Hurûfî Metinleri ile İlgili Bazı Notlar Fatih Usluer* Özet Hurûfî

Hurûfî Metinleri ile İlgili Bazı Düzeltmeler
Hurûfî Metinleri ile İlgili Bazı Notlar
Fatih Usluer*
Özet
Hurûfî metinlerinden bazılarının isimleri ve yazarları hakkında,
kataloglarda ve ansiklopedi maddelerinde yanlışlıklar yapılmıştır. Bu
yanlışlıklar, zaman içerisinde tekrar edildiğinden ve bunlar hakkında
derinlemesine ve etkili bir çalışma yapılmadığından, günümüzde birer gerçek
olarak kabul edilmiştir.
Türk Edebiyatı'nda Nesîmî, Refî'î, Arşî, Misâlî ve Muhîtî gibi, Fars
Edebiyatı'nda Âlî, Ebu'l Hasan, Nâimî, Mir Şerif, Rahmetullâhî gibi şâirleriyle
bilinen hurûfîlikle ilgili araştırılmaların daha sağlıklı yapılabilmesi için eserlerin
ve yazarlarının doğru bir şekilde bilinmesi kaçınılmazdır.
Çalışmamızda, hurûfî metinleri ile ilgili yapılan bazı hatalara değinerek
bunları düzeltmeyi hedefledik.
Anahtar Kelimeler: Hurûfîlik, Fazlullah, Mir Şerif, Seyyid İshak, Mir
Fâzılî, Câvidî Ali, Abdülmecid b. Ferişteh.
Some Rectifications with Regard to Horufi Textes
Abstract
In catalogues and encyclopedic articles, in regard to titles and authors of
horufi textes, some mistakes can be noticed. Since these mistakes have been
repeated often in time and the researches about horufism are superficial and
insufficient, they have been considered as facts.
To know correctly the titles and the authors of the horufi manuscripts is
indispensable for making more healthy researches concerning the horufism that
is remembered by the poets like Nesîmî, Refî'î, Arşî, Misâlî, Muhîtî in Turkish
Literature and Âlî, Ebu'l Hasan, Nâimî, Mir Şerif and Rahmetullâhî in Persian
Literature.
In this essay, we aim at determining some mistakes about the horufi
textes and rectifying them.
Key words: Horufism, le houroufisme, Fadlallah, Mir Sharif, Sayyid
Ishaq, Mir Fâdılî, Jâvidî Ali, Abdulmejid b. Ferishteh.
Hurûfîlikle ilgili çalışmalara baktığımızda, araştırmacılar arasında bu
konunun belli dönemlerde revaç bulduğunu görmekteyiz. 19. yüzyılın sonları ve
20. yüzyılın başlarında E.G. Brown'un yayınladığı makaleler, aynı tarihlerde
Clément Huart'ın Fransızca tercümesiyle yayınladığı bazı Farsça Hurûfî
metinler ve bu eserin başındaki Rıza Tevfîk'in önsözü hurûfîlikle ilgili
çalışmalara ilk örnekler olarak verilebilir.
*
Fatih Usluer, [email protected] Ecole Pratique des Hautes Etudes-Paris.
211
Fatih Usluer
20. yüzyılın başlarında özellikle İran'da hurûfîlikle ilgili çalışmalar
yoğunluk kazanmış, M.C. Meşkûr, Mir Fatrus, A. Tevekkülî, E. Verdâsebî
konuyla ilgili eserler yazmışlardır. Aynı dönemde R.M. Meriç de Hurûfîlikle
ilgili bir tez1 hazırlamıştır. Bunları takiben, 20. yüzyılın ortalarında İ.H.
Ertaylan'ın yayınladığı türkçe hurûfî edebiyatından örnekler, A. Gölpınarlı'nın,
S. Kiyâ'nın makale ve kitapları, S. Yüksel ve A. Alparslan tarafından hazırlanan
tezler, hurûfîlikle ilgili yapılan çalışmalar adına döneme damgasını vurmuştur.
Son dönem araştırmalarından da H. Aksu'nun, H. Zülfikâr'ın tez
çalışmalarını, C. Muhtar, H. Algar, I. Melikoff, Z. Karagözlü ve S. Bashir'in
makalelerini, R. Hayavî ve Y. Ajand'ın hurûfîlik ve hurûfîlik tarihiyle ilgili
kitaplarını zikredebiliriz.
Hurûfîlikle ilgili kitapların büyük çoğunluğu, "hurûfîliği tanımlama"
adına homojen bir hareketten söz eder mahiyette yazılmış, tezler ise hurûfî bir
metnin transkripsiyonlu sunumu şeklinde hazırlanmıştır. Yapılan çalışmalarda
da en büyük eksikliği, ilk elden kaynaklardan yeterince yararlanılmaması
oluşturmaktadır. Bundan dolayı da yeni basılan eserlerde hurûfîlikle ilgili yeni
bilgilere rastlanmamakta, "hurûfîliğin kaynaklarını araştırma" niyetiyle,
dünyada harfler üzerine görüş beyân etmiş diğer felsefî ve mistik akımlara
hurûfîlikten daha fazla yer ayrılmakta ve ilk elden kaynaklar yeteri kadar
bilinmediği için de hurûfîlerle diğer harfçilerin mukâyesesi yapılamamaktadır.
Tüm bu eksikliklerin kaynağını, ilk elden hurûfî eserlerinin yeterince
okunmaması ve tanınmaması oluşturduğu için, biz de bu makalede, hurûfî
metinleri ve yazarları ile ilgili süregelen bazı hataların tespiti ve düzeltmesini
yapmayı hedefledik. Konuyla ilgili en kapsamlı çalışmayı yapan A.
Gölpınarlı'nın Hurûfî Metinleri Kataloğu ve diğer bazı araştırmalardaki gözden
kaçan noktalar araştırmamızın hareket noktasını oluşturmuştur. Hurûfî eserlerin
çokluğu, hurûfî yazarların yeteri kadar tanınmaması, eserlerin genel olarak
mecmua içinde toplanmış olması, ve mecmualara diğer eserlerden pasajların
eklenmesi, eser ve yazar tesbitinde bazı hataları da beraberinde getirmiştir.
Fazlullah'ın eserleri ile başlayacağımız açıklamalarımıza, kronolojik sıralamaya
riayet ederek diğer eserlerle devam edeceğiz.
a- Nevnâme veyâ Nevmnâme
Fazlullah'a (740-796/1340-1394) ait bir eser olan ve Millet Ktp. Ali Emîrî
Farsça, 1011 (vr. 82b-120b) ve 1030 (vr. 1b-38a) numaralı mecmualarda yer
alan iki eser, Gölpınarlı ve daha sonra gelen araştırmacılar tarafından
"Nevmnâme" (Uyku kitabı) olarak isimlendirilmiştir. Mezkûr araştırmacılara
1
Rıfkı Melûl Meriç, Hurûfilik (Basılmamış Lisans Tezi), İstanbul Üniversitesi, Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü, İstanbul, 1936.
212
Hurûfî Metinleri ile İlgili Bazı Düzeltmeler
göre bu eser, bir çok gizli ilmin açıklandığı, Fazlullah'ın rüyalarını anlatmakta
ve hayatıyla ilgili de önemli bilgiler içermektedir.2
Öncelikle söylemek gerekir ki her iki nüshasını da okuduğumuz bu
eserde Fazlullah hiçbir rüyasından bahsetmemektedir ve hayatıyla ilgili de bir
bilgi bulunmamaktadır. Her hurûfî eserde olduğu gibi bu eserde de bir çok dînî
konu hurûfî düşüncesine göre te'vil edilmiştir. Eser genel olarak soru ve cevap
şeklinde tertip edilmiş ve her bölüm satır içinde bırakılan boşluklarla
birbirinden ayrılmıştır. Sorular "‫( "اﮐﻨﻮن اﮔﺮ ﺳﺎﺋﻞ ﺳﺆال ﮐﻨﺪ ﮐﻪ‬Şimdi sâil soru sorarsa ki)
cümlesiyle başlamıştır. Cevaplar (veyâ konuyla ilgili yapılan açıklamalar) " ‫ﺟﻮاب‬
‫( "از و ﻣﻦ ﻋﻨﺪﻩ ﻋﻠﻢ اﻟﮑﺘﺎب آﻧﺴﺖ ﮐﻪ‬Yanında Kitâb'ın ilmi bulunandan cevâb şudur ki)
veyâ "‫( "اﮐﻨﻮن ﺑﺪان ای ﻃﺎﻟﺐ‬Şimdi bil ey tâlib) cümlesiyle başlamaktadır. Cevabı
verilen sorulara örnek olarak bazılarını yazalım : "11 rekat namaz, 2 (kere) 11
secdesiyle birlikte neyin izâsındadır ?"3, "Adem'in mazharında, gecenin 12 saati
ve gündüzün 12 saati zâhiren nasıl bulunabilir ?"4, "Akşam namazının 3 rekat
olmasının hikmeti nedir ?"5 vs.
Söz konusu yanlışı düzeltmeye eserin isminden başlamak belki daha
isabetli olacaktır. Bu iki yazma eserin ismi, muhtemelen 1011 numaradaki
mecmuanın kapağına yazılmış olan "Nevmnâme-i Fazl" başlığından dolayı,
Gölpınarlı tarafından Nevmnâme olarak tanıtılmıştır. Ancak 1030 numaradaki
diğer nüshanın başında çok açık bir şekilde "Kitâb-ı Nevnâme" yazısı da
okunmaktadır ki eserin isminin Nevmnâme olması ihtimâlini ortadan
kaldırmaktadır.
Işkurt Dede, Salâtnâme adlı eserinde, Nevnâme'den diyerek bir alıntı
yapmıştır6 ki yaptığı bu alıntı 1011 ve 1030 numaralarda bulunan
mecmualardaki Nevnâme adlı eserdendir.7 Bu da söz konusu eserin isminin
Nevnâme olduğu gerçeğini güçlendirmektedir.
Diğer taraftan Emir Gıyâseddin, İstivânâme'sinde Nüsha-i Nev'den bazı
alıntılar yapmıştır8 ki söz konusu alıntılar, Fazlullah'ın Nevnâme'sindendir.9
Muhîtî de aynı şekilde Keşfnâme'de, 3 farklı yerde Nüsha-i Nev'e atıfta
bulunmuştur10 ki bunların her biri Nevnâme'de yer almaktadır.11
Rızâ Tevfik, Clément Huart'ın Textes persans relatifs à la secte des
houroufis adlı eserine yazdığı giriş bölümünde, değerlendirmesini yaptığı
2
Abdülbâki Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, TTK, Ankara, 1989, s. 82 ; Hüsâmettin
Aksu, "Fazlullah-ı Hurûfî", DİA 12, 1995, s. 279.
Fazlullah, Nevnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1011, vr. 84b.
4
Fazlullah, Nevnâme, vr. 87b.
5
Fazlullah, Nevnâme, vr. 90b.
6
Işkurt Dede, Salâtnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1043, vr. 19a.
7
Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1011, vr. 84.
8
Emir Gıyâseddin, İstivânâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 269, vr. 27b.
9
Fazlullah, Nevnâme, vr. 85b.
10
Muhîtî, Keşfnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî, Şer'iyye, no. 1356, vr. 4a, 57b, 80a.
11
Fazlullah, Nevnâme, vr. 83a, 91a, 83b.
3
213
Fatih Usluer
Hakîkatnâme'nin atıflarda bulunduğu "Nouvelle Exemplaire" (Nüsha-i Nev)'i
bulamadığını söylemektedir.12 Hakîkatnâme'de Nüsha-i Nev'e yapılan atıflar da
aynı şekilde 1011 no'lu mecmuadaki Fazlullah'ın eserinde, yani Nevnâme'de
bulunmaktadır (vr. 96a).
Sonuç olarak söylemek gerekir ki, Millet Kütüphanesi'nin, Ali Emîrî
Farsça bölümünde, 1011 ve 1030 nolu mecmualardaki Fazlullah'ın eseri,
söylenegeldiği gibi Fazlullah'ın gördüğü rüyalardan bahseden ve hayatıyla ilgili
önemli bilgilere hâvî Nevmnâme değil, hurûfî felsefesiyle ilgili te'viller içeren
Nevnâme'dir ve diğer hurûfî kaynaklarda Nüsha-i Nev diye de anılmaktadır.
b- Câvidânnâme-i Kebîr ve Câvidânnâme-i Sağîr
Câvidânnâme13, Fazlullah'ın hurûfîlikle ilgili görüşlerinin yer aldığı en
önemli eserlerinden biridir. Fazlullah'ın bu eseri, 6 tane ibtidâ (‫ )اﺑﺘﺪا‬kelimesi ile
başlamaktadır ve Farsça'nın Gürgan lehçesiyle yazılmıştır. Millet
Kütüphanesi'nin Ali Emîrî, Farsça bölümünde iki nüshası bulunmaktadır.
Gölpınarlı, Fazlullah'ın Câvidânnâme-i Sağîr adlı bir eserinin de var olduğunu
ancak bu eserin bulunamadığını söylemektedir.14
Fazlullah'ın Câvidânnâme-i Sağîr adlı eserinin tesbitinde Gölpınarlı iki
ihtimali dile getirmektedir. Bunlardan birincisi, Fazlullah'ın diğer bir eseri olan
Arşnâme'nin Câvidânnâme-i Sağîr olması ihtimalidir. Bu ihtimale delil olarak,
Gölpınarlı Arşnâme'deki şu beyitleri vermektedir15 :
‫ﮐﺮد اﻳﻦ را ﻋﺮش ﻧﺎﻣﻪ ﻧﺎم ﺣﻖ‬
‫ﮐﺲ ﻧﮕﲑد ﺗﺎ اﺑﺪ ﺑﺮ آن ﺳﺒﻖ‬
‫ﺟﺎودان ﻧﺎﻣﻪ ﺑﺎﺷﺪ ﻧﺎم او‬
‫ﺑﺎز ﭼﻮن ﺟﺎوﻳﺪ ﻫﺴﺖ اﮐﺮام او‬
"Hak bunun ismini Arşnâme koydu. Sonsuza kadar kimse bunu geçemez
(geçemesin). Onun nâmı Câvidânnâme (ebedî eser) olsun. çünkü onun
sundukları ebedîdir."
Ancak Gölpınarlı'nın söz konusu ettiği bu beyitlerdeki "Câvidânnâme"
tabiri, Câvidnâme ve Câvidînâme şekilleri de dahil olmak üzere, hurûfîler
tarafından bir çok eser için sıklıkla kullanılmıştır. Meselâ Ebu'l Hasan'ın şu
beyitlerinde bu kullanımı görmekteyiz :
‫ﺳﺎل ﻫﺸﺖ ﺻﺪ در ﲨﺎذی اﻻﺧﺮﻳﻦ‬
‫اﻳﻦ ﺑﺸﺎرت ﻧﺎﻣﻪ ﺷﺪ ﻓﺘﺢ ﻣﺒﲔ‬
16
12
Rıza Tevfik, Etude sur la religion des Houroûfîs, s. 235 in Clément Huart, Textes persans
relatifs à la secte des Houroûfîs, Leyden-London, 1909.
Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 920, vr. 1b-437a, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1046, vr.
1b-322a.
14
Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, s. 12.
15
age, s. 14.
16
Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1003, vr. 76a.
13
214
Hurûfî Metinleri ile İlgili Bazı Düzeltmeler
‫ﻣﺎﻩ روزﻩ ﻫﻢ در آن ﺳﺎل زﻣﻦ‬
17
‫ﻳﺎﻓﺘﻪ ﺟﺎوﻳﺪ ﻧﺎﻣﻪ ﺑﻮا ﳊﺴﻦ‬
"800 yılının Cemâziye'l Âhirîn'inde (Şubat 1398) bu Beşâretnâme 'apaçık
bir fetih' oldu (şair esere başlama tarihini veriyor). Aynı yılın Ramazan ayında
(Mayıs 1398) da tarafımdan, Ebu'l Hasan Câvidnâme'yi buldu (Ebu'l Hasan'ın
Câvidnâmesi hitâma erdi)."
Işkurt Dede de, Salâtnâme adlı eserinde, Şeyh Ebu'l Hasan'ın
Câvîdânnâme-i Sağîr adlı eserinden bir alıntı yapmaktadır18 ve yaptığı alıntı,
yukarıda örneğini verdiğimiz Ebu'l Hasan'ın mesnevîsinde bulunmaktadır.
Diğer bir örnek de Refî'î'nin Beşâretnâme'sinin19 başında geçen "hâzâ kitâb-ı
Câvidânnâme li-müellif-i Refî'î" tabiridir. Ayrıca Abdülmecid b. Ferişteh'in
Işknâme'sine Câvidânnâme-i Sağîr dendiğini biliyoruz.20
Arşnâme'nin veyâ diğer hurûfî eserlerinin Câvidânnâme ve benzer
isimlerle adlandırılması, bu eserlerin verdikleri mesajın "ebediyet bilgisi"
içermesindendir. Zirâ hurûfî düşüncesinde yer alan hakîkatlerin bilinmesi, bu
dünya hayatının ebedî hayata dönüşmesi (cennet hayatını netice vermesi)
anlamına gelmektedir.
Gölpınarlının dile getirdiği diğer bir ihtimal de 6 "ibtidâ" ile başlayan
Câvidânnâme'nin, bildiğimiz Farsça ile, muhtasaran kaleme alınmış olan ve " ‫از‬
‫ "ﲨﻴﻊ اﻃﺮاف روی ﺑﮑﻌﺒﻪ ﻣﯽ ﺑﺎﻳﺪ ﮐﺮدن‬cümlesiyle başlayan eserin21 Câvidânnâme-i Sağîr
olabileceğidir. Araştırmamızda bu ihtimali destekleyen bir alıntı ile karşılaştık.
Millet Kütüphanesi, Ali Emîri Farsça yazmalar bölümünde 1041 no'da kayıtlı
bulunan mecmuanın kapağının iç yüzünde "Ez Cavidân-ı Sağîr" başlığıyla bir
alıntı yapılmıştır. Söz konusu alıntı, aynı kütüphanenin aynı bölümündeki, 1000
no'da bulunan Fazlullah'ın eserinin 107b sayfasında yer almaktadır ki bu da
Gölpınarlı'nın "Câvidânnâme-i Sağîr" olması muhtemel dediği, Millet Ktp. Ali
Emîrî, Farsça, 1000 no'daki esere aittir.
c- Mahşernâme (Mahşer-i Şerîf)
Abdülbâkî Gölpınarlı'ya göre M. Nefîsî, Târih-i Nazm u Natr (c. II, s.
791) eserinde Mahşernâme adlı eseri Aliyyu'l A'lâ'ya atfederek yanılmıştır. 22
Gölpınarlı'nın bu hükmünden hareketle olsa gerek, Mahşernâme, Diyânet'in
İslam Ansiklopedisi'nde Aliyyu'l A'lâ'nın eserleri arasında anılmamıştır.23
17
18
Ebu'l Hasan, Beşâretnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1041, vr. 28a.
Işkurt Dede, Salâtnâme, vr. 10b.
Refî'î, Beşâretnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Manzum, no. 943, vr. 7b.
Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, s. 13.
21
Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1000, vr. 1b-251a.
22
Said Nefîsî, Târih-i nazm u natr der Iran ve der zebân-ı fârisî tâ pâyân-ı karn-ı dehom-ı hicrî,
c. II, s. 791 ; Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, s. 79.
23
Hüsâmettin Aksu, "Ali el-A'lâ", DİA 2, 1989, s. 381.
19
20
215
Fatih Usluer
Hurûfîlikle ilgili yapılan son araştırmalara bakıldığında da Mahşernâme'nin Mir
Şerif'in bir eseri olarak kabul edildiği görülecektir.24
Öncelikle Abdülbâkî Gölpınarlı'nın vardığı bu yargıyı değerlendirelim.
Ona göre Işkurt Dede Salâtnâme'de (vr.18a), Mahşernâme'nin Şerif'e ait
olduğunu açıkça belirtmektedir.25 Söz konusu bölüm, Salâtnâme'de şu şekilde
geçmektedir : 26«...‫اﻟﺘﺤﻘﻴﻖ ﺧﻮد ﻓﺮﻣﻮدﻧﺪ ﮐﻪ‬
ّ ‫ﮐﺮم اﷲ وﺟﻬﻪ در ﳏﺸﺮ ﺷﺮﻳﻒ ﻋﻠﯽ‬
ّ ‫( »ﺧﻠﻴﻔﺔ اﷲ‬Halîfetullah
kerremallahu vecheh Mahşer-i Şerif'te, kendi tahkîklerince27 buyurdular ki...).
Muhtemelen Gölpınarlı buradaki "Mahşer-i Şerîf" terkibinden hareketle
Mahşernâme'nin Mir Şerif'e ait olduğu sonucuna ulaşmıştır. Ancak terkibdeki
"Şerif" yazarın ismi değil, Mahşernâme'ye atfedilen bir sıfattan ibarettir.
Bilineceği gibi hurûfîler, hurûfî büyüklerinin eserlerini "şerîf" veyâ "ilâhî" gibi
sıfatlarla yüceltmişler, saygılarını izhâr etmişlerdir. Dikkat edildiğinde
görülecektir ki Işkurt Dede aynı eserinde, "şerîf" sıfatını Seyyid İshak'ın
Turâbnâme'si ve Aliyyu'l A'lâ'nın Kıyâmetnâme'si için de kullanmıştır.28
Diğer taraftan, bilindiği gibi "Halîfetullah" tabiri, hurûfîler nezdinde
Aliyy'ul A'lâ için kullanılan bir sıfattır.29 Zaten burada da Işkurt Dede
Mahşernâme'nin Halîfetullah'a yani Aliyyu'l A'lâ'ya âidiyetini bildirmiş
olmaktadır. Ancak Mahşernâme'nin Aliyyu'l A'lâ'nın eseri olduğunu daha somut
bir biçimde ispatlamak gerekmektedir. Bunun için de yine hurûfî kaynaklardan
yararlanacağız.
Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça 1034 no'da kayıtlı mecmua'nın 35a
sayfasında bir paragraflık bir alıntı bulunmaktadır. Başında şu cümle
yazmaktadır : "‫( "ﻣﺴﺌﻠﻪ از ﳏﺸﺮ ﺷﺮﻳﻒ ﻋﺎﻟﯽ اﻋﻠﯽ‬Âli A'lâ'nın Mahşer-i Şerif'inden bir
mesele). Söz konusu alıntı da tam olarak, hatâen Mir Şerif'e ait gösterilen,
Mahşernâme'de yer almaktadır 30 ki alıntının başındaki bu yazı, hem
Mahşernâme'ye "Mahşer-i Şerif" de dendiğini, hem de Aliyy'ul A'lâ'ya
aidiyetini göstermesi bakımından önemlidir.
Yine Millet Kütüphanesi'nde, Ali Emîrî Farsça 1039 no'da yer alan bir
Risâle'de, "ol sultânu’l ârifîn ve pâdişâh-ı ehlü’l yakîn halîfe-i ber hakk Aliyy-i
A’la hazretlerinin Mahşernâme'sinden..." (vr. 95b) denilerek bir alıntı
yapılmıştır ki söz konusu alıntılar da Mahşernâme'nin 141b-142a sayfalarında
24
Gönül Artam Erdoğdu, "Recherches sur le mouvement hurufi dans l'Empire ottoman d'apres les
sources turques et persanes (XIV-XVIe siecles)", Thèse de DEA, Université de Provence AixMarseille I, Aix-en-Provence, Octobre, 2001, s. 46 ; Mustafa Ünver, Hurûfîlik ve Kuran ;
Nesîmî Örneği, Fecr, İstanbul, 2003, s. 87.
25
Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, s. 79.
26
Işkurt Dede, Salâtnâme, vr. 18a.
27
Diğer bir risâlede (Millet K. Ali Emîrî Farsça no. 1009, vr. 18b) geçen " ‫از ﳏﺸﺮﻧﺎﻣﻪء ﻋﻠﯽ اﻟﺘﺤﻘﻴﻖ ﻣﯽ‬
‫ "ﻓﺮﻣﺎﻳﻨﺪ‬cümlesinden hareketle, buradaki "ala't-tahkîk" terkîbini Aliyyu'l A'lâ'ya işâreten
"Aliyyu't-tahkîk" gibi okumak belki daha doğrudur.
28
Işkurt Dede, Salâtnâme, vr. 29b ve vr. 16a.
29
Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, s. 24.
30
Aliyyu'l A'lâ, Mahşernâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1019, vr. 72a.
216
Hurûfî Metinleri ile İlgili Bazı Düzeltmeler
bulunmaktadır. Örneklerini daha da artırabileceğimiz bu tarz delillerden
hareketle artık kesin olarak söyleyebiliriz ki Mahşernâme, Mir Şerif'in değil,
Aliyyu'l A'lâ'nın bir eseridir ve söz konusu hata, yanlış okumadan
kaynaklanmıştır.
Mahşernâme ile ilgili olması açısından burada zikretmeyi uygun
bulduğumuz diğer bir düzeltme şu olacaktır. Gölpınarlı, Millet Ktp. Ali Emîrî
Farsça 1009 no'daki mecmuada yer alan bir yazıyı (vr. 18b-19a)
Mahşernâme'den bir parça olarak sunmuştur.31 Ancak söz konusu bu bir buçuk
sayfalık bölüm Mahşernâme'den bir parça değildir. Burada müellif sadece,
Aliyyu'l A'lâ'nın Mahşernâme'sinin, 136a'daki şu iki cümlesini zikretmiştir :
" ‫اﮔﺮﭼﻪ درﻳﻦ ﻣﺴﺌﻠﻪ ﺳﺆاﻻت ﺧﻮاﻫﺪ ﺑﻮد‬...‫ﺣﺪ ﻫﺮ دو ﻳﮑﻴﺴﺖ‬
ّ ‫ﻣﺲ ﻧﺴﺎ ﻧﻴﺰ ﻓﺮﻣﻮد ﮐﻪ‬
ّ ‫ﭼﻨﺎﻧﭽﻪ در ﺳﮑﺮ ﻣﻨﻊ ﺻﻠﻮاة ﻓﺮﻣﻮد در‬
.‫( "ّاﻣﺎ ﻫﺮ ﻳﮏ را ﺟﻮاﺑﯽ ﻫﺴﺖ ﻫﺮ ﮐﺲ را ﮐﻪ ﻓﻬﻤﯽ ﺑﺎﺷﺪ ﲜﻮاب ﻣﺸﻐﻮل ﺗﻮاﻧﺪ ﺷﺪ‬Sarhoşluk halinde
namazın yasak olması konusunda buyurduğu gibi, kadına dokunma konusunda
da söylemiştir ki bu ikisinin hadd cezaları aynıdır... Her ne kadar bu konuda
sorular gelebilirse de her birinin cevabı vardır. Anlayışı olan her kişi cevabı
bulabilir.) İşte Aliyyu'l A'lâ'nın bıraktığı bu açık kapıya telmih yapan müellif,
Ramazan ayında gelen bir ilhamla bu konudaki görüşlerini aktarmıştır.
d- Fethnâme
Fazlullah'ın en yakın müridlerinden olan Şeyh Ebu'l Hasan'ın (753/1352?) eserlerinin bilinen nüshalarını şu şekilde listeleyebiliriz :
Beşâretnâme : Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1041, vr. 1b-54b
British Museum, Or. 6380, vr. 30a-62b
İstanbul Ü. Ktp. Farsça, no. 785.
Zübdetu'n-Necât : Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 993, vr. 67a-71a.
Mesnevî tarzında bir şiir : Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1052, vr. 1a3a.
Bu eserlerin yanında, Fethnâme adlı bir eserin de Şeyh Ebu'l Hasan'a ait
olabileceği Gölpınarlı tarafından dile getirilmiştir.32 Ebu'l Hasan'ın zikrettiğimiz
bu eserlerinden Zübdetu'n-Necât dışındaki, bilinen iki manzum eserinin isimleri
konusunda çok ciddî çelişkiler bulunmaktadır.
Muhîtî'nin, Şeyh Ebu'l Hasan'ın Fethnâme'sinden diyerek naklettiği şu
beyit
‫ﭼﺎر ﺻﺪ ﺳﺎل دﻳﮕﺮ ﺧﺎﺻﺎن ﻣﺎ‬
33
‫ﻣﻠﮏ ﺑﻴﮕﺎﻧﻪ دﻫﻨﺪ ﺑﺎ آﺷﻨﺎ‬
Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî Farsça no. 1052'deki Ebu'l Hasan'ın
mesnevî tarzındaki şiirinde yer almaktadır.34 Ancak, Muhîtî'nin aynı eserin
31
32
33
34
Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, s. 75.
Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, s. 102.
Muhîtî, Keşfnâme, vr. 61b.
Ebu'l Hasan, Mesnevî tarzında bir şiir, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1052, vr. 1b.
217
Fatih Usluer
başka bir yerinde, bu sefer yazarının ismini belirtmeden, Fethnâme'de yer
aldığını söylediği "‫"( "اﻧﺪ‬küsûr" anlamında) kelimesi ile ilgili hurûfî hesâbı35,
Ebu'l Hasan'ın 1052 no'daki mesnevî tarzındaki şiirinde bulunmamaktadır. Bu
durumda, eğer Muhîtî'nin ikinci referansındaki Fethnâme de Ebu'l Hasan'ın ise,
Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, 1052'deki mesnevî tarzındaki şiirin, Fethnâme'nin
bir parçası olduğunu, eğer değil ise, bu şiirin Fethnâme'nin tam olarak kendisi
olduğunu söyleyebiliriz. Görüldüğü gibi Muhîtî'nin referansları Ebu'l Hasan'ın
1052'deki mesnevî tarzındaki şiiriyle Fethnâme arasında kısmî bir özdeşlik
kurmuştur.
Bu noktada diğer bir ihtimal de mesnevî tarzındaki bu beş sayfalık şiirin,
Ebu'l Hasan'ın Fethnâmesi'nden bir bölümün verilip onun yine mesnevî tarzında
şerhinden ibâret olmasıdır. Zirâ bu şiirin ilk sayfasındaki beyitlerin bir kısmının,
diğer sayfalarda açıklandığını görmekteyiz. Ayrıca, şiirin ikinci sayfasında yer
alan şu beyit bu ihtimali kuvvetlendirir mahiyettedir :
‫زاﻧﻜﻪ ﻓﺮﻣﻮد اﺳﺖ ﻧﻄﻖ ﺑﻮ اﳊﺴﻦ‬
36
‫درﻛﺘﺎب ﻓﺘﺢ از ﺧﻠﻖ ﺣﺴﻦ‬
"...Şundan ki, Ebu'l Hasan'ın sözleri, Feth kitabında, güzel ahlakıyla,
buyurmuştur."
Diğer taraftan, Millet Ktp. Ali Emîrî Manzum 285 no'daki Arşî
Dîvân'ının kapağının iç sayfasında "‫( "ﻋﻦ ﻓﺘﺤﻨﺎﻣﻪ‬Fethnâme'den) başlığıyla yedi
beyit alıntılanmıştır. İlginçtir, bu yedi beyit Ebu'l Hasan'ın Beşâretnâme'sinde
yer almaktadır.37 Bu durumda, Beşâretnâme'nin de Fethnâme olarak
isimlendiğini söylemek durumundayız. Beşâretnâme'de yer alan
‫ﺳﺎل ﻫﺸﺖ ﺻﺪ در ﲨﺎذی اﻻﺧﺮﻳﻦ‬
38
‫اﻳﻦ ﺑﺸﺎرت ﻧﺎﻣﻪ ﺷﺪ ﻓﺘﺢ ﻣﺒﲔ‬
"800 yılının Cemâziye'l Ahir'inde bu Beşâretnâme feth-i mübîn oldu"
anlamındaki beyitteki "Feth-i mübîn" her ne kadar eserin başlangıç tarihine bir
işâret olsa da, Beşâretnâme'nin Fethnâme olarak da adlandırılmasına neden
olabileceğini akla getirmektedir.
Şu ana kadar elde edebildiğimiz birbirinden farklı bu iki referans,
Fethnâme'nin kesin bir şekilde tesbiti konusunda bizi aciz bırakmaktadır.
e- Turâbnâme
Hüsâmettin Aksu, "Emir Gıyâseddin" başlıklı ansiklopedi maddesinde,
"Işkurt Dede diye anılan Şeyh Muhammed Salâtnâme adlı eserinde (vr. 50a)
35
36
37
38
Muhîtî, Keşfnâme, vr. 8b.
Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1052, vr. 1b.
Ebu'l Hasan, Beşâretnâme, vr. 19a.
age, vr. 28a.
218
Hurûfî Metinleri ile İlgili Bazı Düzeltmeler
Emir Gıyâseddin'in Turâbnâme adlı bir risâlesi olduğunu söylüyorsa da eser
günümüze ulaşmamıştır."39 demektedir.
Salâtnâme'nin söz konusu bölümünde Işkurt Dede şunları söylemektedir :
"Ey tâlib ! Eğer âhiret âlemini tahkik etmek istersen ve cesetlerin haşrinin ne
olduğunu ve nasıl olduğunu bilmek istersen, hazret-i Seyyid İshak selâmullahi
aleyh'in Turâbnâme'sine dön bak. Zirâ üçüncü bâbın sonunda detaylı bir şekilde
ispat etmektedir ki ondan daha iyi açıklayanı yoktur. Eğer, mülhid tâifeleri
arasındaki inançlardan bir kaçını bilmek, ve her birinin fayda ve zararını bilmek
istersen Turâbnâme'ye ve hazret-i halîfetullah'ın hemşîrezâdesi hazret-i Emir
Gıyâseddin'in İstivânâme'sine ki yeteri kadar izâh etmişlerdir, ve hazret-i
Seyyid Şerif kuddise sirruh ve kerremallahu vecheh'in Meâdiye'sine (baksınlar).
Bu üç nüsha-i şerîfe'de, ehl-i Fazl'la alâkalı itikat tafsilatıyla şerh edilmiştir."40
Görüldüğü gibi Işkurt Dede konuyla ilgili olarak, Seyyid İshak'ın
Turâbnâme'sini, Emir Gıyâseddin'in İstivânâme'sini ve Seyyid Şerif'in
Meâdiye'sini referans olarak vermekte ve daha sonra da bu üç eserden "üç
nüsha-i şerîfe" diye bahsetmektedir. H. Aksu'nun yanlışlığı, " ‫ﺑﻪ ﺗﺮاب ﻧﺎﻣﻪ و اﺳﺘﻮا ﻧﺎﻣﻪء‬
‫اﻟﺪﻳﻦ‬
ّ ‫( "ﺣﻀﺮت اﻣﲑ ﻏﻴﺎث‬Turâbnâme'ye ve Emir Gıyâseddin'in İstivânâme'sine...)
kısmını, "hazret-i Emir Gıyâseddin'in İstivânâme'sine ve Turâbnâme'sine..."
şeklinde okumasından kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak, Emir Gıyâseddin'in
Turâbnâme isimli bir eseri yoktur ve Işkurt Dede'nin bahsettiği Turâbnâme,
Seyyid İshak'ın Turâbnâme'sidir.
f- Itâ‘atnâme
Kemâl Kaytag'ın, Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî Farsça, 1052 no'daki (vr.
8b-42a) İtâ'atnâme adlı eseri hakkında Gölpınarlı, "Gurgan lehçesiyle yazılmış
mensur risâle"41 demiştir. Ancak İtâ'atnâme, sadece ilk iki sayfası Gurgan
lehçesiyle yazılmış, kalanı bildiğimiz farsçayla yazılmış bir eserdir.
g- Mir Fâzılî'nin "Risâle"si
Millet Kütüphanesi'nde Ali Emîrî Farsça yazma eserler bölümünde, 1039
(vr. 1b-80a), 990 (vr. 1b-58a) ve 1054 (vr. 1b-84a) no'larda bulunan Mir
Fâzılî'nin "Risâle" ismiyle bildiğimiz eserine, Salâtnâme'de Işkurt Dede,
"Taksîm-i Salât ve Evkât" ismini vererek atıfta bulunmuştur.42 Atıf yaptığı yer
1039 no'daki nüshanın 21a ve 21b sayfalarında yer almaktadır. "Risâle" olarak
zikredilen Mir Fâzılî'nin bu eserinin isminin Taksîm-i Salât ve Evkât olarak
kabul edilebileceğini söyleyebiliriz.
39
40
Hüsâmettin Aksu, "Emîr Gıyâseddin", DİA 11, 1995, s. 131.
‫ﺳﻴﺪ اﺳﺤﻖ‬
ّ ‫ای ﻃﺎﻟﺐ ﺑﺪان اﮔﺮ ﺧﻮاﻫﯽ ﮐﻪ ﲢﻘﻴﻖ ﮐﻨﯽ ﻋﺎﱂ آﺧﺮت را و ﺑﺪاﻧﯽ ﮐﻪ ﺣﺸﺮ اﺟﺴﺎد ﭼﻴﺴﺖ و ﭼﮕﻮﻧﻪ اﺳﺖ رﺟﻮع ﺑﻪ ﺗﺮاب ﻧﺎﻣﻪء ﺣﻀﺮت‬
‫ﺳﻼم اﷲ ﻋﻠﻴﻪ ﺑﮑﻦ ﮐﻪ در آﺧﺮ ﺑﺎب ﺳﻴﻮم ﺑﻪ ﺗﻔﺼﻴﻞ اﺛﺒﺎت ﻣﯽ ﻓﺮﻣﺎﻳﻨﺪ ﮐﻪ ﺑﺮ آن ﻣﺰّﻳﺘﯽ ﻧﻴﺴﺖ و اﮔﺮ ﺧﻮاﻫﯽ ﮐﻪ اﻋﺘﻘﺎد ﭼﻨﺪ ﮐﻪ در ﻣﻴﺎن ﻃﺎﺋﻔﻪء‬
‫اﻟﺪﻳﻦ ﮐﻪ ﳘﺸﲑﻩ زادﻩء ﺣﻀﺮت ﺧﻠﻴﻔﺔ اﷲ اﺳﺖ‬
ّ ‫ﻣﻠﺤﺪان اﺳﺖ ﺑﺪاﻧﯽ و ﻧﻔﻊ و ﺿﺮرئ ﻫﺮ ﻳﮏ ﺑﺒﻴﻨﯽ ﺑﻪ ﺗﺮاب ﻧﺎﻣﻪ و اﺳﺘﻮا ﻧﺎﻣﻪء ﺣﻀﺮت اﻣﲑ ﻏﻴﺎث‬
‫ﻌﻠﻖ ﺑﻪ اﻫﻞ‬
ّ ‫ﮐﺮم اﷲ وﺟﻬﻪ ﮐﻪ در اﻳﻦ ﺳﻪ ﻧﺴﺨﻪء ﺷﺮﻳﻔﻪ اﻳﻦ اﻋﺘﻘﺎد ﮐﻪ ﺗ‬
ّ ‫ﺳﻴﺪ ﺷﺮﻳﻒ‬
ّ ‫ﺷﺮح ﺑﺲ ﻣﺴﺘﻮﻓﺎ ﻓﺮﻣﻮدﻩ اﻧﺪ و ﻣﻌﺎدﻳﻪء ﺣﻀﺮت‬
ّ ‫ﺳﺮﻩ و‬
ّ ‫ﻗﺪس‬
...‫ﻓﻀﻞ دارد ﺑﻪ ﺗﻔﺼﻴﻞ ﻣﺸﺮوخ ﻣﺸﺮوح ﮐﺮدﻩ ﺷﺪﻩ اﺳﺖ‬
41
Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, s. 103.
42
Işkurt Dede, Salâtnâme, vr. 19b.
219
Fatih Usluer
Aynı kütüphanenin 1039 numarasındaki mecmuada iki türkçe eser
bulunmaktadır. Bunlardan birincisi 81b ile 86a arasında, diğeri de 94b ile 111b
arasındadır. Gölpınarlı bu eserlerden ilkini, yazarını belirtmeden, "Mir
Fazılî'nin, bu mecmuadaki ilk risâlesinin (yukarıda bahsettiğimiz risâle) telhîs
edilmek sûretiyle türkçeye tercümesi" şeklinde, ikincisini de, Fâzılî'nin kabul
ederek, "Şerh-i Taksîmat (Türkçeye tercemesi)" şeklinde tanıtmıştır.43
Ancak, bu iki türkçe eser birbirinden farklı değil birbirinin aynısıdır.
Diğer taraftan, ikincisi için söylendiği gibi bu eser Fâzılî tarafından da
yazılmamıştır. Zirâ bu eserde yazar, bir çok yerde "Mir Fâzılî hazretleri
buyururlar ki..."(97b, 100b, 103b, 111a) diyerek Mir Fâzılî'nin yukarıda
bahsettiğimiz Taksîm-i Salât ve Evkât (veyâ bilinen ismiyle Risâle) eserine
atıflarda bulunmuştur.
Ayrıca, gerçekte birbirinin kopyası olan bu iki eser ne "Mir Fazılî'nin
Risâle'sinin kısa bir tercemesi"dir ne de "Şerh-i Taksîmât'ın (Türkçeye
tercemesi)"dir. En basitinden olmak üzere şunu söyleyebiliriz ki bu türkçe
eserde, Câvidânnâme ve Mahşernâme'den alıntılar yapılmışken44, Mir Fâzılî'nin
risalesinde bu tarz bir alıntı söz konusu değildir. Şurası bir gerçektir ki bu
türkçe eserin yazarı, Mir Fazılî'nin Taksîm-i Salât ve Evkât'ından bazı pasajlar
çevirmiştir. Ancak çevirmekle kalmamış aynı zamanda da bunları şerh etmiştir.
Dolayısıyla bu, tercüme bir eser değil, Mir Fazılî'nin zikrettiğimiz eserinin bazı
bölümlerinin şerhedildiği bir eserdir. Bu nedenden dolayıdır ki müellif bu eserin
sonunda "temmet şerh-i taksimât-ı risâle-i sultânu’l 'ârifîn Mîr Fâzılî" (Âriflerin
sultanı Mir Fâzılî'nin risâlesinin kısımlarının -bu risâlenin isminin Taksîm-i
Salât ve Evkât olduğunu hatırlatalım- şerhi tamamlandı.) demiştir.45
Tüm bu düzeltmelere bir yenisini daha ekleyelim : Gölpınarlı, Millet Ktp.
Ali Emîrî Farsça, 990 no'lu mecmuanın 58b-62a'da yer alan üç sayfalık bölümü
için "hurûfîliğe ait türkçe bazı bahisler ve Aliyyu'l A'lâ'nın Mahşernâme'sinden
nakiller var" demekle yetinmiştir.46 Oysa bu bölüm, yukarıda iki nüshasından
söz ettiğimiz, Mir Fâzılî'nin Taksîm-i Salât ve Evkât adlı risâlesinin türkçe
şerhinin ilk üç sayfasının kopyasıdır.47
h- Işknâme (Âşıknâme)
Abdulmecîd b. Ferişteh (d. 864/1459-60)'ın Şevvâl 833 (Haziran
1429)48'da yazdığı bu eserin adı Âşıknâme şeklinde de geçmektedir. 49
43
Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, ss. 91-92.
Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1039, vr. 95-96.
Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1039, vr. 111b.
46
Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, s. 62.
47
Diğer bir ifadeyle, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1039, vr. 81b-86a ve Millet Ktp. Ali Emîrî
Farsça, no. 1039, vr. 94b-111b sayfalarının aynısıdır.
48
Abdulmecid b. Ferişteh (Feriştehoğlu), Işknâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Şer'iyye, no. 1362, vr.
58b.
49
Millet Ktp. Ali Emîrî Şer'iyye, no. 1362.
44
45
220
Hurûfî Metinleri ile İlgili Bazı Düzeltmeler
Feriştehoğlu bu eseri, saf meşreb olanların faydalanması, "taklidât-ı zulmâniye-i
cehl"den kurtulmaları, nefislerini müşâhede etmeleri gibi nedenlerle kaleme
almıştır. Yine Feriştehoğlu'nun belirttiği gibi, bu eser ilm-i te'vil'in Türkçede
izâhıdır. Zîrâ ilm-i te'vil yani Fazlullah'ın açıklamaları Fârisî lisânındadır ve
Rûm ilinde Fârisî bilenler azdır. Bu nedenle ehl-i meşrebden bazı ihvân, "ilm-i
ledünniyye-i ilâhîyye"nin Türkçeye çevrilmesini istemişler, Feriştehoğlu da
Türkçeye çevirmiştir.50
Bir çok araştırmacıya göre bu eser, Fazlullah'ın Câvidânnâme'sinin
Türkçeye (muhtasar) tercümesidir.51 Ancak doğrusu Işknâme'nin,
Muhabbetnâme ve Câvidânnâme'den bazı bölümlerin bazen kelime kelime
bazen de muhtasar bir şekilde tercümesi olduğudur. Meselâ Işknâme'nin aşk ve
muhabbet hakkındaki ilk bâbı (‫)ﺑﺎب اﻻول ﻓﯽ اﻟﻌﺸﻖ و اﶈﺒﺔ‬, Millet Kütüphanesi, Ali
Emîrî Farsça 824 no'da bulunan Fazlullah'ın Muhabbetnâme'sinin 8a-9b
arasındaki sayfaların tercümesidir. Yine 'Işknâme'nin altıncı bâbı,
Muhabbetnâme'nin 24a-26a arasındaki sayfaların, dokuzuncu bâbı da,
Muhabbetnâme'nin 26a-31a arasındaki sayfaların tercümesidir. Örnekleri daha
da uzatabiliriz.
Diğer taraftan söylediğimiz gibi Işknâme'de Câvidânnâme'den yapılan
çeviriler de mevcuttur. Meselâ Işknâme'nin dördüncü ve onbirinci bâbları,
Câvidânnâme'nin 51-53 ve 211-212. sayflarından çeviriler ve Feriştehoğlu'nun
açıklamalarını içermektedir.
Genel olarak baktığımızda ise, Feriştehoğlu'nun Muhabbetnâme'den daha
fazla bölüm çevirdiği ve Muhabbetnâme'den yaptığı çevirilerde metne daha
sadık kaldığını rahatlıkla görebiliriz. Sonuç olarak, Yusûf ile Züleyhâ arasındaki
muhabbet ve aşktan bahsederek başlayan Işknâme (Aşknâme) ile
Muhabbetnâme'nin isimleri arasındaki benzerliğin de sebepsiz olmadığını
düşünüyoruz.
i- Âhiretnâme
Feriştehoğlu'nun bu eseri ile ilgili de bazı yanlış söylemler araştırmacılar
tarafından son dönemlerde dile getirilmiştir. Söz konusu iddiaya göre,
Âhiretnâme, hurûfîlerin âhiret inançlarını anlatan bir eserdir.52 Muhtemelen
böyle bir yargıya eserin ismi neden olmuştur. Oysa eserde dile getirilen konular,
nefsini bilmek, Allah'ı bu dünyada müşâhede etmek, noktayı bilmek, rûh ve
algı, "elest bezmi" vs gibi hurûfîlikle ilgili konulardır, sadece âhiret inancıyla
ilgili bir eser değildir.
50
51
Feriştehoğlu, Işknâme, vr. 58b.
Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, s. 114 ; Hamid Algar, "Horufism", Encyclopaedia
Iranica 12, 2004, s. 487 ; Hüsâmettin Aksu, "Hurûfîlik", DİA 18, 1998, s. 411 ; Hüsâmettin
Aksu, "Firişteoğlu Abdülmecid", DİA 13, 1996, s. 134 ; Ömer Faruk Akün, "Firishteoghlu",
EI² 2, 1977, s. 945 vs.
52
Aksu, "Firişteoğlu Abdülmecid", s. 134 ; Ünver, Hurûfîlik ve Kuran, s. 90.
221
Fatih Usluer
Eserin bu ismi almasının nedenini Feriştehoğlu şu cümlelerle başlayan
uzun girişte açıklamaktadır: "...imdi bunun misâli ayet ve hadis çokdur bu risâle
sâhibi Ferişteh oğlıdur ve bende-i Fazlullahdır dünya beyânında ve âhiret
beyânında düzdi ve bu risâlenin ismini âhiretnâme koydı her kişi kim bu
âhiretnâmeyi idrâk eylese ve içinde gelen me’âni-i hakâiki fehm eylese ve
kânunlarını zabt eylese ol kişiye âhiret ahvâli ma’lum ola ki dünya nedir ve
âhiret nedir ve ehlullah kimlerdir ve ehl-i cennet ve cehennem kimlerdir ve hak
dîdârın müşâhede eden kimlerdir ve müşâhede etmeyip a’mâ kalan kimlerdir
bunları bile ve tanıya ala’l-ayân göre ve dahı..."53
j- Câvidî Ali'nin yaptığı Câvidânnâme'den bir bölümün şerhi
Câvidî bu eseri, Câvidânnâme'nin anlaşılması zor bazı bölümlerini yeni
bir şekilde açıklama amacıyla54 hicrî 1000 yılının Şevvâl ayında (Temmuz
1592)55 kaleme almıştır. Bu eser için Gölpınarlı, "Câvidân'ın altı 'elif'le (ibtidâ)
başlamasına dair bir risâle" tanımlamasında bulunmuştur.56
Ancak bu eser Câvidânnâme'nin ilk 6 kelimesinin şerhinden ziyâde ilk 10
sayfasının57 şerhinden ibârettir. Câvidî Ali, Câvidânnâme'nin bu ilk on
sayfasından yaptığı kelime ve cümle bazındaki alıntıyı zikrettikten sonra
arkasından şerh etmiştir. Câvidânnâme'nin 10a-17b sayfaları arasında Kur'an
âyetleri verildiğinden, bu sayfalar şerh edilmemiştir. Câvidî eserini,
Câvidânnâme'nin 17b sayfasındaki Adem'in yaratılışıyla ilgili cümlenin şerhiyle
bitirmiştir.
k- Şerh-i Pencâh Pâye (Şerh-i Mi'râc-ı Resûl58)
Câvidî'nin bu eseri Millet Kütüphanesindedir. Ancak Gölpınarlı'nın
belirttiği gibi 87b-188a arasındaki sayfalarda59 değil, 87b-177b arasındaki
sayfalarda yer almaktadır. 177b'de Şerh-i Pencâh Pâye'nin bittiğine dâir ilk
beyti
‫ﺷﺪ ﲤﺎم از ﻓﻀﻞ رب اﻟﻌﺎﳌﲔ‬
60
‫ﺷﺮح ﻣﻌﺮاج رﺳﻮل ای ﭘﺎک دﻳﻦ‬
"Fazl-ı Rabbu'l âlemîn('in lutfuyla) Şerh-i Mi'râc-ı Resûl tamamlandı ey
pâk-dîn" olan şiirden bunu, ve eserin isminin Şerh-i Mi'râc-ı Resûl olduğunu
anlamaktayız. Bu eserden sonra, 178b-188a arasında farklı bir konuya temas
eden bir risâle yer almaktadır. Gölpınarlı'nın, Şerh-i Pencâh Pâye'ye dâhil ettiği
53
Abdulmecid b. Ferişteh, Ahiretnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Şer'iyye, no. 1364, vr. 2a.
Câvidî, Câvidânnâme Şerhi, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 437, vr. 67a.
age, vr. 2a.
56
Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, s. 51.
57
Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 920, vr. 1a-10a.
58
Câvidî, Şerh-i Pencâh Pâye, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 437, vr. 177b.
59
Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, s. 51.
60
Câvidî, Şerh-i Pencâh Pâye, vr. 177b.
54
55
222
Hurûfî Metinleri ile İlgili Bazı Düzeltmeler
mecmuanın bu son risâlesini tanıtmadan önce Şerh-i Pencâh Pâye ile ilgili bazı
bulgularımızdan bahsetmekte, eserin daha iyi tanınması adına yarar görüyoruz.
Öncelikle elli pâyeden oluşan Câvidî'nin bu risâlesi, Câvidânnâme-i
Sağir'in (Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1000) 222a-222b sayfalarında yer
alan 50 dikdörtgene bölünmüş tabloya dayanmaktadır. Bu tablodaki bazı kutular
boş bırakılmıştır. Dolu olan kutulardaki her bir cümle ki Câvidânnâme'ye âit
cümlelerdir, Câvidî'nin şerhinde bir pâye altında şerh edilmiştir. Dolayısıyla boş
bırakılan kutulardaki cümlelerin hangileri olduğunu Câvidî'nin bu şerhinden
hareketle bulunabilmektedir.
Câvidî'nin şerhinin tertibine gelince, her bir pâye Câvidî'nin bir beytiyle
başlamaktadır. Arkasından Câvidânnâme'deki tabloda yer alan cümle verilip
şerhine başlanmaktadır. Elli pâye, Hz. Muhammed'e miraçta ilk olarak farz
kılınan ve miracın gâyesi olan 50 vakit namazdan kinâyedir. Bu elli vakit namaz
da, arap alfabesinin 28 harfiyle bu 28 harfin 22 noktasının toplamına işârettir.
Dolayısıyla her bir pâye aslında, Hz Muhammed'in miracını gerçekleştirdiği bir
harf veyâ bir noktaya karşılık gelmektedir. Bu nedenle Câvidî her bir pâyeyi,
hatt-ı istivâ üzerinden gerçekleşen miraca ve miraçta farz olan elli vakit namaza
bağlamaktadır.
Aynı mecmuada bu şerhten sonra söylediğimiz gibi Câvidî'nin diğer bir
"Risâle"si vardır. 178b-188a'da bulunan ve hicrî 1000 (1592)61 yılında yazılan
bu risâlede Câvidî, Câvidânnâme'nin bazı cümlelerini şerhetmiştir. İlk olarak
Câvidânnâme'de sayfa kenarına Fazlullah tarafından yazılmış, harfler ve
rakamlardan oluşan bir notun şerhiyle başlar ve diğer kısa şerhlerle devam eder.
l- Risâle
Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî Farsça, 993 no'da (vr. 19b-39b) yer alan bu
risâlesinde Câvidî Ali, Yezd şehrinde ünlü matematikçi Mevlânâ Şerefüddin
Yezdî ile karşılaşmasından bahseder. Bu şahış Câvidî'ye şöyle bir soru sorar :
"İlm-i hurûf hakkında, bu tâifeye âit eserlerin hepsini okudum ve mütâlaa ettim.
Bu eserlerde tüm eşyânın, 28 ve 32 harfe muvâfık gösterilmesinden maksat ve
bunun faydası nedir ?". Câvidî, iğneleyici bir şekilde "Herkesi cehâletten
kurtarmaktır" diyerek cevap verir. Mevlânâ Yezdî sinirlenir ve titremeye
başlar.62
Gölpınarlı'ya göre Câvidî'nin görüştüğü bu şahıs 858 (1454) yılında ölen
Mevlânâ Şerafeddin Yezdî'dir. Ancak Câvidî, Câvidânnâme'nin ve
‘Arşnâme'nin bazı bölümlerini 1000 (1592) yılında şerhetmiştir.63 Eğer
Gölpınarlı'nın sözünü ettiği meşhur matematikçi Şerâfeddin Yezdî'nin ölüm
61
62
63
Câvidî, Şerhler, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 437, vr. 183b.
Câvidî, Risâle, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 993, vr. 38b.
Câvidî, Câvidânnâme Şerhi, vr. 2a ; Câvidî, Şerhler, vr. 183b.
223
Fatih Usluer
tarihi doğru ise, Câvidî'nin sözünü ettiği şahıs, Şerefüddin Yezdî adında başka
bir matematikçidir.
m- Feyznâme
Rızâ Tevfik, Clément Huart'ın eserine yazdığı önsözde, Misâlî'nin (ö.
985/157764) Miftâhu'l Gayb'ından ve Miftahu'l Gayb'ın girişinden (la préface du
‫ )ﻣﻔﺘﺎح اﻟﻐﻴﺐ‬bazı alıntılar yapmıştır.65
Misâlî'nin Miftâhu'l Gayb adlı mensûr66 ve Feyznâme adlı manzum
eserlerinin olduğunu bilmekteyiz. Rızâ Tevfik'in alıntı yaptığı kitap muhtemelen
Misâlî'nin önce Miftâh'ul Gayb'ının, arkasından Feyznâme'sinin yer aldığı
mecmua şeklinde bir eserdir. Meselâ Millet Ktp. Ali Emîrî Manzum eserler
bölümünde, 390 nolu mecmuada 1b-8a arasında Miftâhu'l Gayb, 8b-37a
arasında da Feyznâme vardır. Misâlî 37a'da
Feyznâme oldu nâm-ı nüsha hem
Feyz irür her kim okur bî-elem"67
diyerek bu manzum eserinin adının Feyznâme olduğunu belirtmiştir.
Miftâhu'l Gayb'ın68 ketebesinde de "temmet risale-i Miftahu’l gayb-ı
Misâlî rahmetullahi teala"69 denilerek, mensûr eserin de adının Miftâhu'l Gayb
olduğu belirtilmiştir ki bu eser Millet Ktp. Ali Emîrî Manzum, no. 390, vr. 1b8a'daki risâledir.
Rızâ Tevfik'in Miftâhu'l Gayb'dan diyerek verdiği70, ilk mısra'ı "Hak
teâlâ Mûsâ'ya vahy eyledi" olan şiir bu durumda Feyznâme'nin71 27b sayfasında
yer almaktadır. Miftâhu'l Gayb'ın girişinden diyerek aktardığı72 "bir vecihle dahi
elli altının otuz ikisin..." diye başlayan bölüm ise Miftâhu'l Gayb'ın (390 no'lu
mecmua) 3a sayfasında yer almaktadır. Sonuç olarak R. Tevfik Feyznâme'yi
Miftâhu'l Gayb olarak, Miftâhu'l Gayb'ı da Miftâhu'l Gayb'ın girişi olarak kabul
etmekle hatâ etmiştir. Delillendirdiğimiz gibi, Miftâhu'l Gayb'ın girişi dediği
eser Miftâhu'l Gayb'ın kendisi, Miftâhu'l Gayb dediği eser de Feyznâme adlı
eserdir.
n- Yazarı veya ismi bilinmeyen eserlerden
1- Risâle :
64
65
Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, s. 123.
Rıza Tevfik, Etude sur la religion des Houroûfîs, s. 299, 302...
Son beş sayfası manzumdur.
Misâlî, Feyznâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Manzum, no. 390, vr. 37a.
68
Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, no. 1041.
69
Misâlî, Miftâhu'l Gayb, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1041, vr. 140a.
70
Rıza Tevfik, Etude sur la religion des Houroûfîs, s. 299.
71
Millet Ktp. Ali Emîrî Manzum, no. 390.
72
age, s. 302.
66
67
224
Hurûfî Metinleri ile İlgili Bazı Düzeltmeler
Millet Ktp., Ali Emîrî Farsça, no. 993'deki 51a-52a sayfalarındaki
"Risâle"nin yazarı bilinmediği ifade edilmesine rağmen İshak'a ait olduğunu
tesbit ettik. Zira bu eser, İshak'a ait olduğu bilinen aynı mecmuadaki Risâlenin
78a-78b sayfalarında yer almaktadır.
2- Tahkîknâme :
Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1054'deki mecmuanın 85b-111b
sayfalarındaki eseri Gölpınarlı, "Câvidân'ın bazı yerlerini şerh mâhiyetinde bir
risâle" olarak tanıtmıştır.73 Oysa söz konusu eserin isminin Tahkîknâme
olduğunu yazarı bizzat söylemiştir.74 Eser beş tahkîkten oluşur ve
Câvidânnâme'nin bazı yerlerini de şerh etmemektedir. Eserde Fazlullah'ın
sadece iki beyiti iktibas edilmiştir. Ayrıca Gölpınarlı, mecmuanın sonundaki
notun "Mir Fazlî ismiyle müsemmâ..." cümlesinden hareketle Mir Fâzılî'nin
risâlesi olduğunu söylüyor ancak söz konusu notun o cümlesinde tam olarak
şunlar yazılıdır: "bu kitab-ı müstetâb ki Mîr Fuzaylî ismiyle müsemmâdır oğlum
Monla Hüseyin ki bin yüz otuz altı tarihinde dünyaya gelip bin yüz elli
senesinde tahrîr eylemiştir..."75 Gölpınarlı, şaşırtıcı bir şekilde, Mîr Fuzaylî
ismiyle müsemmâ olanın kitap olduğuna atıfta bulunuyor ve eseri Mîr Fâzılî'ye
mâl ediyor.76 Açıkça görülüyor ki Mîr Fuzaylî ismiyle müsemmâ olan eserin
müstensihi Monla Hüseyin'dir.
3- Arşnâme’den dört beytin şerhi:
Yine, Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça, 993 no'lu mecmuada 99b111a'da yer alan eser için Gölpınarlı, "Arşnâme'den bir parça" tanımlamasını
kullanmıştır. Sonda yer alan beytin ise ayrı vezinden olduğu için, ayrı bir
kitaptan alınmış olduğunu belirtmiştir.77 Doğrusu şudur ki bu sayfaların başında
Arşnâme'den alınan 4 beytin kısa bir şerhi yapılmış ve beyit de, konuyla irtibatlı
olarak, şârih tarafından yazılmıştır.
4- İsm u Müsemmâ:
Clément Huart'ın hurûfîlikle ilgili Farsça metinlerinde İskendernâme'den
bir önce verdiği, yazarı belli olmayan "Risâle"78, Mir Şerif'in İsm u Müsemmâ
adlı risâlesidir ve Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 993'de, 40a-47a sayfalarında
diğer bir nüshası yer almaktadır.
Abdülbâkî Gölpınarlı'nın çok değerli çalışması olan Hurûfî Metinleri
Kataloğu olmasaydı bu makalenin hazırlanması mümkün olmayabilirdi.
Hurûfîlikle ilgili bir çok çalışmada da bu eserin en temel kaynaklardan biri
73
Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, s. 106.
?, Tahkîknâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1054, vr. 86b.
Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1054, vr. 112b.
76
Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, s. 107.
77
age, s. 68.
78
Clément Huart, Textes persans relatifs à la secte des Houroûfîs, Leyden-London, 1909, ss. 138150.
74
75
225
Fatih Usluer
olduğu açıktır. Makalemizde, hurûfî eserlerle ilgili gözden kaçmış olan bazı
eksiklikleri tamamlamaya çalıştık. Gölpınarlı'nın söz konusu eseri Türkiye'deki
bazı kütüphanelerde bulunan hurûfî eserleri kapsamaktadır. Değişik
çalışmalarda British Museum, Vatican Library, Bibliothèque Nationale,
Kitâbhâne-i Millî-yi Melikî, Bibliothèque de l’Université de Cambridge,
Bibliothèque de Bodleian (Oxford) ve bazı özel kütüphanelerde bulunan hurûfî
eserlerin de isimleri anılmaktadır. Yaptığımız düzeltmelerden de faydalanılarak,
tüm dünya kütüphanelerindeki Hurûfîlikle ilgili eserlerin bir kataloğunun
hazırlanması, konuyla ilgili önemli bir boşluğu dolduracaktır.
İlk elden kaynakların okunması ve analizi, her türlü doktriner çalışmada
olduğu gibi hurûfîlik için de çok önemlidir. Elbette böyle bir çalışmada eserler
ve yazarları hakkında ne kadar çok sağlıklı bilgiye ulaşırsak, yapılacak
araştırma da o derece sağlıklı olacaktır. Bu gerçekten hareketle hazırladığımız
makalemizde, hurûfî metinler ve yazarlarıyla ilgili bazı yanlışları düzeltmeye
çalıştık. Emin olmadığımız ve henüz kesinleştirmediğimiz bilgilere,
problematik olmayan eser ve yazarlarına makâlemizde yer vermedik. Umarız bu
konuyla ilgili daha fazla araştırma yapılacak, böylelikle hurûfî eserler ve
yazarlarıyla ilgili bilinmeyenler minimuma inecek, Hurûfîler de daha iyi
tanınacak ve anlaşılacaktır.
Bibliyografya:
Abdülbâki Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, TTK, Ankara, 1989.
Abdulmecid b. Ferişteh, Işknâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Şer'iyye, no.
1362, vr. 57a-179a.
Abdulmecid b. Ferişteh, Ahiretnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Şer'iyye, no.
1364, vr. 1b-27a.
Ahmed Tevekkülî, Nihzet-i Hurûfiye. Mîsâk Nûr, yy., ts.
Alessandro Bausani, "Hurüfiyya", EI2 (3), 1971, ss. 620-622.
Ali Alparslan, Câvidânnâme'nin Nesîmî'ye tesiri. (Basılmamış Doçentlik
Tezi), İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, İstanbul, 1967.
Ali Mir Fatrus, Cünbüş-i Hurûfiye ve nihzet-i Pesîhâniyân ; Noktaviyân.
Bâmdâd, Tahran, ts.
Ali Rızâ Zekâvetî Karagözlü, "Cünbüş-i hurûfiye der asr-ı Timûrî", Aşinâ
6/31, 1996, ss. 11-15, 67-74.
Aliyyu'l A'lâ, Mahşernâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1019, vr.
1b-191a.
Aliyyu'l A'lâ, Mahşernâme'den bir parça, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça,
no. 1034, vr. 7b-33a.
Aliyyu'l A'lâ, Mahşernâme'den bir parça, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça,
no. 1034, vr. 35a.
226
Hurûfî Metinleri ile İlgili Bazı Düzeltmeler
Aliyyu'l A'lâ, Mahşernâme'den bir parça, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça,
no. 1034, vr. 69b.
Aliyyu'l A'lâ, Mahşernâme'den bir parça, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça,
no. 1039, vr. 95b.
Câvidî, Câvidânnâme'den bir bölümün şerhi, Millet Ktp. Ali Emîrî
Farsça, no. 437, vr. 178b-188a.
Câvidî, Şerh-i Pencâh Pâye (Şerh-i Mi'râc-ı Resûl), Millet Ktp. Ali Emîrî
Farsça, no. 437, vr. 87b-177b.
Câvidî, Şerhler, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 437, vr. 178b-188a.
Câvidî, Risâle, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 993, vr. 19b-39b.
Cemal Muhtar, "Hurûfî Türk şairleri", MÜİFD (4), 1986, ss. 219-229.
Clément Huart, Textes persans relatifs à la secte des Houroûfîs, LeydenLondon, 1909, ss. 138-150.
Ebu'l Hasan, Beşâretnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1041, vr. 1b54b.
Ebu'l Hasan, Mesnevî tarzında bir şiir, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no.
1052, vr. 1a-3a.
Ebu'l Hasan, Zübdetu'n-Necât, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 993, vr.
67a-71a.
Ebûzer Verdâsebî, Nemedpûşân. İntişârât-ı İmâm, yy., H.Ş. 1358.
Emir Gıyâseddin, İstivânâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 269, vr.
1b-104a.
E.G. Brown, "Further notes on the literature of the Hurufis and their
connection with the Bektashi order of dervishes", Journal of Royal Asiatic
Society, 1907, ss. 533-581.
E.G. Brown, "Some notes on the literature and doctrines of the Hurufi
secte", Journal of Royal Asiatic Society, 1898, ss. 61-94.
Fatih Usluer, "Le Houroufisme ; La doctrine et son influence dans la
littérature persane et ottomane", (Basılmamış Doktora Tezi), Ecole Pratique des
Hautes Etudes, Paris, 2007.
Fazlullah, Arşnâme. Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 992, vr. 1b-76b.
Fazlullah, Arşnâme. Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1003, vr. 1a-76b.
Fazlullah, Arşnâme. Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1011, vr. 2b-78a.
Fazlullah, Câvidânnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 920, vr. 1b437a.
Fazlullah, Câvidânnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1046, vr. 1b322a.
227
Fatih Usluer
Fazlullah, Câvidânnâme-i Sağîr, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1000,
vr. 1b-251a.
Fazlullah, Muhabbetnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 824, vr. 1b119a.
Fazlullah, Nevnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1011, vr. 82b120b.
Fazlullah, Nevnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1030, vr. 1b-38a.
Gönül Artam Erdoğdu, "Recherches sur le mouvement hurufi dans
l'Empire ottoman d'apres les sources turques et persanes (XIV-XVIe
siecles)", (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Université de Provence AixMarseille I, Aix-en-Provence, 2001.
Hamid Algar, "Horufism", Encyclopaedia Iranica 12, 2004.
Hellmut Ritter, "Studien zur Geschichte der islamischen Frömmigkeit, II
: Die Anfängeder‚ Hurûfisekte", Oriens (7), juin 1954, ss. 1-54.
Hüsâmettin Aksu, "Fazlullah-ı Hurûfî", DİA 12, 1995, ss. 277-279.
Hüsâmettin Aksu, "Ali el-A'lâ", DİA 2, 1989, s. 381.
Hüsâmettin Aksu, "Emîr Gıyâseddin", DİA 11, 1995, ss. 130-131.
Hüsâmettin Aksu, "Hurûfîlik", DİA 18, 1998, ss. 408-412.
Hüsâmettin Aksu, "Firişteoğlu Abdülmecid", DİA 13, 1996, ss. 134-135.
Işkurt Dede, Salâtnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1043, vr. 4b52a.
Kemâl Kaytag, İtâ'atnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1052, vr. 8b42a.
Mir Fâzılî, Taksîm-i Salât ve Evkât, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no.
1039, vr. 1b-80a.
Mir Fâzılî, Taksîm-i Salât ve Evkât, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 990,
vr. 1b-58a.
Mir Fâzılî, Taksîm-i Salât ve Evkât, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no.
1054, vr. 1b-84a.
Mir Şerif, İsm u Müsemmâ, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 993, vr.
40a-47a.
Muhammed Cevâd Meşkûr, "Fitne-i Hurûfiye der Tabriz", Mecelle-i Berresîhâ-yı Târihî (4), Mihrâbân 1348, ss. 133-146.
Misâlî, Feyznâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Manzum, no. 390, vr. 8b-37a.
Misâlî, Miftâhu'l Gayb, Millet Ktp. Ali Emîrî Manzum, no. 390, vr. 1b8a.
Misâlî, Miftâhu'l Gayb, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1041, vr. 128b140a.
228
Hurûfî Metinleri ile İlgili Bazı Düzeltmeler
Muhîtî, Keşfnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî, Şer'iyye, no. 1356, vr. 1b-96b.
Mustafa Ünver, Hurûfîlik ve Kuran ; Nesîmî Örneği, Fecr, İstanbul, 2003.
Ömer Faruk Akün, "Firishteoghlu", EI² 2, 1977, s. 945.
Refî'î, Beşâretnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Manzum, no. 943, vr. 7b-82a.
Rıfkı Melûl Meriç, Hurûfilik (Basılmamış Lisans Tezi), İstanbul
Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, İstanbul, 1936.
Ruşen Hayavî, Hurûfiye. Neşr-i Âtiye, Tahran, H.Ş. 1378.
Sâdık Kiyâ, Vâjenâme-i gurgânî. Dânişgâh-ı Tahrân, Tahran, H.Ş. 1330.
Sâdık Kiyâ, "Noktaviyân yâ Pesîhâniyân", İran Gûde (13), Tirmah 1320.
Sâdık Kiyâ, "Âgâhîhâ-yı tâze ez Hurûfiyân", Mecelle-i Dânişgede-i
Edebiyât (2), 1333, ss. 39-45.
Sedit Yüksel, Işknâme (İnceleme-Metin). Ankara Üniversitesi, D.T.C.F.
Yay., 1965.
Seyyid İshak Esterâbâdî, Turâbnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no.
1032, vr. 1b-46b.
Seyyid İshak Esterâbâdî, Turâbnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no.
1034, vr. 7b-33a.
Seyyid İshak Esterâbâdî, Turâbnâme, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no.
1037, vr. 1b-34a.
Seyyid İshak Esterâbâdî, Risâle, Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 993, vr.
51a-52a ve vr. 78a-78b.
Shahzad Bashir, Fazlallah Astarabadi and the Hurufis, One World Publ.,
Oxford, 2005.
Shahzad Bashir, "Deciphering the cosmos from creation to apocalypse :
The Hurüfiyya movement and medieval islamic esotericism", in A. Amanat,
Millennialism : Motifs and movements. Yale University Press, New Haven, ss.
168-184.
Shahzad Bashir, "Enshrining divinity : The death and the memorialization
of Fazlallah Astarâbâdî in the development of Hurüfî thought", Muslim World
(90), 2000, ss. 289-308.
Yakub Ajand, Hurûfiye der târih. Ney, Tahran H.Ş. 1369.
Tahkîknâme, (Yazarı bilinmiyor), Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1054,
vr. 85b-111b.
Şerh-i Taksîm-i Salât ve Evkât-ı Mir Fâzılî, (Yazarı bilinmiyor), Millet
Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 1039, vr. 81b-86a ve vr. 94b-111b.
Şerh-i Taksîm-i Salât ve Evkât-ı Mir Fâzılî'nin başı, (Yazarı bilinmiyor),
Millet Ktp. Ali Emîrî Farsça, no. 990, vr. 58b- 62a.
229
Fatih Usluer
Mahşernâme'den bir yerin şerhi, (Yazarı bilinmiyor), Millet Ktp. Ali
Emîrî Farsça, no. 1009, vr. 18b-19a.
Arşnâme'den 4 beytin şerhi, (Yazarı bilinmiyor), Millet Ktp. Ali Emîrî
Farsça, no. 993, vr. 99b-111a.
230