4 haber! - Yedigün Gazetesi

Kurbanlık sevkiyatı
Türkiye'nin hayvancılık bakımından önemli merkezlerinden birisi olan Ardahan'dan farklı illere yönelik kurbanlık sevkıyatı sürüyor. HABERİ 12. SAYFADA
30 Eylül 2014 Salı
Fiyatı 25 Kr
www.yedigungazetesi.com
NEDEN
Ekonominin yerel ve
evrensel yanı ile ilgili
4 dörtlük
4 haber!
Enerji konusunda tasarruf gereklidir
Nice kampanya yaptık tasarruf ereklidir
‘Enver’in de amacı börekli, çöreklidir
Fakat gördünüz işte sıralama dışıyız
Türkiye’nin halleri tüm dünyanın dilinde
Reyting denen canavar üç-beş kişi elinde
Not verirken hepisi sanki yalan gölünde
Böyle giderse bunlar suyunda boğulacak
İthalat ve ihracat dün arada bir gülken
Irak yangın yeri ya, içi-dışı hep külken
Herkes IŞİD denilen bela ile meşgulken
Salih Bezci kararlı sözlerle moral verdi
OTOMOBİLDE
güz kampanyaları
Satış hedeflerine ulaşmak
isteyen otomobil firmaları, yılın
sonuna doğru yaklaşılmasıyla
tüketiciler için cazip kampanyalar
düzenlemeye başladı.
HABERİ 7. SAYFADA
Ekonomi ne dersen; rakamların dansıdır
ABD’nin Sam’iyse Alaman’nın Hans’ıdır
Altın piyasasının gıramıdır, onsudur
Sanayiciler için durum hiç öyle değil
Geçen haftanın yoğun gündemi
içinde buharlaşan ve Türk ekonomisi
açısından hayati öneme sahip
dört haberi hatırlatmak ve
üzerinde düşünmenizi sağlamak istiyorum.
Dursun ERKILIÇ’ın
yazısı 12. SAYFADA
bonzai
şiddet
terör?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan, WOW İstanbul
Hotel&Convention Center'da düzenlenen
Türkiye Yeşilay Cemiyeti Uluslararası
Uyuşturucu Politikaları ve Halk Sağlığı
Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada
teröre ve gençlerin durumu ile uyuşturucu konularına dair önemli tespit ve
değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan, "Ellerinden tutulmayan,
başları okşanmayan kendilerine bir
istikamet, bir aydınlık çizilmeyen o
çocuklar, oluşan boşluğu başka şeylerle
kapatmaya çalışıyorlar. Bu bazen uyuşturucu oluyor, bazen şiddet oluyor,
bazen de örgütlü şiddet olup, teröre
dönüşebiliyor" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakın şu
anda insanlığın karşısında dünya
barışını, dünya huzurunu tehdit eden
küresel bir terör meselesi var.
Bakıyorsunuz herkes, sonuçları
konuşuyor. Sebeplerini konuşan yok.
Herkes son bir iki ayda ortaya çıkan
manzarayı konuşuyor. Hiç kimse bu
manzaranın nasıl oluştuğunu, buraya
nasıl gelindiğini, bu gençlerin nasıl olup
da böyle acımasızca cinayetler işleyeCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye
bildiklerini etraflıca konuşmuyor.
ürünlerinin, yeni bir logo ve 'Gücü Keşfet' sloganı ile Burada bir noktanın altını özellikle
tanıtılacağını belirtti. Erdoğan, "İnşallah bugünden
çizmek durumundayım. Orta Doğu'da
itibaren Türkiye'de üretilen ürünlerin artık üzerinde, devam eden terör eylemlerini ve terör
'Made in Turkey' damgası yerine artık bu logo olacak. örgütlerini belli bir dine özellikle de
Dünyanın neresinde olursa olsun bu logoyu görenler İslam dinine izafe etmek gerçeği saptıro ürünün Türkiye'de üretildiğini, Türkiye'den ihraç
maktan başka bir şey değildir" dedi.
edildiğini anlayacaklar" dedi. HABERİ 12. SAYFADA
Türkiye Yeşilay Cemiyeti Uluslararası
Uyuşturucu Politikaları ve Halk Sağlığı
Sempozyumu'na WOW İstanbul
Hotel&Convention; Center'da başladı.
Sempozyuma Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Efkan
Ala, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Ayşenur İslam, Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Türkiye
Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Prof.
Dr. M. İhsan Karaman, Gençlik ve Spor
Bakanı Akif Çağatay Kılıç, ve Milli
Eğitim Bakanı Nabi Avcı katıldı.
‘Made in
tanıtım’ TÜRKİYE
‘Gücü Keşfet’ti
Babacan’dan KOBİ’lere özel
Manda
sevinci!
Bafra ilçesindeki Kızılırmak
Deltası'nda, 2008
yılında 8 bin olan
manda sayısının,
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık
Bakanlığının
desteğiyle 13 bine
ulaştığı bildirildi.
HABERİ 7’DE
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan,
Türkiye'nin 1 Aralık itibariyle G20
dönem başkanlığını alacağını belirterek,
bu görev sırasında gelişmiş ülkeler ile
gelişmekte olan ülkeler arasında köprü
görevi göreceklerini söyledi.
Dünya Ekonomik Forumu (WEF)
toplantısında yaptığı konuşmada
Babacan, "Bu dönemde KOBİ'lerle ilgili
özel bir çalışmamız olacak. KOBİ'lerin
önemini gelişmiş ve gelişen ülkelerin
gündemine getireceğiz. En az gelişmiş
ülke grubu ile gelişmiş ülkeler arasında
köprü görevi yapacağız" dedi.
HABERİ 12. SAYFADA
Dünya Ekonomik Forumu kapsamında düzenlenen "Bölgesel Kalkınma için Kaynakların Harekete Geçirilmesi"
konulu oturumun açılışına (soldan sağa) Gazeteci, televizyoncu Şirin Payzın, Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan, Ekonomi Profesörü Victor Halberstadt, Ekonomist Uwe Krüger, Tarek Sultan Al Essa,
Crescent Petrollleri Ceo Majid Jafar, Habertürk Dış Haberler Editörü Afşin Yurdakul katıldı.
Cinayet, intihar!
Ankara'da bir kişi,
kendisini aldattığından şüphelendiği eşini
silahla vurup öldürdükten
sonra intihar etti.
Fehmi Koru
Savaşa gireceğiz,
iyi güzel de...
12. Sayfada
Ankara'da bir kişi,
kendisini aldattığından şüphelendiği eşini
TOBB Üniversitesi'nin
Söğütözü Caddesi'ndeki
servis girişinde silahla
vurup öldürdükten sonra
intihar etti. Olay yerine
gelen savcı inceleme
yaptı.
Adem Yavuz Irgatoğlu
Bakış Açısı
4. Sayfada
Prof.Dr. Nurullah Çetin
Türkçe Bakış
Suriye’den geldi
Suruç’u vurdu!
Suriye'de çatışmaların sürdüğü
bölgeden atıldığı değerlendirilen
havan mermisinin Suruç ilçesine
bağlı Alanyurt Mahallesi'ndeki bir eve
isabet eti. Olayın ardından ev sahibi
Aliye Demir ve yakınları yetkililerden
yardım istedi. Aile üyeleri evin
enkazında çeşitli eşyalarını aradı.
9. Sayfada
M.Nuri Parmaksız
IŞİD’E HÜCUM!
Bencileyin Sözler
8. Sayfada
İsa Kayacan
Sırası Geldikçe
8. Sayfada
Nurullah Aydın
Ara - Sıra
14. Sayfada
www.
gazetesi.com.tr
gazetemizi bu adresten
takip edebilirsiniz
’ü
’dan
takip edebilirsiniz
Gazetemizi
https://www.
.com/YediGün-Gazetesi
Gazetemizi
https://www.
/yedigun.gazetesi
ABD öncülüğündeki koalisyon
güçlere ait savaş uçakları,
Suriye'nin Rakka kentine bağlı Tel
Abyad ilçesindeki terör örgütü IŞİD
hedeflerini bombaladı. Ayrıca, Suriye
İslami Cephe kuzey Halep Bölge
Sorumlusu Ebu Ali el-Hur, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, İslami
Cephe'ye bağlı birliklerin Dabık ve Tel
Malid beldelerinde, IŞİD'e yönelik
saldırı düzenlediğini ifade etti.
2
SINEMA
TV / MAGAZIN
30 Eylül 2014 Salı
Gardıroplarını sürekli yeniliyorlar...
İSTANBUL - Süperstar
Ajda Pekkan ile Seda Sayan
sıkıldıkları zaman gardırop
detoksu yaptıklarını açıkladı.
Strese girdiklerinde gardıroplarını açıp düzenleyen ikili,
bu şekilde huzur buluyor.
Çalışmadığı zamanlarda
strese girdiğini belirten ünlü
sanatçı Ajda Pekkan, rahatlamak için ilginç bir yöntem
keşfettiğini belirtti.
Süperstar, “Çalışmadığım
zaman kendimi bu dünyaya
ait değilmişim gibi hissediyorum. Yapacak bir şey bulamazsam, evde deli gibi
gardırop düzeltiyorum.
Eskileri ve giymeyecekleri-
mi ayırdığım zaman
yenileniyorum” diye konuştu.
Gardırop detoksunun kendisine terapi gibi geldiğini
belirten Seda Sayan ise,
“Stresli dönemlerimde
gardırop yerleştiririm.
Herkese de tavsiye ediyorum. Eşiyle kavga eden
kadınlara gardırop-larını
düzenlemelerini öneriyorum.
Öyle güzel oluyor ki insan.
Önce kıyafetlerimin tümünü
çıkartıp rafların tozunu alıyorum. Ardından renklileri,
kışlıkları, yazlıkları, eskileri
ayırırken huzur buluyorum”
dedi.
Günlük TV Programı
21:30 SÜPER KUMANDA
20:15 TANRININ KİTABI
Orijinal Adı :
Click
Yönetmen :
Frank Coraci
Oyuncular :
Adam Sandler,
Kate
Beckinsale,
Christopher
Walken
Yapım : 2006
Komedi
Michael
Newman’ın
güzel eşi
Donna’nın iki
harika çocuğu
vardır. Ama
genç adam
onları görmeye
pek fırsat bulamaz çünkü şirkete paha
biçilmez
katkısının,
nankör patronu
tarafından bir
gün fark edileceğini ve
böylece ortaklığa terfi edeceğini umarak
uzun saatlerini
iş yerinde
geçirmektedir.
Orjinal
İsmi:The
Book Of Eli
Yönetmen:
Albert
Hughes
Oyuncular:
Denzel
Washington,
Mila Kunıs,
Ray
Stevenson
Yapım
Yılı:2010
Tür:Aksiyon
/Macera
Distopik bir
gelecekte,
güneş patlaması sonrası
kavrulmuş
dünyada sağ
kalanların
yaşam
mücadelesinde Eli,
(D.Washingt
on) yok
olmanın
eşiğine
gelen insanlığı kurtaracak olan bir
kitabı koruma mücadelesi veriyor.
05:53 İstiklal Marşı ve Günün
Program Akışı
05:55 Sarayın İncisi
07:00 Sabah Haber
08:15 İşimi Seviyorum
08:30 Anne Elimi Tutsana
08:40 Böyle Bitmesin
10:50 Beni Böyle Sev
12:55 Reklam
13:00 Haber
13:15 Spor
13:20 Hava Durumu
13:25 Fragman + Reklam
13:30 1 Çorba
13:35 Küçük Hanımefendi
15:30 Joker
16:50 Zengin Kız Fakir Oğlan
19:00 Ana Haber Bülteni
19:35 Reklam
19:45 Spor
19:50 Hava Durumu
19:55 Beni Böyle Sev
22:55 Joker
06:35 Benim Annem Bir Melek
07:00 Selena
10:25 Yahşi Cazibe
13:10 Adanalı
15:10 Çocuklar Duymasın
17:10 Alemin Kıralı
18:55 Atv Ana Haber
20:00 Daha Hızlı Daha Öfkeli
22:00 Kalp Hırsızı
00:10 Kara Para Aşk
02:35 Yüzleşme
03:55 Son Karar
06:10 Dila Hanım
07:00 Aşkın Bedeli
07:45 Deniz Yıldızı
09:00 Beni Affet
10:00 Melek
12:00 En Güzel Bölüm
12:30 Aşkın Bedeli
14:30 Benim Kuaförüm
16:00 En Güzel Bölüm
16:30 Beni Affet
18:30 Star Haber
19:15 Deniz Yıldızı
20:30 Celal ile Ceren
22:45 Vay Arkadaş
00:00 Oynat Bakalım
01:00 Flash Point
01:45 Aramızda Kalsın
03:45 Oynat Bakalım
05:15 Flash Point
06:00 Söyle Söyleyebilirsen
07:30 Batman
09:00 Duck Dodgers
10:00 Aramızda Kalsın
13:00 Çok Güzel Hareketler Bunlar
14:30 Oynat Bakalım
16:00 Asteriks ve Oburiks
17:15 Hababam Rock
20:00 O Ses Çocuklar
20:30 O Ses Çocuklar
21:30 Süper Kumanda
07:00 HER SABAH
08:45 GAGGUK
09:45 HAFTANIN ANNESİ
11:15 YETER Kİ SEN KAZAN
12:30 ERKAN AKKUŞ İLE
ÖĞLE HABERLERİ
12:50 FATMAGÜL'ÜN
SUÇU NE?
15:00 SONGÜL KARLI İLE
YENİDEN
16:45 HAFTANIN ANNESİ
18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA
HABER
19:30 SPOR BÜLTENİ
SPOR, HAVA DURUMU
20:15 SİNEMA
TANRININ KİTABI
21:45 RAKİPSİZ
TURNUVA-THE TOURNAMENT
23:50 HAYATIN RENGİ
01:20 YABANCI SİNEMA
EFSANE - TEKRAR
03:30 YABANCI SİNEMA
06:00 Geniş Aile
06:45 Günaydın
10:00 Alın Yazım
11:00 Akasya Durağı
13:00 Gün Arası
13:30 Çok Güzel Hareketler Bunlar
15:00 Evim Şahane
17:00 Arka Sokaklar
18:50 Koca Kafalar
19:00 Ana Haber Bülteni
20:00 Güllerin Savaşı
23:15 Şansa Davet
Kickboks’cu
ünlüler...
Vizyona yeni
giren filmler
''Çakma Polisler''
Luke Greenfield'in yönettiği ve
Damon Wayans Jr., Jake Johnson,
Nina Dobrev ile Andy Garcia'nın
oynadığı ''Çakma Polisler'' aksiyon
ve komedi meraklılarını sinema
salonlarına çekmeyi hedefliyor.
Yönetmen Luke Greenfield'in
senaryosunu Nicholas Thomas ile
kaleme aldığı filmde, kolej yıllarından beri arkadaş olan Justin ve
Ryan'ın katıldıkları bir kostüm partisinde yaşadıkları maceralar
izlenebilecek.
''Günah şehri:
Uğruna Ölünülecek
Kadın''
Robert Rodriguez ve Frank
Miller'in yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği ''Günah şehri:
Uğruna Ölünülecek Kadın''
sinema severlerle buluşacak.
Filmin oyuncu kadrosunda
Bruce Willis, Jessica Alba,
Joseph Gordon-Levitt, Eva
Green ve Mickey Rourke gibi
başarılı isimler var.
İSTANBUL - Dünyada fırtına gibi esen Kick Boks
sporu, ülkemizde de sanat ve cemiyet dünyasının ünlü
isimlerinin gözdesi arasına girdi. Kıvanç Tatlıtuğ, Burcu
Esmersoy, Sinem Kobal ve Fahriye Evcen Kick Boks
tutkunu ünlüler arasında yer alıyor.
2014 yılına girdiğimiz gece geleneksel olarak her
sene düzenlenen Victoria’s Secret’ın moda şovu,
mankenlerin kamera arkası görüntüleriyle renklenmişti.
Şovun şüphesiz en dikkat çekici ayrıntısı dünyaca ünlü
top model Adriana Lima’nın Kick Boks antrenmanlarında çekilmiş görüntülerini “Bir şeyi istersem kendimi ona adarım” cümlesiyle tamamladığı andı.
Pilates, zumba ve yogadan sonra tüm dünyada fırtına gibi esen dövüş sporu Kick Boks, gün geçtikçe
popülaritesini artırıyor. Sanat, spor ve cemiyet
dünyasının ünlü isimleri arasında gittikçe yaygınlaşan
bu spor, ülkemizde adını Kıvanç Tatlıtuğ ile duyurdu.
Kuzey-Güney dizisinin çekimleri sırasında rolü gereği
Dünya Eski Kick Boks şampiyonu Ara Karanfil’den
ders alan Tatlıtuğ, bu dövüş sporunun bilinirliğini de
artırdı. Öyle ki günümüzde; ünlü isimler yoga ve meditasyon gibi huzur dolu aktivitelerden, kavganın sporu
‘Kick Boks’a doğru hızlı bir dalış yaptı!
Uzak Doğu dövüş sporlarının en sert ve güçlü dallarından olan Kick Boks’un temelinde rakibi püf noktalar ve tekniklerle yenmek yatıyor. Ancak bu savunma
sanatının en önemli özelliklerinden birisi vücudu komple çalıştırdığı için kişinin sıkı ve fit bir görünüme
kavuşmasını sağlıyor oluşu. Son dönemde Sinem Kobal
ve Fahriye Evcen’in Kick Boks yaparken kameralara
yansıyan görüntüleri, bu sporun ne kadar yaygınlaştığını
gözler önüne serdi. Murat Boz, Burcu Esmersoy, Asena,
Kerem Bürsin, Buse Terim, Özge Ulusoy, Engin Altan
Düzyatan ve Pelin Karahan gibi ünlüler de Türkiye’de
Kick Boks sporuna gönül vermiş isimler arasında yer
alıyor. Ünlü isimlerin Kick Boks hocası Birol Topuz, bu
mücadele sporunun gün geçtikçe yaygınlaşmasını insan
psikolojisindeki ‘güçlü olma’ arzusunun baskın oluşuna bağlıyor. Topuz “Kick Boks son dönemde gelir
seviyesi yüksek kesim tarafından çok tercih ediliyor.
Bunun altında insanın doğasında var olan gücünü kanıtlama isteği yatıyor. İş adamları ya da sanatçılar bu spor
sayesinde ringte mücadele eden kişinin yerine kendisini
koyup gücü bedenlerinde hissedebiliyorlar. Bu hissi
dünyanın en pahalı arabasında ya da en lüks evinde bile
bulamazsınız” sözleriyle Kick Boks’un insan psikolojisinde oluşturduğu devinimi gözler önüne seriyor.
2 yakın arkadaş Evcen ve Kobal, Kick Boks antrenmanlarına birlikte gidiyorlar. Yıldız isimler Kick Boks
yaparken çekilmiş
fotoğraflarını Instagram
hesabından paylaşarak büyük
beğeni topladılar.
Burcu Esmersoy: Ünlü
sunucu Esmersoy da Kick
Boks’a gönül veren ünlüler
arasında. Hem de çok uzun
zamandır! Hayatın yoğun
stresini bu sporlar
üzerinden attığını belirten
Esmersoy, Kick Boks’u
adeta detoks olarak tanımlıyor.
ANKARA
30 Eylül 2014 Salı
Bozkırın Tezenesi
Ankara’da anıldı
Bozkırın
Tezenesi, halk
müziğinin
unutulmaz ismi
Neşet Ertaş
ölümünün ikinci yılında
Ankara’da
düzenlenen
çeşitli etkinliklerle anıldı. Çok
sayıda Belediye
ve dernek Ertaş
için gece
düzenledi.
KEÇİÖREN
HABER MERKEZİ - Türk Halk Müziği’nin
usta ismi Neşet Ertaş, ölümünün ikinci
yıldönümünde Keçiören’de kendi adını taşıyan
Neşet Ertaş Sanat ve Gösteri Merkezi’nde düzenlenen muhteşem bir konserle anıldı.
Neşet Ertaş’ı Anma Konseri’ne Keçiören
Belediye Başkanı Mustafa Ak ve eşi Hatice
Ak’ın yanısıra, Keçiören AK Parti İlçe Başkanı
Zafer Çoktan, Kırşehirliler Federasyonu Başkanı
Hilmi Gökçınar, Kırşehirliler Derneği Genel
Başkanı Lokman Yıldırım ve Kırşehirliler Vakfı
Başkanı Bekir Onan da katıldı. Sanat
ve Gösteri Merkezi’nin salonu Neşet
Ertaş hayranı Keçiörenliler ile tamamen dolarken, konser programı TRT
Müzik kanalı tarafından canlı yayınlandı.
Konserde Şef Zafer Gündoğdu
yönetimindeki sanatçılar Bedia
Akartürk, Ümit Tokcan, Aysun
Gültekin, Tuğba Er, Hulusi Gökmeşe
ile çocuk sanatçı Ali Şahin sevilen
Neşet Ertaş türkülerini seslendirdiler.
Özellikle Ali Şahin güzel yorumuyla
seyircilerden büyük alkış alırken,
Kaman Davul Zurna Ekibi de yaptığı
hareketli gösteri ile izleyicilere
eğlenceli dakikalar yaşattı.
Neşet Ertaş Sanat ve Gösteri
Merkezi’ni bir yıl önce yine TRT
Müzik kanalından canlı yayınlanan bir
konser ile hizmete açtıklarını hatırlatan
Belediye Başkanı Mustafa Ak, “Bugün
söz sazın üstatlarının olacak. Neşet
Ertaş’tan esintiler dinleyeceğiz. Allah
rahmet etsin, mekanı cennet olsun”
dedi.
Merkezin temel atma töreninden iki
gün sonra Büyük Üstad’ın vefat haberini aldıklarına dikkat çeken Hilmi
Gökçınar ise, “Başkanımız Neşet Ertaş
ismini Keçiören’de ölümsüzleştirmek
için Büyük Üstadın ismini tesise verdi.
Neşet Ertaş bozkırın tezenesiydi, ustaydı, garibanın yanındaydı. Ruhu şad
olsun” diye konuştu. Bu ülkenin değerlerine yaşarken sahip çıkabilmek
gerektiğini vurgulayan Lokman
Yıldırım da, “Bundan sonra inşallah
değerlerimize yaşarken sahip çıkarız”
dedi. Böyle güzel bir tesisi Neşet
Ertaş’ın ismiyle Ankara’ya kazandıran
Başkan Ak’a teşekkür eden Bekir Onan
ise, “İşini yapan, işini seven insanları
aziz milletimiz her zaman takdir
etmiştir. Neşet Ertaş’ın yaptıklarıyla
gurur duyuyoruz, mekanı cennet olsun”
mesajını verdi.
Programın sonunda Başkan Ak konsere katılan bütün sanatçılara çiçek vererek teşekkür etti. Yeşil Kırşehir Spor
Kulübü Başkanı Yalçın Doğan da
Başkan Ak’a üzerinde isminin yazılı
olduğu kulüp forması ve atkısını hediye
etti. Başkan Ak, daha sonra sanatçılarla
birlikte toplu hatıra fotoğrafı çektirdi.
Kartal, Başkan Yardımcıları Erhan Aras, Başar
Bal, Yaşar Neslihanoğlu, CHP Yenimahalle İlçe
Başkanı Ali Buçan, belediye meclis üyeleri,
muhtarlar, çok sayıda aşık ve Neşet Ertaş’ın sevenleri katıldı.
Kültür Bakanlığı Halk Şairi Şerif Alioğlu’nun
sunuculuğunu yaptığı programın ev sahibi
Başkan Yaşar, Nazım Hikmet ve Neşet Ertaş gibi
değerli sanatçıların adını Yenimahalle’de yaşatıyor olmaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek
“Yenimahalle aşığı bir belediye başkanı olarak
halkına ve ülkesine hizmet gibi büyük ve ulvi bir
görev üstleniyorum. Bana verilen bu görevi ifa
ederken tüm samimiyetimle söylüyorum ki
Ihlamur
Konağı açıldı
Temeli 2010 tarihinde atılan tesisin açılışına,
Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar’ın yanı sıra,
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanvekili
Sadık Yakut, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim
Kılıç, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, AK Parti Genel
Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Ankara Ticaret
Odası (ATO) Başkanı Salih Bezci, Büyük Birlik Partisi
(BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Hacettepe
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Murat Tuncer,
Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Gençlik ve
Spor Eski Bakanı Suat Kılıç, CHP Ankara Milletvekili
Sinan Aygün, Ankara Giyim Sanayicileri Başkanı
Canik Karakoç katıldı. Törende Ihlamur Konağı’nın
yapımında büyük katkıları olan İbrahim ve Kardeşi
Feruzet İmirzalıoğlu’nu temsilen Prof. Dr. Necat
İmirzalıoğlu ve Ünlü Oyuncu Kenan İmirzalıoğlu da
törende hazır bulundu.
Yenimahalle Belediyesi tarafından planlanan
merkezin Çayyolu Bölgesi’nin Yenimahalle İlçesi’nden
ayrılması nedeniyle Çankaya sınırları içinde kaldığına
dikkat çeken Yaşar, “Bu mekanı ilklerin tesisi olarak
tasarladık, çok özendik. Huzurevlerinin yaşlılarımızın
ölümünü beklediği bir yer değil, yaşama yeniden
başladıkları, yaşama sevgi kattıkları yerler olmalı
anlayışından hareket ettik. Bu fikirden yola çıkarak
görmüş olduğunuz tesisin temelini 4 yıl önce atmıştık.
Bugün, bizim verdiğimiz ismiyle İkinci Bahar Evi’ni
hizmete açmanın gururunu yaşıyorum” diye konuştu.
Yaşar, “Dünya Yaşlılar Derneği’nin büyük
katkılarıyla beraber bu merkezi, burayı güzel bir şekilde işletecek, yaşlılarımıza o sevgiyi verecek, inşaatı
sırasında ve sonrasında benim bin kere geldiğim bu
tesisin bacasını tüttürecek, herkesin yaşamaktan mutlu
olduğu Ankara’ya Türkiye’ye örnek olacak bu tesisi
yeni işletmecilerine kazandırdık“ dedi.
Kurdele kesiminin ardından yaşam merkezini gezen
Yaşar, yaşlılarla da sohbet imkanı buldu. Başkan
Yaşar’ı çok sevdiklerini söyleyen yaşam merkezi sakinleri, onlara böyle güzel bir merkezde yaşama imkanı
sağladığı için Yaşar’a teşekkür etti. Yaşar Türkiye’ye
örnek teşkil edecek olan tesisin Ankara’ya hayırlı
olmasını diledi.
12 bin metre kare alan üzerine kurulan Ihlamur
Konağı’nda 128 kişi hizmet alabilecek. Merkezde, fizik
tedavi ünitesi, termal havuzu, özel bakım odaları, spor
salonu, oyun odası, kütüphane, sanat galerisi, internet
ve sinema salonu, hobi bahçeleri ve atölyeler bulunuyor.
Kurtulmuş’tan
Tiryaki’ye ziyaret
ALTINDAĞ…
YENİMAHALLE
Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük
sanatçılardan saz, söz ve ses ustası
Neşet Ertaş, ölümünün 2’nci yılında
Yenimahalle’de anıldı. Yenimahalle
Belediyesi tarafından bu yıl 6’ncısı
düzenlenen Geleneksel Aşıklar
Şöleni’nde büyük ustanın unutulmaz eserleri, 12
aşığın sesinden Yenimahalle semalarında çınladı.
Ertaş’ın türkülerle yad edildiği gecede
Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar,
“Yüreği Anadolu kokan, tezenesinden duygu
fışkıran gönül adamı ustayı kaybetmemizin
üzerinden çok zaman geçmedi. Ancak ustanın
derin manalar içeren türküleri yadigâr kaldı” dedi.
Yenimahalle Belediyesi’nin usta ozanının
anısına hizmete sunduğu Neşet Ertaş Parkı’nda
gerçekleşen programa Yaşar’ın yanı sıra, CHP
Genel Başkan Yardımcısı Seyhan Erdoğdu,
Yenimahalle Belediyesi Başkan Vekili Mehmet
oynuyor” dedi.
Ertaş’ın zamanın ve sınırların ötesine geçen
bir gönül insanı olduğuna vurgu yapan Yaşar,
“Ertaş, dinleyicilerine sevenlerine ‘Ayaklarınızın
türabı gönüllerinizin hizmetçisiyim’ diyecek
kadar mütevazı bir insan. O, bağlama ile
özdeşmiş ve adeta bu dünyaya türkü söylemek
için gelmiş gerçek bir türkü ustasıdır. Gurbette,
Anadolu’yu tanımayan biri Anadolu nasıl bir
yerdir diye sorsa bir Neşet Ertaş türküsü dinletirsiniz. Toprağına ve insanının duygularına, sevdalarına, acılarına bu kadar tercüman olabilen
türküler Anadolu’yu anlatır, Anadolu kokar”
ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz günlerde hayatını
kaybeden Anadolu halk ozanlarımızdan, UNESCO tarafından yaşayan
insan hazinesi olarak nitelendirilen
Şeref Taşlıova’yı da unutmayan Yaşar,
“Neşet Ertaş’ı anma gecemizi Neşet
Ertaş ve Şeref Taşlıova’yı Anma
Gecesi olarak isimlendirmek isterim”
dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı
Prof. Dr. Seyhan Erdoğdu ise
Yenimahalle Belediyesi’ne bu anlamlı
etkinlik için teşekkür ederek “Neşet
Usta, bozkırın sesi olmakla kalmadı,
dostluğun ve insan sevgisinin de sesi
oldu” diye konuştu.
Programa katılan aşıklar adına
konuşan Aşıklar Kültür ve Dayanışma
Derneği Başkanı Mustafa Aydın da
Başkan Yaşar’a aşıklık geleneğine
sahip çıktığı için teşekkürlerini
sunarak “Başkanımız, bu kültüre sahip
çıkan ender başkanlardan. Kendisiyle
iftihar ediyoruz” dedi.
Konuşmaların ardından aşıklar
Yaşar Demir, Zeki Erdali, Erol
Şahiner, Mustafa Aydın, Gülsüm
Kahraman, Ali Tuncer, Binali Kılıç,
Veysel Yıldızer, Muhlis Denizer, Ozan
Sinemi, Mustafa Sayılır ve Zeynel
Çınar sazları ve sözleriyle Ertaş’ı ve
Taşlıova’yı andı.
Aşık atışmaları ve taşlamaların
yüzlerde tebessüm oluşturduğu programda aşıklardan Ali Tuncer’in
şehitler için yazdığı şiir ise duygu
dolu anlar yaşattı.
Yenimahallelilerden tam not alan,
aşıkların sesinden Ertaş türkülerinin
hayat bulduğu programda Yaşar,
zaman zaman türkülere eşlik etti.
Programın sonunda Yaşar, CHP
Genel Başkan Yardımcısı Erdoğdu ve
CHP İlçe Başkanı Buçan ile
Yenimahalle Belediyesi Aşıklar Şöleni
Kütüğü’ne plaket çaktı. Program,
aşıklara plaket takdiminin ardından
son buldu.
3
ortaya koyduğumuz bazı eserler sizi diğerlerine
oranla daha fazla gururlandırıyor. Bunlardan biri
de bu tüm ihtişamıyla yükselen ve Nazım Hikmet
adını verdiğimiz Kongre ve Sanat Merkezi ile
vefatından kısa bir süre önce hemen yanına yaptığımız Neşet Ertaş Parkı’nı yan yana hizmete
açmış olmamızdır. Halkın gönlünde taht kurmuş,
derin izler bırakmış iki insanımızı burada yan
yana getirdik, ölümsüzleştirdik. Şimdi, devlet
sanatçılığı unvanını “Ben devletin değil halktın
sanatçısı olmak isterim” sözleriyle reddetmiş
Neşet Usta’nın parkında yaz kış, çok değer
verdiği halkı dinleniyor, çocuklar oyun parkında
Türk Halk Müziği’nin usta ismi
halk ozanı Neşet Ertaş, vefatının
ikinci yılında türkülerle anıldı.
Sanatın ve sanatçının daima yanında olan Altındağ Belediyesi, büyük
ustaya vefasını, Altındağ
Belediyesi Türk Halk Müziği korosunun seslendirdiği türkülerle gösterdi. Altındağ Belediyesi Kültür
ve Sanat Evi’nde gerçekleşen anma
programı, Neşet Ertaş hayranlarını
bir araya getirdi. Katılımın yoğun
olduğu anlamlı gecede, Neşet Ertaş türküleri
hep bir ağızdan söylendi. Hayranları, Neşet
Ertaş’ın sesinden duymaya alıştığı türküleri,
Altındağ Belediyesi Türk Halk Müziği koro
şefi İlkim Eylül İlk’in yorumuyla dinleme fırsatı buldu. Altındağ Belediyesi Türk Halk
Müziği korosu sanatçılarının seslendirdiği
pek çok türkü büyük alkış aldı. “Ah Yalan
Dünya, Bağa Gel Bostana Gel, Kendim Ettim
Kendim Buldum, Ahirim Sensin, Gönül Dağı,
Neredesin Sen” gibi dillere destan Neşet
Ertaş türküleri katılımcıların beğenisini
topladı.
HABER MERKEZİBaşbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Altındağ
Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’yi ziyaret etti.
Başkan Tiryaki’ye çalışma ziyaretinde bulunan
Numan Kurtulmuş, Tiryaki’yle Hamamönü’nde bulunan Kamil Paşa Konağı’nda bir araya geldi.
Kurtulmuş’un ziyaretinden büyük memnuniyet
duyduğunu ifade eden Tiryaki, yakında açılacak olan
Altın Köy Açık Hava Müzesi’ni anlattı. Altın Köy’ün
fotoğraflarını gösteren Başkan Tiryaki, projenin detayları hakkında da bilgi verdi.
4
ANKARA
30 Eylül 2014 Salı
BAKIŞ AÇISI
Adem Yavuz IRGATOĞLU
[email protected]
Erasmus’la dünyaya
gelen çocuklar
Kazan'da okul servis
sürücülerine eğitim
Kazan’da, İlçe Emniyet Müdürlüğü okul servis araç sürücüleri için seminer düzenledi.
HABER MERKEZİ - Halk Trafik
Denetleme Büro Amirliği Eğitimi Merkezi
tarafından Halk Eğitimi Merkezi salonunda
gerçekleştirilen seminere İlçe Emniyet Müdürü
Ömer Bülent Akdoğan, Belediye Başkan
Yardımcısı Orhan Yazıcı, İlçe Milli Eğitim
Şube Müdürü Adil Öztürk, Servisler
Kooperatif Başkanı Vasıf Akdere ile okul
servis araç sürücüleri katıldı.
Trafik Başpolisi Murat Tekinarslan’ın
sunumuyla başlayan seminerde İlçe Milli
Eğitim Şube Müdürü Adil Öztürk de kısa bir
konuşma yaparak sürücülerden kurallara
uymasını istedi. Öztürk, "İlçemizde temel
eğitimde 530, orta öğretimde 230 öğrenci
olmak üzere toplamda 760 öğrenci taşınmaktadır. Bu sayıya özel taşıma da eklenirse yaklaşık bin öğrenciye taşıma ile hizmet vermekteyiz. Siz okul taşımacılığı yapanlara biz
öğrencilerimizi emanet ediyoruz ve bu
emanete en iyi şekilde bakmanızı; onlara
sevgi, saygı, hoşgörülü davranmanızı istiyoruz.
Bundan dolayı bu eğitim semineri hepimizin
kuralları öğrenmesi açısından çok önemli"
dedi. Seminerde Kazan'daki genel trafik sıkıntılarına da değinildi. En çok kavşak kazalarının
meydana geldiği vurgulanarak kavşaklı yollardaki geçiş hakları konusu üzerinde duruldu.
Soru-cevap bölümünde sürücülerin sorunları
dile getirildi.
Başkan Yardımcısı Orhan Yazıcı, Kazan
Belediyesi olarak vatandaşın trafikte rahat
etmesi için üzerlerine düşen görevi yapmaya
devam edeceklerini, bunun dışında her türlü
yardım talebi, sıkıntı, şikâyet gibi durumlarda
da yardıma hazır olduklarını söyledi.
Kaymakama veda yemeği
HABER MERKEZİGölbaşı Kaymakamlığı'ndan
Mersin’in Silifke ilçesine
atanan Kaymakam Şevket
Cinbir için bir veda yemeği
düzenlendi. Veda yemeğine
Gölbaşı eski Kaymakamı Raşit
Zengin, Belediye Başkanı Fatih
Duruay, Gölbaşı Jandarma İlçe
Bölük Komutanı Jandarma
Yüzbaşı Uğur Avcı, İlçe
Emniyet Müdürü Selim
Sarıoğlu, Galip Demirel,
Belediye Meclis üyeleri,
bürokratlar, siyasi parti başkanları, sivil toplum kuruluşlarının
temsilcileri, muhtarlar, şehit ve
gazi aileleriyle birçok davetli
katıldı. Düzenlenen yemekte
Belediye Başkanı Fatih Duruay,
Gölbaşı'na hizmetlerinden
dolayı Kaymakam Şevket
Cinbir’e kumlama sanatından
yapılmış Sevgi Çiçeği tablosu
ve Mogan Bıçaktan Gölbaşı
Kaması hediye etti. Yaptığı
konuşmada, 1 yılı aşkın bir
süredir birlikte görev yaptığı
Kaymakam Şevket Cinbir,
“Gölbaşımızda birçok hizmetler
yaptı ve bu hizmetlere kaldığı
yerden Silifke’den devam edecek” diyen Başkan Duruay, şunları söyledi:
"Sayın Kaymakamımız
Gölbaşımıza birçok hizmetler
yaptı kendisine yapmış olduğu
hizmetlerden dolayı teşekkür
ediyorum. Kendisinin Silifke’ye
tayini çıktı. Ben ailecek
Silifke’yi çok ziyaret ederim.
Sayın Kaymakamımızı
Silifke’de olduğu sürece,
ziyaret edecek, kendisine misafir olacağız” Dedi.
Kaymakam Şevket Cinbir ise
konuşmasında davete icap eden
tüm konuklara teşekkür ederek,
"2 Eylül 2013 tarihinde
Gölbaşı'nda büyük bir heyecanla göreve başladım. Başladığım
görevime, çıkan 3 Eylül 2014
kararnamesi ile Mersin ilinin
Silifke ilçesinde devam edeceğim. Bu süre içersinde pren-
Yaşar’dan İlçe Emniyet’e “Hayırlı Olsun” ziyareti
HABER MERKEZİEtimesgut ve Gölbaşı
Emniyet Müdürü olarak
görev yaptıktan sonra
Yenimahalle’ye atanan, İlçe
Emniyet Müdürü Cihangir
Kaya’yı ziyaret eden
Yenimahalle Belediye
Başkanı Fethi Yaşar, yeni
görev yerinde başarı diledi.
Ziyaretinden duyduğu
memnuniyeti dile getiren
Kaya, Yaşar’a teşekkürlerini
sunarak, “Halkımızın huzur
ve güvenliği için sizlerle
işbirliği yaparak çalışıyoruz.
Emniyet güçlerine
verdiğiniz destekten dolayı
teşekkür ediyorum" dedi.
Ziyarette Türkiye’de
günden güne kullanımı
artan bonzaiden, gençlerin
korunması için alınması
gereken tedbirler de masaya
yatırıldı. Kaya, bonzai kullananların yaş ortalamasının
düştüğünü ve bu madde kullanımı sonucu gerçekleşen
ölümlerin tedirgin edici
boyuta ulaştığına vurgu
yaptı. Alkol ve uyuşturucu
gibi zararlı maddelerden
gençleri korumak amacıyla
kapsamlı bir eylem planının
hazırlanması gerektiğini
kaydeden Yaşar, gençlerin
ve ailelerin bilinçlenebilmesi için eğitimin çok önemli
olduğunu söyledi. Bu konuda İlçe Emniyet
Müdürlüğü’ne ellerinden
gelen desteği vermeye hazır
olduklarını kaydeden Yaşar,
“Göreve geldiğim günden
bu yana, vatandaşa huzurlu
bir yaşam alanı oluşturmak
için tüm kurumlarla işbirliği
içerisinde çalışıyorum.
Vatandaşlarımızın devlete
olan güveninin sağlanması
konusunda bu çok önemli”
dedi.
sip olarak adalet duygusu
içerisinde görev yapmaya
çalıştım. Gölbaşı Belediyemizin
hizmet noktasında çok büyük
katkıları ve hizmetleri oldu.
Gölbaşımıza katkıları olan
herkese teşekkür ediyorum. Ben
Gölbaşı’na hakkımı helal ediyorum, sizde bana hakkınızı
helal edin" dedi.
Erasmus, hepimizin bildiği gibi bir öğrenci
DEĞİŞİM programı. Rönesans edebiyatçısından
ismini alan Erasmus, Avrupa Birliği öğrenci,
öğretim elamanı ve personel değişim programını
icra ediyor.
Geçen haftalarda bu konuyla ilgili dikkat
çeken bir haber düştü ajanslara. Haberin başlığı
gazetelerde, haber sitelerinde farklı bir şekilde
verilse de ortak nokta; Erasmus programı kapsamında 1 milyon çocuğun dünyaya gelmesiydi.
Bu programın içeriğini birçoğumuz üniversite
yıllarında öğrenmişizdir. Özellikle “Öğrenci
değişimi” olarak bilinen Erasmus, tam 1 milyon
bebek doğurmuş!
Türkiye’deki öğrencilerin de faydalandığı
Ersasmus, 27 yıldır AB çapında değişim programı
görevi üslenmiş durumda. Özellikle yükseköğretimde öğrencilerin eğitimlerini yapabilmeleri için
değişik ülkelerdeki eğitim sitemini görmesi, bunlardan faydalanmasının faydalarını tartışmaktan
ziyade başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum.
Bu haberde dikkat çeken unsur; dünyaya gelen
1 milyon çocuk! Erasmus sayesinde tanışan
gençler eğitimlerinin yanı sıra hem iş kurmuş
hem de yuva! Bu haber bu iki kavram üzerine
oturtularak okuyucuya sunulmuş. Araştırmayı
yapan ise AB komisyonu. Bu programa katılıp 6
ay veya 1 yıllığına yabancı ülkede eğitim gören
üniversite öğrencilerinin burada kurdukları ilişkiler sonucunda, bir milyondan fazla bebek dünyaya
gelmiş.
Tabii bu araştırma beraberinde çok ilginç
gerçekleri de ortaya koyuyor. İstatistik bilgilerin
yer aldı araştırmada, Erasmus programına
katılarak farklı ülkelerde eğitim gören gençlerin
yüzde 27’sinin bu sayede uzun dönemli bir partnerle tanıştıkları ortaya çıkmış. Bu şekilde tanışan
çiftlerin de 1 milyon bebek dünyaya getirdiği
sonucuna varılmış.
Ve yine araştırmaya göre Erasmus’a katılanların yüzde 40’ı iş hayatlarının bir döneminde
yurt dışında çalışma imkânı buluyor. Yurt dışında
eğitim görenlerin işsizlik oranları, eğitim
görmeyenlere göre çok daha düşük çıkmış.
Avrupa Komisyonunda Eğitim, Kültür, Çokdillilik
ve Gençlikten sorumlu olan Androulla
Vassiliou’nun açıklamalarından alınan bölümde
şu mesaj veriliyor: “3 milyon öğrencinin yararlandığı bu programda yurt dışında eğitim görenler
işsiz kalmıyor!”
Ancak şu sorulara ve cevaplara yer verilmiyor:
Dünyaya gelen 1 milyon bebeğin kaç tanesi
meşru yollarla dünyaya gelmiş? Kaç kişi resmi
nikâh kıyarak evlilik kurmuş? Bu evlenenlerden
kaç kişi, ne kadar sürede boşanmış? Bu evlenen
çiftler ne zamandan beri birlikte yaşamaya
başlamış? Kaç kişinin ailesi bu birliktelikten haberdar?
30’u aşkın Avrupa ülkesinde yaklaşık 88 bin
kişiyle yapılan araştırma sonucunda bu sorulara
yer verilmemiş.
2013 yılında Sosyal, Ekonomik ve Kültürel
Araştırmalar Merkezi (SEKAM)’nin 81 ilde 1528 yaş grubundan 5 bin 541 gençle yaptığı
araştırmanın sonucuna göre “Kız erkek aynı evde
istedikleri şartlarda olur mu?” sorusuna yönelik
verilen cevaplarda gençlerin yüzde 20-25’inin bu
duruma olumlu yaklaştığını gösteriyordu. Acaba
Erasmus programı ile Türkiye’den giden gençlerin (kız-erkek) kaç tanesi ilişki kurdu? Kaç kişi
evlendi? Kaç kişi kaç bebek dünyaya getirdi?
Bu önemli konunun yanı sıra “DEĞİŞİM” programının gençlerin kimlikleri ve kişilikleri
üzerindeki etkileri de araştırılmalıdır! Çünkü
gözle görülür bir değişim var.
Başkan Taşdelen mahalle sakinleriyle buluştu
HABER MERKEZİÇankaya Belediye
Başkanı Alper Taşdelen,
ekiplerin çalışmalarını
yerinde incelemek üzere
geldiği Maltepe
Mahallesi’nde vatandaşlarla sohbet etti, çalışmalar hakkında görüşlerini aldı. Maltepe Kırağı
Sokak’ta tamamlanan renkli asfalt kaldırım hakkında taksici esnafı ve vatandaşların olumlu görüşlerini alan Başkan Taşdelen,
semtteki parklarda yapılan
çalışmaları da yerinde
inceledi. ‘Renkli Asfalt
Kaldırım’ın uzun ömürlü
olmasının yanı sıra yıkanabilir, süratle yenilenebilir
olma özelliği ile dikkatleri
çektiğini ve imalat
süresinin kısalığı ile de
kaldırım sorununa hızla
çözüm getirdiğini vurgu-
layan Taşdelen, sokaklardaki sorunların daha hızlı
çözülmesiyle Çankaya’nın
ve Çankayalının
kazanacağını aktardı.
Belediyenin özellikle
sokaklardaki sorunların
hafifletilmesiyle daha
büyük işlere imza atmaya
hazırlandıklarını ifade
eden Başkan Taşdelen,
vatandaş memnuniyeti
sağlamanın kendilerine
güç verdiğini söyledi.
Maltepe Mahallesi
Muhtarı Hacı Öktem ile
birlikte sokakları gezen
Taşdelen, taksici esnafı ile
de dertleşti. Küçük
esnafın sorunlarını
önemsediklerini belirten
Başkan, meslek örgütleri
ile görüşmeler yaparak
sorunlarına kısa sürede
çözüm üreteceklerini ifade
etti.
ANKARA
30 Eylül 2014 Salı
Keçiören’de modern
kurbanlık satış alanı
Yenimahalle
İnşaat
Müteahhitleri
Derneği,
yeni hizmet
binası
düzenlenen
görkemli bir
törenle
hizmete
açıldı.
HABER MERKEZİKeçiören Belediyesi, bu yıl
701’i Ovacık, 55’i Bağlum
semtinde olmak üzere satış
alanlarında toplam 756 adet
çadır kurdu. Sosyal tesislerden
güvenliğe kadar her türlü ihtiyacın düşünüldüğü satış alanlarının etrafı tel örgülerle
çevrilirken, giriş-çıkış kapılarında da kontrol noktaları oluşturuldu. Alanların güvenliği ise 24
saat görev yapan zabıta personeli ve özel güvenlik görevlileri
tarafından sağlanıyor.
Kurban satış alanına getirilen
tüm kurbanlıkların şap
aşılarının yapılıp yapılmadığı
kulak küpe numaralarına göre
5
İtfaiye Haftası’na
özel sergi açıldı
kontrol ediliyor. Türkiye’de ilk
defa Keçiören Belediyesi
tarafından başlatılan ultrasonografi yöntemi sayesinde dişi
kurbanlıklar veteriner hekimlerce gebelik testinden geçiriliyor. Gebe olduğu tespit edilen
kurbanlıklar ile yaşları küçük
hayvanlar, kurban satış alanlarından çıkarılarak satışına izin
verilmiyor. Alanlarda acil
vakalara anında müdahale
etmek amacıyla sağlık ve veterinerlik hizmet kabinleri kurulurken, veteriner hekimler ile
sağlık ekibinin yanı sıra birer
adet ambulans da 24 saat
esasıyla hizmet veriyor.
Ovacık semtinde Keçiören
Belediyesi’ne ait tesisler
içerisinde kurban kesimi için iki
mezbaha bulunuyor.İki dakikada
bir kurbanlığın kesilebildiği
modern mezbahane, günde bin
kurbanlığın kesimine imkan
tanıyor. Keçiören Belediyesi
mezbahanelerin dışında, kurbanlığını kendi başına kesmek
isteyen vatandaşlar için farklı
semtlerde 11 adet kapalı pazar
yeri belirlerken, bu yerlerde
dini vecibelerin yerine getirilebilmesi amacıyla imamların
da hazır bulunmasını sağlayacak. Satış alanlarında kurbanlık
alırken ve kesim yapılırken
dikkat edilecek hususlar ile
ilgili hazırlanan el broşürleri
dağıtılarak vatandaşların bilinçlendirilmesi hedefleniyor.
Satıcıların ve alıcıların
ihtiyaçları için farklı noktalara
kurulan tuvaletlerin yanısıra
satış alanlarında 24 saat sıcak
su bulunan duş kabinleri de yer
alıyor. Ayrıca kurban satıcıları
ile kurbanlık almaya gelen
vatandaşların yararlanabileceği
hizmet çadırı, mescit ve 3 bin
araçlık otopark da alanda
hizmet veriyor.
Kurban Bayramı süresince
zabıta ve nöbetçi veteriner
hekimlerin yanı sıra, kaçan kurbanlıkların yakalanması için
oluşturulan kurban yakalama
timi de görev başında olacak.
HABER MERKEZİ- “İtfaiye Haftası” dolayısıyla
Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı’nca
düzenlenen sergi, Metro Sanat Galerisi’nde açıldı.
Fotoğraf sergisinin açılışını Büyükşehir Belediyesi
Genel Sekreteri Asım Balcı yaptı. Balcı, açılışta yaptığı
konuşmada; Ankara İtfaiyesi’nin gerçekleştirdiği güzel
faaliyetlerin sergilendiğini kaydetti.
Genel Sekreter Balcı, Ankara İtfaiyesi’nin sadece
kent sınırları içinde değil, başka illerde de meydana
gelebilecek görevler için 7/24 saat hazır bir şekilde beklediğini ifade etti. Balcı, böylesi durumlarda da Ankara
Büyükşehir Belediyesi İtfaiye teşkilatının koşa koşa
göreve gittiğini kaydetti.
Son olarak Soma faciasında Ankara İtfaiyesi’nin
hemen yola çıktığını ve orada da en riskli bölgelerde
görev alarak vazifelerini üstün bir anlayışla yerine
getirdiğini anlatan Balcı, “İtfaiye teşkilatımıza bundan
dolayı da çok teşekkür ediyoruz” dedi.
Balcı, Ankara İtfaiye Teşkilatının tüm Türkiye’deki
itfaiye teşkilatlarının yetişmesine yardımcı olduğunu,
dalgıçlık eğitimi başta olmak üzere bir takım hizmet içi
eğitimlere de zaman zaman gittiğini ve başka yerlerde
bu hizmetlerin aksamadan sürmesi için zaman harcadığını belirtti. Balcı, “Bu da Ankara olarak ayrı bir
gurur kaynağımız. Tabi burada Melih Gökçek
Başkanımızın İtfaiye teşkilatına vermiş olduğu önemi
vurgulamamız gerekiyor” diye konuştu.
İtfaiye Haftası nedeniyle açılışı yapılan ve 100
fotoğrafın yer aldığı sergide, Ankara İtfaiyesi’nde
arama-kurtarma çalışmalarında görev yapan “Şivas” ve
“Bozo” isimli köpekler Ankaralıların büyük ilgisini
çekti.
Başkan Gökçek’in twitter
takipçisi 2 milyonu geçti
Evi yanan engelli vatandaşa Çankaya’dan yardım eli
Çankaya
Belediyesi,
evi yanan
engelli
vatandaşa
yardım eli
uzattı.
HABER MERKEZİ-Çankaya’da evi yanan Mustafa Aydoğan’ın
yardımına komşuları ve Çankaya Belediyesi koştu. Geçtiğimiz günlerde Boztepe 233 Sokak 102 numaralı gecekonduda çıkan yangın
nedeniyle evinin çatısı kısmen yanan ve eşyaları kullanılamaz
duruma gelen Aydoğan’ın zor durumu mahalle halkını harekete
geçirdi. Komşuluk ve dayanışma kültürünün en güzel örneklerinden birini sergileyen mahalle halkı, engelli komşuları Mustafa
Aydoğan’ın evinin tamiri için el birliğiyle malzeme desteğinde
bulundu. Aydoğan’ın durumundan haberdar olan Çankaya
Belediyesi de, yanan çatının onarımını üstlendi. Çankaya
Belediyesi ekipleri kısmen yanan çatıyı onardı; gecekondunun
diğer bakım ve tadilat işlerini gerçekleştirdi.
Komşularından ve Çankaya Belediyesi’nden gördüğü desteğin
kendisini çok mutlu ettiğini belirten Mustafa Aydoğan, “Zor
günümde yanımda olan, ihtiyaçlarımı gideren komşularıma ve
Çankaya Belediyesi’ne teşekkür ederim” dedi.
HABER MERKEZİAnkara Büyükşehir
Belediye Başkanı Melih
Gökçek’in twitter’daki
takipçi sayısı, 2 milyonu aştı.
Yeni bir rekora imza atan
Başkan Gökçek, twitter’daki
takipçi sayısının 2 milyona
ulaşmasını ise “VE TWİTTER'DA 2.000.000'CU
TAKİPCİM... HOŞ GELDİN
@mahmuut_bal ... TWİT
ALEMİNE TEŞEKKÜRLER... GERÇEKTEN
GURUR VERİCİ BİR
OLAY...” twiti ile duyurdu.
Twitter’a katıldığı 9 Ocak
2011 tarihinden itibaren attığı
twitterle bir fenomen haline
gelen Başkan Gökçek, yaptığı açıklamalarla, vatandaşlarla kurduğu diyaloglarla, ülke gündemine ilişkin
isabetli değerlendirmeleriyle,
Büyükşehir Belediyesi’nin
proje ve hizmetlerini anlatıp
Başkentlilerin soru ve sorunlarının anında çözüme kavuş-
turmasıyla sosyal medya
ağının örnek siyasetçisi oldu.
Sosyal medyayı etkin
kullanımı ve takipçileri ile
sık sık yemekli toplantılarla
bir araya gelerek yüz yüze
kurduğu iletişimler ile ünü
ülke sınırlarını aşan Başkan
Gökçek’e, iki yıl üst üste
ABD’nin saygın internet ve
teknoloji kuruluşlarından
Internet Marketing
Association tarafından
“Dünyada Sosyal Medyayı
En İyi Kullanan Belediye
Başkanı” ödülüne layık
görüldü. Yaptığı açıklamalarda twitterın oldukça
önemli bir iletişim ağı
olduğunu sık sık dile getiren
Başkan Gökçek, hizmetlerini, projelerini, görüşlerini
paylaştığı, pek çok soruya
yanıt verdiği, iddialara açıklık getirdiği “sosyal paylaşım
ağı twitter”da takipçi sayısını
her geçen gün artırarak 2
milyonu aştı.
Mağdur ailenin yüzünü Nevin Gökçek güldürdü
HABER MERKEZİ - Nevin Gökçek,
Kazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk’ün
eşi Meral Ertürk’le 6 ay önce eşini kaybeden
F.Ö.’yü ve ailesini evinde ziyaret etti.
Gökçek, 1’i kız 5 çocuk F.Ö nün sıkıntılarını
dinledi. Eşinin daha önce alkol bile
almadığını, iflas ettikten sonra bunalıma gir-
Başkan
eşleri
kahvaltıda
bir araya
geldi
erek madde bağımlısı olduğunu belirten F.Ö. ,
“Eşim son zamanlarda evdeki eşyaları satmaya
başlamıştı. Oturduğumuz ev bizimdi fakat şu
anda hacizli. Zor şartlar altında, belediyenin,
kaymakamlığın sağladığı yardımlarla geçiniyoruz. 13 yaşındaki kızımın da babası gibi
madde bağımlısı olmasından korkuyorum”
HABER MERKEZİ - Ankara’daki belediye
başkan eşleri, Kazan Belediye Başkanı Lokman
Ertürk'ün eşi Meral Ertürk’ün Kazan'da verdiği kahvaltıda buluştu. Kazan Köprübaşı Sosyal
Tesisleri'nde verilen davete Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Melih Gökçek'in eşi Nevin
Gökçek, Güdül Belediye Başkanı Havva Yıldırım,
bazı belediye başkan eşleri ve Ankara Büyükşehir
Belediyesi'nde çalışan kadın daire başkanları katıldı.
Yapımı devam eden Kazan Termal Otel Kongre ve
Sağlık Merkezinin yanındaki bahçede ağırlanan
konuklar tesisten ve Meral Ertürk'ün ev sahipliğinden çok memnun kaldıklarını dile getirdiler.
dedi. Nevin Gökçek, mağdur aileye getirdiği
yardımları teslim ederken, kendilerine her türlü
desteği vereceklerini söyledi. Gökçek, 13
yaşındaki T.Ö ile de konuşarak ona nasihatlerde bulundu. Nevin Gökçek, daha önce de
Kazan'da mağdur aileleri ziyaret ederek ayni
ve maddi yardımlarda bulunmuştu.
6
EKONOMİ
30 Eylül 2014 Salı
Süleyman Demirel
Üniversitesi (SDÜ)
İlahiyat Fakültesi
Dekanı Prof. Dr.
Talip Türcan, "Kredi
kartıyla kurban
aldığımızda eğer
faize düşmüyorsak,
yani vadesinde borcumuzu ödüyorsak
hiçbir beis yoktur
ama zamanında
ödemeyip faize
düşüyorsak haram
işlemiş oluruz"
dedi.
Kredi kartıyla kurbanlık alırken
faize düşmemeye dikkat edilmeli
ISPARTA - Türcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Allah'a yakınlaşmak anlamına gelen kurbanın peygamberler tarihi kadar
eski ve günümüze kadar gelen bir ibadet
şekli olduğunu söyledi.
Kurbanın, islam peygamberi Hz.
Muhammed'e kadar değişik şekillerde
yürütüldüğünü dile getiren Türcan, İslam ile
kurbanın tanımı, şekli ve koşullarının belli
bir ibadet haline geldiğini belirtti.
Bu nedenle kurban konusunda dinde ihtilafa düşülecek bir konu bulunmadığını kaydeden Türcan, kimlerin kurban keseceği,
hangi hayvanların kurban edileceği, hangi
şartları taşıyan hayvanların kurban edileceğinin açık bir şekilde belirtildiğine dikkati
çekti.
Türcan, kredi kartları ile alışverişlerindeki
temel prensibin kurban alışverişlerinde de
geçerli olduğunu vurgulayarak, şöyle devam
etti:
"Kredi kartıyla kurban aldığımızda eğer
faize düşmüyorsak, yani vadesinde borcumuzu ödüyorsak hiçbir beis yoktur ama
zamanında ödemeyip faize düşüyorsak haram
işlemiş oluruz. Aldığımız kurbanlığın
kesilmesi yine geçerlidir fakat ilave bir
günah elde etmiş oluruz. Kurbandan elde
edeceğimiz sevaptan çok günaha düşmüş
oluruz. Bu makul, anlamlı bir davranış değil.
Bir kimse faize düşmüş de olsa kestiği kurbanın geçersiz olduğunu söyleyemeyiz. O
borcundan kurtulmuş olur ama içine düştüğü
günah çok daha fazladır. Bu, karlı bir iş
değildir."
Türcan, kurbanın, akıl sahibi olması koşuluyla belirli bir gelire sahip tüm
Müslümanlarca kesilmesi gerektiğine işaret
ederek, "Kurban, sadece Allah rızası için
kesilir. Başkası adına kurban kesilmez.
Dinimizde tanımlanmış kurban türleri dışında
kurbanlar kesmek, bu tür ibadetleri icad
etmek bid'attir. Bid'at ise dinimizde
haramdır" diye konuştu.
Normal şartlarda ölü adına kurban kesilemeyeceğinin altını çizen Türcan, şunları kaydetti: "Eğer ölen kişi vasiyet etmişse bu
yapılabilir. Nitekim Hz. Muhammed'in de
Hz. Ali'ye böyle bir vasiyette bulunduğuna
dair rivayetler var fakat bu rivayetlerden ölen
kimsenin adına kurban kesilmesinin gerekliliğine dair bir şey çıkmaz. Günümüzde bazı
dini cemaatlerde birçok kimseden para
toplanıyor ve peygamber efendimiz adına
kurban kesiliyor. Bunu fıkıh ile izah etmemiz
mümkün değil. Efendimiz adına birçok
kimseden para toplayıp kurban kesmek caiz
değildir, haram bir davranıştır. Kesilen hayvanın kurban olması mümkün değildir."
(AA)
AYB'den kırsal kalkınmaya
100 milyon avroluk destek
ANKARA - Ziraat Bankası ile Avrupa Yatırım Bankası
(AYB) arasında kırsal kalkınmayı desteklemek amacıyla 4 yılı
geri ödemesiz, 14 yıl vadeli 100 milyon avroluk IPARD kredi
anlaşması imzalandı.
Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, Genel
Müdürlük binasındaki imza töreninde yaptığı konuşmada, anlaşmaya konu kredinin ilk kez bir banka aracılığıyla verildiğini
söyledi.
Ziraat Bankasının tarım kesimini finanse etmek amacıyla
kurulduğunu ifade eden Aydın, "Türkiye'deki tarımsal kredi
hacminin çoğunu elimizde bulunduruyoruz. Türkiye'nin her
yerinde şubemiz var. Finansmana erişimi temin etmek bakımından en iddialı banka biziz" dedi.
Aydın,
AYB'den uygun
şartlarda sağladıkları uzun vadeli
kaynak tutarının
400 milyon avroya
ulaştığına dikkati
çekti.
AYB Başkan
Yardımcısı Pin Van
Ballekom da Ziraat
Bankasını kendileri açısından "çok
güvenilir bir ortak"
olarak tanımladı. Anlaşmanın tarımsal kalkınma üzerine yoğunlaştığını dile getiren Ballekom, güvenilir ve kalifiye insanların
varlığının anlaşmanın imzalanmasında önemli olduğunu ifade etti.
AYB'nin, operasyonlarının büyük bir çoğunluğunu Türkiye'de
gerçekleştirdiğini kaydeden Ballekom, "Bu, standart bir kredi
değil. Mikro işletmeler için tarımsal ekonomi son derece önemli.
AB için de işsizlikle mücadele anlamında tarımsal destekler son
derece önemli. Bankamızın bu alanda daha fazla aktif olması
gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
Ballekom, anlaşmanın Türkiye'deki çiftçilerin hayatını daha da
kolaylaştıracağını sözlerine ekledi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat
Mirmahmutoğulları da son 10 yılda Türk tarımında çok ciddi
gelişme yaşandığını söyledi.
Tarımsal hasıla bakımından geride kalan 10 yılda AB
ülkelerinin ortalama binde 2 büyümesine karşın bu oranın Türkiye
için yüzde 2 olarak gerçekleştiğini belirten Mirmahmutoğulları,
AYB'nin Türkiye'de çok dinamik olan bir sektöre kredi sağladığına işaret etti.
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Stefano Manservisi, anlaşmanın Türkiye'nin, AB'nin standartları ve ortak tarım politikasına
daha da yaklaşması bakımından önemli olduğunu kaydetti.(AA)
Fortune 500 Türkiye'de
ödüller sahibini buldu
İSTANBUL- Fortune 500
Türkiye listesinde 6 kategoride ön
sıralarda yer alan şirketlere ödülleri
verildi.
Fortune 500 Türkiye listesinde 6
kategoride ön sıralarda yer alan şirketler, düzenlenen gala gecesinde
ödüllerini aldı. Gecede, Fortune
Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Ali
Ağaoğlu moderatörlüğünde,
"Türkiye'de yeni dönem: Fırsatlar,
riskler.." başlıklı panel düzenlendi.
Panelde konuşan İş Bankası
Yönetim Kurulu Başkanı Ersin
Özince, gelecek dönemde, belirtilen
risklerin Türkiye'ye çok büyük
sıkıntılar yaratmayacağını söyledi.
Özince, Türk yatırımcısı veya
Türkiye'de yatırım yapan yatırımcılar açısından, son 1 yılda
karşılaşılan kur riskinin yanında
faiz ve vade risklerinin önemsiz
olduğunu ifade etti.
İstanbul Finans Merkezine
ilişkin düşünceleri belirtirken, aslında arzularının, finansın olgunlaşması olduğunu dile getiren Özince,
Türkiye'de hala çok naif bir mali
sektör olduğunu belirtti.
Özince, ülkede finansal risklerin
yönetilmesine uygun enstrümanların ve pek çok riske uygun sigorta
ürünlerinin olmadığına dikkati çekerek, bunların olabilmesi için
piyasaların sıfırdan başlanıp kurulması gerektiğini vurguladı.
Türkiye için hala bir potansiyel
olduğunu kaydeden Özince, "Ama
finans merkezi dediğimiz zaman
serbest piyasa ekonomisine ve
dünya sermayesine sonuna kadar
her şeyimizle inanmak lazım. Bu
konuda çok önemli eksikliklerimiz
oldu. Finansal kaynaklar için sürpriz yaratmayacak bir ülke ve ev
sahibi görünümünde olmamız
lazım" diye konuştu.
Ersin Özince, dünyada
bankacılık sektöründe başta Avrupa
ülkeleri olmak üzere birçok ülkenin
sıkıntılarının hala devam etmesinin,
Türkiye'de bankacılığı göreceli
olarak iyi gösterdiğini söyledi.
Bankacılık sektöründe sorun
olmadığını dile getiren Özince, şunları kaydetti:
"Sorun olsa olsa bankacılık sektörümüz enstrüman çeşitlendirememesi olur. Bilhassa tasarrufa
dönük alanlarda pek inovasyon
yapamıyor. Bu konularda daha
özendirici önlemler alınabilir.
Ayrıca bu piyasanın biraz daha liberalize olmasını isteyebiliriz. Ben
isterim ki bütün bankalarımız sermaye piyasasına açık banka olsun.
Son olarak insan sermayesi, bu gibi
ülkelerin elindeki önemli kaynaklardan biri olabilir. Türkiye'nin elinde
potansiyel var gibi görünüyor. Bu
potansiyel de olabilir, çok büyük bir
problem de... Şu anda problem
ayağında görünüyor çünkü vasıflı
işsizlik çok ve genç işsizlik normalin üzerinde. Bugün ekonomi
yönetilerek başarı kazanabilir,
gelişigüzel çabalayarak, çok gayret
sarf ederek bir yere varılamaz.
Cumhuriyetin 100. yılında biraz
daha mukayeseli üstünlük geliştireceğimiz alanlar aramamız lazım.
Biz dünya çapında olmayabiliriz
ama yöremizde önderlik
yapacağımız alanlar geliştirebiliriz."
Turkcell Genel Müdürü Süreyya
Ciliv ise Türk insanının çok büyük
bir potansiyeli olduğunu dile getirerek, bilginin iyi kullanılması ve
doğru vizyonun seçilmesi halinde
muazzam başarılar yakalanabileceğini ifade etti.
Türkiye'nin tartışmasız şekilde
son 12 yılda muazzam bir büyüme
kaydettiğini belirten Ciliv, şöyle
devam etti:
"Bazı 10 yıllık dönemlerde hiç
büyümediği dönemler de oldu. 3
bin dolardan 10 bin 500 dolarlara
geldik. Bunu nasıl 30 binlere
taşırız? Bir de bu ilk yolculuk, bunu
aynı şekilde devam ettirirsek, büyük
ihtimalle 30 bine gelemeyiz. Vites
büyütmemiz lazım. Daha yüksek
katma değer daha marka odaklı
olmamız lazım. Burada iş
dünyasının da bence kendisini
yenilemesi lazım. Yazılımı kullanmada Türkiye açık farkla sonuncu… Türk iş adamı teknolojiyi işine
entegre edemiyor. İşin sahibi, işini
nasıl yenileyeceğini IT dünyasına
söylemezse, IT dünyası o şirketi
ileri götüremez. Bu sebeple iş
dünyası olarak hepimizin burada
sorumluluk alması lazım. Dünya
markaları oluşturacağız. Bunun için
yeni ürün, servislerle diğer ülkelere
avantaj sağlayan malları satmamız
lazım."
Bu konuda teknoloji kullanılmazsa bir şans yakalanamayacağının altını çizen Ciliv, teknolojinin en büyük değişken olduğuna
ve burada en büyük sorumluluğun,
şirketlerin liderlerine düştüğüne
işaret etti.
Liderin, inanması, yol göstermesi ve bütün takımını o yönde sürüklemesi gerektiğini belirten Ciliv,
ABD'nin enerjide yıllarca ticaret
açığı verdiğini hatırlatarak, şu anda
ilim, bilim ve fenle icaret fazlası
verdiğini ifade etti. Türkiye'nin de
en büyük harcamasının enerjide
olduğunu aktaran Ciliv, Türkiye'nin
bilgi toplumu olması gerektiğini,
bunun da kendi işleri olduğunu dile
getirdi. (AA)
Kurban pazarlarında
satıcıların yüzü gülüyor
IĞDIR - Ülke genelinde kurbanlık
fiyatlarının yüzde 15 civarında artması
satıcıları memnun etti.
Kurban Bayramı'na 11 gün kala hayvan pazarlarında hareketlilik arttı. Iğdır
Belediyesi'ne ait hayvan pazarında,
sabahın ilk ışıklarıyla yoğunluk başlıyor.
Erken saatlerde pazara gelen vatandaşlar, beğendikleri kurbanlığı en uygun
fiyata almak, satıcılar ise istediği fiyattan
verebilmek için sıkı bir pazarlığa
tutuşuyor.
Bu yıl kurbanlık fiyatlarında meydana
gelen artış ise satıcıların yüzünü
güldürdü. Geçen seneye göre fiyatların
yüzde 15 artmasıyla satıcılar, daha fazla
kar etmenin mutluluğunu yaşarken,
vatandaşlar ise daha uygun fiyattaki kurbanlıkları bulmak için arayışa giriyor.
Kurban satıcılarından Ahmet Acı,
fiyatların yükselmesiyle emeklerinin
karşılığını alacaklarını söyledi.
Geçtiğimiz yıllarda düşük fiyatlardan kurbanlıklarını sattığını vurgulayan Acı,
"Fiyatlardan çok memnunuz. Günde 2 ya
da 5 hayvan satıyoruz. Bu yılın fiyatları
da gayet güzel. Emeğimize değiyor çok
şükür" dedi.
Kurbanlık bakmaya gelen vatandaşlardan Musa Hacı ise fiyat artışının kendilerini zor durumda bıraktığını anlattı.
Hacı, geçen yıl 4 bin liraya satılan
hayvanın bu yıl 5 bin lira civarında
olduğuna işaret ederek, "Geçen seneye
göre fiyatlar artmış durumda. Biz de
bütçemize göre kurbanlık bulabiliyoruz
ama daha kötü durumda olan vatandaşlar
uygun kurbanlığı bulmakta zorlanıyor"
diye konuştu. (AA)
Rockefeller ailesi temiz enerjiye yöneliyor
ANKARA - Rockefeller ailesinin
varisleri, temiz enerjiye yatırım yapmak amacıyla fosil yakıt yatırımlarını
satmayı planlıyor.
BBC'nin haberine göre,
Rockefeller Brothers Fund, fosil
yakıtlardan gelen 50 milyar dolardan
fazla mal varlığından kurtulma sözü
veren hayırseverler koalisyonuna
katılıyor.
Rockefeller'in kararı, yarın başlayacak BM İklim Değişikliği
Zirvesi'nden bir gün önce açık-
lanırken, sözkonusu koalisyona 650
birey ve 180 kuruluş katılmıştı.
Rockefeller Brothers Fund
Yöneticisi Stephen Heintz, açıklamasında, fosil yakıt yatırımlarını
elden çıkarma kararının, petrol zengini John DRockefeller'in istekleriyle
aynı doğrultuda olduğunu belirterek,
"Bugün yaşasaydı, geleceği gören zeki
bir işadamı olarak, fosil yakıtlardan
vazgeçerek temiz, yenilenebilir enerjiye yatırım yapacağından çok eminiz" dedi.
Hayır kurumu Rockefeller
Brothers Fund, 1940 yılında John D
Rockefeller'in oğulları tarafından
kurulmuştu. 31 Temmuz 2014
itibariyle kurumun varlık yatırımı
860 milyon dolardı.
Rockefeller varislerinden Valerie
Rockefeller Wayne, Washington
Post'ta yayınlanan açıklamasında,
"Sağlıklı bir gezegeni korumak ahlaki
bir zorunluluktur" ifadesini kullandı.
(AA)
EKONOMİ
30 Eylül 2014 Salı
Türkiye'nin
hayvancılık
bakımından
önemli
merkezlerinden
birisi olan
Ardahan'dan
farklı illere
yönelik kurbanlık
sevkiyatı
sürüyor.
Kurbanlık sevkiyatı hızlandı
ARDAHAN - Ardahan Valisi
Ahmet Deniz, Atatürk
Mahallesin'deki hayvan pazarında
incelemelerde bulundu. Besiclerle
bir süre sohbet eden Deniz, AA
muhabirine yaptığı açıklamada,
hayvan sevkıyatının sağlıklı ve
kontrollü şekilde sürdüğünü söyledi.
Son birkaç gündür hayvan
sevkıyatının hızlandırıldığını
belirten Deniz, şöyle konuştu:
"Bizim büyükbaş hayvan
potansiyelimiz yaklaşık 370 bin
civarında. Bu bölge ekonomisi için
çok ciddi bir rakamdır. Bunun 70
bini ise küçükbaştır. Bu rakam
bizim için son derece önemli.
Bugün burada göründüğü kadarıyla verimli bir sezon mevcut.
Çünkü mevsim verimli oldu.
Bugün bu ziyarette de görüldü.
Çok yoğun bir hareketlilik var. Bu
bölgenin geneli sonuçta hay-
vancılık ve tarım ekonomisine
bağlı. Şu an aldığım bilgilerde alıcı
da satıcı da genel durumdan memnun."
Deniz ile hayvan pazarını
ziyarete den Hayvan Sağlığı Şube
Müdürü Mesut Şimşek ise bugüne
kadar 70 bin büyükbaş hayvanın il
dışına sevk edildiğini ifade etti.
Bayrama kadar yaklaşık 120
bin hayvanın sevk edilmesini beklediklerini anlatan Şimşek,
"Tahminlerimiz sevkıyatın 120
bini bulması. Bunun yaklaşık 70
veya 80 bini büyükbaş, 30-40 bini
ise küçük baş olur. Kentte 370 bin
civarında büyükbaş, 70 bin
civarında ise küçükbaş hayvanımız
mevcut. İlerleyen zamanlarda
bunun ne kadarının normal, ne
kadarının da kurbanlık olarak çıktığı netleşir. Bugün itibarıyla yaklaşık 2 bin hayvan sevk için sıra
bekliyor" diye konuştu.(AA)
Kredi kartı sayısı
bir yılda 600 bin arttı
İSTANBUL - Bankalararası Kart Merkezi
(BKM) verilerine göre, kredi kartı sayısı son bir
yıllık dönemde 600 bin artarak, 57,1 milyona
ulaştı.
BKM, kartlı ödeme sistemlerine ait Ağustos
2014 verilerini yayımladı.
BKM verilerine göre, 2013 Ağustos - 2014
Ağustos aylarını kapsayan son bir yıllık dönemde
toplam kart sayısı yüzde 4 artarak 153,2 milyondan 159,3 milyona yükseldi.
Söz konusu dönemde kredi kartı sayısı 600
bin artarak 57,1 milyona yükseldi. Geçen yıl
ağustos ayında 56,5 milyon kredi kartı bulunuyordu. Bankakartı sayısı ise aynı dönemde yüzde
6 artarak 96,6 milyondan 102,2 milyona yükseldi. Banka kartı sayısı son bir yıllık dönemde 5,6
milyon artış gösterdi.
Bu yıl ağustos ayında kredi kartı ile yapılan
ödeme tutarı geçen yılın aynı ayına göre yüzde
17 artarak 37,9 milyar lira düzeyinde gerçekleşti.
Geçen yıl ağustos ayında kredi kartı ile 32,5 milyar lira tutarında ödeme yapılmıştı.
Banka kartı kullanımındaki yaygınlaşma
ağustos ayında
da devam etti.
Banka
kartları
ile 2,7
milyar
lira tutarında
ödeme
yapılırken
toplam kartlı
ödeme
adedi içinde banka kartlarının payı yüzde 21
oldu. Bu oran geçen yıl ağustos ayında yüzde 18
düzeyindeydi.
Taksitli kredi kartı ödemeleri ağustos ayında
geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8 gerileyerek
8,3 milyar lira oldu. Geçen yıl ağustos ayında
yüzde 28 olan taksitli ödemelerin payı bu yıl
ağustos ayında yüzde 22 oldu.
Buna karşın, taksitsiz ödemelerde geçen yılın
aynı ayına göre yüzde 26 büyüme gerçekleşti.
Kredi kartı ile taksitsiz 29,6 milyar lira ödeme
gerçekleştirildi.
Kartlı ödemeler içerisindeki önemi her geçen
ay artan ticari kredi kartlarına ilişkin olumlu
göstergeler ağustos ayında da devam etti. Kredi
kartları ile yapılan 37,9 milyar liralık ödemenin
yüzde 18'i ticari kredi kartları ile gerçekleşirken,
ticari kredi kartları ile yapılan ödeme tutarı geçen
yılın ağustos ayına kıyasla yüzde 49 büyüme
gösterdi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu'nun (BDDK) açıkladığı kredi kartı
bakiye değerleri incelendiğinde bireysel kredi
kartlarında daralmanın devam ettiği görülüyor.
Temmuz sonunda 74,7 milyar lira olan bireysel
kredi kartı bakiyesi, 29 Ağustos 2014 itibarı ile
yüzde 1 azalarak 73,8 milyar liraya geriledi. Aynı
dönemde taksitli bakiye oranı da yüzde 46,3'ten
yüzde 45,3'e indi.
Bireysel kredi kartlarında devam eden
küçülmeye karşın ticari kredi kartı taksitli
bakiyesi artış gösterdi. 1 Şubat 2014'te taksit
düzenlemesi yürürlüğe girdiğinde 6,4 milyar lira
olan ticari kredi kartı taksitli bakiyesi, düzenleme
ile birlikte gerileme trendine girmiş ve Mayıs
sonunda 4,4 milyar liraya kadar düşmüştü.
(AA)
7
Devletin 6 yıllık milli
emlak geliri 9,3 milyar
KOCAELİ - ŞAHİN OKTAY - Devlet, 2008-2013
yılları arasında kamuya ait taşınmazların satışından ve
kiralanmasından 9,3 milyar lira gelirsağladı.
Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün 2013 Faaliyet
Raporu'ndan derlenen bilgiye göre, devlet son 6 yıllık
dönemde, lojman, arazi, arsa, bina, sosyal tesis kira ve
satışı ile ecrimisil, irtifak hakkı, kullanma izni gibi emlak
işlemlerinden toplam 9,3 milyar lira kazandı.
Devletin 2008 yılında 943 milyon 825 bin lira olan
milli emlak geliri, 2009'da 1 milyar 24 milyon 143 bin
liraya, 2010'da 1 milyar 266 milyon 160 bin liraya,
2011'de 1 milyar 499 milyon 153 bin liraya yükseldi.
2012'de 1 milyar 455 milyon 375 bin liraya gerileyen bu
rakam, 2013'te rekor düzeyde artarak 3 milyar 117 milyon
611 bin liraya ulaştı. Böylece, milli emlak işlemleri kapsamında 2008-2013 yılları arasında devletin kasasına 9
milyar 306 milyon 267 bin lira kaynak aktarıldı.
Geçen yıl elde edilen 3,1 milyar liralık milli emlak
gelirinin yüzde 57,5'ini milli emlak satış gelirleri, yüzde
28'ini taşınmaz kira gelirleri, yüzde 14,4'ünü ise ön izin,
irtifak hakkı ve kullanma izin gelirleri oluşturdu.
2012 yılında kamuoyunda "2B" olarak bilinen orman
vasfını yitirmiş arazilerin satışına ilişkin yasanın yürürlüğe girmesiyle devletin milli emlak satışlarından elde
ettiği gelir adeta patlama yaptı. Öyle ki, 2008 ve 2009'da
215 milyon, 2010'da 293 milyon, 2011'de 354 milyon,
2012'de 297 milyon olan satış geliri, 2013'te 6 kat artarak
1 milyar 794 milyon 136 bin liraya yükseldi. Bunun
yüzde 80'ini 2B arazilerinin satış gelirleri oluşturdu.
Rapora göre, 2013 yılı için 4,8 milyar lira olarak hedeflenen 2B gelirleri, söz konusu arazilerin satış bedeli
hesaplamalarına ilişkin olarak hak sahibine bir defa olmak
şartıyla 400 metrekareye kadar olan kısmında yüzde 50
indirim sağlayan 6412 sayılı Kanun'un çıkarılması ve taksitli ödemelerin cazip hale gelmesi nedeniyle hedefin
gerisinde kaldı.
2B yasasının yürürlüğe girdiği 26 Nisan 2012 tarihinden 2013 yılı sonuna kadar 1 milyar 257 milyon
metrekare yüzölçümlü taşınmazın 374 bin 153 hak sahibine satış işlemi gerçekleştirildi. Satışı yapılan taşınmazların toplam satış bedeli 4 milyar lira olarak hesaplandı.
Ayrıca, 2013 yılında kamu hizmetlerinde kullanılmak
üzere, toplam 4 bin 423 adet ve 425 milyon 225 bin
metrekare yüzölçümlü taşınmaz kamu idarelerine bedelsiz
olarak tahsis edildi. Kamuya tahsis edilen taşınmazlar
arasında yüz ölçümü bazında ilk sırayı 260 milyon 461
bin metrekareyle ormanlar alırken, bunu 117 milyon 293
bin metrekareyle araziler, 26 milyon 641 bin metrekareyle
tarlalar, 13 milyon 730 bin metrekareyle arsalar takip
etti.(AA)
Kızılırmak Deltası’nda manda sayısında artış
SAMSUN - Bafra ilçesindeki
Kızılırmak Deltası'nda, 2008 yılında
8 bin olan manda sayısının, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının
desteğiyle 13 bine ulaştığı bildirildi.
Samsun Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Müdür Yardımcısı Habip
Muruz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, manda denince akla
Türkiye'de kaymak, İtalya'da ise
mozzarella peynirinin geldiğini söyledi.
İtalya'da mandaya "siyah altın"
denildiğini vurgulayan Muruz, şöyle
konuştu:
"Türkiye'de manda yetiştiriciliği
Samsun, Sinop, Tokat, Çorum,
Amasya, Sivas, Yozgat, Afyon,
İstanbul, Muş ve Diyarbakır'da yoğun
olarak yapılmaktadır. 1970 yılında
manda sayısı 1 milyon 178 bin
civarındayken 1997'de bu sayı 194
bine ve son yıllarda 80 bine kadar
düştü. 2008 yılında ilk kez uygulanmaya başlanan anaç manda desteğiyle
'bitti, bitiyor' denilen mandacılık
yeniden canlanmaya başladı.
Mandacılık Türkiye'de adeta yeniden
hayat buldu."
Muruz, Samsun'un 15 bin man-
dayla Türkiye'de manda yetiştiriciliği
bakımından ilk sıralarda yer aldığını
belirtti.
Manda varlığının büyük
bölümünün Kızılırmak Deltası'nda
yer aldığını ifade eden Muruz, şöyle
devam etti:
"Kızılırmak Deltası bir dönem
Türkiye'nin en büyük manda
nüfusuna sahip bölgesiydi. 2008
yılında bu bölgedeki manda sayısı 8
bine kadar düşmüştü. Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının yavru başına verdiği destek sayesinde manda
sayısı yeniden artmaya başladı ve 6
yılda 5 bin artış gösterdi."
Muruz, manda sütünün üreticiye
büyük gelir sağlandığına dikkati
çekti.
Manda sütünden yapılan kaymak,
peynir, yoğurt ve dondurmanın da
büyük talebi olduğunu aktaran
Muruz, "Ayrıca manda eti, sığır eti ile
karşılaştırıldığında daha az kolesterol
ve daha çok mineral içerdiği için
talep ediliyor. Mandaya verilen
destek devam ettiği sürece artış sürecek ve manda varlığı üreticilere
büyük kazanç sağlayacaktır" diye
konuştu. (AA)
OTOMOBİLDE güz kampanyaları
SAKARYA - ENES DURAN - Satış
hedeflerine ulaşmak isteyen otomobil firmaları, yılın sonuna doğru yaklaşılmasıyla tüketiciler için cazip kampanyalar
düzenlemeye başladı.
AA muhabirinin Türk otomobil
pazarında faaliyet gösteren bazı yerli ve
yabancı firmaların internet sitelerinden
derlediği bilgiye göre, firmalar ekim ayında otomobil ve hafif ticari araç sahibi
olmak isteyenlere cazip fırsatlar sunuyor.
Bu kapsamda, tüketicilere, 48 aya
kadar düşük faiz, dönemlik kampanyalara ek takas, 2015'e kadar erteleme
ile sıfır faiz imkanı sunuluyor ve lüks
donanım paketi hediye ediliyor.
Fiat, otomobil almak isteyen müşterilerine yüzde 0,89 faizle 36 bin liraya 36 aya
varan kredi imkanı sunuyor.
Marka, otomobil modellerinden Punto'yu 35
bin 980, Panda'yı 33 bin 400 ve Linea'yı 36 bin
800 liradan başlayan fiyatlarla satıyor. Yine
eylül ayı içerisinde Fiat 500L ve 500L Living'e
ise hediye paket seçenekleriyle tüketicinin ilgisi
çekilmeye çalışılıyor.
Ford, bu ay Kuga ve diğer tüm otomobillerde 30 bin liraya 30 ay yüzde 0,65 faiz fırsatı
sunuyor.
Ford Finans kredi tercihinden yararlanmak
isteyenler, Fiesta'yı 40 bin 860, B-Max'i 51 bin
20, Focus'u 54 bin 215, C-Max'i 60 bin 860,
Mondeo'yu 70 bin 480 liradan başlayan fiyatlarla alabiliyor.
Seat, en çok ilgi gören modelleri Ibiza ve
Leon'larda fiyat avantajları ve Toledo'da da
takas desteği sunuyor.
Kampanyada, Leon ve Ibiza'da 5 bin liraya
varan indirimlerin yanı sıra, Toledo modelinde
de indirim imkanlarına ek olarak 2 bin lira
takas desteği uygulanıyor.
Eylül ayına özel kampanyada, Toledo 1.2 TSI
105 hp ve 1.4 TSI 122 hp DSG modellerinde
uygulanan 3 bin liralık ek indirim fırsatının
yanında, DOD işbirliğinde 2 bin liralık takas
indirimi de yer alıyor. Bu kapsamda 53 bin 400
liradan satışa sunulan Toledo 1.2 TSI 105 hp
modeli, DOD işbirliğinde 48 bin 400 liraya alınabiliyor.
Seat, 2014 model yılı Ibiza'yı 33 bin 700 lira,
Leon'u 51 bin 400 lira, Altea XL'yi 65 bin 400
liradan satıyor.
Dacia, Dokker Combi ya da Dokker
Van modellerine, 48 bin liraya kadar 3-24
ay arası vadelerde yüzde 0,69, 25-48 ay
arası vadelerde ise yüzde 0,79 faiz oranı
ile kredi imkanı sunuyor.
Belirtilen finansal koşullar, model yılı
ayrımı olmaksızın tüm Dokker Combi ve
Dokker Van modelleri için ve Maxxi
Koruma ürününün satın alınması durumunda geçerli.
Firma ayrıca 8 Eylül-25 Ekim arasında yetkili servislerinde, 4 yaş üzeri
araçlar için tüm mekanik onarımlarda
yüzde 25 indirim fırsatı sunarken, kampanya dahilinde Dacia yedek parçaları ile
yapılan tüm mekanik işlemlerde ve Elf
motor yağlarında yüzde 25, Motrio yedek
parçaları ile yapılan tüm mekanik işlemlerde
yüzde 15 indirim uygulayacak.
Dacia; Lodgy'i 48 bin 750, Dokker'i 34 bin
100, Sandero'yu 32 bin 50, Duster'i 42 bin 900,
Logan MCV'yi ise 34 bin 550 liradan başlayan
fiyatlarla satışa sunuyor.
Hyundai, İ20 modelinde geçerli, özel kampanya kapsamında, 35 bin liradan başlayan fiyat
fırsatı var.
Ayrıca, "üst donanımın dinamik hali" sloganıyla İ20 modelini geri dönüş kameralı, motor
açıp kapama düğmeli, led farlı ve navigasyon
donanımlı haliyle 20 bin lirayı 20 ay vadede
yüzde sıfır faizle ödeme imkanı sunuyor.
(AA)
8
KÜLTÜR-SANAT
30 Eylül 2014 Salı
Anadolu Ateşi,
Side'de gösterileriyle
turistleri büyüledi
SIRASI
GELDİKÇE
Prof. Dr. İSA KAYACAN
[email protected]
ANTALYA - Antalya Side Antik Kent'te
Anadolu Ateşi, halk oyunları gösterisine yerli
ve yabancı turistler ilgi gösterdi. 11 Eylül'de
Goran Bregoviç konseri ile başlayan 14. Side
Dünya Müzikleri Kültür ve Sanat Festivali
bitimi öncesi Anadolu Ateşi tarihi antik
şehirde yöresel halk oyunları gösterisinde
bulundu. Anadolu Ateşi'nin
halk oyun-
İsmail Kara’dan bana
Ankara’da yaşayan, buradan seslenen,
şair, yazar ve araştırmacı İsmail Kara’nın
bu satırların yazarı İsa Kayacan’a ithaf
ettiği, duygularını ortaya koyduğu şiirlerinden bazıları, Haziran 2010’de
Ankara’da yayınladığım “Bana yazılan
şiirler” adlı kitabımda yeraldı. Bu şiirlerden “İsa Kayacan adlı, başlıklı 16 Ocak
2001 tarihinde yazılan Karozan-İsmail
şiir altı ayrı dörtlükten meydana geliyor.
Anılan şiirin ilk üç ayrı dörtlüğü:
İsa Kayanca dost, sanat güneşi
Ankara’dan yurda ışık saçıyor.
Her yere ulaşır, bulunmaz eşi,
Sayısız kalblere girip yaşıyor.
Memleketine "vefa"
için film çekiyor
Yurt dışında oyunculuk yapan Birgül Yılmaz, 15 yıl sonra döndüğü memleketi
Çorum'un Osmancık ilçesine vefayı, kendi yazdığı filmi çekerek gösteriyor.
Bilgisayar gibi yazar durmadan,
Yazıları parlar, sanki sırmadan,
Seslenir insana pek de kırmadın,
Beyefendi tavrı, ondan taşıyor.
Kendine sorsan, yaptığı azmış,
Onbinin üstünde yazılar yazmış,
Yüzotuz kadar da kitap yazmış,
Rekordan rekora gidip koşuyor.
Karozan, İsmail Kara İsa’yı sevdiğini,
yıllardır yazdığı tahta masayı gördüğünü,
takdir ettiğini, kaleminin bir asayı
andırdığını anlatıyor uzun uzudıya. Sonra
“İsa Kayacan” adlı şiirinin son iki
dörtlüğünde şöyle sesleniyor, duygularını
şöyle anlatıyor:
Elinden bırakmaz, hiç de nodulu,
Onun çizdiği yol, insanlık yolu,
Basından ismini tüm Anadolu,
Görür, duyar; ünü yurdu aşıyor.
Burdur’da caddeye verildi adı,
Tefenni’de oldu bir de sokağı,
Kayacan durmuyor, yoktur durağı,
Yere sığmıyor da, göğe uçuyor.
ÇORUM - GAZİ NOGAY - Osmancık'ta yaşayan
Yılmaz, 15 yıl önce memleketinden oyunculuk hayali
ile ayrıldıktan sonra yurt dışında eğitim alarak oyunculuk yapmaya başladı. Memleketine film çekmek için
dönen Yılmaz, kendi yazdığı "Para Para Para" isimli
komedi filmi ile memleketinin tarihi ve kültürel değerleriyle yöre halkının kullandığı konuşma dilini tanıtmak istiyor.
Yılmaz, ayrıldığı memleketine bir gün film çekmek
için geri dönme hayalinin hiçbir zaman sona ermediğini, o hayali gerçekleştirmek için kamera karşısına
geçtiğini kaydetti.
Kendisinin yazdığı ve başrol oyunculuğunu
üstlendiği filmin yönetmenliğini “Mezopotamya”
filminin yönetmeni Ömer Sarıkaya'nın üstlendiğini ve
filmde Wilma Elles, Tomris Çetiner, İbrahim Gayberi,
Hayati Akbaş, Aysan Sümercan, Paul Dowyer'in rol
aldığını ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu:
"Bu filmle Osmancık'ın doğal güzelliklerini ön
plana çıkararak belgesel tadında değil de komedi
türünde memleketimi tanıtmak istiyorum. 15 yıl önce
memleketimden giderken buraya bir gün sinema filmi
yapmak için döneceğimi kafama yazıp gitmiştim. Çok
sıcak bir halk hikayesi yazdık. Çok profesyonel bir
ekibimiz var. Yapımcılığını, senaristliğini ve başrol
oyunculuğunu üstleniyorum. Sıcak bir komedi ortaya
çıkardık. Doğma büyüme Osmancıklıyım. Eskiden beri
aklımda Osmancık ile ilgili bir film vardı. Hep doğu,
Karadeniz şivesi filmlerde yer alıyordu. Biz de
Osmancık'ın güzel şivesini ortaya çıkarmak istedik."
Yılmaz, ilçenin önemli değerleri arasında yer alan
Koyunbaba Köprüsü, Koyunbaba Türbesi ile
Kızılırmak kenarında da çekimler yaptıklarını, filmde
bu bölgelerin de gösterilerek tanıtılacağını dile getirdi.
Yılmaz, hedeflerinin çekimleri devam eden filmi,
Cannes Film Festivali'nde gösterime sunmak olduğunu
vurguladı.
Filmin başrol oyuncularından, 2005 yılında yayınlanan "İnancın Bilimi" adlı belgeselde Hz. İsa'yı canlandırarak gündeme gelen Hayati Akbaş ise bu sefer
seyirci karşısına rol yapmadan çıkacağını ve memleketi Osmancık'ın bir evladı olarak kendini oynayacağını belirtti.
Osmancık'ta doğup büyüdüğünü ifade eden Akbaş,
Birgül Yılmaz gibi kendisinin de memleketinde bir
film çekmenin ve memleketini tanıtacak olmanın mutluluğunu yaşadığını söyleyerek, şunları dile getirdi:
"Ben de doğma büyüme Osmancıklıyım. Yıllar
sonra tekrar Osmancık'a gelerek bir Osmancıklıyı
oynayacağım. Rol yapmıyorum, kendimi oynuyorum.
18 yaşında Osmancık'tan ayrıldım. Amerika'ya gittim. 12 yıl orada oyunculuk yaptım. 2005 yılında
yayınlanan belgeselde Hz. İsa olarak tanındım ve bu
sefer Osmancıklı Abdullah olarak seyirci karşısına
çıkıyorum. "
Filmin yönetmenliğini üstlenen Ömer Sarıkaya da
Osmancık'ın farklı bir kültüre, farklı bir yapıya sahip
olduğunu kaydederek filmde, bu değerlerin ön plana
çıkarılacağını vurguladı.
Filmin Türkiye'nin yanı sıra Türklerin yoğunlukla
yaşadığı ülkelerde de vizyona girmesini hedeflediklerini ifade eden Sarıkaya, amacının Osmancık'ı anlatan
yeni bir film dizisi ile ilçeye geri dönmek olduğunu
vurguladı. (AA)
ları gösterisine tatile gelen yabancı turisrtler ile yerleşik yabancılar yoğun ilgi gösterdi.
Anadolu Ateşi, gösterisinde Anadolu'dan
kesitler sundu. Anadolu Ateşi'nin ritmik davul
şovuna konsere gelen Alman, İngiliz, Belçika,
Rus, Norveç, İsveç ve Hollandalı turistlerde
alkışlarla ritim tutturdu. Turistler,
Karadeniz,
Kafkas, Ege ve İç
Anadolu halk oyunları gösterilerini
dakikalarca alkışladı. Halk oyunları gösterisi
bitiminde Manavgat Belediye Başkanı Şükrü
Sözen, Anadolu Ateşi grubuna çiçek takdim
etti. Halk oyunları gösterisi, turistlerin
alkışları eşliğinde sona
erdi.
131’inci kitabı ‘Kadın Destanı’ yayımlandı…
İSA KAYACAN
kadını destanlaştırdı
Dursun ERKILIÇ
İsa Kayacan ağabeyi ‘ismen’ ve de ‘cismen’
tanıyalı 40 yıl olmuştur sanırım.
Mesleğe başladığım ilk gazete olan
‘Gündem’de tanıştığım, İsa Kayacan, o günden
beri peşimi bırakmadı!
Hangi gazeteye gitsem bir İsa Kayacan
imzası gördüm…
Helal olsun…
YEREL MEDYANIN
DUAYEN İSİMLERİNDEN
İşi memuriyet de olsa kendisini yazıya
adamışlardandır…
Öyle olmasa irili-ufaklı 131 kitaba imza atabilir miydi?
Yerel medyanın ‘kadrolu’ yazarı gibidir.
MEHMET NURİ
PARMAKSIZ
BENCİLEYİN
SÖZLER
ATEŞİN EN KOR HÂLİ BEKLEMEK…
Göz görmek ister; gönül
sevmek… Susuzluğun dereceleri
vardır; çöllerin uzunlukları…
Hayatta en uzun koşunun adıdır
beklemek. Ölüm bazen kurtuluştur; bazılarımız için iftar;
bazılarımız için ıstırabın
başlangıcı…
Bülbülün feryadı dikeninden;
sesinin yakıcılığı ayrılıktan lakin
o görebiliyor sevdiğini uzaktan da
olsa gülzârda… ya göremeseydi
sevdiğinin cemalini; ya da duyamasaydı gülünün kokusunu acep
ne olurdu onun hâli hiç
düşündünüz mü?
Ateşi ateş kılan ayrılık; hicranı
çekilmez yapan hasret… Şiddeti
artıransa her nefesin bir ok olup
ömrümüze, yüreğimize hem de en
zayıf olduğumuz, sabır
tezgâhımızın hercümerç olduğu
gecenin ıssız mı ıssız sessizliği
içinde saplanması değil mi?
Aşkla yanmak bir nimet; kül
olmaksa nimetlerin en büyüğü ve
şükür vesilesi Yaradan’a… Bu
böyleyken ve hâl içinde aşka dâir
başka bir hâli yaşarken; baharın
hiç gelmeyeceğini bize
düşündüren nedir o zaman?
Sabırla, zamanla, hayallerle,
dünyayla imtihan… Sabaha varamayan geceler; susuzlukla kavrulan gönül toprağı; yağmurunu
özleyen rüzgârlar; hasretten çatlayan dudaklar; ruhun derununda
sevgiliye biriktirilen aşk sözcükleri; suretine âşık olunan yârin
yolunu gözlemek; her gün artan
bir iştiyakla sonsuzluğu özlemek
ve kadere teslim olup beklemek;
beklemek… Hep ümitle beklemek
ve yine beklemek…
Anladım en sonunda, ateşin en
kor hâli beklemekmiş ve büyük
bir iştiyakla yanmak aşkta kemale
ermekmiş… Ateşi ateş yapan
yakıcılığı değilmiş; onu çekilmez
kılan sıcaklığı veya harareti
değilmiş. Ne kadar yanacağımızı
Yurdun dört bir yanında çıkan gazetelerde
yazıları yayımlanır…
Hakkında yazılanlar da cabası…
SON KİTABI: KADIN DESTANI
Son kitabı, “Kadın Destanı” da yayımlandı.
Burdur Ticaret ve Sanayi Odası Yayınları
arasında çıkan kitapta bendenizin de bir dizesi
yer alıyor.
İsa ağabey aylar önce, “Kadınlarla ilgili bir
kitap hazırlıyorum. Senden de bir şeyler olsun
isterim” deyince, ‘emir’ sayıp;
Yüreğe çizilen resimdir kadın
Belleğe kazınan isimdir kadın
Dizesini göndermiştim…
bilememek ve aşkta sevgiliyi sonsuz bir şekilde hep kıskanmakmış
bizi mahveden, öldüren, bitiren…
Güle kırmızılığını veren ateş,
renklerin şahıymış da bu bana
tecahül-i ârif olmuş aşk ateşinin
içine düşünceye kadar. Aşkın
bedeni hasret; ruhu beklemekmiş… Sabır çatlatan hâl dedikleri
de beklemekle alakalıymış; aşk
baştan sona özlemekmiş vuslatın
hayaliyle yandığımız… Harareti
arttıran da beklemenin belirsizliği
ve süresizliğiymiş…
Hasrete şükürle, tevekkülle,
inançla mukavemet etmeye çalışmaktan başka ne çaresi olabilir ki
kulun? Yanmak düşmüşse âşığın
kaderine; teslimiyetten gayrısı
isyan olmaz mı? Hayalin duayla
izdivacı gerçeğe yol olur; duanın
kabulü ise mutluluk… ama
sabretmeyene; fedakârca beklemeyene şekerin acı gelişini yaşamak değil mi hayat? Mutluluk
acep bekleyebilmek ve sabır da
mı gizli? Susmak acının ilacı mı?
Sükût ve uyku bir kaçış mı?
Dengeleri alt üst eden aşk
Kitapta yer vermiş, sağ olsun…
KONUSUNDA DOYURUCU
Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlarla ilgili
sözlerinin başında, “Kadının en büyük vazifesi
analıktır” bulunan 200 sayfalık kitabın çok
büyük bir bölümü kadına dair söze, şiire, yazıya
ayrılmış…
‘Kadınla ilgili bir şeyler yazmak, konuşmak
isteyenlerin mutlaka okuması gereken bir’ yapıt
demek abartı olmaz…
6 bölümden oluşan kitapta, Kayacan’ın şiirlerinden seçmeler de yer alıyor.
Bu şiirler arasında bestelenenler, İngilizceye
çevrilenler de var…
İsa Kayacan ağabeyi bu güzel eserinden
dolayı kutluyor, sağlıklı uzun ömür diliyorum.
arzulanandır herkes tarafından;
ama firak ateşi ruhu sarmaya
başlayınca şikâyet aracımız...
Mutluluğun yolu taşlı da; neden
gönül hep düz yolu arzuluyor o
zaman? Mesele asl olanı görememek de belki de... Dünya
engellerin başı; asıl ağyar masiva... Böyle olmasaydı dünya
dünya olamazdı ki...
Beklemek; kemâle açılan
kapı… Beklemek ateşin en kor
hâli; sabır dağının zirvesinde
yetişen beklemek adlı ağacın
meyvesine ulaşmak hiç de kolay
değil ki… Zaten dünyada kolay
olan ne var ki?
Ateşi gül bilmek lazım yoksa
aşkın harareti yaktıkça yakar hem
ruhu; hem de bedeni… Şükür ve
duadan uzaklaşınca insan; hasretle yanmaya başlar ve söndüremez kül olmadan içindeki ateşi.
Ölüm eğer iftarsa ruha ve
oruçsa dünya; o en son ezanı teslimiyetle beklemekten başka ne
çaremiz olabilir ki? Sadece
Allah’a güvenmek gönül bahçemizin susuzluğunun ilacı ve her
daim sabır tespihinde Yaradan’ı
zikretmek tek çaredir ateşin o kor
hâlini güle döndürecek.
Yanmanın da dereceleri var…
Her saniye bir basamak; her nefes
bir seviye…ve her şartta şükredebilmek beklemenin encâmına bir
yol; vuslata sarılan bir koldur
işte…
GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ
Gülüşünle benzerin yok dünyada sevgili,
Bir işaret gönder sen lâl edeyim bu dili.
Sen aşkınla gönlümü mahşere değin hep sar
Bir bardak su haline getireyim ben Nil’i.
KÜLTÜR-SANAT
BULMACA
30 Eylül 2014 Salı
9
TÜRKÇE BAKIŞ
Prof. Dr. Nurullah Çetin
[email protected]
Ünlü Hollywood yapımcısı
Baldwin’in gözü Türkiye'de
TORONTO - Birçok başarılı
Hollywood filmine imza atan ünlü
yapımcı Howard Baldwin, elindeki
birçok projeyi Türkiye'de çekmek istediğini söyledi.
Toronto Uluslararası Film Festivali
için Kanada'ya gelen Howard Baldwin
ve eşi Karen Dianne Baldwin, Türkiye
planlarını anlattı.
Seyircinin artık filmlerde,
Hollywood stüdyolarında tasarlanmış
sahnelerden ziyade, olaylara konu olan
gerçek mekanlardaki çekimleri görmek
istediğini söyleyen Howard Baldwin,
"Her şeyden önce Türkiye, inanılmaz
şekilde harika ve harika manzaralarıyla muhteşem bir ülke. Türkiye, bir
yönetmenin aradığı her şeyi bulabileceği bir ülke. Ayrıca bizler film çektiğimiz yerlerde, bize ve ekibimize
dostça davranılmasına da önem veririz.
Şu ana kadar da Türkiye ve Türk
insanı için bu konuda çok güzel
anlatımlara şahit olduk. Bunu keşfedebilmek için orada bir film çekmeyi çok
istiyorum" dedi.
Türkiye'de gerçekleştirecekleri
çalışmaların, yeni yeteneklerin keşfine
ve sinema sektöründeki herkese, hem
para hem de tecrübe kazandıracağını
ifade eden Baldwin, "Çekeceğimiz
filmlere, Türkiye'den yatırımcıların
ortak olmaları da mümkün. Türkiye'de
gerçekleştirmeyi planladığımız birkaç
projemiz var. Bunlardan birisi Mash
isimli televizyon dizisi gibi bir dizi
film çekmek" diye konuştu.
"Sahara için ülke ülke gezdik"
Howard Baldwin, 2005 yılında
çektiği 150 milyon dolar bütçeli
Sahara filmi için ülke ülke gezdiklerini belirtti.
Baldwin, "Bu filmi çekmek için
Birçok başarılı
Hollywood filmine
imza atan ünlü
yapımcı Howard
Baldwin, elindeki
birçok projeyi
Türkiye'de çekmek istediğini
söyledi.
başta
Fas olmak üzere her yere gittik.
Sadece Fas'ta 14 hafta kaldık. Sonra
İspanya'ya gittik, ardından Londra'ya
döndük. Sonra tekrar İspanya'ya
geldik. 150 milyon dolar bütçeli bir
filmdi. Bu filmi başka hiçbir yere
gitmeden Türkiye'de çekebilirdik.
Çünkü gereken her doğal mekan
Türkiye'de var" dedi.
"Otantizm artık herşey"
Film seyircisinin, artık otantik
filmlere büyük önem verdiğini belirten
Baldwin, "Mesela Argo çok otantik bir
filmdi. Başarı sağlanan birçok film
artık Holywood'da çekilmiyor, televizyon şovlarının dışında. Otantik
mekanlara gitmek ve yenilerini keşfetmek gerekiyor. Yıllar önce Türkiye'de
olan bir olayı, daha önce
başka bir mekanda çekebiliyorduk.
Ama artık yapımcılar, gerçekte olayın
olduğu yere gidiyorlar. Çünkü filmde
gösterilen sahnenin gerçekliği,
mekanın otantikliği ve gerçekliği ile
mümkün. İnsanları filmde kandırmak
artık çok zor. Filmi izledikten sonra
seyirciye 'ben oradaydım, Türkiye'de
Türk insanı ile birlikteydim' dedirtebilmek lazım" şeklinde konuştu.
"Toronto, Oscar alan birçok filmin
ilk gösterildiği yer"
Sinema dünyasının en önemli organizasyonlarından biri haline gelen ve
bu yıl 39'uncusu düzenlenen Toronto
Uluslararası Film Festivali'ni (TİFF)
de değerlendiren Howard Baldwin,
"Bu festival artık en büyük film festivallerinden birisi. Ayrıca, buraya bir
filmle gelebildiysen ve festival programına kabul edildiysen, bu film sektöründe önemli bir yere geldiğinin
işareti olarak alınıyor" ifadelerini kullandı.
Festivaldeki favori filmin hangisi
sorusunu cevaplayan Baldwin,
"Burada benim de kısa film olarak
çektiğim ve Kaptan Amerika'nın
yıldızı Chirs Evans'ın oynadığı Before
We Go isimli filmim var. Bütün
oyların kendi filimime gelmesini isterim ama daha birçok kaliteli film de
var. Denzel Washington'ın oynadığı
Equalizer favori olabilir. TİFF'e gelen
filmlerin hepsi için Oscar'a aday olabilme potansiyeli var. Yönettiğim ve 6
dalda Oscara aday gösterilen Jamie
Fox'ın oynadığı Ray filminin ilk gösterimi burada olmuştu ve sonrasında 2
Oscar kazanmıştı. Bu şekilde Oscar
alan birçok filmin ilk gösterildiği yer
burasıydı. Aralık ayında şu an burada
yarışan birçok filmin Oscar aldığını
göreceğiz. Bu yüzden bu festival için
Oscar'ın habercisi deniliyor" diye
konuştu.
BULMACA
1
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Soldan sağa:
1. Bir yeri kira ile tutabilmek için sahibine veya içindeki
kiracıya açıktan verilen para. 2. Utanma, utanç duyma. –
Çiftçilikte toprağı işleyerek ürüne ortak olan kimse, şerik. 3.
Tenis aracı. – Kıyı, sahil. 4. Saha, meydan. – Antalya ilinin bir
ilçesi. 5. Çizgi ile güldürme sanatı. 6. Feza. – Adale. 7. Hünerli,
becerikli, elinden iş gelen kimse. – Kabaca evet. 8. Renksiz,
sarımsak kokulu, güçlü ve beyaz bir ışık vererek yanan
hidrokarbonlu bir gaz. 9. Şube, kol. – Cehennem. 10. Herkes, el
gün, yabancılar. – Taneli bir meyve. 11. Düzenli ekilen yer. 12.
Bayağı, sıradan. – Duman karası. 13. Kale duvarı. – Gözde ağ
tabaka. 14. Vasıta. – Yapı, heykel gibi şeylerin taslak durumundaki küçük örneği. 15. Anma. – Su üstünde yüzen, insan ve
yük taşımaya yarayan büyük taşıt, sefine. 16. Çanakkale ilinin
bir ilçesi. – Bir renk. 17. Gösterme sıfatı. – Gerekenden eksik. –
Bir tür taze, tuzsuz ve yumuşak beyaz peynir. 18. Bakı. – Zorba
hükümdar. 19. Bir zaman birimi. – Eski bir devlet. 20. Aylardan
biri. – Sayıları göstermekte kullanılan işaretlerden her biri.
Yukarıdan aşağıya:
1. Eşi görülmemiş, şaşkınlık yaratıcı, olağanüstü. – Bir yerin
düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu. – Tavlada bir sayı.
2. Mesafe. – Güzel sanat. – Peynir, zeytin, turşu gibi yiyeceklerin bozulmamaları için içinde tutuldukları tuzlu su. – Boyutları
olağandan küçük. 3. Bir tür şekerleme. – Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü. – Bir anda oluveren, apansız. 4.
Operasyon. – Romanya’nın para birimi. – Kıyıcı, zulmeden. 5.
Dayak, kötek. – Hile yapan kimse. – Sır. 6. Bir yüzey ölçüsü
birimi. – Bir yerden alıp başka bir yere taşıma, iletme, aktarma.
– İzmir ilinin bir ilçesi. – Vücudun salgıladığı tuzlu sıvı. 7.
Demiryolu. – Gemilerde veya kalelerde, topçu mevzilerinde
topun makine bölümünü ve topçuları koruyacak biçimde
yapılmış zırhlı kule. – Gizli bir tehlikesi olduğu sanılan, tekin
olmayan. 8. Sayı boncuğu. – Kokulu bir bitki. – Bir sayı. – Ekin
biçme aracı. 9. Sık sık küçük ve önemsiz kazalar yapan kimse.
– Bir alet veya taşıtın hareket
etmesini sağlayan mekanizması. –
ÇÖZÜMÜ
İri taneli bezelye. 10. Pişirilerek
BUGÜN
hazırlanmış yemek. – Ramazan
ayında oruç tutanların gün doğ11. SAYFADA
madan önce belirli saatte yedikleri
yemek. – Eskiden, eşya ve öteberi
satılan çarşı ve pazaryeri. – Ad, san.
Hazırlayan: Ercan BOSTANCIOĞLU
Orhan Şaik Gökyay: - 2
Soyut Görüntü: Simge ve İmgeler:
yollara düşmek” alt imgesi, kişisel men*”Bu vatanın toprağın kara bağrında,
faatlerini, ailesini, eşini dostunu,
sıradağlar gibi duranlara ait olması”:
çoluğunu çocuğunu, parasını pulunu,
Buradaki imgesel yapı, iki katmanlıdır:
malını mülkünü; her şeyini geride
1.Bu vatanın asıl sahibi, bu toprağın
bırakarak, onlardan vazgeçerek tek
bağrında yani altında sıradağlar gibi
vatan kurtulsun diyerek büyük bir
azametle, heybetle, gururla, onurla,
fedakârlıkla vatanı için savaşmayı göze
şerefle yatan şehitler ordusudur. Bu
almayı ifade eder.
toprakların Türk vatanı olması,
“şimşek gibi çakmak, sel gibi coşfethedilmesi için şehit düşmüş ecdat
mak” ifadesi ise çevik, atak, coşkulu,
ruhlarıdır. 2.Bundan sonra da bu vatanın azimli olmayı karşılar. Kişinin vatanını
bize ait kalabilmesi, ancak sınır boysavunmak adına bütün güç ve kabiliyetlarında sıradağlar gibi, yiğitçe duracak,
lerini son sınırına kadar kullanmayı,
düşmana karşı vatanı koruyacak karaenerjisini en üst noktaya çıkarmayı
man Türk evlatlarının fedakârlığına
ifade eder.
bağlıdır.
“Huduttan hududa yol bulup koş*”Bu vatanın bir tarih boyunca onun
mak” ifadesiyle de Türk askerinin, kenuğrunda, kendini tarihe verenlerin
disine nerede ihtiyaç duyulursa oraya
olması”: Bu imge de iki anlamlı olarak
seve seve gitmesi, kendi işini bitirdikten
okunmaya müsait:
sonra diğer kardeşlerinin de imdadına
1. Bu vatan, en başından günümüze
yetişmesi durumu vurgulanmaktadır.
kadar kendisi için her türlü görevi
“Cepheden cepheyi sormak” alt
fedakârca üstlenen asıl vatanseverlerin
imgesi ise Türk askerinin millî birlik ve
malıdır.
bütünlük ruhu içinde milletinin her fer2. Bundan sonra da bu vatanı koruya- diyle ilgilenmesi, diğer kardeşlerinin
cak olanlar sadece kendini tarihe, Türk
derdiyle dertlenmesi, onların hüznüne
tarihinin temsil ettiği millî değerlere
ve sevincine ortak olmasını ifade eder.
verenlerin, onlara sahip çıkanların, millî
*”Seller gibi ileri atılmak”: Sellerin
tarih şuuruyla hareket edenlerin olacak- ileri atılması, önüne çıkan engelleri yok
tır. Dolayısıyla buradaki “kendini tarihe ederek ilerlemeyi ifade eder. Nasıl
vermek” ifadesi, tevriyeli olarak iki
büyük sellerin önünde hiçbir engel
anlamda da okunabilmektedir:
duramazsa, her şeyi kolayca aşabilirse,
1.Vatan için şehit düşüp tarih içinde
kahraman vatanseverler de önlerindeki
yerini almak, tarihe mal olmak. Bu
düşmanı büyük bir hücumla ezer geçeranlamı, ölmüş olan atalar için geçerlidir. ler.
2. Tarih bilinciyle, tarihsel değerlerle
*”Tam ercesine göğsünden vuruldonanmak, millî tarih bilgisi ve bilinmak”: Türk geleneğinde yiğitliğin bir
ciyle hareket etmek. Yani bu bağlamda
ifadesi, geri dönüp kaçmamak, düştarihe önem vermek. İfadenin bu anlamı manın üzerine çekinmeden gitmek,
da yaşayan Türkler için geçerlidir.
vurulacaksa bile geri dönüp kaçarken
*”Bu vatanın tutuşup, kül olan ocakarkadan vurulmak değil; göğüs göğse
larından, alnına ışıklar vuranların
çarpışırken alnından vurulmaktır.
olması”: Vatan, ancak, evi ocağı, yurdu
Dolayısıyla vatansever Türk milleti,
yuvası yakılıp yıkılsa bile yani, bireysel düşmandan yüzgeri edip kaçmayı çok
anlamda en kötü durumlara, belalara
büyük bir alçaklık olarak algılamakta,
maruz kalsa bile yanan evinin alevinden savaşta, düşmandan kaçmayı onuruna
alnına ışık alıp vatana sahip çıkmak
hiçbir zaman yedirememektedir. Geri
adına büyük bir fedakârlıkta bulunan
dönüp kaçarak milleti arasında onursuzhakiki evlatlarınındır. Yani gerektiğinde ca yaşayacağına erkekçe dövüşüp alnınvatanı, milleti için bireysel zararlara
dan vurularak şehit olmayı her zaman
uğramayı göze alabilenlerindir. Burada
tercih eder.
tabii millet menfaatini ferdî menfaate
*”Bu vatanın gerçek sahiplerinin bir
tercih etme anlayışı hâkimdir. Bir bakıgül bahçesine girercesine, şu kara
ma “ben, sen, o yok; biz varız” ilkesinin toprağa girenlerin olması”: Müslüman
değişik tarzda bir açılımıdır bu imge.
Türk milletinin en yüce değerlerinden
*”Bu vatanın şahlanıp kan akan
birisi şehitlik mertebesidir. Vatanı, milırmaklarından, alnına ışıklar vuranların
leti, dini, devleti için savaşta ölen kişi,
olması”: Bu da yukarıdaki imgenin
hem milletinin kalbinde, hem Allah
değişik bir türevidir. Vatanı için seve
katında en büyük manevî mertebeyi
seve kanını ırmaklar gibi akıtabilen
kazanmıştır. Dolayısıyla şehitlik en
fedakâr vatanseverler, vatanları için
büyük rütbe ve en değerli madalya ve
akan kanlarından şikâyet etmezler; tam
en sevindirici bir ödüldür. Şehitlik mertersine ondan hız ve ışık alarak, o kanın tebesinin değeri burada birbirine zıt iki
kırmızısından alınlarına ışık yansıyarak
unsurun karşı karşıya getirilmesiyle
daha bir gayretle vatanlarına sahip çıkbelirginleştirilmektedir.
maya devam ederler.
“Gül bahçesine girmek” ve “kara
*”Bu vatanın hudutlarda gaza bayrak- toprağa girmek”. “Gül bahçesine
larından, alnına ışıklar vuranların
girmek” ifadesi, hem evlenip gerdek
olması”: Bu imgeyi de yine yukarıdaki
gecesine girmek, hem cennet bahçelerimgeleri pekiştiren tamamlayıcı bir
ine girmek bağlamında düşünülürse
imge olarak değerlendireceğiz.
kişinin ulaşabileceği en büyük mutluluk
Vatanseverler, vatanın sınır boylarında
durumunu ve ortamını ifade eder. İşte
vatanı, milleti, dini korumak için
vatansever Türk, şehit olup kara
yapılan gazalarda yani savaşlarda daltoprağın altına girmeyi, gül bahçesine
galanan bayraklardan heyecanlanırlar, o girmekle eşdeğerde tutmaktadır.
savaş bayrağı onlara hız ve coşku verir.
*”Bu destanın tarihin dilinden
Bayrağın savaş meydanında dalgalanıy- düşmemesi”: Destan, genel olarak
or olması, o milletin savaşı kayolağanüstü, insanüstü kahramanlıkları
betmediğini, savaşma azim ve kararifade eden metinlerdir. Vatansever Türk
lılığını diri tuttuğunu simgeler. Savaşta
milleti, tarih boyunca o kadar çok
bayrak düşmez, elden ele devredilir ki
olağanüstü, insanüstü kahramanlık
ümitsizliğe düşülmesin.
örnekleri göstermiştir ki tarih kitapları,
*”Bu vatanın, ardına bakmadan yolşiirleri, hikâyeler, romanlar ve başka
lara düşen, şimşek gibi çakan, sel gibi
türlü yazı türleri, Türk milletinin
coşan, huduttan hududa yol bulup
destansı kahramanlıklarını anlata anlata
koşan, cepheden cepheyi soranların
bitiremez.
olması”: Buradaki “ardına bakmadan
(Devam Edecek)
VİYANA BALOSU
Aşkabat'ta sahneye çıktı
AŞKABAT - Türkmenistan'ın başkenti
Aşkabat'ta sahne alan Viyana Balosu, sanatseverlerden alkış aldı. Açık havada düzenlenen etkinliğe,
Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov
başta olmak üzere ülkenin önde gelen seçkin davetlileri katıldı.
Türkmenistan Kültür Bakanlığı ve TürkmenAvusturya Cemiyeti tarafından iki ülke ilişkilerinin
kuruluşunun 22.yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen ortak etkinlik, büyük ilgi gördü. Etkinlikte;
Johann Strauss, Pyotr Çaykovski, Frederic Chopin,
Edvard Grieg gibi ünlü bestecilerin eserlerinden
parçalar seslendirildi. Ünlü tenor Levent Gündüz
de gecede seslendirdiği parçalar ile izleyicileri mest
etti. Ayrıca, gecede defile gösterisi de yapıldı.
Etkinlikte konuşan Devlet Başkanı
Berdimuhamedov, Türkmenistan'ın dünya ülkeleri
ile kültür işbirliğini geliştirmek istediğini kaydetti.
Viyana Balosu'nun ikinci defa Aşkabat'a geldiğini
hatırlatan Berdimuhamedov, bundan sonra da
Avusturya ile kültürel münasebetlerin geliştirilmesi
için çalışacaklarını belirtti.
Gösteriden sonra Türk basınına konuşan tenor
Levent Gündüz, Viyana Orkestrası eşliğinde
Türkmenistan'da performans sergilemesinin büyük
gurur verici olduğunu kaydetti. Gelecekte de bu tür
etkinliklerin devam ettirilmesinden yana olduğunu
söyleyen Gündüz, bu dayanışmanın sürekli
olmasını temenni etti. Türkmenistan'da daha önce
de 2011 yılında Viyana Balosu etkinliği düzenlenmişti. (CHA)
10
SAĞLIK
30 Eylül 2014 Salı
Ebola’ya karşı B planı hazır
KONYA - Türkiye Hudut Sahiller Sağlık
Genel Müdürü Hüsem Hatipoğlu, "Ülkemizde
bugüne kadar herhangi bir Ebola vakası yoktur.
Olası bir durum için de Sağlık Bakanlığımız
tarafından B planı olarak 45 referans hastane
belirlenmiştir" dedi.
Hatipoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre Ebola'da
vaka sayısının 5 bin 843'e ve ölümlerin 2 bin
803'e ulaştığını söyledi.
Salgının görüldüğü Batı Afrika'nın bazı böl-
gelerinde halkın hastaneye gitmek istemediğine
dikkati çeken Hatipoğlu, şunları kaydetti:
"Halkın Ebola'dan hastanede yatan hastalardaki yüksek ölüm hızı nedeniyle hastaneye gitmek
istemediği ve geleneksel yöntemlerle bu virüse
karşı çare aradığına dair bilgilerimiz mevcut.
Hatta Sierra Leone Hükümeti 3 günlük sokağa
çıkma yasağı uygulamaya başlamıştır. Böylece
tecrit uygulaması boyunca sağlık yetkililerinin
kapı kapı dolaşarak Ebola taraması yapmayı ve
bu uygulamayla resmi makamlara bildirilmeden
evlerde gizlice tedavi edilmeye çalışılan Ebola
hastalarını tespit etmeyi amaçlamaktadır."
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi salgının
bölgede önü alınan çatışma ve krizlerin yeniden
alevlenmesine neden olabileceği uyarısında
bulunduğunu hatırlatan Hatipoğlu, şöyle devam
etti:
"Ebola salgınının tarihte eşi benzeri
görülmemiş boyutlar kazandığını bildirmiş ve
bölgeye ulaştırılan acil yardımların arttırılmasını
istemiştir. Bölgede sahra hastanesi, sağlık person-
Menopoz döneminde
kalp hastalıkları artıyor
EDİRNE - CİHAN DEMİRCİ - Menopoz
döneminde östrojen hormonundaki düşüş
nedeniyle kadınlardaki kalp rahatsızlıklarının
artığı bildirildi.
Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr.
Mehmet Salih Bilal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadınların ölüm sebepleri arasında kalp
krizinin birinci sırada yer aldığını söyledi.
Kadınlardaki hormonal özelliklerin erkeklere
göre kalp damarlarında spazm gelişme ihtimalini
arttırdığını, bu tarz spazma bağlı koroner
hastalıkların kadınlarda daha sık görüldüğünü
belirten Bilal, şöyle konuştu:
"Kadınlarda menopoz kalp hastalıkları açısından bir dönüm noktası. Menopozla kadın kalp
hastalıklarında bir sıçrama oluyor. Menopozla
birlikte kalp hastalıklarının koruyucusu olan
östrojen hormonunun seviyesinde düşüş yaşanıyor. Östrojen hormonu iyi huylu kolesterolü yükseltirken kötü huylu olanı azaltıyor. Erken yaşta
rahmi ve yumurtalıkları alınmış kadınlarda da
kalp hastalığı ihtimali aynı şekilde yükseliyor."
Bilal, 65 yaşın üzerindeki her 4 kadından
birinde kalp rahatsızlığı görüldüğünü vurguladı.
Menopoz sonrası düzenli egzersiz ve sağlıklı
beslenmeyle kalp sağlığının korunabileceğini dile
getiren Bilal, "Sigara alışkanlığını terk etmek de
önemlidir" dedi.
Bilal, kadınların kalp damarının daha ince
olduğunu, bu durumun stent yerleştirme ve diğer
ameliyatların başarısına da etkileyebildiğini ifade
etti.
- "Ölüm oranı erkeklere göre daha yüksek"
Bilal, kadınların kalp krizi başladıktan sonra
hastaneye daha geç gittiğini söyledi.
Kalp krizi geçiren kadınlarda ölüm oranının
erkeklere göre daha yüksek olduğunu aktaran
Bilal, "Yani kalp krizi kadınlarda daha tehlikeli.
Kadınlardaki ölüm nedenleri arasında kalp
hastalıkları birinci sırada yer alıyor. Kanser
sanılanın aksine ikinci sırada geliyor. Kalp
hastalıkları kadınlardaki ölümlerin yaklaşık
yarısından sorumlu ve tüm kanser ölümlerinin
neredeyse iki katı" diye konuştu.
Bilal, ailesinde yüksek tansiyon, kolesterol ve
şeker olan kadınların 30'lu yaşlarından sonra
kalp açısından kontrolden geçmesi gerektiğini
kaydetti. (AA)
Prostat kanseri tedavisinde
yüzde 85 başarı sağlanıyor
İSTANBUL - Üroonkoloji Derneği Başkanı
Prof. Dr. Çağ Çal, prostat kanserinde tedaviyle
15 senelik yaşam garantisinin yüzde 85 olduğunu
belirterek, "Bu adı kanser olan hiçbir yerde
böylesine rahat değil. Çünkü hastalığın doğal
seyri çok farklı. Tedavilerimiz çok güçlü. Her
şeyi kontrol edebiliyoruz, erken belirleyebiliyoruz. Bu sayede de hastalarımıza yardımcı olabiliyoruz" dedi.
Çal, Dünya Üroloji Haftası etkinlikleri kapsamında, ürolojik hastalık ve kanser türlerine
dikkati çekmek amacıyla Park Bosphorus Otel'de
düzenlenen basın toplantısında, prostat
kanseriyle ilgili bilgilerin çok geliştiğini, erken
teşhis konulan kişilerdeki tedavi başarı oranlarının da yüksek olduğunu söyledi.
Prof. Dr Çal, prostatla sınırlı kanseri olan
erkeklerde yapılan etkin cerrahilerle bazı hastalarda ışın tedavileriyle elde edilen yaşam
sürelerinin de uzadığını belirterek, "İşin iyi
seyredeceğini ama bırakırsanız öldüreceğini
gördüğünüz hastalarda yaptığınız tedaviyle 15
senelik yaşam garantisi yüzde 85. Bu adı kanser
olan hiçbir türde böylesine rahat değil. Çünkü
hastalığın doğal seyri çok farklı. Tedavilerimiz
çok güçlü. Her şeyi kontrol edebiliyoruz, erken
belirleyebiliyoruz. Bu sayede de hastalarımıza
yardımcı olabiliyoruz" diye konuştu.
- "Mesane kanseri ile sigara kullanımı arasında ilişki var"
Mesane kanserlerinin çok sık görüldüğünü
anlatan Çal, bu hastalığa yakalanma yaşının daha
aşağılara inerek tüm dünyada yayılma hızının
artığını vurguladı.
Çal, sigara kullanımıyla mesane kanseri
arasında bir ilişki olduğunu, kadın veya erkeklerde kanlı idrar görülmesi durumunda vakit
kaybedilmeden hekime başvurulması gerektiğini
bildirdi.
Mesane kanserlerinde de etkin cerrahi ve ilaç
tedavilerinin yanı sıra erken teşhisin önemine
değinen Çal, "Mesane teşhisi konulan kişilerin
sigarayı kesinlikle bırakması gerekiyor" dedi.
- "Testis kanserini erken saptamak hayat kurtarıcı"
Üroonkoloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr.
Sinan Sözen de böbrek ve testis kanserlerinde
farkındalığın fazla olmadığını belirterek, böbrek
kanserlerini artık çok daha erken evrede ve
küçük boyuttayken görebildiklerini söyledi.
Sözen, böbrek kanserinin tedavisinin cerrahi
olduğunu dile getirerek, küçük böbrek tümörlerinde mutlaka organ koruyucu yöntemlerin tercih edilmesi gerektiğine çünkü böbreğin alınmasıyla birlikte hastanın potansiyel kronik
böbrek hastası olabileceğine dikkati çekti.
Testis kanserinin prostat kanserinden 15-20
kat daha az görüldüğünü, bu nedenle de farkındalığının az olduğunu dile getiren Sözen, bu
hastalığın genç ve erişkinlerde daha sık
görüldüğünü ifade etti.
Sözen, erken tedavi olunmasıyla hastalıktan
kurtulma oranlarının yüzde 99 olduğunu belirtti.
(AA)
Glikozlu ballar şişmanlatıyor
BOLU - MEHMET EMİN GÜRBÜZ Bolu Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı İsmail
Ünalan, "Çakma ballarda kullanılan glikoz, gıda
maddesi olmadığından dolayı tokluk hissi vermiyor, çok yeniliyor ve obezite başlangıcına
neden oluyor" dedi.
Ünalan, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
mevsimin çok iyi geçtiğini, kendini iyi hazırlayan arıcıların eski yıllara oranla biraz daha
fazla bal aldığını söyledi. Türkiye genelinde bu
verimin alınamadığını ancak Bolu genelinde bal
üretiminin arttığını dile getiren Ünalan, her yıl
kovan başına üretim 8 kilogram olurken, bu yıl
bu miktarın 12 ile 14 kilogram arasında
olduğunu bildirdi.
"Bolu'nun iklim florasının çok zengin
olmasından dolayı çok kaliteli bal aldık"
diyen Ünalan, "Bu zenginlikten dolayı
arılarımız da istediğimiz şekilde oğul
verdi ve sayılarını çoğalttık" ifadesini
kullandı.
Ünalan, tarımsal
ilaçların bal üretimini
olumsuz etkilediğini
vurgulayarak, "Önceki
yıllarda tarımsal ilaçlardan arılar olumsuz etkilenmekteydi. Tarım Bakanlığı 136
ilaç çeşidinden 76'sını yasaklama kapsamına
aldı. Bu olaydan sonra arıcılarımızdan gelen
şikayetler azaldı. Bu konuda Bolu Gıda, Tarım
ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile koordineli çalışmalar yapıyoruz. İlaçlama yapılacağı zaman
arıcılarımızı uyarıyoruz. Gerekirse arıcılarımızın
arı kovanlarını kapatarak, ilaçlardan mümkün
mertebe etkilenmeyi azaltmaya çalışıyoruz" diye
konuştu.
"Çakma balların" bir ülke sorunu olduğuna
dikkati çeken Ünalan, "Burada denetimler yapılmakta ama istenilen seviyede değil. Burada hiç
arı görmeyen ballar üretiliyor. Bu ballar cami
önlerinde cemaatin çıkmasına yakın bir zamanda
getiriliyor ve satışı yapılıyor. Siz şikayet ediyorsunuz ama ekipler gelene kadar onlar o bölgeden
uzaklaşmış oluyorlar. Bunlar bu işi profesyonel
hale getirmiş durumdalar" dedi.
İsmail Ünalan, sahte bal yapımında genel
olarak glikoz kullanıldığını öne sürerek,
"Glikozun kilogramı
bir lira. Bunu biraz da
balla karıştırıyorlar.
İçerisine bal esansı katıyorlar.
Bal esansı katıldıktan sonra siz
onu tahlil etmedikten sonra baldan
ayırt etme şansınız yok. Tadına
bakıldığı zaman bal tadı vermekte ve bu da
bizi yanıltıyor. Aslında sağlık açısından en
tehlikeli şey bu. Çakma ballarda
kullanılan glikoz, gıda maddesi
olmadığından dolayı tokluk
hissi vermiyor, çok yeniliyor ve
obezite başlangıcına neden
oluyor" şeklinde konuştu.
Vatandaşlara iyi marka balları tercih
etmelerini öneren Ünalan, "Tanıdık arıcılar varsa
onlardan bal alabilirler. Bal aldığı arıcıyı bilmesi
lazım" ifadesini kullandı.
Ünalan, kara kovan ballarda bir çıkmaz
içerisinde olduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Kara kovan dediğimiz zaman bizim anladığımız,
ağaç içerisinde arının kendi halinde yaşamını
sürdürmesi ve oraya bal yapmasıdır. Bu arıya
dışarıdan herhangi bir katkı verilmez.” (AA)
eli ve tıbbı malzeme sıkıntısı çekildiği vurgulanmıştır. Salgına gerekçe göstererek sınırlarını
kapayan veya kısıtlamalar koyan üçüncü ülkeler
eleştirilmiş ve dışlanmaya yol açan bu durumun
kaldırılması çağrısı yapılmıştır. Aslında Ebola
virüs salgını tüm ülkeler için önemli bir uyandırma çağrısıdır. Dünya ülkeleri acilen, ortaya çıkan
salgın eğilimli hastalıklar için hazırlıklarını
geliştirmelidir ve insanlığı tehdit eden bu gibi salgınlarda süratli davranmanın yanında yardımlaşmanın da yollarını bulmalıdır." (AA)
Ses kısıklığı ile
gelen kansere dikkat
ANKARA- SELMA BIYIKLI ADABAŞ - Türkiye'de her
yıl 6 bine yakın kişinin yakalandığı baş-boyun kanserleri üç
haftadan uzun süren boyunda şişlik, ses kısıklığı, ağızda yara,
yutma zorluğuyla belirti veriyor.
Sağlık Bakanlığı, diğer kanserlere göre daha az bilinen baş
ve boyun kanserlerine Devlet Çoksesli Müzik Korosu'nun konseriyle dikkat çekecek.
Sağlık Bakanlığından alınan bilgiye göre, kansere bağlı
ölüm nedenleri arasında 6'ncı sırada yer alan baş-boyun kanserleri, erkeklerde kadınlara göre yaklaşık 2 ila 4 kat daha fazla
görülüyor.
Hastalığa dünyada yılda ortalama 550 bin kişi yakalanıyor,
bunların yaklaşık 300 bini hayatını kaybediyor.
Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser
Dairesi verilerine göre, Türkiye'de yılda 4 bin 655 erkek ve 980
kadın olmak üzere toplam 5 bin 635 kişiye baş-boyun kanseri
tanısı konuluyor. Her yüz bin kişide, erkeklerin 13,3'ünde,
kadınların ise yaklaşık 2,8'inde baş boyun kanseri gelişiyor. Bu
veriler çerçevesinde baş-boyun kanserleri erkeklerde en sık
görülen kanserler arasında 6'ncı, kadınlarda ise 11'inci sırada
yer alıyor.
Türkiye'de baş boyun kanserleri arasında en sık gırtlak
kanseri görülüyor, bunu ağız boşluğu kanserleri ve geniz
kanserleri izliyor.
Üç haftadan uzun süren boyunda şişlik, ses kısıklığı, ağızda
yara, yutma zorluğu belirtileri baş boyun kanserlerinin habercisi olabiliyor.
Bu yıl yayınlanan Dünya Kanser Raporu'na göre, baş
boyun kanserlerinin önlenmesinde en önemli faktör tütün ve
alkol tüketiminin azaltılması.
Tütün ürünleri ve alkol tüketim miktarı, kullanıldığı süre
arttıkça baş boyun kanseri gelişim riski de belirgin ölçüde
artıyor. Sigara içen kadın ve erkeklerde içmeyenlere kıyasla
ağız ve yutak kanseri gelişme riski 5-10 kat, ağır içicilerde ise
20 kat daha yüksek.
Sigara ve alkolün bırakılmasıyla bu risk belirgin ölçüde
azalıyor, bırakıldıktan 5 yıl sonra yarıya iniyor. Alkol ve sigara
birlikte tüketildiğinde risk, tek başına kullanımlara göre daha
yüksek oluyor.
Uzmanlara göre, sigara ve alkole bağlı baş boyun kanserleri
azalırken, HPV'ye bağlı ağız ve boğaz kanserlerinde artış
görülüyor. Türkiye'de son dönemlerde Sağlık Bakanlığının
sigarayla mücadelede yürüttüğü uygulamalarla baş boyun
kanserlerinde ileriki yıllarda azalma bekleniyor.
Erken tanıyla tedavide yüzde 80'lerin üzerinde başarılı
sonuçlar alınıyor. Geç evrede ise tedavi şansı yüzde 40-50'lere
düşebiliyor ancak hastaların sadece 3'te 1'i erken safhada
başvuruyor.
Hedefe yönelik tedaviler, yaşam kalitesini artırıyor ve
süresini uzatıyor. Erken evrede hastalığın geliştiği bölgeye ve
yayılımına göre cerrahi veya radyoterapi tedavisine başvuruluyor. İleri evrede ise bu iki tedaviye ek olarak kemoterapi (ilaç
tedavisi) de uygulanıyor.
-"Sessiz koro"
Hastalığın belirtilerine dikkat çekmek için başlatılan
"Başınıza Gelmeden" projesi çerçevesinde, Devlet Çoksesli
Müzik Korosu yarın Ankara'da Kuğulu Park'ta, "Sessiz koro"
adıyla sahne alacak.
Halka açık düzenlenecek etkinlikte sessiz koro, hastalığın
en önemli belirtilerinden biri olan ses kısıklığına dikkat çekecek.
Devlet Çoksesli Müzik Korosu'nun sesi konser sırasında
kademeli olarak azaltılacak ve sonunda sessizlik oluşturacak.
(AA)
Hamilelere bayram
temizliği uyarısı
KONYA- METİN BOLAT Necmettin Erbakan Üniversitesi
Meram Tıp Fakültesi Yenidoğan
Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr.
Rahmi Örs, bayram temizliğinin
ülkemizde çok yoğun çaba gerektiren fiziksel strese yol açtığını,
gebeler için çok ciddi yorgunluk
sebebi olan bu durumun erken
doğuma yol açabileceğini belirtti.
Örs, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, prematüre bebeğin
özel bakım ve olanaklar gerektiren bir bebek grubu olduğunu
söyledi. Bebek ne kadar erken
doğarsa yoğun bakım ihtiyacının
da o kadar artacağına değinen
Örs, organları gelişmemiş
bebeğin yoğun bakım sürecinin
bebek, aile, doktor ve hemşire
için de zorlu bir dönem olduğunu
ifade etti.
Prematüre doğum oranının
ülkemizde tüm canlı doğumların
yüzde 10'un üzerinde olduğu
aktaran Örs, "Prematüreliğe bağlı
sorunların önlenmesinin en
önemli yolu prematüreliğin
önlenmesidir" dedi.
- Anne adayları kendilerini
aşırı yormamalı
Örs, prematüre doğumun anne
ve bebekle ilgili pek çok nedeni
olduğunu vurgulayarak, şöyle
devam etti:
"Prematüre doğumun nedenlerinden birisi de annenin aşırı
fizik aktivitesidir. Annenin iş
yorgunluğu, aktivitesi yoğun
mesleklerde çalışıyor olması,
ciddi bir risk faktörü. Gebelikte
özellikle düşük tehdidi olan
annelerin kendilerini yormamaları
ve aşırı fizik aktiviteden kaçınmaları gerekiyor. Ev hanımlarının
günlük temizliği de önemli efor
gerektiriyor ve aşırı yorgunluğa
neden oluyor. Bayram temizliği
ülkemizde çok yoğun çaba gerektiren bir fiziksel strese yol açıyor.
Gebeler için çok ciddi yorgunluk
sebebi olabiliyor. Bu nedenle
anne adaylarının kendilerini aşırı
aktivitelerden korumalarında
yarar var. Gebelikte yürüme ve
egzersiz anne ile bebeğe yararlı
ancak aşırı fiziksel ve ruhsal stres
yoğunluğu erken doğuma neden
olabilir. Özellikle daha önce prematüre doğum yapmış anne adayları daha da dikkatli olmalılar."
(AA)
dış dünya
30 Eylül 2014 Salı
Berlin: “PKK’ya silah göndermiyoruz”
BERLİN - Almanya Savunma
Bakanlığı Sözcüsü Yarbay Uwe Roth,
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY)
silah yardımı yapma kararı aldıklarını,
terör örgütü PKK'ya silah göndermediklerini söyledi.
Federal Basın Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında Roth, gazetecilerin sorularını cevapladı.
AA muhabirinin, "Bazı medya kuruluşları, Almanya'nın terör örgütü
PKK'ya silah gönderdiğini öne sürdü.
Bu konuda neler söyleyeceksiniz?"
sorusunu üzerine Roth, "Irak'a göndereceğimiz silahların bugün yola çıkacağını
duyurmuştuk. Irak Kürt Bölgesel
Yönetimi (IKBY) ve Bagdat'taki yönetim ile silahları Peşmerge'ye göndermeyi kararlaştırdık" ifadelerini kullandı.
Irak'a gönderilen silahların kimler
tarafından nasıl kullanılacağının belli
olduğunu ifade eden Roth, "Konuyla
ilgili farklı yorumlar yapılmaması için
şunu ifade etmek istiyorum, PKK'ya
silah göndermiyoruz" dedi.
"Almanya, ABD ve bazı Arap
ülkelerinin IŞİD'e karşı girişimini, uluslararası hukukla uyumlu olduğu
kanaatinde mi?" sorusuna yanıt veren
Hükümet Sözcü Vekili Christiane Wirtz,
uluslararası hukuk meşruiyeti ile
hareket edilip edilmediğinin henüz
11
kesin olarak değerlendirilemediğini kaydetti.
"Bu girişimi, uluslararası hukuka
göre değerlendirmek için bütün detayları bilmemiz gerekiyor. Belki genel
olarak şunu diyebilirim, ön planda olan
BM Sözleşmesi'nin 51'inci maddesi.
Burada ülkelerin kendini savunma hakkı
değerlendiriliyor" diyen Wirtz, bütün
ayrıntılar masaya konulduğunda konuyla ilgili adımların atılabileceğini söyledi.
Wirtz, ABD'nin bölgedeki girişimiyle ilgili BM Sözleşmesi'nin
51'inci maddesine işaret etmesini
Almanya için temelde yanlış olmadığını
sözlerine ekledi. (AA)
ALMAN ORDUSU’nun
AP’nin Sakharov
modernizasyonu yılları alacak
BERLİN - Federal Savunma Bakanı
Ursulavon der Leyen (CDU), Alman
Ordusu’nun teçhizatının modernizasyonunun
yılları alacağını söyledi. Son yıllarda imkanların ordunun yurt dışı görevlerine
aktarıldığını ve dikkatlerin yurt dışı misyonlarına çevrildiğini söyleyen Bakan von der
Leyen, bunun ordunun ülke içindeki modernizasyonunu geri plana attığını ifade etti.
Federal Ordu’nun teçhizat sorununa kökten
bir çözüm görmediğini kaydeden Savunma
Bakanı, sorunun birkaç yıl devam edeceğini
hatırlattı. Bild am Sonntag’a konuşan von der
Leyen, modernizasyon için ciddi bütçeye
ihtiyaç olacağını belirtti. Alman Ordusu’nun
teçhizat eksikliği nedeniyle NATO’nun talep
ettiği sorumlulukların hepsini yerine getirecek
durumda olmadığını ifade eden von der
Leyen, kriz bölgelerindeki kısa süreli sorumlulukları yakın zamanda yerine getirebileceğine dikkati çekti.
JENERATÖR SATIN ALINACAKTIR
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI
MADEN İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
NATO Genel
Sekreteri'nin
koruma
talebi
rededildi
OSLO Belçika’daki yeni
görevi NATO
Genel Sekreterliği
için Norveçli
koruma isteyen
eski Norveç
Başbakanı Jens
Stoltenberg'in
talebi Dışişleri
Bakanlığı’nca
rededildi.
Bakanlık yetkilileri, 1 Ekim'den
itibaren NATO
Genel Sekreterliği
görevine başlayacak Jens
Stoltenberg'in
Norveçli koruma
talebinin, Norveç
hükümeti için
aktüel bir mesele
olamayacağını
belirtti.
Stoltenberg'in 8
yıl korumalığını
yapan Norveçli
görevlilerin de
vazifelerine
devam etmek için
meclise bir
dilekçe yazdığı
duyuruldu.
Norveç Adalet
Bakanlığı,
Dışişleri
Bakanlığı'nın red
sebebini, Norveçli
korumaların yıllık
maaliyetinin
devlete pahalıya
patlayacağı olarak
açıkladı. Yurt
dışında görev alan
hiç bir Norveçli
diplomata daha
önce koruma tahsis edilmediği vurgulandı
IŞİD'e katılan
20 İsveçliden
19'u öldürüldü
STOCKHOLM
- Suriye ve Irak'ta
gerçekleştirdiği
kanlı eylemlerle
adını duyuran
terör örgütü
IŞİD'e katılan 20
İsveç vatandaşından 19'nun
öldürüldüğü
bildirildi.
İsveç'te yayınlanan Expressen
Gazetesi,
Suriye'de IŞİD ile
birlikte savaşan
20 İsveç vatandaşının
fotoğraflarını ve
isimlerini yayınladı. Gazete hala
savaşmaya devam
eden "Muhajir''
isimli bir militanla
e-posta üzerinden
yapılan kısa bir
röportaja yer
verdi. (CHA)
Jeneratör alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır:
İhale Kayıt Numarası : 2014/121581
1-İdarenin
a) Adresi : Şenyuva Mah. Mevlana Bulvarı 76 06100 Beştepe Yenimahalle/ANKARA
b) Telefon ve faks numarası : 3122128000 - 3122138451
c) Elektronik Posta Adresi : [email protected]
ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : https://ekap.kik.gov.tr/EKAP/
2-İhale konusu malın
a) Niteliği, türü ve miktarı : 1 adet 875 Kva Sürekli Çalışma Gücünde, Ses İzolasyon Kabinli, Otomatik
Çalışmaya Hazır Dizel Jeneratör Seti
Ayrıntılı bilgiye EKAP’ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir.
b) Teslim yeri : Maden İşleri Genel Müdürlüğü Mevlana Bulvarı No:76 Beştepe-Yenimahalle/ANKARA
c) Teslim tarihi : Sözleşme imzalandıktan sonra 45 takvim günü içerisinde Teknik Şartnamedeki hususlar
doğrultusunda yapılacaktır.
3- İhalenin
a) Yapılacağı yer : Mevlana Bulvarı No : 76 Beştepe /Ankara
b) Tarihi ve saati : 21.10.2014 - 11:00
4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler:
4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler:
4.1.1. Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası
belgesi;
4.1.1.1. Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine
göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir
belge,
4.1.1.2. Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi
Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı
olduğunu gösterir belge,
4.1.2. Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri;
4.1.2.1. Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi,
4.1.2.2. Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel
kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin
tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili
Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri,
4.1.3. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu.
4.1.4. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat.
4.1.5. İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz.
4.2. Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler:
İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir.
4.3. Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler:
4.3.1. Yetkili satıcılığı veya imalatçılığı gösteren belgeler:
a) İmalatçı ise imalatçı olduğunu gösteren belge veya belgeler,
b) Yetkili satıcı veya yetkili temsilci ise yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belge veya
belgeler,
c) Türkiye’de serbest bölgelerde faaliyet gösteriyor ise yukarıdaki belgelerden biriyle birlikte sunduğu
serbest bölge faaliyet belgesi.
İsteklilerin yukarıda sayılan belgelerden, kendi durumuna uygun belge veya belgeleri sunması yeterli
kabul edilir. İsteklinin imalatçı olduğu aşağıdaki belgeler ile tevsik edilir.
a) Sanayi Sicil Belgesi
b) Kapasite Raporu
c) İmalat Yeterlik Belgesi
4.3.2.
4.3.2.1. Standarda ilişkin belgeler:
1-TS ISO 8528 ve TS EN 12601 uygunluk belgesi.
2-Dizel jeneratörün CE Sertifikasına uygunluk belgesi.
3-Firmaların Ankara'da hizmet yerinde TSE ve yeterlilik belgeli servisi olmak zorundadır.Bu belgeler teklif ile birlikte verilecektir.
4.3.3. Tedarik edilecek malların numuneleri, katalogları, fotoğrafları ile teknik şartnameye cevapları ve
açıklamaları içeren doküman:
Firmalar jeneratör dahil teklif edilen malzemelerin İSO ve TSE standartlarına uygunluk belgeleri ile işin
yapımında kullanılacak her türlü malzemeye ait onaylı teknik kataloglarını teklifle birlikte vereceklerdir.
5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir.
6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir.
7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması:
7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 250 TRY (Türk Lirası) karşılığı Maden İşleri Genel
Müdürlüğü (İhale doküman bedeli Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Merkez Saymanlık Müdürlüğüne
yatırılacaktır.) adresinden satın alınabilir.
7.2. İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur.
8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Mevlana Bulvarı No : 76 Beştepe /Ankara adresine elden teslim
edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir.
9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim
fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır.
Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir.
10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3’ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir.
11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 60 (Altmış) takvim günüdür.
12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez.
Basın - 12676 (www.bik.gov.tr)
Resmi İlanlar www.ilan.gov.tr.de
Ödülü’ne 13 aday
BRÜKSEL - Avrupa
Parlamentosu’nun (AP) her yıl insan
hakları alanında verdiği Sakharov
Ödülü’ne bu yıl 13 kişi ve kuruluş aday
gösterildi.
Sosyalistler ve Demokratlar İlerici
İttifakı Grubu (S&D) ile Liberal Grup
(ALDE), savaş ortamında kadınlara
yönelik cinsel şiddete karşı mücadelesiyle tanınan Kongolu jinekolog Denis
Mukwege’yi aday gösterirken Yeşiller
Grubu’nun adayı Azeri insan hakları
savunucusu Leyla Yunus oldu.
Somali’de doğan önce Hollanda
sonra da ABD vatandaşı olan kadın hakları savunucusu, yazar ve siyasetçi
Ayaan Hirsi Ali de Özgürlük Avrupası
ve Doğrudan Demokrasi Grubu’nun
(EFDD) adayı oldu.
Terör örgütü IŞİD tarafından
öldürülen Musul Üniversitesi hukuk profesörü Mahmud El Asali ve Kerkük’teki
dini gruplar arasında uzlaşı sağlanmasına yönelik faaliyetleriyle tanınan Babil
Keldani Katolik Patriği Louis Raphael
Sako ise Avrupa Muhafazakarlar ve
Reformcular Grubu (ECR) tarafından
aday gösterildi.
Birleşik Sol’un (GUE/NGL) tercihi
ise Mısır’daki devrimin sembol isimlerinden Alaa Abdülfettah ile polis şiddetine yönelik tepkileri nedeniyle hapis
cezasına çarptırılan Tunuslu müzisyen
Mouad Belghouate ve rapçi Ala Yakubi
oldu.
Doğu coğrafyasında yaşayan
BULMACANIN ÇÖZÜMÜ
1
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞINDAN
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 09.09.2014 gün ve 1525 sayılı kararı ile onaylanan, Kuzey Ankara
Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında 7 adet doğalgaz regülatör alanı ayrılmasına ait 1/1000 ölçekli uygulama
imar planı değişikliği Başkanlığımız ilan panosunda bir ay (30 gün) süreyle askıya çıkarılmıştır.
İlanen ilgililere duyurulur.
Basın - 12527 (www.bik.gov.tr)
Resmi İlanlar www.ilan.gov.tr.de
Hristiyanlara yönelik faaliyetleriyle tanınan Tehlike Altındaki Doğu
Hıristiyanları Koordinasyonu (CHREDO), Open Doors (Açık Kapılar),
Oeuvre d’Orient (Doğu Eseri) ile
İhtiyacı Olan Kiliseye Yardım (Aid to
the Church in Need) adlı kuruluşlar 61
parlamenter, Ukrayna’daki Avrupa
Birliği yanlısı hareket Euromaidan’ı
temsilen Mustafa Nayem, Ruslana
Lyzhchko, Yelyzaveta Schepetylnykova
ve Tetiana Chornovo, 53 parlamenter
tarafından Sakharov Ödülü’ne aday gösterildi.
Bu aşamadan sonra AP Dışişleri
Komisyonu ve Kalkınma Komisyonu 7
Ekim’de yapacakları ortak toplantıda
finale kalan 3 ismi oylama yoluyla
belirleyecek. Sonrasında ise AP’deki
siyasi grupların başkanları 16 Ekim’de
yapacakları toplantıda ödülü alacak ismi
tespit edecek.
Başkanlar Konferansı tarafından
belirlenecek isme ödülü, 26 Kasım’da
Strasbourg’da AP Genel Kurulu’nda
yapılacak törenle verilecek.
AP’nin 1988’den bu yana verdiği
Sakharov Ödülü, insan hakları alanında
?devasa hizmetleri? bulunan isimlere
veriliyor. Sovyet bilim adamı Andrei
Sakharov adına verilen bu ödülü daha
önce kazanan isimler arasında eski
Güney Afrika Cumhurbaşkanı Nelson
Mandela, Myanmarlı aktivist Aung San
Suu Kyi ve Türkiye’den Leyla Zana da
yer alıyor. (AA)
17
18
19
20
2
3
4
5
6
7
8
9
10
haber
30 Eylül 2014 Salı
4 dörtlük 4 haber!
Dursun ERKILIÇ
Geçen haftanın yoğun gündemi
içinde buharlaşan ve Türk
ekonomisi açısından hayati öneme
sahip dört haberi hatırlatmak ve
üzerinde düşünmenizi sağlamak
istiyorum.
ENERJİ VERİMLİĞİ
AA’nın geçtiği haberlerden biri, cari açığın en
önemli sebebi üzerineydi ve “Türkiye enerji verimliliğinde yolun başında” başlığını taşıyordu. Okuyunca
hak verdim. Okuyun: “Ülkelerin, ulusal enerji sarfiyatı, bina, ulaşım ve sanayi harcamaları açısından
puanlandırıldığı raporda, Almanya 65 puanla birinci,
İtalya 64 puanla ikinci oldu. 16 ülkenin sıralandığı
enerji verimliliği raporunda Meksika 29 puanla
sonuncu olurken Türkiye sıralamada yer alamadı.”
Amerikan Enerji-Verimli Ekonomi Konseyinin
(ACEEE) 2014 enerji verimliliği raporuna
dayandırılan habere göre, Türkiye, 2014 enerji verimliliği raporuna göre, Türkiye, sıralamaya giremedi.
Türkiye, enerji verimliliğinde dünya birincisi
Almanya'dan iki buçuk kat fazla enerji harcıyor.
Haber önemli bir hatırlatma yapıyor: “Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da enerji tasarrufu ve verimliliğin en önemli kaynak olduğuna
dikkati çekmiş, Türkiye'nin her yıl 15 milyar lira
civarında tasarruf potansiyeli olduğunu, son 3 yılda
her yıl 3 milyar liraya kadar tasarruf edildiğini
söylemişti.”
Bu alanda önemli imkanlar sunulduğunu da
öğreniyoruz: “Türkiye'de enerji verimliliği ile
yenilenebilir enerji alanlarında yatırımları artırmak
için birçok yerli ve yabancı kuruluş hibe, faizsiz
veya düşük faizli kredi imkanı sağlıyor. Bu kuruluşlar arasında Elektrik İşleri Etüt İdaresi, KOSGEB,
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGB), Türkiye
Sürdürülebilir Enerji Finansmanı Programı
(TURSEFF), Türkiye Kalkınma Bankası ve Türkiye
Sınai Kalkınma Bankası bulunuyor.”
SONUÇ: Sorun ve imkanlar kabak gibi ortada
olmasına rağmen, “Türkiye enerji verimliliği
raporunda sıralamada bile yer alamadı…”
Enerji konusunda tasarruf gereklidir
Nice kampanya yaptık tasarruf ereklidir
‘Enver’in de amacı börekli, çöreklidir
Fakat gördünüz işte sıralama dışıyız
REYTİNG KURULUŞLARI
İkinci haberin başlığı şöyleydi: Reyting devlerinin "güvenilirliği". Haberi göre, “Uluslararası
finans uzmanları, kredi derecelendirme kuruluşları
Fitch Ratings, Moody's ve Standard & Poor's'un
(S&P) özellikle küresel ekonomik krizin ardından
eylemlerini ve güvenilirliklerini sorguluyor.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta ayar vermeye çalıştığı bu kuruluşlar, ekonomiden
çok siyasetin etki alanında kalarak not ve karar
veriyor. Bu kuruluşları sorgulayan uzman görüşleri
şöyle:
İngiliz ekonomist Jim O'Neill: "Reyting kuruluşları oldukça yavaş hareket ediyor, piyasayı geriden takip ediyor. Piyasada gelişmeler olduktan sonra
hareket geçip güvenilirliklerini kazanmaya çalışıyor."
Sermaye Piyasası Yatırımcıları Derneği Başkanı
Arif Ünver: "Not kararlarının işlem saatleri
içerisinde açıklanmamasına karşın, politik orijinli
açıklamaların piyasalar açıkken yapılması bir çelişkiler yumağıdır."
Standart Bank Gelişmekte olan Piyasalar
Başekonomisti Timothy Ash: "Reyting şirketlerinin
problemlerinden birisi de aslında Türkiye'nin
borçlarını ödemesine ilişkin geçmiş performansına,
ödeme isteğine yeteri kadar ağırlık verilmemesi."
Türkiye’nin halleri tüm dünyanın dilinde
Reyting denen canavar üç-beş kişi elinde
Not verirken hepisi sanki yalan gölünde
Böyle giderse bunlar suyunda boğulacak
SALİH BEZCİ
Üçüncü haber, Ankara Ticaret Odası (ATO)
Başkanı Salih Bezci’nin moral veren sözlerinden
oluşuyor.
Irak'tan çekildiğini ve bu durumun Irak'ı olumsuz
etkilediğini anlatan Al-Hamadani ise, birkaç ay
içinde Irak'taki çetelerin yok edileceğini, yakında
bütün Irak’ın güvenli olacağını belirtti.
İthalat ve ihracat dün arada bir gülken
Irak yangın yeri ya, içi-dışı hep külken
Herkes IŞİD denilen bela ile meşgulken
Salih Bezci kararlı sözlerle moral verdi
NURETTİN ÖZDEBİR
Hatırlatmak istediğim dördüncü ve son haber ise
“ASO meclis toplantısı”na ve ASO Başkanı Nurettin
Özdebir’in açıklamalarına dayanıyor.
Özdebir, haberin sunumunda kullanılan spotta
şunları söylüyor: “İmalat sanayisinin milli gelirden
aldığı payın düşmesiyle karlarımız da azalıyor. Bir
anlamda boşuna kürek çekiyoruz. Tüm dünyada
sanayi ürünlerinin fiyatları hem gelişen teknoloji,
hem de gelişen ülkelerdeki düşük ücretlerin neden
olduğu rekabet dolayısıyla düşüyor.”
Haberin şu bölümü ilgililerin bir kez daha okuması bakımından önemli:
Bir sektördeki fiyat artışları milli gelirdeki artışın
gerisinde kalmışsa bu durumun ilgili sektörde fiyatların düştüğü anlamına geldiğini dile getiren
Özdebir, "1998 yılında sabit fiyatlarla imalat sanayisinin milli gelire katkısı yüzde 24 idi. Bu oran yıllar
içinde dalgalanmalar göstermekle birlikte 2013 yılında da yüzde 24 oldu. Yani reel olarak imalat sanayisinin milli gelire katkısında bir değişiklik olmadı.
Eskiden ne oranda üretiyorsak hala o oranda üretiyoruz" diye konuştu.
Habere göre, “Bezci, Türkiye ile Irak arasındaki
ticaretin 2 yıl içinde 20 milyar dolara çıkarılmasının
hedeflendiğini belirterek, bu hedefe ulaşmada üzerilerine düşen görevi yerine getireceklerini bildirdi.”
Cari fiyatlar açısından imalat sanayisinin milli
gelire katkısının 1998-2013 arasında yüzde 24'ten
yüzde 15'e gerilediğini anlatan Özdebir, milli gelire
sabit fiyatlarla aynı katkının yapılmasına rağmen
imalat sanayisinin milli gelirden aldığı payın giderek
düştüğünü ifade etti.
Kime söyledi? Irak Ticaret Odaları Federasyonu
Başkanı Jaafar Rasool Al-Hamadani ile Basra,
Kerkük ve Kerbela ticaret odaları başkanlarının da
yer aldığı 17 kişilik heyete.
IŞİD saldırılarının ardından Türk firmalarının
Ekonomi ne dersen; rakamların dansıdır
ABD’nin Sam’iyse Alaman’nın Hans’ıdır
Altın piyasasının gıramıdır, onsudur
Sanayiciler için durum hiç öyle değil
Ankara’da
kadın
cinayeti
Ankara'da
bir kişi,
kendisini
aldattığından
şüphelendiği
eşini silahla
vurup
öldürdükten
sonra intihar
etti.
Ankara’da
kadın cinayeti
Fehmi KORU
[email protected]
Savaşa gireceğiz, iyi güzel de...
Günümüzde savaşlar eski savaşlardan çok farklı
cereyan ediyor, ama en eski savaşla sonrakiler arasında yine de değişmeyen bir yön bulunabilir: Savaşların
sebebi genellikle yüzeysel olur...
Ne dediğimi daha iyi anlatabilmek için, kısa süre
önce 100. yıldönümü vesilesiyle yeniden hatırladığımız 1. Dünya Savaşı’na bakabiliriz: Avusturya
Veliahdı’nın ziyaret ettiği Saraybosna’da bir Sırp militan tarafından suikasta uğratılmasıydı tam 20 milyon
insanın hayatını kaybettiği o savaşın görünür sebebi;
ancak savaşa katılan ülkelere ve sonuca bakıldığında
görünmeyen sebep(ler) daha göze batar hale geliyor.
Başka imparatorlukları da bitirdi o savaş, ama
Avrupa’daki rakip ülkelerin kapışması görüntüsüne
rağmen en çarpıcı sonuçlarını bizim bölgemizde verdi:
Bizim imparatorluğumuz sizlere ömür oldu, aralarındaki ihtilâfların etkisini günümüze kadar sürdürdüğü
20’den fazla yeni ülke Osmanlı Devleti’nin çatısı
altından çıktı.
Savaşın cephelerinin artık kesin hatlarıyla belli
olmaya başladığı günümüze baktığımızda ne görüyoruz: Bu bölgeye yabancı bazı unsurların --ABD’de
ve Avrupa ülkelerinde doğmuş, büyümüş, eğitim almış
birilerinin-- başını çektiği bir örgüt var karşımızda:
Baş kesiyor, kadınları köle alıyor, stratejik bölgelere
saldırıyor, dünya sistemine --güya-- meydan okuyor...
Ne yandan bakarsanız bakın hayalet bir örgüt bu:
Lideri insan içine çıkmıyor... Militanları eylemlerini
yüzlerini saklayarak gerçekleştiriyor... Bir gün
Suriye’de, bir başka gün Irak’ta patlak veriyor...
Herhangi bir ülkede her an eylem yapabileceği hissini
herkese veriyor...
Bu hayalet örgütü insanlar Türkiye’de ‘düşman’
biliyor, Avrupa ülkelerinde ve ABD’de de...
Tanınmadıkları, bilinmedikleri, amaçları ve hedefleri meçhul kaldığı halde...
Her şey olup bittikten sonra, “Sırp militan
Avusturya Veliahdı’nı neden Bosna-Hersek’te
öldürdü?” sorusu nasıl ardından patlayan ve sonradan
‘1. Dünya Savaşı’ adını alan kapışmanın en az sorulan
sorusu olduysa... IŞİD adı verilen örgüt yüzünden
çıkacak yeni çatışmanın sonrasında da “Nasıl bu
oyuna gelindi?” sorusunu sormak muhtemelen kimsenin aklına gelmeyecek...
Savaşlar devam ederken, çıkışın görünür sebebinden çok daha fazla düşmanlık sebebi doğar nasıl
olsa...
Gelin, biz, TBMM henüz savaş kararı almamışken
önalıcı soruları soralım: ‘IŞİD’ örgütü neyin nesi sahiden? En abartılı rakamlarla militan sayısının birkaç
bini aşmadığı bilinen bir örgüt nasıl oldu da bütün
dünyanın karşısında oluşturulan cephede yer almak
için yarış ettiği bir ‘düşman’ halini aldı? Bu kadar az
sayıda militanla bu kadar çok devletin savaşması
absürd kaçmıyor mu?
Daha başka sorular da var: Öndegelenleri Batı’da
üreyen örgüt militanları yaşadıkları ülkelerde takip
altında değil miydi? ABD’de ‘Yurtseverlik Yasası’
fişleme izni veriyor; 11 Eylül’den beri Avrupa’da
birçok ülkenin istihbarat örgütlerinin birincil görevi
şimdi IŞİD içerisinde yer alan tipleri izlemek; nasıl
oldu da baş kesecek kadar radikalleşmiş militanlar
dikkatlerinden kaçtı?
Kim ne derse desin, safları oluşan bu cepheleşme
de, amaçlanan savaş da mantığı zorlayan saçmalıklara
işaret ediyor.
Yarın, her şey olup bittikten sonra, dengelerin alt üst
olduğunu, savaşa katılmak için yarış halindekiler dahil
bölgedeki ülkelerin varlıklarının veya dirliklerinin
tehdit altına düştüğünü görürsek hiç şaşırmayalım.
Uyarayım: Savaşlar insanlardaki şaşırma duygusunu da katleder...
29 Eylül 2014/ HABER TÜRK
ANKARA - Ankara'da bir kişi, kendisini aldattığından şüphelendiği eşini silahla vurup öldürdükten sonra intihar etti.
İddiaya göre; Ankara Ticaret Odasında (ATO) temizlik görevlisi
olarak çalışan Ömer Sarı (40), TOBB Üniversitesinde aynı işi yapan
eşi Yazgülü Sarı'yı (28) 06 BP 5810 plakalı otomobiliyle işe getirdi.
Ömer Sarı, TOBB Üniversitesinin Söğütözü Caddesi'ndeki servis girişine geldikleri sırada karısına silahla bir el ateş etti. Belinden
yaralanıp araçtan inen karısının başına da bir el ateş eden zanlı, aynı
silahla kendini de kafasından vurdu. Çift, olay yerinde hayatını kaybetti.
Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve çok sayıda
polis sevk edildi. Olay yerinde 3 boş kovan bulan polis, araçta Ömer
Ankara'da bir kişi, kendisini aldattığından şüphelendiği Sarı'nın yazdığı bir mektupla Yazgülü Sarı'ya ait cep telefonu
eşini TOBB Üniversitesi'nin Söğütözü Caddesi'ndeki servis görüşmelerini içeren ayrıntılı dökümü buldu. Ömer Sarı'nın mektupgirişinde silahla vurup öldürdükten sonra intihar etti. Olay ta, kimsenin suçu olmadığını, eşini kendisini aldattığı için vurduğunu
yerine gelen savcı inceleme yaptı.
yazdığı öğrenildi. İnceleme sırasında, silahın halen Ömer Sarı'nın
elinde bulunduğu öğrenildi.
Polis, üniversiteye ait güvenlik kamerası görüntülerini incelemeye aldı. Üniversitenin girişi kapatıldı ve öğrenciler diğer kapılardan
okula alındı. Olay yerinin etrafını kapatan Ankara Emniyet
Müdürlüğü Cinayet ve Olay Yeri Büro Amirliği ekiplerinin
incelemesi tamamlandı. Cesetler, incelemenin ardından otopsi için
İSTANBUL- Başbakan
morga kaldırıldı. (AA)
Yardımcısı Ali Babacan,
Türkiye'nin 1 Aralık itibariyle G20
dönem başkanlığını alacağını
belirterek, bu görev sırasında
gelişmiş ülkeler ile gelişmekte
olan ülkeler arasında köprü görevi
göreceklerini söyledi.
İSTANBUL- Cumhurbaşkanı Recep
Dünya Ekonomik Forumu
Tayyip Erdoğan, "İnşallah bugünden
(WEF) toplantısında yaptığı
itibaren Türkiye'de üretilen ürünlerin
konuşmada Babacan, "Bu
artık üzerinde, 'Made in Turkey' damgası
yerine artık bu logo olacak. Dünyanın
dönemde KOBİ'lerle ilgili özel bir
neresinde olursa olsun bu logoyu görençalışmamız olacak. KOBİ'lerin
ler o ürünün Türkiye'de üretildiğini,
önemini gelişmiş ve gelişen
Türkiye'den ihraç edildiğini anlayacakülkelerin gündemine getireceğiz.
lar" dedi.
En az gelişmiş ülke grubu ile
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çırağan
gelişmiş ülkeler arasında köprü
Palace Kempinski Otel'de, Türkiye
görevi yapacağız" dedi.
İhracatçılar Meclisi "Türkiye Markası"
Türkiye'nin içinde bulunduğu
lansmanı toplantısında yaptığı konuşma- soktu. Bu yeni banknot ve madeni parcoğrafyanın zor bir coğrafya
da, tanıtımı yapılacak logo ve sloganın
olduğunu söyleyen Babacan,
aların tanıtımını da yine bizzat ben ve
başarılı olmasını diledi.
bölgedeki ekonomik işbirliklerinin
bakan arkadaşlarım birlikte yapmıştık.
Logonun hazırlanmasında emeği
güçlenmesinin kalıcı ve istikrarlı
Yeni Türk Lirası, o dönemde mevcut
geçen
kişi
ve
kuruluşları
tebrik
eden
barış ortamının gereği olduğunu
paralarla aynı tasarımı taşıyordu. Ancak
Erdoğan,
tasarım
üzerinde
uzun
soluklu
vurguladı.
6 sıfır olmaksızın basılmıştı. Ardından 1
bir çalışma yapıldığını, iş adamlarından Ocak 2009'da milletçe yine bir başka
Babacan, "Kuzey Afrika,
Dünya Ekonomik Forumu (WEF)
reklam ajanslarına, ihracatçılardan
heyecanı yaşadık.
Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta
toplantısında yaptığı konuşmada
siyasetçilere, sivil toplum örgütlerinden
Geçici olarak tedavüle girmiş 'Yeni
Asya'yı düşündüğünüzde bazı
Babacan, "Bu dönemde KOBİ'lerle ilgili
vatandaşlara değin geniş bir yelpazede
Türk Lirası'ndan', 'Yeni' ibaresini
ülkeler doğal kaynaklar açısından
özel bir çalışmamız olacak. KOBİ'lerin
görüşler alındığını ifade etti.
kaldırdık. Yeni tasarımlarıyla Türk
zengin, bazısı daha fakir. Biz bu
önemini gelişmiş ve gelişen ülkelerin
Başbakanlık görevinde bulunduğu
Lirası'nı kullanmaya başladık. Dünyanın
ülkelerin ekonomik olarak birbirgündemine getireceğiz. En az gelişmiş
sırada taslakları kendisinin de görme fır- ilgiyle izlediği çok çok başarılı bir
lerine bağlanmaları ile istikrar ve
ülke grubu ile gelişmiş ülkeler arasında
satı bulduğunu, önerilerini, tavsiyelerini operasyon gerçekleştirdik. Allah'a hambarışın daha kalıcı olacağını
köprü görevi yapacağız" dedi.
ilettiğini aktaran Erdoğan, "Sonuçta
dolsun hiçbir aksaklık yaşanmadı. 6
düşünüyoruz. Ekonomik bağlılık
Ekonomi Bakanlığı ve Türkiye
sıfırın atıldığı yeni paramız, sadece
doğru kurgularla yapılırsa bu
İhracatçılar Meclisinin ön ayak olduğu
Aralık 2014'den itibaren Türkiye'nin
Türkiye'de değil, tüm dünyada beğeni
kalıcı barış için önemli hale geliyor"
ama
bugün
itibarıyla
tüm
Türkiye'ye
mal
G20'nin dönem başkanlığını
topladı, ilgi çekti ve Türk Lirası nihayet
dedi.
olacak,
tüm
dünya
tarafından
tanınacak
üstleneceğini belirterek, "Uluslararası
itibarına yeniden kavuşmuş oldu. Yine
Türkiye'nin son 12 yılda önemli bir
bir tasarım ortaya çıktı" dedi.
bugün yaşadığımıza benzer bir heyecanı
dönüşüm yaşadığını söyleyen ve OECD ticaretin ve yatırımların desteklenmesine
Benzeri süreçleri ve heyecanları daha Türk Lirası'nın simgesini hazırlarken ve
önem
veriyoruz.
Çok
taraflı
ticaretin
içinde gelir dağılımını en hızlı düzelten
önce de başbakanlık yaptığı hükümetler kamuoyuna açıklarken yaşadık.
güçlendirilmesini
temel
öncelik
olarak
ülke olduğunu söyleyen Babacan,
dönemlerinde yaşadığını ifade eden
Dünyadaki tüm güçlü ve saygın para
belirledik.
Altyapı
başta
olmak
üzere
önümüzdeki dönemdeki öncelikleri,
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
birimlerinin bir logosu vardı ancak, Türk
gerçek bir hukuk devleti olmak, tasarruf yatırımlara önem vereceğiz" dedi.
"Bildiğiniz gibi, 28 Ocak 2004'te bir Lirası için sadece 'TL' kısaltması kulBaşta IMF olmak üzere gelişmekte
oranlarını artırmak,yüksek katma değerli
yasa çıkardık. Türk Lirası'ndan 6 sıfırın lanılıyordu. Güzel, sade, kolay yazılaolan piyasaların temsilinin iyileştirilmeürünlere yönelmek ve eğitimde reform
atılması sürecini başlattık. 2004 yılı
bilir bir logo hazırlandı, kamuoyuna
sine
devam
edileceğini
kaydeden
boyunca Merkez Bankamız, çok titiz bir tanıtıldı ve bu logo da çok hızlı yaygınolarak sıraladı.
Erdoğan, "Dengeli finansman ve düşük
şekilde hazırlıklarını yaptı ve 'Yeni Türk laşarak vatandaşlarımız tarafından kulCumhurbaşkanı Erdoğan da WEF
gelirli ülkelere ilişkin güçlü vurgu önceLirası' adı altında yeni banknot ve
kapsamında dün yaptığı konuşmada, 1
lanılmaya başlandı. Şu anda çarşıda,
liklerimiz arasındadır" dedi.
madeni paraları 1 Ocak 2005'te tedavüle pazarda, etiketlere baktığımızda bu logo-
BABACAN’dan KOBİ’lere özel
[email protected]
12
Türkiye ‘Gücünü Keşfet’ti
nun kullanıldığını ve artık iyice benimsendiğini görüyoruz. "
Bugün de Ekonomi Bakanlığı ve
TİM tarafından hazırlanan aynen yeni
Türk Lirası logosu gibi önem arz eden
bir başka logoyu, bir başka milli
tasarımı, Türkiye ve dünyaya tanıttıklarını dile getiren Erdoğan, "İnşallah
bugünden itibaren Türkiye'de üretilen
ürünlerin artık üzerinde 'Made in
Turkey' damgası yerine artık bu logo
olacak. Dünyanın neresinde olursa olsun
bu logoyu görenler o ürünün Türkiye'de
üretildiğini, Türkiye'den ihraç edildiğini
anlayacaklar" diye konuştu.
Bu logoyla birlikte "Discover the
potential" sloganının kullanılacağını
kaydeden Erdoğan, bu sloganın da son
derece isabetli olduğunu söyledi.
"Discover the potential" cümlesini
İngilizce'den Türkçe'ye çevirirken
"Potansiyel" sözcüğü yerine "Güç"
sözcüğünün kullanımının daha uygun
olacağı görüşünde olduğunu ifade eden
Erdoğan, "Yani 'Gücü keşfet'... Bu noktada böyle bir yaklaşım. İnşallah bugünden itibaren tüm dünyada Türkiye'yi ve
Türkiye ürünlerini bu logoyla ve 'Gücü
keşfet' sloganıyla tanıtıyor olacağız"
diye konuştu.
Türkiye'nin dünyaca tanınan
markalarının itibar ve güvene sahip
olduğunu anlatan Erdoğan, "Bu logo ve
sloganla inanıyorum ki ürünlerimizin
gücüne güç katılmış, itibarına itibar
katılmış, güvenine de güven katılmış
olacaktır. Bu önemli logo ve sloganın bir
kez daha hayırlı olmasını diliyorum.
Emeği geçenleri tekrar tebrik ediyor,
elinize sağlık diyor, herkese şahsım,
ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum" dedi.
(AA)
TURİZM
Bayram tatilinin kısa
olması vatandaşı yurt içi
turlara yöneltti
İSTANBUL- Kurban Bayramı tatilinin kısa
olması ve hafta içine denk gelmesi, tatilcileri, yakın
yerler ve yurt içi turlara yöneltti.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB)
Başkanı Başaran Ulusoy, yaptığı açıklamada, Kurban
Bayramı tatilinin 3 Ekim Cuma öğleden sonra
başlayıp, 7 Ekim'de sona ereceğini hatırlattı.
Ulusoy, bayram dolayısıyla seyahat acentelerinin
erken rezervasyon kampanyası düzenlediğini hatırlatarak, seyahat paketlerini 4 günlük tur programı şeklinde yapan acentelerin, tatilcilere kredi kartına taksit
ve indirim imkanı sunduğunu aktardı. Ulusoy, sürenin
kısa olmasıyla vatandaşların yurt dışı yerine, yurt içi
tatil bölgelerini tercih ettiğini kaydetti.
Kurban Bayramı tatilinin kısa olması vatandaşı
yurt içi turlara yöneltti
Kurban Bayramı tatilinin kısa olması ve hafta
içine denk gelmesi, tatilcileri, yakın yerler ve yurt içi
turlara yöneltti.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB)
Başkanı Başaran Ulusoy, yaptığı açıklamada, Kurban
Bayramı tatilinin 3 Ekim Cuma öğleden sonra
başlayıp, 7 Ekim'de sona ereceğini hatırlattı.
Ulusoy, bayram dolayısıyla seyahat acentelerinin
erken rezervasyon kampanyası düzenlediğini hatırlatarak, seyahat paketlerini 4 günlük tur programı şeklinde yapan acentelerin, tatilcilere kredi kartına taksit
ve indirim imkanı sunduğunu aktardı. Ulusoy, sürenin
kısa olmasıyla vatandaşların yurt dışı yerine, yurt içi
tatil bölgelerini tercih ettiğini kaydetti.
Kurban Bayramı rezervasyonlarına şu ana kadar
ilginin yüzde 70 civarında olduğunu düşündüklerini
belirten Ulusoy, şu bilgileri verdi:
"Tatilin kısa olması vatandaşları çoğunlukla yurt
içi turlara yönelttti. Bayram rezervasyonlarında yurt
içi turlarda, Antalya bölgesi başta olmak üzere
sanatçılı, gala programlarıyla lanse edilen Kıbrıs
turları, Bodrum, Marmaris, Kuşadası talep görüyor.
Kültür turlarında ise Kapadokya, Pamukkale,
Karadeniz ve GAP turlarıyla İstanbul yakınları için ise
Safranbolu turları yoğun talep görmektedir. Yurt dışı
turlarda ise vizesiz destinasyonlar başta olmak üzere
İtalya, Fransa, İspanya, Prag, Budapeşte ve Balkan
turları ön plana çıkıyor. Yunanistan turları da yoğun
talep görmektedir." (AA)
30 Eylül 2014 Salı
13
Hitit medeniyetinin
başkenti Hattuşa'da
yapılan kazı çalışmaları sırasında
Roma dönemine ait
olduğu belirlenen 20
metre genişliğinde,
40 metre uzunluğunda anıtsal yapı
bulundu.
Hattuşa’da Roma döneminin
izleri ortaya çıkıyor
ÇORUM - İSMAİL ÇİMEN - Bölgede Alman
Arkeoloji Enstitüsü adına kazı çalışmalarını yürüten
kazı başkanı Doç. Dr. Andreas Schachner, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, 1906 yılında İstanbul
Arkeoloji Müzesi adına başlatılan kazı çalışmalarının,
108 yıldır sürdürüldüğünü söyledi.
Hititlerin başkenti Hattuşa'daki kazı çalışmalarına
bu yıl da devam ettiklerini belirten Schachner, temmuz
ayında başlatılan çalışmalar kapsamında 3 aylık yoğun
bir sezonu geride bıraktıklarını anlattı.
Bu yıl Hattuşa'nın en kuzey kenarında bulunan ve
"Aşağı Kent" olarak adlandırılan bölgede Roma dönemine ait anıtsal bir yapı bulunduğunu ve kazıların bu
alanda yoğunlaştırıldığını ifade eden Schachner, şöyle
devam etti:
"Bu senenin en ilginç sonucu, Hattuşa'da daha önce
sistematik şekilde görülmemiş Roma döneminin kısmen açığa çıkarılmasıydı. Böylece hem bilimsel alanda
hem de turistik açıdan boşluk dolduran bir yapı bulunmuştur. Hitit kentin en kuzey kenarında, Aşağı Kent
olarak adlandırılan bölgenin bazı kısımlarda daha önce
antik döneme ait yani Roma dönemine ait mezarlık
alanının olduğunu biliyorduk. Daha önceki kazılarda
bunu açığa çıkarmıştık ancak yerleşim alanının nerede
olduğunu bilmiyorduk. Bu şansa bu sene eriştik."
Gerçekleştirilen jeofizik çalışmalarla, üzerinde niş
(duvar içinde bırakılan oyuk) olan bir kaya parçasının
bulunduğu alanda çalışmalara yoğunluk verdiklerini
vurgulayan Schachner, şöyle konuştu:
"Anadolu'nun batısında bu tarz kaya üzerindeki
nişler, kilise anlamı
taşımaktadır ancak
yaptığımız çalışmalarda bu nişe bağlı
duvarlar bulduk. Kazı
yapmaya karar
verdik. Küçük ama
önemli açmalar yaptık. 20 metre genişlikte 40 metre uzunlukta
o nişe bağlanan büyük
bir anıtsal yapı söz
konusu. Bu yapı
milattan sonra 2.
yüzyılda inşa edilmiş
olmalı. Bunu kullanılan yapı tekniğinden öğreniyoruz.
Kullanılan harçlar
Horasan harcı. Daha sonra bu alanın 4. yüzyılda farklı
bir işlev için kullanıldığı anlaşılıyor. Bu bilgiyi de elde
ettiğimiz iki sikkeden çıkartıyoruz. Bu alanda yoğun
bir iskan, yoğun bir kullanım olduğunu kabul edebiliriz."
Doç. Dr. Schachner, çalışmalarda söz konusu
alanın "bir kilise değil ise ne olabileceği" sorusu üzerine yoğunlaştıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
Bu kadar geniş bir meydan türü olan alanın bir
toplanma yeri olduğunu kabul ediyoruz. İnsanların bir
araya geldiği, belki ticaret yaptıkları belki de dini
gereksinimlerini yerine getirdiği, karma fonksiyonlu bir yer
olduğunu tahmin ediyoruz. 19. yüzyıldan beri bu nişin
bir kiliseye ait olduğu düşünülüyordu fakat niş, çok
güneye doğru çevrili olduğu için bizde bir kiliseye
uygun olmadığı düşüncesi hakim oldu. Buradaki
jeofizik çalışmalarının ardından bu nişe ait bir yapı
olduğu görüldü. Bu nişin mimari plan itibarıyla kiliseye uygun olmadığını gördük. Kazılar da bunu doğruluyor. Kilise değilse nedir sorusunu cevaplandırmaya
çalışıyoruz. Belki burası bir tapınma yeri, bir dua etme
yeri olabilir."
(AA)
Yıldız Dağı’nda kayak
keyfine az kaldı
SİVAS- Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın
katılımıyla 15 Eylül 2013’te temeli atılan Yıldız Dağı
Kış Sporları Turizm Merkezi’nde mekanik tesislerin
yapımı tamamlandı; altyapı, otel, güvenlik binası, sağlık
ünitesi gibi donatıların ise inşası devam ediyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gençlik ve Spor
Bakanlığı ve İl Özel İdaresinin katkılarıyla yapılan
merkezin, bu yıl kış mevsiminde kısmen, gelecek sene
kışın ise tamamen hizmete girmesi planlanıyor.
"Sivas’ın rüyası gerçekleşiyor" sloganıyla tanıtılan
ve yaklaşık 60 milyon liraya mal olacak kayak
merkezinde, 1 teleski, 2 telesiyej ve 1 babylift ile bin 750
yatak kapasiteli 4 tesis, park ve spor alanları, sağlık
tesisi, kayakevi, kamp alanları, yönetim merkezi, 350
araçlık otopark alanı ve çeşitli sosyal donatılar yer alacak. Merkezde, kış sporlarının yanı sıra doğa yürüyüşü,
dağ bisikleti ve yamaç paraşütü yapılabilecek. Sivas
Nuri Demirağ Havalimanı’na ve Sıcak Çermik kaplı-
calarına yakın mesafedeki Yıldız Dağı’na gelenler, ilkbahar ve yaz mevsiminde ise dağın eteklerindeki
Yakupoğlan Barajı’nda su sporları yapma fırsatı bulacak.
Sivas Valisi Alim Barut, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, mekanik tesislerin tamamlandığını, altyapı
çalışmalarında son aşamaya gelindiğini, otel, güvenlik
binası ve sağlık ünitesi gibi tesislerin yapımının ise
devam ettiğini söyledi.
Uluslararası standartlara uygun pistler için ilgili
kuruluşların çalışmalar yürüttüğünü aktaran Barut,
merkezde yarışmalar ve çeşitli resmi müsabakaların
yapılabileceğini ifade etti.
Tesisinin yapılır yapılmaz hizmete girmesinin bazı
problemlere yol açabileceğini dile getiren Barut, "Bu
kış deneme olarak hizmete girecek ama hedefimiz
önümüzdeki kış mevsiminde merkezi tam olarak
hizmete sokmak" dedi. (AA)
Sivas'ta, bin 750
yatak kapasiteli
modern tesislerin
yanı sıra uluslararası
standartta kayak
pistinin bulunacağı
Yıldız Dağı Kış
Sporları Turizm
Merkezi'nin bu kış
mevsiminde deneme
amaçlı, gelecek kış
ise tamamen hizmete
girmesi hedefleniyor.
Höyükten “5 bin yıllık seramik atölyesi” çıktı
KÜTAHYA- Kütahya'da,
Roma, Helenistik, Akhaemenid,
Orta ve Erken Tunç çağlarına ev
sahipliği yapmış olan Seyitömer
Höyüğü'nde, seramik yapımında
kullanılan fırın ve kil havuzunun
olduğu seramik atölyesi bulundu.
Dumlupınar Üniversitesi
(DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesi
Arkeoloji Bölümü tarafından
2006 yılından beri sürdürülen
kazı çalışmalarında, şimdiye
kadar binlerce seramik bulunarak
Kütahya Müzesi'ne teslim edildi.
DPÜ Fen Edebiyat Fakültesi
Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi
Yrd. Doç. Dr. Fikret Özbay yaptığı açıklamada, höyüğe birçok
medeniyetin ev sahipliği yaptığını
söyledi.
Yaklaşık 9 yıldır kendi bölümleri tarafından Seyitömer Höyüğü
Kurtarma Kazısı'nın
yürütüldüğünü belirten Özbay,
"Şu an yaklaşık 5 bin yıllık
seramik fırınının önündeyiz.
Sadece seramik fırını değil,
bunun çevresinde bir kil havuzu
ve bu havuzun içinde seramik
üretimine yönelik izlerinin
olduğu yapı kompleksi yer alıyor.
Fırının önünde bir çevre duvarı
ve bu duvarın dışında ise direkt
sokağa açılan bir kapı yer alıyor"
diye konuştu.
Özbay, Seyitömer
Höyüğü'nde yaşayan insanların
en önemli geçim kaynaklarından
birinin seramik üretimi olduğunu
dile getirdi.
Buradaki seramik üretiminin
çark yapımı olmadığını, daha çok
kalıp üretiminin oldukça öne çıktığını ifade eden Özbay, şöyle
konuştu: "Bu haliyle, özellikle
kent merkezine yakınlığıyla da
Seyitömer Höyüğü'nün belki
Kütahya çini geleneğinin en erken
örneklerinden biri olduğunu gösteriyor. Kütahya'daki çiniciliğinin
başlangıcının buradan olma
olasılığının çok yüksek olduğunu
düşünüyoruz. Sadece bir fırınla
temsil edilmiyor. Bunun dışında
üst katmanlardan itibaren onlarca
fırın açığa çıkarıldı. Bu fırınların
üretimi olduğunu düşündüğümüz
binlerce seramik, açığa çıkarıldı.
Bunların tamamı Kütahya
Müzesi'ne teslim edildi. O açıdan
da höyüğün o kadar büyük bir yer
olmamasına rağmen seramik üretiminin bu kadar yoğun olması,
genel ticaretin seramikle ilişkili
olduğunun göstergesi. Bize,
Kütahya çiniciliğinin tarihsel
geçmişini arayacak olursak, bu 5
bin yıllık fırınlar belkide en erken
örnekleri olma olasılığının yüksek
olduğunu düşündürüyor."
(AA)
14
YAŞAM-ÇEVRE
30 Eylül 2014 Salı
ARA-SIRA
Artan nükleer
teknoloji
kullanımı
sonucu ortaya
çıkan ve
imhası yıllarca
süren
radyoaktif
atıklar sorunu,
Avusturya'nın
başkenti
Viyana'da
tartışıldı.
Nurullah AYDIN
[email protected]
İNGİLİZ AJANLARI YENİDEN SAHNEDE
ISSN 1308-7622
Türkiye ve bölge ateş altında. Birileri vatanseverlere çamur
atmakla meşgul.
Kimi İslam’ı, kimi Atatürk’ü, kimi özgürlükleri, kimi etnik
kimlikleri istismarla meşgul.
Osmanlı çöküş döneminde de başrol oynayan İngilizler
ajanlarıyla; işgale karşı mücadele eden Başta Mustafa Kemal
olmak üzere vatanseverlere çamur atma itibarsızlaştırma
çabasına girişmişlerdi.
Ne ilginç bugün de; İslam’ın sevgi, barış, kardeşlik, eşitlik, özgürlük özelliklerini bir tarafa bırakıp yalancılığı, hırsızlığı, vahşeti, katliamı çağdışılığı benimseyenler var.
Aynı şekilde Atatürk’le alakaları olmayan ama kendilerine
Atatürkçü diyerek kirli kimliklerini gizleyen İngiliz kökenli,
İngiliz istihbarat eğitimi alan ajanlar, itibarsız soytarılar; Türk
Milleti-vatan-devlet-bayrak-bütünlük-çağdaşlık mücadelesi
verenlere karşı aynı ihanet iftiralarıyla meşguller.
Onlar ki; şikayet eder, iftira atar, hakaret eder.
Onlar ki; güven duyulan saygın insanları küçük düşürtmekten zevk alırlar.
Onlar ki; yalan söylemekten gerçek dışı yazmaktan, aldatmaktan kandırmaktan haz duyarlar.
Rekabet, kıskançlık, güç yetki elde etme isteği, popüler
olma, ciddiye alınma, gündemde kalma isteği; iftira atma
alışkanlığını artırıyor. Kavram karmaşası yaratma mekanizması işlemeye başlıyor. Ortaya atılan iddialar, sapla samanı iç
içe geçiriyor.
Kıskançlık hastalığına yakalananların göstermek istedikleri kendilerini gündemde tutmaktır.
Oysa komik duruma düşerler. Alay konusu edilirler farkında değildirler.
TDK’ye göre komploculuk, ‘bir kimseye, bir kuruluşa
karşı toplu olarak alınan gizli karar, gizli düzen’ anlamına
gelmektedir.
Bu bir komploculuk hastalığıdır. Bu hastalığın ulaşacağı
sonuç, kendi sorunlarının suçlusu olarak gördüklerine karşı
sürekli kin ve öfke duymak, hırçınlaşmak ve gizliden gizliye
çaresiz ve ezik bir ruh haletine bürünmektir.
Eğer bir yerde komplo var ise orada dürüstlük, ahlak, hak,
adalet yoktur.
Üreten, dürüst, namuslu, ahlaklı kişileri suçlayarak zan
altında bırakmak, komplocuların kişisel tatmin yoludur.
İftiracı komplocularda; ruhsal bozukluk, kişilik bozukluğu
vardır. Şikayet etmek, suçlamak, iftira atmak, başarı karşısında eziklik duyanların yoludur.
Kimler iftira atar?
Çamur at izi kalsın anlayışı ile;
- itibar kazanmak isteyenler
- adam yerine konulmak isteyenler
- bağlı oldukları merkezlerin direktiflerini yerine getirmeye
çalışanlar- saygın kişilerin sırtından gündemde kalmak isteyenler
- lekeli ve özürlüler
- itibarı saygınlığı kalmamış olanlar
- ciddiye alınmayanlar
- popüler olmak isteyenler
yazılı ve görsel medya yanında internet medyasında da yer
alıyor.
İnternet fareleri işbaşındadır.
Karanlık dehlizlerde görevlendirilenler, yaşam alanları olan
lağımlarda zehir üretim odaklarında aldıklarını görevleri
gereği kusuyorlar.
Bu kişilerin yaptığı; bağlı oldukları merkezlerin direktifleri doğrultusunda iftira atarak adam yerine koyulma
çabalarıdır. Yaptıkları itibarsızlaştırma ve değersizleştirme
operasyonudur.
Aciz ve zavallı kişilerin, düşünceleri fikirleri olmayanların, alternatif fikir üretemeyenlerin yapacağı aciz bir
tavırdır.
Yıpratıcı, sindirici sözler söyleyenler, yazılar yazanlar bir
tezgahın parçalarıdır.
Yalan yanlış bilgilerle çamur atanlar bir süre sonra kendileri o çamurun içinde boğulurlar.
Üretken duyarlı olan kişilere çamur atmayı kendine
alışkanlık edinmiş biri ile muhatap olmanın anlamı yoktur.
Yine yalakalıkla bir şey elde edemeyenlerle muhatap
olmanın anlamı yoktur.
Yine popüler olmak isteyen birinin suçlamalarını cevap
vermeye değmez.
Yine kişiliği bozuk tipleri de ciddiye almaya gerek yoktur.
Unutulmamalıdır ki;
Aciz insan şikayet eder
Basit insan iftira eder
Asil insan idare eder
Mevlana’nın dediği gibi ifade etmek gerekir.
Suskunluğum asaletimdendir
Her lafa verilecek bir cevabım var.
UAEA radyoaktif atık
sorununa çözüm arıyor
VİYANA- Uluslararası Atom Enerjisi
Ajansı'nın (UAEA) 58. Genel Kurulu kapsamında UAEA Bilimsel Forumu tarafından yan etkinlik olarak gerçekleştirilen ve iki gün süren
"Radyoaktif Atık: Sorunlarla Yüzleşmek" konulu
panel sona erdi.
Radyoaktif atık yönetimine yönelik güvenli,
sürdürülebilir ve uygulanabilir entegre bir yaklaşım tartışıldığı panele, 300'ün üzerinde uzman
ve temsilci katıldı.
"HUKUKİ, YÖNETSEL VE
DÜZENLEYİCİ ÇERÇEVEYE
İHTİYAÇ VAR"
Sürdürülebilir atık yönetimi için bilim ve
teknolojinin ön şart olduğunu kaydeden Amano,
nükleer yakıtların imhası için teknolojinin sürekli geliştiğine dikkati çekerek, "Güvenli atık
yönetimi için uygun hukuki, yönetsel ve düzenleyici çerçeveye ihtiyaç var" dedi.
Güvenli atık yönetimi ve imhası için nükleer
teknoloji kullanan ülkeler arasında tecrübe paylaşımı olması gerektiğini ifade eden Amano,
UAEA'nın bu konuda üye ülkelere destek vermeye hazır olduğunu söyledi.
"RADYOAKTİF ATIKLAR, BÜTÜN
ÜLKELERİN SORUNUDUR"
UAEA Başkanı Yukiya Amano, panelin
açılışında yaptığı konuşmada, nükleer teknolojinin, sağlık, tarım, elektirik ve imalat gibi pek
çok alanda insanlara fayda sağladığını, nükleer
faaliyetler nedeniyle ortaya çıkan radyoaktif
atıkların güvenli bir şekilde yönetilmesinin
önemli bir sorun olduğunu söyledi.
Nükleer bilim ve teknolojinin barışçıl kullanımının ve buna bağlı olarak radyoaktif
materyal miktarının arttığını söyleyen Amano,
radyoaktif atıkların güvenli bir şekilde
yönetilmesi gerektiğini ifade etti.
Çok sayıda ülkenin nükleer araç ve uygulamaları kullandığını belirten Amano, şunları
Milletvekili Özdemir,
yıllar sonra köyünü gezdi
BATMAN - AK Parti Batman
Milletvekili Ziver Özdemir, 1990'lı
yıllarda yaşanan şiddet ortamı
yüzünden ayrılmak zorunda kaldıkları köyünü ziyaret etti.
Özdemir, yıllar sonra geldiği
Kışrak köyünde doğduğu evi gezdi,
duygulu anlar yaşadı.
Özdemir, burada yaptığı açıklamada, bölgede terör olayları
nedeniyle geçmişte çok olumsuzluk
yaşandığını ifade ederek, bu sıkıntıların 1990'lı yıllarda doruk noktasına ulaştığını söyledi.
"Köylerimiz adeta hayalet köyler
olmuştu" diyen Özdemir, "Bu bölge
barış, kardeşlik ve huzurun olduğu,
farklı din ve dilde insanların bir
arada yaşadığı bir bölge iken bir
anda tüm dünyaya kapıları kapatıldı.
Adeta insanlar ölümle burun buruna
getirildi. Kardeş kardeşe kırdırıldı"
diye konuştu.
Özdemir, yaşanan olaylarda hayatını kaybedenlerin yanı sıra çok
sayıda kişinin evini, köyünü,
vatanını terk etmek zorunda
kaldığını kaydederek, insanların göç
ettikleri yerlerde sosyal ve ekonomik
hayata ayak uyduramadığını, pek çok
ailenin büyük sıkıntılar yaşadığını
anlattı.
Çözüm sürecinin tüm bölgeye
hayat verdiğine ve huzurun geldiğine
dikkati çeken Özdemir, şöyle konuştu: "1990'lı yıllarda bölgede bir travma yaşandı. İnsanlar köyünü, yurdunu, vatanını terk etmek zorunda
Yıl: 44
Sayı: 14990
GÜNLÜK SİYASİ GAZETE
Yayın Sahibi
İmaj İç ve Dış Tic. A.Ş.
Genel Yayın Yönetmeni
Ahmet TEKEŞ
Haber Koordinatörü
Dursun ERKILIÇ
Yazı İşleri Müdürü
Ayşegül BALDEMİR
İstihbarat Şefleri
Şenol GÜNÜÇ - Kenan ERGEN
Görsel Yönetmen
Şebnem ÜNAL
Sayfa Editörleri
Yasemin AYDOĞDU - Emine ÖZCAN
İnternet Editörü
Alparslan OĞUZ
Haber Merkezi
İsmail Yıldız, Hakkı Murat SÖBÜTAY, Tülay CANPOLAT,
Gazi BOZKURT, Burcu KERİM, Betül SÜSLEN
İdari Merkez
Macun Mah. 195. Cadde No: 2 Yenimahalle/ANKARA
Yazı İşleri Tel: 397 91 40 (PBX) Fax: 397 41 54
[email protected]
Yayın Sahibi
Temsilcisi:
Yiğit YİĞİT
İstanbul Temsilciliği
Ankara Temsilciliği
Tevfik Bey Mah. Tahsin Tekoğlu Cad.
Rüzgarlı Cd. Plevne Sk. No: 14
No: 2 K.1 Sefaköy/Küçükçekmece/İSTANBUL
Ulus/ANKARA
Tel: (0212) 540 40 45
Tel: (0312) 310 35 53
Dağıtım: TURKUVAZ DAĞITIM SAN. VE TİC. A.Ş.
Yayın Türü: Yaygın Süreli (Pazar hariç)
Basıldığı Yer:
Dorukkaya Mat. Yay. Rek. Mağ. Enerji ve İnş. A.Ş. - İstanbul Yolu
6. km Macun Mh. 3. Cd. No: 2/1 Yenimahalle/ANKARA Tel: 397 11 97
Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz.
www.yedigungazetesi.com.tr
Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez
YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir
kaldı. Çözüm süreciyle insanlar
kucaklaştı. Bölgeye huzur, kardeşlik
ve barış geldi. Çözüm süreci ile
iklim değişti, Akdeniz oldu.
Memleketimin dağlarına bahar
geldi."
Bu süreçte başka bölgelere göç
etmek zorunda kalan insanların köylerine geri döndüğünü ifade eden
Özdemir, insanların yakılan, yıkılan
köylerini yeniden inşa etmesi için
hükümet olarak çeşitli yardımlar
yaptıklarını aktardı.
Özdemir, terör olaylarından
dolayı mağdur olan bölge insanının
yaralarını sarıp, mağduriyetlerini bir
ölçüde gidermek için ekonomik
anlamda destek sunduklarını sözlerine ekleyerek, hükümet olarak yaptıkları çalışmalar sonunda tersine
göçü başlattıklarını vurguladı.
(AA)
Akciğer nakli yapılmazsa
birkaç yılda ölecek
30 Eylül 2014
Salı
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Abdülmecit KOYUNSAĞAN
söyledi:
"Her ülke, atıklarını güvenli ve emniyetli bir
şekilde imha etme sorumluluğuna sahiptir.
Radyoaktif atıklar, bütün ülkelerin sorunudur.
Eğer bir ülke, bir gün nükleer teknoloji kullanmaya karar verirse, nükleer atıklarını nasıl
yöneteceğini gözününde bulundurmak zorundadır."
Amano, radyoaktif atıkların güvenli bir şekilde yönetilemeyeceği konusunda çok yaygın bir
algı olduğunu, bu algının doğru olmadığını ve
iyi kurulmuş teknolojilerin bu sorunu çözdüğünü
ifade etti.
ABD Nükleer Düzenleme Komisyonu
Başkanı Allison M. Macfarlane, nükleer teknolojiyi kullanmaya karar veren ülkelerin başlangıçta
bir plana sahip olması gerektiğini söyledi.
Macfarlane, radyoaktif atıkların yönetimini üretiminden imhasına kadar gözönünde bulunduran
entegre yaklaşımlara sahip ülkelerin para, zaman
ve stresten tasarruf yapacağını ifade etti.
(AA)
KONYA - METİN BOLAT Konya'da iki kardeşini kaybettiği
hastalık nedeniyle akciğerleri çalışmayan 22 yaşındaki Tuğba Aygün,
başvurduğu merkezde akciğer nakli
yapılamayacağını öğrendiği için zor
günler yaşıyor.
Adnan (45) ve Ayşe Aygün (45)
çiftinin 5 çocuğundan kızları Tuğba,
Kübra ve Emine'ye "bağışıklık sisteminde ağır eksiklik" anlamına
gelen ''ağır kombine immün yetmezliği'' teşhisi konuldu.
Üç kız kardeşinin zamanla
akciğerleri çalışmaz hale geldi. 22
yaşındaki Tuğba'nın 9 yaşındayken
çürüyen sol akciğeri alındı. Bir dizi
operasyon geçiren kardeşlerden
Emine henüz 7 yaşındayken, üç yıl
önce yaşamını yitirdi.
Kübra ise 16 yaşındayken geçen
yıl hayatını kaybetti. Tuğba'nın ise
diğer akciğeri de çalışmaz hale
gelince solunum desteği almaya
başladı.
İstanbul'da bir merkeze nakil için
başvuran Tuğba, ambulansla
buraya götürüldü ancak nakil için
uygun olmadığı belirtildi. Tuğba,
Şimdi kendisine uzanacak yardım
elini bekliyor.
Tuğba Aygün'ün doktoru
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Meram Tıp Fakültesi Hastanesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
İmmünoloji ve Allerji Bilim Dalı
Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail
Reisli'ye göre Tuğba, kendi haline
bırakılır, nakil yapılmaz ise birkaç
yıl içinde ölecek.
Tuğba'yı yaşatmak için çırpınan
baba Aygün, AA muhabirine başından geçenleri ağlayarak anlattı.
Çoğu kez kelimeler boğazına
düğümlenen ve ağlamaktan konuşmakta güçlük çeken Aygün, üçüncü
kez evlat acısı yaşamak istemediğini
söyledi.
Tuğba için yapılan nakil başvurusundan olumsuz yanıt alınca
adeta dünyanın başlarına
yıkıldığını vurgulayan Aygün, hala
iki kızının acısını yaşarken Tuğba'yı
da kaybetme korkusunun yüreklerini dağladığını dile getirdi.
"Elimden geleni yapıyorum ama
kızlarımı yaşatmak için gücüm yetmiyor" diyen Aygün, şunları kaydetti: "Biz tüm riskleri kabul ediyoruz. Tuğba'nın nakil olmasını istiyoruz. Bu konuda devlet büyüklerinden yardım bekliyorum. Ne
olur kızım yaşasın. Ona da yaşama
şansı verelim. Her gün ağlıyoruz.
Gözyaşlarımız hiç dinmiyor.
Kızımın avucumun içinden kayıp
gitmesine şahit oluyorum. Bir baba
olarak çaresiz durumdayım. Bir
babanın gözlerinin önünde evlatlarının günden güne ölüme gitmesi
çok ağır. Allah kimseye böyle acı
yaşatmasın."
Ağlamaktan konuşamayan Tuğba
Aygün'ün ise ağzından sadece,
"Nakil olup iyileşmek istiyorum.
Yaşamak istiyorum" cümleleri
döküldü.
Prof. Dr. Reisli, 12 yıldır takibi
altındaki Tuğba Aygün'ün doğuştan
ağır kombine immün yetmezliği
hastalığının bulunduğunu bildirdi.
Hastalığın mikroplara karşı
direnci ortadan kaldırdığını ve
hastaların sık sık zatürre ve bronşit
geçirdiğini anlatan Reisli, "Bunun
sonucu olarak akciğerler harap
oluyor. Tek akciğeriyle yaşamaya
çalışan hastaya, mevcut akciğeri de
çürümeye başladığından artık yetmiyor. Akciğer nakli gerektiği için
hemen ilgili merkezlerle temasa
geçtik" diye konuştu. (AA)
Trabzonspor'un beraberlik serisi sürüyor
30 Eylül 2014 Salı
Pandev’den
TRABZON - Spor Toto
Süper Lig'de Trabzonspor,
Kasımpaşa ile 1-1 berabere
kalarak 4. maçından da bir puanla ayrıldı.
Ligin ilk maçında Suat Altın
İnşaat Kayseri Erciyesspor, ikinci
haftada Fenerbahçe ile golsüz
berabere kalan, geçen hafta da
İstanbul Başakşehir karşısından
1-1'lik sonuçla ayrılan bordomavililer, geleneği Kasımpaşa
maçında da bozmadı.
Bordo-mavililer, bu sonuçla
ligde 4. maçında 8 puan kaybetti.
İTİRAFLAR
Prandelli'nin son Sivasspor
maçında kadroya bile almadığı
Makedon golcü, yaptığı açıklamada, "Şu anda fiziksel eksiklerim
var. En kısa zamanda bu açığı
kapatacağım. Hocamla bu konuyu
sürekli konuşuyorum" dedi.
Alonso,
Bundesliga
tarihine geçti
BERLİN - İspanyol yıldız, Köln maçında
206 defa topla buluşarak vatandaşı Thiago
Alcantara'ya ait olan rekoru ele geçirdi.
Köln maçında topla 206 kez buluşan
Bayern Münihli Xabi Alonso Almanya Birinci
Futbol Ligi (Bundesliga) rekorunu kırdı.
Önceki rekor, 187 dokunuşla Alonso'nun takım
arkadaşı ve vatandaşı Thiago Alcantara'ya aitti.
(AA)
İSTANBUL - Cim Bom'un
Dzemaili ile birlikte Napoli'den
transfer ettiği Goran Pandev,
yabancı kontenjanına takılmadığı
halde Prandelli tarafından Sivasspor
maçı kadrosuna alınmamış ve 90
dakikayı TT Arena'daki tribünden
takip etmişti. Tecrübeli futbolcu,
karşılaşma sonrası yaptığı açıklamada, bu durumu dert etmediğini
belirterek, "Şu anda fiziki eksiklerim
var. En kısa zamanda bu açığı kapatacağım. Hocamla bu konu hakkında sürekli olarak
konuşuyoruz. Takımla beraber
sezon başı kampı geçirebilmiş
olsaydım, her şey daha farklı ve
kolay olabilirdi. En kısa zamanda
takım arkadaşlarımın seviyesine
ulaşmayı hedefliyorum" ifadesini
kullandı.
'Uyum sorunu çekmedim'
Adaptasyon konusunda herhangi
bir sıkıntı yaşamadığını da belirten
Makedon golcü, "Burada güzel bir
aile ortamı var. Prandelli'yi
İtalya'dan tanıyorum. Ayrıca
bildiğiniz gibi Dzemaili ile takım
arkadaşıydım. Kültürlerimiz de benzer, o yüzden pek sıkıntı çekmedim"
açıklamasını yaptı. Goran Pandev,
Galatasaray'a transfer olduktan
sonra 2 Süper Lig maçında 27 dakika, 1 Şampiyonlar Ligi maçında da
56 dakika görev yaptı, ne gol atabildi ne de asist yaptı.
Kartal: İyi
hazırlandığımız
maçı kaybettik
''Gladyatör'' sezona kötü başladı
Spor Toto Süper Lig
ekiplerinden Suat
Altın İnşaat Kayseri
Erciyesspor'un geçen
sezon başında büyük
umutlarla kadrosuna
kattığı ancak beklenen verimi alamadığı
''Gladyatör'' lakaplı
Belçikalı forveti Björn
Vleminckx, yeni
sezona da kötü
başladı.
ERCİYES - AA muhabirinin
derlediği bilgilere göre, 2012-2013
sezonunun devre arasında transfer
olduğu Gençlerbirliği'nde, çıktığı ilk
maçta attığı 4 golle dikkatleri üzerine çeken 28 yaşındaki forvet oyuncusu Vleminckx, o sezonu 16
karşılaşmada 9 golle tamamlamıştı.
Yarım sezonda sergilediği başarılı
performansının ardından mavisiyahlı takıma transfer olan Belçikalı
golcü, ligin ilk yarısında forma giydiği 15 maçta attığı 3 golle mavisiyahlı camianın beklentilerini
karşılayamamıştı. Sezonun ikinci
yarısının başında Edinho'nun transfer
edilmesinin ardından fazla forma
Kasımpaşa ise aldığı beraberlikle
puanını 6'ya yükseltti.
Bu sezon 7. resmi maçına
çıkan Trabzonspor'da ilk kez yerli
bir oyuncu gol attı. Bordo-mavili
takımda, daha önce Cardozo (2),
Medjani, Constant ve
Papadopoulos gol atan yabancı
oyuncular olmuştu.
En son geçen sezonun 30.
haftasında Suat Altın İnşaat
Kayseri Erciyesspor maçında gol
sevinci yaşayan Yusuf Erdoğan,
bu sezon ligde ilk golünü kaydetti. (AA)
şansı bulamayan "Gladyatör", sezonu
22 lig maçında 4 gol atarak tamamlamıştı.
Kayseri Erciyesspor'daki ikinci
sezonuna büyük umutlarla başlayan,
tatil döneminde 6-7 kilo vererek,
hazırlık kampına katılan Vleminckx,
performansıyla teknik direktör
Bülent Korkmaz'ın gözüne giremedi.
Ligin ilk iki haftasında kadroya
dahi alınmayan Belçikalı golcü,
üçüncü haftadaki Akhisar
Belediyespor maçı öncesinde antrenmanda Zoua'nın sakatlanmasının
ardından teknik direktör Korkmaz
tarafından Akhisar Belediyespor
karşılaşmanın 18 kişilik maç kadro-
suna alındı. Bu karşılaşmada 13
dakika sahada kalan Vleminckx, bu
süre zarfında kendisinden bekleneni
veremedi.
Son olarak Kayseri
Erciyesspor'un Türkiye Kupası ikinci
turunda Spor Toto 3. Lig ekiplerinden Etimesgut Belediyespor'a
sahasında 1-0 yenilerek, kupaya veda
ettiği maça ilk 11'de başlayan
"Gladyatör", 69 dakika kaldığı yeşil
zeminde pek varlık gösteremeyerek,
teknik direktör Korkmaz tarafından
oyundan alındı.
Zoua'ın sakatlanmasının ardından
forma şansı bulduğu iki maçta pek
etkili olamayan Vleminckx'in,
Erciyesspor futbol kamuoyunda
gelecek maçlarda oynama
olasılığının azaldığı konuşuluyor.
Kayseri Erciyesspor Basın
Sözcüsü Kaan Savruk, yaptığı açıklamada, Vleminckx'in kaliteli futbolcu olduğunu ancak gerçek performansını ortaya koyamadığını söyledi.
Belçikalı golcüden takıma daha
fazla katkı beklediklerini vurgulayan
Savruk, şöyle devam etti:
"Vleminckx iyi bir golcü.
Gençlerbirliği'nde kısa sürede güzel
işlere imza atmıştı ancak bizde istenilen performansı gösteremedi.
Futbolcumuzdan daha gayretli
olmasını bekliyoruz. Vleminckx bulduğu şansı değerlendirmeli.
Temennimiz önümüzdeki haftalarda
çıkış yakalayarak, takıma katkı
sağlaması."
AKHİSAR - Spor Toto Süper Lig’de deplasmanda
Akhisar Belediyespor'a 2-0 yenilen Fenerbahçe'de
Teknik Direktör İsmail Kartal, iyi hazırlandıkları maçı
kaybettikleri için üzgün olduklarını söyledi.
Maç sonu düzenlenen basın toplantısında konuşan
Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, maçta
Akhisar Belediyespor'un kendilerinden daha istekli ve
arzulu oynadığını söyledi. Akılcı oynadıklarını kaydeden Kartal, "Yakaladıkları pozisyonları gole çevirmeyi
bildiler. Biz değerlendiremedik. İkinci yarıya daha
temkinli yaklaşmayı beklerken, yediğimiz golle demoralize olduk. Pas hataları yapmaya başladık.
Rakibimizin oyunu ortaya çıktı. Rakip iyi mücadele
etti, tebrik ediyoruz. Biz de iyi mücadele ettik. Bundan
sonra önümüzdeki maçlara bakacağız.”
Hedefi dünya şampiyonluğu
DÜZCE - Ağabeyine özenerek küçük yaşta
başladığı karatede önemli başarılar elde eden 20
yaşındaki Ali Sofuoğlu, Almanya'da yapılacak
Büyükler Dünya Karate Şampiyonası'nda altın
madalya hedefliyor.
Kasımda Bremen kentinde düzenlenecek şampiyonaya hazırlanan Sofuoğlu, AA muhabirine, takım
halinde "kata" müsabakalarına katılacağını, birincilik
kürsüsüne çıkmayı hedeflediğini söyledi.
Kampın çok iyi geçtiğini belirten Sofuoğlu,
"Şampiyonaya hazırlık için bundan sonra iki kampımız daha var. Arada hazırlık maçları için yine
Almanya'ya gideceğiz. İyi çalışıyoruz, beklentilerimizi karşılamak için çalışıyoruz" dedi.
(AA)
30 Eylül 2014 Salı
Mozart'a ait kayıp nota yazıları
200 yıl sonra ortaya çıktı
VİYANA - Klasik Batı Müziği'nin
ünlü bestekarlarından Mozart'ın 11
nolu La Majör Piyano Sonatı'nın (K.
311) eksik sayfaları Macaristan Milli
Kütüphanesi'nde bulundu.
Wolfgang Amadeus Mozart'ın
kendi el yazısıyla kaleme aldığı orjinal
nota yazılarının 200 yıldan beri kayıp
olan eksik sayfaları, Macaristan'ın
başkenti Budapeşte'de ortaya çıktı.
Macaristan Milli Kütüphanesi müzik
bölümü arşivlerinde araştırma yapması
için yönetim tarafından görevlendirilen
uzman Balazs Mikusi, rutin çalışmaları
sırasında Mozart'a ait orjinal nota
yazılarını fark etti.
Mozart'ın 1783 yılında bestelediği
11 nolu La Majör Piyano Sonatı'nın 3.
bölümünde Mehter Marşı'nın ritminden esinlenerek yazdığı ve Türk Marşı
olarak bilinen 'Rondo alla Turca' eseri
yer alıyor. 200 yıl sonra ortaya çıkan
orjinal nota yazıları arasında Türk
Marşı'ndan da bir kısım bulunuyor.
Kayıp sayfaların Budapeşte'ye nasıl
gittiği ise belirsizliğini koruyor.
(CHA)
Çin, uzayda dev projeye hazırlanıyor
PEKİN - Son yıllarda uzay alanında elde ettiği
başarılarda adından söz ettiren Çin, Tiangong-2 adlı
uzay laboratuvarını 2016’da fırlatmayı planladığını
açıklandı.
İnsanlı uzay istasyonu kurma hedefine oldukça
yaklaşan Çin, 2016'da fırlatılacak laboratuvar için
Çinli taykonotların hazır olduğunu bildirdi.
Çin İnsanlı Uzay Projesi Ofisi Başkanı Wang
Zhaoyao, Pekin’de bugün yaptığı açıklamada, uzay
laboratuvarı, uzay araçları ve taşıyıcı roketin üretim
çalışmalarının sürdüğünü ve Tiangong-2’nin,
Shenzhou-11 uzay aracı ve Tianzhou-1 kargo
gemisiyle kenetlenmesini planladıklarını ifade etti.
Ay’daki zengin minerallerden de yararlanmak
isteyen Çin’in, 2 Aralık’ta uzaya gönderdiği Chang'e3 adlı Ay keşif aracı Ay’a başarılı yumuşak iniş
gerçekleştirmiş ve 37 yıl aradan sonra Ay’a keşif
aracı indiren ülke olmuştu. İnsansız olarak uzaya gönderilen Chang'e-3’ün (Ay Tanrıçası) Ay'a inişi 12
dakika sürmüştü. Çinli yetkililer, Mars’a da uzay
aracı yollama gibi yeni hedeflere ağırlık veriyor.
Çin, 2020’ye kadar bir uzay istasyonu kurma ve
Ay’a bir insan gönderme planlarını yürütüyor.
Çin, 2007 yılında ilk ay uzay aracı Chang'e-1’i
göndermiş ve bu araçla yüzeydeki görüntüleri almış
ve elementlerin dağılımını incelemişti.
Çin, Haziran ayında uzaya biri kadın olmak üzere
üç astronot (Çinliler taykonot olarak adlandırıyor)
göndermiş ve yörüngede kaldıkları 15 gün içinde
taykonotlar, uzay aracının içinde çeşitli deneyler
gerçekleştirmiş ve canlı yayında görüntülü olarak
Çin’deki öğrencilerin sorularını yanıtlamıştı.
DENEY UYDUSU FIRLATILDI
Öte yandan Çin, bugün Jiuquan Uydu Fırlatma
Merkezi'nden uzaydaki bilimsel deneylerde kullanılacak bir deney uydusunu başarıyla fırlattı.
Çin medyası, Shijian-11-07 adlı uydunun Uzun
Yürüyüş (Long March- Changzheng)-2C taşıyıcı
roketiyle saat 13.13'te fırlatıldığını ve başarıyla
yörüngesine oturduğunu bildirdi. Bu aynı zamanda
Uzun Yürüyüş serisinin 194. fırlatılışı oluyor. (CHA)
Acı biberden reçel yaptı
Kimyager
Muzaffer
Özaydemir
(60),
laboratuvar
gibi
kullandığı
mutfağında,
6 çeşit acı
biberi bir
araya
getirerek,
reçelini
yaptı.
ESKİŞEHİR- Kimyager Muzaffer
Özaydemir (60), laboratuvar gibi kullandığı mutfağında, 6 çeşit acı biberi
bir araya getirerek, reçelini yaptı.
İzmir'de yaşayan kimyager
Muzaffer Özaydemir, "Yaşamda acıyla
tatlı iç içe oluyorsa, kavanozda niye
olmasın" diyerek 6 çeşit acı biberi bir
araya getirip reçel yaptı.
"YAŞAMDA TATLI İLE ACI İÇ
İÇE OLUYORSA..."
İzmir'de yaşayan ve bir etkinliğe
katılmak üzere Eskişehir'e gelen
Özaydemir, AA muhabirine, "Muzo
dedenin acı biber reçeli" adını verdiği
ürünü anlattı. Mutfağı seven biri
olduğuna dikkati çeken Özaydemir,
"Emekli olduktan sonra mutfağı laboratuvar gibi kullanmaya başladım. Acı
biberi çok severim. Közlemesi, kızartması, şoklaması derken eşimin, 'yaşam
acı ve tatlının iç içe olduğu bir şeydir'
lafı beni çok etkiledi. Yaşamda acıyla
tatlı iç içe oluyorsa, 'kavanozda niye
olmasın' şeklinde bir yaklaşımla,
böyle bir reçel yaptım. Oldukça da
başarılı oldu" dedi.
İlk olarak tek bir biber çeşidinden
reçel yapmayı denediğini anlatan
Özaydemir, daha sonra 6 biberi harmanlayarak, ortaya çıkan lezzette
karar kıldığını söyledi.
"EMEKLİ KİMYAGERİN MUTFAK FANTAZİSİ"
Çevresindeki kişiler tarafından
severek tüketilen ve rağbet gören
ürününün devamını isteyenler için
reçel kavanozlarının üzerine telefon
numarasını yazan Özaydemir, çocuklarının kendisine hitap şekli olarak
kullandığı "Muzo Dede" adıyla satış
yapmaya başladığını bildirdi.
"TARİFİ KAFAMDA VE
SEVGİMDE GİZLİ"
Reçelin tarifinin merak edildiğini
dile getiren Özaydemir, şöyle konuştu:
"Acı biberden reçel yapmak nereden
çıktı' diyorlar, bende onlara, 'bu emekli kimyagerin mutfak fantezisi' diyorum. Alışılmışı yapmayı sevmiyorum,
onun dışında bir şeyler yapıyorum.
Ege yöresinde çeşitli pazarlara gidiyorum. İhtiyacım olan kalitede biberleri
dilediğim gibi tek tek seçiyorum.
Tarifi damağımda, kafamda ve
sevgimde saklı. Standart bir ölçü kullanmıyorum gramlı falan değil de el
kararı ölçüyle yapıyorum. Ayrıca
klasik yöntemleri kullanmıyorum. Bir
kaç aşamadan geçiriyorum. Yani içeriğini versem de aynı aşamalardan
geçirmeden bu tada ulaşmak mümkün
değil."
"KENDİ YEMEDİĞİM ŞEYİ
BAŞKASINA YEDİRTMEM"
Şu an için sadece çeşitli etkinliklerde ve kendi çevresindeki kişilere
satış yaptığını anlatan Özaydemir,
şöyle devam etti: "Ticari gaye olarak
başladığımız bir iş değildi.
Emekliliğin getirdiği ve konuya olan
sempatinin oluşturduğu bir şeydi. Bu
yüzden üretimi arttırmayı düşünmüyorum. Bir ürünün üretimi çoğaldıkça,
sanayileştikçe onda aradığınız lezzet
kaybolmaya başlıyor. Üstelik ben birilerini çalıştırarak, bu işi yapmak
istemiyorum. Seçmesinden, temizlenmesinde, reçel haline getirilmesinde
tek yardım aldığım kişi eşimdir.
Ayrıca kendi mutfağımda yaptığım
için içerisine koruyucu ve kıvam arttırıcı kimyasallar da koymuyorum.
Buna da karşıyım. Zaten ben kendi
yemediğim bir şeyi başkasına yedirtmem. Bunun içine ben sadece Muzo
Dede'nin sevgisini katıyorum."
"Reçelimden tattırıp da 'beğenmedim' diyen çıkmadı" ifadesini kullanan
Özaydemir, reçeli deneyen kişilerin
bir kısmının da ızgara etlerin yanında
"barbekü sos" olarak kullandıklarını
sözlerine ekledi. (AA)
Osmanlı’nın kuruluş dönemi paraları
“İLK DARPHANE”de sergilenecek
BURSA - Cem Şan - Bursa'da, Osmanlı
Devleti'nin ikinci padişahı Orhan Gazi döneminde
1300'lü yıllarda ilk paraların basıldığı darphanenin restorasyonu sürüyor. Osmanlı'nın ilk paraları, restorasyon tamamlandıktan sonra bu binada
sergilenecek.
Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe,
AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bursa'nın her
alanda gelişmesine katkı sağladıklarını, tarihi ve
kültürel mirasa sahip çıkmayı önemsediklerini
söyledi.
Bir dönemin payitahtı olan kentin tarihi bölgelerini birer birer ayağa kaldırdıklarını belirten
Altepe, başta sultan külliyelerini restore ederek
orijinal haline dönüştürdüklerini anlattı.
Altepe, yürüttükleri çalışmalar sonucu sultan
külliyeleri, Kapalı Çarşı ve Hanlar Bölgesi ile
Cumalıkızık başta olmak üzere Bursa'nın 7 bölgesinin, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve
Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Mirası
Listesine dahil edildiğini bildirdi.
Osmanlı'nın ilk başkenti Bursa'nın, Osman
Gazi'den itibaren sırasıyla 6 padişaha ev sahipliği
yaptığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Devletin en önemli sembollerinden biri de
para basmaktır. Bursa'da paraların basıldığı
darphaneler vardı. O darphanelerden biri,
Maksem bölgesindeki Pınarbaşı Caddesi'nde
bulunuyor. Saltanat Kapı'nın yanında da bir
darphane var. Bu iki darphane, Bursa tarihinde
geçiyor. Restorasyonunu yaptığımız Maksem'de
bulunan darphanenin 600 yılı aşkın bir tarihi var.
1300'lü yıllarda Orhan Gazi döneminde
Osmanlı'nın ilk parası burada basıldı. Darphane, 6
asır sonra oldukça yorgun düşmüş daha sonra
tadilata uğramış ve yapılan değişikliklerle yıllarca
konut olarak kullanılmış. Bu tarihi yapı, zaman
içinde ilgisizlikten harabeye dönüşmüştü.
Burasını yeniden kente kazandırmak amacıyla
yoğun çaba harcadık. Osmanlı'nın ilk çarşılarını
kurduğu, ilk parayı bastığı, han, hamam, şifahane,
tekke gibi mimari eserlerin ilklerinin yer aldığı
Bursa'da bir değeri daha gün yüzüne çıkarmanın
mutluluğunu yaşıyoruz."
Altepe, geçen yıl temmuz ayında kamulaştırmanın bittiğini ve projeler onaylandıktan sonra
restorasyona başladıklarını dile getirdi.
Darphanenin mülkiyeti Büyükşehir
Belediyesi'ne geçtikten sonra bu yapıyı orijinal
haliyle ortaya çıkardıklarına değinen Altepe,
"Tarih başkenti Bursa'nın en önemli köşe taşlarından biri, bu darphane. Burası bölgeye hizmet edecek. Darphanenin bahçesinde kurulan ek bina ise
sosyal ve kültürel faaliyetlerin yapılacağı, insanların buluşacağı önemli bir merkez olacak" değerlendirmesinde bulundu.
Altepe, darphanenin yenilenen yüzüyle
Bursa'ya ayrı bir renk katacağını vurguladı.
Binanın yeni işlevi hakkında bilgi veren
Altepe, "Darphanede, paraların basımının gerçekleştirildiği araç gereçler sergilenecek. Ayrıca
Osmanlı döneminden bu yana basılan paraların
sergileneceği bir bölüm de yer alacak" diye
konuştu. (AA)