Pdf İndir - On5yirmi5.Com

On5yirmi5.com
IŞİD’i hangi istihbarat örgütleri idare ediyor?
Suriye’de yaşanan gelişmeleri ve Cenevre2 görüşmelerini Ortadoğu Uzmanı Mustafa
Özcan’la konuştuk.
Yayın Tarihi : 31 Ocak 2014 Cuma (oluşturma : 1/31/2015)
Engin Dinç'in röportajı İsviçre’nin Cenevre kentinde Suriye ile ilgili görüşmeler devam ederken, geçtiğimiz günlerde TSK,
IŞİD’i bombaladı. Bu durum Suriye’deki karışıklıkların Türkiye’yi daha fazla etkileyeceğini gösteriyor.
Bu arada İsrail ve Batı basını da Türkiye’yi El Kaide’nin faaliyetlerine göz yummakla suçladı. Tüm bu
gelişmeler ışığında Suriye’de yaşanan gelişmeleri ve Cenevre2 görüşmelerini Ortadoğu Uzmanı
Mustafa Özcan’la konuştuk. TSK geçtiğimiz günlerde IŞİD’i bombaladı. Onlar da Türkiye’ye ateş açmıştı. IŞİD Türkiye’nin başına
bela mı oluyor? Bu sadece Türkiye ile alakalı değil tabi ama en fazla muhaliflere ve Türkiye’ye zarar verdiği
söylenebilir. İsrail de, son zamanlarda zarar gördüğü halde, IŞİD’i Türkiye’nin başına bela olarak
sarmaya çalışıyor. İsrailli istihbaratçıların son açıklamaları Türkiye’nin güneyinde Suriye sınırı
yakınlarında El Kaide kampları olduğu yönünde. Nereden tayin etmişler, görmüşler mi kimliklerini?
Farz edelim ki orada kamp var, bu kimin kampı? PKK kampı da olabilir. Türkiye Devleti ile alakalı
değil ama belki muhaliflerin kampı, bunu da bilmiyoruz. Orada öyle bir kamp varsa bunu İsrailliler
nasıl tespit etmişler? Kampta bulunanların kimliklerini nasıl tespit etmişler? Bunların hepsi
Türkiye’yi köşeye sıkıştırma politikaları aslında. IŞİD’i kim kullanıyor, kimin işine geliyor? Burada
İsrailliler ve Suriye rejimi arasında ortak bir dilin olduğunu görüyoruz. Burada genel olarak
muhaliflerin, herkesin ortak kanaati şu: IŞİD’in arkasında Rusya, Cezayir, İran, Irak ve Suriye
rejiminin istihbaratı ya da elemanları var. Özellikle özel kuvvetlerin bir kısmının bunun üst
yönetimini teşkil ettiği ifade ediliyor. Şam rejiminin özel kuvvetler birimlerinin bir şekilde IŞİD
yönetimini temsil ettikleri görülüyor. Türkiye’yi kim terörle suçluyor; özellikle Beşar Esed rejimi ve
onun yanındakiler. Şimdi koroya İsrail de katıldı. Peki neden acaba? Sorunun cevabı IŞİD’in
fonksiyonu ve işlevinde ortaya çıkıyor. Bu iki şekilde ortaya çıkıyor; operasyonel olarak Türkiye’ye
karşı kullanıyor, imaj olarak da yine Türkiye’ye karşı kullanıyor. Türkiye bundan zarar görürken sanki
onlara ev sahipliği yapıyor veya kucak açıyor şeklinde bir manzara oluşturuluyor. Bunun daha
ötesini söyleyeyim. Hatırlayın, daha önce IŞİD yokken, PYD ve Nusra Cephesi gündemdeyken
Türkiye’nin Nusra Cephesi’ne yardım ettiğini söyleyen kimdi, Salih Müslim’di. Yine böyle bir koro
görülüyor. Esad taraftarlarının hepsi bu koronun içinde. Cenevre 2’deki görüşmeler nasıl gidiyor? Buradan bir sonuç çıkması mümkün müdür? Esed rejimi
uzantılarının Suriye’de iktidarda kalma şansı var mı?
Cenevre 2 görüşmelerinden bir şey çıkmaz. Amerika şapkadan tavşan çıkarmaya çalışıyor. Oradan
bir şey çıkmaz. Amerikalıların derdi Cenevre’de hibrit, karma bir formül üretmek. Aslında buna ne
Esed yanaşıyor, ne de muhalifler. Muhalifler zorla Cenevre’ye Möntro’ya getirildi şimdi zoraki bir
pazarlık yürütmeye çalışılıyor ama Esed rejimi hiçbir şeyden vazgeçmeye niyetli değil. Cenevre’yi
tamamen oyalama yeri olarak görüyor ve yaptığı iş de bu. Dolayısıyla Cenevre 2 görüşmeleri yıllarca
sürebilir. Ama ABD, Esed’i “zorlamak için muhaliflere yatırım yapacağım, öldürücü olmayan silahlar
veririz” diyor. Bunların hepsi palavra. Ama Amerika’nın derdi, orada sağlıklı, sağlam bir yapının
olmaması, karma bir yapının olması. Bu karma yapı için İran’ın rolüne ihtiyaç var. Eğer İran
olmasaydı Esed rejimi devrilirdi. Sağlam ve halis bir yapı oluşurdu. Batı ile İran arasındaki gizli görüşmelerin varlığı da bunu gösteriyor. İran bölgede Amerika’nın bir
aracı durumunda. Hedef, gelecekte Suriye’de kırılgan bir yapı meydana getirmek. Yani çoğunluğa,
halkın iradesine dayanan, güçlü bir yapı yerine ABD, İran ve Rusya’yı da yanına alarak, azınlıkları öne
çıkarıp yumuşak bir yapı kurmaya çalışıyor. ABD’nin derdi bu. Dolayısıyla Esed rejimi, tabi ki
kendisine göre taviz vermek istemiyor. Cenevre’yi oyalama yeri olarak kullanıyor. 1984’te Hama olaylarından 2 yıl sonra Suriye rejimi, Baba Hafız Esed muhaliflerle, o dönemde
Müslüman Kardeşler’le görüşmüştü. Onları bir şekilde oyalamak, fikri istikametlerini bir şekilde
şaşırtmak amacıyla 1984’ten sonra onlarla gizli müzakerelere oturdu. Fakat buradan hiçbir şey
çıkmadı. Suriye rejiminin taktiği belli. Dolayısıyla orada tek çözüm var o da Amerika’ya rağmen
sahadaki savaşan grupların kendi aralarında ittifak yapmaları. Ona dair de bazı gelişmeler var;
özellikle Şam ve etrafında Hazım isminde bir grup oluşturuldu. Özellikle kuzey bölgelerinde de Fethul İslami diye İslami bir cephe var… Suriyelilerin umudu bunların bir araya gelmeleri ve Suriye rejimi
karşısında ortak bir yapı altında birleşmeleri. Amerikalıların derdi, “Tavşana kaç, tazıya tut” demek
ve orada İsrail’e uygun bir yapının meydana getirilmesi. İran’ın da işine geliyor bu durum. Çünkü İran
da Sünniliğe dayanan güçlü bir yapı istemiyor. Dolayısıyla Rusya’dan tutun da İran’a, ABD’ye kadar
hepsinin arzusu aynı… Orada halkın da istediği tam bir çözüm istemiyorlar. Suriye rejimi ise onlara
dayanarak, bir yerlere varmaya, kendini kurtarmaya çalışıyor. Suriye rejimi ile diğerlerinin bir
farklılığı var. Esed rejimi kalmak kaydıyla ya da daha karma bir rejimin kalması kaydıyla, Esed
gidebiliyor diyorlar. Esad ise kelleyi vermek istemiyor. Suriyeli muhalifler IŞİD karşısında cephelendiler. Bu cephede Nusra da yer alacak mı?
Nusra Cephesi, İslami cephe ve diğerlerine daha yakın olmakla birlikte son zamanlarda onlara
mesafeli duruyor. IŞİD’le çatışmak istemiyor. IŞİD’le arası da yok, o da ayrı bir husus. Başbakan Erdoğan’ın İran ziyaretinin Suriye ile ilgisi nedir? O konu İran’da gündeme gelmiş midir? Tabi zaman zaman karşılıklı olarak Suriye ile ilgili ikna turları oldu. Fakat iki tarafın da tutumu belli,
bu tutumun değişmesi söz konusu değil. Suriye meselesinde bir gelişme mümkün değil ama diğer
sahalarda görüşme mümkün. Dolayısıyla Türkiye diğer sahalara ağırlık veriyor. Yeni dönem özellikle
Ahmedinejad döneminden biraz daha farklı. Suriye konusunda olmasa bile İran’ın genel tutumunda
yumuşama var. İran Batı ile pazarlığa oturabilir, oturuyor da, bunu da görmek lazım. Türkiye’nin
politikasında da nispi bir yumuşama var. Çünkü Türkiye yalnız kaldı, içeride ve dışarıda
operasyonlara maruz kalıyor. İsrail istihbarat başkanının açıklaması da zaten bunu doğruluyor.
Dolayısıyla Türkiye külli değil ama asgari bir çözüme yatkın gibi. Cenevre’den de bir şeyler
çıkabileceği umudunda. Açıkça söylemek gerekirse ben, Cenevre’den bir şey çıkacağını
düşünmüyorum. Rejim vakit kazanarak muhalefeti bölüp, parçalayıp, sonra da ayakta kalmaya
çalışıyor. Dünyanın da buna dair kaygısı yok. Dünya bu noktada seyirci. Netice itibariyle sonuç
sahada görülecek. Cenevre ise muhalefeti yumuşatmanın başka bir aracı. Bu dökümanı orjinal adreste göster
IŞİD’i hangi istihbarat örgütleri idare ediyor?