YİTİK YUSUF, YİTİK KENAN Murat Nedim TANRIVER 02.02.14

YİTİK YUSUF, YİTİK KENAN
Murat Nedim TANRIVER
02.02.14
“Yusuf’u yitirdim Kenan ilinde/Yusuf bulunur, Kenan bulunmaz.” demişti
Yunus. Elbette başka dizeler de yazmış, başka sözler de söylemişti. Aşka düşmüş ve
ilahi vazifesizliğin(!) esrikliğine kapılmıştı. Kendi düşünce sisteminde oluşturduğu
tinsel olan ama aslında olmayan tözü [substantia] dirim saymıştı. Tüm bunlara
rağmen bu mısraların yerli yerinde oluşunu, yerli ve yerinde oluşunu hatırladım. İki
önemli sembol var bu mısralarda: Yusuf ve Kenan. Bir de Yusuf’u yitiren ama
Kenan’ı bulmaya çalışan mahfi biri var. Yani ben var, o var, biz var. Bu mısraların
yerli oluşu da aslında buradan gelir. Mahalli düşüncemiz, bizdeki ben’in hemzâtıdır.
Söyleyeceklerim burada bitmiyor, tam olarak burada başlıyor. Ama önce
suallerden beri duran tavrı değiştirip cevap vermeliyiz: Türkiye’deki yaşananlar ve
yaşanacak olanlar hicri ilk asrın ilk çeyreğinde yitirdiğimiz Kenan’ı bulmaya yönelik
midir? Kim, hangi mütereddit Türkiye’nin ahvalinden memnuniyet duyup halkın
önüne biteviye çıkarılan kahramanları felahın münadisi sayabilir? Amerika
Mezhebi’nin mensubu ve tefçisi Obama Müslümanları mı? Yoksa halkı âbâd etme
adına çalışan Tüvânger Tüccarlar mı? Sözlerim birilerine değil herkese… Efrada da
değil aslında, aksama…
XXI. asrın problemlerini sayıp bunların içinde bir yer tutmayı becermek, işin
cazibesini ucuza kapatmak olur. Bu problemlerin başına özellikle bazı mütedeyyin
guruplar tarafından Yusufsuzluğun eklenmesi de zaten amorf olan düşünme biçimini
tehlikeli bir hale getirmiştir. Üstelik temevvül zemininde birleştiği aşikâr varsılların
baş başa ne işle meşgul olabilecekleri hakikatini göremeyen bu guruplar, hâlâ
Türkiye’nin geleceği gibi bir ideal kurgulayabilmektedirler. Bu şaşılası butlana karşı
can çekişen, akşamının bile planını yapmaktan haîf ve bir o kadar endişeli insanların
karamsar, kötümser olabilme ihtimalinin bulunduğu şartlar içinde Kenan’dan bîhaber
yaşıyor olmamızı da söz konusu idealistlere borçluyuz. Oysa mahalli sözlerimizin
içinde “bin tasanın bir borç ödemeyeceği” dersini en iyi öğrenenler benden yoksun
kalmış bizleriz.
Şimdi sözümü bitirebilirim. Aslında anlatmadım; anlatmadıklarımı
bitiriyorum. Kenan’ı yitirmiş insanların hasmı olarak çaresizliğimi ve dilteng olmuş
beni anarak, Yusuf’un Kenan içindeki yersizliğini anlatamadan bitiriyorum.