Bu makale 24.09.2014 tarihinde www.ferhatgunduz.com sitesinde yayınlanmıştır. 6552 SAYILI TORBA KANUNUN ĐHALE MEVZUATINA YANSIMALARI Dr. Ferhat GÜNDÜZ Sayıştay Uzman Denetçisi 1. GĐRĐŞ Kamu Đhale Mevzuatı sadece kendi içerisinde değil, ilgili olduğu kanunlar çerçevesiyle de karışık ve üzerinde yoğun durulmasını gerektiren bir alandır. Bir hizmet alım işi yapılacağı zaman 4857 sayılı Đş Kanunu düzenlemeleri dikkate alınmadan işlem yapılması olanaklı değildir. 11.09.2014 tarihinde yayımlanan 6552 sayılı Đş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun (6552 sayılı Kanun) hem doğrudan Kamu Đhale Mevzuatında değişiklikler getirmiş hem de ihaleleri etkileme ihtimali bulunan kanunlarda yeni kurallar ihdas etmiştir. 2. 6552 SAYILI TORBA KANUNDA YER ALAN DÜZENLEMELER 2.1. Đhalelerin Süreleri 6552 sayılı Kanunla ihalelerin süresine yönelik olarak 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na hüküm eklenmiştir: “Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin, 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında olan işlerden sürekli nitelikte olanlara ilişkin hizmet alımlarında, yüklenme süresi üç yıl olup, işin niteliğinden veya süresinden kaynaklanan zorunlu hâllerde bu süre gerekçesi gösterilmek şartıyla üst yöneticinin onayıyla kısaltılabilir.” Bu düzenlemeye göre, yüklenme süresi 3 yıla çıkarılmaktadır. Ancak, bu süre sadece personel çalıştırılmasına dayalı işler için geçerli olup, personel çalıştırılmasına dayalı olmayan hizmetlerde ihalelerin süresi ya 1 yıl ya da özel mevzuatlardaki düzenlemelere göre belirlenecektir. Her hakkı saklıdır © ferhatgunduz.com 1 Hükümde 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin (e) bendine atıf yapılmakta ve söz konusu bentte de personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımları düzenlenmektedir. Bu sebeple, araç kiralama, yemek, çöp toplama vb. hizmetlerin süresi bu düzenleme ile 3 yıla çıkarılmamış olup, personel çalıştırılmasına dayalı olmayan hizmetlerde işin süresi eskiden olduğu gibi aynen uygulanmaya devam edilecektir. Bu noktada özellikle 3 yılın üzerinde alım imkânı veren düzenlemelere de değinilmesinde fayda bulunmaktadır. Örneğin 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 67 nci maddesi veya 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 58 nci maddesinde hizmet alım ihaleleri için üç yılın üzerinde yüklenme yapılmasına imkân verilmektedir. Bu madde düzenlemelerine göre alım yapılması halinde, söz konusu hizmetlerin süresi 3 yıldan daha fazla belirlenebilecektir. Bu yaklaşımla 6552 sayılı Kanun hükmü var olan düzenlemeler ile birlikte ele alındığında şu sonuca varılabilecektir: Personel çalıştırılmasına dayalı hizmetlerde işin süresi en az 3 yıl olacaktır; ancak, özel mevzuatlarda bu sürenin üzerinde yüklenme yapmaya izin verilmesi halinde bunlar da dikkate alınabilecektir. 6552 sayılı Kanunda personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarında yüklenme süresi 3 yıldır denilmekle, takdir hakkı ortadan kaldırılmakta ve net bir süreye yer verilmektedir. Ancak, işin niteliğinden veya süresinden kaynaklanan zorunlu hâllerde gerekçesi belirtilmek ve üst yöneticiden onay alınmak şartıyla 3 yıllık süre kısaltılabilecektir. Üst yönetici 3 yıllık süreyi kısaltırken işin niteliğine yönelik veya süresiyle ilgili bir gerekçeye dayanmak durumundadır. Bu düzenleme 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, idareler tarafından bu mezkûr tarihten sonra yapılan personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarının 3 yıl yapılması artık zorunluluktur. Bu sebeple süresi buna uygun olmayan ihalelerin iptal edilmesi ihtimal dâhilindedir. Ancak, ilanı bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan ihalelerde eski hükümlere göre ihalelerin sonuçlandırılabileceğini, söz konusu kanun yürürlük tarihinden sonra yapılacak ihalelerde yeni düzenlemelere göre hareket edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. 2.2. Đhaleler Đçin Onay Alınması 4734 sayılı Kamu Đhale Kanununa eklenen Ek 8 inci madde ile danışmanlık hizmet alımları hariç, personel çalıştırılmasına dayalı olarak gerçekleştirilecek hizmet alımlarında ihaleye çıkılmadan önce izin alınması şartı getirilmiştir. Buna göre; Her hakkı saklıdır © ferhatgunduz.com 2 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan idareler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların, Maliye Bakanlığından, 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarının Hazine Müsteşarlığından, 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun çerçevesinde özelleştirme programında bulunanlardan sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait işletmeci kuruluşların ise Özelleştirme Đdaresi Başkanlığından, uygun görüş alması zorunludur. Yukarıda da yer verilen düzenlemeye göre, genel bütçe kapsamındaki idareler, özel bütçe kapsamındaki idareler ve sosyal güvenlik kurumları ile bu idarelere bağlı döner sermayeli kuruluşların personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımına çıkmadan önce Maliye Bakanlığından izin almaları şartı bulunmaktadır. Ancak bu izin şartı 11.01.2015 tarihinde yürürlüğe girecek olup, bu tarihten önce yapılan ihalelerde bu kapsamda izin alınmasına gerek bulunmamaktadır. Buna göre düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile mahalli idareler, personel çalıştırılmasına dayalı ihalelerde Maliye Bakanlığından herhangi bir izin almayacaklardır. Bu idareler 6552 sayılı yasa öncesinde nasıl hareket ediyorlarsa, aynı şekilde ihalelerini gerçekleştireceklerdir. Üniversitelerin döner sermayeleri, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna bağlı hastaneler personel çalıştırılmasına dayalı hizmetleri için Maliye Bakanlığından izin alacaklardır. Söz konusu izin alınmadan ihale yapılması ve idare aleyhine zarar ortaya çıkması halinde, izin almadan ihale yapan kişilerin sorumluluğu gündeme gelebilecektir. Bu iznin idarelerce aranması gerektiği gibi ihale komisyonları tarafından da iznin alınıp alınmadığına bakılmalıdır. 4734 sayılı Kanuna eklenen Ek 8 inci madde ile niteliği gereği sözleşme süresi altı ayı geçmeyen işler için uygun görüş şartının aranmayacağı da hüküm altına alınmıştır. Burada işin niteliğinin ne olduğu veya nasıl anlaşılması gerektiği ile ilgili önemli bir belirsizlik bulunmaktadır. Kanaatimizce sürekli nitelikte olmayan, idarelerin rutin olarak almak zorunda olmadıkları ve süresinin de 6 ayın üzerinde olmadığı hizmetleri bu kapsamda mütalaa etmek gerekir. Ayrıca, süre uzatımı verilmek suretiyle işin süresinin uzaması hallerinin de izni gerekli kılmayacağını ifade edebiliriz. Her hakkı saklıdır © ferhatgunduz.com 3 Ek 8 nci madde ile personel çalıştırılmasına dayalı işlerin mahiyetlerine yönelik de önemli bir değişiklik yapılmıştır: Çalıştırılan personeller ihale ve sözleşme konusu iş dışında başka bir işte çalıştırılamayacak ve görevlendirilemeyeceklerdir. Ancak, Türkiye’de yapılan personel ihalelerinin hemen hemen tamamında çalışan kişiler ihale konusu iş haricinde çalıştırılmaktadır. Örneğin temizlik ihalesi kapsamında alınan kişiler şoför veya sekreter olarak çalıştırılabilmektedir. Bu düzenleme bu yönde çalıştırmayı ortadan kaldırmaktadır. Bu düzenlemeyle beraber, idarelerin personel ihalelerinde ihale konusu işin adını belirlerken kapsayıcı bir düzenleme yapması ve ihtiyaç duyulan alanların ihale dokümanında belirtilmesi önem arz edecektir. Yani işin adına bina temizlik işi yazılması yerine, bina temizlik ve ihtiyaç duyulan alanlarda personel çalıştırılması işi şeklinde bir belirleme ile düzenleme yapılması daha uygun olacaktır. Çalıştırılan personellerin farklı alanlarda veya işlerde çalıştırılması neticesinde ortaya bir zarar çıkması halinde bu zarar sebep olanlara rücu edilecektir. Örneğin, temizlik personeli olarak çalıştırılan içinin idarenin sevk ve idaresi doğrultusunda bir aracı kullanırken kaza yapması halinde, bu kazanın sonucu ortaya çıkan giderler sebep olan veya olanlara rücu edilecektir. 2.3. Đşçilerin Kıdem Tazminatları 4734 sayılı Kanun hükümlerine göre ihalesi yapılan işlerde çalışan işçilerin kıdem tazminatları belki de en çok tartışma konusu olan ve suni çözümlerle ele alınan konuların başında gelmektedir. Yargıya intikal eden dosyalarda bu işçiler idarenin çalışanları olarak kabul edilmiş, asıl işveren sıfatına kamu idareleri konulmuş ve kıdem tazminatları ancak ve ancak yargı kararlarıyla işçilere ödenmiştir. 6552 sayılı Yasa ile 4734 sayılı Kanun hükümlerine göre çalışan işçilerin kıdem tazminatları idarelerce doğrudan ödenebilecektir: Aynı kamu kurum ve kuruluşunda çalışan kişilerin kıdem tazminatları bu idareler tarafından toplam çalışma süreleri dikkate alınarak ödenecektir. Farklı kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan kişilerin kıdem tazminatları son çalıştığı idare tarafından kamu kurum ve kuruluşlarında geçen toplam hizmet süresi dikkate alınarak ödenecektir. Merkezi yönetim kapsamındaki idareler için mahsuplaşma yapılmayacak olmakla beraber, işçinin çalıştığı idareler arasında bunun haricinde bir yer bulunuyorsa, kıdem tazminatını ödeyen idare ilgili yerlerden kıdem tazminatının o idarelere ait olan kısmını talep edecektir. Her hakkı saklıdır © ferhatgunduz.com 4 Düzenlemeler daha detaylı olmakla beraber, söz konusu düzenlemenin olgun olmadığını ve kapsam açısından sıkıntıları bulunduğunu ifade edebiliriz. Öncelikle, kanun düzenlemesi kıdem tazminatı üzerine kurulmuş olup, işçilerin kıdem tazminatı haricinde de hakları ve talepleri olabilmektedir: Kullanılmayan izin hakları, ihbar tazminatı vb. Bu gibi unsurların nasıl ödeneceğine veya ödenip ödenmeyeceğine yönelik olarak kanun hükmü ortaya konulmamıştır. Ancak, kıdem tazminatının idarelerce ödenecek olması ve asıl işverenin de idareler olarak kabul edilmesi sebepleriyle, bu tür tazminatların idarelerce doğrudan ödenmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Aksi halde bu talepler yine dava yoluyla talep edilebilecek ve yine davalar açılacak ve idareler kaybedecektir. Đlave olarak, kıdem tazminatına yönelik düzenlemede 4734 sayılı Kanunun Ek 8 nci maddesine atıf yapılmakta ve bu madde kapsamındaki idareler için kıdem tazminatının ne şekilde ödeneceği belirtilmektedir. Ancak, bu madde düzenleyici ve denetleyici kurumları kapsamadığı gibi mahalli idareleri de kapsamamaktadır. Bu durum, kapsam dışı olan idarelerin kıdem tazminatı ödemeyeceği anlamına gelmediği gibi, kanaatimizce kıdem tazminatı giderleri, ya kıdem tazminatı tertibinden ya da hizmet giderleri tertibinden ödenmelidir. Ayrıca ve daha da önemli olarak, kıdem tazminatına yönelik düzenleme yapılırken kapsam, 4734 sayılı Kamu Đhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçiler ile sınırlandırılmıştır. Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan kişiler sadece personel çalıştırılmasına dayalı ihaleler kapsamında çalışmadığı gibi, danışmanlık hizmetleri veya personel çalıştırılmasına dayalı olmayan (yemek, araç kiralama, çöp toplama vb.) hizmetler kapsamında da personeller çalışmaktadır. Düzenlemenin mefhumu muhalifinden bu kapsamdaki kişilerin kıdem tazminatlarının idarelerce ödenmeyeceği sonucu çıkmaktadır ki; yerleşik yargı kararları karşısında bu durum da tartışmaları beraberinde getirecektir. Bu tartışmalara son vermek amacıyla, Kamu Đhale Kurumunun personel çalıştırılmasına dayalı olmayan ihalelere yönelik kıdem tazminatı açısından düzenleme yapması ve idarelerin de bu düzenlemeleri esas alarak işlerini yapması sorunu çözebilecektir. Aksi halde, bu kapsamdaki işçilikler için davalar açılmaya devam edecek ve yine idareler bu açılan davaları kaybedebilecektir. Mevcut düzenlemelerde kıdem tazminatları personel çalıştırılmasına dayalı ihaleler için, tebliğde yapılan düzenlemeye göre, % 4 Sözleşme Giderleri ve Genel Giderler içerisinde kabul edilmektedir. Yasanın yürürlüğe girmesiyle beraber; % 4’ün içerisinde yer alan ve bu oranı oluşturan unsurlardan bir tanesi olan kıdem tazminatı, söz konusu oranın dışına çıkarılmış olmaktadır. Kıdem tazminatının idarelerce doğrudan ödenecek olması ve ihalelerin Her hakkı saklıdır © ferhatgunduz.com 5 % 4 üzerinden ve içerisinde kıdem tazminatı varken gerçekleştiriliyor olması, kıdem tazminatı için öngörülen kısmın kamu zararı olarak kabul edilmesine sebebiyet verebilecektir. Kanaatimizce % 4 itibari bir oran olduğundan dolayı, kıdem tazminatının bu oran içerisinden çıkarılmış olmasının % 4’ü değiştirmediğine yönelik KĐK tarafından bir duyuru yapılmalıdır. Aksi halde konu hem ihaleler hem de ihaleleri ve sözleşmeleri uygulayanlar ve inceleyenler için sorun hale gelebilecektir. 2.4. Đşçilerin Yıllık Đzin Hakları Đhale konusu işte çalışan kişilerin yıllık izin haklarına yönelik olarak Kamu Đhale Genel Tebliğinde personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarında teklif fiyata dâhil giderler kısmında şu düzenleme yer almaktadır: “78.25. Đhale dokümanında günlük olarak belli sayıda personelin idarenin iş yerinde bulunması gerektiğine ilişkin düzenleme yapılan ihalelerde, 4857 sayılı Kanunun 55 inci maddesi uyarınca izne hak kazanan işçilerin izin hakları idarenin belirleyeceği takvim çerçevesinde kullandırılacak ve izin kullanan işçiler fiilen çalışan işçi sayısına dahil kabul edileceğinden, izin kullanan işçilerin yerine başka işçilerin getirilerek sayının tamamlanması talep edilmeyecektir. Đdarelerin, ihale konusu işte çalıştırılması istenen personel sayısını bu hususu dikkate alarak belirlemeleri gerekmektedir. Đdareler, yıllık ücretli izin haklarının kullanılmasına ilişkin olarak sözleşmenin uygulanması aşamasında 4857 sayılı Kanunun 53, 54 ve 55 inci maddelerinde belirtilen hükümlere uyulup uyulmadığını kontrol edeceklerdir.” Bu düzenleme bir hakkın teslimi ile ilgiliydi. 6552 sayılı Kanun ile yıllık izin hakkı 4857 sayılı Đş Kanunu’nun 56 ncı maddesine taşınmış ve şu şekilde hükümleştirilmiştir: “Alt işveren işçilerinden, alt işvereni değiştiği hâlde aynı işyerinde çalışmaya devam edenlerin yıllık ücretli izin süresi, aynı işyerinde çalıştıkları süreler dikkate alınarak hesaplanır. Asıl işveren, alt işveren tarafından çalıştırılan işçilerin hak kazandıkları yıllık ücretli izin sürelerinin kullanılıp kullanılmadığını kontrol etmek ve ilgili yıl içinde kullanılmasını sağlamakla, alt işveren ise altıncı fıkraya göre tutmak zorunda olduğu izin kayıt belgesinin bir örneğini asıl işverene vermekle yükümlüdür.” 4857 sayılı Kanunda yıllık izin hakkı sadece personel çalıştırılmasına dayalı işlere münhasır düzenlenmemiştir. Bu sebeple ihale konusu işte çalışan bütün işçilerin yıllık izin haklarının bulunduğu ve bunların kullandırılmasının gerektiği dikkate alınmalıdır. Yıllık izin açısından ihalenin mahiyeti de önemli değildir. Mal alımlarında veya yapım işlerinde de yıllık izin durumu ortaya çıkabilir. Yeter ki, söz konusu ihale kapsamında idarede bir yıldan fazla süredir çalışan kişiler bulunsun. Her hakkı saklıdır © ferhatgunduz.com 6 Tebliğde yer alan düzenleme teklif fiyata dâhil giderleri düzenlediğinden dolayı, yıllık izinde olan işçilerin yerine yenileri talep edilmeyecektir. Ancak, personel çalıştırılmasına dayalı olmayan hizmetlerde, yıllık izin yine işçilerin hakları olmakla beraber, idareler yıllık izinde bulunan personeller yerine yeni kişiler talep edebileceklerdir. Đdarelerin de sadece personel hizmetlerine dayalı işlerde değil, bütün işlerinde çalışan kişilerin yıllık izinlerinin olup olmadığını kontrol mükellefiyeti bulunmaktadır. Örneğin araç kiralama işinde çalışan şoförlerin veya çöp toplama işinde çalışan kişilerin yıllık izin hakları bulunmaktadır ve bu kişiler idarelerde bir yıldan fazla süredir çalışıyorsa en az 20 iş günü yıllık izinleri bulunmaktadır. Bu izinlerin kimler tarafından kullanılacağının belli olmaması sebebiyle, sözleşme imzalandıktan sonra yıllık izne çıkan ve yerine yeni işçilerin getirildiği personel çalıştırılmasına dayalı olmayan hizmetlerde kanaatimizce iş artışı yapılması gerekmektedir. Aksi durumda yüklenicilerin aleyhine bir durum ortaya çıkacaktır ki; söz konusu olumsuz durum yüklenicilerin ihalelere girerken bildiği bir durum da değildir. 2.5. Yüklenicilerin Derhal Kamu Đşveren Sendikalarına Yetki Vermesi 6552 sayılı Kanun ile getirilen ve neticesi itibarıyla ilginç sonuçlar verecek düzenlemelerden bir tanesi de, kamu işveren sendikalarına üyelikle ilgilidir: “4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca ihale edilen işlerde, 22.5.2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinde tanımlanan asıl işveren-alt işveren ilişkisi çerçevesinde alt işveren tarafından münhasıran bu Kanun kapsamına giren kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde çalıştırılan işçileri kapsayacak olan toplu iş sözleşmeleri; alt işverenin yetkilendirmesi kaydıyla merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin üyesi bulunduğu kamu işveren sendikalarından birisi tarafından 18.10.2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine göre yürütülür ve sonuçlandırılır. Toplu iş sözleşmesinin kamu işveren sendikası tarafından bu fıkraya göre sonuçlandırılması hâlinde, belirlenen ücret ve sosyal haklardan kaynaklanan bedel artışı kadar idarece fiyat farkı ödenir. Kamu işveren sendikası tarafından yürütülmeyen ve sonuçlandırılmayan toplu iş sözleşmeleri için fiyat farkı ödenemez, 4857 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası esas alınarak asıl işveren sıfatından dolayı ücret farkına hükmedilemez ve asıl işveren sıfatıyla sorumluluk yüklenemez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin esas ve usuller, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca belirlenir.” Her hakkı saklıdır © ferhatgunduz.com 7 Düzenlemeye göre, personel çalıştırılmasına dayalı olan hizmet alım ihalelerinde kamu işveren sendikalarına üye olmak avantaj sağlayacaktır. Söz konusu avantaj sadece personel çalıştırılmasına dayalı işler için getirildiğinden, kamu işveren sendikasına üye olmayanları kapsamadığından, kanaatimizce eşitlik noktasında Anayasa’ya aykırılığı bulunmaktadır. Personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalelerinde ihaleleri alan yüklenicilerin merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin üyesi bulunduğu kamu işveren sendikalarına yetki vermesi halinde, bu sendikalar tarafından yürütülen toplu iş sözleşmelerine göre ortaya çıkacak ücret ve sosyal haklar fiyat farkı kapsamında işçilere yansıtılacaktır. Bu sebeple, ihale alan kişilerin derhal bu kapsamdaki bir sendikaya yetki vermesi ilerisi açısından işçilere bakar tarafıyla çok önemli sonuçlar doğuracaktır. Ancak, aynı belediyenin iki ihalesinde, yüklenicinin bir tanesinin yetki verdiği diğerinin yetki vermediği hallerde, işçilerin alacakları ücretlerde ve haklarda uçurumlar ortaya çıkacak ve ihale şartları sendikal faaliyetlerden kaynaklı bozulacaktır. Düzenleme, ihale alan bütün yüklenicilerin merkezi yönetim kapsamındaki idarelerin üye olduğu sendikalara üye olmasını teşvik etmektedir. 2.6. 6552 sayılı Yasanın Uygulamada Sıkıntı Yaratabilecek Yönleri Yıllık izin hakkı düzenlemesi sadece personel alımı işlerine yönelik olmadığından dolayı, kamu ihale mevzuatında düzenleme yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Kıdem tazminatı düzenlemesinin sadece personel çalıştırılmasına dayalı işlerle sınırlı tutulması uygulama açısından doğru olmamıştır. Kıdem tazminatının mahalli idarelerde ve düzenleyici ve denetleyici kurumlarda ne şekilde ödeneceğine yönelik düzenleme yapılmamıştır. Personel çalıştırılmasına dayalı hizmetin tanımının Bakanlar Kurulu kararı ile ortaya konulmasında ve yardımcı iş tanımlamalarının da hizmetlerin aksamasına meydan vermeyecek şekilde yapılmasında fayda bulunmaktadır. Personel çalıştırılmasına dayalı işlerde alınması gerekli izinlerin hangi tarihlerde alınacağına ve ne zaman bu izinlerin ilgili makamlara gönderilip, cevaplarının ne zaman geleceğine yönelik düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Đznin alınmasıyla ilgili aksaklık ortaya çıkması halinde izne gerek olmadan, en azından belli bir süre hizmetlerin aksamaması amacıyla izinsiz alım yapılabileceğine yönelik düzenlemeler yapılması yine faydalı olacaktır. Her hakkı saklıdır © ferhatgunduz.com 8 Kamu işveren sendikalarının yapacağı görüşmeler neticesinde ortaya çıkacak sonuçların bütün kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan kişilere eşit bir şekilde uygulanacağına yönelik düzenleme yapılması gerekmekte olup, mevcut yapısıyla 6552 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi işçiler arasında ciddi eşitsizliklere sebebiyet verebilecektir. 3. SONUÇ 6552 sayılı Kanunla işçilere ve işçilikle ilgili hizmet alımlarına yönelik önemli değişiklikler yapılmıştır. Değişikliklerin önemli bir kısmının temelinde kamu kurum ve kuruluşlarının asıl işveren olarak kabul edilmesi gerçeğinin yattığını görmekteyiz. Bu yaklaşım işçi haklarının korunmasını neticesini ortaya çıkaracak olmakla beraber, yazımızda da ifade ettiğimiz üzere bazı aksaklıklar meydana gelebilecektir. Ayrıca, işçilik hizmet alımlarının mahiyeti 6552 sayılı Kanun ile tamamen değiştirilmiş olup, Hizmet Đşleri Genel Şartnamesi bu yapısıyla 6552 sayılı Kanun ile uyumsuzdur ve birçok maddesi yapım işlerine benzer olduğundan dolayı anlamı da bulunmamaktadır. Bu sebeple şartnamenin yeniden ve son düzenlemeleri dikkate alacak ve yapım işleri mantığından da kurtulmuş olarak ele alınması gerekmektedir. Her hakkı saklıdır © ferhatgunduz.com 9
© Copyright 2024 Paperzz