ostim gazetesi pdf arşivi için tıklayınız

OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ | 1
TEMMUZ 2014
Bitmeyen Trajedi
[email protected]
İ
slam dünyasında gözyaşı dinmek
bilmiyor. Geçen yıl Mısır ekseninde
yaşanan acılar, yerini Gazze’ye bıraktı. Açık
hava hapishanesinden farkı olmayan Gazze,
belki de tarihinin en zorlu dönemlerinden
birinin içinde. Son bilgilere göre bin 200’ün
üstünde can kaybının yaşandığı, bir çok
bölgesinin yerle bir edildiği Gazze için
uluslararası sistem, cılız sesleri saymazsak
yine üç maymunu oynuyor.
‘Bitmeyen trajedi’nin adresi olan bölgeye
yapılan saldırılardan en çok etkilenenler ise
çocuklar… Okula, parka, hastaneye, sahil
kenarına düşen her ateş en çok çocukları
yakıyor. Birleşmiş Milletler (BM), hayatını
kaybedenlerin yüzde 21’inin çocuk
olduğunu duyururken, insani şartların
giderek ağırlaştığını ve gıda, temiz su ile
acil tıbbi malzemelere ihtiyaç duyulduğuna
işaret ediyor.
BM’ye ait bir okulun vurulması
üzerine yorum yapan BM Genel Sekreteri
Yardımcısı Jan Eliasson, ‘‘Bunu nasıl ifade
edebileceğimi bilemiyorum. Haberi sabah
aldığımda şok oldum! BM’ye ait olan okula
yapılan saldırıda 16 kişi öldü ve bazıları ise
çocuktu. Yüzden fazla insan da saldırıda
yaralandı.’’ diyor. Eliasson’un kurumu, onu
şoka uğratmak yerine, akan kanı durdurmaya
yönelik adımlar atsaydı ne bu gözyaşı ne de
bu dram kök salacaktı…
Ünlü düşünür Cemil Meriç’in şu sözleri
aslında her şeyi özetliyor: "Birbirinin
boğazına sarılmış bir dünyada, insanın
insanı öldürdüğü dünyada tarafsızlık ne
demek? Mazlumların yanındayım elbette.
Zalimlerin yanında değilim hiçbir zaman.”
Kayseri de ‘yerli’ dedi
Geride bıraktığımız zaman diliminde,
ülkemizin sanayi gücüne ivme katan
KOBİ’lerle ilgili gelişmeler, yerli üretim
odaklı hareketlenmeler devam etti. Kayseri
Büyükşehir Belediyesi’nin, Malatya’da
olduğu gibi raylı sistem yatırımında milli
gururumuz Bozankaya A.Ş.’yi tercih
etmesi geleceğe dönük umutlarımızı
artırdı. 2023 perspektifinde, bölgesinde
yatırım potansiyeli yüksek olan ülkemizde,
belediyelerin bu alımları üreticiler açısından
cesaret verici nitelikte.
Sektördeki bir başka gelişme ise Türkiye
Cumhuriyeti
Devlet
Demiryolları'nın
(TCDD) Milli Tren Projesi’nde sahaya
inmesiydi. Projede yerli sanayiden elde
edilecek katkıyı tespit etmek için anket
çalışmasına başlayan Kurum, Ankara’da
Anadolu
Raylı
Ulaşım
Sistemleri
Kümelenmesi (ARUS) üyelerini iş
yerlerinde ziyaret etti.
Söz, raylı sistemlerden açılmışken
belirtelim; uluslararası firmaların ülkemize
olan ilgisi artarak sürüyor. Yerli sanayi için
kritik bir eşik olan ‘yüzde 51’i kabul eden,
bu oranı daha da artırmak için ARUS’un
kapısını çalan son kuruluş ‘Alstom’ oldu.
Fransız firması, ARUS üyeleriyle daha sıkı
iletişim kurmak istediklerini belirtiyor.
Savunmada geri sayım başladı
İlki 6-8 Mart 2013 tarihleri arasında
gerçekleşen ve Devler Arenası’na dönüşen
‘Savunma ve Havacılıkta Endüstriyel
İşbirliği Günleri’ 14-16 Ekim 2014 tarihinde
Başkent’te ikinci kez kapılarını açacak.
Boeing, Airbus, Rolls Royce, Lockheed
Martin gibi büyük firmaların yer alması
beklenen etkinlik, alt yüklenicilere, küresel
platformdaki yerini net bir şekilde göstermesi
ve ilkinde olduğu gibi KOBİ’lerin ihracatını
artırması açısından önemli bir organizasyon
olarak değerlendiriliyor.
Kümelerimiz gurur veriyor
OSTİM,
Türkiye’de
‘kümelenme’
kavramının benimsemesinde öncü bir
rol üstleniyor. Bölgede, 6 sektörde örnek
çalışmalar gerçekleştiriliyor. Bu başarıda
hiç kuşkusuz T.C. Ekonomi Bakanlığı’nca
sağlanan desteklerin önemli bir payı var.
Bakanlık, Uluslararası Rekabetçiliğin
Geliştirilmesi Projeleri (URGE) İyi
Uygulama Örnekleri Raporu’nun ikincisini
açıkladı. Raporda, 120’nin üzerindeki
URGE projesinden 15’i İyi Uygulama
Örneği olarak belirlendi. OSTİM Medikal
Sanayi Kümelenmesi “Türk Sağlık
Teknolojilerinde Orta Doğu ve Afrika Alım
Günleri” ile OSTİM Savunma ve Havacılık
Kümelenmesi (OSSA) ise “Yetenek
Matrisi” ile İyi Uygulama Örnekleri arasına
girdi.
Korhan GÜMÜŞTEKİN
twitter.com/KorhanGumustkn
Ostim Medya A.Ş.
Adına İmtiyaz Sahibi
Orhan AYDIN
twitter.com
/ostimosb
Genel Yayın Yönetmeni
Korhan GÜMÜŞTEKİN
tr.linkedin.com
/ostim-osb
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Barış YURTSEVER
Kayseri yerliyle gurur duyuyor
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı Müsteşarı Feridun Bilgin,
ekonomik kalkınmada özel sektöre çok fazla
iş düştüğünü söyledi.
sayfa
02
giz‘in 2014 adresi Türkiye
Alman İşbirliği Kuruluşu GIZ (Deutsche
Gesellschaft für İnternationale
Zusammenarbeit), Sürdürülebilir Endüstri
Alanları Konferansı’nı OSTİM’in ev
sahipliğinde Ankara’da gerçekleştirecek.
sayfa
05
Editör
Yunus EFE
+OSTİMOSB1967
Orhan AYDIN
Sıtkı ÖZTUNA
Sedat ÇELİKDOĞAN
Yayın Kurulu
Abdullah ÇÖRTÜ
Bünyamin KANDAZOĞLU
03
“Sanayileşme olmadan
büyüme olmaz”
ASO Başkanı Nurettin Özdebir, “Sanayileşme
olmadan sağlanan büyümenin içi boştur.
Bir çok ülke imalat sanayini desteklemek
için sanayileşme politikaları geliştirmeye
başlamıştır.” dedi.
sayfa
07
Belgelendirme desteği
KOSGEB’ten
SSM, savunma KOBİ’lerinin
oluşmasını sağladı
KOSGEB, KOBİ’lere belgelendirme desteği
sunmaya başladı.
Savunma Sanayii Müsteşarı Prof. Dr.
İsmail Demir, sektördeki KOBİ’lere önem
verdiklerini söyledi.
sayfa
10
sayfa
sayfa
14
Adem ARICI
Gülnaz KARAOSMANOĞLU
Ümit GÜÇLÜ
OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi’nin
üyesi Proted’in Yönetim Kurulu Başkanı İlhan
Şahin’in hedefi 3 boyutlu protezi kullanıma
sunmak.
sayfa
Görsel Tasarım
Bayram DEMİRAĞ
13
Protezde 3. boyut hedefinde
Türkiye, makine sektöründe, ilk dört aylık
dönemde en fazla ihracatı 806 milyon
dolarla Almanya’ya gerçekleştirdi.
facebook.com
/ortakvizyon
Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin, şehiriçi
ulaşımın rahatlatılmasına yönelik raylı sistem
yatırımları kapsamında açtığı 30 yeni araç alım
ihalesini, ARUS üyesi Bozankaya A.Ş. kazandı.
sayfa
Makine ihracatında
Almanya ilk sırada
BİZİ TAKİP EDİN
facebook.com
/OstimOSB
“Özel sektöre çok fazla
İş düşüyor”
Prodüksiyon
www.omedya.com
18
Reklam Rezervasyon
385 58 20-21
Baskı
Dünya Süper Veb
Ofset A.Ş.
Yönetim Merkezi
100. Yıl Bulvarı No:99 Ofim İş Merkezi
8. Kat No:33 Ostim/ANKARA
Tel : 0 312 385 58 20 - 21
Faks : 0 312 385 78 37
2 | OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ
Projeye katkı verecek firmalar ziyaret ediliyor
MiLLi TREN SON SÜRAT
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD), Milli Tren
Projesi’ne katkı verecek firmaları tespit çalışmalarını sürdürüyor.
Bu kapsamda TCDD teknik heyeti Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri
Kümelenmesi’ne (ARUS) üye 17 firmada incelemelerde bulundu.
2
013 yılı Aralık ayında açıklanan Milli
Tren Projesi’yle yeni nesil tren setlerinin özgün tasarım ve yerli teknolojiyle ülkemizde üretilmesi çalışmalarına başlandı.
TCDD Fabrikalar Dairesi Koordinatörlüğü, TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ, TÜDEMSAŞ, DATEM Fabrikalar Dairesi,
Cer Dairesi ve Tesisler Dairesi’nden, projede görevli personel, ARUS üyesi işletmelerin üreteceği komponentleri yerli üretim
yeterliliklerini tespit etmek üzere sahaya
indi.
Ankara’daki 17 firmayı kapsayan ziyaretlerde 13 sorudan oluşan daha detaylı
bir anket daha verildi. Anket çalışması ile
firmaların özel konularda bilgisine başvurularak Milli Tren Projesi için bilgi havuzu
oluşturulacak.
Teknik geziden kazanımlar
Ziyaretlerin ardından firma yetkinliklerine ilişkin olarak; İlk Airbus A400M As-
keri Nakliye uçağı “ATLAS”ın
kablolama çalışmasında bir
kısmının ME-GE Teknik tarafından yapıldığı, Güçlü Madeni Eşya tarafından Türkiye’de
ilk olarak elektro mekanik
metro kapısı prototipinin üretildiği ve 5
aydır aralıksız çalıştırılarak test edildiği,
Eymak (Das Lager Rulman) tarafından
özel rulman üretimi yapılabileceği, Ekstra Metal tarafından Siemens’in Yüksek
Hızlı Trenlerinde kullanılan redüktör ana
gövdesinin döküldüğü ve işlendiği, Ilgaz
İnşaat tarafından kurulan fabrikada vagon
imalatı çalışmaları yürütüldüğü, Ankara
Olimpia Otocam tarafından Milli Trenlerin
bütün camlarının Türkiye’de üretilerek test
edilebileceği, Bozankaya firmasının Milli
Trenler için Alüminyum Car Body üretimi
yapabileceği ve Havelsan’ın Milli Trenlerin bütün yazılım ve simülasyonlarının yapabileceği bilgisine ulaşıldı.
Yüzde 51’e ALSTOM da sıcak
Enerji ve taşımacılık sektöründe dünyanın önde gelen firmalarından Alstom,
Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi (ARUS) Yönetimiyle bir araya
geldi. Toplantıda iki kurumun yetkilileri işbirliği olanaklarını konuştu. Alstom
tarafı yüzde 51’lik yerel katkı payı koşulunu sağlayabileceklerini ve bu oranı
ARUS’la daha da ileri taşıyabileceklerini dile getirdi.
S
ektöre yönelik değerlendirmeler,
işbirliği olanakları, Türkiye’nin
sunduğu fırsatlar, firma kabiliyetleri ve
ARUS tanıtımının yapıldığı toplantıya
Alstom adına Ortadoğu ve Afrika Satınalma Direktörü Raphael Bernardelli,
Ortadoğu ve Kuzey Afrika Satınalma
Koordinatörü Yavuz Selim Boyana,
Türkiye İş Geliştirme Müdürü Uğur
Çermen ve Operasyon Satınalma Direktörü Richard Klein, ARUS adına
Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ziya
Burhanettin Güvenç, Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan, ARUS
TEMMUZ 2014
“ÖZEL SEKTÖRE ÇOK FAZLA İŞ DÜŞÜYOR”
O
STİM ve ARUS Yönetimi, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarlığı’na atanan Feridun
Bilgin’i tebrik etti. OSTİM Yönetim
Kurulu Başkanı Orhan Aydın, ARUS
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan ve ARUS
Koordinatörü Dr. İlhami Pektaş’ın yer
aldığı ziyarette, yerli ve milli üretim ile
markalaşmanın önemi üzerine görüşler
paylaşıldı.
ARUS üyelerinin raylı ulaşım sistemleri üzerine çalışmaları hakkında
bilgiler veren Doç. Dr. Sedat
Çelikdoğan, küme üyesi 3 firmanın raylı
sistemlerde kendi
markasını çıkarmayı başardığını anlattı.
Müsteşar
Feridun Bilgin
de ekonomik kalkınmada özel sektöre çok fazla iş düştüğüne vurgu yaptı. Özel sektöre olan
güvenini dile getiren Bilgin, “Bu ülkede ne yapılacaksa özel sektör yapacak.
Üretimi, ihracatı özel sektör gerçekleştirecek. Yerli şirketlerimizin dünya
markası olması için elimizden geleni
yapmaya hazırız.” dedi.
Koordinatörü Dr.
İlhami Pektaş ve
ARUS Kümelenmesi UR-GE
Proje Yöneticisi Mehmet Tezel katıldı.
İki kurumun üzerinde önemle
durduğu konuların başında, Türkiye’deki yerli üretim faaliyetleri, demiryolu alımlarında getirilen yüzde 51’lik
yerli katkı payı ile ülkeler genelindeki
offset uygulamaları oldu. Türkiye’deki
sanayi katılım uygulamalarıyla ilgili
görüşlerini dile getiren Alstom heyeti,
yüzde 51 koşulunu sağlayabileceklerini
ve ARUS'un destekleriyle de bu rakamı aşabileceklerini bildirdi. Geçen yıl 4
milyar euro ciro yaptıklarını, ellerinde
24 milyar euro'luk siparişi olduğunu
aktaran heyet, Alstom’un Güney Af-
1985 yılında İstanbul
Teknik Üniversitesi, Elektrik
Elektronik Fakültesi, Elektrik
Mühendisliği Bölümü’nden
mezun olan Feridun Bilgin,
1985-1987 yılları arasında
Yıldız Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü Elektrik Mühendisliği
Bölümü’nde yüksek lisans yaptı.
İş hayatına 1986 yılında Devlet Planlama
Teşkilatı Teşvik ve Uygulama Genel
Müdürlüğü’nde Uzman Yardımcısı olarak
başlayan Bilgin, 1991 yılında Planlama Uzmanı,
1992 yılında ise aynı yerde Grup Başkanı
olmasını takiben aynı sene Hazine ve Dış
Ticaret Müsteşarlığı Teşvik ve Uygulama Genel
Müdürlüğü’nde Şube Müdürü görevine atandı.
1996-1999 yılları arasında T.C. Üsküp
Büyükelçiliği’nde Ekonomi Müşaviri görevinde
bulunan Feridun Bilgin, 2 Kasım 2007’de
Hazine Müsteşarlığı Teşvik ve Uygulama Genel
Müdürlüğü görevine getirildi.
30 Haziran 2010’da Hazine Müsteşarlığı
Müsteşar Yardımcısı Vekili görevine atanan
Feridun Bilgin, 30 Temmuz 2010 tarihinden 29
Nisan 2014 tarihine kadar Hazine Müsteşarlığı
Müsteşar Yardımcısı görevini yürüttü. İyi
derecede İngilizce bilen
Feridun Bilgin evli ve iki
çocuk babası.
rika Cumhuriyeti’nde kazandığı 7200
adet elektrikli tren ihalesi kapsamında,
ülkedeki yerel firmalarla planlanan ortak üretim çalışmalarından da bahsetti.
Türkiye’ye tedarik edecekleri demiryolu araçlarında yerli üretim parça
ve ekipman kullanımının Alstom’a da
maddi açıdan katkı sağladığını ifade
eden yetkililer, yerli katkı payı şartını
sağlamaya yönelik birçok firmayla görüştüklerini belirttiler, bundan sonra
ARUS firmalarıyla da daha sıkı iletişim
kurmak istediklerini vurguladılar.
ARUS sunumunun ardından görüşlerini paylaşan Prof. Dr. Ziya Burhanettin
Güvenç ve Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan,
tasarım konularında da birlikte çalışılabileceğini hatırlattı; Alstom yetkilileri
de özellikle yerli katkı ve özgün tasarım
çalışmalarına hazır olduklarını yineledi.
OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ | 3
TEMMUZ 2014
Büyükşehir Belediyesi 30 raylı aracı Türk firmasından alacak
K
ÖZEL SEKTÖR
AR-GE’Yİ
YÜKSELTTİ
KAYSERİ YERLİYLE GURUR DUYUYOR
ayseri Büyükşehir Belediyesi’nin,
şehiriçi ulaşımın rahatlatılmasına yönelik raylı sistem yatırımları kapsamında
açtığı 30 yeni araç alım ihalesini, ARUS
üyesi Bozankaya A.Ş. kazandı. Yaklaşık
değeri 125 milyon TL olan alım sözleşmesi, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet
Özhaseki ile Bozankaya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Bozankaya tarafından
imzalandı.
‘Raylı sistemde varız’ mesajı
İmza töreninde görüşlerini aktaran Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, 30 aracın yaklaşık bedelinin 42
milyon avro civarında olduğunu, bunun da
yaklaşık 125 milyon TL’yi bulduğunu söyledi. Raylı sistemin Kayseri'de neredeyse
30 yıldır konuşulduğunu dile getiren Başkan Özhaseki, büyüyen şehirlerde insanların taşınması işinin özel araçlarla sağlanamayacağını bildirdi.
Başkan Özhaseki, “Burada gururla söyleyebilirim. Eskiden yabancılardan alırken
ve birçok işi yabancılar yaparken işe yabancıymış gibiyken artık bildiğimiz bir iş
haline geldi. Şu anda Talas hattındaki raylı
sistem güzergahında bizim arkadaşlarımız
çalışıyor. Bizim Türk mühendisleri çalışıyor. Hem de çok hızlı yapıyoruz. Yine
şükredeceğimiz bir konu var; Eskiden bu
konuda sadece İtalyanların, Kanadalıların,
Fransızların yüzüne bakarken artık çok iddialı Türkler de ortaya çıktı. Bir Türk’ün
ihalemizi kazanması bizim açımızdan se-
Raylı sistem yatırımlarına ağırlık
veren Kayseri Büyükşehir Belediyesi,
30 aracın temini için Anadolu Raylı
Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi
(ARUS) üyesi Bozankaya A.Ş. ile
sözleşme imzaladı. Büyükşehir
Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki,
“Burada gururla söyleyebilirim.
Eskiden bu konuda sadece
İtalyanların, Kanadalıların,
Fransızların yüzüne bakarken artık
çok iddialı Türkler de ortaya çıktı. Bu
arkadaşlarımızdan birisi de Murat
Bozankaya.” dedi.
vindirici bir durum. İleride şartlar biraz
daha olgunlaşırsa belki Kayseri’de üretime
başlayabilecekler. Bununla ilgili kendileriyle görüştük. Ben şimdiden bu anlaşmanın hayırlı olmasını diliyorum.” dedi.
Üretim Kayseri'de olabilir
Başkan Mehmet Özhaseki açıklamaları
sırasında raylı sistem araçlarının üretiminin Kayseri'de olabileceğini dile getirdi.
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan
Bozankaya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Bozankaya, üretim yeri olarak
Ankara'yı planladıklarını belirterek, "Sincan Organize Sanayi’de bir planlama içindeyiz. Ancak orada başka bir proje ile ilgilendiğimiz için bu işi Kayseri'ye getirme
imkanımız çok yüksek. İlk başta üreteceğimiz bir iki aracı, Almanya'da üretmemiz
gerekiyor, çünkü testlerini orada yapacağız. Fakat geri kalanları ya Ankara ya da
Kayseri'de üreteceğiz. Bunun cevabını net
olarak Eylül ayında verebileceğimizi söyleyebilirim." diye konuştu.
“YATIRIMLARIN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ
AZALTMALIYIZ”
Y
atırım
Ortamını İyileştirme
Koordinasyon
Nihat Zeybekci
Kurulu’nun
(YOİKK) 20. Toplantısı’nda açıklamalarda bulunan Zeybekci, ekonomik refahın artırılmasında özel sektör yatırımlarının önemine vurgu yaptı.
“İstihdam ve yenilikçi ürünler refahı artırır”
Yeni firmaların ekonomiye kazandırılması, istihdamın artırılması, yenilikçi
ürünlerin geliştirilmesinin, ekonomik
refah düzeyinin yükselmesine önemli
katkılar sağladığını bildiren Bakan Zeybekci, “Özel sektör yatırımlarının artmasını hedefliyorsak, yatırımların önündeki
engelleri doğru bir şekilde tespit ederek,
bunları azaltmalı ve iş yapma süreçlerini
iyileştirmeliyiz. Bunu ancak özel sektör
ile işbirliği içerisinde, onların gerek yatırım politikaları gerekse mevzuat ve idari
düzenlemelere ilişkin değerlendirmelerini dikkate alarak ve önceliklerini gözeterek gerçekleştirebiliriz.” diye konuştu.
49 maddeden 27’si sonuçlandırıldı
YOİKK platformunda, yatırımcıların
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Özel sektör yatırımlarının artmasını hedefliyorsak,
yatırımların önündeki engelleri doğru bir şekilde tespit ederek, bunları azaltmalı ve
iş yapma süreçlerini iyileştirmeliyiz.” dedi.
önündeki engelleri çözebilmek için, öncelikle bu engellerin neler olduğunun,
eylem planları aracılığıyla tanımlandığını hatırlatan Nihat Zeybekci, özel sektör
ile birlikte dinamik bir şekilde ve sinerji
içerisinde yürüttükleri çalışmalarla daha
iyi bir yatırım ortamına ve daha güçlü
bir ekonomiye kavuşmayı hedeflediklerini kaydetti.
YOİKK’in verimli çalışmaları neticesinde, yatırımcıların engel olarak gördükleri birçok konuyu detaylı olarak ele
aldıklarını ve birçok soruna çözüm ürettiklerini söyleyen Zeybekci, 2013-2014
dönemi Eylem Planı’nda yer alan 49 eylem maddesinden 27’si amacına uygun
şekilde sonuçlandırıldığı bilgisini verdi.
Özel sektörle işbirliği devam edecek
Zeybekci, YOİKK Teknik Komiteler
Eylem Planları’nın sekizincisinin 20142015 Haziran dönemini de kapsayacak
şekilde hazırladığını vurgulayarak; yeni
eylem planını oluştururken, özel sektörün öncelikleri doğrultusunda, yatı-
rım ortamını olumlu etkileyecek, sonuç
odaklı, somut eylemlerin seçilmesine
azami özen gösterildiği belirtti.
Finansmana
Erişim
Teknik
Komitesi’nin, özellikle KOBİ’ler açısından sorun teşkil eden finansman imkanlarının iyileştirilmesi yönünde önemli
eylemler belirlediğini belirten Nihat
Zeybekci, “Bu kapsamda, finansman
imkanlarını çeşitlendirecek Bireysel
Katılım Sermayesi Sistemi, Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıkları ve Girişim
Sermayesi Fonları’na ilişkin mevzuat
düzenlemelerine yönelik çalışmalar bu
komitemizde ele alınacaktır.” dedi.
Zeybekci sözlerini şöyle tamamladı:
“Önümüzdeki dönemde de yapısal reformların en önemli bileşenlerinden biri
olan yatırım ortamının iyileştirilmesine
yönelik çalışmalarımıza özel sektörümüzle işbirliği içinde yine aynı kararlılıkla devam edeceğiz. Türkiye’yi hem
ulusal hem de uluslararası yatırımcılar
açısından cazip bir yatırım merkezi haline getirmek öncelikli hedefimizdir.”
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz,
2002'de 1,8 milyar TL olan Ar-Ge
harcamalarının, 2012'de 13 milyar
TL düzeyine çıktığını söyledi.
Yılmaz, özel sektörün toplam Ar-Ge
harcamaları içindeki payının yüzde
45'e yükseldiğine dikkati çekti
S
on dönemde büyük yatırımlar yaptıklarını,
sadece Kalkınma Bakanlığı olarak
üniversitelerdeki araştırma altyapılarına
geçen 10 yılda 3 milyar TL kaynak ayırdıklarını
ifade eden Bakan Yılmaz, özel sektör ile
araştırma merkezlerini daha yakın çalışır
hale getirmek gerektiğine işaret etti.
Yılmaz, "Bu merkezler, kendi bütçesi
olan, araştırmacılara daha fazla destek
sunabilecek, kamudan daha fazla destek
alabilecek, 7 gün 24 saat açık kalacak, çeşitli
sınıflandırmalar çerçevesinde ulusal ve
bölgesel düzeyde işler görecek mekanizmalar
olarak tasarlandı." dedi.
2002'de 1,8 milyar TL olan Ar-Ge
harcamalarının, 2012'de 13 milyar TL
düzeyine çıktığını belirten Yılmaz, 2002'de
özel sektörün toplam Ar-Ge harcamaları
içinde yüzde 28 olan payının yüzde 45'e
yükseldiğine dikkati çekti. Bakan
Yılmaz, bu merkezlerin
personel sayısının 29
binden 105 bine, özel
sektör araştırmacılarının
sayısının ise 6 binden
52 bine ulaştığını
bildirdi.
Cevdet Yılmaz
ECOPİX PROJESİ
30 AY SÜRECEK
Avrupa’dan Queen Mary Üniversitesi ve
Centi Araştırma Enstitüsü ile beraber toplam
8 ortaklı olan Ecopix Projesi, OSTİM Savunma
ve Havacılık Sanayi Kümelenmesi (OSSA)
üyesi Gökser Makine koordinatörlüğünde
başladı.
Toplamda 30 ay sürecek olan projede
polimerlerin
kullanımının
sanayide
artırılması amaçlanıyor. Proje başlangıç
toplantısına, TUBİTAK Ulusal Koordinasyon
Ofisi de teknik bilgiler vererek destekledi. Bu
proje ile birlikte Gökser Makine‘nin AB proje
sayısı 4’e yükseldi.
4 | OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ
TEMMUZ 2014
OSB'LER NİTELİKLİ İSTİHDAM ÜRETİYOR
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Işık, Türkiye'deki Organize Sanayi
Bölgesi (OSB) modelinin başarılı
olduğunu ve dünyaya örnek
gösterildiğini, bunun 1980'lerde
başlayan ve sürekli gelişen bir
model olduğunu kaydetti.
I
şık, bu modelin daha da ileriye götürülmesi için
gayret gösterdiklerini dile getirerek, "OSB'leri,
nitelikli üretim ve istihdamın merkezleri olarak
görüyoruz. Şu ana kadar OSB'lerde yaklaşık
bir milyon 400 bin istihdam var. Bu istihdamın
önemli bir kısmı da nitelikli istihdamdır. Bu
istihdamın Türkiye'deki sanayileşmenin OSB
merkezli büyümesi bizim 3 açıdan önemsediğimiz
konsept. Bir tanesi nitelikli üretim, temiz
üretim ve teknolojik üretim. Bu 3 açıdan OSB
merkezli bir sanayi büyümesini hedefliyoruz.”
değerlendirmesinde bulundu.
Üretime geçmeyenlerin
parselleri iptal ediliyor
Dünyanın sanayi üretiminin değerini 2008
ekonomik krizinde anladığını vurgulayan Işık,
kendilerinin de üretimin büyük oranda OSB'lerde
yapılması üzerinde durduklarını bildirdi.
Bakan Işık, bunun çevre, nitelikli üretim,
teknolojik üretim ve kümelenme mantığıyla
sanayinin oluşturacağı sinerji açısından önemli
olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"OSB'lerdeki doluluk oranlarını önemsiyoruz. Bir
an önce özellikle talebin yoğun olduğu OSB'lerdeki
doluluk oranlarının artmasını bekliyoruz. OSB'lere
rant mantığıyla yaklaşanların kesinlikle zarar
edeceğini, bu işten ciddi zararla çıkacaklarını
söylüyoruz. Şu ana kadar Türkiye'de 1.321 tane
parselin zamanında proje yapıp üretime geçme
noktasına gelmedikleri için iptal edildiğini sizinle
paylaşayım. 1.321 parselin tahsisini iptal ettik.
Bundan sonra bu konuya daha hassasiyetle
yaklaşacağız. OSB'den arsa alan, ya üretime
geçecek ya da o arsayı maliyeti üzerinden iade
edecek. Bunun dışında hiçbir şekilde OSB'de rant
devşirmesine ve arazi spekülasyonuna müsaade
etmeyeceğiz."
Bu konular hakkında yerinde değerlendirmeler
yapacaklarını ifade eden Işık, üretim amacıyla
hareket eden ancak bazı problemler dolayısıyla
Sağlıkta marka değeri olan
YERLİ ÜRETİM YAPILACAK
T
.C. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet
Müezzinoğlu, “Türkiye Sağlık
Enstitüsü Başkanlığı ile Ar-Ge ve bilimsel alanda dünyayla yarışabilecek,
Türkiye’ye ve Türk milletine, marka
değeri olan yerli ürünleri üretmeyi hedefliyoruz.” dedi.
Türkiye’nin, sağlık hizmet alanında
teknoloji, ilaç sanayi ve yetişmiş insan
gücünde dünyanın en gelişmiş ülkeleri
arasında yer alacağını kaydeden Müezzinoğlu, Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı’nın hayata geçirileceğini, ilk
aşamada 6 enstitü kurulacağını aktardı.
Yılsonuna kadar Kanser Enstitüsü ve
Sağlık Akreditasyon Enstitüsü'nün de
Mehmet Müezzinoğlu
açılacağını belirten Bakan Müezzinoğlu, “77 milyon vatandaşımızın hakkaniyetli sağlık hizmeti alabilmesi için bütün
yolları açtık. Tıbbi işlem olarak hastaneye, hekime, aile hekimine müracaat var.
1 milyonun üzerindeki hastaya her gün
hizmet veren bir bakanlığız.” diye konuştu.
Akreditasyon Başkanlığı kuruluyor
Sağlık Enstitüleri ile ilgili kanunun
TBMM alt komisyonunda kabul edildiğini ve kanunun genel kurula yakın
bir zaman sonra geleceğini belirten
Bakan Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
“Türkiye Sağlık Enstitüsü Başkanlığı
ile Ar-Ge ve bilimsel alanda dünyayla
yarışabilecek, Türkiye’ye ve Türk milletine, marka değeri olan yerli ürünleri
üretmeyi hedefliyoruz. Kanser Enstitüsü
ve Türkiye Sağlık Akreditasyon Enstitü
Başkanlığı’nı ilk 6 ayda kuracağız. Diğer yandan Sağlık Biyoteknoloji Enstitüsü, Halk Sağlığı ve Kronik Hastalıklar
Enstitüsü, Anne, Çocuk ve Ergen Sağlığı Enstitüsü, Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Araştırmaları Enstitüsünü de ilk 3
yılın içerisinde tamamlayacağız.”
üretime geçemeyenlerin durumunu da
değerlendireceklerini söyledi. Işık, OSB'lerin
kamu gücüyle alınan ve üretim amaçlı tahsis
edilen bölgeler olduğunu vurgulayarak, bu
bölgelerde üretim dışında hiçbir amacın
olamayacağını kaydetti.
Tasarım yapan firmalar iki kat daha karlı
Öte yandan Türk Tasarım Danışma Konseyi'nin
10. Toplantısı’nda konuşan Bakan Işık, tasarımın
ülke sanayisine uluslararası ölçekte etki edecek
bir araç olduğunu, sanayideki dinamizmi
tasarımcıların
vizyoner
yaklaşımlarıyla
birleştirmek istediklerini söyledi. Tasarım yapan
firmaların yapmayanlara göre iki kata yakın
faaliyet karlılığı elde ettiğini ifade eden Fikri Işık,
Bakanlık olarak girişimci bilgi sistemi verilerinden
yol gösteren veriler elde ettiklerini, bu kapsamda
ölçeği büyüyen, teknoloji düzeyi yükselen,
ihracat ve tasarım yapan firmaların karlılıklarının
arttığını gördüklerini belirtti.
Işık, tasarımcılığın bir meslek statüsü olarak
tanımlanması için gerekli çalışmaları yapmak
istediklerini, strateji belgesi çerçevesinde
tasarım faaliyetlerinin vergi mevzuatında istisna
ve muafiyetler kapsamında yer alması için
çalıştıklarını ifade etti.
HİSARCIKLIOĞLU’NA YENİ GÖREV
G
elecek yıl G20 Zirvesi’ne ev sahipliği
yapacak olan Türkiye hazırlıklarını
sürdürüyor. G-20 Dönem Başkanlığı çerçevesinde B-20 Zirvesi’ne de ev sahipliği
yapacak olan Türkiye, bu süreç içerisinde
iş dünyası liderlerinin çalışmalarına öncülük etmenin yanı sıra tarihî ve kültürel
açıdan çok önemli bir tanıtım fırsatı elde
edecek.
Hükümet tarafından, B-20 çalışmalarını
yönlendirmek üzere iş dünyasının önde gelen temsilcilerinden oluşan bir “B-20 Türkiye Yürütme Kurulu” oluşturuldu. B-20
Türkiye Yürütme Kurulu Başkanlığı’na
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu seçildi. Hisarcıklıoğlu dışında Yürütme
Kurulu’nda Nail Olpak (MÜSİAD), Mehmet Büyükekşi (TİM), Haluk Dinçer (TÜSİAD), Erol Kiresepi (TİSK), Erdal Bahçıvan (TOBB) ve Tuncay Özilhan (DEİK)
yer alıyor. B20 Yürütme Kurulu, dönem
başkanlığına yönelik hazırlıklar sırasında
ve dönem başkanlığı süresince G20 Yönlendirme Komitesi ile yakın işbirliği ve
eşgüdüm içinde hareket edecek.
Türkiye’nin 2015 G 20 zirvesini fırsata
dönüştürmesi gerektiğini belirten Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “İyi değerlendirirsek, aleyhimize işleyen küresel konuları
çözme şansını yakalarız.’’ dedi. G 20’nin
iş dünyası kolu olan B20’ye liderlik edecek olmasının kendisi için büyük onur olduğunu belirten TOBB Başkanı, G20 ve
Türkiye’nin dönem başkanlığına ilişkin şu
değerlendirmeyi yaptı: ‘Küresel ekonomi
politikalarının belirlendiği ana platform
olan G20, yeni dengelerin kurulduğu, finansman imkânlarının azaldığı küresel
sistemde daha önemli bir hale gelecek.
Ülkemiz de tam bu dönemde G20 dönem
başkanlığını Avustralya’dan devralacak.
Türkiye’nin bu zamanda dönem başkanlığını devralması, yeni küresel ekonomik
sistemi şekillendirecek tartışmaların da ülkemizde yapılacağı, yani tüm gözlerin bize
çevrileceği anlamına geliyor.
Bunu bir fırsata dönüştürmek elimizde. G20 dönem başkanlığı ile Türkiye’nin
önceliklerinin G20 platformuna taşınmasını ve bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri
oldukça zorlayan sorunların çözülmesini
sağlayabiliriz. Bu fırsatı iyi değerlendirirsek, aleyhimize işleyen küresel konuları
çözme şansını yakalarız.”
OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ | 5
TEMMUZ 2014
Sanayi bölgelerinde sürdürülebilirlik tartışılacak
‘İN 2014 ADRESİ TÜRKİYE
Alman İşbirliği Kuruluşu GIZ (Deutsche Gesellschaft für İnternationale Zusammenarbeit), Sürdürülebilir Endüstri Alanları
Konferansı’nı OSTİM’in ev sahipliğinde Ankara’da gerçekleştiriyor. 3-4 Kasım 2014 tarihleri arasındaki etkinlik öncesi,
GIZ uzmanları tarafından OSTİM’de “Sanayi Bölgelerinde Sürdürülebilirlik” temalı workshop çalışması yürütüldü.
Son olarak 2013 Ekim ayında Hindistan’da
gerçekleşen GIZ toplantısında “Yeni Endüstriyel Parklar ve Yatırım Bölgelerinin
Tanımlanması” konusu işlenmişti. Toplantıda OSTİM’in sürdürülebilirlik yaklaşımı, uluslararası
katılımcılarla paylaşılmıştı. Hindistan buluşmasında, 2014 organizasyonunun OSTİM’in ev
sahipliğinde Ankara’da düzenlenmesi kararlaştırılmıştı.
ÜÇ KRİTER
Programda, OSTİM’in sürdürülebilirlik misyonunu belirleme çalışmaları kapsamında görüşler de alındı.
O
STİM’in sürdürülebilir sanayi bölgesine dönüştürülmesi için gerekli
araçların geliştirilmesi ve sağlanmasına
yönelik çalışmaların yapıldığı programda
GIZ Uzmanı Dr. Michael Weber sürdürülebilirlik kriterlerini anlattı.
Weber, sürdürülebilir sanayi bölgelerinde yol gösterici ilke olarak; ekonomik
faaliyetlerde, sosyal yükümlülüklerde ve
çevre korumasında kesintisiz iyileştirmelerin sağlanması ve bölge firmalarının da
bu süreçlere bağlı hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
İletişim ve işbirliği koordinasyon şartına da işaret eden Alman yetkili, “Sürdürülebilirlik için, sanayi bölgesi yönetimi
organizasyonel olmalı. OSTİM OSB ve
paydaşları ekonomik gelişimlerini sağlayabilmeli. Kaynakların korunumu, emisyon değerlerinin azaltılması gibi sosyal
T.C. Ekonomi Bakanlığı’’nca hazırlanan
Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi
Projeleri (URGE) İyi Uygulama Örnekleri
Raporu’nun ikincisi açıklandı. 15
projenin yer aldığı raporda, medikal
ve savunmada iyi uygulama örnekleri
OSTİM’den seçildi.
T
.C. Ekonomi Bakanlığı danışmanları tarafından yapılan değerlendirmede, 120’nin üzerindeki URGE projesinden 15’i İyi Uygulama Örneği olarak
belirlendi. OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi “Türk Sağlık Teknolojilerinde Orta Doğu ve Afrika Alım Günleri”
ile OSTİM Savunma ve Havacılık Kümelenmesi (OSSA) ise “Yetenek Matrisi” ile İyi Uygulama Örnekleri arasına
girdi.
ORTA DOĞU VE AFRİKA ALIM GÜNLERİ
OSTİM
Medikal
Sanayi
Kümelenmesi’nin yürüttüğü, “İhracat
Kapasitesini Geliştirme Projesi” çerçevesinde düzenlenen “Türk Sağlık Tek-
özelliklere de sahip olmalı.” dedi.
Sanayi bölgesi yönetimi tarafından bir
ağ oluşturulması gerektiğini vurgulayan
Michael Weber, “Böylece sanayi bölgesindeki işletmeler diğerinin ürününden
ya da atığından yararlanmayı öğrenebilir.
Endüstriyel simbiyoz teşvik edilmeli. Tüm
paydaşlar planlama ve uygulama aşamalarına katılmalı.” görüşünü aktardı.
GIZ uzmanları Michael Weber ve Karina Nikov, OSTİM’deki çalışmaların yanı
sıra Ankara’daki kamu kurum ve kuruluşlarının yetkililerini de ziyaret etti. İkili, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi
Bölgeleri Genel Müdürü Yaşar Öztürk’e
3-4 Kasım tarihlerinde düzenlenecek konferans hakkında bilgilendirmede bulundu.
Sürdürülebilirliğin
garanti
altına
alınması için sanayi bölgesinde iç tüzük
hazırlanması gerektiğine temas eden
Weber, sürdürülebilir sanayi bölgeleri için
kriterlerin üç odakta toplandığını anlattı
ve bu kriterleri şu başlıklar altında sıraladı:
YÖNETİM KRİTERLERİ: Ekonomik yaşayabilirlik,
ileriye dönük hizmet sağlanması, paydaşların
katılımının teşvik edilmesi, iç iletişim ağının
ve paydaşlarla etkileşimin teşvik edilmesi,
dış sanayi ile etkileşimin teşvik edilmesi,
halkın katılımın teşvik edilmesi, çevre
standartları ve kanunlarının yönetimi, döngüsel
ekonomi ve endüstriyel simbiyozun teşvik
edilmesi, emisyonların ve kirliliğin izlenmesi,
biyoçeşitliliğin teşvik edilmesi, çevre felaketleri
için risk yönetimi, sürdürülebilir gelişme için
sorumluluğun benimsenmesi, bölgenin gelişimi
için saha master planlamasının benimsenmesi,
iklim değişikliğinin azaltılması ve benimsenmesi,
kanun ve düzenlemelere uyulmasının yönetimi.
ALTYAPI KRİTERLERİ: Malzeme ve yolcuların
eko-verimli taşınmasının teşvik edilmesi, enerji
üretimi ve dağıtımı için ortak tesislerin teşvik
edilmesi, su ve atık su yönetimi için ortak
tesislerin teşvik edilmesi, atıkların elleçlenmesi,
arıtılması ve bertaraf edilmesi için ortak
tesislerin teşvik edilmesi, ortak güvenlik ve
acil durum tesislerinin teşvik edilmesi, ortak
catering ve rekreasyonel tesislerinin teşvik
edilmesi, yeşil bina standartlarının uygulanması,
sanayi bölgelerinin tasarımı için sürdürülebilirlik
standartlarının teşvik edilmesi, bağımlı yeşil
alanların teşvik edilmesi.
TOPLUM KRİTERLERİ: Mesken standartlarının
teşvik edilmesi, eğitim ve çalışma tesislerinin
teşvik edilmesi, tıbbi hizmetler ve tesislerin
teşvik edilmesi, çalışma ve mesleki sağlık
standartlarının teşvik edilmesi, açık bir bilgi
politikasının benimsenmesi, ticaret sendikaları
ve STK’ların teşvik edilmesi, iyi komşuluk ve
destekçiliğin teşvik edilmesi.
Medikal ve Savunmada
İYİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ OSTİM’DEN
nolojilerinde Orta Doğu ve Afrika Alım
Günleri” uygulanan yöntem ve sonuçlar
açısından İyi Uygulama Örneği olarak
belirlendi.
Raporda, OSTİM Medikal Sanayi
Kümelenmesi’nin gerçekleştirdiği, etkili alım heyeti ve yurt dışı pazarlama
faaliyeti organizasyonları ile iştirakçilerinin, uluslararası pazarlara açılmasını
sağladığı, ayrıca bu pazarlarda sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak altyapıyı
oluşturduğu ifade ediliyor.
Değerlendirmede daha önce ihracatı
olmayan firmaların, ihracata yönelmesi
için gerekli çalışmaların yapıldığı vurgulanıyor ve proje kazanımları şu şekilde sıralanıyor: * Daha önce hiç ihracat
yapmamış 16 proje iştirakçisi, Orta
Doğu ve Afrika pazarına yaklaşık 1,6
milyon dolar tutarında ihracat yaptı. *
12 ülkeden gelen kamu ve özel sektör
alanında faaliyet gösteren 44 temsilcinin katılımı ile gerçekleştirilen alım heyeti kapsamında 4 gün içerisinde yaklaşık 650 iş görüşmesi gerçekleştirilerek
iştirakçiler tarafından 2 milyon doların
üzerinde sipariş alındı.
Orta Doğu ve Afrika Alım Günleri’nin
organizasyon yöntemi olarak ise; Katılımcı ve hedef ülkelerin belirlenmesi,
fuaye alanında iştirakçi firmaların stantlarının kurulması, ikili görüşmeler, saha
ziyaretleri, çeviri hizmetleri ve tanıtım
çalışmalarına işaret ediliyor.
OSSA YETENEK MATRİSİ
ulaşabiliyor. Matris, küme üyelerinin
pazara hızlı ve ekonomik biçimde erişimini sağlamak üzere tanıtımlarını gerçekleştirmeyi de amaçlıyor.
Raporda, OSSA URGE projesinin
kazanımları için ise şu ifadelere yer verildi: * URGE faaliyetleri sonucunda
iştirakçilerin ihracatları projenin ikinci
yılında bir önceki yıla oranla yüzde 105
arttı. * Ankara Savunma ve Havacılıkta
Endüstriyel İşbirliği Günleri Programı
kapsamında gerçekleştirilen Alım Heyeti programı 23 ülkeden 270 firma ile
gerçekleştirildi. 4 bin’e yakın kayıtlı ikili iş görüşmesi yapıldı. Airbus, Military,
Eads, Otomelara, Boeing, Sikorsky gibi
savunma ve havacılık alanında önemli
alıcılar Ankara’yı ziyaret etti. * Ticari
İstihbarat faaliyeti ile firmaların bilgi ve
becerileri artırılarak firma kültürünün
oluşturulması ve ihracatın sürdürülebilirliği sağlandı. Bu faaliyetler sonucunda toplam 8 firma toplam 78 adet yeni
ve olumlu iş bağlantısı oluşturdu.
YENÝLENEBÝLÝR ENERJÝ VE
ÇEVRE TEKNOLOJÝLERÝ
KÜMELENMESÝ
YENÝLENEBÝLÝR ENERJÝ VE
ÇEVRE TEKNOLOJÝLERÝ
KÜMELENMESÝ
OSTİM çatısı altındaki bir diğer İyi
Uygulama Örneği de OSSA tarafından
yürütülen; “Rekabeti Artırma ve İhracat Kapasitesi Geliştirme Projesi”yle
birlikte hazırlanan “Yetenek Matrisi”
çalışması oldu.
131 üye firmanın bilgilerini içeren
ve potansiyel alıcıların hızlı ve doğru
iştirakçiye kolay ve düşük bir maliyetle ulaşmasını sağlayan Yetenek Matrisi
sayesinde, savunma sanayinde tedarikçi
arayışında olan dış alıcılar gerek aradıkları ürünlere gerekse üreticilere hızla
6 | OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ
TEMMUZ 2014
“Mesleki ve teknik eğitim stratejiktir,
sorunların çözümü ortak çaba ile mümkün”
Osman Yıldırım
Ülkemizde meslekî ve teknik eğitim alanındaki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz, özellikle altyapı ve programlar açısından neler söylenebilir?
Günümüzde insan gücünün niteliğinin
uluslararası rekabette başarının anahtarı
olması ve toplumsal yapının doğru dengeler üzerine oturtulabilmesi açısından
mesleki ve teknik eğitim, geçmişte taşıdığından daha büyük önem taşımaktadır.
Dünyanın güçlü ülkeleri arasında yer alma
hedefiyle bu eğitime ülkemizde de büyük
önem verilmekte, ulusal ve uluslararası
ihtiyaçlar ile uyumlu uluslararası kalitede
bir eğitim sunulabilmesi için büyük çaba
harcanmaktadır.
Türkiye’de mesleki ve teknik eğitimin
arzu edilen noktaya gelebilmesi amacıyla Bakanlığımız öncülüğünde; meslekî
ve teknik eğitimde uluslararası eğilimlerin yanı sıra Ulusal Kalkınma Planları,
Millî Eğitim Şûra Kararları ve Hükümet
Programları’nda meslekî ve teknik eğitime verilen önem ve önceliği yansıtan bir
“Meslekî ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2014-2018)” hazırlanarak uygulamaya konmuştur.
“İÇERİK KALİTESİ ÖNEMLİ”
Şunu memnuniyetle belirtmek isterim ki gelinen noktada mesleki ve teknik
eğitime artan bir ilgi gözlenmektedir. 1
Mayıs 2014 tarihinde yayınlanan 2014/8
sayılı Genelgeyle bu tarihe kadar mesleki
ve teknik eğitimde 25 olan okul türünün
“Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi” ve
“Çok Programlı Anadolu Lisesi” olarak
2 türe indirilmesinin ardından, Genel Müdürlüğümüze bağlı 3.219 okulda toplam
1.671.398 öğrenci ve 120.731 öğretmen ile
52.509 derslikte eğitim öğretim faaliyetlerimiz sürmektedir. Bu rakamlar diğer pek
çok ülke ile kıyaslandığında oldukça yüksektir ve hem gücümüzün kaynağını hem
de işimizin zorluk derecesini belirler. Bu
nedenle, eğitim ortamlarının sayısal olarak
iyileştirilmesinin yanı sıra verilen eğitimin
içeriğinin kalitesinin iyileştirilmesi yönünde çalışmalarımız da artarak sürmektedir.
Genel Müdürlüğümüze bağlı okullarda
62 alan ve 226 dalda eğitim öğretim yapılmaktadır. Sistemdeki esnekliğin bir gereği
olarak okullarımızda dokuzuncu sınıfta ortak program uygulanmakta olup öğrencilerimizin onuncu sınıfa geldiklerinde alan
tercihlerini, on birinci sınıfa geldiklerinde
ise seçtikleri alanla ilgili dal tercihi yapmaları gerekmektedir.
Öğretim programlarımız iş piyasası
meslek analizlerine, meslek standartlarına ve ulusal yeterliliklere göre ilgili tüm
tarafların katılımı ile modüler yapıda hazırlanıp uygulanmakta ve güncellenmektedir. Mezun olan öğrencilerimize bitirdikleri alan ve dala ait lise diploması; işyeri
açma belgesi; derslerini, modüllerini ve
kredilerini gösterir belge ile uluslararası
Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdür V. Osman Yıldırım, meslekî ve teknik eğitimde atılacak adımların,
sektörün taleplerinin belirlenmesi yoluyla gerçekleşmesinin, sürdürülebilir işbirliğinin anahtarı olacağını söyledi. Yıldırım, “Meslekî
ve teknik eğitim, tüm taraflar için stratejik değeri olan bir meseledir ve çözümü de ancak ortak çaba ile mümkün olabilir.” dedi.
hareketlilikleri için gereken EUROPASS
sertifika eki düzenlenmektedir. Böylelikle
mezunlarımız iş hayatına katılabilmekte,
üniversiteye gidebilmekte veya sınavsız
söyleyebiliriz. Genel resme bakıldığında
mesleki ve teknik eğitimin ortaöğretim
içindeki payının OECD ortalaması %44,
21 AB ülkesi ortalaması ise %50,4 seviye-
"İş dünyası ile işbirliğinin artırılması amacıyla atılan en önemli adımlardan birisi de
Bakanlığımız ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı arasında 2012 yılında imzalanan
protokol ile öğrencilerin sanayi ile iç içe ve yerinde eğitim görmelerini sağlamak ve nitelikli
eleman ihtiyacının karşılanmak amacıyla öğrenci başına teşvik verilerek organize sanayi
bölgelerinde özel mesleki ve teknik eğitim okullarının açılmasının sağlanması olmuştur."
olarak meslek yüksek okullarına geçebilmekte ya da uluslararası alanda çalışmalar
gerçekleştirebilmektedir.
Türkiye’deki mesleki ve teknik eğitimin
dünya standartlarında olduğunu söyleyebilir miyiz? Rekabete hazır mıyız?
Şüphesiz her ülkenin kendi ihtiyaçları doğrultusunda farklı mesleki ve teknik
eğitim sistemleri mevcuttur ancak bununla birlikte, özellikle son dönemde yapılan
çalışmaların ardından, ülkemizdeki mesleki ve teknik eğitim sisteminin gelişmiş
ülkelerin eğitim sitemleri ile uyumlu hale
getirilmesinde önemli adımlar atıldığını
Eğitim-iş dünyası ilişkisini nasıl
değerlendiriyorsunuz, bu konuda hangi
noktadayız?
Meslekî ve teknik eğitim, tüm taraflar için
stratejik değeri olan bir meseledir ve çözümü de
ancak ortak çaba ile mümkün olabilir. Günümüzde
değişimin hızı ve şekli tüm tarafların eğitim
süreçlerindeki rollerinin yeniden tanımlanmasını
gerektirmektedir. Bu dönüşüm, planlamadan
uygulamaya eğitimin her alanında paydaşlar
arasında sürekli ve yakın bir iletişimi zorunlu
kılmaktadır.
Taraflar arasındaki iletişim henüz tam olarak
arzu edilen seviyeye ulaşmasa da Bakanlığımızın
bu konuya verdiği öneme paralel olarak işbirliğini
güçlendirici pek çok adım atılmaktadır. Örneğin
karar alma süreçlerinde tüm paydaşların katıldığı
ve üyesi olduğu Mesleki Eğitim Kurulu ve her ilde
mesleki eğitimin il düzeyinde planlamasını yapan
İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulu kararları
temel alınmaktadır.
İş dünyası ile işbirliğinin artırılması amacıyla
sindedir. Ülkemizde ise 2002-2003 öğretim yılında mesleki ve teknik eğitimin ortaöğretim içerisindeki payı (mesleki açık
ortaöğretim öğrencileri hariç) %35,8 iken
2013-2014 öğretim yılında bu oran %51’e
yükselerek OECD ve AB ortalamalarının
üzerine çıkmıştır. Bu yükselişte özellikle
mesleki ve teknik eğitim mezunlarına uygulanan katsayı uygulamasına son verilmesinin, eğitim öğretimin niteliğini artıran
projelerin hayata geçirilmesinin, meslek
yüksek okullarına sınavsız geçiş hakkı tanınmasının ve ulusal ve uluslararası standartların dikkate alınmasının etkili olduğu
söylenebilir.
atılan en önemli adımlardan birisi de Bakanlığımız
ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı arasında
2012 yılında imzalanan protokol ile öğrencilerin
sanayi ile iç içe ve yerinde eğitim görmelerini
sağlamak ve nitelikli eleman ihtiyacının
karşılanmak amacıyla öğrenci başına teşvik
verilerek organize sanayi bölgelerinde özel
mesleki ve teknik eğitim okullarının açılmasının
sağlanması olmuştur. Ayrıca Bakanlığımızın
düzenli aralıklarla yaptığı sektör istişare
toplantıları ile taraflar arasında sürekli ve
sürdürülebilir bir iletişim ve işbirliği ortamı
oluşturulmaktadır. Bunlara ilave olarak sektörle
çeşitli proje ve protokollerle işbirliği çalışmaları
yapılmaktadır. Bu kapsamda yürüttüğümüz 74
adet protokol bulunmaktadır. Bunların dışında
okullarımız ile sektör arasında da çok sayıda
proje ve protokol hayata geçirilmektedir. Bu
işbirliklerinin artması için çalışmalarımız yoğun
şekilde devam etmektedir. Bundan sonra da
sürdürülebilir bir işbirliğinin gereği olan altyapı
çalışmalarının kararlılıkla devam ettirilmesi,
işbirliğinde ideal noktaya ulaşılabilmesi temel
hedefimizdir.
Sistemimizin uluslararası sistemler
ile uyumlu olabilmesi adına son dönemde pek çok çalışma gerçekleştirilmiştir.
Bunların belki de en önemlisi bireylerin
ülkeler arasında hareketliliğini teşvik etmek, hayat boyu öğrenmelerine yardımcı
olmak, kazanımların karşılaştırılabilirliğini ve tanınırlığını sağlamak amacıyla
oluşturulan ve sekiz seviyeden oluşan
Avrupa Yeterlilikler Çerçevesi ile uyumlu
olarak Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi’nin
hazırlanmasıdır. Böylece bu seviyelerde belirlenen bilgi, beceri ve yetkinlikler
ekseninde geliştirilecek ders içerikleri ile
eğitimde uluslararasılaşma yönünde dev
bir adım atılmaktadır. Ayrıca gelinen noktada mesleki ve teknik eğitimin kalitesinin
ulusal bir kalite güvence çerçevesi ile artırılmasına ve kalite güvenceye kurumsal
bir kimlik kazandırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu amaçla başta “Türkiye’de
Meslekî Eğitimin Kalitesinin Geliştirilmesi Projesi” gibi çok çeşitli çalışmalar gerçekleştirilmektedir.
Özetlemek gerekirse mesleki ve teknik
eğitimde Türkiye olarak uluslararası rekabette daha güçlü olmamızı sağlayacak
çok önemli adımlar atılmaktadır. Eğitim
ve istihdam alanlarında sonuçları görülmeye başlanmıştır. Ancak bunun uzun,
toplumun her kesiminin desteğine ihtiyaç
duyulan ve sürekli yenilenmeyi gerektiren
bir süreç olduğu unutulmamalıdır.
Piyasada nitelikli işgücüne büyük bir
ihtiyaç duyuluyor. İşverenlerin bu doğrultuda ne gibi talepleri oluyor?
Nitelikli işgücü genel anlamıyla işgücünün kendisinden beklenen vasıfları taşıması manasına gelmektedir ve sürekli değişir.
Ulusal ve uluslararası ölçekte nitelikli işgücünün tanımlanmasında çağımızın değişen üretim ilişkileri bazı becerileri diğerlerinden daha önemli kılmaktadır. Bilim
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından
2012 yılında yaptırılan bir araştırma, ülkemizde firmaların ihtiyaç duyduğu becerileri ortaya koymuştur. Bu çalışma sonuçlarına göre firmalar genel olarak; meslekî
ve teknik beceriler, iletişim becerileri,
ekip çalışması, yönetim/liderlik becerileri,
problem çözme, yabancı dil, iş ahlakı-iş
disiplini ve yenilikçilik gibi becerilere ihtiyaç duyduklarını belirtmişlerdir. Firma ölçekleri büyüdükçe, temel beceriler olarak
tanımlanan, iletişim becerileri, ekip çalışması, yönetim ve liderlik becerileri, problem çözme, yabancı dil ve yenilikçilik gibi
becerilere yönelik ihtiyacın da büyüdüğü
görülmüştür. Buna karşın iş ahlakı ve iş
disiplini mikro ve küçük ölçekli firmalarda
daha önemli bir ihtiyaç olarak belirlenmiştir. Bakanlık olarak meslekî ve teknik eğitimde bundan sonra atılacak adımların, bu
araştırmada olduğu gibi, sektörün taleplerinin belirlenmesi yoluyla gerçekleşmesinin, sürdürülebilir işbirliğinin de anahtarı
olacağına inanıyoruz.
OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ | 7
TEMMUZ 2014
EN GİRİŞİMCİ ÜNİVERSİTE ODTÜ
“SANAYİLEŞME OLMADAN
BÜYÜME OLMAZ”
A
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Girişimci ve Yenilikçi Üniversite
Endeksi sıralamasında birinci değişmedi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) 83,09 puan
alarak zirvedeki yerini korudu.
T
ÜBİTAK’ın ilk kez 2012’de hazırladığı Girişimci ve Yenilikçi Üniversite
Endeksi ile her yıl Türkiye’nin en girişimci ve yenilikçi 50 üniversitesi belirleniyor.
2014 endeksine 50 ve üzeri öğretim
üyesi olan 144 üniversite dahil edildi. Endeks çalışmasında üniversiteler, bilimsel
ve teknolojik araştırma yetkinliği, fikri
mülkiyet havuzu, işbirliği ve etkileşim,
girişimcilik ve yenilikçilik kültürü ile ekonomik katkı ve ticarileşme boyutları altında 23 göstergeye göre sıralandı. Yaklaşık
900 bin hücrelik veri seti çeşitli kontrollere tabi tutularak değerlendirmeye alındı.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık tarafından kamuoyuyla paylaşılan
sonuçlara göre Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) 83,09 puan alarak geçen
yılki liderliğini sürdürdü.
Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi ile girişimcilik ve yenilikçilik odaklı
rekabetin artmasını, böylece girişimcilik
ekosisteminin gelişmesini hedeflediklerini
belirten Bakan Işık, endeksin üniversitelerin eğitim kalitesini veya en iyi üniversiteyi belirlemediğine işaret etti. Işık, "Bu,
tamamen girişimci ve yenilikçi üniversite
endeksidir. Özellikle bu endeksle girişimcilik ve yenilikçilik odaklı rekabetin artmasını, böylece girişimcilik ekosisteminin
gelişmesini hedefliyoruz." dedi.
SIRA
ÜNİVERSİTE
PUAN
1
ODTÜ
83,09
2
Sabancı Üniversitesi
81,44
3
Boğaziçi Üniversitesi
76,34
4
Bilkent Üniversitesi
74,96
5
Koç Üniversitesi
73,59
6
Özyeğin Üniversitesi
73,06
7
İstanbul Teknik Üniversitesi
72,42
8
TOBB ETÜ
69,26
9
İzmir Yüksek Teknoloji Ens.
67,83
Selçuk Üniversitesi
59,58
10
nkara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin
Özdebir, “Sanayileşme olmadan sağlanan
büyümenin içi boştur. Küresel kriz bu gerçeği
açığa çıkarmış, bir çok ülke imalat sanayini
desteklemek için sanayileşme politikaları
geliştirmeye başlamıştır.” dedi.
Nurettin Özdebir
Irak’ın ihracatımız için önemi düşünülürse
ihracat artışımızı korumanın gittikçe
zorlaşacağını gösteriyor.” diye konuştu.
“Ancak ekonomik büyüme, sanayimizdeki
bazı yapısal sorunların gözden kaçmasına yol
açmaktadır. Dünya, düşük büyüme dönemine
girmektedir.” dedi. Bu durumun ihracat artış
hızını frenleyeceğine işaret ASO Başkanı,
ihracatı artırmak için daha verimli çalışmanın
ve yüksek teknolojili ürünlere yönelmenin
gerektiğini vurguladı.
“Sanayicilik cazip hale getirilmeli”
Özdebir şöyle devam etti: ”Ancak, yüksek
teknolojili ürünlerin toplam ihracatımız
içindeki payı yüzde üçler düzeyindedir.
Türkiye’de işgücü verimliliğindeki artış
son 10-15 yılda yüzde 4 oldu. Ülkemizin
gelişmesi, refahın artması için sanayileşmeyi
sürdürmemiz, yüksek katma değerli ürünlere
yönelmemiz gerekmektedir. Sanayileşme
olmadan sağlanan büyümenin içi boştur.
Küresel kriz bu gerçeği açığa çıkarmış,
bir çok ülke imalat sanayini desteklemek
için sanayileşme politikaları geliştirmeye
başlamıştır.
Ekonomik büyümede özel sektör etkisi
Türkiye’de 2000’li yıllarda yaşanan
ekonomik büyümenin temelinde özel sektörün
dinamizminin yattığını söyleyen Özdebir,
Bizim de bunu yapmamız, sanayicinin
önündeki her türlü engeli kaldırarak, yatırım
ortamını iyileştirilmemiz, sanayiciliği daha
cazip bir hale getirmemiz gerekmektedir.”
AB’nin ihracattaki payı artıyor
ASO Temmuz ayı Olağan Meclis
Toplantısı’nda konuşan Özdebir, yılın ilk beş
ayında ihracat ortalama yüzde 7,4 oranında
arttığını belirterek ekonomik toparlanma
devam ettikçe Avrupa’ya ihracatta bir sıkıntı
görünmediğini, AB’nin ihracat içindeki payını
arttığını dile getirdi.
Özdebir, “Geçen yılın Mayıs ayında yüzde
39 olan bu pay bu yıl yüzde 44 oldu. Avrupa
gibi istikrarlı bir pazarda bu artış, ihracatımız
için iyi haber. Diğer yandan Orta Doğuda
yaşananlar bu bölgeye ihracatımızda bir
düşüşe yol açtı. Son bir ayda Irak’a olan
ihracatımız yüzde 35 azaldı.
8 | OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ
TEMMUZ 2014
KOBİ'lere 10 milyon TL’ye kadar hibe veriliyor
TEKNOLOJİ TABANLI ÜRETİME ‘TEKNO’ TAKVİYE
Teknoloji tabanlı ürünlerin üretimine
yönelik yatırımların desteklenmesi
amacıyla geliştirilen Tekno Yatırım
Desteği Programı, 10 milyon TL’ye kadar
destek sağlıyor.
B
ilim,
Sanayi
ve
Teknoloji
Bakanlığı’nca verilen Teknolojik
Ürün Yatırım Destek Programı’na (Tekno
Yatırım) başvurular başladı. Destek programı kapsamında geri ödemesiz olarak
sağlanacak desteklerin üst limitleri büyük
işletmelerde 2 milyon TL, orta ve küçük
işletmelerde ise 10 milyon TL olarak belirlendi. Destek programına son başvuru
tarihinin ise, 3 Ekim olduğu belirtildi.
Tekno Yatırım Programı ile teknoloji tabanlı ürünlerin üretimine yönelik yatırımların desteklenmesi hedefleniyor. Destek
programı; öncelikli teknoloji alanlarında
yer alan, Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri sonucu ortaya çıkan yeni ürünlerin ticarileştirilmesi, ülke ekonomisine katma değer
oluşturulması, uluslararası pazarlarda yer
alarak teknolojik ürün ihracatına öncülük
edilmesi ve özellikle küçük ve orta ölçekli
işletmelere geleceğe dönük Ar-Ge kültürünün benimsetilmesi amacıyla devreye
alındı.
Program kapsamında sağlanacak geri
ödemesiz desteklerin üst limitleri şöyle:
“Büyük işletmeler; makine ve teçhizat
desteği unsurundan yararlandırılacak ve
sağlanacak destek üst limiti 2 milyon TL
olacak. Orta büyüklükteki işletmeler; makine ve teçhizat destek unsuru ile kredi
faiz destek unsurundan yararlandırılıp,
toplamda sağlanacak destek üst limiti 10
milyon TL. Küçük işletmeler; makine ve
teçhizat destek unsuru, kredi faiz destek
unsuru ile işletme gideri desteği unsurundan yararlandırılıp, toplamda sağlanacak
destek üst limiti 10 milyon TL olacak.
Programın destek unsurlarını; makine
ve teçhizat desteği, kredi faiz desteği ve
işletme gideri desteği oluşturuyor. Destek süresi kredi faiz desteği unsurunda 36
ay, işletme gideri destek unsurunda ise 1
yıl olarak belirlendi. 36 ay destek süresi
bulunan makine ve teçhizat desteğinde
ise, ihtiyaç duyulması halinde bir defaya
mahsus olmak üzere 6 aya kadar ek süre
verilebiliyor.
Kapsamı geniş
Program dahilindeki desteklere ilişkin
bilgiler veren Bilim Sanayi ve Teknoloji
Bakanı Fikri Işık, programın kapsam alanının çok geniş olduğunu aktardı. Işık, bu
programla, desteklenmeye değer bulunan
yatırım projelerinin makine teçhizat, taşıma, sigorta, montaj, fizibilite raporu giderleri ile birlikte yüzde 75 oranında ve bir
yıl için personel, kira, enerji gibi işletme
giderleri karşılanacağını kaydetti. Bakan
Işık, “Destek almaya hak kazanan ve ileri
teknoloji üretecek KOBİ’lerimize nakdi
olarak 5 milyon liraya kadar ve kalan kısmı da kredi faiz desteği olmak üzere toplamda 10 milyon lira hibe vereceğiz. Bu
programın ülkemiz için hayırlı olacağını
umuyor, teknoloji düzeyimizin artmasına
önemli katkı sağlayacağına inanıyorum.”
dedi. (Özüm Örs)
YENİ FİKİR VE ÜRÜN İÇİN
1005 PROGRAMI
T
ürkiye Bilimsel
Araştırmalar
Kurumu (TÜBİTAK),
1005-Ulusal Yeni
Fikirler ve Ürünler
Araştırma Destek
Programı’nı
duyurdu.
Proje
süresi
18 ay olarak
belirlenen program, ülkemizde ihtiyaç
duyulan, teknolojik dışa bağımlılığımızı
azaltarak, ülkemizin rekabet gücünü
artıracak ulusal, uluslararası yeni bir ürün,
süreç, yöntem, model geliştirme amacına
yönelik uygulamalı araştırma veya deneysel
geliştirme projelerine destek verecek.
Destek üst limiti 200 bin TL ile
sınırlanan 1005’le ile ilgili duyuruda, proje
yürütücüsünün, üçüncü kişi/kişilere ait fikri
ve sınai mülkiyet haklarının proje önerisine
konu olup olmadığını, proje önerisini
sunmadan önce araştırma ve araştırma
sonuçlarını sunmak zorunda olduğu
belirtildi.
Duyuruda ayrıca proje yürütücüsünün
kusur ve/veya ihmali nedeniyle üçüncü
kişilere ait fikri ve sınai mülkiyet haklarına
ilişkin ihlallerin tespit edilmesi durumunda
Yönetmelik,
Araştırma
Projelerinde
Uygulanacak İdari ve Mali Esaslar ve ilgili
mevzuat hükümlerinin uygulanacağının altı
çizildi.
Uçak bakım pazarında ilk 5’e oynayacak
ÜRETEN HAVACILIK ÜSSÜ HABOM HİZMETE GİRDİ
Türk Hava Yolları’nın (THY) sivil havacılık sektöründeki stratejik yatırımı Havacılık Bakım Onarım Merkezi (HABOM) İstanbul Sabiha
Gökçen Uluslararası Havaalanı’nda hizmete açıldı. HABOM’un bakım, onarım hizmeti veren bir tesisten öte uçak komponentleri de
üreten bir havacılık üssü haline gelmesi planlanıyor. Türk Hava Yolları Teknik A.Ş., bu yatırımla dünyanın en büyük beş MRO tesisi
arasına girmeyi hedefliyor.
T
ürk Hava Yolları Teknik A.Ş.’nin,
sektörel platformdaki teknik bakım/
onarım kabiliyet ve kapasitesini artırmak, havacılık alanında kapsamlı bir
ekosistem yaratmak adına yaklaşık 550
milyon dolara hayata geçirilen HABOM
ile Türkiye’nin dünya genelindeki MRO
(uçak bakım, onarım ve revizyon) sektöründen elde edeceği payın artış göstermesi bekleniyor.
Tamamı THY’nin öz kaynaklarıyla finanse edilen Merkez, mevcut etki alanı
3,5 saatlik uçuş mesafesi içerisinde 55
ülkeyi kapsıyor. HABOM tam olarak faaliyete geçtiğinde, yaklaşık 7.000 kişiye
istihdam sağlaması ve yıllık 1.5 milyar
dolar ciroya ulaşması hedefleniyor.
Yerli uçakta önemli bir adım
HABOM’un çıkış noktası; bakım,
onarım hizmeti veren bir tesis kurmaktan
öte havacılık sektörünün üretim ağırlıklı
alanlarında da faaliyet gösteren firma-
lara ev sahipliği yapacak bir havacılık
kompleksi inşa etmek. HABOM Havacılık Kompleksi, teknik bakım alanındaki çıtayı bir üst seviyeye yükselterek,
havacılıkta katma değer içeren alanlara
daha fazla yoğunluk verilmesi gerekliliğine yönelik önem arz ediyor. Aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023
vizyonu kapsamındaki yerli sivil yolcu uçağı üretimi noktasında önemli bir
adım olarak ön plana çıkıyor.
Bugün, 57,7 milyar dolar olan küresel
MRO pazarının 2024 yılına kadar 86,8
milyar dolara yükselmesi beklenmekte.
2024 yılına kadar yılda ortalama yüzde
4.2 büyüyeceği öngörülen pazarda, artan hangar kapasitesi ve nitelikli insan
kaynağı ile Türk Hava Yolları Teknik
A.Ş., uçak bakım, onarım ve revizyon
pazarından ciddi bir pay alarak dünyanın en büyük beş MRO tesisi arasına
girmeyi hedefliyor.
MODERN
EKİPMANLARLA
DONATILDI
Entegre bir yapıya sahip olan tesis,
yaklaşık 380.00 m2 kapalı bir alan
üzerine inşa edildi. Alan, dar gövdeli
uçak bakım hangarı içerisinde aynı
anda 11 adet dar gövdeli uçağa, geniş
gövdeli uçak bakım hangarında ise aynı
anda 3 adet geniş gövdeli uçağa bakım,
onarım ve revizyon hizmeti verebilecek.
Geniş gövdeli uçak bakım hangarının bir
bölümü aynı anda 1 adet geniş gövdeli
uçak ya da 2 adet dar gövdeli uçağa
uçak boya hizmeti verebilecek şekilde
‘Uçak Boya Hangarı’ olarak tasarlandı.
Tesis dâhilinde, uçakların ‘APU’, ‘İniş
Takımı’, vb. gibi çeşitli komponentlerinin
bakım, onarım ve revizyon işlemlerinin
yapılması için çok sayıda atölye yer alıyor.
Operasyonel anlamda da mükemmeliyetçi
bir yaklaşımla tasarlanan HABOM tesisi,
son teknoloji unsurları dikkate alınarak, en
modern bakım ekipmanları ile donatıldı.
10 | OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ
TEMMUZ 2014
ile Ankara - İstanbul arası 3,5 saat
Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren
(YHT) Projesi’nin Eskişehir-İstanbul
etabı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
tarafından hizmete açıldı.
B
aşbakan Recep Tayyip Erdoğan,
törendeki konuşmasında YHT ile
Ankara, Eskişehir arasının 1 saat 15
dakikaya, Eskişehir ile Konya arasının
ise 1 saat 40 dakikaya düştüğünü anımsatarak, "Şimdi bu açtığımız yeni hatla
Eskişehir'den Bilecik sadece 32 dakika.
Eskişehir-Sakarya arası 1 saat 10 dakika. Eskişehir-Kocaeli 1 saat 38 dakika.
Eskişehir-İstanbul arası da artık 2 saat
20 dakika. Şu anda Ankara'dan İstanbul
artık 3,5 saat. Diğer işler tamamlanınca
inşallah 3 saat içinde alınabilecektir.”
dedi.
"Milli Yüksek Hızlı Treni Eskişehir üretecek"
Başbakan Erdoğan Eskişehir'deki ilk
buharlı lokomotif olan Karakurt'u imal
eden TÜLOMSAŞ’ta 2017'den itibaren
Türkiye'nin Milli Yüksek Hızlı Treninin
üretileceğini söyledi.
Yüksek Hızlı Tren hatlarının inşasının
devam edeceğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, “Sırada Bursa, AnkaraKırıkkale-Yozgat-Sivas hattı var. Bu
hattı Erzincan ve Erzurum'a kadar uzatıyoruz. Bunu yanında Ankara-AfyonUşak-Manisa-İzmir YHT hattı var. Bu
projeleri tamamladığımızda İstanbul'umuzu toplam 17 ilimize YHT konforuyla bağlamış olacağız. Bu illerin nüfusu
40 milyon. Yani Türkiye'nin yarısından
fazlasına tekabül ediyor. 2023'e kadar
8 bin 500 kilometre hızlı, 3 bin 500 kilometre yüksek hızlı, bin kilometre de
normal demir yolu inşa etmiş ve ülkemize kazandırmış olacağız.” şeklinde
konuştu.
Ankara-İstanbul arasında hizmete giren YHT Hattında, ilk etapta günde 6
geliş ve 6 gidiş olmak üzere toplam 12
sefer yapılacak.
Ankara-İstanbul YHT Hattı’nda
YHT’ler ilk etapta; Sincan, Polatlı,
Eskişehir, Bozüyük, Arifiye, İzmit ve
Gebze’de kalkış saatlerine göre duruş
yapacak.
Yüksek Hızlı Tren'de; business class,
business plus, ekonomy, ekonomy plus
olmak üzere dört sınıf bulunacak.
COSME’den 350 bin euro’luk çağrı
K
üçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri
Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı’nın (KOSGEB) ulusal koordinatörlüğünü yürüttüğü bir AB programı olan COSME (KOBİ’lerin Rekabet
Edebilirliği Programı), Avrupa standartlarında girişimcilik eğitimi sağlamak için
yeni bir proje çağrısına çıktı.
Girişimcilerin eğitilmesini ve girişimciliğin daha geniş kitlelere yayılmasını
amaçlayan COSME, Avrupalı Girişimciler arasında bir eğitim ağının oluşturulması için açılan destek programı
kapsamında, projesi kabul edilecek ilgili
kurum veya kuruluşa 350 bin euro’luk
hibe sağlayacak.
2020 Girişimcilik Eylem Planı hedefleri çerçevesinde, girişimcilik eğitiminin
Avrupa’da daha yaygın ve etkin biçimde
uygulanabilmesi için Avrupa düzeyinde ve ulusal düzeyde mevcut bilgi ve
deneyimi bir araya getiren bir inisiyatif
oluşturmak, çağrının ana amacını oluşturuyor. Programa kamu kurumları ve
girişimcilik alanında çalışan uluslararası
kuruluşlar başvurabiliyor.
Söz konusu çağrı için son başvuru
tarihi 20 Ağustos 2014 olarak belirlendi. Tüm Avrupa’da sadece bir projenin onaylanacağı projenin bütçesi ise
350.000 euro. Proje çağrısının tüm detayları ve haberleri http://ec.europa.eu/easme/entedu_en.htm adresinde yer alıyor.
BELGELENDİRME DESTEĞİ
KOSGEB’TEN
KOSGEB KOBİ’lere belgelendirme desteği
sunmaya başladı. İşletmelerin, Türk
Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından
akredite edilmiş kurum/kuruluşlardan
akredite oldukları konularda alacakları
ürün, sistem, personel, laboratuvar
akreditasyon belgeleri ve TÜRKAK
tarafından her hangi bir konuda akredite
edilen belgelendirme kuruluşlarından
alacakları İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim
Sistemi (OHSAS) belgesine ilişkin giderlere
destek kapsamına alındı. Bu destek, ilgili
kurum/kuruluşa belge alımı için yapılan
başvuru ve yapılan ödemelerin tarihlerine
bakılmaksızın, programın geçerlilik süresi
içinde alınan belgeler için veriliyor. Her bir
belge için belirlenen destek üst limiti 2.500
TL olmakla birlikte destek programının
toplam limiti 10.000 TL olarak belirlendi.
“Kaçakla mücadele milli görevdir”
T
milli görev olarak gördükürkiye
Esnaf
ve
Sanatkârları Konfedelerini bildirdi. Palandöken,
rasyonu (TESK) Genel Baş“Devletimiz,
kaçakçılıkla
kanı Bendevi Palandöken,
mücadelede önemli adımlar
milyarlarca lira kayba sebep
attı. Bunlardan biri Gümolan kayıt dışılıkla mücarük ve Ticaret Bakanlığı'nın
delenin kararlılıkla devam Bendevi Palandöken ALO 136 Kaçakçılık İhbar
ettirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Hattı. Kaçak Ürün Alma, Kapıma Kilit
Palandöken; kayıt dışılığın Gayri Safi Vurma' kampanyası ile ihbar hattının
Yurtiçi Hasıla'nın yaklaşık yüzde 27'si bilinirliğini artırdık. 2013 yılında, Alo
olduğunu, vatandaşı ve dürüst esnafı 136 Kaçakçılık İhbar Hattı'na 35 binin
büyük zarara uğrattığını belirtti.
üzerinde ihbar gelmiş olup, Gümrük
TESK'in 'Kaçak Ürün Alma, Kapıma ve Ticaret Bakanlığı'mızın başarılı çaKilit Vurma' kampanyasının, kaçakla lışmaları sayesinde yaklaşık 19 milyon
mücadelede önder olduğunun altını çi- TL tutarında kaçakçılık olayı ortaya çızen Palandöken, kaçakla mücadeleyi karıldı.” dedi.
Elektrik santrali sayısı
1000'i geçti
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı
Taner
Yıldız,
enerji yatırımlarının, bu
yıl hedeflenen seviyede
gittiğini belirtti. Yıldız, 2013
yılı haziran ayı sonunda 60
bin 121 megavat olan Türkiye toplam enerji
kurulu gücünün, bu yılın aynı döneminde
yüzde 11 artışla 66 bin 632,5 megavat değerine
ulaştığını, santral sayısının ise yüzde 20,4 artış
gösterdiğini kaydetti. Bakan Yıldız, "Böylece
ülkemiz elektrik santrali sayısı 1000'i geçti.
Şu anda 1002 santralimiz üretimde. 2013 yılı
haziran ayından bu yana toplam 6 bin 511
megavat gücünde 172 santral devreye alındı."
ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin elektrik yatırımlarına 2014'ün ilk
yarısında da olağanca hızıyla devam ettiğine
işaret eden Taner Yıldız, geçmişte planlanan
ve kararı alınan santrallerin, yatırım olarak
dönmeye başladığını vurguladı. Yıldız, "Bu yılın
ilk 6 ayında 2 bin 625 megavat gücünde santral
devreye alındı. Devreye alınan bu santrallerin
yatırım bedeli 7 milyar lira. Türkiye 2014 yılının
ilk yarısını da geçtiğimiz yılın aynı dönemine
göre elektrik üretiminde ve tüketiminde artışla
kapattı. 2014’ün ilk 6 ayında elektrik üretimi
geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 4,3,
elektrik tüketimi ise yüzde 3,8 artış gösterdi.
Önceki yıllara göre tüketimdeki artışın daha
az olmasının sebebi; evlerden sanayiye varana
kadar enerji tasarrufunun her kesimde daha
fazla yapılmasıdır." dedi.
Yıldız ayrıca güneş enerjisinin de artık
elektrik üretim portföyü içerisinde yer almaya
başladığına dikkat çekerek, şu ana kadar
13,5 megavat güneş enerjisi üretim tesisinin
kabulünü yaptıklarını bildirdi.
TSE, paydaşlardan
‘öneri’ bekliyor
Türk Standardları Enstitüsü (TSE), Paydaş Öneri
Sistemi‘ni hayata geçirdi.
Paydaş Öneri Sistemi ve Öneri Ödüllendirme
Yönergesi kapsamında oluşturulan sistem
paydasoneri.tse.org.tr
adresi üzerinden
işleyecek. Uygulamayla birlikte; gerçek ve
tüzel kişiler adına girişi yapılacak öneriler
değerlendirilerek, yıl sonunda gerçek kişiler
adına verilen önerilerden ilk üçe girenler ile
tüzel kişiler adına girilen öneriler arasından
seçilecek en iyi üç öneriye ödül verilecek.
Sistemle ilgili açıklamada
bulunan TSE Başkanı
Hulusi
Şentürk,
“Kuruluş Kanunu ile
Enstitü’ye verilen görevleri
daha etkin ve verimli bir şekilde
yerine getirmek ve paydaşların TSE hizmet
süreçlerine pozitif katkı sağlamasını temin
etmek; hizmet alanlarının genişletilmesi ve
süreçlere ilişkin verimlilik artırıcı nitelikteki
fikirleri etkin bir şekilde değerlendirmeye
almak, İş Geliştirme Koordinasyon Kurulu’nca
uygun görülen ve tarafımca onaylanan
önerilerden önerilerden yıllık olarak dereceye
giren öneri sahiplerinin ödüllendirilmesini
sağlamak üzere Türk Standardları Enstitüsü
Paydaş Öneri Sistemi ve Öneri Ödüllendirme
Yönergesi’ni hazırladık.” dedi.
OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ | 11
TEMMUZ 2014
İçine doğru patlayacak uygarlık;
"Birbirinin boğazına sarılmış bir dünyada, insanın insanı öldürdüğü dünyada tarafsızlık ne demek?" Mazlumların
yanındayım elbette. Zalimlerin yanında
değilim hiçbir zaman.
manzara muhteşem olacak!
T
Cemil Meriç
Gözyaşı Coğrafyasında
Bitmeyen Trajedi
İslam dünyası kan ve gözyaşıyla dolu bir dönem daha geçiriyor. Geçen yıl Mısır’da yaşananların ardından, yıllardır adeta açık hava
hapishanesinde nefes almaya çalışan Gazze, Ramazan ayında ateş çemberinde kaldı. Daha dünyanın farkına varamayan yavrular,
deniz kenarında, parklarda oynayan çocuklar ve nice masumlar… Dünya bu zulmü yine görmüyor, görmezden geliyor…
- Savaş değil, barış, - Çatışma değil, diyalog, - Çifte standart değil, adalet, - Üstünlük değil, eşitlik,
- Sömürü değil, paylaşım,- Baskı ve tahakküm değil, İnsan hakları, hürriyet ve demokrasi
Yaşanabilir yeni bir dünya için tarafız…
OSTİM’de dualar Gazze için
Geleneksel OSTİM İftarı bu yıl da geniş
bir katılımla gerçekleştirildi. Aralarında
iş, siyaset, bürokrasi, STK ve diplomasi
temsilcilerinden oluşan yaklaşık bin
200 davetlinin yer aldığı iftarın bu
yılki temasını Gazze’de yaşanan dram
oluşturdu.
O
STİM’in her yıl bir tema eşliğinde düzenlediği Geleneksel İftar
Programı’nda Gazze’de yaşanan insanlık
dramı işlendi. Katılımın yoğun olduğu
programda konuklara “Gazze’de İftar”
isimli film gösterildi.
“Hepimize sorumluluk düşüyor”
İftarda konuşan OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, Gazze´de
yaşanan drama dur demek için hepimize sorumluluk düştüğünü vurguladı. Bu
Ramazan’da son derece buruk ve içimizi
kanatan bir manzara ile oruçlarımızı açtığımızı kaydeden Aydın, “Bugünlerin
geçmesini diliyoruz. ‘Ne yapmamız gerekir?’ dediğimiz zaman orada çakılıp
kalıyoruz. Bir şeyler yapmak için düşünüyor, taşınıyor, kınıyor ve üzüntülerimizi belirtiyoruz. Bu, problemi çözmüyor.
Biz OSTİM olarak kendi bölgemizde
bunun çözümünün, yine kaliteli üretimle
birlikte teknoloji ve bilgi üreterek, insan
niteliğinin artırılarak çözülebileceğine
inanıyoruz. Çabalarımızı burada odaklamayız." dedi.
“Alınteri ile kazanılan çok kıymetli”
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, bugün tüm İslam
coğrafyasında acılar yaşandığını ifade
ederek, “Bunun neden böyle olduğunu
değerlendirmemiz, öncelikle kabahati
kendimizde aramamız lazım.” dedi. İçinde yaşadığımız coğrafyanın sefası için,
“Gençlerin çok iyi yetiştirilip, sahip olduğumuz kaynakların da lükse kaçmadan
tasarruf yapılarak iyi değerlendirilmesi
gerekir.” diyen ASO Başkanı, çalışmanın önemine ise “İslam bize alınteri ile
kazanılan kazancın çok kıymetli olduğunu söylüyor.” sözleriyle işaret etti.
“Bütün dünya seyrediyor”
Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi
Yaşar, ülkemizde barış, sevgi, birlik ve
beraberlik içerisinde bir Ramazan ayı geçirildiğini fakat İslam ülkelerindeki kardeşlerimizin aynı şekilde bir Ramazan
geçiremediğini ifade etti. İslam aleminin
bir yangın yeri gibi olduğunu belirten
Yaşar, “Bunun yanında İsrail’in uzun
süredir ambargo altında tuttuğu Gazzeli kardeşlerimize çoluk çocuk demeden
bomba yağıyor ve bütün dünya seyrediyor.” dedi.
“Teknoloji üretmeden oyun kuramazsınız”
Çankaya Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Ziya Burhanettin Güvenç de İsrail’in
Gazze’de yaptığı bu katliamı kınadıklarını bildirdi. Kınamanın sözden öteye
gitmediğini anlatan Güvenç, bunun tek
çözümünün teknoloji üretmek ve güçlü
olmaktan geçtiğini dile getirdi. Güvenç
şu noktalara temas etti: “Allah’ın ilk
emri olan ‘Oku’yu biz yerine getirmiyoruz. Hala okur-yazar oranımız yüzde
90’larda. İslam coğrafyasında bir buçuk
milyon insana bir üniversite düşüyor.
Avrupa’da 60 bin insana, ABD’de 100
bin insana bir üniversite düşüyor. Bütün
bu geri kalmışlığın, eğitimsizliğin faturasının ne olacağını bugünkü İslam coğrafyası bize çok güzel gösteriyor. Teknoloji
üretmeyen, ne dünyada oyun kurabilir
ne de kurulmuş oyunları bozabilir. Onun
için özümüze dönerek kendimizi yenilememiz, düzeltmemiz, tek başına yapamadığımız işleri ancak birlikte yapabileceğimizin farkına varmamız gerekiyor.”
ek tesellim bu, içinden; ölü
çocuk bakışları, yaralı kadınlar,
parçalanmış ve asla birleşmeyecek
adamlar, demirler, betonlar, işkence
tezgahları, anonim yalnızlıklar, kişisel
bozulmalar, kendinden başka kimseye
güvenmeyen insanlar, bolca haksızlık,
ruh çözülmesi, beden yağması, hazla
kafayı bozmuş insanımsılar, su kuşları,
yağmur bulutları, merhametsiz buz
kütleleri, beddualar, sevemeyecek
kadar katılaşmış kalpler, hisse senetleri,
bankamatikler, kredi borçları, ağrılı
akşamlar geçen bu uygarlık, dünyaya
taşıyamayacağı kadar yük bindirdiği
için zaten dağılacak; eşsiz bir dağılma
olacak, bir başka şeye dönüşmeyecek.
bir gün batımında kendi içine doğru
patlarken, manzara muhteşem olacak.
Tek tesellim bu, hepsi bir anda,
aniden, birdenbire yok olacak.
Geriye sadece artık bu uygarlığı
çözmek için kalıntıların şifresini
çözen
araştırmacılar
kalacak.
Örneğin hapishanelerin duvarlarına
yapışmış izlere bakacaklar, başka
bilgilerle birleştirdiklerinde belki
buraları çocuklar ve yetişkinler
için düzenlenmiş bir çeşit dünyevi
cehennemler sanacaklar.
Buradan kalmış her bir kalıntının
önünde uzun uzun kalacaklar,
birbirlerini acıtmak için bir düzen
kurmuşlar diye düşünecekler, belki
yığınlarca belge geçmeyecek ellerine,
sadece mezarlarda yatan insanların
gördükleri hasara bakıp, öldürmeden
önce işkence yapmanın bu uygarlığın
bir ritüeli olduğunu sanacaklar,
kulaksız, burunsuz, bacaksız, kolsuz
ölülere bakacak ve çok korkacaklar.
Lanetli bir zamanın nasıl geçtiğine
ilişkin tahminlerde bulunacaklar,
hiçbirini tam olarak anlamayacaklar.
Günlerin
nasıl
geçtiğini
hiç
bilemeyecekler, ama derin bir
mutsuzluk çağı olarak not düşecekler
defterlerine, ve dünya yılıyla ölçtükleri
bir zaman aralığında bütün bu
işaretlerin tarih dışı bir cehennem
çukurundan gelmesine şaşıracaklar.
Hiçbir şeyi anlamayacaklar, kötülük
kalıntılarının, her yere sıçramış
kanın karşısında durup korkacaklar.
Tek tesellim bu, bir gün bütün bu
yaşadıklarımız, şahitliklerimiz, derin
utançlarımız yaşanabilir yeni bir
dünya tarafından asla anlaşılmayacak.
Suskunluğumuzu gelecek yargılayacak!
Süreyya Karacabey
Semavi kitapların emri: “Öldürmeyeceksin”.
Hıristiyan Avrupa, en sefil çıkarları için
dünyanın bütün Mandarenlerini öldürdü ve
öldürmeye hazır. Goethe: “Ya örs olacaksın,
ya çekiç” diyor. Şark, Sadi’den Gandi’ye kadar
aksi kanaatte: “Yemin ederim ki, dünyanın
bütün toprakları bir tek insanın kanını
akıtmaya değmez.” Kim haklı?
Cemil Meriç
12 | OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ
TEMMUZ 2014
11 BAŞVURU
KABUL
EDİLDİ
Savunmada
800 milyon dolarlık irtifa
A
T
ürk savunma sanayi ihracatı,
yılın ilk yarısında, geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 14 artarak 779 milyon 267 bin dolara ulaştı. En fazla ihracat ABD'ye yapılırken, bu ülkeyi BAE ve İtalya izledi.
Türk savunma sanayisinin ihracattaki atağı hız kesmeden devam
ediyor. Geçen yılın haziran ayında
171 milyon 487 bin dolar olan savunma ve havacılık sanayi ihracatı, bu yılın aynı ayında yüzde 5,1
artarak 180 milyon 262 bin dolara
yükseldi.
Savunma ve havacılık sanayi
sektörü, bu yılın ilk yarısında ise
779 milyon 267 bin dolarlık ihracat
gerçekleştirdi. Geçen yılın ilk yarısında 681 milyon 814 bin dolarlık
ihracat yapan sektör, böylece ihracatını söz konusu dönemde yüzde
14 arttırma başarısı gösterdi.
İ
En çok ihracat ABD’ye
Söz konusu dönemde en çok
savunma ve havacılık ihracatı
ABD'ye yapıldı. Bu ülkeye yapılan
ihracat, geçen yılın aynı dönemine
göre yüzde 26 artarak 297 milyon
788 bin dolara yükseldi. Sektörde
en çok ihracat yapılan ülkeler sıralamasında ABD'yi 59 milyon 687
bin dolarla Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), 48 milyon 224 bin dolarla
İtalya, 40 milyon 948 bin dolarla İspanya ve 40 milyon 600 bin dolarla
Malezya takip etti.
nkara Kalkınma Ajansı 2014 Yılı Teknik
Destek Programı Mayıs-Haziran Dönemi
Başvuru Sonuçlarını açıkladı. Ajansa
sunulan 14 adet destek başvurusunun
ön inceleme ve nihai değerlendirmesi,
2014 Yılı Teknik Destek Programı Başvuru
Rehberinde yer alan Ön İnceleme
Kontrol Listesi ve Nihai Değerlendirme
Tablosu’nda yer alan kriterleri karşılayıp
karşılamadığı Değerlendirme Komisyonu
üyesi iki uzman tarafından ayrı ayrı yapıldı.
Değerlendirmeler sonucu toplam 14
başvurudan 11’nin 2014 Yılı Teknik Destek
Programı kapsamında desteklenmesi uygun
bulundu.
İhracatı artırdılar
2013 yılında İSO İkinci 500 Büyük
Sanayi Kuruluşu’nun ihracatı yüzde 3,7
oranında artarak 10 milyar dolar oldu.
Bu rakam görece daha başarılı bir performans demek. Birinci 500 Kuruluşun
ihracatı yüzde 0,7 oranında düşerek
63,3 milyar dolar olmuştu. 2013 yılında Türkiye ihracatı da yüzde 0,4 gerilemişti. İSO İkinci 500’ün ihracatının
toplam satışları içindeki payının 2013
yılında yüzde 25,9 olması önemli bir
gösterge olarak kabul ediliyor.
İkinci 500’ün toplam ihracatının Türkiye ihracatı içindeki payı ise 2012 yılında yüzde 6,4 iken, 2013 yılında yüzde 6,6’ya yükselmişti. İkinci 500 Büyük
Sanayi Kuruluşu, ihracatta Türkiye
ortalamasının ve Birinci 500 Büyük
Sanayi Kuruluşu’nun üzerinde performans sergiledi. Uzmanlar İkinci 500 Büyük
Sanayi
Kuruluşu’nun
ihracattaki göreceli rekabetçiliğinin orta-uzun
vadede ümit verdiğini
dile getirerek bunun ihracat desteklerinde orta
ölçekli firmaların önceliğini de ortaya koyduğunu vurguluyorlar.
İkinci
500
Büyük
Sanayi
Kuruluşu’nun, Birinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’na göre iyi görünen bir
başka performansı ise teknoloji kullanımı. Türkiye’nin İkinci 500’ünde
teknoloji yoğunluklarına göre yaratılan
katma değer dağılımında ileri teknoloji
yüzde 4.6’lık bir oranla dikkat çekiyor.
Bu oran Türkiye’nin İlk 500’ünde yüzde 2.6’ydı.
İSO’dan yapılan açıklamada, “İkinci 500
Büyük Sanayi Kuruluşu
içinde yer alan sanayi
firmaları orta ölçekli
olup, büyük ölçekli hale
gelerek küresel ortamda
rekabetçi ölçeğe ulaşmayı
hedefledikleridir.
Bu çerçevede İkinci 500 Büyük içinde
yer alan firmalar için gerekli ölçek büyüklüğüne ulaşmalarını sağlayacak uygun ekonomik koşulların varlığı önem
kazanmaktadır. Ancak Türkiye’de
özellikle son üç yıldır uygulanan ve
ekonomide dengelenmeyi hedefleyen
politikalar sanayi için uygun koşulları
yaratamamaktadır.” denildi.
“KOBİ’ler yeniliğe açık ve esnek”
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal
Bahçıvan da araştırma sonuçlarına ilişkin
şu değerlendirmeyi yaptı: “Araştırmanın
sonuçlarına baktığımızda, ilk olarak
Türkiye’nin geleceğine yön verecek olan
bugünün küçük ve orta boy şirketlerinin
yeniliğe açık, esnek, daha farklı ve değişimleri
daha hızlı yapma noktasında iyi bir
performans sergilediklerini söyleyebiliyoruz.
İstihdam yaratma noktasında da bu
şirketlerimizin iyi performansına tanık
oluyoruz. Geçen yıl yaşanan bazı olumsuz
gelişmelere karşın İkinci 500 Büyük Sanayi
22. Malatya Genel Sanayi ve Ticaret Fuarı: 13-17 Ağustos 2014 tarihleri arasında Malatya Mişmiş Park Fuar
Alanı’nda düzenlenecek. Fuarda, elektrikli ev eşyaları, dayanıklı tüketim malları, inşaat malzemeleri, banyo, mutfak, seramik, nalburiye, hırdavat, sanayi ürünleri
ve ticaret mallarının sergilenecek.
Expo Tunnel Turkey: Tünel Yapım
Teknolojileri ve Ekipmanları Fuarı, 2831 Ağustos tarihleri arasında İstanbul
Fuar Merkezi Yeşilköy’de. Fuarda tünel yapım teknolojileri ve ekipmanları
üreticileri yer alacak.
İzmir
Enternasyonal
Fuarı:
Türkiye’nin en köklü fuarlarından olan
İzmir Enternasyonal fuarı bu yıl kapılarını 83. kez açıyor. 29 Ağustos’ta başlayacak olan organizasyon, Uluslararası
İzmir Fuar Alanı’nda 7 Eylül’e kadar
açık kalacak. Fuarda; sağlık, gıda, otomotiv, ticari araç, iş makineleri, genel
makine, mobilya, finans, iletişim teknolojileri ve telekomünikasyona kadar
pek çok alanda ürün sergilenecek.
Kaynak: www.tobb.org.tr
İKİNCİ 500 İHRACAT VE TEKNOLOJİDE DAHA İYİ
stanbul Sanayi Odası (İSO),
Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu – 2013 Yılı araştırmasının ikinci
cildini yayımladı. Bir önceki yıla göre
net satışlarını yüzde 13,4 artırarak 73,6
milyar TL’ye çıkaran İSO İkinci 500
Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasında, ilk sırayı 187 milyon 916 bin TL’lik
cirosu ile 2012 yılı çalışmasında 21. sırada yer alan “Gamateks Tekstil San. ve
Tic. A.Ş.” aldı. 187 milyon 697 bin liralık üretimden satışlarıyla ikinci sırada
yer bulan “KİBSAŞ Karadeniz İnşaat
ve Beton San. ve Tic. A.Ş.”, 2012 araştırmasında beşinci sırada bulunuyordu.
2013 yılında net satışlarını 187 milyon
675 bin TL’ye çıkaran “Teksüt Süt Mamülleri San. ve Tic. A.Ş.” de üçüncülüğe oturdu.
Ağustos Ayı Fuarları
şirketlerimizin istihdamını
artırmaları önemlidir.
yüzde
6,4
Bütün bu veriler bize Türkiye ekonomisinin
alt yapısında çok iyi bir aktör sermayesi
olduğunu gösteriyor. Fakat gelin görün ki
bu sermaye, doğru bir finansman modeli ile
desteklenmiyor. Yani iyimserlik var, cesaret
var, girişimcilik var, fırsatları doğru kullanma
potansiyeli var. Fakat finansal enstrümanları
iyi kullanma ve şirketlerimize bu konuda
alternatifler yaratma noktasında sınıfta
kalıyoruz.”
Metal sektörü
Ankara’da
buluşacak
B
aşkent, 21-27 Eylül 2014 tarihleri
arasında metal sektörünü yakından
ilgilendiren iki ayrı etkinliğe ev sahipliği
yapacak.
Ankara’da ilk olarak Uluslararası Soğuk
Dövmeciler Birliği'nin (ICFG) genel toplantısı
gerçekleşecek. Her yıl farklı bir ülkede
yapılan toplantıya, dünyanın önde gelen
sektör temsilcileri ve akademisyenler
katılacak. (Detaylı bilgi için: www.icfg2014.
org / www.icfg.info)
Sektörün ikinci etkinliği ise metal
şekillendirmenin uzman isimlerini bir araya
getiren olan METFORM. Atılım Üniversitesi
Metal Şekillendirme Mükemmeliyet Merkezi
Danışma Kurulu üyelerinin seminerler
vereceği, yerli akademisyen ve firmalar
sunum yapacağı program kapsamında
uygulama eğitimleri de bulunuyor. (Detaylı
bilgi için: www.metform.org) Her iki
etkinliğin adresi ise Rixos Ankara Otel.
OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ | 13
TEMMUZ 2014
Devler ikinci kez Başkente geliyor
Under the auspices of;
Industries
Undersecreteriat for Defense
Büyük randevu için geri sayım başladı
İlki geçen yıl gerçekleşen Savunma ve Havacılıkta Endsütriyel İşbirliği Günleri, ikinci kez kapılarını açmaya hazırlanıyor.
Uluslararası nitelikteki organizasyon, 14-16 Ekim 2014 tarihinde Ankara’da gerçekleşecek ve bundan sonra da her iki yılda
bir yapılacak.
2nd edition
October 14-16, 2014
T.R. Ministry of Economy
Organized by
With the contribution of
Platinum Sponsor
Silver Sponsor
With the cooperation of
Bronze Sponsor
Registration and the exhibitor
’s list are avaible on
ra
www.bciaerospace.com/anka
Official Publication
and Media Partner
B
aşkent, OSTİM Savunma ve Havacılık Kümelenmesi’nin (OSSA) organizasyonunda sektörün küresel oyuncularını ikinci kez ağırlayacak. T.C.
Ekonomi Bakanlığı desteği ve Savunma
Sanayii Müsteşarlığı’nın himayeleri ile
ilki Mart 2013’te düzenlenen Savunma ve Havacılıkta Endsütriyel İşbirliği
Günleri Ekim ayında tekrarlanıyor. Sektör KOBİ’leri için büyük faydalar içeren
organizasyonda, Boeing, Airbus, Rolls
Royce, Lockheed Martin gibi büyük firmaların yer alması bekleniyor.
O
ihracatı yüzde 100 artan KOBİ’ler var
Etkinlikle ilgili bilgiler veren
OSSA Koordinatörü Hilal Ünal,
geçen yılki etkinliğin başarısından dolayı bu yıl daha yoğun ilgi
yaşandığını aktardı. Tamamen
ikili iş görüşmesi formatındaki
etkinlik sayesinde, yurtdışındaki
büyük firmaların iki günlük sürede ulaşmak istedikleri tüm yerli
firmalarla iletişim kurma imkanı
bulduklarını belirten Ünal, “Geçen yıl gerçekleştirilen İş Birliği
Günleri’ne katılan alt yükleniciler, uluslararası platformda kendilerinin de rekabet edebileceğini ve pazarda önemli bir
yerinin olduğunu görmüştür. Bu etkinlik vesilesi ile ihracatı yüzde 100 artmış
KOBİ’lerimiz bulunmaktadır. Yine aynı
şekilde bu sene de aynı gelişimin daha
fazla KOBİ’mizin katılımı ile aynı oranda gerçekleşmesini hedeflemekteyiz.”
dedi.
Asya ve Orta Doğu’dan katılım bekleniyor
TAI’nın etkinliğin Platin Sponsoru
olduğunu aktaran OSSA Koordinatörü,
ana sanayi firmalarından Havelsan, Roketsan, MKE, FNSS’nin de etkinlikte
yer alarak hem Türk hem de yabancı alt
yüklenici ya da firmalar ile bağlantı kuracağını kaydetti.
Etkinlikle ilgili özetle şu görüşler paylaşıldı: “2013’teki etkinlik öncesinde
Türkiye’de bu kadar geniş kapsamlı sivil havacılık yapılanmasının olduğunun
farkında olmayan ana oyuncular, artık
Türkiye’de hem ana sanayinin hem de
alt yüklenicilerin kabiliyetlerini gösterme şansını yakalamışlardır. Artık alt
yükleniciler ile direkt bağlantıya geçen
sektörün ana oyuncuları, imalat sanayideki kabiliyetleri gördükçe Türkiye’ye
daha fazla iş aktarımı yapmayı planlamaktadırlar.
Özellikle bu yıl etkinliğimize Asya ve
Orta Doğu ülkelerinden de katılım planlanmaktadır. Bu ülkelerdeki en büyük
satınalma kurum ve kuruluşları etkinliğe davet edilmişlerdir. Bu makamlar
Türkiye’deki ana sanayi firmalarımız
ile görüşme yapacaklarından yerli ürün
ihracatı da olacaktır. Etkinliğe Asya’dan
Malezya ve Endonezya gibi ülkelerin
yanı sıra Orta Doğu ülkelerinden BAE,
Katar, Ürdün firmalarının katılması beklenmektedir.”
SSM, SAVUNMA KOBİ’LERİNİN
OLUŞMASINI SAĞLADI
STİM heyeti tarafından Savunma Sanayii
Müsteşarlığı görevine atanan Prof.
Dr. İsmail Demir’e hayırlı olsun ziyareti
gerçekleştirildi. Ziyarette, OSTİM Yönetim
Kurulu Başkanı Orhan Aydın, OSTİM Teknoloji
A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Sedat
Çelikdoğan, OSTİM Savunma ve Havacılık
Kümelenmesi (OSSA) Yönetim Kurulu Başkanı
Mithat Ertuğ, Yönetim Kurulu Üyesi Nihat
Özönder ve Küme Koordinatörü Hilal Ünal yer
aldı.
OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan
Aydın, Müsteşarlığın savunma alanında
KOBİ’lerin oluşmasının ana etkeni olduğuna
işaret ederek, “Buranın kıymetinin farkındayız,
kurumsal politikalarınızı beğeniyor ve yeni
Thales’in
radarında
görevinizde başarılar diliyoruz.” dedi.
OSSA Başkanı Mithat Ertuğ ise küme olarak
Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın desteğiyle
ilkini geçen yıl gerçekleştirdikleri Savunma
ve Havacılıkta Endüstriyel İşbirliği Günleri’nin
çok verimli geçtiğini, bu sayede Türk
firmalarının önemli gelişmeler kaydettiğini
ifade etti. Ertuğ, 14-16 Ekim 2014 tarihleri
arasında ikincisi yapılacak olan etkinliğe,
ilkindeki başarıyla orantılı olarak çok daha
fazla katılım beklediklerini dile getirdi.
Savunma Sanayii Müsteşarı Prof. Dr. İsmail
Demir de OSTİM heyetine teşekkür ederek,
sektördeki KOBİ’lere verdikleri öneme temas
etti.
Aktaş: “İşbirliklerinin artacağına inanıyorum”
Sanayi Müsteşarlığı Sanayileşme Dairesi Başkası Bilal Aktaş, Ankara’da ikili
iş görüşmeleri konseptiyle bu yıl ikinci
kez gerçekleştirilecek olan Savunma
ve Havacılıkta Endüstriyel İşbirliği
Günleri’ne geçen yıl olduğu gibi bu yıl
da destek olmaktan gurur duyduklarını
söyledi. Aktaş, “Gelişmekte olan savunma ve havacılık sanayimizin yurtiçi ve
yurtdışı ortaklıklarla ulusal ve uluslararası pazarlarda etkinliğini artırmasına
önemli katkılar sağlayacağına inandığım
faaliyetimiz esnasında, geçen yıl aldığımız bir çok olumlu geri dönüş ve işbirliği imkanlarının bu yılda aratarak devam
edeceğine inanıyorum.” diye konuştu.
Dünyanın önde gelen savunma firmalarından Thales, pek çok ülkenin deniz kuvvetleri
tarafından kullanılan 3 Boyutlu Arama Radarı'nın üretiminde kullanılacak gönderme/
alma modüllerini ASELSAN'dan tedarik edecek. İlk teslimat 2015’te.
S
avunma sanayimizin milli aktörü
ASELSAN, üretimde sağladığı başarı ve kalite ile dünya devlerinin tercih
listesinde ilk sıralarda yer alıyor. Dünyanın önemli savunma şirketi Fransız
Thales, pek çok ülkenin deniz kuvvetleri
tarafından kullanılan SMART-S Mk2 3
Boyutlu Arama Radarı'nın üretiminde
kullanılacak gönderme/alma modüllerini (G/A modül) ASELSAN'dan tedarik
edecek. 100 adetlik G/A modül satışına
ilişkin ilk sipariş alındı, teslimatlar 2015
yılında başlayacak.
G/A modülleri, ileri teknoloji kullanan aktif faz dizili antene sahip radar
sistemlerinin sinyal alıp göndermesini
sağlayan birimler. Bu modüllerin tasarımları üst düzey mühendislik birikimine dayanıyor, üretimleri ise özel
üretim altyapıları ve birikimi gerektiriyor. ASELSAN, yeni nesil radar ve
elektronik harp sistemlerinin yapısında
kullandığı mikrodalga modülleri son on
yılı aşkın süredir kendisi özgün olarak
geliştirip üretiyor. G/A modül ürün yelpazesi de bu kapsamda oluşmuş durumda ve geniş frekans bandı seçenekleri ile
çeşitli radar sistemlerine hitap ediyor.
ASELSAN ürünü G/A modüller hem
performans hem maliyet yönünden sağladıkları avantajlarla dikkat çekiyor.
14 | OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ
Sektörün dört aylık ihracatı 4,8 milyar dolar oldu.
Almanya’ya 806 milyon dolarlık ürün gönderdik
TEMMUZ 2014
Emin AKÇAOĞLU
MAKİNE İHRACATINDA
ALMANYA İLK SIRADA
Makine İhracatçıları Birliği’nin aylık yayın organı Moment Dergisi’nde yer alan makine
sektörü analizine göre, Türkiye, bu yılın ilk dört aylık döneminde en fazla ihracatı 806
milyon dolarla Almanya’ya gerçekleştirdi. Sektörün aynı dönemdeki toplam ihracatı da
2013’e göre yüzde 8,9 artarak 4,8 milyar dolara yükseldi.
M
akine sektöründe 2014 yılı
Ocak-Nisan döneminde en fazla
ihracat gerçekleştiren alt sektör ‘klima
ve soğutma makineleri’ oldu. 2014 yılı
Ocak-Nisan döneminde söz konusu
ürün grubunda gerçekleşen ihracat 776
milyon dolar olarak kaydedildi. 2013
yılının aynı döneminde aynı mal grubunda gerçekleştirilen ihracatın değeri
748 milyon dolardı. Klima ve soğutma
makineleri sektöründeki ihracat artış
oranı ise yüzde 3,8 olarak kayda geçti.
Listenin ikinci sırasında bulunan ‘motorlar, aksam ve parçaları’ kaleminde 2014 yılı Ocak-Nisan döneminde
yüzde 7,9 artış yaşandı ve 665 milyon
dolarlık ihracata imza atıldı. Üçüncü
sırada ise yüzde 14,8’lik artış ve 427
milyon dolarla ‘diğer yıkama ve kurutma makineleri aksam ve parçaları’
bulunuyor.
Almanya başı çekti
2014
Ocak-Nisan
döneminde
Türkiye’nin toplam makine ihracatı
4,8 milyar dolar oldu. Yüzde 8,9’luk
artışa karşılık gelen bu rakam, 2013’te
4,4 milyar dolardı. Makine ihracatımızın ülkeler bazında dağılım ise
Almanya’nın açık ara liderliğini gösteriyor. Verilere göre 2013 Ocak-Nisan
döneminde Almanya’ya 710 milyon
dolarlık makine gönderilirken 2014’ün
ilk dört ayında bu rakam yüzde 13,6
arttı: 806 milyon dolar. Almanya’yı
aynı dönem çerçevesinde 303 milyon
dolarla ABD izledi. ABD’ye yönelik
ihracat artışı ise yüzde 24,5. İngiltere
de 268 milyon dolarla listenin üçüncü
sırasında yer alıyor.
Enerji Oscar’ları
sahiplerini buluyor
Enerji Santralleri ve Verimlilik projeleri
ödül alacak.
E
nerji alanındaki çalışmaları teşvik
etmek üzere, geçtiğimiz yıl ICCI
2013 Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı
ve Konferansı kapsamında Türkiye'de
üçüncü defa verilen Enerji'nin Oscar'ları, Eylül ayında yeni sahiplerini buluyor.
Türkiye'de ve dünyada en önemli gündem maddelerinden biri haline dönüşen
enerji sektörüne verilen hizmetleri ve
yapılan katkıları desteklemek amacıyla
verilen Enerji Oscar'ları, ileri vadede yapılacak projeleri ve hizmetleri de teşvik
etme amacı taşıyor. Enerji Oscar'ları,
ICCI 2014 Enerji Ödülleri kapsamında
Özellikle yenilenebilir enerji alanında
yapılan yatırımları desteklemek amacıyla da verilen Enerji Oscar'larında
bu sene Yenilenebilir Enerji Santrali
kategorisinde; Rüzgar, Hidroelektrik,
Jeotermal, Biyokütle ve Atık ile Güneş
alanında,Termik Santral'de ise, Doğalgaz, Kömür ve Atık Isı projeleri yarışırken, Verimlilik Projeleri kategorisinde
yapılan başvuruların en iyilerini ödüllendirecek.
Ödül töreni Eylül ayında Ankara’da
gerçekleşecek.
[email protected]
‘Güven’ ‘değer’ yaratır mı?
'G
üven’ ‘değer’ yaratır mı?
Evet yaratır. ‘Nasıl?’ Gelin birlikte düşünelim!
Bankacılık konusunda ders verirken
öğrencilerime ya da dinleyicilerime
ilk sorduğum soru şudur: “Bankacılık ne işidir?” Cevaplar neredeyse
her zaman “Bankacılığın para işi olduğu” yönündedir. Bu cevabı yanlış
saymasam da doğru da saymam. Bu
defa dinleyiciler sorarlar: “O halde
bankacılık ne işidir?” Bunun üzerine
kendilerine “Bankacılık bilgi işidir.
Kredibilite bilgisi işidir. Kredibilitenin tahlili işidir. Çünkü bankacılık
GÜVEN işidir” derim. Arkasından
da kendilerine ‘güven’ kavramının ne
kadar önemli olduğunu; Latince’de
‘cred’ kelimesinin ‘güven’ anlamına
geldiğini, bugün pek çok başka dilde
olduğu gibi Türkçe’de de kullanılan
‘kredi’ ve ‘kredibilite’ kelimelerinin
‘cred’ kelimesine dayandığını anlatırım.
Güven, ticaret hayatının her alanında çok büyük önem taşır. Üstelik
bununla da sınırlı değildir güvenin
önemi. Güven, insanlar arası akla
gelebilecek her türlü ilişkide emsalsiz ölçüde önemlidir. Güven, sözünü
tutmaktır. Örneğin ‘para’ ya da ‘senet’ işin özüne inildiğinde ‘söz vermekten’ başka bir şey değildir. Dolayısıyla yazının başlığına dönersek:
Evet, güven, değer yaratır! Güvensizlik ise potansiyel değer yaratma
imkânlarını bitirir.
Japon asıllı bir Amerikalı akademisyen Fukuyama, toplumları ‘güven
toplumları’ ve ‘güven toplumu olmayanlar’ gibi iki kaba gruba ayırıyor.
Ona göre, örneğin Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ile Kanada,
Avustralya ve Yeni Zelanda gibi anadili İngilizce olan diğer Anglosakson
ülkeleri ve Almanya, Hollanda ile
İskandinav ülkeleri gibi ülkeler ‘güven toplumları’ iken; Fransa, İtalya,
İspanya gibi Akdeniz havzası ülkeleriyle Uzak Doğu ülkeleri ‘güven
toplumu olmayan ülkeler’ grubuna
dâhiller.
Fukuyama bu savını ispatlamak
için bu ülkelerdeki sermaye birikim
süreçlerini örnek gösteriyor ve güven
toplumlarında çok ortaklı sermaye
şirketlerinin çok eski tarihlerde kurulabildiğini; bu ülkelerde sermaye
piyasalarının çok eski tarihlerden
bu yana büyük gelişme gösterdiğini; buna karşılık karşı gruptaki ülkelerde büyük şirketlerin ya devlet
eliyle kurulduğunu ya da büyük aile
şirketleri biçiminde örgütlendiklerini ileri sürüyor. Bu iddia elbette
tartışılabilir. Yine de bana ikna edici
görünüyor. Örneğin, Türkiye’nin durumu Fukuyama tarafından özellikle
ele alınmış olmasa da bu yaklaşıma
uygun görünüyor. Ülkenin en büyük
şirketleri arasında zamanında devlet
eliyle kurulup KİT (kamu iktisadi teşebbüsü veya teşekkülü) olarak hayatına başlamış olanlar hayli belirgin.
Bu tartışma ne kadar uzar bilemem
ama sanırım belirgin olan şu ki Türk
toplumunu oluşturan bireyler birbirlerine yeterince güvenmiyorlar ya da
güven vermiyorlar.
Bu durumu kavramak için sadece ticari konular çevresinde dolanıp
durmaya da gerek yok üstelik. Gündelik hayatımızın sağlayabileceği o
kadar çok örnek var ki siz bu satırları
okurken aklınıza onlarcasının geldiğini tahmin etmem zor değil. Trafikte
araba kullanırken niçin bu kadar sinirleniyoruz sizce? Bizim kadar korna çalan kaç toplum var acaba – en
azından sanayileşmiş Batı ülkelerinde? Bankalarda ve benzeri diğer kurum ve kuruluşta ‘kuyruk-matik’ de
diyebileceğimiz ‘sıra numarası alma’
makinelerinin kullanımına kadar yaşananları hatırlar mısınız?
Anlaşılan o ki biz maalesef bir
‘güven toplumu’ değiliz ve bunun
en büyük sakıncası da ‘organize olamamak’ biçiminde belirginleşiyor.
İnsan toplumu değer yaratırken organize olmak zorunda. Dolayısıyla
karşınızdakine güvenebilmeniz daha
büyük değer yaratabilmeniz bakımından önem taşıyor. Biliyorum; bütün
toplumlarda hakimler, avukatlar ve
mahkemeler var. Eğer tüm insanlar
sözlerini tutsalardı bu meslek gruplarına bu ölçüde ihtiyaç duyulmazdı.
Sanırım bizde mahkemelere duyulan
ihtiyaç – diyelim – sanayileşmiş Batılı ülkelerdekinden daha fazla. Bu
süreçlerde harcanan zaman, ‘yaratılamayan değer’ daha fazla.
Bu kapsamda anayasa konusu da
belki akla gelmesi gereken hususlardan. Malum; bizde anayasa tartışması hiç bitmemiştir. Oysa hep söylenir
ya İnglitere’nin yazılı bir anayasası
yoktur bile. Yaklaşık altı yıl yaşadığım İngilitere’de anayasa konusunun
tartışıldığını hiç duymadım. Bizim
sadece bu tartışmalar esnasında kaybettiğimiz zaman ve enerjinin boyutları üzerinde düşünmeyi size bırakıyorum.
Sadede gelelim: Güven değer yaratır! Hem de çok.
OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ | 15
TEMMUZ 2014
Haziran ayı çelikçilere iyi geldi
I
rak krizi ve uzun mamul piyasalarındaki Çin tehdidi gibi önemli sorunlarla
yüzleşen Türk çelik endüstrisi, Haziran
ayında faaliyetlerine hız vererek ham çelik
üretimini artırmayı başardı. Haziran ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi, önceki
yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 6.7 gibi
önemli bir artış göstererek 3.123 milyon
tona ulaştı. Söz konusu miktar, Mayıs ayına kıyasla yüzde 2.7 oranında artışa işaret
ediyor.
Entegre tesisler yüzde 22 bandında
Haziran ayında elektrik ark ocaklı tesislerin ham çelik üretimleri, önceki yılın
aynı dönemine kıyasla yüzde 0.4 artışla
2.076 milyon tona ulaşırken, bahse konu
miktar Mayıs ayına kıyasla yüzde 4.7 oranında düşüşü temsil etti. Entegre tesislerin
Haziran ayındaki ham çelik üretimleri, yıllık bazda yüzde 22, aylık bazda da yüzde
Kişi başı
üretim artışta
2014 yılının birinci çeyreğine
ilişkin verimlilik istatistikleri
sonuçları kapsamında, çalışan kişi
başına üretim endeksi, bu yılın
ilk çeyreğinde geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 1,53 arttı.
A
vrupa Topluluğu'nda ekonomik faaliyetlerin istatistiki sınıflamasına göre hesaplanan 2010
Ort.=100 temel yıllı üç aylık çalışan
kişi başına üretim endeksi, yılın ilk
çeyreğinde 2013'ün aynı dönemine
göre yüzde 1,53 artarak 96,16'dan
97,63'e yükseldi.
Çalışılan saat başına üretim endeksi de yılın ilk çeyreğinde geçen
yılın aynı dönemine göre yüzde
3,44 artarak 97,60'tan 100,96'ya
ulaştı.
En büyük artış ve azalışlar
Bölümler itibarıyla bakıldığında
çalışan kişi başına üretim endeksinde, bir önceki yılın aynı dönemine
göre en büyük artış yüzde 25,15 ile
bilgisayarların ve optik ürünlerin
imalatı, en büyük azalış ise yüzde
20,59 ile diğer ulaşım araçlarının
imalatında oldu.
Çalışılan saat başına üretim endeksinde ise bir önceki yılın aynı
dönemine göre en büyük artış yüzde 17,96 ile bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı, en
büyük azalış yüzde 18,66 ile diğer
ulaşım araçları imalatı bölümlerinde gerçekleşti.
21.5 gibi artışlarla 1.047 milyon ton oldu.
Ocak-Haziran döneminde, Türkiye’nin
toplam ham çelik üretimi, önceki yılın ilk
yarısına kıyasla yüzde 0.3 düşüşle 17.261
milyon ton seviyesinde kaldı. Yılın ilk yarısında elektrik ark ocaklı tesislerin ham
çelik üretimleri yıllık bazda yüzde 0.3
düşüşle 12.146 milyon tonda kalırken, entegre tesislerin üretimleri de aynı oranda
düşüş göstererek 5.114 milyon ton oldu.
Yılın ilk yarısında Türkiye’nin kütük
üretimi yıllık bazda yüzde 2.4 düşüşle
12.724 milyon tona gerilerken, slab üretimi yüzde 6.1 oranında artış kaydederek
4.537 milyon tona ulaştı.
İHRACATTA BAYRAM DURGUNLUĞU
T
ürkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi 2014
Temmuz ayı mal ihracat gerçekleşmeleri ve verilerini açıkladı. Büyükekşi,
bayram tatilinin geçen seneden farklı
olarak Temmuz ayına kaymasının etkisiyle Türkiye'nin ihracatının geçen
senenin Temmuz ayı ile aynı seviyede
kaldığını bildirdi.
Temmuz ayında ihracat, geçen yılın aynı ayına göre değişmeyerek 12
milyar 539 milyon dolar oldu. Büyükekşi yaptığı değerlendirmede, “Eğer
bayramda işgünü farkı olmasaydı artış rakamı 12,4 puan, Irak'a ihracatımız geçen seneki seviyesinde devam
etseydi artış rakamı ek 3,9 puan daha
fazla olacaktı.” dedi.
Bayram sebebiyle işgünü eksiği haricinde düşünüldüğünde, iş günü bazında ihracat yüzde 12 arttı. İlk 7 ayda
ihracat yüzde 5,7 artışla 92 milyar 711
milyon dolar oldu. Son 12 aylık ihracat ise yüzde 2,2 artışla 156 milyar
319 milyon dolara yükseldi. Temmuz
ayında en fazla ihracatı, 1 milyar 994
milyon dolarla Otomotiv sektörü yaparken, Hazırgiyim ve Konfeksiyon
sektörü, 1 milyar 727 milyon dolar ihracat ile ikinci sırada, Kimyevi Maddeler sektörü ise 1 milyar dolar 581
milyon dolar ihracat ile üçüncü sırada
yer aldı.
Temmuz ayında en fazla ihracat artışını yüzde 76 ile Savunma ve Havacılık Sanayi sektörü yakaladı. Bu sektörü fındık ve su ürünleri-hayvansal
mamuller sektörleri izledi.
Temmuz ayında AB'ye ihracatımız
yüzde 11 artarken, Kuzey Amerika'ya
yüzde 12 ve Uzakdoğu'ya yüzde 10
ihracat artış gerçekleşti. Temmuz
ayında Ortadoğu'ya ihracat yüzde 18,
Afrika'ya ise yüzde 10 geriledi.
İmalat sanayi geçen yıla göre yükseldi
2
014 yılı Mayıs ayı sanayi üretim endeksi verileri, sanayi üretiminde bir
önceki aya göre yüzde 1,0 azalma, yıllık
sanayi üretimi endeksinde de yüzde 3,3
artışı gösterdi.
şocakçılığı sektörü endeksi yüzde 8,7,
imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 2,7
ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme
üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi ise
yüzde 5,4 arttı.
Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde 2014 yılı Mayıs ayında bir önceki
aya göre; madencilik ve taşocakçılığı
sektörü endeksi yüzde 2,6, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 1,0 azalırken
elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme
üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi ise
aynı kaldı.
Ana Sanayi Grupları (MIGs) sınıflamasına göre, 2014 yılı Mayıs ayında bir
önceki aya göre en yüksek düşüş yüzde
5,7 ile sermaye malı imalatında gerçekleşti. İmalat sanayi alt sektörleri incelendiğinde ise 2014 yılı Mayıs ayında bir
önceki aya göre en yüksek düşüş yüzde
21,2 ile diğer ulaşım araçları imalatında
gerçekleşti. Bu düşüşü, yüzde 13,3 ile
makine ve ekipmanların kurulumu ve
2014 yılı Mayıs ayında bir önceki
yılın aynı ayına göre madencilik ve ta-
TİSK KSS Ödülleri'nde 20 proje finalde
A
vrupa
Birliği’nin
finansman
desteği ile Türkiye İşverenler
Sendikası’nın (TİSK) liderliğinde yürütülen Herkes İçin Kurumsal Sosyal
Sorumluluk (KSS) Projesi kapsamında
verilecek “TİSK 2014 Kurumsal Sosyal
Sorumluluk Ödülleri”nde 20 proje finale
kaldı.
Yarışmaya 58’i büyük
ölçekli şirket, 10’u
küçük ve orta ölçekli şirket olmak üzere
toplam 68 şirket başvurdu. Yarışmanın ilk
aşamasında, 68 başvuru
Adaylık Kurulu Toplantısı’nda Kurumsal Sosyal Sorumluluk konusunda
faaliyet gösteren uzmanlar tarafından
değerlendirildi. Yapılan değerlendirme
sonucunda, 17’si büyük ölçekli şirketlere, 3’ü küçük ve orta ölçekli şirketlere
ait olmak üzere, finale kalan 20 Proje
belirlendi.
Eylül ayında açıklanacak
Yarışmanın ikinci aşamasında ise
işçi, işveren, hükümet, medya,
üniversite ve STK temsilcilerinden oluşan Seçici
Kurul, 1 Eylül 2014 tarihinde yapılacak toplantıda 20 finalist arasından ödül alacak 12 projeyi
belirleyecek. Ödüller 17 Eylül
2014 tarihinde İstanbul’da düzenlenecek
Ulusal Konferans ve Ödül Töreni’nde
sahiplerine sunulacak.
onarımı, yüzde
8,2 ile kayıtlı
medyanın basılması ve çoğaltılması takip
etti.
İmalat sanayi alt sektörleri
incelendiğinde, 2014 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre en yüksek artış
yüzde 9,8 ile tütün ürünleri imalatında
gerçekleşti. Bu artışı, yüzde 4,9 ile fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine
ve teçhizat hariç), yüzde 3,3 ile ana metal sanayi takip etti.
Yeni Başkan Eyüboğlu
21 Temmuz 2014 tarihinde yapılan
TİSK Yönetim Kurulu Toplantısı’nda
gerçekleşen seçimde, MESS Yönetim
Kurulu Başkan Vekili ve TİSK Yönetim
Kurulu Üyesi Yağız Eyüboğlu TİSK’in
Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildi. N.
Özcan Özenbay ve Erol
Kiresepi TİSK Yönetim
Kurulu Başkan Vekilleri
olarak
görevlerine
devam ediyor.
2009
tarihinden
bu yana Aygaz Genel
Müdürü olarak görevine
devam eden Yağız Eyüboğlu aynı zamanda
TOBB LPG Meclisi Başkanı, Türkiye
LPG Derneği Başkan Vekili ve Dünya
LPG Birliği Birinci Başkan Yardımcısı
görevlerini de yürütüyor.
16 | OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ
TEMMUZ 2014
KISA KISA
Hyundai EURotem
Yerli Üretimde Sınıfta Kaldı
H
yundai EURotem, Türkiye’de
teknolojisi bulunmayan her
türlü elektrikli tren dizileri ve
hafif raylı araçlar ile hızlı tren setleri
ve hızlı tren yolcu vagonlarının üretimini gerçekleştirmek üzere; Güney
Kore’den Hyundai Rotem ve Hyundai
Corporation, Türkiye’den de Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları
(TCDD), ASAŞ Otomotiv ve HACO
Şirketler Grubunun katılımıyla 2006’da
Sakarya’da kuruldu.
TCDD, YPK’nın 30.01.2006 tarih
ve 2006/T-4 sayılı kararına istinaden
ve Yönetim Kurulu’nun 13.02.2006 tarih ve 3/35 sayılı kararı uyarınca %15
oranıyla şirket sermayesine ortak oldu.
Şirketin ortaklık dağılımında en büyük
hisse %51 ile Güney Koreli Hyundai
EURotem firmasında. Onu, %33,5 ile
ASAŞ Otomotiv, %15 ile TCDD ve
%0,5 ile HACO Teknik Müşavirlik İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti. izliyor.
“Türkiye’de demiryolu taşımacılığında öncü rol oynama vizyonu” ışığında,
yerli üretim yapmak üzere faaliyete
geçen şirketin en büyük hissedarı olan
Hyundai EURotem’in, hali hazırda
Türkiye otomotiv sanayinde de büyük
bir yatırımı bulunuyor.
Şirketin, yerel sanayinin sunduğu
imkanlar ile TCDD bağlı ortaklıkları ve
diğer
Dr. İlhami Pektaş
üretim birimlerinin kapasitelerinden; iş
paylaşımı, üretim ortaklığı, direkt sipariş ve benzeri uygulamalar ile yararlanması; teknoloji ve know- how getirmesi
planlandı.
Yabancı ortak Hyundai EURotem,
Hızlı Tren Setleri dahil şirketin üretim
yelpazesinde yer alan her türlü aracın
ülkemizde üretilmesini sağlayacak
Teknoloji Transfer Anlaşması çerçevesinde bilgi aktarımını taahhüt etti. Bu
kapsamda, başlangıçta %35 oranında
yerlilik temin edecek ve yerlilik oranı
daha sonra giderek artırılacaktı.
Hyundai EURotem’in yılda en az 50
araç üretimiyle faaliyete başlaması ve
200 dolayında kişiye istihdam sağlaması öngörüldü. Fabrikada ilk yıl yüzde
35-42 yerli payı ile üretim yapılacağı ve
yerlilik oranının her yıl artarak yükseleceği planlanmıştı. Ayrıca, TCDD’nin
bağlı ortaklıkları ve yerel sanayinin
kapasite kullanım oranlarını artırması,
oluşacak rekabet ortamı ve üretim kapasitesi dikkate alındığında 10 yıl içerisinde yaklaşık 1 milyar dolarlık bir
kaynağın da iç piyasada kalmasını sağlayacağı vurgulanmıştı. Aradan geçen
8 yılda maalesef yerli katkı oranı ve 1
milyar USD’lık iç piyasada kaynak aktarımı planlandığı gibi olmadı.
Temeli Sakarya’da TÜVASAŞ'ın
bahçesinde atılan Hyundai EURotem
fabrikasının Türkiye'ye sağlayacağı
faydalar olarak;
Yabancı sermaye girdisi sağlanması, ilk etapta doğrudan
iki yüz, dolaylı olarak iki bin
adet istihdam sağlanması,
yan sanayiyi geliştirmesi,
raylı sistemlerde yeni sektörleri ortaya çıkarması ve geliş-
EUROTEM’İN ÜLKEMİZDE SATTIĞI ARAÇLAR VE SAYILARI
ARAÇ TÜRÜ
TCDD Elektrikli Lokomotif - 80 Adet
Marmaray EMU Araçları - 440 Araç
TCDD EMU - 32 Set (96 vagon) Ankara
DMU (1+84) Ankara
İzban- 40 EMU 3’lü set
İETT LRV (T4 Topkapı-Habipler)
EMU İstanbul BŞB
M2 Yenikapı-Hacıosman
Adana Tramvay
TOPLAM
ARAÇ
(ADET)
80
440
96
85
120
34
İHALE BEDELİ
(MİLYON $)
312.8
585 *
139.8
76
180
68
92
126
36
983
85.7
1.770
tirmesi, ülkemiz ve çevre ülkelerinin,
yerel yönetimlerin ihtiyacını karşılaması, ülkemize önemli ölçüde döviz tasarrufu ve girdisi getirmesi, Türkiye'nin,
Avrupa'dan Orta Doğu'ya, Orta Asya'ya
kadar olan bölgede en önemli ileri demiryolu sanayi merkezi haline gelmesi
planlanmıştı. Ama maalesef bunların
hiçbiri gerçekleştirilemedi.
Sonuç olarak Hyundai EURotem,
2006 yılında Sakarya kurulduğundan
bu yana Türkiye’de 1000’e yakın Elektrikli Lokomotif, EMU, DMU, LRT ve
tramvay gibi demiryolu araçları sattı
ve yaklaşık 1.8 milyar USD gelir elde
etti. Bu kadar satış yapmasına ve gelir
elde etmesine rağmen kuruluş amacına
uygun olarak gerçekleştirmesi gereken;
ilk yıl yüzde 35-42 yerlilik payı ile üretim yapılması, yerlilik oranının her yıl
artarak yükseltilmesi ve 10 yıl içerisinde yaklaşık 1 milyar dolarlık bir kaynağın da ülkemizde kalması taahhütleri
maalesef gerçekleşmemiştir. Ayrıca
200 kişinin üzerinde istihdam taahhüdü
de yerine gelmemiştir.
Şirket, yapacağı taahhütlere uyabilseydi bugün ülkemizde 10 yılda %51’in
çok üstünde yerli katkı ve büyük teknoloji transferi sağlanacaktı ama maalesef
geride kalan sürede %10’u geçmeyen
yerli katkı ile ülkemizde yaklaşık 1000
adet aracın satışını gerçekleştirmiştir.
Bugün Güney Afrika bile Alstom ile
7 yıllık geçiş süresi içinde ülkesinde
minimum %65 yerli katkıyı sağlamış
durumdadır. Çünkü Güney Afrika yerlileştirmeyi çok ciddiye almış ve her
safhasını denetlemiş ve uyulmadığı
takdirde cezai yaptırımlar getirmiştir.
Bizde ne yazık ki denetleme mekanizması çalışmıyor.
Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri
Kümelenmesi (ARUS) olarak Hyundai
EURotem’den beklentimiz; şu ana kadar yapılamayan ve geciken yerlileştirme taahhütlerini, yerli üretimde marka
çıkaracak kadar kendini çok geliştirmiş
küme üyelerimizi de içine alarak yerli
katkı oranını en kısa zamanda %80 seviyesine getirmeleridir.
* Euro
U
IMF’YE TÜRK YÖNETİCİ
luslararası Para Fonu’nda (IMF)
kapsamlı bir kota ve yönetim
reformu gerçekleştirildi. Söz konusu
reform süreci çerçevesinde ülkemizin
IMF İcra Direktörleri Kurulu bünyesinde temsil edildiği grubun yapısı
değiştirildi. Oy gücü ve temsil düzeyi
artan Türkiye, IMF İcra Direktörleri Kurulu’nda ilk defa doğrudan yer
alma hakkı kazandı.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan
tarafından yapılan açıklamada, ülke
grubumuzu temsilen halen Avusturya
tarafından yürütülen İcra Direktörlüğü görevini 1 Kasım 2014 tarihinden
itibaren Türkiye’nin üstleneceği, bu
görevin Hazine Müsteşarı İbrahim
Halil Çanakcı tarafından yürütüleceği
bildirildi.
Washington’da
yerleşik tam zamanlı üyelerden
oluşan İcra Direktörleri Kurulu,
IMF’nin temel yönetim organı. Kurul, IMF’nin poli- İbrahim Halil Çanakçı
tika ve finansman
kararları ile küresel ve ülke ekonomilerine ilişkin çalışmalarına yön vermede önemli bir işleve sahip.
Demiryoluyla yeniden doğacak
Japonya Hükümeti, manyetik hava destekli
demiryolu sisteminin ülkenin teknolojik yeniden
doğuşunu teşvik edeceğini düşünüyor, Tokyo
ile Osaka’yı bağlayan mevcut hızlı tren hattını
yöneten firma, manyetik yükseltme ya da havaya
kaldırma teknolojisinin ilk defa kullanılacağı ve
yolculuğu 1 saatten biraz fazla kısaltacak yeni bir
proje geliştiriyor. Başbakan Shinzo Abe, projenin
Japonya’nın bir sonraki büyük ihracatı olabileceğini
belirtti.
AB’nin sanayi üretimi düşüşte
Avrupa Birliği resmi istatistik ofisi Eurostat
tarafından açıklanan verilere göre, 2014 yılı Mayıs
ayında takvim etkisinden arındırılmış sanayi
üretimi, Nisan ayına kıyasla Avro bölgesinde ve
Avrupa Birliği’nde yüzde 1.1’e düştü. Üretimde yıllık
bazda en en fazla düşüş yüzde 11.9 ile Malta, yüzde
4.2 ile Fransa ve yüzde 2.9 ile Finlandiya’da yaşandı.
Batı Afrika parasını birleştirecek
Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS)
Komisyonu, 2020’ye kadar tek para birimi projesinin
gerçekleşmesini hızlandırmak için üye devletler
arasında 11 olan makro ekonomik uyum kriterleri
sayısını 6’ya düşürdü. Batı Afrika alt bölgesinde tek
para rejiminin benimsenmesine yönelik hareketin
temeli 2003’te atıldı; fakat, büyük ölçüde, koyulmuş
kıstaslara ulaşmada üye devletler arasında düzensiz
gelişmelerden dolayı dört defa ertelendi.
BRICS, merkez bankası kuruyor
Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika
Cumhuriyeti’nin oluşturduğu BRICS topluluğu,
IMF ve Dünya Bankası’na alternatif finansman
biçimi olarak 50 milyar dolarlık kalkınma bankası
yapısı üzerinde uzlaştı. Brezilya’da yapılan zirvede
yayınlanan bir açıklamaya göre, üye devletlerin
liderleri, üye devletlerin ödemeler dengesi
krizi yaşamaları durumunda başvurabilecekleri
100 miyar dolarlık döviz rezervinin oluşumunu
resmileştirdiler. Merkezi Çin’de kurulacak bankanın
ilk başkanlık imkanı da Hindistan’a verildi.
Çin’den FLNG tesisi
Çin enerji devi CNOOC Grup Güney Çin Denizi’nde
gaz üretebilecek olan milyar dolarlık sıvılaştırılmış
doğal gaz tesisinin (FLNG) kurulumu üzerinde
çalışıyor. FLNG gemileri, petrol rezervleri üzerinde
konumlandırılarak çıkarılan gazı, sıvılaştırılmış doğal
gaz (LNG) tankerlerine aktarımını sağlayan okyanus
tabanlı sıvılaştırma tesisleri olarak tanımlanıyor.
Sektör yetkilileri, Çin FLNG tesislerinin ülkenin
denizaşırı enerji üretimini artırma stratejisinin
önemli bir bileşeni haline geleceği belirtiliyor.
İngiltere faizleri sabitledi
Reuters anketine göre İngiltere ekonomisinin
zarar görmesinden endişe duyan İngiltere Merkez
Bankası, ekonomisini korumak için gelecek yıl
başına kadar yüzde 5 olan rekor seviyede düşük faiz
oranlarını artırmayacak. Öte yandan işsizlik, merkez
bankasının hedefinin altına düşmüş durumda.
Mayıs ayına kadarki son 3 ayda İngiltere’nin işsizlik
oranları 2008 yılı sonlarından bu yana en düşük
seviyesini gördü.
OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ | 17
TEMMUZ 2014
İş kurmak isteyen engelliye hibe
Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) tarafından, kendi işini
kurmak isteyen engelli vatandaşlara 36 bin TL’ye kadar hibe desteği sağlanacak.
kabul edilmeyecek.
İŞKUR’dan yapılan duyuruda, destek verilen proje
kapsamında kurulan işletmenin kuruluş tarihinden itibaren en az 2 yıl fiili olarak
faaliyetine devam etmesi gerektiği, aksi durumun tespiti
halinde kuruluş desteği olarak yapılan ödemeler yasal
faizi ile birlikte geri alınacağını bildirildi.
İŞKUR Genel Müdürü Dr.
Nusret Yazıcı yaptığı açıklamada, işgücü piyasasında
Nusret Yazıcı
dezavantajlı konumda yer
alan kesimlerin başında yer
alan engellilere yönelik olarak, engelli çalıştırmayan
işverenlerden tahsil edilen
idari para cezaları fonundan bugüne kadar yaklaşık 120 milyon
DESTEK VERİLECEK ALANLAR
kaynak tahsis edildiğini belirtti. YazıKuruluş İşlemleri Desteği: İşyeri
cı, “2014 yılının ilk dönemindeki teklif
kuruluşu için yapılan resmi işlemler,
çağrısı sonrasında 20 engelliye kendi
onaylar, izinler, ruhsatlar gibi masrafişini kurmaları için destek verilmiş aylar için en fazla 2.000 TL.
rıca engellilerin istihdamı, korumalı işyeri, işe uyumu ve mesleki eğitimi için
İşletme Gideri Desteği: Kurulan işhazırlanan projelere de yaklaşık 9 milletmeye 12 ay boyunca fatura karşıyon TL kaynak verildi.” dedi.
lığı olmak üzere işletme giderlerinin
(su, elektrik, iletişim, ısınma) en fazla
Söz konusu fonun yönetiminden so%60’ını geçmeyecek şekilde yıllık
rumlu olan Komisyona sunulacak protoplamda en fazla 4.000 TL.
jeler ile girişimcilik eğitimi alan veya
kuracağı meslekte eğitim almış engellilerden kendi işini kurmak isteyenlere
toplamda 36 bin TL’ye kadar hibe desteği verilebilecek. İŞKUR Genel Müdürü başkanlığında tüm paydaş kurum
ve kuruluşların temsilcilerinden oluşan
Komisyon, projeleri Kasım ayında değerlendirecek.
Engelliler ikamet ettikleri il içinde uygulanmak üzere proje sunabilecek. Engelli bireylerin fiili olarak kendilerinin
işbaşında olacakları projeler desteklenirken, engelli birey adına vasi olanların
kendi işini kurmasını amaçlayan projeler desteklenmeyecek. Ayrıca emekli
olan engellilerin proje başvuruları da
TEMSAN BURSA’YA
HES KURUYOR
M
illi ekonomiye katkı sağlamak,
kaynakların verimli kullanılması hem
de yenilenebilir enerji kaynaklarından
istifade edilmesi düşüncesinde olan Türkiye
Elektromekanik Sanayi (TEMSAN) bir ilke
daha imza atıyor.
TEMSAN ile Bursa Su ve Kanalizasyon
İdaresi (BUSKİ) arasında, D13 Su
Deposu’nun hidrolik su gücünden elektrik
enerjisi üretmek amacıyla HES Tesisi Yapım
Anlaşması imzalandı. Anlaşmayı TEMSAN
adına Genel Müdür Hilmi Baştürk, BUSKİ
adına Genel Müdür İsmail Hakkı Çetinavcı
imzaladı.
2015 yılı sonunda hizmete girmesi
hedeflenen tesis, yaklaşık 1200 kW’lık
hidrolik gücünde ve yıllık yaklaşık 6,5
milyon kWh enerji üretme kapasitesine
sahip olacak.
Temizoda Çalıştayı’nda
SENSÖR TEKNOLOJİLERİ
incelendi
Kuruluş Desteği: İşletmenin kuruluşundan itibaren 12 ay boyunca fatura
karşılığı olmak üzere işletmenin temel
faaliyet alanı ile ilgili makine, teçhizat, yazılım, donanım, sarf malzemesi, ofis malzemesi gibi maliyetler için
en fazla 30.000 TL.
Başvuru
www.iskur.gov.tr adresinde bulunan
başvuru rehberinde belirtilen kurallara uygun olarak hazırlanacak projelerin, 12 Eylül 2014 tarihi akşamına kadar bütün illerde bulunan Çalışma ve
İş Kurumu İl Müdürlüklerine istenilen
bilgi ve belgelerle birlikte elden veya
posta ile teslim edilmeleri istendi.
G
Orman köylülerinin
enerjisi güneşten
O
rman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel
Müdürlüğü (OGM), orman köylülerinin
elektrik ihtiyaçlarını güneş enerjisiyle sağlama
imkanı verecek olan “Türkiye’de Orman
Köyleri için Sürdürülebilir Enerji Finansman
Mekanizması Projesi”ni uygulamaya geçiriyor.
Enerji verimli ekolojik köylerin oluşturulması
hedeflenen ORKÖY projesi ile Türkiye’deki
orman köylerinde yaşayan yaklaşık 7 milyon
kişi güneş enerjisinden faydalanacak.
Fotovoltaik paneller ile güneş enerjisine dayalı
su ısıtma sistemlerine sahip olacak proje
kapsamında ayrıca köylerde bulunan binalara
ısı yalıtım sistemleri de tesis edilecek. Güneş
enerjisi yoluyla orman köylüleri kendi elektrik
ihtiyaçlarını karşılayacak.
ORKÖY projesi kapsamında aynı zamanda
seçilecek pilot orman köylerinde güneş enerjisi
uygulamalarını tanıtan eğitimler de verilecek.
Bu eğitimlerle sürdürülebilir enerji konusunda
orman köylüleri bilinçlendirilecek. Ayrıca
solar enerji panellerinin bütün yurt çapındaki
köylerde yaygınlaştırılması hedefleniyor.
Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel
Eroğlu, “Yeni teknolojilerle enerji üretimini
çeşitlendirmeli, alternatif enerji kaynaklarını
insan ve çevre sağlığını dikkate alarak
kullanmalıyız. Hem sürdürülebilir enerji arzını
sağlama hem de ülkemizin ihtiyaç duyduğu
enerjiyi temin etme yönünde büyük bir mesafe
kat ettik.” dedi.
KOBİ kredileri 12 milyar TL’ye yaklaştı
ümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı,
Bakanlığın kredi kefalet kooperatifleri
aracılığıyla kullandırdığı Hazine destekli, düşük
maliyetli kredilerle; küçük işletmelerin, esnaf ve
sanatkarların faaliyetlerini sürdürmesine imkan
sağladığını ifade etti.
Türkiye'nin 81 ilinde kurulan bine yakın
kredi ve kefalet kooperatifinin, kredi kuruluşu
olan Halk Bankası ile küçük işletmeler arasında
taşıma ağları gibi işlev göstererek krediyi küçük
işletmelere taşıdığını belirten Yazıcı, 30 Haziran
2014 itibariyle kefalet verebilecek durumda olan
848 kredi kefalet kooperatifin dağıtım ağlarıyla
yaklaşık 307 bin esnafa ve küçük işletmeye 11,4
milyar lira kredi kullandırıldığını bildirdi.
Yazıcı, 2002 sonunda 154 milyon lira olan kredi
hacminin, 30 Haziran 2014 itibariyle yaklaşık 74
kat artışla 11,4 milyar liraya yükseldiğine dikkati
çekerek, 2002 yılından bu yana küçük işletmelere
36 milyar liralık kredi kaynağının ulaştırıldığını
kaydetti.
12 yılda 870 bin esnaf ve KOBİ yararlandı
Kredi ve Kefalet Kooperatifleri aracılığıyla
Türkiye Halk Bankası A.Ş. kaynaklarından 20022014 döneminde mali bütçeye 2 milyar 553
milyon 973 bin 200 liralık ödenek konulduğunu
ve bu ödeneklerin 2 milyar 244 milyon 282 bin
liralık kısmının aynı dönemde küçük işletmelere,
esnaf ve sanatkarlara faiz indirimi olarak
kullandırıldığını belirten Yazıcı, 2002-2014
döneminde Türkiye genelinde kredi ve kefalet
kooperatifleri aracılığıyla yaklaşık 870 bin küçük
işletme/esnaf ve sanatkar düşük faizli kredi
imkanından yararlandığını ifade etti.
Hükümetin küçük işletmelere, esnaf ve
sanatkara verdiği önem doğrultusunda, tahsis
edilen kaynakların büyük ilgi gördüğüne işaret
eden Yazıcı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"2014 yılı bütçesi için kaynak miktarı 528
milyon 108 bin lira olarak belirlendi. Kredi
kefalet kooperatiflerinin aracılık ettiği kredilere
2014 yılında da küçük işletmeler yoğun ilgi
göstermektedir. Bu ilginin bir başka göstergesi
de 2014 bütçesinde tahsis edilen söz konusu
ödeneğin 240 milyon liralık kısmının 2014 yılının
daha ilk 6 ayında kullanılmış olmasıdır. Bu talebin
yıl sonuna kadar da artarak devam edeceği
beklentisi karşısında, küçük işletmelerin, esnaf ve
sanatkarın kooperatifler aracılığıyla kullanacağı
kredi hacminin bu yılda da rekor kıracağı
öngörülmektedir."
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı (TİKA), Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı, Birleşmiş
Milletler Sınai Kalkınma Örgütü
(UNIDO) ve Ulusal Nanoteknoloji
Araştırma Merkezi (UNAM)
işbirliğinde düzenlenen Uluslararası
Kritik ve Sürdürülebilir Teknolojiler
için Temizoda Çalıştayı Ankara’da
gerçekleştirildi.
E
ğitimde Azerbaycan, Bangladeş,
Gürcistan, Kazakistan, Libya, Mısır,
Moldova, Pakistan, Sudan, Ukrayna, Ürdün
ve Yemen’den 32 araştırmacı yer aldı.
Programda katılımcılara teorik eğitimin
yanı sıra UNAM Temizoda Laboratuvarı’nda
uygulamalı aygıt mikro-fabrikasyonunu
içeren eğitim sağlandı.
2012 ve 2013 yıllarında sırasıyla,
nanoteknolojinin ve temizoda temelli mikro
nano-fabrikasyon teknolojisinin Çip-üzeriLab ve Yenilenebilir Enerji alanlarında
uygulamalarının üzerinde durulduğu
çalıştay programının bu yılki odak teması
Sensör Teknolojileri olarak belirlenmişti.
Programda entegre sensör teknolojileri,
mikro nano-ölçekte aygıt üretiminde
kullanılan temel fabrikasyon süreçleri
hakkında bilgi verildi. ODTÜ-MEMS
Merkezi’ne
ziyarette
bulunularak,
merkezin
temizoda
laboratuvarında
yürütülen
araştırmalar
hakkında detaylı
bilgi edinildi.
Katılımcılar ülke sunumlarında ülkelerinin
öncelikli ihtiyaç duyduğu teknoloji alanları
ile ülkelerinde varsa nanoteknoloji alanında
yapılmakta olan çalışmaları ve kendi
bireysel ilgi ve çalışma konularını sunma
fırsatını buldu.
Temizoda laboratuvar uygulamasında
katılımcılar temizoda içerisine girerek
tipik bir mikro-sensör aygıtın adım adım
nasıl üretildiğini gözlemledi. Katılımcılar
ayrıca ekipman üreticisi firmaların
çalıştaylarına katılarak, hazırlamış
oldukları teknoloji sunumları ve ekipman
demonstrasyonları ile bu alandaki bilgi ve
deneyimlerini artırma imkanını elde etti.
Bu süreçte, temizoda içerisinde litografi,
saçtırma tekniği ile yarı-iletken ince film
kaplama, termal buharlaştırma ile metal
film kaplama, lift off prosesi ve mikro
sensör aygıtın electron mikroskobunda
görüntülenmesi adımlarını tecrübe eden
katılımcılar, aynı zamanda firmaların
sergilediği lazer maske yazıcıları, proses
gazı hatları ve atık gaz nötralizasyon
sistemleri ve elektron mikroskopları
konularında sorularını doğrudan üretici
firmaların uzman mühendislerine sorma
fırsatını elde etti.
18 | OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ
TEMMUZ 2014
Sektöre 40 yıldır gönül veren akademisyen-işadamı
PROTEZDE
HEDEFİNDE
OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi’nin
üyesi Proted’in Yönetim Kurulu Başkanı
İlhan Şahin, kartvizitine bir çok unvanı
eklemeyi başarmış bir sanayici. Protez ve
ortez sektöründeki kariyerine, Hacettepe
Üniversitesi’nde teknisyen olarak
başlayan, ardından aynı üniversitede
makine mühendisliği eğitimini
tamamlayan ve 20 yıla yakın öğretim
üyeliği yapan Şahin, bu işe tam 40 yıldır
gönül veriyor.
1992 yılında uygulama ile yola çıkan,
ardından fason üretime geçiş yapan
Şahin’in firması Proted, 2002 yılında
kendi markasıyla dünya pazarlarına
açıldı. 40 ülkeye ihracat yaptıklarını
ifade eden İlhan Şahin, sürekli yatırım
ve sürdürülebilir kalkınma içerisinde
olduklarını ifade ediyor.
Tecrübeli sanayiciye sektörde yaşadıkları
sıkıntıları sorduğumuz da ise ithalat
tehlikesine dikkat çekti. “Temel
sıkıntılarımızdan birisi de devletin
ithalatta bir sınırlamasının olmamasıdır.”
diyen Şahin, Çin başta olmak üzere
dünyanın bir çok yerinden gelen ürünlerin
haksız rekabet oluşturduğunu söyledi. Bu
duruma rağmen, kendi tabiriyle ‘üretime
sevdalanan’ İlhan Şahin’in hedefi 3
boyutlu protezi kullanıma sunmak.
SİYAH RENK PROTEZE
‘KREATİF ÜRÜN’ ÖDÜLÜ
Bir Afrika ülkesi bizden protez
parçaları sipariş ediyor. Bunların
içinde ayak da var. Bizim dış ticaret
departmanımıza “Ayak protezi siyah
tenli olabilir mi?” diye soruyorlar.
Hammaddenin rengini değiştirerek
farklı ürün yapabiliyoruz ama
tankların tamamını üretmek kaydıyla.
Onlar da tanklardan kaç tane çıkarsa
alacaklarını bildirdiler. İstedikleri
numaralara göre yaklaşık 350 tane
ürettik. Gümrük memurları kontrolde
siyah ayak görünce tereddüte
düşmüşler ve bize sormuşlar. Bu
durumu da Dış Ticaret’e bildirmişler.
Bu ürünle yarışmaya katılmamız
istendi. Farklı bir ürün üretmemiz,
farklı bir ihracat yapmamız dolayısıyla
2012 İhracatın Yıldızları Yarışması’nda
‘Kreatif Ürün’ Dalında İkincilik
Ödülü’nü Başbakan Yardımcısı Sayın
Ali Babacan’dan aldık.
Diğer yandan 2012 yılında Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve
TÜBİTAK’ın Medikal Günleri’nde en
başarılı 5 firma içerisinde gösterildik.
Bakanlık, firmamızı ülkemizdeki 1000
Teknolojik Firma listesine de aldı.
Sizi ve firmanızı tanıyabilir miyiz?
1973 yılında, Hacettepe Üniversitesi’nde
protez ve ortez teknisyeni olarak çalışma
hayatına başladım. Ardından aynı üniversiteden makine mühendisi olarak mezun
oldum. 1983’e kadar üniversitede mühendis olarak çalışmalarım devam etti. Protez
Ortez Okulumuz 1983 yılında açılınca
öğretim üyeliğine geçiş yaptım. 1992 yılında bir ortopedist arkadaşımla beraber
Proted’i kurduk. İlk başladığımızda uygulama merkezi şeklinde hizmet veriyorduk.
Üretim sevdamız ise 1997 yılında başladı. Önce fason imalat yaptık. Bu, 2002
yılına kadar devam etti. 2002’de kendi iş
yerimizi açtık. Bir yer kiraladık ve ilk makinemizi orada kurduk, ilk teknisyenimizi
aldık, kendi markamızla üretime geçtik.
2005’te de şimdiki yerimize taşındık, gün
geçtikçe makine sayımızı artırdık. Zaman
içerisinde, Ankara TEKMER’in sağladığı
destekle ayak makinesinin know-how’unu
alarak ilk teknolojik seri üretim makinesini çalıştırdık.
Sürekli yatırım halindeyiz. Türkiye’de
ucuza üretim temin ediyoruz. İthal ürünlere göre daha ekonomiktir. Sürdürülebilir
kalkınma içerisindeyiz. Bana göre yerli
üretim; rekabet demek, teminde kolaylık
demektir. Hedeflerimizden biri de üç boyutlu protez üretmek.
bu sayıyı 80 yapabilsek.
İhracat ve iç pazar durumunuzu
öğrenebilir miyiz?
6 yıl önce pazar araştırması yaptık; danışmanımız, firma için hedef pazar olarak Avrupa’yı gösterdi. Ne Afrika ne de
Asya. Biz Avrupa’ya odaklandık. Şu anda
en çok ürünümüzü Almanya’ya satıyoruz.
Rusya, Bulgaristan, Romanya’ya da ürün
gönderiyoruz. Son olarak ihracat ağımıza
Kazakistan da katıldı. Yurtdışında da zor
bir rekabet ortamı yaşanıyor. Türkiye’de
rekabet ne kadar yoğunsa orada da benzer
yoğunluklar var. Yaklaşık 40 ülkeye ürün
gönderiyoruz.
Türkiye bu alanda önemli potansiyeli
olan bir ülke. Sosyal Güvenlik Kurumu
(SGK) protez bedellerinin tamamına yakınını ödüyor, en büyük müşterimiz. Bir
protezin hastaya uygulanması 2 haftaya
yakın sürüyor, emek yoğun bir iş. Ülkemizde 280’e yakın uygulama yapan firma
var. Bunlar da bizim en temel müşterimiz.
Resmi kurumlardan atölyesi olanlar da
portföyümüzde; örneğin Hacettepe Üniversitesi, TSK Rehabilitasyon Merkezi
gibi.
SGK, sigortalılardan yüzde 10 ve 20 gibi
katılım payı alıyor. Fiyatlar çok düşük.
Buradaki açmazımız şöyle: Sağlık Bakanlığı eskiden 2 yılda bir protezi yeniletiyordu. Daha sonra bunu 3 yıla çıkardı. O
da yetmedi 5 yıl yaptı. AB ülkelerindeki
ortalama rakamı almak için böyle bir çalışma yapmış. AB’de 3 ile 5 yıl arasında.
5 yıl, protez uygulayıcıları açısında uzun
bir süre. Bu, protez parçası üreticilerine de
direkt yansıyor.
“AVRUPA’DAKİ İKİ FİRMADAN BİRİYİZ”
Üretimle ilgili rakibimiz yok, olmasını
isterim. Bu, zor bir üretim. Fizibilite yaparsanız karlılığı düşük bir üretim. Bir
ürün değil bir çok ürün; tek parça değil.
Sadece ayak üretseniz karlı olabilirsiniz.
Bütünü tamamlamanız gerekiyor. Toplamda 440 farklı pedilen ayak var mesela. Bu işe gönül vermeniz gerekiyor. Tek
ürün üretirseniz, bir ürünün tamamını satmış olsanız bile bekli karlı olursunuz ama
sistemi tamamlayamazsınız. Biz, sistemi
tamamlayan Avrupa’daki iki firmadan
biriyiz. Diğeri Almanya’da. Avrupa’nın
en fazla açılma kabiliyeti olan (80 mm)
mekanik elini yaptık. Şu anda da mikro
işlemcili diz eklemini yaptık.
“ÜRETİM SEVDA İŞİDİR”
Üretim kavramı size ne ifade ediyor?
Zor ama keyifli bir iş. Yoruyor, yıpratıyor ama üretim yapıyor olmak beni mutlu
ediyor. Üretime giren bir kişi gerçekten
gönülden sevdalanmalı. “Günlük ticaret
peşinde koşayım, günlük kazanç sağlayayım.” derse üretimin arkası gelmez.
Bu iş sevda ister, süreklilik ve kararlılık
ister. Üreticilerin kararlı, azimli ve ısrar“İTHALAT BELİMİZİ BÜKÜYOR”
lı olması gerekir. “Ekonomik zorluk oldu
KOBİ
firması olarak yaşadığınız
vazgeçeyim, eleman bulamadım, yer busıkıntılar neler?
lamadım olmadı.” denmemeli.
40 kişiye yakın kişiyle
Temel sıkıntılarımızçalışıyorum. Hepsi
dan birisi devletin
SEKTÖR SÖZLÜĞÜ
dostlarım, ülithalatta
bir
Protez: Olmayan uzvun yerine, onun görevini
kemizin çosınırlamayapacak mekanik ya da elektromekanik düzenekler.
cukları.
sının olOrtez: Olup da görevini yapamayan uzuvları desteklemek, düzeltmek, korumak,
Keşmak e
önlemek gibi fonksiyonları yerine getiren, mekanik ya da elektromekanik düzenekler.
İyi Bir Protez; (1) Fonksiyonel olmalı, (2) Hafif olmalı, (3) Mukavemetli olmalı,
(4) Estetik olmalı, (5) Konforlu olmalı
İlhan Şahin
üyesidir
masıdır. Biz, tam 22 yıldır yatırım
içerisindeyiz, makine alıyoruz. Bu kadar
eleman yetiştiriyoruz, yatırım yapıyoruz.
Diyelim ki üç arkadaş bir araya geldiniz,
karlı iş alanlarını konuşuyorsunuz. Sağlık alanında ticaret yapmaya karar verdiniz. Hemen bir e-posta ile Çin’e yada
Tayvan’a ulaşıyorsunuz, ertesi gün ürün
geliyor ve size rakip oluyor. Devletin bir
vergisi yok, kotası yok. Biz 10 TL’ye veriyorsak, 9,5 TL’den vererek bakkal hesabı
satış yapıyor ve sizi engellemiş oluyor. Bizim 25 yıllık vergimizi vb. bir kenara atıp
üretim yapmadan rakip oluyor. Türkiye bu
alanda bir mezarlık gibi. Dünyanın bir çok
yerinden bu yöntemle ülkemize ürün geliyor. Devlet de bunu kontrol etmiyor.
Bir diğer sıkıntımız ise KDV rakamları.
Çünkü biz bütün hammadde ve yarı mamulümüzü yüzde 18’den alıyoruz. Sıfır
KDV ile satıyoruz. Baştan yüzde 18 kaybımız var.
Bizim rekabetimiz yurtdışı ile. Çok şükür buna kavuştuk. Resmi Gazete’de 2000
yılına kadar ‘ithal’ ibaresi yazıyordu. Bir
ülkenin resmi gazetesinde ithal ürün teşvik edilir mi? İthale 1 TL veriyor yerliye
50 kuruş. Dikkatinizi çekerim; ‘kaliteli
ürün’ demiyor.
Sektörde yetişmiş eleman durumu
nedir?
Bir eleman alıp yetiştiriyorsunuz. İki
sene sonra birisi üç beş kuruş fazla verince gidiyor. Bizim iki fonksiyonumuz var.
İlki uygulama, onda bir problemimiz yok;
8 üniversiteye bağlı MYO’lardan tekniker
mezun ediliyor. Üretimde ise makine başında çalışma yürütebilmesi için çalışanın
meslek lisesi, teknik okul veya mühendislik mezunu olması lazım. CNC operatörü
yapacaksanız o bölümle ilgili eğitim ve
belge almış olması gerekiyor. Teknik anlamda eleman bulmakta sıkıntılarımız var.
Ar-Ge’de de bu sıkıntılar mevcut. Yetişmiş elemanlarımızı bir yere bağlamak, sürekliliğini sağlamak ekonomik güç istiyor.
“KÜME GÜVENİMİZİ ARTIRDI”
Küme çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi’nin
geçmişini biliyordum. Kümede kendimi
daha mutlu hissediyorum. Kümeyi tanıdıkça kendime olan güvenim daha da artıyor.
Görüyorum ki yerli ve milli üretim idealine
gönül vermiş bir çok insan var. Hepsinin
hedefi de sonuçta üretim, ihracat ve ülke
adına güzel şeyler yapmak. Önümüzdeki
dönemde ümit ediyorum; ihracat açısından
sadece kümemize değil ülkemize de büyük
katkı sağlamış olacağız.
OSTİM ORGANİZE SANAYİ GAZETESİ | 19
TEMMUZ 2014
Destek miktarı 2,5 milyon euro’ya kadar çıkıyor
YENİ KOBİ ARACI PROGRAMI’YLA 3 FAZLI KAYNAK
A
vrupa Komisyonu tarafından bir süre
önce devreye alınan ve sadece KOBİ’lere yönelik, tek şirket olarak da başvuruda bulunulabilen Yeni KOBİ Aracı
Programı’yla 2,5 milyon euro’ya kadar
hibe imkanı sağlanıyor. Başvuru süreci
başlayan, Horizon 2020 kapsamındaki
programa yenilikçiliğe dönük projeleri
ile hibe programına başvuruda bulunabilecek olan KOBİ’ler bu kaynaktan Proje
Hazırlık, Proje Geliştirme/Uygulama ve
Ticarileştirme olmak üzere 3 fazda faydalanabiliyor.
OSTİM Danışmanlık ve Eğitim Merkezi (ODEM), hibe programını işletmelere
duyurmak ve bu destekten faydalanmalarını sağlamak amacıyla bilgilendirme
toplantıları gerçekleştiriyor. ODEM, ilk
olarak Medikal Sanayi Kümelenmesi
üyeleriyle bir araya geldi. Proje fikirlerinin de değerlendirildiği toplantı sonunda,
proje hazırlamak ve başvuruda bulunmak
isteyen firmaların talepleri alındı. ODEM,
bu önemli fırsattan KOBİ’leri faydalandırmak için bilgilendirme toplantılarına
devam edecek.
Toplantıya katılan ITC Europe yetkilisi
Onur Evren 2014-2015 yıllarını kapsayan hibe programı için şunları söyledi:
“Bu program, daha önce uygulanana AB
Çerçeve Programlarından farklı olarak
özellikle KOBİ’ler için hazırlanmıştır.
Firmalar konsorsiyum olarak başvuruda
Onur Evren
bulunabilmenin yanı sıra kendi başlarına da başvuruda bulunabilmektedirler.
Program, KOBİ’lerin özellikle bilişim ve
iletişim teknolojileri, nanoteknoloji, ileri malzeme üretim/işleme teknolojileri,
yenilenebilir enerji, biyomedikal uygulamalar, gıda teknolojileri, transportasyon,
Uzay-Ar-GE, eko-inovasyon gibi endüstriyel proseslerin rekabet edebilirlik ve
sürdürülebilirlik amacıyla teşvik edilmesi
konusunda hazırlayacakları projeleri desteklemektedir. İlk aşama başvurular 24
Eylül 2014 tarihinde, ikinci başvurular
ise 09 Ekim 2014 tarihinde sona erecektir.
KOBİ’ler ilk aşamaya başvurmadan direkt
ikinci aşamaya da başvuruda bulunabilir.
Ancak KOBİ’lerin ilk aşama ile birlikte
başvuru yapılmasının daha olumlu sonuçlar doğuracağını düşünüyoruz ve bu doğrultuda tavsiyede bulunuyoruz.”
DETAYLI BİLGİ İÇİN
Tel: (0312) 385 73 13
[email protected]
Ankaralı yüzücü
Boğaz’da 3. oldu
26 yıldır devam eden
Boğaziçi Kıtalararası Yüzme
Yarışması’na bu yıl 54
ülkeden 1700 yüzücü katıldı.
Ankaralı sporcuların da kulaç
attığı yarışmada, OSTİM
esnafı Galip Türkoğlu’nun kızı
Ankara Yüzme Akademisi sporcusu Buse Nur
Türkoğlu, 14-18 yaş kategorisinde 3. oldu.
Osmanlı’dan
'mehterli' açılış
Osmanlı Sofrası’yla OSTİM lezzet zincirine
bir halka daha eklendi. Mehter takımı ile açılışı
yapılan restaurant, geleneksel menüleriyle dikkat
çekiyor. 200 kişi kapasiteli tesis, sulu yemek ve
kebap çeşitleri ile sanayicilere hizmet verecek.