2 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1

2014 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR
1.
Aşağıdakilerden hangisi a. carotis externa’nın dallarından biri değildir?
6.
A) A. facialis
B) A. thyroidea superior
Glandula lacrimalis’in salgısını sağlayan parasempatik
nöronlar aşağıdaki yapılardan hangisinde nöron değiştirirler?
C) A. buccalis
D) A. lingualis
A) Ggl. trigeminale
C) Ggl. pterygopalatinum
E) A. temporalis superficialis
B) Ggl. oticum
D) Ggl. geniculi
E) Ggl. submandibulare
1-C
6-C
2.
Humerus gövde kırıklarında aşağıdaki damarlardan
hangisinin zarar görme ihtimali diğerlerinden fazladır?
A) A. subclavia
7.
Erişkin kadınlarda conus medullaris’in ortalama seviyesi aşağıdakilerden hangisidir?
B) A. axillaris
A) Lumbal 2 B) Torakal 12
C) A. circumflexa humeri posterior
C) Sakral 1 D) Koksigeal 1
D) A. collateralis ulnaris
E) Lumbal 4
E) A. profunda brachii
7-A
2-E
8.
3.
Tonsilla palatina enfeksiyonunda ilk olarak aşağıdaki
lenf nodlarının hangisinde yanıt beklersiniz?
Üst ekstremiteden gelen şuurlu derin duyu medulla
spinalis’de bulunan aşağıdaki yollardan hangisi ile beyine iletilir?
A) Nodi supraclavicularis
A) Fasciculus cuneatus
B) Nodi juguloomohyoioeus
C) Tr.spinothalamicus lateralis D) Fasciculus gracilis
C) Nodi jugulodigastricus
E) Tr.spinothalamicus anterior
D) Nodi occipitalis
8-A
E) Nodi submentalis
9.
3-C
4.
B) Funiculus anterior
Aşağıdakilerden hangisi trigonum
deltoidopectorale’den geçen bir yapıdır?
A) V. basilica
B) V. cephalica
C) V. brachialis
D) A. axillaris
Aşağıdakilerden hangisi orta kulakta bulunan bir yapı
değildir?
A) Promontorium
C) Membrana tympani
B) Cochlea
D) Fenestra cochlea
E) Tuba auditiva
E) A. subclavia
9-B
Ön kolun dış kısmından yüzeyel duyuyu alan sinir aşağıdakilerden hangisidir?
10. Kalbin sol kenarında uzanan ramus marginalis sinister
genellikle aşağıdaki damarlardan hangisinden ayrılır?
4-B
5.
A) N. medianus
A) A. coronaria dextra
B) N. radialis
B) Sinus coronarius
C) N. cutaneus antebrachii medialis
C) Ramus interventricularis anterior
D) N. musculocutaneus
D) Ramus circumflexus
E) N. ulnaris
E) Ramus interventricularis posterior
5-D
www.tusem.com.tr
10 - D
2
TEMEL BİLİMLER
2014 - 05 - TUSEM TTBT
11. Intestinum tenue (ince barsaklar) ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
15. Aşağıdakilerden hangisi endoderm kaynaklı değildir?
A) Pankreas parankiması
A) Yaklaşık 6-7 m uzunluğundadır.
B) Safra kesesi ve safra yolları
B) Ductus choledochus, duodenum’un bulbus bölümüne açılır.
C) Tiroid ve paratiroid parankiması
C) Duodenum, bulbus kısmı hariç, sekonder retroperitoneal bir organdır.
E) Solunum sistemi epiteli
D) Hipofiz bezi
D) Bulunduğu zaman Meckel divertikülü ileum’da
görülür.
15 - D
Endoderm kaynaklı yapılar:
E) Peyer plakları ileum’da bulunur.
• Gastrointestinal kanal
• Foregut (ön barsak)
11 - B
• Midgut (orta barsa)
• Hindgut (son barsak)
12. Fascia transversalis’in aponeurozu scrotum’da hangi
tabakayı oluşturur?
• GIS kaynaklı yapılar
• Pankreas parankimi
A) Tunica dartos
• Karaciğer parankimi
B) Fascia spermatica externa
• Safra kesesi ve safra yolları
C) Fascia sprematica interna
• Allantois ve vitellüs duvarı kenarı
D) Fascia cremasterica
• Tiroid ve paratiroid bezi parankiması
E) Periorchium
• Tonsiller ve timusun retiküler parankiması
12 - C
• Solunum sistemi epiteli
• Östaki borusu ve orta kulak epiteli
13. Ovariumların damarları aşağıdaki ligamentöz yapılardan
hangisinin içerisinde seyrederek ovarium’lara ulaşırlar?
• Mesane ve üretranın epiteli
A) Lig. transversum cervicis
B) Lig. ovarii proprium
C) Lig. rotundum
16. Sürfaktan sentezi solunum sistemi gelişim dönemlerinden hangisinde başlar?
D) Lig. ovarii suspensorium
E) Lig. pubocervicale
A) Embriyonel dönem
13 - D
B) Pseudoglandüler dönem
C) Kanaliküler dönem
D) Terminal kese dönemi
14. Kafa travması sonrası tek taraflı parietal kemik kırığı olan
hastanın bilinci travma sonrası sekizinci saatte kapanıyor. Tomografi sonucunda epidural bölgede sıvı birikimi
gözlemliyor.
E) Alveolar dönem
16 - C
Embriyonel dönem: Önbağırsak kökenlil aringotrakeal oluktan gelişim başlar.
Pseudoglandüler dönem: İleti bölümlerinin geliştiği dönemdir.
Kanaliküler dönem: Respiratuvar kısımların geliştiği; respitatuvar bronşiyoller ve ductus alveolarislerin görüldüğü dönemdir.
Kan-hava bariyeri oluşmaya başlar, sürfaktan sentezi başlar.
Terminal kese dönemi: Saccus alveolarislerin geliştiği dönemdir.
Alveolar evre: Olgun alveollerin görüldüğü, gebeliğin son döneminden 8 yaşa kadar süren gelişim evresidir.
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) A. carotis interna kanaması
B) A. meningea media kanaması
C) A. vertebralis kanaması
D) A. cerebri media anevrizması
E) A. cerebri posterior tıkanıklığı
14 - B
3
www.tusem.com.tr
2014 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
• Östaki borusu
Tek katlı kübik epitel:
• Respiratuvar bronşiyoller
• Salgı bezlerinin boşaltım kanalı
• Tiroid bezi foliküler epitel
• Lensin ön yüzü
• Koroid pleksus
• Ovaryum yüzey epiteli
17. Mitokondri iç zarı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Seçici geçirgendir.
B) Porin kanalları içerirler.
C) Oksidatif fosforilasyon enzimlerini içerir.
D) Süksinat dehidrogenaz buradadır.
E) Kardiyolipin içerir.
17 - B
Dış zar: Düzdür. Su ve iyonlara geçirgendir. Porin kanalları vardır. MAO enzimini içerir.
İç zar: Kıvrıntılıdır. Seçici geçirgendir. Oksidatif fosforilasyon
enzimlerini içerir.ATP nin oluştuğu yerdir. Süksinat dehidrogenaz buradadır.
Matriks: Ca ve Fe deposudur. DNA ve RNA buradadır. Sitokrom C içerir. Üre ve porfirin metabolizması enzimlerini içerir.
Yağ asidi beta oksidasyon enzimleri içerir.
20. Aşağıdaki proteinlerden hangisi mikrovillus aktinlerini
hücre iskeletine ve mikrofilamanları birbirine bağlar?
A) Spektrin B) Villin D) Fimbrin E) Kalmodulin
C) Fascin
20 - A
Mikrovillus yapısında:
• Aktin
• Bağlayıcı proteinler
18. Aşağıdakilerden hangisi kalp kasında görülmez?
A) Zonula okludens
C) Makula adherans • Myozin-1 ve Kalmodulin
B) Fasia adherans
• Fimbrin ve fascin: Aktinleri birbirine bağlar ve stabilize eder.
D) Gap junction
• Spektrin: Mikrovillus aktinlerini hücre iskeletine ve hücre
iskeletini birbirine bağlar.
E) Desmozom
18 - A
Makula adherans (Desmosom): İki hücreyi birbirine en sıkı
bağlayan bağlantı şeklidir. Hücreyi çepeçevre sarmaz, lokal
yamalar şeklindedir. Derinin çok katlı yası epitelinin sadece
stratum spinosum tabakasında sadece bu bağlantı tipi vardır.
Desmozomlar tüm hücrelerde olduğu gibi kalp kasınıda yüksek basınç altında patlamaktan korur.
Zonula adheransin kalpte oluşan özelleşmiş formuna fasia
adherans denir. Bu formun en önemli yapısal özelliği zonula
şeklinde olmamasıdır. Bu nedenle kalp zonula adherans görülür denilemez.
Kalpte fonksiyonel sinsitiyumdan sorumlu olan bağlantı şekli
gap junctiondır. Düşük direnç bölgeleri olarakda adlandırılır.
Kalpte zonula okludens görülmez. 21. Mast hücrelerinin salgıladığı maddelerden hangisi depolanmadan direkt salınır?
B) Burun boşluğu
C) Epididim D) Respiratuvar bronşlar
B) Histamin
C) Triptaz
D) LTC4
21 - D
Mast Hücresinin salgıladığı maddeler
Granüllerinde bulunanlar
Depolanmayıp direkt
salınanlar
Heparin
Lökotrienler (LTC4,D4,E4)
(SRS-A)
Histamin
Nötral proteazlar
ECF (Anaflaksinin eozinofilik
kemotaktik faktörü)
NCF (nötrofil kemotaktik faktör)
Triptaz
22. Koroner arterlerin beslenme sahası ve EKG değişikliğinin gözlendiği aşağıdaki derivasyon bilgisi eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
E) Östaki borusu
A) Anteriyor bölüm – V2-V5
19 - D
Yalanı çok katlı kinosilyalı silendirik epitel:
• Göz yaşı kesesi
• Burun boşluğu
• Trakea ve büyük bronşlar
www.tusem.com.tr
E) Anaflaksinin eozinofil kemotaktik faktörü
19. Aşağıdakilerden hangisinde yalancı çok katlı silindirik
epitel bulunmaz?
A) Göz yaşı kesesi
A) Heparin B) Lateral bölüm- D1-aVL-V6
C) Posterior bölüm V1-V2
D) İnferior D2-D3 aVF
E) Sağ ventrikül V5-V6
4
TEMEL BİLİMLER
2014 - 05 - TUSEM TTBT
22 - E
25 - A
Hemoglobin – Oksijen Disossiasyon Eğrisi sorulmuştur.
Koroner Arterlerin Beslenme Sahası ve EKG Değişikliklerinin
Gözlendiği Derivasyonlar
Beslene Kalp Bölümü
Koroner Arter
EKG Derivasyonu
Anterior
LAD
V2 - V5 (V3 - V4)
Posterior
CFX + RCA
V1 - V2 (resiprok)
Lateral
CFX
D1 - aVL - V6
Anterolateral
LAD + CFX (sOl koroner) V1 - V6 (D1 - aVL)
İnferior
RCA
D2 – D3 - aVF
Sağ ventrikül
RCA + LAD
V1 – V2 – V4R
Hemoglobin – Oksijen Disossiasyon Eğrisi
Eğriyi sağa kaydıranlar
Eğriyi sola kaydıranlar
2-3 DPG artışı
2-3 DPG azalması
Karbondioksit artışı
Karbondioksit azalması
Hidrojen iyonu artışı (Asidoz)
Hidrojen iyonu azalması (Alkaloz)
Sıcaklık artışı
Sıcaklık azalması
Egzersiz
Karbonmonoksit zehirlenmesi
Hiperkloremi
Methemoglobinemi
HbF
23. Aşağıdakilerden hangisi pozitif inotrop değildir?
A) Hiperkapni
B) Glukagon
C) Adrenalin
D) Teofilin
26. Doğumda kan yapımının en az olduğu yer neresedir?
E) Kodein
23 - A
B) Tibia C) Humerus başı
D) Kostalar E) Sternum
26 - A
Doğumdan önce karaciğerde kan yapımı sonlamış, kemik iliğinde yapım başlamıştır.
Kalpte İnotropi
Negatif İnotroplar
Asidoz
Hipoksi
Hiperkapni
Barbitüratlar
Kinidin
Prokainamid
Kalp yetmezliği (intrensek baskılanma)
Pozitif İnotroplar
Adrenalin
Noradrenalin
Glukagon
Teofilin
Kafein
Kardiyak glikozitler
A) Karaciğer 27. Aşağıdaki hormon/nörotransmitterlerden hangisi iştahı azaltır?
24. Dakikalık alveolar ventilasyonu en fazla olan sporcu aşağıdaki şıklardan hangisinde belirtilmiştir? (f: dakikalık
frekans, SH: soluk hacmi ml, FÖB: fizyolojik ölü boşluk ml)
A) Nöropeptid Y
B) Aguti ilişkili protein
C) Kolesistokinin
D) Oreksinler (A ve B) E) Ghrelin
27 - C
A) f: 20
SH: 600 FÖB:150
B) f: 25
SH: 500 FÖH: 100
C) f: 15
SH: 750 FÖH: 150
Nöropeptid Y
Seratonin
D) f:12
SH: 1000 FÖH: 200
Endorfinler
Noradrenalin
SH:1500 FÖH: 400
GABA ve Glutamat
Melanokortin, Alfa MSH
Kortizol
İnsülin
Oreksinler (A veB)
Leptin
G-Alanin
CRH
Ghrelin
Kolesistokinin
Aguti ilişkili protein
Enterostatin
Melanin yoğunlaştırıcı
hormon
Peptit YY
E) f:10
Beslenmeyi Düzenleyen Hormon ve Nörotransmitterler
İştahı Arttıranlar
24 - E
Alveolar ventilasyon = Soluk hacmi – Fizyolojik ölü boşluk
(Fizyolojik ölü boşluk=Anatomik ölü boşluk – Alveolar ölü boşluk)
A) 20 x (600 – 150) = 9000 ml
B) 25 x (500 – 100) = 10000 ml
C) 15 x (750 – 150) = 9000 ml
D) 12 x (1000 – 200) = 9600 ml
E) 10 x (1500 – 400) = 11000 ml
Glukagon like peptid-1
Kokain ve Amfetamin ile ilişkili transkript (CART)
25. Dokuda görülen aşağıda durumların hangisinde oksijenin
hemoglobinden ayrılması daha az miktarda gerçekleşir?
A) Karbondioksit azalması
B) Egzersiz
C) Hidrojen iyon artışı D) Hiperkloremi
İştahı azaltanlar
28. Aşağıdakilerden hangisi insülin salınımını artırmaz?
E) Sıcaklık artışı
5
A) Glukoz
B) Aminoasitler
D) Leptin
E) Ketonlar
C) Glukagon
www.tusem.com.tr
2014 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
28 - D
30 - C
İnsülin Salınımının Düzenlenmesi
Arttıranlar
Azaltanlar
Glukoz
Somatostatin
Mannoz
2-Deoksiglikoz
Mannoheptüloz
Aminoasitler (özellikle
lösin)
Ketonlar
Alfa-2 adrenerjik uyarı
Glukagon
İnsülin
Beta-2 adrenerjik uyarı
Beta blokerler
Asetilkolin (M+ üzerinden) Diazoksit
NO
Potasyum kaybı
Teofilin
Fenitoin
Sülfonilüreler
Alloksan
GİS Hormonları (GIP,GLP-1, Mikrotübül inhibitörleri
Gastrin, CCK, Sekretin)
cAMP ve fosfodiesteraz
Tiazid diüretikler
inhibitörleri
Açlık
Leptin
Galanin
Progesteronun Etkileri
Etki Yeri
Önemli Özelliği
İnsülini antago- -Östrojen reseptörlerini downregüle eder
nize etme
-17B hidroksisteroid dehidrogenaz enzim aktivitesini
arttırır böylece östrodiolü daha az etkili östrona
çevirir.
-Sulfotransferazı inhibe eder böylece östrojen yıkılımı artar
-Reaktif olarak insülin salınımı artar.
Vücud ısısı
Termogenik hormondur. Vücud ısısını arttırır.
Solunum sisSolunum derinliği ve hızını artırır.
temi
Sinir sistemi
GABA-A reseptörü üzerinden SSS depresyonu oluşturur. (Perimenstruel Sendrom)
Endometrium Sekretuvar fazda olmasına neden olur. Glikojen
tutulumu ve sekresyonunu arttırarak implantasyona
uygun ortam sağlar. Buna desidua reaksiyonu denir.
Tuba uterina
Motiliteyi azaltır (Östrojen tersi etki)
Serviks
Uterus kasılmasını inhibe eder. (Östrojen tersi etki)
Meme
Meme asinüslerinin (lobül ve alveol) gelişimini
sağlar.
İyonlar
Sodyum atılımını arttırır. (Östrojen tersi etki)
T lenfositler
Zigotun implantasyonu için T lenfositleri inhibe eder.
29. Kadın adrojenlerinden hangisi %100 e yakın oranda adrenal kökenlidir?
A) Testesteron
31. EEG dalgaları içerisinde beta dalgaları ile ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
B) Dihidrotestesteron (DHT)
C) Dihidroepiandrosteron sülfat (DHEA-S)
A) Gözler açıkken, uyanıkken alınır
D) Dihidroepiandrosteron (DHEA)
B) REM uykusunda gözler kapalıyken alınır
E) Androstenedion
C) Beynin en aktif olduğu dalgalardır
D) Asenkron, düşük amplitüd yüksek frekanslı dalgalardır
29 - C
Kadında en güçlü androjen DHT, en zayıf androjen DHEA-S dir.
E) Duyusal stresli kişilerde de görülebilir
Kadınlarda Androjenler ve Salgılanma Yeri
Testesteron
Over Adrenal Bez Periferik Doku
Testesteron
%25 %25
%50
Dihidrotestesteron (DHT) %2
%2
%96
%0
%100
%0
Dihidroepiandrosteron
sülfat (DHEA-S)
Dihidroepiandrosteron %25 %50
%25
(DHEA)
Androstenedion
%50 %50
%0
31 - E
Dalga
Beta
Dalgalar
Alfa
Dalgaları
Teta
Dalgaları
30. Hangisi progesteronun etkilerinden biri değildir?
A) Vücud ısısını artırır
B) Solunum derinliği ve sıklığını artırır
Delta
Dalgaları
C) Tuba uterina motilitesini artırır
D) Meme asinüslerinin gelişimini sağlar
E) T lenfositleri inhibe eder
www.tusem.com.tr
6
EEG Dalgaları
Önemli Özelliği
-Gözler açık uyanıkken alınır.
-REM uykusunda gözler kapalıyken alınır.
-Beynin en aktif olduğu dalgalardır.
-Asenkron, düşük amplitüd yüksek frekanslı dalgalardır.
-Gözler kapalı, sakin uyanıklıkta alınır.
-Ritmik, düzenli dalga paterni gösterir.
-Non-REM uykusunda görülür.
-Özellikle çocuklarda görülür.
-Duygusal stresli erişkinlerde de görülebilr.
-Beynin dejeneraif hastalıklarında da görülebilir.
-Ciddi beyin hasarı ve komada görülür.
-Non-REM evre 4’de görülür.
-Süt çocuğunda bazen görülebilir.
-En yüksek amplitüdlü ancak frekansı en yavaş
dalgalardır.
TEMEL BİLİMLER
2014 - 05 - TUSEM TTBT
32. Lokal anestetiklere en az duyarlı sinir lifi aşağıdakilerden hangisidir?
A) C tipi
B) B tipi D) A beta E) A alfa
36. Hücre içinde yer alan bir proteinin dış kısmında genel
olarak bulunmaması beklenen amino asit aşağıdakilerden hangisidir?
C) A delta
32 - E
Lokal anestetiklere en duyarlı sinir C, en az ise A alfa motor
nöronlardır.
B) Beyin
C) Karaciğer D) Kırmızı küreler
B) Lizin D) Histidin E) Serin
C) Valin
36 - C
Hücre içinde yani aqüoz ortamda bulunan proteinler esas olarak
globüler yapıdadırlar. Globüler yapılı proteinlerin dış kısmında
hidrofilik amino asitler yer alırken iç kısmında hidrofobik amino
asitler yerleşim göstermektedir. Valin hidrofobik bir amino asittir
ve globüler proteinlerin suyla temas eden bölgelerinde bulunmaz.
33. Aşağıdaki hücre, doku ya da organlardan hangisinde,
glukozun katabolizması sonucu her zaman en az enerji
elde edilir?
A) İskelet kası
A) Aspartat 37. Aşağıda pK değeri verilen asitlerden hangisi en güçlü
asittir?
E) Böbrek
A) Asetik asit (pK: 4,7)
B) Amonyum iyonu (pK: 9,2)
33 - D
Kırmızı küreler enerji kaynağı olarak sadece glukozu (glikoliz
yoluyla) kullanırlar. Mitokondri içermedikleri için glukoz molekülünden her şartta 2 mol ATP elde edebilirler. Diğer hücreler mitokondri içerdiklerinden glukozdan 30-32 mol ATP elde
ederler. İskelet kası hücresi de aerobik şartlarda 30 mol, anaerobik şartlarda ise 2 mol ATP elde edebilir.
C) Laktik asit (pK: 3,9)
D) Formik asit (pK: 3,7)
E) Karbonik asit (pK: 6,4)
37 - D
Bir asitin ayrışma sabitinin (K) negatif logaritması pK değerini
verir (pK=-logK). Güçlü asitler düşük pK değerine, zayıf asitler
yüksek pK değerine sahiptir.
34. Aşağıdaki enzimlerden hangisi reaksiyon hızının substrat konsantrasyonuna karşı çiziminde hiperbolik bir
eğri çizerler?
A) Sitrat sentaz
B) Fosfofruktokinaz
C) Heksokinaz
D) Piruvat kinaz
38. Aşağıdaki enzimlerden hangisi çift yönlü reaksiyonu
katalizler?
A) Piruvat dehidrogenaz
B) Karbonik anhidraz
E) Laktat dehidrogenaz
C) Glukokinaz
34 - E
Laktat dehidrogenaz gibi düzenleyici olmayan enzimler Michaelis Menten kinetiği gösterirler ve hiperbolik bir eğri çizerler.
Kontrol enzimleri allosterik enzimler olup eğrileri sigmoidaldir. D) Piruvat kinaz
E) Asetil KoA karboksilaz
38 - B
Kontrol basamakları tek yönlü reaksiyonlardır. Karbonik anhidraz
enzimi ise asit baz dengesinde rol oynayan önemli bir enzimdir.
Kofaktörü çinkodur. CO2 + H2O H2CO3 reaksiyonunu katalizler.
35. Histidin amino asitinin dekarboksilasyonu sonucu histamin oluşumunda hangi vitamin kofaktör olarak rol
oynar?
A) B12 vitamini
B) Tiamin
C) Biotin
D) Piridoksal fosfat
39. Aşağıda verilen fibriler proteinlerlerden hangisi William Sendromu ile ilişkilidir?
E) Tetrahidrofolat
35 - D
Histamin, histidin amino asitinin dekarboksilasyonu sonucu
oluşur. Amino asitlerin dekarboksilasyon reaksiyonlarında piridoksal fosfat kofaktör olarak görev alır ve sonuçta aminler
oluşur. Örneğin, triptofanın dekarboksilasyonuyla serotonin
ve tirozinin dekarboksilasyonuyla dopamin oluşması gibi.
A) Fibronektin
B) Fibrilin
C) Kollajen D) Laminin
E) Elastin
39 - E
Elastin; akciğerler, kan damarları ve ligamentlerin esnekliğinden
sorumlu konnektif doku proteinidir. Elastin ile ilişkili başlıca patolojiler; alfa-1 antitripsin eksikliği ve William sendromudur.
7
www.tusem.com.tr
2014 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
40. Aşağıdakilerden hangisi hemoglobin molekülü için
yanlıştır?
43 - B
TCA döngüsüne suyun girdiği iki nokta vardır. Bu noktaların
katalizörlüklerini fumaraz ve sitrat sentaz yapar. Sitrat sentaz
aynı zamanda TCA siküsünün en önemli kontrol noktasıdır.
A) Oksijene karşı affinitesi, miyoglobinden düşüktür
B) ”R” (relaks) formu akciğerlerde oluşan formudur
C) Oksijen disasyon eğrisi sigmoidaldir
D) Dört tane Hem taşır.
44. Aşağıdaki moleküllerden hangisi çok yüksek enerjili bileşik olmasına rağmen ATP eldesinde kullanılmaz?
E) Asidoz, 2-3 bifosfogliserat ve karbonmonoksit artışı
hemoglobin eğrisini sola kaydırır
40 - E
Hemoglobin molekülü querternal yapılı bir molekül olup, oksijene affinitesini gösteren eğrisi sigmoidaldir. “R” formu akciğerlerde
oksijenle dolu olan formudur. Periferde oksijenini verdikce “T”
taut yani gergin yapıya dönüşür. Hemoglobin eğrisini sağa kaydıran başlıca etkenler; CO2, pH düşüklüğü, 2,3 bifosfogliserat molekülleri iken, sola kaydıranların başlıcaları, CO, alkoloz ve oksijendir.
B) Glukokinaz
C) Fosfofruktokinaz
D) Fosfogliserat kinaz
A) Kompleks I ve II
B) Kompleks II, III ve IV
C) Sadece Kompleks III D) Kompleks I, III ve IV E) Kompleks I, III ve V
45 - D
Elektron transfer zinciri ve oksidatif fosforilasyonda; protonların mitokondri intermembranal alana pompalandığı kompleksler; I, III ve IV’dür.
42. Aşağıdaki bileşiklerden hangisinin ortamda artışı piruvat dehidrogenaz enzimini inhibe eder?
B) Asetil KoA
+
E) İnsülin
C) NAD+
46. Glikojenolizde hız sınırlayıcı enzim ve bu enzimin ürünü hangi seçenek aşağıdakilerden hangisidir?
42 - B
Piruvat dehidrogenaz enzimi mitokondri matriksinde bulunan
bir enzim olup piruvatı oksidatif olarak dekarboksile eder ve
asetil KoA oluşur. Reaksiyonda ayrıca NAD+’ye elektronlar aktarılarak NADH oluşur. Substrat (asetil KoA ve NAD+) fazlalığı,
Ca++ (kasılmanın göstergesi) ve insülin enzimi aktive ederken,
ürünler (NADH ve asetil KoA) ve ATP enzimi inhibe eder.
43. TCA döngüsüne hem su girişini sağlayan hem de kontrol
basamağını oluşturan enzim aşağıdakilerden hangisidir?
A) Fumaraz ENZİM
ÜRÜNÜ
A) Glukoz 6-fosfataz Glukoz 1 fosfat
B) Fosfoglukomutaz
Glukoz 6 fosfat
C) Glikojen Fosforilaz Glukoz 1 fosfat
D) Dal koparıcı enzim Glukoz
E) Glukan transferaz Glukoz 6 fosfat
46 - C
Glikojenolizde hız sınırlayıcı basamak glikojen fosforilaz enzimi katalizlenir. Bu enzim glikojen molekülünde iki glukoz molekülü arasındaki alfa-1, 4 bağları parçalayarak glukoz 1-fosfatı
açığa çıkarır.
B) Sitrat sentaz C) Malat dehidrogenaz D) Süksinat dehidrogenaz
E) Süksinil KoA sentaz
www.tusem.com.tr
D) Süksinil KoA
45. Elektron transfer zinciri ve oksidatif fosforilasyonda;
protonların mitokondri intermembranal alana geçiş
noktaları aşağıdakilerden hangisidir?
41 - D
Glikoliz reaksiyonlarının başlıca kontrol noktaları; heksokinaz
(glukokinaz), fosfofruktokinaz ve piruvat kinazdır. Ancak en
önemli kontrol noktası fosfofruktokinaz-I’dir. Fosfogliserat kinaz glikolizde substrat düzeyinde fosforilasyon noktasıdır ve
kontrolde rolü yoktur.
D) NADPH+H
C) Fosfokreatinin
44 - E
Bir molekülün çok yüksek enejili olarak adlandırılması için
parçalandığında 7,3 kcal enerji açığa çıkarması gerekmektedir.
Seçeneklerde verilen bileşiklerden Arjinin fosfat çok yüksek
enerjili bileşik olmasına rağmen, ATP sentezinde kullanılmaz.
E) Piruvat kinaz
A) Piruvat
B) Fosfoenolpirüvat
E) Arjinin fosfat
41. Aşağıdaki enzimlerden hangisi glikolizin kontrol basamaklarından biri değildir?
A) Heksokinaz
A) 1,3-Bifosfogliserat 8
TEMEL BİLİMLER
2014 - 05 - TUSEM TTBT
47. Hem glukoneogenezde hem de glikojenolizde ortak
olan enzim aşağıdakilerden hangisidir?
50 - A
Vitaminlerin ölçümü genel olarak, kofaktör olarak kullanıldıkları
enzimlerin aktiviteleri üzerinden yapılır. Pentoz fosfat yolunun
oksidatif olmayan fazında transketolaz enzimi iki karbonlu birimleri transfer eder ve koenzim olarak tiamin difosfat ve Mg2+ iyonlarını kullanır. Transaldolaz enzimi ise üç karbonlu birimleri transfer eder. Bu reaksiyonlarda 3-7 karbonlu karbonhidratlar oluşur.
A) Fruktoz 1,6-bifosfataz
B) Fosfoenolpiruvat karboksikinaz
C) Piruvat karboksilaz
D) Piruvat kinaz
E) Glukoz 6-fosfataz
51. Aşağıdaki glikozaminoglikanlardan hangisi vücutta en
fazla bulunur?
47 - E
Karaciğerde hem glukoneogenez hem de glikojenoliz reaksiyonlarında ortak olan enzim glukoz 6-fosfataz’dır. Bu enzim
açlıkta gerçekleşen her iki yol sonucu oluşan glukoz 6-fosfat
moleküllerinden serbest glukoz oluşturmakta ve bu glukoz
molekülü de kana geçerek, açlıkta kan glukozuna katkıda bulunmaktadır.
B) 6-Fosfoglukonat
C) Ribuloz 5-fosfat
D) Gliseraldehid 3-fosfat
E) HCO3-
A) Gliserol B) Fosfatidik asit
C) Sfingozin D) Triaçilgliserol
E) Dolikol
52 - C
Glikolipidlerin serebrozid grubundan olan glikozil seramid ve
sfingolipidlerden olan sfingomiyelin bileşiklerinin ortak prekürsörleri; sfingozin ve bu bileşiğe yağ asidi ilevesi ile oluşan
seramid bileşiğidir.
49. Sitozolde gerçekleştirilen yağ asiti sentezinde hangisine gerek duyulmaz?
D) Vitamin C
D) Hyalüronik asit
52. Glikozil serebrozid ve sfingomiyelin bileşiklerinin ortak
prekürsörü aşağıdakilerden hangisidir?
48 - C
Heksoz mono fosfat şantının oksidatif ve non oksidatif reaksiyonlarının ortak ürünü ribuloz 5-fosfat molekülüdür. Ribüloz
5-fosfat bir keto pentozdur. Ardından riboz 5- fosfata dönüşerek nükleotid yapıların şekerini oluşturur.
B) ATP C) Kondroitin sülfat
51 - C
Kondroitin 4- ve 6-sülfatlar, vücutta en fazla bulunan glikozaminoglikanlardır. Disakkarit birimi N-asetil galaktozamin ve
glukronik asittir. Kıkırdak, tendon, ligamentler ve aortanın dayanıklı yapısını oluşturur.
E) Fruktoz 6-fosfat
A) NADPH B) Heparan sülfat
E) Dermatan sülfat
48. Pentoz fosfat yolunda oksidatif ve oksidatif olmayan
reaksiyonlarda üretilen ortak bileşik aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Riboz 5-fosfat
A) Heparin 53. Triptofan aşağıdaki bileşiklerin hangisinin sentezine
katılmaz?
C) Biotin
49 - D
Yağ asitlerinin sentezi (lipogenez) sitozolde gerçekleşir. Bu
sentezde gerekli kofaktörler: NADPH, ATP, Mn2+, biotin ve
HCO3- (CO2 kaynağı olarak). Yağ asiti sentezinde asetil KoA
substrattır ve son ürün palmitattır.
A) Melatonin
B) Serotonin
C) NAD+
D) Troid hormonları
E) Glukoz
53 - D
Triptofan esansiyel bir amino asit olup serotonin, melatonin,
NAD+, asetil KoA ve glukoz sentezine katılır. Dopamin ve diğer
katekolaminler fenilalanin ve tirozinden sentezlenir.
54. İnozin yapısının katabolizması sonucu aşağıdaki bileşiklerden hangisi oluşur?
50. Transketolaz aktivitesinin ölçümü hangi vitamin eksikliğinin değerlendirilmesinde kullanılır?
B) Niasin
A) Beta-alanin
B) Ürik asit
C) Riboflavin
D) Piridoksal fosfat
C) Üre
D) inozitol monofosfat (IMP)
A) Tiamin
E) Beta-amino izobiitirat
E) 12 vitamini
9
www.tusem.com.tr
2014 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
54 - B
İnozin bir pürin bileşiğidir ve katabolizması sürecinde önce hipoksantine dönüşür. Hipoksantin, ksantin oksidaz ile ksantine
ve ksantin de ksantin oksidaz ile ürik aside cevrilir.
Charcot – Leyden kristalleri eozinofilelrin yıkım ürünleridir.
Allerjik astımda ve bazı hastalıklarda saptanabilir.
-Eozinofiller antijen sunmazlar.
56. Eksikliğinde tekrarlayan meningokok enfeksiyonlarının
görüldüğü kompleman sistemi üyesi aşağıdakilerden
hangisidir?
55. Aşağıdaki hücrelerden hangisi antijen sunan mononükleer fagositer sistem hücresi (doku makrofajları)
içerisinde yer almaz?
A) Kupfer hücresi B) Langerhans hücresi
C) Monosit D) Eozinofil
A) C4
B) Memban atak kompleks (Terminal komplemanlar;
C5b-9)
C) C1 inhibitör
E) Mikroglia
D) Çürüme hızlandırıcı faktör
55 - D
Eozinofiller antijen sunan mononükleer fagositer sistem hücresi veya doku makrofajları içerisinde yer almaz
MAKROFAJLAR: Büyük mononüklear fagositik hücrelerdir.
Makrofajlar temel olarak Th1 ve NK’dan salınan γ- interferon ile uyarılır.
E) CD 59
56 - B
Memban atak kompleks (Terminal komplemanlar; C5b-9) eksikliğinde tekrarlayan meningokok enfeksiyonlarının görülür.
Kompleman eksiklikleri ve neden olduğu klinik tablolar aşağıda özetlenmiştir.
Tablo. Kompleman eksiklikleri ve neden olduğu klinik tablolar
M O N O N Ü K L E A R F A G O SİTİK SİS T EM H Ü C R E L E R İ
Kemik iliği
(R etikülo en d otelyal sistem )
Kan
Doku
Eksiklik
Klasik yol (C1, C2, C4)
M ikro glia (S S S )
K u ffer h ücresi (K C )
Stemsel
Myeloblast
Monosit
Makrofaj (Histiyosit)
A lveo lar m akrofaj
C3
O steo klast (K em ik)
L an g erh an s h ü cresi (D eri)
Alternatif yol (Faktör
B, Faktör D, Faktör I)
veya MBL
C5b, 6, 7, 8, 9
eksikliğinde
Properdin (Faktör P)
eksikliği
Mononüklear fagositik sistem eskiden retiküloendotelyal sistem diye isimlendiriliyordu.
Makrofajların Görevleri
Sitokin salınımı: TNF- alfa, IL-1, IL-6, IL-8, IL-12
Fagositoz ve opsonizasyon: Opsonizasyon fagositozun kolaylaştırılması demektir ve özellikle kapsüllü bakterilerin fagositozu için kullanılır. Makrofajlarda opsoninler (C3b ve IgG’nin
Fc kısmı) için reseptör bulunduğundan fagositoz kolaylaşır. Antijen sunumu: Protein antijenleri CD4 T lenfositlerine sunarlar.
ADCC (Antikora bağlı hücresel sitotoksisite)’ye katılır. IgG’nin
Fc kısmı için reseptör (CD 16) taşır.
Makrofajların yüzeyinde bulunan reseptörler
MHC II: CD4 T lenfositlerine antijen sunar
CD4: HIV virüsü bu nedenle makrofajlarıda enfekte eder
Eozinofiller: Bazı allerjik ve parazitik olaylarda rol alır. Eozinofil yapımı parazitlerin salgıladıkları sistein proteaz enzimi ve
CD 4+ T lenfositlerden salınan IL-5 ile sağlanır.
- Heminitlere karşı vücut savunmasında görev alırlar: Antikora
bağımlı hücresel sitotoksisite (ADCC) ’ye katılarak parazitin yüzeyini kaplamış olan IgE moleküllerinin Fc reseptörlerini tanırlar.
- Tip 1 aşırı duyarlılık tepkimelerini durdurabilmek için histaminaz salarlar ve mast hücre aktivitesini inhibe edebilirler.
- Fagositoz kapasiteleri kısıtlıdır. Steroidler sayılarını dramatik olarak azaltır.
www.tusem.com.tr
C1 inhitör eksikliği
Faktör H eksikliği
DAF (bozulma
hızlandırıcı faktör),
CD59
Enfeksiyon
İmmün kompleks hastalığı (SLE’ye benzer),
glomerulonefrit ve vaskülit
Kapsüler bakteri enfeksiyonları ve S.
aureus
Bakteri enfeksiyonları
Tekrarlayan Neisseria enfeksiyonu
X’e bağlıdır ve genellikle erkeklerde
görülür. Septisemiyle birlikte
Meningokokal menenjit gelişir ve ilk atak
genelde öldürücüdür. Yaşayan hastalarda
tekrarlayan enfeksiyonlar olmaz çünkü
ikinci karşılaşmada klasik yol aracılığıyla
etkene yanıt verilir. Önlem olarak
meningokok aşısı uygulanabilir.
Herediter anjionörotik ödem (C2b’ye
bağlı)
Hemolitik üremik sendrom
Otoimmüniteyle alakalı olarak Paroksismal
nokturnal hemoglobinüri
57. Özellikle protein özellikteki antijenlerin antijenik uyarımı
ve sitokinlerden IL-2, IL-4, IL-5, IL-6 etkisiyle immunglobulin sentezleyen plazma hücrelerine dönüşen kazanılmış
immun sistemin hücresi aşağıdakilerden hangisidir?
A) NK hücre C) CD4+ T lenfosit (T helper)
E) CD8+ T lenfosit (T sitotoksik)
10
B) Makrofaj
D) B lenfosit
TEMEL BİLİMLER
2014 - 05 - TUSEM TTBT
57 - D
B lenfositleri antijeni yüzeyel immünglobülinleri (IgM, G ve D)
vasıtasıyla tanır ve protein antijenleri Th lenfositlerine sunar.
Bu durumda Th lenfositlerden salınan
- IL-2 (B hücre aktivasyonu)
- IL-4 (B hücre aktivasyonu- BCGF)
- IL-5 (B lenfositlerin farklılaşması- BCDF)
- IL-6 (B lenfositlerin çoğalması) vasıtasıyla B lenfositleri çoğalır
ve plazma hücrelerine dönüşerek antikor sentezler. Uyarılan T
ve B lenfositlerden bazıları bellek B ve bellek T lenfositine dönüşür. Eğer antijenle tekrar karşılaşılırsa bu bellek hücrelerine
bağlı olarak verilen antikor yanıtı çok daha hızlı ve büyük miktarda olur. B lenfositlerinden farklı olarak pazma hücrelerinin
bölünme yeteneği yoktur ve yüzeyel immünglobülin içermezler.
Polisakkarit antijenler (LPS, kapsüler polisakkarit vb.) T lenfositlere sunulmaz. B lenfositleri yüzeyel IgM’leri vasıtasıyla bu
polisakkarit antijenleri tanıyarak plazma hücrelerine dönüşür
ve IgM antikor yanıtına neden olur.
Polisakkarit antijenler T lenfositlerine sunulmadığından
- IgG antikor yanıtı gelişmez (izotip değişimi olmaz- IgM’den
IgG’ye)
- Afinite maturasyonu olmaz (IgG olmadığından)
- Hafıza hücreleri gelişmez.
Süper Antijenler
- Stafilokokal ve streptokokal (pyrojenik ekzotoksin A) toksik
şok syndromu toksini- 1: Yüksek miktarda sitokin üretimi sonucunda ateş, deri döküntüsü ve şok görülür.
- Streptokokal eritrojenik toksin: S. pyogenes’in eritrojenik
toksini kızıl hastalığına neden olur.
- S. aureus’un enterotoksini
- Bacillus cereus’un ısıya dirençli enterotoksini (HSET)
- C. perfringens’in enterotoksini
S. aureus’un enterotoksini ve B. cereus enterotoksini ekzotoksin olmasına rağmen ısıya dayanıklıdır (100 oC’de 30 dakika).
Gıda maddesinde oluşturdukları toksinle hastalığa neden olduklarından en kısa kuluçka süreli besin zehirlenmesi etkenleridir (1-6 saat). Gitada kan ve lökosit görülmez ve antibiyotik
tedavisine gerek yoktur.
59. Aşağıda yer alan gastroenterit etkenlerinden hangisi Gram
negatif zoonotik infeksiyon etkeni olup, soğukta zenginleştirme yöntemiyle üretilebilir ve Sefsulodin-Irgasan-Novobiosin (CIN )besiyerinde öküz gözü şeklinde ürer?
A) Shigella sonnei
B) Salmonella typhi
58. Antijen sunan hücreler ve Th lenfositlere atipik bağlanma
gösteren, poliklonal T lenfosit yanıtı ve aşırı sitokin salınımına neden olan ekzotoksin aşağıdakilerden hangisidir?
C) Listeria monocytogenes
D) Yersinia enterocolitica
A) Vibrio cholerae enterotoksini
E) Enterococcus faecalis
B) ETEC’nin LT’ni
59 - D
Yersinia enterocolitica. Zoonozdur, Y. enterokolitika ve Y.
pseudotüberkülozis evcil hayvanlardan veya kümes hayvanlarının et, süt ve ürünleriyle bulaşır. Küçük gram negatif,
kutupsal boyanan (bipolar) bir kokobasildir. Y. pestis hareketsiz olup diğer türler 22 oC’de hareketli, 37 oC’de hareketsizdir (Listeria monocytogenes’de olduğu gibi). Yine listeriada olduğu gibi +4 oC’de üreyebilmesi nedeniyle bu ısı
derecesinde bekletilerek ön zenginleştirme yapılabilir (Soğukta zenginleştirme). Cefsulodin-irgasan-novobiocin (CIN)
agarda öküz gözü şeklinde ürer. Organizmadan izole edilen
taze numunelerde kapsül bulunur. Kapsül polisakkarit- protein kompleksinden oluşur. C) S.aureus Enterotoksin A
D) Clostridium perfringens alfa toksini (lesitinaz, fosfolipaz C)
E) Pseudomonas aeruginosa Ekzotoksin A
58 - C
Soruda süperantijen özellikteki ekzotoksin sorulmaktadır.Süperantijen özellikteki ekzotoksinlerin 3 önemli özelliği mevcuttur;
1.Nonspesifik bağlanma: Süper antijenler antijen sunan hücrelerde MHC-II’nin β zinciri ve CD4 T lenfositin TCR’sinin hipervariable β bölgesine dışarıdan bağlanır. Diğer antijenlerde
olduğu gibi sunulmayı beklemez. 2. Poliklonal T lenfosit aktivasyonu: Th lenfositlerin yaklaşık
%25’ini aktive olur.
3. Aşırı sitokin yanıtına neden olurlar.
60. Plazmidlerin görevleri içerisinde hangisi yer almaz?
A) Bakterinin Gram boyanma özelliği
B) Ağır metal ve dezenfektanlara direnç gelişimi
C) Antimikrobiyal direncin aktarılması
D) Bakteriosin (ortamdaki diğer bakterilerin üremesini
engelleyen enzim)
E) Çeşitli metabolik yollara ait enzim kodlayan genler
11
www.tusem.com.tr
2014 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
60 - A
Bakterilerin Gram boyanma özelliği hücre duvarı yapısından
kaynaklanır. Plazmidlerin görevleri içerisinde yer almaz. Diğer
seçeneklerde yer alan plazmidlerin görevleri içerisinde yer alır.
Plazmid: Bakteri kromozomundan ayrı halde bulunan çift iplikli çembersel DNA molekülüdür ve tüm plazmidlerin ortak
özelliği bağımsız replikasyon yeteneğine sahip olmalarıdır.
Plazmidlerin görevleri
- Direnç genlerini kodlayabilir (antibiyotikler, antiseptikler
vb.): Plazmidin direnç genlerini aktarabilmesi için rezistans
transfer faktör (RTF) bulunması gerekir. Ayrıca gram negatif
bakteriler arasında direnç genlerinin aktarımından en sık
sorumlu olan mekanizma plazmid aracılı konjugasyondur.
Enterokoklarda görülen vankomisin direncinin diğer tür bakterilere aktarımında aracılık eden mekanizmada genellikle
plazmid aracılı konjugasyondur.
- Bakteriyosinleri kodlayabilir: Bazı balkteriler tarafından salgılanıp diğer tür bakterilerin üremesini inhibe eden toksin ya
da enzim yapısında maddelerdir.
- Bazı enzim ve proteinlerin yapımını kodlayabilirler
- Plazmidler bazı toksinlerin yapımını kodlayabilir: (Pe-Te-TEBa-nk-EFT: Plazmid ,ETEC, Te: Tetanoz, Ba: B.anthracis, EFT:
eksfoliatif toksin)
1. Clostridium tetani (tetanospazmin)- Tetanoz
2. ETEC’nin labil ve stabil toksini- Turist diyaresi
3. Bacillus anthracis’in toksini (ödem faktörü) ve kapsülünün
yapımı plazmid ile kodlanır.
4. S.aureus Ekfoliatif toksin (Bebeklerde haşlanmış deri sendromuna neden olur)
62 - D
Quellung (Kapsül şişme reaksiyonu) testi polisakkarit yapıdaki
bakteri kapsül yapısını gösteren ve serotiplendirmede kullanılabilen bir testir. Kapsüler polisakkaride karşı geliştirilmiş antiserumlarla kapsül karşılaştırıldığında kapsül şimiş gibi görünür. Buna Quellung testi (kapsül şişme reaksiyonu) adı verilir.
Lateks aglutinasyon testiylede çok kısa sürede tanı konabilir.
Endotoksini (lipopolisakkarit, lipit A) göstermekte ise BOS ve
idrar örneklerinde Limulus lizat testi kullanılabilir.
63. Mitral darlığı olan bir hastaya diş çekiminden önce endokardit profilaksisi başlanmamıştır. Hastada 1 hafta sonra
endokardit gelişmiştir. EKO’da vejetasyon, miyokardda
apse odakları saptanmıştır. Kan kültüründen katalaz pozitif, koagülaz pozitif, mannitol salt agar (Chapman) besiyerinde mannitolü hidrolize eden , beta hemolitik Gram
pozitif koklar üremiştir.
A) Coxiella burnetii
B) Staphylococcus aureus
C) Mycobacterium fortuitum
D) Streptococcus mutans
E) Peptostreptococcus anerobius
63 - B
Soruda S.aureus’a özgü biyoşimik özellikler tanımlanmaktadır Endokardit etkenleri Tablo’da gösterilmiştir.
61. Tanısında Wright aglütinasyon testinin sıklıkla kullanıldığı, etkenin kan kültüründe geç ürediği zoonotik enfeksiyon etkeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yersinia pestis
Bu hastada en olası endokardit etkeni aşağıdakilerden
hangisidir?
Endokardit
Genel olarak en
sık etken
Akut endokardit
En sık etken
Streptococcus
viridans
Staphylococcus
aureus
Subakut
endokardit
Streptococcus
viridans
Doğal kapak
endokarditi
Streptococcus
viridans
(> %50).
S. epidermidis
B) Borrelia burgdorferi
C) Brucella melitensis D) Campylobacter jejuni
E) Francisella tularensis
61 - C
Bruselloz enfeksiyonu tanısında en sık kullanılan serolojik test
Wright (Standart tüp aglütinasyon) testidir. Klinik bulgular varlığında bu testin 1/160 ve üzeri titrede pozitif saptanması ksin
tanı koydurur. Etken kan kültüründe geç ürer. Bu yüzden kan
kültürü şişeleri 10 güne kadar bekletilmelidir.Serolojik tanıda
Wright (standart tüp aglütinasyon testi) dışında Rose-Bengal
boya (lam aglütinasyonudur) testi, Coombs ve 2-merkaptoetanol testleri de kullanılabilir.
Protez kapak
endokarditi
IV ilaç
kullananlarda
62. Quellung testi ile saptanabilen bakteri hücre yapı taşı
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Lipopolisakkarit B) Murein C) Teikoik asit
D) Kapsül
E) Flajella www.tusem.com.tr
S. aureus (%50)
Gastrointestinal ve Enterokok
genitoüriner grişim
uygulananlarda
12
Özellik
Oral florada bulunur.
Normal veya hasarlı
kapağı tutabilir. Virülansı
yüksek olduğundan kapak
deformitesi mutipl distal
apse, mİyokardial apse ve
perikardite neden olur
HACEK grubu (gram negatif
basil, oral florada var),
Bartonella ve Coxiella (atipik
pnömoni, granülomatöz
hepatit) subakut endokardit
yapar.
Daha önce var olan kapak
deformite zemininde gelişir.
Candida ve aspergillusta
EKO’da geniş vejetasyonlar
görülür.
Diğerleri streptococcus,
gram negatif bakteriler
(pseudomonas, serrasia) ve
candida.
GIS tümörü olanlarda
özellikle S. bovis endokarditi
TEMEL BİLİMLER
2014 - 05 - TUSEM TTBT
Endokarditte en sık semptom ateştir. Akut veya progresif konjestif kalp yetmezliği (CHF) en sık rastlanan ölüm nedenidir.
Major Duke kriterleri: Ardışık kan kültürlerinin pozitif olması (>12 saat arayla alınan en az iki kültür) ve EKO bulguları.
Damar dışı lezyonlar:
Splinter hemoraji: Konjoktiva, damak veya parmaklarda görülen peteşiler
Osler nodülleri: Parmaklarda görülen ağrılı mor renkli lezyonlar
Janeway lezyonları: El ayası veya ayak tabanında görülen ve septik embolilerle oluşan ağrısız, eritematöz lezyonlar.
Roth lekeleri: Retinada eksudatif lezyonlar.
64. Beta-laktam antibiyotiklerde (penisilin, sefalosporin, aztreonam ve karbapenemler) en sık karşılaşılan direnç mekanizması aşağıdakilerden hangisidir?
A) Eflüks pompa sistemi
B) Ribozomal korunma
C) DNA giraz (Topoizomerazda) mutasyon D) Betalaktamaz enzimi
E) Modifiye edici enzim
64 - D
Beta-laktam antibiyotiklerde (penisilin, sefalosporin, aztreonam ve karbapenemler) en sık karşılaşılan direnç mekanizması Betalaktamaz enzimi sentezidir. Antibiyotikler ve sık karşılaşılan direnç mekanizmaları Tablo’da gösterilmiştir.
Tablo: Antibiyotiklerin etki ve direnç mekanizmaları
Antibiyotik
Etki mekanizması
Hücre duvarı sentez inhibitörleri
1. Betalaktamlar
Penisilin baglayan proteine
Penisilin
bağlanarak
Sefalosporin
peptidoglikanın peptid çapraz
bağının inhibisyonu
Monobaktam
Karbapenem
(Transpeptidasyon)
2. Glikopeptidler
D- alanin D- alanine baglanarak
(Vankomisin, teikoplanin)
peptidoglikanın peptid çapraz
bağının inhibisyonu
(Transpeptidasyon)
3. Basitrasin
Baktoprenol
Membran hasarı (Stoplazma zarında hasar)
Polimiksin ve daptomisin
Dış zar ve stoplazma membranında
hasar
Protein sentez inhibitörleri
Aminoglikozitler
30S rRNA
(bakterisidal)
İnisiasyon kompleksinin
oluşumunun inh.
Tetrasiklinler
30S rRNA
Elongasyonun engellenmesi
50S rRNA
Makrolitler ve
Linkozamidler
Kloramfenikol
50S rRNA (peptidil transferaz
enzim inhibisyonu)
Genoma etkili antibiyotikler
Kinolonlar
DNA giraz enzim inhibisyonu
(topoizomeraz II)
Rifampin
DNA bağımlı RNA polimeraz
inhibisyonu
Metranidazol
Direnç mekanizması
Etki spektrumu
1. Betalaktamaz (en sık)
2. Penisilin bağlayan proteinde yapı
değişikliği
3. Geçirgenlik azalması
4. Aktif eflüks
Hedef bölge değişikliği (D- alanin Dlaktat olur)
En sık Enterokoklarda görülür
(kazanılmış direnç)
Hedef bölge değişikliği
En geniş spektrumlu betalaktam karbapenem
Aztreonam Gr+ ve anaeroblara
etkisiz
-
Polimiksin Gr (-), daptomisin Gr
(+) bakterilere etkili
Gr + bakterilere etkili, Gram
negatif bakteriler doğal dirençli
(porlardan geçemez)
Gr + bakterilere etkili.
Nefrotoksik olduğundan topikal
kullanılır.
-
-İlacı modifiye eden enzim sentezi Anaeroblara ve inrasellüler
(en önemli mekanizma)
mikroorganizmalara etkisiz
-Hedef bölge değişikliği
-Membran geçirgenliğinin azalması
Aktif eflüks sistemi
En geniş spektrumlu antibiyotik
Hedef bölge değişikliği
(23S rRNA’ da değişiklik)
İlacı modifiye eden enzim sentezi
İntrasellüler bakterilere en etkili
antibiyotikler
Topoizomerazda mutasyon
Gr + ve Gr - bakteriler
RNA polimeraz enziminde mutasyon
Tüberküloz tedavisi,
H. influenza ve N. meningitidis
proflaksisi
Anaeroblara etkili
DNA’da hasar
*Tetrasiklin ve sülfonamid direnci aktif eksport sistemi, INH direnci peroksidaz ve katalaz enziminin kaybolması
13
www.tusem.com.tr
2014 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
65. Aşağıdaki bakterilerden hangisinin insanda oluşturduğu hastalıkların patogenezinde, bakteri tarafından üretilen ekzotoksin rol oynamaz?
Antibiyotikler ve lizozime doğal dirençli mikroorganizmalar
Tablo’da gösterilmiştir.
Betalaktam antibiyotikler,
vankomisin ve lizozime doğal
dirençli mikroorganizmalar
Hücre duvarı bulunmayan
mikroorganizmalar
Mycoplasma
Uroplazma
Protoplast (Gram pozitif bakterinin
hücre duvarsız formu)
Sferoplast (Gram negatif bakterinin
hücre duvarsız formu)
L form
Virüsler
A) Vibrio cholerae
B) Corynebacterium diphtheriae
C) Mycobacterium tuberculosis
D) Staphylococcus aureus
E) Shigella dysenteriae
65 - C
Mycobacterium tuberculosis’in endotoksini, ekzotoksini,
kapsül ve spor yapısı mevcutdeğildir. Bu nedenle tüberküloz
enfeksiyonu patogenezinde ekzotoksinler rol oynamaz. Diğer
seçeneklerde yer alan bakterilere bağlı gelişen enfeksiyonlarda ekzotoksinler rol alır. Sulfolipitler ve lipoarabinomannan
fagozom- lizozom birleşmesini engelleyerek bakterinin hücre içinde yaşamasını sağlar. M.tuberculosis enfeksiyonunun patogenezinde en önemli mekanizmadır
Vibrio cholerae kolera hastalığı etkeni olup, patogenezinde
A-B toksin yapısındaki ekzotoksini (enterotoksini) rol alır.
Corynebacterium diphtheriae’de difteri ekzotoksini (bakteriyofaj taraından sentezlenir,longasyon faktör-2’yi inhibe ederek, protein sentezini inhibe eder)
Staphylococcus aureus’a bağlı besin zehirlenmesinde bakterinin enterotoksinleri (A-G arası), toksik şok sendromunda
TSST-1, haşlanmış deri sendromunda 8bebeklerde görülür)
ise eksfoliatif toksin neden olur.
Shigella dysenteriae tip 1’in Shiga toksini (verotoksindir) özellikle çocuk yaş grubunda hemolitik üremik sendroma (mikroanjiyopatik hemolitik anemi, böbrek fonksiyon testlerinde
bozulma ve trombositopeni ile karakterizedir) neden olur.
Vankomisine doğal dirençli
(intrensek) diğer bakteriler
Lactobacillus
Leuconostoc
Pediococcus
Erysipelothrix
Enterococcus gallinarum
Enterococcus casseliflavus
Gram negatif bakteriler
Lizozim N-asetil muramik asit içermeyen Chlamidya’ya etkisizdir.
67. Yüksek ateş, öksürük yakınmalarıyla getirilen 2 yaşındaki bir çocukta aşağıdaki viruslerden hangisinin etken
olması beklenmez?
A) Human Boca virus B) Adenovirus
C) Parainfluenza virus D) Solunum sinsityal virus
E) Rotavirus
67 - E
Reovirus ailesinin en önemli üyesi Rotavirus olup bebeklerde
en sık ishal etkeni olan virustur. Rota virus yüksek ateş, öksürük semptomlarıyla karakterize üst veya alt solunum yolu
enfeksiyonlarına neden olmaz. Diğer seçeneklerde yer alan
virusler yüksek ateş ve öksürüğe neden olabilir.
68. Akut hemorajik konjunktivite neden olan virus aşağıdakilerden hangisidir?
A) Enterovirus tip 71 B) Coronavirus
C) Norovirus
A) Teikoplanin
B) İmipenem
C) Kolistin D) Aztreonam
68 - E
Seçeneklerde yer alan Enterovirüs tip 70: Akut hemorajik
konjiktivite neden olur .
Enterovirüs tip 71: Menenjit ve ensefalite neden olur. Adenovirus serotip 40,41 çocuklarda rotavirusden sonra 2. En sık
gastroenterit etkenidir. Norovirus erişkinlerde sıklıkla su kaynaklı epidemik gastroenterite neden olur. Coronavirus , SARS (Şiddetli Akut Solunum Yetmezliği Sendromu) sendromu ve
soğuk algınlığına neden olabilir. Hem solunum yoluyla hem de
fekal oral yolla bulaşabilir. SARS tedavisinde antiviral ilaç olarak ribavirin kullanılabilir.
E) Amikasin
66 - A
Glikopeptid grubu antibiyotikler (vankomisin, teikoplanin)
molekül ağırlıklarının büyük olması nedeniyle Gram negatif
bakterilerin hücre duvarı yapısının dış zar kısmında yer alan
porlardan geçemezler. Bu nedenle Gram negatif bakteriler yapısı gereği glikopeptid antibiyotiklere doğal dirençlidir.
www.tusem.com.tr
D) Adenovirus serotip 40,41
E) Enterovirus tip 70
66. Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisinin gram negatif
bakterilere karşı etkinliği yoktur ve bu nedenle Gram
negatif bakterilere karşı doğal dirençlidir?
14
TEMEL BİLİMLER
2014 - 05 - TUSEM TTBT
69. Aşağıdaki human herpes virüs ile latent kaldıkları hücre eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
A) Varicella zoster virüs – Dorsal kök ganglionları
B) Human herpes virüs 6 –Peyer plakları
C) Sitomegalovirüs – Böbrek ve lenfoid doku
D) Herpes simpleks virüs 1 – Trigeminal duyu gangliyonu
E) Epstein Barr virüs – B lenfositte CD 21
69 - B
HHV-6 Thelper (CD4+ T ) lenfositleri tutar. Ekzantem subitum (6. Hastalık, Roseola infantum) etkenidir. Peyer plaklarında tutulum
ve viremi yapan virus Polio virusdür.(Peyer plaklarını tutan bakteriyel infeksiyon ise Salmonella typhi’dir)
Herpes virusler, tutulum yaptıkları bölgeler ve neden olduğu hastalıklar Tablo’da gösterilmiştir.
Herpesvirüs
HSV tip-1
HSV tip-2
Varisella zoster
Üreme
Hedef hücre
Hızlı üreme, sitolitik etki Mukoepitelyal
hücreler
CMV
Yavaş üreme, sitomegalik
etki
Yavaş üreme,
lenfoproliferatif etki
Değişken,
lenfoproliferatif etki
HHV 6
HHV 7
EBV
HHV8 (Kaposi
sarkomuyla ilişkili
herpesvirüs)
Monosit, lenfosit ve
epitel hüc.
T lenfosit
Latent bölge
Dev hücre
Nöronlar
Var
(HSV-1 Trigeminal,
HSV-2 Lumbo-sakral, VZV
Dorsal kök ganglionunda)
Bezler ve böbrek
Var
Gansiklovir
Lenfoid doku
Var
Yok
B lenfosit, epitel
hücreleri
Lenfoid doku
(B lenfositleri)
Yok
EBV’de tedavi yok,
HHV8’de alfa
interferon
70. Aşağıdaki virus ailelerinden hangisi kansere neden olmaz?
A) Papilloma virus B) Flavivirus
C) Retrovirus D) Herpes virus
Tedavi
Asiklovir
EBV’e bağlı diğer maligniteler;
- AIDS’li hastalarda
- AIDS’li hastalarda SSS’de meydana gelen nonhodking lenfomaların neredeyse tümü EBV’e bağlı gelişir.
- Hodking lenfoma
- Leiyomyosarkom (AIDS’li çocuklarda).
- X’e bağlı lenfoproliferatif hastalık (Duncan sendromu): Erkeklerde ortaya çıkar. SAP geninde görülen fonsiyon bozukluğuna bağlı olarak B lenfositleri kontrolsüz çoğalır. - Transplantasyondan sonra meydana gelen lenfoproliferatif
hastalık: Transplantasyondan sonra meydana gelen lenfomaların en sık etkenidir.
HHV-8 : Kaposi sarkomu, primer efüzyon lenfoması ve Casttleman hastalığına neden olur.
E) Paramyxovirus
70 - E
Paramyxovirus ailesi onkojenik (kansere neden olan) virusler
içerisinde yer almaz. Paramiksovirus ailesinde ; Parainfluenza,
RSV, Kızamık, Kabakulak, Metapneumovirus, New Castle virus
(tavuklarda hastalık yapar tavklardan insanlara bulaşıp konjuktivit yapabilir) bulunur.
Papilloma virus ailesinde Human papilloma virus (serotip 16,
18) servikal kansere
Flavivirus ailesinde yer alan HCV hepatosellüler karsinoma
Retrovirus ailesinde yer alan HTLV-I :Erişkin T hücreli lenfositik
lösemi (Tax geni, IL-2)
HTLV-2 Saçlı hücreli (hairy cell) lösemiye
HTLV-5 : Kutanöz lenfoma neden olur.
Herpes virusler içerisinde yer alan EBV nazofarenks karsinomu, Burkitt lenfoma, leimyosarkom (AIDS’li çocuklarda), oral
tüylü lökoplaki (AIDS’li hastalarda sıklıkla dilde), X’e bağlı
lenfoproliferatif sendrom (Duncan sendromu), beyinde non
Hodgkin lenfoma vb. malignitelere neden olabilir.
Kanser gelişiminden sorumlu proteinleri EBNA (Ebstain-Barr
virüs nüklear antijen) ve LMP (Latent membran proteini)’dir.
71. Gram boyası ile boyanabilen, blastospor, klamidospor
ve psödohif ve gerçek hif yapısı oluşturabilen, maya
–hif dimorfizmi gösterebilen, 45 °C üreyebilen mantar
türü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cryptococcus neoformans
B) Candida dubliniensis
C) Candida albicans
D) Pneumocystis jiroveci
E) Malassezia furfur
15
www.tusem.com.tr
2014 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
71 - C
Soruda Candida albicans’ın mikrobiyolojik özellikleri sunulmuştur. Candida albicans ve diğer Candida türleri Gram boyasıyla
Gram pozitif iri ovalimsi yapılar şeklinde mor renkte boyanabilir. Diğer seçeneklerde yer alan mantarlar Gram boyasıyla
boyanmaz. Candida albicans blastospor, klamidospor , gerçek
ve psödohif yapısı gösterir. Germ tüp testi pozitiftir (Candida dubliniensis’de de pozitiftir).C. albicans 45 oC’de üremesi
(C.dubliniensis bu sıcaklıkta üremez )ve intrasellüler beta glukozidazının olmamasıyla C. dubliniensis’ten ayırt edilir. Hem
Candida albicans hem de C.dublinensis 37 °C’de ürer
Kandida türleri
C. albikans
C. galabrata
C. parapisilosis
C. tropicalis
C. krusei
C. lusitaniae
C. dubliniensis
73. Santral sinir sistemi enfeksiyonuna neden olmayan parazit aşağıdakilerden hangisidir?
Protozoonlar
Hastalık
Amipler
Entamoeba histolytica Amipli dizanteri
Acanthamoeba
Kontak lensle
ilişkili keratit
Naegleria fowleri
Primer amip
menenjiti
Silyalı
Balantidum coli
Kolit
Sporlular
Plasmodium spp
Sıtma (eritrosit
tutulumu)
Babesia microti
Babesiyoz (sıtmaya
benzer klinik)
Toxoplazma gondii
Konjenital enf.
AIDS’te ensefalit
Criptosporidium
parvum
İsospora belli
Cyclospora
cayetanensis
Kamçılılar/ Leishmania donovani
D) Aspergilus niger
72 - C
Zygomyetes türleri (Rhizopus, Absidia, Mucor) tanısında
beta 1,3 D-glukan serolojik testi kullanılmaz.
Candida ve Aspergillus türlerine bağlı enfeksiyonların tanısında beta 1,3 D-glukan serolojik testi kullanılabilir.
• İnvazif candida da mannan (%100 duyarlı özgüllük düşük) antijeni ve stoplazmik antijen olan enolaza (%100
özgül duyarlılığı düşük) bakılabilir.
• İnvazif aspergilloziste galaktomannan antijeni saptanabilir.
Serumda (1-3) beta- glukan düzeyi ve limilus lizat testi candida ve aspergillus enfeksiyonlarının tanısında kullanılabilir.
www.tusem.com.tr
Sular
Fekal- oral
Sivrisinek
Kene
İshal
İshal
İshal
Fekal- oral
Fekal- oral
Flebotom
(tatarcık)
Cinsel ilişki
Fekal- oral
Çeçe sineği
Acanthamoeba castellanii: Dikensi çıkıntısıyla kontak lensle
ilişkili keratite neden olur. Herpes simpleks keratitiyle karıştırılabilir fakat acanthamoeba’da şiddetli göz ağrısı vardır.
AIDS’lilerde kronik granülomatöz amip ensefalitine (HSV ile
karışır) neden olur. Naegleria Fowleri: Oldukça mortal pirimer amip meningoensefaliti etkenidir. Kontamine sularda yüzerken bulaşan trofozoid
form nazal mukazaya gelir ve olfaktor sinir boyunca ilerliyerek
SSS’e yayılır. Hemorajik nekroza neden olduğundan BOS’ta eritrosit, nötrofil (pürülan) ve trofozoid görülür. Kist klorlamaya dirençlidir.Tedavide amfoterisin B ile birlikte rifampin kullanılabilir.
Taenia soleum (Silahlı tenya) : Domuzlarda bulunan larvanın
(Cysticercus cellulosa) insanlara bulaşaması sonucu ortaya
çıkar. Taenia soleum’un yumurtası da bulaştırıcı olabilir (T.
saginatadan farklı). Bu nedenle insan hem kesin konak hem
de ara konak olabilir. İnsan ara konak olduğunda sistiserkoz
E) Candida krusei
-
Bulaş yolu
Fekal- oral
Sular
Ookist,
bradizoid,
trofozoid
Fekal- oral
Visseral
laişmanyozis (RES
tutulumu)
Trichomonas vaginalis Vajinit (sadece
trofozoidi var)
Steatore,
Giardia lamblia
malabsorbsion
Trypanosoma cruzii Cagas hastalığı
72. Tanısında beta 1,3 D-glukan serolojik testinin kullanılmadığı mantar enfeksiyonu aşağıdakilerden hangisidir?
C) Absidia D) Taenia solium
73 - E
Giardia lamblia (intestinalis) sanral sinir sitemi tutulumu yapmaz. Duodenumda yağda emilen vitaminlerin absobsiyonunu
engelleyerek steatore ve malabsorbsiyona neden olabilir. Diğer seçeneklerde yer alan etkenler santral sinir sistemi tutulumuna neden olabilir.
Candida albicans’ın Virülans Faktörleri
C. albicans maya hif dimorfizmi göstermesi ve içermiş olduğu
bazı enzimler nedeniyle virülansı en yüksek kandidadır.
Maya hif dimorfizmi, dokulara tutunma yeteneği (adezinler),
hücre yüzeyi hidrofobisitesi, salgısal proteinazlar, fenotipik
değişim, östrojen reseptörü (vajen kolonizasyonu), fosfolipazlar, faktör 6, laminin reseptörü, fibrinojen bağlayan proteinler,
fibronektin reseptörü, C3 reseptörü, mannoprotein.
Kandida türlerinde kapsül ve melanin pigmenti bulunmaz.
B) Aspergillus fumigatus
B) Acanthamoeba
C) Naegleria fowleri E) Giardia lamblia
Önemli Özellikleri
*Blastospor, klamidospor, yalancı hif ve
gerçek hif oluşturur. Germ tüp testi +’dir.
Pseudohif oluşturmaz. C. albikans’tan sonra
en sık rastlanan kandidadır (Özellikle idrar
yolu enfeksiyonları).
Kateterle ilişkili fungemilerde oldukça sık
izole edilir.
Ketakonazole doğal dirençlidir. 4 saat sonra
yalancı germ tüp oluşturur.
*Flukonazole doğal dirençlidir.
Amfoterisin B’ye doğal dirençlidir.
C. albikans gibi germ tüp ve klamidospor
oluşturur.
A) Candida albicans
A) Toxoplasma gondii 16
TEMEL BİLİMLER
2014 - 05 - TUSEM TTBT
75. Özellikle HIV pozitif hastalarda santral sinir sisteminde
aseptik menejit ve intrakraniyal kitleye neden olabilen,
termal dimofizim göstermeyen, blastospor ve melanin
pigmenti oluşturan kapsüllü monomorfik maya mantarı aşağıdakilerden hangisidir?
denilen klinik tablo ortaya çıkar. Bu durumda larva bir çok organa (Santral sinir sistemi, göz ve kalp vb.) yayılım göstererek
kist oluşumuna neden olur. Nörosistiserkozis sonucu epilepsi
benzeri bir tablo oluşturur. Balamuthia mandrillaris: Protozoonlar içerisinde yer alan ve
doğadaki serbest amiplerden olan Balamuthia mandrillaris
(eski adı leptomiksoid amip) de insanlarda ve hayvanlarda
meningoensefalite neden olabilir. Hematoksilen eozin boyasıyla Acanthomoeba türlerinden ayırt edilemez bu yüzden
türe özgü antikorlarla spesifik tanı konur.
A) Histoplasma capsulatum
B) Penisillosis marnefeii
C) Coccoides immitis
D) Crytococus neoformans
E) Fusarium solani
75 - D
Soruda Crytococus neoformans’ın özellikleri tanımlanmaktadır.
Kuş gübresiyle kirlenmiş olan topraktan mikrokonidilerin solunmasıyla bulaşır. Monomorfiktir yani sadece maya formda
bulunur. - Akciğerde soliter pulmoner nodül: Bu lezyon akciğer karsinomuyla karıştırılır.
- Menenjit: Merkezi sinir sistemine tropizim gösterdiği için en
sık görülen klinik formu menenjittir. Özellikle immünyetmezliklilerde (AIDS, hodgkin lenfoma vb.) kan yoluyla yayılarak granülomatöz menenjite neden olur. Beyinde apse ya da tümörle
karışabilen kitle oluşumuna neden olur (kriptokokkoma).
Virülans Faktörleri
- Polisakkarit kapsül en önemli virülans faktörüdür. Tüm suşlar kapsüllü değildir. Kapsülsüz kökenler granülomatöz reaksiyona neden olur.
- Melanin pigment üretimi: Mantarı oksidatif hasara karşı korur. Staib besiyerinde kafeik asiti melanine dönüştürerek koyu
kahverengi koloniler oluştururlar.
- Proteinaz üretimi (mannoprotein): İnvasyon ve hücre hasarından sorumludur.
Tanı: Çini mürekkebiyle veya musikarmin boyasıyla kapsül
yapısı gösterilebilir fakat duyarlılığı düşüktür. Özellikle BOS
örneklerinin incelenmesinde en duyarlı ve en sık kullanılan
yöntem kriptokokal antijenin tespitidir. Çok kısa sürede sonuç
veren lateks aglutinasyon testi kullanılabilir. Fenol oksidaz
ve üreaz testi tanı amacıyla kullanılabilir.
Kapsüllü olduğundan besiyerinde mukoid koloniler oluşturur.
74. Adana ilinden ateş ve hâlsizlik şikâyetleriyle başvuran 35
yaşındaki bir erkek hastanın fizik muayenesinde hepatosplenomegali, hipergamaglobulinemi, hipoalbuminemi ve
pansitopeni saptanmıştır. Yapılan testlerinde formol jel testi pozitif saptanmış ve 3N besiyerinde parazit üretilmiştir.
Bu hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Leishmania donovani
B) Toxoplasma gondii
C) Entamoeba histolytica
D) Cryptosporidium parvum
E) Tryponosoma cruzi
74 - A
Soruda Kala-azar (Visseral leişmaniyazis) etkeni olan Leishmania donovani’nin özellikleri tanımlanmaktadır
Leishmania donovani: Visseral laişmanyozis (Kala- Azari) etkenidir. Flebotom (tatarcık, kum sineği)’un insanı sokmasıyla
promastigot form bulaşır. Promastigot makrofajları enfekte
eder ve amastigot forma dönüşür. Amastigot form çoğalarak
makrofajları parçalayıp diğer makrofajları enfekte eder. RES organları olan lenf bezleri, kemik iliği, dalak ve karaciğer etkilenir.
Klinik :Hepatosplenomegali: Dalak aşırı derecede büyümüştür (Sıtma , Enfeksiyoz mononukleozisde de büyür), Hiperfibrinojenemi, hipoalbüminemi, Hipergamaglobulinemi (poliklonal B lenfosit aktivasyonuna bağlı) Dalak ve kemik iliği tulumuna bağlı Pansitopeni (lökopeni,
trombositopeni) ve Anemi
İleri dönemde ciltte hiper pigmentasyon meydana gelir (siyah
hastalık).
Tanı: Kemik iliği asprasyonunda makrofajların içinde amastigotların gösterilmesi ile konur. NNN besiyerinde (Novyi,
McNeal, Nicolle, tavşan kanıyla hazırlanan besiyeri) veya
Tobie’s besiyerinde promastigotlar gösterilebilir. Formol- jel
testi pozitiftir
76. Sestod grubunda yer alan helmintlerden hangisi pleroserkoid larva içeren çiğ balık yenmesi sonucunda
vitamin B12 eksikliği ve megaloblastik anemiye neden
olabilir?
A) Anisakis simpleks
B) Clonorchis sinensis
C) Diphylobotrium latum
D) Schistosoma japonicum
E) Paragonimus westermanii
17
www.tusem.com.tr
2014 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
76 - C
Soruda sestod grubunda yer alan Diphylobotrium latum (Balık tenyası) özellikleri tanımlanmaktadır.
Diphylobotrium latum : Birden fazla ara konağı (2 adet) olan ve yumurtası kapaklı (operkulum) olan tek sestod’dur. Kasında larva
(sparganum) bulunan az pişmiş balıkların yenmesiyle bulaşır. B12 vitamini eksikliği anemisi ve megaloblastik anemiye neden olduğu gibi nörolojik semptomlara neden olabilir.
Clonorchis (Opisthorchis) sinensis:Az pişmiş balıkların yenmesiyle bulaşan trematod (yapraksı solucan) . Duedonumdan safra kanalına geçerek buraya yerleşir. Ateş, epigastrik ağrı hepatomegaliye neden olabilir. Ayrıca kolesistit ve safra kesesi adenokarsinomu
gelişebilir. Gaitayla yumurtalar atılır.
Clonersis de çiğ balıktan bulaşabilmesine rağmen, termatod grubunda yer alır ve kolanjiyosellüler karsinoma neden olabilir.
Anisakis simplex: Çiğ deniz ürünleriyle bulaşan nematod (yuvarlak solucan)’dur. Akut enfeksiyon apandisitle, kronik enfeksiyon
GIS kanseriyle karışır. Tanı endoskopi veya laparotomi ile konur. Medikal tedavisi yoktur cerrahi olarak çıkarılır.
Paragonimus westermani: Birden fazla ara konağı vardır. Metaserkarya içeren az pişmiş yengeçlerin yenmesiyle bulaşır. Gastrointestinal sisteme gelen yumurtalar diyafragmadan penetre olarak akciğere gelir. Erişkin formu akciğere yerleşen tek parazittir. Gögüs ağrısı, paslı balgam, akciğerde kavitasyon (Tüberkülozla karışabilir) ve sekonder bakteriyel enfeksiyona neden olabilir. Larvanın SSS invazyonuna bağlı olarak serebral paragoniyazis meydana gelebilir. Gaitada ve balgamda kapaklı yumurtalar gösterilebilir.
77. Aşağıdakilerden hangisi multiple sklerozda görülen aşırı duyarlılık reaksiyonudur?
A) Tip I aşırı duyarlılık reaksiyonu
B) Tip II aşırı duyarlılık reaksiyonu
D) Tip IV aşırı duyarlılık reaksiyonu
E) Tip V aşırı duyarlılık reaksiyonu
C) Tip III aşırı duyarlılık reaksiyonu
77 - D
Tip
Tip 1: Anaflaktik tip
Tip II: Sitotoksik
hipersensitivite
Tip III: İmmün
kompleks hastalığı
Tip IV: Gecikmiş
ve Hücre aracılı
Hipersensitivite
www.tusem.com.tr
HİPERSENSİTİVİTE REAKSİYONLARI ÖZET
Mekanizma
Hastalık
Anaflaksi
• Aşırı IgE antikoru üretimi
Bronşial astım
• Mast hücresi ve bazofillerden vazoaktif
Saman nezlesi
amin salgı artışı
Ürtiker
• Diğer iltihap hücrelerinin birikimi
Allerjik konjonktivit
Allerjik gastroenterit
• Anti reseptör antikorları ile hasar
Otoimmün hemolitik anemi
• Antikora bağlı selüler sitotoksitite
Otoimmün trombositeni
• Hedef hücre yüzeyinde oluşan antijenlere İnsülin Rezistan Diyabet (Tip2)
IgG ve M bağlanması ve kompleman aktivas- Eritroblastozis fetalis
yonu ile opsonizasyon ve hücrenin fagosito- Goodpasture sendromu
zu veya MAC ile lizisi oluşumu
Pernisyöz Anemi
Pemfigus Vulgaris
ANCA+ vaskülitler
Akut Romatizmal Ateş
Graves Hastalığı
• Antijen antikor kompleksi ile kompleman
Arthus reaksiyonu
aktivasyonu.
Serum hastalığı
• Kemotaktik komplemanın(C5a) etkisiyle
SLE
nötrofil lökosit birikimi ve Nötrofilik oksijen Reaktif artrit
radikalleri ve lizozomal enzimlerle, vasküler Glomerülonefritler
ve doku hasarı
Vaskülitler
• Gecikmiş tip: Granülomatoz iltihap, kazeifi- Tüberküloz ve PPD reaksiyonu
kasyon nekrozu
Kontakt dermatit
• Hücre aracılı tip : Sensitize T Lenfosit
Multipl sklerozis
sitokin salgısı ve T hücre aracılı hasar, histiTransplant reddi
yositlerle hasar
Polimiyozit
İnklüzyon cisim myoziti
Romatoid Artrit
Tip I diabet
18
TEMEL BİLİMLER
2014 - 05 - TUSEM TTBT
78. Aşağıdakilerden hangisi endotelin hemostaza etkilerinden değildir?
79 - E
B) Ekstrinsik pıhtılaşma yolu aktivasyonu ile trombotik
etki
APOPTOZ VE NEKROZUN KARŞILAŞTIRILMASI
ÖZELLİK
Nekroz
Hücre boyutu
Büyüme(şişme)
Nükleus
Piknozis è Karyoreksis
è Karyolizis
C) Heparin benzeri molekül ve trombomodülin senteziyle antikoagulan etki
Hücre membranı
Hücresel içerik
A) PGI2 VE NO salgısı ile antitrombotik etki
D) TXA2 senteziyle trombotik etki
Apoptoz
Küçülme(büzüşme)
Kromatin kondansasyonu ve fragmantasyonu
Parçalanmış
Sağlam
Enzimatik sindirim, hücre Sağlam, apoptotik
dışına yayılır
cisimler olabilir
Sıklıkla var
Yok
Çok sayıda hücre
Tek veya az hücre
İnflamasyon
Etkilenen hücre
sayısı
Fizyolojik/patolo- Her zaman patolojik
jik rol
E) t-PA senteziyle fibrinolitik etki
78 - D
ENDOTELİN HEMOSTAZA ETKİLERİ
Antitrombotik etki: PGI2 VE NO salgısıyla gerçekleşir. Bu mediyatörler trombosit aktivasyonu ve agregasyonunu inhibe eder.
Antikoagulan etki: Heparin benzeri molekül ve
Trombomodülin yardımıyla antikoagulan etki sağlanır.
Fibrinolitik etki: t-PA ile fibrinolitik etki sağlanır.
Trombotik etki: Trombositler subendotelyal kollojene vWF
aracılığıyla bağlanır. vWF endotel ve makrofajlarca yapılır ve
plazma içinde dolaşır. Endotel hücreleri ayrıca bakteriyel endotoksinlerin ve sitokinlerin etkisiyle doku faktörleri sentezlerler. Ekstrinsik pıhtılaşma yolunu aktive ederler. Plazminojen
aktivatör inhibitörünü sentezlerler.
HEMOSTAZ SÜRECİ
1- Vasküler hasar sonucu arterioler vazokonstrüksiyon gelişir.
Bu refleks yanıt endotelin aracılığıyla gelişir.
2- Vasküler hasar sonucu açığa çıkan subendotelyal kollojene
trombositler yapışır. Trombositler vWF aracılığı ile kollojene
tutunduktan sonra granüllerinin deşarjı gelişir. Granüllerden
özellikle ADP, TXA2 ve bunun sonucunda trombosit aggregasyonu gelişir. Bu olay primer hemostatik tıkaçtır.
3- Pıhtılaşma sisteminin aktivasyonu sonucu fibrin oluşur. Fibrin primer hemostatik tıkacı stabilize eder. Bunun sonucunda
sekonder hemostatik tıkaç gelişir.
4- Bu süreç esnasında t-PA ve trombomodülin (koagulasyon
faktörleri sincirini bloke eder) çevre endotel tarafından salınır
ve fibrinoliz başlar.
Sıklıkla fizyolojik (istenmeyen hücrelerin eliminasyonu) Patolojik:
DNA hasarından sonra
hasarlı hücrede
80. Folikül epitelinden gelişmeyen tiroit kanseri aşağıdakilerden hangisidir?
A) Papiller tiroit kanseri
B) Foliküler tiroit kanseri
C) Diffüz sklerozan papiller tiroit kanseri
D) Medüller tiroit kanseri
E) Tall cell varyant papiller tiroit kanseri
80 - D
Tiroit kanserleri sıklıkla iyi differansiyedir ve erken çocukluk ve
erken gençlikte sık görülürler. Tiroit kanserleri folikül epitelinden köken alır. (Medüller kanser hariç)
81. Amyotrofik lateral skleroz hastalarında spinal kord anteriorunda nöronlarda izlenen cisimler hangisidir?
A) Corpora amylecea B) Lewy cisimleri
C) Nevrotik plak
D) Rushton cisimleri
E) Bunina cisimleri
81 - E
Amyotrofik Lateral Sklerozis
Öncelikle medulla spinalis ön boynuzdaki alt motor nöronların sonrasında kortikospinal traktüsteki üst motor nöronların
dejenerasyonu sonucu oluşan nöronal muskuler atrofi ve hiperrefleksi ile karakterize bir hastalıktır. Erkeklerde daha sıktır. Sıklıkla idiopatiktir. %10 kalıtsaldır ve otozomal dominant
geçiş gösterir.
Motor nöronlar etkilenir.
• Duyu fonksiyonları bozulmaz.
Nöronlarda otofajik vakuller ve bunnina cisimleri (PAS +) izlenir. El ve ayaklarda kramplar ve spastisite gelişir. İstemsiz kas
kasılmaları, fasikülasyonlar oluşur.
79. Aşağıdaki değişikliklerden hangisi apoptoz lehinedir?
A) İlk izlenen morfolojik bulgu hücresel şişmedir.
B) Çok sayıda hücre etkilenir.
C) Sadece fizyolojik olaylarda rol alır.
D) Şiddetli inflamasyon görülür.
E) Hücrenin plazma membranı sağlamdır
19
www.tusem.com.tr
2014 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
82. Patogenezinde TGF-beta artışı ve caveolin azalmasının
rol oynadığı fibrozan akciğer hastalığı aşağıdakilerden
hangisidir?
Böbrek kanserlerinin histolojik klasifikasyonu:
1-Berrak hücreli tip: En sık görülen tiptir. (%70-80). Tümör
hücreleri şeffaf stoplazmalıdır. Ve papiller morfoloji yoktur.
PAS (+) boyanır ve stoplazmasında lipid, glikojen içeriği fazladır. Proksimal tubulus epitelinden gelişir. En sık izlenen kromozomal anomali
• 3. Kromozomun kısa kolunda sekans kaybı, delesyondur.
Bu bölgede VHL geni bulunmaktadır. VHL geni HIF-1 (hipoksi
inducible faktör)’ün sürekli inhibisyonunu sağlamaktadır. Bu
genin mutasyonu sonucu aşırı HIF-1 uyarımı gelişmekte buda
proanjiyogenik faktörlerin salınımı sonuç olarak tümör gelişimine neden olmaktadır.
2-Papiller tip: %10-15 sıklığındadır. Daha çok distal tubulus
epitelinden gelişir. Fakat multiple ve bilateral olma olasılığı
çok yüksektir. Diyaliz tedavisi alanlarda en sık görülen tiptir.
3p delesyonları izlenmemektedir. Trizomilere daha sık rastlanmaktadır ve erkek hastalarda Y kromozom kaybı izlenebilir.
3-Kromofob renal hücreli tip: Mikroskopik olarak onkositomdan ayırımı güçtür. İyi prognozludur.
4-Kollektör duktus (Bellini duct) karsinomu
A) Usual interstisyel pnömoni
B) Krtiptojenik organizasyon pnömonisi
C) Nonspesifik interstisyel pnömoni
D) Pnömokonyozlar
E) Deskuamtif interstisyel pnömoni
82 - A
İDİYOPATİK PULMONER FİBROZİS (İPF)
(DİĞER İSİMLERİ: USUAL İNTERSTİSYEL PNÖMONİA, KRİPTOJENİK FİBROZAN ALVEOLİTİS)
Bu hastalık patogenezi için artık kabul edilen görüş sebebi
bilinmeyen ajanlar (Sigara?) tarafından gelişen tekrarlayan
epitel hasarı sikluslarıdır. Rekürren alveolitler ile akciğer nekrozu gelişir ve sonra hasarlı bölgeler fibrozisle iyileşir.
• Hastalığı tetikleyen TGF-betadır. Hasarlanan alveolar epitelyal
hücreler tarafından salınan TGFbeta nın aşırı artışı hastalığın patogenezinde esas rol oynar. Ayrıca bu hastalarda endojen pulmoner
fibrozis inhibitörü olan caveolin-1 azalması da suçlanmaktadır
83. Böbrek adenokanserinde en sık izlenen kromozomal
anomali aşağıdakilerden hangisidir?
A) 3p delesyonu
B) Rb delesyonu
C) P53 mutasyonu
D) Hiperploidi
E) t(2;5)
83 - A
Böbrek adenokanserinin en sık izlenen histolojik tipi berrak
hücreli adenokanserdir ve burda en sık izlenen kromozomal
anomali 3p delesyonudur.
BÖBREK ADENOKANSERİ (RENAL HÜCRELİ KARSİNOM-HİPERNEFROMA)
Tubulus epitelinden köken alan bir adenokarsinomdur. Yetişkinde en sık olan malign böbrek tümörüdür.
Etyoloji: Sigara en çok ilişkili faktördür. Erkeklerde iki kat daha fazla görülür. Bunların dışında ileri yaş (6-7 dekatlarda sık) obezite,
östrojen, asbest, kronik böbrek yetmezliği (KBY), hipertansiyon,
dialize bağlı kistler, Tuberos skleroz, Von-Hippel-Lindau hastalığı
Böbrek kanserlerinin %4’ü familyaldir.
• Von Hippel Lindau (VHL) sendromu: Hastların tamamında
böbrek kistleri, bilateral ve multiple
renal hücreli karsinom vardır. Patogenezde VHL geni rol oynar.
• Herediter(familyal) berrak hücreli karsinom: VHL geninde
defekt vardır. Sadece renal hücreli karsinom sıklığı artmıştır.
VHL sendromundaki diğer bulgular yoktur.
• Herediter papiller karsinom: Otozomal dominan formu multiple bilateral papiller histolojide tümörler içerir. Met protoonkojeninde mutasyon vardır.
www.tusem.com.tr
84. Miyelodisplastik sendrom hastalarında riski en fazla
artan lösemi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Akut monositik lösemi
B) Akut lenfoblastik lösemi
C) Kronik lenfositik lösemi
D) Kronik myelositik lösemi
E) Lenfoblastik lenfoma
84 - A
MYELODİSPLASTİK SENDROM (MDS)
Klonal kök hücre hastalığıdır ve myeloid serinin defektif differansiasyonu ile karakterizedir. AML gelişme
riski (%10-40) yüksek olan bir hastalıktır.
• Sıklıkla idiopatiktir. Kemoterapi ya da radyoterapi sonucunda gelişebilir. Tedavi sonrası gelişen
MDS’lerde (t-MDS) AML’ye dönüşüm daha sık ve hızlı olur.
Prognoz kötüdür.
Tanı aşamasında kemik iliği sıklıkla hipersellülerdir, bazen
normosellüler veya nadiren hiposellülerdir.
20
TEMEL BİLİMLER
2014 - 05 - TUSEM TTBT
85. Elli yaşında erkek hasta sol parotis bölgesinde 2.5 cm
çaplı, ağrısız, hareketli, düzgün sınırlı 2-3 yıldır var olan
ve yavaş büyüme gösteren kitle ile başvurmuştur. Eksize edilen lezyonun histolojik incelemesinde kıkırdak ve
kemik adaları içeren miksoid bir stroma içinde duktal
epitelyal hücreleri izlenmiştir.
86 - B
Diffüz Tip mide kanseri
Kronik gastrit ve H. Pylori ile ilişkisi yoktur. E-cadherin mutasyonu ve A kan grubu riski arttırır. Kötü differansiyedir (sıklıkla taşlı yüzük hücre tipi) ve infiltratif büyüme özelliğindedir.
Gençlerde daha sıktır.
Her iki cinside eşit tutar. Mukus içeren, gland oluşturmayan,
bazen taşlı yüzük görünümlü olan, infiltratif büyüme paterni
gösteren hücreler vardır.
• E-cadherin gen mutasyonu familyal gastrik kanser sendromunda görülür. Bu mutasyonda mide kanseri erken yaşta gelişir, sıklıkla diffuz tipte olur. Bu kişilerde invaziv lobüler meme
kanseri riski de yüksektir.
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Papillom B) Pleomorfik adenom
C) Mukoepidermoid karsinom
D) Yassı epitel hücreli karsinom
E) Warthin tümörü
85 - B
PLEOMORFİK ADENOM
En sık izlenen tükrük bezi tümörüdür. Benign mikst bir
tümördür. Kapsüllü ve benign olmasına rağmen çevre dokulara yapışıklık gösterebilir. Geniş cerrahi eksizyon gereklidir.
• Mikroskopik incelemede ceşitli oranlarda miksoid, hyalin,
kondroid hatta kemik dokuları izlenebilir.
• Mikroskopik incelemede epitelyal (duktal) ve mezenkimal
(myoepitelyal) olmak üzere iki ayrı doku komponenti bulunur
ve her hastada bu doku komponentlerinin oranı farklı olabilir.
(pleomorfik).
Bu tümörün major özelliği bu heterojenitedir.
• Klinikte mandibulanın arka köşesinde, iyi sınırlı, sert, ağrısız
ve mobil kitle olarak palpe edilir.
Radyasyon bir risk faktörüdür. Uzun süreli tümörlerde malign
transformasyon %10 oranda izlenir. Bu tümör zemininden gelişen kanserlere malign miks tümör yada karsinoma ex pleomorfik adenom denir. Parotis dışı mikst tümörlerde bu oran
artar. En sık metastazı lenf nodlarına olur.
87. Histolojik incelemede amiloid birikiminin izlendiği pankreas adacık hücre tümörü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gastrinoa
B) İnsulinoma
C) VIPOMA D) Glukogonama
E) Somatostatinoma
87 - B
İNSÜLİNOMA (HYPERİNSULİNİZM/BETA HÜCRELİ TÜMÖR)
En sık adacık hücre tümörüdür.
• Benign olma sıklığı en fazla olan adacık hücre tümörüdür.
• Sıklıkla Amiloid birikimleri izlenir.
88. Orta boy intrahepatik safra kanallarında nonsuppuratif
granülamatöz yıkımla karekterize, antimitokondriyal
antikor yüksekliğinin gözlendiği siroza ilerleyen hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Primer sklerozan kolanjit
B) Neonatal hepatit
C) Primer biliyer siroz
D) Sekonder biliyer siroz
86. Otuz iki yaşında erkek hastada bulantı,kusma ve karın
ağrıları şikayetiyle yapılan endoskopide mide duvarında kalınlaşma izleniyor ve yapılan biyopside taşlı yüzük
hücreli karsinom tanısı almıştır. Familyal mide kanseri
hikayesi olan bu olguda aşağıdaki genetik değişikliklerden hangisi kanser gelişiminden sorumlu olabilir?
E) Wilson
88 - C
Primer biliyer siroz, orta yaşlı (30-65) kadınlarda görülen
otoimmün bir hastalıktır.
Diğer otoimmün hastalıklara eşlik eder. Ana his tolojik bulgusu; orta boy intrahepatik safra kanallarında
non supuratif, granülomatöz yıkım olmasıdır. Serum IgM
yüksekliği, hipokomplenemi,
anti mitokondriyal immunoglobulin yüksektir, düz kaslara karşı antikorlar (ASMA) ve romatoid faktör
yüksekliği de vardır. Bilier sirozlardan hepatosellüler karsinom
gelişme oranı düşüktür.
A) APC mutasyonu
B) E-kaderin mutasyonu
C) T(11,18) mutasyonu
D) C-kit translokasyonu
E) PDGFR mutasyonu
21
www.tusem.com.tr
2014 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
89. Sjögren sendromunda aşağıdakilerden hangisinin görülmesi olası değildir?
90 - D
Akciğerin yassı hücreli kanserinde izlenen histolojik bulgular:
Büyük tümörlerde nekroz ve kavitasyon görülebilir. Tümör
hücrelerinde keratinizasyon, glob korne yapıları, interselüler
köprüler izlenir. Bu değişiklikler iyi diferansiye tümörlerde belirgin, az diferansiye tümörlerde minimaldir. Tuz biber yapısında kromatin küçük hücreli akciğer kanserinde izlenir.
Skuamöz hücreli (Yassı hücreli) karsinom (SCC)
Ø Tüm akci­er kanserlerinin %20'ni oluşturur.
Ø Erkeklerde daha sıktır.
Ø Sigara içimi ile yakından ilişkilidir.
Ø %75'i santral (proksimal bronşlardan köken alır) yerleşimlidir, orta kısmında nekroza bağlı kavite olabilir.
Ø Bölgesel lenf nodu yayılımı sık fakat uzak metastaz nadirdir.
Ø En yaygın genomik anomali 3q26 amplifikasyonudur.
Ø p53 mutasyonu in situ ve invaziv SCC'de sıktır.
Ø SCClerin %80'ninde EGFR overekspresyonu vardır.
Ø Neden oldu­u en sık paraneoplastik sendromu hiperkalsemidir.
Ø Bronşları tıkayıp erken dönemde belirti verebilir.
A) Kornea epitel defekti
B) Bronşit
C) Nazal septum perforasyonu
D) Glomerulonefrit
E) B hücreli lenfoma
89 - D
Sjögren sendromu olgularında böbrekte tubulointerstisyel
nefrit izlenir, glomerulonefrit nadiren izlenir SJÖGREN SENDROMU
Kuru göz (keratokonjunktivitis sicca) ve kuru ağız (xerostomi) kliniğine neden olan otoimmün bir hastalıktır. Sıklıkla diğer otoimmün
hastalıklarla birlikte görülür (Sekonder form, en sık RA).
• 50-60 yaş arası kadınlarda sık görülür.
Sicca formu hastalığın izole formudur. Sicca formuna başka
otoimmün hastalıklar eşlik ediyorsa sjögren sendromu adını alır.
• Hastalarda ribonükleoproteinlerlere (RNP) karşı gelişmiş SS-A ve SS-B pozitiftir.
• SS-A yüksekliğinde daha erken başlangıç, uzun hastalık
süresi ve d aha sık ekstraglandüler bulgular izlenir.
• Bü yük oranda RF (+) liği de eşlik eder.
Bu hastalığın patogenezinde EBV, HIV ve HTLV-1 viral faktörler suçlanmıştır. Doku hasarı CD4+ T hücreleri ile oluşur. T
hücrelerinin bir hücre iskeleti proteini olan α-fodrin’e karşı
aktive oldukları düşünülmektedir.
Histolojik inceleme yapıldığında bezlerde periduktal CD4+
T lenfosit hücre infiltrasyonu, duktal epitel hiperplazisi ve
lüminal obstrüksion izlenir ve takiben asiner atrofi, fibrozis ve
sonuçta yağ involusyonu izlenir.
Klinik bulgular Gözde kuru göze bağlı erozyon ülserler, oral
mukozada atrofiler, ülserasyonlar, solid gıdaları yutmada
güçlük, nazal kuruluk nadiren septal perforasyon, bronşit bulguları gelişebilir.
• Ekstraglandular tutulum yaparsa organlarda duktus tutulumu yapar.
• Eğer böbrek tutulumu yapmışsa tubüler ve tubulointerstisyel tutulum izlenir ve glomerüler lezyonlar çok nadirdir.
91. Aşağıdaki vaskülit tiplerinden hangisinde granülomatöz
inflamasyon izlenmez?
A) Temporal arterit
B) Tromboanjinitis obliterans
C) Takayasu arteriti
D) Wegener granulomatozisi
E) Poliarteritis nodoza
91 - E
Granulamatöz inflamasyonun gözlendiği vaskülitler
Granülomatnflamasyon
• Temporal arterit
• Takayasu arteriti
• Wegener granülomatozisi
• Churg strauss sendromu
• Buerger hastalığı (tromboanjinitis obliterans)
92. Aşağıdaki kalıtsal karaciğer hastalıklarından hangisinde
periportal hepatositlerde PAS (+) kırmızı inklüzyonların
birikimi karakteristiktir?
90. Akciğerin yassı hücreli kanserlerinde aşağıdaki patolojik bulgulardan hangisi izlenmez?
A) Büyük tümörlerde nekroz ve kavitasyon
A) Wilson hastalığı
B) Glob korne (keratin inciler) yapıları
B) Alfa-1 Antitripsin eksikliği
C) Tek hücre keratinizasyonu
C) Dubin-Jhonson sendromu
D) Tümör hücrelerde tuz-biber yapısında kromatin
D) Trizinemi
E) İnterselüler köprüleşmeler
E) Kalıtsal hemokromatoz
www.tusem.com.tr
22
TEMEL BİLİMLER
2014 - 05 - TUSEM TTBT
92 - B
α1-Antitripsin eksikliği (AAT), proteaz inhibitörü olan α1 antitripsinin serum seviyelerinin düşüklüğüyle giden bir hastalıktır.
(otozomal resesif) AAT 14. kromozomda bulunan AAT geni ile
kodlanır, hepatositlerde sentezlenir. Özellikle PiZZ fenotipli
hastalarda mutant, sentezi tamamlanamamış α1-AT hepatositlerin endoplazmik retikulumunda birikir ve lizozomlar tarafından parçalanır. Hepatositlerde α1-AT’den oluşan PAS (+)
yuvarlak kırmızı inklüzyonlar izlenir. Diastazla bu PAS (+) liği
kaybolmaz.
Klinik seyir: Enzim eksikliğiyle doğan bebeklerin %10-20’sinde
kolestatik sarılık tablosuyla birlikte neonatal hepatit görülür.
Pulmoner patolojiler varlığında sigara içimi yasaklanmalıdır.
α1 Antitripsin
Eksikliği İle Oluşan Hastalıklar:
• Neonatal hepatit (en s1k)
94. Lökositlerin inflamasyon sürecinde yuvarlanma aşamasından sorumlu olan lökositer adezyon molekülü
aşağıdakilerden hangisidir?
• Panasinar amfizem
93. Mitokondri elektron transport zincirinde bulunan ve
hasarlı mitokondriden sitoplazmaya geçerek kaspaz
aktivasyonu yapan protein aşağıdakilerden hangisidir?
C) Süksinat dehidrogenaz
D) Sialy-Lewis x
E) PECAM-1
C) CD11
ADEZYON MOLEKÜLLERİ
Endotel
Lökosit
Rolling (Yuvarlanma) E selektin
Sialy Lewis x
P selektin
Sialy Lewis x
CD 34,GlyCam-1 L-selektin*
LFA-1(CD11)
Adezyon
ICAM-1
MAC-1(CD18)
ICAM-1
VCAM-1
VLA-4 integrin, LPAM-1
Transmigrasyon
PECAM-1 (CD 31) PECAM-1 (CD31)
• Hepatosellu'ler Kanser
B) ICAM-1
94 - D
ADEZYON MOLEKÜLLERİ
İnflamatuar mediyatörler (TNF-alfa ve IL-1) postkapiller venüllerde endotel hücreleri üzerinde etki gösterir ve birçok
adezyon molekülünün (E-selektin) ekspresyonunu artırır.
P-Selektin, endotel hücrelerindeki Weibel-Palade cisimlerinde bulunmaktadır. Trombin,PAF ve histamin weibel-palade cisimlerinde bulunan p selektinin redistrübisyonuna neden olur
ve ekspresyonunu artırır.
PECAM, ICAM VE VCAM : İmmunoglobulin benzeri yapılardır.
Sialy lewis x: Glikoprotein yapısındadır.
• Siroz
A) Sitokrom bc1
A) E-selektin
B) Bax
95. Histolojik olarak herringbone paterni (balıksırtı deseni)
aşağıdaki yumuşak doku tümörlerinden hangisinde izlenir?
D) Sitokrom c
E) Fosfotidilserin
93 - D
Apoptozis patofizyolojisinde 2 mekanizmadan bahsedilmektedir.
İntrinsik Apoptozis yolu (Mitokondriyal yol)
• Apoptozis gelişiminde rol oynayan major yoldur.
A) Synovial sarkom
B) Leiomyosarkom
C) Fibrosarkom
D) Rhabdomyosarkom
E) Dezmoid tümörler
95 - C
Fibrosarkomlarda histolojik differansiasyonun her evresi gözlenebilr. Kimi olgularda sellüler fibromatozise benzer şekilde
yavaş büyüyen tümörler gözlenebilirken, kimi olgularda balıksırtı görünümünde izlenen iğsi hücreler gözlenir ve kimi olgularda ise sık mitoz, nekroz ve pleomorfizm izlenebilir.
• Mitokondriden stoplazmaya geçen Sitokrom C nin kaspaz
enzimlerini aktivasyonuyla gerçekleşir
Ektrinsik Apoptozis yolu (Ölüm Reseptörü kaynaklı yol)
• Apoptotik sinyali taşıyan ölüm reseptörlerinin aktivasyonuyla karekterizedir. Bu yolda rol oynayan reseptörler TNF
reseptörleridir.
Yumuşak doku tümörleri ve histolojik görünüm
Küçük yuvarlak koyu çekirdekli (lenfosite
Rabdomyosarkom
benzer) hücreler
Hücreler içerisinde glikojen birikimi
Küçük yuvarlak (lenfosite benzer) hücreler.
Ewing tümörü
Hücreler içerisinde glikojen birikimi
Homer-Right rozetleri
Eozinofilik spindl uzun hücre demetleri,
Düz kas tümörleri
sigara benzeri çekirdekler Fibrosarkom
Herringbone (balık sırtı) görünümü Bifazik yapı (iğsi hücre demetleri +epiteloid
Snovyal sarkom
hücreler)
Antoni A, Antoni B alanları, Verokay diziSchwannoma
limi
Mitokondriyal hasar
Mitokondri birçok şekilde hasara uğrayabilir (iskemi, toksinler
ve artmış Ca). Mitokondri hasarı sonucu gelişen major 2 olay
1- Mitokondriyal geçirgenliği artırıcı gözenek (Siklofilin D)
oluşumu artışı izlenir. Bunun sonucunda mitokondri zar potansiyeli bozulur ve oksidatif fosforilasyon hasar görür. Bunun
sonucunda ATP de azalma ve nekroz gerçekleşir.
2- Mitokondri dış membranında geçirgenlik artır. Sonucunda sitokrom C dışa akışı artar ve kaspaz aktivasyonu sonucu
apoptozis gerçekleşir.
23
www.tusem.com.tr
2014 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
96. Aşırı keratin yapımından dolayı derinin balık derisi gibi
kaba sert ve pullu olduğu kalıtsal yada edinsel izlenebilen hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
TESTİS TÜMÖRLERİ ÖZET
Temel Histolojik Tümör
Bulgu
markerları
Seminoma
Uniform yapıda PLAP (+)
berrak sitoplaz- %10 oramalı hücreler,
nında HCG
Yoğun lenfosit
yüksekliği
hücreleri
Embriyonal
Kanama ve
AFP (+) ve
karsinoma
nekroz sık, undif- HCG (+)
feransiye epitel
adaları, glandüler ve alveolar
yapılar. Papiller
yapılar
Yolk sac tümör Glomeruloid
AFP (+)
(schiller-duval
%100
yapıları)
A) Psöriyazis
B) İktiyozis
C) Toksik epidermal nekrozis
D) Skatrisyel pemfigoid
E) Epidermolizis bülloza
96 - B
IKTİYOZİS
Epidermal maturasyon bozukluğunun olduğu bir hastalıktır.
Klasik bulgusu avuç içi ve ayak tabanı dışındaki deride stratum
korneumun normal sepet örgü (basket weave) yapısını kaybedip kalın kompakt görünüm almasıdır.
Aşırı keratin yapımından dolayı deri balık derisi gibi kaba sert
ve pullu olduğu kalıtsal veya edinsel bir hastalıktır. İki formu
vardır.
Kongenital: Daha sıktır ve yenidoğanda izlenir.
Kazanılmış: Erişkin yaşta izlenir ve lenfoid-viseral maligniteler
eşlik eder.
Genetik geçişe bağlı olarak: OD iktiyozsi vulgaris, OR kongenital iktiyosiform eritroderma, OR lamellar iktiyozis ve X’e bağlı
iktiyozis şeklinde dört formu vardır.
X’e bağlı geçiş formunda steroid sülfataz enziminde defekt
var. Sonuç olarak proadhezif kolesterol sülfat birikimler olur
ve mikroskopik olarak odland cisimleri izlenir.
Koryokarsinom Villüs formasyonu olmadan sitotrofoblastların,
sinsitiyotrofoblastların oluşturduğu bilaminar
bifazik yapı
Teratoma
Her üç germ
yaprağını
HCG (+)
%100
%50 AFP ve
HCG yüksekliği gözlenebilir.
Yaş aralıkları
25-30
En sık görülen
testis tümörü
20-30
3
3 yaş altında
en sık görülen
testis tümörü
20-30
Her yaş grubu
Matur:10 yaş
civarı. İmmatur:
20 yaş civarı
98. Kronik endometrit teşhisi için mutlaka bulunması gereken hücre aşağıdakilerden hangisidir?
A) Makrofajler
B) Lenfositler
C) Nötrofil D) Eozinofiller
E) Plazma hücreleri
98 - E
Kronik Endometrit: Sık görülen klinik bulguları kanama, ağrı,
akıntıdır. Nedenleri: pelvik inflamatuar hastalıklar, doğum ya
da düşük sonrası, Rahim içi araç kullanımı ve tüberkülozdur.
Günümüzde en sık sebep rahim içi araç kullanımıdır.
• Tanı koydurucu bulgu plazma hücreleridir.
97. Aşağıdaki testis tümörlerinden hangisinin öncül lezyonu intratübüler germ hücreli neoplazidir?
A) Yolk sac tm
C) Leydig hücreli tm B) Teratom
D) Embryonel kanser
E) Spermatositik seminom
99. pKa değeri 4.5 olan zayıf asit yapılı ilaç pH’sı 2.5 olan
ortamda yaklaşık % kaç non-iyonize durumdadır?
97 - D
Germ hücreli tümörlerin büyük bir kısmı intratubuler germ
hücreli neoplazi (ITGCN)’den gelişir.
• ITGCN’den gelişmeyen germ hücreli tümörler: yolk sac, teratom ve spermatositik seminomdur. Stromal tümörler (leydig,
sertoli) ITGCN den gelişmez.
• En sık görülen testis tümörü seminomdur.
• 3 yaşın altında en sık testis tümörü yolk sac tümörüdür ve 3
yaş altında en az görüleni ise
seminomdur.
• En iyi prognozlu olan seminomdur
• En kötü prognozlu olan koryokarsinomdur
www.tusem.com.tr
A) 1
B) 10
C) 50
D) 90
E) 99
99 - E
Lipofilik (noniyonize) ilaçlar hidrofilik (iyonize) ilaçlara göre
daha kolay absorbe edilir. İlaçların %50 iyonize olduğu pH değerine pKa denir. pKa değeri 3.5 olan aspirin pH’sı 3.5 olan
ortamda %50 iyonize durumdadır.
Non-iyonize kısmın iyonize kısma oranı asit ilaçlar için log noniyonize / iyonize = pKa – pH, bazik ilaçlar için log non-iyonize
/ iyonize = pH – pKa formülünden bulunur. Asit ilaçlar asit
ortamda bazik ilaçlar bazik ortamda daha fazla non-iyonizedir.
24
TEMEL BİLİMLER
2014 - 05 - TUSEM TTBT
100. Aşağıdaki endojen maddelerden hangisinin Gs, Gi, Gq
ve iyon kanalı kenetli reseptörü vardır?
102. Aşağıdaki ilaç çiftlerinden hangisinde I.ilaç II.ilacın etkisini tamamen önler?
A) Adrenalin
B) Asetilkolin
A) Atropin – Betanekol C) Serotonin
D) GABA
B) Atropin – Karbakol
E) Dopamin
C) Atropin – Neostigmin D) Skopolamin – Karbakol
100 - C
E) Tubokürarin – Neostigmin
Tablo: Reseptörler
Madde
Adrenalin
Dopamin
Serotonin
Asetilkolin
Gs
β1, β2 ve β3
D1 ve D5
5-HT4 ve
5-HT7
---
Gi
α2
D2, D3 ve D4
5-HT1A ve
5-HT1D
M2 ve M4
GABA
---
GABAB
Gq
α1
--5-HT2
İyon kanalı
----5-HT3
M1, M3 ve
M5
---
Nikotinik
102 - A
Doğrudan Etkili Kolinerjik İlaçlar
Asetilkolin: Asetilkolinesteraz tarafından hızla metabolize
edildiği için sistemik kullanılmaz. Göz operasyonlarında hızlı
myozis oluşturmak için lokal olarak verilir.
Betanekol: Yalnızca muskarinik reseptörlere agonist etki yapar. Farmakolojik etkileri atropin tarafından tamamen önlenir. Gastrointestinal ve üriner sistemdeki muskarinik reseptörlere afinitesi yüksektir. Taş veya tümör gibi organik nedenlere
bağlı olmayan paralitik ileus ve atonik (nörojenik) mesane
tedavisinde kullanılır.
GABAA ve
GABAC
Karbakol: Muskarinik ve nikotinik reseptörleri uyarır. Farmakolojik etkileri atropin tarafından tamamen önlenemez. Adrenal medulladan adrenalin salgılanmasına neden olur. Glokom
tedavisinde topikal yoldan kullanılır.
101. Farmakovijilans ile farmakoekonomi çalışmaları aşağıdaki ilaç geliştirme fazlarından hangisinde yapılır?
A) Preklinik faz
B) Faz I C) Faz II
D) Faz III
Metakolin: Yalnızca muskarinik reseptörlere agonist etki yapar. Farmakolojik etkileri atropin tarafından tamamen önlenir.
Kalp üzerindeki etkisi güçlüdür. Bronş hiperreaktivitesini test
etmek için kullanılır.
E) Faz IV
101 - E
Tablo: Yeni İlaç Geliştirme Çalışmaları
Faz
Çalışma Grubu
Amaç
Deney hayvanları
• Toksik etkilerin araştırılması
• Yeni ilaç araştırma
başvurusu
I
Sağlıklı gönüllü
• Farmakokinetik özelliklerin araştırılması
II
Az sayıda hasta
• İlacın etkisine ilk kez
bakılması
III
Çok sayıda hasta
• İlacın etkisinin
referans ilaç ve plasebo ile karşılaştırılması
• Ruhsat başvurusu
• Yeni endikasyon çalışmalarının başlangıcı
Preklinik
IV
İlacı kullanan tüm
popülasyon
103. Aşağıdaki ilaç etkilerinden hangisi propranolol tarafından bloke edilemez?
A) Albuterole bağlı bronkodilatasyon
B) Fenilefrine bağlı midriyazis
C) İzoproterenole bağlı taşikardi
D) Ritodrine bağlı myometrium düz kasında gevşeme
• Diğer ilaçlarla etkileşimin ilaç piyasaya
çıktıktan sonra araştırılması
• Farmakovijilans ve
farmakoekonomi
çalışmaları
E) Dobutamine bağlı renin salgısı artışı
103 - B
Nonselektif beta blokör propranolol alfa reseptör uyarısına
bağlı etkileri doğrudan önleyemez.
25
www.tusem.com.tr
2014 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
Tablo: Adrenerjik Reseptörlerin Etkileri
Reseptör
Sedasyon ve kilo artışı: Histamin reseptörlerini bloke ederek ve
opiyat reseptörlerini uyararak sedasyon yaparlar. Sedasyon yapıcı etkisi en yüksek klorpromazindir. Olanzapin en fazla olmak
üzere kilo artışı, hiperglisemi ve hiperlipidemiye neden olurlar.
Bağımlılık yapma potansiyeli: Dopamin reseptörlerini bloke
ettikleri için öfori, halüsünasyon ve bağımlılık yapmazlar.
Etki
α1
•
•
•
•
•
Damar düz kasında kasılma
Pupil dilatör kasında kasılma
Pilomotor ereksiyon
Prostatta kasılma
Kalbin kasılma gücünde artma
α2
•
•
•
•
•
Nörotransmitter salgılanmasının inhibisyonu
Damar düz kasında kasılma
İnsülin salgısında azalma
Trombositlerde agregasyon
Adipoz dokuda lipolizin inhibisyonu
β1
• Kalp hızında ve kalbin kasılma gücünde
artma
• Renin salgılanmasında artma
B) Parsiyel nöbet
• Kalp hızında ve kalbin kasılma gücünde
artma
• Damar, bronş, uteus ve mesane düz kasında
gevşeme
• Glikojenoliziste artma
• İskelet kasına potasyum girişinde artma
D) Trigeminal nevralji
β2
β3
105. Aşağıdakilerden hangisi karbamazepinin kullanım endikasyonlarından biri değildir?
A) Diabetes insipidus C) Absans nöbet
E) Bipolar hastalık
105 - C
Karbamazepin: Yapıca trisiklik antidepresan ilaçlardan imipramine benzer. Düşük dozda voltaj bağımlı sodyum kanallarını
bloke eder ve potasyum kanallarının aktivasyonunu potansiyalize eder. Yüksek dozda adenozin reseptörlerini uyarır.
• Adipoz dokuda lipoliz
104. Aşağıdakilerden hangisi klasik nöroleptiklerin farmakolojik etkilerinden biridir?
Klinik Kullanımı: Generalize tonik-klonik nöbet ve parsiyel
nöbet tedavisinde kullanılır. Trigeminal nevralji tedavisinde
öncelikli tercih ilaçtır. ADH salgısını artırdığı için diabetes insipidus tedavisinde verilebilir. Bipolar hastalıkta lityumun alternatifidir. Myoklonik ve absans nöbette etkili değildir.
A) Öfori
B) Hipoprolaktinemi
C) Hipertansif kriz
D) Antiemetik etki
106. Aşağıdaki antidepresan ilaçlardan hangisi beyinde noradrenalin ve serotonin düzeyini artırır?
E) Tükürük sekresyonunda artma
104 - D
Antipsikotiklerin Etkileri
Antipsikotik etki: Klasik ilaçlar şizofreninin pozitif semptomlarına atipik ilaçlar negatif semptomlarına daha etkilidir. Psikomotor ve psikomimetik testleri bozarlar.
Endokrin etkiler: Klasik ilaçlar ve atipik ilaçlardan risperidon
median eminencede dopamin D2 reseptörlerini bloke ederek
hiperprolaktinemi, amenore-galaktore ve infertiliteye neden olurlar.
Prokonvulsan etki: EEG dalgalarının amplitüd ve frekansını
değiştirirler. Konvülsiyon eşiğini düşürürler. Epilepsili hastalarda doz ayarlaması dikkatli yapılmalıdır.
Kardiyovasküler sistem etkileri: Adrenerjik alfa reseptörleri
bloke ederek postural hipotansiyon yaparlar. Hipotansif etkisi
en yüksek ilaç klorpromazindir.
Antiemetik etki: Flufenazin ve klorpromazin dopamin D2 ve
histamin H1 reseptörlerini bloke ederek antiemetik etki yapar.
Vestibüler kaynaklı emeziste etkileri sınırlıdır.
Antikolinerjik etki: Muskarinik reseptör blokajına bağlı ağız
kuruluğu vücut salgılarında ve mide barsak hareketlerinde
azalma, idrar retansiyonu ve midriyazise neden olurlar.
www.tusem.com.tr
A) Duloksetin
B) Paroksetin
C) Reboksetin
D) Fluoksetin
E) Atomoksetin
106 - A
Tablo: Re-uptake İnhibitörü Antidepresanlar
TAD
Amitriptilin
Klomipramin
İmipramin
Desipramin
Nortriptilin
Protriptilin
Doksepin
SSRI
Fluoksetin
Paroksetin
Sitalopram
Essitalopram
Sertralin
Fluvoksamin
SNRI
Reboksetin
Atomoksetin
SSNRI
Venlafaksin
Duloksetin
Milnasipran
107. Aşağıdaki benzodiazepinlerden hangisi doğrudan faz II
reaksiyonu ile elimine edilir?
A) Klorazepat
B) Lorazepam
C) Klordiazepoksit
D) Diazepam
E) Prazepam
26
TEMEL BİLİMLER
2014 - 05 - TUSEM TTBT
107 - B
Benzodiazepinlerin Farmakokinetik Özellikleri
109 - C
Tüm hipno-sedatif ilaçlar santral sinir sistemine ve plasentaya
kolayca geçerler. Triazolam mide-barsak kanalından çok hızlı absorbe edilir. Diazepam ve klorazepatın aktif metaboliti
diğer benzodiazepinlere kıyasla daha hızlı emilir. Bu iki ilacın
yarı ömrü uzun olmasına karşın etkileri hızlı başlar.
Arka hipofiz hormonudur. V1a ve V1b reseptörleri Gq kenetlidir.
V1a aracılığı ile vazokonstriksiyona, V1b aracılığı ile ön hipofizden ACTH sekresyonunda artışa neden olur. V2 reseptörleri Gs
kenetlidir ve antidiüretik etkiye aracılık eder.
Karaciğerde metabolize edilirler. Diazepam, klorazepat, klordiazepoksit, prazepam, halazepam, flurazepam CYP enzimleri
ile desmetildiazepama dönüşüp sonra konjugasyon ile faz II’ye
uğrar. Faz I metabolitleri daha aktif ve daha uzun etkilidir.
Relcovaptan: Oral yoldan etkili non-peptit yapılı V1a reseptör
antagonistidir. Raynaud hastalığı, hipertansiyon, beyin ödemi
ve hareket hastalığında kullanılabilir.
Vazopresin
Vazopresin Antagonistleri
Tolvaptan: Oral yoldan etkili non-peptit yapılı V2 reseptör antagonistidir. Hiponatremi tedavisinde kullanılır.
Alprazolam ve triazolam alfa-hidroksi metabolitine uğrayıp hızla konjuge edilir. Triazolam kısa yarı ömre sahip olduğu için anksiyolitik amaçlı kullanılmaktan daha çok hipnotik amaçlı verilir.
Conivaptan: Parenteral yoldan kullanılan V1a ve V2 reseptör
antagonistidir. Hiponatremi tedavisinde kullanılır.
Klorazepat ön ilaçtır. Midenin asit ortamında aktif ilaç haline
gelmeye başlar. Antiasitler, klorazepatın aborbsiyonunu ve etkinliğini azaltır.
Lorazepam, oksazepam ve estazolam aktif metabolit oluşturmazlar. Faz I reaksiyonuna girmeden doğrudan faz II reaksiyonu ile elimine edilirler. Yaşlılarda veya karaciğer bozukluğu
olanlarda lorazepam ve oksazepam tercih edilir.
108. Yüksek doz I.kuşak antihistaminik alarak intihar girişiminde bulunan hastada aşağıdaki bulgulardan hangisinin görülme olasılığı en düşüktür?
110. Aşağıdakilerden hangisinde yüksek tavanlı diüretik kullanmak uygun değildir?
A) Mide-barsak motilitesinde yavaşlama
A) Pulmoner ödem
B) Sıcak ve kuru deri
B) Hiperkalsemi
C) Postural hipotansiyon
C) Böbrek yetmezliği
D) Sedasyon
D) Nefrojenik diabetes insipidus E) Myozis
E) Konjestif kalp yetmezliği
108 - E
110 - D
Antihistaminiklerin Yan Tesirleri
Kıvrım Diüretikleri
En sık görülen yan tesirleri sedasyondur. Santral sinir sistemini deprese eden ilaçlarla alındıklarında sedasyon yapıcı etkileri daha da artar.
Furosemid, etakrinik asit, torsemid, bumetanid ve uzun etkili aksosemid henle kıvrımının çıkan kolunda Na+ / K+ / 2Cl- kotransportunu inhibe eder. En güçlü diüretiklerdir. Yüksek tavanlı diüretikler olarak da bilinirler. NaCl itrahını %30 artırırlar.
Ağız kuruluğu, sıcak ve kuru deri, mide-barsak hareketlerinde
azalma, üriner retansiyon, midriyazis ve görme bulanıklığı ve
postural hipotansiyona neden olurlar. Eksitasyon, konvülsiyon
ve ventriküler aritmiler görülebilir.
Acil hipertansiyon, kalp yetmezliği (GFR 30 ml/dakikanın
altında bile etkili), zorlu diürez, akut pulmoner ödem, akut
hiperkalsemi (hidrasyonla birlikte), hiperkalemi ve böbrek
yetmezliğinde kullanılırlar. Hipokalemi riskinden dolayı potasyum tutan diüretiklerle (spironolakton, eplerenon, triamteren
veya amilorid) birlikte verilirler.
109. Aşağıdakilerden hangisi oral yoldan etkili non-peptit
yapılı vazopresin V2 reseptör antagonistidir?
A) Conivaptan
B) Relcovaptan
C) Tolvaptan
D) Bosentan
Hipokalemik metabolik alkaloz, ototoksisite (böbrek yetmezliği
olan veya aminoglikozid alan hastalarda daha sık), hipokalemi,
hipomagnezemi, hipokalsemi, hiperürisemi, hipovolemi ve
yeni doğanlarda kernikterus gibi yan tesirlere neden olabilirler.
E) Fosforamidon
27
www.tusem.com.tr
2014 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
111.
112. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi troponin sisteminin kalsiyuma duyarlılığını artırmasının yanında fosfodiesteraz
enzimini de inhibe ederek pozitif inotropik etki ve vazodilatasyon yapar?
I. Konjestif kalp yetmezliği
II. Supraventriküler taşikardi
III. Digoksin intoksikasyonu
IV. Migren profilaksisi
Yukarıdakilerden hangilerinde verapamil kullanılabilir?
A) I, II ve III B) I ve III
C) II ve IV
D) Yalnız IV
D) Levosimendan
Nesiritit: Beyin natriüretik peptitin rekombinant analoğudur.
Guanilat siklazı aktive ederek cGMP artışına bağlı venodilatasyon ve arteriyoler dilatasyona neden olur.
Fenilalkilamin türevi verapamil ve benzotiazepin türevi diltiazem damar, bronş ve gastrointestinal düz kasları gevşetir.
Gevşetici etkilerine arteriyoller venüllere göre daha duyarlıdır. Hipertansiyon tedavisinde yararlıdırlar.
İvabradin: Sinoatrial noddaki If sodyum kanallarını bloke ederek stabil angina tedavisinde kullanılır. Kalbin kasılma gücünü
ve AV iletimi değiştirmeden bradikardiye neden olur. Bronşial
ve gastrointestinal düz kasları etkilemez.
Verapamil en fazla olmak üzere negatif inotropik, negatif kronotropik ve negatif dromotropik etkileri vardır (kardiyoselektif). Anjina pektoris, miyokart enfarktüsü ve supraventriküler
taşikardi tedavisinde kullanılırlar. Verapamil negatif inotropik
etkisinden dolayı konjestif kalp yetmezliğinde kullanılmaz.
Ranolazin: Geç sodyum kanallarını inhibe sodyum-kalsiyum
değiş-tokuşunu aktive eder. Miyokartta yağ asitlerinin oksidasyonunu (pFOX) inhibe edebilir. Kalbin kasılma gücünü azaltarak antianginal etkinlik gösterir.
Kalp hızını, kardiyak kontraktiliteyi azaltan ve atrioventriküler iletimi yavaşlatan verapamil ile beta blokörlerin birlikte
kullanılması özellikle AV bloğu olan hastalarda hemodinamik
açıdan risklidir.
Trimetazidin: Miyokartta yağ asit oksidasyon yolağının (pFOX)
parsiyel inhibitörüdür. Miyokartta iskemiyi düzeltir.
Verapamil ve diltiazem p-glikoprotein pompayı inhibe ederek
digoksinin böbreklerden itrahını azaltır. Dijitale bağlı aritmi
tedavisinde kullanılmazlar.
113. Düşük molekül ağırlıklı heparinler antikoagulan etkilerini primer olarak aşağıdaki pıhtılaşma faktörlerinden
hangisini inhibe ederek yapar?
Bradikardi, kardiyojenik şok, Wolf Parkinson White sendromu,
Q dalgalı miyokart enfarktüsü ve kronik konstipasyonda kontrendikedirler.
Tablo: Kalsiyum Kanal Blokörlerinin Klinik Kullanımı
Endikasyon
Hipertansiyon / Anjina / Raynaud fenomeni / Erken
doğumun önlenmesi
Hipertansiyon / Anjina
Hipertansiyon / Raynaud fenomeni
Hipertansiyon / Anjina
Acil hipertansiyon
Subaraknoid kanama
Hipertansiyon / Anjina / İHSS / Aritmi / Migren profilaksisi / Gerilim başağrısı / Miyokart enfarktüsü
Anjina / Hipertansiyon / Raynaud fenomeni / Aritmi /
Miyokart enfarktüsü
www.tusem.com.tr
C) Nesiritit Levosimendan: Miyokardın (troponin sisteminin) kalsiyuma
duyarlılığını artırmasının yanısıra fosfodiesteraz enzimini de
inhibe eder. Pozitif inotropik etki ve vazodilatasyon yaparak
kalp yetmezliğinde kullanılır.
Verapamil / Diltiazem
Diltiazem
B) Ranolazin
112 - D
111 - C
Amlodipin
Felodipin
Nikardipin
Klevidipin
Nimodipin
Verapamil
E) Trimetazidin
E) I, II, III ve IV
İlaç
Nifedipin
A) İvabradin A) Faktör II B) Faktör VII
D) Faktör X E) Faktör XII
C) Faktör IX
113 - D
Düşük Moleküllü Heparinler (Parinler)
Enoksiparin, fraksiparin, tinzaparin, daltaparin, nadroparin,
parnaparin ve reviparin molekül ağırlıkları 5000 daltonun altında olan heparinlerdir. Antitrombin III’ün etkinliğini artırarak faktör Xa’yı inhibe ederler. Trombin üzerindeki inhibitör
etkileri önemsizdir. Etkinlikleri anti-Xa testi ile takip edilir. Gebelerde ve laktasyonda güvenlidirler.
Heparine kıyasla subkutan verildiklerinde daha iyi emilirler,
kanama, trombositopeni ve osteoporoz riskleri daha düşüktür. Antikoagulan etki güçleri heparine benzer. Yüksek dozlarında protamin sülfat kısmen etkilidir. Protaminin yanında
taze donmuş plazma verilmelidir.
28
TEMEL BİLİMLER
2014 - 05 - TUSEM TTBT
114. Hipertansiyona aşağıdakilerden hangisinin eşlik etmesi durumuda antihipertansif olarak beta blokör kullanmak uygun değildir?
Sıvı retansiyonu, anemi, periferal ödem, kilo artışı, kalp yetmezliği insindansında artış, osteoporoz, spontan kemik kırıkları
ve LDL-kolesterol artışı gibi yan tesirlere neden olabilirler. Trigliserit düzeyini düşürürler. Kullanımları sırasında karaciğer transaminazları takip edilmelidir. Gebelerde, karaciğer yetmezliği,
kalp yetmezliği veya osteoporozu olanlarda kullanılmazlar.
A) Periferik arter hastalığı
B) Sinüs taşikardisi
C) Migren
D) Glokom
116. Aşağıdakilerden hangisi nonsteroidal yapılı androjen
reseptör antagonistidir?
E) Miyokart enfaktüsü öyküsü
114 - A
Beta Blokörler
Katekolaminlerin beta reseptör aktivasyonuna bağlı etkilerini farmakolojik antagonizma ile inhibe ederler. Bazılarının β1
reseptörlere afinitesi daha yüksektir (kardiyoselektif). Astımı,
KOAH’ı veya diyabeti olanlarda selektif β1 blokörler tercih edilir.
Miyokart enfarktüsü öyküsü, konjestif kalp yetmezliği, sinüs
taşikardisi, migreni veya tremoru olan hipertansif hastalarda
tercih edilirler. Bradikardi, vazospastik angina, periferik damar
hastalığı, hipotiroidi, şiddetli sol ventrikül yetmezliği, kalp bloğu, şiddetli depresyon, Raynaud ve aktif akciğer hastalığında
nispi kontrendikedirler.
A) Finasterid B) Nilutamid
C) Ketokonazol
D) Siproteron
E) Löprolid
116 - B
Androjen Reseptör Blokörleri
Siproteron asetat: Steroid yapılı androjen reseptör blokörüdür. Progesteron benzeri etki ile FSH ve LH sekresyonunu
baskılar. Kadınlarda hirşütizm tedavisinde ve doğum kontrolü
amaçlı kullanılır. Oral yoldan aktiftir.
Flutamid / Nilutamid / Bikalutamid / Enzalutamid: Nonsteroid yapılı androjen reseptör blokörleridir. Oral yoldan aktiftirler. Prostat kanserinin tedavisinde GnRH analogları ile kombine kullanılırlar. Erkeklerde jinekomastiye neden olabilirler.
Spironolakton: Dihidrotestosteron ve mineralokortikoid reseptör antagonistidir. 17-hidroksilazı inhibe ederek testosteron ve androstenidonun plazma düzeyini de azaltır. Kadınlarda hirşütizm tedavisinde kullanılır. Hiperkalemiye neden olur.
Simetidin: Histamin H2 ve androjen reseptörlerini bloke ederek peptik ülser ve hirşütizm tedavisinde kullanılır.
115. Tiazolidinedion grubu oral antidiyabetiklerin farmakolojik özellikleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi
yanlıştır?
A) Nükleer PPAR-γ reseptörlerine agonist etki yaparlar.
B) Majör etki yerleri adipoz dokudur.
C) Etkileri haftalar-aylar sonra başlar.
D) Hipoglisemiye neden olmazlar.
117. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi kalsiyum duyarlı reseptörleri aktive ederek sekonder hiperparatiroidide kullanılır?
E) Kilo artışı yapmazlar.
115 - E
Tiazolidinedionlar (Glitazonlar)
Rosiglitazon ve pioglitazon insülin sekresyonunu artırmadan
steroid-tiroid reseptör ailesinden nükleer reseptör PPAR-γ’ya
agonist etki ile periferik dokuların insüline duyarlılığını artırır.
PPAR reseptörleri kas dokusu, adipoz doku ve karaciğerde bulunur. PPAR-γ reseptör modülatörleri lipit ve glukoz metabolizması ile insülin sinyal transdüksiyonunda görev alır.
A) Teriparatid
B) Denosumab
C) Sinakalset D) Mitramisin
E) Sevalemer
117 - C
Teriparatid: Parathormon reseptörlerini uyaran parathormonun (1-34) rekombinant formudur. Osteoporoz tedavisinde
subkutan yoldan kullanılır. Yeni kemik oluşumunu stimüle
eden ilk osteoporoz ilacıdır.
Denosumab: RANKL molekülüne bağlanarak osteoklast aktivitesini inhibe eden human monoklonal antikordur. Postmenapozal osteoporoz ve kemik metastazlarına bağlı hiperkalsemide subkutan yoldan kullanılır.
Sinakalset: Paratiroid bezinde yüksek oranda birikerek kalsiyum
duyarlı reseptörleri aktive edip parathormon sekresyonunu inhibe eder (kalsimimetik). Kronik böbrek yetmezliğine bağlı sekonder hiperparatiroidi ve paratiroid kanserinde oral yoldan kullanılır.
Majör etki yerleri adipoz dokudur. Adipoz dokuya glukoz girişini
artırırlar, lipit hormonların ve sitokinlerin sentezini düzenlerler.
Adipositlerin apoptosini ve farklılaşmasını modüle ederler. Gen
regulasyonundan dolayı etkileri haftalar-aylar sonra başlar ve
ilacı bıraktıktan sonra da uzun süre devam eder.
Tip 2 diyabet tedavisinde kullanılanılırlar. Polikistik over sendromunda insülin direncini kırmak için yararlıdırlar. Hipoglisemiye neden olmazlar. Sulfonilüre, metformin veya insülinle
kombine kullanılabilirler.
29
www.tusem.com.tr
2014 - 05 - TUSEM - TTBT
TEMEL BİLİMLER
Plikamisin (Mitramisin): DNA bazlarına bağlanan sitotoksik
etkili anti-kanser ilaçtır. Hiperkalsemi ve Paget hastalığında
parenteral yoldan kullanılır.
B.fragilis ve C.difficile gibi aneorobik bakteri enfeksiyonlarında kullanılırlar. Aerobik bakterilere etki yapmazlar. Trikomanas vajinalis, giardia lamblia ve gardnerella vajinalis enfeksiyonlarında ilk tercih ilaçlardır. H.pilori eradikasyonunda
yararlıdırlar. E.histolytica’ya bağlı amibiyasis tedavisinde sıkça
kullanılan ilaçlardır. Sevalemer: Oral yoldan kullanıldığında absorbe edilmez. Yemekle birlikte alındığında diyette bulunan fosfatın intestinal
emilimini azaltır. Diyalize giren kronik böbrek yetmezliği olan
hastalarda hiperfosfateminin önlenmesinde oral yoldan kullanılır.
Metronidazol alkolle alındığında bulantı, flushing, karın
krampları, sıcak basması, tremor, hipotansiyon ve taşikardi
gibi bulgulara neden olur (disülfiram benzeri etki).
118. Aşağıdakilerden hangisi safra ile elimine edilen antibiyotiklerden biri değildir?
A) Doksisiklin
B) Nafsilin
C) Sefaperazon
D) Eritromisin
E) Vankomisin
118 - E
Beta-laktam antibiyotikler nafsilin, sefaperazon ve seftriakson
dışında böbrekler yoluyla elimine edilir. Nafsilin, sefaperazon
ve seftriakson safra ile atılır.
Makrolidler klaritromisin dışında safra ile elimine edilir.
Tetrasiklinler doksisiklin ve tigesiklin dışında böbrekler yoluyla
elimine edilir. Doksisiklin ve tigesiklin safra ile atılır.
Florokinolonlar moksifloksasin dışında böbrekler yoluyla elimine edilir.
Aminoglikozidlerin tamamı metabolize edilmeden böbrekler
yoluyla atılır.
Vankomisin ve teikoplanin gibi glikopeptit antibiyotikler böbrek yoluyla elimine edilir.
120. Aşağıdaki monoklonal antikorlardan hangisi anti-kanser etkisini epidermal büyüme faktörüne (EGF) bağlanarak yapar?
119. Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisi antimikrobiyal etkisini ferrodoksin haline indirgenip NADH ve NADPH
havuzunu boşaltarak yapar?
A) Levofloksasin
A) Cetuksimab B) Alemtuzumab
B) Metronidazol
C) Rituksimab
D) Bevacizumab
C) Dalfopristin/Kinopristin
E) Trastuzumab
Anti-kanser Antikor
Bevacizumab
Hedef Molekül
VEGF
Cetuksimab /
Panitimumab
Trastuzumab /
Pertuzumab
Rituksimab
EGF
Endikasyon
Kolorektal kanser /
Meme kanseri
Kolorektal kanser
HER-2
Meme kanseri
CD20
Alemtuzumab
CD52
B hücreli non-Hodkgin
lenfoma
KLL
D) Daptomisin
120 - A
E) Rifampin
Tablo: Anti-kanser Antikorlar
119 - B
Nitroimidazol Türevleri
Metronidazol, ornidazol, tinidazol ve seknidazol aneorobik
bakteriler ve duyarlı protozoalar tarafından selektif olarak
absorbe edildikten sonra ferrodoksin haline indirgenirler.
NADH ve NADPH havuzunu boşaltarak nükleusta DNA replikasyonunu bozan radikaller oluştururlar. Serebrospinal sıvıya
ve beyne yeterince geçerler. Karaciğerde metabolize edilirler.
www.tusem.com.tr
30