Pdf olarak indirmek için tıklayın - Boğaziçi Bağımsız Denetim ve

Muharrem İLDİR
Boğaziçi Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş
Vergi Bölüm Başkanı
E.Vergi Dairesi Müdürü
[email protected]
08.10.2014
GELİR VE KURUMLAR VERGİSİNDE TAHAKKUK VE TAHSİLAT ESASININ
GEÇERLİ OLDUĞU GELİR TÜRLERİ
Gelir ve kurumlar vergisinde elde edilen gelir türünde tahakkuk ve tahsilat
esasından hangisinin geçerli olduğunun tespiti önem arz etmekte olup, gelir türü
itibari ile hangi gelirlerde tahakkuk esası hangi gelirlerde tahsilat esasının geçerli
olduğu aşağıda maddeler halinde izah edilmiştir.
Vergiyi doğuran olayın meydana gelmesiyle devletin vergi isteme hakkını
doğmayıp, verginin doğduğu vergileme döneminin sonunda doğar. Vergi alacağının
zamanaşımına uğramasını düzenleyen V.U.K'nunun 114. maddesinde vergi
alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın baştan başlayarak beş yıl içinde
tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. Diyerek
zamanaşımını da vergiyi doğuran olaya bağlamıştır.
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun birinci maddesinin son fıkrası hükmüne göre
kurum kazancı, Gelir Vergisi konusuna giren gelir unsurlarından oluşmaktadır. Sözü
edilen ve Gelir Vergisi konusuna giren yedi çeşit gelir unsuru kurumlar tarafından
elde edildiğinde, bir kül olarak, kurum kazancını meydana getirir. Artık, bunlar,
kaynağına göre bir ayrıma tabi tutulmaz. Kaynağı ne olursa olsun, birbirinden
farksız olarak, tamamı kurum kazancı sayılır.
K.V.K.'nun 13. maddesi hükmüne göre, "safi kurum kazancının tespitinde
Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır"
dediğinden kurum kazancının elde edilmesi bakımından da ticari kazancın elde
edilmesiyle ilgili hükümlerin uygulanacağından aşağıdaki izahlar gelir vergisi ve
kurumlar vergisi mükelleflerinin ikisi için de geçerlidir.
1- Ticari Kazançlarda Tahakkuk Esası Geçerlidir
İşletme hesabı esasında ticari kazancın tespiti ile ilgili G.V.K.'nun 39.
maddesinde, elde edilen hasılat, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacaklar
olarak tanımlanarak elde etme tahakkuk esasına bağlanmıştır.
Bilanço esasına tabi mükellefler için Gelir Vergisi Kanunu metninde işletme
esasına tabi mükelleflerde olduğu gibi net tabir bulunmamaktadır. Fakat Vergi Usul
Kanununun muhasebe kayıtlarının işleyişi ile değerlendirme hükümleri birlikte
değerlendirildiğinde bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerde de tahakkuk
esasının geçerli olduğu görülmektedir.
Bir mal satıldığında mal hesabı alacaklanır, satış peşin yapılmışsa kasa, vadeli
yapılmışsa müşteriler hesabı borçlanır. Bir mal alışında da bunun tersi yapılır. Diğer
işlemlerin kaydında da aynı mantık geçerlidir. Bilanço esasında ticari kazancın
tespitine dayanak teşkil eden bilanço esasında tutulan defterlere işlemler yıl boyunca
"tahakkuk esası" ve "çift yanlı kayıt sistemi" ne göre kaydedilir. Bu kayıtların
yapılması ile alacağın hesaben tahakkuk etmiş ve mükellef yönünden "gelir elde
edilmiş" olmaktadır. Peşin tahsil edilmemiş bulunmasının gelirin elde edilme
zamanına hiçbir etkisi yoktur.
Bilanço usulünde ticari kazancın tespiti maddesinde "tahakkuk esası"ndan söz
edilmemiş olsa da (G.V39 Md) V.U.K ile birlikte değerlendirildiğinde bilanço esasına
göre defter tutanlarda da tahakkuk esası geçerlidir.
2- Zirai Kazançlarda Tahakkuk Esası Geçerlidir
Zirai kazançlarda elde etme
esası" geçerlidir.
de ticari kazançlarda olduğu gibi "tahakkuk
3- Ücretlerde Ticari Kazançlarda Tahakkuk Esası Geçerlidir
Ücret, işverenle işçi arasında, var olan bir hizmet akdine istinaden günlük,
haftalık veya aylık dönemler itibariyle verilen hizmet karşılığı ödenen bir bedeldir.
Hizmet süresinin dolmasıyla birlikte ücret talep etme hakkı da doğacağından,
ücretlerin elde edilmesinde "tahakkuk esası" geçerlidir.
G.V.K.'nun 61. maddesinin birinci fıkrasında ".. verilen para ve ayınlar..", yine
G.V.K.'nun 94/A-1 maddesinde ".. ödenen ücretler" gibi ibareler yer aldığından, bu
ibarelere dayanılarak ücretlerin elde edilmesinde "tahsil esası"nın geçerli olduğunu
ileri süren görüşler de vardır.
Vergi idaresi, talep hakkının ve dolayısıyla hukuki tasarruf imkanının ortaya
çıktığını kabul ederek ücretlerin elde edilmesinde "tahakkuk esası"nın geçerli olduğu
görüşünü benimsemiştir. Yargı da da tahakkuk esasının geçerli olduğu görüşü
hakimdir.
4- Serbest Meslek Kazançlarında Tahsilat Esası Geçerlidir
Serbest meslek kazancı, bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti
karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile
temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten
sonra kalan farklardır.(G.V.K 67 Md)
Yukarıda maddeye göre serbest meslek kazançlarının elde edilmesinde tahsil
esası geçerlidir. Serbest meslek faaliyeti karşılığı olan bedel tahsil edilmedikçe,
gelirin elde edilmesinden söz edilemeyeceği gibi vergiyi doğuran olayda meydana
gelmeyecektir.
Tahsil esasının geçerli olması nedeni önceki dönemlerle ilgili tahsil edilen
paralar, tahsil edildiği yılda elde edilmiş sayılacaktır.
5- Ticari İşletmeye Dahil Olmayan Gayrimenkul Sermaye İratlarında Tahsil Esası,
Dahil Olanlarda Tahakkuk Esası Geçerlidir
Gayrimenkul sermaye iratlarında gayrisafi hasılat, 70. maddede yazılı mal ve
hakların kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait
olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedellerinin tutarı olarak tanımlanmıştır.
(G.V.K 72 Md) Yukarda yer alan kanun maddesinde açıkça görüldüğü üzere
gayrimenkul sermaye iratlarında elde etme (vergiyi doğuran olay) tahsil esasına
bağlanmıştır.
Gayrimenkul sermaye iratlarında geçmiş yıllara ait kira bedelleri tahsil
edildikleri yılın geliri sayılarak vergiye tabi tutulurken; gelecek yıllara ait olup peşin
alınan kira bedelleri tahsil edildikleri yılın değil, ilgili bulundukları yıl veya yılların
geliri olarak vergiye tabi tutulmaktadır.
Gayrimenkul sermaye iradının tarifinin yapıldığı G.V.K.'nun 70. maddesinde
sayılan mallar ve haklar ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde,
bunların iratları ticari veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre
yapılacaktır. (G.V.K. 70/2. Md). Hükme göre, ticari veya zirai bir işletmeye dahil
bulunan mal ve hakların kiraya verilmesinde elde etme olgusu "tahsil esası" yerine,
ticari ve zirai kazançlarda olduğu gibi "tahakkuk esası"na bağlı bulunmaktadır.
6- Menkul Sermaye İratlarında Tahakkuk Esası Geçerli Olup, Tahsil Esası Geçerli
Olduğu Durumlarda Vardır
Menkul sermaye iratlarının nakden ödenmesinde elde etme "tahsil esası"na
bağlı bulunurken, hesaben ödenmesinde "tahakkuk esası" geçerli olmaktadır.
Hesaben ödeme, kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu
durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemler olarak tanımlanmıştır.(G.V.K 96. Md)
a) Hisse senetlerinden sağlanan kar paylarının elde edilebilmesi için her şeyden önce
genel kurulun kar dağıtım kararı alması ve dağıtım tarihinin genel kurul, genel kurul
yetki vermişse yönetim kurulu tarafından belirlenmiş olması gerekir. Kar dağıtım
tarihinde hukuki ve aynı zamanda ekonomik tasarruf imkanı doğmuş
bulunduğundan, gelir "tahakkuk esası" uyarınca elde edilmiş sayılır. Yetkili
kurulların kar dağıtım kararı alması sonucu kar dağıtımının başladığı tarihte vergiyi
doğuran olay meydana gelmiş olur.
b) Adi komandit şirketlerin komanditer ortaklarının kar paylarının elde edilmesinde
G.V.K.'nun 75. maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendi hükmüne göre, adi
komandit şirketlerde komanditerlerin kar payları, şirket karının ilişkin bulunduğu
takvim yılında elde edilmiş sayılır. Bu hükme göre adi komandit şirketlerde
komanditerlerin kar payları takvim yılının son gününde elde edilmiş sayılmaktadır.
c) Her nevi tahvil faizleri ve hazine bonosu faizleri ile mevduat faizlerinde elde etme,
bu tahvil, bono ve mevduat hesaplarının vade tarihinde meydana gelmektedir. Vade
tarihinde talep hakkı, dolayısıyla hukuki tasarruf imkanı ortaya çıkmış
bulunduğundan, "tahakkuk esası"na göre gelir elde edilmiş olmaktadır. Bono, tahvil
ve mevduatların vade tarihinde vergiyi doğuran olay meydana gelmekte olup, tahsil
işleminin yapılıp yapılmaması belirleyici değildir.
G.V.K.'nun 75. maddesinin son fıkrası hükmüne göre 75. maddede sayılan
iratlar, bunları sağlayan sermaye sahibinin ticari faaliyetine bağlı bulunduğu
takdirde, ticari kazancın tespitinde nazara alınır. Bu hüküm 75. maddede sayılan
menkul sermaye iratlarının ticari faaliyet kapsamında elde edilmesi durumunda,
elde etme yönünden, ticari kazancın tespitiyle ilgili hükümlerin uygulanacağına amir
bulunmaktadır.
Her nevi tahvil faizleri ve hazine bonosu faizleri ile mevduat faizlerinin gelir
ve kurumlar vergisi mükelleflerinin işletmeleri ile ilgili olması durumunda aktifine
kayıtlı olacağından dönemsellik gereği bilanço gününde (yıl sonunda) V.U.K.'nun
değerleme hükümlerinin uygulanması nedeniyle, V.U.K.'nun 283. maddesi hükmüne
göre, cari hesap dönemine ait olup da henüz tahsil edilmemiş hasılat olarak
mukayyet değeri üzerinden değerlendirilerek hesaben tahakkuk ettirilmesi gerekir.
Diğer ifade ile yıl sonuna kadar işleyen tutarı o yılın geliri olarak kayıtlara alınması
gerekmektedir.
7- Sair Kazanç ve İratlarda Tahakkuk ve Tahsilat Esasının Geçerli Olduğu
Durumlar
Sair kazanç ve iratlar ikiye ayrılmaktadır ;
1. Değer artış kazancı
2. Arızi kazançlar
bunlardan değer artış kazançlarının tamamında tahakkuk esası geçerlidir.
Arızi kazançlarda ise 82. maddenin 2 ve 4 no.lu fıkralarında yer alan gelirlerde
tahsil esası geçerli iken, 82. maddenin 1,3,5 ve 6. bentlerinde yer alan gelirlerin elde
edilmesinde "tahakkuk esası" geçerli bulunmaktadır.
Sair kazanç ve iratlarda vergiyi doğuran olay (gelirin elde edilmesi) bazen
"tahakkuk" bazen de "tahsil esası" na bağlı bulunmaktadır. Sair kazanç ve iratların bir
bölümünü teşkil eden değer artış kazançları, G.V.K.'nun Mükerrer 80. maddesinin
birinci fıkrasında 7 bent halinde sayılmıştır. Bu bentlerin tamamında " elden
çıkarılmasından doğan kazançlar " deyimi kullanılmıştır. Diğer yandan, aynı
maddenin ikinci fıkrasında "elden çıkarma" deyimine açıklık getirilmiştir. Buna göre
"elden çıkarma" deyimi, Mükerrer 80. maddede yazılı mal ve hakların satılması, bir
ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması,
devletleştirilmesi ve ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade etmektedir.
Yukarıda yer alan açıklamalardan anlaşıldığı üzere, değer artış kazançlarının elde
edilmesinde "tahakkuk esası" geçerli bulunmaktadır. Mükerrer 80. maddede sayılan
mal ve hakların elden çıkarılmasıyla, bedelini talep etme hakkı doğduğundan, gelir
elde edilmiş olmaktadır.
Sair kazanç ve iratların diğer bölümünü teşkil eden arızi kazançlar, arızi
kazançların düzenlendiği 82. maddenin ikinci bendinde ".... elde edilen hasılat...",
dördüncü bendinde "... tahsil edilen hasılat..." deyimleri kullanılmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasında da sözü edilen "hasılat" deyimine açıklık
getirilmiştir. Buna göre hasılat deyimi, alınan para ve ayınlarla diğer suretlerle elde
edilen ve para ile temsil edilebilen menfaatleri ifade etmektedir. Bu açıklamalar
göstermektedir ki, arızi kazançlarla ilgili 82. maddenin 2 ve 4 no.lu fıkralarında yer
alan gelirlerin elde edilmesinde "tahsil esası" geçerli bulunmaktadır. Arızi
kazançlarla ilgili 82. maddenin 1,3,5 ve 6. bentlerinde yer alan gelirlerin elde
edilmesinde "tahakkuk esası" geçerli bulunmaktadır.