incele - Tusem

1 TTBT / T - 36
TEMEL BİLİMLER
TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR
1.
6.
V. angularis dallarının dağıldığı bölgelerdeki bir enfeksiyon aşağıdaki hangi venöz yapıda tromboza yol açabilir?
A) N. splanchnicus minus
A) Sinus sigmoideus
B) Sinus petrosus inferior
B) N. splanchnicus sacralis
C) Sinus cavernosus D) Sinus sphenoidalis
C) N. genitofemoralis
E) Confluens sinuum
D) N. ilioinguinalis
1–C
2.
Eksternal hemoroidlerin ağrısını hangi sinir alır?
E) N. pudendus
6–E
Vagina carotica’nın arka komşuluğunda bulunan yapı
aşağıdakilerden hangisidir?
A) N. vagus
B) A. carotis interna
C) Tonsilla palatina
D) Truncus sympathicus
7.
E) Ductus thoracicus
İnguinal herni ameliyatında kanal ön duvarındaki
m. obliquus abdominis kasına ulaşmak için hangi yapıları geçmek gerekir?
I. Fascia transversalis
2–D
II. Colles fasyası
III. Camper fasyası
3.
Aşağıdaki kaslardan hangisi inspirasyona yardımcıdır?
IV. Scarpa fasyası
A) Mm. intercostales interni
A) Yalnız I
B) Yalnız IV
B) M. serratus posterior inferior
C) Yalnız III ve IV D) Yalnız II, III, IV
C) M. transversus thoracis
E) Hepsi
D) Mm. subcostales
7–C
E) Mm. levatores costarum
3–E
4.
8.
Fissura horizontalis’in izdüşümünü tarife eden ifade
aşağıdakilerden hangisidir?
A)Mesane
B)Prostat
C) Vesicula seminalis
D) Ductus deferens
A) Sağ linea axillaris mediana’da 4. kostadan başlayıp
öne doğru takip eder
E) Ductus ejaculatorius
8–E
B) Sağ m. erector spinae lateralinde 6. kostadan başlayıp öne doğru takip eder
9.
C) Sol linea axillaris mediana’da 4. kostadan başlayıp
öne doğru takip eder
D) Sağ linea axillaris mediana’da 6. kostadan başlayıp
öne doğru takip eder
Foramen infrapiriforme’den geçmeyen oluşum aşağıdakilerden hangisidir?
A) N. gluteus inferior
B) N. pudendus
C) N. ischiadicus
D) N. scrotales anterior
E) N. cutaneus femoris posterior
E) Sağ tarafta m. erector spinae lateralinde 4. kostadan
başlayıp öne doğru takip eder
9–D
4–A
5.
Erkekte rectum ön yüzü ile komşu olmayan organ aşağıdakilerden hangisidir?
10. Aşağıdaki hangi iki kasın siniri aynıdır?
A) M. supraspinatus-M. subscapularis
Karında planum transpyloricum hangi vertebra hizasındadır?
B) M. subscapularis-M. teres major
A) L4
B) L1
C) M. supraspinatus-M. teres minor
C) T12
D) L3
D) M. teres major-M. teres minor
E) M. infraspinatus-M. teres minor
E) S2
5–B
www.tusem.com.tr
10 – B
2
TEMEL BİLİMLER
1 TTBT / T - 36
• Sinsityotrofoblastlar; Daha kübik, çok çekirdekli hücrelerdir,
uzantıları ve enzimleri sayesinde invazyonu sağlarlar, mitoz
yetenekleri yoktur, dış tabaka olarak bilinir. Sinsityotrofoblastlar HCG salınımından ve gebelik teşhisinden sorumludur.
11. Parmak üzerinde yüklemeyen ve aşil tendon refleksi
kaybolan hastada hangi sinir zedelenmiştir?
A) N. femoralis
B) N. tibialis
C) N. fibularis profundus D) N. fibularis brevis
Embriyoblastlar
E) N. saphenus
• Epiblast; Yüksek silindirik hücrelerdir.İleride endoderm,
mezoderm ve ektodermi oluşturacaktır. Ayrıca amniyoblastları oluşturacak ve amniyon boşluğunu çevreleyecektir.
11 – B
12. Hastada sol vücut tüm yarımında spastik paralizi varsa
hasar nerededir?
• Hipoblast; Küçük kübik hücrelerdir. İlkel endoderm olarak
bilinir. Ayrıca primer vitellus kesesini çevreleyecektir.
A) Sol tractus corticospinalis anterior
B) Sağ tractus corticospinalis lateralis
16. Aşağıdakilerden hangisi Allantois ile ilgili yanlıştır?
C) Sağ tractus corticospinalis
A) Erken dönemde göbek kordonunun yapısına katılır
D) Sol tractus corticospinalis
B) Bukkofaringeal membranın oluşumuna katılır
E) Sağ tractus corticospinalis anterior
C) Mesanenin oluşumuna katılır
12 – C
D) Mesane oluştuktan sonra urakus olarak kalır
E) Erişkinde ligamentum umblikale mediananın oluşumunda rol alır
13. Trigeminal sinir lezyonlarında aşağıdakilerden hangisi
beklenmez?
16 – B
Allantois 16. günde Vitellus kesesinin göbek kordonuna bakan
tarafından oluşur.
A) Kornea refleksi kaybı
B) Göz kapağı düşmesi
C) Çenenin öne hareketlerinde kayma
Allantoisin Görevleri;
D) Yüzde anestezi
• Mesanenin oluşumuna katılır
E) Aksırma refleksi kaybı
• Mesane oluştuktan sonra mesaneyi göbek kordonuna
bağlayan fibröz bir doku olan Urakus olarak kalır
13 – B
• Erişkinde urakus; Ligamentum umblikale mediana olarak
adlandırılır
14. Aşağıdaki hangi cerebellum çekirdeği hareketlerin
planlaması ve zamanlaması ile ilgilidir?
A) Nucleus dentatus
B) Nucleus emboliformis
C) Nucleus fastigii
D) Nucleus globosus
• Vitellustan kaynaklandığı için kan yapımında görevlidir
• Kloakayı oluşturur.
• Erken dönemde göbek kordonununu yapısına katılır
E) Nucleus interpositus
14 – A
17. Aşağıdakilerden hangisi Nöron akson ve dendritlerinde
bulunan ara filamandır?
15. HCG salınımı yaparak gebelik teşhisinin konulmasını
sağlayan hücre grubu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Zigot
B) Epiblast
C) Hipoblast
D) Sitotrofoblast
A)GFAP
B) Periferin
C) Nörofilaman
E) Sinsityotrofoblast
D) Vimentin
15 – E
İmplantasyonun başlamasından hemen sonra gelişen ilk olay
embriyoblast ve trofoblastların ayrılmasıdır. Hem trofoblastlar hem de embriyoblastlar farkedilebilen iki tabakaya ayrılır;
E) Nestin
17 – C
Ara Filamanlar hücre iskeletinin yapısından bulunan 10 nm
kalınlığında ipliksi protein grubudur. İçerisinde birçok çeşit
olması ile hücre türünü belirlemede kullanılır. Tüm hücre iskelet elemanları içerisinde en sağlam hücre iskelet filamanı
Ara filamanlardır.
Trofoblastlar;
• Sitotrofoblastlar; Yassı tek çekirdekli hücrelerdir, embriyoyu kuşatırlar, mitoz yetenekleri vardır, sinsityotrofoblastların kaynaklarıdır, iç tabaka olarak bilinir.
3
www.tusem.com.tr
1 TTBT / T - 36
Ara Filamanlar
Filaman
Asidik, nötral ya da
bazik Keratinler
Vimentin
Desmin
Glial Fibriler Asidik
Protein
Periferin
TEMEL BİLİMLER
19. Sarkoplazmik retikulum içerisinde kalsiyum depolanmasını sağlayan molekül aşağıdakilerden hangisidir?
Bulunduğu Önemli Yerler
Epitel Hücresi (desmozom ve hemdesmozom
yapısında) (karsinomlarda)
Mezenşim kökenli hücrelerde (sarkomlarda)
Kas hücrelerinde
Akson ve dendritlerde
Medulla spinalis, Optik sinir
Nükleer Lamin
(A,B ve C)
Nestin
Çekirdek zarı ( iç zarda)
MSS kök hücrelerde
18. Erişkin tipi diş pulpasında en çok bulunan bağ dokusu
tipi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mezenkimal bağ dokusu B) Müköz bağ dokusu
C) Retiküler bağ dokusu
D)Sıkı bağ dokusu
E) Gevşek bağ dokusu
18 – B
Bağ dokuları embriyonik dönemde oluşan mezenkimal bağ
dokusundan köken alır. İçerisinde bulunan hücre tipleri ve
ekstraselüller madde oranı değiştikçe farklı bağ dokularından
bahsedilir. Erişkin tipi bağ dokular sıkı, gevşek ve retiküler bağ
dokusu olarak üçe ayrılmasına rağmen erişkin diş pulpası müköz bağ dokusu olarak kalması açısından eşsizdir.
20. Aşağıdakilerden hangisi beyaz kas lifleri için yanlıştır?
A) Hızlı kasılırlar
B) Çabuk yorulurlar
C) Anaerobik solunumu daha çok kullanırlar
Embriyonik dönemde ise göbek bağının yapısını oluşturan
wharton jölesi ve doğum sonrası göbek bağında bulunan bağ
dokusu yine müközdür.
D) Bol miyoglobin içerirler
E) Hızlı, büyük sinir lifleriyle innerve olurlar
20 – D
İnsan vücudunda 3 çeşit kas lifi tipi vardır. Her kas lifinin birbirinden farklı metabolik ve fonksiyonel özellikleri bulunur. Kasların hepsi aerobik ve anaerobik enerji kaynaklarını kullanır
ancak bazı lifler bir enerji kaynağını diğerine göre daha fazla
kullanır. Sınıflandırma bu enerji kaynağına göredir.
Erişkin tipi bağ dokularının içerisinde bol kan damarı ve sinir
içerecek şekilde yaygın yerleşimli bağ dokusu ara bağ dokusu
olarak bilinen gevşek bağ dokusudur.
Bağ Dokusu Tipleri
Bağ Dokusu
Tipi
Önemli Özelliği
1.
Mezenkimal
Bağ Dokusu
Embriyonel dönemde görülür
Yapısında bolca Hyaluronik asit bulunur
Lifler çok azdır
Diğer destek ve bağ dokuları buradan oluşur
2. Müköz
Bağ Dokusu
Mezenkimal ve erişkin bağ dokusu arası geçiştir
Tip 1 ve Tip 3 kollajen ile hyaluronik asit bulundurur
Postnatal göbek bağında ve diş pulpasında görülür
Fibroblastlar çoktur
Wharton jölesi olarakta adlandırılır
3. Gevşek
Bağ Dokusu
Ara bağ dokusu olarakta adlandırılır.
Diğer bağ dokuları ve dokuların arasını doldurur
Gevşekliğinden dolayı arasında kan, sinir dokusu çoktur
Deride Stratum papillarede, submukozada ve seroza
bulunur
4. Sıkı Bağ
Dokusu
5. Retiküler
Bağ Dokusu
Çizgili Kas Lifi Çeşitleri
Az sayıda hücre çok kollajen lif bulundurur
Mekanik stres olan yerlerde çokca görülür ve koruyucudur
Tendonlarda paralel dizilen kollajen vardır
Diş periodontiumunda dikey dizilen lifler şeklindedir
(sharpey lifleri)
Fasiya ve aponevrozlarda hem paralel hem dikey bulunur
Retiküler liflerin çok olduğu yerlerde bulunur
Kemik iliği ve lenfoid dokuda sıktır
www.tusem.com.tr
D)Kalsekestrin
19 – D
Kasılma için mutlak gerekli olan Kalsiyum iyonu vücutta çok
dar sınırlarda tutulması gereken bir iyondur. Çünkü açıkta olduğu an bir iş yapar (Salgılama, kasılma, hareket,...). Kalsiyum
hücrelere dışarıdan voltaj bağımlı ya da ligand bağımlı kanallardan girer. Hücre içine girince Kalsiyum Bağlayıcı Proteinlere
(CaBP) bağlanarak, iş göreceği zamana kadar depo edilir.
Önemli Kalsiyum Bağlayıcı Proteinler;
• Kalmodulin; 4 adet kalsiyum bağlar. Hücre içi protein kinaz aktivasyonunda rol alır.
• Kalsekestrin; 50’ye yakın kalsiyum bağlayıcı bölge içerir. Sarkoplazmik retikulum içerisinde en fazla bulunan CaBP’dir.
• Kalretusilin; Yine sarkoplazmik retikulum kalsiyum bağlayıcıdır. Ancak kalretusilinin T lenfosit baskılama, GER den
salınanacak proteinlerin katlanması (Şaperon), perforinlerin Por oluşturmasının inhibisyonu gibi etkileri vardır.
• Kalbindin; Sindirim kanalı ve böbreklerden kalsiyum emiliminde ayrıca nöronal fonksiyonlarda görev alan bir proteindir.
Periferik sinir sistemi nöronları
Alfa-İnterneksin
B) Fibronektin
C) Laminin
E)Kalbindin
Astrositler ve Schwann hücreleri
Nörofilamanlar
A) Kalmodulin
4
Tip 1 lifler
Aerobik Lifler
Yavaş lifler
Kırmızı Lifler
Tip 2 lifler
Anaerobik lifler
Hızlı lifler
Beyaz Lifler
Yavaş, küçük sinir lifleriyle
innerve olur
Daha küçük kas lifleri içerir,
damarı fazladır
Miyoglobin ve mitokondrisi
fazladır
Hızlı, büyük sinir lifleriyle innerve
olur
Daha büyük kas lifleri içerir. Damarı
azdır
Miyoglobini ve mitokondrisi az
Glikolitik enzimleri az, oksidatif
enzimleri çoktur. Aerobik
solunumu tercih eder
Glikolitik enzimleri fazla, anaerobik
solunumu tercih eder
Yavaş kasılıp, yavaş gevşerler
Hızlı kasılıp, hızlı gevşer
Daha az kuvvet üretir
Daha büyük kuvvet üretir
Enerji verimi yüksektir
Enerji verimi düşüktür
Zor yorulur
Kolay yorulur
Miyozin ATPaz aktivitesi yavaştır
Miyozin ATPaz aktivitesi hızlıdır
En iyi örneği postür kaslarıdır
En iyi örneği göz kapaklarıdır
TEMEL BİLİMLER
1 TTBT / T - 36
21. İskelet kasında aktin moleküllerini Z çizgisine bağlayan
ve aktin boyunun düzenlenmesini sağlayan stabilize
edici protein aşağıdakilerden hangisidir?
A) Titin
B) Aktinin
C) Nebulin
D) C-protein
Ventriküler Sistol
2 dönemden oluşur;
• İzovolümetrik kontraksiyon
• Ejeksiyon
İsovolümetrik sistol ve diyastol dönemlerinde hacim değişimi
olamaması için tüm kapaklar kapalı kalmak zorundadır.
E)Meromezin
21 – C
İskelet kasında stabiliteyi sağlayan proteinler;
Alfa-Aktinin; Aktin molekülünü Z çizgisine bağlayan proteindir.
Titin; Çok büyük bir protein olan titin; Bir ucu ile Z çizgisine tutunurken, bir ucu ile Miyozin kuyuklarının birleştiği M çizgisine
bağlanır. Bu bağlanma sırasında miyozin molekülüne çeşitli noktalardan bağlanarak; Miyozinin sarkomerdeki santral pozisyonunu sağlar. Titin elastik bir proteindir. Sarkomerin aşırı gerilmesini
önler.
Nebülin; I bantında aktin moleküllerini bağlayan ve aktin boyunun düzenlenmesini sağlayan proteindir. Nebülinin ATPaz
aktivitesini azaltarak kasılmayı önleyici etkisi vardır.
Desmin, Plektin, Kristalin; Desmin temel olarak farklı miyofibrilleri birbirine ve hücre zarına bağlar. Böylece miyofibrillerin stabilizasyonunu sağlar. Plektin komşu desminleri birbirine
bağlayarak desminin stablizasyonunu sağlar. Kristalin ise bir
heat shock proteindir ve Desmini çeşitli hasarlara karşı korur.
Distrofin; Aktin molükülünü hücre membranında bulunan Beta-distroglikana bağlar. Beta-Distroglikan bir transmembran
proteindir. Sarkomer stablizasyonuna yardımcı olur.
Duchene müsküler distrofisinde; distrofin yokluğundan dolayı
kas dokusunda dejenerasyon olur.
Miyomezin; M çizgilerinde bulunan proteindir. Miyozin kuyruklarını birbirine bağlar.
C-Protein; Miyozini M çizgisine tuttrur.
23. Koku epiteline ait hücrelerden hangisi yoğun lipofuksin
içeren hücredir?
B) Bowman bezi epiteli
C) Clara hücreleri
D) Sustentakular hücreler
E) Titrek tüylü prizmatik hücreler
23 – D
Koku epitelinin yapısında 3 farklı hücre görülür;
• Koku Hücreleri; Bipolar nöronlardır. Yüzeye bakan kısımlarında hareketsiz stereosilyalar vardır. Koku veren maddeler
hücrenin apikal aksonunda bulunan stereosilyalarda reseptör potansiyeli oluşturur ve bu uyarı hücrenin bazal kısmından çıkan diğer koluyla (miyelinsiz aksonlardır) bulbus
olfaktoryusa iletilir.
Koku talamusa uğramayan tek duyudur.
• Bazal Hücreler; Bazalde yerleşmiş kübik hücrelerdir. Farklanmamış kök hücre oldukları kabul edilir.
• Sustentaküler Hücreler (Destek hücreleri); Bipolar nöronlara destek sağlayan tabanı dar, tepesi geniş ve mikrovillüslü hücrelerdir. Sitoplazmalarında bulunan lipofuksin
pigmenti nedeniyle koku epiteline sarı renk verirler.
Koku epitelinin bazal laminasında özel bir salgı bezi bulunur;
• Bowmann Bezleri; Salgıladığı mukus ile epitelin yüzeyini
ıslatır ve kokunun alınmasını sağlar.
22. Kalp döngüsünde tüm kapakların kapalı olduğu diyastolik dönem hangisidir?
24. Eosinofil granüllerinde en fazla bulunan ve larvasidal
etki gösteren protein aşağıdakilerden hangisidir?
A) İzovolümetrik gevşemeB) Hızlı doluş
C) Atriyal sistol
A) Bipolar nöronlar
A) Major Basic protein
D) İzovolümetrik kasılma
B) Eosinofilik katyonik protein
E) Sinoatriyal düğümden uyarı çıkışı
C)Peroksidaz
22 – A
Kalp Döngüsü; Bir kalp atımının başlangıcından bir sonraki atım
başlangıcına kadar olan dönemi kapsar. Yani bir diyasto ve bir
sistol dönemlerini içerir. Kalp 0.35 sn sistol yapar, 0.55 sn diyastol yapar. Yani kalp döngüsünün %40’ı sistolde geçer. Kalp
hızının artması diyastol süresini daha çok kısaltır. Bir kişide (220
-YAŞ)‘dan daha hızlı kalpte ventriküler doluş belirgin bozulur.
24 – A
Eosinofiller; Miyeloid seriye ait özellikle paraziter enfestasyonlarda rol alan hücrelerdir (şistozomiyazis ve trişinozis vd.).
Zayıf fagositik aktiviteleri vardır.
Ventriküler Diyastol
• Kemotaksi yapar.
3 dönemden oluşur;
• Diyapedezle dokuya çıkar ancak geri dolaşıma dönmez.
• İzovolümterik gevşeme dönemi
• Allerjik hastalıklarda rol alır.
• Hızlı doluş dönemi
Sekonder (özgül) granüllerinde; Major Basic protein, Eosinofilik katyonik protein ve Peroksidaz içerirler.
D)SRS-A
E) Eosinofil Kemotaktik Faktör
• Atriyal sistol dönemi
5
www.tusem.com.tr
1 TTBT / T - 36
TEMEL BİLİMLER
26 – A
Soruda tüm statik spirometreyi bilmeniz amaçlanmıştır. Normal solunum volumü olan soluk volümü üstüne zorla alınabilen hava miktarı inspirasyon yedek volümünün toplamı
inspirasyon kapasitesini vermektedir. İnspirasyon kapasitesi
spirogramda toplam akciğer volümünden ekspirasyon yedek
volümü ve rezidüel volümün çıkarılması ile bulunabilir.
Solunum Fonksiyon Testleri; Spirometre adlı cihazla yapılan
hava hacim ölçümüdür.
İki şekilde yapılır;
• Statik Testler
• Dinamik Testler
Eosinofillerin paraziter enfestasyonlardaki rolleri;
• Modifiye lizozomlarından hidrolitik enzimler salgılar
• Reaktif oksijen türevleri sentezler (peroksidaz içerdiklerinden)
• Major Basic Protein (Ana Temel Protein) denilen larvasidal polipeptidler sentezler.
En çok bulunan granül proteinidir.
Eosinofillerin allerjik reaksiyonlardaki rolleri;
• Bazofillerin ve Mast hücrelerinin salgıladığı Eosinofil Kemotaktik Faktör’e yanıt vererek kemotaksi yapar.
• Bazofiller ve Mast hücrelerinden salınan birtakım inflamatuvar maddeleri detoksifiye eder. (Eosinofilik katyonik
protein; heparini yok eder)
• Allerjen-antikor komplekslerini fagosite ederek lokal inflamatuvar yanıtın yayılmasını önler. (SRS-A aktivitesini inhibe eder)
Hacimler
Ölçüm
25. Kalpte depolarizasyonun ilerlemesi sırasında ventriküllerin ilk depolarize olan bölümü aşağıdakilerden hangisidir?
B) İnterventriküler septumun sağ üst yanı
500 ml
İnsipirasyon Yedek Soluk hacmi üzerine çok zorlu
Hacmi (İRV)
solunumla alınabilen hava miktarı
3000 ml
Ekspirasyon Yedek Soluk hacmi üzerine çok zorlu
Hacmi (ERV)
solunumla verilebilen hava miktarı
1200 ml
C) Apeks
Çok zorlu ekspirasyonla verilen havadan 1200 ml
sonra solunum sistemi içerisinde
kalan hava hacmi, solumalar arasında
alveolleri açık tutması önemlidir.
27. Aşağıdakilerden hangisi GFR’yi arttırır?
D) Sol ventrikül serbest kenarı
E) Pulmoner konus çevresi
25 – A
Kalp kası hücreleri aralarında bulunan interkale diskler sayesinde birbirine seri ve parallel bağlanmış fonksiyonel bir bütünlük gösterir. Buna fonksiyonel sinsityum denir.
A) Egzersiz
B) Soğuk
C) Kan kaybı
D) Nefron sayısında azalma
E) Prostoglandin E
27 – E
Glomerül Filtrasyon Hızı (GFR)
Bir dakikada glomerüler kapillerden Bowman kapsülüne filtre
olan sıvı hacmidir. Şu formülle hesaplanır.
GFR = Kf X Net Filtrasyon Basıncı GFR erkeklerde 125 ml/
dk’dır. Bu günde 180 litre ultrafiltrat oluşturuluyor demektir.
SA düğümden çıkan uyarı AV düğüme ulaştıktan sonra ventriküllere geçer. Ventrikül kasında depolarizasyon endokarddan
epikarda doğrudur. Önce interventriküler septumun sol üst
kısmı depolarize olur ardından orta bölümde sağ kısmı olur.
Uyarı daha sonra apekse ulaşır. Daha sonra her iki ventrikül eş
zamanlı depolarize olur. En son depolarize olan bölümler; Sol
ventrikül posterobasal bölümü, interventriküler septumun en
üst kısmı ve pulmoner konus çevresidir. Repolarizasyon ise
tam tersidir. Depolarize olan son yer ilk önce repolarize olur.
Yani Epikarddan endokarda doğrudur.
GFR’yi Arttıran Nedenler
26. Normal bir inspirasyon ile birlikte bunun üzerinde zorlu
bir inspirasyonla alınabilen hacimlerin toplamı aşağıdakilerden hangisidir?
Neden
Mekanizma
Anjiyotensin II
Efferent arteriyolü daraltır
Nitrik Oksit (NO)
Vazodilatasyon yapar
Prostoglandin E
Afferent arteriyolde dilatasyon yapar
Bradikinin
Düşük dozlarda afferent arteriyolde dilatasyon ancak
yüksek dozlarda vazokonstriksiyon yapar
Diğer nedenler
Hipertermi, Hipertansiyon
GFR’yi Azaltan Nedenler
A) Total akciğer kapasitesi - Residüel volüm – Ekspirasyon yedek volümü
B) Total akciğer kapasitesi + Fonksiyonel residüel kapasite
C) Soluk volümü + ekspirasyon yedek volümü
D) İnspirasyon kapasitesi + Fonksiyonel residüel kapasite
E) Residüel volüm + inspirasyon kapasitesi
www.tusem.com.tr
Miktar
Soluk Hacmi (tidal Sakin solunumda alınıp verilen hava
volüm) (SV - TV)
miktarı
Artık Hacmi
(Rezidüel Volüm)
(RV)
A) İnterventirküler septumun sol üst yanı
Açıklama
6
Neden
Mekanizma
Adrenalin
Afferent arteriyolü daraltır, Efferentide daraltır
Noradrenalin
Afferent arteriyolü daraltır, Efferentide daraltır
Endotelin
Afferent arteriyolü daraltır, Efferentide daraltır
Diğer nedenler
Kan basıncının 60 mmHg altına inmesi
Ağrı
Ereksiyon
Egzersiz
Soğuk
Kan kaybı
Nefron sayısında azalma
TEMEL BİLİMLER
1 TTBT / T - 36
29. Aşağıdakilerden hangisi gastrin reseptörü üzerinde
mide asit salgısını arttırır?
28. Gastrointestinal sistem hareketleri ile ilgili olarak hangisinin oluşumunda hem enterik hem otonomik hem
de merkezi sinir sistemi rol alır?
A) H2 histamin reseptörü
A) Mukozal hareket ile besin karıştırılması refleksi
B) M3 musakarinik reseptör
B) Enterokolik refleks
C) GABA reseptörleri
C) Kolonoileal refleks
D) Glisin reseptörleri
D) Gastrokolik refleks
E) CCKb reseptörleri
E) Defekasyon refleksi
29 – E
Mide Asit Salgısının Düzenlenmesi
28 – E
Sindirim sistemini oluşturan kanal genelde aynı histolojik yapıya sahiptir. İçten dışa doğru dört katmandır.
Pariyetal hücreyi direk uyararak mide asit salgısını düzenleyen
nörotransmitter ve hormonlar;
• Tunika Mukoza
Asetilkolin; Vagus ucundan parasempatik etki ile salınır. Tüm
mide bez hücrelerini uyararak salgılarını arttırır. Pariyetal hücrede muskarinik M3 reseptörünü uyarır. İkincil haberci olarak
Gq üzerinden İP3 ve kalsiyumu kullanır. Asit salınımını belirgin
arttırır. Atropin ile bu etki engellenebilir.
• Tunika Submukoza
• Tunika Muskularis
• Tunika Seroza (Adventisya)
Sindirim kanalı duvarında bulunan meissner ve auerbach
pleksusu, lokal bir sinir sistemi organizasyonu oluşturur. Bu
sinir sistemi lokal olarak sindirim bezleri ve düz kaslarda sonlanan lifler oluştururken aynı zamanda sinidirim sisteminin
diğer bölümleri arasında bulunan sinir lifleri arasında bağlantılar kurar. Bu sistemin bir diğer özelliği ise sindirim kanalını
innerve eden otonom sinir sistemi ile de bağlantılar kurmasıdır. Enterik sinir sistemi üç tip refleks ağıyla sindirim sistemi
üzerinde düzenleyici etkiler gösterir.
Histamin; Gastrik bezlerin derinindeki enterokromaffin hücrelerden salınır. H2 reseptörü üzerinden pariyetal hücreyi
uyarır. İkincli haberci olaral Gs üzerinden cAMP kullanır. Simetidin ile bu etki engellenebilir. Histamin salınımını en kuvvetli
uyaran gastrindir.
Gastrin; Antral G hücrelerinden salınır. CCKb reseptörü üzerinden pariyetal hücreyi uyarır. İkincil haberci olarak Gq üzerinden İP3 ve kalsiyum kullanır. Gastrin’in bir başka etkisi ise
enterokramaffin hücrelerini direk uyararak aşırı histamin salınımına neden olmasıdır. Pentagastrin sentetik analoğudur.
Aynı etkilere sahiptir. Gastrin aynı zamanda gastrik motiliteyi
ve pilor pompa aktivitesini arttırır.
Lokal refleksler; Sadece enterik sinir sistemini kullanarak besinlerin lokal karıştırılmasında ve enzimlerle harmanlanmasında iş görür.
Kısa refleksler: Kanal duvarında bulunan reseptörlerden gelen uyarılar lokal olarak sinapslarda işlenerek effektör organlara iletilir.
30. Günlük beslenmeyi düzenleyen merkezler içerisinde
beslenme refleksinin oluşumunda rol alan merkez aşağıdakilerden hangisidir?
• Gastrokolik refleks, enterogastrik refleks, kolonoileal refleks gibi...
• Gastrokolik reflekste; Mideden çıkan kısa uyarılar, kolon
pasajını hızlandırır
A) Limbik sistem
B) Hipotalamus
C) Hipokampüs
D) Parahipokampal girus
E) Mamiller cisim
• Enterogastrik refleks; ince barsaklar ve kolondan çıkan
uyarıların mide sekresyonve hareketini inhibe etmesidir.
30 – E
Beslenme: Günlük beslenme sırasında alınan besinlerden
Karbonhidratların %98’i, Yağın yüzde %94’ü, proteinlerin ise
%93’ü emilir. En fazla enerji veren besin kaynağı yağlardır.
• Kolonoileal refleks: Kolondan çıkan uyarıların ileum boşalmasını inhibe etmesidir.
Uzun refleksler: Reseptörlerden çıkan uyarılar merkezi sinir
sistemine iletilir, orada işlenerek otonom sinir sistemi ile effektör organlar üzerinde etki gösterir. Bu refleks arkında hem
enterik hem otonomik hem de merkezi sinir sistemi rol alır.
Günlük beslenmeyi düzenleyen ana organ Hipotalamustur.
Hipotalamusta bulunan
• Lateral Nukleuslar; Açlık (Beslenme merkezi)
• Mide ağırsının sindirim kanal hareketlerini sempatik sinir
sistemi üzerinden inhibe etmesi
• Ventromedial Nukleuslar; Tokluk merkezidir
Ayrıca Paraventriküler, Dorsomedial ve Arkuat nukleuslarda
besin alımını düzenler.
• Defekasyon refleksi
Mamiller cisim ise beslenme reflekslerini düzenler.
7
www.tusem.com.tr
1 TTBT / T - 36
TEMEL BİLİMLER
31. Aşağıdaki hormonlardan hangisinin reseptörü hücre
içerisindedir?
A) Dopamin
B) Noradrenalin
C) Adrenalin
D)DHEA
Somatotrop hücreler adenohipofizde en fazla yer kaplayan kromofil hücreler olduğundan, hipofiz bezi hasarlanmalarında görülen ilk bozukluk büyüme hormonu eksikliğine bağlıdır. Hipotalamustan salınan GHRH, büyüme hormonu salınımını arttırırken,
Somatostatin (GHIH) büyüme hormonu salınımını azaltır. Büyüme hormonu üzerinde kontrole sahip üçüncü hormon temel
olarak mideden ve hipotalamustan salınan Ghrelin’dir. Ghrelin
belirgin bir büyüme hormonu salgılatıcıdır. Büyüme hormonununu prepubertal dönemde fazla salınımı “Gigantizme” neden
olurken, postpubertal fazla salınımı “akromegali”ye neden olur.
Aynı şekilde azlığıda “nanizm” ya da “hipofizer cücelik” oluşturur.
E)Seratonin
31 – D
Endokrin organlar; hormon salgılayan, özel bir hücresel yapı
özelliği gösteren (Kordonlar ya da kitleler şekilde hücre toplulukları, zengin retiküler lifler, zengin kan damarları) organlardır.
Hormonlar; kan içerisine salınarak uzaktaki bir dokuda kendilerine uygun reseptörlerine bağlanarak, hedef hücreleri uyaran ve hücrelerde belirli değişiklikler yapan kimyasal maddelerdir. Hormonlar enerji üretmezler, yapıtaşı veya besin olarak
kullanılamazlar. Temel işlevleri sinir sistemi ile beraber hücre
işlevlerini düzenlemektir.
Somatomedinler (Insulin Like Growth Factors): Karaciğerden
salınan peptit yapıda maddelerdir. Bugün için bilinen 2 tipi
vardır. Bunlarda İGF-1 olarak bilinen Somatomedin C’dir. Bir
de İGF-2 vardır. Somatomedin C salınımını büyüme hormonu
ile ilişkilidir. Kanda proteinlere sıkı bağlanır, bu nedenle dokuya salınımımı yavaş olur. Somatomedinler özellikle Kemik
ve Kıkırdağa etkili büyüme faktörleridir. Yarılanma ömürleri
büyüme hormonuna göre daha uzun olduğundan büyüme
hormonunun uzun süreli etkilerinden sorumludur.
Hormonlar ve Kimyasal Sınıflandırma
Kimyasal yapı
Örnekleri
Reseptör Yerleşimi
Protein ve
Polipeptit
Hipotalamik hormonlar
Hipofiz hormonları
Pankreas Hormonları
Parathormon
Kalsitonin
Gastrin, Sekretin
IGF
Reseptörler hücre
membranındadır.
Hücre içinde fonksiyon
göstermek için ikincil
haberciler kullanır.
Adrenal korteks hormonları
Over hormonları
Testis hormonları
Plasental Hormonlar
D vitamini
Retinoik Asit
Yağda çözündükleri
için hücre membranını
geçebilir. Reseptörleri
sitoplazma ya da
çekirdektedir.
T3 ve T4
Adrenal Medulla
Hormonları
Dopamin
T3 ve T4 çok küçük
olduğu için reseptörü
çekirdektedir.
Ancak diğerlerinin
reseptörü yine hücre
membranındadır
ve ikincil haberci
kullanmak zorundadır.
Steroid
Tirozin
aminoasiti
türevleri
Büyüme Hormonunun Somatomedin C üzerinden indirekt etkileri;
• İnsülin benzeri etki
• Anti-lipolitik etki
• Protein sentezi artışı
• Kemikte boyuna uzama (Epifiziyel etki)
Şıklara bakıldığında sadece DHEA’nun lipit yapıda olduğu görülmektedir. Lipit yapıda hormonlar rahatlıkla hücre membranını
geçebildikleri için reseptörleri membranda değil hücre içerisindedir.
33. Aşağıdaki hormonlardan hangisinin reseptörü, etkisini
enzimatik aktivitesi ile gösterir?
A)Kalsitriol
B) Progesteron
32. Aşağıdakilerden hangisi büyüme hormonunun somatomedin C üzerinden indirekt etkisi değildir?
C) Tiroid hormonları
D) Lüteinizan hormon
A) İnsülin benzeri etki
E) Retinoik asit
B) Anti-lipolitik etki
33 – D
C) Proteaz aktivitesi artışı
Protein peptid yapılı hormonların reseptörleri plazma membranına bağlı bulunurlar ve enzimatik aktiviteye sahiptirler
(tirozin kinaz, adenilat siklaz birer enzimatik aktivitedir). Steroid hormonların ve tiroid hormonlarının reseptörleri hücre
içindedir ve enzim aktivitesine sahip değillerdir. A vitamininin
retinoik asit formu etkisi açısından steroid hormonlara çok
benzer.
D) Kemikte boyuna uzama
E) Kıkırdak gelişimi
32 – C
Büyüme Hormonu (Somatotropin, STH): Büyüme Hormonu, Somatotrop hücrelerden salınan türe özgü bir hormondur. Büyüme
hormonu hücrelerde JAK2-STATs yolunu kullanarak etki gösterir.
www.tusem.com.tr
8
TEMEL BİLİMLER
1 TTBT / T - 36
37. Protein zincirindeki aminoasit diziliminin farklı olması
sebebiyle, 2,3-bisfosfogliserata düşük ilgi gösteren ve
oksijeni hemoglobin A’dan daha yüksek afinite ile bağlayan hemoglobin aşağıdakilerden hangisidir?
34. Birden fazla proteinin bir araya gelerek oluşturduğu aktif protein yapısı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sekonder yapı
B) Tersiyer yapı
A) Hemoglobin S
C) Quarterner yapı
B) Hemoglobin C
D) Süpersekonder yapı
C) Hemoglobin A2
E) Primer yapı
D) Hemoglobin F
34 – C
E) Glikozile hemoglobin
Birden fazla proteinin zincirin bir araya gelerek oluşturduğu,
aktiviteye sahip son protein yaoısı quarterner yapıdır.
37 – D
Hemoglobin F, beta zincirinde 2,3-BPG’ın bağlanacağı bölgede
lizin ve serin amino asitleri içerir, bu dizilim hemoglobin A’da
lizin histidin şeklindedir. Lizin-serin bağlantısının, lizin-histidin
bağlantısına göre daha zayıf olması nedeniyle 2,3-BPG Hb F’e
daha zayıf bağlanır ve çabuk kopar. Bu yüzden eğrisi HbA’nın
solundadır, yani oksijene ilgisi daha fazladır.
35. Aşağıdaki membran lipitlerinden hangisi yapısında birden fazla gliserol bulundurur?
A) Kardiyolipin
B) Fosfatidil etanolamin
C) Lesitin
D)Plazmalojen
E) Fosfatidil serin
35 – A
Kardiyolipin hem iki fosfatidat molekülünün bir gliserolü ortak
kullanmasıyla oluşur (difosfatidil gliserol) hem de yapısında üç
adet gliserolle membran lipitleri içinde en çok gliserol içerendir.
38. Yapılan plazma protein elektroforezinde aşağıdaki görüntü elde edilen hastanın olası klinik tanısı aşağıdakilerden hangisidir?
36. Aşağıdaki aminoasitlerden hangisinin öncülü essansiyel bir amino asittir?
A) Karaciğer sirozu
A)Tirozin
B) Nefrotik sendrom
B) Triptofan
C) Monoklonal gamopati
C)Sistein
D) Kronik hastalık anemisi
D) Metiyonin
E) Akut enflamatuar cevap
E)Alanin
38 – A
36 – A
Şekil beta ve gama arasındaki bölgede sert iniş çıkış çizgisinin
kaybolduğu bir beta-gama köprüleşmedir. Siroz hastalarının
elektroforezinde tipik bir görüntüdür.
Tirozin sentezlemek için essansiyel bir aminoasit olan fenilalaninin dışardan diyetle alınması gerekir. Aksi takdirde tirozin
essansiyel konuma geçer.
9
www.tusem.com.tr
1 TTBT / T - 36
TEMEL BİLİMLER
41. Mitokondride CO (kabonmonoksit) varlığında aşağıdakilerden hangisi görülür?
39.
I- Enzim kinetik eğrileri hiperboliktir
II- Allosterik efektörlerinin bağlantı bölgeleri aktif bölgeden farklıdır
A) Mitokondrial NADH konsantrasyonunda artma
III- Pozitif allosterik etkiden kasıt enzimin Km değerini
azaltmaktır
C) Oksijenin suya indirgenmesinde artma
IV- Efektörleri substratlarına yapısal benzerlik gösterirler
E) Süksinat fumarat yükseltgenmesinde artma
B) Oksidasyonda artma
D) Membran potansiyelinde artma
41 – A
V- İhtiyaca göre reaksiyonu iki yönede katalizleyebilme
özellikleri vardır
CO, elektron transport zincirini kompleks IV düzeyinden inhibe ederek, önce oksidasyonu ardından fosforilasyonu ve ATP
sentezini durdurur. Oksidasyon duracağı için oksijenin suya
indirgenmesi azalır. Oksidasyonun durması aynı zamanda
membran potansiyelini, yani elektiriksel gradiyenti ortadan
kaldırır. ETZ’si bloke olan bir mitokondride krebs döngüsüde
bloke olur ve bu yüzden süksinat fumarat yükseltgenmesi azalır. Oksidasyonun durması sebebiyle, matrikste NAD+ tükenirken NADH miktarları çok artar.
Allosterik enzimlerin genel özellikleri için yukarıdaki
önermelerden hangileri doğrudur?
A)II-III-V
B)II-IV-V
C)III-V
D)II-IV
E)II-III
39 – E
Allosterik enzimler metabolizmayı düzenleyen en önemli enzim grubudur ve genel özellikleri allosterik bir protein olan
hemoglobin üzerinden açıklanmıştır. Birden fazla protein zincirinden oluşan, birden fazla substratla etkileşebilecek aktif
bölgeye sahip olan, kinetik eğrileri sigmoidal olan enzimlerdir.
Substratlarına kooperativite gösterirler, allosterik efektörlerinin bağlanacağı farklı bölgeler içerirler. Efektörleri substrata
hiçbir yapısal benzerlik göstermez ve tek yönlü olmaları en
önemli özellikleridir. Allosterik efektörler genellikle bir enzimin Km değerini veya reaksiyonun Vmax değerini değiştirerek etki gösterirler. Hız artışından kasıt Km değerini düşürmek
(substrata ilgiyi arttırmak), hız azaltmaktan kasıt Km değerini
yükseltmektir (substrata ilgiyi azaltmak).
42. Aşağıdaki düzenleyici enzimlerden hangisinin aktivitesi
bir protein kinaz tarafından fosforile edilince artar?
A) Fosfofruktokinaz-I
B) Glikojen sentaz
40. Sağlıklı bir erişkinde aşağıdaki LDH izoformlarından
hangisi kanda diğerlerinden daha fazladır?
C) Glukoz-6-fosfataz
D) Asetil-KoA karboksilaz
A) LDH1
E) Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz
B) LDH2
42 – C
C) LDH3
Glukagon hormonu etkisini adenilat siklaz reseptörünü aktive ederek, cAMP ikinci habercisini arttırarak ve hücre içinde
protein kinaz A’yı aktive ederek etki gösterir. Protein kinaz A
etkisini fosforilasyonlarla gösterir. Bu fosforilasyon glukagon
etkisi altında çalışan üç ana metabolik yolak (glukoneogenez,
glikojenoliz ve lipoliz) allosterik enzimlerini aktive ederken, insülin altında çalışan yolakların (glikoliz, glikojenez, lipogenez,
pentoz fosfat yolu, kolesterol biyosentezi) allosterik enzimlerini baskılar. Glukoz-6-fosfataz glukoneogenezin ve glikojenolizin allosterik enzimidir.
D) LDH4
E)LDH5
40 – B
Sağlıklı bir erişkinde turnover hızı en yüksek hücre eritrosittir,
LDH2 ise eritrositte baskın LDH izoformudur. LDH1 kalp kası,
LDH2 eritrosit, LDH3 akciğer-böbrek, LDH4 kas ve LDH5 ise karaciğerde baskın LDH izoformlarıdır.
www.tusem.com.tr
10
TEMEL BİLİMLER
1 TTBT / T - 36
43. Aşağıdakilerden hangisinin sitrik asit döngüsü ile kimyasal oksidasyon veya sentez ilişkisi sebebiyle bir bağlantısı yoktur?
45 – A
HMY asıl olarak iki amaca sahiptir; NADPH sentezi ve nükleotidler için gerekli olan riboz-5-fosfat sentezi. NADPH başlıca
dört farklı yerde kullanılır; 1- radikallerin suya indirgenmesi
için glutatyon peroksidazın kofaktörü olarak, 2- kolesterol ve
yağ asidi biyosentezleri gibi indirgen biyosentezler de indirgen
güç olarak, 3- ksenobiyotik metabolizması sırasında sitokrom
P450 nin kullanması için, 4- lökositlerde H2O2 ve HOCl (hipokloroz asit) yapabilmek için NADPH oksidaz enzimin kullanabilmesi için. Yolağın giriş substratı glukoz-6-fosfat, son ürünü
yine glukoz-6-fosfattır. Arada oluşan riboz-5-fosfatlar ya nükleotid sentezi için kullanılır veya kullanılmazsa glukoz-6-fosfat
üzerinden tekrar glikolize dahil edilir.
A) Oksidatif fosforilasyon
B) Pentoz fosfat yolu
C) Transaminasyon reaksiyonları
D) Kolesterol biyosentezi
E) Porfirin sentezi
43 – B
Sitrik asit döngüsü (Krebs döngüsü veya trikarboksilik asit
döngüsü), yapım ve yıkım için önemli bir metabolik kavşaktır.
Oksidatif fosforilasyon ve ATP sentezi için indirhenmiş ekivalan sağlar, transaminasyon reaksiyonları ve amino asit yapım
ve yıkımı için gereklidir. Endojen tüm lipitlerin (yağ asitleri
ve kolesterol) sentezi için karbon sağlar. Pürin ve pirimidin
halkalarının sentezi için en büyük karbon çıkışı yine TCA ara
elemanları üzerindendir. Hem (porfirin) halkası sentezi glisin
ve süksinil-KoA denen ara TCA elemanı üzerinden gerçekleşir.
44. Aşağıdaki glikojen depo hastalıklarının hangisinde iskelet kasında glikojen fosforilaz eksiktir?
A) Mc-Ardle hastalığı
46. Aşağıdakilerden hangisi endüstriyel şeker sukrozun
aşırı tüketiminin bir klinik sonucu değildir?
B) Von-Gierke hastalığı
C) Pompe hastalığı
D) Cori-Forbes hastalığı
A) Ürik asit artışı
E) Anderson hastalığı
B) Karaciğerde trigliserit sentezinin artışı
44 – A
C) Kan LDL düzeyinin artışı
Mc-Ardle da kasta glikojen fosforilaz eksiktir.
D) Endojen lipit sentezlerinin artışı
E) Hiperinsülinemi
46 – E
Sukroz glukoz + früktozdan oluşan bir disakkarittir. Organizmaya glukozla birlikte alınan fruktoz, karaciğerde glukoz varlığında hekzokinaz enziminin glukozla ilgilenmesi sebebiyle
kendi kinazı fruktokinaz ile metabolizmaya dahil olur. Böylece
glikolize ana allosterik enzim fosfofruktokinaz-I’in altından girdiği için hızlı ve kontrolsüz girer. Karaciğerde sitozole kontrolsüz asetil-KoA çıkışı yaratacağı için endojen lipit sentezlerini
arttırır. Yağ asiti sentezi dolayısı ile triaçilgliserol sentezi artar,
kolesterol sentezi artar, karaciğerden VLDL çıkışı artar, LDL
dönüşümü artar. Fazla fruktozlu diyet, kan lipitlerini ve dislipidemilere eğilimi arttırır. Ürik asit düzeyleri artabilir, yatkın
bireylerde gut semptomlarını tetikleyebilir.
45. Heksozmonofosfat yolu için aşağıdakilerden hangisi
yanlıştır?
A) Ksenobiyotik metabolizması için asidik şeker sağlar
B) İndirgen biyosentez reaksiyonları için NADPH üretilir
C) Radikallerin suya çevrilebilmesi için indirgen güç
sağlar
D) Pürin sentezi için gerekli riboz-5-fosfat üretilir
E) Pentozların glikolize dahil edilebilmesini sağlar
11
www.tusem.com.tr
1 TTBT / T - 36
TEMEL BİLİMLER
47.
49 – A
I- Hücre içinde LCAT’ı aktifler
Primer safra asitleri; kolik ve kenodeoksikolik asittir. Karaciğerde glisin ve taurin konjugasyonu iler safra tuzları oluşur;
glikokolik asit, glikokenodeoksikolik asit, taurokolik asit, taurokenodeoksikolik asit. Barsakta bakteriler primer safra asitlerinden sekonder safra asitlerini oluşturur; deoksikolik asit ve
litokolik asit.
II- HMG-KoA redüktaz enzimini inhibe eder
III- LDL reseptör sayısında azalmaya yol açar
IV- Hücre içine kolesterolün esterleşip depolanması görülür
LDL’nin reseptör aracılı endositozla hücre içine alınması sonrası hücrede gerçekleşen olaylar için hangileri
doğrudur?
A)I-III
B)II-IV
C)I-II-IV
D)II-III-IV
50. Hem molekülünün yıkımı ve organizmadan uzaklaştırılması sırasında hangisinin görevi yoktur?
E)I-II-IV
47 – D
A) Hem oksijenaz
Hücre içine girdikten sonra lizozomal olarak parçalanan LDL,
üç farklı etkiye sebep olur. 1-ACAT aktifler ve hücre içine depolanır, 2- HMG-KoA redüktaz’ı allosterik olarak inhibe eder
ve 3- LDL reseptörlerinin sayısını azaltır.
B) UDP-glukronik asit
C) Ligandin
D) Sitokrom P450
E) Biliverdin redüktaz
50 – D
48. Aşağıdaki moleküllerden hangisinin endojen sentezi
sırasında karbonlar asetil-KoA tarafından sağlanmaz?
Hem oksijenaz ve biliverdin redüktaz enzimleri ile hem halkasından indirek bilirubin oluşur. Karaciğere alınan bilirubine
UDP-glukronil transferaz enzimiyle, UDP-glukronik asit konjuge edilir, direk bilirubin oluşur ve arkasından safraya atılır.
Karaciğerde giren bilirubini bağlayan protein ise ligandindir.
A)Dolikol
B) Deoksikolik asit
C) Beta-hidroksibütirik asit
D) Oleik asit
E) Sialik asit
48 – E
Endojen sentezlerde asetil-KoA dan karbon alarak sentezlenen üç ana sentez vardır. Kolesterol sentezi, yağ asitlerinin sentezi ve keton sentezi. Kolesterol sentezi sırasında ara
madde farnezilden yapılan dolikol ve ubikinon (KoQ) da karbonlarını asetil-KoA’dan alır. Kolesterolden sentezlediğimiz,
kalsitriol, steroid hormonlar ve safra asitleri de karbonlarını
asetil-KoA’dan almış olurlar.
51. Hiperamonyemili bir hastada hangisinin kan amonyak
seviyesini düşürmede bir etkisi yoktur?
A) Glutamin verilmesi
B) Fenilasetat verilmesi
C) Benzoat verilmesi
D) Arginin verilmesi
E) Oral neomisin verilmesi
51 – A
49. Aşağıdakilerden hangisi sekonder safra asididir?
Fenilasetat ve benzoat hiperamonyeminin medikal tedavisinde kullanılan farmakolojik ajanlardır. Arginin N-asetil glutamat
yapımını ve dolaylı olarak karbamoil fosfat sentaz I enzimin
aktive ederek üre döngüsünü arttırır. Oral neomisin GİS’de
bakterilerin oluşturacağı amonyak miktarını azaltarak dış
amonyak girişini baskılar. Glutamini zaten yüksek olan sirotik
hastaya ayrıca glutamin verilmesinin bir anlamı yoktur.
A) Litokolik asit
B) Kolik asit
C) Kenodeoksikolik asit
D) Glikokenodeoksikolik asit
E) Taurokolik asit
www.tusem.com.tr
12
TEMEL BİLİMLER
1 TTBT / T - 36
52. DNA sentezi sırasında prekursor olarak kullanılan 2’deoksiribonükleotidlerin oluşumu sırasında aşağıdakilerden hangisinin rolü yoktur?
55. Yenidoğan döneminde ve 50 yaş üzerinde en sık bakteriyel menejit etkenleri aşağıdakilerden hangileridir?
Yenidoğan
A) S.agalactiae, kapsüllü E.coli
A)Tioredoksin
B)dGTP
50 yaş üzeri erişkinde
S.pneumoniae, kapsüllü E.coli
B) S.agalactiae, kapsüllü S.pneumoniae, Listeria
E.coli monocytogenes
C) Selenyum
D) Tioredoksin redüktaz
C) S.epidermidis, S.pyojenes E)NADPH
52 – B
S.aureus, Enterococcus
feacalis
D) S.agalactiae, Listeria N.meningitidis,
monocytogenes S. saprophytticus
Ribonükleotidleri 2’-deoksiribonükleotidlere indirgeyen enzim ribonükleotid redüktazdır ve tioredoksin redüktaz, tioredoksin molekülü, NADPH tan oluşan bir komplekstir. Tioredoksin redüktaz aynı zamanda selenosistein içeren bir enzimdir.
E) N.menengitidis, H. İnfluenzae
H. influenzae, S.epidermidis
55 – B
Yenidoğanda en sık menejit etkenleri sırasıyla; 1. B grubu
streptokok (S.agalactiae), 2. Kapsüllü E.coli kökenleri 3. Listeria monocytogenes’dir.
Altmış beş yaş üzeri erişkinlerde en sık menenjit etkenleri ise
sırasıyla ; S.pneumoniae (pnömokoklar), Listeria monocytogenes ve Neisseria menejitidis’dir.
Menenjit etkenleri ve yaşa göre dağılımları Tablo’da gösterilmiştir.
Tablo. Menenjit etkenleri ve yaşa göre dağılımları
53. Aşağıdaki enzimlerden hangisi DNA replikasyonu sırasında kullanılmaz?
A) DNA helikaz
B) DNA ligaz
C) RNA primaz
D) Topoizomeraz
0- 1 ay
E) Restriksiyon endonükleaz
53 – E
Replikasyon çatalında DNA helikaz sekonder yapıyı açan, DNA
polimeazlar polimerizasyonu yapan, RNA primaz primeri hazırlayan, DNA ligaz okazaki fragmanlarını işleniş sırasında birleştiren, topoizomeraz helikazın önünde burkulma gerginliğini
test eden enzimlerdir. Restriksiyon endonükleazlar insanda
bulunmaz, bakterilerden elde edilen laboratuvar şartlarında
kullanılan, belli bölgeleri tanıyan ve kesen enzimlerdir.
3 ay-15 yaş
15-50 yaş
50 yaş ve üzeri
B grubu
B grubu
streptokoklar (S. streptokoklar
(S. agalactiae)
agalactiae)
1-3 ay
H.influenzae
S.
pneumoniae
S. pneumoniae
Kapsüllü (k)
E.coli
Neisseria (N.) N.menegitidis Listeria
menengitidis
monocytogenes
k E.coli
Listeria
Streptococcus
monocytogenes (S.)
pneumoniae
S.
pneumoniae
N.menengitidis
Gram nagatif
basiller (E.coli
vb.)
56. Siştosomiyazis tedavisinde kullanılabilecek ilk tercih
ilaç aşağıdakilerden hangisidir?
54. Aşağıdaki hangisi B12 vitamininin besinlerde bulunan
koenzim formlarının öncülüdür?
A) Prazikuantel
B) Mebendazol
C) Metronidazol
D)Paramomisin
E)Niklozamid
56 – A
Prazikuantel tremadod (Schistosoma türleri, Fasciola hepatica
vb.) ilk tercih antiparaziter ilaçtır. Niklozamid ise sestod (Taenia saginata, Taenia solium, Diphylobortium latum, Hymenolepis nana vb.) tedavisinde ilk tercih antiparaziter ilaçtır.
Metronidazol antiprotozoal (Entamoeba histolytica, Giardia
intestinalis, Trichomonas vaginalis vb.) ve antianaerobik (Bacteroides fragilis, Clostridium türleri vb.) etkili bir kemoterapötik bir ilaçtır. Mebendazol ve Albendazol sestod enfeksiyonu
olan Echinococcus granulosis tedavisinde, mebendazol ayrıca
nematod (yuvarlak solucan) olan Ascaris lumbricoides, Enterobius vermicularis ve kancalı kurt (Ancylostoma duodenale
ve Necator americanus) tedavisinde kullanılabilir.
A) Metilkobalamin
B)Adenozilkobalamin
C)Hidroksikobalamin
D) Aquakobalamin
E)Siyanokobalamin
54 – C
Kobalamin formlarından; Aquakobalamin vücuttaki depo, siyanokobalamin ticari şekli, metil ve deoksiadenozilkobalaminler koenzim fonksiyonuna sahip formlar, hidroksikobalamin
ise koenzim formlarının dokudaki öncülüdür.
13
www.tusem.com.tr
1 TTBT / T - 36
TEMEL BİLİMLER
57. Karın ağrısı, ateş, bulantı-kusma, diyaliz sıvısında bulanıklaşma yakınmaları ile acil servise müracat eden periton diyalizi hastasında periton sıvısının incelemesinde
1000 lökosit/mm3, Gram boyamasında Gram (+) kok
görülüyor. Kültürde üreyen etkenin katalaz pozitif , koagülaz negatif, novabiosine duyarlı, oksasilin ve sefoksitine duyarlı, olduğu rapor ediliyor.
Canlı (AttenüE)
Aşıları
Virüs
Bu hastada en olası etken ve en uygun tedavi seçeneği
aşağıdakilerden hangisidir?
Olası etken En uygun tedavi
A) Staphylococcus
epidermidis
Sefazolin
B) Staphylococcus
aureus
Linezolid
C) Staphylococcus
saprophyticus
Siprofloksasin
Aşı
Viral aşılar
D) Enterococcus faecium Vankomisin
57 – A
Soruda kronik ayaktan periton diyalizi hastasında Staphylococcus epidermidis’e bağlı olarak gelişen peritonit tanımlanmaktadır. S.epidermidis cilt florasında en fazla bulunan fakültatif anaerob bakteri olup, kateter, protez ve şant enfeksiyonlarına en sık neden olan bakteridir.
Şarbon
(Bacillus
anthracis)
Kolera
(Vibrio
cholera)
Veba
(Yersinia
pestis)
Tifüs
(Rickettsia
prowazekii)
Q ateşi
(Coxiella
burnetii)
Borrellia
burgdorferiLyme
hastalığı
(OspA
proteini)
-Streptococcus Difteri
Boğmaca
pneumoniae
- Haemophilus Tetanoz
influenzae
tip b
- Neisseria
meningitidis
(A, C, Y ve
W135)
- Salmonella
typhi
(Vi
polisakkarit)
A) HHV-8
B) EBV
C) CMV
D) HSV-Tip 1
59 – C
AIDS’li hastada retinit etkeni olan virüs CMV’dür. CMV enfeksiyonlarının tedavisinde Gansiklovir kullanılır. CMV retiniti
tedavisinde fomivirsen (sentetik tek iplikli DNA molekülü) intravitreal olarak kullanılabilir.
İmmün Yetmezliklilerde Görülen Sitomegalovirüs Enfeksiyonları:
Aktif enfeksiyon genellikle immün süpresyonun üst düzeye
ulaştığı 1- 4 ay arasında veya AIDS’lilerde CD4 T lenfosit sayısının < 100 düştüğü durumlarda görülür.
- Retinit: AIDS’li hastalarda retinitin en sık etkenidir ve kötü
prognoz belirtisidir. Ayrıca AIDs’te en sık görülen CMV
enfeksiyonudur. Retinada pamuk şeklinde eksuda, perivasküler hemoraji ve nekrotizan bir retinit tablosu vardır.
Hızla ilerleyerek görme kaybına neden olur.
- Pnömoni: Özellikle kemik iliği ve böbrek nakli yapılanlarda
en sık görülen viral pnömoni etkenidir.
- Ösofajit: Özellikle AIDS’li hastalarda kandida ösefajitine
benzer ösofajiit yapar.
D) Meningokok
E)BCG
58 – E
Soruda Mycobacterium bovis’den elde edilen ve canlı attenue aşı olan BCG aşısı tanımlanmaktadır. Kolera aşısı ölü bakteri aşısı, tetanoz aşısı ekzotoksinden hazırlanan toksoid aşı,
H.influenzae ve meningokok aşıları ise bakteri kapsül yapısından hazırlanan polisakkarit aşılardır.
Aşılar ve özellikleri Tablo’da gösterilmiştir.
www.tusem.com.tr
BCG
(Mycobacterium
bovis)
Tularemi
Tifo (Oral)
Kolera (Oral)
Toksoid
aşılar
E) Varicella zoster
B) Tetanoz
Rekombinan Kapsüler
polisakkarit
(Subünit
içeren) Aşılar aşılar
59. AIDS’li hastada en sık retinit etkeni olan virüs aşağıdakilerden hangisidir?
58. Seri pasajlar sonrasında canlı bakteriden hazırlanan attenue bakteri aşısı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kolera
İnaktif
(ölü) Aşılar
B. pertusis (ölü ve hücresiz toksoid aşısı var)
Staphylococcus epidermidis katalaz pozitif , koagülaz negatif,
novabiosine duyarlıdır. S. Saprophyticus ise katalaz pozitif, koagülaz negatif, novabiosin dirençlidir ve sıklıkla balayı sistitine
neden olur. Soruda izole edilen suş oksasilin ve sefoksitine
duyarlı olduğundan metisiline duyarlı S. Epidermidis’dir. Metisiline duyarlı stafilokok efeksiyonlarının tedavisinde penisilin
türevi beta-laktam –betalaktamaz inhibitörü antibiyotiklerden
olan ampisilin-sulbaktam veya 1.kuşak sefalosporinlerden sefazolin kullanılabilir. Peritonit tedavisinde sefazolin intraperitoneal veya i.v. yolla uygulanabilir. Metisiline dirençli stafilokoklara
bağlı peritonit tedavisinde ise vankomisin kullanılır.
C) H.influenzae
Rekombinan (Subünit
içeren) Aşılar
Polio (SalK- Killed - Hepatit B (Sadece
HBsAg içerir)- IG
- IM)
- Hepatit E (Kapsid
Hepatit A- IG
proteini)
İnfluenza
- Human Papilloma
Kuduz- IG
virüs: 6, 11, 16, 18.
Tick- borne
serotiplerin L1 ve
ensefaliti
L2 proteini (Kapsid
Japon ensefaliti
proteini)
Canlı
(Attenüe) Aşıları
Bakteri
E) Enterococcus faecalis Kinopristin/dalfopristin
Kızamık (Measles)
- IG
Kızamıkçık (Rubella)
Kabakulak (Mumps)
Çiçek (Vaksinia)
Suçiçeği (VarisellA)
- IG
Sarı humma
Adenovirüs (Oral)
Rotavirüs (Oral)
Polio (Oral polio
aşısı- Sabin)
İnaktif (Ölü)
Aşılar
14
TEMEL BİLİMLER
-
-
1 TTBT / T - 36
Enterit: AIDs’lilerde viral gastroenteritlerin ve ağır seyirli hemorajik gastroenteritin en sık etkenidir. Kolonoskopide yama
tarzında tutulum ve histolojide inklüzyon cisimleri görülür. Sıklıkla mortal seyreder.
Hemorajik ventriküloensefalit
60. Ağrılı genital ülser ve lenfadenopatiye neden olan mikroorganizma aşağıdakilerden hangisidir?
A) Haemophilus ducreyi
B) Chlamydia trachomatis L1-L3 serotipleri
C) Treponema pallidum D) Chlamydia trachomatis D-K serotipleri
E) Klebsiella (Calymmatobacterium) granulomatis
60 – A
Haemophilus ducreyi ve Herpes simpleks tip 2 (Herpes genitalis) ağrılı genital ülsere neden olan etkenlerdir. Haemophilus ducreyi üremesi için besiyerinde sadece X faktörüne (hematin) ihtiyaç duyar. Genital ülserden yapılan Gram boyamada balık sürüsü
şeklinde görülür.
Herpes genitalis tanısında Tzank testi kullanılabilir. Lezyondan yapılan boyamada görülür.
Genital ülsere neden olan ve cinsel ilişkiyle bulaşan etkenler
Özellik
Sifiliz
Herpes
Şankroid
Yumuşak şankr
Lenfogranüloma
venereum
Granüloma inguinale
Etken
Treponema
pallidum
HSV-2 veya HSV-1
Haemophylus ducrei
“do cry”
Chlamydophila
trachomatis
Klebsiella granülomatis
(Donovanozis)
Ülser
Ağrısız
Ağrılı
Ağrılı
Ağrısız
Ağrısız
LAP
Sert
(Ağrısız)
Yumuşak
(ağrılı)
Yumuşak
(ağrılı)
Sert
(Ağrılı)
Oluk belirtisi
Yok
(Pseudobubon)
Özellik
Karanlık alan
mikroskobisi
İntranüklear
inklüzyon ve vezikül
Gr (-),
X faktörüne ihtiyaç
İntrastoplazmik inklüzyon, Makrofajların içinde Donovan
McCoy hücre kültürü
cisimleri
Tedavi
Benzatin
penisilin
Asiklovir
Eritromisin
Trimetoprim/
sulfametaksazol (SXT)
Tetrasiklin
Tetrasiklin
SXT
N. gonorrhae genital ülsere neden olmaz
61. Kloramfenikol hangi mekanizma ile ribozomda protein sentezini inhibe eder?
A) Ribozom 50 S ünitesine bağlanarak peptidil transferaz inhibisyonu
B) Ribozom 50 S ünitesine bağlanarak protein sentezi başlanğıç (inisiasyon) safhasında inhibisyon yapar
C) Ribozom 30 S ünitesine bağlanarak protein sentezi başlanğıç (inisiasyon) safhasında inhibisyon yapar
D) Aminoaçil t RNA bağlanmasını engellerler
E) Hedef bölge değişikliği ribozom 50 S ünitesinde (23s rRNA )metilasyon
61 – A
Kloramfenikol Ribozom 50 S ünitesine bağlanarak peptidil transferaz inhibisyonu yaparak etki eder. Protein sentezini inhibe eden
antibiyotikler ve etki ve direnç mekanizmaları Tablo’da gösterilmiştir.
Protein sentezini inhibe eden antibiyotikler ve etki ve direnç mekanizmaları T
Protein sentez inhibitörleri
Aminoglikozitler
(Bakterisidal)
30S rRNA’ya bağlanarak
inisiasyon kompleksinin oluşumunu
inhibe eder.
Anaerob mikroorganizmalara
- En önemli mekanizma İlacı modifiye eden
enzim sentezidir. (asetilasyon, adenilasyon ve etkisizdir.
BOS’a geçişi kötüdür.
fosforilasyon enzimleri).
-Hedef bölge değişikliği
-Membran geçirgenliğinde azalma
Tetrasiklinler
30S rRNA’ya bağlanarak tRNA’nın
okunmasını engeller
Aktif eflüks sistemi
En geniş spektrumlu antibiyotik
Makrolitler,
Linkozamitler ve
Streptograminler
50S rRNA’ya bağlanarak
translokasyonu inhibe ederler.
Hedef bölge değişikliği
50S (23S rRNA metilasyonu)
İntrasellüler bakterilere en etkili
antibiyotikler makrolitler.
Kloramfenikol
50S rRNA’ya bağlanarak
peptidil transferaz enzim
inhibisyonu
İlacı modifiye eden enzim sentezi
(asetiltransferaz)
15
www.tusem.com.tr
1 TTBT / T - 36
TEMEL BİLİMLER
62. Aşağıdaki bakterilerden hangisinin ekzotoksini enteronörotoksin olup ökaryot hücrelerde 60S ribozoma
bağlanarak protein sentezini inhibe eden ve çocuklarda konvülzyon ve yüksek ateşle karakterize invazif (inflamatuvar) ishale neden olur?
Kan ve kan ürünlerinin transfüzyonu ile bulaşan virüsler:
HBV,HCV, HIV, Parvovirüs B19, EBV, CMV, HTLV-1 ve HTLV-2,
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, Batı (West) Nil virüs*
Ciltten (deri) bulaşan virüsler: Kuduz(Rabies), Sarı humma,
Batı (West) Nil virüs*, Deng, tatarcık humması (Sandlyfly fever ), ayrıca HIV, HBV, HCV ciltten perkütan yolla (hastanın kan
örneği içeren iğnesinin batması ile) bulaşabilir.
Cinsel yolla bulaşan virüsler: Papilloma virüs (HPV), Molloscum contagiosum, HIV, HBV, HCV
A) Shigella dysenteriae tip 1
B) Streptococcus pyogenes
C) Clostridium tetani
D) EHEC (E.coli O157: H7)
64. Enfektif endokardit tanısı konulan 35 yaşındaki erkek
hastadan 30 dakika arayla alınan kan kültüründe koyun
kanlı agar besiyerinde gama hemoliz oluşturan, katalaz
negatif, PYR testi pozitif, safra ve %6.5 NaCl’de üreyen
Gram (+) kok saptanıyor.
E) Clostridium tetani
62 – A
Soruda Shigella dysenteriae tip 1’in ekzotoksininin özellikleri
tanımlanmaktadır.
Shigella dysenteriae tip 1’in ekzotoksini enteronörotoksin
özelliktedir. Özellikle küçük çocuklarda yüksek ateş, konvülzyon ve kanlı ishalle seyirli bir klinik tabloya neden olabilir.
A) S.aureus
B) Streptoccoccus bovis
Ekzotoksini ökaryot hücrelerde 60S (28 S) ribozoma bağlanarak
protein sentezini inhibe eder, benzer özelliği EHEC enterotoksini de gösterir. EHEC hamburger vb. hayvansal et ürünleriyle ilişkili besin zehirlenmesine neden olur. Shigella türleri ise sadece
insanlarda hastalık yapar, zoonotik enfeksiyon etkeni değildir.
PROTEİN
SENTEZİNİ
İNHİBE EDEREK
ETKİ GÖSTEREN
TOKSİNLER
60S (28S)
rRNA’ya
etkiyle
EHEC (E. coli 0157:H7)
HÜS
Shigella dysanteria tip-1
Basilli
Dizanteri
Corynebacterium
EF2
inhibisyonu diphtheriae
ile
Pseudomonas aeruginosa
(Eksotoksin)
C) Streptococcus agalactiae
D) Streptococcus pyogenes
E) Enterococus türleri
64 – E
Soruda Enterococcus türlerine bağlı endokardit tanımlanmaktadır. Enterokoklar koyun kanlı agar besiyerinde gama
hemoliz oluşturan, katalaz negatif, PYR testi pozitif, safra ve
%6.5 NaCl’de üreyen Gram (+) koklardır. Streptcoccus bovis
ile enterokokların ayrımında %6.5 NaCl’de üreme testi yapılır.
Enterokoklar %6.5 NaCl’de ürerken, S.bovir üremez, her iki
bakteride eskülini hidrolize eder.
Difteri
Doku hasarı
63. Aşağıdaki virüslerden hangisi damlacık yoluyla bulaşmaz?
A) Adenovirüs
Bu hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir?
B) SARS- Coronavirüs
C) Sitomegalovirüs (CMV) D) H5N1 (kuş gribi)
Enterokok
D
Yok (Gama), Eskülin hidrolizi (+) ve %6.5
S. bovis
D
alfa, beta
NaCI de ürer, PYR (+)
Yok (Gama), Eskülin hidrolizi (+) ve %6.5
alfa
E) Batı Nil virüsü
63 – E
Batı (West) Nil virüsü sivrisinek (en sık Culex cinsi sivrisineklerle) ısırması sonrası deriden bulaşır, solunum yoluyla bulaşmaz.
Benzer şekilde Sarı humma virüsü de artrapodun ısırması sonucu deriden bulaşır. Parainfluenza, adenovirüs, H5N1 (Kuş gribi)
ve SARS-Coronavirüs solunum yoluyla bulaşan virüslerdir.
Damlacık yoluyla bulaşan virüsler ve cerrahi maske ile damlacık izolasyonu gerektiren enfeksiyonlar: İnfluenza, adenovirüs, RSV, kabakulak, kızamıkçık, Parvovirüs B19
Solunum yoluyla bulaşan ve solunum izolasyonu (N95 veya
FFP3 maske)gerektiren enfeksiyonlar: Kızamık (Rubeola),
yaygın Suçiçeği (Varisella zoster), yayma pozitif akciğer tüberkülozu, SARS (Coronavirüs) , viral hemorajik ateşler (Lassa
ateşi, Ebola, Marburg,Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (özellikle
burun tamponu vb. uygulamalarda )
www.tusem.com.tr
NaCI de üremez
65. EHEC’in Labil ve stabil toksininin etki mekanizmaları
aşağıdakilerden hangisidir?
Labil toksin
A) Asetil kolin artışı
Stabil toksin
Süperantijen etkisi
B) Adenilat siklaz uyarımı Guanilat siklaz uyarımı ile
c GMP artışı
ile c AMP artışı C) Süperantijen etkisi
Tip II ekzotoksin (sitotoksin)
etkisi
16
D) İnhibitör transmitter
salınımının
engellenmesi
Adenilat siklaz uyarımı ile
c AMP artışı
E) Guanilat siklaz
aktivasyonu ile c GMP artışı
Adenilat siklaz uyarımı ile
c AMP artışı
TEMEL BİLİMLER
1 TTBT / T - 36
65 – B
EHEC (E.coli O157: H7) LT’ni Adenilat siklaz uyarımı ile c AMP artışı yaparak, EHEC-ST’ni ise
Guanilat siklaz enzimi uyarımı ile c GMP artışı yaparak etki eder. Ekzotoksin tipleri ve özellikleri Tablo’da gösterilmiştir.
Toksinler ve etki mekanizmaları
GRUP
MEKANİZMA
ETKEN
HASTALIK
ADP RİBOZİLASYONU
(A-B toksin)
Adenilat siklaz
aktivasyonu
Bordetella pertusis ekzotoksini (Gs protein)
Boğmaca
V. cholera enterotoksini (Gs protein)
Kolera
ETEC-LT (ısıya duyarlı toksini) (Gi protein)
Turist diyaresi
Bacillus anthracis’in anthrax toksini (ödem faktörü)
Şarbon
Bacillus cereus ısıya duyarlı enterotoksini (HLET)
Besin zehirlenmesi
EF2 inhibisyonu
(protein sentez inhibisyonu)
Aynı zamanda sitotoksin
Difteri toksini
(Corynebacterium diphtheriae)
Difteri
Pseudomonas aeruginosa (Eksotoksin A)
Doku hasarı
Poliklonal
T- lenfosit aktivasyonu
(hücrelerin yaklaşık %20’si)
Toksik şok sendromu toksini (TSST-1)
Toksik şok sendromu
Streptokokal eritrojenik toksin
Kızıl
Stafilokokal enterotoksin (ısıya dirençli)
Besin zehirlenmesi
Bacillus cereus enterotoksini (ısıya dirençli)
Besin zehirlenmesi
C. perfringens enterotoksini (tip A)
Besin zehirlenmesi
SÜPER ANTİJEN
NÖROTOKSİN
(A-B toksin)
Proteaz
Asetil kolin salınımının
inhibisyonu
Clostridium botulinum
Botulismus
(Falsk paralizi)
Glisin ve GABA salınımının
inhibisyonu
Clostridium tetani
Tetanus
(Spastik paralizi)
PROTEİN SENTEZİNİ
İNHİBE EDEREK ETKİ
GÖSTEREN TOKSİNLER
60S (28S) rRNA’ya etkiyle
EF2 inhibisyonu ile
EHEC (E. coli 0157:H7)
HÜS
Shigella dysanteria tip-1
Basilli Dizanteri
Corynebacterium diphtheriae
Difteri
Pseudomonas aeruginosa (Eksotoksin A)
Doku hasarı
Guanilat siklaz
aktivasyonu
cGMP’nin artması
ETEC- ST (ısıya dirençli toksini)
Turist diyaresi
SİTOTOKSİN
Hücre hasarı
Clostridium difficile toksin B
(Aktin flamanlarını depolimerize eder)
Pseudomembranöz
enterokolit
Clostridium perfringens alfa toksin (lesitinaz)
Gazlı gangren
66. Spaulding sınıflandırmasına göre yarı kritik aletler (endoskop, bronkoskop vb.) için en uygun dezenfektan aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Perasetik asit
B) Kuater ner amonyum bileşiği
D) Fenolik bileşikler
E) İyodoform bileşikler
C) Klorheksidin-alkol bileşimi
66 – A
Spaulding sınıflandırmasına göre yarı kritik aletler (endoskop, bronkoskop vb.) için en uygun dezenfektan yüksek düzey (sporosidal)
dezenfektandır. Yüksek düzey dezenfektanlar; gluteraldehit, perasetik asit, hidrojen peroksit, ortofitalaldehid, ve klordioksit yer alır.
Seçeneklerde yer alan kuaterner amonyum bileşiği düşük düzey dezenfektandır. Klorheksidin-alkol bileşiği el antiseptiğidir (dezenfektan değildir). Fenolik bileşikler orta düzey dezenfektandır.
Dezenfektanlar ve özellikleri Tablo’da gösterilmiştir.
Dezenfektanlar
Dezenfektanlar
Bakteri
Virüs
Fungus
Sporlu
Bakteri
M. tbc Kullanım alanı
Aldehitler (Gluteraldehit vb)
YD
+
+
+
+
+
Endoskop ve solunum aletleri
Klorin (sodyum hipoklorid vb)
YD
+
+
+
+
+
Kritik aletler ve yüzey dezenfeksiy
Hidrojen peroksid
YD
+
+
+
+
+
Kontak lens ve cerrahi implantlar
Fenolik bileşikler
(Heksaklorofen, kresol vb.)
OD
+
+/-
+
-
+
Bazı sabunlarda heksaklorofen bulunur
+/-
+/-
+/-
-
-
Gıda ve yüzey dezenfeksiyonu
Quarterner amonyum bileşikleri (katyonik DD
deterjanlar, benzalkonyum klorid vb)
YD: Yüksek düzey dezenfektan, OD: Orta düzey dezenfektan, DD: Düşük düzey dezenfektan
17
www.tusem.com.tr
1 TTBT / T - 36
TEMEL BİLİMLER
67. Aşağıdakilerden hangisi canlı virüs aşısı değildir?
A) Sabin aşısı
B) Kuduz aşısı
C) Adenovirüs aşısı
D) Varisella zoster aşısı
69 – E
Seçeneklerde yer alan Yersiniyoz, Tularemi, Listeriyoz ve Leptospiroz zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) enfeksiyonlardır. Lejyonelloz ise sıklıkla otellerdeki su sistemleri (su
başlıkları vb.) ve klimalardan aerosollerin solunması yoluyla
bulaşır, zoonotik enfeksiyon değildir.
Seçeneklerde yer alan etkenlerden sadece Leptospiroz enfeksiyonu spiroket enfeksiyonu olup, tanısında en sık mikroaglütinasyon testi kullanılır. Diğer zoonotik enfeksiyon etkenleri
(yersiniyoz, tularemi ve listeriyoz) spiroket grubunda yer almaz.
E) Sarı humma aşısı
67 – B
Kuduz aşısı inaktive virüs aşısıdır. Seçeneklerde yer alan diğer
viüs aşıları inaktive (ölü) virüs aşılarıdır. İnaktive aşılar S-al-i-k
olarak ezberlenebilir (Salk- HAV-influenza ve kuduz (rabies)
Virüs aşıları Tablo’da gösterilmiştir.
Virüs aşıları
Virüs
Canlı (AttenüE)
Aşıları
İnaktif (Ölü)
Aşılar
Kızamık (Measles) - IG
Kızamıkçık (Rubella)
Kabakulak (Mumps)
Çiçek (Vaksinia)
Suçiçeği (Varisella) - IG
Sarı humma
Adenovirüs (Oral)
Rotavirüs (Oral)
Polio (Oral polio aşısıSabin)
Polio (SalKIM)
Hepatit A- IG
İnfluenza
Kuduz- IG
Tick- borne
ensefaliti
Japon
ensefaliti
Rekombinan
(Subünit içeren)
Aşılar
- Hepatit B (Sadece
HBsAg içerir)- IG
- Hepatit E (Kapsid
proteini)
- Human Papilloma
virüs: 6, 11, 16, 18.
serotiplerin L1 ve
L2 proteini (Kapsid
proteini)
70. Tonsillofarenjit nedeniyle penisilin kullanan hastada
semptomlarında gerileme olmuyor. Servikal bölgede lenfadenopati saptanıyor. Tonsiller membrandan alınan sürüntü örneğinin potasyum tellürit besiyerine ekimi sonrasında üreyen tek tip koloniden yapılan Gram boyamada
Çini harflerini andıran Gram pozitif basil görülüyor.
A) Streptococcus pneumoniae
B) Haemophilus ducreyi
C) Moraxella catarrhalis
D) Klebsiella pneumoniae
E) Haemophilus influenzae tip B
Haemophilus influenzae tip B Gram negatif kokobasil olup,
X (hematin) ve V (nikotin amid dinükleotid: NAD)faktörlerini
içeren çukulata agar besiyerinde ürer. Polisakkarit (poli ribitol
fosfat) yapıdaki kapsülü Quellung testi (kapsül şişme reaksiyonu) ile gösterilebilir. Bu test hem erken tanıda hem de kapsüllü kökenlerin serotiplendirilmesinde kullanılır.
A) Eozinofil sayısının tespiti
B) Gaita incelemesi
C) Casoni deri testi
D) Weinberg kompleman fiksasyon testi
E) İndirekt hemaglütinasyon testi
71 – E
İndirekt hemaglütinasyon testi Entamoeba histolyticaya bağlı
karaciğer apsesi ile Echinococcus granulosis’in (kist hidatik)
neden olduğu karaciğer tutulumunu ayırt etmekte en yararlı
serolojik testtir. Casoni deri testi, Weinberg kompleman fiksasyon testi kist hidatik tanısında kullanılır.
69. Mikroaglütinasyon testi ile tanı konulan zoonotik spiroket enfeksiyonu aşağıdakilerde hangisidir?
B) Tularemi
D)Lejyonelloz
E) Leptospiroz
www.tusem.com.tr
D) Basitrasin disk testi
71. Entamoeba histolyticaya bağlı karaciğer apsesi ile Echinococcus granulosis’in (kist hidatik) neden olduğu karaciğer tutulumunu ayırt etmekte en yararlı tanı testi
aşağıdakilerden hangisidir?
68 – E
Soruda Haemophilus influenzae’ya bağlı olarak gelişen pnömoni tablosu tanımlanmaktadır.
C) Listeriyoz
B) PYR testi
70 – A
Soruda Corynebacterium diphteriae’ya bağlı gelişen farenks
difterisi tanımlanmaktadır. Farenks difterisinde tonsillerde kaldırılınca kanayan psödomembranlar görülür. Corynebacterium
diphteriae için seçiic besiyerleri Löffler besiyeri ve potasyum tellürit besiyeridir. Etken bakteri Gram boyamada Çin harfleri şeklinde görülür. Metakromatik granülleri Albert veya Neisser boyasıyla boyanabilir. Kültürde etkenin üremesi kesin tanı koydurmaz,
mutlaka etkenin toksin oluşturduğunun ELEK testi, EIA testi veya
polimeraz zincir reaksiyonu ile toksin geninin gösterilmesi gerekir. Tedavide antitoksin tedavisi (tetanoz antitoksini) uygulanır.
Bu hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yersiniyoz A) ELEK testi C) CAMP testi
E) Optokin disk testi
68. Öksürük, balgam, ateş, plevra ağrısı ile başvuran hastada akciğerlerde krepitan raller saptanıyor. Yapılan
balgam incelemesinde Gram negatif kokobasil görüyor.
Balgam örneğinin X ve Y faktörleri içeren çukulata agar
besiyerinde üreyen bakterinin Quellung testi ile kapsül
yapısı olduğu saptanıyor.
Bu hastada kesin tanı için aşağıdaki hangi test yapılmalıdır?
18
TEMEL BİLİMLER
1 TTBT / T - 36
73. Febril nötropenik bir çocuk hastadan alınan kan kültüründe Sabaroud-Dextroz agar besiyerinde besiyerinde
kırmızı renk oluşturan, mikroskopik incelemede muz
şeklinde makrokonidi ve septalı yapılar görülüyor en
olası enfeksiyon aşağıdakilerden hangisidir?
Paraziter enfeksiyonlarda genellikle (Kala-Azar ve Giardia intestinalis enfeksiyonları hariç) eozinofil sayısı artar (eozinofili).
Gaita incelemesi ile E. histolytica’ya bağlı amipli dizanteride kist
ve trofozoit formları görülebilir. Gaita incelemesinin kist hidatik tanısında yeri yoktur. Kist hidatikte karaciğerdeki lezyondan
alınan biyopsi materyalinde protoskoleks, germinal membran
(çimlenme zarı), hidatik kist ve hidatik kum görülebilir.
A) Mukormikozis
B) Aspergillus
C) Fusariyoz
D) Penisillöz
E)Kromoblastomikoz
73 – C
Soruda Fusraium türlerinin özellikleri tanımlanmıştır. Fusarium türleri febril nötropenik hastalarda kan kültüründen izole
edilebilir. Hyalohifomikoz: Bu grupta Penicillium, Fusarium ve
Scedosporium bulunur. Bu etkenler toprakta bulunan sporların inhalasyonuyla bulaşır.
Penicillosis marneffei: RES’i tutan dimorfik bir mantardır
(Histoplasmaya benzer). 25 oC’de besiyerinde yaygın pigment
(mavi, kırmızı) yapar. Tomucuklanarak değil ikiye bölünerek çoğalır. Özellikle Asyalı AIDS’li hastalarda ortası nekrotik papüler
lezyonlar ve dissemine enfeksiyon oluşturur. Mikoloji laboratuvarlarında en sık rastlanan kontaminant mantarlardan biridir.
Penisillosis kuşkusu varsa ampirik tedavi hemen başlanmalıdır.
Fusarium Solani ve Scedosporium apiospermum (Pseudallesheria boydii): 450 açıyla dallanan septalı hif yaptıkları
için aspergillusla karışır. Fusarium’un makrokonidyası fusiform yada muz şeklindedir ve kırmızı pigment oluşturur.
Pseudallesheria’da ise armut şeklinde sporlar vardır ve amfoterisin B’ye dirençlidir.
Maya ve küf mantarlarının önemli özellikleri Tablo’da gösterilmiştir.
Bazı mantarların önemli özellikleri
72. Akciğerlerde tutulum yaparak eozinofilik pnömoniye
neden nematod ve trematod çifti aşağıdakilerden hangisidir?
A) Giardia intestinalis- Trichuris trichura
B) Ascaris lumbricoides -Paragonimus westermani
C) Fasciola hepatica -Necator americanus
D) Dicrocoelium denticulatum-Ascaris lumbricoides
E) Clonorchis sinensis - Ancylostoma duodenale
72 - B
Ascaris lumbricoides nematodu (yuvarlak solucan)’nun larva
formları akciğerde Tip 1 aşırı duyarlılık reaksiyonları içerisinde yer alan Löffler pnömonisine (eozninofilik pnömoni ) neden olur. Trematodlar (yapraksı solucanlar)’dan Paragonimus
westermani erişkin formu akciğerde bulunan tek trematoddur. Çiğ yengeçten metaserkaryalarının alınmasıyla bulaşarak
akciğerlerde eozinofilik pnömoni, tüberkülozla karışabilen kavitasyon gibi bulgulara neden olabilir.
Eozinofilik Pnömoni (astım benzeri şikayetler)
Askaris lubricoides
Özellik
Mantar
Kapsül
Crptococcus neoformans
Rhodotorula (Karotenoid pigment:
pembe- kırmızı koloniler)
Sferül (endosporlarla Coccidioides immitis
dolu kese)
Rhinosporidium seeberi (mukozal polip
oluşumu ve musikarmin ile boyanma)
Kancalı Kurtlar-- Penetrasyon- Dermatit
Maya
Strongyloides stercoralis-- Penetrasyon- Dermatit—Erişkin
formu toprakta yaşayan tek parazit
Paragonimus westermani--- Erişkin formu akciğerde yaşayan
tek parazit
PARAGONİMUS WESTERMANİ
Histoplasma capsulatum (Dimorfik)
Penicillum marnefii (Dimorfik, 25 oC’de
kırmızı pigment)
Pseudohif
Candida spp.
Saccharomyces
Geniş (8- 15 μm) tek
tomurcuk ve çift zon
Blastomyces dermatidis
Bir çok noktadan
tomurcuklanan
Paracoccidioides brasiliensis
Septasız hif ve 90o
açıyla dallanma
Mucor, Rizopus, Absidia
Septalı hif
Aspergillus spp.
Fusarium solani (fusiform yada muz
şeklinde makrokonidia ve kırmızı pigment)
Dermatofitler
Dematisiyöz Septa
Hortaea werneckii (tinea nigra), Exophiala
spp,
Hif
Birden fazla ara konağı vardır. Metaserkarya içeren az pişmiş
yengeçlerin yenmesiyle bulaşır. Gastrointestinal sisteme gelen yumurtalar diyafragmadan penetre olarak akciğere gelir.
Erişkin formu akciğere yerleşen tek parazittir. Gögüs ağrısı,
paslı balgam, akciğerde kavitasyon ve sekonder bakteriyel enfeksiyona neden olabilir. Larvanın SSS invazyonuna bağlı olarak serebral paragoniyazis meydana gelebilir. Tanı: Gaitada ve
balgamda kapaklı yumurtalar gösterilebilir.
İtrasellüler (makrofaj
içinde)
19
www.tusem.com.tr
1 TTBT / T - 36
TEMEL BİLİMLER
74. Fungus (mantar) topuna en sık neden olan mantar aşağıdakilerden hangisidir?
A) Aspergillus niger
B) Aspergillus fumigatus
C) Candida glabrata
D) Candida albicans
Antijen sunan hücre (Makrofaj, doku makrofajları ( Langerhans hücresi, Kuffer hücresi vb.), monosit, B lenfosit) ile Th
(CD4) lenfosit arasındaki etkileşim
E) Fusarium solani
74 – A
Fungus (mantar) topuna ve otomikoza (ekstarnal otite) en sık
neden olan mantar Aspergillus niger’dir. Besiyerinde siyah renk
koloniler oluşturur. Aspergillus türlerinden en sık izole edilen
ise Aspergillus fumigatus’dur. Aspergillus flavus ise aflatoksini
(mitotoksin) ile hepatosellüler karsinomaya neden olabilir.
75. Penisilin bağlayıcı protein-2a modifikasyonu ile metisiline direnç geliştiren bakteri aşağıdakilerden hangisidir?
A) Listeria monocytogenes
B) Staphylococcus aureus
C) Moraxella catarrhalis
77. Akut inflamasyonda nötrofiller üzerindeki reseptörlerine bağlanarak nötrofillerin zedelenme alanına göçünde
rol oynayan sitokin aşağıdakilerden hangisidir?
D) E.coli
E) Streptococcus pyojenes
75 – B
Staphylococcus aureus’da penisilin bağlayıcı protein-2 a’da modifikasyon sonucunda metisiline direnç gelişir. Bu dirençten sorumlu gen mec A geni olup, mec A geninin polimeraz zincir reaksiyonu ile gösterilmesi S.aureus’da metisilin direncini saptamada
altın standarttır. Stafilokoklarda metisilin direnci rutin laboratuvarda oksasilin ve sefoksitin diskleri kullanılarak araştırılır.
A) IL-1
B) IL-2
C) IL-4
D) IL-8
E) IL-10
77 – D
IL-8 özellikle nötrofiller üzerine etkili kemotaktik bir sitokindir.
Kemotaktik maddeler
• Solubl bakteriyal ürünler(özellikle N-formil methionin taşıyan peptidler)
76. Aktive T lenfositlerinde bulunan aşağıdaki molekülerden hangisinin B7 ile etkileşimi sonuucnda T lenfosit
aktivasyonunun negatif regülasyonu (inhibisyonu) sonucu anerji ortaya çıkması beklenir?
• Kompleman sisteminden C5a
• Doku yıkım ürünleri
A) Sitotoksik T lenfosit antijen- 4 (CTLA-4)
• Lökotrienlerden LTB4
B) CD 3
• Sitokinler: Kemokin ailesi (IL-8)
C) CD 22
D) ICAM-1
78. Pre-B hücrelerinin B hücrelerine dönüşemediği, erkek
bebelerde tekrarlayan kapsüllü bakteri, enterovirüs ve
G. lamblia infeksiyonları izlenen hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
E) LFA-3
76 – A
Sekonder sinyal iletimi diğer adıyla kstimülatör etkileşim B7 ile
CD28 arasında olur, Bu etkileşim sonucunda IL-2 (otokrin aktivatör) açığa çıkar. Bu etkileşim olmazsa periferik tolerans gelişir.
A) Bruton’un X’e bağlı agamaglobulinemisi
B) Yaygın değişken immün yetmezlik
B7’nin T lenfositlerinde bağlandığı CD28 molekülüne kostimülatör molekül adı verilir. Ayrıca sadece aktive T lenfositlerinde bulunan sitotoksik T lenfosit antijen- 4 (CTLA-4)’nin
B7 ile etkileşimi sonucunda T lenfosit aktivasyonunun negatif regülasyonu (inhibisyonu) yani anerji ortaya çıkar. Eğer
CTLA-4 inhibisyon görevini yerine getiremezse yani B7’ye
bağlanamazsa o taktirde devamlı uyarı sonucunda otoimmün hastalıklar görülür. www.tusem.com.tr
C) IgA yetmezliği
D) Hiper IgM sendronu
E) Di-George sendromu
78 – A
Bruton’un X’e bağlı agamaglobulinemisi, Pro-B ve Pre-B
hücrelerinin B hücrelere dönüşemediği Bruton Tirozin Kinaz (Btk)
geninde mutasyonlar sonucu gelişen hastalıktır. X’e bağlı geçer ve
20
TEMEL BİLİMLER
1 TTBT / T - 36
Bruton Hastalığı (X’e bağlı agammaglobulinemi)
• Kemik iliğinde pre-B lenfositlerden matür B hücresi oluşamaması sonucu gelişir.
• Lenf nodu ve dalakta germinal merkezler yoktur. (Lenfoid
hipoplazi görülür )
• Plazma hücresi yoktur, antikorların tümü serumda düşüktür.
• Erkek bebeklerde olur. Doğumdan sonra 6.aydan itibaren
infeksiyon görülme sıklığı artar.
• Bakteriyel ve viral enfeksiyon sıklığı artmıştır.
Wiskott-Aldrich sendromu
• Karakteristik olarak trombositopeni, ekzema ve immün
yetmezlik izlenir.
• Timus normal görünümde fakat periferik lenfoid dokularda T hücre sayısı azalmış, parakortekste incelme görülür.
• Esasen hücresel immünitede defekt vardır fakat buna humoral immün yetmezlik de eşlik eder.
• Tedavisi kemik iliği transplantasyonudur.
Di George sendromu
• Timus konjenital olarak hipoplazik veya ageneziktir.
• Dolaşımda T hücreleri bulunmaz. B ve plazma hücreleri ve
Ig seviyeleri genellikle normaldir.
• 22. Kromozomda delesyon vardır. del (22q11)
• 3. ve 4. Faringeal yarıklarda gelişim kusuru sonucu dört
önemli bulgu gelişir.
erkeklerde izlenir. S. pneumonniae, H. influenzae ve S. aerus başlıca etkenlerdir. Bunun dışında ekovirüs, poliovirüs ve koksakivirüs
gibi enterovirüs infeksiyonları, G. lamblia persistan infeksiyonları
görülebilir. Çocukların bir kısmında Ig tedavisi ile düzelen artrit
görülebilir. Dolaşımda antikorlar, vücutta plazma hücreleri yoktur.
Kİ’de pre-B hücreleri izlenir. LN’larının germinal merkezleri Peyer
plakları, appendiks ve tonsiller az gelişmiş ya da rudimenterdir.
PRİMER İMMÜN YETMEZLİK SENDROMLARI
İzole IgA yetmezliği
• En sık görülen primer immün yetmezlik hastalığıdır.
• Serum ve sekretuar Ig A nın yokluğu ile karakterizedir.
• Tekrarlayan sinopulmoner infeksiyonlar ve diare görülür.
• SLE, RA gibi otoimmün hastalıklar eşlik edebilir.
Yaygın değişken immün yetmezlik
• B hücrelerinin plazma hücrelerine dönüşmesinin bozulduğu hetorojen bir hastalık grubudur.
• Genel özelliği diffüz hipogammaglobulinemidir. Bazen
yalnızca sadece IgG azalır.
• Plazma hücreleri yoktur fakat B hücreleri sayıca fazladır.
Lenfoid foliküller hiperplaziktir.
• Tekrarlayan piyojenik ve viral enfeksiyonlar sıktır. Kliniği
Bruton hastalığı ile karışır fakat bulgular 20-30’lu yaşlarda
başlar.
• Otoimmun hastalık ve lenfoid tümör riski artmıştır.
Şiddetli kombine immün yetmezlik
• En öldürücü kalıtsal immün yetmezlik formudur.
• İnfantlarda tekrarlayan ağır, hayatı tehdit eden viral, bakteriyel ve fungal (kandida) fırsatçı enfeksiyonları görülür.
• İL-7 reseptörleri kalıtsal defektif olduğu için stem hücreleri T lenfosite dönüşemez. Böylelikle hastalarda hem T
hem de B hücre fonksiyonlarında yetmezlik görülür. İki
formu vardır.
X’e bağlı tip (%50-60) : Erkeklerde daha sıktır. Genetik
defekt sitokin reseptörlerinin common γ-chain (γc) subünitesindeki defekttir.
Otozomal Resesif Tip: En sık görülen formu Adenozin Deaminaz (ADA) enzim eksikliğidir.
• Tedavi kemik iliği transplantasyonudur.
Hiper IgM sendromu
• B hücresinin yüzeyindeki CD40’a bağlanan T hücre yüzey molekülü CD40 ligandında (CD154) mutasyon söz konusudur.
• En sık görülen T hücre bozukluğudur. X’e bağlı geçiş gösterir.
• T hücreleri defektif olup, B hücrelerinin İgA, İgG, İgE antikorların yapımı için yeterince uyaramazlar. Böylece IgM ve
IgD yüksekken İgA, İgG, İgE düşüktür.
• Aşırı IgM antikorları otoimmün hemolitik anemi, trombositopeni ve nötropeniye neden olabilir.
• Piyojenik infeksiyonlar sıktır. Özellikle Pneumocystis carinii enfeksiyonları sık görülür.
79. Aşağıdakilerden hangisi endotelin hemostaza etkilerinden biri değildir?
A) Antitrombotik etki
B) Trombotik etki
C) Antikoagulan etki
D) Fibrinolitik etki
E) Sekonder hemostatik tıkaç
79 – E
ENDOTELİN HEMOSTAZA ETKİLERİ
Antitrombotik etki: PGI2 VE NO salgısıyla gerçekleşir. Bu mediyatörler trombosit aktivasyonu ve agregasyonunu inhibe eder.
Antikoagulan etki: Heparin benzeri molekül ve Trombomodülin
yardımıyla antikoagulan etki sağlanır.
Fibrinolitik etki: t-PA ile fibrinolitik etki sağlanır.
Trombotik etki: Trombositler subendotelyal kollojene vWF
aracılığıyla bağlanır. vWF endotel ve makrofajlarca yapılır ve
plazma içinde dolaşır. Endotel hücreleri ayrıca bakteriyel endotoksinlerin ve sitokinlerin etkisiyle doku faktörleri sentezlerler. Ekstrinsik pıhtılaşma yolunu aktive ederler. Plazminojen
aktivatör inhibitörünü sentezlerler.
21
www.tusem.com.tr
1 TTBT / T - 36
TEMEL BİLİMLER
80. Tümör hücre ve nükleuslarının şekil, boyut ve boyanma farkı göstermesi nasıl ifade edilir?
A) Hiperkromazi
B) Nükleomegali
C) Polarite kaybı
D) Diferansiyasyon
• İntrinsik kaspaz yolu (mitokondriyal yol) kaspaz 9 ile başlar. Ekstrensek kaspaz yolu (ölüm reseptörü yolu) kaspaz 8
ile başlar. (Ekstrensek kaspaz yolu FLIP ile inhibe edilir.)
• İki yolda rol oynayan ortak ve en önemli exacütör kaspaz 3
tür.
E) Pleomorfizm
80 – E
Tümör hücreleri ve çekirdeklerinin şekil, boyut ve boyanma
özelliklerinin farklı olmasına pleomorfizm denir. Diferansiyasyon azaldıkça pleomorfizm belirginleşir.
81. Öyküsünde tiroid medüller karsinom ve paratiroid hiperplazisi olan 35 yaşında kadın hastanın adrenal bezinde kitle gelişiyor.
Bu hastada hangi gende mutasyon olabilir?
A) EGFR-1 amplifikasyonu B) EGFR-2 amplifikasyonu
C) C-KIT mutasyonu
D) RET mutasyonu
E) FMS mutasyonu
81 – D
Olguda MEN-2A’dan bahsedilmektedir. MEN-2A, MEN-2B
ve familyal medüller tiroid karsinomlarında RET protoonkogeninde nokta mutasyonla onkogene dönüşür. RET proteini
nörotrofik faktör için reseptördür, nöral gelişimde rolü vardır.
Normalde RET, parafoliküler C hücreleri, adrenal medulla ve
paratiroid hücre prekisörleri gibi nöroendokrin hücrelerde
eksprese edilir. Nokta mutasyonlarında MEN-2A, MEN-2B ve
familyal tiroid medüller karsinomu gelişebilir.
83. Aşağıdaki sendromların hangisinde meme kanseri riski
artmamıştır?
A) Gardner sendromu
B) Ataxia Telengiectasia
C) Peutz Jeghers sendromu
D) Cowden sendromu
E) Li-Fraumeni sendromu
83 – A
Meme kanseri riskinin arttığı sendromlar ve mutasyonlu genleri
82. Aşağıdaki moleküllerden hangisi ekstrinsek apoptozis
sürecinde yer almaz?
A) Sitokrom C
B) FADD
C) FAS
D)FLIP
• Ailevi meme karsinomu sendromu (BRCA-1, BRCA-2)
• Li-Fraumeni sendromu (P53) (risk artışı en fazla burda izlenir)
• Cowden sendromu (PTEN)
E) Kaspaz 8
• Peutz-Jeghers sendromu (LKB1,LKT1)
82 – A
Sitokrom C intrensek apoptozis sürecinde rol onar, diğer moleküller intrensek apoptozis sürecinde rol oynayan moleküllerdir.
Apoptozis patofizyolojisinde 2 mekanizmadan bahsedilmektedir.
İntrinsik Apoptozis yolu (Mitokondriyal yol)
• Apoptozis gelişiminde rol oynayan major yoldur.
• Mitokondriden stoplazmaya geçen Sitokrom C nin kaspaz
enzimlerini aktivasyonuyla gerçekleşir
Ektrinsik Apoptozis yolu (Ölüm Reseptörü kaynaklı yol)
• Apoptotik sinyali taşıyan ölüm reseptörlerinin aktivasyonuyla karekterizedir. Bu yolda rol oynayan reseptörler TNF
reseptörleridir. FAS bir TNF reseptörüdür.
• Kaspazlar inisiyatör ve exacütör diye ikiye ayrılırlar. İnisiyatör kaspazlar kaspaz 8 ve 9’dur. Exacütör kaspazlar kaspaz 3 ve 6’dır.
www.tusem.com.tr
• Ataksi-Telenjiektazi (ATM)
84. Choroid pleksus papillomu aşağıdaki glial tümörlerden
hangisinin bir formudur?
A)Astrositoma
B) Ependimoma
C) Medulloblastoma
D) Pleomorfik ksantoastrositoma
E) Pilositik astrositoma
84 – B
Choroid pleksus papillomu ependimomanın özellişmiş bir formudur ve 1 yaş altında en sık izlenen beyin tümörüdür. Patogenezde SV-40 virüsü suçlanmıştır.
22
TEMEL BİLİMLER
1 TTBT / T - 36
87. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinin nefritik sendrom
ile seyretmesi en düşük olasılıktır?
Ependimomlar her yaşta görülebilir. Hayatın ilk 2 dekadında
tipik olarak 4. Ventrikül tutulurken; erişkinde spinal kord en
sık tutulan bölgedir. Orta yaşlarda medulla spinaliste en sık
görülen tümör ependimomadır.
A) Membranöz glomerülonefrit
B) Postenfeksiyöz glomerülonefrit
Ventrikül tutulumu olduğu için BOS akışını tıkayarak hidrosefaliye neden olabilir.
C) Hızla ilerleyen glomerülonefrit
D) Good Pasture sendromu
Sıklıkla 4. ventrikülde, tipik olarak ventrikül tabanından
protrüde olan solid veya papiller kitleler şeklinde kendini gösterir. BOS ile yayılan bir tümördür.
E) Minimal değişiklik hastalığı
87 – A
Minimal değişiklik hastalığında sadece nefrotik sendrom izlenir,
nefritik sendrom olmaz. Good Pasture sendromu, Hızla ilerleyen
glomerülonefrit, Postenfeksiyöz glomerülonefrit,te nefritik sendrom izlenir. Membranöz glomerulonefrit de ise sıklıkla nefrotik
sendrom izlenir, çok az da olsa nefritik sendrom gözlenebilir.
Tümör tanısı için en önemli bulgu ependimal rozetlerdir. Ependimal rozetler lümen içeren, çevresine ependimal hücrelerin
dizildiği yapılardır. Pseudorozetler ise tümör hücrelerinin
perivasküler ağılımıyla karekterizedir.
• Miksopapiller ependimom : Medülla spinalisin filum terminale bölgesinde oluşur.
88. Kronik endometrit teşhisi için mutlaka bulunması gereken hücre aşağıdakilerden hangisidir?
• Subependimoma: Solid, kalsifiye, yavaş büyüyen kitlelerden oluşur. En sık lateral ventrikülde izlenir.
• Choroid pleksus papillomu: Çocuklarda sıktır. Obstruksiyon ve BOS salgısı nedeniyle hidrosefali yapar.
B) NPHS 2 (podosin)
C) Polikistin
D) Alfa-aktinin
B) Lenfositler
C) Nötrofil
D) Eozinofiller
E) Plazma hücreleri
88 – E
Kronik Endometrit: Sık görülen klinik bulguları kanama, ağrı,
akıntıdır. Nedenleri: pelvik inflamatuar hastalıklar, doğum ya
da düşük sonrası, Rahim içi araç kullanımı ve tüberkülozdur.
Günümüzde en sık sebep rahim içi araç kullanımıdır.
85. Steroid rezistan nefrotik sendromlu olgularda en sık
saptanan gen mutasyonu aşağıdakilerden hangisidir?
A) NPHS 1 (nefrin)
A) Makrofajler
• Tanı koydurucu bulgu plazma hücreleridir.
E) TRPC-6
85 – B
FSGS ve diğer nefrotik sendrom nedenlerinde saptanan bazı
gen mutasyonları
89. Sekonder akciğer tüberkülozunda izlenen tipik lezyon
aşağıdakilerden hangisidir?
NPHS1 : kongenital nefrotik sendrom (Finnish tip)
NPHS2: Otozomol resesif FSGS. Bu gen podosin proteinini
kodlar. Podosin mutasyonları steroid rezistan nefrotik sendromlu çocuklarda en sık saptanan mutasyonlardır.
A) Ghon odağı
B) Lenfanjit
C) Lenfadenit
D) Kaviter lezyon
E) Plevrit
89 – D
TÜBERKÜLOZ
Alfa-aktinin 4: Otozomal dominant FSGS. Renal yetmezlik
oluşturma oranı çok yüksek TRPC6
Mycobacterium tuberculosisin neden olduğu özellikle solunum sistemini tutan ve sonrasında tüm sistemleri tutabilen
kronik granulamatöz bir hastalıktır.
86. Apoptotik hücrelerin diğer hücrelerden ayırımında
kullanılan immünhistokimyasal boya aşağıdakilerden
hangisidir?
• Granulomların temel özelliği ortasında kazeifikasyon
nekrozunun olmasıdır.
M.tuberculozis aside dirençli zayıf gram negatif boyanan intrasellüler bir organizmadır. Primer olarak Th1CD4 T hücre aracılı bir infeksiyondur ve ilk enfekte olan hücre makrofajdır.
A) Fosfotitidil serin
B) Trombospandin
C) Annexin V
Gecikmiş tipte hipersensitive reaksiyonu (Tip IV) ile gelişen
bir hastalıktır. PPD testi bunu gösterir.
D) Kongo red
Granulomun özelliği: Tüberkulozda bu yapılara tüberkulom
adı verilir. Yuvarlak bir yapıdır.Tam ortasında kazeifikasyon
nekrozu vardır. Granülom içerisinde temel hücre olan epiteloid histiyositlerin yanı sıra Langhans tipi dev hücreler, makrofajlar ve lenfositler görülür.
E) Toludin mavisi
86 – C
Histolojik incelemede apoptotik cisimleri saptamada kullanılan boya Annexin V boyasıdır.
23
www.tusem.com.tr
1 TTBT / T - 36
TEMEL BİLİMLER
• Ekstrapulmoner tuberkülozun en yaygın formu lenfadenittir.
Primer tüberküloz
Daha öncesinde M.Tbc ile karşılaşmamış kişilerde ilk karşılaşma sonrasında görülen tablodur. Hastalık başlangıcından yaklaşık 3 hafta sonra granulomlar görülmeye başlar.
• Deri tutulumuna lupus vulgaris denir.
• Bu granulomların görüldüğü alana Ghon odağı denir.
Ghon odağı akciğer üst lobların alt kısmı veya alt lobların
üst kısmında 1-1,5 cm çapında granulamatöz lezyonlardır.
90. Astım hastalarında aşağıdaki morfolojik değişiklerden
hangisi izlenmez?
A) Bazal membran kalınlaşması
• Eğer lezyonlara nodal tutulum eşlik ediyorsa Ghon kompleksi adını alır.
B) Bronşial ödem
C) Bronşial düz kas hücrelerinde atrofi
Sekonder tüberküloz
D) Charcoat – Leyden kristalleri
Önceden tbc ile karşılaşmış kişilerde basilin aktive olup hastalık oluşturmasıdır.
E) Silyalı epitelde azalma
90 – C
Astım hastalarında Bronş düz kaslarında hipertrofi ve hiperplazi izlenir, atrofi izlenmez.
• Sekonder tüberküloz klasik olarak apikal segmentleri tutar.
Hastalık kavitasyon yapmaya meyillidir. Başlangıçta küçük
konsolidasyon odakları mevcuttur. Bu lezyonlar 2 cm’nin altındır ve pleuradan 1- 2 cm uzaklıkta yerleşirler. Erken aşamada
bol miktarda basillerle karakterizeyken geç evrede fibrozis ile
iyileşebilir ve bu aşamada basil miktarı azdır.
Astımda en belirgin bulgu: Bronş ve bronşiollerin koyu yapışkan mukus tıkacı ile tıkanmasıdır.
Mukus tıkaçlarında müsine ek olarak;
Progresyon birkaç şekilde olabilir.İyileşme olmazsa progresyon aşağıdaki yollardan birini izler.
• Curshmann spiralleri (dökülmüş hücrelerin oluşturduğu
spiral yapılar) Resim 1
1. Progresif pulmoner tüberküloz: Apikal lezyon içerisinde
kazeifikasyon alanlarının genişlemesi sonucu kazeoz materyal direkt olarak hava yolları, lenfatikler veya kan yoluyla akciğerin tamamına yayılabilir. Progresif pulmoner
tüberkülozda plevra tutulumu daima vardır ve plevra tutulumu sonucu seröz effüzyonlar, tüberküloz ampiyemi,
obliteratif fibröz plevrit gelişebilir.
• Charcot-Leyden kristalleri (proteinlerinden oluşan kristaloid yapılar) Resim 1
• Bol miktarda eozinofil lökositler bulunur.
Astım hastalarında bronş duvarında izlenen diğer mikroskopik bulgular
1. Bronşial inflamasyon ( aşırı mukus üretimi )
2. Endobronşiyal, endotrakeal veya laringeal tüberküloz:
Enfektif materyalin lenfatikler aracılığıyla yada öksürükle
atılırken mukozal tutulum ile oluşabilir.
• Müköz glandlarda hiperplazi
• Goblet hücrelerinde artış
2. Bazal membran kalınlaşması
3. Miliyer pulmoner hastalık: Mikroorganizmanın lenf yollarıyla ana lenfatiklere, lenfatik kanallar aracılığıyla venöz
sisteme ve venöz sistem aracılığıyla sağ kalbe ve tekrar
pulmoner arter ile akciğere yayılmasıyla oluşur.
3. Bronş düz kaslarında hipertrofi ve hiperplazi
4. Silyalı epitelde azalma
4. Sistemik miliyer tüberküloz: Enfektif materyalin pulmoner venlere açılıp sol kalbe ulaşmasıyla gelişir. Tbc basili
sol kalpten aorta oradan sistemik dolaşıma geçer ve birçok organda tutulum yapabilir. En sık tuttuğu organlar sırasıyla karaciğer, kemik iliği, dalak, adrenal, meninksler,
böbrekler, fallop tüpleri ve epididimdir.
91. Amyotrofik lateral skleroz hastalarında spinal kord anteriorunda nöronlarda izlenen cisimler hangisidir?
5. İzole organ tüberkülozu: Hematojen yayılan tbc basilinin
herhangi bir organda tutulumudur.Genellikle tutulan bölgeler meninksler,böbrekler,adrenaller, kemikler, tuba uterina ve vertebradır. Vertebra tutulumana Pott hastalığı denir.
91 – E
Amyotrofik Lateral Sklerozis: Öncelikle medulla spinalis ön boynuzdaki alt motor nöronların sonrasında kortikospinal traktüsteki
üst motor nöronların dejenerasyonu sonucu oluşan nöronal
muskuler atrofi ve hiperrefleksi ile karakterize bir hastalıktır. Erkeklerde daha sıktır. Sıklıkla idiopatiktir. %10 kalıtsaldır ve otozomal dominant geçiş gösterir.
B) Lewy cisimleri
C) Nevrotik plak
D) Rushton cisimleri
E) Bunina cisimleri
6. İntestinal tüberküloz: Kontamine sütlerin içilmesi sonrası
geliştiği düşünülen bu tablonun artık sekonder tüberkülozun bir komplikasyonu sonucu geliştiği düşünülmektedir.
Motor nöronlar etkilenir.
• Scrofula: Servikal lenf nodlarında oluşan Tbc lenfadenitine denir.
www.tusem.com.tr
A) Corpora amylecea
• Duyu fonksiyonları bozulmaz.
24
TEMEL BİLİMLER
1 TTBT / T - 36
93. Plevraya en fazla metastaz yapan kanserler sırasıyla
aşağıdakilerden hangileridir?
Nöronlarda otofajik vakuller ve bunnina cisimleri (PAS +) izlenir. El ve ayaklarda kramplar ve spastisite gelişir. İstemsiz kas
kasılmaları, fasikülasyonlar oluşur.
A) Akciğer kanseri ve Nazofarenks kanseri
B) Malign melanom ve akciğer kanseri
92. Humerus kırığı sonrası uygulanan atel sonrası gelişen
atrofi mekanızması aşağıdakilerden hangisi ile açıklanabilir?
C) Germ hücreli testis tümörleri ve karaciğer kanseri
D) Mide ve meme kanseri
E) Akciğer ve meme kanseri
A) Basıya bağlı gelişen atrofi
93 – E
Plevranın metastatik tümörleri primer tümörlerinden daha
sık izlenir. En sık metastazları akciğer ve meme kanserleridir.
B) İskemi sonrası gelişen atrofi
C) Denervasyon atrofisi
D) Kullanmama atrofisi
E) Endokrin uyarı kaybı sonrası gelişen atrofi
94. Sarkoidoza ait granulomlar karaciğerde en sık nerede
izlenir?
92 – D
Atelleme sonrası atrofi kullanmama atrofisine örnektir.
A) Portal alan
ATROFİ: Hücre veya dokuların boyutlarında küçülme ve hücre sayısında azalma olmasıdır. Hücre içi protein sentezinde
azalma ve protein yıkımında artış sonucu gelişir. Atrofi patolojik veya fizyolojik süreçler sonucunda gelişebilir.
B) Midzonal lokalizasyon (zone 2)
C) Kiernan aralığı
D) Disse aralığı
E) Hepatik ven çevresi (zone 3)
• Embryogenez esnasında notokord ve tiroglossal kistin atrofiye uğraması veya doğum sonrasında uterus boyutlarında küçülme fizyolojik atrofi örnekleridir.
94 – A
SARKOİDOZ: Nedeni bilinmeyen multisistemik bir hastalıktır. En
sık tutulan organ akciğerdir ve en sık ölüm sebebi akciğer yetmezliğidir. Bilateral hiler lenfadenopati ve/veya akciğer tutulumu en
sık izlenen klinik tablodur. %25 olguda göz ve cilt tutulumu olur.
• Patolojik atrofinin ise birçok sebebi bulunmaktadır. Patolojik atrofinin sebepleri:
Azalmış iş güçü (kullanmama atrofisi)
• Deri lezyonları: Eritema nodosum en sık deri bulgusudur.
Lezyonlar sıklıkla, kulak, dudak ve burunda yerleşim gösterir.
İnnervasyon kaybı
Azalmış kan akımı (en sık)
• Göz, lakrimal gland ve tükrük bezlerinin tutulumu: Üveit
(iritis) nedenidir. Kuru göz sendromuna neden olabilir.
Yetersiz beslenme
Endokrin uyarı kaybı
• Karaciğer: Sıklıkla portal bölgede mikroskopik granülomlar
bulunur. Hepatomegali ve karaciğer fonksiyon bozukluğu
saptanabilir.
Basınç (Bası atrofisi)
Senilite (yaşlılık atrofisi)
• Kemik iliği: Hastaların beşte birinde tutulum vardır. Hastalarda izlenen kemik lezyonları sıklıkla el ve ayak falanks tarsallarında izlenir. Kemik iliğinde küçük yuvarlak radyolüsen
alanlar ve dışta yeni kemik üretimleri izlenebilir.
Kronik iltihap
Atrofik hücrelerde otofaji (hücrenin kendi elemanlarını yemesi) artmıştır. Bunun sonucunda atrofik hücrelerde otofajik
vaküoller birikir. Otofajik vaküoller hücrenin kendi elemanlarını içeren hücre membranına bağlı vaküollerdir. Bu vaküoller
lizozom tarafından parçalanır.
Hiperkalsemi izlenebilir. Sebebi granülomlardan prekürsor D
vitamini salınımıdır.
• Parçalanamayan vaküoller rezidüel cisimcikler olarak birikir. Bu rezidüel cisimlerin en güzel örneği lipofuscindir. Lipofuscin ayrıca yaşlılıkta ve bazı tümörlerde de birikebilir.
95. Aşağıdakilerden hangisi böbrek transplantasyonu sonrası izlenen kronik rejeksiyonlardaki izlenen histolojik
bulgulardan biri değildir?
Yaşlanmaya bağlı atrofide, lipofuscin en sık miyokart hücrelerinde birikir. Miyokart atrofik ve kahverenkli olarak izlenir
(Brown atrofi).
A) Vaskülit B) Interstisyel fibrozis
C) Yaygın iskemi
D) Kortikal atrofi
E) Arteriollerde kalınlaşma
• Atrofide hücre içerisinde lipofuscin pigmenti ve otofajik
vakuoller birikir.
95 – A
Transplantasyon reddinin histolojik bulguları:
• Atrofi patogenezinde protein sentezinde azalma ve yıkımında artış ön plandadır.
• Hiperakut Red: Damar lümeninde tromboz ile karekterizedir.
Patolojik atrofinin en sık sebebi azalmış kan akımı (iskemi)dir
25
www.tusem.com.tr
1 TTBT / T - 36
TEMEL BİLİMLER
• Akut Red: Tipik olarak tubul epitelinde zedelenmeyle
veya endotelitis ile karekterizedir.
97. Argininden eNOS enzimi aracılığıyla üretilen molekül
aşağıdakilerden hangi etkiye neden olur?
• Kronik Red: Arteriollerde kalınlaşma, fibrozis, kortikal atrofi ve yaygın iskemi vardır.
A) Bakterilerin öldürülmesi
B)Vazodilatasyon
TRANSPLANTASYON REDDİ
Hiperakut •
red
•
•
•
•
•
Akut red
•
•
•
•
•
Kronik red •
•
•
•
•
C) Trombosit aggregasyonu
Hümöral nedenli bir reddir.
Gelişeceği transplantasyon öncesi bilinebilir. Fakat tedavi şansı yoktur.
Önceden greftin antijenlerine karşı duyarlı olan
bireylerde görülür.
Birkaç dakika –saat içerisinde gelişir.
Kanda dolanan antikorlar yabancı organın endotel
hücrelerine saldırır.
Greftte akut arteritis, damar lümeninde fibrin trombüsleri ve iskemik nekrozla karekterizedir. (Vaskülit ile
karekterize)
D) Lökosit adezyonu
E)Bronkokonstriksiyon
97 – B
NO antiinflamatuar özellikte ve yarı ömrü çok kısa bir moleküldür. Bu yüzden ancak bulunduğu yerde etki eder (endokrin
etki yoktur). Başlıca endotel hücreleri, makrofaj ve beyindeki
bazı hücreler tarafından sentezlenir. Endotelde (EDRF-endotel
kaynaklı gevşetici faktör adını alır) guanilat siklazı aktive ederek cGMP’yi arttırıp düz kas gevşemesi sağlar.
Hücresel ve humoral immünite ikiside rol oynayabilir
En sık görülen red reaksiyondur.
Akut reddin gelişeceği önceden tahmin edilemez fakat
gelişirse tedavi şansı vardır. (Siklosporin)
Sıklıkla ilk dört ay içerisinde gelişir.
Eğer humoral bir rejeksiyon ise vaskülit (endotelitis)
görülürken, hücresel rejeksiyonda monosit infiltrasyonu ve interstisyel lenfosit birikimi görülür
NO, nitrik asit sentetaz enzimi ile sentezlenir ve üç tip NOS
vardır.
E-NOS è endotel de bulunur. Ca artışı üretimi tetikler.
Hücresel ve humoral immünite bir aradadır.
Transplantasyondan 4-6 ay sonra oluşur
Gelişeceği önceden tahmin edilemez ve tedavi şansı
da yoktur.
Günümüzde graft yetmezliğinin en sık görülen
sebebidir
Arteriollerde kalınlaşma, fibrozis, kortikal atrofi ve
yaygın iskemi vardır
N-NOS è nöronlarda bulunur.Ca artışı üretimi tetikler.
İ-NOS è makrofajlarda. Sitokinler aktive eder.
Fonksiyonları
• İnflamasyonda dual etkisi vardır. Damarlarda vazodilatasyon yapar ve inflamasyonun vasküler yanıtına yardımcı
olur, bir yandan da inflamasyonun sellüler komponentlerini inhibe eder.
Lökositlerin birikimini engellerek antiinflamatuar etki
gösterir.
Trombosit aggregasyonu ve adezyonunu azaltır
96. Metastatik adenokanserler ile malign mezotelyoma
ayırımında kullanılan en önemli yöntem aşağıdakilerden hangisidir?
• Septik şokta vasküler düz kas gevşetici etkisi ile hipotansiyondan ve myokardiyal kontraktiliteyi azaltıcı etki gösterir. (İ-NOS)
A) Mitoz sayısı
• Aktive makrofajlarda mikrobisidal etki gösterir.
B) Hastanın yaşadığı yer ve hikayesi
• Mast hücre aracılı inflamasyon engellenir.
C) İmmunfleuorasan inceleme
• Endojen inflamatuar cevabı azaltıcı etki gösterir.
D) Immunhistokimyasal inceleme
E) Sitogenetik inceleme
96 – D
98. Aşağıdaki adacık hücre tümörlerinden hangisinde hafif
diyabet mellitus, deride nekrolitik gezici eritem ve anemi görülebilir?
Metastatik adenokanserler ile malign mezotelyoma ayırımında kullanılan en önemli yöntem immunhistokimyasal incelemedir.
A) Gastrinoma
B) Somatostatinoma
C) VİPoma
D) İnsülinoma
Malign Mezotelyoma
Adenokanser
CEA (-)
+
Asit mukopolisakkaritlerle boyanma (+)
-
Keratin boyanma : perinükleer
Periferal
98 – E
Calretinin (+)
-
sitokeratin,WT-1, D2-40 (+)
-
Uzun mikroflamanlar ve bol tonoflaman (+)
-
Glukagonoma, perimenapozal ve postmenopozal kadınlarda
hafif derece diabet ile karekterizedir. Anemi ve deride nekrolitik migratuar eritem görülebilir
www.tusem.com.tr
E) Glukagonoma
26
TEMEL BİLİMLER
1 TTBT / T - 36
99. Aşağıdaki kolinerjik ilaçlardan hangisi yalnızca muskarinik reseptörlere afinite gösterir?
A) Pilokarpin
B) Karbakol
C) Asetilkolin
D) Neostigmin
101 – B
İyon Kanalı Reseptörleri
Hücre membranından iyon akışını düzenlerler. Pentamerik
yapıdadırlar. Reseptör uyarısı ile iyon kanalları açılır ve milisaniyeler içinde hücreye iyon girişi olur. Uyarıldığında etkinin
en hızlı başladığı reseptörlerdir. İyonotropik glutamat NMDA
reseptörlerinin aşırı aktivasyonu nöronlarda nekroza neden
olur.
E) Donapezil
99 – A
Pilokarpin: Asetilkolinesteraza dirençli olup yalnızca muskarinik reseptörleri uyarır. Ter ve tükürük bezleri üzerinde belirgin etki yapar. Göze uygulandığında miyozis ve akomodasyon
spazmına neden olur. Glokom, Sjögren sendromu ile radyoterapiye bağlı ağız ve göz kuruluğunda kullanılır.
Tablo: İyon Kanalı Reseptörler
Karbakol: Farmakolojik etkileri atropin tarafından tamamen
önlenemez. Glokom tedavisinde topikal yoldan kullanılır.
Asetilkolin: Asetilkolinesteraz ile hızla metabolize edildiği için sistemik kullanılmaz. Muskarinik ve nikotinik reseptörleri uyarır. Göz
operasyonlarında hızlı myozis oluşturmak için lokal olarak verilir.
Reseptör
Sonuç
Nikotinik
Hücreye sodyum ve kalsiyum girişine
bağlı eksitasyon (katyonik)
GABAA ve GABAC
Hücreye klor girişine bağlı inhibisyon
(anyonik)
Serotonin 5-HT3
Hücreye sodyum ve kalsiyum girişine
bağlı eksitasyon (katyonik)
Glutamat NMDA, AMPA ve Hücreye kalsiyum girişine bağlı eksitasKA
yon (katyonik)
Neostigmin: Asetilkolinesterazı inhibe ederek indirekt yolla
muskarinik ve nikotinik etki yapar. Nikotinik reseptörleri doğrudan da uyarır. Myastenia gravis ve ileus tedavisinde kullanılır.
Glisin reseptörleri
Hücreye klor girişine bağlı inhibisyon
(anyonik)
ADP P2X reseptörleri
Hücreye sodyum girişine bağlı eksitasyon
(katyonik)
Donapezil: Asetilkolinesterazı inhibe ederek indirekt yolla muskarinik ve nikotinik etki yapar. Alzheimer tedavisinde kullanılır.
102. Aşağıdaki antidepresan ilaçlardan hangisinin serotonin
ve noradrenaline göre dopamin re-uptake inhibitörü
etkisi daha belirgindir?
100. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi GABA analoğu olup NMDA
reseptör blokörü etkisi ile etanol bağımlılarının tedavisinde kullanılır?
A) Vareniklin
B) Disülfiram
A) Bupropion
B) Venlafaksin
C) Akamprozat
D) Gabapentin
C) Klomipramin
D) Trazodon
E)Naltrekson
E) Milnasipran
100 – C
Etanol Bağımlılığının Tedavisi
102 – A
Bupropion
Naltrekson: Oral yoldan etkili opioid reseptör antagonistidir.
Bulantı-kusma yapmadan alkol arzusunu azaltır. Hepatotoksisite riski yüzünden disülfiram ile birlikte verilmez. Ayda bir
kullanılan intramusküler depo formu da vardır.
Yapıca amfetaminlere benzer. Katekolaminlerin presinaptik
salgılanmasını ve norepinefrin ile dopamin düzeyini artırır.
Dopamin re-uptake inhibitör etkisi serotonin ve noradrenaline kıyasla daha belirgindir. Antimuskarinik, antihistaminik ve
antiadrenerjik yan tesirlere neden olmaz. Konvülsiyon riski
yüksektir. İştahı azaltır ve erektil disfonksiyon yapmaz. Nikotin
bağımlılığı tedavisinde kullanılır.
Akamprozat: GABA analoğudur. Etil alkol bağımlılığında oral
yoldan kullanılan GABAA aktivatörü ve zayıf NMDA reseptör
blokörüdür. Naltrekson ile kombine edilebilir ve diğer ilaçlarla
etkileşmeye girmez.
Disülfiram: Aldehid dehidrogenazı inhibe ederek asetaldehid
birikimine neden olur. Asetaldehide bağlı bulantı-kusma, flushing, başağrısı, terleme, hipotansiyon ve konfüzyon gibi bulgular ortaya çıkar.
103. Bifosfonatların farmakolojik özellikleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Kemiklerde hidroksiapetit kristallerine sekestre
olurlar.
B) Kemiklerde uzun yıllar kalırlar.
101. Aşağıdaki reseptörlerden hangisinin uyarılması ile oluşan etki en hızlı ortaya çıkar?
A) GABA’erjik GABAB
B) Serotonerjik 5-HT3
C) Muskarinik M2
D) Adrenerjik β1
C) Postmenapozal osteoporoz ve hiperkalsemi tedavisinde kullanılırlar.
D) Oral absorpsiyonları %75-100 arasındadır.
E) Özefageal ve gastrik irritasyon yaparlar.
E) Östrojen ERalfa
27
www.tusem.com.tr
1 TTBT / T - 36
TEMEL BİLİMLER
103 – D
Bifosfonatlar (Etidronat / Alendronat / Pamidronat)
Vücut sıvılarını turuncuya boyar. Kolestatik sarılık ve hepatite
neden olabilir. Hafif zincir proteinüri görülebilir. Myalji, trombositopeni, anemi ve akut tubüler nekrozla birlikte olan influenza A benzeri bulgular (flu-like) ortaya çıkabilir.
Sitokrom p450 enzimlerini indükleyerek kendisi dahil birçok ilacın
eliminasyonunu hızlandırır. Oral kontraseptifle alındığında gebeliklere, varfarinle alındığında emboliye ve metadonla alındığında
yoksunluk krizine neden olur. Anti-HIV ilaçların etkinliğini azaltır.
Kemiklerde hidroksiapetit kristallerine bağlanarak osteoklastik etkinliği inhibe ederlar. Osteoporoz, Paget ve hiperkalsemi
tedavisinde kullanılırlar. %1-10 absorbe edilirler. Kemiklerde
uzun yıllar kalabilirler.
Gastrik ve özefageal irritasyon sık görülen yan tesirleridir.
Çenede osteonekroz ve femur kırıklarına neden olurlar.
106. Aşağıdakilerden hangisi ile prokinetik etki elde edilemez?
104. Koroner arter hastalığı, kardiyomyopati, serebral vasküler hastalık ve hipovolemide en uygun kardiyovasküler stabilite sağlayan intravenöz anestezik aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tip 2 klor kanal aktivasyonu
B)5-HT4 reseptör aktivasyonu
C) Muskarinik M3 reseptör aktivasyonu
A)Ketamin
B)Midazolam
D) Periferik µ reseptör aktivasyonu
C) Tiyopental
D) Propofol
E) Motilin reseptör aktivasyonu
106 – D
Tablo: Prokinetik İlaçlar
E)Etomidat
104 – E
Etomidat
GABAA reseptörlerini uyarır. Kardiyak ve pulmoner depresyon
yapmadığı için by-pass ameliyatlarında tercih edilir. Kardiyomyopati, serebral vasküler hastalık ve hipovolemide en uygun
kardiyovasküler stabilite sağlayan intravenöz anesteziktir.
Kafa içi basıncını ve beyin kan akımını azaltır. Uzun süre intravenöz infüzyonla verildiğinde adrenokortikal baskılanmaya
bağlı mortalite artışına neden olabilir. Adrenal korteksten kortizol ve aldosteron sentezini inhibe eder.
Prokinetik İlaç
Prokinetik Etki Mekanizması
Betanekol
Muskarinik M3 reseptörlerinin doğrudan
uyarılması
Neostigmin
Muskarinik M3 reseptörlerinin indirekt
aktivasyonu
Metoklopramid
Dopamin D2 reseptör blokajı ve serotonin
5-HT4 reseptör uyarısı
Domperidon
Dopamin D2 reseptör blokajı
Eritromisin
Motilin reseptör uyarısı
Tegaserod / Prucaloprid
Serotonin 5-HT4 reseptör uyarısı
Lubiproston
Tip 2 klorür kanallarının aktivasyonu
Alvimopan / Metilnaltrekson Periferik µ reseptörlerinin blokajı
105. Aşağıdakilerden hangisi rifampinin kullanım endikasyonlarından biri değildir?
107. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi ATP duyarlı potasyum kanallarını açarak ve guanilat siklazı stimüle ederek anjina pektoris tedavisinde kullanılır?
A) Stafilokok osteomyeliti
B) Pseudomonas pnömonisi
C) Menengokok menenjit profilaksisi
A) Ranolazin
B) Ivabradin
D) Lepra
C) Trimetazidin
D)Nikorandil
E) Diltiazem
E) Brusella
107 – D
Nikorandil: ATP duyarlı potasyum kanallarını açarak ve ortama nitrik oksit salarak etki yapan nitrovazodilatördür. Kalbin
ön ve art yükünü azaltarak antianjinal etkinlik gösterir.
105 – B
Rifampin
Nükleusta DNA bağımlı RNA polimerazı inhibe ederek bakterisid etki yapar. RNA polimerazın β-subünitesindeki rpoB genindeki mutasyona bağlı etkisine direnç gelişir. Enterohepatik döngüye uğrayarak safra yoluyla elimine edilir. Karaciğer ve böbrek
yetmezliğinde doz ayarlamasına gerek yoktur. Beyin omurilik
sıvısına yeterli düzeyde geçer. İmmunsupresan etkisi de vardır.
İvabradin: Sinoatrial noddaki If sodyum kanallarını bloke ederek stabil angina tedavisinde kullanılır. Kalbin kasılma gücünü
ve AV iletimi değiştirmeden bradikardiye neden olur.
Ranolazin: Geç sodyum kanallarını inhibe sodyum-kalsiyum
değiş-tokuşunu aktive eder. Miyokartta yağ asitlerinin oksidasyonunu (pFOX) inhibe edebilir. Kalbin kasılma gücünü azaltarak antianginal etkinlik gösterir.
Tüberküloz ve lepra tedavisinde en önemli ilaçlardandır. Menengokok ve H.influenza tip B menenjit profilaksisi, brusella,
lejyoner hastalığı, metisilin dirençli stafilokokal osteomyelit
ve endokardit tedavisinde kullanılır. Poks virüs üzerinde antiviral etki yapar.
www.tusem.com.tr
Trimetazidin: Miyokartta yağ asit oksidasyon yolağının (pFOX)
parsiyel inhibitörüdür. Miyokartta iskemiyi düzeltir.
28
TEMEL BİLİMLER
1 TTBT / T - 36
108. Absorpsiyonu ve eliminasyonu birinci derece kinetikle
olan ve oral yoldan kullanılan ilaçla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
110 – A
Dihidropiridin Türevi Kalsiyum Kanal Blokörleri (Dipinler)
Hipertansiyon, anjina pektoris, periferik damar hastalıkları,
beyin kanaması sonrası vazospazm ve erken doğum eyleminin
önlenmesinde kullanılırlar. Gebelerde güvenli ilaçlardır.
A) Yarılanma ömrü dağılım hacmi ile doğru orantılıdır.
B) Yarılanma ömrü doza bağlı değildir.
C) Maksimum plazma konsantrasyonuna ulaşma süresi
doza bağlı değildir.
Nimodipin serebral damarlara selektiftir. İntraserebral kanama sonrası vazospazmı önlemek için kullanılır. Anjina tedavisinde uygun bir ilaç değildir.
D) Maksimum plazma konsantrasyonu biyoyararlanım
ile doğru orantılıdır.
Amlodipin en uzun etkili kalsiyum kanal blokörüdür. Hipertansiyon ve anjina tedavisinde sık kullanılan ilaçlardandır.
E) Kararlı durum konsantrasyonuna ulaşma süresi yarılanma ömrü ile doğru orantılıdır.
En kısa etkili ve yalnızca intravenöz kullanılan klevidipin ve
intravenöz de verilebilen nikardipin acil hipertansiyon tedavisinde yararlıdır.
108 – C
Birinci derece kinetiğe göre absorbe olan ilaçlarda absorpsiyon hızı doza bağımlıdır (sıfırıncı kinetikte doza bağlı değil).
Cmaks= Doz (Biyoyararlanım) / Dağılım hacmi (Mutlaka doza
bağımlı)
Birinci derece kinetiğe göre yıkılan ilaçlarda yarı ömür doza
bağımlı değildir.
T1/2 = 0.7 x VD / KL
Kararlı durum derişimine ulaşma süresi = 4 ve 5 x T1/2
(%90’nına 3.3 x T1/2)
111. Aşağıdaki ilaç etkilerinden hangisi labetolol tarafından
önlenemez?
A) Noradrenalinin yaptığı vazokonstriksiyon
B) Fenilefrinin yaptığı midriyazis
C) Dobutaminin yaptığı renin artışı
D) Terbutalinin yaptığı bronkodilatasyon
E) Klonidinin yaptığı norepinefrin salgısının azaltılması
109. Aşağıdaki 5-HT reseptörlerinden hangisi yaygın olarak
bulunduğu yer ile birlikte verilmemiştir?
111 – E
Noradrenalinin yaptığı vazokonstriksiyon alfa1 ve alfa2 uyarıya
A)5-HT1A – Raphe nükleus
Fenilefrinin yaptığı midriyazis alfa1 uyarıya
B)5-HT1D – Kraniyal kan damarları
Dobutaminin yaptığı renin artışı beta1 uyarıya
C) 5-HT2A – Eozinofiller
Terbutalinin yaptığı bronkodilatasyon beta2 uyarıya
D) 5-HT3 – Area postrema
Klonidinin yaptığı norepinefrin salgısında azalma alfa2 uyarıya
E)5-HT4 – Gastrointestinal sistem
Labetalol alfa1, beta1 ve beta2 blokördür. Alfa2 uyarıya bağlı
etkiyi önleyemez.
109 – C
Tablo: 5-HT Reseptörleri
Reseptör 2.haberci
cAMP↓
5-HT1A
5-HT1D
cAMP↓
5-HT2A
IP3 ve
DAG↑
Na-K iyon
kanalı
cAMP↑
5-HT3
5-HT4
Lokalizasyon
Nukleus
raphe
Hipokampus
Kraniyal
sinirler
Trombosit
Düz kas
Area
postrema
GİS
Agonist
Buspiron
Repinotan
Antagonist
---
Triptanlar
---
A) Her iki ilaç ribozomal 50S’e bağlanır.
---
Ketanserin
B) Oral yoldan aktif bakteriyostatik etkilidir.
---
Ondansetron
Metoklopramid
---
Tegaserod
Metoklopramid
112. Kinopristin/Dalfopristin kombinasyonu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
C) Glikopeptit dirençli enterokok enfeksiyonlarında
kullanılır.
D) Postantibiyotik etkiye sahiptir.
E) Karaciğerde metabolize edilir.
112 – B
Kinopristin/Dalfopristin
110. Yarılanma ömrü en uzun ve en kısa kalsiyum kanal blokörleri aşağıdakilerden hangisinde sırasıyla verilmiştir?
Streptogramin türevi iki ilacın 3/7 oranında kombinasyonudur. Ribozomlarda 50S’e bağlanarak protein sentezini inhibe
eder. Bakterisid etkilidir. Uzun süren postantibiyotik etkiye
sahiptir. Metisilin dirençli stafilokok ve vankomisin dirençli
enterokok tedavisinde yalnızca intravenöz yoldan kullanılır.
A) Amlodipin ve klevidipin
B) İsradipin ve felodipin
C) Nikardipin ve nimodipin
D) Verapamil ve nitrendipin
E) Diltiazem ve nifedipin
29
www.tusem.com.tr
1 TTBT / T - 36
TEMEL BİLİMLER
116. Hipolipidemik ilaçların farmakolojik özellikleri ile ilgili
aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
Karaciğerde metabolize olarak feçesle atılır. CYP3A4 enzimini
inhibe ederek siklosporin, varfarin, diazepam, non-nükleozid
revers transkriptaz inhibitörleri ve terfenadin gibi birçok ilacın
yan tesirlerini artırır. Artralji-myalji sendromu ve hiperbilirubinemi gibi yan tesirleri vardır.
A) Statinler LDL reseptör sayısını artırır.
B) Ezetimib enterositlerden kolesterol absorpsiyonunu
inhibe eder.
C) Fibratlar lipoprotein (a) düzeyini doza bağlı düşürür.
113. Aşağıda verilen hipertansiyona eşlik eden durum ve
tercih edilen antihipertansif ilaç eşleştirmelerinden
hangisi doğrudur?
D) Kolestiramin trigliserit düzeyini artırır.
E) Niasin hiperglisemi ve hiperürisemi yapabilir.
A) Sistolik kalp yetmezliği – Verapamil
116 – C
Statinler: HMG-KoA redüktazı inhibe ederler. LDL reseptör
sayısını artırarak LDL’nin karaciğerde katabolizmasını hızlandırırlar. LDL kolesterolü en fazla azaltan ilaçlardır. Trigliserid
düzeyinde orta derecede azalmaya ve HDL kolesterol düzeyinde minimal artışa neden olurlar. Ailesel hiperkolesterolemide
ilk tercih ilaçlardır.
B) Gebelik – Anjiotensin reseptör blokörü
C) Variant anjina – Beta blokör
D) Gut – Hidroklorotiazid
E) Diyabetik nefropati – ACE inhibitörü
113 – E
Variant anjinada; kalsiyum kanal blokörü ilk tercih, beta blokör uygun değil
Sistolik kalp yetmezliğinde; verapamil uygun değil
Gutta; tiazidler uygun değil
Diyabetik nefropatide ACE inhibitörü ve sartanlar ilk tercih
Gebelerde; ACE inhibitörü ve sartan uygun değil
Fibrik Asit Türevleri (Fibratlar): Nükleer transkripsiyon reseptörüne (PPAR-α) agonist etki yapar. VLDL ve trigliserit düzeyini en fazla düşüren ilaçlardır. Hipertrigliseridemi ile birlikte
olan tip III hiperlipoproteinemide ilk tercihtirler.
Nikotinik Asit (Niasin): VLDL, trigliserit, LDL ve lipoprotein(a)
düzeyini azaltırken HDL düzeyini önemli ölçüde artırır. HDL
düzeyini en fazla artıran ilaçlardan biridir. Lipoprotein (a) düzeyini azaltan tek hipolipidemik ilaçtır. Hiperglisemi yaparak
diyabetik ve obez hastalarda glukoz toleransını bozar. Hiperürisemiye neden olarak gutu provake eder.
114. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi gonadotropin ve seks steroidlerinin sekresyonunu önce stimüle sonra inhibe eder?
A)Danazol
B)Ganireliks
C) Finasterid
D)Goserelin
Safra Asidi Bağlayan Reçineler (Kolestiramin / Kolestipol):
Safra asitlerini barsakta kimyasal antagonizmayla bağlarlar ve
feçesle itrahını artırırlar. İzole LDL yüksekliğinde kullanılırlar.
Trigliserit düzeyini artırırlar. Hipertrigliseridemi tedavisinde
kullanılmazlar. Diyabetik hastalarda bozulmuş glukoz toleransını düzeltirler.
E)Letrozol
114 – D
GnRH Reseptör Agonistleri (Löprolid / Gosarelin / Nafarelin
/ Gonadarelin / Relinler)
İlk 7-10 gün gonadotropin ve seks steroidlerinin sekresyonunu artırırlar. 10.günden sonra reseptörlerde down-regulasyon
sonucu gonadotropin ve seks steroidlerinin sekresyonunu
baskılayarak “tıbbi kastrasyona” neden olurlar.
Ezetimib: Barsaklardan kolesterol ve fitosterollerin emilimini
sağlayan transport proteini (NPC1L1) inhibe eder. Primer olarak LDL kolesterolu düşürmek için kullanılır.
115. Aşağıdaki atipik antipsikotiklerden hangisi ekstrapiramidal yan tesir oluşturmadığı dozlarda bile potent prolaktin artırıcı etkiye sahiptir?
A) Aripiprazol
B) Risperidon
C) Klozapin
D) Ketiyapin
117. Aşağıdaki antiagregan ilaçlardan hangisi inhibe ettiği
molekül ile birlikte verilmemiştir?
E) Ziprasidon
115 – B
Antipsikotik İlaçların Prolaktin Üzerine Etkileri
A) Klopidogrel – P2Y12 reseptörü
B) Ticagrelor – Tromboksan sentaz enzimi
Klasik ilaçlar ve atipik ilaçlardan risperidon median eminencede dopamin D2 reseptörlerini bloke ederek hiperprolaktinemi, amenore-galaktore ve infertiliteye neden olurlar.
Prolaktin artırıcı etkilerine tolerans gelişmez. Atipik ilaçların
hiperprolaktinemi oluşturma potansiyelleri düşüktür.
www.tusem.com.tr
C) Tirofiban – Glikoprotein IIb/IIIa reseptörü
D) Cilastazol – Fosfodiesteraz III enzimi
E) Aspirin – COX-1 enzimi
30
TEMEL BİLİMLER
1 TTBT / T - 36
117 – B
Tablo: Antiagregan İlaçlar
Repaglinid / Nateglinid
Antiagregan İlaç
Etki Mekanizması
ATP duyarlı potasyum kanallarını kapatarak insülin sekresyonunu artırırlar. Tip 2 diyabette kullanılırlar.
Aspirin
Siklooksijenaz-1’in irreversibl inhibisyonu
GLP-1 Agonistleri (Eksenatid / Liraglutid)
Tiklopidin / Klopidogrel
/ Prasugrel
ADP reseptörlerinin (P2Y12) irreversibl
inhibisyonu
Ticagrelor / Cangrelor
ADP reseptörlerinin (P2Y12) reversibl
inhibisyonu
Absiksimab / Tirofiban
/ Eptifibatid
Glikoprotein IIb/IIIa reseptör blokajı
Glukoz aracılı insülin sekresyonunu artırırlar. Glukagon sekresyonunu azaltırlar. Mide boşalma süresini uzatırlar. Santral
iştah merkezini baskılarlar. Parenteral kullanılırlar. Hipoglisemi yapmazlar. Kilo kaybına neden olurlar. En ciddi yan tesirleri nekrotizan ve hemorajik pankreattir.
Cilastazol
Fosfodiesteraz III inhibisyonu
Dipiridamol
Fosfodiesteraz ve adenozin re-uptake
inhibisyonu
DPP-4 İnhibitörleri (Stagliptin / Saksagliptin / Linagliptin)
DPP-4 enzimini inhibe ederek inkretin hormonların (GLP-1 ve
GIP) yıkımını önlerler. Glukoz aracılı insülin sekresyonunu stimüle ederler, glukagon sekresyonunu azaltırlar. Oral yoldan
kullanılırlar. Hipoglisemi yapmazlar. Belirgin kilo alımı veya
kilo kaybı yapmazlar.
118. Aşağıdaki anti-kanser ilaçlardan hangisi etki mekanizması ile birlikte verilmemiştir?
Tiazolidinedionlar (Rosiglitazon / Pioglitazon)
A) Etopozid – Timidilat sentaz inhibitörü
İnsülin salgısını artırmazlar. Nükleer PPAR-γ’ya agonist etki
ile insülin duyarlılığını artırırlar. Majör etki yerleri adipoz dokudur. Etkileri haftalar-aylar sonra başlar ve uzun süre devam
eder. Hipoglisemi yapmazlar ama kilo ve LDL artışı yaparlar.
Kalp yetmezliği veya osteoporozu olanlarda kullanılmazlar.
B) Ixabepilon – Mikrotubül inhibitörü
C) Bortezomib – Proteozom inhibitörü
D) Vemurafenib – BRAF kinaz inhibitörü
E) Pentostatin – Adenozin deaminaz inhibitörü
118 – A
Pentostatin: Pürin antimetabolitidir. Adenozin deaminazı inhibe ederek hairy cell lösemi tedavisinde kullanılır.
120.
İlaç
X
Y
Z
Ixabepilon: Mikrotubül üzerinde beta-tubulin subünitine
bağlanarak mitoz bölünmeyi metafazda durdurur. M fazına
selektif etki yapar. Metastatik meme kanserinde kullanılır.
Etopozid: DNA topoizomeraz II’yi inhibe eder. G1 ve S dönemine spesifik etki yapar. Germ hücreli kanser, küçük hücreli
ve küçük hücreli olmayan akciğer kanseri, Hodkgin ve nonHodgkin lenfoma tedavisinde kullanılır.
ED50 (mg)
6
24
12
LD50 (mg)
36
72
72
Tablodaki bilgilere göre aşağıdaki ifadelerden hangisi
yanlıştır?
A) Tablodaki veriler kuvantal doz-yanıt grafiğinden
elde edilmiştir.
Bortezomib / Carfilzomib: Selektif proteozom inhibitörleridir.
Tekrarlayan ve refrakter multipl myelom tedavisinde kullanılırlar.
B) Tablodaki veriler in vivo olarak elde edilmiştir.
Vemurafenib / Dabrafenib: BRAF kinazı inhibe ederek metastatik melanom tedavisinde kullanılırlar.
D) Terapötik indeks sıralaması X=Z>Y şeklindedir.
C) Potens sıralaması X>Z>Y şeklindedir.
E) Maksimum efikasitesi sıralaması X>Z>Y şeklindedir.
120 – E
Kuvantal Doz Yanıt Grafiği
119. Aşağıdakilerden hangisi insülin salgısını artıran antidiyabetik ilaçlardan biri değildir?
A) Glibenklamid
B) Eksenatid
C) Rosiglitazon
D) Stagliptin
İlaçların belirli popülasyonda oluşturdukları etkileri, yanıttaki
varyasyonları, yan tesirleri, terapötik indeksleri (LD50/ED50) ve
selektivitelerinin frekansını belirlemek için in vivo yapılır. “Ya
hep ya hiç” şeklindeki ilaç etkileri için de kullanılır. Grafikteki Y
ekseni ilaca yanıt veren popülasyonun yüzdesini verir. Kuvantal doz yanıt grafikleri ile Emaks belirlenemez.
E) Repaglinid
119 – C
Sulfonilüreler (Gliburid / Gliklazid / Klorpropamid)
ED50: Popülasyondaki hastaların yarısında etki yapan dozdur.
İlacın potensi hakkında bilgi verir. ED50 değeri küçük ilaç yüksek olana göre daha güçlüdür. EC50 ve ED50 aynı olmamasına
karşın aralarında korelasyon vardır.
Pankreasın beta hücresinde ATP duyarlı potasyum kanallarını
kapatarak hücreyi depolarize ederler. Voltaj bağımlı kalsiyum kanallarının aktivasyonu sonucu hücre içine giren kalsiyuma bağlı
insülin sekresyonunu artırırlar. Tip 2 diyabette kullanılırlar.
31
www.tusem.com.tr