Pazarlama Teorisi’nin Felsefi Temelleri Değişim mi? İlişki mi? I ISSN 1309-6362 Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Journal of Consumer and Consumption Research Cilt 6 Sayı 1 Haziran 2014 II Derginin Adı : Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Derginin İngilizce Adı: Journal of Comsumer and Consumption Research Dergi web adresi : http://betadergi.com/ttad Yayıncı Kuruluş : Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. Sorumlu Müdür : Seyhan Satar Editör : Prof. Dr. Ömer Torlak Editör Yardımcıları : Doç. Dr. Müjdat ÖZMEN Arş. Gör. Muhammet Ali TİLTAY Arş. Gör. Behçet Yalın ÖZKARA Arş. Gör. Volkan DOĞAN Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi, yılda iki kez Haziran ve Aralık aylarında yayınlanan hakemli bir dergidir. Dergide yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Dergide yayınlanan yazılar kaynak gösterilmeksizin kısmen ya da tamamen iktibas edilemez. Derginin elektronik versiyonuna http://betadergi.com/ttad adresinden ulaşılabilir. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi, TÜBİTAK ULAKBİM Sosyal Bilimler Veritabanında, Open J-Gate Veritabanında (http://www.jgateplus.com), Electronic Journals Library Veritabanında (http://rzblx1.uni-regensburg.de/ezeit/index.phtml?bibid =AAAAA&colors=7&lang=en) Research Bible Veritabanında (http://www.researchbib.com) Open Academic Journals Index Veritabanında (http://oaji.net) indekslenmekte ve taranmaktadır. NOT: Bu sayı Kasım 2014 tarihinde basılmıştır. Danışma ve Hakem Kurulu Listesi III DANIŞMA ve HAKEM KURULU LİSTESİ Editör Prof. Dr. Ömer TORLAK, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Editör Yardımcıları Doç. Dr. Müjdat ÖZMEN, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Arş. Gör. Muhammet Ali TİLTAY, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Arş. Gör. Behçet Yalın ÖZKARA, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Arş. Gör. Volkan DOĞAN, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Prof. Dr. M. Şükrü AKDOĞAN Erciyes Üniversitesi Prof. Dr. Şafak AKSOY Akdeniz Üniversitesi Prof. Dr. Remzi ALTUNIŞIK Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. Canan AY Celal Bayar Üniversitesi Prof. Dr. Doğan Yaşar AYHAN Başkent Üniversitesi Doç. Dr. Hasan AYYILDIZ Karadeniz Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Muazzez BABACAN Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet BARCA Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Prof. Dr. Muzaffer BODUR Boğaziçi Üniversitesi Prof. Dr. Veysel BOZKURT İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Şebnem BURNAZ İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Emrah CENGİZ İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. B. Zafer ERDOĞAN Anadolu Üniversitesi Prof. Dr. Nihat ERDOĞMUŞ İstanbul Şehir Üniversitesi Prof. Dr. Murat FERMAN Işık Üniversitesi Prof. Dr. Ercan GEGEZ Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Güliz GER Bilkent Üniversitesi Prof. Dr. Uğur GÜLLÜLÜ Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Sahavet GÜRDAL Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Talha D. HARCAR Penn State University Prof. Dr. A. Hamdi İSLAMOĞLU Emekli Öğretim Üyesi Cilt 1 Sayı 1, Haziran 2011 IV Danışma ve Hakem Kurulu Listesi Prof. Dr. Muhittin KARABULUT İstanbul Arel Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet KARAKAŞ Afyon Kocatepe Üniversitesi Prof. Dr. Kurtuluş KARAMUSTAFA Erciyes Üniversitesi Prof. Dr. Bahtışen KAVAK Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. İsmail KAYA İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Erdener KAYNAK Penn State University Prof. Dr. İbrahim KIRCOVA Yıldız Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Fazıl KIRKBİR Karadeniz Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Akın KOÇAK Ankara Üniversitesi Prof. Dr. A. Mesud KÜÇÜKKALAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Prof. Dr. Canan MADRAN Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Mahir NAKİP Erciyes Üniversitesi Prof. Dr. Yavuz ODABAŞI Anadolu Üniversitesi Prof. Dr. Abdullah OKUMUŞ İstanbul Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa ORÇAN Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Prof. Dr. Şuayıp ÖZDEMİR Afyon Kocatepe Üniversitesi Prof. Dr. Şükrü ÖZEN Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Prof. Dr. Ayla ÖZHAN DEDEOĞLU Ege Üniversitesi Doç. Dr. Müjdat ÖZMEN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Prof. Dr. Sevgi Ayşe ÖZTÜRK Anadolu Üniversitesi Prof. Dr. Mahmut PAKSOY İstanbul Kültür Üniversitesi Prof. Dr. Ayşe ŞAHİN Mersin Üniversitesi Prof. Dr. Metin TOPRAK İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. Selahattin TURAN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Doç. Dr. Cevahir UZKURT Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Prof. Dr. Celalettin VATANDAŞ Karadeniz Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Cengiz YILMAZ ODTÜ Yrd. Doç. Dr. Abdülkadir ZORLU Kırıkkale Üniversitesi Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Danışma ve Hakem Kurulu Listesi V Editör’den Kıymetli Okuyucular, Yeni bir sayı ile karşınızdayız. Bu sayımızda da alana ve uygulamaya önemli çıkarımlar sağladığını düşündüğümüz dört değerli çalışmayı sizlerle paylaşmaktayız. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi olarak ilgili literatüre anlamlı katkılar vermenin haklı gururunu yaşarken bir yandan da ilk sayımızdaki heyecanımızla yeni sayıları sizlere sunmaya çalışıyoruz. Bu sayıdaki ilk yazıda yabancı dilde markalama konusuna taklit teorisi farkındalığı oluşturarak katkı sağlama amaçlanmaktadır. Bu çalışmada aynı zamanda Türkiye’de yabancı marka kullanımının yaygınlığının ortaya konulması da ikincil bir amaç olarak belirtilmektedir. Taklit kuramı bağlamında uygulamadan örneklerle yabancı dilde marka kullanımının yaygınlığı ve örneklerini ayrıntılı bir şekilde irdeleyen çalışmanın ilgili literatür ile uygulamacılara önemli çıkarımları bulunmaktadır. İkinci makalede drama yöntemi ile okul öncesi çocukların alışveriş deneyimlerinden hareketle pazarlama kavramını algılamaları irdelenmeye çalışılmıştır. Özgün bir çalışma olması, geleceğin tüketici potansiyelini tanımlaması ve anlamlı sonuçları bakımından alana katkılarının önemli olduğu düşünülen bu çalışmayı siz değerli okurlarımızın beğenisine sunuyoruz. Üçüncü makale, tüketiciyle online bağ kurma ile sadakat ve yeniden satın alma niyeti arasındaki ilişkiyi araştırmaktadır. Araştırma sonuçları bu değişkenler arasında oldukça güçlü bir ilişkiyi göstermektedir. Çalışmanın bulgularının literatür ve uygulamacılara anlamlı katkılar sağlayacağı beklenmektedir. Bu sayımızın son çalışması ise promosyonların anlık satın almaya etkisini ölçen bir araştırmadır. Araştırmanın bulguları promosyonların anlık satınalma üzerinde önemli etkileri olduğunu ortaya koymaktadır. Dört çalışma da pazarlama literatürü ile profesyonellerine anlamlı ipuçları sunmaktadır. Bu değerli çalışmalarını bizlerle paylaşan yazarlara, çalışmalaCilt 3 Sayı 1, Haziran 2011 VI rı çok kıymetli katkıları ile değerlendiren hakemlerimize teşekkür ediyoruz. Dergimizin başlangıçtan itibaren yayın ve dağıtımı konusunda her zaman desteklerini gördüğümüz ve yardımlarını esirgemeyen Beta Yayınları adına Seyhan Satar Beyefendiye ve dergininin dizgi, basım ve dağıtımına katkı veren Beta Yayınları ve Damga Dağıtım’ın değerli çalışanlarına da ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Dergide yer alan yazılara tam metin olarak dergi web sitesinde (http://betadergi.com/ttad) ulaşılabilmektedir. Okuyucu, yazar ve hakem olarak sizlerin ilgi, destek ve katkıları bizler için her şeyden önemlidir. Bu düşüncelerle yeni sayılarımızda sizlerle yeniden buluşma umuduyla selam ve saygılarımı sunarım. Prof. Dr. Ömer TORLAK Editör Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Danışma ve Hakem Kurulu Listesi VII İçindekiler Makale Sayfa No Türkiye’de Ürün Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Sebepler ve Sonuçlar The Use of Foreign Language at Product Branding in Turkey: Reasons and Consequences Ahmet BARDAKÇI ve Memet AKINCI.......................................................... 1 Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Pazarlama Kavramları Farkındalığı The Awareness of Marketing Concepts in Preschool Children Zeki Atıl BULUT, Feyza TEKİNBAŞ ve Muazzez BABACAN...................... 27 Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği The Relationship Between Online Consumer Engagement and Loyalty and Repurchase Intention: Facebook Case Hamid Murad ÖZCAN ve Metin ARGAN................................................... 51 Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma A Research to Determine The Effect of Sales Promotions on Impulse Buying Şirvan YALMAN ve Pınar AYTEKİN.......................................................... 83 Yazım Kuralları...................................................................................... 121 Guide for Authors................................................................................... 125 Cilt 1 Sayı 1, Haziran 2011 VIII Danışma ve Hakem Kurulu Listesi Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Türkiye’de Ürün Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Sebepler ve Sonuçlar 1 Türkiye’de Ürün Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Sebepler ve Sonuçlar1 Ahmet BARDAKCI2 Memet AKINCI3 Öz Ürün değerlendirme aşamasında tüketicilerin sıkça kullandığı ipuçlarından birisi de markadır. Marka adlarının niçin yabancı dillerden seçildiğini konusunda ilgili yazın temelde, kalite ve seçkinlik işareti tartışmaları üzerine yoğunlaşmaktadır. Ancak ilgili yazında ülkeler arasındaki sosyal farklılıkların neden olabileceği etkileri ele alan İbn-i Haldun’un taklit teorisi bağlamında konuya yaklaşan bir makaleye rastlanılmamıştır. Çalışma, yabancı dilde markalama konusuna kuramsal düzeyde taklit teorisi farkındalığı oluşturarak katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Çalışmanın ikinci amacı Türkiye’de yabancı marka kullanımının yaygınlığının ortaya koymaktır. Bu amaç için Internet üzerinden 15 kategoriye ait yaklaşık 4000 marka toplanmış ve kelime kökenleri incelenmiştir. İncelenen markaların %64,41’i yabancı dillerden belirlenmiş marka adına sahiptir. Bu oran kozmetik kategorisinde %96,54 oranı ile en yüksek düzeyde; yerel basın kategorisinde ise % 0,36 oranı ile en düşük düzeyde 1 2 3 Bu çalışmanın taslağı üzerinde değerli öneriler sunan Prof. Dr. Remzi Altunışık hocamıza ve yapıcı önerileriyle çalışmanın son şeklinin verilmesine katkı sağlayan hakemlere teşekkür ederiz. Prof. Dr., Pamukkale Üniversitesi, İşletme (İngilizce) Bölümü, [email protected] Türk Dili ve Edebiyatı Emekli Öğretmeni, Milas/Muğla Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi, Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014, 1-26. 2 Ahmet BARDAKCI / Memet AKINCI tespit edilmiştir. Ayrıca markanın işaret edicilik fonksiyonunun önemli olduğu kategorilerde yabancı dilde markalar doğal olarak kullanılmazken, kategorinin hazcı niteliği ve teknoloji gereksinimine bağlı olarak yabancı marka kullanımı arttığı bulunmuştur. Anahtar kelimeler: Markalama, yabancı dil, taklit teorisi The Use of Foreign Language at Product Branding in Turkey: Reasons and Consequences Abstract Brand name is one of the most frequently used cues in product evaluation process. Foreign branding literature focuses on two main issues as quality and status symbol in favor of foreign brands. However, as far as we are concerned there is no study approaching the topic from imitation theory of Ibn Chaldean which discusses effects of social differences between countries. The first aim is to contribute conceptually by creating awareness of imitation theory at relevant literature. The second aim is to reveal prevalence of brands in foreign languages on Turkish market. To reach the second aim, 4000 brands from 15 categories were gathered from the Internet and etymologically examined. The researchers were unable to reveal any associations between 64.41% of examined brands and Turkish language, and labelled as brands in foreign language. Findings reveal that brand in foreign language measure is highest for cosmetics category at 96.54 percent, but lowest in local newspaper category at 0.36 percent. Furthermore findings indicate that foreign branding is rare in categories which suggestiveness is important; in contrast categories that high in hedonic characteristics and technological requirements foreign brands are common. Keywords: branding, foreign language, imitation theory Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Türkiye’de Ürün Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Sebepler ve Sonuçlar 3 Giriş Tüketiciler satın alacakları ürünleri değerlendirirken içsel (tat, tasarım, başarım)ve dışsal (marka, garantiler, ürünün kökeni vb) olmak üzere iki tür ipucundan yararlanmaktadır(Han ve Terpstra, 1988; Han, 1989, Samiee, 1994, Thakor ve Lavack, 2003). Ancak ortalama bir tüketici için içsel ipuçlarını değerlendirmenin zorluğuna bağlı olarak, ürün değerlendirmelerinin çoğunlukla dışsal ipuçlarına dayandırılmasına neden olmaktadır(Cordell, 1992; Haubl ve Elrod, 1999; Han ve Terpstra, 1988, Eliot ve Cameron, 1994, Samiee 1994; Jin ve diğ. 2006; Pecotich ve Ward, 2007). Tüketicinin ürünün kalitesini nesnel olarak değerleme yeteneği ya da ürünle ilgili deneyiminin yeterli olmadığı durumlarda ise,en fazla yararlanılan dışsal ipucununmarka adı olduğu bulunmuştur (Davar ve Parker, 1994). Dışsal ipuçları arasında ele alınan marka kavramının oldukça geniş olan kapsamı içinde incelenen konulardan biri de; marka adı olarak belirlenen kelimenin kökeni ile ilgilenenyabancı dilde markalama konusudur. Günlük hayatta oldukça fazla yabancı kelime kullanılarak oluşturulmuş marka ile karşılaşmaktayız. Hatta markalar bir yana günümüzde mağaza adları bile yabancı kelimelerden seçilmektedir. Belki hiç farkında olmadığımız ticarethane adlarında bile Türkçe olmayan ad kullanımı oldukça yaygın olduğuna dair bulgulara rastlanmıştır. Örneğin, Aydoğan, (2012b) Türkiye’deki 318 otel adını köken olarak incelemiş ve bunlardan sadece otuzunun Türkçe ya da Türkçeleşmiş ad olduğunu tespit etmiştir. Benzer şekilde Demircan (2001) yapmış olduğu bir araştırmada İstanbul’un orta kesiminde bulunan işyeri adlarının çoğunlukla yabancı dillerden seçilmiş olduğunu belirlemiştir. Yabancı kelimelerden oluşturulmuş markalarla kuşatılmış olduğumuz şu günlerde, yabancı dilde markalamanın, pazarın bir kısmındaki yaygınlığının bir fotoğrafını ortaya koymayı amaçlayan bu çalışma iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kuramsal altyapı farklı bir anlayışla menşe ülke yazını ile desteklenerek oluşturulmuştur. Ancak daha da önemlisi bu bölümde İbn-i Haldun tarafından ortaya atılan Taklit teorisi ile yabancı markalama konusu ilk kez bir araya geCilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 4 Ahmet BARDAKCI / Memet AKINCI tirilmiştir. Çalışmada kullanılan verinin niteliği gereği taklit teorisinin testi mümkün olmasa da geleceğe dönük araştırmalara yol göstermesi bakımından bu çalışmada oluşturulacak farkındalığın önemli olduğu düşünülmektedir. Çalışmanın ikinci bölümünde amaç Türkiye’de yabancı dilde markalamanın yaygınlığını incelemektir. Bu amaçla, toplanan yaklaşık 4000 marka adı incelenmiştir. Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Kuramsal Altyapı Kuramsal olarak; bir marka adının, kullanıldığı pazarın anadili dışında bir başka dilde yazımı veya telaffuzu stratejisi yabancı dilde markalama olarak tanımlamaktadırlar (Leclerc ve diğ., 1994). Bu çalışmada kuramsam çerçeve kapsamına bağlı kalınarak yabancı dilde marka işlevsel olarak; “Türkçe olmayan kelimelerle oluşturulan marka adları” şeklinde tanımlanmıştır. Bu işlevsel tanım çerçevesinde Carloliotti gibi yabancı bir kelimenin marka olarak kullanımı yanında, Türkçe dolanımındaki Şifa kelimesini üzerinde oynanarak Shifa şeklinde kullanmak da yabancı dilde markalama olarak değerlendirilmiştir. Keller (1993) tarafından kuramsallaştırılan müşteri temelli marka denkliği modeline göre marka birikimi,(1) marka farkındalığı (tanıma ve hatırlamaalt boyutlarından oluşur) ve (2) marka imajı boyutlarından oluşmaktadır. Dolayısıyla, marka adını farkındalık ve imaj boyutlarında ele almak gerekir. Farkındalık boyutunda marka adının kodlanma, hafızada muhafaza ve anımsanma kolaylığı önem kazanmaktadır. Marka imajı boyutunda ise marka adının ürünün stratejik konumlandırmasını destekleme ve zenginleştirme yeteneği öne çıkmaktadır (Leclerc ve diğ. 1994). Tüketicinin ana dilindeki kelimeleri daha kolay kodlayacağı, muhafaza edeceği ya da anımsayacağı ortadadır. Marka adı konusundaki çalışmalarda sıkça atıf yapılan makalesinde Robertson (1989) da aslında stratejik olarak arzu edilen marka adı niteliklerini tartışırken, marka adının anadilde olması gerektiğinizımni şekilde belirtmiştir. Gerçekten ülkemizde Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Türkiye’de Ürün Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Sebepler ve Sonuçlar 5 kullanılan Cascade, Cabani, Footcap, Maschio, Bruno Rossi ve Onexx gibi yabancı dilden markalar için aşinalık, telaffuz kolaylığı ve hafızada depolamakolaylığından bahsetmek zor ve belki de imkânsızdır. Bu halde yabancı dilde markakullanımını, marka birikimininimaj boyutu ile ilişkilendirmek gerekmektedir. Bir markanın başarısında marka adının yabancı dilden olmasının etkisini ölçmenin zor olduğu dile getirilmiş olsa da (Leclerc ve diğ. 1994), yabancı dilden bir markanın pozitif çağrışımlar ortaya çıkaracağıvarsayımından hareketle kullanıldığını düşünmekteyiz. Buradaki varsayım aşağıda açıklanacağı üzere yabancı dilde bir markanın yüksek kalite işareti olmak yanında seçkinlik ve saygınlığın aracı olduğu düşüncesine dayandırılabilir Yüksek Kalitenin Bir Göstergesi Olarak Yabancı Dilde Marka Firmaları, yabancı veya yabancıyı andıran kelimeleri marka adı olarak kullanmaya teşvik edenen önemligüdülerden birisi, hiç şüphesiz gelişmekte olan ülke tüketicisinin, gelişmiş ülke ürünlerinin daha kaliteli olduğunave yabancı ürünlerin seçkinlik simgesi olduğuna dair inançlarıdır. Bu tür inançların yaygınlığı, köken ülke etkisini sorgulayan ve farklı ülkelerde gerçekleştirilen araştırmalarda neredeyse bir uzlaşı halinde, çok açık bir şekilde ortaya konulmuştur.Bu çalışmaların özet bulguları ve gerçekleştirildiği ülkeleri gösteren Tablo 1’den açık seçik görülebileceği gibi, tüketiciler kendiülkelerinden daha gelişmiş bir ülkeden ithal edilmiş olan veya ithal edilmişolarak algılanan ürünleri hem daha kaliteli hem de daha seçkin olarak algılamaktadır. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 6 Ahmet BARDAKCI / Memet AKINCI Tablo 1. Köken Ülke Literatüründeki Bazı Çalışmalar ve Temel Bulguları Yazar(lar) Araştırılan Ülke Temel bulgular Essoussi ve Merunka (2007) Tunus Ürünün kökeni algılanan kaliteyi etkilemektedir. Ger ve diğ. (1993) Romanya ve Türkiye Gelişmiş ülkelerden ithal edilen ürünler daha seçkin ve daha kaliteli olarak algılanmaktadır. Han ve Terpstra (1988) ABD Gelişmiş ülkelerden ithal edilen ürünler gelişmekte olan ülkelerden ithal edilen ürünlerden daha kaliteli olarak görülmektedir. Insch ve McBride (2004) Meksika Ürünün kökeni değişik ürünler için farklı kalite algılarına neden olmaktadır. Jin ve diğ. (2006) Hindistan Gelişmiş ülkeden ithal edilen değer hem daha kaliteli hem de daha seçkin ürünler olarak algılanmaktadır. Kara ve Kaynak (2002) Türkiye ABD ve Batı Avrupa kökenli ürünler Çin, Rusya ve Doğu Avrupa kökenli ürünlere oranla dayanıklılık, güvenilirlik ve servis açısından daha iyi olarak algılanmaktadır. Kinra (2006) Hindistan Gelişmiş ülkelerden ithal edilen ürünler teknoloji, kalite ve seçkinlik olarak yerli ürünlerden daha üstün görülmektedir. Knight (1999) ABD ABD’li şirketlerin ABD’de ürettikleri, ABD’li şirketlerin Japonya’da ürettiklerinden daha kaliteli olarak algılanmaktadır. Küçükemiroğlu (1993) Türkiye Zenginler daha seçkin olduğunu düşündükleri Batılı ürünleri tercih etmektedir. O’Cass ve Lim (2002) Singapur Batı kökenli markalar Doğu kökenlilerden daha üstün olarak algılanmaktadır. Pecotich ve Ward (2007) Avustralya Gelişmiş ülkelerden ithal edilen ürünler gelişmekte olan ülkelerden gelen ürünlerden daha kaliteli olarak algılanmaktadır. Ranjbarian ve diğ. (2010) İran İngiliz ve İtalyan kökenli ürünler Türkiye ve Çin kökenlilerden daha kaliteli olarak algılanmaktadır. Wang ve Lamp (1983) ABD Avrupa, Avustralya ve yeni Zelanda gibi Gelişmiş ülkelerden gelen ürünler daha fazla tercih edilmektedir. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Türkiye’de Ürün Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Sebepler ve Sonuçlar 7 Ülkemizde “asılacaksan İngiliz ipiyle asıl” sözüyle ifade edilen algıda olduğu gibi; gelişmekte olan ülke tüketicilerinin, yabancı marka tercihlerinde önemli nedenlerden birisi; yerli ürünlerin, ithal ürünlere nispetle düşük nitelikli ürünleri piyasaya sunmuş ya da sunuyor olmasıdır (Echard, 2005). Türkiye’de uzun yıllar boyunca “Gelişmenin”,“Batılılaşma” ile eş anlamda kullanılması, Batı hayranlığı artırmak yanında (Ger ve diğerleri, 1994) teknolojik ürünlerin ülkemizde üretilemeyeceğine dair güçlü bir kanaat oluşturulmuştur. Bu olumsuz bakışı göstermesi açısından1960lı yıllarda Devrim Arabaları Projesi Döneminde yayınlanan köşe yazılarından bazı pasajlar aslına dokunulmadan sunulmuştur: “Gerçekten otomobil yapmalıyız. Gazozda henüz İtalya ayarında değiliz ama musluk ve toplu iğne imalâtında epey başarı gösterdik. El arabasıyla, at arabasını da kusursuz şekilde yapıyoruz. Otomobil bunun bir adım ötesi... Uçak fabrikası gibi bir büyük fabrika kurarsın, otomobil yapmasan bile lehim, oluk, soba borusu gibi şeylerde büyük faydası dokunur”(Altan 1961a) Yılda bir milyon çocuğun okula gidemediği bir memlekette, büyük şehirlerinde gecekondu sefaletinin halledilmediği bir memlekette, en büyük otellerin ve lokantaların mutfakların da akla hayâla gelmedik pisliklerin çıktığı bir memlekette, henüz, et, süt, su gibi belediye dertlerinin düzene sokulamadığı bir memlekette, bir kanalizasyon plânının dahi tatbik edilemediği bir memlekette, kağnı devrini kapatıp atlı araba devrine bile tam olarak geçilememiş bir memlekette, kalifiye işçi sayısının binlerin pek üstüne çıkamadığı bir memlekette, vatandaşlarının iştirâ gücünün pek mahdut bulunduğu bir memlekette ve henüz ağır sanayi alanında sağlam bir adımın dahi atılamamış olduğu bir memlekette otomobil imalâtından bahsetmek, realizmi ve sosyal bir determinzmi kolay kolay kabul etmemek demektir.”(Altan 1961b) Traş bıçağının dahi Avrupa’sı dururken yerlisini kimse almaz bu memlekette... Yabancıları vazgeçtik, kendi vatandaşlarımızda yerli imalâta karşı bir güvensizlik vardır. Otomobil sanayiine gitmeden Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 8 Ahmet BARDAKCI / Memet AKINCI önce bu güvensizliği kıracak başarılarla yapıcı alandaki müsbet varlığımızı isbat etmemiz gerekir. (1961b) Yabancı dilde markalara karşı geliştirilen yüksek kalite algısının sadece gelişmekte olan veya az gelişmiş ülke pazarlarına özgü bir olgu olmadığının da altını çizmek gerekir. Dünyanın birçok ülkesinde bazı bölgelerin ya da ülkelerin birtakım ürünleri daha nitelikli ürettiğine dair kanaat bulunmaktadır.Almanya’nın otomotiv ve birada, İsveç’in güvenli otomobilde, Japonya’nın mikro elektronikte hoşa giden çağrışımları bulunduğuna dair bulgulara ilgili yazında sıkça rastlanmaktadır (örn. Kinra 2006).Bu çağrışımlar yazında yabancı dilde markalamadan çok menşe ülke ile ilişkilendirilmiştir. Ancak yapılacak küçük gözlemlerle de somut şekilde görülebileceği gibi “Made in” etiketleri Cep telefonlarında ve dizüstü bilgisayarlarda genelde pil yatağının içinde, spor ayakkabıda kulak olarak adlandırılan bölümün iç yüzünde, otomobilde motor plakasında, ama neredeyse her seferinde kolayca gözükmeyen bir yerde bulunmaktadır. Ülkemizde satışa sunulan Honda marka araçların bir kısmı ülkemizde üretilmesine rağmen, Honda markalı bütün araçlar Japon otomobili algısıyla satın alınmaktadır. Bu söyleme paralel olarak Thakor (1996) ABD tüketicisinin sadece %8’inin Volkswagen Fox’un Brezilya’da üretildiğinin farkında olduğunu, geriye kalanların ürünün Alman malı olduğunu düşündüğünü bulmuştur. Örneği tersinden ele aldığımızda; Pamukkale Üniversitesi İşletme Bölümü 4. Sınıf öğrencilerinin tamamı Greyder markalı ayakkabıların ithal ürün olduğunu düşündüğü görülmüştür. Aynı örneklem içerisinde çok sayıda Iphone kullanıcısı olmasına rağmen ürünün ABD’de üretildiğini düşündükleri ve ürünün arka kapağı üzerindeki “Designed by Apple in California Assembled in China” ibaresini hiç görmedikleri anlaşılmıştır. Türkiye’nin önde gelen beyaz eşya markalarının birkaç bayisine yapılan ziyaretlerde, markanın küçük ev aletlerinin menşei sorulduğunda bayi çalışanları büyük çoğunlukla ve kendilerinden emin bir şekilde Türkiye cevabı vermişlerdir. Ancak ürünler çoğunlukla “Made in China” etiketi taşımaktadır. Bu örnekler her ne kadar bilimsel olarak çok güçlü deliller olmada da tüketici için seçkinliğin ve saygınTüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi 9 Türkiye’de Ürün Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Sebepler ve Sonuçlar lığın simgesinin; bir başka ifade ile simgesel değerin kaynağının, daha gözükür bir konumda bulunan marka adı olduğuna işaret etmektedir. Yabancı dilde marka adı kullanmanın ürünün bir başka ülkede üretildiği şeklinde bir algı ortaya çıkardığı aslında bilinmektedir. Pazarın gelişmişlik düzeyinden bağımsız olarak, belirli bir kategorideki ürünü, yabancı dilde marka adı kullanarak nitelikli olarak ürettiği düşünülen ülkeyle ilişkilendirmek, ürünlerin daha nitelikli olduğu algısının oluşturulmasına yardımcı olmaktadır (Leclerc ve diğ., 1994). Örneğin, Stolichnaya’nın Orta Batı Amerika kökenli iki rakibiyle kendisini karşılaştırdığı reklamına kadar ABD’li tüketiciler Smirnoff ve Wolfschmidt’i Rusya kökenli markalar olarak algılamışlardır (Thakor ve Lavack 2003). Bu tür olumlu kanaatlerden yararlanmak üzere gelişmiş ülkelerde de yabancı dilde markalar kullanılmaktadır. Bunlardan bir kısmı Tablo 2’de örnek olarak sunulmuştur. Tablo 2. Gelişmiş ülke Pazarında Yabancı Marka Adı Kullanımı Marka adı Çağrıştırdığı ülke4 Anavatanı Bertolli İtalya ABD Makarna sosu Keller 2008 Chocolat Pavot Fransa Almanya Çikolata Usunier ve Sharer 2002 Fatima Türkiye ABD Sigara Keller 2008 Foster Beer Avustralya ABD Bira Keller 2008 Galanz Almanya Çin Beyaz eşya Melnyk ve diğ. 2012 Giorgio Di St Angelo İtalya ABD Moda tasarım Leclerc ve diğ 1994 Gucci İtalya Fransa Moda tasarım Thakor&Lavacks 2003 5 4 5 Sektör Yazar Bu markalardan bir kısmı pazara ilk çıktıklarında aslında çağrışım yaptıkları ülke pazarlarında yerel veya ulusal markalar olarak ortaya çıkmışlardır. İlerleyen zamanlarda ele geçirmeler veya satın almalar sayesinde farklı ülkelerin firmalarının eline geçmişlerdir. Ancak yazından anlaşıldığına göre bunlar günümüzde çağrıştırdıkları ülkelerin olumlu imajlarını kullanma çabası içindedirler. 1920li yıllarda ABD’deki en güçlü marka iken 1980lerde piyasadan kalkmıştır. http:// en.wikipedia.org/wiki/Fatima_(cigarette) et. 16.01.2013 Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 10 Ahmet BARDAKCI / Memet AKINCI Haagen-Dazs İskandinavya ABD Dondurma Leclerc ve diğ 1994 Heirer Almanya Çin Beyaz eşya Melnyk ve diğ. 2012 Klarbrunn Almanya ABD Şişelenmiş Su Leclerc ve diğ 1994 L’EauBleu Fransa Japonya Parfüm Melnyk ve diğ. 2012 La Creme De L’Eau Fransa Japonya Parfüm Melnyk ve diğ. 2012 Laneige Fransa G. Kore Parfüm Melnyk ve diğ. 2012 Luichel Fransa G. Kore Parfüm Melnyk ve diğ. 2012 Mamonde Fransa G. Kore Parfüm Melnyk ve diğ. 2012 Merci Fransa Almanya Çikolata Usunier ve Sharer 2002 Newcastle Brown Ale İngiltere Hollanda Bira Thakor&Lavacks 2003 Prego İtalya ABD Makarna sosu Samiee 1994 Reebok İngiltere ABD Spor giyim Batra ve diğ. 2000 Renkus-Heinz Almanya ABD Ses sistemleri Melnyk ve diğ. 2012 Smirnoff Rusya ABD Vodka Thakor&Lavacks 2003 Stolichnaya Rusya ABD Vodka Thakor&Lavacks 2003 Tag-Heurer İsviçre Fransa Saat ve aksesuar Thakor&Lavacks 2003 Versace İtalya İtalya Moda tasarım Thakor&Lavacks 2003 Wolfschmidt Rusya ABD Vodka Thakor&Lavacks 2003 Bazı ülkelerin nitelikli ürün algısının aksine bazı ülkelerde, birtakım ürün grupları ya da bütün ürünler için düşük kalite algısına sahiptir. Geçmiş yıllarda ülkemizde de bir elektrikli soba reklamında ucuz ve niteliksiz rakip ürünler için “çinko” göndermesiyle buna işaret edilmiştir6. Düşük kalite algısına sahip ülkelerin markalarını yabancı pazarda konumlandırmak ise oldukça güç olduğundan (Kinra 2006), bu güçlüğü aşmak için üreticiler yabancı dilden marka adları kullanarak kökenlerini perdelemeye çalışmaktadırlar. Çinli beyaz eşya üreticilerinden Qingdao Haier Co. Ltd.; Hairer ve Galanz Enterprise Group Co. Of Guangdong; Galanz marka adlarını kullanarak ürünlerin Çin malı olmadığı algısını oluşturmaya çalışmaktadır. 6http://www.youtube.com/watch?v=Do2-9bweTe0 Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Türkiye’de Ürün Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Sebepler ve Sonuçlar 11 Seçkinlik ve Saygınlığın İşareti Olarak Yabancı Dilde Marka Zenginlik, statü ve güç ile ilişkili olan güç mesafesi boyutunun yüksek olduğu gelişmekte olan ülkelerde mevcut konumlarını toplumun diğer üyelerine göstermeye hevesli olan bireyler için pahalı, dolayısıyla ayrıcalıklı yabancı dilde markalar seçkinliğin ve saygınlığın aktarım araçlarıdır (Zinkhan ve Prenshaw 1994). Bu tür ülkelerin kozmopolitan elitinde hayranlık duyduğu Batı tarzı yaşamı benimsediğini başkalarına da gösterme arzusu yüksektir. Pahalı ve az bulunan ithal ürün de bu arzuyu tatmin edebilmenin önemli bir aracı olarak algılanmaktadır (Ger ve diğ., 1993; Alden ve diğ. 1999, Batra ve diğ., 2000, Li ve Murray, 2002, Essoussi ve Merunka, 2007,). Bu doğrultuda özellikle Batılı markalar gelişmekte olan ülke pazarlarında bir üründen öte, daha iyi bir yaşamın simgelerini pazarladıklarından (Ger ve diğ., 1993),markanın simgesel değerine vurgu yapılmak istendiğinde, marka adının yerli dil yerine bir yabancı dili çağrıştırması önemli hale gelmektedir (örn.,Echard, 2005, Alden ve diğ,1999). Markalar arasındaki fiziksel farklılıkları görmenin zor olduğu hazcı ürünlerin değerlendirilmesinde dışsal ipuçları, içsel ipuçlarından daha önemli hale gelir (Pecotich ve Ward, 2007). Harcanabilir geliri nispeten yüksek “modern” tüketiciler işlevsel değerlerle tatmin olmayıp marka, tasarım, görünüş gibi başkaları tarafından da görülebilen ve duyularla daha fazla ilişkilendirilebilen değerlere önem vermektedir (Wang ve diğ., 2000). Giyim ve kozmetik gibi hazcı kategorilerde daha fazla öne çıkan sembolik değerler, yabancı dilde markanın satın alınmasında anahtar rol oynar. (Ger ve diğ., 1993) Hazcı ürünlerin aksine, kalite algısının sonuçlara ait beklentilerle ilişkili olduğu faydacı ürünlerin değerlendirilmesinde ise içsel ipuçları öne çıkar (Pecotich ve Ward, 2007). Özellik temelli bilgi işleme sürecinin hâkim olduğu faydacı ürünlerin değerlendirilmesinde işlevsellik ve somut özellikler ön plan çıktığından, yabancı dildeki bir marka adının önemi de azalmaktadır (Melnyk ve diğ., 2012). Taklit teorisi ve yabancı dilde marka Ülkemiz gibi gelişmişlik düzeyi açısından uzun süreden beri üst sıralarda yer almayan ülkeleri mağlup, uzun süredir gelişmiş olan ülkeleri gaCilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 12 Ahmet BARDAKCI / Memet AKINCI lip olarak nitelendirirsek, yabancı dilde markalama olgusu için Modern sosyolojinin öncülerinden, 14. yüzyıl düşünürü, devlet adamı ve tarihçi İbn-i Haldun, Mukaddime adlı eserinde belirtilen taklit veya öykünme teorisi ilginçtir. “İnsan kendisine galip gelende bir kemal bulunduğuna itikad eder ve ona boyun eğer. Ya tazimde bulunulması gerektiğine inandığı kemali nazar-ı itibara aldığı için böyle hareket eder veya kendisindeki inkiyad halinin “tabii bir galebe” den değil, galipteki kemalden ileri geldiği yolunda bir hataya sürüklenmiş olduğu için böyle davranır. Böyle bir yanlışlığa düşülmesi ve bunun aralıksız devam etmesi, bir itikad meydana getirir, bir inanç ortaya çıkarır. Bunun neticesi olarak galibin bütün yol ve yöntemlerini benimser, her hususta onun yolunu tutar, ona benzemeye çalışır. İktida işte budur. Veyahut da mağlubun galibe uymasının sebebi galibin galebesi ve zaferi ne asabiyet ne de zorlu bir güç sayesinde değildir. Sadece adetlerine, ananelerine, takip ettiği yol ve usullere dayanmaktadır, diye bir yol ve görüş sahibi olmasıdır. Onu böyle bir hataya sürükleyen, yine galebe ve zaferdir, bu da ilk sebebe racidir. Bu sebeple ebedî olarak mağlubun, kendini galibe benzetmeye çalıştığını, kılıkta-kıyafette, binme ve nakliye vasıtalarında, silahta bunun yapılışında ve şekillerinde, daha doğrusu tüm sair hallerinde müşahade edersin.” (İbn Haldun, 465:467). Taklit teorisinde var olan olgular, Tarihçi Bernard Lewis’in (2003) Ortadoğu adlı kitabının giriş bölümünde yazdıkları ile neredeyse birebir örtüşmektedir. “Ortadoğu’daki kahvehanelerde zamanlarını geçiren insanların dış görünüşleri Avrupa’daki özellikle Akdeniz Avrupasındaki insanlardan farklı değildir. … Sıradan bir insanın hali, tavrı, dış görünüşü, giyinişi ve davranışları hatta kimliği ile modern çağlarda batıdan gelip Ortadoğu’yu etkisi altına alan son derece güçlü ve yabancı değişiklikleri simgeler… Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Türkiye’de Ürün Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Sebepler ve Sonuçlar 13 Ancak görünen ilk ve en belirgin değişiklik giyiniş biçimlerindedir. Özellikle şehirlerde geleneksel giysilere rastlanmaz. Giyinmek bu coğrafyada yalnızca örtünmek, soğuktan ve sıcaktan korunmak için değil; kimliği tanımlamak, kökeni göstermek ve aynı gruptakilerce tanınmak için çok önemlidir… Modernleşmenin gerçekleştiği pek çok alanda olduğu gibi giyimde de değişikliğin başlangıcı askeriye ile olmuştur. Batılı askerî üniformalar reformcular açısından büyülü bir çekiciliğe sahipti. Müslüman hükümdarlar savaş alanlarında ordularının peş peşe yenik düşmesiyle birlikte, istemeyerek de olsa düşmanlarının silahlarının yanı sıra kurumlarını, Batı tarzı üniformalarını ve teçhizatlarını da benimsediler. Osmanlı ordusundaki ilk reform çalışmalarında Batılı silahları ve talim yöntemlerini benimsemelerinin gerekli olduğu düşünülse bile Batılı üniformaları benimsemeleri gerekli değildi. Bu askerî değil toplumsal bir seçimdi. Ortadoğu’da kıyafetle başlayan değişimler kullanılan eşya (masa, sandalye), yiyecek (tütün, kahve), yönetim (Batılı tarzda belediyeler), iletişim (gazete, radyo), sanat (resim, tiyatro) gibi diğer alanlarda da güçlü şekilde ortaya çıkmıştır. Hatta bunların Batı’dan geldiği bile unutulmuştur (Lewis, 2006 pp1-13). İbn-i Haldun ile Lewis yapılabilecek en kolay işi yaparak galibe yetişilebileceğinin varsayıldığı noktasında hem fikirdir. Lewis basit olanı uygulamayı, toplumsal seçim olarak adlandırmıştır. Bu doğrultuda biz markalama stratejisi için de aynı olgunun geçerli olduğunu düşünmekteyiz. Yani bize göre; yabancı dilden bir kelimenin marka adı olarak belirlenmesi, yapılması gereken tüm görevler arasındaki en kolay görevlerden birisi olduğu için yaygın şekilde benimsenmiştir. Keramet aslında yabancı bir kelimede değildir, ancak gerçek ürünü ortaya çıkaran mühendislik ve pazarlama çabaları zor olduğundan bunlar görülmek istenmemektedir. Aslında zor olan ve başarıyı getiren bileşenin mühendislik ve pazarlama olduğunun da altını çizmek gerekir. Yoksa sadece yabancı dilden seçilmiş bir adın tek başına başarı sağlaması mümkün değildir. Galip ile mağlup arasındaki ilişki Theodore Levitt tarafından da görülmüş olsa gerek ki, Levitt(1983) “The Globalization of Markets” makalesinin giriş Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 14 Ahmet BARDAKCI / Memet AKINCI bölümünde, “Yoksul insanlar (gelişmekte olan ülke tüketicileri) modernliğin cazibesine heveslidir” şeklinde bir ifade kullanmıştır. Türkiye’de Yabancı Dilde Markalamanın Yaygınlığı: Yöntem ve Bulgular Araştırmanın ikinci bölümü Türkiye’de yabancı dilde markalamanın ne derece yaygın kullanıldığının fotoğrafını göz önüne sermeyi amaçlamaktadır. Tüketici pazarlarında faaliyet gösteren işletmelerin markalarını elde edebilmek amacıyla Haziran-Eylül 2011 arasında aşağıda listesi verilen dernek, birlik ve otobüs terminalinde yer alan firmaların web sayfaları tek tek ziyaret edilerek buradaki markalar toplanmıştır. Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayicileri Derneği Kolonya Dünyası Şekerli Mamul Üreticileri Derneği Adana şehirlerarası otobüs terminali, Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği Ankara şehirlerarası otobüs terminali Salça İmalatçıları Derneği Denizli şehirlerarası otobüs terminali Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Diyarbakır şehirlerarası otobüs terminali Giyim Sanayicileri Derneği İstanbul şehirlerarası otobüs terminali Türkiye Makarna Sanayicileri Derneği İzmir şehirlerarası otobüs terminali Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği Kayseri şehirlerarası otobüs terminali Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği Malatya şehirlerarası otobüs terminali Türkiye Et Süt ve Gıda Üreticileri Birliği Samsun şehirlerarası otobüs terminali Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü Trabzon şehirlerarası otobüs terminali Bu sayede yaklaşık bin firmaya ait dört bin civarında markadan oluşan bir veri kümesi oluşturulmuştur. Daha sonra veri kümesindeki bu marka adları birinci yazar tarafından incelenerek gerekli notlar alınmış7 ve Türk diline hâkim ikinci yazar tarafından tek tek aşağıda verilen kategorilerin 7 Örneğin Beko markası ilk bakışta Türkçe değildir. Ancak bu kelimenin yabancı dilden marka olarak sınıflandırılması da mümkün değildir. Zira 1954-1956 yılları arasında Leon Bejenero ile Vehbi Koç Bursa’da salça üretmek fikriyle bir ortaklık kurmuştur. Bejenero’nun BE’si ve Koç’un Ko’su birleştirilerek BEKO şirketi oluşturulmuştur. Ortaklık sona erince şirket Koç ailesinde kalmıştır (Dündar, 2008; 65-66). Aynı şekilde Tukaş; Turgutlu Konservecilik, TAMEK; Türk Alman Meyve Ekstreleri Kumpanyası ifadelerinin kısaltmasıdır. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi 15 Türkiye’de Ürün Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Sebepler ve Sonuçlar hangisinde yer aldığına karar verilerek kodlanmıştır (bunlar Tablo 3’ün ilk satırında kodları ile gösterilmiştir). 1. Türkçe sözcüklerle oluşturulmuş marka adları 2. Türkçeye girmiş yabancı kökenli sözcüklerle oluşturulmuş marka adları 3. Türkçe ve yabancı sözcüklerin karışımından oluşturulmuş marka adları 4. Türkçe olmayan sözcüklerden oluşturulmuş marka adları 5. Kısaltmalarla oluşturulmuş marka adları 6. Harf ya da rakamla oluşturulmuş marka adları Tablo 3. Araştırma Bulguları* 1 Şehirlerarası otobüs Yerli Ayakkabı Yerli Yerli Yabancı Şekerlimamul Ortaklık Toplam Yerli Elektrikliev aletleri Yabancı Ortaklık Toplam Yerli Yabancı Bitkiselyağ 2 295 93,65 5 4,59 112 16,49 11 12,09 2 22,22 125 16,05 4 14,81 1 9,09 1 100 6 15,4 28 53,85 2 50 10 3,17 3 2,75 66 9,72 2 2,2 4 44,44 72 9,24 30 53,57 12 21,43 11 21,15 1 25 Ortaklık Toplam Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 3 4 1,27 5 4,59 8 1,18 4 4,4 12 1,54 4 2 0,63 86 78,9 490 72,16 74 81,32 3 33,33 567 72,79 21 77,78 10 90,91 31 79,5 10 19,23 1 25 1 100 11 19,64 5 4 1,27 5 4,59 2 0,29 2 0,26 2 7,41 6 5 4,59 1 0,15 1 0,13 2 5,1 2 3,85 1 1,92 2 3,67 1 1,69 Toplam 315 100 109 100 679 100 91 100 9 100 779 100 27 100 11 100 1 100 37 100 52 100 4 100 1 100 56 100 16 Ahmet BARDAKCI / Memet AKINCI Yerli Hazırgiyim Yerli Yerli Kozmetik 7 6,67 1 0,95 18 15,25 11 42,31 5 8,47 7 5,93 2 7,69 1 1,69 1 0,85 Ortaklık Toplam Kolonya 18 17,14 Yabancı Toplam Yerli Yabancı Makarna 5 2,16 11 40,74 1 50 Ortaklık Toplam Mobilya Yerli Salça Yerli Yerelbasın Yerli Yerli Ev-aile bakım Yabancı Toplam Yerli Ulusalbasın Ortaklık Toplam Yerli Diğergıda Yabancı Toplam Genel Toplam 12 38,71 118 6,43 2 20 193 70,18 8 23,53 1 2,27 9 11,54 13 43,33 1 100 14 45,16 23 63,89 3 23,08 26 53,06 868 21,80 1 0,43 7 25,93 1 50 8 25,81 219 11,93 1 10 76 27,64 3 8,82 1 2,27 4 5,13 15 50 15 48,39 4 11,11 1 7,69 5 10,2 435 10,92 1 0,05 2 4,55 2 2,56 25 0,63 69 65,71 13 100 82 69,49 12 46,15 53 89,83 170 98,84 223 96,54 9 33,33 1 50 1 50 11 35,48 1450 78,98 4 40 5 1,82 23 67,65 40 90,91 63 80,77 2 6,67 2 6,45 7 19,44 9 69,23 16 32,65 2565 64,41 5 4,76 5 4,76 5 4,24 1 3,85 5 4,24 2 1,16 2 0,87 1 0,05 3 30 1 0,36 47 2,56 2 5,56 2 4,08 28 0,70 61 1,53 105 100 13 100 118 100 26 100 59 100 172 100 231 100 27 100 2 100 2 100 31 100 1836 100 10 100 275 100 34 100 44 100 78 100 30 100 1 100 31 100 36 100 13 100 49 100 3982 100 (*) İlk satırlar mutlak rakamları, ikinci satırlar oranları göstermektedir. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Türkiye’de Ürün Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Sebepler ve Sonuçlar 17 Tablo 3, bulgularımızı detaylı şekilde göstermektedir. İncelenen 994 firmanın 945’i yerli, 40’ı yabancı 9’u ise yerli ve yabancı ortaklık şeklindedir. Araştırma kapsamına alınan 3992 markanın sadece %21,8’i Türkçedir. Aydoğan (2012) dilbilim açısından eda, tavus ve beste gibi kelimelerin dile iyice yerleştikleri için yabancı kökenli olsalar da Türkçeleşmiş kabul edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu şekilde aslı yabancı olmakla birlikte Türkçe dolanımına girmiş 435 marka adı tespit edilmiştir. Bu halde incelenen 3982 markanın 1303’u Türkçe, 2565’i ise yabancı dilde markadan oluşmaktadır. Türkçe olmayan markalar bir başka yabancı dilden alınmış olabileceği gibi, Juliet ilkesi8 doğrultusunda oluşturulmuş anlamsız kelimelerde olabilir. Bu kelimelerin denetlenmesi çok sayıda yabancı dil bilmeyi gerektirdiği için bunların ayrıntılarına girilememiştir. Türkçe markalar en yoğun olarak şehirlerarası otobüs taşımacılığı (%96,83) ile yerel basın (%97,82) kategorilerinde kullanılmaktadır. Bu iki kategoride pazarda ithal ürün sunulmamasının yanında ürünün niteliği itibarıyla,Edirne Birlik, Düzce Güven, Çankırı Özlem, Aydın Ses, Kastamonu Postası gibi fikir verici marka adlarının uygunluğu düşünülerek, Joyce ilkesi doğrultusunda marka kapsamında, Türkçe markalar tercih edilmiş olabilir. Diğer kategorilere oranla kültürle daha fazla içiçe olan makarna (%64,52) 8 Literatürde ele alınan konular arasında marka olarak seçilen kelimenin, ürün içeriği veya özelliği hakkında bilgi sağlayıp sağlamaması da bulunmaktadır. Shakespeare’in “gülün adı başka olsa da güzel kokardı ” satırlarından hareketle “Juliet ilkesi” olarak adlandırılan stratejiye göre basitçe hecelenebilen anlamsız kelimeler marka olarak kullanılır. “Joyce ilkesi” olarak adlandırılan stratejide ise içeriğe bağlı mesajlar taşıyan son derece anlamlı kelimeler marka olarak kullanılır (Usunier ve Shaner, 2002) ki bunlar Keller ve diğ., (1998) tarafından “fikir verici” (suggestive) markalar olarak kuramsallaştırılmıştır. Bu bağlamda örneğin Ulusoy taşımacılık Juliet ilkesine örnek oluştururken, Varan Joyce ilkesine örnektir. Juliet ilkesi kullanıldığında markanın dilsel özellikleri üzerinde durulamaz. Marka bilinirliği kümülatif reklam harcamalarına bağlıdır (Usunier ve Shaner, 2002). Yabancı markalama konusu bu bağlamda Juliet ilkesinin kapsamındadır. Örneğin, Head&Shoulders markası İngilizcenin anadil olduğu bir pazarda kepek çağrışımı yapabilir, ancak ülkemizde böyle bir çağrışımı düşünmek mümkün değildir. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 18 Ahmet BARDAKCI / Memet AKINCI diğer gıda (%63,27) ve salça (%30) kategorilerinde de yerli üreticiler yabancı markalardan çok Türkçe markaları kullanmaktadırlar. Bunun olası nedenleri arasında kategorilerin kültürle yakın bağlantısı, ithal ürün rekabetinin yoğun olmayışı ve ürünün niteliği gereği karmaşık üretim sistemleri gerektirmiyor olmaması düşünülebilir. Yabancı dilde markaların en yoğun kullanıldığı sektör kozmetik sektörüdür (% 96,54). Elektrikli ev aletleri (% 79,5) mobilya (% 78,98) ayakkabı (% 78,90), şekerli mamul (% 72,79) ve hazır giyim (% 69,49) kategorileri de yabancı dilde markalamayı yaygın şekilde benimsedikleri görülmektedir. Kozmetik alanında dünya pazarlarında Fransa’nın üstün olduğuna dair kanıya ve ithal ürün rekabetinin yoğunluğuna bağlı olarak yabancı kelimelerin marka adı olarak tercih edildiği düşünülebilir. Elektrikli ev aletleri kategorisi ülkemize bütünüyle Batı’dan ithal edilmiştir. Buna bağlı olarak ülkemize ilk gelen radyolar, televizyonlar, buzdolapları vs. hep yabancı markalardır. Bu kategorideki üretimin ülkemiz için nispeten yeni olması ve kategorinin teknolojik karmaşıklığı ve yoğun küresel rekabet nedeniyle tüketicide“ithal ürün iyidir” algısının bulunması olasılığı güçlü gözükmektedir. Şekerli mamul kategorisinde ülkemizdeki ilk çikolata fabrikasını 1927 yılında açan Nestlé,Türkiye’yi bir anlamda kategori ile tanıştıran önemli oyunculardan birisidir. Nestlé, ilerleyen yıllarda Chokella markasını pazara sürmüştür. Krem çikolata olarak bilinen ürünün emsalleri sonraki yıllarda yerli üreticilerce Çokokrem, Şokella, Çikokrem, Çokomin ve Çikonella gibi marka adlarıyla pazara sürülmüştür. Benzer şekilde hazır dondurma, ilk olarak yerli bir firma olan Has Gıda tarafından 1984 yılında Panda markasıyla pazara sunulmuştur. 1990’lı yılların ilk yarısında Unilever, Algida ile hazır dondurma sektörüne girmiştir. Bunları izleyen Ülker 2003 yılında Golf markasıyla bu kategoride yer almıştır. Bu örnekler, yazarlarda kategoride marka adında öncülerin taklit edildiği izlenimi oluşmuştur. Şekerli mamul kategorisinde çocuklar önemli hedef kitlelerden birisidir. Önceki çalışmalar çocukların annelerinin kullandığı sesleri hem taklit hem de tercih ettiklerini bulmuştur (Hong, Pecotich ve Shultz, 2002). Bu Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Türkiye’de Ürün Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Sebepler ve Sonuçlar 19 araştırmada ise önceki bulguların aksine yabancı dilde markaların yaygın olduğu bulunmuştur. Bunun bir nedeni ülkemizde çocukların izleyebileceği türden programlarda, çizgi filmlerde, çocuk kitaplarında, kısaca çocukları hedefleyen medyada çoğunlukla yabancı karakterlerin ve isimlerin yer alması olabilir. Çocukların anneleri yanında bu kahramanlara özenmesi, anadil dışındaki kelimelerin hafızada kolaylıkla depolanması ve hatırlanması gibi bir sonucu doğurmuş olabilir. Mobilya, ayakkabı ve hazır giyim kategorilerinde asırlardır üretim yapılmasına rağmen yoğun şekilde yabancı dilde marka kullanımı bu anlamda ilginçtir. Bu kategorilerdeki yoğun yabancı dilde marka kullanımı; kategorilerin hazcı niteliği nedeniyle sembolik değerin öne çıkmasına ve ülkemizde güç mesafesi boyutunun nispeten yüksek olmasına bağlı olarak, yabancı dilde markaların tercih edilmesi şeklindeki kuramsal tartışmalarla örtüşmektedir. Okuyucularda yabancı dilde markalamanın yoğun olduğu sektörler ürünlerinin çoğunluğunu ihraç ettikleri için markalarını yabancı kelimelerle oluşturuyorlar şeklinde bir düşünce ortaya çıkabilir. Ancak TC Ekonomi bakanlığının sektörel raporları incelendiğinde ayakkabı9, mobilya10 şekerli mamul11 sektörlerinin iç Pazar odaklı oldukları anlaşılmaktadır. Tekstil ve hazır giyim sektörünün üretiminin %65’i ihraç edilmektedir12. Ancak yabancı dilden marka kullanımı ile ihracat rakamları arasındaki ilişkiyi görebilmek için ihracatı yapılan ürünün kontratlı üretim yöntemi ile üretildiği yoksa yerli üreticinin markası ile mi ihraç edildiğini ayırt edebilecek düzeyde bilgi sağlanmamıştır. Bu konu belki başka araştırmalar için başlı başına bir araştırma alanı olabilir. Karışık adlandırma, kısaltma ve harf ya da rakamların birleşimleri olarak oluşturulan marka adlarının oldukça az kullanıldığı görülmektedir. Karışık adlandırma en fazla ayakkabı kategorisinde (örn. Akınalbella), 9 10 11 12 http://www.ibp.gov.tr/pg/sektorpdf/sanayi/ayakkabi.pdf e.t. 18.08.2014 http://www.ibp.gov.tr/pg/sektorpdf/sanayi/mobilya.pdf e.t. 18.08.2014 http://www.ibp.gov.tr/pg/sektorpdf/tarim/Sekerli.pdf e.t. 18.08.2014 http://www.ibp.gov.tr/pg/sektorpdf/sanayi/hazirgiyim.pdfe.t. 18.08.2014 Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 20 Ahmet BARDAKCI / Memet AKINCI kısaltma en fazla salçada (örn. Demko; Demirci Konservecilik) harf ve/ veya rakamların birleşimleri en fazla ayakkabı kategorisinde (örn. RB, DNA) kullanılmıştır. Harf ve özellikle rakamlar çoğunlukla teknolojik ürünlerde belirtici marka olarak kullanılmaktadır ancak bu çalışmada marka adları bu düzeyde ele alınmamıştır. Dolayısıyla bu grupta az sayıda marka olmasına şaşırmamak gerektiğini belirmek isteriz. Özet ve Sonuçlar Marka adı, marka bilgisi modelinin farkındalık ve imaj boyutlarıyla ilgili olmasına rağmen yabancı dilde markalama farkındalık boyutunu ihmal ederek imaj boyutuna yoğunlaşmaktadır. Bu boyutta yabancı dilde markalardan; ürün kalitesi algısına olumlu katkı sağlaması, kullanıcısının seçkinlik ve saygınlık kazanmasına yardımcı olması beklenmektedir. Bu tür beklentilerin yaygınlığına bağlı olarak yerli üreticiler yerel pazarlarında yabancı dildeki kelimeleri marka adı olarak kullanmaktadırlar. Lewis (2003) Ortadoğu’daki gözlemlerine dayanarak; bölgenin uzunca bir süredir batıyı takip ettiğini belirtmiştir, özetle 1. Dünya Savaşından bu yana çalkantılarla boğuşan bölge mağluptur ve galip olana öykünmektedir. Taklit ya da öykünme olgusu ilk olarak İbn-i Haldun tarafından kuramsallaştırmıştır. Kısaca mağlubun, galibe benzemeye çalıştığını ifade eden bu teori “Taklit teorisi” olarak bilinmektedir. Küresel firmalar yabancı pazarlarda standart markaları ile rahatça rekabet edebiliyor olmalarının yanında yerel firmaların da kendi ülkelerindeki faaliyetler için yabancı markaları tercih etmelerini, batının doğuya etkisi, yani doğunun batıya öykünmesi olarak değerlendirmek mümkün gözükmektedir. Elinizdeki bu araştırmada için Türkiye’de kullanılan yaklaşık 4000 markanın kelime kökeninin çözümlemesi ve tasnifi gerçekleştirilmiştir. Sonuçta özellikle yerel basın ve şehirlerarası seyahat işletmeleri gibi markanın işaret ediciliğin önem kazandığı kategorilerde Türkçe marka kullanımının oldukça yaygın olduğu görülmüştür. Elektrikli ev aletleri mobilya ayakkabı ve hazır giyim gibi sosyal riski yüksek kategorilerin aslında hazcı nitelikleri de yüksektir. Hazcı niteliTüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Türkiye’de Ürün Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Sebepler ve Sonuçlar 21 ğin yüksekliğine bağlı olarak kalitenin ve saygınlığın işareti olarak yabancı markalamanın yaygın şekilde kullanıldığı görülmüştür. Şekerli mamul kategorisinde çocuklara dönük ürünlerde yabancı markalamanın yoğunluğu çocuk medyasında yabancı hâkimiyetinin bir sonucu olarak değerlendirilmiştir. Bu noktada bu konunun detaylı şekilde incelenmesinin yerinde olacağını belirtmek gerekir. Teknoloji kullanımının yoğun olduğu elektrikli ev aletleri kategorisinde yabancı markanın yaygınlığı; ülkemizde teknolojik ürünlerin nitelikli olarak üretilemeyeceği şeklinde ulusal basında 50 yıldır var olan algıyı işaret etmesi açısından anlamlıdır. Araştırma sonuçları, ilgili yazından ve birikimlerimizden hareketle yabancı dilde markalama konusunda son söz olarak şunları da ifade etmek gerekir. Öncelikle başarı açısından kerameti tek başına yabancı dilden bir markada aramak bir hatadır. Ülkemizde oluşturulup iç pazarda başarıyı yakalamış Arçelik, Uğur, Ümit, Kiğılı13, Komili14 gibi markalar yanında, dış pazarlarda Mavi, Ayyıldız, Ülker markaları yanında son dönemlerde adından söz ettiren Turkish Airlines gibi Türkçe adlarla başarılı olan firmalar herkesçe bilinmektedir. Bu durumda üreticilerimizin yüksek kaliteye odaklanarak, Altan’ın (1961b) 53 yıl önce dile getirdiği “…müspet varlıklarını ispat etmeleri gerekir”. Bulguların ülkemiz için işaret ettiği taklitçilik diğer ülkelerde de elbette az yâda çok bulunacaktır. Bu halde hem yurtdışında hem de yurt içinde Türkçe markaların daha fazla tercih edilmesi yurtdışında Türkiye imajının güçlenmesi ile de ilişkili görülmektedir. Ekonomiden siyasete; sanattan spora, sosyal hayatın her alanında dış dünyada kazanılacak başarıların bu anlamda önemli olduğu anlaşılmaktadır. Kısıtlılıkları da gözden kaçırılmadan bu araştırma Taklit teorisinin markalama konusunda da geçerli olabileceğine dair ipuçları sağlamıştır. An13 Kiğılı markası ailenin soyadıdır. Aile aslen Bingöl’ün Kiğı ilçesinden olduğu için bu soyadını aldığını düşünmekteyiz. 14 Midilli Adasının Komi Köyünden Hasan isminde bir kişinin Lozan anlaşması gereği Edremit’e yerleşmesi ile bu marka ortaya çıkmıştır. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 22 Ahmet BARDAKCI / Memet AKINCI cak teorinin geçerliliğinin daha belirgin bir şekilde ortaya konulabilmesi için tüketicilerle ve marka sahipleriyle yapılacak tanımlayıcı nitelikte tüketici davranışı ve sosyoloji ağırlıklı araştırmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Elbette bu araştırmanın da kısıtlılıkları bulunmaktadır. Öncelikle araştırma kapsamı sınırlı olan ikincil kaynak verilerle gerçekleştirildiğinden, yabancı markaya karşı tüketici algısı tamamen kuramsal düzeyde ele alınmıştır. İkinci olarak bu çalışmada yaklaşık on beş kategoride sadece 4000 marka incelenmiştir. Tüm kategorilerin incelenmemesine bağlı olarak sonuçların pazarın tamamını yansıtmadığı unutulmamalıdır. Kaynakça Alden, D. L., J. B. E. M. Steenkamp and R. Batra, (1999).“Brand Positioning Through Advertising in Asia, North America, and Europe: The Role of Global Consumer Culture”, Journal of Marketing, 63(1), 75-87. Altan Ç. (1961a) “Otomobil Yapacağız Ha Gayret”, Milliyet, 31.03.1961. Altan Ç. (1961b), “Yerli Otomobil Meselesi”, Milliyet, 17.05.1961. Aydoğan, B. (2012a). “Teksasta Oturuyor, Irem’de Uyuyorum; Üstüm Yağmur Altım Çamur ya da Ürün Adlarında Yabancılaşma”, Çukurova üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi. Aydoğan, B.(2012b).“Türkçeye Giren Yabancı Sözcükler ve Otel Adları” Çukurova üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi. Batra, R. R., V. Ramaswamy, D. L. Alden, J. B. E. M. Steenkamp and S. Ramachander, (2000). “Effects of Brand Local and Nonlocal Origin on Consumer Attitudes in Developing Countries”, Journal Of Consumer Psychology, 9(2), 83-95. Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği, http://www.bysd.org.tr/ Cordell, V. V. (1992). “Effects of Consumer Preferences for Foreign Sourced Products”, Journal of International Business Studies, 23(2), 251-269. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Türkiye’de Ürün Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Sebepler ve Sonuçlar 23 Dawar, N. and P. Parker, (1994). “Marketing Universals: Consumers’ Use of Brand Name, Price, Physical Appearance, and Retailer Reputation as Signals of Product Quality”, Journal of Marketing, 58(2), 81-95. Demircan, Ö. (2001), “iş Yeri Adlarında Yabancı Markalama” Yıldız Teknik Üniversitesi. XIV. Dilbilim Kurultayı Bildirileri, Ç. Ü. Basımevi, Adana. 4-12. Dündar C. (2008), Özel Arşivinden Belgeler ve Anılarıyla VEHBİ KOÇ, 2. Cilt, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. Eckhardt, G. M., (2005). “Local Branding in a Foreign Product Category in an Emerging Market”, Journal of International Marketing, 13(4), 57-79. Elliott, G. R. and R. C. Cameron, (1994). “Consumer Perception of Product Quality and the Country-of-Origin Effect”, Journal of International Marketing, 2(2), 49-62. Essoussi, L. H. and D. Merunka, (2007).”Consumers’ Product Evaluations in Emerging Markets: Does Country of Design, Country of Manufacture, or Brand Image Matter?”, International Marketing Review, 24(4), 409-426. Ger, G., R. W. Belk and D. N. Lascu, (1993). “The Development of Consumer Desire in Marketizing and Developing Economies: The Cases of Romania and Turkey” Advances in Consumer Research, 20, 102-107. Han, C. M. (1989). “Country Image: Halo or Summary Construct?”, Journal of Marketing Research, 26, 222-229. Han, C. M. and V. Terpstra, (1988). “Country-of-Origin Effects for UniNational and Bi-National Products”, Journal of International Business Studies, 19(2), 235-255. Haubl, G. and T. Elrod (1999).“The Impact Of Congruity Between Brand Name And Country of Production on Consumers’ Product QuaCilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 24 Ahmet BARDAKCI / Memet AKINCI lity Judgments” International Journal of Research in Marketing, 16,199-215. Insch, G. S.and J. B. McBride, (2004).“The Impact of Country-of-Origin Cues on Consumer Perceptions Of Product Quality: A Binational Test of The Decomposed Country-Of-Origin Construct”, Journal of Business Research, 57, 256– 265. İbn-i Haldun, Mukaddime, Çev. Süleyman Uludağ, Cilt 1, 2. Baskı, İstanbul: Dergah Yayınları. Jin, Z., B. Chansarkar, B. And N. M. Kondap, (2006). “Brand Origin in An Emerging Market: Perceptions of Indian Consumers”, Asia Pacific Journal of Marketing and Logistics, 18(4), 283-302. Kaynak, E. and A. Kara, (2002).”Consumer Perceptions Of Foreign Products: An Analysis of Product-Country Images And Ethnocentrism”, European Journal of Marketing, 36(7), 928-949. Keller, K. L. (1993), “Conceptualizing, Measuring, And Managing Customer-Based Brand Equity”, Journal of Marketing, January, 57(1). Keller, K. L., S. E. Heckler and M. J. Houston, (1998), “The Effects of Brand Name Suggestiveness on Advertising Recall’’, Journal of Marketing, 62, January, 48-55. Keller, K. L. (2008), Strategic Brand Management: Building, Measuring, and Managing Brand Equity,3rd Ed., Pearson PrenticeHall, Upper Saddle River, NJ. Kinra, N. (2006). “The Effect of Country-Of-Origin on Foreign Brand Names in The Indian Market”, Marketing Intelligence& Planning, 24(1), 15-30. Knight, G. A. (1999). “Consumer Preferences For Foreign And Domestic Products”, Journal of Consumer Marketing, 16(2), 151-162. Kolonya Dünyası Türk Kolonya Markaları www.kolonya.info/kolonya_ureticileri.html Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Türkiye’de Ürün Markalamada Yabancı Dil Kullanımı: Sebepler ve Sonuçlar 25 Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayicileri Derneği, (KTSD) www. ktsd.org.tr/ Kucukemiroglu, O. (1993). “Market Segmentation By Using Consumer Lifestyle Dimensions And Ethnocentrism An Empirical Study”, European Journal of Marketing, 33(5/6), 470-487. Leclerc, F., F. B. H. Schmitt and L. Dubé, (May, 1994). “Foreign Branding and Its Effects on Product Perceptions and Attitudes”, Journal of Marketing Research, 31(2), 263-270. Levitt, T. (1983),“The Globalization of Markets”, Harvard Business Review, May-June, 92-102. Lewis B. (2006) Ortadoğu, Çeviren Selen Y. Kölay, 3. Baskı Ankara: Arkadaş Yayınevi. Li, Z. G. and L. W. Murray, (2002).“Naming Products in China: Local or Foreign Branding”, Journal of Asia-Pacific Business, 3(3), 53-71. Melnyk, V., K. Klein, K. And F. Völckner, (2012).“TheDouble-Edged Sword of Foreign Brand Names for Companies from Emerging Countries”, Journal of Marketing, 76, 21-37. O’Cass, A. and K. Lim, (2002). “Toward Understanding the Young Consumer’s Brand Associations and Ethnocentrism in the Lion’s Port”, Psychology& Marketing, 19(9), 759-775. Pecotich, A. and S. Ward, (2007). “Global Branding, Country of Origin and Expertise: An Experimental Evaluation”, International Marketing Review, 24(3), 271-296. Ranjbarian, B., M. Rojuee, M. and A. Mirzaei, (2010). ”Consumer Ethnocentrism and Buying Intentions: An Empirical Analysis of Iranian Consumers”, European Journal of Social Sciences, 13(3), 371386. Robertson, K. (1989), “Strategically Desirable Brand Name Characteristics”, The Journal of Consumer Marketing, 6(4), Fall, 61-71. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 26 Ahmet BARDAKCI / Memet AKINCI Samiee, S. (1994). “Customer Evaluation of Products in a Global Market”, Journal of International Business Studies, 25(3), 579-604. Şekerli Mamul Üreticileri Derneği, http://www.semad.org/ Thakor, M. V. and A. M. Lavack, (2003). “Effect of Perceived Brand Origin Associations on Consumer Perceptions of Quality”, Journal of Product &Brand Management, 12(6), 394-407. Thakor, M. V.(1996). “Brand Origin: Conceptualization And Review”, Journal of Consumer Marketing, 13(3), 27-42. Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD),www.tasd.com.tr Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği, www.turkbesd.org/turkbesd. php Türkiye Et Süt Ve Gıda Üreticileri Birliği (SETBİR), www.setbir.org.tr/ Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği,http://www.tgsd.org.tr/ Türkiye Makarna Sanayicileri Derneği, www.makarna.org.tr/ Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER), www.mosder.org.tr Usunier, J. C.and J. Shaner, (2002). “Using Linguistics For Creating Better International Brand Names”, Journal of Marketing Communications, 8(4), 211-228. Wang, C. K.and C. W. Jr. Lamb, (1983). “The Impact of Selected Environmental Forces Upon Consumers’ Willingness to Buy Foreign Products”, Journal of the Academy of Marketing Science, Winter, 11(2), 71-84. Zinkhan, G. M. ve P. J. Prenshaw, (1994). “Good Life Images and Brand Name Associations: Evidence from Asia, America, and Europe”, Advances in Consumer Research, 2, 496-500. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Pazarlama Kavramları Farkındalığı 27 Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Pazarlama Kavramları Farkındalığı1 Zeki Atıl BULUT2 Feyza TEKİNBAŞ3 Muazzez BABACAN4 Öz Bu makale, okul öncesi dönemde bulunan 2-5 yaş grubundaki çocukların alışveriş deneyimlerinden yola çıkılarak pazarlama kavramları hakkındaki algılama ve farkındalık düzeylerini belirlemeye yönelik nitel araştırma sonuçlarını içermektedir. İzmir’de 32 çocuk ile yapılandırılmış drama yöntemiyle gerçekleştirilmiş olan araştırma sonucunda çocukların yaşı ve ailelerin sosyo-ekonomik düzeyi arttıkça pazarlama kavramları farkındalığının bilişsel ve davranışsal olarak güçlendiği görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Okul öncesi yaş grubu, pazarlama kavramları, farkındalık, drama yöntemi. 1 2 3 4 Bu makale 19. Ulusal Pazarlama Kongresi’nde sunulmuş ve bildiri kitabında basılmış olan çalışmanın genişletilmiş ve geliştirilmiş halidir. Öğr. Gör. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Meslek Yüksekokulu, [email protected] Öğr. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Meslek Yüksekokulu, [email protected] Prof. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Meslek Yüksekokulu, [email protected] Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi, Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014, 27-49. 28 Zeki Atıl BULUT / Feyza TEKİNBAŞ / Muazzez BABACAN The Awareness of Marketing Concepts in Preschool Children Abstract This article includes the results of qualitative research aimed at determining the perception and awareness levels of marketing concepts in children aged 2-5 based on their shopping experiences. As a result of the study using the structured drama method done with 32 children in Izmir, it was observed that awareness of marketing terms are strengthened cognitively and behaviorally as child age increases and socio-economic status of the family improves. Keywords: Preschool group, marketing concepts, awareness, drama method. Giriş Günümüzde okul öncesi yaş grubu çocuklarının bu erken dönemde bile kendilerini aşan birçok soyut kavramı öğrenmek durumunda kaldığı görülmektedir. Bu kavramlardan birisi olan pazarlamanın ve pazarlamayla ilişkili diğer kavramların insan hayatının her döneminde ve alanında etkili olduğu fikri, okul öncesi yaş grubu açısından da ilginç veriler elde edilebileceği konusunda ilham verici görünmektedir. Çocukların özellikle kent yaşamında alışveriş deneyimine katılmaları, ailede karar verici kimlik edinmeleri ve ebeveynlerin bu durumu doğal bularak desteklemeleri gibi durumlar, çocukların tüketici rolüne erken dönemlerde girdiklerini destekleyen faktörler durumundadır. Gündelik yaşamda sözkonusu durumların sıkça gözlemlenmesi ve değişen toplumsal yaşama paralel olarak ekonomi kavramlarının ilköğretim ders müfredatına alınması, okul öncesi dönemde çocukların bu kavramlara ilişkin farkındalığına ilişkin soruları akla getirmektedir. Henüz ailesinden bağımsız olarak ekonomik bir kavramla yüzyüze gelmesinin olanaksız olduğu bu yaş döneminde bile çocukların kendilerini aşan birçok soyut kavramı öğrenmek durumunda kaldığı gözlemlenmekTüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Pazarlama Kavramları Farkındalığı 29 tedir. Sözkonusu durum, bu çalışmanın hazırlanmasında temel araştırma çerçevesini oluşturmada motive edici olmuştur. Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Özellikleri Okul öncesi eğitim dönemini kapsayan ilk altı yaş, çocuğun bedensel, bilişsel, dil, psiko-motor, sosyal ve duygusal gelişim alanlarında önemli ilerlemeler kaydettiği dönemdir ve bu dönemde çocuğa sunulan eğitim fırsatları çocuğun gelişimine olumlu katkı yapmaktadır (Yaşar ve Aral, 2010: 202). Hızlı gelişim ve hızlı öğrenmeyle desteklenen ve her yıl öncekinden çok farklı davranışlarla karakterize olan (Oktay, 2005: 11) bu dönemde, oyun oynamak sosyalleşmenin temel aracıdır ve anne bağımlılığı azaldıkça çocuk sosyal çevreye ve yeni ilgi alanlarına yönelir. Üç, dört ve beş yaşın kendine özgü belirleyici özellikleri bulunmasına (Dodson, 2007: 100-109) rağmen, okul öncesi yaş grubu çocuklarının bazı ortak özellikleri bulunmaktadır: Motor gelişim: Motor becerilerin geliştiği bir dönemdir. Özellikle ince motor becerilerin gelişiminin desteklenmesi çocuğun gelecekteki yaşamına katkı sağlayacaktır. Bilişsel gelişim: Piaget’ye göre5 bilişsel gelişim, organizmanın doğumdan ölümüne kadar farklı basamaklardan geçerek düzenli olarak niteliksel bir değişim içine girmesi olarak tanımlanır. Bilişsel gelişimde çocukların kendi bilgilerini incelemeleri, denemeleri ve uygulamaya dönüştürmeleri önemlidir. Sosyal gelişim: Sosyal gelişim, toplumsallaşma, benlik ve kişilik oluşumu gibi süreçleri kapsar. Bu süreçte çocuk, içinde yaşadığı sosyal çevrenin değerlerini öğrenir, hangi davranış ve duyguların ne kadar ve nasıl 5 Jean Piaget (1896-1980), Piaget Teorisiyle bireylerin değişmez bazı düzeylerden geçtiğini ve bunların birbirinden ölçülebilir olarak ayrıldığını; çocuklarda düşünce ve dil gelişiminin evrelerden geçerek gerçekleştiğini ortaya koymuştur. Çocukta bilişsel yapı, Piaget’ye göre, dört evrede gerçekleşir: 1. Duyusal motor dönem (0-2 yaş); 3. Somut işlemler dönemi (6/7-11/12 yaş); 4. Soyut işlemler dönemi (11/12 ve üstü) Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 2. İşlem öncesi dönem (2-5/6 yaş); 30 Zeki Atıl BULUT / Feyza TEKİNBAŞ / Muazzez BABACAN gösterilmesi gerektiği konusunda bilgi sahibi olur, aileye olan bağlılıkları azalır (İnanç vd.,2004: 191). Okul öncesi yaş döneminde sosyal beceriler arttıkça, gerçek yaşam deneyimleri devreye girer. Satın almak, alışveriş yapmak da bu dönemde öğrenilen davranışlardandır ve çocuk bu yolla sosyalleşmesinin bir parçasını yaşar. Tüketici Olarak Okul Öncesi Yaş Grubu Çocuklar Tüketici rol ve kimliği okul öncesi dönemde genellikle ebeveyn taklit edilerek öğrenilir. Tüketim ile ilgili konularda ebeveyn ile çocuk arasındaki iletişim sosyalleşmenin önemli belirleyicilerinden birisi olarak öne çıkmaktadır. Çocukların erken yaşta tüketici kimliğinin oluşması, değişimi ve etkileşimi ailenin sosyo-ekonomik yapısı dışında kültürel ve çevresel koşullardan da etkilenmektedir. Çocukların tüketici olarak incelenmesi 1950’li yıllardan başlayarak ilgi çekmiştir. Çocuklar ve pazarlama ilişkisine yönelik öncü araştırmalardan biri olan Guest’in (1955:405) çalışmasında, bireyin 7-18 yaş arası dönemde, marka tercihlerinin %32-39 oranında yeniden şekillendiği ortaya konmaktadır. 1960’lı yıllar çocukların pazarlama ve perakende fonksiyonlarına yönelik anlayışlarının ve aile satın alma davranışı içinde çocukların etkisinin incelendiği yıllar olmuştur (John, 1999:183). 1974 yılında Ward (1974:2) çocukların tüketici olarak ele alınmasına öncülük edecek bir kavram olarak “tüketicinin sosyalleşmesi” (consumer socialization) kavramını benimsemiştir. Buna paralel olarak okul öncesi yaş grubunun tüketici rolüyle ilgili boyutunun, pazarlama literatüründe “tüketici sosyalleşmesi” kavramı içinde yer bulduğu görülmektedir. Çocukların tüketici rolüyle sosyalleşmesi, Ward tarafından “gençlerin tüketici olarak pazardaki fonksiyonlarına ilişkin bilgi, beceri ve tutumları elde etme süreçleri” olarak tanımlanmıştır. “Tüketicinin sosyalleşmesi” kavramı 1980’li yıllardan itibaren, başta pazarlama olmak üzere, psikoloji, iletişim, reklam ve endüstri alanlarında çok sayıda kavramsal ve uygulamalı çalışmaya konu olmuş; bu arada küçük yaştaki çocuklar da araştırmalara konu edilmiştir (Ward, Klees ve Wackman, 1990:801-802). Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Pazarlama Kavramları Farkındalığı 31 Sosyalleşme sürecinde temel etkileri ortaya koyan çeşitli çalışmalarda, bireyin öğrenme sürecini açıklayan iki temel model olan bilişsel gelişim ve sosyal öğrenme modellerine dayanan analizlerle bilişsel ve çevresel faktörler olarak gruplanan etkiler öne çıkmaktadır. Buna göre çevresel faktörler kitle iletişim araçları, aile, yaşıtlarla iletişim gibi değişkenleri içerirken, bilişsel faktörler arasında ise özellikle çocuğun yaşı ve yaşa bağlı bilişsel yetenekleri yer almaktadır (John ve Whitney Jr, 1986: 406). Bilişsel gelişim teorileri öğrenmeyi, kişisel ve çevresel etkenler arasındaki karşılıklı etkileşime vurgu yaparak, kişinin çevresine bilişsel-psikolojik uyum sağlama süreci olarak görmektedir. Bilişsel gelişim teorileri temel olarak sosyalleşmenin, çocukluk ile yetişkinlik arasında oluşan bilişsel düzenlemedeki niteliksel değişimlerin (aşamaların) bir fonksiyonu olduğunu öne sürmektedir (Moschis ve Churchill Jr, 1978:599-600). Pazarlama literatürü açısından incelendiğinde de çocukların algılarındaki ve bilişsel fonksiyonlarındaki gelişimin aşamalarını yaşları ile ilişkilendirerek ortaya koyan Bilişsel Gelişim Teorisi, çocukların reklama yönelik tepkilerinde yaşlarına bağlı farklılıklar olduğunu ileri sürdüğünden, literatürde çok en kullanılan teorilerden biri durumundadır (Ward, Klees, ve Wackman, 1990: 798). Özgen (2003:375), Türkiye’de çocuklar üzerine yaptığı çalışmada yaş ve sosyo-ekonomik düzeyin çocukların satın alma aktiviteleri üzerindeki etkisini ortaya koymuştur. Araştırma bulguları çocukların yaşının artmasına ve ailenin sosyo-ekonomik düzeylerinin yükselmesine paralel olarak kendi başlarına alışveriş yapma davranışlarının da arttığını göstermektedir. Buna göre 6 yaşındaki çocukların üçte birine yakını kendi başlarına alışveriş yapabilirken, bu oran 9 yaşında yaklaşık olarak iki katına çıkmaktadır. Benzer şekilde üst sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarında bu oran %68.1 iken, orta ve düşük sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarında ise %50’nin altındadır. Madran ve Bozyiğit’e göre (2013:90) yüksek gelir düzeyine sahip ailelerin çocukları maddi imkanları daha elverişli olduğundan dolayı daha erken yaşlarda tüketici olarak sosyalleşmektedirler. Ayrıca kız çocukları da erkek çocuklarına oranla daha erken yaşta alışverişe başlamakta ve daha fazla oranda alışverişe gitmektedir. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 32 Zeki Atıl BULUT / Feyza TEKİNBAŞ / Muazzez BABACAN Sosyal öğrenme modeli ise, farklı sosyal ortamlarda sosyalleşme araçları ve bireyler arasındaki etkileşimlerin bir fonksiyonu olarak tüketici bilgi, beceri ve tutumlarının oluşumunu açıklamaya çalışmaktadır (McLeod vd., 1972’den aktaran: Chan, 2006:126). Tutum, istek ve değerler model alma, pekiştirme ve sosyal değişim yoluyla öğrenilmektedir. Sosyal öğrenme modeli sosyalleşme araçları ve bireyler arasındaki etkileşim arttıkça öğrenmenin gerçekleşmesinin daha olası olacağını vurgulamaktadır (Chan, 2006:126). John (1999:186), tüketicinin sosyalleşmesinin, çocukluk boyunca geçilen bir dizi aşama olarak görülen bilişsel ve sosyal gelişim bağlamında ortaya çıktığını ve çocukluktan yetişkin birer tüketici olmaya kadar süren bir gelişim süreci olduğunu öne sürmektedir. Bunun ışığında, bilişsel ve sosyal gelişme teorilerinde ileri sürülen aşamaları bütünleştirerek çocukların birer tüketici olarak sosyalleşmesini üç aşamalı bir süreç olarak ele almıştır: • algısal dönem (3-7 yaş), • analitik dönem (7-11 yaş) ve • düşünsel dönem (11-16 yaş). Buna göre, 3-7 yaş arasındaki algısal dönemde, çocukların tüketim bilgisi algısal özellikleri tarafından karakterize edilmektedir ve genellikle kararlar çok sınırlı düzeyde bilgiyle ve tek bir algısal boyutla alınmaktadır. Bu yaş aralığındaki çocuklar markalar, perakende mağazalar gibi pazardaki kavramlarla aşinalık gösterirler ancak bu kavramların anlamını nadiren yüzeysel anlamlarının ötesinde anlarlar. Bu dönemde çocuklar ailelerinin veya arkadaşlarının farklı bakış açılarına sahip olduğunun farkında olabilirler ve kendilerinin ve diğerlerinin bakış açıları hakkında düşünmekte zorlanırlar. 7-11 yaş aralığını kapsayan analitik dönemde, tüketici bilgisi ve yetenekleri anlamından bazı önemli gelişmeler görülür. Piaget tarafından belirtilen algısal düşünceden sembolik düşünceye geçiş ve bilgi işleme yeteneğindeki büyük artış sonucunda, çocuk pazara yönelik daha gelişmiş düzeyde bir anlayışa, reklam ve marka gibi pazarlama kavramları hakkında daha karmaşık bilgiye ve kişisel duygu Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Pazarlama Kavramları Farkındalığı 33 ve isteklerinin ötesinde yeni bakış açılarına sahip olmaktadır. Ürün kategorileri veya fiyatlar fonksiyonel boyutlarıyla ele alınmakta, ürünler ve markalar birden fazla boyut ve özellikte analiz edilmekte ve ayrıştırılmakta ve başkalarının deneyimlerin yararlanılarak genelleme yapılabilmektedir. 11-16 yaş arasını tanımlayan düşünsel (yansıtma) dönemde ise bilgi işleme ve sosyal yeteneklerini daha da geliştiren çocukların markalama ve fiyatlama gibi pazarlama kavramları hakkındaki bilgileri daha ayrıntılı ve karmaşık hale gelmektedir. Okul öncesi dönem “algısal dönem” içinde incelendiğinde, çocukların 3-7 yaşları arasında gözlem ve taklit yoluyla öğrenmeleri nedeniyle, tüketici rolünü tek değişkenle, kısıtlı bilgiyle, anlık ve benmerkezci olarak oynadığı görülür. Bu dönemde marka isimleri ve reklamlarla ilgili algıları görsel/simgesel olarak yoğun yaşandığı halde, işlevlerine dair bilgi henüz oluşmamıştır. Valkenburg ve Cantor ise (2001:63-68) çocukların tüketici olarak davranışını dört basamaklı bir süreçle açıklamıştır: 1. Duygusal istekler ve tercihler (feeling wants and preferences) 2. Israr etme ve pazarlık (nagging and negotiations) 3. Macera ve ilk satın alma (adventure and the first purchase) 4. Uygunluk ve titiz seçimler (conformity and fastidiousness). Bu aşamalara göre okul öncesi yaş grubundaki çocukların tüketici olma deneyimi ilk üç basamak içinde yer almaktadır. Üçüncü basamakta 5-8 yaş grubu bulunduğundan ilk satın alma deneyimi bu aşamada gerçekleşmekte, okul öncesi grup da bu durumu kısmen yaşamış olmaktadır. Buna karşın McNeal (2000:16), çocukların tüketici olarak gelişimleri beş aşamalı bir süreç olarak incelemekte ve 3-4 yaşlarında çocuklar raflardan ürünleri seçmeye ve onları almaya başladıklarını, 5-6 yaşlarında paranın kullanımı algılamaya ve paraya bir değişim aracı olarak anlam yüklemeye başladıklarını ve yardımsız bir şekilde alışveriş yapma deneyiminin ise 8 yaşından itibaren görülmeye başladığını ileri sürmektedir. Tüketim temelli beceri, davranışsal uyum, bilgi ve tutumların gelişimi, çocukların yetişkinlerin yer aldığı pazarlara etkin bir şekilde uyum Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 34 Zeki Atıl BULUT / Feyza TEKİNBAŞ / Muazzez BABACAN göstermesine temel teşkil etmekte ve onları gerçek pazardaki davranışlara hazırlamaktadır. Bu hazırlayıcı olma fonksiyonunun yanında, “yetişkinlik öncesi tüketici sosyalleşmesi” kavramı çocukların ailelerinin veya diğer yetişkinlerin doğrudan kontrolü ve yönlendirmesi olmaksızın pazardaki pratik (gerçekçi) sorunlar ile başa çıkmasını sağlamada da rol oynamaktadır (Cram ve Ng, 1999:298). Özabacı ve Özmen’e göre (2005:139-140) tüketici sosyalleşmesi kavramı ile özellikle, çocukların pazarda ortaya çıkan etkileşimlerin neler olduğunu öğrenmeleri, bu aşamada gerçekleşen öğrenme eyleminin hangi süreçlerle ortaya çıktığının belirlenmesi ve bu süreçlerin içeriğinin ne olduğunun ortaya konması amaçlanmaktadır. Moschis ve Churchill (1978: 604) ise çocukların tüketim yönelimli biliş ve davranışları okulda çok kısıtlı düzeyde öğrendiklerini ortaya koymuştur. Bununla birlikte, Yücel (2003:46), okul öncesi dönemde çocukların paranın nasıl sayılacağı ve kullanılacağını da kapsayacak biçimde geniş bir çerçevede alışveriş deneyimiyle ilgili temel bilgileri edinmiş olduklarını, hatta yedi yaşına gelinceye kadar sakız, şeker, çikolata gibi ürünleri satın alarak harcama tecrübesi elde ettiklerini belirtmektedir. Bu bulgular, tüketicinin sosyalleşmesi olgusunun ve pazarlamayla ilgili kavramlara yönelik doğru bilgi edinme/kullanma ve davranışlar sergilemenin çocukluk dönemlerine kadar indiğini göstermektedir. Buna karşın literatürde araştırma konusunu oluşturan okul öncesi dönem çocukların sosyalleşmesini doğrudan ele alan deneysel bir çalışmaya rastlanılamamıştır. Teorik dayanakların gerçekliğini, tüketici rol ve kimliği açısından değerlendirmeye yardımcı olacak bir araştırma, izleyen başlıkta okul öncesi çocuklarla deneyimlenmiştir. Okul Öncesi Yaş Grubunun Pazarlama Kavramları Farkındalığının Belirlenmesi İçin Keşifsel Bir Araştırma Araştırma Fikrinin Doğuşu ve Tasarımı Araştırma temel sorusu, örneklem, materyal, yöntem ve uygulama prosedürü, araştırmacılar tarafından ortak çalışma ile yapılmış ve uygulayıcı Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Pazarlama Kavramları Farkındalığı 35 bir ekipten yararlanılmamıştır. Okul öncesi yaş grubuyla çalışma fikri kadar, bu konuda doğrudan yapılan bir araştırmaya rastlanılamamış olması, araştırmacılar için motive edici olmuştur. Ülkemizde halen okul öncesi eğitim dönemini kapsayan 2-5 yaş grubu çocukların algı, öğrenme ve psikolojik özelliklerini esas alan araştırma tasarımı için öncelikle uzman yardımı alarak, araştırma yönteminin belirlenmesi konusu başlangıç kabul edilmiştir. Yazarlar tarafından uzmanlık alanı okul öncesi eğitimi olan bir akademisyen ve iki uygulamacı ile araştırmanın amacı, içeriği hakkında görüşmeler yapılarak deney tasarımı, kullanılacak materyal, ortam, zaman, drama kurgusu ve ilgili tüm ayrıntılar birkaç oturumda incelenerek gerekli hazırlıklar yapılmıştır.6 Araştırmanın Amacı ve Modeli 2-5 yaş grubundaki çocukların gündelik deneyimleriyle edindikleri pazarlama kavramları bilgisinin, kendi yaşamlarındaki yerinin nasıl konumlandığı ve temel pazarlamakavramlarına yakınlık ve algılama biçimlerinin ne olduğu sorusu, araştırmacıların ve araştırmanın kalkış noktasını; elde edilecek bulgular da cevabı, dolayısıyla araştırma amacını oluşturmaktadır. Araştırma keşifsel araştırma olduğundan kavramsal ya da ampirik bir model kurulmamıştır. Araştırmanın Yöntemi Örneklem Oluşturma Örneklem oluşturma konusunda kamu ve özel kreş ve anaokullarından birer örnek, yargısal yöntemle belirlenirken, üst-orta ve üst gelir grubu ailelerin çocukları kapsanmaya çalışılmıştır. 2 yaşındaki çocukların konuyla ilgili algılarının yeterince fikir vermeyeceği varsayımıyla 3-5 yaş arası çocukların yer aldığı gruplar tekrarlı denemeler yapılacak şekilde organize edilmiştir. 6 Sayın Doç. Dr. Psikolog Günseli Girgin’e (Dokuz Eylül Üniversitesi) uzman rehberliği nedeniyle teşekkür ederiz. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 36 Zeki Atıl BULUT / Feyza TEKİNBAŞ / Muazzez BABACAN Veri Toplama Yöntemi Seçimi Çocuklarla iletişim kurmayı kolaylaştırması bakımından nitel araştırma yöntemleri tercih edilmiştir. Nitel veri toplama yöntemlerinden bu çalışma için uygun bulunan ve kullanılanlar aşağıda sunulmuştur: • Yarı yapılandırılmış drama, • Doğaçlama drama, • Gözlem, • Resim yapma, • Hazır resim yorumlatma, • Gerçek yaşamda alışveriş deneyimi yaşatma. Pilot Çalışma İzmir’de büyük bir kamu kurumunun kreş ve anaokulunda yapılan ilk pilot çalışmada -önceden kurgulanan çalışma gereği- bir alışveriş ortamı oluşturulmuştur. 10 çocukla oynanan bu oyundan bir hafta önce, tarih itibarıyla uygunluğu nedeniyle yılbaşı için alışveriş yapma konusu öğretmen rehberliğinde işlenmiş, yılbaşı hediyesi için çocuklar arasında isim çekilişi yapılmış ve hafta sonu ailelerle birlikte bir alışveriş ortamında bulunmaları istenmiş, sonrasında da gördüklerini resim yapma yoluyla anlatmaları istenmiştir (Resim 1). Pilot çalışma ile drama uygulamasının gerçekleşme şekli hakkında fikir edinilmiş; daha sonra drama uygulaması için planlama yapılmıştır. Resim 1: Alışveriş Sonrasında Yapılan Resim Örnekleri Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Pazarlama Kavramları Farkındalığı 37 Drama Uygulaması Drama, her çocuğun hayal gücünü geliştiren bir öğrenme aracıdır ve okul öncesi dönemde çocukta ilk dramatik öğrenme taklit etme yoluyla başlamaktadır (Ömeroğlu, vd., 2003:24). Drama, çocuğu merkeze alarak onun öğrenme sürecinde aktifleşmesini sağlamaktadır. Drama çalışmaları ısınma, kaynaştırma, uygulama ve değerlendirme olmak üzere dört aşamadaki etkinliklerden oluşmaktadır ve yaratıcı drama uygulamalarında pandomim, rol oynama, doğaçlama, hikaye oluşturma ve dramatizasyon gibi tekniklerden yararlanılmaktadır (Gönen ve Dalkılıç, 2003:71; Aral vd., 2001:46). Drama oyuna benzediğinden çocuklar dramayı da oyun olarak düşünmektedir ve dramanın temelinde de oyun bulunmaktadır. Drama ve oyun, çok yönlü gelişimi sağlamanın yanında birer eğitim aracı olma özelliğine de sahiptir. Birbirleriyle iç içe olan bu iki alan, çocuğun sosyal, bilişsel, duyuşsal, psikomotor becerilerinin gelişimine sunduğu katkı açısından benzerlikler taşıyabilmektedir. Çocukların kendilerini rahatça ifade etmeleri ve cesaretlenmeleri, hayal güçlerinin de etkisiyle yaratıcılıklarını ortaya çıkarmaları, durumları ve olayları yorumlayabilmeleri, olayları canlandırabilmeleri gibi kazanımlar drama ve oyunun etkili kullanımıyla sağlanabilmektedir. Günlük hayatta karşılaştığı durumları anlama ve anlamlandırma açısından söz konusu bu iki alan çocukların yaşama dair daha sağlıklı çıkarımlarda bulunmalarına ve öğrenmenin kalıcılığına imkân tanıyabilmektedir (Ulutaş, 2011:234-239). Bu çalışmada yarı yapılandırılmış drama yöntemiyle hazırlanan senaryo ve uygulama için, öncelikle psikolog, anaokulu öğretmenleri ve okul öncesi eğitim uzmanlarının görüş ve rehberliğinden yararlanılmıştır7. Yapılandırılmış drama, senaryo, araç ve rollerin önceden belirlendiği; yarı yapılandırılmış drama senaryo ve araçların önceden belirlendiği ancak 7 Sayın Saime YAPAZLI, Hülya YÜCE, Seda UZUN, Yeliz GÜL, Gülşah GÜNGÜLER ve Şule MIZRAKÇI’ya drama tasarımı ve uygulaması konusundaki katkı ve desteklerinden dolayı teşekkür ederiz. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 38 Zeki Atıl BULUT / Feyza TEKİNBAŞ / Muazzez BABACAN rol seçiminin serbest bırakıldığı, diyalogların doğaçlama yoluyla oluşturulduğu drama şeklidir. Sözkonusu çalışma, iki ayrı anaokulunda öğretmenlerin yardım ve rehberliği sağlanarak tasarlanmıştır. Çocukların kendilerini güvende hissedebilmeleri için alışık oldukları ortamda kalmaları tercih edilmiş ve kreş oyun salonunda alışveriş ortamları (dükkan,mağaza dekorları,gıda, giyim ve oyuncak reyonları), alışverişte kullanılan araç gereçler (kredi kartı, oyuncak para, ATM cihazı, POS cihazı, kasa, tezgah, optik okuyucu, etiket, ambalaj, mağaza çantaları) ile desteklenerek giysi, yiyecek ve oyuncak reyonları oluşturulmuş, oyun süresi 30 dakika ile sınırlandırılmıştır. Önceden rol belirlemesi yapılmamış, diyaloglar ve materyal paylaşımı serbest bırakılmıştır. Altı gruptan oluşan tekrarlı dramada her grup bağımsız olarak sadece bir defa yer almıştır. Oyun oynama aşamasında çocuklar, 5-6 kişilik gruplar halinde, kendilerine oyuncak para ve kredi kartı verilerek öğretmenleri eşliğinde drama salonuna alınmıştır. Her grupta yer alan çocuklar kendi rollerini belirleyerek ve seçtikleri mağazada ve konumda bulunarak, satın almak istedikleri ürüne ilgi göstermiş, parasını ödeyerek paketlenen ürünleri almıştır. Araştırmacılar bu süreçte satıcı, müşteri, gözlemci, video kaydedici ve öğretmenler aracılığıyla soru yöneltici rollerini üstlenmişlerdir. Drama uygulamasından sonra oyuna katılan çocuklardan oynadıkları oyunu resimle ifade etmeleri istenmiştir. Ayrıca çocuklara boyama kitaplarına paralel çizimlerden oluşan alışveriş sahnelerini gösteren çizimler (Resim 2) gösterilerek, gördükleriyle ilgili sözel ifadelere başvurulmuştur. Bunun yanı sıra video kaydı yoluyla tekrarlı izleme yapılarak ifade biçimleri, diyaloglar ve beden dili analizi yoluyla çocukların algılama biçimleri belirlenmeye çalışılmıştır (Resim 3). Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Pazarlama Kavramları Farkındalığı Resim 2: Çocuklara Yorumlatılan Görsellerden Bazıları Kaynak:http://www.edupics.com/coloring-page-market-vendor-i6523.html Resim 3: Drama Çalışmalarından Birkaç Sahne Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 39 40 Zeki Atıl BULUT / Feyza TEKİNBAŞ / Muazzez BABACAN Araştırma Verilerinin Değerlendirilmesi Nitel araştırmalardaki nesnellik ilkesi gereğince, drama uygulaması ve çocuklarla görüşme ve resim çizimi sonrasında elde edilen videolar, araştırmacılar tarafından bağımsız olarak değerlendirilmiştir. Bunun için videolar ayrı ortamlarda ve büyük ekranda sesli olarak izlenmiş ve her bir araştırmacı videolardan önemli bulduğu verileri yazılı hale getirmiştir. Daha sonra araştırmacılar verilerini tablolaştırmış ve karşılaştırmalı olarak değerlendirmiştir. Çocuklar tarafından çizilen resimlerdeki kavramsal farkındalık düzeyinin yorumlanması için anaokulu öğretmeni, psikolog ve eğitim uzmanlarından destek alınmıştır. Drama sonrasında çizilen resimlerde alışverişte kullanılan nesnelerin daha belirgin, büyük ve yakın olarak resmedildiği görülmüş olması kavramlara ilişkin farkındalık düzeyinin deneyimle arttığı, drama türü çalışmaların çocukların pazarlama kavramlarını yaşayarak öğrenmeleri konusunda yararlı bir yöntem olacağı kanısı oluşmuştur. Araştırma Bulguları Uygulamaya katılan 32 çocuğun yaş ve cinsiyet dağılımları incelendiğinde, cinsiyet açısından yarı yarıya dağılım gösterdikleri, 14 çocuğun 3 yaşında, 18 çocuğun ise 4-5 yaş aralığında olduğu belirlenmiştir. İki anaokulunda yapılan uygulamaya eşit sayıda çocuğun dahil edilmesine dikkat edilmiştir. Uygulamaya katılan çocuklar oyun içinde sözlü ve sözsüz iletişim analizlerinden yola çıkılarak aşağıda sıralanan kavramlar hakkında bilgi ve davranış düzeyleriyle değerlendirilmişlerdir. Bilişsel alanda: Pazar, çarşı, ödeme, para verme, kredi kartı, alışveriş sepeti, mağaza kartı, hediye paketi gibi kavramlarının yordanması. Davranışsal alanda: Optik okuyucu, kredi kartı, şifre girişi, yazar kasa kullanma, perakende fişi okuma, etiket gösterme, poşet/çanta kullanımı gibi becerilerinin yordanması. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Pazarlama Kavramları Farkındalığı 41 Tablo 1: Bazı Pazarlama Kavramları Hakkında Farkındalık Durumu Yaş Grubuna Göre Biliş Durumu Yordanan Kavram 3 Yaş Tanımlayıcı ifadeler 4-5 yaş Alışveriş Evet Evet Mağaza/dükkan Kısmen Evet Müşteri Kısmen Evet Avm Kısmen Evet Ege Park, Optimum, Migros, Agora, Carrefour Kredi kartı Kısmen Evet Kart para yerine geçiyor, alışveriş kartı kavramı Mağaza kartı Evet Evet Migros kart, Toyz shop kart Ürün Evet Evet Oyuncaklar dükkanın ürünü, süt ürünü, zeytin ürünü Para Evet Evet Nakit, birşeyler almak için Fiyat Hayır Hayır Fiyat yerine para ile ifade Ucuz Hayır Evet “Az para” Pahalı Evet Evet “Çok para” İndirim Hayır Evet “Daha az” Etiket Kısmen Evet “Parası, nasıl yıkanacağı, bedeni yazar” Ambalaj Hayır Evet “Hediye paketi” Marka Hayır Evet Audi, A5, Ülker, Kinder çikolata, Pınar süt, Volvo Promosyon Hayır Kısmen “ikili alma” Alışveriş sepeti Hayır Evet “İçine alınan şeyler konur” Reklam Kısmen Kısmen “Bir şeyler gösteriyor, satıldığın söylüyor, biz de ordan alıyoruz, bilgi veriyor. Tv’de, sokakta ve uçakta olur” Market Evet Evet Kipa, Migros Pazar Evet Evet Raf Evet Evet Kasa Evet Evet Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 Kıyafetçi, yemekçi, kasacı, satış masası, market, oyuncakçı Kıyafet dolabı 42 Zeki Atıl BULUT / Feyza TEKİNBAŞ / Muazzez BABACAN Tablo 2: Alışveriş Davranışına Yönelik Biliş Durumu Yordanan Davranış/ Beceri Yaş Grubuna Göre Biliş Durumu 3 Yaş Yorum 4-5 yaş Para verme Evet Evet Para alma Evet Evet Ürün alma Evet Evet Para üstü isteme Hayır Hayır Parayı ve para üstünü veren kişi müşteri Para üstü alma Hayır Hayır Para üstü harçlıkmış gibi algılabiliyor, bozuk para terimi bilinmiyor Para üstü verme Evet Evet Para almadan para üstü verme Kredi kartı kullanımı Sadece verme şeklinde Sadece verme şeklinde Anlaşılmamıştır Kart verilip geri alınmıyor Şifre işlemi yok Yazar kasa çekmecesi açma Evet Evet Çekmeceye para yerleştirme Evet Evet Optik okuyucu kullanma Evet Evet Etiket gösterme Hayır Evet Perakende satış fişi okuma Hayır Az Kasada sıraya girme Hayır Hayır Fiyat etiketi ve ürün etiketini gösterebilme Tablolarla özetlenmeye çalışılan analizler yorumlandığında drama uygulaması yapılan çocukların bilişsel ve davranışsal yönden pazarlama kavramlarını algılama düzeyleri literatürde yer alan teorilerle uyumlu sonuçlar sunmaktadır. Yaş arttıkça, çocukların öğrenme kapasitesiyle doğru orantılı olarak kavramları isabetle kavrama ve yorumlama düzeyi yükselmektedir. Ailelerinin sosyo ekonomik düzeyi yükseldikçe kavramlara yakınlık, bilinen markalarda artış, alışveriş davranışında olgunlaşma gözlemlenmişTüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Pazarlama Kavramları Farkındalığı 43 tir. 3 yaş grubunda başlayan farkındalık düzeyi 4-5 yaş grubunda beceriye dönüşmekte ve alışveriş deneyimleri ön plana çıkmaktadır. Çocukların alışveriş sürecindeki davranışları incelendiğinde, mağazaya girdiklerinde doğrudan tek bir ürüne yönelmeyip önce mağazada dolaştıkları, ancak ürünleri ucuz ya da pahalı olarak karşılaştırmadıkları, mağazadaki ürünlerden sadece beğendikleri tek bir tanesini alıp kasaya yöneldikleri gözlemlenmiştir. Çocukların kasaya gittiklerinde sıraya girmedikleri, genellikle ürünlerini; bazen de sadece para ve kredi kartını doğrudan kasada oturan arkadaşlarına uzattıkları görülmüştür. Ayrıca şifre girme, para üstü bekleme, para üstü verme, kredi kartını geri verme, hediye paketi yapma gibi davranışları sergilemedikleri tespit edilmiştir. Çocukların öndeden bildikleri bazı kavramları, alışveriş sürecinde davranışları içinde doğru kullanamadıkları gözlemlenmiştir. Özellikle dört yaş ve üstü çocukların mağaza kartı ve etiket kavramlarına yönelik biliş düzeyleri yüksek olmasına rağmen alışveriş sürecinde mağaza kartı kullanımı, ürün etiketi inceleme gibi davranışları sergilemedikleri gözlemlenmiştir. Markette Yardımsız Deneyim Kendisine para ve kredi kartı verilen çocuğun markette serbest alışveriş yapması istenmiş, kasiyerle diyalog kurarak ortamdan çıkışı gözlenmiştir. Bu çalışmada ailesiyle birlikte sıkça alışverişe katılan çocukların işlemlerin doğruluğunda daha başarılı olduğu gözlemlenmiştir. Ancak okul öncesi çocuklarda “para üstü” kavramı henüz anlaşılmamış bir kavram olduğundan alınan paranın işlevi çocuğa verilen bir harçlık olarak algılanmaktadır. Sözel İfadelerden Örnekler Kredi Kartı Kullanımı Hakkında *-Sinan, (5 yaş): “işe gitmezsek paramız biter, o zaman kartla alışveriş yaparız.” Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 44 Zeki Atıl BULUT / Feyza TEKİNBAŞ / Muazzez BABACAN *-Defne, (5 yaş): “pahalı olunca kart veririz” *-Görkem, (5 yaş): “Karta para ödemiyoruz” *- İlayda, (3 yaş): “Kart para yerine geçiyor ama ürün almak için sadece kart değil paraya da ihtiyaç var” *-Arda, (5 yaş): Ödemeyi nasıl yapıyorsun? -Kartla -Kart yoksa nasıl ödersin? -Nakit -Nakit ne demek? -Para. Pazar ve Ürün Hakkında *-Sinem, (5 yaş): Pazar, şeylerin alındığı yer; pazarda herşey ürün. Yumurta, kıyafet, peçete, forma var. Çarşıda çok şey var, oyuncak bile var. Migros’ta daha çok mağaza var, pazar bile var. Markalar Hakkında *-Nelerin markası olur? -Araba, süt, çikolata... Reklam Hakkında *-“Reklam müzikli bişey, televizyonda çıkan” *-“Reklam insanlara bilgi veriyor. Buradaki (market resmini göstererek) eşyaların kaç para olduklarını insanlara söylüyor.” *-“oyuncağı reklamlarda gördüm” Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Pazarlama Kavramları Farkındalığı 45 Çocukların Yaptığı Resimlerin Yorumu Drama öncesinde gezdikleri bir alışveriş ortamını resimleyen çocuklar, resimlerinde daha çok raf ve ürün çizerek kendilerini pasif konumda göstermişler, dramadan sonra çizdikleri resimlerde eylemlerin ağır bastığı (sırada bekliyor, satıyor, alıyor, ödeme yapıyor, para veriyor ifadeleriyle desteklenen) tablolar sunmuşlardır. Buradan hem deneyime dayalı kavramların drama yardımıyla daha hızlı ve etkili öğrendikleri bilgisi pekişmiş; hem de kavramlara ilişkin farkındalığın ayrıntıları elde edilmiştir. Resim 4: Çocukların Yaptığı Resimlerden Bazıları Genel Değerlendirme Günümüzde pazarlama uzmanlarının hedef kitleleri ve ilgileri çok küçük yaşlardaki çocuklara kadar genişlemiştir. Çocukların üstlendiği tüketici rolü ve bu rolün gerektirdiği kavram ve davranışlara bilişsel ve davraCilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 46 Zeki Atıl BULUT / Feyza TEKİNBAŞ / Muazzez BABACAN nışsal yönden yakınlıkları bu çalışmada incelenmiş ve literatürdekilere benzer bulgulara rastlanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, çocukların 3 yaşından itibaren pazarlamayla ilgili temel kavramların anlamlarını öğrenmeye başladıkları, bu yaştan itibaren alışveriş, para, market, pazar kavramlarını doğru anlamlarıyla kullandıkları, para ve ürün alma verme davranışlarını sergileyebildikleri, 4 yaşından itibaren ise müşteri, AVM, kredi kartı, indirim, etiket, ambalaj, marka, alışveriş sepeti kavramlarına da doğru anlamları yükledikleri ve etiket kavramının öğrenilmesiyle birlikte ürün etiketinin de göstermeye başladıkları tespit edilmiştir. Bu bulgular ışığında 3 ile 4-5 yaşındaki çocuklar arasında pazarlama kavramlarına yönelik bilişsel farklılıkların bulunduğu ancak davranışsal anlamda belirli farklar olmadığına ulaşılmıştır. Bu farkın çocukların okul öncesi eğitimde geçirdikleri süre, ebeveynleriyle yaşadıkları alışveriş deneyimlerinin artması, ailelerinin sosyo-ekonomik durumları nedeniyle çeşitli uyaranlara (daha fazla alışverişe çıkma, anne-babanın araba sahipliği ve markaya duyulan ilgi, vs.) daha fazla/daha az maruz kalmalarından kaynaklandığı söylenebilir. Çocukların pazarlama kavramlarına yönelik biliş ve davranış düzeylerinin belirlenmesi pazarlama uzmanlarına çocukların ve dolaylı olarak ailelerinin hedef alındığı pazarlama uygulamalarına ışık tutması beklenmektedir. Aile sorumluluğu ve eğitim açısından ele alındığında, çocukların bu konulardaki farkındalığı onlara kendi seçimlerini daha bilinçli olarak yapabilmeleri için hazırlanmış bir zemin olarak görülebilir. Bu bağlamda konu, hem alışveriş pratiğindeki kuralları öğrenme, hem de küçük yaştaki tüketiciler olarak haklarının farkındalığını bilgilenme yoluyla kavrama açısından eğitmenler, aileler ve pazarlamacılar için önemli bir özel alan olarak ele alınmaya değerdir. Çocukların pazarlama kavramları hakkındaki farkındalığı firmalar tarafından reklam, satış geliştirme ve satış yeri kampanyalarında dikkate alınabilir. Özellikle çocuklar tarafından doğru algılanan kavram ve terimlerin seçimi; doğru algılanmayanların kullanılmasından kaçınma gibi bir titizlik hedef kitle filtrasyonunda kılavuz olabilir. Çocukların ebeveyn taklidi yoluyla deneyim kazanma dürtüleri dikkate alınarak, AVM Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Pazarlama Kavramları Farkındalığı 47 ve mağazalarda çocuklara uygun tasarımda reyon ve ödeme noktaları oluşturulabilir. Araştırmanın Kısıtlılıkları Elde edilen bulgular araştırma yapılan örneklemi temsil ettiğinden genelleme yapılamayacağı açıktır. Çalışmanın farklı sosyo ekonomik statüleri temsil eden ailelerin çocuklarıyla tekrar edilerek sonuçlar karşılaştırılabilindiğinde daha anlamlı sonuçlar elde edileceği düşünülmektedir. Kaynakça Aral, Neriman, Adalet Kandır ve Münevver Can Yaşar (2001), Okulöncesi Eğitim, İstanbul: Ya-Pa Yayınları. Cram, Fiona ve Sik Hung Ng (1999), “Consumer Socialisation”, Applied Psychology: An International Review, 48 (3), 297-312. Chan, Kara (2006), “Consumer socialization of Chinese children in schools: analysis of consumption values in textbooks”, Journal of Consumer Marketing, 23 (3), 125-132. Dodson, Fitzhugh (2007), Çocuk Eğitimi El Kitabı, İstanbul: Ailem Yayınları Guest, Lester (1955), “Brand Loyalty - twelve years later”, Journal of Applied Psychology, 39 (6), 405-408. Gönen, Mübeccel ve Nursel Uyar Dalkılıç (2003), Çocuk Eğitiminde Drama Yöntem ve Uygulamalar, İstanbul: Epsilon Yayıncılık. İnanç, Banu Yazgan, Mehmet Bilgin ve Meral Kılıç Atıcı (2004), Gelişim Psikolojisi, Adana: Adana Nobel Kitabevi. John, Deborah Roedder (1999), “Consumer Socialization of Children: A Retrospective Look at Twenty-Five Years of Research”, Journal of Consumer Research, 26 (3), 183-213. John, Deborah Roedder ve John C. Whitney (1986), “The Development of Consumer Knowledge in Children: A Cognitive Structure Approach” Journal of Consumer Research, 12 (4), 406-417. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 48 Zeki Atıl BULUT / Feyza TEKİNBAŞ / Muazzez BABACAN Madran, Canan ve Sezen Bozyiğit (2013), “Çocukların Tüketici Olarak Sosyalleşme Süreci”, Cag University Journal of Social Sciences, 10 (1), 71-95. McNeal, James U. (2000), Children As Consumers of Commercial and Social Products, Washington: Pan American Health Organization. Moschis, George P. ve Gilbert A. Churchill, Jr (1978), “Consumer Socialization: A Theoretical and Empirical Analysis”, Journal of Marketing Research, 15, 599-609. Oktay, Ayla (2005), “Okul Öncesi Eğitimin Önemi ve Yaygınlaştırılması”, Ed. Ayla Oktay ve Ö. Polat Unutkan, Okul Öncesi Eğitimde Güncel Konular, İstanbul: Morpa Kültür Yayınları, 11-24. Ömeroğlu, Esra, Özlem Ersoy, Fatma Tezel Şahin, Adalet Kandır ve Ayşe Turla (2003), Okul Öncesi Eğitiminde Drama Teoriden Uygulamaya, Ankara:Kök Yayıncılık. Özabacı, Nilüfer ve Müjdat Özmen (2005), “Tüketici Olmayı Nasıl Öğreniyoruz?”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 6 (2), 135-148. Özgen, Özlen (2003), “An analysis of child consumers in Turkey”, International Journal of Consumer Studies, 27 (5), 366-380. Ulutaş, Ayşegül (2011), “Okul Öncesi Dönemde Drama ve Oyunun Önemi”, Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 4 (6), 232-242. Valkenburg, Patti M. ve Joanne Cantor (2001), “The development of a child into a consumer”, Applied Developmental Psychology, 22, 61-72. Ward, Scott (1974), “Consumer Socalization”, Journal of Consumer Research, 1, 1-14. Ward, Scott., Donna M. Klees ve Daniel B. Wackman (1990), “Consumer Socialization Research: Content Analysis of Post-1980 StudiTüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Okul Öncesi Yaş Grubu Çocukların Pazarlama Kavramları Farkındalığı 49 es and Some Implications for Future Work”, Advances in Consumer Research, 17, 798-803. Yaşar, Münevver C. Ve Neriman Aral (2010), “Yaratıcı Düşünme Becerilerinde Okul Öncesi Eğitimin Etkisi”, Kuramsal Eğitimbilim, 3 (2), 201-209. Yücel, Serap (2003), “Çocukların Tüketici Olarak Sosyalleşmeleri ve Bu Sosyalleşme Sürecinde Ailenin rolüne Yönelik Bir Araştırma”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 50 Zeki Atıl BULUT / Feyza TEKİNBAŞ / Muazzez BABACAN Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 51 Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği1 Hamid Murad ÖZCAN2 Metin ARGAN3 Öz Bu çalışmanın amacı tüketiciyle online bağ kurma ile sadakat ve yeniden satın alma niyeti arasındaki ilişkiyi incelemektir. Çalışmada kolayda örnekleme yöntemi uygulanmış olup, araştırmanın verileri Facebook kullanıcılarından elde edilmiştir. Çalışmada elde edilen 418 veri, SPSS 16.0 paket programı aracılığıyla tanımlayıcı istatistiksel analizler ve regresyon analiziyle analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre tüketiciyle online bağ kurma ile tüketici sadakati ve yeniden satın alma niyeti arasında anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiş olup tüketiciyle online bağ kurma ile yeniden satın alma niyeti arasındaki ilişkide tüketici sadakatinin kısmi aracılık etkisinin olduğu ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler: Sosyal medya, Facebook, tüketici ile online bağ kurma, sadakat, yeniden satın alma niyeti 1 2 3 Bu çalışma Prof. Dr. Metin ARGAN danışmanlığında yürütülen ve Hamid Murad ÖZCAN tarafından yazılan ‘Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği’ başlıklı yüksek lisans tezinden derlenmiştir. Arş. Gör., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İşletme Bölümü, [email protected] Prof. Dr., Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi, [email protected] Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi, Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014, 51-82. 52 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN The Relationship Between Online Consumer Engagement and Loyalty and Repurchase Intention: Facebook Case Abstract The aim of this study is to examine the relationship between online consumer engagement and loyalty and repurchase intention. The research data were obtained from Facebook users by using convenience sampling method. A total of 418 data obtained in this study, were analyzed by means of SPSS 16.0 with descriptive statistical anaysis and regression analysis. The research findings showed that there is a significant relationship between online consumer engagement and consumer loyalty and repurchase intention while consumer loyalty has a mediating effect on the association between online consumer engagement and repurchase intention. Keywords: Social media, Facebook, online consumer engagement, loyalty, repurchase intention Giriş Sosyal medya, son yıllarda tüm dünyada hızla yükselen bir popülariteye sahiptir. Facebook, Twitter, Foursquare, Linkedin, YouTube gibi sosyal ağ sitelerine üye olan internet kullanıcılarının sayısı günden güne artmaktadır. Bugün dünyada milyonlarca insan, ticari ürünler hakkındaki fikirlerini bloglarda, wikilerde ve diğer sosyal ağlarda dile getirmektedirler. Sosyal ağ sitelerinin kullanımında görülen bu yükselen grafik, pazarlamacıların da dikkatini çekmeye başlamıştır. Elde edilen bu bilgiler; ürünleri ve markaları için müşterilerinin zihinlerinde bir imaj ya da kimlik yaratmak isteyen pazarlamacılar için önemli bir faktördür (Cambria vd., 2011). Pazarlamacılar, markalarını, şirketlerini tüketicilere duyurmak ve müşteri çekmek amacıyla sosyal ağ sitelerinde markaları ve şirketleri için hesaplar açmaya ve tutundurma kampanyalarında sosyal medyaya önem vermeye başlamışlardır. Sosyal ağlar işletmelere, hedef kitleleriyle temas kurmalarını ve doğru hedeflere ulaşmalarını sağlamaktadır (Dignan, Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 53 2007’den aktaran Onat ve Alikılıç, 2008:1124). Facebook’un CEO’su Mark Zuckerberg yaptığı basın açıklamasında, sosyal ağların ve özellikle Facebook’un, online reklamcılıkta yeni bir mecra haline geldiğine değinmiştir (Zuckerberg, 2007). Düşük maliyetli ve tarafsız olduğu için sosyal medya, pazarlama iletişiminin geleceğidir (Kotler vd., 2010:21). Sosyal medya; müşterilerin, şirketlerin pazarlama mesajlarının sadece pasif hedefleri olmalarının yerine, müşterilere şirketlerle etkileşim içinde olmanın yolunu açar. Sosyal medyayla; işletmeler müşterilerine odaklanabilir, onların ihtiyaçlarını cevaplayabilir ve müşterilerle sürekli bir diyalog oluşturabilir (Scott, 2007:38-39). Facebook gibi sosyal paylaşım ağları üzerinde işletmeler ya da bireyler tarafından oluşturulan marka grupları ilişkisel pazarlama anlamında da markaların tüketicilerle iletişim kurduğu yeni kanallar haline gelmişlerdir. Marka grupları üzerinde yakın zamanda yapılan araştırmalar markaya karşı olumlu tutum ve markaya bağlılık konularında bu grupların etkisini göstermektedir (McAlexander, Schouten ve Koenig, 2002’den aktaran Durmuş vd., 2010:35). Tüketici ile bağ kurma kavramı, Türkçe’de tam karşılığı olmayan bir kavramdır. Türkçe literatürde karşılığı olmamasından dolayı Mediacat’in 2011 yılında düzenlediği Mediacat Felis 2011 ödüllerinde “Consumer Engagement” kavramı için kullandığı “Tüketiciyle Bağ Kurma” tanımından yola çıkılarak bu çalışmada “bağ kurma” olarak kullanılmıştır (MediaCat, 2011). Tüketici ile bağ kurma kavramı markaların ya da şirketlerin hâlihazırda müşterileri olan tüketicilerle bilişsel, duygusal ve katılımcı bir bağ kurmayı amaçlaması anlamına gelirken aynı zamanda bu bağı sıfırdan kazanmayı hedefledikleri tüketicilerle de kurmayı amaçlaması demektir (Reitz, 2012). Constellation Research şirketinin CEO’su olan Wang bağ kurmanın tüketicilere kulak vermek olduğunu söylemektedir (Wang, 2011). Uygulayıcılar tüketicilerin seslerini duyurmalarına izin vermenin en iyi yolunun onlara katılımcı olma fırsatının sağlanması olduğunu belirtmektedirler (Evans ve McKee, 2010; Solis, 2010). Online mecralarda tüketici ile bağ kurmadaki ana amaç nihai tüketicilerin ürün ve hizmetleri yeniden satın alma niyetinin artırılmasıdır. Tüketicilerin yeniden satın alma davranışında bulunması da markaya yönelik Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 54 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN sadakatlerinin davranışsal bir boyutudur. Pazarlamacılar, bağ kurmanın aklın ötesinde sadakat yaratma yolunda rekabetçi avantajlar elde etmek açısından en önemli online süreç olduğunu düşünmektedirler. Hatta bir tüketiciyle bağ kurma anketinde şirketlerin % 90’ı online bağ kurmanın şirketleri açısından vazgeçilmez ya da önemli olduklarını kabul ettikleri görülmüştür (Mollen ve Wilson, 2010). Evans ve McKee (2010)’ye göre sosyal ağlardaki pazarlamacıların bir numaralı hedefi tüketicilerle bağ kurmak olmalıdır. Aynı şekilde Solis de, pazarlamacılara sosyal ağlardaki faaliyetlerinde “engage or die” yani “bağ kur ya da yok ol” şeklinde seslenmektedir (Solis, 2010). Bu çerçevede çalışmanın amacı, tüketiciyle online bağ kurma ile sadakat ve yeniden satın alma niyeti arasındaki ilişkiyi markaların Facebook’taki hayran sayfaları aracılığıyla incelemektir. Tüketiciyle online bağ kurmanın tüketici sadakati ve tüketici sadakatinin de tüketicilerin yeniden satın alma niyeti üzerindeki etkisinin incelendiği bu çalışmada ayrıca sadakatin kısmi aracılık etkisi de ele alınmıştır. Bu çalışmada, öncelikle şirket yöneticilerine hâlihazırda müşterisi olan tüketicilerini elde tutmaları ve şirketlerine kârlılık sağlamaları açısından önemli bulunmaktadır. Çalışma ayrıca tüketicilerin marka/şirketlerin hayran sayfalarına yönelik düşüncelerini göz önünde bulundurarak marka/şirketlerin en yaygın sosyal ağ olan Facebook’u etkili kullanıp kullanmadıklarının da görülmesi açısından önem taşımakta ve tüketici sadakatinin artırılması ve tüketicilerin yeniden satın almaya teşviki konusunda tüketiciyle online bağ kurmanın ne derece önemli olduğunu gözler önüne sermektedir. Çalışma sonucunda elde edilen veriler, tüketicinin yeniden satın alma niyetinin artırılmasına yardımcı çözümler üretecek, bunun için de tüketicinin sadakat düzeyini artırmaya yönelik tüketiciyle bağ kurma çabalarının gerekliliğini ortaya koyacaktır. Aynı zamanda daha sonra ortaya çıkabilecek tutundurma çalışmalarına da ışık tutması açısından önemli görülmektedir. Çalışmada müşteri kavramı yerine tüketici kavramının kullanılmasının nedeni, ürün ya da hizmeti kullanan kişinin kendisi ya da ailesi için alışveriş yapıyor olmasıyken, müşteri dendiğinde akla imalatçı firmadan satmak için satın alan toptancı da gelebilme olasılığıdır. Çalışmada nihai tüketiciler inTüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 55 celendiğinden dolayı tüketici kavramının kullanılmasının uygun olduğu düşünülmüştür (Garcia, 2013). Yine de iki kavram arasında çok derin farklılık bulunmamaktadır. Kavramsal Çerçeve 1990’ların başından itibaren ilişkisel pazarlama; tüketiciyi elde tutma ve sadakati sağlamak amacıyla tüketici-şirket ilişkilerine yoğunlaşmaya başlamıştır. İlişkisel pazarlama literatüründeki boşlukları doldurmak için “tüketiciyle bağ kurma” yapısının geliştirilmesi gerektiği ortadadır. Bu yapı; tüketicilerle marka/şirket arasındaki bağı, marka/şirketlerin tüketicilere yönelik etkinliklerinin meydana getirdiği tüketici deneyimlerinden öngörebildikleri başarı şansları ve potansiyelleri üzerinedir (Vivek, 2009). Bağ kurma araştırmacılar tarafından farklı şekillerde tanımlanmıştır. O’Brien ve Tom (2010), bağ kurmayı; üzerine odaklanılmış ilginin, algılanan kullanılabilirliğin, dayanıklılığın, orijinalitenin, estetiğin ve hissedilen bağlılığın birleşiminden oluşan kaliteli bir kullanıcı deneyimi olarak tanımlarken; Jacques vd. (1995) de, hem kullanıcıları duygusal yönden etkileyen bir hareket hem de işe koyulmaya hazır ve sistemle direkt olarak birbirini etkileyen bir durum olarak tanımlamıştır. Bazı araştırmacılar (örn., Douglas ve Hargadon, 2000; Heath, 2007; Marci, 2006; Mathwick ve Ridgon, 2004; Rappaport, 2007; Wang, 2006) bağ kurmayı tek boyutlu (duygusal, bilişsel ya da davranışsal) olarak tanımlamışlardır. Mollen ve Wilson (2010) ile O’Brien ve Toms (2008) ise iki boyutlu (duygusal ve bilişsel) tanımlamıştır. Bazı araştırmacılar ise duygusal, bilişsel ve davranışsal boyutları içeren çok boyutlu bir kavram olarak tanımlamıştır (Hollebeek, 2011; Patterson vd.,2006). Pazarlama literatüründe bağ kurma kavramı tek boyutludan çok boyutluya geniş bir yelpazede tanımlanmıştır. Tek boyutlu perspektiften bakıldığında van Doorn vd., (2011) bağ kurmayı, bir markaya yönelik tüketici davranışları (ağızdan ağıza reklam, öneriler, değerlendirme ve yorum yazmak, diğer tüketicilere yardımcı olmak) olarak tanımlamıştır. Aynı şekilde Marketing Science Institution (2010:4) tüketicilerin firmaya ya Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 56 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN da markaya yönelik ortaya çıkan davranışları olarak tanımlamıştır. Vivek, Beatty ve Morgan (2011) bağ kurmayı, tüketicilerin örgütsel tekliflere ve aktivitelere katılımcı olmalarını tetikleyen bir davranışsal bir yapı olarak değerlendirmişlerdir. Pham ve Avnet (2009:16), bağ kurmayı bilişsel bir yapı olarak görmüşler ve bağ kurmanın hedef markaya olan olumlu ya da olumsuz tutumlarından ortaya çıktığını belirtmişlerdir. Araştırmacılar pazarlama literatüründe bağ kurmanın kompleks yapısının farkına varmışlar ve çok boyutlu tanımlamalar getirmeye başlamışlardır. Bu tanımlamalar çoğunlukla duygusal ve bilişsel boyuttadır. Higgins ve Scholer (2009), bağ kurmayı hedef marka için tüketicinin bilişsel durumunun markaya karşı sempati ya da antipati yaratma düzeyini etkileyen bir yapı olarak tanımlamıştır. Bowden (2009), bağ kurmanın sadakatin bir alt desteği olduğunu ileri sürmüş ve tüketici sadakatini oluşturmaktan sorumlu bir psikolojik süreç (duygusal ve bilişsel) olarak belirtmiştir. Araştırmacılar bağ kurmayı bilişsel, duygusal ve davranışsal açıdan tanımlamış olsalar da pazarlama literatüründe bu tanımların sayısı fazla değildir. Örneğin Patterson vd. (2006), bağ kurmayı 4 ana öğede incelemiştir. Bir markaya olan konsantrasyon ve kendini verme durumunu bilişsel boyut altına sokarken; kendini adama, ait olma hissi gibi durumları duygusal boyut olarak değerlendirmiştir. Tüketicinin markayla etkileşime girerken gösterdiği çabayı, harcadığı zihinsel ve fiziksel enerjiyi ise hem bilişsel hem duygusal olarak kabul etmiştir. Tüketici ve arasındaki iki yönlü etkileşimin ise davranışsal boyuta girdiğini öne sürmüştür. Bağ kurmanın bir başka tanımnda da; bağ kurma, direkt markayla olan etkileşimlerde spesifik düzeylerdeki bilişsel, duygusal ve davranışsal hareketlerle nitelenen, tüketicinin güdüsel, markayla ilgili ve bağlamsal ruh hali düzeyi olarak öne çıkmaktadır (Hollebeek, 2011:6). Hollebeek (2011), bağ kurmayı üç boyutta tanımlasa da bağ kurmanın markayla kurulan direkt ve fiziksel bir ilişki olduğunu belirtmiş, markayı kitle iletişim araçlarıyla gözlemlemeyi göz ardı etmiştir. Bu bakış açısı, sadece kitle iletişim ile değil aynı zamanda sosyal medya ile de sağlanan ve sürekli yükselen marka – tüketici arasındaki etkileşimi tanımlamakta eksik kalmış gözükmektedir (Reitz, 2012). Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 57 Şirketlerin online pazarlama girişimlerinin sonucu olarak tüketicilerin davranışları incelendiğinde sadakat ve yeniden satın alma niyetinin önemli bir yeri olduğu düşünülmektedir (Reitz, 2012). Sadakat unsuru, pazarlama literatüründe çok geniş kapsamda incelenmiştir. Şirketin varlığını uzun vadede sürdürebilmesi açısından tüketici sadakatinin sağlanmasının kilit unsurlardan olduğu düşünülmektedir (Casalo vd.,2007). Tarihsel olarak bakıldığında sürekli yeniden satın alma kavramının sadakatle ilişkili olduğu görülmektedir. Çok sayıda araştırmacı bir markayı yeniden satın almak ya da bir hizmetten yeniden yararlanma davranışını marka sadakati olarak ele alarak davranışsal bir açıdan sadakati ölçmüştür (Oliver, 1999). Sadakatin satın alma kararı gibi davranışsal eğilimleri etkilediği önermesine dayanarak sadakat yapısını tutumsal çerçeveden incelemek önem kazanmaktadır (Shukla, 2009). Bu çalışmada yeniden satın alma niyeti; tüketicinin gelecekte belirli bir markadan ya da şirketten satın alma niyeti olarak tanımlanmıştır (Reitz, 2012). Çalışmada tüketici, Facebook’ta bir ürün ya da markanın hayran sayfasını beğenen Facebook kullanıcılarını işaret etmektedir. Facebook da yalnızca bağ kurma kavramının incelendiği online bir mecra olarak ele alınmıştır. Griffin’e (1997) göre bir ürüne ihtiyacı olduğunda bir şirketten yeniden satın almak isteyen bir tüketici, şirket için nihai tüketici yani satın alınan ürünün asıl müşterisidir. Dahası şirketten yeniden satın alma arzusunda bulunan bir tüketici diğer tüketicilerle kıyaslandığında şirket için daha kârlıdır. Çünkü şirketler; azaltılmış pazarlama maliyetlerinden, daha düşük işlem maliyetlerinden, azaltılmış müşteri kaybı maliyetlerinden, yüksek çapraz satış başarısından ve azaltılmış başarısızlık masraflarından avantaj sağlamak isterler. Özet olarak bir şirket, mütemadiyen yeniden satın alan müşterileri aramalıdır (Griffin, 1997:12). Araştırmanın Önemi ve Hipotezleri Şirketlerin Facebook sayfaları üzerinden tüketiciyle bağ kurmak ve markalarını daha bilinir hale getirmek için düzenlediği çok sayıda etkinlik mevcuttur. Örneğin Visa kredi kartı firması; tüketicilerin tatillerini kaydetmelerini sağlayan ve bir katılımcının 100.000 dolar kazanacağı, Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 58 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN bir Facebook uygulaması oluşturmuştur. Uygulamanın reklamları televizyonda gösterilmiştir. The Memory Mapper Facebook uygulaması, Google Maps uydu özelliğini kullanarak, seyahat edenlerin videolarını ve fotoğraflarını görsel bir hikaye oluşturmakta kullanmalarına fırsat vermiştir. Bu kampanya tüketiciler arasında büyük yankı uyandırmış ve Visa’nın Facebook sayfasına çok sayıda kullanıcı çekmiştir. Kampanyanın geliştiricilerinden Alex Craddock, kendileri için önemli olanın tüketicileri harekete geçirme yollarının ne olduğu ve bu yollarla satın alma eyleminin birleştiği noktayı görmek olduğunu söylemiştir. Craddock’a göre pazarlama açısından yapmaları gereken şey, tüketicileri seyahatlerinde Visa kartlarını kullanmaları için teşvik etmek ve mesajlarıyla tüketicileri kendilerine bağlamaktır (Brankin, 2011). Otomobil üreticisi Nissan, yeni çıkaracakları 370Z modeli için “Project 370Z” adını verdikleri bir Facebook kampanyası oluşturmuştur. Nissan bu kampanyayla Facebook’taki hayranlarına otomobilin üretimine katkıda bulunma şansı sağlamaktadır. Sayfayı beğenen hayranlar bu yeni modelin montajında kullanılacak parçaları belirlemek için sayfada yorumlar yapmakta ve anketlere katılmaktadırlar. Nissan böylece yeni otomobil için kitle kaynaklı bir çalışma modeli uygulamakta ve tüketicilerin de otomobilin yapımının her aşamasında katkıda bulunmalarını ve süreci yakından takip etmelerini sağlamaktadır (Seabaugh, 2012). Türkiye’deki örneklere bakıldığında ise Facebook’un Türkiye’de ilk kez bir pazarlama aracı olarak kullanan firmalar arasında bankacılık sektöründe Fortis ve Finansbank, farklı sektörlerde de Bridgestone ve Ülker görülmektedir. Facebook uygulamalarıyla Bridgestone iki haftada 20.000 kişiye ulaşmıştır. Beko markası Facebook üzerinden “Sürpriz Yılbaşı Hediyen Burada” isminde bir uygulama yaratmış ve sayfalarına çok sayıda müşteri çekmeyi başarmışlardır (Argan, 2008). Son yıllardaki örnekler incelendiğinde ise Fiat otomobil firmasının stratejisi göze çarpmaktadır. Yapılan araştırmada Fiat’ın 2010 ve 2011 yıllarında “Tekliflere açık mısın?”, “Fiat Türkiye Auto Show 2010”, “Fiorino ile gezen bilir”, “Fiat’la aşkta kazan” gibi çok sayıda uygulama Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 59 yayınlanmış ve bu uygulamaların neticesinde de Facebook takipçilerine çeşitli hediyeler dağıtılmıştır. Facebook’u ilk keşfeden otomotiv firmalarına bakıldığında 2009 yılında bu Facebook resmi sayfalarına sahip olan Renault ve Fiat görülmektedir. Fiat, sosyal medyada yer almaya başladığı 2009 yılının sonlarından itibaren Pure New Media dijital ajansı ile çalışmaya başlamıştır ve 2011 yılı itibariyle bütçesinin % 7’lik bir kısmını dijital mecra için ayırmıştır. Fiat’ın 2010 yazında gerçekleştirdiği ilk kampanyası olan “Fiat 500C – Tekliflere Açık mısın?” kampanyasında kullanıcılar bir Fiat 500C yaratmışlardır. Kampanya sonucunda 72.560 kişi uygulamaya yönlendirilmiş, 12.662 toplam üye sayısına ulaşılmış ve 5.760 adet 500C araç yaratılmıştır. Fiat’ın Aralık 2010 – Ocak 2011 tarihleri arasında gerçekleştirdiği bir diğer uygulama ise “Fiorino İle Gezen Bilir”dir. Bu uygulamada temel amaç; Facebook hayran sayısının artırılması, Fiat ve özellikle de Fiorino modeline yönelik ilginin ve marka bilinirliğinin artmasının sağlanmasıdır. Uygulama bir yarışmadan oluşturulmuş, yarışmaya katılmak isteyen kullanıcıların da Fiat’ın hayran sayfasını beğenmeleri şart koşulmuştur. Yarışma sonunda ödül olarak seyahat çeki ve dijital fotoğraf makinesi verilmiştir. Uygulamanın sonuçlarına bakıldığında; uygulamayı ekleyen kullanıcı sayısı 15.266 olurken, yarışmanın başında 13.500 olan hayran sayısı yarışmanın sonunda bir aylık periyodda 20.150 rakamına ulaşmıştır (Bulunmaz, 2011). Bu gibi örnekler mevcut olsa da literatür taraması yapıldığında bu etkinliklerin tüketicinin sadakati üzerindeki etkileri ve bu etkilerin sonucunda tüketicinin yeniden satın alma niyetinin ne yönde etkilendiği konusunda yurtdışında çalışmaların mevcut olmasına rağmen Türkiye’de hiçbir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu bakımdan değerlendirildiğinde de çalışmanın önemi ortaya çıkmaktadır. Yapılan literatür taraması neticesinde online olarak tüketiciyle bağ kurmanın tüketicinin satın alma niyetiyle yakından ilişkili olduğu görülmektedir (Reitz, 2012). Mollen ve Wilson’ın (2010) çalışmasında tüketicinin yeniden satın almasının bağ kurma neticesinde olduğu söylenmiştir. Araştırmacılar, bilişsel süreçlere ve şirkete karşı olan duygusal Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 60 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN bağlanmaya dayanarak bağ kurmayı ampirik olarak incelediklerinde yeniden satın alma davranışlarıyla arasında pozitif bir ilişki olduğunu öne sürmüşlerdir. Buna rağmen Mollen ve Wilson bağ kurmanın sonuçlarını spesifik olarak tanımlamamışlardır. Bu çalışmada da Reitz’in çalışmasından yola çıkarak ve Mollen ve Wilson’ın geliştirdikleri çerçeveye ek olarak yeniden satın alma niyeti tüketiciyle online bağ kurmanın bir sonucu olarak ele alınmaktadır. Bu çerçevede sadakat unsuru da çalışmaya dahil edilerek, tüketiciyle online bağ kurmanın sadakat üzerindeki etkisi ve sadakatin de yeniden satın alma niyeti üzerindeki etkisi incelenmiştir. Ayrıca tüketiciyle online bağ kurma ile yeniden satın alma niyeti arasındaki ilişkide sadakatin kısmi aracılık etkisi de çalışmada ele alınmıştır. Sadakat kavramının tüketiciyle online bağ kurmanın bir sonucu olarak ele alınmasının başlıca sebebi geçmişteki çalışmalarda bağ kurmanın alt boyutları olan “duygusallık”, “bilişsellik” ve “katılımcılık” faktörleriyle sadakat arasında pozitif bir ilişkinin bulunmuş olmasıdır (Algesheimer vd., 2005; Bagozzi ve Dholakia, 2006; Chaudhuri ve Holbrook, 2001; Cyr vd., 2009; Jang vd., 2008; Shang vd., 2006). Aynı zamanda şirketlerin kârlılıklarını artırmakta önemli bir kıstas olan müşterilerin yeniden satın alma davranışı da çalışmaya dahil edilmiştir. Geçmişteki çalışmalarda marka sadakati ve yeniden satın alma niyeti arasında pozitif bir ilişki bulunması da bu gerekçeyi destekler niteliktedir (Balabanis vd., 2006, Filo vd., 2010, Shukla, 2009). Bu çalışmaların sonuçlarına göre sadakat düzeyi yüksek olan tüketicilerin yeniden satın alma eğiliminde oldukları ortaya konulmuştur. Yeniden satın alma niyeti tüketiciyle online bağ kurma çerçevesindeki son tamamlayıcı parçadır. Tüketiciyle online bağ kurma Türkiye’de henüz incelenen bir konu olmadığından dolayı bu çalışmada yurtdışında yapılan geçmiş çalışmaların da sonuçlarına dayanarak; Türkiye’de tüketici ile online bağ kurma ile sadakat ve yeniden satın alma niyeti arasında bir ilişki olabileceği öngörülmektedir. Bu bağlamda araştırma kapsamında dört adet hipotez ortaya çıkmaktadır: H1: Tüketiciyle online bağ kurma, yeniden satın alma niyeti üzerinde pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahiptir. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 61 H2: Tüketiciyle online bağ kurma, tüketici sadakati üzerinde pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahiptir. H3: Tüketici sadakati, yeniden satın alma niyeti üzerinde pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahiptir. H4: Tüketiciyle online bağ kurma ile yeniden satın alma niyeti arasındaki ilişkide tüketici sadakatinin pozitif yönde kısmi aracılık etkisi vardır. Çalışmanın amacı çerçevesinde kurulan araştırmanın grafiksel modeli Şekil 1’deki gibidir: Tüketiciyle Online Ba Kurma Duygusallık H1 Yeniden Satın Alma Niyeti Bili sellik Katılımcılık H3 H2 Sadakat Şekil 1: Araştırma Modeli Tüketiciyle online bağ kurma 3 boyut ile nitelendirilmiştir: duygusallık, bilişsellik ve katılımcılık. Tüketicilerin bir markayla online olarak aktif bir ilişki içerisinde bulunmaları için bu üç boyutun gerekli olduğu öngörülmektedir. Çalışma sosyal ağlardan Facebook örneklemi bağlamında yapıldığından dolayı tüketici ile online bağ kurma marka ya da şirketlerin Facebook sayfaları üzerinden ölçülmüştür. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 62 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN Son olarak sadakat kavramı bu çalışmada tutumsal açıdan ele alınmış ve tüketicilerin davranışsal niyetlerini etkilediği öngörülmüştür. Online mecralarda tüketici ile bağ kurmadaki ana amaç tüketicilerin yeniden satın alma niyetinin artırılmasıdır. Tüketicilerin yeniden satın alma davranışında bulunması da markaya yönelik sadakatleriyle yakından ilgilidir. Tutumsal açıdan ele alındığında sadık tüketiciler aralarında duygusal bir bağ olan markadan sürekli yeniden satın alma isteği taşımaktadırlar. Markayla arasında bağ oluşmuş olan tüketiciler daha cazip bir alternatif de olsa markayla aralarında duygusal bir bağ olduğundan dolayı tercihlerini değiştirmezler ve hâlihazırda müşterisi oldukları markadan alışveriş yapmaya devam ederler. Sadakat unsuru davranışsal açıdan ele alındığında ise, tüketici ile marka arasında duygusal bir bağ olmadığı görülmektedir. Eğer daha cazip bir alternatif ortaya çıkarsa, tüketici tercihini değiştirebilir ve başka bir markaya yönelebilir (Bowen ve Chen, 2001). Bu sebepten dolayı pazarlamacılar tüketicilerle bağ kurmaya çalışırken davranışsal sadakatten ziyade tutumsal sadakat sağlamaya çalışmaktadırlar. Yeniden satın almayı etkilemesi bakımından tutumsal sadakat davranışsal sadakatten daha etkili gözükmektedir (Chaudhuri ve Holbrook, 2001). Davranışsal niyet ise bu çalışmada yeniden satın alma niyetini ifade etmektedir. Tüketiciyle online bağ kurma ile yeniden satın alma niyeti arasındaki ilişki ve bu ilişkiye tüketici sadakatinin etkisi, tüketiciyle online bağ kurmanın tüketici sadakati üzerindeki etkisi ve tüketici sadakatinin yeniden satın alma niyeti üzerindeki etkisi Türkiye’de Facebook bağlamında incelenmiştir. Ana Kütle ve Örneklem Araştırmanın evreni Facebook hesabına sahip olan Türk internet kullanıcılarından oluşmaktadır. Mart 2013 tarihi verilerine göre Türkiye’deki Facebook kullanıcı sayısı 32.845.040’tır. Bu sayı dikkate alınarak araştırma evreni için kabul edilebilir örnek büyüklüğü 384’tür (Altunışık vd., 2010:135). Bu araştırmada kolayda örnekleme yöntemi uygulanmıştır (Altunışık vd., 2010:140). Araştırma için veri elde etme sürecinde FaTüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 63 cebook üzerinden Facebook kullanıcılarına online anket uygulanmıştır (Mazman ve Usluel, 2010). Araştırmanın yapıldığı dönemde toplanan veri adedi 418’dir. Bu çalışma için Facebook üzerinden veri toplama sürecinin gerçekleştirilmiş olmasının temel sebebi araştırmanın probleminin tüketiciyle online mecralardan bağ kurmaya ilişkin olmasıdır. Ayrıca firmaların online bağ kurma imkanının internet kullanıcısı olan tüketiciler kısıtında gerçekleştiğinden dolayı Facebook hesabına sahip bireylerden veri elde edilmiştir. Veri Toplama Yöntemi ve Amacı Mazman ve Usluel’in (2010) çalışmasında uyguladıkları yöntem olan katılımcılara anketlerin online olarak doldurtulması bu çalışmada kullanılmıştır. Verilerin toplanma süreci Facebook üzerinden online anket linki paylaşılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmacı Facebook sosyal ağı üzerindeki arkadaşları ve bazı Facebook grupları aracılığıyla katılımcılara ulaşmıştır. Katılımcılara Facebook’ta sayfasını beğendikleri ve en çok vakit geçirdikleri bir ürün ya da hizmeti, markayı, şirketi belirtmeleri istenmiş olup bu kategoride bir sınırlama getirilmemiştir. Daha sonraki bütün soruları başta belirttikleri sayfayı göz önünde bulundurarak cevaplamaları istenmiştir. Anket formu üç bölümden; 7 soru ve 28 ifadeden oluşmaktadır. İlk bölümde katılımcıların Facebook kullanım düzeyleri ve sıklıklarını belirlemeye yönelik olarak 3 soru yer almaktadır. İkinci bölümde O’Brien (2010), Casalo vd. (2010) ve Burns (2010) tarafından geliştirilmiş olan “tüketici ile online bağ kurma“ ölçeği ifadeleri, Reynolds ve Beatty (1999) ve Bettencourt (1997) tarafından geliştirilmiş olan 5 ifadeden oluşan “sadakat“ ölçeği ve Putrevu ve Lord (1994) ve Taylor ve Baker (1994) tarafından geliştirilmiş olan ve 4 ifadeden oluşan “yeniden satın alma niyeti“ ölçeği ifadeleri yer almaktadır. “Tüketici ile online bağ kurma” ölçeği duygusallık, bilişsellik ve katılımcılık olmak üzere 3 alt boyuttan oluşmaktadır. Duygusallık boyutu için 5, bilişsellik boyutu için 6 ve katılımcılık boyut için 8 ifade ölçekte yer almaktadır. Bu bölümdeki üç ölçek de Reitz (2012) tarafından uyarlanmış ve bu çalışmada son haliyle kullanılmıştır. Üçüncü bölümde ise katılımcıların demograCilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 64 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN fik özelliklerini belirlemeye yönelik cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi ve gelir düzeyi sorularını içeren 4 adet ifade yer almaktadır. Ankette yer alan ifadelere katılım düzeyi; “Kesinlikle Katılıyorum ,………., Kesinlikle Katılmıyorum” aralığında 7’li Likert derecelendirme düzeyi ile sayısallaştırılmıştır. Anket formuna son hali verilmeden önce ankette kullanılan ifadelerin anlaşılırlığını test etmek amacıyla 45 katılımcı üzerinde pilot bir çalışma yapılmış, uzman görüşleri alınmış, tercüme-yeniden tercüme yöntemi uygulanmış ve ankete ilişkin gerekli düzeltmeler yapılarak son biçimi verilmiştir. Araştırmanın Kısıtları Öncelikle çalışma, yüksek lisans çalışmasının ilke ve süresiyle sınırlıdır. Çalışma, kolayda örneklem yöntemi kullanılarak Türkiye’deki Facebook kullanıcılarından, Facebook’ta bir marka ya da şirketin sayfasını beğenen bireyleri kapsamaktadır. Oldukça yaygın olarak kullanılan bu teknikte esas, ankete cevap veren herkesin örneğe dahil edilmesidir (Altunışık vd., 2010:140). Bu sebepten dolayı araştırma sonuçlarının tüm bireylere genellenmesi mümkün değildir. Araştırma sonuçları, araştırma verilerinin toplanmış olduğu süreç (Temmuz 2013 – Ağustos 2013) ile sınırlıdır. Sonuç olarak her sosyal çalışmada olduğu gibi bu çalışmanın doğasında da insan öğesi bulunduğu için, sosyal bilimler alanındaki araştırmalarda insanı konu alan tüm sınırlılıklar bu çalışma için de geçerlidir. Bulgular ve Değerlendirmeler Tablo 1’de katılımcıların cinsiyet, yaş, aylık gelir ve eğitim düzeyine göre dağılımları yer almaktadır. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 65 Tablo 1: Katılımcıların Demografik Özellikleri Frekans Yüzde Erkek 244 58.4 Kadın 174 41.6 18 ve altı 15 3.6 19-24 161 38.5 25-35 193 46.2 36-45 29 6.9 46 ve üzeri 20 4.8 750 TL ve altı 89 59.7 751-1500 TL 92 25.6 1501-2500 TL 127 8.5 2501 TL ve üzeri 110 6.1 İlköğretim 4 1.0 Ortaöğretim 27 6.5 Lisans 289 69.1 Lisansüstü 98 23.4 Cinsiyet Yaş Aylık Gelir Eğitim Düzeyi Tablo 1’e bakıldığında katılımcıların %58.4’ünün erkek, %41.6’sının kadın olduğu görülmektedir. Katılımcıların yaşlarına bakıldığında katılımcıların %84.7’sinin 19-35 yaş arasında olduğu görülmektedir. Katılımcıların aylık geliri incelendiğinde katılımcıların %59.7’sinin 750 TL ve altı aylık gelire sahip olduğu anlaşılmaktadır. Son olarak katılımcıların eğitim düzeyi incelendiğinde ise katılımcıların eğitim düzeyinin oldukça yüksek olduğu görülmektedir. En az lisans mezunu katılımcı oranı %92.5’tir. Tüketiciyle online bağ kurma ölçeği için açıklayıcı faktör analizi yapılmıştır. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 66 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN Tablo 2: Tüketiciyle Online Bağ Kurma Ölçeğine İlişkin Faktörler Ort. SS. Faktör yükleri markanın sayfası tatmin edicidir 4.36 1.76 0.866 markanın sayfasından kazandığım deneyim beni memnun eder 4.31 1.74 0.863 marka hk. çok daha fazla fikir sahibi olurum 4.35 1.74 0.838 şirket hakkında çok fazla miktarda bilgi edindiğimi hissederim 4.06 1.77 0.835 markaya ilgili hissederim 4.09 1.93 0.828 markaya yakın hissederim 4.08 1.91 0.824 sayfadaki bilgilere dayanarak markayla ilgili karar verebiliyorum 4.43 1.76 0.790 tüm dikkatimi sayfaya veririm 4.07 1.79 0.740 zamanın nasıl geçtiğini anlamam 3.25 1.88 0.712 Faktörler Özdeğer Duygusallık-Bilişsellik Açıklanan Alpha varyans α %50.434 6.824 Katılımcılık %50.434 0.94 %22.354 diğer kişilerin yorumlarına cevap yazarım 2.20 1.53 0.922 sayfanın duvarına yorum yazarım 2.27 1.64 0.915 sık sık mesaj ve yanıtlar yazarım 2.12 1.56 0.837 Toplam Açıklanan Varyans: 1.911 %22.354 0.90 72.787 p< .01 ; Ort: Ortalama; SS: Standart Sapma; (“1” Kesinlikle katılmıyorum, …. “7” Kesinlikle katılıyorum) ** Tablo 2 incelendiğinde tüketiciyle online bağ kurmayı etkileyen değişkenler çerçevesinde iki faktörün ortaya çıktığı görülmektedir. Birinci faktör 9 değişkenden oluşmakta olup “duygusallık-bilişsellik” olarak adlandırılmıştır. İkinci faktör 3 değişkenden oluşup “katılımcılık” olarak isimlendirilmiştir. Ayrıca aynı ölçeğin kullanılmış olduğu Reitz’in (2012) çalışmasında da orijinalde üç boyutlu olan “tüketiciyle online bağ kurma” ölçeğinde de bazı ifadeler çıkartılmış ve ölçek iki boyutta toplanmıştır. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 67 Tablo 3: Ölçeklerin İçsel Tutarlılığı İfade Sayısı Cronbach’s Alpha Duygusallık-Bilişsellik Ölçeği 9 ,94 Katılımcılık Ölçeği 3 ,90 Sadakat Ölçeği 4 ,89 Yeniden Satın Alma Niyeti Ölçeği 4 ,91 Tablo 3’te görüldüğü üzere; “tüketiciyle online bağ kurma” ölçeğinin faktörleri olan “duygusallık-bilişsellik” faktörü için alpha değeri 0.94 ve “katılımcılık” faktörü için alpha değeri 0.90 bulunmuştur. Diğer ölçeklerden “sadakat” faktörü için bulunan 0.89 alpha değeri ve “yeniden satın alma niyeti” faktörü için bulunan 0.91 alpha değeri de “tüketiciyle online bağ kurma” ölçeğindeki gibi Nunnally’nin (1978) önerdiği 0.70’den büyüktür. Bu sonuçlara göre ölçeklerin güvenilirliğinin yüksek olduğu söylenebilmektedir. Tablo 4: Tüketiciyle Online Bağ Kurma Ölçeğinin Güvenilirliği Tüketiciyle online bağ kurma Cronbach’s Alpha 0.951 Faktörlerin ayrı ayrı ölçülen güvenilirliğinin dışında ölçeğin bir bütün olarak güvenilirliğine bakıldığında Tablo 4’te görüldüğü gibi “tüketiciyle online bağ kurma” ölçeğindeki toplam 12 değişken için Cronbach’s Alpha değeri 0.95 olarak hesaplanmıştır. Bu değer de Nunnally’nin (1978) önerdiği 0.70’den büyük olduğundan dolayı ölçeğin güvenilirliğinin yüksek olduğu sonucu çıkmaktadır. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 68 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN İki faktör arasındaki korelasyon matrisi analiz edildiğinde, iki faktör arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu (p<.01) bulunmuştur. Tablo 5’teki değerler korelasyon katsayılarını (coefficients of correleation) göstermektedir. Tablo 5: Tüketiciyle Online Bağ Kurma Ölçeği Faktörleri Arası Korelasyon Matrisleri ve Ortalamalar Faktörler DuygusallıkBilişsellik Katılımcılık Ort. S.S DuygusallıkBilişsellik 1 0.505** 3.94 1.48 Katılımcılık 0.505** 1 2.34 1.37 p< .01 ; Ort: Ortalama; SS: Standart Sapma; (“1” Kesinlikle katılmıyorum, …. “7” Kesinlikle katılıyorum) ** Faktör analizi sonucunda ortaya çıkan iki faktörün aritmetik ortalama (Ort.) ve standart sapmaları (S.S.) analiz edildiğinde ilk faktör “duygusallık-bilişsellik” 3.94 ortalama (S.S. = 1.48) değerine sahipken, ikinci faktör “katılımcılık” ise 2.34 ortalama (S.S. = 1.37) değerine sahiptir. Tablo 6 incelendiğinde tüketicinin sadakat düzeyini etkileyen değişkenler çerçevesinde tek bir faktör ortaya çıkmaktadır. KMO değeri 0.738 olarak ve Bartlett Küresellik Testi (BTS) değeri 1.355E3 (p=0.001) olarak tespit edilmiş ve verilerin faktör analizine uygunluğuna ilişkin kabul sınırları içerisinde yer aldığı görülmüştür. Tek faktörden oluşan sadakat ölçeğinde “markaya karşı kendimi sadık bir tüketici olarak görmem” ifadesi içsel tutarlığı negatif yönde etkilediğinden dolayı ölçekten çıkartılmıştır. Faktör analiziyle ortaya çıkan tek faktörün toplam varyansın % 76.21’ini açıkladığı anlaşılmaktadır. Açıklanan varyansın yüzde payının yüksek olduğu ifade edilebilir. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 69 Tablo 6: Tüketici Sadakat Düzeyi Ölçeğine İlişkin Faktörler Faktörler Ort. SS. Faktör yükleri Özdeğer Sadakat Açıklanan varyans Alpha α %76.210 sayfasını beğendiğim markaya karşı çok bağlıyım 2.98 1.91 0.923 sayfasını beğendiğim markaya karşı çok sadığım 3.10 1.93 0.914 sayfasını beğendiğim markaya hayranım 3.71 2.02 0.876 sayfasını beğendiğim marka hakkında olumlu bir düşünceye sahibim 4.79 1.73 0.770 Toplam Açıklanan Varyans: 3.048 %76.210 0.89 %76.210 ORT: Ortalama; SS: Standart Sapma; (“1” Kesinlikle katılmıyorum, …. “7” Kesinlikle katılıyorum) Tablo 7 incelendiğinde tüketicinin yeniden satın alma niyetini etkileyen değişkenler çerçevesinde tek bir faktör ortaya çıkmaktadır. KMO değeri 0.838 olarak ve Bartlett Kürsellik Testi (BTS) değeri 1.237E3 (p=0.001) olarak tespit edilmiş ve verilerin faktör analizine uygunluğuna ilişkin kabul sınırları içerisinde yer aldığı görülmüştür. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 70 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN Tablo 7: Yeniden Satın Alma Niyeti Ölçeğine İlişkin Faktörler Faktörler Ort. SS. Faktör yükleri Özdeğer Yeniden satın alma niyeti sayfasını beğendiğim markadan ürün alırım sayfasını beğendiğim markanın ürünlerine ulaşmak için çaba sarf ederim sayfasını beğendiğim markadan gelecekte ürün alırım sayfasını beğendiğim markayı ailem ve arkadaşlarıma tavsiye ederim Açıklanan Alpha varyans α %79.896 4.19 1.95 0.927 4.17 1.98 0.915 4.65 1.89 0.898 4.33 1.99 0.833 3.196 Toplam Açıklanan Varyans %79.896 0.91 %79.896 ORT: Ortalama; SS: Standart Sapma; (“1” Kesinlikle katılmıyorum, …. “7” Kesinlikle katılıyorum) Faktör analiziyle ortaya çıkan tek faktörün toplam varyansın % 79.89’unu açıkladığı anlaşılmaktadır. Açıklanan varyansın yüzde payının yüksek olduğu ifade edilebilir. Tüketiciyle online bağ kurma, sadakat ve yeniden satın alma niyeti faktörlerinin katılımcıların demografik özelliklerine göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelendiğinde tek bir farklılaşma tespit edilmiştir. Tüketiciyle online bağ kurma faktörlerinden katılımcılık faktörünün cinsiyete göre farklılaştığı görülmüştür. Literatüre bakıldığında böyle bir farklılaşmanın bulunmadığı görülmektedir. Tablo 8: Katılımcılık Faktörünün Cinsiyete Göre Durumu Tüketiciyle online bağ kurma ölçeği katılımcılık faktörü Erkek Kadın N Ort. S.S. t p 244 174 2.37 1.94 1.47 1.34 3.062 0.002* p<0.05 Ort: Ortalama; SS: Standart Sapma; (“1” Kesinlikle katılmıyorum, …. “7” Kesinlikle katılıyorum) * Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 71 Tablo 8’de görüldüğü üzere katılımcıların cinsiyetine bağlı olarak tüketiciyle online bağ kurma düzeyinin “katılımcılık” boyutuna göre farklılaşıp farklılaşmadığının incelendiği bağımsız gruplar t-testi sonuçlarında varyansların eşit olduğu durumda t=3.062 ve p=0.002 bulunmuştur. p<0.050 olduğu için katılımcıların cinsiyetine bağlı olarak katılımcılık boyutunda tüketiciyle online bağ kurma düzeyinin anlamlı olarak farklılaştığı sonucuna varılmaktadır. Bu sonuçlara göre erkek katılımcıların kadınlara göre “katılımcılık” düzeylerinin daha yüksek olduğu söylenebilmektedir. Facebook üzerinden tüketiciyle online bağ kurma faktörleri ile markaya olan sadakat ve yeniden ilgili markayı satın alma niyetini arasındaki ilişkileri belirlemek amacıyla çoklu regresyon analizinden yararlanılmıştır. Öncelikle Tablo 9’da faktörlerin birbirleriyle olan ilişkilerini incelemek amacıyla korelasyon matrisi oluşturulmuştur. Bu sonuçlara göre tüketiciyle online bağ kurma ile yeniden satın alma niyeti arasında 0.670 (p<0.01) düzeyinde ve tüketici sadakati arasında 0.771 (p<0.01) düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki vardır. Tüketici sadakati ve yeniden satın alma niyeti arasında da 0.727 (p<0.01) düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Tablo 9: Korelasyon Matrisi Tüketiciyle online bağ kurma Yeniden satın alma niyeti Tüketici sadakati Tüketiciyle online bağ kurma 1 0.670** 0.771** Yeniden satın alma niyeti 0.670** 1 0.727** Tüketici sadakati 0.771** 0.727** 1 Tablo 10’da görüldüğü üzere bağımsız değişken tüketiciyle online bağ kurma ile bağımlı değişken yeniden satın alma niyeti arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki vardır (F = 338.273; p < 0.01). Tüketiciyle sosyal medya aracılığıyla online bağ kurma faktörleri yeniden satın alma niyeti adlı bağımlı değişkeninin tamamının yaklaşık olarak % 45’ini açıklamaktadır. Regresyona ilişkin standardize edilmiş Beta (β) değerleri bakımından incelendiğinde tüketiciyle online bağ kurma Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 72 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN (β = 0.670; p < 0.01) yeniden satın alma niyeti değişkeninin tamamı üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Bu sonuçlara göre H1 hipotezi desteklenmiştir. Tablo 10: Tüketiciyle Online Bağ Kurma ile Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki Bağımsız değişken H1 Bağımlı değişken Tüketiciyle online Yeniden satın bağ kurma alma niyeti R R2 Ayar. R2 0.670 0.448 0.447 F p b 338.273 0.000** 0.670 Tablo 11’e bakıldığında bağımsız değişken tüketiciyle online bağ kurma ile bağımlı değişken tüketici sadakati arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkinin olduğu görülmektedir (F = 609.512; p < 0.01). Tüketiciyle sosyal medya aracılığıyla online bağ kurma faktörleri tüketici sadakati adlı bağımlı değişkeninin tamamının % 60’ını açıklamaktadır. Regresyona ilişkin standardize edilmiş Beta (β) değerleri bakımından incelendiğinde tüketiciyle online bağ kurma (β = 0.771; p < 0.01) tüketici sadakati değişkeninin tamamı üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Bu sonuçlara göre H2 hipotezi desteklenmiştir. Tablo 11: Tüketiciyle Online Bağ Kurma ile Tüketici Sadakati Arasındaki İlişki H2 Bağımsız değişken Bağımlı değişken R R2 Ayar. R2 Tüketiciyle online bağ kurma Tüketici sadakati 0.771 0.594 0.593 F p b 609.512 0.000** 0.771 Tablo 12’de görüldüğü üzere bağımsız değişken tüketici sadakati ile bağımlı değişken yeniden satın alma niyeti arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki vardır (F = 466.246; p < 0.01). Tüketici sadakati, yeniden satın alma niyeti adlı bağımlı değişkeninin tamamının % 53’ünü açıklamaktadır. Regresyona ilişkin standardize edilmiş Beta (β) Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 73 değerleri bakımından incelendiğinde tüketiciyle online bağ kurma (β = 0.727; p < 0.01) yeniden satın alma niyeti değişkeninin tamamı üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Bu sonuçlara göre H3 hipotezi desteklenmiştir. Tablo 12: Tüketici Sadakati ile Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki H3 Bağımsız değişken Bağımlı değişken Tüketici sadakati Yeniden satın alma niyeti R R2 0.727 0.528 Ayar. R2 0.527 F p b 466.246 0.000** 0.727 Tablo 13 incelendiğinde “tüketici sadakati”nin modele dahil edilmesi ile birlikte “tüketiciyle online bağ kurma”nın regresyon katsayısının düşüş gösterdiği ve “tüketici sadakati” ile birlikte modeldeki etkisinin anlamlı olduğu görülmektedir. Bu sonuçlara göre “tüketici sadakati”nin “tüketiciyle online bağ kurma” ile “yeniden satın alma niyeti” arasında kısmi aracılık etkisinden bahsedilebilir Tablo 13: Aşamalı Regresyon Analizi Sonuçları Model 1 Bağımsız Bağımlı değişkenler değişken R R2 Ayar. R2 Tüketiciyle Yeniden online bağ satın alma 0.670 0.448 0.447 kurma niyeti Tüketiciyle Aracı değişkenin online bağ Yeniden kurma dahil satın alma 0.747 0.558 0.556 edildiği niyeti Tüketici model sadakati b t F p 0.670 18.392 338.273 0.000** 0.269 5.255 261.843 0.000** 0.519 10.135 Bu sonucun istatistiksel olarak test edilmesi amacıyla Sobel testi yapılmış ve sonuçlar Tablo 14’te sunulmuştur. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 74 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN Tablo 14: Sobel Testi Sonuçları Sobel Testi Test İstatistiği (z) 13.7552 p - değeri 0.0001* Sobel testi sonuçlarında z değeri (13.75)’in istatistiksel olarak anlamlı olduğu (p<0.05) belirlenmiştir. Buna göre “tüketici sadakati”nin “tüketiciyle online bağ kurma” ve “yeniden satın alma niyeti” ilişkisinde kısmi aracılık etkisinin bulunduğu söylenebilir. Bu sonuçlara göre H4 hipotezi desteklenmiştir. Regresyon modellerinden elde edilen standardize edilmiş beta (b) değerlerini tezin başında ifade edilen kuramsal model üzerinde gösterildiğinde aşağıdaki şekil elde edilmektedir. Şekilde yer alan rakamlar (b) değerlerini göstermektedir. Duygusallıkbili sellik H1 Tüketiciyle Online Ba Kurma Yeniden Satın Alma Niyeti 0.670 Katılımcılık H3 H2 0.727 0.771 Sadakat Şekil 2. Analizler Sonrası Araştırma Modeli Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 75 Sonuç, Tartışma ve Öneriler Bu çalışmada tüketiciyle online bağ kurma, tüketicinin sadakat düzeyi ve tüketicinin yeniden satın alma niyeti arasındaki ilişkiler sınanmıştır. Facebook üzerinden gerçekleştirilen araştırmada üç farklı ölçekten oluşan anket formuyla 418 katılımcıya ulaşılabilmiştir. Elde edilen verilerin analizi neticesinde aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre tüketiciyle online bağ kurma ile yeniden satın alma niyeti arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Tüketiciyle online bağ kurma ile tüketicinin sadakat düzeyi arasında da yine pozitif yönde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Elde edilen bu sonuç Reitz’in (2012) çalışmasıyla paralellik göstermektedir. Türkiye’de de marka ya da şirketlerin bağ kurabildikleri müşterilerinin sadakat düzeylerinin daha yüksek olduğu söylenebilmektedir. Daha önceki çalışmalarda da (Reitz, 2012) incelenen bu hipoteze göre, tüketici sadakat düzeyi, çalışmayla bağdaştırmak gerekirse tüketicilerin hayran sayfalarını beğenme ve sayfada vakit geçirme düzeyi ile yeniden satın alma niyeti arasında anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Son olarak araştırmada tüketiciyle online bağ kurma ile yeniden satın alma niyeti arasındaki ilişkide tüketici sadakatinin kısmi aracılık etkisinin olup olmadığı incelenmiştir. Yapılan analizler sonucunda sadakatin tüketiciyle online bağ kurma ile yeniden satın alma niyeti arasındaki ilişkide kısmi aracı olduğuna ilişkin sonuçlar elde edilmiştir. Dolayısıyla tüketiciyle online bağ kurmanın yeniden satın alma niyeti üzerindeki etkisinin bir kısmının tüketicinin sadakat düzeyi aracılığıyla gerçekleştiği söylenebilmektedir. Yapılmış olan bu çalışma, tüketiciyle online bağ kurmanın tüketici sadakat düzeyi üzerindeki etkisini göstermekte ve sadık tüketicilerin de yeniden satın alma davranışında bulunma eğiliminde olduklarını gözler önüne sermektedir. Sosyal medyanın ana akım medyanın da önüne geçmeye başladığı bu günlerde pazarlamacıların sosyal medyanın ve sosyal ağların gücünün farkına varması ve pazarlama faaliyetleri kapsamında sosyal medyaya daha fazla önem vermesi gerekmektedir. Bütün bu bulgular ışığında bu çalışma hem araştırmacılara hem de uygulamacılara yol Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 76 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN gösterecektir. Uygulamacılar açısından düşünülecek olursa, çalışmanın sonuçları işletme sahiplerine tüketicilerin yeniden satın alma niyetlerinin artırılması için günümüzün medya kanallarına önem vermesi gerektiğini, Facebook gibi sosyal paylaşım ağlarının daha sık ve etkili kullanılması ve tüketicilere sayfalarında katılımcı olabilme fırsatları tanınması gerektiğini önermektedir. İleride yapılacak çalışmalarda, bu araştırma farklı kültürlerde çalışılabilir. Türkiye’de bu sonuçları veren bu çalışma başka bir ülkenin kültüründe farklı sonuçlar verebilir. Çalışma Facebook üzerinden yürütülmüştür. Tüketiciyle online bağ kurma bağlamında marka ya da şirketlerin web siteleri ya da Twitter, YouTube, LinkedIn gibi diğer sosyal ağ siteleri aracılığıyla bu konu tekrardan ele alınabilir. Çalışmada katılımcılardan sayfasını beğendikleri ve en çok vakit geçirdikleri marka ya da şirket üzerinden soruların cevaplanması istenmiştir ve sonuç olarak genel anlamda bir yargıya varılmıştır. Marka ya da şirket bazında daraltılarak tek bir marka ya da şirket için araştırma yapılabileceği gibi sektör bazında ürün ya da hizmet sektöründe araştırma yapılabilir. Ya da sektörel bazda da kapsam daraltılarak belli başlı sektörlerde incelenebilir (otomotiv, gsm vb.). “Bağ kurma” yani “engagement” kavramı incelendiğinden dolayı araştırmanın yapıldığı evren göz önünde bulundurularak futbol kulübü taraftarlığı bağlamında taraftarların sadakati ve takımlarına maddi desteği araştırılabileceği gibi aynı zamanda yine kültürel açıdan evrenim uygunluğu durumunda kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, Greenpeace, UNICEF gibi hayır kurumları da araştırmaya dahil edilebilir. Çalışmada sadakat unsurunun tutumsal açıdan incelendiği düşünülecek olursa, daha sonraki çalışmalarda davranışsal sadakat de araştırma konusu olabilir. Davranışsal sadakat incelendiğinde tüketicinin markaya yönelik duygularından ziyade maddi olarak o markadan sağladığı faydalara bakılarak araştırma yapılabilir. Daha avantajlı bir alternatif ortaya çıktığında tüketicinin sadakat düzeyindeki ve dolayısıyla yeniden satın alma niyetindeki değişiklik incelenebilir. Ayrıca çalışmada tüketiciyle online bağ kurmanın sadakat üzerindeki etkisi, sadakatin de yeniden satın alma Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 77 davranışı üzerindeki etkisi incelenmiştir. Gelecek çalışmalarda, araştırma farklı sadakat düzeylerinde incelenebilir. Bir başka deyişle, tüketiciyle online bağ kurma çabalarının farklı sadakat düzeylerindeki müşteriler üzerinde nasıl etkili olduğu araştırılabilir. Bu etkinin yeniden satın alma niyeti üzerindeki etkisi incelenebilir. Kaynakça Algesheimer, R., Dholakia, U. M. ve Herrmann, A. (2005). The social influence of brand communities: Evidence from European car clubs. Journal of Marketing, 59(3), 19–34. Altunışık, R., Coşkun, R., Bayraktaroğlu, S. ve Yıldırım, E. (2010). Sosyal bilimlerde araştırma yöntemleri (6. Baskı). Sakarya: Sakarya Yayıncılık Argan, M. (2008). Arkadaş yüzü suyu hürmetine: Facebook. Pazarlama ve İletişim Kültürü Dergisi, 2, 4-11 Bagozzi, R.P. ve Dholakia, U.M. (2006). Open source software communities: A study of participation in Linux User Groups. Management Science, 52(7), 1099–1115. Balabanis, G., Reynolds, N. ve Simitiras, A. (2006). Bases of e-store loyalty: Perceived switching barriers and satisfaction. Journal of Business Research, 59, 214-224. Bettencourt, L. (1997). Customer voluntary performance: Customers as partners in service delivery. Journal of Retailing, 73(3), 383-406. Bowden, J.L. (2009). The process of customer engagement: A conceptual framework. Journal of Marketing Theory and Practice,17(1), 63-74. Bowen, J. ve Chen, S. (2001). The relationship between customer loyalty and customer satisfaction. International Journal of Contemporary Hospitality Management, 13 (5), 213-217 Brankin, A. M. (2011). Visa launches travel marketing campaign with Facebook app, sweepstakes. Cardline, 11 (21) Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 78 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN Bulunmaz, B. (2011). Otomotiv sektöründe sosyal medyanın kullanımı ve Fiat örneği. Global Media Journal, 3, 19-50. Burns, K.S. (2010). Brands among friends: An examination of brand friending and engagement on Facebook. Paper presented at the 94th Annual Conference of the Association for Education in Journalism and Mass Communication, Denver, CO. Cambria, E., Grassi, M., Hussain, A. ve Havasi, C. (2011). Sentic computing for social media marketing. Multimedia Tools and Applications. Casalo, L., Flavian, C. ve Guinaliu, M. (2007). The impact of participation in virtual brand communities on consumer trust and loyalty. Online Information Review, 31(6), 775-792. Casalo, L., Flavian, C. ve Guinaliu, M. (2010). Relationship quality, community promotion and brand loyalty in virtual communities: Evidence from free software communities. International Journal of Information Management, 30, 357-367. Chaudhuri, A. ve Holbrook, M. (2001). The chain of effect from brand trust and brand affect to brand performance: The role of brand loyalty. Journal of Marketing, 65, 81-93. Cyr, D., Head, M. ve Ivanov, A. (2009). Perceived interactivity leading to e-loyalty: Development for a model for cognitive-affective user responses. International Journal of Human-Computer Studies, 67, 850-869. Douglas, J.Y. ve Hargadon A. (2000). The pleasure principle: Immersion, engagement, flow. Proceedings 11th ACM on Hypertext and Hypermedia, 153–60. Durmuş, B., Yurtkoru, S.; Ulusu, Y. ve Kılıç, B. (2010). Facebook’tayız (2. baskı). İstanbul: Beta Yayıncılık Evans, D. ve McKee, J. (2010). Social media marketing. The next generation of business engagement. Indianapolis, IN: Wiley Publishing, Inc. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 79 Filo, K., Funk, D. ve O’Brien, D. (2010). The antecedents and outcomes of attachment and sponsor image within charity sport events. Journal of Sport Management, 24, 623-648. Garcia, H. (2013). What is the difference between a customer and a consumer? http://www.ehow.com/info_8177755_difference-between-customer-consumer.html (Erişim tarihi: 01.09.2013). Griffin, J. (1997). Customer Loyalty: How to earn it, how to keep it. San Francisco, CA: Jossey-Bass. Heath, R. (2007). How do we predict advertising attention and engagement? School of Management University of Bath Working Paper, 9. Higgins, T.E. ve Scholer, A. (2009). Engaging the consumer: The science and art of the value creation process. Journal of Consumer Psychology, 19(2), 100-114. Hollebeek, L. (2011). Demystifying customer brand engagement: Exploring the loyalty nexus. Journal of Marketing Management, 27(7-8), 785-807. Jacques, R., Preece, J. ve Carey, T. (1995). Engagement as a design concept for multimedia. Canadian Journal of Educational Communication, 24(1), 49-59. Jang, H., Olfman, L., Ko, I., Koh, J. ve Kim, K. (2008). The influence of on-line brand community characteristics on community commitment and brand loyalty. International Journal of Electronic Commerce, 12(3), 57-80. Kotler, P., Kartajaya, H. ve Setiawan I. (2010). Pazarlama 3.0. (Çev: K. Dündar). İstanbul: Optimist Yayıncılık Marci, C.D. (2006). A biologically based measure of emotional engagement: Context matters. Journal of Advertising Research, 46, 381387. Marketing Science Institute (2010). 2010-2012 research priorities. http:// www.msi.org/pdf/MSI_RP10-12.pdf. (Erişim tarihi: 05.07.2013). Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 80 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN Mathwick, C. ve Rigdon, E. (2004). Play, flow, and the online search experience. Journal of Consumer Research, 31, 324-333. Mazman, S. ve Usluel, Y. (2010). Modeling educational uses of Facebook. Computers & Education, 55, 444-453. MediaCat (2011). MediaCat Felis 2011 Ödülleri. http://felismediacat.blogspot.com/ (Erişim tarihi: 14.04.2013). Mollen, A. ve Wilson, H. (2010). Engagement, telepresence and interactivity in online consumer experience: Reconciling scholastic and managerial perspectives. Journal of Business Research, 63, 919925. Nunnally, J. C. (1978). Psychometric theory (2nd ed.). New York:McGrawHall. O’Brien, H. (2010). The influence of hedonic and utilitarian motivations on user engagement: The case of online shopping experiences. Interacting with Computers, 22, 344-352. O’Brien, H. ve Toms, E. (2008). What is user engagement? A conceptual framework for defining user engagement with technology. Journal of American Society for Information Science and Technology, 59(6), 938-955. O’Brien, H. ve Toms, E. (2010). The development and evaluation of a survey to measure user engagement. Journal of American Society for Information Science and Technology, 61(1), 50-69. Oliver, R.L. (1999). Whence consumer loyalty? Journal of Marketing, 63, 33-44. Onat, F. ve Alikılıç, Ö. (2008). Sosyal ağ sitelerinin reklam ve halkla ilişkiler ortamları olarak değerlendirilmesi. Journal of Yaşar University, 3 (9), 1111-1143 Patterson, P., Yu, T. ve Ruyter, K. (2006, December). Understanding customer engagement in services. Advancing Theory, Maintaining Relevance, Proceedings of ANZMAC 2006 Conference, Brisbane. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Tüketiciyle Online (Çevrimiçi) Bağ Kurma ile Sadakat ve Yeniden Satın Alma Niyeti Arasındaki İlişki: Facebook Örneği 81 Pham, M.T. ve Avnet, T. (2009). Rethinking regulatory engagement theory. Journal of Consumer Psychology, 19(2), 115-123. Putrevu, S. ve Lord, K. (1994). Comparative and noncomparative advertising: Attitudinal effects under cognitive and affective involvement conditions. Journal of Advertising, 23, 77-90. Rappaport, S.D. (2007). Lessons from online practice: New advertising models. Journal of Advertising Research, 47(2), 135-141. Reitz, A. R. (2012). Online consumer engagement: Understanding the antecedents and outcomes. Yayınlanmamış doktora tezi. Colorado: Colorado State University. Reynolds, K. ve Beatty, S. (1999). Customer benefits and company consequences of customer-salesperson relationships in retailing. Journal of Retailing, 75(1), 11-32. Scott, D. M. (2007). The new rules of marketing and PR (2. Baskı). New Jersey: John Wiley & Sons Inc. Seabaugh, C. (2012). Chicago 2012: Nissan launches “Project 370Z” Facebook campaign. http://rumors.automobilemag.com/chicago2012-nissan-launches-project-370z- facebook-campaign-108427. html (Erişim tarihi: 19.03.2012). Shang, R., Chen, Y. ve Liao, H. (2006). The value of participation in virtual consumer communities on brand loyalty. Internet Research, 16(4), 398-418. Shukla, P. (2009). Impact of contextual factors, brand loyalty and brand switching on purchase decisions. Journal of Consumer Marketing, 26(5), 348-357 Solis, B. (2010). Engage: The complete guide for brands and businesses to build, cultivate, and measure success in the new web. Hoboken, NJ: John Wiley & Sons, Inc. Taylor, S. ve Baker, T. (1994). An assessment of the relationship between quality and customer satisfaction in the formation of consumers’ purchase intentions. Journal of Retailing, 70(2), 163-178. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 82 Hamid Murad ÖZCAN / Metin ARGAN Van Doorn, J., Lemon, K.N., Mittal, V., Nass, S., Pick, D., Pirner, P. ve Verhoef, P.C. (2010). Customer engagement behavior: Theoretical foundations and research. Journal of Service Research, 13(3), 253-266. Vivek, S. D. (2009). A scale of consumer engagement. Yayınlanmamış doktora tezi. Alabama: The University of Alabama Wang, A. (2006). Advertising engagement: A driver of message involvement on message effects. Journal of Advertising Research, 46, 355-368. Wang, R. (2011). Moving from transaction to engagement. http://blogs. hbr.org/cs/2011/10/moving_from_transaction_to_eng.html (Erişim tarihi: 13.06.2013) Zuckerberg, M. (2007). Facebook unveils Facebook ads. http://www. facebook.com/press/releases.php?p=9176 (Erişim tarihi: 25.12.2011). Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 83 Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma1 Şirvan YALMAN2 Pınar AYTEKİN3 Öz Tüketici davranışları, pazarlamacılar açısından büyük önem taşımaktadır. Bir tüketici davranış biçimi olan anlık satın alma, tüketicinin ani bir dürtü ile yapmış olduğu satın almadır. Anlık satın almaya etki eden çeşitli faktörler bulunmaktadır. Bu faktörlerden biri olan promosyonlar, tüketicileri etkileyerek anlık satın almaya yönlendirmektedir. Bu duruma özellikle çeşitli promosyon çalışmalarının uygulandığı süpermarket ve hipermarketlerde çok rastlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı, promosyonların tüketicilerin anlık satın alma davranışına etkisini ortaya koymaktır. Araştırmanın sonuçları, tüketicilerin %74’ünün promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma yaptıklarını göstermiştir. Ayrıca, kadınların erkeklere göre promosyonlardan daha çok etkilenerek anlık satın alma yaptıkları belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Promosyon, Satın Alma Davranışı, Anlık Satın Alma 1 2 3 Bu çalışma, Yrd. Doç. Dr. Pınar AYTEKİN danışmanlığında Şirvan YALMAN tarafından hazırlanan, “Süpermarket ve Hipermarketlerde Gerçekleştirilen Promosyon Çalışmalarının Tüketicilerin Anlık Satın Alma Davranışlarına Etkisi: İzmir İlinde Bir Araştırma” başlıklı yüksek lisans tezinden türetilmiştir. Endüstri Mühendisi, [email protected] Yrd. Doç. Dr., Celal Bayar Üniversitesi, Turgutlu MYO, [email protected] Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi, Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014, 83-119. 84 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN A Research to Determine The Effect of Sales Promotions on Impulse Buying Abstract Consumer behaviours have a big significance for marketers. Impulse buying, which is a form of a consumer behaviour, occurs with a sudden stimulus. There are different factors which affect impulse buying. Sales promotion, which is one of these factors, leads consumers to impulse buying by influencing them. This situation is encountered in especially supermarkets and hypermarkets where several sales promotion efforts are applied. The aim of this study is to reveal the effect of promotions on impulse buying behaviour. The results of the survey have indicated that 74% of the consumers buy impulsively because of being influenced by the promotions. In addition, it has been determined that women buy more impulsively than men because of being influenced by the promotions. Keywords: Sales Promotion, Buying Behavior, Impulse Buying Giriş İnsan davranışlarının birçoğu dürtülere bağlı olarak gerçekleşir (Rook, 1987: 189). Satın alma davranışı da zaman zaman dürtü ile gerçekleşerek oluşur. Hemen satın almaya yönelik, aniden oluşan ve kuvvetli bir istek olarak ortaya çıkan, daha önce planlanan bir satın alma niyeti içermeyen, hedonik duygu birleşiminin bir sonucu olarak ortaya çıkan satın almaya anlık satın alma denir (Beatty ve Ferrel, 1998: 170; Rook, 1987: 191). Promosyonlar, tüketiciyi daha hızlı ve daha fazla satın almaya yönlendiren pazarlama araçlarıdır. İndirimler, örnek ürünler, kuponlar, hediyeler, ürünlerin ambalajları, fuarlar ve sergiler, fiyat-miktar avantajları farklı promosyon çeşitleridir. Tüm bu araçların amacı, kişiyi hızlı bir karar ile veya daha fazla satın almaya yönlendirmektir. Bu bağlamda, promosyonlar anlık satın alma güdüsü yaratan pazarlama araçlarıdır. Promosyonların Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 85 anlık satın almaya etkisi Seibert (1997), Hung (2008), Liao vd. (2009), Mihic ve Kursan (2010) gibi çeşitli araştırmacılar tarafından araştırılmış ve tüketicilerin yarısından fazlasının promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma yaptığı bu araştırmalar sonucu belirlenmiştir. Promosyonların etkisi ile yapılan anlık satın alma davranışını hedonik ve faydacı alımlar olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Araştırmacılar önceleri daha çok hedonik yaklaşımı araştırmışlardır fakat son zamanlarda faydacıl yaklaşımı da incelemeye başlamışlar, kişilerin ekonomik fayda elde etmek için de promosyonları tercih ettikleri yönünde sonuçlar elde etmişlerdir. Bu çalışmada öncelikle; promosyon kavramından ve tüketicilere yönelik çeşitli promosyon araçlarından bahsedilecek, anlık satın alma kavramı ele alındıktan sonra promosyonların anlık satın alma davranışına etkisi üzerinde durulacaktır. Alan araştırmasında ise, tüketicilerin hem anlık satın alma eğilimleri hem de promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri ölçülmeye çalışılacaktır. Promosyon Kavramı Kotler ve Bliemel’e (2001) göre promosyon, “çok sayıda ve farklı, çoğunlukla kısa süreli etkisi olan ve belirli bir ürün veya hizmeti daha çabuk olduğu kadar daha kapsamlı satın alınması için tüketici ve aracıların doğrudan uyarılması, teşvik edilmesi ve özendirilmesidir.” Kotler (2005); “A’dan Z’ye Pazarlama” kitabında promosyonu, “müşterilerin ürünleri, daha sonra değil de şimdi satın almalarını sağlayan teşvikler ve ödüller” şeklinde tanımlamıştır. Bu tanımdan promosyonun hemen cevap almaya yönelik bir uygulama olduğu anlaşılmaktadır. Promosyon uygulamalarının amaçları aşağıdaki gibi özetlenebilir (Chunawalla, 2008: 262): (1) Yavaş nakit akışı sağlayan ürünleri hızlandırmak, (2) satış dalgalanmalarını dengelemek, (3) sezonluk satış düşüşleri ile başa çıkmak, (4) satılmayan eski ürünlerin stoklarını eritmek, (5) piyasaya yeni giren ürünün tutunmasına yardımcı olmak, (6) rakiplerin stratejileriyle başa çıkmak, (7) tüketicinin gönlünü kazanmak, (8) ürünün raftaki görünürlüğünü artırmak, (9) ürünün aracılar tarafından dağıtımda tercih edilir hale gelmesini sağlamak. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 86 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN Promosyon çalışmaları; tüketicilere yönelik, aracılara yönelik ve satış elemanlarına yönelik olmak üzere üçe ayrılmaktadır (Sohodol, 2003: 65). Bu araştırmada, etkisi araştırılan promosyon uygulamaları süpermarket ve hipermarketlerdeki nihai tüketicilere yönelik çalışmalar olduğu için, sadece tüketicilere yönelik promosyon araçlarından bahsedilecektir. Bu araçlardan bazıları; örnek ürün dağıtımı, kuponlar, yarışma ve çekilişler, hediyeler, para iadeleri, fiyat indirimleri, fiyat-miktar avantajları, ambalaj ve ürün tadım panelleridir. Bu araçlardan kısaca bahsetmekte yarar vardır: Örnek Ürün Dağıtımı: Örnek ürün dağıtımı, bir ürünün tüketicinin denemesi için küçük miktarlarda dağıtımı ile tüketiciye benimsetilmesi çalışmasıdır (Koçer, 2002: 91). Örnek ürünler; mağaza içerisinde, yollarda veya kapı kapı dağıtılan ve ürünü tanıtmayı amaçlayan ürünlerdir (Chunawalla, 2008: 186). Kuponlar Kuponlar ürün ambalajlarının içinde, gazetelerde, dergilerde dağıtılır. Çevrimiçi alışverişin artması ile birlikte de bankaların internet sitelerinde, alışveriş sitelerinde bir kod olarak dağıtımı yaygınlaşmıştır. Yapılan bir alışveriş veya izlenen bir reklam karşılığında tüketiciye özel olarak sunulan bir kod; indirim, hediye ürün ve benzeri promosyon kazandıran birer kupon olarak kullanılır (Öztürk, 2010: 45-52). Yarışma ve Çekilişler Yarışma ve çekilişler az sayıda tüketiciye değerli hediyeler kazanma fırsatı veren uygulamalardır. Tüketicilere şans, beceri ve harcama miktarlarına göre hediye kazanma fırsatı verilir. Diğer promosyon çeşitleri, tüketicilerin tamamına eşit şans tanıyan uygulamalar olmasına karşılık, yarışma ve çekilişlerde az sayıda tüketicinin ödüllendirilmesi söz konusudur. Tüketicileri ödül kazanmak için teşvik ettiğinden rağbet görür (Tenekecioğlu, 2004: 258). Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 87 Hediyeler Hediyeler, tüketicilerin yaptıkları alışveriş karşılığında, üretici veya aracı işletmenin memnuniyet yaratmak için verdikleri bedelsiz ürün ve hizmetlerdir (İslamoğlu, 2008:443). Hediye uygulaması ülkemizde özellikle içecek, konfeksiyon ve deterjan endüstrilerinde sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Fiyattan kesinti yapmaktansa, nicel miktarı arttırarak ürüne katkı yapmak ve çekici kılmak daha çok tercih edilen bir durumdur (Bulut, 2008: 32). Para İadeleri Para iadeleri ürünü ya da hizmeti satın alan tüketicilere belirli miktarda paranın geri verilmesidir. Tüketici ürünü satın aldığını gösteren satın alma kanıtını üreticiye ya da perakendeciye ulaştırdığında ürün fiyatının belirli bir oranı kendisine geri ödenir (Tenekecioğlu, 2004: 257). Bu oran hediye amaçlı olarak bir miktar olmakla birlikte, tüketicilere ürünün alınmasını özendirmek için satın alma esnasında tamamının ödenmesi şeklinde de olabilir. Fiyat İndirimleri Fiyat indirimiyle ilgili yapılan birçok araştırmada, bu uygulamanın perakendecilerin satış yoğunluğunu ve hızını, dolayısıyla da karlarını arttırdığı ortaya konmuştur (Martínez-Ruiz vd., 2006: 74). Kotler (2000), fiyat indirimi uygulanmasının ürün hayat seyrinin olgunluk döneminde, rakiplerin baskıcı rekabet faaliyetlerini kırmak amacıyla gerçekleştirilmesinin en uygunu olacağını belirtmiştir. Fiyat-Miktar Avantajları Fiyat ve miktar avantajları tüketicileri daha fazla satın almak için güdüleyen promosyon yöntemleridir. Perakendeciler ve üreticiler, belirli miktarlardaki alımlar için avantajlı fiyatlar sunarlar. “Bir alana ikincisi %50 indirimli”, “3 al 2 öde” gibi uygulamalar bu çeşit promosyon çalışmaları içerisinde yer alır (Gilbert ve Jackaria, 2002: 315). Fiyat-miktar avantajı Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 88 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN “bonus paket”, “miktar promosyonu” adları ile de anılır (Smith ve Sinha, 2000: 84). Ambalaj Tüketiciler ürünü sadece fonksiyonel kullanımı için değil aynı zamanda sembolik anlamı için de satın almaktadır. Ambalaj, bu özelliklerinin yanında hem firmanın ismini hem de markasını tüketicilere taşımaktadır. Dolayısıyla yöneticiler artık ambalajın bu önemini kavrayıp, ürünün ambalajında bir farklılık yaratmaya ve bir kimlik kazandırmaya çalışmaktadır (Underwood, 2003: 62). Ürün Tadım Panelleri Ürünün çekiciliğini öne çıkarma, ürünü hatırlatma amaçları ile kurulan ve tadımlık ikram içeren ürün tadım panelleri, tüketicilere yönelik sıkça başvurulan promosyon araçlarından biridir. Bu etkinlik ile alışveriş noktalarına kurulan stantlarda ürün hedef kitleye tanıtılır, tattırılır. Böylece ürünün satışı artırılır veya ürün farkındalığı yaratılmış olur (Ünlüönen vd., 2007: 289). Anlık Satın Alma Rook ve Hoch (1985) anlık satın almayı, “harekete geçmek için kesin ve spontane bir arzu” ile gerçekleşen bir satın alma çeşidi olarak ifade etmiştir. Diğer bir tanıma göre ise anlık satın alma, “mağaza içerisinde verilen karar ile satın alma” şeklindedir (Cobb ve Hoyer, 1986: 385). Anlık satın alma literatüre “impulse buying” olarak girmiştir. Araştırmacılar bu ifadeyi tam anlamıyla açıklamak ve tanımlamak için birçok araştırma yapmışlardır (Chen, 2008:155). Impulse buying, “impulsive behaviour” yani anlık, düzensiz ve haz duygusu ile gerçekleşen davranıştan yola çıkılarak oluşmuş bir ifadedir. Impulse kelimesi; yalnızca anlık bir davranışı değil, fevri, atak ve ani bir hisle oluşan bir davranışı da içermektedir (Rook ve Fisher, 1995: 305-306). Tüketicinin satın alma davranışının çözümlenmesi pazarlama faaliyetTüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 89 leri açısından önemlidir. Anlık satın alma, araştırıldığı ilk zamanlarda ürünle ilişkilendirilmiş ve tüketiciler tarafından anlık satın alınan ürünler belirlenmiştir. Sonraki araştırmalarda, ürünün anlık satın alma kararına etkisi olduğu görülse de tüketicinin anlık satın alma davranışında kişisel özelliklerinin daha önemli olduğu anlaşılmıştır (Piron, 1991: 510). Anlık satın alma, ürün kategorisinden çok satın alma davranışları içerisinde incelenmeye başlanmıştır. Kavram hakkında tüketiciye yönelik ilk tanımlamalar Cobb ve Hoyer (1986), Rook (1987) ve Rook ve Fisher (1995) tarafından yapılmıştır. Bu çalışmalardan önceki araştırmalarda daha çok ürün ve fiyat odaklı anlık satın alma tanımları yapılmıştır (Zhou ve Wong, 2004: 38). Bayley ve Nancarrow (1998) anlık satın alma sürecini; ürüne bağlanma, acele bir his ile alma, adrenalinin yükselmesi ve moralin düzelmesi şeklinde ifade etmiştir. Şekil 1’de bu süreci ayrıntılı olarak görmek mümkündür. Buna göre anlık satın alma kişinin düşünmeden elinde birçok paket taşıma isteği ile fiyatı görmezden geldiği, heyecanlı bir süreçtir. Anlık Hızlı Kendi Kendine Fiyat Hakkında Düşünmeme Taşımak İçin Birçok Çanta Oyalayıcı Şeyleri Görmezden Gelme Heyecanlı Farklı Renklerde Aynı Ürünler Şekil 1: Anlık Satın Alma Piramidi Kaynak: Bayley ve Nancarrow, 1998: 105. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 Göz Bebeği Genişlemiş 90 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN Block ve Morwitz’in (1999) araştırması, tüketicilerin alışverişlerinin yarısından çoğunu spontane bir biçimde, plansız olarak gerçekleştirdiklerini göstermiştir. Yine Hausman (2000), geçmiş araştırmaları ve çalışmaları özetleyerek tüketicilerin %90’ının alışverişlerinin %30 ila %50’sini anlık olarak gerçekleştirdiklerini iddia etmiştir. Ülkemizde de anlık satın almaya olan eğilim, yapılan çalışmalarla ortaya konmaya çalışılmıştır. Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre, tüketicilerin %78’i anlık ve bilinçsiz olarak satın alma davranışı sergilemektedir (Altunışık ve Mert, 2003). Kuzudişli’nin (2012) yaptığı araştırmaya göre de tüketicilerin %40,4’ü alışveriş sırasında ne alacağına karar vererek anlık alışveriş yapmaktadır. Anlık satın alma, yaygın olarak rasyonel olmayan bir davranış biçimi olarak görülse de, Hausmann (2000) bunun tersini iddia etmiştir: “Anlık satın alma ani dürtülerle gerçekleşir. Bazen ihtiyaç duyulan şeyler bazen de ihtiyaç duyulmayan şeyler haz duygusu ile satın alınır ve bu haz duygusu “ekonomik” olmayabilir. Bu insan duygularını tatmin eden bir duygu olduğu için de aslında rasyoneldir. Çünkü kişiler hislerini tatmin etmek için davranışlar sergiledikleri zaman bu irrasyonel değildir.” Anlık satın alma davranışının en önemli özelliği, dürtünün ve satın alma kararının alışveriş ortamında ortaya çıkmasıdır. Alışveriş ortamında, ürünü görür görmez tüketicide bir satın alma isteği uyanır (Kuzudişli, 2012: 79). Anlık satın almanın özellikleri şu şekilde özetlenebilir (Hung, 2008: 18; Rook ve Fisher, 1995: 306): (1) Planlanmamıştır, (2) anidir, (3) gelişigüzeldir, (4) arzu uyandırıcı bir hisle meydana gelir, (5) düşünmeden yapılır, (6) sonuçları hesaplanmadan yapılır, (7) derhal bir alım yapma durumu söz konusudur, (8) satın alma sonrası hislerde iyi ile kötü arasında değişen bir dengesizlik mevcuttur (9) heyecan uyandırır, (10) tanımlanamayan bir güdü ile gerçekleşir. Anlık satın alma, bu özelliklerin tamamını veya bir kısmını barındırabilir. Promosyonların Anlık Satın Almaya Etkisi Pazarlamacılar tarafından gerçekleştirilen çeşitli promosyon uygulamalarının tüketicilerin anlık satın alma davranışlarına etkisi olup olmadığı Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 91 bazı araştırmacılar tarafından incelenmiştir. Promosyonların anlık satın alma üzerindeki etkilerini inceleyen ilk çalışmalardan biri Applebaum’un (1951) manavlarda yaptığı araştırmadır. Bu çalışmanın diğer alışveriş merkezlerinde de kullanılabilmesini amaçlayan Applebaum (1951), promosyonları dört çeşit olarak ele almıştır. Birincisi sunum, ambalajdır. Buna göre; ürünün tüketiciye sunuluşunun, ambalajının ve görüntüsünün tüketicileri ani satın almaya güdüleyen bir etmen olduğunu belirtmiştir. İkinci olarak fiyatın önemini vurgulamış ve tüketicileri anlık satın almaya yönlendirmek için rakiplerinkinden fazla olmayan makul fiyatların, kuponların ve fiyat miktar avantajı sağlayacak fırsatların olumlu etkilerinden bahsetmiştir. Üçüncü olarak ürünü denemeyi sağlayan tadım standları ve örnek ürünlerin etkilerinden bahsetmiştir. Applebaum (1951) dördüncü satış promosyonu aracını, satış promosyonunu tüketiciye duyuran satış personeli olarak ele almış ve olumlu etkilerinden bahsetmiştir. Tüketicilerin ellerinde bir alışveriş listesi varsa anlık satın alma ihtimallerinin azaldığı, fakat promosyonların listedeki ürünlerde yaratabileceği değişiklikler veya listeye ekleyebileceği ürünler bakımından önemli bir etmen olduğu da çalışmada vurgulanan konulardır. Kollat ve Willett’in (1967) yaptığı araştırmaya göre; tüketiciler sürekli satın aldıkları ürünleri değil de daha çok, az satın aldıkları veya hiç satın almadıkları ürünleri promosyonlardan etkilenerek anlık satın almaktadır. Tüketiciler sık tüketilen ürünleri promosyon olsa da olmasa da almaktadır. Yine Kollat ve Willett (1969) anlık satın almanın pazarlama kararları verilirken faydalı bir veri olup olmadığını araştırmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre; promosyonların anlık satın almayı güdüleyici etkisi vurgulanırken, aynı zamanda tüketicilerin planlı bir liste ile alışveriş yapmak yerine plansızca çıktıkları bir alışverişte, alışveriş ortamından ve promosyonlardan etkilenerek yaptıkları anlık satın almaların daha fazla tatmin hissi uyandıran bir alışveriş tarzı olduğu da ortaya konulmuştur. Beatty ve Ferrel (1998) tüketicilerin promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma yaptıklarını belirterek; perakendecilere, gözlem yapmalarını ve özellikle ani dürtüler ile satın alma yaparak eğlenen tüketicileri belirlemelerini ve bu kişilere yönelik farklı promosyonlar uygulamalarını Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 92 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN önermiştir. Araştırmaya göre, zaman baskısı hissederek veya ürünün biteceğinden korkarak hareket eden tüketiciler de promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma yapabilmektedir. Hung’un (2008) çalışması literatürdeki diğer çalışmalardan farklılık göstermektedir. Kadınların online alışveriş yaparken fiyat indiriminden ve ekstra üründen etkilenerek anlık satın alma yapıp yapmadıklarını inceleyen araştırmanın sonucuna göre, bu iki promosyon çeşidi kadınların online anlık satın almasında olumlu bir etki yaratmamaktadır. Hung (2008) bu iki promosyon çeşidinin olumlu etki yaratmamasının nedenlerini; satış personelinin bulunmayışı, ürünün hemen ele geçmiyor olması, internet başında tüketicinin düşünecek zamanının olması ve vazgeçebilmesi, alışveriş merkezlerinde duyulan heyecan hissinin online alışverişte duyulmaması, promosyon uygulamalarıyla ilgili görsellerin tüketiciyi cezbedecek şekilde bilgisayar ekranında sunulamaması veya sunulsa bile tüketici tarafından fark edilmeme riskinin yüksek olması şeklinde açıklamıştır. Araştırmada, promosyonlu ürünü alarak daha az para harcayacağını iyi bir iletişim yoluyla tüketiciye aktaran satış personelinin anlık satın almayı teşvik eden önemli bir etmen olduğu üzerinde durulmuştur. Liao vd.’nin (2009) hangi promosyon çeşidinin anlık satın almaya daha fazla etki ettiğini araştırdığı çalışmasında, tüketicilerin ürünü aldıkları anda fayda sağladıkları/haz duydukları promosyonların, daha sonra fayda elde edecekleri promosyonlardan daha fazla anlık satın almaya neden olduğu belirlenmiştir. Buna göre, tüketiciler fiyat indirimi ile karşılaştıklarında, kupon ile karşılaştıklarında yaptıklarından daha fazla anlık satın alma yapmaktadırlar. Khan ve Dost (2011) promosyonların tüketicilerin anlık satın alma davranışlarına etki etme nedenlerini incelediği araştırmasında, promosyonların anlık satın alma üzerinde pozitif yönde bir etkisi olduğunu belirlemiştir. Çalışmada, demografik özelliklerin anlık satın alma davranışında farklılık yaratan özellikler olduğu da bulunmuştur. Ayrıca kasaya yakın ve daha görünür yerlerde bulunan promosyonlu ürünlerin daha fazla anlık satın almaya neden olduğu belirlenmiştir. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 93 Lee (2011), kişisel faktörlerin ve çevresel faktörlerin anlık satın almaya etkilerini incelediği araştırmasında, mağaza içinde anlık satın almayı etkileyen etmenler içerisinde promosyonlara da yer vermiştir. Buna göre; mağazanın atmosferi, satış personeli gibi tüketiciyi alışverişe yönlendiren etmenler ile birlikte promosyonlar da incelenmiş, sonuçta anlık satın alma ile promosyonlar arasında pozitif yönde bir ilişki bulunmuştur. Promosyonların etkisi ile yapılan anlık satın alma davranışını ikiye ayırmak mümkündür. Bunlar hedonik ve faydacı alımlardır. Bastin ve Yu (2010) tarafından, hedonik alışveriş eğilimi ve anlık satın alma davranışı üzerine yapılan araştırma sonucunda; hedonik anlık satın alma yapan tüketicilerin promosyonlardan etkilendikleri ifade edilmiş, pazarlamacılara kişilerin hedonik duygularına ulaşmak isterlerse promosyonları bir araç olarak kullanabilecekleri önerilmiştir. Tendai ve Crispen (2009) de, tüketicilerin promosyonları eğlenceli bularak anlık satın alma yaptıklarını ifade etmiştir. Farklı promosyon uygulamalarıyla tüketicinin ilgisini çekmek mümkündür. Verplanken ve Sato (2011), İngiltere’de yaptıkları araştırmada anlık satın almanın psikolojisini incelemişlerdir. Bu çalışmada, tüketicilerin promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma yapmalarının veya yapmamalarının bir çeşit kişisel kontrol mekanizması ile yönetildiği ifade edilmiş, tüketicilerin kendilerini kontrol edemedikleri zaman anlık satın alma yaptıkları belirtilmiştir. Zhou ve Wong (2004), tüketicilerin mağaza içerisinde karşılaştıkları satış noktası posterlerinin, hem yarattıkları atmosfer hem de işaret ettikleri promosyonların yarattığı heyecan ve çekicilik dolayısıyla tüketicinin anlık satın alma eğilimini artırdığını ortaya koymuştur. Son yıllarda, anlık satın almaya etki eden hedonik etmenlerin dışında, özellikle faydacıl yaklaşım da incelenmektedir. Liao vd. (2009), kişilerin ihtiyaçları olan ürünleri veya gelecekte ihtiyaç duyabilecekleri ürünleri anlık satın alırlarken ekonomik olarak kar elde etmiş olduklarını ifade etmiştir. Özellikle planlı anlık satın alma yapanlar bu faydacıl amaca hizmet eden grubu oluştururlar. Anlık satın alma her zaman rasyonellikCilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 94 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN ten uzak ve kişide pişmanlık uyandıran bir satın alma şekli olmayabilir. Dholakia’ya (2000) göre, tüketicilerin promosyonlu ürünü gördüklerinde ani satın alma yapmaları o promosyonun ekonomilerine faydalı olduğunu düşünmelerindendir. Yine aynı araştırmada, tüketicilerin promosyonlar sayesinde ne kadar az para harcarlarsa o kadar çok anlık satın alma yaptıkları ifade edilmiştir. Öztürk (2010) de, alışverişin karanlık tarafı olarak ifade ettiği ani ve dürtü ile yapılan satın almalar üzerine yaptığı çalışmasında, promosyonların tüketiciler tarafından rasyonel bir araç olarak kullanıldığını, ekonomik fayda elde etmek için birçok tüketicinin plansız şekilde alışverişe çıktığını ve promosyonlardan faydalanarak daha ekonomik alışverişler yaptığını belirtmiştir. Promosyonlardan etkilenerek yapılan anlık satın alma, demografik özelliklere göre farklılık göstermektedir. Kollat ve Willett (1967), kadınların daha fazla promosyonlu ürün satın aldıklarını belirlemiş, fakat bunun nedeninin onların daha fazla ürün satın almaları olduğunu belirtmiştir. Eğer yüzdeye bakılacak olursa erkekler de en az kadınlar kadar promosyonlardan etkilenerek planlamadıkları ani satın almalar yapabilmektedirler. Khan ve Dost’un (2011) araştırmasında, kadınların erkeklere göre; 26-30 yaş arasındaki tüketicilerin diğer yaş gruplarına göre, gelir seviyesi düşük olanların yüksek olanlara göre daha fazla anlık satın alma davranışı gösterdikleri belirlenmiştir. Gasiorowska (2011) ise, kadınların marketlerde karşılaştıkları promosyonlardan erkeklere göre daha fazla etkilendiklerini ve anlık satın alma yaptıklarını ortaya koymuştur. Ghani ve Kamal’ın (2010) araştırmasına göre, kadınlar raflardaki promosyonlardan, erkekler kasa yanında bulunan promosyonlardan daha fazla etkilenmektedir. Yang vd.’nin (2011) çalışmasına göre, kadınlar eğer gelirleri düşükse promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma yapmaktadırlar. Fakat yüksek ise anlık satın alma eğilimleri yükselmekte fakat promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri düşmektedir. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 95 Süpermarket ve Hipermarketlerde Gerçekleştirilen Promosyon Uygulamalarının Tüketicilerin Anlık Satın Alma Davranışlarına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma Araştırmanın Amacı ve Kapsamı Literatürdeki araştırmalar perakende sektöründeki alımların yarısının anlık satın almalardan oluştuğunu göstermiştir (Coley ve Burgess, 2003: 282). Bu çalışmada amaç; perakendecilik sektöründe gerçekleştirilen çeşitli promosyon uygulamalarının tüketicilerin anlık satın alma davranışlarına etkisi olup olmadığını belirlemektir. Bu kapsamda; tüketicilerin hem anlık satın alma eğilimleri hem de promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri, onların ne kadar sıklıkta alışveriş yaptıkları ve tercih ettikleri promosyon çeşitleri ele alınarak ölçülmeye çalışılmıştır. Bu çalışmayla; elde edilen sonuçlar doğrultusunda, süpermarket ya da hipermarketlerde promosyon çalışmaları yapmak isteyen pazarlamacılara önerilerde bulunmak amaçlanmıştır. Araştırmanın Yöntemi Araştırmanın evrenini İzmir’de yaşayan 18 yaş üstü tüketiciler oluşturmaktadır. TÜİK 2012 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) verilerine göre İzmir’in nüfusu 4.005.459 kişidir (www.tuik.gov.tr). Ana kütleler için kabul edilebilir örneklem büyüklüklerinin belirlenmesine yönelik araştırmalarda; N ≥ 1.000.000 olduğunda, % 95 güvenlik düzeyinde n=384 birim yeterli sayılmaktadır (Sekaran, 2003: 294). Bu bilgiden yola çıkılarak 411 adet tüketiciye kolayda örnekleme yöntemi ile yüz yüze anket uygulanmıştır. Eksik ve hatalı olan 24 anket çıkarıldıktan sonra, 387 anket değerlendirilmeye alınmıştır. Veri toplanmasına geçilmeden önce kolayda örnekleme yöntemiyle araştırma örneğini temsil edecek şekilde seçilen 40 tüketiciyle ön test yapılarak, soruların anlaşılırlığı, soruluş sırası, cevaplama süresi gibi unsurlar saptanarak, anket formuna son şekli verilmiştir. Son şekli verilen anketler, İzmir’de faaliyette bulunan çeşitli süpermarket ve hipermarketlerde, 05.11.2012- 02.04.2013 tarihleri arasında uygulanmıştır. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 96 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN Anket iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; tüketicilerin alışveriş sıklıklarını ve tercih ettikleri promosyon çeşitlerini belirlemeye yönelik seçmeli sorular yer almaktadır. Bu bölümde ayrıca; tüketicilerin anlık satın alma eğilimlerini, süpermarket ve hipermarketlerde gerçekleştirilen promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimlerini ve farklı promosyon çeşitlerinden etkilenerek anlık satın alma eğilimlerini ölçmek üzere Likert ölçekli (1=Kesinlikle Katılmıyorum, 5=Kesinlikle Katılıyorum) sorular yer almaktadır. Anketin ikinci bölümü, katılımcıların demografik özelliklerini belirlemek için oluşturulan sorulardan oluşmaktadır. Anket formunda yer alan ifadeler; Rook ve Fisher (1995), Mihic ve Kursan (2010), Karbasivar ve Yarahmadi (2011), Kim (2003), Beatty ve Ferrel (1998), Coley ve Burgess (2003), Khan ve Dost (2011), Luo (2005), Hung (2008), Alagöz ve Ekici (2011) tarafından geliştirilen ölçeklerden yararlanılarak geliştirilmiştir Araştırmanın hipotezleri aşağıda yer almaktadır: H1: Anlık satın alma eğilimi ile promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimi arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki vardır H2: Alışveriş sıklığı ve anlık satın alma eğilimi arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki vardır. H3: Alışveriş sıklığı ve promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimi arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki vardır. H4: Promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimi ile promosyonlu ürünü deneme sonrası anlık satın alma eğilimi arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki vardır. H5: Promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimi ile promosyonlu ürünü denemeden anlık satın alma eğilimi arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki vardır. H6: Tüketicilerin promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri; (a) cinsiyetlerine, (b) medeni hallerine, (c) yaşlarına, (d) eğitim seviyelerine, (e) mesleklerine ve (f) gelir düzeylerine göre istatistiki açıdan anlamlı bir farklılık göstermektedir. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 97 Anket formları ile elde edilen veri setinin güvenilirliğini ölçmek amacıyla güvenilirlik analizi yapılmıştır. Güvenilirlik analizi için Alfa katsayısı (Cronbach Alpha) kullanılmıştır (Özdamar, 2004: 623). Ayrıca, birbirleri arasındaki ilişkinin az olduğu çok sayıdaki değişkeni makul bir sayıya düşürerek, faktör yapılarını belirlemek ve oluşan yeni yapıdaki değişkenleri bir sonraki analizlerde kullanmak amacıyla açıklayıcı faktör analizi uygulanmıştır (Nakip, 2006: 424). Verilerin, normal dağılıp dağılmadığı Kolmogorov-Smirnov Testi ile analiz edilmiş, analiz sonucunda anlamlılık değerleri 0,05’den küçük olduğu için normal dağılmadığı görülmüştür. Bu nedenle analizler için parametrik olmayan testler kullanmıştır. Buna göre; değişkenler arasındaki ilişkileri yorumlayabilmek için Spearman Korelasyon Analizi’nden, farklılık analizleri için ise Mann-Whitney U Testi, Kruskal-Wallis H Testi ve Ki-kare Uygunluk Testinden yararlanılmıştır (Kalaycı, 2010). Tüm analizler, SPSS 16.0 programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Tanımlayıcı İstatistik Analizleri Katılımcıların demografik özellikleri, alışveriş sıklıkları ve süpermarket ve hipermarketlerde en çok tercih ettikleri promosyon çeşitlerine ilişkin sıklık ve yüzde dağılımları sırasıyla Tablo 1, Tablo 2 ve Tablo 3’de görülmektedir. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 98 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN Tablo 1. Tüketicilerin Demografik Özelliklerine Göre Dağılımı Yaş Aralıkları Sıklık Yüzde Dağılım 18-25 yaş 26-33 yaş 34-41 yaş 42-49 yaş 50-57 yaş 58 yaş ve üstü Toplam 89 131 69 62 25 11 387 23 34 18 16 6 3 100 Gelir Seviyesi Sıklık Yüzde Dağılım 111 98 108 36 16 18 387 29 25 28 9 4 5 100 0-1000 TL 1001-2000 TL 2001-3000 TL 3001-4000 TL 4001-5000 TL 5001 ve üstü TL Toplam Meslek Çalışmıyor Devlet memuru Özel sektör çalışanı Emekli Serbest meslek Ev hanımı Öğrenci Toplam Eğitim Düzeyi Sıklık Yüzde Dağılım 30 81 28 186 62 387 8 21 7 48 16 100 Medeni Hal Bekar Evli Toplam Sıklık 191 196 387 Yüzde Dağılım 49 51 100 Cinsiyet Kadın Erkek Toplam Sıklık 200 187 387 Yüzde Dağılım 52 48 100 Sıklık Yüzde Dağılım 21 37 218 19 16 20 56 387 5 10 56 5 4 5 14 100 İlköğretim ve altı Lise mezunu Yüksek okul/Önlisans mezunu Üniversite mezunu Yüksek Lisans/Doktora mezunu Toplam Tablo 1’de görülebileceği gibi, araştırmaya katılan tüketicilerin %52’si kadın, %48’i erkektir. Katılımcıların yaş dağılımına göre; en yüksek katılımcı %34’lük oran ile 26-33 yaş arasındadır, en düşük katılımcı ise %3’lük oran ile 58 yaş ve üstündedir. Katılımcıların %49,4’ü bekar, %50,6’sı evlidir. Katılımcıların %48’i üniversite mezunudur. %56 ile en yüksek katılımcı oranını özel sektör çalışanları oluşturmaktadır. En yüksek katılımcı oranı %29 ile 0-1000 TL arasında geliri olan gruptur. Bu gelir seviyesini %28 ile 2001-3000; %25 ile 1001-2000 TL arasında geliri olan katılımcılar izlemektedir. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 99 Araştırmaya katılan tüketicilerin alışveriş sıklıkları ölçülmüştür. Buna göre, %52,5 katılımcı oranı ile en sık karşılaşılan alışveriş sıklığı “haftada birkaç kez”dir. Tablo 2’de, katılımcıların alışveriş sıklıklarına ilişkin oranları görmek mümkündür. Tablo 2. Tüketicilerin Alışveriş Sıklık Oranları Sıklık Yüzde Her gün 33 8,5 Haftada birkaç kez 203 52,5 Haftada bir kez 80 20,7 2 haftada bir kez 46 11,9 Ayda bir kez 25 6,4 Toplam 387 100,0 Katılımcıların %73,9’u “süpermarket ve hipermarketlerde promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma yapar mısınız” sorusuna evet yanıtını vermiştir. Oranlar Garfik 1’de görülebilir. 73,90% 26,10% Evet Hayır Grafik 1. Tüketicilerin Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Yapma Oranları Ankete katılan tüketicilere en çok tercih ettikleri promosyon çeşidinin ne olduğu sorusu yöneltilmiştir. %55’lik oran ile katılımcıların en fazla Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 100 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN fiyat indirimini tercih ettikleri belirlenmiştir. Bunu %29 ile fiyat-miktar avantajı izlemektedir. Tablo 3’de tüketicilerin promosyon çeşidi tercihleri yer almaktadır. Tablo 3. Tüketicilerin Promosyon Çeşidi Tercihleri Sıklık Yüzde Fiyat İndirimi 214 55 Hediye Ürün 23 6 Fiyat-Miktar Avantajı 114 29 Standlarda Ürün Tadımı 15 4 Yarışma ve Çekilişler 3 1 Örnek Ürün Dağıtımı 18 5 Toplam 387 100 Analiz ve Bulgular Araştırmada; tüketicilerin anlık satın alma eğilimleri, süpermarket ve hipermarketlerde gerçekleştirilen promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri ve farklı promosyon çeşitlerinden etkilenerek anlık satın alma eğilimleri ile ilgili değişkenler bir araya toplanarak faktörlerin belirlenmesine yönelik açıklayıcı faktör analizi gerçekleştirilmiştir. Bu eğilimlerin farklı eğilimler olması nedeniyle her biri için ayrı açıklayıcı faktör analizi yapılmıştır (Bkz. Tablo 4). Faktör analizine başlamadan önce, toplam 21 ifade güvenilirlik testine tabi tutularak güvenilirlik düzeyi düşük olan ifadeler analizden çıkarılmıştır. Buna göre, 13 ifadenin % 95 güven aralığında Cronbach Alfa değerleri % 89’dur. Verilerin açıklayıcı faktör analizi için uygunluğu Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) katsayısı ve Barlett Sphericity testi ile incelenmektedir. Barlett Sphericity testinin anlamlı çıkması verilerin faktör analizi için uygun olduğunu göstermektedir (Büyüköztürk, 2008: 126). Field (2000), KMO değerinin 0,50’nin üzerinde olması gerektiğini belirtmiştir. Sonuçlar Tablo 4’te yer almaktadır. Açıklayıcı faktör analizinde varimax rotasyonu yöntemi kullanılmıştır. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 101 Tablo 4’te görüldüğü gibi; tek bir faktör olarak belirlenen “Anlık Satın Alma Eğilimi” faktörü toplam varyansın %59,914’ünü (Cronbach Alfa= 77,6), “Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi” faktörü ise toplam varyansın %64,382’sini (Cronbach Alfa= %86,1) açıklamaktadır. Farklı promosyon çeşitlerinden etkilenerek anlık satın alma eğilimi ile ilgili ifadeler, “Promosyonlu Ürünü Deneme Sonrası Anlık Satın Alma Eğilimi” ve “Promosyonlu Ürünü Denemeden Anlık Satın Alma Eğilimi” olmak üzere iki boyut altında toplanmıştır. Bu iki boyut toplam varyansın % 76,1’ini (Cronbach Alfa= % 64,4) açıklamaktadır. Aşağıda faktörlerle ilgili kısa bilgiler verilmiştir: • Anlık Satın Alma Eğilimi Faktörü: Ürünleri düşünmeden satın alma, ürünü görüp hemen satın alma, ürünü hemen satın alıp hakkında sonra düşünme gibi ifadeler bu faktör içerisinde yer almaktadır. • Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi Faktörü: Süpermarket ve hipermarketlerde alışveriş yaparken; promosyonlu ürün görüldüğünde ne aldığını umursamama, promosyonlu ürünü düşünmeden satın alma, ihtiyaç olmasa da satın alma gibi ifadeler bu faktör içerisinde yer almaktadır. • Promosyonlu Ürünü Deneme Sonrası Anlık Satın Alma Eğilimi Faktörü: Tüketicinin süpermarket ve hipermarketlerde, örnek ürün dağıtımından ve tadım standlarından etkilenerek ürünü anlık satın alma eğilimine ilişkin ifadeler bu faktör içerisinde yer almaktadır. • Promosyonlu Ürünü Denemeden Anlık Satın Alma Eğilimi Faktörü: Tüketicinin süpermarket ve hipermarketlerde, ürüne ek olarak verilen hediyelerden ve fiyat indiriminden etkilenerek ürünü anlık satın alma eğilimine ilişkin ifadeler bu faktör içerisinde yer almaktadır. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 Farklı Promosyon Çeşitlerinden Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi (KMO=0,572; Bartlett=327,283; df:6; p<0.000; Cronbach’s alpha=0,644) Promosyonlu Ürünü Denemeden Anlık Satın Alma Eğilimi Promosyonlu Ürünü Deneme Sonrası Anlık Satın Alma Eğilimi Promosyanlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi (KMO=0,792; Bartlett=945,943; df:10; p<0.000, Cronbach’s alpha=0,861) Anlık Satın Alma Eğilimi (KMO=0,774; Bartlett=399,449; df;6; p<0.000; Cronbach’s alpha=0,776) FAKTÖRLER 0,731 5. Süpermarket ve hipermarketlerde promosyonlu bir ürün gördüğümde onu ihtiyacım olmasa da satın alırım. 0,907 0,802 4. Süpermarket ve hipermarketlerde promosyonlu bir ürünü o an satın alır, onunla ne yapacağıma sonra karar veririm. 2. Süpermarket ve hipermarketlerde bir üründe fiyat indirimi varsa o ürünü hemen satın almaya karar veririm. 0,812 3. Süpermarket ve hipermarketlerde promosyonlu bir ürünü görür ve hemen satın alma kararı veririm. 0,908 0,814 2. Süpermarket ve hipermarketlerde promosyonlu bir ürün gördüğümde onu genellikle düşünmeden satın alırım. 1. Süpermarket ve hipermarketlerde bir ürünün yanında hediye bir ürün veriliyorsa o ürünü hemen satın almaya karar veririm. 0,849 1. Süpermarket ve hipermarketlerde bazen promosyonlu bir ürün satın alırken ne aldığımı umursamam. 0,784 0,711 4. Alışveriş yaparken beni gerçekten ilgilendiren bir şey gördüğümde, onu sonuçlarını düşünmeden satın alırım. 2. Süpermarket ve hipermarketlerdeki tadım standlarında deneyip beğendiğim ürünleri hemen satın almaya karar veririm. 0,785 3. “Ürünü şimdi al, sonra düşün” beni tarif eder. 0,844 0,792 2. Ürünü görür ve hemen satın alırım. 1. Süpermarket ve hipermarketlerde örnek ürünü dağıtılan ürünleri beğendiysem hemen satın almaya karar veririm. 0,804 Faktör Yükleri 1. Genellikle düşünmeden bir şeyler satın alırım. İFADELER Tablo 4. Açıklayıcı Faktör Analizi Sonuçları (n=387) 42,13 33,97 64,382 59,914 Açıklanan Varyans (%) 102 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 103 Öncelikle, değişkenler arasındaki ilişkilerin analiz edilerek hipotezlerin test edilmesi amacıyla Spearman Korelasyon Analizi uygulanmıştır. Böylece; anlık satın alma eğilimi ile promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimi, alışveriş sıklığı ile anlık satın alma eğilimi ve promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimi, promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimi ile promosyonlu ürünü deneme sonrası ve denemeden anlık satın alma eğilimi arasındaki ilişkiler test edilecektir. Tablo 5. Anlık Satın Alma Eğilimi ve Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi Arasındaki İlişki Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi Anlık Satın Alma Eğilimi r 0,437** p 0,001 n 387 **p< 0,01 Tablo 5’te görüldüğü gibi, tüketicilerin anlık satın alma eğilimleriyle promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri arasında zayıf ve pozitif yönde, fakat istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunmuş, böylece H1 hipotezi kabul edilmiştir. Buradan anlık satın alma eğilimi arttıkça promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğiliminin de arttığı sonucunu çıkarmak mümkündür. Tablo 6. Alışveriş Sıklığı ve Anlık Satın Alma Eğilimi Arasındaki İlişki Anlık Satın Alma Eğilimi Alışveriş Sıklığı Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 r -0,087 p 0,087 n 387 104 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN Tüketicilerin alışveriş sıklıkları ile anlık satın alma eğilimleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (Bkz. Tablo 6). Bu durumda H2 hipotezi red edilmiştir. Tablo 7. Alışveriş Sıklığı ve Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi Arasındaki İlişki Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi Alışveriş Sıklığı r -0,014 p 0,790 n 387 Tablo 7’de görüldüğü gibi; tüketicilerin alışveriş sıklıkları ile promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Bu durumda H3 hipotezi red edilmiştir. Tablo 8. Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi ile Promosyonlu Ürünü Deneme Sonrası Anlık Satın Alma Eğilimi Arasındaki İlişki Promosyonlu Ürünü Deneme Sonrası Anlık Satın Alma Eğilimi Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi r 0,311** p 0,001 n 387 ** p<0,01 Tüketicilerin promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri ile promosyonlu ürünü deneme sonrası anlık satın alma eğilimleri arasında zayıf ve pozitif yönde, fakat istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunmuştur (Bkz. Tablo 8). Böylece H4 hipotezi kabul edilmiştir Buna göre, promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimi arttıkça promosyonlu ürünü deneme sonrası anlık satın alma eğiliminin de arttığı sonucunu çıkarmak mümkündür. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 105 Tablo 9. Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi ile Promosyonlu Ürünü Denemeden Anlık Satın Alma Eğilimi Arasındaki İlişki Promosyonlu Ürünü Denemeden Anlık Satın Alma Eğilimi Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi r 0,589** p 0,001 n 387 **p< 0,01 Tablo 9’da görüldüğü gibi; tüketicilerin promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri ile promosyonlu ürünü denemeden anlık satın alma eğilimleri arasında orta ve pozitif yönde, istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunmuş; böylece H5 hipotezi kabul edilmiştir. Buna göre, promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimi arttıkça promosyonlu ürünü denemeden anlık satın alma eğiliminin de arttığı sonucunu çıkarmak mümkündür. Araştırmada ayrıca, farklı demografik özelliklerdeki tüketiciler arasında promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimi açısından farklılık olup olmadığını belirlemek amacıyla Mann-Whitney U testi, KruskalWallis H Testi ve Ki-kare uygunluk analizi yapılmıştır. Tablo 10. Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi Açısından Cinsiyete Göre Farklılıkları Gösteren Mann-Whitney U Testi Sonuçları Cinsiyet n Sıra Ortalaması Kadın 200 211,24 Erkek 187 175,57 *p<0,05 Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 U p 15253 0,002* 106 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN Tablo 10’daki Mann-Whitney U Testi sonuçları incelendiğinde, tüketicilerin promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimlerinin cinsiyetlerine göre anlamlı bir farklılık gösterdiği anlaşılmaktadır. Buna göre, H6a hipotezi kabul edilmiştir. Sıra ortalamaları dikkate alındığında, kadınların sıra ortalamasının erkeklerden daha fazla olduğu görülmektedir. Bu durumda, promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğiliminin kadınlarda daha fazla olduğu sonucunu çıkarmak mümkündür. Tablo 11. Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi Açısından Medeni Hale Göre Farklılıkları Gösteren Mann-Whitney U Testi Sonuçları Medeni Hal n Sıra Ortalaması Bekar 191 210,65 Evli 196 177,77 U p 17991.5 0,506 Tablo 11’deki sonuçlara göre, tüketicilerin promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri medeni halleri açısından anlamlı bir farklılık göstermemektedir (p>0,05). Bu durumda, H6b hipotezi red edilmiştir. Tablo 12. Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi Açısından Yaş Gruplarına Göre Farklılıkları Gösteren Kruskal-Wallis H Testi Sonuçları Yaş Grupları n Sıra Ortalaması 18-25 89 201,80 26-33 131 197,12 34-41 69 184,47 42-49 62 172,65 50 – 57 25 202,38 58 yaş ve üstü 11 254,86 Toplam 387 χ2=6,791 sd=5 α = 0,05 p=0,237 Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 107 Tablo 12’de yer alan Ki-Kare uygunluk testi sonuçları incelendiğinde, tüketicilerin promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimlerinin yaş gruplarına göre anlamlı bir farklılık göstermediği anlaşılmaktadır (p>0,05). Buna göre, H6c hipotezi red edilmiştir. Tablo 13. Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimleri Açısından Eğitim Düzeylerine Göre Farklılıkları Gösteren Kruskal-Wallis H Testi Sonuçları Eğitim Düzeyi n Sıra Ortalaması İlköğretim ve altı 30 223,62 Lise mezunu 81 203,12 Yüksekokul/Önlisans mezunu 28 165,13 Üniversite mezunu 186 185,90 Yüksek Lisans/Doktora mezunu 62 205,09 Toplam 387 χ2=6,181 sd=4 α = 0,05 p=0,186 Tablo 13’deki sonuçlara göre, tüketicilerin promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri eğitim düzeyleri açısından anlamlı bir farklılık göstermemektedir (p>0,05). Böylece, H6d hipotezi red edilmiştir. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 108 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN Tablo 14. Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimi Açısından Meslek Gruplarına Göre Farklılıkları Gösteren Kruskal-Wallis H Testi Sonuçları Meslek n Sıra Ortalaması Çalışmıyor 21 194,17 Devlet memuru 37 190,30 Özel sektör çalışanı 214 188,90 Emekli 19 204,71 Serbest meslek 16 237,28 Ev hanımı 20 242,75 Öğrenci 56 182,83 Toplam 387 χ2=7,531 sd=6 α = 0,05 p=0,275 Tablo 14’te yer alan Ki-Kare uygunluk testi incelendiğinde, tüketicilerin promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimlerinin meslek gruplarına göre anlamlı bir farklılık göstermediği anlaşılmaktadır (p>0,05). Bu durumda, H6e hipotezi red edilmiştir. Tablo 15. Promosyonlardan Etkilenerek Anlık Satın Alma Eğilimleri Açısından Gelir Seviyelerine Göre Farklılıkları Gösteren Kruskal-Wallis H Testi Sonuçları Gelir Seviyesi n Sıra Ortalaması 0-1000 TL 111 198,77 1001-2000 TL 98 201,53 2001-3000 TL 108 191,29 3001-4000 TL 36 163,14 4001-5000 TL 16 179,31 5001 ve üstü TL 18 214,67 Toplam 387 χ2=4,404 sd=5 α = 0,05 p=0,493 Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 109 Tablo 15’teki Ki-Kare uygunluk testi sonuçlarına göre, tüketicilerin promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri gelir seviyeleri açısından anlamlı bir farklılık göstermemektedir (p>0,05). Böylece, H6f hipotezi red edilmiştir. Sonuç ve Öneriler Tüketicilerin ani bir dürtü ile daha önce planlamadıkları ürünleri satın almaları anlık bir satın almadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Amerika’da araştırılmaya başlanmış olan anlık satın alma davranışı, günümüzde de pek çok araştırmacının çalışmasına konu olmaktadır. Anlık satın almaya etki eden faktörler çeşitli araştırmacılar tarafından incelenmiştir. Kişilerin demografik özellikleri, hedonik ya da faydacıl yaklaşımları anlık satın alma davranışına etki edebilir. Bunun yanı sıra kişi çevresinden, yaşam koşullarından ve ürünün özelliklerinden etkilenerek de anlık satın alma yapabilir. Anlık satın almaya etki eden bir diğer faktör ise promosyonlardır. Araştırmada, süpermarketlerden ve hipermarketlerden alışveriş yapma sıklıkları sorulan tüketicilerin %52,5’i “haftada birkaç kez” yanıtını vermiştir. Bu durumda, tüketicilerin süpermarket ve hipermarketlere sıklıkla gittiklerini söylemek mümkündür. Bu bağlamda, süpermarket ve hipermarketlerin promosyon çalışmalarını uygulamak için uygun birer alışveriş ortamı olduğu söylenebilir. Araştırmada, tüketicilerin en çok tercih ettikleri promosyon çeşitleri belirlenmeye çalışılmıştır. Sonuçlara göre, tüketicilerin %55’inin en çok tercih ettiği promosyon çeşidi “fiyat indirimi”dir. Bu sonuç, Liao vd.’nin (2009) çalışmasıyla tutarlılık göstermektedir. Fiyat indirimini %29 ile “fiyat-miktar avantajı” takip etmektedir. Liao vd.’nin (2009) çalışmasında da belirtildiği gibi; tüketicilerin ürünü aldıkları anda fayda sağladıkları ya da haz duydukları promosyonlar, daha sonra fayda elde edecekleri promosyonlardan daha fazla anlık satın almaya neden olmaktadır. Buradan hareketle, süpermarket ya da hipermarketlerde promosyon uygulamak isteyen pazarlamacılara, finansal imkanları doğrultusunda, kupon Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 110 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN ya da çekiliş gibi tüketiciye daha sonra kazanç sağlayabilecek promosyonlardan çok fiyat indirimi ya da fiyat-miktar avantajı gibi tüketicinin o an fayda sağlayacağını düşündüğü promosyonları tercih etmeleri önerilebilir. Bu tür promosyonlar tüketicinin daha fazla anlık satın alma yapmasını sağlayabilecektir. Katılımcıların %74’ü promosyonlardan etkilenerek süpermarket ve hipermarketlerde anlık satın alma yaptıklarını ifade etmişlerdir. Bu oran promosyonların anlık satın almayı önemli oranda etkilediğini göstermektedir. Ayrıca bu sonuç, Beatty ve Ferrel’in (1998), Seibert’in (1997), Hung’un (2008), Liao vd.’nin (2009), Mihic ve Kursan’ın (2010), Khan ve Dost’un (2011), Lee’nin (2011), Tendai ve Crispen’in (2009), Zhou ve Wong’un (2004) çalışmalarıyla da tutarlılık göstermektedir. Bu çalışmalarda da promosyonların anlık satın almaya etkisi olduğu ortaya koyulmuştur. Bu sonuçlar doğrultusunda, anlık satın almayı arttırmak isteyen pazarlamacılara daha sık promosyon çalışmaları yapmaları önerilebilir. Özellikle tüketiciyi en çok cezbedecek promosyon uygulamalarıyla, onlarda hemen fayda sağlayacakları ya da o an haz duyacakları bir alışveriş hissi yaratarak anlık satın almaya yönlendirmek mümkün olabilir. Ayrıca Hung’un (2008) belirttiği gibi, satış personelinin tüketiciye promosyonlu ürünü alarak daha az para harcayacağını iyi bir iletişim yoluyla aktarması anlık satın almayı teşvik eden önemli bir etmendir. Süpermarket ve hipermarketlerde bu görevi kasiyerlerin yapması mümkün olabilir. Kasiyerin, kasada ödeme yapan müşteriye promosyonlu ürünler hakkında bilgi vermesi ya da hatırlatmada bulunması sağlanabilir. Daha önce de bahsedildiği gibi; Khan ve Dost’a (2011) göre, kasaya yakın ve daha görünür yerlerde bulunan promosyonlu ürünler daha fazla anlık satın almaya neden olmaktadır. Buradan hareketle, promosyonlu ürünün görünür olmasını sağlamakta da fayda vardır. Aksi halde tüketicilerin fark etmediği ya da görmediği promosyon uygulaması işe yaramayacaktır. Oluşturulan hipotezler doğrultusunda anlık satın alma eğilimi ile süpermarket ve hipermarketlerde promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimi arasındaki ilişki test edilmiş ve bu iki eğilim arasında isTüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 111 tatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuca göre, anlık satın alma eğilimi olan tüketicilerin, süpermarket ve hipermarketlerde karşılaştıkları promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma yapabildiklerini söylemek mümkündür. Pazarlamacıların süpermarket ve hipermarketlerde uyguladıkları promosyon çalışmalarını arttırmaları anlık satın alma eğilimine sahip tüketicilerin daha fazla anlık satın alma yapmalarını sağlayabilecektir. Tüketicilerin hem anlık satın alma eğilimleri hem de promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri ile alışveriş sıklıkları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Buna göre; tüketicilerin süpermarket ve hipermarketlerden alışveriş yapma sıklıkları, onların genel ya da promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma yapmalarında etkili bir faktör değildir. Tüketicilerin süpermarket ve hipermarketlerde karşılaştıkları promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri ile ürünü deneme sonrası anlık satın alma eğilimleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Çalışmada; promosyonlu ürünü deneme sonrası anlık satın alma eğilimi faktöründe ifade edilen promosyon çeşitleri, örnek ürün dağıtımı ve tadım stantlarıdır. Tüketiciler genellikle yeni çıkmış bir ürünü, beğenmeyebilecekleri ve paralarının boşa gidebileceği düşüncesiyle hemen satın almak istemeyebilirler. Bedava verilen önek ürünler ya da tadım stantlarında tattırılan gıda ürünleri bu riski azaltabilmekte ve tüketicinin bunları deneyip beğendikten sonra gerçek ürünü hemen satın almasında etkili olabilmektedir. Buradan hareketle; bu promosyon çeşitlerinin anlık satın alma eğilimini arttırabileceği, bu nedenle pazarlamacılara bu tür promosyon uygulamalarına daha sık yer vermeleri önerilebilir. Tüketicilerin süpermarket ve hipermarketlerde karşılaştıkları promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri ile promosyonlu ürünü denemeden anlık satın alma eğilimleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Çalışmada; promosyonlu ürünü denemeden anlık satın alma eğilimi faktöründe ifade edilen promosyon çeşitleri fiyat indirimi ve hediyelerdir. Tüketici ürünü satın almadan önce fiyatında indirim yapıldığını Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 112 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN ya da ürünle birlikte bir hediye verildiğini görmektedir. Hem rasyonel hem hedonik güdülere hitap eden bu iki uygulama, tüketicide “kazanma hissi” yaratarak onu anlık satın almaya teşvik edebilmektedir. Bu sonuç yine yukarıda da açıklandığı gibi, Liao vd.’nin (2009) çalışmasıyla tutarlı bir sonuçtur. Ayrıca, Dholakia’nın (2000), Öztürk’ün (2010), Bastin ve Yu’nun (2010) çalışmalarıyla da tutarlılık göstermektedir. Daha önce bahsedildiği gibi; Dholakia’ya (2000) göre, tüketiciler uygulanan promosyon ekonomilerine faydalı olduğu için anlık satın alma yapmaktadır. Tüketiciler promosyonlar sayesinde ne kadar az para harcarlarsa o kadar çok anlık satın almaya yönlenmektedir. Öztürk (2010) de, promosyonların tüketiciler tarafından rasyonel bir araç olarak kullanıldığını, ekonomik fayda elde etmek için birçok tüketicinin anlık satın alma yaptığından bahsetmiştir. Fiyat indirimi bu açıdan bakıldığında oldukça uygun bir yöntemdir. Ayrıca bu çalışmanın sonuçlarına göre, fiyat indirimi en çok tercih edilen promosyon uygulamasıdır. Bastin ve Yu (2010) ise, hedonik anlık satın alma yapan tüketicilerin promosyonlardan etkilendiklerini ifade etmiş ve pazarlamacılara kişilerin hedonik duygularına ulaşmak isterlerse promosyonları bir araç olarak kullanabileceklerini önermiştir. Bu durumda hediyeler çok uygun bir promosyon aracı olacaktır. Çalışmada ayrıca, tüketicilerin süpermarket ve hipermarketlerde karşılaştıkları promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimlerinin demografik özelliklerine göre farklılık gösterip göstermediği belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, tüketicilerin promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri cinsiyetlerine göre anlamlı bir farklılık göstermektedir. Kadınlar, süpermarket ve hipermarketlerde alışveriş yaparken, erkeklere göre daha fazla promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma yapmaktadır. Bu sonuç, Gasiorowska’nın (2011) ve Kollat ve Willett’in (1967) çalışmalarıyla da tutarlılık göstermektedir. Buradan hareketle, pazarlamacıların uygulayacakları promosyon çalışmalarında kadınları hedeflemelerinin başarı şansını artıracağı söylenebilir. Kadınların ilgi gösterebileceği, onların hem rasyonel hem hedonik güdülerini harekete geçirebilecek promosyon uygulamaları (özellikle evlerinde ya da mutfaklarında kullanabilecekleri pratik hediyeler, örnek ürünler, ev ekonomisine katkıda bulunmaları için fiyat indirimi vb.) daha Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 113 çok anlık satın alma yapmalarını sağlayabilecektir. Bununla birlikte; Kollat ve Willett’e (1967) göre, her ne kadar kadınlar daha fazla promosyonlu ürün satın alsalar da, bunun nedeni onların daha fazla ürün satın almalarıdır. Yüzdeye bakılacak olursa, erkekler de en az kadınlar kadar promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma yapabilmektedir. Fakat genellikle market alışverişini kadınların yaptığı düşünülürse, süpermarket ve hipermarketlerde özellikle kadınları cezbedecek promosyon çalışmaları uygulamanın daha doğru olacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Araştırma sonuçlarına göre, tüketicilerin promosyonlardan etkilenerek anlık satın alma eğilimleri cinsiyet haricinde kalan diğer demografik özellikler olan medeni hal, yaş, eğitim seviyesi, meslek ve gelir düzeyi açısından anlamlı farklılıklar göstermemektedir. Bu durum, pazarlamacıların herhangi bir sınırlandırma yapmadan herkese hitap edebilecek promosyon çalışmalarıyla başarılı olabileceğini ifade etmektedir. Özellikle gelir düzeyleri açısından farklılıkların olmaması, rasyonel güdülerden çok hedonik güdülere hitap edilebilecek promosyon uygulamalarının başarı şansının artabileceğini göstermektedir. Bu araştırma gelecekte, tüketicilerin anlık satın alma eğilimlerini ya da promosyonların anlık satın alma davranışına etkisini belirlemeye yönelik Türkiye’nin başka şehirlerinde araştırma yapmak isteyen akademisyenler için önemli bulgular içermektedir. Ayrıca, anlık satın almaya etki eden farklı faktörlerin incelenmesi, süpermarket ya da hipermarketler dışındaki satış noktalarında gerçekleştirilen promosyon uygulamalarının anlık satın alma davranışına etkisinin ölçülmesi gibi konuyla bağlantılı yapılabilecek diğer araştırmalar pazarlamacılara önemli katkılar sağlayabilecektir. Araştırmanın zaman ve maliyet kısıtları nedeniyle sadece İzmir ilinde yaşayan tüketicilerle sınırlı tutulması sonuçların Türkiye açısından genellenebilmesini mümkün kılmamaktadır. Ayrıca anket çalışmasının; yine zaman ve maliyet sorunu, mağaza yönetiminden izin alınamaması gibi nedenlerle İzmir’in sadece belirli süpermarket ve hipermarketlerinde gerçekleştirilmesi de araştırmanın diğer bir kısıtını oluşturmaktadır. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 114 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN Kaynakça Alagöz, S. ve Ekici, N. (2011), “Impulse Purchasing as a Purchasing Behaviour and Research on Karaman”, International Research Journal of Finance and Economics, 66(1), 172-180. Altunışık, R. ve Mert, K. (2003), “Tüketicilerin Alışveriş Merkezlerindeki Satın alma Davranışları Üzerine Bir Saha Çalışması: Tüketiciler Kontrolü Yitiriyor mu?” Sakarya Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü; http://www.ampd.org/images/tr/Arastirmalar/Makaleler/ tuketici_kontrolu.pdf, (Erişim: 20.08.2012). Applebaum, W. (1951), “Studying Consumer Behavior in Retail Stores”, Journal of Marketing, 16(1), 172-178. Arslan, K. (2003), “Otomobil Alımında Tüketici Davranışlarını Etkileyen Faktörler”, İstanbul Ticaret Üniversitesi Dergisi, 2(3), 84-95. Bayley, G. ve Nancarrow, C. (1998), “Impulse Purchasing: A Qualitative Exploration of The Phenomenon”, Qualitative Market Research: An International Journal, 1(2), 99-114. Beatty, S. ve Ferrel, E. (1998), “Impulse Buying: Modeling Its Precursors”, Journal of Retailing, 74(2), 169-191. Block, L. ve Morwitz, V. (1999) , “Shopping Lists As An External Memory Aid For Grocery Shopping: Influences On List Writing and List Fulfillment”, Journal of Consumer Psychology, 8(1), 343-375. Bulut, Y. (2007), “Tüketicilerin Satış Geliştirme Faaliyetlerine İlişkin Tutum ve Yarar Algılamaları”, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul. Büyüköztürk, Ş. (2008), Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi El Kitabı, 9. Baskı, Ankara: Pegem Akademi. Chen, T. (2008), “Impulse Purchase Varied by Products and Marketing Channels”, Journal of International Management Studies, February,154-161. Chunawalla, S.A. (2008), Advertising, Sales and Promotion Management, Delhi: Oscar Publications. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 115 Cobb, C. ve Hoyer, W. (1986), “Planned Versus Unplanned Purchase Behavior”, Journal of Retailing, 62(4), 384-409. Coley, A. ve Burgess, B. (2003), “Gender Differences in Cognitive and Affective Impulse Buying”, Journal of Fashion Marketing and Management, 7(3), 433-446. Dholakia, U.M. (2000) “Temptation and Resistance: An Integrated Model of Consumption Impulse Formation and Enactment”, Psychology & Marketing, 17(11), 955-982. Field, A. (2000), Discovering Statistics Using SPSS for Windows, London, Thousand Oaks, New Delhi: Sage Publications. Gasiorowska, A. (2011), “Gender as a Moderator of Temperamental Causes of Impulse Buying Tendency”, Journal of Consumer Behavior, 10(2), 119-142. Ghani, U. ve Kamal, Y. (2010), “The Impact of In-Store Stimuli on the Impulse Purchase Behavior of Consumers in Pakistan”, Interdiciplinary Journal of Contemporary Research in Business, 2(8), 155162. Gilbert, D.C. ve Jackaria, N. (2002), “The Efficicacy of Sales Promotions in UK Supermarkets: A Consumer View”, International Journal of Retail & Distribution Management, 30(6), 315-322. Hausman, A. (2000), “A Multi-Method Investigation of Consumer Motivations in Impulse Buying Behavior”, Journal of Consumer Marketing, 17(5), 403-426. Hung, C.J. (2008), “The Analysis of Factors that Influence Female Impulse Buying During Online Transactions”, University of Nottingham, Yayınlanmamış Yükseklisans Tezi, Nottingham. İslamoğlu, A.H. (2008), Pazarlama Yönetim, 4. Baskı, İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım. Kalaycı, Ş. (2010), SPSS Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri, Ankara: Asil Yayın Dağıtım. Karbasivar, A. ve Yarahmadi, H. (2011), “Evaluating Effective Factors Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 116 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN on Consumer Impulse Buying Behavior”, Asian Journal of Business Management Studies, 2, 174-181. Khan, M. ve Dost, K, (2011), “Rationale and Proclivity of Sales Promotion Influencing The Impulsive Buying Behavior of The Customers: An Experimental Study on Cellular Service Providers in Pakistan”, Interdisciplinary Journal of Contemporary Research in Business, 3(1), 346-362. Kim, J. (2003), “College Students’ Apparel Impulse Buying Behavior in Relation to Visual Merchandising”, The University of Georgia, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, USA. Koçer, S. (2002), “Yazılı Basında Yapısal Değişim Tekelleşmenin ve Promosyonun Rolü”, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli. Kollat, D. ve Willet, R. (1967), “Customer Impulse Purchase Behavior”, Journal of Marketing Research, 4(1), 21-31. Kotler, P. ve Bliemel, F. (2001), Marketing-Management: Analyse, Planung und Verwirklichung, Stuttgart: Schäffer-Poeschel. Kotler, P. (2000), Marketing Management, London: Prentice-Hall International. Kotler, P. (2005), A’dan Z’ye Pazarlama, İstanbul: MediaCat Kitapları. Kotler, P. (1997), Marketing Management, Analysis, Planning, Implementation and Control, Ninth Edition, New Jersey: Prentice Hall International. Kuzudişli, C. (2012), “Mağaza İçerisinde Geçirilen Zamanla Plansız Satınalma”, Yeditepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. Lee, J. (2011), “Relative and Interaction Effects of Situational and Personal Factors on Impulse Buying”, University of Minnesota, College of Design. Liao, S., Shen, Y. ve Chu, C. (2009), “The Effects of Sales Promotion Strategy, Product Appeal and Consumer Traits on Reminder Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 117 Impulse Buying Behaviour”, International Journal of Consumer Studies, 33 (1), 274-284. Luo, X. (2005), “How Shopping With Others Influence Impulse Purchasing?”, Journal of Consumer Psychology, 15, 288-294 (Aktaran Alagöz ve Ekici, 2011). Martínez-Ruiz, M.P., Mollá-Descals, A., Gómez-Borja M.A. ve RojoÁlvarez, J.L. (2006), “Evaluating Temporary Retail Price Discounts Using Semiparametric Regression”, Journal of Product & Brand Management, 15(1), 73-80. Mihic, M. ve Kursan, I. (2010), “Assessing The Situational Factors and Impulsive Buying: Market Segmentation Approach”, Management, 15 (1), 47-66. Nakip, M. (2006), Pazarlama Araştırmaları Teknikler ve (SPSS Destekli) Uygulamalar, Ankara: Seçkin Yayıncılık. Özdamar, K. (2004), Paket Programlar ile İstatistiksel Veri Analizi-1, Genişletilmiş 5. Baskı, Eskişehir: Kaan Kitabevi. Öztürk, A. (2010), “Dark Side of Shopping: Impulsive and Compulsive Buying Behaviour in Clothing Product Category”, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Ana Bilim Dalı, Üretim Yönetimi ve Pazarlama Bilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. Piron, F. (1991), “Defining Impulse Purchasing”, in NA - Advances in Consumer Research Vol.18, eds. Rebecca H. Holman and Michael R. Solomon, Provo, UT: Association for Consumer Research, 509-514: http://www.acrwebsite.org/search/viewconferenceproceedings.aspx?Id=7206 (Erişim: 13.08.2012). Rook, D.W. (1987), “The Buying Impulse”, The Journal of Consumer Research, 14(2), 189-199. Rook, D.W. ve Hoch, S.J. (1985), “Consuming Impulses”, Advances in Consumer Research, 12 (1), 7-23. Rook, D.W. ve Fisher, R. (1995), “Normative Influences on Impulsive Buying Behavior”, Journal of Consumer Research, 22(1), 305-313. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 118 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN Seibert, L.J. (1997), “What Consumers Think About Bonus Pack Sales Promotions”, Marketing News, 31 (1), 9. Sekaran, U. (2003), Research Methods For Business: A Skill Building Approach, New York: John Wiley & Sons,Inc. Smith, M. ve Sinha, I. (2000), “The Impact of Price and Extra Product Promotions on Store Preference”, International Journal of Retail & Distribution Management, 28(2), 83-92. Sohodol, Ç. (2003), “Bütünleşik Pazarlama İletişimi Sürecinde Ticari İhtisas Fuarlarının Önemi; Fuar Katılım ve Organizasyonunun Stratejik Planlaması”, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir. Tendai, M. ve Crispen, C. (2009), “In-Store Shopping Environment and Impulsive Buying”, African Journal of Marketing Management, 1(1), 102-108. Tenekecioğlu, B. (2004), Pazarlama Yönetimi, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi AÖF Yayınları, Yayın No: 1478. TÜİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) (2012), (www.tuik. gov.tr). Underwood, R. (2003), “The Communicative Power of Product Packaging: Creating Brand Identitty Via Lived and Mediated Experience”, Journal of Marketing, 11(1), 62-76. Ünlüönen, K., Yaylı, A. ve Yüksel, S. (2007), “Perakendecilikte Ürün Tadım Panellerinin Tüketicilerin Marka Algılarına Etkileri Üzerine Bir Araştırma: Et Ürünleri Grubu Örneği”, 12. Ulusal Pazarlama Kongresi, Sakarya, 285-297. Verplanken, B. ve Sato, A. (2011), “The Psychology of Impulse Buying: An Integrative Self-Regulation Approach”, Springer Science+Business Media, 34(1), 197-210. Yang, D., Huang, K. ve Feng, X. (2011), “A Study of the Factors that Affect the Impulsive Cosmetics Buying of Female Consumers in Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Promosyonların Anlık Satın Alma Davranışına Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma 119 Kaohsiung”, International Journal of Business and Social Science, 2(24), USA. Yu, C. ve Bastin, M. (2010), “Hedonic Shopping Value and Impulse Buying Behavior in Transitional Economies: A Symbiosis in the Mainland China Marketplace”, Brand Management, 18(2), 105–114. Zhou, L. ve Wong, A. (2004), “Consumer Impulse Buying and In-Store Stimuli in Chinese Supermarkets”, Journal of International Consumer Marketing, 16(2), 37-53. Cilt 6 Sayı 1, Haziran 2014 120 Şirvan YALMAN / Pınar AYTEKİN Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi Pazarlama Teorisi’nin Felsefi Temelleri Değişim mi? İlişki mi? 121 YAZIM KURALLARI 1. Tüketici ve Tüketim Araştırmaları Dergisi; tüketici ve tüketim davranışlarını pazarlama, psikoloji, sosyoloji, iletişim, ekonomi, antropoloji, kültürel çalışmalar, tarih ve eğitim bilimleri gibi disiplinler açısından değerlendiren özgün makaleleri yayınlamayı amaçlayan hakemli bir dergidir. Yılda iki kez yayınlanacak olan dergi, alanında kuramsal, kavramsal ve uygulamalı çalışmalara yer verir. 2. Dergiye gönderilecek makalelerde öncelik olarak Türkçe yazılmış olanlara verilmekle beraber, sınırlı sayıda İngilizce makalelere de yer verilecektir. 3. Yayına gönderilecek makalelerin aynı anda başka bir derginin değerlendirme sürecinde bulunmaması, hiçbir yerde yayına kabul edilmemiş ve yayınlanmamış olması gerekmektedir. 4. Yayınlanmak üzere dergiye gönderilen makaleler ile birlikte yazar/ ların adı-soyadı, ünvanı, kurum, ve e-posta adresleri ile açık iletişim adreslerini içeren bilgiler, kimlik ve iletişim bilgileri başlığı altında ayrı bir sayfa olarak gönderilmelidir. 5. Makale metninde makalenin Türkçe ve İngilizce başlıkları, 120 kelimeyi aşmayacak şekilde Türkçe ve İngilizce özetler ile en fazla beşer adet Türkçe ve İngilizce anahtar kelime yer almalıdır. Makale metninde yazar/ların kimlik bilgileri yer almamalıdır. 6. Dergiye gönderilecek yazılar A4 ebadında kağıda, Times New Roman, 12 punto, 1,5 aralıkla, paragraf öncesi şekilde, metin, tablo ve şekiller, kaynakça ve ekler dahil 40 sayfayı aşmayacak şekilde yazılmış olmalıdır. 7. Makalenin başlığı sağa yaslı, 14 punto, bold ve sadece ilk harfleri büyük yazılmış olmalıdır. 8. Tüm metin iki yana yaslı, paragraflar arasında 12nk boşluk verilmiş, başlıklar ve metin dahil olmak üzere soldan girinti yapılmamış olmalıdır. Gönderilecek çalışmaların sayfa kenar boşlukları aşağıdaki gibi belirlenmelidir: 122 Üstten : 5 cm Soldan : 3,5 cm Alttan : 5 cm Sağdan : 3,5 cm 9. Metin içi atıflarda Harvard metodu olarak adlandırılan ve yazar soyadı, tarih ve sayfa numaralarının verildiği sistem tercih edilmelidir (Clegg, 1997: 53). İkiden fazla yazarı olan kaynaklara atıflarda ilk yazarın soyadı ve “vd.” ibaresi kullanılmalıdır (Morgan vd., 1994). Aynı parantez içerisinde birden fazla kaynak “;” işareti ile ayrılmalıdır (Hassard ve Parker, 1994; Boje, 1996). 10.Metin içinde yer alacak tablo, şekil, grafik, harita vb.’lerinin de bu ölçüleri aşmayacak şekilde metin içine ortalanarak yerleştirilmiş olması ya da gerekiyorsa ekler bölümünde -metin sonunda- kaynakçadan hemen önce yer almış olması gereklidir. 11.Metin içindeki tüm şekiller ve grafikler sıra numarası ile (Şekil 1) kendi içinde ve şekil ya da grafiğin altında; tablolar ise yine kendi içinde numaralanmak üzere (Tablo 1) tablonun üzerinde numaralandırılmış ve isimlendirilmiş olmalıdır. Tablo, grafik ve şekil başlıkları sayfaya ortalanmış, bold ve yalnızca kelimelerin baş harfleri büyük olacak şekilde yazılmalıdır. 12.Tablo, şekil ve grafiklerin varsa kaynakları; tablo, şekil ve grafiklerin hemen altında metin içi atıf kurallarına uygun olarak verilmelidir. Matematiksel ve istatistiksel simgeler Microsoft Office denklem düzenleyicisi ile hazırlanmalıdır. 13.Makalenin sonunda yazar soyadlarına göre alfabetik olarak düzenlenecek kaynakça kısmı bulunmalıdır. Kaynakçada sadece makalede kullanılan eserler yer almalıdır ve kaynakça aşağıda belirtilen örneğe uygun olarak hazırlanmalıdır. 123 KİTAPLAR Babacan, Muazzez (2008), Nedir Bu Reklam?, İstanbul: Beta Yayınları. Odabaşı, Yavuz ve Gülfidan Barış (2002) Tüketici Davranışı, İstanbul: MediaCat Yayınları. Carson, David, Audrey Gilmore, Chad Perry ve Kjell Gronhaug (2002), Qualitative Marketing Research, London: Sage Publications. DERLEME KİTAPTA BÖLÜM Kaiser, Susan B. ve Karyl Ketchum (2005), “Consuming fashion as flexinility: methaphor, cultural mood, and materiality”, Ed. S. Ratneshwar ve David Glen Mick, Inside Consumption – Consumer Motives, Goals, and Desires, London: Routledge,122-143. MAKALELER Kjellberg, Hans (2008), “Market practices and over-consumption”, Consumption Markets & Culture, 11(2), 151-167. Altunışık, Remzi ve Ömer Torlak (2006), “Türkiye’de Pazarlama Araştırmalarının Genel Bir Değerlemesi ve Nitel Yöntemlerin Artan Önemi”, Pazarlama ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi, 1(1), 5672. İNTERNET KAYNAKLARI Yazarı Belli Olan İnternet Kaynakları: Tınç, Lütfü (2008), “Kapalıçarşı’dan Beyoğlu mağazalarına... Osmanlı’nın alışveriş mekânları “, http://www.thegate.com.tr/?s id=5d6bc63fa883d5484e1587d9ac4018f4&subid=470, (Erişim: 22.01.2009). 124 Blecher, George (2004), “Ye Kürküm Ye Deyişinden Veblen’in Gösterişçi Kuramı’na”, http://www.eurozine.com/articles/2004-07-22blecher-tr.html, Çev. Osman Deniztekin, (Erişim: 22.01.2009). Yazarı Belli Olmayan İnternet Kaynakları: “Bugün ve yarın kredi kartı boykotu var!”, 21.06.2007, http://www.memurlar.net/haber/79440/, (Erişim: 22.01.2009). http://www.rok.org.tr Belirtilen formatta kaleme alınan çalışmalar, e-posta yoluyla aşağıdaki adrese gönderilmelidir: [email protected] 125 GUIDE FOR AUTHORS 1. Journal of Consumer and Consumption Research is a refereed journal aiming to publish original articles about consumer and consumption behaviours form the perspective of psychology, sociology, communication, economics, anthropology, cultural studies, history, and educational sciences. The journal to be published twice a year will include theoretical, cognitive and applied studies in the field. 2. The language of manuscripts which are sent to the Journal should be in English or Turkish. Although priority is given to the Turkish manuscripts, English manuscripts also accepted. 3. Manuscripts to be sent for publication should not be in evaluation process of any other journal at the same time and should not have been accepted for publication in any other journals and published. 4. Information including the name and surname, title, corporation, e-mail and contact addresses of author/s should be sent as a separate page under the title of “identity and contact information” together with the articles to be sent for publications. 5. Article texts to be sent in Turkish should include their titles both in Turkish and English abstracts not exceeding 120 words both in Turkish and English and maximum 5 keywords both in Turkish and English. Identity information of author/s should not be included in the article text. 6. Manuscripts to be sent to the journal should be written on a A4 paper, in Times New Roman, with 12-point size font and 1.5 line space and not exceed 40 pages including the text, tables and figures, references and annexes. 7. Title of the article should be right-justified, 14 point and bold and only the first letters should be written in capitals. 8. The whole text should be justified with 12 nk space between paragraphs and there should be not left indent including titles and the text. Manuscripts to be sent should have the following page margins: 126 Top : 5 cm Left : 3.5 cm Bottom : 5 cm Right : 3.5 cm 9. For intertextual references, the system named Harvard method in which author’s name, date and page numbers are specified should be preferred (Clegg, 1997:53). In references to the sources having more than two authors, first author’s surname and the expression “et al.” should be used (Morgan et al., 1994). If there are more than two sources in the same parenthesis, such sources should be separated with “;” mark (Hassard and Parket, 1994; Boje, 1996). 10.Tables, figures, graphics, maps etc. should also be placed by being centered in the text in a way not to exceed these sizes or, when necessary, should be placed in chapter of annexes–in the end of the textjust before the references. 11.All figures and graphics in the text should be named and enumerated with serial numbers (Figure 1) in themselves and these numbers should be specified under the figure or graphic and tables should be named and enumerated in themselves with serial numbers to be specified on the table. Titles of tables, graphics and figures should be justified and written in bold and only the first letters should be in capitals. 12.Sources of tables, figures and graphics, if available, should be stated just under these tables, figures and graphics in accordance with the intertextual reference rules. Mathematical and statistical symbols should be prepared with Microsoft Office equation editor. 13.References should be listed in alphabetical order according to the authors’ surnames in the end of the article. Only the works used in the article should be included in the references and references should be prepared in accordance with the sample given below. 127 Books Babacan, Muazzez (2008), Nedir Bu Reklam?, İstanbul: Beta Yayınları. Odabaşı, Yavuz ve Gülfidan Barış (2002) Tüketici Davranışı, İstanbul: MediaCat Yayınları. Carson, David, Audrey Gilmore, Chad Perry ve Kjell Gronhaug (2002), Qualitative Marketing Research, London: Sage Publications Chapter in a Book Kaiser, Susan B. ve Karyl Ketchum (2005), “Consuming fashion as flexinility: methaphor, cultural mood, and materiality”, Ed. S. Ratneshwar ve David Glen Mick, Inside Consumption Consumer Motives, Goals, and Desires, London: Routledge,122-143. Articles Kjellberg, Hans (2008), “Market practices and over-consumption”, Consumption Markets & Culture, 11(2), 151-167. Altunışık, Remzi ve Ömer Torlak (2006), “Türkiye’de Pazarlama Araştırmalarının Genel Bir Değerlemesi ve Nitel Yöntemlerin Artan Önemi”, Pazarlama ve Pazarlama Araştırmaları Dergisi, 1(1), 56-72 Internet Sources Internet Sources with Identified Authors Tınç, Lütfü (2008), “Kapalıçarşı’dan Beyoğlu mağazalarına... Osmanlı’nın alışveriş mekânları”, http://www.thegate.com.tr/?si d=5d6bc63fa883d5484e1587d9ac4018f4&subid=470, (Access: 22.01.2009). Blecher, George (2004), “Ye Kürküm Ye Deyişinden Veblen’in Gösterişçi Kuramı’na”, http://www.eurozine.com/articles/2004-07-22blecher-tr.html, Tr. Osman Deniztekin, (Access: 22.01.2009). 128 Internet Sources with Unidentified Authors “Bugün ve yarın kredi kartı boykotu var!”, 21.06.2007, http:// www.memurlar.net/haber/79440/, (Access: 22.01.2009). http://www.rok.org.tr Articles written in the specified format should be sent to the following adress via e-mail. omertorlak @gmail.com
© Copyright 2024 Paperzz