İLİ : YOZGAT TARİH :07/11/2014 TEVEKKÜL Okumuş olduğum

İLİ : YOZGAT
Muhterem Müminler!
TARİH :07/11/2014
Unutmamak lazımdır ki bütün kainatı ve içindekileri
Allah(cc) yaratmıştır ve onları rızıklandırmayı da
üzerine almıştır Böyle olduğu halde Allah’tan (cc)
başka şeylere güvenmek onlardan medet beklemek ne
kadar yanlıştır. Tevekkül uyuşukluk ve hareketsizliğin
bir mazereti değil, bütün güçlüklere rağmen yardım
edeceğine
inandığımız
Allah'a
samimiyetle
güvenmektir. Tevekkülde asıl olan insanın öncelikle
üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesidir. Çalışıp
çabalamadan Allah’tan beklemek tevekkül değildir. Bu
tembelliktir.
İnsan
öncelikle
üzerine
düşen
sorumluluğu yerine getirecek, “Gücümün yettiği kadar
yaptım” diyecek, ondan sonra akıbeti Allah’tan
bekleyecektir.
TEVEKKÜL
Okumuş olduğum Ayeti Kerimede Allah_u Teala şöyle
buyurmaktadır: “Mü’minler ancak o kimselerdir ki;
Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun
âyetleri kendilerine okunduğu zaman bu onların
sadece imanını artırır. Onlar yalnızca Rablerine
tevekkül ederler.”1
Okumuş olduğum hadis-i şerifte Peygamber
efendimiz(sav) şöyle buyurmaktadır “Allah’ın
adıyla tevekkül ettim. Allahım! Ayağımızın
kaymasından, şaşırmaktan, zulmetmekten zulme
uğramaktan, saygısızlık etmekten ve saygısızlığa
uğramaktan sana sığınırız.2
Tevekkül, bir amaca ulaşmak için gerekli olan her
türlü önlemi alarak; elinden gelen tüm gayreti
gösterdikten sonra kalben Allah'a bağlanıp ona
güvenmek, sonucu Allah'tan beklemek anlamına
gelmektedir. Allah'a sığınmak, O'na güvenip
dayanmak ve bağlanmak, İslâm inancının bir gereği ve
Allah'a samimi iman ve teslimiyetin zorunlu
sonucudur.
İnsanın çalışmayı bırakıp, tembellik ederek, kendisinin
yapması gereken işleri Allah'a havale etmesi, doğru bir
tevekkül anlayışı değildir. Çalışmadan, tedbir almadan
ve hiçbir çaba göstermeden başarılı olmayı beklemek
tembelliktir. Nitekim Hz. Peygamberimiz (sav)
“Deveni
bağla
sonra
tevekkül
et.”)
buyurmuştur. Yine Hz. Peygamber kuşların sabahın
erken saatlerinde yuvalarından ayrılarak akşama kadar
Allah'ın kendileri için yarattığı rızıklarını aradıklarını
hatırlatarak Allah'a gerçek anlamda tevekkül etmenin
gerekliliğini anlatmıştır.
Kıymetli Müminler!
Bugün bazı insanlar Allaha güvenmeyi yanlış anlayıp,
tevekkülün kişiyi miskinliğe sürüklediğini öne
sürüyorlar. Milli şairimiz M. Akif Safahatta "Rızık mı
kazanılacak.? Allah vekil; denizde gemi mi
yüzdürülecek.? Allah vekil; dağda koyun mu
güdülecek.? Allah vekil" diyenleri "sen kim oluyorsun,
Hâşâ Allah'ı kendine ırgat mı tuttun? Diye
uyarmaktadır. Demek ki tevekkül yoksulluk,
uyuşuktuk ve durgunluğun mazereti değil bir irade ve
iman gücüdür. Tevekkülü itici bir güç olarak
değerlendiren ashab-ı kiram bu anlayış sayesinde daha
İslâm'ın ilk yüzyılı bitmeden İslâm dinini bir dünya ve
milletler dini haline getirmeyi ve kıtaları fethetmeyi
başarabilmişlerdir.
1- Tevbe, 9/40
Bir çiftçi tohum ekmeden ürün elde edemez. Çiftçi
tarlasını zamanında sürmeli, ekmeli, gübrelemeli ve
sulamalıdır. Sonra da bol ve iyi ürün alabilmek için
Allah'tan yardım dilemelidir. Bir öğrenci önce
derslerine doğru, dürüst çalışacak, ödevlerini zamanda
yapacaktır sonra da Allah'tan yardım isteyerek başarılı
olmasını dileyecektir.
2- TirmizÎ, Deavât, 35.
3- TirmizÎ,2441
Turgut AKAN
Külekçi köyü imam hatibi