AİLE ŞİRKETLERİ VE YAŞANAN HUKUKİ SORUNLAR Ticaret hayatında önemli bir yer teşkil eden aile şirketlerinin birçoğu, çoklu ortaklık yapıları, kurumsal yaklaşım yerine duygusal yaklaşımlar ve buna bağlı olarak yaşanan yönetsel sorunlar nedeniyle kurumsallaşamamakta ve maalesef üçüncü kuşağa devredilemeden ticaret hayatından silinip gitmektedir. Çoğu zaman aile şirketlerindeki çok başlılık, karar almada yaşanan tıkanmalar ve aile içi çekişmeler, bu şirketlerin ticari faaliyetlerinde modern ticaret hayatına ayak uydurmasını engellemekte ve bu sorunlarla boğuşan şirketin gelişmesini ve büyümesini engelleyerek onları kaçınılmaz sona doğru yönlendirmektedir. Bu nedenle; aile şirketlerinin kurumsallaşması kapsamında bu şirketlerin yönetimine, temsil ve işleyişine ve ayrıca mevcut ve ileride değişebilecek ortaklık yapısına ilişkin hazırlanacak bir yol haritasının hayata geçirilmesi çok büyük önem arz etmektedir. Elbette ki bu sorunların çözümünde aile bireylerinin iyi niyetli yaklaşımı ve bireyler arasındaki güven esas olmakla birlikte, kesin ve sağlam çözümlere ulaşılabilmesi için sadece iyi niyet ve güvenin yeterli olmadığının kabul edilmesi ve bu yönde hukuken bağlayıcılığı olan radikal çözümlerin üretilmesi, aile şirketlerinin devamlılığının sağlanması için elzemdir. Aile şirketlerinin başlıca sorunları nelerdir? Aile şirketleri detaylı olarak incelendiğinde görülmektedir ki; bu şirketlerin en büyük sorunu profesyonel bir yönetimin ve görev dağılımının ve ayrıca ileriye dönük bir vizyonunun bulunmamasıdır. Birçok aile şirketinde hissedarların hem icra, hem yönetim hem de denetim görevlerinin tamamını elinde bulundurması, şirket açısından bir yönetim zafiyeti yaratmaktadır. Tam aksi durumlarda ise; genellikle şirketin yönetiminin bir genel müdüre veya birkaç müdüre bırakıldığı görülmektedir. Ancak söz konusu yönetim yetkisinin devri Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca bir iç yönerge ile yapılmadığından, bu kişilerin yetki ve sorumluluklarının sınırları çizilmemekte ve bu nedenle şirketin yönetim yetkileri bu genel müdür ve müdürlere devredilmekle birlikte bunların faaliyetlerine ilişkin tüm sorumluluklar yönetim kurulunda kalmaktadır. Bu durum da genel müdürlerin veya müdürlerin görevlerini ihmal veya ihlali halinde bu kişilerin sorumluluğuna gidilmesini hukuken son derece zorlaştırmaktadır. Örneğin yönetimin devredildiği aile dışından bir genel müdür veya müdürün üzerine düşen bir yükümlülüğü usulüne uygun olarak yerine getirmemesi nedeniyle şirketin bir zarara uğraması halinde, şirket yönetim yetkisi hukuken yönetim kurulunda olduğundan, bu zararların tazminine ilişkin şirket tarafından açılacak bir davanın muhatabı da yönetim kurulu üyeleri olacaktır. Aile şirketlerinde yönetim kurulu üyeleri aynı zamanda şirket hissedarı olduğundan, bu süreç bir döngüye girecek ve şirketin uğradığı zararların ilgili müdür veya genel müdürlerden talep edilmesi zorlaşacaktır. Ayrıca; aile şirketlerinde kurumsal görev dağılımı ve yetki paylaşımı yapılmadığı için, ikinci ve üçüncü kuşağın şirket işleyiş ve yönetimine katılması da zorlaşmaktadır. İkinci ve üçüncü kuşağın şirket işleyiş ve yönetimine daha vakıf olması ve aktif ve etkili bir biçimde çalışabilmesi için bu aile bireylerinin görev ve yetkilerinin tespitinin yapılması, raporlama ve denetim faaliyetlerinin uygun şekilde yerine getirilmesi ve gerekli olması halinde raporlama ve denetleme faaliyetleri için kurullar oluşturulması uygun olacaktır. Bu nedenlerle; aile şirketlerinde görev dağılımının ve iş bölümünün doğru ve etkili şekilde tayin edilmesi, yönetim yetkisi devirlerinin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilmesi ve bu suretle her bir yöneticinin yetki ve sorumluluk sınırlarının tartışmaya mahal vermeyecek şekilde kesin çizgilerle çizilmesi gerekmektedir. Aile şirketlerinin yaşadığı bir başka sorun ise; şirket hissedarlarının birinin vefatı halinde şirketin ortaklık yapısının değişmesi ve bu durumun mevcut yönetim kurgusunu bozmasıdır. Elbette ki aile şirketlerinin hisselerini miras yoluyla iktisap edecek olan kişiler de aile bireyleri olacaktır ve bu kişilerin de şirket üzerinde hak iddia edecek olmaları son derece doğaldır. Ancak bu durum çoğu zaman, yıllardır şirkette çalışan ve şirketin faaliyetlerine, yönetimine ve işleyişine vakıf olan hissedar ve yöneticileri tedirgin edebilecektir. Şöyle ki; hukuken her bir hissedarın şirketin yönetim kurulu üyelerinin tespitinde, Şirket’te sahip olduğu oy oranı nispetinde söz hakkı vardır ve hisselerin çoğunluğunu elinde bulunduran grubun yönetim kurulu üyesi atamalarında etkili olacağı aşikârdır. Bir şirketin devamlılığı için şirketin, şirketi iyi tanıyan kişi ve kişilerce yönetilmesi esastır. Bu nedenle, şirketin işleyiş ve faaliyetlerine vakıf olmayan yeni bir hissedarın yönetimde söz sahibi olması şirket içi dengeleri bozabileceği gibi şirketin yönetiminde de önemli aksaklıklara yol açabilecektir. Bu nedenle şirket yönetiminin devamlılığına ilişkin kararların bugünden alınması ve ana sözleşme değişiklikleri ile belirli imtiyazlar yaratılarak şirketin her daim bilgili ve tecrübeli kişilerce yönetilmesinin sağlanması uygun olacaktır. Aile şirketlerinin sorunlarından bir diğeri; mevcut hissedarların aile içi çekişmeler nedeniyle hisselerini bir üçüncü kişiye satması halinde ortaya çıkmaktadır. Aile şirketlerinde önemli olan; mevcut yapının korunması ve şirket hisseleri ile sermayenin ailenin kontrolü dışına çıkmamasıdır. Ancak her bir hissedar Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen kısıtlamalara uyarak hisselerini satmakta özgür olduğundan, günün sonunda yaşanacak çatışmalar nedeniyle mevcut hissedarların hiç tanımadıkları yeni bir hissedarla baş başa kalması kaçınılmaz olacaktır. Her ne kadar kanunun izin verdiği ölçüde hisse devirlerine bir takım sınırlamalar getirilebilecek olsa da, bu düzenlemeler belirli koşulların varlığı halinde hisselerini satan hissedarı ve özellikle miras yoluyla hisseleri iktisap etmiş olan mirasçıları hukuken bağlamayacaktır. Bu nedenle, bu olası hisse devirlerinin yaratacağı risklerin bugünden tespit edilmesi ve bu risklerin ortadan kaldırılması veya en aza indirilmesi için gerekli hukuki düzenlemelerin bugünden hayata geçirilmesi, aile şirketlerinin devamlılığı açısından hayati önem arz etmektedir. Aile Şirketlerinin Yukarıda Belirtilen Sorunları Nasıl Çözülür? Son dönemlerde önemli bir akım haline gelen “Aile Anayasası”, bu sorunların çözümüne ilişkin olarak önemli bir imkânmış gibi ortaya konulmakla birlikte; hukuken hiçbir geçerliliği olmayan ve sadece bir iyi niyet mektubu olmaktan öteye gitmeyen bir doküman olduğundan, bir Aile Anayasası’nın düzenlenmesinin kanımızca bahsedilen sorunların çözümünde etkin bir rol oynaması mümkün gözükmemektedir. Keza, söz konusu Aile Anayasası, hukuken bağlayıcı bir doküman olmadığından, anayasa metninde belirtilen düzenlemeler çerçevesinde aile şirketinin işleyişine ilişkin bir takım temenniler düzenleyen bir iyi niyet belgesinden öteye gidemeyecektir. Gerçekten de hissedarlar, yöneticiler ve olası mirasçılar açısından bağlayıcı olmayan bir aile anayasasının, bilinenin aksine ilgili taraflar açısından teşvik edici veya caydırıcı bir niteliği de bulunmayacaktır. Bu nedenle; her bir aile şirketi bazında detaylı bir hukuki analiz yapılması, şirketin devamlılığı için gerekli hususların tespit edilmesi, şirketin kendi özellik ve dinamikleri dikkate alınarak şirketin hissedarlık, yönetim, temsil ve işleyişine ilişkin hukuki bir yol haritasının çıkarılması ve bu doğrultuda gerekli hukuki düzenlemeler yapılarak, tüm bu hususların şirket yönetici ve ortakları ile olası mirasçılar açısından bağlayıcı kılınması gerekmektedir. Bunun hukuken en geçerli ve sağlam yolu da bu düzenlemelerin bir aile anayasasında değil, şirket ana sözleşmesinde ve akdedilecek olan bir hissedarlar anlaşması kapsamında yapılmasıdır. Rekabetin her geçen gün arttığı ve acımasız bir hal aldığı ticaret hayatında, aile şirketlerinin ayakta kalabilmelerinin en etkili yolunun, kurumsallaşmanın asli unsuru olan ve hissedarlar arası ilişkiler ile yönetsel konuların sağlam ve kalıcı temellere oturacağı etkin hukuki bir alt yapının oluşturulmasından geçtiği kanaatindeyiz. Av. Hikmet Kasaroğlu Av. Pınar İskender Erkut
© Copyright 2024 Paperzz