Mevzuattaki Gelişmeler

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü
Tarih : 26/03/2014
Sayı : 17192610-125[ÖZG-13-13]-70
Konu :"Franchise Sözleşmesi" kapsamında royalti, pazarlama ve rezervasyon şeklinde çeşitli
hizmetler karşılığında yapılan ödemelerde kurumlar vergisi tevkifatı
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, İngiltere'de mukim ... Ltd. Şti.nin sahibi
olduğu "..." markası (ismi) ile otel işletmeciliği yapan şirketinizin "..." otelinin sahip ve
işleticisi olduğu, İngiltere mukimi adı geçen şirket ile şirketiniz arasında imzalanan franchise
sözleşmesi kapsamında, mevcut oda sayısı da dikkate alınarak brüt oda gelirlerinizin belirli
bir yüzdesinin royalti ücreti, pazarlama ve rezervasyon katkı payı, ödüllendirme ve pazarlama
katkı payı vb. adlar altında her ay İngiltere mukimi ... Ltd. Şti.ne ödendiği belirtilerek söz
konusu ödemeler üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususunda
Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; birinci
maddede yazılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde
bulunmayanların, yalnız Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği
hükme bağlanmış, üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazancının
hangi kazanç ve iratlardan oluştuğu belirtilmiştir. Anılan maddenin üçüncü fıkrasının (c)
bendinde taşınır ve taşınmazlar ile hakların Türkiye'de kiralanmasından elde edilen iratların
dar mükellefiyet konusuna giren kurum kazancı olarak vergilendirileceği hükmüne yer
verilmiştir.
Aynı Kanunun 30 uncu maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların maddede
bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil
olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar
vergisi kesintisi yapılacağı belirtilmiş olup, maddenin ikinci fıkrasında ise ticari veya zirai
kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı,
marka ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya
hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi
yapılacağı hükme bağlanmıştır. Vergi kesintisi oranları, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı uyarınca 03.02.2009 tarihinden itibaren, gayrimaddi hak bedeli ödemelerinden de %20
olarak belirlenmiştir.
-ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI YÖNÜNDEN
"Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik
Krallığı Arasında Gelir Ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması" 01.01.1989
tarihinden itibaren uygulanmakta olup, söz konusu Anlaşmanın "Gayrimaddi Hak Bedelleri"
başlıklı 12 nci maddesinde;
" 1. Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen gayrimaddi
hak bedelleri bu diğer Devlette vergilendirilebilir.
2. Bununla beraber, söz konusu gayrimaddi hak bedelleri, elde edildikleri Akit
Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak gayrimaddi hak
bedelinin gerçek lehdarı diğer Akit Devletin mukimi ise, bu şekilde alınacak vergi gayrimaddi
hak bedelinin gayrisafı tutarının yüzde 10 'unu aşmayacaktır.
3. Bu maddede kullanılan "gayrimaddi hak bedelleri " terimi, sinema filmleri, radyotelevizyon yayınlarında kullanılan filmler ve bantlar dahil olmak üzere edebi, artistik, bilimsel
her nevi telif hakkının veya her nevi patentin, alameti farikanın, desen veya modelin, planın,
gizli formül veya üretim yönteminin veya sınai, ticari, bilimsel tecrübeye dayalı bilgi
birikiminin kullanma imtiyazı, kullanma hakkı veya satışı ile sınai, ticari, bilimsel teçhizatın
kullanma imtiyazı veya kullanma hakkı karşılığında ödenen her türlü bedelleri kapsar."
hükümleri öngörülmektedir.
Özelge talep formu ekinde yer alan "Franchise Sözleşmesi" kapsamında Şirketinizin
tek sözleşme ile hem royalti ve pazarlama hem de rezervasyon adı altında aldığı çeşitli
hizmetler karşılığında bazı ödemelerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Genel olarak isim hakkı
ve/veya franchise sözleşmelerinde esas olan otelcilik faaliyetinin yürütülmesi olup, bu
sözleşmelerde yurtdışındaki şirket, dünyaca ünlü otel markasının ve bu markayı oluşturan
sistemin kullanılmasına izin vermesinin karşılığında, otel sahibi tam mükellef kurumdan yıllık
sabit bir bedel veya ciro üzerinden belli bir pay almaktadır. Yurtdışında mukim şirket, sadece
markanın korunmasına yönelik standartları belirlemekte ve otelin bu standartlara uygun
biçimde işletilip işletilmediğini kontrol etmektedir. Bu tip sözleşmelerde isim hakkı
kullandırılmanın yanında know-how aktarımı da gerçekleştirilmektedir.
Bu itibarla, Şirketinizce, "Franchise Sözleşmesi" kapsamında royalti, pazarlama ve
rezervasyon şeklinde çeşitli hizmetler karşılığında bazı ödemelerde bulunulması, sözleşmenin
temel niteliğinin gayri maddi hak kiralaması olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Bu
durumda, otelin isim hakkını kullandıran ... Ltd. ile isim hakkını kiralayan Şirketiniz
arasındaki anlaşmanın bütün olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, isim hakkı
(franchise) sözleşmesi çerçevesinde farklı adlar altında yapılan ödemelerin de yurtdışındaki
kurumun Türkiye'den elde ettiği gayrimaddi hak bedeli olarak vergilendirilmesi
gerekmektedir.
Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, İngiltere mukimi ... Ltd.'den isim hakkı
ve/veya franchise sözleşmesi içinde yer alan royalti, pazarlama, rezervasyon ve holidex
hizmetlerinin de alınmış olması, sözleşmenin temel niteliği olan gayrimaddi hak kiralaması
gerçeğini değiştirmeyeceğinden, "gayrimaddi hak bedeli" niteliği taşıyan bu ödemeler
üzerinden Türkiye-İngiltere Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması'nın 12 nci maddesi
kapsamında %10 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Anlaşma hükümlerinin uygulanabilmesi için İngiltere mukimi firmanın İngiltere'de
tam mükellef olduğunu ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğini
İngiltere yetkili makamlarından alacağı mukimlik belgesi ile kanıtlaması ve bu belgenin aslı
ile birlikte Türkçe tercümesinin noterce veya o ülkedeki Türk Konsolosluklarınca tasdik
edilen bir örneğini Türkiye'deki vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz etmesi
gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
ÇORUM VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
Tarih : 25/10/2013
Sayı : 76071283-120(68-2013-1)-16
Konu : Beyannamelerin damga vergisi ile S.G.K. Destekleme Priminin indirimi
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ... Malmüdürlüğünde ... vergi kimlik numarasında
... Adi Ortaklığı olarak serbest muhasebeci mali müşavirlik faaliyetinden dolayı kayıtlı
bulunduğunuzu, müşterileriniz ile yapmış olduğunuz hizmet sözleşmelerine ait damga
vergilerinin, yıllık gelir vergisi, katma değer vergisi, muhtasar ve geçici vergi
beyannamelerine ait damga vergilerinin, Sosyal Güvenlik Kurumuna ödediğiniz sosyal
güvenlik destek priminin, aylık S.G.K. prim bildirgelerine ait damga vergisi ile
müşterilerinizden kredi kartı ile muhasebe ücreti tahsilatı için kullanılan pos cihazı ile ilgili
bankalar tarafından hesabınızdan kesilen komisyon ve B.S.M.V'nin, pos üye işyeri aylık
ücretlerinin ve hat bedelinin serbest meslek kazancınızın tespitinde gider olarak indirim
konusu yapılıp yapılamayacağı ile diğer gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin benzer
giderleri hususunda Defterdarlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 67 nci maddesinde, "Serbest meslek kazancı bir
hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve
diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla
yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır...." hükmü yer almıştır.
Aynı Kanunun "Mesleki Giderler" başlıklı 68 inci maddesinde, serbest meslek
kazancının tespitinde hasılattan indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup, söz konusu
maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, mesleki kazancın elde edilmesi ve idame
ettirilmesi için ödenen genel giderlerin, (9) numaralı bendinde ise mesleki kazancın elde
edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen meslek, ilan ve reklam vergileri ile iş yerleriyle ilgili
ayni vergi, resim ve harçların serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirileceği
hükme bağlanmıştır.
Bu hükme göre, serbest meslek kazancının elde edilmesi ve idame ettirilmesi için
yapılan genel giderlerin kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında bir illiyet bağının
bulunması, giderlerin kazancın elde edilmesine yönelik olması ve söz konusu giderlerin 213
sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belgelendirilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı Tabloda damga
vergisine tabi kağıtların neler olduğu sayılmış olup, söz konusu beyannameler ile sözleşme
kapsamında düzenlenen kağıtların damga vergisine tabi tutulacağı belirtilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre;
- Mesleki faaliyetiniz dolayısıyla müşterileriniz ile yapılan sözleşmeler veya benzeri
nitelikteki damga vergileri ile Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ilgili mevzuatına göre
emekli maaşınızdan kesilen sosyal güvenlik destek primlerinin,
- Pos cihazı ile ilgili bankalar tarafından alınan komisyon ve B.S.M.V, pos üye işyeri
aylık ücretleri ve hat bedelinden mesleki faaliyetinizle sınırlı kısmının,
serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır.
- Mükellefiyete ilişkin yıllık gelir vergisi, katma değer vergisi, muhtasar, geçici vergi
beyannameleri ile S.G.K. prim bildirgelerine ait damga vergilerinin Gelir Vergisi Kanununun
68 inci maddesinde sayılan indirilecek giderler arasında yer almaması nedeniyle indirim
konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, verdikleri beyannameler ile
S.G.K. prim bildirgelerinde yer alan damga vergilerinin defterlere gider olarak kaydedip
kaydedemeyecekleri hususunda mükelleflerin kendileri tarafından özelge talebinde
bulunulması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Tarih : 03/10/2013
Sayı :62030549-120[68-2013/479]-1636
Konu :Serbest meslek erbabının yemek harcamalarının mesleki kazancın tespitinde indirim
konusu yapılıp yapılamayacağı.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, serbest meslek mükellefi olduğunuz ve
personelinizin işyeri dışında yediği yemek karşılığının tarafınızca ilgili personele ödendiği
belirtilerek, personelinize yaptığınız bu ödemelerin serbest meslek kazancınızın tespitinde
indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun,
61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak
çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen
menfaatlerdir.
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam,
avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş
olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi
şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez." ,
65 inci maddesinin birinci fıkrasında, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan
kazançlar serbest meslek kazancıdır.",
67 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde
serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle
sağlanan para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen
menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır." ,
68 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, "Mesleki kazancın elde
edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler (İkametgahlarının bir kısmını iş yeri
olarak kullananlar, ikametgah için ödedikleri kiranın tamamı ile ısıtma ve aydınlatma gibi
diğer giderlerin yarısını indirebilirler.İş yeri kendi mülkü olanlar kira yerine amortismanı,
ikametgahı kendi mülkü olup bunun bir kısmını iş yeri olarak kullananlar amortismanın
yarısını gider yazabilirler)",
94 üncü maddesinin birinci fıkrasında tevkifat yapmak zorunda olanlar sayılmış,
fıkranın (1) numaralı bendinde ise "Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede
yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü
maddelere göre"
hükümleri yer almaktadır.
Bu hükümlere göre, tarafınızca personele işyeri dışında yediği yemeğin karşılığı
olarak yapılan ödemelerinin ücret kabul edilerek Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 103 ve
104 üncü maddelerine göre vergilendirilmesi kaydıyla aynı Kanunun 68 inci maddesinin
birinci fıkrasının(1) numaralı bendi kapsamında gider olarak yazılması mümkün
bulunmaktadır.
Bilgilerinize rica ederim.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
KAYSERİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)
Tarih : 16/04/2014
Sayı : 50426076-120.07.01[MÜK.80-2014/20-554]-48
Konu : Değer artış kazancı hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, gayrimenkul sahibinin bir firmaya kefilliğinden
dolayı üzerinde ipotek olan dükkanını 08.11.2013 tarihinde 223.000,00 TL ye satın aldığınız,
firmanın bankaya olan borcunu ödeyememesinden dolayı satın almış olduğunuz dükkanın
banka tarafından firmanın kredi borcu tutarı olan 580.000,00 TL ye satın alınacağı ancak satış
bedelinin sadece 223.000,00 TL lik kısmının tarafınıza ödeneceğinden bahisle, değer artışı
kazancı yönünden beyanname vermenizin gerekip gerekmediği hususunda Başkanlığımız
görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Değer Artışı Kazançları" başlıklı Mükerrer 80
inci maddesinde, "Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar
değer artış kazançlarıdır.
......
6. İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci
maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde
vergiye tâbi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap
tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin
ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak
tarafından satın alınmış sayılır).
Bu maddede geçen "elden çıkarma" deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması,
bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması,
devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.
Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye
piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 9.700 TL.Yeni Türk Lirası gelir
vergisinden müstesnadır.
......" hükümleri yer almaktadır.
Aynı Kanunun "Safi Değer Artışı" başlıklı Mükerrer 81 inci maddesinde ise "Değer
artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para
ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet
bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve
ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunur. Hâsılatın ayın ve menfaat olarak
sağlanan kısmının tutarı Vergi Usul Kanunu'nun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin
ve tespit olunur.
......
Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların,
elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya
fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir. Şu kadar ki, bu endekslemenin
yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır." hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 298 inci maddesinin (C)
bendinde, "Vergi Kanunlarında yer alan "toptan eşya fiyatları genel endeksi" ibaresi "üretici
fiyatları genel endeksi" ve "TEFE" ibaresi "ÜFE" olarak uygulanır." hükmüne yer
verilmiştir.
Aynı Kanunun 3 üncü maddesinin (B) bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran
olayın ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, iktisadi, ticari ve
teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun
iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olacağı hüküm altına
alınmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre; 08.11.2013 tarihinde satın aldığınız dükkanın satış
bedeli olarak 580.000,00 TL nin dikkate alınması, satıştan doğan ve yıllık beyanname ile
beyan edilmesi gereken değer artış kazancının ise Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 81 inci
maddesi hükümleri çerçevesinde tespit edilmesi gerekir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Tarih : 16/04/2014
Sayı : 62030549-120[70-2013/1000]-965
Konu : Hizmet karşılığı olmaksızın vakıf gelirlerinden alınan hisselerin vergilendirilmesi.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ekinde yer alan dilekçenizin incelenmesinden;
müvekkiliniz ..'in 1989 yılından bu yana ABD'de ikamet ettiğini ve Türk vatandaşı olduğunu,
annesinin 06/12/2008 tarihinde vefat ettiğini, malvarlığını ölmeden önce düzenlediği
vasiyetname ile Türk Eğitim Vakfına şartlı olarak bağışladığını, söz konusu vasiyetname
uyarınca Vakfın müvekkilinize her ay 1.250 USD ödemekle yükümlü olduğunu, ancak
yapılan ödemeler üzerinden vergi tevkifatı yapıldığını belirterek, yapılan kesintinin Türkiye
ile ABD arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması ve Gelir Vergisi
Kanunu çerçevesinde doğru olup olmadığı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup,
konuya ilişkin Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin son fıkrasında, "Vakfın
gelirinden hizmet karşılığı olmayarak alınan hisseler ile zirai faaliyete bilfiil iştirak
etmeksizin sadece üründen pay alan arazi sahiplerinin gelirleri bu Kanunun uygulanmasında
gayrimenkul sermaye iradı addolunur." hükmü öngörülmektedir.
Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, "Kamu idare ve müesseseleri,
iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler,
vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler,
gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai
kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki
bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları
sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar."
hükmü yer almaktadır.
Anılan fıkranın 5/(a) bendinde 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması
karşılığı yapılan ödemeler üzerinden (2009/14952 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince)
%20 oranında tevkifat yapılacağı belirtilmiştir.
Diğer taraftan, hükümleri 01/01/1998 tarihinden itibaren uygulanmakta olan Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşmasının "Gayrimenkul Varlıklardan Elde Edilen Gelir" başlıklı 6'ncı maddesinin ilk üç
fıkrasında;
"1. Bir Akit Devlet mukiminin diğer Akit Devlette bulunan gayrimenkul varlıklardan
elde ettiği gelir (tarım veya ormancılıktan elde edilen gelir dahil), bu diğer Devlette
vergilendirilebilir.
2. "Gayrimenkul varlık" terimi, bahse konu varlığın yer aldığı Akit Devletin
mevzuatına göre tanımlanacaktır. Terim her halükarda gayrimenkul varlığa müteferri
varlıkları, tarım ve ormancılıkta kullanılan araçları ve hayvanları, her çeşit dalyanları, özel
hukuk hükümlerinin uygulanacağı gayrimenkul mülkiyetine ilişkin hakları, gayrimenkul intifa
haklarını ve maden ocaklarının, kaynakların ve diğer doğal kaynakların işletme hakkından
veya işletilmesinden doğan sabit ya da değişken ödemeler üzerindeki hakları kapsayacaktır;
gemiler, vapurlar ve uçaklar gayrimenkul varlık olarak kabul edilmeyecektir.
3. 1 inci fıkra hükümleri, gayrimenkul varlığın doğrudan kullanımından,
kiralanmasından veya diğer herhangi bir şekilde kullanımından elde edilen gelire
uygulanacaktır."
hükümleri yer almaktadır.
Buna göre, Anlaşmanın 6 ncı maddesinin 2 nci fıkrasına göre gayrimenkul varlık,
bulunduğu Akit Devletin mevzuatı çerçevesinde tanımlanacak olup iç mevzuatımıza göre
gayrimenkul olarak değerlendirilen Türkiye'deki varlıklardan elde edilecek gelirlerin, iç
mevzuat hükümlerimiz çerçevesinde Türkiye'de vergilendirilmesi gerekmektedir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, vakıf tarafından hizmet karşılığı olmaksızın
müvekkilinize ödenecek tutarlar gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirildiğinden,
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının 6 ncı maddesine istinaden de elde edilen gelir
Türkiye'de vergilendirildiğinden, Türk Eğitim Vakfı tarafından müvekkelinize nakden veya
hesaben ödenen bedeller üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 5/(a)
bendine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
GAZİANTEP VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
VERGİ VE ANLAŞMALAR UYGULAMA MÜDÜRLÜĞÜ
Tarih : 14/04/2014
Sayı : 16700543-120-14
Konu : Değer artış kazancı
İlgide kayıtlı talep formunuz ve eklerinin tetkikinde, Babanızdan 1953 yılında miras
yolu ile kalan ... parselde adınıza kayıtlı 2.480 m² arazinizi yine ... Büyükşehir Belediyesi
adına ... parselde kayıtlı 5.861,11 m² arsa ile 28.01.2011 tarihinde sıfır satış bedeli ile trampa
usulü takas ettiğinizi, 28.01.2011 tarihinde de tapuda adınıza tescilinin yapıldığı belirtilerek,
takas karşılığı aldığınız arsayı satışa çıkarmayı düşündüğünüzden satış işlemi sonrası gelir
vergisi kanununa göre vergileme olup olmayacağı hususunda bilgi verilmesi istenilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun "Değer Artışı Kazançları" başlıklı Mükerrer
80'inci maddesinde;
"Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı
kazançlarıdır.
........
6. İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci
maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde
vergiye tâbi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap
tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin
ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak
tarafından satın alınmış sayılır.).
Bu maddede geçen "elden çıkarma" deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması,
bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması,
devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder." hükmüne yer
verilmiştir.
Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer
sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, (285 Seri No'lu Gelir
Vergisi Genel Tebliği ile 1.1.2014 tarihinden) 9.700 Türk Lirası gelir vergisinden müstesna
tutulmuştur.
Diğer taraftan, anılan Kanunun Mükerrer 81 inci maddesinin birinci fıkrasında; değer
artışında safi kazancın elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile
temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet
bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve
ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunacağı hükme bağlanmış olup, son
fıkrasında ise "Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve
hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen
toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir. Şu kadar ki, bu
endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır." hükmü
yer almaktadır.
Öte yandan, konuyla ilgili olarak ayrıntılı açıklamaların yer aldığı 25.03.2011 tarihli
ve 76 sıra numaralı Gelir Vergisi Kanunu Sirkülerinin, "Gayrimenkullerde İktisap Tarihinin
Belirlenmesi" başlıklı dördüncü bölümünde, "Gayrimenkullerde iktisap, Türk Medeni
Kanununun 705 inci maddesi uyarınca, tapuya tescille olmaktadır. Buna göre, kat karşılığı
müteahhide veya kooperatiflere verilen arsa karşılığında alınan gayrimenkuller dahil, iktisap
edilen gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde, değer artışı kazancının tespiti yönünden
iktisap tarihi olarak, gayrimenkulün tapuya tescil edildiği tarih esas alınacaktır.
Ancak, gayrimenkulün tapuya tescil tarihinden önce sahibinin fiilen kullanımına
bırakıldığı bazı özel haller de iktisap tarihi olarak tapuya tescil tarihi yerine fiilen kullanıma
bırakılma tarihinin kabul edilmesi gerekir.
......" açıklamalarına yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre;
Babanızdan miras yoluyla (ivazsız) kalan arazinizin ... Büyükşehir Belediyesi ile
28.01.2011 tarihinde sıfır satış bedeli ile trampa usulü takas edilmesi işlemi değer artış
kazancı konusuna girmediğinden vergileme yapılması söz konusu olmayacaktır.
Ancak, takas karşılığı aldığınız arsanın 28.01.2011 tarihinde adınıza tapuya tescil
edilmesi nedeniyle iktisap tarihi olarak bu tarih esas alınacağından, dolayısıyla da iktisap
tarihinden itibaren beş yıllık süre geçmemiş olduğundan söz konusu gayrimenkulün satışından
elde edilecek kazancın değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Tarih : 14/04/2014
Sayı : 62030549-120[86-2013/234]-898
Konu : Dar mükellefin gayrimenkul sermaye iradı ve temettü beyanı hk.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... T.C. kimlik
numaralı mükellefi olduğunuz, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
vatandaşı olduğunuz, ikametgahınızın İstanbul da olduğu, Türkiye de kira ve temettü
gelirinizin olduğu, Kıbrıs da sadece kira gelirinizin olduğu, ikametgahınızın K.K.T.C.'ne
almanız ve orada yaşadığınız takdirde yıllık gelir vergisi beyannamesi verip vermeyeceğiniz
hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri
aşağıda açıklanmıştır.
ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMALARI YÖNÜNDEN:
"Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan
Vergilerde
Çifte
Vergilendirmeyi
ve
Vergi
Kaybını
Önleme
Anlaşması" nın "Gayrimenkul Varlıklardan Elde Edilen Gelir" başlıklı 6 ncı maddesinin
birinci fıkrasında;
"1. Bir Akit Devlet mukiminin diğer Akit Devlette bulunan gayrimenkul varlıklardan,
tarım ve ormancılık dâhil, elde ettiği gelir, gayrimenkulün bulunduğu bu diğer Akit Devlette
vergilendirilebilir.
..."
hükmü yer almaktadır.
Buna göre, K.K.T.C. mukimi olduğunuzda, Türkiye'de bulunan gayrimenkullerden
elde ettiğiniz kazançlar, Türkiye'de iç mevzuatımız uyarınca vergilendirilebilecektir.
Anılan anlaşmanın "Temettüler" başlıklı 10 uncu maddesi;
"1. Bir Akit Devletin mukimi olan bir kurum tarafından diğer Akit Devlet mukimine
ödenen temettüler, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.
2. Bununla beraber söz konusu temettüler, ödemeyi yapan kurumun mukimi olduğu
Devletçe de kendi mevzuatına göre vergilendirilebilir; ancak kendisine ödemede bulunulan
kişi temettünün gerçek lehdarı ise, bu şekilde alınacak vergi aşağıdaki oranları
aşamayacaktır:
a) Temettü elde eden, temettü ödeyen kurumun sermayesinin doğrudan doğruya en az
yüzde 25'ini elinde tutan bir kurum ise (ortaklıklar hariç), gayrisafi temettü tutarının yüzde
15'i;
b) Tüm diğer durumlarda, gayrisafi temettü tutarının yüzde 20'si.
..."
hükmünü öngörmektedir.
Bahse konu hüküm uyarınca; Türkiye'de elde edeceğiniz temettülerin gerçek lehdarı
olmanız halinde, tarafınıza yapılacak temettü ödemelerinin gayrisafi tutarları üzerinden
yukarıda belirtilen 2 nci fıkranın (b) bendi kapsamında % 20 oranını aşmayacak şekilde
Türkiye'de vergi tevkifatı yapılabilecektir. Ancak, iç mevzuatımızda bu oranın altında bir
vergilendirmenin olması halinde, mükellef lehine olan iç mevzuatımızdaki daha düşük vergi
oranının dikkate alınacağı tabiidir.
Söz konusu Anlaşmanın "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi" başlıklı 22 nci
maddesinin 2 nci fıkrasında;
"2. Kuzey Kıbrıs mukimleri için çifte vergilendirme aşağıdaki şekilde önlenecektir:
Kuzey Kıbrıs; bir mukiminin Türkiye'de vergilendirilebilen bir gelir elde etmesi
halinde, Türkiye'de söz konusu gelir üzerinden ödenen vergiyi, Kuzey Kıbrıs'ta tarh edilen
benzeri verginin Türkiye'de elde edilen gelire isabet eden kısmından mahsup edecektir.
Ancak, Türkiye'de ödenen verginin Kuzey Kıbrıs'ta ödenmesi gereken vergiden fazla olması
halinde, aradaki fark dikkate alınmayacaktır.
..."
hükmü düzenlenmiştir.
Bu hüküm çerçevesinde, Türkiye'de söz konusu gelirler üzerinden ödenecek vergi,
K.K.T.C.' de tarh edilen benzeri verginin Türkiye'de elde edilen gelire isabet eden kısmından
mahsup edilecektir. Ancak, Türkiye'de ödenecek verginin K.K.T.C. ‘de ödenmesi gereken
vergiden fazla olması halinde, aradaki fark dikkate alınmayacaktır.
Diğer taraftan, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için tarafınızın K.K.T.C. ‘de
tam mükellef olduğunuzun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede
vergilendirildiğinizin K.K.T.C. yetkili makamlarından alınacak bir belge ile kanıtlanması ve
bu belgenin aslı ile noterce veya K.K.T.C. ‘deki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen bir
örneğinin duruma göre vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi
gerekmektedir.
GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü ve 4 üncü maddelerinde Türkiye'de
yerleşme ve tam mükellefiyet, 6'ncı maddesinde ise dar mükellefiyet esası düzenlenmiş olup,
3 üncü maddesinde, Türkiye'de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde
ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilecekleri hüküm altına alınmış, 4
üncü maddesinde de;
"Aşağıda yazılı kimseler Türkiye'de yerleşmiş sayılır.
1. İkametgâhı Türkiye'de bulunanlar (İkametgâh, Kanunu Medeninin 19'uncu ve
müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir);
2. Bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici
ayrılmalar Türkiye'de oturma süresini kesmez.)" hükmüne yer verilmiş ve aynı Kanunun 6 ncı
maddesinde, "Türkiye'de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler sadece Türkiye'de elde ettikleri
kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler." denilmiştir.
Mezkûr Kanunun 70 inci maddesinde, aynı maddede bentler halinde sayılan mal ve
hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları
tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme
bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 21 inci maddesinde; "Binaların mesken olarak kiraya verilmesinden
bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın (2013 yılı için) 3.200-TL'si gelir vergisinden
müstesnadır. İstisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan
edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamaz.
Ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde
olanlar ile (6322 sayılı kanunun 5. maddesiyle değişen ibare; Yürürlük: 15.06.2012
[01.01.2013 tarihinden sonra elde edilecek gelirlere uygulanmak üzere]) istisna haddinin
üzerinde hasılat elde edenlerden, beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın ayrı ayrı veya
birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve
iratlarının gayrisafi tutarları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin üçüncü diliminde
ücret gelirleri için yer alan tutarı (2013 yılı gelirleri için: 94.000-TL) aşanlar bu istisnadan
faydalanamazlar." hükmü yer almaktadır.
Anılan Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, her nevi
hisse senetlerinin kar paylarının (kurucu hisse senetleri ve diğer intifa hisse senetlerine verilen
kar payları ve pay sahiplerine hazırlık dönemi için faiz olarak veya başka adlarla yapılan her
türlü ödemeler ile Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonları katılma
belgelerine ödenen kar payları ile konut finansmanı fonlarını temsilen ihraç edilen ipoteğe
dayalı menkul kıymetlere ve varlık finansmanı fonlarını temsilen ihraç edilen varlığa dayalı
menkul kıymetlere ödenen faiz, kar payı veya benzeri gelirler dâhil), (2) numaralı bendinde
ise, iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited Şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının
ortakları ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye
dâhildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan karların ortaklara,
kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul
sermaye iradı sayıldığı hükme bağlanmıştır.
Adı geçen Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında kimlerin tevkifat yapacağı
belirtilmiş olup, söz konusu fıkranın (5/a) bendinde, 70 inci maddede yazılı mal ve hakların
kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden (2009/14592 sayılı B.K.K uyarınca) % 20
oranında; tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar
vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin
ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından (karın sermayeye
eklenmesi kar dağıtımı sayılmaz.) 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereği, fıkranın
(6/b-i) bendi uyarınca % 15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılmaktadır.
Yine aynı Kanunun "Toplama Yapılmayan Haller" başlıklı 86 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (2) numaralı bendinde de, dar mükellefiyette, tamamı Türkiye'de tevkif suretiyle
vergilendirilmiş olan ücretler, serbest meslek kazançları, menkul ve gayrimenkul sermaye
iratları ile diğer kazanç ve iratlar için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için
beyanname verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dâhil edilmeyeceği belirtilmiştir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, dar mükellefiyete tabi
mükellefler yönünden, Türkiye'de tevkif suretiyle vergilendirilmiş bulunan gayrimenkul
sermaye iratları ile tevkif suretiyle vergilendirilmiş bulunan menkul sermaye iratları için
Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendine göre yıllık gelir vergisi
beyannamesi verilmesine gerek bulunmamaktadır.
Ancak, Türkiye'de gayrimenkullere sahip olunması ve söz konusu gayrimenkullerin
konut olarak kiraya verilmesi sonucu elde edilecek konut kira geliri tutarının Gelir Vergisi
Kanununun 21 inci maddesinde yer alan istisna tutarını (2013 yılı için 3.200 TL) aşması
durumunda, K.K.T.C. mukimi olsanız dahi tarafınızca beyan edilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, K.K.T.C. mukimi olunması durumunda, kar dağıtımı yapan kurum
bünyesinde Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi uyarınca yapılan % 15 oranındaki
vergi kesintisi ile tevkifata tabi kira geliriniz üzerinden yapılan % 20 oranındaki vergi
kesintisi nihai vergileme olup, söz konusu tevkifata tabi gelirler yıllık beyanname ile beyan
edilmeyecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Tarih : 14/04/2014
Sayı : 62030549-120[74-2013/289]-907
Konu : GMSİ beyanında dövize endeksli alınan konut kredi anapara taksitine ilişkin kur
farkının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı.
İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden; dövize endeksli banka kredisiyle almış
olduğunuz gayrimenkule ilişkin kira gelirinizin beyanında gerçek gider usulünü seçmiş
olduğunuz, faiz giderlerini taksitlerin ödeme tarihindeki T.C. Merkez Bankası kurundan
hesaplamak suretiyle gider olarak kazancınızdan indirim konusu yaptığınız belirtilerek, bu
gayrimenkulden elde ettiğiniz kira geliri dolayısıyla verdiğiniz yıllık gelir vergisi
beyannamesinde söz konusu dövize endeksli banka kredisinin ödeme tarihlerindeki T.C.
Merkez Bankası kurundan hesaplanan anapara ödemelerinde ortaya çıkan kur farkının gider
olarak indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda bilgi istenildiği anlaşılmakta olup,
konuyla ilgili Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında, maddede sayılan
mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya
kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı
olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun "Giderler" başlıklı 74 üncü maddesinde; "Safi iradın bulunması için, 21 inci
maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi
hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:
...
4. Kiraya verilen mal ve haklar dolayısıyla yapılan ve bunlara sarf olunan borçların faizleri
ile konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren beş yıl süre ile
iktisap bedelinin % 5'i (İktisap bedelinin % 5'i tutarındaki bu indirim, sadece ilgili
gayrimenkule ait hasılata uygulanır. Ancak, indirilmeyen kısım 88'nci maddenin 3'ncü
fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz)
...
6. Kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanlar"
hükmüne yer verilmiş olup, gayrimenkul sermaye iradının tespitinde gider olarak indirim
konusu yapılması mümkün olan diğer ödemelere ilişkin hükümler sayılmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, gayrimenkulün iktisabı için kullanılan konut kredisi anapara
ödemelerinin ve bu anapara taksitlerine ilişkin kur farklarının, söz konusu gayrimenkulden
elde edilen kira geliri için verilecek gayrimenkul sermaye iradı beyannamesinde gider olarak
indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Ancak, anapara taksitine ilişkin ödenen kur farklarının gayrimenkulün iktisap bedeline
eklenmesi suretiyle oluşacak bedelin % 5 ini aşmayacak şekilde 5 yıl süreyle sadece ilgili
gayrimenkule ait gayrisafi hasılattan gider olarak indirim konusu yapılması mümkün
bulunmaktadır.
Ayrıca, yine söz konusu anapara taksitine ilişkin ödenen kur farklarının iktisap edilen
gayrimenkulün maliyetine eklenmesi suretiyle bulunan yeni değer üzerinden hesaplanan
amortisman tutarının gayrisafi hasılattan indirim konusu yapılacağı tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü
Tarih : 14/04/2014
Sayı : 62030549-120[Mük.80-2012/954]-906
Konu : Limited şirket pay senetlerinin satışından elde edilecek kazancın Gelir Vergisi
Kanunu'nun mükerrer 80/1 maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Türk Ticaret Kanununda yapılan değişiklikler
sonrası limited şirketlerin pay senedi çıkarabilmelerinin mümkün hale geldiği belirtilerek
şirket ortaklarının sahip oldukları paylara ilişkin olarak çıkaracakları pay senetlerinin
satışından elde edecekleri kazancın Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80 inci maddesinin
birinci fıkrasının (1) nolu bendinde belirtilen hisse senetleriyle aynı kapsamda değerlendirilip
değerlendirilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80 inci maddesinde, ‘'Aşağıda yazılı
mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.
1. İvazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan
fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin veya diğer sermaye
piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar.
...
4. Ortaklık haklarının veya hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar.
...
Bu maddede geçen ‘'elden çıkarma'' deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması,
bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması,
devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.
Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye
piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar hariç, 6000 (280 Seri No'lu
Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 1.1.2013 tarihinden itibaren 9400 TL) Yeni Türk Lirası gelir
vergisinden müstesnadır.'' hükümleri yer almaktadır.
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununda menkul kıymetler; para, çek, poliçe ve
bono hariç olmak üzere paylar, pay benzeri diğer kıymetler söz konusu paylara ilişkin depo
sertifikaları ile borçlanma araçları veya menkul kıymetleştirilmiş varlık ve gelirlere dayalı
borçlanma araçları ile söz konusu kıymetlere ilişkin depo sertifikaları olarak tanımlanmıştır.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun beşinci kısmında anonim şirketlerin
pay senetleri ‘'Menkul Kıymet'' başlığı altında düzenlenmişken limited şirketlerin pay
senetlerine bu Kanunun altıncı kısmının ‘'Ortakların Hak ve Borçları'' başlıklı üçüncü
bölümünde yer verilmiş ve Kanunun 593 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, esas sermaye pay
senetlerinin ispat aracı şeklinde veya nama yazılı olarak düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
Ancak, madde gerekçesinde, bu hükümle esas sermaye payının ispat aracı olan bir senede
veya nama yazılı senede bağlanabilmesine olanak tanınmasına rağmen esas sermaye payını
içeren nama yazılı senet çıkarılmasının, paya devir ve dolaşım kolaylığı sağlamayacağı,
sadece ispat ve gereğinde limited şirkete ilişkin hükümler çerçevesinde payın devrinde bazı
kolaylıklar sağlayacağı ancak bu olanağın limited şirket esas sermaye payını anonim şirket
payına dönüştürmeyeceği veya yaklaştırmayacağı ifade edilmiştir.
Anılan Kanunun aynı bölümünde yer alan ‘'Devir'' başlıklı 595 inci maddesinde ise
esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılacağı ve
tarafların imzalarının noterce onanacağı; şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas
sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğu ve devrin bu onayla
geçerli olacağı; şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmişse, ortaklar genel kurulunun
sebep göstermeksizin onayı reddedebileceği; şirket sözleşmesiyle sermaye payının devrinin
yasaklanabileceği belirtilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, limited şirket payları anılan maddenin uygulamasında
menkul kıymet olarak kabul edilemeyeceğinden, limited şirketinizin ortaklarının pay
senetlerinin satışının Gelir Vergisi Kanunun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (1)
numaralı bendinin uygulamasında hisse senedi olarak değerlendirilmesi mümkün
bulunmamaktadır.
Öte yandan, söz konusu pay senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen
kazançların, aynı maddenin (4) numaralı bendi kapsamında değer artış kazancı olarak
vergilendirileceği tabiidir.