Çocuklukta Korkular Korku, hayatta kalabilmenin vazgeçilmez bir unsurudur. Hannah Arendt Korku da tıpkı sevinç, üzüntü, heyecan, utanma, öfke gibi normal bir duygudur. Hemen hemen her insanın öyle ya da böyle mutlaka korktuğu birtakım şeyler ya da durumlar bulunmaktadır. Korku aynı zamanda bir savunma mekanizmasıdır. Örneğin, kendisine doğru hızla gelen bir arabadan korkup, güvenli bir yere kaçarak, kendini koruma davranışında olduğu gibi. Korku yukarıdaki örnekte de görüldüğü üzere genellikle beklenmedik bir anda ortaya çıkan sebeplerden kaynaklanır, bu bir kişi, nesne ya da bir olayla da bağlantılı olabilir. Hissedilen korkunun şiddeti ise korkuya sebep olan şeyin durumuna, kişinin o anki genel psikolojik veya fiziksel durumuna bağlı olarak değişir. Çocuklar korkularını yetişkinlere kıyasla çok daha fazla vurmaktadırlar. Genellikle yeni ve bilinmeyen şeylere karşısında korku duyan çocuk bu korkusunu dile getirir, güven duyduğu bir yetişkine sığınır, bir yerlere saklanarak kendini koruma altına alır bunun yanında içe kapanma, güvensizlik, sosyal ortamlara katılmama gibi davranışlarla dolaylı olarak da ifade edebilir. Çocuklukta görülen korkular yaşlara göre de değişkenlik gösterir. Daha küçük çocuklar(2‐2,5yaş)özelikle seslerden korkarken yaş büyüdükçe korkunun kaynağını somut nedenler oluşturur.6 yaş dönemi ise genellikle çocuklarda korkuların artış gösterdiği bir dönemdir. Burada önemli olan nokta çocukların korkuları karşısında neler yapabileceğimizi bilmek ve bu konuda bilinçlenmektir. Öncelikle; Korku duyan çocuğa güven vermek, onu anlayışla karşılamak ve dinlemek gerekmektedir. Çocukların korkularını küçümsemek, dalga geçercesine yaklaşmak ya da abarttığını düşünerek; “ Aman sen de koca çocuk oldun bundan da korkulur mu hiç” “ Sana bebek derler, sana gülerler” gibi ifadeler kullanmak çocuğun güven duygusunu sarsacağından, korkularını içinde saklamasına ve bunun akabinde daha başka sorunları beraberinde getirebilir. Bu yüzden çocuğu sonuna kadar dinlemek, sebepleri saptamaya çalışmak gerekmektedir. Ailesi ve çevresindekiler tarafından anlaşıldığını bilen ve hisseden çocuğun korkularının nedenini saptamak her zaman daha kolay olacaktır. Çünkü korkuların nedenini saptamak, korkuya sebebiyet veren durumların ortadan kaldırılması açısından çok önemlidir. Disiplin sağlamak amacı ile çocuğu gereksiz korkutmalardan kaçınmak gerekir. Örneğin; sütünü içmeyen bir çocuğa “ iç yoksa doktor gelir sana iğne yapar” ya da “uslu dur yoksa polisler seni alır götürür” gibi ifadeler kullanmak çocuğun doktor, iğne, polis ve bunlarla bağlantılı çeşitli korkular geliştirmesine neden olabilir. Çocuklarda korkular oluşturabilecek ya da korkularını pekiştirecek ortamlara fırsat verilmemeli, çocuklar korku ve şiddet içerikli tv programları, masallar, oyunlar ve haberlerden uzak tutulmalıdır. Bu tür konuşmalar çocuğun yanında yapılmamalıdır. Çocuğun korkusunu yenmesi için ailelerin sabırlı olması, çocuğa zaman vermesi gerekmektedir. Korkunun hemen üstesinden gelmesi için çocuk zorlanmamalı, aşırı motive edilmemelidir.Bunun yerine çocuğa örnek olunmalıdır.Örneğin; Kendisi köpekten korkan birinin çocuğuna köpeği sevmesi konusunda yardımcı olması biraz zordur. Köpekten korkan veya köpek gördüğünde çok huzursuz olan bir çocuğu köpekle hemen karşı karşıya getirmek yerine aşama aşama hareket edilmelidir. Köpeklerle ilgili bir filmi rahat bir ortamda bir arada izlemek, köpekler ve özelliklerini anlatan ilgi çekici dergi ve kitapları incelemek, pet- shoplarda bulunan köpekleri uzaktan izlemek, çocuk hazır olduğunda ise küçük sevimli bir köpeğe birlikte yaklaşmak ve belki daha sonra ona sizin gözetiminizde sizinle birlikte dokunması konusunda cesaretlendirmek izlenecek aşamalı yollardan birkaçıdır.Bu noktada önemli olan çocuğun korkunun üstesinden gelmesi için acele hareket etmek yerine aşama aşama alışmasını sağlamaktır. Kimi zaman ailenin aşırı korumacı veya baskıcı tutum içinde bulunması; çocuğa zarar gelecek düşüncesi ile fırsat verilmemesi, cesaretine ket vurulması ya da çocukla iletişimde sert, aşırı otoriter, değişken ve tutarsız olması da korkuların pekişmesine neden olabilir. Çocuğu cesaretlendirmek, ona doğru bir model olmak, korkularını yenme sürecinde gösterdiği her türlü çabasını övmek, çocuğa her daim sevgi ile yaklaşmak, zaman ayırmak, destek olmak ve çocukla ilgilenen tüm bireylerin aynı tutumda davranmasını sağlamak gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki çocuklukta başlayıp, önlemi alınmayan, üzerinde durulmayan ya da yanlış yaklaşımlarla düzeltilmeye çalışılan bazı korkular ileriki yaşlara kadar devam edebilir, kişinin günlük hayatını etkileyebilir.Bunu engellemek amacı ile korkuları erken dönemde fark etmek, çocuğun yaşadığı korkunun yaşına uygun olup olmadığına dikkat etmek, korkunun nedenlerini bulmaya çalışmak ve gerekiyorsa uzman kişilerden yardım almak doğru olacaktır. Aylin ALTINTOPUZ Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen
© Copyright 2024 Paperzz