RAMAZAN AYI VE FAZİLETİ

KULLUK YAPMAK ZAHMET MİDİR?
Kulluk, boyun eğmek, itaat etmek, emir tutmak, arzuyu yerine getirmek anlamlarına
geldiğine göre, insanlar aslında birilerine sürekli itaat yapmaktadırlar ve yapmaya da
mecburdurlar. Bu, tarih boyunca da böyle olmuştur. Çünkü insan, kendi ihtiyaçlarını tek
başına karşılayacak durumdu değildir. Ayrıca insan, menfaatine düşkündür.
Bütün bu ihtiyaçlarını karşılamada ve menfaatlerini yerine getirme konusunda sürekli
kendinden daha güçlü birilerine muhtaç olur. Fakat o muhtaç olduğu şeyler, hem kendisini
tanımaz hem de acımaz. Bu durumda, ihtiyaç içinde bulunan insan, muhtaç olduğu kişiye
veya maddeye, kendini tanıtma ve kendine acındırma ihtiyacı hisseder. Ama bunu kolay
başaramaz. Hatta hiç başaramaz. Bu durumda, kendini kandırmak ve bir teselli yolu bulmak
için, muhtaç olduğu şeylere tapınmağa başlar. Kendince uydurma dinler edinir. Tabi bu,
yaradanı tanımayan insanların yapacağı şeydir. Kendisi batıl mabutlara tapındığı halde, rızkını
veren, şifa ihsan eden yine Allah’tır. Ama o, bunun farkında değildir.
Tarih boyunca ortaya çıkan batıl dinlerin ve hurafelerin büyük çoğunluğu aslında böyle
çıkmıştır. Mesela, bu gün hala Hindistan’da ineğe tapılmaktadır. Bu çok eski geçmişte,
Hindistan’da olan büyük bir kıtlık ve kuraklık zamanında, insanların sadece ineklerin sütünü
içerek hem gıda, hem de su ihtiyaçlarını karşılayarak hayatta kalmış olmaları sebebiyle
başlamış bir inançtır. Kendi hayatlarını, ineklere borçlu olduklarını düşündüklerindendir.
Halbuki ineği de sütü de yaratan daha sayılamayacak nimetleri, havayı ve suyu kullarına
gönderen, Allah Teala’dır. Öyleyse tapınma ve kulluk O’na yapılmalıdır.
Bazen insanlar içerisinde, Allah emri tutar gibi nefsinin emir ve isteklerinin peşine
takılanlar vardır. Bunun sebebi, lezzet ve zevkin vesilesinin, nefsin kendisi olduğundandır.
Aldığı lezzetler karşısında adeta nefsine kulluk yapmakta, Allah’a kulluk yapmamaktadır.
Halbuki, nefsi kendisine veren de nefse lezzetleri tattıran da, Yüce Yaratıcıdır. Ayrıca nefis
ölümlüdür.
Fakat, bütün lezzetlerin ve menfaatlerin sahibinin Allah olduğunu bilen ve O’na güzel bir
tarzda iman eden bir kul, her isteğin, ancak O’nun tarafından karşılanabileceğini bilir, kendisi
de bütünüyle O’nun isteklerini yerine getirir. İşte bunun adına da kulluk denir. Bu kulluk,
içinde halis bir Tevhidi barındırır. Yani bir tek olan Allah’a yönelmeyi sağlar. Bu da gayet
kolaylık oluşturur.
Bu noktaya gelince, kulluk yapmak hiç zor değildir.
08.01.2015
Mehmet ŞAHİN
Kırşehir Müftüsü