iKiZ GEZGiNLER PERi iLE EGE Merhaba Çocuklar! Sonunda özlemle beklediğiniz yaz tatiline kavuştunuz. Dokuz yaş›ndaki ikizler Peri ile Ege de sizler gibi sevinçli. Onlar tatillerini okuyarak, spor yaparak ve bol bol gezerek değerlendiriyorlar. ‹stanbul’da yaşayan bu sevimli ikizler yolculuklara ç›kmay›, yeni yerler görüp yeni insanlar tan›may›, Anadolu’da dolaşarak eski efsanelerin izlerini aramay› çok severler. Bu yüzden herkes onlara “‹kiz Gezginler” diyor. Birbirlerine pek benzemedikleri için insanlar çoğu zaman ikiz olduklar›na inanm›yorlar. Peri beyaz tenli, koyu kahverengi saçl›, kahverengi gözlerinin derinliklerinde 5 y›ld›zlar par›ldayan sevimli mi sevimli bir k›z; ikiz kardeşi Ege ise kumral perçemli, cin bak›şl›, çevik bir oğlan. Tarih ve gezi merak› onlara anne ve babalar›ndan geçti. Anneleriyle babalar› arkeoloji eğitimi görmüşler. Bebekliklerinden bu yana ikizlere masal olarak ilginç tarihsel öyküler ve efsaneler anlat›rlar. Peri ile Ege bunlar› dinlerken heyecanlan›r, düşlere dalarlar. Uzun süreli gezilere ç›kabilecek yaşa geldiklerinde, anne ve babalar›yla birlikte güzel yurdumuzu dolaşmaya, eski efsanelerin geçtiği yerleri gezmeye başlad›lar. Bu konuda çok şansl›lar, çünkü Türkiye öyle bir yer ki, neredeyse her taş›n›n alt›nda bir efsane yatıyor, ülkenin her köşesine dağ›lm›ş eski eserler bu efsanelerle canlan›yor. Tarihöncesinden bu yana say›s›z uygarl›ğ›n gelip geçtiği bu topraklar bugünün çocuklar› için hem çok değerli bir kültür miras›, hem de eski çağlar›n büyüleyici efsaneleriyle dolu rengârenk bir masal dünyas›. ‹kiz Gezginler geçmişle günümüzü buluşturan bu renkli dünyada yaşad›klar› serüvenleri sizlerle paylaşmak istiyorlar. Yar›n sabah yine bir yurt gezisine ç›kacaklar, onlara kat›l›r m›s›n›z? 6 iNEK GEÇiDi Gece, Ege ile Peri yataklar›nda dönüp duruyorlar. S›cak bir yana, heyecan da uyutmuyor onlar›. ‹ki kardeş karanl›kta hem müzik dinliyor, hem de konuşuyorlar. Yatak odalar›na aç›lan koridorun ›ş›ğ›, kapal› kap›lar›n›n cam›ndan geçerek odalar›na giriyor. Son haz›rl›klar› yapan anneleriyle babalar›n›n telâşl› gölgelerini seçiyorlar camda. Anne ve baba, yolculuk için gereken eşyalar› bir kez daha gözden geçirmekteler. Evlerinin ›ş›klar› karard›ğ›nda uykuya dalan ‹kiz Gezginler, hava ayd›nlan›rken gözlerini aç›yor, babalar›n›n “Günayd›n” diyen sesini duyar duymaz yataklar›ndan f›rlay›p giyinmeye başl›yorlar. Sonra da oyuncaklar›na veda edip evden ç›k›yor, ailece arabalar›na yerleşiyorlar. Herkes uykuda 7 olduğu için çevre çok sessiz. Araba bomboş sokaklardan geçerken, iki kardeş birbirlerine iyi yolculuklar diliyorlar. Sabah›n erken saatlerinde, kentin iki yakas›n›, ayn› zamanda Avrupa ve Asya k›talar›n› birleştiren Boğaziçi Köprüsü’nden ‹stanbul’u seyretmek ne kadar keyifli! Altlar›nda kocaman bir ›rmak gibi ak›p giden ‹stanbul Boğaz›’n›n k›y›lar›na dizilmiş irili ufakl› evler, geceden kalan tek tük ›ş›klar görüyorlar. Yukar›da ise güneşin doğuşunu müjdeleyen pembeliğiyle sonsuz gökyüzü uzanmakta. Peri ile Ege birbirine bak›p mutlulukla gülümsüyor ve ayn› anda ayn› şeyi düşünüyorlar: Yaşamak çok güzel. O da ne! Birden aşağ›da bembeyaz bir nokta çarp›yor gözlerine. Daha dikkatli bak›yorlar; evet, bu beyaz bir inek! Boğaz’›n bir k›y›s›ndan diğerine atlay›veriyor ve koşarak gözden yitiyor. ‹kizler, “‹o!” diye hayk›r›yorlar bir ağ›zdan. Annelerinin anlatt›ğ› eski bir efsaneden tan›yorlar onu. Çok güzel bir genç k›z olan ‹o, Eski Çağ tanr›lar› taraf›ndan cezaland›r›larak inek biçimine sokulmuş. Zavall›n›n cezas› bununla da bitmemiş, onu sürekli rahats›z edecek bir atsineği yollam›şlar peşinden. Kendisini sokup duran 8 atsineğinden kurtulmak için s›çraya z›playa kaçan ‹o’nun yolu ‹stanbul’a düşmüş. Kenti ikiye ay›ran Boğaz’›n sular› üzerinden atlay›p geçince, o çağ›n insanlar› buraya “Bosphoros” yani “‹nek Geçidi” demişler. Günümüzde kullan›lan birçok dilde Boğaziçi’nin karş›l›ğ› bu sözcüktür. Neyse ki, ömrünün geri kalan bölümünü inek olarak geçirmek zorunda kalmam›ş zavall› k›z. Bir süre sonra tanr›lar taraf›ndan bağ›şlan›p yine eski haline dönmüş. 9 AYÇiÇEĞi ‹kiz Gezginler’in arabas› art›k Çanakkale’ye yaklaşmakta. Tekirdağ’dan bu yana karayolunun iki taraf›nda uzanan pek çok ayçiçeği tarlas› var. Ege ile Peri, kocaman sevimli yüzlerini güneşe döndürmeye çal›şan bu çiçekleri çok sevdikleri için aralar›na girmeye can at›yorlar. Onlar› k›rmayan babalar›, bir tarlan›n kenar›nda durduruyor arabay›. Coşkuyla f›rlayarak sapsar› çiçek denizine dal›yor çocuklar. Çiçeklerin yuvarlak yüzlerine yak›ndan bak›nca, henüz ayçekirdeklerinin oluşmad›ğ›n› görüyorlar. Anneleri durur mu? Çiçeklerle kucak kucağa fotoğraflar›n› çekiyor, bir yandan da ayçiçeğine verilen diğer adlardan söz ediyor. Yüzlerini her zaman güneşe çevirdikleri için “günebakan” 10 veya “gündöndü” diye adland›r›lan bu çiçeklerin bir efsanesi varm›ş. Annelerinin anlatt›ğ› efsaneye göre, bir köylü k›z› Güneş Tanr›s›’na aş›k olmuş. Çok eskiden insanlar güneşi, atlar›n çektiği ateşten arabas›yla göklerde dolaşan genç ve yak›ş›kl› bir tanr› san›rlarm›ş. Köylü k›z› her gün tarlalar›n ortas›nda oturur, sabahtan akşama dek güneşi izlermiş. Sonunda oturduğu yerde kök salarak, güneş nereye giderse yüzünü o yana döndüren kocaman, sar› bir çiçeğe dönüşmüş. 11
© Copyright 2024 Paperzz