EĞİTİM YÖNETİCİLERİ VE DENETİCİLERİ İLE İLGİLİ KANUN

EĞİTİM YÖNETİCİLERİ VE DENETİCİLERİ İLE İLGİLİ KANUN
DÜZENLEMESİ ÜZERİNE EYED-DER GÖRÜŞÜ
14 Mart 2014 tarih ve 28941 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanan ve 6528 sayılı Kanuna
eklenen geçici maddelerle okul yöneticilerinin atanmasına ilişkin yeni bir sürece girilmiştir.
Okul yöneticilerinin atanmasına ilişkin önemli değişikliklerin yer aldığı bu torba kanun
değişikliğinde eğitim yöneticileri ve müfettişlerini ilgilendiren hususlar şöyle özetlenebilir:
 Millî Eğitim Bakanlığı Merkez Teşkilatında Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi,
Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür, İnşaat ve Emlak Grup Başkanı ve Grup
Başkanı kadrolarında bulunanlar ile Bakanlık Taşra Teşkilatında İl Müdürü, İl
Millî Eğitim Müdür Yardımcısı ve İlçe Millî Eğitim Müdürü kadrolarında
bulunanların görevleri sona ermektedir.
 Okul müdürlerinin, müdür başyardımcılarının ve müdür yardımcılarının
atanması il milli eğitim müdürlüklerinin teklifi üzerine valiler tarafından
gerçekleştirileceği hükme bağlanmıştır.
 Bakanlık merkez teşkilatında görev yapan eğitim denetçileri ile il milli eğitim
müdürlükleri bünyesinde görev yapan eğitim denetmenlerinin isimleri maarif
müfettişi olarak değiştirilmiştir.
Okul ve Eğitim Yöneticileri Deneticileri Araştırma ve Geliştirme Derneği olarak eğitim
yöneticileri ve deneticileri ile ilgili kanun düzenlemesi hakkındaki tespitlerimiz aşağıda yer
almaktadır:
 Bakanlık merkez teşkilatında müsteşar ile Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı dışında
kalan bütün üst düzey yöneticiler ile il milli eğitim müdürleri, yardımcıları ve ilçe
milli eğitim müdürlerinin görevlerinin bir kanun ile sona erdirilmesi eğitim
camiasında ciddi tereddütlerin oluşmasına neden olmaktadır. Aynı uygulamaya 2011
yılında 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de başvurulmuş olması eğitim
yöneticiliğine atanmada herhangi bir ölçütün olmadığını göstermektedir. Üç yılda bir
kanunla tüm düzeydeki yöneticilerin görevlerine son verilmesi gelenekselleşmekte
midir? 2011 yılındaki kanun, eğitim camiası tarafından olumlu karşılanmış, ancak
görevden alınanlarla yerlerine atanan üst düzey yöneticiler arasında eğitim yönetimi
uzmanlığı açısından anlamlı bir fark olmadığı görülmüştür. Aynı durumun
yaşanmaması için bakanlık merkez teşkilatı ile il milli eğitim müdürlüklerinde
görevlendirilecek üst düzey yöneticilerin eğitim yöneticiliği alanında nitelik ve
uzmanlık açısından eğitim kamuoyunun kabul edeceği objektif kriterler belirlenerek
atanması daha uygun görülmektedir.
 Okul yöneticilerinin il milli eğitim müdürlüğü ve valilik yetkisiyle görevlendirilecek
olması eğitimde yerelleşmeye katkı sağlayacak gibi görünmesine karşın
görevlendirilme sürecinde herhangi bir ölçütten bahsedilmemesi, eğitim
yöneticiliğinin uzmanlık gerektiren bir meslek olduğu ilkesiyle uyuşmamaktadır.
 Müdür başyardımcıları ile müdür yardımcılarının okul müdürünün teklifi üzerine il
milli eğitim müdürlüğü ve valilik yetkisiyle görevlendirilmesi okulda takım
çalışmasının ve ekip ruhunun oluşturulmasına olumlu katkı sağlayabileceği
düşünülebilir. Ancak, okul müdürlüğüne atanacak kişinin eğitim yöneticiliği
konusundaki bilgi, uzmanlık ve deneyiminin herhangi bir ölçüte bağlanmamış olması
bu yetkinin okulun faydasına kullanılabilecek olmasını tereddütlü hale getirmektedir.
 Okul müdürlerinin dört yıllığına görevlendirilmesi yöneticiliğin ömür boyu kazanılmış
bir hak gibi algılanmasının önüne geçmesi ve süreç içerisinde yöneticilerin
performanslarını etkileyeceği düşünüldüğünde olumlu olarak değerlendirilebilir.
Ancak, bu dört yıl içerisinde hangi hallerde yöneticilik görevinin sona ereceği ve ne
tür performans göstergelerine bağlı olarak ikinci bir dört yıl görevlendirmenin
uzatılacağı somut, ölçülebilir ve yönetim biliminin ilkeleri çerçevesinde
şekillendirilmelidir.
 Bakanlık merkez teşkilatında görev yapan eğitim denetçileri ile il milli eğitim
müdürlüklerine bağlı olarak görev yapan eğitim denetmenlerinin isimlerinin maarif
müfettişi olarak değiştirilmesinin denetimin içeriği, süreci ve etkililiği açısından ne
anlama geldiği açıklanmamıştır. Dolayısıyla bu değişikliğin sadece isim değişikliği
olarak yüzeysel ve sığ kaldığı görülmektedir. Eğitim sistemi içerisinde denetimin
önemi yadsınamayacağından, daha köklü ve ihtiyaçlara cevap veren reformlara ihtiyaç
vardır. Son yıllarda denetim sistemi ve müfettiş nitelikleri açısından isim
değişikliğinin ötesinde adımların atılması gerektiği bilinmelidir.
Sonuç olarak, eğitim yöneticiliği ve deneticiliğinin uzmanlık gerektiren bir meslek
olarak Bakanlıkça kabul edilmesi gerekliliği her geçen gün daha fazla anlaşılmaktadır. Okul
yöneticiliği ve deneticiliğini yalnızca sınavlarını kazanan her öğretmenin yapabileceği bir
meslek olarak görme yanılgısından da vazgeçilmesi gerekmektedir. Bunun yerine eğitim
yöneticileri ve eğitim deneticileri, eğitim yönetimi ve denetimi alanında lisansüstü eğitim
yapmış olanlar arasından belirli süreler için il milli eğitim müdürleri ve valiler tarafından
görevlendirilmeli ve belirlenmiş görev tanımları ve performans göstergeleri çerçevesinde
göreve devam edip etmeyeceğine karar verilmelidir. Yönetmelik hazırlanması sürecinde
yukarıda bahsi geçen hususların dikkate alınması Eğitim Yöneticileri ve Deneticileri
Derneği açısından önemli kabul edilmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur
EYED-DER