Kurbanlık sevkiyatı Türkiye'nin hayvancılık bakımından önemli merkezlerinden birisi olan Ardahan'dan farklı illere yönelik kurbanlık sevkıyatı sürüyor. HABERİ 12. SAYFADA 30 Eylül 2014 Salı Fiyatı 25 Kr www.yedigungazetesi.com NEDEN Ekonominin yerel ve evrensel yanı ile ilgili 4 dörtlük 4 haber! Enerji konusunda tasarruf gereklidir Nice kampanya yaptık tasarruf ereklidir ‘Enver’in de amacı börekli, çöreklidir Fakat gördünüz işte sıralama dışıyız Türkiye’nin halleri tüm dünyanın dilinde Reyting denen canavar üç-beş kişi elinde Not verirken hepisi sanki yalan gölünde Böyle giderse bunlar suyunda boğulacak İthalat ve ihracat dün arada bir gülken Irak yangın yeri ya, içi-dışı hep külken Herkes IŞİD denilen bela ile meşgulken Salih Bezci kararlı sözlerle moral verdi OTOMOBİLDE güz kampanyaları Satış hedeflerine ulaşmak isteyen otomobil firmaları, yılın sonuna doğru yaklaşılmasıyla tüketiciler için cazip kampanyalar düzenlemeye başladı. HABERİ 7. SAYFADA Ekonomi ne dersen; rakamların dansıdır ABD’nin Sam’iyse Alaman’nın Hans’ıdır Altın piyasasının gıramıdır, onsudur Sanayiciler için durum hiç öyle değil Geçen haftanın yoğun gündemi içinde buharlaşan ve Türk ekonomisi açısından hayati öneme sahip dört haberi hatırlatmak ve üzerinde düşünmenizi sağlamak istiyorum. Dursun ERKILIÇ’ın yazısı 12. SAYFADA bonzai şiddet terör? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, WOW İstanbul Hotel&Convention Center'da düzenlenen Türkiye Yeşilay Cemiyeti Uluslararası Uyuşturucu Politikaları ve Halk Sağlığı Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada teröre ve gençlerin durumu ile uyuşturucu konularına dair önemli tespit ve değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, "Ellerinden tutulmayan, başları okşanmayan kendilerine bir istikamet, bir aydınlık çizilmeyen o çocuklar, oluşan boşluğu başka şeylerle kapatmaya çalışıyorlar. Bu bazen uyuşturucu oluyor, bazen şiddet oluyor, bazen de örgütlü şiddet olup, teröre dönüşebiliyor" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakın şu anda insanlığın karşısında dünya barışını, dünya huzurunu tehdit eden küresel bir terör meselesi var. Bakıyorsunuz herkes, sonuçları konuşuyor. Sebeplerini konuşan yok. Herkes son bir iki ayda ortaya çıkan manzarayı konuşuyor. Hiç kimse bu manzaranın nasıl oluştuğunu, buraya nasıl gelindiğini, bu gençlerin nasıl olup da böyle acımasızca cinayetler işleyeCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye bildiklerini etraflıca konuşmuyor. ürünlerinin, yeni bir logo ve 'Gücü Keşfet' sloganı ile Burada bir noktanın altını özellikle tanıtılacağını belirtti. Erdoğan, "İnşallah bugünden çizmek durumundayım. Orta Doğu'da itibaren Türkiye'de üretilen ürünlerin artık üzerinde, devam eden terör eylemlerini ve terör 'Made in Turkey' damgası yerine artık bu logo olacak. örgütlerini belli bir dine özellikle de Dünyanın neresinde olursa olsun bu logoyu görenler İslam dinine izafe etmek gerçeği saptıro ürünün Türkiye'de üretildiğini, Türkiye'den ihraç maktan başka bir şey değildir" dedi. edildiğini anlayacaklar" dedi. HABERİ 12. SAYFADA Türkiye Yeşilay Cemiyeti Uluslararası Uyuşturucu Politikaları ve Halk Sağlığı Sempozyumu'na WOW İstanbul Hotel&Convention; Center'da başladı. Sempozyuma Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı katıldı. ‘Made in tanıtım’ TÜRKİYE ‘Gücü Keşfet’ti Babacan’dan KOBİ’lere özel Manda sevinci! Bafra ilçesindeki Kızılırmak Deltası'nda, 2008 yılında 8 bin olan manda sayısının, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının desteğiyle 13 bine ulaştığı bildirildi. HABERİ 7’DE Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin 1 Aralık itibariyle G20 dönem başkanlığını alacağını belirterek, bu görev sırasında gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında köprü görevi göreceklerini söyledi. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) toplantısında yaptığı konuşmada Babacan, "Bu dönemde KOBİ'lerle ilgili özel bir çalışmamız olacak. KOBİ'lerin önemini gelişmiş ve gelişen ülkelerin gündemine getireceğiz. En az gelişmiş ülke grubu ile gelişmiş ülkeler arasında köprü görevi yapacağız" dedi. HABERİ 12. SAYFADA Dünya Ekonomik Forumu kapsamında düzenlenen "Bölgesel Kalkınma için Kaynakların Harekete Geçirilmesi" konulu oturumun açılışına (soldan sağa) Gazeteci, televizyoncu Şirin Payzın, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ekonomi Profesörü Victor Halberstadt, Ekonomist Uwe Krüger, Tarek Sultan Al Essa, Crescent Petrollleri Ceo Majid Jafar, Habertürk Dış Haberler Editörü Afşin Yurdakul katıldı. Cinayet, intihar! Ankara'da bir kişi, kendisini aldattığından şüphelendiği eşini silahla vurup öldürdükten sonra intihar etti. Fehmi Koru Savaşa gireceğiz, iyi güzel de... 12. Sayfada Ankara'da bir kişi, kendisini aldattığından şüphelendiği eşini TOBB Üniversitesi'nin Söğütözü Caddesi'ndeki servis girişinde silahla vurup öldürdükten sonra intihar etti. Olay yerine gelen savcı inceleme yaptı. Adem Yavuz Irgatoğlu Bakış Açısı 4. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış Suriye’den geldi Suruç’u vurdu! Suriye'de çatışmaların sürdüğü bölgeden atıldığı değerlendirilen havan mermisinin Suruç ilçesine bağlı Alanyurt Mahallesi'ndeki bir eve isabet eti. Olayın ardından ev sahibi Aliye Demir ve yakınları yetkililerden yardım istedi. Aile üyeleri evin enkazında çeşitli eşyalarını aradı. 9. Sayfada M.Nuri Parmaksız IŞİD’E HÜCUM! Bencileyin Sözler 8. Sayfada İsa Kayacan Sırası Geldikçe 8. Sayfada Nurullah Aydın Ara - Sıra 14. Sayfada www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz ’ü ’dan takip edebilirsiniz Gazetemizi https://www. .com/YediGün-Gazetesi Gazetemizi https://www. /yedigun.gazetesi ABD öncülüğündeki koalisyon güçlere ait savaş uçakları, Suriye'nin Rakka kentine bağlı Tel Abyad ilçesindeki terör örgütü IŞİD hedeflerini bombaladı. Ayrıca, Suriye İslami Cephe kuzey Halep Bölge Sorumlusu Ebu Ali el-Hur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İslami Cephe'ye bağlı birliklerin Dabık ve Tel Malid beldelerinde, IŞİD'e yönelik saldırı düzenlediğini ifade etti. 2 SINEMA TV / MAGAZIN 30 Eylül 2014 Salı Gardıroplarını sürekli yeniliyorlar... İSTANBUL - Süperstar Ajda Pekkan ile Seda Sayan sıkıldıkları zaman gardırop detoksu yaptıklarını açıkladı. Strese girdiklerinde gardıroplarını açıp düzenleyen ikili, bu şekilde huzur buluyor. Çalışmadığı zamanlarda strese girdiğini belirten ünlü sanatçı Ajda Pekkan, rahatlamak için ilginç bir yöntem keşfettiğini belirtti. Süperstar, “Çalışmadığım zaman kendimi bu dünyaya ait değilmişim gibi hissediyorum. Yapacak bir şey bulamazsam, evde deli gibi gardırop düzeltiyorum. Eskileri ve giymeyecekleri- mi ayırdığım zaman yenileniyorum” diye konuştu. Gardırop detoksunun kendisine terapi gibi geldiğini belirten Seda Sayan ise, “Stresli dönemlerimde gardırop yerleştiririm. Herkese de tavsiye ediyorum. Eşiyle kavga eden kadınlara gardırop-larını düzenlemelerini öneriyorum. Öyle güzel oluyor ki insan. Önce kıyafetlerimin tümünü çıkartıp rafların tozunu alıyorum. Ardından renklileri, kışlıkları, yazlıkları, eskileri ayırırken huzur buluyorum” dedi. Günlük TV Programı 21:30 SÜPER KUMANDA 20:15 TANRININ KİTABI Orijinal Adı : Click Yönetmen : Frank Coraci Oyuncular : Adam Sandler, Kate Beckinsale, Christopher Walken Yapım : 2006 Komedi Michael Newman’ın güzel eşi Donna’nın iki harika çocuğu vardır. Ama genç adam onları görmeye pek fırsat bulamaz çünkü şirkete paha biçilmez katkısının, nankör patronu tarafından bir gün fark edileceğini ve böylece ortaklığa terfi edeceğini umarak uzun saatlerini iş yerinde geçirmektedir. Orjinal İsmi:The Book Of Eli Yönetmen: Albert Hughes Oyuncular: Denzel Washington, Mila Kunıs, Ray Stevenson Yapım Yılı:2010 Tür:Aksiyon /Macera Distopik bir gelecekte, güneş patlaması sonrası kavrulmuş dünyada sağ kalanların yaşam mücadelesinde Eli, (D.Washingt on) yok olmanın eşiğine gelen insanlığı kurtaracak olan bir kitabı koruma mücadelesi veriyor. 05:53 İstiklal Marşı ve Günün Program Akışı 05:55 Sarayın İncisi 07:00 Sabah Haber 08:15 İşimi Seviyorum 08:30 Anne Elimi Tutsana 08:40 Böyle Bitmesin 10:50 Beni Böyle Sev 12:55 Reklam 13:00 Haber 13:15 Spor 13:20 Hava Durumu 13:25 Fragman + Reklam 13:30 1 Çorba 13:35 Küçük Hanımefendi 15:30 Joker 16:50 Zengin Kız Fakir Oğlan 19:00 Ana Haber Bülteni 19:35 Reklam 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Beni Böyle Sev 22:55 Joker 06:35 Benim Annem Bir Melek 07:00 Selena 10:25 Yahşi Cazibe 13:10 Adanalı 15:10 Çocuklar Duymasın 17:10 Alemin Kıralı 18:55 Atv Ana Haber 20:00 Daha Hızlı Daha Öfkeli 22:00 Kalp Hırsızı 00:10 Kara Para Aşk 02:35 Yüzleşme 03:55 Son Karar 06:10 Dila Hanım 07:00 Aşkın Bedeli 07:45 Deniz Yıldızı 09:00 Beni Affet 10:00 Melek 12:00 En Güzel Bölüm 12:30 Aşkın Bedeli 14:30 Benim Kuaförüm 16:00 En Güzel Bölüm 16:30 Beni Affet 18:30 Star Haber 19:15 Deniz Yıldızı 20:30 Celal ile Ceren 22:45 Vay Arkadaş 00:00 Oynat Bakalım 01:00 Flash Point 01:45 Aramızda Kalsın 03:45 Oynat Bakalım 05:15 Flash Point 06:00 Söyle Söyleyebilirsen 07:30 Batman 09:00 Duck Dodgers 10:00 Aramızda Kalsın 13:00 Çok Güzel Hareketler Bunlar 14:30 Oynat Bakalım 16:00 Asteriks ve Oburiks 17:15 Hababam Rock 20:00 O Ses Çocuklar 20:30 O Ses Çocuklar 21:30 Süper Kumanda 07:00 HER SABAH 08:45 GAGGUK 09:45 HAFTANIN ANNESİ 11:15 YETER Kİ SEN KAZAN 12:30 ERKAN AKKUŞ İLE ÖĞLE HABERLERİ 12:50 FATMAGÜL'ÜN SUÇU NE? 15:00 SONGÜL KARLI İLE YENİDEN 16:45 HAFTANIN ANNESİ 18:15 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER 19:30 SPOR BÜLTENİ SPOR, HAVA DURUMU 20:15 SİNEMA TANRININ KİTABI 21:45 RAKİPSİZ TURNUVA-THE TOURNAMENT 23:50 HAYATIN RENGİ 01:20 YABANCI SİNEMA EFSANE - TEKRAR 03:30 YABANCI SİNEMA 06:00 Geniş Aile 06:45 Günaydın 10:00 Alın Yazım 11:00 Akasya Durağı 13:00 Gün Arası 13:30 Çok Güzel Hareketler Bunlar 15:00 Evim Şahane 17:00 Arka Sokaklar 18:50 Koca Kafalar 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Güllerin Savaşı 23:15 Şansa Davet Kickboks’cu ünlüler... Vizyona yeni giren filmler ''Çakma Polisler'' Luke Greenfield'in yönettiği ve Damon Wayans Jr., Jake Johnson, Nina Dobrev ile Andy Garcia'nın oynadığı ''Çakma Polisler'' aksiyon ve komedi meraklılarını sinema salonlarına çekmeyi hedefliyor. Yönetmen Luke Greenfield'in senaryosunu Nicholas Thomas ile kaleme aldığı filmde, kolej yıllarından beri arkadaş olan Justin ve Ryan'ın katıldıkları bir kostüm partisinde yaşadıkları maceralar izlenebilecek. ''Günah şehri: Uğruna Ölünülecek Kadın'' Robert Rodriguez ve Frank Miller'in yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği ''Günah şehri: Uğruna Ölünülecek Kadın'' sinema severlerle buluşacak. Filmin oyuncu kadrosunda Bruce Willis, Jessica Alba, Joseph Gordon-Levitt, Eva Green ve Mickey Rourke gibi başarılı isimler var. İSTANBUL - Dünyada fırtına gibi esen Kick Boks sporu, ülkemizde de sanat ve cemiyet dünyasının ünlü isimlerinin gözdesi arasına girdi. Kıvanç Tatlıtuğ, Burcu Esmersoy, Sinem Kobal ve Fahriye Evcen Kick Boks tutkunu ünlüler arasında yer alıyor. 2014 yılına girdiğimiz gece geleneksel olarak her sene düzenlenen Victoria’s Secret’ın moda şovu, mankenlerin kamera arkası görüntüleriyle renklenmişti. Şovun şüphesiz en dikkat çekici ayrıntısı dünyaca ünlü top model Adriana Lima’nın Kick Boks antrenmanlarında çekilmiş görüntülerini “Bir şeyi istersem kendimi ona adarım” cümlesiyle tamamladığı andı. Pilates, zumba ve yogadan sonra tüm dünyada fırtına gibi esen dövüş sporu Kick Boks, gün geçtikçe popülaritesini artırıyor. Sanat, spor ve cemiyet dünyasının ünlü isimleri arasında gittikçe yaygınlaşan bu spor, ülkemizde adını Kıvanç Tatlıtuğ ile duyurdu. Kuzey-Güney dizisinin çekimleri sırasında rolü gereği Dünya Eski Kick Boks şampiyonu Ara Karanfil’den ders alan Tatlıtuğ, bu dövüş sporunun bilinirliğini de artırdı. Öyle ki günümüzde; ünlü isimler yoga ve meditasyon gibi huzur dolu aktivitelerden, kavganın sporu ‘Kick Boks’a doğru hızlı bir dalış yaptı! Uzak Doğu dövüş sporlarının en sert ve güçlü dallarından olan Kick Boks’un temelinde rakibi püf noktalar ve tekniklerle yenmek yatıyor. Ancak bu savunma sanatının en önemli özelliklerinden birisi vücudu komple çalıştırdığı için kişinin sıkı ve fit bir görünüme kavuşmasını sağlıyor oluşu. Son dönemde Sinem Kobal ve Fahriye Evcen’in Kick Boks yaparken kameralara yansıyan görüntüleri, bu sporun ne kadar yaygınlaştığını gözler önüne serdi. Murat Boz, Burcu Esmersoy, Asena, Kerem Bürsin, Buse Terim, Özge Ulusoy, Engin Altan Düzyatan ve Pelin Karahan gibi ünlüler de Türkiye’de Kick Boks sporuna gönül vermiş isimler arasında yer alıyor. Ünlü isimlerin Kick Boks hocası Birol Topuz, bu mücadele sporunun gün geçtikçe yaygınlaşmasını insan psikolojisindeki ‘güçlü olma’ arzusunun baskın oluşuna bağlıyor. Topuz “Kick Boks son dönemde gelir seviyesi yüksek kesim tarafından çok tercih ediliyor. Bunun altında insanın doğasında var olan gücünü kanıtlama isteği yatıyor. İş adamları ya da sanatçılar bu spor sayesinde ringte mücadele eden kişinin yerine kendisini koyup gücü bedenlerinde hissedebiliyorlar. Bu hissi dünyanın en pahalı arabasında ya da en lüks evinde bile bulamazsınız” sözleriyle Kick Boks’un insan psikolojisinde oluşturduğu devinimi gözler önüne seriyor. 2 yakın arkadaş Evcen ve Kobal, Kick Boks antrenmanlarına birlikte gidiyorlar. Yıldız isimler Kick Boks yaparken çekilmiş fotoğraflarını Instagram hesabından paylaşarak büyük beğeni topladılar. Burcu Esmersoy: Ünlü sunucu Esmersoy da Kick Boks’a gönül veren ünlüler arasında. Hem de çok uzun zamandır! Hayatın yoğun stresini bu sporlar üzerinden attığını belirten Esmersoy, Kick Boks’u adeta detoks olarak tanımlıyor. ANKARA 30 Eylül 2014 Salı Bozkırın Tezenesi Ankara’da anıldı Bozkırın Tezenesi, halk müziğinin unutulmaz ismi Neşet Ertaş ölümünün ikinci yılında Ankara’da düzenlenen çeşitli etkinliklerle anıldı. Çok sayıda Belediye ve dernek Ertaş için gece düzenledi. KEÇİÖREN HABER MERKEZİ - Türk Halk Müziği’nin usta ismi Neşet Ertaş, ölümünün ikinci yıldönümünde Keçiören’de kendi adını taşıyan Neşet Ertaş Sanat ve Gösteri Merkezi’nde düzenlenen muhteşem bir konserle anıldı. Neşet Ertaş’ı Anma Konseri’ne Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ve eşi Hatice Ak’ın yanısıra, Keçiören AK Parti İlçe Başkanı Zafer Çoktan, Kırşehirliler Federasyonu Başkanı Hilmi Gökçınar, Kırşehirliler Derneği Genel Başkanı Lokman Yıldırım ve Kırşehirliler Vakfı Başkanı Bekir Onan da katıldı. Sanat ve Gösteri Merkezi’nin salonu Neşet Ertaş hayranı Keçiörenliler ile tamamen dolarken, konser programı TRT Müzik kanalı tarafından canlı yayınlandı. Konserde Şef Zafer Gündoğdu yönetimindeki sanatçılar Bedia Akartürk, Ümit Tokcan, Aysun Gültekin, Tuğba Er, Hulusi Gökmeşe ile çocuk sanatçı Ali Şahin sevilen Neşet Ertaş türkülerini seslendirdiler. Özellikle Ali Şahin güzel yorumuyla seyircilerden büyük alkış alırken, Kaman Davul Zurna Ekibi de yaptığı hareketli gösteri ile izleyicilere eğlenceli dakikalar yaşattı. Neşet Ertaş Sanat ve Gösteri Merkezi’ni bir yıl önce yine TRT Müzik kanalından canlı yayınlanan bir konser ile hizmete açtıklarını hatırlatan Belediye Başkanı Mustafa Ak, “Bugün söz sazın üstatlarının olacak. Neşet Ertaş’tan esintiler dinleyeceğiz. Allah rahmet etsin, mekanı cennet olsun” dedi. Merkezin temel atma töreninden iki gün sonra Büyük Üstad’ın vefat haberini aldıklarına dikkat çeken Hilmi Gökçınar ise, “Başkanımız Neşet Ertaş ismini Keçiören’de ölümsüzleştirmek için Büyük Üstadın ismini tesise verdi. Neşet Ertaş bozkırın tezenesiydi, ustaydı, garibanın yanındaydı. Ruhu şad olsun” diye konuştu. Bu ülkenin değerlerine yaşarken sahip çıkabilmek gerektiğini vurgulayan Lokman Yıldırım da, “Bundan sonra inşallah değerlerimize yaşarken sahip çıkarız” dedi. Böyle güzel bir tesisi Neşet Ertaş’ın ismiyle Ankara’ya kazandıran Başkan Ak’a teşekkür eden Bekir Onan ise, “İşini yapan, işini seven insanları aziz milletimiz her zaman takdir etmiştir. Neşet Ertaş’ın yaptıklarıyla gurur duyuyoruz, mekanı cennet olsun” mesajını verdi. Programın sonunda Başkan Ak konsere katılan bütün sanatçılara çiçek vererek teşekkür etti. Yeşil Kırşehir Spor Kulübü Başkanı Yalçın Doğan da Başkan Ak’a üzerinde isminin yazılı olduğu kulüp forması ve atkısını hediye etti. Başkan Ak, daha sonra sanatçılarla birlikte toplu hatıra fotoğrafı çektirdi. Kartal, Başkan Yardımcıları Erhan Aras, Başar Bal, Yaşar Neslihanoğlu, CHP Yenimahalle İlçe Başkanı Ali Buçan, belediye meclis üyeleri, muhtarlar, çok sayıda aşık ve Neşet Ertaş’ın sevenleri katıldı. Kültür Bakanlığı Halk Şairi Şerif Alioğlu’nun sunuculuğunu yaptığı programın ev sahibi Başkan Yaşar, Nazım Hikmet ve Neşet Ertaş gibi değerli sanatçıların adını Yenimahalle’de yaşatıyor olmaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek “Yenimahalle aşığı bir belediye başkanı olarak halkına ve ülkesine hizmet gibi büyük ve ulvi bir görev üstleniyorum. Bana verilen bu görevi ifa ederken tüm samimiyetimle söylüyorum ki Ihlamur Konağı açıldı Temeli 2010 tarihinde atılan tesisin açılışına, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar’ın yanı sıra, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanvekili Sadık Yakut, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Salih Bezci, Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Murat Tuncer, Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Gençlik ve Spor Eski Bakanı Suat Kılıç, CHP Ankara Milletvekili Sinan Aygün, Ankara Giyim Sanayicileri Başkanı Canik Karakoç katıldı. Törende Ihlamur Konağı’nın yapımında büyük katkıları olan İbrahim ve Kardeşi Feruzet İmirzalıoğlu’nu temsilen Prof. Dr. Necat İmirzalıoğlu ve Ünlü Oyuncu Kenan İmirzalıoğlu da törende hazır bulundu. Yenimahalle Belediyesi tarafından planlanan merkezin Çayyolu Bölgesi’nin Yenimahalle İlçesi’nden ayrılması nedeniyle Çankaya sınırları içinde kaldığına dikkat çeken Yaşar, “Bu mekanı ilklerin tesisi olarak tasarladık, çok özendik. Huzurevlerinin yaşlılarımızın ölümünü beklediği bir yer değil, yaşama yeniden başladıkları, yaşama sevgi kattıkları yerler olmalı anlayışından hareket ettik. Bu fikirden yola çıkarak görmüş olduğunuz tesisin temelini 4 yıl önce atmıştık. Bugün, bizim verdiğimiz ismiyle İkinci Bahar Evi’ni hizmete açmanın gururunu yaşıyorum” diye konuştu. Yaşar, “Dünya Yaşlılar Derneği’nin büyük katkılarıyla beraber bu merkezi, burayı güzel bir şekilde işletecek, yaşlılarımıza o sevgiyi verecek, inşaatı sırasında ve sonrasında benim bin kere geldiğim bu tesisin bacasını tüttürecek, herkesin yaşamaktan mutlu olduğu Ankara’ya Türkiye’ye örnek olacak bu tesisi yeni işletmecilerine kazandırdık“ dedi. Kurdele kesiminin ardından yaşam merkezini gezen Yaşar, yaşlılarla da sohbet imkanı buldu. Başkan Yaşar’ı çok sevdiklerini söyleyen yaşam merkezi sakinleri, onlara böyle güzel bir merkezde yaşama imkanı sağladığı için Yaşar’a teşekkür etti. Yaşar Türkiye’ye örnek teşkil edecek olan tesisin Ankara’ya hayırlı olmasını diledi. 12 bin metre kare alan üzerine kurulan Ihlamur Konağı’nda 128 kişi hizmet alabilecek. Merkezde, fizik tedavi ünitesi, termal havuzu, özel bakım odaları, spor salonu, oyun odası, kütüphane, sanat galerisi, internet ve sinema salonu, hobi bahçeleri ve atölyeler bulunuyor. Kurtulmuş’tan Tiryaki’ye ziyaret ALTINDAĞ… YENİMAHALLE Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük sanatçılardan saz, söz ve ses ustası Neşet Ertaş, ölümünün 2’nci yılında Yenimahalle’de anıldı. Yenimahalle Belediyesi tarafından bu yıl 6’ncısı düzenlenen Geleneksel Aşıklar Şöleni’nde büyük ustanın unutulmaz eserleri, 12 aşığın sesinden Yenimahalle semalarında çınladı. Ertaş’ın türkülerle yad edildiği gecede Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, “Yüreği Anadolu kokan, tezenesinden duygu fışkıran gönül adamı ustayı kaybetmemizin üzerinden çok zaman geçmedi. Ancak ustanın derin manalar içeren türküleri yadigâr kaldı” dedi. Yenimahalle Belediyesi’nin usta ozanının anısına hizmete sunduğu Neşet Ertaş Parkı’nda gerçekleşen programa Yaşar’ın yanı sıra, CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyhan Erdoğdu, Yenimahalle Belediyesi Başkan Vekili Mehmet oynuyor” dedi. Ertaş’ın zamanın ve sınırların ötesine geçen bir gönül insanı olduğuna vurgu yapan Yaşar, “Ertaş, dinleyicilerine sevenlerine ‘Ayaklarınızın türabı gönüllerinizin hizmetçisiyim’ diyecek kadar mütevazı bir insan. O, bağlama ile özdeşmiş ve adeta bu dünyaya türkü söylemek için gelmiş gerçek bir türkü ustasıdır. Gurbette, Anadolu’yu tanımayan biri Anadolu nasıl bir yerdir diye sorsa bir Neşet Ertaş türküsü dinletirsiniz. Toprağına ve insanının duygularına, sevdalarına, acılarına bu kadar tercüman olabilen türküler Anadolu’yu anlatır, Anadolu kokar” ifadelerini kullandı. Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Anadolu halk ozanlarımızdan, UNESCO tarafından yaşayan insan hazinesi olarak nitelendirilen Şeref Taşlıova’yı da unutmayan Yaşar, “Neşet Ertaş’ı anma gecemizi Neşet Ertaş ve Şeref Taşlıova’yı Anma Gecesi olarak isimlendirmek isterim” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Seyhan Erdoğdu ise Yenimahalle Belediyesi’ne bu anlamlı etkinlik için teşekkür ederek “Neşet Usta, bozkırın sesi olmakla kalmadı, dostluğun ve insan sevgisinin de sesi oldu” diye konuştu. Programa katılan aşıklar adına konuşan Aşıklar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Aydın da Başkan Yaşar’a aşıklık geleneğine sahip çıktığı için teşekkürlerini sunarak “Başkanımız, bu kültüre sahip çıkan ender başkanlardan. Kendisiyle iftihar ediyoruz” dedi. Konuşmaların ardından aşıklar Yaşar Demir, Zeki Erdali, Erol Şahiner, Mustafa Aydın, Gülsüm Kahraman, Ali Tuncer, Binali Kılıç, Veysel Yıldızer, Muhlis Denizer, Ozan Sinemi, Mustafa Sayılır ve Zeynel Çınar sazları ve sözleriyle Ertaş’ı ve Taşlıova’yı andı. Aşık atışmaları ve taşlamaların yüzlerde tebessüm oluşturduğu programda aşıklardan Ali Tuncer’in şehitler için yazdığı şiir ise duygu dolu anlar yaşattı. Yenimahallelilerden tam not alan, aşıkların sesinden Ertaş türkülerinin hayat bulduğu programda Yaşar, zaman zaman türkülere eşlik etti. Programın sonunda Yaşar, CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğdu ve CHP İlçe Başkanı Buçan ile Yenimahalle Belediyesi Aşıklar Şöleni Kütüğü’ne plaket çaktı. Program, aşıklara plaket takdiminin ardından son buldu. 3 ortaya koyduğumuz bazı eserler sizi diğerlerine oranla daha fazla gururlandırıyor. Bunlardan biri de bu tüm ihtişamıyla yükselen ve Nazım Hikmet adını verdiğimiz Kongre ve Sanat Merkezi ile vefatından kısa bir süre önce hemen yanına yaptığımız Neşet Ertaş Parkı’nı yan yana hizmete açmış olmamızdır. Halkın gönlünde taht kurmuş, derin izler bırakmış iki insanımızı burada yan yana getirdik, ölümsüzleştirdik. Şimdi, devlet sanatçılığı unvanını “Ben devletin değil halktın sanatçısı olmak isterim” sözleriyle reddetmiş Neşet Usta’nın parkında yaz kış, çok değer verdiği halkı dinleniyor, çocuklar oyun parkında Türk Halk Müziği’nin usta ismi halk ozanı Neşet Ertaş, vefatının ikinci yılında türkülerle anıldı. Sanatın ve sanatçının daima yanında olan Altındağ Belediyesi, büyük ustaya vefasını, Altındağ Belediyesi Türk Halk Müziği korosunun seslendirdiği türkülerle gösterdi. Altındağ Belediyesi Kültür ve Sanat Evi’nde gerçekleşen anma programı, Neşet Ertaş hayranlarını bir araya getirdi. Katılımın yoğun olduğu anlamlı gecede, Neşet Ertaş türküleri hep bir ağızdan söylendi. Hayranları, Neşet Ertaş’ın sesinden duymaya alıştığı türküleri, Altındağ Belediyesi Türk Halk Müziği koro şefi İlkim Eylül İlk’in yorumuyla dinleme fırsatı buldu. Altındağ Belediyesi Türk Halk Müziği korosu sanatçılarının seslendirdiği pek çok türkü büyük alkış aldı. “Ah Yalan Dünya, Bağa Gel Bostana Gel, Kendim Ettim Kendim Buldum, Ahirim Sensin, Gönül Dağı, Neredesin Sen” gibi dillere destan Neşet Ertaş türküleri katılımcıların beğenisini topladı. HABER MERKEZİBaşbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’yi ziyaret etti. Başkan Tiryaki’ye çalışma ziyaretinde bulunan Numan Kurtulmuş, Tiryaki’yle Hamamönü’nde bulunan Kamil Paşa Konağı’nda bir araya geldi. Kurtulmuş’un ziyaretinden büyük memnuniyet duyduğunu ifade eden Tiryaki, yakında açılacak olan Altın Köy Açık Hava Müzesi’ni anlattı. Altın Köy’ün fotoğraflarını gösteren Başkan Tiryaki, projenin detayları hakkında da bilgi verdi. 4 ANKARA 30 Eylül 2014 Salı BAKIŞ AÇISI Adem Yavuz IRGATOĞLU [email protected] Erasmus’la dünyaya gelen çocuklar Kazan'da okul servis sürücülerine eğitim Kazan’da, İlçe Emniyet Müdürlüğü okul servis araç sürücüleri için seminer düzenledi. HABER MERKEZİ - Halk Trafik Denetleme Büro Amirliği Eğitimi Merkezi tarafından Halk Eğitimi Merkezi salonunda gerçekleştirilen seminere İlçe Emniyet Müdürü Ömer Bülent Akdoğan, Belediye Başkan Yardımcısı Orhan Yazıcı, İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Adil Öztürk, Servisler Kooperatif Başkanı Vasıf Akdere ile okul servis araç sürücüleri katıldı. Trafik Başpolisi Murat Tekinarslan’ın sunumuyla başlayan seminerde İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Adil Öztürk de kısa bir konuşma yaparak sürücülerden kurallara uymasını istedi. Öztürk, "İlçemizde temel eğitimde 530, orta öğretimde 230 öğrenci olmak üzere toplamda 760 öğrenci taşınmaktadır. Bu sayıya özel taşıma da eklenirse yaklaşık bin öğrenciye taşıma ile hizmet vermekteyiz. Siz okul taşımacılığı yapanlara biz öğrencilerimizi emanet ediyoruz ve bu emanete en iyi şekilde bakmanızı; onlara sevgi, saygı, hoşgörülü davranmanızı istiyoruz. Bundan dolayı bu eğitim semineri hepimizin kuralları öğrenmesi açısından çok önemli" dedi. Seminerde Kazan'daki genel trafik sıkıntılarına da değinildi. En çok kavşak kazalarının meydana geldiği vurgulanarak kavşaklı yollardaki geçiş hakları konusu üzerinde duruldu. Soru-cevap bölümünde sürücülerin sorunları dile getirildi. Başkan Yardımcısı Orhan Yazıcı, Kazan Belediyesi olarak vatandaşın trafikte rahat etmesi için üzerlerine düşen görevi yapmaya devam edeceklerini, bunun dışında her türlü yardım talebi, sıkıntı, şikâyet gibi durumlarda da yardıma hazır olduklarını söyledi. Kaymakama veda yemeği HABER MERKEZİGölbaşı Kaymakamlığı'ndan Mersin’in Silifke ilçesine atanan Kaymakam Şevket Cinbir için bir veda yemeği düzenlendi. Veda yemeğine Gölbaşı eski Kaymakamı Raşit Zengin, Belediye Başkanı Fatih Duruay, Gölbaşı Jandarma İlçe Bölük Komutanı Jandarma Yüzbaşı Uğur Avcı, İlçe Emniyet Müdürü Selim Sarıoğlu, Galip Demirel, Belediye Meclis üyeleri, bürokratlar, siyasi parti başkanları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, muhtarlar, şehit ve gazi aileleriyle birçok davetli katıldı. Düzenlenen yemekte Belediye Başkanı Fatih Duruay, Gölbaşı'na hizmetlerinden dolayı Kaymakam Şevket Cinbir’e kumlama sanatından yapılmış Sevgi Çiçeği tablosu ve Mogan Bıçaktan Gölbaşı Kaması hediye etti. Yaptığı konuşmada, 1 yılı aşkın bir süredir birlikte görev yaptığı Kaymakam Şevket Cinbir, “Gölbaşımızda birçok hizmetler yaptı ve bu hizmetlere kaldığı yerden Silifke’den devam edecek” diyen Başkan Duruay, şunları söyledi: "Sayın Kaymakamımız Gölbaşımıza birçok hizmetler yaptı kendisine yapmış olduğu hizmetlerden dolayı teşekkür ediyorum. Kendisinin Silifke’ye tayini çıktı. Ben ailecek Silifke’yi çok ziyaret ederim. Sayın Kaymakamımızı Silifke’de olduğu sürece, ziyaret edecek, kendisine misafir olacağız” Dedi. Kaymakam Şevket Cinbir ise konuşmasında davete icap eden tüm konuklara teşekkür ederek, "2 Eylül 2013 tarihinde Gölbaşı'nda büyük bir heyecanla göreve başladım. Başladığım görevime, çıkan 3 Eylül 2014 kararnamesi ile Mersin ilinin Silifke ilçesinde devam edeceğim. Bu süre içersinde pren- Yaşar’dan İlçe Emniyet’e “Hayırlı Olsun” ziyareti HABER MERKEZİEtimesgut ve Gölbaşı Emniyet Müdürü olarak görev yaptıktan sonra Yenimahalle’ye atanan, İlçe Emniyet Müdürü Cihangir Kaya’yı ziyaret eden Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, yeni görev yerinde başarı diledi. Ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Kaya, Yaşar’a teşekkürlerini sunarak, “Halkımızın huzur ve güvenliği için sizlerle işbirliği yaparak çalışıyoruz. Emniyet güçlerine verdiğiniz destekten dolayı teşekkür ediyorum" dedi. Ziyarette Türkiye’de günden güne kullanımı artan bonzaiden, gençlerin korunması için alınması gereken tedbirler de masaya yatırıldı. Kaya, bonzai kullananların yaş ortalamasının düştüğünü ve bu madde kullanımı sonucu gerçekleşen ölümlerin tedirgin edici boyuta ulaştığına vurgu yaptı. Alkol ve uyuşturucu gibi zararlı maddelerden gençleri korumak amacıyla kapsamlı bir eylem planının hazırlanması gerektiğini kaydeden Yaşar, gençlerin ve ailelerin bilinçlenebilmesi için eğitimin çok önemli olduğunu söyledi. Bu konuda İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne ellerinden gelen desteği vermeye hazır olduklarını kaydeden Yaşar, “Göreve geldiğim günden bu yana, vatandaşa huzurlu bir yaşam alanı oluşturmak için tüm kurumlarla işbirliği içerisinde çalışıyorum. Vatandaşlarımızın devlete olan güveninin sağlanması konusunda bu çok önemli” dedi. sip olarak adalet duygusu içerisinde görev yapmaya çalıştım. Gölbaşı Belediyemizin hizmet noktasında çok büyük katkıları ve hizmetleri oldu. Gölbaşımıza katkıları olan herkese teşekkür ediyorum. Ben Gölbaşı’na hakkımı helal ediyorum, sizde bana hakkınızı helal edin" dedi. Erasmus, hepimizin bildiği gibi bir öğrenci DEĞİŞİM programı. Rönesans edebiyatçısından ismini alan Erasmus, Avrupa Birliği öğrenci, öğretim elamanı ve personel değişim programını icra ediyor. Geçen haftalarda bu konuyla ilgili dikkat çeken bir haber düştü ajanslara. Haberin başlığı gazetelerde, haber sitelerinde farklı bir şekilde verilse de ortak nokta; Erasmus programı kapsamında 1 milyon çocuğun dünyaya gelmesiydi. Bu programın içeriğini birçoğumuz üniversite yıllarında öğrenmişizdir. Özellikle “Öğrenci değişimi” olarak bilinen Erasmus, tam 1 milyon bebek doğurmuş! Türkiye’deki öğrencilerin de faydalandığı Ersasmus, 27 yıldır AB çapında değişim programı görevi üslenmiş durumda. Özellikle yükseköğretimde öğrencilerin eğitimlerini yapabilmeleri için değişik ülkelerdeki eğitim sitemini görmesi, bunlardan faydalanmasının faydalarını tartışmaktan ziyade başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Bu haberde dikkat çeken unsur; dünyaya gelen 1 milyon çocuk! Erasmus sayesinde tanışan gençler eğitimlerinin yanı sıra hem iş kurmuş hem de yuva! Bu haber bu iki kavram üzerine oturtularak okuyucuya sunulmuş. Araştırmayı yapan ise AB komisyonu. Bu programa katılıp 6 ay veya 1 yıllığına yabancı ülkede eğitim gören üniversite öğrencilerinin burada kurdukları ilişkiler sonucunda, bir milyondan fazla bebek dünyaya gelmiş. Tabii bu araştırma beraberinde çok ilginç gerçekleri de ortaya koyuyor. İstatistik bilgilerin yer aldı araştırmada, Erasmus programına katılarak farklı ülkelerde eğitim gören gençlerin yüzde 27’sinin bu sayede uzun dönemli bir partnerle tanıştıkları ortaya çıkmış. Bu şekilde tanışan çiftlerin de 1 milyon bebek dünyaya getirdiği sonucuna varılmış. Ve yine araştırmaya göre Erasmus’a katılanların yüzde 40’ı iş hayatlarının bir döneminde yurt dışında çalışma imkânı buluyor. Yurt dışında eğitim görenlerin işsizlik oranları, eğitim görmeyenlere göre çok daha düşük çıkmış. Avrupa Komisyonunda Eğitim, Kültür, Çokdillilik ve Gençlikten sorumlu olan Androulla Vassiliou’nun açıklamalarından alınan bölümde şu mesaj veriliyor: “3 milyon öğrencinin yararlandığı bu programda yurt dışında eğitim görenler işsiz kalmıyor!” Ancak şu sorulara ve cevaplara yer verilmiyor: Dünyaya gelen 1 milyon bebeğin kaç tanesi meşru yollarla dünyaya gelmiş? Kaç kişi resmi nikâh kıyarak evlilik kurmuş? Bu evlenenlerden kaç kişi, ne kadar sürede boşanmış? Bu evlenen çiftler ne zamandan beri birlikte yaşamaya başlamış? Kaç kişinin ailesi bu birliktelikten haberdar? 30’u aşkın Avrupa ülkesinde yaklaşık 88 bin kişiyle yapılan araştırma sonucunda bu sorulara yer verilmemiş. 2013 yılında Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Araştırmalar Merkezi (SEKAM)’nin 81 ilde 1528 yaş grubundan 5 bin 541 gençle yaptığı araştırmanın sonucuna göre “Kız erkek aynı evde istedikleri şartlarda olur mu?” sorusuna yönelik verilen cevaplarda gençlerin yüzde 20-25’inin bu duruma olumlu yaklaştığını gösteriyordu. Acaba Erasmus programı ile Türkiye’den giden gençlerin (kız-erkek) kaç tanesi ilişki kurdu? Kaç kişi evlendi? Kaç kişi kaç bebek dünyaya getirdi? Bu önemli konunun yanı sıra “DEĞİŞİM” programının gençlerin kimlikleri ve kişilikleri üzerindeki etkileri de araştırılmalıdır! Çünkü gözle görülür bir değişim var. Başkan Taşdelen mahalle sakinleriyle buluştu HABER MERKEZİÇankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, ekiplerin çalışmalarını yerinde incelemek üzere geldiği Maltepe Mahallesi’nde vatandaşlarla sohbet etti, çalışmalar hakkında görüşlerini aldı. Maltepe Kırağı Sokak’ta tamamlanan renkli asfalt kaldırım hakkında taksici esnafı ve vatandaşların olumlu görüşlerini alan Başkan Taşdelen, semtteki parklarda yapılan çalışmaları da yerinde inceledi. ‘Renkli Asfalt Kaldırım’ın uzun ömürlü olmasının yanı sıra yıkanabilir, süratle yenilenebilir olma özelliği ile dikkatleri çektiğini ve imalat süresinin kısalığı ile de kaldırım sorununa hızla çözüm getirdiğini vurgu- layan Taşdelen, sokaklardaki sorunların daha hızlı çözülmesiyle Çankaya’nın ve Çankayalının kazanacağını aktardı. Belediyenin özellikle sokaklardaki sorunların hafifletilmesiyle daha büyük işlere imza atmaya hazırlandıklarını ifade eden Başkan Taşdelen, vatandaş memnuniyeti sağlamanın kendilerine güç verdiğini söyledi. Maltepe Mahallesi Muhtarı Hacı Öktem ile birlikte sokakları gezen Taşdelen, taksici esnafı ile de dertleşti. Küçük esnafın sorunlarını önemsediklerini belirten Başkan, meslek örgütleri ile görüşmeler yaparak sorunlarına kısa sürede çözüm üreteceklerini ifade etti. ANKARA 30 Eylül 2014 Salı Keçiören’de modern kurbanlık satış alanı Yenimahalle İnşaat Müteahhitleri Derneği, yeni hizmet binası düzenlenen görkemli bir törenle hizmete açıldı. HABER MERKEZİKeçiören Belediyesi, bu yıl 701’i Ovacık, 55’i Bağlum semtinde olmak üzere satış alanlarında toplam 756 adet çadır kurdu. Sosyal tesislerden güvenliğe kadar her türlü ihtiyacın düşünüldüğü satış alanlarının etrafı tel örgülerle çevrilirken, giriş-çıkış kapılarında da kontrol noktaları oluşturuldu. Alanların güvenliği ise 24 saat görev yapan zabıta personeli ve özel güvenlik görevlileri tarafından sağlanıyor. Kurban satış alanına getirilen tüm kurbanlıkların şap aşılarının yapılıp yapılmadığı kulak küpe numaralarına göre 5 İtfaiye Haftası’na özel sergi açıldı kontrol ediliyor. Türkiye’de ilk defa Keçiören Belediyesi tarafından başlatılan ultrasonografi yöntemi sayesinde dişi kurbanlıklar veteriner hekimlerce gebelik testinden geçiriliyor. Gebe olduğu tespit edilen kurbanlıklar ile yaşları küçük hayvanlar, kurban satış alanlarından çıkarılarak satışına izin verilmiyor. Alanlarda acil vakalara anında müdahale etmek amacıyla sağlık ve veterinerlik hizmet kabinleri kurulurken, veteriner hekimler ile sağlık ekibinin yanı sıra birer adet ambulans da 24 saat esasıyla hizmet veriyor. Ovacık semtinde Keçiören Belediyesi’ne ait tesisler içerisinde kurban kesimi için iki mezbaha bulunuyor.İki dakikada bir kurbanlığın kesilebildiği modern mezbahane, günde bin kurbanlığın kesimine imkan tanıyor. Keçiören Belediyesi mezbahanelerin dışında, kurbanlığını kendi başına kesmek isteyen vatandaşlar için farklı semtlerde 11 adet kapalı pazar yeri belirlerken, bu yerlerde dini vecibelerin yerine getirilebilmesi amacıyla imamların da hazır bulunmasını sağlayacak. Satış alanlarında kurbanlık alırken ve kesim yapılırken dikkat edilecek hususlar ile ilgili hazırlanan el broşürleri dağıtılarak vatandaşların bilinçlendirilmesi hedefleniyor. Satıcıların ve alıcıların ihtiyaçları için farklı noktalara kurulan tuvaletlerin yanısıra satış alanlarında 24 saat sıcak su bulunan duş kabinleri de yer alıyor. Ayrıca kurban satıcıları ile kurbanlık almaya gelen vatandaşların yararlanabileceği hizmet çadırı, mescit ve 3 bin araçlık otopark da alanda hizmet veriyor. Kurban Bayramı süresince zabıta ve nöbetçi veteriner hekimlerin yanı sıra, kaçan kurbanlıkların yakalanması için oluşturulan kurban yakalama timi de görev başında olacak. HABER MERKEZİ- “İtfaiye Haftası” dolayısıyla Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı’nca düzenlenen sergi, Metro Sanat Galerisi’nde açıldı. Fotoğraf sergisinin açılışını Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Asım Balcı yaptı. Balcı, açılışta yaptığı konuşmada; Ankara İtfaiyesi’nin gerçekleştirdiği güzel faaliyetlerin sergilendiğini kaydetti. Genel Sekreter Balcı, Ankara İtfaiyesi’nin sadece kent sınırları içinde değil, başka illerde de meydana gelebilecek görevler için 7/24 saat hazır bir şekilde beklediğini ifade etti. Balcı, böylesi durumlarda da Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye teşkilatının koşa koşa göreve gittiğini kaydetti. Son olarak Soma faciasında Ankara İtfaiyesi’nin hemen yola çıktığını ve orada da en riskli bölgelerde görev alarak vazifelerini üstün bir anlayışla yerine getirdiğini anlatan Balcı, “İtfaiye teşkilatımıza bundan dolayı da çok teşekkür ediyoruz” dedi. Balcı, Ankara İtfaiye Teşkilatının tüm Türkiye’deki itfaiye teşkilatlarının yetişmesine yardımcı olduğunu, dalgıçlık eğitimi başta olmak üzere bir takım hizmet içi eğitimlere de zaman zaman gittiğini ve başka yerlerde bu hizmetlerin aksamadan sürmesi için zaman harcadığını belirtti. Balcı, “Bu da Ankara olarak ayrı bir gurur kaynağımız. Tabi burada Melih Gökçek Başkanımızın İtfaiye teşkilatına vermiş olduğu önemi vurgulamamız gerekiyor” diye konuştu. İtfaiye Haftası nedeniyle açılışı yapılan ve 100 fotoğrafın yer aldığı sergide, Ankara İtfaiyesi’nde arama-kurtarma çalışmalarında görev yapan “Şivas” ve “Bozo” isimli köpekler Ankaralıların büyük ilgisini çekti. Başkan Gökçek’in twitter takipçisi 2 milyonu geçti Evi yanan engelli vatandaşa Çankaya’dan yardım eli Çankaya Belediyesi, evi yanan engelli vatandaşa yardım eli uzattı. HABER MERKEZİ-Çankaya’da evi yanan Mustafa Aydoğan’ın yardımına komşuları ve Çankaya Belediyesi koştu. Geçtiğimiz günlerde Boztepe 233 Sokak 102 numaralı gecekonduda çıkan yangın nedeniyle evinin çatısı kısmen yanan ve eşyaları kullanılamaz duruma gelen Aydoğan’ın zor durumu mahalle halkını harekete geçirdi. Komşuluk ve dayanışma kültürünün en güzel örneklerinden birini sergileyen mahalle halkı, engelli komşuları Mustafa Aydoğan’ın evinin tamiri için el birliğiyle malzeme desteğinde bulundu. Aydoğan’ın durumundan haberdar olan Çankaya Belediyesi de, yanan çatının onarımını üstlendi. Çankaya Belediyesi ekipleri kısmen yanan çatıyı onardı; gecekondunun diğer bakım ve tadilat işlerini gerçekleştirdi. Komşularından ve Çankaya Belediyesi’nden gördüğü desteğin kendisini çok mutlu ettiğini belirten Mustafa Aydoğan, “Zor günümde yanımda olan, ihtiyaçlarımı gideren komşularıma ve Çankaya Belediyesi’ne teşekkür ederim” dedi. HABER MERKEZİAnkara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in twitter’daki takipçi sayısı, 2 milyonu aştı. Yeni bir rekora imza atan Başkan Gökçek, twitter’daki takipçi sayısının 2 milyona ulaşmasını ise “VE TWİTTER'DA 2.000.000'CU TAKİPCİM... HOŞ GELDİN @mahmuut_bal ... TWİT ALEMİNE TEŞEKKÜRLER... GERÇEKTEN GURUR VERİCİ BİR OLAY...” twiti ile duyurdu. Twitter’a katıldığı 9 Ocak 2011 tarihinden itibaren attığı twitterle bir fenomen haline gelen Başkan Gökçek, yaptığı açıklamalarla, vatandaşlarla kurduğu diyaloglarla, ülke gündemine ilişkin isabetli değerlendirmeleriyle, Büyükşehir Belediyesi’nin proje ve hizmetlerini anlatıp Başkentlilerin soru ve sorunlarının anında çözüme kavuş- turmasıyla sosyal medya ağının örnek siyasetçisi oldu. Sosyal medyayı etkin kullanımı ve takipçileri ile sık sık yemekli toplantılarla bir araya gelerek yüz yüze kurduğu iletişimler ile ünü ülke sınırlarını aşan Başkan Gökçek’e, iki yıl üst üste ABD’nin saygın internet ve teknoloji kuruluşlarından Internet Marketing Association tarafından “Dünyada Sosyal Medyayı En İyi Kullanan Belediye Başkanı” ödülüne layık görüldü. Yaptığı açıklamalarda twitterın oldukça önemli bir iletişim ağı olduğunu sık sık dile getiren Başkan Gökçek, hizmetlerini, projelerini, görüşlerini paylaştığı, pek çok soruya yanıt verdiği, iddialara açıklık getirdiği “sosyal paylaşım ağı twitter”da takipçi sayısını her geçen gün artırarak 2 milyonu aştı. Mağdur ailenin yüzünü Nevin Gökçek güldürdü HABER MERKEZİ - Nevin Gökçek, Kazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk’ün eşi Meral Ertürk’le 6 ay önce eşini kaybeden F.Ö.’yü ve ailesini evinde ziyaret etti. Gökçek, 1’i kız 5 çocuk F.Ö nün sıkıntılarını dinledi. Eşinin daha önce alkol bile almadığını, iflas ettikten sonra bunalıma gir- Başkan eşleri kahvaltıda bir araya geldi erek madde bağımlısı olduğunu belirten F.Ö. , “Eşim son zamanlarda evdeki eşyaları satmaya başlamıştı. Oturduğumuz ev bizimdi fakat şu anda hacizli. Zor şartlar altında, belediyenin, kaymakamlığın sağladığı yardımlarla geçiniyoruz. 13 yaşındaki kızımın da babası gibi madde bağımlısı olmasından korkuyorum” HABER MERKEZİ - Ankara’daki belediye başkan eşleri, Kazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk'ün eşi Meral Ertürk’ün Kazan'da verdiği kahvaltıda buluştu. Kazan Köprübaşı Sosyal Tesisleri'nde verilen davete Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in eşi Nevin Gökçek, Güdül Belediye Başkanı Havva Yıldırım, bazı belediye başkan eşleri ve Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan kadın daire başkanları katıldı. Yapımı devam eden Kazan Termal Otel Kongre ve Sağlık Merkezinin yanındaki bahçede ağırlanan konuklar tesisten ve Meral Ertürk'ün ev sahipliğinden çok memnun kaldıklarını dile getirdiler. dedi. Nevin Gökçek, mağdur aileye getirdiği yardımları teslim ederken, kendilerine her türlü desteği vereceklerini söyledi. Gökçek, 13 yaşındaki T.Ö ile de konuşarak ona nasihatlerde bulundu. Nevin Gökçek, daha önce de Kazan'da mağdur aileleri ziyaret ederek ayni ve maddi yardımlarda bulunmuştu. 6 EKONOMİ 30 Eylül 2014 Salı Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Talip Türcan, "Kredi kartıyla kurban aldığımızda eğer faize düşmüyorsak, yani vadesinde borcumuzu ödüyorsak hiçbir beis yoktur ama zamanında ödemeyip faize düşüyorsak haram işlemiş oluruz" dedi. Kredi kartıyla kurbanlık alırken faize düşmemeye dikkat edilmeli ISPARTA - Türcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Allah'a yakınlaşmak anlamına gelen kurbanın peygamberler tarihi kadar eski ve günümüze kadar gelen bir ibadet şekli olduğunu söyledi. Kurbanın, islam peygamberi Hz. Muhammed'e kadar değişik şekillerde yürütüldüğünü dile getiren Türcan, İslam ile kurbanın tanımı, şekli ve koşullarının belli bir ibadet haline geldiğini belirtti. Bu nedenle kurban konusunda dinde ihtilafa düşülecek bir konu bulunmadığını kaydeden Türcan, kimlerin kurban keseceği, hangi hayvanların kurban edileceği, hangi şartları taşıyan hayvanların kurban edileceğinin açık bir şekilde belirtildiğine dikkati çekti. Türcan, kredi kartları ile alışverişlerindeki temel prensibin kurban alışverişlerinde de geçerli olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "Kredi kartıyla kurban aldığımızda eğer faize düşmüyorsak, yani vadesinde borcumuzu ödüyorsak hiçbir beis yoktur ama zamanında ödemeyip faize düşüyorsak haram işlemiş oluruz. Aldığımız kurbanlığın kesilmesi yine geçerlidir fakat ilave bir günah elde etmiş oluruz. Kurbandan elde edeceğimiz sevaptan çok günaha düşmüş oluruz. Bu makul, anlamlı bir davranış değil. Bir kimse faize düşmüş de olsa kestiği kurbanın geçersiz olduğunu söyleyemeyiz. O borcundan kurtulmuş olur ama içine düştüğü günah çok daha fazladır. Bu, karlı bir iş değildir." Türcan, kurbanın, akıl sahibi olması koşuluyla belirli bir gelire sahip tüm Müslümanlarca kesilmesi gerektiğine işaret ederek, "Kurban, sadece Allah rızası için kesilir. Başkası adına kurban kesilmez. Dinimizde tanımlanmış kurban türleri dışında kurbanlar kesmek, bu tür ibadetleri icad etmek bid'attir. Bid'at ise dinimizde haramdır" diye konuştu. Normal şartlarda ölü adına kurban kesilemeyeceğinin altını çizen Türcan, şunları kaydetti: "Eğer ölen kişi vasiyet etmişse bu yapılabilir. Nitekim Hz. Muhammed'in de Hz. Ali'ye böyle bir vasiyette bulunduğuna dair rivayetler var fakat bu rivayetlerden ölen kimsenin adına kurban kesilmesinin gerekliliğine dair bir şey çıkmaz. Günümüzde bazı dini cemaatlerde birçok kimseden para toplanıyor ve peygamber efendimiz adına kurban kesiliyor. Bunu fıkıh ile izah etmemiz mümkün değil. Efendimiz adına birçok kimseden para toplayıp kurban kesmek caiz değildir, haram bir davranıştır. Kesilen hayvanın kurban olması mümkün değildir." (AA) AYB'den kırsal kalkınmaya 100 milyon avroluk destek ANKARA - Ziraat Bankası ile Avrupa Yatırım Bankası (AYB) arasında kırsal kalkınmayı desteklemek amacıyla 4 yılı geri ödemesiz, 14 yıl vadeli 100 milyon avroluk IPARD kredi anlaşması imzalandı. Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, Genel Müdürlük binasındaki imza töreninde yaptığı konuşmada, anlaşmaya konu kredinin ilk kez bir banka aracılığıyla verildiğini söyledi. Ziraat Bankasının tarım kesimini finanse etmek amacıyla kurulduğunu ifade eden Aydın, "Türkiye'deki tarımsal kredi hacminin çoğunu elimizde bulunduruyoruz. Türkiye'nin her yerinde şubemiz var. Finansmana erişimi temin etmek bakımından en iddialı banka biziz" dedi. Aydın, AYB'den uygun şartlarda sağladıkları uzun vadeli kaynak tutarının 400 milyon avroya ulaştığına dikkati çekti. AYB Başkan Yardımcısı Pin Van Ballekom da Ziraat Bankasını kendileri açısından "çok güvenilir bir ortak" olarak tanımladı. Anlaşmanın tarımsal kalkınma üzerine yoğunlaştığını dile getiren Ballekom, güvenilir ve kalifiye insanların varlığının anlaşmanın imzalanmasında önemli olduğunu ifade etti. AYB'nin, operasyonlarının büyük bir çoğunluğunu Türkiye'de gerçekleştirdiğini kaydeden Ballekom, "Bu, standart bir kredi değil. Mikro işletmeler için tarımsal ekonomi son derece önemli. AB için de işsizlikle mücadele anlamında tarımsal destekler son derece önemli. Bankamızın bu alanda daha fazla aktif olması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu. Ballekom, anlaşmanın Türkiye'deki çiftçilerin hayatını daha da kolaylaştıracağını sözlerine ekledi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları da son 10 yılda Türk tarımında çok ciddi gelişme yaşandığını söyledi. Tarımsal hasıla bakımından geride kalan 10 yılda AB ülkelerinin ortalama binde 2 büyümesine karşın bu oranın Türkiye için yüzde 2 olarak gerçekleştiğini belirten Mirmahmutoğulları, AYB'nin Türkiye'de çok dinamik olan bir sektöre kredi sağladığına işaret etti. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Stefano Manservisi, anlaşmanın Türkiye'nin, AB'nin standartları ve ortak tarım politikasına daha da yaklaşması bakımından önemli olduğunu kaydetti.(AA) Fortune 500 Türkiye'de ödüller sahibini buldu İSTANBUL- Fortune 500 Türkiye listesinde 6 kategoride ön sıralarda yer alan şirketlere ödülleri verildi. Fortune 500 Türkiye listesinde 6 kategoride ön sıralarda yer alan şirketler, düzenlenen gala gecesinde ödüllerini aldı. Gecede, Fortune Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Ali Ağaoğlu moderatörlüğünde, "Türkiye'de yeni dönem: Fırsatlar, riskler.." başlıklı panel düzenlendi. Panelde konuşan İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, gelecek dönemde, belirtilen risklerin Türkiye'ye çok büyük sıkıntılar yaratmayacağını söyledi. Özince, Türk yatırımcısı veya Türkiye'de yatırım yapan yatırımcılar açısından, son 1 yılda karşılaşılan kur riskinin yanında faiz ve vade risklerinin önemsiz olduğunu ifade etti. İstanbul Finans Merkezine ilişkin düşünceleri belirtirken, aslında arzularının, finansın olgunlaşması olduğunu dile getiren Özince, Türkiye'de hala çok naif bir mali sektör olduğunu belirtti. Özince, ülkede finansal risklerin yönetilmesine uygun enstrümanların ve pek çok riske uygun sigorta ürünlerinin olmadığına dikkati çekerek, bunların olabilmesi için piyasaların sıfırdan başlanıp kurulması gerektiğini vurguladı. Türkiye için hala bir potansiyel olduğunu kaydeden Özince, "Ama finans merkezi dediğimiz zaman serbest piyasa ekonomisine ve dünya sermayesine sonuna kadar her şeyimizle inanmak lazım. Bu konuda çok önemli eksikliklerimiz oldu. Finansal kaynaklar için sürpriz yaratmayacak bir ülke ve ev sahibi görünümünde olmamız lazım" diye konuştu. Ersin Özince, dünyada bankacılık sektöründe başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülkenin sıkıntılarının hala devam etmesinin, Türkiye'de bankacılığı göreceli olarak iyi gösterdiğini söyledi. Bankacılık sektöründe sorun olmadığını dile getiren Özince, şunları kaydetti: "Sorun olsa olsa bankacılık sektörümüz enstrüman çeşitlendirememesi olur. Bilhassa tasarrufa dönük alanlarda pek inovasyon yapamıyor. Bu konularda daha özendirici önlemler alınabilir. Ayrıca bu piyasanın biraz daha liberalize olmasını isteyebiliriz. Ben isterim ki bütün bankalarımız sermaye piyasasına açık banka olsun. Son olarak insan sermayesi, bu gibi ülkelerin elindeki önemli kaynaklardan biri olabilir. Türkiye'nin elinde potansiyel var gibi görünüyor. Bu potansiyel de olabilir, çok büyük bir problem de... Şu anda problem ayağında görünüyor çünkü vasıflı işsizlik çok ve genç işsizlik normalin üzerinde. Bugün ekonomi yönetilerek başarı kazanabilir, gelişigüzel çabalayarak, çok gayret sarf ederek bir yere varılamaz. Cumhuriyetin 100. yılında biraz daha mukayeseli üstünlük geliştireceğimiz alanlar aramamız lazım. Biz dünya çapında olmayabiliriz ama yöremizde önderlik yapacağımız alanlar geliştirebiliriz." Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv ise Türk insanının çok büyük bir potansiyeli olduğunu dile getirerek, bilginin iyi kullanılması ve doğru vizyonun seçilmesi halinde muazzam başarılar yakalanabileceğini ifade etti. Türkiye'nin tartışmasız şekilde son 12 yılda muazzam bir büyüme kaydettiğini belirten Ciliv, şöyle devam etti: "Bazı 10 yıllık dönemlerde hiç büyümediği dönemler de oldu. 3 bin dolardan 10 bin 500 dolarlara geldik. Bunu nasıl 30 binlere taşırız? Bir de bu ilk yolculuk, bunu aynı şekilde devam ettirirsek, büyük ihtimalle 30 bine gelemeyiz. Vites büyütmemiz lazım. Daha yüksek katma değer daha marka odaklı olmamız lazım. Burada iş dünyasının da bence kendisini yenilemesi lazım. Yazılımı kullanmada Türkiye açık farkla sonuncu… Türk iş adamı teknolojiyi işine entegre edemiyor. İşin sahibi, işini nasıl yenileyeceğini IT dünyasına söylemezse, IT dünyası o şirketi ileri götüremez. Bu sebeple iş dünyası olarak hepimizin burada sorumluluk alması lazım. Dünya markaları oluşturacağız. Bunun için yeni ürün, servislerle diğer ülkelere avantaj sağlayan malları satmamız lazım." Bu konuda teknoloji kullanılmazsa bir şans yakalanamayacağının altını çizen Ciliv, teknolojinin en büyük değişken olduğuna ve burada en büyük sorumluluğun, şirketlerin liderlerine düştüğüne işaret etti. Liderin, inanması, yol göstermesi ve bütün takımını o yönde sürüklemesi gerektiğini belirten Ciliv, ABD'nin enerjide yıllarca ticaret açığı verdiğini hatırlatarak, şu anda ilim, bilim ve fenle icaret fazlası verdiğini ifade etti. Türkiye'nin de en büyük harcamasının enerjide olduğunu aktaran Ciliv, Türkiye'nin bilgi toplumu olması gerektiğini, bunun da kendi işleri olduğunu dile getirdi. (AA) Kurban pazarlarında satıcıların yüzü gülüyor IĞDIR - Ülke genelinde kurbanlık fiyatlarının yüzde 15 civarında artması satıcıları memnun etti. Kurban Bayramı'na 11 gün kala hayvan pazarlarında hareketlilik arttı. Iğdır Belediyesi'ne ait hayvan pazarında, sabahın ilk ışıklarıyla yoğunluk başlıyor. Erken saatlerde pazara gelen vatandaşlar, beğendikleri kurbanlığı en uygun fiyata almak, satıcılar ise istediği fiyattan verebilmek için sıkı bir pazarlığa tutuşuyor. Bu yıl kurbanlık fiyatlarında meydana gelen artış ise satıcıların yüzünü güldürdü. Geçen seneye göre fiyatların yüzde 15 artmasıyla satıcılar, daha fazla kar etmenin mutluluğunu yaşarken, vatandaşlar ise daha uygun fiyattaki kurbanlıkları bulmak için arayışa giriyor. Kurban satıcılarından Ahmet Acı, fiyatların yükselmesiyle emeklerinin karşılığını alacaklarını söyledi. Geçtiğimiz yıllarda düşük fiyatlardan kurbanlıklarını sattığını vurgulayan Acı, "Fiyatlardan çok memnunuz. Günde 2 ya da 5 hayvan satıyoruz. Bu yılın fiyatları da gayet güzel. Emeğimize değiyor çok şükür" dedi. Kurbanlık bakmaya gelen vatandaşlardan Musa Hacı ise fiyat artışının kendilerini zor durumda bıraktığını anlattı. Hacı, geçen yıl 4 bin liraya satılan hayvanın bu yıl 5 bin lira civarında olduğuna işaret ederek, "Geçen seneye göre fiyatlar artmış durumda. Biz de bütçemize göre kurbanlık bulabiliyoruz ama daha kötü durumda olan vatandaşlar uygun kurbanlığı bulmakta zorlanıyor" diye konuştu. (AA) Rockefeller ailesi temiz enerjiye yöneliyor ANKARA - Rockefeller ailesinin varisleri, temiz enerjiye yatırım yapmak amacıyla fosil yakıt yatırımlarını satmayı planlıyor. BBC'nin haberine göre, Rockefeller Brothers Fund, fosil yakıtlardan gelen 50 milyar dolardan fazla mal varlığından kurtulma sözü veren hayırseverler koalisyonuna katılıyor. Rockefeller'in kararı, yarın başlayacak BM İklim Değişikliği Zirvesi'nden bir gün önce açık- lanırken, sözkonusu koalisyona 650 birey ve 180 kuruluş katılmıştı. Rockefeller Brothers Fund Yöneticisi Stephen Heintz, açıklamasında, fosil yakıt yatırımlarını elden çıkarma kararının, petrol zengini John DRockefeller'in istekleriyle aynı doğrultuda olduğunu belirterek, "Bugün yaşasaydı, geleceği gören zeki bir işadamı olarak, fosil yakıtlardan vazgeçerek temiz, yenilenebilir enerjiye yatırım yapacağından çok eminiz" dedi. Hayır kurumu Rockefeller Brothers Fund, 1940 yılında John D Rockefeller'in oğulları tarafından kurulmuştu. 31 Temmuz 2014 itibariyle kurumun varlık yatırımı 860 milyon dolardı. Rockefeller varislerinden Valerie Rockefeller Wayne, Washington Post'ta yayınlanan açıklamasında, "Sağlıklı bir gezegeni korumak ahlaki bir zorunluluktur" ifadesini kullandı. (AA) EKONOMİ 30 Eylül 2014 Salı Türkiye'nin hayvancılık bakımından önemli merkezlerinden birisi olan Ardahan'dan farklı illere yönelik kurbanlık sevkiyatı sürüyor. Kurbanlık sevkiyatı hızlandı ARDAHAN - Ardahan Valisi Ahmet Deniz, Atatürk Mahallesin'deki hayvan pazarında incelemelerde bulundu. Besiclerle bir süre sohbet eden Deniz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hayvan sevkıyatının sağlıklı ve kontrollü şekilde sürdüğünü söyledi. Son birkaç gündür hayvan sevkıyatının hızlandırıldığını belirten Deniz, şöyle konuştu: "Bizim büyükbaş hayvan potansiyelimiz yaklaşık 370 bin civarında. Bu bölge ekonomisi için çok ciddi bir rakamdır. Bunun 70 bini ise küçükbaştır. Bu rakam bizim için son derece önemli. Bugün burada göründüğü kadarıyla verimli bir sezon mevcut. Çünkü mevsim verimli oldu. Bugün bu ziyarette de görüldü. Çok yoğun bir hareketlilik var. Bu bölgenin geneli sonuçta hay- vancılık ve tarım ekonomisine bağlı. Şu an aldığım bilgilerde alıcı da satıcı da genel durumdan memnun." Deniz ile hayvan pazarını ziyarete den Hayvan Sağlığı Şube Müdürü Mesut Şimşek ise bugüne kadar 70 bin büyükbaş hayvanın il dışına sevk edildiğini ifade etti. Bayrama kadar yaklaşık 120 bin hayvanın sevk edilmesini beklediklerini anlatan Şimşek, "Tahminlerimiz sevkıyatın 120 bini bulması. Bunun yaklaşık 70 veya 80 bini büyükbaş, 30-40 bini ise küçük baş olur. Kentte 370 bin civarında büyükbaş, 70 bin civarında ise küçükbaş hayvanımız mevcut. İlerleyen zamanlarda bunun ne kadarının normal, ne kadarının da kurbanlık olarak çıktığı netleşir. Bugün itibarıyla yaklaşık 2 bin hayvan sevk için sıra bekliyor" diye konuştu.(AA) Kredi kartı sayısı bir yılda 600 bin arttı İSTANBUL - Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerine göre, kredi kartı sayısı son bir yıllık dönemde 600 bin artarak, 57,1 milyona ulaştı. BKM, kartlı ödeme sistemlerine ait Ağustos 2014 verilerini yayımladı. BKM verilerine göre, 2013 Ağustos - 2014 Ağustos aylarını kapsayan son bir yıllık dönemde toplam kart sayısı yüzde 4 artarak 153,2 milyondan 159,3 milyona yükseldi. Söz konusu dönemde kredi kartı sayısı 600 bin artarak 57,1 milyona yükseldi. Geçen yıl ağustos ayında 56,5 milyon kredi kartı bulunuyordu. Bankakartı sayısı ise aynı dönemde yüzde 6 artarak 96,6 milyondan 102,2 milyona yükseldi. Banka kartı sayısı son bir yıllık dönemde 5,6 milyon artış gösterdi. Bu yıl ağustos ayında kredi kartı ile yapılan ödeme tutarı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 17 artarak 37,9 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Geçen yıl ağustos ayında kredi kartı ile 32,5 milyar lira tutarında ödeme yapılmıştı. Banka kartı kullanımındaki yaygınlaşma ağustos ayında da devam etti. Banka kartları ile 2,7 milyar lira tutarında ödeme yapılırken toplam kartlı ödeme adedi içinde banka kartlarının payı yüzde 21 oldu. Bu oran geçen yıl ağustos ayında yüzde 18 düzeyindeydi. Taksitli kredi kartı ödemeleri ağustos ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8 gerileyerek 8,3 milyar lira oldu. Geçen yıl ağustos ayında yüzde 28 olan taksitli ödemelerin payı bu yıl ağustos ayında yüzde 22 oldu. Buna karşın, taksitsiz ödemelerde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 26 büyüme gerçekleşti. Kredi kartı ile taksitsiz 29,6 milyar lira ödeme gerçekleştirildi. Kartlı ödemeler içerisindeki önemi her geçen ay artan ticari kredi kartlarına ilişkin olumlu göstergeler ağustos ayında da devam etti. Kredi kartları ile yapılan 37,9 milyar liralık ödemenin yüzde 18'i ticari kredi kartları ile gerçekleşirken, ticari kredi kartları ile yapılan ödeme tutarı geçen yılın ağustos ayına kıyasla yüzde 49 büyüme gösterdi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) açıkladığı kredi kartı bakiye değerleri incelendiğinde bireysel kredi kartlarında daralmanın devam ettiği görülüyor. Temmuz sonunda 74,7 milyar lira olan bireysel kredi kartı bakiyesi, 29 Ağustos 2014 itibarı ile yüzde 1 azalarak 73,8 milyar liraya geriledi. Aynı dönemde taksitli bakiye oranı da yüzde 46,3'ten yüzde 45,3'e indi. Bireysel kredi kartlarında devam eden küçülmeye karşın ticari kredi kartı taksitli bakiyesi artış gösterdi. 1 Şubat 2014'te taksit düzenlemesi yürürlüğe girdiğinde 6,4 milyar lira olan ticari kredi kartı taksitli bakiyesi, düzenleme ile birlikte gerileme trendine girmiş ve Mayıs sonunda 4,4 milyar liraya kadar düşmüştü. (AA) 7 Devletin 6 yıllık milli emlak geliri 9,3 milyar KOCAELİ - ŞAHİN OKTAY - Devlet, 2008-2013 yılları arasında kamuya ait taşınmazların satışından ve kiralanmasından 9,3 milyar lira gelirsağladı. Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün 2013 Faaliyet Raporu'ndan derlenen bilgiye göre, devlet son 6 yıllık dönemde, lojman, arazi, arsa, bina, sosyal tesis kira ve satışı ile ecrimisil, irtifak hakkı, kullanma izni gibi emlak işlemlerinden toplam 9,3 milyar lira kazandı. Devletin 2008 yılında 943 milyon 825 bin lira olan milli emlak geliri, 2009'da 1 milyar 24 milyon 143 bin liraya, 2010'da 1 milyar 266 milyon 160 bin liraya, 2011'de 1 milyar 499 milyon 153 bin liraya yükseldi. 2012'de 1 milyar 455 milyon 375 bin liraya gerileyen bu rakam, 2013'te rekor düzeyde artarak 3 milyar 117 milyon 611 bin liraya ulaştı. Böylece, milli emlak işlemleri kapsamında 2008-2013 yılları arasında devletin kasasına 9 milyar 306 milyon 267 bin lira kaynak aktarıldı. Geçen yıl elde edilen 3,1 milyar liralık milli emlak gelirinin yüzde 57,5'ini milli emlak satış gelirleri, yüzde 28'ini taşınmaz kira gelirleri, yüzde 14,4'ünü ise ön izin, irtifak hakkı ve kullanma izin gelirleri oluşturdu. 2012 yılında kamuoyunda "2B" olarak bilinen orman vasfını yitirmiş arazilerin satışına ilişkin yasanın yürürlüğe girmesiyle devletin milli emlak satışlarından elde ettiği gelir adeta patlama yaptı. Öyle ki, 2008 ve 2009'da 215 milyon, 2010'da 293 milyon, 2011'de 354 milyon, 2012'de 297 milyon olan satış geliri, 2013'te 6 kat artarak 1 milyar 794 milyon 136 bin liraya yükseldi. Bunun yüzde 80'ini 2B arazilerinin satış gelirleri oluşturdu. Rapora göre, 2013 yılı için 4,8 milyar lira olarak hedeflenen 2B gelirleri, söz konusu arazilerin satış bedeli hesaplamalarına ilişkin olarak hak sahibine bir defa olmak şartıyla 400 metrekareye kadar olan kısmında yüzde 50 indirim sağlayan 6412 sayılı Kanun'un çıkarılması ve taksitli ödemelerin cazip hale gelmesi nedeniyle hedefin gerisinde kaldı. 2B yasasının yürürlüğe girdiği 26 Nisan 2012 tarihinden 2013 yılı sonuna kadar 1 milyar 257 milyon metrekare yüzölçümlü taşınmazın 374 bin 153 hak sahibine satış işlemi gerçekleştirildi. Satışı yapılan taşınmazların toplam satış bedeli 4 milyar lira olarak hesaplandı. Ayrıca, 2013 yılında kamu hizmetlerinde kullanılmak üzere, toplam 4 bin 423 adet ve 425 milyon 225 bin metrekare yüzölçümlü taşınmaz kamu idarelerine bedelsiz olarak tahsis edildi. Kamuya tahsis edilen taşınmazlar arasında yüz ölçümü bazında ilk sırayı 260 milyon 461 bin metrekareyle ormanlar alırken, bunu 117 milyon 293 bin metrekareyle araziler, 26 milyon 641 bin metrekareyle tarlalar, 13 milyon 730 bin metrekareyle arsalar takip etti.(AA) Kızılırmak Deltası’nda manda sayısında artış SAMSUN - Bafra ilçesindeki Kızılırmak Deltası'nda, 2008 yılında 8 bin olan manda sayısının, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının desteğiyle 13 bine ulaştığı bildirildi. Samsun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdür Yardımcısı Habip Muruz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, manda denince akla Türkiye'de kaymak, İtalya'da ise mozzarella peynirinin geldiğini söyledi. İtalya'da mandaya "siyah altın" denildiğini vurgulayan Muruz, şöyle konuştu: "Türkiye'de manda yetiştiriciliği Samsun, Sinop, Tokat, Çorum, Amasya, Sivas, Yozgat, Afyon, İstanbul, Muş ve Diyarbakır'da yoğun olarak yapılmaktadır. 1970 yılında manda sayısı 1 milyon 178 bin civarındayken 1997'de bu sayı 194 bine ve son yıllarda 80 bine kadar düştü. 2008 yılında ilk kez uygulanmaya başlanan anaç manda desteğiyle 'bitti, bitiyor' denilen mandacılık yeniden canlanmaya başladı. Mandacılık Türkiye'de adeta yeniden hayat buldu." Muruz, Samsun'un 15 bin man- dayla Türkiye'de manda yetiştiriciliği bakımından ilk sıralarda yer aldığını belirtti. Manda varlığının büyük bölümünün Kızılırmak Deltası'nda yer aldığını ifade eden Muruz, şöyle devam etti: "Kızılırmak Deltası bir dönem Türkiye'nin en büyük manda nüfusuna sahip bölgesiydi. 2008 yılında bu bölgedeki manda sayısı 8 bine kadar düşmüştü. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının yavru başına verdiği destek sayesinde manda sayısı yeniden artmaya başladı ve 6 yılda 5 bin artış gösterdi." Muruz, manda sütünün üreticiye büyük gelir sağlandığına dikkati çekti. Manda sütünden yapılan kaymak, peynir, yoğurt ve dondurmanın da büyük talebi olduğunu aktaran Muruz, "Ayrıca manda eti, sığır eti ile karşılaştırıldığında daha az kolesterol ve daha çok mineral içerdiği için talep ediliyor. Mandaya verilen destek devam ettiği sürece artış sürecek ve manda varlığı üreticilere büyük kazanç sağlayacaktır" diye konuştu. (AA) OTOMOBİLDE güz kampanyaları SAKARYA - ENES DURAN - Satış hedeflerine ulaşmak isteyen otomobil firmaları, yılın sonuna doğru yaklaşılmasıyla tüketiciler için cazip kampanyalar düzenlemeye başladı. AA muhabirinin Türk otomobil pazarında faaliyet gösteren bazı yerli ve yabancı firmaların internet sitelerinden derlediği bilgiye göre, firmalar ekim ayında otomobil ve hafif ticari araç sahibi olmak isteyenlere cazip fırsatlar sunuyor. Bu kapsamda, tüketicilere, 48 aya kadar düşük faiz, dönemlik kampanyalara ek takas, 2015'e kadar erteleme ile sıfır faiz imkanı sunuluyor ve lüks donanım paketi hediye ediliyor. Fiat, otomobil almak isteyen müşterilerine yüzde 0,89 faizle 36 bin liraya 36 aya varan kredi imkanı sunuyor. Marka, otomobil modellerinden Punto'yu 35 bin 980, Panda'yı 33 bin 400 ve Linea'yı 36 bin 800 liradan başlayan fiyatlarla satıyor. Yine eylül ayı içerisinde Fiat 500L ve 500L Living'e ise hediye paket seçenekleriyle tüketicinin ilgisi çekilmeye çalışılıyor. Ford, bu ay Kuga ve diğer tüm otomobillerde 30 bin liraya 30 ay yüzde 0,65 faiz fırsatı sunuyor. Ford Finans kredi tercihinden yararlanmak isteyenler, Fiesta'yı 40 bin 860, B-Max'i 51 bin 20, Focus'u 54 bin 215, C-Max'i 60 bin 860, Mondeo'yu 70 bin 480 liradan başlayan fiyatlarla alabiliyor. Seat, en çok ilgi gören modelleri Ibiza ve Leon'larda fiyat avantajları ve Toledo'da da takas desteği sunuyor. Kampanyada, Leon ve Ibiza'da 5 bin liraya varan indirimlerin yanı sıra, Toledo modelinde de indirim imkanlarına ek olarak 2 bin lira takas desteği uygulanıyor. Eylül ayına özel kampanyada, Toledo 1.2 TSI 105 hp ve 1.4 TSI 122 hp DSG modellerinde uygulanan 3 bin liralık ek indirim fırsatının yanında, DOD işbirliğinde 2 bin liralık takas indirimi de yer alıyor. Bu kapsamda 53 bin 400 liradan satışa sunulan Toledo 1.2 TSI 105 hp modeli, DOD işbirliğinde 48 bin 400 liraya alınabiliyor. Seat, 2014 model yılı Ibiza'yı 33 bin 700 lira, Leon'u 51 bin 400 lira, Altea XL'yi 65 bin 400 liradan satıyor. Dacia, Dokker Combi ya da Dokker Van modellerine, 48 bin liraya kadar 3-24 ay arası vadelerde yüzde 0,69, 25-48 ay arası vadelerde ise yüzde 0,79 faiz oranı ile kredi imkanı sunuyor. Belirtilen finansal koşullar, model yılı ayrımı olmaksızın tüm Dokker Combi ve Dokker Van modelleri için ve Maxxi Koruma ürününün satın alınması durumunda geçerli. Firma ayrıca 8 Eylül-25 Ekim arasında yetkili servislerinde, 4 yaş üzeri araçlar için tüm mekanik onarımlarda yüzde 25 indirim fırsatı sunarken, kampanya dahilinde Dacia yedek parçaları ile yapılan tüm mekanik işlemlerde ve Elf motor yağlarında yüzde 25, Motrio yedek parçaları ile yapılan tüm mekanik işlemlerde yüzde 15 indirim uygulayacak. Dacia; Lodgy'i 48 bin 750, Dokker'i 34 bin 100, Sandero'yu 32 bin 50, Duster'i 42 bin 900, Logan MCV'yi ise 34 bin 550 liradan başlayan fiyatlarla satışa sunuyor. Hyundai, İ20 modelinde geçerli, özel kampanya kapsamında, 35 bin liradan başlayan fiyat fırsatı var. Ayrıca, "üst donanımın dinamik hali" sloganıyla İ20 modelini geri dönüş kameralı, motor açıp kapama düğmeli, led farlı ve navigasyon donanımlı haliyle 20 bin lirayı 20 ay vadede yüzde sıfır faizle ödeme imkanı sunuyor. (AA) 8 KÜLTÜR-SANAT 30 Eylül 2014 Salı Anadolu Ateşi, Side'de gösterileriyle turistleri büyüledi SIRASI GELDİKÇE Prof. Dr. İSA KAYACAN [email protected] ANTALYA - Antalya Side Antik Kent'te Anadolu Ateşi, halk oyunları gösterisine yerli ve yabancı turistler ilgi gösterdi. 11 Eylül'de Goran Bregoviç konseri ile başlayan 14. Side Dünya Müzikleri Kültür ve Sanat Festivali bitimi öncesi Anadolu Ateşi tarihi antik şehirde yöresel halk oyunları gösterisinde bulundu. Anadolu Ateşi'nin halk oyun- İsmail Kara’dan bana Ankara’da yaşayan, buradan seslenen, şair, yazar ve araştırmacı İsmail Kara’nın bu satırların yazarı İsa Kayacan’a ithaf ettiği, duygularını ortaya koyduğu şiirlerinden bazıları, Haziran 2010’de Ankara’da yayınladığım “Bana yazılan şiirler” adlı kitabımda yeraldı. Bu şiirlerden “İsa Kayacan adlı, başlıklı 16 Ocak 2001 tarihinde yazılan Karozan-İsmail şiir altı ayrı dörtlükten meydana geliyor. Anılan şiirin ilk üç ayrı dörtlüğü: İsa Kayanca dost, sanat güneşi Ankara’dan yurda ışık saçıyor. Her yere ulaşır, bulunmaz eşi, Sayısız kalblere girip yaşıyor. Memleketine "vefa" için film çekiyor Yurt dışında oyunculuk yapan Birgül Yılmaz, 15 yıl sonra döndüğü memleketi Çorum'un Osmancık ilçesine vefayı, kendi yazdığı filmi çekerek gösteriyor. Bilgisayar gibi yazar durmadan, Yazıları parlar, sanki sırmadan, Seslenir insana pek de kırmadın, Beyefendi tavrı, ondan taşıyor. Kendine sorsan, yaptığı azmış, Onbinin üstünde yazılar yazmış, Yüzotuz kadar da kitap yazmış, Rekordan rekora gidip koşuyor. Karozan, İsmail Kara İsa’yı sevdiğini, yıllardır yazdığı tahta masayı gördüğünü, takdir ettiğini, kaleminin bir asayı andırdığını anlatıyor uzun uzudıya. Sonra “İsa Kayacan” adlı şiirinin son iki dörtlüğünde şöyle sesleniyor, duygularını şöyle anlatıyor: Elinden bırakmaz, hiç de nodulu, Onun çizdiği yol, insanlık yolu, Basından ismini tüm Anadolu, Görür, duyar; ünü yurdu aşıyor. Burdur’da caddeye verildi adı, Tefenni’de oldu bir de sokağı, Kayacan durmuyor, yoktur durağı, Yere sığmıyor da, göğe uçuyor. ÇORUM - GAZİ NOGAY - Osmancık'ta yaşayan Yılmaz, 15 yıl önce memleketinden oyunculuk hayali ile ayrıldıktan sonra yurt dışında eğitim alarak oyunculuk yapmaya başladı. Memleketine film çekmek için dönen Yılmaz, kendi yazdığı "Para Para Para" isimli komedi filmi ile memleketinin tarihi ve kültürel değerleriyle yöre halkının kullandığı konuşma dilini tanıtmak istiyor. Yılmaz, ayrıldığı memleketine bir gün film çekmek için geri dönme hayalinin hiçbir zaman sona ermediğini, o hayali gerçekleştirmek için kamera karşısına geçtiğini kaydetti. Kendisinin yazdığı ve başrol oyunculuğunu üstlendiği filmin yönetmenliğini “Mezopotamya” filminin yönetmeni Ömer Sarıkaya'nın üstlendiğini ve filmde Wilma Elles, Tomris Çetiner, İbrahim Gayberi, Hayati Akbaş, Aysan Sümercan, Paul Dowyer'in rol aldığını ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu: "Bu filmle Osmancık'ın doğal güzelliklerini ön plana çıkararak belgesel tadında değil de komedi türünde memleketimi tanıtmak istiyorum. 15 yıl önce memleketimden giderken buraya bir gün sinema filmi yapmak için döneceğimi kafama yazıp gitmiştim. Çok sıcak bir halk hikayesi yazdık. Çok profesyonel bir ekibimiz var. Yapımcılığını, senaristliğini ve başrol oyunculuğunu üstleniyorum. Sıcak bir komedi ortaya çıkardık. Doğma büyüme Osmancıklıyım. Eskiden beri aklımda Osmancık ile ilgili bir film vardı. Hep doğu, Karadeniz şivesi filmlerde yer alıyordu. Biz de Osmancık'ın güzel şivesini ortaya çıkarmak istedik." Yılmaz, ilçenin önemli değerleri arasında yer alan Koyunbaba Köprüsü, Koyunbaba Türbesi ile Kızılırmak kenarında da çekimler yaptıklarını, filmde bu bölgelerin de gösterilerek tanıtılacağını dile getirdi. Yılmaz, hedeflerinin çekimleri devam eden filmi, Cannes Film Festivali'nde gösterime sunmak olduğunu vurguladı. Filmin başrol oyuncularından, 2005 yılında yayınlanan "İnancın Bilimi" adlı belgeselde Hz. İsa'yı canlandırarak gündeme gelen Hayati Akbaş ise bu sefer seyirci karşısına rol yapmadan çıkacağını ve memleketi Osmancık'ın bir evladı olarak kendini oynayacağını belirtti. Osmancık'ta doğup büyüdüğünü ifade eden Akbaş, Birgül Yılmaz gibi kendisinin de memleketinde bir film çekmenin ve memleketini tanıtacak olmanın mutluluğunu yaşadığını söyleyerek, şunları dile getirdi: "Ben de doğma büyüme Osmancıklıyım. Yıllar sonra tekrar Osmancık'a gelerek bir Osmancıklıyı oynayacağım. Rol yapmıyorum, kendimi oynuyorum. 18 yaşında Osmancık'tan ayrıldım. Amerika'ya gittim. 12 yıl orada oyunculuk yaptım. 2005 yılında yayınlanan belgeselde Hz. İsa olarak tanındım ve bu sefer Osmancıklı Abdullah olarak seyirci karşısına çıkıyorum. " Filmin yönetmenliğini üstlenen Ömer Sarıkaya da Osmancık'ın farklı bir kültüre, farklı bir yapıya sahip olduğunu kaydederek filmde, bu değerlerin ön plana çıkarılacağını vurguladı. Filmin Türkiye'nin yanı sıra Türklerin yoğunlukla yaşadığı ülkelerde de vizyona girmesini hedeflediklerini ifade eden Sarıkaya, amacının Osmancık'ı anlatan yeni bir film dizisi ile ilçeye geri dönmek olduğunu vurguladı. (AA) ları gösterisine tatile gelen yabancı turisrtler ile yerleşik yabancılar yoğun ilgi gösterdi. Anadolu Ateşi, gösterisinde Anadolu'dan kesitler sundu. Anadolu Ateşi'nin ritmik davul şovuna konsere gelen Alman, İngiliz, Belçika, Rus, Norveç, İsveç ve Hollandalı turistlerde alkışlarla ritim tutturdu. Turistler, Karadeniz, Kafkas, Ege ve İç Anadolu halk oyunları gösterilerini dakikalarca alkışladı. Halk oyunları gösterisi bitiminde Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen, Anadolu Ateşi grubuna çiçek takdim etti. Halk oyunları gösterisi, turistlerin alkışları eşliğinde sona erdi. 131’inci kitabı ‘Kadın Destanı’ yayımlandı… İSA KAYACAN kadını destanlaştırdı Dursun ERKILIÇ İsa Kayacan ağabeyi ‘ismen’ ve de ‘cismen’ tanıyalı 40 yıl olmuştur sanırım. Mesleğe başladığım ilk gazete olan ‘Gündem’de tanıştığım, İsa Kayacan, o günden beri peşimi bırakmadı! Hangi gazeteye gitsem bir İsa Kayacan imzası gördüm… Helal olsun… YEREL MEDYANIN DUAYEN İSİMLERİNDEN İşi memuriyet de olsa kendisini yazıya adamışlardandır… Öyle olmasa irili-ufaklı 131 kitaba imza atabilir miydi? Yerel medyanın ‘kadrolu’ yazarı gibidir. MEHMET NURİ PARMAKSIZ BENCİLEYİN SÖZLER ATEŞİN EN KOR HÂLİ BEKLEMEK… Göz görmek ister; gönül sevmek… Susuzluğun dereceleri vardır; çöllerin uzunlukları… Hayatta en uzun koşunun adıdır beklemek. Ölüm bazen kurtuluştur; bazılarımız için iftar; bazılarımız için ıstırabın başlangıcı… Bülbülün feryadı dikeninden; sesinin yakıcılığı ayrılıktan lakin o görebiliyor sevdiğini uzaktan da olsa gülzârda… ya göremeseydi sevdiğinin cemalini; ya da duyamasaydı gülünün kokusunu acep ne olurdu onun hâli hiç düşündünüz mü? Ateşi ateş kılan ayrılık; hicranı çekilmez yapan hasret… Şiddeti artıransa her nefesin bir ok olup ömrümüze, yüreğimize hem de en zayıf olduğumuz, sabır tezgâhımızın hercümerç olduğu gecenin ıssız mı ıssız sessizliği içinde saplanması değil mi? Aşkla yanmak bir nimet; kül olmaksa nimetlerin en büyüğü ve şükür vesilesi Yaradan’a… Bu böyleyken ve hâl içinde aşka dâir başka bir hâli yaşarken; baharın hiç gelmeyeceğini bize düşündüren nedir o zaman? Sabırla, zamanla, hayallerle, dünyayla imtihan… Sabaha varamayan geceler; susuzlukla kavrulan gönül toprağı; yağmurunu özleyen rüzgârlar; hasretten çatlayan dudaklar; ruhun derununda sevgiliye biriktirilen aşk sözcükleri; suretine âşık olunan yârin yolunu gözlemek; her gün artan bir iştiyakla sonsuzluğu özlemek ve kadere teslim olup beklemek; beklemek… Hep ümitle beklemek ve yine beklemek… Anladım en sonunda, ateşin en kor hâli beklemekmiş ve büyük bir iştiyakla yanmak aşkta kemale ermekmiş… Ateşi ateş yapan yakıcılığı değilmiş; onu çekilmez kılan sıcaklığı veya harareti değilmiş. Ne kadar yanacağımızı Yurdun dört bir yanında çıkan gazetelerde yazıları yayımlanır… Hakkında yazılanlar da cabası… SON KİTABI: KADIN DESTANI Son kitabı, “Kadın Destanı” da yayımlandı. Burdur Ticaret ve Sanayi Odası Yayınları arasında çıkan kitapta bendenizin de bir dizesi yer alıyor. İsa ağabey aylar önce, “Kadınlarla ilgili bir kitap hazırlıyorum. Senden de bir şeyler olsun isterim” deyince, ‘emir’ sayıp; Yüreğe çizilen resimdir kadın Belleğe kazınan isimdir kadın Dizesini göndermiştim… bilememek ve aşkta sevgiliyi sonsuz bir şekilde hep kıskanmakmış bizi mahveden, öldüren, bitiren… Güle kırmızılığını veren ateş, renklerin şahıymış da bu bana tecahül-i ârif olmuş aşk ateşinin içine düşünceye kadar. Aşkın bedeni hasret; ruhu beklemekmiş… Sabır çatlatan hâl dedikleri de beklemekle alakalıymış; aşk baştan sona özlemekmiş vuslatın hayaliyle yandığımız… Harareti arttıran da beklemenin belirsizliği ve süresizliğiymiş… Hasrete şükürle, tevekkülle, inançla mukavemet etmeye çalışmaktan başka ne çaresi olabilir ki kulun? Yanmak düşmüşse âşığın kaderine; teslimiyetten gayrısı isyan olmaz mı? Hayalin duayla izdivacı gerçeğe yol olur; duanın kabulü ise mutluluk… ama sabretmeyene; fedakârca beklemeyene şekerin acı gelişini yaşamak değil mi hayat? Mutluluk acep bekleyebilmek ve sabır da mı gizli? Susmak acının ilacı mı? Sükût ve uyku bir kaçış mı? Dengeleri alt üst eden aşk Kitapta yer vermiş, sağ olsun… KONUSUNDA DOYURUCU Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlarla ilgili sözlerinin başında, “Kadının en büyük vazifesi analıktır” bulunan 200 sayfalık kitabın çok büyük bir bölümü kadına dair söze, şiire, yazıya ayrılmış… ‘Kadınla ilgili bir şeyler yazmak, konuşmak isteyenlerin mutlaka okuması gereken bir’ yapıt demek abartı olmaz… 6 bölümden oluşan kitapta, Kayacan’ın şiirlerinden seçmeler de yer alıyor. Bu şiirler arasında bestelenenler, İngilizceye çevrilenler de var… İsa Kayacan ağabeyi bu güzel eserinden dolayı kutluyor, sağlıklı uzun ömür diliyorum. arzulanandır herkes tarafından; ama firak ateşi ruhu sarmaya başlayınca şikâyet aracımız... Mutluluğun yolu taşlı da; neden gönül hep düz yolu arzuluyor o zaman? Mesele asl olanı görememek de belki de... Dünya engellerin başı; asıl ağyar masiva... Böyle olmasaydı dünya dünya olamazdı ki... Beklemek; kemâle açılan kapı… Beklemek ateşin en kor hâli; sabır dağının zirvesinde yetişen beklemek adlı ağacın meyvesine ulaşmak hiç de kolay değil ki… Zaten dünyada kolay olan ne var ki? Ateşi gül bilmek lazım yoksa aşkın harareti yaktıkça yakar hem ruhu; hem de bedeni… Şükür ve duadan uzaklaşınca insan; hasretle yanmaya başlar ve söndüremez kül olmadan içindeki ateşi. Ölüm eğer iftarsa ruha ve oruçsa dünya; o en son ezanı teslimiyetle beklemekten başka ne çaremiz olabilir ki? Sadece Allah’a güvenmek gönül bahçemizin susuzluğunun ilacı ve her daim sabır tespihinde Yaradan’ı zikretmek tek çaredir ateşin o kor hâlini güle döndürecek. Yanmanın da dereceleri var… Her saniye bir basamak; her nefes bir seviye…ve her şartta şükredebilmek beklemenin encâmına bir yol; vuslata sarılan bir koldur işte… GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Gülüşünle benzerin yok dünyada sevgili, Bir işaret gönder sen lâl edeyim bu dili. Sen aşkınla gönlümü mahşere değin hep sar Bir bardak su haline getireyim ben Nil’i. KÜLTÜR-SANAT BULMACA 30 Eylül 2014 Salı 9 TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin [email protected] Ünlü Hollywood yapımcısı Baldwin’in gözü Türkiye'de TORONTO - Birçok başarılı Hollywood filmine imza atan ünlü yapımcı Howard Baldwin, elindeki birçok projeyi Türkiye'de çekmek istediğini söyledi. Toronto Uluslararası Film Festivali için Kanada'ya gelen Howard Baldwin ve eşi Karen Dianne Baldwin, Türkiye planlarını anlattı. Seyircinin artık filmlerde, Hollywood stüdyolarında tasarlanmış sahnelerden ziyade, olaylara konu olan gerçek mekanlardaki çekimleri görmek istediğini söyleyen Howard Baldwin, "Her şeyden önce Türkiye, inanılmaz şekilde harika ve harika manzaralarıyla muhteşem bir ülke. Türkiye, bir yönetmenin aradığı her şeyi bulabileceği bir ülke. Ayrıca bizler film çektiğimiz yerlerde, bize ve ekibimize dostça davranılmasına da önem veririz. Şu ana kadar da Türkiye ve Türk insanı için bu konuda çok güzel anlatımlara şahit olduk. Bunu keşfedebilmek için orada bir film çekmeyi çok istiyorum" dedi. Türkiye'de gerçekleştirecekleri çalışmaların, yeni yeteneklerin keşfine ve sinema sektöründeki herkese, hem para hem de tecrübe kazandıracağını ifade eden Baldwin, "Çekeceğimiz filmlere, Türkiye'den yatırımcıların ortak olmaları da mümkün. Türkiye'de gerçekleştirmeyi planladığımız birkaç projemiz var. Bunlardan birisi Mash isimli televizyon dizisi gibi bir dizi film çekmek" diye konuştu. "Sahara için ülke ülke gezdik" Howard Baldwin, 2005 yılında çektiği 150 milyon dolar bütçeli Sahara filmi için ülke ülke gezdiklerini belirtti. Baldwin, "Bu filmi çekmek için Birçok başarılı Hollywood filmine imza atan ünlü yapımcı Howard Baldwin, elindeki birçok projeyi Türkiye'de çekmek istediğini söyledi. başta Fas olmak üzere her yere gittik. Sadece Fas'ta 14 hafta kaldık. Sonra İspanya'ya gittik, ardından Londra'ya döndük. Sonra tekrar İspanya'ya geldik. 150 milyon dolar bütçeli bir filmdi. Bu filmi başka hiçbir yere gitmeden Türkiye'de çekebilirdik. Çünkü gereken her doğal mekan Türkiye'de var" dedi. "Otantizm artık herşey" Film seyircisinin, artık otantik filmlere büyük önem verdiğini belirten Baldwin, "Mesela Argo çok otantik bir filmdi. Başarı sağlanan birçok film artık Holywood'da çekilmiyor, televizyon şovlarının dışında. Otantik mekanlara gitmek ve yenilerini keşfetmek gerekiyor. Yıllar önce Türkiye'de olan bir olayı, daha önce başka bir mekanda çekebiliyorduk. Ama artık yapımcılar, gerçekte olayın olduğu yere gidiyorlar. Çünkü filmde gösterilen sahnenin gerçekliği, mekanın otantikliği ve gerçekliği ile mümkün. İnsanları filmde kandırmak artık çok zor. Filmi izledikten sonra seyirciye 'ben oradaydım, Türkiye'de Türk insanı ile birlikteydim' dedirtebilmek lazım" şeklinde konuştu. "Toronto, Oscar alan birçok filmin ilk gösterildiği yer" Sinema dünyasının en önemli organizasyonlarından biri haline gelen ve bu yıl 39'uncusu düzenlenen Toronto Uluslararası Film Festivali'ni (TİFF) de değerlendiren Howard Baldwin, "Bu festival artık en büyük film festivallerinden birisi. Ayrıca, buraya bir filmle gelebildiysen ve festival programına kabul edildiysen, bu film sektöründe önemli bir yere geldiğinin işareti olarak alınıyor" ifadelerini kullandı. Festivaldeki favori filmin hangisi sorusunu cevaplayan Baldwin, "Burada benim de kısa film olarak çektiğim ve Kaptan Amerika'nın yıldızı Chirs Evans'ın oynadığı Before We Go isimli filmim var. Bütün oyların kendi filimime gelmesini isterim ama daha birçok kaliteli film de var. Denzel Washington'ın oynadığı Equalizer favori olabilir. TİFF'e gelen filmlerin hepsi için Oscar'a aday olabilme potansiyeli var. Yönettiğim ve 6 dalda Oscara aday gösterilen Jamie Fox'ın oynadığı Ray filminin ilk gösterimi burada olmuştu ve sonrasında 2 Oscar kazanmıştı. Bu şekilde Oscar alan birçok filmin ilk gösterildiği yer burasıydı. Aralık ayında şu an burada yarışan birçok filmin Oscar aldığını göreceğiz. Bu yüzden bu festival için Oscar'ın habercisi deniliyor" diye konuştu. BULMACA 1 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Soldan sağa: 1. Bir yeri kira ile tutabilmek için sahibine veya içindeki kiracıya açıktan verilen para. 2. Utanma, utanç duyma. – Çiftçilikte toprağı işleyerek ürüne ortak olan kimse, şerik. 3. Tenis aracı. – Kıyı, sahil. 4. Saha, meydan. – Antalya ilinin bir ilçesi. 5. Çizgi ile güldürme sanatı. 6. Feza. – Adale. 7. Hünerli, becerikli, elinden iş gelen kimse. – Kabaca evet. 8. Renksiz, sarımsak kokulu, güçlü ve beyaz bir ışık vererek yanan hidrokarbonlu bir gaz. 9. Şube, kol. – Cehennem. 10. Herkes, el gün, yabancılar. – Taneli bir meyve. 11. Düzenli ekilen yer. 12. Bayağı, sıradan. – Duman karası. 13. Kale duvarı. – Gözde ağ tabaka. 14. Vasıta. – Yapı, heykel gibi şeylerin taslak durumundaki küçük örneği. 15. Anma. – Su üstünde yüzen, insan ve yük taşımaya yarayan büyük taşıt, sefine. 16. Çanakkale ilinin bir ilçesi. – Bir renk. 17. Gösterme sıfatı. – Gerekenden eksik. – Bir tür taze, tuzsuz ve yumuşak beyaz peynir. 18. Bakı. – Zorba hükümdar. 19. Bir zaman birimi. – Eski bir devlet. 20. Aylardan biri. – Sayıları göstermekte kullanılan işaretlerden her biri. Yukarıdan aşağıya: 1. Eşi görülmemiş, şaşkınlık yaratıcı, olağanüstü. – Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu. – Tavlada bir sayı. 2. Mesafe. – Güzel sanat. – Peynir, zeytin, turşu gibi yiyeceklerin bozulmamaları için içinde tutuldukları tuzlu su. – Boyutları olağandan küçük. 3. Bir tür şekerleme. – Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü. – Bir anda oluveren, apansız. 4. Operasyon. – Romanya’nın para birimi. – Kıyıcı, zulmeden. 5. Dayak, kötek. – Hile yapan kimse. – Sır. 6. Bir yüzey ölçüsü birimi. – Bir yerden alıp başka bir yere taşıma, iletme, aktarma. – İzmir ilinin bir ilçesi. – Vücudun salgıladığı tuzlu sıvı. 7. Demiryolu. – Gemilerde veya kalelerde, topçu mevzilerinde topun makine bölümünü ve topçuları koruyacak biçimde yapılmış zırhlı kule. – Gizli bir tehlikesi olduğu sanılan, tekin olmayan. 8. Sayı boncuğu. – Kokulu bir bitki. – Bir sayı. – Ekin biçme aracı. 9. Sık sık küçük ve önemsiz kazalar yapan kimse. – Bir alet veya taşıtın hareket etmesini sağlayan mekanizması. – ÇÖZÜMÜ İri taneli bezelye. 10. Pişirilerek BUGÜN hazırlanmış yemek. – Ramazan ayında oruç tutanların gün doğ11. SAYFADA madan önce belirli saatte yedikleri yemek. – Eskiden, eşya ve öteberi satılan çarşı ve pazaryeri. – Ad, san. Hazırlayan: Ercan BOSTANCIOĞLU Orhan Şaik Gökyay: - 2 Soyut Görüntü: Simge ve İmgeler: yollara düşmek” alt imgesi, kişisel men*”Bu vatanın toprağın kara bağrında, faatlerini, ailesini, eşini dostunu, sıradağlar gibi duranlara ait olması”: çoluğunu çocuğunu, parasını pulunu, Buradaki imgesel yapı, iki katmanlıdır: malını mülkünü; her şeyini geride 1.Bu vatanın asıl sahibi, bu toprağın bırakarak, onlardan vazgeçerek tek bağrında yani altında sıradağlar gibi vatan kurtulsun diyerek büyük bir azametle, heybetle, gururla, onurla, fedakârlıkla vatanı için savaşmayı göze şerefle yatan şehitler ordusudur. Bu almayı ifade eder. toprakların Türk vatanı olması, “şimşek gibi çakmak, sel gibi coşfethedilmesi için şehit düşmüş ecdat mak” ifadesi ise çevik, atak, coşkulu, ruhlarıdır. 2.Bundan sonra da bu vatanın azimli olmayı karşılar. Kişinin vatanını bize ait kalabilmesi, ancak sınır boysavunmak adına bütün güç ve kabiliyetlarında sıradağlar gibi, yiğitçe duracak, lerini son sınırına kadar kullanmayı, düşmana karşı vatanı koruyacak karaenerjisini en üst noktaya çıkarmayı man Türk evlatlarının fedakârlığına ifade eder. bağlıdır. “Huduttan hududa yol bulup koş*”Bu vatanın bir tarih boyunca onun mak” ifadesiyle de Türk askerinin, kenuğrunda, kendini tarihe verenlerin disine nerede ihtiyaç duyulursa oraya olması”: Bu imge de iki anlamlı olarak seve seve gitmesi, kendi işini bitirdikten okunmaya müsait: sonra diğer kardeşlerinin de imdadına 1. Bu vatan, en başından günümüze yetişmesi durumu vurgulanmaktadır. kadar kendisi için her türlü görevi “Cepheden cepheyi sormak” alt fedakârca üstlenen asıl vatanseverlerin imgesi ise Türk askerinin millî birlik ve malıdır. bütünlük ruhu içinde milletinin her fer2. Bundan sonra da bu vatanı koruya- diyle ilgilenmesi, diğer kardeşlerinin cak olanlar sadece kendini tarihe, Türk derdiyle dertlenmesi, onların hüznüne tarihinin temsil ettiği millî değerlere ve sevincine ortak olmasını ifade eder. verenlerin, onlara sahip çıkanların, millî *”Seller gibi ileri atılmak”: Sellerin tarih şuuruyla hareket edenlerin olacak- ileri atılması, önüne çıkan engelleri yok tır. Dolayısıyla buradaki “kendini tarihe ederek ilerlemeyi ifade eder. Nasıl vermek” ifadesi, tevriyeli olarak iki büyük sellerin önünde hiçbir engel anlamda da okunabilmektedir: duramazsa, her şeyi kolayca aşabilirse, 1.Vatan için şehit düşüp tarih içinde kahraman vatanseverler de önlerindeki yerini almak, tarihe mal olmak. Bu düşmanı büyük bir hücumla ezer geçeranlamı, ölmüş olan atalar için geçerlidir. ler. 2. Tarih bilinciyle, tarihsel değerlerle *”Tam ercesine göğsünden vuruldonanmak, millî tarih bilgisi ve bilinmak”: Türk geleneğinde yiğitliğin bir ciyle hareket etmek. Yani bu bağlamda ifadesi, geri dönüp kaçmamak, düştarihe önem vermek. İfadenin bu anlamı manın üzerine çekinmeden gitmek, da yaşayan Türkler için geçerlidir. vurulacaksa bile geri dönüp kaçarken *”Bu vatanın tutuşup, kül olan ocakarkadan vurulmak değil; göğüs göğse larından, alnına ışıklar vuranların çarpışırken alnından vurulmaktır. olması”: Vatan, ancak, evi ocağı, yurdu Dolayısıyla vatansever Türk milleti, yuvası yakılıp yıkılsa bile yani, bireysel düşmandan yüzgeri edip kaçmayı çok anlamda en kötü durumlara, belalara büyük bir alçaklık olarak algılamakta, maruz kalsa bile yanan evinin alevinden savaşta, düşmandan kaçmayı onuruna alnına ışık alıp vatana sahip çıkmak hiçbir zaman yedirememektedir. Geri adına büyük bir fedakârlıkta bulunan dönüp kaçarak milleti arasında onursuzhakiki evlatlarınındır. Yani gerektiğinde ca yaşayacağına erkekçe dövüşüp alnınvatanı, milleti için bireysel zararlara dan vurularak şehit olmayı her zaman uğramayı göze alabilenlerindir. Burada tercih eder. tabii millet menfaatini ferdî menfaate *”Bu vatanın gerçek sahiplerinin bir tercih etme anlayışı hâkimdir. Bir bakıgül bahçesine girercesine, şu kara ma “ben, sen, o yok; biz varız” ilkesinin toprağa girenlerin olması”: Müslüman değişik tarzda bir açılımıdır bu imge. Türk milletinin en yüce değerlerinden *”Bu vatanın şahlanıp kan akan birisi şehitlik mertebesidir. Vatanı, milırmaklarından, alnına ışıklar vuranların leti, dini, devleti için savaşta ölen kişi, olması”: Bu da yukarıdaki imgenin hem milletinin kalbinde, hem Allah değişik bir türevidir. Vatanı için seve katında en büyük manevî mertebeyi seve kanını ırmaklar gibi akıtabilen kazanmıştır. Dolayısıyla şehitlik en fedakâr vatanseverler, vatanları için büyük rütbe ve en değerli madalya ve akan kanlarından şikâyet etmezler; tam en sevindirici bir ödüldür. Şehitlik mertersine ondan hız ve ışık alarak, o kanın tebesinin değeri burada birbirine zıt iki kırmızısından alınlarına ışık yansıyarak unsurun karşı karşıya getirilmesiyle daha bir gayretle vatanlarına sahip çıkbelirginleştirilmektedir. maya devam ederler. “Gül bahçesine girmek” ve “kara *”Bu vatanın hudutlarda gaza bayrak- toprağa girmek”. “Gül bahçesine larından, alnına ışıklar vuranların girmek” ifadesi, hem evlenip gerdek olması”: Bu imgeyi de yine yukarıdaki gecesine girmek, hem cennet bahçelerimgeleri pekiştiren tamamlayıcı bir ine girmek bağlamında düşünülürse imge olarak değerlendireceğiz. kişinin ulaşabileceği en büyük mutluluk Vatanseverler, vatanın sınır boylarında durumunu ve ortamını ifade eder. İşte vatanı, milleti, dini korumak için vatansever Türk, şehit olup kara yapılan gazalarda yani savaşlarda daltoprağın altına girmeyi, gül bahçesine galanan bayraklardan heyecanlanırlar, o girmekle eşdeğerde tutmaktadır. savaş bayrağı onlara hız ve coşku verir. *”Bu destanın tarihin dilinden Bayrağın savaş meydanında dalgalanıy- düşmemesi”: Destan, genel olarak or olması, o milletin savaşı kayolağanüstü, insanüstü kahramanlıkları betmediğini, savaşma azim ve kararifade eden metinlerdir. Vatansever Türk lılığını diri tuttuğunu simgeler. Savaşta milleti, tarih boyunca o kadar çok bayrak düşmez, elden ele devredilir ki olağanüstü, insanüstü kahramanlık ümitsizliğe düşülmesin. örnekleri göstermiştir ki tarih kitapları, *”Bu vatanın, ardına bakmadan yolşiirleri, hikâyeler, romanlar ve başka lara düşen, şimşek gibi çakan, sel gibi türlü yazı türleri, Türk milletinin coşan, huduttan hududa yol bulup destansı kahramanlıklarını anlata anlata koşan, cepheden cepheyi soranların bitiremez. olması”: Buradaki “ardına bakmadan (Devam Edecek) VİYANA BALOSU Aşkabat'ta sahneye çıktı AŞKABAT - Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'ta sahne alan Viyana Balosu, sanatseverlerden alkış aldı. Açık havada düzenlenen etkinliğe, Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov başta olmak üzere ülkenin önde gelen seçkin davetlileri katıldı. Türkmenistan Kültür Bakanlığı ve TürkmenAvusturya Cemiyeti tarafından iki ülke ilişkilerinin kuruluşunun 22.yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen ortak etkinlik, büyük ilgi gördü. Etkinlikte; Johann Strauss, Pyotr Çaykovski, Frederic Chopin, Edvard Grieg gibi ünlü bestecilerin eserlerinden parçalar seslendirildi. Ünlü tenor Levent Gündüz de gecede seslendirdiği parçalar ile izleyicileri mest etti. Ayrıca, gecede defile gösterisi de yapıldı. Etkinlikte konuşan Devlet Başkanı Berdimuhamedov, Türkmenistan'ın dünya ülkeleri ile kültür işbirliğini geliştirmek istediğini kaydetti. Viyana Balosu'nun ikinci defa Aşkabat'a geldiğini hatırlatan Berdimuhamedov, bundan sonra da Avusturya ile kültürel münasebetlerin geliştirilmesi için çalışacaklarını belirtti. Gösteriden sonra Türk basınına konuşan tenor Levent Gündüz, Viyana Orkestrası eşliğinde Türkmenistan'da performans sergilemesinin büyük gurur verici olduğunu kaydetti. Gelecekte de bu tür etkinliklerin devam ettirilmesinden yana olduğunu söyleyen Gündüz, bu dayanışmanın sürekli olmasını temenni etti. Türkmenistan'da daha önce de 2011 yılında Viyana Balosu etkinliği düzenlenmişti. (CHA) 10 SAĞLIK 30 Eylül 2014 Salı Ebola’ya karşı B planı hazır KONYA - Türkiye Hudut Sahiller Sağlık Genel Müdürü Hüsem Hatipoğlu, "Ülkemizde bugüne kadar herhangi bir Ebola vakası yoktur. Olası bir durum için de Sağlık Bakanlığımız tarafından B planı olarak 45 referans hastane belirlenmiştir" dedi. Hatipoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre Ebola'da vaka sayısının 5 bin 843'e ve ölümlerin 2 bin 803'e ulaştığını söyledi. Salgının görüldüğü Batı Afrika'nın bazı böl- gelerinde halkın hastaneye gitmek istemediğine dikkati çeken Hatipoğlu, şunları kaydetti: "Halkın Ebola'dan hastanede yatan hastalardaki yüksek ölüm hızı nedeniyle hastaneye gitmek istemediği ve geleneksel yöntemlerle bu virüse karşı çare aradığına dair bilgilerimiz mevcut. Hatta Sierra Leone Hükümeti 3 günlük sokağa çıkma yasağı uygulamaya başlamıştır. Böylece tecrit uygulaması boyunca sağlık yetkililerinin kapı kapı dolaşarak Ebola taraması yapmayı ve bu uygulamayla resmi makamlara bildirilmeden evlerde gizlice tedavi edilmeye çalışılan Ebola hastalarını tespit etmeyi amaçlamaktadır." Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi salgının bölgede önü alınan çatışma ve krizlerin yeniden alevlenmesine neden olabileceği uyarısında bulunduğunu hatırlatan Hatipoğlu, şöyle devam etti: "Ebola salgınının tarihte eşi benzeri görülmemiş boyutlar kazandığını bildirmiş ve bölgeye ulaştırılan acil yardımların arttırılmasını istemiştir. Bölgede sahra hastanesi, sağlık person- Menopoz döneminde kalp hastalıkları artıyor EDİRNE - CİHAN DEMİRCİ - Menopoz döneminde östrojen hormonundaki düşüş nedeniyle kadınlardaki kalp rahatsızlıklarının artığı bildirildi. Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadınların ölüm sebepleri arasında kalp krizinin birinci sırada yer aldığını söyledi. Kadınlardaki hormonal özelliklerin erkeklere göre kalp damarlarında spazm gelişme ihtimalini arttırdığını, bu tarz spazma bağlı koroner hastalıkların kadınlarda daha sık görüldüğünü belirten Bilal, şöyle konuştu: "Kadınlarda menopoz kalp hastalıkları açısından bir dönüm noktası. Menopozla kadın kalp hastalıklarında bir sıçrama oluyor. Menopozla birlikte kalp hastalıklarının koruyucusu olan östrojen hormonunun seviyesinde düşüş yaşanıyor. Östrojen hormonu iyi huylu kolesterolü yükseltirken kötü huylu olanı azaltıyor. Erken yaşta rahmi ve yumurtalıkları alınmış kadınlarda da kalp hastalığı ihtimali aynı şekilde yükseliyor." Bilal, 65 yaşın üzerindeki her 4 kadından birinde kalp rahatsızlığı görüldüğünü vurguladı. Menopoz sonrası düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenmeyle kalp sağlığının korunabileceğini dile getiren Bilal, "Sigara alışkanlığını terk etmek de önemlidir" dedi. Bilal, kadınların kalp damarının daha ince olduğunu, bu durumun stent yerleştirme ve diğer ameliyatların başarısına da etkileyebildiğini ifade etti. - "Ölüm oranı erkeklere göre daha yüksek" Bilal, kadınların kalp krizi başladıktan sonra hastaneye daha geç gittiğini söyledi. Kalp krizi geçiren kadınlarda ölüm oranının erkeklere göre daha yüksek olduğunu aktaran Bilal, "Yani kalp krizi kadınlarda daha tehlikeli. Kadınlardaki ölüm nedenleri arasında kalp hastalıkları birinci sırada yer alıyor. Kanser sanılanın aksine ikinci sırada geliyor. Kalp hastalıkları kadınlardaki ölümlerin yaklaşık yarısından sorumlu ve tüm kanser ölümlerinin neredeyse iki katı" diye konuştu. Bilal, ailesinde yüksek tansiyon, kolesterol ve şeker olan kadınların 30'lu yaşlarından sonra kalp açısından kontrolden geçmesi gerektiğini kaydetti. (AA) Prostat kanseri tedavisinde yüzde 85 başarı sağlanıyor İSTANBUL - Üroonkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Çağ Çal, prostat kanserinde tedaviyle 15 senelik yaşam garantisinin yüzde 85 olduğunu belirterek, "Bu adı kanser olan hiçbir yerde böylesine rahat değil. Çünkü hastalığın doğal seyri çok farklı. Tedavilerimiz çok güçlü. Her şeyi kontrol edebiliyoruz, erken belirleyebiliyoruz. Bu sayede de hastalarımıza yardımcı olabiliyoruz" dedi. Çal, Dünya Üroloji Haftası etkinlikleri kapsamında, ürolojik hastalık ve kanser türlerine dikkati çekmek amacıyla Park Bosphorus Otel'de düzenlenen basın toplantısında, prostat kanseriyle ilgili bilgilerin çok geliştiğini, erken teşhis konulan kişilerdeki tedavi başarı oranlarının da yüksek olduğunu söyledi. Prof. Dr Çal, prostatla sınırlı kanseri olan erkeklerde yapılan etkin cerrahilerle bazı hastalarda ışın tedavileriyle elde edilen yaşam sürelerinin de uzadığını belirterek, "İşin iyi seyredeceğini ama bırakırsanız öldüreceğini gördüğünüz hastalarda yaptığınız tedaviyle 15 senelik yaşam garantisi yüzde 85. Bu adı kanser olan hiçbir türde böylesine rahat değil. Çünkü hastalığın doğal seyri çok farklı. Tedavilerimiz çok güçlü. Her şeyi kontrol edebiliyoruz, erken belirleyebiliyoruz. Bu sayede de hastalarımıza yardımcı olabiliyoruz" diye konuştu. - "Mesane kanseri ile sigara kullanımı arasında ilişki var" Mesane kanserlerinin çok sık görüldüğünü anlatan Çal, bu hastalığa yakalanma yaşının daha aşağılara inerek tüm dünyada yayılma hızının artığını vurguladı. Çal, sigara kullanımıyla mesane kanseri arasında bir ilişki olduğunu, kadın veya erkeklerde kanlı idrar görülmesi durumunda vakit kaybedilmeden hekime başvurulması gerektiğini bildirdi. Mesane kanserlerinde de etkin cerrahi ve ilaç tedavilerinin yanı sıra erken teşhisin önemine değinen Çal, "Mesane teşhisi konulan kişilerin sigarayı kesinlikle bırakması gerekiyor" dedi. - "Testis kanserini erken saptamak hayat kurtarıcı" Üroonkoloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Sinan Sözen de böbrek ve testis kanserlerinde farkındalığın fazla olmadığını belirterek, böbrek kanserlerini artık çok daha erken evrede ve küçük boyuttayken görebildiklerini söyledi. Sözen, böbrek kanserinin tedavisinin cerrahi olduğunu dile getirerek, küçük böbrek tümörlerinde mutlaka organ koruyucu yöntemlerin tercih edilmesi gerektiğine çünkü böbreğin alınmasıyla birlikte hastanın potansiyel kronik böbrek hastası olabileceğine dikkati çekti. Testis kanserinin prostat kanserinden 15-20 kat daha az görüldüğünü, bu nedenle de farkındalığının az olduğunu dile getiren Sözen, bu hastalığın genç ve erişkinlerde daha sık görüldüğünü ifade etti. Sözen, erken tedavi olunmasıyla hastalıktan kurtulma oranlarının yüzde 99 olduğunu belirtti. (AA) Glikozlu ballar şişmanlatıyor BOLU - MEHMET EMİN GÜRBÜZ Bolu Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı İsmail Ünalan, "Çakma ballarda kullanılan glikoz, gıda maddesi olmadığından dolayı tokluk hissi vermiyor, çok yeniliyor ve obezite başlangıcına neden oluyor" dedi. Ünalan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mevsimin çok iyi geçtiğini, kendini iyi hazırlayan arıcıların eski yıllara oranla biraz daha fazla bal aldığını söyledi. Türkiye genelinde bu verimin alınamadığını ancak Bolu genelinde bal üretiminin arttığını dile getiren Ünalan, her yıl kovan başına üretim 8 kilogram olurken, bu yıl bu miktarın 12 ile 14 kilogram arasında olduğunu bildirdi. "Bolu'nun iklim florasının çok zengin olmasından dolayı çok kaliteli bal aldık" diyen Ünalan, "Bu zenginlikten dolayı arılarımız da istediğimiz şekilde oğul verdi ve sayılarını çoğalttık" ifadesini kullandı. Ünalan, tarımsal ilaçların bal üretimini olumsuz etkilediğini vurgulayarak, "Önceki yıllarda tarımsal ilaçlardan arılar olumsuz etkilenmekteydi. Tarım Bakanlığı 136 ilaç çeşidinden 76'sını yasaklama kapsamına aldı. Bu olaydan sonra arıcılarımızdan gelen şikayetler azaldı. Bu konuda Bolu Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile koordineli çalışmalar yapıyoruz. İlaçlama yapılacağı zaman arıcılarımızı uyarıyoruz. Gerekirse arıcılarımızın arı kovanlarını kapatarak, ilaçlardan mümkün mertebe etkilenmeyi azaltmaya çalışıyoruz" diye konuştu. "Çakma balların" bir ülke sorunu olduğuna dikkati çeken Ünalan, "Burada denetimler yapılmakta ama istenilen seviyede değil. Burada hiç arı görmeyen ballar üretiliyor. Bu ballar cami önlerinde cemaatin çıkmasına yakın bir zamanda getiriliyor ve satışı yapılıyor. Siz şikayet ediyorsunuz ama ekipler gelene kadar onlar o bölgeden uzaklaşmış oluyorlar. Bunlar bu işi profesyonel hale getirmiş durumdalar" dedi. İsmail Ünalan, sahte bal yapımında genel olarak glikoz kullanıldığını öne sürerek, "Glikozun kilogramı bir lira. Bunu biraz da balla karıştırıyorlar. İçerisine bal esansı katıyorlar. Bal esansı katıldıktan sonra siz onu tahlil etmedikten sonra baldan ayırt etme şansınız yok. Tadına bakıldığı zaman bal tadı vermekte ve bu da bizi yanıltıyor. Aslında sağlık açısından en tehlikeli şey bu. Çakma ballarda kullanılan glikoz, gıda maddesi olmadığından dolayı tokluk hissi vermiyor, çok yeniliyor ve obezite başlangıcına neden oluyor" şeklinde konuştu. Vatandaşlara iyi marka balları tercih etmelerini öneren Ünalan, "Tanıdık arıcılar varsa onlardan bal alabilirler. Bal aldığı arıcıyı bilmesi lazım" ifadesini kullandı. Ünalan, kara kovan ballarda bir çıkmaz içerisinde olduklarını belirterek, şunları kaydetti: "Kara kovan dediğimiz zaman bizim anladığımız, ağaç içerisinde arının kendi halinde yaşamını sürdürmesi ve oraya bal yapmasıdır. Bu arıya dışarıdan herhangi bir katkı verilmez.” (AA) eli ve tıbbı malzeme sıkıntısı çekildiği vurgulanmıştır. Salgına gerekçe göstererek sınırlarını kapayan veya kısıtlamalar koyan üçüncü ülkeler eleştirilmiş ve dışlanmaya yol açan bu durumun kaldırılması çağrısı yapılmıştır. Aslında Ebola virüs salgını tüm ülkeler için önemli bir uyandırma çağrısıdır. Dünya ülkeleri acilen, ortaya çıkan salgın eğilimli hastalıklar için hazırlıklarını geliştirmelidir ve insanlığı tehdit eden bu gibi salgınlarda süratli davranmanın yanında yardımlaşmanın da yollarını bulmalıdır." (AA) Ses kısıklığı ile gelen kansere dikkat ANKARA- SELMA BIYIKLI ADABAŞ - Türkiye'de her yıl 6 bine yakın kişinin yakalandığı baş-boyun kanserleri üç haftadan uzun süren boyunda şişlik, ses kısıklığı, ağızda yara, yutma zorluğuyla belirti veriyor. Sağlık Bakanlığı, diğer kanserlere göre daha az bilinen baş ve boyun kanserlerine Devlet Çoksesli Müzik Korosu'nun konseriyle dikkat çekecek. Sağlık Bakanlığından alınan bilgiye göre, kansere bağlı ölüm nedenleri arasında 6'ncı sırada yer alan baş-boyun kanserleri, erkeklerde kadınlara göre yaklaşık 2 ila 4 kat daha fazla görülüyor. Hastalığa dünyada yılda ortalama 550 bin kişi yakalanıyor, bunların yaklaşık 300 bini hayatını kaybediyor. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Dairesi verilerine göre, Türkiye'de yılda 4 bin 655 erkek ve 980 kadın olmak üzere toplam 5 bin 635 kişiye baş-boyun kanseri tanısı konuluyor. Her yüz bin kişide, erkeklerin 13,3'ünde, kadınların ise yaklaşık 2,8'inde baş boyun kanseri gelişiyor. Bu veriler çerçevesinde baş-boyun kanserleri erkeklerde en sık görülen kanserler arasında 6'ncı, kadınlarda ise 11'inci sırada yer alıyor. Türkiye'de baş boyun kanserleri arasında en sık gırtlak kanseri görülüyor, bunu ağız boşluğu kanserleri ve geniz kanserleri izliyor. Üç haftadan uzun süren boyunda şişlik, ses kısıklığı, ağızda yara, yutma zorluğu belirtileri baş boyun kanserlerinin habercisi olabiliyor. Bu yıl yayınlanan Dünya Kanser Raporu'na göre, baş boyun kanserlerinin önlenmesinde en önemli faktör tütün ve alkol tüketiminin azaltılması. Tütün ürünleri ve alkol tüketim miktarı, kullanıldığı süre arttıkça baş boyun kanseri gelişim riski de belirgin ölçüde artıyor. Sigara içen kadın ve erkeklerde içmeyenlere kıyasla ağız ve yutak kanseri gelişme riski 5-10 kat, ağır içicilerde ise 20 kat daha yüksek. Sigara ve alkolün bırakılmasıyla bu risk belirgin ölçüde azalıyor, bırakıldıktan 5 yıl sonra yarıya iniyor. Alkol ve sigara birlikte tüketildiğinde risk, tek başına kullanımlara göre daha yüksek oluyor. Uzmanlara göre, sigara ve alkole bağlı baş boyun kanserleri azalırken, HPV'ye bağlı ağız ve boğaz kanserlerinde artış görülüyor. Türkiye'de son dönemlerde Sağlık Bakanlığının sigarayla mücadelede yürüttüğü uygulamalarla baş boyun kanserlerinde ileriki yıllarda azalma bekleniyor. Erken tanıyla tedavide yüzde 80'lerin üzerinde başarılı sonuçlar alınıyor. Geç evrede ise tedavi şansı yüzde 40-50'lere düşebiliyor ancak hastaların sadece 3'te 1'i erken safhada başvuruyor. Hedefe yönelik tedaviler, yaşam kalitesini artırıyor ve süresini uzatıyor. Erken evrede hastalığın geliştiği bölgeye ve yayılımına göre cerrahi veya radyoterapi tedavisine başvuruluyor. İleri evrede ise bu iki tedaviye ek olarak kemoterapi (ilaç tedavisi) de uygulanıyor. -"Sessiz koro" Hastalığın belirtilerine dikkat çekmek için başlatılan "Başınıza Gelmeden" projesi çerçevesinde, Devlet Çoksesli Müzik Korosu yarın Ankara'da Kuğulu Park'ta, "Sessiz koro" adıyla sahne alacak. Halka açık düzenlenecek etkinlikte sessiz koro, hastalığın en önemli belirtilerinden biri olan ses kısıklığına dikkat çekecek. Devlet Çoksesli Müzik Korosu'nun sesi konser sırasında kademeli olarak azaltılacak ve sonunda sessizlik oluşturacak. (AA) Hamilelere bayram temizliği uyarısı KONYA- METİN BOLAT Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Yenidoğan Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Rahmi Örs, bayram temizliğinin ülkemizde çok yoğun çaba gerektiren fiziksel strese yol açtığını, gebeler için çok ciddi yorgunluk sebebi olan bu durumun erken doğuma yol açabileceğini belirtti. Örs, AA muhabirine yaptığı açıklamada, prematüre bebeğin özel bakım ve olanaklar gerektiren bir bebek grubu olduğunu söyledi. Bebek ne kadar erken doğarsa yoğun bakım ihtiyacının da o kadar artacağına değinen Örs, organları gelişmemiş bebeğin yoğun bakım sürecinin bebek, aile, doktor ve hemşire için de zorlu bir dönem olduğunu ifade etti. Prematüre doğum oranının ülkemizde tüm canlı doğumların yüzde 10'un üzerinde olduğu aktaran Örs, "Prematüreliğe bağlı sorunların önlenmesinin en önemli yolu prematüreliğin önlenmesidir" dedi. - Anne adayları kendilerini aşırı yormamalı Örs, prematüre doğumun anne ve bebekle ilgili pek çok nedeni olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "Prematüre doğumun nedenlerinden birisi de annenin aşırı fizik aktivitesidir. Annenin iş yorgunluğu, aktivitesi yoğun mesleklerde çalışıyor olması, ciddi bir risk faktörü. Gebelikte özellikle düşük tehdidi olan annelerin kendilerini yormamaları ve aşırı fizik aktiviteden kaçınmaları gerekiyor. Ev hanımlarının günlük temizliği de önemli efor gerektiriyor ve aşırı yorgunluğa neden oluyor. Bayram temizliği ülkemizde çok yoğun çaba gerektiren bir fiziksel strese yol açıyor. Gebeler için çok ciddi yorgunluk sebebi olabiliyor. Bu nedenle anne adaylarının kendilerini aşırı aktivitelerden korumalarında yarar var. Gebelikte yürüme ve egzersiz anne ile bebeğe yararlı ancak aşırı fiziksel ve ruhsal stres yoğunluğu erken doğuma neden olabilir. Özellikle daha önce prematüre doğum yapmış anne adayları daha da dikkatli olmalılar." (AA) dış dünya 30 Eylül 2014 Salı Berlin: “PKK’ya silah göndermiyoruz” BERLİN - Almanya Savunma Bakanlığı Sözcüsü Yarbay Uwe Roth, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) silah yardımı yapma kararı aldıklarını, terör örgütü PKK'ya silah göndermediklerini söyledi. Federal Basın Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında Roth, gazetecilerin sorularını cevapladı. AA muhabirinin, "Bazı medya kuruluşları, Almanya'nın terör örgütü PKK'ya silah gönderdiğini öne sürdü. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?" sorusunu üzerine Roth, "Irak'a göndereceğimiz silahların bugün yola çıkacağını duyurmuştuk. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve Bagdat'taki yönetim ile silahları Peşmerge'ye göndermeyi kararlaştırdık" ifadelerini kullandı. Irak'a gönderilen silahların kimler tarafından nasıl kullanılacağının belli olduğunu ifade eden Roth, "Konuyla ilgili farklı yorumlar yapılmaması için şunu ifade etmek istiyorum, PKK'ya silah göndermiyoruz" dedi. "Almanya, ABD ve bazı Arap ülkelerinin IŞİD'e karşı girişimini, uluslararası hukukla uyumlu olduğu kanaatinde mi?" sorusuna yanıt veren Hükümet Sözcü Vekili Christiane Wirtz, uluslararası hukuk meşruiyeti ile hareket edilip edilmediğinin henüz 11 kesin olarak değerlendirilemediğini kaydetti. "Bu girişimi, uluslararası hukuka göre değerlendirmek için bütün detayları bilmemiz gerekiyor. Belki genel olarak şunu diyebilirim, ön planda olan BM Sözleşmesi'nin 51'inci maddesi. Burada ülkelerin kendini savunma hakkı değerlendiriliyor" diyen Wirtz, bütün ayrıntılar masaya konulduğunda konuyla ilgili adımların atılabileceğini söyledi. Wirtz, ABD'nin bölgedeki girişimiyle ilgili BM Sözleşmesi'nin 51'inci maddesine işaret etmesini Almanya için temelde yanlış olmadığını sözlerine ekledi. (AA) ALMAN ORDUSU’nun AP’nin Sakharov modernizasyonu yılları alacak BERLİN - Federal Savunma Bakanı Ursulavon der Leyen (CDU), Alman Ordusu’nun teçhizatının modernizasyonunun yılları alacağını söyledi. Son yıllarda imkanların ordunun yurt dışı görevlerine aktarıldığını ve dikkatlerin yurt dışı misyonlarına çevrildiğini söyleyen Bakan von der Leyen, bunun ordunun ülke içindeki modernizasyonunu geri plana attığını ifade etti. Federal Ordu’nun teçhizat sorununa kökten bir çözüm görmediğini kaydeden Savunma Bakanı, sorunun birkaç yıl devam edeceğini hatırlattı. Bild am Sonntag’a konuşan von der Leyen, modernizasyon için ciddi bütçeye ihtiyaç olacağını belirtti. Alman Ordusu’nun teçhizat eksikliği nedeniyle NATO’nun talep ettiği sorumlulukların hepsini yerine getirecek durumda olmadığını ifade eden von der Leyen, kriz bölgelerindeki kısa süreli sorumlulukları yakın zamanda yerine getirebileceğine dikkati çekti. JENERATÖR SATIN ALINACAKTIR ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI MADEN İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NATO Genel Sekreteri'nin koruma talebi rededildi OSLO Belçika’daki yeni görevi NATO Genel Sekreterliği için Norveçli koruma isteyen eski Norveç Başbakanı Jens Stoltenberg'in talebi Dışişleri Bakanlığı’nca rededildi. Bakanlık yetkilileri, 1 Ekim'den itibaren NATO Genel Sekreterliği görevine başlayacak Jens Stoltenberg'in Norveçli koruma talebinin, Norveç hükümeti için aktüel bir mesele olamayacağını belirtti. Stoltenberg'in 8 yıl korumalığını yapan Norveçli görevlilerin de vazifelerine devam etmek için meclise bir dilekçe yazdığı duyuruldu. Norveç Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı'nın red sebebini, Norveçli korumaların yıllık maaliyetinin devlete pahalıya patlayacağı olarak açıkladı. Yurt dışında görev alan hiç bir Norveçli diplomata daha önce koruma tahsis edilmediği vurgulandı IŞİD'e katılan 20 İsveçliden 19'u öldürüldü STOCKHOLM - Suriye ve Irak'ta gerçekleştirdiği kanlı eylemlerle adını duyuran terör örgütü IŞİD'e katılan 20 İsveç vatandaşından 19'nun öldürüldüğü bildirildi. İsveç'te yayınlanan Expressen Gazetesi, Suriye'de IŞİD ile birlikte savaşan 20 İsveç vatandaşının fotoğraflarını ve isimlerini yayınladı. Gazete hala savaşmaya devam eden "Muhajir'' isimli bir militanla e-posta üzerinden yapılan kısa bir röportaja yer verdi. (CHA) Jeneratör alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası : 2014/121581 1-İdarenin a) Adresi : Şenyuva Mah. Mevlana Bulvarı 76 06100 Beştepe Yenimahalle/ANKARA b) Telefon ve faks numarası : 3122128000 - 3122138451 c) Elektronik Posta Adresi : [email protected] ç) İhale dokümanının görülebileceği internet adresi (varsa) : https://ekap.kik.gov.tr/EKAP/ 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı : 1 adet 875 Kva Sürekli Çalışma Gücünde, Ses İzolasyon Kabinli, Otomatik Çalışmaya Hazır Dizel Jeneratör Seti Ayrıntılı bilgiye EKAP’ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri : Maden İşleri Genel Müdürlüğü Mevlana Bulvarı No:76 Beştepe-Yenimahalle/ANKARA c) Teslim tarihi : Sözleşme imzalandıktan sonra 45 takvim günü içerisinde Teknik Şartnamedeki hususlar doğrultusunda yapılacaktır. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer : Mevlana Bulvarı No : 76 Beştepe /Ankara b) Tarihi ve saati : 21.10.2014 - 11:00 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: 4.1.1. Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; 4.1.1.1. Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, 4.1.1.2. Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, 4.1.2. Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; 4.1.2.1. Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, 4.1.2.2. Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, 4.1.3. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu. 4.1.4. Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat. 4.1.5. İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz. 4.2. Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir. 4.3. Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: 4.3.1. Yetkili satıcılığı veya imalatçılığı gösteren belgeler: a) İmalatçı ise imalatçı olduğunu gösteren belge veya belgeler, b) Yetkili satıcı veya yetkili temsilci ise yetkili satıcı ya da yetkili temsilci olduğunu gösteren belge veya belgeler, c) Türkiye’de serbest bölgelerde faaliyet gösteriyor ise yukarıdaki belgelerden biriyle birlikte sunduğu serbest bölge faaliyet belgesi. İsteklilerin yukarıda sayılan belgelerden, kendi durumuna uygun belge veya belgeleri sunması yeterli kabul edilir. İsteklinin imalatçı olduğu aşağıdaki belgeler ile tevsik edilir. a) Sanayi Sicil Belgesi b) Kapasite Raporu c) İmalat Yeterlik Belgesi 4.3.2. 4.3.2.1. Standarda ilişkin belgeler: 1-TS ISO 8528 ve TS EN 12601 uygunluk belgesi. 2-Dizel jeneratörün CE Sertifikasına uygunluk belgesi. 3-Firmaların Ankara'da hizmet yerinde TSE ve yeterlilik belgeli servisi olmak zorundadır.Bu belgeler teklif ile birlikte verilecektir. 4.3.3. Tedarik edilecek malların numuneleri, katalogları, fotoğrafları ile teknik şartnameye cevapları ve açıklamaları içeren doküman: Firmalar jeneratör dahil teklif edilen malzemelerin İSO ve TSE standartlarına uygunluk belgeleri ile işin yapımında kullanılacak her türlü malzemeye ait onaylı teknik kataloglarını teklifle birlikte vereceklerdir. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhaleye sadece yerli istekliler katılabilecektir. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 250 TRY (Türk Lirası) karşılığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü (İhale doküman bedeli Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Merkez Saymanlık Müdürlüğüne yatırılacaktır.) adresinden satın alınabilir. 7.2. İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Mevlana Bulvarı No : 76 Beştepe /Ankara adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3’ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 60 (Altmış) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Basın - 12676 (www.bik.gov.tr) Resmi İlanlar www.ilan.gov.tr.de Ödülü’ne 13 aday BRÜKSEL - Avrupa Parlamentosu’nun (AP) her yıl insan hakları alanında verdiği Sakharov Ödülü’ne bu yıl 13 kişi ve kuruluş aday gösterildi. Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı Grubu (S&D) ile Liberal Grup (ALDE), savaş ortamında kadınlara yönelik cinsel şiddete karşı mücadelesiyle tanınan Kongolu jinekolog Denis Mukwege’yi aday gösterirken Yeşiller Grubu’nun adayı Azeri insan hakları savunucusu Leyla Yunus oldu. Somali’de doğan önce Hollanda sonra da ABD vatandaşı olan kadın hakları savunucusu, yazar ve siyasetçi Ayaan Hirsi Ali de Özgürlük Avrupası ve Doğrudan Demokrasi Grubu’nun (EFDD) adayı oldu. Terör örgütü IŞİD tarafından öldürülen Musul Üniversitesi hukuk profesörü Mahmud El Asali ve Kerkük’teki dini gruplar arasında uzlaşı sağlanmasına yönelik faaliyetleriyle tanınan Babil Keldani Katolik Patriği Louis Raphael Sako ise Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcular Grubu (ECR) tarafından aday gösterildi. Birleşik Sol’un (GUE/NGL) tercihi ise Mısır’daki devrimin sembol isimlerinden Alaa Abdülfettah ile polis şiddetine yönelik tepkileri nedeniyle hapis cezasına çarptırılan Tunuslu müzisyen Mouad Belghouate ve rapçi Ala Yakubi oldu. Doğu coğrafyasında yaşayan BULMACANIN ÇÖZÜMÜ 1 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ İMAR VE ŞEHİRCİLİK DAİRESİ BAŞKANLIĞINDAN Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 09.09.2014 gün ve 1525 sayılı kararı ile onaylanan, Kuzey Ankara Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında 7 adet doğalgaz regülatör alanı ayrılmasına ait 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği Başkanlığımız ilan panosunda bir ay (30 gün) süreyle askıya çıkarılmıştır. İlanen ilgililere duyurulur. Basın - 12527 (www.bik.gov.tr) Resmi İlanlar www.ilan.gov.tr.de Hristiyanlara yönelik faaliyetleriyle tanınan Tehlike Altındaki Doğu Hıristiyanları Koordinasyonu (CHREDO), Open Doors (Açık Kapılar), Oeuvre d’Orient (Doğu Eseri) ile İhtiyacı Olan Kiliseye Yardım (Aid to the Church in Need) adlı kuruluşlar 61 parlamenter, Ukrayna’daki Avrupa Birliği yanlısı hareket Euromaidan’ı temsilen Mustafa Nayem, Ruslana Lyzhchko, Yelyzaveta Schepetylnykova ve Tetiana Chornovo, 53 parlamenter tarafından Sakharov Ödülü’ne aday gösterildi. Bu aşamadan sonra AP Dışişleri Komisyonu ve Kalkınma Komisyonu 7 Ekim’de yapacakları ortak toplantıda finale kalan 3 ismi oylama yoluyla belirleyecek. Sonrasında ise AP’deki siyasi grupların başkanları 16 Ekim’de yapacakları toplantıda ödülü alacak ismi tespit edecek. Başkanlar Konferansı tarafından belirlenecek isme ödülü, 26 Kasım’da Strasbourg’da AP Genel Kurulu’nda yapılacak törenle verilecek. AP’nin 1988’den bu yana verdiği Sakharov Ödülü, insan hakları alanında ?devasa hizmetleri? bulunan isimlere veriliyor. Sovyet bilim adamı Andrei Sakharov adına verilen bu ödülü daha önce kazanan isimler arasında eski Güney Afrika Cumhurbaşkanı Nelson Mandela, Myanmarlı aktivist Aung San Suu Kyi ve Türkiye’den Leyla Zana da yer alıyor. (AA) 17 18 19 20 2 3 4 5 6 7 8 9 10 haber 30 Eylül 2014 Salı 4 dörtlük 4 haber! Dursun ERKILIÇ Geçen haftanın yoğun gündemi içinde buharlaşan ve Türk ekonomisi açısından hayati öneme sahip dört haberi hatırlatmak ve üzerinde düşünmenizi sağlamak istiyorum. ENERJİ VERİMLİĞİ AA’nın geçtiği haberlerden biri, cari açığın en önemli sebebi üzerineydi ve “Türkiye enerji verimliliğinde yolun başında” başlığını taşıyordu. Okuyunca hak verdim. Okuyun: “Ülkelerin, ulusal enerji sarfiyatı, bina, ulaşım ve sanayi harcamaları açısından puanlandırıldığı raporda, Almanya 65 puanla birinci, İtalya 64 puanla ikinci oldu. 16 ülkenin sıralandığı enerji verimliliği raporunda Meksika 29 puanla sonuncu olurken Türkiye sıralamada yer alamadı.” Amerikan Enerji-Verimli Ekonomi Konseyinin (ACEEE) 2014 enerji verimliliği raporuna dayandırılan habere göre, Türkiye, 2014 enerji verimliliği raporuna göre, Türkiye, sıralamaya giremedi. Türkiye, enerji verimliliğinde dünya birincisi Almanya'dan iki buçuk kat fazla enerji harcıyor. Haber önemli bir hatırlatma yapıyor: “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da enerji tasarrufu ve verimliliğin en önemli kaynak olduğuna dikkati çekmiş, Türkiye'nin her yıl 15 milyar lira civarında tasarruf potansiyeli olduğunu, son 3 yılda her yıl 3 milyar liraya kadar tasarruf edildiğini söylemişti.” Bu alanda önemli imkanlar sunulduğunu da öğreniyoruz: “Türkiye'de enerji verimliliği ile yenilenebilir enerji alanlarında yatırımları artırmak için birçok yerli ve yabancı kuruluş hibe, faizsiz veya düşük faizli kredi imkanı sağlıyor. Bu kuruluşlar arasında Elektrik İşleri Etüt İdaresi, KOSGEB, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGB), Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansmanı Programı (TURSEFF), Türkiye Kalkınma Bankası ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası bulunuyor.” SONUÇ: Sorun ve imkanlar kabak gibi ortada olmasına rağmen, “Türkiye enerji verimliliği raporunda sıralamada bile yer alamadı…” Enerji konusunda tasarruf gereklidir Nice kampanya yaptık tasarruf ereklidir ‘Enver’in de amacı börekli, çöreklidir Fakat gördünüz işte sıralama dışıyız REYTİNG KURULUŞLARI İkinci haberin başlığı şöyleydi: Reyting devlerinin "güvenilirliği". Haberi göre, “Uluslararası finans uzmanları, kredi derecelendirme kuruluşları Fitch Ratings, Moody's ve Standard & Poor's'un (S&P) özellikle küresel ekonomik krizin ardından eylemlerini ve güvenilirliklerini sorguluyor.” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta ayar vermeye çalıştığı bu kuruluşlar, ekonomiden çok siyasetin etki alanında kalarak not ve karar veriyor. Bu kuruluşları sorgulayan uzman görüşleri şöyle: İngiliz ekonomist Jim O'Neill: "Reyting kuruluşları oldukça yavaş hareket ediyor, piyasayı geriden takip ediyor. Piyasada gelişmeler olduktan sonra hareket geçip güvenilirliklerini kazanmaya çalışıyor." Sermaye Piyasası Yatırımcıları Derneği Başkanı Arif Ünver: "Not kararlarının işlem saatleri içerisinde açıklanmamasına karşın, politik orijinli açıklamaların piyasalar açıkken yapılması bir çelişkiler yumağıdır." Standart Bank Gelişmekte olan Piyasalar Başekonomisti Timothy Ash: "Reyting şirketlerinin problemlerinden birisi de aslında Türkiye'nin borçlarını ödemesine ilişkin geçmiş performansına, ödeme isteğine yeteri kadar ağırlık verilmemesi." Türkiye’nin halleri tüm dünyanın dilinde Reyting denen canavar üç-beş kişi elinde Not verirken hepisi sanki yalan gölünde Böyle giderse bunlar suyunda boğulacak SALİH BEZCİ Üçüncü haber, Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Salih Bezci’nin moral veren sözlerinden oluşuyor. Irak'tan çekildiğini ve bu durumun Irak'ı olumsuz etkilediğini anlatan Al-Hamadani ise, birkaç ay içinde Irak'taki çetelerin yok edileceğini, yakında bütün Irak’ın güvenli olacağını belirtti. İthalat ve ihracat dün arada bir gülken Irak yangın yeri ya, içi-dışı hep külken Herkes IŞİD denilen bela ile meşgulken Salih Bezci kararlı sözlerle moral verdi NURETTİN ÖZDEBİR Hatırlatmak istediğim dördüncü ve son haber ise “ASO meclis toplantısı”na ve ASO Başkanı Nurettin Özdebir’in açıklamalarına dayanıyor. Özdebir, haberin sunumunda kullanılan spotta şunları söylüyor: “İmalat sanayisinin milli gelirden aldığı payın düşmesiyle karlarımız da azalıyor. Bir anlamda boşuna kürek çekiyoruz. Tüm dünyada sanayi ürünlerinin fiyatları hem gelişen teknoloji, hem de gelişen ülkelerdeki düşük ücretlerin neden olduğu rekabet dolayısıyla düşüyor.” Haberin şu bölümü ilgililerin bir kez daha okuması bakımından önemli: Bir sektördeki fiyat artışları milli gelirdeki artışın gerisinde kalmışsa bu durumun ilgili sektörde fiyatların düştüğü anlamına geldiğini dile getiren Özdebir, "1998 yılında sabit fiyatlarla imalat sanayisinin milli gelire katkısı yüzde 24 idi. Bu oran yıllar içinde dalgalanmalar göstermekle birlikte 2013 yılında da yüzde 24 oldu. Yani reel olarak imalat sanayisinin milli gelire katkısında bir değişiklik olmadı. Eskiden ne oranda üretiyorsak hala o oranda üretiyoruz" diye konuştu. Habere göre, “Bezci, Türkiye ile Irak arasındaki ticaretin 2 yıl içinde 20 milyar dolara çıkarılmasının hedeflendiğini belirterek, bu hedefe ulaşmada üzerilerine düşen görevi yerine getireceklerini bildirdi.” Cari fiyatlar açısından imalat sanayisinin milli gelire katkısının 1998-2013 arasında yüzde 24'ten yüzde 15'e gerilediğini anlatan Özdebir, milli gelire sabit fiyatlarla aynı katkının yapılmasına rağmen imalat sanayisinin milli gelirden aldığı payın giderek düştüğünü ifade etti. Kime söyledi? Irak Ticaret Odaları Federasyonu Başkanı Jaafar Rasool Al-Hamadani ile Basra, Kerkük ve Kerbela ticaret odaları başkanlarının da yer aldığı 17 kişilik heyete. IŞİD saldırılarının ardından Türk firmalarının Ekonomi ne dersen; rakamların dansıdır ABD’nin Sam’iyse Alaman’nın Hans’ıdır Altın piyasasının gıramıdır, onsudur Sanayiciler için durum hiç öyle değil Ankara’da kadın cinayeti Ankara'da bir kişi, kendisini aldattığından şüphelendiği eşini silahla vurup öldürdükten sonra intihar etti. Ankara’da kadın cinayeti Fehmi KORU [email protected] Savaşa gireceğiz, iyi güzel de... Günümüzde savaşlar eski savaşlardan çok farklı cereyan ediyor, ama en eski savaşla sonrakiler arasında yine de değişmeyen bir yön bulunabilir: Savaşların sebebi genellikle yüzeysel olur... Ne dediğimi daha iyi anlatabilmek için, kısa süre önce 100. yıldönümü vesilesiyle yeniden hatırladığımız 1. Dünya Savaşı’na bakabiliriz: Avusturya Veliahdı’nın ziyaret ettiği Saraybosna’da bir Sırp militan tarafından suikasta uğratılmasıydı tam 20 milyon insanın hayatını kaybettiği o savaşın görünür sebebi; ancak savaşa katılan ülkelere ve sonuca bakıldığında görünmeyen sebep(ler) daha göze batar hale geliyor. Başka imparatorlukları da bitirdi o savaş, ama Avrupa’daki rakip ülkelerin kapışması görüntüsüne rağmen en çarpıcı sonuçlarını bizim bölgemizde verdi: Bizim imparatorluğumuz sizlere ömür oldu, aralarındaki ihtilâfların etkisini günümüze kadar sürdürdüğü 20’den fazla yeni ülke Osmanlı Devleti’nin çatısı altından çıktı. Savaşın cephelerinin artık kesin hatlarıyla belli olmaya başladığı günümüze baktığımızda ne görüyoruz: Bu bölgeye yabancı bazı unsurların --ABD’de ve Avrupa ülkelerinde doğmuş, büyümüş, eğitim almış birilerinin-- başını çektiği bir örgüt var karşımızda: Baş kesiyor, kadınları köle alıyor, stratejik bölgelere saldırıyor, dünya sistemine --güya-- meydan okuyor... Ne yandan bakarsanız bakın hayalet bir örgüt bu: Lideri insan içine çıkmıyor... Militanları eylemlerini yüzlerini saklayarak gerçekleştiriyor... Bir gün Suriye’de, bir başka gün Irak’ta patlak veriyor... Herhangi bir ülkede her an eylem yapabileceği hissini herkese veriyor... Bu hayalet örgütü insanlar Türkiye’de ‘düşman’ biliyor, Avrupa ülkelerinde ve ABD’de de... Tanınmadıkları, bilinmedikleri, amaçları ve hedefleri meçhul kaldığı halde... Her şey olup bittikten sonra, “Sırp militan Avusturya Veliahdı’nı neden Bosna-Hersek’te öldürdü?” sorusu nasıl ardından patlayan ve sonradan ‘1. Dünya Savaşı’ adını alan kapışmanın en az sorulan sorusu olduysa... IŞİD adı verilen örgüt yüzünden çıkacak yeni çatışmanın sonrasında da “Nasıl bu oyuna gelindi?” sorusunu sormak muhtemelen kimsenin aklına gelmeyecek... Savaşlar devam ederken, çıkışın görünür sebebinden çok daha fazla düşmanlık sebebi doğar nasıl olsa... Gelin, biz, TBMM henüz savaş kararı almamışken önalıcı soruları soralım: ‘IŞİD’ örgütü neyin nesi sahiden? En abartılı rakamlarla militan sayısının birkaç bini aşmadığı bilinen bir örgüt nasıl oldu da bütün dünyanın karşısında oluşturulan cephede yer almak için yarış ettiği bir ‘düşman’ halini aldı? Bu kadar az sayıda militanla bu kadar çok devletin savaşması absürd kaçmıyor mu? Daha başka sorular da var: Öndegelenleri Batı’da üreyen örgüt militanları yaşadıkları ülkelerde takip altında değil miydi? ABD’de ‘Yurtseverlik Yasası’ fişleme izni veriyor; 11 Eylül’den beri Avrupa’da birçok ülkenin istihbarat örgütlerinin birincil görevi şimdi IŞİD içerisinde yer alan tipleri izlemek; nasıl oldu da baş kesecek kadar radikalleşmiş militanlar dikkatlerinden kaçtı? Kim ne derse desin, safları oluşan bu cepheleşme de, amaçlanan savaş da mantığı zorlayan saçmalıklara işaret ediyor. Yarın, her şey olup bittikten sonra, dengelerin alt üst olduğunu, savaşa katılmak için yarış halindekiler dahil bölgedeki ülkelerin varlıklarının veya dirliklerinin tehdit altına düştüğünü görürsek hiç şaşırmayalım. Uyarayım: Savaşlar insanlardaki şaşırma duygusunu da katleder... 29 Eylül 2014/ HABER TÜRK ANKARA - Ankara'da bir kişi, kendisini aldattığından şüphelendiği eşini silahla vurup öldürdükten sonra intihar etti. İddiaya göre; Ankara Ticaret Odasında (ATO) temizlik görevlisi olarak çalışan Ömer Sarı (40), TOBB Üniversitesinde aynı işi yapan eşi Yazgülü Sarı'yı (28) 06 BP 5810 plakalı otomobiliyle işe getirdi. Ömer Sarı, TOBB Üniversitesinin Söğütözü Caddesi'ndeki servis girişine geldikleri sırada karısına silahla bir el ateş etti. Belinden yaralanıp araçtan inen karısının başına da bir el ateş eden zanlı, aynı silahla kendini de kafasından vurdu. Çift, olay yerinde hayatını kaybetti. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve çok sayıda polis sevk edildi. Olay yerinde 3 boş kovan bulan polis, araçta Ömer Ankara'da bir kişi, kendisini aldattığından şüphelendiği Sarı'nın yazdığı bir mektupla Yazgülü Sarı'ya ait cep telefonu eşini TOBB Üniversitesi'nin Söğütözü Caddesi'ndeki servis görüşmelerini içeren ayrıntılı dökümü buldu. Ömer Sarı'nın mektupgirişinde silahla vurup öldürdükten sonra intihar etti. Olay ta, kimsenin suçu olmadığını, eşini kendisini aldattığı için vurduğunu yerine gelen savcı inceleme yaptı. yazdığı öğrenildi. İnceleme sırasında, silahın halen Ömer Sarı'nın elinde bulunduğu öğrenildi. Polis, üniversiteye ait güvenlik kamerası görüntülerini incelemeye aldı. Üniversitenin girişi kapatıldı ve öğrenciler diğer kapılardan okula alındı. Olay yerinin etrafını kapatan Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet ve Olay Yeri Büro Amirliği ekiplerinin incelemesi tamamlandı. Cesetler, incelemenin ardından otopsi için İSTANBUL- Başbakan morga kaldırıldı. (AA) Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin 1 Aralık itibariyle G20 dönem başkanlığını alacağını belirterek, bu görev sırasında gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında köprü görevi göreceklerini söyledi. İSTANBUL- Cumhurbaşkanı Recep Dünya Ekonomik Forumu Tayyip Erdoğan, "İnşallah bugünden (WEF) toplantısında yaptığı itibaren Türkiye'de üretilen ürünlerin konuşmada Babacan, "Bu artık üzerinde, 'Made in Turkey' damgası yerine artık bu logo olacak. Dünyanın dönemde KOBİ'lerle ilgili özel bir neresinde olursa olsun bu logoyu görençalışmamız olacak. KOBİ'lerin ler o ürünün Türkiye'de üretildiğini, önemini gelişmiş ve gelişen Türkiye'den ihraç edildiğini anlayacakülkelerin gündemine getireceğiz. lar" dedi. En az gelişmiş ülke grubu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çırağan gelişmiş ülkeler arasında köprü Palace Kempinski Otel'de, Türkiye görevi yapacağız" dedi. İhracatçılar Meclisi "Türkiye Markası" Türkiye'nin içinde bulunduğu lansmanı toplantısında yaptığı konuşma- soktu. Bu yeni banknot ve madeni parcoğrafyanın zor bir coğrafya da, tanıtımı yapılacak logo ve sloganın olduğunu söyleyen Babacan, aların tanıtımını da yine bizzat ben ve başarılı olmasını diledi. bölgedeki ekonomik işbirliklerinin bakan arkadaşlarım birlikte yapmıştık. Logonun hazırlanmasında emeği güçlenmesinin kalıcı ve istikrarlı Yeni Türk Lirası, o dönemde mevcut geçen kişi ve kuruluşları tebrik eden barış ortamının gereği olduğunu paralarla aynı tasarımı taşıyordu. Ancak Erdoğan, tasarım üzerinde uzun soluklu vurguladı. 6 sıfır olmaksızın basılmıştı. Ardından 1 bir çalışma yapıldığını, iş adamlarından Ocak 2009'da milletçe yine bir başka Babacan, "Kuzey Afrika, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) reklam ajanslarına, ihracatçılardan heyecanı yaşadık. Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta toplantısında yaptığı konuşmada siyasetçilere, sivil toplum örgütlerinden Geçici olarak tedavüle girmiş 'Yeni Asya'yı düşündüğünüzde bazı Babacan, "Bu dönemde KOBİ'lerle ilgili vatandaşlara değin geniş bir yelpazede Türk Lirası'ndan', 'Yeni' ibaresini ülkeler doğal kaynaklar açısından özel bir çalışmamız olacak. KOBİ'lerin görüşler alındığını ifade etti. kaldırdık. Yeni tasarımlarıyla Türk zengin, bazısı daha fakir. Biz bu önemini gelişmiş ve gelişen ülkelerin Başbakanlık görevinde bulunduğu Lirası'nı kullanmaya başladık. Dünyanın ülkelerin ekonomik olarak birbirgündemine getireceğiz. En az gelişmiş sırada taslakları kendisinin de görme fır- ilgiyle izlediği çok çok başarılı bir lerine bağlanmaları ile istikrar ve ülke grubu ile gelişmiş ülkeler arasında satı bulduğunu, önerilerini, tavsiyelerini operasyon gerçekleştirdik. Allah'a hambarışın daha kalıcı olacağını köprü görevi yapacağız" dedi. ilettiğini aktaran Erdoğan, "Sonuçta dolsun hiçbir aksaklık yaşanmadı. 6 düşünüyoruz. Ekonomik bağlılık Ekonomi Bakanlığı ve Türkiye sıfırın atıldığı yeni paramız, sadece doğru kurgularla yapılırsa bu İhracatçılar Meclisinin ön ayak olduğu Aralık 2014'den itibaren Türkiye'nin Türkiye'de değil, tüm dünyada beğeni kalıcı barış için önemli hale geliyor" ama bugün itibarıyla tüm Türkiye'ye mal G20'nin dönem başkanlığını topladı, ilgi çekti ve Türk Lirası nihayet dedi. olacak, tüm dünya tarafından tanınacak üstleneceğini belirterek, "Uluslararası itibarına yeniden kavuşmuş oldu. Yine Türkiye'nin son 12 yılda önemli bir bir tasarım ortaya çıktı" dedi. bugün yaşadığımıza benzer bir heyecanı dönüşüm yaşadığını söyleyen ve OECD ticaretin ve yatırımların desteklenmesine Benzeri süreçleri ve heyecanları daha Türk Lirası'nın simgesini hazırlarken ve önem veriyoruz. Çok taraflı ticaretin içinde gelir dağılımını en hızlı düzelten önce de başbakanlık yaptığı hükümetler kamuoyuna açıklarken yaşadık. güçlendirilmesini temel öncelik olarak ülke olduğunu söyleyen Babacan, dönemlerinde yaşadığını ifade eden Dünyadaki tüm güçlü ve saygın para belirledik. Altyapı başta olmak üzere önümüzdeki dönemdeki öncelikleri, Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: birimlerinin bir logosu vardı ancak, Türk gerçek bir hukuk devleti olmak, tasarruf yatırımlara önem vereceğiz" dedi. "Bildiğiniz gibi, 28 Ocak 2004'te bir Lirası için sadece 'TL' kısaltması kulBaşta IMF olmak üzere gelişmekte oranlarını artırmak,yüksek katma değerli yasa çıkardık. Türk Lirası'ndan 6 sıfırın lanılıyordu. Güzel, sade, kolay yazılaolan piyasaların temsilinin iyileştirilmeürünlere yönelmek ve eğitimde reform atılması sürecini başlattık. 2004 yılı bilir bir logo hazırlandı, kamuoyuna sine devam edileceğini kaydeden boyunca Merkez Bankamız, çok titiz bir tanıtıldı ve bu logo da çok hızlı yaygınolarak sıraladı. Erdoğan, "Dengeli finansman ve düşük şekilde hazırlıklarını yaptı ve 'Yeni Türk laşarak vatandaşlarımız tarafından kulCumhurbaşkanı Erdoğan da WEF gelirli ülkelere ilişkin güçlü vurgu önceLirası' adı altında yeni banknot ve kapsamında dün yaptığı konuşmada, 1 lanılmaya başlandı. Şu anda çarşıda, liklerimiz arasındadır" dedi. madeni paraları 1 Ocak 2005'te tedavüle pazarda, etiketlere baktığımızda bu logo- BABACAN’dan KOBİ’lere özel [email protected] 12 Türkiye ‘Gücünü Keşfet’ti nun kullanıldığını ve artık iyice benimsendiğini görüyoruz. " Bugün de Ekonomi Bakanlığı ve TİM tarafından hazırlanan aynen yeni Türk Lirası logosu gibi önem arz eden bir başka logoyu, bir başka milli tasarımı, Türkiye ve dünyaya tanıttıklarını dile getiren Erdoğan, "İnşallah bugünden itibaren Türkiye'de üretilen ürünlerin artık üzerinde 'Made in Turkey' damgası yerine artık bu logo olacak. Dünyanın neresinde olursa olsun bu logoyu görenler o ürünün Türkiye'de üretildiğini, Türkiye'den ihraç edildiğini anlayacaklar" diye konuştu. Bu logoyla birlikte "Discover the potential" sloganının kullanılacağını kaydeden Erdoğan, bu sloganın da son derece isabetli olduğunu söyledi. "Discover the potential" cümlesini İngilizce'den Türkçe'ye çevirirken "Potansiyel" sözcüğü yerine "Güç" sözcüğünün kullanımının daha uygun olacağı görüşünde olduğunu ifade eden Erdoğan, "Yani 'Gücü keşfet'... Bu noktada böyle bir yaklaşım. İnşallah bugünden itibaren tüm dünyada Türkiye'yi ve Türkiye ürünlerini bu logoyla ve 'Gücü keşfet' sloganıyla tanıtıyor olacağız" diye konuştu. Türkiye'nin dünyaca tanınan markalarının itibar ve güvene sahip olduğunu anlatan Erdoğan, "Bu logo ve sloganla inanıyorum ki ürünlerimizin gücüne güç katılmış, itibarına itibar katılmış, güvenine de güven katılmış olacaktır. Bu önemli logo ve sloganın bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Emeği geçenleri tekrar tebrik ediyor, elinize sağlık diyor, herkese şahsım, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum" dedi. (AA) TURİZM Bayram tatilinin kısa olması vatandaşı yurt içi turlara yöneltti İSTANBUL- Kurban Bayramı tatilinin kısa olması ve hafta içine denk gelmesi, tatilcileri, yakın yerler ve yurt içi turlara yöneltti. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy, yaptığı açıklamada, Kurban Bayramı tatilinin 3 Ekim Cuma öğleden sonra başlayıp, 7 Ekim'de sona ereceğini hatırlattı. Ulusoy, bayram dolayısıyla seyahat acentelerinin erken rezervasyon kampanyası düzenlediğini hatırlatarak, seyahat paketlerini 4 günlük tur programı şeklinde yapan acentelerin, tatilcilere kredi kartına taksit ve indirim imkanı sunduğunu aktardı. Ulusoy, sürenin kısa olmasıyla vatandaşların yurt dışı yerine, yurt içi tatil bölgelerini tercih ettiğini kaydetti. Kurban Bayramı tatilinin kısa olması vatandaşı yurt içi turlara yöneltti Kurban Bayramı tatilinin kısa olması ve hafta içine denk gelmesi, tatilcileri, yakın yerler ve yurt içi turlara yöneltti. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy, yaptığı açıklamada, Kurban Bayramı tatilinin 3 Ekim Cuma öğleden sonra başlayıp, 7 Ekim'de sona ereceğini hatırlattı. Ulusoy, bayram dolayısıyla seyahat acentelerinin erken rezervasyon kampanyası düzenlediğini hatırlatarak, seyahat paketlerini 4 günlük tur programı şeklinde yapan acentelerin, tatilcilere kredi kartına taksit ve indirim imkanı sunduğunu aktardı. Ulusoy, sürenin kısa olmasıyla vatandaşların yurt dışı yerine, yurt içi tatil bölgelerini tercih ettiğini kaydetti. Kurban Bayramı rezervasyonlarına şu ana kadar ilginin yüzde 70 civarında olduğunu düşündüklerini belirten Ulusoy, şu bilgileri verdi: "Tatilin kısa olması vatandaşları çoğunlukla yurt içi turlara yönelttti. Bayram rezervasyonlarında yurt içi turlarda, Antalya bölgesi başta olmak üzere sanatçılı, gala programlarıyla lanse edilen Kıbrıs turları, Bodrum, Marmaris, Kuşadası talep görüyor. Kültür turlarında ise Kapadokya, Pamukkale, Karadeniz ve GAP turlarıyla İstanbul yakınları için ise Safranbolu turları yoğun talep görmektedir. Yurt dışı turlarda ise vizesiz destinasyonlar başta olmak üzere İtalya, Fransa, İspanya, Prag, Budapeşte ve Balkan turları ön plana çıkıyor. Yunanistan turları da yoğun talep görmektedir." (AA) 30 Eylül 2014 Salı 13 Hitit medeniyetinin başkenti Hattuşa'da yapılan kazı çalışmaları sırasında Roma dönemine ait olduğu belirlenen 20 metre genişliğinde, 40 metre uzunluğunda anıtsal yapı bulundu. Hattuşa’da Roma döneminin izleri ortaya çıkıyor ÇORUM - İSMAİL ÇİMEN - Bölgede Alman Arkeoloji Enstitüsü adına kazı çalışmalarını yürüten kazı başkanı Doç. Dr. Andreas Schachner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1906 yılında İstanbul Arkeoloji Müzesi adına başlatılan kazı çalışmalarının, 108 yıldır sürdürüldüğünü söyledi. Hititlerin başkenti Hattuşa'daki kazı çalışmalarına bu yıl da devam ettiklerini belirten Schachner, temmuz ayında başlatılan çalışmalar kapsamında 3 aylık yoğun bir sezonu geride bıraktıklarını anlattı. Bu yıl Hattuşa'nın en kuzey kenarında bulunan ve "Aşağı Kent" olarak adlandırılan bölgede Roma dönemine ait anıtsal bir yapı bulunduğunu ve kazıların bu alanda yoğunlaştırıldığını ifade eden Schachner, şöyle devam etti: "Bu senenin en ilginç sonucu, Hattuşa'da daha önce sistematik şekilde görülmemiş Roma döneminin kısmen açığa çıkarılmasıydı. Böylece hem bilimsel alanda hem de turistik açıdan boşluk dolduran bir yapı bulunmuştur. Hitit kentin en kuzey kenarında, Aşağı Kent olarak adlandırılan bölgenin bazı kısımlarda daha önce antik döneme ait yani Roma dönemine ait mezarlık alanının olduğunu biliyorduk. Daha önceki kazılarda bunu açığa çıkarmıştık ancak yerleşim alanının nerede olduğunu bilmiyorduk. Bu şansa bu sene eriştik." Gerçekleştirilen jeofizik çalışmalarla, üzerinde niş (duvar içinde bırakılan oyuk) olan bir kaya parçasının bulunduğu alanda çalışmalara yoğunluk verdiklerini vurgulayan Schachner, şöyle konuştu: "Anadolu'nun batısında bu tarz kaya üzerindeki nişler, kilise anlamı taşımaktadır ancak yaptığımız çalışmalarda bu nişe bağlı duvarlar bulduk. Kazı yapmaya karar verdik. Küçük ama önemli açmalar yaptık. 20 metre genişlikte 40 metre uzunlukta o nişe bağlanan büyük bir anıtsal yapı söz konusu. Bu yapı milattan sonra 2. yüzyılda inşa edilmiş olmalı. Bunu kullanılan yapı tekniğinden öğreniyoruz. Kullanılan harçlar Horasan harcı. Daha sonra bu alanın 4. yüzyılda farklı bir işlev için kullanıldığı anlaşılıyor. Bu bilgiyi de elde ettiğimiz iki sikkeden çıkartıyoruz. Bu alanda yoğun bir iskan, yoğun bir kullanım olduğunu kabul edebiliriz." Doç. Dr. Schachner, çalışmalarda söz konusu alanın "bir kilise değil ise ne olabileceği" sorusu üzerine yoğunlaştıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti: Bu kadar geniş bir meydan türü olan alanın bir toplanma yeri olduğunu kabul ediyoruz. İnsanların bir araya geldiği, belki ticaret yaptıkları belki de dini gereksinimlerini yerine getirdiği, karma fonksiyonlu bir yer olduğunu tahmin ediyoruz. 19. yüzyıldan beri bu nişin bir kiliseye ait olduğu düşünülüyordu fakat niş, çok güneye doğru çevrili olduğu için bizde bir kiliseye uygun olmadığı düşüncesi hakim oldu. Buradaki jeofizik çalışmalarının ardından bu nişe ait bir yapı olduğu görüldü. Bu nişin mimari plan itibarıyla kiliseye uygun olmadığını gördük. Kazılar da bunu doğruluyor. Kilise değilse nedir sorusunu cevaplandırmaya çalışıyoruz. Belki burası bir tapınma yeri, bir dua etme yeri olabilir." (AA) Yıldız Dağı’nda kayak keyfine az kaldı SİVAS- Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın katılımıyla 15 Eylül 2013’te temeli atılan Yıldız Dağı Kış Sporları Turizm Merkezi’nde mekanik tesislerin yapımı tamamlandı; altyapı, otel, güvenlik binası, sağlık ünitesi gibi donatıların ise inşası devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve İl Özel İdaresinin katkılarıyla yapılan merkezin, bu yıl kış mevsiminde kısmen, gelecek sene kışın ise tamamen hizmete girmesi planlanıyor. "Sivas’ın rüyası gerçekleşiyor" sloganıyla tanıtılan ve yaklaşık 60 milyon liraya mal olacak kayak merkezinde, 1 teleski, 2 telesiyej ve 1 babylift ile bin 750 yatak kapasiteli 4 tesis, park ve spor alanları, sağlık tesisi, kayakevi, kamp alanları, yönetim merkezi, 350 araçlık otopark alanı ve çeşitli sosyal donatılar yer alacak. Merkezde, kış sporlarının yanı sıra doğa yürüyüşü, dağ bisikleti ve yamaç paraşütü yapılabilecek. Sivas Nuri Demirağ Havalimanı’na ve Sıcak Çermik kaplı- calarına yakın mesafedeki Yıldız Dağı’na gelenler, ilkbahar ve yaz mevsiminde ise dağın eteklerindeki Yakupoğlan Barajı’nda su sporları yapma fırsatı bulacak. Sivas Valisi Alim Barut, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mekanik tesislerin tamamlandığını, altyapı çalışmalarında son aşamaya gelindiğini, otel, güvenlik binası ve sağlık ünitesi gibi tesislerin yapımının ise devam ettiğini söyledi. Uluslararası standartlara uygun pistler için ilgili kuruluşların çalışmalar yürüttüğünü aktaran Barut, merkezde yarışmalar ve çeşitli resmi müsabakaların yapılabileceğini ifade etti. Tesisinin yapılır yapılmaz hizmete girmesinin bazı problemlere yol açabileceğini dile getiren Barut, "Bu kış deneme olarak hizmete girecek ama hedefimiz önümüzdeki kış mevsiminde merkezi tam olarak hizmete sokmak" dedi. (AA) Sivas'ta, bin 750 yatak kapasiteli modern tesislerin yanı sıra uluslararası standartta kayak pistinin bulunacağı Yıldız Dağı Kış Sporları Turizm Merkezi'nin bu kış mevsiminde deneme amaçlı, gelecek kış ise tamamen hizmete girmesi hedefleniyor. Höyükten “5 bin yıllık seramik atölyesi” çıktı KÜTAHYA- Kütahya'da, Roma, Helenistik, Akhaemenid, Orta ve Erken Tunç çağlarına ev sahipliği yapmış olan Seyitömer Höyüğü'nde, seramik yapımında kullanılan fırın ve kil havuzunun olduğu seramik atölyesi bulundu. Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü tarafından 2006 yılından beri sürdürülen kazı çalışmalarında, şimdiye kadar binlerce seramik bulunarak Kütahya Müzesi'ne teslim edildi. DPÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fikret Özbay yaptığı açıklamada, höyüğe birçok medeniyetin ev sahipliği yaptığını söyledi. Yaklaşık 9 yıldır kendi bölümleri tarafından Seyitömer Höyüğü Kurtarma Kazısı'nın yürütüldüğünü belirten Özbay, "Şu an yaklaşık 5 bin yıllık seramik fırınının önündeyiz. Sadece seramik fırını değil, bunun çevresinde bir kil havuzu ve bu havuzun içinde seramik üretimine yönelik izlerinin olduğu yapı kompleksi yer alıyor. Fırının önünde bir çevre duvarı ve bu duvarın dışında ise direkt sokağa açılan bir kapı yer alıyor" diye konuştu. Özbay, Seyitömer Höyüğü'nde yaşayan insanların en önemli geçim kaynaklarından birinin seramik üretimi olduğunu dile getirdi. Buradaki seramik üretiminin çark yapımı olmadığını, daha çok kalıp üretiminin oldukça öne çıktığını ifade eden Özbay, şöyle konuştu: "Bu haliyle, özellikle kent merkezine yakınlığıyla da Seyitömer Höyüğü'nün belki Kütahya çini geleneğinin en erken örneklerinden biri olduğunu gösteriyor. Kütahya'daki çiniciliğinin başlangıcının buradan olma olasılığının çok yüksek olduğunu düşünüyoruz. Sadece bir fırınla temsil edilmiyor. Bunun dışında üst katmanlardan itibaren onlarca fırın açığa çıkarıldı. Bu fırınların üretimi olduğunu düşündüğümüz binlerce seramik, açığa çıkarıldı. Bunların tamamı Kütahya Müzesi'ne teslim edildi. O açıdan da höyüğün o kadar büyük bir yer olmamasına rağmen seramik üretiminin bu kadar yoğun olması, genel ticaretin seramikle ilişkili olduğunun göstergesi. Bize, Kütahya çiniciliğinin tarihsel geçmişini arayacak olursak, bu 5 bin yıllık fırınlar belkide en erken örnekleri olma olasılığının yüksek olduğunu düşündürüyor." (AA) 14 YAŞAM-ÇEVRE 30 Eylül 2014 Salı ARA-SIRA Artan nükleer teknoloji kullanımı sonucu ortaya çıkan ve imhası yıllarca süren radyoaktif atıklar sorunu, Avusturya'nın başkenti Viyana'da tartışıldı. Nurullah AYDIN [email protected] İNGİLİZ AJANLARI YENİDEN SAHNEDE ISSN 1308-7622 Türkiye ve bölge ateş altında. Birileri vatanseverlere çamur atmakla meşgul. Kimi İslam’ı, kimi Atatürk’ü, kimi özgürlükleri, kimi etnik kimlikleri istismarla meşgul. Osmanlı çöküş döneminde de başrol oynayan İngilizler ajanlarıyla; işgale karşı mücadele eden Başta Mustafa Kemal olmak üzere vatanseverlere çamur atma itibarsızlaştırma çabasına girişmişlerdi. Ne ilginç bugün de; İslam’ın sevgi, barış, kardeşlik, eşitlik, özgürlük özelliklerini bir tarafa bırakıp yalancılığı, hırsızlığı, vahşeti, katliamı çağdışılığı benimseyenler var. Aynı şekilde Atatürk’le alakaları olmayan ama kendilerine Atatürkçü diyerek kirli kimliklerini gizleyen İngiliz kökenli, İngiliz istihbarat eğitimi alan ajanlar, itibarsız soytarılar; Türk Milleti-vatan-devlet-bayrak-bütünlük-çağdaşlık mücadelesi verenlere karşı aynı ihanet iftiralarıyla meşguller. Onlar ki; şikayet eder, iftira atar, hakaret eder. Onlar ki; güven duyulan saygın insanları küçük düşürtmekten zevk alırlar. Onlar ki; yalan söylemekten gerçek dışı yazmaktan, aldatmaktan kandırmaktan haz duyarlar. Rekabet, kıskançlık, güç yetki elde etme isteği, popüler olma, ciddiye alınma, gündemde kalma isteği; iftira atma alışkanlığını artırıyor. Kavram karmaşası yaratma mekanizması işlemeye başlıyor. Ortaya atılan iddialar, sapla samanı iç içe geçiriyor. Kıskançlık hastalığına yakalananların göstermek istedikleri kendilerini gündemde tutmaktır. Oysa komik duruma düşerler. Alay konusu edilirler farkında değildirler. TDK’ye göre komploculuk, ‘bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, gizli düzen’ anlamına gelmektedir. Bu bir komploculuk hastalığıdır. Bu hastalığın ulaşacağı sonuç, kendi sorunlarının suçlusu olarak gördüklerine karşı sürekli kin ve öfke duymak, hırçınlaşmak ve gizliden gizliye çaresiz ve ezik bir ruh haletine bürünmektir. Eğer bir yerde komplo var ise orada dürüstlük, ahlak, hak, adalet yoktur. Üreten, dürüst, namuslu, ahlaklı kişileri suçlayarak zan altında bırakmak, komplocuların kişisel tatmin yoludur. İftiracı komplocularda; ruhsal bozukluk, kişilik bozukluğu vardır. Şikayet etmek, suçlamak, iftira atmak, başarı karşısında eziklik duyanların yoludur. Kimler iftira atar? Çamur at izi kalsın anlayışı ile; - itibar kazanmak isteyenler - adam yerine konulmak isteyenler - bağlı oldukları merkezlerin direktiflerini yerine getirmeye çalışanlar- saygın kişilerin sırtından gündemde kalmak isteyenler - lekeli ve özürlüler - itibarı saygınlığı kalmamış olanlar - ciddiye alınmayanlar - popüler olmak isteyenler yazılı ve görsel medya yanında internet medyasında da yer alıyor. İnternet fareleri işbaşındadır. Karanlık dehlizlerde görevlendirilenler, yaşam alanları olan lağımlarda zehir üretim odaklarında aldıklarını görevleri gereği kusuyorlar. Bu kişilerin yaptığı; bağlı oldukları merkezlerin direktifleri doğrultusunda iftira atarak adam yerine koyulma çabalarıdır. Yaptıkları itibarsızlaştırma ve değersizleştirme operasyonudur. Aciz ve zavallı kişilerin, düşünceleri fikirleri olmayanların, alternatif fikir üretemeyenlerin yapacağı aciz bir tavırdır. Yıpratıcı, sindirici sözler söyleyenler, yazılar yazanlar bir tezgahın parçalarıdır. Yalan yanlış bilgilerle çamur atanlar bir süre sonra kendileri o çamurun içinde boğulurlar. Üretken duyarlı olan kişilere çamur atmayı kendine alışkanlık edinmiş biri ile muhatap olmanın anlamı yoktur. Yine yalakalıkla bir şey elde edemeyenlerle muhatap olmanın anlamı yoktur. Yine popüler olmak isteyen birinin suçlamalarını cevap vermeye değmez. Yine kişiliği bozuk tipleri de ciddiye almaya gerek yoktur. Unutulmamalıdır ki; Aciz insan şikayet eder Basit insan iftira eder Asil insan idare eder Mevlana’nın dediği gibi ifade etmek gerekir. Suskunluğum asaletimdendir Her lafa verilecek bir cevabım var. UAEA radyoaktif atık sorununa çözüm arıyor VİYANA- Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) 58. Genel Kurulu kapsamında UAEA Bilimsel Forumu tarafından yan etkinlik olarak gerçekleştirilen ve iki gün süren "Radyoaktif Atık: Sorunlarla Yüzleşmek" konulu panel sona erdi. Radyoaktif atık yönetimine yönelik güvenli, sürdürülebilir ve uygulanabilir entegre bir yaklaşım tartışıldığı panele, 300'ün üzerinde uzman ve temsilci katıldı. "HUKUKİ, YÖNETSEL VE DÜZENLEYİCİ ÇERÇEVEYE İHTİYAÇ VAR" Sürdürülebilir atık yönetimi için bilim ve teknolojinin ön şart olduğunu kaydeden Amano, nükleer yakıtların imhası için teknolojinin sürekli geliştiğine dikkati çekerek, "Güvenli atık yönetimi için uygun hukuki, yönetsel ve düzenleyici çerçeveye ihtiyaç var" dedi. Güvenli atık yönetimi ve imhası için nükleer teknoloji kullanan ülkeler arasında tecrübe paylaşımı olması gerektiğini ifade eden Amano, UAEA'nın bu konuda üye ülkelere destek vermeye hazır olduğunu söyledi. "RADYOAKTİF ATIKLAR, BÜTÜN ÜLKELERİN SORUNUDUR" UAEA Başkanı Yukiya Amano, panelin açılışında yaptığı konuşmada, nükleer teknolojinin, sağlık, tarım, elektirik ve imalat gibi pek çok alanda insanlara fayda sağladığını, nükleer faaliyetler nedeniyle ortaya çıkan radyoaktif atıkların güvenli bir şekilde yönetilmesinin önemli bir sorun olduğunu söyledi. Nükleer bilim ve teknolojinin barışçıl kullanımının ve buna bağlı olarak radyoaktif materyal miktarının arttığını söyleyen Amano, radyoaktif atıkların güvenli bir şekilde yönetilmesi gerektiğini ifade etti. Çok sayıda ülkenin nükleer araç ve uygulamaları kullandığını belirten Amano, şunları Milletvekili Özdemir, yıllar sonra köyünü gezdi BATMAN - AK Parti Batman Milletvekili Ziver Özdemir, 1990'lı yıllarda yaşanan şiddet ortamı yüzünden ayrılmak zorunda kaldıkları köyünü ziyaret etti. Özdemir, yıllar sonra geldiği Kışrak köyünde doğduğu evi gezdi, duygulu anlar yaşadı. Özdemir, burada yaptığı açıklamada, bölgede terör olayları nedeniyle geçmişte çok olumsuzluk yaşandığını ifade ederek, bu sıkıntıların 1990'lı yıllarda doruk noktasına ulaştığını söyledi. "Köylerimiz adeta hayalet köyler olmuştu" diyen Özdemir, "Bu bölge barış, kardeşlik ve huzurun olduğu, farklı din ve dilde insanların bir arada yaşadığı bir bölge iken bir anda tüm dünyaya kapıları kapatıldı. Adeta insanlar ölümle burun buruna getirildi. Kardeş kardeşe kırdırıldı" diye konuştu. Özdemir, yaşanan olaylarda hayatını kaybedenlerin yanı sıra çok sayıda kişinin evini, köyünü, vatanını terk etmek zorunda kaldığını kaydederek, insanların göç ettikleri yerlerde sosyal ve ekonomik hayata ayak uyduramadığını, pek çok ailenin büyük sıkıntılar yaşadığını anlattı. Çözüm sürecinin tüm bölgeye hayat verdiğine ve huzurun geldiğine dikkati çeken Özdemir, şöyle konuştu: "1990'lı yıllarda bölgede bir travma yaşandı. İnsanlar köyünü, yurdunu, vatanını terk etmek zorunda Yıl: 44 Sayı: 14990 GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi İmaj İç ve Dış Tic. A.Ş. Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ Yazı İşleri Müdürü Ayşegül BALDEMİR İstihbarat Şefleri Şenol GÜNÜÇ - Kenan ERGEN Görsel Yönetmen Şebnem ÜNAL Sayfa Editörleri Yasemin AYDOĞDU - Emine ÖZCAN İnternet Editörü Alparslan OĞUZ Haber Merkezi İsmail Yıldız, Hakkı Murat SÖBÜTAY, Tülay CANPOLAT, Gazi BOZKURT, Burcu KERİM, Betül SÜSLEN İdari Merkez Macun Mah. 195. Cadde No: 2 Yenimahalle/ANKARA Yazı İşleri Tel: 397 91 40 (PBX) Fax: 397 41 54 [email protected] Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT İstanbul Temsilciliği Ankara Temsilciliği Tevfik Bey Mah. Tahsin Tekoğlu Cad. Rüzgarlı Cd. Plevne Sk. No: 14 No: 2 K.1 Sefaköy/Küçükçekmece/İSTANBUL Ulus/ANKARA Tel: (0212) 540 40 45 Tel: (0312) 310 35 53 Dağıtım: TURKUVAZ DAĞITIM SAN. VE TİC. A.Ş. Yayın Türü: Yaygın Süreli (Pazar hariç) Basıldığı Yer: Dorukkaya Mat. Yay. Rek. Mağ. Enerji ve İnş. A.Ş. - İstanbul Yolu 6. km Macun Mh. 3. Cd. No: 2/1 Yenimahalle/ANKARA Tel: 397 11 97 Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. www.yedigungazetesi.com.tr Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir kaldı. Çözüm süreciyle insanlar kucaklaştı. Bölgeye huzur, kardeşlik ve barış geldi. Çözüm süreci ile iklim değişti, Akdeniz oldu. Memleketimin dağlarına bahar geldi." Bu süreçte başka bölgelere göç etmek zorunda kalan insanların köylerine geri döndüğünü ifade eden Özdemir, insanların yakılan, yıkılan köylerini yeniden inşa etmesi için hükümet olarak çeşitli yardımlar yaptıklarını aktardı. Özdemir, terör olaylarından dolayı mağdur olan bölge insanının yaralarını sarıp, mağduriyetlerini bir ölçüde gidermek için ekonomik anlamda destek sunduklarını sözlerine ekleyerek, hükümet olarak yaptıkları çalışmalar sonunda tersine göçü başlattıklarını vurguladı. (AA) Akciğer nakli yapılmazsa birkaç yılda ölecek 30 Eylül 2014 Salı Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Abdülmecit KOYUNSAĞAN söyledi: "Her ülke, atıklarını güvenli ve emniyetli bir şekilde imha etme sorumluluğuna sahiptir. Radyoaktif atıklar, bütün ülkelerin sorunudur. Eğer bir ülke, bir gün nükleer teknoloji kullanmaya karar verirse, nükleer atıklarını nasıl yöneteceğini gözününde bulundurmak zorundadır." Amano, radyoaktif atıkların güvenli bir şekilde yönetilemeyeceği konusunda çok yaygın bir algı olduğunu, bu algının doğru olmadığını ve iyi kurulmuş teknolojilerin bu sorunu çözdüğünü ifade etti. ABD Nükleer Düzenleme Komisyonu Başkanı Allison M. Macfarlane, nükleer teknolojiyi kullanmaya karar veren ülkelerin başlangıçta bir plana sahip olması gerektiğini söyledi. Macfarlane, radyoaktif atıkların yönetimini üretiminden imhasına kadar gözönünde bulunduran entegre yaklaşımlara sahip ülkelerin para, zaman ve stresten tasarruf yapacağını ifade etti. (AA) KONYA - METİN BOLAT Konya'da iki kardeşini kaybettiği hastalık nedeniyle akciğerleri çalışmayan 22 yaşındaki Tuğba Aygün, başvurduğu merkezde akciğer nakli yapılamayacağını öğrendiği için zor günler yaşıyor. Adnan (45) ve Ayşe Aygün (45) çiftinin 5 çocuğundan kızları Tuğba, Kübra ve Emine'ye "bağışıklık sisteminde ağır eksiklik" anlamına gelen ''ağır kombine immün yetmezliği'' teşhisi konuldu. Üç kız kardeşinin zamanla akciğerleri çalışmaz hale geldi. 22 yaşındaki Tuğba'nın 9 yaşındayken çürüyen sol akciğeri alındı. Bir dizi operasyon geçiren kardeşlerden Emine henüz 7 yaşındayken, üç yıl önce yaşamını yitirdi. Kübra ise 16 yaşındayken geçen yıl hayatını kaybetti. Tuğba'nın ise diğer akciğeri de çalışmaz hale gelince solunum desteği almaya başladı. İstanbul'da bir merkeze nakil için başvuran Tuğba, ambulansla buraya götürüldü ancak nakil için uygun olmadığı belirtildi. Tuğba, Şimdi kendisine uzanacak yardım elini bekliyor. Tuğba Aygün'ün doktoru Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları İmmünoloji ve Allerji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Reisli'ye göre Tuğba, kendi haline bırakılır, nakil yapılmaz ise birkaç yıl içinde ölecek. Tuğba'yı yaşatmak için çırpınan baba Aygün, AA muhabirine başından geçenleri ağlayarak anlattı. Çoğu kez kelimeler boğazına düğümlenen ve ağlamaktan konuşmakta güçlük çeken Aygün, üçüncü kez evlat acısı yaşamak istemediğini söyledi. Tuğba için yapılan nakil başvurusundan olumsuz yanıt alınca adeta dünyanın başlarına yıkıldığını vurgulayan Aygün, hala iki kızının acısını yaşarken Tuğba'yı da kaybetme korkusunun yüreklerini dağladığını dile getirdi. "Elimden geleni yapıyorum ama kızlarımı yaşatmak için gücüm yetmiyor" diyen Aygün, şunları kaydetti: "Biz tüm riskleri kabul ediyoruz. Tuğba'nın nakil olmasını istiyoruz. Bu konuda devlet büyüklerinden yardım bekliyorum. Ne olur kızım yaşasın. Ona da yaşama şansı verelim. Her gün ağlıyoruz. Gözyaşlarımız hiç dinmiyor. Kızımın avucumun içinden kayıp gitmesine şahit oluyorum. Bir baba olarak çaresiz durumdayım. Bir babanın gözlerinin önünde evlatlarının günden güne ölüme gitmesi çok ağır. Allah kimseye böyle acı yaşatmasın." Ağlamaktan konuşamayan Tuğba Aygün'ün ise ağzından sadece, "Nakil olup iyileşmek istiyorum. Yaşamak istiyorum" cümleleri döküldü. Prof. Dr. Reisli, 12 yıldır takibi altındaki Tuğba Aygün'ün doğuştan ağır kombine immün yetmezliği hastalığının bulunduğunu bildirdi. Hastalığın mikroplara karşı direnci ortadan kaldırdığını ve hastaların sık sık zatürre ve bronşit geçirdiğini anlatan Reisli, "Bunun sonucu olarak akciğerler harap oluyor. Tek akciğeriyle yaşamaya çalışan hastaya, mevcut akciğeri de çürümeye başladığından artık yetmiyor. Akciğer nakli gerektiği için hemen ilgili merkezlerle temasa geçtik" diye konuştu. (AA) Trabzonspor'un beraberlik serisi sürüyor 30 Eylül 2014 Salı Pandev’den TRABZON - Spor Toto Süper Lig'de Trabzonspor, Kasımpaşa ile 1-1 berabere kalarak 4. maçından da bir puanla ayrıldı. Ligin ilk maçında Suat Altın İnşaat Kayseri Erciyesspor, ikinci haftada Fenerbahçe ile golsüz berabere kalan, geçen hafta da İstanbul Başakşehir karşısından 1-1'lik sonuçla ayrılan bordomavililer, geleneği Kasımpaşa maçında da bozmadı. Bordo-mavililer, bu sonuçla ligde 4. maçında 8 puan kaybetti. İTİRAFLAR Prandelli'nin son Sivasspor maçında kadroya bile almadığı Makedon golcü, yaptığı açıklamada, "Şu anda fiziksel eksiklerim var. En kısa zamanda bu açığı kapatacağım. Hocamla bu konuyu sürekli konuşuyorum" dedi. Alonso, Bundesliga tarihine geçti BERLİN - İspanyol yıldız, Köln maçında 206 defa topla buluşarak vatandaşı Thiago Alcantara'ya ait olan rekoru ele geçirdi. Köln maçında topla 206 kez buluşan Bayern Münihli Xabi Alonso Almanya Birinci Futbol Ligi (Bundesliga) rekorunu kırdı. Önceki rekor, 187 dokunuşla Alonso'nun takım arkadaşı ve vatandaşı Thiago Alcantara'ya aitti. (AA) İSTANBUL - Cim Bom'un Dzemaili ile birlikte Napoli'den transfer ettiği Goran Pandev, yabancı kontenjanına takılmadığı halde Prandelli tarafından Sivasspor maçı kadrosuna alınmamış ve 90 dakikayı TT Arena'daki tribünden takip etmişti. Tecrübeli futbolcu, karşılaşma sonrası yaptığı açıklamada, bu durumu dert etmediğini belirterek, "Şu anda fiziki eksiklerim var. En kısa zamanda bu açığı kapatacağım. Hocamla bu konu hakkında sürekli olarak konuşuyoruz. Takımla beraber sezon başı kampı geçirebilmiş olsaydım, her şey daha farklı ve kolay olabilirdi. En kısa zamanda takım arkadaşlarımın seviyesine ulaşmayı hedefliyorum" ifadesini kullandı. 'Uyum sorunu çekmedim' Adaptasyon konusunda herhangi bir sıkıntı yaşamadığını da belirten Makedon golcü, "Burada güzel bir aile ortamı var. Prandelli'yi İtalya'dan tanıyorum. Ayrıca bildiğiniz gibi Dzemaili ile takım arkadaşıydım. Kültürlerimiz de benzer, o yüzden pek sıkıntı çekmedim" açıklamasını yaptı. Goran Pandev, Galatasaray'a transfer olduktan sonra 2 Süper Lig maçında 27 dakika, 1 Şampiyonlar Ligi maçında da 56 dakika görev yaptı, ne gol atabildi ne de asist yaptı. Kartal: İyi hazırlandığımız maçı kaybettik ''Gladyatör'' sezona kötü başladı Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Suat Altın İnşaat Kayseri Erciyesspor'un geçen sezon başında büyük umutlarla kadrosuna kattığı ancak beklenen verimi alamadığı ''Gladyatör'' lakaplı Belçikalı forveti Björn Vleminckx, yeni sezona da kötü başladı. ERCİYES - AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, 2012-2013 sezonunun devre arasında transfer olduğu Gençlerbirliği'nde, çıktığı ilk maçta attığı 4 golle dikkatleri üzerine çeken 28 yaşındaki forvet oyuncusu Vleminckx, o sezonu 16 karşılaşmada 9 golle tamamlamıştı. Yarım sezonda sergilediği başarılı performansının ardından mavisiyahlı takıma transfer olan Belçikalı golcü, ligin ilk yarısında forma giydiği 15 maçta attığı 3 golle mavisiyahlı camianın beklentilerini karşılayamamıştı. Sezonun ikinci yarısının başında Edinho'nun transfer edilmesinin ardından fazla forma Kasımpaşa ise aldığı beraberlikle puanını 6'ya yükseltti. Bu sezon 7. resmi maçına çıkan Trabzonspor'da ilk kez yerli bir oyuncu gol attı. Bordo-mavili takımda, daha önce Cardozo (2), Medjani, Constant ve Papadopoulos gol atan yabancı oyuncular olmuştu. En son geçen sezonun 30. haftasında Suat Altın İnşaat Kayseri Erciyesspor maçında gol sevinci yaşayan Yusuf Erdoğan, bu sezon ligde ilk golünü kaydetti. (AA) şansı bulamayan "Gladyatör", sezonu 22 lig maçında 4 gol atarak tamamlamıştı. Kayseri Erciyesspor'daki ikinci sezonuna büyük umutlarla başlayan, tatil döneminde 6-7 kilo vererek, hazırlık kampına katılan Vleminckx, performansıyla teknik direktör Bülent Korkmaz'ın gözüne giremedi. Ligin ilk iki haftasında kadroya dahi alınmayan Belçikalı golcü, üçüncü haftadaki Akhisar Belediyespor maçı öncesinde antrenmanda Zoua'nın sakatlanmasının ardından teknik direktör Korkmaz tarafından Akhisar Belediyespor karşılaşmanın 18 kişilik maç kadro- suna alındı. Bu karşılaşmada 13 dakika sahada kalan Vleminckx, bu süre zarfında kendisinden bekleneni veremedi. Son olarak Kayseri Erciyesspor'un Türkiye Kupası ikinci turunda Spor Toto 3. Lig ekiplerinden Etimesgut Belediyespor'a sahasında 1-0 yenilerek, kupaya veda ettiği maça ilk 11'de başlayan "Gladyatör", 69 dakika kaldığı yeşil zeminde pek varlık gösteremeyerek, teknik direktör Korkmaz tarafından oyundan alındı. Zoua'ın sakatlanmasının ardından forma şansı bulduğu iki maçta pek etkili olamayan Vleminckx'in, Erciyesspor futbol kamuoyunda gelecek maçlarda oynama olasılığının azaldığı konuşuluyor. Kayseri Erciyesspor Basın Sözcüsü Kaan Savruk, yaptığı açıklamada, Vleminckx'in kaliteli futbolcu olduğunu ancak gerçek performansını ortaya koyamadığını söyledi. Belçikalı golcüden takıma daha fazla katkı beklediklerini vurgulayan Savruk, şöyle devam etti: "Vleminckx iyi bir golcü. Gençlerbirliği'nde kısa sürede güzel işlere imza atmıştı ancak bizde istenilen performansı gösteremedi. Futbolcumuzdan daha gayretli olmasını bekliyoruz. Vleminckx bulduğu şansı değerlendirmeli. Temennimiz önümüzdeki haftalarda çıkış yakalayarak, takıma katkı sağlaması." AKHİSAR - Spor Toto Süper Lig’de deplasmanda Akhisar Belediyespor'a 2-0 yenilen Fenerbahçe'de Teknik Direktör İsmail Kartal, iyi hazırlandıkları maçı kaybettikleri için üzgün olduklarını söyledi. Maç sonu düzenlenen basın toplantısında konuşan Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, maçta Akhisar Belediyespor'un kendilerinden daha istekli ve arzulu oynadığını söyledi. Akılcı oynadıklarını kaydeden Kartal, "Yakaladıkları pozisyonları gole çevirmeyi bildiler. Biz değerlendiremedik. İkinci yarıya daha temkinli yaklaşmayı beklerken, yediğimiz golle demoralize olduk. Pas hataları yapmaya başladık. Rakibimizin oyunu ortaya çıktı. Rakip iyi mücadele etti, tebrik ediyoruz. Biz de iyi mücadele ettik. Bundan sonra önümüzdeki maçlara bakacağız.” Hedefi dünya şampiyonluğu DÜZCE - Ağabeyine özenerek küçük yaşta başladığı karatede önemli başarılar elde eden 20 yaşındaki Ali Sofuoğlu, Almanya'da yapılacak Büyükler Dünya Karate Şampiyonası'nda altın madalya hedefliyor. Kasımda Bremen kentinde düzenlenecek şampiyonaya hazırlanan Sofuoğlu, AA muhabirine, takım halinde "kata" müsabakalarına katılacağını, birincilik kürsüsüne çıkmayı hedeflediğini söyledi. Kampın çok iyi geçtiğini belirten Sofuoğlu, "Şampiyonaya hazırlık için bundan sonra iki kampımız daha var. Arada hazırlık maçları için yine Almanya'ya gideceğiz. İyi çalışıyoruz, beklentilerimizi karşılamak için çalışıyoruz" dedi. (AA) 30 Eylül 2014 Salı Mozart'a ait kayıp nota yazıları 200 yıl sonra ortaya çıktı VİYANA - Klasik Batı Müziği'nin ünlü bestekarlarından Mozart'ın 11 nolu La Majör Piyano Sonatı'nın (K. 311) eksik sayfaları Macaristan Milli Kütüphanesi'nde bulundu. Wolfgang Amadeus Mozart'ın kendi el yazısıyla kaleme aldığı orjinal nota yazılarının 200 yıldan beri kayıp olan eksik sayfaları, Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de ortaya çıktı. Macaristan Milli Kütüphanesi müzik bölümü arşivlerinde araştırma yapması için yönetim tarafından görevlendirilen uzman Balazs Mikusi, rutin çalışmaları sırasında Mozart'a ait orjinal nota yazılarını fark etti. Mozart'ın 1783 yılında bestelediği 11 nolu La Majör Piyano Sonatı'nın 3. bölümünde Mehter Marşı'nın ritminden esinlenerek yazdığı ve Türk Marşı olarak bilinen 'Rondo alla Turca' eseri yer alıyor. 200 yıl sonra ortaya çıkan orjinal nota yazıları arasında Türk Marşı'ndan da bir kısım bulunuyor. Kayıp sayfaların Budapeşte'ye nasıl gittiği ise belirsizliğini koruyor. (CHA) Çin, uzayda dev projeye hazırlanıyor PEKİN - Son yıllarda uzay alanında elde ettiği başarılarda adından söz ettiren Çin, Tiangong-2 adlı uzay laboratuvarını 2016’da fırlatmayı planladığını açıklandı. İnsanlı uzay istasyonu kurma hedefine oldukça yaklaşan Çin, 2016'da fırlatılacak laboratuvar için Çinli taykonotların hazır olduğunu bildirdi. Çin İnsanlı Uzay Projesi Ofisi Başkanı Wang Zhaoyao, Pekin’de bugün yaptığı açıklamada, uzay laboratuvarı, uzay araçları ve taşıyıcı roketin üretim çalışmalarının sürdüğünü ve Tiangong-2’nin, Shenzhou-11 uzay aracı ve Tianzhou-1 kargo gemisiyle kenetlenmesini planladıklarını ifade etti. Ay’daki zengin minerallerden de yararlanmak isteyen Çin’in, 2 Aralık’ta uzaya gönderdiği Chang'e3 adlı Ay keşif aracı Ay’a başarılı yumuşak iniş gerçekleştirmiş ve 37 yıl aradan sonra Ay’a keşif aracı indiren ülke olmuştu. İnsansız olarak uzaya gönderilen Chang'e-3’ün (Ay Tanrıçası) Ay'a inişi 12 dakika sürmüştü. Çinli yetkililer, Mars’a da uzay aracı yollama gibi yeni hedeflere ağırlık veriyor. Çin, 2020’ye kadar bir uzay istasyonu kurma ve Ay’a bir insan gönderme planlarını yürütüyor. Çin, 2007 yılında ilk ay uzay aracı Chang'e-1’i göndermiş ve bu araçla yüzeydeki görüntüleri almış ve elementlerin dağılımını incelemişti. Çin, Haziran ayında uzaya biri kadın olmak üzere üç astronot (Çinliler taykonot olarak adlandırıyor) göndermiş ve yörüngede kaldıkları 15 gün içinde taykonotlar, uzay aracının içinde çeşitli deneyler gerçekleştirmiş ve canlı yayında görüntülü olarak Çin’deki öğrencilerin sorularını yanıtlamıştı. DENEY UYDUSU FIRLATILDI Öte yandan Çin, bugün Jiuquan Uydu Fırlatma Merkezi'nden uzaydaki bilimsel deneylerde kullanılacak bir deney uydusunu başarıyla fırlattı. Çin medyası, Shijian-11-07 adlı uydunun Uzun Yürüyüş (Long March- Changzheng)-2C taşıyıcı roketiyle saat 13.13'te fırlatıldığını ve başarıyla yörüngesine oturduğunu bildirdi. Bu aynı zamanda Uzun Yürüyüş serisinin 194. fırlatılışı oluyor. (CHA) Acı biberden reçel yaptı Kimyager Muzaffer Özaydemir (60), laboratuvar gibi kullandığı mutfağında, 6 çeşit acı biberi bir araya getirerek, reçelini yaptı. ESKİŞEHİR- Kimyager Muzaffer Özaydemir (60), laboratuvar gibi kullandığı mutfağında, 6 çeşit acı biberi bir araya getirerek, reçelini yaptı. İzmir'de yaşayan kimyager Muzaffer Özaydemir, "Yaşamda acıyla tatlı iç içe oluyorsa, kavanozda niye olmasın" diyerek 6 çeşit acı biberi bir araya getirip reçel yaptı. "YAŞAMDA TATLI İLE ACI İÇ İÇE OLUYORSA..." İzmir'de yaşayan ve bir etkinliğe katılmak üzere Eskişehir'e gelen Özaydemir, AA muhabirine, "Muzo dedenin acı biber reçeli" adını verdiği ürünü anlattı. Mutfağı seven biri olduğuna dikkati çeken Özaydemir, "Emekli olduktan sonra mutfağı laboratuvar gibi kullanmaya başladım. Acı biberi çok severim. Közlemesi, kızartması, şoklaması derken eşimin, 'yaşam acı ve tatlının iç içe olduğu bir şeydir' lafı beni çok etkiledi. Yaşamda acıyla tatlı iç içe oluyorsa, 'kavanozda niye olmasın' şeklinde bir yaklaşımla, böyle bir reçel yaptım. Oldukça da başarılı oldu" dedi. İlk olarak tek bir biber çeşidinden reçel yapmayı denediğini anlatan Özaydemir, daha sonra 6 biberi harmanlayarak, ortaya çıkan lezzette karar kıldığını söyledi. "EMEKLİ KİMYAGERİN MUTFAK FANTAZİSİ" Çevresindeki kişiler tarafından severek tüketilen ve rağbet gören ürününün devamını isteyenler için reçel kavanozlarının üzerine telefon numarasını yazan Özaydemir, çocuklarının kendisine hitap şekli olarak kullandığı "Muzo Dede" adıyla satış yapmaya başladığını bildirdi. "TARİFİ KAFAMDA VE SEVGİMDE GİZLİ" Reçelin tarifinin merak edildiğini dile getiren Özaydemir, şöyle konuştu: "Acı biberden reçel yapmak nereden çıktı' diyorlar, bende onlara, 'bu emekli kimyagerin mutfak fantezisi' diyorum. Alışılmışı yapmayı sevmiyorum, onun dışında bir şeyler yapıyorum. Ege yöresinde çeşitli pazarlara gidiyorum. İhtiyacım olan kalitede biberleri dilediğim gibi tek tek seçiyorum. Tarifi damağımda, kafamda ve sevgimde saklı. Standart bir ölçü kullanmıyorum gramlı falan değil de el kararı ölçüyle yapıyorum. Ayrıca klasik yöntemleri kullanmıyorum. Bir kaç aşamadan geçiriyorum. Yani içeriğini versem de aynı aşamalardan geçirmeden bu tada ulaşmak mümkün değil." "KENDİ YEMEDİĞİM ŞEYİ BAŞKASINA YEDİRTMEM" Şu an için sadece çeşitli etkinliklerde ve kendi çevresindeki kişilere satış yaptığını anlatan Özaydemir, şöyle devam etti: "Ticari gaye olarak başladığımız bir iş değildi. Emekliliğin getirdiği ve konuya olan sempatinin oluşturduğu bir şeydi. Bu yüzden üretimi arttırmayı düşünmüyorum. Bir ürünün üretimi çoğaldıkça, sanayileştikçe onda aradığınız lezzet kaybolmaya başlıyor. Üstelik ben birilerini çalıştırarak, bu işi yapmak istemiyorum. Seçmesinden, temizlenmesinde, reçel haline getirilmesinde tek yardım aldığım kişi eşimdir. Ayrıca kendi mutfağımda yaptığım için içerisine koruyucu ve kıvam arttırıcı kimyasallar da koymuyorum. Buna da karşıyım. Zaten ben kendi yemediğim bir şeyi başkasına yedirtmem. Bunun içine ben sadece Muzo Dede'nin sevgisini katıyorum." "Reçelimden tattırıp da 'beğenmedim' diyen çıkmadı" ifadesini kullanan Özaydemir, reçeli deneyen kişilerin bir kısmının da ızgara etlerin yanında "barbekü sos" olarak kullandıklarını sözlerine ekledi. (AA) Osmanlı’nın kuruluş dönemi paraları “İLK DARPHANE”de sergilenecek BURSA - Cem Şan - Bursa'da, Osmanlı Devleti'nin ikinci padişahı Orhan Gazi döneminde 1300'lü yıllarda ilk paraların basıldığı darphanenin restorasyonu sürüyor. Osmanlı'nın ilk paraları, restorasyon tamamlandıktan sonra bu binada sergilenecek. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bursa'nın her alanda gelişmesine katkı sağladıklarını, tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkmayı önemsediklerini söyledi. Bir dönemin payitahtı olan kentin tarihi bölgelerini birer birer ayağa kaldırdıklarını belirten Altepe, başta sultan külliyelerini restore ederek orijinal haline dönüştürdüklerini anlattı. Altepe, yürüttükleri çalışmalar sonucu sultan külliyeleri, Kapalı Çarşı ve Hanlar Bölgesi ile Cumalıkızık başta olmak üzere Bursa'nın 7 bölgesinin, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Mirası Listesine dahil edildiğini bildirdi. Osmanlı'nın ilk başkenti Bursa'nın, Osman Gazi'den itibaren sırasıyla 6 padişaha ev sahipliği yaptığını hatırlatarak, şöyle devam etti: "Devletin en önemli sembollerinden biri de para basmaktır. Bursa'da paraların basıldığı darphaneler vardı. O darphanelerden biri, Maksem bölgesindeki Pınarbaşı Caddesi'nde bulunuyor. Saltanat Kapı'nın yanında da bir darphane var. Bu iki darphane, Bursa tarihinde geçiyor. Restorasyonunu yaptığımız Maksem'de bulunan darphanenin 600 yılı aşkın bir tarihi var. 1300'lü yıllarda Orhan Gazi döneminde Osmanlı'nın ilk parası burada basıldı. Darphane, 6 asır sonra oldukça yorgun düşmüş daha sonra tadilata uğramış ve yapılan değişikliklerle yıllarca konut olarak kullanılmış. Bu tarihi yapı, zaman içinde ilgisizlikten harabeye dönüşmüştü. Burasını yeniden kente kazandırmak amacıyla yoğun çaba harcadık. Osmanlı'nın ilk çarşılarını kurduğu, ilk parayı bastığı, han, hamam, şifahane, tekke gibi mimari eserlerin ilklerinin yer aldığı Bursa'da bir değeri daha gün yüzüne çıkarmanın mutluluğunu yaşıyoruz." Altepe, geçen yıl temmuz ayında kamulaştırmanın bittiğini ve projeler onaylandıktan sonra restorasyona başladıklarını dile getirdi. Darphanenin mülkiyeti Büyükşehir Belediyesi'ne geçtikten sonra bu yapıyı orijinal haliyle ortaya çıkardıklarına değinen Altepe, "Tarih başkenti Bursa'nın en önemli köşe taşlarından biri, bu darphane. Burası bölgeye hizmet edecek. Darphanenin bahçesinde kurulan ek bina ise sosyal ve kültürel faaliyetlerin yapılacağı, insanların buluşacağı önemli bir merkez olacak" değerlendirmesinde bulundu. Altepe, darphanenin yenilenen yüzüyle Bursa'ya ayrı bir renk katacağını vurguladı. Binanın yeni işlevi hakkında bilgi veren Altepe, "Darphanede, paraların basımının gerçekleştirildiği araç gereçler sergilenecek. Ayrıca Osmanlı döneminden bu yana basılan paraların sergileneceği bir bölüm de yer alacak" diye konuştu. (AA)
© Copyright 2024 Paperzz