Endüstriyel politikalarda sosyal diyaloğun rolü - Eurofound

Endüstriyel politikalarda sosyal
diyaloğun rolü
Yönetici özeti
Giriş
Temel bulgular
Mali çalkantı ve değer zincirlerinin giderek küreselleşmesi,
Avrupalı ülkelerin endüstriyel politikayı canlandırarak
ekonomileri
nasıl
harekete
geçirebileceklerine
odaklanılmasına neden oldu. Bu süreçte devletin rolünün
kritik olduğu düşünülmekle birlikte sosyal ortakların da
rolü olduğu aşikârdır. Bu çalışma şu sorulara yanıt
bulmayı amaçlamaktadır: Avrupa’da hâlihazırda hangi
endüstriyel politika araçları kullanılıyor? Endüstriyel
politikaların şekillendirilmesinde ve uygulanmasında
sosyal ortakların katılımı var mı? Endüstriyel politikalar
açısından Avrupalı sosyal ortakların pozisyonları nelerdir?
Avrupa’da sektörel sosyal diyalog, endüstriyel
politikalarda aktif rol oynuyor mu?
Endüstriyel politika, kriz sonrası büyümeyi tekrar
başlatmak, iş yaratmak ve verimliliği artırmak
amacıyla pek çok AB Üye Devletinde kullanılmaktadır.
Belçika, İspanya ve Lüksemburg gibi az sayıda
ülkenin, iyileşme sağlamak ve yenilik ve endüstriyel
büyüme gerçekleştirmek için sektörler arası
odaklanmayla oldukça kapsamlı endüstriyel politika
stratejilerine sahip oldukları görülmüştür. Diğer ülkeler
ise rekabet gücünü artırmak veya teknolojik yenilikleri
teşvik etmek amacıyla yatay politika girişimleri
uygulamaya koymuştur.
Analiz, Avrupa Endüstriyel İlişkiler Gözlemevi
bünyesindeki ulusal uzmanların endüstriyel politikalar ve
sosyal diyaloğun rolü hakkındaki değerlendirmelerinden
elde edilen bulgulara dayanmaktadır. Altı sektörde
endüstrinin her iki tarafından temsilcilerle AB seviyesinde
görüşmeler gerçekleştirilmiştir: otomotiv, kimyasal
maddeler, savunma, gıda, çelik ve tekstil.
Politika bağlamı
Avrupa 2020 Stratejisi endüstriye belirgin şekilde
odaklanmaktadır. Komisyon’un 2012 yılında yayınladığı
“Büyüme ve ekonomik iyileşme için daha güçlü bir Avrupa
endüstrisi” başlıklı İletişim, stratejik bir şekilde hem yatay
hem seçmeli politikaları bir araya getirerek,“2010’da teklif
edilen endüstriyel politikaya yönelik stratejik yaklaşımı
geliştirebilecek ve destek olabilecek” net ve somut
tedbirlerle AB’nin endüstriyel politikasına yeni bir yaklaşım
getirdi. Aynı konu hakkında Ocak 2014’te yayınlanan
“Avrupa’da Endüstriyel Rönesans hakkında İletişim”
başlıklı daha güncel Komisyon İletişimi, Avrupa
ekonomisinin ve küresel pazardaki konumunun düzelmesi
için güçlü bir endüstriyel tabanının anahtar öneme sahip
olduğunu belirtmektedir. Ayrıca, endüstriyel politikanın
diğer AB politikaları ile kademeli olarak entegrasyonuna
işaret etmekte ve reformların uygulanmasında Üye
Devletlerin ve diğer ilgili aktörlerin anahtar role sahip
olduğunu vurgulamaktadır.
Kullanılan yatay ulusal politika araçları şu kategorilere
ayrılmıştır: Verimlilik ve rekabet gücü, Kümeler ve
KOBİ’ler, Yeniden Yapılandırma ve beceri tabanının
adapte edilmesi. Belirli stratejik üretken sektörleri
güçlendirmeye yönelik hedeflenen (veya sektörel)
endüstriyel politika araçları, AB Üye Devletleri
genelinde giderek artan şekilde yaygınlaşmaktadır.
Uygulanan
belirli
araçlar
şunlardır: Ar-Ge
çalışmalarını ve yatırımı belirli teknolojilere veya
ürünlere kanalize etmek; belirli sektörlerde kalifiye
çalışanları çekmek için tüm değer zincirinde işler
yaratmak; stratejik sektörlerin ihtiyaçlarını karşılamak
için işgücünün teknik beceri profilini artırmak.
Genel olarak, ortaya çıkan politika gündeminde yenilik
ana bileşen olarak görünse de Üye Devletler
tarafından oldukça farklı şekillerde algılanmaktadır.
Bazı ulusal politikalar KOBİ’lere (Çek Cumhuriyeti’nde
olduğu gibi) veya, Danimarka bölge konseyleri ve
Avusturya ve Romanya’daki şirket kümeleri gibi,
bölgesel boyuta odaklanmaktadır.
Yeniden yapılandırma ve yarattığı etkiler, genellikle
endüstriyel politikalarla ilişkilendirilmektedir. Ulusal
örneklerin çoğu orta ve doğu Avrupa ülkelerine ait
olup genellikle Avrupa bölgesel ve gelişim fonlarından
destek alımı içerir. Polonya’dan bir örnek, sosyal
ortakların ortak çabayla bir yeniden yapılandırma
programını
nasıl
uygulamaya
koyduğunu
göstermektedir.
Sosyal ortakların (özellikle sendikaların) endüstriyel
politika oluşturma süreçlerine genel katılımı, oldukça
sınırlı olmuştur. Sosyal ortakların endüstriyel
politikaya tutarlı ve güçlü şekilde katılımına dair
örnekler, endüstriyel ilişkilerde sözde “sosyal ortaklık
rejimine” sahip ülkelerde görülmektedir: Avusturya,
Belçika, Almanya, Lüksemburg, Hollanda ve
Slovenya. Bununla beraber, genelde politika
oluşturma sürecinde yüksek seviyede üç taraflı katılım
görülen Nordik ülkelerde bile kriz bağlamında bu
düzenlemeler baskıyla oluşmuştur.
Çalışma, ulusal seviyede endüstriyel politikaya sosyal
ortakların katılım derecesinin, ülkelerin endüstriyel
ilişki rejimlerinin kurumsal özelliklerinden etkilendiğini
ve hedeflenen sektörel girişimlerden ziyade yatay
politika girişimlerinin formüle edilmesinde daha
mühim rol oynadığını göstermektedir.
AB seviyesinde altı sektöre odaklanan çalışma, yenilik
politikasının ve Ar-Ge'nin en yaygın şekilde kullanılan
politika araçları olduğunu ortaya koymuştur. Sosyal
ortak katılımının en kapsayıcı şekli, genel anlamda
sosyal ortakların olumlu baktığı, ve temelde çok
paydaşlı gruplar olan, Yüksek Seviye Gruplardadır.
Endüstriyel politikada Avrupa sektörel sosyal
diyaloğunun rolü açısından, gündem belirlemede bir
kayma var gibi görülmektedir: Eğitim ve beceri
tabanını adapte etme ve yeniden yapılandırmanın
sosyal sonuçları hâlâ önem taşırken; yenilik,
hammaddeye erişim, Ar-Ge ve mali kaynaklara erişim
gibi diğer hususlar gündemde üst sıralara taşınmış ve
böylece Avrupa sektörel sosyal diyalog komitelerinin
kapsamını genişletmiştir. Bunun yanı sıra, sosyal
ortaklar ortak raporlar hazırlamış ve politika yapmayı
kolaylaştıran endüstriyel politikalarda inisiyatif
kullanmıştır.
Hem ulusal seviyede hem Avrupa seviyesinde politika
oluşturma ve uygulama süreçlerine sosyal ortakların
dâhil edilmesi; işgücü pazarında uzmanlık ve
deneyimden ve güçlülüğü artırabilecek sosyal ve
endüstriyel alanlardan faydalanmayı ve endüstriyel
politika girişimlerinin ilgili şekilde ve zamanında
yapılmasını sağlayabilir.
Politika göstergeleri
Çalışma, sosyal diyaloğu baskı altına alan ve
hükümetleri sosyal ortaklara düzgün şekilde
danışmadan hızlı şekilde müdahale kararları
almaya ve bunları uygulamaya iten, küreselleşme
ve ekonomik kriz nedeniyle oluşan mevcut
baskılara dikkat çekmektedir. Bu durum özellikle
sektörel girişimlerde bulunulduğunda barizdir.
Politikaların güçlü, uyumlu ve etkili olabilmesi için;
ulusal araçların, sosyal ortakların endüstriye özel
bilgilerinden faydalanması ve sosyal ortaklarla
diğer aktörler arasındaki farkındalığı ve uyumu
artırması gereklidir.
Sendikalar işgücünün sahip olduğu beceriler
konusunda önemli bir içgörü sağlayabilir.
Sendikaların katılımı ayrıca çalışanların politik
hedeflere ve amaçlara daha kolay bağlılık
göstermesini sağlayacak ve üretim seviyesinden
üst seviyeye yenilikçi yaklaşımların teşvik
edilmesine yardımcı olacaktır.
İşveren kuruluşları, politika seviyesine değerli
veriler ve dinamik analizi ile katkıda bulunabilir.
İncelenen sektörlerde Avrupa sektörel sosyal
diyaloğunun elde ettiği olumlu sonuçlar, tüm ilgili
sektörler arasında bu deneyimin paylaşılmasını ve
sonuçlarının politika seviyesinde kullanılmasını
gerektirmektedir.
Küreselleşmenin karşılıklı zorluklarını ele alan
endüstriyel politikalar oluşturmanın en ümit verici
yollarından biri, sektörler çapında çeşitli araçları
ve işleri kapsayan sistemli bir yaklaşım izlemektir.
Sistemli bir yaklaşım oluştururken, sosyal
ortakların sahip olduğu bilgiler kritik önem arz
edebilir – bu aynı zamanda programın
uygulanmasında da geçerlidir.
AB seviyesinde belirlenen iddialı sosyal ve
çevresel hedefler düşünüldüğünde ve Avrupa’daki
endüstrilerin karşı karşıya olduğu ortak sorunlar
dikkate alındığında (sınırlı doğal kaynaklar ve
enerji kaynakları), AB seviyesinde ve ulusal
seviyede endüstriyel politikaların koordine
edilmesi Avrupa’da gerçek bir endüstriyel
Rönesans yaşanmasına katkıda bulunabilir.
Ayrıntılı bilgi
“Role of social dialogue in industrial policies” (Endüstriyel politikalarda
sosyal diyaloğun rolü) hakkındaki rapor aşağıdaki adreste bulunmaktadır:
http://www.eurofound.europa.eu/eiro/studies/TN1311011S/index.htm
Daha fazla bilgi için, Danışma Memuru Camilla Galli da Bino ile irtibata
geçiniz: [email protected]
EF/14/07/TR 1