KEVSER SÜRESi ru sO.reti'l-Kev§er (Darü'l-kütübi'z-Zahiriyye, nr. 5881); Sirikeddin İbn Nüceym, el- 'İ]fdü'J-cevher fi'l-keldm 'ald sO.re ti'J-Kev§er (Köprülü Ktp., Fa z ı! Ahmed Paşa, nr. 1582/3, vr. 73-94); İbnü'l-Benna el-Merraküş1, Tefsiru sO.reti'l-Kev§er; Abdülmecld Hamid Subh, Min feyzi sO.reti'l-Kev§er (MansOre 1984 ); Muhammed Fatih Kesler. Kur'an-ı Kerim'de (Ma un ve Kevser Sarelerinde) İnsan Tipleri(İstanbul1995) . BİBLİYOGRAFYA : Müsned, II, 112; Buhar!, "Ri~aJ5", 53; EbG Davüd, "Şalat", 123; Tirmizi. "Şıfatü'l-cenne", 10 , "Tefs!rü'l-~ur"an", 108; Taberi. Cami'u'lbeyan (Bulak), XXX, 207-213 ; Fahreddin erRazi, Mefatif:ıu '1-gayb, XXXII, 117 -135; Süyüti, Esbabü 'n-nüzul, Kahire 1986, s. 221; Aıüsi. Ruf:ıu'l-me'anl, XXX, 244-249; Elmalılı, Hak Dini, IX, 6172-6214; M. İzzet Derveze, et-Tefslrü'l-hadls: Nüzul Sırasına Göre Kur'an Te{siri (tre. Şa ban Karataşv.dğr.). İstanbul 1997, I, 183 -185;J. Horovitz- L. Gardet, "Kawt!:ıwar", Ef2 (ing.). IV, 805-806; Ahmet Özel, "Emeviyye Camii", DiA, Xl, 110. İLYAS ÜzüM li] ı KEVSERi ı (bk. zAHiD KEVSERİ). L _j ı L KEYANILER ı Milartan önce 900 -7 7 5 yılları arasında İran'da hüküm süren bir hanedan. _j Ortaçağ Farsçası'nda "şah, emir" magelen key' (key) kelimesinin çoğu lu olan keyan, Doğu ve Kuzeydoğu iran'da Aryanl kabileleri n reisierine verilen bir unvandır. Kabile reisieri bu unvanı hükümdar olduklarında kullanırlardı. nasına İran mill'i tarihinin ikinci büyük safhası Keyaniler hanedanıyla başlar. Hanedanın kurucusu olarak kabul edilen Keykubad'dan Keyhusrev'e kadar gelen Keyanl hükümdarları hanedanın ortak özelliklerini gösteren bir grup oluşturur. Bu sebeple grup mensuplarının hükümdar olduğu döneme ilk Keyanl devri denilmiştir. Zerdüşt'i olan Keyan'iler'in kutsal kitapları Avesta'da bütün Keyanl kralları dini ve milli kimlikleriyle efsanev'i şekilde zikredilmiştir. Hanedanın kurucusu olan Keykubad, Pehlevi ve İslam kaynaklarında bazan Piş dadiler'in son hükümdan Zab'ın oğlu, bazan da halktan biri olarak gösterilmiştir. Şahname'de ise onun hükümdar oluşu 346 daha farklı bir şekilde anlatılır. Yüzyıla yakın hükümdarlıkyaptığı söylenen Keykubad'ın ardından tahta geçen Keykavus Avesta'da yedi ülkenin hakimi, cinlerden üstün ve yedi saray sahibi gibi efsanevl bir şahsiyet olarak tanıtılır. Yaklaşık elli yıl hükümdar olan Keykavus'un tahtı Keyhusrev tarafından elinden alınmıştır. Keykavus döneminin önemli bir olayı Keyanl sülalesinden sayılan. ancak hükümdar olmayan Siyavuş ile Şahname'de İran düş manı olarak gösterilen Turan Hükümdan Efrasiyab arasındaki mücadeledir. Siyavuş'un bu savaşlarda öldürülmesi onu Zerdüşt dininde yas törenlerinin kutsal bir şahsiyeti yapmıştır. dolu Selçuklu sultanları çocuklarına Keyhusrev. Keykavus ve Keykubad gibi efsanevl Keyanl hükümdarının adlarını vermişlerdir. BİBLİYOGRAFYA : İbn Kuteybe, ei-Ma'arif(Ukkilşe). s. 652 -653; Taberi. TarU; (Ebü'l-Fazl). 1, 504-516; Makdisi, el-Bed' ve 't-tariiJ, lll, 147 -152; Firdevsi. Şahna me, Tahran 1353 hş., I, 233-285; İbnü'I-Belhi, Farsname (nşr. G. Le Strange- R. A. Nicholson), London 1962, s. 14-16, 41; Ferheng-i Farsl, VI, 1638; Ehsan Yarshater. "Iranian National History", CH/r., 111/1, s. 436 -473; P. Sykes. Tarfb-i iran (tre. M. Ta kı Fa h r-ı Dili·yi Gllan!). Tahran 1366 hş . , I, 178-180; Muhammed Muin . MecmCı'a-ı Makalat, Tahran 1367 hş ., II, 61-63; "Kayanids", EF(ing.). IV, 809; Tahsin Yazıcı. "Efrasiyab", DiA, x. 478-479. li] RızA KURTULUŞ Hanedanın üçüncü hükümdan SiyaKeyhusrev'dir. Keyhusrev, Avesta'da diğer hükümdarlar gibi olağan üstü yetenek ve özelliklere sahip. dini ve milli bir şahsiyet olarak tanıtılır. İslam tarihi kaynaklarında daha çok onun Turan'dan kurtuluşu ve ardından Efrasiyab'a karşı yaptığı seferler üzerinde durulmuş tur. Firdevsl. Şahname'sinin önemli bir kısmını. Keyhusrev'in kumandasında Efrasiyab'a karşı yapılan seferlerde yararlıklar gösteren Güderz ve Rüstem gibi kahramanların hikayelerine ayırmıştır. Efrasiyab bu kahramanlar tarafından mağ lüp edilir ve Keyhusrev tarafından öldürülür. vuş'un oğlu Keyanl hanedanının ikinci dönemi Luhrasb ile başlar. Belh şehrini kurduğu ve genişlettiği söylenen Luhrasb'ın, Keyhusrev'in uzaktan akrabası olduğu rivayet edilir. İ slami kaynaklara göre Luhrasb, kumandanı Buhtunnasr'ı Kudüs'e yollamış ve o da şehri yakıp yıktıktan sonra yahudileri esir etmiştir. L uhrasb'ın ardından tahta geçen Güştasb. Turan ülkesinden gelen saldırılara karşı koymuş. ölünce yerine torun u geçmiştir. Bundan sonra Keyaniler'in siyasi nüfuzlarını kaybettikleri üçüncü dönem başlar. Avesta'da zikredilmemesine rağmen Pehlevi edebiyatın da popüler bir figür olan Behmen büyük bir ihtimalle Güştasb'dan sonra Zerdüştl topluluğunun mahall'i bir yöneticiliğini yapmıştır. Behmen'in Babil'de esir bulunan yahudileri kurtardığı, Kudüs'te bir tapınağı tamir ettirdiği ve bir ara Yahudiliği kabul ettiği söylenir. Behmen'den sonra tahta geçen kızı Hümay hakkında ki bilgiler de İran geleneği dışındaki haberlerle karışmıştır. Hümay'ın Rumlar'a karşı birçok savaş yaptığı ve Rum esiriere İstahr şehrinde yüksek anıtlar inşa ettirdiği rivayet edilir. Keyanller döneminin son iki hükümdan ı ve ll. Dara ' dır. Ana- KEYD (~1) inkarcıların ilahi daveti engellemeye yönelik planları; Allah'ın bunları hazırlayanların komplolarını L aleyhlerine çevirmesi Kur'an terimi. anlamlarında _j Sözlükte "tuzak ve pusu kurma, hile yapma. entrika çevirme; ceza verme, tedbir alma" anlamında masdar olan keyd "tuzak, hile, plan. komplo, ceza" gibi manalarda isim olarak da kullanılır. Ragıb ei-İsfahanl keydi "bir tür hile" şeklinde tanımladıktan sonra bunun olumlu veya olumsuz anlamda olabileceğini , ancak olumsuz anlamda kullanımının daha yaygın olduğunu belirtir (el-Müfredat, "kyd" md.). Keyd, Kur'an'da hem şeytana ve yandaolan inkarcılara hem de Allah'a nisbet edilerek türevleriyle birlikte otuz iki yerde tekrarlanmıştır (mesela bk. Al-i imran 3/ 120; en-N isa 4/76; ei-A'rat 7/183, 195). Bu kullanımlarda kelime şeytana ve inkarcı lara nisbet edildiğinde ilahi daveti engellemeye, kutsal değer l eri tahrip etmeye yönelik her türlü kötü, yıkıcı eylem ve faaliyetin ön hazırlığını; Allah'a nisbet edildiğinde ise ilahi cezalandırmanın bir çeşi di olarak kötü eylem ve hazırlıkların hedef ve amacına ulaşmasını engellemeye yönelik her türlü karşı tedbirin alınması nı ve bunları hazırlayariların komplolarını aleyhlerine çevirmek suretiyle cezalandırılmasını ifade etmektedir (ayrıca bk. MEKR). Bu anlamı en iyi şekilde belirten örneklerden biri Fll suresinde geçmektedir. Sürede İslam'dan önce. Mekke'ye saldırarak bu şehrin sakinlerini öldürüp Kabe'yi yıkma ve şehri işgal etme girişiminşı KEYHUSREV 1 de bulunan düşman ordusunun planları nın nasıl bozularak kendi aleyhlerine çevrildiği ve onların ne şekilde cezalandırıl dığı veciz bir üslüpla anlatılmaktadır. İki ayette geçen (ei-A'raf 7/ 183;ei-Ka lem 68/ 45). " Doğrusu benim keydim metindir" ifadesi, " Hile ve tuzaklara karşı benim tedbirim güçlüdür. bunlara vereceğim ceza ağırdır . kimse onu bozamaz ve kaldıramaz" anlamına gelir. Hz. Peygamber de, "Allah zalime belirli bir mühlet verir. Ancak daha sonra kendisini öyle bir yakalar ki artık bir daha kurtulmasına imkan ver mez" demiş . ardından. "İşte rabbinin haksızlık eden beldelerin sakinlerini yakalayıp cezalan dırması böyledir. O'nun cezası acı ve çet indir" (Hud 11 / 102) ayetini okumuştur (Buh arl. " Tefslr", ı 1/ 5; M üslim , " Birr", 6 1; İbn Mace, "Fiten " , 22 ; Tirmi zi. " Te fslr", 11/2). Kur 'a n-ı Kerlm'de, keydin taşıdığı "bir tür ilahi ceza" şeklindeki anlamı ifade etmek üzere başka kelimeler de kullanıl mıştır. i nkarcıların felakete yavaş yavaş ve tedrlcl olarak yaklaştırıtmasını belirten, bu esnada onların bazı geçici başarı lar elde etmesine müsaade edilip kendilerine muvakkat imkanlar verilmesini ifade eden istidriic bunlardan biridir. "Bir kimsenin adım adım yaklaştırılmak suretiyle bizzat kurduğu tuzağa düşürülme si" anlamına gelen bu tabir yanında bazı inançsız kimselere tanınan geçici fırsat. başarı . mühlet ve süreyi anlatmak üzere imla kelimesi de kullanılm ıştır. Allah Teala tuzak kurup aldatmaktan münezzehtir. Bu sebeple Kur'an'da geçen keyd ve türevlerinin "Allah ' ın iyiliklere ve güzelliklere. hak d ine. onun peygamberine ve diğer mensupianna karşı kötülük planlayan şeytan ve yandaşlarının kazdıkları kuyuya kendilerinin düşmesin i sağlaması. böylece onları kendi planlarıy la cezalandırması " şekl i nde anlaş ı lmas ı gerekir. Müşrikler ilk müslümanlara maddi ve manevi baskılar yapmakta, onlara inanç hürriyeti ve yaşama hakkı tanımamakta , putperestliğe dönmelerini sağlamak üzere çeşitli hilelere başvurmakta ve isteklerini kabul etmeyenleri öldürmeye çalış maktaydılar. Kur'an, bütün bu kötülüklerin şeytanın teşvikinin bir sonucu olduğu nu vurgulamakta, şeytanın hile v e planı nın zayıf olduğunu bildirmekte ve şeyta nın dostlarına karşı savaşmayı emretmektedir (en-N isa 4/76) . Ayetteki, "Şey tanın keydi zayıftır" ifadesiyle müslümanlara ümit ve cesaret verilmektedir. Nitekim Hz. Peygamber ve ona İ nananlar, Kur'an-ı Kerim'in bu yöndeki telkin ve boşa çıkarmış ; müşri kl ere karşı kesin bir zafer elde etmişlerdir. Bedir Gazvesi'ne işa ret eden bir ayette Allah'ın kafirlerin keydini zayıftattığından söz edilirken (ei-En fa l 8/ 18) müslümanların Kur'an 'dan aldık ları bu moral gücüne. bu sayede kazand ı kları mücadele enerjisine ve sonuçta ulaştıkları zafere dikkat çekilmektedir. teşvikleriyle düşmanlarının planlarını Keyd aynı anlamda hadislerde de geçmektedir. Bir hadiste halkın mal ve canı na saldırmak üzere plan yapanların tuzun suda eridiği gibi eriyip yok olacağı belirtilmektedir (Buh il.r'i, "Feza'ilü'l -Medlne ", 7). Hz. İbrahim'in eşi Sare'ye sarkıntılık etmek isteyen bir hükümdarın bu teşeb büsü esnasında boğulur gibi olduğunu ve amacına ulaşamadığını anlatan bir rivayette de , "Allah bu kafirin kötü emelini kendisine yöneltti ve ona aynıyla mukabele etti" denilmektedir (Buh arl. "Enbiy a'", 8 J Bİ BLİYOGRAFYA : İbn Faris. Mücm elü '1 -luga ( n şr. Züheyr Abdülmuhsin Su lta n) . Beyrut 1404/ 1984, lll, 774; Ragıb el-isfahani. el-Mü{redi'it, " k y d " md. ; Listı nü 'l-'Arab, "ky d" md.; Ktımüs Ter cümesi, ll, ll ; Buhar!, "Fezii'ilü ' l-Medl ne" , 7 , "Tefslr", l l / 5, "Enbiya'", 8; Müslim, "Birr", 61 ; İbn Miice, " Fiten ", 22; Ebu Diivud. " Ce nii' iz" , 24 ; Tirmizi. "Tefslr" , l l / 2; Mukatil b. Süleyman. et-Te{sfrü '1kebfr, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 1579/ 58 , vr. 474 '; Taberi. Ctımi'u 'l-bey tı n, V, 169;Matürldl, Te'v fltıt, TSMK , Medine, nr. 180, vr. 807 '; Fahreddin er-Riizl, Me{tı W:ıu '1-gayb, X, 184 ; Kurtubl, el-Cami', V, 270; VII , 329; Ayni, ' Umdetü ' l-lj:tırf, Beyrut, ts . (Daru ih ya i'Hüras i'IArabl ). X, 240; Şevkani, FetJ:ıu '1-lj:ad fr; ll, 271; Elmahlı. Hak Dini, VIII , 290; Vehbe ez-Zühayıi. et-Te{sfrü'l-münfr; Beyrut 1411 / 1991 , IX, 181. liJ M usTAFA ÇETiN KEYFİYET ' ( ~ 1) Bir nesnenin yapısını , belirleyen özellik, nitelik; klasik fe lsefe ve mantıkta on kategoriden biri nasıl olduğunu (bk. MAKÜLAT). L KEYHUSREV I (ö. 607/ 121 1) Anadolu Selçuklu L ı sultanı (1192-1196, 1205-1211). _j Sultan l l. Kılıcarslan ' ın oğludur. Annesi bir prensestir. l l. Kılıcarslan , devleti hanedan mensuplarının ortak malı sayan eski Türk geleneği ne ve hakimiyet B izanslı anlayışına uyarak ülkeyi on bir oğlu arataksim etmiş , en küçük oğlu Keyhusrev'e de melik sıfatıyla Borgulu (Uluborlu) ve Kütahya yörelerini vermişti. Keyhusrev, m eliklik döneminde idaresi altın daki uç bölgesinde oturan Türkmenler ve ağabeyleri Muhyiddin Mesud ve Kutbüddin Melikşah ile birlikte Bizans İmpara torluğu 'na (5 85/ 1189). Alman imparatoru Friedrich Barbarossa kumandasında ki Haçlı ordularına (5 86/ 1 190) ağır kayıp lar verdirdi. Ancak bir süre sonra kardeş ler arasında saltanat mücadelesi başladı. Sivas Meliki Kutbüddin Melikşah başşehir Konya'ya gelip babasına k endisini zorla veliaht ilan ettirdi. Bunun üzerine Sultan Kılıcarslan , Borgulu'ya G ıyasedd i n Keyhusrev'in yanına giderek onu veliaht ilan etti ve onunla birlikte Konya'ya yür üyüp şehre hakim oldu . Keyhusrev ile beraber Kutbüddin Melikşah ' ın idaresindeki Aksaray' ı kuşattığı s ı rada hastalandı ve Konya'ya götürülürken vefat etti. Ardından da Keyhusrev Konya'da tahta çıktı (588/ ı 192 ). Kardeşleri onun sultanlığın ı tanı mamakla birlikte kendilerini resmen sultan ilan etmeye de çekindiler. sında Keyhusrev, bu ilk saltanat yı llarında Kutbüddin Melikşah ' ın ölümü ve diğe r ka rdeşlerinin birbiriyle mücadeleleri sebebiyle tahtını muhafazada herhangi bir zorlukla karşı l aşmadı. Konya- istanbul arasında ticaret kervanı işleten Selçuklu taeirierini hapse attırıp maliarına el koyan Bizans imparatoru lll. Aleksios'a karşı askeri harekata başlayan Keyhusrev, Menderes nehrine kadar uzanan Bizans topraklarını fethetti. Bu sıra da esir aldığı hıristiyan halkını Akşehi r' e yerleştirip kendilerine toprak, ziraat aletleri ve tohumluk vererek üretici duruma gelmelerini sağladı : onlardan beş yı l müddetle vergi almadı. Bizans İmparatorluğu ile a nla şm a yap ı lın ca bu esirler ülkelerine dönmek istemediler. Sultanın bu politikasını öğrenen pek çok hıristiyan Selçuklu ülkesine göç etti , böylece birçok Bizans şehri boşalmış oldu. Kısa bir süre sonra sultanın ağabeyi Tokat Meliki Rükneddin Süleyman Şah diğer kardeşlerine karşı üstünlük sağladı ve kalabalık bir ordu ile 1. Keyhusrev'in savunduğu Konya 'yı kuşattı. Karş ı koymanın mümkün olmadığını gören Keyhusrev, istediği yere gitmesine izin verilmesi şartıyla tahtı ll. Rükneddin Süleyman Şah ' a bı rakmak zorunda kaldı (59 3/ 11 96) ihtiraslı ağabeyi ı. Keyhusrev, tahtı yeniden elde etmek ümidiyle bir süre Selçuklular'a tabi Er me- 347
© Copyright 2024 Paperzz