İZİNSİZ MADENCİLİK FAALİYETLERİNİN SONUÇLARI Günümüzde inşaatlarda veya benzeri faaliyetlerde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan kil, kum, çakıl, kalker, kayaç ve agrega gibi malzemeler inşaat şirketleri tarafından satın alınmak yerine tarım arizi niteliğindeki arsa sahipleri ile anlaşma yapmak suretiyle doğrudan üçüncü kişilere ait arazilerden alınmaktadır. Ancak söz konusu malzemeler Maden Kanunu kapsamında maden statüsünde değerlendirildiğinden, söz konusu faaliyete ilişkin bir takım ruhsat veya izinlerin alınması gerekmektedir. Bir şirketin gerekli maden ruhsatını almaksızın üçüncü bir kişinin arsası üzerinden gerçekleştireceği madencilik faaliyetlerinin yaptırımlarının Maden Mevzuatı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu ve Medeni Kanun açısından değerlendirilmesi gerekmektedir: 1. Maden Mevzuatı Maden Kanunu madde 4’e göre “Madenler Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, içinde bulundukları arzın mülkiyetine tabi değildir.” Yine aynı kanunun 6. Maddesine göre “Maden hakları, madenî hakları kullanmaya ehil T.C. vatandaşlarına, madencilik yapabileceği statüsünde yazılı Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına göre kurulmuş tüzelkişiliği haiz şirketlere, bu hususta yetkisi bulunan kamu iktisadî teşebbüsleri ile müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri ile diğer kamu kurum, kuruluş ve idarelerine verilir.” Söz konusu hükümlerden de anlaşılacağı üzere bir maden üzerinde hak sahibi olunabilmesi için öncelikle Devlet tarafından kişilerin yetkilendirilmesi şarttır. Böyle bir yetkinin alınmaması da beraberinde faaliyetlerin durdurulması, madene el koyma ve para cezası gibi bir kısım yaptırımların da uygulanmasına sebebiyet verebilecektir. Nitekim, Maden Kanunu madde 12/5’e göre “Ruhsatı olmadan veya başkasına ait ruhsat alanı içerisinde üretim yapıldığının tespiti halinde faaliyetler durdurularak üretilen madene mülki idare tarafından el konulur. Bu fiili işleyenlere, bu fıkra kapsamında üretilmiş olup el konulan ve el konulma imkanı ortadan kalkmış olan tüm madenin ocak başı satış bedelinin üç katı tutarında idari para cezası uygulanır.” Benzer bir şekilde, Madencilik Faaliyetleri Uygulama Yönetmeliği madde 53’e göre, “Ruhsatı olmadan veya başkasına ait ruhsat alanı içerisinde üretim yapıldığının Genel Müdürlükçe, il özel idaresince veya mülki amirlerin yetkilendirdiği kişiler tarafından tespit edilmesi halinde, durum bir tutanak ile tespit edilir. Bu tutanakta üretimin yapıldığı yer, üretimi yapanın adı ve adresi, maden cinsi ve miktarı gibi bilgiler yer alır. Üretilen madene mülki idare amirliğince el konulur. Bu kişilere, bu fıkra kapsamında üretilmiş olup el konulan ve/veya el konulma imkanı ortadan kalkmış olan tüm madenin, ocak başı satış bedelinin üç katı tutarında idari para cezası uygulanır. El konulan madenler, mülki idare amirliklerince satılarak bedeli il özel idaresi hesabına aktarılır.” Ayrıca, 1 bahsi geçen yönetmeliğin 94. Maddesinin 4. Fıkrasına göre idari para cezalarına Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Yukarıda yer alan maddeler çerçevesinde, Maden Kanunu kapsamında maden sayılan kil, kum, çakıl, kalker, kayaç ve agrega gibi malzemelerin esas itibariyle Devlet’in hüküm ve tasarrufu altında olduğu ve gerekli ruhsat ve izinler alınmayarak bunların çıkarılması nedeniyle idari para cezası uygulanması suretiyle araziden bahse konu malzemeyi alan şirketin sorumluluğunun gündeme gelebileceği değerlendirilmektedir. 2. İlgili Diğer Mevzuat Uyarınca İzin Alınması Maden Kanunu’nun 7. Maddesine göre “Madencilik faaliyeti yapılan alanların, izne tabi alan olmaları halinde, ilgili olduğu kanun hükümlerine göre gerekli izinlerin alınması zorunludur.” Yukarıda bahsedilen madenlerin çıkarıldığı arsanın bir tarım arazisi niteliğinde olması halinde, maden mevzuatı çerçevesinde alınacak izin ve ruhsatlara ilaveten diğer mevzuatlar çerçevesinde de gerekli izinlerin alınması zorunluluğu söz konusu olabilecektir. Tarım arazileri ile ilgili olarak Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nin 35. maddesi; “Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Toprak Koruma Kurulunun uygun görmesi şartıyla Bakanlık tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri için bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine, toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından izin verilebilir. Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri dışında kalan tarım arazileri; toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile valilikler tarafından madencilik faaliyetleri için tarım dışı kullanımlara tahsis edilebilir. ……….” şeklindedir. Üçüncü kişiye ait bir arazinin mutlak tarım arazisi, özel ürün arazisi, dikili tarım arazisi veya sulu tarım arazisi olarak hukuken nitelendirilmesi halinde, ilgili madenlerin çıkarılabilmesi için yerine getirilmesi gereken diğer bir kısım ilave yükümlükler ve şartlar da ortaya çıkmaktadır. Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nun 13. maddesinde mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazilerinin tarımsal üretim amacı dışında kullanılamayacağı belirtilmiş olup, alternatif alan bulunmaması, Toprak Koruma Kurulu’nun uygun görmesi, toprak koruma projelerine uyulması ve aynı maddede sayılan ihtiyaç sebeplerinden birisine girilmesi kaydıyla ilgili Bakanlık tarafından izin verilmektedir. Şayet, üçüncü kişiye ait arazinin yukarıda yer alan 2 arazi türlerinden birine girmemesi halinde toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile valilikler tarafından bu nitelikteki araziler tarım dışı kullanımlara tahsis edilebilmektedir. Bir tarım arazisinde madencilik faaliyetlerinin yerine getirilmesi için gerekli olan ve yukarıda sayılan izinlerin ilgili şirket tarafından alınmaması ve diğer koşulların yerine getirilmemesi halinde Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nun 21. Maddesinde öngörülen yaptırımlar ile idari para cezasının uygulanması söz konusu olabilecektir. Buna göre; “…….. Tarım dışı arazi kullanımına izinsiz başlanılması veya hazırlanan toprak koruma projelerine uyulmaması halinde, aşağıdaki işlemler gerçekleştirilir ve yaptırımlar uygulanır: a) Arazi kullanımı için izinsiz işe başlanılmış ve çalışmalar devam ediyorsa; valilik işi tamamen durdurur, yapılan iş tamamlanmış ise kullanımına izin verilmez. Kullanılan arazi tarım dışı amaçlı kullanıma uygun yerlerden ise kullanılan alanın her metre karesi için bir Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir ve bu Kanunda öngörülen tedbirlerle birlikte gerekli izinlerin alınması şartıyla işin tamamlanmasına veya iş bitmiş ise kullanımına izin verilir. Arazi kullanım planlarında, tarımsal amaçlı kullanım için ayrılmış arazilerde, izinsiz yapılan bütün yapılar yıkılır ve temizlenir. Arazinin yeniden eski haline gelmesi için yapılan masraflar sorumlulardan tahsil edilir. Ayrıca, zarar verilen tarım arazilerinin, her metre karesi için iki Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir. …………………….” 3. Medeni Kanun Açısından Değerlendirme Türk Medeni Kanunu madde 715’e göre “Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.” Ayrıca aynı maddenin 3. fıkrasına göre “Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılması özel kanun hükümlerine tabidir.” Yukarıda da bahsedildiği üzere, Maden Kanun madde 4 uyarınca madenler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır ve madenin bir başkasının mülkiyetine ait taşınmazda olmasının Devletin söz konusu hakkını ortadan kaldırmayacaktır. Anılan maddeler bağlamında bir arsa üzerinde bulunan madenler, yararı kamuya ait mal niteliğinde olup, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bu itibarla ilgili maden üzerinde arsa sahibinin herhangi bir hak ya da tasarruf yetkisi bulunmamaktadır. Bununla birlikte, 3 bir kişinin kendisine ait olmayan bir şeyi satması da mümkündür. Ancak, satıcı kendisine ait olmayan şeyi başkasına satması halinde, o mal üzerindeki malike ait mülkiyet hakkını başkasına devredemeyecektir. Bu itibarla arsanın sahibi, ilgili madeni inşaat şirketine satsa bile mülkiyeti Devlet’te kalmaya devam edecektir. Bu durumda Devlet, söz konusu faaliyetlerin hazineye zarar verdiğini ileri sürerek maden faaliyetinin durdurulması yönünde elatmanın önlenmesini, çıkarılan madenin iadesini, sahanın eski hale getirilmesini ve zararın tazminini ilgili inşaat şirketinden isteyebilecektir. Av. Pınar İSKENDER ERKUT Av. Gülfem ERCİYAS 4
© Copyright 2024 Paperzz