Mikroperkütan Nefrolitotomi Deneyimimiz

e-ISSN:2148-1547
Mikroperkütan Nefrolitotomi Deneyimimiz
Our Experience of Micro Percutaneus Nephrolithotomy
Orjinal Arastirma
Başvuru: 01.05.2014
Kabul: 25.06.2014
Yayın: 25.08.2014
Bayram Güner1
1
Düzce Özel Hayri Sivrikaya Hastanesi, Üroloji Bölümü
Özet
Abstract
Amaç: Mikroperkütan nefrolitotomi deneyimimizi
paylaşmak.
Gereç ve Yöntem: Son bir yıl içinde 1cm’den küçük
böbrek taşı tanısı alan 7 hasta çalışmaya dahil edildi.
Tüm hastalara prone pozisyonunda mikroperkütan
nefrolitotomi yöntemi uygulandı.
Bulgular : Postoperatif 3. ayda %85,7 tam taşsızlık
sağlandı. Bir hastada rezidüel fragman kaldı. Hiçbir
hastada majör komplikasyon gelişmedi.
Sonuç : Mikroperkütan nefrolitotomi yöntemi makro
perkutan nefrolitotomiye nazaran daha düşük
komplikasyonlu ve minör morbiditeye sahip bir
prosedürdür. Özellikle suction hususunun daha da
geliştirilmesi gerekmektedir. Küçük böbrek taşlarının
tedavisinde mikroperkütan nefrolitotomi prosedürü etkin
ve güvenli bir şekilde başarı ile kullanılabilir.
Purpose: To share of our micropercutaneous
nephrolithitomy experience.
Method: Seven patients were included that diagnosed
with kidney stones smaller than 1 centimeter. All the
patients
were
applied
micro
percutaneous
nephrolithotomy in the prone position.
Results : Stone clearance rate was 85.7% at 3 months
postoperatively. One patient had residual fragments.
None of the patients had major complications.
Conclusion : Complications and morbidity of
micropercutaneous nephrolithotomy were lower than
standard percutaneous nephrolithotomy. Micro
percutaneous nephrolithotomy is effective and safety
procedure in the treatment of kidney stones smaller than
one centimeter.
Anahtar kelimeler: Böbrek, Taş Minimal invaziv
cerrahi Mikroperkütan nefrolitotomi
Keywords: Kidney, Stone Minimally invasive surgery
Micro percutaneus nephrolithotomy
Giriş
Amerika Birleşik Devletleri’nde 2007 yılında yapılan bir çalışmada, bir insanın hayatı boyunca üriner sistem taş
hastalığı ile karşılaşma ihtimalinin %10-%15 olduğu bildirilmiştir [1]. Bu derece yaygın bir hastalıkta özellikle
ülkemiz gibi endemik bölgelerde taşa yönelik müdahaleler üroloji pratiğinin çok önemli bir kısmını
oluşturmaktadır. Özellikle son dekadda teknolojideki gelişmelere paralel olarak bir çok minimal invaziv tedavi
seçeneği bu problemin çözümünde kullanılır hale gelmiş ve açık cerrahiye olan gereksinim oranlarının
%0.7-%4’lere kadar gerilemesine vesile olmuştur [2].
Günümüzde 1cm’den küçük böbrek taşlarının tedavisinde; izlem, ekstrakorporeal şok dalga tedavisi (ESWL),
perkütan nefrolitotomi, retrograd intrarenal cerrahi, laparoskopik cerrahi ve mikroperkütan nefrolitotomi
yöntemlerinden birisi tercih edilmektedir. Minimal invaziv tedavi çağıyla birlikte eskiden izlem önerilen
semptomsuz kaliks taşlarının dahi %80’inin 5 yıl içinde girişim gerektirebileceğini gösteren çalışmaların ışığında
özellikle 1cm’den küçük böbrek taşlarının tedavisinde yeni arayışlara girilmiş ve bu grup hastalarda alternatif
minimal invaziv tedavi seçeneği olarak mikroperkütan nefrolitotomi yöntemi gündeme gelmiştir [3].
Çalışmamızda kendi kliniğimizdeki 1cm’den küçük böbrek taşı olgularında 7 vakalık mikroperkütan
nefrolitotomi deneyimimizi paylaştık.
Sorumlu Yazar: Bayram Güner, Düzce Özel Hayri Sivrikaya Hastanesi, Üroloji Bölümü
Düzce Özel Hayri Sivrikaya Hastanesi, Üroloji Bölümü
[email protected]
The Cystoscope (200-202)
Sayfa 200
e-ISSN:2148-1547
Gereç ve Yöntemler
Departmanımıza Haziran 2013 ile Haziran 2014 tarihleri arasında taş kliniği ile gelen ve yapılan değerlendirmede
1cm’den küçük izole, tek böbrek taşı tanısı konan, ESWL ve izlem seçeneklerini kabul etmeyen dördü kadın yedi
hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların karakteristikleri Tablo-1 de belirtildi. Tüm hastalara preoperatif
değerlendirmede tam idrar tetkiki, kreatinin, idrar kültürü, kontrastsız bilgisayarlı tomografi ve direkt üriner
sistem grafisi planlandı. Tüm hastalarda taşlar opaktı ve tekti. İdrar kültürü tüm hastalarda preoperatif steril olarak
raporlandı. İşlem tek cerrah tarafından spinal anestezi altında litotomi pozisyonunda 5F açık uçlu üreter kateteri
takıldıktan sonra pron pozisyonunda uygulandı. Çalışmada 16G 4,85F microperc sistem kullanıldı. Beş hastada
taş alt kaliks grubunda, 2 hastada ise orta kaliks grubunda idi. Ortalama akses süresi 120 sn (50-300sn) idi.
Fragmantasyonda 200 mikron lazer fiberi kullanıldı. İrrigasyon amaçlı ayak pompası kullanıldı. Ortalama cerrahi
süresi 34dk (23-50) olarak ölçüldü. Hastaların tümü postoperatif 1.gün 5F üreter kateteri ve üretral sondaları
alınarak taburcu edildi. Tüm hastalar ameliyat sonrası 10. gün ve 3 ay sonra değerlendirildi. Hiçbir hastaya
analjezik ve antispazmodik tedavi dışında medikal ekspulsif tedavi verilmedi. Postoperatif üç gün kinolon
kullanıldı. Klinik önemsiz taş tanısı 4mm’den küçük taş olarak kabul edildi.
Tablo 1
Hasta karakteristikleri
Bulgular
Hastaların beşinde postoperatif 10.günde tam taşsızlık (%71,4), birinde klinik önemsiz taş (%14,3), kalan
diğerinde ise 5 mm rezidüel taş tespit edildi (%14,3). Rezidüel taş saptanan hastada taş alt kaliks grubunda ve
asemptomatik idi. Postoperatif 3.ay kontrolünde klinik önemsiz taşı tespit edilen hastada da tam taşsızlık
sağlandığı (toplamda %85,7) ultrasonografi ve X- ray ile teyid edildi. Rezidüel fragmanı olan hastada taş
lokalizasyonu değişmedi ve asemptomatik olarak devam etti. Hiç bir hastada ikincil müdahale gerekmedi,
enfeksiyon ve transfüzyon gerektirecek kanama olmadı.
Tartışma ve Sonuç
Tartışma
Başlangıçtaki yavaş ivmenin aksine özellikle son yıllarda ülkemizde de bir çok perifer hastanede endoürolojik
minimal invaziv tedavi spektrumu genişlemiş ve bir çok eğitim merkezinin buna uyum gösterip mezuniyet sonrası
kurs programlarının da gelişmesi ile birlikte özellikle perkütan cerrahi konusunda perifer noktalarda dahi bir çok
hasta tedavi edilebilir seviyeye gelmiştir. Küçük böbrek taşlarında izlem, ESWL ve retrograd intrarenal cerrahiye
alternatif olarak daha küçük çapta aletlerle yapılabilen, kanama ve aksese bağlı morbiditenin iyice azaldığı,
günübirlik dahi uygulanabilen mikroperkütan nefrolitotomi başarılı ve efektif bir şekilde kullanılabilmektedir.
PNL sonrası başarı oranları taşların sayısına, yerleşimine, kimyasal yapısına ve cerrahın tecrübesine bağlı olarak
%40-%90 arasında değişmektedir [4]. PNL sonrası genel komplikasyon oranının %2.5 olduğu; bunların %80’inin
The Cystoscope (200-202)
Sayfa 201
e-ISSN:2148-1547
minör ve %20’sinin majör komplikasyon olduğu, en sık görülen komplikasyonların ateş ve kanama olduğu
bildirilmiştir [5]. Major komplikasyonların özellikle akses esnasında oluştuğu göz önünde bulundurulduğunda
mikroperkütan nefrolitotomi orijinal adıyla ‘all seeing needle’ yöntemi kullanıldığı için dilatasyon ve çoklu
manevra gerektirmeden tek aşamalı akses sağlaması nedeniyle göreceli olarak daha az komplikasyona neden
olacağı düşünülebilir. Bu özelliği sayesinde direkt görüş altında akses sağlandığı için kanama, komşu organ
yaralanması gibi majör komplikasyonlardan korunulabilmektedir [6,7]. Hem daha küçük taşlarda tercih edilmesi
hem de mini ve makro perkütan nefrolitotomiye nazaran taşların spontan düşüşe bırakılması veya kum fırtınası ile
temizlenmesi nedeniyle operasyon süresinin daha kısa olması da önemli bir diğer avantajı olarak sunulabilir. Bu
sayede dolaylı olarak skopi süresi de kısaldığı için daha az radyasyon maruziyeti de yaşanmaktadır [8,9]. Yine
akses esnasında ultrasonografi de kullanılabilmesine rağmen biz tüm vakalarımızda skopi kontrolünde retrograd
pyelografi eşliğinde akses yapmayı tercih ettik. Rezidüel fragman kalan hastamızda taş boyutu 10mm idi ve
fragmantasyon esnasında lazer litotripsiye sekonder taşın ikiye ayrılması ve diğer parçanın suction sayesinde üst
pole kaçması nedeniyle taşa ikinci aksesle de ulaşılamaması nedeniyle taşsızlık sağlanamadı. Bu gibi durumlarda
ESWL, retrograd intrarenal cerrahi gibi diğer tedavi modaliteleri ile kombinasyon sağlanarak taşsızlığa katkı
sağlanabilir ya da taş fragmantasyonu esnasında taşın büyük parçalara bölünmesi yerine yavaşça kum fırtınası
oluşturacak şekilde sistematik bir şekilde parçalanması akılda tutulmalıdır.
Sonuç
Mikroperkütan nefrolitotomi minimal invaziv, etkili, güvenli , günübirlik uygulanabilen ,düşük morbiditeli bir
tedavi yöntemidir ve özellikle 1cm’den küçük böbrek taşı olgularında alternatifler arasında bulundurulmalıdır.
Kaynaklar
1. Menon M, Resnıck MI. Urinary lithiasis: etiology,epidemiology and pathogenesis. Campell’s
Urology,editör in chief: Alan J.Wein. Sounders,2007, 9. Edition, 2. Volüme, 42. Chapter.
2. Matlaga BR, Assimos DG. Changing indications of open Stone surgery. Urology 2002;59:490-4.
3. Akıncı M, Esen T, Tellaloglu S. Urinary stone disease in Turkey: An updated epidomiological study. Eur
Urol 1991; 20: 200-3.
4. Park J, Hong B, Park T, Park HK. Effectiveness of noncontrast computed tomography in evaluation of
residual stones after percutaneous nephrolithotomy. J Endourol 2007;21:684-7.
5. Labate G, Modi P, Timoney A, et al. On Behalf Of The Croes Pcnl Study Group. The percutaneous
nephrolithotomy global study: classification of complications. J Endourol.2011;25:1275-80.
6. Desai MR, Sharma R, Mishra S, Sabnis RB, Stief C, Bader M. Single-step percutaneous nephrolithotomy
(microperc): the initial clinical report. J Urol 2011;186:140-5.
7. Bader MJ, Gratzke C, Seitz M, Sharma R, Stief CG, Desai M. The “all-seeing needle”: initial results of an
optical puncture system confirming access in percutaneous nephrolithotomy. Eur Urol 2011;59:1054-9.
8. Srivastava A, Singh KJ, Suri A, et al. Vascular complications after percutaneous nephrolithotomy: are
there any predictive factors? Urology 2005;66:38-40.
9. Unsal A, Koca G,Reşorlu B, Bayindir M, Korkmaz M. Effect of percutaneus nephrolithotomy and tract
dilatation methods on renal function: assessment by quantitative single-photonemission computed
tomography of tecnetium-99m-dimercaptosuccinic aciduptake by the kidney. J Endourol
2010;24:1497-502.
The Cystoscope (200-202)
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Sayfa 202