İÇİNDEKİLER SÖZLÜ BİLDİRİLER 1. PAMUKLU KUMAŞLARIN HASLIK ÖZELLİKLERİNİN SOL-JEL TEKNOLOJİSİ İLE GELİŞTİRİLMESİ 2. THE OPTIMIZATION OF SIZING PARAMETERS WITH TAGUCHI METHOD 3. BİLGİSAYAR KONTROLLÜ AĞIZLIK AÇMA VE DESENLENDİRME YAPABİLEN BİR YARI-OTOMATİK NUMUNE KUMAŞ DOKUMA TEZGÂHI TASARIMI, GELİŞTİRİLMESİ VE PROTOTİP İMALATI 4. KUMAŞ DÖKÜMLÜLÜĞÜNÜN GÖRÜNTÜ ANALİZİ YÖNTEMİ İLE ÖLÇÜLMESİ 5. RİNG VE OE-ROTOR EĞİRME SİSTEMLERİNDE ÜRETİLMİŞ İPLİKLERİN FİZİKSEL, YAPISAL VE YÜZEY ÖZELLİKLERİ 6. PORTAKAL YAĞI İÇEREN MİKRO VE MOLEKÜLER KAPSÜL AKTARILMIŞ KUMAŞLARDAN SALIM DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ 7. LİPOZOMLARIN İNCELENMESİ AĞARTMA İŞLEMİNDE KULLANIM OLANAKLARININ 8. ÇOK KATLI BEZ AYAĞI KUMAŞLARIN PERFORMANS ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ 9. KUMAŞLARDA DİKEY KILCAL EMME ÖLÇÜMÜ İÇİN BİR TEST APARATI TASARIMI 10. THE EFFECT OF MOISTURE ON THERMOPHYSILOLOGICAL COMFORT OF SPORT DRESSES AT REAL AND SIMULATED CONDITIONS OF THEIR USE 11. OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE KULLANILAN SPACER KUMAŞLARIN HAVA GEÇİRGENLİKLERİNİN ÖLÇÜMÜ İÇİN YENİ BİR TEST YÖNTEMİNİN GELİŞTİRİLMESİ 12. NANO BÜYÜKLÜKTE METAL MULTİFONKSİYONEL KUMAŞ GELİŞTİRME PARTİKÜL İLE KAPLANMIŞ 13. DENDRİMER TEKNOLOJİSİ KULLANILARAK TEK ADIMDA SU İTİCİLİK VE ANTİBAKTERİYELLİK FONKSİYONELLİĞİNE SAHİP PAMUKLU KUMAŞ ELDESİ 14. İPLİKLER ARASI YAPIŞMA BAĞLARININ MEKANİZMALARININ ARAŞTIRILMASI OLUŞUM VE KOPMA 15. FASULYE PROTEİNİNDEN REJENERE PROTEİN ELYAFI ÜRETİMİ 16. LENZING MÜSTERI HIZMETLERI- TENCEL® STANDARD VE KARIŞIMLARIJET PROSESI 1 İÇİNDEKİLER (DEVAM) 17. IKEA’DA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POSTER BİLDİRİLERİ 1. POLİAMİD LİFLERİNİN DÜŞÜK SICAKLIKTA BOYANMA OLANAĞININ İNCELENMESİ 2. TÜRKİYE’DE YAPILMIŞ OLAN TEKSTİL MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZLERİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA 3. POLİÜRETAN KAPLANMIŞ PAMUK ve POLİESTER GEÇİRMEZLİK ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ 4. SÜPERHİDROFOBİK VE SÜPEROLEOFOBİK SİLİKONLU BİLEŞİKLERİN KULLANIMI KUMAŞLARIN YÜZEYLERİN SU ÜRETİMİNDE 5. POLİPROPİLEN ESASLI TEKSTİL LİFLERİNİN FARKLI YÖNTEMLER İLE BOYANMASI 6. FARKLI KONSTRÜKSİYONLU ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA DENİM KUMAŞLARDA 7. FARKLI HAMMADDELERDEN ÜRETİLMİŞ GEÇİRGENLİĞİNE ARDIŞIK YIKAMALARIN ETKİSİ DİKİLEBİLİRLİK ÇORAPLARIN HAVA 8. PAMUĞUN KİMYASAL MODİFİKASYONU YOLUYLA PES/CO KARIŞIMLARININ DİSPERS/REAKTİF BOYARMADDE KOMBİNASYONUYLA TEK BANYO TEK ADIMLI BOYANMASI 9. FARKLI TİPTEKİ POLİESTER LİFLERİNDEN DOKUNMUŞ KUMAŞLARIN BAĞIL SU BUHARI GEÇİRGENLİKLERİNİN İNCELENMESİ 10. HAZIR GİYİM SEKTÖRÜNDE UYGULAMA ALANLARI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ANLAYIŞI VE 11. PAMUKLU KUMAŞ ÜZERİNDEKİ AZO GRUPLARI İÇEREN SUDA ÇÖZÜNÜR METALLOFTALOSİYANİNİN (M: Zn) ANTİBAKTERİYEL ETKİSİ 12. KÖPÜK APLİKASYON VE FULARD APLİKASYON TEKNİĞİYLE BURUŞMAZLIK İŞLEMİ GÖRMÜŞ PAMUKLU KUMAŞLARIN ELEKTRİK İLETKENLİKLERİ 13. TERSİNE LOJİSTİK KAVRAMININ TEDARİK ZİNCİRİ İÇERİSİNDEKİ YERİ VE KONFEKSİYON FİRMALARI İÇİN ÖNEMİ 14. BARKOD VE RFID SİSTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI VE TEKSTİL SEKTÖRÜNDE UYGULAMA ÖRNEKLERİ 2 İÇİNDEKİLER (DEVAM) 15. BAZI HAYVANSAL LİFLERİN SINIFLANDIRILMASINDA KULLANILAN YENİ ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ 16. DENİM KUMAŞTA BİR TASARIM BİLEŞENİ: TERMOFİZYOLOJİK KONFOR 17. GERİ DÖNÜŞÜMDEN ELDE EDİLEN POLYESTERİN YÜKSEK SÜBLİMASYON HASLIKLI YENİ DİSPERS BOYARMADDELERLE BOYANMASI 18. SANDWICH COMPOSITES REINFORCED THROUGH THE THICKNESS WITH TEXTILES FOR MARINE APPLICATIONS 19. KNITTED FABRICS FOR PROTECTION AGAINST STAB AND CUT 20. KUMAŞLARIN GELİŞTİRİLMESİ KAPLAMA YÖNTEMLERİ İLE ÖZELLİKLERİNİN 21. ENZİM - ULTRASON KOMBİNASYONU İLE PAMUKLU MATERYALLERİN ÖN TERBİYESİ 22. FARKLI PARTİKÜL BOYUTLARINA SAHİP DİSPERS BOYARMADDELER İÇEREN ATIK SULARIN OZONLAMA İLE RENKSİZLEŞTİRİLMESİ 23. HİDROTERMAL YÖNTEMİ İLE NANO ÇİNKO OKSİT TOZ ELDESİ, KARAKTERİZASYONU VE TEKSTİL TERBİYESİNDE UV KORUMA VE ANTİBAKTERİYEL MALZEME OLARAK KULLANIMI 24. TEKSTİL KUMAŞLARININ ZEOLİT YATAKLI RAMÖZ KURUTUCUDA KURUTULMASINDA ZEOLİT YATAĞININ KURUTMA VERİMİNE ETKİSİ 25. MODAL VE PENYE PAMUK KARIŞIMI SÜPREM VE LAKOST KUMAŞLARIN MUKAVEMET ÖZELLIKLERININ INCELENMESI 26. ÇAMAŞIR MAKİNELERİNDE KETEN ÜRÜNLER İÇİN GELİŞTİRİLEN YIKAMA ALGORİTMASININ DOĞRULANMASI 27. YIKAMA SIRASINDA KETEN ÜRÜNLERİN ÖZELLİKLERİNİ İYİLEŞTİRMEK İÇİN FARKLI BUHARLAMA KOMBİNASYONLARI KULLANIMI 28. HİDROFİL PAMUK ÜRETİMİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİR YÖNTEMLER 29. İPLİK ÖN TERBİYE VE BOYAMA PROSESLERİNİN BELİRLENMESİ 30. P(AN-ko-VAc)/Ag KOMPOZİT NANOLİF MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ 31. KÜTLÜ PAMUK TEMİZLEME SİSTEMİ TASARIMI VE LİF PAMUK TEMİZLEME, SINIFLANDIRMA VE AMBALAJLAMA SİSTEMİ TASARIMI 3 İÇİNDEKİLER (DEVAM) 32. TRAKTÖRE BİNDİRİLİR TİPTE KÜTLÜ PAMUK TOPLAMA MAKİNESİ TASARIMI 33. TEKSTİL UYGULANMASI TERBİYESİNDE BURUŞMAZLIK BİTİM İŞLEMLERİNİN 34. GRAMAJ VE İPLİK CİNSİNİN PAMUKLU SÜPREM KUMAŞLARDA MAY DÖNMESİNE ETKİSİ 35. ÖRME KUMAŞLARDA MAY DÖNMESİNİN ÇEŞİTLİ ÖLÇÜM METOTLARI İLE İNCELENMESİ PROJE ÖNERİLERİ 1. GİNSENG VE LAVANTA ÖZLÜ MİKROKAPSÜL YÜKLÜ KUMAŞ 2. ÇOK KRİTERLİ KARAR VERME YÖNTEMLERİ İLE HAVA JETLİ İPLİK EĞİRMEDE İŞLEM PARAMETRELERİNİN OPTİMİZASYONU 3. İGNESİZ ELEKTROSPİNNİNG YONTEMİYLE OLUSTURULMUS ANTİBAKTERİYEL NANOLİF/NANOPARTİKUL KAPLİ İPLİKLERİN KUMAS HALİNE GETİRİLMESİ 4. YENİ DOĞANLARDA HİDROSEFALİ HASTALIĞININ ERKEN TANISINA YARDIMCI BAŞLIK TASARIMI 5. TEKSTİL YÜZEYLERİNİN ELEKTROMANYETİK DALGALARI KALKANLAMA ETKİNLİĞİNİN ÖLÇÜMÜ İÇİN TEST APARATI GELİŞTİRİLMESİ 6. DEPREME KARŞI YAPILARIN GÜÇLENDİRİLMESİ MALZEMELERİNİN KULLANIMINDA YENİ BİR YAKLAŞIM İÇİN TEKSTİL 7. TEK KULLANIMLIK TEKTİL ÜRÜNÜ İLE BEBEKLERDE İNFANTİL KOLİK TEDAVİSİ 8. KONFEKSİYON ÜRÜNLERİNİN ELEKTROMANYETİK KALKANLAMA ETKİNLİĞİNİN ÖLÇÜMÜ İÇİN SİSTEM TASARIMI DALGALARI 9. DEKATÜRLERLEME MAKİNELERİ İÇİN FARKLI YAPILARDA TAŞIMA BEZLERİ GELİŞTİRİLMESİ 10. ELEKTROKİNETİK PÜSKÜRTME YÖNTEMİ İLE TEKSTİLLERİN YÜZEY MODİFİKASYONU 11. KUMAŞ ÜRETİMİ VE PAZARLAMASINDA QR KOD KULLANIMI 12. DENİM KUMAŞ GELİŞTİRİLMESİ ÜRETİMİ İÇİN YENİLİKÇİ HİBRİT İPLİKLERİN 4 İÇİNDEKİLER (DEVAM) 13. RA 14 ARMÜRÜNÜN KONSTRÜKSİON PARAMETRELERİNİN ARAŞTIRILMASI VE İYİLEŞTİRİLMESİ 14. DOKUMA KUMAŞ KALİTE KONTROLÜNDE İSTATİSTİKSEL TEKNİKLER KULLANARAK KALİTE SEVİYESİNİ KONTROL EDEN BİR PAKET PROGRAM GELİŞTİRİLMESİ 15. NANOLİF ESASLI KOMPOZİT YÜZEYLERLERİN SIVI FİLTRASYONUNDA KULLANIMI: TUZ GİDERİMİ 16. MİSVAK AĞACININ LİFLERİNDEN ÇEVRE DOSTU VE TERAPÖTİK DİŞ İPLİĞİ ÜRETİMİ-MISFLOSSWAK 17. DOMATES GÜVE KOVUCU DOĞA DOSTU DOKUSUZ YÜZEY ÜRETİMİ 18. DOKUSUZ YÜZEY TEKNOLOJİSİ İLE ÜRETİLMİŞ ANTİSTATİK, ISIL DENGE SAĞLAYICI, RAHATLATICI ÖZELLİKTE TERLİK-ÇORAP 19. GÜL POSASINDAN ELDE EDİLMİŞ DOĞAL BOYA,DOĞAL GÜL KOKUSU VE HAFIZA GÜÇLENDİRİCİ ÖZELLİKTE BEBE EL ÖRGÜ İPLİĞİ 20. GÜNDELİK YAŞAMDA KULLANIMA UYGUN GİYSİLİK, SERİNLETİCİ, ORGANIK KUMAŞ TASARIMI 21. DOKUSUZ YÜZEY TEKNOLOJİSİ İLE ÜRETİLMİŞ ZERDEÇAL ÖZLÜ,ANTİMİKROBİYALVE ANTİKANSEROJEN ÖZELLİKTE GALOŞ ÜRETİMİ 22. KARBON ELYAFIN ‘İNŞAAT SEKTÖRÜNDE’ UYGULANMASI VE İNSAN YAŞAMINA YARARLARININ İNCELENMESİ 23. HALI HAV İPLİKLERİ İÇİN FONKSİYONEL FİLAMENT ÜRETİMİ 24. ANTIPILLING ENZİMİNİN PAMUKLU ÖRME KUMAŞLARA UYGULANMASINDA UYGUN PROSES VE KUMAŞ KONSTRÜKSİYON ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ 25. KOMPRESYON ÇORAPLARININ KONFOR ÖZELLİKLERİNİN ÖLÇÜMÜNDE KULLANILMAK ÜZERE YENİ BİR SİSTEM TASARIMI 26. KUMAŞ HATA BİLGİLERİNİ SES KOMUTLARI İLE KAYDEDEN KUMAŞ KALİTE KONTROL MAKİNESİ TASARIMI VE PROTOTİP İMALATI 27. OTOMATİK ÇÖZELTİ HAZIRLAMA VE PİPETLEME FONKSİYONLU NUMUNE APLİKASYON MAKİNESİ 28. SOL- JEL YÖNTEMİ KULLANILARAK KAPLANAN PAMUKLU KUMAŞLARIN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ 5 İÇİNDEKİLER (DEVAM) 29. YÜKSEK KATMA DEĞERLİ EKOLOJİK HALI ÜRETİMİ İÇİN ENDÜSTRİYEL DOĞAL BOYA PROSESLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ 30. PORTAKAL POSASINDAN ELDE EDİLMİŞ MİKROKAPSÜLLERDEN ÜRETİLEN ANTİSELÜLİT ÖZELLİKTE BAYAN ÇORABI 31. 3D NEŞELİ KARAKTERLER ŞAPKA TASARIMLARI İLE ÇOKUKLARA HAYVAN SEVGİSİ KAZANDIRMA 32. DENEYSEL VE İSTATİSTİKSEL ÇALIŞMALAR İLE REAKTİF BOYAMA ŞARTLARININ OPTİMİZASYONU 33. PAN ÜRÜNLERİN BOYANMASINDA OLANAKLARININ İNCELENMESİ LİPOZOMLARIN KULLANIM 34. DOĞAL ESASLI ANTİBAKTERİYEL POLİMER MATRİKSLERİ İLE HALI VE EV TEKSTİLİ ÜRÜNLERİNİN MODİFİKASYONU 35. FONKSİYONEL NANOLİF YAPILARLA FOTOKATALİTİK SU FİLTRASYONU 36. PES ESASLI KUMAŞLARDA HİDROFİLİTENİN ARTTIRILMASI 37. DEFNE YAPRAĞI EKSTRATIYLA FONKSİYONEL HAVLU ÜRETİMİ 38. FLOROGAZ VAKUM PLAZMASIYLA DAYANIKLI SÜPERHİDROFOB TEKNİK TEKSTİL YÜZEY MODİFİKASYONU 39. NEEDLECTRET: YÜKSEK PERFORMANS ELEKTROSTATİK KABİN FİLTRELERİ 40. YÜKSEK YÜZEY ALANLI LİFLER 41. RAHAT NEFES ALMAYI SAĞLAYAN VE HAFIZAYI GÜÇLENDİREN GÜL KOKULU BURUN BANDI 42. KETEN TOHUMU YAĞININ MİKROKAPSÜLE EDİLMESİ İLE ÜRETİLMİŞ,SAÇ BESLEYİCİ VE UZATICI ÖZELLİKTE BAYAN EŞARPLARI 43. AĞARTMADA ULTRASONİK ENERJİ KULLANIMI VE ENZİMATİK AĞARTMA İLE KARŞILAŞTIRILMASI 44. GÜÇ TUTUŞUR HALI ELDESİNDE YENİ BİR TEKNOLOJİ 45. ELEKTRONİK TEKSTİL TABANLI BASINÇ SENSÖRÜ: BASINÇ ÜLSERİNİ ÖNLEYEN AKILLI YATAK KUMAŞI 46. PAMUĞU; TUZ-SODA VE FIKSATÖRE İHTIYAÇ DUYMADAN BOYAMAYA NE DERSINIZ? 6 SÖZLÜ BİLDİRİLER 7 PAMUKLU KUMAŞLARIN HASLIK ÖZELLİKLERİNİN SOLJEL TEKNOLOJİSİ İLE GELİŞTİRİLMESİ Topel, Esra1, Akşit, Aysun1, Onar, Nurhan2 1 2 Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir, Türkiye Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Denizli, Türkiye Özet Pamuklu kumaşların konvansiyonel yönteme göre boyama işlemlerinde boyarmadde tipine ve koyuluğuna bağlı olarak yapılan ard işlemlerde, yüksek miktarda su kullanımı ve çok sayıda yıkama yapmak gerekmektedir. Sol-jel yöntemi ile yapılan ard işlemlerde ise daha az kimyasal madde kullanımı ile daha yüksek boyarmadde verimliliği elde edilebildiği gibi ard yıkama gereksinimi olmadan, az miktarda su kullanımı ile boyama işlemi sonlandırılmaktadır. Bu çalışmada %100 pamuklu kumaş örnekleri konvansiyonel olarak direk, reaktif ve bazik boyarmaddelerle boyanmış, boyanan kumaşların haslık geliştirme işlemleri sol-jel yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Boyanmış örneklerin yıkama, sürtme ve ışık haslıkları değerlendirilmiş, boyama verimi ölçülmüştür. Anahtar Kelimeler: Sol-jel yöntemi, boyarmadde, boyama, haslık özellikleri 1.Giriş Sol-jel işlemi organik-inorganik nano kompozitlerin düzenli karışımlarının elde edildiği mükemmel bir yöntem olarak bir başlatıcı maddenin alkol veya suda karışımını içermektedir. Başlatıcılar, reaktif alkoksi grupları ve / veya organik gruplara bağlı olan, merkezi bir metal ya da yarı metal atomu içeren moleküllerden oluşmaktadır. Genellikle, metal (M) (Si, Al, Ti, Zr vb.), (R) alkil grubu ( metil, etil, isopropil vb. ) içeren M x(OR)y genel formülü ile gösterilen alkoksitler en tercih edilen başlatıcı maddelerdir. Sol-jel işleminde genel olarak kullanılan başlatıcı malzeme silika atomunda dört alkoksi grup taşıyan silika bileşiklerinden oluşmaktadır. Bu reaktif grupların asidik veya alkali katalizörlü hidroliz ve kondenzasyon reaksiyonları sonucu sol ve daha sonra bir jel oluşmaktadır (Brinker ve Scherer, 1990; Hench ve West, 1990; Livage, 1997; Cheong ve Jasni, 2007). Kürleme veya kurutma basamakları ise toz, kserojel, aerojel, lif ve kaplamaların üretimine olanak sağlamaktadır. Bu ikinci işlem tekstil materyallerinde yüzey modifikasyonunu sağladığından malzemeye yeni özellikler kazandırılabilmektedir (Böttcher, 2000; Mahltig ve Böttcher, 2002; Schramm, Rinderer, Binder, Tessadri ve Duelli, 2006; Textor, Bahners ve Schollmeyer, 2001; Mahltig, Haufe ve Böttcher, 2005; Schramm, Rinderer, Binder, Tessadri ve Duelli, 2005; Schramm, Binder, Tessadri ve Duelli, 2005). Şekil 1. Sol-jel kaplamanın şematik gösterimi Sol-jel prosesi ile silika kaplamalar üretmek için ilk önce bir alkoksi silan esaslı başlatıcı maddenin (TEOS) hidroliz reaksiyonu meydana gelmektedir. Hidroliz reaksiyonu sonucu meydana gelen ürünler, çözelti içerisinde düşük-orta derecede çapraz bağlanan silika partikülleridir ve bu silika partikülleri kaplama ve tavlama prosesleri boyunca silika tabakasını oluşturabilmektedir (Brinker ve Scherer 1990). Oluşturulan silika kaplamalar 8 içerisinde boyarmaddenin hapsedilmesi için, boyarmadde; başlatıcı maddenin hidroliz reaksiyonundan önce veya sonra çözeltiye ilave edilebilmektedir (Şekil 2) (Mahltig, Böttcher, Knittel ve Schollmeyer, 2004). Boyarmadde molekülleri kaplama prosedürü boyunca silika yapı içerisinde tutuklanmaktadır, dolayısıyla boyarmaddenin hidroliz reaksiyonundan önce veya sonra ilave edilmesi sonucu değiştirmemektedir. Yüksek yıkama haslıkları elde etmek için boyarmaddenin silika matrikse tamamıyla hapsedilebilmesi ise boyarmaddenin ve matriksin bileşenlerine bağlı olarak değişmektedir (Rottman, Grader, De Hazan, Melchior ve Avnir, 1999; Mahltig ve Böttcher, 2002; Panitz ve Geiger 1998; Skrdla, Saavedra ve Armstrong, 1999; Akşit ve Onar, 2008). Şekil 2. Sol-jel boyama işlemi (Mahltig ve Böttcher, 2002). Şekil 3. TEOS ve GPTMS’ nin hidroliz ve kondenzasyon reaksiyonları sonucu silika oksit ağsı yapı oluşumu Direk boyarmaddeler suda çözünebilen ve anyonik gruplar içeren boyarmaddelerdir. Pamuk ve diğer selülozik lifler için doğal afiniteye sahiptir. Direk boyarmaddeler genelde uzun ve düz zincir yapıdadır. Boya moleküllerinin selüloz polimer zincirine ikincil bağlar ile bağlanması sonucu direkt boyarmaddelerle pamuğun boyanması sonucu düşük yıkama haslıkları elde edilir. Direk boyarmadde molekülleri yıkama boyunca pamuktan kolayca difüze olmaktadır [2,5]. Reaktif boyarmaddeler renk verici kromofor sistem, suda çözülmeyi sağlayan sülfonat grupları, reaktif grup ve reaktif grubu direkt olarak kromoforik gruba veya boyarmadde molekülünün diğer kısımlarına bağlayan köprü gruplarından oluşmaktadır. Tüm bu yapısal özellikler boyamayı ve haslık özelliklerini etkilemektedir. Boyarmadde ile pamuk lifi arasında oluşan kovalent bağlanma sayesinde reaktif boyarmaddelerin yıkama haslıkları yüksek olmaktadır. Genel olarak bu boyarmaddeler ile iyi haslık sonuçları elde edilmektedir [1,2,3,5] Bazik boyarmaddeler ise su içerisinde çözünebilmekte ve katyonik gruplar içermektedir. Bazik boyarmaddeler doğal lifler için zayıf ışık haslığı vermektedirler, fakat hidrofob lifler üzerinde ışık haslıkları yüksektir. Bazik boyarmaddeler genellikle PAC liflerinin boyanmasında kullanılmaktadır, selülozik lifler için kullanımı yaygın değildir [3,9]. Yıkama haslığı tekstil malzemeleri için önemli bir gereksinim olmasının yanı sıra uzun vadeli kullanım ve açık mekan uygulamaları için ışık haslığı ve renk akmaları da önemlidir [6,7,8]. 9 Schramm ve Rinderer, pamuklu kumaşların farklı alkoksisilan (TEOS, GPTMS, APTES ve TESP-SA) içeren çeşitli sol çözeltileri kullanılarak reaktif boyarmadde ile tekstil yüzeylerinin boyanmasında alkoksisilanların etkisini araştırmış ve APTES ve TESP-SA ile yapılan boyamaların renk özelliklerini önemli ölçüde geliştirdiğini göstermişlerdir (Schramm ve Rinderer, 2011). Bu çalışmada, üç farklı boyarmadde ile (direk, reaktif ve bazik boyarmadde) pamuklu kumaşın konvansiyonel olarak boyanması ve sol-jel yöntemi ile haslık özelliklerinin geliştirilmesi üzerine çalışılmıştır. Haslık geliştirmek amacıyla ard işlem olarak sol-jel yönteminin etkisini görebilmek için çeşitli haslık değerleri karşılaştırılmıştır. 2.Materyal veMetot Konvansiyonel boyamalarda 20x20 cm2 boyutunda haşılı sökülmüş, kasar görmüş, ağartılmış ve metrekare ağırlığı 123 g olan %100 pamuklu kumaş kullanılmıştır. Boyamalar direk, reaktif ve bazik boyarmaddeler ile yapılmıştır. Direk boyarmadde olarak; Solophenyl Yellow ARLE, Solophenyl Red 3BL %140, Solophenyl Blue GL %250; bazik boyarmadde olarak; Maxilon Yellow GL %200, Maxilon Red GRL %200, Maxilon Blue GRL; reaktif boyarmadde olarak; Novacron Yellow FN-2R, Novacron Red FN-R, Novacron Brill. Blue FN-G ile boyamalar yapılmıştır. Boyama işlemi sonrasında hazırlanan nanosol ile boyanan kumaş örneklerinin ard işlemleri yapılmış ve yıkama, ışık, sürtme haslıkları değerlendirilmiştir. Şekil 4. (a)TEOS ve (b) GPTMS kimyasallarının molekül formülü Selülozik Tekstil Materyalinin Konvansiyonel Yöntem ile Boyanması İşlemi Direk boyarmadde, reaktif boyarmadde, bazik boyarmadde olmak üzere konvansiyonel yöntem ile boyama işleminde de üç farklı tip boyarmadde kullanılarak firmanın (Huntsman GmbH) önerdiği prosese uygun olacak şekilde boyama işlemi yapılmıştır Numuneler tablo 1’de verilen reaktif,direk ve bazik konvensiyonel boyama reçetelerine göre boyanmıştır.Tüm reçeteler iki tekrarlı olarak çalışılmıştır. Pamuklu kumaşlar konvansiyonel yönteme göre boyandıktan sonra ard işlem; konvensiyonel ve sol-jel yöntemine göre hazırlanan reçeteler ile yapılmıştır. Dolayısıyla boyanan kumaşların haslıklarında sol-ard işleminin etkisi araştırılmıştır. Tablo 1. Konvansiyonel boyama reçeteleri Reaktif boyama 60 g/l Sodyum sülfat 3,5 g/l Albatex SA-200 %2 Boyarmadde Direk boyama 20 g/l %2 Bazik boyama* %5 %2 *Boyama çözeltisinin pH’ı asetik asit ile 4-4,5’a ayarlanmıştır. Direk Boyarmadde ile Konvansiyonel Boyama Boyama işlemi 40-100oC arasında, sodyum sülfatın porsiyonlar halinde ilavesi ile 95 dakika IR DYER (Labortex, China) cihazında yapılmıştır (Şekil 5). Boyama sonrası kumaşlar, sırasıyla 10 dakika 2 kez soğuk durulamadan sonra konvansiyonel ard işlem için pH 5.5 olacak şekilde 30 g/l Albafix ECO ile muameleye tabi tutulmuştur. Bunun yanında boyanmış 10 kumaşlar durulama işlemlerinden sonra konvansiyonel ard .işlem ve asidik ve bazik olarak hazırlanan sol ile sol-jel ard işlemlerine tabi tutulmuştur Şekil 5. Direk boyarmadde ile konvansiyonel boyama işlemi Reaktif Boyarmadde ile Konvansiyonel Boyama Boyama işlem grafiğinde görüldüğü gibi 60oC sabit sıcaklıkta 2 saat IR DYER (Labortex, China) cihazında yapılmıştır (Şekil 6). Boyama işlemi sonrası kumaşlar konvansiyonel ard işlem olarak; - 10 dakika 50 ˚C durulama - 10 dakika 50 ˚C nötralizasyon - 15 dakika 90 ˚C 1g/l ERIOPON R LIQ - 10 dakika 50 ˚C durulama - 10 dakika soğuk durulama işlemlerine tabi tutulmuştur. Direk boyarmaddelerde olduğu gibi boyanmış kumaşlar durulama işlemlerinden sonra konvansiyonel ard işlemlere ve alternatif olarak da asidik ve bazik nanosol çözeltileri ile sol-jel yöntemine göre ard işlemlere tabi tutulmuş ve her iki yöntemin haslık özelliklerine etkileri incelenmiştir. Şekil 6. Reaktif boyarmadde ile konvansiyonel boyama işlemi Bazik Boyarmadde ile Konvansiyonel Boyama Boyama işlem grafiğinde görüldüğü gibi 60-100oC arasında 75 dakika IR DYER (Labortex, China) cihazında yapılmıştır (Şekil 7). Boyama sonrası kumaşlar, konvansiyonel ard işlem olarak 10 dakika 2 kez soğuk durulama işleminden geçmiştir. Diğer boyarmaddelerde olduğu gibi boyanmış kumaşlar durulanmış ve arkasından konvansiyonel ard işlem ile buna alternatif olarak sol-jel yöntemine göre hazırlanan asidik ve bazik nanosol ile işleme tabi tutulmuş ve her iki yöntemin haslık özelliklerine etkileri incelenmiştir. 11 Şekil 7. Bazik boyarmadde ile konvansiyonel boyama işlemi Nanosol hazırlanması Nanosol çözeltileri Şekil 8’de gösterilen işlem akışına göre hazırlanmıştır. Başlatıcı madde olarak tetraetoksisilan (TEOS, C8H20O4Si), çapraz bağlayıcı madde olarak (3-glisidoksipropil trimetoksi silan (GPTMS, C11H24O4Si) kullanılmıştır. Etanol ve distile su TEOS/GPTMS ilavesi HCl(0.01N) /NaOH(0.01N) ilavesi Saydam çözelti eldesi Kumaşı çözeltiye daldırma 100 oC’ de 2 dk kurutma 140oC’ de 20 dk fiksaj Şekil 8. Sol-jel işlem akışı Konvansiyonel olarak boyanan numunelere ard işlemler, hazırlanan asidik/bazik nanosollerin dip-coating ile aktarılması şeklinde yapılmıştır. 3. Karakterizasyon Boyanan kumaşların K/S değeri Minolta (3600D) spektrofotometre ile D65( gün ışığında) ve 10o açıyla ölçülmüştür. K/S değeri hesabı için formül aşağıda verilmiştir (Formül 1) (Kubelka-Munk). K (1 R) 2 (1) S 2R Sol-jel yöntemi ve konvansiyonel boyama işlemi ile boyanan kumaşlar arasındaki toplam renk farkı (ΔE) değerleri ölçülmüştür. Toplam renk farkı (ΔE) değerleri hesabında kullanılan formül denklem 2’de verilmiştir. (2) Yukarıdaki denklemde ΔE standart ve numune arasındaki renk farkı, ΔL standart ve numune arasındaki ışık koordinatları farkı, Δa standart ve numune arasındaki kırmızı-yeşil koordinatları farkı, Δb standart ve numune arasındaki sarı-mavi koordinatları farkıdır. Boyanan kumaşların BS EN ISO C06-A1S standardına göre 4 g/l’lik ECE (B) deterjanı kullanarak 40oC ‘de 30 dk. süreyle yıkamaya karşı renk haslıkları tespit edilmiştir. Yıkamadaki solma değerleri aşağıdaki formüle göre ölçülmüştür. (3) 12 rA yıkama sonrası solma değerinin, rB yıkama öncesi solma değerinin reflektans değerleridir. 4.Bulgular Şekil 9’ da bulunan grafikte konvansiyonel boyamalarda direk, reaktif ve bazik boyarmaddelerde durulama işleminin ve ard işlemlerin akma değerleri üzerindeki etkileri görülmektedir. Şekil 9. Konvansiyonel yöntem ile boyama ve ard işlemler sonrası akma (%L) değerleri Konvansiyonel boyamalarda reaktif ve direk boyarmaddelerde ard işlemlerin akma değerlerini önemli oranda azalttığı, bazik boyarmaddelerde ise direk ve reaktif boyarmaddeler kadar olmasa da asidik ve bazik sol-ard işlemlerin akma dayanımını artırdığı grafikte görülmektedir (Şekil 9). Konvansiyonel yöntemler ile boyanan pamuklu kumaşların haslık özelliklerinin asidik veya bazik sol-ard işlemler ile geliştiği, akma değerlerinde genellikle iyileşme olduğu görülmüştür. Tablo 2. Konvansiyonel yöntemler ile boyama sonrası uygulanan ard işlemlerin yıkama haslık sonuçları Renk Bazik Reaktif Direk Mavi Kırmızı Konvansiyonel Ard İşlem A02* A03* 4/5 2/3 Asidik Sol Ard İşlem A02 A03 4 1/2 Bazik Sol Ard İşlem A02 A03 4/5 1/2 4/5 1/2 2/3 1 3 1 Sarı 5 4 4/5 2/3 4/5 2/3 Mavi 3/4 4 5 4 4/5 4 4 4/5 4/5 4/5 4/5 4/5 Sarı 4/5 4/5 4/5 5 4/5 4/5 Mavi 2 1 2/3 1 2/3 1 1/2 2 2/3 4/5 2 4 1 3 3 4/5 4/5 4/5 Kırmızı Kırmızı Sarı *A02; renk değişimi, A03; lekelenme Tablo 3. Konvansiyonel yöntem ile boyanan pamuklu kumaşlar için renk sürtme haslığı değerleri Bazik Reaktif Direk Bm Konvansiyonel ard işlem Renk Mavi Kırmızı Asidik sol ard işlem Kuru Sürtme 4 Yaş Sürtme 1 Kuru Sürtme 4/5 Bazik Sol Ard İşlem Yaş Sürtme 3 Kuru Sürtme 4/5 Yaş Sürtme 2/3 4/5 2/3 4/5 3 3 1/2 Sarı 5 3/4 4/5 3/4 4 4 Mavi 4/5 4 4/5 3/4 4/5 4 Kırmızı 4 4/5 4/5 4 4/5 3/4 Sarı 5 4/5 3 3/4 3/4 4 Mavi 2/3 1 3 1/2 4 1/2 3 1 4/5 3/4 4 4 4/5 1 5 4/5 5 5 Kırmızı Sarı 13 Konvansiyonel boyamalarda kuru sürtme haslıkları, sol ard işlemlerde genelde iyi sonuç verirken, Tablo 3’ de bulunan sonuçlara göre bazik boyarmaddelerde asidik ve bazik sol ard işlemlerin konvansiyonel ard işleme göre sürtme dayanımını artırdığı görülmektedir. Konvansiyonel Yöntem ile Boyanan Pamuklu Kumaşların Renk Yoğunluğu: Bazik Reaktif Direk Bm Tablo 4. Konvansiyonel yöntem ile boyanan pamuklu kumaşların remisyon değerleri ve renk verimleri Konvansiyonel ard işlem K/S %R 21,9 2,1800 Renk λ (nm) Mavi 600 Ard işlemsiz K/S %R 19,8 2,4067 540 16,2 2,9067 16,9 2,8933 15,8 2,9833 15,9 2,9633 430 16,6 2,8367 15,9 2,9667 14,5 3,2267 16,0 2,9433 Mavi 400 16,6 2,8533 19,2 2,4867 18,5 2,5633 17,6 2,6900 Kırmız ı 560 9,2 4,9400 7,4 5,9500 7,9 5,5867 7,8 5,6833 Sarı 400 16,3 2,8933 14,4 3,2567 16,4 2,8867 16,4 3,4767 Mavi 550 5,5 7,7267 5,5 7,7267 4,1 9,8801 4,4 9,3533 Kırmız ı 530 2,8 13,356 2,8 13,356 1,1 25,303 1,2 24,080 Sarı 450 4,3 9,4833 4,1 10,053 1,2 23,590 1,5 21,093 Kırmız ı Sarı Asidik sol ard işlem K/S %R 18,9 2,5133 Bazik Sol Ard İşlem K/S %R 18,8 2,5233 Pamuklu kumaşların konvansiyonel yöntemler ile boyanmasında sol-ard işlemlerin etkisi incelenmiştir. Sonuçlar doğrultusunda asidik ve bazik koşullarda yapılan ard işlemlerin konvansiyonel ard işlemler kadar etkili renk yoğunluk değerleri sağladığı Tablo 4’ de görülmektedir. Bazik Reaktif Direk Bm Tablo 5. Konvansiyonel yöntem ile boyanmış pamuklu kumaşların ard işlemlere göre toplam renk farklılığı (ΔE) Konvansiyonel Ard İşlem Asidik Sol Ard İşlem Bazik Sol Ard İşlem Renk Mavi 0,886 2,241 0,975 Kırmızı 3,796 9,121 4,643 Sarı 0,989 1,145 3,935 Mavi 3,222 0,756 3,209 Kırmızı 2,297 0,509 1,474 Sarı 2,667 2,847 4,496 Mavi 14,288 11,380 11,178 Kırmızı 26,202 17,247 13,599 Sarı 39,708 14,744 8,862 Konvansiyonel yöntemler ile boyanan pamuklu kumaşlara yapılan ard işlemlerde, mavi renkte direk boyarmaddenin bazik sol-jel yöntemi ile ard işlemi ve reaktif boyarmaddenin mavi ve kırmızı renklerinde asidik sol ard işlemin yıkama sonrası t azalttığıoplam renk farklılılğını azalttığı Tablo 5’ te görülmektedir. 4.Değerlendirme Elde edilen sonuçlara göre ard işlemlerde sol-jel tekniğinin konvansiyonel ard işlemlere alternatif olarak kullanılabileceği sonucu elde edilmiştir 5.Kaynaklar [1] Akşit A., Onar N., 2008, Leaching and Fastness Behavior of Cotton Fabrics Dyed with Different Type of Dyes Using Sol- Gel Process, Wiley Interscience [2]Aspland, J. R. (1991). Chapter 2/Part 2: Direct dye structure infoHouse. 6 Kasım 2013, http://infohouse.p2ric.org/ref/27/26606.pdf. 14 [3]Aspland, J. R. (1998). Colorants: dyes. Sciencedirect. 6 Kasım 2013, http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1387678398800147. [4]Brinker, C.J., Scherer, G.W., 1990, Sol-Gel Science: The Physics and Chemistry of Sol-Gel Processing, Academic Press, Boston, MA [5]Broadbent,A.D., 2001, Basic Principle of Textile Coloration, Thanet Press Ltd.,Kent [6]Mahltig, B., Böttcher, H., Knittel, D., Schollmeyer, E., 2004, Light Fading and Wash Fastness of Dyed Nanosol-Coated Textiles, Textile Research Journal, 74 (6), 521-527 [7] Min, L., Xiaoli, Z., Shuilin, C., 2003, Enhancing the wash fastness of dyeings by a sol-gel process. Part 1. Direct dyes on cotton, Color. Technol., 119, 297-300 [8] Trepte, J., Böttcher, H., 2000, Improvement in the Leaching Behavior of Dye Doped Modified Silica Layers Coated onto Paper or Textiles, J. Sol-Gel Sci. Tech., 19, 691-694 [9] Vigo, T.L 1994, Textile Processing and Properties, TextileScience and Technology; Elseiver Science B.V.: Netherlands,; Vol.11 15 THE OPTIMIZATION OF SIZING PARAMETERS WITH TAGUCHI METHOD Ceyhun Sabır, Emel 1, Sarpkaya, Çiğdem2 1 Department of Textile Engineering, Cukurova University, TURKEY 2 Textile Technology Program, Harran University, TURKEY a Corresponding author: Cukurovaova University, Faculty of Engineering and Architecture, Department of Textile Engineering,01330 Sarıcam /ADANA / TURKEY [email protected] Abstract In this study, the optimum process parameters for the strength of the yarn emerging from the sizing process and the efficiency of the sized yarn in weaving machines are determined. Ne 50/1, 60/1 and 70/1 cotton yarn is used. The Dispatch Speed of The Warp Yarn in sizing machine was selected as 40, 50, 60, 70, 80, 90 m/min. Sizing Solution viscosity was chosen as 14, 20, 24 Ns/m2. Taguchi L18 Mixed experimental design was used for analysis of these input factors selected. The Dispatch Speed has been found to be the most influential parameter on the strength of the sized yarn and the efficiency of the weaving machine speed. Optimum yarn strength was found under conditions at Ne 70/1 cotton yarn and 40 m / min the dispatch speed and 24 Ns/m2 sizing solution viscosity. The optimum weaving machine efficiency was obtained under conditions at Ne 60/1 cotton yarn and 70 m / min the dispatch speed and 20 Ns/m2 sizing solution viscosity. Key Words: Cotton yarn, Optimization, Strength of yarn, Sizing, Taguchi Method 1. Introduction The sizing process occupies a large portion in area; chemicals and electrical energy are used in the process. The process radiates heat energy to environment. The product of the process is yarn covered with the sizing agent. The warp yarns in the weaving machine wear off and tear passing from drop wire, heald and reed; during opening and closing shed; in continuously variable tension hitting by batten. During use of the warp yarns on the same part many times repeated movements, would cause of the damage to the thread surfaces of these yarns in order to increase their resistance, sizing is performed. The purpose of sizing is achieving yarns weavability feature. There are further purposes of sizing also, i.e. Increasing efficiency and quality in weaving, obtaining smooth fabric surface, in the desizing processes easily getting away from fabric without damaging on fiber, not to increase raw and manufactured fabric costs1,2. Weaving machine efficiency is proportional to the appropriate sizing process. In the process of weaving with not sufficiently sized warp yarn, breaks will increase and weaving machine efficiency will decrease. Due to increased breaks, knots will be a lot in the fabric and fabric faults results from knot faults will rise3. Because of all of these reasons, sized yarn strength is the most important parameter for weaving machine (which is the next process) efficiency. Obtaining the optimum yarn strength and weaving machine efficiency are possible to accurately determine the parameters on efficient sizing process and to identify optimum values of the parameters. Basically, at the beginning of the 1930s experimental design methods to be used in agricultural research have been developed by Fischer. However, these classical experimental design methods for use under industrial conditions were not very efficient and healthy. As the number of factors affecting the system is necessary number of experiments was also increased very quickly. 16 The first person reducing the variability in the experimental design is Genichi Taguchi. He found a solution that will increase productivity and this solution named his name. In this way, the detailed analysis and evaluation prior to the experiment needed to significantly reduce the number of experiments have been able to. Taguchi Method beyond being experimental design techniques for system design extremely high quality is a useful technique. The resultant decrease in the number of experiments on the other hand, a certain degree of interaction between factors is due to ignored4,5. In this study, the Taguchi Method was applied in the optimization of the sizing process, the input parameters to be the best on performance characteristics of the yarn strength and performance characteristics of the efficiency could be determined. 2. Material And Method 2.1. Material In this study, the sizing process optimization was ensured by considering warp yarn number, the sizing solution viscosity, and yarn speed through the sizing process. In the study, during the pre-trial process in the weaving, the sizing of fine yarn count was found to be more important than thicker yarns. After this determination, fine yarns produced for shirting and cotton material (because it is especially used for short staple spinning) have been decided to be used in this study. For these reasons, Ne 50/1 Cotton, Ne 60/1 Cotton, and Ne 70/1 Cotton yarn is selected. 2.2. Method 2.2.1. The Deciding of Experiment Design Before deciding test plan, Cause and Effect diagram for optimization strength output and efficiency output to be best, is shown in Fig. 1 and Fig. 2. In the diagrams, factors affecting strength and efficiency output are seen. Yarn Values Yarn Number Total Number Of Warp The Sizing Agent and Prescription Sizing Viscosity Compliance Material Sizing Beck Temperature Sizing Beck Drying Temperature Drying Tension Sizing Material Type Boiling Time Boiling Temperature STRENGTH Winding Tension Beam below pressure The Dispatch Squeezing Speed of The Pressure Warp Yarn Machine Settings Fig. 1 – Cause-and-Effect Diagram For Strength Output 17 Weaving Machine Settings Yarn Values Total Number Of Warp Yarn Number Sizing Machine Settings (The Dispatch Speed of The Winding Tension WEAVING MACHINE EFFICIENCY Sizing Material Type Boiling Time Warp Yarn) Boiling Temperature Sizing Viscosity Sizing Process Fig. 2 – Cause-and-Effect Diagram For Weaving Machine Efficiency As seen from the diagram, yarn count, sizing viscosity and the dispatch speed of the warp yarn are effective on strength output and efficiency output. According to Taguchi Method, these factors are determined as input factors. In accordance with factors and their levels, the Taguchi experimental design L18 (mixed 3-6 Level) orthogonal layout has been decided, Table 1 illustrates this design. Taguchi L18 (Mixed Level 3-6) wide plan design of experiments is given in Table 2. Table 1 – Selected Design of Experiments L18 (Mixed 3-6 Level)6 Factor No (Code) 1(A) 2(B) 3(C) Factors Speed m/min Viscosity, Ns/m2 Yarn Count, Ne Level Number 6 3 3 Values of the Levels 40, 50, 60, 70, 80, 90 14, 20, 24 50/1, 60/1, 70/1 Table 2 – The Test Plan for Selected Design of Experiments L18 (Mixed 3-6 Level) Experiment Number 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 A Speed m/min 1 (40) 1 (40) 1 (40) 2 (50) 2 (50) 2 (50) 3 (60) 3 (60) 3 (60) 4 (70) 4 (70) 4 (70) 5 (80) 5 (80) 5 (80) 6 (90) 6 (90) 6 (90) B Viscosity Ns/m2 1 (14) 2 (20) 3 (24) 1 (14) 2 (20) 3 (24) 1 (14) 2 (20) 3 (24) 1 (14) 2 (20) 3 (24) 1 (14) 2 (20) 3 (24) 1 (14) 2 (20) 3 (24) C Yarn Count Ne 1 (50/1) 2 (60/1) 3 (70/1) 1 (50/1) 2 (60/1) 3 (70/1) 2 (60/1) 3 (70/1) 1 (50/1) 3 (70/1) 1 (50/1) 2 (60/1) 2 (60/1) 3 (70/1) 1 (50/1) 3 (70/1) 1 (50/1) 2 (60/1) 18 2.2.2 Warp Yarn Strength Sized yarns will be exposed high tension in the weaving process. They must have highest strength to be resistant. In this paper, for the measurement of yarn strength, TITAN strength test apparatus is used and the tests were performed according to EN ISO 2062 standard. 2.2.3 Weaving Machine Efficiency In the weaving machine for sizing is exposed to forces that behave how the number of warp breaks, the number of cuts thereby number of weaving machine stops can be expressed efficiency. In the study, during weaving 1.000 m of warp yarn, efficiency was determined by measuring the number of weaving warp break. Weaving machinery used in the study, Vamatex (2002 model) is the brand. 2.2.4 Taguchi Method Taguchi Method instead of testing all combinations of experiments using orthogonal arrays with only one part of making the best performance characteristics are factors that indicate levels can be found. In literature, there are studies about Taguchi method in various fields. Hamzaçebi ve Kutay (2003), in their study, the Taguchi Method is described systematically. Kumar et al. (2006) with the Taguchi Method have analyzed the migration in ring yarn, rotor yarn and air-jet yarn parameters. Salhotra et al. (2006) in the study, settlements of fibers at different stages in the process for the impact, were used Taguchi Method and analysis of variance. Using Taguchi parameter model, glass fiber yarns for the determination of the condition when the sizing were examined by Cheng et al. (2007). On the optimization of thermoplastic composite filament winding, application of the Taguchi Methods were examined by Dobrzanski et al. (2007). Kuo et al. (2007), in their study, target to find the optimum combination parameters in the dyeing process using Taguchi method. Aytaç et al. (2008), using in the twisting direction of the product to the effects of mechanical properties and full factorial experimental design as Taguchi methods were examined. Kumar and Ishtiaque (2009), study described briefly in the Taguchi Method and different yarn spinning technology for optimum density in the optimization of the process was conducted. Webb et al. (2009) in the study, L27 Taguchi Method of orthogonal experimental design was used. Yoon et al. (2010), thermal bonding conditions using Taguchi Method conducted a study on the optimization process. Ünal et al. (2010) study, different fiber properties, and twisting values for different numbers of yarns with air after the splicing process, to provide maximum strength and elongation are determined to be suitable for splicing have sought to save. Pınar and Güllü (2010) in the studies used in the control of CNC machine tools controlled by the FM 357 function module is to analyze the accuracy of the positioning of the hydraulic system. Therefore, a machining feed rate of the parameters, the travel distance, orientation, and positioning accuracy of inertial load parameters and their effects on the detection of the optimum level is accomplished by Taguchi Method. Karabay and Kurumer (2011), applied Taguchi Method in their studies.Özgür (2013), in the study, dye intensity, weaving report and raising fabric performance characteristics on painted raised fabric has examined with full factorial design of experiments and L9 Taguchi experimental design. These two experimental design’s results are compatible7-12, 5, 13-19. The main feature of orthogonal arrays to the test, with the participation of all the factors is equal to the number of trials. Orthogonal arrays are represented as La (bc). L represents Latin square design (a: Number of experiments, b: Number of levels in each column, c: number of factors). Usually the second and third-level orthogonal arrays are used based on experimental 19 design and its purpose. The most commonly used two-level orthogonal arrays are L4, L8, L12 and L32. The most commonly used third-level orthogonal arrays are L9, L18, and L27. Both levels may be used as mixed orthogonal arrays (i.e. L18, L36 and L54)4,20,17. Implementing of Taguchi Method is most generally as follows. Determination of the process input and output parameters, Deciding the test plan, Application in the mill, Saving test results obtained from experimental study, Applying Taguchi Method S/N ratio determining, In Taguchi Design of Experiments method, experimental results are converted into signal/noise (S/N) ratio and are expressed as decibels (dB). Signal/noise ratio is calculated and analyzed in different ways (i. e. Smaller is the best, larger is the best or nominal is the best)4. The most well-known S/N ratios are the smaller-the best, the larger-the best and the nominalthe best. In each of the three types of problems, objectives S/N ratio is to maximize. By Taguchi, S/N ratio to maximize the one hand, while increasing the signal, it also reduces variation7,21With the formula given below S/N ratio can be calculated10. The nominal-The Best: y: the mean of experiments, m: target value, S: standard deviation S / N 10 log ( y m) 2 S 2 (1) - The Smaller-The Best: yi: experimental results, n: number of experiment, n S / N 10 log y i 1 n 2 i (2) - The Larger- The Better: yi: experimental results, n: number of experiment, n 1 2 i 1 y i S / N 10 log (3) n In this study, the larger- the better S/N ratio will be used for strength and efficiency output. The optimum levels of the input parameters are determined by conducting ANOVA analysis, With the highest F value factor as the factor with the highest impact on process performance are identified. In many studies, Contribution value (%) is also added in the ANOVA table22,23. Contribution (%) expressed in % of the effects of the factors in the process. Contribution of each factor value is a percentage value for the process effect. Contribution values (%) are calculated using the Sum of Squares values in the ANOVA table. The bigger this value on the output of that parameter is understood to be effective at that rate. In this study we examined the sizing process in detail and input-output parameters could be decided. According to the parameters selected in the test plan and level 54 trials have been shown to be tested. The actual operating conditions of this experiment number are quite excessive. With work study by conducted Sabır and Sarpkaya (2014), 252 min of sizing time was consumed for the sizing operation of 1000 m of yarn, This time is approximately 4.5 20 hours from 54 for the test condition will require two months. Therefore, Taguchi L18 experimental design (mixed 3-6 level) has been decided to use. The experiments were done according to this design25. 3. Results and Discussion In this study, Results of the experiments are shown in Table 3. The first column in the table indicates the number of experiments. The last two columns in the table are results of experiments conducted by the experimental study. A, B, C in the column next to the number in parenthesis indicates factor’s level. Table 3 – Experiment Results for Sizing Process Optimization3 Experiment Number 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 Experiment Parameters Variables) A B (Viscosity (Speed Ns/m2) m/min) 40 (1) 14 (1) 40 (1) 20 (2) 40 (1) 24 (3) 50 (2) 14 (1) 50 (2) 20 (2) 50 (2) 24 (3) 60 (3) 14 (1) 60 (3) 20 (2) 60 (3) 24 (3) 70 (4) 14 (1) 70 (4) 20 (2) 70 (4) 24 (3) 80 (5) 14 (1) 80 (5) 20 (2) 80 (5) 24 (3) 90 (5) 14 (1) 90 (5) 20 (2) 90 (5) 24 (3) (Input C (Yarn Count Ne) 50/1 (1) 60/1 (2) 70/1 (3) 50/1 (1) 60/1 (2) 70/1 (3) 60/1 (2) 70/1 (3) 50/1 (1) 70/1 (3) 50/1 (1) 60/1 (2) 60/1 (2) 70/1 (3) 50/1 (1) 70/1 (3) 50/1 (1) 60/1 (2) Outputs (Response Variables) Strength (cN/tex) 33,59 37,78 53,34 32,46 35,22 34,49 30,32 34,50 33,81 32,39 35,26 29,55 33,52 34,61 34,37 35,00 32,10 31,88 Efficiency (%) 61,3 84,8 52,9 72,6 86,3 78,9 71,2 83,3 69,5 81,9 87,3 80,9 79,8 63,1 86,8 78,5 77,9 76,9 ® Minitab 15 software package in the implementation of the Taguchi method is used. Analyzes are shown in Fig. 3. (a) For Strength Output (b) For Efficiency Output Fig. 3 – Minitab 15® Screenshot 21 S/N ratios obtained from Taguchi analysis for strength output and efficiency output as calculated by Minitab Software are given in Table 4. Table 4 – Determination of S/N Ratio for Strength Output and Efficiency Output C S/N Ratio A S/N Ratio for Experiment B (Viscosity (Yarn for (Speed Strength Number Ns/m2) Count Efficiency m/min) Output Ne) Output 1 1 1 31,5935 36,0069 1 1 2 2 31,9414 37,1999 2 1 3 3 33,0756 35,5795 3 2 1 1 30,0288 37,7049 4 2 2 2 30,3768 38,8980 5 2 3 3 31,5110 37,2776 6 3 1 2 29,5426 37,6832 7 3 2 3 31,0321 37,4939 8 3 3 1 30,3972 37,1251 9 4 1 3 30,3772 37,7861 10 4 2 1 30,0976 38,8484 11 4 3 2 30,0902 38,6104 12 5 1 2 29,8898 37,8528 13 5 2 3 31,3794 37,6635 14 5 3 1 30,7445 37,2947 15 6 1 3 30,5495 37,1867 16 6 2 1 30,2699 38,2490 17 6 3 2 30,2625 38,0110 18 In Table 5a, ANOVA analysis for S/N ratio of strength output is given. In the table, A (Speed) has the highest value of 42.34% in Contribution (%). The most effective input parameter on strength output is speed input. Table 5a – ANOVA Analysis for S/N Ratio of Strength Output Analysis of Variance for SN ratios Source DF Seq SS Adj SS Adj MS F Contribution (%) A 5 8,333 8,333 1,6666 2,02 42,34463 B 2 1,527 1,527 0,7634 0,93 7,759540 C 2 3,218 3,218 1,6091 1,95 16,35245 Residual Error 8 6,601 6,601 0,8251 33,54337 Total 17 19,679 In Table 5b, ANOVA analysis for S/N ratio of efficiency output is given. In the table, A (Speed) has the highest value of 33.56% in Contribution (%). The most effective input parameter on efficiency output is speed input. Table 5b – ANOVA Analysis for S/N Ratio of Efficiency Output Analysis of Variance for SN ratios Source DF Seq SS Adj SS Adj MS F Contribution (%) A 5 7,968 7,968 1,594 1,12 33,5636 B 2 2,057 2,057 1,028 0,72 8,66470 C 2 2,330 2,330 1,165 0,82 9,81465 Residual Error 8 11,385 11,385 1,423 47,9570 Total 17 23,739 In Table 6a, response table for S/N ratio of strength output is seen. In response table, last line indicates Rank of inputs. According to rank, the most effective input parameter is A (Speed), 22 second effective input parameter is C (Yarn number) and third effective input parameter is B (Viscosity). Table 6a – Response Table for S/N Ratio of Strength Output Response Table for Signal to Noise Ratios Larger is better Level A B 1 32,20 30,33 2 30,64 30,85 3 30,32 31,01 4 30,19 5 30,67 6 30,36 Delta 2,02 0,68 Rank 1 3 C 30,52 30,35 31,32 0,97 2 In Table 6b, response table for S/N ratio of efficiency output is seen. According to rank, the most effective input parameter is A (Speed), second effective input parameter is C (Yarn number) and third effective input parameter is B (Viscosity). Table 6b – Response Table for S/N Ratio of Efficiency Output Response Table for Signal to Noise Ratios Larger is eter Level A B 1 36,26 37,37 2 37,96 38,06 3 37,43 37,32 4 38,41 5 37,60 6 37,82 Delta 2,15 0,74 Rank 1 3 C 37,54 38,04 37,16 0,88 2 In Table 7a, response table for means of strength output is seen. Rank of response table for means of strength output and rank of response table for S/N ratio of strength output (Table 6a) are compatible. Table 7a – Response Table for Means of Strength Output Response Table for Means Level A B 1 41,57 32,88 2 34,06 34,91 3 32,88 36,24 4 32,40 5 34,17 6 32,99 Delta 9,17 3,36 Rank 1 3 C 33,60 33,05 37,39 4,34 2 In Table 7b, response table for means of efficiency output is seen. Rank of response table for means of efficiency output and rank of response table for S/N ratio of efficiency output (Table 6b) are compatible. 23 Table 7b – Response Table for Means of Efficiency Output Response Table for Means Level A B C 1 66,33 74,22 75,90 2 79,27 80,45 79,98 3 74,67 74,32 73,10 4 83,37 5 76,57 6 77,77 Delta 17,03 6,23 6,88 Rank 1 3 2 In Fig. 4a, graph obtained from Minitab 15® software is given for S/N ratio of strength output. As seen in the graph, the highest level of A (Speed) factor is at level 1, the highest level of B (viscosity) is at level 3 and the highest level of C (Yarn Number) factor is at level 3. Optimum parameter combination for strength output is A1B3C3 (experiment No. 3). That is speed of 40 m/ min, the viscosity of 24 Ns/m2, yarn count of Ne 70/1. This combination is better combination for strength output. Main Effects Plot for SN ratios Data Means A B 32,0 Mean of SN ratios 31,5 31,0 30,5 30,0 1 2 3 4 5 6 1 2 3 C 32,0 31,5 31,0 30,5 30,0 1 2 3 Signal-to-noise: Larger is better Fig. 4a – Graph for S/N Ratio of Strength Output In Fig. 4b, graph obtained from Minitab 15® software is given for S/N ratio of efficiency output. As seen in the graph, the highest level of A (Speed) factor is at level 4, the highest level of B (viscosity) is at level 2 and the highest level of C (Yarn Number) factor is at level 2. Optimum parameter combination for efficiency output is A4B2C2 (Table 3 is not included in this experiment). That is speed of 70 m/ min, the viscosity of 20 Ns/m2, yarn count of Ne 60/1. This combination is better combination for efficiency output. Main Effects Plot for SN ratios Data Means A 38,5 B 38,0 Mean of SN ratios 37,5 37,0 36,5 1 2 3 4 5 6 1 2 3 C 38,5 38,0 37,5 37,0 36,5 1 2 3 Signal-to-noise: Larger is better Fig. 4b – Graph for S/N Ratio of Efficiency Output 24 4. Conclusion According to Taguchi optimization, for strength output, the sizing viscosity of 24 Ns/m2 should be and the yarn delivery speed, also the lowest level of 40 m/min should be for the finest yarn has been demonstrated. Thus, the best optimization technique for strength values of Ne 70/1 yarn count over what the most effective parameters have been demonstrated to be different from that applied. In Table 3, the highest strength value is No. 3 experiments. Taguchi optimization was seen to be deferent with experimental results. For optimum weaving machine efficiency output, the sizing viscosity should be 20 Ns/m2 and the yarn delivery speed, should be 70 m/min for the Ne 60/1 cotton. This combination is not in the experimental design. That is mean Taguchi Method can be suggested the combination that is not in the experimental design. In this study, instead of doing full-factorial experimental design with optimum results to be obtained by 54 experiments, same results were reached with 18 experiments. In optimization approaches, if there are test time and number of trial as constraints, Taguchi Method can be used have been put forward. Acknowledge This work was supported for its financial by University of Cukurova (Project Number: MMF2009D16). We thank to BOSSA A.Ş. (in Adana / Turkey) for experimental studies of the project and also we thank to Textile Engineering Department of University of Çukurova in Adana / Turkey for phsical yarn tests. 5. References 1 Eryiğit E, Master Thesis, University of Kahramanmaraş Sütçü İmam /Turkey 2014 (in Turkish). 2 Sabır E C & Sarpkaya Ç, Tekstil ve Mühendis Dergisi, 18(83) (2011) 8-13 (in Turkish). 3 Sarpkaya Ç, PhD Thesis, University of Çukurova/Turkey 2014 (in Turkish). 4 Savaşkan M, Taptık Y & Ürgen M, İTÜ Dergisi Mühendislik, 3(6) (2004) 117-128 (in Turkish). 5 Aytaç A, Yılmaz B & Deniz V, İşletme Fakültesi Dergisi, 9(1) (2008) 61-71 (in Turkish). 6 Minitab User’s Guide2, Minitab Inc. 2000. 7 Hamzaçebi, C & Kutay F, Teknoloji Dergisi, 6(3-4) (2003) 7-17 (in Turkish). 8 Kumar A, Ishtiaque S M & Salhotra K R, AUTEX Research Journal, 6(3) (2006) 122-135. 9 Salhotra, K R, Ishtiaque S M & Kumar A, The Textile Institute, 97(4) (2006) 271–283. 10 Cheng J C, Lai W T, Chou, C Y & Lin H H, Materials Science and Technology, 23 (6) (2007) 683-687. 11 Dobrzanski L A, Domagala J & Silva J F, Archives of Materials Science and Engineering, 28 (2007) 133-140. 12 Kuo C J, Su T & Hung L, Polymer-Plastics Technology and Engineering, 46 (2007) 1063–1071. 13 Kumar A & Ishtiaque S M, The Open Textile Journal, 2 (2009) 16-28. 14 Webb C J, Waters G T, Thomas A J, Liu G P & Thomas E J C, The Journal of The Textile Institute, 100(2) (2009) 141–151. 15 Yoon S Y, Park C K, Kim H & Kim S, Textile Research Journal, 80(11) (2010)1016-1026. 16 Ünal Gürkan P, Özdil N, Taşkın C & Şenol M F, Tekstil ve Konfeksiyon Dergisi, 2 (2010) 109-114 (in Turkish). 17 Pınar A M & Güllü A, Gazi Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi, 25(1) (2010) 93-100 (in Turkish). 18 Karabay G & Kurumer G, Journal of Textile and Apparel, 3 (2011) 294-300. 19 Özgür E, Master Thesis, University of Çukurova/Turkey 2013 (in Turkish). 20 Kuo C J & Tu H, Textile Research Journal, 79 (2009) 981-992. 21 Mavruz S & Oğulata R T, Fibres&Textiles in Eastern Europe, 18 (2010) 78-83. 22 Tarng Y S, Juang S C & Chang C H, Journal of Materials Processing Technology 128 (2002) 1-6. 23 Khan Z A, Siddiquee, A N & Kamaruddin S, 20(2) (2012) 257 – 268. 24 Alhalabi K & Sabır E C, Çukurova Üniversitesi Müh. Mim. Fak. Der., 26(2) (2011) 19-32 (in Turkish). 25 Sabır E C & Sarpkaya Ç, Çukurova University Journal of the Faculty of Engineering and Architecture, 29 (1) (2014) 99-108. 25 BİLGİSAYAR KONTROLLÜ AĞIZLIK AÇMA VE DESENLENDİRME YAPABİLEN BİR YARI-OTOMATİK NUMUNE KUMAŞ DOKUMA TEZGÂHI TASARIMI, GELİŞTİRİLMESİ VE PROTOTİP İMALATI Çelik, Nihat1, Ala, Deniz Mutlu2 Çukurova Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Adama, Türkiye Çukurova Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Tekstil Giyim Ayakkabı ve Deri Bölümü, Adana, Türkiye 1 2 Özet Projenin amacı ve içeriği Gülas Makina (İstanbul) firmasına ait yarı-manüel armürlü numune dokuma tezgâhlarının yerini alabilecek yenilikçi yönleriyle farklı ihtiyaçlara cevap verebilecek, ticari ve katma değeri yüksek bilgisayar kontrollü yeni bir modelin tasarım çalışmalarını, protototip imalatını ve bir dokuma desen tasarım programının geliştirilmesine yöneliktir. Anahtar Kelimeler: Ağızlık Açma, Dokuma, Desen, Tasarım, Numune Dokuma Tezgâhı. 1. Giriş Endüstriyel boyutlarda yapılacak üretim öncesi, kumaşın numune olarak dokunması ve bu sayede iplik ve renk planları, doku deseni ve yapısı, kumaş sıklıkları ve renk efekti gibi hususlarda üretimi yapılacak olan kumaşla karşılaştırılması dokuma hesapları, planlama, endüstriyel üretim, ÜR-GE ve AR-GE çalışmaları bakımından büyük önem taşımaktadır. Firmalar numune dokuma kumaş üretimi için numune dokuma tezgâhlarını kullanmaktadır. Ayrıca, bu tezgâhların tekstil ve dokuma alanında eğitim veren kurum veya kuruluşlarda da öğrencilerin bilgi ve becerisinin gelişmesinde, kabiliyetlerinin artmasında ve nitelikli kalifiye eleman olarak yetişmesinde de son derece önemli olduğu bilinmektedir. Gülas firmasına ait numune dokuma tezgâhları işletmelerde ve eğitim kurumlarında hâlihazırda yaygın olarak kullanılmaktadır. Proje ekibimiz Gülas firmasına ait manüel numune dokuma tezgâhlarını geliştirmek ve yenilikçi yönleriyle farklı ihtiyaçlara cevap verebilecek, ticari ve katma değeri yüksek yeni bir model ortaya çıkarma fikrini projelendirmiştir. Çukurova Üniversitesi yürütücülüğünde, Gülas firması ile birlikte “Bilgisayar Kontrollü Ağızlık Açma ve Desenlendirme Yapabilen bir Yarı-Otomatik Numune Kumaş Dokuma Tezgâhı Tasarımı, Geliştirilmesi ve Prototip İmalatı_ 01365. STZ. 2012-1” başlık ve kod numaralı SAN-TEZ projesi 01. 10. 2012 tarihi itibariyle başlatılmıştır. Bu proje ile birlikte kullanılacak olan bir yerli desen tasarım programı da geliştirilmiştir. 2. Materyal ve Metot Mekanizmaların mekanik tasarımı ve teknik resim çizim çalışmaları, tasarlanan parçalar arasında hem boyutsal olarak hem de işlevsel açıdan uyumun sağlanması ve testlerinin yapılabilmesi için Solidworks Premium Paket Programı ve Uygun Donanım alınmış ve kullanılmıştır. Mekanik tasarımlar açısından talaşlı imalatta vs. işlenmesi gereken parçalar hizmet alım yoluyla temin edilmiştir. Mekanik ve diğer tüm tasarım ögeleri için hazır alınması gereken malzeme ve aksesuarların satın almak suretiyle tedarik edilmiştir. Elektrikelektronik yazılım ve donanımın ve desenlendirme yönünden gerekli yazılım çalışmaları yapılarak sistemdeki ağızlık açma hareketlerinin kontrolü bakımından gerekli entegrasyonun sağlanması gerçekleştirilmiştir. 3. Bulgular Proje neticesinde “Bilgisayar Kontrollü Ağızlık Açma ve Desenlendirme Yapabilen bir YarıOtomatik Numune Kumaş Dokuma Tezgâhı Tasarımı, Geliştirilmesi ve Prototip İmalatı” 26 tamamlanmıştır (Şekil 1). Tezgah şasisi üzerinde kumaş levendi, kumaş köprüsü, tefe, tarak, ağızlık açma mekanizması, çerçeveler, çapraz çubukları, çözgü köprüsü, çözgü levendi, kompresör, elektrik-elektronik kontrol panosu ve operatör panel bulunmaktadır. Dokunmuş olan kumaş kumaş levendi üzerine sarılmaktadır. Kumaş köprüsü ise dokunmuş olan kumaşın kumaş levendine yönlendirilmesi için gerekli olan parçadır. Tefe, atkı taşıyıcı mekiğe kılavuzluk yapan ve üzerine sabitlenmiş olan tarak yardımıyla ağızlık içerisinde bulunan atkı ipliğini kumaş oluşum çizgisine yanaştıran parçadır. Tarak, üzerinde bulunan boşluklardan çözgü ipliklerinin geçirildiği, kumaşın çözgü sıklığı ve enini belirleyen parçadır. Orta kısmında bulunan deliklerden çözgü ipliklerinin geçirildiği gücü telleri çerçevelere bağlı bulunmaktadır. Gücü telleri ve dolayısıyla gücü tellerinin gözlerinden geçirilen çözgü iplikleri, çerçeveler aracılığıyla aşağı yukarı hareket ettirilerek ağızlık oluşumu gerçekleştirilir. Çapraz çubukları, tahar işleminde çözgü ipliklerinin sırayla alınması ve kopan çözgü ipliğinin bulunmasına yardımcı olan parçalardır. Çözgü levendi üzerine sarılı bulunan çözgü iplikleri çözgü köprüsü üzerinden geçerek çapraz çubuklara yönlendirilir. Ağızlık açma sistemi pnömatik silindirler ve pnömatik valflerden oluşmaktadır (Şekil 2). Pnömatik silindirlerin hareketi operatör panel aracılığıyla girilen desene uygun komutların elektrikelektronik kontrol kartına iletilmesi ve kompresörden gelen basınçlı havanın elektrikelektronik kontrol kartının kontrol ettiği valflere desene uygun şekilde aktarılması ile gerçekleşmektedir. Bu proje ile birlikte veya ayrı olarak kullanılabilecek olan bir yerli desen tasarım programı da önemli ölçüde geliştirilmiştir (Şekil 3). Şekil 1. Bilgisayar kontrollü ağızlık açma ve desenlendirme yapabilen yarı-otomatik numune kumaş dokuma tezgâhı 27 Şekil 2. Bilgisayar kontrollü ağızlık açma ve desenlendirme yapabilen yarı-otomatik numune kumaş dokuma tezgâhının pnömatik silindirler ile ağızlık açma sistemine dair farklı açıdan tezgâhtaki görünümleri Şekil 3. Desen tasarım programı arayüzü ve örnek bir desene ait desen, tahar ve armür çizimleri 4. Değerlendirme Endüstriyel boyutlarda yapılacak üretim öncesi, kumaşın numune olarak dokunması ve bu sayede iplik ve renk planları, doku deseni ve yapısı, kumaş sıklıkları ve renk efekti gibi hususlarda üretimi yapılacak olan kumaşla karşılaştırılması dokuma hesapları, planlama, endüstriyel üretim, ÜR-GE ve AR-GE çalışmaları bakımından büyük önem taşımaktadır. Firmalar numune dokuma kumaş üretimi için numune dokuma tezgâhlarını kullanmaktadır (13,13). Ayrıca, bu tezgâhların tekstil ve dokuma alanında eğitim veren kurum veya kuruluşlarda da öğrencilerin bilgi ve becerisinin gelişmesinde, kabiliyetlerinin artmasında ve nitelikli kalifiye eleman olarak yetişmesinde de son derece önemli olduğu bilinmektedir. Gülas firmasına ait numune dokuma tezgâhları işletmelerde ve eğitim kurumlarında hâlihazırda yaygın olarak kullanılmaktadır. Proje ekibimiz Gülas firmasına ait manüel numune dokuma tezgâhlarını geliştirmek ve yenilikçi yönleriyle farklı ihtiyaçlara cevap verebilecek, ticari ve katma değeri yüksek yeni bir model ortaya çıkarma fikrini projelendirmiştir. Çukurova Üniversitesi yürütücülüğünde, Gülas firması ile birlikte “Bilgisayar Kontrollü Ağızlık Açma ve Desenlendirme Yapabilen bir Yarı-Otomatik Numune Kumaş Dokuma Tezgâhı Tasarımı, Geliştirilmesi ve Prototip İmalatı_ 01365. STZ. 2012-1” başlık ve kod numaralı SAN-TEZ projesi 01. 10. 2012 tarihi itibariyle başlatılmıştır. Bu proje ile birlikte kullanılacak olan bir yerli desen tasarım programı da geliştirilmiştir. Dokuma kumaş desen tasarım programları, armürlü desenler için tasarımcıya ve üreticiye kolaylık sağlamasının yanında, jakarlı desen tasarımlarında kullanılması şart olan bir araçtır 28 (14-16). Türkiye’ de 2000’ in üzerinde orta ve büyük çaplı dokuma işletmesi ve 200’ ün üzerinde tekstil ve dokuma üzerine mesleki eğitim veren eğitim kurumu bulunmaktadır (412). Bu işletmelerin ve eğitim kurumlarının ihtiyacı olan desen tasarım programları yurtdışı kaynaklı firmalardan temin edilmektedir. Firmalar sattıkları desen tasarım programları için eğitim kurumlarına fiyat anlamında kolaylık sağlamaktaysa da, ticari olarak firmalara ve gerçek kişilere satılan program fiyatlarının oldukça yüksek olduğu ve ciddi bir döviz çıktısına neden olduğu görülmektedir (17-27). Proje kapsamında yazılımı yapılan desen tasarım programı kumaş üreticileri, eğitimciler ve kumaş tasarımcıları tarafından armürlü dokumalar için kullanılabilecek entegre bir CAD/CAM sistemi olarak tasarlanmıştır. Kumaş tasarımı esnasında bilgisayar destekli tasarım sayesinde kullanıcı desen raporunu kareli desen kâğıdı görünümündeki çalışma alanında fare veya klavye yardımı ile oluşturduktan sonra, program desene uygun tahar ve armür planlarını otomatik olarak oluşturmaktadır. Gerekli görülen hallerde tahar ve armür planları kullanıcı girişiyle de oluşturulabilmektedir. Örgüye uygun olarak farklı atkı ve çözgü iplikleri için farklı renkler seçilerek, renkli kumaş tasarımı yapılabilmektedir. Program menüsü kes, kopyala, yapıştır, geri al, yinele işlevlerinin yanı sıra seçili alandaki deseni dikey ve/veya yatay yönde çoğaltma olanağı sağlamaktadır. Proje kapsamında geliştirilen yerli dokuma kumaş desen tasarım programı ağızlık açma mekanizmasına ait gücü çerçevelerinin desenlendirme yazılımına, armür planlarına göre kontrol edilebilmesini de sağlayacaktır. İthalat yoluyla alınan yazılımlar kullanıcıya oldukça fazla mali yük getirmekle beraber yabancı dilde olan menüler nedeniyle kullanıcıyı zorlamaktadır. Teknik destek konusunda da üstünlüğü olacak yerli yazılım bu tarz problemlere de çözüm getirecektir. 5.Kaynaklar 1. http://www.avlusa.com, 2012, AVL Looms web sitesi 2. http://www.tongyuan-fj.com, 2012, Jiangyin-Tongyuan web sitesi 3. http://www.ccitk.com, 2012, CCI Tech Inc. web sitesi 4. 2011-ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu 5. http://www.meb.gov.tr, 2012, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı web sitesi 6. http://www.adaso.org.tr, 2012, Adana Sanayi Odası web sitesi 7. http://www.btso.org.tr, 2012, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası web sitesi 8. http://.tobb.org.tr, 2012, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği web sitesi 9. http://www.kmtso.org.tr, 2012, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası web sitesi 10. http://www.gto.org.tr, 2012, Gaziantep Ticaret Odası web sitesi 11. http://www.ebso.org.tr, 2012, Ege Bölgesi Sanayi Odası web sitesi 12. http://www.iso.org.tr, 2012, İstanbul Sanayi Odası web sitesi 13. http://www.gulasmakina.com.tr, 2012, Gülas Makine web sitesi 14. SAATÇİ, K. D., 1996. Dokuma Projeleri İçin Bir Bilgisayarlı Yönetim Modeli Hazırlanması. Uludağ Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Ana Bilim Dalı- Yüksek Lisans Tezi 136 Sayfa 15. ŞARDAĞ S., 2002. Armürlü Dokuma Makinelerinde Dokunabilecek Çift Katlı Desenlerin Araştırılması, Uludağ Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Ana Bilim Dalı- Yüksek Lisans Tezi 115 Sayfa 16. TÜRKER, E., 2006. Dokuma Kumaş Yapılarının Bilgisayarda Tasarımı. Tekstil ve Konfeksiyon Dergisi, 2006/2:110,117 17. http://www.booria.com, 2012, Booria CAD/CAM Systems web sitesi 18. http://www.wilcom.com.au, 2012 , Wilcom web sitesi 19. http://www.koppermann.com, 2012 , Koppermann Computersysteme GmbH web sitesi 20. http://www.arahne.si, 2012 , Arahne CAD/CAM web sitesi 21. http://www.designscopecompany.com, 2012 , EAT Designscope Company web sitesi 22. http://ng.nedsense.com, 2012, Nedsense NedGraphics B.V. web sitesi 23. http://www.bonas.be, 2012 , Bonas Textile Machinery NV web sitesi 24. http://www.infotex.es, 2012 , Informàtica Tèxtil web sitesi 25. http://pointcarre.com, 2012 , Pointcarre Textile Software web sitesi 26. http://www.scotweave.com, 2012 , ScotCad Textiles Limited web sitesi 27. http://www.textronic.com , 2012 , Textronics CAD/CAM Solutions for Textiles web sitesi 29 KUMAŞ DÖKÜMLÜLÜĞÜNÜN GÖRÜNTÜ ANALİZİ YÖNTEMİ İLE ÖLÇÜLMESİ Plattürk, Gülsüm Gökçe1 ve Kılıç, Musa1 1 Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir, Türkiye Özet Dökümlülük, kumaşların görünüm ve konfor özellikleri açısından önemli bir parametre olarak öne çıkmaktadır. Bu çalışmada, %100 yün dokuma kumaşların dökümlülük değerlerinin görüntü analizi esaslı bir yöntem ile belirlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışma kapsamında, kumaşların dökümlülük özellikleri geleneksel Cusick Dökümlülük Ölçer ve yeni geliştirilen görüntü analizi esaslı dökümlülük ölçer ile ölçülmüştür. İki yöntemden elde edilen sonuçlar karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı ve görüntü analizi esaslı yöntemin zaman, maliyet ve daha az hata kaynağı gibi avantajlarından dolayı tercih edilebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Dökümlülük, Cusick Dökümlülük Ölçeri, Görüntü Analizi. 1.Giriş Dökümlülük, kumaşın asılmış halde kendi kütlesi ile uğradığı şekil değişikliğinin bir derecesidir (TS 9693). Dökümlülük ile ilgili ilk çalışma Peirce [1] tarafından yapılmış ve Peirce, iki boyutlu dökümlülük değerini belirleyebilmek için Cantilever cihazını geliştirerek kumaş eğilme ölçümünü gerçekleştirmiştir. Sonrasında Cusick [2,3] 1965 yılında, günümüzde hala kullanılmakta olan Cusick Dökümlülük Ölçeri’ni geliştirmiştir. Cusick Dökümlülük Ölçeri’nin prensibi, kumaşın dökümlü haldeki görüntüsünün ayna ve ışık vasıtasıyla bir kâğıt ekran üzerine yansıtılması ve kumaşın dökümlü haldeki gölgesinin bir kalem ile çizilmesi esasına dayanır. Gerçekleştirmesi zaman, dikkat ve maliyet gerektiren bu yönteme alternatif olarak araştırmacılar yapay sinir ağları yöntemi [4], etkileşimli parçacıklar tekniği [5], sonlu elemanlar tekniği [6] ve görüntü analizi yöntemi [7-10] gibi teknikler kullanarak kumaş dökümlülüğünü belirlemeye çalışmışlardır. Bu çalışmalar içerisinde, tutarlı sonuçlar vermesi, daha az zaman, tecrübe ve dikkat gerektirmesi ve sarf malzemesine ihtiyaç duyulmamasından dolayı görüntü analizi yöntemi daha fazla tercih edilmektedir. Bu yöntemde kumaş Cusick prensibine benzer bir şekilde kumaş tablasına yerleştirilmekte ve görüntü fotoğraflanarak, hazırlanan bir yazılım ile dökümlülük ölçülmektedir. Bu çalışma kapsamında, giysilik kumaşlar için çok önemli bir parametre olan dökümlülüğün, görüntü analizi tekniği ile belirlenmesi amaçlanmaktadır. 2.Materyal ve Metot Çalışma kapsamında, dış giysilik kumaş üretiminde kullanılan %100 yün dokuma kumaşlar ile çalışılmıştır. Kumaşların metrekare ağırlıkları, kalınlıkları, sıklıkları, eğilme özellikleri ve dökümlülükleri standartlara uygun olarak ölçülmüştür. 3.Bulgular Çalışmadan elde edilen sonuçlar incelendiğinde, yeni geliştirilen görüntü analizi esaslı yöntemle ve klasik yöntemle elde edilen sonuçlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı ve görüntü analizi esaslı yöntemin zaman, maliyet ve daha az hata kaynağı gibi avantajlarından dolayı tercih edilebileceği sonucuna ulaşılmıştır. 30 4.Değerlendirme Çalışma kapsamında %100 yün dokuma kumaşların dökümlülük özellikleri geleneksel ve yeni geliştirilmiş görüntü analizi ile ölçülmeye çalışılmıştır. Kumaşların bu iki yöntem ile ölçülmüş olan dökümlülük özelliklerini karşılaştırabilmek için istatistiksel değerlendirme yapılmış ve görüntü analizi yönteminin başarılı sonuçlar verdiği belirlenmiştir. 5.Kaynaklar 1. Peirce F.T., (1930), The Handle of Cloth as a Measurable Quantity, Journal of the Textile Institute, 21, 9, 377–416. 2. Cusick G.E., (1965), The Dependence of Fabric Drape on Bending and Shear Stiffness, Journal of the Textile Institute, 56, 11, 596–606. 3. Cusick G.E., (1968), The Measurement of Fabric Drape, Journal of the Textile Institute, 59, 6, 253– 260. 4. Pattanayak A.J., Luximon A., Khandual A., (2010), Prediction of Drape Profile of Cotton Woven Fabrics Using Artificial Neural Network and Multiple Regression Method, Textile Research Journal, 81, 6, 559566. 5. Breen D.E., House D.H., Wozny M.J., (1994), Predicting the Drape of Woven Cloth Using Interacting Particles, In Proceedings of ACM SIGGRAPH, ACM Press/ACM SIGGRAPH, New York, NY, USA, 365-372. 6. Tahal I., Abdin Y., Ebeid S., (2012), Prediction of Draping Behavior of Woven Fabrics over DoubleCurvature Moulds Using Finite Element Techniques, International Journal of Material and Mechanical Engineering, 1, 25-31. 7. Jeong Y.J., (1998), A Study of Fabric-drape Behavior with Image Analysis Part 1: Measurement, Characterization, and Instability, Journal of the Textile Institute, 89, 1, 59–69. 8. Jeong Y.J., Phillips D.G., (1998), A Study of Fabric-Drape Behavior with Image Analysis Part 2: The Effects of Fabric Structure and Mechanical Properties on Fabric Drape , Journal of the Textile Institute, 89, 1, 70-79. 9. Robson D., Long C.C., (2000), Drape Analysis Using Imaging Techniques, Clothing and Textiles Research Journal, 18, 1, 1–8. 10. Kenkare N., May-Plumlee T., (2005), Fabric Drape Measurement: A Modified Method Using Digital Image Processing, Journal of Textile and Apparel Technology and Management, 4, 3, 1–8. 31 RİNG VE OE-ROTOR EĞİRME SİSTEMLERİNDE ÜRETİLMİŞ İPLİKLERİN FİZİKSEL, YAPISAL VE YÜZEY ÖZELLİKLERİ Balcı Kılıç, Gonca1, Okur, Ayşe1 1 Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir Türkiye Özet İpliklerin fiziksel, yapısal ve yüzey özellikleri iplik kalitesini belirlemede önemli bir rol almaktadır. Bu çalışmada, hammadde ve eğirme sisteminin ipliklerin fiziksel, yapısal ve yüzey özelliklerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, doğal (%100 pamuk), rejenere (%100 Modal) ve sentetik (%100 akrilik) iplikler analiz edilmiştir. İplikler ring ve open-end rotor (OE-rotor) eğirme sistemlerinde sistematik olarak üretilmiştir. Çalışma kapsamında, iplik düzgünsüzlüğü, optik düzgünsüzlük, iplik yapısal özellikleri (yoğunluk pürüzlülük (CVFS %) ve şekil (dairesellik) gibi), iplik tüylülüğü, iplik-iplik sürtünmesi, iplikseramik sürtünmesi ve iplik-metal sürtünmesi incelenmiştir. Eğirme sisteminin etkisi incelendiğinde, OE-rotor ipliklerinin daha yüksek düzgünsüzlük, sık rastlanan hata, çap ve pürüzlülük değerlerine sahip olduğu görülmektedir. Yoğunluk, şekil, tüylülük ve sürtünme incelendiğinde ise OE-rotor iplikleri daha düşük değerlere sahiptir. Anahtar sözcükler: ring iplikler, OE-rotor iplikler, iplik sürtünmesi, iplik tüylülüğü, Capstan yöntemi Giriş Hammadde ve eğirme sistemi ipliklerin fiziksel, yapısal ve yüzey özelliklerini belirleyen en önemli faktörlerdir. Son yıllarda farklı eğirme sistemleri geliştirilmesine rağmen geleneksel eğirme sistemleri (ring ve OE-rotor) hala yaygın olarak kullanılmaktadır. Ring ve OE-rotor eğirme sistemleri dünyadaki iplik üretiminin yaklaşık % 90'ını oluşturmaktadır [1]. Birçok araştırmacı hammadde ve eğirme sisteminin iplik özelliklerine etkisini inceleyen çalışmalar gerçekleştirmiştir [2-8]. Mohamed ve ark. [2], ring ve open-end ipliklerin tüylülüklerini ve çaplarını karşılaştırmışlardır. İpliklerin tüylülük ve çap ölçümleri optik yönteme göre gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, farklı numara ve farklı büküm seviyelerinde polyester-pamuk karışımı iplikler kullanılmış ve karışım oranı, iplik numarası ve büküm seviyesinin ring ve open-end ipliklerinin tüylülük ve çap değerleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Sonuçlar değerlendirildiğinde, genel olarak aynı özelliklerdeki open-end ipliklerinin çapları ring ipliklerine göre %10 daha fazla bulunmuştur. Tüylülük açısından ise open-end ipliklerinin tüylülüğünün daha düşük, tüylülük değişim katsayısının ise daha yüksek olduğu görülmüştür. Sirang ve ark. tarafından ring ve OE-rotor ipliklerinin tüylülük ve çap değerlerinin incelendiği bir başka çalışmada [3] ise Ne 16 %100 pamuk ring ve OE-rotor iplikler kullanılmıştır. İplikler çap açısından değerlendirildiklerinde, OE-rotor ipliklerinin çaplarının ring ipliklerine göre %6,7-%8,9 daha fazla çıktığı görülmüştür. İpliklerin tüylülükleri ise fotoelektrik yönteme göre çalışan bir tüylülük ölçeri ile ölçülmüş ve OE-rotor ipliklerinin toplam tüy sayısı, çok kısa-çok uzun tüy oranı değerleri ile bobinler arası değişim katsayısı değerlerinin ring ipliklerine göre daha yüksek çıktığı belirtilmiştir. Soe ve ark. [8], çalışmalarında vortex ipliklerinin yapısını ve özelliklerini OE-rotor ve ring iplikleri ile karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Çalışma kapsamında ipliklerin düzgünsüzlük, tüylülük, mukavemet, sıkıştırılma ve eğilme özellikleri ölçülmüştür. İplikler düzgünsüzlük açısından değerlendirildiğinde üç eğirme sistemi arasında önemli bir fark bulunmamıştır. Mukavemet açısından, ring iplikleri en yüksek değerleri almıştır. Sıkıştırma özellikleri ve eğilme direnci açısından incelendiğinde ise vortex iplikleri en yüksek, ring iplikleri ise en düşük değerlere sahiptir. Ghosh ve ark. [9], 32 ring, OE-rotor, friksiyon ve air-jet üretim teknolojileriyle üretilmiş 30 tex numaraya sahip viskoz ipliklerin farklı hız ve giriş gerginliklerindeki iplik-iplik ve iplik- metal sürtünme özelliklerini karşılaştırmıştır. Çalışmanın sonunda kaba iplik yüzeyinin daha yüksek iplikiplik ve daha düşük iplik-metal sürtünmesine neden olduğu, hız arttıkça iplik-metal sürtünmesinin arttığı, iplik-iplik sürtünmesinde ise önemli bir değişiklik olmadığı gözlemlenmiştir. Giriş gerginliği arttıkça ise iplik-iplik ve iplik-metal sürtünmesi için sürtünme kuvvetinin arttığı görülmüştür. Balcı Kılıç ve Sülar [10], çalışmalarında ring, kompakt ve vortex eğirme sistemlerinde üretilmiş %100 pamuk, %50/50 pamuk/Tencel LF ve %100 Tencel LF ipliklerin sürtünme özelliklerini incelemiştir. Bütün ipliklerde vortex eğirme teknolojisiyle üretilmiş ipliklerin en yüksek iplik-iplik sürtünmesi ile en düşük iplik-metal ve iplik-seramik sürtünmesi değerlerine sahip olduğu görülmüştür. Nair ve ark. [11], pamuk ipliklerinin fiziksel özellikleri ile sürtünme özellikleri arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Çalışma sonucunda daha kalın ve sıkıştırılabilirliği daha yüksek olan ipliklerin daha yüksek sürtünme değerlerine sahip olduğu görülmüştür. Bilindiği gibi, hammadde ve eğirme teknolojisi ipliklerin fiziksel, yapısal ve yüzey özelliklerini büyük ölçüde etkilemektedir. Bu nedenle, bu çalışma kapsamında, ring ve OErotor eğirme sistemlerinde sistematik olarak üretilmiş doğal (%100 pamuk), rejenere selülozik (%100 Modal) ve sentetik (%100 akrilik) ipliklerde hammadde ve eğirme sisteminin iplik özelliklerine etkisi düzgünsüzlük, sık rastlanan hatalar, yapısal parametreler (yoğunluk, CVFS%, şekil vb.), tüylülük ve sürtünme özellikleri açısından değerlendirilmiştir. Materyal ve Metot Çalışmada, 20 tex numaraya sahip doğal (%100 pamuk), rejenere (%100 Modal) ve sentetik (%100 akrilik) ring ve OE-rotor iplikler incelenmiştir. Akrilik ve Modal lifleri aynı kesme uzunluğu uzunluk ve inceliktedir. Çalışma kapsamında kullanılan ipliklerin özellikleri Tablo 1’de yer almaktadır. Her iki eğirme sisteminde üretilen ipliklerin tamamı sistematik olarak üretilmiştir. Hammadde ve eğirme sisteminin etkisinin doğru ve net bir şekilde analizi için her iki eğirme sistemi için de lifler aynı işlem basamaklarından geçirilmiştir. %100 Modal ve % 100 akrilik ipliklerde lif uzunluğu sabit (38 mm) olduğundan % 100 pamuk ring ve OE-rotor ipliklerindeki lif uzunluk değişimini azaltmak amacıyla toplam telef oranı %20 olacak şekilde tarama (penyeleme) işlemi uygulanmıştır. Çalışma kapsamında kullanılan pamuk iplikleri karşılaştırma yapabilmek amacıyla referans iplikler olarak tercih edilmiştir. Tablo 1. Deneysel çalışmada kullanılan ipliklerin özellikleri RİNG OE-ROTOR Pamuk Modal Akrilik Pamuk Modal Akrilik Lif inceliği (dtex) 1.4 1.3 1.3 1.4 1.3 1.3 Lif uzunluğu (mm) 29.5 38.0(a) 38.0 (a) 29.5 38.0(a) 38.0(a) İplik kopma mukavemeti (gf) 311.95 463.95 340.83 180.02 305.50 276.85 İplik kopma uzaması (%) 4.92 10.03 18.93 4.15 8.05 18.75 (a) :Kesme uzunluğu Çalışma kapsamında, ipliklerin düzgünsüzlük, sık rastlanan hatalar, çap, yoğunluk, pürüzlülük, şekil, tüylülük ve sürtünme (iplik-iplik, iplik-metal, iplik-seramik) değerleri belirlenmiştir. %100 pamuk iplikleri için eğirme sisteminin etkisi incelenirken, aynı uzunluk ve inceliğe sahip olan %100 akrilik ve %100 Modal iplikler için eğirme sisteminin yanı sıra hammaddenin etkisi de incelenmiştir. 33 İpliklerin düzgünsüzlük (CVm), optik düzgünsüzlük (CV 2D 0.3mm), sık rastlanan hatalar (%50 ince yer, +%50 kalın yer), çap (2DØ), iplik pürüzlülüğü (CV FS), şekil (dairesellik) ve yoğunluk (D) özellikleri Uster Tester 5 (UT5) S800 ile ölçülmüştür. Ölçümler, 400 m/dk, test hızında toplam 2.5 dk. süre ile gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında fotoelektrik yönteme göre ölçüm yapan ve farklı ölçüm prensiplerine göre çalışan Uster Zweigle Hairiness Tester 5 (UZHT5) ve Uster Tester 5 (UT5) cihazlarından elde edilen tüylülük sonuçları karşılaştırılmıştır. UT5 OH Modülünde ölçümler, 400 m/dk, test hızında toplam 2.5 dk. süre ile gerçekleştirilmiştir. UZHT5’te ise test hızı 50 m/dk. ve test süresi 4 dk.’dır. İplik-iplik, iplik-metal ve iplik seramik sürtünmesi testleri Lawson Hemphill CTT- İplik Sürtünmesi Test Cihazı kullanılarak gerçekleştirilmiştir (Şekil 1 ve Şekil 2). İplik sürtünmesi testleri 5 cN giriş gerginliğinde, 100 m/dk. sabit hız altında 2 dk. süre ile gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında, bütün sürtünme yüzeyleri için ortak bir formül kullanılabilmesi için iplik-iplik sürtünmesi testleri, test cihazında gerçekleştirilen bir modifikasyon ile bükülmüş iplik yönteminin yanı sıra Capstan yöntemi ile de ölçülmüştür. Şekil 1. İplik-metal sürtünmesi [12] Şekil 2. İplik-iplik sürtünmesi [12] Sonuçlar Bu bölümde, hammadde ve eğirme sisteminin iplik özelliklerine etkisi düzgünsüzlük, sık rastlanan hatalar, yapısal parametreler (yoğunluk, CVFS%, şekil vb.), tüylülük ve sürtünme özellikleri açısından değerlendirilmiştir. İpliklerin fiziksel, yapısal ve yüzey özelliklerine hammadde ve eğirme sisteminin etkisinin incelenmesi amacıyla varyans analizleri yapılarak tüm değerlendirmeler %95 güven aralığı için gerçekleştirilmiştir. 34 İplik Düzgünsüzlüğü %100 pamuk, %100 Modal ve %100 akrilik ring ve OE-rotor ipliklerin kapasitif ve optik düzgünsüzlük değerlerine hammaddenin etkisi incelendiğinde Akrilik ipliklerinin kapasitif ve optik düzgünsüzlük değerlerinin her iki eğirme teknolojisi için de Modal ipliklerinden daha düşük olduğu görülmektedir. Modal ve akrilik ring ipliklerinin düzgünsüzlük değerleri arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı değildir (α=0.05) (Şekil 3). Şekil 3. Ring ve OE-rotor ipliklerinin CVm % ve CV 2D 0.3 mm% değerleri için %95 güven aralıkları Enine kesitteki lif sayısının değişimi ve lif uzunluk dağılımının değişimi iplik düzgünsüzlüğünü etkileyen başlıca faktörlerdendir [13]. Bu çalışma kapsamında kullanılan akrilik ve Modal lifleri aynı incelik (1.3 dtex) ve kesme uzunluğundadır (38 mm). Bu durum akrilik ve Modal ring ipliklerinin kapasitif ve optik düzgünsüzlükleri arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmamasının temel nedenidir. Ring iplikçiliğinde, iplik düzgünsüzlüğü için lif uzunluğu, en önemli faktörlerden biri iken OE-rotor iplikçiliğinde liflerin açıcı silindirler tarafından tek lif haline gelene kadar açılması ve rotor yivinde oluşan sürtünme ve merkezkaç kuvvetlerinin etkisiyle açık iplik ucu ile birleşmesi söz konusudur. Akrilik liflerinin sahip olduğu yüksek sürtünme katsayısının [14], iplik oluşum aşamasının daha kontrollü olarak gerçekleşmesini sağladığı düşünülmektedir. Hammaddenin sık rastlanan hatalara etkisi incelendiğinde ise, ring ipliklerinde +%50 kalın yer, -%50 ince yer ve +%200 neps değerleri için hammaddenin etkisinin istatistiksel açıdan anlamlı olmadığı görülmektedir. OE-rotor ipliklerinde ise akrilik ve Modal arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (α=0.05). Akrilik iplikleri +%50 kalın yer, -%50 ince yer ve +%200 neps açısından daha düşük değerlere sahiptir. İplik Yapısal Özellikleri %100 pamuk, %100 Modal ve %100 akrilik ring ve OE-rotor ipliklerinin çap (2DØ mm) ve yoğunluk (D g/cm3), pürüzlülük (CVFS %) ve şekil (dairesellik) değerleri Tablo 2’de verilmektedir. Tablo 2. Ring ve OE-rotor ipliklerinin yapısal özellikleri RİNG 2DØ (mm) D (g/cm3) CV FS (%) Şekil OE-ROTOR Pamuk Modal Akrilik Pamuk Modal Akrilik 0.23 0.46 8.84 0.83 0.21 0.57 8.11 0.84 0.22 0.51 7.21 0.85 0.26 0.38 10.46 0.76 0.23 0.47 8.93 0.78 0.24 0.42 8.50 0.80 35 Eğirme teknolojisi açısından genel bir değerlendirme yapıldığında, eğirme teknolojisinin iplik yapısal parametreleri üzerindeki etkisinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu görülmektedir (α=0.05). Ring ipliklerinin yoğunluk ve şekil değerleri bütün hammaddeler için OE-rotor ipliklerinden daha yüksektir. Pürüzlülük ve çap değerleri incelendiğinde ise OE-rotor ipliklerinin ring ipliklerine göre daha yüksek değerlere sahiptir ve aralarındaki fark istatistiksel açıdan önemlidir (α=0.05). Bu durum eğirme sistemlerinin çalışma prensibinin farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Ring ipliklerinin yapısında bulunan lifler iplik yapısını oluşturmak için helisel bir yol izlemektedir. Bu nedenle ring iplikleri daha yoğun ve daha sıkı bir yapıya sahiptir. R OE-rotor ipliklerinin daha yüksek pürüzlülük değerlerine sahip olmasının nedeni ise iplik yapısında bulunan kemer lifleri olarak gösterilebilir. Hammaddenin iplik yapısal özellikleri üzerindeki etkisinin istatistiksel açıdan anlamlı olduğu görülmektedir (α=0.05). Modal ve akrilik iplikler için bir karşılaştırma yapıldığında her iki eğirme teknolojisi için de Modal iplikler daha düşük çap ve daha yüksek yoğunluk değerlerine sahiptir. İpliklerin şekil ve pürüzlülük değerleri incelendiğinde ise her iki eğirme teknolojisinde de şekil değerleri artarken pürüzlülük değerleri azaldığı görülmektedir. Her iki eğirme teknolojisi için de akrilik iplikleri daha yüksek şekil ve daha düşük pürüzlülük değerlerine sahiptir. İplik Tüylülüğü Çalışma kapsamında kullanılan ring ve OE-rotor ipliklerinin farklı ölçüm cihazı ve farklı ölçüm prensibi ile ölçülen tüylülük değerlerine (S3 ve H) ait güven aralığı grafikleri Şekil 4’te verilmektedir. Şekil 4. Ring ve OE-rotor ipliklerinin tüylülük değerleri için %95 güven aralıkları Eğirme teknolojisinin ipliklerin tüylülük özelliklerine etkisi genel olarak incelendiğinde, ring ve rotor iplikleri arasındaki farkın istatistiksel açıdan anlamlı olduğu görülmektedir (α=0.05). Üç hammadde için de farklı ölçüm prensibi ile gerçekleştirilen ölçümlerin tamamında yapısında bulunan kemer lifleri nedeniyle OE-rotor ipliklerinin tüylülük değerleri ring ipliklerine göre daha düşüktür. Hammadde açısından bir değerlendirme yapıldığında ise, ring eğirme sistemi için %100 pamuk ipliklerin, OE-rotor eğirme sistemi için ise %100 akrilik ipliklerin en yüksek tüylülük değerlerine sahip olduğu görülmektedir. İplik Sürtünmesi %100 pamuk, %100 Modal ve %100 akrilik ring ve OE-rotor iplikleri için eğirme teknolojisinin iplik sürtünmesine etkisinin istatistiksel açıdan anlamlı olduğu görülmektedir (α=0.05). Bütün hammaddeler ve bütün yüzeyler için ring ipliklerinin sürtünme katsayısı değerleri OE-rotor ipliklerinden daha yüksektir. Bu durumun ring ipliklerindeki artan sürtünme yüzey alanı ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. 36 Hammadde açısından bir karşılaştırma gerçekleştirildiğinde ise bütün sürtünme yüzeyleri ve her iki eğirme teknolojisi için akrilik ve Modal ipliklerinin sürtünme katsayısı değerlerinin birbirine oldukça yakındır. Düşük pürüzlülük ve yüksek şekil değerlerine sahip olan akrilik ipliklerinin sürtünme katsayısı Modal ipliklerine göre daha düşük olmakla birlikte aralarındaki fark genellikle istatistiksel açıdan anlamlı değildir (α=0.05). %100 pamuk, %100 Modal ve %100 akrilik ring ve OE-rotor ipliklerinin sürtünme katsayısı değerlerine ait güven aralığı grafikleri Şekil 5’te verilmektedir. Şekil 5. Ring ve OE-rotor ipliklerinin sürtünme katsayısı değerleri için %95 güven aralıkları Değerlendirme Bu çalışmada, hammadde ve eğirme sisteminin ipliklerin fiziksel, yapısal ve yüzey özelliklerine etkisi ring ve OE-rotor eğirme sistemlerinde sistematik olarak üretilmiş doğal (%100 pamuk), rejenere (%100 Modal) ve sentetik (%100 akrilik) iplikler için incelenmiştir. Bu amaçla, ipliklerin kapasitif düzgünsüzlük, optik düzgünsüzlük, çap, yoğunluk, pürüzlülük ve şekil (dairesellik), tüylülük ve sürtünme özellikleri incelenmiştir. %100 pamuk , %100 Modal ve %100 akrilik ipliklerinde eğirme sisteminin iplik özelliklerine etkisi incelendiğinde ring ve OE-rotor iplikleri arasındaki farkın istatistiksel açıdan anlamlı olduğu görülmektedir (α=0.05). Düzgünsüzlük ve optik düzgünsüzlük değerleri göz önüne alındığında, OE-rotor ipliklerinin daha yüksek değerlere sahip olduğu görülmektedir. Bütün hammaddeler için ring ipliklerinin yoğunluk ve şekil değerleri OE-rotor ipliklerinden daha yüksek iken pürüzlülük ve çap değerleri daha düşüktür. Bunun yanı sıra, çalışma kapsamında kullanılan bütün hammaddeler için ring ipliklerinin daha yüksek iplik-metal, iplik-seramik ve iplik-iplik sürtünme katsayısı değerlerine sahip olduğu görülmektedir. %100 Modal ve %100 akrilik ring ve OE-rotor iplikleri için hammaddenin iplik özelliklerine etkisi incelendiğinde, özellikle ring eğirme sisteminde üretilmiş iplikler için Modal ve akrilik ipliklerinin düzgünlük ve sürtünme katsayısı değerlerinin birbirine oldukça yakın olduğu görülmektedir. Her iki eğirme sistemi için de Modal iplikleri akrilik ipliklerine göre daha düşük çap değerleri ile ve daha yüksek yoğunluk ve pürüzlülük değerlerine sahiptir. Teşekkür Katkılarından dolayı TÜBİTAK (2211-Yurt içi Doktora Burs Programı) ve Kipaş Holding A.Ş.’ye teşekkür ederiz. 37 Kaynaklar [1] Bange M.P., Constable G.A., Gordon S.G., Long R.L., Naylor, G.R.S., van der Sluijs M.H.J., The Cotton Catchment Communities CRC, 2009. [2] Mohamed, M.H., Lord, P.R., Saleh, H.A., A Textile Res. J., 1975; 45(5): 389 [3] Sirang, Y., Dinfon, G. and Behery, H.M., Textile Res. J., 1982; 52(4): 274 [4] Barella, A., Manich, A.M., Castro, L. and Hunter, L., Textile Res. J., 1984; 54(12): 840 [5] Huh, Y., Kim, Y.R. and Oxenham, W., Textile Res. J., 2002; 72(2): 156 [6] Kilic, M. and Okur, A., Textile Res. J., 2011; 81(2): 156 [7] Chattopadhyay R., Banerjee S., Journal of Textile Inst., 1996, 87(1): 59. [8] Soe, A.K., Takahashi, M., Nakajima, M., Matsuo, T. and Matsumoto, T., Textile Res. J., 2004; 74(9): 819 [9] Ghosh, A, Patanaik A., Anandjiwala, R.D. and Rengasamy, R.S., J. of Applied Polymer Science, 2008; 108: 3233 [10] Balci Kilic, G. and Sülar, V., Textile Res. J., 2012; 82(8): 755 [11] Nair, A. U., Sheela, R., Vivekanandan, M.V., Patwardhan, B. A., Nachane, R. P., Indian J. of Fibre & Textile Res., 2012; 38: 244 [12] Lawson Hemphill CTT User Manual, 2008 [13] Lawrence, C. A., Fundamentals of Spun Yarn Technology, CRC Press, USA, 2003 [14] Lewin, M., Handbook of Fiber Chemistry (Third Edition), CRC Press, London, England, 2007 38 PORTAKAL YAĞI İÇEREN MİKRO VE MOLEKÜLER KAPSÜL AKTARILMIŞ KUMAŞLARDAN SALIM DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ Gönülşen, İrşah1, Sarıışık, Merih1, Erkan, Gökhan1, Okur Salih2 2 1 Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü,İzmir, Türkiye Katip Çelebi Üniversitesi, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, MalzemeBilimi ve Mühendisliği Bölümü, İzmir, Türkiye Özet Bu çalışmada, parfüm içeren mikro kapsüllerin ve beta siklodekstrin moleküler kapsüllerinin salım davranışlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla portakal yağı ile inklüzyon kompleksleri ve etil selüloz mikrokapsülleri oluşturulmuştur. Mikrokapsüllere ve inklüzyon komplekslerine karakterizasyon çalışmaları kapsamında Kızılötesi Spektroskopisi (FT-IR), X-ışını difraktometresi (XRD), Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) ve Gaz Kromotogrofisi- Kütle Spektrometresi (GC-MS) analizleri uygulanmıştır. Mikrokapsül ve inklüzyon kompleksleri yüzde yüz pamuklu örme kumaşa aplike edilmiş ve yıkama dayanımları incelenmiştir. Toz formdaki kompleksler %100 pamuklu örme kumaşa aplike edilmiş ve kumaşların yıkama dayanımları incelenmiştir. Portakal yağı ile oluşturulan mikrokapsüllerin ve inklüzyon komplekslerinin tekstil materyallerine aktarılması sonrası, 1 ve 5 yıkama sonrası koku salım davranışları mikrogram düzeyinde tartım yapan hassas terazi kullanılarak incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Siklodekstirin, etil selüloz, portakal yağı 1.Giriş Mikrokapsülasyon, küçük taneciklerin ve damlacıkların kaplanmasıyla küçük kapsüllerin elde edildiği bir işlemdir. Basit bir şekilde mikrokapsül küçük bir küre ile etrafındaki üniform duvar şeklinde tanımlanabilir. Mikrokapsül içindeki materyal çekirdek, iç faz veya dolgu olarak adlandırılır. Duvar ise kabuk, kaplama veya zar olarak adlandırılır. Mikrokapsüllerin çapı genellikle birkaç mikrometre ile milimetre arasındadır ( Gökmen, 2012 ). İnklüzyon kompleksleri ise; süpramoleküller iki veya daha fazla molekülün, iyon ya da bileşiğin moleküler etkileşimleri ile kompleks hale gelmesidir. Ev sahibi- konuk inklüzyon kompleksleri önemli süpramoleküler yapılardır. Ev sahibi moleküller kafes yapıdaki kriptantlar, kron eterler, kaliksarenler ve siklodekstrinlerdir. Bunlar içinde en önemlisi siklodekstrinlerdir (Avcı, 2010). Siklodekstrinler transglikozilazın enzimi ile parçalanmasıyla üretilmektedir. Siklodekstrin yapısındaki hidroksil grupları dışa doğru yönlenmiştir. Bu özellik maddenin suda çözünebilmesini sağlar. Siklodekstrinlerin içi ise hidrofobik özellik gösterir. Siklodekstrinlerin bu özel yapıları sayesinde inklüzyon kompleksleri oluşturulabilir. Siklodekstrinlerin en belirgin özelliği, katı, sıvı veya gaz haldeki bileşikler ile inklüzyon kompleksi oluşturabilmeleridir (Akçakoca, 2006). Uçucu yağlar bitkilerin yapraklarından, meyvelerinden, ağaç kabuğundan ve kök kısmından presleme veya damıtma ile elde edilen karışımlardır. Uçucu yağlar oda sıcaklığında sıvı halde bulunan, kolaylıkla kristalleşen, genellikle renksiz veya soluk sarı renkte, uçucu doğal ürünlerdir. Uçucu yağların yapılarında çoğunlukla terpenoidler, monoterpenler ve seskuiterpenler bulunmaktadır. Ayrıca diterpen, düşük moleküler ağırlığa sahip alifatik hidrokarbonlar, asitler, alkoller, aldehitler, esterler, laktanlar ve az da olsa nitrojen ve sülfür içeren bileşikler yer alır. Uçucu yağlar, antispazmodik, antiseptik ve antimikrobiyal özelliklere sahip olabilir ( Evren ve Tekgüler, 2011 ). 39 2.Materyal ve Metod Mikrokapsülleri oluşturmak için kabuk malzemesi olarak etil selüloz, çözücü olarak etil asetat; inklüzyon kompleksleri oluşturmak için Beta-siklodekstrin; aktif madde olarak da portakal yağı kullanılmıştır. Mikrokapsül ve inklüzyon komplekslerinin kumaşa aplikasyonunda bağlayıcı madde olarak BTCA, katalizör olarak NaH2PO2H2O kullanılmıştır. Mikrokapsüller, kompleks koaservasyon yöntemi kullanılarak elde edilmiştir. Sulu faz için ilk olarak 300 ml su içinde yüzey aktif madde olarak % 2 Tween 20 içeren karışım 10 dakika karıştırıldıktan sonra, 12 ml etil asetat sulu faz içinde çözünmüştür. Organik faz, 40 ml etil asetat içinde 0,34 g etil selüloz ve 2 g portakal yağı karıştırılarak elde edilmiştir. Karıştırma işleminden sonra organik faz sulu faza eklenmiştir. Belirli bir süre karıştırıldıktan sonra 200 ml su eklenerek mikrokapsüller elde edilmiştir. Filtrasyon sonrasında, toz malzemenin elde edilmesi için karışım kurutulmuştur. Mikrokapsül ve inklüzyon kompleksleri 40g/l ve 10g/l konsatrasyonda emdirme yöntemi kullanılarak kumaşa aplike edilmiştir. Bağlayıcı madde olarak 100 g/l BTCA ve katalizör olarak 60g/l NaH2PO2H2O kullanılmıştır. Daha sonra kumaşlar 100 oC de kurutulmuş ve 110 o C de 3 dakika fiksaj yapılmıştır ( Martel, 2001 ). Mikrokapsüller, inklüzyon kompleksleri ve işlem görmüş kumaşlar SEM, FTIR, XRD ve GCMS yöntemleri ile analiz edilmiştir. Ayrıca işlem görmüş kumaşların salım grafikleri mikrogram hassasiyete sahip terazi kullanılarak elde edilmiştir. Hassas terazi kullanılarak azot gazı ile kumaştan kapsüllenmiş portakal yağının salımı sağlanmıştır. İnsan vücut ısısı göz önüne alındığında, ortam sıcaklığı 37 ° C olarak ayarlanmıştır. Azot gazı verildiğinde kumaş kütlesindeki değişim belirli sürelerde kaydedilmiştir. Şekil 2.1: Mikrogram hassasiyete sahip tartı 3.Sonuç ve Tartışma 3.1.Mikrokapsül ve Moleküler Kapsüllerin SEM Analizi Sonuçları Mikrokapsül üretiminde optimum koşulları belirlemek amacıyla karıştırma hızı, karıştırma süresi, etil selüloz-yağ oranları değiştirilerek yaklaşık 30 ön deneme gerçekleştirilmiştir. SEM, FTIR, XRD analiz sonuçlarına göre moleküler kapsülasyon kapsamında 1: 2 betasiklodekstrin: portakal yağı içeren inklüzyon kompleksi, mikrokapsülasyon kapsamında 2gr etilselüloz/0,34gr yağ oranında çalışmalara devam edilmiştir. 40 Şekil3.1: Mikrokapsüllerin SEM görüntüleri (etilselüloz: 2g, yağ: 0,34 g, hız: 5000 rpm, süre: 1 saat) Şekil3.2. 1:2 Beta siklodekstrin:portakal yağı oranındaki inklüzyon koplekslerinin SEM görüntüleri 3.2. Mikrokapsül ve Beta Siklodekstrin Moleküler Kapsüllerinin FTIR Analizi Sonuçları Portakal yağı, etil selüloz ve mikrokapsüllerin FTIR grafikleri Şekil 3.3’te görülmektedir. Portakal yağının FTIR spektrumunda, 3287 cm -1 dalga boyundaki pik proteinlerdeki N-H bağları nedeniyle ortaya çıkmıştır. Mikrokapsüllerin FTIR spektrumundaki 3274 cm -1 dalga boyundaki piki portakal yağında da görülen Hidrojen bağlarından kaynaklandığı düşünülmektedir (Andronie, 2011). 1735 cm-1 dalga boyundaki pik yağ asitlerinin C=O çift bağlarını göstermektedir (Gokulakumar, 2008). Mikrokapsül ve etil selüloz moleküllerinin FTIR spektrumundaki 1374 cm -1 ve 1353 cm -1 dalga boyları arasındaki pikler C-N bağları nedeniyle oluşmaktadır (Lee , 2003 ). 41 Şekil 3.3. FTIR spektrumları (en üstte portakal yağı, ortada etil selüloz, en altta ise portakal yağı içeren mikrokapsül) Farklı mol oranlarında çalışılan beta-siklodekstrin:portakal yağı moleküler kapsüllerinin FTIR analizi sonuçları Şekil 3.4’te görülmektedir. 1640 cm-1 dalga boyundaki pik yağların yapısındaki C=O çift bağlarını göstermektedir. Yağ konsantrasyonu arttıkça piklerin şiddeti de artmıştır. Ayrıca yağ konsantrasyonunun artmasıyla 1350-1200 ve 1450-1400 cm-1 arasındaki C-O gerilme piklerinin şiddeti de artış göstermiştir. 42 Şekil 3.4: Beta-siklodekstrin:yağ kapsüllerinin FTIR spektrumları (yukarıdan aşağıya doğru sırasıyla 1:0.1, 1:1, 1:2, 2:1 Beta-siklodekstrin:yağ molar oranları) 3.3. Mikrokapsül ve Moleküler Kapsüllerin XRD Analizi Sonuçları İçi boş olan kapsüllerin ve portakal yağı içeren kapsüllerin XRD grafikleri Şekil 3.5’te görülmektedir. Aktif madde içeren mikrokapsüle ait grafikteki pik kapsüllerin portakal yağı içerdiğini göstermektedir. 43 Şekil 3.5: Boş mikrokapsüllerin(üst grafik) ve yağ içeren mikrokapsüllerin (alt grafik) XRD spektrumları Farklı mol oranlarındaki siklodekstrin:yağ kapsüllerinin XRD spektrumları ise Şekil 3.6’da görülmektedir. Buna göre kapsüllerdeki portakal yağı oranı arttıkça amorf yapının da arttığı görülmektedir. 1:2 beta-siklodekstrin:portakal yağı mol oranında kapsüllerin daha fazla yağ içerdiği görülmektedir. 44 Şekil:3.6: Beta-siklodekstrin:yağ moleküler kapsüllerinin XRD spektrumları (yukarıdan aşağıya 1:0.1, 1:1, 1:2, 2:1 Beta-siklodekstrin: portakal yağı mol oranlarında) 3.4. Kapsüllerin Partikül Boyutu Dağılımı Sonuçları Kapsüllerin partikül büyüklükleri ve dağılımı Malvern marka cihaz yardımıyla ölçülmüştür. Şekil 3.7’de mikrokapsüllere ait partikül boyutu dağılımları görülmektedir. Şekil 3.7: Mikrokapsüllerin boyut dağılımları Mikrokapsüllerin %82’sinin ortalama kapsül büyüklüğü 462 nm. , %19,8 ‘i de ortalama 93,55 nm. civarındadır. 3.5. Kapsül Aplike Edilmiş Kumaşların SEM Analizi Sonuçları Şekil 3.8 ile 3.11 arasında %40 g/l konsantrasyonunda kapsül uygulanmış kumaşların SEM görüntüleri verilmiştir. Buna göre mikrokapsüllerin ve beta siklodekstrin inklüzyon komplekslerinin kumaşa bağlandığı görülmektedir. 45 Şekil 3.8: 40 g/l konsantrasyonunda mikrokapsül aplike edilmiş kumaşların SEM görüntüleri Şekil 3.9. 40 g/l konsantrasyonunda mikrokapsül uygulanmış kumaşların 5 yıkama sonrası SEM görüntüleri Şekil 3.10. %40 g/l konsantrasyonunda beta siklodekstrin inklüzyon kompleksleri aplike edilmiş kumaşların SEM görüntüleri 46 Şekil 3.11: %40 g/l konsantrasyonunda beta siklodekstrin inklüzyon kompleksleri aplike edilmiş kumaşların 5 yıkama sonrası SEM görüntüleri 3.6. Kapsül Aplike Edilmiş Kumaşların FTIR Analizi Sonuçları Şekil 3.12’de 40g/l konsantrasyonda mikrokapsül aplike edilmiş ve ardından 5 kere yıkama yapılmış kumaşların FTIR spektrumları görülmektedir. Mikrokapsüllerin FTIR spektrumda 3471 cm-1 'deki titreşim H bağlarını göstermektedir. Mikrokapsül aplike edilmiş kumaşta görülen 3336 cm-1 deki pik H bağlarının etkisiyle ortaya çıkmıştır. Mikrokapsül ve mikrokapsül aplike edilmiş kumaşların spektrumunda 2974 cm-1 ve 2869 cm-1 deki pikler C-H gerilmesinden kaynaklanmaktadır. 1735 cm-1deki pikler de C=O gerilmelerine aittir. Aplikasyon sonrası 5 kez yıkanmış kumaşlarla yıkanmamış kumaşlar karşılaştırıldığında yıkanan kumaşların spektrumundaki pik şiddetlerinin azaldığı görülmüştür. 47 Şekil 3.12: Mikrokapsüllerin, mikrokapsül aplike edilmiş ve ardından 5 kez yıkanmış kumaşların FTIR spektrumları (yukarıdan aşağıya doğru) Şekil 3.13’te ise beta-siklodekstin inklüzyon komplekslerinin, aplikasyon ve 5 yıkama sonrası kumaşların FTIR spektrumları verilmiştir. Buna göre beta-siklodekstrin komplekslerindeki 3299 cm-1 deki pik ve beta-siklodekstrin kompleksleri aplike edilmiş kumaştaki 3334 cm-1 deki pik OH gerilmelerini göstermektedir. Beta-siklodekstrin komplekslerindeki 2922 cm-1 deki pik ve beta-siklodekstrin kompleksi aplike edilmiş kumaştaki 2900 cm-1 deki pik C-H 48 gerilmelerini göstermektedir. Beta-siklodekstrin komplekslerindeki 1643 cm-1 deki pik ve beta-siklodekstrin kompleksi aplike edilmiş kumaştaki 1714 cm-1 deki pik ise C=O gerilmelerini göstermektedir. Şekil 3.13: Beta siklodekstin inklüzyon komplekslerinin, aplikasyon ve sonrasında 5 kez 5 kez yıkanmış kumaşların FTIR spektrumları (yukarıdan aşağıya doğru) 3.7. Mikrokapsül ve Moleküler Kapsüllerin GC-MS Analizi Sonuçları Şekil 3.14 aktif madde olarak portakal yağı içeren mikrokapsül ve beta-siklodekstrin inklüzyon komplekslerinin GC-MS analizi sonuçlarını göstermektedir. Tablo 3.1’de ise kromotogramdaki piklere karşılık gelen bileşikler ve kapsüllerin içindeki yüzde oranları verilmektedir. 49 Şekil 3.14: GC-MS kromotogramları (Sağdaki mikrokapsül, soldaki beta-siklodekstrin kompleksi) Tablo 3.1: GC-MS e göre mikrokapsül ve moleküler kapsüllerdeki bileşikler Yüzde Oran RT Bileşiğin Adı 1,168 3,218 7,999 8,335 8,982 10,897 11,02 13,575 20,082 Ethylene oxide Acetaldehyde beta.-Myrcene Octanal d-Limonene DELTA.3-Carene Dodecanal Decanal Valencene 12,229 Citronella Etil Selüloz Çeperli Mikrokapsül Beta-Siklodekstrin Moleküler Kapsülü 98,27 0,18 1,54 - 39,29 0,15 0,24 0,22 54,55 1,39 0,2 2,09 0,4 3,31 2,56 0,31 90,21 0,45 0,08 - - 0,01 Portakal Yağı 3.8. Mikrokapsül ve Moleküler Kapsül Aplike Edilen Kumaşların GC-MS Sonuçları Şekil 3.15 10g/l ve 40g/l konsantrasyonlarında beta-siklodekstrin inklüzyon kompleksleri aplike edilmiş kumaşların GC-MS analizi sonuçlarını göstermektedir. Tablo 3.2 ise betasiklodekstrin kompleksleri aplike edilen kumaşların GC-MS kromotogramlarına karşılık gelen bileşikler ve yüzde oranları verilmektedir. Şekil 3.15: GC-MS kromotogramları (solda 40g/l konsantrasyonda beta-siklodekstrin kapsülleri uygulanmış kumaşlar, sağda 10g/l konsantrasyonda beta-siklodekstrin kompleksleri aplike edilmiş kumaşlar) 50 Tablo 3.2: Beta-siklodekstrin kapsülleri uygulanmış kumaşların GC-MS kromotogramlarına karşılık gelen bileşikler ve yüzde oranları Yüzde oranlar RT 8,03 8,366 9,013 10,928 13,606 8,864 8,004 Bileşiğin Adı Beta.-myrcene Octanal d-Limonene Alpha pinene Decanal Benzene Furan 40g/l konsantrasyon 1,06 1,12 88,46 2,86 1,06 - 10g/l konsantrasyon 57,05 21,62 21,33 3.9. Mikrogram Hassasiyete Sahip Tartı ile Koku Salımı Ölçümleri 10g/l ve 40gr/l konsantrasyonlarda moleküler ve mikrokapsül kapsül uygulanmış kumaşların koku salım grafikleri Şekil 3.16 ve 3.17 arasında verilmiştir. Ayrıca mikrogram hassasiyete sahip tartı ile 1 ile 5 kez yıkanmış kumaşların koku salım grafikleri elde edilmiştir. Farklı konsantrasyonlarda kapsül uygulanmış kumaşların koku salım hızları, koku salım grafiklerinden elde edilmiştir. “y = m1+m2*exp(-m3x) ” fonksiyonu, adsorpsiyon ve desorpsiyon kinetiğine karşılık gelen QCM den elde edilen “Δf = Δf max (ka C + kd e – (kaC+kd)t ) / (kaC + kd )” fonksiyonundan oluşturulmuştur (Okur,2011). Salınım grafiklerinde grafiğin fonksiyonu “y=m1+m2*exp(-m3x) ” (grafiklerde düz çizgi olarak gösterilen) tartım düzeneğinden elde edilen veriler kullanılarak oluşturulan grafiklerle (daire olarak gösterilmiştir) tamamıyla uymaktadır. Grafiklerde de gösterildiği üzere R değeri 0,98 ve 0,99 arasında bulunmuştur. Fonksiyondaki m3 değeri koku salım hızını göstermektedir. Tablo 3.3 te kumaşların koku salım hızları karşılaştırılmıştır. Mikrokapsül ve moleküler kapsül içeren kumaşların koku salım hızları yıkama işlemine bağlı olarak, salım hızı azalmakta ve konsantrasyona bağlı olarak artmaktadır. Moleküler kapsül uygulanmış kumaşların koku salım hızları mikrokapsül uygulanmış kumaşların koku salım hızından daha yüksektir. Tablo 3.3: Kumaşların koku salım hızlarının karşılaştırması 10 g/l 40 g/l 10 g/l Kapsül Tipi Yıkama Yıkama 1 Yıkama Yok Yok 10 g/l 5 Yıkama 40 g/l 1 Yıkama 40 g/l 5 Yıkama Betasiklodekstrin 0,042952 0,050997 0,035528 0,033187 0,046832 0,041237 Etil Selüloz 0,03529 0,046997 0,028357 0,026643 0,045154 0,040349 51 BCD kapsülü 40/lt 0,564 0,563 0,562 0,561 BCD kapsülü 40/lt + 5 yıkama 0,338 y = m1 + m2*exp(-m3*x) Value Error m1 0,36143 0,036672 m2 0,0036496 0,08785 m3 0,046832 1,5161 Chisq 6,7094e-6 NA R 0,99842 NA salım (g) 0,365 y = m1 + m2*exp(-m3*x) Value Error m1 0,33148 0,048233 m2 0,0057272 0,087347 m3 0,041237 1,2547 Chisq 4,955e-5 NA R 0,99483 NA salım (g) 0,337 0,336 0,364 0,56 0,559 salım (g) salım (g) salım (g) BCD kapsülü 40/lt + 1 yıkama 0,366 y = m1 + m2*exp(-m3*x) Value Error m1 0,55689 0,032878 m2 0,0065912 0,15109 m3 0,050997 1,4303 Chisq 1,1315e-5 NA R 0,99809 NA 0,363 0,558 salım (g) 0,335 0,334 0,333 0,362 0,557 0,332 0,556 0 50 100 150 200 0,361 250 0 zaman (dak) 50 100 150 200 0,331 0 zaman (dak) 20 40 60 80 100 120 140 zaman (dak) 40 g/l Yıkama Yok 40 g/l 1 Yıkama BCD kapsülü 10 g/lt 1 yıkama yapılmış kumaş BCD kapsülü 10 g/lt 5 yıkama yapılmış kumaş BCD kapsülü 10 g/lt 5 yıkama yapılmış kumaş 0,396 0,415 salım (g) y = m1+m2*exp(-m3*x) Value Error m1 0,3866 1,3409e-5 m2 0,0074046 2,3915e-5 m3 0,033187 0,00025962 Chisq 2,2175e-6 NA R 0,99879 NA 0,394 0,392 salım (g) y = m1+m2*exp(-m3*x) Value Error m1 0,41185 1,8912e-5 m2 0,0043889 2,9593e-5 m3 0,035528 0,00061763 Chisq 2,6735e-6 NA R 0,9953 NA 0,416 0,396 0,414 salım (g) y = m1+m2*exp(-m3*x) Value Error m1 0,3866 1,3409e-5 m2 0,0074046 2,3915e-5 m3 0,033187 0,00025962 Chisq 2,2175e-6 NA R 0,99879 NA 0,394 0,392 salım (g) 0,417 salım (g) 40 g/l 5 Yıkama 0,39 0,39 0,388 0,388 salım (g) 0,413 0,412 0,411 0,386 0 20 40 60 zaman (dak) 10 g/l Yıkama Yok 80 100 120 0,386 0 20 40 60 80 100 120 140 0 20 zaman (dak) 10 g/l 1 Yıkama 40 60 80 100 120 140 zaman (dak) 10 g/l 5 Yıkama Şekil 3.16: Beta-siklodekstrin kompleksleri aplike edilmiş kumaşların salım grafikleri 52 0,442 0,44 0,544 0,542 0,388 y = m1 + m2*exp(-m3*x) Value Error m1 0,43251 1,3496e-5 m2 0,0094626 4,4529e-5 m3 0,045154 0,00039397 Chisq 6,8143e-6 NA R 0,99763 NA salım (g) salım (g) salım (g) 0,546 0,444 salım (g) 0,387 0,386 salım (g) y = m1 + m2*exp(-m3*x) Value Error m1 0,53661 2,3932e-5 m2 0,01084 6,7308e-5 m3 0,046997 0,00057713 Chisq 1,1755e-5 NA R 0,99647 NA 0,548 etil seluloz kapsülü 40 g/lt + 5 yıkama yapılmış kumaş y = m1 + m2*exp(-m3*x) Value Error m1 0,3824 2,0822e-5 m2 0,0045923 6,0344e-5 m3 0,040349 0,0010334 Chisq 1,3927e-5 NA R 0,98109 NA etil seluloz kapsülü 40 g/lt + 1 yıkama yapılmış kumaş etil seluloz kapsülü 40 g/lt 0,55 0,438 salım (g) 0,385 0,384 0,436 0,383 0,54 0,434 0,382 0,538 0,432 0,536 0 20 40 60 80 100 120 0,381 0 140 50 100 zaman (dak) 40 g/l Yıkama Yok y = m1 + m2*exp(-m3*x) Value Error m1 0,39758 1,1349e-5 m2 0,0038279 2,9106e-5 m3 0,028357 0,00066068 Chisq 2,6714e-6 NA R 0,99414 NA 0,402 0,401 0,634 100 150 40 g/l 5 Yıkama etil seluloz kapsülü 10/lt + 5 yıkama yapılmış kumaş 0,343 y = m1 + m2*exp(-m3*x) Value Error m1 0,33651 1,9307e-5 m2 0,0048021 3,2527e-5 m3 0,026643 0,00065141 Chisq 2,907e-6 NA R 0,99553 NA salım (g) 0,342 0,341 salım (g) salım (g) 0,636 salım (g) salım (g) 0,638 50 zaman (dak) etil seluloz kapsülü 10/lt + 1 yıkama yapılmış kumaş 0,403 y = m1 + m2*exp(-m3*x) Value Error m1 0,62819 1,6683e-5 m2 0,010925 6,0931e-5 m3 0,03529 0,00035174 Chisq 2,2707e-5 NA R 0,99551 NA 0,64 0 40 g/l 1 Yıkama etil seluloz kapsülü 10/lt 0,642 150 zaman (dak) 0,4 salım (g) 0,34 0,339 0,399 0,632 0,338 0,398 0,63 0,337 0,628 0,397 0 20 40 60 80 zaman (dak) 0,626 0 50 100 150 200 100 120 140 0,336 0 250 20 40 60 80 100 120 zaman (dak) zaman (dak) 10 g/l Yıkama Yok 10 g/l 1 Yıkama 10 g/l 5 Yıkama Şekil 3.17: Etil Selüloz kapsülleri aplike edilmiş kumaşların salım grafikleri 53 4. Sonuç FTIR, XRD, SEM ve GC-MS analizlerine göre mikrokapsül ve beta-siklodekstrin moleküler kapsülleri başarılı bir şekilde elde edilmiştir. Mikrokapsül ve beta-siklodekstrin moleküler kapsülleri aplike edilmiş kumaşların koku salım hızları karşılaştırılmıştır. Moleküler kapsül uygulanmış kumaşların koku salım hızları mikrokapsül uygulanmış kumaşlarınkinden daha yüksek çıkmıştır. Mikrokapsül ve moleküler kapsül ile muamele edilmiş kumaşların koku salım hızları yıkama işlemi sonrası kapsüllerin konsantrasyonundaki azalmaya bağlı olarak artmaktadır. Ayrıca GC-MS sonuçlarına göre beta-siklodekstrin moleküler kapsüllerindeki portakal yağı miktarı mikrokapsüllerdeki oranından daha fazladır. Kaynaklar Akçakoca, E.P. (2006). Siklodekstrinlerin İnklüzyon Kompleksleri. Tekstil ve Konfeksiyon, 2, 94-99. Avcı, A., Dönmez, S. (2010). Siklodekstrinler ve Gıda Endüstrisinde Kullanımları. Gıda, 35(4), 305-312. Ayala-Zavala, J., Soto- Valdez, H. (2008) Microencapsulation of cinnamon leaf (Cinnamomum zeylanicum) and garlic (Allium sativum) oils in β- cyclodextrin , J Incl Phenom Macrocycl Chem, 60 , 359–368. Andronie L., Pânzaru S.,C., Cozar, O., Domşa, I., FTIR Spectroscopy for human colon tissue, Romanian J. Biophys., 21, 85-91. Badulescu, R., Vivod, V., Voncina, B. (2008) Grafting of ethylcellulose microcapsules onto cotton fibres, Carbohydrate Polymers, 71, 85-91. Bozkır, A. , Karataş, A., Hasçiçek, C. (b.t) Farmasötik Teknoloji Deneysel Uygulamalar Kitabı (No:95) , Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları. Barbosa-Canovas, G.V., Ortega-Rivas, E., Juliano, P., Yan, H. (2005). Encapsulation process. Food Powders; Physical Properties, Processing and Functionality ,199-221. Bhandari, B., D’Arcy, B. (1998) Lemon oil to β- cyclodextrin Ratio Effect on the inclusion efficincy of βcyclodextrin and the retention of oil volatiles in the complex, J.Agric. Food Chem. (46), 1494- 1499. Erkan, G. (2008). Bazı anifungal ajanlaın mikrokapsülasonu ve tekstil materyallerine aplikasyonu. DEÜ Fen Bilimleri Ens. Doktora Tezi, 146 s. Evren, M., Tekgüler, B. (2012) Uçucu yağların antimikrobiyel özellikleri. Elektronik Mikrobiyoloji Dergisi, 09, (3), 28-40. Fang, Z., Bhandari, B. (2010) . Encapsulation of polyphenols- a review. Trends in Food Science and Technology. 21, 510-523. Gökmen, S., Palamutoğlu, R., Sarıçoban, C. (2012). Gıda Endüstrisinde Enkapsülasyon Uygulamaları, Gıda Teknolojileri Elektronik Dergisi ,7, 36-50. Ghosh, S.K. (2006). Functional Coatings and Microencapsulation: A General Perspective , Functional Coatings, 3-527-31296-X. Gharsallaoui, A., Roudaut, G., Chambin, O., Voilley, A., Saurel, R. (2007). Applications of spray drying in microencapsulation of food ingredients. Food Research International, 40, 1107–1121. Gokulakumar, B., Narayanaswamy, R., FTIR Analysis of root rot disease in sesame (sesamum indicum). (2008). Romanian J. Biophys., 18, 217-223. Hong, K., Park, S. (1999) Preparation of polyurea microcapsules with different composition ratios: structures and thermal properties, Materials Science and Engineering (A272), 418-421. Kaş, S.(2002). İlaç Taşıyıcı Sistemler, Kontrollü Salım Sistemleri. İstanbul: Kontrollü Salım Sistemleri Derneği Yayınları, No:1. Lee, J., K., Yang, N.,C., Choi , H., W., Suh, D., H. (2003). The Fluorescent Effects on the N-Substituents of Polyarylenevinylenes Having 1,2 Diphenylmaleimide Moieties, Macromolecular Research, 11, 92-97. Madene, A., Jacquot, M., Scher, J. ve Desorbry, S. (2006) Flavour Encapsulation and Controlled Release- A Review, International Journal of Food Science and Technology, 41, 1-21. Mourtzinos I, Kalogeropoulus N, Papadakis SE, Konstantinou K, Karathanos VT. (2008), Encapsulation of nutraceutical monoterpens in β-cyclodextrin and modified starch, J Food Sci, 73(1), 89-94. Montazer, M., Jolaei, M. (2010). Novel spacer three-dimensional polyester fbric with β-cyclodextrin and butane tetra carboxylic acid. The Journal of The Textile Institute , 101, 165-172. Monllor, P., Bonet, M., Cases, F. (2007). Characterization of the behavior of flavor microcapsules in cotton fabrics, European Polymer Journal (43), 2481- 2490. Martel, B., Morcellet,M., Ruffin, D., Ducoroy, L. (2002) Finishing of Polyester Fabrics with Cyclodextris and Polycarboxylic Acids as Crosslinking Agents, Journal of Inclusion Phenomena and Macrocyclic Chemistry, 44, 443-446. Martel, B., Weltrowski, M., Ruffin, D. (2002). Polycarboxylic acids as crosslinking agents for grafting cyclodextrins onto cotton and wool fabrics: study of the process parameters, Journal of Applied Polymer Science 54 83, 1449- 1456. Okur, S., Ocakoglu , K. (2011). New approach for consideration of adsorption/ desorption data, Commun Nonlinear Sci Numer Simulat, 16, 4643–4648. Övez, B., Yüksel, M. (2002). Parfümlerin çapraz bağlı mikrokapsüllerden yavaş salgılanmaları, Ekoloji Çevre Dergisi, 43, 2002, 26-29. Padukka, I., Bhandri. (1999). Evaluation of Various Extraction Methods of Encapsulated Oil from βcyclodextrin- lemon oil complex powder, Journal of Food Composition and Analysis, (13), 59-70. Risch S.J., Reineccius G.A. (1989). Flavor encapsulation. American Chemical Society Washington DC, USA. Rajewski RA, Stella VJ. (1996) . Pharmaceutical applications of cyclodextrins. 2. In vivo drug delivery. J Pharm Sci, 85(11), 1142-1169. Rao, J., McClements, D.J. (2011). Food-grade microemulsions, nanoemulsions and emulsions: Fabrication from sucrose monopalmitate. Food Hydrocolloids, 25, 1413-1423. Rodrigues, S.N, Martins, I.M. (2009) . Microencapsulated perfumes for textile application, Chemical Engineering Journal , 149, 463-472. Szejtli J. (1998) . Introduction and general overview of cyclodextrin chemistry. Chem Rev, 98, 1743-1753. Szejtli J. (1997) . Utilization of cyclodextrins in industrial products and processes. J Mater Chem, 7(4), 575- 587. Szejtli J. (2004) . Past, present, and future of cyclodextrin research. Pure Appl Chem, 76, 1825-1845. Singh, M., Sharma, R., Banerjee, U.C. (2002), Biotechnological applications of cyclodextrins, Biotechnological advances, 20, 341-359. Tian, Xiang- Nan , Jiang ,Z. (2008). Inclusion interactions and molecular microcapsule of Salvia Sclares L. essential oil with β-cyclodextrin derivatives, European Food Research and Technology A, 227, 1001-1007. Tarhan, Ö., Gökmen, V., Harsa, Ş. (2010). Nanoteknolojinin Gıda Bilimi ve Teknolojisi Alanındaki Uygulamaları. Gıda, 35(3), 219-225. Toro- Sanchez, C., Ayala- Zavala, J.F. (2010). Controlled release of antifungal volatiles of thyme essential oil from β- cyclodextrin capsules, J Incl Phenom Macrocycl Chem, 67, 431–441. Veen BA, Uitdehaag JCM, Dijkstra BW, Dijkhuizen L. (2000) , Engineering of cyclodextrin glycosyltransferase reaction and product specificity, Biochim Biophys Acta, 1543, 336 -360. Voncina, B., Marechal, A. (2004). Grafting of cotton with β- cyclodextrin via Poly (carboxylic acid), Journal of Applied Polyer Science, 96, 1323- 1328. Voncina, B., Vivod, V., Chen, W. (2009). Surface modification of PET fibres with the use of β- cyclodextrin, Journal of Applied Polymer Science, 113, 3891-3895. Wang, Y., Jiang, Z.,(2009). Complexation and molecular microcapsules of Litsea cubeba essential oil with βcyclodextrin and its derivatives , Eur Food Res Technol, 228, 865- 873. Wang, J., Zheng, W., Song, Q. (2009). Preparation and characterization of natural fragrant microcapsules, Journal of Fibre Bioengineering and Informatics, 1, 293-300. 55 LİPOZOMLARIN AĞARTMA İŞLEMİNDE KULLANIM OLANAKLARININ İNCELENMESİ Kartal, G.E.1, Sarıışık, A.M.1, Erkan, G.1, ÖZTÜRK, A.2, Öztürk, B.2 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü 35397 Tınaztepe Kampüsü Buca / İzmir 2 Setaş Kimya Sanayi A.Ş. Organize Sanayi Bölgesi Çerkezköy / Tekirdağ Özet Lipozomlar, aktif maddenin kapsüllenerek, hücre zarının bir ucundan öbür ucuna taşınmasına olanak tanıyan taşıyıcı sistemlerdir. Sulu bir bölgenin içi kapalı vezikülleridir ve 10 nm - 10 mm arasında değişen çapa sahip küre şeklinde çift katmanlı fosfolipidlerden oluşmaktadır1. Lipozomların hidrofilik kısmı fosfat ve kolin gruplarından; hidrofobik kısım ise iki hidrokarbon zincirinden oluşmaktadır3. Lipozomlar boyutlarına göre küçük ve büyük, katmanlarına göre tek katmanlı, çift katmanlı ve çok katmanlı olarak sınıflandırılabilmektedir4. Lipozom teknolojisi; kapsüllenmiş materyalin yavaş yavaş serbest bırakılmasının önemli olduğu eczacılık, kozmetik, deterjan, tekstil ve bunun gibi çeşitli alanlarda uygulama alanı bulabilmektedir. Tekstil terbiye işlemlerinde yünlü mamüllerin boyama ve ağartma işlemlerinde lipozomların son derece etkili olduğu bilinmektedir. Ağartma banyosunda lipozomların varlığı, hidrojen peroksit konsantrasyonun önemli derecede azalmasını sağlayarak ağartılmış kumaşın kalitesini artırmaktadır3,5-11. Bu çalışmada, ağartma flottesinde kullanılacak lipozom membranının yapısını oluşturmak için soya lesitini ve kolesterol kullanılmıştır12. Lipozom üretimi ince lipit tabakası yöntemine (Bangham yöntemi) göre evaporatör yardımıyla gerçekleştirilirmiştir. Üretilen lipozomların yanında ticari lipozomların da ağartma işlemlerindeki etkileri araştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Lipozom, ağartma, yün. 1. Giriş Lipozomlar, farklı bileşikleri kapsülleyebilen, lipitlerden meydana gelen keseciklerdir. Lipozomlar, çözelti içerisinde gösterdikleri ilginç yapısal özelliklerinden dolayı araştırmacılar tarafından ilgi çekmektedir. Lipozomların fizikokimyasal özellikleri membran modeli olarak kapsamlı bir şekilde araştırılmaktadır. Lipozomların farklı materyalleri kapsüle etme yetenekleri ve lipozom teknolojisindeki gelişmeler, aktif ajanların içeri alınmasında lipozomların kullanımlarında artışa yol açmıştır. Lipozomal taşıma sistemi (LDS) olarak adlandırılmakta olan bu sistemler son on yılda dikkate değer ilerleme göstermiştir8. Bu çalışmada, ağartma flottesinde kullanılacak lipozom membranının yapısını oluşturmak için soya lesitini ve kolesterol kullanılmıştır12. Lipozom üretimi ince lipit tabakası yöntemine (Bangham yöntemi) göre evaporatör yardımıyla gerçekleştirilirmiştir. Üretilen lipozomların yanında ticari lipozomların da ağartma işlemlerindeki etkileri araştırılmıştır. 2. Materyal ve Metot Lipozom üretimi esnasında, lipozom membranının yapısını oluşturmak için soya lesitini ve kolesterol (Sigma Chemical Co.), organik çözgen olarak ise kloroform ve metanol (Sigma Chemical Co.) karışımı kullanılmıştır. Lipozom üretimi ince lipit tabaka (Bangham Yöntemi) 56 yöntemine göre gerçekleştirilmiştir. Üretilen lipozomlar %100 yün kumaşın ağartma işleminde kullanılmıştır. Ağartma diyagramı Şekil1’deki gibidir. E 70oC 90 dk ABCD 40oC 15 dk 1,5 oC /dk 5’ Şekil 1: Yün Ağartma Prosesi A: Setawet MNG: Islatıcı B: Setabicol A-4: Stabilizatör B: Setalan NF: Egalizatör C: Amonyak (pH 8-9) D: 20 g/lt Hidrojen Peroksit (%50) E: 5 g/lt Hidrosülfit Ağartma işlemi farklı lipozom üretim yöntemleri ile (lipozom üretildikten sonra ağartma çözeltisi ile karıştırılarak ve ticari lipozom ile) ve lipozomsuz olarak yapılmıştır. Ağartma işlemlerinin tamamlanmasının ardından ürünler durulanmış ve kurutulmuştur. Her deneme 3 kez tekrarlanmıştır. 3.Bulgular Ağartma işlemleri yani hidrojenperoksit ağartması sonrası ürünlerin alkalide çözünebilirliği, hidrofillik özellikleri beyazlık derecesi ve kopma mukavemetlerindeki değişmeler incelenmiştir. Lipozomların karakterizasyonu ve yünlü kumaşa kazandırdığı özelliklerin incelenebilmesi amacıyla SEM, TGA, DSC ve FTIR analizleri gerçekleştirilmiştir.Ayrıca hidrojen peroksitin uzun sureli yöntemlerde ve ağartma sonrası bekleme sonucunda parçalanmasına yönelik olarak çalışmalar gerçekleştirilerek parçalanma eğrileri elde edilmiştir. Hidrojen peroksitin parçalanmasında lipozomun etkisi araştırılmıştır. Tablo 1: Ağartılmış Yünlü Kumaşların Test Sonuçları Alkalide İşlem Durumu Çözünebilirlik (%) Kopma Mukavemeti Beyazlık Derecesi (Stensby) Yük (N) Uzama (mm) Ham Kumaş 10,288 20,48 75,64 56,749 Konvansiyonel Yöntemle Ağartma Lipozom Kullanılarak Konvansiyonel Yöntemle Ağartma Ticari Lipozom Kullanılarak Konvansiyonel Yöntemle Ağartma 10,505 21,30 82,96 60,328 8,794 25,40 105,5 69,638 9,683 22,44 98,23 65,867 Yapılan test ve incelemeler, ağartma işlemlerinde lipozom kullanımının kumaşlarda kopma mukavemetini arttırdığı, beyazlık derecesini iyileştirdiği ve alkaliye karşı dayanımı geliştirdiğini göstermektedir. 57 Çalışma kapsamında elde edilen kapsüllerin yüzey morfolojisinin incelenebilmesi amacıyla elde edilen SEM görüntüleri Şekil 2’de verilmiştir. Şekil 2: Lipozom ile Ağartma İşlemi Gören Yünlü Kumaşların SEM Görüntüleri Taramalı elektron mikroskobu (SEM), yüksek çözünürlük ve büyütme ile malzemelerin yüzeyleri gözlemlemek için kullanılabilir. Analiz , lipozomun varlığını ve konumunu göstermektedir. Görüntüler morfolojik açıdan incelendiğinde elde edilen tüm kapsüllerin küre formuna yakın olduğu gözlenmiştir. Konvansiyonel, lipozom ve ticari lipozom kullanılarak ağartılan yünlü kumaşların FT-IR spektrumları Şekil 3’te görülmektedir. 0,181 1241,57 0,17 1713,39 0,253 723,13 0,16 1097,56 1242,97 0,24 1714,26 723,23 0,22 0,15 0,14 1097,05 0,13 0,20 0,12 1633,86 0,18 0,11 0,16 1505,91 0,10 1018,12 1339,80 1409,11 A 0,09 0,14 1017,99 A 0,08 0,12 0,07 0,10 3287,83 1339,84 1409,14 0,06 872,18 872,10 0,08 0,05 1506,33 0,06 968,53 968,53 0,04 844,66 844,66 0,03 3275,39 0,04 789,04 0,02 0,02 0,008 0,009 4000,0 3600 3200 2800 2400 2000 a 1800 cm-1 1600 1400 1200 1000 800 650,0 4000,0 3600 3200 2800 2400 2000 1800 cm-1 1600 1400 1200 1000 800 650,0 b 58 0,263 1242,36 1714,23 0,24 723,40 1096,65 0,22 0,20 0,18 0,16 1017,86 0,14 A 0,12 0,10 1339,68 1409,21 1505,99 872,12 0,08 970,73 844,66 0,06 3281,23 789,04 0,04 0,02 0,012 4000,0 3600 3200 2800 2400 2000 1800 cm-1 1600 1400 1200 1000 800 650,0 c Şekil 3: FTIR Spektrumları a) Konvansiyonel Yöntem ile Ağartma b) Lipozom Varlığında Ağartma c) Ticari Lipozom Varlığında Ağartma Lipozom varlığında 3287,83 cm-1’de diğer örneklerden farklı pik oluştuğu görülmektedir. Hidrokarbonların çoğu 3000 cm-1’e yakın spektrumlarda CH bağları göstermektedir. Aromatik CH bantları bulunmaktadır. 3287 nm civarında elde edilen ve daha karakteristik olarak elde edilen pikin lipozom varlığından kaynaklandığı düşünülmektedir. Lipozom içeren kapsüllerin TGA grafikleri Şekil 4’te görülmektedir. 100°C’deki ağırlık kaybının materyal içinde yer alan nemden kaynaklanmaktadır. Piroliz olayı lipozom içeren ağartma işlemi için 313,34°C’de iken konvansiyonel yöntem için 301,09°C civarında gerçekleşmektedir. Ticari lipozom için ise bu sıcaklık 305,04°C’dir. Lipozom varlığında sıcaklığa karşı daha dayanıklı ve kararlı kumaşlar elde edilmiştir. a b c Şekil 4: TGA Diyagramları a) Konvansiyonel Yöntem ile Ağartma b) Lipozom Varlığında Ağartma c) Ticari Lipozom Varlığında Ağartma 59 Lipozom ve ticari lipozom içeren ürünler ile konvansiyonel yöntemlerle elde edilen ürünlerin DSC diyagramları Şekil 5’te görülmektedir. Lipozom bileşiğinin bulunduğu termogramda yaklaşık 78°C’de bulunan endotermik bir pik görülmektedir. Bu pik konvansiyonel yöntemle elde edilen örneklerden daha yüksek bir değere sahiptir ve lipozom sayesinde numunenin sıcaklığa karşı dayanımının arttığı düşünülmektedir. a b c Şekil 5: DSC Diyagramları a) Konvansiyonel Yöntem ile Ağartma b) Lipozom Varlığında Ağartma c) Ticari Lipozom Varlığında Ağartma Ağartma işleminde peroksit parçalanma özellikleri çok önemli bir yer tutmaktadır. Peroksit parçalanma eğrilerinin hesaplanabilmesi amacıyla lipozom varlığında ve lipozom olmadan hazırlanan ağartma çözeltileri hazırlanmış ve UV-Vis spektorfotometresinde 250 nm’de her saat ölçüm yapılmıştır. Ölçüm sonuçları Şekil 6’da yer almaktadır. Ao Süre (saat) a b Şekil 6: Peroksit Parçalanma Eğrileri a) Lipozom Kullanılmadığı Durumda Hidrojen Peroksit Ağartma Çözeltisinin Parçalanma Eğrisi b) Lipozom Kullanıldığı Durumda Hidrojen Peroksit Ağartma Çözeltisinin Parçalanma Eğrisi 60 Ağartma çözeltisi parçalanma eğrileri sayesinde lipozom kullanılmadan yapılan ağartma işlemlerinde peroksitin hızla parçalandığı görülmektedir. Ancak yünlü kumaşın lipozom varlığında ağartma çözeltisi uzun saatler sonucunda bile parçalanmamış ve sabit konsantrasyonda kalmıştır. Bu durum lipozom kullanımının peroksitin önemli dezavantajlarından birisi olan parçalanma eğilimini engellediği sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Yapılan değerlendirmeler sonucu lipozom varlığında elde edilen kumaşların hem fiziksel hem de kimyasal özellikleri açısından konvansiyonel yöntemlerle elde edilen kumaşlardan daha iyi özelliklere sahip olduğu görülmüştür. 4.Değerlendirme Tekstil proseslerinin ekolojik olarak gerçekleştirilmesinde fosfolipitler gibi doğal ürünlerin kullanımına ilgi giderek artmaktadır. Peroksit banyosundaki lipozom içeriğinin, örneklerin kopma yükünü ve parlaklığını artırdığı gözlenmiştir. Aynı anda mukavemet özelliklerinde ve parlaklığında görülen artış, peroksit ağartma için daha elverişli koşulların yaratıldığını göstermektedir. Lipozomlar hidrojen peroksit parçalanma hızını da düşürmektedir. Konvansiyonel ağartma banyosunda, hidrojen peroksit hızlı bir şekilde parçalanmaktadır. Oksidant partikülleri içeren lipozomlar, kullanılan ağartma maddesinin ağartma banyosuna kademeli olarak yavaş yavaş, salımını sağlamaktadır. Ayrıca; hidrojen peroksitin radikal parçalanması için kullanılan katalizörlerin kapsüllenmesi, parçalanma hızını geciktirmede başka bir faktördür. Böylelikle; lipozomlar ağartma banyosunda stabilizatör olarak rol oynamaktadır. Ağartma banyosunda lipozomların kullanılması, ağartılmış kumaşın kalitesini artırmaktadır. Ayrıca, lipozomlar ağartma esnasında kumaşa yumuşak ve hoş bir tutum hissi kazandırarak yumuşatıcı olarak da rol oynamaktadır. Yün, bilindiği gibi, lipitleri içeren doğal hücresel liflerdir ve kullanılan lipozomlar da lipit esaslıdır. Bu nedenle, yün liflerinin yüzey işleminde lipozomların kullanılması, lipozomların yün hücre bileşimine katılabilme yeteneği ve farklı yapıdaki maddeleri kapsülleyip, bu maddelerin taşıyıcı rolü üstlenmesini sağlaması nedeniyle özel bir önem taşımaktadır. 5.Kaynaklar [1] Altay, P., Sarıışık, A.M. (2012). Tekstil Boyama İşlemlerinde Lipozomların Kullanımı, Tekstil ve Mühendis, 19: 86, 56. [2] http://www.lyposphericnutrients.co.uk/reasearchanddevelopment.aspx [3] Barani, H., Montazer, M. (2008). A Review on Applications of Liposomes in Textile Processing, Journal of Liposome Research, 18:249. [4] Yurdakul, A., Atav, R., (2007). Lipozomların Yapısı ve Sınıflandırılması, Tekstil ve Konfeksiyon, 4243. [5] El-Zawahry, M.M., El Shami, S., El Mallah, M.H., (2007). Optimizing a Wool Dyeing Process with Reactive Dye by Liposome Microencapsulation, Dyes Pigm., 74, 684. [6] De La Maza, A., Coderch, L., Serra, S., Parra, J.L., (1997). Phosphatidylcholine Unilamellar Liposomes as Vehicles for a 1:2 Metal Complex Dye in Wool Dyeing, Journal of the Society of Dyers and Colourists, 113,165-169. [7] Marti, M. L., Coderch, A., De la Maza, A., Manich, A., Para, J.L., (1998). Phosphatidylcholine Liposomes as Vehicles for Disperse Dyes for Dyeing Polyester/Wool blends, Textile Research J. 68, 3, 209. [8] Marti, M., De La Maza, A., Parra, J.L., Coderch, L., (2001). Dyeing Wool at Low Temperatures: New Method Using Liposomes, Textile Res. J. 71, 8, 678. [9] Montazer, M., Validi, M., Toliyat, T., (2006) .Influence of Temperature on Stability of Multilamellar Liposomes in Wool Dyeing, Journal of Liposome Research, 16,81. [10] Nelson, G. (2002). Application of Microencapsulation in Textiles, Int. J. Pharm., 242, 55. [11] Baptista, A.L.F., Coutinho, P.J.G., Real Oliveira, M.E.C.D., Rocha Gomes, J.I.N. (2003). Effect of Temperature and Surfactant on the Control Release of Microencapsulated Dye in Lecithin L,posomes. I, Journal of Liposome Research,13,2, 111–121 [12] Baptista, A.L.F., Coutinho, P.J.G., Real Oliveira, M.E.C.D., Rocha Gomes, J.I.N. (2000). Effect of Surfactants in Soybean Lecithin Liposomes Studied by Energy Transfer Between NBD-PE and N-RH-PE, Journal of Liposome Research, 10(4), 419 61 ÇOK KATLI BEZ AYAĞI KUMAŞLARIN PERFORMANS ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ Sarıkaya, Gülşah1, İkiz, Yüksel Pamukkale Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Denizli, Türkiye Özet Çok katlı dokuma tekniği ile dokumanın en temel örgülerinden bezayağı tek kat, iki kat, üç kat ve dört kat kumaş yapıları üretilmiştir. Bu kumaşların performans özellikleri (kopma mukavemeti, yırtılma mukavemeti, çekmezlik, buruşmazlık derecesi, eğilme dayanımı, boncuklanma testleri) ve elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Bez ayağı, dokuma, çok katlı, fiziksel özellikler 1. Giriş Birden fazla kumaş tabakasının dokuma makinesinde aynı anda dokunduğu ve tabakaların birbirleriyle farklı yöntemlere göre birleştirildikleri kumaş yapılarıdır (Türker, 2010). Kumaşın ısı tutma özelliğini geliştirmek ve özellikle mantoluk, paltoluk kumaşlarda su geçirmesini önlemek, ayrıca endüstriyel kumaşlarda kumaşa yüksek çekme ve eğilme dayanımı kazandırmak için güçlendirilmiş bir yapıyla yetinilmeyip kumaş iki ya da çok katlı olarak tasarlanabilir (Başer 2004). Tek katlı kumaşlarla karşılaştırıldıklarında, ağır, hacimli, sıcak tutma özellikleri daha iyidir. Dokuma hazırlık işlemleri tek katlı kumaşlara göre daha zor ve masraflıdır. Kullanılan dokuma makinelerinin genellikle birden fazla çözgü salma mekanizmasına sahip olması gerekebilir. Atkı sıklıkları daha fazla olduğundan üretim hızları daha düşüktür (Türker, 2010). 2. Materyal ve Metot 2.1. Materyal Çözgüsü ve atkısında Ne 40/1 %100 pamuk ipliği kullanılan bezayağı tek kat, iki kat, üç kat ve dört katlı numune kumaşlar Picanol Gammax armürlü dokuma makinesinde dokunmuştur. Geçmişten günümüze en çok kullanılan elyaf pamuktur. Numunelerde kullanılan ham pamuk ve beyaz boyalı pamuk ipliğinin uster değerleri Tablo 1 ve Tablo 2 de gösterilmektedir. Tablo 1. Kullanılan 40/1 penye compact ham pamuk ipliğinin Uster değerleri Um (%) CVm İnce Kalın Neps Neps H (%) -50 +50 +200 +280 %/km %/km %/km %/km 9.03 11.37 0.3 7.5 11.0 3.30 3.50 BKuvvet kgF 0.438 Tablo 2. Kullanılan 40/1 penye compact beyaz boyalı pamuk ipliğinin Uster değerleri Um CVm İnce Kalın +50 Neps Neps H B(%) (%) -50 %/km +200 +280 Kuvvet %/km %/km %/km kgF 9.03 11.36 0.1 5.0 6.3 1.5 3.57 0.416 Elg. (%) Rkm cN/tex 4.70 29.65 Elg. (%) Rkm cN/tex 6.69 27.63 2.2. Numune Kumaşlar ve Özellikleri Numune kumaşların kodlanması ve numune kumaşlarda uygulanan dokuma parametreleri Tablo 3’de gösterilmektedir. Bezayağı tek kat PB1, bezayağı iki kat PB2, bezayağı üç kat PB3 ve bezayağı dört kat PB4 olarak kodlanmıştır ve üretilen kumaşların hepsine terbiye işlemi olarak yıkama, egalize ve sanfor uygulaması yapılmıştır. 62 Tablo 3. Numune kumaşların kodlanması ve numune kumaşlarda uygulanan dokuma parametreleri Numune kumaşlar Bezayağı tek kat pamuk Bezayağı çift kat pamuk Bezayağı üç kat pamuk Bezayağı dört kat pamuk Dokuma öncesi çözgü sıklığı (çözgü/cm) Dokuma öncesi atkı sıklığı (atkı/cm) Dokuma sonrası çözgü sıklığı (çözgü/cm) Dokuma sonrası atkı sıklığı (atkı/cm) Tarak eni Tarak no/1 Gramaj (gr) PB1 64 46 56 50 172,97 18,50/3 1,66 PB2 64 46 64 50 172,97 18,50/3 1,65 PB3 64 46 66 48 172,97 18,50/3 1,60 PB4 64 46 72 52 172,97 18,50/3 1,73 Kodlamalar Numune kumaşlardaki desen bilgileri aşağıda gösterilmektedir. c) Çerçeve gösterimi b) Tahar planı a) Örgü raporu d) Armür planı Şekil 1. PB1 Numune kumaşların desen bilgiler a) Örgü raporu, b) Tahar planı, c) Çerçeve gösterimi, d) Armür planı Şekil 2. PB2 Numune kumaşların desen bilgileri 63 Şekil 3: PB3 Numune kumaşların desen bilgileri Şekil 4: PB4 Numune kumaşların desen bilgileri 2.3. Uygulanan Testler Elde edilen kumaşların performanslarını ölçen standartlar Tablo 4’de belirtilmiştir. Tablo 4: Numune kumaşlara uygulanan testler Numune Kumaşlara Uygulanan Testler Sıra Standart No Standart Adı Tekstil-Kumaşların Gerilme Özellikleri-Bölüm1: En Büyük Kuvvetin 1 TS EN ISO 13934-1 ve En Büyük Kuvvet Altında Boyca Uzamanın Tayini-Şerit Metodu Tekstil-Kumaşların Yırtılma Özellikleri-Bölüm1: Balistik Sarkaç 2 TS EN ISO 13937-1 Metodu ile Yırtılma Kuvvetinin Tayini Kumaşlarda Yüzey Tüylenmesi Ve Boncuklanma Yatkınlığının Tayini3 TS EN ISO 12945-2 Bölüm2: Geliştirilmiş Martindale Metodu 4 TS EN ISO 5077 Tekstil-Yıkama ve Kurutmada Boyut Değişmesinin Tayini TS 390 EN 22313 5 6 TS 1409 Tekstil Kumaşlar-Yatay olarak Katlanmış Kumaşta Katın Açılmasının Kat Düzelme Açısının Ölçülmesi Yolu ile Tayini Dokunmuş Tekstil Mamullerinin Eğilme Dayanımını Tayini 64 3. Sonuçlar Tablo 5: Çok katlı bezayağı kumaşların fiziksel test sonuçları PB1 PB2 Testler çözgü atkı çözgü atkı Kopma (Newton) 895 645 629 489 Yırtılma (gf) 1798 1267,2 Çekmezlik (%) -3 -5,2 -1,1 -1,4 Buruşmazlık derecesi (°) 70,5 71 96 98 Eğilme dayanımı (cm) 6,8 6,3 6,6 5,6 125 5’e yakın 5’e yakın Boncuklanma 500 5’e yakın 4’e yakın 500x4 5’e yakın 3’e yakın PB3 çözgü atkı 898 136 -0,8 -4,6 101 103 6,5 5,3 5’e yakın 4’e yakın 2-3 PB4 çözgü Atkı 790 418 3,3 -6,9 109 114 5,9 5 5’e yakın 3-4 2’ye yakın Bezayağı tek kat, iki kat, üç kat ve dört katlı kumaş yapılarının deney sonuçları aşağıda açıklanmıştır: 1. Kopma mukavemeti testinde çözgü yönünde en yüksek kopma dayanımına sahip kumaş yapısı PB3 iken, atkı yönünde en yüksek kopma dayanımına sahip kumaş yapısı PB1’dir. 2. Yırtılma mukavemeti testinde PB1 kumaş yapısında yırtılma meydana gelirken, PB2, PB3 ve PB4 kumaş yapılarında yırtılma meydana gelmemiştir. 3. Çekmezlik testinde en yüksek çekme değeri PB4 kumaş yapısının atkı yönünde görülürken, en düşük çekme değeri PB3 kumaş yapısının çözgü yönünde görülmüştür. 4. Buruşmazlık testinde kat arttıkça hem çözgü hem atkı yönünde buruşmazlık derecelerinin arttığı görülmüştür. 5. Eğilme dayanımı testinde kat arttıkça hem çözgü hem atkı yönünde eğilme dayanımı değerlerinin düştüğü görülmüştür. 6. Boncuklanma testinde kat arttıkça boncuklanma değerlerinde düşme yani kötüleşme görülmüştür. 4. Kaynaklar 1. Başer, G. ‘‘Temel Dokuma Tekniği ve Kumaş Yapıları’’, Punto Yayıncılık, Cilt 1, 2. Basım, İzmir, 290, (2004). 2. Türker, E. ‘‘Dokuma Konstrüksiyon’’, Uşak, (2010) 65 KUMAŞLARDA DİKEY KILCAL EMME ÖLÇÜMÜ İÇİN BİR TEST APARATI TASARIMI Atasağun, Hande Gül1, Okur, Ayşe2, Akkan, Taner1, Akkan, Özlem1 1 Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir Meslek Yüksekokulu, Teknik Programlar Bölümü, İzmir, Türkiye 2 Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir, Türkiye Özet Kumaşlarda sıvı nem iletim performansının belirlenmesi için kullanılan testlerden biri olan dikey kılcal emme ölçümlerinde karşılaşılan zorlukların ve gözlemlenen eksikliklerin giderilmesi amacıyla elektriksel prensibe göre çalışan yeni bir test aparatı tasarlanmış ve üretilmiştir. Test aparatının etkin olarak çalışıp çalışmadığının test edilmesi amacıyla, sistematik olarak üretilmiş gömleklik dokuma kumaşların dikey kılcal emme süreleri ölçülmüştür. Kumaşların kılcal emme süreleri üzerinde örgü tipi ve atkı sıklığı faktörlerinin anlamlı bir etkiye sahip olduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Dikey kılcal emme, test aparatı, gömleklik kumaş 1. Giriş İnsan vücudunu yaşamsal faaliyetlerini düzgün bir şekilde yerine getirirken çevresi ile denge içerisinde olan karmaşık bir sistem olarak tanımlamak mümkündür (Purushothaman, 2009). Vücut yapılan çeşitli aktiviteler sırasında ya da yüksek dış çevre sıcaklığında, hızlı bir şekilde ısı üretmekte ve bu fazla ısının vücuttan uzaklaştırılabilmesi için vücut tarafından ter üretilmeye başlanmaktadır (Fangueiro ve ark., 2009). Terin deri üzerinden veya giysi iç katmanından dış katmana buharlaşmasıyla, su buharı vücuttan bu fazla ısıyı taşımakta ve vücudun konfor durumunu korumasını sağlamaktadır (Hu ve ark., 2005). Oluşan bu terin kişinin giymiş olduğu giysi tarafından uzaklaştırılamaması durumunda ise mikro klima bağıl neminde artış ve dolayısıyla kişilerin derisindeki ıslaklığa bağlı olarak konforsuzluk hissi oluşmaktadır. Bu sebeple kumaşların sıvı iletim yeteneklerinin giysi konforunu belirleyen en önemli parametrelerden biri olduğunu söylemek mümkündür. Kumaşların nem iletim özelliklerinin belirlenmesi için birçok test yöntemi kullanılmakta olup, kılcal emme ölçümleri bu yöntemler arasında en çok tercih edilenlerdendir. Kılcal emme kapiler bir sistemde bir katı-sıvı ara yüzü ile katı-hava ara yüzünün kendiliğinden yer değiştirmesi olarak tanımlanmaktadır (Patnaik ve ark., 2006). Kuru ve yaş matrisin ara yüzeyindeki gözenekli yapıların duvarları üzerinde oluşan kapiler emme sonucunda, kapiler basınç meydana gelmektedir. Bu kuvvetler sıvı yüzeyindeki moleküllerin karşılıklı çekimi ve katı yüzeyindeki moleküllere sıvı moleküllerin adhezyonundan kaynaklanmaktadır. Adhezyon, karşılıklı çekimden büyük olduğu zaman kılcal emme gerçekleşmektedir (Masoodi ve Pillai, 2010). Kumaşların sıvı iletim yeteneğinin değerlendirilmesi amacıyla, uygulanabilirliğinin kolay olması ve günlük hayattaki yaygın kullanımı simüle etmesinden dolayı dikey kılcal emme ölçümleri sıklıkla kullanılmaktadır. Sıvı içerisine kumaşın bir ucu batırılarak kumaş üzerinde sıvının yükselmesini ölçen konvansiyonel şerit dikey kılcal emme test yönteminin kullanıldığı birçok çalışma bulunmaktadır (Asayesh ve Maroufi, 2007; Sharabaty ve ark., 2008; Tyagi ve ark., 2011). Dikey kılcal emme ölçümleri için çeşitli standartlar (BS 3424, DIN 53924, AATCC 197, ISO 9073-6) kullanılmasına karşın, bu standartların uygulamalarında bazı zorluklar ve eksiklikler bulunmaktadır. Bunlar çıplak gözle ölçümlerin takip edilmesi, koyu renkli kumaşlarda ölçüm sonuçlarının doğru olarak okunamaması, ölçümleri uzun süren kumaşlar için testi yapan kişinin test aparatı yanında beklemek zorunda olması, aynı anda 66 birden çok test numunesinin gözlenmesinin zor olması, sıvı yükselmesinin rahat bir şekilde gözlenmesi için su içerisine katılan boyanın sıvının yüzey gerilimini değiştirmesidir. Bu zorlukların giderilmesi amacıyla birçok araştırmacı farklı prensiplere göre çalışan çeşitli dikey kılcal emme test cihazları geliştirmişlerdir. Zhuang ve ark. (2002) yapmış oldukları çalışma kapsamında görüntü analizi ile otomatik kılcal emme ölçümleri gerçekleştirmişlerdir. Kılcal emme ölçümlerinde suyun yükselmesinin belirlenmesinin kolay olması açısından aparata bir video kamera monte etmişler ve bilgisayar ile bağlantısını sağlayarak kılcal emme yüksekliğinin kaydedilmesini sağlamışlardır. Mazloumpour ve ark. (2011) elektromanyetik alan indüksiyonu esasına göre zamanın fonksiyonu olarak suyun kılcal yükselme değerini veren bir ölçüm aparatı geliştirmişlerdir. Ölçüm prensibine göre sıvı yükseldikçe, motor kabı aşağı doğru itmekte ve test numunesinin kuru kısmı sensör ile karşı karşıya gelmektedir. Böylece kumaş içerisinde sıvının iletim hızı, kabın ters yönde hareket hızına eşit olmaktadır. Babu ve Koushik ise (2011) kapiler yükselmenin ölçülmesi amacıyla kapalı elektrik devresi prensibine göre çalışan bir kılcal emme test cihazı tasarlamışlardır. Geliştirilen cihazda kumaş üzerindeki sıvı seviyesi sensörler ile kontrol edilmektedir. Yapılan bu çalışmanın temel amacı zamana bağlı olarak kumaş üzerinde sıvının yükselmesini ölçen elektriksel prensibe göre çalışan bir test aparatı tasarlamak ve üretmektir. Bunun yanı sıra test aparatının etkinliğinin sınanması amacıyla, farklı örgü tipi ve atkı sıklığına sahip olan pamuklu gömleklik dokuma kumaşlar kullanılarak karşılaştırmalı dikey kılcal emme süresi ölçümleri de çalışmada gerçekleştirilmiştir. 2.Materyal ve Metot 2.1. Metot Çalışma kapsamında kumaşların dikey kılcal emme davranışlarını belirlemek için elektriksel prensibe göre çalışan bir test aparatı geliştirilmiştir. Geliştirilen bu cihazda aynı anda dört numune test edilebilmektedir. Ölçüm sonuçları bir bilgisayara aktarılabilmekte ve belli bir yükseklikte kılcal emme süresi ortalama değerleri okunabilmektedir. Kumaşların dikey konumda tutulması amacıyla üzerinde elektrik iletim sensörlerinin de yer aldığı test plakaları tasarlanmıştır. Test plakaları üzerinde 1 cm aralıklar ile on altı adet karşılıklı algılayıcı yuvalar bulunmaktadır. Elektrotların karşılıklı iki ucuna iyi bir elektriksel iletken olan saf gümüşten yapılmış teller bağlanmıştır ve kumaş ıslandığında bu teller sayesinde elektrik iletimi sağlanmaktadır. Test plakaları üzerinde bulunan bakır iletim yolları ile alınan elektrot iletim verilerinin bilgisayara aktarımı sağlanmaktadır. Şekil 1’de dikey kılcal emme test aparatı ve aparatta kullanılan test plakası tasarımı görülmektedir. Test kartları arasına yerleştirilecek olan numune kumaş boyutları 25 x 200 mm olarak belirlenmiştir. Test plakaları arasına kumaş numuneleri yerleştirildikten sonra, kumaşların uç kısmına 1 gram ağırlık bağlanmakta ve test plakalarının otomatik olarak yukarı-aşağı hareket etmesini sağlayan DC servo motorlar yardımıyla test plakaları saf su bulunan rezervuar içerisine daldırılmaktadır. 67 Şekil 1. Dikey kılcal emme test aparatı ve test plakası Test başladıktan sonra test plakalarının almış olduğu sinyaller kontrol kartına gönderilerek, kontrol kartında çözümlenen sinyallerin ana karta gönderilmesi ve iletişimi sağlayan ana kart sayesinde verilerin bilgisayara aktarımı mümkün olmaktadır. Ayrıca, bilgisayar üzerinde C# programlama dili kullanılarak bir ara yüz oluşturulmuştur. Oluşturulan bu ara yüzde her 1 cm’lik yükselmenin milisaniye olarak kaydedilmesi sağlanmakta ve bu ara yüz sayesinde ölçüm sonuçları kolaylıkla kontrol edilebilmektedir (Şekil 2). Şekil 2. Bilgisayar ara yüzü 2.2. Materyal Çalışmada kullanılan sistematik pamuklu dokuma kumaşlar %100 pamuk ipliklerinden (Ne 40), 45 tel/cm sabit çözgü sıklığına sahip olacak şekilde VAMATEX 1001es dokuma makinesinde dokunmuştur. Gömleklik kumaşların dikey kılcal emme davranışları üzerinde farklı değişkenlerin etkilerinin incelenmesi amacıyla kumaşlar farklı örgü tipi (bezayağı, dimi, panama) ve atkı sıklıklarında üretilmişlerdir. İlgili standartlara göre tüm kumaşların fiziksel ve yapısal özellikleri belirlenmiş ve Tablo 1’de ölçüm sonuçları verilmiştir. Dokuma tezgâhından çıkan ham kumaşların son kullanıma hazır hale getirilmesi amacıyla kumaşlara çeşitli terbiye işlemleri uygulanmıştır. Pamuklu kumaşlar için kumaş üzerinde yakma ve yakma sonrasında 700C’ta yıkama ve 950C’ta kurutma işlemi gerçekleştirilmiştir. 30 gram/litre mikro silikon esaslı yumuşatıcı kullanılarak silikon apre işlemi kumaşların tamamı için uygulanmış ve sonrasında 1400C’ta kurutma işlemi gerçekleştirilmiştir. Ayrıca kumaşlara kalandır ve sanfor işlemleri de uygulanmıştır. 68 Tablo 1. Kumaşların yapısal ve fiziksel özellikleri Atkı Çözgü Metrekare Kumaş Kalınlık PS PV R2-D R3-D Örgü tipi sıklığı sıklığı ağırlığı sıkılığı (mm) (%) (%) (μm) (μm) 2 (atkı/cm) (tel/cm) (g/m ) 28,40 49,10 122,80 0,26 Gevşek 13,90 37,98 56,32 93,11 (0,52) (0,32) (0,19) (0,0055) 32,80 49,80 132,96 0,26 Orta 11,70 34,32 47,75 81,78 Bezayağı (0,42) (0,42) (0,99) (0,0071) 38,70 49,00 143,73 0,25 Sıkı 10,06 26,97 41,10 67,29 (0,67) (0,67) (0,73) (0,0045) 30,44 50,00 125,95 0,29 Gevşek 12,39 47,29 50,90 105,79 (0,53) (0,47) (1,46) (0,0089) 37,80 50,40 139,29 0,29 Dimi Orta 9,50 40,58 39,85 88,39 (0,42) (0,52) (1,14) (0,0122) 43,60 50,50 147,97 0,30 Sıkı 7,44 39,57 32,79 81,11 (0,84) (0,85) (0,80) (0,0110) 32,30 51,10 129,33 0,29 Gevşek 10,87 45,45 45,79 102,11 (0,48) (0,32) (0,58) (0,0084) 38,60 51,30 138,84 0,29 Panama Orta 8,66 41,10 37,32 89,34 (0,52) (0,48) (0,89) (0,0045) 45,30 50,90 152,94 0,31 Sıkı 6,66 39,83 30,33 81,30 (0,67) (0,32) (1,07) (0,0055) PS: Yüzey gözenekliliği; PV: Hacimsel gözeneklilik; R2-D: Ortalama gözenek yarıçapı (İki boyutlu); R3-D: Ortalama gözenek yarıçapı (Üç boyutlu) 3. Bulgular Çalışmada kullanılan kumaşların dikey kılcal emme ölçümleri için test süresi yapılan ön denemeler sonucunda 90 dakika olarak belirlenmiştir. Test süresi boyunca kumaşlar üzerinde sıvının kılcal emme yüksekliği değerleri Grafik 1’de gösterilmektedir. Grafik 1 incelendiğinde, test süresi sonunda kumaş üzerinde en düşük sıvı kılcal emme yüksekliği değerine hem çözgü hem atkı yönünde bezayağı-sıkı kumaşların sahip olduğu görülmektedir (3 cm). En yüksek değerler ise çözgü yönünde 8 cm yükselme ile dimi ve panama-gevşek kumaşlarda; atkı yönünde ise, panama-orta kumaşta gözlenmiştir. Çalışmada kullanılan kumaşlar üzerinde test süresi sonunda sıvının ulaştığı kılcal emme yüksekliğinin bezayağı kumaşlarda diğer örgü tiplerinden daha düşük olduğu görülmüştür. Bezayağı kumaşlar tekrar eden kesişimler sebebiyle düşük gözeneklilik değerlerine sahiptir. Bu durumun sebebinin kumaş gözenekliliğine bağlı olarak değişen kılcal emme hızının azalması olduğu düşünülmektedir (Behera ve ark., 1997). Kumaşlarda sıklık artışına bağlı olarak iplikler arası boşlukların kapiler çapı azalmaktadır. Bu azalma kumaşlarda kılcal emme süresinin uzamasına sebep olmaktadır (Babu ve Koushik, 2011; Mazloumpour ve ark., 2011). Bu çalışmada da hem atkı hem çözgü yönünde yapılan ölçümlerde, atkı sıklığındaki artışın kılcal emme süresini arttırdığı görülmektedir. Ayrıca, kumaş sıkılığının sıvının test süresi sonunda çıkabileceği maksimum yükseklik üzerinde de etkili olduğu ve sıklık arttıkça, kılcal emme yüksekliğinin genel olarak düştüğü belirlenmiştir. Kılcal emme süresi ve kumaş yapısal özellikleri arasındaki korelasyon ilişkileri de incelendiğinde, kılcal emme süresinin hacimsel gözeneklilik (r2= -0,919) ve üç boyutlu gözenek yarıçapı (r2=-0,779) parametreleri ile arasında anlamlı korelasyon ilişkileri bulunduğu görülmektedir. 69 Grafik 1. Kumaşların dikey kılcal emme ölçüm sonuçları Kumaşların üzerinde sıvının ulaştığı yükseklik olan 30 mm için ölçülen kılcal emme suresi ve kılcal emme hızları Tablo 2’de verilmiştir. Tablo incelendiğinde, çözgü yönünde en yüksek kılcal emme hızına sahip olan kumaşın dimi-gevşek kumaş (4,38 mm/dk) olduğu belirlenmiştir. En düşük kılcal emme hızına ise bezayağı-sıkı kumaş (1,10 mm/dk) sahiptir. Atkı yönünde ise panama-orta kumaşta en yüksek kılcal emme hızı (3,64 mm/dk); bezayağıorta kumaşta en düşük değer (1,47 mm/dk) elde edilmiştir. Sıvının kumaş üzerinde 30 mm yüksekliğine ulaşması için ölçülen süreler için yapılan varyans analizi sonucunda, çözgü yönünde yapılan ölçümler için kılcal emme süresi üzerinde hem örgü tipi hem de atkı sıklığı parametrelerinin istatistiksel olarak anlamlı etkiye sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Atkı yönünde ise örgü tipinin etkisinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu, buna karşın atkı sıklığının etkisinin olmadığı belirlenmiştir (p< 0,05). Tablo 2. Kumaş üzerinde sıvı kılcal emme yüksekliği 30 mm değerine ulaşana kadar geçen süre ve kılcal emme hızları Çözgü Atkı Kumaşlar Kılcal emme süresi Kılcal emme hızı Kılcal emme süresi Kılcal emme hızı (dk) (mm/dk) (dk) (mm/dk) 16,77 1,81 18,59 1,62 Gevşek (2,18) (0,22) (1,60) (0,14) 21,05 1,43 20,61 1,47 Bezayağı Orta (1,65) (0,11) (2,97) (0,20) 27,34 1,10 19,08 1,58 Sıkı (2,47) (0,10) (1,50) (0,13) 6,88 4,38 8,82 3,52 Gevşek (0,45) (0,30) (1,98) (0,70) 9,90 3,04 8,81 3,43 Dimi Orta (0,55) (0,17) (0,93) (0,36) 17,99 1,68 10,40 2,90 Sıkı (1,45) (0,14) (0,83) (0,23) 7,56 4,00 11,37 2,65 Gevşek (0,76) (0,42) (0,81) (0,18) 8,28 3,64 8,24 3,64 Panama Orta (0,62) (0,27) (0,29) (0,13) 9,15 3,28 9,05 3,31 Sıkı (0,41) (0,14) (0,20) (0,08) 4. Değerlendirme Yapılan bu çalışmada kumaşların dikey kılcal emme davranışlarının belirlenmesi amacıyla elektriksel prensibe göre çalışan ve kumaş üzerinde sıvının yükselmesini algılayabilen 70 sensörler bulunduran yeni bir test aparatı geliştirilmiştir. Geliştirilen cihazın etkinliğinin belirlenmesi amacıyla sistematik gömleklik dokuma kumaşlar kullanılarak kılcal emme süresi ölçümleri gerçekleştirilmiştir. Çalışmada kullanılan kumaşlar üzerinde sıvının test süresi sonunda ulaştığı kılcal emme yüksekliğinin bezayağı kumaşlarda diğer örgü tiplerinden daha düşük olduğu görülmüştür. Atkı sıklığındaki artışın genel olarak kılcal emme süresini arttırdığı belirlenmiştir. Ayrıca, kumaş sıkılığının sıvının test süresi sonunda çıkabileceği maksimum yükseklik üzerinde etkili olduğu ve sıklık arttıkça kumaşlar üzerinde sıvının ulaşabileceği yüksekliğin düştüğü belirlenmiştir. Çalışmada geliştirilen test aparatının dikey kılcal emme ölçümlerinin daha kolay yapılması ve ölçüm sonuçlarının bilgisayara aktarımı ile sonuçların rahatlıkla okunabilmesi açısından avantajlı olduğu görülmüştür. 5. Kaynaklar AATCC Test Method 197-2013 Vertical Wicking of Textiles. BS 3424-18: 1986 Testing Coated Fabrics. Methods 21A and 21B. Methods for Determination of Resistance to Wicking and Lateral Leakage. DIN 53924: 1997 Testing of Textiles - Velocity of Soaking Water of Textile Fabrics (Method by Determining the Rising Height). ISO 9073-6: 2000 Textiles - Test Methods for Nonwovens - Part 6: Absorption. Asayesh, A.; Maroufi, M. (2007). Effect of Yarn Twist on Wicking of Cotton Interlock Weft Knitted Fabric, Indian Journal of Fibre & Textile Research, 32, 373-376. Babu, V.R.; Koushik, C.V. (2011). Capillary Rise in Woven Fabrics by Electrical Principle, Indian Journal of Fibre & Textile Research, 36, 99-102. Behera, B.K.; Ishtiaque, S.M.; Chand, S. (1997). Comfort Properties of Fabrics Woven from Ring, Rotor, and Friction-spun Yarns, The Journal of the Textile Institute, 88(3), 255-264. Fangueiro, R.; Gonçalves, P.; Southino, F.; Freitas, C. (2009). Moisture Management Performance of Functional Yarns based on Wool Fibres, Indian Journal of Fibre & Textile Research, 34, 315-320. Hu, J.; Li, Y.; Yeung, K.W.; Wong, A.S.W.; Xu, W. (2005). Moisture Management Tester: A Method to Characterize Fabric Liquid Moisture Management Properties, Textile Research Journal, 75, 57-62. Masoodi, R.; Pillai, K.M. (2010). Darcy’s Law-based Model for Wicking in Paper-like Swelling Porous Media. AlChe Journal, 56(9), 2257-2267. Mazloumpour, M.; Rahmani, F.; Ansari, N.; Nosrati, H.; Rezaei, A.H. (2011). Study of Wicking Behavior of Water on Woven Fabric Using Magnetic Induction Technique, The Journal of the Textile Institute, 102(7), 559567. Patnaik, A.; Rengasamy, R. S.; Kothari, V. K.; Ghosh, A. (2006). Wetting and Wicking in Fibrous Materials. Textile Progress, 38(1), 1-105. Purushothaman, A. (2009). New Understandings on Moisture Vapor Transport of Fibrous Assemblies, Doktora Tezi, Texas Tech Üniversitesi, US. Sharabaty, T.; Biguenet, F.; Dupuis, D.; Viallier, P. (2008). Investigation on Moisture Transport through Polyester/Cotton Fabrics. Indian Journal of Fibre & Textile Research, 33, 419-425. Tyagi, G.K.; Bhattacharya, S.; Kherdekar, G. (2011). Comfort Behaviour of Woven Bamboo-Cotton Ring and MJS Yarn Fabrics, Indian Journal of Fibre & Textile Research, 36, 47-52. Zhuang, Q.; Harlock, S.C.; Brook, D.B. (2002). Longitudinal Wicking of Weft Knitted Fabrics: Part I: The Development of an Automatic Wicking Test Method using Image Analysis, The Journal of the Textile Institute, 93(1), 88-96. 71 THE EFFECT OF MOISTURE ON THERMOPHYSILOLOGICAL COMFORT OF SPORT DRESSES AT REAL AND SIMULATED CONDITIONS OF THEIR USE Lubos Hes Technical University of Liberec, Czech Republic, [email protected] Abstract Water vapour permeability of clothing isconsidered one of the most important factors of its thermophysiological comfort. In the study, water vapour permeability (WVP) of 12 sport dresses in dry and wet state were determined. All these dresses were wetted during the running training and by the sweating impulse which simulates the sweating under runningconditions. The determination of effective relative WVP by means of a the fast testing PERMETEST instrument was quite complicated, as the total relative cooling flow of wet fabrics measured in the first step also involves the cooling flow caused by moisture evaporation from the wet fabric surfaces. From the first measurements follows, that the effective relative WVP of wet dresses presents 20-35% only of the relative WVP of dry fabrics. The main result of the study is the observation, that the dresses wetted during the running training and by the sweating impulse exhibited very similar values od the effective relative WVP. Thus, the principle of the simulation of real conditions of the use of sport dresses by means of the sweating impulse becames an important tool in design of quality sport dresses and functional underwear. Key words: water vapour permeability, dresses, underwear, wet state, sweating impulse. 1. Introduction Thermal resistance and water vapour permeability of clothing in dry state are commonly considered the most important factors of its thermophysiological comfort. However, both outerwear and particularly underwear fabrics (T–shirts, dresses) are frequently used in wet state, caused by the sweat condensation and absorbtion. However, thermal resistance and water vapour permeability of cheap and costly underwear fabrics and sport dresses in dry state practically do not differ from each to other. Thus, the not informed users buy cheap underwear, which, after being wetted by the absorbed sweat, may cause serious discomfort. In this study vapour permeability of 12 sport dresses in dry and wet state were determined. Wettting of the dresses was achieved during training of a sportsman on the running simulator and by applicationof the sweating impulse 0,3 ml injected in the middle of the tested sample, which simulates the sweating under conditions of running. Water vapour permeability of dry and wet dressed were determined by means of nondestructive Czech fast testing instrument PERMETEST which was described elsewhere [1]. 2. Material and Method 2.1. Determination of the moistening heat This method depends in injection of 0,5 ml water with with 1% of surfactant in the middle of the tested sample, and waiting 1 minute. During this time, the liquid simulating the sweat 72 spreads from the sample centre and the heat of moistening dissipates sufficiently. At cotton sheets, after the period of time τ = 60 s (1 minute), the wet spot mostly occupies the area A of approx. 2 cm2 (with diameter 1,5cm). Then the measurement proces starts. Due to special design of the mentioned testing instrument, the sensing part of the tester is always in contact with wet part of the sample. When a fabric absorbs water, the heat of moistening Qm is generated. This heat is bigger for dry fabrics and lower for humid fabrics, and for the average degree of moisture it can reach the level 500 J/kg of the absorbed water. In our case, it will be: Qm= 0,0005 kg*500J/kg = 0,25J (1) During the wetting, the fabrics is purposely placed on a ceramic plate with thermal absorbtivity b = 3000 [Ws1/2/m2K] (to be explained in the next chapter). The mostening heat is generated continuously, as continuously increases the diameter of the wet spot. For simplicity, let us consider the increase of the mostening heat as a linear function of the time. Then, the moistening heat flow q [W/m2], related to the 1m2 area, can be calculated as: qA = Qm / τ(2) The generated heat is then conducted away form the upper free surface by the natural convection, a low efficiency heat transfer mechanism, which can be neglected. Much more efficient will be the heat transfer by conduction from the bottom part of the sample into the ceramic plate, where the sample has been always placed. In our case, the plate can be considered a semi- infinite body, where the transient heat conduction describes the Equation (3) described below. It can be written: (3) Qm/(Aτ) = bΔt /()1/2 The term b here means thermal absorbtivity according to the Equation (4) explained below. When introducing all the parameters in this equation, we receive the temperature increase Δt = 0,173°C. As the ALAMBETA instrument described below employs the temperature difference 10°C, the warming – up the tested sample after 60 seconds by the wetting heat results in the temperature increase, which presents just 1,73% of the total temperature gradient. Thus, the wetting heat cannot cause serious measurement error during the described simulation of the sweating impulse. 2.2. Tested fabrics Table 1. Description of the studied samples (the content of elastants extends from 3 - 8%) Code A B C D E F G H I J K L Composition of dresses Structure of dresses PES 62%+PAD+Elastan PES 92%+Elastan PES chemical modified COT 100% COT 55%+PAD PES 54%+PES CD PAD 56%+POP+Elastan POP physically modified PES 51%+PES miner. filled PES 50%+COT PES 79%+PAD+Elastan PAD mic 55%+PES+Elastan Weft single jersey with ribs Weft single jersey Weft double jersey+single rib 3:2 Weft single jersey Weft interlock (smooth) Weft single jersey with loops Weft single jersey Weft double jersey with loops Weft interlock knit Weft double jersey (smooth) Weft single jersey Weft double jersey with ribs Sq. mass [g/m2] 185 218 160 192 184 174 203 95 129 150 168 214 Wetting level [%] 7,0 5,0 6,2 16,2 15,5 7,1 5,5 16,5 12,2 12,5 11,5 6,3 From the Table 1 follows one important observation: the wetting levels are different, even if the wearer of the dresses was the same person. These levels result from the different WVP of particular dresses (used fibres), their moisture absorbtivity and their moisture regain, after the dresses being dried during the training. 73 Examples of the studied dresses 55%cotton 45% polyamide 50%cotton 50% polyester 79% polyester 12% polyamide 2.3. The measurement procedure First, the dress were 2 times washed, and then their thermal properties and water vapour relative permeability (RWVP) under standard (dry state) conditions were determined. The mentioned RWVP here presents the ratio between the cooling heat flow passing through the studied fabric inserted in the PERMETEST instrument and the cooling heat flow passing through the uncovered measuring head of thisinstrument. Before the measurement, the dresses were dried at 110°C (where possible) and weighted. Then the sportsman, wearing one by one the tested dresses, exhibited training under same or very similar climatic conditions (22°C, 36%) and with the same or similar effort (same running velocity 2,8 m/s, same time 20 minutes). After training the dresses were hermetically closed in plastic cups and then weighted. Determination of the effective relative water vapour permeability (effective RWVP) of wettted fabrics is not as easy. The totalheat flow (qtot) transferred through the boundary layer of the fabric surface is given by the sum of heat flow passing from the skin through the permeable fabric qfab wand heat flow qfab surfcaused by temperature gradient between the skin and fabric surface, which is cooled by evaporating of water from the fabric surface. Heat flow due evaporation from fabric surface qtot w = qfab w +qfab surf FIG 1. Heat flow generation due to sweat evaporation from the skin surface and moisture evaporation from the fabric surface. flow due to to Heat the evaporation from the skin, passing through the fabric Fabric Skin Thus, in order to determine the effective RWVP by means of the PERMETEST instrument, it is necessary to execute 2 different measurements on the same sample. In the first step, the relative cooling heat flow qtotwpassing through the wetted sample and the generated by the wet sample surface is measured, as given by the equation = In the second step, the measuring head of the PERMETEST instrument is covered by an impermeable foil, which stops the effective relative cooling flow qfab w through the wet 74 fabric. Thus, we would determine the relative cooling flowqfab w from the wet fabric surface only. The difference between both the mentioned measurement yields the required relative cooling flowqfab w,whichalso presents the effective RWVP. 3. Results Fig. 2 Evaporation resistance of dry dresses determined by the PERMETEST instrument according to the modified ISO 11092 standard Fig.3 EffectiveRWVP of the studied dresses wetted during the running training 75 Fig. 4 Effective RWVP of the studied dresseswettedduring training (in blue) and relative cooling heat flow q fab surf from the wet fabric surface (in red) Fig. 5 Effective RWVP of the studied dresses wetted by the sweating impulse 76 Fig 6. TotalRWVP(cooling flow) wetted during training consisting of the Effective RWVP (in blue) + relative cooling heat flow qfab surf from the wet fabric surface (in red) Fig. 7 Comparison of Effective RWVP of the studied dresses wetted during training (in blue) and Effective RWVP wetted by the sweating impulse 77 Fig. 8 Correlationbetween the Effective RWVP of the studied dresses wetted during training and the Effective RWVP wetted by the sweating impulse 4. Conclusions In the study, effective relative water vapour permeability of 12 knitted sport dresses in dry and wet state were determined. Wettting of the dresses was achieved during training of a sportsman on the running simulator and by application of the sweating impulse. Due to their different structure and composition, the moisture content of the studied dresses wetted during the training was in the range 5,0 – 16,5.These big differences causedalso big differences in the effective RVWP of the dresses.From the study follows that due to the absorbed sweat, the effective relative water vapour permeability of underwear or dresses is substantially lower than that in dry state.The main result of the study is the observation, that the dresses wetted during the running training and by the sweating impulse exhibited very similar values of the effective relative WVP. Thus, the principle of the simulation of real conditions of the use of sport dresses by means of the sweating impulse can be an important tool in design of quality sport dresses and functional underwear. 5. References [1] Gibson, P. W.: Factors influencing steady-state heat and water-vapour transfer measure for clothing materials, Textile Research Journal, Vol. 63(1993), No.12, pp. 749-764, ISSN 1746-5175 [2] Hes, L.; Araujo, M.: Simulation of the Effect of Air Gaps between the Skin and a Wet Fabric on Resulting Cooling Flow. Textile Res. Journal,Vol. 80(2010), No. 14, pp. 1488–1497, ISSN 1746-5175 [3]Hes, L; Lizak, P.: Thermal comfort of biking dresses at real conditions of their use. Proc.ofFiber Society Spring Conf., Hufenus R. (Ed.), pp. 39-40, St. Gallen, May 2012, EMPA, St. Gallen (2012) [4] Hes, L.; Dolezal, I.: The effect of moisture on water vapour permeability of semi-permeable fabrics, Proc. of AUTEX 2009 World Textile Conf., Kumbasar P. (Ed), pp. 714-723, May 2009, EGE Univ., Izmir (2012) [5] Bogusławska-Bączek M.; Hes L.: Effective Water Vapour Permeability of Wet Wool Fabrics and Blended Fabrics, Fibres & Textiles in Eastern Europe, Vol. 21 (2013) No. 1(97), pp. 67-71, ISSN 1230-3666 [6] Povysil M.: MSc Thesis (in Czech), Technical University of Liberec, Liberec, (2014) 78 OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE KULLANILAN SPACER KUMAŞLARIN HAVA GEÇİRGENLİKLERİNİN ÖLÇÜMÜ İÇİN YENİ BİR TEST YÖNTEMİNİN GELİŞTİRİLMESİ Kılıç, Musa1, Çoban, Özhan2 ve Şafak, Özcan1 1 Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir 2 Kipaş Holding, İplik İşletmeleri, Organize Sanayi Bölgesi, Kahramanmaraş Özet Otomotiv sektöründe kullanılan spacer (sandviç) kumaşların konfor, sıkıştırılabilirlik, nefes alabilirlik gibi çeşitli özellikleri karşılaması beklenmektedir. Bu özellikler çeşitli parametreler tarafından belirlenir. Bu parametrelerden biri de “dikey hava geçirgenliği” değeridir. Bu değer, spacer kumaşların kullanım alanına göre oldukça büyük önem taşımaktadır. Özellikle kendinden ısıtmalı ya da soğutmalı otomobil koltuğu yapılarında kullanılan spacer kumaşların dikey hava geçirgenliği testi sonuçlarına göre bağlantı monofilamentlerinin numarası, sayısı ve dizilişi değiştirilmekte ve kullanıma uygun kombinasyonlar oluşturulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Spacer kumaş, hava geçirgenliği, otomotiv tekstilleri 1. Giriş İki ayrı yüzeyin bir bağlantı tabakası ile bağlanması sonucunda oluşan üç boyutlu tekstil yüzeylerine spacer (sandviç) kumaş denilmektedir. Spacer kumaşlar üretim yöntemlerine göre dokuma, dokusuz yüzey, atkılı örme ve çözgülü örme spacer kumaşlar olarak dört grupta incelenmektedirler. Spacer kumaşlar, özel yapıları sayesinde geleneksel tekstil yapıları tarafından karşılanamayacak spesifik özelliklere sahip tekstil yapılarıdır [1,2]. Spacer kumaşla ilgili ilk patent 1868 yılında Matthew Townsend of Leicester tarafından alınmıştır. Teknolojik olarak çok yeni olmayan sandviç tekstiller, uygulamada son 15 yıldır kullanılmaktadır. Ticari açıdan spacer kumaşların önemi özellikle son yıllarda artış göstermiştir. Spacer kumaşlarla ilgili yapılan çalışmaların çoğunlukla sıkıştırılabilirlik ve hava geçirgenliği özellikleri ile bunların ölçüm yöntemleri etrafında yoğunlaştığı görülmektedir [3-12]. Bu çalışmada, özellikle kendinden ısıtmalı ya da soğutmalı otomobil koltuğu yapılarında kullanılan spacer kumaşların çeşitli tasarım parametrelerinin belirlenebilmesi için büyük önem arz eden dikey hava geçirgenliği değerinin ölçülebilmesi için yeni bir test yönteminin açıklanması amaçlanmaktadır. 2. Materyal ve Metot Çalışma kapsamında, aynı örgü yapılarında, yüzeylerde stapel PES, bağlantı ipliklerinde Ø0.243 mm monofilament PET ipliği kullanılarak üretilen 7, 10 ve 13 mm kalınlıklarında iki yüzü açık spacer kumaşlar kullanılmıştır. Tüm kumaşlar 165 °C’de fikse edilmiştir. Kumaşların dikey yöndeki hava geçirgenliklerinin ölçülebilmesi için özel olarak tasarlanan ve Textest FX 3300 hava geçirgenliği cihazına adapte edilen kauçuk bir düzenek kullanılmıştır. Tüm testler ISO 9237 standartlarına uygun olacak şekilde 2 mbar basınç altında, 20 cm2’lik ölçüm alanında gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, kumaşlara hava geçirgenliği (ISO 9237) ve sıkıştırılabilirlik testleri (ISO 3386-1) uygulanmış ve kumaş kalınlığının bu değerler üzerindeki etkileri de incelenmiştir. Tasarlanan Düzenek ve Dikey Hava Geçirgenliği Testi Literatür incelendiğinde, spacer kumaşların kalınlığını oluşturan üçüncü boyutu doğrultusundaki hava iletimini ölçmek üzere herhangi bir test yöntemi tanımlanmadığı 79 görülmüştür. Bununla birlikte, günümüzde özellikle otomobil üreticisi firmaların talepleri doğrultularında bazı özel test laboratuvarları bu testi gerçekleştirdiklerini belirtmekte, fakat yöntem hakkında herhangi bir bilgi vermemektedirler. Bu çalışma ile tanımlanacak olan yeni yöntem ile spacer kumaşlara uygulanabilecek dikey hava geçirgenliği testi detaylı olarak tanıtılmış olacaktır. Çalışmanın gerek bundan sonraki araştırmalara referans olma ve gerekse de sanayide oluşan ihtiyacı karşılama adına yararlı olacağı umut edilmektedir. Spacer kumaşların dikey doğrultudaki hava geçirgenliklerinin ölçülebilmesi için öncelikle kumaşları hava geçirgenliği test cihazı üzerinde dik tutabilecek bir düzeneğe ihtiyaç duyulmuştur (Şekil 1 ve Şekil 2). Şekil 1. Tasarlanan kauçuk düzenek (1) Spacer kumaşın dikey olarak sabit bir şekilde yerleştirileceği hazne, (2) Düzeneğin yüksekliği, (3) Düzenek iki parça halinde üretilmiştir. Farklı kalınlıklardaki kumaşların haznede sabit ve dikey olarak kalabilmesi için bu iki parça ile kalınlık ayarı yapılabilmektedir. Şekil 2. Tasarlanan düzenek içine spacer kumaşların dikey doğrultuda yerleştirilmesi Tasarlanan düzenek, hava geçirgenliği test cihazının, havayı kumaşın içinden geçirerek vakumlayan bölümünün üzerine yerleştirilmiştir (Şekil 3). Bu parçanın, vakumlanacak havayı yalnızca kumaş içerisinden geçirmesi ve ölçüm sırasında başka herhangi bir yerden hava sızdırmaması için özel bir kauçuk malzemeden yapılmasına karar verilmiştir. Tasarlanan bu parça farklı kalınlıklarda üretilen spacer kumaşları test etmeye imkân sağlayacak niteliktedir. 80 Şekil 2. Tasarlanan düzeneğin Textest FX 3300 kumaş hava geçirgenliği cihazına yerleştirilmesi Dikey hava geçirgenliği ölçümü Dokuz Eylül Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Fiziksel Tekstil Muayeneleri Araştırma Laboratuvarı’nda bulunan TEXTEST FX 3300 hava geçirgenliği test cihazında ISO 9237 standardına uygun olacak şekilde 2 mbar basınç altında, 20 cm2’lik ölçüm alanında gerçekleştirilmiştir. Testin yapılış aşamaları şu şekildedir: Kumaşlar 10x10 cm boyutlarında kesilir. Test başlığı (üst kafa) boruyla olan bağlantısı kesilmeden yerinden çıkartılır. Düzenek, cihaz üzerindeki 20 cm2’lik ölçüm alanını ortalayacak şekilde yerleştirilir. Test için hazırlanan kumaşlar 20 cm2’lik ölçüm alanını dolduracak şekilde prototipin hazne kısmına dikey olarak yerleştirilir. Giren ve çıkan havanın akışını değiştirmemek için düzeneğin üzerine 20 cm2’lik dairesel açıklığa sahip kauçuk malzeme örtülür. Test başlığı (üst kafa) bu ince malzemenin üzerine yerleştirilir. Test koluna basılarak ölçüm başlatılır. 3. Bulgular Spacer kumaşlara ait hava geçirgenliği, makina yönü ve makina yönüne ters yöndeki dikey hava geçirgenlikleri ve sıkıştırılabilirlik değerleri Tablo 1’de yer almaktadır. Şekil 1’de ise makine yönüne ters yöndeki dikey hava geçirgenliği değerlerine ait %95 güven aralığı grafiği görülmektedir. Tablo 1. Farklı kalınlıklardaki spacer kumaşlara ait hava geçirgenliği ve sıkıştırılabilirlik değerleri 7 mm 10 mm Hava Geçirgenliği (mm/s) 9695 9948 Dikey Hava Geçirgenliği (mm/s) (Makina yönü - MD) 4515 4875 Dikey Hava Geçirgenliği (mm/s) (Makine yönünün tersi - CD) 3868 4313 Sıkıştırılabilirlik CV40 (kPa) 32,15 18,23 13 mm 10675 4888 4550 11,12 Şekil 1 ve Şekil 2’de makina yönü (MD) ve makina yönüne ters yöndeki (CD) dikey hava geçirgenliği değerlerine ait %95 güven aralığı grafiği görülmektedir. Yapılan ANOVA analizi sonuçlarına göre kumaş kalınlığının dikey hava geçirgenliği değeri üzerindeki etkisi istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Şekil 1 ve Şekil 2 incelendiğinde kumaş kalınlığı 81 arttıkça dikey hava geçirgenliği değerinin de arttığı görülmektedir. Sonuçlar yöntemin mantıksal tutarlılığını destekler niteliktedir. Dikey Hava Geçirgenligi (MD) 3100 3000 2900 2800 2700 2600 N= 4 4 disto 0700-1-1 4 disto 1300-1-1 disto 1000-1-1 Şekil 1. Farklı kalınlıklardaki spacer kumaşların dikey Örnek hava geçirgenliği (mm/s) değerleri için %95 güven aralıkları (MD) 2900 Dikey Hava Geçirgenligi (CD) 2800 2700 2600 2500 2400 2300 2200 2100 N= 4 4 disto 0700-1-1 4 disto 1300-1-1 disto 1000-1-1 Şekil 2. Farklı kalınlıklardaki spacer kumaşların dikey Örnek hava geçirgenliği (mm/s) değerleri için %95 güven aralıkları (CD) Çalışma kapsamında farklı kalınlıklarda üretilen spacer kumaşlara ait hava geçirgenliği (mm/s) ve sıkıştırılabilirlik (kPa) değerleri için %95 güven aralığı grafikleri sırasıyla Şekil 3 ve Şekil 4’te verilmiştir. Şekil 3. Spacer kumaşların hava geçirgenliği (mm/s) değerleri için %95 güven aralıkları 82 Şekil 4. Spacer kumaşların sıkıştırılabilirlik CV 40 (kPa) değerleri için %95 güven aralıkları 4. Değerlendirme Çalışmada, özellikle otomotiv sektöründe kendinden ısıtmalı ve soğutmalı koltuklarda kullanılan spacer kumaşların hava iletim miktarını ölçmek üzere geliştirilmiş “dikey hava geçirgenliği” yöntemi tanıtılmıştır. Sonuçlar incelendiğinde, yeni yöntemin tutarlı sonuçlar verdiği görülmektedir. 5. Kaynaklar 11. Bruer, S.M., Powell, N. and Smith, G., (2005), Three Dimensionally Knit Spacer Fabrics: a Review of Production Techniques and Applications, vol.4, issue.4, Journal of Textile and Apparel, Technology and Management. 12. Ertekin G., Marmaralı A., (2010), Sandviç Kumaşlar, Tekstil Teknolojileri Elektronik Dergisi, 4(1), 8498. 13. Ye, X., Fangueiro, R., Hu, H., and Araujo, M., (2007), Application of warp-knitted spacer fabrics in car seats, Journal of The Textile Institute, 98:4, 337-344 14. Yip, J., Ng S.P., (2008), Study of Three-Dimensional Spacer Fabrics: Physical And Mechanical Properties, Journal of Materials Processing Technology, 206, 359–364. 15. Mecit, D. and Roye, A., (2009), Investigation of a Testing Method for Compression Behavior of Spacer Fabrics Designed for Concrete Applications, Textile Research Journal, 79, 10, 867–875. 16. Sheikhzadeh, M., Ghane, M., Eslamian, Z. and Pirzadeh, E., (2010), A Modeling Study on The Lateral Compressive Behavior of Spacer Fabrics, Journal of The Textile Institue, 101, 9, 795–800. 17. Endruweit, A. and Long, A.C., (2010), Analysis of Compressibility and Permeability of Selected 3D Woven Reinforcements, Journal of Composite Materials, 44, 24, 2833-2862. 18. Liu, Y. and Hu, H., (2011), Compression Property and Air Permeability of Weft Knitted Spacer Fabrics, Journal of The Textile Institute, 102, 4, 366–372. 19. Liu, Y., Hu, H., Long, H. and Zhao, L., (2012), Impact Compressive Behavior of Warp Knitted Spacer Fabrics For Protective Applications, Textile Research Journal, 82, 8, 773–788. 20. Du, Z. and Hu, H. (2012), A Study of Spherical Compression Properties of Knitted Spacer Fabrics Part I: Theoretical Analysis, Textile Research Journal, 82, 15, 1569–1578. 21. Guo X., Long, H., Sun, Y. and Zhao, L., (2013), Theoretical Modeling of Spacer Yarn Arrangement For Warp-Knitted Spacer Fabrics And Experimental Verification, Textile Research Journal, 83, 14, 1467–1476. 22. Karahan, M., Karahan, N., Gul, H. and Ivens, J., (2013), Quasi-Static Behavior of Three-Dimensional Integrated Core Sandwich Composites Under Compression Loading, Journal of Reinforced Plastics and Composites, 32, 5, 289–299. 83 NANO BÜYÜKLÜKTE METAL PARTİKÜL İLE KAPLANMIŞ MULTİFONKSİYONEL KUMAŞ GELİŞTİRME Tutak, Mustafa, Bilget, Özlem Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kayseri, Türkiye Özet Bu çalışmada, binder ve diğer yardımcı kimyasalları içeren, hazır baskı patı nano büyüklükteki Ag/Zn metal metal partiküller eklenerek tekstil yüzeyleri kaplanmıştır. Elde edilen kumaşlar SEM/EDX haritalama tekniğine göre incelenerek nano metal partiküllerin yüzeydeki sayısı ve dağılım üniformluğu görüntülenmiştir. İşlemli kumaşların fonksiyonel özellikleri uygun standartlara göre değerlendirildiğinde, nano Ag/Zn metal partikül kaplamanın tekstil yüzeylerine ileri seviyede antibakteriyel ve antistatik özellik kazandığı belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Kaplama, antibakteriyel, antistatik, fonksiyonel kumaş 1. Giriş Geleneksel tekstil ürünlerine ek işlemler ile yeni özelliklerin kazandırılması son kullanıcı açısından önemlidir. Tüketiciler artık tekstillerden geleneksel kullanımının yanında fonksiyonel özelliklerinin de olmasını beklemektedir. Tekstil ürünlerinin kaplanarak kullanılması eski zamanlardan beri bilinmekte olup günümüzde teknolojik kaplama yöntemleri ile çok ince ve lif içlerine nüfuz eden kaplamalar yapılabilmektedir [1]. Nano boyutta yapılan çalışmalar tekstil alanında nano lif ve uygulanan kimyasallar gelmektedir. Liflerin ve kimyasalların boyutları nano ölçeğinde çok farklı olmakta ve gelecek vaat etmektedir. Literatür incelendiğinde nano lif ve kimyasal uygulamaları ile çok farklı çalışmaların olduğunu görmekteyiz. Bu çalışmada hazır baskı patı içine nano boyutta Ag/Zn eklenerek özellikte çok fonksiyonlu tekstil ürünü elde edilmeye çalışılmıştır [2-4]. 2. Materyal ve Metot Kaplama yapılan baskı için hazır kumaş % 100 polyester dokuma kumaş 152 g/m2 gramajında seçilmiştir. Binder, emülgatör, kıvamlaştırıcı, amonyak ve su içeren baskı patı hazır olarak temin edilmiştir. Kaplama maddesi içine eklenen Ag/Zn metallerin partikül boyutları 50 nm’den küçüktür. Hazır baskı patı içine nano boyutta gümüş ve çinko farklı konsantrasyonlarda eklenerek el baskı tekniğine göre uygulanmıştır. Baskılı kumaşlar 160 oC de 5 dakika etüv içinde bekletilerek pigment baskı fiksaj işlemi yapılmıştır [4]. İşlemli kumaşlar: SEM/EDX tekniğine göre yüzeydeki nano partikül sayısı/üniformluğu, ASTM E2149-01 standardına göre antibakteriyel ve TS EN 1149-1 standardına göre elektrostatik özelliği belirlenmiştir [5]. 3. Bulgular ASTM E2149-01 standardına göre steril edilmiş nano partikül katkılı ve katkısız numuneler gram negatif Escherichia coli ve gram pozitif Staphylococcus aureus patojenik mikroorganizmaları ile başlangıçta ve iki saatlik işlem sonucunda ortamda bulunan bakteri sayıları, seyreltme yolu ile belirlenerek Tablo 1’de verilmiştir. Nano partikül ile kaplanmış kumaşlar farklı seviyelerde antibakteriyel etki ortaya koymuştur. Sonuçlar incelendiğinde, gümüş uygulamasının bütün konsantrasyonlar için etkili olduğu ancak çinko uygulamasında sadece % 1 konsantrasyonda yüksek antibakteriyel etki olduğu gözlenmiştir. Bu durumun 84 sonucu olarak metallerin bakteri deaktivasyonu için katalitik etki göstererek hücre duvarını parçalama derecesinin gümüş için daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Tablo 1. Kaplanmış kumaşların seçilen bakterilere karşı antibakteriyel etkinlik sonuçları Uygulama Nano E.coli bakterisi sonuçları S.aureus bakterisi sonuçları Kons. metal Başlangıç İki saat sonraki Düşüş, % Başlangıç İki saat sonraki (%) bak.say Bak. Say.(cfu/ml) bak.say Bak. Say.(cfu/ml) (cfu/ml) (cfu/ml) Kont. 2.83*107 4.1*107 0 (artış) 2.16*107 3.9*107 Kum. %1 Ag 2.2*107 0 100 3.16*107 0 7 7 Zn 3.16*10 2,36*10 25.0 1,33*107 7*106 Düşüş, % 0 (artış) 100 47,5 % 0.5 Ag Zn 1.11*107 2.1*107 1.5*105 2.3*107 98,6 0 (artış) 2,83*107 1,6*107 1*106 1,9*107 99,4 0 (artış) % 0.2 Ag Zn 2.83*107 2.5*107 1.8*106 2.7*107 93.5 0 (artış) 1,1*107 1,1*107 2,1*106 2,1*107 81,4 0 (artış) % 0.5 Ag/Zn Eşit oranda 1,33*107 1.33*106 90 1,1*107 2.1*106 81,4 Nano partikül eklenerek kaplanmış kumaşlar elektron mikroskobu altında görüntüsü incelendiğinde genel olarak düzgün bir kaplama yapıldığı ve bu görüntü üzerinde seçilen bölgede enerji dağılım X ışını (EDX) haritalama tekniği ile yüzeyde nano partikül sayısı ve üniformluğu Şekil 1’de görülmektedir. Taranan küçük bölgede 92 adet nano Ag olduğu belirlenmiştir. Bu kumaşa ait antibakteriyel sonuçlar her iki bakteri türü içinde düşük konsantrasyona sahip olmasına rağmen hareketli antibakteriyel test yöntemine göre yüksek seviyede olduğu ifade edilebilir. Şekil 1. % 0.2 Ag kaplanmış yüzeye ait SEM/EDX görüntüsü 85 Şekil 2.% 1 Zn kaplanmış yüzeye ait SEM/EDX görüntüsü Şekil 2’ de %1 Zn nano partikül katklı yüzeye ait tarama sonuçları verilmiştir. Taranan bölge içinde görülen yüzeydeki çinko metal sayısı 17 olarak tespit edilmiştir. Yapılan baskı işlemi ise düzgün olarak liflerin üzerinde ve arasında dağıldığı görülmektedir. Şekil 3. % 0.5 (%0.25 Ag+ %0.25 Zn) kaplanmış yüzye ait SEM/EDX görüntüsü Şekil 3’de her iki metal eşit oranda olmak üzere yapılan kaplama sonucu elde edilen tarama sonuçları görülmektedir. Bu karışımın yapılmasının amacı her iki metal birlikte kullanıldığında sinerjik bir etki oluşup oluşmadığının belirlenmesi olarak düşünülmüştür. Elde edilen sonuçlara göre taranan bölgede 212 adet gümüş nano partikül ve 20 adet çinko nano partikül toplamda 232 adet nano metal noktası olduğu tespit edilmiştir. Antibakteriyel ve elektrostatik test sonuçlarına göre her iki metalin birlikte kullanılmasının sinerjik etkisi olmadığı söylenebilir. Sentetik liflerden yapılmış kumaşlar için önemli fonksiyonel özelliklerden biriside antistatik gösterip göstermemesidir. Deneysel çalışma kapsamında kaplama işlemi yapılan kumaş % 100 polyester olduğu için nem alma yeteneğinin olmaması ile kumaş yüzeyinde statik yük dağılımı üniform olmamaktadır. Bu ürünün kullanımı esansında ise elektrik geçişine karşı aşırı direnç gösterdiğinden bazı olumsuz durumlar ortaya çıkmaktadır [6-7]. Kaplanmış kumaşların yüzey yalıtkanlık test sonuçları Tablo 2’de verilmiştir. Polyester lifi nano partikül katkısız yüzeylerin elektrik geçişine karşı yüksek seviyede direnç gösterirken Ag/Zn nano partikül katkılı kumaşlarda daha düşük direnç olduğu bu durumunda kumaşlarda statik elektriklenme özelliğini giderdiği sonucuna varılmıştır. Ag ve Zn uygulaması birbiri ile karşılaştırıldığında ise Ag uygulamasının Zn’ye göre daha iyi iletkenlik sağladığı söylenebilir. 86 Bu durumun nedeni olarak çinko metalinin gümüşe göre elektrik iletme kapasitesinin daha düşük olması gösterilebilir. Tablo 2. Yalıtkanlık sonuçları Uygulama Nano Kons.(%) Metal Kontrol kumaş %1 Ag Zn Direnç (ohm,Ώ) 2*1011 Sonuç 3.5*108 8,2*108 çok iyi çok iyi kötü % 0.5 Ag Zn 3.1*108 8.6*108 çok iyi çok iyi % 0.2 Ag Zn 7.5*108 1.1*109 çok iyi çok iyi % 0.5 Ag/Zn Eşit oranda 6.2*108 çok iyi 4. Değerlendirme Bu çalışmada nano boyutta seçilen iki farklı metal baskı patı içine farklı uygulama yüzdeleri ile karıştırılarak % 100 polyester kumaşa kaplanmıştır. Yapılan kaplama içindeki nano metal parçacıklarının yüzeydeki dağılımları ve sayıları SEM/EDX tekniği ile doğrulanmıştır. İşlemli ve işlemsiz kumaşlara antibakteriyel ve antistatik testler uygulanarak nasıl davranış sergilediği belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre seçilen patojenik bakterilere karşı farklı seviyelerde etki göstermiştir. Tekstil yüzeylerine nano boyutta metal partikül eklenmesi ile elektrik geçişine karşı direncin düştüğü, ve kumaşlara antstatik karekter kazandırdığı ifade edilebilir. Önümüzdeki çalışma döneminde ise işlemli kumaşlar için deneysel çalışma olarak “elektromanyetik kalkanlama özelliği” testleri planlanmaktadır. Elde edilen iki fonksiyonel özellik yanında kaplanmış yüzeylerin elektromanyetik enerji geçişine karşı nasıl etki gösterdiği belirlenecektir. 5. Kaynaklar [1] Nourbakhsh, S., Ashjaran, A. (2012), “Laser Treatment of Cotton Fabric for Durable Antibacterial Properties of Silver Nanoparticles”, Materials, Vol.5(7), 1247-1257. [2] Radetic, M. (2013), “ Functionalization of textile materials with silver nanoparticles”, J. of Mat. Sci., Vol.48(1), 95-107. [3] Teli, M., Sheikh, J. (2012), “Nanosilver Containing Grafted Bamboo Rayon as Antibacterial Material”, Fib. And Polym., Vol. 13(10), 1280-1285. [4] Bilget, Ö. (2013), “Nano Boyutta Gümüş/Çinko Katkılı Pigment Baskı Uygulanmış Kumaşların Antibakteriyel Özelliklerinin İncelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Kayseri. [5] Wu, CS, (2012), “Preparation and characterization of an aromatic polyester/polyaniline composite and its improved counterpart”, Express Polm.Lett, 6(6), 465-475. [6] Wu, CS, Liao, HT, (2011), “Antibacterial Activity and Antistatic Composites of Polyester/Ag-SiO2 Prepared by a Sol-Gel Method”, J. Applied Polymer Sci., 121(4), 2193-2201. [7] Tutak M., Gün F., (2011), "Antimicrobial Effect Of C.I. Basic Red 18:1 And C.I. Basic Yellow 51 On Some Pathogenic Bacteria", Fib. and Polm, Vol.12 No.4, pp.457-460. 87 DENDRİMER TEKNOLOJİSİ KULLANILARAK TEK ADIMDA SU İTİCİLİK VE ANTİBAKTERİYELLİK FONKSİYONELLİĞİNE SAHİP PAMUKLU KUMAŞ ELDESİ Atav, Rıza1, Bilgiç, Ekrem2, Çolak, Vedat2 1 Namık Kemal Üniversitesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Çorlu-Tekirdağ, Türkiye 2 Data Boya ve Apre San. ve Tic. A.Ş., Çorlu-Tekirdağ,Türkiye Özet Bu çalışmanın amacı dendrimerlerle yapılan apre işlemleri sonrası reaktif boyalı pamuklu örme kumaşlarda tek adımda su iticilik ve antibakteriyellik etkilerinin elde edilmesidir. Gerek laboratuvar gerekse de işletme koşullarında yapılan çalışmalar sonucunda ticari dendrimer esaslı ürünle yapılacak apre işlemi sonrası reaktif boyalı pamuklu kumaşlarda tek adımda 20 yıkamaya dayanıklı su iticilik ve antibakteriyellik etkilerinin elde edilebileceği ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler: Dendrimer, reaktif, boyama, su iticilik, antibakteriyellik 1. Giriş Günümüzde konforlu, estetik, dayanıklı ve fonksiyonel tekstil ürünlerine olan talebin artması, yeni üretim tekniklerinin geliştirilmesini gerektirmektedir. Doğal ve/veya yapay liflerden yapılmış kumaşların çeşitli özelliklerini geliştirmek için kimyasal bitim işlemleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu amaçla, tekstil materyalleri su iticilik, yağ iticilik, güç tutuşurluk, antistatiklik ve antimikrobiyallik gibi çeşitli fonksiyonel bitim işlemlerine tabi tutulmaktadır. Su iticilik konusundaki son yaklaşımlar dendrimer adı verilen nanopartiküllerin kullanımına dayanmaktadır. Özel yapıları nedeniyle dendrimerlerin fiziksel ve kimyasal özellikleri lineer polimerlerden biraz farklıdır. Dendrimerlerin karakteristik özellikleri; yoğun form, genellikle reaktif özellikteki çok sayıda uç gruplar ve dalların arasında misafir moleküllerini kapsülleyebilme yeteneği şeklinde sıralanabilir [1]. Dendrimerler her molekülün dışında bulunan çok sayıdaki uç gruplar nedeniyle yüksek kimyasal reaktivite göstermektedir [2]. Dendrimerlerin iticilik etkisi, yıkamaya dayanıklı, su itici ve yüksek aşınma direncine sahip etkiler yaratan nano boyutta kristal yapılar oluşturmasına dayanmaktadır. Sancaktaroğlu (2008) yaptığı çalışmada pamuk ve pamuk/polyester kumaşlara dendrimer içeren, florokarbon içeren ve dendrimer/florokarbon kombinasyonu içeren ürünlerle muamele ederek su ve yağ iticilik değerlerindeki değişimleri incelemiştir. Sonuçlar karşılaştırıldığında dendrimerlerin florokarbonların yerleşimini adapte ettikleri için dendrimer/florokarbon kombinasyonunun daha iyi yağ ve su itici etki gösterdikleri saptanmıştır [3]. Dendrimerlerin su iticilik etkilerinin yanı sıra literatürde amin fonksiyonel uç gruplarına sahip dendrimerlerin yapılarındaki yoğun primer amin grupları sayesinde etkili antimikrobiyal madde özelliği de gösterebileceği belirtilmektedir. Zhang ve ark. (2009) yaptıkları çalışmada kitosanın polikatyonik yapısı nedeniyle çeşitli bakteri ve mantarlara karşı iyi bir antimikrobiyel etki göstermesinden yola çıkarak, HBP-NH2’nin de benzer antimikrobiyel etkiye sahip olabileceğini düşünerek dayanıklı antimikrobiyal özelliklere sahip pamuklu kumaş elde etmek için HBP-NH2’yi pamuklu kumaşa aşılamışlardır. Çalışmanın sonucu olarak; HBP-NH2 aşılanan kumaş Staphylococcus aureus ve Escherichia coli bakterilerine karşı ard arda yapılan 20 yıkamada bile antimikrobiyal etkinlik göstermiştir [4]. 88 Ghosh ve ark. (2010) yaptıkları çalışmada 3. jenerasyon poli(amidoamin) (PAMAM) dendrimerleri antibakteriyel etki sağlayacak şekilde modifiye etmişlerdir. Modifiye edilmiş dendrimerler pamuk/naylon karışımı kumaşa uygulamışlardır. İşlemli kumaşlar üzerinde Staphylococcus aureus ile yapılan antimikrobiyel testlerde tüm modifiye dilmiş dendrimer türleri çok önemli biyosidal aktivite sergilemişlerdir [5]. Önceki çalışmamızda florokarbon, dendrimer ve florokarbon/dendrimer karışımı esaslı ticari ürünlerle çalışmada yıkamaya dayanıklı su ve yağ iticilik eldesi için optimum aplikasyon koşulları belirlenmişti [6]. Bu çalışmanın amacı ise; dendrimerlerle yapılan apre işlemleri sonrası reaktif boyalı pamuklu örme kumaşlarda tek adımda su iticilik ve antibakteriyellik etkilerinin elde edilmesidir. 2. Materyal ve Metot Denemeler Remazol Blue RR boyarmaddesi ile %0,5 koyulukta boyanmış %100 pamuklu örme kumaşlar kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bu kumaşlara fulardda dendrimer esaslı Rudolf Duraner firmasına ait Ruco-Dry ECO aplikasyonu gerçekleştirilmiştir. Dendrimer esaslı ürünün aplikasyonu, gerek kumaşta yol açtığı renk değişiminin minimum olması gerekse sağladığı su iticilik etkisinin maksimum olması açısından daha önce yapılan çalışma [6] kapsamında optimum olarak belirlenmiş koşullarda yapılmıştır. Buna göre; aplikasyon işlemleri fulardda AF %80 olacak şekilde 40 g/L dendrimer esaslı ticari ürün ile emdirme, ardından kurutma (85°C’da 4 dakika) ve en son fiksaj (150°C’da 2 dak.) şeklinde gerçekleştirilmiştir. Daha sonra kumaş numunelerine agar difüzyon metodu ile AATCC 147 standardına göre 10 yıkama sonrası antibakteriyellik testi uygulanmıştır. Bu şekilde ticari ürünlerle yapılan denemelerin yanı sıra saf dendrimer ile de denemeler yapılmıştır. Bu amaçla dendrimer olarak Sigma-Aldrich firmasına ait amino uç gruplarına sahip 1. jenerasyon PAMAM dendrimerler kullanılmıştır. Şekil 1: Denemelerde kullanılan dendrimerin kimyasal yapısı Denemelerde kullanılan dendrimerin özellikleri Tablo 1’de verilmektedir. Tablo 1: Denemelerde kullanılan dendrimerin özellikleri Adı DAB-Am-4, Polipropilenimin tetramin Çekirdek Türü Jenerasyon 1,4diaminobütan (4-karbon öz) 1 Uç grubu Uç grubu adı Uç grubu sayısı Molekül Ağırlığı Kısaltma -CH2CH2CH2NH2 aminopropil 4 316,53 PPI4NH2 Literatürde [7] bu dendrimerlerin pamuk liflerine aldehit grupları üzerinden bağlandığı, bu nedenle de pamuk liflerindeki alkol gruplarının yükseltgenerek aldehit gruplarına dönüştürülmesi için dendrimer aplikasyonu öncesi oksidatif madde ile ön işlem yapılması gerektiği belirtilmektedir. Bu nedenle, kumaş numunelerine çektirme yöntemine göre laboratuvar boyama makinesinde öncelikle 2 g/L sodyummetaperiyodat ile pH 5,5’ta (asetik asit ile) 50°C’da 30 dakika oksidatif ön işlem uygulanmıştır. Ardından oksidatif ön işlem görmüş ve görmemiş kumaş numuneleri %0,25 ve %0,5 olmak üzere 2 farklı konsantrasyonda saf dendrimer ile pH 7’de 75°C’da 20 dakika işleme tabi tutulup, soğuk su ile durulanmıştır. 89 Daha sonra söz konusu 3 numuneye antimikrobiyellik testleri; agar difüzyon metodu ile AATCC 147 standardına göre 10 yıkama sonrası uygulanmıştır. Tüm bu çalışmalarla dendrimerlerin antibakteriyel etkinliği laboratuvar ölçekli denemelerle saptandıktan sonra, DATA BOYA VE APRE SANAYİ A.Ş. firmasında elde edilen sonuçlar üretim koşullarında da denenmiştir. Bu amaçla firmada 100 pamuklu örme kumaşlar bordo (%0,5 Kimsoline Yellow KBD, %2,8 Synozol Deep Red SB, %0,7 Kimsoline Navy Blue KBF) ve turkuaz (%0,0253 Synozol Yellow HF-3GN, %0,858 Synozol Turquoise Blue HFG, %0,869 Synozol Brilliant Blue KRL) renklere boyanmış ve fulardda dendrimer esaslı ürünle aplike edilmiştir. Ardından boyanmış kumaş numuneleri 5, 10 ve 20 tekrarlı yıkama sonrası su iticilik ve 20 tekrarlı yıkama sonrası antibakteriyellik testlerine tabi tutulmuştur. Değerlendirmede Kullanılan Test Yöntemleri - Su iticilik testi: Su iticilik testi için kumaş numunelerine ISO 4920 standardına göre sprey testi uygulanmıştır. Sonuçlar 0’dan 5’e doğru puanlanmakta olup, en kötü değer “0”, en iyi değer “5” olmaktadır. - Yıkama dayanımı testi: Kumaş numunelerinde sağlanan su iticilik etkileri ile antibakteriyellik etkisinin yıkamaya karşı dayanıklılığı tekrarlı yıkamalarla test edilmiştir. Yıkamalar 30°C’da 40 dak. 4 g/L ECE fosfatsız referans deterjan kullanılarak gerçekleştirilmiştir. - Antibakteriyellik testi: Antibakteriyellik testleri hizmet alımı yoluyla AATCC 147 standardına göre EKOTEKS laboratuvarlarında yaptırılmıştır. Testler ATCC 6538 kodlu gram pozitif Staphylococcus aureus ve ATCC 8739 kodlu gram negatif Escherichia coli bakterilerine karşı gerçekleştirilmiştir. 3.Bulgular 3.1. Laboratuvar Öçekli Denemelere İlişkin Sonuçlar Remazol Blue RR boyarmaddesi ile %0,5 koyulukta boyanmış ve 40 g/L dendrimer esaslı ticari ürün aplike edilmiş kumaşların 20 yıkama sonrası antibakteriyellik etkinlikleri Tablo 2’de verilmektedir. Tablo 2: Antibakteriyellik testi sonucu elde edilen değerler Staphylococcus aureus Escherichia coli İnhibisyon Alanı Mikroorganizma İnhibisyon Alanı Mikroorganizma (mm) Üremesi (mm) Üremesi 0 0 - Tablo 2 incelendiğinde dendrimer esaslı ürün aplike edilmiş kumaşlarda 20 yıkama sonrası bile mikroorganizma üremesinin gerçekleşmediği görülmektedir. Bu sonuçtan da anlaşılacağı gibi dendrimer esaslı ürünün aynı zamanda antibakteriyel etkinliği bulunmaktadır. Bu şekilde ticari ürünle yapılan denemelerin yanı sıra laboratuvar koşullarında amino uç gruplarına sahip 1. jenerasyon saf dendrimer ile de denemeler yapılmıştır. Kumaş numunelerine çektirme yöntemine göre laboratuvar boyama makinesinde öncelikle sodyummetaperiyodat ile oksidatif ön işlem uygulanmıştır. Ardından oksidatif ön işlem görmüş ve görmemiş kumaş numuneleri %0,25 ve %0,5 olmak üzere 2 farklı konsantrasyonda saf dendrimer ile işleme tabi tutulup, soğuk su ile durulanmıştır. Söz konusu 3 numuneye ait 10 yıkama sonrası antibakteriyellik testi sonuçları Tablo 3’te verilmektedir. 90 Tablo 3: 10 yıkama sonrası antibakteriyellik testi sonucu elde edilen değerler Staphylococcus aureus Escherichia coli Numune İnhibisyon Alanı Mikroorganizma İnhibisyon Alanı Mikroorganizma (mm) Üremesi (mm) Üremesi Sadece %0,5 0 Etkisiz 0 Etkisiz Dendrimer Periyodat + %0,25 0 Etkisiz 0 Etkisiz Dendrimer Periyodat + %0,5 0 Limitli Etki 0 Limitli Etki Dendrimer Tablo 3 incelendiğinde %0,5 1. jenerasyon saf dendrimer ile işlem görmüş pamuklu kumaşların 10 yıkama sonrası herhangi bir antibakteriyel aktiviteye sahip olmadığı görülmektedir. Bu durumun nedeni pamuk liflerinin yapısı incelendiğinde rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Pamuk liflerinde primer ve sekonder alkol grupları bulunmakta olup, bunların amin uç grubuna sahip dendrimerlerle reaksiyon vermesi zordur. Oysa oksidatif ön işlem yapılarak liflerdeki alkol grupları aldehit ve karboksilik asitlere yükseltgenirse dendrimer moleküllerinin amin uç grupları üzerinden liflere kovalent olarak bağlanması mümkün olabilmektedir. Zaten sodyummetaperiyodat ile işlem sonrası dendirmer aplike edilmiş kumaşlarda 10 yıkama sonrası limitli etki görülmüştür. Periyodat seçimli olarak spamuktaki adece sekonder alkol gruplarına etki etmektedir [8]. Şekil 2: Pamuk liflerinin yapısındaki sekonder alkol gruplarının m-periyodat ile yükseltgenme mekanizması Amin uç grubuna sahip dendrimerler pamuk liflerindeki alkol grupları ile değil, bunların yükseltgenmesi ile oluşan aldehit grupları ile daha kolay bir şekilde reaksiyona girmekte ve bağ yapmaktadır (Şekil 4). Şekil 4: M-periyodatın selüloz liflerine etki mekanizması [7] Saf dendrimer ile elde edilen etkilerin ticari dendrimerle elde edilenlere göre daha zayıf olmasının sebebi ise, saf dendrimerle çalışırken %0,25-0,5 gibi çok düşük konsantrasyonlarda çalışılmış olmasıdır. Daha yüksek konsantrasyonların denenmemiş olmasının nedeni ise saf dendrimerlerin çok pahalı olması nedeniyle, yüksek konsantrasyonlarda çalışılmasının rantabıl olmamasıdır. 3.2 Üretim Ölçekli Denemelere İlişkin Sonuçlar İşletme koşullarında bordo ve turkuaz renge boyanmış pamuklu örme kumaşlar işletmede fulardda optimum koşullarda dendrimer esaslı ticari ürünle aplike edilmiş ve yıkamasız, 5, 10 ve 20 tekrarlı yıkamalar sonucu, kumaşın su iticilik değerleri test edilmiştir. Elde edilen sonuçlar Tablo 4’de verilmektedir. 91 Tablo 4: Bordo ve turkuaz renklere boyanmış ve dendrimer esaslı ticari ürün aplike edilmiş kumaşların tekrarlı yıkamalar sonrası su iticilik değerleri Renk Yıkama Sayısı Bordo Turkuaz 0 5 5 5 4 4 10 4 4 20 4 3 Tablo 4’den de görülebileceği gibi laboratuvar koşullarında yapılan denemeler sonucunda saptanmış olan optimum koşullar işletmede koşullarında da denendiğinde başarılı sonuçlar elde edilmiştir. 20 yıkama sonrası bile çok iyi su iticilik değerleri elde edilmiştir. Kumaş numunelerinin 20 yıkama sonrası antibakteriyellik testi sonuçları ise Tablo 5’de verilmektedir. Tablo 5: Bordo ve turkuaz renklere boyanmış ve dendrimer esaslı ticari ürün aplike edilmiş kumaşların 20 tekrarlı yıkama sonrası antibakteriyellik testi sonuçları Bordo Turkuaz Numune İnhibisyon Alanı Mikroorganizma İnhibisyon Alanı Mikroorganizma (mm) Üremesi (mm) Üremesi Staphylococcus aureus 0 0 Escherichia coli 0 0 - Yapılan testlerin sonuçları incelendiğinde ticari dendrimer esaslı ürünün su iticilik etkisinin yanında 20 yıkamaya dayanıklı antibakteriyel etkinliğinin de bulunduğu anlaşılmaktadır. 4. Değerlendirme Gerek laboratuvar gerekse de işletme koşullarında yapılan çalışmalar sonucunda ticari dendrimer esaslı ürünle yapılacak apre işlemi sonrası reaktif boyalı pamuklu kumaşlarda tek adımda 20 yıkamaya dayanıklı su iticilik ve antibakteriyellik etkilerinin elde edilebileceği ortaya konulmuştur. Tek bir işlem adımıyla iki farklı fonksiyonelliğe sahip kumaş eldesi hem maliyet hem de zaman tasarrufu sağlayacağından, günümüz üretim koşullarında ekonomik açıdan önemli avantaj elde edilebileceği söylenebilir. Teşekkür TÜBİTAK’a Data Boya ve Apre San. ve Tic. A.Ş.’de gerçekleştirilen 7121030 nolu TEYDEB projesi kapsamında vermiş oldukları destekten ötürü teşekkürü bir borç biliriz. 5. Literatür [1] Froehling, P.E., Dendrimers and dyes, Dyes and Pigments, 48(3), 187-195, 2001 [2] Sarkar, A., Kaganove, S.N., Dvornic, P.R., Satoh, P.S., Colorimetric biosensors based on polydiacetylene (PDA) and polyamidoamine (PAMAM) dendrimers, Polymer News, 30, 370-377, 2005 [3] Sancaktaroğlu, E., Bitim işlemlerinde pamuk, pamuk/polyester karışımlı kumaşlarda dendrimerlerin renk üzerine etkisi, Yüksek Lisans Tezi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Uludağ Üniversitesi, Bursa, 2008 [4] Zhang, F., Zhang, D., Chen, Y., Lin, H., The antimicrobial activitiy of the cotton fabricgrafted with an amido-terminated hyperbranched polymer, Cellulose, 16, 281-288, 2009 [5] Ghosh, S., Yadav, S., Vasanthan, N., Sekosan, G., A study of antimicrobial property of textile fabric treated with modified dendrimers, Journal of Applied Polymer Science, 115(2), 716-722, 2010 [6] Atav, R., Bilgiç, E., Yüksel, M.F., Obtaining water and oil repellent reactive dyed cotton functional textiles with the aid of dendrimer technology, 14th AUTEX World Textile Conference, 26-28 May, Bursa-Turkey, 2014 [7] Zhang, F., Chen, Y., Lin, H., Wang, H., Zhao, B., HBP-NH2 grafted cotton fiber: Preparation and salt-free dyeing properties, Carbohydrate Polymers, 74, 250-256, 2008 [8] http://www.masterorganicchemistry.com/2011/10/21/reagent-friday-sodium-periodate/ (erişim tarihi, 25.02.2014) 92 İPLİKLER ARASI YAPIŞMA BAĞLARININ OLUŞUM VE KOPMA MEKANİZMALARININ ARAŞTIRILMASI Üçgül, İbrahim1, Abdullayev, Rashid1, Abdulla, Gabil1, Serdar, Serap Gamze1 1 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Özet Yapıştırma, tekstil ürünlerinin birleştirilmesinde diğer tekniklerle yeterli bağlantı sağlanamadığı durumlarda iyi bir alternatiftir. Yapıştırma yöntemiyle tekstil ürünü esnek bir şekilde birleştirilirken aynı zamanda çeşitli istenilen özelliklerin ürüne eklenmesi de mümkün hale gelmiştir. Bu çalışmada kimyasal yapıştırıcı ile yapıştırılmış iplik numuneleri çekme ve ayrılma deneylerine tabi tutulmuştur. Bu deneyler ile iplik yapışma bağlantılarının dayanıklılığının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Yapıştırma, yapıştırıcı, iplik, çekme. Abstract Adhesive bonding is a good alternative for joining textile fabrics which cannot be satisfactorily joined by other techniques. This has led to a demand for a flexible bonding technology with the possibility of incorporating additional functions into the textile product. The aim of this study is to determine the tensile strength and breaking mechanisms of the yarn samples which joint by adhesive agents. Key Words: Bonding, adhesive, yarn, tensile. 1.Giriş Yapıştırıcı maddeler çeşitli yüzeyleri birbirine tutturmak için kullanılan değişik formlarda bulunabilen malzemelerdir. Kumaş yapıştırıcısı ise dikiş olmadan geçici ya da kalıcı olarak kumaş katmanlarını birbirine tutturmaya yarayan ürünlerin tümünü kapsar [1]. Tekstilde kullanılan ilk sentetik yapıştırıcı 19. yüzyılın sonlarına doğru geliştirilmiştir. Günümüzde tekstilde kullanılan modern yapıştırıcıların keşfi ise 20. yüzyılın ortalarında gerçekleşmiştir [2]. Yapıştırma, tekstil ürünlerinin birleştirilmesinde diğer tekniklerle yeterli bağlantı sağlanamadığı durumlarda iyi bir alternatiftir. Yapıştırma yöntemiyle tekstil ürünü esnek bir şekilde birleştirilirken aynı zamanda çeşitli istenilen özelliklerin ürüne eklenmesi de mümkün hale gelmiştir [3]. Tekstil sektöründe yapıştırıcı kullanımını yaygın olmasına rağmen diğer sektörlerle kıyaslandığında nispeten daha az tüketim mevcuttur. Bu durum üretici firmaların tekstil sektörüne teşvikini kısıtlamaktadır. Bununla birlikte tekstil sektörünün ihtiyaçlarına cevap verecek geniş çeşitlilikte yapıştırıcı türleri bulunmaktadır [4]. Tekstil malzemesi ile yapıştırıcılar arasında bağlantıyı güçlendirmek yapışkanın veya kumaşların yapışma yeteneğinin artırılması ile mümkündür. Yapıştırma kalitesinin artırılması için yapışma mekanizmasının, yani yapıştırıcı ile tekstil malzemesi arasındaki ilişkinin, zayıf ve güçlü yanlarının bilinmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Tekstil malzemelerinin temelini farklı tür elyaflar içeren iplikler oluşturduğundan yapıştırma bağlantılarının araştırılmasında iplikler ile yapıştırıcılar arasında var olan ilişkilerin bilinmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada kimyasal yapıştırıcı ile yapıştırılmış iplik numuneleri çekme ve ayrılma deneylerine tabi tutulmuştur. 93 2.Materyal ve Metot İplik numunesi olarak Nm 120 %100 PES dikiş ipliği, Nm 24 %100 pamuk dikiş ipliği ve Nm 40 %100 pamuk ipliği kullanılmıştır. Yapıştırma için ise polivinil klorür esaslı Gütermann HT2 adlı yapıştırıcı kullanılmıştır. Bu güçlü yapıştırıcı, kuru temizlemeye ve yıkamaya dayanıklıdır ve su geçirmez bağ oluşturur. Şekil 1’de kullanılan yapıştırıcı ve deney seti verilmiştir. Şekil 1. Deneylerde kullanılan yapıştırıcı (solda) ve deney seti Deney numuneleri iplikleri birbirine sararak elde edilmiştir. Şekil 2’de numunelerin hazırlanış şekli verilmiştir. Büküm açısı küçük olduğundan büküm yapıştırma parametrelerini etkilememektedir. Yapılan çok sayılı denemeler ipliklerin birbirine sıkı tutulmasını sağlamak için numuneye üç ila beş adet büküm verilmesinin yeterli olduğu görülmüştür. Her numuneden üçer adet hazırlanmıştır. Şekil 2. İplik numunelerinin hazırlanması; ipliklerin birbirine sarılması (solda) ve yapıştırma işlemi (sağda) Deney setinin çalışma prensibi bir ucundan sabitlenmiş ipliğin diğer ucundan hareketli çene vasıtasıyla çekilmesi şeklindedir. Bu işlem esnasında uygulanan kuvvet ölçülürken aynı zamanda numune üzerindeki değişiklikleri gözlemlemek için deney video olarak kaydedilebilmektedir. Şekil 3’te çenelere yerleştirilmiş iplik numuneleri görülmektedir. Şekil 3. İplik numunelerinin çekme (sol) ve ayrılma (sağ) deneyleri Çalışmada Nm 120 %PES dikiş ipliği 2-4-6-8 mm yapıştırılarak deneye tabi tutulmuşlardır. Ayrıca Nm 40 %100 Pamuk ipliği ve Nm 24 %100 pamuk ipliği numuneleri 8 mm yapıştırılarak ayrılma deneyleri gerçekleştirilmiştir. 3.Bulgular Birbirine 2 mm uzunlukta yapıştırılmış Nm 120 %100 PES dikiş ipliğinin çekme testi sonucu elde edilen uzama değerleri Tablo 1’de verilmiştir. 94 Tablo 1. Nm 120 %100 PES dikiş ipliğinin çekme deney sonuçları Deneyler Uzama, mm 0.5 1 1.5 2.0 2.5 3.0 3.5 Çekme 1 0,3 1 1,8 2,1 2,6 2,9 3,3 kuvveti, 2 0,2 0,6 1,3 1,7 2,3 2,6 3,0 N 3 0.2 0.3 0.9 1.3 2.1 2.6 2.9 4.0 3,1 3,7 3.3 4.5 1,3 4,3 3.8 5.0 1,0 4,8 4.2 5.5 0,9 5,2 1.7 6.0 0,9 2,8 1.5 6.5 0,2 1.4 Şekil 4’te Nm 120 polyester ipliğin 4-6 ve 8 mm yapıştırılarak test edilmesi ile elde edilen çekme kuvveti – uzama diyagramları verilmiştir. Şekil 4. 4, 6 ve 8 mm uzunlukta yapıştırılmış 120 numara %100 polyester dikiş ipliklerinin diyagramları Diyagramların analizi ipliklerin yapışma uzunluğunun değişmesi ile uzama-çekme kuvveti ilişkisinin değişmez kaldığını, çekme kuvvetinin ise arttığını göstermektedir. Yapışkan katında kopma gerçekleşmesine rağmen ipliklerin ayrılmamakta ve ipliklerin uzaması devam etmektedir. Şekil 5’te bu diyagramlardan elde edilmiş değerlere dayanılarak çizilen yapışma uzunluğukopma kuvveti diyagramları yer almaktadırlar. Diyagramda görüldüğü üzere yapıştırma uzunluğu ile kopma kuvveti arasında doğrusal bir orantı vardır. Şekil 5. Yapışma uzunluğu-kopma kuvveti diyagramları Tablo 2’de birbirine 8 mm uzunluğunda yapıştırılmış Nm 24 %100 pamuk ipliği için ayrılma testi sonuçları verilmiştir. Tablo 2. Nm 24 %100 pamuk ipliği ayrılma deneyi sonuçları Uzama mm Ayrılma Kuvveti N 1 2 3 4 5 5.5 6 6.5 7 7.5 8 8.5 9 9.5 10 10.5 11 12 13 0.5 0.4 0.7 0.9 0.8 1.3 1.3 1 1.2 1.6 0.6 1.1 1.7 1.1 1.3 1.6 1.1 1.1 1.5 0.9 0.7 2 1 1 1.7 1.3 1.1 2.4 1.7 1.2 2.2 0.7 1.4 1.7 1 1.3 1.3 1.1 1.4 1.5 1.2 1.6 1.8 1.3 1.2 2.1 1 0.8 1.7 0.9 0.7 1.2 0.5 0.2 0.8 95 Uzama 3mm’e ulaştığında ayrılma kuvveti sıfırdan 1.2N’a kadar yükselmekte ve sonrasında yapıştırma uzunluğuna eşit bir uzama süresinde bu değerin üzerinde kalmaya devam etmektedir. Bu değer ayrılma kuvveti olarak kabul edilir. Aynı yöntem birbirine 8 mm uzunlukta yapıştırılmış 40 numara %100 pamuk dikiş ipliği için de uygulanmıştır. 40 numara %100 pamuk dikiş ipliği için deneylerden elde edilmiş sonuçlara göre ayrılma kuvvetinin değeri 0.76 N’a eşittir. Bu 24 numara %100 pamuk dikiş ipliği için alınmış değerden 1.7 kez azdır. 24 numara iplik çapının 40 numara iplikten 1.66 kez fazla olması ayrılma kuvvetinin iplik çapı ile doğru orantılı olduğunu söylemeye imkân verir. 120 numara %100 polyester dikiş ipliği 40 numara pamuk ipliğinden 3 kez ince olmasına karşın ortalama ayrılma kuvvetinin 1.3 kez fazla olduğu görülmüştür. Bunun temel nedeni polyesterlerin yüksek derecede yapışma özelliğine sahip olmasıdır. Şekil 6’da numune ipliklerin iplik numarasına göre birim uzunluğa etki eden çekme gerilmesinin diyagramı verilmiştir. Polyester ipliklerinde birim uzunluğa isabet edem çekme gerilmesi değerinin (11.3 N/mm) pamuk ipliklerinin (3.8 ve 4.98 N/mm) çok üzerinde olduğunu görülmektedir. Bu sonuç sentetik ipliklerin yapışma yeteneğinin yüksek olduğunun ispatıdır. Şekil 6. İplik numarası – birim uzunluğa etki eden gerilme diyagramı 4.Değerlendirme Elde edilen deney sonuçlarına göre düzenlenmiş diyagramlara göre uzama belli bir değere ulaştığında yapışkan katında kopma olmasına rağmen ipliklerin ayrılması gerçekleşmemiş ve uzama devam etmiştir. Bunun nedeni yapışkan içerisine nüfuz etmiş iplik tüyleridir. Ayrıca uzamanın yapışma uzunluğundan bağımsız, iplik yapısına bağlı olarak değişim gösterdiği belirlenmiştir. 5.Kaynaklar [1] http://www.wisegeek.com/what-is-fabric-adhesive.htm.07.04.2012 [2] Horrocks, A.R, Anand, S.C., 2000, Handbook of Technical Textiles, Woodhead Publishing Limited, ISBN: 1-85573-385-4, p 184-185. [3] Jones, I., Stylios, G.K., 2013, Joining Textiles, Woodhead Publishing, ISBN: 978-1-84569-627-6 [4] Packham, D.E., 2005, Handbook of Adhesion, John Wiley & Sons Ltd., ISBN: 0-471-80874-1, p 36-37. 96 FASULYE PROTEİNİNDEN REJENERE PROTEİN ELYAFI ÜRETİMİ Üçgül, İbrahim, Çörlü, Şahin, Elibüyük, Ufuk Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Özet Günümüzde bilim ve teknolojinin hızlı bir şekilde gelişmesi ile gerek elyaflar üzerinde gerekse de kullanılan kimyasallar ve makinalara kadar tekstilin her sektöründe gelişmeler yaşanmaktadır. Tüm bu gelişmeler, insanların tekstil ürünlerinden beklentileri arttırmıştır. Bu beklentiler bakım kolaylığı, estetik görünüm, çevre dostu olması, düşük maliyetli ve fonksiyonel özellikler sağlayabilen ürünler olarak sıralanabilir. Günümüzde ticari olarak üretilebilen kimyasal tekstil elyafları bu isteklerin birçoğunu tek başlarına sağlayamamaktadır. Bu sebeple araştırmacılar hammaddesi doğadan karşılanacak, yenilenebilir kaynaklardan üretilecek tekstil elyafı konusunda araştırmalara yönelmişlerdir. Bu araştırmalar sonucunda selüloz ve belirli protein kaynaklarından elyaf üretebilmeyi başarmışlardır. Fakat günümüzde üretilebilen bu elyaflar; başta mukavemet olmak üzere gerekli özelliklere sahip değillerdir. Bu sebepten dolayı tek başlarına tekstil sektöründe kullanılamamaktadır. Yapılan çalışmada; protein kaynağı olarak fasulye kullanılmıştır. Öncelikle protein kaynağına protein saflaştırma işlemi uygulanmıştır. Elde edilen saf protein ile çekim çözeltisi hazırlanıp basit bir düze sistemi ile elyaf üretilebileceğinin gösterilmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmanın sonuçları, üretilebilen bu protein elyaflarının, gerek koagülasyon banyolarında stabilizasyon işlemleri üzerinde gerekse de karışım elyaf olarak kullanılması üzerinde çalışılması gerektiğini göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Rejenere Protein Elyafı, Sınıflandırılması, Silkool, Ardil 1. Giriş İnsanların örtünme ve dış etkenlerden korunmak için sürekli kullandıkları tekstil ürünleri önceleri sadece doğal elyaflardan karşılanırken zamanla bu elyaflar yeterli gelmemiştir. Bu fark, sentetik elyaflarla giderilmeye çalışılmış fakat bu da gerek kullanım gerekse de bakım gibi sorunlar ortaya çıkarmıştır [1,12]. Doğa; çevre dostu teknolojiler ve gelişmiş özelliklere sahip malzemeler hakkında bize öngörü sağlamıştır [12]. Bu sebepledir ki araştırmacılar doğal elyaf özellikleri taşıyan elyaflar üretmeyi amaçlamış ve ilk olarak rejenere selüloz elyaflarını ortaya koymuşlardır. Rejenere selüloz liflerinin kazandığı ticari başarıların ve proteinlerin yüksek performanslı yapısal polimer malzemelerinin tespit edilmesi ile araştırmacıları rejenere proteinik lifler üzerinde çalışmaya itmiştir [1,11,12]. Bunun başlıca sebeplerinden biri yünün özelliklerine benzer lifler elde etmek olmuştur. Bu amaç için araştırmalara başlanmış, başlangıç maddesi olarak da proteinden yararlanılmıştır. İlk olarak 1904 yılında süt proteini kazeinden lif çekilebilmiş, ancak çok gevrek ve suya karşı dayanıklı olmayan bu lifleri kullanmak mümkün olmamıştır[13]. Rejenere protein elyafı üretmek için ticari olarak ilk başarılı yöntem 1935 yılında İtalya’ da yapılan çalışmalar sonucunda Antonio Ferratti tarafından geliştirilmiştir[14]. Bunu takip eden yıllarda mısır, yer fıstığı ve soya fasulyesinin proteininden lif elde edilmesi başarılmıştır [1]. Rejenere protein liflerinden elde edilmiş yüzeylerde iyi bir tuşe, termal direnç, esneklik ve parlaklık gibi özellikler bulunmaktadır [13]. Rejenere Protein Elyafları Rejenere protein lifleri, proteinin elde edildiği kaynağa göre iki başlık altında incelenmektedir[2]. Bunlar; Hayvansal esaslı protein lifleri Bitkisel esaslı protein lifleri 97 1. Hayvansal esaslı protein lifleri Protein kaynağı olarak hayvansal kaynaklardan yararlanıldığı için bu ismi almıştır. Kazein, yağı alınmış sütten elde edilen hayvansal protein elyafıdır. Kazein elyafı elde etmek için önce süt pıhtılaştırılır, suyu süzülür ve geri kalan posası toz hâline getirilir. Seyreltik sodyum hidroksit çözeltisinde çözündürülür. Çözelti olgunlaşmaya bırakılır. Filtre edilir ve vakumla havası alındıktan sonra düzelerden asidik banyoya gönderilerek yaş çekim yöntemi ile filament elde edilir. Formaldehit banyosundan geçirilerek sertleştirilir. Filament kabloları yıkama ve kurutma işlemlerinden sonra kıvrım verilerek kesilir ve stapel elyaf hâlinde balyalanır[3]. Şekil 1. Kazein Elyafı Boyuna ve Enine Kesit Görünümleri[4] 2. Bitkisel esaslı protein lifleri Protein kaynağı olarak bitkisel kaynaklardan yararlanıldığı için bu ismi almıştır. Zein, ardil ve silkool bunlara en önemli örneklerdir. Zein: Zein, mısırda bulunan bitkisel proteine verilen isimdir. Mısırdan zeinin ayrılması sud kostik (NaOH) ve asitle çöktürme ile sağlanır. Zein, mısırdan nişasta elde edilmesi sırasında %70’lik izopropil alkol ilavesi ile ayrıştırılır. Alkol buharlaştırılır ve açık sarı renkte toz hâlinde zein elde edilir. Ardından bu madde sud kostik çözeltisinde çözünür. Çözelti daha sonra filtrelenir, havası alınır ve 24 saat olgunlaştırma için bekletilir. İçinde sülfürik asit, asetik asit ve çinko sülfat bulunan asidik kogülasyon banyosunda düzelerden pompalanarak yaş çekim yöntemi ile filament hâline getirilir. Kesikli lif yapılacaksa filamentler yıkanır, kıvrım verilir, kurutulur ve kesilerek stapel hâle getirildikten sonra balyalanır [2,3]. Pamuk, naylon, rayon gibi liflerle kullanılarak yumuşaklık, sıcaklık özelikleri kazandırır. Elbiselik kumaşlar, örme eşyalar, çorap, battaniye gibi mamullerin üretiminde karışım olarak kullanılır [6]. Soya Fasulyesi Elyafları (Silkool): Soya fasulyesi, %35 oranında bitkisel proteine sahiptir. Yağı alınmış soya fasulyesi %0,1’lik sodyum sülfat çözeltisi ile işleme alınır. Elde edilen protein çözeltisi pH= 4,5 oluncaya kadar sülfirik asit ile muamele edilir. Bu değerde soya fasulyesi proteini çöker. Çözelti (protein maddesi) seyreltik sodyum hidroksit’ te (NaOH) çözündürülür. Elde edilen çözelti filtrelenip havası alındıktan sonra düzeden geçirilerek asidik banyo ile filament hâline getirilir [7]. Silkool ticari adı ile anılan soya fasulyesi elyafı, doğal olarak kıvrımlı bir yapıya sahiptir. Rengi beyazdan açık ten rengine kadar değişen yarı parlak ve yumuşak bir elyaftır. Yaş mukavemeti düşüktür. Kuru halde %40, ıslakken % 60 uzayabilir. %10-13 oranında nem çeker. Kimyasal özellikler bakımından diğer protein liflerine benzer. Diğer kimyasal veya doğal liflerle karıştırılarak kullanılır. Üst giyim amaçlı kumaşların üretiminde kullanılmaktadır [2,7]. 98 Yer Fıstığı Elyafı (Ardil): Yer fıstığı, protein ve yağ bakımından oldukça zengin bir bitkisel üründür. Yağı alınmış yer fıstığı proteini, seyreltik sodyum hidroksit (NaOH) çözeltisi ile ayrıştırılır. Protein çözeltisi olgunlaştırılıp süzülür ve havası alınır. Düzelerden asidik banyoya gönderilerek yaş çekim yöntemi ile filament elde edilir. Ardil ticari adı ile anılan yer fıstığı lifleri yapı bakımından esnek ve kıvrımlı bir yapıya sahip olduğundan dolayı yün elyafının özelliklerine benzer bir yapıya sahiptir. Krem renginde ve yumuşak tutumludur. Yün, pamuk ve rayon ile karıştırılarak kullanılabilmektedir. Üst giyim amaçlı kumaşların üretiminde kullanılmaktadır[2,3]. Şekil 2. Ardil Elyafının Enine Kesit Görünüşü [8] 2.Materyal ve Metot Yapılan çalışmada, öncelikle protein kaynağı olarak kullanılabilecek bazı baklagillerin protein içerikleri araştırılmıştır. Tabloda kullanılabilecek baklagillerin protein oranları belirtilmiştir. Tablo 1. Bazı Protein Kaynaklarının Protein Oranları [9,10] Protein Kaynağı Protein Oranı (%) Soya fasulyesi 35-45 Kuru fasulye 22 Yapılan çalışmada protein kaynağı olarak kuru fasulye seçilmiştir. Protein kaynağından alınan numuneler, öncelikle %10, %20 ve % 30’luk tuz çözeltilerinde 30-40 °C sıcaklıkta yaklaşık 7-8 saat bekletilerek nişasta uzaklaştırma işlemi yapılmıştır. Bu işlemin amacı, kullanılan protein kaynağını farklı konsantrasyonlarda tuz çözeltileri ile işleme tabi tutarak, elyaf çekim çözeltisindeki davranışlarını incelemektir. Bu işlem sonunda ortaya çıkan ürünlerin; üzerinde bulundurduğu nemin %90’ını uzaklaştıracak şekilde klimatize ortamda kuruması sağlanmıştır. Kuruyan bu üründen 50 gr numune alınıp tartılmış ve çözelti hazırlama işlemine geçilmiştir. Bu çözelti proteinin şişmesi ve belirli bir viskoziteye ulaşarak çekim çözeltisi halini alması amaçlanmıştır. Elyaf çekim çözeltisi farklı oranlarda hazırlanmıştır ve bu oranla aşağıdaki gibidir. 50 gr protein kaynağı % 20 ve 30’lik NaOH çözeltisinden oluşmaktadır. Hazırlanan elyaf çekim çözeltileri 55 °C’de 5 saat boyunca ısıtılırken aynı zamanda manyetik karıştırıcı ile karıştırılmıştır. Elyaf çekim çözeltisi; nişasta uzaklaştırma işleminden elde edilen 3 farklı numune için aynı oranlar da tekrarlanmıştır. 99 Şekil 3. 1-Çöktürme işleminden sonra numune 2- İşlem sonrası numune çözeltisi Yapılan deneyler sonucunda ortaya çıkmıştır ki; %30’luk tuz çözeltilerinde nişasta uzaklaştırma işlemine uğrayıp % 20’lik NaOH çözeltisi ile elyaf çekim çözeltisi hazırlanan numuneler çok daha iyi sonuçlar vermiştir. Elde edilen bu çözeltinin elyaf çekimi için uygun kıvamda olduğu gözlemlenmiştir. Elde edilen bu çözelti basit bir düze sistemi ile püskürtülmüştür. Şekil 5. 1- Koagülasyon banyosunda numuneden çekilen stapel lif 2- 2±1 mm çaplı çekilen lif 3. Bulgular Dünya üzerinde gün geçtikçe insan nüfusu artmaktadır. Bu artan nüfus ve teknolojideki ilerlemeler ile birlikte insanların tekstil ürünlerinden beklentileri artmaktadır. Bu beklentileri doğal elyafların üretim alanlarının kısıtlı olmasından dolayı doğal ürünlerle karşılamak gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Sentetik elyaflar ise arzulanan bu özellikleri karşılamaktan çok uzakta kalmaktadır. Bu sebeple; kullanım özellikleri bakımından doğal elyaflara benzeyen elyaflar üzerinde yoğunlaşılmış ve sonucunda rejenere elyaflar ortaya çıkmıştır. Sentetik liflerden üstün özelliklere sahip olan rejenere protein elyaflar konusunda yapılan çalışmalar artarak sürmektedir. Çalışmada çeşitli bitkisel esaslı protein kaynaklarından, protein saflaştırarak tekstilde kullanılmak üzere elyaf üretimi amaçlanmıştır. Bilinen en klasik yöntemle, baklagillerden saflaştırılan proteinler, elyaf çekim çözeltisi hazırlanarak yine basit bir düze sistemi ile püskürtülerek elyaf çekilebileceği gözlemlenmiştir. Bu çalışma, farklı protein kaynaklarının tekstil endüstrisinde kullanılabileceğini ortaya koymuştur. Ancak üretilebilen bu elyaflar gerekli mukavemeti ve elastikiyeti taşımadıklarından dolayı tek başlarına tekstil endüstrisinde kullanılamamaktadır. 100 4. Değerlendirme Bu çalışmanın sonuçları ele alındığında; protein içeren tün doğal malzemelerden gerekli şartlar sağlandığında elyaf üretilebileceği gözlemlenmiştir. Ancak üretilebilen bu elyaflar daha önce de belirtildiği üzere gerekli özellikleri taşımadıklarından dolayı tek başlarına tekstilde kullanılamamaktadırlar. Bu sorunların çözümünde öncelikle çalışılması gereken konu koagülasyon banyosunda oluşturulacak şartlar ile elyaf özelliklerinin geliştirilmesi olmalıdır. Bunun sebebi ise elde edilecek rejenere protein elyafının tamamen doğal elyaf özellikleri göstermesi, tuşesi ve çevre dostu olmasından dolayıdır. Ancak bu elyaflar günümüzde üretilebildikleri halleri ile; sentetik elyaflarla oluşturulabilecek özel karışımlar ile sentetik elyafların mukavemet gibi özelliklerinden faydalanarak kullanılabilmesi öngörülmektedir. 5. Kaynaklar [1] Anmaç E., Tekstilde Kullanılan Lifler Özellikleri ve Kullanım Alanları, Dokuz Eylül Yayınları, İzmir, 2004 [2] Başer, İ., Elyaf Bilgisi, Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Matbaa Birimi, ISBN: 975-400-075-1, İstanbul 2002 [3] Anonim 1, Milli Eğitim Bakanlığı, Tekstil Teknolojisi Kimyasal Lifler, Ankara 2011 [4] Anonim 2, Erişim Tarihi:18.08.2014 20:15 Kaynak: http://www.tekstildershanesi.com.tr/?sec=haber&id=2115&title=protein-esasli-suni-lifler-zein-soyafasulyesi-yer-fistigi-kazein [5] Çiftçi, Y., Tekstil Teknolojileri El Kitabi, İstanbul Gümrük ve Laboratuar Müdürlüğü, Erişim Tarihi 20.08.2014 18:45 Kaynak: http://www.istgumlab.com/yciftci/wp-content/uploads/2014/book/tekstilelkitabi.pdf [6] Anonim 3, Milli Eğitim Bakanlığı Giyim Üretim Teknolojisi Tekstil Lifleri, Ankara 2007 [7] Erişim Tarihi:18.08.2014 20:20 http://tekstilsayfasi.blogspot.com.tr/2012/12/rejenere-suni-lifler-tanimi.html [8] Ediz E. T., TEKSTİLDE YENİ LİF KARIŞIMLARI İLE YENİ AÇILIMLAR, 2008 Erişim Tarihi: 18.08.2014 21:10 Kaynak:https://tr.scribd.com/doc/77538640/tekstil-lifleri-vekar%C4%B1%C5%9F%C4%B1m-oranlar%C4%B1 [9] Anonim 4, Erişim Tarihi:18.08.2014 19:35 Kaynak: http://www.turkas.net/turkas.saglikli.beslenme.besin.degerleri.asp [10] Değirmenci, S., Alkan, A., Kural, D.D., Çiftçioğlu, Baklagillerden Protein Ekstrasyonu, 10. Ulusal Kimya Mühendisliği Kongresi Poster Sunumu, 3 Eylül 2013, Kaynak: http://ukmk11.ogu.edu.tr/arsiv/ukmk10/kocpdfe%20%E7evrilmi%FE%20ekli/Poster%20Sunumlar%FD/3%20Eyl%FCl%20Poster%20Sunumlar%FD [11] Matsumoto K., Uejıma H., Regenerated Protein Fibres, I. Research and Development of a Novel Solvent For Silk Fibroin, Journal of Polymer Science Part A: Polymer Chemistry Volume 35, Issue 10, pages 1949– 1954, 30 July 1997 [12] Seidel A., Liivak O., Calve S., Adaska J., Ji G., Yang Z., Grubb D., Zax D. B., Jelinski L. W., Regenerated Spider Silk: Processing, Properties, and Structure, Macromolecules 2000, 33, pages 775-780 [13] Rijavec T., Zupin Z., Soybean Protein Fibers (SPF), Recent Trends for Enhancing the Divensity and Quality of Soybean Products InTech, Chapter: 23, pages 501-522 ,2011 [14] Anonim 5, Artificial Wool Production in Italy, Nature, Vol. 140, pp. 1090, ISSN 0028-0836,1937 Ek-1: Kazein ve Zein elyafının fiziksel ve kimyasal özellikleri Tablo 2. Kazein Elyafı Fiziksel Yapı ve Özellikleri[5] Ölçütler Fiziksel yapı ve özellikleri İncelik İstenilen incelikte üretilebilir. Parlaklık Yünden daha parlaktır. Mukavemet 0,3-1 g/denye Uzama Kuru halde % 50-70, yaş halde elastikiyeti iken % 100’e yakın esnekliğe sahiptir. Nem alma % 14 Yoğunluk Tablo 3. Kazein Elyafı Kimyasal Özellikleri[2,5] Ölçütler Kimyasal özellikleri Asitler Zayıf asitlere karşı dayanıklıdır. Bazlar Hassas Güveler, Yün elyafı kadar zarar görmezler. böcekler Yakma Erir ve yanık süt kokusu ortaya çıkar. 1,29 g/cm3 101 Tablo 4. Zein Elyafı Fiziksel Yapı ve Özellikleri[3] Ölçütler Fiziksel yapı ve Özellikleri Mikroskobik görünüş Uzunluk Parlaklık Enine kesiti dairesel, uzunluğuna görünüşü ise içi boş cam çubuğa benzemektedir. Mukavemet (kuru) Mukavemet (yaş) Uzama Elastikiyeti Nem alma Sıcaklık Yoğunluk 1,2 g/denye Genelde filament haldedir. Birlikte kullanılacağı lif uzunluğuna göre kesilebilir. Üretimde parlaktır. Kullanım sırasında matlaşır. 0,60 g/denye %5 gerildiğinde esnekliği %100dür. Ticari nem alma %13 , %40’a kadar nem çekebilir. Kolayca ütülenebilir. 1,25 cm3’ tür. Tablo 5. Zein Elyafı Kimyasal Özellikleri [3] Ölçütler Kimyasal Özellikleri Asitler Bazlar Ağartma maddeleri Işık, atmosfer koşulları Asitlere karşı yün ve ipekten dayanıklıdır. Bazlara karşı hassastırlar. Kuvvetli alkalilerin sıcak çözeltisi life zarar verir. Tavsiye edilen konsantrasyonlarda ağartıcılarının kullanımında tehlike yoktur. Güneş ışığında uzun süre kalırsa zarar görebilir. 102 LENZING MÜSTERI HIZMETLERI- TENCEL® STANDARD VE KARIŞIMLARI- JET PROSESI Bahar, Niyazi Müsteri Hizmetleri Gaziantep Ofisi: 1.OrganizeSanayidebulunan Kusva Dis Tic. Ve Tekstil San.Ltd. Sti.ileaynibinadabulunanLenzing AG ofisimizde müsterilerimize iplik egirmeden boya ve terbiye asamalarina kadar teknik destek vermekteyiz. Tencel® standard Dye2TMProsesi: Tencel® Standard ve karisimlarinin kullanildigi ürünlerde boyama- Jet prosesinde uygulanan enzimatik islemdir. Klasik pamuk ürünlerinde kullanilan bu proses renk kayibina yol acarken Tencel® standard Dye2TMProsesiTencel® standard ve karisimlarinda butür sorunu ortadan kaldirmakta. Nötr enzim kullanilan ve boya banyosuna direk dosaj edilen selülaz Tencel® standard kumaslarinda “clean finish“ temizyüzey, yada “peachskin“ seftali tüyü efekti verebilmekte. Örgü ve Dokuma kumaslarda uygulanan bu proses günümüzde bircok müsterilerimizde uygulanmakta ve bu ürünler tekstil pazarinda önem kazanmaktadir. Lenzing Tedarik zinciri hizmetleri: Teknik destegin yanisira Avusturya ve Istanbul’da bulunan ofislerimizde Merchandising ve Business Development ekibimiz Iplik üretiminden bitmis ürünün pazarlamasina kadar tedarik zinciri hizmetleri vermektedir. 103 IKEA’DA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Gürbüz Karaca, Selen IKEA/Sustainability Manager Bu sunumda IKEA`nın Sürdürülebilirlik ile ilgili çalışmaların anasıl başladığı, ve bu sürecteki öğrenimlerinin ve gereksinimlerin artmasından dolayı sürdürülebilirlik stratejisinin asıl geliştirdiği ve uyguladığı özetlenmektedir. Geçtiğmiz finans yılına (FY13) ait konu ile ilgili birtakım datalar paylaşılmaktadır. Ayrıca Teksti lüretimi ile ilgili hammadde, su ve enerji tüketimi ile ilgili yapılan çalısmalardan örnekler de sunum da yer almaktadır. Sonuc kısmın daise IKEA nın sürdürülebilirlik ile ilgili yaptığı tüm bu çalısmaların tedarikçilere olan faydalarından bahsedilmektedir. Daha fazla bilgi için IKEA GROUP SUSTAINABILITY REPORT FY13 ‘ e başvurulabilir. IKEA ile çalışma şartları hakkında bilgi almak isteyen ilgililer gerekli bilgilerewww.IKEA.com adresinden ulşabilirler. Sustainability at IKEA In this presentation, it is summarized how IKEA started to work with sustainability and its development throughout the years which made todays Sustainability strategy ` People Planet Positive`. Some facts and data are shared belonging to the last financial year, FY13. In addition to that regarding textile production some good examples related to raw material, water and energy utilization are also included in the presentation. In the conclusions part, benefits of all those sustainability work for the suppliers are summarized. For more information please check the `IKEA SUSTAINABILITY REPORT FY13`.The ones who are interested in making business with IKEA , can check the supplier portal in our webpage. www.IKEA.com 104 POSTER BİLDİRİLERİ 105 POLİAMİD LİFLERİNİN DÜŞÜK SICAKLIKTA BOYANMA OLANAĞININ İNCELENMESİ Atav, Rıza1, Yakın, İsmail2, Ergünay, Uğur1 1 Namık Kemal Üniversitesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Çorlu-Tekirdağ, Türkiye 2 Setaş Kimya A.Ş., Çerkezköy-Tekirdağ,Türkiye Özet Bu çalışmanın amacı poliamid liflerinin boyanmasında kullanılan küçük moleküllü egaliz tipi asit boyarmaddelerinin toplam boyama süresi aynı kalacak şekilde farklı sıcaklıklarda yapılan boyamalarda, boyama sıcaklığına karşı hassasiyetlerini saptamak ve herhangi bir önlem alınmadan düşük sıcaklıkta boyama yapılmasına elverişli olup olmadığını belirlemektir. Yapılan çalışma sonucunda elde edilen bulgulara dayanarak poliamid liflerinin egaliz tipi asit boyarmaddeleri ile verim kaybına yol açmadan ve haslıkları olumsuz etkilemeden 80°C’da boyanabileceği söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Poliamid, boyama, egaliz 1.Giriş Günümüzde tekstil üretiminde sentetik lifler büyük öneme sahiptir. Artık birçok giysi sentetik iplik veya bunların doğal liflerle olan karışımlarından üretilmektedir. Çok sayıdaki sentetik lifler içerisinde poliamid lifleri en sık kullanılanlardan birisidir [1]. PA liflerinin çeşitli tipleri bulunmakla beraber, bu lifler içerisinde en yaygın kullanım alanına sahip olan Naylon (PA 6,6) ve Perlon (PA 6) lifleridir [2]. Poliamid 6,6 lifleri diaminlerle dikarboksilik asitlerin polikondenzasyonu ile elde edilirken, Poliamid 6 lifleri laktamların otopolikondenzasyonu ile elde edilmektedir [3]. PA ve PA karışımı ürünler elyaf, iplik, dokuma-örme kumaş halinde daha çok çektirme ve az da olsa emdirme yöntemlerine göre boyanmaktadır [2]. Bu liflerin boyanmasında genelde asit boyarmaddeleri ve bazen dispers boyarmaddeler kullanılmaktadır [4]. Poliamid lifleri normalde kaynama sıcaklığında boyanmakta olup, boyamada düzgünsüzlük sorununun fazla yaşandığı durumlarda ise HT şartlarında (115°C civarı) boyanabilmektedir. Ancak poliamid liflerinin boyanmasında karşılaşılan en önemli sorunlardan birisi kaynama sıcaklığında yapılan uzun süreli boyama işlemleri sırasında liflerin çeşitli fiziksel-teknolojik özelliklerinin zarar görmesidir. Özellikle de elastan lifi içeren poliamid iplik veya kumaşların boyanmasında elastan liflerinin elastikiyetinin bozulması sorunu en sık yaşanılan problemlerden biridir [5]. Bu nedenle, poliamid liflerinin kaynama noktasının altındaki sıcaklıklarda boyanması büyük önem taşımaktadır. Ancak düşük sıcaklıkta boyama işlemleri genelde liflerin boyama sonucunu etkileyecek pek çok parametrede değişikliğe yol açmaktadır. Bunlar içerisinde en önemli olanları; boyarmaddenin çözünürlüğünde, boyamanın hızında ve lifin şişmesi ve gözeneklerinin açılmasında azalmadır. Dolayısıyla poliamid liflerinin önlem alınmadan düşük sıcaklıkta boyanması başta verim kaybı olmak üzere çeşitli sorunlara yol açacaktır. Ancak bilindiği gibi boyarmaddenin molekül yapısına bağlı olarak, bazı boyalarda difüzyonun aktivasyon enerjisi daha düşük olacağından daha düşük sıcaklıkta boyama yapılsa da aynı verim elde edilebilmektedir. Bu çalışmanın amacı poliamid liflerinin boyanmasında kullanılan küçük moleküllü egaliz tipi asit boyarmaddelerinin toplam boyama süresi aynı kalacak şekilde farklı sıcaklıklarda yapılan boyamalarda, boyama sıcaklığına karşı hassasiyetlerini saptamak ve herhangi bir önlem alınmadan düşük sıcaklıkta boyama yapılmasına elverişli olup olmadığını belirlemektir. 106 2. Materyal ve Metot Bu çalışmada Setaş kimyanın poliamid için önerdiği boya gamında bulunan egaliz tipi asit boya gamının trikromisine ait sarı (NylosetYellow E-4NGL), kırmızı (NylosetRed E-BL) ve mavi (Nyloset Blue E-2RF) boyarmaddelerle toplam boyama süreleri aynı olacak şekilde 80, 90 ve 100°C’da %3’lük boyamalar yapılmıştır. Boyama işlemleri pH 4’de (asetik asit ile) ve yardımcı madde olarak boyarmaddeye afin non-iyonik egalizatör (Setalan PM-7) kullanılarak yapılmıştır. Boyama sonrası kumaş numunelerine yıkama işlemleri uygulanıp, numuneler kurutulmuştur. Şekil 1. Poliamid liflerinin konvansiyonel ve düşük sıcaklıkta boyanmasına ilişkin boyama grafiği Daha sonra boyanmış numunelerin Datacolor marka SF-600 Plus C-T model spektrofotometrede renk verimi (K/S) ve CIEL*a*b* değerleri ölçülmüştür. Ayrıca numunelerin TS-7584’e (ISO-105 C06) göre yıkama, TS-717’ye (ISO 105-X12) göre sürtme ve TS-1008’e (ISO 105 B02) göre ışık haslığı testleri de yapılmıştır. 3. Bulgular Egaliz tipi asit boya gamının trikromisine ait sarı (NylosetYellow E-4NGL), kırmızı (NylosetRed E-BL) ve mavi (Nyloset Blue E-2RF) boyarmaddelerle 80, 90 ve 100°C’da yapılan %3’lük boyamalara ait renk verimleri Şekil 2’de verilmektedir. Şekil 2. Egaliz tipi asit boyarmaddeleriyle konvansiyonel (100°C) ve düşük sıcaklıkta (80 ve 90°C) yapılan %3’lük boyamalara ilişkin renk verimi değerleri Şekil 2 incelendiğinde sarı, kırmızı ve mavi egaliz tipi asit boyarmaddelerinin her üçünün de toplam boyama süresi aynı kalacak şekilde daha düşük sıcaklıkta boyamaya elverişli olduğu görülmektedir. Bu durum küçük moleküllü olan egaliz tipi asit boyarmaddelerinde herhangi bir önlem alınmadan düşük sıcaklıkta (90°C ve hatta 80°C) boyama yapılabileceği söylenebilir. Bunun nedeni zaten küçük moleküllü ve difüzyon yeteneği yüksek olan egaliz tipi asit boyarmaddelerinde, boyama sıcaklığı düşürülse bile yeterli süre tanındığı sürece boyarmadde moleküllerinin hepsinin lifler tarafından alınabilmesidir. Düşük sıcaklıkta boyama yapılmasının elde edilecek rengin nüansına etkisi olup olmadığını saptamak için Nyloset Blue E-2RF boyarmaddesiyle konvansiyonel (100°C) ve düşük 107 sıcaklıkta (80°C) yapılan boyamalara ilişkin CIEL*a*b* değerleri de ölçülmüş olup, sonuçlar Tablo 1’de verilmektedir. Tablo 1. Nyloset Blue E-2RF boyarmaddesiyle konvansiyonel (100°C) ve düşük sıcaklıkta (80°C) yapılan boyamalara ilişkin CIEL*a*b* değerleri Boyama Sıcaklığı L* a* b* C H 100°C 30,18 17,91 -54,37 57,25 288,24 80°C 30,59 18,75 -55,64 58,71 288,63 Tablo 1 incelendiğinde 100 ve 80°C’da boyanmış numunelerin L* değerleri birbirine yakın olduğu görülmektedir. L* değeri rengin açıklık-koyuluk değeri oluıp, bu değerin büyümesi elde edilen rengin açıldığını göstermektedir ki; bu sonuçlar yukarıda açıklanan renk verimi değerleri ile paralellik göstermektedir. Elde edilen renklerin nüansına bakılacak olursa; 80°C’da boyanmış numunenin a* değerinin 100°C’da boyanmışa göre büyük, b* değerinin ise küçük olduğu söylenebilir. a* değeri kırmızı-yeşil değeri olup, bu değerin daha büyük olması rengin daha kırmızı nüanslı veya başka deyişle daha az yeşil nüanslı olması anlamına gelmektedir. b* değeri ise sarılık-mavilik değeri olup, bu değerin daha küçük olması rengin daha az sarı veya başka deyişle daha mavi olması demektir. Bu durumun kaynağı daha düşük sıcaklıkta yapılan boyamalarda poliamid kumaş daha az ısıya maruz kaldığından, zemin renginde meydana gelen sararma daha az olmakta, bu durumda yapılan boyamanın nüansı da doğal olarak daha az sarı ve daha az yeşil olarak görünmektedir. Ancak genel olarak iki farklı sıcaklıkta yapılan boyamada görülen nüans farklılığının çok büyük olmadığı söylenebilir. Bilindiği gibi boyamacılık açısından önemli olan sadece renk verimi ve nüansı değil, aynı zamanda elde edilen haslıklardır. Zira daha düşük sıcaklıkta yapılan boyamalarda her ne kadar kaynama sıcaklığında yapılan boyama ile aynı verim elde edilmiş olsa da, eğer fiksaj aynı verimde gerçekleşmemişse bu durum boyamanın haslıklarında olumsuz olarak kendini gösterecektir. Bu nedenle söz konusu numunelerin tümüne yıkama, sürtme ve ışık haslığı testleri de yapılmış olup, sonuçlar Tablo 2’de verilmektedir. Tablo 2 incelendiğinde egaliz tipi asit boyarmaddelerinin her üçünde de daha düşük sıcaklıkta boyanmış numunelerin gerek yaş (yıkama ve sürtme) gerekse de ışık haslıkları açısından kaynama sıcaklığında boyanmışa göre önemli bir farklılık göstermediği söylenebilir. Tablo 2. Egaliz tipi asit boyarmaddeleriyle konvansiyonel (100°C) ve düşük sıcaklıkta (80 ve 90°C) yapılan %3’lük boyamalara ilişkin haslık testi sonuçları Yıkama Haslığı Sürtme Haslığı Boyama Işık Sıcaklığı Haslığı CA CO PA PES PAN WO Kuru Yaş 100°C 4/5 4/5 4/5 3 4/5 4/5 4/5 4/5 4/5 4/5 NylosetYellow E-4NGL 4/5 4/5 3 4/5 4/5 4/5 4/5 4/5 90°C 4/5 4/5 4/5 3 4/5 4/5 4/5 4/5 4/5 80°C 4/5 100°C 4/5 3/4 3 3/4 4/5 4 4/5 4/5 4/5 3/4 3/4 NylosetRed E-BL 4/5 3 4/5 4 4/5 4/5 90°C Boyarmadde Nyloset Blue E-2RF 80°C 100°C 4/5 4/5 3/4 3 3/4 4/5 4 4/5 4/5 4/5 4 4 3 4 4/5 4 4/5 4 90°C 4/5 4 4 3 4 4/5 4 4/5 4 80°C 4/5 4/5 4 3 4 4/5 4 4/5 4 108 4. Değerlendirme Yapılan çalışma sonucunda elde edilen bulgulara dayanarak poliamid liflerinin düşük sıcaklıktaki boyamalarında küçük moleküllü egaliz tipi asit boyarmaddelerin kullanılabileceği ve bu durumda boyama sıcaklığının verim kaybına yol açmadan ve haslıkları olumsuz etkilemeden 80°C’a düşürülebileceği söylenebilir. Ancak bundan sonraki çalışmalarda laboratuvar koşullarında elde edilen bulguların işletme koşullarında yapılacak denemelerle teyid edilmesi gerekmektedir. Bunun ötesinde özellikle yüksek yaş haslıklar istenildiğinde küçük moleküllü egaliz tipi asit boyarmaddeleri ile tatmin edici sonuçların alınamayacağı açıktır. Bu nedenle poliamid liflerinin düşük sıcaklıkta boyanması küçük moleküllü boyarmaddelerle mümkün olsa da, bu boyarmaddeler ürün grubuna bağlı olarak her zaman müşteri haslık taleplerini karşılayamayacaktır. Eğer büyük moleküllü boyarmaddelerde (dinkleme tipi asit boyarmaddeleri veya 1:2 metal kompleks boyarmaddeleri) renk veriminde düşüşe yol açmadan düşük sıcaklıkta boyama başarılabilirse, liflerin parlaklık ve mukavemet özelliklerinin korunmasının yanı sıra daha iyi boyama özellikleri elde edilebilecektir. 5. Literatür 1) Atav, R., Çay, A., Ekmekçi Körlü, A., Duran, K., Comparison of The Effects of Various Presettings on The Colour of Polyamide 6.6 Dyed with Acid Dyestuffs, Coloration Technology, 122 (5), 277-281, 2006 2) Yurdakul, A., Atav, R., Boya Baskı Esasları, Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü, Bornova-İzmir, 2006 3) Espinosa-Jiménez, M., Padilla-Weigand, R., Ontiveros-Ortega, A., Perea-Carpio, R., Ramos-Tejada, M. M., Chıbowski, E., Investigation of the Polyamide 6,6 dyeing process with Acid Blue 45 dye. Part I. Thermodynamics of Acid Blue 45 Adsorption, J. Adhesion Sci. Technol., 16 (3), 285-301, 2002 4) Kamel, M.M., El-Shistawy, R.M., Hana, H.L. and Ahmed, N.S.E., Ultrasonic-Assisted Dyeing: I. Nylon Dyeability with Reactive Dyes, Polymer International, 52 (3), 373-380, 2003 5) Tarakçıoğlu, I., Tekstil Boyacılığı-II Teksiri, 1980-1982 109 TÜRKİYE’DE YAPILMIŞ OLAN TEKSTİL MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZLERİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA Yıldız, Kübra1, Korkmaz, Yasemin1 1 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye Özet Önceleri geleneksel yöntemler ve usta çırak ilişkisi ile sürdürülen tekstil sektörü günümüzde ileri teknoloji, bilgi ve eğitim gerektiren, giyinme gibi temel ihtiyaç özelliğinin çok dışına çıkan ve neredeyse tüm sektörlerle yakından ilişkili olan kompleks bir sektöre dönüşmüştür. Sektörün bu hızlı ve fonksiyonel özelliği nedeni ile de tekstil eğitimi büyük gelişme göstermiştir ve göstermeye devam etmektedir. Bu çalışmada Türkiye’de tekstil mühendisliği yüksek lisans eğitimi veren üniversitelerde bugüne kadar olan zaman diliminde hazırlanan tezler analiz edilerek sonuçlar üniversite-konu-sene bazında tablo ve grafikler halinde sunulmuştur. Daha sonra yapılan analiz ve grafikler değerlendirilmiş bu değerlendirmeler ışığında elde edilen sonuçlar tartışılmıştır. Böylelikle, tekstil mühendisliği kapsamında hangi çalışma alanlarının daha fazla gelişme ve ilerleme gösterdiği ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler: Tekstil mühendisliği, Yüksek lisans eğitim, Çalışma alanı 1. Giriş Tekstil sektörü insanlığın temel fizyolojik gereksinimlerden biri olan giyinme ihtiyacını karşılar. Bu yüzden; dünyanın en eski sanayilerinden ve sanayileşmenin kilit taşlarından biridir. Bu özelliği nedeniyle, tekstil sektörü temel bir alan olarak ülkelerin sanayileşmesinin temelini teşkil eder. Son zamanlarda gelişmiş ülkelerin çoğu gelişiminde bir vasıta olarak tekstil sektörünü kullanmaktadır. Böylece bu ülkelerin gelişimi belli bir düzeye ulaştıktan sonra diğer sektörlere de odaklanmaları mümkün olmuştur. Bugün tekstil sektörü hala önemli ölçüde gelişmekte olan ülkelerin kalkınma stratejilerinde yer almaktadır. Başlangıçta tekstil sektörü geleneksel yöntemler ve danışman sistemi tarafından sürdürülmüştür ve daha sonra teknoloji, bilgi ve eğitim gerektiren karmaşık bir sektöre dönüşmüştür. Şu anda tekstil sadece giyinme ihtiyacını karşılamaktan çok daha fazla alana hitap eden ve hemen hemen diğer tüm sektörler ile bağlantısı olan bir sektör haline gelmiştir. Sektörün bu hızlı ve fonksiyonel özelliği sayesinde tekstil eğitimi büyük bir ilerleme kaydetmiştir ve ilerlemeye devam etmektedir. Bu çalışmada ilk olarak Türkiye’de tekstil eğitimindeki ilerleme kısaca analiz edilmiştir. Daha sonra okul yıl ve tez konusu başlığı altında tekstil mühendisliği yüksek lisans tezleri değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeler ışığında elde edilen sonuçlar verilmiştir. 2. Materyal ve Metot Çalışmanın amacı, Türkiye'de günümüze kadar yapılmış olan yüksek lisans tezlerini üniversite, yıl ve tez konusuna göre dağılımlarını araştırmaktır. Bunun için, Türkiye’ de yayınlanan tezlerle ilgili gerekli bilgiler https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ sitesinden alınmış olup, tezlerin üniversite, yıl ve konularına göre tablo ve grafikleri hazırlanmıştır. Konulara göre tezler 13 kategoride değerlendirilmiştir. Verilerin işlenmesinde Microsoft Excel 2010 programı kullanılarak pivot analizleri yapılmıştır. 110 3. Bulgular Türkiye’de 1989 yılından bu yana tekstil mühendisliği ana bilim dalı alanında yüksek lisans eğitiminde verilmektedir. Yüksek lisans alanında 82 tez ile Ege, 73 ile Uludağ ve 67 tez sayısı ile İstanbul Teknik Üniversitesi en fazla tezin yürütüldüğü okullar olarak göze çarpmaktadır (Şekil 1). Konu olarak, 77 tez sayısı ile terbiye alanı en çok çalışılan alanlar içinde ilk sırada yer almaktadır (Şekil 2). Bunu diğer temel tekstil alanı olan iplik, dokuma, konfeksiyon konuları takip etmektedir. Son yıllarda teknolojinin ilerlemesi ve tekstil sektöründeki rekabetin artması sonucunda yeni çalışma alanları doğmuştur. Bunların başında tekstil mamullerine yeni teknik özellikler kazandırılmasını sağlayan teknik tekstil konusu gelmektedir. Özellikle nano boyutlu partiküller ile kumaşa farklı özelliklerin kazandırıldığı nanoteknoloji uygulamaları da popüler hale gelmiştir. Tekstil materyallerinin insan rahatlığına uyumunu inceleyen konfor alanı yenilikçi ve ilerlemeye açık bir konu olarak dikkat çekmektedir. Şekil 1 Şekil 2 4. Değerlendirme Sonuç olarak; tekstil mühendisliği ilerlemeye ve yeniliklere açık bir bölüm olarak tez ve yayın vermeye devam edecek ve ihtiyaçları teknolojik boyutta karşılamaya devam eden bir bölüm olarak gelişimini sürdürecektir. 5. Kaynaklar 1. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tarama.jsp 2. Atılgan T.; Kanat S.; Textıle Educatıon In Turkey: Demographıc Propertıes Of Textıle Engıneerıng Students And Theır Future Vısıons; Tekstil ve Konfeksiyon; Aralık 2011. 111 POLİÜRETAN KAPLANMIŞ PAMUK ve POLİESTER KUMAŞLARIN SU GEÇİRMEZLİK ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ Kara Şükran, Yeşilpınar M. Sevil Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir, Türkiye Özet Koruyucu giysiler son kullanım alanlarına bağlı olarak güç tutuşurluk, kimyasallara karşı koruyuculuk, balistik koruma gibi çeşitli fonksiyonel özellikler göstermelidir. Bununla birlikte çoğu koruyucu giysiden, belirli bir seviyeye kadar sıvıları geçirmemesi beklenir. Bu çalışmada, koruyucu spor giysilerde kullanılmak üzere, kaplanmış pamuklu ve poliester kumaşların su geçirmezlik özellikleri incelenmiştir. Anahtar kelimeler: Kaplanmış kumaşlar, poliüretan, florokarbon, çapraz bağlayıcı oranı, kürleme süresi. 1. Giriş Aktif spor giysileri, askeri giysiler, kimyasallara karşı koruyucu giysiler, itfaiyeci giysileri gibi koruyucu giysilerin son kullanım alanlarına bağlı olarak birçok farklı özelliği bir arada göstermesi beklenir. Bu giysilerin birçoğunun göstermesi gereken ortak özelliklerden biri su geçirmezlik özelliğidir. Bu sayede koruyucu giysiler; yağmur, basınçlı su, kan, sıvı kimyasallar gibi tehdit unsurlarına karşı bir bariyer oluşturmaktadır. Giysilerin gösterdiği su geçirmezlik seviyesi, giysinin kullanım alanına bağlı olarak belirli bir alt sınır gerektirmektedir. Giysinin su geçirmezliği yıkama, aşınma, yaşlanma vb. durumlardan sonra da bu alt sınırı sağlayabilmelidir [1,2]. Bu çalışmada spor giysilerde kullanılmak üzere; pamuk (Co) ve poliester (PES) kumaşların kaplanması üzerine yoğunlaşılmıştır. Elde edilen numunelerin yıkama öncesi ve sonrası su geçirmezliklerine; çapraz bağlayıcı oranı (%5 ve %10), florokarbon ile ön fulardlama işlemi ve fiksaj (kürleme) süresinin etkisi incelenmiştir. 2. Materyal ve Metot Bu çalışmanın deney materyalini; ham Co ve PES kumaşlar, florokarbon ile bitim işlemi görmüş Co (Co-FC) ve PES (PES-FC) kumaşlar ve su geçirmez-nefes alabilir poliüretan (PU) sistemi ile sistematik olarak kaplanmış Co ve PES kumaşlar oluşturmaktadır. Kaplanan numunelere ait kodlar Şekil 1’de verilmiştir. Numuneler TSE 257 EN 20811 standardına göre su geçirmezlik testine, TS 5720 EN ISO 6330-2002 6A tipine göre ise yıkama işlemine tabi tutulmuştur. Numunelerin birinci, üçüncü ve beşinci yıkama sonrası su geçirmezlik değerleri üç tekrarın ortalaması alınarak tespit edilmiştir. 3. Bulgular Numunelerin yıkama öncesi ve sonrası su geçirmezlik testi sonuçları Şekil 2’de verilmiştir. 112 Şekil 1. Numunelerin elde edilmesi ve numune kodları Şekil 2. Numunelere ait su geçirmezlik değerleri 4. Değerlendirme Sonuçlar incelendiğinde; kaplanmış tüm numunelerin su geçirmezlik değerlerinin, ham ve sadece florokarbon ile fulardlanmış kumaşlara göre daha yüksek olduğu görülmüştür. En yüksek su geçirmezlik değerleri kaplanmış poliester numunelerden elde edilmiştir. Bir, üç ve beş kere yıkamalar sonucunda numunelerin su geçirmezlik değerleri bir miktar düşmüştür. Ancak 11 kodlu poliester numune, su geçirmezlik alt sınırı olarak kabul edilen 130 cm su sütununu [3] birinci ve üçüncü yıkamalar sonrasında da sağlamıştır. Florokarbon ile fulardlanmış kaplanmış numunelerin yıkama sonrası su geçirmezlik değerlerinin daha yüksek olduğu görülmüştür. 5. Kaynaklar 1. Fung, W. (2002). Coated and Laminated Textiles. CRC Press. 2. Zhou, W., Reddy & N., Yang, Y. (2005). Textiles for Protection. R. A. Scott. (ed.) Woodhead Publishing. 3. Sen, A.K., Damewood, J. (2001). Coated Textiles: Principles and Applications. Illustrated edition, CRC Press. 113 SÜPERHİDROFOBİK VE SÜPEROLEOFOBİK YÜZEYLERİN ÜRETİMİNDE SİLİKONLU BİLEŞİKLERİN KULLANIMI Korkmaz, Yasemin, Erayman, Yaşar Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye Özet 1990’lı yıllarda doğadaki süperhidrofobikliği temsil eden nilüfer çiçeği yaprakları, kuşlar ve kelebeklerin kanatları gibi yaşayan organizmalardan esinlenilerek, yapay süperhidrofobik ve süperoleofobik yüzeylerin sentezlenmesine başlanmıştır. Endüstriden tıbba kadar geniş bir alanda kullanım sahası bulunan süperhidrofobik ve süperoleofobik yüzeylere olan ilgi son yıllarda oldukça artmıştır. Su ile 150°den büyük temas açısı veren süperhidrofobik ve süperoleofobik yüzeyler, genel olarak düşük serbest yüzey enerjili malzemeler kullanılarak ve yüzey pürüzlülüğü artırılarak hazırlanmaktadır. Bu çalışmada su ve yağ iticilik özelliğine sahip kumaşların üretiminde kullanılan silikon esaslı bileşikler araştırılmıştır. Literatüre bakıldığında sıvı iticilik ile ilgili en fazla silikon esaslı bileşiklerin kullanıldığı görülmektedir. Silikonlu bileşikler tekstil yüzeylerine yumuşaklık kazandırarak konfor açısından avantaj sağlamaktadır. Bununla birlikte son yıllarda tekstil yüzeylerine silikonlu bileşikler ile sıvı iticilik kazandırmak da yapılan çalışmaların temel amacını oluşturmaktadır. Silika nanopartiküller bir dizi hidroliz ve kondenzasyon reaksiyonundan oluşan sol-jel yöntemi ile üretilmektedir. Kumaşlara sıvı itici özellik kazandırmak için silika nanopartiküller silan hidrofobları ve silan çapraz bağlayıcılar ile birlikte kullanılmaktadır. Böylece hem yüzey pürüzlülüğü hem de lif ve silika sol arasındaki adhezyon artmaktadır. Silika nanopartiküller, silan hidrofobları ve silan çapraz bağlayıcılar kumaş yüzeyine dip-pad-dry ve spreyleme gibi farklı tekniklerle aplike edilebilmektedir. Bunun yanı sıra bu kaplamalar pamuk, cam, yün, plastik, çelik, silikon gibi birçok substrat yüzeyine uygulanabilmektedir. Abstract Synthesising of artificial super-hydrophobic and super-oleophobic surfaces began in the 1990s by inspiring from living organisms like lotus leaves, wings of birds and butterflies representing super-hydrophobicity in nature. Interest in superhydrophobic and superoleophobic surfaces which has a wide range of usage areas from industry to medicine has increased considerably in recent years. Superoleophobic and superhydrophobic surfaces which has contact angle greater than 150 ° with water have been generally prepared by using materials which have low free surface energy and increasing surface roughness. In this study, silicone based compounds used in manufacturing of superhydrophobic and superoleophobic surfaces, are investigated. According to the literature, between liquid repellency substances, silicone based compounds have been mostly used. Silicone compounds giving softness to the textile surfaces are ensured advantageous in terms of comfort. In recent years, saving liquid repellency with silicone compounds to textile surfaces constitutes the main objective of the studies. Silica nanoparticles are produced by sol-gel method comprising a series of hydrolysis and condensation reactions. Silica nanoparticles are used with silane hydrohobics and silane crosslinkers to save property of liquid repellent to fabrics. Thus, both the surface roughness and the adhesion between fibre and silica sol increases. Silica nanoparticles, hydrophobic silanes and silane cross-linkers are appliqued with different methods like dip-pad-dry and 114 spraying to the fabric surface. On the other hand, these coatings may be applied to the substrate surfaces such as cotton, glass, wool, plastic, steel, silicone. Kaynaklar 1. Erbil Y. H., Uçar İ., Kir Tutmayan Yüzeyler, Bilim ve Teknik, Şubat 2010, sayfa:50-57 2. Michael, G., and Ferch, H. Basic Characteristics of Aerosil. Degussa Technical Bulletin Pigment no. 11. 1998. 3. Mahltig, Boris, Helfried Haufe, and Horst Böttcher. ―Functionalization of textiles by inorganic sol-gel coatings.‖ J. Mater. Chem. 15 (2005), 4385-4398. 4. Roe B., Zhang X., 2009, Durable Hydrophobic Textile Fabric Finishing Using Silica Nanoparticles and Mixed Silanes, Textile Research Journal, 79: 1115 115 POLİPROPİLEN ESASLI TEKSTİL LİFLERİNİN FARKLI YÖNTEMLER İLE BOYANMASI Koçak, E.Dilara1, Akalın, Mehmet1, Merdan, Nigar2, Yılmaz Şahinbaşkan, Burcu3 2 1 Marmara Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Göztepe, İstanbul, Türkiye İstanbul Ticaret Üniversitesi, Mühendislik ve Tasarım Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Küçükyali, İstanbul, Türkiye 3 Marmara Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi, Tekstil Eğitimi Bölümü, Göztepe, İstanbul, Türkiye Özet Mikrodalga enerjisi yardımı ile gerçekleştirilen tekstil yaş işlem uygulamaları, işlem süresini kısalmakta buna bağlı olarak da harcanan enerjiden önemli ölçüde tasarruf sağlamakta olduğundan, çevre dostu yöntem araştırmalarına konu olmaktadır. Bu deneysel çalışmada, %100 izotaktik polipropilen (iPP), %100 lineer düşük yoğunluklu polietilen (LLDPE) polimer lifleri ile bu iki polimer liflerine farklı oranlarda etilen vinil asetat (EVA) elastomeri katılarak elde edilen %70/25/5 iPP/LLDPE/EVA, 50/35/15 iPP/LLDPE/EVA, %70/25/5 LLDPE/iPP/EVA ve %50/35/15 LLDPE/iPP/EVA üçlü karışım lifleri, C.I. Disperse Blue 79 boyarmaddesi ile, konvansiyonel yönteme göre ve mikrodalga enerjisi yardımı ile boyanmıştır. Her iki yönteme göre boyanan liflerin renk ve renk haslık özellikleri incelenmiştir. Üçlü lif karışımlarında EVA miktarının fazlalaşması, karışım lifin boyanma özelliğini arttırmaktadır. Mikrodalga enerjisi yardımı ile, C.I. Disperse Blue 79 boyarmaddesi kullanılarak boyanmış lif numunelerinin ışık haslıkları iyi, yıkama ve sürtünme haslıkları ise kabul edilebilir değerlerdedir. Mikrodalga enerjisi yardımı ile boyama süresinden yaklaşık %90 oranında tasarruf sağlanmıştır. Anahtar kelimeler: polipropilen lifler ve karışımları, polipropilen lifinin boyanması, mikrodalga enerjisi. 1.Giriş Mikrodalga enerjisi, tekstil materyallerinin önterbiye, boyama, bitim, kurutma, fikse ve aşılama işlemlerinde, konvansiyonel yöntemlere alternatif olarak yaygın olarak kullanılmaktadır. Tekstil materyalleri mikrodalga enerjiyi absorpladığı için hızlı, düzgün ve etkili bir şekilde ısınmaktadırlar. Sentetik liflerin boyanmasında mikrodalga enerjisinin kullanımı hakkında sınırlı sayıda araştırma mevcuttur. Diğer çalışmalarda ise, pamuk lifinin direkt boyarmaddeler ile keten lifinin reaktif boyarmaddeler ile boyanması araştırılmıştır. Mikrodalga ısıtma kullanımı liflerin hidrofilite, boyanabilirlik ve renk haslık özelliklerini arttırmaktadır. İşlem sürelerini azaltması ve enerjiden tasarruf sağlaması bu enerjinin kullanımının diğer avantajları arasındadır [1-4]. Günümüzde, endüstride polipropilen esaslı liflerin kullanımı ekonomiklik, parlaklık ve iyi termal dayanıklılık özelliklerinden dolayı artmaktadır[5]. Polipropilen elyaf, yüksek hidrofob ve kristalin yapısından dolayı kütle renklendirme yöntemi ile boyanmaktadır. Bu metot için maliyet, harcanan zaman ve enerji fazladır, orta ve koyu tonların eldesi zordur [6-7]. Boyanabilirliği arttırmak ve polipropilen esaslı liflerin boyanmasındaki dezavantajları azaltmak için, polipropilen polimerlere farklı polimerler karıştırılabilmekte veya eklenebilmektedir [8-19]. Bu tip liflerin renklendirilmesinde gama ışıma [20], aşılama kopolimerasyonu [21] ve plazma teknolojisi [22] diğer alternatif yöntemlerdir. 2-vinil pridinko-stiren ilavesi polipropilen elyafın boyanabilirlik özelliklerini arttırmaktadır [23]. İki veya daha fazla bileşenle oluşturulan polimer karışımlar, elyafın işlevini ve farklılıklarını arttırmaktadır. Polipropilen esaslı polimer liflerin polietilen, polietilen tereftalat, poliamid 6 vb. çeşitli polimerler ile karışımları boyanabilirlik özelliklerinin geliştirmektedir. Lineer düşük yoğunluklu polietilen, erime noktası düşük, yüksek sıcaklıkta birçok polimer ile 116 tutunabilir olması nedeni ile polipropilen ile karıştırılarak ev tekstili, teknik ve medikal tekstillerde kullanılmaktadır [24-37]. Bu araştırmada, endüstride sıkça kullanılan %100 izotaktik polipropilen (iPP) polimeri, lineer düşük yoğunluklu polietilen (LLDPE) polimeri, iPP ve LLDPE polimer liflerine iki farklı oranda etilen vinil asetat (EVA) elastomeri katılarak dört farklı oranda elde edilen üçlü karışım lifler, C.I. Disperse Blue 79 boyarmaddesi kullanılarak, konvansiyonel yönteme göre ve mikrodalga enerjisi yardımı ile boyanmıştır. Her iki yönteme göre boyanan liflerin renk ve renk haslık özellikleri incelenmiştir. 2.Materyal ve Metot Bu deneysel çalışmada, %100 iPP polimeri, %100 LLDPE polimeri ile iPP ve LLDPE polimer liflere EVA elastomeri katılarak dört farklı oranlarda elde edilen üçlü karışım lifler kullanılmıştır. Üçlü lif karışımları, farklı oranlarda EVA uyumlaştırıcısının iPP ve LLDPE polimerlerine eklenmesi ile oluşturulmuştur. iPP polimeri (erime akış indeksi [IMF] 230°C, 2160 g ; 35 g/10 min, yoğunluk 0.90 g/cm3, kopma mukavemeti 32 MPa, uzama %10) ve LLDPE polimeri (IMF 230°C, 2160 g ; 50 g/10 min, yoğunluk 0.92 g/cm3, kopma mukavemeti 12.4 MPa, uzama %150) farklı oranlarda EVA elastomeri (IMF 230°C, 2160 g ; 35-45 g/10 min, yoğunluk 0.95 g/cm3, kopma mukavemeti 11 MPa, uzama %700-1000) ile granül formda, 1rpm, 170-245°C sıcaklıkta, 21 bar basınç altında çift vidalı ekstruder kullanılarak karıştırılmıştır. Yumuşak eğirme ile elde edilen liflerin üretim koşulları; 180200°C sıcaklık, 50 bar ekstruder basıncı, 80 devir/dak. pompa devri, 1:3 çekim oranı, 300 devir/dak. 1.çekim silindir hızı, 900 devir/dak. 2. çekim silindir hızı, 183.7 m/dak sarım hızı, 20 dtex tek lifin lineer yoğunluğu, 40x2 düze numarası, 0.4 mm düze çapı ve yuvarlak kesittir. Hazırlanan üçlü karışım lif oranları 70/25/5, 50/35/15 % iPP/LLDPE/EVA ile 70/25/5, 50/35/15 % LLDPE/iPP/EVA’dır. Boyama işlemi için boyarmadde olarak, monoazo yapısında C.I. Disperse Blue 79, boyamaya yardımcı olarak CHT firmasına ait Sarapol 349 U (keriyer), boyama sonrası yıkama işlemi için Dr. Petry firmasına ait Perlavin OSV (non-iyonik yıkama maddesi) ve sodyum karbonat [Merck] kullanılmıştır. Yöntemler Uygulamalarda ‘konvansiyonel yöntem’ ve mikrodalga enerji yöntemi’ olmak üzere iki farklı yöntem kullanılmıştır. Ev tipi White Westinghouse (USA) mikrodalga fırın, 1100W maksimum giriş gücü ve 700 W ısıtma gücü, 2 450 MHz, kullanılarak mikrodalga enerjisi ile boyama yöntemi uygulanmıştır. Her iki yönteme göre boyamalar 1:50 banyo oranında, %1 (e.a.ü) renk şiddetinde gerçekleştirilmiştir. Konvansiyonel Yöntem Konvansiyonel yönteme göre gerçekleştirilen uygulamalara, 30°C sıcaklıkta başlanmış, daha sonra boyama banyosu sıcaklığı dakikada 2°C artış ile 98°C’ye yükseltilmiş, bu sıcaklıkta 45 dakika boyama işlemine devam edilmiştir. Boyama işleminin ardından, boyanan numuneler yıkanmış ve soğuk su ile durulanmıştır. Yıkama işlemi için yıkama banyosuna 2g/L Perlavin OSV ve 0.5g/L sodyum karbonat ilave edilerek, 1:25 banyo oranında, 75°C’de 15 dakika boyanmış numuneler yıkama işlemine tabi tutulmuştur. Mikrodalga Enerjisi Yardımı ile Boyama Yöntemi Mikrodalga enerjisi yardımı ile boyama yöntemine göre gerçekleştirilen uygulamalarda, boyama banyosu hazırlandıktan sonra, 30°C’de boyanacak numuneler ilave edilmiş, banyo sıcaklığının 98°C’ye ulaşması için fırının ‘Medium’ seviyesinde (460W) 3 dakika çalışılmıştır. Daha sonra mikrodalga gücü ‘Low’ seviyesine (120W) getirilerek 5 dakika 117 boyamaya devam edilmiştir. Fırından çıkarılan boyama banyosu kabı oda şartlarında 60°C’ye soğutulduktan sonra, boyanmış numune boya banyosundan alınıp, konvansiyonel yöntem ile aynı koşullarda yıkanmış ve ardından soğuk su ile durulanmıştır. Mikrodalga enerjisi yardımı ile boyama yönteminde bu boyama şartlarının tercih edilmesinin sebebi, literatürde çeşitli deneysel çalışmalarda, bu şartlarda boyama sonrası, kabul edilebilir renk farklılıkları (∆E*<1) ve iyi haslık özellikleri elde edilmiş olmasıdır[1-4]. Boyanmış numunelerin reflektans ölçümleri Datacolor SF 600+ ile SI modunda ve LAV (6.6 mm) gözlem plakası ile gerçekleştirilmiştir. Renk koordinatları, D65 illüminantı ve 10° Standart Gözlemci değerleri kullanılarak, renk farklılıkları ise, CMC (2:1) renk farklılığı formülü yardımı ile hesaplanmıştır. Renk haslık testleri için, Işık Haslığı Test Cihazı (James H.Heal), Yıkama Haslığı Test Cihazı [Gyrowash] (James H.Heal) ve Sürtünme Haslığı Test Cihazı [Crockmeter] (James H.Heal) kullanılmıştır. Lif numunelerinin Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) görüntüleri LEO Supra VP35 FESEM (10kV) ile gerçekleştirilmiştir. 3.Bulgular Boyanmış Numunelere Ait Renk Ölçüm Sonuçları Her iki yönteme göre boyanmış numunelere ait spektrofotometrik ölçüm yolu ile hesaplanan CIELab değerleri ve CMC 2:1 formülüne göre hesaplanan renk farklılıkları Tablo 1.’de verilmektedir. C.I. Disperse Blue 79 boyarmaddesi ile, mikrodalga enerjisi kullanılarak elde edilen boyama numunelerinin konvansiyonel yönteme göre elde edilenlerden daha koyu tonlarda olduğu görülmüştür. Tablo 1. Her iki yönteme göre boyanmış numunelere ait CIELab değerleri ve renk farklılıkları. CIELab Değerleri Renk Yönte b Numune Farklılığı ma L* a* b* C* h° ∆E CMC (2:1) C 72.29 -1.36 -7.83 7.95 260.15 % 100 iPP 3.28 M 67.13 -1.37 -10.67 10.76 262.68 C 71.65 -1.24 -8.02 8.12 261.21 % 100 LLDPE 3.96 M 68.01 -3.11 -11.48 11.89 254.84 C 43.53 -2.03 -25.66 25.74 266.43 % 70/25/5 iPP/LLDPE/EVA 1.63 M 40.41 -1.56 -24.98 25.03 266.43 C 33.59 0.29 -27.19 27.19 270.61 %50/35/15 1.74 iPP/LLDPE/EVA M 33.05 0.30 -23.91 23.91 270.72 C 44.23 -2.29 -25.43 25.53 264.85 %70/25/5 LLDPE/iPP/EVA 3.52 M 37.88 -0.95 -27.41 27.43 268.01 C 39.90 -0.60 -28.61 28.62 268.80 %50/35/15 1.21 LLDPE/iPP/EVA M 33.30 0.28 -26.85 26.85 270.60 a C: Konvansiyonel, M: Mikrodalga; b Konvansiyonel yönteme göre boyanmış numuneler standart olarak kabul edilmiştir. Elde edilen veriler incelendiğinde her iki yöntem için lif numunelerinde EVA elastomerinin artan oranlarda kullanımı ile boyanabilirlik özelliklerinde artış meydana geldiği tespit edilmiştir. Boyanmış numunelere Ait Renk Haslığı Test Sonuçları Işık, yıkama ve sürtünmeye karşı haslık sonuçları Tablo 2.’de özetlenmiştir. Işık haslığı testi ISO 105-B02’ye göre 100 saatte gerçekleştirilmiştir. Yıkama haslığı testi ISO 105-C06 (A1S)’e göre 40°C sıcaklıkta, 30 dakika, 10 çelik bilye kullanımı ile, sürtünme haslığı testi ise ISO 105-X12’e göre yapılmıştır. 118 Tablo 2. Boyanmış numunelerin renk haslıkları. Numune % 100 iPP % 100 LLDPE % 70/25/5 iPP/LLDPE/EVA % 50/35/15 iPP/LLDPE/EVA % 70/25/5 LLDPE/iPP/EVA % 50/35/15 LLDPE/iPP/EVA Yöntem C M C M C M C M C M C M Yıkama Haslığı Işık Haslığı 3 5 3 5 3 5 3 5 3 5 3 5 Solma Selüloz asetat 4-5 4-5 5 5 5 5 5 5 5 5 5 5 4-5 4-5 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 Ağartılmış merserize olmamış pamuk 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 Nylon 6.6 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 Poliester (Terylene) 3-4 3-4 3-4 3-4 3-4 3-4 3-4 3-4 3-4 3-4 3-4 3-4 Sürtünme Haslığı Akrilik (Courtelle) 5 5 5 5 5 5 5 5 5 5 5 5 Yün 4 4 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 Kuru 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 Mikrodalga enerjisi yardımı ile boyanan lif numunelerinin ışık haslığı test sonuçlarının konvansiyonel yönteme göre boyanan numunelerden daha yüksektir (5). Mikrodalga enerjisi yardımı ile boyanan numunelere ait yıkama ve sürtünmeye karşı renk haslık test sonuçları, konvansiyonel yöntem ile boyanan numuneler ile karşılaştırıldığında önemli bir değişiklik görülmemiş, genel olarak kabul edilebilir değerler bulunmuştur (3+). Numunelerin Morfolojik Özellikleri Her iki yönteme göre boyanmış % 50/35/15 LLDPE/iPP/EVA karışımı lif numunelerine ait SEM görüntüleri Şekil 1.’de görülmektedir. Mikrodalga enerjisi yardımı ile boyanmış numunelerin yüzeyinde herhangi bir deformasyon ya da gözenek görülmemektedir. Konvansiyonel yönteme göre boyanmış % 50/35/15 Mikrodalga enerjisi yardımı ile boyanmış % 50/35/15 LLDPE/iPP/EVA karışımı lif numunesi (x2000) LLDPE/iPP/EVA karışımı lif numunesi (x2000) Şekil 1. Her iki yönteme göre boyama sonrası % 50/35/15 LLDPE/iPP/EVA karışımı lif numunelerine ait SEM görüntüleri. 4.Değerlendirme Gerçekleştirilen deneysel çalışmalar sonucunda polipropilen esaslı liflerin boyanmasında mikrodalga enerjisinin kullanımının, konvansiyonel yönteme alternatif olabileceği görülmektedir. Laboratuvar ortamında mikrodalga enerjisi yardımı ile gerçekleştirilen uygulamalarda konvansiyonel yöntem ile boyanan numunelerden daha koyu renkler elde edilmiştir. Ayrıca her iki yöntemde de lif numunelerinde EVA elastomerinin artan oranlarda kullanımı numunelerin boyanabilirlik özelliklerini arttırmıştır. Mikrodalga enerjisi yardımı ile boyanmış lif numunelerinin renk haslık değerleri, konvansiyonel yöntem ile boyanmış numuneler ile karşılaştırıldığında, iyi derecede ışık (5), yıkama (4-5+), lekeleme haslığı (3-4+), yaş (3+) ve kuru (4) sürtünme haslığı değerlerine sahip oldukları gözlenmiştir. 119 Yaş 3 3 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 4-5 Boya banyosunun ısıtma-soğutma süreleri ihmal edildiğinde, konvansiyonel yöntemde boyama süresi 79 dakika, mikrodalga enerjisi yardımı ile boyama süresi ise 8 dakikadır. Mikrodalga enerjisi yardımı ile boyama yönteminde, işlem süresi konvansiyonel yöntem ile karşılaştırıldığında sürenin yaklaşık %90 oranında kısaldığı, bunun da boyama işlemi süresince harcanacak enerjiden önemli bir tasarruf anlamına geldiği söylenebilir. 5.Kaynaklar 1. Öner E, Büyükakıncı Y and Sokmen N. Microwave-assited dyeing of poly(butyleneterephthalate) fabrics with disperse dyes. Color Technol 2013; 129(2):125-130. 2. Büyükakıncı Y, Öktem B, Sökmen N and Öner E. Exhaust dyeing of polypropylene. In: Paper presented at the 5th International Istanbul Textile Conference, Istanbul, Turkey, 19-21 May 2005. 3. Büyükakıncı Y, Sökmen N and Öner E. Microwave assisted exhaust dyeing of polypropylene. In: Paper presented at the 4th Centrel European Conference, Liberec, Czech Republic, 7-9 September 2005. 4. Büyükakıncı Y, Sökmen N and Öner E. Improving the dyeability of polyolefin fibres by microwave heating. Industria Textila, 2014; 65(1): 228-232. 5. Ahmed M. Polypropylene fibers-science and technology, New York, Elsevier, 1982. 6. Ulhelyiovà A, Marcincin A and Legen J. DSC Analysis of polypropylene - low density polyethylene blend fibres. Fibres&Textiles in Eastern Europe 2005; 13, 5 (53): 120-133. 7. Afshari M, Kotek R, Kish MH, Dast HN and Gupta BS. Effect of blend ration on bulk properties of polypropylene/nylon 6 polyblend fibers. Polymer 2002; 43(4):1331-1341. 8. Burkinshaw SM, Froehling PE, Mignanelli M. The effect of hyperbranched polymers on the dyeing of polypropylene fibres. Dyes and Pigm 2002; 53(3): 229-235. 9. Kotek R, Afshari M, Gupta BS, Kish MH and Jung D. Polypropylene alloy filaments dyeable with disperse dyes. Color Technol 2004; 120(1): 26-29. 10. Fan Q, John J, Ugbolue SC, Wilson AR, Dar YS and Yang Y. Nanoclay-modified polypropylene dyeable with acid and disperse dyes. AATCC Rev 2003; 3(6): 25-28. 11. McEvoy RL and Krause S. Impact strength and fracture surfaces of interfaces between polyethylene and polypropylene and some ethylele-containing copolymers. J Appl Polym Sci 1997; 64(11): 2221-2235. 12. McEvoy RL and Krause S. Interfacial interactions between polyethylene and polypropylene and some ethylene-containing copolymers. Macromolecules 1996; 29:4258-4266. 13. Everaldo FS and Soares G. Polyethylene/polyamide-6 blends containing mercapto-modified EVA. J Appl Polym Sci 1996; 60(10): 1687-1694. 14. Marcincin A, Ulhelyiovă A, Zemanová E and Marcincinova T. Fiber forming blends of polypropylene and branched polyethylene. J Macromol Sci 1998; 35(7): 1239-1247. 15. Haggag K, Hana HL, Youssef BM and El-Shimy NS. Dyeing polyester with microwave heating using disperse dyestuffs. Am Dyestuff Rep 1995; 84(3): 22-36. 16. Cook JC. Handbook of polyolefin fibers. Watford :Merrow Publishing, 1973. 17. Dathy KV and Vaidya AA. Chemical Processing of Synthetic Fibers and Blends, New York: Wiley,1984. 18. Akrman J, Prikryl J and Burgert L. Dyeing of polypropylene/wool blend in a single bath. J Soc Dyers Colour 1998; 114(7-8): 209-215. 19. Kaur I and Misra BN. Gamma radiation induced graft copolymerization of acrylate monomers onto isotactic polypropylene. Desalination 1987; 64: 271- 284. 20. Kotek R, Afshari M, Gupta BS, Kish MH and Jung D. Polypropylene alloy filaments dyeable with disperse dyes. Color Technol 2004; 120(1): 26-29. 21. Huang X, Yu H, Zhu M and Chen Y. Blends of polypropylene and modified polystyrene for dyeable fibers. J Appl Polym Sci 2005; 96(6): 2360-2366. 22. Yu C, Jiang C, Chen L and Chen Y. Fine disperse dyeable polypropylene fiber from polypropylene/polystyrene nano-ceria blends. J Appl Polym Sci 2009; 113(3):1953-1958. 23. Teli MD, Adivarekar RV, Ramani VY and Sabale AG. Imparting disperse and cationic dyeability to polypropylene through melt blending. Fibers Polym 2004; 5(4): 264- 269. 24. Jang J and Go WS. Continuous photografting of HEMA onto polypropylene fabrics with benzophenone photoinitiator. Fibers Polym 2008; 9(4): 375-379. 25. Yaman N, Ozdogan E, Seventekin N and Ayhan, H. Plasma treatment of polypropylene fabric for improved dyeability with soluble textile dyestuff. Appl Surf Sci 2009; 255(15): 6764-6770. 26. Toshniwal L, Fan Q and Ugbolue SC. Dyeable polypropylene fibers via nanotechnology. J Appl Polym Sci 2007; 106(1): 706-711. 27. Xu W and Yang C. Hydrolysis and dyeing of polyester fabric using microwave irradiation. Color Technol 2002:118(5);211-214. 120 28. Biswal T, Samal R and Sahoo PK. Co(III) complex mediated microwaveassisted synthesis of PAN. J Appl Polym Sci 2010; 117 (3): 1837–1842. 29. Li L, Yeping Y, Yu L and Fang Y. Rapid N-phthaloylation of chitosan by microwave irradiation. Carboh Polym 2004; 57 (1): 97-100. 30. Shogren RL and Biswas A. Preparation of water-soluble and water-swellable starch acetates using microwave heating. Carboh Polym 2006; 64 (1):16-21. 31. Haggag K. Fixation of pad-dyeing on cotton using microwave heating. Am Dyestuff Rep1990; 26-30. 32. Elgert KF and Hoffmann C. Abschaben von polyestergewebe mit mikrowellenheizung, Melliand Textilberichte, 1995; 3: 174-178. 33. Soo Kim S, Gyung Leem S, Do Ghim H, Ho Kim J and Seok Lyoo W. Microwave heat dyeing of polyester fabric Fibers and Polym 2003; 4 (4): 204 -209. 34. Ozerdam A, Tarakcıoglu I and Ozgüney A. The use of microwave energy for the fixating of reactive printed cotton fabrics J Text and App 2008; 18(4):289-296. 35. Keshwani DR, Cheng JJ, Burns JC, Li L and Chiang V. Microwave pre-treatment of switch grass to enhance enzymatic hydrolysis. In: Paper Presented at Proceedings of the ASABE Annual International Meeting, No. 077127. 35, 1239-1247, 2007. 36. Son WT, Lee DW, Park JH and Lim SK. Poly(ethylene-co-vinyl acetate) blends with phenoxy. J Appl Polym Sci 1999; 73(2): 227-236. 37. Ujhelyiova A, Bolhova E, Oravkinova J, Tiňo R and Marcinčin A. Kinetics of dyeing process of blend polypropylene/polyester fibres with disperse dye. Dyes and Pigmt 2007; 72(2): 212-216. 121 FARKLI KONSTRÜKSİYONLU DENİM KUMAŞLARDA DİKİLEBİLİRLİK ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Gülşen, Gamze1, Doba Kadem, Füsun2 1 Çukurova Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Tekstil Giyim Ayakkabı ve Deri Bölümü, Adana, Türkiye 2 Çukurova Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Adana, Türkiye Özet Bu çalışmanın amacı; farklı konstrüksiyona sahip %100 pamuklu dokuma kumaşların seçilmiş bazı fiziksel özelliklerinin kumaşın dikilebilirlik özelliği üzerindeki etkisini araştırmaktır. Kumaşların dikilebilirlik değerleri ve iğne batış kuvvetleri, L&M Dikilebilirlik Test Cihazı kullanılarak tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Denim, Dikilebilirlik, İğne Batış Kuvveti 1.Giriş Dokuma kumaşlarda dikiş işlemi süresince iyi bir dikilebilirlik özelliği, dikiş iğnesinin kumaş içerisinden geçerken atkı ve çözgü ipliklerinin birbirinden ayrılması ve bu sayede dikişin kumaşa zarar vermeden gerçekleştirilmesi suretiyle elde edilebilir (1). Dikiş iğnesi batış kuvveti, dikiş prosesinin bir sonucu olarak meydana gelen zararın kantitatif olarak ölçümüdür (2). Hasara neden olmayan iğne penetrasyonu, temelde materyal özelliklerine ve iğne seçimine bağlıdır (3). İğne batış kuvveti, kumaş gramajı, kumaş kalınlığı, atkı ve çözgü sıklığı ile doğru orantılı olarak artmaktadır (4,5). Dikilebilirlik özelliği ile önceden belirlenmiş eşik seviyesini aşan penetrasyon oranı arasında mükemmel bir korelasyon vardır. Örneğin dikilebilirlik % değerinin %10’un altında olması, kumaşın pratikte kolay dikilebileceği, %20’nin üzerinde olması ise dikilebilirliğin zor hatta bazı durumlarda imkansız olduğu anlamına gelmektedir (6). 2.Materyal ve Metot Bu çalışmada farklı konstrüksiyona sahip %100 pamuklu denim dokuma kumaşlar kullanılmıştır. Kumaşların dikilebilirlik değerleri ve iğne batış kuvvetleri; L&M Dikilebilirlik Test Cihazı kullanılarak tayin edilmiştir. 3.Bulgular Kumaşların konstrüksiyon yapıları ve dikilebilirlik test sonuçları Tablo1’de verilmiştir. Tablo 1. Dikilebilirlik Test Sonuçları İplik No (Nm) No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Örgü (Dimi) 3/1 Z 3/1 Z 3/1 Z 3/1 Z 3/1 Z 3/1 Z 3/1 Z 3/1 Z 3/1 Z Gramaj (g/m2) 290,78 322,226 323,792 336,928 340,18 361,484 383,278 405,146 434,534 Kalınlık (mm) 0,598 0,652 0,66 0,626 0,6 0,664 0,734 0,786 0,838 Atkı Çözgü 30,77 22,48 25,92 26,82 30,06 19,19 21,3 17,7 16,4 22,87 19,22 15,63 15,66 22,56 15,11 17,44 13,6 14,58 Sıklık (tel/cm) Dikilebilirlik (%) İğne Batış Kuvveti (gf) Atkı Çözgü Atkı Çözgü Atkı 20 21 21 22 25 22 20 22 22 42 34 30 31 50 31 32 31 31 7 18 36 36 37 69 42 89 83 12 23 38 36 28 65 43 88 81 101 117 135 138 136 189 147 236 239 Çözgü 106 121 142 140 132 180 144 233 224 4.Değerlendirme Tüm numunelerin gramajları baz alınarak çizilen ve dikilebilirlik sonuçlarını gösteren grafik Şekil 1’de görülmektedir. 122 a)Dikilebilirlik Yüzdesi b)İğne Batış Kuvveti Şekil 1.Kumaş Gramajı Baz Alınarak Çizilen Dikilebilirlik Grafikleri Şekil 1’de görüldüğü gibi dikilebilirlik (%) değeri ile iğne batış kuvveti (gf); kumaşların gramaj değerlerine bağlı olarak benzer bir eğilim göstermiştir. Atkı ve çözgü sıklıkları aynı olan 4, 6, 8, 9 nolu kumaşlardan, 4 no’lu numune en ince ipliklerle dokunduğundan bu numunenin dikilebilirlik değerinin en düşük dolayısıyla da dikilebilirlik özelliğinin en iyi olduğu söylenebilir. İplikler kalınlaştıkça dikilebilirlik özellikleri kötüleşmektedir. 3 ve 4 nolu numunelerin iplik numaraları ve sıklıkları yakın olduğundan dikilebilirlik değerleri yakın çıkmıştır. Kendi aralarında 1 ve 5 nolu numuneler kıyaslanacak olursa iplik sıklıkları azaldığında dikilebilirlik özelliğinin iyileştiği söylenebilir. 2 ve 7 nolu numuneler kıyaslandığında ise 2 nolu numunenin çözgü sıklığı daha fazla olmasına rağmen iplik inceldiği için dikilebilirliği daha iyi çıkmıştır. Yapılan çalışma sonucunda numunelerin iplik sıklıkları, gramajları ve kalınlıkları azaldıkça ve kumaşı oluşturan iplikler inceldikçe dikilebilirlik özelliğinin iyileştiği söylenebilir. 5.Kaynaklar [1]Manich, A.M., Domingues, J.P., Sauri, R.M., Barella, A., 1998, “Relationships between Fabric Sewability and Structural, Physical, and FAST Properties of Woven Wool and Wool-blend Fabrics”, Journal of the Textile Institute, Vol. 89, Part 1, No. 3, pp.579-589. [2]Saied, F., Abdel-megeid, Z.M., Gabry, L.K., 2011, "The relation between fabric construction, treatments and sewability", Journal of American Science, Vol. 7, No. 3, pp. 818-826. [3] Carvalho, H., Maria, A., Monteiro, J.L., 2009. “Measurement and analysis of needle penetration forces in industrial high-speed sewing machice”, The journal of the textile institute vol 100, no 4, pp.319-329 . [4] Yıldız, E.Z., Pamuk, O., Öndoğan, Z., 2011, "A Study About the Effects of Interlinings to Sewability Properties of the Woven Fabrics", Tekstil ve Konfeksiyon, Volume. 1, pp. 87-90. [5] Pamuk, O., Kurtoğlu, Ö., Tama, D., Öndoğan, Z., 2011. “Sewability Properties of Lining Fabrics”, Tekstil ve Konfeksiyon, Volume. 3, pp. 301-304. [6] The L&M Sewability Tester Catalogue. 123 FARKLI HAMMADDELERDEN ÜRETILMIŞ ÇORAPLARIN HAVA GEÇİRGENLİĞİNE ARDIŞIK YIKAMALARIN ETKİSİ Çelik. Zeynep, Topalbekiroğlu, Mehmet, Değirmenci, Züleyha Gaziantep Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Gaziantep, Türkiye Özet Çorap, oldukça büyük bir kullanıcı kitlesine sahip, geniş ürün yelpazesi olan ve kalitesi oldukça farklılık gösterebilen bir giyim eşyasıdır. Tüketiciler çorap seçimi yaparken çorabın inceliğine, hammaddesine, rengine, desenine, kullanılacak mevsime uygunluğuna, yumuşaklığına ve fiyatına dikkat ederler. Üreticiler ise ürünün kullanımı boyunca kalitesini en yüksek seviyeye çıkarabilecek en kısa ve maliyeti en düşük parametreleri bulmaya çalışırlar. Çorabın kalitesini belirleyen birçok faktör vardır. Bunlar içerisinde çorapların hava geçirgenliği sağlaması da bunlardan önemli olanlardandır. Bu çalışmada, farklı hammaddelerden 2 ayrı numarada ring iplikleri üretilmiş ve çorap haline getirilmiştir. Üretilen çorapların hava geçirgenliği yıkama öncesi, ev tipi beş ve on beş yıkama sonrasında ölçülmüştür. Hava geçirgenliğinin hammadde ve yıkama sayısına bağlı olarak nasıl değiştiğini bulmak çalışmanın amacıdır. Anahtar Kelimeler: Rejenere selülozik lif, çorap, ardışık yıkamalar,hava geçirgenliği 1. Giriş Temel giyim ihtiyaç maddelerinden biri olan çorap, yalnızca bir örtünme malzemesi olmayıp insan sağlığı açısından da son derece önemli bir giysidir. Çorap, insanın hayatı boyunca çok sayıda tükettiği ancak kullandığı giyim eşyaları arasında ömrü en kısa olanıdır [1]. Çorap seçiminde hammadde, renk, desen ve moda önemli faktörler olsa da seçimi etkileyen en önemli parametre kalitedir. Çoraplarda kalite, pek çok faktöre bağlı olarak değişebilmektedir. Kullanılan hammadde cinsi, iplik numarası ve özellikleri, örme şartları (makine tipi, inceliği, hızı, modeli, ipliğe uygulanan gerilimler vb.) boyama şartları ve form verme yöntemleri çorapların kullanım performansını dolayısıyla kalitesini etkileyebilecek parametrelerdir. Bununla birlikte genelde çorap kalitesini belirleyen faktörler denildiğinde ölçüler, esneklik, gramaj, özelliklerinde kalıcılık ve dayanıklılık ile estetik ön plana çıkmaktadır [1] Bunların yanında çoraplarda aranan en önemli özelliklerden biri de termofizyolojik konfor ve buna bağlı olarak hava ve nem geçişinin sağlanmasıdır. Ayrıca sağlanan bu kalite parametrelerinin yıkama sonrasında korunması da üreticilerin ana amaçlarından biridir. Bu çalışmada ardışık yıkamaların farklı hammaddelerden üretilmiş çorapların hava geçirgenliğine etkisi incelenmiş, yapılan testler sonucu çıkan sonuçlar yorumlanmıştır. 2. Materyal ve Metot Bu çalışmada organik pamuk, pamuk, modal, bambu ve akrilik liflerinden Ne 20/1 ve Ne 30/1 numaralarında 10 farklı ring ipliği kullanılarak çoraplar üretilmiştir. Çoraplardan bir bölümü ev tipi çamaşır makinesinde yıkanmış ve düz zeminde kurutulmuştur. Numune çoraplardan üç ayrı grup oluşturulmuştur. İlk grup yıkanmamış, ikinci gruba beş ardışık yıkama ve üçüncü gruba da on beş ardışık yıkama yapılmıştır. Elde edilen otuz farklı çorap numunesi laboratuar şartlarında standartlara uygun olarak kondüsyonlanmıştır. Sonrasında tüm numunelerin hava geçirgenliği M021A SDL ATLAS hava geçirgenliği test cihazında ISO 9237 standartına uygun olarak ölçülmüştür. 124 3. Bulgular Numune çorapların hava geçirgenlikleri mm/s cinsinden Şekil 1’de grafik olarak verilmektedir. Yıkanmamış 5 Yıkama 15 Yıkama Şekil 1. Numune çorapların ardışık yıkamalar sonrasındaki hava geçirgenlikleri Şekil 1 incelendiğinde, yıkama sayısı arttıkça kumaşların hava geçirgenliğinde düşüş olduğu saptanmıştır. Beş yıkama sonunda gerçekleşen değişim büyük oranda olmasına rağmen on yıkama sonunda hava geçirgenliğinde büyük bir değişim görülmemiştir. Ne 30/1 ile örülen çorap numunelerinin hava geçirgenliği Ne 20/1 ile örülen numunelere göre daha yüksektir. Bu sonuçla iplik inceliği arttıkça hava geçirgenliğinin arttığı söylenebilir. Modal iplikten üretilen çorap numunelerinin hava geçirgenliği, diğer ipliklerle üretilen çorap numunelerinden daha yüksektir. Akrilik iplikten üretilen çorap numunelerinin hava geçirgenliği en düşük olmasına rağmen yıkama sonrası en az değişime uğrayan iplik cinsi olmuştur. 4. Değerlendirme Numune çorapların have geçirgenlikleri yıkama sonrasında kumaş içeriğini oluşturan lif cinsine, iplik numaralarına ve uygulanan yıkama tekrar sayısına göre farklılık göstermiştir. Ancak genel olarak liflerin selüloz kökenli olması şişmelerine ve ilmek alanlarının genişlemesine ve gözeneklerin küçülmesine neden olmuştur. Kumaşların birim alanlarının ve kalınlıklarının farklı olması ise bireysel farklılıkları arttırmaktadır. 5.Kaynaklar 1. CIMILLI DURU S., CANDAN C.2013.Effect of repeted laundering on wicking and drying properties of fabrics of seamless garments, Textile Research Journal, 83(6), 591-605 2.DEĞİRMENCİ Z., (2013), İndigo Boyalı Pamuk İpliğinden Örme Denim Kumaş Özelliklerinin Araştırılması, PhD Thesis, University of Çukurova, Institute of Science, Department of Textile Engineering, Adana. 3.CANDAN C., ve ÖNAL L., 2002. Dimensional, Pilling and Abrasion Properties of Weft Knits Made from Open-end and Ring Spun Yarns, Textile Research Journal, 72(2), 164-169. 125 PAMUĞUN KİMYASAL MODİFİKASYONU YOLUYLA PES/CO KARIŞIMLARININ DİSPERS/REAKTİF BOYARMADDE KOMBİNASYONUYLA TEK BANYO TEK ADIMLI BOYANMASI Atav, Rıza1, Kazan, Canan2, Alp, Ruşen3, Taşçı, Ali Murat3, Can, Tolga1 1 Namık Kemal Üniversitesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Çorlu-Tekirdağ, Türkiye Kırklareli Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Kırklareli, Türkiye 3 Nil Örme A.Ş., Velimeşe-Tekirdağ,Türkiye 2 Özet Bu çalışmanın amacı Dispers/Reaktif boyarmadde kombinasyonu ile PES/CO karışımlarını tek banyoda boyayabilmek için pamuk liflerine boyama öncesi katyonikleştirme işlemi uygulayarak özel reaktif boyalara gereksinim kalmadan konvansiyonel reaktif boyalarla lifleri asidik ortamda (pH 4,5-5,5) ve tuz kullanmadan boyanabilir hale getirmektir. Yapılan çalışmalar sonucunda PES/CO karışımı kumaşlara %5 polietilenpoliamin bileşiği esaslı ürünle pH 7 60°C’da 15 dak. süreyle katyonikleştirme işlemi uygulanması durumunda Dispers/Reaktif boyalarla orta tonlarda tek banyolu boyama yapılabileceği saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Poliester/Pamuk, dispers, reaktif, tek banyo, boyama 1. Giriş Poliester lifleri su emicilik ve giysi konforu sağlamak amacıyla özellikle selülozik liflerle karışım halinde kullanılmaktadır. Bu nedenle, PES/CO karışımlarının endüstriyel anlamda önemi büyüktür [1]. PES/CO karışımı mamüller genellikle; dikiş ipliği, dokuma kumaş olarak gömleklik, elbiselik, dış giyim, iş elbisesi ve çarşaf, örme kumaş olarak tişört ve elbiseliklerde kullanılmaktadır [2]. Normalde bilindiği gibi dispers boyarmaddelerin asidik ortam (pH 4,55,5), reaktif boyarmaddelerin ise bazik ortam (pH 10,5-11,5) gerektirmesi nedeniyle PES/CO karışımlarının Dispers/Reaktif boyarmadde kombinasyonu ile tek banyo tek adımlı olarak boyanması mümkün değildir. Ancak alkali ortama dayanıklı dispers boyarmaddeler veya asidik-nötr ortamda fikse olabilen reaktif boyarmaddeler kullanılarak tek banyolu boyamanın mümkün olabileceği literatürde belirtilmektedir [3]. Bu çalışmanın amacı Dispers/Reaktif boyarmadde kombinasyonu ile PES/CO karışımlarını tek banyoda boyayabilmek için pamuk liflerine boyama öncesi katyonikleştirme işlemi uygulayarak özel reaktif boyalara gereksinim kalmadan konvansiyonel reaktif boyalarla lifleri asidik ortamda (pH 4,5-5,5) ve tuz kullanmadan boyanabilir hale getirmek ve böylece PES/CO karışımlarını tek banyo tek adımlı olarak boyayabilmektir. 2. Materyal ve Metot Tüm denemeler laboratuvar koşullarında saf su ile 1:15 flotte oranında yapılmıştır. Poliester/pamuk karışımı kumaşlara, yapılan ön denemelerle optimum koşulları saptanmış olan katyonikleştirme işlemi uygulanmıştır. Katyonikleştirme işlemi %5 polietilenpoliamin bileşiği esaslı ürün (Albafix ECO) ile pH 7 60°C’da 15 dak. süreyle yapılmıştır. %50/50 PES/CO karışımı kumaşlar katyonikleştirme maddesi ile optimum koşullarda ön işlem sonrası Dispers/Reaktif boyarmadde kombinasyonu ile mavi renge boyanmıştır. Ardından bu mavi renk referans alınarak aynı renk iki banyolu yönteme göre tutturulmuştur. Daha sonra tek ve iki banyolu yöntemlere göre aynı renge boyanmış kumaş numunelerinin K/S ve CIEL*a*b* değerleri ile yıkama, sürtme ve ışık haslığı değerleri karşılaştırılmıştır. 126 3.Bulgular Tek ve iki banyolu yönteme göre mavi renge boyanmış kumaşlara ait K/S ve CIEL*a*b* değerleri Tablo 1’de verilmektedir. Tablo 1. %50/50 PES/CO karışımı kumaşların Dispers/Reaktif boyarmadde kombinasyonuyla tek ve banyolu boyanmasına ilişkin K/S ve CIEL*a*b* değerleri Boyama Yöntemi Numune Fotoğrafı K/S L* a* b* C H 2,19 43,31 -1,49 -23,58 23,63 264,39 Tek Banyolu İki Banyolu Tablo 1 incelendiğinde denemelerde kullanılan reaktif boyarmaddeyle HT koşullarında boyama yapılması durumunda elde edilen rengin veriminde çok önemli bir kayıp olmadığı ve ayrıca rengin nüansının da önemli ölçüde değişmediği dikkati çekmektedir. Yapılan boyamalara ait haslık testi sonuçları ise Tablo 2’de verilmektedir. Tablo 2. %50/50 PES/CO karışımı kumaşların Dispers/Reaktif boyarmadde kombinasyonuyla tek ve banyolu boyanmasına ilişkin haslık testi sonuçları Yıkama Haslığı Sürtme Haslığı Işık Boyama Yöntemi Haslığı CA CO PA PES PAN WO Kuru Yaş Tek Banyolu 4 4-5 4 3-4 4-5 5 5 4-5 2 İki Banyolu 4 5 4-5 4-5 5 5 5 4-5 3-4 Tablo 2 incelendiğinde tek banyolu boyama yönteminin iki banyolu yönteme kıyasla yıkama, yaş sürtme ve ışık haslıklarında düşüşler olduğu görülmektedir. Ancak genel olarak tek banyolu boyamanın haslıklarının orta-iyi seviyede olduğu söylenebilir. 4. Değerlendirme Yapılan çalışmalar sonucunda PES/CO karışımı kumaşlara %5 polietilenpoliamin bileşiği esaslı ürün ile pH 7 60°C’da 15 dak. süreyle katyonikleştirme işlemi uygulanması durumunda Dispers/Reaktif boyarmaddelerle orta tonlarda (%1 gibi) tek banyolu boyama yapılabileceği saptanmıştır. Tek banyolu boyamalarda elde edilen haslık değerleri iki banyolu boyamalara göre bir miktar daha düşük olmakla birlikte orta-iyi seviyelerdedir. Ancak iki banyolu yönteme göre yaş sürtme haslığındaki düşüş dikkat çekicidir. Bu nedenle, söz konusu haslık kayıplarının çeşitli ard işlemlerle telafi edilebilme olanağı üzerine çalışmalar yapılması gerekmektedir. Teşekkür TÜBİTAK’a Nil örme A.Ş.’de gerçekleştirilen 3120101 nolu TEYDEB projesi kapsamında vermiş oldukları destekten ötürü teşekkürü bir borç biliriz. 6. Literatür [1] Aniş, P., Eren, H.A., Poliester/Pamuk Karışımlarının Boyanması: Uygulamalar ve Yeni Yaklaşımlar, Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt 8, Sayı 1, 2003 [2] Shore, J., Blends Dyeing, Society of Dyers And Colourists Publication, Manchester-UK. 1998 [3] Atav, R., Sentetik Lif Boyamacılığı Ders Notları, 2011 127 FARKLI TİPTEKİ POLİESTER LİFLERİNDEN DOKUNMUŞ KUMAŞLARIN BAĞIL SU BUHARI GEÇİRGENLİKLERİNİN İNCELENMESİ Kanat, Z. Evrim1, Taşkın, Cankut2 1 Namık Kemal Üniversitesi, Çorlu Mühendislik Fakültesi, Tekirdağ, Türkiye 2 SAURER.Schlafhorst GmbH & Co. KG, Almanya Özet Günümüzde giysi konforunun bir beklenti haline gelmesi ile birlikte bu konu ile ilgili çalışmalar da önem kazanmıştır. Giysi konforu ile ilgili yapılan çalışmalar kumaşların su buharı geçirgenlik özelliklerinin konfor açısından en önemli parametrelerden biri olduğunu göstermektedir. Poliester lifleri yüksek mukavemet, boyutsal stabilite, kolay bakım ve buruşmazlık gibi özellikleri nedeniyle oldukça fazla tercih edilmesine rağmen, hidrofob bir lif olması konfor açısından kullanımını sınırlandırmaktadır. Poliester liflerinin bu özelliğinin geliştirilmesi için farklı enine kesite sahip lifler ve mikro incelikte lifler geliştirilmiştir. Bu çalışmada farklı tipteki poliester lifleri, konvansiyonel poliester lifleri ile su buharı geçirgenliği açısından karşılaştırılmıştır. Sonuçlar mikroliflerin artan yüzey alanı ve kapilar boşluklar sayesinde daha iyi su buharı geçirgenliğine sahip olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Altı kanallı poliester, mikro poliester, su buharı geçirgenliği 1. Giriş Giysi konforu, insanların yaşam standartlarının da yükselmesi ile birlikte bir beklenti haline gelmiştir. Bu sebeple de son yıllarda giysi konforu ile ilgili çalışmalar önem kazanmıştır. İnsan vücudunun çevresi ile fizyolojik, psikolojik ve fiziksel uyumunun memnuniyet verici olması olarak tanımlanabilen konforun en önemli parametrelerinden birisi de termofizyolojik konfordur. Termofizyolojik konfor giysilerin ısı, nem ve hava geçirgenlikleri ile ilgilidir [1,2]. İnsan, fiziksel aktivite sırasında artan vücut sıcaklığını düşürmek için terlemektedir. Bu sırada konforun sağlanabilmesi için terin buharlaşarak vücuttan uzaklaşması gerekmektedir. Bu sebeple giysilerin su buharı geçirgenlik özellikleri konfor açısından önemli olmaktadır. Kumaşların konfor özellikleri lif, iplik ve kumaş özelliklerinden etkilenmektedir. Lif tipi, eğirme teknolojisi, iplik numarası ve bükümü, iplik tüylülüğü, kumaş kalınlığı, kumaş örtme faktörü, gözeneklilik ve bitim işlemleri kumaşların konfor özelliklerinin belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır [3]. Günümüzde poliester yüksek mukavemet, boyutsal stabilite, kolay bakım ve buruşmazlık gibi özellikleri nedeniyle oldukça fazla tercih edilen bir lif olmasına rağmen, hidrofob yapısı nedeni ile poliester kumaşların kullanımı konfor açısından tercih edilmemektedir [4]. Poliester liflerinin konfor özelliklerinin geliştirilmesi için profilli lifler ya da mikro incelikteki liflerin kullanılması yaygınlaşmıştır. Ramakrishnan ve ark. mikro viskon liflerinin kapilarite özelliklerini normal incelikteki viskon lifleri ile karşılaştırmışlar ve mikro incelikteki viskon liflerinden üretilen kumaşların nem iletim özelliklerinin daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir [5]. Özdil ve ark. farklı incelikte poliester liflerinden aynı iplik numarasında üretilmiş ipliklerin nem iletim özelliklerini incelemişler ve ince liflerden üretilen kumaşların nem iletim özelliklerinin daha iyi olduğunu ifade etmişlerdir [6]. Varshney ve ark. dairesel kesitli poliester yerine farklı kesit yapılarındaki poliester liflerin kullanımının su buharı geçirgenliğini arttırdığını göstermişlerdir [4]. 128 Bu çalışmada konvansiyonel, altı kanallı ve mikro incelikteki poliester liflerinden üretilen farklı sıklık ve doku tipindeki dokuma kumaşların su buharı geçirgenlik özellikleri karşılaştırılmıştır. 2. Materyal ve Metot Çalışmada 167 dtex inceliğinde konvansiyonel (48 filament), altı kanallı (48 filament) ve mikro poliester (288 filament) iplikler seçilmiştir. Bu ipliklerden iki farklı atkı sıklığı (23 ve 27 tel/cm) ve iki farklı doku tipinde (bezayağı ve 1/3 dimi) dokuma kumaşlar üretilmiştir. Kumaşlar 1 g/L noniyonik yıkama maddesi ile 60C’da 30 dakika yıkanmış ve ardından durulama işlemi gerçekleştirilmiştir. Kumaşlara yıkama işlemi sonrası ramözde termofiksaj (180C’da) ve avanslı kurutma yapılmıştır [7]. Çalışmada kullanılan kumaş tipleri Tablo 1’de gösterilmektedir. Tablo 1. Kumaş tipleri Sıklık Lif Tipi 23 Altı kanallı PES Mikro PES Konvansiyonel PES Doku 27 Bezayağı 1/3 Dimi Kumaş gramajları TS 12127 standardına göre ölçülmüş, kumaş kalınlıkları Alambeta cihazı ile tespit edilmiştir. Kumaşların bağıl su buharı geçirgenliği testleri ISO 11092 standardına benzer bir prosedür ile PERMETEST cihazında gerçekleştirilmiştir. Kumaşların gözeneklilik değerleri ise aşağıdaki formüle uygun olarak hesaplanmıştır. Burada, ρa kumaş yoğunluğunu (g/cm3) ve ρb lif yoğunluğunu (g/cm3) ifade etmektedir. Kumaş yoğunluğu, m2 ağırlığının (gramajının) kumaş kalınlığına oranı ile bulunmaktadır. 3.Bulgular Çalışmada kullanılan kumaşların gramaj ve kalınlık değerleri Tablo 2’de verilmektedir. Tablodaki gramaj değerleri incelendiğinde altı kanallı poliester ve mikro poliester kumaşların gramajlarının birbirine yakın ve konvansiyonel poliester kumaşlardan daha yüksek olduğu görülmektedir. Ayrıca beklenildiği gibi sıklık arttıkça kumaşların kalınlığının azaldığı ve dimi kumaşların kalınlığının bezayağı kumaşlardan daha yüksek olduğu görülmektedir. Mikrolif poliester kumaşların kalınlığının diğerlerinden daha yüksek olduğu ve bunu altı kanallı poliester ve konvansiyonel poliesterin izlediği belirlenmiştir. Tablo 2. Kumaş özellikleri Lif Tipi Sıklık Doku Gramaj (g/m2) Kalınlık (mm) Konvansiyonel PES 23 Bezayağı 138 0,94 Altı kanallı PES 23 Bezayağı 143 1,00 Mikro PES 23 Bezayağı 150 1,12 Konvansiyonel PES 27 Bezayağı 148 0,92 Altı kanallı PES 27 Bezayağı 155 0,99 129 Mikro PES 27 Bezayağı 155 1,12 Konvansiyonel PES 23 1/3 Dimi 135 1,04 Altı kanallı PES 23 1/3 Dimi 144 1,11 Mikro PES 23 1/3 Dimi 141 1,24 Konvansiyonel PES 27 1/3 Dimi 145 1,02 Altı kanallı PES 27 1/3 Dimi 151 1,08 Mikro PES 27 1/3 Dimi 150 1,23 Şekil 1’de kumaşların gözeneklilik değerleri gösterilmektedir. Beklendiği gibi dimi dokuların gözeneklilik değerleri bezayağı dokulardan daha yüksektir ve sıklığın artması ile gözeneklilik değerleri azalmaktadır. Mikro poliester kumaşların kalınlık değerlerinin diğer kumaşlardan çok daha yüksek olması nedeni ile kumaşların gözeneklilik değerleri diğer kumaşlardan daha yüksek bulunmuştur. Şekil 1. Gözeneklilik değerleri Şekil 2’de kumaşların bağıl su buharı geçirgenlikleri gösterilmektedir. Mikro poliesterden üretilmiş kumaşların bağıl su buharı geçirgenliklerinin diğer kumaşlardan daha yüksek olduğu görülmektedir. Mikro poliester kumaşların, yüksek gözenekliliğinin yanında mikro incelikteki lifler ile arttırılmış yüzey alanı ve kapilar boşlukları sebebi ile su buharı geçirgenliğinin daha yüksek çıktığı düşünülmektedir. Altı kanallı poliester kumaşlar ile konvansiyonel poliester kumaşların bağıl su buharı geçirgenliği değerleri arasında önemli bir fark görülmemesi altı kanallı poliester kumaşların kalınlık değerlerinin daha yüksek olmasından kaynaklanmaktadır. Şekil 2. Bağıl su buharı geçirgenlikleri (%) 130 4. Değerlendirme Bu çalışmada konvansiyonel, altı kanallı ve mikro incelikteki üç farklı poliester lifi ile farklı sıklıkta ve doku tipinde dokuma kumaşlar üretilmiş ve bu kumaşların bağıl su buharı geçirgenlik özellikleri değerlendirilmiştir. Poliester kumaşların hidrofob olmasından dolayı konfor açısından kullanımı sınırlıdır. Kumaşların kapilarite özelliğinin geliştirilmesi için farklı enine kesite sahip lifler ve mikro incelikteki lifler geliştirilmiştir. Çalışmada kullanılan mikro poliester kumaşların gözeneklilik değerleri diğer kumaşlardan daha yüksek bulunmuştur. Bu kumaşların bağıl su buharı geçirgenlik değerleri de arttırılmış yüzey alanı ve kapilar boşlukların etkisi ile diğer kumaşlardan daha yüksektir. Kumaşların su buharı geçirgenlikleri için önemli olan bu özellikler yanında kumaşın kalınlık, gramaj ve konstrüksiyon özelliklerinin de göz önünde bulundurulması gerektiği belirlenmiştir. 5. Kaynaklar [1] Marmaralı, A., Dönmez Kretzschmar, S., Özdil, N., Gülsevin Oğlakçıoğlu, N., 2006,”Giysilerde Isıl Konforu Etkileyen Parametreler”,Tekstil ve Konfeksiyon,4 [2] Oğlakçıoğlu, N., Marmaralı, A., 2010, “Thermal Comfort Properties of Cotton Knitted Fabrics in Dry and Wet States”, Tekstil ve Konfeksiyon, 3. [3] Majumdar, A., Mukhopadhyay, S., Yadav, R., 2010, “Thermal properties of knitted fabrics made from cotton and regenerated bamboo cellulosic fibres”, International Journal of Thermal Sciences, 49. [4] Varshney, R. K., Kothari, V. K., Dhamija, S., 2010, “A study on thermophysiological comfort properties of fabrics in relation to constituent fibre fineness and cross-sectional shapes”, The Journal of The Textile Institute, Vol. 101, No. 6, [5] Ramakrishnan G., Dhurai B., Mukhopadhyay, S., 2009, An Investigation into the properties of knitted fabrics made from viscose microfibers, Journal of Textile and Apparel, Technology and Management, Volume 6, Issue1. [6] Özdil, N., Süpüren, G., Özçelik, G., 2009, Moisture Management Properties of Fabrics Knitted With Different Materials, Tekstil Teknoloji, Vol. 14, Issue 156, 179-186 (Part I); Issue 157, 118-121 (Part II). [7] Kanat, Z. E., Taşkın C., 2007, “Farklı İpliklerden Dokunan Kumaşların Konfor Özelliklerinin Karşılaştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İzmir 131 HAZIR GİYİM SEKTÖRÜNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ANLAYIŞI VE UYGULAMA ALANLARI Ofluoğlu, Pelin Arş.Gör.Yük.Müh., Ege Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir, Türkiye Özet Sürdürülebilir moda; çevre ve tüketici dostu, geri dönüştürülebilir ve yüksek kaliteli ürünleri kapsayan bir kavramdır. Literatürde slow fashion (yavaş moda) olarak da geçen bu yeni moda akımı, tüketime endeksli moda endüstrisini çevre ve insan hassasiyetleri ile “yavaşlatmayı” hedeflemektedir. Bu çalışmanın amacı, büyük ölçekli firmaların sürdürülebilir uygulamalarının yanında, Türk ekonomisine önemli katkılar sağlayan KOBİ niteliğindeki firmaların da hazır giyim alanında sürdürülebilir yaklaşımlarla adım atabileceğini bu ölçekte bir firmanın analizini yaparak yansıtmayı hedeflemektedir. Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, hazır giyim sektörü, tekstil, çevre, slow fashion 1.Giriş Bir ülkenin çevresel ilerleyişini anlamak için faydalanılabilecek en iyi hareket noktası, o ülkedeki tüketicilerin yeşil konulardaki tüketici davranışlarını incelemektir (1). Tüketici davranışları ise üretici firmaların yöntem ve standartlarını yeniden gözden geçirme ve onları düzenleme yoluna gitmelerini tetiklemektedir. Aynı zamanda, uluslararası ticaretin önündeki engellerin her geçen gün azaldığı yeni ticaret düzeninde, iş gücü maliyeti ve üretim hacmine bağlı olarak sağlanan avantajlar önemini yavaş yavaş yitirirken, sosyal ve çevresel standartlara uyum gibi unsurlar, yeni rekabet avantajları olarak karşımıza çıkmaktadır (2). Gerek ülkemizde gerekse dünyadaki toplumların ekonomik, teknolojik ve politik gelişmelere bağlı olarak refah düzeylerinin ve farkındalıklarının artması “sürdürülebilirlik” kavramını da beraberinde getirmiştir. Literatür incelendiğinde sürdürülebilirlik kavramı; çevresel, ekonomik ve sosyal boyutlarıyla bir bütün halinde incelenmektedir. Bu çalışmada da tekstil ve hazır giyim sektöründe sürdürülebilirlik uygulamaları bahsi geçen üç boyut çerçevesinde incelenecektir. 1. Çevresel Sürdürülebilirlik: Çevresel sürdürülebilirlik ile hedeflenen çevrenin gelecek nesiller için korunması ve bu amaçla toksik olmayan, çevre dostu ve dönüştürülebilir kaynakların kullanılmasıdır. Burada, gerek üretim esnasında kullanılan tekstil hammadde, kimyasal ve proseslerin çevre dostu anlayışıyla seçilmesi ve çevreci bir anlayışla proseslerin tamamlanması ve gerekse de üretim sonrası oluşan tekstil atıklarının sürdürülebilirlik anlayışı ile yeniden üretime kazandırılması veya geri dönüştürülmesidir. 2. Ekonomik sürdürülebilirlik: Ekonomik sürdürülebilirlik ile amaçlanan, hammadde, enerji ve insan gücü gibi ekonomik kaynakların ihtiyaç fazlasının tüketiminin önüne geçilmesini sağlamaktır. 3. Sosyal sürdürülebilirlik: Sosyal sürdürülebilirlik, insan hakları ve firmalarda çalışan işçilerin hakları göz önünde bulundurularak sağlanan sürdürülebilirliktir. Bu boyut aynı zamanda insan vücut sağlığına zarar vermeyen ürünlerin üretilmesi için, hammadde, kimyasal ve üretim süreçlerinin bu amaçla yeniden gözden geçirilmesini de hedeflemektedir. Çevreye duyarlı ürün ve hizmetlerin genel olarak sahip olması gereken özellikleri şu şekilde sıralamak mümkündür: Su ve enerji tasarrufu sağlayan, atık üretimi sınırlı ve çevresel kirliliğe yol açan maddelerin daha az salınımına olanak veren, geri dönüştürülebilir materyallerden yapılarak yeniden kullanım veya geri dönüşüme olanak veren, üretiminde biyolojik yakıtlar, güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanıldığı ürünlerdir (3). Tüm bu faktörler ve tüketicilerin talepleri doğrultusunda şirketler, üretim ve tedarik süreçlerini bu yeni anlayış çerçevesinde yeniden şekillendirmeye başlamıştır. Üretim 132 ve hizmet proseslerinin daha “yeşil” bir hale büründürülmesi tedariği yapılan ürün ve materyallerin çevresel özellikleri ile yakın ilişki içindedir. (4). Türkiye ekonomisi ve sanayisi içinde önemli bir yere sahip olan tekstil ve hazır giyim sektörü uzun ve karmaşık bir tedarik zincirine sahiptir. Bu karmaşık zincire ilaveten hızlı moda akımı; birçok telefin oluşması, enerji sarfiyatı ve kaynakların kullanımında artış yaşanması gibi bir çok problemi de beraberinde getirebilmektedir. Hızlı modanın yarattığı çevresel, sosyolojik ve ekonomik zararların azaltılması ise bir anlamda moda akımlarının yavaşlatılması ve sürdürülebilirliğin tekstil ve moda alanında sağlanması ile mümkündür (5). Literatüre bakıldığında büyük ölçekli firmaların yeşil tedarik zincirleri ve sürdürülebilirlik anlayışlarının çok sayıda araştırmacı tarafından incelenmiş olduğu görülmektedir. Ancak KOBİ olarak tabir edilen küçük ve orta ölçekli ve özellikle hazır giyim alanında faaliyet gösteren işletmelerin sürdürülebilirlik çalışmalarının oldukça sınırlı olduğu görülmektedir. Bu tip işletmeler büyük ölçekli rakipleri ile kıyaslandığında sınırlı kaynak ve teknolojik altyapı ile sınırlı müşteri ve tedarikçi sayısına sahip olma gibi çeşitli dezavantajları mevcuttur (6). Bu olumsuzluklara rağmen bu ölçekteki firmalar; hızlı karar alabilme, değişen koşul ve tüketici taleplerine daha kolay uyum sağlayabilme, alıcı ve satıcılarla daha yakın ilişkiler kurabilme, konjonktürel dalgalanmalardan ve finansal darboğazlardan büyük işletmelere nispeten daha az etkilenebilme gibi önemli avantajlara da sahiptir. Bunun yanında bulundukları ülke ekonomisine dinamizm kazandırma, dış ticarete katkıda bulunma, istihdam sağlama gibi çeşitli makro ölçekli avantajları da bulunmaktadır. KOBİ’lerin istihdam ve katma değer yaratma kapasitelerini artırabilmeleri için dünya pazarlarında daha aktif olarak yer almaları ve globalleşme sürecine uyum sağlayabilmeleri için de KOBİ’lerin ürün kalitelerini arttırıcı, üretim ve işletme yönetiminde rekabet edebilirliklerini geliştirici politikalar uygulanmalı ve desteklenmelidir (7). Kobilerin Türkiye ekonomisindeki pozisyonu ve hazır giyim alanında yürütülebilecek sürdürülebilir uygulamalar dikkate alınarak, bu çalışma ortaya konulmuştur. Çalışmanın amacı, büyük ölçekli firmaların sürdürülebilir uygulamalarının yanında, Türk ekonomisine önemli katkılar sağlayan KOBİ niteliğindeki firmaların da hazır giyim alanında sürdürülebilir yaklaşımlarla adım atabileceğini bu ölçekte bir firmanın analizini yaparak yansıtmayı hedeflemektedir. 2. Materyal ve Metot Çalışma kapsamında İstanbul ilinde yer alan KOBİ niteliğindeki bir hazır giyim firmasıyla görüşülmüştür. Analizi yapılan firmanın üretim ve hizmet süreçlerinin sürdürülebilirlik anlayışı farklı boyutlarıyla incelenmiştir. Bu kapsamda hazır giyim firmalarının sürdürülebilir uygulamaları neticesinde gerek firmaların ve gerekse de çevrenin kazanımları yansıtılmaya çalışılmıştır. 3. Bulgular Çalışma kapsamında sürdürülebilirlik boyutları ele alınan firma İstanbul ilinde faaliyetlerini sürdüren ve 2007 yılında kurulan SAFİKDN Organik ve Doğal Ürünler firmasıdır. Firma %100 organik ve el yapımı ürünlerin hem üretimi ve hem de pazarlamasını (bünyesinde üretmediği organik ürünlerin tedarik edilmesi ve satışı) gerçekleştirmektedir. Ürün yelpazesine bakıldığında; organik bebek – çocuk, erkek, kadın ve hamile kıyafetleri, organik ev ve bebek odası tekstil ürünleri, organik oyuncaklar, organik aksesuarlar, organik kurumsal hediye ürünleri, organik el örgü ipleri ve organik özel el dokuma kumaşlardan oluştuğu görülmektedir. Firmanın faaliyet alanına bakıldığında sadece hazır giyim değil, aynı zamanda tekstil ve ev tekstili alanlarında da aktif olduğu görülmektedir. Firmanın yukarıda da açıklanan sürdürülebilirlik boyutları çerçevesinde analizi yapıldığında, aşağıdaki değerlendirmelerle karşılaşılmaktadır. 133 1. Çevresel Sürdürülebilirlik Firma, ürünlerinin üretiminde yalnızca organik materyallerden faydalanmaktadır. Firma ile yapılan görüşmeler neticesinde bu durumun nedeni olarak; pamuk yetiştirilirken ve işlenirken yapılan her işlem dolayısıyla pamuk lifi üzerinde bırakılan zararlı kalıntıların, üretici firmaların ürettiği pamuk esaslı ürünler üzerinden insan cildi ile temas etmesi, cilt tarafından emilmesi ve sağlığa olumsuz olan etkileri gösterilmiştir. Pamuk üretimindeki yanlış tarım uygulamaları sonucu ise, yaşadığımızın dünyanın toprağı, havası, suyu kirlenmekte, bu durum ise sağlığımızı ve gelecek nesiller için dünyamızı tehlike altına sokmaktadır. Organik pamuk üretiminde ise çevrenin kirletilme oranı çok daha düşük düzeylerdedir. Bununla birlikte firma, Organik Alışveriş (Organic Exchange-OE) ve Global Organik Tekstil Standardı (GOTS) standartlarına uygun bir şekilde üretimlerini gerçekleştirmekte ve standartların belirlediği çerçevede organik materyalleri üretim aşamasında nihai ürüne dönüştürmektedir. Bu standartların amacı; çevreye saygılı ve sosyal sorumluluk bilinci doğrultusunda hareket edilerek hammaddelerin elde edilmesi ve üretim anlayışının da bu felsefeyle yürütülmesini sağlamaktır. Ayrıca bu standartlar, gerek süreçlerin gerekse de nihai ürünlerin dünya çapında tanınmış gerekliliklerini ortaya koymakta, tüketiciye güvenilir bir garanti sunmakta ve firmaların organik ürün ihracatı için temel oluşturmaktır. Firma, sipariş temelli çalışarak fazla üretimin ve dolayısıyla gereğinden fazla kumaş, aksesuar, paketleme malzemesi, enerji, zaman ve insan gücü kullanımının önüne geçmeyi hedeflemektedir. Ürünlerin ambalaj ve etiketlerinde de geri dönüşümlü kağıtlar, kumaşlar ve kutular kullanılarak çevreye verilen zarar en aza indirilmeye çalışılmaktadır. Ayrıca, firmanın birlikte çalıştığı toplamda yedi adet tedarikçisi bulunmaktadır. Tedarikçilerin seçiminde, firmanın kuruluş felsefesiyle paralel olarak çevresel sertifikalarının olmasına da en az mali boyutlar kadar dikkat edildiği bilgisi alınmıştır. 2. Ekonomik Sürdürülebilirlik Firma, sipariş temelli çalışarak fazla üretimin ve dolayısıyla gereğinden fazla kumaş, aksesuar, paketleme malzemesi, enerji, zaman ve insan gücü kullanımının önüne geçmeyi hedeflemektedir. Ayrıca bu kapsamda firma, üretim faaliyetlerinde çalışan personeli de eğitmekte ve bilinçlendirmektedir. Sipariş temelli çalışmanın yanında kendi ürün gruplarında sürekli bulunan ve perakende satışa yönelik olarak bulundurulan ürünler modaya ve sezona yönelik olmadığından farklı dönemlerde de satılabilmektedir. Bu ürünler uygun ambalaj ve koşullarda saklanmakta ve nihai ürünlerin telef olmaları veya elden çıkarılma gerekliliği önlenmektedir. Ayrıca üretim esnasında ortaya çıkan her bir telef ve atık farklı tasarımlarla başka ürünlere dönüştürülmekte ve hammadde kullanımında süreklilik sağlanmaktadır. 3. Sosyal Sürdürülebilirlik Safikdn, ürünlerinin üretiminde ve ambalajlanması sürecinde yalnızca organik materyallerden faydalanarak, insan sağlığı ve çevreye verilecek zararı en aza indirmeyi amaçlamaktadır. Bu durum çevresel olduğu kadar aynı zamanda firmanın sosyal bir sürdürülebilirlik boyutudur. Firma, bünyesinde çalışan personelin iş sağlığı ve güvenliğini de dikkate almakta ve belirli aralıklarla iyileştirmeler yapmaktadır. İnsan sağlığı ve çevrenin gözetilmesini ön planda tutarak pazarlanan ürünlere ek olarak firma, üretim aşamasında kadınların iş yaşamına kazandırılmasına da katkıda bulunmaktadır. 2011 yılında, bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında kadınlarla daha sağlıklı iletişim kurmak ve bu amaçla bir merkez oluşturmak için Safikadın Üretken Mutlu Kadınlar Atölyesi kurulmuştur. Kadın emeğini değerlendirmek ve onlara maddi kazanç sağlamak amacıyla amacıyla fiziki anlamda bir atölye kurulmuştur. Bu projeye ilaveten, iş yaşamında doğrudan aktif olmayan ev hanımları, el emeklerini kullanarak yaptıkları ürünlerle firmanın bir anlamda tedarikçisi veya çalışanı olmaktadır. Bu durumda ev hanımlarının kendi evleri birer üretim atölyesi haline gelmekte, hobilerini maddi kazanca döndürerek ev ekonomisine katkıda bulunabilmeleri için onlara fırsat verilmektedir. Buna ilaveten, firmanın kuruluş hikayesi de Türkiye'de yürütülen bir sosyal sorumluluk projesinin 134 parçası niteliğindedir. Firma kurucusu Dt.Funda Kudunoğlu Çobanoğlu, 2007 yılında Kagider'in desteklediği dört kadın girişimciden biri olarak proje fikri desteklenmiş, bu konuda eğitimler almış ve projesi olan organik temalı firmasını hayata geçirmiştir. 4. Değerlendirme ve Öneriler Hazır giyim sektöründe sürdürülebilirlik yaklaşımı ile sağlanmak istenen hızlı moda akımlarının neden olduğu hızlı tüketim eğiliminin yavaşlatılması ve böylece ekolojik, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirliğin sağlanmasıdır. Sürdürülebilir uygulamalar kısa vadede firmaların maliyetlerini arttırsa da uzun vadede kaynakların kullanımının sınırlandırılması ile maliyetler azalabilecek, uluslararası düzeyde kabul gören çevre sertifikaları sayesinde firmaların yurtiçi ve yurtdışı ticaret yapma olanağı artabilecek, rakip firmalara rekabet üstünlüğü sağlanabilecek ve kurum imajının güçlendirilmesi sağlanabilecektir. Bu nedenle hazır giyim firmalarının tedarik zinciri ve pazarlama fonksiyonlarını sürdürülebilirlik temeli üzerine kurmaları gerek çevrenin, gerekse insanlığın uzun vadeli ve gelecek nesiller için önemli kazanımlar elde etmesini sağlayabilecektir. Yukarıda da bahsedildiği gibi yerli firmaların organik ürünlerinin uluslararası arenada kabul görebilme ve ticaret yapabilme olasılığını arttırmada, elde edilecek sertifikalar ve standartlar doğrultusunda süreçlerin devamlılığının sağlanması etkili olabilecektir. Bununla birlikte, dünyada ortaya çıkan yeni moda anlayışlarından birisi olan "slow fashion" sürdürülebilir ürün üretimi ve sürdürülebilir süreçlere sahip olma ile yakından ilişki halindedir. Çevre duyarlılığı ile hazır giyim alışverişi yapmak ve hızlı modanın hızlı değişen ürün çeşitliliğine ayak uydurmadan kendi tarzını ortaya koymak isteyen tüketicileri hedef alma ve bu hedef kitleye satış yapma anlamında sürdürülebilir ürünler önemli bir değere sahiptir. Büyük ölçekli firmaların sahip olduğu geniş yatırım ve altyapı imkanlarına sahip olmayan orta ve küçük ölçekli firmalar yukarıda da bahsedildiği gibi hızlı karar alabilme, değişen koşul ve tüketici taleplerine daha kolay uyum sağlayabilme, alıcı ve satıcılarla daha yakın ilişkiler kurabilme, finansal darboğazlardan büyük işletmelere nispeten daha az etkilenebilme gibi bir çok avantajı da elinde bulundurmaktadır. Buna ilaveten, kadın girişimcilerin iş yaşamına kazandırılması ve makro ölçekte ülke istihdamı ve sektörel bazda da yaratılan katma değerin arttırılması açısından KOBİ'ler önemli bir değere sahiptir. Bu çalışmanın da vurgulamaya çalıştığı gibi, küçük ve orta ölçekli firmalar da ekonomik amaç ve çıkarlarından taviz vermeden sürdürülebilirlik faaliyetlerinde bulunabilmektedir. Bu uygulamalar neticesinde ise firmalar, hem insan ve çevreye ve hem de kendi markalarına olumlu kazanımlar sağlayabilecektir. 5. Kaynaklar 1. Chan, Ricky Y.K. and Lorett B.Y. Lau (2000), “Antecedents of Green Purchases: a Survey in China”, Journal of Marketing, Vol.17, N.14, pp.338-357 2. Halkbank Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi, 2010, “Tekstil ve Hazır Giyim Sektör Raporu” 3. Kumar R. and Chandrakar R., “Overview of Green Supply Chain Management: Operation and Environmental Impact at Different Stages of the Supply Chain”, International Journal of Engineering and Advanced Technology (IJEAT), Volume 1, Issue 3, February 2012, pp.1-6 4. Min, H. and Galle, W.P. 1997, “Green Purchasing Strategies: Trends and Implications”, International Journal of Purchasing and Materials Management, Summer 1997, pp.10-17 5. Gürcüm, B.H. ve Yüksel C. 2012, “Moda Sektörünü “Yavaşlatan” Eğilim: Eko Moda ve Moda’da Sürdürülebilirlik”, 1. Uluslar arası Moda ve Tekstil Tasarımı Sempozyumu, s.48-51 6. Badger, I.C., Mangles, T. and Sadler-Smith, E. 2001, “Organizational learning styles, competencies and learning systems in small, UK manufacturing firms”, International Journal of Operations & Production Management, Vol. 21, pp. 1417-32 7. Çatal, F.M. 2007, "Bölgesel Kalkınmada Küçük ve Orta Boy İşletmelerin (Kobi) Rolü", Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 10, Sayı 2, s. 333-352 135 PAMUKLU KUMAŞ ÜZERİNDEKİ AZO GRUPLARI İÇEREN SUDA ÇÖZÜNÜR METALLOFTALOSİYANİNİN (M: Zn) ANTİBAKTERİYEL ETKİSİ Özdemir S., Pınar1, Özgüney, Arif T.2, KantarK., Günay3, Şaşmaz, Selami3 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Tekstil Teknolojisi Bölümü, Rize, Türkiye 2 Ege Üniversitesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir, Türkiye 3 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi,Kimya Bölümü, Rize, Türkiye 1 Özet Araştırmanın temel amacı,azo grupları içeren suda çözünür çinko ftalosiyanin ile boyanmış pamuklu kumaşın; boyanma özelliklerinin, renk haslıklarının (ışık, su, ter, klorlanmış su, sürtme, yıkama) ve antibakteriyel aktivitesinin incelenmesidir. Anahtar Kelimeler:Metalloftalosiyanin, pamuk, antibakteriyel 1. Giriş Endüstriyel olarak sentezlenmiş organik bileşiklerin en geniş sınıflarından birisi olan azo bileşikleri;antibakteriyel ve pestisidal aktiviteleri içeren ilginç biyolojik aktivitelerde çeşitlilik gösterirler [1]. Çinko, bakır, gümüş…gibi metal iyonları antimikrobiyal madde olarak kullanılmaktadır [2]. Azo gruplarının ve çinko metal iyonunun antibakteriyel özelliklerinin bir ftalosiyanin yapısında kombine olabileceği düşünülmüştür. 2. Materyal ve Metod Bu çalışmada, azo grupları içeren suda çözünür metalloftalosiyanin (M:Zn) (ZnPc), Şaşmaz ve ark. [3]’a göre sentezlenmiştir. Pamuklu kumaş, bir katyonikyardımcı madde ile modifiye edilmiş ve daha sonra ZnPc boya ile sodyum karbonat varlığında çektirme prosesi ile boyanmıştır. Son olarak, renklendirilmişkumaşların; ISO standartlarına göre renk haslıkları ( su, ev ve ticari yıkama, sürtme, klorlu su, ter,ışık) ve AATCC 147-1998 ve AATCC 100 test metodlarına göre antibakteriyel özellikleri incelenmiştir. Ağartılmış, hidrofilik, basit süprem örgü yapısından oluşan %100 pamuklu kumaş kullanılmıştır. 3. Sonuçlar ve Tartışma ZnPc yapısı şekil 1’de görülebilinmektedir. Moleküldeki sodyum sülfonat grupları yapıyı, suda yüksek derecede çözünür yapmaktadır. Alkali ortamda boya, katyonik pamuğa; boyanın sülfo grupları ile pamuğun katyonik grupları arasındaki elektrostatik etkileşimler sayesinde bağlanmıştır. Boyama prosesinden sonra, pamuklu kumaş; homojen biçimde yeşil renklendirilmiş yüzeye sahip olmuştur.Su, yıkama ve ter haslık değerleri mükemmeldir. Boyanmış kumaşlar; zayıf ışık haslığı, iyi kuru sürtme, orta derecede yaş sürtme ve klorlanmış su haslığı sonuçları göstermiştir.Boyanmış kumaşın,patojenik S. Aureus ve K.Pneumoniae bakterilerine karşımükemmel antibakteriyel etkiye sahip olduğu gözlemlenmiştir (Tablo 1). 136 Şekil 1. Azo grupları içeren suda çözünür çinko ftalosiyaninin yapısı. Tablo 1. Pamuk üzerindeki ZnPc’ninantibakteriyel aktivite test sonuçları Mikroorganizmalar Yüzeyde Üreme Varlığı S. Aureus (Gr +) K. Pneumoniae ( Gr -) Görülmedi Görülmedi Mikroorganizmalardaki Azalma Yüzdesi % 99.99 99.74 4. Sonuçlar Azo gruplarının ve metal iyonlarınınkendilerinin antibakteriyel yeteneğe sahip oldukları bilinmektedir, fakat ilk olarak bu çalışmada; pamuklu kumaş üzerindeki azo grupları içeren suda çözünür çinko ftalosiyanin S. Aureus ve K. Pneumoniae bakterilerine karşı mükemmel antibakteriyel aktiviteye sahip olduğu kanıtlanmıştır. Bu boya, ilk kez renklendirme içintekstilde kullanılmıştır. Potansiyel antibakteriyel kumaş gelecekte; askeriye, sağlık, iş üniformaları, ev ürünleri ve spor hazır giyimlerinde, özellikle medikal tekstillerde kullanılabilir. 5. Referanslar [1] H M Hamid, N M Zeinaband M A Istabraq, Journal Of KerbalaUniversity, 9(2011)75. [2] S Landageand A Wasif, International Journal of EngineeringSciences&Emerging Technologies, 4 (2012)66. [3] C Kantar, E Atacı and S Şaşmaz, TurkishJournal of Chemistry, DOI: 10.3906/kim-1404-35 (in press). 137 KÖPÜK APLİKASYON VE FULARD APLİKASYON TEKNİĞİYLE BURUŞMAZLIK İŞLEMİ GÖRMÜŞ PAMUKLU KUMAŞLARIN ELEKTRİK İLETKENLİKLERİ Kapar, Çeliktürk, Bilgen, Güneşoğlu, Cem Gaziantep Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Gaziantep, Türkiye Özet Köpük aplikasyon emdirme sistemine alternatif olarak ortaya çıkmış bir sistem olmakla birlikte emdirme prosesinin bir çok dezavantajını ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Bu çalışmada ise köpük aplikasyon tekniğinin farklı bir uygulanış biçimi olan CFS (Chemical foam system) tekniği ile çalışılmıştır. Buruşmazlık apresi hem fulard tekniği ile hem de CFS tekniği ile %100 pamuklu kumaşa uygulanmış ve elektrik iletkenlikleri ölçülüp karşılaştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Köpük aplikasyon, buruşmazlık, elektrik iletkenliği 1. Giriş Köpük aplikasyonun en önemli özelliği, konvensiyonel emdirme işleminde olduğu gibi kimyasalların seyreltik çözelti halinde aplikasyonunun aksine kimyasalların köpük formuna getirilip uygulanmasıdır. Kimyasalları kumaş yüzeyine taşımada su yerine hava kullanılmakta ve bu sayede kurutma adımında ve su kullanımında enerji kazanımı sağlanmaktadır. Bu noktada Amerika’nın Kuzey Karolayna eyaletinde bulunan Gaston System Laboratuarı ekibinin geliştirdiği CFS büyük başarılar sergilemektedir. Sistemin önemli avantajları ; uygulanan kimyasalların yüksek konsantrasyonda olması, su ve enerji tüketiminde önemli azalmalara neden olması (su tüketiminde % 80’e kadar bir azalma), tekstil mamülüne hızlı nüfuziyet ve ıslanma oranları sağlaması, tek ya da çift taraflı uygulanıyor olması. 2. Materyal ve Metot Bu çalışmada iki farklı boyuttaki çapraz bağlayıcı (Nanolink/DMDHEU) içeren Reçete 5 Gaston Systems Laboratuarında, Charlotte-USA, hem CFS köpük aplikasyon tekniğiyle hem de fulard tekniğiyle 100% pamuklu dokuma numune kumaşlara uygulanmıştır. Reçete 5; 40 g/L DMDHEU/Nanolink çapraz bağlayıcı, 20 g/L makrosilikon yumuşatıcı ve 10 g/L MgCl2 katalizör olmak üzere pH 11’de uygulanmıştır. Köpük aplikasyon tekniği ile numune kumaşlara %30 wpu, fulard aplikasyon tekniği ile 75%wpu buruşmazlık apresi uygulanmıştır. Ardından numune kumaşlar laboratuar şartlarında, 130 ⁰C ‘de 5 dakika süreyle kurutulup, 170 ⁰C ‘de 70 saniye kondenze edilmiştir. Elektrik iletkenliği Numune kumaşların elektrik iletkenliği ölçümü Charleswater 99105 Yüzey İletkenlik cihazı ile ASTM-F-150 standardına uygun olarak yapılmıştır. (Şekil 1). Problar (1) numunenin üzerinde birbirlerine ‘s’ kadar uzaklıkta yerleştirilmiş ve ölçüm yapılmıştır (3). Yüzey V 2 özdirenci bağıntısı ile hesaplanmıştır burada ‘V’ problar arasındaki potansiyel 1 I s Şekil 1. Charleswater yüzey iletkenlik cihazı farktır, ‘I’ ise geçen elektrik akımıdır, ‘s’ ise iki prob arasındaki mesafedir (25 cm). Elektrik iletkenliği için her bir numuneden 5 tane ölçüm alınmış ve daha sonra bu ölçümlerin ortalamaları hesaplanarak numune kumaşların yüzey elektrik dirençleri elde edilmiştir. Numunemiz tekstil mamülü olduğu için Rv (bulk özdirenci) hesaplanmıştır. 138 Daha sonra edilmiştir. Rv değerinin çarpmaya göre tersi alınarak iletkenlik elde 3. Bulgular Buruşmazlık apresi uygulanmış %100 pamuklu dokuma kumaşların elektrik iletkenlikleri incelenmiş ve sonuçlar karşılaştırılmıştır. Burdaki esas amaç köpük aplikasyon ve fulard aplikasyonla uygulanan iki farklı boyuttaki çapraz bağlayıcının elektrik iletkenliği üzerine etkisidir. Tablo 1. Numune kumaşların kitle dirençleri Tablo 1 incelendiğinde DMDHEU çapraz bağlayıcı hem 9 Reçete 5 köpük aplikasyon DMDHEU 3.08 * 10 köpük aplikasyonda hem fulard 9 Reçete 5 fulard aplikasyon DMDHEU 2.87 * 10 aplikasyonda benzer sonuçlar Reçete 5 köpük aplikasyon Nanolink 5.59 * 109 vermiştir. Nanolink çapraz Reçete 5 fulard aplikasyon Nanolink 4.26 * 109 bağlayıcı hem köpük aplikasyonda hem de fulard aplikasyonda yine benzer sonuçlar vermiştir. Aynı aplikasyon tekniği için DMDHEU ve Nanolink çapraz bağlayıcılar karşılaştırıldığında kitle dirençleri arasında daha farklı sonuçlar vermiştir. Nanolink çapraz bağlayıcı kullandığımız zaman DMDHEU çapraz bağlayıcıya oranla kitle direnci, Rv, daha büyük katsayıya sahiptir. Numune Kumaş Kitle Direnci (Rv)(Ω.cm) Tablo 2. Numune kumaşların elektrik iletkenlikleri Tablo 2 incelendiğinde elektrik dirençleri arasında büyüklük Reçete 5 köpük aplikasyon DMDHEU 3.25 * 10 olarak çok farklılık Reçete 5 fulard aplikasyon DMDHEU 3.48 * 10-10 gözlenmemekte ama köpük Reçete 5 köpük aplikasyon Nanolink 1.79 * 10-10 aplikasyonda çapraz bağlayıcı Reçete 5 fulard aplikasyon Nanolink 2.35 * 10-10 değiştiği zaman katsayılarda farklılık belirginleşmektedir. Küçük boyutta çapraz bağlayıcı kullanıldığı zaman katsayının düştüğü gözlenmektedir. Numune Kumaş -1 İletkenlik ( s.cm ) -10 4. Değerlendirme Köpük aplikasyon ve fulard aplikasyonda sonuçlarda farklılık gözlenmemekte, köpük aplikasyonun avantajları göz önünde bulundurulduğunda köpük aplikasyonun tercih edilmesi önerilmektedir. 5. Kaynaklar [1] Gunesoglu, C., Kut, D. And Orhan, M., Textile Research Journal, Vol. 80, No.2, 2010, pp.106-115. [2] CFS Foam Application Technology (2004) Industrial Fabric Bulletin, p.45 [3] Can, Y., Akaydin, M., Turhan, Y. and Ay, E. (2009). Effect of wrinkle resistance finish on cotton fabric properties. Indian Journal of Fiber& Textile Research, 34, 183-186 [4] Elbadawi, A.W. and Pearson, J.S. , 2003. Foam Technology In Textile Finishing. Textile Progress, 33, 1-31 139 TERSİNE LOJİSTİK KAVRAMININ TEDARİK ZİNCİRİ İÇERİSİNDEKİ YERİ VE KONFEKSİYON FİRMALARI İÇİN ÖNEMİ Küçük, Mehmet1, Güner, Mücella1 Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir, Türkiye Özet Tersine Lojistik, en basit şekliyle ürünlerin satıcı firmalara geri dönüşü olarak söylenebilir. Sadece hatalı ya da tüketici tarafından kabul görmeyen ürünlerin değil; miadını doldurmuş ya da atıl kalmış artık kullanılmayan ürünlerin de geri dönüşümü bu noktada incelenen bir diğer konudur. Tersine lojistik maliyetleri düşürmek, müşteri hizmet düzeyini artırmak, yasalara uymak veya sosyal sorumluluğu yerine getirmek gibi ihtiyaçlar sebebi ile işletme için pazarda rekabet avantajı sağlamanın yollarından biridir. Tüketicilerin daha fazla miktarda ve çeşitte ürün talep etmesi, ürün yaşam sürelerinin kısalması ve özellikle konfeksiyon ürünlerinde satın alma sebebinin “öncekinin iş görmemesi” değil, “modasının geçmesi/değişiklik ihtiyacı” olması durumu, ürünlerin yeniden değerlendirilmesini eskiye oranla daha fazla gereklilik haline getirmektedir. Çevreci kaygıların önemli hale gelmesi ve sürdürülebilirliğe verilen önemin artması da ürün geri kazanımı kavramının daha sık duyulmasına sebep olmaktadır. Bu sebeple tersine lojistik, tüm tedarik zinciri için, ileri yöndeki lojistik kadar önemli hale gelmektedir. Bu çalışmada tersine lojistik yönetiminin, tedarik zinciri yönetimindeki yeri anlatılmakta ve bunun tekstil ve konfeksiyon firmaları için öneminden bahsedilmektedir. Anahtar Kelimeler: Tedarik Zinciri, Yeşil Tedarik Zinciri, Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü, Lojistik, Tersine Lojistik 1. Lojistik Nedir? Lojistik Yönetimi Derneği (Council of Logistics Management) işletmelerin lojistik faaliyetlerini tedarik zincirinin bir parçası olarak değerlendirmektedir. Derneğe göre lojistik hammadde, yarı mamul, mamul ve ilgili bilgilerin üretim noktasının başından tüketim noktasına kadar, müşteri gereksinimlerini karşılamak amacıyla, etkin ve düşük maliyetli bir şekilde akış ve depolanması süreçlerinin planlanması, uygulanması ve kontrol edilmesidir. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi lojistik öncelikli olarak müşteri gereksinimlerini karşılamaya dönük bir yönetim sürecidir (Rushton vd. 2006). Bununla birlikte, lojistik farklı örgütler için farklı anlamlara gelebilmektedir. Bazı işletmeler lojistiği yalnızca hammaddenin üretim sürecine akışının sağlanması olarak değerlendirmekte ve yönetim anlayışlarında mamulün müşteriye ulaştırılması boyutunu göz ardı etmektedirler. Bazı işletmeler ise ürün tamamlandıktan sonra lojistik faaliyetlerine önem vermektedirler. Diğer bir deyişle; bu işletmeler lojistiği tamamlanmış mamullerin nihai tüketiciye ulaştırılması; yani fiziksel dağıtım olarak algılamaktadırlar. Bu iki gruptaki işletmelere ek olarak sayıları yadsınamayacak kadar fazla olan işletmelerin de lojistik faaliyetlerini hem hammadde yönetimi hem de fiziksel dağıtım olarak sürdürdüklerini görmekteyiz. Bu tip işletmeler lojistiği müşteri gereksinimlerini karşılamaya yönelik bir yönetim anlayışı olarak görmekte ve entegre bir lojistik süreci ortaya koymaktadırlar. Şekil 1-1’de görüldüğü gibi bu derin lojistik anlayışı hammadde yönetimini ve fiziksel dağıtımı işletmeyi müşteriyle buluşturan bir tedarik zincirine entegre etmektedir. Dolayısıyla geniş anlamıyla lojistik; hammadde tedarikinden nihai mamulün tüketiciye kadar ulaştırılması sürecindeki faaliyetleri optimize etme sanatıdır (Rushton vd. 2006). Son yıllarda ticaretin uluslar arası boyut kazanması ve işletmelerin dışa dönük stratejilere odaklanması lojistik anlayışının değişmesine ve bazı lojistik fonksiyonlarının öne çıkmasına 140 neden olmuştur. Çokuluslu işletmelerin ürünlerini farklı bölgelerdeki üretim noktalarından farklı bölgelerdeki tüketim noktalarına ulaştırma zorunlulukları lojistik fonksiyonlarından taşıma fonksiyonunun diğerlerine göre daha önemli görülmesini sağlamıştır. Tedarik kaynağından müşteriye kadar oluşan kanal süresince birçok lojistik faaliyet gerçekleştirilmektedir. Her bir lojistik fonksiyon maliyet merkezi olmakla birlikte müşteri hizmet düzeyinin arttırılmasında önemli bir yere sahiptir. 1.1. Lojistiğin Ana Fonksiyonları Lojistik, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere her türlü ürün, servis hizmeti ve bilgi akışının başlangıç noktasından (kaynağından) , tüketildiği son noktaya (nihai tüketici) kadar olan tedarik zinciri içindeki hareketinin etkili ve verimli bir biçimde planlanması, uygulanması, taşınması, depolanması ve kontrol altında tutulması hizmetidir.Lojistik yönetimini gerçekleştirmenin amacı firma aktivitelerinin, hizmet ve kalitenin en düşük maliyetle en iyileştirilmesi yönünde koordinasyonun sağlanmasıdır. Aynı zamanda lojistik aktivitesi pazarla, firmanın operasyonel iş süreçleri arasında bir bağlantı kuran unsur olarak da görülebilir. Hammaddeden, son ürünün dağıtımına kadar olan bu sürece lojistik yönetimi süreci olarak adlandırabiliriz.Lojistik yönetimi; tedarikçiden son kullanıcıya kadar uzanan ki buna tedarik zinciri denir,planlı bir şekilde içten dışa veya dıştan içeri veya her iki yönlü satınalma, taşıma, depolama, dağıtım gibi aktivitelerin verimli bir şekilde organize edilmesi ve planlanmasıdır. Depolama, taşıma, dağıtım gibi ağlar malzeme akışının sürekliliğini sağlar. Ancak projelerin sonuçlanması için kaynak zincirlerinin koordine edilmesi ve planlanması şarttır.Lojistik yönetiminin ana fonksiyonları, • Satın Alma • Taşıma • Depolama • Envanter girişi • Doğru bilgi akışının sağlanması • Organizasyon Planlama’ dır. Bu demektir ki lojistik aktiviteleri sanıldığının aksine sadece ürünlerin bir yerden başka bir yere nakliyesi değil, o ürünlerin satın alınma anından itibaren başlayan, taşınması, depolanması ve kayıtlarıyla ilgili doğru bilgi akışının sağlanması ile devam edip, bu konuda tüm organizasyonunun yapılması ve planlaması ile tamamlanan bir sistematiktir. Tedarik zinciri ile lojistik eş anlamlı olarak düşünülmektedir. Ancak tedarik zinciri kavramı lojistik unsurunu oluşturan sistematiğin genişletilmesiyle elde edildiği söylenebilmektedir. Lojistik yönetiminin temel amacı, firmanın organizasyonundaki süreçleri azaltmak iken, tedarik zinciri yönetiminde iç organizasyonun ve bundaki düzenlemelerin yeterli olmadığı savunulmaktadır. Tedarik zinciri yönetimi, tedarikçilerin ve müşterilerin kendine özgü süreçleri arasında bir bağlantı ve koordinasyon sağlamayı ve aynı zamanda organizasyonu da koordine etmeyi amaçlamaktadır. Buna karşılık, lojistik yönetimi, iş yapış süreci boyunca ürünün ve bilginin akışının tek bir plan üzerinden yürütülmesini öngören bir anlayıştır(URL 1). 2. Tersine Lojistik Nedir? İşletmeler açısından lojistik süreçleri değerlendirilirken temel olarak 4 başlık altında incelenmektedir. Bunlar; Tedarik Lojistiği, Üretim Lojistiği, Dağıtım Lojistiği ve Geri Dönüş Lojistiği yani Ters Lojistiktir. Üretim yapan işletmeler; bu dört ayrı süreçte ürünlerini hazır hale getirerek satışını gerçekleştirmektedirler. Tersine lojistiğin anlaşılabilinmesi için de öncesinde gerçekleşen diğer aşamaları bilmek gerekmektedir. İlk aşamada üretim için gerekli olan materyallerin tedarikçilerden alınarak üretim tesislerine ya da üretimde kullanılmak üzere depoya taşınmasına tedarik lojistiği denilmektedir. Bu 141 aşama tamamı ile üretim öncesinde gerçekleşir ve lojistiğin; taşıma, tasarım, geliştirme, imalat ve üretim ile ilgilenen koludur (Mau, 2004). Üretim lojistiği olarak adlandırılan ikinci aşama ise daha çok endüstriyel işletmelerde kullanılan ve ürünlerin üretim hattındaki işlemleri tamamlandıktan sonra, depolanması gerekiyorsa depolanması, diğer durumlarda ise dağıtım ve ilgili yerlere ulaştırılması sürecidir. Başka bir ifade ile nihai malların stoklandıktan sonra tüketicilerin kullanımına sunulacağı yerlere ulaşmasıdır. Ayrıca üretim hatları arasında gerçekleşen yatay ve dikey hareketlerde üretim lojistiğinin önemli bir bölümüdür.Son yıllarda üretilen ürünlerin çok az bir kısmı üretildikleri yerde tüketilmektedir. Bu nedenle ürünlerin talebin oluştuğu noktalara farklı yollarla hareketi söz konusudur. Bu noktada da dağıtım kavramı ürünlerin son kullanıcıya ulaşana kadar geçirmiş olduğu bütün safhaları ifade eder(Mau, 2004). Son aşama olan tersine lojistik ise genel anlamıyla ürünlerin satıcı firmalara geri dönüşü olarak tanımlanmaktadır. Ancak tabii ki de ürün çeşitliliği de göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü her ürün grubu için bu işleyişin aynı şekilde gerçekleştiğini söylemek doğru değildir. Kaldı ki sadece hatalı ya da tüketici tarafından kabul görmeyen ürünlerin değil; miadını doldurmuş ya da atıl kalmış artık kullanılmayan ürünlerin de geri dönüşümü bu noktada incelenen bir konudur. Tersine lojistik ve ileri lojistik arasındaki fark şekil 1’ de daha net bir şekilde vurgulanmaktadır. Tablo 1’ de ise bu iki süreç arasındaki fark açıklanmaktadır. Şekil 1:İleri ve tersine lojistik süreçleri Tersine lojistik ileri lojistiğin tam tersi algısı yanlıştır ve ileri lojistiğin simetrik bir yansıması olmayabilir. Tersine lojistik farklı kanallara, toplama noktalarına, kararalanlarına, ürün karakteristiklerine, vb. sahip olabilir. İleri lojistikte “nerede üretelim”, “nerede ve nasıl stoklayalım”, “müşterilere ürünleri nasıl dağıtalım” soruları doğrultusunda hareket edilirken; tersine lojistikte “kullanıcıdan ürünleri nasıl toplayalım”, “test/ayıklama/sınıflandırmayı nerede yapalım”, “toplanan ürünleri yeniden nerede işleyelim”, “geri kazanılmış ürünleri yeni müşterilere nasıl dağıtalım” gibi sorulara cevap aranmaktadır (Dirik, 2012).Tersine lojistik ile ileri lojistiğin bazı özellikleri açısından karşılaştırılması Tablo 1’ de açıklanmıştır. Tablo 1: İleri ve tersine lojistik karşılaştırması(Dirik, 2012) İleri Lojistik Tersine Lojistik Tahminler göreceli olarak açık/belirgindir. Tahminler daha zordur. Nakliye “birden çoka doğru”dur. Nakliye “çoktan bire doğru”dur. Ürün kalitesi standarttır. Ürün kalitesi standart değildir. Ürün paketleme bir örnektir. Ürün paketi çoğunlukla zarar görmüştür. Gidilecek yer/rotalama belirlidir. Gidilecek yer/rotalama belirli değildir. Kanallar standartlaştırılmıştır. İstisnalarla yönlendirilir. Fiyat genellikle standarttır. Fiyatlama birçok faktöre bağlıdır. İleri dağıtım maliyetleri muhasebe sistemi ile Tersine lojistik maliyetleri daha az belirgindir. yakından takip edilir. 142 Stok yönetimi tutarlıdır. Taraflar arası anlaşmalar açık ve anlaşılırdır. Pazarlama metotları belirlidir. Ürünü izlemek için gerçek ulaşılabilir. zamanlı bilgilere Stok yönetimi tutarlı değildir. Taraflarla anlaşmalar ilave varsayımlar sebebi ile karmaşıktır. Pazarlama, pek çok faktörün etkisiyle daha karmaşıktır. Süreçlerin izlenebilirliği daha azdır. Tersine lojistik Tedarik Zinciri Yöneten Profesyoneller Konseyi (CSCMP) tarafından,ham maddelerin, halen süreçte bulunan envanterlerin, bitmiş malların ve bunlar hakkındaki bilginin tüketim noktasından üretim noktasına tekrar değer elde etme veya düzgün bir şekilde elden çıkarma amacıyla verimli ve maliyet avantajlı akışını planlama, yürütme ve kontrol etme süreci olarak tanımlanmaktadır(URL 2). Tersine lojistik kavramı bu derece önemli bir konu olmasına rağmen firmalar genellikle ilk başta bahsedilen üç sürecin üzerinde çok daha fazla durmaktadırlar.Aslında müşteri memnuniyeti açısından değerlendirildiğinde tersine lojistiğe önem veren ve bu konu da müşterilerine zaman kaybetmeden geri dönüş yapabilen firmalar, tüketiciler tarafından daha fazla benimsenmektedirler. Son yıllarda yapılan araştırmalar gösteriyor ki, ABD’de Tersine Lojistik maliyetlerinin, toplam ABD gayrisafi milli hasılasına oranı %0.5 civarındadır (Orhan, 2003). Bu bilgi bile tek başına Tersine Lojistiğin hiç de azımsanmayacak bir paya sahip olduğunun göstergesidir. Günümüzde internet ve internet teknolojilerinin hızla gelişmesiyle birlikte firmalar ürünleri çok farklı kitlelere ve pazarlara sunabilmekteler. İnternet üzerinden yapılan satışlarda müşteri ürüne dokunamadığı için; ürün eline ulaştığında ya beklediği gibi gelmediğinden ya da bir hatasından ötürü üründen memnun kalmayınca; ürünü iade etmesi de bir tersine lojistik işlemidir. Bunun dışında, bir ürün satıldıktan sonra tamir için geri gönderilmesi ya da iade edilmek istenen ürünün denetlenmesi için servise gönderilmesi veya üretimin bir aşamasında yapılan hatanın düzeltilmesi için ürünün geri gönderilmesi gibi uygulamalar da tersine lojistik için örnek olarak verilebilmektedir (Şengül, 2011). Tersine lojistikte üreticisine geri dönen ürünler ile ilgili işlemler ve olası senaryolar, genel olarak tablo 2’de belirtilmiştir. Sektörden sektöre farklılık gösteren tersine lojistik uygulamalarında, ürünün yapısına, zaman duyarlı veya zaman duyarsız ürün olmasına göre uygulananişlemler değişebilmektedir. Tablo 2. Tersine Lojistikte İşlemler ve Tanımları (Nabıkoğlu, 2007) İŞLEMLER UYGULAMALAR Ürün geliştirme Ürünün fonksiyonlarını artıran işlemler (Upgrade) Yeniden işleme Ürünü iyileştirme, geliştirme ve yeniden üretme esnasındayapılan değer katıcı (Reprocessing) işlemler Kullanılmışürünün, yeni ürün düzeyinde veya daha yüksekdüzeyde kalite, Yeniden üretim güvenilirlik ve performans özelliklerine sahipolmasını sağlayan işlemlerden (Remanufacturing) geçirilmesi süreci Ürün yenileştirme Ekipmanın özelliklerinin istenen sınırlar arasına minimummaliyetle (Refurbishment) ulaştırılmasını sağlayan yeniden isleme süreci Yenileme (Recondition) Yeniden üretim içinde yer alan ve kullanılmışürünündurumununyenisi kadar iyi hale getirilmesini sağlayan süreç Geri dönüşüm (Recycle) Ürünün ıskartaya atıldıktan sonra materyallerinin geridönüştürülmesi süreci Yeniden değerlendirme (revalorization) Iskartaya atılmışürün veya materyalin içindeki değerinkazanılmasını amaçlayan her bir süreç Yeniden kullanım (reuse) Önceki kullanıcısının artık kullanmadığı ürünü geridönüştürülmesi veya ortadan kaldırılması yerine kullanımınadevam edilmesi 143 Ürün yamyamlaştırma (cannibalization) Başka bir ürünün tamir, yenileme ve yeniden üretimindedeğerlendirilmek üzere ürünün bazı kısımlarının yenidenkullanılması Olduğu gibi yeniden kullanma (reuse “as is”) Ürünün, minimum yeniden isleme ile yeniden kullanılması Tamir (Repair) Ürünün hizmet süresi boyunca fonksiyonlarının devam etmesiiçin veya ömrü sonunda geri dönmüşürünün fonksiyonlarınadevam etmesi için alınan önlemler 3. Tekstil Sektöründe Tersine Lojistik Uygulamaları Bu çalışma kapsamında, konfeksiyon sektöründe yeşil tedarik zinciri ve tersine lojistik uygulamalarında öncü firmalardan olan Marks&Spencer ve H&M firmalarının yaptıkları uygulamalar vurgulanmaktadır. Bu firmaların yeşil tedarik zinciri adı altında yaptıkları çalışmalardan biri olan tersine lojistik aktiviteleri incelenmektedir. Firmalar, konfeksiyon sektöründe kullanılan ana hammadde ve diğer materyallerin yaşam eğrisi sona ermiş olanların toplanması, çeşitli test ve muayenelerden geçirilerek kabulü ya da reddi, kabul edilen ürünlerin yeniden işlenmesi ve yeni bir ürün olarak tekrar kullanımının sağlanması gibi faaliyetlerde bulunularak tersine lojistik uygulamalarını yürütmektedirler. Bu çalışma Türk konfeksiyon ve hazır giyim işletmelerine kendi alanlarındaki Avrupa örnekleri vasıtasıyla, tersine lojistik aktiviteleri açısından farkındalık kazandırmayı hedeflemektedir. Bu çalışmada, Marks&Spencer ve H&M gibi tüm dünyada ürünlerinin tanıtımını gerçekleştiren firmaların yaptıkları tersine lojistik çalışmalarının incelenmesi soncunda elde edilen bulgulardan bahsedilmiştir. 3.1. Marks&Spencer Firması Marks&Spencer firması bilindiği üzere konfeksiyon ürünlerinin yanı sıra gıda ürünleri (balık, sebze, meyve, tatlı, şarap) ve hediyelik eşya ürünleri (çiçek, çikolata) satışı da yapan bir firmadır. Bu nedenle firma hem tekstil sektörü hem de gıda sektörü için tedarik zincirini doğaya duyarlı bir şekle büründürmek adına çeşitli çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalardan biri de tersine lojistik çalışmalarıdır. Tersine lojistik çalışması, sektörler arasında öncelik ve uygulama açısından farklılık göstermektedir. Marks&Spencer markası 2007 yılında 5 yıllık bir takvim içinde önüne koyduğu 100 hedefle yeni bir proje başlatmıştı. Bu projenin küresel olarak hedefi markayı dünyanın en sürdürülebilir ve tedarik zinciri en ekolojik perakendeci organizasyonu haline getirmekti. 2012 yılına gelindiğinde hedeflerinin yarısından fazlasını yerine getiren firma, hedeflerini daha da kapsamlı hale getirerek,projeyi toplamda180 hedefle2015 yılına uzattı (URL 3). Projenin ismi A planı (Plan A, doing the right thing) olarak seçildi. Bunun nedeni firma olarak düşüncelerinin “Plan A, çünkü yaşadığımız bu tek gezegen üzerinde bir B planı şansımız yok” olduğunu vurgulamak istemek olmalarıydı.Bu etkileyici slogan üzerine kurulan proje, sadece ürün geri dönüşümüyle kalmıyor, tüm tedarik zincirinin adil ticaret yapılması, evsiz ve zor durumdaki insanlara iş verilmesi gibi etik taraftan da birçok konuyu kapsıyor.Projenin tersine lojistik uygulaması olarak detayına bakılacak olursa, öncelikle firma kendi web sitesi üzerinden kişi tarafından artık kullanılmayacak çeşitli ürün modellerinin kendilerine getirilmesi durumunda firmanın ne kazanacağı ve bu kazancın nereye harcanacağı üzerine bilgi vermektedir. Şekil 2’ de gösterilen resim, firmanın web sitesinden alıntıdır. Asılı halde duran ürünlerin kutuya atılması ile bu ürünlerin geri getirilmesi karşılığında kaç insan doyurulacak, kaç ağaç dikilecek gibi bilgiler verilmektedir. Web sitesi üzerinden yapılan bu animasyonmüşterileri tamamıyla ürün geri getirmesi konusunda heveslendirmektedir.Bu projede M&S firması OXFAM (bir İngiliz yardım kuruluşu) ile çalışmaktadır. Kişinin artık kullanmayacağı ürünleri firmaya getirmesi (bu işleme “SWHOP” adını vermişler) ile OXFAM kuruluşu bu ürünleri tekrar satarak (yeniden kullanım veya olduğu gibi yeniden kullanım) ücreti yardıma muhtaç Afrika veya Doğu Avrupa ülkelerine göndermektedir. Tekrar satılamayan veya satılamayacak durumda olan ürünleri, ürün durumuna göre, yeniden 144 işleme, ürün yenileştirme, yenileme, geri dönüşüm veya yeniden değerlendirme işlemleri ile ilgili veya benzer alanlarda örneğin, geri getirilen konfeksiyon ürününün başka bir tekstil materyali olan yalıtım maddesi olarak veya araç koltuğu iç kısımlarında dolgu maddesi olarak kullanılması sağlanmaktadır (URL 3). Şekil 2. M&S web sitesi üzerindeki ürün geri getirme animasyonu (URL 3) 3.2. H&M (Hennes & Mauritz) Firması Üretim, lojistik ve ürün paketleme, alışveriş çantaları, mağaza içi ve yeni mağazaların inşasında arda kalan telefler, H&M tedarik zincirine dahil edilmektedir. Kendi firmasıyla sınırlı kalmak istemeyen H&M tedarikçileri ve müşterilerinin de daha az telef meydana getirmeleri için çalışmalarda bulunmaktadır. - Sürdürülebilir Materyallerin Kullanımı: H&M üretimde kullanılan materyallerin doğaya ve kişilere zarar vermemesi adına bir takım önlemler almakta ve uygulamalar yürütmektedir. Aşağıdaki şekilde bu uygulamalar özetlenebilir. -Geri dönüştürülmüş polyester: Polyester hazır giyim alanında sıklıkla kullanılan lif çeşitlerindendir. H&M plastik PET şişeler ve onların üretimlerinden arta kalan materyallerin geri dönüşümüyle oluşturulan polyesterleri üretimine dahil etmektedir. -Geri dönüştürülmüş poliamid: İççamaşırı ve dokuma kumaşlarda kullanımı yaygın olan poliamid, bu tekstil ürünlerinin üretiminden elde edilen telefler ile, balık ağları ve halı üretimleri için geridönüştürülmektedir. -Geri dönüştürülmüş plastik: Saç aksesuarları ve takılarda kullanılmak üzere geri dönüştürülmüş plastiği tercih ettiklerini belirten H&M, aynı zamanda alışveriş çantalarında da çoğunlukla geri dönüştürülmüş plastikleri kullanmaktadırlar. -Geri dönüştürülmüş pamuk: Üretimde oluşan tekstil atıklarından yararlanılarak elde edilen pamuk, önce liflere, ardından ipliğe ve sonrasında da kumaş haline gelerek tekstil ve hazır giyim zincirine yeniden dahil olmaktadır. Geri dönüştürülen pamuk aynı zamanda farklı kumaş efektleri yaratılması amacıyla lif karışımlarında da kullanılabilmektedir. -Geri dönüştürülmüş yün: Eski yünlü giysiler ve yünlü kumaş teleflerinden yararlanılarak yün geri dönüştürülmektedir. H&M, geri dönüştürülen yünün mukavemetinin artması amacıyla, doğal yün ve diğer materyallerle karıştırılarak desteklendiğini belirtmektedir. Tüm bu materyallerin geridönüştürülerek tekstil ve hazır giyim zincirine yeniden sokulmalarının amacı hem doğal kaynakların tüketimlerini azaltmak, hem toplam üretim proseslerinde ekstra enerji sarfiyatı yapılmasının önüne geçmek ve hem de daha düşük seviyelerde sera gazı emisyonu yaparak çevreye verilen zararı sınırlamaktır (URL 4). 145 - Kıyafet Toplama: H&M uluslararası bir girişimde bulunarak “Kıyafet Toplama (Garment Collecting)” adı altında bir çalışma başlatmıştır. Müşteriler, markası ve durumu ne olursa olsun eski buldukları kıyafetleri H&M’e götürmüşlerdir. Her yıl tonlarca tekstil maddesinin çöpe gittiğini ve H&M’e göre neredeyse bunların %95’inin tekrar giyilmek, tekrar üretime sokulmak ya da geri dönüştürülmek suretiyle kullanılabileceği düşünüldüğünde projenin önemi kavranabilmektedir. Bu girişimi hayata geçiren ilk hazır giyim markası H&M olmuştur. Toplanan kıyafetler eski liflerin yeni ipliklere dönüşmesini sağlamış ve yeni lif üretimi için kullanılacak su ve yağ gibi doğal hammaddelerin kullanımını da bu sayede sınırlandırmıştır. Toplanan bu kıyafetler H&M tarafından 3 bölüme ayrılmaktadır. Bunlar; yeniden giyim, yeniden kullanım ve geri dönüşüm bölümleridir. Yeniden giyilebilir kıyafetler dünya çapında ikinci el kullanılabilir şekilde satılmaktadır. Elde edilen gelir, hem tekstilde geri dönüşümü destekleyen teknoloji yatırımlarında ve hem de sosyal projelerde kullanılmaktadır. Yeniden kullanılabilir tekstil materyalleri giyime uygun olamayan ancak farklı ürünlere dönüştürülebilen yüzeyleri oluşturmaktadır. Temizlik bezlerinin oluşturulması bu gruba örnek olarak verilebilir. Geridönüşüme tabi tutulacak yüzeyler tekstil lifi oluşumunda ya da örneğin otomobil endüstrisinde yalıtım materyali olarak tekstil liflerinin kullanımı farklı sektörlerde kullanılmak üzere yeniden hayata kazandırılmalarına örnek olarak verilebilir (URL 5). -Paketleme uygulamaları: Daha az enerji sarfiyatı ve telefi sağlayan paketleme sistemleri hem ürün paketlemeleri, hem lojistikte kullanılan paketlemeleri ve hem de online servislerde önem arz etmektedir. Markaürünlerin paketlenmesinde sürdürülebilir seçimlerin yapılması amacıyla 2010 yılındabazı kılavuzlar geliştirmiştir. Bu kılavuzlar hammadde seçiminden üretime dek olan bütün paketleme zincirini kapsamaktadır. -Ürün paketlemede dikkat edilen hususlar; fonksiyondan ödün vermeden paketlerde minimum materyal bulundurmak, geridönüşümlü materyaller kullanmak, sertifikalı materyaller kullanmak (Örneğin; FSC sertifikalı kağıtlar), karışımdan ziyade geridönüşümü kolaylaştırmak için tek materyal kullanmak, üretimde yaşanabilecek telefleri engellemek için standart paket şekilleri seçmek, ürünlerin nakliyelerini daha verimli kılmak amacıyla etkin alan kullanımını ön plana çıkaracak paket tasarımları yapmak olarak sıralanabilir. -Lojistik amaçlı paketlemelerde de dikkat edilmek üzere H&M tarafından hazırlanmış birtakım kriterler bulunmaktadır. Bu kriterler üretim yapılan ülkelerden dağıtım merkezlerine ürünlerin teslimatı sırasında kullanılan paketlemelerin hem kalitesi hem de çevresel faktörlere uygunluğunu kapsamaktadır. H&M üreticilerden dağıtım merkezlerine ürünlerin nakliyesinde, minimum düzeyde tek ürünlerin paketi kullanmaya dikkat ederken, dağıtım merkezlerinden mağazalara ürünlerin nakliyeleri sırasında ise tekrar kullanılabilir nakliye kutularını tercih etmektedir. Bu kutular mağazalara ürünlerin teslimatı yapıldıktan sonra dağıtım merkezlerine tekrar kullanılmak üzere geri gönderilmektedir. Bu uygulamalar sayesinde mağazalarda birikecek olan nakliye teleflerinin önüne geçilmeye çalışılmaktadır. -Online siparişlerin paketlemesinde en az %60’ı geridönüşümlü materyalden oluşan karton kutular kullanılmaktadır (URL 6). -Alışveriş çantaları:2010 yılından itibaren plastik H&M müşteri çantalarının hepsi geridönüşümlü materyalden yapılmış çantalara dönüşmüştür. Bu çantalar %50 oranında tüketici tarafından elden çıkarılmış ve %50 oranında müşteriye ulaşmadan geridönüşüme ulaşan polietilen (PE)’den oluşmaktadır. Geridönüşümlü PE’nin kullanılma amacı ise natürel yağın kullanımını azaltarak, plastik artıklarının geridönüşümüne olanak verilerek yeniden kullanılmalarını sağlamaktır. Unutulmamalıdır ki, polietileni geridönüştürmek için kullanılan enerji, plastiği yeniden üretmek için kullanılan enerjinin yaklaşık olarak yarısına denk gelmektedir ve geridönüştürülen plastik, sonrasında yeniden geridönüştürülerek kullanılma olanağına da sahiptir. Geridönüştürülmüş plastik tüketici çantaları, daha önce 146 geridönüştürülmemişler kadar sağlam bir yapı sunabildiği için tüketiciler tarafından pekçok kez kullanılma olanağına sahiptir (URL 7). -Telef yönetimi:H&M, mağazalarda ve dağıtım merkezlerinde toplanan her türlü telefin minimum seviyeye indirilmesini ve bunların yeniden kullanımla değerlendirilmeleri gerektiğini düşünmektedir. Geri dönüşüm olanakları ve buna elveren hukuki altyapı ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. 53 ülkede faaliyet gösteren ve mağazaları bulunan firmanın bu olanakları göz önünde bulundurarak bu alanda adım atması gerekmektedir. Kimi ülkelerdeki mağazaların yer aldığı alışveriş merkezlerinin kendi özel geri dönüşüm sistemleri bulunurken, kimileri ise atık yönetimi anlaşmaları çerçevesinde çeşitli firmalar ile çalışırken, kimileri de mağazada toplanan atıkları dağıtım merkezlerine yeniden kullanılmak üzere göndermektedir. H&M hedeflediği atık yönetimi stratejisine göre, her bir telef yeniden kullanılmalı ya da geri dönüştürülmelidir. Lojistikte kullanılan paketleme ve askılar da dahil olmak üzere her bir detay ve olabilecek her türlü telef bu konsept çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bu amaçla H&M, bugün itibariyle 3,100 adet olan mağazalarında çalışan elemanlarına ve toplamda yaklaşık 116,000 adet olan mağaza, dağıtım merkezleri, depo ve ofislerinde yer alan çalışanlarına bu konudaki öncelikli prensipler hakkında bilgilendirmelerde bulunmaktadır (URL 8). 4. Sonuç ve Öneriler Günümüz iş dünyasında işletmeler açısından, çevreye duyarlı olunması, çevreci bir firma imajının sağlanması, müşteri memnuniyetinin sağlanması açısından önemli bir rekabet unsuru haline gelmiştir. Bunun paralel olarak, çevreye duyarlı yasaların varlığı,ürünlerin kullanım sonuna kadar olan sorumluluklarının üreticilere ait olması ve çeşitliekonomik faktörlerden dolayıürünlerin geri kazandırılması, hem çevreye duyarlı olmak adına, hem müşteri memnuniyetinin sağlanması adına ve hem de çeşitli yasal sorumlulukların yerine getirilmesi adına oldukça önemli bir hâl almıştır.Bunun yanında ekolojik dengenin gün geçtikçe bozulması, atık arazilerinin kapasitelerinin dolup taşmaya başlaması, ayrıca tüketicilerin çevresel açıdan daha bilinçli hale gelmesi, gerekkamu gerekse özel sektörü tersine lojistik faaliyetlerini daha iyi ve detaylı bir şekilde inceleme ve uygulama zorunluluğuna yöneltmektedir. Tersine lojistik faaliyetleri aracılığı ile kullanım ömrünü tamamlamış fakatekonomik açıdan kaynak olarak değerlendirilebilecek malzemelere yeniden üretim vekısmi kullanım gibi işlemlerle tekrar değer katılabilmektedir. Bunun yanında işletmelerinsürdürülebilir varlıklarını devam ettirebilmeleri için üretimi sürekli arttırmaları, doğalkaynakların hızlı bir şekilde azalmasına, atık üretiminin artmasına ve çevrenin büyükölçüde zarar görmesine neden olmaktadır. Bu açıdan çevreye zararlı atıkların sağlıklı veekonomik şekilde uzaklaştırılması, atık içerisindeki ekonomik değere sahip maddeleringeri dönüştürülerek ekonomiye katkı sağlanması da işletmeler ve çevre için önemlidir. Bugün tersine lojistik faaliyetleri otomotiv, demir çelik, havacılık sektörü,bilgisayar ve kimyasal ürünler gibi birçok alanda uygulanmaktadır. Bunların yanında konfeksiyon imalatı yapan firmaların üretim esnasında ve ürünlerin müşteriler tarafından kullanımı sonunda çeşitli şekillerleatık konumuna gelen malzemeler geri dönüşüm sürecine girmekte ve süreç sonucunda bu ürünler tekrar değerlendirilmektedir. Bahsi geçen firmaların yukarıda bahsedilen çevreci uygulamaları hayata geçirmeleri ve çevreye olan duyarlılıklarının müşteri kitleleri tarafından fark edilmesi ile hem müşteri sadakatinin kazanılması ve geliştirilmesi sağlanabilirken, bu durum artan satışlara da yansıyabilecektir. Ülkemizde de gittikçe artan eğitim seviyesi dolayısıyla da tüketicilerin daha bilinçli marka seçimleri yaptığı bilinmektedir. Bu seçimlere temel oluşturan önemli etmenlerden birisi de firmaların çevreye ve topluma karşı olan saygıları ve tutumlarıdır. 147 Bunun yanında çevreci uygulamalar müşterilerle birlikte çalışanların da firmaya daha fazla güven duymasını sağlayacak ve çalışanların motivasyonlarının da artarak daha verimli çalışmalarına sebebiyet verebilecektir. Bu çalışma, uluslar arası arenada faaliyetlerini sürdüren hazır giyim firmalarından olan Marks and Spencer ve H&M firmalarının tersine lojistik çerçevesinde hayata geçirdikleri uygulamaların analizine dayanmaktadır. Çalışma kapsamında bahsedilen firmaların ürünlerinin gerek üretim, gerekse lojistik anlamda son aşama olan satış mağazalarından geri kullanım ve geri dönüşüme nasıl kazandırıldıkları özetlenmeye çalışılmıştır. Çevre duyarlılığı anlamında üretimde yaşanabilecek teleflerin önüne geçmenin yanında, tüm lojistik faaliyetleri ve nihai tüketiciyi de kapsayan uygulamalara da önem verilmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır. Ülkemizde son yıllarda uygulama alanı bulmaya başlamış olan tersine lojistik aktiviteleri, geçen zaman içerisinde önemli adımlar atmakla birlikte, dünya örneklerine bakıldığında gerek hazır giyim gerekse diğer sektörlerde kat edilebilecek çok mesafenin olduğu ve bu alanın gelişmeye açık olduğu görülmektedir. Kaynaklar Mau M.(2004), “Logistik: Mit Übungsaufgaben und Lösungen”, WRW-Vlg. Nabıkoğlu G., “Tersine Lojistik: Önemi ve Dünyadaki Uygulamaları”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 9/2, pp. 181 – 196, 2007 Orhan Z. O. (2003), “Dünyada ve Türkiye’de Lojistik Sektörünün Gelişimi”, İstanbul Ticaret Odası Yayınları Şengül Ü., “ Tersine Lojistik Kavramı ve Tersine Lojistik Ağ Tasarımı”, Atatürk Ü. İİBF Dergisi, 10. Ekonometri ve İstatistik Sempozyumu Özel Sayısı, pp. 407-429, 2011 Rushton A., Crouncher P. and Baker P. (2006),“The Handbook of Logistics and Distribution Management” 3rd ed. London:Kogan Page Dirik M., “Tersine Lojistik Ve Karaman Organize Sanayi Bölgesinde Gıda Sektöründe Tersine Lojistiğin Değerlendirilmesine Yönelik Bir Uygulama”, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2012 URL 1, Rota Kurumsal Hizmetler web sitesi, 2014,http://www.rota-egitim.com/, 04.01.2014 URL 2, Council of Supply Chain Management Professionals internet sitesi, 2014, http://cscmp.org/, 20.10.2013 URL 3, Marks and Spencer internet sitesi, 2014, http://plana.marksandspencer.com/about/partnerships/oxfam/shwopping, 24.12.2013 URL 4, H&M Fiması internet sitesi – sustainability, 2014, http://about.hm.com/en/About/Sustainability.html, 05.01.2014 URL 5, H&M Fiması internet sitesi – conscious materials, 2014,http://about.hm.com/en/About/Sustainability/Commitments/Use-Resources-Responsibly/RawMaterials/Conscious-Materials.html, 05.01.2014 URL 6, H&M Fiması internet sitesi – packaging, 2014, http://about.hm.com/en/About/Sustainability/Commitments/Reduce-Reuse-Recycle/Packaging.html, 05.01.2014 URL 7, H&M Fiması internet sitesi – shopping bags, 2014, http://about.hm.com/en/About/Sustainability/Commitments/Reduce-Reuse-Recycle/Shopping-Bags.html, 05.01.2014 URL 8, H&M Fiması internet sitesi – waste handling, 2014, http://about.hm.com/en/About/Sustainability/Commitments/Reduce-Reuse-Recycle/Waste-Handling.html, 05.01.2014 148 BARKOD VE RFID SİSTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI VE TEKSTİL SEKTÖRÜNDE UYGULAMA ÖRNEKLERİ Güner, Mücella1, Küçük, Mehmet1 Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir, Türkiye Özet Günümüzde, ürün hayat döngüleri git gide kısalıp müşteri beklentileri sürekli artarken arztalep dengesini sağlamak, firmalar için giderek zorlaşmaktadır. Bu değişime, iletişim ve ulaşımdaki teknik gelişmeler de eklenince tedarik zincirinin halkaları çoğalmakta ve bu halkaların yönetimi ise gittikçe karmaşıklaşmaktadır. Özellikle teknoloji tabanlı yenilikler rekabet üstünlüğü elde etmek isteyen firmalar için çok önemlidir. Gün geçtikçe artan sayıda işletme, otomatik tanıma sistemlerinin sağladığı güvenli veri saklama ve artan verimliliği fark etmekte ve süreçlerinde uygulamaktadır. Çünkü çağı yakalayabilmek için verilerin artık daha kesin, daha detaylı ve daha hızlı akışı bir zorunluluktur. Bu çalışmanın ilk bölümde otomatik tanımlama sistemlerinden bahsedilecek olup, daha sonra bu sistemlerden olan barkot ve RFID teknolojilerinin karşılaştırması yapılarak, firmalara sağladıkları avantajlar, kolaylıklar ve getirileri konularında karşılaştırmalı analizler yapılacaktır. Anahtar Kelimeler: RFID teknolojisi, barkod sistemi, otomatik kimlik tanıma sistemleri, konfeksiyon sektörü 1. Giriş Hızla değişen rekabet ortamında firmaların ürünlerini, hizmetlerini ve iş yapış yöntemlerini sürekli olarak değiştirmeleri, farklılaştırmaları ve yenilemeleri gerekmektedir. Süreçlerini sürekli olarak geliştirmeyi amaçlayan firmaların gerçekleştirmesi gereken faaliyetlerin başında yeni teknolojilerin değerlendirilmesi bulunmaktadır. Tesco’ nun bilgi yöneticisi olan Colin Cobain’e göre “20 yıl önce, barkod teknolojisi müşterilerin alışveriş alışkanlıklarında önemli değişikliklere neden olmuştur. Barkod elde edilebilirliği ve fiyatların belirlenmesinde doğruluğu sağlamış, sonuç olarak etkinliğin artması fiyatların düşmesini sağlamıştır. Barkod çalışanlar açısından da önemli avantajlar sağlamış, ve çalışanların müşterileriyle daha fazla ilgilenmesini sağlamıştır. RFID ise gelecek 5-10 yıldaki en önemli değişim olarak görülmekte ve perakendeciliğin geleceği ile ilgili önemli ipuçları vermektedir” RFID ve Barkod teknolojileri avantaj ve dezavantajları açısından sürekli olarak birbirleriyle karşılaştırılan teknolojiler olup, RFID teknolojisinin Barkod teknolojisine kıyasla önemli bir atılım yarattığı belirtilmektedir. Amerika’da yayınlanan profesyonel bir dergi RFID ve Barkodları “telgraf’dan internet’e geçiş” olarak tanımlamıştır [1]. Barkodun faydasını müşteriler için doğru fiyatlandırmayı ve kasa işlemlerinin hızlandırılması, RFID’ nin faydasını ise müşteri açısından istenen bir ürünün rafta bulunmasının garanti edilmesi olarak belirtilmektedir. Bunun nedeni ürünlerin minimum stok seviyesinin altına düştüğü koşulların belirlenebilmesidir [2]. 1.Otomatik Kimlik Tanima Sistemleri Gelişen teknoloji insanların hayatlarını kolaylaştırıcı sistemleri de beraberinde geliştirmiştir. Kimlik tanıma işlemlerinin otomatik olarak gerçekleşmesi hayatı kolaylaştırıcı adımların başında gelmekte olup, bunun için günümüze kadar pek çok sistem tasarlanmıştır. 149 Otomatik kimlik tanıma sistemleri (Auto-ID) incelendiğinde kendi içinde farklı teknolojileri içermekte olduklarını görülmektedir. Şekil 1’de gösterilen bu sistemler çeşitli sektörlerde birçok uygulamada hayat bulmuştur [3]. Şekil 1. Otomatik Kimlik Tanıma Sistemleri Auto- ID [4] Optik karakter tanıma sistemi, bir yazının bilgisayar ortamında düzenlenebilir bir formata aktarılmasında kullanılmaktadır. Biyometrik sistemler, insan kimlik bilgisinin yüz, ses veya göz gibi biyolojik özellikler ile ortaya çıkarılmasında kullanılmaktadır. Barkod sistemleri ise ürün veya malzeme tanıma amaçlı olarak günümüzde en fazla kullanılan otomatik tanıma sistemidir. Bu sistemler ucuz olmakla birlikte, veri depolama kapasitesi yetersiz ve programlanabilir değildir. Çipli kartlarda bu yetersizlikler biraz olsun ortadan kalkmakla beraber, mikroçip ve okuyucu arasında mekanik temasın gerekliliği bazı dezavantajlar taşımaktadır. Zaman içindeki aşınma ve kirlenme okuyucunun kartı tanımasında sorun çıkarabilir. RFID sistemleri otomatik tanıma sistemleri arasında en fazla çipli kartlar ile benzerlik göstermektedir [3]. Bu sistemlerin karşılaştırılması Tablo 1’de gösterilmiştir. Tablo 1. Otomatik Tanıma Sistemlerinin Karşılaştırılması [3] 150 Maliyetinin düşük olması sebebi ile barkod kullanımda en yaygın olan teknoloji olarak görüşmektedir. Ancak verimlilik açısından bakılırsa RFID teknolojisinin önemi daha açık ve net bir şekilde görülebilmektedir. Bu sistemler incelendiğinde iki sisteme ait özellikler aşağıda belirtildiği şekildedir. 1.1. Barkod Sistemleri Modern anlamda ilk barkod uygulaması 1948 yılında, Drexel Teknoloji Enstitüsü’nde bir yemek zinciri sahibinin önerisi üzerine Joseph Woodland ve Bernard Silver tarafından başlatılmıştır. Daha sonra bugün kullanılan sisteme benzeyen şerit tipi barkod sistemi kendileri tarafından geliştirilmiş ve patenti alınmıştır. Bu yöntem siyah zemin üzerinde 4 beyaz çizgi içermekte ve bu çizgilerin bir veya birkaçının olmamasına dayanmaktaydı. Bu da 7 farklı barkoda olanak vermekteydi. 1969 yılında NAFC (Milli Yemek Zincirleri Birliği) Logicon şirketine endüstri standardı geliştirmesi için başvuruda bulunmuş ve 1973 yılında UPC (Universal Product Coding) adıyla bugün de kullanılan sistem geliştirilmiştir. İlk UPC tarayıcı 1974 de Ohio’da bir markette kurulmuştur. 10 Paket wrigley sakız kutusunun barkod’ları okutulmuş ve bu yenilikte ilk fiili adım atılmıştır [5]. 1.1.1. Barkod Nedir? Nasıl Çalışır? Barkod; değişik kalınlıktaki dik çizgi ve boşluklardan oluşan ve verinin otomatik olarak ve hatasız bir biçimde başka bir ortama aktarılması için kullanılan bir yöntemdir. Şekil 2. Barkod Etiketi Barkod teknolojisi “Line-of-sight” sistemi ile çalışır, yani bir okuyucuya ihtiyaç duymaktadır. Barkod uygulayıcılarında, ışık kaynağı, ışıkölçer ve kod çözümleyici bulunmaktadır. Buradaki işlem, tarayıcının hareketi sırasında yansıyan ışığın ölçülmesiyle, şifrelenmiş mesajların çözülmesidir. Siyah çizgiler ışığı absorbe etmekte, beyazlar ise yansıtmaktadır. Işık kaynağı, barkodların üzerine ışın demeti göndermektedir. Işınlar bilgisayara ulaşır, bilgisayar ise ürünle ilgili bilgileri barkod tarayıcının belleğine veya ana makineye göndermektedir. Böylece barkod etiketindeki ürün bilgileri toplanmış olur. Bilgisayar ise bu karakterlere karşılık gelen ve daha önceden girilmiş bilgileri ekrana getirmektedir [6]. Bir barkoddaki bilgi, bar ve boşlukların kendileri tarafından (barlar 1 ve boşluklar 0) gösterilebildiği gibi, bar ve boşlukların genişlikleri ile de kodlanabilmektedir. Bu durumda, genişler 1 ve dar bar ve boşluklar ise 0 olarak kabul edilmektedirler. Bu tekniklerden ilki sıfıra geri dönmeyen (Non Return to Zero – NRZ) tekniği, diğeri ise modül genişliği kodlanmasıdır (Module Width Encoding). Modül genişliği kodlanmasında 1’e karşılık gelen geniş elemanın genişliği, 0’a karşılık gelen dar elemanın iki veya üç katı genişliğindedir. Bu durumda, bu kodlama tekniğinde kullanılan dar ve geniş elemanlar olduğu için bu tekniğe iki düzeyli kodlarda denmektedir. NRZ tekniğinde, 1 veya 0’lardan oluşan bir dizi yansıtan veya yansıtmayan tek bir elemanın genişliği tarafından gösterilebilmektedirler. UPC ve EAN kodları, aynı mantık değerine sahip dört bitin tek bir yansıtan veya yansıtmayan bir elemanında bulunabilmesinden dolayı dört düzeyli kodlar olarak bilinmektedirler [5]. 151 Barkod bir otomatik tanıma teknolojisidir. Barkodlar belirli kalıplar içinde ifade edilebilen verilerin doğru ve çabuk olarak toplanmasına olanak tanır, ama barkodlar ancak uygun bir bilgisayar sistemi ve uygulama yazılımı ile birlikte performansı, verimliliği ve karlılığı artırma potansiyeli oluşturabilmektedir. Barkod teknolojisi, önemli ölçüde üretim ve ticaret sektörlerinde kullanılmaktadır. Stok kontrolünde, stok seviyelerini görme, üretim kontrolünde, üretimdeki parçaların üretim sürecindeki durumunu, malzemenin ulaşılabilirliğini, teslimat detaylarını öğrenme gibi faydalar sağlamaktadır. Barkodlar aynı zamanda malzeme tanımlama veya malzemenin depodaki yerini bildirme gibi bilgiler de sunar. Üretim dışında, otomotiv, kargo, nakliye, elektronik, gıda, sigorta, sağlık, posta, yayıncılık, perakende vb. birçok alanda kullanılmaktadır [7]. 1.1.2. Barkod Sisteminin Faydaları Barkodlar, milyonlarca ürünü birbirinden ayırabilme özelliğine sahip matematiksel bir sistemdir. Böylece firma, gerek işletme dışındaki resmi organlara, tüketicilere ve rakiplere dönük, gerekse firma içi oto kontrole yönelik maliyet, üretici, seri numarası, ağırlık, ürünün ait olduğu sınıf, renk, beden, boyut vb. gibi çok yararlı bilgiler sağlamaktadır. Barkod sistemi ile üretimden tüketime kadar olan tüm süreçlerde birlik sağlanmaktadır. Böylece mamuller herhangi bir kodlama ve standart sorunuyla karsılaşmadan alım ve satış imkanına kavuşmuş olmaktadırlar [7]. Üreticiye Faydaları İşletme içi ve dışı bilgi akışının sağlanması, Mamul stok hareketlerinin kolayca izlenilmesi, İyi bir ambar ve satış denetiminin yapılması, Malların kolay ve çabuk sevk edilmesi, Üretici, toptancı ve perakendeciler arasındaki haberleşmenin kolaylaştırılması, İşletmede işgücü ve yerden tasarruf edilerek maliyetlerin azaltılması, İşletmede verimliliği artırması. Barkod teknolojisi kullanılarak gerçek zamanlı ürün denetimi sağlanmakta ve zaman zaman yaşanan ürün karmaşasını son verilmektedir, bu da sağlıklı stok takibi mümkün kılmaktadır. Stokları doğru takibine bağlı olarak, stoklarda elde bulundurma ve elde bulundurmama maliyetleri konusunda daha doğru bilgilere ulaşılabilmektedir. Planlama ve Pazarlama açısından ise; stoklar, ürün detayı bazında gerçek zamanlı olarak izlenebildiği için müşterilere karsı ürün yokluğu gibi bir problem ile karşılaşılması durumu ortadan kaldırılmakta, daha etkin ve verimli planlama ile üretim sağlanmaktadır. 1.2. RFID Sistemleri RFID’ nin tarihçesi incelendiğinde ilk kullanımın 1926 yılında ve askeri amaçlı olduğu görülmektedir. İngiltere 2. Dünya Savaşı esnasında RFID’ den düşman ve müttefik uçakların belirlenmesinde faydalanmıştır. RFID’ nin ilk ticari kullanımı ise 1984 yılında General Motors tarafından gerçekleştirilmiştir. General Motors otomobillerin gövdelerine yerleştirdiği RFID etiketlerle her gövdede doğru ekipmanların kullanıldığını kontrol etmeyi amaçlamaktaydı. Günümüzde ise RFID artık birçok sektörde kullanılmaktadır [8]. 1.2.1. RFID Nedir? Nasıl Çalışır? RFID (Radio Frequency Identification-Radyo Frekanslı Tanıma sistemi), insan etkisi olmaksızın bilginin oluşturulması ve toplanması amacını güden, üzerinde mikroişlemci ile donanmış bir etiketin taşıdığı özel kimlik yapısı ile hareketlerinin güvenli biçimde 152 izlenebilmesine imkan veren radyo frekansları ile çalışan takip/kontrol sistemleri teknolojisidir. Şekil 3. RFID Etiketi Barkodlardan farklı olarak ürünle ilgili bilgilerinin, herhangi bir manuel operasyona gerek olmadan okunabilmesi ve üzerindeki anten vasıtasıyla bir RFID alıcısına iletebilmesidir. Temel prensip, mikroçiplerin ürünlere yerleştirilerek, fiziksel irtibat yerine, ürünlerin kimliklerinin radyo dalgalarıyla okunabilmesine dayanmaktadır. Etiket, okuyucu tarafından gönderilen elektromanyetik alana girdiğinde aktif olmaktadır. Aktif olan etiket, sadece kendisine ait olan programlanmış kimlik bilgisini okuyucuya göndermektedir. Okuyucu, alıcı anteni yoluyla etiketin göndermiş olduğu bilgiyi alır, haberleşme için geliştirilmiş yazılımı kullanarak bilgiyi depolanmak üzere gerekli veri tabanına iletmektedir [3]. Barkodların aksine, nesnelere temas etmeye ve görsel kontrole gerek olmamaktadır. 70 santimetre mesafeden nesnelerin kimlikleri belirlenebilmektedir. Etiket, anten, okuyucu ve ara yüz olarak RFID Sistemin dört bileşeni olması gerekmektedir. RFID etiketinin farklı şekilleri ve boyutları olmakla birlikte, genelde bu teknoloji kağıt, plastik veya seramik içine yerleştirilmiş, boyutları 1.5 santimetrekareden küçük ve sadece 0.3 milimetre kalınlığında bir çipten oluşmaktadır. Bir RFID uygulamasına başlarken öncelikle, yapılacak uygulama için; • Doğru frekansın belirlenmesi, • Doğru etiketin belirlenmesi, • Doğru okuyucunun belirlenmesi, • Kullanılacak yazılım programının belirlenmesi ve bu malzemelerin tedariki gerekmektedir [3]. RFID, şu anda mevcut olan teknolojilere göre daha fazla otomatikleşmiş takip kabiliyeti sağlamaktadır. Böylece iş gücü ihtiyacının azaltılması, envanter yönetiminin artırılması ve pazar/piyasa hakkında daha fazla bilgi alınması ile daha az faaliyet giderlerine tahammül edilmesi ve gelirlerin de artırılması mümkün olmaktadır. RFID birçok farklı alanda kullanımının yanı sıra, günümüzde, tedarik zincirinde takip ve zincir performansının arttırılarak, maliyetin düşmesi ve müşteri servis seviyesinin yükselmesini sağlamaktadır. RFID ile desteklenen tedarik zinciri uygulamalarında, zincirde verimlilik, doğruluk, görünürlük ve güvenlik sağlanabilmektedir. Gerçek zamanlı stok ve lojistik bilgisi üretici, tedarikçi, dağıtıcı ve perakendeciler tarafından zincirin her aşamasında paylaşılmaktadır [3]. 1.2.2. RFID Sistemlerinin Yararları RFID ile elde edilen faydalar: Teslimat zamanlarının azalması ve önceden belirlenmesi, Tekrarlanan işlerin azaltılması (ör. Ürün kontrolü), İşgücü ile gerçekleşen işlemlerin otomasyonla gerçekleşmesi sonucunda hataların azalması ve işgücü maliyetlerinde azalma, 153 Üretimden satış noktasına kadar ürünle ilgili detaylı bilginin elde edilmesiyle tedarik zincirinde oluşabilecek problemlere karşı önlem alınabilmesi, Tedarik zincirindeki değişime hemen cevap verebilme, sonuç olarak tedarik zinciri kontrolü ve yönetiminin etkinleşmesi, Ürünlerin depo ve dağıtım alanlarında yerleşimin etkin biçimde gerçekleşmesinin sağlanması, Ürünlerin çıkış/giriş kontrol sürelerinin azalması, ürün satışlarının anında belirlenmesi nedeniyle rafların etkin düzenlenmesi, Hırsızlığın azaltılması, Son kullanım tarihlerinin izlenebilmesi şeklindedir. Bütün bu sayılan faydaların sonucunda ürünleri izleme için geçen zamanın azalması, müşteri hizmetlerinin geliştirilmesi, müşterilerin satın alma davranışlarının izlenmesi sonucu hedef müşterilerin belirlenmesinde sağlanan kolaylıklar ve müşteriye ilgilenmek için daha fazla zaman ayrılması olarak açıklanabilir [8]. 1.2.3. Barkod ve RFID Sistemlerinin Karşılaştırılması Tablo 4. Barkod ve RFID Teknolojilerinin Karşılaştırması [9] ÖZELLİK BARKOD RFID Barkod etiket sadece düz bir RFID etiket okuyucuya yeterli mesafeye Okuma Yeterliliği şekilde, yeterince yakın getirildiğinde (2 cm- 200 m) herhangi bir şekilde mesafeden (2-3 cm) okutulduğu okunabilir. zaman çalışabilir. Genelde 2-3 cm mesafeler ile Sunduğu çeşitli iç teknolojileri sayesinde isteğe göre Okuma Mesafesi çalışabilir. İsteğe göre bu mesafe 2 sm ile 200 m arasında okuma mesafesi sunar. arttırılamaz. Dış Şartlara Dış ortamdan (nem, soğuk, toz Dış ortamdan kolay bir şekilde etkilenmezler. Proje vs.) etkilenir. Sonrasında zor bir ortam ise (sıvı, soğuk), uygun bir korumanın Dayanıklılık kullanılamaz hale gelir. içine konulabilir. Bu sayede %100 koruma sağlanır. Üzerlerine sadece 1 kez bilgi Birden çok bilgi yazılıp, güncellenebileceği için Tekrar yazılabilir. Bu nedenle sadece 1 birçok defa kullanılabilir. Kullanılabilme kez kullanılabilirler. İçerdiği bilgi her türlü okuyucu Etiket ile okuyucu arasında bir protokol yazılması Güvenlik ile okunabilir ve kopyalanabilir. ile etiket üzerindeki bilgi istenmeyen bir okuyucu Dolayısıyla güvenlik tarafı tarafından okunamaz ve kopyalanamaz. Dolayısıyla zayıftır. güvenlik seviyesi oldukça yüksektir. Etiket başına fiyatı düşüktür İlk maliyeti daha pahalıdır. Ancak tekrar Maliyet ancak tekrar kullanılamadığı için kullanılabilme ve yarattığı katma değer sayesinde süreç içerisinde pahalı hale süreç içerisinde yatırım maliyetini kısa zamanda gelmektedir. amorti etmektedir. RFID; sürat, daha uzun okuma menzili ve daha güvenilir bir sistem olması ile barkod teknolojisinin önüne çıkmaktadır. Ayrıca RFID etiketleri uygulamalarda barkod etiketlerine kıyasla üstün özelliklere sahiptir. Nesne hareket halinde iken veya etiket ile okuyucu arasında (metal olmadığı sürece) engelleyici bir katman olsa bile okuma gerçekleşmektedir. Bu sebeple kutulanmış ve paketlenmiş ürünler dahi okunabilmektedir [3]. Barkodların başka dezavantajları da bulunmaktadır; eğer barkod etiketi kazara çizilir, darbe alır ya da yırtılırsa bir daha onu okumak imkansız hale gelir. Ayrıca standart barkodlar sadece üreticiyi ve ürünü tanımlar. Nesnenin kendisini tanımlamamaktadırlar. Yani taranan ürün hakkında detaylı bilgi vermemektedirler. RFID etiketleri tüm bu isteklere cevap verebilmektedir [3]. Barkod sistemi, her ne kadar operatörün yükünü geleneksel yönteme nazaran hafifletse de insan eliyle okutma işlemi, azımsanmayacak bir işçilik maliyetini de beraberinde getirdiğinden ürün/personel takibi yarı-otomatik olarak gerçekleşebilmektedir. RFID sisteminin her ürüne birim bazında ürün kodu tahsis etme özelliği, ürünün tedarik zinciri 154 boyunca tasarım aşamasından geri dönüşüm aşamasına kadar takip ve kontrolüne imkan vermektedir. 40000 bavul ile gerçekleştirilen testte RFID ile okuma oranı en kötü durumda %96.7 en iyi durumda ise %99.8’dir. Barkodun okuma oranı ise en kötü durumda %80 iken en iyi durumda %85 olarak gerçekleşmektedir. Testte elde edilen sonuçlardan görüldüğü gibi RFID’ nin okumalarda başarını oranı Barkoddan daha yüksektir [1]. 1.2.4. RFID Kullanımına Örnek Uygulamalar İsmi tekstil sektörüyle bütünleşen, Damat ve Tween markalarının sahibi Süleyman Orakçıoğlu’nun, Orka Group bünyesinde kurduğu 5'inci şirket olan ve teknolojinin tekstil ile entegrasyonu üzerinde çalışmalar yapan Ordisc Technology, Türkiye'de ilk kez tekstil sektöründe RFID (Radio Frequency Identification-Radyo Frekansı ile Tanımlama) etiketleme yapmaya başlamıştır. Henüz yalnızca 8 bin parçalık özel bir koleksiyonda kullanılan bu sistemde, etiketlerin üzerindeki küçük çipe aktarılan yazılım, her ürüne bir kimlik numarası vermektedir. Etiketlerde ürünün renginden bedenine, kumaşının üretim yerinden cinsine kadar pek çok bilgiyi içeren, 255 karaktere kadar uzayabilen kodlar oluşturulmaktadır. Depolara da yerleştirilen bu sistem, ürünlerin yaydığı radyo dalgalarını algılayan okuyucular sayesinde, 15 dakikada depodaki tüm etiketli ürünleri saymakta, bilgileri sisteme aktarmaktadır [10]. 9 Avrupa ülkesindeki 29 firma arasından seçilen Throttleman, 2008 Perakende Teknolojisi Ödülü’nü, hazır giyim firmasının tedarik zincirini daha etkin bir hale getirmek amacıyla Avery Dennison, Sybase, Tagsys ve Creative Systems tarafından tasarlanmış olan RFID çözümü ile kazanmıştır. Firma ilk olarak Mart 2007’de pilot uygulamalara başlamıştır. Hindistan’daki tedarikçisinde üretilen ürünler RFID etiketleri ile etiketlenerek paketlenmekte ve Portekiz’deki genel dağıtım merkezine getirilmektedir. Burada kutuların içindeki RFID etiketleri birkaç dakikalık sürede aynı anda okunarak; miktar, çeşit, beden ve renk bilgileri sisteme aktarılarak kontrolü yapılamakta ve zincir boyunca dağıtım mağazalarına doğru yoluna devam etmektedir. Firma şu an koleksiyonunun %60’ını, 371.234 parçayı, RFID etiketleriyle takip etmektedir [11]. 2. Sonuç Tedarik zinciri uygulamalarında verimlilik, doğruluk, yalınlık (açıklık) ve güvenlik önemlidir. Gerçek zamanlı stok ve lojistik bilgileri üretici, tedarikçi, dağıtıcı ve perakendeci tarafından zincirin her aşamasında paylaşılmalıdır. Tekstil ve hazır giyimde, firma için üretim takiplerinde barkod sistemleri yeterli gelmekte ise de tedarik zinciri boyunca etiketin ürünle ilgili tüm bilgileri taşıması söz konusu değildir. RFID teknolojisi ile birçok bilginin depolanabilmesi ve radyo dalgaları ve RFID okuyucuları aracılığı ile bu bilgilerin ilgili merkezlere iletilebilmesi, barkodlama sisteminden daha farklı ve kapsamlı olan RFID sisteminin lojistik sektöründe daha hızlı ve verimli çalışmaya imkan vermesi sebebiyle, özellikle lojistik sektöründe kullanımını yaygınlaşmaktadır. Günümüzde çok hızlı değişmesi itibari ile iyi yapılandırılmış bir lojistik zincirine ihtiyacı olan moda ve tekstil sektörü RFID’ nin lojistikte kullanılması ile birlikte “bekleme sürelerini” minimuma ve verimliliğini de maksimuma çıkarabilmektedirler. Kaynaklar [1] David C. Wyld Michael A. Jones Jeffrey W. Totten, (2005),"Where is my suitcase? RFID and airline customer service", Marketing Intelligence & Planning, Vol. 23 Iss 4 pp. 382 - 394 [2] Reid, Keith (2003), “The Barcode of the 21st Century”, National Petroleum News, ss. 36-42 [3] Tugaç Burcu, (2007), “Radyo Frekansı İle Kimlik Tanıma, RFID”, Yıldız Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği, Yüksek Lisans Tezi [4] Finkenzeller Klaus, (2010), “RFID Handbook Fundamentals And Applications In Contactless Smart Cards, Radio Frequency Identification And Near-Field Communication, Third Edition”, John Wiley and Sons, Ltd., Publication. 155 [5] Polat Güven, (2006), “Hazır Giyim İşletmesinde Yüksek Verimlilik İçin Varyans Analizi ve Barkod Uygulaması”, Kocaeli Üniversitesi Endüstri Mühendisliği, Yüksek Lisans Tezi [6] E-Kent Kurumsal Yazılım Destek Hizmetleri, “Barkod Sistemi ve Avantajları Nedir? Barkod Nerden Alınır?”, http://www.ekent.com/content/destek/destekkb_view.asp?kbid=71&cat_name=BARKOD%20S%DDSTEM%DD%20ve%20 AVANTAJLARI%20%20NED%DDR?%20BARKOD%20NERDEN%20ALINIR? (Erişim Tarihi: 22.08.2014) [7] Erpulat Ahmet, (2007), “Tekstil Sektöründe Kullanılan Barkod Teknolojisinin Stok Yönetimine Etkileri ve Bir Uygulama”, Maltepe Üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi [8] Saatçioğlu Y. Ömer , RFID Teknolojisi: Fırsatlar,Engeller ve Örnek Uygulamalar, Ege Akademik Bakış , Cilt6 Sayı1 Ocak 2006 [9] Barkoddestek, “Barkod mu? RFID mi?”, http://barkoddestek.com/barkod-mu-rfid-mi/ (Erişim Tarihi: 22.08.2014) [10] Ordisc Teknology, http://www.ordisc.com/, (Erişim Tarihi: 22.08.2014) [11] Liwastores, http://www.liwastores.com/page/throttleman, (Erişim Tarihi: 22.08.2014) 156 BAZI HAYVANSAL LİFLERİN SINIFLANDIRILMASINDA KULLANILAN YENİ ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ Sarı, Burak, Üzümcü, Memik Bünyamin, Çelik, Pınar Ege Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir, Türkiye Özet Tarihin başlangıcından beri, örtünme ihtiyacı bakımından insanoğlunun en çok kullandığı ürünlerin başında hayvansal kaynaklı lifler gelmektedir. Günümüzde eskiden olduğu kadar önemli olmasa da sektörün temel hammadde gruplarında birisini oluşturmaktadır. Özellikle sahip oldukları doğal yetenekler ve şık görünüm, hayvansal lifleri bir cazibe kaynağı haline getirmiştir. Birçok tipi bulunan bun lif grubunun doğru bir şekilde sınıflandırma edilmesi hem fiyatlandırma hem de ürün geliştirme açısından oldukça önemlidir. Artan teknolojik yenilikler ile geleneksel yöntemlerden çok farklı lif analiz yöntemleri geliştirilmiştir. Bu çalışmada, günümüzde kullanılan veya geliştirilme aşamasında olan özellikle hayvansal kaynaklı lifler için tasarlanmış lif sınıflandırma yöntemleri hakkında bilgisel alt yapı oluşturmak hedeflenmiştir. Anahtar Kelimeler: Hayvansal lifler, lif sınıflandırması, lif morfolojisi. 1.Giriş Tekstil sektörünün temelini oluşturan liflerin özelliklerinin bilinmesi, son kullanım alanına en uygun ürünün geliştirilmesi sürecinin doğrululuğunu garanti altına almaktadır. Bu nedenle, liflerin sınıflandırılması ve özelliklerinin tespit edilmesi için uzun zamanlardan beri çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Basit görsel farklardan, ayrıntılı analiz yöntemlerine kadar birçok sistem bu nedenle kullanılmaktadır. Bilindiği üzere tekstil lifleri, doğal ve sentetik olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır ve hayvansal lifler doğal lifler içerisinde önemli bir grubu oluşturmaktadır. Pek çok çeşidi bulunan hayvansal liflerin özellikleri, içerdikleri yapı taşları ve bunları bir arada tutan kuvvetlerle belirlenmekte ve lifler bu bilgilerin oluşturduğu sonuçlar analiz edilerek kategorize edilmektedir. Hayvansal liflerin en büyük sorunlarından birisi, sentetik lifler gibi bir birinin aynısı olacak şekilde kontrollü olarak üretilememektedir. Aynı lif içerisinde bile, lif kaynağı canlının; yaşam koşulları, beslenme tipi, ırksal özellikleri gibi nedenlerle “tek tip” yapıdan uzaklaşılmaktadır. Dünyanın en pahalı lif grubunu oluşturan bu liflerin doğru bir şekilde tespit edilmesi ekonomik açıdan da sektör için büyük önem arz etmektedir. Bu çalışma, günümüzde gelişen teknolojik alt yapı ile hayvansal liflerin ayrıntılı sınıflandırılmasının yapılmasına olanak sağlayan bazı son nesil yöntemler hakkında bilgi vermektedir. 2.Literatür Shi ve Yu (2008) yılında geliştirdikleri görüntü analiz yöntemi ile elde edilen lif çapı, pul aralıkları, pul çevreleri ve pul alanı gibi verileri Yapay Sinir Ağı yöntemiyle inceleyerek kaşmir ve ince yün liflerini (70s) %91’ den daha iyi bir başarı oranıyla tespit edebilmişlerdir. 40X büyüten kamera sistemi ile elde edilen lif fotoğrafları, özel filtreleme ve derinlik ayarlama yöntemleri ile lif yüzeyindeki detaylar daha belirgin hale getirilmiştir ve LVQ Yapay Sinir Ağı kullanılarak morfolojik yapı irdelenmiştir (1). Shi ve arkadaşları (2008) benzer bir çalışmayı Bulanık Sinir Ağı yöntemi ile de gerçekleştirmişlerdir. Kaşmir ve ince yün liflerinin farklarını yakalayabilmek için CCD kameralları ile görüntüler kaydedilmiştir ve çeşitli görüntü işleme yöntemleri ile tek piksel genişliğinde ve pulcuk tabakasının ayrıntılarını içeren görüntüler elde edilmiştir. SEM 157 tekniğine göre çok daha ucuz bu teknik ile % 90 oranlarında sınıflandırma başarısı elde edilmiştir (2). Shang ve arkadaşları (2010) uyguladıkları yeni bir yöntemde, iki farklı kaşmir ve yün liflerine ait lif çapı, pul boyu, pul iz düşüm genişliği, belirli açılardaki pul kalınlığı, pul çapı farkları gibi verileri Bayesian modelinde kullanarak tespit işlemleri gerçekleştirmişlerdir. 200 adet kaşmir 1, 200 adet yün, 200 adet kaşmir 2 ve 200 adet te gerdirilmiş haldeki yün lifleri incelenmiş ve yapılan denemeler sonucunda %99 başarı oranında kaşmir 1 ve yün lifleri birbirinden ayırt edilmiştir. Yün ile gerdirilmiş yün arasında bu oran %96, kaşmir 2 ve gerdirilmiş yün arasında ise %86 oranında başarılı tanımlamalar yapılmıştır (3). Tonetti ve arkadaşları (2012) yapmış oldukları çalışma ile monoklonal antikorların uygulanmasına dayanan yeni bir hayvansal lif belirleme metodunu geliştirmişlerdir. Metabisülfit/üre, ditiyotretol/üre ve tiyoüre/üre/ditiyotretol olmak üzere üç ekstraksiyon yöntemi yün ve kaşmir liflerinden keratinin ekstrakte edilmesinde etkinlikleri ve tekrar edilebilirlikleri açısından karşılaştırılmıştır. Kaşmirden ekstrakte edilen tip II orta filament proteinleri ile farelere bağışıklık kazandırılarak “anti-kaşmir” monoklonal antikorları üretilmiştir. İki monoklonal antikor (P21 ve I6) yün ve kaşmir karışımlarında nitel ve nicel analiz için test edilmiştir. P21 ve I6 antikorlarının etkileşimleri immunoblot methoduyla çalışılmıştır. Yöntem bilinmeyen yün/kaşmir karışımlarına uygulandıktan sonra, yeterliliğinin incelenmesi için SEM analizi yapılmıştır. Yöntem tatmin edici sonuçlar vermiştir ancak hazırlık aşamasındaki karmaşıklığı nedeniyle tekstilde kullanımı için işlemin basitleştirilmesi ihtiyacı mevcuttur (4). Lu ve arkadaşları (2013), alt yak lifi ve kahverengi kaşmir liflerinin kimyasal işlemler sonrasında bile görünüm ve morfolojik açıdan birbirlerine benzediğini ve kaşmir ürünler açısından bu durumun ekonomik yönden riskli olduğunu tespit etmişlerdir. Bu iki lifi doru şekilde sınıflandırmak için yak lifine ait 12S ribozomal ribonükleik asit geni ile tepkime veren Taqman polimeraz zincir reaksiyonunu kullanmışlardır. Kaşmir ve alt yak lifi karışımları için geleneksel PCR analiz yöntemine göre yeni geliştirilen PCR esaslı Taqman DNA analiz yöntemi, %1 hassasiyet ile yak liflerini tespit edebilmiştir (5). Kerkhoff ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada (2009), hayvansal lif talebinin giderek arttığı ancak bununla birlikte yüksek maliyet ve kısıtlı elde edilebilirlikleri nedeniyle ürünlerde hile ve yanlış beyanların da arttığı belirtilmiştir. Genellikle SEM ile lif analizlerinin yapıldığı ancak bu işlemin zaman alıcı ve yüksek maliyetli olduğu ayrıca sonuçların mikroskopu kullananın uzmanlığına bağlı olduğu belirtilmiştir. Çalışma ile işlem görmüş/görmemiş kaşmir/kaşgora, ince yün, yak ve deve liflerinin analizinde kullanılabilecek ve kesin sonuçlar verecek bir DNA-analitik metot sunulmuştur. Yöntemin uygulanması için farklı yerlerden ve hayvanlardan lif numuneleri elde edilmiş ve bunlara sanayide uygulanan işlemler uygulanmıştır. Lifler farklı oranlarda karıştırılarak referans numuneleri hazırlanmıştır. Bu numunelerin SEM analizleri yapılarak bu numuneler geliştirilecek PCR (polimeraz zincir reaksiyonu) metodu için kalibrasyonda kullanılmıştır. DNA ekstraksiyonu sonrasında prosedür gerçekleştirilmiş ve sonuçlar elde edilmiştir. Sonuç olarak tatmin edici verilerin elde edildiği, ancak sınırlayıcı faktörlerin bulunduğu dolayısıyla yöntemin geliştirilmesi gerektiği belirtilmiştir. SEM ile birlikte kombine edilirse yalnızca SEM analizi yapmaktan daha hızlı ve ekonomik ayrıca daha iyi sonuçlar elde edilebilecek bir analiz yapılabileceği belirtilmiştir (6). Zhang ve arkadaşlarının yapmış oldukları çalışma ile (2010), kaşmir ve süper ince merinos yün liflerinin sınıflandırılması için yüzey doku özelliklerinin dalgacık-dalgacık dönüşümü ile 158 belirlenmesini gerçekleştirmişlerdir. Kutikular pul yüksekliği, şekli ve aralığının neden olduğu parlaklık varyasyonlarıyla bilgi edinmenin, farklı hayvansal liflerin karakterizasyonunda ve gruplandırılmasında kullanılmasının etkin bir yöntem olduğu belirtilmiştir. Bu sayede, hayvansal liflerin belirlenmesinde tamamen otomatik ve objektif bir yöntem geliştirilmesinin sağlanabileceği ifade edilmiştir (7). Kurabayashi ve arkadaşları, Terahertz (THz) transmitans spektroskopisi kullanarak çoğu tekstil liflerinin birbirinden ayrımının yapılmasının sağlayan yeni bir teknik geliştirmişlerdir. Değişik tiplerde bitkisel, hayvansal ve sentetik lifler Terahertz spektrografisi ile 0.5-6.2 THz aralığında incelenmiştir. Tekstil liflerinin soğurum görüngeleri, lifler aynı kategori ve cinste olsalar bile, Terahertz spektrografisi ile fark edilebilir şekildedir. Bu tekniğin avantajı; lifler her ne kadar büyük oranda aynı bileşenleri içeriyor olursa olsun, tekstil liflerinin yapısal farklılıklarına duyarlı olmasıdır (8). 3. Değerlendirme Tekstil lifleri içerisinde en pahalı hammadde gruplarından birisini oluşturan hayvansal lifler, hem sahip olduğu doğal özellikler hem de zarafet ve şıklık sembolü olmaları nedeniyle halen tercih edilmektedirler. Birçok tipi bulunan bu lifleri sadece görünüşleri ya da basit fiziksel işlemler ile sınıflandırmak oldukça zordur. Ayrıca bu lifler canlı hayvan kaynaklı olmaları nedeniyle ırk, beslenme ve iklimsel koşullar gibi birçok etkenden de doğrudan etkilenmekte ve yapıları değişmektedir. Üretilen ürünlerin kar marjının çok yüksek olması nedeniyle sahte ya da birbiri yerine ikame edilebilen lifler kullanımı da kaliteli bir üretim için sorun teşkil etmektedir. Bu çalışmada özellikle hayvansal lifleri sınıflandırmak için geliştirilmiş yeni nesil yöntemler hakkında bilgi verilmiştir. SEM görüntüleme gibi hazırlık işlemleri çok ve karmaşık sistemler yerine, uygulanabilirliği yüksek sistemler sektörün geleceğini oluşturmaktadır. Bu yöntemler sayesinde hem ürün kalitesi ve saflığı artacak hem de fiyatlandırma daha sağlıklı bir şekilde yapılabilecektir. 4. Kaynaklar [1] Shi, X.,Yu, W., 2008, “Identification of Animal Fiber Based on Scale Shape”, Congress on Image and Signal Processing, Sanya, Hainan, China [2] Shi, X., Yuan, Z., Liu, G., Yu, W., 2008, “Animal Fiber Classification based on Fuzzy Neural Network”, 5th International Conference on Fuzzy Systems and Knowledge Discovery, Shandong, China [3] Shang, S., Liu, Y., Yi, H., Zhang, Y., 2010, “The Research on Identification of Wool or Cashmere Fibre Based on The Digital Image”, 9th International Conference on Machine Learning and Cybernetics, Qingdao, China [4] Tonetti, C., Vineis, C., Aluigi, A., Tonin, C., 2012, “Immunological method for the identification of animal hair fibres”, Textile Research Journal, Vol: 82, Issue: 8, 766-772 pp [5] Lu, W., Fei, J., Yang, J., Tang, M., Dong, Z., Zhou, Z., Ye, J., Wu, H., 2013, “A novel method to identify yak fiber in textile”, Textile Research Journal, Vol: 83, Issue: 8, 773-779 pp [6] Kerkhoff, K., Cescutti, G., Kruse, L., Müssig, J., 2009, “Development of a DNA-analytical Method for the Identification of Animal Hair Fibers in Textiles”, Textile Research Journal, Vol: 79, Issue: 1, 69-75 pp [7] Zhang, J., Palmer, S., Wang, X., 2010, “Identification of Animal Fibers with Wavelet Texture Analysis”, Proceedings of the World Congress on Engineering 2010 Vol I., London, U.K. [8] Kurabayashi, T., Saitoh, F., Watanabe, N., Tanno, T., 2010, “Identification of Textile Fiber by Terahertz Spectroscopy”, 35th International Conference on Infrared Millimeter and Terahertz Waves (IRMMW-THz), Rome, Italy 159 DENİM KUMAŞTA BİR TASARIM BİLEŞENİ: TERMOFİZYOLOJİK KONFOR Kaplan Sibel1, Kılıç Gamze2, Güneş İbrahim3 1 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye 2 Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kayseri, Türkiye 3 Orta Anadolu Tic. A.Ş., Kayseri, Türkiye. Özet Denim kumaşlar, sınırlı desen raporuna sahip olmalarına rağmen uygulanan bitim işlemleri ile her geçen gün farklı görsel efektler ve fonksiyonel özelliklerle karşımıza çıkmaktadırlar. Bu çalışmada, seçilen örnek gruplar üzerinden hammadde farklılığının ve fonksiyonellik adına uygulanan bitim işlemlerinin kumaşın termofizyolojik konfor özellikleri üzerindeki en etkili parametrelerden biri olan su buharı direnci üzerindeki etkileri değerlendirilerek, elde edilen anlamlı farklara dayanılarak kumaş tasarımında termofizyolojik konfor parametrelerinin dikkate alınmasının gerekliliği vurgulanmıştır. Anahtar Kelimeler: Denim kumaş, termofizyolojik konfor, bitim işlemleri 1. Giriş Günümüzde denim ürün kullanımının artışında, denim kumaş üretimindeki farklı bitim işlemlerinin ve farklı hammadde kullanımının ürüne kazandırdığı yeniliklerin etkileri büyüktür [1]. Ancak denim kumaşlara uygulanan bitim işlemleri, mekanik ve termofizyolojik özelliklerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir [2]. Günümüzde çevre şartlarına göre kişinin üzerindeki giysiden memnuniyet duyması, yani konforlu olması özellikle serbest zamanlarda ve artan çalışma saatlerinde daha önemli hale gelmiştir. Kişiler artık iyi görünme dışında iyi hissetmeyi de talep etmekte ve iletişim yöntemlerinin artışıyla bu beklentiler hızla yayılmakta ve artış göstermektedir. Değişen tüketici beklentileri arasında ön planda olan bir parametre olarak konfor, çok sayıda araştırmaya da yön vermiştir [3]. Bu çalışmada, piyasada kullanılan konforu iyileştirme amaçlı hammadde değişiminin (atkıda Litrax® [%94 PET- %6 bambu] kullanımı) ve kumaştan istenen fonksiyonel özellikler için uygulanan iki bitim işleminin (kaplama, su iticilik apresi) kumaşların su buharı geçirgenliği üzerindeki etkileri seçilen kumaşlar için incelenmiştir. 2.Materyal ve Metot 3 farklı test grubu üzerinden su iticilik apresinin, kaplama işleminin ve kumaşta kullanılan farklı atkı tipinin termofizyolojik konfor parametrelerinden su buharı direnci (Pam2W-1) ve bağıl su buharı geçirgenliği (%) üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir. Testler ISO 11092 Standartına göre Permetest cihazında yapılmıştır. Çalışmada kullanılan kumaş numunelerinin detayları Tablo 1’ de özetlenmiştir. 160 Kod Atkı İpliği K0 Ham Ne 30 Pamuk K1Kaplamalı Ne 30 Pamuk A0 Ne 14 Core-spun (Pamuk/Elastan) A1 Su itici apre uyg. Ne 14 Core-spun (Pamuk/Elastan) 3.Test Grubu 2.Test Grubu Grup 1.Test Grubu Tablo 1. Kumaş özellikleri B0 B1 Atkıda Litrax Ne 18 Dual-Core (Pamuk;55dtex PET; 44dtex Elastan) Ne 18 Core-Spun (%42LITRAX;%51 Pamuk;%7 Elastan) Grama j (g/m2) Bağıl Su Buharı Geçirgenliği (%) Su Buharı Direnci (m2Pa/W) 222 59,8 3,9 258 16,6 27,7 Ne 9,5 Pamuk 368 58,3 4,37 Ne 9,5 Pamuk 340 53,0 5,07 Ne 11 Pamuk 346 52,9 5,07 Ne 11 Pamuk 331 56,04 4,43 Çözgü İpliği Ne 30 (PET-Elastan gipe) Ne 30 (PET-Elastan gipe) 3.Bulgular Su buharı direnci ve bağıl geçirgenlik ölçüm sonuçlarının istatistiksel analizine göre; denim kumaşta atkıda kullanılan Litrax elyafı ile dokunan kumaşların (B0 ve B1 kodlu) bağıl su buharı geçirgenliği (p=0,571) ve su buharı direnç değerleri (p=0,271) arasında istatistiksel olarak anlamlı farklar tespit edilmemiştir. Su itici apre uygulaması, kumaşların (A0 ve A1 kodlu) bağıl su buharı geçirgenliği (p=0,018) ve su buharı direnci (p=0,007) değerlerinde anlamlı farklar oluşturmuştur. Kumaşa kaplama uygulanması ise (K0 ve K1 kodlu kumaşlar) Tablo 1’de görülen verilerden de anlaşıldığı gibi istatistiksel analize gerek bırakmayacak şekilde kumaşı nefes almayan bir forma sokmuştur. 4.Değerlendirme Denim işletmelerinde pazarda fark yaratmak için kullanılan çok çeşitli hammaddeler ve bitim işlemleri denim kumaşların termofizyolojik konfor özelliklerini etkilemektedir. Denim kumaş tasarımında termofizyolojik konfor özellikleri bir tasarım bilgisi/bileşeni olarak kullanılmalıdır. 5.Kaynaklar [1] SULAR, V., KAPLAN, S., 2011, Effects Of Different Finishing Processes On Some Performance Characteristics Of Denim Fabrics, Industria Textila, vol.62, p.6. [2] CARD, A., MOORE, M. A., ANKEY, M., 2006, Garment Washed Jeans: Impact of Launderings on Physical Properties, International Journal of Clothing Science & Technology, issue 18, p. 43. [3] GÜNEŞOĞLU, S., 2005, Sportif Amaçlı Giysilerin Konfor Özelliklerinin İncelenmesi, Doktora Tezi, Uludağ Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü. 161 GERİ DÖNÜŞÜMDEN ELDE EDİLEN POLYESTERİN YÜKSEK SÜBLİMASYON HASLIKLI YENİ DİSPERS BOYARMADDELERLE BOYANMASI Çınarlı Adem 1, GürbüzDemet 1, Solak Samet 2,Yakın İsmail 2, TavmanAydın 1, Öztürk Evrim Aslı 2 İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, 34320, Avcılar, Istanbul. 2 Setaş Kimya San. ve Tic. A.Ş. Çerkezköy, Tekirdağ 1 Özet AnahtarKelimeler: Polyester, DispersBoyarmadde, Alkali boyama. 1.Giriş Günümüz koşullarında doğal kaynakların hızla tükenmeye başlaması, buna paralel olarak hammadde ve enerji maliyetlerinin giderek artması, tüm üretim yapan sektörleri yeni ve sürdürülebilir kaynak arayışına itmiştir. Bunun paralelinde geri dönüşüme olan ilgi de üst seviyelere çıkmıştır. Bu çalışmada amacımız günlük hayatta en çok kullanılan elyaflardan biri olan polyesterin, geri dönüşümden eldesi nedeniyle boyanma aşamasında karşılaşılan kalite ve verim kaybının tolere edilmesi için, bilinenden farklı özellikte yeni boyarmaddelerin elde edilmesidir. Geri dönüşümlü polyester elyafların boyanmasında kullanılabilecek, alkaliye dayanıklı dispers boyalar bilinmekle birlikte bu boyaların özellikle ışık ve süblimasyon haslıkları düşüktür. Alkali ortamda yüksek verimde boyama proseslerinin geliştirebilmesi için öncelikle, alkaliye dayanıklı boyaların süblimasyon haslıklarının geliştirilmesi gerekmektedir. Mevcut yüksek sublimasyon haslıklı boyaların ise alkali dayanımı yoktur. Anilin, akrilonitril, benzilklorürden giderek (commodity ürünlerden başlayıp) düşük maliyetli bir kenetleme maddesi elde edilmesi, bu kenetlemeyi değişik diazo maddeleri ile disperse boya sentezinde kullanarak yüksek sublimasyon haslığı ve alkali dayanımını aynı anda sağlayan, ekonomik boyalar elde edilmesi planlanmaktadır (1-7). 2.Materyal ve Metot Anilin, akrilonitril, benzilklorürden giderek düşük maliyetli bir kenetleme maddesi elde edilmesi, bu kenetlemeyi değişik diazo maddeleri ile dispers boya sentezinde kullanarak yüksek sublimasyon haslığı ve alkali dayanımını aynı anda sağlayan, ekonomik boyalar elde edilmesi planlanmaktadır. Boyarmadde üretimi “azo sentezi” olarak da bilinen diazolama yöntemine göre gerçekleştirilecektir. Bu yöntemde, azo boyarmaddeyi oluşturacak kenetleme bileşenleri elde edilecek, elde edilen bileşenler diazo oluşturmak üzere 0-5 0C sıcaklık aralığında kenetleme yapılarak boyarmadde sentezi tamamlanacaktır. Daha sonra saf boyarmadde elde etmek için kristallendirme işlemi yapılacaktır. Elde edilecek ekonomik, aynı anda alkali dayanımı ve yüksek süblimasyon haslığı sağlayan dispers boyarmaddeler ile, geri dönüşüm yolu ile elde edilmiş PET elyafın tekstil ve otomativ sektöründe kullanılan tekstil mataryellerinin asidik ortam alkali ortamda çektirme yöntemi ile yüksek verimde ve yüksek haslıkta boyanabilmesi sağlanacaktır. 4.Değerlendirme İlk olarak elde edilecek boyarmaddelerinyapıları çeşitli spekstroskopik analiz yöntemleri ile aydınlatılacaktır.Daha sonra elde edilen bu boyarmaddeler ile geri dönüşümden elde edilen polyester boyanacaktır. Ayrıca boyama optimizasyonları gerçekleştirilecektir. Boyama 162 sonrası; boyarmadde alımı, boyama düzgünlüğü ve haslıklar incelenip değerlendirilecektir. Boyama sonrası numunelerin TS EN ISO 105-C06’ya göre yıkama haslığı, TS 1008 EN ISO 105-B02 ve TS 867 EN ISO 105-B01’e göre ışık haslığı (yapay ve gün ışığına), TS EN ISO 105-X16’ya göre sürtünme haslığı, TS EN ISO 105-E04’e göre ter haslığı ve TS EN ISO 105P01 göre süblimasyon haslıkları saptanacaktır. Kaynaklar 1Tarakçioglu, I., 1986, Tekstil Terbiyesi ve Makineleri Cilt III. Ege Üniversitesi, Tekstil-Danis Yayinlari, No:1, 554. Izmir 2Akkurt F., Benli S., Alıcılar A., 2005, Investıgatıon of Characterizatıon And Applicability of Disperse Red 1 Textile Dyestuff, J. Fac. Eng. Arch., Vol 20, No 4, 429-432 3Annen O., Egli R., Hasler R., Henzi B., Jakob H., Matzinger P., 1987, Rev. Prog. Coloration, 17, 72. 4Aspland, J.R., 1992. Disperse Dyes and Their Apllication to Polyester, Textile Chemist and Colorist, 24 (2), 19-23. 5Nunn, D.M., 1979. The Dyeing of Synthetic-Polymer And Acetate Fibers, Univercity of Bradford, Dyers Company Publications Trust, 358, England. 6Georgiadou, K.L., Tsatsaroni, E.G., 2002, Hetarylazo Disperse Dyes Derived from Substituted N,NBis-Acetoxy-Ethylaniline, Dyes and Pigments, 53(1), 73-78 7Halas, G., Choi, J., 1999, Synthesis And Spectral Properties of Azo Dyes Derived From 2Aminothiophenes and 2-Aminothiazoles, Dyes and Pigments, 42(3), 249-265 Bu çalışma Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından desteklenmiştir. 163 SANDWICH COMPOSITES REINFORCED THROUGH THE THICKNESS WITH TEXTILES FOR MARINE APPLICATIONS Alpyildiz, Tuba 1 , Icten, Bulent Murat 2 , Yalkin, Huseyin Erdem 3 1 Dokuz Eylul University, Department of Textile Engineering, Buca, Izmir, Turkey Dokuz Eylul University, Department of Mechanical Engineering, Buca, Izmir, Turkey 3 Dokuz Eylul University, The Graduate School of Natural and Applied Science, Izmir, Turkey 2 Abstract Compression and bending performances of the sandwich composites reinforced with textiles are investigated in this study with the aim of understanding the effect of reinforcing the core. Sandwich composites with non-perforated core, perforated core and perforated-stitched core have been compared in terms of flatwise compression and bending performances. The effect of roving count on the composite performance by stitching the core with different counts of filaments is also investigated. The results indicate that perforated-stitched core enhances the compression and bending performances of the sandwich composites reinforced with textiles. Key Words: sandwich composite, foam core, glass fibre, bending, compression 1. Introduction Sandwich composites are popularly preferred in marine applications, wind turbines, and aircraft vehicles due to their lower weight to higher bending rigidities. They are composed of the core, which is lighter but thicker and has lower strength, and the facesheet (textile reinforcement), which is rigid and stronger. But most common disadvantages of using sandwich composite is their lower strength against out-of-plane compression loadings as in this direction there is no resisting material against the loading. For a properly designed sandwich composite, facesheet withstands axial and flexure loadings while the core carries shear loading and, in many studies, to strengthen the interface between them stitching has been performed which also means placement of resisting material in the thickness direction prior to composite manufacturing. In these studies, the properties of the facesheet layer (reinforcing structure and material), the parameters of stitching process associated with the stitch density (stitching steps, stitching sequence spacings), stitching thread characteristics (yarn count, yarn material) and stitch angle have been investigated to determine their effects on the performances of sandwich composites [1-8]. So far stitching has been applied to unite the facesheet and the core but it will be also interesting to investigate the effects of reinforced core (when only the core is reinforced) on the performances of sandwich composites. In this way it will be possible to manufacture sandwich composites with optimum properties but better price and ease of process-ability. With this point of view, in this study it is aimed to analyze flatwise compression and bending behaviour of sandwich composites with reinforced and non-reinforced foam cores. 2. Material And Method Airex C71.55 PVC with 0.06 g/cm3 density and 15 mm thickness was used as the core material which was drilled to have 0.5 hole/cm2. Six different kinds of core types were prepared as nonperforated (reference - R), perforated (P), perforated-600 tex stitched (S1), perforated-1200 tex stitched (S2), perforated-1800 tex stitched (S3) and perforated-2400 tex stitched (S4). For stitching glass rovings are used. Unidirectional E-glass fabric (300 g/m2) was used as the reinforcing material in the facesheet. The stacking sequence of the sandwich was [+45/-45/(0/90)2/CORE/(90/0)2/-45/+45]. Momentive L160 epoxy and its hardener H160 164 were used as resin. Sandwich composites were manufactured by vacuum-assisted resin infusion process. Three point bending tests were performed according to the recommendations of the ASTM C393/393M and flatwise compression tests are performed according to ASTM C365 for all types of specimens. The tests are done on Shimazdu AG-X 100kN universal equipment. For all types of specimens five tests were performed, mean values were calculated. 3. Results And Discussion It can be seen that the compression strength of the perforated and perforated-stitched composites are higher than the nonperforated (Figure 1a). Especially the sandwich composites with glass rovings in the perforated core have the highest compression strength however the increase in the strength of the composites is not observed to be proportional with the increase in the count of the glass rovings used in hand stitching [9]. In terms of bending performances (Figure 1b); maximum force values of perforated specimens are significantly higher. Perforated specimens are found to be stiffer than the non-perforated specimen. Even though minor changes are observed in the specimens’ weight with perforation and stitching, with the increase in the roving count an increase is clearly observed in the values of maximum forces and thus bending stiffness of the specimens [10]. 2,50 1,20 1,00 1,00 1,00 0,60 1,00 1,06 1,08 1,09 1,12 1,13 1,00 1,57 1,61 1,66 1,70 1,80 0,80 2,00 1,50 1,00 1,40 0,71 0,67 0,67 0,69 0,63 2,17 3,00 1,80 1,00 3,50 2,00 1,60 2,47 4,00 2,20 1,00 1,21 1,24 1,25 1,27 1,30 3,35 3,60 4,50 4,14 5,00 increase amount 1,00 1,06 1,08 1,09 1,12 1,13 5,50 4,79 4,84 4,88 6,00 4,29 4,76 increase amount 0,40 0,20 0,50 0,00 0,00 Weight R P Modulus of elasticity S1 S2 Compressive strength S3 S4 Weight R P Bending stiffness S1 Maximum force S2 S3 Maximum deflection S4 Figure 1. Increase amount: Comparison between the reference composite (value as “1”) and the others (a) in compression test, (b) in bending test (where R: nonperforated, P: perforated; S1: perforated-600 tex stitched, S2: perforated-1200 tex stitched, S3: perforated-1800 tex stitched, S4: perforated-2400 tex stitched) 4. Conclusion In this study it was aimed to investigate the effects of core perforation and core stitching though these holes on the flatwise compression and bending performance of sandwich composites, which are composed of glass fabric facesheets and foam core. With a slight increase (max. 13%) in the weight of the composite due to perforation and stitching, compression and bending performance of sandwich composites were enhanced. As the future work, it is planned to investigate the shear and impact properties of the sandwich composites with reinforced cores. Acknowledgement The authors are greatly indebted to the TUBITAK Research Foundation for providing financial support (Project Number: 213M603) to realize this study. 5. References 1. Henao A., Carrera M., Miravete A. Castejon L.,“Mechanical performance of through thickness tufted sandwich structures”, Composite Structures, 92, 2052-2059, 2010 2. Lascoup B., Aboura Z., Khellil K., Benzeggagh M., “ Impact response of three-dimensional stitched sandwich composite”, Composite Structures, 92, 347-353, 2010 3. Mitra N., Raja B.R., “ Improving delamination resistance capacity of sandwich composite columns with initial face/core debond”, Composites: Part B, 43(3), 1604-1612, 2012 165 4. Potluri P., Kusak E. Reedy T.Y., “Novel stitch-bonded sandwich composite structures” Composite Structures, 59, 251-259, 2003 5. Stanley L. E., Adams D.O., “Development and evaluation of stitched sandwich panels”, NASA/CR-2001211025 6. Sok T. Effects of Angled Stitch Reinforcement on Foam Core Sandwich Structure” Master of Science, Thesis, Department of Mechanical Engineering Utah University, 2010 7. Xia F., Wu X.Q., “Work on impact properties of foam sandwich composites with different structure.”, Journal of Sandwich Structures and Materials, 12(1), 47-62, 2010 8. Wang B., Wu L., Jin X., Du S., Sun Y., Ma L., “Experimental investigation of 3D sandwich structure with core reinforced by composite columns” Materials and Design 31(1), 158-165, 2010 9. Icten B.M., Alpyildiz T., Yakin Y., Bending performances of Foam Core Sandwich Composites With Through the thickness reinforcement, IMSP 2014, 15-17 October, Denizli, 2014 10. Icten B.M., Alpyildiz T., Yakin Y., Enhancement of Compression Performance of Foam Core Sandwich Composites, THERMAM 12-15 June pp 96, Çeşme, 2014 166 KNITTED FABRICS FOR PROTECTION AGAINST STAB AND CUT Alpyıldız, Tuba1, Rochery, Maryline2, Kurbak, Arif 1, Flambard, Xavier 2 1 Dokuz Eylul University, Textile Engineering Department, Buca, Izmir, Turkey ENSAIT Ecole Nationale Supérieure des Arts et Industries Textiles, GEMEX 59100 Roubaix FRANCE & Univ Lille Nord de France, F59000 Lille, FRANCE 2 Abstract In this study knitted structures have been designed with stab and cut resistance. Designed structures were manufactured on flat knitting machines using kevlar yarns and compared with plain and plush knit structures. The results show that newly derived structure with inlay yarns has the best cut and stab performances when a comparison is made between the samples of different structures with the same mass per unit area and thickness values. Key Words: stab, cut, knitted, inlay, aramid 1. Introduction Flexibility and comfort are required while protection must be provided by the armor for the law enforcement and security personnel against stab attacks. Thus textile reinforcements have been popularly used as they provide flexibility, comfort and the protection as flexible stab resistant materials. In addition to a number of commercial stab resistant fabrics, studies on improvements still continue. By the previous studies [1-4], various knitted structures including jersey, plush, 1x1 rib, fleece and special structures with tuck stitches have been studied but the effect of the inlay yarns have never been examined. In this study newly derived structure which is composed of tuck stitches and has the same back and front faces will be manufactured with and without inlay yarns and will be compared in terms of cut and stab performances with the most popular structures (jersey and plush) preferred when cut resistance is aimed. 2.Material And Method Two structures are designed named as Doubleface and DoublefaceInlay. Fabrics of these newly derived knitted structures, Jersey and Plush fabrics were knitted using six plies of 28 Nm Kevlar spun yarns on 7 Gauge V Bed Flat Knitting Machine (Shima Seiki SES12FF). Knit notations of the structures are given in Figure 1. (a) (b) 1 (c) 1 (d) 1 2 2 Figure1. Knit notations of the structures (a) Plain knit (b) Plush (c) Doubleface (d) DoublefaceInlay 2 3 3 4 3 4 5 4 5 6 6 7 5 6 7 7 8 8 9 9 8 10 10 11 12 167 The thickness and mass per unit area values of the samples were measured according to ASTM D 1777-96 and ASTM D 3776-07, respectively. For stab resistance measurements the knife, with the dimensions indicated in the reference [5], was mounted on the equipment (developed by GEMTEX) which has the principle of drop-weight impact (knife fall under the influence of gravity). Plastilina clay was used as the backing material and trauma is measured on the backing material after each test. During the measurements the drop weight was kept constant as 2.1 kg and the drop height was changed to maintain different levels of impact energy. Cut resistance tests were realized according to EN388:1993 with the device “Couptest”. 3. Results And Discussion In order to see the effect the structure, the samples with closer mass per unit area were compared (Table 1). In terms of trauma, Doubleface and DoublefaceInlay samples behave very similar which is better than Jersey samples. Plush samples have the highest trauma values, which means they have the worst performance. When the perforation performances are examined, all of the samples have very close perforation values. Jersey and DoublefaceInlay samples have better performances whereas they are very closely followed by Plush and Doubleface samples. When the perforation and total trauma values are examined together, although perforation performances of the samples are very close to each other it is clear that Doubleface and DoublefaceInlay samples have lesser trauma depths than Plush and Jersey samples. In terms of cut resistance (Table 2), DoublefaceInlay samples have the best cut resistance [6]. Table 1. Stab resistance of the specimen with closer mass per unit area 4 Joules 6 Joules Fabric Type Perforation (mm) Trauma (mm) Perforation (mm) Trauma (mm) 10 layers of Jersey 4 layers of Plush 3 layers of Doubleface 3 layers of DoublefaceInlay 8.3 9.3 10.6 9.3 Table 2. Cut Resistance of the Structures Structure Thickness(mm) Jersey (2 layers) 3.9 Plush 4.0 Doubleface 4.39 DoublefaceInlay 4.41 19.3 21.6 17 17 9.5 9.6 9.6 8 22.5 23.2 20.6 21.3 Cut Coefficient; CCS 9.96 9.48 14.95 16.87 4. Conclusion DoublefaceInlay structure is found to have better cut and stab performances when compared with Jersey, Plush and Doubleface structures of samples with similar mass per unit area and thickness values. However this is a comparative study and the results shall not be considered as the possible performances of the structures but only used for comparison within this study. In order to achieve higher test results and compare with other studies done previously, paramide yarns which have been recently bought or some other high performance fibres shall be used in the manufacturing processes. Also the knife used during the stab tests shall be taken into consideration when to be compared with previous studies. 5. References [1] Shin H-S, Erlich DC, Simons JW, and Shockey DA., “Cut resistance of high-strength yarns”, Textile Research Journal, 2006,76(8),607–13. 168 [2] Termonia Y, “Puncture resistance of fibrous structures”, International Journal of Impact Engineering, 2006,32(9),1512–20. [3] Flambard X, “Résistance à la coupure, à la perforation et au feu de structures textiles maillées”, PhD Thesis, Universite des Sciences et Technologies de Lille I, 2000. [4] Flambard X, Polo J. Stab resistance of multi-layers knitted structures: comparison between para-aramid and PBO fibers. J Adv Mater 2004;36(1):30–5. [5] Croft J and Longhurst D, “HOSDB Body Armor Standard (2007) Part 3: Knife and Spike Resistance”, Publication No. 39/07/C. [6] Alpyildiz T., Rochery, M., Kurbak, A. And Xavier, F., “Stab and cut resistance of knitted structures: a comparative study”, Textile Research Journal, 2011, 81(2), 205-14. 169 KUMAŞLARIN KAPLAMA YÖNTEMLERİ İLE ÖZELLİKLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ Asker, Gassan 1 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye Özet Kaplama, kumaşa normal terbiye prosesleriyle kazandırılamayan özel efektler için uygulanan bir işlemdir. Bu çalışmanın amacı; doğal ve sentetik liflerden dokunmuş kumaşlar üzerine, farklı kimyasal bağlayıcılarla kaplama yapılarak kumaşların performans özelliklerinin ve nefes alabilirlik özelliğinin incelenmesidir. Kaplama için; % 100 polyester, %100 pamuk ve pamuk /polyester karışımı kumaşlar kullanılmıştır. Kimyasal olarak 3 farklı bağlayıcı hazırlanmıştır. Bunlar; akrilik esaslı bağlayıcılar, poliüretan esaslı bağlayıcılar, nefes alabilen poliüretan bağlayıcılardır. Kaplama işlemi yapılırken 3 farklı bağlayıcı için 3 farklı parametre kullanılmıştır. Bunlar; • Kaplama pasaj sayısı ( tek kat- çift kat) • Kaplama tipi (silindir arası bıçak- silindir üstü bıçak) • Yıkama Dayanımı Kaplama yapılmış kumaşlar sonrasında belirli testlere tabi tutulmuştur. Sonuç olarak kaplama işleminin kumaşın fiziksel özelliklerini iyileştirdiği gözlemlenmiştir. Bu tür çalışmalar daha çok spor giysilikler ve askeriyede kullanılmaktadır. Anahtar Kelimeler: kaplama, hava geçirgenliği, su iticilik 1. Giriş Kaplama kumaş; dokuma, dokusuz yüzey ve örme yüzeyden oluşmuş bir taban kumaşın bir yüzünü veya her iki yüzünü kimyasal bir madde ile kaplamak (sürme, püskürtme, aktarma vb.) suretiyle oluşturulan kumaştır. Kaplama kumaşın niteliği, tekstil lifi veya kumaş yapısı bazındaki özelliklere değil, kaplama maddesi tarafından kumaşa kazandırılan özelliklerin istenilen düzeyde olmasına bağlıdır. Kaplanacak tekstil malzemelerinin üzerine (kâğıt kumaşlar ve tuftingler) sıvı veya plastik maddeler sürülür. Sürülen bu tabaka, fiziksel veya kimyasal metotlarla sabitleştirilir. Bu kaplama sonucunda, yeni özelliklere sahip bir malzeme oluşur. Bu özellikler: Her iki komponentin (taşıyıcı tabaka ve sentetik madde tabakası) cinsine ve miktarına, bağlantısına, kullanılan kaplama metoduna bağlıdır. Taşıyıcı (zemin) tabakası üzerinde bulunan sentetik kaplama maddesi (akrilik=AC, poliüretan = PU, nefes alabilen Poliüretan=NPU); sıvı, macun, eriyik, toz veya granül şeklinde kullanılabilir. Zeminde kullanılan kumaşlar son üründe; kopma, yırtılma ve uzama gibi özellikleri sağlarken, kaplama maddesi; gözeneklilik, kumaşın kimyasal ve çevresel etkilerden korunması ve bazı durumlarda görünüm iyileştirmesi sağlamaktadır. Tekstil materyalinden beklenen su geçirmezlik, ısı yalıtım, estetik görünüm gibi bazı özellikler kumaşların polimer ile kaplanmasıyla sağlanabilmektedir. Kaplama kumaşlar genellikle çeşitli viskoz sıvı polimerlerin tekstil yüzeyine uygulanmasını içerir. Uygulanan filmin inceliği veya kalınlığı aplikasyonun bir bıçak yoluyla veya benzer bir aparat ile kontrol edilmektedir. 170 2.Materyal ve Metot Kaplama için; % 100 polyester, %100 pamuk ve pamuk /polyester karışımı kumaşlar kullanılmıştır. Kimyasal olarak 3 farklı bağlayıcı hazırlanmıştır. Bunlar; akrilik esaslı bağlayıcılar, poliüretan esaslı bağlayıcılar, nefes alabilen poliüretan bağlayıcılardır. Kaplama işlemi yapılırken 3 farklı bağlayıcı için 3 farklı parametre kullanılmıştır. Kaplama işleminde ATAÇ RGK-40 tipi makine kullanılmıştır. Kumaş makinenin iki tarafında bulunan iğnelere gergin bir şekilde geçirilir. Daha sonra tek veya çift silindirle çalışma durumuna göre silindirler yerleştirilir. Eğer tek silindirle bıçak üstü çalışılacaksa silindir orta kısma yerleştirilir (SÜB). Bıçak takıldıktan sonra ayar kolu vasıtasıyla bıçak mesafesi ayarlanır(0.15 mm). Eğer silindir arası bıçak ile çalışılacaksa iki silindir takılarak kullanılır (SAB). Kaplama işlemi gerçekleştirildikten sonra kumaşlar 110 ºC de 1 dakika kurutma işlemine tabi tutulmuştur. Ardından 165 ºC 2 dakika fikse işlemi uygulanmıştır. 3.Bulgular Şekil 1. Hava geçirgenlik test sonuçları 4.Değerlendirme Hava geçirgenliği metodu uygulanması sonuçlarında ise azalma görülmektedir. Sebebi ise kaplama maddesinin yüzeyi kaplamış olması veya istenilen özellik doğrultusunda kullanılan reçetelerden kaynaklı olduğu düşünülmektedir. Yüzeyin tamamen belirtilen reçeteler doğrultusunda kaplanması sonucu kalınlık değerlerinin de arttığı gözlemlenmiştir. 5.Kaynaklar [1] Bulut, Y.,Sezer, V.,”Kaplama ve Laminasyon Teknikleri Üretilen Kumaşların Genel Özellikleri ve Performans Testleri”,Dokuz Eylül Üniv,İzmir(TMMBO) , [2] INTERNATİONAL DYER 171 ENZİM - ULTRASON KOMBİNASYONU İLE PAMUKLU MATERYALLERİN ÖN TERBİYESİ Öntemel, Şule Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye Özet Bu çalışmada amilaz enziminin 4 farklı çeşidini 4 farklı değişkenle pH, sıcaklık, konsantrasyon ve süreyi kullanarak hangisinin kumaş üzerindeki haşıl maddesinin uzaklaştırılmasında daha verimli olduğunu ve aynı işlemleri ultrasonik banyo ve ultrasonik homojenizatör kullanıldıktan sonra ki kumaş üzerindeki % haşıl kalıntısı değerlerini, uygulama koşulları ve enzim tipleri arasında kıyaslayarak, en uygun değere sahip enzim tipi ve çalışma koşulları belirlenmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Ultrasonik banyo, ultrasonik homojenizatör, enzim, haşıl 1.Giriş Günümüzde enzimlerin tekstil endüstrisinde kullanımı yaygınlaşmaktadır. Pamuk, yün, keten gibi doğal elyafın enzimler kullanılarak ekolojik yöntemlerle işlem görmesi önem kazanmaktadır. Doğal selüloz esaslı pamuk lifinin ön terbiyesinde çevreye zarar vermeyen, ılımlı şartlar altında kullanılabilen, uygulanması diğer kimyasallara oranla daha kolay ve sağlıklı olan enzim kullanımının artması doğaldır. Tekstilde enzimlerin kullanılmasıyla işlem tipine bağlı olarak su tüketiminin %17-50, hava emisyonunu %50-60 oranında azaltmak mümkündür, böylece maliyetlerde azalma olmaktadır [1]. Tekstil terbiyesinde enzimler genel olarak, selüloz esaslı materyallerde kullanılmaktadır. Enzim kullanımı, özellikle selüloz esaslı liflerden en yaygın kullanıma sahip olan pamuklu materyaller üzerine yoğunlaşmıştır. Pamuklu ve pamuklu karışım materyallerinin terbiyesinde genel olarak kullanılan enzimler; amilaz, proteaz, selülaz, pektinaz, lipaz, katalaz ve lakkazdır. Kullanılan bu enzimler, materyalde, haşıl sökme, hidrofilleştirme, yumuşatma, bioparlatma, denim yıkama ve diğer çeşitli etkileri sağlamak amacıyla kullanılmaktadır. Ultrason teknolojisi endüstrinin farklı alanlarında çeşitli fiziksel ve kimyasal reaksiyonlarda uzun yıllardan beri kullanılmaktadır. Tekstil sanayinde yaş terbiye işlemlerinin geliştirilmesinde kullanımı oldukça yenidir. Pamuklu kumaşların enzimatik işlemi sırasında ultrason kullanımı, işlem verimliliğini önemli ölçüde arttırmaktadır [2]. Ultrason tekstil endüstrisinde, tekstil materyali üzerinde yabancı maddelerin iyi bir şekilde uzaklaştırılmasında kullanılabilecek ayrıca enzimlerle kombine edilerek, enzimlerin büyük moleküllü olması nedeniyle hareket kabiliyetlerinin düşük olması dezavantajlarını gidererek enzimden istenilen etkiyi gerçekleştirmesinde ona destek olacaktır [2]. 2.Materyal ve Metot Çalışmada %100 pamuklu, 3/1 S dimi dokusunda ham dokuma kumaş kullanılmıştır. Ham kumaş üzerindeki nişasta esaslı haşıl maddesi 168 farklı proses ile uzaklaştırılmıştır. Bu kapsamda 4 farklı enzimle; süre, konsantrasyon ve pH değerlerinde ultrasonun kumaş üzerindeki nişasta esaslı haşıl maddesini uzaklaştırma etkisini araştırmak için ultrasonun varlığında ve yokluğunda çalışmalar yapılmıştır. 172 Haşıl sökümü sonrası, elde edilen deney sonuçlarına göre en optimum proses uygulanmış ve pektinaz enzimi ile, ultrasonun varlığında ve yokluğunda işleme tabi tutularak biohidofilleştirme adımı gerçekleştirilmiştir. Biohidrofilleştirme sonuçlarına bakılarak en optimum sonuç alınan numune üzerindeki safsızlıkları gidermek amacı ile ağartma işlemi yapılmıştır. 3.Bulgular Tegewa Değerlendirmesi 10 Tegewa Değerlendirmesi 9 8 7 6 5 4 E1 3 E2 2 1 1_ 9 57 _6 11 5 3_ 12 1 2_ 10 58 _6 11 6 4_ 12 2 3_ 11 59 _6 11 7 5_ 12 3 4_ 12 60 _6 11 8 6_ 12 4 5_ 13 61 _6 11 9 7_ 12 5 6_ 14 62 _7 11 0 8_ 12 6 7_ 15 63 _ 11 71 9_ 12 7 8_ 16 64 _ 12 72 0_ 12 8 0 Deney No Şekil 1. E1 ve E2 enzim tiplerinin aynı sıcaklıkta ve pH değerinde haşıl sökümü üzerine etkisinin kıyaslanması 4.Değerlendirme Amilaz enzimlerinden E1 enziminin yüksek sıcaklıklarda daha iyi çalıştığını, diğer enzim çeşitlerinin ise sadece ultrasonik banyoda daha verimli haşıl sökme işlemi gerçekleştiği gözlemlenmiştir. Her enzim çeşidi için konsantrasyonun düşürerek yapılan deneylerde ulaşılan sonuç ise konsantrasyonun düşürülmesi ile enzimin aktivasyonunu azaltıcı yönde olduğudur. 5.Kaynaklar [1] İnkaya, T., Pamuklu Mamüllerin Ağartılmasında Enzim Kullanımı, Uludağ Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Tekstil Mühendisliği Ana Bilim Dalı, Bursa, 2006, [2] Erişmiş, B., Eren, H.A. Tekstil Terbiye İşlemlerinde Ultrason Kullanımı, Uludağ Üniversitesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Bursa/TÜRKİYE 173 FARKLI PARTİKÜL BOYUTLARINA SAHİP DİSPERS BOYARMADDELER İÇEREN ATIK SULARIN OZONLAMA İLE RENKSİZLEŞTİRİLMESİ Demir, Ertuğrul, Sancar Beşen, Burcu Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş,Türkiye Özet Bu çalışmada, farklı partikül boyutlarına (küçük, orta, büyük) ve kromofor gruplarına (sarı, kırmızı, mavi) sahip dispers boyarmaddeler içeren sentetik atık suların ozon gazı ile renksizleştirilme olanakları araştırılmıştır. Bu amaçla, hazırlanan sentetik atık sular 5, 10, 15 ve 20 dakika olmak üzere 4 farklı süre ile ozonlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Ozon, dispers boyarmadde, atık su, renksizleştirme 1.Giriş Terbiye dairelerinde boyarmadde sadece boyama işleminde değil, boyamayı takip eden yıkama işlemlerinde de atık su yükü getirmektedir. Tekstil atık sularının renginin giderilmesi için tek kaygı, sadece atık suyun deşarj edildiği ırmak, göl, deniz vb. alıcı ortamların görünümünün bozulması değil, aynı zamanda bu ortamlardaki farklı bitki ve hayvan kökenli organizmaların da durumdan olumsuz etkilenerek, toplam ekosistemin zarar görmesinden kaynaklıdır [1-4]. Bu gibi kaygılar nedeniyle atık suların renksizleştirilmesi için ilave önlemler alınması gerekmiştir ve bu amaçla ozon gazı atık suların renksizleştirilmesinde en umut verici yöntemlerden biri olmuştur [5]. 2.Materyal ve Metot Çalışmada sentetik boyama çözeltilerini hazırlamak için, küçük, orta ve büyük partikül boyutlarında sarı, kırmızı ve mavi kromofor gruplarına sahip 9 farklı boyarmadde kullanılmıştır. Boyama çözeltileri herhangi bir poliester kumaşı boyuyormuş gibi 1:10 flotte oranında ve 1 g/l dispergatör kullanılarak hazırlanmıştır. Ozon gazının farklı konsantrasyonda boyarmadde içeren atık suların renksizleşmesi üzerindeki etkisini incelemek amacıyla, bu boyarmaddeler ile %0.025, %0.05, %0.1 olmak üzere 3 farklı konsantrasyondaboyarmadde çözeltileri hazırlanmıştır. Sonuçta 27 farklı boyarmadde çözeltisi hazırlanmıştır. Hazırlanan sentetik boyama çözeltileri saatte 12 gram ozon üreten bir ozon jeneratörü ile (Şekil 1), ozonlama süresinin renksizleşme verimliliği üzerindeki etkisini incelemek amacıyla 5, 10, 15 ve 20 dakika olmak üzere 4 farklı sürede ozonlanmıştır. Üretilen ozon gazı bir taş difüzör vasıtasıyla içerisinde hazırlanan atık su bulunan reaksiyon tankı (Şekil 2) içerisine verilmiştir. Şekil 1. Ozon Jeneratörü Şekil 2. Reaksiyon Tankı 3.Bulgular Ozon gazının atık suların renksizleşmesi üzerindeki etkisini araştırmak amacıyla, ozonlama sonrası atık suların 400-700 nm arasındaki absorbans değerleri spektrofotometre ile ölçülmüştür. Maksimum absorbansdaki dalga boyları her boyarmadde için farklı olduğundan; sarı boyarmadde için 410 nm, kırmızı boyarmadde için 530 nm, mavi boyarmadde için 590 174 nm olarak seçilmiştir. Sarı, kırmızı ve mavi boyarmaddeler ile hazırlanan boyarmadde çözeltilerinin ozonlama öncesi ve sonrası absorbans değerleri Şekil 3-5’de sırasıyla verilmiştir. Şekil 3. Sarı boyarmadde içeren atık suların farklı sürelerde ozonlanması ile suların absorbans değerlerinin değişimi Şekil 4. Kırmızı boyarmadde içeren atık suların farklı sürelerde ozonlanması ile suların absorbans değerlerinin değişimi Şekil 5. Mavi boyarmadde içeren atık suların farklı sürelerde ozonlanması ile suların absorbans değerlerinin değişimi Sonuçlar, her boyarmadde için ozonlama süresi ve boyarmadde partikül boyutunun artmasının renksizleştirme verimliliğini arttığını; artan boyarmadde konsantrasyonunun ise renksizleştirme verimliliğini azalttığını göstermiştir. Ayrıca en etkili renksizleşmenin mavi boyarmaddeler ile yapılan çalışmalarda elde edildiği gözlenmiştir. 4.Değerlendirme Yapılan çalışma sonucu, dispers boyarmadde içeren atık suların ozon gazı ile renksizleştirilebildiği ve renksizleştirme sonuçları üzerinde boyarmaddenin partikül büyüklüğü ve kromofor grubunun etkili olduğu görülmüştür. 5. Kaynaklar [1] Güneş, Y.,¸ Atav, R., Namırtı, O., Effectiveness of Ozone in Decolorization of Reactive Dye Effluents Depending on the Dye Chromophore, Textile Research Journal, (2011), DOI; 10.1177/0040517511429611 [2] Sancar, B., and Balcı, O., Decolorization of Different Reactive Dye Wastewaters by O3 and O3/Ultrasound Alternatives Depending on Different Working Parameters, Textile Research Journal, Cilt. 83, (2012), No.6 pp.574-590 [3] Al-Degs, Y., Khraisheh, M. A. M., Allen, S. J., Ahmad, M. N., Effects of carbon surface chemistry on the removal of reactive dyes from textile effluent, Wat. Res., Cilt. 34 (2000), No.3, pp.927-935 [4] Sancar Beşen, B., Tekstil terbiyesinde ozon uygulamaları ile sürdürülebilir, ekonomik ve inovatif proseslerin geliştirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Tekstil Mühendisliği pp. 3,35 (2012) [5] Gottlieb A, Shaw C, Smith A, et al. The toxicity of textile reactive azo dyes after hydrolysis and decolourisation. J Biotechnol 2003; 101: 49–56. 175 HİDROTERMAL YÖNTEMİ İLE NANO ÇİNKO OKSİT TOZ ELDESİ, KARAKTERİZASYONU VE TEKSTİL TERBİYESİNDE UV KORUMA VE ANTİBAKTERİYEL MALZEME OLARAK KULLANIMI Sancar Beşen, Burcu Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye Özet Önceki çalışmalarda; çalışma sıcaklığı, işlem süresi, kurutma sıcaklığı, çinko tuzu cinsinin sentezlenen tozlar üzerindeki etkisi incelenmiş ve optimum işlem şartlarında gümüş takviyeli çalışmalara geçilmiştir. Bu sistemde hidrotermal sentez yöntemiyle nanopartikül mertebesine sahip çinko oksit ve gümüş tuzları kullanılarak kompozit toz elde edilmiştir. Elde edilen tozlar da kaplama yöntemi ile %100 pamuklu dokuma kumaşlara aplike edilmiştir. Çalışma sonuçlarını değerlendirmek için tozlara ve kumaşlara SEM, EDX, XRD analizleri yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Hidrotermal, ZnO, gümüş, nanopartikül 1.Giriş Son zamanlarda en çok üretilen ve uygulamaları çalışılan nano materyaller metal oksit nano materyalleridir. Metal oksit nanomateryaller, yüksek reaktiviteleri ve spesifik yüzey alanlarından dolayı sensör, katalizör, antibakteriyel uygulamalar, kişisel bakım ürünleri gibi birçok alanda kullanılmaktadır. 2.Materyal ve Metot Gümüş takviyeli çalışmalarda sentezlenen sekiz nihai toz, kaplama yöntemiyle %100 pamuklu dokuma kumaşlara kaplama yöntemi ile aplike edilmiştir. Sentezlenen tozlar SEM, EDX, XRD analizleriyle karakterize edilmiştir. Toz aplike edilmiş kumaşlara SEM, EDX analizleri yapılmış ve UV koruma, antibakteriyel, antifungal özellikleri incelenmiştir. Tüm toz sentezleri 98 ᵒC’de 120 dakika süre ile yapılmıştır. Tablo 1. Deney planı 3.Bulgular Sentezlenen tozların XRD analizi sonuçları Şekil 1ve 2’de katkısız ZnO’nun XRD grafiği ise Şekil 3’de verilmiştir. Counts Counts DG-XRD.02459 1000 DG-XRD.02463 1000 500 500 0 0 20 30 40 50 60 Position [°2Theta] (Copper (Cu)) Şekil 1.8 nolu tozun XRD grafiği 20 30 40 50 60 Position [°2Theta] (Copper (Cu)) Şekil 2. 8_3 nolu tozun XRD grafiği 176 Şekil 1 ve 2, şekil 3 ile karşılaştırıldığında benzer piklerin bulunduğu gözlemlenmiştir. Sadece şekil 2’deki farklı pikler gümüş takviyesi sebebiyle gerçekleşmiştir. Bu da sentezlenen tozların elde edilmek istenen ZnO olduğunu doğrulamıştır. Sentezlenen tozların SEM görüntüleriŞekil 4-5, EDX sonuçları 6-7’de verilmiştir. Şekil 4.8 nolutozunSEM görüntüsü Şekil 5. 8_3 nolu tozun SEM görüntüsü Şekil 6. 8 nolu tozun EDX görüntüsü Şekil 7. 8_3 nolu tozun EDX görüntüsü Şekil 4 ve 5 incelendiğinde sentezlenen partiküllerinhomojen ve düzgün olduğu ve istenilen nano boyutta olduğu görülmüştür. Kaplama yöntemi ile toz aplike edilmiş kumaşların EDX-map sonuçları Şekil 8’de; antibakteriyel test sonuçları Tablo 2’de ve UV geçirgenlik sonuçları Tablo 3’de verilmiştir. Tablo 2. % 10’luk kaplama olmuş kumaşların antibakteriyel test sonuçları Şekil 8. % 10’luk kaplama olmuş kumaşların EDXmapgörüntüleri Başlangıç bakteri sayısı adet/ml 4 saat sonra bakteri sayısı adet/ml Düşüş % Ç 8 0,3 96,25 G 3 0,4 86,66 Tablo 2 incelendiğinde, elde edilen tozların ve toz aplike edilmiş kumaşların antibakteriyel özelliğe sahip olduğu görülmektedir. Tablo 3 incelendiğinde, UV dayanımı sonuçları incelendiğinde ise elde edilen kumaşların UV dayanım özelliğine sahip olduğu görülmüştür. Tablo 3. Kaplama olmuş kumaşların UV geçirgenlik sonuçları 4.Değerlendirme Çalışma sonucunda sentezlenen çinko ve çinko-gümüş nano kompozit tozların ve toz aplike edilmiş kumaşların, antibakteriyel, antifungal ve UV koruma özelliklere sahip olduğu görülmüştür. 177 TEKSTİL KUMAŞLARININ ZEOLİT YATAKLI RAMÖZ KURUTUCUDA KURUTULMASINDA ZEOLİT YATAĞININ KURUTMA VERİMİNE ETKİSİ Akay, Orhan Erdal1, Beşen Sancar, Burcu2 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Avşar Kampüsü, Kahramanmaraş, TÜRKİYE 2 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Avşar Kampüsü, Kahramanmaraş, TÜRKİYE 1 Özet Bu çalışmanın amacı; konveksiyon prensibi ile kurutma yapan ramöz için tasarlanmış olan zeolit yatakları kullanarak, bu yatakların kurutma verimine etkisini araştırmaktır. Böylece yüksek enerji tüketilen kurutma işlemlerinde daha az enerji kullanarak kurutma yapma olanakları araştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kurutma, zeolit, kurutma verimi 1.Giriş Yaş bir işleme tabi tutulmuş veya yıkanmış bir tekstil mamulü, banyodan hiç sıkılmadan çıkarıldığında üzerinde ağırlığının %200-300’ü kadar su bulunmaktadır. Bu suyun ısı ile kurutulması, çok yüksek bir enerji tüketimi ve maliyet demektir. Bu nedenle suyun mümkün olduğu kadar mekanik etkilerle uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu mekanik işlemlere ön kurutma denir. Mekanik etkilerle mamulden uzaklaştırılmayan su ise, ısı veya elektrik enerjisi yolu ile uzaklaştırılır. Bu yöntem de esas kurutma olarak tanımlanmaktadır. Esas kurutmada yüksek enerji tüketimi, bu enerji sarfiyatını azaltma gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Doğal zeolitlerin önemli derecede nem çekme eğilimi bulunmaktadır. Bu nedenle, kolaylıkla su absorbe edebilmektedir. Ayrıca, kristal yapıları ve nem çekme özellikleri bozulmadan absorbladıkları suyu geri verebilmektedirler. Bu özellikleri nedeniyle aktifleştirilmiş doğal zeolitler, desikant (nem çekici) olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Şekil 1. Zeolit Bu nedenle bu çalışmada, laboratuar tipi bir ramöz makinesine zeolit yatak entegre edilerek, kurutma sırasında zeolit yatağın varlığı ile enerji tasarrufu sağlama olanakları araştırılmıştır. 2.Materyal ve Metot Çalışmada % 100 pamuklu dokuma kumaş kullanılmıştır. Kullanılan kumaş işletme şartlarında haşılı giderilmiş, hidrofilleştirilmiş, ağartılmış ve boyanmıştır. Kumaş, makine girişinde içinde su bulunan fularddan geçirilerek silindirlerde sıkılmadan kurutma bölümüne girmiştir. Kurutma denemeleri karşılaştırma yapabilmek amacıyla, zeolit yataklı ve yataksız olmak üzere 2 şekilde yapılmıştır. Her iki durumda da kurutma şartları ve kumaşın sahip olduğu nem miktarı aynı şekilde ayarlanmıştır. Kurutmalar 130 °C’de kumaş kurutma kabininde 10 dakika süreyle kalacak şekilde gerçekleştirilmiştir. 178 Çalışmada, zeolit yataklı denemelerde, içindeki nemi atıp tekrar nem alabilecek hale gelebilmesi için zeolit desorbe edilmiştir. Desorbsiyon 250 °C’de 90 dakika süreyle yapılmıştır. SICAKLIK 3.Bulgular Zeolit yataklı ve yataksız olarak yapılan kurutma uygulamaları sonrası zeolit yatak sıcaklığının süre ile değişim sonuçları Şekil 2’de verilmiştir. SÜRE Şekil 2. Klasik ve zeolit yataklı kurutmada yatak sıcaklığının süre ile değişimi Şekil 2 incelendiğinde, zeolit yatağı kullanılarak yapılan kurutma uygulaması sırasında yatağın sıcaklığının birden yükseldiği görülmüştür. Bu durum da makinenin istenilen sıcaklığa gelmesi için gerekli enerji tüketimini azaltmıştır. 4.Değerlendirme Bu çalışmada klasik yataklı ve zeolit yataklı kurutma yöntemlerinin karşılaştırılması yapılmıştır. Karşılaştırmanın sonucunda, zeolit yataklı kurutma yönteminde daha az enerji harcandığı görülmüştür. Bu da zeolit yataklı bir kurutma makinesinde daha düşük sıcaklıkta veya daha kısa sürede kurutma yapabilmenin mümkün olduğunu göstermiştir. 179 MODAL VE PENYE PAMUK KARIŞIMI SÜPREM VE LAKOST KUMAŞLARIN MUKAVEMET ÖZELLIKLERININ INCELENMESI Çoruh, Ebru Gaziantep Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü, Gaziantep, Türkiye Özet Modal'ın karışıma kattığı narin, konforlu tutum, parlaklık ve yüksek yaş ve kuru mukavemet özellikleri ile pamuğun bilinen davranışları birleşerek iplik özelliklerini oluşturmaktadır. Modal iplikle örülen kumaslar, yumusak tuseye, çok iyi nem transfer özelligi nedeniyle sıcak, rutubetli iklimlerde dahi giyim konforu sunar[1]. Bu çalışmada, %50 Modal / %50 Penye Pamuk karışımından oluşan süprem ve lakost örme kumaşların mukavemet özellikleri incelenmiştir. Kumaşlar üç farklı sıklıkta örülmüştür. Kumaşlara James Heal Trubust Patlama mukavemeti test cihazı ile patlama mukavemeti uygulanmıştır. Çalışmanın sonucunda süprem kumaşlarda daha yüksek patlama mukavemeti elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: modal/penye pamuk karışımı, süprem, lakost kumaş, patlama mukavemeti. 1.Giriş Modal pamuk karışımı, her iki elyaf tipinin de selülozik esaslı ve doğal olması nedeniyle kullanımında % 100 doğallık sunmaktadır. Modal’ın karışımına kattığı narin, konforlu tutum, parlaklık, yüksek yaş ve kuru mukavemet özellikleri ile pamuk bilinen davranışları birleşerek iplik özelliklerini oluşturmaktadır. Modal ve pamuğun boya alma özelliklerindeki benzerlik, elde edilen ipliklerde uni görünümü sağlamaktadır [2]. Spor kıyafetleri, denim kumaşlar, günlük giyim ve iç çamaşırı gibi tenle doğrudan temas gerektiren kumaşlar için ideal yapıya sahiptir. Ayrıca yatak takımları ve havlular gibi doğrudan ciltle temas halinde olan ev tekstili kumaşları için de kullanılmaktadır. Modal pamuk penye karışımı konfor ve estetiğin parlaklık ve doğallığın arandığı tekstil ürünlerinde tercih edilmektedir. Bu çalışmada %50 Modal / %50 Penye Pamuk karışımından oluşan üç farklı sıklıkta örülmüş süprem ve lakost örme kumaşların mukavemet özellikleri incelenmiştir. 2.Materyal ve Metot Çalışmada %50 Modal/ %50 penye pamuk karışımından örülmüş süprem ve lakost kumaşlara mukavemet testi yapılmıştır. Modal elyafı 1,2 denye ve 38 mm uzunluğundadır. Süprem ve Lakost örgü kumaşlar makine inceliği 28E 30 inç çapında 96 sistem sayısına sahip Terrot marka yuvarlak örme makinesinde örülmüştür. Tablo 1 de kullanılan ipliklerin özellikleri verilmiştir. %50 Modal / %50 Penye Pamuk 28/1 790 Büküm sayısı (rpm) 9,35 Düzgünsüzlük(% Um) 11,81 Kütlesel değişim katsayısı (% CVm) 0 İnce yerler (-% 50/ km) 15 Kalın yerler (+% 50/ km) 26,5 Neps (+% 200/ km) 15,3 180 Mukavemet kgf Nm 226 Kopma mukavemeti (gf) 6,12 Uzama (%) 6,47 Uster tüylülük indeksi (H) Her numune 3 farklı sıklıkta gevşek, sıkı, orta örülmüştür. Tüm deneyler standart atmosfer koşullarında ISO 139’a göre yapılmıştır. Patlama mukavemeti testleri BS EN ISO 12945-2 ye gore James Heal TruBurst patlama mukavemeti test cihazında yapılmıştır. 3.Bulgular Numune kumaşların patlama mukavemeti kPa cinsinden Şekil 1’de grafik olarak verilmektedir. İlmek uzunluğu (mm) Patlama mukavemeti (kPa) 250 200 150 100 50 0 Gevşek Orta Sıkı Gevşek Orta Sıkı 28 28 28 28 28 28 Şekil 1. Süprem ve lakost kumaşların patlama mukavemeti test sonuçları Şekil 1 incelendiğinde, patlama mukavemeti sonuçlarına göre ilmek uzunluğu arttıkça yani kumaş gevşedikçe patlama mukavemeti değerinin düştüğü gözlemlenmiştir[2]. 4.Değerlendirme Bu çalışmada modal penye pamuk karışımı Ne 28/1 iplikten örülmüş süprem ve lakost kumaşların mukavemet özellikleri incelenmiştir. Kumaşlarda ilmek uzunluğu arttıkça mukavemet değerinin düştüğü tespit edilmiştir. Aynı zamanda kumaşın örgü türünün süprem veya lakost olmasının mukavemet değeri üzerinde önemli bir etkisi tespit edilememiştir. 5.Kaynaklar 1. http://en.wikipedia.org/wiki/Modal_(textile) 2.http://www.karsu.com.tr/pxp/tr/ueruenler/iplik/ring-iplik/modal-ve-karisimlari.php 3.Ahu Demiröz Gün, 2011 “Dimensional, Physical and Thermal Properties of Plain Knitted Fabrics Made from 50/50 Blend of Modal Viscose Fiber in Microfiber Form with Cotton Fiber” Fibers and Polymers 2011, Vol.12, No.8, 1083-1090. 181 ÇAMAŞIR MAKİNELERİNDE KETEN ÜRÜNLER İÇİN GELİŞTİRİLEN YIKAMA ALGORİTMASININ DOĞRULANMASI İlkan Erdem1, 2, İkilem Göcek3, Umut Kıvanç Şahin3, Hatice Açıkgöz3 İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Nano-bilim ve Nano-mühendislik Bölümü, Maslak Istanbul, TÜRKİYE, ARÇELİK Çamaşır Makinesi Üretim İşletmeleri, Ürün Geliştirme Departmanı, Sistem Tasarımı & Geliştirme Bölümü, Istanbul, TÜRKİYE, 3 İstanbul Teknik Üniversitesi, Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Gümüşsuyu-Beyoğlu Istanbul, TÜRKİYE 1 2 Özet Bu çalışmada, piyasadan alınan keten ürünlerin yıkama sırasında karşılaştığı kırışma ve çekme probleminin çamaşır makinesindeki özel bir algoritmayla iyileştirilmesi ve bu programın doğrulanması üzerine çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Keten kumaş, kırışma davranışı, çamaşır makinesi, çekme, yıkama prosesi 1. Giriş Teknolojideki gelişmelerle yıkama sırasındaki kırışma problemini çözmek üzere yeni nesil çamaşır makineleri üretilmektedir. Böylece yıkama sonrasındaki ütü adımı da oldukça kısaltılabilmektedir. Buna yıkama sırasında ketenin kırışma davranışını iyileştirerek ulaşmak mümkündür. Kırışma eğilimi yüksek olan keten ürünler, yaz mevsiminde çokça kullanılmaktadırlar ve sık sık yıkanmaları gerekmektedir. Kırışmazlık apresi üzerine yapılan çalışmalar büyük çoğunlukla selülozik liflerin çapraz bağlanmasıyla sağlanmaktadır, bunun için kimyasal reaksiyonlar, nanoteknoloji ve biyoteknoloji metotları uygulanabilmektedir [14]. 2. Malzeme ve Metot Kullanılan keten kumaşlar ve gömlek, pantolon, elbise gibi keten ürünler 100% keten lif içeriğine sahip olup üretilen yeni keten programını değerlendirmek ve doğrulamak için kullanılmıştır. Deterjan olarak IEC60456 standart deterjan kullanılmıştır. Önceki çalışmaların test sonuçlarına göre, durulama aşamasında ısıtma, orta seviyede sıkma ve son sıkma öncesi ve sonrası buharlama kombinasyonu içeren algoritmaya sahip özel keten programı geliştirilmiştir. Bu çalışmada; önceden geliştirilmiş olan bu keten programı, hassas program ile karşılaştırılmıştır. Kullanılan numunelerin çekme ve kırışma davranışları değerlendirilmiştir. 3. Bulgular Bu çalışmada, buhar jeneratörlü çamaşır makinelerinde geliştirilen keten programında keten kumaşların ve giysilerin yıkama sırasında kırışma davranışının iyileştirilmesinin gösterilmesi ve geliştirilen keten programının uygulanabilirliğinin doğrulanması amaçlanmaktadır. Yıkama sonrasında ölçülen kırışma davranışı ve çekme test sonuçlarının değerlendirilmesi MiniTab® paket programında t-test analiz yöntemi ile sağlanmıştır (Tablo 1 – Şekil 1). Keten programı ile yıkanan 100% keten ürünlerden elde edilen çekme değerlerinin %3’ün altında olduğu gözlenmiştir. 182 Tablo 1 Hassas programla ve oluşturulan keten programı ile yıkanan keten ürünlerin yıkama sırasındaki kırışma seviyeleri Ürün Tipi Hassas Program Keten Programı Mavi Keten Gömlek 2.1 3.1 Siyah Keten Elbise 2.0 3.1 Lacivert Keten Pantolon 2.0 2.8 Beyaz Keten Gömlek 2.1 2.8 Siyah Keten Kumaş Parçaları 2.1 2.8 Şekil 1 Aynı keten kumaş parçalarının yıkama sonrasında kırışıklık seviyeleri a) hassas program b) keten programı Tüm bu sonuçlar değerlendirildiğinde, oluşturulan keten programı çamaşır makinelerinde kullanılabilir, uygulanabilir ve üretilebilir bulunmuştur. 4. Değerlendirme Boyutsal dayanımdan ödün vermeksizin yıkama sırasında kırışma davranışını iyileştirdiği için yeni geliştirilen keten programının, keten ürünlerin yıkanmasında kullanılabilecek olağanüstü bir program olduğu açıktır. Teşekkür Bu çalışma, ARÇELİK Çamaşır Makinesi Üretim İşletmeleri, İstanbul, TÜRKİYE tarafından desteklenmiştir. 5. Kaynaklar [1] Harifi T., Montazer M., Past, Present And Future Prospects Of Cotton Cross-Linking: New Insight into Nano Particles, Textile Department, Amirkabir University of Technology, Center of Excellence in Textile, Hafez Avenue, Tehran, Iran [2] Hashem M., Refaie R., Hebeish A., Crosslinking of partially carboxymethylated cotton fabric via cationization, 2005, Textile Division, National Research Centre, Dokki, Cairo, Egypt [3] Fouda M. M. G., Shafei A., Sharaf S. and Hebeish A., 2009, Microwave curing for producing cotton fabrics with easy care and antibacterial properties, Textile Research Division, National Research Center, Dokki, Cairo, Egypt [4] Chyung-Chyung Wang a, Cheng-Chi Chen b,*, 2005, Physical properties of the cross-linked cellulose catalyzed with nanotitanium dioxide under UV irradiation and electronic field, Elsevier B.V., a Department of Textile Engineering, Chinese Culture University, Taipei, Taiwan 11114, ROC, b Department of Chemical Engineering, Nanya Institute of Technology, 414 Chung-Shang E. Road, Sec. 3,Jhongli, Taoyuan, Taiwan 32091, ROC. 183 YIKAMA SIRASINDA KETEN ÜRÜNLERİN ÖZELLİKLERİNİ İYİLEŞTİRMEK İÇİN FARKLI BUHARLAMA KOMBİNASYONLARI KULLANIMI İ İkilem Göcek1, İlkan Erdem2, 3, Umut Kıvanç Şahin1, Hatice Açıkgöz1 İstanbul Teknik Üniversitesi, Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Gümüşsuyu-Beyoğlu Istanbul, TURKEY, 2 İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Nano-bilim ve Nano-mühendislik Bölümü, Maslak Istanbul, TURKEY, 3 ARÇELİK Çamaşır Makinesi Üretim İşletmeleri, Ürün Geliştirme Departmanı, Sistem Tasarımı & Geliştirme Bölümü, Istanbul, TURKEY Özet Bu çalışmanın amacı yıkama programına buharlama adımları eklenerek oluşturulmuş bir algoritma yardımıyla keten kumaşların yıkama sırasında çekme ve kırışma davranışını iyileştirmektir. Anahtar Kelimeler: keten kumaş, kırışma davranışı, çamaşır makinesi, buhar etkisi, yıkama prosesine buharlama kombinasyonları eklenmesi 1. Giriş İnsanlar için zamanın her geçen gün daha önemli bir kavram haline gelmesi nedeniyle, yıkama sırasında iyileştirilen kırışma davranışı ile yıkama sonrası gerekli olabilecek ütü aşaması büyük ölçüde kısaltılabilir. Kolay kırışabilen keten lifi yazları en çok tercih edilen giysiler arasındadır ki bu mevsimde sıkça keten giysilerin yıkanması gerekmektedir. Bu nedenle yapılan birçok çalışmada kırışmazlık için selülozik liflerin çapraz bağlanması üzerine çalışılmıştır. Bunu sağlayabilmek için kimyasal reaksiyonlar, bazı nanoteknoloji ve biyoteknoloji metotları kullanılmaktadır [1-5]. 2. Malzeme ve Metot Testlerde kullanılan kumaş ve gömlek keten numuneleri 100% keten içerikli olup bezayağı örgüye sahiptir. Makinedeki yeterli yükü sağlamak amacıyla beyaz etamin pamuklu kumaşlar kullanılmıştır. Deterjan olarak IEC60456 standart deterjan kullanılmıştır. Bu çalışmada önceden etkisi belirlenmiş en iyi dört buharlama profiline ait kombinasyonların etkisi, durulama ve yumuşatma sırasında kullanılan ısıtmanın etkisi ve düşük, orta ve yüksek seviyedeki sıkma profillerinin etkisi incelenmiştir. Tam faktöriyel deney tasarımı ile on sekiz adet profil belirlenmiştir (Tablo 1). Her bir profil iki eş çamaşır makinesinde iki kez tekrarlanmıştır. Çekme ve kırışma davranışları incelenmiştir. 3. Bulgular Bu çalışma sonucunda çekme ve kırışma davranışı açısından en iyi profil seçilmiştir. Bütün test sonuçları MiniTab® paket programı kullanılarak ANOVA analizi ile değerlendirilmiştir. Kullanılan bütün parametreler çekme ve kırışma davranışı göz önünde bulundurularak incelenmiştir. Durulama ve yumuşatma sırasında ısıtmanın etkisi incelendiğinde, durulama sırasındaki ısıtmanın çekme üzerinde daha az etkisi olduğu belirlenmiştir. Buharlama kombinasyonlarının çekme üzerindeki etkisi Şekil 1 de görülmektedir. 184 Şekil 1. Çekme üzerinde ikinci yıkama sonrası buharlama kombinasyonlarının etkisi Profiller Isıtma Sıkma Buharlama 1 Durulama Düşük 7-6 Kombinasyo 2 Durulama Düşük 7-5 noları 3 Durulama Düşük 7-4 4 Durulama Orta 7-6 5 Durulama Orta 7-5 6 Durulama Orta 7-4 7 Durulama Yüksek 7-6 8 Durulama Yüksek 7-5 9 Durulama Yüksek 7-4 10 Yumuşatma Düşük 7-6 11 Yumuşatma Düşük 7-5 12 Yumuşatma Düşük 7-4 13 Yumuşatma Orta 7-6 14 Yumuşatma Orta 7-5 15 Yumuşatma Orta 7-4 16 Yumuşatma Yüksek 7-6 17 Yumuşatma Yüksek 7-5 18 Yumuşatma Yüksek 7-4 Tablo 1. Buharlama kombinasyonları, farklı seviyelerdeki sıkma değerleri ile durulama ve yumuşatmadaki ısıtma parametreleri ile oluşturulan profiller 4. Değerlendirme Bu çalışmada, buhar jeneratörlü çamaşır makinelerinde yıkama sırasında keten kumaşların kırışma davranışlarının iyileştirilmesi amaçlanmıştır. Bunun için hazırlanan on sekiz farklı profilden en başarılı sonuçlar; durulamada ısıtma, orta seviyede sıkma ve son sıkma öncesine ve sonrasına yerleştirilen buharlama kombinasyonunda alınmıştır. Teşekkür Bu çalışma, ARÇELİK Çamaşır Makinesi Üretim İşletmeleri, İstanbul, TÜRKİYE tarafından desteklenmiştir. 5. Kaynaklar [1] Harifi T., Montazer M., 2012. Past, present and future prospects of cotton cross-linking: new insight into nano particles. Carbohyd. Polym. 88, 1125–1140. [2] Hashem M., Refaie R., Hebeish A., 2005. Crosslinking of partially carboxymethylated cotton fabric via cationization. J. Clean. Prod. 13, 947-954. [3] Fouda M. M. G., Shafei A., Sharaf S., Hebeish A., 2009. Microwave curing for producing cotton fabrics with easy care and antibacterial properties, Carbohyd. Polym. 77, 651–655. [4] Wang C.C. and Chen C.C., 2005b. Physical properties of the crosslinked cellulose catalyzed with nanotitanium dioxide under UV irradiation and electronic field, Appl. Catal. A: Gen. 293, 171–179. [5] Nazari A., Montazer M., Rashidi A., Yazdanshenas M., Anary-Abbasinejad M., 2009. Nano TiO2 photocatalyst and sodium hypophosphite for cross-linking cotton with poly carboxylic acids under UV and high temperature, Appl. Catal. A: Gen. 371, 10–16. 185 HİDROFİL PAMUK ÜRETİMİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİR YÖNTEMLER Paksoy, Navruz Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Avşar Kampüsü, Kahramanmaraş/TÜRKİYE Özet Çalışmada, 2 farklı menşeiden alınmış, PİMA ve YÖRE liflerinden ham ve penye şerit kullanılmıştır. Çalışma kapsamında, liflere konvansiyonel yöntem ve yeni prosesler sırası ile uygulanmıştır. Konvansiyonel yöntem kapsamında sırasıyla alkali hidrofilleştirme + hidrojenperoksit ağartma işlemi, alternatif prosesler kapsamında ise biyohidrofilleştirme ve ozon ağartma işlemleri yapılmıştır. Ön terbiyesi yapılmış tüm liflere boyama işlemi uygulanmıştır. Ozon ile ağartma işleminde süre ve ozon kapasitesi arttıkça beyazlığın arttığı görülmüştür. HVI sonuçlarına bakıldığında STR (Mukavemet) değerinin değişmediği, SCI (Eğrilebilirlik İndeksinin) azaldığı görülmüştür. Ozonla yapılan denemeler sonucunda süre arttıkça zemin renginin beyazlık değerlerinin artmasından dolayı renk farklılıklarının (ΔE) arttığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Pamuk, ozonlama, ağartma, boyama 1.Giriş Tekstil terbiye işlemlerinde, kumaş hazırlık işlemlerinden bitim işlemlerine kadar, üretimin her aşamasında çok fazla kimyasal madde kullanımı söz konusudur. Çevre yükünü azaltmak ve çevre dostu bir üretim gerçekleştirmek için, üretimde kullanılan maddelerin seçilmesi, bilinçli ve dikkatli bir şekilde yapılmalıdır. Bu tez çalışması, tekstil terbiye sektöründeki bu gibi problemlere çözüm getirmek amacıyla yapılmıştır ve kuvvetli bir oksidan olan ve hiçbir zararlı kalıntı bırakmayan ozon gazı ile elyaf formundaki materyalin ağartma işlemi amaçlanmıştır [1]. Yapılan ön terbiye işlemlerinin ardından liflerin boyanılabilirliğine bakılması için liflerin boyanması amaçlanmıştır. 2.Materyal ve Metot Bu çalışmada, 2 farklı menşeiden alınmış, PİMA ve YÖRE liflerinden ham ve penye şerit kullanılmıştır. Hammadde İSKUR Tekstilden temin edilmiştir. Çalışma kapsamında, liflere konvansiyonel yöntem ve yeni prosesler sırası ile uygulanmıştır. Konvansiyonel yöntem kapsamında sırasıyla alkali hidrofilleştirme + hidrojenperoksit ağartma işlemi, alternatif prosesler kapsamında ise biyohidrofilleştirme ve ozon ağartma işlemleri yapılmıştır. Ön terbiyesi yapılmış tüm liflere boyama işlemi uygulanmıştır. Çalışmada (12gr/saat) ozon jeneratörü ile farklı konsantrasyon (5 ppm ve 7 ppm), pH (5 ve 7) ve sürelerde (60 dk, 90 dk ve 120 dk) ağartma işlemi gerçekleştirilmiştir. Daha sonra ön terbiye işlemleri yapılmış numunelerin boyama işlemleri ATAÇ marka laboratuar tipi HT boyama makinesinde gerçekleştirilmiştir. 3.Bulgular Ozon ile ağartma işleminde süre ve ozon kapasitesi arttıkça beyazlığın arttığı görülmüştür. HVI sonuçlarına bakıldığında STR (Mukavemet) değerinin değişmediği, SCI (Eğrilebilirlik İndeksinin) azaldığı görülmüştür. 186 Şekil 1. Pima Ham ve Yöre Ham Beyazlık (Berger) Değeri Kıyaslaması Şekil 2. Pima Penye Şerit ve Yöre Penye Şerit Beyazlık (Berger) Değeri Kıyaslaması Şekil 3. STR (Mukavemet) Değeri Şekil 4. SCI (Eğrilebilirlik İndeks) Değeri 4.Değerlendirme Sonuç olarak, renk testi sonuçlarına bakıldığında ozon kapasitesi ve süre arttıkça beyazlık değerinin arttığı görülmüştür. HVI test sonuçlarına bakıldığında, hidrojenperoksit ağartma sonucu liflerin mukavemeti çok sağlam iken ozonlama olmuş numunelerin ozon kapasitesi ve süre arttıkça liflerde mukavemet değerinin hidrojenperoksite oranla bir miktar düştüğü görülmüştür. Ozon kapasitesi ve süre arttıkça eğrilebilirlik indeksinin azaldığı, hidrojenperoksit ağartma işlemi ile ozonlanmış liflerin kıyaslaması sonucunda kısa lif indeks değerlerinin birbirine yakın olduğu görülmüştür. Ozonla yapılan denemeler sonucunda süre arttıkça zemin renginin beyazlık değerlerinin artmasından dolayı renk farklılıklarının arttığı görülmüştür. 5.Kaynaklar [1] Öztürk, D. ve Eren, H.A., Tekstil Terbiyesinde Ozon Kullanımı, Uludağ Üniversitesi Mühendislik- Mimarlık Fakültesi Dergisi, 2, 15, 37-51, 2010 187 İPLİK ÖN TERBİYE VE BOYAMA PROSESLERİNİN BELİRLENMESİ Gençer, Uğur Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Avşar Kampüsü, Kahramanmaraş/TÜRKİYE Özet Çalışmada %100 pamuklu ipliklerin ozon gazı ile ağartılabilirliği ve boyama üzerine etkisi incelenmiştir. Bu çalışmada farklı süre ve konsantrasyonlarda ozon gazının beyazlık üzerine etkisi araştırılmıştır. Ozon gazı ile ağartma işleminden sonra ipliğin boyanabilirliği incelenmiştir. Sonuç olarak konvansiyonel yönetme yakın beyazlık değerleri elde edilmiştir. Konsantrasyon ve süre arttıkça beyazlık değerinin arttığı görülmüştür. Bazı denemelerde renk farkı değerlerinin istenilen limitin altında olduğu görülmüştür. Zemin renginin renk üzerinde etkili olduğu görülmüştür. İplik inceliği ve harmanı, ağartma ve boyama üzerinde farklı etkiler göstermiştir. Anahtar Kelimeler: İplik, ozon, boyama 1.Giriş Ağırlaşan rekabet koşulları üreticileri daha ucuza ve daha temiz ürün üretmeye itmektedir. Bu koşullar altında firmaların hayatta kalmaları için gelişen teknolojiyi iyi takip ederek tekstile uyarlamaları daha da önem kazanmaktadır [1]. Hem atık yükünün azaltılması ve kontrolü hem de küresel ısınmanın önüne geçebilmek için bir çok uluslararası anlaşma ve protokoller zaman içersinde devreye girmiş ve bu konuda yaptırımlar hedeflenmiştir [2]. Ozonla çalışma kimyasal madde kullanımı ve atık su yükünün azaltılmasının yanında soğukta uygulandığı için terbiye proseslerinde kullanılan suyun ısıtılması sonucunda çevreye salınan karbondioksit yükünün düşürülmesinde de önemli bir proses alternatifidir [3]. 2.Materyal ve Metot Bu çalışmada 4 farklı incelikte ve harmanda iplik kullanılmıştır. Ozonlama işlemi farklı konsantrasyon (1 ve 3 ppm) ve sürede (15-30-45 dk) gerçekleştirilmiştir. Ozon gazı ile ağartma işlemini kıyaslamak amacıyla konvansiyonel ağartma işlemi yapılmıştır. Ağartma işleminden sonra laboratuar tipi HT boyama makinasında boyama işlemi gerçekleştirilmiştir. Boyama işlemi C.I. Reaktive Black ile %1,5 konsantrasyonda, 40 gr/lt tuz ve 20 gr/lt soda kullanılarak gerçekleştirilmiştir. 3.Bulgular Çalışma sonucunda ipliklerin beyazlık ve sarılık değerleri ölçülmüştür. İplikler ağartıldıktan sonra boyama işlemleri yapılmıştır. Boyama sonrası numunelerin konvansiyonel yönteme ile kıyaslanmıştır. Şekil 1. Berger Sonuçları 188 Şekil 2. Sarılık Sonuçları Şekil 3. ∆E Sonuçları 4.Değerlendirme Çalışma sonucunda konvansiyonel yöntem ile elde edilen beyazlık değerlerine yakın sonuçlar elde edilmiştir. Ozonlama süresinin ve konsantrasyonun beyazlık üzerinde etkili olduğu görülmüştür. Konsantrasyon ve süre artıkça beyazlık değerleri de artmıştır. Boyama sonrası numuneler konvansiyonel ağartma ile ağartılmış numune ile kıyaslanmıştır. Renk farkı değerlerinin genel olarak yüksek çıktığı görülmüştür. Bazı denemelerde renk farkı değerlerinin istenilen limitin altında olduğu görülmüştür. Zemin renginin renk üzerinde etkili olduğu görülmüştür. İplik inceliği ve harmanı, ağartma ve boyama üzerinde farklı etkiler göstermiştir. 5.Kaynaklar [1] Perincek Dereli, S., Ozon, UV, Ultrason Teknolojileri ve Kombinasyonlarının Ön Terbiye İşlemlerine Uygulanabilirliğinin Araştırılması. Yüksek Lisans Tezi. Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. İzmir. S.3-38 (2006). [2] Bahtiyari, M., İ., Çevre Dostu Yeni Yöntemlerin Tekstil Ön Terbiyesindeki Bazı Kullanım Alanlarının Araştırılması, Doktora Tezi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ege Üniversitesi, Bornova-İzmir, s. 19-49 (2009). [3] Uysal, P., Ozonun Polilaktik Asit (PLA) Liflerine Etkisi ve PLA Terbiyesinde Ozon Kullanımı, Yüksek Lisans Tezi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Uludağ Üniversitesi, Bursa, s. 20-36 189 P(AN-ko-VAc)/Ag KOMPOZİT NANOLİF MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ Suat Çetiner1, Beyda Taşcı2, Mustafa Dolaz3 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye 2 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye 3 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye 1 Özet Bu çalışmada, yapısında belirli oranlarda gümüş nanopartikülleri içeren Poli(akrilonitril-kovinil asetat) [P(AN-ko-VAc)] kompozit nanolifleri üretimiş; morfolojik özellikleri taramalı ve geçirimli elektron mikroskobu ile araştırılmıştır. Anahtar Kelimeler: Dielektrik, PAN, gümüş nanopartikül, nanolif 1.Giriş Günümüzde polimerik nanolifler içerisinde dağılmış metal nanopartiküllerini hazırlama [1]; bu tür nanokompozitlerin metal nanopartiküllerden gelen eşsiz özellikleri (örneğin; kuantum boyut etkisi ve yüzeydeki atomların daha içteki atomlara göre yüksek oranı vb) [2] ile polimer nanoliflerin dikkat çekici özelliklerini (örneğin; yüksek spesifik yüzey alanı, diğer materyaller içerisinde yüksek penetrasyon kabiliyeti vb) [3] kombine etmek açısından büyük önem kazanmıştır. Herhangi bir polimer film içerisinde oluşturulan metal nanopartiküller arasında, gümüş nanopartikülleri yüksek elektriksel iletkenlik, optik özellikler ve antibakteriyel aktivite özellikleri göstermesinden dolayı dikkat çekicidir [4]. 2.Materyal ve Metot Bu çalışmada, ticari P(AN-ko-VAc)-Ag kompozit nanolifleri elektro çekim yöntemi ile üretilmiş ve morfolojik özellikleri araştırılmıştır. Çözücü olarak DMF, gümüş nitrat (AgNO3) ve indirgeyici ajan olarak hidrazin hidroksit kullanılmıştır. Kimyasal maddeler Sigma Aldrich firmasından temin edilmiştir. Nanolif üretimi elektro çekim yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. 3.Bulgular Yapısında kütlece %30 oranında gümüş iyonu içeren P(AN-ko-VAc) homojen çözeltisinin oda sıcaklığı koşullarında bekletilerek belirli zaman dilimlerinde meydana gelen renk değişimleri Şekil 1 de gösterilmiştir. Şekil 1. Gümüş iyonu içeren P(AN-ko-VAc) homojen çözeltisinin oda sıcaklığında bekletilmesiyle gözlenen renk değişimleri (a. 1 saat, b. 4 saat, c. 12 saat, d. 24 saat) Zamana bağlı olarak DMF etkisiyle gümüş iyonları indirgenerek çözeltide gümüş nanopartikülleri oluşturulmuştur (Şekil 1). 190 Şekil 2. Yapısında gümüş NP içeren P(AN-ko-VAc)-Ag kompozit nanoliflerin SEM görüntüleri (a. P(AN-koVAc), b. %30 gümüş NP). Şekil 3. Yapısında %30 oranında gümüş NP içeren P(AN-ko-VAc)-Ag kompozit nanoliflerin TEM görüntüleri (a. P(AN-ko-VAc), b. %30 gümüş NP). Şekil 2 ve Şekil 3 incelendiğinde, P(AN-ko-VAc) nin oldukça düzgün bir yüzey yapısına sahip olduğu; P(AN-ko-VAc)-Ag kompozit nanoliflerinin ise yüzeyinde küresel gümüş nanopartiküllerin homojen dağıldığı ve ortalama çaplarının 5-10 nm arasında olduğu tespit edilmiştir. 4.Değerlendirme SEM ve TEM analizi sonucu, P(AN-ko-VAc) nanolifinin ortalama 300 nm çaplı oldukça düzgün bir yüzey yapısına sahip olduğu; P(AN-ko-VAc)-Ag kompozit nanoliflerinin ise üzerinde belirli boyutlarda ve homojen dağılım gösteren gümüş NP içerdiği tespit edilmiştir. Üretilen P(AN-ko-VAc)-Ag kompozit nanolifleri belirli frekans aralığında iyi elektriksel özellikler gösterdiği takdirde kapasitör uygulamalarında tercih edilebilir. Teşekkür Bu çalışma TÜBİTAK tarafından (Proje No:112M562) desteklenmiştir. 5.Kaynaklar [1] Okamoto M., Morita S., Taguchi H., Kim Y.H., Kotaka T., Tateyama H., Synthesis and structure of smectic clay/poly(methyl methacrylate) and clay/polystyrene nanocomposites via in situ intercalative polymerization, Polymer, 41,3887-90, (2000). [2] Niu Y.H., Crooks R.M., Dendrimer-encapsulated metal nanoparticles and their applications to catalysis, Comptes Rendus Chimie, 6, 1049-59, (2003). [3] Huang Z.M., Zhang Y.Z., A review on polymer nanofibers by electrospinning and their applications in nanocomposites, Composites Science and Technology, 63, 2223–53, (2003). [4] Miranda M.M., Neto N., Surface-enhanced Raman scattering of π-conjugated “push–pull” molecules: Part I. p-Nitroaniline adsorbed on silver nanoparticles , Colloids and Surfaces. A, Physicochemical and Engineering Aspects, 249, 79-84, (2004). 191 KÜTLÜ PAMUK TEMİZLEME SİSTEMİ TASARIMI VE LİF PAMUK TEMİZLEME, SINIFLANDIRMA VE AMBALAJLAMA SİSTEMİ TASARIMI Korkmaz, Yasemin1, Özel, Erkan2 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye 2 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Pamuk Eksperliği Anabilim Dalı, Kahramanmaraş, Türkiye 1 Özet Bu projeyle; kütlü pamukların hasadıyla başlayan süreçte, lif pamuğun temizlenmesi, rengine göre sınıflandırılması ve standart ağırlıklarda ambalajlanarak balyalanması aşamaları, tek bir makine sistemiyle gerçekleştirilecektir. Böylece iplik fabrikalarına temizlenmiş ve standardize edilmiş ham madde sunulmasıyla, kaliteli ve istenilen özelliklerde iplik imalatı yapılacak, kontaminasyon nedeniyle yaşanılan sorunlar ve ürün kayıpları önlenebilecek ve kalite de süreklilik sağlanmış olunacaktır. Anahtar Kelimeler: Pamuk, Kirlilik, Temizleme, Sınıflandırma, Makine. 1.Giriş Pamuğun fiyatı; rengi, lif uzunluğu, mukavemeti (dayanıklılığı) ve en önemlisi kontaminasyon (yabancı madde, kirlilik) oranı dikkate alınarak belirlenir. Pamuk sektörünün en önemli sorunlarından biri, kontaminasyon (kirlilik) sorunudur. Kirlenme (kontaminasyon); kütlü pamukların toplanması, taşınması, muhafazası ve depolanması esnasında pamuk bitkisine ait yaprak, yaprak sapı, kabuk parçaları, çiçek, sap kırıntıları gibi bitkiye ait kırıntılar ve tozlar haricinde kalan başka maddelerin elyafa bulaşmasıdır. Buradaki yabancı maddeler, pamuk lifinde pamuğun (elyaf veya kütlü) kendisi dışındaki tüm maddeler yabancı madde olarak adlandırılır. 2.Materyal ve Metot 2.1 Kütlü Pamuk Temizleme Sistemi Tasarımı Kütlü pamukların toplanması, taşınması, muhafazası ve depolanması esnasında pamuk bitkisine ait yaprak, yaprak sapı, kabuk parçaları, çiçek, sap kırıntıları gibi bitkiye ait kırıntılar ve tozlar, naylon, ip gibi maddelerin temizlenerek asgariye indirilmesi, kütlü pamuğun rengine göre sınıflandırılması, rutubeti yüksek olan pamuğun ayrılması ve pamuğun havalandırılmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Şekil.1-Kütlü pamuk temizleme sisteminin çalışma prensibi 192 2.2 Lif Pamuk Temizleme, Sınıflandırma ve Ambalajlama Sistemi Tasarımı Kütlü pamuğun çırçırlanması sonrası elde edilen lifin, ambalajlamadan önce son temizliğinin yapılması, rutubetinin %8,5 civarında tutulması, rengine uygun olarak beyaz, benekli ve renkli olarak sınıflandırılması, lif karakter özelliklerinin tespiti için alınacak numunenin ambalajlanma aşamasında otomatik alınması, ambalajlamada standart ambalajın sağlanması ve makine çıkışında balyanın ilk barkodlanmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Şekil.2- Lif pamuk temizleme, sınıflandırma ve ambalajlama sisteminin çalışma prensibi 3.Bulgular Kütlü pamuk ve lif pamukta kurulacak bu makine sistemleriyle; kütlü pamuğun toplanması sırasında gübre çuvallarının kullanılması ve bu çuvallardan kütlüye geçen her türlü naylon, plastik, polipropilen gibi malzemelerin temizlenmesi, pamuktaki kontaminasyon oranı azalacağından pamuğun daha iyi fiyatla satılabilmesi, pamukta kirliliğin azaltılması ile iç pazarda ve ihracattaki gelir kaybının azaltılması, üretici, çırçır fabrikası ve iplik fabrikası ayaklarında üretim ve imalat kalitesinin yükseltilmesi, sentetik iplerle balyaların kapaklarını dikmek veya bağlamak için kullanılan iplerin kontaminasyonunun önlenmesi, balya içesinde naylon gibi maddelerin kullanılmasının önlenmesi, barkodlu etiketleme sayesinde pamuk balyalarındaki boyaların pamuğa bulaşmasının önlenmesi, balya ambalajlarından numune alımı işlemleri ambalajlanmadan önce yapılacağından, ambalajların daha sonradan yırtılması, bozulması gibi sorunların ortadan kaldırılması sağlanacaktır. 4.Değerlendirme Tekstil sektörüne kaliteli Türk pamuğu arz edilmesi ve kalitede sürekliliğin sağlanması ile kaliteli iplik ve kaliteli kumaş elde edilmesi gerçekleştirilecektir. 5.Kaynaklar Anonim, 2007,Tekstil, Deri ve Giyim Sanayii, Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Devlet Planlama Teşkilatı, 2007, Ankara Anonim, 2007, Pamuk Mekanizasyonu ve Çırçır Makineleri, TKB, Adana Zirai Üretim İşletmesi ve personel Eğitim Merkezi Müdürlüğü, 2007, Adana Anonim, 2012, 2012 Yılı Pamuk Raporu, Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, Ankara, 2013 Mert,M.,Çopur,O.,2008, Lif Bitkilerinin Üretiminin Artırılması Olanakları, ww.zmo.org.tr/resimler/ekler/f810ebd27f4dbcf_ek.pdf, Aralık, 2012 Sabır,C., Güzel, G., 2010, Türkiye’de ve Dünyada Pamuğun Balyalama Standardizasyonu: Genel Bakış ve Son Durum, Ç.Ü.MÜH.MİM.FAK.DERGİSİ, Haziran-Aralık 2010, Adana 193 TRAKTÖRE BİNDİRİLİR TİPTE KÜTLÜ PAMUK TOPLAMA MAKİNESİ TASARIMI Korkmaz, Yasemin1, Özel, Erkan2 1 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye 2 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Pamuk Eksperliği Anabilim Dalı, Kahramanmaraş, Türkiye Özet Pamuk üretiminde hasat, bitkinin pazar değeri olan kısımlarının uygun yöntemlerle toplanması ve tarladan kaldırılması anlamına gelen üretiminin son basamağıdır. Pamukların makineli hasadında, günde 400-500 işçinin elle topladığı miktarda pamuğu toplayabilmesi (40-50 ton), yağmur vb. olumsuz hava koşullarından etkilenme ihtimalinin azaltılarak erken hasada imkân tanınması, elle toplanan istenmeyen yabancı maddelerin makineli hasatla pamuğa karışma ihtimalinin azaltılması, elle toplama maliyetinin çok altında maliyetlerde hasatın yapılması gibi çok önemli avantajları bulunmaktadır. Bu projede; ilk etapta traktöre bindirilir tipte, basit yapılı, her üreticinin alabileceği fiyat maliyetlerinde, her türlü arazi koşullarında çalışabilen, iş genişliği ve sıra arası mesafelere göre ayarlanabilen, yerli imalat kütlü pamuk hasat makinesi tasarımının yapılması planlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Yerli İmalat Pamuk Toplama Makinesi 1.Giriş Tekstil ve tarım sektörümüz için değerli ve stratejik bir hammadde olan kütlü pamuğun makineli hasadı, son yıllarda ülkemizde hızla artmaktadır. Fakat hasatta kullanılan makinelerin ithal edilmesi ve bu makinelerin fiyatlarının ise 100 bin ile 350 bin dolar arasında olduğu düşünüldüğünde, hem ülkemiz ekonomisine hem de üreticiye büyük maliyet yüklediği açık ve net bir şekilde görülmektedir. Bu projede; gerek ülkemiz kaynaklarının yurtdışına gitmemesi, gerekse üreticilerimizin düşük maliyetli makineye sahip olabilmesi bakımından, Türkiye’de üretimi yapılan, çiftçimizin tercih edeceği, tüm arazi koşullarında rahatlıkla kullanılabilen, basit yapılı, olgunlaşmış pamukları yere dökmeden toplayabilen, kütlü pamuğa zarar vermeyen ve kütlü pamuk içerisindeki çepel oranını düşük olarak hasat yapabilen, yerli imalat kütlü pamuk toplama makinesinin tasarımı ve prototipinin yapılarak, hasat mevsiminde gerçek performansının ortaya konulması hedeflenmektedir. 2.Materyal ve Metot Tasarımı yapılacak traktöre bindirilir tipte mekanik-pnömatik pamuk hasat makinasının, temel tasarım parametrelerinin oluşturulması için laboratuvar ortamında ve performans belirleme çalışmalarını oluşturan tarla denemelerinde, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yetiştiriciliği yaygın olarak yapılan, 5 farklı bölgede 5 farklı çeşit pamuk kullanılacaktır. Tasarlanan makinenin, her türlü koşullarda ve pamuk çeşiti özelliklerine göre çalışması belirlenecektir. Prototip imalatı yapılacak pamuk toplama makinesi, aşağıdaki Şekil 1’de verildiği üzere, Kütlü deposu ve boşaltma düzeneği, ayırıcılar, basınç kaynağı (fan), tekerlek düzenekleri, kütlü taşıcı borular, ön temizleme düzeneği, güç iletim düzenekleri, makine ana çatısı, 194 toplama düzenekleri, sensörler ve traktöre montaj düzeneği olmak üzere 11 ana organdan oluşması planlanmaktadır. Şekil 1. Tasarımı planlanan pamuk hasat makinesi prototipi 3.Bulgular Ülkemizde, pamuk üretimiyle uğraşan büyük-küçük tüm çiftçilerimizin kolaylıkla sahip olabileceği ve kullanabileceği, her türlü koşulda kolaylıkla çalışabilen, basit yapılı ve düşük maliyette bir pamuk toplama makinesinin tasarımı ve projelendirilmesi ile yerli imalat tarım makineleri sanayisine yenilik katılması amaçlanmaktadır. Çizelge 1. İthal ve yerli imalat makinelerin karşılaştırılması Makine tipi Ünite Sayısı Maliyeti(000 Dolar) İthal Makine-1 4-5-6 250-400 İthal Makine-2 2 100-150 Yerli İmalat-1 2 85-100 Yerli İmalat-22 50 Tasarlanacak Makine Kullanım Bağlantı Kendi Yürür Kolay Kolay Kolay Traktör Traktör Traktör 4.Değerlendirme Bu proje; ülkemiz kaynaklarının yurtdışına gitmemesi, pamuk üreticilerimizin düşük maliyetli yerli imalat makineye sahip olabilmesi, yerli makine sanayinin geliştirilmesi ve desteklenmesi açısından ilgili sektörlere büyük fayda sağlayabilecektir. 5.Kaynaklar Anonim, 2007, Pamuk Mekanizasyonu ve Çırçır Makineleri, TKB, Adana Zirai Üretim İşletmesi ve personel Eğitim Merkezi Müdürlüğü, 2007, Adana Anonim, Tarım Makineleri için Mühendislik El kitabı, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Eylül 2004, İstanbul Anonim, 2012, 2012 Yılı Pamuk Raporu, Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, Ankara, 2013 Isık, A. ve Sabancı, A. 1988. Pamuk hasat makinaları ve çalısma esasları, III. Ulusal Makina Teorisi Sempozyumu Bildiri Kitabı. 424 -433. Kılıçkan, A. 2007. Pamuk hasat mekanizasyonunda uygulamalar, Doktora Semineri, Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 47 s., Ankara. Kılıçkan , A. 2008. Pnömatik Bir Pamuk Hasat Makinası Tasarımı, Doktora Tezi, Ankara, 2008 Oğlakçı, M. 2012. Pamuk Bitkisel Yapısı, Yetiştirilmesi, Islahı ve Lif Teknolojisi, 2012, Kahramanmaraş Ören, M. Ve Yasar, B. 2003. Türkiye’de pamuk hasat makinasının kullanımı, Türkiye VI. Tarım ekonomisi Kongresi (16-18 Eylül 2004), Tokat. Tuncer, 6. K. ve Işık, A. 1999. Makinalı pamuk hasadı ve Türkiye’deki gelişmeler. Türk Dünyasında Pamuk Tarımı Lif Teknolojisi ve Tekstil I. Sempozyumu, Bildiri Kitabı, s., 209 Kahramanmaraş. 195 TEKSTİL TERBİYESİNDE BURUŞMAZLIK BİTİM İŞLEMLERİNİN UYGULANMASI Küçük, Demet Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Avşar Kampüsü, Kahramanmaraş/TÜRKİYE Özet Bu çalışmada, iki farklı harmanda, iki farklı reçine kullanılarak (az formaldehit içeren/sıfır formaldehit içeren), yüksek yardımcı kimyasal ve düşük yardımcı kimyasal (makrosilikon ve polietilen) kullanılarak, dört farklı örgü yapısında buruşmazlık bitim işlemi varyasyonları (buruşmazlık, katlama-geri dönüşüm açısı, eğilme dayanımı, kopma dayanımı, yırtılma mukavemeti) incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Kumaş,Apre, Buruşmazlık 1.Giriş Buruşmazlık bitim işlemi buruşma direncini geliştirmek için yapılan kimyasal bir prosestir (Kittinaovarut, 1998). Buruşmazlık işlemiyle, istenilen derecede buruşmayan, biçimini koruyabilen, çekmeyen ve pillinglenmeye karşı olan isteği azaltılmış tekstil mamulleri elde etmek amaçlanmaktadır. Buruşmazlık işlemi yapay ve doğal selüloz esaslı liflerden ve sentetiklerle karışımlarından elde edilen mamullere uygulanmaktadır (Gürsakal, 2003). 2. Materyal ve Metot Çalışmada Giza – 86 (A) ve Ege harmanı (B) olmak üzere iki farklı pamuk kullanılarak KİPAŞ A.Ş.’de iplik üretimi yapılmıştır. Bu çalışmada, buruşmazlık bitim işlemlerinde kullanılan reçinelerin kimyasal yapısının kullanım miktarının ve reçetede kullanılan yardımcı kimyasalların kumaşın bazı seçilen performans kriterleri üzerinde etkisi incelenmiştir. Bu bağlamda iki tip buruşmazlık kimyasalı seçilmiş ve polietilen/makrosilikon yüksek-düşük derişimde olmak üzere iki tip seçilmiştir. Aynı zamanda kullanılan reçinede düşük-ortayüksek olmak üzere 3 farklı seviyede çalışılmıştır. 3. Bulgular Grafikler incelendiğinde genelleme yapacak olursak bütün tiplerde buruşmazlık test sonucu açısından reçinelerin herhangi bir etkisinin olmadığı görülmektedir. Şekil 1. Tip 1 İçin Buruşmazlık Sonuçları Şekil 2. Tip 2 İçin Buruşmazlık Sonuçları Şekil 3. Tip 3 İçin Buruşmazlık Sonuçları Şekil 4. Tip 4 İçin Buruşmazlık Sonuçları 196 Şekil 5. Tip 5 İçin Buruşmazlık Sonuçları Şekil 6. Tip 6 İçin Buruşmazlık Sonuçları Şekil 7. Tip 7 İçin Buruşmazlık Sonuçları Şekil 8. Tip 8 İçin Buruşmazlık Sonuçları 4.Değerlendirme Sonuç olarak 8 tip kumaşa uygulanan 2 farklı buruşmazlık apresinin uygulanmasında yardımcı kimyasallar kullanılmadan uygulamalar yapılmalı ve reçine farklılıkları açısından mukavemete bağlı sonuçlar değerlendirilmelidir. Çünkü test sonuçlarında literatürde yer almayan anlamsız kopma dayanımı değerleri çıkmıştır. 5.Kaynaklar Kittinaovarut, S., 1998, polymerization-crosslinking fabricfinishing, withpad-drycure, usingnonformaldehyde BTCA/IA/AA combinationstoimpartdurablepressproperties in cottonfabric, Faculty Of The Virginia PolytechnicInstituteandStateUniversity, 175s. Gürsakal., S., 2003, Buruşmazlık Bitim İşlemindeki Yenilikler Üzerine Bir Araştırma, Ege Üniversitesi Kütüphanesi, İzmir, 53s. 197 GRAMAJ VE İPLİK CİNSİNİN PAMUKLU SÜPREM KUMAŞLARDA MAY DÖNMESİNE ETKİSİ Yener, Ayşe, Korkmaz, Yasemin Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye Özet Bu araştırmada yuvarlak örme makinelerinde üretilen süprem örme kumaşlarda iplik cinsi ve kumaş metrekare ağırlıklarının may dönmesine olan etkileri deneysel olarak incelenmiştir. Bu amaçla, 15” 28E 48 sistemli yuvarlak örme makinesinde; %100 pamuk (30 Ne) open-end, penye S büküm, karde Z büküm ve penye Z büküm cinsinde iplikler kullanılarak 100 g/m², 120 g/m² ve 133 g/m² ağırlıkta süprem kumaşlar üretilmiştir. Kumaş numunelerinin kuru relakse, yaş relakse ve yıkama relaksesi aşamalarında göstermiş oldukları may dönmesi değerleri giysi örnekleme metoduna göre incelenmiştir. Araştırmada kullanılan iplikler arasında yapılan ölçümler sonucunda may dönmesi küçükten büyüğe doğru open-end, penye S büküm, karde Z büküm ve penye Z büküm şeklindedir. Kumaşın metrekare ağırlığı arttıkça may dönmesi değerinin azaldığı ve en yüksek may dönmesi değerlerinin ise yıkama relaksesi işleminde olduğu bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Süprem örme, relakse işlemleri, may dönmesi. 1.Giriş Örme kumaştaki dönme derecesinin değeri, kullanılan liflerin çeşidine bağlıdır. Farklı lifler farklı modüllere (mukavemet, eğilme ve kesme), ve farklı kesit yapılarına sahiptirler. Bu durumda sentetik elyafla örülen kumaşlarda rastlanılan may dönmesinin pamuk, yün gibi doğal elyafla üretilen kumaşlara göre daha düşük olduğu bildirilmiştir. Çünkü ştapel iplik eğirme işlemlerinden kaynaklanan gerilimler tekstüre edilmiş filament liflere kıyasla daha fazla may dönmesine zemin hazırlamaktadırlar. Şekil 1.Örme dönmesi Bu çalışmanın amacı süprem yuvarlak örme kumaşlarda may dönmesine iplik cinsi ve kumaş metrekare ağırlıklarının etkilerinin deneysel olarak incelenmesidir. Literatürde makine dönüş yönü, inceliği, çapı ve relakse işlemlerinin may dönmesine etkilerinin incelenmiş olduğu mevcuttur. Ancak dört farklı iplik cinsi ile üç farklı gramajda ve boyama sonrası relakse işlemleriyle on bir farklı noktada ölçümün gerçekleştirildiği bir çalışma bulunamamıştır. Bu nedenle iplik cinsi ve kumaş metrekare ağırlıkları bu çalışmada ana faktör olarak kabul edilmiş ve etkileri araştırılmıştır. 2.Materyal Ve Metot Araştırmada iplik cinsinin may dönmesine etkisini incelemek amacıyla kullanılan % 100 pamuk ipliklerinin (30 Ne) özellikleri Tablo 1`de belirtilmiştir. 198 Tablo.1 Giysi Örnekleme Metoduna Göre May Dönmesi Değerinin Belirlenmesi İplik Özellikleri Numara (Ne) Numara Varyasyonu (CV%) Büküm Miktarı (T/m) ve Yönü Büküm Katsayısı (αe) Düzgünsüzlük (U%) Standart 30± 1,5% 1.6 max 809± 5% 3.75± 5% Open-End 29,7 0,69 800 3,74 11,76 Penye S 29,98 1,41 835 "S" 3,7 9,52 Karde Z 29,8 1,3 841 "Z" 3,75 11,68 Penye Z 29,6 1,17 826 "Z" 3,72 9,7 Çalışmada normal yıkama koşullarındaki boyut değişmesinin tayini için ev tipi yıkama makinesi kullanılmıştır. Yıkama testi için deney numunesi 60 cm eninde ve boyunda kesilerek, kondüsyonlandıktan sonra gerilimsiz olarak enden ve boydan 50’şer cm işaretlenmiştir. İşaretler renkli iplikle dikilerek yıkama sırasında işaretlerin kaybolması önlenir. Yıkamadan sonra kumaş uygun bir yöntemle kurutulup ütülenmiştir. Tekrar ölçülerek bu değerler önceki değerlerle karşılaştırılacak ve formül ile çekme yüzdeleri belirlenmiştir. İstatistik Analiz Metotları Giysi örnekleme metoduna göre ölçülen ve hesaplanan may dönmesi değerlerinin istatistiksel analizinde SAS istatistik paket programı kullanılmıştır. İstatistiksel analiz, 4 iplik ceşidi ve 3 farklı kumaş metrekare ağırlığından oluşan 2 bağımsız parametrenin 4x2 faktoriyel varyans analiz(ANOVA) yöntemine göre yapılmıştır. 4.Bulgular Süprem kumaşlarda may dönmesine iplik cinsi ve kumaş metrekare ağırlığı faktörlerinin etkileri incelenmiştir. Kullanılan numunelerin üretiminde dönüş yönü, pus ve makine inceliği eşit olan ve saat yönünde dönen makine tercih edilmiştir. Numune üretimlerinde %100 pamuk (30 Ne) open-end, karde Z büküm, penye S büküm ve penye Z büküm cinsinde iplikler kullanılarak, 100 g/m², 120 g/m² ve 133 g/m² ağırlıkta süprem kumaşlar üretilmiştir. giysi örnekleme metoduna göre farklı relakse aşamalarında ölçülüp analiz edilmiştir. Dört farklı iplik cinsinde ve üç farklı gramajda üretilen süprem numunelerinde ölçülen dönme açısı değerlerinin ANOVA sonuçları Tablo 1`de gösterilmektedir. 5.Değerlendirme Süprem kumaşlarda iplik cinsi ve kumaş metrekare ağırlığı faktörlerinin may dönmesine etkilerinin deneysel olarak incelenmesi sonucunda bu ana faktörlerin may dönmesi üzerinde istatistiki öneme sahip etkilerinin olduğu gözlemlenmiştir. Araştırmada kullanılan iplikler arasında yapılan ölçümler sonucunda may dönmesi saat ibresi yönünde dönen makinelerde küçükten büyüğe doğru OE, penye S büküm, karde Z büküm ve penye Z büküm şeklindedir. Kuru, yaş ve yıkama relaksesinde de aynı sonuçlar oluşmaktadır. Bu nedenle örme kumaşlarda OE ve karde ipliklerin kullanılması may dönmesi değerini azaltarak kumaş kalitesini olumlu yönde etkileyecektir ve Z bükümlü ipliklerin saat ibresi veya tersi yönlü makinelerde sıralı olarak kullanılması dönme yönleri farklı olduğu için may dönmesini 199 azaltacak bir yöntemdir. Kumaş metrekare ağırlıklarının may dönmesi üzerinde önemli etkileri olduğu tespit edilmiştir. Birim alana düşen ilmek sayısı azaldıkça ilmeği oluşturan iplikler dönmek için daha fazla alan bulmakta ve kumaşın relakse hale gelmesi ile may dönmesi oluşmaktadır. May dönmesi değerinin azaltılması için daha yüksek gramajda kumaş üretilmesi etkili bir yöntemdir. 200 ÖRME KUMAŞLARDA MAY DÖNMESİNİN ÇEŞİTLİ ÖLÇÜM METOTLARI İLE İNCELENMESİ Yener, Ayşe, Korkmaz, Yasemin Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye 1 Özet Bu araştırmada süprem yuvarlak örme kumaşlarda may dönmesine iplik cinsi faktörlerinin etkileri deneysel olarak farklı may dönmesi ölçüm yöntemleri ile incelenmiştir. Bu çalışmada, 15” 28E 48 sistemli çift furnisör sıralı yuvarlak örme makinesinde; %100 pamuk (30 Ne) open-end, karde Z büküm ve penye Z büküm cinsinde iplikler kullanılarak eşit metrekare ağırlıkta süprem kumaşlar üretilmiştir. Kumaş numunelerinin ham ve boya-terbiye işlemleri sonrasında kuru relakse, yaş relakse ve yıkama relaksesi aşamalarında göstermiş oldukları may dönmesi incelenerek relakse işlemlerinin may dönmesine etkileri irdelenmiştir. Araştırmada açısal, köşegenel, giysi örnekleme olmak üzere üç farklı metotla may dönmeleri ölçümü yapılmış ve işletmelerde uygulama kolaylığı ve sonuca ulaşmada etkinliği incelenmiştir. Araştırmada kullanılan iplikler arasında yapılan ölçümler sonucunda may dönmesi küçükten büyüğe doğru open-end, karde Z büküm ve penye Z büküm şeklindedir. May dönmesinin ölçülmesinde açısal, köşegenel, ve giysi örnekleme metotlarının kullanıldığı çalışmada, işletme ortamında en hızlı ve en doğru sonuca ulaştıracak olan yöntemin giysi örnekleme metodu olduğu saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Süprem örme, may dönmesi ölçüm yöntemleri, relakse işlemleri, may dönmesi. 1.Giriş Örme kumaşı oluşturan ilmek yapıları kumaşın esneme ve geri toplanma davranışlarında önemli rol oynar. Ancak avantaj gibi görünen bu durum üreticiyi ve nihai tüketiciyi özellikle süprem kumaşlarda may dönmesi olarak isimlendirilen problemle karşı karşıya bırakmaktadır. Böyle bir çalışmanın amacı süprem kumaşlarda iplik cinsininrelakse işlemleri sürecinde may dönmesine etkileri deneysel olarak farklımay dönmesi ölçüm yöntemleri ile incelenmesidir. Literaturde may dönmesi ölçüm yöntemlerinin işletmelerde uygulama kolaylığı ve etkin sonuca ulaşılması etkisi konusunda bir araştırma bulunamamıştır. Bu nedenle açısal, köşegenel ve giysi örnekleme olmak üzere may dönmesinde kullanılan üç farklı ölçüm yöntemi iplik cinsi ile birlikte bu çalışmada ana faktör olarak kabul edilmiş ve etkileri araştırılmıştır. Çalışmada %100 pamuk (30 Ne) open-end, karde Z büküm ve penye Z büküm cinsinde iplikler kullanılarak eşit metrekare ağırlıkta süprem kumaşlar üretilmiştir. Numune üretimlerinde farklı karakterde ipliklerin dönme eğilimleri incelenmiştir. Şekil 1.Örme dönmesi 2.Materyal Ve Metot Araştırmada iplik cinsinin may dönmesine etkisini incelemek amacıyla kullanılan % 100 pamuk ipliklerinin (30 Ne) ve makinenin özellikleri Tablo 1`de belirtilmiştir. 201 Tablo 1. Giysi Örnekleme Metoduna Göre May Dönmesi Değerinin Belirlenmesi İplik Özellikleri Numara (Ne) Numara Varyasyonu (CV%) Büküm Miktarı (T/m) ve Yönü Büküm Katsayısı (αe) Düzgünsüzlük (U%) Standart 30± 1,5% 1.6 max 809± 5% 3.75± 5% Open-End 29,7 0,69 800 3,74 11,76 Penye S 29,98 1,41 835 "S" 3,7 9,52 Karde Z 29,8 1,3 841 "Z" 3,75 11,68 Penye Z 29,6 1,17 826 "Z" 3,72 9,7 Tekstil materyalinin, özellikle kumaşın ısı, nem, su, temizleme işlemlerinin etkisiyle eninin veya boyunun ya da her ikisinin birden kısalması olayına çekme adı verilir. Kumaşın yıkama sonunda renk, görünüm ve özellikle boyutsal değişimlerinin tayini için gereklidir.Çalışmada normal yıkama koşullarındaki boyut değişmesinin tayini için ev tipi yıkama makinesi kullanılmıştır. Yıkama testi için deney numunesi 60 cm eninde ve boyunda kesilerek, kondüsyonlandıktan sonra gerilimsiz olarak enden ve boydan 50’şer cm işaretlenmiştir. İşaretler renkli iplikle dikilerek yıkama sırasında işaretlerin kaybolması önlenir. Yıkamadan sonra kumaş uygun bir yöntemle kurutulup ütülenmiştir. Tekrar ölçülerek bulunan değerler önceki değerlerle karşılaştırılacak ve formül ile çekme yüzdeleri belirlenmiştir. Her relakse işlem basamağında 5 er kez numune alınarak ortalamaları dönme değeri olarak belirtilmiştir. Köşegenel Metot Numunelere yıkama ve kurutma işlemi uygulandıktan sonra % dönme miktarı X(% Dönme Miktarı)(formül 2)=100x(AA’+DD’)/(AB+CD) formülünden hesaplanmıştır. Açısal Ölçüm Metodu Bu metotta kumaş numunelerinin yüzeyine, açıölçer ilmek sıralarına paralel olacak şekilde yerleştirilerek, ilmek çubuklarının 90º’lik açıdan sapma miktarları ölçülecektir. Her bir numunede 10’ar adet ölçüm yapılacaktır. Bu metoda göre belirlenen değerler % dönme miktarı olarak S=α-β/α*100 (formül 3) ifadesinden hesaplanacaktır. Burada S: Her bir işlem sonrası % dönme değişimi, α: Asıl dönme açısı,β: Her bir işlem sonrası dönme açısıdır. 4.Değerlendirme Bu araştırmada süprem yuvarlak örme kumaşlarda may dönmesine iplik cinsi faktörlerinin etkileri deneysel olarak farklı may dönmesi ölçüm yöntemleri ile incelenmesi sonucunda bu ana faktörlerin may dönmesi üzerinde istatistiki öneme sahip etkilerinin olduğu ortaya çıkmıştır. Araştırmada kullanılan iplikler arasında yapılan ölçümler sonucunda may dönmesi saat ibresi yönünde dönen makinelerde küçükten büyüğe doğru OE, karde Z büküm ve penye Z büküm şeklindedir. Kuru, yaş ve yıkama relaksesinde de aynı sonuçlar oluşmaktadır. Bu nedenle örme kumaşlarda OE ve karde ipliklerin kullanılması may dönmesi değerini azaltarak kumaş kalitesini olumlu yönde etkileyecektir. 5.Kaynaklar 1.Yener A.; Korkmaz Y.; İplik Tipi Ve İplik Sevk Sisteminin %100Pamuklu Süprem Kumaşlarda May Dönmesine Etkisi; Tekstil ve Mühendis; Ekim 2011. 2.Mezarcıöz S.; Oğulata R.; Farklı İpliklerden Üretilen Süprem Kumaşlarda May Dönmesi Değerlerinin İncelenmesi; Ç.Ü. Müh. Mim. Fak. Dergisi; Aralık 2009. 3. Bhavan M.; Marg B.; Determination Of Spirality After Laundering. Percentage Of Wale Spirality Change In Knitted Garments; Bureau of Indian Standards; Temmuz 2009. 202 PROJE ÖNERİLERİ 203 GİNSENG VE LAVANTA ÖZLÜ MİKROKAPSÜL YÜKLÜ KUMAŞ Saltik, Derya1, Özyazgan, Vedat2, Çirkin, Ahmet3 1 İstanbul Aydin Üniversitesi, 2istanbul Aydin Üniversitesi, 3 İstanbul Aydin Üniversitesi Özet Ginseng, stres ve kas ağrılarını azaltmaya yarayan özelliği ile bilinen bir bitkidir. Lavanta da rahatlatma ve sakinleştirme özelliğine sahip bir bitkidir. Ginseng ve lavanta özlü mikrokapsül yüklü kumaş yüzeyi ile vücut temas ettiğinde rahatlık ve sakinlik vermesi mümkündür. Bu yöntem iş hayatında, günlük yaşantısında ya da strese neden olan olaylar yaşayan kişiler için kolay ve bitkisel bir uygulama şeklidir. Sakinleştirici ilaç kullanımından ise kullanımı kolay ve bitkisel bir çözüm daha iyidir. Anahtar Kelime : Stres, ginseng, lavanta özü, mikrokapsül yüklü kumaş GINSENG AND LAVENDER EXTRACT MICROCAPSULE LOADED FABRİC Abstract Ginseng is a plant known by the property which helps reducing stress and muscle pain. Lavender has comforting and calming properties which is a plant. Ginseng and lavender extract microcapsule loaded fabric surface is possible to provide comfort and quiet in contact with the body. This method is easily applicable because of it’s herbal for people living the events that cause stress, at work or in everyday life. The easy herbal solution is better than use of ataractic drugs. Key Words : Stress, ginseng, lavender extract, microcapsule loaded fabric Tahmini Proje Süresi 8 Ay Tahmini Proje Bütçesi 65.000 TL 1.Projenin Amacı Bu projenin amacı ginseng ve lavanta özü yüklenmiş mikrokapsül elde etmek ve bu mikrokapsülleri nonwoven, dokuma ve örme yüzeye emdirerek kumaş ve bu kumaşlardan giysi üretiminin geliştirilmesidir. Mikrokapsüllerdeki ginseg ve lavanta özü stresli zamanlarda temas ile kişiyi sakinleştirecektir. 2.Uygulanacak Yöntem Stres, insanlığın ilk ortaya çıktığı zamanlardan beri var olmasına karşın özellikle son yıllarda evrensel bir ilgi odağı haline gelmiştir. Bu ilginin nedenleri arasında insan sağlığını ve insanların iş hayatındaki performansını olumsuz yönde etkilemesi sayılabilir(1). Bu durumların düzeltilmesinde kullanılacak ilaçlar kişiye zarar verebilir. Kişiler ne kadar stresi hayatından uzaklaştırmak istese de stressiz bir yaşamın mümkün olamayacağını herkes bilmektedir. Stresin, tüm vücuttaki çeşitli sistemler, organlar ve dokular üzerinde de aynı derecede önemli olan ama genellikle yeteri kadar önem gösterilmeyen etkileri vardır(2). Bu konuda yayınlanan bir yazıda ginsengin stres ve kas ağrılarını azaltma, lavanta özünün rahatlatma ve sakinleştirme sağladığından bahsedilmiştir(3). Ginseng stres gidericidir. Ginsengin tüm şifalı bitkiler içerisinde en etkili adaptogen (strese karşı direnci arttıran bir ajan) olduğu düşünülür. Ginseng çay olarakta tüketilebilmektedir(4). Lavanta yatıştırıcı ve 204 yorgunluğu atmaya yardımcı bir bitkidir. Lavanta çayının kokusu ve buharı depresyona, kaygıya ve uykusuzluğa iyi gelir. Lavanta yağ ve kurutulmuş bitki olarak kullanıldığında sakinleştirici etki verir(5). 3.Yenilikçi Boyut Stabilitesi yüksek homojen ve eşit parçacık boyutunda mikrokapsüllerin elde etmek. Elde edilen mikrokapsüllerin içlerine ginseng ve lavanta özü yüklemek. Uygun mikrokapsüller hazırlandıktan sonra nonwoven, dokuma ve örme kumaş yüzeyine basmak veya kaplamak. Bu kumaş yüzeylerine emdirilen mikrokapsüllerin mekanik etkiler sonucu uzaklaşmaması, kumaş yüzeyinde stabilitesi ve maksimum emdirme verimine ulaşmaktır. 4.Somut Çıktılar Geliştirilecek olan ginseng ve lavanta özlü mikrokapsül yüklü kumaş ve üretilecek giysi stres yaşayan kişiler için onlara anında etki ederek sakinleme, rahatlama hissi verecektir. Anında etki etmesi nedeniyle tercih edilme potansiyeli yüksek olacaktır. 5.Kaynakça [1]http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/19/05/975418/icerikler/stres-ve-stresle-basa-cikabilmeyollari_1213887.html (Son erişim tarihi : 29.09.2014) [2] http://www.sagliksifa.com/458-Stresin-Etkileri.html (Son erişim tarihi : 29.09.2014) [3] Peker, Ekrem H., Akıllı giysiler (files.ticiz.com/5936_akilligiysiler.pdf , Son erişim tarihi : 29.09.2014) [4] http://www.koreginsengi.com/ginseng-faydalari.html (Son erişim tarihi : 29.09.2014) [5] http://www.bitkiblog.com/depresyon-ve-stres-icin-bitki-caylari.html (Son erişim tarihi : 29.09.2014) 205 ÇOK KRİTERLİ KARAR VERME YÖNTEMLERİ İLE HAVA JETLİ İPLİK EĞİRMEDE İŞLEM PARAMETRELERİNİN OPTİMİZASYONU Aydoğan Kızılkaya, Emel1, Akgül, Esra2 Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü, Kayseri, Türkiye Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Mühendisliği Bölümü, Kayseri, Türkiye 1 2 Özet Hava jetli eğirme teknolojileri, mevcut eğirme sistemleri ile karşılaştırıldıklarında öncelikle yüksek üretim hızları ile dikkat çekmektedirler. Yeni iplikçilik sistemleri için yüksek üretim hızı kadar önemli bir diğer husus da, eğirme parametrelerinde değişiklikler yaparak ürün özelliklerinin değiştirilebilir olmasıdır. Bu proje kapsamında, hava jetli iplik eğirme teknolojilerinin işlem parametrelerinin optimizasyonu, çok kriterli karar verme yöntemleri ile incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Çok kriterli karar verme, hava jetli iplik eğirme. Abstract Air-Jet spinning systems draw attention firstly with their high delivery speed when they are compared with ring and oe-rotor spinning systems. For new spinning systems changeable of product properties with modification on spinning parameters are as important as high production speed. In this project, the process parameters optimization of air jet spinning technologies will be discussed with multicriteria decision-making methods. Key Words: Multicriteria decision making, air jet spinning. Tahmini Projesi Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 20.000 TL 1.Projenin Amacı Hava jetli eğirme teknolojisi, yüksek üretim hızına ve farklı ürün yapısıyla gerek iplik gerekse kumaş üreticileri tarafından ilgiyle izlenmektedir. Zorlaşan rekabet koşullarında var olabilmek için iplik üreticisi firmalar bu tip yeni eğirme teknolojilerine yatırım yapmak zorundadırlar. Öte yandan yeni eğirme teknolojileri ile iplik üretebilmek için firmaların belli bir bilgi birikimi (know-how) oluşturmaları da gerekmektedir. Bu projede hava jetli iplik eğirme teknolojilerinin işlem parametrelerinin optimizasyonu, çok kriterli karar verme yöntemlerinden MOORA algoritması, Gri İlişkisel Analiz Yöntemi ile ele alınacak ve sonuçlar karşılaştırılacaktır. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Günümüzde kararların hızlı ve etkin bir şekilde verilebilmesi, rekabet ortamında işletmelerin en önemli hedeflerinden biri olmuştur. İşletmelerin değişen çevresel koşullara hızla uyum sağlamaları ve bu değişime paralel olarak etkin kararlar alabilmeleri, karar verme sürecinde çok sayıda nitel ve nicel faktörü bir arada değerlendirebilen bilimsel yöntemleri kullanmaları ile mümkündür. Bu süreçte kullanılabilecek yöntemlerin başında Çok Kriterli Karar Verme yöntemleri yer almaktadır (Belton and Stewart, 2002). Literatürde çok kriterli karar verme yöntemlerinin kullanıldığı birçok çalışma yer almaktadır. Bu yöntemlerden bazıları analitik hiyerarşi prosesi, TOPSİS, ELECTRE, PROMETHEE, MOORA algoritması, Gri İlişkisel Analiz yöntemleridir. Tüm amaçları dikkate ve değerlendirmeye alması, alternatifler ve 206 amaçlar arası tüm etkileşimleri parça parça değil, aynı anda göz önüne alması, sübjektif ağırlıklı normalleştirme yerine sübjektif olmayan yönsüz değerler kullanması sebebiyle MOORA algoritması, sonuçların orjinal verilere dayanması, hesaplamaların basit ve kolay anlaşılabilir olması ve işletmenin bulunduğu çevrede karar vermek üzere en iyi yöntemlerden birisi olması açısından Gri İlişkisel Analiz yöntemleri kullanılacaktır. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Hava jetli iplik eğirme teknolojisiyle ilgili iplik özellikleri açısından önemli işlem parametreleri; düze basıncı, üretim hızı, çekim sistemi manşonlarının sertliği, kullanılan spindle tipi, çekim sistemi-spindle arası mesafe şeklinde sıralanmaktadır (Ortlek and Ülkü, 2005, Pei and Yu, 2011). Bu çalışmada, bu işlem parametrelerinin müşteri isteklerine göre optimizasyonu çok kriterli karar verme yöntemlerinden MOORA algoritması ve Gri İlişkisel Analiz yöntemleri ile ele alınacaktır. Literatürde yapılan çalışmalar incelendiğinde hava jetli iplik eğirme teknolojilerinin işlem parametrelerinin optimizasyonu ile ilgili bir çalışmaya rastlanılmamıştır. 4.Somut Çıktılar Son dönemde ülkemiz iplik üreticileri arasında hava jetli eğirme sistemlerine yatırım yapan firma sayısının arttığı gözlemlenmektedir. Sistem çok yeni olduğu için işlem parametrelerinin istenen ürün özelliklerine göre ne şekilde optimize edileceği tam olarak bilinmemektedir. Hava jetli iplik eğirme sistemlerinde, farklı hammadde grupları ile çalışma sırasında en uygun işlem parametrelerinin belirlenmesi, firmaların bu sistemle ilgili kendi know-how’larını oluşturmaları, gün geçtikçe zorlaşan pazar koşullarında önem arz etmektedir. Değişen pazar koşulları, yığın üretim esaslı tasarlanıp kurulmuş işletmelerimizi, kendi know-how ve markalarına sahip, esnek ve dinamik hale getirmemizi zorunlu kılmaktadır. 5.Kaynaklar BELTON V. VE STEWART T.J., 2002, ”Multiple Criteria Decision Analysis”, Kluwer Academic Publishers. MUNOZ A.A.,SHENG P.,1995, An Analytical Approach for Determining The Environmental Impact of Machining Processes, Journal of MaterialsProcessing Technology, 53, 736-758. ORTLEK, H.G., ÜLKÜ, Ş., 2005, Effect of SomeVariables on Properties of 100 % CottonVortexSpunYarn, Textile Research Journal, 75 (6), 458-461. PEI Z., YU C., 2011, Prediction of the Vortex Yarn Tenacity From Some Process and Nozzle Parameters Based on Numerical Simulation and Artificial Neural Network, Textile Research Journal, 81(17), 1796-1807. WANG, X., TRIANTAPHYLLOU, E., 2006, Ranking Irregularities when Evaluating Alternatives by using Some ELECTRE Methods, OMEGA, in pres. 207 İGNESİZ ELEKTROSPİNNİNG YONTEMİYLE OLUSTURULMUS ANTİBAKTERİYEL NANOLİF/NANOPARTİKUL KAPLİ İPLİKLERİN KUMAS HALİNE GETİRİLMESİ Yalcinkaya, Fatma1, Maryska, Jiri1 1 Centre for Nanomaterials, Advanced Technologies and Innovation,Technical University of Liberec, Czech Republic Özet Araştırmalar göstermiştir ki, nanopartiküllerin çoğu, doğada çok fazla bulunması, toksik olmayışları, stabil ve uygun fiyatta olmalarından dolayı çevresel ve ekolojik iyileştirmede kullanılabilir. Bu çalışmanın amacı, nanolif/nanopartikül kaplı ipliğin kumaş haline getirilmesi ve filtrasyon, yara bandı, elektromagnetik kalkan vb. alanlarda kullanılır hale getirilmesidir. Bu amaçla, modifiye edilmiş Nanospider makinesi kullanılmıştır ve nanolif/nanopartikül kaplı iplik üretim hızı 200 metre/dak. Bu çalışmada, ön çalışma olarak farklı nanopartikül kullanılarak anti bakteriyellik verimi ölçülmüştür. Yapılan çalışmalar nanolif/nanopartikül kaplı ipliğin anti bakteriyel özellikli halı üretimi için de ideal bir aday olacağını göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Nanopartiküller, nano lifler, anti bakteriyel özellik Abstract Many studies show that most of nanoparticles (NPs) can be widely applied in environmental remediation because of their availability, nontoxicity, stability, low cost and efficiency. The aim of the present project is to fabricate nanofibers/NPs covered hybrid yarn for the application area such as, filtration, wound dressing, electromagnetic shielding and so on. By using modified Nanospider electrospinning system, we are able to produce nanofiber covered yarn with a speed of 200 m/min. Herein, we used various NPs as prestudy to measure antibacterial efficiency of nanofibers. Nanofiber/NPs covered hybrid yarn is good candidate for antibacterial carpets. Key Words: Nanoparticals, nanofiber, antibacterial efficiency Tahmini Projesi Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 150.000 TL 1.Projenin Amacı Birçok araştırmacı nanopartikül kompozitli nanoliflerin filtrasyon ve anti bakteriyel özellikleri üzerine durmuştur. Mikrobiyolojik kalıntıların önlenmesi sağlık açısından en önemli şartlardan biridir. Bu sebeple anti mikrobiyolojik özellikli malzeme üretimi önem kazanmıştır. En büyük problem ise nanopartikül içerikli nanolif üretiminin yavaş olmasıdır. Bu çalışmada, anti bakteriyel uygulaması için essiz hibrid nanomateryal üretilmiştir. Bu amaçla, modifiye edilmiş Nanospider [1] cihazı kullanılarak nanolif/nanopartikül kaplı iplik üretimi yapılmıştır (Sekil 1,3). On çalışma olarak nanopartiküller/polivinil butiral nanoliflerinin gram-negatif (E.Coli) bakterisine karşı performansını ASTM E2149-01 testi uygulanarak ölçülmüştür. Titanyum dioksit, çinko oksit ve bakir oksit partikülleri kullanarak oluşturulan yara bantları bakteri oldurucu, iltihap azaltıcı ve tedavi edici özelliktedir. Bu projenin amacı anti bakteriyel özellikli nanolif/nanopartikül kaplı ipliklerin kumaş haline getirilmesidir. Bu kumaşlar yara bandı uygulaması için idealdir. Dahası anti bakteriyel özellikli nanolif/nanopartikül kaplamalı hibrit lifler, anti bakteriyel özellikte halılar için de kullanılabilir. 208 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Bu çalışmada çeşitli polimerler kullanılacaktır: PVB, PU, PVA, PCL. Ön çalışma olarak PVB kullanılmıştır. Partikül olarak ise CuO,ZnO, TiO2 veTiO2/ZnO kullanılmıştır. Sekil 1 de gösterilen modifiye edilmiş Nanospider [2-3] cihazı 200metre/dak. kaplama iplik hızıyla çalışmıştır. Teksture polyester ipliği Nanospider elektrospinning cihazı içerisinde toplayıcı olarak kullanılmıştır. Oluşan nanolifler, ipliğin etrafında tutunmaktadır. Nanolif kaplaması yapıldıktan sonra iplikler bir sepet içerisine toplanmıştır. Destekleyici iki polyamid ipi, nanolif kaplı ipliğin yüzeyine çapraz şekilde kaplama yaparak, liflerin mukavemetini ve yüzey aşınmasını engellemiştir. Sekil 1. Seri üretim cihazının şematik gösterimi A: taban iplik, B: iletken solüsyonun uygulanması, C: Nanospider, D: koruyucu ipliklerin uygulanması, E: iplik sarma [2]. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Bu çalışma nano dünyasına büyük bir adim sunmaktadır. Bugüne kadar sadece bir kaç firma nanolifleri günlük uygulamaya sunmuştur. Diğer taraftan birçok üniversite nanoliflerin bilimsel özelliğine değinmiştir. Lakin bu çalışma ile üniversitelerin bilimsel yanını nanoliflerin kullanım alanları ile birleştirmiş bulunmaktayız. 4.Somut Çıktılar On çalışmamız gösteriyor ki, CuO, ZnO ve TiO2/ZnO karımışı nanopartikül/nanolifler olağanüstü anti bakteriyel özellik sergilemişlerdir (Sekil 2). Bu partiküller anti bakteriyel özellikli kumaş üretimimiz için ideal seçilebilir. Nanopartikül/nanolif kaplı ipliğin çevresine koruyucu lifler sararak Sekil 3’teki gibi kumaş hale getirilmesi mümkün olmuştur. Sekil 2. Nanopartiküllerin inhibisyon etkisi. (A) (B) Sekil 3. (A) Nanopartikül/nanolif kaplı hibrit iplik, (B) hibrit ipliği koruyucu bir iplik ile kapladıktan sonra 5.Kaynaklar [1] Jirsak O, Sanetrnik F, Lukas D, Kotek V, Martinova L, Chaloupek J, CZ Patent, CZ294274 (B6), WO 2005024101, 2005. [2] Jirsak O., Sanetrink F., Chaloupek J., Nanofiber-covered yarns. Chemical Fibers International, 2011. 61(2): p. 84-85. [3] Jirsák O., Sanetrník F., Komárek M., Nanofiber coated yarns, In: Proceedings of the 51st DORNBIRN MAN-MADE FIBERS CONGRESS, 19 -21- September 2012, Dornbirn, Austria. 209 YENİDOĞANLARDA HİDROSEFALİ HASTALIĞININ ERKEN TANISINA YARDIMCI BAŞLIK TASARIMI Üzümcü, Memik Bünyamin, Kadoğlu, Hüseyin Ege Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir, Türkiye Özet Tekstilin medikal alanda kullanımının artışı ile ortaya çıkan ürünlerin hayatı kolaylaştırdığı, hatta değiştirdiği bilinen bir gerçektir. Kontrollü ilaç salınımı yapan tekstil yüzeylerinden, hijyen alanında kullanılan nonwovenlara kadar geniş bir ürün yelpazesi, tekstil sektörü için yeni ufuklar açılmasını sağlamaktadır. Projede “Hidrosefali” olarak bilinen; beyin-omurilik sıvısı (BOS) ’nın beyin içerisinde miktarının çeşitli nedenlerle artmasından kaynaklanan ve farklı yaş gruplarında değişik belirtilerle ortaya çıkan bu hastalık hedef alınmaktadır. Yenidoğanlarda başın anormal büyümesiyle kendini ele veren hastalığın erken teşhisi, hayati önem taşımaktadır. Bu çalışmada yenidoğanlar için hazırlanan özel başlık ile hastalığın erken teşhisine yardımcı olmak amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Medikal tekstiller, hidrosefali, yenidoğan HAT DESIGN FOR HELPING EARLY DIAGNOSIS OF HYDROCEPHALUS ON NEWBORNS Abstract It is a well known fact that life’s gotten easier and even changed with the increase in utilization of textiles in medical field. A wide range of new products, from fabrics which can do controlled drug release to hygienic nonwovens open new horizons for textile industry. Project targets “Hydrocephalus”, which is caused by the increase of cerebrospinal fluid in ventricules and has different symptoms for different age groups. The unnatural growth of head gives away the disease for newborns and early diagnosis is crucial. In this study, a special hat is aimed to be developed for easing the early diagnosis. Key Words: Medical textiles, hydrocephalus, newborn Tahmini Projesi Süresi 18 Ay Tahmini Proje Bütçesi 100.000 TL 1.Projenin Amacı Yunanca bir kelime olan hidrosefali, “hydros” =su ve “cephalus” = kafa kelimelerinin birleşiminden oluşmakta ve “su kafa” anlamını taşımaktadır [1,2]. Kaynaklarda, hidrosefali’nin Hipokrat ve Galen zamanından beri bilindiği ve bin doğumdan üçünde konjenital hidrosefali görüldüğü belirtilmektedir [3]. Hastalık, beyin omurilik sıvısı (BOS)’nın beyinde, ventrikül adı verilen boşluklarda anormal bir şekilde toplanmasından oluşmaktadır [1]. Hastalık farklı yaş guruplarında farklı belirtilerle ortaya çıkmaktadır. Yenidoğanlarda bulgular; Başın normalden fazla büyümesi, kafa derisinin incelmesi, kafadaki damarların belirginleşmesi, kusma, huzursuzluk, gözlerin aşağıya kayması, nöbetler veya iletişim kurulamaması şeklindedir [4]. Hastalığın çocuklarda erken teşhisi sonucunda beyin ameliyatı yapılabilmekte ve şant adı verilen sistemlerle beyin omurilik sıvısı beyinden uzaklaştırılabilmektedir [1,4]. 210 Yapılacak olan projenin amacı, yenidoğanlarda hastalığın en önemli belirtisi olan “başın normalden fazla büyümesi” ni tespit edecek bir başlığın geliştirilmesidir. Bu sayede erken tanıya bir tekstil ürünü ile yardımcı olunması amaçlanmaktadır. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Projenin ilk bölümünde başlık üretimi için uygun lif ve lif karışımlarından iplikler yapılacaktır. İplik üretiminin ardından uygun elastisitede yüzey elde edebilmek için farklı yapılarda kumaşlar denenecektir. Üretilen kumaşların fiziksel/mekanik testlerinin ardından bebeklerin kullanımı için optimum konfor seviyelerinin belirlenmesi açısından konfor testleri yapılacaktır. Bu şekilde testler sonucunda en iyi sonuçlara ulaşılan iplik/yüzey parametreleri kullanılarak prototip başlık üretimi gerçekleştirilecektir. Başlıkların yenidoğanların ilk baş büyüklerine göre farklı bedenlerde üretilmesi planlanmaktadır. Bebeklerin normal gelişim düzeyleri incelenecek ve her beden için büyüme seviyelerine göre normal ve tehlike durumları belirlenecektir. Bu şekilde başlığın esneme oranına göre baş büyüklüğü ve herhangi bir tehlike olup olmadığı başlık üzerindeki basit bir gösterge ile takip edilebilecektir. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Üretiminin yapılması planlanan başlık ile “Hidrosefali” hastalığının erken teşhisinin yapılabilmesi için kolay ve kullanışlı bir yöntem oluşturulacaktır. Üretilecek olan başlık sayesinde yalnızca hastalığın erken teşhisine yardımcı olunmayacak, bebeğin gelişiminin bir parçası olan baş büyüklüğünün ölçümü ebeveyn tarafından kolaylıkla yapılabilecektir. 4.Somut Çıktılar Bu çalışma sayesinde; olası hastalık durumu, bebeğin baş büyüklüğünün başlık vasıtasıyla kontrol edilmesi sonucunda kolay bir şekilde belirlenebilecektir. Böylelikle bebekte hayatının ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkabilecek problemler erken teşhis konulduğu durumlarda yapılan cerrahi müdahale sonucunda engellenmiş olacaktır. Başlık bu durumda önemli bir yardımcı faktör olacaktır. 5.Kaynaklar 1. Hydrocephalus Association web sitesi, www.hydroassoc.org/hydrocephalus/, Erişim tarihi: 23.09.2014 2. Elshani, B., Lenjani, B., 2014, “Surgical treatment of hydrocephalus and spinal dysraphism”, Journal of Acute Disease, 41-45 pp 3. Da Silva, M.C., 2005,“Pathophysiology ofHydrocephalus”, Pediatric Hydrocephalus, Edited by:Cinalli, G., Maixner, W.J., Sainte-Rose, C., Springer-Verlag Italia, Milano, 65-78 pp 4. Prof. Dr. Orhan Şen Kişisel websitesi, www.orhansen.com/hidrosefali.html, Erişim tarihi: 23.09.2014 211 TEKSTİL YÜZEYLERİNİN ELEKTROMANYETİK DALGALARI KALKANLAMA ETKİNLİĞİNİN ÖLÇÜMÜ İÇİN TEST APARATI GELİŞTİRİLMESİ Türksoy, E. Seza1, Saraçoğlu, Ö. Galip2, Çetinkaya, M. Bahadır3 1-3 Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü, Kayseri, Türkiye Özet Bu proje kapsamında tekstil ve kompozit malzemelerinin kalkanlama etkinliğini ölçümünde kullanılabilecek koaksiyel tutucu metodu esaslı yeni bir test aparatı geliştirilmeye çalışılacaktır. Çalışmalar sonucunda geliştirilecek olan cihazın, mevcutta kullanılan ölçüm cihazlarının dezavantajlarını ortadan kaldıracak yapıda olması hedeflenmektedir. Anahtar Kelimeler: Elektromanyetik kirlilik, Kalkanlama Etkinliği (SE), Koaksiyel tutucu metodu. Abstract In this project proposal, a new apparatus based on coaxial holder method will be developed for measuring electromagnetic shielding effectiveness of textiles and composite materials. It is aimed that the device which is developed as a result of studies, has ability to eliminate the disadvantages of existing measurement devices. Key Words: Electrosmog, Shielding Effectiveness, Coaxial holder method. Tahmini Projesi Süresi 18 Ay Tahmini Proje Bütçesi 35.000 TL 1.Projenin Amacı Günlük hayatımızda elektrikli ve elektronik cihazların kullanımı arttıkça, elektromanyetik alanların olumsuz etkileri de, yaygınlaşmaktadır [1-4]. Artan sağlık ve çevre bilinci ile elektromanyetik alanların olumsuz etkilerinden korunmak için ulusal ve uluslararası alanda yapılan çalışmaların sayısı da sürekli artmaktadır. Elektromanyetik ışımadan korunmada kullanılan başlıca yöntemlerden birisi kalkanlamadır. Elektromanyetik kalkanlama, elektromanyetik dalgalanın bir materyal tarafından soğrulması ve/veya yansıtılması ile dalganın içeri girmesine engel olunmasına denir. Günümüzde elektromanyetik ışımayı kalkanlama amacı ile kullanılan klasik metal malzemelerin yerine esneklik ve hafiflik gibi özelliklere sahip olan çeşitli tekstil malzemeleri tercih edilmektedir [5]. Bu proje önerisinde, tekstil malzemelerinin kalkanlama etkinliğini ölçmede kullanılabilecek yapıda 4.5 GHz frekans değerine kadar ölçüm yapabilen, zaman ve uygulama kolaylığı açısından avantajlara sahip bir test aparatının geliştirmesi hedeflenmektedir. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Elektromanyetik dalgaları kalkanlama özelliğine sahip tekstil yüzeylerinin geliştirilmesi çalışmalarında yaygın olarak kullanılan ASTM D 4935 standardında (Koaksiyel tutucu metot), test aparatı boyutları, test sırasında numunelerin yerleştirilmesi ve test edilebilen en yüksek frekans değeri bakımından birçok dezavantaj bulunmaktadır [6-8]. Ön çalışmalarda, bu test aparatına alternatif, göreceli olarak kullanım kolaylığına sahip bir test aparatı ortaya konulmuştur (Şekil 1). 212 Şekil 1. Ön çalışmalar sonucu geliştirilen test aparatı Bu proje önerisi, yeni bir test aparatının geliştirilmesi ve geliştirilen test aparatından elde edilen sonuçların, mevcutta yaygın kullanılan yankısız oda ve ASTM D 4935 standardı esaslı test yöntemlerinin sonuçları ile benzetimi çalışmalarını içermektedir. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Ülkemizde mevcut üniversitelerin tekstil ve malzeme bölümlerinde, elektromanyetik dalgaları kalkanlama kabiliyetine sahip çeşitli yüzey ve kompozit malzemelerin geliştirilmesi ile ilgili birçok çalışma yürütülmektedir. Bu çalışmalarda kullanılabilecek yapıda, hızlı, tekrarlanabilir, güvenilir sonuçlar veren bir test aparatının geliştirilmesi son derece önemlidir. 4.Somut Çıktılar Elektromanyetik radyasyona karşı koruyucu tekstillerin SE değerlerinin ölçümü yankısız oda metodu ile ülkemizde çeşitli özel ve kamu kuruluşlarında yapılabilmektedir. Ancak, yankısız oda metodu ile yapılan ölçümler bu konuda çalışmalar yapan kişi ve kuruluşlar için zaman ve maliyet noktalarında büyük sorunlar çıkarmaktadır. Proje kapsamında geliştirdiğimiz cihazın bu sorunların önüne geçeceği düşünülmektedir. Ayrıca koaksiyel tutucu (ASTM D 4935) metottaki olumsuzlukları girecek şekilde tasarlanan cihaz ile ideal davranışa uygun, kullanıcı dostu, güvenilir ve tekrarlanabilir sonuçlar elde edilebileceği düşünülmektedir. Bu durumlar göz önüne alındığında elektromanyetik radyasyona karşı koruyucu tekstil ve kompozit malzemelerin geliştirilmesi ile uğraşan kişi ve kuruluşların, özellikle ön değerlendirmelerde kullanabilecekleri yapıdaki ölçüm aparatına ilgi gösterecekleri düşünülmektedir. 5.Kaynaklar 1. Chen, H. C., Lee, K. C., Lin, J. H., 2004. Composites Part A: Applied science and manufacturing, vol. 35, pg. 1249-1256. 2. Aniolczyk, H., Koprowska, J., Mamrot, P., Lichawska, J., 2004. Fibres&Textiles in Eastern Europe, Vol. 12, No. 4 (48), pg.47-50. 3.Ersoy, M.S., Önder, E., 2008. , International Nonwoven Technical Textiles Technology Magazine, 1. çeyrek, sayı 18, s. 52-61. 4. Kılıç, G., Örtlek, H.G., Saraçoğlu, Ö. G., 2009. Tekstil ve Mühendis, sayı 67, s. 23-35. 5. Chen H.C., Lee K.C., Lin J.H., Koch M., 2007. Journal of Materials Processing Technology, 192-193, pg. 549-554. 6. Donohoe, J. P., Jun Xu, Pittman C.u., Jr., 2005. Electromagnetic Compatibility, International Symposium, vol.1, pg.190-194. 7. Su, C. I., Chern T. T., 2004.Textile Research Journal, 74-1, pg. 51. 8. ASTM D 4935-99, 2001. Standard Test Method for Measuring the Electromagnetic Shielding Effectiveness of Planar Materials. 213 DEPREME KARŞI YAPILARIN GÜÇLENDİRİLMESİ İÇİN TEKSTİL MALZEMELERİNİN KULLANIMINDA YENİ BİR YAKLAŞIM Özdamar, Mesut1, Adıgüzel Hilal2 1-2 Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kayseri, Türkiye Özet Mevcut yapıların deprem güvenliğinin incelenmesi ve güçlendirilmesi, can ve mal kayıplarının minimuma indirilmesi bakımından son derece önemlidir. Geleneksel güçlendirme sistemlerine nazaran birçok avantaja sahip olan tekstil yapılarının bu alanda kullanımı yaygınlaşmaktadır. Bu proje önerisinde yapı elemanlarının güçlendirilmesi için yüksek performanslı liflerin, saç örgü ve benzeri değişik sarım teknikleri ile kullanımı hedeflenmektedir. Anahtar Kelimeler: Deprem, Karbon, kevlar, cam lifleri, Saç örgü. Abstract Studies on earthquake safety and strengthening of existing structures are highly important in terms of minimizing loss of life and property. Using of textile structures which has many advantages compared to traditional reinforcement systems, has grown up in this area. With this project proposal, it is aimed to use of high performance fibres to strengthen the structural elements by using braiding and different wrapping techniques. Key Words: Earthquakes, Carbon, kevlar, glass fibers, braiding. Tahmini Projesi Süresi 18 Ay Tahmini Proje Bütçesi 85.000 TL 1.Projenin Amacı Bu projede, yüksek performanslı lifler kullanılarak, saç örgü ve benzeri değişik sarım teknikleri ile yapı elemanlarının güçlendirilmesi konusunda maliyet ve performans açısından optimum sonuçlara ulaşılması hedeflenmektedir. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Proje önerisi hazırlık aşamasında proje ekibi tarafından bazı ön çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar kapsamında yalın tahta numunelerin eğilme performansları üzerinde çeşitli sarım tekniklerinin ve hammaddelerin etkisi incelenmiştir. Karbon ve kevlar filamentler kullanılarak örgü ve açısal sarım olmak üzere iki farklı sarım tekniği uygulanmıştır. Bu sarım tekniklerinde filamentler tahta çıtanın boyunca açılar yaptırılarak sarılmıştır. Numunelerin farklı hammaddeler ile değişik şekillerde sarılmış hallerinin, üç nokta eğilme testleri Zwick/Z50 test cihazında gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlar yalın çıtanın eğilme performansı ile karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Ön çalışma sonuçları, hem uygulanan sarım tekniğinin hem de kullanılan hammaddenin numunelerin eğilme dayanımı üzerinde etkili olduğunu göstermiştir. Projede daha farklı hammadde ve teknikler denenerek, mekanik performans, maliyet ve uygulama kolaylığı açısından en uygun hammadde ve sarım tekniğinin belirlenmesine çalışılacaktır. 214 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Yapı elemanlarında güçlendirme amaçlı tekstil takviyeli kompozit malzemelerin kullanımı piyasada mevcutta uygulanan ancak hala oldukça yeni ve geliştirmelere/araştırmalara muhtaç bir konudur [1-5]. Lif takviyeli kompozit malzemeler, mevcut uygulamalarda, kumaş formunda çeşitli epoksilerle birlikte kolonlara yapıştırılarak uygulanmaktadır. Mevcut uygulamaların gerek maliyet, gerekse uygulama kolaylığı açısından mahsurlu birçok yönü bulunmaktadır [5-8]. Bu proje önerisi, binaların depreme karşı güçlendirilmesi için, saç örgü ve benzeri değişik sarım teknikleri ile uygun maliyetli çözüm üretmekle ilgilidir. 4.Somut Çıktılar Bu proje ile farklı malzemeler ve sarım teknikleri kullanılarak inşaat sektöründe yapı elemanlarının yük ve darbelere karşı dayanımlarının güçlendirilmesi için maliyet ve performans açısından en uygun malzeme seçimi ve sarım tekniğin geliştirilmesine imkan tanınacaktır. Önerilen sarım teknikleriyle elyaf sürekliliği sağlanacak ve farklı oryantasyonlarda (farklı sarım açılarıyla) lifin kontrollü bir şekilde yerleştirilmesi mümkün olacaktır. Sarım tekniği doğrudan yapı elemanı üzerine uygulanabileceği için mevcut uygulamalardaki matris kullanımının ortadan kalkacağı, yüksek performanslı liflerin önceden yüzey haline getirilmeden kullanılmasından dolayı maliyet avantajı sağlanacağı düşünülmektedir. 5.Kaynaklar 1. Güzel, N., Öncü, G., 2012, Mevcut Betonarme Yapılarda Uygulanan Güçlendirme Ve Onarım Yöntemleri Ve Kullanılan Malzemeler, Türk Bilim. 2. Nordin, H., 2003, Fibre Reinforced Polymers in Civil Engineering, Thesis (PhD), Lulea University of Technology. 3. http://www.basf-yks.com.tr, BASF Katalog, Şubat 2014. 4. Pellegrino, C., Maiorana, E., Modena, C., 2009, FRP Strengthening Of Steel and Steel-Concrete Composite Structures: An Analytical Approach, Materials and Structures, 42(3), 353-363. 5. Zhao, X. L., Zheng, L., 2007, State-Of-The-Art Review on FRP Strengthened Steel Structures, Eng Struct, 29, 1808–1923. 6. Schnerch, D., Rizkalla, S., 2008, Flexural Strengthening of Steel Bridges With High Modulus CFRP Strips, J Bridge Eng, 13(2), 192–201. 7. Özcan, O., Binici, B., Özcebe, G., 2010, Yetersiz Betonarme Kolonlar için Lifli Polimer Güçlendirme Tasarım Kurallarının İrdelenmesi, İMO Teknik Dergi, 339, 5219-5239. 8. Cozmanciuc, C., Oltean, R., Munteanu, V., 2009, Strengthening Techniques of RC Columns Using Fibre Reinforced Polymeric Materials, Buletinul Institutului Politechnic DIN IAŞI Tomul LV (LIX), Fasc.3,85-92. 215 TEK KULLANIMLIK TEKTİL ÜRÜNÜ İLE BEBEKLERDE İNFANTİL KOLİK TEDAVİSİ Bilgiç, Mevlüde1, Uğur, Şule S.1 1 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Özet Yapılan araştırma sonuçları incelendiğinde bebeklerin büyük çoğunluğunda halk arasında gaz sancısı olarak bilinen infantil koliğin olduğu belirtilmektedir. Annelerin gaz sancısını gidermek için kullandıkları tedavi modelleri incelendiğinde bunların davranışsal tedavi, ilaçla tedavi ve doğal tedavi yöntemleri oldukları tespit edilmiştir. Bu çalışmada, 0-12 aylık bebeklerdeki infantil koliği dindirme amaçlı acı elma yağı transfer edilmiş ayak pedi üretilmesi planlanmaktadır. Tek kullanımlık üretilecek olan ayak pedlerinin bebeklerin gaz sancılarını gidermede kullanılacak alternatif ve pratik bir yöntem olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: İnfantil kolik, acı elma yağı, ayak pedi, süt çocuğu Abstract Analyzing the results of research, gas pains that is seen in the majority of babies is known as infantile colic among the people. When examined the treatment model used by mothers to troubleshoot gas pains, these models are behavioral therapy, medication and natural treatment models. In this study it is planned to produce textile based foot pad which apple oil extract is transferred on to eliminate pain in infants. Disposable foot pads will be used for troubleshooting babies gas pains can be considered as a choose for practical and alternative method. Key Words: İnfantile colic, apple oil, foot pad, infant Tahmini Projesi Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 80.000 TL 1.Projenin Amacı Süt çocukluğu döneminin en sık yaşanan rahatsızlığı olan gaz sancısı, 2 hafta ile 4 ay arası diğer yönlerden sağlıklı bebeklerde daha çok akşam saatlerinde görülen paroksismal özellikte belli bir nedene bağlanamayan, bacakları karına çekme, yumruklarını sıkma, gaz çıkarma ile birlikte olan ve tüm çabalara rağmen durdurulması zor, aşırı ağlama ile karakterize davranışsal bir sendromdur (1). Acı elma yağı, adaçayının yapraklı ve çiçekli dallarından su buharı distilasyonu ile elde edilen uçucu yağdır. Gaz gidermesi amacıyla topikal kullanılması önerilmesine karşın, elma yağının aileler tarafından oral yolla kullanıldığı görülmektedir. Oysaki tüm uçucu yağlarda hidrokarbon ortak olarak bulunan bir monoterpendir ve hidrokarbonlar düşük viskoziteleri nedeniyle ağız içinde hemen buharlaşarak aspirasyona neden olabilmektedir (2). Bu nedenle geliştirilmesi planlanan ayak pedinin, elma yağının oral yolla kullanımlarda özellikle karaciğer ve böbrek fonksiyonları iyi gelişmemiş olan bebeklerdeki zararlı yan etkilerinin ortadan kaldırılabilineceği düşünülmektedir. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Nonwoven esaslı ürünler farklı hammaddelerden ve katmanlı yapılardan oluşmaktadır. Üretilecek ped ayakla temas eden ön tabaka, ve bir dış tabakadan oluşturulacaktır. Ön tabakada nonwoven malzemelerin temel hammaddelerinden olan pamuklu yüzey kullanılacaktır. Deriyle temas edecek olan pamuklu yüzeye aktif madde olarak kullanılacak 216 olan elma yağı spreyleme metodu ile transfer edilecektir. Ön tabaka deride oluşabilecek kaşıntı, kızarıklık ve tahriş gibi olumsuz durumlara karşı test edilecektir. Ayak pedinin üst yüzeyine kulanım kolaylığı sağlayabilmek için bir bant eklenecektir. Böylece tasarım özelliğinden dolayı kullanımı kolay ve tek kullanımlık özelliğiyle de alternatif bir çözüm getirmesi planlanmaktadır. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Gaz sancısı ileriki aylarda spontan çözülen bir durum olmasına rağmen aileleri zaman zaman gerilim ve strese sokmaktadır. Gaz sancısı küçük bir sorun gibi görülse de, gaz sancılı ağlayan bir bebek, ebeveynlerin bebeklerinde bir hastalıktan şüphelenmesine neden olmaktadır. Ailelerin bebeklerindeki durdurulamayan ağlama nöbetlerini sabırla karşılayamama durumlarında ilaç tedavi yöntemlerine başvurulmaktadır. İlaç tedavisi çoğunlukla gaz sancısını dindirse de bebekte meydana getirdiği yan etkilerden ötürü kullanımı tercih edilmemektedir. Diğer tedavi yöntemlerinden biri olan bitkisel tedavi yöntemi ise bitkisel çayların kullanımıdır. Özellikle halk arasında gaz sancısını dindirdiği bilinen rezene çayının kullanımı yaygındır. Fakat bu kullanımda özellikle ilk aylarda bebeklerde günlük kalori alımını azaltacağı için uzmanlar tarafından önerilmeyen tedavi yöntemlerindendir. Bebeği sallama, kucağa alma gibi davranışsal tedavi modeli ise hem çözüm olmamakta hem de bebeğin fiziksel ve psikolojik gelişimi açısından önerilmemektedir. Önemli olan ağrıyı bebeği rahatlatacak şekilde azaltabilmektir. Adaçayı bitkisinden Acı elma yağı ekstraksiyonu Acı elma yağı ekstraksiyonunun tekstil materyaline püskürtme ile aplikasyonu Şekil1. Uygulanacak yöntemin şeması 4.Somut Çıktılar İnfantil kolik tedavisinde alışılagelmiş tedaviler yetersiz kaldığında ebeveynler doğal yollara, örneğin bitkisel tedavilere (bitkisel çaylar; papatya, adaçayı, elma yağı, güvercin otu, meyan kökü, rezene, oğulotu ve nane) başvurabilmektedir. Önerilen normal dozlarda genellikle yan etkiler görülmez. Ancak yüksek dozda veya topikal kullanım için hazırlanmış formların, oral yoldan kullanılması sonucu oluşan intoksikasyon olguları bildirilmiştir. Harmancı ve ark, yayınladıkları olgu sunumunda kırk günlük bebekte, elma yağının gaz sancısını önlemek amacıyla iki çay kaşığı miktarında içirilmesiyle bebekte meydana gelen ani solunum sıkıntısı bulgusunu bildirmişlerdir. Bu nedenle acı elma yağının doğru kullanım şekli ile tek kullanımlık tekstil ayak pedlerinin bebeklerin gaz sancısı sorunu için yenilikçi bir çözüm olacaktır. 5.Kaynaklar 1. Çiftçi. E.K.1-3 aylık bebeklerde gaz sancısı, etkileyen faktörler ve annelerin bu konudaki uygulamaları, Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Erzurum, 2005. 2.Harmancı, K., Eren, M., Koçak, K.A., İpar, N., Şahin, S., Elma Yağının Yanlış Kullanımına Bağlı Gelişen Kimyasal Pnömöli Bir Olgu, Astım Allerji İmmünoloji, 9, 101-104,2011. 3. Alagöz, H.,İnfantil Kolik: Etyoloji ve Tedavi Seçenekleri, Çağdaş Tıp Dergisi,3 (2),148-154,2013. 217 KONFEKSİYON ÜRÜNLERİNİN ELEKTROMANYETİK DALGALARI KALKANLAMA ETKİNLİĞİNİN ÖLÇÜMÜ İÇİN SİSTEM TASARIMI Yıldırım, Nida1, Akgül, Esra2 Ordu Üniversitesi, Fatsa Meslek Yüksek Okulu ,Moda Tasarım Bölümü , Ordu, Türkiye Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Mühendisliği, Kayseri, Türkiye 1 2 Özet Çevremizde mevcut olan elektromanyetik dalgaların yoğunluğu ile “elektrosmog” olarak da adlandırılan elektromanyetik çevre kirliliği sorunu ortaya çıkmıştır. Elektromanyetik ışımadan korunmada kullanılan başlıca yöntemlerden birisi kalkanlamadır. Kalkanlama amacı ile tekstil yapılarının kullanımı pratik, estetik ve düşük maliyetli çözümler sunmaktadır. Elektromanyetik dalgaları kalkanlama özelliğine sahip tekstil yüzeylerinin geliştirilmesinde kalkanlama etkinliğinin ölçümü kritik öneme sahiptir. Günümüzde kullanılan ölçüm sistem ve metotları, tekstil yapılarını ürün (tişört, battaniye v.b) haline getirilmeden önce yüzey formunda iken ölçüme imkân tanımaktadır. Proje kapsamında geliştirilmesi planlanan ölçüm sistemi ile elektromanyetik dalgaları kalkanlama amacıyla geliştirilen tekstil yüzeylerinin konfeksiyon ürünü olarak ne ölçüde kalkanlama yapabildiği test edilebilecek ve bu şekilde giyime sunulacak konfeksiyon ürünlerinin doğru şekilde tasarlanıp üretimine katkıda bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Elekromanyetik Kirlilik, Kalkanlama Etkinliği,Ölçüm Metodu Abstract Electromagnetic environmental pollution problem called as "electrosmog" with the intensity of electromagnetic waves that exist in our environment has emerged. One of the main methods used in protection from electromagnetic radiation is shielding. Using of textile constructions with aim of shielding offers solutions with practical, esthetic and low cost. Shielding effectiveness measurement is critical in development of textile surface having electromagnetic waves shielding property. The current measurement systems and methods can measure shielding effectiveness of textile surface form, but its can’t measure shielding effectiveness of apparel products (t-shirts, blankets, etc.). Shielding effectiveness of apparel product manufactured from fabric developed for electromagnetic waves shielding will be measure with measurement system which will be developed in this project. Thus it will contribute to the design and production of apparel products properly. Key Words Electrosmog, Electromagnetic Shielding Effectiveness Tahmini Projesi Süresi ve Bütçesi 18 Ay ve 100.000 TL 1.Projenin Amacı Çevremizdeki elektromanyetik alanların yoğunluğunun her geçen gün artması, “elektrosmog” olarak da adlandırılan elektromanyetik çevre kirliliği sorununu ortaya çıkarmıştır [1]. Elektromanyetik çevre kirliliğine maruz kalan insanlarda farklı olumsuz etkilerin ortaya çıktığı ifade edilmektedir [1, 2]. Elektromanyetik ışımadan korunmada kullanılan başlıca yöntemlerden birisi kalkanlamadır. Kalkanlama amacı ile klasik metal yapıların yerine özel tekstil yüzeylerinin kullanımı, metal yapılara oranla daha pratik, daha estetik ve daha düşük maliyetli çözümler sunmaktadır. Literatürde elektromanyetik dalgaları kalkanlama özelliğine sahip tekstil yüzeylerinin geliştirilmesi ile ilgili birçok çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmaların hemen hemen tamamında ölçüm çeşitli yöntemlerle yüzey formunda 218 gerçekleştirilmekte bu yüzeylerin kullanıldığı özellikle giyim ürünlerinde ölçüm yapılmamaktadır. Ölçüm sonuçları kumaşın kullanım yerindeki (korse, tişört, battaniye, v.b) kalkanlama etkinliği hakkında bilgi verememektedir. Bu durumun sağlıksız olduğunu düşünüyoruz. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Proje kapsamında geliştirilmesi planlanan ölçüm yöntemi ile kumaşlar ürün haline getirilerek kalkanlama etkinliği ölçümleri yapılabilecektir. Geliştirilecek olan ölçüm cihazında elektromanyetik dalga, yüksek frekanslı güç jeneratörü tarafından üretilecek ve ölçüm mankenine bir verici anten ile iletilecektir. Ölçüm cihazı manken vücudunun içine yerleştirilerek, konumlandırma sistemi ve kontrol bilgisayarı gelen elektromanyetik dalganın değerini ölçmek için ayarlanacaktır. Kalkanlama özelliğine sahip kumaşlardan üretilecek farklı konfeksiyon ürünleri mankene giydirilerek ölçümler yapılacak ve giysilerin kalkanlama etkinliği belirlenecektir (Resim 2). Şekil 2. Kalkanlama özelliğine sahip kumaşlardan üretilebilecek farklı konfeksiyon ürünleri 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Proje kapsamında geliştirilmesi planlanan ölçüm yöntemi ile kumaşlar ürün halinde iken kalkanlama etkinliği ölçümleri yapılabilecektir. Bu durum elektromanyetik dalgaları kalkanlama özelliğine sahip kumaşların geliştirilmesine yenilikçi bir yaklaşımdır. 4.Somut Çıktılar Kalkanlama etkinliği gösteren tekstil yüzeylerinin son ürün haline dönüştürüldüklerinde kalkanlama etkinliklerinin ne kadarını gösterebildikleri hakkında bilgi sahibi olunacaktır. Bu şekilde elektromanyetik dalgaları kalkanlama amacıyla kullanılacak konfeksiyon ürünlerinin tasarım ve geliştirme çalışmalarına katkı sağlanacaktır. 5.Kaynaklar 1. Bilgin, S.,2012. Geliştirilen Yuvarlak Örme Sandviç Kumaşların Elektromanyetik Kalkanlama Ve Termofizyolojik Konfor Özelliklerinin İncelenmesi, Erciyes Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Kayseri. 2.Kılıç, G., Örtlek G.H., Saraçoğlu, 1.Ö.G., 2009. Elektromanyetik çevre kirliliği ve bu kirlilikten korunmada tekstil çözümleri. Tekstil ve Mühendis, 67: 23-35. 3. Vojtech,L., Neruda,M.,2013. Design of Radiofrequency Protective Clothing Containing Silver Nanoparticles, Fibres&Textiles in Eastern Europe, 21,5(101):141-147. 219 DEKATÜRLERLEME MAKİNELERİ İÇİN FARKLI YAPILARDA TAŞIMA BEZLERİ GELİŞTİRİLMESİ Üstüntağ, Sümeyye1, Altınışık, Merve2 Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kayseri, Türkiye 1-2 Özet Tekstil yapılarının istenilen tuşe ve görünüme ulaşması için uygulanan dekatürleme işlemi, Türkiye’de birçok terbiye işletmesinde uygulanmaktadır. Dekatür makinelerinde kullanılan taşıma bezinin (kade bezi), kumaşlara kazandırılmak istenen özellikler üzerinde önemli etkisi vardır. Bu proje önerisi, farklı yapılarda kade bezleri geliştirme çalışmalarını kapsamaktadır. Anahtar Kelimeler: Dekatürleme, bitim işlemleri, kade bezi. Abstract Decatizing process applied for appearance and handling properties of fabrics, is used in many dyeing/finishing textile companies of Turkey. Decatizing wrapper used in the decatizing machine is a key factor for the efficiency of decatizing process. In this Project proposal, we will try to develop different kinds of decatizing wrappers. Key Words: Decatizing, finishing process, decatizing wrappers. Tahmini Projesi Süresi 18 Ay Tahmini Proje Bütçesi 65.000 TL 1.Projenin Amacı Dekatürleme, tekstil yapılarının istenilen tuşe ve görünüme ulaşması için uygulanan bir bitim prosesidir. İşlemin adı Fransızca kökenli “décatir” kelimesinden gelmektedir. Temelde yünlü kumaşlara uygulanan bir işlem olsa da günümüzde pamuk, keten, polyester, viskon ya da karışım kumaşlara da çeşitli şekillerde uygulanmaktadır [1]. Literatürde, dekatürleme işlem esası olarak kuru ve yaş dekatürleme şeklinde iki temel başlık altında incelenmektedir. Kuru dekatürlemede, kumaş içerisinden önce buhar, sonra soğuk hava emilerek geçirilmektedir. Yaş dekatürlemede ise kumaş içerisinden önce sıcak su, sonra soğuk su emilmektedir. Dekatürleme işleminin amacı, kumaşı dikime hazır hale getirmek; kumaşa boyut değişmezliği, istenen oranda parlaklık ve tutum özellikleri kazandırmaktır [2, 3]. Bu projenin amacı, terbiye proseslerinde yaygınlaşan dekatürleme makinelerinde taşıma bezi olarak kullanılan, halihazırda büyük oranda ithal edilen kade bezlerinin geliştirilmesi ve ülkemizde üretiminin sağlanmasıdır. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Kazan ve bitim dekatür makinelerinde kullanılan taşıma bezleri (kade bezi) hammadde olarak pamuk, polyester ve pamuk/polyester karışımı olabilmektedir. Örgü yapısı olarak ise düz ve parlak bir yüzeye sahip saten ya da şardonlanmış ve hacimli bir yapıya sahip “molton” adı da verilen kumaşların piyasada kullanıldığı görülmektedir. Kade bezi tipinin, dekatürleme işlemi sonucu kumaşa kazandırılan parlaklık ve tutum özellikleri üzerinde oldukça önemli etkisi vardır [2]. Genel olarak saten örgüdeki kade bezleri, diri, sert ve parlak görünüm istendiğinde, molton kade bezi ise daha yumuşak bir tutum ve mat bir görünüm istendiğinde tercih edilmektedir. Avrupa ülkelerindeki kade bezi üreticilerinin mevcut ürünleri incelendiğinde, üreticilerin müşterilerine hammadde, gramaj, kalınlık, hava geçirgenliği özellikleri ile farklılaşan ürün seçenekleri sundukları gözlemlenmiştir [4, 5]. Gözlemlenen bir diğer konu ise 220 genel olarak çok yüksek atkı sıklıklarına ve 350-450 g/m2 arasında değişen gramaja sahip kade kumaşlarının üretiminde, dekatür makinelerinin marka modeline göre değişmekle birlikte, minimum 600 metre kesintisiz üretim zorunluluğudur. Bu proje kapsamında dokuma makinesine adapte edilecek dok sarma tertibatı ile yüksek metrajlardaki kesintisiz kumaş üretimi probleminin kolaylıkla aşılabileceği düşünülmektedir. Hammadde olarak mevcut ürünlerdeki çeşitliliğin dışına çıkılmamakla beraber, atkı ve çözgüde kullanılan ipliklerin eğirme metotları, numarası değiştirilecek ve farklı dokuma örgüleri denenerek farklı yüzey özelliklerine sahip kade bezleri geliştirilecektir. Geliştirilen kade bezlerinin dekatürleme işleminden geçirilen kumaşların parlaklık ve tutum özellikleri üzerindeki etkileri ortaya konularak, müşteri isteklerini karşılayabilecek geniş bir ürün gamı oluşturulmaya çalışılacaktır. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Türkiye genelinde farklı terbiye işletmelerinde kullanılan ve ithal bir ürün olan kade bezinin üretimi başlı başına özgün değer niteliğindedir. Ayrıca proje kapsamında, kade bezinin üretiminde kullanılacak ipliklerin eğirme metotları, numarası değiştirilerek ve farklı örgü yapıları denenerek mevcut ürün gamının dışına çıkılacaktır. Bu anlamda projede kapsamında, farklı yüzey özelliklerine sahip kade bezlerinin geliştirilecek olması projenin yenilikçi yönüdür. 4.Somut Çıktılar Türkiye genelinde özellikle polyester/viskon karışımı kumaşların bitim işlemleri için dekatürleme işleminin uygulandığı bilinmektedir. Genel olarak her 1 milyon metre kumaşta makine üzerindeki kade bezleri yenilenmektedir. Endüstriyel tekstil ürünü olan ve ithal edilen bu kumaşların günümüzde metre tül fiyatlarının 12-18 Euro arasında değiştiği düşünülürse, tüm ülke genelinde kade bezi pazarının büyüklüğü daha net anlaşılabilir. Terbiye dairelerinde kullanılan endüstriyel tekstil ürünlerinden olan kade bezlerinin geliştirilmesi ile ilgili bu proje, ithalatı önleme yönünün yanı sıra ihracat potansiyeli de olan bir yapıdadır. Ayrıca geliştirilecek olan farklı yüzey özelliklerine sahip yeni kade bezleri ile farklı tuşe ve parlaklığı sahip kumaşlar üretilebilinecektir. Bu yönüyle proje tamamlandığında, ürün özelliklerindeki çok küçük farklılıkların zorlaşan rekabet koşullarında çok büyük anlamı olduğu üst giyime dönük kumaş üretim sektörüne de fayda sağlanmış olunacaktır. 5.Kaynaklar http://www.belgeler.com/blg/2eip/yunlu-malzemelerin-apresi, 2013. ANİŞ, P., 2005, Tekstil Ön Terbiyesi, Alfa Aktüel, 161-164. COOKA, J. R., FLEISCHFRESSERA, B. E., 1989, Dimensional Changes Resulting from Pressuredecatizing of Wool Fabric, Journal of the Textile Institute, 80 (1), 120–128. http://www.hocks.de/decatising_wrappers/decatising_wrappers.html, 2013. http://www.kd-biella.com/, 2013. 221 ELEKTROKİNETİK PÜSKÜRTME YÖNTEMİ İLE TEKSTİLLERİN YÜZEY MODİFİKASYONU Uğur, Şule S.1, Sarıışık, Merih2 1 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye 2 Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir, Türkiye Özet Elektrokinetik püskürtme yöntemi, anyonik ve katyonik moleküllerden oluşan çözeltilerin bir materyalin üzerine art arda püskürtülmesini içermektedir. Bu çalışmada, tekstil materyallerinin fonksiyonel bitim işlemleri elektrokinetik püskürtme yöntemi ile gerçekleştirilmeye çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Elektrokinetik püskürtme, nanofabrikasyon, fonksiyonellik. Abstract Electrokinetic spreying method includes sequentially spreying of the solutions composed of anionic and cationic molecules on to the materials. In this project work, functional finishing processes of the textile materials will be applied by the electrokinetic spreying method. Key Words: Elektrokinetic spraying, nanofabrication, functionalization. Tahmini Projesi Süresi 24 Ay Tahmini Proje Bütçesi 250.000 TL 1.Projenin Amacı Tekstil materyallerine nano partiküllerin uygulanmasıyla tekstil ürünleri çok fonksiyonlu hale gelmektedir. Daha büyük ölçekli partiküller ile yapılan bitim işlemlerinde tekstil materyallerinin görünüşü, tutumu ve rengi değişirken, nanoteknoloji ile kumaş özellikleri korunabilmekte ve daha fazla kaplama alanı sayesinde daha etkin kullanılabilmektedir. Son yıllarda nanoteknoloji çalışmalarının hız kazanması ile fonksiyonellik sağlayan nanopartiküllerin tekstil materyallerine aktarılması ve bu sayede de piyasaya yeni fonksiyonel tekstil ürünlerinin kazandırılması için farklı nanofabrikasyon yöntemleri ile çalışmalar yapılmaktadır. Bu proje kapsamında da elektrostatik kuvvetlerin etkin olduğu kendiliğinden düzenlenen film tabakalarının püskürtme yöntemi ile tekstil materyallerinin üzerine kaplanması amaçlanmaktadır. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Elektrokinetik püskürtme yöntemi ile tekstil materyalinin yüzeyinde elektrostatik çekim kuvvetleri ile bağlanan film tabakaları oluşturulabilmektedir. Elde edilmek istenilen fonksiyonel özelliğe uygun olarak polielektrolitler, nanopartiküller, boyarmaddeler, mikrokapsüller, zeolit kristalleri ve karbon nanotüpler gibi geniş bir kimyasal grup ile bütün tekstil elyaflarına uygulanabilecektir. Şekil 1 (a) klasik daldırma metodu ile gerçekleştirilen yöntemi, Şekil 1 (b) ise tekstil materyalleri için projemizde kullanımını öngördüğümüz püskürtme yöntemini temsil etmektedir. Elektrostatik çok tabakalı kaplama işlemi, zıt olarak yüklenmiş polielektrolit çözeltilerinin ardışık adsorpsiyonları ile geçekleşir ve işlem sonunda üzerinde polimer filmlerden oluşan nano tabakalar içeren materyaller elde edilerek işlem sonuçlanır [1]. 222 (a) (b) Şekil 1. (a) Daldırma yöntemi ile çok tabakalı kaplama, (b) Püskürtme yöntemi ile çok tabakalı kaplama 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Proje çalışmasının özgün değerini ülkemizde ve yurtdışında tekstil sektöründe fonksiyonel özelliklerin geliştirilmesi amacıyla bir nanofabrikasyon yöntemi olan elektrokinetik püskürtme yönteminin kullanılabilirliğinin araştırılması oluşturmaktadır. 4.Somut Çıktılar Çok tabakalı kaplama yöntemini daldırma-çıkartma metoduna göre uygulayarak daha önce gerçekleştirdiğimiz çalışmalarda genel olarak yöntemin tekstil materyallerinin fiziksel özelliklerini olumsuz yönde etkilemediği, fonksiyonel özelliklerin kaplama işlemi sonucunda iyi derecelerde elde edilebildiği belirlenmiş ve pamuklu kumaşlara TiO2, ZnO ve Al2O3 yarı iletken bileşenlerin nanopartikülleri ile fonksiyonel özellikler kazandırılmış, elde edilen bazı sonuçlar Tablo 1'de gösterilmektedir [2,3] . Tablo1. Daldırma-çıkartma yöntemi ile elde edilen test sonuçları Kaplanan numune Test işlemi TiO2/TiO2 10 tabakalı kaplama TiO2/TiO2 16 tabakalı kaplama ZnO/ZnO 10 tabakalı kaplama ZnO/ZnO 16 tabakalı kaplama UV'ye karşı koruma (UPF değeri AS/NZS 4399:1996 Standardı) Antibakteriyel etkinlik (ISO 20645 Standardı) Kaplama 10 yıkama 20 yıkama 50+ 50+ 40 50+ 50+ 45 1,5 cm 1,3 cm kontakt zonu 1,8 cm 1,2 cm kontakt zonu SEM görüntüleri 5.Kaynaklar 1. Decher G., 1997. Fuzzy Nanoassemblies : Toward Layered Polymeric Multicomposites. Science, 277, 12321237. 2. Uğur Ş.S., Sarıışık M., Aktaş A.H., Uçar M.Ç., Erden E., 2010. Modifying of Cotton Fabric Surface with Nano-ZnO Multilayer Films by Layer-by-Layer Deposition Method, Nanoscale Research Letters, 5:1204–1210. 3. Şule S. Uğur, Merih Sarıışık, A. Hakan Aktaş, 2010. Fabrication of Nanocomposite Thin Films with TiO 2 Nanoparticles by Layer-by-Layer Deposition Method for Multi-functional Cotton Fabrics, Nanotechnology 21 (2010) 325603. 223 KUMAŞ ÜRETİMİ VE PAZARLAMASINDA QR KOD KULLANIMI Abdulova, Vassilya¹, Özyazgan, Vedat², Bilgin, Sami³ ¹İstanbul Aydın Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü, İstanbul, Türkiye ² İstanbul Aydın Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, İstanbul, Türkiye ³İstanbul Aydın Üniversitesi, Uzaktan Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi, İstanbul, Türkiye Özet Ticari faaliyet gösteren bir işletmenin piyasa şartlarında varlığını sürdürebilmesi için üretmiş olduğu veya ticaretini sürdürdüğü ürünün ar-ge bilgilerini ve birim maliyetini bilmesi gerekir. Kumaş üretimini ve pazarlamasını yapan firmalar, yaptıkları kumaşların bir arşivini oluştururlar. Bu arşivde kumaşın tüm bilgileri yer alır. Bu bilgiler, kumaş için gerekli olan ipliğin markası, nereden alındığı, fiyatı, hangi firmada fason yaptırıldığı ve hangi makinede kumaşın üretiminin yapıldığı, kumaşın ham gramajı, kumaş fason ücreti, hangi boyahanede boyandığı, boya fiyatı, kumaşın hangi boya ve bitim işlemlerinden geçtiği, kumaşın boya firesi ve kumaşın maliyeti bulunur. Müşteriye ne kadar fiyattan satıldığı belirtilir. O günkü kura göre Usd ve Euro fiyatları bu arşivde yer alır. Bu arşiv kumaş üreticileri için çok önemlidir. Yapılan kumaştan,tekrar üretim yapılınca arşivdeki bilgiler referans olarak alınır. Yeni yapılacak kumaşta tekrardan bir ar-ge çalışması yapmaya gerek kalmayacaktır. Yapılan kumaşlardan kartela yapılarak arşiv dosyasında bulundurmak gerekmektedir. Müşteri kumaşı görmek istediğinde, kumaşın tuşesini görerek sipariş vermeye daha sağlıklı karar verebilir. Anahtar Kelimeler: Örme Kumaş, Dokuma Kumaş, QR Kod, Kumaş Pazarlama Abstract Alltextilecompanieskeeparchiveof information related to sales, prices, customers, type of cloth, production factory etc. Wepropose a system in whichallthisinformation is digitalizedandeasilyaccessiblebytheusers. The QR codewill be placed on thecartel of thefabricused in theproduction. Thecodegrantsaccesstoallthevitalinformation. Whenthe QR code is scannedby a Smartphone oranyelectronicdevicewith a scanningcapability, the link willopentothenecessarryinformation. Keywords: knittedfabric, wovenfabric, qrcode, fabricmarketing Tahmini Proje Süresi 4 ay Tahmini proje Bütçesi 25.000 TL 1. Projenin Amacı Kumaşla ilgili tüm bilgilerin dosyalarda toplanması ve dosyalanması çok vakit almaktadır. Bu dosyalar yer olarak da çok yer tutmaktadır. Belli bir süre sonra o dosyalar çok yer kapladığı için tasnif edilmektedir. Bu tasnif olayını, fazla dosyalama olayını ortadan kaldırmak için QR kod uygulaması devreye sokulmuştur. Bu uygulama ile veriler daha sağlıklı olarak işlenebilecektir. Dosyaların kalabalıklığı ve dosyayı bulamama gibi durumlar ortadan kalkacaktır. İstenilen verileri, daha kolay bir şekilde telefonumuzdan veya bilgisayarımızdan elde edebileceğiz. 2.Uygulanacak Yöntem Kumaş üstünde bir QR kod olacaktır. Bu qr kodu okutulduğunda karşımıza bir web uygulaması açılacaktır. Bu yüzden uygulamayı okuyacak akıllı telefon, tablet yani kısacası 224 kamerası ve internet bağlantısı olan android, ios veya Windows mobile işletim sistemi olan bir cihaz sayesinde uygulama çalışacak ve gerekli olan bütün bilgileri gösterecek. 3. Özgün Değer Bu uygulama ile kumaş imalatı ve pazarlaması yapan firmalar, bilgi kirliliğinden kurtulacaklar. İstedikleri kumaşın bilgilerine, daha rahat erişme imkânı bulacaklardır. 4. Somut Çıktılar Sadece yapılan kumaşları düzgün bir şekilde kartela yapıp muhafaza edeceğiz. Bu kartelaların üzerindeki QR kod vasıtasıyla istenilen bilgilere ulaşmış olacağız. Bu bilgilerde kumaşın tüm geçmişi olacağı için, bunda maliyetlerde bulunacağından bu uygulama tamamen firma içinde kalacaktır. Hiçbir müşteri bu bilgilere ulaşamayacaktır. Bu uygulama ile kumaş üretimi ve satışı yapan firmalar, müşterilerine daha sağlıklı hizmet sunmuş olacaklardır. 5. Kaynaklar Tolliver-Walker, Heidi (2011). "Making Best Use of QR codes: GleaningLessonsfromtheLatest Data". Seybold Report: Analyzing Publishing Technologies 11 (23): 2–7. http://articles.timesofindia.indiatimes.com/2013-10-19/job-trends/43198946_1_qr-code-website-business-card "QR Code — About 2D Code". Denso-Wave. Archivedfrom theoriginal on 2012-09-15. Retrieved 3 October 2011. 225 DENİM KUMAŞ ÜRETİMİ İÇİN YENİLİKÇİ HİBRİT İPLİKLERİN GELİŞTİRİLMESİ Kılıç, Gamze1, Altınışık, Merve2, Bulut, Aylin3 1-2 Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kayseri, Türkiye Özet Günümüzde denim kumaşa farklı renk, görünüm ve performans özellikleri kazandırmak için çeşitli hibrit iplikler kullanılmaktadır. Bu proje önerisinde denim kumaş üretiminde kullanılabilecek yapıda, hammadde ve üretim tekniği bakımından yenilikçi hibrit ipliklerin geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Geliştirilen hibrit ipliklerin kullanımı ile daha üstün fiziksel özelliklere ve farklı görünüm/tutum efektlerine sahip denim kumaşlar elde edilecektir. Anahtar Kelimeler: Denim, Hibrit iplik, Konfor, Dayanıklılık. Abstract Nowadays, different hybrid yarns are used to add different colors, appearance and performance characteristics to denim fabric. In this project proposal, it is aimed to development of innovative hybrid yarns that can be used in the production of denim fabric in terms of raw material and manufacturing techniques. Denim fabrics which have superior physical properties and different appearance/handle variants will be produced by using these hybrid yarns. Key Words: Denim, Hybrid yarn, Comfort, Durability. Tahmini Projesi Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 35.000 TL 1.Projenin Amacı Denim kumaş, hem tasarım hem de üretim aşamalarında yoğun emek gerektiren bir üründür. Denim ürünlerine olan yoğun talebe bağlı olarak üreticiler sürekli yeni arayışlara yönelmekte ve değişen tüketici taleplerine cevap verebilmek için sektörde yoğun çalışmalar yapılmaktadır [1,2]. Zorlaşan rekabet koşullarında denim üretimi yapan firmalar, denim kumaşa farklı renk, görünüm ve performans özellikleri kazandırmak amacıyla, üretimlerinde çeşitli hibrit iplikler kullanmaktadırlar. Hibrit iplik, iki veya daha fazla farklı bileşenin özelliklerinden aynı anda optimum ölçüde yararlanabilmek için geliştirilmiş bir iplik yapısıdır [2]. Hibrit iplik üretim yöntemlerini; özlü (core-spun), kaplama (cover), havalı sistem (intermingled) ve büküm metodu ile hibrit iplik üretimi şeklinde dört ana gruba ayırmak mümkündür. Piyasada denim üretiminde yaygın olarak core-spun ve core-spun üretim tekniğinin alt versiyonları (dual core, siro-core, kompakt-core gibi) ile üretilen hibrit ipliklerin kullanıldığını görmekteyiz. Denim kumaş üretiminde kullanılan core-spun iplikleri özde kullanılan hammadde farklılığına göre sınıflandırmak istediğimizde ise, PET, PA içerikli (Hard core), Elastan içerikli (Soft core), PET, PA+Elastan (Gipe) içerikli olmak üzere üç ana başlık ortaya çıkmaktadır. Bu proje önerisinde, farklı üretim yöntemleri ve hammaddeler kullanılarak yüksek dayanım ve konfor özelliklerine sahip yenilikçi hibrit ipliklerin geliştirilmesi amaçlanmaktadır. 226 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Önerilen projede, hibrit ipliklerin üretiminde tek iplikle klasik büküm (a), çift iplikle klasik büküm (b), çift iplikle çapraz kaplama (c), tek iplikle tek yönlü kaplama (d) ve çift iplikle tek yönlü kaplama (e) yöntemleri kullanılacaktır (Şekil 1). Hibrit ipliklerin üretiminde Twaron, Kevlar, Nomex gibi yüksek performanslı filament iplikler; Modal, Tencel, Coolmax gibi konfor sağlayıcı ipliklerle birlikte yapıda kullanılacaktır. Geliştirilen hibrit ipliklerin kullanıldığı denim kumaşların günlük giyimin yanı sıra risk gerektiren spor alanlarında ve iş yerlerinde koruyucu giysi olarak kullanılabileceği düşünülmektedir. Projede, kullanım yerine göre denim kumaşlardan beklenen performans göz önüne alınarak en uygun üretim yöntemi ile en uygun hammadde kombinasyonu tespit edilmeye çalışılacaktır. (a) (b) (c) (d) (e) Şekil 1. Hibrit ipliklerin üretiminde kullanılacak yöntemler 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Bu proje önerisinde denim kumaş üretiminde hâlihazırda kullanılmakta olan hibrit ipliklere alternatif olabilecek, üretim tekniği ve hammadde açısından yenilikçi hibrit iplikler üretilmeye çalışılacaktır. Proje kapsamında denenen teknikler içerisinde uygun bulunan bir üretim tekniğinde, mevcutta yaygın kullanılan hammaddelerin dışında çeşitli hammaddeler (merkezde Nomex, Twaron v.b, çevresinde Modal, Viloft vb.) kullanılarak, özgün yenilikçi hibrit iplikler geliştirilecektir. Bu projede geliştirilmesi planlanan yenilikçi hibrit iplikler, denim kumaş pazarında karlılığı arttıracak, hazır giyim ürünlerine katma değer ekleyecek yapıda yenilikçi ürünler olacağı düşünülmektedir. 4.Somut Çıktılar Ülkemiz tekstil sektörü, mevcut durumda kendisine bir çıkış yolu aramaktadır. Yalnızca geleneksel denim kumaş üretimi, ucuz iş gücü desteğini arkasına alan ülkelerle rekabette yeterli olamamaktadır. Üretici firmalar, kullanıcıların konfor ve zevklerine uygun yeni ürün arayışlarına girmişlerdir. Geliştirilen hibrit ipliklerin, günlük giyimin yanı sıra spor alanlarında ve iş yerlerinde koruyucu giysi olarak kullanılabilecek yapıda performans denim kumaşların üretiminde kullanılabileceği düşünülmektedir. 5.Kaynaklar 1. Sular, V., Kaplan, S., 201. Effects of different finishing processes on some performance characteristics of denim fabrics. Industria Textila, 62 (6): 283-288. 2. Özdemir, Ö., Aydın, N., 2002. Ring iplik makinesinde core iplik eğrilmesi üzerine deneysel çalışmalar. Tekstil ve Hazır Giyim Araştırma Dergisi, (13): 21-26. 227 RA 14 ARMÜRÜNÜN KONSTRÜKSİON PARAMETRELERİNİN ARAŞTIRILMASI VE İYİLEŞTİRİLMESİ Rıhtım, Bilal, SERDAR, Serap Gamze, Abdulla, Gabil 1 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Özet Tek boyutlu iplikten iki boyutlu tekstil yüzeyine geçişteki en önemli yöntem dokumadır. Bu basit yöntem, önceleri elle yapılmakta iken ürüne olan ihtiyacın ve kalite beklentilerinin artması sonucu önce mekanik sonra tam otomatik tezgahlar ile günümüzde oldukça gelişmiştir. Armür makineleri üzerine daha önce yapılmış ve devamında Süleyman Demirel Üniversitesi Tekstil Mühendisliği bölümünde gerçekleştirilmiş araştırmalar sonucu Staübli armürleri ile rekabet edebilecek yeni bir prensiple çalışan 14 çerçeveli RA14 rotatif elektronik armür makinesi geliştirilmiştir. Makinenin 1:1 ölçekte üretilmiş deney prototipi üzerinde yapılmış çalışmalar ile önerilen prensibin başarıyla çalışabilirliği kanıtlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Armür, dokuma makinesi, ağızlık açma mekanizması, kumaş Abstract The best way to create two dimensional fabric which made of one dimensional yarns is weaving. This process was made by hand at old ages, and then mechanic and full automatic dobbies are created to weave faster and better quality. Dobby machines on the previous studies and as a result of research conducted at Suleyman Demirel University Textile Engineering Department, RA 14 rotary electronic dobby developed. This dobby can compete with Staubli dobby and it has new working principle with 14 frames. RA 14 produced in 1:1 scale and some studies were conducted on the dobby. These studies have been proven to work successfully with the proposed principle. Key Words: Dobby, weaving machine, shedding mechanism, fabric Tahmini Projesi Süresi 6 Ay Tahmini Proje Bütçesi 20.000 TL 1.Projenin Amacı Projenin amacı, yerli koşullarda üretilebilir ve Staübli armürleri ile rekabet edebilecek armür makinesi tasarlamak ve üretmektir. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Araştırmada şuanda var olan armürlerin çalışma prensipleri ve teknik parametreleri incelenerek yeni tasarımın oluşturulmasında göz önünde bulundurulacaktır. Çalışmanın bu bölümünde, geliştirilecek olan yeni rotatif armürün tasarımı için öncelikle tasarıma etki eden parametrelerin analizi ve hesaplamaları yapılmıştır. Bu analizlerden elde edilen verilerle, rotatif armürün makine elemanları belirlenerek üretilmiş ve montajı yapılmıştır. Böylece rotatif armürün deney setinin üretimi gerçekleştirilmiştir. Tasarlanan armürün rulman, pnömatik pistonlar, idare etme sistemleri gibi standart parçaları piyasadan temin edilecektir. 228 Yeni yapılacak parçalar ve montaj işlemlerinin Isparta ve Antalya Sanayii’sinde gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Proje sonunda Türkiye’de var olan teknoloji ile üretilebilecek maliyeti benzerlerinden daha düşük bir armürün tasarlanıp geliştirilmesi için gerekli araştırmalar yapılacaktır. Projenin özgün değeri yeni bir prensiple çalışması ve tasarımda standart parçaların kullanım yüzdesinin artırılmasıdır. Literatüre yeni bir armür mekanizması çalışma prensibi kazandırılacaktır. 4.Somut Çıktılar Tasarlanıp deney seti üretilen armür, çift stroklu, açık ağızlık oluşturan ve 14 çerçeve kapasiteli bir rotatif armürdür. Armürün tahrik mekanizmasında; sekiz uzuvlu eşit ve çift beklemeli 1800’de salınım hareketi yapan yeni bir mekanizmanın tasarımı ve sentezi gerçekleştirilmiştir. Mekanizmanın SAM 6.1® programı yardımıyla ve deney seti üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda, mekanizmanın giriş mili 250 – 800 ve 2050 – 2600 aralığında hareket ederken çıkış milinin bekleme yaptığı gözlemlenmiştir. Rotatif armürün seçim mekanizmasında, program okuma ünitesi, elektrik sinyalleriyle çalışan mekanik bir desen çarkı, kilitlerin zamanında çalışabilmesi için özel tasarlanmış kamlar ve kilitlerin program okuma ünitesinden gelen sinyallere göre itilip tutulmasını sağlayan ve kamlara yardımcı olan pnömatik pistonlardan oluşmaktadır. Armürün hassas ayarlamaları ve sabit montajı da yapıldıktan sonra armürün hız ayarlı elektrik motoruyla ve elektronik kumandayla otomatik olarak 70 dev/dak’da çalıştırılması sağlanmıştır. Armürün tüm hız kademelerinde yapılan gözlemlerde, armür tahrik mekanizmasının bekleme açılarının teorik açılarla uyum sağladığı belirlenmiştir. 5.Kaynaklar 1. Gabil Abdulla , ‘Dokuma Makinelerinde Ağızlık Açma Sistemlerinin Araştırılması ve Modernizasyonu’, Proje no 2003 K120950 - D.P.T. Projesi 2005; 2. Gabil Abdulla, Barış Hasçelik, Sema Palamutçu, Ali Serkan Soydan, ‘ Synthesis Work About Drivinng Mechanism of a Novel Rotary Dobby Mechanism’. Tekstil ve Konfeksiyon, Temmuz-Eylül 2010 Sayı 3, Sayfa 218).[2] 3. İ.İ Artobolevskiy Mexanizmı v sovremennoy mexanike , v 3-x t. T 1-3, M., ‘Nauka’, 1970-1973. 4. S.N. Kojevnikov., Y.İ Esipenko., Y.M Raskin. Mexanizmı. Spravoçnoe posobiye, M., ‘Maşinostoeniye’ 1976 . 5. G. Abdulla, D. Yürik., Rotatif Armür Makinesi İçin Beklemeli 180o Salınım Hareketi İleten Kol Mekanizmasının Sentezi, UMTİK 2006, Kuşadası 05-09/ 09/ 2006. 6. G. Abdulla., K. Akçalı, R.Abdulla, ‘Analysis and synthesis of gear-lever mechanism, which makes an oscillation movement below 180 degrees, for rotary dobbies’, İnternational symposium on engineering and architectural sciences of balkan, caucasus and turkic republcs. 22-24 Oktober 2009, İsparta, Turkey 148-155 229 DOKUMA KUMAŞ KALİTE KONTROLÜNDE İSTATİSTİKSEL TEKNİKLER KULLANARAK KALİTE SEVİYESİNİ KONTROL EDEN BİR PAKET PROGRAM GELİŞTİRİLMESİ Dardağan, Anıl1, Ala, Deniz Mutlu1 1 Çukurova Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Tekstil Giyim Ayakkabı ve Deri Bölümü, Adana, Türkiye Özet Bu projede kumaş kontrolü sonucunda görülen hata sayılarını istatistiksel proses kontrol yöntemleriyle inceleyen, en fazla karşılaşılan hataları tespit eden, günlük üretim miktarlarına bağlı olarak kontrol grafikleri oluşturan, kalitenin kontrol dışında olması durumunda bir uyarı sinyali veren, kalitenin kontrol dışı olduğu günlerdeki hataların nedenlerini ve hedeflenen ürün kalitesine ulaşmak için yapılması gereken düzenlemeleri gösteren bir paket program hazırlanacaktır. Anahtar Kelimeler: Kumaş, Hata, Kalite Kontrol, İstatistiksel Proses Kontrol, Yazılım Abstract The aim of this project is preparing a software which will investigate the number of fabric defects with statistical methods, determine most common fabric defects and create control charts depending on daily production amount. If quality is out of control the software will give a warning signal, show causes of defects and regulations to achieve target quality level. Key Words: Fabric, Defect, Quality Control, Statistical Process Control, Software Tahmini Proje Süresi 18 Ay Tahmini Proje Bütçesi 70.000 TL 1.Projenin Amacı İmalat sektöründe, üretimi yapılan her üründe olabileceği gibi dokuma kumaşların üretiminde de hata oluşumu kaçınılmazdır. Hatalı üretimden kaynaklanacak maddi kayıp kaygıları nedeniyle, oluşabilecek bu hataların tespiti oldukça önemlidir. Kumaş istenen kalitede üretilmemişse, bunun tüketici tarafından tespit edilmesi halinde hangi kurallar uygulanırsa uygulansın problemin gerçek çözümü olmamaktadır. Bu nedenle kumaş dokuma işletmelerinde ortaya çıkan dokuma kumaş hatalarının sürekli izlenmesi, sorunların ortaya konulması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi konularında yardımcı olacak istatistiksel proses kontrol teknikleri kullanılmalıdır. Bu çalışmanın amacı kumaş kalite kontrolü sırasında tespit edilen hataları pareto analizi, neden-sonuç diyagramı ve p kontrol grafiği kullanarak inceleyen bir paket program hazırlamaktır. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Bu çalışmada bir dokuma işletmesinde kumaş üretiminde karşılaşılan dokuma hataları belirtilip tanımları yapılacak ve tespit edilen kumaş hataları belirlenen sınıflar dikkate alınarak kalite kontrol kartlarına işlenecektir. Kumaş kontrolü sonucunda görülen hata sayılarının istatistiksel değerlendirilmesinin yapılması amacıyla bir bilgisayar programı hazırlanacaktır. Hazırlanacak paket program en fazla karşılaşılan hataları istatistiksel proses kontrol yöntemlerinden pareto analizi ile tespit edecek ve günlük üretim miktarına bağlı olarak kontrol grafikleri oluşturacaktır. Yakalanan kalite seviyesinin devamlılığını kontrol etmek 230 amacıyla kullanılan kontrol grafikleri sayesinde; kalitenin kontrol dışı olduğu günlerdeki hataların nedenleri ve hedeflenen ürün kalitesine ulaşmak için yapılması gereken düzenlemeler görülebilecektir. Hazırlanacak yazılım kalite bilgilerinin istatistiksel olarak incelenmesine ve veritabanı üzerinden ağdaki diğer bilgisayarlarla paylaşılmasına imkan tanıyacaktır. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Gözleme dayanan bir sistemden önlemeye dayalı bir sisteme geçmek için, zaman içerisinde proses çıktısındaki varyasyonu görmek ve kontrol altına almak gerekmektedir. Hazırlanacak paket program sayesinde yakalanan kalite seviyesinin devamlılığı kontrol edilecek; kalitenin kontrol dışı olduğu günlerdeki hataların nedenleri ve hedeflenen ürün kalitesine ulaşmak için yapılması gereken düzenlemeler görülebilecektir. 4.Somut Çıktılar Bu çalışmada hazırlanacak paket program dokuma kumaşların en ekonomik ve en yararlı bir şekilde üretilmesini sağlayacak, önceden belirlenmiş kalite özelliklerine uygunluğunu denetleyecek, prosesin kontrol dışında olması durumunda uyarı sinyali verebilecek ve kusurlu ürün üretimini en düşük seviyeye indirmek amacıyla prosesin kontrol altına alınmasını sağlayacaktır. Hatalı üretimin azalması sayesinde istenilen ürün kalitesine ulaşılmasının yanı sıra işletme maliyetleri de önemli ölçüde azalacaktır. 5.Kaynaklar İzbudak, H., Alkan, A., 2010, “Denim Kumaşlarda Korelasyon Yöntemi ile Hata Tespiti”, 2010 National Conference on Electrical, Electronics and Computer Engineering, 638-642. Dorrity, J.L., Vachtsevanos, G., Jasper, W., 1996, “Real-Time Fabric Defect Detection and Control in Weaving Processes”, National Textile Center Annual Report, G94-2, 113-122 Yücel, M., 2007, “Toplam Kalite Kontrolü Açısından İstatistiksel Süreç Kontrol Tekniklerinin Önemi”, 8. Türkiye Ekonometri ve İstatistik Kongresi, Malatya, Türkiye, 1-21. Ertuğrul, İ., Karakaşoğlu, N.,2006, “Kalite Kontrolde Örneklem Büyüklüğünün Değişken Olması Durumunda p Kontrol Şemalarının Oluşturulması”, İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, Yıl:5, Sayı:10, 65-80, 2006/2 Kısaoğlu, Ö. D., 2010, “Orta Büyüklükte Bir Dokuma İşletmesinde İstatistiksel Proses Kontrol Sistemi: II. Duruşların Kontrolü”, Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi, Cilt 16, Sayı 3, 303-313 Bircan, H., Gedik, H., 2003, “Tekstil Sektöründe İstatistiksel Proses Kontrol Teknikleri Uygulaması Üzerine Bir Deneme”, Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 4, Sayı 2, 69-79, 2003 231 NANOLİF ESASLI KOMPOZİT YÜZEYLERLERİN SIVI FİLTRASYONUNDA KULLANIMI: TUZ GİDERİMİ Yalçınkaya, Baturalp , Jiri Chaloupek 1 Department of Nonwovens and Nanofibrous Materials, Textile Faculty,Technical University of Liberec, Czech Republic Özet Küresel ısınmanın ve yüksek miktarda tüketimin artması nedeniyle, doğal su kaynaklarında ciddi bir şekilde azalma meydana gelmiştir. Ayrıca sanayileşmenin hızına oranla doğal su kaynaklarında oluşan kirlilik aynı oranda seyretmekte ve içilebilir su miktarını ve kalitesini düşürmektedir. Çoğu kıyı ülkeleri, içilebilir su sorununu çözebilmekiçin deniz suyunun içinde bulunan çözünmüş tuz ve katı parçacıkları arındırma yöntemi ile temiz su elde etmektedir. Nanolif esaslı kompozit yüzeylerin (membranların) deniz suyu içinde çözünmüş bulunan tuzlarının giderilmesinde büyük rol oynayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Nano lifler, kompozit yüzeyler, deniz suyu tuzu giderimi. Abstract Natural water sources is gradually decreased due to the global warming and high consume. In addition, water pollution increaseswith increasing of industrialisation, in consequence,pollution causesto decrease of quality and amount of drinkable water. Most countries built desalination plant and produce drinkable water from sea water. Filtration membranes based on nanofibers and nonwoven fabrics are under consideration for taking part of desalination of sea water. Key Words: Nanofibers,Composite membranes, desalination of sea. Tahmini Projesi Süresi 24 Ay Tahmini Proje Bütçesi 100.000 TL 1.Projenin Amacı Azalan doğal su kaynakları ile deniz suyunun içilebilir suya dönüştürme fikri birçok gelişmiş ülke tarafından uygulanan bir işlem haline gelmiştir. Fakat, hem işlem maliyetinin yüksekliği hem de deniz suyu içinde bulunan çözünmüş tuz giderilmesinin zorlu bir süreç olmasından dolayı, her ülke bu teknolojiye ayak uyduramamıştır. Tuz giderilmesi esnasında kullanılan filtrelerin fiyatları pahalı, seçiciliği düşük, tıkanmaya meyilli olması da ayrıca çözülmesi gereken sorunlar arasında bulunmaktadır. Proje kapsamında; nanolif esaslı yüzeyler kullanılarak,üretim ücreti olarak düşük, tıkanma sorunu minimuma indirilmiş, yüksek miktarda içilebilir su ve tuz giderimi elde edilmesi planlanmaktadır. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Çalışma kapsamında, nanolif üretim verimi en yüksek olan Nanospider [1] cihazı kullanılarak poliamid nanolif üretimi gerçekleştirilecektir. Nanolifler yeterli mukavemete sahip olmadıkları için nanolif esaslı yüzeyler ticari dokusuz yüzeylerle birleştirilecektir (Bkz şekil 1a). Oluşturulan dokusuz yüzey ve poliamid nanolifler destekleyici katman olarak kullanılacaktır. Destekleyici katmanın üzerine ise arayüz polimerizasyonu (interfacial polymerization) yöntemi ile yüzeyin üzerine üçüncü bir kompozit ince filmle kaplanması hedeflenmektedir (Bkz şekil 1b). Tuz giderilmesinde kullanılmak amacıyla üretilecek olan filtre özelliği kazanmış yüzeylerin, laboratuar ortamında hazırlanan farklı tuz (MgSO4, CaCl2, NaCl2) çözeltiler ile testleri yapılacaktır. 232 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Her ne kadar nanolif esaslı yüzeylerin tuz giderimi konusu birçok araştırmacı tarafından çalışılmış olsa da, şu anda üretimini gerçekleştirdiğimiz poliamid nanolif esaslı yüzeyler, lif inceliği (nanometre) ve yüzey düzgünlüğü açısından nano tekstil alanında en kaliteli kumaş konumunda bulunmaktadır. Kendi uzmanlık (know how) alanımız altında gerçekleştirilen dokusuz yüzeylerin nanolif esaslı yüzeylere laminasyonu yumuşak ve nazikçe gerçekleştirilmektedir. Bu yontem şu ana kadar herhangi bir araştırmacı ve ya kuruluş tarafından yapılabilmiş değildir. 4.Somut Çıktılar Yapılan ilk çalışmalar göstermiştir ki, sıvı filtrasyonunda kullanılan, dokusuz yüzeyler nanoliflerin düşük mukavemet sorunu çözmüş ve 5 bar basınç altında hiç bir yapısal deformasyona uğramamıştır. Kompozit ince film kaplama ile birlikte test edilen destek yüzey, magnezyum sülfat (2000ppm) sulu çözeltisiyle yapılan filtrasyon testinde ticari membranlara kıyasla yüksek su akış verimi sergilemiştir. İlk çalışmalar sonucunda ticari membranların tuz giderim kapasitesine ulaşılamasa da, nanolif esaslı yüzeylerin sıvı filtrasyonunda, tuz giderilmesinde kullanımı ümit veren sonuçlar sergilemiştir. Üretilmiş olan filtre 'Örnek 1' olarak adlandırılmıştır (Bkz Şekil 2). A Nano Dokusuz lif yüzey B Şekil 1. Destek yüzey olarak kullanılacak nanolif ve dokusuz yüzey (a), kompozit ince film kaplanmış destek yüzeyi (b). Şekil 2.İlk çalışmalarda üretilen nanolif esaslı kompozit filtrenin tuz giderilmesinde ticari filtrelerle kıyaslanması. 5.Kaynaklar [1] Jirsak O, Sanetrnik F, Lukas D, Kotek V, Martinova L, Chaloupek J, CZ Patent, CZ294274 (B6), WO 2005024101, 2005. 233 MİSVAK AĞACININ LİFLERİNDEN ÇEVRE DOSTU VE TERAPÖTİK DİŞ İPLİĞİ ÜRETİMİ-MISFLOSSWAK Sivri, Çağlar1 1 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Özet Ağız ve diş sağlığı faaliyetleri, modern bir toplumun yeme-içme gibi en üst düzeydeki ihtiyaçları arasında yer almaktadır. Ağız temizliği için periyodik diş fırçalamanın yanında kürdan kullanımı, anti-bakteriyel ağız yıkama solüsyonları kullanımı ve diş ipliği kullanımı sık başvurulan yöntemler arasındadır. Bunlar içerisinde gerek diş hekimleri tarafından tavsiye edileni ve gerekse en yaygın olanı diş ipliği kullanımıdır. Diş ipliği üretimi için kullanılan malzemelerin başında naylon ve PTFE polimeri gelmektedir. Bu polimerler üretim aşamasından dolayı çevreye zararlı olduğu gibi, ağız içi kullanımda toksik etki yaratabilmektedir. Projede, bahsi geçen problemden yola çıkılarak, birçok tedavi edici ve koruyucu fonksiyona sahip misvak ağacının liflerinden ekolojik, katma değerli, biyo-bozunur ve biyo-uyumlu diş ipliği üretimi hedeflenmiştir. Anahtar Kelimeler: Diş ipliği, Misvak, Terapötik, Biyo-bozunur, Çevre Dostu Abstract Mouth and dental health activities are situated in top level needs of a society like food & beverage. In addition to periodical tooth brushing for oral cleaning, use of toothpick, use of anti-bacterial mouthwash solutions and use of dental floss are commonly applied methods. Among these methods, dental floss use is ranked as the most common one and the one which is advised by dentists. Nylon and PTFE polymers are main materials that are used in dental floss production. These polymers are environmentally hazardous due to their production stage as well as they may create toxicological effect in oral use. Inspired by this problem, In this project, it was aimed of ecological, value added, bio-degradable and bio-compatible dental floss production from the fibers of Peelu having many therapeutic and protective functions. Key Words: Dental floss, Miswak, Therapeutic, Biodegradable, Eco-friendly Tahmini Projesi Süresi 18 Ay Tahmini Proje Bütçesi 200.000 TL 1.Projenin Amacı Bu projede misvak ağacının liflerinden çevre dostu ve terapötik diş ipliği üretilmesi hedeflenmektedir. Projenin tamamlanmasıyla birlikte, piyasada mevcut olan diş ipliklerinden daha iyi performans göstermesi yanında tedavi edici/iyileştirici etkisi bulunan yenilikçi bir ürün geliştirilmesi amaçlanmaktadır. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Bu projede piyasada mevcut olan sentetik esaslı diş ipliklerinin aksine, misvak ağacının liflerinden diş ipliği üretilecektir. Proses açısından, tıpkı lyocell lifinin üretiminde olduğu gibi, misvak ağacının (peelu) odun hamurunun içerisinden selüloz lifleri organik bir çözücü yardımıyla alınarak daha sonrasında iplik üretimi gerçekleştirilecektir. Odun hamurunun eldesinde çevre dostu kimyasal yöntem uygulanacaktır. Kimyasal yöntemde odun hamuru, odunun gövdesinden delignifikasyon yöntemiyle ayrılır. Odun içerisindeki lifler birbirine lignin vasıtasıyla yapışıktır. Dolayısıyla bu liflerin hamurdan alınıp işlenebilmesi için ligninin 234 belirli organik kimyasallarla işlem görüp uzaklaştırılması gereklidir [1]. Daha sonra hamurdan kalan kısım lif üretimi için uygun hale gelir. Prosesin esası organik bir çözücü yardımıyla selülozu rejenere etmeye dayanmaktadır. Bu proseste yan ürün meydana gelmediği için çevre dostudur. Burada, selüloz odun hamurundan alınarak organik bir çözücüde çözülmektedir. Burada dikkat edilecek hususlar, çözelti sıcaklığı, karışımın su miktarı ile selülozun konsantrasyonu ve polimerleşme (polymerization) derecesidir. Elde edilen lifler, open-end ya da ring iplik eğirme sistemi ile iplik haline dönüştürülerek prototip haline getirilecektir. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Misvak kullanımının profesyonel talimatlarına uygun olarak yapıldığında, diş fırçasına göre plağı azaltma ve önleme ile diş iltihabının azaltılmasında diş fırçasından daha etkili olduğu araştırmalarca kanıtlanmıştır [2]. Proje ilhamını bu araştırmaların sonuçlarından almaktadır. Daha önce de bahsedildiği üzere, piyasada mevcut diş iplikleri çoğunlukla naylon ve PTFE polimerinden üretilmiştir. Gerek naylon, gerekse PTFE, sağlık ve üretimi açısından çok da parlak olmayan bir doğaya sahiptir. Özellikle PTFE bir floro-polimer olmasından dolayı vücut ve dokuları üzerinde toksik etkiye sahiptir. Ayrıca bu polimerlerin doğaya geri dönüşümü yoktur. Oysa bu projede geliştirilecek olan diş ipliği, misvak ağacının odun hamurunun içerisindeki selülozdan çevreye zararı olmayan kimyasal hamur işleme yöntemiyle alınıp, lif haline dönüştürüleceğinden, üretim süreci baştan sona çevre dostu olacaktır. Selüloz esaslı olacağı için biyo-uyumludur ve sağlığa zararı/toksik etkisi yoktur. Biyo-bozunur olduğu için kullanılıp atıldıktan sonra tamamen doğaya dönecektir. Misvaktan elde edileceği için ağız içindeki yara ve diş etini tedavi edici özelliğe sahip olacaktır. Dünya genelinde ilk defa, misvaktan üretilmiş bir diş ipliği ağız bakım alanına yeni bir ürün olarak sunulacaktır. Misvak ucuz bir malzeme olduğu için üretim maliyet efektif gerçekleşirken, sahip olduğu üstün korucu ve iyileştirici özelliklerden dolayı son ürün iyi derecede katma değere sahip olacaktır. 4.Somut Çıktılar Misvak ağacından elde edileceği için tedavi edici ve koruyucu özellikte olacaktır. Misvakın maliyetinin uygun olmasından dolayı ekonomik olacaktır. Piyasada yaygın olarak kullanılanların aksine doğaya ve insan sağlığına zarar vermeyecektir. Biyo-bozunur olduğu ve üretimi çevre dostu için ekolojik ve sürdürülebilir niteliğe sahiptir. Uygun yatırım maliyeti ve çok fonksiyonel olmasıyla yüksek katma değer sunmaktadır. Dünyada ilk kez bu proje ile geliştirilip, prototipleneceğinden ötürü ülke ekonomisi/yerli sermayeye katkısı ve rekabeti geliştirme açısından önemlidir. Tüm bu özelliklerinden dolayı yenilikten çok “inovasyon” vadetmektedir. 5.Kaynaklar 1. Ek, M., Gellerstedt, G., Henriksson, G., “Ljungberg Textbook: Pulp and Paper Chemistry and Technology”, KTH Fiber & Polymer Technology, Stockholm, 2007:47, ISSN: 1654-1081. 2. Hooda, A., Rathee, m., Singh, J., “Chewing Sticks In The Era Of Toothbrush: A Review”. The Internet Journal of Family Practice, 2009, 9(2). 235 DOMATES GÜVE KOVUCU DOĞA DOSTU DOKUSUZ YÜZEY ÜRETİMİ Bila, Ekrem Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü. Isparta Türkiye Özet Domates güvesi (Tuta absoluta), Türkiye'ye 2009 yılında giriş yapmış olup, karantina zararlı listesine dâhildir. Ülkenin hemen hemen tüm bölgelerine çok hızlı bir şekilde yayılmıştır. T. absoluta domates meyve verim ve kalitesini düşürmekte, çok yüksek oranda verim kayıplarına neden olmaktadır. T. absoluta larvaları biyolojileri gereği açtıkları tünel ve galerilerde korunaklı olduklarından kimyasal ilaçların etkisi düşüktür ve ilaca karşı direnç oluşturmaları nedeniyle de etkin bir mücadele yapmak güçtür. Bu projede de biyolojik yollar ile domates güvesini domates seralarından ve açık domates alanlarından uzaklaştırmayı düşünüyoruz. Anahtar Kelimeler: Biyolojik mücadele, Nanolif, Elektrostatik lif çekimi Abstract Tomato moth (Tuta absoluta), Turkey in 2009 is logged, is included in the list of quarantine pests. Almost all regions of the country were spread very quickly. T. absoluta tomato reduces fruit yield and quality, has resulted in a very high rate of yield losses. Biology of T. absoluta larvae tunnels and galleries are open should be protected because the effects of chemical drugs is low and due to the creation of drug resistance is difficult to make an effective fight. In this project the biological pathways and open greenhouse with tomato tomatoes tomato moth is considered for removal from the field. Key Words: Biological control, Nanofibers, Electrostatic spinning Tahmini Proje Süresi 18 ay Tahmini Proje Bütçesi 200.000 TL Projenin Amacı Domatesin ekimin den hasat'a kadar olan sürede domates güvelerinden alabileceği zararlara karşı korumak. Domates güvelerine karşı uygulanan kimyasal mücadeleyi önleyerek halkımızın en sağlıklı şekilde domates tüketmesine yardımcı olmak. Domates ithalatını düşürüp ihracatı artırıp ekonomiye destek vermek gibi amaçları hedeflenmektedir. Bunlara ek olarak bu uygulama ile domatesleri ve domates fidelerini tarla veya sera gibi açık,kapalı tüm alanlarda elimizden geldiği kadar domatesleri koruyarak fidenin vereceği bütün domatesleri yetiştirmeyi ve hasatını yapmayı amaçlanmaktadır. Uygulanacak Yöntemler Nanolif ve nano kapsülleme Özgün Değer Projede diğer çalışmalardan farklı olarak domates güvesinin sevmediği kokuları nanoliflerin bünyesine nüfus ettirerek domates güvesini uzaklaştırmaya çalışılacak. Electrospinning tabancası ile domatesin dış yüzeyini kaplayarak güvelerden korumaya çalışılacak. 236 Somut Çıktılar Koku lavanta bitkisinden çıkartılacağı için ekonomik olacaktır. Kumaşta kimyasal kullanılmayacağı için çevre ve kişilere zarar vermeyecektir. Biyo-bozunur olduğu ve üretimi çevre dostu için ekolojik ve sürdürülebilir niteliğe sahiptir. Kaynaklar: Tekstil ve Mühendisler / Tekstil Dergisi Mühendis Ettik. Temmuz 2013, Vol. 20 Sayı 90, p1-16. 16p. Tekstil ve Mühendisler / Tekstil Dergisi Mühendis Ettik. 2013, Cilt. 20 Sayı 91, p35-49. 15p. Karabüyük, F., M. Portakaldalı ve M. R. Ulusoy., 2011. “Doğu Akdeniz Bölgesi Sebze Alanlarında Domates Yaprak Galeri Güvesi (Tuta absoluta (Meyrick))’nin Yayılışı Ve Konukçuları, 225”. Türkiye IV. Bitki Koruma Kongresi (28-30 Haziran 2011, Kahramanmaraş) Bildirileri, 554s. Karut, K., C. Kazak, İ. Döker ve M. R. Ulusoy, 2011. Mersin İli Domates Seralarında Domates Yaprak Galeri Güvesi Tuta absoluta (Meyrick, 1917) (Lepidoptera: Gelechiidae)’nın Yaygınlığı Ve Zarar Durumu. Türk. entomol. Derg., 2011, 35(2): 339-347. Kılıç¸ T., 2010. First Record Of Tuta Absoluta ın Turkey. Phytoparasitica Vol. 38, Iss.3; p. 243. Mamay, M. ve E. Yanık, 2012. Şanlıurfa’da Domates Alanlarında Domates güvesi [Tuta absoluta (Meyrick) (Lepidoptera: Gelechiidae)]’nin Ergin Popülasyon Gelişimi. Türk. Entomol. Bült., 2(3): 189-198. Ünlü, L., 2011. Domates Güvesi, Tuta Absoluta (Meyrick)’nın Konya İl’inde Örtüaltında Yetiştirilen Domateslerdeki Varlığı Ve Popülasyon Değişimi. Selçuk Tarım ve Gıda Bilimleri Dergisi, 25(4):27-29s Abak K. , F. Düzyaman, V. Şeniz, H. Gülen, A. Pekşen & H. Ç. Kaymak 2010. Sebze Üretimini Geliştirme Yöntem ve Hedefleri. VII. Ziraat Kongresi, 11-15 Ocak 2010, Ankara, 477-492 s. Demirbağ Z. 2008. Entomopatojenler ve biyolojik Mücadele. Esen Ofset Matbaacılık, Trabzon, 325 s http://www.bzmae.gov.tr/dosyalar/files/Dosya_13116839141.pdf http://batem.gov.tr/yayinlar/bilimsel_makaleler/bitki_koruma/4-2domatesguvesi-tutaabsoluta-mucadelesi.pdf http://www.tarimkutuphanesi.com/Domates_guvesiTuta_absoluta_(Meyrick,1917)_00987.html 237 DOKUSUZ YÜZEY TEKNOLOJİSİ İLE ÜRETİLMİŞ ANTİSTATİK, ISIL DENGE SAĞLAYICI, RAHATLATICI ÖZELLİKTE TERLİK-ÇORAP Canbolat, Mehmet Fatih1, Yeşilyurt, Mahmut 2 1 2 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Özet Ayak sağlığına yönelik olarak bilinçli ayakkabı ya da terlik seçimi, ayakların ısıl dengesinin sağlanması, topuklular yerine düz ayakkabıların tercih edilmesi, doğal malzemeden elde edilen ürünlerin kullanımı ve ayak masajı gibi birçok konu dikkat edilmesi gereken birkaç husustur. Bu proje çalışmamız ile evde ya da ofis ortamında kullanılabilecek, rahatlatıcı masaj etkisine sahip, ayakları sıcak tutmaya yarayan terlik-çorap adında bir ürün geliştirilmesi planlanmaktadır. Dokusuz yüzey doğal lif karışımlarından elde edilecek, özel tabanlıklı ve çorap gibi ayağa giyilebilen terlik-çorap ürünü birkaç ihtiyaca birden cevap verebilecek nitelikte tasarlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Antistatik,reflekseloji,statik Abstract Conscious selection of shoe or slippers, ensuring thermal stability of feet, preference of flat shoes instead of high heels shoes, use of natural origin products, and regular foot massage can be counted as some of the significant issues towards foot health. It is intended to develop a new product with slipper-sock trade name for home or office environment use which will have relaxing massage effect and capability of keeping feet warm. Slipper-sock is designed to have couple of advantages when compared to a slipper by its nonwoven manufacturing technology, natural fibers blend composition, special insock invention and sock like wearing capability. Key Words: Antistatic, reflexology, static Tahmini Projesi Süresi 10 Ay Tahmini Proje Bütçesi 80. 000 TL 1.Projenin Amacı Soğuk havalarda ayakların ev ya da ofis ortamında üşemesi istenmeyen bir durumdur. Bazı insanlarda ayakta belli sure durmak, ayaklarda ağrı ve şişmeye neden olmaktadır. Ayaklardaki üşümeye son vermek, statik elektriği almak ve masaj etkisiyle ayakları rahatlatmak amacıyla terlik-çorap fikri ortaya çıkmıştır. Dokusuz yüzey teknolojisi kullanarak yapmayı düşündüğümüz terlik-çorap aynı zamanda doğal katkılı ve ucuz bir ürün olacaktır. Terliğin tabanlık kısmına yerleştirilecek olan içi yarısına kadar sıvı dolu olan kabarcık yapılar, yürüdükçe ayağa masaj etkisi yaparak kan dolaşımını ayağı rahatsız etmeden sağlayacaktır. Kabarcılar içine yerleştirilecek olan antisatik iyonlar ve faz değiştiren malzemeler sayesinde ayakların sıcak tutulması ve vücuttan fazla elektriğin alınması da mümkün olacaktır. Ayakların tüylü dokusuz yüzey yapılar tarafından ilave ısınması, terlik şeklinde dizayn edilen ürünümüzün çorap şeklinde bacaklara giyilmesiyle ısı kaybının engellenmesini ve terliğin rahatça ayakta durmasını mümkün kılacaktır. 238 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Çalışma birkaç aşamada gerçekleştirilecek olup, ilk aşamada tabanlık kısmı ve içi yarıya kadar dolu esnek kabarcıkların üretimleri yapılacaktır. Güzel yaylanma özelliği ve dayanım özelliği olan elastomer polimerler kabarcık ve taban yapımı için düşünülecektir [De ve diğ., 2001]. Kabarcıklardan bazısı içerisine yarıya kadar sıvı ortamda antistatik iyonlar, diğer bir kısmına da parafin benzeri faz değiştiren malzemeler konulacaktır. Sonraki aşamada terlikçorabın terlik kısmı için uygun dokusuz yüzey kumaş yapı belirlenecek ve diğer yandan da yapıya eklenecek çorap boğaz kısmı örülecektir. Son aşamada dokusuz yüzey terlik, çorap boğaz kısmı ve tabanlık birleştirilip, ürün deneme kontrolleri yapılacaktır. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Projemiz ile ortaya çıkacak olan nihai ürünümüzde gündelik kullandığımız çorap ve terliklerin özelliklerini aynı yapı altında toplayacağımız için ürünümüzde bir özgünlük havası baştan esecektir. Aynı zamanda yaylanma ve dayınım özelliğine sahip elastomer polimer kabarcıklar gündelik kullanımda insan hayatı içerisindeki konfor oranını bir hayli arttıracak ve beğenilmesi mümkün bir ürün olmasını sağlayacaktır. Dokusuz yüzey teknolojisi ile üretilecek olan (terlik kısmı) kumaş üretim teknolojisi açısından da farklılık yaratacaktır. 4.Somut Çıktılar Elde etmeyi amaçladığımız ürün ayak sağlığını ve rahatını ön planda tutan, evde, ofiste, hastanede, otelde ve daha birçok yerde kullanılabilecek doğal bir terliktir. Normal terliklerden farklı olarak çorap ya da çizme benzeri, bacaklara da geçirilebilmesi nedeniyle ürünümüz terlik-çorap olarak adlandırılmıştır. Ürünümüz sayesinde ayaklarda kan dolaşımı dengelenecek, ayakların üşümesi engellenecek ve vücuttaki statik gerilim ortadan kalkacaktır. Kullanılacak malzemelerin özel seçimi ile üretim maliyeti de düşürülecektir. 5.Kaynaklar [1] Miller, J., E., Nigg, B., M., Liu, W., Stefanyshyn, D., J., Nurse, M., A., Influence of Foot, Leg and Shoe Characteristics on Subjective Comfort, Foot & Ankle International, 2000, Vol: 21, 759-767 [2] Lipton, L., 2001, Reflexology Sandals Provide Feet with Good Pain Feeling [online], The Wall Street Journal, online.wsj.com/news/articles/SB983480500801835198, [Ziyaret Tarihi: 5 Şubat 2014] [3] De, S., K., White, J., R., 2001, Rubber Technologist’s Handbook, Smithers Rapra Publishing, Shawbury, 185957-262-6 239 GÜL POSASINDAN ELDE EDİLMİŞ DOĞAL BOYA, DOĞAL GÜL KOKUSU VE HAFIZA GÜÇLENDİRİCİ ÖZELLİKTE BEBE EL ÖRGÜ İPLİĞİ Ersöz Nilay1, Yeşilyurt Mahmut 2 1 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Özet Bu çalışmamızda Isparta şehrinde fazlasıyla üretimi yapılan ve dünyaya açılmış bir kapı olan gülün posasının geri dönüşümü ile ilgili olan sağlıklı bir tekstil ürününün meydana getirilmesi ele alınacaktır.Gül yağı üretiminden arta kalan ve genelde tarımsal alanlarda gübre olarak kullanılan gülün posasından ekstrakte yöntemi ile doğal boya elde edilecek ve aynı zamanda yapıya gülün doğal hoş kokusu entegre edilecek. Bu sayede gülün hoş kokusu ile kullanan insanların hafızalarını canlandıracak ve güçlendirecektir. Bu yapıyı özellikle yün hammaddeleri ile üretilmiş bebe el örgü ipliklerinde kullanılması düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Posa,ekstrakte,gül Abstract In this study, the city of Isparta greatly in the production of the world and opened a door that rose pulp recycle those related to a healthy textile products forming the handle pick up.Rose oil production from the residual and often in agricultural fields as fertilizer use rose pulp extracted from the method and natural dyes to be obtained and also the structure of the natural fragrance of roses will be integrated. In this way, with the fragrance of roses will revive memories of the people who use and will strengthen. This structure produced with raw materials, especially wool hand knitting yarn for use in babies is considered. Key Words: Posada, extract, rose. Tahmini Projesi Süresi 14 Ay Tahmini Proje Bütçesi 65.000 TL 1.Projenin Amacı Projemin esas amacı tonlarca üretimi yapılan gül posasının geri dönüşümünü sağlayabilmektir. Aynı zamanda hem çevre kirliliğini önlemiş bulunacağız hemde insan sağlığına yararlı bir ürün üretmiş olacağız. Proje sayesinde el örgü ipliği sanayisi yeni bir canlılık yaşayacaktır. Özellikle yeni doğmuş yada gelişimini henüz tamamlamamış bebeklerin giysilerinde kullanılacak olan yün el örgü ipliklerine uygulandığında hem hafızayı güçlendirme etkisi bulunan gül kokusundan hemde cilde zarar vermeyen doğal gül boyasından verim alınacaktır. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Bu üretim yönteminde ise gül yağı fabrikalarından alınacak olan atık gül posaları çeşitli enzimlerle işleme sokularak ekstrakte yöntemi ile gülün kendine has rengi ve kokusundan yararlanılacaktır. Sonrasında çeşitli boyama kazanlarında el örgü iplikleri bu doğal boya ile boyanacaklardır. Bu sayede hem kendine has bir renk kazanacak olan iplikler aynı zamanda gülün hoş kokusuna da sahip olacaklardır. 240 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Bu proje ile mevcut tüm problemler ve yeni uygulamalar dikkate alınarak mümkün olduğunca minimum maliyette, geri dönüşümlü, doğal ve efektif bir el örgü ipliği üretimi planlanmaktadır. 4.Somut Çıktılar Proje sayesinde çağımızın hastalıklarından birisi olan unutkanlığa bir nebze de olsa çözüm bulunmuş olunacaktır. Aynı zamanda gül yağı üretimi yapılan yerleşkelerde ki atık gül posasından doğan çevre zararlarının önüne geçilmiş olunacaktır. Sentetik boyalar, başlıca kozmetik, gıda ve tekstil sanayi olmak üzere birçok alanda geniş kullanım potansiyeline sahiptir (Aksu, 2005). Özellikle tekstil atıksularının yüksek oranda sentetik boya içermelerinden dolayı, bu boyaların ışık geçirimini azaltması sonucu sucul yaşamdaki fotosentetik aktivite de olumsuz yönde etkilemekte, bu durum canlı topluluklarına oldukça toksik etki yapmaktadır (Aksu, 2005). Ticari olarak kullanılan sentetik boyaların büyük bir kısmını toksik, karsinojenik ve mutajenik özelliklere sahip olan azo boyalar oluşturmaktadır (Seesuriyachana vd, 2007). Gül çiçeğinin işlenmesi esnasında, Gül çiçeği miktarının yaklaşık iki katı kadar posa, iki katı kadar da atıksu üretilmektedir. Posa ve atıksu yılın toplam 45 günü boyunca oluşmaktadır. Isparta’da gül çiçeği üretimi ortalama olarak 12 000 ton/yıl olmuştur. Türkiye’deki üretim en çok Isparta’da olup, bunu Afyon, Burdur ve Denizli izlemektedir. Proses sonrası açığa çıkan posa miktarı, yaş ağırlık bazında gül çiçeği miktarının yaklaşık olarak iki katıdır. Bu atıkların çevreye bırakıldığında Tesislerde oluşan gül posalarının depolandığı çukurlarda anaerobik ayrışma sonunda koku meydana gelmektedir. Gül posasındaki su muhtevasının fazla olması anaerobic şartların oluşmasına neden olmaktadır. Depolama çukurlarında gül posasının sezon boyunca(40-45 gün) ve su muhtevasının buharlaşma ve sızma yoluyla azalması için bekletilmesi esnasında çevreyi rahatsız edici kokular oluşmaktadır. 5.Kaynaklar Baydar,H.., Kazaz, S., 2010 Organik Gülcülük. SDÜ Gül ve Gül Ürünleri Araştırma ve Uygulama Merkezi, yayın no:1,40s. Isparta Çoban,S.,1997. Tekstil Terbiyesinde Enzim Kullanım Durumları. Tekstil ve Konfeksiyon,3,229-231 Ertuğrul,S..,Dönmez,G.., 2010 Tekstil Atıksuyu Kaynaklı Bakterilerin Boya ve Boyar Madde Arıtımında Kullanımı. Ankara Tosun,İ.., Gönüllü, T.., Arslankaya, E.., 2010 Gül Yağı Sanayi Proses Atıkları Özelliklerinin Belirlenmesi 241 GÜNDELİK YAŞAMDA KULLANIMA UYGUN GİYSİLİK, SERİNLETİCİ, ORGANIK KUMAŞ TASARIMI Yılmaz, Sevim 1 Güler, Nevin 2 , Özpolat, Füsun 3 Pamukkale Üniversitesi, Denizli Teknik Bilimler Meslek ;Yüksekokulu Tasarım Bölümü, Denizli, TURKIYE 2 Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Fen Fakültesi, İstatistik Bölümü, Muğla, TURKIYE 3 Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Tekstil ve Moda Tasarım Bölümü, İzmir, TURKIYE 1 Özet Küresel ısınmaya bağlı olarak Avrupa kıtasında ve Dünya pazarında giyim tüketiminde talep değişimleri gözlenmektedir. Giysi ve tekstil pazarında organik moda trendleri gelişmiş ülkelerden başlayarak son 10 senedir yavaştan ortaya bir hızla çapını genişletiyor. Son 5 yılda tekstil mamullerinin, çevre ve insan sağlığına zarar vermeden, ekolojik olarak üretilmelerinden çok organik olarak üretilmeleri önem kazanmıştır ama ülkemiz henüz mevcut imkanlarını ve pazar olanakları ile buna bağlı kar marjlarını, kayda değer seviyede arttıramamıştır. Bu organik tekstillerin üretimi için ülkemizin batı bölgelerinde girişimler mevcut olmakla beraber tekstil yatırımlarının artmakta olduğu Kahramanmaraş gibi illerimizde de yaygınlaştırılması sektördeki üreticilerin rekabet gücünü arttıracaktır. Ülkemizde ve dünyada önemi giderek artan bir başka konu konforlu tekstil ürünlerinin üretilmesi ve test edilmesine dönüktür. Bu proje ile elyaftan doku tasarımına ve terbiye işlemlerine kadar tüm aşamalarda profesyönel araştırmacılarla sanayi kuruluşlarının bir arada çalışarak, gelecek yıllarda öneminin artması kaçınılmaz olacak serinletici özellikteki kumaşların üretilmesine dönük bir örnek çalışma yapılabilecektir. Anahtar Kelimeler: Sıcaktan korunma, Isı ve nem konforu, Organik kumaş tasarımı. Abstract Depending on global warming, demand changes in the consumption of clothing on the European continent and in the world market are observed. With a slow speed increasing to a fast one, organic fashion trends in clothing and textile markets have expanded their diameter starting from developed countries for the last ten years. It gained importance that textile products have been manufactured in organic ways rather than in ecological ways without giving damage to environment and human health for the last 5 years but our country couldn't increase its present opportunities and market opportunities associated with profit margins at a significant level yet. While there have been attempts for the production of these organic textiles in the western regions of our country, expanding them in our provinces like Kahramanmaraş where textile investments are increasing will stimulate the competitiveness of manufacturers in the industry. Another issue importance of which increases gradually in our country and in the world is about the manufacturing and testing of comfortable textile products. With this project, professional researchers and industrial organizations will work together at all the stages from fiber to texture designs and to finishing operations and a case study on the production of refreshing fabrics whose importance will inevitably increase in the forthcoming years could be carried out. Key Words: Protection against heat, Heat and moisture comfort, Design of organic fabric 242 Tahmini Projesi Süresi 18 Ay Tahmini Proje Bütçesi 51.000 TL 1.Projenin Amacı Bu projenin amacı Kahramanmaraş ilinin tekstil sanayisinin potansiyelinin geliştirilmesine, yenilikçi proje uygulamasıyla destek çıkmak. Bu kapsamdaki proje ile elyaftan doku tasarımına ve terbiye işlemlerine kadar tüm aşamalarda profesyönel araştırmacılarla sanayi kuruluşlarının bir arada çalışarak, serinletici özellikteki kumaşlar tasarlayıp üretmektir. Isı ve nem konforu denemeleri sonucunda en uygun kumaşı, Türkiye ve AB ülkelerinde patentleyip, pazarlanabilecek halde getirmektir. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Farklı elyaflardan üretilmiş ipliklerle ısı yalıtımına uygun dokuma kumaş tasarımları yapılacaktır. Uygun organik apre maddeleri ile ve kısa flötte aplikasyon yöntemlerinden bazıları uygulanarak kumaşların termal konfor özellikleri iyileştirilebilecektir . Kumaşların ısı ve nem konforu denemeleri Sevim Yılmaz’ın geliştirdiği cihaz ve yöntemle yapılacaktır. Geliştirilen dokumalara ilişkin deneysel sonuçlar istatistiksel olarak analiz edilecektir. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Bu çalışmayla küresel ısınmanın sonucu ortaya çıkmakta olan yeni iklim şartlarına bağlıortaya çıkan, sıcaktan korunma gereksinimini karşılayacak giysilik kumaşlar tasarlanacaktır. Bu çalışmada insan sağlığına zararlı hiçbir elektronik ek donanım veya işlenti kullanmadan geleneksel dokumalardan da istifade ederek organik giyim giysilik bir kumaş tasarlanacaktır. 4.Somut Çıktılar Bu çalışmanın sonucunda bazı doğal apre maddelerinin isi ve nem konforuna etkisi incelenebilecektir. Bir grup organik elyaf ihtiva eden giysilik kumaş tasarlanıp ısı ve nem transferi bakımından vücut ısısının üzerindeki iklim şartlarında en uygunu seçilebilecektir. Seçilen kumaş patentlenip değeri uluslararası korunacaktır. 5.Kaynaklar Eser S. v e Karaaslan U., 2008,Tarimdan Tekstile Organik Üretim, Gemsan A.Ş., İstanbul L. Benisek , G.K. Edmondson, W.A. Phillips, 1979 , Protective Clothing-Evaluation of Wool and Other Fabrics , Textile Research Journal, Vol. 49, No. 4,p.212-221 N. Mao1 and S. J. Russell, 2007,The Thermal Insulation Properties of Spacer Fabrics with a Mechanically Integrated Wool Fiber Surface, Textile Research Journal ,vol: 77, p.914 Ünal, Z. B., Yilmaz, S., 2010 , Environmental Damages Of Textile Industry And Its Role In The Global Climate Change, XIIth International Izmir Textile and Apparel Symposium, Oct 28 – 30 Yılmaz S., Atılgan T., 2010, Impacts Of Global Warming On Apparel Industry, International Conference of Aplied Research of Textile, CIRAT-4, Monastir, Tunisia 243 DOKUSUZ YÜZEY TEKNOLOJİSİ İLE ÜRETİLMİŞ ZERDEÇAL ÖZLÜ, ANTİMİKROBİYALVE ANTİKANSEROJEN ÖZELLİKTE GALOŞ ÜRETİMİ Ünal Sezai1, Yeşilyurt Mahmut2 1 2 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Özet Projemin kısa özetine değinecek olursak; bu üretilecek olan yeni tür galoşların hem kullanım haslığı açısından hemde fabrikasyon haslıklar bakımından birçok avantajları olacaktır. Özellikle hastalıkların bol bol dolaştığı ortamlarda ayakkabılarımız bütün mikroorganizmaları gezme yolu ile taşıyabilmektedir. Bu noktada kullanılması hayati önem taşıyan ürünlerden birisi de galoşlardır. Üretecek olduğumuz galoş çeşidi üretildikten sonra doğal boyalarla boyanacak olduğundan hem yeni özellikler kazanacaktır, hemde çevre dostu, geri dönüşümlü bir ürün olacaktır. Zerdeçal bitkisi ipek kumaşlar ve ince derilerin boyanmasında ve kına yakmada da renklendirici olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda zerdeçal bitkisinin çeşitli araştırmalar sonucunda antimikrobiyal ve antikanserojen olduğu da kanıtlanmıştır. Bizim bu projemizde ise doğal ekstrakt ile boyama yapılarak hem kimyasal kullanımını elemine etmiş olurken hemde aynı zamanda antimikrobiyal özellik kazanan yapı mikropları yok etme noktasında daha da güçlü bir hale gelecektir. Anahtar Kelimeler:Antikanserojen,zerdaçal,galoş Abstract Short summary of the project will be addressed; galoshes and use of this new species, which will be produced both in terms of fastness and fastness in terms of fabrication will have many advantages. Plenty around, especially in environments where disease organisms roam through all of our shoes can carry. At this point, use one of the vital items are the galoshes. We will produce a type of shoe covers will be painted with natural dyes is then produced and will gain new features, and environmentally friendly, recyclable product will be. Turmeric plants and fine silk fabric in the dyeing of leather and are used as colorants in henna. At the same time as a result of various studies of turmeric plant that has proven antimicrobial and anticancer. About this project we made the painting with natural extracts to eliminate the use of the chemical has antimicrobial properties, while at the same time as the winner in the structure at the point of destroying microbes will become even stronger. Key Words: Anticarcinogenic, turmeric, overshoes Tahmini Projesi Süresi 16 Ay Tahmini Proje Bütçesi 50.000 TL 1.Projenin Amacı Bu projedeki amacımız, özellikle de hastaneler, anaokulları ve kreş gibi mikrobik etkenlerin devamlı var olduğu ve tehlikeler saçtığı ortamlarda günümüze kadar kullanılmış olan ve sadece bir noktadaki mikrobu başka bir noktaya taşımaya yarayan ayak galoşlarının geliştirilmesidir. Günümüzde kullanılan galoşlar hem çok mukavemetsiz hemen yırtılabilen cinstendir, hemde mikroplarla savaşma noktasında ekstra bir özelliğe sahip değillerdir. Kullanılan kimyasal tepkimeler ile üretilmiş olan galoşların geri dönüşümü noktasında hem doğada 400 yıl gibi bir sürede çözünme olayı var olduğu gibi hemde gerçek bir dönüşüm 244 düşünüldüğünde fabrika koşullarında hem çevreyi hemde insan sağlığını tehdit etmektedir. Üretecek olduğumuz yeni nesil galoşlar bütün bu negatif özellikleri geride bırakıp yerine mikrop ve bakteriler ile mücadele eden, doğada çözünebilen ve doğal yollarla boyanıp spesifik özellikler kazandırılabilen mamuller olacaklardır. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Bu üretim tekniğinde dokusuz yüzey ile üretim teknolojisi kullanılacaktır. Zararlı kimyasal maddelerden yapılan galoşların yerine doğal elyafların kullanıldığı ve aynı zamanda doğal zerdaçal özü ile boya işlemine sokulacak olan ürünümüz bu sayede antimikrobiyal ve antikanserojen özelliği bünyesinde bulunduracaktır. Bu noktada çeşitli dokusuz yüzey üretim teknolojilerinden herhangi bir tanesi tabi uygun olanı olması koşulu ile seçilebilir. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Projemizin özgün değerine gelecek olursak, bu projemiz hem ülkemizdeki hastalıkların artmasını engellemek adına hemde dünyada ki bütün bu gibi malzemelerin kullanıldığı alanlarda çığır açacak cinstendir. Üretilecek olan yeni nesil galoşlar hem insan hayatını tehdit etmeyecek hemde hijyen konusunun ne kadar önemli olduğunu bir kere daha gündeme getirebilecek cinstendir. Bu projenin hayata geçmesi ile birçok kurum ve kuruluş bu yönde bir açığın olduğunu ve bu yönde yapılan çalışmaların değerlendirilmesi gerektiğini de anlayacaklardır. Ayrıca birçok hastalıkta enfeksiyon kapma riskinin büyük olması ve Türk gelenek göreneklerine göre de hasta ziyaretlerinin sayısının fazla olması bu inovatif düşüncenin bir an önce hayata geçmesini ortaya çıkarmaktadır. 4.Somut Çıktılar Bu projeden aslında uzun vadede çok çok iyi faydaların görüleceği kesindir. Çünkü hastaların enfeksiyon kapma riskinin ve özelliklede gün içerisinde gezdiğimiz bütün yerlerden taşıyabilecek olduğumuz hastalık yada mikropların insanlara ulaşmasının çok kolay olduğu bu durumlarda bu gibi maliyeti ve üretim şekli makul olan ürünler hayatımızda önemli yer kaplamaktadır. Bu projenin hayata geçmesi ile yaşanılan mikrobik ve semptomik hastalıkların gelişmesini önleyici metotlar geliştirilecektir. Aynı zamanda ülke ve dünya bazında kullanılan kimyasalların oranını azaltma noktasında çeşitli faydalar sağlayacaktır. Ve son olarak da galoş kullanılması gereken yerlerde yeni nesil galoşların kullanılması ile hem insanımız bilinçleneceği gibi hemde hastalıklarla mücadele konusunda önemli adımlar somut bir şekilde atılmış olacaktır. 5.Kaynaklar Özsüt H. Yoğun bakım ünitesinde infeksiyon sorunu. Hastane İnfeksiyonları Dergisi 1998;1:5-14. Garner JS, Jarvis WR, Emori TG, Horan TC, Huge JM. CDC definitions for nosocomial infections, 1988. Am J Infect Control 1988;16:128-40. Parlar S, Ovayolu N, Bozkurt Aİ. Yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşirelerin el hijyeni, eldiven giyme ve antiseptik kullanımı konusundaki bilgi, tutum ve uygulamaları. Hemşirelik Forumu 2003;6: 60-9. 245 KARBON ELYAFIN ‘İNŞAAT SEKTÖRÜNDE’ UYGULANMASI VE İNSAN YAŞAMINA YARARLARININ İNCELENMESİ Kazanasmaz, Cem Süleyman Demirel Üniversitesi-Mühendislik Fakültesi-Tekstil Mühendisliği-Isparta, Türkiye Özet Karbon Elyaf, Performans/fiyat oranının değişimi ile karbon lifleri hızla kompozit materyallerde kullanılan metallerin yerini almaya başlamıstır. Çünkü Karbon Elyaf; betona çok iyi tutunur, betonun uzun sureli mukavemetli ve düşük yoğunlukta olmasını sağlar. Bu nedenle, Karbon Elyaf yaygınlaştırılmasıyla İnşaat sektöründe daha sağlıklı yapılar olup insan hayatı daha korunma altına alınmış olunacaktır. Anahtar Kelimeler: Karbon elyaf, İnşaat sektöründe karbon elyaf, Karbon Elyafın özellikleri Abstract Carbon Fiber, Performance/price rate of change of the carbon fibers of the composite material used in the metal. Beacause Carbon Fiber; clings very well to the concrete, the concrete strength and long-term low-intensity provides,therefore, that the Carbon Fiber in the Construction sector, through the wide dissemination of more healthy structure of human life is going to be protected. Keywords: Carbon fiber, carbon fiber in the Construction sector, the properties of the Carbon Fiber Tahmini Proje Süresi 24 Ay Tahmini Proje Bütçesi 200.000 TL Projenin Amacı İnşaat sektöründe ki dayanıksız ve çürük binaların mukavemetini artırarak binaların güçlenmesini sağlanarak binaların yıkılma riskini en aza indirerek, insan sağlını korumak ve Türkiye'nin deprem bölgesi olduğundan binaların yıkılmasını en aza indirgeyerek insan hayatını korumak amaçlanmaktadır. Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Karbon lifleri ile tamir metodunun en bariz avantajı yapının içerisinde ancak birkaç milimetrelik bir kalınlık eklemesine rağmen klasik metotlarla elde dilecek sağlamlığın kat ve kat fazlası elde edilecektir. Karbon lifleri az da olsa birçok uygulamada kullanılsa da inşaat sektörüne uygulanması özel bir ekoloji gerektirmektedir. İnşaat tamiratı için kullanılan karbon liflerinin özel bir şekilde örülmesiyle daha dayanıklı olması planlanmaktadır. İnşaatlarda beton olan yüzeylerin üzerine kaplanmasıyla ağırlıklı olarak da kiriş ve kolonların üzerine kaplanarak mukavemeti güçlendirme düşünülmektedir. Özgün Değer / Yenilikçi Boyut:Karbon elyaf inşaat sektörüne az da olsa girmiş bulunmakta. Fakat bizim taleplerimizi karşılamış değil. Bu nedenle, Karbon elyafı binalarda kullanımını artırarak dayanıklı yapılara insanlar teşvik edilecek. Dünya da en çok karbon elyafı çıkaran ülkelerden bir tanesi Japonya. Japonlarında karbon elyafla çok büyük araştırmaları olup, inşaat sektöründe uygulamaya başladılar. Karbon elyafın bir çok özelliği olup diğer sektörlerde de kullanılmasıyla çok yönlü kompozit yapılar denilebilir. 246 Somut Çıktılar Binada oluşacak çatlaklara, beton kırılmalarına, yangınlara, binaların çökmesine vb. durumlara engel olunacaktır. İnsanların can güvenliğini artacak, refah ve huzurun sağlanması beklenmektedir. Bu sonuçlar itibariyle Karbon Elyafın daha çok yayılması gerçekleşicektir. Kaynaklar: http://tekstilsayfasi.blogspot.com.tr/2013/01/akilli-tekstiller-ve-kullanimalanlari www.kompozit.com.tr www.aksaca.com Walsh P.J., Carbon Fibers, ASM Handbook, 2001, 21, 35-40 Seventekin, N., Kimyasal Lifler, 2001, İzmir, s: 136 Şimşek O. 2004. Beton ve Beton Teknolojisi, Seçkin Yay. San. ve Tic. A.Ş, Ankara, 242s. 247 HALI HAV İPLİKLERİ İÇİN FONKSİYONEL FİLAMENT ÜRETİMİ Erdoğan, Ümit Halis, Erkan, Gökhan Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir, Türkiye Özet Günümüzde hammadde teknolojilerinde Ar-Ge çalışmaları sonucu gerçekleşen yenilikler ÜrGe çalışmaları sonucunda tasarımcıların da katkıları ile katma değeri yüksek ürünlere dönüşmektedir. Tekstil sektöründe hammadde alanındaki yenlikler polimer ve filament üretim teknolojileri üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda anti-bakteriyel, güç tutuşur, yüksek mukavemetli vb. fonksiyonları ve/veya özellikleri olan yeni lifler elde edilebilmektedir. Fonksiyonel liflerin üretiminde yeni polimerlerin kullanımının yanı sıra mevcut liflerin modifikasyonu da önem taşımaktadır. Bu proje önerisinde günümüz tekstil teknolojisi için önemli birer yenilik olan mikrokapsülasyon uygulamaları ve kompozit filament üretim teknolojisi birleştirilerek halı hav ipliklerinde kullanılmak üzere fonksiyonel özellikler taşıyan filamentlerin üretilmesi hedeflenmiştir. Anahtar Kelimeler: Filament, mikrokapsül, halı, bitim yağı Abstract Recent research and developments in raw material technologies expand to value added products via product development studies and the aid of designers. Innovations in textile raw material field concentrate on new technologies in polymer and filament production. As a result of these innovations, filaments having functions such as anti-bacterial, flame retardant, high tenacity can be obtained. Besides using new polymers in fiber production, modification of existing fibers is an important tool for the product development. This proposal aims to develop functional filaments for carpet piles by combining the microencapsulation applications and composite filament production, which are the two new important processes of textile technology. Key Words: Filament, microcapsule, carpet, spin-finish Tahmini Projesi Süresi 24 Ay Tahmini Proje Bütçesi 120.000 TL 1.Projenin Amacı Bu proje önerisinin amacı günümüz tekstil teknolojisi için önemli birer yenilik olan mikrokapsülasyon uygulamaları ve kompozit filament üretim teknolojisi birleştirilerek halı hav ipliklerinde kullanılmak üzere fonksiyonel özellikler taşıyan filamentlerin üretilmesidir. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Bu proje önerisi kapsamında öncelikle halı havında kullanılacak filamentlerin üretilmesi planlanmıştır. Hammadde olarak halı havında en çok kullanılan iplikler içerisinde olan polipropilen filamentler ile çalışılacaktır. Filament üretim aşamasının çeşitli süreçlerinde polimer fonksiyonel mikrokapsüller ile muamele edilecektir. Elde edilen filamentlerin öncelikle yapısal özellikleri incelenecek, daha sonra kullanım alanındaki fonksiyonu değerlendirilecektir. Uygulanacak yöntem aşamaları aşağıda başlıklar halinde verilmiştir. 248 - Toz halinde mekanik karışım (PP + Mikrokapsül) Eriyikte karıştırma ve masterbatch eldesi (PP + Mikrokapsül) Eriyikten lif çekimi ve filament eldesi Mikrokapsül içeren spin-finish uygulaması Tekstüre ve germe-çekme işlemleri Fonksiyonel filamentlerin yapısal analizleri Numune halı üretimi ve ürün üzerinde fonksiyon analizi 3. Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Bu proje önerisinde günümüz tekstil teknolojisi için önemli birer yenilik olan mikrokapsülasyon uygulamaları ve kompozit filament üretim teknolojisinin birleştirilerek uygulanacak olması proje önerisinin en önemli yenilikçi boyutludur. Mikrokapsüller tekstil mamüllerine emdirme, çektirme, kaplama vb yöntemler ile aktarılmaktadır. Bilindiği üzere polipropilen polimerinin reaksiyona girme kapasitesi oldukça sınırlıdır. Bu nedenle polipropilenden üretilmiş tekstil malzemelerine ancak kaplama ile mikrokapsüller uygulanabilmektedir. Bu projede konvansiyonel aktarma yöntemleri dışında filament oluşum aşamasında ve bitim yağı uygulanması sırasında mikrokapsüllerin aktarılmasının gerçekleştirilecek olması projenin özgün değeridir. 4.Somut Çıktılar Proje önerisinde öngörülen ürünün elde edilmesi durumunda: -Kimyasal olarak aktif grupları olmayan polipropilen liflerine fonksiyonel özellikler kazandırılması için efektif bir yöntem geliştirtmiş olacaktır. -Yatırım maliyeti gerektirmeyen bir üretim süreci ile fonksiyonel ürün eldesi sağlanacaktır. -Halı hav ipliği fonksiyonun kalıcılığının artması ön plana çıkartılarak, katma değeri yüksek ürünler için pazarlama stratejileri geliştirilebilecektir. 5.Kaynaklar -Ümit Halis Erdoğan, Effect of pile fiber cross section shape on compression properties of polypropylene carpets, The Journal of The Textile Institute, Volume 103, Issue 12, 2012. -Gökhan Erkan, Merih Sarıışık, Nurdan Kaşıkara Pazarlıoğlu, The microencapsulation of terbinafine via in situ polymerization of melamine-formaldehyde and their application to cotton fabric, Journal of Applied Polymer ScienceVolume 118, Issue 6, 2010. -Nilufer Erdem, Aysun A. Cireli, Umit H. Erdogan, Flame retardancy behaviors and structural properties of polypropylene/nano-SiO2 composite textile filaments, Journal of Applied Polymer Science, Volume 111, Issue 4, 2009. 249 ANTIPILLING ENZİMİNİN PAMUKLU ÖRME KUMAŞLARA UYGULANMASINDA UYGUN PROSES VE KUMAŞ KONSTRÜKSİYON ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ Ala, Deniz Mutlu1, Gülşen, Gamze1 1 Çukurova Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Tekstil Giyim Ayakkabı ve Deri Bölümü, Adana, Türkiye Özet Üç farklı numaradaki %100 pamuklu iplikler ile iki farklı ilmek sıra sıklığında örülen süprem kumaşlara iki farklı metot kullanılarak antipilling enzimi uygulanacaktır. Ön terbiye ve boya işlemleri sırasında uygulanacak antipilling enziminin, kumaşın renk, pilling, hava geçirgenlik ve kalınlık özelliklerine etkileri araştırılacak ve sonuçlar karşılaştırılacaktır. Anahtar Kelimeler: Antipilling, Enzim, Örme, Renk Abstract Pilling enzyme using two different methods will be applied to jersey knit fabrics knitted with two different loop density. Fabrics will be knitted with 100% cotton yarn in three different sizes. Effects of antipiling enzyme applied during pre-treatment and dyeing process on fabric color, pilling, air permeability and thickness characteristics will be investigated and the results will be compared. Key Words: Antipilling, Enzyme, Knitting, Colour Tahmini Projesi Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 10000 TL 1.Projenin Amacı Enzim kullanımı, tekstil terbiyesinde kimyasal yöntemlerin dezavantajlarını ortadan kaldırmak amacıyla geliştirilen alternatif yöntemlerden biridir. Enzimler tekstil endüstrisinde elyaf, kumaş hatta giysi imalatı sırasında kullanılabilmektedir. Enzimatik prosesler geleneksel kimyasal maddeler kullanılarak oluşturulan proseslere kıyasla daha düşük sıcaklık ve basınç altında reaksiyonlar vermekte, zaman ve enerji tasarrufu sağlanmaktadır. Doğal protein olan enzimler, çok kolay ve hızlı bir şekilde biyolojik olarak parçalanmakta ve atık su yükü oluşturmamaktadır. Terbiye işlemlerinde kumaş yüzeyine çıkmış lif uçlarını yok etmek amacıyla antipilling enzimi kullanılmaktadır. Enzimlerin kullanılmasıyla daha düşük tüylülükte temiz bir yüzey, pilling oluşma eğiliminde azalma, daha iyi bir tutum ve yumuşaklık elde edilmektedir. Bu çalışmanın amacı; %100 pamuklu süprem örme kumaşlara ön terbiye ve boya işlemleri sırasında uygulanacak antipilling enziminin, kumaşın renk, pilling, hava geçirgenlik ve kalınlık özelliklerine etkilerinin araştırılması ve karşılaştırılmasıdır. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Bu çalışmada %100 pamuklu, süprem örme kumaşlar kullanılacaktır. Örme işleminde aynı pamuk harmanından üretilen 12/1, 16/1 ve 20/1 karde ring iplikler kullanılacaktır. Üç farklı numaradaki iplikler ile iki farklı ilmek sıra sıklığında süprem kumaşlar üretilecektir. Bu sayede altı farklı konstrüksiyonda örülen kumaşın hepsinin hammaddesi aynı olacaktır. Çalışmada kullanılan antipilling enziminin uygulanmasında iki farklı metot kullanılacaktır. İlk metot; antipilling enziminin ön terbiye işlemi sırasında uygulanıp ardından boyama işleminin yapılması şeklinde, ikinci metot ise; antipilling enziminin ön terbiye işleminin ardından 250 yapılacak boyama prosesinde boya banyosuna ilave edilmesi suretiyle gerçekleştirilecektir. Antipilling enziminin uygulanmadığı referans kumaşlar ile farklı metotlar kulanılarak antipilling enzimi uygulanmış kumaşlar, renk, pilling, hava geçirgenlik ve kalınlık özellikleri bakımından kıyaslanacaktır. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Antipilling enzim kumaşlara yaygın olarak ön terbiye aşamasında uygulanmaktadır. Bu çalışmada, antipilling enzimi boyama banyosuna ilave edilecektir. Bu sayede kumaşlara aynı banyoda boyama ve antipilling özelliği kazandırılacaktır. 4.Somut Çıktılar Antipilling enziminin uygulanmadığı referans kumaşlar ile farklı metotlar kulanılarak antipilling enzimi uygulanmış kumaşların renk ölçümü, boncuklanma, hava geçirgenlik ve kalınlık testleri yapılacaktır. Bu sayede antipilling enziminin uygulanmasında uygun proses ve kumaş konstrüksiyon özellikleri hakkında öneriler sunulacaktır. 5.Kaynaklar Karahan A. H., Demir A., Özdoğan E., Öktem T., Seventekin N., 2007, “Tekstil Malzemelerinin Yüzey Modifikasyonlarında Kullanılan Bazı Yöntemler”, Tekstil ve Konfeksiyon, 4/2007, 248-255 Mavruz S., Oğulata R., 2008 , “Tekstil Terbiyesinde Biyoparlatma Uygulamaları ve Pamuklu Örme Kumaşların Bazı Fiziksel ve Kimyasal Özelliklerine Etkisi”, Tekstil ve Mühendis, Yıl:14, Sayı:66, Sayfa:15-22 Balcı O., Saker G., Kurtoğlu N., 2010, “Biyoparlatma ve Reaktif Boyama İşlemlerinin Kombine Uygulanması İle Hızlı Boyama Prosesi”, Mühendislik Bilimleri ve Tasarım Dergisi, Cilt:1, Sayı:1, S:39-48 Çoruh E., Çelik N., 2014, “Boya Terbiye İşletmesinde Süprem Örme Kumaş Maliyet Analizi”, Tekstil Teknolojileri Elektronik Dergisi, Cilt:8, No:1, Sayfa: 23-36 Mavruz S., Oğulata R., 2009, “Biyoparlatma Uygulanmış Örme Kumaşlara Tekrarlı (Çoklu) Yıkamaların Etkisinin İncelenmesi”, Tekstil ve Konfeksiyon, 3/2009, S:224-230 251 KOMPRESYON ÇORAPLARININ KONFOR ÖZELLİKLERİNİN ÖLÇÜMÜNDE KULLANILMAK ÜZERE YENİ BİR SİSTEM TASARIMI Sarı, Burak, Oğlakcıoğlu, Nida Ege Üniversitesi, MühendislikFakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir, Türkiye Özet Kompresyon ürünleri arasında önemli bir yere sahip olan kompresyon çorapları; toplardamar kan dolaşım sistemindeki kan akışını düzenlemek amacıyla geliştirilmiştir. Başarılı bir tedavi süreci için çorapların sürekli kullanılması olmazsa olmaz bir şarttır. Özellikle mevsimsel sıcaklık değişimleri ya da zor günlük aktiviteler tedavinin uygulanabilirliğini azaltmaktadır. Konforsuzluk hissi her hasta için büyük bir sorun teşkil etmektedir. Bu projede, kompresyon çoraplarının ısıl konfor özelliklerinikullanım anını simule eden ve klasik test yöntemlerine entegre edilebilen bir test düzeneği tasarımı amaçlanmaktadır. Oluşturulacak bu ölçüm sistemi ile çorapların gerçek kullanım koşullarında vereceği konfor hissibelirlenebilecektir. Anahtar Kelimeler: Kompresyon çorapları, ısıl konfor, hava geçirgenliği, su buharı geçirgenliği, ısıl iletkenlik. Abstract Compression stockings, which constitute one of the most important groups of compression garments, are engineered to regulate blood flow in venous system. For a successful treatment process, the stockings have to be used permanently. Especially seasonal temperature changes or difficult daily activities decrease the practicability of the treatment. Discomfort feeling of compression stockings is a big problem for every patient. In this project, developing a new test system for air and water permeability of compression stockings is aimed. This is an integrated system which can be used with classic testing methodsand simulates the using time. The comfort feeling of compression stockings at the real using conditions can be determined with new developed system. Key Words: Compression stockings, thermal comfort, air permeability,water vapour permeability, thermal conductivity. Tahmini Projesi Süresi 12Ay Tahmini Proje Bütçesi 25.000 TL 1.Projenin Amacı Kompresyon tedavisinde oldukça fazla kullanılan kompresyon çorapları, özellikle toplardamar düzensizlikleri sonucu bacaklarda oluşan hastalıklar için uygulanan ameliyatlara alternatif medikal ürünlerdir [1,2]. Kompresyon çorapları, bu tedavi sürecinde hastaya uygun bir biçimde kol ya da bacağın belirli bölgelerinde değişen basınç etkisi uygulayarak toplardamarlardaki kanın kalbe dönüşüne yardımcı olmaktadır [3]. Günümüzde gelişmiş ülkelerin yaşlanan nüfus popülasyonu ve benimsedikleri sağlıklı yaşam felsefesi nedeniyle medikal kompresyon çoraplarının kullanımı giderek artmaktadır. Çoraplar kompresyon etkisini, istenilen vücut parçasından daha dar bir çapta üretilmesi sonucu oluşan gerilme ile gerçekleştirmektedirler [4]. Bu nedenle özellikle sıcak havalarda hastalar için bu ürünleri kullanmak giysi konforu açısında dayanılmaz boyutlara ulaşmaktadır. 252 Isı, hava ve su buharı geçirgenlikleri açısından iyi özelliklere sahip ürünler bu sorun için bir çözüm oluşturmaktadır. Fakat günümüzde bu testler, kullanım anındaki etmenlerden bağımsız olarak statik durumda ölçüm almaktadır. Bu ölçüm verileri ise son ürünün sahip olduğu özellikleri tam olarak yansıtmamaktadır. Proje kapsamında geliştirilecek sistem ile klasik test cihazlarına kolaylıkla entegre olabilen parçalar yardımıyla gerçek kullanım anındaki kumaş yapısı kolayca oluşturulabilecektir. Böylece önceden yatırım yapılmış test cihazları daha etkin bir şekilde kullanılabilecek,son kullanım alanına ve de standartlara uygun üretim mümkün olacaktır. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Projede ilk olarak standartlarda belirtilen bacak ölçüleri kullanılarak çeşitli bacak modelleri hazırlanacaktır. Bu modeller ile gerçek kullanımda oluşan gerilme oranları tespit edilecektir. Elde edilen veriler ışığında, çorap numunelerinin en ve boy miktarı kontrollü olarak değiştirilebildiği, yapısındaki sensörler ile kumaştaki yük miktarının ölçülebildiği ve bacağı simule edebilenbir gerdirme tertibatı geliştirilecektir. Bu sistemler ile kompresyon çoraplarının ısıl konfor özelliklerigerçek kullanım şartlarında belirlenebilecektir. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Dinamik ölçüm sistemleri genel olarak maliyeti yüksek sistemlerdir vestatik ölçüm yapan sistemlerle karşılaştırıldığında gerçeğe daha yakın sonuçlar vermektedir. Geliştirilmesi planlanan yeni tasarım ile kompresyon çoraplarının konfor özellikleri gerçekçi şartlarda tespit edilebilecektir.Bu sistem sadece ısıl konfor özelliklerinde değil kalınlık, boncuklanma gibi diğer fiziksel ölçüm yöntemleri için de uygulanabilecektir. Ayrıca kompresyon çorapları yanı sırabandaj, korse gibi diğer kompresyon ürünleri içindekullanılabilecektir. 4.Somut Çıktılar Bu proje kapsamında, kompresyon çoraplarının kullanım anındaki ısıl konfor özelliklerinin tespitini mümkün kılan yeni bir sistem geliştirilecektir.Bu sistem ile yapılan ölçümlersonucunda kullanım şartlarına bağlı olarak optimum özelliklere sahip ürünleri elde etmek mümkün olacaktır. Böylece hastaların her durumda rahatlıkla kullanabileceği, yüksek giyim konforusağlayan çoraplar üretilebilecektir. Dünyada oldukça yaygın olan toplardamar rahatsızlıklarının tedavilerinin sürdürülebilirliği için önemli bir adım atılmış olacaktır. 5.Kaynaklar 1. Agu, O., Hamilton, G. and Baker, G., 1999, “Graduated compression stockings in the prevention of venous thromboembolism, British Journal of Surgery, 86: 992-1004 pp. 2. Dai, X.Q., Liu, R., Li, Y., Zhang, M. and Kwok, Y.L., 2007, Numerical simulation of skin pressure distribution applied by graduated compresion stockings, Studies in Computational Intelligence, 86: 301-309 pp. 3. Wang L., Felder, M. and Cai, J., Study of properties of medical compression fabrics, Journal of Fiber Bioengineering & İnformatics, 4: 15-22 pp. 4. Oğlakcıoğlu N. ve Marmaralı, A., 2010, Rejenere selüloz liflerinin kompresyon çoraplarının ısıl konfor özelliklerine etkisi, Tekstil ve Mühendis Dergisi, 17: 6-12 s. 253 KUMAŞ HATA BİLGİLERİNİ SES KOMUTLARI İLE KAYDEDEN KUMAŞ KALİTE KONTROL MAKİNESİ TASARIMI VE PROTOTİP İMALATI Aytuç, Selçuk1, Ala, Deniz Mutlu1 1 Çukurova Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Tekstil Giyim Ayakkabı ve Deri Bölümü, Adana, Türkiye Özet Bu projede, manuel kumaş kalite kontrol makinesinde kalite kontrol elemanı tarafından tespit edilen hataları ses komutları ile bilgisayar ortamına aktaracak, hata bilgilerini otomatik olarak kumaş rulosunun kalite kartına işleyecek, belirlenen hatalar hakkında istatistiksel bilgi sunacak ve kumaş rulosunun kalitesini otomatik olarak belirleyecek bir sistem tasarlanacak ve prototip imalatı gerçekleştirilecektir. Anahtar Kelimeler: Kumaş, Hata, Kalite Kontrol, İstatistik Abstract This project will contain studies of designing and production of a quality control system which will transmit defect information to computer with voice commands of operator, process defect information automatically to the quality control card of fabric roll, present statistical information of defects and automatically identify the quality of fabric roll. Key Words: Fabric, Defect, Quality Control, Statistics Tahmini Proje Süresi 24 Ay Tahmini Proje Bütçesi 150.000 TL 1.Projenin Amacı Manuel kumaş kalite kontrol yönteminde, üretilen kumaşların kalite kontrolü ışıklı bir pano üzerinde hareket eden kumaşın insan gözü ile kontrolü şeklinde gerçekleştirilmektedir. Kumaşın geçtiği yüzey alt ve üst kısımlardan farklı ışık kaynakları ile aydınlatılabilmektedir. Kalite kontrol operatörü eğimli yüzeyin ön tarafında durarak, yaklaşık 2 m genişliğindeki eğimli alandan geçerek sarılan kumaşı gözle takip eder ve kumaş hatalarını tespit eder. Bu süreçte iyi bir kalite kontrol elemanı kumaş üzerindeki hataların ancak %70’ini tespit edebilmektedir. Işıklı pano üzerinde dakikada 8-20 metre arasındaki bir hızla hareket eden kumaşın kalite kontrolünü gerçekleştiren operatör, herhangi bir hatayı fark ettiği anda kumaş hareketini durdurarak, hatanın kumaş üzerindeki yerini işaretlemekte ve hata bilgilerini kalite kontrol kartına işlemektedir. Bu esnada kalite kontrol elemanının dikkati dağılmakta, konsantrasyonu bozulmakta ve verimliliği azalmaktadır. Kumaşın tamamı denetlendikten sonra, birim uzunluktaki hata sayısına göre kumaş sınıflandırılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, kalite kontrol elemanı tarafından tespit edilen hataları ses komutları ile bilgisayar ortamına aktaracak, hata bilgilerini otomatik olarak kumaş rulosunun kalite kartına işleyecek, kumaş hataları hakkında istatistiksel bilgi sunacak ve kumaş rulosunun kalitesini otomatik olarak belirleyecek bir sistem geliştirmektir. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Bu çalışmada kumaş sarma ve sağma mekanizmalarına sahip bir ışıklı kalite kontrol makinesi, bilgisayar, ses alma ve işleme donanımı ve yazılımından oluşan bir sistem tasarlanacaktır. Yazılım sayesinde, tespit edilen hata isimleri kalite kontrol elemanı tarafından mikrofona söylenerek, kumaş hatasının bilgisayar ortamında kumaş rulosunun kalite kartına işlenmesi 254 sağlanacaktır. Elektronik metre sayıcı sayesinde kumaş hatasının kumaş rulosunun kaçıncı metresinde olduğu bilgisi ile kaydedilecektir. Hazırlanacak yazılım kumaş rulosunun kalite bilgilerinin istatistiksel olarak incelenmesine ve veritabanı üzerinden ağdaki diğer bilgisayarlarla paylaşılmasına imkan tanıyacaktır. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Manuel kumaş kalite kontrol yönteminde kalite kontrol elemanı tarafından tespit edilen hatalar kontrol işlemine ara verilerek veya kumaş rulosunun tamamlanmasının ardından kalite kontrol kartlarına işlenir. Bu çalışmada tasarlanacak sistemde kumaş hataları kalite kontrol işlemine ara vermeden ses komutları ile kumaş rulosunun kalite kartına işlenecektir. Bu sayede kalite kontrol elemanının konsantrasyonu bozulmayacak, verimliliği artacak ve kumaş kalite kontrol işlemi hızlanacaktır. Gerçek zamanlı olarak bilgisayar ortamına aktarılan kalite kontrol verileri sayesinde üretilen kumaşların hata istatistikleri ve hataların oluşum nedenlerinin istatistik olarak değerlendirilmesi yapılabilecek ve işletmenin genel kalite düzeyi takip edilebilecektir. 4.Somut Çıktılar Geliştirilecek olan bu sistem sayesinde kumaş kalite verileri gerçek zamanlı olarak bilgisayar ortamında kaydedilecek, kumaş kalite kontrol işlemleri hızlanacak ve kontrol elemanlarının verimliliği artacaktır. 5.Kaynaklar Çelik, H.İ., Dülger, L.C., Topalbekiroğlu, M., 2012, “Görüntü İşleme Teknikleri Kullanarak Kumaş Hatalarının Belirlenmesi”, Tekstil Teknolojileri Elektronik Dergisi, Cilt:6, No:1, 22-39 Bona, M., 1994, “Textile Quality”, Texilia Hu, M.C., Tsai, I.S.,1991, “The ınspection of Fabric Defects by Using Wavelet Transform”, Journal of Textile Institute, 91:3, 420-433 Kısaoğlu, Ö., 2006, “Kumaş Kalite Kontrol Sistemleri”, Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi, Cilt 12, Sayı 2, 233-241 255 OTOMATİK ÇÖZELTİ HAZIRLAMA VE PİPETLEME FONKSİYONLU NUMUNE APLİKASYON MAKİNESİ Balcı, Onur1, Akar, Halil2, Ataç, Birol2 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş 2 ATAÇ Elektrik – Makine Sanayi, Çerkezköy/Tekirdağ 1 Özet Konu, şu an konvansiyonel olarak iki servis istasyonu şeklinde kesiksiz olarak çalışan, otomatik çözelti hazırlama (otomatik pipetleme) ve numune boyama makinelerinin, tek bir sistem altında toplanması fikriyle oluşturulmuş bir Ar-Ge projesini içermektedir. SAMPLE APPLICATION MACHINE SUPPORTED BY AUTOMATIC SOLUTION PREPARATION AND TRANSFER FUNCTION Abstract The issue involves the R&D project idea of combining the automatic sample preperation and dyeing machine, which work individually and discontinue, in one station. Tahmini Projesi Süresi ve Bütçesi 18 Ay ve 300.000 TL Projenin Amacı Proje, hemen hemen bütün boyahanelerde bulunan otomatik pipetleme ve numune boyama makinelerinin kesiksiz ve insan faktöründen bağımsız olarak çalışabilmesi için uygun bir sistem-otomasyon tasarımını ve imalatını amaçlamaktadır. Giriş Bilindiği gibi konvansiyonel uygulamalarda çoğu boyahane, işletmesinin laboratuarında, reçete çıkartmak, renk koleksiyonu oluşturmak, işletmenin reçete düzeltme faaliyetlerine destek vermek amacıyla en az bir otomatik çözelti hazırlama ve pipetleme makinesi ile numune boyama makinesi bulunmaktadır. Ancak bunlar kesikli olarak çalışmaktadır. Yani hazırlanan reçeteye göre, pipetleme makinesi çözeltiyi hazırlamakta, daha sonra bu çözeltiyi numune boyama makinesinin tüpünde birleştirmektedir. Daha sonra operatör, bu tüpü alarak numune boyama makinesine takmak ve boyama prosesine başlamaktadır. İlave yapılacak ise, operatör makineyi durdurmak, ilaveleri yapmak ve sonrasında makineyi tekrar çalıştırmak zorundadır. Boyama ardına çoğu zaman, devam eden yıkama, nötralizasyon ve apre uygulamaları, makine dışında harici olarak yapılmaktadır (örneğin bir beher veya tas içinde). Tüm bu kesikli sistematik, zaman kaybı, yoğun işçilik, insan kaynaklı hatalar ve laboratuarişletme uyumsuzluğu sorunlarını beraberinde getirmektedir. Yaklaşım Projede, konu ile ilgili yaşanan bu sıkıntılara çözüm bulmak için üç yeni yaklaşım geliştirilmiştir. Bu projenin inovatif bir proje olmasını sağlayan bu üç yaklaşımdan biri, iki istasyonlu ve birbiri ile senkron/kesiksiz çalışabilen bir sistem, diğeri bu sistem içinde yer alan istasyonlardan biri olan numune boyama makinesi kısmındaki boyama tüpünün inovatif tasarımı ve çalışma prensibi, sonuncusu ise sistemin çalışması için hazırlanacak otomasyon programı ile ilgilidir. Şekil 1’de ana şema, Şekil 2’de ise tüp tasarımı şematik olarak 256 gösterilmiştir. İstasyon 1 olarak adlandırılan, çözelti hazırlama kısmında, ön terbiye-boyamayıkama-apre vb.. yaş işlemlerden hangileri yapılacak ise, o proseslerde kullanılacak kimyasallardan stok çözeltiler bulunacaktır. Dolayısıyla, bu istasyonda bir robot bulunacak ve robot otomasyona kaydedilen reçeteye bağlı olarak, kimyasalı gerekli miktarda pipetleyip, direkt olarak makine içindeki ilgili tüpe enjekte edecektir. İstendiği taktirde ön terbiye, boyama, yıkama, apre gibi sıralı işlemler, kesiksiz olarak makinenin tüpü dahi açılmadan yürütülebilecektir. Numune boyama makinesindeki her tüpün kendine ait ayrı ısıtma, soğutma, devir, pH, sıcaklık kontrolü-ayarı ve program yürütme kabiliyeti olacaktır. Böylece aynı anda bir makinede makinesinde farklı işler yürütülebilecektir. Materyalin hareketi tüplerin dönmesi ile değil, tüp içindeki delikli eleklerin dönmesi ile sağlanacaktır. Her tüpün kendi kendini temizleme opsiyonu da bulunacaktır. Biten prosesler sonrası makine, oluşan atığı direkt olarak deşarj edecektir. Dozajlamalı proseslerde, makine veya tüp hiç açılmayacak, otomasyon sistemine bağlı olarak dozajlamayı robot ve tüpteki ara depo sistemi yürütecektir. Böylece numune işlemlerde abraj, bekleme, zaman kaybı gibi sorunlarla karşılaşılmayacaktır. Pipetleme Robotu Boşaltma Hattı Besleme Hattı İstasyon İstasyon 2 Çözelti Aplikasyon 1 Hazırlama Şekil 1. Ana şema Pomp a Dozajlama ve yıkama kanalı Kapa k Depo Ara İlave Kısmı – Isıtma Sistemi Tekstil Materyali Statik Mikser Isıtma Sistemi pH ve sıcaklık kontrol probu Dönebilen aplikasyon eleği Şekil 2. Aplikasyon tüpü tasarımı Ana Tüp Beklenen Sonuç Bu projeden daha az işçilik, daha az hata ve işletme şartlarına en yakın laboratuar çalışmalarını yapabilecek bir boyama sisteminin elde edilmesi beklenmektedir. 257 SOL- JEL YÖNTEMİ KULLANILARAK KAPLANAN PAMUKLU KUMAŞLARIN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ Akçalı, Kadri1, Oktav Bulut, Meliha2 1 BartınÜniversitesi,Bartın Meslek Yüksekokulu , Tekstil, Giyim, Ayakkabı ve Deri Bölümü, Bartın, Türkiye 2 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Özet Bu projede; kolemanit, amorf silika ve pomza ile kaplanan pamuklu kumaşların fiziksel özelliklerinin geliştirilmesi incelenecektir. Pamuklu kumaşların pomza, amorf silika ve kolemanit katkı malzemeleri kullanılarak hazırlanan sol-jel çözeltileri ile daldırmalı kaplama metodu kullanılarak kaplanması gerçekleştirilecektir. Kaplanan kumaşların kumaş ağırlıklarındaki değişim, kapilarite tayinleri, kopma, yırtılma mukavemetlerinde, aşındırma dirençlerinde meydana gelen değişimler, hava ve su geçirgenlik değerleri, güç tutuşurluk özellikleri incelenecek. SEM, XPS ve FTIR yöntemleri kullanılarak yüzey morfolojileri ve % element analizleri yapılacaktır. Anahtar Kelimeler: Sol-Jel Kaplama, Pamuklu Kumaş, Pomza, Amorf Silika, Kolemanit Abstract In this study, cotton fabric was coated with colemanite, amorphous silica and pumice and then its physical properties were investigated. The cotton fabrics will be carried out dip coating method with sol-gel solution prepared using additives pumice, amorphous silica and colemanite. Changes in the weight of the fabric, capillarity determination, break, tear strength, in the changes that occur in abrasion resistance, air and water permeability values, flame retardant properties of coated fabric will be examined. The surface morphology and % elementary analysis of fabric samples will be conducted with SEM, XPS and FTIR analysis. Key Words: Sol-Gel Process, Cotton Fabric, Pumice, Amorphous Silica, Colemanite Tahmini Projesi Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 25.000 TL 1.Projenin Amacı Projenin amacı; sol-jel kaplama metodu kullanılarak, pomza, amorf silika ve öğütülmüş kolemanit maddeleri kullanılarak kaplanması sonucu pamuklu kumaşlarının fiziksel özelliklerinin geliştirilmesidir. Yeni tekstil aplikasyon yöntemlerinin geliştirilmesi üzerine yapılan çalışmalarda kullanılan önemli bir yöntemde sol-jel metodu kullanılarak tekstil materyallerinin fiziksel özelliklerinin iyileştirilmesi olarak göze çarpmaktadır. Özellikle sol-jel teknolojisinin tekstil sanayinde kumaş haslıklarının geliştirilmesi, bariyer etkisi eldesi ve kumaş dayanım özelliklerinin geliştirilmesi konusunda kullanımı büyük önem taşımaktadır (Alongi and Malucelli, 2013; Ferrero and Periolatto, 2013). Proje çalışması kapsamında ticari kullanım oranı yüksek olan pamuklu kumaşların tamamen doğal pomza ve amorf silika ve periyodik cetvelin tek metal olmayan elementi öğütülmüş kolemanit ile sol-jel metodu kullanılarak kaplanması ve fiziksel özelliklerinin ve buna paralel olarak kullanım özelliklerinin geliştirilmesi hedeflenmektedir. 258 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Proje kapsamında pamuklu kumaşların sol-jel kaplama yöntemi kullanılarak haşılı sökülmüş, kasarlanmış ve ağartılmış dokuma pamuklu kumaş numunelerinin, amorf silika, pomza ve öğütülmüş kolemanit malzemeleri ile kaplanması ve kaplama sonrası kumaş numunelerinde meydana gelen fiziksel özelliklerdeki değişimlerin ölçülmesi gerçekleştirilecektir. Nanosol çözeltisinin hazırlanması için; çözücü madde olarak Etanol ve distile su, asidik hidroliz için pH düzenleyici olarak 0,01 N HCl çözeltisi, bazik hidroliz için pH düzenleyici olarak ise 0,1 N NaOH çözeltisi kullanılacaktır. Sol-jel çözeltisi hazırlamada başlatıcı madde olarak ise TEOS kullanımı ön görülmektedir. Sol- jel çözeltileri içerisine katkı maddesi olarak ise pomza, amorf silika ve öğütülmüş kolemanit partikülleri eklenecektir. Pamuklu kumaş numuneleri hazırlanan farklı sol-jel çözeltileri içerisine belirlenen sürelerde daldırılarak çözeltinin kumaş tarafından emilmesi sağlanacaktır. Çözelti içerisine daldırılmak suretiyle kaplanan kumaşlar laboratuar tipi fulard makinesinden belirli basınç ve hız altında geçirilerek etüv cihazı içerisinde kurutma işlemi ve sonrasında laboratuar fiksaj cihazı ile fiskeleme işlemine tabi tutulacaktır. Yapılacak kaplama işlemi sonucunda kumaş numuneleri; ağırlık tespiti, kapilarite tayini, kopma ve yırtılma mukavemeti, aşındırma direnci tayini, hava ve su geçirgenliği tayini, güç tutuşurluk, yüzey morfolojilerinin, nitel ve % element analizlerinin tespiti, antibakteriyel aktivite tayini, UV geçirgenlik ve koruma faktörünün tespiti ve radyoaktivite tayini testlerinden geçirilecektir. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Sol-jel kaplama teknolojisi yeni alternatif yöntemlerin arandığı günümüzde tekstil literatürün de yerini almış ve değerini göstermiştir. Literatür taraması sonucunda kullanılan kaplama malzemelerinin birbiri ile benzerlik gösterdiği alternatif malzeme kullanımının belli oranlar dışında çeşitliliğe sahip olmadığı göze çarpmaktadır. Kullanılması planlanan pomza, amorf silika ve öğütülmüş kolemanit maddeleri ile yapılan çalışmalara ayrı bir yön ve sektörel olarak alternatif malzeme kullanım olanaklarının geliştirilmesi sağlanacaktır. Kumaşlarda meydana gelmesi ön görülen fiziksel özellik gelişimi ile kumaşların kaplama sonrası farklı kullanım alanlarında değerlendirilmesi sağlanacaktır. Teknoloji geliştirmeye ve uygulamaya yönelik proje ile elde edilecek sonuçlar ve işlem basamakları hem Türk tekstil sektöründe firmaların rekabet gücünü arttıracak, hem de Türk maden sektörüne hizmet edecektir. Yapılacak olan çalışma sonucu ortaya çıkarılacak bilginin ticari hayata geçirilmesi sağlanacaktır. 4.Somut Çıktılar Proje ekibi tarafından gerçekleştirilen ön çalışmalar sonucunda kolemanit, amorf silika ve pomza ile kaplanan pamuklu kumaş numunelerinde mukavemet, güç tutuşurluk, su iticilik ve hava geçirgenliği özelliklerinin yapılan testler sonucunda geliştiği gözlemlenmiştir. İşletme şartlarında yapılan kaplamalar sonucu numunelerin bahsedilen fiziksel özelliklerinin geliştiği sonucuna varılmıştır. 5.Kaynaklar 1. Alongi, J., Malucelli, G., 2013. Heat and Moisture Transfer in Sol-Gel Treated Cotton Fabrics. Journal of Thermal Analysis and Calorimetry, 111, 459 – 465. 2. Ferrero, F., Periolatto, M., 2013. Application of Fluorinated Compounds to Cotton Fabrics via Sol-Gel. Applied Surface Science, 275, 201 – 207. 259 YÜKSEK KATMA DEĞERLİ EKOLOJİK HALI ÜRETİMİ İÇİN ENDÜSTRİYEL DOĞAL BOYA PROSESLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ Karaboyacı, Mustafa1, Kayahan, Enfal2 1 2 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Özet Günümüz dünyasında gelişmekte olan çevre bilinci ve sağlıklı yaşam eğilimiyle birlikte, tekstil sektöründe de organik ürünler gün geçtikçe daha fazla ilgi görmektedir. Tekstil sektöründe özellikle boyama işlemleri sırasında kullanılan birçok yardımcı kimyasal madde ve sentetik boyarmaddeler, insan ve çevre üzerinde yüksek tehlikeler ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle doğal dengeyi koruyan ürünlere olan talep ile birlikte doğal boyarmadde gereksinimi de artmıştır. Fakat klasik kök boyama teknikleri genel kullanıma uygulanamayacak kadar yüksek maliyetli ve fabrikasyon üretime elverişli değildir. Makine halısı ihracatımız uzun yıllardan beri artış gösteren sektörlerimiz arasında yer almaktadır. Son üç yılın makine halısı birim ihraç fiyatları incelendiğinde yaklaşık 3,5 dolar/kg olduğu görülmektedir. El halısında ise bu değer 40 dolar/kg civarındadır. Bu projenin amacı sentetik boyama fiyatına doğal boyama yaparak, ekolojik yönü ön plana çıkartılmış yüksek katma değerli makine halılarının üretimidir. Bu amaçla endüstriyel bitkisel atıklar doğal boyarmadde kaynağı olarak kullanılacak ve bu atıklarla endüstriyel boyama prosesleri oluşturularak elde edilen ürünlerin yıkama, sürtme ve ışık haslıkları test edilerek uygun bir renk kartelesı oluşturulacaktır. Bu kartela aynı zamanda her tür tekstil ürünü için de bir kaynak olacaktır. Anahtar Kelimeler: Halı, doğal boya, ekoloji, katma değer Abstract In today's world with the developing tendency of environmental awareness and healthy living, organic products in the textile industry see more and more interest. In the textile sector, especially auxiliary chemicals and synthetic dyes used during the dyeing process have high hazards on human and environment. Therefore, with the demand for products that protect the natural balance, requirement of natural dyes is increased. But the classical root dyeing techniques could not be applied because of the high cost of dyeing and it is not conducive for industrial production. Machine made carpet exports are located in increased indus The aim of this project is producing the machine made carpets which have ecological aspect in the foreground and with high added value by dyed with natural dyes to the price of synthetic dyes.tries for many years. When the unit export price of the machine-made carpets investigated for last three years, seems to be about 3.5 dollars / kg. This value is is around. 40 dollars / kg in hand made carpets. For this purpose industrial food wastes will be used as a source of natural dyes. Industrial dyeing processes will design for these wastes and a color chart will be obtain by testing obtained product in the terms of rubbing, washing and light fastness.This color chart will be a source for all kind of tekstile materials Key Words: Carpet, natural dye, ecology, added value Tahmini Projesi Süresi 6 Ay Tahmini Proje Bütçesi 25.000 TL 260 1.Projenin Amacı Bu projenin amacı düşük maliyetli doğal boyarmaddeler ile yün, pamuk, bambu, soya gibi doğal elyafların boyanması ve bu elyaflardan elde edilen ipliklerin makine halısı üretiminde kullanılmasıdır. Doğallığın ürüne katma değer katığı ve klasik kök boyamacılığın pahalı oluşu göz önüne alındığında, ortaya çıkan ekolojik halıların ekonomik değerinin daha yüksek olması kaçınılmazdır. Kızıl kök, indigo gibi boyarmadde bitkilerinin tarımsal olarak üretimi de yüksek maliyetler oluşturmaktadır (Bechtold ve ark. 2007). Bu yüksek maliyetler, doğal boyarmadde kullanımının yaygınlaşmasının ve endüstriyel uygulamalarının önüne geçmektedir. Bu nedenle ucuz bitki boyarmaddelerine ve bunların endüstriyel olarak kullanılabilmesi için yeni yöntemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Yiyecek, içecek ve kozmetik endüstrileri doğal boyarmadde içeren büyük miktarlarda atık üretmektedirler. Bu atıklar, tekstil boyama işlemleri için doğal boyarmaddelerin ekstraksiyonuna kaynak sağlayabilmektedir. Bazı araştırmacılar meyve veya çay yapraklarının kullanımı ile parlak sarı ve kırmızı renkte boyarmaddelerin ekstraksiyon ile meyve ve sebzelerden elde edilebilirliği üzerine araştırmalar yapmıştır (Deo ve Desai 1999, Vankar ve ark. 2007). 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Projenin ilk aşaması boyamanın yapılacağı boyahane civarında kolayca bulunabilecek endüstriyel bitkisel atıkların tespitidir. Çünkü bölgelere göre endüstriyel atıklar farklılık göstermektedir. Örneğin daha önce Isparta bölgesinde yaptığımız çalışmada standart bobinelyaf boyama makinelerinde hiçbir değişiklik yapmadan endüstriyel bir bitkisel atık olan gül posası ile boyama yapılabileceğini gördük. Hatta bu yeni proses ile tafting halı üretimi yapan bir firma tamamen gül posasından boyanmış iplikler ile “Infusion” adında bir koleksiyon oluşturmuştur. Doğal boya kaynaklarının tespitinden sonra her bir atık için doğal boyarın bitkisel atıktan optimum ektraksiyon süresi ve sıcaklığı, optimum boyama süresi ve sıcaklığı saptanacaktır. Bu verilerden boyama prosesi elde edilecek ve farklı ekolojik mordanlar ile renk kartelası oluşturulacaktır. Elde edilen renklerin yıkama, yaş ve kuru sürtme ve ışık haslıkları analiz edilerek endüstriyel kullanıma uygun olanları belirlenecektir. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Proje sonunda doğal kaynaklı elyafların, ucuz doğal boyarmaddeler ile boyanmasında kullanılacak endüstriyel proses elde edilecektir. Önceki çalışmalardan elde ettiğimiz verilere göre bu boyamanın maliyeti sentetik boyarmaddeler ile hemen hemen aynı olacaktır. Makine halısı üretiminde bu ipliklerin kullanılması yenilikçi ve değerli bir ürün grubunun oluşmasına olanak sağlayacaktır. 4.Somut Çıktılar Proje sonunda ucuz boyarmaddelerle boyanmış yün, pamuk, soya, bambu elyaflar için bir renk kartelası, endüstriyel boyama prosesi ve bu iplikler ile boyanmış ekoloji yüksek katma değerli makine halıları elde edilecektir. Elde edilen renk kartelası diğer tekstil ürünlerinin üretiminde de kullanılabilir. 5.Kaynaklar Bechtold T, Mahmud-Ali A, Mussak RAM (2007) Natural dyes for textile dyeing a controversial field offering opportunities. Renewable Resources and Biorefineries, 3 Ghent. Deo HT, Desai BK (1999) Dyeing of cotton and jute with tea as a natural dye. Journal of Society Dyers and Colorist 115:224–227 Vankar PS, Shanker R, Srivastava J (2007) Ultrasonic dyeing of cotton fabric with aqueous extract of Eclipta alba. Dyes Pigments 72: 33–37 261 PORTAKAL POSASINDAN ELDE EDİLMİŞ MİKROKAPSÜLLERDEN ÜRETİLEN ANTİSELÜLİT ÖZELLİKTE BAYAN ÇORABI Dalkıran,Gülşah1, Yeşilyurt, Mahmut2 1 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Özet Portakal ekonomik değeri yüksek olan Citrus cinsi meyve ağacı türünden olan bir bitkidir.Bu bitkinin meyvelerinden gıda olarak faydalanıldığı gibi kabuklarından da uçucu yağlar elde edilmektedir. Ülkemizde özellikle de Akdeniz Bölgesinde yoğun olarak üretimi ve hasadı yapılan portakalın fabrikalarda meyve suyu üretimi sonucunda yaş meyvenin %40-65’lik kısmı atık olarak çıkmaktadır. Portakal kabuğu, portakal yağını taşıyan bezelere sahiptir. Portakal suyu üretimi sırasında, bu yağ su buharı destilasyonu yoluyla bir yan ürün haline getirilir. Bu ekstraksiyon süreci portakal hasadından sonra başlar. Bu posadan ekstrakte edilerek elde edilecek olan portakal yağının mikrokapsülasyon yöntemi ile sık örülmüş bayan çoraplarına entegre edilmesi ile antiselülit özelliğine sahip ürünler elde edilecektir. Portakal yağındaki etken madde, deri altındaki kan ve lenfatik dolaşımı hızlandırıyor, oradaki metabolizmayı artırarak lokal yağ yakımını hızlandırıyor. Ayrıca çok kuvvetli bir antioksidan, oksijenin toksik yan ürünlerini dokudan uzaklaştırıyor.Böylelikle selülit tedavisinin olmazsa olmazı olan masajın etkisini de arttırıyor. Anahtar Kelimeler: Portakal,posa,ekstrakte,mikrokapsül, Abstract Orange is the fruit of the species of Citrus Tree that has a high economic value. Full of nutritional values oli might be obtained from the Orange peel. Orange juice is used to make orange of %45-60 partial waste which are harvested and produced around Mediterranean Region. Orange peel contains the orange oil. During the production of orange juice, the byproduct which is the oil vapor is accumulated by destilation. This extraction process begins after harvest. Orange oil micro capsules method with frequent knit socks to be integrated and anti-cellulite products will be obtained.Some active ingredients contained in the orange peel oil accelerate a blood and lymphatic circulation as well as speed up metabolism and fat burning.The oil is also a very strong antioxidant that helps to expel toxins (by-product of oxygen) from the human tissue. The orange oil used with the massage as a treatmet of the cellulite may increase the effect of therapy. Key Words: Orange, pulp, extracted,microcapsules, Tahmini Projesi Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 65.000 TL 1.Projenin Amacı Türkiye narenciye üretimi ve ihracatı açısından önemli bir yere sahip olup dünyadaki talebin %2’sini karşılamaktadır. Akdeniz Bölgesi narenciye üretiminde Türkiye’de ilk sırayı almakta ve üretimin büyük bir kısmını portakal oluşturmaktadır. Narenciyenin çoğu taze olarak tüketilmekte, kalan kısmı ise meyve suyu, şekerleme, reçel v.b amaçlar için kullanılmaktadır. Özelliklede meyve suyu üretiminden sonra açığa çıkan portakal posası genelde hayvan yemi üretiminde kullanılmaktadır. Bu projede esas amaç atık olarak açığa çıkan portakal posasından elde edilebilecek portakal yağından mikrokapsüller üretilerek bayan çoraplarına 262 entegre edilecektir. Akdeniz Bölgesinde yoğun üretimi yapılan portakal, hem ülke içi kullanımı hem de ihracat açısından diğer meyvelerden daha önemli bir yere sahiptir. Bu durum atık potansiyelini arttırmaktadır. Atık potansiyeli yüksek olan bir atığın hem proteince zengin biyokütle oluşturulması hem de portakal kabuğunda ki bezelerde bulunan d-limonene sayesinde metabolizmanın çalışma etkinliğini arttırarak yağ yakımında etkili olması açısından özellikle de insan sağlığına değerli ürünler oluşturabilmesinden oldukça uygundur. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Atık olarak açığa çıkan portakal posası tekrar bir işleme sokularak özellikle de portakal kabuklarında bulunan etkili maddelerin meydana getirilmesi ile bu maddelerin mikrokapsüller halinde örme kumaş dokusuna özel bir yöntem ile nüfus ettirilecektir. Bu çalışmanın ayrı bir özel noktasıda mikrokapsüllerin olabildiğince fazla sayıda dokuya yerleştirilmesi ve uzun yıkamalar sonucunda yapıdan ayrılmaması özelliği olacaktır. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Birçok kadının en büyük sorunları arasında olan selülitin yok edilebilmesi için günümüzde birçok kozmetik ürünler ve çeşitli yöntemler hali hazırda kullanılmaktadır. Ama bütün bu yöntemler ya maddi bir külfete uğratarak ve aynı zamanda kimyasal maddelerin direkt olarak vücut ile teması ile yada zaman alıcı, yorucu ve sabır gerektiren bir süreçtir. Bu nedenlerden dolayı ve aynı zamanda atık bir maddenin geri dönüşümü yapılarak insan sağlığına yarar sağlaması projenin yenilikçi boyutunu ortaya koymaktadır. 4.Somut Çıktılar Narenciye posaları ile ilgili birçok çalışma vardır. Bu çalışmalar narenciye posalarını değerlendirme gereksinimini ortaya koymaktadır. Basınçlı özel örgüsü sayesinde kan dolaşımını hareketlendirirken, kan akışı hızlandıracak, selülite neden olan yaş katmanlarını eritecektir. Giyildiği andan itibaren özel örgü tekniğinden dolayı mikro masaj tekniği ile vücuttaki yağların erimesine ve şekil almasına olanak tanır. Kumaştan imal edilen ürün giyildiğinde ekstra egzersize gerek kalmadan, günlük hareketler sonucunda mikrokapsüller patlayarak içindeki portakal yağı özütü vücuda nüfuz edecektir. 5.Kaynaklar [1] Yalçınkaya,Y,M., Baytok,E., Yörük, A, M., Değişik Meyve Posası Silajlarının Bazı Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri, Erciyes Üniv Vet Fak Derg 9(2) 95-106, 2012 [2]Deveci,Ü,E., Özyurt,M., Portakal Hidrolizatı ve Melas İçerikli Besiyeri Ortamında Sitrik Asit Üretimine Başlangıç Toplam Şeker Derişiminin Etkisi, Biyoloji Bilimleri Araştırma Dergisi 4 (2): 43-47, 2011 ISSN: 13083961, E-ISSN: 1308-0261, 263 3D NEŞELİ KARAKTERLER ŞAPKA TASARIMLARI İLE ÇOKUKLARA HAYVAN SEVGİSİ KAZANDIRMA Özdemir, Agah Oktay1, Yılmaz, Mesut Çağrı2 Erzincan Üniversitesi, Erzincan MYO, Erzincan/Türkiye Erzincan Üniversitesi, Erzincan MYO, Erzincan/Türkiye 1 2 Özet Türkiye Avrupa’nın en genç nüfusa sahip ülkesidir. Konfeksiyonda üç önemli trend; fiyat, yaratıcılık ve kalitedir. Çocuklar, yaşları ve güncel yaşamın getirdiği koşullar gereği eğlenceli ve dinamik görünüme odaklanmıştır. Sanal oyun kahramanları, medya ve popüler artistler çocukların tüketim alışkanlıklarına doğrudan etkili olmaktadır. Proje önerimizde, Photoshop programında yapılan tasarımların Tetra Cad bilgisayar destekli kalıp hazırlama programında kalıpları hazırlanacaktır. Hazırlanan kalıplara göre kesilen kumaşlardan dikim işlemine geçilecektir. Bu proje ile özellikle çocuklara “hayvan sevgisi” aşılamak üzere kendi tasarladığımız 3D karakterleri şapka formunda üretmeyi hedeflemekteyiz. Anahtar Kelimeler: Şapka Tasarımı, 3D Tasarım, Şapka Üretimi GAINING ANIMAL LOVE TO CHILDREN WITH 3D FUN CHARACTER HAT DESIGNS Abstract Turkey is the country which has the youngest population in Europe. In garment industry, three important trends are; price, creativity and quality. Children, because of their age and daily life requirement focused on funy and dynamic appearance. Virtual game heroes, media, and popular artists are direct impacts on children's consumption patterns. In our Project proposal, design of patterns which is made with photoshop, will be prepared in Tetra CAD computeraided pattern preparation programs. According to the prepared pattern will cut of according to the process of planned. With this project, we aim to produce 3D characters in the form of hats in order to instill “animal love” to children. Key Words: Hat Design, 3D Design, Hat Manufactoring Tahmini Projesi Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 100000 TL 1.Projenin Amacı TUİK verilerine göre Türkiye nüfusunun % 41.1’ ini çocuk ve gençler oluşturmaktadır. Türkiye nüfusunun %24.6’ sı ise çocuk (0-14 yaş) yaş grubundadır. Türkiye Avrupa’nın en çok genç nüfusa sahip ülkesidir. Konfeksiyonda üç önemli trend; fiyat, yaratıcılık ve kalitedir. Bu trendlerin yakalanması için, Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarına önem verilerek yeni markaların yaratılması ve farklı tasarımların piyasaya sunulması gerekmektedir. Çocuklar, yaşları ve güncel yaşamın getirdiği koşullar gereği eğlenceli ve dinamik görünüme odaklanmıştır. Sanal oyun kahramanları, medya ve popüler artistler çocukların tüketim alışkanlıklarına doğrudan etkili olmaktadır. 264 Giyim sözsüz iletişimin “anlam ifade etme” işlevinde son derece önemli rol oynamaktadır. Renklerin dili ve giyim - kuşam dili, özellikle toplumsal kimlik ve statülerin belirlenmesi ve duyguların dile getirimi açısından yadsınamaz bir öneme sahiptir. Bu proje ile 3D Neşeli Karakterlerle şapka tasarımı yaparak bunların üretimlerinin gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Photo Shop programında yapılan tasarımların Tetra Cad bilgisayar destekli kalıp hazırlama programında kalıpları hazırlanacaktır. Hazırlanan kalıplara göre kesilen kumaşlardan dikim işlemine geçilecektir. Projede üretilecek şapkalar pelüş kumaşlardan üretilecektir. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Bu proje ile özellikle çocuklara “hayvan sevgisi” aşılamak üzere kendi tasarladığımız 3D karakterleri şapka formunda üretmeyi hedeflemekteyiz. 4.Somut Çıktılar Proje çalışmaları ile aşağıdaki sonuçlara ulaşılması planlanmaktadır: - Tüketiciye tasarım ürünlerinin sunulabilmesi - Sektörde marka oluşturulabilmesi - Üniversite – Sanayi işbirliği içerisinde Ar-Ge ve Ür-Ge faaliyetlerine destek olabilmek - Projede hazırlanan ürünler ile çocuklara eğlenceli bir şekilde hayvan sevgisi aşılamak 5.Kaynaklar Yurdakul, S., Ural, Ö., İletişimde Giyimin Yeri, Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Dergisi, Ankara, 2008, Sayı: 23, s.44-54 ÇEĞİNDİR, N., Neşeli Giysi Tasarımları Projesi, UİB Tekstil ve Konfeksiyon Sektöründe AR-GE Proje Pazarı, Bursa 2009, s. http://www.aksam.com.tr/ekonomi/avrupanin-en-genc-nufuslu-ulkesi-turkiye/haber-323802 Tarih: 11 Temmuz 2014 265 DENEYSEL VE İSTATİSTİKSEL ÇALIŞMALAR İLE REAKTİF BOYAMA ŞARTLARININ OPTİMİZASYONU Tutak, Mustafa1, Özdemir, Agah Oktay2 Erciyes Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kayseri/Türkiye 2 Erzincan Üniversitesi, Erzincan MYO, Erzincan/Türkiye 1 Özet Bu proje, selülozik liflerin renklendirilmesinde kullanılan reaktif boyalar için boyama kinetiğini ve renk sonuçlarının istatistiksel olarak değerlendirmesini kapsamaktadır. Seçilen reaktif boya farklı boyama şartlarında her 10 dakikada bir boya banyosu rengi ölçülerek kinetik çalışması, boyama sonrası yıkama ve haslık çalışmaları ile tamamlanması düşünülmüştür. Elde edilen sonuçlar, Design expert istatistik yazılımı ile detaylı olarak analiz edilecektir. Hangi boyama şartının ne seviyede sonuçlara etki ettiği, boyama süresinin yeterli ya da fazla olduğu belirlenecektir. Proje önerisi desteklendiği takdirde; tekli, ikili ve üçlü reaktif boya karışımları ile boyama yapılarak sonuçları analiz edilecektir. Anahtar Kelimeler: Reaktif boyama, Design Expert, boya çekimi, selülozik lif. OPTIMIZATION REACTIVE DYEING PARAMETERS WITH EXPERIMENTAL AND STATISTICAL STUDIES Abstract This project covers dyeing kinetics of reactive dyes which is used on dyeing cellulosic fibers and statistical evaluation of the color results. The selected reactive dye was considered to be done kinetic study with dye bath color measuring every 10 minutes in different dyeing parameters, as to after dyeing try to complate the experiment with washing and fastness studies. The results obtained will be analysed in detail with statistics software Design expert. Dyeing conditions which results to influence what level, dyeing time which is to be enough or more than determined. If the project proposal is supported the results which to be dyed with single, double and triple dye mixtures will be analyzed. Key Words: Reactive dyeing, Design Expert, exhaustion, cellulose fibre Tahmini Projesi Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 100000 TL 1.Projenin Amacı Boyama, boya bileşenleri ve lifler arasındaki arafazda yer alan, heterojenik bir süreçtir. Boyanın ilerlemesi, likit fazdaki boyanın difüzyonu, liflerdeki difüzyon ve liflerin iç yüzeyindeki adsorbsiyonu içerir. Fiksaj sürecinde olduğu gibi reaktif boyalarla boyama, boya molekülleri ve lifin aktif bölgeleri arasındaki kimyasal etkileşimle tamamlanır. Boyama koşullarına bağlı olarak, bu adımların her biri sınırlayıcı ve bu yüzden de sürecin kinetik ilişkilerini ve oranlarını belirleyici olabilir. Bu çalışmasının amacı, pamuk renklendirme süreçlerinde önemli işlem aşamalarından olan boyama veriminin boyama kinetiğine bağlı olarak, istatistiksel açıdan değerlendirilmesi temel amacıdır. 266 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Projede boyanacak ürün olarak %100 pamuklu örme kumaş kullanılacaktır. % 100 pamuklu örme kumaş reaktif boya ile çektirme yöntemine göre boyanacaktır. Boyama yapmadan boya çözeltileri hazırlanarak boyanın absorbans değerleri hesaplanacaktır. Boyama işlemi çektirme yöntemine göre, numune boyama makinesinde yapılacaktır. Boyama sürecinde makineden belirli zaman aralıklarında makine içerisindeki deney tüplerinden flotte pipetleme yöntemiyle alınarak içerisindeki boyarmadde konsantrasyonu UV-Vis spektrofotometre ile belirlenecektir. Her bir boyama işlemelerinde yapılacak boyanmış kumaşların renk ölçümleri ve haslık çalışmaları ile birlikte boyama banyosunda bulunan boyarmadde miktarı optik yoğunluk ölçüm prensibine göre belirlenecektir. Elde edilen veriler ışığında lif tarafından alınan boya çekim eğrileri çıkarılarak sonuçlar karşılaştırılacaktır. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Bizim bu proje çalışmasındaki amacımız, boyama kinetiğini inceleyerek ideal reaktif boyama şartları olan sıcaklık, yardımcı kimyasal oranlarını ve boyama sürelerini tespit ederek boyama verimini maksimum seviyeye taşımaktır. Böylece boyama verimi artırılarak atık boya miktarları azaltılması dolayısıyla boyama maliyetlerinin düşürülmesi hedeflenmektedir. 4.Somut Çıktılar Proje çalışmaları ile aşağıdaki sonuçlara ulaşılması planlanmaktadır: -Boyama süresinin kısaltılabilecek ve sonucunda da zaman ve enerji tasarrufu sağlanacaktır. -Boyama verimi artırılabilecek dolayısıyla atık boyarmadde miktarı düşürülecektir. -Boyama kinetiğine bağlı olarak K/S ve haslık sonuçları istatistiksel olarak karşılaştırılacaktır. -Seçilen boya için renklendirme koyuluğuna göre ideal boyama şartları ortaya belirlenecektir. -Boyama maliyetleri için en ekonomik şartlar belirlenecektir. 5.Kaynaklar Broadbent A. D., Basic Principles of Textile Coloration, Society of Dyers and Colourists, Canada, 2001. Özdemir A., Selülozik Tekstil Materyallerinde Renklendirme Veriminin Artırılması İçin Katyonikleştirme Şartlarının Araştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Kayseri, Haziran 2009. Özdemir A.O., Tutak M., "Pamuklu Örme Kumaşların Reaktif Boya Ile Boyanması Esnasında Tuz Ve Boyarmadde Miktarına Bağlı Olarak Boyama Kinetiğinin incelenmesi", Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, cilt.29, no.3, ss.200-205, 2013. Gemci, H.F., Türkiye’ de Tekstil Piyasası ve Dünyadaki Yeri, Yüksek Lisans Tezi, Kadir Has Üniversitesi, İstanbul, 2007. ÖZTOP, M., Taguchi Deney Tasarımı Yöntemi İle Alüminyum Ekstrüzyon Prosesinin İyileştirilmesi, Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 2009. 267 PAN ÜRÜNLERİN BOYANMASINDA LİPOZOMLARIN KULLANIM OLANAKLARININ İNCELENMESİ Sariişik, A.M.1, Kartal, G.E. 1, Erkan, G.1 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü 35397 Tınaztepe Kampüsü Buca / İzmir Özet Lipozomlar, aktif maddenin kapsüllenerek, hücre zarının bir ucundan öbür ucuna taşınmasına olanak tanıyan taşıyıcı sistemlerdir. Sulu bir bölgenin içi kapalı vezikülleridir ve 10 nm - 10 mm arasında değişen çapa sahip küre şeklinde çift katmanlı fosfolipidlerden oluşmaktadır1. Lipozomların hidrofilik kısmı fosfat ve kolin gruplarından; hidrofobik kısım ise iki hidrokarbon zincirinden oluşmaktadır2,3. Lipozomlar boyutlarına göre küçük ve büyük, katmanlarına göre tek katmanlı, çift katmanlı ve çok katmanlı olarak sınıflandırılabilmektedir4. Lipozom teknolojisi; kapsüllenmiş materyalin yavaş yavaş serbest bırakılmasının önemli olduğu eczacılık, kozmetik, deterjan, tekstil ve bunun gibi çok çeşitli alanlarda uygulanabilmektedir. Tekstil materyallerinin boyama işleminde lipozomların kullanım alanı giderek yaygınlaşmaktadır2-7. Bu çalışmada, Çeşitli yöntemlerle elde edilen lipozomlar kullanılarak boyama işlemleri gerçekleştirilecek ve haslık özellikleri ile renk verimleri karşılaştırılacaktır. Anahtar Kelimeler: Lipozom, poliakrilonitril, boyama Abstract Liposomes encapsulating the active substance, from one end to the other side of the cell membrane delivery systems that are available for carrying. An aqueous solution of closed vesicles within the region and they are spherical with diameters ranging from 10 nm to 10 mm consist of phospholipid bilayers1. Liposomes of hydrophilic group consist portion and choline phosphate and hydrophobic consists two parts of hydrocarbon chain2,3. Liposomes can be classifiedaccording to the size of small and large, according to layer monolayer, bilayer and multilayer structure4. Liposome technology is important for slow release of the encapsulated material which are pharmaceuticals, cosmetics, detergents, textiles and the like can be applied in several areas. Dyeing of textile materials, the use of liposomes in the area is becoming increasingly common. In this study, acrylic fabrics fastness properties of dyeings of performing examination will be provided with different liposome production methods. Key Words: Liposome, polyacrylonitrile, dyeing Tahmini Projesi Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 60.000 TL 1.Projenin Amacı Tekstil ürünlerinin katma değerini artıran en önemli işlem basamağı terbiye işlemleridir. Son yıllarda, fosfolipitlerden üretilen lipozomların, uygun maliyetli ve çevreye duyarlı bir şekilde tekstil üzerine boyarmaddelerin aktarılmasında taşıyıcı olarak kullanılması üzerine araştırmalar sürmektedir. Bu yeni temiz teknoloji çeşitli lif ve lif karışımlarının boyama işlemlerinin optimizasyonunda kullanılmaktadır. Proje, farklı yöntemler ve lipidik bileşikler kullanılarak lipozom elde etmeyi ve elde edilen lipozomların poliakrilonitril esaslı ürünlerin boyama işleminde kullanımının araştırılmasını ve geliştirilmesini amaçlamaktadır. Proje 268 kapsamında PAN ürünlerin boyanmasında düzgünsüzlük sorununa çözüm bulmaya yönelik çalışmalar da yapılacaktır. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Farklı fosfolipit bileşenlerinden farklı boyutlarda lipozomların üretimi gerçekleştirilecektir. Lipozom üretimi “ince lipit tabaka” (Bangham yöntemi) olarak da bilinen hidratasyon yöntemine göre gerçekleştirilecektir. Lipit bileşenlerinin asetilasyonunun gerçekleştirilmesi ve hazırlanan boya çözeltileri ile karıştırılması sonucu lipit süspansiyonları elde edilecektir. Boyarmadde içeren lipit süspansiyonlarının sonikasyona tabi tutulması sonucunda oluşan boya çözeltileri, boyama işlemlerinde kullanılacaktır. Boyama sonrası, boyarmadde tüketimi saptanacak ve numunelerin yıkama haslığı, ışık haslığı (yapay ve gün ışığına), sürtünme haslığı ve ter haslığı gibi haslık özellikleri incelenecektir. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Proje kapsamında, laboratuvar ortamında lipozom üretim optimizasyon çalışmalarının gerçekleştirilmesi ve lipozomların boyama işlemlerinde optimizasyon amaçlı kullanılabilirliğinin araştırılması; hem ürün yeniliği hem de üretim yöntemlerinin geliştirilmesi açısından önem taşımaktadır. Bütün bu çalışmalar yeni, temiz ve etkili bir teknoloji olan lipozom teknolojisinin ülkemizde uygulanabilirliğinin geliştirilmesine katkıda bulunacaktır. 4.Somut Çıktılar Tekstil işlemlerinin ekolojik olarak gerçekleştirilmesinde fosfolipitler gibi doğal ürünlerin kullanımına ilgi giderek artmaktadır. Araştırmalar, lipozomların boyamada yaygın olarak kullanılan çeşitli sentetik yardımcı maddelere alternatif bir araç olarak kullanılabileceğini göstermektedir. Lipozom kullanılarak düşük boyama sıcaklığında boyama yaparak hem enerji tasarrufu sağlanmakta hem de boyama sırasında sıcaklığın sınırlandırılmasıyla lifler korunmaktadır. 5.Kaynaklar [1] Altay, P., Sarıışık, A.M. (2012). Tekstil Boyama İşlemlerinde Lipozomların Kullanımı, Tekstil ve Mühendis, 19: 86, 56. [2] http://www.lyposphericnutrients.co.uk/reasearchanddevelopment.aspx [3] Barani, H., Montazer, M. (2008). A Review on Applications of Liposomes in Textile Processing, Journal of Liposome Research, 18:249. [4] Yurdakul, A., Atav, R., (2007). Lipozomların Yapısı ve Sınıflandırılması, Tekstil ve Konfeksiyon, 4243. [5] De La Maza, A., Coderch, L., Serra, S., Parra, J.L., (1997). Phosphatidylcholine Unilamellar Liposomes as Vehicles for a 1:2 Metal Complex Dye in Wool Dyeing, Journal of the Society of Dyers and Colourists, 113,165-169. [6] Nelson, G. (2002). Application of Microencapsulation in Textiles, Int. J. Pharm., 242, 55. [7] Baptista, A.L.F., Coutinho, P.J.G., Real Oliveira, M.E.C.D., Rocha Gomes, J.I.N. (2003). Effect of Temperature and Surfactant on the Control Release of Microencapsulated Dye in Lecithin L,posomes. I, Journal of Liposome Research,13,2, 111–121 [8] G.E. Kartal, A.M. Sarıışık, G. Erkan, A. Öztürk, B. Öztürk (2014). The Usage of Liposome in Wool/PET Dyeing Process, 14th AUTEX Dünya Tekstil Konferansı, 26-28 Mayıs 2014, Bursa, Türkiye. [9] G.E. Kartal, A.M. Sarıışık, G. Erkan, A. Öztürk, B. Öztürk (2013). The Application Possibilities of Liposomes in Textile Finishing Process, TexTeh VI Uluslararası Konferansı, 17 -18 Ekim 2013, Bükreş, Romanya. 269 DOĞAL ESASLI ANTİBAKTERİYEL POLİMER MATRİKSLERİ İLE HALI VE EV TEKSTİLİ ÜRÜNLERİNİN MODİFİKASYONU Kaplan Sibel, AslanSelçuk, Oral Ayhan1, Ulusoy Seyhan2 Süleyman DemirelÜniversitesi, MühendislikFakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü1 Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü2 Özet Bu projede,antibakteriyel özelliğe sahip bitkisel esaslı maddeler (sinamaldehit, geraniol, vb.) içeren polimer matrikslerin, polipropilen ipliklere veya kumaş yüzeylerine uygulanmasıyla antibakteriyel halı ve ev tekstiliürünlerinin üretimi planlanmaktadır. Seçilen bitkisel esaslı antibakteriyel maddelerle farklı polimerizasyon yöntemlerine(katyonik monomer aktivasyonu, fotokatyonik polimerizasyon)göre elde edilen polilaktik asit ve Poli(siklohegzanoksid)polimer matrikslerin ortama salınmadan life bağlandıkları ve yeterli antibakteriyel aktiviteye sahip oldukları, polipropilen dokusuz yüzeylerin antibakteriyel modifikasyonu konusunda devam etmekte olan bir TÜBİTAK Projesi kapsamında tespit edilmiştir. Farklı polimerizasyon metotları ve polimerlerle elde edilen ve polipropilen yüzeyine kimyasal olarak bağlanan doğal hoş kokulu antibakteriyel polimer matrikslerin potansiyel mikroorganizma yaşam ortamlarında kullanılan halı ve diğer ev tekstili ürünlerinin antibakteriyel hale getirilmesinde kullanılması planlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Halı,doğal antibakteriyel madde, biyopolimer, polipropilen. ANTIBACTERIAL MODIFICATION OF CARPETS AND HOME TEXTILE PRODUCTS WITH NATURAL BASED ANTIBACTERIAL POLYMER MATRIXES Abstract In this project, antibacterial carpets and other home textile products are planned to be produced by polymer matrixes including selected herbal antibacterial agents (cinnamaldehyde, geraniol, etc.). Polymer matrixes may be applied on yarns or fabrics. Chemical structures and antibacterial performances of the polymers produced from PCHO and PLA including selected herbal antibacterial agents (produced according to cationic monomer activated and photocationic polymerization methods) were analyzed and approved within a TUBITAK Project about antibacterial modification of polypropylene nonwoven fabrics. Antibacterial polymer matrixes produced by two different polymerization methods and bonded chemically on polypropylene fabrics have also natural fragrances and it is thought that they can be used for modification of carpets and other home textile coverings used in environments where is suitable for growth of microorganisms. Key Words: Carpet, natural-based antibacterial agents, biopolymer, polypropylene. Tahmini Projesi Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 30.000 TL 270 1.Projenin Amacı Kir iticilik ve antistatik özellikler yanında halılara kazandırılan antibakteriyellik, özellikle bebek odaları, ıslak zeminler gibi uygulamalar için gereklidir. Genellikle kimyasal esaslı maddeler veya mikro/nano partikül halindeki gümüş kompozit maddeleriyle (Montazer ve ark., 2012) antibakteriyel hale getirilen sentetik havlı makina halılarının, çevreye ve insan sağlığına duyarlı bir yaklaşımla,antibakteriyel etkileri kanıtlanmış, polimer formunda da devam eden bir TÜBİTAK Projesi'nde tespit edilen (Aslan ve ark., 2014) bitkisel esaslı antibakteriyel madde içeren polimer matriksleri ile modifikasyonu planlanmaktadır. Farklı polimerlerin bitkisel esaslı antibakteriyel maddelerle bir araya getirilip sentezlenmesiyle elde edilen antibakteriyel polimer matrisklerinin uygun yöntemlerle polipropilen iplik veya kumaş yüzeylerine uygulanmasıyla halı ve benzeri ev tekstili ürünlerinin modifikasyonu amaçlanmıştır. Çevre ve insan sağlığı açısından bakıldığında, ortama salınmadan life bağlanarak bir bariyer oluşturan polimer bazlı yapılar salınım yapmadıkları için ekonomik ve çevresel açılardan daha avantajlıdırlar (Stawski, 2013). 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Bitkisel esaslı antibakteriyel maddenin uygun polimerlere bağlanabilmesi için kullanılan 'katyonik monomer aktivasyonu'yönteminde, laktit gibi halkalı bir monomere uygun katalizör ve deney koşullarında belirli bir miktar alkol varlığında halka açılması polimerizasyonu gerçekleştirilmiştir (Averett ve ark., 2011). 'Fotokatyonik polimerizasyon' yönteminde ise, UV ışık kullanılarak daha önceden aktif hale getirilen başlatıcı, halka açılma yöntemi ile monomeri polimerleştirmekte ve ortamda bulunan alkol gurubu zincire bağlanmaktadır (Wojtania ve ark., 1986). İşlem uygulanan iplik veya kumaşların antibakteriyel performans testleri kalitatif (AATCC 147) ve dinamik şartlarda kantitatif (ASTM E2149–01) olarak test edilecektir. Ayrıca yapıların yıkama dayanımlarının testi de son kullanım alanına uygun standart yıkamalar sonucunda tekrarlanacak antibakteriyel aktivite testleri ile belirlenecektir. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Bu çalışmada kullanılan antibakteriyel etken maddelerin bitkisel esaslı (gıda maddesi olarak da kullanılabilecek düzeyde vücuda yararlı, çevreyle dost)olmaları ve düşük maliyetle hoş kokuya sahip kalıcı bir antibakteriyel etkinin vücutla yakın temasta olacak ev tekstili ürünler için elde edilebilmesinin diğer uygulamalara göre fark yaratacağı düşünülmektedir. 4.Somut Çıktılar Bitkisel esaslı antibakteriyel madde içeren polimer matrikslerin daha önceki çalışmada (Aslan ve ark., 2014) belirlendiği şekilde kumaş yapısını bozmadan, film tabakası halinde iplik veya kumaş yüzeylerini kaplamasının kir iticilik açısından da avantaj olabileceği düşünülmektedir. 5.Kaynaklar 1) Aslan, S., Kaplan, S., Ulusoy, S., Oral, A., 2014. An Investigation about Antibacterial Sweat Pads Modified by Biopolymers, 2nd Egemeditex International Congress on Healthcare and Medical Textiles, September 25-26, 2014, İzmir, Türkiye. 2) Averett, R.D., Reallf, M.L., Jacob, K., Cakmak, M., Yalcin, B., 2011. The Mechanical Behavior of Poly(lactic acid) Unreinforced and Nanocomposite Films Subjected to Monotonic and Fatigue Loading Conditions, Journal of Composite Materials,45(26): 2717-2726. 3) Montazer, M., Hajimirzababa, H., Rahimi, M.K., Alibakshi, S., 2012. Durable Anti-bacterial Nylon Carpet Using Colloidal Nano Silver. FTEE, 20, 4(93), 96-101. 4) Stawski, D., Sarkar, A.K., Polowinski, S., Banerjee, A., Ranganath, A., Puchalski, M., Stanczyk, K., 2013. Antibacterial Properties of Polypropylene Textiles Modified by Poly(2-(N,N-dimethyloamino ethyl) methacrylate). Journal of the Textile Institute, 104(8), 883-891. Wojtania, M., P. Kubisa, Penczek, S., 1986. Polymerization of Propylene-Oxide by Activated Monomer Mechanism - Suppression of Macrocyclics Formation. Makromolekulare Chemie-Macromolecular Symposia, 6: p. 201-206. 271 FONKSİYONEL NANOLİF YAPILARLA FOTOKATALİTİK SU FİLTRASYONU Çalışır Mehmet1, Erol Musa1, Şimşek Ramazan1, Kılıç Ali1, Pampal Esra Şerife1, Polat Yusuf1, Demir Ali1 1 İstanbul Teknik Üniversitesi, Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesi, Temag Laboratuarı, İstanbul, Türkiye Özet Bu çalışmada fonksiyonel nanolif malzemeler kullanarak fotokatalitik yöntemle su kirliliğinin giderilmesi ve suda oluşan patojen bakterilerin yok edilmesi amaçlanmıştır. Titania gibi maddeler uygun ışık altında elektron üretip, sudaki toksikleri dekompoze etmektedir. Bu literatürde fotokatalitik etki olarak geçmektedir. Diğer yandan üretilecek olan filtre elektrospinning yöntemiyle hazırlanacak ve nano yapıda olacak, böylece düşük lif çapından ötürü liflerin yüzey alanları en yüksek seviyeye gelecektir. Yüksek yüzeye dağıtılmış nanopartiküler TiO2 (titania) veya ZnO (çinkooksit) gibi fotokatalitik kimyasallar filtre etkinliğinin artırılmasını sağlayacaktır. Anahtar Kelimeler: Nanolifler, Fotokatalitik su filtrasyonu Abstract In this study, functional nanofibers exhibiting photocatalytic properties will be used in order to sterilize water and disinfect pathogenic bacteries. Materials such as titana produce electrons under proper radiation, which decomposes toxic contaminants in water. This phenomena is named as photocatalytic effect in the literatüre. Electrospinning will be used to produce fibers with the lowest diameter. Due to low fiber diameter larger surface area webs will be obtained, which is important for Photocatalytic efficiency. Active nanomaterials such as TiO2 or ZnO will be spreaded using electrospraying over the largest surface area possible, which will enhance the Photocatalytic efficiency. Key Words: Nanofiber, Photocatalytic water filtration Tahmini Projesi Süresi 36 Ay Tahmini Proje Bütçesi 75.000 TL 1.Projenin Amacı Su canlı yaşamı için en önemli unsurlardandır. Teknolojik ve insani faaliyetler yeryüzünün zaten çok az kısmında bulunan tatlısu kaynaklarını yer yer geri dönülemez ölçüde kirletmiştir. Bu kirleticiler partiküler boyuttai biyolojik veya kimyasal olabilir. Partikül filtrasyonu için koagülasyon, çöktürme gibi yöntemler bilinse de özellikle su içinde çözünmüş kimyasalların giderimi oldukça zorlu bir problemdir. Örneğin tekstil boyahanelerinden çıkan atıksuyun giderimi için hali hazırda kullanılan adsorbsiyon teknolojileri çok miktarda çamur üretmesinden ötürü yüksek maliyetli ve yan etkilidir. Bu projede bu tip bir yan etki oluşturmayan fotokatalitik bazlı kimyasal giderimi yapılacaktır(1). Fotokatalitik etkinliğe sahip nanoparçacık ve kaplamalar lifler üzerine uygulanacak, fotokatalitik aktivasyonları ve kirletici giderim performansları incelenecektir. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Bu çalışmada klasik süzme yöntemine dayalı -ki bu yöntemde sadece parçacıklar filtre edilebilmekte ve suya karışmış kimyasallar yine çevreye karışmaktadır – yaklaşımlar yerine bir üst teknik olarak ışık etkisiyle kimyasalların da yapısının bozunarak, çevreye zararsız basit 272 bileşikler haline getirilmesi amaçlanmaktadır. Lif ve nanolif yapıları fotokatalitik açıdan etkinliği ispat edilmiş titanium dioksit, çinkooksit gibi bileşenlerle kaplanacaktır. Üretilen filtre yapılarının UV ve görünür ışık altında kirletici giderim performansları incelenecektir. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Sanayileşmenin getirisi olarak, insan için çok büyük önem taşıyan en önemli kaynaklardan biri olan suyun kalitesindeki düşüş, canlı sağlığını olumsuz etkilemektedir. Hali hazırda 1,5milyar insan güüvenli suya ulaşamamaktadır (2). Canlı yaşamının sürdürülebilirliği ve fonksiyonlarının düzgün işlemesi bakımından suyun kimyasallardan ve hastalık yapıcı bakterilerden arındırılması gerekmektedir. Her ne kadar sanayi ve evsel atıkların suya karışmasını engellemek adına önlemler alınsa da istenilen seviyeye henüz ulaşılamamıştır. Bu noktada filtrasyon son derece önem kazanmaktadır. Fotokatalitik su filtrasyon sistemi, nanolif membran, ve ışık kaynağından oluşmaktadır. Kirletici (boya, kimyasal atıklar, bakteriler) arıtım yapılacak hazneye koyulur, filtre üzerine yerleştirilir ve yukarıdan ışık kaynağıyla filtre üzerindeki nanopartiküllerin aktive edilerek, elektron ve radikal iyon üretmesi sağlanır. Bu parçacıklar da sudaki istenmeyen kimyasalı dekompoze eder ya da patojeni dezenfekte eder. Bu noktada membranın yapısında kullanılan nanolif ve etkin nanopartikül seçimi önemlidir ve seçilen materyale göre özellikler değiştirilebilir ki bu konuda geliştirme üzerine çalışmalar sürmektedir. 4.Somut Çıktılar Partiküler ya da film olarak liflere kaplanacak aktif maddelerin filtre üzerinde dayanımı analiz edilecektir. Üretilen filtrelerin kirletici giderim performansı incelenecektir. Gerek sistem verimliliği, gerek sistem ekonomisi ve çevre açısından çok daha etkin bir sistem olması beklenmektedir. Filtrelerin özellikle tekstil boyahane atıksu arıtmasında etkinlğinin yüksek olması beklenmektedir. 5.Kaynaklar Point of use household drinking water filtration: a practical, effective solution for providing sustained access to safe drinking water in the developing world. Sobsey MD, Stauber CE, Casanova LM, Brown JM, Elliott MA. Environ Sci Technol. 2008 Jun 15;42(12):4261-7. A review on non metal ion doped titania for the photocatalytic degradation of organic pollutants under UV/solar light: Role of photogenerated charge carrier dynamics in enhancing the activity. L. Gomathi Devi R. Kavitha Applied Catalysis B: Environmental 2013, 140-141, 559-587 273 PES ESASLI KUMAŞLARDA HİDROFİLİTENİN ARTTIRILMASI Oktav Bulut, Meliha1, Koyutürk, Ahmet2 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye 1,2 Özet Bu proje kapsamında PES esaslı kumaşlarda önemli bir problem olarak göze çarpan hidrofilitenin geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamda %100 PES ve değişik oranlarda PES içeren kumaşlarla çalışılacaktır. Numunelerin yıkamaya dayanımı test edilecektir. Anahtar Kelimeler: PES, yumuşatıcı, silikon, hidrofilite, yıkama dayanımı Abstract The aim of this project is to increase hydrophility of fabrics based on PET which are the main problems. In this context, %100 PET and its blended with different proportions will be used. The washing resistance of samples will be evaluated. Key Words: PET, softener, silicone, hydrophility, washing resistance Tahmini Projesi Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 30.000 TL 1.Projenin Amacı Yumuşatıcı maddeler tekstil terbiyesinde büyük bir öneme sahiptir. Pratik olarak tüm tekstil mamulleri yumuşatıcı ile işlem görmeden terbiye dairesini terk etmemektedir. Yumuşatıcı maddeler tekstil mamulüne istenen tutum özelliğini kazandırmaktadır. Bunun yanında antistatik, hidrofilite, elastikiyet, dikiş kayganlığı, sürtünme dayanımı gibi özellikler kazandırabilirler.(Schindler ve Hauser, 2004) 1.nesil yumuşatıcılar; anyonik, katyonik ve non-iyonik yumuşatıcılardır. Daha sonra müşteri isteklerini karşılayabilmek için 2. nesil olan silikon yumuşatıcılar geliştirilmiştir. Yumuşatıcı kullanımında kumaş hidrofilitesi sonradan önem kazanmıştır. Hidrofilite önem kazandıkça hidrofil silikonlar gündeme gelmiştir. Bu yumuşatıcılarda 3. nesil yumuşatıcılar olarak bilinmektedir. Hidrofil silikonlar genellikle bornoz ve havlu gibi hidrofilitenin önemli olduğu materyallerde kullanılır. Günümüzde penye iplikten elde edilen kumaşın maliyetinin fazla olması OE-rotor iplik kullanımını arttırmıştır. Bunun sonucunda homojen olmayan bir yüzeyle çalışıldığı için de yumuşatıcılara olan gereksinim de artmıştır. Son zamanlarda tekstil sektöründe doğal lif kullanımı giderek azalmaktadır. Doğal liflerin üretim maliyetinin yüksek olması bu sonucun oluşmasında en büyük etkendir. Sentetik lifler içinde önemli bir yere sahip PES, kullanım yelpazesinin geniş olması, yüksek mukavemeti, giysi ve ısı stabilitesi, yıka-giy özelliği nedeniyle ütüleme gerektirmeyen ve düşük maliyeti ile geniş bir kullanım alanına sahiptir. En önemli dezavantajı hidrofilitesinin düşük olmasıdır. Kullanım özelliklerini geliştirmek için hidrofilik ve antistatik bitim işlemleri uygulanmak zorunludur(Yen ve Huang, 2007). 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Yumuşatıcıların kumaşa aplikasyonu çektirme ve emdirme yöntemine göre yapılacaktır. Ayrıca plazma yöntemi de kullanılabilecektir. Yapılacak yumuşatma işlemi sonucunda kumaş 274 numunelerinin kapilarite tayini, kopma ve yırtılma mukavemeti, aşındırma direnci saptanacaktır. Ayrıca yumuşatıcı sonrası mamulün renk değişiminin en az olması sağlanacaktır. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut PES %0.4 hidrofilite değeriyle en az hidrofil özelliğine sahip olan liftir. Bu özellik kullanımını kısıtlayan en önemli problemdir. Bu problem çözülmeye çalışılacak, etkinin yıkamaya dayanıklı olması hedeflenecek böylece PES doğal lifllerke rekabet eder hale gelebilecektir. 4.Somut Çıktılar Proje ekibi tarafından ilgili konu daha önce çalışılmış, laboratuvar bazında yapılan çalışmalarda numunelerin kapilarite değerlerinde iyileşmeler gözlenmiştir. Amaç yıkamaya dayanımlı işletme çalışmaları yapmak ve bunu seri üretime yansıtabilmektir. 5.Kaynaklar 1. Schindler, W. D., Hauser, P. J. Chemical Finishing of Textiles Softening Finishes The Textile Institute, Woodhead Publishing Limited, Cambridge, England, ISBN 1 85573 905 4, pp. 29 – 42, 2004. 2. Yen M-S , Huang C-N., Aqueous Reactive PU Prepolymer Containing Sulfoisophthalate Sodium for Hydrophilic Finishing and Antistatic Finishing of Poly(ethylene terephthalate) Fabrics, Journal of Applied Polymer Science, Vol. 106, 599–610, 2007 275 DEFNE YAPRAĞI EKSTRATIYLA FONKSİYONEL HAVLU ÜRETİMİ Kalkanlı, Ece, Zervent Ünal, Belkıs Çukurova Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü,Adana, Türkiye Özet Çalışma kapsamında; kişisel bakım amaçlı kullanılacak havlu ve bornozlara defne tohum yağı ve defne yaprağıekstratından elde edilen mikrokapsüllerin yerleştirilmesiyle fonksiyonel bir ürün tasarımı amaçlanmaktadır. Ayrıca üretimi gerçekleştirilecek fonksiyonel havlu ve bornozlara çeşitli performans testleri uygulanarak hem sağlanan etkinin kalıcılığı hem de aplike edilen maddenin havlunun temel bazı özelliklerine etki şekli belirlenmeye çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Havlu, defne yağı, mikrokapsülasyon Abstract Scope of this work, it is aimed that functional towels and bathrobes to be used for personal care by placing microcapsules which obtained from bay oil and laurel leaf seed. Further, by applying a variety of performances test for will produce functional towels and bathrobes will be studied not only retention of provided effects but also influence of the applique material for some basic properties of the towel. KeyWords: Towel, bay oil, microcapsulation Tahmini Projesi Süresi 18 Ay Tahmini Proje Bütçesi 50.000 TL 1.Projenin Amacı Bu çalışmada kozmetik özellikleri ve sağlık açısından çok sayıda faydası olan defne yağı ekstratındanmikrokapsüleldesi ve oluşturulan mikrokapsüllerinçektirme yöntemi ilehavlu kumaşlarauygulanması amaçlanmaktadır.Ayrıca gerçekleştirilen uygulamanın kalıcılığı ve havlunun çeşitli özelliklerine etkisi de tespit edilmeye çalışılacaktır. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Sağlıklı yaşamla ilgili olarak son zamanlarda gündemde olan wellness,vücut bakımı, dengeli beslenme, egzersiz ve tekstil giyim ürünleri ile sağlanmaktadır. Kozmetik tekstiller, bu giyim ürünlerine verilebilecek en iyi örneklerden biri olarak kabul edilmektedir [1]. Kozmetik tekstiller, insan vücuduna, özellikle deriye belirli zaman aralıklarında belirli bir madde veya çözelti salımı yapan ve parfüm etkisi, görünüm değiştirme, vücut kokularının iyileştirilmesi gibi özellikleri olduğu öne sürülen tekstil ürünleridir [2].Kozmetik tekstillerde kullanılan içerikler sentetik ve inorganik bileşikler, hayvansal ve bitkisel içeriklerden elde edilmektedir [1]. Birçok tıbbi ve bilimsel araştırma bitkisel içeriklerin, kimyasal ve hayvansal içeriklerden güvenli olduğunu göstermektedir [2]. Kozmetik tekstillerdeki gelişmeler kozmetik içerikli mikrokapsüllerin fiziksel veya kimyasal olarak elyaf yüzeyine bağlanması ile gerçekleşmiştir. Kozmetik tekstillerin gelişiminde önemli rol oynayan mikrokapsülasyon, katı, sıvı veya gaz haldeki aktif maddelerin çevreden korunması amacıyla ikinci bir madde içine paketlenmesi tekniğidir [1]. 276 Defne sabunu ve defne yağı uzun yıllardır kozmetik sektöründe saç ve cilt bakımında yaygın olarak kullanılan geleneksel bir üründür. Defne sabunu vücutta oluşan egzama, parazit ve mantar hastalığına iyi gelir, varisleri rahatlatmaya yarar, kepeklenme ve saç dökülmesini önler, ciltteki gözenekleri genişletir ve cildin nefes almasını sağlar, sivilce oluşumunu önler.Mikrop öldürücü özelliği vardır, ateş düşürücüdür.Bedeni uyarır, zindeleştirir ve spazm çözücüdür[3]. Çalışma kapsamında yukarıda faydaları sayılan defne yaprağıekstraktındanmikrokapsüleldesi gerçekleştirilecek ve havlu kumaşlara uygun bir yöntem olması nedeniyle çektirme yöntemiyle mikrokapsüllerinkumaşa aplike edilmesi sağlanacaktır. Kumaşların üretimi gerçekleştirildikten sonra öncelikle uygulanan işleminin havlunun hidrofilite ve yumuşaklık özelliklerine etki şeklini belirlemek amacıyla ilgili testler gerçekleştirilecek ve ardından belirli sayıda yıkama ve sürtünme işlemleri uygulanarak sağlanan etkinin kalıcılığı kontrol edilecektir. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Yapılan literatür taraması sonucu tekstil mamullerine mikrokapsülasyon yöntemiyle fonksiyonellik kazandırmaya yönelik çok sayıda çalışmaya rastlanmıştır [4,5, 6, 7, 8]. Ancak defne yağı ekstratı ile ilgili herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Ayrıca havlu kumaşlarla ilgili olarak da sadece üzüm çekirdeği yağı, E-vitamini ve lavanta yağı aplikasyonunun deneneceği bir proje bulunmaktadır. Bu nedenle çalışmanın literatüre katkı sağlamanın yanısıra hem güzellik merkezlerinde kozmetik amaçlı hem de sağlık merkezlerinde tedavi amaçlı kullanılabilecek fonksiyonel bir havlu üretimi gerçekleştirilmesini sağlayacağı açıktır. 4.Kaynaklar [1] Yılmaz E.,Öndoğan Z., Fonksiyonel Tekstillerde Yükselen Trend “Kozmetik Tekstiller”, Türkiye Xııı. Uluslararası İzmir Tekstil Ve Hazır Giyim Sempozyumu 2 – 5 Nisan 2014. [2]Singh, M.K., Varun, V.K. And Behera, B.K., 2011, Cosmetotextiles: State Of Art, Fibresandtextiles In Eastern Europe, Vol. 19, No. 4(87), P. 27-33. [3] Www.Medicalife.Net, 2014. [4] Sariişik A. M.,Okur S., Asma Ş., Aromaterapide Kullanılacak Fonksiyonel Bir Havlu Tasarımı,Utib Iii. ArGe Proje Pazarı,10-11 Şubat 2011. [5] Göde F.,Kaya K., Alay S., Koku İçeren Mikrokapsüllerin Sentezi, Karakterizasyonu Ve Tekstile Uygulanması, Akıllı Tekstil Teknolojileri Ar-Ge Proje Pazarı, 21-22 Ekim 2010, Gaziantep. [6] Kaş, S. 2002, İlaç Taşıyan Sistemler, Kontrollü Salım Sistemleri, Kontrollü Salım Sistemleri Derneği Yayınları, No:1, İstanbul. [7] Aydinn.,Öztürk G.C., Karaboyacim., Alays., 2011, Koku İçeren Mikrokapsül Uygulanmış Akrilik El Örgüsü İpliklerden Örülen Kumaşların Karakterizasyonu, Sdü Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 15(1), 67-74. [8] Demirbağ, S., Alay Aksoy, S., 2013, Isı Depolama Özellikli Jelatin-Nanokil/N-Eykosanmikrokapsüllerin Üretimi Ve Karakterizasyonu, Teknolojik Araştırmalar Dergisi, Cilt 7 Sayı 3. 277 FLOROGAZ VAKUM PLAZMASIYLA DAYANIKLI SÜPERHİDROFOB TEKNİK TEKSTİL YÜZEY MODİFİKASYONU Kılıç Ali1, Şimşek Ramazan1, Pampal Esra Şerife1, Stojanovska Elena1, Büyük Mahmut O1., Cığal Serkan1, Gökçe Ahmet Y1., Demir Ali1 1 İstanbul Teknik Üniversitesi, Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesi, Temag Laboratuarı, İstanbul, Türkiye Özet 165°’den yüksek temas açısı ve 5°’den düşük yuvarlanma açısı ile süperhidrofobik yüzeyler gerek akademik, gerek ticari dünyada ilgiyle izlenmektedir. Nanomalzemelerin ve teknolojilerin 2000’ler sonrası artan arzı ile çok değişik proseslerle süperhidrofob tekstil yüzey eldesi mümkün hale gelmiştir. Fakat bu proses ve kimyasalların kanserojen etkisi ve vücutta toplanması ihtimalinden ötürü halihazırda birçok soru işareti bulunmaktadır (Handy, 2007; oecotextiles.com). Bu çalışmada yüksek gizlilikte araştırılan vakum plazması kullanarak, florogazlar yüzeyler üzerine bağlanacaktır. Elde edilecek ürünlerin filtrasyondan su hasadına değişik alanlarda kullanılması planlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Süperhidrofob tekstiller, vakum plazma, florogaz Abstract Superhydrophobic surfaces with a contact angle of 165° and a tilting angle of 5° are point of interest both in academic and industrial world. There are variety of methods developed for that purpose especially since the appearence of nanomaterials in the market. However there are still some questions regarding the carciogenic effects of those processes and chemicals (Handy, 2007; Oecotextiles). In this study we are planning to investigate flurogas treatment using vacuum plasma whihc is investigated under strict confidentiality. Those of the products will be investigated for filtration and water harvesting purposes. Key Words: Superhydrophobic surfaces, vacuum plasma, flurogas treatment Tahmini Projesi Süresi 36 Ay Tahmini Proje Bütçesi 250.000 TL 1.Projenin Amacı Süperhidrofob yüzey eldesi için en ekonomik, stabil, sağlıklı ve çevreci yöntemin geliştirilmesi ve bu yüzeylerin hava filtrasyonu ve su hasadı çalışmalarında kullanımı 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Hayvan, bitki ve cansız doğanın tasarımındaki mükemmelliği referans alarak teknoloji ve ürün geliştirilmesi olarak özetleyeceğimiz biomimik yaklaşımla yüzey işlemleri yapılacaktır. Lotus yaprağı (Koch, 2009) ve Namibia böceği (asknature.org) derisinin özellikleri incelenerek son ürün tasarlanacaktır. 278 Doğadaki süperhidrofobik yüzey: Lotus yaprağı (Koch, 2009)ve su hasat eden bir Namibia böceği (asknature.org) 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Süperhidrofobik kumaşların eldesi suyun ve kirin istenmediği durumlarda özellikle önemlidir. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda ıslak ve kuru litografiden, mikrodalga bazlı graftinge birçok yöntem geliştirilmiştir. Yapılan pazar ve kullanıcı araştırmasında geleneksel işlemlerle uygulanan birçok kimyasalın kullanımından özellikle kaçınılması gerektiği gözlenmiştir. Bu sebepten ticari boyutta vakumlu plazma sisteminin tasarımı ve sisteme etken parametrelerin analizi zaruridir 4.Somut Çıktılar Kuru bir işlem olan vakum plazma sistemi kullanılarak en düşük miktarda florogaz kullanımı hedeflenmektedir. Bunun yanında aynı sistemde yüzeyin topolojik modifikasyonu da sağlanacaktır. Özgün bir uygulama olarak bu yüzeyler yüksek su ve yağ itici olduğundan elektrostatik filtrelerin ve yüz maskelerinin ömrünü uzatacak; su hasadında da suyun daha rahat transferini sağlayacaktır. 5.Kaynaklar KILIÇ, ALİ, Improving Efficiency Of Fibrous Webs Using Melt Additives, Doktora Tezi, NCSU, 2012. Toxic Effects Of Nanoparticles And Nanomaterials: Implications For Public Health, Risk Assessment And The Public Perception Of Nanotechnology, R. D. Handy & B. J. Shaw Health, Risk & Societyvolume 9, Issue 2, 2007 Http://Oecotextiles.Wordpress.Com/Tag/3m/ KERSTIN, KOCH And WILHELM, BARTHLOTT, PHIL TRANS 2009 Superhydrophobic And Superhydrophilic Plant Surfaces: An İnspiration For Biomimetic Materials R. Soc. A 367, 1487–1509 Http://Www.Asknature.Org 279 NEEDLECTRET: YÜKSEK PERFORMANS ELEKTROSTATİK KABİN FİLTRELERİ Kılıç Ali1, Çalışır Mehmet1, Yalçın Harun1, Akgül Yasin1, Şimşek Ramazan1, Pampal Esra Şerife1, Elena Stojanovska1, Demir Ali1 1 İstanbul Teknik Üniversitesi, Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesi, Temag Laboratuarı, İstanbul, Türkiye Özet Taşıt kabin filtrelerinden beklenen performansın karşılanamaması her yaşta insanı özellikle çocuk ve hastaları ciddi seviyede etkilemektedir. Uzun yıllardır değişik yapıda dokusuz yüzeyler bu amaçla kullanılagelmektedir. Çok küçük gözeneklere sahip nanolifli hava filtreleri oldukça çabuk tıkanmakta, ve sonuçta sıklıkla değiştirilmektedir. Daha geniş gözenekli dokusuz yüzeylerde (spunbond gibi) ise daha zor tıkanmakta fakat filtre verimliliği 0.3µm çaplı parçacıklar için %20-25 aralığına kadar düşmektedir (Kılıç, 2012). Diğer yandan bu tip kumaşlar elektrostatik şarj edildiklerinde filtre verimliliği aynı çapta parçacıklar için %95’e yükselmekte, filtre temel yapısında değişiklik yapılmadığından hava akımı rezistansı artmamaktadır. Dokusuz yüzeylerin şarj etmek için korona deşarjı, taraklama ve hidroiğneleme yöntemleri kullanılmaktadır (Tsai, 2002). Bu calışmada iğneleme yöntemi diğer yöntemlerle kombine edilerek kullanılacaktır. Anahtar Kelimeler: Filtrasyon, Elektrostatik, Kabin filtre Abstract Air quality inside vehicle cabins is critical since people spend significant time during travels. Low cabin filter performance particularly affects health of children and seniors. For decades nonwoven structures are being used to reduce such contamination in vehicle cabins. Nanofibrous webs exhibit high efficiency at an expense of high flow resistance and frequent replacement requirement. On the other side spunbond webs with larger pore diameters provide longer durability but an efficiency around 20-25% (Kılıç, 2012). However when those large pore webs are charged electrostatically, efficiency can reach up to 95%. Nonwovens can be charged vıa eıther corona discharge, carding or hydroentanglement (Tsai, 2012). In this study needlepunchıng will be used eıther solely or combined with other processes. Key Words: Filtration, Electrostatic, Cabin filter Tahmini Projesi Süresi 24 Ay Tahmini Proje Bütçesi 250.000 TL 1.Projenin Amacı Bu projede değişik polimerlerden üretilen dokusuz yüzeylerin iğneleme ve korona yöntemleri ile şarj edilmesi, elektrostatik ve filtrasyon verimliliğinin analizi amaç edinilmektedir. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Açık gözenekli filtre yapılarının verimliliği elektrostatik yükleme ile artırılacak, akım rezistansı artırılmadan daha uzun süreli kabin filtresi üretimi için gerekli şartlar belirlenecektir. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Modern insan hayatının önemli bir kısmı yollarda geçmektedir. Bu süre içinde taşıt içi havanın kalitesi özellikle önemlidir. Bu çalışmada iğneleme metodunun meltblown ve 280 spunbond kumaşların filtre verimliliği üzerinde etkisi araştırılacaktır. İğne boyutu ve şekli, iğneleme frekansı ve sayısı, kumaş özelliklerinin filtrasyona etkisi, değişik polimerlerden üretilecek filtrelerin elektrostatik ve filtrasyon performansına etkisi incelenecektir. 4.Somut Çıktılar Değişik şekillerde şarj edilmiş filtrelerin veimlilik değerleri Basit ön çalışmaların verildiği yukarıdaki figürde de görüldüğü üzere filtrasyon verimliliği akım rezistansını artırmaksızın %90 seviyelerine getirilmiştir. Yapılacak modifikasyonlarla verimliliğin HEPA seviyelerine ulaştırılması hedeflenmektedir. 5.Kaynaklar KILIÇ, Ali, Phd Thesis Dissertation, NCSU, USA. Different Electrostatic Methods For Making Electret Filters, Peter P. Tsai, Heidi Schreuder-Gibson, Phillip Gibson, Journal Of Electrostatics Volume 54, Issues 3–4, March 2002, Pages 333–341. 281 YÜKSEK YÜZEY ALANLI LİFLER Kılıç Ali1, Pampal Esra Şerife1, Stojanovska Elena1, Şimşek Ramazan1, Polat Yusuf1, Agma Onur1, Erol Musa1, Canbay Emine1, Demir Ali1 1 İstanbul Teknik Üniversitesi, Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesi, Temag Laboratuarı, İstanbul, Türkiye Özet Değişik kesitlere sahip lifler ve nonwovenları yüksek yüzey alanları, sıvı akışına, kumaş tutumu ve parlaklığına etkileri sebebiyle sıklıkla aranmaktadır. Bugune değin sıvı kromotografisinden (Nelson,2003; Marcus 2003), ses yalıtmına (Xu, 1993; Taşcan, 2008), hava filtrasyonundan (Cox,2008; Yeom,2009), doku mühendisliğine (Lu,2005) ve ipeksi parlak ipliklere (Ando,1974; Riley, 1974) birçok ticari üründe kullanılmıştır. Tanner’in 1960’larda yaptığı çalışmalara (1968) dayansa da bugün hala endüstride birkaç firmanın dışında başarılı ürün geliştirilememiştir. Bu çalışmada patentli çalışmaların ötesinde lif dizaynı yapılacak, işlem üzerine etken proses parametreleri incelenecek, ürünlerin kılcal ıslanma özellikleri ve filtrasyon özellikleri araştırılacaktır. Anahtar Kelimeler: Yüksek yüzey alanlı lifler, nonwoven, filtrasyon Abstract Nonwovens with fibers of various cross-sections are point of interest, because of their high surface area, effect on fluid flow, fabric hand and luster. Such fibers were investigated for capillary-channeled stationary phase for liquid chromatography(Nelson,2003; Marcus 2003), sound insulator for acoustics (Xu, 1993; Taşcan, 2008), air filtration(Cox,2008; Yeom,2009), and scaffold for tissue engineering applications (Lu,2005), modified luster(Ando,1974; Riley, 1974). Such studies goes back to tipped multilobal fibers of Tanner(1968) and triangular sheath/core fibers of Matsui in late 1960s. Today thousands of hits would appear in a simple search engine research with a broad range of fiber shapes, component polymers and process technique. İn this study we will investigate the processing parameters of such fibers and nonwovens. Key Words: High surface area fibers, nonwoven, filtration Tahmini Projesi Süresi 36 Ay Tahmini Proje Bütçesi 350.000 TL 1.Projenin Amacı Bu projede değişik polimerler ve düzeler kullanılarak üçgen loblu, 4DG ve winged liflerden daha yüksek yüzey alanlı lifler eldesi hedeflenmektedir. Bu liflerden oluşan nonwoven kumaşların filtrasyon ve ıslanma özellikleri incelenecektir. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Biomimik yaklaşım esas alınarak bugüne kadar üretilen en yüksek yüzey alanlı liflerin (şekilde verilen) ekonomik endüstriyel bir şekilde üretilmesi planlanmaktadır. 282 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Yaklaşık 5000 sene öncesinde ilk ipeğin eğrilmesinden bu yana değişik kesit alanına sahip liflerin eldesi ve ipek parlaklığının yakalanması istenmiştir. 20. asrın ikinci çeyreğinde sentetik liflerin ortaya çıkması ile bu hedefe daha çok yaklaşılmıştır. Hali hazırda liflerin kesit geometrileri değiştirilerek bu hedefin yakalandığı söylenebilir. Tropik bir balık türü olan boxfish in değişik geometrisi yüzerken önemli avantajlar sağlamış, minimum su direnci sağlamıştır. Bu balıktan esinlenen Mercedes Benz firması Bionic Car’ı geliştirmiş, bu şekilde gaz emisyonu ve yakıt tüketimini düşürmüştür. Bunun dışında özellikle liflere fonksiyonalite kazandırılan işlemlerde yüksek yüzey alanı bu fonksiyonun çok daha hızlı işlenebilmesi imkanını getirmektedir. 4.Somut Çıktılar Yüksek yüzey alanlı, değişik kesit geometrisine sahip lifler düşük basınçta daha uzun kullanımlı filtre ve membran üretimine olanak sağlayacak; kumaşların ıslanma davranışını hızlandıracaktır. 5.Kaynaklar Nelson, D. K. & Marcus, R. K. A Novel Stationary Phase: Capillary-Channeled Polymer (C-Cp) Fibers For Hplc Separations Of Proteins. J Chromatogr Sci 41, 475–479 (2003). Marcus, R. K. Et Al. Capillary-Channeled Polymer Fibers As Stationary Phases İn Liquid Chromatography Separations. Journal Of Chromatography A 986, 17–31 (2003). Xu, B., Pourdeyhımı, B. & Sobus, J. Fiber Cross-Sectional Shape Analysis Using Image Processing Techniques. Textile Research Journal 63, 717–730 (1993). Tascan, M. & Vaughn, E. A. Effects Of Total Surface Area And Fabric Density On The Acoustical Behavior Of Needlepunched Nonwoven Fabrics. Textile Research Journal 78, 289–296 (2008). Cox, C. L., Brown, P. J. & Larzelere, J. C. Simulation Of C-Cp Fiber-Based Air Filtration. Journal Of Engineered Fibers And Fabrics Specıal Issue 2008–Fıltratıon Yeom, B. Y. & Pourdeyhımı, B. 2009 Aerosol Filtration Properties Of Pa6/Pe İslands-İn-The-Sea Bicomponent Spunbond Web Fibrillated By High-Pressure Water Jets. Journal Of Materials Science 1–7 Lu, Q., Sımıonescu, A. & Vyavahare, N. Novel Capillary Channel Fiber Scaffolds For Guided Tissue Engineering. Acta Biomaterialia 1, 607–614 (2005). Ando, S. Spinneret For Spinning Composite. (1974).At <Http://Www.Google.Com/Patents?İd=Vh4taaaaebaj> Rıley, J. L. Pentagrooved Spıhnerette Orıfıces And Process. (1974). Tanner, D. Splittable Composite Filament. (1968).At <Http://Www.Google.Com/Patents?İd=Jczqaaaaebaj> 283 RAHAT NEFES ALMAYI SAĞLAYAN VE HAFIZAYI GÜÇLENDİREN GÜL KOKULU BURUN BANDI Akbaba,Erdi1, Gözütok,Fatma2 1 2 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Özet Projemizin kısaca özetlenmesi gerekirse bu proje hem Isparta yöremizin altını gibi görülen gülün katma değerini arttıracağı gibi unutkanlık gibi büyük ve sıkıntılı bir sağlık sorununu da azaltmak noktasında büyük avantajlar sağlayacaktır. Son dönemlerde özellikle de interaktif satış yolu ile insanlara satılan rahat uyumaya ve horlamayı bitirme özelliğine sahip olan burun bantlarının gül kokusu özelliğini de alarak yeni bir inovatif düşüncenin hayata geçmesi sağlanacaktır. Aynı zamanda dokusuz yüzeyler teknolojisi ile üretilecek olan bu burun bant yüzeyi bu yöntem ile birçok prosesten geçmeyerek ucuz yöntem ve hammadde olgusu ile birçok alanda öncü proje konumuna gelecektir. Anahtar Kelimeler: gül, burun bandı, hafıza Abstract Our project summarized these projects needs to be seen as the golden rose of the Isparta region will increase the added value of such a large and troublesome health problems, such as forgetfulness also will provide great advantages in reducing point. In recent years, especially with the way sales people sold interactive sleep and snoring Nasal Strips which are capable of finishing the smell of roses, taking a new feature will be the realization of innovative ideas. At the same time, which will be produced with the technology of nonwoven surface of the nose band with this method cheapest method and pass through many processes and raw materials with the phenomenon of the project will become a pioneer in many fields. Key Words: rose, nose band, memory Tahmini Projesi Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 75.000 TL 1.Projenin Amacı Bu projenin amacı,daha önce yapılmış olan çalışmalarda gül kokusunun özellikle hafızayı güçlendirdiği ve sabahın ilk saatlerinde gül kokan bir odada güne uyanan insanların gün boyunca hafızalarına aldıkları bilgilerin diğer bilgilere göre daha taze kaldığı kanıtlanmıştır. Ayrıca 5 duyu organımızın içerisinde bulunan burnumuzun beynimize gönderdiği sinyaller bakımından diğerlerine göre en kısa yoldan ve en hızlı şekilde gittiği de bilinmektedir. Bu bilgilerden yola çıkılarak rahat nefes almayı sağlayan burun bantlarının dokusuz yüzey teknolojisi ile üretilip üretimi sırasında da gül kokusunun entegre edilmesi ile hem rahat nefes almayı sağlayacak, hemde gül kokusu ile hafızayı güçlendirici özelliğe sahip olması üzerine çalışılacaktır. Burada Isparta yöresinde yetiştirilen güller kullanılarak mikrokapsülasyon yöntemi ile yapıya entegre edilecektir. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Dokusuz yüzey teknolojisi ile üretimi yapılacak olan burun bantlarının hava geçirgenliği maksimum seviyede olacaktır. Bu teknoloji ile burun bandına üretiminden sonra çeşitli işlemlere sokularak öncesinde üretilmiş olan ve içerisinde Isparta gülünün has kokusu bulunan mikrokapsüller yapıya entegre edilecektir. 284 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Projemizin özgün değerine bakıldığında bu zamanda kadar hafızayı güçlendiren gül kokusu alanında şu ana kadar yapılmış tek çalışma olacaktır. Bu çalışmadan çıkacak olan sonuç ile hemen üretimine geçilebilecek olan bir ürün ile karşı karşıya kalınacaktır. 4.Somut Çıktılar Projeden beklenilen faydalar hem bölgesel hem ulusal hemde uluslarası alanlarda ekonomimizi bir çok avantajlar sağlayacaktır. Özellikle de son dönemlerde insanların horlama ve rahat uyuyamama gibi sağlık sorunlarını ortadan kaldıracaktır. Ve hafızayı geliştirici özellikte olmasından dolayı da son yıllarda hasta sayısı gittikçe artış gösteren ''unutkanlık'' konusunda pozitif girdiler sağlayacaktır. 5.Kaynaklar [1]Demircan,V.,Isparta İlinde Gülün Üretim Giderleri, Maliyeti ve Karlılığının Belirlenmesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 9-3 (2005) Vol:1-5 [2] Baydar,H.., Kazaz, S., 2010 Organik Gülcülük. SDÜ Gül ve Gül Ürünleri Araştırma ve Uygulama Merkezi, yayın no:1,40s. Isparta 285 KETEN TOHUMU YAĞININ MİKROKAPSÜLE EDİLMESİ İLE ÜRETİLMİŞ,SAÇ BESLEYİCİ VE UZATICI ÖZELLİKTE BAYAN EŞARPLARI Pekdemir,Gülüş1, Erdoğan, Uğur Nail2 ,Kurtulmuş,Burçe3 1 2 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye 3 Süleyman Demirel Üniversitesi,Mühendislik-Mimarlık Fakültesi,Tekstil Mühendisliği,Isparta,Türkiye Özet Projemizin kullanıcı kitlesi olan bayanların kullanmış olduğu eşarpların kullanımı sırasında saç besleyici ve uzatıcı özellikte olması için keten tohumu yağının ürüne entegre edilmesi düşüncesinden oluşmaktadır. Özellikle tekstil sektöründe keten lifinden iplik üretimi sırasında açığa çıkan keten tohumlarından elde edilecek olan keten tohumu yağını mikrokapsülasyon yöntemi ile kumaş yapısına entegre edilecek olmasından dolayı geniş bir üretim alanına sahip olacaktır. α-linolenik asit ve iyi kaliteli protein açısından zengin olan keten tohumu flavonoid, lignan ve fenolik asitler gibi fitokimyasalların da doğal kaynağıdır. Özellikle de eşarp ve bone kullanan bayanların saçlarına masaj etkisi ile birlikte saç uzatma etkisi yaratacak olan bu eşarplar geniş bir tüketici kitlesine hitap edecektir. Anahtar Kelimeler: Keten tohumu yağı, mikrokapsülasyon, linolenik asit Abstract Of women with the masses of our project users had used during the use of scarves and hair nourishing properties extender flaxseed oil to be integrated into the product consists of thoughts. In the textile industry which are released during production of flax yarns to be obtained from flax seed oil, flaxseed is integrated into the fabric structure by the method of microencapsulation because that will have a large production areas. α-linolenic acid, flax seed is rich in good quality protein, flavonoids, lignans and phytochemicals, such as phenolic acids are also natural resources. In particular, scarves and caps for women using hair extensions to your hair with massage effect, which will have the effect of this scarf will appeal to a broad consumer audience. Key Words: Linseed oil, microencapsulation, linolenic acid Tahmini Projesi Süresi 8 Ay Tahmini Proje Bütçesi 45 000 TL 1.Projenin Amacı Projemizin esas amacı tesettürlü bayanların saç kırılmaları, saç dökülmeleri, yıpranmış saçlar ve uzamayan saçları için üretilecek olan keten tohumu yağı katkılı eşarpların üretilmesidir. Özellikle de protein yönünden bünyesinde linolenik asit bulunduran keten tohumu yağının saçları beslemesi ve uzatması öngörülmektedir. Bu sayede sıcak yaz günlerinde hava alamayan ve bu nedenle de bakımsız kalan saçların daha canlı ve daha sağlıklı olması sağlanılacaktır. Projenin hitap ettiği lokasyondaki insan sayısının da yeterince fazla olması bu ürünün üretilmesindeki gerekliliği daha da belirgin hale getirmektedir. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Tekstil iplik üretim sanayisinde keten lifinin yoğun olarak üretilmesi ve bu üretim esnasında liflerden ayrıştırılan tohumlar işlenerek yağ eldesi yapılacaktır. Ardından tohum yağından 286 elde edilen mikrokapsüller bayan eşarplarının üretimi sırasında fulard banyolarına eklenecek ve yapıya kimyasal etkileşimler ile bağlanılacaktır. Özel bir yöntem ile de kumaşa binlerce mikrokapsülün bağlanabilmesi sağlanılacaktır. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Bu güne kadar kullanılagelmiş olan eşarp ve bonelerin haricinde saç bakımı ve uzaması için bayanların ekstradan bir ürüne yada işleme ihtiyaç duymayacak olmaları projeye özgün değer katacaktır. Aynı zamanda bu sektörde üretimlerini gerçekleştiren firmalara da ayrı bir tüketici sahası açacaktır. Mikrokapsüller hava ile temasından sonra kendi içlerinde patlayarak bu ürünleri kullanan kişilerin saçlarının daha hızlı uzamasını ve içeriğinde bulunan Omega-3 yağ asitleri sayesinde saçlarının beslenmesini sağlayacaktır. 4.Somut Çıktılar Saç güçlendirici özellikte üretilmiş berelerden ilham alınarak geliştirilen projemizde kullanılacak olan keten tohumu yağının aslında bu zamana kadar bayanların kürler halinde saçlarına uyguladıkları bilinmektedir. Bu ürünün üretilmesi ile böyle bir işleme gerek duyulmayacağı gibi tehlikeli asitlerle bilinçsizce kullanılan bu karışımların insan sağlığı üzerindeki negatif etkileri de yok edilecektir. Keten tohumu ile aynı miktardaki,ceviz ve brokoliden 10 kat daha fazla Omega-3(Alfa-linolenik asit) yağ asidini bünyesinde bulundurur. Bu yüzden özellikle de protein yönünden zengin olan bu mikrokapsüller insan saçının beslenmesinde ve gelişiminde etkili olacaktır. 5.Kaynaklar [1]İşleroğlu, H., Yıldırım, Z., Yıldırım, M., Fonksiyonel Bir Gıda Olarak Keten Tohumu, GOÜ. Ziraat Fakültesi Dergisi, 2005, 22 (2), 23-30 [2] Mert, M., Çopur, O., Lif Bitkileri Üretiminin Artırılması Olanakaları, Mustafa Kemal Üniversitesi –Ziraat Fakültesi [3]Coskun,T., Fonksiyonel Besinlerin Sağlığımız Üzerine Etkileri, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2005; 48:69-84 287 AĞARTMADA ULTRASONİK ENERJİ KULLANIMI VE ENZİMATİK AĞARTMA İLE KARŞILAŞTIRILMASI Akarslan, Feyza1, Pınarcı, Ahmet1 1 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Isparta, Türkiye Özet Ultrasonik uygulamaların kullanım alanları giderek artmakla birlikte bilim ve teknolojide ultrason teknolojisi uzun zamandır kullanılmaktadır. Ultrasonik insanın duyma limitinin üzerindeki ses dalgalarının bilimidir. Ultrasoniğin endüstrideki en yaygın kullanım amacı ise, ultrasonik kavitasyondan yararlanılarak yapılan temizlik işlemidir. Kirlenmiş makine parçalarının, tıbbi gereçlerin, elektronik komponenetlerin ve klasik yöntemlerle temizlemenin zor olduğu ince girinti ve çıkıntılara sahip yüzeylerin temizliğinde alternatif olarak ortaya çıkmaktadır. Tekstil sanayinde kullanımı yönündeki çalışmalar ise yenidir. Ultrason, tekstil endüstrisinde gerek tekstil materyali üzerindeki yabancı maddelerin iyi bir şekilde uzaklaştırılmasında gerekse de enzimlerin hareketliliklerinin arttırılmasında kullanılabilmektedir. Bu çalışma ultrasoniğin tekstil ve diğer alanlardaki kullanımına ışık tutacaktır. Bu çalışmada, pamuklu tekstil mamullerinin ağartma işleminde işletmelerde yaygın olarak kullanılan ve enerji kullanımının yüksek olduğu hidrojen peroksit ağartmasının yerine alternatif olarak uygulanan ultrasonik enerji kullanımı ve enzimatik ağartma yöntemleri karşılaştırılacaktır. Saf lakkaz enziminin tek başına kullanılmasıyla ve iki farklı mediatör sistem ile yapılan çalışmalar ile ultrasonik enerji kullanılması durumundaki beyazlık dereceleri karşılaştırılacaktır. Anahtar Kelimeler: Enzimatik ağartma, iplik, ultrasonik enerji Abstract The field of ultrasonic is still making strides towards perfection, but already many applications of ultrasonic energy have been found in science and technology. Ultrasonic is the science of sound waves above the limits of human audibility. The most common usage area of ultrasonic in industry is cleaning with help of cavitation. Ultrasonic arises as an alternative procedure for cleaning of contaminated machine parts, medical and electronical materials or materials which have small bulges and indents. The ultrasound in textile industry is a new method. It can be used for removing undesirable materials on textiles and improving effectiveness of enzyme molecules. This study is thrown a light on usage fields of ultrasound at textile and other industries. Enzymes should be used in every step of pretreatment of cotton textiles in order to minimize energy and water consumption while keeping the effluent control within the tolerable standards. It has been investigated whether enzymatic bleaching of cotton yarns could be replaced with hydrogen peroxide bleaching, which is a water and energy consuming step. In this study, fungal laccase, laccase moderator systems and useing ultrasonic energy have been compared. Key Words: Enzymatic bleaching, Yarn, Ultrasonic energy Tahmini Projesi Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 80 bin TL 288 1.Projenin Amacı İyi bir ağartma işlemi ile yüksek beyazlık derecesi, elde edilen beyazlığın kalıcı olması, kumaşın sonuçta iyi bir emme yeteneğine sahip olması, kumaşı oluşturan liflerin bu işlemde zarar görmemeleri veya mümkün olan en az zararla çıkmaları, işlemin ekonomik olması gibi hususlar önemlidir. Ultrasonik enerjinin tekstil sanayinde kullanımı yönündeki çalışmalar oldukça yeni olmakla bilrlikte ultrason, tekstil endüstrisinde gerek tekstil materyali üzerindeki yabancı maddelerin uzaklaştırılmasında gerekse de enzimlerin hareketliliklerinin arttırılmasında kullanılmaktadır. Ultrasonik yöntem ile kumaşların temizlenmesinde daha az lif hasarı gözlenmiş, ağartma hızının arttığı, işlem süresinin azaldığı gözlenmiştir. Kumaşın beyazlığının konvansiyonel yönteme kıyasla daha iyi olduğu tespit edilmiştir (Duran, 2007). Bu çalışma ile ağartma işleminde ultrasoniğin tekstil endüstrisindeki ağarta işleminde kullanımına ışık tutacaktır. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Ağartma işlemine alternatif olarak uygulanan ultrasonik enerji kullanımı ve enzimatik ağartma yöntemleri saf lakkaz enziminin tek başına kullanılmasıyla ve iki farklı mediatör sistem ile (oksijen ve ozon ilaveli) yapılan çalışmalar ile ultrasonik enerji kullanılması durumundaki beyazlık dereceleri spektrofotometry ile ölçülerek karşılaştırılacaktır. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut Ultrasonik yöntemin ağartma işleminde kullanımı ile daha az lif hasarı, ağartma hızının artması, işlem süresinin azalması ve beyazlığının konvansiyonel yönteme kıyasla daha iyi olduğu gözlenmektedir. Enzimatik yöntem ve ultrasonik enerji kullanılması durumundaki spektrofotometrik ölçüm sonuçları karşılaştırılarak utrasonik enerjinin ağartma işleminde kullanım olanakları araştırılacaktır. 4.Somut Çıktılar Bu çalışma ile ağartma işleminde ultrasonik enerjinin tekstil endüstrisindeki ağarta işleminde kullanımı araştrılacaktır. 5.Kaynaklar 1) Duran, K., Körlü, E., A., Perincek, S., D., Bahtiyari, İ., Ultrason Teknolojisinin Tekstilde Kullanim Olanaklari. Tekstil ve Konfeksiyon, 3/2007. 2) Mistik, İ., Yükseloğlu, M., Hydrogen peroxide bleaching of cotton in ultrasonic energy, Faculty of Technical Education, Department of Textile Education, Marmara University, 2005. 3) İNKAYA,T., EREN,H.,A., ANİŞ.,P., (2008). Pamuk Ağartilmasinda Lakkaz/Mediatör Sistemlerinin Oksijen Ve Ozon İle Kombine Edilmesi, Mühendislik bilimleri dergisi,14/1, 77-82. 4) Koçak, D., Merdan, N., (2002). Sonokimya ve Ultrasonik Enerjinin Tekstil Sektöründe Kullanımı, Kimya Teknolojileri, Sayı: 17. 5) Perincek, S.D., (2006). Ozon, UV, Ultrason Teknolojileri ve Kombinasyonlarının Ön Terbiye İşlemlerinde Uygulanabilirliğinin Araştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi, 176-178. 289 GÜÇ TUTUŞUR HALI ELDESİNDE YENİ BİR TEKNOLOJİ Akşit Aysun1, Onar Nurhan2, Topel Esra1 1 2 Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, İzmir, Türkiye Pamukkale Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Denizli, Türkiye Özet Güç tutuşurluk özelliği kazandırmak için kullanılan kimyasallar yangınları azaltmada küresel ölçekte önemli bir rol oynamaktadır. Elektronik, tekstil ve mobilya gibi günlük kullanım ürünlerinde güç tutuşurluk için kullanılan maddelerin yangın riskini azalttığı görülmektedir. İstatistikler yangın ölümlerinin en az %90’ ının evlerde ve binalarda meydana geldiği göstermektedir [1]. 2005-2009 yılları arasında, ev yangınlarında yılda ortalama 7.040 yangının döşemeli mobilya kaynaklı olduğu bildirilmiştir [2]. İstatistikler 1999-2002 yılları arasında ABD'de sigaradan kaynaklı yangınların her yaş için yangın ölümlerinin yaklaşık % 23’ ünü oluşturduğunu göstermektedir. 2011 yılında ise, ABD'de tahminen 90.000 sigara kaynaklı yangın meydana geldiği belirtilmiştir [3,4]. Güç tutuşurluk için kullanılan maddeler, yayılma ve ısıya bağlı olarak yangın riskini azaltmak ve yangın reaksiyon özelliklerinin geliştirilmesinde önemli rol oynamaktadır [4]. Bu nedenle evsel yangınlarda döşemelikler, yataklar, perdelerin yanı sıra halıların da alev geciktirici özelliklere sahip olmaları önem göstermektedir. Onar ve Akşit (2009)’da yaptıkları güç tutuşur kimyasal ürün eldesi çalışmalarında; amonyum fosfat bileşikleri ile hazırlanan nanosol ile kaplanan tekstil materyallerinin güç tutuşurluk özelliğini geliştirmişler ve LOI (34) değerine ulaşmışlardır [5]. Bu projede ise halılara güç tutuşurluk özelliği; ticari olmayan kimyasallar ile hazırlanan nanosol ile sağlanacaktır. Sol-jel teknolojisi ile hazırlanan solun halılara aktarılması püskürtme (bitmiş mamul) ve dip-coating (ipliklere) yöntemleri ile gerçekleştirilecektir. Güç tutuşurluk özelliği kazandırılmak üzere kullanılacak olan halıların yün ve sentetik (poliamid, poliester ve poliakrilonitril) karışımı olması ve güç tutuşurluk performans analizlerinin uygun standartlara göre yapılması planlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: sol-jel yöntemi, halı, güç tutuşurluk, ev yangınları Abstract Flame retardants play an important role in reducing the rate of fire on a global scale. The uses of flame retardants reduce the risk of fires in everyday use products such as electronics, textiles and furniture. At least 90% of fire deaths occur in homes and buildings according to fire statistics [1]. During 2005-2009, upholstered furniture was the item first burned in an average of 7,040 reported home fires per year [2]. Between 1999 to 2002 fires caused by smoking materials in the U.S. represent about 23% of deaths from fire for all ages. In 2011, 90,000 smoking-material fires were reported in the U.S. [3, 4]. Materials which use as the flame retardants play an important role to reduce the fire risk due to propagation and heat release, and improve the fire reaction properties [4]. Therefore in domestic fires, the presence of flame retardant properties of carpets is significant as well as upholstery, mattresses, and curtains. Onar and Aksit (2009), were coated the textile materials with nanosol prepared by sol-gel method and used ammonium phosphate compounds, obtained high LOI (34) value [5]. In this study, flame retardant properties of carpets will be provided by nanosol prepared with non-commercial chemicals. Nanosol prepared by sol-gel technology to be transferred to the carpet by the spray (finished goods) and dip-coating (yarns) methods. Wool and synthetic blend carpets will be used in the study and flame retardant properties of the carpets will be analyzed according to the suitable test methods for carpets. Key Words: sol-gel technique, flame retardant, carpet, home fire 290 Tahmini Projesi Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 120.000TL 1.Projenin Amacı Bu proje ile evlerde kullanımı olan halılara üretim sırasında veya son işlem olarak sol-jel yöntemi ile hazırlanacak olan güç tutuşur özellik kazandırılması amaçlanmaktadır. 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji Güç tutuşur özellik için ticari olmayan kimyasallar ile sol-jel yöntemine göre nanosol hazırlanacak ve hazırlanan bu nanosol halı üretimi sırasında veya son işlem olarak mamule aktarılacaktır. Güç tutuşur nanosolun halılara aktarılmasında püskürtme ve dip-coating yöntemleri kullanılacaktır. Püskürtme yöntemi; dokunmuş halının arka yüzüne, dip-coating yöntemi halı ipliklerine uygulanacaktır. Güç tutuşurluk reçetesi için 3-amino propil trietokssilan, diguanidin hidrojen fosfat veya mono guanidin dihidrojen fosfat ve fosforik asit kullanılacaktır. 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut İstatistiklere göre elde edilmiş verilerde evsel yangınların çoğunda tekstil materyallerinin sebep olduğu görülmektedir. Yangınları önlemek amacı ile ev tekstili olarak halıların güç tutuşur yapılması ve bu amaç için ticari ürün içermeyen nanosolün sol-jel yöntemine göre elde edilmesi ve mamule aktarılması projenin özgün yönünü oluşturmaktadır. 4.Somut Çıktılar Diguanidin hidrojen fosfat ve fosforik asit kullanılarak elde edilen nanosol %100 pamuklu kumaşa aktarıldığında LOI 34 değeri elde edilmiştir. 5.Kaynaklar [1] Center of Fire Statistics of CTIF, “World Fire Statistics, Report No.10”, 2006, http://ec.europa.eu/consumers/cons_safe/presentations/21-02/ctif.pdf [2] (National Fire Protection Association) NFPA's "Home Fires That Began with Upholstered Furniture", Marty Ahrens, August 2011 [3] C. Chivas, E. Guillaume, A. Sainrat, V. Barbosa, Assessment of risks and benefits in the use of flame retardants in upholstered furniture in continental Europe, Fire Safety Journal 44 (2009) 801–807 [4] (National Fire Protection Association) NFPA's "The Smoking-Material Fire Problem", John R. Hall, Jr.,July 2013 [5] N.Onar ve A.Akşit, Using Sol-gel Technology for Production of Flame Retardant Cotton Fabrics, International Symposium on Engieering and Architectural Science of Balkan, Caucasus and Turkic Republics, Süleyman Demirel University, October 22-24, 2009 Isparta, Turkey 291 ELEKTRONİK TEKSTİL TABANLI BASINÇ SENSÖRÜ: BASINÇ ÜLSERİNİ ÖNLEYEN AKILLI YATAK KUMAŞI Suat Çetiner Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye Özet Yatağa ya da sandalyeye bağımlı olan hastaların en önemli sağlık sorunlardan biri yatak (bası) yaralarıdır. Yatak yaralarının oluşmasında en önemli faktör basınçtır. Yatağa bağımlı olan kişilerde, uzun süre aynı pozisyonda kalmak, vücut ağırlığının hep aynı bölgelere basınç uygulamasına neden olur. Vücut ağırlığının sebep olduğu basınç sebebiyle bu bölgelerde kan dolaşımı bozulur. Kan dolaşımındaki bu bozuklukla deri ve deri altı dokusu hasarı sonucu yatak yaraları oluşmaya başlar. Bu projede, elektronik tekstil uygulamalarına yönelik esnek kumaş basınç sensörü üretilecek ve yatağa bağımlı hastalarda yatak yaralarını (basınç ülseri) önleme amacıyla üretilen basınç sensörlerini ihtiva eden akıllı yatak (kumaşı) geliştirilecektir. Anahtar Kelimeler: Kumaş basınç sensörü, iletken iplik, iletken polimer, basınç ülseri, akıllı yatak Abstract One of the important health problem of patients who are subject to beds or chairs is bedsores. The significant factor on occurring of bedsores is pressure. To stay on the same position for a long time causes the pressure apply to the same regions of body weight at the people who are subject to bed. At those regions, blood flow spoils for the pressure which is caused by body weight. The bedsores start to occur as a result of derm and epiderm damage by those blood flow spoil. At this project, a flexible fabric pressure sensor will be produced intended to electronic textile applications, and a smart bed (fabric) including pressure sensor will be developed for preventing the bedsores (pressure ulcer) who are subject to the bed. Key Words: Fabric pressure sensor, conductive yarn, conductive polymer, pressure ulcer, smart bed Tahmini Projesi Süresi 24 Ay Tahmini Proje Bütçesi 200.000 TL 1.Projenin Amacı İletken polimer ve/veya iletken iplik kullanılarak esnek ve yumuşak dokuma/örme kumaş basınç sensörleri üretmek, Belirli sayıda basınç sensörü içeren dokuma/örme kumaşları, yatak kumaşında kullanarak akıllı yatak geliştirmek, Yatağa bağımlı hastaların vücutlarında oluşabilecek yatak yaralarını bu akıllı kumaşlar sayesinde önlemek, hastanın yaşam kalitesini artırmak, Belirli periyotlarda hastanın pozisyonunu değiştirmek zorunda olan hemşirelere akıllı yatak kumaşı vasıtasıyla, algılanan sorunlu bölgelere hızlı bir şekilde müdahale etme olanağı vermek, sadece sorunlu bölgelere yapılan müdahaleyle (hastanın konum değiştirmesi) hemşirelerin iş yükünü azaltmak ve verimliliğini artırmak, 292 Katma değeri yüksek tekstil ürünleri üretimi ve pazarlanması yoluyla ülke ekonomisine katkıda bulunmak, Bu kumaşı üretecek firmanın ulusal ve uluslararası pazarlarda rekabet edebilirlik seviyesini yükseltmek, Elektronik ve bilgisayar mühendisliği bölümü uzman katkılarıyla multidisipliner bir çalışma gerçekleştirmek 2.Uygulanacak Yöntem / Metodoloji a) İletken polimerler varlığında çeşitli üretim yöntemlerine göre hollow poliester iletken iplik ve/veya şeritler üretilecek, b) Üretilen bu şeritler atkı ve çözgü yönlerinde dokuma kumaş yapısına dahil edilecek, c) Üretilen dokuma kumaşın basınç sensör özelliği tespit edilecek, d) Basınç sensör özelliği gösterecek kumaşlar yatak kumaşı olarak dizayn edilecek, e) Gerçekleştirilecek yazılım ile hastanın kumaş üzerine uyguladığı ağırlığa bağlı olarak basınç değişimi tespit edilecek, f) Kablosuz bağlantı yardımıyla tespit edilen bu noktalar bilgisayara gönderilecek, g) Böylece hastaların basınç ülseri (yatak yarası) oluşturabilecek potansiyel bölgelerine hemşirelerin hızlı bir şekilde müdahale etmesi sağlanacak 3.Özgün Değer / Yenilikçi Boyut İletken polimerler kullanılarak üretilecek esnek ve yumuşak dokuma kumaş basınç sensörü içeren yatak kumaşı geliştirmek projenin özgünlüğüdür. Tekstil mühendisliği alanında üretilen bilginin elektronik ve yazılım mühendislerinin destek vermesiyle geliştirilecek olması, gerçekleştirilecek elektronik tasarımları ve yazılımları yoluyla akıllı medikal tekstil ürünlerinin basınç ülseri oluşumunu önlemek amacıyla kullanılması projenin bir diğer özgünlüğüdür. Laboratuvarda üretilen bilimsel bilginin konvansiyonel tekstil üretim yöntemleriyle kombine edilmesiyle ortaya çıkan katma değeri yüksek ürünlerin medikal tekstil sektöründe kullanılmasıyla hastaların yaşam kalitesini artıracak nitelikte akıllı yatak kumaşı ve yatak üretmek projenin yenilikçi boyutudur. 4.Somut Çıktılar Basınç sensör özelliği gösteren dokuma kumaş ve bu kumaşın kullanılmasıyla üretilecek fonksiyonel akıllı yatak 5.Kaynaklar Yu C.H., Chou T.Y., Chen C.H., Chen P., Wang, F.C, Development of a Modularized Seating System to Actively Manage Interface Pressure, Sensors, 14, 14235–14252, (2012). Ostadabbas S., Nourani M., Tamil, L., A Resource-Efficient Planning for Pressure Ulcer Prevention, IEEE Transactions on Information Technology in Biomedicine, 16(6), 1265-1273 (2012). Liu J.J., Huang M.C., Xu W., Sarrafzadeh M., Bodypart Localization for Pressure Ulcer Prevention, IEEE, 766-769, (2014). 293 PAMUĞU; TUZ-SODA VE FIKSATÖRE İHTİYAÇ DUYMADAN BOYAMAYA NE DERSINIZ? Özdemir Hüseyin1, Kurtoğlu Nurcan2 Gaziantep Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Tekstil Bölümü Gaziantep, Türkiye Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Tekstil Mühendisliği Bölümü, Kahramanmaraş, Türkiye 1 2 Özet Bu çalışmada normal pamuk ile katyonize pamuğun terbiye işlemlerindeki davranışları, yıkama haslıkları, katyonik pamuğun normal pamuğa göre boya tüketimi ve sabitlemesi değişik pH, sıcaklık ve sürelerde incelenmiştir. Bu çalışmalar sonucunda katyonik pamukla normal pamuk karşılaştırılarak avantaj ve dezavantajları ortaya konulmuştur. Katyonize pamuğun önemli avantajları; çok fazla durulama yapmadan elektrolit (tuz, Soda) ve fiksatöre ihtiyaç duyulmadan çok iyi kullanım haslıklar ve renk ürünleri elde edilmiştir. Bu durumda terbiyelenmiş katyonize pamuk ile pamuğun boyama maliyeti düşürülmüş, kimyasal madde kullanımında tasarruf sağlamış ve berrak boyama atık sularının eldesi ile çevre dostu boyamaların yapılması mümkün olmuştur. Anahtar Kelimeler: Katyonik pamuk, tuzsuz boyama, ekolojik tekstil Abstract In this study, the behaviour of cationized cotton and normal cotton in the treatment proceses, wet-fastnesses, dye-exhaustion, dye-fixages of normal cotton with respect to cotionized cotton, will be examined in various pH values, temperature and durations. In the results of these studies, the advantages and disadvantages of normal and cationized cotton will be tried to be exibited by comparing the two stuffs using the results of the above studies. Important advantages of cotionized cotton are that; very good usage, fastnesses and color yield will be obtained without much rinsing and without need of fixater and electrolyles (salt and soda ). In this case, with the help of cotionized cotton and cotton, dyeing cost has been decreased on the other hand, this technique saves much usage of chemical substances resulting in dye waste water allowing to make dyes with enviroment friendly. Key Word: Cationic cotton, saltless- dye, ecological textile Tahmini Proje Süresi 12 Ay Tahmini Proje Bütçesi 200 bin TL 1. Projenin Amacı Bazı araştırmacılar Tekstil endüstrisinde kullanılan işlenmemiş pamuk yerine daha az maliyetle boya-lif etkileşimini artırmak mevcut ticari boyarmaddelerin pamuğa olan affinite azlığının üstesinden gelmek için katyonik yükleri destekleyici birçok kimyasal madde kullanarak katyonik pamuk hazırlamışlardır. Direk ve reaktif boyarmaddeler anyonik yükler taşıdıklarından katyonize pamuk bünyesindeki katyon grupları boyarmaddeler için yüksek affinite taşımaktadır. Ayrıca lif-boya arasındaki bağlara elektrostatik çekimde eklenerek boya tüketiminde ve sabitlenmesinde olumlu gelişmeler meydana getirmektedir. Dolayısıyla bu çalışmada normal pamuk ile katyonize pamuğun terbiye işlemlerindeki davranışları, yıkama haslıkları, katyonik pamuğun normal pamuğa göre boya tüketimi ve sabitlemesi değişik pH, sıcaklık ve sürelerde incelenmiştir. Bu durumda terbiyelenmiş katyonize pamuk ile pamuğun boyama maliyeti düşürülmüş, kimyasal madde kullanımında tasarruf sağlamış ve berrak boyama atık sularının eldesi ile çevre dostu boyamaların yapılması mümkün olmuştur. Çalışmamız destek bulduğu taktirde sanayide de uygulamaya konulacak, terbiyelenmiş 294 katyonize pamukla yapılan boyamalarda yukarıda saydığımız sorunlara çözüm getirilecek, maliyet düşürülüp rekabet etme gücünün artırılması sağlanmış olacaktır. 2.Uygulanacak Yöntem/Metolodoji Bu çalışmada boyama işlemlerinde ithal olarak getirtilen katyonik pamuk ve Gaziantep bölgesinden sağladığımız normal pamuk kullanılmıştır. Ticari olarak kullanılan çeşitli reaktif, ve direkt boyarmaddeler, bunun yanı sıra iyon tutucu, katyonik sabun, ıslatıcı, kostik, hidrojen peroksit tiyosülfat, sodyum sülfat standart gibi kimyasallar kullanılacaktır. Çalışmalarda cihaz olarak Gyrowash Boyama Makinesi (James H.Heal Co.Ltd. Halifax England), Roaches Boyama Makinesi (Engineering Ltd.), etüv ( Lindberg/Blue), ışık kabini (Verivide CAC 60), Comeureg Tentolab (Dr. J. CARBONELL—CARBOTEX) ve yıkama haslığını değerlendirmek için Gri skala ISO 105-AO3 kullanılacaktır. Katyonik pamuk boyamada tuz ve soda kullanmadan boyama yapılmıştır. Katyonik pamuğun boya çekimi ve boyarmaddenin life bağlanması asidik ortamda daha iyi olduğu için boyamalar asidik ortamda gerçekleştirilmiştir. Boyama banyosunun pH’ı asetik asit ile ayarlanmıştır. Boyamalarda boya tüketimi ve sabitlemesi de zaman ve sıcaklığa bağlı olarak değişim tentolab makinesinde değerlendirilmiştir. Katyonize pamuğun boya tüketiminin çok iyi olduğu rakamsal ve grafiksel olarak tespit edilmiştir. 3.Özgün Değer/Yenilikçi Boyut Yapılan literatür çalışmaları katyonik reaktifler kullanılarak elde edilen katyonize pamuğun normal pamuğa kıyasla farklı terbiye işlemleri gösterdiğini ortaya koymuştur. Özellikle boyama davranışlarındaki farklılıklar kayda değer bulunmuştur. Katyonizasyon işlemi, katyonik reaktiflerle pamuklu kumaşların sulu ortamda , hafif anyonik olan yüzeyini katyonik hale dönüştürmekte ve böylece anyonik boyarmaddelere affiniteyi ve substantiviteyi artırmaktadır. Bu projede ulaşılması istenen hedeflerden biri daha az maliyetle boya-lif etkileşimini artırmak mevcut ticari boyaların pamuğa olan affinite azlığının üstesinden gelmek üzerinde duracağımız önemli bir konudur. Geliştireceğimiz prosesle renk haslığı özelliklerini, boya ürünlerini geliştirmeyi ve tek adımda karışım elyafını boyamayı kolaylaştırmayı sağlamak bunların getirisi olarakta çevre dostu ürünler elde etmektir. 4. Somut Çıktılar Katyonik ve normal pamuğun çeşitli formlarda reaktif ve direkt boyalarla boyama davranışları incelenmiş. Elyaf, iplik ve örme kumaş formundaki katyonik ve normal pamuğun reaktif ve direkt boyalarla asidik ve bazik ortamlarda yapılan boyama verileri not edilmiştir. Reaktif ve direkt boyaların asidik ortamlarda tuzsuz boyamalarında normal pamukta boyama yapılamadığı gibi asidik ortam normal pamuğa zarar vermiştir. Katyonik pamuk boyamalarında ise boya tüketiminin oldukça iyi olduğu herhangi bir zararında olmadığı görülmüştür. Çalışmamızda ortaya çıkan bulgu reaktif ve direkt boyalarla alışılmışın dışında katyonize edilmiş pamuğun asidik ortamlarda da boyanabilirliğinin ortaya çıkmasıdır.. Direkt ve reaktif boyarmaddelerle katyonize pamuk mamüllerin haslıklarının değerlendirilmesi yapıldığında normal pamuğun direkt boyalarda orta düzeyde olan yıkama haslıkları katyonik pamuk ile oldukça yüksek değerlere çıktığıdır. 5. Kaynaklar 1. Aksoy, E. ,Dölekoğlu, T. ,2003, Dünyada Ve Türkiye’de Organik Pamuk Üretimi Ve Ticareti, Türkiye 6.Pamuk Tekstil Ve Konfeksiyon Sempozyumu Bildirileri, Yayın No. 107, Antalya. 2. Başer, İ. , İnanıcı, M. , 1990. Boyarmadde Kimyası, Marmara Üniversitesi Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 217s. 3. Bilgen, M. , 2005, Wrinkle Recovory For Cellulosic Fabric By Means Of Ionic Crosslinking, Msc Thesis, Northcarolina State University. 295
© Copyright 2024 Paperzz