6 Aralık 2014 Cumartesi Fiyatı 25 Kr www.yedigungazetesi.com Allah, bu ülkeye bir daha böyle facialar yaşatmasın Ermenek’teki maden kazasında ulaşılan son madenci cenazeleri dün toprağa verildi. DNA ile kimlikleri belirlenerek ailelerine teslim edilen cenazeler, siyasilerin ve vatandaşların katılımı ile defnedildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, Ermenek’te kılınan cenaze namazına katıldı ve ailelere taziye ziyaretinde bulundu. Öte yandan, Dünya Madenciler Günü nedeniyle, bir başka maden faciasının meydana geldiği Soma'daki Maden Şehitliği'ne ziyaretler vardı. Türkiye Maden İşçileri Sendikası Ege Bölgesi Şubesi yöneticileri, Dünya Madenciler Günü nedeniyle, maden faciasının meydana geldiği Soma'da Maden Şehitliği’ni ziyaret ederek, işsiz kalan madencilerle ilgilenilmesini istedi. Maden kazalarında felaket bilançosu Ekmek için Başbakan Davutoğlu: 4 BİN CAN ‘İSTİKRARI bozdurmayız’ Türkiye'de son 73 yılda 4 bine yakın madencinin hayatını kaybettiği kazalarda acının yaşandığı son adres, Karaman'ın Ermenek ilçesindeki madenden cenazeleri çıkarılan 5 işçinin evleri oldu. Ermenek'teki madende can veren 18 işçiden 5'inin cenazesine, Dünya Madenciler Günü'nde ulaşıldı. Maden kazalarının istatistiğinin tutulmaya başlandığı 1941'den bugüne, kazalarda 4 bine yakın işçi, mühendis ve çalışan hayatını kaybetti. 12’DE Başbakan Ahmet Davutoğlu katıldığı bir televizyon programında gündeme dair çok önemli değerlendirmelerde buludu. “Anayasa Mahkemesi üzerinden bir tartışmaya girmem.” diyen Davutoğlu; “Bizim bir kaygımız yok. Temsil ve istikrar önemlidir. Temsil ile istikrarı sağlayamıyorsanız sorun var demektir. Samimilerse konuşulur yeni bir formül neyse uygulanır. Biz her fikre açığız. Bir algı yürütülmeye çalışıldı. Türkiye’de istikrarla ilgili bir soru işareti oluşturulmak istendi. Zamanlama itibariyle önemli. Şimdi böyle bir tartışma yaratmak doğru değil. Biz istikrarı bozacak bir şeye izin vermeyiz.” diye konuştu. HABERİ 12. SAYFADA Yağmur-kar var yurdumun toprağına taşına Meriç, Tunca coştu Kura Nehri dondu! Filistin’e Fransa morali Fransa Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IRIS) Direktörü Pascal Boniface, meclisin Filistin'in devlet olarak tanınması konusunda kabul ettiği kararın ''olumlu'' ancak ''yeterli olmadığını'' belirtti. HABERİ 12’DE Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 8. Sayfada M.Nuri Parmaksız Bencileyin Sözler 8. Sayfada Türkiye, kış aylarını yaşıyor olmamıza rağmen aynı anda dört mevsimi yaşıyor, Bir yerde hava günlük güneşlikken bir yerde kar diğer yanda yağmurla gelen su baskınları var. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Şişli Belediyesi’ndeki gelişmelere sessiz kalmadı. Kılıçdaroğlu, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü’nün zorla istifa ettirilmeye çalışıldığı iddiasına ‘Seçimle gelen bir belediye başkanı var ve o da görevinin başında. Başarıyla da görevini yapıyor. Söyleyecek başka bir şey yok’ karşılığını verdi. Kemal Kılıçdaroğlu, üniversite gençlerinin makul şüphe uygulamasından kaygı duyduğunu belirterek, “Bu yasayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağımızı da üniversite öğrencisi arkadaşlarıma aktarmak isterim” dedi. Beşiktaş'a sezon başında İngiltere'nin Chelsea takımından transfer edilen Senegalli futbolcu Demba Ba, kısa sürede siyah-beyazlı taraftarların gözdesi oldu ve adına özel tezahüratlar ile besteler yapıldı. Mesele Yavuz Bingöl de il, anladınız mı? Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 9. Sayfada EN DOĞUDAKİ KURA DONDU Beşiktaş’ta yeni moda: DEMBA BA Fehmi Koru 8. Sayfada EN BATIDAKİ TUNCA TAŞTI www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz ’ü ’dan takip edebilirsiniz Gazetemizi https://www. .com/YediGün-Gazetesi Gazetemizi https://www. /yedigun.gazetesi Muğla'nın Marmaris ilçesinde etkili olan şiddetli yağışın ardından bazı sokaklar adeta göle dönerken, insan ve araç trafiği güçlükle ilerledi. Havanın yağış ve rüzgarlı olmasını fırsat bilen bazı adrenalin tutkunları ise Marmaris Körfezi'nde rüzgar sörfü yaptı. Bodrum’da ise saatteki hızı zaman zaman 60 kilometreyi bulan fırtınamsı rüzgar nedeniyle günlük yaşam olumsuz etkilendi. Bulgaristan ve Edirne’deki sağanak nedeniyle Sarayiçi’ne ulaşımın sağlandığı tarihi köprüler ve Kapıkule sınır kapısı trafiğe kapatıldı. Sağanak nedeniyle çok sayıda trafik kazası meydana geldi, bazı cadde ve sokaklarda su birikintileri oluştu. Debisinin yükselen Meriç Nehri, tarım arazilerine yayılmaya başladı. Tunca Köprüsü girişlerinde su birikmesi sonucu ulaşım güçlükle sağlanıyor. Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise soğuk hava etkisini sürdürüyor. Önceki gece en düşük hava sıcaklığı sıfırın altında 9 dereceyle Kars’ta ölçüldü. Soğuk hava nedeniyle Ardahan şehir merkezinden geçen Kura Nehri'nin üzeri tamamen buzla kaplandı. ‘KAR’S 2“Başbakan” rolüne Erdoğan'ı izleyerek hazırlandı SINEMA TV / MAGAZIN 6 Aralık 2014 Cumartesi Çekimlerine yeni başlanan "Kod Adı K.O.Z." filminde başbakan karakterini canlandıran Cem Kurtoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı televizyonda izleyerek rolüne hazırlandığını söyledi. ÇANAKKALE - Yönetmenliği Celal Çimen'in, yapımcılığını Uğur Yalçınkaya'nın üstlendiği filmde başbakanı canlandırması beklenen Orhan Kılıç'ın projeden ayrılmasının ardından bu rol için tiyatro, film, dizi oyuncusu ve seslendirme sanatçısı Kurtoğlu ile anlaşıldı. Kadroya son hali verildikten sonra da çekimlere İstanbul ve Kocaeli'nde başlandı. Kurtoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kendisine filmde oynama teklifinin iletilmesinden sonra rolüne hazırlanmak için televizyonda Erdoğan'ı izlediğini anlattı. Oyunculuğun en önemli unsurlarından birinin gözlem olduğunu vurgulayan Kurtoğlu, şöyle devam etti: "Bu rol teklifi geldikten sonra kendisinin birçok röportajını, yürüyüşünü, el hareketlerini, duruşunu izliyorum. Özellikle son zamanlarda omuzlar biraz düşük gidiyor, ekran karşısına çıktığı zaman düzeliyor. Bu, hepimizde var. Şöyle bir zorluk var; tabii filmde 'Recep Tayyip Erdoğan' diye geçmiyor ama onun olduğu çok belli. İsimsiz biri olsa çok daha kolaydı. O zaman kendiniz bir şey yaratıyorsunuz. Kendiniz bir başbakan modelini nasıl düşünürsünüz, rejisörle onu yaratmak daha kolay. Şimdi bir model var önünüzde. 'Sen busun' denmese bile osun. İşte o zor. Mesela gözlerime lens taktılar. 'Takmayın, bu adam da mavi gözlü bir başbakan olsun ki çok o tarafa itilmemiş olsun' dedim. Çok kişi, 'Bu olmamış ki' diyecek. Tom Hanks için de olmadığını söylüyorlar." Kurtoğlu, filmin senaryosunun çok güzel olduğunu bildirdi. Filmde, son dönemde yaşanan birçok olayın konu edildiği bilgisini veren Kurtoğlu, "Ayrı kişilerin aşkı, çatışma, aile içi çatışmalar da var. Sırf devletler arası ya da kurumlar arası bir çatışma değil. Sürpriz bir film olduğunu söyleyebilirim" dedi. (AA) ABD'li komedyen Bill Cosby'e cinsel taciz davası Altın Küre ve Emmy ödüllü ABD'li komedyen, televizyon yapımcısı ve oyuncu Bill Cosby'e cinsel taciz suçlamasıyla dava açıldı. ANKARA - Altın Küre ve Emmy ödüllü ABD'li komedyen, televizyon yapımcısı ve oyuncu Bill Cosby'e cinsel taciz suçlamasıyla dava açıldı. BBC'nin haberine göre, Judy Huth adlı kadının açtığı davada, Cosby'nin, 1974 yılında Los Angeles'taki malikanesinde o zaman 15 yaşında olan Huth'a cinsel tacizde bulunduğu iddia ediliyor. Bir süredir ondan fazla kadına ilaç vererek cinsel saldırıda bulunduğu Vizyona yeni girecek filmler iddialarıyla karşı karşıya olan 77 yaşındaki Cosby'nin avukatı, konuyla ilgili açıklama yapmadı. Judy Huth, dava dilekçesinde, o dönemde kendisi ve 16 yaşındaki bir arkadaşının, Bill Cosby ile film setinde tanıştığını, ünlü oyuncunun tenis kulübüne davet ettiğini, sonrasında Los Angeles'taki malikanesine götürdüğünü, burada rızası olmadan kendisiyle cinsel ilişkiye girdiğini savunuyor. (AA) "Kesik" "Duvara Karşı" filmiyle başlattığı, "Aşk, Ölüm ve Şeytan" üçlemesini "Yaşamın Kıyısında" filmiyle devam ettiren Fatih Akın, sekiz yıllık aranın ardından "Kesik" adlı filmle üçlemeyi tamamladı. Oyuncu kadrosunda Tahar Rahim, Simon Abkarian, Makram J. Khoury, Hindi Zahra, Kevork Malikyan, Bartu Küçükçağlayan, Trine Dyrholm, Moritz Bleibtreu, Arsinee Khanjian, Akin Gazi ve Arevik Martirossian'ın yer aldığı filmin Venedik prömiyeri, ağustos ayında gerçekleştirildi. 09:50 Muharrem Klip 09:55 Yabancı Sinema "Macera Adası" 11:30 Muharrem Klip 11:35 1'de Bugün 11:50 6 Mantı 13:00 On Muharrem 13:15 Savaşta Barışta Türk Ordusu 13:45 PTT 1. Lig Futbol Karşılaşması "Antalyaspor A.Ş. - Bucaspor" 14:45 Devre Arası 15:00 PTT 1. Lig Futbol Karşılaşması 16:00 Gezelim Görelim 16:35 Muharrem Klip 16:40 On Muharrem 16:55 Şimdi Onlar Düşünsün 18:45 1'de Bugün 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Hayat Ağacı 09:10 Adanalı 11:40 Yahşi Cazibe 14:00 Alemin Kıralı 16:10 Yerli Dizi 18:45 Hafta Sonu atv Ana Haber 20:00 Kertenkele 22:30 Kim Milyoner Olmak İster? 23:45 Yerli Dizi 01:45Bitmeyen Şarkı 03:10 Aşk ve Ceza 04:40 Beyaz Gelincik 23:30 HAYALET SÜRÜCÜ 2 Bir iş adamları derneği olan YAKAD amacından sapmıştır. Çıkarları yüzünden yönetim kurulu üyesi ünlü iş adamı Recep Solmaz’ın öldürülmesine karar verilmiş bunun için de bir kiralık katil tutulmuştur. Çifti takip eden kiralık katil, iş adamının karısı Nazan (H. Avcı) ile bir uçak yolculuğunda göz göze gelince kendini ele verir. Nazan, katili daha önceden tanımaktadır. Nazan öldürüleceğini anlar. Paniğe kapılan Nazan uçakta bir not yazar ve bunu gazeteci Erol Doğan’ın (M. Damian) cebine gizlice atar. Erol, yarı Amerikalı yarı Türk bir gazetecidir. Sesime Gel" Hüseyin Karabey'in yönettiği filmde Feride Gezer, Melek Ülger, Tuncay Akdemir ve Muhsin Tokçu rol alıyor. Dram türündeki filmin konusu şöyle: "60 yaşındaki Berfe ve 8 yaşındaki torunu Jiyan'ın yaşadığı köyün bütün erkekleri silah sakladıkları iddiasıyla bir jandarma baskını sonucu tutuklanır. Berfe'nin oğlu, Jiyan'ın babası Temo da tutuklananlar arasındadır. Fakat önemli bir sorun vardır; ortada silah yoktur, en azından onların bildiği bir yerde yoktur. Büyüyen bir çaresizlik içerisinde Berfe ve Jiyan bir silah bulmak ve karşılığında Temo'yu kurtarmak için yollara düşmeye karar verirler." 07:00 DÜNYAYI GEZİYORUM 08:30 GAGGUK 09:30 2.SAYFA 11:00 HAFTASONU 12:00 BURADA NE YENİR? 13:10 SON TREND 14:15 GAGGUK 15:00 GÜRKAN ŞEF İLE MANGAL ZAMANI 15:50 5 ÇAYI 16:45 DOLU DOLU ANADOLU 18:15 EMRE BUGA İLE ANA 20:00 YABANCI SİNEMA 22:15 YABANCI SİNEMA HELLBOY 00:00 KICKBOKS GECESİ 02:10 SUÇ KRALLARI 02:40 YABANCI SİNEMA KAR CANAVARI-TEKRAR 04:15 YABANCI SİNEMA 06:00 Dila Hanım 07:30 Akasya Durağı 09:30 Yerli Dizi 12:00 Yerli Dizi 14:00 Yerli Dizi 16:30 Yerli Sinema 18:30 Star Haber 19:15 Star Life 20:00 Ölüm Vuruşu 22:00 Sil Baştan 00:30 Yerli Dizi 03:00 Yerli Sinema 04:30 Yerli Sinema 21:40 HELLBOY Orjinal İsmi:Hellboy Yönetmen:Guillermo Del Toro Oyuncular:Ron Perlman, Doug Jones, Selma Blair Yapım Yılı:2004 Tür:Aksiyon/Fantastik/Bilim Kurgu Cehennem alevleri içinde doğan Hellboy, yeryüzüne kötü ruhlu çılgın bir adam olan Grigori Rasputin tarafından kötülük yapması için getirilmiştir. Ahiretin habercisi olan Hellboy, Profesör Broom yönetimindeki Müttefik Kuvvetler tarafından kurtarılır. Profesör Broom, Hellboy'daki olağanüstü yetenekleri geliştirir ve onu bir kahraman olarak yetiştirir. Pakistan'da eski şarkıcıya dine hakaret suçlamasıyla dava açıldı İSLAMABAD - Pakistan'ın eski ünlü pop şarkıcılarından olan, daha sonra televizyon programlarında vaizlik yapan Cüneyt Cemşid hakkında dine hakaret suçlamasıyla dava açıldı. Karaçi Polis Şefi Şiraz Nezir, Sünni Hareketi adıyla bilinen dini ve siyasi organizasyonun lideri Mübin Kadri'nin geçen günlerde Cemşid'in bir televizyon kanalındaki konuşmasında Hz. Ayşe'ye yönelik hakaret içeren cümleler kullandığını öne sürerek şikayette bulunduğunu söyledi. Mahkeme tarafından Cüneyt hakkında dine hakaret suçlamasıyla dava açıldığını ve soruşturmanın devam ettiğini belirten Nezir, Cemşid'in henüz gözaltına alınmadığını, detaylı soruşturma sonucu harekete geçileceğini ifade etti. Cüneyt Cemşid ise yayınladığı bir video kaydında, "Bilgi eksikliğim ve cehaletim yüzünden hata yaptım. Allah'tan hatam yüzünden beni bağışlaması için dua ediyorum. Bütün Müslümanlardan da hatam için özür dilerim" dedi. Bazı insan hakları örgütlerine göre, Pakistan'da dine hakaret yasası çoğu zaman dini azınlıklara karşı şahsi eleştiriler için kullanılıyor. Pakistan mahkemelerinde şu anda 400'ü Müslüman 600 kişi dine hakaret suçlamasından yargılanıyor. (AA) "Çakallarla Dans 3: Sıfır Sıkıntı" Murat Şeker'in yönettiği, Şevket Çoruh, Murat Akkoyunlu, Timur Acar, Ceyhun Yılmaz, İlker Ayrık ve Gürkan Uygun'un oynadığı "Çakallarla Dans 3: Sıfır Sıkıntı" komedi meraklılarının ilgisini çekmeye aday. "Çakallarla Dans" serisinin 3. yapımı olan filmde, arkadaşlarının mutluluğu için her türlü yola başvuran "çakallar"ın; aksiyon ve komedi dolu maceraları izlenebilecek. 01:00 Bay Tahmin 02:30 Aileler Yarışıyor (Tekrar) 03:30 Aramızda Kalmasın 04:45 Ver Fırına (Tekrar) 06:00 Oynat Bakalım (Tekrar) 07:00 Batman (Tekrar) 07:15 Casper (Tekrar) 07:30 Disney Kuşağı 08:45 Oynat Bakalım (Tekrar) 09:30 Ver Fırına (Kolaj) 11:00 Belgesel 12:00 Ardanın Mutfağı 13:00 Kaçak Gelinler (Tekrar) 15:30 Aileler Yarışıyor (Tekrar) 17:00 İngiltere Ligi 19:00 Akademi (Tekrar) 19:15 Kel Alaka (Tekrar) 23.30 HAYALET SÜRÜCÜ 2 06:00 Kanal D Çocuk Kulübü 07:15 Akasya Durağı 09:30 Magazin D 12:15 Çok Güzel Hareketler Bunlar 13:15 Urfalıyam Ezelden 16:00 Ben Bilmem Eşim Bilir 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Güllerin Savaşı 23:00 Arkadaşım Hoşgeldin 01:00 Tehlikeli Misafir 02:30 Çok Güzel Hareketler 04:00 Ölümün El Yazısı 20:00 ÖLÜM VURUŞU Orjinal İsmi:Kill Shot Yönetmen:John Madden Oyuncular:Mickey Rourke, Diane Lane, Thomas Jane Yapım Yılı:2008 Tür:Polisiye/Aksiyon Carmen Colson ve demirci eşi Wayne tesadüfen bulundukları bir emlakçı dükkanında azılı katillerin hedefi haline gelirler. Michigan’ın bu tenha yerinde, polisler bile Carmen ve Wayne’e yardım konusunda çaresizdirler. Federal Polis de çifte Tanık Koruma Programı’nı önermekten başka bir katkıda bulunamaz. 6 Aralık 2014 Cumartesi Asansörler elektronik olarak izlenecek ADANA - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Zühtü Bakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dikey toplu ulaşım aracı olan asansörlerin günde 50 milyon kez kullanıldığını belirtti. Türkiye'de en fazla kullanılan toplu ulaşım aracı hızlı trenin yılda 22 milyon yolcu taşıdığını, yeni yatırımlarla bu sayının yaklaşık 50 milyona çıkacağını anlatan Bakır, konuşmasına şöyle devam etti: ''Hızlı trenin bir yılda taşıdığını, asansör sektörü bir günde taşıyor. O yüzden çocuklarımız, sevdiklerimizin, vatandaşlarımızın can güvenliği açısından bu kadar önemli. Her asansöre her ay bir kere bakım yapılmalı. Bununla beraber her asansörün de her yıl bağımsız bir otorite tarafından periyodik muayenesinin yapılması gerekir. Doğru kurulmuş mu, aylık bakımları doğru yapılmış mı ve o an için güvenli mi ? kontrol edilmesi gerekir. Yakın zamanda sunulan kanunla belediyelerin bu konudaki yetki ve sorumluluğu net olarak ortaya çıkacak.'' Türkiye'de 431 bin asansör bulunduğunu, 2013 yılında 152 bin asansörün periyodik muayeneye tabi tutulduğunu anlatan Bakır, tüm asansörlerin kontrollerinin yapılması için gerekli çalışmayı yaptıklarını söyledi. Türkiye'de her asansörün bir kimlik numarası olacağını, tek tuşla merkezden bütün asansörlerin ne durumda olduğunun kontrol edileceğini ifade eden Bakır, konuşmasına şöyle devam etti: ''Türkiye'deki tüm asansörlerin artık kimlik numarası olacak, tüm asansörler Ankara'dan elektronik olarak izlenip, takip edilebilecek. Bir diğer önemli konu ise ülkemizdeki 431 bin asansörün yarısı 2014 yılından önce piyasa da var olan asansörler. Yani C işareti Türkiye'de asansör güvenliğini artırmak amacıyla yapılan yeni düzenlemeyle her asansöre kimlik kartı verilecek. taşımayan asansörler. Bunlara güvensiz asansör diyemeyiz. Çift kapısı olmayan asansörler kesinlikle güvensiz asansörlerdir. Bunlar kurulduğu yıl, mevzuata uygundu. Çünkü o yılki şartları sağlıyordu. Şimdi mevcut asansörlerin güvenlik seviyelerini iyileştiriyoruz. Piyasadaki 200 bin kadar C işareti taşımayan asansör muayeneye gittiğinde, söz konusu düzenlemeye göre kontrol edilecek. Nelerin yapılması gerektiği rapor olarak çıkartılacak. Altı yıl içinde duvara bakarak çıkma olayı tarihe karışacak. Bu tür asansörler kalmayacak.'' Bakır, Avrupa'da yapılan araştırmada, 2013 yılında asansörlerde yaşanan 19 can kaybından 12'sinin Türkiye'de gerçekleştiğini belirtti. Türkiye'de tüm asansörlerin periyodik muayeneye tabi tutulması için çalışma yaptıklarını vurgulayan Bakır, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Özümüzdeki dönemde her asansör en az bir kere muayeneden geçecek. Asansörlerin yaklaşık yüzde 50'sinin riskli olduğu ortada. Bir takım uluslararası istatistiklerde bu riski doğruluyor. Maalesef Avrupa'da 2013 yılında asansörlerde yaşanan 19 can kaybından 12'si ülkemizde gerçekleşti. Yine Avrupa'da asansör bakım veya montajı yapılırken meydana gelen kazalarda ölen 9 kişiden 5'i ülkemizde. Burada bir risk taşıdığımız ortada. Bu riski de hep birlikte yönetmek durumundayız." (AA) İzindeki asker, Muğla'da 112'ye yapılan "bonzai"den ihbarların yüzde 95'i asılsız çıktı hayatını kaybetti MUĞLA - Muğla'da yılda yaklaşık 1 milyon 300 bin çağrının cevaplandığı 112 Acil Komuta Merkezine gelen gereksiz aramalar, görevi hayat kurtarmak olan sağlık ekiplerini meşgul ediyor. Türkiye'de ilk kez Muğla'da düzenlenen 112 Acil Sağlık Hizmetleri Haftası etkinlikleri kapsamında, sağlık çalışanları taşıdıkları "112" yazılı balonlarla kent merkezinde yürüyüş yaptı. Kız Meslek Lisesi önünde başlayan yürüyüş, Kurşunlu Meydanı'nda sona erdi. Burada 112 Acil Servis ekipleri tarafından açılan stantlarda vatandaşlara ilk yardım konusunda bilgi verildi, kullanılan cihazların tanıtımı yapıldı. İl Sağlık Müdürü Cihan Tekin, Türkiye'de 112 Acil Sağlık Hizmetleri ve Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri'nin ülke genelinde halka tanıtılması için çalışma yürüttüklerini söyledi. Tekin, 1 Aralık tarihinin "1.12" şeklindeki tarihsel yazılımının 112 acil çağrı numarasına işaret etmesi nedeniyle aralık ayının ilk haftasının 112 Acil Sağlık Hizmetleri Haftası olarak kutlandığını anlatarak, bakanlık ile yaptıkları görüşmelerde 112 Acil Sağlık Hizmetleri Haftası etkinliklerinin pilot olarak Muğla'da başlaması konusunda mutabakata varıldığını belirtti. Etkinliklerdeki özellikle aile sağlık hizmetlerinde çalışan personelin vatandaşla bütünleşmesi ve kaynaşmasının sağlamayı amaçladıklarını vurgulayan Tekin, şöyle devam etti: "112 Acil Sağlık hizmetlerinin çalışma şeklinin halka tanıtılması en önemli hedefimiz. Vatandaşımızın hizmete erişim noktasında bir farkındalık yaratmak istedik. Kurduğumuz stantlarda çağın gereklerine uygun teknolojik araç, gereç ve tıbbi cihazlarımızı tanıtıyoruz. Bunun dışında vatandaşlarımıza hangi durumlarda aramaları gerektiğini ve 112'ye en hızlı nasıl ulaşacakları bilgilerini veriyoruz." Muğla'da 73 kara, 2 motosiklet ambulansı, 2 scotoer, 2 ATV ve zodiak bot ile 517 personelin vatandaşlara acil sağlık hizmeti verdiğine işaret eden Tekin, şunları kaydetti: "Muğla 112 Acil Komuta Merkezine yılda 1 milyon 300 bin civarında çağrı geliyor. Yaptığımız istatistiklere göre asılsız çağrı oranı yüzde 95. Aramaların sadece yüzde 5'inin gerçekten ambulans ihtiyacı için yapıldığı görülüyor. Çoğunlukla sadece argo sözleri söylemek veya 112'yi oyalamak için arıyorlar. 'Çocuğumun maması bitti', 'Arabamın benzini bitti', 'Cep telefonumun sim kilidi kapandı', 'Canım sıkılıyor sohbet edebilir miyiz' gibi ilgisiz konular aktarılıyor. Bu tür aramalar performansımızı azaltıyor." Hattı meşgul edenlerin bir gün sağlık hizmetine ihtiyaç duyabileceğinin altını çizen Tekin, "Vatandaşlarımızı duyarlılığa davet ediyoruz. Vatandaşımızın meşgul ettiği telefon sırasında yakınlarına ait sağlık ihbarı da olabilir, bunun bilincinde hareket etmelerini istiyoruz" dedi. (AA) Trafikte "kayar yazılı" uyarı dönemi ÇORUM - Çorum Emniyet Müdürlüğünce trafikte başlatılan yeni uygulama kapsamında sürücülere megafon yerine "kayar yazı" ile uyarılarda bulunulup trafik kuralları hatırlatılıyor. Yetkililerden alınan bilgiye göre, trafik kurallarının hatırlatılması ve sürücülerin trafikteki dikkatlerini artırmak amacıyla bir ekip otosunun arka cam kısmına "kayar yazı" sistemi yerleştirildi. Uygulamayla trafik güvenliğinin artırılmasının amaçlandığını ifade eden yetkililer, ekip otosunun arkasındaki elektronik panelden sürücülere "Trafik kurallarına uyunuz. Alkollü araç kullanmayınız. Emniyet kemerinizi takınız. Yayalara yol veriniz" şeklinde yazıların yer aldığı hatırlatmalarda bulunulduğunu belirtti. Öte yandan "kayar yazıyla uyarı" uygula- masında yabancı uyruklu sürücüler için de uyarı yazılarının farklı dillere çevrilebildiğini vurgulayan yetkililer, trafikte başlatılan uygulamada özellikle yabancı sürücülerin kontrol için durdurulması ve uygulama noktası oluşturulduğunun anlaşılması için yabancı dillere çevrilen yazıların elektronik panele yansıtıldığını kaydetti. (AA) İSTANBUL Vatani görevini yaptığı Diyarbakır'dan dağıtım izni için Sultangazi'deki ailesinin yanına gelen ve bir inşaatta arkadaşlarıyla bonzai içen genç, hayatını kaybetti. Alınan bilgiye göre, Diyarbakır'daki askeri birlikte acemi eğitimini tamamlayan 21 yaşındaki Emre Dede, 18 gün önce dağıtım izni alarak Sultangazi'deki ailesinin yanına geldi. Dede, Esentepe Mahallesi 2384 Sokak'ta yapımına bir süre önce ara verilen Kur'an kursu inşaatında dün gece 4 arkadaşıyla "bonzai" olarak bilinen sentetik uyuşturucu madde kullandı. Fenalaştığını gören arkadaşları, Dede'yi inşaat alanında bırakarak kaçtı. Emre Dede'nin arkadaşlarından biri, sabah saatlerinde amca Mehmet Dede'yi arayarak durumu anlattı. Akrabalarıyla inşaata giden Mehmet Dede, yeğenini hareketsiz yatarken buldu. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yapılan kontrolde Emre Dede'nin hayatını kaybettiği anlaşıldı. Dede'nin cesedi, savcı ve polisin incelemelerinin ardından önce Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna, ardından Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı. Otopsi işlemlerinin ardından ailesi tarafından alınan Emre Dede'nin cenazesi, Yayla Mezarlığı'nda toprağa verildi. Emre Dede'nin amcası Suphi Dede, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ailece çok üzgün olduklarını belirterek, insan hayatının bu kadar ucuz olmaması gerektiğini söyledi. Yeğeni Emre'nin askerden dağıtım iznine geldikten sonra mahalledeki arkadaşlarıyla sık sık buluştuğunu anlatan Suphi Dede, "Bölgede bazı gençlerin uyuşturucu kullandığını duymuştuk ama Emre'nin uyuşturucu madde aldığını hiç düşünmedik. Dağıtım izni bitip usta birliğine gitmesine iki gün kala bu ölüm bizi yıktı. Adli Tıp'taki otopsisinde kanında çok miktarda bonzai tespit edildi. Umarım bu ölüm son olur ve bir daha yaşanmaz" şeklinde konuştu. Suphi Dede, bölgede çok sık uyuşturucu satışı yapıldığını, inşaatlarda ve boş arazilerde uyuşturucu kullanıldığını daha önce duyduklarını kaydederek, şöyle devam etti: "Bu bölgede, yeğenimin öldüğü inşaat da dahil birçok ıssız ve terk edilmiş bina var. Buradan belediyeye ve ilgili birimlere sesleniyorum; lütfen bu binaları birileri ya yıksın ya da tamamlasın. Çünkü madde bağımlısı gençlerin toplanma alanları buralar oluyor. Yazık bu gencecik insanların bedenlerine, hayatlarına. Bir insanın ölümü bu kadar kolay olmamalı. Bu maddeyi satanlar da derhal yakalanmalı. Biz yandık, başka aileler yanmasın." (AA) 3 Fehmi KORU [email protected] Mesele Yavuz Bingöl değil, anladınız mı? [email protected] yurt haberlerİ Arkadaşlar, lütfen şu işi tadında bırakın... Herhalde Yavuz Bingöl olayını takip ediyorsunuzdur. Kendisiyle yapılan bir röportajda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la yakınlığını sorgulayan bir soruya cevap verirken, sonradan toparlamakta zorluk çektiği cümleler sarf etmiş olan sanatçımız... Gezi olayları sırasında hayatını kaybeden gençlerden Berkin Elvan’ın annesini yuhalayan kalabalıkları susturmamıştı Tayyip Bey; Yavuz Bingöl röportajda lâfı bir türlü bağlayamadığı cümlesinde, “Bir gün önce de Tayyip Bey’in ölmüş annesine küfür edilmişti; insan öyle durumlarda duygusal davranabiliyor” gibi bir şeyler söylüyor... Özür dilese, “Ben öyle demek istemedim” diye kendisini savunsa da öfkeleri yatıştırmayı başaramadı sanatçı. Kendisini yakın bildiği kesimler çok acımasız tepkiler vermekteler. Bir küçücük yanlışlık, yılların birikimini sıfırlamak için gerekçe olarak kullanılabiliyor. Bir belediye, 2001 yılında sanatçının adını verdiği sokağın adını dün alelacele toplanan meclisin kararıyla değiştirdi. Sokağın yeni adı Berkin Elvan... Bu vesileyle, adını taşıyan sokağın tabelâsının, son Ramazan’da Tayyip Erdoğan’ın verdiği iftara katıldığı için daha önce bir grup tarafından kaldırıldığını da öğrenmiş olduk... Sorun da galiba buradan kaynaklanıyor: Alevi kökenli, ‘solcu’ bilinen bir sanatçının Tayyip Erdoğan’a saygıyla yaklaşması, onun verdiği davetlere katılması esas tepki sebebi; belli ki ağzından çıktıktan sonra pişman olduğu ve etkisini hafifletmek için çaba gösterdiği bir cümle, o tepkiyi genişletmek için vesile olarak kullanılıyor. Tayyip Erdoğan daha birkaç ay önce yüzde 52 oy olarak cumhurbaşkanı seçildi ve ülke seçmeninin yarıdan fazlasının desteğini alarak Çankaya’ya çıktı; buna rağmen, belli bir kesim ona karşı alınan tavırla insanları yargılıyor. Saygı gösterenler her türlü tepkiyi hak ediyor o kesime göre... Elbette, cumhurbaşkanı seçildi diye herkesin Tayyip Erdoğan’ı sevmesi gerekmiyor; Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu beklemediğini belli edecek biçimde davranıyor zaten... Peki de, ona sevgiyle yaklaşmayanların o hissi duyan başkalarına tahammül edememelerine ne diyeceğiz? Saygısızca davranmalarına, ona saygı gösterenlere tepki vermelerine? Esas sorum ise şu: Alevilerin hoşgörüsü, herkese sevgiyle yaklaşmaları yolundaki tespitlerle şimdi yaşananlar ters düşmüyor mu? Her köşede bir sanatçıya sahip bir ülke değil burası; Yavuz Bingöl gibiler kolay yetişmiyor, kitleler tarafından kolayından benimsenmiyor. İçinden çıktığı kesime kendisini hapsetmemiş, herkes ve her kesimce sevilen gönlü geniş bir sanatçının bir çırpıda üstünün çizilmesi, çarmıha gerilmek istenmesi bir çılgınlık... Sazıyla ve sesiyle kendisini anlatmaya alışmış biri, uzun bir röportajda lâfını toparlamakta zorlanabilir, meramını tam anlatamayabilir, hatta yanlış yere çekilebilecek sözler de sarf edebilir; özür zaten öyle durumlarda devreye girer. Bu nasıl bir sevgisizliktir, hoşgörüsüzlüktür Allahım... Yavuz Bingöl’ün en yakınları, ailesi fertleri, kardeşleri bile onu kınama yarışında... Gezi olayları sırasında hayatını kaybedenlerin hesabını doğru-dürüst sorabilmek, adaletin hükmünü icra etmesini sağlayabilmek için de aramızdaki ayrılıkların üstesinden gelmemiz, tek bir insanın ölümünü dert eden bir ulusun fertleri haline dönüşmemiz gerekiyor. Varolan keskin ayrımları sürdürerek hiçbir yere varamayız. Mesele, Yavuz Bingöl’ün ne dediği değil, esas mesele bu, şimdi anladınız mı? 5 Aralık 2014/ HABER TÜRK Kumar oynatılan siyasi parti binasına vinçli operasyon ADANA Adana'da, bir siyasi parti binasına kumar oynatıldığı iddiasıyla düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 23 kişiye parti binasına yaklaşmama cezası verildi. Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği ekipleri, merkez Seyhan ilçesi Kayalıbağ Mahallesi Seyhan Caddesi'nde kumar oynatıldığı öne sürülen Milliyetçi İrade Yükseliş Partisi'ne operasyon düzenledi. Kumar oynattığı ileri sürülen 23 kişi gözaltına alındı. Kumar oynadığı iddia edilen 95 kişiye 189'ar lira ceza verildi. Adana Adli Tıp Birimi'nde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra adliyeye sevk edilen 23 şüpheliye, nöbetçi mahkemece parti il binasına yaklaşmama cezası verildi. Operasyon sırasında kaydedilen görüntüde, partinin bulunduğu dairenin demir kapısını açamayan ekipler, sepetli vinç yardımıyla balkona çıkarak kapıdan içeri giriyor. Ekipler, odalarda yaptıkları aramalarda tombala malzemeleri ele geçirirken kumar oynamada kullanılan pulların klozete atıldığını ve parçalanmış tombala kartlarının çöp kutularına atılarak üzerine sıcak çay döküldüğünü tespit ediyor. Öte yandan aynı partiye düzenlenen önceki operasyonlar kapsamında aralarında il başkanı Fevzi T'nin de bulunduğu 18 kişiye elektronik kelepçe takıldığı öğrenildi. (AA) 4 6 Aralık 2014 Cumartesi Ankara Fest’in talihlileri ARABALARINA KAVUŞTU Ankara Alışveriş Festivali’nin (Ankara Shopping Fest-ASF) hediyesi 13 lüks otomobil sahiplerine düzenlenen törenle teslim edildi. HABER MERKEZİAnkara Alışveriş Festivali’nde çekilişle araba kazanan talihliler araçlarına kavuştu. Ankara Ticaret Odası (ATO) Congresium Kongre ve Sergi Salonu’nda gerçekleştirilen törende konuşan ATO Yönetim Kurulu Başkanı Salih Bezci, bu yıl üçüncüsü düzenlenen Ankara Alışveriş Festivali’nin Ankara’yı marka şehir haline getirmek için gerçekleştirilen çalışmalardan biri olduğunu söyledi. Dubai’yi örnek aldıklarını anlatan Bezci, Alışveriş Festivali nedeniyle her yıl 5 milyon turistin Dubai’ye gittiğini kaydetti. Bezci, Ankara’nın da çok rahatlıkla Dubai gibi bir merkez olabileceğine dikkat çekti. Festival için çalışmalara başladıklarında Ankara’ya beş adet anıtsal yapı kazandırmak gerektiğini dile getirdiklerini hatırlatan Bezci, bu yapılardan birinin Congresium’un büyütülmesiyle ortaya çıkacak kongre ve sergi salonu olduğunu söyledi. ATO’ya yapacakları hizmet binasının da sembol yapı olacağını ve Türkiye’nin en yüksek binası olacağını kaydeden Bezci, “Bir diğeri de Saraçoğlu Mahallesi’nin yeniden Ankara’ya kazandırılmasıydı. Dünyada örnekleri New York’ta Sanghai’da, Kanada’da mevcut. Saraçoğlu Mahallesi’nin aslına uygun bir şekilde yapılmasını biz gündeme getirdik ve en son ATO, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı olarak bir protokol imzaladık” dedi. İlk kez 2012 yılında düzenlenen Alışveriş Festivali’nde 22 olan hediye araç sayısını ikincisinde 222’ye çıkardıklarını belirten Bezci, bu yıl segment yükselttiklerini ve 13 araç hediye ettiklerini söyledi. Porsche Cayman talihlisi Ali Yalçın’a müjdeli haberi vermek için aradığında Ali Yalçın’ın “dalga geçme” anlamında “tıngırdatma” diyerek telefonu suratına kapat- tığını anlatan Bezci, “İnşallah diğer araçlar da ihtiyaç sahiplerine çıkmıştır” diye konuştu. ASF İcra Kurulu Başkanı Yüksel Tavşan da konuşmasında, şehirlerin marka haline gelmesinde alışveriş festivalleri ve fuarların önemine dikkat çekerek, bu tür organizasyonların şehre değer kattığını kaydetti. Ankara’nın tarihi kalesi, termal suları, üniversiteleri ile zaten mevcut değerleri olduğunu anlatan Tavşan, bu değerlerin birleştirilerek Ankara’yı uluslararası marka değere ulaştırabileceğini söyledi. Alışveriş festivalinin “ihtiyaç olan ürünü doğru fiyata bulmak” anlayışıyla yapıldığını kaydeden Tavşan, “Alışveriş Festivali’ne en çok özel sektörün sahip çıkması gerekiyor” diye konuştu. Konuşmaların ardından 13 lüks otomobilin talihlisi ve sosyal medyada yapılan çekilişleri kazanarak akıllı telefon ve tablet kazananlara hediyeleri sunuldu. Çubuk’da besicilik yaparak hayatını kazanan ve ASF çekilişinde Porsche Cayman kazanan talihli Ali Yalçın, “Hediye kazanmaktan çok mutluyum. Araba kazand ım ama kullanmayı bilmiyorum, ehliyetim yok. Arabayı oğlum kullanacak” dedi. Bankalararası Kart Merkezi ve Milli Piyango idaresiyle yapılan anlaşma uyarınca, festivalin gerçekleştiği 16 gün boyunca banka kartı ve kredi kartıyla yapılan her 50 TL’lik alışveriş hediye otomobiller için bir çekiliş hakkı kazanmıştı. Otomobil talihlilerinin belirlenmesi için 2 Ekim Perşembe günü ATO Kongre ve Sergi Sarayı’ nda bulunan ASF Çalışma Ofisi’nde Ankara 46. Noter Katibi ile Milli Piyango yetkilileri huzurunda çekiliş yapıldı. Otomobillerin sahiplerini bulması için yapılan çekilişte, 13 otomobil talihlisinden 10’u Ankara’da ikamet edenlerden çıkarken, 3 talihli Zonguldak, Denizli ve Balıkesir’den çıktı. Ankara ASKF, Çubuk’ta HABER MERKEZİAnkara ASKF Başkanı Murat Kandazoğlu ve beraberindeki heyet, Çubuk Spor ve Çubuk Gençlik Spor Kulübü yetkilileriyle bir araya geldi. Çubuk Spor ve Çubuk Gençlik Spor Kulübü yetkilileriyle Çubuk Spor Kulübü’nde bir araya gelen Ankara ASKF Başkanı Murat Kandazoğlu, Çubuk’ta sporda meydana gelen yeni gelişmeleri masaya yatırdı. Çubuk Spor Başkanı Fatih Işık ve yönetim kurulu üyelerinin ev sahipliğinde gerçekleşen yemekli toplantıya ASKF Örgütlenme Sekreteri Ercan Tecimer, Futbol İl Temsilcisi ve Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Yıldız, Yönetim Kurulu Üyesi Bayram Akyer, Çubuk Gençlik Spor Kulübü Başkanı Eyyüp Kocabaş ve davetliler katıldı. İlçedeki spor tesislerinin yetersizliği, kulüplerin borçlarının yapılandırılması, ASKF’nin amatör spor kulüplerine verdikleri malzeme desteği, taraftarlar ve çıkartılan olaylar, futbolcu transferi ve sorunları ile Çubukspor’un hedefleri gibi konular masaya yatırıldı. Daha sonra Çubuk Belediye Başkanı Dr. Tuncay Acehan’ı makamında ziyaret eden ASKF Başkanı Murat Kandazoğlu, “Spor basit bir faaliyet olarak görülmemeli, sporu bir yaşam biçimi haline getirmeliyiz. Görüyorum ki Belediye Başkanımız ve İlçe Kulüplerimiz de bu doğrultuda hareket ediyorlar. Sayın Başkanımıza Amatör Spora verdiği desteklerden ötürü teşekkür ederim. Ayrıca ilçede yapılacak spor tesisleri konusunda kendileri bu işlerin sıkı bir takipçisi, her ne zaman bakanlığa gittiğimizde sayın başkanımızla orada karşılaşıyoruz. Sorunları çözüme kavuşturmak ve ilçe sporcularına biran önce tesisleri kazandırmak için var gücüyle çalışıyorlar. Biz bu konuda da kulüplerimiz adına başkanımıza teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Hanım Lokalleri’nden MÜZİK DOLU BİR GÜN HABER MERKEZİBüyükşehir Belediyesi Hanım Lokalleri üyelerinden oluşan Türk Sanat, Türk Halk ve Tasavvuf Müziği ile Udi ve Nostaljik Pop Grubu korolarının yer aldığı konser programıyla, Başkentli hanımlar eğlenceli, keyifli, coşkulu bir gün yaşadı. Gençlik Parkı Büyük Tiyatro Salonu’nda düzenlenen programa, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in eşi Nevin Gökçek, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcıları Selma Okuroğlu ile Hatice Akgül ve hanım lokalleri üyeleri katıldı. 22 Hanım Lokalinin üyelerinden oluşan Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Tasavvuf Müziği, Udiler ve Nostaljik Pop Grubundan oluşan korolar, izleyicilere coşkulu anlar yaşattı. Gençlik Parkı Büyük Tiyatro Salonu’nda düzenlenen konser programı saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Udilerin konseri ile başladı. Daha sonra Türk Sanat Müziği Korosu ile devam eden konserde Türk Sanat Müziği Korosu’nun seslendirdiği şarkılara seyirciler alkışlarla tempo tutarak eşlik ettiler. Bakan Kılıç, engelsiz basket maçı izledi HABER MERKEZİGençlik ve Spor Bakanı Akif Çağtay Kılıç ve Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin, Beşiktaş Rmk Marine Tekerlekli Sandalye Engelli Basketbol Takımı ile Yenimahalle Belediyesi Bedensel Engelliler Erkek Basketbol Takımı arasında oynanan karşılaşmayı birlikte izledi. Pursaklar Kapalı Spor Salonunda oynanan maçı değerlendiren Bakan Kılıç, “Engeli olmasına rağmen hayata tutunarak devam eden, bunu kendisine engel olarak görmeyen, normal hayatın içinde hayatını sürdüren bütün engelli vatandaşlarımızın Engelliler Gününü tebrik ediyorum” dedi. Ankara Yenimahalle Bedensel Engelliler Basketbol Spor Kulübü ve Rmk Marine Tekerlekli Sandalye Engelli Basketbol Kulübü, Garanti Tekerlekli Sandalye Süper lig maçında Pursaklar’da karşı karşıya geldi. Gençlik ve spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ve Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin, müsabakayı tribünden izledi. Çekişmeli geçen müsabakanın galibi, maçın ilk yarısını 39 -31 önde tamamlayan Beşiktaş Rmk Marine oldu. Beşiktaş Rmk Marine 72- 66’lık skorla müsabakayı kazandı. Müsabakadan sonra sporcularla sohbet eden Bakan Kılıç, maçı değerlendirerek açıklamalarda bulundu: “Çok ciddi manada bir sportif mücadele seyrettik, ama burada önemli olan onların ortaya koyduğu duruş bedensel bazı engellerine rağmen hayatta hiç bir şeyin onlara engel olamayacağına gösterdiler. Bedensel engeli olmasına rağmen veya başka bir engeli hayata tutunarak devam eden ve bunu engel olarak görmeyen tüm engelli vatandaşlarımızın engelliler gününü tebrik ediyorum. Aynı zamanda onları gösterdikleri hayata tutunma acısında ve şevkinden dolayı tebrik ediyorum. Ümit ediyorum ki daha uzun yıllar böylesi müsabakalarda mücadele eden vatandaşlarımız aynı zamanda uluslararası arenada da ülkemizi en iyi şekilde temsil edeceklerdir.” Pursaklar Belediyesi’ne SGK’dan teşekkür Pursaklar Belediyesi’ni ziyaret eden Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) temsilcileri, SGK borcu olmadığı için yetkililere teşekkür etti. Suskunluğun Çığlığı paneli düzenlendi HABER MERKEZİYenimahalle Belediyesi ve Hacettepe Üniversitesi’nin proje ortaklığıyla Sosyoloji Derneği’nin “Suskunluğun Çığlığı” projesi kapsamında panel düzenlendi. Panel, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB) Sosyal Tesisleri’nde yapıldı. Panele Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Çağlar, TOBB Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Sarınay, sivil toplum örgütleri temsilcileri ve akademisyenler katıldı. “Kadına yönelik şiddet sadece kadınların problemi değildir” başlığı altında yapılan panele eşinden gördüğü şiddet yüzünden ANKARA konuk sığınma evine giden bir kadının yaşadığı zorluklar damga vurdu. Her gün eşimden dayak yediğini, artık gördüğü şiddetlere dayanamayarak evden ayrılmaya karar verdiğinde nereye gideceğini, ne yapacağını bilmediğini belirten kadın, “ Evdeyken yerdeki halıdan bile değersizdim ve ben de kaçtım. Bana ‘sen bensiz hiçsin’ diyen kocamın ardından, ailem de bana yüz çevirdi. Arkadaşım dışında gidebileceğim bir yerim yoktu. Daha sonra ailemin izimi bulduğunu ve hakkımda ölüm kararı verdiklerini öğrendim. Kaldığım evden de kaçarak polise gittim ve sonra bir kadın konuk evine sığındım. O günden itibaren dünyam değişti” dedi. Mağdur kadın konuk olduğu sığınma evinde görevli uzmanlardan yardım aldığını ve ilk olarak boşanma ve kimlik değişimi için gereken çalışmaların başlatıldığını ifade ederek, “ Beş ay içinde adım soyadım değiştirildi ve sanki bir peri sihirli değneğini bana dokundurmuş gibi hayatım güzelleşti. Liseyi dışarıdan okumaya, çalışmaya başladım. Artık iki çocuğumla konuk evinde yaşıyorum ve yastığa başımı koyarken, ‘eşim yine beni dövecek, dayak yiyeceğim’ korkusu yaşamadığım için çok mutluyum. Kendime güvenim arttı. Hayatın yaşamaya değer olduğunu anladım” şeklinde konuştu. HABER MERKEZİSGK Rüzgarlı Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürü Reşit Erol, Müdür Yardımcısı Yavuz Özgen ile Mehmet Bülbül’den oluşan heyet, Pursaklar Belediyesi’ni ziyaret etti. Belediye tarafından yürütülen hizmetlerde kuruma karşı herhangi bir borç ve diğer işlemlerde olumsuzluklarla karşılaşılmadığını belirten Reşit Erol, Belediye Başkanı Selçuk Çetin ve ilgili personele teşekkür etti. Pursaklar Belediyesi birim müdürleri ve ilgili personelle bir araya gelen SGK temsilcileri, bundan sonraki hizmetler konusunda da istişarelerde bulundu. Eski bakan Vecdi Gönül Duruay’ı ziyaret etti Gölbaşı Belediye Başkanı Fatih Duruay, Savunma eski Bakanı Antalya Milletvekili Vecdi Gönül’ü konuk etti. Duruay ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek ziyaretinden ötürü Vecdi Gönül’e teşekkürlerini iletti. Duruay, Savunma eski Bakanı Antalya Milletvekili Vecdi Gönül’e belediye projeleri ve çalışmalarından bahsetti. Ziyaretin ardından Savunma eski Bakanı Antalya Milletvekili Vecdi Gönül ve Başkan Duruay, günün anısına hatıra fotoğrafı çektirdi. ANKARA 6 Aralık 2014 Cumartesi AK Parti Ankara İl Başkanlığı, Dünya Engelliler Günü etkinlikleri kapsamında bir program düzenledi. Programda çok sayıda engelli vatandaşa akülü araç hediye edildi. AK Parti Ankara İl’den engellilere özel program Muhittin Güney, AK Parti İl yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda engelli ve engelli yakını katıldı. Saygı duruşu ve istiklal Marşı ile başlayan Program, protokol konuşmaları ile sürdü. Engelli öğrencilerin halk oyunları gösterisi ve müzik dinletisi ile renklenen program günün ilerleyen saatlerine kadar sürdü. Protokol üyeleri daha sonra engelli vatandaşlara akülü araç hediye etti. Akülü araçlarına kavuşan engelli vatandaşlar heyecanlarını gizleyemedi. KENAN ERGEN AK Parti Ankara İl Sosyal İşler Başkanlığı tarafından Altınpark Kongre Salonu’nda Engelliler Günü münasebetiyle bir porgram düzenlendi. Programa, Ak Parti Ankara Milletvekilleri Emrullah İşler, Nurdan Şanlı, Fatih Şahin, Ak Parti Ankara İl Başkanı Nedim Yamalı, Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Çubuk Belediye Başkanı Tuncay Acehan, Kızılcahamam Belediye Başkanı Başkan Ertürk’e uluslararası görev HABER MERKEZİAvrupa Konseyi’nin temel organlarından biri olan Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’ne Kazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk üye olarak seçildi. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Belediye Başkanı Lokman Ertürk, Uluslararası alanda faaliyet gösteren bir kongreye seçilmiş olmaktan dolayı mutlu olduğunu ifade etti. Ertürk, “Meclis, üye ülkelerde yerel ve bölgesel demokrasiyi güçlendirmek, yönetişimi iyileştirmek ve Avrupa'daki böl- gelerarası ve sınır bölgeleri arasındaki işbirliğini geliştirmek gibi önemli bir rolü üstlenmiş durumda. Demokrasiyi ve sosyal barışı maksimum seviyede yaşadığımız Kazan'ımızı ve ülkemizi böylesi önemli bir mecliste temsil edecek olmaktan dolayı onur duyuyorum” dedi. Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi, 1949 yılında kurulmuş olan Avrupa Konseyi’nin yerel ve bölgesel yönetimlerini temsil eden Avrupa çapında ilk ve en geniş siyasi organizasyonu olarak görev yapıyor. Nida Tüfekçi Keçiören’de anıldı Devlet Sanatçısı Nida Tüfekçi, Neşet Ertaş Sanat ve Gösteri Merkezi’nde düzenlenen bir programla anıldı. HABER MERKEZİDevlet Sanatçısı Nida Tüfekçi, Neşet Ertaş Sanat ve Gösteri Merkezi’nde düzenlenen bir programla anıldı. Yozgatlı Dernekler Federasyonunun Organizasyonunu gerçekleştirdiği ve Keçiören Belediyesinin destek verdiği anma programına Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak’ın yanısıra, Bozok Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Tamer Uçar, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Salih Karacabey, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Recep Şahingöz, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Hayati Akyol, Başkent Ankara Meclisi Başkanı Nevzat Ceylan, Yozgatlı Dernekler Federasyonu Başkanı Ahmet Koç, akademisyenler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Programda sahne alan Nida Tüfekçi Türk Halk Müziği Korosu, büyük ustanın seçme eserlerini seslendirdi. Türkiye’nin yetiştirdiği önemli sanatçılar arasında yer alan Nida Tüfekçi’yi birbirinden güzel eserleri eşliğinde andıklarını belirten Belediye Başkanı Mustafa Ak, “Doğrusu hem ülkemiz hem de milletimiz açısından böylesi değerli sanatçılarımızın gelecek nesillere tanıtılması için bu tür programların düzenlenmesini önemsiyoruz. Çocukların ve gençlerin de bir arada bulunduğu böyle bir konserin gerçekleşmesini, bunu da bir hemşeri federasyonunun düzenlemiş olmasını önemsiyorum. O nedenle başta bu organizasyonu gerçekleştiren federasyonumuz ve ona bağlı dernekler olmak üzere emeği geçen herkesi tebrik ediyorum” dedi. Pursaklar’da geri kazanım projesi Pursaklar Belediyesi, “Ambalaj atıkları geri kazanım projesi” ile ekonomiye katkı sağlayacak. HABER MERKEZİİlçe genelindeki ambalaj atıklarının kullanımı noktasında halkı bilgilendiren Pursaklar Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü, doğal kaynakların ve çevrenin korunması için başlattığı proje ile ekonomiye katkı sunmayı da amaçlıyor. Oluşturulan ekipler, hazırlanan “Pursaklar Belediyesi Ambalaj Atıkları Geri Kazanım Projesi” broşürlerini ev ev gezerek hane sakinlerine anlatmaya başladı. Broşürlerde ambalaj atıklarının nasıl ayrıştırılacağı, bunun ekonomiye olan katkısı, çöp olarak atılması halinde çevreye verdiği zararlar anlatılıyor. Broşürde, Pursaklar Belediye Başkanı Selçuk Çetin’in hemşerilerine yönelik mesajı da yer alıyor. Başkan Çetin mesajında “Şehrimiz ve çevremiz için bu proje kapsamında el ele vererek yaşadığımız alanları güzelleştirmek, kaynağından ayırdığımız ambalaj atıkları ekonomiye kazandırmak için vereceğiniz destekten dolayı teşekkür ederim” ifadelerine yer verdi. Pursaklar Kent Konseyi Gençlik Meclisi’ni oluşturdu Pursaklar Kent Konseyi, ilçedeki öğretmen ve öğrencilerin görüşlerini alarak Gençlik Meclisi’ni oluşturdu. Altındağlı gençlere ağız ve diş sağlığı semineri HABER MERKEZİAltındağ Belediyesi, gençlerin diş sağlığı konusundaki bilinçlerini artırmaya yönelik seminerler düzenlemeye devam ediyor. Altındağ Belediyesi Gençlik Merkezlerinde düzenlenen “Ağız ve Diş Sağlığı” seminerleri sayesinde diş fırçalamanın ne derece önemli olduğunu öğrenen gençler, aynı zamanda dişleri doğru şekilde fırçalamanın yöntemleri konusun da da bilgi aldılar. Seminere merkez üyesi öğrenciler kadar, anneleri de büyük ilgi gösterdi. Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nde görev yapan diş hekimi Pınar Yuva’nın verdiği seminerde, ilk olarak diş çürüğü, ağız kokusu, diş 5 eti hastalıkları gibi sıkça karşılaşılan sorunlar hakkında bilgiler verildi. Yuva ”Ağzımız ve dişlerimizin sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir. Ağzımızdaki sorunlar bize gene l sağlığımızla ilgili ipuçları verir. Vücudumuzun genelindeki bir sağlık sorunu, kendini ilk olarak ağız ve diş sağlığımızı bozarak gösterebilir. Ağzımızda başlayan belirtiler erken uyarıdır. Bu nedenle ağız ve diş sağlığımız çok önemlidir.” dedi. Gençlere günde iki defa ve toplam 4 dakika diş fırçalamaları gerektiğini söyleyen Yuva, genç yaşta diş sağlığına önem verilmezse ilerleyen yaşlarda daha büyük sağlık sorun- ları ortaya çıkabileceğini kaydetti. Dişlerin çürüme nedenini ise yetersiz hijyen, yanlış veya yetersiz beslenme, kalıtım, bilinçsiz ilaç kullanımı ve bazı sistemik hastalıklara bağlayan Yuva, sağlıklı dişlere sahip olmak için neler yapılması gerektiği konusunda bilgiler verdi. Diş sağlığı konusunda verilen seminere yoğun ilgi gösteren gençler, çeşitli sorular sorarak konunun ne kadar önemli olduğunu bi ldiklerini gösterdiler. Seminer sonrasında ise öğrenciler tiyatro eğitmeni Eylül Aykut tarafından hazırlanan “Şekerli Dişler” isimli bir tiyatro oyunu sergiledi. Diş hekimi Pınar Yuva seminer sonunda tüm aktılımcılara diş fırçası ve diş macunu hediye etti. HABER MERKEZİPursaklar İlçe Milli Eğitim Müdürü Adnan Gürbüz, Belediye Başkan Yardımcısı Osman Kayaer, Pursaklar Kent Konseyi Genel Sekreteri Akif Durmuş, çok sayıda öğretmen ve öğrenciyle bir araya gelerek Kent Konseyi Gençlik Meclisi’ni kurdu. Toplantıda öğretmenler ve öğrenciler fikirlerini paylaştı. Toplantıda konuşan Pursaklar Belediye Başkan Yardımcısı Osman Kayaer, “Yeni zihinler, yeni beyinler yeniliğe her zaman açıktır” diyerek gençlerin fikirlerinin önemini anlattı. Pursaklar’da gençlerin düşüncelerinin önemli olduğunu belirten Kayaer, “Gençler girişken olmalı, proje üretmeli. Hem belediyemiz hem de kaymakamlığımız gençlerin, hemşerilerimizin proje üretmesini önemsiyor, onların görüşlerine değer veriyor.”dedi. Yılda iki defa genel kurul yapan kent konseyi, önümüzdeki günlerde gençlik meclisindeki görev dağılımları için başkan ve sekreter seçimlerini yapacak. Suriyeli çocukların yüzünü güldüren yardım Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından Ceylanpınar’a gönderilen 20 bin adet hediye paketi 500 Suriyeli çocuğa dağıtıldı. HABER MERKEZİÜlkelerindeki iç karışıklıktan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyeli sığınmacılar ve çocuklarına Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yardım eli uzanmaya devam ediyor. Belediye Meclisi’nde alınan karar doğrultusunda Ankara’nın dışındaki kamplarda da yaşayan Suriyelilere çeşitli yardımlarda bulunan Büyükşehir Belediyesi, bu kez de özellikle çocukların yüzünü güldürecek oyuncak ve giysilerden oluşan yardımlarını Ceylanpınar’a gönderdi. Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesi’ndeki Recep Tayyip Erdoğan Suriyeli Misafir Eğitim ve Kültür Merkezi’nde eğitim gören yaklaşık 500 Suriyeli çocuğa Büyükşehir Belediyesi top, bebek, frizbi, badminton raket, araba gibi oyuncaklar ve giysilerden oluşan 20 bin adet hediye götürdü. Araştırma ve Tanıtım Daire Başkanı Recep Tezcan’ın eşliğinde Ankara’dan yola çıkan 4 kamyonet dolusu 6 EKONOMİ 6 Aralık 2014 Cumartesi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, "3. Özel Sektör Ar-Ge Merkezi Zirvesi" ile özel sektör sanayi kuruluşlarının Ar-Ge kapasitesini artırmayı ve ülkenin Ar-Ge ve inovasyon ekosistemini geliştirmeyi hedeflediklerini ifade etti. Yeni teknolojiler Ar-Ge zirvesinde yarışacak ANKARA - Bakan Işık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Ar-Ge ve İnovasyonla Kalkınma" temasıyla, 3. Özel Sektör Ar-Ge Merkezi Zirvesi'nin, 10 Aralık'ta Ankara'da yapılacağını bildirdi. Ar-Ge ve yenilikte gelişmiş ülkeler seviyesini yakalamak için 2023 vizyonu çerçevesinde önemli hedefler belirlediklerini anlatan Işık, gelişmiş ülkelerin GSYH içindeki Ar-Ge harcamasına bakıldığında; Güney Kore'nin yüzde 4,03, Almanya'nın yüzde 2,92, Brezilya'nın yüzde 1,21, OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) ortalamasının yüzde 2,4 ve AB ortalamasının da yüzde 1,98 olduğunu görmekteyiz. Milyon başına düşen araştırmacı sayısı da Güney Kore'de 5 bin 928, Almanya'da 4 bin 85, Brezilya'da 710, OECD ortalaması 3 bin 754 ve AB ortalaması da 3 bin 308'dir. Ülkemizin GSYH içerisindeki Ar-Ge harcaması yüzde 0,92, milyon başına düşen araştırmacı sayısı ise 987'dir" diye konuştu. Işık, dünya ekonomisinde üst sıralarda yer almanın ve katma değer artışının öncelikle ArGe ve yenilikçiliğe yapılacak yatırımla mümkün olabileceğine işaret etti. Ar-Ge ve yeniliğe kamu olarak yeterince kaynak ayırdıklarını ancak kaynakların tamamının kullanılmadığı eleştirisinde bulunan Işık, potansiyeli harekete geçirmek adına katma değeri ve teknolojik düzeyi yüksek ürünler üretecek firmaların Ar-Ge, yenilik ve girişimcilik faaliyetlerini teşvik etmek üzere ciddi destekler verdiklerini ifade etti. Zirvenin, Ar-Ge merkezlerinde yapılan projeler sonunda ortaya çıkan yeni teknoloji ve çıktıların kamuoyuyla paylaşılması, Ar-Ge merkezlerinin sorunlarının tartışılması, başarılı Ar-Ge merkezlerine ödül verilmesi ve yeni Ar-Ge merkezi olan firmalara belge takdimi yapılması amacıyla planlandığını dile getiren Işık, bu kapsamda Ar-Ge ve inovasyon devlerinin yeni teknolojilerinin yarışacağını da ifade etti. Işık, "3. Özel Sektör Ar-Ge Merkezi Zirvesi" ile özel sektör sanayi kuruluşlarının Ar-Ge kapasitesini artırmayı ve ülkenin Ar-Ge ve inovasyon ekosistemini geliştirmeyi hedeflediklerini vurguladı. Bu kapsamda sanayi kuruluşlarına Ar-Ge merkezi kurma fırsatı verildiğine değinen Işık, bu merkezlerde çalışanlara önemli vergisel avantajlar sağlandığına dikkati çekti. Bugüne kadar 164 sanayi kuruluşuna Ar-Ge Merkezi Belgesi verildiğini hatırlatan Işık, söz konusu merkezlerde 20 bin 393 nitelikli Ar-Ge personelinin istihdam edildiğini, yaklaşık 10,2 milyar lira Ar-Ge harcaması gerçekleştirildiği, 3 bin 1 Ar-Ge projesinin tamamlandığını ve 3 bin 927 proje üzerinde çalışılmaya devam edildiğini kaydetti. Faal Ar-Ge merkezlerinin illere göre dağılımına da değinen Işık, 46 Ar-Ge merkeziyle İstanbul'un listenin başında olduğunu söyledi.(AA) Portakal ve limon fiyatları dibe vurdu Hamsi ihracatı hız kesmiyor TRABZON - ZAFER SEL - Türkiye'de 1 Eylül'de başlayan su ürünleri avlanma sezonunda 3 ay sonunda ihraç edilen 662 ton hamsiden 2 milyon 566 bin dolar gelir elde edildi. Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1 Eylül'de başlayan su ürünleri avlanma sezonunun 3 ayında hamsi ihracatının 2 milyon 566 bin 722 dolara ulaştığını belirtti. Gürdoğan, söz konusu dönemde 662 ton 143 kilogram hamsi ihracatının yapıldığını vurgulayarak, "Geçtiğimiz sezonun aynı döneminde 723 ton 729 kilogram hamsi ihracatı gerçekleşmiştir. Miktar bazında yüzde 9 oranında bir düşüş yaşandı" dedi. Miktar bazındaki düşüşe rağmen değer bazında artış olduğunu ifade eden Gürdoğan, "Geçtiğimiz yılın eylül-kasım döneminde 2 milyon 495 bin 273 dolarlık ihracat yapılırken, bu yılın aynı döneminde bu oran yüzde 3 artışla 2 milyon 566 bin 772 dolara yükseldi" diye konuştu. Toplam 21 ülkeye hamsi ihracatı yapıldığını belirten Gürdoğan, ihracatta en büyük payın Avrupa Birliği ülkelerinden alındığını vurguladı. Gürdoğan, ihraç edilen hamsinin 318 ton 841 kilogramının taze ve dondurulmuş, 343 ton 302 kilogramının da ise işlenmiş fileto olarak ihraç edildiğini kaydetti. EN FAZLA İHRACAT ALMANyA'yA Türkiye'den eylül-kasım döneminde en fazla hamsi ihracatı 184 ton 479 kilogram ile Almanya'ya yapılırken bu ülkeyi 134 ton 690 kilogram ile Fransa, 89 ton 235 kilogramla Belçika, 79 ton 220 kilogramla Yunanistan ve 41 ton 760 kilogramla İspanya izledi. Ülkeye döviz girdisi açısından ise 720 bin 847 dolar ile Fransa birinci sırada yer alırken, Fransa'yı 508 bin 528 dolarla Belçika, 394 bin 950 dolarla Almanya, 243 bin 607 dolarla Amerika Birleşik Devletleri ve 197 bin 316 dolarla İspanya takip etti. Türkiye'den hamsi ihracatının gerçekleştiği diğer ülkeler ise İngiltere, Hollanda, Avusturya, İtalya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, İsviçre, Romanya, Azerbaycan, Türkmenistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Gürcistan, Irak, Afganistan, Kazakistan ve Özbekistan. (AA) ANKARA - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üretici fiyatlarının kasımda mandalinada yüzde 40 azalmayla kilogramda 30 kuruşa, limonda yüzde 15,49 azalmayla 90 kuruşa düştüğünü, portakalda ise kilogramda 42 kuruş olduğunu belirterek, narenciyede en önemli pazarlar olan Rusya'da ekonomik, Irak ve Ukrayna'da siyasi karışıklığın bu ülkelere yönelik narenciye ihracatına da yansıdığını ifade etti. Bayraktar, yazılı açıklamasında, narenciyede en önemli pazarlardan Rusya'da ekonomik, Irak ve Ukrayna'da ise siyasi karışıklıklar nedeniyle ihracatta sorun yaşandığını bildirdi. Bu ülkelerden Irak'a yapılan narenciye ihracatının, 2011 yılında 280 bin 858 tonken, 2013'te 159 bin 333 tona gerilediğine dikkati çeken Bayraktar, 2014 Ocak-Kasım döneminde Irak'a mandalina ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 69 azalışla 1778 tona düştüğünü bildirdi. Bu yıl ekimde Rusya, Suudi Arabistan, Irak, Ukrayna ve Polonya'ya yapılan limon ihracatının geçen yılın aynı ayına göre yüzde 16,5 azalışla 39 bin 971 tondan 33 bin 367 tona gerilediğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: "Yaş sebze ve meyve ihracatımızın da lokomotifi konumunda olan narenciye üretimi giderek artış gösteriyor. 2005 yılında 2 milyon 913 bin ton olan narenciye üretimimiz, 2013 yılında 3 milyon 681 bin 159 tona ulaştı. 2014 yılında üretimin 3 milyon 786 bin 690 tona çıkması bekleniyor. Bunun yanı sıra mandalina rekoltesinde görülen artışın yanı sıra havaların sıcak gitmesi ve mandalina çeşitlerinin hasadının çakışmasıyla birlikte iç piyasada bir yığılma meydana geldi. Piyasada yaşanan bu yığılmayla 1 kilogram mandalinanın kasımda üretici fiyatı yüzde 40 azalarak 30 kuruşa geriledi. Sezon başında kilogramı 1 lira 30 kuruştan alıcı bulan limon ekimde 1 lira 7 kuruşa, kasımda yüzde 15,49 azalışla 90 kuruşa indi. Portakal da sezona iyi başlamadı. Hasadına kasım ayında başlanan portakalda üretici fiyatı kilogramda 42 kuruş oldu." (AA) Yabancılar, Borsa İstanbul'da 11 ayda 2,3 milyar dolarlık net alım yaptı İSTANBUL - Yabancı yatırımcılar Borsa İstanbul'da kasım ayında 628 milyon dolarlık net alış yaparak, yılbaşından bu yana toplam net alış tutarını 2,3 milyar dolara yükseltti. Borsa İstanbul tarafından açıklanan verilere göre yabancı yatırımcılar kasım ayında 628 milyon dolarlık net alış gerçekleştirdi. Ağustos ve eylül ayında net satışların ardından ekim ayındaki 583 milyon dolarlık net alış ile iki aylık satışların fazlasını geri alan yabancılar, kasım ayında mayıs ayından bu yana en yüksek tutarlı net alımı gerçekleştirdi. Yabancı yatırımcıların kasım ayındaki alımları ile yılbaşından bu yana yaptıkları net alış toplamı 2,3 milyar dolara yükseldi. Analistler, faizlerin düşük seyrede- ceği beklentisinin artması ve petrol fiyatlarındaki hızlı düşüşün TL varlıklarına ilgiyi artırdığını belirterek, yabancıların son iki aydaki güçlü alımları ile BIST 100 endeksinin kasım ayında yüzde 6,94, son iki ayda ise yaklaşık yüzde 14,5 yükseliş kaydettiğine dikkati çekti. Yabancıların aylık bazda ağustos ayından bu yana net Türk Hava Yolları alışları kasım ayında da 166 milyon dolarlık net alım ile devam etti. Yabancı yatırımcıların kasım ayında en fazla alım yaptıkları diğer pay piyasaları sırasıyla Garanti Bankası, İş Bankası (C), Vakıfbank ve Turkcell oldu. Kasım ayında yabancı yatırımcıların en fazla net satış yaptığı paylar ise Kardemir (D), Tüpraş, Doğan Holding, Sabancı Holding, BİM AŞ olarak sıralandı. (AA) İNTERNET ABONE sayısında büyük artış ANKARA TAMER TOĞANAŞ Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, bilişim sektöründeki büyümenin yılın üçüncü çeyreğinde de devam ettiğini belirterek, genişbant internet abone sayısının son 10 ayda yaklaşık 8 milyonluk artışla 39,8 milyona ulaştığını, mobil internet kullananların sayısının da yüzde 9,3 artış gösterdiğini bildirdi. Bakan Elvan, AA muhabirine 2014 yılı üçüncü çeyrek bilişim sektörü verilerini açıkladı. Sektördeki büyümenin 3. çeyrekte de devam ettiğini ifade eden Elvan, bu büyümenin kendilerini son derece mutlu ettiğini belirtti. Genişbant internet abone sayısının 2013 yılı sonunda 32 milyon iken, ağustos ayı sonu itibarıyla 6 milyonluk bir artış sağlayarak 38 milyona yükseldiğini ve kasım itibarıyla da 39,8 milyona ulaştığını kaydeden Bakan Elvan, "3G mobil abone sayısı ikinci çeyrekte 53,4 milyon iken, 56,8 milyona ulaşarak yüzde 6,4'lük bir artış sağlandı. Mobil abone sayısı 71,9 milyon seviyesine çıkarak ikinci çeyreğe göre yüzde 1,6'lık bir artış yaşandı" dedi. Bakan Elvan, mobil internet kullanan abone sayısının son çeyreğe göre yüzde 9,3 arttığını ve 31,1 milyona ulaştığını belirterek, M2M (Makineler arası iletişim) abone sayısının 2,4 milyona ulaşarak, bir önceki döneme göre yüzde 1,8 artış gösterdiğini kaydetti.(AA) “Avrupa, Rus gazı olmadan yapamaz” VİyANA - Avusturya enerji şirketi OMV Başkanı Gerhard Roiss, Avrupa'nın Rus gazına ihtiyacı olduğunu belirterek, "Avrupa, Rus gazı olmadan yapamaz" dedi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Güney Akım Doğalgaz Hattı Projesi'ne devam etmeyeceklerini açıklaması, Avusturya'da tepkilere neden oldu. Avusturya enerji şirketi OMV Başkanı Gerhard Roiss, devlet televizyonu ORF'ye yaptığı açıklamada, Rusya'nın Güney Akım Doğalgaz Hattı Projesi'nden vazgeçmesini "Avrupa için üzücü bir gelişme" olarak nitelendirdi. Avrupa'nın Rusya'nın gazına ihtiyacı olduğunu kaydeden Roiss, "Bu, Avrupa için üzücü bir gelişmedir çünkü Avrupa'nın Rus gazına ihtiyacı vardır. Avrupa, Rus gazı olmadan yapamaz" ifadelerini kullandı. Güvenli enerji arzının sağlanmasının herkesin yararına olduğunu vurgulayan Roiss, "Güney-Doğu Avrupa gaz tedarik ihtimalinin azalması, tek bir üreticiye bağımlılık ve Ukrayna üzerinden tek hattın olması asıl sorundur" diye konuştu. Ekonomi Bakanı Reinhold Mitterlehner ise proje hakkında daha fazla resmi bilgiye ihtiyaçlarının olduğunu söyledi. Mitterlehner, "Biz bu sorunun, halen aydınlığa kavuşturulması gereken bir sorun olduğuna inanıyoruz" dedi.Rusya Devlet Başkanı Putin'in, 24 Haziran 2014'te Avusturya'nın başkenti Viyana'ya gerçekleştirdiği ziyaretinde, Güney Akım projesi kapsamında Rusya ile Avusturya arasında, yıllık 32 milyar metreküp doğalgaz akışını sağlayacak boru hattının inşa edilmesini öngören anlaşma imzalanmıştı. Bu kapsamda enerji şirketleri OMV ile Gazprom arasında imzalanan anlaşmaya göre hattın yapımına 2016'da başlanması ve projenin 2018'de tam kapasiteyle çalışması öngörülmüştü. (AA) Bankaların KOBİ müşteri sayısı 3 milyonu aştı İSTANBUL - ZEyNEP DUyAR - Bu yılın ocak-ekim döneminde bankaların KOBİ niteliğindeki müşteri sayısı geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 14,7 artarak 3 milyonu aştı. AA muhabirinin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerinden derlediği bilgilere göre, bu yılın 10 aylık döneminde bankaların KOBİ niteliğindeki müşteri sayısı geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 14,7 artarak 3 milyonu geçti. Bankaların geçen yıl aynı dönemde 2 milyon 618 bin 857 KOBİ niteliğinde müşterisi bulunuyordu. Bu yılın ocak-ekim döneminde mikro işletme niteliğindeki müşteri sayısı 2 milyon 246 bin 601, küçük işletme niteliğindeki müşteri sayısı 572 bin 383 ve orta büyüklükteki işletme niteliğindeki müşteri sayısı ise 185 bin 20'ye yükseldi. Geçen yılın aynı döneminde ise mikro işletme niteliğindeki müşteri sayısı 1 milyon 952 bin 394, küçük işletme niteliğindeki müşteri sayısı 502 bin 483 ve orta büyüklükteki işletme niteliğindeki müşteri sayısı 163 bin 980 olarak gerçekleşmişti. BDDK verilerine göre, 2014 yılının ocak-ekim döneminde bankaların toplam KOBİ kredileri yüzde 23 artışla 316 milyar 398 milyon liraya yükseldi. Geçen yılın aynı döneminde bu rakam 257 milyar 212 milyon liraydı. Bu yılın aynı döneminde mikro işletmelere kullandırılan krediler ise 82 milyar 869 milyon seviyesinde gerçekleşirken, küçük işletmelere kullandırılan krediler 105 milyar 714 milyon liraya yükseldi. 2013 yılının ocak-ekim döneminde mikro işletmelere kullandırılan krediler 66 milyar 769 milyon lira ve küçük işletmelere kullandırılan krediler ise 81 milyar 321 milyon lira seviyesinde bulunuyordu. Toplam KOBİ kredileri içinde takipteki kredi tutarı ise 10 milyar 889 milyon lira oldu. Bu rakam geçen yılın aynı döneminde 8 milyar 206 milyon liraydı. (AA) EKONOMİ 6 Aralık 2014 Cumartesi Uluslararası Hububat Konseyinin (IGC) uluslararası tahminlerine göre, dünya buğday üretimi 1 Temmuz 2014-30 Haziran 2015'te, bir önceki döneme kıyasla 5 milyon ton artarak 718 milyon tona ulaşacak. Dünya buğday üretimi 5 milyon, tüketimi 13 milyon ton artacak BALIKESİR - ZAFER AKPINAR Okan Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hikmet Boyacıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, küresel buğday üretiminin, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, Rusya, Ukrayna, Arjantin, Brezilya, Çin ve Hindistan'daki yüksek rekoltelerin etkisiyle yüzde 1 civarında artacağının tahmin edildiğini söyledi. Kazakistan, Kanada, ABD, İran, Türkiye ve Avustralya'nın üretimlerinde azalma beklentisine karşın 1 Temmuz 2014-30 Haziran 2015 dönemi küresel rekoltenin 5 milyon ton yükselişle 718 milyon tona çıkacağını vurgulayan Boyacıoğlu, "Dünya buğday hasat alanı da yüzde 1 artışla 222,9 milyon hektara ulaşacak" dedi. Aynı aylarda, bir önceki döneme nazaran dünya buğday tüketiminin 13 milyon ton yükselişle 710 milyon ton düzeyinde gerçekleşmesinin öngörüldüğünü anlatan Boyacıoğlu, şunları kaydetti: "Buna göre, küresel buğday tüketiminin geçen seneye kıyasla yüzde 1,9 artmış olacak. IGC'nin raporuna göre, buğdayın yem olarak küresel kullanımı yüzde 5,6 artışla 139 milyon ton düzeyinde öngörülüyor. Buğdayın insan gıdası olarak doğrudan kullanımı ise yüzde 1,5 yükselmeyle 484 milyon ton olarak tahmin ediliyor. Endüstriyel kullanımının da yüzde 4,5 artması ve 19 milyon tona ulaşması bekleniyor." Dünya dönem sonu stokların, geçen sezondan 8 milyon ton yüksek olarak 193 milyon ton düzeyinde gerçekleşmesinin beklediğini dile getiren Boyacıoğlu, başlıca ihracatçıların (AB ülkeleri, ABD, Arjantin, Avustralya, Kanada, Kazakistan, Rusya ve Ukrayna) stoklarının ise 8 milyon ton artarak 60 milyon tona çıkacağının öngörüldüğünü bildirdi. Boyacıoğlu, IGC'ye göre, Türkiye'nin buğday üretiminin 18 milyon tondan 15,5 milyon ton düzeyine gerileyeceğini, ABD Tarım Bakanlığı Dış Tarım Servisinin ise aynı tahmini 15 milyon ton olarak açıkladığını sözlerine ekledi. (AA) Otomobilde lüks tutkusundan vazgeçilmiyor Genç deri tasarımcıları DETAY'da yarışacak İSTANBUL - İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) ve Deri Tanıtım Grubu (DTG) önderliğinde genç deri tasarımcılarına yönelik düzenlenen Deri Ürünleri Tasarım Yarışması'nın (DETAY) final defilesi 16 Aralık'ta yapılacak. İDMİB'den yapılan açıklamaya göre, Türk deri sektörünün yaratıcı gücünün yükselmesi, gençlerin sektöre kazandırılması ve özg ün tasarımların teşvik edilmesi amacıyla organize edilen DETAY, bu yıl üçüncü kez düzenleniyor. Deri konfeksiyon, ayakkabı ve saraciye olarak 3 kategoride gerçekleştirilen yarışmada iki eleme tamamlandı. Finale kalan 6 tasarımcının, dörder kombiniyle yarışacağı final defilesi, 16 Aralık'ta yapılacak. Finalistleri Ekonomi Bakanlığı'nın destekleriyle kariyerlerini yönlendirecek ödüllerin beklediği yarışm ada, her bir kategoriden dereceye giren tasarımcılar moda tasarım alanında Avrupa'da istediği okulda eğitim görmesi için desteklenecek. İDMİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Güven Karaca, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "Türk deri sektörünün dünyayla rekabeti için tasarım anlamında elde olan değerleri kendi insanımızla fırsata çevirmek, bunun için genç arkadaşlarımıza eğitimlerinde ve kişisel geliş imlerinde destek olmak adına DETAY projesini çok önemsiyoruz" ifadesini kullandı. Türkiye'nin coğrafi konumu açısından Avrupa'ya yakınlığının ve pazar çeşitliliğinin deri sektöründe ihracat rakamlarındaki artışı da getirdiğini belirten Karaca, tasarımın global rekabet için oldukça önem taşıdığını vurguladı. Karaca, deri ve deri ürünleri sektörünün hammaddeden kaynaklanan nedenlerle üretimin ve tasarı mın her aşamasında uzmanlık ve beceri gerektirdiğine işaret etti. Güven Karaca, sektörde ihtiyaç duydukları yeni tasarımcı adaylarından aradıkları niteliklere ilişkin şunları kaydetti: "Tasarımcının yaratıcılık düzeyi, tasarımın özgün ve yenilikçi oluşu, tasarımların uygulama tekniklerinin geliştirilebilirliği ve uygulanabilirliği, malzeme seçimleri ve malzeme tasarım uyumu çok önemli. Ayrıca tasarımlarda katma değeri artırıcı ve teknik özelliklerini geliştirici özellik de arıyoruz. Bunun dışında belirledikleri tema çerçevesinde bir koleksiyon bütünlüğü arıyoruz. Ancak en önemli kriterlerden biri kendilerini istedikleri gibi ve kendilerine ve tasarımlarına güvenir şekilde sunmaları." (AA) İSTANBUL- MURAT BİRİNCİ - Bu yılın 11 ayında lüks otomobil satışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16,9 artarken, vergi artışlarına karşın lüks otomobil tutkusundan vazgeçilmediğini gösteriyor. Yılbaşındaki Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) artışı, TL'deki değer kaybının yansıtıldığı fiyat artışları, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun tüketici kredilerindeki sınırlamalar, borçlanma oranlarındaki artış ve ekonomik aktivitedeki yavaşlama lüks otomobil satışlarında azalışa neden olmadı. AA muhabirinin Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerinden derlediği bilgiye göre, otomobil satışları, 2014 yılı ocak-kasım döneminde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15,3 azalarak 563 bin 456'dan 477 bin 277'ye geriledi. Aynı dönemde lüks otomobil satışı ise yüzde 16,9'luk artışla 49 bin 328'den 57 bin 640'a yükseldi. Bazı lüks otomobil markalarının daha yıl bitmeden geçen yılki satış miktarlarının çok üzerinde satış gerçekleştirdiği görülüyor. Bu yılın ocak-kasım döneminde geçen yılın aynı döneminde lüks otomobil satışlarında en fazla artış yüzde 190,9'la Maserati'de oldu ve geçen yıl 11 ayda 22 olan satış miktarı bu yıl 64'e yükseldi. Bu markayı yüzde 7 Balkan ülkelerinde yolsuzluk arttı SARAyBOSNA- Transparency International tarafından açıklanan Yolsuzluk Algılama Endeksi (CPI) sıralamasında Hırvatistan , Bosna Hersek, Kosova, Karadağ ve Sırbistan'ın geçen yıla oranla geriledi. Ülkelerdeki kamu hizmetlerinde algılanan yolsuzluk düzeyini ölçerek sıralamasını yapılan ve 175 ülkenin dahil edildiği listede, Hırvatistan 61, Makedonya 64, Karadağ 76, Sırbistan 78, Bosna Hersek 80. sırada yer alırken, Balkanlar'da "en fazla yolsuzluk yapılan ülkeler" ise 110. sırayı paylaşan Kosova ve Arnavutluk oldu. Geçen yıla oranla, Hırvatistan, Bosna Hersek, Kosova, Karadağ ve Sırbistan'da yolsuzluğun arttığı bildirilirken, Arnavutluk, Slovenya ve Makedonya'daki yolsuzluğun azaldığı kaydedildi. Raporda, Balkan ülkelerinde yolsuzluğun en fazla emniyet, yargı ve siyasi partilerde görüldüğü belirtildi. Transparency International Hırvatistan Başkanı Davorka Budimir, Hırvatistan'ın geçen yıla oranla dört basamak gerilediğini belirterek, ülkede, yolsuzlukla mücadele konusunda önemli adımların atılmadığını savundu. Budimir, "Görülüyor ki ülkede yolsuzlukla mücadelede hala yeterince güçlü değil. Hırvatistan, her ne kadar AB üyesi olsa da CPI puanı göz önüne alındığında AB ortalamasının altında" ifadesini kullandı. Yolsuzluğun arttığı diğer Balkan ülkeleri ise Sırbistan, Bosna Hersek, Kosova ve Karadağ oldu. Karadağ, geçen yıl oranla listede 9 basamak gerilerken, bunun son beş yıl içerisinde Karadağ'ın elde ettiği en kötü CPI sıralaması olduğu bildirildi. Transparency International tarafından açıklanan Yolsuzluk Algılama Endeksi (CPI) sıralamasına göre yolsuzluğun en az görüldüğü ülke Danimarka olurken, en fazla yolsuzluk görülen ülkeler ise Kuzey Kore ve Somali oldu. (AA) Rusya makroekonomik tahminlerini revize etti 63,9'la Jeep ve yüzde 26,1'le BMW takip etti. Aynı dönemde en fazla düşüş yüzde 80,8'le Infiniti oldu ve satış miktarı 26'dan 5'e geriledi. Bu markayı yüzde 50 ile Ferrari, yüzde 43,3'le Jaguar izledi. 2014 yılı ocakkasım döneminde en fazla lüks otomobil satışını 21 bin 959'la BMW gerçekleştirdi. BMW'yi 18 bin 554'le Mercedes-Benz ve 14 bin 191'le Audi takip etti. 2014 yılının tamamında aralık ayındaki satışlarla birlikte toplam lüks otomobil satışının 65 bin seviyesine ulaşılacağı öngörülüyor. (AA) MOSKOVA- Rusya Ekonomik Gelişim Bakanlığı, 2014-2015 yıllarına ilişkin makroekonomik tahminlerini revize etti. Rusya Ekonomik Gelişim Bakanlığı, efektif dolar kuru, kişi başına düşen gelir, ticaret hacmi ve enflasyon gibi temel makroekonomik göstergeleri güncelledi. Bakanlığın tahminlerine göre 2015'te yüzde 1,2 artış öngürülen GSYH yüzde 0,8 azalacak. Maliye Bakanlığı yeni tahminlerin, petrol fiyatlarının 80 dolar düzeyinde kalması durumunda geçerli olabileceğini, petrol fiyatlarının daha da düşmesi halinde durumun daha da olumsuz olacağını bildirdi.Bakanlık, Batı yaptırımlarının uygulanmasının ardından ülkeden çıkış yapan paranın yerine rezervlerindeki paranın yüzde 10'una tekabül eden 500 milyar rubleyi piyasaya sürmeyi planlıyor. Rus rublesinin hızlı düşmesi nedeniyle ülkedeki birçok perakendeci fiyatları artırırken, ücretlerdeki artışın ise bu düzeyde olmaması bekleniyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bugün imzaladığı kanunla asgari ücreti yüzde 6 artırdı. Bu artışın ardında 2015 yılı için belirlenen asgari ücret 5 bin 965 rubleye yükseldi. Yapılan son kamuoyu yoklamalarına göre, Ruslar şimdiden gıda harcamalarını kısmaya başladı. istatistiklere göre, yabancı şirketlerin Rus pazarını terk etmesi ve yurt dışındaki Rus şirketlerinde ve kamu sektöründe işten çıkarmalar nedeniyle ülkede işsizlik arttı. (AA) Rus ekonomisinde % 0,8 küçülme bekleniyor MOSKOVA- Rusya Ekonomik Kalkınma Bakan Yardımcısı Aleksey Vedev, Rusya ekonomisinde gelecek yıl yüzde 0,8 küçülme beklediğini söyledi. Vedev, gazetecilere yaptığı değerlendirmede, gelecek yıl için petrol fiyatı beklentilerini 100 dolardan 80 dolara çektiklerini bildirdi. Vedev, buna bağlı olarak dolar/ruble paritesinin 49 seviyesinden işlem görmesini beklediklerini ifade etti.Rus ekonomisindeki gerilemenin sadece petrol fiyatlarındaki düşüşe bağlı olmadığını kaydeden Vedev, jeopolitik bazı faktörerin de etkili olduğunu belirterek yaptırımlara işaret etti. Vedev'in verdiği bilgiye göre Rusya'da 2015 yılında enflasyonun yüzde 7,5 seviyesinde olması bekleniyor. Kırım'ın Ukrayna'dan tek taraflı bağımsızlığını ilan ederek Rusya'ya bağlanması ve Ukrayna'daki tutumu nedeniyle Batı'nın yaptırımlarına maruz kalan Rusya'da, dolar ve avro küresel piyasalarda petrol fiyatlarının düşmesine bağlı olarak rekor seviyelere yükselmişti. (AA) 8 KÜLTÜR-SANAT 6 Aralık 2014 Cumartesi KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN [email protected] PUT (BÜT=SANEM) NEDİR? “Put”, Osmanlıca bir kelimedir. Herhalde Farsça “büt” kelimesinin Osmanlıca Türkçesinde aldığı söyleyiş biçimidir. Put’un Arapça’da karşılığı “sanem”dir. İlkel insanların tapındıkları heykellere ve heykelciklere “Put” denir. Bunlar çoğunlukla gerçekte rastlanmayacak biçimlerde şeylerdir. Putlar, tapanların korkularını, duygularını, inançlarını canlandırır. Put, Fransızca’da “idole” karşılığı olarak söylenir. Mezopotamya’da putlara M.Ö. 3000’e doğru rastlanır. Bunlar pişmiş topraktan veya taştan yapılmış küçük kaba heykelciklerdir. Çoğunlukla kadın heykelcikleri olan bu idollerin üzeri çeşitli şekillerde yine kabaca süslüydü. Susa’da ve İndüs Vadisine kadar uzanan bölgelerde birçok put bulunmuştur. Irak’ta ve Suriye’nin yukarı bölgelerinde bulunan ve sonradan ele geçirilen gizli putlar da yine M.Ö. 3000’li yıllara aittir. Çok eski çağlarda insanlar, hayallerinde yarattıkları bir takım varlıklara taparlar, bunlardan güç ve yardım umarlardı. Bugün bile ilkel durumda kalmış bazı topluluklarda putataparlık halâ devam etmektedir. Putperestliği başka bir başlık altında anlatacağım ama put ile ilgili ön bilgiler vermek istiyorum. Bilimsel araştırmalara göre; insanlar tapındıkları Tanrıları ilk önce hayallerinde yaratmışlardır. Tanrı (İlâh) olarak benimsenen ve tapılan resim (ikon), heykel, taş, mozaik, ağaç, obje, sütun, nesne vb. biçimsel sembollere “Put” denir. İlkçağlarda insanlar; tabiatın çeşitli görünümlerini kişileştirdikten sonra onları biçimsel olarak tasarladılar ve bu tasarımlarını resimlere (kaya resimleri, mozaik, duvar süslemeleri, ikonlar vb.) ve heykellere (heykelcik, toprak, taş, küçük objeler, çeşitli nesneler, büyük heykeller, sütunlar vb.) aktararak somutlaştırdılar. Gerçekten; Mezopotamya bölgesindeki put buluntuları pişmiş topraktan yapılmış birkaç santimetre boyunda küçük tanrı heykelcikleridir. Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yapılan kazılarda (Mesela; Kültepe) çok eski çağlara ait 20 cm çapında yuvarlak putlar bulunmuştur. Bu küçük boyutlu putlar; Mısır, Hint, Japon, Yunan, Roma, Maya, İnka vb. putataparların büyük boyutlu ve bazen dev cüsseli Tanrı heykellerine ve sütunlara, yapılara dönüştüğünü biliyoruz. Romalılar ilk putlarını şehrin kuruluşundan ancak 170 yıl sonra diktirmişlerdir. Bilimsel çalışmalara göre; put yaratmak ihtiyacı, insanın hayalindeki Tanrılara gerektiğinde ceza verebilmek ihtiyacından doğduğunu söyleyebiliriz. Tanrısına bir isteğini bildirmek için dua edip de bunun yerine getirilmediğini gören ilkel düşünceli insan, kendisinin biçim verdiği bir heykelciği kırarak öfkesini alabilmiştir. Bu arada şunu da söyleyebilirim ki; Sümerlerde, Akadlarda her insanın kendi Tanrısı vardı ve bu Tanrıların isimleri de farklı farklıydı. O sebeble bugün bilinen, Sümer, Akad ve Elam Tanrılarının sayısı 5000’e ulaşmıştır. Bu söylediğim, çoktanrıcılık ilkel pagan inanışının sonucudur. Bu nedenle, çoktanrıcılık putataparlıktan ayrılmaz. Paganlık esasında bir doğataparlıktır. Bu da putçuluk anlamı taşır. Paganizm’in sözlüklerde karşılığının putçuluk (putataparlık) olarak yazılması bundandır. Hristiyanlık egemenlik savaşını Roma’da vermiştir. Roma şehirlerinde Romalı soyluların direnmelerine rağmen tapınaklar ve bazı Tanrısal bayramlar kaldırılmışsa da geniş Roma toprakları üzerindeki kırsal bölgeler ve köylerde eski çoktanrıcılık inanışı geleneği uzun yıllar aşırı bir tutuculukla devam edip geldi. Bu nedenle; şehirlerde gelişen Hristiyanlık köylerde ve kırsal bölgelerde yaygınlaşmak için çoktanrıcılığa ödünler vermek zorunda kalmış ve bugünkü Hristiyanlık inancı içinde çoktanrıcılıktan kalan pek çok inanç biçimleri süregelmiştir. Gerçekten, bugün Hristiyanlarda yapılan bayram ve yortuların çoğu eski Roma bayramlarıdır. Bu sebebledir ki Romalıların resmî dili olan Lâtince, bugün bile Hristiyanlığın dilidir. Paganizm, çoktanrıcılığı ifade etmektedir. Bugün bile, Polinezya, Melanezya, Kuzey ve Güney Amerika’da yaşayan yerlilerin büyük bir bölümü pagan davranışları içindedir. En azından kendilerine dayatılan büyük dinleri (Hristiyanlık, Müslümanlık, Musevilik vb.) pagan anlayışı ile yorumlamışlardır. Peki İslamiyet’te putun karşılığı nedir ve nasıl algılanır? Önce şunu ifade edeyim ki İslamiyet öncesi Araplarda put vardı. Bu putlara da inanıyorlardı. Herhalde Museviliğin etkisiyle olsa gerek Araplar tek Tanrı fikrine de yatkındı. Bu Hz. İbrahim’in dini Haniflik’in varlığından da kaynaklanıyordu. Araplar bazı putlarını dişi olarak görürlerdi. En büyük üç put Lât, Menat, Uzza dişidir. Bu sebeble bu üç puta “üç kızlar” denir. Araplarda büyüklü küçüklü 360 put bulunuyordu. Belki de Anadolu’nun, Mezopotamya’nın ve Ortadoğu’nun pagan inanışı olan Anatanrıça ve Kibele idollerinin bir yansımasından dolayıdır. Araplar putlarına “kızlar” adını vermişlerdir. Kuran-ı Kerim’in Nisâ sûresinin 117. âyetinde şöyle söylenir: “O müşrikler (putataparlar) Allah’ı bırakarak yalnız dişilere (puta) taparlar.” Yine aynı sûrenin 51. âyetinde Hristiyanlıktaki “haç” ile Arapların taptıkları Tâgût’a atıfta bulunarak; “Görmüyor musun ki kitaplılar haça ve (kitapsızlar) Tâgût’a inanıyorlar.” kelâmı yer almaktadır. İslamiyet, puta kesinlikle karşıdır ve yasak getirmiştir. Putataparlık İslamiyet’te şirktir, yani Allah’a eş koşmaktadır. Araplar puta “sanem” adı verirler. Bunun çoğulu “asnâm”dır. Kur’an-ı Kerim’in A’raf sûresinin 138. âyetinde “asnâm” kelimesi “putlar” karşılığını ifade etmektedir. âyet şöyle: “İsrailoğullarını denizden geçirdik, onlar çölde kendi putlarına tapan (âlâ asnâmin lehim) bir topluluğa rastladılar.” İslamiyet putataparlığı “kâfirlik” olarak görmektedir. Bunlar için Kehf sûresinin 102. âyeti cehennemi işaret etmektedir. Âyet şöyle: “Biz kâfirlere cehennemi hazırladık.” Kısaca; Kur’an-ı Kerim’in Hicr sûresinin 56. âyeti, Fâtır sûresinin 14. Âyeti, Hac sûresinin 73. âyeti de put ve puta inanırlığı lânetlemektedir ve cehennem ile cezalandırılacağını ifade etmektedir. Tabiki ben burada; Hz. Peygamber’e atfedilen pek çok hadis-i şerifleri sıralamak istemiyorum. Put ve putçuluğu yasaklayan pek çok hadisler ve de İslam alimlerinin yorumları bulunmaktadır. Cahiliye Dönemi Araplarının putperestliği bundan sonraki başlık altında kısaca anlatılmaktadır. Tek tanrılı dinler (İslamiyet, Hristiyanlık, Musevilik) ortaya çıkınca, insanlar en kutsal varlık olarak tanıdıkları Tanrı’yı put biçiminde görmekten vazgeçmişlerdir. Ama şurası bir gerçek ki, bu ilâhi dinlerde (İslamiyet, Hristiyanlık, Musevilik) eski pagan inançlarının izlerini bugün bile görmekteyiz. Giuseppe Donizetti Beyoğlu'ndaki evinde anıldı İSTANBUL - Türkiye ile Batı Müziği arasında köprü olan İtalyan asıllı müzisyen Giuseppe Donizetti, ölümünün 158. yılında, Beyoğlu Asmalımescit'te yaşama veda ettiği apartmanın önünde düzenlenen etkinlikle anıldı. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, burada yaptığı konuşmada, Donizetti'nin Beyoğlu'ndaki bu mekanda hayatının 28 yılını geçirdiğini söyledi. Onun vefatından sonra yaşadığı binanın yıkıldığını, yerine ikinci jenerasyon olarak şu an bulunan apartmanın yapılmış olduğunu ifade eden Demircan, "Ancak bu noktada yaşamış bir şahıs ve onun isminin anıldığı bir apartman" dedi. Beyoğlu'nda kütür sanat anlamında müziğe de önem verdiklerini kaydeden Demircan, "Bir yandan 'Itri Ödülü'nü, öte yandan klasik batı müziğinin temsilcisi olan Donizetti Paşa ödülünü vermeye ve müsikiyle de ilgilenmeye gayret ediyoruz. Bu hafta içerisinde de '5. Donizetti Paşa Ödülü'nü 4 Aralık tarihinde Pera Palas Oteli'nde düzenlenecek törenle vereceğiz. Öncesinde Donizetti Paşa'nın Beyoğlulu olduğunu, burada yaşadığı apartmana bir plaket çakmak süretiyle onun hatırasını yad ettik" diye konuştu. (AA) İskilip ve Köyleri’nde El Sanatları” Fotoğraf Sergisi’ne büyük ilgi Çorum’un İskilip ilçesinde halk kültürü açısından çok önemli bir etkinliğe imza atıldı. Doğanay Sevindik eğitmenliğindeki Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği (AFSAD) Belgesel Fotoğraf Atölyesi tarafından düzenlenen “İskilip ve Köylerinde El Sanatları” fotoğraf sergisi, İskilip Çatalkara Kültür ve Sanat Evi’nde açılmasının ardından büyük ilgi görmeye devam ediyor. 31 Aralık’a kadar gezilebilecek sergide; atölye eğitmeni Doğanay Sevindik, asistanlar Aysel Altun, Şengül Bekmez, Erdal Karaarslan ve Ahmet Nureddin Kutlay, atölye üyeleri; Tuğçe Alpay, Ali Rıza Aslan, Uğur Atay, Serdar Bozkurt, Gökçe Çakır, Aysu Niksarlı, Murat Subaşıoğlu, İsmail Şekerci, Deniz Yıldırım ile misafir fotoğrafçılar; İskilip’in eski Kaymakamı Mehmet Yılmaz, İskilip’te yaşayan Sabri Çiçekci, Kutay Çiçekci, Ömer Erdoğan, Kadir Tahtacı ve Çorum’da yaşayan Arap Çataroğlu’na ait 40 el sanatı fotoğrafı yer alıyor. Sergi açılışında görüşlerini açıklayan ustalar, hazırladıkları ürünlere pazar bulmamaktan ve hak ettikleri değerde satamamaktan dert yandı. Zanaatları devam ettirecek çırak bulmakta da zorluk yaşadıklarını dile getiren el sanatları ustaları, kendilerine sahip çıkılmasını istedi. Sergiyi izlemeye gelen sanatseverler ise konu hakkındaki düşüncelerini açıklarken; el sanatlarının teknolojiden olumsuz etkilendiğini, sanatkar ustaların arkalarından çırak yetiştiremediği için bu mesleklerin kaybolmaya yüz tutmasının üzücü olduğunu dile getirdi. Sergide el sanatlarının ve ustalarının yerel yönetimler tarafından desteklenmesi ve yaşatılması gerektiğine vurgu yapılırken sergide fotoğrafları yer alan fotoğraf sanatçıları İskilip’i tanımaktan memnun olduklarını ifade ederek kendilerine fotoğraf çekme olanağı sağlayan el sanatları ustalarına teşekkür ettiler. Sanatçılar ayrıca İskilip Dolması ve İskilip Tepsisi yemeklerinin tatlarının damaklarında kaldığını söyleyerek bütün herkesin mutlaka İskilip’i görmesi gerektiğinin de altını çizdiler. Sergide kendi fotoğraflarını gören ustalar bunun gururunu yaşarken bugüne kadar çekilen fotoğraflarından oluşan serginin ilk kez kendilerine sunulduğunu ve bundan mutluluk duyduklarını ifade ettiler. Sergi ustalar ve sanatseverler tarafından büyük beğeni kazanırken ustalara, sergideki fotoğrafları ve özel hazırlanan resim katalo- ğu hediye edildi. AFSAD İskilip’in el sanatları ustalarından ve resimlerden oluşan birde katalog çıkardı. Çıkarılan bu resim kataloğunun satışından elde edilen gelirle ise 1800 adet kitap ile ana sınıfı öğrencileri için eğitici oyuncaklar alındı. Kitaplar ve oyuncaklar Asarcık, Aşağı Örenseki, Beyoğlan, Çatkara, Çomu, Çukurköy, Karaburun, Kurusaray, Kuzuluk, Kuzköy, Sorgun, Şeyhköy, Yavu, Yerli Köy ve Yukarı Örenseki köylerine dağıtıldı. rın farklı sosyal sınıflarının üzerinden suçlu mu, suçsuz mu diye tartışan ve en önemlisi herkesin suçlu bulduğu bir çocuğu bir jüri üyesinin diğer 11 jüri üyesini ikna etmesiyle suçsuz bulunmasına kadar değişen süreci anlatan bir oyun" ifadelerini kullandı. Galaya, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Abdurrahman Şen, Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu ve çok sayıda davetli katıldı. Ahmet Özarslan, Ali Gökmen Altuğ, Burteçin Zoga, Enes Mazak, Erkan Akkoyunlu, Gün Koper, Kutay Kırşehirlioğlu, Mehmet Avdan, Metin Çoban, Nihat Alpteki, Rahmi Elhan, Serdar Orçin ve Yalçın Avşar'ın rol aldığı oyun, gelecek haftadan itibaren Kağıthane Sadabad, sonraki hafta Fatih Reşat Nuri ve daha sonra Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnelerinde izleyiciyle buluşacak. (AA) "On İki Öfkeli Adam" yeniden sahnede İSTANBUL - Amerikalı senarist Reginald Rose'un 1954'te yazdığı sinema ve tiyatronun önemli yapıtlarından "On İki Öfkeli Adam" oyunun galası yapıldı. Oyunun yönetmeni Arif Akkaya, Harbiye'deki Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde düzenlenen galada AA muhabirine yaptığı açıklamada, oyunun Şehir Tiyatroları'nın 100. yılı dolayısıyla üçüncü versiyonuyla sahneye konulduğunu belirtti. Akkaya, "1954'te ilk versiyonu, ikinci versiyonu ise 1982'de oynandı. Ve 2014 yılında son versiyonuyla 3. kez sahnelenmiş olacak. Dünyanın neresinde olursa olsun, adaletin 19 yaşındaki bir çocuğun suçlu olup olmadığına kimlerin, neden, nasıl karar verdiğiyle ilgili çok psikolojik bir oyun. Oyunu seyirci ile buluştururken, hedefimiz şu; evrensel bir oyun Amerika'da da oynansa, Türkiye'de de oynansa bir algıyı, olguyu değiştirmeyecek" diye konuştu. Adaletin tek bir olgu olduğunu anlatan Akkaya, "Bunu tartışan, bunu bireyin üzerinden ve insanla- kulum ancak. Senden tek dileğim imanla kapına tüm kâinatı. Damlayım ben de herkes gibi ve özlüyorum derya- gelmek ve rızandır; bu aciz kuluna güç ver, yol mı; beni var eden beni sonsuza göster ve izninle sonsuzluğu kazandır. aşka erdirecek olan Mevlâ’yı… Rahmeti bol, mağfireti büyük Rabbim; senÇiçeklerde poleni; meyvelerden bir isteğim daha var… Sen demiyor musun de özü; kalplerde aşkı; gönüller- isteyin kullarım benden? Ruh eşimi diliyorum de ateşi var eden! Duy sesimi, lütuf hazinenden… Ona ulaşmayı onunla hem BENCİLEYİN kabul et sana niyazımı ve nefedünyada, hem de ebediyette sonsuzluğu yaşaSÖZLER simi? Bir damla olarak rızanı mayı diliyorum senden. Onunla tam olmak istidiliyorum senden, al beni de yor kalbim, ömrüm, ruhum… Aşkla, vuslatla deryana, şad et beni lütfunla; sana secde etmenin huzurunu bana yaşatmanı hizmetkârın eyle beni sonsuzdiliyorum senden. lukta; sana, sadece sana yakarıAşkınla varım; yolunda yokluğuna da âşığım yorum yana yana… Hüdâ… Varlık sen demek; yokluk sen demek… Dalgalara âşığım, sahillere… Deryanda bir damlayım lâkin hayat denen sürDAMLADAN DERYAYA YAKARIŞ Aşkınla gezerken gördüğüm gün mekânından ruh eşimle beraber aşk deryaher şeye… Ne büyüksün ki na karışmayı özlüyorum ben. Şükrüm de, sabDamla olmak aşk deryasına ulaşabilmek için Rabbim; bildirdin kendini bana, bende oldum rım da sana… İmtihanımızı zorlaştırma Hüdâ; Yaradan’ın bize lutfettiği bir kader… Damla ben senin yoluna… Sana ulaşmak var ya ölümgünahkârız diye bizi unutma, acı kullarına… olduğunu bilen fâni kul ancak ve ancak sevgili- le; seni görebilmek umudum var ya içimde; Şükürler olsun ki aşkım sonsuz sana; şükürler sevgilisi, her şeyin sahibi olanı özler… iman ettim ya ben sana… Bunlardan daha güzel ler olsun ki sahibimizsin bizim. Ömrümü, Beşeriz işte; şaşarız da bazen ama asl olanı ne olabilir ki bana? ukbamı, ruh eşimle bir eyle ve Mevlâm beni bir unutmayız ki? Lâkin bazılarımız hem damla, Damlanım ben senin; senden kopan damnefes bile onsuz bırakma… hem de eşref-i mahlûkat olduğundan habersiz... lan… Sana kavuşacağım mahşer adlı o günü Fıtratımızda var sevgi; gönlümüzü var eden bekliyorum şükürle, imanla… değil mi aşk? O zaman sevmemek ve âşık Yakarışım da sana, secdelerim GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ olmamak bizim elimizde mi? Yaratılmış olanı de sana… Dualar yol olur bilisevip ondan asıl sevgiliye ulaşmak değil mi rim senin sevda makamına… Benim gönlümde herkes mahşere dek yasaklı, aşk? Sevda merdiveninin son basamağı değil mi Mağfiretinle büyüksün Rabbim; vuslat? lütfunla yücesin… Kul olarak Mahşerimi verdiğim güzel içimde saklı. kullukta, dünya denen yoklukta Seviyorum yaratılmış olan her şeyi başta Aklım gönlüm hep onun; benliğime sindi o, hataya da düştüğüm oldu kendimi ve sonra cümle mahlûkatı… Rabbim benim. Bağışlayıcı olan sensin; yarattı diye o güzelliklere güzellik kattı diye Uzun zamandır hâkim bana Mecnûn’un aklı. ben senin yarattığın aciz bir seviyorum ve kabul ediyorum canlı ve cansız MEHMET NURİ PARMAKSIZ YAŞAM-ÇEVRE BULMACA 6 Aralık 2014 Cumartesi Trafik kazasında kaybettiği hafızasını ve okuma-yazmayı yeniden kazanma çabasında İstanbul'da geçirdiği trafik kazası sonucu yaralanan ve hafızasını kaybeden 39 yaşındaki Mahmut Türkü, bir yandan geçmişini hatırlamaya çabalarken bir yandan da Bursa'da kayıt olduğu kursta kazanın ardından unuttuğu okuma yazmayı yeniden öğrenmeye çalışıyor. BURSA - Osmangazi Belediyesinin yazılı açıklamasına göre, yaklaşık 6 ay önce İstanbul'da bir aracın çarpması sonucu ağır yaralanan ve 3 ay yoğun bakımda yatan, omuriliği zarar gördüğü için yürümekte dahi zorlanan Türkü, başına aldığı darbe sonucu hafızasını da kaybetti. Hayatının büyük bölümü hafızasından silinen ve ailesini dahi hatırlayamayan Türkü, bir anlamda hayata sıfırdan yeniden başladı. Gördüğü fizik tedavi sonunda önce küçük bir çocuk gibi yeniden yürümeye başlayan Türkü, bir yandan geçmişini hatırlamaya çalışırken bir yandan da kazadan sonra unuttuğu okuma yazmayı yeniden öğrenmek için Osmangazi Belediyesi Meslek Edinme Kurslarına (OSMEK) kayıt yaptırdı. OSMEK'in okuma yazma sınıfında haftanın üç günü 3'er saat eğitim alan Türkü, okuma yazmayı öğrendikten sonra ilkokulda bıraktığı eğitim hayatına devam ederek, açıktan ortaokul ve lise- Aydın'da ölü Yeşil binaya faizsiz "Karakulak" bulundu kredi verilecek ANKARA - Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, A sınıfı enerji performansı, yağmur suyu toplama ve gri su sistemi, kendi parselinde otopark gibi "çevreci bina" için tüm şartları yerine getirenlere, faizsiz kredi desteği vermeyi planlıyor. Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre, kentsel dönüşüm kapsamında evini yenileyenlere Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yüzde 4 faiz desteği veriliyor. Türkiye'de yapılacak binaların tamamının enerji performansının C seviyesinde olması gerekirken, Bakanlık, B seviyesindeki binalar için yüzde 4,5, A seviyesindekiler için ise yüzde 5 faiz desteği sağlıyor. Bakanlık, çevreci bina için diğer şartları yerine getirenlere bu faiz desteğini aynı şekilde kademeli artırmak için Hazine Müsteşarlığı ile görüşüyor. Bu kapsamda verilecek destek için enerji verimliliğinin yanı sıra otoparkın kendi parselinde çözülmesi şartı aranacak. Aynı zamanda yağmur suyu toplama ve gri su sistemleri de teşvik edilecek. Yağmur suyunu yeniden değerlendiren, lavaboda kullanılan suyun tuvalette tekrar kullanılabildiği gri su sistemi bulunan binalar için faiz desteği artırılacak. Yöresel mimariye uygun binaların da bu çalışmaya entegre edilmesi amaçlanıyor. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 1 2 3 4 5 6 AyDIN Türkiye'de sayısı çok az olan Karakulak adıyla bilinen vaşak türü örneği, Çine ilçesindeki bir evin bahçesinde ölü olarak bulundu. Alınan bilgiye göre, Doğanyurt Mahallesi'nde yaşayan Ethem Hazar, evinin bahçesinde vaşak gördü. Vaşağın önce koyun damına girmek istediğini başarılı olamayınca bahçedeki dut ağacının altına yattığını ve garip sesler çıkarmaya başladığını kaydeden Hazar, önce kedi sandığını sonra vaşak olduğunu fark ettiği hayvandan korkarak yaklaşamadıklarını belirtti.Ethem Hazar, bitkin haldeki hayvanın dut ağacının altında bir süre sonra öldüğünü söyledi. Çine İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Veterineri Serkan Uğurel ise ilçede vaşağın görülmesinin kendilerini çok şaşırttığını ifade etti. Uğurel, aç kaldığı için dağdan indiğini tahmin ettikleri vaşağın incelenmek üzere İzmir Bornova Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'ne götürüleceğini kaydetti. (AA) 7 8 9 10 yi de bitirmeyi hedefliyor. Kaza sonrası hafızasını yeniden kazanarak hayatını hatırlamak için büyük bir mücadele içerisine girdiğini belirten Mahmut Türkü, "Hafızamı kaybetmekten dolayı çok zor günler geçirdim. Kimseyi tanıyamaz, hiçbir şeyi hatırlayamaz oldum. Ne ailemi ne arkadaşlarımı hatırlayabiliyordum. Asker arkadaşlarım arıyordu ancak ben kim olduklarını dahi bilmiyordum. Herkes bana unuttuğum şeyleri yeniden hatırlatmak için çok yardımcı oldu. Daha önce yaşadığım şeyleri anlattılar bana. Ben de yavaş yavaş hatırlamaya başladım" diye konuştu. Türkü, hafıza kaybı sonucunda kendisini en çok zorlayan noktanın ise okuma yazmayı unutmak olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "Hayata sıfırdan başlamış olmam benim için oldukça zordu ancak okuma yazmayı unutmuş olmam bu zorluğu daha da arttırdı. Hiçbir şeyi okuyamıyor, bir yere gidecekken mahalle adlarını okuyamadığım için hangi otobüse binmem gerektiğini bile başkalarına soruyordum. Küçük bir çocuk gibi yeniden sıralara oturup okuma yazma öğrenmekten utandığım için uzun bir süre bu konuda bir şey yapmadım. Ancak tüm yaşadığım zorlukların üstesinden gelebilmek için tekrardan okuma yazma öğrenmeye karar verdim. Yaptığım araştırma sonrasında Osmangazi Belediyesinin meslek edinme kurslarında okuma yazma bölümü açtığını duydum ve kayıt yaptırdım." Kursta her şeyin çok güzel gittiğini ve sıfırdan okuma yazma öğrenmeye başladığını anlatan Türkü, kursu açan Osmangazi Belediyesi ile Belediye Başkanı Mustafa Dündar'a teşekkür etti. En büyük hedeflerinden birinin de İngilizce öğrenmek olduğunu bildiren Türkü, yabancı dil bilen insanları çok takdir ettiğini ve kendisinin de İngilizce konuşabilmeyi çok istediğini söyledi. (AA) BULMACA Soldan sağa: 1. Baş derisini kaplayan kıllar. – Yeni olmayan. 2. Kırık kemikleri bir arada tutmak için kullanılan tahta gibi düz nesnelere verilen ad. –Posta sürücüsü. 3. Sözcük. – Verme, ödeme. 4. Endonezya’nın plaka işareti. – Piyasada etki ya da tepki. 5. kaşındırıcı bir deri hastalığı. – İlkel deniz taşıtı. 6. Bir sayı. – Bir şirket türü. 7. Köktenci. – Boru sesi. 8. İlaç, merhem. – Garez. 9. Madun. – Kuranda bir sure. 10. Eski dilde asma, yukarı kaldırma. – Hayvanlarda semizlik. 11. Düş. – Laka ile cilalanmış. 12. Güzel sanat. – Doğaüstü yetenek. 13. Kesilmiş hayvanın iç organları ile baş ve ayakları. 14. Sinirler. – Biten bir yazının altına konan im. 15. Japonya’nın küçük para birimi. – Söz, lakırdı. – Ülkemizin plaka işareti. 16. Tembel hayvan. – Maydanozgillerden, hekimlikte gaz söktürücü olarak yararlanılan bir bitki. 17. Katman. – Satrançta bir değerlendirme ve klasman sistemi. 18. İçine su ya da başka bir sıvı karıştırılmamış içki. – Tarlayı sürerek dinlenmeye bırakma. 19. Esenleme. – Pamuk kozası. 20. Seyrek olarak dokunmuş delikli bir tür kumaş. – Güzel koku. Yukarıdan aşağıya: 1. Uyanık, gözü açık. – Ayakkabı kalıbının çapı. – Ev işlerinde becerikli ve çalışkan kadın. – Tavlada bir sayı. 2. Gümüş balığı. – Sahne ya da müzikhol yıldızı. – Politika. 3. Su verilip sertleştirilen demir, Polat. – Ayrıntı. – Unvan, nam. – Çok büyük sıkıntılara yol açan olay. 4. Lityumun simgesi. – Acıklı, üzüntülü. – Takılmış ad. – Sayıları göstermek için kullanılan işaretlerden her biri. 5. Küçük ve sevimli. – El ile kolun birleştiği yer. – Arnavutluk’un para birimi. – Bir nota. 6. Hafif, kullanışlı, İngiliz yapımı makineli tüfek. – Güneydoğu Asya’da yaşayan kuyruklu bir maymun. – Oruç tutulan ay. 7. Kiloamperin simgesi. – Sıcaktan ya da terlemekten dolayı vücutta meydana gelen küçük kırmızı kabarcıklar. – Şaka. – Pişirilerek hazırlanmış yemek. 8. İman, inanç. – Bitmemiş, eksik, tamamlanmamış. – Yüksek makamdaki kişileri hoş sözlerle, güzel fıkra ve hikâyelerle eğlendiren kimse. 9. ÇÖZÜMÜ Tembellik. – Tenis oynama aracı. – Kötü bir etkiyi veya sonucu başka bir etki ile yok etme, karşılama, BUGÜN yerine koyma. 10. Doğu Anadolu’da bir ırmak. – 11. SAYFADA Kuranı güzel ve yüksek sesle, usulünce okuma. – Müstahkem mevki. – Osmiyumun simgesi. Hazırlayan: Ercan BoSTANCıoĞlu 9 TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin [email protected] "EŞEK TÜRK"ÜN DİRENİŞİ hakaret eden işbirlikçi soysuz Samiye Anlayamıyorum ki… Böyle bir namussuzluğu onaylayacak adamı biz tarafından işgalcilere şikâyet edildi ve elbirliğiyle buradan kovarız; yahut hapse attırıldı. Bugün de Türk milletihepimiz bahçede birer taşa yapışarak nin babası demek olan gerçek aydınları onun kafasını patlatırız; olmazsa toptan ve önderleri, Samiye gibi emperyalist istifamızı dayarız. Öyle değil mi? batıya tapan milliyetsiz kozmopolitler "Eşek Türk" sözlerini bir araya getiren tarafından Amerika'ya, Avrupa bir piç kurusunun ağzını yırtmak Birliğine, oraya buraya şikâyet edilerek dururken, aramızda onu savunmaya hapse atılıyor, hakları ellerinden alınıkalkacak olan bulunursa onun eşekliği- yor, yalnızlığa itiliyor, iş yapamaz hâle ni kabul ederiz, amma Türklüğünü asla getiriliyor, tehdit ve şantajlarla iş piyakabul edemeyiz." (s. 70) sasından siliniyor, televizyonlarda Bu romandaki okul, bugün bütün bir konuşturulmuyor, gazetelerde yazdırılTürk vatanı olan Türkiye'dir. Cemil, mıyor, evlerine ve vicdanlarına hapseher gün gazete ve televizyonlardan diliyor. Türk milletine hakaret eden, Türklüğü Bugün Türk milleti, parası, toprağı, aşağılayan, Türk milletini yok etmeye bankası, fabrikası, madenleri, limanlaçalışan liberal, Kürtçü, Ermenici, rı, gazete ve televizyonları, kültürü, Amerikancı, Avrupa Birlikçi ve bir sanatı, dini, dili, maneviyatı, kimliği, kısım İslamcı görünümlü faşistlerdir. ruhu, kalbi, kafası her şeyi elinden PKK propagandası ve Kürt ırkçılığı alınmış bir halk durumundadır. Bu milyaparak Türk'e hakaretler yağdırıyorlete romandaki Samiye gibi kul hakkı lar. Romanda Cemil Tahsin'e "eşek yiye yiye azmanlaşmış, yalılarına, Türk" diye hakaret ediyordu. saraylarına, malikânelerine, plazalarına Günümüz Cemilleri de "faşist Türk", Amerika, Avrupa bayrakları çekmiş "ırkçı Türk", "şu kadar Ermeni, şu holding babaları, onların himayesinde kadar Kürt kesen Türk", "soykırımcı Türk milletinin bütün kimliğine saldırıTürk", "militarist Türk" vs. diye hakayorlar. ret ediyorlar. Türk milletinin İstiklal Emperyalistlerle işbirliği halinde Marşı'nı, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni, Türk'ün yeniden diriliş des- Türk milletinin bütün yer altı, yer üstü zenginliklerini yağmalayan kapitalisttanı olan Ergenekon Destanını, Türk leşmiş ve burjuvalaşmış, Türklükle de çocuğunun millî bilinç andını, tarihini, Müslümanlıkla da alâkası kalmamış ecdadını, bütün millî ve dinî değerlerikozmopolit Batıcı çevreler ve yanaşni itibarsızlaştırarak, yok etmeye çalımaları olan bir kısım İslamcı görünümşarak hakaret ediyorlar. lü ibişler, çocukları olan gazeteci, Romandaki Tahsin masum, mağdur, yazar, romancı, akademisyen, uzman asaletli, Müslüman Türk milletidir. ya da azman vs satılık ve kiralık uşakTahsin'in temsilciliğindeki Müslüman larına Türk'e hakaret ettiriyorlar. Türk milletinin bir avuç sözcüsü, temOnlar saldırırken, eşek Türk silcisi, münevver Müslüman Türk Tahsinlerin soylu direnişi de devam aydını da kendisine her gün hakaret ediyor. Avrupa'ya başını teslim etmeeden bu Cemil'lere Yeni Mesaj gazeteyen, evine Avrupa Birliği ve Amerika si, Meltem Televizyonu gibi yayın organlarında yazılarıyla, konuşmalarıy- bayrağı asmayan, kendi bayrağı yerine emperyalist Batı bayrağı asanlara kızan la, fikirleriyle, asaletli duruşlarıyla, demokratik tepkileriyle taş atarak millî ve homurdanan eşek Türk Tahsinlerin millî direnişi devam ediyor. Sessiz, onurlarını korumaya çalışıyorlar. Tahsin'in babası Mustafa, kendisine asil, metin, kararlı ve vakur. Yaban hayvanları ekolojik köprülerle hayata bağlanacak ANKARA - İstanbul'da inşaatı süren 3. köprüden etkilenebilecek yaban hayvanları için 6 ekolojik köprü yapılması şartını getiren Orman ve Su İşleri Bakanlığı, diğer otoyol projelerinde de uygulamayı hayata geçirecek. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Orman Genel Müdürlüğünce yürütülen çalışma kapsamında, yaban hayatı popülasyonlarının ve hareketliliğin yoğun olduğu noktalar belirlenirken, ekolojik köprülerin yol güzergahı üzerinde nerelerde inşa edileceği ve bunların yapılması gereken alanlar Karayolları Genel Müdürlüğüne bildirildi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, İstanbul'da inşaatı süren 3. köprüden etkilenebilecek yaban hayvanları için çalışma başlattı. Köprünün bağlantı yolları yapılırken yaban hayvanlarının geçişini sağlamak için ekolojik köprüler inşa edilecek. İnşa edilecek 6 köprü sayesinde yaban hayvanlarının yaşama alanları da korunmuş olacak. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, yaban hayatının bölünmesini önlemek ve biyolojik çeşitliliğe katkı sağlamak amacıyla örnek bir köprüyü Mersin'de hayata geçirmişti. Gülek Boğazı ile Akdeniz'i İç Anadolu'ya bağlayan otoyol üzerinde tesis edilen köprüyü, Karayolları Bölge Müdürlüğü ile yaptığı iş birliği çerçevesinde yenileyen Orman Genel Müdürlüğü, mevcut köprüyü "Orman Ekosistem Köprüsü" olarak uygulamaya koydu. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Orman Genel Müdürlüğü, yaban hayatı popülasyonlarının ve dolayısıyla hareketliliğin yoğun olduğu noktaları belirlemeye başladı. Ekolojik köprülerin yol güzergahı üzerinde nerelerde inşa edileceği ve bu köprülerin yapılması gereken alanlar Karayolları Genel Müdürlüğüne bildirildi. Çalışmaların tamamlanmasının ardından ekolojik köprülerin yapımına başlanacak. Genetik kaynakların fakirleşmesine yol açan ve orman alanlarının parçalanmasına sebep olan yollara uygun üst geçit ve alt geçit gibi ekolojik yapıların inşa edilmesi biyolojik çeşitliliğe katkı sağlayacak. Bunun yanında yaban hayvanlarının yaşam alanlarından geçen yollar trafik kazalarını artırıyor, can ve mal kayıplarına sebep oluyor. Proje ile yaban hayvanlarının sebep olduğu trafik kazalarının da önüne geçilmiş olacak. Ekolojik köprülerin, bundan sonra hayata geçirilecek diğer otoyol projelerinde de uygulanması planlanıyor. (AA) 10 SAĞLIK 6 Aralık 2014 Cumartesi "Yeni nesil kalp kapakçığı"nda tam başarı sağlandı Bezmialem Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Göktekin, dünyada ABD, Almanya ve İtalya'dan sonra Türkiye'de de uygulanmaya başlayan "yeni nesil kalp kapakçığı" sayesinde, kaçak akıntısı oluşmasının önüne geçildiğini, yerleştirildikten sonra istenilen sonuç alınmaması halinde kapakçığın yerinden çıkartılabildiğini ve ona yeni pozisyon verilebildiğini söyledi. husus bulunduğunu vurgulayan Göktekin, "Birincisi kapağı taktıktan sonra bazı hastalarda kapakta kaçak olabiliyor. Bu olabilecek bir şey. Çünkü kireçlenme olduğu için kapak oturmayabiliyor. Yeni gelen kapak sistemi takıldığı yer ne kadar kireçli ve zemin bozuk da olsa oraya uygun bir şekilde takılma şansına sahip. Bu nedenle kaçak ihtimali çok çok az. Böyle bir avantaj sunuyor. Kaçak akıntısını neredeyse kesin olarak çözen bu kapakçıklar ile riskli hastalarda da yüzde 100 başarı elde ettik" diye konuştu. Göktekin, yeni nesil kapakçığın ikinci avantajının ise "yeniden pozisyon verilebilme" olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: "Mesela kapağı koyduktan sonra, kapağın şeklini, duruşunu beğenmedik diyelim. Çünkü bazen kapak kalbi besleyen damarlara yakın olabiliyor. Hatta bu damarları kapatabiliyor. Böyle bir durum söz konusu olduğunda kapağı tekrar alıp yerleştirebiliyoruz. Biz buna repozisyon diyoruz. Kapağa pozisyon verebiliyoruz. Ayrıca eğer kapakçığı çıkarmak istersek yine aynı yolla kapakçığı geri alabiliyoruz. Bu çok önemli bir İSTANBUL - AA muhabirine konuya ilişkin özellik. Yahut kapağı hiç koymadan geri çıkartaaçıklamalarda bulunan Göktekin, ameliyat riski biliyoruz. Yani illa kapağı kalbin üzerine açtığımızdüşük hastalarda açık kalp ameliyatı ile kapak da orada tutmak zorunda değiliz. İstenilmeyen değişiminin yapıldığını, açık kalp ameliyatının sonuç alınmadığında kapak çıkartılabiliyor. yüksek risk taşıdığı hastalarda "Transkateter Yöntemle Aort Kapak Değiştirilmesi/TAVI" yönte- Şimdiye kadar böyle değildi. Kapak konulduğunda geri alınamıyordu. Veya koyduğumuz gibi kalımiyle göğüs duvarı açılmadan kalp kapağının yordu. değiştirildiğini belirtti. Şimdiye kadar üretilen kapaklarda geri alma İlk defa 2002 yılında Fransız hekim Prof. Alain sistemi yok. Geri almaya çalıştığımızda farklı Cribier tarafından kasıktan girilerek kapağın kalsorunlarla karşı karşı kalabiliyorduk. Bu kapağın bin içine yerleştirildiğini anımsatan Göktekin, o tarihten beri teknolojinin hızla ilerlediğini, şu anda yapılmasındaki temel amaç, kapak yerleştirildikhasta uyutulmadan ve genel anestezi yapmadan ten sonra eğer istenilmeyen duruş veya pozisyon varsa onu tekrar değiştirebilmemiz, farklı poziskasıktan girerek bir anjiyo konforunda kapak yonlar verebilmemiz. Şimdiye kadar takılan kalp değişimi yapılabildiğini anlattı. kapakçıklarında olmayan bir yenilik var bunda. Göktekin, TAVI yönetiminin Türkiye'de Kapağa istediğimiz şekli verebiliyor, kapağı geri 2008'den beri başarıyla uygulandığını, teknolojinin ilerlemesiyle her geçen gün kalp kapakçıkları- çıkartabiliyoruz." Kapak takma işlemi sırasında kapağın kaymanın değiştiğini, eksikliklerin giderildiğini, yeni sissını engellemek için kalbi geçici pille hızlı uyardıktemlerin ortaya çıktığını ifade etti. larını ve bu sayede kan basıncını düşürerek kapaBazı hastalarda açık kalp ameliyatının çok ğın takılması sırasında hareket etmesini engelleriskli olduğunu, bu hastaların açık kalp ameliyatından çıkma ihtimalinin az olduğunu, TAVI ile bu diklerini söyleyen Göktekin, bazı hastalarda riski giderdiklerini kaydeden Göktekin, bu yönte- oldukça riskli olan bu hızlı pil uyarımına bu yeni kapakçıkta ihtiyaç duyulmadığını belirtti. min Amerika'da ve Avrupa'da son yıllarda artık Hastanın yeni kalp kapakçığıyla yaşam kaliteorta dereceli risk gruplarında da uygulandığını, sinin arttığını ifade eden Göktekin, şimdiye kadar buna neden olarak konforun gösterildiğini, açık kalp ameliyat sonrası gündelik hayata dönmek 1 bu yeni nesil kalp kapakçığını Türkiye'de 6 kez uyguladıklarına ve hepsinde de başarı sağladıklaay sürerken, TAVI yöntemi yapılan hastalarının rına dikkati çekti. işlemden 2 gün sonra gündelik hayatlarına Göktekin, "Kapakçık, hastaya uygun olarak devam edebildiklerine işaret etti. konumlandırılarak ağır ameliyat riski olan hastaGöktekin, bu gelişmeler ışığında Türkiye'de larda da yüzde 100 başarı sağlandı. Yani bu siskısa bir süre önce ilk defa "yeni nesil bir kalp kapakçığı" taktıklarını, yeni geliştirilen bu kapak- tem sayesinde kasık yolu ile girdiğimiz kalbin içerisinde kapakçığı kişiye uygun olarak yerleştirip, çığın ABD, İtalya ve Almanya gibi çok az ülkede hata ve kaçak akıntı riskini minimuma indirip sıfıuygulandığını aktardı. Kapak takarken dikkat edilmesi gereken 2 ra yaklaştırıyoruz" ifadelerini kullandı. (AA) Gıdalardaki trans yağlar azaltılacak ANKARA - Sağlık Bakanlığı, birçok hastalığın gelişmesine yol açan trans yağların gıdalarda azaltılabilmesi için başta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere ilgili diğer bakanlıklar ve sektör temsilcileriyle işbirliği yapacak. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Seçil Özkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde önceliklenen konular arasında yer alan obezitenin, kalpdamar, diyabet, bazı kanser türleri, hipertansiyon gibi birçok hastalığın gelişimine neden olduğunu söyledi. Obezitenin, özellikle çocukları ve gençleri etkileyen ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğuna dikkati çeken Özkan, sağlıklı beslenme bilincinin artırılması ve yeterli fiziksel aktivitenin yapılabilmesi için "Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı"nın Resmi Gazete'de Başbakanlık Genelgesi olarak yayımlandığını anımsattı. Program kapsamında, Türkiye Obezite ile Mücadele ve Kontrol Programı Yönetimi'nin oluşturulduğunu ve politikaların geliştirildiğini aktaran Özkan, sağlık kuruluşlarında obezitenin teşhisi ve tedavisine yönelik önlemler alındığını, izleme ve değerlendirmelerin yapıldığını dile getirdi. Özkan, Türkiye Halk Salığı Kurumu tarafından tuz tüketiminin azaltılması ve diyabetin önlenmesine yönelik hazırlanan programın süresinin 20152020 yıllarını kapsayacak şekilde güncellendiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Yapacağımız şeyler arasında, toplumun sağlıklı beslenmesi ve hareketli bir yaşam tarzını kazanması için Milli Eğitim, Gıda,Tarım ve Hayvancılık ile Gençlik Spor bakanlıklarının yanı sıra sektörle birlikte, ürünlerin daha sağlıklı olması için çalışmalara başlayacağız. Çünkü, sağlıklı beslenmeye yönelik bilgi verdikten sonra sağlıklı besin sunmazsak, bilginin faydası olmayacaktır." Besinlerin daha sağlıklı hale getirilebilmesi için mutlaka gıda sektörüyle çalışılacağını dile getiren Özkan, geçen ay gıda sektörü ile Milli Eğitim, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'ndan gelen yetkililerle bir araya geldiklerini bildirdi. Özkan, şöyle devam etti: "Burada, salçada, zeytinde tuzun azaltılmasına gidildiği gibi gıdalardaki trans yağların nasıl azaltılabileceğini görüştük. Dünya Sağlık Örgütü'nün önerileri doğrultusunda, toplum sağlığını korumak için gıdalarda trans yağların azaltılması için adım atmaya başladık. Avrupa'daki birçok ülkede gıdalarda trans yağ yok. Çünkü, trans yağ kalp damar hastalığına neden olan bir yağ. Azaltılması için ne yapılması gerektiğini ve sürecin nasıl planlanması gerektiğini değerlendirdik." Yapılan görüşmelerde gıdalarda tuzun ve şekerin de azaltılmasının ele alındığının altını çizen Özkan, "Ocak ayında çok büyük bir gıda sektörü ile buluşma olacak" dedi. Sektörün, bir anda gıdaların içinde bulunanlara ilişkin getirilecek yeni uygulamaların kendilerini sıkıntıya sokacağına ilişkin endişeleri bulunduğunu belirten Özkan, "Bu nedenle sektörün de yapılması planlanan uygulamalara yönelik AR-GE yapması, kendisini de ona göre hazırlaması gerekir. Örneğin, alınacak bir karar sonrasında ürettiği bisküvinin trans yağ olmadan, şeker bulunmadan nasıl yapılacağını belirlemesi gerekiyor" dedi. Sağlıklı beslenme sürecinin bakanlıklar ve sektörle yapılacak işbirliği ile yürütüleceğine işaret eden Özkan, bununla birlikte fiziksel aktivitenin de artırılmasına yönelik çalışmalar yapılacağını anlattı. Özkan, fiziksel aktivitenin artırılabilmesi için vatandaşlara imkan sunulmadığı takdirde davranış değişikliğinin söz konusu olamayacağına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu konuda özellikle Çevre Bakanlığı başta olmak üzere ilgili diğer bakanlıklarla çalışmalar yapılacak. Bu süreçte belediyelerle de işbirliği içinde olunacak. Bu kapsamda, Sayın Bakanımızın açıkladığı 'Bir metreye bir bisiklet Projesi' kapsamında alt hazırlıkları yapıldı; belediyelerin oluşturacakları yolların standartlarına karar verildi, yolun zeminin nasıl olması gerektiği belirlendi. Çünkü, bisiklet yolu diye yapılacak düz bir yol yeterli değil." (AA) ARAÇ KİRALAMA HİZMETİ ALINACAKTIR ANKARA ÇALIŞMA VE İŞ KURUMU İL MÜDÜRLÜĞÜ 10 Adet Sürücülü Binek Oto Kiralama hizmet alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2014/164557 l-İdarenin a) Adresi : Mehmet Rauf İnan Sok. No: l Sıhhiye ÇANKAYA/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : 3124301031 - 3125171261 c) Elektronik Posta Adresi : [email protected] ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi : https://ekap.kik.gov.tr/EKAP/ 2-İhale konusu hizmetin a) Niteliği, türü ve miktarı : 10 Adet Sürücülü Binek Oto Kiralanması Ayrıntılı bilgiye EKAP'ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Yapılacağı yer : Ankara c) Süresi : İşe başlama tarihi 01.02.2015, işin bitiş tarihi 31.01.2018 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : Mehmet Rauf İnan Sok. No:5 (Meslek Bilgi Merkezi) Sıhhiye / ANKARA b) Tarihi ve saati : 30.12.2014 -10:00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: 4.1.1. Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası veya Meslek Odası Belgesi; 4.1.1.1. Gerçek kişi olması halinde, kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odasından ya da ilgili meslek odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, 4.1.1.2. Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu ticaret ve/veya sanayi odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğinin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, 4.1.2. Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren İmza Beyannamesi veya İmza Sirküleri; 4.1.2.1. Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, 4.1.2.2. Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğinin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimdeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, 4.1.3. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu. 4.1.4. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat. 4.1.5. İhale konusu işin tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz. 4.1.6. Tüzel kişi tarafından iş deneyimini göstermek üzere sunulan belgenin, tüzel kişiliğin yarısından fazla hissesine sahip ortağına ait olması halinde, ticaret ve sanayi odası/ticaret odası bünyesinde bulunan ticaret sicil memurlukları veya yeminli mali müşavir ya da serbest muhasebeci mali müşavir tarafından ilk ilan tarihinden sonra düzenlenen ve düzenlendiği tarihten geriye doğru son bir yıldır kesintisiz olarak bu şartın korunduğunu gösteren, standart forma uygun belge, 4.2. Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 4.3. Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: 4.3.1. İş deneyimini gösteren belgeler: Son beş yıl içinde bedel içeren bir sözleşme kapsamında kabul işlemleri tamamlanan ve teklif edilen bedelin % 30 oranından az olmamak üzere, ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin iş deneyimini gösteren belgeler veya teknolojik ürün deneyim belgesi. 4.3.2. Makine, teçhizat ve diğer ekipmana ait belgeler ve kapasite raporu: Kiralanacak araçlardan en az 3 (Üç) adedi yüklenicinin mülkiyetinde olacaktır. Yüklenici hizmete sunacağı kendi öz malı araçları hizmet süresince mücbir sebeplerle ve idarenin izni olmadan (araç arızası, aracın kazaya karışması, aracın satılması vb.) değiştiremez. Bu araçlar, sözleşme süresince Kurumumuzda hizmete devam edecektir. Bu işte çalıştırılacak araçların firmanın Sabit Kıymet Kütük Defterine kayıtlı olduğuna dair Serbest Muhasebeci Mali Müşavir veya Yeminli Mali Müşavir onaylı belgelerini yada araçlarının noter onaylı ruhsat fotokopilerini, ihale teklif verme safhasında İdaremize verecektir. 4.4. Bu ihalede benzer iş olarak kabul edilecek işler: 4.4.1. Kamu veya özel sektöre yapılmış sürücülü veya sürücüsüz hizmet aracı kiralama işi (personel servis hizmeti hariç) benzer iş olarak kabul edilecektir. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 100 TRY (Türk Lirası) karşılığı Mehmet Rauf İnan Sok, No: l Kat:2 (İhale ve Satın Alma Servisi) Sıhhiye / ANKARA (İhale dokümanı satın almak isteyenler İl Müdürlüğümüzün T.C. Ziraat Bankası Altındağ Şubesinde bulunan TR770001000766036657895133 IBAN numaralı hesabına doküman satış bedelini yatırdıktan sonra ödeme dekontu ile birlikte belirtilen adrese gelmeleri gerekmektedir.) adresinden satın alınabilir. 7.2. İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Mehmet Rauf İnan Sok. No: l Kat:2 (İhale ve Satın Alma Servisi) Sıhhiye / ANKARA adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, Birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu üzerine ihale yapılan istekliyle, her bir iş kaleminin miktarı ile bu kalemler için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 90 (Doksan) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. 13.Diğer hususlar: İhale, Kanunun 38 inci maddesinde öngörülen açıklama istenmeksizin ekonomik açıdan en avantajlı teklif üzerinde bırakılacaktır. Basın - 16048 (www.bik.gov.tr) Resmi İlanlar www.ilan.gov.tr.de ANKARA GÖLBAŞI BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN İLAN TAŞINMAZ KİRAYA VERİLECEKTİR Belediyemiz tasarrufundaki 2 (İki) adet taşınmazın 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 45.maddesi göre açık teklif usulü ile 23.12.2014 Salı günü saat 14.00’de Belediyemiz hizmet binasında Encümen huzurunda kira ihaleleri yapılacaktır. İhale ile ilgili şartnameler Belediyemiz Mali Hizmetler Müdürlüğünden 100.00.TL. (YüzTürkLirası) bedeli mukabilinde temin edilebilir. MEVKİİ KİRAYA VERİLECEK OLAN TAŞINMAZ MALLARIN NİTELİKLERİ CİNSİ ALANI MUHAMMEN BEDELİ 1.000,00 TL.(AYLIK) 1- Kızılcaşar Mah.119532 ada 3 nolu Park Alanı 1590 m2 parselin bitişiğindeki park alanı 2- G.O.Paşa Mah. Sahil yürüyüş yolu No:32 Büfe 12 m2 400,00 TL. (AYLIK) Resmi İlanlar www.ilan.gov.tr.de GEÇİCİ TEMİNAT 360,00 TL. 144,00 TL. Basın - 16011 (www.bik.gov.tr) dış dünya 6 Aralık 2014 Cumartesi Bosnalı askerlere Türkçe eğitimi SARAyBOSNA - Bosna Hersek'te Türkçe öğrenen 12 askere törenle diplomaları verildi. Bosna Hersek'in Silahlı Kuvvetleri'nin kuruluşun 9. yıl dönümü dolayısıyla başkent Saraybosna'da, Türkçe kursunu başarıyla tamamlayan askerler için diploma töreni düzenlendi. Başkent Saraybosna'daki Raylovats Kışlası içerisindeki Yabancı Diller binasında düzenlenen törene Bosna Hersek Savunma Bakanı Zekeriyah Osmiç, Türkiye'nin Saraybosna Büyükelçisi Cihad Erginay, Türk Temsil Heyet Başkanı Kurmay Albay Savaş Celepoğlu, Saraybosna Büyükelçiliği Askeri Ataşesi İsa Sancaklı, Kültür ve Tanıtma Müşaviri Soner Şahin, Ziraat Bankası Bosna Hersek Genel Müdürü Ali Rıza Akbaş ve diğer davetliler katıldı. Bosna Hersek ve Türkiye'nin milli marşlarının okunmasıyla başlanan törende, Bosna Hersek Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı Profesyonel Eğitim ve Geliştirme Merkez'inde 4. Dönem Türkçe Tekamül Kursu'nda mezun olan 12 askere diploma ve hediyeler takdim edildi. Bakan Osmiç, burada yaptığı açıklamada, Bosna Hersek Savunma Bakanlığı'nın geçmiş dönemde askerlerin eğitimine çok önem verdiğini belirterek, bu çalışmalar kapsamında son 10 yıl boyunca askerlerin Türkçe kurslarına devam ettiğini söyledi. Türkiye Cumhuriyeti'nin çeşitli çalışmalarla Bosna Hersek Silahlı Kuvvetleri'ne destek verdiğini anımsatan Osmiç, "Askerlerimizin yabancı dilleri öğrenmesinden dolayı çok mutluyuz. Askerlerimizin, bize çok yakın olan ve bizi NATO yolunda destekleyen bir ülkenin (Türkiye'nin) dilini öğrenmesinden dolayı ayrıca mutluyuz" diye konuştu. Osmiç, Türkiye'nin daha öncede çeşitli projelerle Bosna Hersek'e des- Almanları %60,4’ü sünnete karşı tek verdiğini belirterek, Türkiye'nin NATO ve Avrupa-Atlantik yolunda Bosna Hersek'e destek verenlerin arasında en ısrarcı olduğunu söyledi. Türkiye'nin Saraybosna Büyükelçisi Cihad Erginay ise Bosna Hersek Silahlı Kuvvetler Günü'nün kutlayarak, Bosna Hersek Silahlı Kuvvetleri'inin gelişmekte olduğunu, ancak çok kısa dönemde önemli başarılar elde ettiğini kaydetti. Bosna Hersek Silahlı Kuvvetleri'nin NATO ve MAP yolunda önemli adımları attığını belirten Erginay, "NATO'ya katılımın en önemli unsunlarından biri de 'birlikte çalışabilirlik'. Bu teknik anlamda önemli olan bir unsur ama bunun yanında lisan da önemli. Hem askeri eğitim NATO seviyesinde olacak hem de diğer NATO üyeleriye konuşabilmeniz önemli" dedi. Büyükelçi Erginay, Türkçe kursundan mezun olan askerleri tebrik etti. Türkçe kursunun en başarılı öğrencilerden olan Albay Edin Bayramoviç, Türkçe kursunun dokuz ay sürdüğünü, çabaladıktan sonra başarınında bera- berinde geldiğini söyledi. Bosna Hersek Silahlı Kuvvetleri kapsamında, ülkenin Saraybosna, Banya Luka, Çaplyina, Tuzla ve Doboy kentlerinden yabancı dil eğitimi veriliyor. Askerler, Türkçe'nin yanı sıra İngilizce, Almanca, Fransızca ve Yunanca dilini de öğrenme imkanı buluyor. Türkiye'nin Saraybosan Büyükelçiliği Askeri Ataşesi tarafından desteklenen Türkçe dil kursunda bugüne kadar yaklaşık 500 Bosnalı asker eğitim gördüm gördü. Bu arada daha sonra 4. Dönem Türkçe Tekamül Kursu'ndan mezun olan askerlere diplomalarının verilmesinin ardından, Bosna Hersek'teki Ziraat Bankası tarafından Profesyonel Eğitim ve Geliştirme Merkez için sağlanan spor malzemelerinin bulunduğu salon da ziyaret edildi. Bakan Osmiç, desteklerinden dolayı Ziraat Bankası Bosna Hersek Müdürü Ali Rıza Akbaş'a teşekkür etti. (AA) Almanya'da, Oturum Yasası değişiyor BERLİN - Almanya'da geçici ikamet iznine sahip yabancıların hızlı bir şekilde sınır dışı edilmesine olanak sağlayan ve Oturum Yasası'nda değişlik öngören yasa tasarısının Bakanlar Kurulu'nca kabul edildiği bildirildi. İçişleri Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulu'nda kabul edilen yasa tasarısına göre, geçici ikamet iznine sahip suç işleyen yabancılar kısa sürede Almanya'dan sınır dışı edilecek ve ülkeye yeniden girişleri 10 yıla kadar yasaklanabilecek. Ancak bu, geçici oturumu olan yabancıların, işledikleri herhangi bir suçtan dolayı iki yıldan fazla hapis cezası alması durumunda uygulanacak. İltica talebinde bulunan ancak mahkemenin sınır dışı edilme kararı verdiği kişiler, kaçmalarının engellenmesi amacıyla gözaltına alınabilecek. Almanya'da oturum izni için yapı- lan başvuruda yanlış veya yetersiz bilgi beyan eden kişiler de sınır dışı edilebilecek. Ülkeye uyum sağlayabilen geçici ikamet iznine sahip yabancılar da süreli ya da süresiz oturum iznine daha kolay sahip olabilecek. Ülkede geçici ikamet eden bekar yabancılar, süreli ya da süresiz oturum izni alabilmesi için 8 yıl, çocuk sahibi olanların ise 6 yıl Almanya'da aralıksız ikamet etmesi gerekiyor. Yabancıların, oturum izni alabilmesi için çalışarak geçimlerini sağlamaları ve belli bir seviyede Almanca bilmeleri gerekiyor. Yasa tasarısının önümüzdeki günlerde Federal Meclis'te (Bundestag) görüşülecek. Daha önce, geçici ikamet iznine sahip yabancılar, sadece terör içerikli eylemlerden dolayı sınır dışı edilebiliyordu. Almanya'da geçici ikamet iznine sahip 100 bin kişi olduğu tahmin ediliyor. (AA) Avustralyalı Türkler iki bakan çıkardı MELBOURNE - Avustralya'nın Victoria eyaletinde 29 Kasım'da yapılan eyalet seçimlerinde Avustralya İşçi Partisi'nden milletvekili seçilen Adem Kubilay Somyürek ve Hamdi (John) Eren Victoria eyalet hükümetinde bakanlığa getirildi. Seçimi kazanarak hükümeti kurma görevini eyalet valisinden alıp göreve başlayan İşçi Partisi lideri ve Victoria Başbakanı Daniel Andrews, kabinesinde Türk kökenli milletvekillerinden 47 yaşındaki Adem Kubilay Somyürek ile 50 yaşındaki Hamdi (John) Eren'e bakanlık görevi verdi. Hamdi Eren, Spor Turizm ve Gazi İşleri Bakanı olarak görev yapacak. Victoria parlamentosunda 2002 yılından beri İşçi Partisi milletvekili olarak bulunan Hamdi Eren, 29 Kasım'daki seçimlerde Lara bölgesinden tekrar meclise girmişti. Yeni kabinede Küçük İşletmeler, Yenilik ve Ticaret Bakanı olan Adem Kubilay Somyürek ise 2002 yılından bu yana Dandenong bölgesinden parlamentoda Üst Meclis Üyesi milletvekili olarak görev yapıyor. Somyürek, seçim öncesinde ana muhalefetteki partisinde gölge bakandı. Victoria eyaletinde yapılan seçimlerde tarihi bir başarıya imza atan Victoria Türk toplumu, ilk kez Victoria parlamentosuna 3 milletvekili birden göndermeyi başarmıştı. Seçimlerin ardından St. Albans bölgesinden milletvekili seçilen Nazlı (Natalie) Süleyman, Avustralya'da milletvekili seçilen ilk Türk kadın olarak tarihe geçerken, Adem Kubilay Somyürek Dandenong bölgesinden, Hamdi Eren ise Lara bölgesinden yeniden meclise girmeyi başarmıştı. Seçimlerde meclise girmesi beklenen bir başka tecrübeli politikacı Burhan Yiğit'in durumu ise oyların yeniden sayılmasının ardından önümüzdeki günlerde kesinlik kazanacak. (AA) Araştırmaya katılanların yüzde 96,8'i Almanca bilmeyi, yüzde 78,9'u ise Alman pasaportuna sahip olmayı "Alman olmak" için yeterli gördü. Alman olmak için Alman soyundan gelmek gerektiğini savunanların oranının da yüzde 37 olarak gerçekleşti. Öte yandan Almanların yüzde 37,8'inin başörtüsü takan bir kişinin ''Alman olmayacağını'' düşündüğü kaydedildi. Araştırmaya katılanların büyük bölümü, Müslümanlar hakkındaki bilgileri medyadan aldığını kaydetti. Almanların yüzde 44'ü Müslümanlar hakkında televizyon, yüzde 39'u da gazete ve dergilerden Müslümanlarla ilgili bilgileri öğrendiğini belirtti. Müslümanlarla görüşerek onlar hakkında bilgi edindiğini ifade edenlerin oranı ise yüzde 42,5 oldu. Almanya'da yaşayan göçmen kökenlilerden ''Ben Almanya'yı seviyorum'' diyenlerin oranı yüzde 80,7 olurken, ''Kendimi Alman hissediyorum'' diyenlerın oranının da yüzde 76,5 olduğu belirtildi. Enstitüde araştırmayla ilgili basın toplantısı düzenleyen BİM Direktör Yardımcısı Naika Foroutan, Almanların Müslümanları kendilerinden görmediğini belirterek, Müslümanlara karşı ön yargıların daha fazla olduğunu söyledi. Almanların büyük bölümünün Müslümanlar hakkında çok az bilgiye sahip olduğunu dile getiren Foroutan, Müslümanlar hakkındaki bilgisi az olan kişilerin kendilerini daha çok tehdit altında gördüğüne dikkat çekildi. Foroutan, Müslümanlar hakkındaki bilginin daha çok medyadan alındığına işaret ederek, medyanın halkın Müslümanlarla ilgili bilgi eksikliğini gidermek için daha duyarlı hareket etmesi gerektiğini dile getirdi. (AA) BERLİN - Almanların yüzde 60,4'ünün çocukların sünnet edilmesinin yasaklanmasını, yüzde 42,2'sinin de cami inşasına sınırlama getirilmesini istediği ifade edildi. Berlin Deneysel Uyum ve Göç Araştırma Enstitüsü'nce (BİM) 8 bin 270 kişi ile görüşülerek hazırlanan "Göç Sonrası Almanya" araştırması, Alman halkının İslamiyet'e karşı ön yargısı olduğunu ortaya koydu. Söz konusu araştırmaya göre, Almanların yüzde 26,7'si ''Müslümanlar bizden daha agresif'' derken, ''Müslümanlara daha fazla saygı göstermemiz gerekir'' ifadesine karşı çıkanların oranı da yüzde 25,7 oldu. Müslümanların çok fazla taleplerde bulunmasını, ''arsızlık'' olarak niteleyen Almanların oranı yüzde 20,1, ''Bu onların hakkı'' ifadesine karşı çıkanların oranı da yüzde 25,3 olarak gerçekleşti. Ayrıca Almanların yüzde 60,4'ünün çocukların sünnet edilmesinin yasaklanmasını, yüzde 42,2'sinin de cami yapımına sınırlama getirilmesini istediği belirtildi. Almanların büyük kısmının okullarda Müslümanlara yönelik din dersi verilmesini desteklemesi dikkati çekti. Müslüman nüfusun yoğun yaşadığı bölgelerdeki okullarda İslam din dersinin okutulmasına Almanların yüzde 68,5 olumlu bakarken, yüzde 28,4'ü buna karşı çıktı. Müslüman bir kadın öğretmenin, derste başörtüsü takmasına izin verilmesinden yana olanlar ile karşı çıkanların oranı ise yüzde 48 oldu. "Kendisini özellikle Alman olarak tanımlayanların" yüzde 32'si ise ''Almanya'daki Müslümanlar benim doğru ve iyi bulduğum değerleri tehdit ediyor'' ifadesini doğru buldu. Gazze’nin kuzeyi ile güneyi bir köprü ile birbirine bağlandı GAZZE - Filistin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'nın (UNRWA) işbirliğinde Gazze Şeridi'nin kuzeyi ile güneyini birbirine bağlayan köprünün açılışını yaptı. Gazze'nin merkezindeki Salahaddin yolu üzerinde bulunan Vadi Gazze Köprüsü'nün açılış törenine, Bayındırlık ve İskan Bakanı Mufid el-Hasayine, UNRWA Gazze Direktörü Robert Turner ve Filistin hükümet yetkilileri katıldı. Açılış töreninde konuşan Hasayine, "Bugün, Gazze'nin kuzeyini güneyine bağlayan Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) finanse ettiği ve UNRWA'nın gözetiminde inşa edilen çok önemli bir yolun açılışını yapıyoruz" dedi. Köprünün inşa çalışmalarının 1 yıldan fazla sürdüğünü belirten Hasayine, çalışmaların bu kadar uzamasının nedeninin, İsrail'in Gazze'ye inşaat malzemesi girişini engellemesi olduğunu ifade etti. Hasayine, Vadi Gazze Köprüsü'nün mal ve insanların hareketi için en işlek yollardan biri olacağını ve Salahaddin Caddesindeki trafik yoğunluğunu bitireceğini kaydetti. Turner da inşaat malzemesi girişinin yapılamaması sebebiyle inşası bir yıldan fazla süren köprünün açılışını gerçekleştirmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Söz konusu köprünün UNRWA'nın Gazze'ye verdiği sözü tuttuğunu gösteren örneklerden biri olduğunu belirten Turner, geçen yıl da Filistinli göçmenler için 30 bina inşa ettiklerini hatırlattı. Turner ayrıca İsrail saldırılarında evleri yıkılan Filistinliler için yardım çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi. İsrail'in Gazze'ye 7 Temmuz'da başlattığı 51 gün süren saldırılarında 2 bin 159 kişi hayatını kaybetmiş, 11 binden fazla kişi yaralanmıştı. Saldırılarda 17 bin 200 ev, 73 cami ve 24 okul tamamen yıkıldı, binlerce bina hasar gördü. (AA) BULMACANIN ÇÖZÜMÜ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 12 haber 6 Aralık 2014 Cumartesi Türkiye'de madenlerde 1941'den bugüne yaşanan kazalarda 4 bine yakın madenci hayatını kaybetti. Maden kazaları binlerce can aldı ADANA - Türkiye'de son 73 yılda 4 bine yakın madencinin hayatını kaybettiği kazalarda acının yaşandığı son adres, Karaman'ın Ermenek ilçesindeki madenden cenazeleri çıkarılan 5 işçinin evleri oldu. Ermenek'teki madende can veren 18 işçiden 5'inin cenazesine, Dünya Madenciler Günü'nde ulaşıldı. Maden kazalarının istatistiğinin tutulmaya başlandığı 1941'den bugüne, kazalarda 4 bine yakın işçi, mühendis ve çalışan hayatını kaybetti. Bu sürede en büyük kaza, 13 Mayıs'ta Manisa'nın Soma ilçesindeki kömür madeninde yaşandı. Madende çıkan yangın ve duman nedeniyle 301 işçi hayatını kaybetti, 486 işçi yaralandı. 1992'de Zonguldak'ın Kozlu ilçesinde Türkiye Taş Kömürü İşletmesine bağlı kömür ocağındaki grizu patlamasında ise 263 işçi hayatını kaybetti. Türkiye'de bazı maden ocaklarında yaşanan kazalar ve ölü sayısı şöyle: 7 Mart 1983: Armutçuk'ta grizu patlaması (103 ölü) 10 Nisan 1983: Kozlu'da grizu patlaması (10 ölü) 31 Ocak 1987: Kozlu'da göçük (8 ölü) 31 Ocak 1990: Bartın'ın Amasra ilçesinde grizu patlaması (5 ölü) 7 Şubat 1990: Amasya Yeni Çeltik'te grizu patlaması (68 ölü) 3 Mart 1992: Kozlu'da grizu patlaması (263 ölü) 26 Mart 1995: Yozgat'ın Sorgun ilçesinde Başbakan Ahmet Davutoğlu: ‘İSTİKRARI bozdurmayız’ ANKARABaşbakan Ahmet Davutoğlu, bedelli askerliğin sık uygulanacak bir şey olmadığını söyleyerek, “Vatandaşlarımız bedelli hakkını iyi kullansın” dedi. Yüzde on barajı ile ilgili Anayasa Mahkemesi üzerinden bir tartışmaya girmem diyen Davutoğlu, “Kendine güvenen bir parti olarak barajdan korkmadık. Barajın arkasına da saklanmadık. Samimilerse konuşulur yeni bir formül neyse uygulanır. Biz her fikre açığız” diye konuştu. Davutoğlu, TGRT Haber televizyonunda yayınlanan “Neler Oluyor Özel” programına katılarak şunları söyledi: “Yasal boyutuyla çözüp psikolojik boyutu ihmal ederseniz, o konuyu çözmüş olmazsınız. Konuttaki ilk yemeği Alevi dernekleri temsilcilerine verdim. Güzel, feyz dolu bir akşamdı. Sofra duasıyla başlayan sofra duasıyla biten güzel, samimi bir yemekti. Uzun uzun dinledim kendilerini. Bazı katılımcılar orada tanıştı. Keşke vatandaşlarımız izleseydi o yemeği. Zikredilen sorunlar aşılamayacak sorunlar değil. Sorunlar beraber çözülürse kalıcı olur. Başbakan olmasam da bir aydın olarak bu buluşmayı sağlamayı isterdim. Her şey iletişimle, konuşma ile başlar. Veli, Hüseyin dede irfanla, atıflarla konuştular. Öyle bir kompozisyondu ki bu mesele samimi, içsel bir şekilde ele alındı. Konuşulanlar bir Sünni’ye yabancı gelmedi. İslamiyet’i dışlayan Aleviliğin Alevilik olmadığı konusunda hemfikirdik. Biz iki taraf olarak bir araya gelmedik. Bunu zillet olarak kabul ederim. Karşılıklı bir misyonerlik yapılacak halimiz yok. Hiçbir vatandaşı devlet ötekileştiremez. Ben siyaset üstü olarak dahilim buna. Ben, bana oy verenlerin kadar vermeyenlerin de başbakanıyım. Bir oy talebimiz yok. Kimlik siyaseti yapılırsa siyaset bölen olur. Alevilikte de, Sünnilikte de blok bir fikir birliği yok. İSTİKRARI BOZACAK ŞEyE İZİN VERMEyİZ Anayasa Mahkemesi üzerinden bir tartışmaya girmem. AYM başkanına atfen beyanlar oldu. Daha sonra bu açıklamanın doğru olmadığı ortaya çıktı. O atıflar yalanlanmıştır. Biz kendine güvenen bir parti olarak barajdan korkmadık. Barajın arkasına da saklanmadık. Yeni kurulan bir parti olarak seçime girdik iktidar olduk. Bizim bir kaygımız yok. Temsil ve istikrar önemlidir. Temsil ile istikrarı sağlayamıyorsanız sorun var demektir. Samimilerse konuşulur yeni bir formül neyse uygulanır. Biz her fikre açığız. Bir algı yürütülmeye çalışıldı. Türkiye’de istikrarla ilgili bir soru işareti oluşturulmak istendi. Zamanlama itibariyle önemli. Şimdi böyle bir tartışma yaratmak doğru değil. Biz istikrarı bozacak bir şeye izin vermeyiz. İLETİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜ TEMİNAT ALTINDA Dinleme konusu aslında hükümetlerin taahhüt etmesi gereken bir husus, bizimde taahhütümüzdür. Toplumumuzun özgürleşmesi lazım, birçok ülkelerde de Wikileaks gibi şeyler çıktı. Bu riskler her zaman olabilir. Sıradan vatandaşlarımızın özgürlüğü teminat altındadır. Ancak kriminolojik konularda takip yapılır. grizu patlaması (37 ölü) 22 Kasım 2003: Karaman'ın Ermenek ilçesinde grizu patlaması (10 ölü) 8 Eylül 2004: Kastamonu'nun Küre ilçesinde yangın (19 ölü) 2 Haziran 2006: Balıkesir'in Dursunbey ilçesinde grizu patlaması (17 ölü) 10 Aralık 2009: Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde grizu patlaması (19 ölü) 17 Mayıs 2010: Zonguldak'ta grizu patlaması (30 ölü) 8 Ocak 2013: Kozlu'da grizu patlaması (8 ölü) 13 Mayıs 2014: Manisa'nın Soma ilçesinde yangın (301 ölü) 28 Ekim 2014: Karaman'ın Ermenek ilçesinde su basması (18 Ölü) (AA) CHP Antalya Milletvekili Acar: "Eğitimde akıl-bilim değil kindar ve dindar nesil hedefi temel alınıyor” TBMM - CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, "Eğitimde akıl ve bilim değil, kindar ve dindar nesil hedefi temel alınıyor" dedi. Acar, CHP Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, Cumhuriyet değerlerinin tırpanlandığını savundu. "Her alanda sıfırlama operasyonu yürütülüyor" diyen Acar, basın özgürlüğünün, yargının, sanat kurumları ve eğitimin bundan payını aldığını ifade etti. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin ilkokul birinci sınıflara konulmasını eleştiren Acar, "Eğitimde akıl ve bilim değil, kindar ve dindar nesil hedefi temel alınıyor. Bu, Türkiye'ye ağır fatura çıkaracaktır" diye konuştu. Yargı paketindeki avukatların soruşturma dosyalarına erişimine kısıtlama getiren düzenlemeye de değinen Acar, "AKP'nin yaptıklarına bakın, yapacaklarını da anlarsınız. Şimdi hedef demokrasi ve muhalefetin sıfırlan- masıdır" dedi. Acar, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin ilkokul birinci sınıf müfredatına alınmasına ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine, şunları söyledi: "Laiklik ilkesi, din tartışmaları arasında yok edilmektedir. Meselenin özeti laikliğin var olup olmayacağıdır. Laikliği dinsizlik gibi gösteren iktidarın amacı, çocukları anaokulundan itibaren kindar ve dindar nesil anlayışıyla şekillendirmektir. Yoksa herkes dinini öğrenebilir, kimse dinsiz olmasın." Ayşe Nedret Akova da toplumun çoğunluğunun Müslüman olduğunu, ancak Ermeni, Yahudi ve Süryanilerle barış içinde yaşadığını belirtti. Herkesin dini özgürlüğünün Anayasal güvencede olduğunu dile getiren Akova, "Kimsenin dinini öğrenmesine mani yok. Din derslerini ilkokul birinci sınıfa koyarsanız hata olur" diye konuştu. (AA) Fransa Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Direktörü Boniface: “Hollande artık Filistin'i tanımalı” PARİS - Fransa Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IRIS) Direktörü Pascal Boniface, meclisin Filistin'in devlet olarak tanınması konusunda kabul ettiği kararın ''olumlu'' ancak ''yeterli olmadığını'' belirtti. IRIS resmi sitesinde meclis kararı ile ilgili görüşlerini açıklayan Boniface, tanınma konusunda son sözü söyleyecek olan Cumhurbaşkanı François Hollande'ın artık daha fazla vakit geçirmeden Filistin'in tanınması kararını alması gerektiğini ifade etti. Hollande'ın seçim kampanyası sırasında da Filistin'i tanıma sözü verdiğini ve eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'yi bu konuda sert bir şekilde eleştirdiğini hatırlatan Boniface, Hollande'ın taahhütlerini yerine getirmesini istedi. BM üyesi 195 ülkeden 135'nin zaten Filistin'i tanıdığını hatırlatan Boniface, ''Fransa, Filistin'in tanıyan son ülke mi olmak istiyor?' sözleriyle tepkisini dile getirdi. Fransa'nın tarihte dış politikada ''pasif'' ve ''bekle gör'' tutumu yerine her zaman ''öncü'' rol üstlendiğini kaydeden Boniface, ''bu konu- da Fransa'nın çekimserliği ve karasızlığının, cumhuriyet ilke ve değerlerine aykırı olduğunu'' söyledi. Filistin'in tanınmasının İsrail ve Filistin arasındaki görüşmeleri olumsuz etkileyeceği yolundaki iddialara şiddetle karşı çıkan Boniface, uluslararası baskı olmadan İsrail'in görüşmelerin başlaması için adım atmaya niyetli olmadığını belirtti ve tanınmanın tam tersine barış görüşmelerin başlaması ve olumlu sonuçlanması için önemli bir fırsat olacağını savundu. İsrail'deki sağ iktidarın daha önceki hükümetlere oranla daha fazla çözümsüzlükten yana olduğunu kaydeden Boniface, bu ülkeye baskı yapılmasının her zamankinden daha fazla gerekli olduğunu ifade etti. Fransa'da tanınma halinde Musevi düşmanlığının artacağı yolunda İsrail ve ABD'de başlatılan kampanyanın, Fransa'daki iktidarın Filistin'i tanımakta gecikmesinde rol oynayabileceğine işaret eden Boniface, ''Fransa, bu şantaja boyun mu eğecek?'' sorusunu yöneltti. (AA) Doblo Amerika’nın üretime geçmesi, otomotiv sektörünü heyecanlandırdı. Yerli otomobil için hazırlık yapan Türkiye bu üretim ile heyecanlanırken, sektör de hedef büyüttü. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da katıldığı Üretime Başlangıç ve İhracat Töreninde konuşan Tofaş Üst Yöneticisi Kamil Başaran, “Şimdiye kadar ürettiğimiz en güçlü, en sağlam ve en rekabetçi Doblo'yu harekete geçirdik. Projenin, üretim aşamasına geçişini iki yıldan az bir sürede gerçekleştirdik. Yeni Doblo'da yerlilik oranı, motor ve aktarma organları dışında yüzde 76'lara geldi. Dünyanın en zorlu pazarlarından otomotivin doğduğu ülkeye, Amerika'ya ihraç etmeyi başardık” dedi. Doblo sevinci DUMANLI BELDE Murat DUMAN [email protected] GERÇEK BİR KALEM ÜSTADINA MEKTUP 2004 yılı sonlarıydı. İsa Kayacan Hoca’m bana “İşte Hayatım” adlı kitabını imzalayıp verdi. Huyunu bildiğim için kitabı hemen okumaya başladım. Okumasam, “Kitabı okudun mu?” sorusunu sorarak beni hesaba çekeceğini çok iyi biliyordum. Kitap, yaklaşık 700 sayfaydı. Saygıdeğer Hocam, çok titiz bir insandı. Yaptığı işi gerçekten önemser, aldığı görevi harfiyen yerine getirir, yerine getirmeyenlere de kızardı. Kitabı okurken “Selam Olsun” adlı, sekizlik hece ölçüsüyle yazılmış bir şiirine rastladım ve ilk karşılaşmamızda kendisine, “Bu şiirin bir hikâyesi var mı?” diye sordum. “Murat Bey, hangisini hatırlayayım? Hatıraları olan şiirlerimi not alırım. Onlara bir bakayım.” dedi. Doğru ya nereden hatırlayacaktı. 36.500 makalesi ve 131 adet basılmış kitabı olan bir üstadın anında bir şiirinin hikâyesini hatırlaması ne mümkün! Bir gün öğle yemeğinde kıymalı melemen yapmıştım. Yemeğe bekliyordum değerli Hocamı. Yemek yerken, “Hatırladın mı şiirin hikâyesini?” diye sorunca, “Evet.” dedi ve cebinden bir kâğıt çıkartarak okudu. Bir Bakan’ın basın danışmanıyken makam arabasıyla ve birkaç görevli arkadaşıyla birlikte Adana’ya giderler. Valiliğe girip görevleri gereği yardım alacaklar, sonra da Bakan Bey’i karşılayacaklardır. Hocamız, Vali Bey’le konuyu bizzat konuşur. Vali Bey, ya konuyu anlamaz ya da umursamaz bir tavır sergiler. Aradan bir saat zaman geçer. Hocanın canı sıkılır ve oturduğu yerden bu şiiri kaleme alır, Vali’ye uzatıp, “Siz gerçekten çok çalışkan bir valisiniz bu başarınızı Bakan Bey’e anlatacağım!” der. Şiiri okuyan Vali, derhâl istenilen işlerin yapılması için talimatlar verir. Böylece alınan görev eksiksiz olarak yerine getirilmiş olur. Hocamız, Vali Bey’in umursamaz davranışını tabiî ki Bakan Bey’e anlatmaz. Sohbetin sıcaklığı içinde, “Hayırdır, bu şiir neden dikkatini çekti?” diye bir soru yönelti. “Müsaade et de o da bende kalsın!” deyince bir tebessüm belirdi yüzünde. Zaman içinde şiiri sert sözlerden arındırıp kendine okudum. “İzniniz olursa bu şiiri bestelemek istiyorum.” diyerek olurunu aldım. Şiirin üç dörtlüğünü bir aya yakın çalışarak uşak makamında besteleyip Hocama dinlettim. Çok memnun oldu ve bana dönüp, “Sende anlayamadığım bir şey var. Bu ne hamaratlılık yahu! On parmağında on hüner var. İş adamı olduğunu, şair olduğunu, güzel sesinle şarkı ve türkü söylediğini, Belde gazetesinde ‘Dumanlı Belde’ adlı köşende yazılar yazdığını, altı yıldır müzik eğitimi aldığını biliyordum da beste yapacağın aklımın ucundan geçmezdi! Vallahi beni şaşırtıyorsun, pes doğrusu Murat Bey!” diyerek beni onure etti. İnkâra asla gerek yok. Onun hakkını asla ödeyemem. Beni âdeta bir gergef gibi işledi yaklaşık dokuz sene. Hocamı 1999 yılında tanımıştım. İlk seneler pek samimiyetimiz olmamıştı. Eşi Hakk’ın rahmetine kavuştuktan sonra cennet mekân Ahmet Tufan Şentürk Hocamın evinde karşılaşınca samimiyetimiz iyice pekişti. Tufan Hoca vefat edince her alanda bana kol kanat geren, ilmî yönden desteğini esirgemeyen İsa Hocam elimden tuttu. O yıllarda kendisi Belde gazetesinde köşe yazıyordu. Onun taassubuyla arada bir misafir yazar olarak ben de makale yazıyordum aynı gazeteye. İlerleyen yıllarda Belde gazetesinin sahibi Alaattin Kaya Bey’in nazik davetini kırmayarak “Dumanlı Belde” adını taşıyan köşemde yazılar yazmaya başladım. Yazılarım okudukça beğeni kazanmaya başladı. Dağdaki bir ağaçtan güzel bir mobilya yapmanın mutluğunu yaşıyordu hocam sanki. Kendimi övmek istemiyorum ama ilk yazamaya başladığımda yazılarımın beğenileceğinden adım gibi emindim, çünkü makale konusunda beni İsa Hocam yetiştirmişti. Çıkan her yazımı keserek bir A/4 kâğıdına yapıştırıp bana getiriyordu değerli Hocam. Bir gün bana, “Yaşadığım müddetçe bu görevi ben yapacağım. Sonunda da yazıların bir kitabı dolduracak kadar çoğaldığı zaman vakit geçirmeden kitaplaştıracağız.” dedi. Hocamla her gün olmasa bile haftanın en az dört günü beraberdik. Çünkü gazetede çıkan köşe yazılarını almaya gelirdi Rüzgârlı Sokak’a. Haksız ve riyakâr insanlara çok kızar, “hormonlu” yakıştırması yapardı onlara. Edebiyat camiasında öyle dengesiz, öyle olgunlaşmamış, sözüm ona insan müsvetteleri var ki, Hocamızın edebiyata verdiği katkılardan dolayı Türki Cumhuriyetlerden alnının akıyla aldığı fahri doktor (Prof. Dr.) unvanı çekemeyenler, çeşitli yalakalıklarla bin bir takla atarak müsteşar olmuş, öğrencilerine tezler yazdırarak, tezler çalarak akademik payeler edinmiş hormonlulara çok kızardı. Bir gün İLESAM (İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Merkez Birliği)’nin düzenlediği bir Beypazarı etkinliğinde katılıp gruplar hâlinde okullara dağıtıldık. Edebiyat hakkında bilgilerimizi sunacaktık. Her okul misafir olarak gelecek şairlerin, yazarların biyografisini bir slayt şeklinde göstererek memnuniyet ifadesi sergiliyorlardı. İsa Hocamız, önceleri benim iyi ahbabım olan dengesiz bir ozanla başka bir okula misafir olurlar. Okuldaki slayt gösterisinde Hocama ayrılan kısım biraz fazla sürmüş ki, normaldir. O dengesiz ozan ise ayağa kalkarak, “Neden İsa Bey’in slayt gösterisi uzun da benim gösterim kısa?” diye talebelerin önünde okulun hocalarına tepki göstermiş. O sırada görevli hoca, “İsa Hocayı tanırız. Ömrünü edebiyat ve edebiyatçılara vakfetmiştir. Onun içindir ki, slayt gösterisinin uzaması son derece normal!” diyerek malum şahsı susturmuş. Beypazarı programın ertesi günü İsa Hocam bana gelerek durumu anlattı. Çok üzüldüm. O malum ozanı takibe aldım. En ufak hatasını bulup mekânımdan def edecektim. Öyle de oldu. Affedilmez bir hata yaptı, ben de hem yanımdan hem de mekânımdan uzaklaştırdım. İsa Hocam, Türkiye genelinde tanınan ve tanınmayan birçok şairin eserlerini köşesine taşıyarak onların tanınması için elinden gelen ne varsa ortaya koymuştur. Bu konularda da sıkıntılar yaşayan değerli Hocam, “Önce yanıma geliyorlar, İsa Hocam diyerek yere göğe sığdıramıyorlar, tanıtım yazıları yayımlanınca semtime dahi yaklaşmıyorlar.” diye dertlenirdi. Hocamla bir defasında arabamla Antalya’ya, Mustafa Ceylan Bey’in bir etkinliğine gitmiştik. Ben Antalya’da bir müddet kalacağım için Hocamı otobüs terminaline bıraktım. Çantası yerinden kalkmıyordu. “Bu nedir?” diye sordum. “Sorma, birçok şair kitap getirdi, ben de geri çevirmedim. Gazete köşemde bu kitaplar hakkında yazılar yazacağım.” dedi. İşte böyle bir edebiyat âşığı idi İsa Hoca. Şiirlerinde gerçekçiliği çok sever, âdeta bir fotoğraf makinesi gibi gördüklerini kaleme alırdı. Camiamızda şiir kalitesi çok zayıf şairler vardı. Onlara, şiirde kaliteyi korumak için toplantılarda, “Şiirimizi biraz dinlendirelim.” diyerek telkinlerde bulunurdu. Yine bir gün öğle yemeğinde köfte yiyorduk. Hocamda bazı değişiklikler görüyordum. “Rahatsız mısın, günden güne zayıflıyorsun?” diye sordum. “Murat Bey, sorma! Bu şeker illeti bana huzur vermiyor.” dedi. Ama gördüğüm sıkıntı şeker sıkıntısına benzemiyordu. Bir de duydum ki, hastaneye yatmış, ameliyat olacak. Hemen ziyaretine gidip moral vermeye çalıştım. Birçok tahlillerden sonra zor bir ameliyat geçirdi. Başında kızları Gül ve Filiz vardı. Ailesinin onu yalnız bırakmaması çok hoşuma gitti. Ziyaretimde, “Seni çok seviyorum. Yanıma sen gelip de dertleştiğim zaman içimdeki karanlıklardan aydınlığa çıkıyorum.” diyordu. Başarılı bir ameliyattan sonra tekrar aramıza döndü. Rüzgârlı Sokak’a gelip yeni çıkan gazeteleri alıyor, yanıma uğrayıp insanların vefasızlığından dert yanıyor, üzülüyordu. Çünkü hastalandığında çok az sayıda insan arayıp hastaneye gelmişlerdi. Kedisine telkinde bulunup rahatlatmaya çalıştım. “Duymamışlar veya rahatsız etmek istemişlerdir.” dediğimde bana kızarak, “Yahu, insan dostlarını yanında görmek ister. Bu kadar vefasız insanlara ben neden hizmet ettim?” diyerek hayıflandı ve ardından, “Sen o kadar vefalı bir dostumsun ki, bunu sözle tarif edemem.” diye ekledi. “Ben hiçbir şey yapmadım.” dediğimde ise, “Yok canım, eline neşteri alıp ameliyata girmediğin kaldı. Hep yanımdaydın. İşini gücünü bıraktın benim için.” diyerek sevgisini sunuyordu. Aradan çok zaman geçmedi. Görüşmelerimiz aralıksız devam ediyordu. Ancak, ameliyattan kalkmış olsa da eski düzeni yoktu Hocamın. Yemiyor, içmiyor, daha doğrusu midesi hiçbir şeyi kabul etmiyordu. “Üzülme, gazeteleri ben getireyim. Yeter ki sen yorulma.” dediğimde, “Senin bilmediğin bir şey var Murat Bey! Gazetelere gelmekle kendimi yeniliyorum.” diyordu. İşim gereği bir seyahate çıkmıştım. Duydum ki, Hocamız, Rüzgârlı’daki Devlet Hastanesine yatırılmış. Ziyaretine gittiğimde artık her şeyin bittiğini hissediyor ve üzülüyordum. O ise hâlâ iş konuşuyor, “Kadınlar Destanı adlı kitabım geldi mi sana?” diye soruyordu. “Geldi.” dedim. “O kitaba yaptığın besteyi notasıyla beraber koydum.” dedi tatlı bir gülümsemeyle. “Hastaneden çıkınca beraber bakarız.” dedim. Hocamın, Anna adında iyi bir bakıcısı vardı ve kendisine çok iyi bakıyordu. Kızları Gül ve Filiz Hanım da sırayla gelip bakıcı Anna Hanım’ı dinlendiriyorlardı. Ama gün geçtikçe ümitlerin tükendiğini görebiliyordum. Zorluklar içindeydi. Konuşamıyor, canını Azrail’e vermemek için mücadele ediyordu. Doktoru gelip, “Çok sürmez, bir ya da iki saat sonra Hakk’ın rahmetine kavuşur, hazırlıklı olun, diğer kızını da çağırın.” dedi ve bana dönerek, “Sen neyi oluyorsun?” diye sordu. “Hocamdır.” dedim. “İsterseniz siz dışarı çıkın. Belki duyduklarınıza, göreceklerinize dayanamazsınız.” dedi ve beni dışarı çıkardı. Her şeyin sonunun geldiğini bizzat gözlerimle gördüm. Aradan yarım saate yakın bir zaman geçti. Artık (Prof. Dr.) İsa Kayacan Hocam yaşamıyordu. Saygıdeğer Hocamla çeyrek asırlık beraberliğimizin anlatılacak çok yönü var, ama şimdilik bu kadarını dile getirdim. Aziz hatıralarıyla kalan ömrümü tamamlayıp bir gün ben de onun yanına gideceğimi biliyor, bu bilinçle hayatımı sürdürmeye çalışıyorum saygılarımla. Ruhu şad, mekânı cennet olsun İsa Hocamın. TURİZM 6 Aralık 2014 Cumartesi 13 Bin 500 yıllık Balıklı Meryem Ana Manastırı bazı mucizelerle anılıyor İSTANBUL - Zeytinburnu'ndaki yaklaşık bin 500 yıllık Balıklı Meryem Ana Rum Ortodoks Manastırı, göz hastalıklarını iyi ettiğine inanılan kutsal suyu, bahçesindeki patrik mezarlığı, Anadolu'nun çeşitli illerinden getirilen, bazılarında Karaman Türkçesi ifadeler bulunan avlu zeminine döşeli mezar taşları ve anıldığı mucizelerle Ortodoks mezhebinin en önemli yapıları arasında gösteriliyor. Hazreti Meryem'e ithaf edilen, zamanında Osmanlı padişahlarınca da himaye edilen kutsal suyun bulunduğu ayazma, manastır bünyesindeki kilisenin alt katında yer alıyor. Doğu Roma tarihinde yer alan, I. Leo'nun imparator olmadan önce ilahi bir sesin yönlendirmesiyle bir su kaynağı bulması ve görme engelli bir ihtiyarın bu suyla gözlerinin açılması mucizesiyle anılan ayazmada, turuncu balıklar yüzüyor. Mübadelenin öncesi ve sonrasında kaybolan Anadolu'daki Rum köylerindeki mezar taşlarının zemine döşendiği manastırın avlusunda bir de 1840'tan beri vefat eden İstanbul patriklerinin mezarları yer alıyor. Peder Dositheos Anağnostopulos, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Doğu Roma İmparatorluğu zamanında, İstanbul surları aşıldığında karşıdan görünen ilk yapının Balıklı Meryem Ana Rum Ortodoks Manastırı olduğunu söyledi. (AA) Ulusoy: “Türkiye'ye kimsenin vize koymaya hakkı yok” AYDIN - Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy, AB ülkelerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize uygulamasını sürdürmesini eleştirerek, "Türkiye'ye kimsenin vize koymaya hakkı yok. Türkiye artık vize konulacak bir ülke değil, Türkiye vatandaşları iş aramaya giden ülke konumundan, iş veren ülke konumuna geçmiştir" dedi. Ulusoy, TÜRSAB Kuşadası Bölge Yürütme Kurulu tarafından Efes Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Kongre Turizmi ve Kuşadası Modeli" konulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'de 1980'li yıllarda başlayan turizm hareketinin aradan geçen sürede çok önemli mesafe katettiğini ifade etti. Bu süreçte yatak kapasitesinin 80 binlerden 1 milyon 356 bine, havayolu yolcu taşımacılığında 4 bin koltuk kapasitesinden yaklaşık 85 bin koltuk kapasitesine çıkıldığına işaret eden Ulusoy, "Türkiye, bugün 13'ü uluslararası 50 havalimanı, 17 bin 500 yatın yanaşabileceği 52 yat limana sahip. Turizmde artık 9 bin seyahat acentesi ve 7 bin rehberi olan bir Türkiye'yi konuşuyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Ulusoy, Türkiye'nin turizmde yurtdışı seyahatte de artış kaydettiğini ancak yurtdışı çıkışlarda AB'nin vize uygulamasını haksız şekilde sürdürdüğünü dile getirerek, şunları söyledi: "Türkiye artık ağırlayan, karşılayan, çağıran ülke konumundan çıkmış. Gönderen ülke konumuna gelmiş. Travel Turkey İzmir Fuarı'na 25 ülke temsilcisi gelecek ve bunu orada da söyleyeceğim. Türkiye'ye kimsenin vize koymaya hakkı yok. Türkiye artık vize konulacak bir ülke değil, Türkiye vatandaşları iş aramaya giden ülke konumundan, iş veren ülke konumuna geçmiştir. Komşu Yunanistan'a 1,5 milyon ziyaretçi gönderen biziz. Bulgaristan bizden turist bekliyor. Almanya da öyle. Türkiye artık harcayan bir ülke, programını yapan bir ülke. Bunlar ülkemin başarısıdır. Bu başarının altında tüm sektörler var." Türkiye'nin kaydettiği gelişmeyle bir gün kendisine vize uygulayan ülkelere vize uygulayacak konuma geleceğine inandığını belirten Ulusoy, şunları kaydetti: "Benim ülkemin kişi başı geliri 20 bin doları bulduğu zaman, Avrupa Birliği üyesi olmasını istemiyorum. Avrupa Birliği, esasen barış projesidir. Burada Türkiye'nin her ilinden insan var, demek ki biz barış içindeyiz. Biz insan haklarını bin yıldır yaşıyoruz. Bu, Avrupa Birliği ise son 50 yıldır barış içine girmiş. 50 yıl önce birbirlerini yiyorlardı. Ben mi çıkardım o savaşları? Avrupa Birliği, 50 yıl önce neredeydiniz? Türkiye, bunları aşacak bir ülkedir. İnanıyorum ve inanmaya da devam edeceğim. Benim için her yer Kuşadası, her yer Aydın, Diyarbakır, Van, Trabzon, Samsun'dur. Bizim Diyarbakırlı damadımız var. Biz onlara 'nerelisin' diye sormadık. Cebinde taşıdığı Türkiye Cumhuriyeti kimliğine baktık." ıSSN 1308-7622 Yıl: 44 Sayı: 15041 6 Aralık 2014 Cumartesi GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi İmaj İç ve Dış Tic. A.Ş. Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Abdülmecit KoYuNSAĞAN Haber Koordinatörü Dursun ERKılıÇ Yazı İşleri Müdürü Ayşegül BAlDEMİR İstihbarat Şefleri Şenol GÜNÜÇ - Kenan ERGEN Görsel Yönetmen Şebnem ÜNAl Sayfa Editörleri Hakkı Murat SÖBÜTAY - Emine ÖZCAN İnternet Editörü Alparslan oĞuZ Haber Merkezi İsmail YılDıZ, Mihriban DEMİREl, Ayşenur GÜRER, Tülay CANPolAT, Gazi BoZKuRT, Burcu KERİM, Betül SÜSlEN İdari Merkez Macun Mah. 195. Cadde No: 2 Yenimahalle/ANKARA Yazı İşleri Tel: 397 91 40 (PBX) Fax: 397 41 54 [email protected] Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT İstanbul Temsilciliği Ankara Temsilciliği Tevfik Bey Mah. Tahsin Tekoğlu Cad. Rüzgarlı Cd. Plevne Sk. No: 14 No: 2 K.1 Sefaköy/Küçükçekmece/İSTANBul ulus/ANKARA Tel: (0212) 540 40 45 Tel: (0312) 310 35 53 Dağıtım: TuRKuVAZ DAĞıTıM SAN. VE TİC. A.Ş. Yayın Türü: Yaygın Süreli (Pazar hariç) Basıldığı Yer: Dorukkaya Mat. Yay. Rek. Mağ. Enerji ve İnş. A.Ş. - İstanbul Yolu 6. km Macun Mh. 3. Cd. No: 2/1 Yenimahalle/ANKARA Tel: 397 11 97 Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. www.yedigungazetesi.com.tr Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir Tunceli'deki Alevilik inanç merkezlerine ulaşım kolaylaşıyor Tunceli'de ziyaretgah, türbe ve benzeri inanç merkezlerinin bakım-onarımının yapılması ve ulaşım sorununun çözülmesi için başlatılan çalışmalar aralıksız devam ediyor. Tunceli'de Munzur gözelerinin bulunduğu bölgedeki Munzur Baba ve Nazımiye ilçesindeki Düzgün Baba ziyaretgahları başta olmak üzere Sarı Saltık, Derviş Cemal, Kureyşan, Ağuiçen, Baba Mansur, Üryan Hızır gibi pek çok ocak ve ziyaret mekanı, Alevi vatandaşlarca kutsal kabul ediliyor. ''İleri yaş'' turizminin yıldızı parlayacak ANKARA - Türkiye, kısa vadede değil ancak orta vadede yani 5 yıl ve sonrasındaki dönemde, üçüncü yaş grubu denilen ileri yaş bireylerin sağlık bakımlarının karşılanmasını temel hedef olarak belirliyor. İleri yaş turizmini nitelik ve nicelik olarak geliştirecek Türkiye, bu kapsamda yeni çalışmalar ve politikalar üretecek. Yeni politikalar çerçevesinde yaşlı bakım elemanlarının meslek standartları ve çalışma şartları ile eğitimleri de yeniden düzenlenecek. Yaşlı bakım turizminde ilgili devlet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve medya koordinasyonu sağlanacak. Yaşlı nüfusu fazla ülkelerden Türkiye'ye transferi için tanıtım faaliyetleri düzenlenecek ve yaşlı bakımı alanlarında pazar yaratılması konusunda çalışmalar yapılacak. Konuyla ilgili AA muhabirine açıklamada bulanan Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Ömer Tontuş, dünyada 2030'dan sonra birçok ülkede 50 yaş üzeri birey sayısının toplam nüfusun yüzde 50'sini geçeceğine işaret ederek, Japonya, İsveç, Danimarka gibi ülkelerde yaşlı nüfusun yüksek olacağına dikkati çekti. Tontuş, şöyle devam etti: ''Kısa vadede değil ancak orta vadede yani 5 yıl ve sonrasındaki dönemde, temel hedef bu üçüncü yaş grubu denilen ileri yaş bireylerin sağlık bakımlarının karşılanması olacak. Bir yaşlı birey Türkiye'de turistik bir faaliyet için gelip gezebilir ama bir yaşlı birey 'benim hipertansiyonum, benim şeker hastalığım var, hem şeker hastalığımın kontrol ve regülasyonu, hem de tatil yapacağım' diyorsa bu bir hastadır. Eğer bir birey hastalığını beyan ederek sınırdan geçiyorsa bunu turist saymıyoruz biz.” (AA) TUNCELİ - Her yıl binlerce vatandaş tarafından ziyaret edilerek, adaklar adanan, mumlar yakılarak dualar edilen bu mekanların ulaşım sorununun çözülmesi ve altyapı eksikliklerinin giderilmesi için çalışmalar yürütülüyor. "Çözüm süreci" ve "Alevi açılımı"nın ardından başlatılan bu çalışmaların hız kazanması, yöre halkı tarafından memnuniyetle karşılanıyor. Fırat Kalkınma Ajansının desteğiyle bir süre önce hayata geçirilen 650 bin lira bütçeli "İnancın Işığında Geçmişten Geleceğe Köprü: Dersim İnanç Merkezleri Projesi" kapsamında, Pülümür'deki Seyyid Büklü Dede ve Büyük Çeşme Türbesi, Mazgirt'teki Baba Mansur Ocağı ve Pir Ali Ziyareti, Pertek'teki Sultan Baba Türbesi, Nazımiye'deki Kureyş Baba Ocağı ve Düzgün Baba Ziyareti, Hozat'taki Derviş Cemal Ocağı ve Sarı Saltuk Ocağı'nın ulaşım ve bazı altyapı sorunları çözüldü, halkın ibadet ve ziyaret imkanlarının geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapıldı. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Tunceli ziyareti sırasında da gündeme gelen çalışmalar, hazırlanan yeni proje dahilinde devam ediyor. Tunceli Valisi Osman Kaymak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Alevi vatandaşların inanç ve kültürünü daha rahat yaşamasını önemsediklerini söyledi. İl genelindeki tüm Alevi inanç merkezlerinin bakım-onarımı ile ulaşım sorunlarının çözülmesi için çalışma başlattıklarını belirten Kaymak, şu bilgileri verdi: "Bizler, hükümetin temsilcileri valiler olarak, halkın hassasiyetlerine her zaman önem verdik ve bu doğrultuda çalışmalar yaptık. Alevilerin inanç merkezi olarak kabul ettikleri mekanların yollarını, türbelerinin bakım-onarımını, çevre düzenleme çalışmalarını imkanlarımız ölçüsünde yaptık. Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu, ilimize yaptığı ziyaret öncesi, kent genelinde Alevilikle ilgili ihtiyaçların, eksikliklerin tespit edilmesini ve kendilerine sunulmasını istedi. Biz de yaptığımız çalışmaları ve bundan sonra yapmayı planladığımız çalışmalarımızı kendilerine anlattık. Bu konuda yapılacak çalışmaları destekleyeceklerini belirttiler." Başbakan Davutoğlu'na kent merkezinde 1937 yılında inşa edilen ve 1938 yılında Dersim olayları esnasında askeri karargah olarak kullanılan kışla binasını "Dersim Kent Müzesi"ne dönüştürme projesini anlattıklarını ifade eden Kaymak, şöyle devam etti: "Nüfusunun büyük çoğunluğu Alevi inancına mensup Tunceli'de, Alevi kimliğini koruyan, tanıtan ve bu kimliklerin kabul edildiğini gösterecek bir müzeye ihtiyaç var. Bu müzenin içinde Alevilik ve semah araştırma merkezi, Alevi deyiş, klam ve Gülbengleri derleme çalışma ofisleri, açık hava sergi ve dinleti alanları, tiyatro, sanatsal etkinlikler ve semah için alanlar, arkeoloji ve etnografya müzesi olacak. Bu proje hayat bulursa kente önemli bir eser kazandıracaktır.” (AA) 6 Aralık 2014 Cumartesi Balıkesirspor'da Kemal Özdeş dönemi BALIKESİR - Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Balıkesirspor'da, kulüp yönetimi, istifa eden İsmail Ertekin'den boşalan teknik direktörlük görevi için Kemal Özdeş'le anlaştı. Kulüp Başkanı Tuna Aktürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ertekin'in istifasının ardından 6 teknik direktörle görüştüklerini söyledi. Görüşmeleri sonucu bu göreve Özdeş'i getirmeyi uygun gördüklerini belirten Aktürk, "Kemal Özdeş ile sezon sonuna kadar anlaşma sağladık. Kendisiyle yarın sözleşme imzalayacağız. Hem Balıkesirspor Kulübüne hem de hocamıza hayırlı olsun" diye konuştu. Özdeş, bu sezon öncesi Gençlerbirliği ile sözleşme imzalamış ancak yönetimle transfer konusunda yaşadığı anlaşmazlık nedeniyle lig başlamadan kulüpten ayrılmıştı. (AA) Beşiktaş'ta yeni moda DEMBA BA Beşiktaş'a sezon başında İngiltere'nin Chelsea takımından transfer edilen Senegalli futbolcu Demba Ba, kısa sürede siyah-beyazlı taraftarların gözdesi oldu ve adına özel tezahüratlar ile besteler yapıldı. İSTANBUL - Süper lig'de 7, Avrupa kupalarında 8 gol atarak, siyah-beyazlı formayla toplam 15 gole ulaşan Senegalli oyuncu, Pascal Nouma, Ahmet Dursun, les Ferdinand gibi Beşiktaş'ta sembol olmuş ve adlarına tezahüratlar üretilmiş futbolcuların arasına girdi. Beşiktaş'ta attığı gollerden sonra sevincini secdeye vararak gösteren tecrübeli futbolcunun bu sevincine siyah-beyazlı taraftarlar tekbir getirerek karşılık verdi. Demba Ba, Beşiktaş İntegral Forex'in maçlarında dahi unutulmadı. Siyah-beyazlılar aynı tezahüratı basketbol maçında da yaparak oyuncularını andı. Taraftarlar, Senegalli Müslüman futbolcu için zaman zaman "Demba Ba bizi cumaya götür" tezahüratları yaptı. Beşiktaş taraftarların gönlünde en özel yere sahip futbolculardan Pascal Nouma'ya yapılan "Pascal bizi diskoya götür" tezahüratı böylece farklı şekilde tecrübeli oyuncu için yapılmaya başlandı. “Fenerbahçe, kariyerimin en muhteşem parçası” Siyah-beyazlı takıma 2000-2001'de transfer olan Nouma, taraftarların hala unutamadığı futbolcular arasında yer alıyor. Siyah-beyazlıların geçmişe dönük olarak hatırladıkları en acı tezahürat ise 19992000'de kadroya dahil edilen Ahmet Dursun için oldu. Beşiktaş Kulübü'nün efsane başkanı Süleyman Seba döneminde transfer edilen Ahmet Dursun, golleriyle tribünlerin yeni gözdesi olmuştu. o dönemde Seba'ya tepkili olan taraftarlar "Ahmet Dursun Seba gitsin" şeklinde tezahürat yaparken, Süleyman Seba'nın başkanlıktan ayrılmasında bu tezahürat da etkenler arasında yeBeşiktaş'ta en sevilen futbolcular arasında kısa süre Türkiye'de oynamasına rağmen İngiliz oyuncu les Ferdinand da yerini aldı. Kiralık olarak sadece 1988-1989 sezonunda siyahbeyazlı formayı giyen Ferdinand'a o dönemde taraftarlar "Haydi Ferdi zamanı geldi" şeklinde tezahürat yapmıştı. (AA) İSTANBUL - Futbolu bıraktıktan sonra Brezilya'nın Flamengo takımında teknik direktör Vanderlei Luxemburgo'nun yardımcılığını yapan Fenerbahçeli eski futbolcu Deivid de Souza, bir gün tekrar dönüp sarı-lacivertli takıma hizmet etmek istediğini belirterek, "Kim bilir belki teknik direktör olarak olur" dedi. Flamengo'nun da katılacağı 2015 yılının ocak ayında Alanya'da yapılacak Uluslararası Royal Cup turnuvası için Türkiye'ye gelen Deivid, teknik adamlık kariyerindeki hedefleri ve Fenerbahçe formasını giydiği yıllara ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Sarı-lacivertli takımda geçirdiği 20062007, 2007-2008, 2008-2009 ve 2009-2010 sezonları için, "Kariyerimin en önemli ve en muhteşem parçası" diyen Brezilyalı eski futbolcu, Fenerbahçe'ye teknik adam olarak da hizmet etmek istediğini vurgulayarak, şöyle konuştu: "Öncelikle bana her zaman çok yardımcı olan başkanımıza (Aziz Yıldırım) çok teşekkür ediyorum. Mahmut Bey (Mahmut Uslu) benimle kontratı yapan yönetici, ona da çok teşekkür ediyorum. Geldiğim günden ayrıldığım güne kadar her şey mükemmeldi. Taraftar, yönetim, takım arkadaşlarım her şey mükemmeldi.” Karabükspor, ligde bekleneni veremedi Geçen sezonu 50 puanla 7. sırada tamamlayan, UEFA Avrupa Ligi'nde başarılı maçlar çıkaran Kardemir Karabükspor, bu yıl ligde bekleneni veremedi. Erciyesspor'da Tütüneker dönemi KARABÜK - Spor Toto Süper Lig'de son sıradaki Balıkesirspor'un bir basamak üstünde bulunan Karabük temsilcisi, 11. haftalar itibarıyla tarihinin en kötü performansına imza attı. Teknik Direktör Tolunay Kafkas önderliğinde geçen sezon olduğu gibi bu sezon da ligde ilk 10 takım arasında olmayı hedefleyen kırmızı-mavililer, geride kalan 11 haftada 2 galibiyet, 2 beraberlik ve 7 mağlubiyetle 8 puan toplayabildi. Son sırada bulunan ligin yeni ekiplerinden Balıkesirspor'un üstünde, 17. sırada yer bulabilen Kardemir Karabükspor, lider Beşiktaş'ın 15 puan gerisinde kaldı. Spor Toto Süper Lig'de 8. kez mücadele eden kırmızı-mavililer, 11. haftalar itibarıyla en kötü 4. sezonunu yaşıyor. Lige ilk yükseldiği 1993-1994 ve 1998-1999 sezonlarının 11. haftasında 7 puanla 15. sırada yer bulan Karabük ekibi, her iki sezon sonunda alt lige düştü. 2011-2012 sezonunda lige kötü başlayan takım, 11. haftada 8 puanla 16. sırada kaldı ve sezon sonunda da küme düşmekten son maçını kazanarak kurtuldu. Bu sezon, ilk 11'de yer alan, 10 futbolcusu uzun süre sakatlık yaşayan Kardemir Karabükspor, 1993-1994, 1998-1999 ve 20112012 sezonlarında olduğu gibi zor günler geçiriyor. Kulüp Başkanı Mustafa Yolbulan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aynı teknik ekibin ve futbolcuların geçen sezon ve UEFA Avrupa Ligi'nde başarılı olduğunu, bu sezon en büyük sorunlarının sakatlıklar olduğunu söyledi. (AA) KAYSERİ - Spor Toto Süper lig ekiplerinden Suat Altın İnşaat Kayseri Erciyesspor, teknik direktör uğur Tütüneker ile 1,5 yıllık sözleşme imzaladı. Kulüp basın sözcüsü Kaan Savruk'un katılımıyla Hacı Boydak Tessilerinde düzenlenen törende, Tütüneker, kendisini 1,5 yılığına mavi-siyahlı yapan sözleşmeye imza attı. Törende açıklamalarda bulunan Tütüneker, Kayseri Erciyesspor'un çok önemli bir camia olduğunu belirterek, Kayseri temsilcisiyle çalışacak olmaktan büyük mutlululuk duyduğunu söyledi. Erciylesspor'u tercih ederken fazla zorlamadığını vurgulayan Tütüneker, "Erciyesspor'dan teklif geldi, sağolsunlar beni bu göreve layık gördüler. Bu göreve layık gören başta başkanımız olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. Biz Türkiye'nin her yerine gideriz teklif buradan geldi ve kabul ettik" diye konuştu. ligde ses getiren bir takım olmak için yoğun şekilde çalışacaklarını vurgulayan Tütüneker, şöyle devam etti: "Erciyesspor'un Spor Toto Süper lig'deki bu ikinci sezonu hemen Avrupa kupalarına katılma olmuyor. Bu işler sabır işi. Sistem oturtmak lazım, istikrarı sürdürmek lazım. 'Bu sene hedefimiz ligi beşinci bitirmek' gibi söylemler bana göre doğru değil. Şimdi puan tablosunda aşağılarda bulunuyoruz. oradan çıkmamız lazım. Burada futbolun doğrularını yapmaya çalışacağız." (AA) 15 SPOR 6 Aralık 2014 Cumartesi Adıyamanlı çocuklar eskrimi sevdi “Eurocup’ın kralı” Mire Chatman İZMİR - Türkiye'de Beşiktaş ve Pınar Karşıyaka formaları giyen 36 yaşındaki ABD'li oyuncu kurucu Mire Chatman, bu sezon Ventspils'teki performansıyla ULEB Avrupa Kupası'nda en çok sayı atan isim unvanın ele geçirdi. ULEB Avrupa Kupası kariyerine Letonya'dan Ventspils takımında başladıktan sonra kupada Dinamo Moskova, Triumph Lyubertsy, Beşiktaş, Unics Kazan ve tekrar Ventspils ekiplerinde devam eden 36 yaşındaki Mire Chatman, kupadaki 7. sezonunda organizasyonda en fazla sayı atam isim konumuna yükseldi. 2006'da Dinamo Moskova ile ULEB Avrupa Kupası'nı kazanan Mire Ch atman, Türkiye kariyerinde Beşiktaş dışında Pınar Karşıyaka'da da mücadele etti. Ventspils'in Pınar Karşıyaka ile oynadığı maç için Türkiye'ye gelen Chatman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu sezon başında hiç kimsenin takımdan umutlu olmadığını ancak iyi bir sezon geçirdiklerini söyledi. Her maçı kazanmak için oynadıklarını kaydeden Chatman, kupada gruptan çıkmak için ellerinden geleni yapacakları nı kaydetti. Chatman, ULEB Avrupa Kupası'nda en fazla sayı atan oyuncu olmasının kendisini mutlu ettiğini belirterek, şöyle konuştu: "Çok güzel bir duygu. Skor üretmek çok önemli ancak bunun yanında çok maç da oynadım. Sadece sayı atma dışında yapabileceğim şeyler olduğunu da gösterdim. Ventspils'de başladığım Eurocup kariyerinde aynı takımda böyle bir başarı elde etmek çok özel. Faul atışlarından çok say ı bulmam bu rekoru ele geçirmeme yardımcı oldu. Zaten agresif ve hızlı bir oyun kurucuysanız savunmaların size önlem alması zorlaşıyor." Geçen sene basketbola ara verdiğini ancak bu yıl tekrar sahalara döndüğünü hatırlatan Chatman, "Bu sene son senem olacak çünkü yoruldum. Kariyerimde de böyle bir şeye ulaştım. Hayatımı da düşününce başka motive edecek bir şeyim kalmadı" dedi. Alex de Souza vedaya hazırlanıyor İSTANBUL- Profesyonel kariyerine Brezilya Birinci Futbol Ligi'nde 7 Aralık Pazar günü Coritiba-Bahia maçıyla son verecek Fenerbahçeli eski futbolcu Alex de Souza, 19 yıllık sürede ülkesinde ve Türk futbolunda önemli izler bıraktı. Doğduğu şehir olan Coritiba'nın takımında 1995 yılında başlayan profesyonel kariyerinde toplam 6 kulüp takımında forma giyen Alex, futbol yaşamında forma giydiği 1029 maçta toplam 421 gol attı, 363 golün de asistini yaptı. Tecrübeli oyuncu formasını terlettiği takımlarda toplam 1029 maçta, Fenerbahçe'de 185, Coritiba'da 69, Palmeiras'ta 78, Cruzeiro'da 64, Flamengo'da 3, Parma'da 2 ve Brezilya Milli Takımı'nda 20 gol kaydetti. Uzun yıllar ülkesinde ve kısa süre de İtalya'da forma giydikten sonra 2004-2005 sezonunda yolu Fenerbahçe'ye düşerek Türk futboluyla tanışan Brezilyalı oyuncu, sarı-lacivertli formayla kırılması zor rekorlara imza attı. (AA) ADIYAMAN - Türkiye'de 5 bin 762 lisanslı sporcunun bulunduğu eskrimde pilot bölge seçilen Adıyaman, 332 sporcusu ile Ankara ve İstanbul'un ardından 3. sıraya yerleşti. Çoğu kişinin adını bile duymadığı, kılıçla yapıldığı için cesaret isteyen eskrim, Adıyaman'da her geçen gün gelişiyor. Gençlik ve Spor Bakanlığının 2007 yılında pilot bölge seçilen Gölbaşı ilçesinde başlattığı eskrim, meyvelerini vermeye başladı. Yaklaşık 600 bin nüfuslu kentte lisanslı 332 sporcunun 26'sı milli takımda boy göstermeyi başardı. Türkiye'de 5 bin 762 lisanslı sporcunun bulunduğu eskrimde Ankara (1051) ve İstanbul'un (709) ardından 332 sporcusu ile 3. sıraya yerleşen Adıyaman, Güneydoğu'daki Gaziantep (178), Kahramanmaraş (119), Malatya (28) ve Diyarbakır'a (13) bu alanda fark attı. Adıyaman Gençlik Hizmetleri ve Spor Müdürü Seyit Ahmet Bağcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, nüfus bakımından değerlendirildiğinde eskrim sporunda üst sıralarda yer aldıklarını söyledi. Eskrimin Adıyaman'da 7 yıldan beri yapıldığını belirten Bağcı, şöyle konuştu: "Genel sıralamada İstanbul ve Ankara'dan sonra 3'üncü iliz. Bugüne kadar 26 sporcuyu milli takıma kazandırdık. Şuan 20 sporcumuz mili takımda mücadele ediyor, 6 sporcumuz da okumak için gittiği kentlerde ter döküyor. Yeni açıklanan yıldızlar bayan epe branşında yine ilk 4 sırada Adıyaman var. Gölbaşı ilçesinde başlayan eskrim şu anda il genelinde 6 antrenörle sürdürülüyor." (AA) Yeşil sahaların "hat-trick" ustaları İspanya Kral Kupası'nda Sevilla'nın Sabadell'i 5-1 yendiği maçta 4 dakika içinde hat-trick yapan İspanyol oyuncunun Iago Aspas'ın performansı, yeşil sahalarda benzer başarılara imza atan diğer futbolcuları akla getirdi. İSTANBUL - Sevilla'nın İspanya 2. Lig takımı Sabadell'i farklı yenerek turnuvada son 16 takım arasına adını yazdırmasında performansıyla önemli rol oynayan Aspas gibi çok kısa sürelerde hat-trick yapan yeşil sahalarda başka golcüler de bulunuyor. En az sürede 3 gol atan futbolcular arasında dünya rekorunu İsveçli Arvidsson elinde bulundururken Fenerbahçeli eski futbolcu Mateja Kezman ise Türkiye'deki rekorun sahibi olarak dikkati çekiyor. Dünyanın en hızlı hat-trick'i, İsveç 2. Futbol Ligi'nde yaşanmıştı. İsveçli oyuncu Magnus Arvidsson, 1995'te Hassleholm formasıyla Landskrona karşısında 89 saniye içinde hat-trick yaparak takımının karşılaşmadan 5-3 galip ayrılmasını sağlaması önemli bir rekor olarak kayıtlarda yer aldı. Elde ettikleri galibiyetle takımının alt lige düşmesini de engelleyen Arvidsson, maçın ardından yaptığı açıklamada, "Böyle acele ile elde edilmiş bir rekor, unutulmaz. Gollerle santra arasında neredeyse hiç zaman yoktu" ifadeleri, o gün gazete sayfalarında geniş yer buldu. İskoç Ligi'nde Ross County ile Nairn kulüpleri arasında 1964'ün kasım ayında oynanan karşılaşmada "unutulmaz maçlar" arasına girmişti. Ross Country takımından Tommy Ross, henüz 18 yaşındayken forma giydiği mücadelede 90 saniye içinde 3 gole imza atarak takımının maçtan galip gelmesini sağladı ve döneminde önemli bir rekora imza attı. Fenerbahçe ile Alanyaspor arasında 2008'in ocak ayında oynanan Türkiye Kupası mücadelesini sarı lacivertliler 10-3 gibi farklı bir skorla kazandı ve o dönem sarı-lacivert formayı giyen eski Sırp forvet Mateja Kezman, 3 dakika 25 saniye içinde 3 gol atarak Türkiye'de en hızlı hattrick yapan futbolcu unvanı sahip oldu. UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Ukrayna temsilcisi Shakhtar Donetsk'in deplasmanda Bate Barisov'u 7-0 yendiği 21 Ekim'deki grup karşılaşmasında 5 gol atarak öne çıkan Brezilyalı golcü Luiz Adriano, birçok rekorun da sahibi oldu. Adriano, Lionel Messi'nin "Şampiyonlar Ligi'nde bir maçta en çok gol atan oyuncu" rekorunu egale ederken, 17 dakika içinde 4 kez (28, 36, 40, 44) fileleri havalandırarak bu gol sayısına en kısa sürede ulaşan futbolcu olarak tarihteki yerini aldı. “Şimdiden finali bekliyoruz” İSTANBUL - Avrupa Masa Tenisi Birliği (ETTU) Kadınlar Şampiyonlar Ligi'nde A Grubu'ndaki son maçında yarın deplasmanda Macaristan'ın Szekszard takımıyla karşılaşacak Fenerbahçe, grubu 6'da 6 ile tamamlamak istiyor. Grupta 4. maçlar sonunda lider olarak yarı finale yükselmeyi garantileyen sarılacivertli ekip, Macaristan'da galibiyet serisini sürdürmek için mücadele edecek. Fenerbahçe Kulübü Masa Tenisi Şube Kaptanı Gürhan Yaldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şampiyonluktaki iddialarını ortaya koyarak, "Gruptan sonra önümüzde bir yarı final var ancak biz şimdiden nisan ayındaki final maçlarını bekler olduk" dedi. Geçen sezon finalde yitirdikleri kupayı kazanma hedefiyle çıktıkları yolda, elde ettikleri başarılı sonuçlarla dikkati çektiklerini kaydeden sarı-lacivertli idareci, şöyle konuştu: "Bu aşamadan sonra grup maçlarını 6'da 6 ile tamamlayarak başarımızı sürdürmek istiyoruz. Yarı finale namağlup olarak çıkmak önemli. Bizim için presüdür bir maç ancak prestijimiz için önemli. Kazanmak, takımın motivasyonu ve konsantrasyonu için önemli. Hedefimiz 10'da 10 galibiyetle şampiyonluk kupasını kaldırmak. Bugüne kadar en çok galibiyeti alarak kupaya uzanan takım olmak istiyoruz. Böyle bir başarı varsa da az sayıda gösterilen bu performansı sergilemek hedefindeyiz." Çin Milli Takımı'ndan iki sporcusu bulunan sarı-lacivertli takımda, Szekszard karşısında bu oyunculardan Wu Yang forma giyecek. Oyuncuların finallerde forma giyebilmesi için grup maçlarının yüzde 50'sinde sahaya çıkmış olması gerektiğini anımsatan Yaldız, "Altı maçlık grup mücadelesinde, geçen maçta Wen Jia 3'üncü maçına çıkmıştı. Şimdi de Wu Yang'ı oynatacağız ve o da 3'üncü maçını oynamış olacak. Böylece iki oyuncu da finallerde forma giyebilecek" 6 Aralık 2014 Cumartesi Büyükşehir B ele ve içme kültü diyesi, kentin mutfağı, ye me rün Olmayan Kült ün UNESCO'nun "Somut üre girmesi için b l Miras" programına aşvuruda bulu ndu. Gaziantep mutfağı, UNESCO’ya aday GAZİANTEP - Belediyeden yapılan açıklamaya göre, Gaziantep'i gastronomide de en üst sıralara taşımak için harekete geçen Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, bu kapsamda kentteki restoran sahipleri ve baklavacılarla toplantı yaptı. Şahin, toplantıda, şehrin tarih ve kültür mirası noktasında çok yüksek bir hazineye sahip olduğunu belirtti. Gaziantep'in 32 medeniyete ev sahipliği yap- tığını ve bugün 5 antik kenti restore etme gücüne ulaştığını aktaran Şahin, şunları kaydetti: "Ticaret, sanayi, kültür, tarih ve turizm şehrimizi taçlandıran bir şey var, o da bizim gastronomimiz. Tek başına bunu pazarlayan ve bunun üzerinden hakikaten bacasız fabrika üreten ülkeler var. Bizim çeşitlilik bakımında bugün öne çıkan İtalya ve Fransa'nın mutfağından hiçbir eksiğimiz yok, fazlamız var." Rekabeti yön etip, kentin cazibesinin artırıl- ması için uluslararası toplumun diline ulaşılması gerektiğine dikkati çeken Şahin, işletme sahiplerine bu noktada çok iş düştüğünü ifade etti. Şehrin yeme içme kültürünün, UNESCO'nun "Somut Olmayan Kültürel Miras" programına girmesi için başvurduklarını anımsatan Şahin, sonuç beklediklerini kaydetti. Gaziantep'in sahip olduğu zenginliği geleceğe taşıması gerektiğini belirten Şahin, şu ifadelere yer verdi: "Yetişmiş insan gücünü koymazsanız, oku- lunuz olmazsa, hakikaten diplomalı, kendini bu işe adamış kişiler, bu işin sahibi olmazsa, bu işi başaramazsınız. Bizim kentin yeme içme kültürünü yükselen bir değer haline dönüştürüp, dünyayla yarıştıracak hale getirmemiz lazım. Bu hedefe ulaşmak için kısa, orta ve uzun vadeli bir eylem planı hazırlamamız gerekiyor." Kentin "Dünya, Yiyecek ve İçecek Turizmi 2019" yılına da aday olduğunun müjdesini veren Şahin, adaylığın resmen açıklandığını duyurdu.(AA) ÇİĞ KÖFTEYİ fındıkla buluşturdu Rus ve Ukraynalı gelinler, en hızlı çiğ köfte yoğurmak için yarıştı ANTALyA - Antalya'da yaşayan Rus ve Ukraynalı gelinler, en hızlı çiğ köfte yoğurmaya çalıştı. Ukrayna Ailesi Derneği, Rusya Dostluk ve Kültür Derneği, Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Konyaaltı Belediyesinin destekleriyle düzenlenen şenlik kapsamında, Antalya'da yaşayan Rus ve Ukraynalı gelinler, çiğ köfte yoğurma yarışmasında mücadele etti. Deepo Alışveriş Merkezi'nde düzenlenen etkinlikte Rus ve Ukraynalı gelinler, tülbent ve şalvar giyerek çiğ köfte yoğurmak için yer masasına oturdu. Yarışmacılar, Türk çiğ köfte ustalarının yardımıyla bulgur, isot, salça, soğan, maydanoz ve çeşitli baharatları yoğurup çiğ köfte yaptı. Yarışmaya katılan Ukrayna Ailesi Derneği Başkanı Vita Mykhaylova, daha önce çok çiğ köfte yediğini ancak ilk defa yoğurduğunu söyledi. Çiğ köfte yoğururken çok yorulduğunu dile getiren Mykhaylova, çiğ köfteyi özenerek yaptıkları için herkesin çok beğendiğini belirtti. Rus gelin Anna İnal da çiğ köfte yaparken çok zorlandığını çünkü ilk defa yoğurduğunu ifade etti. Çiğ köfte yoğurmanın erkek işi olduğunu anlatan İnal, "Çiğ köfte yoğurmak güç istiyor. Bir şeyler yapmaya çalıştık, misafirler yaptığımız çiğ köfteleri çok beğendi. Geçen sene de burada gözleme yapmıştık. Çok eğlenceliydi" dedi. Gösteri amacıyla yapılan yarışmanın ardından gelinler, yoğurdukları çiğ köfteleri vatandaşlara ikram etti. (AA) ORDU - EyÜP ELEVÜLÜ Karadeniz'in önemli geçim kaynağı fındık, Ordu'da bir restoran sahibi tarafından çiğ köftede kullanılarak farklı bir lezzet oluşturuldu. Daha çok tatlı ve çikolata yapımında kullanılan fındık, bu kez çiğ köfte yapımında kullanıldı. Ordu'da bir restoran işletmecisi, fındığın tanıtılması adına fındık unu ve fındık yarması ile çiğ köfte yapmaya başladı. Bu lezzetle olumlu dönüşler alan işletmeci, fındığın farklı lezzetlerle buluşturulabileceğini düşünüyor. Ordu'nun Perşembe ilçesinde restoran işleten Celal Öztürk, AA muhabirine, fındığı farklı lezzetlerle buluşturarak daha fazla tanıtmak istediklerini anlattı. Fındığın daha çok çerez olarak tüketildiğini ancak değişik yemek çeşitlerinde de kullanılabileceğini belirten Öztürk, "Dış piyasaya fındığı tanıtmak amacıyla çorbasını, tatlısını ve çiğ köftesini yaptık. Güneydoğu Anadolu'nun çiğ köftesini Karadeniz fındığı ile buluşturduk. Çiğ köftede et yerine fındık kullandık" dedi. yabancı turistlerin fındıklı çiğ köfteyi çok beğendiğini ifade eden Öztürk, özellikle kente gelen Arap turistlere fındıklı çiğ köfteyi ikram ettiklerini ve bunu farklı ülkelere gönderdiklerini dile getirdi. Aşçı Mustafa Gündüz ise normal çiğ köftenin yapımında kullanılan et yerine fındık unu ve fındık yarması eklediklerini belirterek, bilinen çiğ köfteye göre fındıklı çiğ köftenin farklı damak tadı oluşturduğunu söyledi. Aşçı yasin Öztürk de fındığın yumuşaması için köfte yapımının 45 dakika kadar sürdüğünü aktardı. Zirai don nedeniyle fındık fiyatının arttığını ve bu nedenle fındıklı çiğ köftenin fiyatının da bundan etkilendiğini anlatan Öztürk, "Bu sene don olayı olduğu için fındık pahalılaştı. Bundan dolayı da fındıklı çiğ köfte maliyetini yükseltti. Porsiyon fiyatı 20 ile 25 lira arasında değişiyor" diye konuştu. (AA)
© Copyright 2024 Paperzz