GENÇ PATRONLAR Çizgi dışı bir girişimcilik hikayesi: Semih Çalışkan Semih çalışkan 1988 İstanbul doğumlu. Sakarya Üniversitesi Endüstri Mühendisliği lisansı ve Sakarya Üniversitesi Kalite Yönetimi yüksek lisansını tamamlamış. Kurucu ortak olarak 6 farklı şirkette faaliyet gösteriyor. 2010 yılında ailesinin desteği olmaksızın mezun olmasının hemen akabinde 3 kişinin çalıştığı bir danışmanlık ofisi açarak iş hayatına atılmış. İş hayatı boyunca hiç bir kredi veya alternatif finans kaynağı kullanmadan, yüzde 100 yerli ve öz sermaye ile faaliyetlerine devam etmekte. Şuan 500’den fazla şirkete 60 kişilik kadrosu ile hizmet veriyor. Türkiye Genç Ekonomi Başarı Ödülleri’nden “Yılın Genç Girişimcisi” ödülünün sahibi olan Semih Çalışkan başarısının sırrını Hizmetix okurları için anlattı. Sizi tanıyabilir miyiz? İş hayatı serüveniniz hakkında bilgi verebilir misiniz? 1988 İstanbul Eyüp doğumluyum. Marangoz bir babanın ev hanımı bir annenin çocuğuyum. Çocukluğum bildiğiniz İstanbul mahalle hayatında geçti. Ailemizin maddi durumları nedeniyle yaz aylarının tamamında çalışmak durumundaydım. Bu çalışma serüvenim ortaokulun yaz aylarından itibaren başladı. Bir çırağın çalışabileceği çoğu yerde çalıştım. İlk olarak çantacı atölyesinde çalıştım iki sene. Sonrasında Kapalıçarşı maceram başladı ve beni belkide ticaret hayatımda en çok etkileyen maceralardan biri. Kapalıçarşı’da ilk önce kuyumculuk atölyesinde görev aldım ki zor bir pozisyondaydım. Frezedeydim. Amanyokla çalışılan bir bölüm kimyasal olarak ama üretim adına insanları tanımak adına çok şey öğrendim. Çünkü altın çok kıymetli bir maden. Kırıntısı bile bizim iki üç aylık maaşımıza bedeldi. Sonrasında bedestan bölümünde kuyum satımıyla ilgili bir yaz çalıştım. Orada da gayrimüslim Yahudi kökenli patronumuz vardı. Kendisinden çok şey öğrendim. Ticaret ahlakını, ticaret yöntemlerini kendisinden öğrendiğime inanıyorum. Sonrasında lisenin son yazında kendim altın malzemelerini toplayarak işporta olarak satış yapmaya çalıştım. Kısa bir maceraydı ama orada da çok şey öğrendim turistlerle iletişimim gelişti 76 Mart 2014 Semih Çalışkan dil bilgim geliştim. Şehremini Lisesi mezunuyum ki oradan mezun olmak bence bir ayrıcalık. Çok güzel bir okulumuz vardı. Teknolojiyi sonuna kadar kullanıyorduk. Sonrasında sınava girdim ve Sakarya Üniversitesi Endüstri Mühendisliğinde lisans programımı tamamladım. Sonrasında bir süre Sakarya’da dolmuş hattında çalıştım. 3-4 ay dolmuşçuluk maceram var fakat SCR belgemin olmaması nedeniyle kısa sürdü. İkinci öğretimde okuduğum için Sakarya’da gece hattında kırmızı dolmuşlar var o hatta çalıştım. Daha sonra kulübümüzün düzenlediği Türk Standartları Enstitüsünde kalite yönetimiyle ilgili ISO 9001 ile ilgili eğitim programlarına katıldım ve orada hayatıma çok büyük etkileri oldu. Oradaki hocam benim bu işi yapabileceğime inandı ve beni kendi referansıyla sanayide çeşitli yerlere yönlendirdi. Bu yerlerde stajyer gibi az bir ücretle harçlıkla belgelendirme çalışmalarında çalışma fırsatı buldum. Torna makinesinde, freze makinesinde çalıştım. Bildiğiniz üretim çıraklığı gibi pozisyonlarda çalıştım ve bu süreçten sonra benim ufkum açılmaya başladı. Üniversite bilgilerimi nasıl kullanacağımı öğrendim. Bence benim üniversite başarımdaki püf noktam bu olmalı! Sanayinin içine girerek üniversitedeki bilgileri nasıl ve nerede kullanacağımı öğrenmiş oldum. Daha sonra yüksek lisans öğretimime başladım. Mesleğimle alakalı kalite yönetimi yüksek lisansı yaptım Sakarya Üniversitesinde. Öğrenciliğimiz biter bitmez 2010 yılının son aylarında Türk Standartları Enstitüsünde şu anki ortağım olan Makine Mühendisi Dursun Bey ile tanıştım. Tesadüfen kendisiyle bir yemekte sohbet etme fırsatım oldu. Profosyonel olarak iş yapmadığımı sermayemin olmadığını söyledim kendisine. Kendisinin de çok sermayesi olmadığını ancak GENÇ PATRONLAR birleşebileceğimizi söyledi. 3-5 bin lira sermaye ile 3-5 kişiden oluşan personelle ofisi açtık. Sıfır masraf ilkesine bağlı kaldık. Hiç kredi kullanmadık. Yüzde yüz öz sermaye ile hareket ettik ve en önemli başarı ivmemizin aile ortamında çalışma ortamını yaratmak olduğuna inandık. Çok yalın ticaret yaptık. Başarılarımızı bu çeşitli ilkelerimize borçlu olduğumuza inanıyoruz. Bu ilkeler sayesinde bugün 100’ü aşkın çalışanımız var. 6 adet şirketimiz var. Bunlar; 1 adet filo şirketimiz mevcut. Uzun dönemli araç kiralama şirketi ve burada turizme yönelik karavan kiralama hizmetlerimizde var farklı olarak. Her yaptığımız işte piyasada genel olanın dışında farklı olanı seçiyoruz. Temel ilkemiz bu. Hatta örnek aldığımız hayvanda Zürafa diyebilirim. Sürekli en yüksekten yediği için aç kalmayan hayvandır. Ancak en zor işleri de su içmektir. Biz de en zor olan kaynağı başarmaya çalışıyoruz ama hep yüksekten yemeye çalışıyoruz. Eşlerimizle birlikte çalışıyoruz. Makprom, Tekprom ve ASY Filo diye 3 farklı şirketimiz var. Türk gibi girişimci olmak terimi için neler söyleyebilirsiniz? Biz daha cesuruz. Bizde batma korkusu olmadığı için daha cesur olduğumuzu söyleyebilirim. Çok şaşırmamak lazım bizim ülkemizin ve gençlerimizin girişimci olmasına. Türkiye 45 milyon genç nesile sahip bir ülke. Önceliğimiz bu sonra ise, “pratik zeka ve göç yolda düzülür” mantığı çok büyük etken. Ben pazarlamayı sadece ramazan aylarında yapardım. Nedeni ise; ramazan aylarında kimse pazarlamaya çıkmaz. Sözleşme yenileme sürelerim de sadece temmuz ağustos aylarıdır. Yine bu sene temmuzda ramazan gelecek ve ben yine pazarlamaya çıkacağım. Bu risk alma cesareti sermaye olmamasından dolayı mı sizce? Sermayenin olması başarıyı kötü yönde etkileyecektir. Çünkü sermaye olsa girişimcilik olmaz. Ben çok belgesel izledim. Cansız organizmalar, yol kenarındaki tozlar bile düzene doğru rüzgara doğru kavis alırlarmış. Yani cansız organizmalar bile düzeni bozmazken canlıların özellikle düzenini bozması çok da mantıklı değil ki zaten benim en büyük tavsiyem; Düzenim bu, ben bu paraya çalışmam, rahatım iyi demeyin daha rahatları var. Tabi ki lükse kaçmak değil amaç. Her sene 2 şirket hedefimiz var. Önümüzdeki senede 2 şirket daha kuracağız. Bunlar Türkiye’de hiç olmayan şirketler olacak. En büyük hedefimiz ülkemizde hizmet ithalatını azaltıp hizmet ihracatını artırmak. Patentlere, now-howlara, belgelere ülkemizde yaklaşık yılda2.2 milyar dolarlık bir kayıptan bahsediyoruz. Türkiye bunun sadece 100 milyon doları alabiliyor. Bizim gözümüz bu pastada. Bu pastayı Türk şirketlerine kazandırmak ve Türkiye’yi now-how üretebilir, patent üretebilir hale getirebilmek. Örnek olabilirsek ülkemize katkı sağlayabilirsek bizim için en büyük şereftir. Bizim amacımız istihdam yaratmak. Başarının sırrı nedir? Mutlaka tabularının olması gerektiğine inanıyorum insanların. Çünkü değişim önemli fakat değişimi yönetmek çok zor. İnsanın kendi de değişiyor. Zaten kendi değişiminizi kontrol edemediğiniz anda paranın, koltuğun ve namın vermiş olduğu nefisle mücadeleyi kontrol edemediğiniz anda sona doğru yaklaşıyor olacaksınız bunu unutmamak gerek. Başarının sırrı aile ortamı. Müşterilerimize dokunmamız lazım. Türk olduğumuzu unutmamamız lazım. Önce vatan sonra ümmet sonra globallik dememiz lazım. Mesajınız… Girişimci olmak doğrudur. İş aramayın iş kurun demiyorum. Ülkemizde çalışana da ihtiyaç var. Önce kendilerini analiz etsinler, nerde mutlular, daha önemlisi nerde başarılı iseler iş hayatına atılmadan önce mutlaka bir karar versinler çünkü başarı mutluluk getirecektir. Mart 2014 77
© Copyright 2024 Paperzz