Ailede Otorite Kimde Olmalı?

AİLE / Sefa SAYGILI*
Ailede Otorite Kimde Olmalı?
A
ile içi ilişkiler konusundaki tartışmalardan biri de ailede reisin kim olacağıdır.
Veya ailede otoritenin gerekli olup olmadığı konusudur.
Otorite Gerekli midir?
Farklı vücut ve ruh yapılarıyla kadın ve erkek
evlilikte bir bütünlük oluştururlar. Bu farklılıkların görev bölünmesinde göz önüne alınması
tabiidir. Araştırmacı Pitts’e göre; otoritenin kimde olduğunun bilinmesi ve bunun da aile refahını sağlayan kişide olması gerekir.
Eşler arasında sevgi ve saygı olmalı, çocuğa
sağlanacak disiplinde tam bir birlik bulunmalıdır. Eşlerin geçimsizlik ve ahenksizlik içinde
olduğu ailenin çocukları, ne sosyalleşme bakımından gelişir ne de ahlâk yönünden uygun
tesirler altında bulunur.
Otorite olmayıp, aile içinde eşlere ait iki
ayrı kural ve yasaklar topluluğu olursa, çocuk
neye itaat etmesi gerektiği hakkında bir fikir
edinemeyecektir. Bu halde çocuk hangi tarafı
memnun edeceği konusunda tereddüde düşer.
Daha sonra bu ikiliği kendi menfaatleri doğrultusunda kullanarak, çok zararlı özellikler ve bozuk bir şahsiyet geliştirir.
Otoritede Eşitlik Olabilir mi?
Yıllardır ideal aile tipi olarak gösterilen annebaba otoritesinde eşitlik demek olan demokratik aile yapısı için, tanınmış Amerikalı
psikolog Bronfenbrenner çeşitli araştırmalar
yapmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, ailede
disiplini oluşturan kişi baba ise, erkek çocuklar
iyi ve sorumlu yetişmektedir. En bağımlı (serbest hareket edemeyen, ebeveynine çok sık
muhtaç olan) ve üstelik kendisine en az güvenilebilen gençler, ailelerinde anne ve babaları eşit otoriteye sahip olanlardır. Bu gençlerin
ailelerinde anne veya babanın egemenliği söz
konusu değildir. Böyle aileler, girişim duyguları
eksik, kararları için başkasından destek bekleyen gençlerin yetişmesine zemin hazırlamaktadır. Kısaca Bronfenbrenner’e göre demokratik
ailede yetişen gençler sorumluluklarını yeterince yüklenememektedirler.
Başkan Belli Olmalı
Aslında her grubun bir başkanı olur ve bu bellidir. Yönetim kurulu başkanı olmayan bir firma
veya komutanı olmayan bir ordu anlamsız, beceriksiz olur ve çabucak parçalanıp dağılır. Aynı
durum aile için de geçerlidir. Ailenin bir lidere
ihtiyacı vardır, çünkü bu bir iştir ve meşguliyettir.
Kutsal kitabımızı ve binlerce yıllık tarihi, geçmiş toplumlardaki aileleri göz önüne alırsak ailenin başkanlığını erkeğin, kocanın, babanın yapması gerekliliği ağır basar. Tabii babanın aile reisi
olması demek aileyi etkileyen kararlar alırken annenin (reis yardımcısı) hiçbir fikir beyan edemeyeceği anlamına gelmez. Anne, ailenin bir birim
olarak çalışmasında çok önemli bir rol oynar. Yazar Helen Andel erkek liderlerin psikolojik yapılarının uygunluğuna dikkati çekmektedir. Erkekler
daha girişken, daha faal, daha kararlı ve daha baskın oldukları için liderliğe daha yatkındırlar.
Sağlıklı Aile
İdeal aile tipi demek olan sağlıklı ailede baba
otoriter roldedir, yani dışa karşı aileyi savunan,
düzeni sağlayan, aile birliğini elinde tutan, gelir
sağlayan kişidir. Her şeyden önce eşi ve çocukları için güven kaynağıdır. Çocuklar babayı anneye göre daha güçlü, daha bilen, daha çok saygı
uyandıran kişi olarak bilirler. Anne ise çocuğun
yanındadır. Şefkat doludur. İlgi ve sevgisini bebeğe dengeli ve tutarlı şekilde verebilir. Babanın yardımcısı, besleyen, büyüten, evde sıcaklık
ve sevgi sağlayan kişidir. Aile ortamı sıcaktır ve
muhabbet doludur. Böyle ailede büyüyen çocuk
sevmeyi öğrenir. Sağlıklı ailelerde baba başkan,
anne de yardımcısıdır. Eşler uyumludur. Anlaşamadıkları konuları birlikte konuşurlar. Konuşarak
çözüm bulamadıkları çok ender durumlarda ise,
son kararı verme sorumluluğu erkektedir.
İlk bir yaşında, annenin çocuğa karşı ilgi ve
bakımı, desteği uygun doyum sağlayabilecek seviyede ise çocuk gelecek gelişim basamaklarını
kolay aşar. Anne otoriter, erkek rolünü üstlenmişse çocuğa yeterli duygusal doyumu sağlayamaz.
Çocuk sevgi açlığı çeker. Bu eksikliğin belirtileri
hayatı boyunca sürer. Başkalarından destek, yardım umar. Yabancılarla ilişkilerinde ürkek olur,
düşmanlık duyguları besler. Bundan dolayı kişi,
ileri yaşlarda kendi hayalinde bir doyum çabasında olur. Çevresindeki insanların yardımlarını
kendisine bir borçmuş gibi bekler. Bu karşılığı
göremeyince, sert ve düşmanca tepkide bulunur.
Çocuk sevgi mahrumiyetini ağız yoluyla gidermeye çalışabilir. Parmak emme yanında bazen aşırı yemek (oburluk) ve şişmanlık görülür.
Burada besin, sevgi yerini tutmaktadır. Fazla yemekle bir çeşit güven sağlamaktadır. Bazen de
çocuklaşma arzusunu bastırır, bu kez ya saldırgan bir karakter taşır, âdeta sevgi açlığının intikamını çevreden alır. Cinsel kimlik 3-6 yaşlarında
kız çocukların anneyi, erkek çocukların babayı
benimsemesi ile gelişir. Babanın uygun bir erkek
örneği olmadığı durumlarda erkek çocuğun bocalaması kaçınılmaz olur. Meselâ; babanın silik,
güçsüz, güvensiz bir kişiliği varsa, erkek çocuk
babasını benimsemekte güçlük çeker. Annenin
kadınsı özellikler göstermeyişi de, kız çocuk için
benzer bir güçlük doğurur. Müşfik, hissî, yumuşak özellikler yerine sert ve emredici olan yani
erkeksi davranışları belirgin olan anne, kız çocuğuna uygun bir örnek olamayacaktır. Bu durumda yalnız kız çocuk değil erkek çocuk da anne ve
baba kişiliği, yani kadın ve erkek cinsiyeti arasında bocalayacaktır. Erkek ve kadın kişiliklerinin
ters yüz olup, yer değiştirdiği ailelerde, bütün
çocukların kimlikleri etkilenecektir. Böyle ailelerin çocuklarında cinsel uyum bozukluklarının sık
ortaya çıkması bu yüzdendir.
Anne Otoriter Roldeyse
Günümüzde kadının statüsü gittikçe değişmekte, daha çok aktif olmakta, çalışmaya yönelmekte ve adeta erkeksi rollere bürünmektedir.
Kadını erkekten ayıran ruhi farklar bu şekilde törpülenmekte, kadın da erkek gibi hissi açıdan fakir
ve bencil olmaktadır. Böylece evde kadının hâkim
olduğu “anne tipi aile”ler gittikçe artmaktadır.
82 MAYIS 2014
Dipnot
* Prof. Dr. Sefa SAYGILI
1. Türkiye’de Aile Yapısı, Dr. Serin Timur, Hacettepe Ü. Yayını, 1972.
2. Ruh Sağlığı, Prof. Dr. Refia Şemin, İstanbul, 1979.
3. Ruh Sağlığı Bilgisi, Doç. Dr. MitatEnç, İnkılap ve Aka Y.,
1979.
4. Gençlerimiz ve Sorunları, Doç. Dr. Aysel Ekşi, İstanbul Ü.
Yayınları, 1982.
somuncubaba 83