi.
Boyacıoğlu, IGC'ye göre, Türkiye'nin buğday üretiminin 18 milyon tondan 15,5 milyon
ton düzeyine gerileyeceğini, ABD Tarım
Bakanlığı Dış Tarım Servisinin ise aynı tahmini
15 milyon ton olarak açıkladığını sözlerine
ekledi. (AA)
Otomobilde lüks
tutkusundan
vazgeçilmiyor
Genç deri tasarımcıları
DETAY'da yarışacak
İSTANBUL - İstanbul Deri ve Deri Mamulleri
İhracatçıları Birliği (İDMİB) ve Deri Tanıtım Grubu
(DTG) önderliğinde genç deri tasarımcılarına
yönelik düzenlenen Deri Ürünleri Tasarım
Yarışması'nın (DETAY) final defilesi 16 Aralık'ta
yapılacak.
İDMİB'den yapılan açıklamaya göre, Türk deri
sektörünün yaratıcı gücünün yükselmesi, gençlerin sektöre kazandırılması ve özg ün tasarımların
teşvik edilmesi amacıyla organize edilen DETAY,
bu yıl üçüncü kez düzenleniyor. Deri konfeksiyon,
ayakkabı ve saraciye olarak 3 kategoride gerçekleştirilen yarışmada iki eleme tamamlandı. Finale
kalan 6 tasarımcının, dörder kombiniyle yarışacağı final defilesi, 16 Aralık'ta yapılacak.
Finalistleri Ekonomi Bakanlığı'nın destekleriyle
kariyerlerini yönlendirecek ödüllerin beklediği
yarışm ada, her bir kategoriden dereceye giren
tasarımcılar moda tasarım alanında Avrupa'da
istediği okulda eğitim görmesi için desteklenecek.
İDMİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Güven Karaca, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "Türk deri sektörünün dünyayla
rekabeti için tasarım anlamında elde olan değerleri kendi insanımızla fırsata çevirmek, bunun için
genç arkadaşlarımıza eğitimlerinde ve kişisel
geliş imlerinde destek olmak adına DETAY projesini çok önemsiyoruz" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin coğrafi konumu açısından
Avrupa'ya yakınlığının ve pazar çeşitliliğinin deri
sektöründe ihracat rakamlarındaki artışı da
getirdiğini belirten Karaca, tasarımın global rekabet için oldukça önem taşıdığını vurguladı.
Karaca, deri ve deri ürünleri sektörünün hammaddeden kaynaklanan nedenlerle üretimin ve
tasarı mın her aşamasında uzmanlık ve beceri
gerektirdiğine işaret etti. Güven Karaca, sektörde
ihtiyaç duydukları yeni tasarımcı adaylarından
aradıkları niteliklere ilişkin şunları kaydetti:
"Tasarımcının yaratıcılık düzeyi, tasarımın özgün
ve yenilikçi oluşu, tasarımların uygulama
tekniklerinin geliştirilebilirliği ve uygulanabilirliği,
malzeme seçimleri ve malzeme tasarım uyumu
çok önemli. Ayrıca tasarımlarda katma değeri
artırıcı ve teknik özelliklerini geliştirici özellik de
arıyoruz. Bunun dışında belirledikleri tema
çerçevesinde bir koleksiyon bütünlüğü arıyoruz.
Ancak en önemli kriterlerden biri kendilerini istedikleri gibi ve kendilerine ve tasarımlarına güvenir
şekilde sunmaları." (AA)
İSTANBUL- MURAT BİRİNCİ
- Bu yılın 11 ayında lüks otomobil
satışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16,9 artarken,
vergi artışlarına karşın lüks
otomobil tutkusundan
vazgeçilmediğini gösteriyor.
Yılbaşındaki Özel Tüketim Vergisi (ÖTV)
artışı, TL'deki değer kaybının yansıtıldığı fiyat
artışları, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurulu'nun tüketici kredilerindeki sınırlamalar, borçlanma oranlarındaki artış ve
ekonomik aktivitedeki yavaşlama lüks otomobil satışlarında azalışa neden olmadı.
AA muhabirinin Otomotiv Distribütörleri
Derneği (ODD) verilerinden derlediği bilgiye
göre, otomobil satışları,
2014 yılı ocak-kasım
döneminde önceki yılın
aynı dönemine göre
yüzde 15,3 azalarak
563 bin 456'dan 477
bin 277'ye geriledi. Aynı
dönemde lüks otomobil
satışı ise yüzde 16,9'luk
artışla 49 bin 328'den
57 bin 640'a yükseldi.
Bazı lüks otomobil
markalarının daha yıl
bitmeden geçen yılki
satış miktarlarının çok
üzerinde satış gerçekleştirdiği görülüyor.
Bu yılın ocak-kasım
döneminde geçen yılın
aynı döneminde lüks otomobil satışlarında
en fazla artış yüzde 190,9'la Maserati'de
oldu ve geçen yıl 11 ayda 22 olan satış miktarı bu yıl 64'e yükseldi. Bu markayı yüzde
7
Balkan ülkelerinde
yolsuzluk arttı
SARAyBOSNA- Transparency International
tarafından açıklanan Yolsuzluk Algılama Endeksi
(CPI) sıralamasında Hırvatistan , Bosna Hersek,
Kosova, Karadağ ve Sırbistan'ın geçen yıla oranla geriledi.
Ülkelerdeki kamu hizmetlerinde algılanan yolsuzluk düzeyini ölçerek sıralamasını yapılan ve
175 ülkenin dahil edildiği listede, Hırvatistan 61,
Makedonya 64, Karadağ 76, Sırbistan 78, Bosna
Hersek 80. sırada yer alırken, Balkanlar'da "en
fazla yolsuzluk yapılan ülkeler" ise 110. sırayı
paylaşan Kosova ve Arnavutluk oldu.
Geçen yıla oranla, Hırvatistan, Bosna Hersek,
Kosova, Karadağ ve Sırbistan'da yolsuzluğun
arttığı bildirilirken, Arnavutluk, Slovenya ve
Makedonya'daki yolsuzluğun azaldığı kaydedildi.
Raporda, Balkan ülkelerinde yolsuzluğun en
fazla emniyet, yargı ve siyasi partilerde
görüldüğü belirtildi.
Transparency International Hırvatistan
Başkanı Davorka Budimir, Hırvatistan'ın geçen
yıla oranla dört basamak gerilediğini belirterek,
ülkede, yolsuzlukla mücadele konusunda önemli
adımların atılmadığını savundu. Budimir,
"Görülüyor ki ülkede yolsuzlukla mücadelede
hala yeterince güçlü değil. Hırvatistan, her ne
kadar AB üyesi olsa da CPI puanı göz önüne
alındığında AB ortalamasının altında" ifadesini
kullandı.
Yolsuzluğun arttığı diğer Balkan ülkeleri ise
Sırbistan, Bosna Hersek, Kosova ve Karadağ
oldu. Karadağ, geçen yıl oranla listede 9
basamak gerilerken, bunun son beş yıl içerisinde
Karadağ'ın elde ettiği en kötü CPI sıralaması
olduğu bildirildi.
Transparency International tarafından açıklanan Yolsuzluk Algılama Endeksi (CPI) sıralamasına göre yolsuzluğun en az görüldüğü ülke
Danimarka olurken, en fazla yolsuzluk görülen
ülkeler ise Kuzey Kore ve Somali oldu. (AA)
Rusya makroekonomik
tahminlerini revize etti
63,9'la
Jeep ve
yüzde 26,1'le
BMW takip etti.
Aynı dönemde en fazla düşüş yüzde
80,8'le Infiniti oldu ve satış miktarı 26'dan
5'e geriledi. Bu markayı yüzde 50 ile Ferrari,
yüzde 43,3'le Jaguar izledi. 2014 yılı ocakkasım döneminde en fazla lüks otomobil
satışını 21 bin 959'la BMW gerçekleştirdi.
BMW'yi 18 bin 554'le Mercedes-Benz ve 14
bin 191'le Audi takip etti.
2014 yılının tamamında aralık ayındaki
satışlarla birlikte toplam lüks otomobil
satışının 65 bin seviyesine ulaşılacağı
öngörülüyor. (AA)
MOSKOVA- Rusya Ekonomik Gelişim
Bakanlığı, 2014-2015 yıllarına ilişkin
makroekonomik tahminlerini revize etti.
Rusya Ekonomik Gelişim Bakanlığı, efektif dolar
kuru, kişi başına düşen gelir, ticaret hacmi ve
enflasyon gibi temel makroekonomik göstergeleri
güncelledi.
Bakanlığın tahminlerine göre 2015'te yüzde 1,2
artış öngürülen GSYH yüzde 0,8 azalacak. Maliye
Bakanlığı yeni tahminlerin, petrol fiyatlarının 80
dolar düzeyinde kalması durumunda geçerli olabileceğini, petrol fiyatlarının daha da düşmesi
halinde durumun daha da olumsuz olacağını bildirdi.Bakanlık, Batı yaptırımlarının uygulanmasının
ardından ülkeden çıkış yapan paranın yerine rezervlerindeki paranın yüzde 10'una tekabül eden 500
milyar rubleyi piyasaya sürmeyi planlıyor. Rus
rublesinin hızlı düşmesi nedeniyle ülkedeki birçok
perakendeci fiyatları artırırken, ücretlerdeki artışın
ise bu düzeyde olmaması bekleniyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bugün
imzaladığı kanunla asgari ücreti yüzde 6 artırdı. Bu
artışın ardında 2015 yılı için belirlenen asgari ücret 5
bin 965 rubleye yükseldi.
Yapılan son kamuoyu yoklamalarına göre,
Ruslar şimdiden gıda harcamalarını kısmaya
başladı. istatistiklere göre, yabancı şirketlerin Rus
pazarını terk etmesi ve yurt dışındaki Rus şirketlerinde ve kamu sektöründe işten çıkarmalar
nedeniyle ülkede işsizlik arttı. (AA)
Rus ekonomisinde % 0,8
küçülme bekleniyor
MOSKOVA- Rusya Ekonomik Kalkınma
Bakan Yardımcısı Aleksey Vedev, Rusya
ekonomisinde gelecek yıl yüzde 0,8 küçülme
beklediğini söyledi.
Vedev, gazetecilere yaptığı değerlendirmede,
gelecek yıl için petrol fiyatı beklentilerini 100
dolardan 80 dolara çektiklerini bildirdi. Vedev,
buna bağlı olarak dolar/ruble paritesinin 49
seviyesinden işlem görmesini beklediklerini ifade
etti.Rus ekonomisindeki gerilemenin sadece
petrol fiyatlarındaki düşüşe bağlı olmadığını
kaydeden Vedev, jeopolitik bazı faktörerin de
etkili olduğunu belirterek yaptırımlara işaret etti.
Vedev'in verdiği bilgiye göre Rusya'da 2015
yılında enflasyonun yüzde 7,5 seviyesinde olması
bekleniyor.
Kırım'ın Ukrayna'dan tek taraflı bağımsızlığını
ilan ederek Rusya'ya bağlanması ve
Ukrayna'daki tutumu nedeniyle Batı'nın yaptırımlarına maruz kalan Rusya'da, dolar ve avro küresel piyasalarda petrol fiyatlarının düşmesine bağlı
olarak rekor seviyelere yükselmişti. (AA)
8
KÜLTÜR-SANAT
6 Aralık 2014 Cumartesi
KÜLTÜREL
BOYUT
Prof. Dr. Hayrettin İVGİN
[email protected]
PUT (BÜT=SANEM) NEDİR?
“Put”, Osmanlıca bir kelimedir. Herhalde Farsça “büt”
kelimesinin Osmanlıca Türkçesinde aldığı söyleyiş biçimidir.
Put’un Arapça’da karşılığı “sanem”dir.
İlkel insanların tapındıkları heykellere ve heykelciklere
“Put” denir. Bunlar çoğunlukla gerçekte rastlanmayacak
biçimlerde şeylerdir. Putlar, tapanların korkularını, duygularını, inançlarını canlandırır.
Put, Fransızca’da “idole” karşılığı olarak söylenir.
Mezopotamya’da putlara M.Ö. 3000’e doğru rastlanır. Bunlar
pişmiş topraktan veya taştan yapılmış küçük kaba heykelciklerdir. Çoğunlukla kadın heykelcikleri olan bu idollerin üzeri
çeşitli şekillerde yine kabaca süslüydü. Susa’da ve İndüs
Vadisine kadar uzanan bölgelerde birçok put bulunmuştur.
Irak’ta ve Suriye’nin yukarı bölgelerinde bulunan ve sonradan ele geçirilen gizli putlar da yine M.Ö. 3000’li yıllara aittir.
Çok eski çağlarda insanlar, hayallerinde yarattıkları bir
takım varlıklara taparlar, bunlardan güç ve yardım umarlardı.
Bugün bile ilkel durumda kalmış bazı topluluklarda putataparlık halâ devam etmektedir. Putperestliği başka bir başlık
altında anlatacağım ama put ile ilgili ön bilgiler vermek istiyorum. Bilimsel araştırmalara göre; insanlar tapındıkları
Tanrıları ilk önce hayallerinde yaratmışlardır. Tanrı (İlâh) olarak benimsenen ve tapılan resim (ikon), heykel, taş, mozaik,
ağaç, obje, sütun, nesne vb. biçimsel sembollere “Put” denir.
İlkçağlarda insanlar; tabiatın çeşitli görünümlerini kişileştirdikten sonra onları biçimsel olarak tasarladılar ve bu tasarımlarını resimlere (kaya resimleri, mozaik, duvar süslemeleri, ikonlar vb.) ve heykellere (heykelcik, toprak, taş, küçük
objeler, çeşitli nesneler, büyük heykeller, sütunlar vb.) aktararak somutlaştırdılar.
Gerçekten; Mezopotamya bölgesindeki put buluntuları pişmiş topraktan yapılmış birkaç santimetre boyunda küçük
tanrı heykelcikleridir. Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yapılan kazılarda (Mesela; Kültepe) çok eski çağlara ait 20 cm
çapında yuvarlak putlar bulunmuştur. Bu küçük boyutlu putlar; Mısır, Hint, Japon, Yunan, Roma, Maya, İnka vb. putataparların büyük boyutlu ve bazen dev cüsseli Tanrı heykellerine ve sütunlara, yapılara dönüştüğünü biliyoruz.
Romalılar ilk putlarını şehrin kuruluşundan ancak 170 yıl
sonra diktirmişlerdir. Bilimsel çalışmalara göre; put yaratmak
ihtiyacı, insanın hayalindeki Tanrılara gerektiğinde ceza verebilmek ihtiyacından doğduğunu söyleyebiliriz. Tanrısına bir
isteğini bildirmek için dua edip de bunun yerine getirilmediğini gören ilkel düşünceli insan, kendisinin biçim verdiği bir
heykelciği kırarak öfkesini alabilmiştir.
Bu arada şunu da söyleyebilirim ki; Sümerlerde, Akadlarda
her insanın kendi Tanrısı vardı ve bu Tanrıların isimleri de
farklı farklıydı. O sebeble bugün bilinen, Sümer, Akad ve
Elam Tanrılarının sayısı 5000’e ulaşmıştır. Bu söylediğim,
çoktanrıcılık ilkel pagan inanışının sonucudur. Bu nedenle,
çoktanrıcılık putataparlıktan ayrılmaz. Paganlık esasında bir
doğataparlıktır. Bu da putçuluk anlamı taşır. Paganizm’in sözlüklerde karşılığının putçuluk (putataparlık) olarak yazılması
bundandır.
Hristiyanlık egemenlik savaşını Roma’da vermiştir. Roma
şehirlerinde Romalı soyluların direnmelerine rağmen tapınaklar ve bazı Tanrısal bayramlar kaldırılmışsa da geniş Roma
toprakları üzerindeki kırsal bölgeler ve köylerde eski çoktanrıcılık inanışı geleneği uzun yıllar aşırı bir tutuculukla devam
edip geldi. Bu nedenle; şehirlerde gelişen Hristiyanlık köylerde ve kırsal bölgelerde yaygınlaşmak için çoktanrıcılığa
ödünler vermek zorunda kalmış ve bugünkü Hristiyanlık
inancı içinde çoktanrıcılıktan kalan pek çok inanç biçimleri
süregelmiştir. Gerçekten, bugün Hristiyanlarda yapılan bayram ve yortuların çoğu eski Roma bayramlarıdır. Bu sebebledir ki Romalıların resmî dili olan Lâtince, bugün bile
Hristiyanlığın dilidir.
Paganizm, çoktanrıcılığı ifade etmektedir. Bugün bile,
Polinezya, Melanezya, Kuzey ve Güney Amerika’da yaşayan
yerlilerin büyük bir bölümü pagan davranışları içindedir. En
azından kendilerine dayatılan büyük dinleri (Hristiyanlık,
Müslümanlık, Musevilik vb.) pagan anlayışı ile yorumlamışlardır.
Peki İslamiyet’te putun karşılığı nedir ve nasıl algılanır?
Önce şunu ifade edeyim ki İslamiyet öncesi Araplarda put
vardı. Bu putlara da inanıyorlardı. Herhalde Museviliğin etkisiyle olsa gerek Araplar tek Tanrı fikrine de yatkındı. Bu Hz.
İbrahim’in dini Haniflik’in varlığından da kaynaklanıyordu.
Araplar bazı putlarını dişi olarak görürlerdi. En büyük üç put
Lât, Menat, Uzza dişidir. Bu sebeble bu üç puta “üç kızlar”
denir. Araplarda büyüklü küçüklü 360 put bulunuyordu.
Belki de Anadolu’nun, Mezopotamya’nın ve Ortadoğu’nun
pagan inanışı olan Anatanrıça ve Kibele idollerinin bir yansımasından dolayıdır. Araplar putlarına “kızlar” adını vermişlerdir. Kuran-ı Kerim’in Nisâ sûresinin 117. âyetinde şöyle
söylenir: “O müşrikler (putataparlar) Allah’ı bırakarak yalnız
dişilere (puta) taparlar.” Yine aynı sûrenin 51. âyetinde
Hristiyanlıktaki “haç” ile Arapların taptıkları Tâgût’a atıfta
bulunarak; “Görmüyor musun ki kitaplılar haça ve (kitapsızlar) Tâgût’a inanıyorlar.” kelâmı yer almaktadır.
İslamiyet, puta kesinlikle karşıdır ve yasak getirmiştir.
Putataparlık İslamiyet’te şirktir, yani Allah’a eş koşmaktadır.
Araplar puta “sanem” adı verirler. Bunun çoğulu
“asnâm”dır. Kur’an-ı Kerim’in A’raf sûresinin 138. âyetinde
“asnâm” kelimesi “putlar” karşılığını ifade etmektedir. âyet
şöyle: “İsrailoğullarını denizden geçirdik, onlar çölde kendi
putlarına tapan (âlâ asnâmin lehim) bir topluluğa rastladılar.”
İslamiyet putataparlığı “kâfirlik” olarak görmektedir.
Bunlar için Kehf sûresinin 102. âyeti cehennemi işaret
etmektedir. Âyet şöyle: “Biz kâfirlere cehennemi hazırladık.”
Kısaca; Kur’an-ı Kerim’in Hicr sûresinin 56. âyeti, Fâtır
sûresinin 14. Âyeti, Hac sûresinin 73. âyeti de put ve puta
inanırlığı lânetlemektedir ve cehennem ile cezalandırılacağını
ifade etmektedir. Tabiki ben burada; Hz. Peygamber’e atfedilen pek çok hadis-i şerifleri sıralamak istemiyorum. Put ve
putçuluğu yasaklayan pek çok hadisler ve de İslam alimlerinin yorumları bulunmaktadır.
Cahiliye Dönemi Araplarının putperestliği bundan sonraki
başlık altında kısaca anlatılmaktadır.
Tek tanrılı dinler (İslamiyet, Hristiyanlık, Musevilik) ortaya çıkınca, insanlar en kutsal varlık olarak tanıdıkları Tanrı’yı
put biçiminde görmekten vazgeçmişlerdir. Ama şurası bir
gerçek ki, bu ilâhi dinlerde (İslamiyet, Hristiyanlık,
Musevilik) eski pagan inançlarının izlerini bugün bile görmekteyiz.
Giuseppe Donizetti
Beyoğlu'ndaki evinde anıldı
İSTANBUL - Türkiye ile Batı Müziği arasında
köprü olan İtalyan asıllı müzisyen Giuseppe
Donizetti, ölümünün 158. yılında, Beyoğlu
Asmalımescit'te yaşama veda ettiği apartmanın
önünde düzenlenen etkinlikle anıldı.
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah
Demircan, burada yaptığı konuşmada, Donizetti'nin
Beyoğlu'ndaki bu mekanda hayatının 28 yılını geçirdiğini söyledi. Onun vefatından sonra yaşadığı binanın yıkıldığını, yerine ikinci jenerasyon olarak şu an
bulunan apartmanın yapılmış olduğunu ifade eden
Demircan, "Ancak bu noktada yaşamış bir şahıs ve
onun isminin anıldığı bir apartman" dedi.
Beyoğlu'nda kütür sanat anlamında müziğe de
önem verdiklerini kaydeden Demircan, "Bir yandan
'Itri Ödülü'nü, öte yandan klasik batı müziğinin temsilcisi olan Donizetti Paşa ödülünü vermeye ve
müsikiyle de ilgilenmeye gayret ediyoruz. Bu hafta
içerisinde de '5. Donizetti Paşa Ödülü'nü 4 Aralık
tarihinde Pera Palas Oteli'nde düzenlenecek törenle
vereceğiz. Öncesinde Donizetti Paşa'nın Beyoğlulu
olduğunu, burada yaşadığı apartmana bir plaket
çakmak süretiyle onun hatırasını yad ettik" diye
konuştu. (AA)
İskilip ve Köyleri’nde
El Sanatları” Fotoğraf
Sergisi’ne büyük ilgi
Çorum’un İskilip ilçesinde halk
kültürü açısından çok önemli bir
etkinliğe imza atıldı. Doğanay
Sevindik eğitmenliğindeki Ankara
Fotoğraf Sanatçıları Derneği
(AFSAD) Belgesel Fotoğraf Atölyesi
tarafından düzenlenen “İskilip ve
Köylerinde El Sanatları” fotoğraf
sergisi, İskilip Çatalkara Kültür ve
Sanat Evi’nde açılmasının ardından
büyük ilgi görmeye devam ediyor.
31 Aralık’a kadar gezilebilecek
sergide; atölye eğitmeni Doğanay
Sevindik, asistanlar Aysel Altun,
Şengül Bekmez, Erdal Karaarslan
ve Ahmet Nureddin Kutlay, atölye
üyeleri; Tuğçe Alpay, Ali Rıza Aslan,
Uğur Atay, Serdar Bozkurt, Gökçe
Çakır, Aysu Niksarlı, Murat
Subaşıoğlu, İsmail Şekerci, Deniz
Yıldırım ile misafir fotoğrafçılar;
İskilip’in eski Kaymakamı Mehmet
Yılmaz, İskilip’te yaşayan Sabri
Çiçekci, Kutay Çiçekci, Ömer
Erdoğan, Kadir Tahtacı ve
Çorum’da yaşayan Arap
Çataroğlu’na ait 40 el sanatı fotoğrafı yer alıyor.
Sergi açılışında görüşlerini açıklayan ustalar, hazırladıkları ürünlere
pazar bulmamaktan ve hak ettikleri
değerde satamamaktan dert yandı.
Zanaatları devam ettirecek çırak
bulmakta da zorluk yaşadıklarını
dile getiren el sanatları ustaları,
kendilerine sahip çıkılmasını istedi.
Sergiyi izlemeye gelen sanatseverler ise konu hakkındaki düşüncelerini açıklarken; el sanatlarının
teknolojiden olumsuz etkilendiğini,
sanatkar ustaların arkalarından
çırak yetiştiremediği için bu mesleklerin kaybolmaya yüz tutmasının
üzücü olduğunu dile getirdi.
Sergide el sanatlarının ve ustalarının yerel yönetimler tarafından
desteklenmesi ve yaşatılması
gerektiğine vurgu yapılırken
sergide fotoğrafları yer alan
fotoğraf sanatçıları İskilip’i
tanımaktan memnun olduklarını ifade ederek kendilerine
fotoğraf çekme olanağı sağlayan el
sanatları ustalarına teşekkür ettiler.
Sanatçılar ayrıca İskilip Dolması ve
İskilip Tepsisi yemeklerinin tatlarının
damaklarında kaldığını söyleyerek
bütün herkesin mutlaka İskilip’i görmesi gerektiğinin de altını çizdiler.
Sergide kendi fotoğraflarını
gören ustalar bunun gururunu
yaşarken bugüne kadar çekilen
fotoğraflarından oluşan serginin ilk
kez kendilerine sunulduğunu ve
bundan mutluluk duyduklarını ifade
ettiler. Sergi ustalar ve sanatseverler tarafından büyük beğeni kazanırken ustalara, sergideki fotoğrafları ve özel hazırlanan resim katalo-
ğu hediye edildi.
AFSAD İskilip’in el sanatları
ustalarından ve resimlerden oluşan
birde katalog çıkardı. Çıkarılan bu
resim kataloğunun satışından elde
edilen gelirle ise 1800 adet kitap ile
ana sınıfı öğrencileri için eğitici
oyuncaklar alındı. Kitaplar ve oyuncaklar Asarcık, Aşağı Örenseki,
Beyoğlan, Çatkara, Çomu,
Çukurköy, Karaburun, Kurusaray,
Kuzuluk, Kuzköy, Sorgun, Şeyhköy,
Yavu, Yerli Köy ve Yukarı Örenseki
köylerine dağıtıldı.
rın farklı sosyal sınıflarının üzerinden suçlu mu, suçsuz mu diye tartışan ve en önemlisi herkesin suçlu
bulduğu bir çocuğu bir jüri üyesinin
diğer 11 jüri üyesini ikna etmesiyle
suçsuz bulunmasına kadar değişen
süreci anlatan bir oyun" ifadelerini
kullandı.
Galaya, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler
Daire Başkanı Abdurrahman Şen,
Şehir Tiyatroları Genel Sanat
Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu ve çok
sayıda davetli katıldı.
Ahmet Özarslan, Ali Gökmen
Altuğ, Burteçin Zoga, Enes Mazak,
Erkan Akkoyunlu, Gün Koper, Kutay
Kırşehirlioğlu, Mehmet Avdan,
Metin Çoban, Nihat Alpteki, Rahmi
Elhan, Serdar Orçin ve Yalçın
Avşar'ın rol aldığı oyun, gelecek
haftadan itibaren Kağıthane
Sadabad, sonraki hafta Fatih Reşat
Nuri ve daha sonra Harbiye Muhsin
Ertuğrul sahnelerinde izleyiciyle
buluşacak. (AA)
"On İki Öfkeli Adam" yeniden sahnede
İSTANBUL - Amerikalı senarist
Reginald Rose'un 1954'te yazdığı
sinema ve tiyatronun önemli yapıtlarından "On İki Öfkeli Adam" oyunun galası yapıldı.
Oyunun yönetmeni Arif Akkaya,
Harbiye'deki Muhsin Ertuğrul
Sahnesi'nde düzenlenen galada AA
muhabirine yaptığı açıklamada,
oyunun Şehir Tiyatroları'nın 100. yılı
dolayısıyla üçüncü versiyonuyla
sahneye konulduğunu belirtti.
Akkaya, "1954'te ilk versiyonu,
ikinci versiyonu ise 1982'de oynandı. Ve 2014 yılında son versiyonuyla
3. kez sahnelenmiş olacak.
Dünyanın neresinde olursa olsun,
adaletin 19 yaşındaki bir çocuğun
suçlu olup olmadığına kimlerin,
neden, nasıl karar verdiğiyle ilgili
çok psikolojik bir oyun. Oyunu
seyirci ile buluştururken, hedefimiz
şu; evrensel bir oyun Amerika'da
da oynansa, Türkiye'de de oynansa
bir algıyı, olguyu değiştirmeyecek"
diye konuştu.
Adaletin tek bir olgu olduğunu
anlatan Akkaya, "Bunu tartışan,
bunu bireyin üzerinden ve insanla-
kulum ancak. Senden tek dileğim imanla kapına
tüm kâinatı. Damlayım ben de
herkes gibi ve özlüyorum derya- gelmek ve rızandır; bu aciz kuluna güç ver, yol
mı; beni var eden beni sonsuza
göster ve izninle sonsuzluğu kazandır.
aşka erdirecek olan Mevlâ’yı…
Rahmeti bol, mağfireti büyük Rabbim; senÇiçeklerde poleni; meyvelerden bir isteğim daha var… Sen demiyor musun
de özü; kalplerde aşkı; gönüller- isteyin kullarım benden? Ruh eşimi diliyorum
de ateşi var eden! Duy sesimi,
lütuf hazinenden… Ona ulaşmayı onunla hem
BENCİLEYİN
kabul et sana niyazımı ve nefedünyada, hem de ebediyette sonsuzluğu yaşaSÖZLER
simi? Bir damla olarak rızanı
mayı diliyorum senden. Onunla tam olmak istidiliyorum senden, al beni de
yor kalbim, ömrüm, ruhum… Aşkla, vuslatla
deryana, şad et beni lütfunla;
sana secde etmenin huzurunu bana yaşatmanı
hizmetkârın eyle beni sonsuzdiliyorum senden.
lukta; sana, sadece sana yakarıAşkınla varım; yolunda yokluğuna da âşığım
yorum yana yana…
Hüdâ… Varlık sen demek; yokluk sen demek…
Dalgalara âşığım, sahillere… Deryanda bir damlayım lâkin hayat denen sürDAMLADAN DERYAYA YAKARIŞ
Aşkınla gezerken gördüğüm
gün mekânından ruh eşimle beraber aşk deryaher şeye… Ne büyüksün ki
na karışmayı özlüyorum ben. Şükrüm de, sabDamla olmak aşk deryasına ulaşabilmek için Rabbim; bildirdin kendini bana, bende oldum
rım
da sana… İmtihanımızı zorlaştırma Hüdâ;
Yaradan’ın bize lutfettiği bir kader… Damla
ben senin yoluna… Sana ulaşmak var ya ölümgünahkârız diye bizi unutma, acı kullarına…
olduğunu bilen fâni kul ancak ve ancak sevgili- le; seni görebilmek umudum var ya içimde;
Şükürler olsun ki aşkım sonsuz sana; şükürler sevgilisi, her şeyin sahibi olanı özler…
iman ettim ya ben sana… Bunlardan daha güzel ler olsun ki sahibimizsin bizim. Ömrümü,
Beşeriz işte; şaşarız da bazen ama asl olanı
ne olabilir ki bana?
ukbamı, ruh eşimle bir eyle ve Mevlâm beni bir
unutmayız ki? Lâkin bazılarımız hem damla,
Damlanım ben senin; senden kopan damnefes bile onsuz bırakma…
hem de eşref-i mahlûkat olduğundan habersiz... lan… Sana kavuşacağım mahşer adlı o günü
Fıtratımızda var sevgi; gönlümüzü var eden
bekliyorum şükürle, imanla…
değil mi aşk? O zaman sevmemek ve âşık
Yakarışım da sana, secdelerim
GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ
olmamak bizim elimizde mi? Yaratılmış olanı
de sana… Dualar yol olur bilisevip ondan asıl sevgiliye ulaşmak değil mi
rim senin sevda makamına…
Benim gönlümde herkes mahşere dek yasaklı,
aşk? Sevda merdiveninin son basamağı değil mi Mağfiretinle büyüksün Rabbim;
vuslat?
lütfunla yücesin… Kul olarak
Mahşerimi verdiğim güzel içimde saklı.
kullukta, dünya denen yoklukta
Seviyorum yaratılmış olan her şeyi başta
Aklım gönlüm hep onun; benliğime sindi o,
hataya da düştüğüm oldu
kendimi ve sonra cümle mahlûkatı… Rabbim
benim.
Bağışlayıcı
olan
sensin;
yarattı diye o güzelliklere güzellik kattı diye
Uzun zamandır hâkim bana Mecnûn’un aklı.
ben senin yarattığın aciz bir
seviyorum ve kabul ediyorum canlı ve cansız
MEHMET NURİ
PARMAKSIZ
YAŞAM-ÇEVRE
BULMACA
6 Aralık 2014 Cumartesi
Trafik kazasında kaybettiği
hafızasını ve okuma-yazmayı
yeniden kazanma çabasında
İstanbul'da geçirdiği trafik
kazası sonucu yaralanan
ve hafızasını kaybeden 39
yaşındaki Mahmut Türkü,
bir yandan geçmişini
hatırlamaya çabalarken
bir yandan da Bursa'da
kayıt olduğu kursta kazanın ardından unuttuğu
okuma yazmayı yeniden
öğrenmeye çalışıyor.
BURSA - Osmangazi Belediyesinin
yazılı açıklamasına göre, yaklaşık 6 ay
önce İstanbul'da bir aracın çarpması
sonucu ağır yaralanan ve 3 ay yoğun
bakımda yatan, omuriliği zarar gördüğü
için yürümekte dahi zorlanan Türkü,
başına aldığı darbe sonucu hafızasını
da kaybetti.
Hayatının büyük bölümü hafızasından
silinen ve ailesini dahi hatırlayamayan
Türkü, bir anlamda hayata sıfırdan yeniden başladı. Gördüğü fizik tedavi
sonunda önce küçük bir çocuk gibi
yeniden yürümeye başlayan Türkü, bir
yandan geçmişini hatırlamaya çalışırken
bir yandan da kazadan sonra unuttuğu
okuma yazmayı yeniden öğrenmek için
Osmangazi Belediyesi Meslek Edinme
Kurslarına (OSMEK) kayıt yaptırdı.
OSMEK'in okuma yazma sınıfında
haftanın üç günü 3'er saat eğitim alan
Türkü, okuma yazmayı öğrendikten
sonra ilkokulda bıraktığı eğitim hayatına
devam ederek, açıktan ortaokul ve lise-
Aydın'da ölü
Yeşil binaya faizsiz
"Karakulak" bulundu
kredi verilecek
ANKARA - Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, A sınıfı enerji performansı,
yağmur suyu toplama ve gri su sistemi,
kendi parselinde otopark gibi "çevreci
bina" için tüm şartları yerine getirenlere,
faizsiz kredi desteği vermeyi planlıyor.
Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye
göre, kentsel dönüşüm kapsamında
evini yenileyenlere Çevre ve Şehircilik
Bakanlığınca yüzde 4 faiz desteği veriliyor.
Türkiye'de yapılacak binaların tamamının enerji performansının C seviyesinde olması gerekirken, Bakanlık, B seviyesindeki binalar için yüzde 4,5, A seviyesindekiler için ise yüzde 5 faiz desteği
sağlıyor.
Bakanlık, çevreci bina için diğer şartları yerine getirenlere bu faiz desteğini
aynı şekilde kademeli artırmak için
Hazine Müsteşarlığı ile görüşüyor. Bu
kapsamda verilecek destek için enerji
verimliliğinin yanı sıra otoparkın kendi
parselinde çözülmesi şartı aranacak.
Aynı zamanda yağmur suyu toplama
ve gri su sistemleri de teşvik edilecek.
Yağmur suyunu yeniden değerlendiren,
lavaboda kullanılan suyun tuvalette tekrar kullanılabildiği gri su sistemi bulunan
binalar için faiz desteği artırılacak.
Yöresel mimariye uygun binaların da
bu çalışmaya entegre edilmesi amaçlanıyor.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
1
2
3
4
5
6
AyDIN Türkiye'de
sayısı çok
az olan
Karakulak
adıyla bilinen vaşak
türü örneği,
Çine ilçesindeki bir evin bahçesinde
ölü olarak bulundu.
Alınan bilgiye göre, Doğanyurt
Mahallesi'nde yaşayan Ethem Hazar,
evinin bahçesinde vaşak gördü.
Vaşağın önce koyun damına girmek
istediğini başarılı olamayınca bahçedeki dut ağacının altına yattığını ve
garip sesler çıkarmaya başladığını
kaydeden Hazar, önce kedi sandığını
sonra vaşak olduğunu fark ettiği hayvandan korkarak yaklaşamadıklarını
belirtti.Ethem Hazar, bitkin haldeki
hayvanın dut ağacının altında bir süre
sonra öldüğünü söyledi.
Çine İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Müdürlüğü Veterineri Serkan Uğurel
ise ilçede vaşağın görülmesinin kendilerini çok şaşırttığını ifade etti.
Uğurel, aç kaldığı için dağdan indiğini tahmin ettikleri vaşağın incelenmek üzere İzmir Bornova Veteriner
Kontrol Araştırma Enstitüsü
Müdürlüğü'ne götürüleceğini kaydetti.
(AA)
7
8
9
10
yi de bitirmeyi hedefliyor.
Kaza sonrası hafızasını yeniden kazanarak hayatını hatırlamak için büyük bir
mücadele içerisine girdiğini belirten
Mahmut Türkü, "Hafızamı kaybetmekten dolayı çok zor günler geçirdim.
Kimseyi tanıyamaz, hiçbir şeyi hatırlayamaz oldum. Ne ailemi ne arkadaşlarımı
hatırlayabiliyordum. Asker arkadaşlarım
arıyordu ancak ben kim olduklarını dahi
bilmiyordum. Herkes bana unuttuğum
şeyleri yeniden hatırlatmak için çok yardımcı oldu. Daha önce yaşadığım şeyleri anlattılar bana. Ben de yavaş yavaş
hatırlamaya başladım" diye konuştu.
Türkü, hafıza kaybı sonucunda kendisini en çok zorlayan noktanın ise okuma
yazmayı unutmak olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Hayata sıfırdan başlamış olmam
benim için oldukça zordu ancak okuma
yazmayı unutmuş olmam bu zorluğu
daha da arttırdı. Hiçbir şeyi okuyamıyor,
bir yere gidecekken mahalle adlarını
okuyamadığım için hangi otobüse binmem gerektiğini bile başkalarına soruyordum. Küçük bir çocuk gibi yeniden
sıralara oturup okuma yazma öğrenmekten utandığım için uzun bir süre bu
konuda bir şey yapmadım. Ancak tüm
yaşadığım zorlukların üstesinden gelebilmek için tekrardan okuma yazma
öğrenmeye karar verdim. Yaptığım araştırma sonrasında Osmangazi
Belediyesinin meslek edinme kurslarında okuma yazma bölümü açtığını duydum ve kayıt yaptırdım."
Kursta her şeyin çok güzel gittiğini ve
sıfırdan okuma yazma öğrenmeye başladığını anlatan Türkü, kursu açan
Osmangazi Belediyesi ile Belediye
Başkanı Mustafa Dündar'a teşekkür
etti.
En büyük hedeflerinden birinin de
İngilizce öğrenmek olduğunu bildiren
Türkü, yabancı dil bilen insanları çok
takdir ettiğini ve kendisinin de İngilizce
konuşabilmeyi çok istediğini söyledi.
(AA)
BULMACA
Soldan sağa:
1. Baş derisini kaplayan kıllar. – Yeni olmayan. 2. Kırık kemikleri bir arada
tutmak için kullanılan tahta gibi düz nesnelere verilen ad. –Posta sürücüsü. 3.
Sözcük. – Verme, ödeme. 4. Endonezya’nın plaka işareti. – Piyasada etki ya
da tepki. 5. kaşındırıcı bir deri hastalığı. – İlkel deniz taşıtı. 6. Bir sayı. – Bir
şirket türü. 7. Köktenci. – Boru sesi. 8. İlaç, merhem. – Garez. 9. Madun. –
Kuranda bir sure. 10. Eski dilde asma, yukarı kaldırma. – Hayvanlarda semizlik. 11. Düş. – Laka ile cilalanmış. 12. Güzel sanat. – Doğaüstü yetenek. 13.
Kesilmiş hayvanın iç organları ile baş ve ayakları. 14. Sinirler. – Biten bir
yazının altına konan im. 15. Japonya’nın küçük para birimi. – Söz, lakırdı. –
Ülkemizin plaka işareti. 16. Tembel hayvan. – Maydanozgillerden, hekimlikte
gaz söktürücü olarak yararlanılan bir bitki. 17. Katman. – Satrançta bir değerlendirme ve klasman sistemi. 18. İçine su ya da başka bir sıvı karıştırılmamış
içki. – Tarlayı sürerek dinlenmeye bırakma. 19. Esenleme. – Pamuk kozası.
20. Seyrek olarak dokunmuş delikli bir tür kumaş. – Güzel koku.
Yukarıdan aşağıya:
1. Uyanık, gözü açık. – Ayakkabı kalıbının çapı. – Ev işlerinde becerikli ve
çalışkan kadın. – Tavlada bir sayı. 2. Gümüş balığı. – Sahne ya da müzikhol
yıldızı. – Politika. 3. Su verilip sertleştirilen demir, Polat. – Ayrıntı. – Unvan,
nam. – Çok büyük sıkıntılara yol açan olay. 4. Lityumun simgesi. – Acıklı,
üzüntülü. – Takılmış ad. – Sayıları göstermek için kullanılan işaretlerden her
biri. 5. Küçük ve sevimli. – El ile kolun birleştiği yer. – Arnavutluk’un para
birimi. – Bir nota. 6. Hafif, kullanışlı, İngiliz yapımı makineli tüfek. –
Güneydoğu Asya’da yaşayan kuyruklu bir maymun. – Oruç tutulan ay. 7.
Kiloamperin simgesi. – Sıcaktan ya da terlemekten dolayı vücutta meydana
gelen küçük kırmızı kabarcıklar. – Şaka. – Pişirilerek hazırlanmış yemek. 8.
İman, inanç. – Bitmemiş, eksik, tamamlanmamış. – Yüksek makamdaki kişileri hoş sözlerle, güzel fıkra ve hikâyelerle eğlendiren kimse. 9.
ÇÖZÜMÜ
Tembellik. – Tenis oynama aracı. – Kötü bir etkiyi
veya sonucu başka bir etki ile yok etme, karşılama,
BUGÜN
yerine koyma. 10. Doğu Anadolu’da bir ırmak. –
11.
SAYFADA
Kuranı güzel ve yüksek sesle, usulünce okuma. –
Müstahkem mevki. – Osmiyumun simgesi.
Hazırlayan: Ercan BoSTANCıoĞlu
9
TÜRKÇE BAKIŞ
Prof. Dr. Nurullah Çetin
[email protected]
"EŞEK TÜRK"ÜN DİRENİŞİ
hakaret eden işbirlikçi soysuz Samiye
Anlayamıyorum ki… Böyle bir
namussuzluğu onaylayacak adamı biz
tarafından işgalcilere şikâyet edildi ve
elbirliğiyle buradan kovarız; yahut
hapse attırıldı. Bugün de Türk milletihepimiz bahçede birer taşa yapışarak
nin babası demek olan gerçek aydınları
onun kafasını patlatırız; olmazsa toptan ve önderleri, Samiye gibi emperyalist
istifamızı dayarız. Öyle değil mi?
batıya tapan milliyetsiz kozmopolitler
"Eşek Türk" sözlerini bir araya getiren
tarafından Amerika'ya, Avrupa
bir piç kurusunun ağzını yırtmak
Birliğine, oraya buraya şikâyet edilerek
dururken, aramızda onu savunmaya
hapse atılıyor, hakları ellerinden alınıkalkacak olan bulunursa onun eşekliği- yor, yalnızlığa itiliyor, iş yapamaz hâle
ni kabul ederiz, amma Türklüğünü asla getiriliyor, tehdit ve şantajlarla iş piyakabul edemeyiz." (s. 70)
sasından siliniyor, televizyonlarda
Bu romandaki okul, bugün bütün bir konuşturulmuyor, gazetelerde yazdırılTürk vatanı olan Türkiye'dir. Cemil,
mıyor, evlerine ve vicdanlarına hapseher gün gazete ve televizyonlardan
diliyor.
Türk milletine hakaret eden, Türklüğü
Bugün Türk milleti, parası, toprağı,
aşağılayan, Türk milletini yok etmeye
bankası, fabrikası, madenleri, limanlaçalışan liberal, Kürtçü, Ermenici,
rı, gazete ve televizyonları, kültürü,
Amerikancı, Avrupa Birlikçi ve bir
sanatı, dini, dili, maneviyatı, kimliği,
kısım İslamcı görünümlü faşistlerdir.
ruhu, kalbi, kafası her şeyi elinden
PKK propagandası ve Kürt ırkçılığı
alınmış bir halk durumundadır. Bu milyaparak Türk'e hakaretler yağdırıyorlete romandaki Samiye gibi kul hakkı
lar. Romanda Cemil Tahsin'e "eşek
yiye yiye azmanlaşmış, yalılarına,
Türk" diye hakaret ediyordu.
saraylarına, malikânelerine, plazalarına
Günümüz Cemilleri de "faşist Türk",
Amerika,
Avrupa bayrakları çekmiş
"ırkçı Türk", "şu kadar Ermeni, şu
holding
babaları,
onların himayesinde
kadar Kürt kesen Türk", "soykırımcı
Türk
milletinin
bütün
kimliğine saldırıTürk", "militarist Türk" vs. diye hakayorlar.
ret ediyorlar. Türk milletinin İstiklal
Emperyalistlerle işbirliği halinde
Marşı'nı, Atatürk'ün Gençliğe
Hitabesi'ni, Türk'ün yeniden diriliş des- Türk milletinin bütün yer altı, yer üstü
zenginliklerini yağmalayan kapitalisttanı olan Ergenekon Destanını, Türk
leşmiş ve burjuvalaşmış, Türklükle de
çocuğunun millî bilinç andını, tarihini,
Müslümanlıkla da alâkası kalmamış
ecdadını, bütün millî ve dinî değerlerikozmopolit Batıcı çevreler ve yanaşni itibarsızlaştırarak, yok etmeye çalımaları olan bir kısım İslamcı görünümşarak hakaret ediyorlar.
lü ibişler, çocukları olan gazeteci,
Romandaki Tahsin masum, mağdur,
yazar, romancı, akademisyen, uzman
asaletli, Müslüman Türk milletidir.
ya da azman vs satılık ve kiralık uşakTahsin'in temsilciliğindeki Müslüman
larına Türk'e hakaret ettiriyorlar.
Türk milletinin bir avuç sözcüsü, temOnlar saldırırken, eşek Türk
silcisi, münevver Müslüman Türk
Tahsinlerin soylu direnişi de devam
aydını da kendisine her gün hakaret
ediyor. Avrupa'ya başını teslim etmeeden bu Cemil'lere Yeni Mesaj gazeteyen, evine Avrupa Birliği ve Amerika
si, Meltem Televizyonu gibi yayın
organlarında yazılarıyla, konuşmalarıy- bayrağı asmayan, kendi bayrağı yerine
emperyalist Batı bayrağı asanlara kızan
la, fikirleriyle, asaletli duruşlarıyla,
demokratik tepkileriyle taş atarak millî ve homurdanan eşek Türk Tahsinlerin
millî direnişi devam ediyor. Sessiz,
onurlarını korumaya çalışıyorlar.
Tahsin'in babası Mustafa, kendisine
asil, metin, kararlı ve vakur.
Yaban hayvanları
ekolojik köprülerle
hayata bağlanacak
ANKARA - İstanbul'da inşaatı
süren 3. köprüden etkilenebilecek
yaban hayvanları için 6 ekolojik
köprü yapılması şartını getiren
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, diğer
otoyol projelerinde de uygulamayı
hayata geçirecek.
Doğa Koruma ve Milli Parklar
Genel Müdürlüğü ile Orman Genel
Müdürlüğünce yürütülen çalışma
kapsamında, yaban hayatı popülasyonlarının ve hareketliliğin
yoğun olduğu noktalar belirlenirken, ekolojik köprülerin yol güzergahı üzerinde nerelerde inşa edileceği ve bunların yapılması gereken
alanlar Karayolları Genel
Müdürlüğüne bildirildi.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı,
İstanbul'da inşaatı süren 3. köprüden etkilenebilecek yaban hayvanları için çalışma başlattı. Köprünün
bağlantı yolları yapılırken yaban
hayvanlarının geçişini sağlamak
için ekolojik köprüler inşa edilecek.
İnşa edilecek 6 köprü sayesinde
yaban hayvanlarının yaşama alanları da korunmuş olacak.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı,
yaban hayatının bölünmesini önlemek ve biyolojik çeşitliliğe katkı
sağlamak amacıyla örnek bir köprüyü Mersin'de hayata geçirmişti.
Gülek Boğazı ile Akdeniz'i İç
Anadolu'ya bağlayan otoyol üzerinde tesis edilen köprüyü,
Karayolları Bölge Müdürlüğü ile
yaptığı iş birliği çerçevesinde yenileyen Orman Genel Müdürlüğü,
mevcut köprüyü "Orman
Ekosistem Köprüsü" olarak uygulamaya koydu.
Doğa Koruma ve Milli Parklar
Genel Müdürlüğü ile Orman Genel
Müdürlüğü, yaban hayatı popülasyonlarının ve dolayısıyla hareketliliğin yoğun olduğu noktaları belirlemeye başladı.
Ekolojik köprülerin yol güzergahı
üzerinde nerelerde inşa edileceği
ve bu köprülerin yapılması gereken
alanlar Karayolları Genel
Müdürlüğüne bildirildi.
Çalışmaların tamamlanmasının
ardından ekolojik köprülerin yapımına başlanacak.
Genetik kaynakların fakirleşmesine yol açan ve orman alanlarının
parçalanmasına sebep olan yollara
uygun üst geçit ve alt geçit gibi
ekolojik yapıların inşa edilmesi
biyolojik çeşitliliğe katkı sağlayacak.
Bunun yanında yaban hayvanlarının yaşam alanlarından geçen yollar trafik kazalarını artırıyor, can ve
mal kayıplarına sebep oluyor. Proje
ile yaban hayvanlarının sebep
olduğu trafik kazalarının da önüne
geçilmiş olacak.
Ekolojik köprülerin, bundan
sonra hayata geçirilecek diğer otoyol projelerinde de uygulanması
planlanıyor. (AA)
10
SAĞLIK
6 Aralık 2014 Cumartesi
"Yeni nesil kalp kapakçığı"nda
tam başarı sağlandı
Bezmialem Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Göktekin, dünyada ABD, Almanya ve İtalya'dan
sonra Türkiye'de de uygulanmaya başlayan "yeni nesil kalp kapakçığı" sayesinde, kaçak akıntısı oluşmasının önüne geçildiğini, yerleştirildikten sonra istenilen sonuç alınmaması halinde kapakçığın yerinden çıkartılabildiğini ve ona yeni pozisyon verilebildiğini söyledi.
husus bulunduğunu vurgulayan Göktekin,
"Birincisi kapağı taktıktan sonra bazı hastalarda
kapakta kaçak olabiliyor. Bu olabilecek bir şey.
Çünkü kireçlenme olduğu için kapak oturmayabiliyor. Yeni gelen kapak sistemi takıldığı yer ne
kadar kireçli ve zemin bozuk da olsa oraya uygun
bir şekilde takılma şansına sahip. Bu nedenle
kaçak ihtimali çok çok az. Böyle bir avantaj
sunuyor. Kaçak akıntısını neredeyse kesin olarak
çözen bu kapakçıklar ile riskli hastalarda da
yüzde 100 başarı elde ettik" diye konuştu.
Göktekin, yeni nesil kapakçığın ikinci avantajının ise "yeniden pozisyon verilebilme" olduğunu
dile getirerek, şöyle devam etti:
"Mesela kapağı koyduktan sonra, kapağın
şeklini, duruşunu beğenmedik diyelim. Çünkü
bazen kapak kalbi besleyen damarlara yakın olabiliyor. Hatta bu damarları kapatabiliyor. Böyle bir
durum söz konusu olduğunda kapağı tekrar alıp
yerleştirebiliyoruz. Biz buna repozisyon diyoruz.
Kapağa pozisyon verebiliyoruz. Ayrıca eğer
kapakçığı çıkarmak istersek yine aynı yolla
kapakçığı geri alabiliyoruz. Bu çok önemli bir
İSTANBUL - AA muhabirine konuya ilişkin
özellik. Yahut kapağı hiç koymadan geri çıkartaaçıklamalarda bulunan Göktekin, ameliyat riski
biliyoruz. Yani illa kapağı kalbin üzerine açtığımızdüşük hastalarda açık kalp ameliyatı ile kapak
da orada tutmak zorunda değiliz. İstenilmeyen
değişiminin yapıldığını, açık kalp ameliyatının
sonuç
alınmadığında kapak çıkartılabiliyor.
yüksek risk taşıdığı hastalarda "Transkateter
Yöntemle Aort Kapak Değiştirilmesi/TAVI" yönte- Şimdiye kadar böyle değildi. Kapak konulduğunda geri alınamıyordu. Veya koyduğumuz gibi kalımiyle göğüs duvarı açılmadan kalp kapağının
yordu.
değiştirildiğini belirtti.
Şimdiye kadar üretilen kapaklarda geri alma
İlk defa 2002 yılında Fransız hekim Prof. Alain
sistemi yok. Geri almaya çalıştığımızda farklı
Cribier tarafından kasıktan girilerek kapağın kalsorunlarla karşı karşı kalabiliyorduk. Bu kapağın
bin içine yerleştirildiğini anımsatan Göktekin, o
tarihten beri teknolojinin hızla ilerlediğini, şu anda yapılmasındaki temel amaç, kapak yerleştirildikhasta uyutulmadan ve genel anestezi yapmadan ten sonra eğer istenilmeyen duruş veya pozisyon
varsa onu tekrar değiştirebilmemiz, farklı poziskasıktan girerek bir anjiyo konforunda kapak
yonlar verebilmemiz. Şimdiye kadar takılan kalp
değişimi yapılabildiğini anlattı.
kapakçıklarında olmayan bir yenilik var bunda.
Göktekin, TAVI yönetiminin Türkiye'de
Kapağa istediğimiz şekli verebiliyor, kapağı geri
2008'den beri başarıyla uygulandığını, teknolojinin ilerlemesiyle her geçen gün kalp kapakçıkları- çıkartabiliyoruz."
Kapak takma işlemi sırasında kapağın kaymanın değiştiğini, eksikliklerin giderildiğini, yeni sissını engellemek için kalbi geçici pille hızlı uyardıktemlerin ortaya çıktığını ifade etti.
larını ve bu sayede kan basıncını düşürerek kapaBazı hastalarda açık kalp ameliyatının çok
ğın takılması sırasında hareket etmesini engelleriskli olduğunu, bu hastaların açık kalp ameliyatından çıkma ihtimalinin az olduğunu, TAVI ile bu diklerini söyleyen Göktekin, bazı hastalarda
riski giderdiklerini kaydeden Göktekin, bu yönte- oldukça riskli olan bu hızlı pil uyarımına bu yeni
kapakçıkta ihtiyaç duyulmadığını belirtti.
min Amerika'da ve Avrupa'da son yıllarda artık
Hastanın yeni kalp kapakçığıyla yaşam kaliteorta dereceli risk gruplarında da uygulandığını,
sinin arttığını ifade eden Göktekin, şimdiye kadar
buna neden olarak konforun gösterildiğini, açık
kalp ameliyat sonrası gündelik hayata dönmek 1 bu yeni nesil kalp kapakçığını Türkiye'de 6 kez
uyguladıklarına ve hepsinde de başarı sağladıklaay sürerken, TAVI yöntemi yapılan hastalarının
rına dikkati çekti.
işlemden 2 gün sonra gündelik hayatlarına
Göktekin, "Kapakçık, hastaya uygun olarak
devam edebildiklerine işaret etti.
konumlandırılarak ağır ameliyat riski olan hastaGöktekin, bu gelişmeler ışığında Türkiye'de
larda da yüzde 100 başarı sağlandı. Yani bu siskısa bir süre önce ilk defa "yeni nesil bir kalp
kapakçığı" taktıklarını, yeni geliştirilen bu kapak- tem sayesinde kasık yolu ile girdiğimiz kalbin içerisinde kapakçığı kişiye uygun olarak yerleştirip,
çığın ABD, İtalya ve Almanya gibi çok az ülkede
hata ve kaçak akıntı riskini minimuma indirip sıfıuygulandığını aktardı.
Kapak takarken dikkat edilmesi gereken 2
ra yaklaştırıyoruz" ifadelerini kullandı. (AA)
Gıdalardaki trans yağlar azaltılacak
ANKARA - Sağlık Bakanlığı, birçok hastalığın
gelişmesine yol açan trans yağların gıdalarda azaltılabilmesi için başta Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı olmak üzere ilgili diğer bakanlıklar ve
sektör temsilcileriyle işbirliği yapacak. Sağlık
Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı
Seçil Özkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde önceliklenen konular arasında yer alan obezitenin, kalpdamar, diyabet, bazı kanser türleri, hipertansiyon
gibi birçok hastalığın gelişimine neden olduğunu
söyledi.
Obezitenin, özellikle çocukları ve gençleri etkileyen ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğuna dikkati
çeken Özkan, sağlıklı beslenme bilincinin artırılması ve yeterli fiziksel aktivitenin yapılabilmesi için
"Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat
Programı"nın Resmi Gazete'de Başbakanlık
Genelgesi olarak yayımlandığını anımsattı.
Program kapsamında, Türkiye Obezite ile
Mücadele ve Kontrol Programı Yönetimi'nin oluşturulduğunu ve politikaların geliştirildiğini aktaran
Özkan, sağlık kuruluşlarında obezitenin teşhisi ve
tedavisine yönelik önlemler alındığını, izleme ve
değerlendirmelerin yapıldığını dile getirdi.
Özkan, Türkiye Halk Salığı Kurumu tarafından
tuz tüketiminin azaltılması ve diyabetin önlenmesine yönelik hazırlanan programın süresinin 20152020 yıllarını kapsayacak şekilde güncellendiğini
vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Yapacağımız şeyler arasında, toplumun sağlıklı
beslenmesi ve hareketli bir yaşam tarzını kazanması için Milli Eğitim, Gıda,Tarım ve Hayvancılık ile
Gençlik Spor bakanlıklarının yanı sıra sektörle birlikte, ürünlerin daha sağlıklı olması için çalışmalara
başlayacağız. Çünkü, sağlıklı beslenmeye yönelik
bilgi verdikten sonra sağlıklı besin sunmazsak, bilginin faydası olmayacaktır."
Besinlerin daha sağlıklı hale getirilebilmesi için
mutlaka gıda sektörüyle çalışılacağını dile getiren
Özkan, geçen ay gıda sektörü ile Milli Eğitim,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'ndan gelen
yetkililerle bir araya geldiklerini bildirdi. Özkan,
şöyle devam etti:
"Burada, salçada, zeytinde tuzun azaltılmasına
gidildiği gibi gıdalardaki trans yağların nasıl azaltılabileceğini görüştük. Dünya Sağlık Örgütü'nün
önerileri doğrultusunda, toplum sağlığını korumak
için gıdalarda trans yağların azaltılması için adım
atmaya başladık.
Avrupa'daki birçok ülkede gıdalarda trans yağ
yok. Çünkü, trans yağ kalp damar hastalığına
neden olan bir yağ. Azaltılması için ne yapılması
gerektiğini ve sürecin nasıl planlanması gerektiğini
değerlendirdik."
Yapılan görüşmelerde gıdalarda tuzun ve şekerin de azaltılmasının ele alındığının altını çizen
Özkan, "Ocak ayında çok büyük bir gıda sektörü
ile buluşma olacak" dedi.
Sektörün, bir anda gıdaların içinde bulunanlara
ilişkin getirilecek yeni uygulamaların kendilerini
sıkıntıya sokacağına ilişkin endişeleri bulunduğunu
belirten Özkan, "Bu nedenle sektörün de yapılması
planlanan uygulamalara yönelik AR-GE yapması,
kendisini de ona göre hazırlaması gerekir. Örneğin,
alınacak bir karar sonrasında ürettiği bisküvinin
trans yağ olmadan, şeker bulunmadan nasıl yapılacağını belirlemesi gerekiyor" dedi.
Sağlıklı beslenme sürecinin bakanlıklar ve sektörle yapılacak işbirliği ile yürütüleceğine işaret
eden Özkan, bununla birlikte fiziksel aktivitenin de
artırılmasına yönelik çalışmalar yapılacağını anlattı.
Özkan, fiziksel aktivitenin artırılabilmesi için
vatandaşlara imkan sunulmadığı takdirde davranış
değişikliğinin söz konusu olamayacağına dikkati
çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu konuda özellikle Çevre Bakanlığı başta
olmak üzere ilgili diğer bakanlıklarla çalışmalar
yapılacak. Bu süreçte belediyelerle de işbirliği içinde olunacak.
Bu kapsamda, Sayın Bakanımızın açıkladığı 'Bir
metreye bir bisiklet Projesi' kapsamında alt hazırlıkları yapıldı; belediyelerin oluşturacakları yolların
standartlarına karar verildi, yolun zeminin nasıl
olması gerektiği belirlendi. Çünkü, bisiklet yolu
diye yapılacak düz bir yol yeterli değil." (AA)
ARAÇ KİRALAMA HİZMETİ ALINACAKTIR ANKARA ÇALIŞMA
VE İŞ KURUMU İL MÜDÜRLÜĞÜ
10 Adet Sürücülü Binek Oto Kiralama hizmet alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine
göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır:
İhale Kayıt Numarası : 2014/164557
l-İdarenin
a) Adresi : Mehmet Rauf İnan Sok. No: l Sıhhiye ÇANKAYA/ANKARA
b) Telefon ve faks numarası : 3124301031 - 3125171261
c) Elektronik Posta Adresi : [email protected]
ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi : https://ekap.kik.gov.tr/EKAP/
2-İhale konusu hizmetin
a) Niteliği, türü ve miktarı : 10 Adet Sürücülü Binek Oto Kiralanması
Ayrıntılı bilgiye EKAP'ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir.
b) Yapılacağı yer : Ankara
c) Süresi : İşe başlama tarihi 01.02.2015, işin bitiş tarihi 31.01.2018
3- İhalenin
a) Yapılacağı yer : Mehmet Rauf İnan Sok. No:5 (Meslek Bilgi Merkezi) Sıhhiye / ANKARA
b) Tarihi ve saati : 30.12.2014 -10:00
4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler:
4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler:
4.1.1. Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası veya Meslek Odası Belgesi;
4.1.1.1. Gerçek kişi olması halinde, kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odasından ya da ilgili meslek odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge,
4.1.1.2. Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu ticaret ve/veya sanayi odasından,
ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğinin odaya kayıtlı olduğunu gösterir
belge,
4.1.2. Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren İmza Beyannamesi veya İmza Sirküleri;
4.1.2.1. Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi,
4.1.2.2. Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğinin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel
kişiliğin yönetimdeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının
bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil
Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri,
4.1.3. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu.
4.1.4. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat.
4.1.5. İhale konusu işin tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz.
4.1.6. Tüzel kişi tarafından iş deneyimini göstermek üzere sunulan belgenin, tüzel kişiliğin yarısından fazla
hissesine sahip ortağına ait olması halinde, ticaret ve sanayi odası/ticaret odası bünyesinde bulunan ticaret
sicil memurlukları veya yeminli mali müşavir ya da serbest muhasebeci mali müşavir tarafından ilk ilan tarihinden sonra düzenlenen ve düzenlendiği tarihten geriye doğru son bir yıldır kesintisiz olarak bu şartın
korunduğunu gösteren, standart forma uygun belge,
4.2. Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler:
İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir.
4.3. Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler:
4.3.1. İş deneyimini gösteren belgeler:
Son beş yıl içinde bedel içeren bir sözleşme kapsamında kabul işlemleri tamamlanan ve teklif edilen bedelin
% 30 oranından az olmamak üzere, ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin iş deneyimini gösteren belgeler
veya teknolojik ürün deneyim belgesi.
4.3.2. Makine, teçhizat ve diğer ekipmana ait belgeler ve kapasite raporu:
Kiralanacak araçlardan en az 3 (Üç) adedi yüklenicinin mülkiyetinde olacaktır. Yüklenici hizmete sunacağı
kendi öz malı araçları hizmet süresince mücbir sebeplerle ve idarenin izni olmadan (araç arızası, aracın kazaya karışması, aracın satılması vb.) değiştiremez. Bu araçlar, sözleşme süresince Kurumumuzda hizmete
devam edecektir. Bu işte çalıştırılacak araçların firmanın Sabit Kıymet Kütük Defterine kayıtlı olduğuna dair
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir veya Yeminli Mali Müşavir onaylı belgelerini yada araçlarının noter
onaylı ruhsat fotokopilerini, ihale teklif verme safhasında İdaremize verecektir.
4.4. Bu ihalede benzer iş olarak kabul edilecek işler: 4.4.1.
Kamu veya özel sektöre yapılmış sürücülü veya sürücüsüz hizmet aracı kiralama işi (personel servis hizmeti
hariç) benzer iş olarak kabul edilecektir.
5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir.
6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir.
7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması:
7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 100 TRY (Türk Lirası) karşılığı Mehmet Rauf İnan
Sok, No: l Kat:2 (İhale ve Satın Alma Servisi) Sıhhiye / ANKARA (İhale dokümanı satın almak isteyenler
İl Müdürlüğümüzün T.C. Ziraat Bankası Altındağ Şubesinde bulunan TR770001000766036657895133
IBAN numaralı hesabına doküman satış bedelini yatırdıktan sonra ödeme dekontu ile birlikte belirtilen adrese gelmeleri gerekmektedir.) adresinden satın alınabilir.
7.2. İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur.
8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Mehmet Rauf İnan Sok. No: l Kat:2 (İhale ve Satın Alma Servisi)
Sıhhiye / ANKARA adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da
gönderilebilir.
9. İstekliler tekliflerini, Birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu üzerine ihale yapılan istekliyle,
her bir iş kaleminin miktarı ile bu kalemler için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam
bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır.
Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir.
10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat
vereceklerdir.
11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (Doksan) takvim günüdür.
12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez.
13.Diğer hususlar:
İhale, Kanunun 38 inci maddesinde öngörülen açıklama istenmeksizin ekonomik açıdan en avantajlı teklif
üzerinde bırakılacaktır.
Basın - 16048 (www.bik.gov.tr)
Resmi İlanlar www.ilan.gov.tr.de
ANKARA GÖLBAŞI BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN İLAN
TAŞINMAZ KİRAYA VERİLECEKTİR
Belediyemiz tasarrufundaki 2 (İki) adet taşınmazın 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 45.maddesi göre
açık teklif usulü ile 23.12.2014 Salı günü saat 14.00’de Belediyemiz hizmet binasında Encümen huzurunda
kira ihaleleri yapılacaktır. İhale ile ilgili şartnameler Belediyemiz Mali Hizmetler Müdürlüğünden 100.00.TL. (YüzTürkLirası) bedeli mukabilinde temin edilebilir.
MEVKİİ
KİRAYA VERİLECEK OLAN TAŞINMAZ MALLARIN NİTELİKLERİ
CİNSİ
ALANI
MUHAMMEN
BEDELİ
1.000,00 TL.(AYLIK)
1- Kızılcaşar Mah.119532 ada 3 nolu
Park Alanı 1590 m2
parselin bitişiğindeki park alanı
2- G.O.Paşa Mah. Sahil yürüyüş yolu No:32 Büfe
12 m2
400,00 TL. (AYLIK)
Resmi İlanlar www.ilan.gov.tr.de
GEÇİCİ
TEMİNAT
360,00 TL.
144,00 TL.
Basın - 16011 (www.bik.gov.tr)
dış dünya
6 Aralık 2014 Cumartesi
Bosnalı askerlere Türkçe eğitimi
SARAyBOSNA - Bosna Hersek'te
Türkçe öğrenen 12 askere törenle diplomaları verildi.
Bosna Hersek'in Silahlı
Kuvvetleri'nin kuruluşun 9. yıl dönümü
dolayısıyla başkent Saraybosna'da,
Türkçe kursunu başarıyla tamamlayan
askerler için diploma töreni düzenlendi.
Başkent Saraybosna'daki Raylovats
Kışlası içerisindeki Yabancı Diller binasında düzenlenen törene Bosna Hersek
Savunma Bakanı Zekeriyah Osmiç,
Türkiye'nin Saraybosna Büyükelçisi
Cihad Erginay, Türk Temsil Heyet
Başkanı Kurmay Albay Savaş
Celepoğlu, Saraybosna Büyükelçiliği
Askeri Ataşesi İsa Sancaklı, Kültür ve
Tanıtma Müşaviri Soner Şahin, Ziraat
Bankası Bosna Hersek Genel Müdürü
Ali Rıza Akbaş ve diğer davetliler katıldı.
Bosna Hersek ve Türkiye'nin milli
marşlarının okunmasıyla başlanan
törende, Bosna Hersek Silahlı
Kuvvetleri'ne bağlı Profesyonel Eğitim
ve Geliştirme Merkez'inde 4. Dönem
Türkçe Tekamül Kursu'nda mezun olan
12 askere diploma ve hediyeler takdim
edildi.
Bakan Osmiç, burada yaptığı açıklamada, Bosna Hersek Savunma
Bakanlığı'nın geçmiş dönemde askerlerin eğitimine çok önem verdiğini belirterek, bu çalışmalar kapsamında son
10 yıl boyunca askerlerin Türkçe kurslarına devam ettiğini söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin çeşitli çalışmalarla Bosna Hersek Silahlı
Kuvvetleri'ne destek verdiğini anımsatan Osmiç, "Askerlerimizin yabancı dilleri öğrenmesinden dolayı çok mutluyuz. Askerlerimizin, bize çok yakın olan
ve bizi NATO yolunda destekleyen bir
ülkenin (Türkiye'nin) dilini öğrenmesinden dolayı ayrıca mutluyuz" diye
konuştu.
Osmiç, Türkiye'nin daha öncede
çeşitli projelerle Bosna Hersek'e des-
Almanları %60,4’ü
sünnete karşı
tek verdiğini belirterek, Türkiye'nin
NATO ve Avrupa-Atlantik yolunda
Bosna Hersek'e destek verenlerin arasında en ısrarcı olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Saraybosna Büyükelçisi
Cihad Erginay ise Bosna Hersek Silahlı
Kuvvetler Günü'nün kutlayarak, Bosna
Hersek Silahlı Kuvvetleri'inin gelişmekte olduğunu, ancak çok kısa dönemde
önemli başarılar elde ettiğini kaydetti.
Bosna Hersek Silahlı Kuvvetleri'nin
NATO ve MAP yolunda önemli adımları
attığını belirten Erginay, "NATO'ya katılımın en önemli unsunlarından biri de
'birlikte çalışabilirlik'. Bu teknik anlamda önemli olan bir unsur ama bunun
yanında lisan da önemli. Hem askeri
eğitim NATO seviyesinde olacak hem
de diğer NATO üyeleriye konuşabilmeniz önemli" dedi.
Büyükelçi Erginay, Türkçe kursundan mezun olan askerleri tebrik etti.
Türkçe kursunun en başarılı öğrencilerden olan Albay Edin Bayramoviç,
Türkçe kursunun dokuz ay sürdüğünü,
çabaladıktan sonra başarınında bera-
berinde geldiğini söyledi.
Bosna Hersek Silahlı Kuvvetleri
kapsamında, ülkenin Saraybosna,
Banya Luka, Çaplyina, Tuzla ve Doboy
kentlerinden yabancı dil eğitimi veriliyor. Askerler, Türkçe'nin yanı sıra
İngilizce, Almanca, Fransızca ve
Yunanca dilini de öğrenme imkanı
buluyor. Türkiye'nin Saraybosan
Büyükelçiliği Askeri Ataşesi tarafından
desteklenen Türkçe dil kursunda bugüne kadar yaklaşık 500 Bosnalı asker
eğitim gördüm gördü.
Bu arada daha sonra 4. Dönem
Türkçe Tekamül Kursu'ndan mezun
olan askerlere diplomalarının verilmesinin ardından, Bosna Hersek'teki Ziraat
Bankası tarafından Profesyonel Eğitim
ve Geliştirme Merkez için sağlanan
spor malzemelerinin bulunduğu salon
da ziyaret edildi. Bakan Osmiç, desteklerinden dolayı Ziraat Bankası Bosna
Hersek Müdürü Ali Rıza Akbaş'a teşekkür etti. (AA)
Almanya'da, Oturum Yasası değişiyor
BERLİN - Almanya'da geçici ikamet iznine sahip yabancıların hızlı bir
şekilde sınır dışı edilmesine olanak
sağlayan ve Oturum Yasası'nda
değişlik öngören yasa tasarısının
Bakanlar Kurulu'nca kabul edildiği bildirildi.
İçişleri Bakanlığınca hazırlanan ve
Bakanlar Kurulu'nda kabul edilen
yasa tasarısına göre, geçici ikamet
iznine sahip suç işleyen yabancılar
kısa sürede Almanya'dan sınır dışı
edilecek ve ülkeye yeniden girişleri 10
yıla kadar yasaklanabilecek.
Ancak bu, geçici oturumu olan
yabancıların, işledikleri herhangi bir
suçtan dolayı iki yıldan fazla hapis
cezası alması durumunda uygulanacak.
İltica talebinde bulunan ancak
mahkemenin sınır dışı edilme kararı
verdiği kişiler, kaçmalarının engellenmesi amacıyla gözaltına alınabilecek.
Almanya'da oturum izni için yapı-
lan başvuruda yanlış veya yetersiz
bilgi beyan eden kişiler de sınır dışı
edilebilecek.
Ülkeye uyum sağlayabilen geçici
ikamet iznine sahip yabancılar da
süreli ya da süresiz oturum iznine
daha kolay sahip olabilecek.
Ülkede geçici ikamet eden bekar
yabancılar, süreli ya da süresiz oturum izni alabilmesi için 8 yıl, çocuk
sahibi olanların ise 6 yıl Almanya'da
aralıksız ikamet etmesi gerekiyor.
Yabancıların, oturum izni alabilmesi için çalışarak geçimlerini sağlamaları ve belli bir seviyede Almanca bilmeleri gerekiyor. Yasa tasarısının önümüzdeki günlerde Federal Meclis'te
(Bundestag) görüşülecek.
Daha önce, geçici ikamet iznine
sahip yabancılar, sadece terör içerikli
eylemlerden dolayı sınır dışı edilebiliyordu. Almanya'da geçici ikamet iznine sahip 100 bin kişi olduğu tahmin
ediliyor. (AA)
Avustralyalı Türkler iki bakan çıkardı
MELBOURNE - Avustralya'nın
Victoria eyaletinde 29 Kasım'da yapılan
eyalet seçimlerinde Avustralya İşçi
Partisi'nden milletvekili seçilen Adem
Kubilay Somyürek ve Hamdi (John)
Eren Victoria eyalet hükümetinde
bakanlığa getirildi.
Seçimi kazanarak hükümeti kurma
görevini eyalet valisinden alıp göreve
başlayan İşçi Partisi lideri ve Victoria
Başbakanı Daniel Andrews, kabinesinde Türk kökenli milletvekillerinden 47
yaşındaki Adem Kubilay Somyürek ile
50 yaşındaki Hamdi (John) Eren'e
bakanlık görevi verdi.
Hamdi Eren, Spor Turizm ve Gazi
İşleri Bakanı olarak görev yapacak.
Victoria parlamentosunda 2002 yılından beri İşçi Partisi milletvekili olarak
bulunan Hamdi Eren, 29 Kasım'daki
seçimlerde Lara bölgesinden tekrar
meclise girmişti.
Yeni kabinede Küçük İşletmeler,
Yenilik ve Ticaret Bakanı olan Adem
Kubilay Somyürek ise 2002 yılından bu
yana Dandenong bölgesinden parlamentoda Üst Meclis Üyesi milletvekili
olarak görev yapıyor. Somyürek, seçim
öncesinde ana muhalefetteki partisinde
gölge bakandı.
Victoria eyaletinde yapılan seçimlerde tarihi bir başarıya imza atan Victoria
Türk toplumu, ilk kez Victoria parlamentosuna 3 milletvekili birden göndermeyi başarmıştı. Seçimlerin ardından St. Albans bölgesinden milletvekili
seçilen Nazlı (Natalie) Süleyman,
Avustralya'da milletvekili seçilen ilk
Türk kadın olarak tarihe geçerken,
Adem Kubilay Somyürek Dandenong
bölgesinden, Hamdi Eren ise Lara bölgesinden yeniden meclise girmeyi
başarmıştı.
Seçimlerde meclise girmesi beklenen bir başka tecrübeli politikacı
Burhan Yiğit'in durumu ise oyların yeniden sayılmasının ardından önümüzdeki
günlerde kesinlik kazanacak. (AA)
Araştırmaya katılanların yüzde
96,8'i Almanca bilmeyi, yüzde
78,9'u ise Alman pasaportuna
sahip olmayı "Alman olmak" için
yeterli gördü. Alman olmak için
Alman soyundan gelmek gerektiğini savunanların oranının da yüzde
37 olarak gerçekleşti.
Öte yandan Almanların yüzde
37,8'inin başörtüsü takan bir kişinin
''Alman olmayacağını'' düşündüğü
kaydedildi.
Araştırmaya katılanların büyük
bölümü, Müslümanlar hakkındaki
bilgileri medyadan aldığını kaydetti.
Almanların yüzde 44'ü
Müslümanlar hakkında televizyon,
yüzde 39'u da gazete ve dergilerden Müslümanlarla ilgili bilgileri
öğrendiğini belirtti. Müslümanlarla
görüşerek onlar hakkında bilgi
edindiğini ifade edenlerin oranı ise
yüzde 42,5 oldu.
Almanya'da yaşayan göçmen
kökenlilerden ''Ben Almanya'yı
seviyorum'' diyenlerin oranı yüzde
80,7 olurken, ''Kendimi Alman hissediyorum'' diyenlerın oranının da
yüzde 76,5 olduğu belirtildi.
Enstitüde araştırmayla ilgili
basın toplantısı düzenleyen BİM
Direktör Yardımcısı Naika Foroutan,
Almanların Müslümanları kendilerinden görmediğini belirterek,
Müslümanlara karşı ön yargıların
daha fazla olduğunu söyledi.
Almanların büyük bölümünün
Müslümanlar hakkında çok az bilgiye sahip olduğunu dile getiren
Foroutan, Müslümanlar hakkındaki
bilgisi az olan kişilerin kendilerini
daha çok tehdit altında gördüğüne
dikkat çekildi.
Foroutan, Müslümanlar hakkındaki bilginin daha çok medyadan
alındığına işaret ederek, medyanın
halkın Müslümanlarla ilgili bilgi
eksikliğini gidermek için daha
duyarlı hareket etmesi gerektiğini
dile getirdi. (AA)
BERLİN - Almanların yüzde
60,4'ünün çocukların sünnet edilmesinin yasaklanmasını, yüzde
42,2'sinin de cami inşasına sınırlama getirilmesini istediği ifade edildi.
Berlin Deneysel Uyum ve Göç
Araştırma Enstitüsü'nce (BİM) 8 bin
270 kişi ile görüşülerek hazırlanan
"Göç Sonrası Almanya" araştırması, Alman halkının İslamiyet'e karşı
ön yargısı olduğunu ortaya koydu.
Söz konusu araştırmaya göre,
Almanların yüzde 26,7'si
''Müslümanlar bizden daha agresif'' derken, ''Müslümanlara daha
fazla saygı göstermemiz gerekir''
ifadesine karşı çıkanların oranı da
yüzde 25,7 oldu.
Müslümanların çok fazla taleplerde bulunmasını, ''arsızlık'' olarak
niteleyen Almanların oranı yüzde
20,1, ''Bu onların hakkı'' ifadesine
karşı çıkanların oranı da yüzde 25,3
olarak gerçekleşti.
Ayrıca Almanların yüzde
60,4'ünün çocukların sünnet edilmesinin yasaklanmasını, yüzde
42,2'sinin de cami yapımına sınırlama getirilmesini istediği belirtildi.
Almanların büyük kısmının okullarda Müslümanlara yönelik din
dersi verilmesini desteklemesi dikkati çekti.
Müslüman nüfusun yoğun yaşadığı bölgelerdeki okullarda İslam
din dersinin okutulmasına
Almanların yüzde 68,5 olumlu
bakarken, yüzde 28,4'ü buna karşı
çıktı.
Müslüman bir kadın öğretmenin,
derste başörtüsü takmasına izin
verilmesinden yana olanlar ile karşı
çıkanların oranı ise yüzde 48 oldu.
"Kendisini özellikle Alman olarak
tanımlayanların" yüzde 32'si ise
''Almanya'daki Müslümanlar benim
doğru ve iyi bulduğum değerleri
tehdit ediyor'' ifadesini doğru
buldu.
Gazze’nin kuzeyi
ile güneyi bir
köprü ile
birbirine bağlandı
GAZZE - Filistin Bayındırlık ve İskan
Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Filistinli
Mültecilere Yardım Ajansı'nın (UNRWA)
işbirliğinde Gazze Şeridi'nin kuzeyi ile
güneyini birbirine bağlayan köprünün
açılışını yaptı.
Gazze'nin merkezindeki Salahaddin
yolu üzerinde bulunan Vadi Gazze
Köprüsü'nün açılış törenine, Bayındırlık
ve İskan Bakanı Mufid el-Hasayine,
UNRWA Gazze Direktörü Robert Turner
ve Filistin hükümet yetkilileri katıldı.
Açılış töreninde konuşan Hasayine,
"Bugün, Gazze'nin kuzeyini güneyine
bağlayan Körfez İşbirliği Konseyi'nin
(KİK) finanse ettiği ve UNRWA'nın
gözetiminde inşa edilen çok önemli bir
yolun açılışını yapıyoruz" dedi.
Köprünün inşa çalışmalarının 1 yıldan fazla sürdüğünü belirten Hasayine,
çalışmaların bu kadar uzamasının
nedeninin, İsrail'in Gazze'ye inşaat
malzemesi girişini engellemesi olduğunu ifade etti. Hasayine, Vadi Gazze
Köprüsü'nün mal ve insanların hareketi
için en işlek yollardan biri olacağını ve
Salahaddin Caddesindeki trafik yoğunluğunu bitireceğini kaydetti.
Turner da inşaat malzemesi girişinin
yapılamaması sebebiyle inşası bir yıldan fazla süren köprünün açılışını gerçekleştirmekten duyduğu memnuniyeti
dile getirdi. Söz konusu köprünün
UNRWA'nın Gazze'ye verdiği sözü tuttuğunu gösteren örneklerden biri olduğunu belirten Turner, geçen yıl da
Filistinli göçmenler için 30 bina inşa
ettiklerini hatırlattı.
Turner ayrıca İsrail saldırılarında
evleri yıkılan Filistinliler için yardım
çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.
İsrail'in Gazze'ye 7 Temmuz'da başlattığı 51 gün süren saldırılarında 2 bin
159 kişi hayatını kaybetmiş, 11 binden
fazla kişi yaralanmıştı. Saldırılarda 17
bin 200 ev, 73 cami ve 24 okul tamamen yıkıldı, binlerce bina hasar gördü.
(AA)
BULMACANIN ÇÖZÜMÜ
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
12
haber
6 Aralık 2014 Cumartesi
Türkiye'de
madenlerde
1941'den
bugüne
yaşanan
kazalarda
4 bine yakın
madenci
hayatını
kaybetti.
Maden kazaları
binlerce can aldı
ADANA - Türkiye'de son 73 yılda 4 bine
yakın madencinin hayatını kaybettiği kazalarda
acının yaşandığı son adres, Karaman'ın
Ermenek ilçesindeki madenden cenazeleri
çıkarılan 5 işçinin evleri oldu.
Ermenek'teki madende can veren 18 işçiden
5'inin cenazesine, Dünya Madenciler Günü'nde
ulaşıldı. Maden kazalarının istatistiğinin tutulmaya başlandığı 1941'den bugüne, kazalarda 4
bine yakın işçi, mühendis ve çalışan hayatını
kaybetti.
Bu sürede en büyük kaza, 13 Mayıs'ta
Manisa'nın Soma ilçesindeki kömür madeninde
yaşandı.
Madende çıkan yangın ve duman nedeniyle
301 işçi hayatını kaybetti, 486 işçi yaralandı.
1992'de Zonguldak'ın Kozlu ilçesinde Türkiye
Taş Kömürü İşletmesine bağlı kömür ocağındaki grizu patlamasında ise 263 işçi hayatını kaybetti.
Türkiye'de bazı maden ocaklarında yaşanan
kazalar ve ölü sayısı şöyle:
7 Mart 1983: Armutçuk'ta grizu patlaması
(103 ölü)
10 Nisan 1983: Kozlu'da grizu patlaması (10
ölü)
31 Ocak 1987: Kozlu'da göçük (8 ölü)
31 Ocak 1990: Bartın'ın Amasra ilçesinde
grizu patlaması (5 ölü)
7 Şubat 1990: Amasya Yeni Çeltik'te grizu
patlaması (68 ölü)
3 Mart 1992: Kozlu'da grizu patlaması (263
ölü)
26 Mart 1995: Yozgat'ın Sorgun ilçesinde
Başbakan Ahmet Davutoğlu:
‘İSTİKRARI
bozdurmayız’
ANKARABaşbakan Ahmet
Davutoğlu, bedelli
askerliğin sık
uygulanacak bir
şey olmadığını
söyleyerek,
“Vatandaşlarımız
bedelli hakkını iyi
kullansın” dedi.
Yüzde on barajı ile
ilgili Anayasa
Mahkemesi üzerinden bir tartışmaya girmem diyen
Davutoğlu, “Kendine güvenen bir parti olarak barajdan
korkmadık. Barajın arkasına da saklanmadık.
Samimilerse konuşulur yeni bir formül neyse uygulanır.
Biz her fikre açığız” diye konuştu.
Davutoğlu, TGRT Haber televizyonunda yayınlanan
“Neler Oluyor Özel” programına katılarak şunları söyledi: “Yasal boyutuyla çözüp psikolojik boyutu ihmal
ederseniz, o konuyu çözmüş olmazsınız. Konuttaki ilk
yemeği Alevi dernekleri temsilcilerine verdim. Güzel,
feyz dolu bir akşamdı. Sofra duasıyla başlayan sofra
duasıyla biten güzel, samimi bir yemekti. Uzun uzun
dinledim kendilerini. Bazı katılımcılar orada tanıştı.
Keşke vatandaşlarımız izleseydi o yemeği. Zikredilen
sorunlar aşılamayacak sorunlar değil. Sorunlar beraber
çözülürse kalıcı olur. Başbakan olmasam da bir aydın
olarak bu buluşmayı sağlamayı isterdim.
Her şey iletişimle, konuşma ile başlar. Veli, Hüseyin
dede irfanla, atıflarla konuştular. Öyle bir kompozisyondu ki bu mesele samimi, içsel bir şekilde ele alındı.
Konuşulanlar bir Sünni’ye yabancı gelmedi. İslamiyet’i
dışlayan Aleviliğin Alevilik olmadığı konusunda hemfikirdik. Biz iki taraf olarak bir araya gelmedik. Bunu zillet olarak kabul ederim.
Karşılıklı bir misyonerlik yapılacak halimiz yok. Hiçbir
vatandaşı devlet ötekileştiremez. Ben siyaset üstü
olarak dahilim buna. Ben, bana oy verenlerin kadar vermeyenlerin de başbakanıyım. Bir oy talebimiz yok.
Kimlik siyaseti yapılırsa siyaset bölen olur. Alevilikte de,
Sünnilikte de blok bir fikir birliği yok.
İSTİKRARI BOZACAK ŞEyE İZİN VERMEyİZ
Anayasa Mahkemesi üzerinden bir tartışmaya
girmem. AYM başkanına atfen beyanlar oldu. Daha
sonra bu açıklamanın doğru olmadığı ortaya çıktı. O
atıflar yalanlanmıştır. Biz kendine güvenen bir parti
olarak barajdan korkmadık. Barajın arkasına da saklanmadık. Yeni kurulan bir parti olarak seçime girdik iktidar
olduk. Bizim bir kaygımız yok. Temsil ve istikrar önemlidir. Temsil ile istikrarı sağlayamıyorsanız sorun var
demektir. Samimilerse konuşulur yeni bir formül neyse
uygulanır. Biz her fikre açığız. Bir algı yürütülmeye
çalışıldı. Türkiye’de istikrarla ilgili bir soru işareti oluşturulmak istendi. Zamanlama itibariyle önemli. Şimdi
böyle bir tartışma yaratmak doğru değil. Biz istikrarı
bozacak bir şeye izin vermeyiz.
İLETİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜ TEMİNAT ALTINDA
Dinleme konusu aslında hükümetlerin taahhüt
etmesi gereken bir husus, bizimde taahhütümüzdür.
Toplumumuzun özgürleşmesi lazım, birçok ülkelerde de
Wikileaks gibi şeyler çıktı. Bu riskler her zaman olabilir.
Sıradan vatandaşlarımızın özgürlüğü teminat altındadır.
Ancak kriminolojik konularda takip yapılır.
grizu patlaması (37 ölü)
22 Kasım 2003: Karaman'ın Ermenek
ilçesinde grizu patlaması (10 ölü)
8 Eylül 2004: Kastamonu'nun Küre ilçesinde
yangın (19 ölü)
2 Haziran 2006: Balıkesir'in Dursunbey
ilçesinde grizu patlaması (17 ölü)
10 Aralık 2009: Bursa'nın Mustafakemalpaşa
ilçesinde grizu patlaması (19 ölü)
17 Mayıs 2010: Zonguldak'ta grizu patlaması (30 ölü)
8 Ocak 2013: Kozlu'da grizu patlaması (8
ölü)
13 Mayıs 2014: Manisa'nın Soma ilçesinde
yangın (301 ölü)
28 Ekim 2014: Karaman'ın Ermenek
ilçesinde su basması (18 Ölü) (AA)
CHP Antalya Milletvekili Acar:
"Eğitimde akıl-bilim değil kindar ve
dindar nesil hedefi temel alınıyor”
TBMM - CHP Antalya Milletvekili Gürkut
Acar, "Eğitimde akıl ve bilim değil, kindar ve
dindar nesil hedefi temel alınıyor" dedi.
Acar, CHP Balıkesir Milletvekili Ayşe
Nedret Akova ile birlikte düzenlediği basın
toplantısında, Cumhuriyet değerlerinin tırpanlandığını savundu. "Her alanda sıfırlama
operasyonu yürütülüyor" diyen Acar, basın
özgürlüğünün, yargının, sanat kurumları ve
eğitimin bundan payını aldığını ifade etti.
Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin ilkokul
birinci sınıflara konulmasını eleştiren Acar,
"Eğitimde akıl ve bilim değil, kindar ve dindar
nesil hedefi temel alınıyor. Bu, Türkiye'ye ağır
fatura çıkaracaktır" diye konuştu.
Yargı paketindeki avukatların soruşturma
dosyalarına erişimine kısıtlama getiren düzenlemeye de değinen Acar, "AKP'nin yaptıklarına bakın, yapacaklarını da anlarsınız. Şimdi
hedef demokrasi ve muhalefetin sıfırlan-
masıdır" dedi.
Acar, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin
ilkokul birinci sınıf müfredatına alınmasına
ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine, şunları
söyledi:
"Laiklik ilkesi, din tartışmaları arasında yok
edilmektedir. Meselenin özeti laikliğin var olup
olmayacağıdır. Laikliği dinsizlik gibi gösteren
iktidarın amacı, çocukları anaokulundan
itibaren kindar ve dindar nesil anlayışıyla
şekillendirmektir. Yoksa herkes dinini
öğrenebilir, kimse dinsiz olmasın."
Ayşe Nedret Akova da toplumun çoğunluğunun Müslüman olduğunu, ancak Ermeni,
Yahudi ve Süryanilerle barış içinde yaşadığını
belirtti. Herkesin dini özgürlüğünün Anayasal
güvencede olduğunu dile getiren Akova,
"Kimsenin dinini öğrenmesine mani yok. Din
derslerini ilkokul birinci sınıfa koyarsanız hata
olur" diye konuştu. (AA)
Fransa Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Direktörü Boniface:
“Hollande artık Filistin'i tanımalı”
PARİS - Fransa Stratejik ve Uluslararası
İlişkiler Enstitüsü (IRIS) Direktörü Pascal
Boniface, meclisin Filistin'in devlet olarak
tanınması konusunda kabul ettiği kararın
''olumlu'' ancak ''yeterli olmadığını'' belirtti.
IRIS resmi sitesinde meclis kararı ile ilgili
görüşlerini açıklayan Boniface, tanınma
konusunda son sözü söyleyecek olan
Cumhurbaşkanı François Hollande'ın artık
daha fazla vakit geçirmeden Filistin'in tanınması kararını alması gerektiğini ifade etti.
Hollande'ın seçim kampanyası sırasında
da Filistin'i tanıma sözü verdiğini ve eski
cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'yi bu konuda
sert bir şekilde eleştirdiğini hatırlatan
Boniface, Hollande'ın taahhütlerini yerine
getirmesini istedi. BM üyesi 195 ülkeden
135'nin zaten Filistin'i tanıdığını hatırlatan
Boniface, ''Fransa, Filistin'in tanıyan son ülke
mi olmak istiyor?' sözleriyle tepkisini dile getirdi. Fransa'nın tarihte dış politikada ''pasif'' ve
''bekle gör'' tutumu yerine her zaman ''öncü''
rol üstlendiğini kaydeden Boniface, ''bu konu-
da Fransa'nın çekimserliği ve karasızlığının,
cumhuriyet ilke ve değerlerine aykırı
olduğunu'' söyledi.
Filistin'in tanınmasının İsrail ve Filistin
arasındaki görüşmeleri olumsuz etkileyeceği
yolundaki iddialara şiddetle karşı çıkan
Boniface, uluslararası baskı olmadan İsrail'in
görüşmelerin başlaması için adım atmaya
niyetli olmadığını belirtti ve tanınmanın tam
tersine barış görüşmelerin başlaması ve olumlu sonuçlanması için önemli bir fırsat olacağını
savundu. İsrail'deki sağ iktidarın daha önceki
hükümetlere oranla daha fazla çözümsüzlükten yana olduğunu kaydeden Boniface, bu
ülkeye baskı yapılmasının her zamankinden
daha fazla gerekli olduğunu ifade etti.
Fransa'da tanınma halinde Musevi düşmanlığının artacağı yolunda İsrail ve ABD'de
başlatılan kampanyanın, Fransa'daki iktidarın Filistin'i tanımakta gecikmesinde rol
oynayabileceğine işaret eden Boniface,
''Fransa, bu şantaja boyun mu eğecek?''
sorusunu yöneltti. (AA)
Doblo Amerika’nın üretime geçmesi, otomotiv sektörünü heyecanlandırdı. Yerli otomobil için hazırlık yapan Türkiye bu üretim ile
heyecanlanırken, sektör de hedef büyüttü.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da
katıldığı Üretime Başlangıç ve İhracat
Töreninde konuşan Tofaş Üst Yöneticisi Kamil
Başaran, “Şimdiye kadar ürettiğimiz en güçlü,
en sağlam ve en rekabetçi Doblo'yu harekete
geçirdik. Projenin, üretim aşamasına geçişini
iki yıldan az bir sürede gerçekleştirdik. Yeni
Doblo'da yerlilik oranı, motor ve aktarma
organları dışında yüzde 76'lara geldi.
Dünyanın en zorlu pazarlarından otomotivin
doğduğu ülkeye, Amerika'ya ihraç etmeyi
başardık” dedi.
Doblo sevinci
DUMANLI
BELDE
Murat DUMAN
[email protected]
GERÇEK BİR KALEM ÜSTADINA MEKTUP
2004 yılı sonlarıydı. İsa Kayacan Hoca’m bana “İşte Hayatım” adlı
kitabını imzalayıp verdi. Huyunu bildiğim için kitabı hemen okumaya
başladım. Okumasam, “Kitabı okudun mu?” sorusunu sorarak beni
hesaba çekeceğini çok iyi biliyordum.
Kitap, yaklaşık 700 sayfaydı. Saygıdeğer Hocam, çok titiz bir
insandı. Yaptığı işi gerçekten önemser, aldığı görevi harfiyen yerine
getirir, yerine getirmeyenlere de kızardı.
Kitabı okurken “Selam Olsun” adlı, sekizlik hece ölçüsüyle
yazılmış bir şiirine rastladım ve ilk karşılaşmamızda kendisine, “Bu
şiirin bir hikâyesi var mı?” diye sordum. “Murat Bey, hangisini hatırlayayım? Hatıraları olan şiirlerimi not alırım. Onlara bir bakayım.”
dedi. Doğru ya nereden hatırlayacaktı. 36.500 makalesi ve 131 adet
basılmış kitabı olan bir üstadın anında bir şiirinin hikâyesini hatırlaması ne mümkün!
Bir gün öğle yemeğinde kıymalı melemen yapmıştım. Yemeğe bekliyordum değerli Hocamı. Yemek yerken, “Hatırladın mı şiirin
hikâyesini?” diye sorunca, “Evet.” dedi ve cebinden bir kâğıt çıkartarak okudu.
Bir Bakan’ın basın danışmanıyken makam arabasıyla ve birkaç
görevli arkadaşıyla birlikte Adana’ya giderler. Valiliğe girip görevleri
gereği yardım alacaklar, sonra da Bakan Bey’i karşılayacaklardır.
Hocamız, Vali Bey’le konuyu bizzat konuşur. Vali Bey, ya konuyu
anlamaz ya da umursamaz bir tavır sergiler. Aradan bir saat zaman
geçer. Hocanın canı sıkılır ve oturduğu yerden bu şiiri kaleme alır,
Vali’ye uzatıp, “Siz gerçekten çok çalışkan bir valisiniz bu başarınızı
Bakan Bey’e anlatacağım!” der. Şiiri okuyan Vali, derhâl istenilen
işlerin yapılması için talimatlar verir. Böylece alınan görev eksiksiz
olarak yerine getirilmiş olur.
Hocamız, Vali Bey’in umursamaz davranışını tabiî ki Bakan Bey’e
anlatmaz.
Sohbetin sıcaklığı içinde, “Hayırdır, bu şiir neden dikkatini çekti?”
diye bir soru yönelti. “Müsaade et de o da bende kalsın!” deyince bir
tebessüm belirdi yüzünde.
Zaman içinde şiiri sert sözlerden arındırıp kendine okudum.
“İzniniz olursa bu şiiri bestelemek istiyorum.” diyerek olurunu aldım.
Şiirin üç dörtlüğünü bir aya yakın çalışarak uşak makamında besteleyip Hocama dinlettim. Çok memnun oldu ve bana dönüp, “Sende
anlayamadığım bir şey var. Bu ne hamaratlılık yahu! On parmağında
on hüner var. İş adamı olduğunu, şair olduğunu, güzel sesinle şarkı ve
türkü söylediğini, Belde gazetesinde ‘Dumanlı Belde’ adlı köşende
yazılar yazdığını, altı yıldır müzik eğitimi aldığını biliyordum da beste
yapacağın aklımın ucundan geçmezdi! Vallahi beni şaşırtıyorsun, pes
doğrusu Murat Bey!” diyerek beni onure etti.
İnkâra asla gerek yok. Onun hakkını asla ödeyemem. Beni âdeta bir
gergef gibi işledi yaklaşık dokuz sene.
Hocamı 1999 yılında tanımıştım. İlk seneler pek samimiyetimiz
olmamıştı. Eşi Hakk’ın rahmetine kavuştuktan sonra cennet mekân
Ahmet Tufan Şentürk Hocamın evinde karşılaşınca samimiyetimiz
iyice pekişti. Tufan Hoca vefat edince her alanda bana kol kanat geren,
ilmî yönden desteğini esirgemeyen İsa Hocam elimden tuttu. O yıllarda kendisi Belde gazetesinde köşe yazıyordu. Onun taassubuyla arada
bir misafir yazar olarak ben de makale yazıyordum aynı gazeteye.
İlerleyen yıllarda Belde gazetesinin sahibi Alaattin Kaya Bey’in nazik
davetini kırmayarak “Dumanlı Belde” adını taşıyan köşemde yazılar
yazmaya başladım. Yazılarım okudukça beğeni kazanmaya başladı.
Dağdaki bir ağaçtan güzel bir mobilya yapmanın mutluğunu yaşıyordu hocam sanki. Kendimi övmek istemiyorum ama ilk yazamaya
başladığımda yazılarımın beğenileceğinden adım gibi emindim, çünkü
makale konusunda beni İsa Hocam yetiştirmişti. Çıkan her yazımı
keserek bir A/4 kâğıdına yapıştırıp bana getiriyordu değerli Hocam.
Bir gün bana, “Yaşadığım müddetçe bu görevi ben yapacağım.
Sonunda da yazıların bir kitabı dolduracak kadar çoğaldığı zaman
vakit geçirmeden kitaplaştıracağız.” dedi.
Hocamla her gün olmasa bile haftanın en az dört günü beraberdik.
Çünkü gazetede çıkan köşe yazılarını almaya gelirdi Rüzgârlı
Sokak’a. Haksız ve riyakâr insanlara çok kızar, “hormonlu” yakıştırması yapardı onlara.
Edebiyat camiasında öyle dengesiz, öyle olgunlaşmamış, sözüm
ona insan müsvetteleri var ki, Hocamızın edebiyata verdiği katkılardan
dolayı Türki Cumhuriyetlerden alnının akıyla aldığı fahri doktor (Prof.
Dr.) unvanı çekemeyenler, çeşitli yalakalıklarla bin bir takla atarak
müsteşar olmuş, öğrencilerine tezler yazdırarak, tezler çalarak
akademik payeler edinmiş hormonlulara çok kızardı.
Bir gün İLESAM (İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Merkez
Birliği)’nin düzenlediği bir Beypazarı etkinliğinde katılıp gruplar
hâlinde okullara dağıtıldık. Edebiyat hakkında bilgilerimizi sunacaktık. Her okul misafir olarak gelecek şairlerin, yazarların biyografisini
bir slayt şeklinde göstererek memnuniyet ifadesi sergiliyorlardı. İsa
Hocamız, önceleri benim iyi ahbabım olan dengesiz bir ozanla başka
bir okula misafir olurlar. Okuldaki slayt gösterisinde Hocama ayrılan
kısım biraz fazla sürmüş ki, normaldir. O dengesiz ozan ise ayağa
kalkarak, “Neden İsa Bey’in slayt gösterisi uzun da benim gösterim
kısa?” diye talebelerin önünde okulun hocalarına tepki göstermiş. O
sırada görevli hoca, “İsa Hocayı tanırız. Ömrünü edebiyat ve edebiyatçılara vakfetmiştir. Onun içindir ki, slayt gösterisinin uzaması son
derece normal!” diyerek malum şahsı susturmuş.
Beypazarı programın ertesi günü İsa Hocam bana gelerek durumu
anlattı. Çok üzüldüm. O malum ozanı takibe aldım. En ufak hatasını
bulup mekânımdan def edecektim. Öyle de oldu. Affedilmez bir hata
yaptı, ben de hem yanımdan hem de mekânımdan uzaklaştırdım.
İsa Hocam, Türkiye genelinde tanınan ve tanınmayan birçok şairin
eserlerini köşesine taşıyarak onların tanınması için elinden gelen ne
varsa ortaya koymuştur. Bu konularda da sıkıntılar yaşayan değerli
Hocam, “Önce yanıma geliyorlar, İsa Hocam diyerek yere göğe
sığdıramıyorlar, tanıtım yazıları yayımlanınca semtime dahi yaklaşmıyorlar.” diye dertlenirdi.
Hocamla bir defasında arabamla Antalya’ya, Mustafa Ceylan
Bey’in bir etkinliğine gitmiştik. Ben Antalya’da bir müddet kalacağım
için Hocamı otobüs terminaline bıraktım. Çantası yerinden kalkmıyordu. “Bu nedir?” diye sordum. “Sorma, birçok şair kitap getirdi, ben de
geri çevirmedim. Gazete köşemde bu kitaplar hakkında yazılar yazacağım.” dedi. İşte böyle bir edebiyat âşığı idi İsa Hoca.
Şiirlerinde gerçekçiliği çok sever, âdeta bir fotoğraf makinesi gibi
gördüklerini kaleme alırdı. Camiamızda şiir kalitesi çok zayıf şairler
vardı. Onlara, şiirde kaliteyi korumak için toplantılarda, “Şiirimizi
biraz dinlendirelim.” diyerek telkinlerde bulunurdu.
Yine bir gün öğle yemeğinde köfte yiyorduk. Hocamda bazı
değişiklikler görüyordum. “Rahatsız mısın, günden güne zayıflıyorsun?” diye sordum. “Murat Bey, sorma! Bu şeker illeti bana huzur vermiyor.” dedi. Ama gördüğüm sıkıntı şeker sıkıntısına benzemiyordu.
Bir de duydum ki, hastaneye yatmış, ameliyat olacak. Hemen ziyaretine gidip moral vermeye çalıştım. Birçok tahlillerden sonra zor bir
ameliyat geçirdi. Başında kızları Gül ve Filiz vardı. Ailesinin onu yalnız bırakmaması çok hoşuma gitti. Ziyaretimde, “Seni çok seviyorum.
Yanıma sen gelip de dertleştiğim zaman içimdeki karanlıklardan
aydınlığa çıkıyorum.” diyordu. Başarılı bir ameliyattan sonra tekrar
aramıza döndü. Rüzgârlı Sokak’a gelip yeni çıkan gazeteleri alıyor,
yanıma uğrayıp insanların vefasızlığından dert yanıyor, üzülüyordu.
Çünkü hastalandığında çok az sayıda insan arayıp hastaneye
gelmişlerdi. Kedisine telkinde bulunup rahatlatmaya çalıştım.
“Duymamışlar veya rahatsız etmek istemişlerdir.” dediğimde bana
kızarak, “Yahu, insan dostlarını yanında görmek ister. Bu kadar vefasız
insanlara ben neden hizmet ettim?” diyerek hayıflandı ve ardından,
“Sen o kadar vefalı bir dostumsun ki, bunu sözle tarif edemem.” diye
ekledi. “Ben hiçbir şey yapmadım.” dediğimde ise, “Yok canım, eline
neşteri alıp ameliyata girmediğin kaldı. Hep yanımdaydın. İşini
gücünü bıraktın benim için.” diyerek sevgisini sunuyordu.
Aradan çok zaman geçmedi. Görüşmelerimiz aralıksız devam ediyordu. Ancak, ameliyattan kalkmış olsa da eski düzeni yoktu Hocamın.
Yemiyor, içmiyor, daha doğrusu midesi hiçbir şeyi kabul etmiyordu.
“Üzülme, gazeteleri ben getireyim. Yeter ki sen yorulma.” dediğimde,
“Senin bilmediğin bir şey var Murat Bey! Gazetelere gelmekle kendimi yeniliyorum.” diyordu.
İşim gereği bir seyahate çıkmıştım. Duydum ki, Hocamız,
Rüzgârlı’daki Devlet Hastanesine yatırılmış. Ziyaretine gittiğimde
artık her şeyin bittiğini hissediyor ve üzülüyordum. O ise hâlâ iş
konuşuyor, “Kadınlar Destanı adlı kitabım geldi mi sana?” diye soruyordu. “Geldi.” dedim. “O kitaba yaptığın besteyi notasıyla beraber
koydum.” dedi tatlı bir gülümsemeyle. “Hastaneden çıkınca beraber
bakarız.” dedim.
Hocamın, Anna adında iyi bir bakıcısı vardı ve kendisine çok iyi
bakıyordu. Kızları Gül ve Filiz Hanım da sırayla gelip bakıcı Anna
Hanım’ı dinlendiriyorlardı. Ama gün geçtikçe ümitlerin tükendiğini
görebiliyordum. Zorluklar içindeydi. Konuşamıyor, canını Azrail’e
vermemek için mücadele ediyordu. Doktoru gelip, “Çok sürmez, bir
ya da iki saat sonra Hakk’ın rahmetine kavuşur, hazırlıklı olun, diğer
kızını da çağırın.” dedi ve bana dönerek, “Sen neyi oluyorsun?” diye
sordu. “Hocamdır.” dedim. “İsterseniz siz dışarı çıkın. Belki duyduklarınıza, göreceklerinize dayanamazsınız.” dedi ve beni dışarı çıkardı.
Her şeyin sonunun geldiğini bizzat gözlerimle gördüm. Aradan yarım
saate yakın bir zaman geçti. Artık (Prof. Dr.) İsa Kayacan Hocam
yaşamıyordu.
Saygıdeğer Hocamla çeyrek asırlık beraberliğimizin anlatılacak çok
yönü var, ama şimdilik bu kadarını dile getirdim. Aziz hatıralarıyla
kalan ömrümü tamamlayıp bir gün ben de onun yanına gideceğimi
biliyor, bu bilinçle hayatımı sürdürmeye çalışıyorum saygılarımla.
Ruhu şad, mekânı cennet olsun İsa Hocamın.
TURİZM
6 Aralık 2014 Cumartesi
13
Bin 500 yıllık Balıklı Meryem
Ana Manastırı bazı
mucizelerle anılıyor
İSTANBUL - Zeytinburnu'ndaki
yaklaşık bin 500 yıllık Balıklı Meryem
Ana Rum Ortodoks Manastırı, göz
hastalıklarını iyi ettiğine inanılan kutsal
suyu, bahçesindeki patrik mezarlığı,
Anadolu'nun çeşitli illerinden getirilen,
bazılarında Karaman Türkçesi ifadeler
bulunan avlu zeminine döşeli mezar
taşları ve anıldığı mucizelerle Ortodoks
mezhebinin en önemli yapıları arasında
gösteriliyor. Hazreti Meryem'e ithaf
edilen, zamanında Osmanlı
padişahlarınca da himaye edilen kutsal
suyun bulunduğu ayazma, manastır
bünyesindeki kilisenin alt katında yer
alıyor. Doğu Roma tarihinde yer alan, I.
Leo'nun imparator olmadan önce ilahi
bir sesin yönlendirmesiyle bir su kaynağı bulması ve görme engelli bir ihtiyarın bu suyla gözlerinin açılması
mucizesiyle anılan ayazmada, turuncu
balıklar yüzüyor. Mübadelenin öncesi
ve sonrasında kaybolan Anadolu'daki
Rum köylerindeki mezar taşlarının
zemine döşendiği manastırın avlusunda bir de 1840'tan beri vefat eden
İstanbul patriklerinin mezarları yer alıyor. Peder Dositheos Anağnostopulos,
AA muhabirine yaptığı açıklamada,
Doğu Roma İmparatorluğu zamanında,
İstanbul surları aşıldığında karşıdan
görünen ilk yapının Balıklı Meryem Ana
Rum Ortodoks Manastırı olduğunu
söyledi. (AA)
Ulusoy: “Türkiye'ye
kimsenin vize
koymaya hakkı yok”
AYDIN - Türkiye Seyahat Acentaları Birliği
(TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy, AB
ülkelerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına
vize uygulamasını sürdürmesini eleştirerek,
"Türkiye'ye kimsenin vize koymaya hakkı yok.
Türkiye artık vize konulacak bir ülke değil,
Türkiye vatandaşları iş aramaya giden ülke konumundan, iş veren ülke konumuna geçmiştir"
dedi. Ulusoy, TÜRSAB Kuşadası Bölge Yürütme
Kurulu tarafından Efes Kongre Merkezi'nde
düzenlenen "Kongre Turizmi ve Kuşadası
Modeli" konulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'de 1980'li yıllarda başlayan turizm
hareketinin aradan geçen sürede çok önemli
mesafe katettiğini ifade etti.
Bu süreçte yatak kapasitesinin 80 binlerden 1
milyon 356 bine, havayolu yolcu taşımacılığında
4 bin koltuk kapasitesinden yaklaşık 85 bin
koltuk kapasitesine çıkıldığına işaret eden
Ulusoy, "Türkiye, bugün 13'ü uluslararası 50
havalimanı, 17 bin 500 yatın yanaşabileceği 52
yat limana sahip. Turizmde artık 9 bin seyahat
acentesi ve 7 bin rehberi olan bir Türkiye'yi
konuşuyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Ulusoy, Türkiye'nin turizmde yurtdışı seyahatte de artış kaydettiğini ancak yurtdışı çıkışlarda
AB'nin vize uygulamasını haksız şekilde
sürdürdüğünü dile getirerek, şunları söyledi:
"Türkiye artık ağırlayan, karşılayan, çağıran
ülke konumundan çıkmış. Gönderen ülke konumuna gelmiş. Travel Turkey İzmir Fuarı'na 25 ülke
temsilcisi gelecek ve bunu orada da söyleyeceğim. Türkiye'ye kimsenin vize koymaya hakkı
yok. Türkiye artık vize konulacak bir ülke değil,
Türkiye vatandaşları iş aramaya giden ülke konumundan, iş veren ülke konumuna geçmiştir.
Komşu Yunanistan'a 1,5 milyon ziyaretçi gönderen biziz. Bulgaristan bizden turist bekliyor.
Almanya da öyle. Türkiye artık harcayan bir ülke,
programını yapan bir ülke. Bunlar ülkemin
başarısıdır. Bu başarının altında tüm sektörler
var." Türkiye'nin kaydettiği gelişmeyle bir gün
kendisine vize uygulayan ülkelere vize uygulayacak konuma geleceğine inandığını belirten
Ulusoy, şunları kaydetti:
"Benim ülkemin kişi başı geliri 20 bin doları
bulduğu zaman, Avrupa Birliği üyesi olmasını
istemiyorum. Avrupa Birliği, esasen barış projesidir. Burada Türkiye'nin her ilinden insan var,
demek ki biz barış içindeyiz. Biz insan haklarını
bin yıldır yaşıyoruz. Bu, Avrupa Birliği ise son 50
yıldır barış içine girmiş. 50 yıl önce birbirlerini yiyorlardı. Ben mi çıkardım o savaşları? Avrupa
Birliği, 50 yıl önce neredeydiniz? Türkiye, bunları
aşacak bir ülkedir. İnanıyorum ve inanmaya da
devam edeceğim. Benim için her yer Kuşadası,
her yer Aydın, Diyarbakır, Van, Trabzon,
Samsun'dur. Bizim Diyarbakırlı damadımız var.
Biz onlara 'nerelisin' diye sormadık. Cebinde
taşıdığı Türkiye Cumhuriyeti kimliğine baktık."
ıSSN 1308-7622
Yıl: 44
Sayı: 15041
6 Aralık 2014
Cumartesi
GÜNLÜK SİYASİ GAZETE
Yayın Sahibi
İmaj İç ve Dış Tic. A.Ş.
Genel Yayın Yönetmeni
Ahmet TEKEŞ
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Abdülmecit KoYuNSAĞAN
Haber Koordinatörü
Dursun ERKılıÇ
Yazı İşleri Müdürü
Ayşegül BAlDEMİR
İstihbarat Şefleri
Şenol GÜNÜÇ - Kenan ERGEN
Görsel Yönetmen
Şebnem ÜNAl
Sayfa Editörleri
Hakkı Murat SÖBÜTAY - Emine ÖZCAN
İnternet Editörü
Alparslan oĞuZ
Haber Merkezi
İsmail YılDıZ, Mihriban DEMİREl, Ayşenur GÜRER, Tülay CANPolAT,
Gazi BoZKuRT, Burcu KERİM, Betül SÜSlEN
İdari Merkez
Macun Mah. 195. Cadde No: 2 Yenimahalle/ANKARA
Yazı İşleri Tel: 397 91 40 (PBX) Fax: 397 41 54
[email protected]
Yayın Sahibi
Temsilcisi:
Yiğit YİĞİT
İstanbul Temsilciliği
Ankara Temsilciliği
Tevfik Bey Mah. Tahsin Tekoğlu Cad.
Rüzgarlı Cd. Plevne Sk. No: 14
No: 2 K.1 Sefaköy/Küçükçekmece/İSTANBul
ulus/ANKARA
Tel: (0212) 540 40 45
Tel: (0312) 310 35 53
Dağıtım: TuRKuVAZ DAĞıTıM SAN. VE TİC. A.Ş.
Yayın Türü: Yaygın Süreli (Pazar hariç)
Basıldığı Yer:
Dorukkaya Mat. Yay. Rek. Mağ. Enerji ve İnş. A.Ş. - İstanbul Yolu
6. km Macun Mh. 3. Cd. No: 2/1 Yenimahalle/ANKARA Tel: 397 11 97
Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz.
www.yedigungazetesi.com.tr
Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez
YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir
Tunceli'deki Alevilik inanç merkezlerine ulaşım kolaylaşıyor
Tunceli'de ziyaretgah, türbe ve benzeri inanç merkezlerinin
bakım-onarımının yapılması ve ulaşım sorununun çözülmesi
için başlatılan çalışmalar aralıksız devam ediyor. Tunceli'de
Munzur gözelerinin bulunduğu bölgedeki Munzur Baba ve
Nazımiye ilçesindeki Düzgün Baba ziyaretgahları başta
olmak üzere Sarı Saltık, Derviş Cemal, Kureyşan, Ağuiçen,
Baba Mansur, Üryan Hızır gibi pek çok ocak ve ziyaret
mekanı, Alevi vatandaşlarca kutsal kabul ediliyor.
''İleri yaş'' turizminin yıldızı parlayacak
ANKARA - Türkiye, kısa vadede değil
ancak orta vadede yani 5 yıl ve sonrasındaki dönemde, üçüncü yaş grubu
denilen ileri yaş bireylerin sağlık bakımlarının karşılanmasını temel hedef olarak
belirliyor. İleri yaş turizmini nitelik ve nicelik olarak geliştirecek Türkiye, bu kapsamda yeni çalışmalar ve politikalar
üretecek. Yeni politikalar çerçevesinde
yaşlı bakım elemanlarının meslek standartları ve çalışma şartları ile eğitimleri de
yeniden düzenlenecek. Yaşlı bakım turizminde ilgili devlet, özel sektör ve sivil
toplum kuruluşları, üniversiteler ve
medya koordinasyonu sağlanacak.
Yaşlı nüfusu fazla ülkelerden
Türkiye'ye transferi için tanıtım faaliyetleri
düzenlenecek ve yaşlı bakımı alanlarında
pazar yaratılması konusunda çalışmalar
yapılacak. Konuyla ilgili AA muhabirine
açıklamada bulanan Sağlık Bakanlığı
Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü
Ömer Tontuş, dünyada 2030'dan sonra
birçok ülkede 50 yaş üzeri birey sayısının
toplam nüfusun yüzde 50'sini geçeceğine işaret ederek, Japonya, İsveç,
Danimarka gibi ülkelerde yaşlı nüfusun
yüksek olacağına dikkati çekti. Tontuş,
şöyle devam etti: ''Kısa vadede değil
ancak orta vadede yani 5 yıl ve sonrasındaki dönemde, temel hedef bu üçüncü
yaş grubu denilen ileri yaş bireylerin
sağlık bakımlarının karşılanması olacak.
Bir yaşlı birey Türkiye'de turistik bir
faaliyet için gelip gezebilir ama bir yaşlı
birey 'benim hipertansiyonum, benim
şeker hastalığım var, hem şeker
hastalığımın kontrol ve regülasyonu, hem
de tatil yapacağım' diyorsa bu bir hastadır. Eğer bir birey hastalığını beyan
ederek sınırdan geçiyorsa bunu turist
saymıyoruz biz.” (AA)
TUNCELİ - Her yıl binlerce
vatandaş tarafından ziyaret edilerek, adaklar adanan, mumlar
yakılarak dualar edilen bu
mekanların ulaşım sorununun
çözülmesi ve altyapı eksikliklerinin giderilmesi için çalışmalar
yürütülüyor. "Çözüm süreci" ve
"Alevi açılımı"nın ardından
başlatılan bu çalışmaların hız
kazanması, yöre halkı tarafından
memnuniyetle karşılanıyor.
Fırat Kalkınma Ajansının
desteğiyle bir süre önce hayata
geçirilen 650 bin lira bütçeli
"İnancın Işığında Geçmişten
Geleceğe Köprü: Dersim İnanç
Merkezleri Projesi" kapsamında,
Pülümür'deki Seyyid Büklü Dede
ve Büyük Çeşme Türbesi,
Mazgirt'teki Baba Mansur Ocağı
ve Pir Ali Ziyareti, Pertek'teki
Sultan Baba Türbesi,
Nazımiye'deki Kureyş Baba
Ocağı ve Düzgün Baba Ziyareti,
Hozat'taki Derviş Cemal Ocağı
ve Sarı Saltuk Ocağı'nın ulaşım
ve bazı altyapı sorunları çözüldü,
halkın ibadet ve ziyaret imkanlarının geliştirilmesine yönelik
çalışmalar yapıldı.
Başbakan Ahmet
Davutoğlu'nun Tunceli ziyareti
sırasında da gündeme gelen
çalışmalar, hazırlanan yeni proje
dahilinde devam ediyor.
Tunceli Valisi Osman Kaymak,
AA muhabirine yaptığı açıklamada, Alevi vatandaşların inanç ve
kültürünü daha rahat yaşamasını
önemsediklerini söyledi.
İl genelindeki tüm Alevi inanç
merkezlerinin bakım-onarımı ile
ulaşım sorunlarının çözülmesi için
çalışma başlattıklarını belirten
Kaymak, şu bilgileri verdi:
"Bizler, hükümetin temsilcileri
valiler olarak, halkın hassasiyetlerine her zaman önem verdik ve
bu doğrultuda çalışmalar yaptık.
Alevilerin inanç merkezi olarak
kabul ettikleri mekanların yollarını,
türbelerinin bakım-onarımını,
çevre düzenleme çalışmalarını
imkanlarımız ölçüsünde yaptık.
Başbakanımız Sayın Ahmet
Davutoğlu, ilimize yaptığı ziyaret
öncesi, kent genelinde Alevilikle
ilgili ihtiyaçların, eksikliklerin tespit
edilmesini ve kendilerine sunulmasını istedi. Biz de yaptığımız
çalışmaları ve bundan sonra yapmayı planladığımız çalışmalarımızı
kendilerine anlattık. Bu konuda
yapılacak çalışmaları destekleyeceklerini belirttiler." Başbakan
Davutoğlu'na kent merkezinde
1937 yılında inşa edilen ve 1938
yılında Dersim olayları esnasında
askeri karargah olarak kullanılan
kışla binasını "Dersim Kent
Müzesi"ne dönüştürme projesini
anlattıklarını ifade eden Kaymak,
şöyle devam etti: "Nüfusunun
büyük çoğunluğu Alevi inancına
mensup Tunceli'de, Alevi kimliğini
koruyan, tanıtan ve bu kimliklerin
kabul edildiğini gösterecek bir
müzeye ihtiyaç var. Bu müzenin
içinde Alevilik ve semah araştırma merkezi, Alevi deyiş, klam ve
Gülbengleri derleme çalışma ofisleri, açık hava sergi ve dinleti
alanları, tiyatro, sanatsal etkinlikler ve semah için alanlar, arkeoloji
ve etnografya müzesi olacak. Bu
proje hayat bulursa kente önemli
bir eser kazandıracaktır.” (AA)
6 Aralık 2014 Cumartesi
Balıkesirspor'da Kemal Özdeş dönemi
BALIKESİR - Spor Toto
Süper Lig ekiplerinden
Balıkesirspor'da, kulüp yönetimi, istifa eden İsmail
Ertekin'den boşalan teknik
direktörlük görevi için Kemal
Özdeş'le anlaştı.
Kulüp Başkanı Tuna Aktürk,
AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ertekin'in istifasının
ardından 6 teknik direktörle
görüştüklerini söyledi.
Görüşmeleri sonucu bu
göreve Özdeş'i getirmeyi
uygun gördüklerini belirten
Aktürk, "Kemal Özdeş ile sezon
sonuna kadar anlaşma sağladık. Kendisiyle yarın sözleşme
imzalayacağız. Hem
Balıkesirspor Kulübüne hem de
hocamıza hayırlı olsun" diye
konuştu. Özdeş, bu sezon
öncesi Gençlerbirliği ile sözleşme imzalamış ancak yönetimle
transfer konusunda yaşadığı
anlaşmazlık nedeniyle lig başlamadan kulüpten ayrılmıştı.
(AA)
Beşiktaş'ta yeni moda
DEMBA BA
Beşiktaş'a sezon başında
İngiltere'nin Chelsea takımından
transfer edilen Senegalli futbolcu
Demba Ba, kısa sürede siyah-beyazlı
taraftarların gözdesi oldu ve adına
özel tezahüratlar ile besteler yapıldı.
İSTANBUL - Süper lig'de
7, Avrupa kupalarında 8 gol
atarak, siyah-beyazlı formayla toplam 15 gole ulaşan
Senegalli oyuncu, Pascal
Nouma, Ahmet Dursun, les
Ferdinand gibi Beşiktaş'ta
sembol olmuş ve adlarına
tezahüratlar üretilmiş futbolcuların arasına girdi.
Beşiktaş'ta attığı gollerden
sonra sevincini secdeye
vararak gösteren tecrübeli
futbolcunun bu sevincine
siyah-beyazlı taraftarlar tekbir
getirerek karşılık verdi.
Demba Ba, Beşiktaş İntegral
Forex'in maçlarında dahi
unutulmadı. Siyah-beyazlılar
aynı tezahüratı basketbol
maçında da yaparak oyuncularını andı.
Taraftarlar, Senegalli
Müslüman futbolcu için
zaman zaman "Demba Ba
bizi cumaya götür" tezahüratları yaptı.
Beşiktaş taraftarların gönlünde en özel yere sahip futbolculardan Pascal Nouma'ya
yapılan "Pascal bizi diskoya
götür" tezahüratı böylece
farklı şekilde tecrübeli oyuncu
için yapılmaya başlandı.
“Fenerbahçe,
kariyerimin
en muhteşem
parçası”
Siyah-beyazlı takıma
2000-2001'de transfer olan
Nouma, taraftarların hala
unutamadığı futbolcular arasında yer alıyor.
Siyah-beyazlıların geçmişe dönük olarak hatırladıkları
en acı tezahürat ise 19992000'de kadroya dahil edilen
Ahmet Dursun için oldu.
Beşiktaş Kulübü'nün efsane başkanı Süleyman Seba
döneminde transfer edilen
Ahmet Dursun, golleriyle tribünlerin yeni gözdesi olmuştu. o dönemde Seba'ya tepkili olan taraftarlar "Ahmet
Dursun Seba gitsin" şeklinde
tezahürat yaparken,
Süleyman Seba'nın başkanlıktan ayrılmasında bu tezahürat da etkenler arasında
yeBeşiktaş'ta en sevilen futbolcular arasında kısa süre
Türkiye'de oynamasına rağmen İngiliz oyuncu les
Ferdinand da yerini aldı.
Kiralık olarak sadece
1988-1989 sezonunda siyahbeyazlı formayı giyen
Ferdinand'a o dönemde taraftarlar "Haydi Ferdi zamanı
geldi" şeklinde tezahürat yapmıştı. (AA)
İSTANBUL - Futbolu bıraktıktan sonra
Brezilya'nın Flamengo takımında teknik direktör
Vanderlei Luxemburgo'nun yardımcılığını yapan
Fenerbahçeli eski futbolcu Deivid de Souza, bir
gün tekrar dönüp sarı-lacivertli takıma hizmet
etmek istediğini belirterek, "Kim bilir belki teknik
direktör olarak olur" dedi.
Flamengo'nun da katılacağı 2015 yılının ocak
ayında Alanya'da yapılacak Uluslararası Royal
Cup turnuvası için Türkiye'ye gelen Deivid, teknik
adamlık kariyerindeki hedefleri ve Fenerbahçe formasını giydiği yıllara ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Sarı-lacivertli takımda geçirdiği 20062007, 2007-2008, 2008-2009 ve 2009-2010
sezonları için, "Kariyerimin en önemli ve en muhteşem parçası" diyen Brezilyalı eski futbolcu,
Fenerbahçe'ye teknik adam olarak da hizmet
etmek istediğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Öncelikle bana her zaman çok yardımcı olan
başkanımıza (Aziz Yıldırım) çok teşekkür ediyorum. Mahmut Bey (Mahmut Uslu) benimle kontratı
yapan yönetici, ona da çok teşekkür ediyorum.
Geldiğim günden ayrıldığım güne kadar her şey
mükemmeldi. Taraftar, yönetim, takım arkadaşlarım her şey mükemmeldi.”
Karabükspor, ligde bekleneni veremedi
Geçen sezonu 50 puanla 7. sırada tamamlayan, UEFA Avrupa Ligi'nde başarılı maçlar
çıkaran Kardemir Karabükspor, bu yıl ligde bekleneni veremedi.
Erciyesspor'da
Tütüneker dönemi
KARABÜK - Spor Toto Süper Lig'de son
sıradaki Balıkesirspor'un bir basamak üstünde
bulunan Karabük temsilcisi, 11. haftalar itibarıyla
tarihinin en kötü performansına imza attı.
Teknik Direktör Tolunay Kafkas önderliğinde
geçen sezon olduğu gibi bu sezon da ligde ilk 10
takım arasında olmayı hedefleyen kırmızı-mavililer, geride kalan 11 haftada 2 galibiyet, 2 beraberlik ve 7 mağlubiyetle 8 puan toplayabildi.
Son sırada bulunan ligin yeni ekiplerinden
Balıkesirspor'un üstünde, 17. sırada yer bulabilen
Kardemir Karabükspor, lider Beşiktaş'ın 15 puan
gerisinde kaldı.
Spor Toto Süper Lig'de 8. kez mücadele
eden kırmızı-mavililer, 11. haftalar itibarıyla en
kötü 4. sezonunu yaşıyor.
Lige ilk yükseldiği 1993-1994 ve 1998-1999
sezonlarının 11. haftasında 7 puanla 15. sırada
yer bulan Karabük ekibi, her iki sezon sonunda
alt lige düştü.
2011-2012 sezonunda lige kötü başlayan
takım, 11. haftada 8 puanla 16. sırada kaldı ve
sezon sonunda da küme düşmekten son maçını
kazanarak kurtuldu.
Bu sezon, ilk 11'de yer alan, 10 futbolcusu
uzun süre sakatlık yaşayan Kardemir
Karabükspor, 1993-1994, 1998-1999 ve 20112012 sezonlarında olduğu gibi zor günler geçiriyor.
Kulüp Başkanı Mustafa Yolbulan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aynı teknik ekibin ve futbolcuların geçen sezon ve UEFA Avrupa Ligi'nde
başarılı olduğunu, bu sezon en büyük sorunlarının sakatlıklar olduğunu söyledi. (AA)
KAYSERİ - Spor Toto Süper lig ekiplerinden
Suat Altın İnşaat Kayseri Erciyesspor, teknik direktör uğur Tütüneker ile 1,5 yıllık sözleşme imzaladı.
Kulüp basın sözcüsü Kaan Savruk'un katılımıyla
Hacı Boydak Tessilerinde düzenlenen törende,
Tütüneker, kendisini 1,5 yılığına mavi-siyahlı
yapan sözleşmeye imza attı. Törende açıklamalarda bulunan Tütüneker, Kayseri Erciyesspor'un çok
önemli bir camia olduğunu belirterek, Kayseri temsilcisiyle çalışacak olmaktan büyük mutlululuk duyduğunu söyledi. Erciylesspor'u tercih ederken
fazla zorlamadığını vurgulayan Tütüneker,
"Erciyesspor'dan teklif geldi, sağolsunlar beni bu
göreve layık gördüler. Bu göreve layık gören başta
başkanımız olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. Biz Türkiye'nin her yerine gideriz teklif buradan geldi ve kabul ettik" diye konuştu. ligde ses
getiren bir takım olmak için yoğun şekilde çalışacaklarını vurgulayan Tütüneker, şöyle devam etti:
"Erciyesspor'un Spor Toto Süper lig'deki bu ikinci
sezonu hemen Avrupa kupalarına katılma olmuyor. Bu işler sabır işi. Sistem oturtmak lazım, istikrarı sürdürmek lazım. 'Bu sene hedefimiz ligi
beşinci bitirmek' gibi söylemler bana göre doğru
değil. Şimdi puan tablosunda aşağılarda bulunuyoruz. oradan çıkmamız lazım. Burada futbolun
doğrularını yapmaya çalışacağız." (AA)
15
SPOR
6 Aralık 2014 Cumartesi
Adıyamanlı çocuklar eskrimi sevdi
“Eurocup’ın
kralı” Mire
Chatman
İZMİR - Türkiye'de Beşiktaş ve Pınar
Karşıyaka formaları giyen 36 yaşındaki ABD'li
oyuncu kurucu Mire Chatman, bu sezon
Ventspils'teki performansıyla ULEB Avrupa
Kupası'nda en çok sayı atan isim unvanın ele
geçirdi.
ULEB Avrupa Kupası kariyerine Letonya'dan
Ventspils takımında başladıktan sonra kupada
Dinamo Moskova, Triumph Lyubertsy, Beşiktaş,
Unics Kazan ve tekrar Ventspils ekiplerinde
devam eden 36 yaşındaki Mire Chatman,
kupadaki 7. sezonunda organizasyonda en fazla
sayı atam isim konumuna yükseldi.
2006'da Dinamo Moskova ile ULEB Avrupa
Kupası'nı kazanan Mire Ch atman, Türkiye kariyerinde Beşiktaş dışında Pınar Karşıyaka'da da
mücadele etti.
Ventspils'in Pınar Karşıyaka ile oynadığı maç
için Türkiye'ye gelen Chatman, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, bu sezon başında hiç kimsenin takımdan umutlu olmadığını ancak iyi bir
sezon geçirdiklerini söyledi.
Her maçı kazanmak için oynadıklarını kaydeden Chatman, kupada gruptan çıkmak için
ellerinden geleni yapacakları nı kaydetti.
Chatman, ULEB Avrupa Kupası'nda en fazla
sayı atan oyuncu olmasının kendisini mutlu
ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Çok güzel bir duygu. Skor üretmek çok
önemli ancak bunun yanında çok maç da
oynadım. Sadece sayı atma dışında yapabileceğim şeyler olduğunu da gösterdim.
Ventspils'de başladığım Eurocup kariyerinde
aynı takımda böyle bir başarı elde etmek çok
özel. Faul atışlarından çok say ı bulmam bu rekoru ele geçirmeme yardımcı oldu. Zaten agresif ve
hızlı bir oyun kurucuysanız savunmaların size
önlem alması zorlaşıyor."
Geçen sene basketbola ara verdiğini ancak
bu yıl tekrar sahalara döndüğünü hatırlatan
Chatman, "Bu sene son senem olacak çünkü
yoruldum. Kariyerimde de böyle bir şeye
ulaştım. Hayatımı da düşününce başka motive
edecek bir şeyim kalmadı" dedi.
Alex de Souza
vedaya hazırlanıyor
İSTANBUL- Profesyonel kariyerine Brezilya
Birinci Futbol Ligi'nde 7 Aralık Pazar günü
Coritiba-Bahia maçıyla son verecek Fenerbahçeli
eski futbolcu Alex de Souza, 19 yıllık sürede
ülkesinde ve Türk futbolunda önemli izler bıraktı.
Doğduğu şehir olan Coritiba'nın takımında 1995
yılında başlayan profesyonel kariyerinde toplam 6
kulüp takımında forma giyen Alex, futbol yaşamında forma giydiği 1029 maçta toplam 421 gol attı,
363 golün de asistini yaptı.
Tecrübeli oyuncu formasını terlettiği takımlarda
toplam 1029 maçta, Fenerbahçe'de 185,
Coritiba'da 69, Palmeiras'ta 78, Cruzeiro'da 64,
Flamengo'da 3, Parma'da 2 ve Brezilya Milli
Takımı'nda 20 gol kaydetti.
Uzun yıllar ülkesinde ve kısa süre de İtalya'da
forma giydikten sonra 2004-2005 sezonunda yolu
Fenerbahçe'ye düşerek Türk futboluyla tanışan
Brezilyalı oyuncu, sarı-lacivertli formayla kırılması
zor rekorlara imza attı. (AA)
ADIYAMAN - Türkiye'de 5 bin 762
lisanslı sporcunun bulunduğu eskrimde
pilot bölge seçilen Adıyaman, 332
sporcusu ile Ankara ve İstanbul'un ardından 3. sıraya yerleşti.
Çoğu kişinin adını bile duymadığı,
kılıçla yapıldığı için cesaret isteyen eskrim,
Adıyaman'da her geçen gün gelişiyor.
Gençlik ve Spor Bakanlığının 2007 yılında
pilot bölge seçilen Gölbaşı ilçesinde
başlattığı eskrim, meyvelerini vermeye
başladı. Yaklaşık 600 bin nüfuslu kentte
lisanslı 332 sporcunun 26'sı milli takımda
boy göstermeyi başardı.
Türkiye'de 5 bin 762 lisanslı sporcunun
bulunduğu eskrimde Ankara (1051) ve
İstanbul'un (709) ardından 332 sporcusu
ile 3. sıraya yerleşen Adıyaman,
Güneydoğu'daki Gaziantep (178),
Kahramanmaraş (119), Malatya (28) ve
Diyarbakır'a (13) bu alanda fark attı.
Adıyaman Gençlik Hizmetleri ve Spor
Müdürü Seyit Ahmet Bağcı, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, nüfus
bakımından değerlendirildiğinde eskrim
sporunda üst sıralarda yer aldıklarını
söyledi. Eskrimin Adıyaman'da 7 yıldan
beri yapıldığını belirten Bağcı, şöyle
konuştu: "Genel sıralamada İstanbul ve
Ankara'dan sonra 3'üncü iliz. Bugüne
kadar 26 sporcuyu milli takıma
kazandırdık. Şuan 20 sporcumuz mili
takımda mücadele ediyor, 6 sporcumuz
da okumak için gittiği kentlerde ter döküyor. Yeni açıklanan yıldızlar bayan epe
branşında yine ilk 4 sırada Adıyaman var.
Gölbaşı ilçesinde başlayan eskrim şu
anda il genelinde 6 antrenörle sürdürülüyor." (AA)
Yeşil sahaların
"hat-trick" ustaları
İspanya Kral
Kupası'nda
Sevilla'nın
Sabadell'i 5-1
yendiği maçta 4
dakika içinde
hat-trick yapan
İspanyol oyuncunun Iago
Aspas'ın performansı, yeşil
sahalarda benzer
başarılara imza
atan diğer futbolcuları akla getirdi.
İSTANBUL - Sevilla'nın
İspanya 2. Lig takımı
Sabadell'i farklı yenerek turnuvada son 16 takım arasına
adını yazdırmasında performansıyla önemli rol oynayan
Aspas gibi çok kısa sürelerde
hat-trick yapan yeşil sahalarda başka golcüler de
bulunuyor.
En az sürede 3 gol atan
futbolcular arasında dünya
rekorunu İsveçli Arvidsson
elinde bulundururken
Fenerbahçeli eski futbolcu
Mateja Kezman ise
Türkiye'deki rekorun sahibi
olarak dikkati çekiyor.
Dünyanın en hızlı hat-trick'i, İsveç 2. Futbol Ligi'nde
yaşanmıştı. İsveçli oyuncu
Magnus Arvidsson, 1995'te
Hassleholm formasıyla
Landskrona karşısında 89
saniye içinde hat-trick
yaparak takımının karşılaşmadan 5-3 galip ayrılmasını
sağlaması önemli bir rekor
olarak kayıtlarda yer aldı.
Elde ettikleri galibiyetle
takımının alt lige düşmesini de
engelleyen Arvidsson, maçın
ardından yaptığı açıklamada,
"Böyle acele ile elde edilmiş
bir rekor, unutulmaz. Gollerle
santra arasında neredeyse hiç
zaman yoktu" ifadeleri, o gün
gazete sayfalarında geniş yer
buldu. İskoç Ligi'nde Ross
County ile Nairn kulüpleri
arasında 1964'ün kasım ayında oynanan karşılaşmada
"unutulmaz maçlar" arasına
girmişti. Ross Country
takımından Tommy Ross,
henüz 18 yaşındayken forma
giydiği mücadelede 90 saniye
içinde 3 gole imza atarak
takımının maçtan galip
gelmesini sağladı ve döneminde önemli bir rekora imza
attı. Fenerbahçe ile
Alanyaspor arasında 2008'in
ocak ayında oynanan Türkiye
Kupası mücadelesini sarı
lacivertliler 10-3 gibi farklı bir
skorla kazandı ve o dönem
sarı-lacivert formayı giyen eski
Sırp forvet Mateja Kezman, 3
dakika 25 saniye içinde 3 gol
atarak Türkiye'de en hızlı hattrick yapan futbolcu unvanı
sahip oldu.
UEFA Şampiyonlar
Ligi'nde Ukrayna temsilcisi
Shakhtar Donetsk'in deplasmanda Bate Barisov'u 7-0
yendiği 21 Ekim'deki grup
karşılaşmasında 5 gol atarak
öne çıkan Brezilyalı golcü Luiz
Adriano, birçok rekorun da
sahibi oldu.
Adriano, Lionel Messi'nin
"Şampiyonlar Ligi'nde bir
maçta en çok gol atan oyuncu" rekorunu egale ederken,
17 dakika içinde 4 kez (28,
36, 40, 44) fileleri havalandırarak bu gol sayısına en
kısa sürede ulaşan futbolcu
olarak tarihteki yerini aldı.
“Şimdiden finali
bekliyoruz”
İSTANBUL - Avrupa Masa Tenisi Birliği
(ETTU) Kadınlar Şampiyonlar Ligi'nde A
Grubu'ndaki son maçında yarın deplasmanda Macaristan'ın Szekszard takımıyla
karşılaşacak Fenerbahçe, grubu 6'da 6 ile
tamamlamak istiyor.
Grupta 4. maçlar sonunda lider olarak
yarı finale yükselmeyi garantileyen sarılacivertli ekip, Macaristan'da galibiyet
serisini sürdürmek için mücadele edecek.
Fenerbahçe Kulübü Masa Tenisi Şube
Kaptanı Gürhan Yaldız, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, şampiyonluktaki iddialarını ortaya koyarak, "Gruptan sonra
önümüzde bir yarı final var ancak biz şimdiden nisan ayındaki final maçlarını bekler
olduk" dedi.
Geçen sezon finalde yitirdikleri kupayı
kazanma hedefiyle çıktıkları yolda, elde
ettikleri başarılı sonuçlarla dikkati çektiklerini kaydeden sarı-lacivertli idareci, şöyle
konuştu:
"Bu aşamadan sonra grup maçlarını
6'da 6 ile tamamlayarak başarımızı
sürdürmek istiyoruz. Yarı finale namağlup
olarak çıkmak önemli. Bizim için presüdür
bir maç ancak prestijimiz için önemli.
Kazanmak, takımın motivasyonu ve konsantrasyonu için önemli. Hedefimiz 10'da
10 galibiyetle şampiyonluk kupasını kaldırmak. Bugüne kadar en çok galibiyeti alarak
kupaya uzanan takım olmak istiyoruz.
Böyle bir başarı varsa da az sayıda gösterilen bu performansı sergilemek hedefindeyiz." Çin Milli Takımı'ndan iki sporcusu bulunan sarı-lacivertli takımda, Szekszard
karşısında bu oyunculardan Wu Yang
forma giyecek.
Oyuncuların finallerde forma giyebilmesi
için grup maçlarının yüzde 50'sinde sahaya
çıkmış olması gerektiğini anımsatan Yaldız,
"Altı maçlık grup mücadelesinde, geçen
maçta Wen Jia 3'üncü maçına çıkmıştı.
Şimdi de Wu Yang'ı oynatacağız ve o da
3'üncü maçını oynamış olacak. Böylece iki
oyuncu da finallerde forma giyebilecek"
6 Aralık 2014 Cumartesi
Büyükşehir B
ele
ve içme kültü diyesi, kentin mutfağı, ye
me
rün
Olmayan Kült ün UNESCO'nun "Somut
üre
girmesi için b l Miras" programına
aşvuruda bulu
ndu.
Gaziantep mutfağı, UNESCO’ya aday
GAZİANTEP - Belediyeden yapılan açıklamaya göre, Gaziantep'i gastronomide de en üst
sıralara taşımak için harekete geçen Gaziantep
Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, bu
kapsamda kentteki restoran sahipleri ve
baklavacılarla toplantı yaptı.
Şahin, toplantıda, şehrin tarih ve kültür mirası
noktasında çok yüksek bir hazineye sahip
olduğunu belirtti.
Gaziantep'in 32 medeniyete ev sahipliği yap-
tığını ve bugün 5 antik kenti restore etme gücüne
ulaştığını aktaran Şahin, şunları kaydetti:
"Ticaret, sanayi, kültür, tarih ve turizm
şehrimizi taçlandıran bir şey var, o da bizim
gastronomimiz. Tek başına bunu pazarlayan ve
bunun üzerinden hakikaten bacasız fabrika
üreten ülkeler var. Bizim çeşitlilik bakımında
bugün öne çıkan İtalya ve Fransa'nın mutfağından hiçbir eksiğimiz yok, fazlamız var."
Rekabeti yön etip, kentin cazibesinin artırıl-
ması için uluslararası toplumun diline ulaşılması
gerektiğine dikkati çeken Şahin, işletme sahiplerine bu noktada çok iş düştüğünü ifade etti.
Şehrin yeme içme kültürünün, UNESCO'nun
"Somut Olmayan Kültürel Miras" programına
girmesi için başvurduklarını anımsatan Şahin,
sonuç beklediklerini kaydetti.
Gaziantep'in sahip olduğu zenginliği geleceğe
taşıması gerektiğini belirten Şahin, şu ifadelere yer
verdi: "Yetişmiş insan gücünü koymazsanız, oku-
lunuz olmazsa, hakikaten diplomalı, kendini bu işe
adamış kişiler, bu işin sahibi olmazsa, bu işi
başaramazsınız. Bizim kentin yeme içme kültürünü
yükselen bir değer haline dönüştürüp, dünyayla
yarıştıracak hale getirmemiz lazım. Bu hedefe ulaşmak için kısa, orta ve uzun vadeli bir eylem planı
hazırlamamız gerekiyor."
Kentin "Dünya, Yiyecek ve İçecek Turizmi
2019" yılına da aday olduğunun müjdesini veren
Şahin, adaylığın resmen açıklandığını duyurdu.(AA)
ÇİĞ KÖFTEYİ
fındıkla buluşturdu
Rus ve Ukraynalı gelinler, en hızlı
çiğ köfte yoğurmak için yarıştı
ANTALyA - Antalya'da yaşayan Rus ve
Ukraynalı gelinler, en hızlı çiğ köfte yoğurmaya çalıştı.
Ukrayna Ailesi Derneği, Rusya Dostluk
ve Kültür Derneği, Antalya Büyükşehir
Belediyesi ve Konyaaltı Belediyesinin
destekleriyle düzenlenen şenlik kapsamında, Antalya'da yaşayan Rus ve Ukraynalı
gelinler, çiğ köfte yoğurma yarışmasında
mücadele etti.
Deepo Alışveriş Merkezi'nde düzenlenen etkinlikte Rus ve Ukraynalı gelinler, tülbent ve şalvar giyerek çiğ köfte yoğurmak
için yer masasına oturdu.
Yarışmacılar, Türk çiğ köfte ustalarının
yardımıyla bulgur, isot, salça, soğan, maydanoz ve çeşitli baharatları yoğurup çiğ
köfte yaptı.
Yarışmaya katılan Ukrayna Ailesi
Derneği Başkanı Vita Mykhaylova, daha
önce çok çiğ köfte yediğini ancak ilk defa
yoğurduğunu söyledi.
Çiğ köfte yoğururken çok yorulduğunu
dile getiren Mykhaylova, çiğ köfteyi
özenerek yaptıkları için herkesin çok
beğendiğini belirtti.
Rus gelin Anna İnal da çiğ köfte
yaparken çok zorlandığını çünkü ilk defa
yoğurduğunu ifade etti.
Çiğ köfte yoğurmanın erkek işi
olduğunu anlatan İnal, "Çiğ köfte yoğurmak güç istiyor. Bir şeyler yapmaya
çalıştık, misafirler yaptığımız çiğ köfteleri
çok beğendi. Geçen sene de burada
gözleme yapmıştık. Çok eğlenceliydi" dedi.
Gösteri amacıyla yapılan yarışmanın
ardından gelinler, yoğurdukları çiğ köfteleri
vatandaşlara ikram etti.
(AA)
ORDU - EyÜP ELEVÜLÜ Karadeniz'in önemli geçim
kaynağı fındık, Ordu'da bir
restoran sahibi tarafından çiğ
köftede kullanılarak farklı bir
lezzet oluşturuldu.
Daha çok tatlı ve çikolata
yapımında kullanılan fındık,
bu kez çiğ köfte yapımında
kullanıldı. Ordu'da bir
restoran işletmecisi, fındığın
tanıtılması adına fındık unu
ve fındık yarması ile çiğ köfte
yapmaya başladı. Bu lezzetle
olumlu dönüşler alan işletmeci, fındığın farklı lezzetlerle buluşturulabileceğini
düşünüyor.
Ordu'nun Perşembe
ilçesinde restoran işleten
Celal Öztürk, AA muhabirine,
fındığı farklı lezzetlerle buluşturarak daha fazla tanıtmak
istediklerini anlattı.
Fındığın daha çok çerez
olarak tüketildiğini ancak
değişik yemek çeşitlerinde
de kullanılabileceğini belirten
Öztürk, "Dış piyasaya fındığı
tanıtmak amacıyla çorbasını,
tatlısını ve çiğ köftesini yaptık. Güneydoğu Anadolu'nun
çiğ köftesini Karadeniz fındığı
ile buluşturduk. Çiğ köftede
et yerine fındık kullandık"
dedi.
yabancı turistlerin fındıklı
çiğ köfteyi çok beğendiğini
ifade eden Öztürk, özellikle
kente gelen Arap turistlere
fındıklı çiğ köfteyi ikram
ettiklerini ve bunu farklı
ülkelere gönderdiklerini dile
getirdi.
Aşçı Mustafa Gündüz ise
normal çiğ köftenin yapımında kullanılan et yerine fındık
unu ve fındık yarması
eklediklerini belirterek, bilinen çiğ köfteye göre fındıklı
çiğ köftenin farklı damak tadı
oluşturduğunu söyledi.
Aşçı yasin Öztürk de
fındığın yumuşaması için
köfte yapımının 45 dakika
kadar sürdüğünü aktardı.
Zirai don nedeniyle fındık
fiyatının arttığını ve bu
nedenle fındıklı çiğ köftenin
fiyatının da bundan etkilendiğini anlatan Öztürk, "Bu
sene don olayı olduğu için
fındık pahalılaştı. Bundan
dolayı da fındıklı çiğ köfte
maliyetini yükseltti. Porsiyon
fiyatı 20 ile 25 lira arasında
değişiyor" diye konuştu.
(AA)