07.02.

Basın Bülteni
07.02.2014
2014’te Bankacılığa 5 İtici Güç Yön
Verecek
Uluslararası danışmanlık şirketi EY’nin “Küresel Bankacılık Görünüm” raporuna
göre bankacılık sektörü, 2014 yılında önemli bir değişim geçirecek. Gelecek beş
yılda sektörün yeniden yapılanmasında ulusal ve uluslararası ve düzenlemeler,
müşteri talepleri, teknoloji, rakipler ve sosyo-politik yapılar gibi beş baskı unsuru
belirleyici olacak.
EY Finansal Hizmetler Sektörü Lideri Müge Öner, söz konusu faktörlerin Türk
bankacılık sektörünü de etkileyeceğini belirterek sermaye, likidite, öz kaynak
karlılığı ve maliyet yönetimi gibi konuların da bankaların gündemini meşgul
edeceğini söyledi.
EY’nin “Küresel Bankacılık Görünüm” raporuna göre 2014, imaj zedelenmesi ve
ekonomik resesyon gibi nedenlerle geçmişte zor günler geçiren bankacılık sektörü için
bir değişim ve dönüşüm yılı olacak. Önümüzdeki beş yıl içinde beş itici gücün bankacılık
sektörünü değişime zorlayacağının belirtildiği raporda, bu faktörlerin başında ulusal ve
uluslararası düzeyde yapılacak düzenlemelerin yer alacağı kaydediliyor. Sektörün söz
konusu düzenlemelere yönelik atacağı adımların bankacılığı yeniden şekillendirmesi
beklenirken, bankaların sermaye maliyeti ve öz kaynak karlılığı sorunlarını çözmek için
devrimci reformlar yapacağı öngörülüyor.
Siber saldırılar gündemi meşgul edecek
Raporda değinilen bir diğer itici güç ise müşteri talep ve beklentilerinde yaşanan
değişim. Müşterilerin yenilik, yatırımcıların ise bankalardan güvenilir ve sürdürülebilir
iş modelleri beklentisi içinde olacağının belirtildiği rapora göre, bankalar ürün ve
hizmetlerini oluşturma konusunda devrimci reformlar yapacak. Raporda teknoloji ve
inovasyon bir diğer baskı unsuru olarak sıralanıyor. Buna göre özellikle artan siber
saldırılara yönelik düzenlemelerin ve alınacak tedbirlerin 2014 yılında bankacılık
sektörünün gündeminde yer alması bekleniyor.
Güçlü sermaye yapısı avantaj olacak
Tüm diğer sektörlerde olduğu gibi bankacılıkta da mevcut ve potansiyel rakipler önemli
bir baskı unsuru olarak ortaya çıkıyor. Rapor, güçlü sermaye yapısına sahip olan
bankaların daha fazla mevduat toplayabileceği gibi daha ucuz finansman bulma imkânı
elde edeceğine işaret ediyor. Ülkelerin politik ve sosyal yapıları ise raporda bankacılığı
etkileyecek bir diğer baskı unsuru olarak tanımlanıyor. Medyanın ve politikacıların gözü
bankacılık sektörünün üzerinde olmaya devam edeceğinin vurgulandığı rapora göre,
aktivizm gerek tüketici gerekse hissedarlar bağlamında ağırlığını daha da hissettirecek.
Stratejik ortaklıklar yaşanacak
Raporda bankalara yeni döneme hazırlıklı olunması için stratejik tavsiyelere de yer
veriliyor. Bu bağlamda bankalara, çift haneli öz kaynak karlılığı yakalamak için diğer
bankalarla, hatta finans sektörü dışındaki kurumlarla stratejik iş ortaklıkları kurmaları
telkin ediliyor. İşbirliklerinin özellikle tek bir pazarda faaliyet gösteren küçük ve orta
ölçekli bankalar için önemli olduğunun vurgulandığı rapora göre daha güçlü ulusal
bankalar ise uluslararası genişleme planları için işbirliklerine yönelecek. Raporda Afrika,
Latin Amerika ve Asya’nın önde gelen bankalarının finansal hizmetlere yönelik talepten
yararlanmak için bölgesel büyüme stratejileri geliştireceği belirtilirken kâr baskısı ve
artan enflasyon maliyetleri göz önüne alındığında gelişmekte olan piyasalardaki
bankaların ölçek ve maliyet verimliliğine odaklanmak zorunda kalacaklarına dikkat
çekiliyor.
Türk bankacılık sektörü de etkilenecek
Türk bankacılık sektörünün de söz konusu gelişmelerin dışında tutulamayacağını
belirten EY Finansal Hizmetler Sektörü Lideri Müge Öner, “Türkiye’de de Küresel
Bankacılık raporumuzda belirtilen 5 faktör önemli rol oynayacak” dedi. BDDK, diğer
yerel otoriteler ve uluslararası düzenlemelerin getireceği gerekliliklerin bankalarda
önemli bir baskı yaratacağını vurgulayan Öner, “Sermaye, likidite, yapısal reformlar bir
yandan, öz kaynak karlılığı ve maliyet yönetimi gibi konular diğer yandan bankaların
gündemini meşgul edecek” diye konuştu.
Yenilikçi ürün rekabet avantajı sağlar
Böyle bir ortamda rekabetçi olabilmek için müşteri memnuniyeti ve yeni ürün
geliştirilmeye odaklanılması gerektiğine dikkat çeken Öner, “Ülkemizde birden fazla
banka ile çalışmanın yaygın olduğu düşünülürse, rekabette öne çıkanlar müşteriye daha
yakın olanlar ve mevcut ürün yelpazesine kişiselleştirilmiş ürünler ekleyenler olacaktır”
değerlendirmesini yaptı. Öner, bu açıdan teknolojinin kullanımı önemli bir etken
olduğunu belirterek, “Teknoloji hem bankacılık hizmetlerinden faydalanmayan kesime
ulaşılmasında hem de varlıklı ve şehirli müşterilerin daha fazla iletişim gerektiren
taleplerinin karşılanmasında olmazsa olmaz bir alan olarak ortaya çıkıyor. Türkiye
nüfusunun yüzde 40’ının 25 yaş altı gençlerden oluştuğu düşünülünce müşteri
iletişiminde kullanılan teknolojinin başarı için önemli bir adım olacağı açık. Bu açılardan
sosyal medya, yeni şube formatları ve direkt bankacılık bankaların gelecek iş
modellerini oluşturmakta” diye konuştu.
Amazonda yüzen banka
Şube bankacılığı konusuna da değinen Öner, “Geçtiğimiz on yıl içinde şube bankacılığının
biteceğine dair tahminlere rağmen şubeler tamamıyla önemini yitirmiş değil. Bankalar
şubelerden vazgeçmemekle birlikte daha yenilikçi şube yapıları oluşturuyor” dedi.
Bankaların şubelerini mağaza veya kafe şeklinde dizayn ederek müşterilerinin kendini
daha rahat hissettiği bir ortam yaratmaya çalıştıklarını ifade eden Öner, bu bağlamda
Citigroup’un Singapur’da kurduğu Apple mağazalarına benzeyen yeni şubeleri örneğini
verdi. Öner, müşteriye ulaşma adına şubelerde yapılan bir diğer yenilikçi uygulamaya
örnek olarak ise Brezilya’da bot üzerine kurulu ve Amazon üzerinde hareket halinde
olan şubeleri gösterdi.