İçten Bakış Sayı 7

İ B R A H İ M Ç E Ç E N VA K F I D E R G İ S İ
B
A
K
I
Yayın Sahibi
İbrahim Çeçen Vakfı adına
Ayşe Günseli Çeçen
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Aslı Türkan Çeçen
Yayın Koordinatörü
Dr. Meral Dinçer
Yayın Danışmanları
Aysel Çeçen Başbuğ
Ruhi Yamaner
Zeynep Çeçen
Ş
MERHABA,
Geçen yıl yurdumuzun dört bir yanındaki 650 üniversite öğrencisi
bursiyerimizle başladığımız yolculukta, 226 bursiyerimiz mezun
oldu. Onlara bundan sonraki yaşamlarında mutluluklar diliyor,
mesleklerinde ve yaptıkları işlerde onlardan hep güzel haberler
alacağımıza inanıyoruz. Mezun bursiyerlerimizle iletişimimiz her
zaman sürecek. Evet üniversiteyi bitirip mezun oldunuz ama
Vakfımızın faaliyetlerinde, projelerinde sizlerle yine hep birlikte
olacağız.
Biz bu güne kadar 10.000’i aşkın mezunumuzla koskoca
Koordinatör Yardımcıları
Ayça Jones
Neslihan Arslan
bir aileyiz. Her bir mezunumuzun gerek yurtiçinde, gerekse
Dergi Tasarımı
Ersin Deniz Durum
Yoğun geçirdiğimiz bir yılın ardından haberleri sıraladık bu
Yayın İdare Yeri
Kızılırmak Sokak No:31 Kocatepe
Kızılay / ANKARA
Tel.(0312) 417 82 64
Fax.(0312) 417 82 96
www.icvakfi.org.tr
Baskıya Hazırlık ve Baskı
MB Tanıtım Danışmanlık, www.mbtanitim.com
yurtdışında farklı konumlarda gerçekleştirdikleri başarıları bizler
için övünç kaynağı.
sayımızda. Bursiyerlerimizle yaptıklarımızı, seminerlerimizi,
projelerimizi aktarıyoruz sizlere. Bu yeni dönemde de gerek eski
bursiyerlerimiz, gerekse aramıza yeni katılacak bursiyerlerimizle
yeni döneme daha bir coşkuyla gireceğiz. Hepbirlikte yapacağımız
anlamlı etkinliklerimiz için şimdiden sabırsızlanıyoruz.
Bu yıl 10. Yılımızın onuru ve 10.000’i aşkın mezun bursiyerimizin
gururu ile aydınlık yarınlara diyoruz.
Dr. Meral Dinçer
Yayın Türü
Yaygın Süreli Yayın
Dergideki reklamların sorumluluğu firmalara, yazıların
sorumluluğu yazanlarına aittir. Bu yayının bir bölümü ya
da tamamı yapımcısının izni olmaksızın çoğaltılmaz ve
tekrar yayınlanamaz.
Kapak: Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
2014 Mezuniyet Fotoğrafı
Sayı 07 2014
İbrahim Çeçen Vakfı Müdürü
İ Ç İ N D E K İ L ER
04
09
İçtaş ve Tredaş’tan Ağrı’ya Destekler
20
IC Hotels ile Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi Arasında İşbirliği Projeleri
10
Ağrı’dan Dünyaya Koşan Kız
Türkiye’nin En Çetin Cevizleri Mesleğe
Katkı Özel Onur Ödülü IC Vakfı Yönetim
Kurulu Başkanı Günseli Çeçen’e
06
IC Vakfı Ağrı’daki Bursiyerleriyle Buluştu
12
22
AİÇÜ Çok Sesli Koro’suna Ödül
23
Atletizm de Zirve; Ağrı’lı Kızların Başarısı
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektör
Yardımcısı Prof. Dr. Telat Yanık İle
Uluslararası İlişkiler Hakkında...
Birkan Özen ile 3. Köprü Hakkında
08
16
Ağrı İlinin Turizm Potansiyeli Ödülleri
Sahiplerini Buldu
18
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Konuk Evi Açıldı
25
Sağlıklı Yaşam İçin Bisiklet Sürüyorum...
Vakfımızın Desteklediği Yeni Kitaplar
Yayınlandı
İÇTEN BAKIŞ › 2014
2
24
Çeşme Marina’ya Üstün Tasarım Ödülü
Takdim Edildi
19
IC Vakfı’ndan AİÇÜ Spor Başarılarına
Ödüller
26
AİÇÜ’de Satranç Turnuvası
Öğretmen Adaylarından Minik
Öğrencilere Hediye
36
Başarıya Giden Yol
40
Ankara Bursiyerlerine Halk Bilimi
Semineri Zihinsel, Bedensel, Sosyal
ve Kültürel Gelişimde Anadolu Halk
Oyunları
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Genel
Sekreteri, Ali Fuat Açıkgöz
37
Okuyor… Okuyor… Okuyamıyor !!!
29
42
Bulgaristan’dan Yeni Bursiyerlerimiz
Mezunlardan
30
Yourvid Yes Digital AB Projesi
38
46
Bursiyerlerden
49
2. Uluslararası Ankara Gençlik Forumu
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektör
Yardımcısı, Celal Oruç Hayvansal Üretim
Yüksek Okulu Müdürü
Prof. Dr. Yücel ÜNAL
39
Ağrı İbrahim Çeçen Ünıversitesi’nden
Sosyal Sorumluluk Projesi
55
34
Mezun Bursiyerlerimize Ömür Boyu
Mutluluklar Dileriz.
Üniversitemizde Mezuniyet Coşkusu
Ağrı İbrahim Çeçen İlköğretim
Okulundan Haberler
IC Vakfı’nın Yeni Muhasebe Çalışanı
3
İÇTEN BAKIŞ › 2014
28
HA B E R L E R
TÜRKİYE’NİN EN ÇETİN CEVİZLERİ
MESLEĞE KATKI ÖZEL ONUR ÖDÜLÜ
IC VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANI
GÜNSELİ ÇEÇEN’E
Ulusal Proje Meslek
Konferansı UPMK’nin
beşincisi bu yıl 6 Mart
2014 Persembe günü
gerçekleştirildi. Türkiye’nin
iddialı proje yöneticileri ve
projelerinin yarıştığı etkinlikte
“Çetin Ceviz Proje Ödülleri”
sahiplerini buldu.
Türk Proje Yönetim Meslek Enstitüsü
TPYME’nin ev sahibi olduğu Ulusal
Proje Meslek Konferansı UPMK, bu yıl
NORM Eğitim Danışmanlık Derneği
organizasyonunda Ankara’da toplandı.
6 Mart’ta, Rixos Grand Ankara’da,
gerçekleştirilen UPMK2014; proje
yöneticilerinin yılda bir kez buluştuğu
ve ana tema çerçevesinde konuşmaların
yapıldığı bir ulusal sosyal platform.
UPMK2014’te yılın ana teması ‘’İnsan
Dostu Projeler’’ olarak belirlenmişti.
Konferansı destekleyen tüm konuşma,
panel ve poster aktiviteleri bu ana
tema etrafında gerçekleştirildi. IC Vakfı
konferansa, kendi projelerinin tanıtımını
kapsayan bilimsel poster ile katıldı.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Konferans kapsaminda düzenlenen
panele; ODTÜ’den Prof.Dr. Ali Gökmen,
AKP Çankaya Belediye Başkan Adayı
Barış Aydın, Hacettepe Teknokent A.Ş.
4
Genel Müdürü Yusuf Akgündüz, IC Vakfı
Genel Müdürü Meral Dinçer, Basın ve
Edebiyat dünyasından Adnan Gerger
ve Kayseri Belediyesi Etüd ve Projeler
Daires Başkanı Hamdi Elcuman panelist
olarak katıldılar. Panelistler, Prof. Dr.
Ali Gökmen moderatörlüğünde ‘’Yerel
yönetim projelerimiz insan dostu
mudur?’’ sorusuna yanıt aradılar.
Konferans kapsamında, bu yıl ilk kez,
Türk Proje Yönetim Meslek Enstitüsü
TPYME ‘’Çetin Ceviz Proje Yöneticisi
Ödülleri’’de verildi.
“Mesleğe Katkı Onur Ödülleri”ne IC
Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Günseli
Çeçen, Firuzan Silahşör ve İsmail
Özkan’a layık görüldü.
UPMK2014 sonrasında düzenlenen
gala yemeğinde beş ayrı kategoride
kazananlar ödüllerini aldı.
2004 senesinde kurulan Vakfımızın
bu yıl 10. yaşını kutluyoruz,
Aradan geçen 10 yıl içerisinde; kurucumuz Sn. İbrahim ÇEÇEN Beyefendinin 1984 senesinden bu yana
bireysel olarak başlattığı sosyal sorumluluk çabalarını, katkılarını, insana yatırımın eğitimden geçtiği ilkesini
10 yıldır IC VAKFI çatısı altında yine onun ilkeleri ve hayırseverliği doğrultusunda sürdürdük.
Bu süreçte başta Ağrı ilimizden olmak üzere 10.000’i aşan öğrencimize karşılıksız burs verdik, yine Ağrı
ilimizde tamamı devletimize hibe olmak üzere Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’ni imar ve inşa ederek
eğitimin hizmetine sunduk.
Üniversitemizin çağdaş eğitim sürecini takip etmesi doğrultusunda; akademisyenlerimizin araştırma
çalışmalarına, bilimsel yayın, makale ve kitap yayınlarına destekler sağladık.
Bugüne kadar 5 ilköğretim okulu yaptık, yine vakfımızca yaptırılmış okullarımızın çeşitli eğitim
gereksinimlerini ve yapısal tadilatlarını bu süreçte gerçekleştirdik.
Ulusal ve uluslararası projelerimiz, proje desteklerimiz ile Çocuk Evlerinden Köy Okullarına, Mesleki eğitimden
Kişisel gelişime kadar sosyal sorumluluğun her alanında seminerler, eğitim programları, yayınlar ve diğer
destekler ile katkı sağlamaya çalıştık.
Sanattan spora, sağlıktan ihtiyac sahiplerine kadar ulaşabildiğimiz her kurum, sosyal topluluk ve bireyden
desteğimizi esirgemedik.
Bugün 10.000’i aşan mezun bursiyerlerimiz, Üniversitemizde okuyan 10.000 öğrencimiz ve
akademisyenlerimiz, 30.000 IC çalışanlarımız ile Vakıf çatısı altında oluşan büyük ailemizin gelecek 10’cu
yıllarda da aynı heves ve hayır severlik duygusuyla sosyal sorumluluğu yerine getireceği inancını ve onurunu
taşıyorum.
Nice Yıllara
Günseli ÇEÇEN
IC Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı
İÇTEN BAKIŞ › 2014
ONUNCU YILIMIZI KUTLUYORUZ...
5
S ÖY L E Ş İ
BİRKAN
ÖZEN
İLE
3. KÖPRÜ
HAKKINDA
Kısaca projeyi özetler
misiniz?
İÇTEN BAKIŞ › 2014
2000 yılından
bu yana IC
Yatırım Holding
bünyesinde
çalışmakta olan
Birkan ÖZEN
halen
IC Yatırım Holding
A.Ş.’nde Finans
Koordinatörü
olarak görev
yapmaktadır.
6
Kuzey Marmara Otoyolu ve
3. Boğaz Köprüsü Projesi
20.04.2012 tarihinde “Yap,
işlet, devret’ modeli ile ihale
edilmiştir. Yapılan bu ihalede
en iyi teklif IC İçtaş - Astaldi
Ortak Girişimi tarafından
verilmiş olup, 4.5 milyar
TL yatırım bedeline sahip
Proje yapımı ve işletilmesi
dahil olmak üzere, 10 yıl 2 ay
20 günlük süre sonrasında
Ulaştırma Bakanlığı’na devir
edilecektir.
Kuzey Marmara Otoyolu
Projesi kapsamında inşa
edilmekte olan Yavuz Sultan
8 şeritli
karayolu ve
2 şeritli tren
yolunun aynı
seviyede
geçtiği
dünyanın ilk
köprüsü.
Selim Köprüsü, 1973 yılında
faaliyete geçen Boğaziçi
Köprüsü ve 1988 yılında
tamamlanan Fatih Sultan
Mehmet Köprüsü’nden
sonra İstanbul Boğazı’na
yapılacak 3. köprü olacaktır.
Ayrıca bu projenin bir başka
önemi de Türkiye ve İstanbul
adına taşımacılığın ve
ticaretin geleceği olarak inşa
edilmesidir.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü
pek çok alanda ilklerin
köprüsü olacaktır. Teknik
açıdan irdelendiğinde;
üzerinden 8 şeritli karayolu
ve 2 şeritli tren yolunun aynı
seviyede geçtiği dünyanın ilk
köprüsü olacak , 59 metrelik
genişliği, 1408 metrelik ana
açıklığı ile dünyanın en uzun
ve en geniş asma köprüsü
ünvanını alacaktır. Ayrıca 320
metreyi aşan yüksekliği ile
dünyanın en yüksek kuleye
sahip köprüsü olarak her
yönüyle ilklerin köprüsü
olarak tarihe geçecektir.
Kuzey Marmara Otoyolu
Projesi kapsamında
inşaa edilecek Otoyol ise
Odayeri-Paşaköy kesiminde
planlanmış olup; bu Otoyol
19 adet kavşak ve bağlantı
yollarına sahip olacak ve
uzunluğu ise yaklaşık 115 km
olacaktır.
4.5 milyar
TL yatırım
bedeli
Proje finansmanı için
hangi bankalar ile anlaşma
imzalandı??
Bu derece büyük bir Projenin
finansman tarafı da geniş
katılımlı olarak gerçekleşti.
Projenin finansmanı
Garantibank International
N.V., T.Garanti Bankası A.Ş.,
T.Halk Bankası A.Ş., T.İş
Bankası A.Ş., T.Vakıflar Bankası
T.A.O., T.Ziraat Bankası A.Ş. ve
Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.’nin
katılımı ile karşılanmaktadır.
Finansman süreci nasıl
ilerledi?
Oldukça detaylı bir süreç
oldu diyebilirim. Projenin
finansmanında ulusal ve
uluslar arası birçok değerli
danışman görev aldı.
Bu süreç zarfında IC Yatırım
Holding ve IC İçtaş İnşaat
teknik, finans, mali ve
hukuk ekipleri çok değerli
katkılarını sağlamış oldular ve
nihayetinde 21 Mayıs 2014
tarihinde Projenin ilk dilim
kredisi başarıyla kullanılmış
oldu.
Yavuz Sultan Selim
Köprüsü’nün proje
finansmanı için kullanılan
kredi tutarı ve vadesi
nedir?
Burada da IC Yatırım Holding
olarak bir ilke imza atmış
olduk. Cumhuriyet tarihinde
‘‘greenfield’’ (sıfırdan hayata
geçirilen) bir projeye tek
seferde sağlanan en yüksek
tutarlı proje finansman
kredisi oldu. Toplamda 9
yıl vadeli ve 2.3 milyar ABD
doları tutarında bir miktardan
bahsediyoruz.
Proje finansmanı
kapsamında bir ödül
kazandınız. Bu ödül ile ilgili
bilgi verir misiniz?
IC İÇTAŞ – Astaldi
Konsorsiyumu ICA tarafından
inşası devam eden
Projemize ilişkin temin etmiş
olduğumuz proje finansmanı,
Avrupa, Ortadoğu ve Afrika
genelinde finansal piyasaları
takip eden, dünyanın
önde gelen finans dergileri
arasında yer alan EMEA
Finance tarafından Londra’da
ödüllendirildi. Proje; 2013
yılında Avrupa, Ortadoğu
ve Afrika (EMEA) Bölgesinin
En İyi Kamu-Özel-İşbirliği
(“KÖİ”-“PPP”) Modelli Proje
Finansmanı ödülünün sahibi
oldu. Uluslararası geçerliliğe
ve saygınlığa sahip bu ödülü
hem ülkemize hem de
Grubumuza kazandırdığımız
için şahsım ve tüm proje
çalışanları olarak büyük gurur
duyduk.
Son olarak Yavuz Sultan
Selim Köprüsü ne zaman
tamamlanacak?
Projenin 2015 yılı
içerisinde tamamlanması
hedeflenmektedir.
7
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Yatırımcı olarak bizlerin
çalışmış olduğu firmalar
dışında finansör bankalar;
teknik konularda Mott Mac
Donald, çevre, iş sağlığı
ve güvenliği konularında
Aecom, sigorta konusunda
Marsh, vergi ve mali
danışman olarak Ernst &
Young, hukuk müşaviri
olarak da Clifford Chance ile
çalışmalarını gerçekleştirdiler.
Tüm bu konu başlıklarında
ilgili danışmanlar tarafından
hazırlanan teknik ve mali
içerikli raporların, yatırımcı
ve finansör bankalarca antad
kalınması ve paralelinde
Ana Kredi Anlaşması ve
eklerine ilişkin IC Holding
Finans Koordinatörlüğü
olarak finansör
bankalar ile yürütmüş
olduğumuz müzakerelerin
tamamlanmasını müteakip
ilk imzalar 3 Eylül 2013’te
atıldı.
59 metrelik
genişliği,
1408
metrelik
ana açıklığı
ile dünyanın
en uzun ve
en geniş
asma
köprüsü.
HA B E R L E R
ÇEŞME MARİNA’YA
ÜSTÜN TASARIM ÖDÜLÜ TAKDİM EDİLDİ
IC İÇTAŞ İNŞAAT tarafından inşa
edilen ve Doğu Akdeniz’in en
önemli yat limanlarından birisi olan
Çeşme Marina aldığı ödüllere bir
yenisini ekledi ve Dünya Denizyolu
Taşımacılığı Altyapısı Birliği’ne
(PIANC) bağlı Rekreasyonal Denizcilik
Komisyonu tarafından oybirliğiyle
fonksiyonel, estetik ve çevresel
değerlendirme kriterleri bakımından
en iyi marina seçildi.
Dünya Denizyolu Taşımacılığı
Altyapısı Birliği’ne (PIANC)
bağlı Rekreasyonal Denizcilik
Komisyonu tarafından 2014
PIANC Marina Üstün Tasarım
JackNichol Ödülü’ne layık
İÇTEN BAKIŞ › 2014
görülen Çeşme Marina’ya
8
ödülü takdim edildi
teşekkürlerimi sunuyorum” şeklinde
konuştu.
DÜNYANIN EN İYİLERİNİ GERİDE
BIRAKTI
BİR ‘İLKİ’ TÜRKİYE’YE TAŞIDI
Daha önce “En İyi Mimarlık Projesi”,
“En İyi Marina”, “En İyi Turizm Yatırımı”
gibi ödülleri kazanan Çeşme Marina,
PIANC ödülünü alırken çok önemli
ve ödüllü Jachthaven Bruinisse
(Hollanda), Marstrand (İsveç)Porto
Montenegro (Karadağ) marinalarını
geride bıraktı.
IC Holding Yönetim Kurulu Üyesi Salih
Çeçen’e 2014 PIANC Marina Üstün
Tasarım Jack Nichol Ödülü; Swiss
Otel’de ICOMIA Dünya Marinalar
Konferansı kapsamında düzenlenen
özel bir törenle takdim edildi. Ödülü
Moffatt ve Nichol (UK) Kıdemli Başkan
Yardımcısı Robert Nathan tarafından
alan Çeçen, “Çeşme Marina olarak
Dünya Denizyolu Taşımacılığı Altyapısı
Birliği’nden ödül alan ilk Türk marina
olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu
ödülün Türk marinacılık sektörü için
önemli bir adım olacağını düşünüyor
ve bu ödüle layık gören herkese
Marinaların planlanma ve tasarım,
çevreyle uyum, fonksiyon ve estetik
özellikleriyle değerlendirildiği
PIANC Marina Üstün Tasarım ödülü
kapsamında Çeşme Marina, sunduğu
hizmetler ve yönetimdeki detaylara
verdiği önemle rakipleri arasında
ön plana çıktı. Denizde 400, karada
ise 100 tekne kapasitesine sahip
olan ve uzunluğu 6 metreden 60
metreye uzanan süper yatlara kadar
hizmet verebilen Çeşme Marina
fonksiyonellik, estetik ve çevresel
sürdürülebilirlik kriterleri açısından en
iyi tesis olarak seçildi.
İÇTAŞ VE TREDAŞ’TAN
AĞRI’YA DESTEKLER
IC Holding bünyesindeki firmalarımız IC Enerji ve TREDAŞ
Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş., Ağrı İlimize anlamlı hediyeler
sunmaya devam ediyorlar.
IC Enerji, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Ağrı Merkez
Karasu Ortaokulu, Eleşkirt İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü,
Toprakkale Ortaokulu, Eleşkirt YİBO, Doğubeyazıt Kemal
Paşa İlkokulu ve Doğubeyazıt Cemile Yunusoğlu İlkokulu
için ihtiyaç duyulan mobilyaların temin edilmesini
sağlamış ve üniversitemizin bahçesi için büyük satranç
takımı hediye etmişlerdir.
TREDAŞ Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş., üniversitemizin
fitness merkezine, yeni ekipman desteğinde bulunmuştur.
IC Vakfı olarak, İÇTAŞ ve TREDAŞ Yöneticilerine,
duyarlılıkları ve değerli katkıları adına teşekkürlerimizi
sunarız.
IC HOTELS iLE AĞRI İBRAHiM ÇEÇEN
ÜNİVERSİTESİ ARASINDA İŞBİRLİĞİ PROJELERİ
IC Hotels Genel Müdürü Derya Billur, IC Hotels Santai
İşletme Müdürü Hakan Saltık, IC Hotels Green Palace İşletme
Müdürü, IC Hotels Airport İşletme Müdürü Ece Ataksoy ve IC
Vakfı Müdürü Meral Dinçer Ağrı’ya giderek, İbrahim Çeçen
Üniversitesi’ni ziyaret etti.
Tüm kampüsü gezen, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Telat Yanık,
idareciler ve akademisyenlerle de görüşen otel müdürleri,
üniversiteyi fiziki yapı, mimari, teknik ve çevre düzenlemesi
ile çağdaş ve modern bulduklarını dile getirdiler.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İrfan Aslan
ile yapılan toplantıda birçok konu üzerinde konuşularak,
karşılıklı işbirliği yollarının geliştirilmesine karar verildi.
Böylelikle önümüzdeki süreçte IC Hotellerimiz ile üniversite
arasında çeşitli projeler gerçekleştirilmesi söz konusu
olabilecektir.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
9
HA B E R L E R
IC VAKFI AĞRI’DAKİ BURSİYERLERİYLE BULUŞTU
IC Vakfı tarafından her yıl geleneksel
olarak düzenlenen bursiyer buluşmasının
dördüncüsü, bu yıl da Ağrı İbrahim
Çeçen Üniversitesi Konukevi’nde
yapıldı. ” Buluşma Kaynaşma ve
Tanışma” adı altında yapılan toplantımız,
bursiyerlerimizin yoğun katılımıyla büyük
coşku ve eğlence ortamında geçti.
IC Vakfı tarafından, bir süre önce
hizmete giren Üniversite Konukevi’nde
düzenlenen programa, Vakıf Müdürü Dr.
Meral DİNÇER, Genel Sekreter Yardımcı
Ali BALKİS, Spor Kültür Daire Başkanı
Murat TOK, Strateji Dairesi Başkanı Ali
DEMİREL, SKS Şube Müdürü Bülent
YONTAR, İbrahim Çeçen İlköğretim
Okul Müdürü İsmail DURAK ve IC Vakfı
Görevlisi Neslihan ARSLAN katıldı.
Üniversitemiz bursiyerlerinin yanı sıra,
Ağrı’da görev yapan mezun bursiyerlerin
de yer aldığı programın açılışında
konuşan Dr. Meral DİNÇER, öğrencilere
Vakfın çalışmalarını tanıtan bir sunum
yaptı. Vakfın bu güne kadar 10.000
öğrenciye burs sağladığını kaydeden
DİNÇER, bu yıl 650 öğrenciye karşılıksız
burs verildiğini aktardı.
Bursiyer buluşmasında Üniversite
hakkında bilgi veren Genel Sekreter
Yardımcısı Ali BALKİS, “Dört yıllık süreçte,
6 fakülte, 2 enstitü, 6 yüksekokul ve
7 meslek yüksekokulu ve 5 Araştırma
Merkezi ile öğrencilerimize hizmet
veriyoruz. Şu anda üniversitede 170
bin m2 kapalı alan bulunmaktadır.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Bu süreçte 200 trilyonun üzerinde bir
yatırım yapıldı ve bu yatırımın önemli bir
kısmını eğitim gönüllüsü Sayın İbrahim
Çeçen Bey üstlendi” dedi” BALKİS; Bu
toplantı vesilesiyle, İbrahim ÇEÇEN
Bey’e, IC Holding’e, IC Vakfı’na ve tüm
çalışanlarına teşekkür ettiklerini kaydetti.
10
Vakfın mezun bursiyerlerinden Dr. Cesim
Solhan, Dr. İlhami Yıldız, Kamuran Duru,
Av. Fuat Çamlıbel ise tek tek söz alarak,
öğrencilik dönemlerinde aldıkları bursun
ne kadar önemli olduğundan söz ederek,
öğrencilere tavsiyelerde bulundular.
Ağrı İbrahim Çeçen İlkokulu Müdürü
İsmail Durak yaptığı konuşmada, İbrahim
Çeçen’in Ağrı’ya çok önemli katkılarda
bulunan bir işadamı olduğundan söz
ederek, yaptırdığı ilkokul ve üniversite ile
eğitime, çocuk ve gençlere ne kadar çok
önem verdiğini vurguladı.
Konuşmalardan sonra bursiyerlerimizden
Fen Bilgisi öğretmenliği 4.sınıf öğrencisi
Erkan Tekin bağlaması ile, Sosyal
Bilgiler Öğretmenliği 3.sınıf öğrencisi
Maksut Çavlu ise gitarıyla çalıp söylediği
türkülerle arkadaşlarına eğlenceli
dakikalar yaşattı.
Yine Türk Dili ve Edebiyatı 3. Sınıf
Öğrencisi bursiyerimiz Ömer Abıska,
bağlaması ile türküler söyleyerek
arkadaşlarının sınav yorgunluğunu
üzerlerinden atmasına vesile oldu.
Bursiyerlerimizden Okul Öncesi
Öğretmenliği 1.sınıf öğrencisi Tevrat Ayaz,
kendi yazdığı şiirini okuyarak duygu dolu
dakikalar yaşattı.
Bursiyerlerimizin birbirlerini hem daha
yakından tanıma fırsatı sağlayan, hem
de birlik ve beraberliğin ne kadar anlamlı
olduğunu farkettiren toplantımız, Grup
Hayyam’ın dinletisi ile son buldu.
Ayrıca üniversitemiz, çevre konusunda
büyük duyarlılık göstermektedir.
Resmi yazışmaların Elektronik Belge
“Doğu’dan Yükselen Işık” sloganı ile,
2007’de kurulduktan sonra ülkemizin
saygıdeğer işadamlarından eğitim
gönüllüsü Sayın İbrahim Çeçen
Bey’in ismini alan Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi, henüz 5 yıllık bir eğitim
yuvası olmasına karşın, fiziki ve akademik
gelişimini hızlı bir şekilde sürdürmektedir.
Üç yıl önce yaklaşık 2 bin dönüm üzerine
kurulu olan yerleşkede, Rektörlük,
Eğitim Fakültesi, Fen Edebiyat Fakültesi,
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu,
Meslek Yüksekokulu, Eleşkirt Celal
inşaatları da hızla yükselmeye
başlamıştır. Bu kapsamda, Patnos Sultan
Alparslan Mühendislik ve Doğa Bilimleri
Fakültesi ile Doğubayazıt’ta işadamı
Abdulbari Gozal tarafından yaptırılan
Meslek Yüksekokulu binalarının bu sene
tamamlanması hedeflenmektedir.
Doğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük
çok amaçlı kültür merkezi ve İslami
İlimler Fakültesinin temelleri de kısa bir
zamanda atılacaktır.
Geçtiğimiz yıl 8 bin olan öğrencisi sayısını
bu sene yaklaşık 11 bine yükselten
Üniversitemiz, Eczacılık Fakültesi ile
Türkiye’de bir ilk olan Eleşkirt Celal Oruç
Hayvansal Üretim Yüksekokulu’nun ilk
öğrencilerini 2013-2014 eğitim - öğretim
döneminde aldı.
308 olan akademisyen sayısının
360’a ulaştığı Üniversitemizde, ilk
profesörümüz Meslek Yüksek Okulu
Müdürü Prof. Dr. Mehmet YALÇIN oldu ve
Oruç Hayvancılık Üretim Yüksekokulu
Merkezi Yemekhane ve Kafeterya, Çok
Amaçlı Spor Salonu, Merkezi Araştırma
ve Uygulama Laboratuvarı, Garaj ve
Atölyeler, Lojmanlar ve Cami ile 6.5
kilometrelik Bisiklet, Yürüme ve Çevre
yolu, Sosyal tesis, Stadyum, Isı ve
aydınlatma merkezleri kısa zamanda
faaliyete geçirilirken, Üniversite Konuk
Evi ile Tenis kortları ve sosyal tesisi de
hizmete girmiştir.
Bunun yanı sıra ilçelerde kurulan fakülte,
yüksekokul ve meslek yüksekokullarının
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN
ÜNİVERSİTESİ HIZLI
BÜYÜMESİNİ
SÜRDÜRÜYOR
Yönetim Sistemi ve e-imza kullanılarak
gerçekleştirildiği Üniversitemizde, kağıt
masrafında yüzde 70 oranında sağlanan
tasarruf ile doğanın korunmasına katkı
sağlanmaktadır.
11
İÇTEN BAKIŞ › 2014
ilk profesörlerimiz arasında yer alan Prof.
Dr. Yücel ÜNAL, Rektör Yardımcılığına
atandı.
S ÖY L E Ş İ
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ
REKTÖR YARDIMCISI
PROF. DR. TELAT YANIK İLE
ULUSLARARASI İLİŞKİLER HAKKINDA...
Sayın Rektör Yardımcımız,
Sizin görev alanlarınızdan biri
de üniversitenizin uluslararası
ilişkilerini yürütmek. Yeni
kurulmuş bir üniversitenin
zorluklarını da göz önüne
alarak, uluslararası ilişkiler
konusunda çok ciddi yollar
kat ettiniz, birçok şeyi ilk
defa yaptınız ve bugünlere
getirdiniz. İşte bugün bu
konuda sizinle söyleşi yapmak
istiyoruz.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Ne kadar zamandır Ağrı İbrahim
Çeçen Üniversitesi Rektör yardımcısı
görevini sürdürüyorsunuz?
12
Sayın Rektörümüz Prof. Dr. İrfan ASLAN
tarafından Rektör yardımcılığı görevine
Haziran 2010’da atandığımdan beri 4 yılı
aşkın süredir bu görevi ifa etmekteyim.
Bilindiği gibi rektör yardımcılığı icra
makamı olmayıp sadece yardımcı
makamıdır. Dolayısıyla yapılan işlemlerin
hepsi rektörün bilgisi dâhilinde
gerçekleştirilmektedir. Ancak yapılan
işlerin koordinasyonuna yardımcı olmak
bakımından dikkat isteyen bir makam
olduğu söylenebilir.
Üniversitenizin Uluslararası İlişkiler
Bölümü ne zaman faaliyete geçti?
Yeni kurulan bir üniversite olarak ilk
önce neler yaptınız?
Uluslararası İlişkiler Birimi, üniversitemizin
kuruluşundan beri faaliyet
göstermektedir. Aslında üniversitemizin
kuruluşundan 2 yıl sonra bu görev tevdi
edildiğinde Uluslararası ilişkiler ofisi
açılmış ve Standard Erasmus Charter’ide
alınmıştı. Fakat, faaliyet olarak henüz
başlangıç aşamasındaydı ve görev
tanımlaması da henüz yapılmamıştı.
Her şeyden önce belirtmekte fayda var
bu tip yerlerde çalışan kişiler her çeşit
bağnaz duygulardan kendini arındırmış,
yaptığı işten zevk alan, her şartta ülke
menfaatlerini kendi menfaatlerinin
üzerinde tutabilen profesyonel mantıkla
hareket eden, profesyonel mantığa
sahip, yorulmak nedir bilmeden,
mesai mefumu gözetmeden gönüllü
olarak beklentisiz çalışan insanlardır.
Konukseverlik ve misafir ağırlama gibi
engelleri pratik zekasını kullanarak aşma
gibi özelliklerinin yanında icap ettiğinde
her türlü fedakarlığa da katlanabilen
kişilerdir. Biz göreve geldiğimizde
öncelikle bu şekilde hizmet verebilecek
arkadaşlarımızı biraraya getirmeyi
hedefledik. Bilindiği gibi ekip çalışması
her zaman daha iyidir ve hızlı yol almada
etkili etkendir. Durum analizi yapacak
olursak; terörün pençesinde çekişen,
her gün doğal gaz boruları patlatılan,
suikastlerin yaşandığı hava alanının bile
olmadığı bir yerde iklim şartlarını da
eklediğinizde bizlere nefes aldıran tek
güç, İbrahim Çeçen Bey olmuştu. Öyle
ki en güzel yapı malzemelerini getirtip
kaliteden hiçbir ödün vermeden rektör
ile birlikte el ele hızlı bir yapılaşmaya
gidilmişti. Buradan hareketle dış
ilişkilerde de yardım alabilir miyiz diye
düşündük.
Ekip çalışmasının ve istişarenin
önemini önceki tecrübelerimizden
çok iyi bildiğimiz için öncelikle,
yardımcılığımıza Yrd. Doç. Dr. Meral
DİNÇER Hanımefendiyi getirdik. Meral
Hanım IC Vakfı’nın başında olduğu için
yapılacak faaliyetleri özetlediğimizde
meseleyi hemen sahiplendi ve özellikle
teşvikler vererek yurt dışından hoca ve
öğrenci getirme işine koyulduk. Tabi
rektörümüzün genç ve enerjik oluşu
konuyu yakından takip edişi sürekli
desteği de şevkimizi bir kat daha arttırdı
diyebilirim.
Üçüncü aşamada ise Avrupa Birliği ve
Ulusal Ajansımız tarafından öngörülen
kuralları dikkate alarak üniversitemiz
çapında organizasyon kurduk. Elbette
ki üniversitemizin çok genç oluşu,
yeterli sayıda hoca ve öğrencimizin
olmayışı hocalarımızın konuya şüphe
ile yaklaşmaları, özellikle Bologna
süreci çalışmaları ve Erasmus arasında
bağ kurulamaması işimizi zorlaştırıcı
etkenlerin başında idi.
Dördüncü aşamada biz Ulusal
Ajansımızdan aldığımız hibe ve
kontenjanları tam kullanabilmek
adına öncelikle üniversitemizde dil
bilen hocalarımızı tespit ettik. Daha
sonra dil bilen 1 hocamızın yanına en
az 2 en fazla 4 kişi olacak şekilde dil
bilmeyen üniversite mensuplarımızı
ve Telat Yanik and Irfan Aslan, 2013.
Internationalisation Strategy of Ibrahim
Cecen University of Agri (ICUA). Pakistan
Journal of Social Sciences, 10: 198-203.
DOI: 10.3923/pjssci.2013.198.203
Ayrıca üniversitemizin genel sekreterliği
ve SKS birimi ile koordineli çalışarak
çeşitli dillerde el broşürleri hazırlatmak
suretiyle uluslararası fuarlarda
üniversitemizin tanıtımı yapıldı.
İlk günden bugüne baktığınızda,
uluslararası ilişkiler açısından
üniversitenizde neler yapıldı?
Üniversitemizde Erasmus öğrenci
kulübü kurma çalışmaları başlattık. Doğu
Anadolu’da tek olarak Euro desk noktası
seçildik.
URL: http://medwelljournals.com/
abstract/?doi=pjssci.2013.198.203
Netice itibariyle dinamik bir ofis çalışan
kadromuz var gençlerimiz istekli
ve kabiliyetli dolayısıyla ekip olarak
bütün işlerin üstesinden gelebiliyoruz.
Ancak beklentimiz Enstitü, Fakülte ve
Yüksek okullarımız kendi anlaşmalarını
yapmak suretiyle kendi öğrencilerini ve
öğretim eleman kadrolarını belirlesinler
ve ofisimizin ise dağıtım işinde bir
koordinasyon merkezi olarak hizmet
etmesidir.
Üniversitemizin, Uluslararasılaşma
alanındaki ilk büyük atılımı Akademik
Tanınma ile ilgili yaparak Bologna
Süreci’ne dahil olmak oldu. Her temel
alanda öğretim yapmayı amaçlamış
bir üniversitenin, Dünya ve Avrupa
AKTS kullanması ile ilgili talimatıyla
daha iyi anladık. Üniversitemiz, bu
çalışmayla diplomamızın tüm dünyada
tanınabilmesini sağlayan, Diploma Eki
verebilme yetkisine YÖK tarafından layık
görüldü.
Uluslarasılaşmadaki ikinci büyük
adımımız ise Erasmus Programı
çerçevesinde imzaladığımız protokolleri,
öğrenci, akademisyen ve idari personel
hareketliliği ile akademik faaliyete
dönüştürebildik. Bu değişimler
üniversitemize ve ortak üniversitelere
farklı uygulama ve deneyimleri paylaşma
ve kendi kurumumuzda uygulama fırsatı
verdi.
2014-2020 yılları arasında geçerli
olacak ERASMUS+ beyannamesini
üniversitemize kazandırmayı da yine
yukarıda arz ettiğim ekip çalışmasıyla
başarmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
IC Vakfı’nın yurt dışına göndereceğimiz
öğrencilerimize ulaşım desteği vermesi
özellikle çalışkan ancak maddi imkanı
olmayan öğrencilerimizin bu altın fırsatı
kaçırmamalarını sağlamıştır. Ayrıca
yurt dışından gelen olan bazı öğretim
üyelerine ve yabancı öğrencilere yine
Yaptığımız üniversite işbirlikleriyle
rektörümüz çok sayıda Memorandum
of Understandings (MOU) anlaşması
imzaladı. Biz imzalanan anlaşmalardan
sonra bunları hayatiyete geçirmek için
çalışmalar yapmaktayız.
Beşinci aşamada birimimizi
tam verimli çalıştırabilmek için
Uluslararasılaşma politikamızı belirlemek
ve Uluslararasılaşmak için sayın
rektörümüz ile birlikte Üniversitemizin
Uluslararasılaşma stratejisini ve Dış
ilişkiler ofisimizin yapısı ve fonksiyonlarını
Türkiye’de ilk defa Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi olarak uluslararası hakemli
dergilerde yayınlattık. (Telat Yanik and
Irfan Aslan, 2013. Internationalisation
Strategy of Ibrahim Cecen University of
Agri (ICUA). Pakistan Journal of Social
Sciences, 10: 198-203. DOI: 10.3923/
pjssci.2013.198.203.
URL: http://medwelljournals.com/
abstract/?doi=pjssci.2013.198.203
üniversitelerinin tanıdığı ve uyguladığı
bir standardizasyonu görmezden
gelemezdik. Bu bağlamda 2009
yılından başlayarak ve her akademik
yıl devam ederek, bütün bölüm ve
derslerin öğrenim çıktıları ve kredilerinin
iş yüküne göre hesaplandığı AKTS
(ECTS) çalışmalarını başlattık ve ilk
AKTS kataloğumuzu yayınladık. Bu
çalışmanın elzem olduğunu, 2013
yılında YÖK’ ün tüm üniversitelerin
IC vakfının yapmış olduğu destekler
üniversitemizin mükemmel alt yapı
imkanlarının yabancı bilim adamlarınca
keşfedilmesine imkan sağlamıştır.
Hangi ülkelerdeki, hangi
üniversitelerle protokoller imzalandı?
Avrupa Birliği Ülkelerinin birçoğundan
çeşitli üniversiteler ile Erasmus ve
MOU anlaşması, diğer dünya ülkeleri
üniversiteleri ile ise Mevlana ve MOU
anlaşmaları imzaladık. Şu an yeni eklenen
13
İÇTEN BAKIŞ › 2014
katmak suretiyle yurt dışına göndermeyi
hedefledik. Tabi bunu yaparken en
büyük sorun yurt dışından kabul
mektupları almaktı. Başlangıçta
hocalarımızı sürece dahil etmek adına
bu işi de ofis olarak tüm çalışanlarımızla
birlikte üstlendik. Bunu gururla ifade
edebilirim. Daha sonra Ağrı ilinin ve
üniversitemizin SWOT analizini yaptık.
Uluslararası İlişkiler birimin (IRU)
faaliyetlerine bölüm, fakülte, öğrenci ve
akademisyenlerimizin katkılarını artırmak
için çok sayıda toplantılar yapıtık. Web
sayfası hazırlayarak çok sayıda sunum
mensuplarımızın beğenisine sunuldu.
Ayrıca üniversitemizin İngilizce tanıtım
sunusunu hazırlayarak yine isteyen
herkesin indirebileceği şekilde web
sayfamızdan PDF olarak paylaştık.
anlaşmalar ile 60ı aşkın ikili anlaşmamız
mevcut ve bu sayı her yıl büyük ölçüde
artıyor. Ülke ve üniversiteler ile detaylı
listeyi birimimizin aşağıdaki linklerinden
bulabilirsiniz.
http://intoffice.agri.edu.tr/index.
php?option=com_content&view=
article&id=291&Itemid=407
Avans University, Netherlands
Alina Mihalea
Vladutu,
Pitesti University, Romania
Stanko
Pelc,
University of Primorska
Tomescu Crenguta
Ileana,
Pitesti University, Romania
Isac
Nicoleta,
Pitesti University, Romania
Oksana
Galarowicz,
Main School of Fire Service, Poland
Sutan Nicoleta
Anca
Pitesti University, Romania
Monica
Neblea
Pitesti University, Romania
Yüce
Yilmaz-Aslan,
Bielefeld University, Germany
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
yurtdışında nasıl tanıtılıyor?
Dr. Patrick Brzoska,
Bielefeld University, Germany
Dr. Orsolya
Falus
University of Kaposvar, Hungary
Dr. József
Varga
University of Kaposvar, Hungary
Bunlara ilaveten hazırlatmış olduğumuz
el broşürlerini hudut kapılarına
ve elçiliklerimize de göndererek
tanınırlılığımızı artırmaya çalışmaktayız.
Öğrenci fuarlarına üniversitemizi
tanıtmak amacıyla zaman zaman
katılımlar sağlanmaktadır.
Bugüne kadar Erasmus’la yurtdışına
giden öğrenci sayınız nedir? Hangi
ülkelere gittiler?
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Yanık,
http://intoffice.agri.edu.tr/index.
php?option=com_content&view=
article&id=300&Itemid=439
Birimimiz tarafından hazırlanan, tüm
bölüm ve dersleri içeren bilgi paketimizi
her akademik dönem başında tüm ortak
üniversitelere gönderiyoruz. Bunun
yanında, katıldığımız uluslararsı fuarlar,
değişim programlarında yaptığımız
sunumlar ve el broşürleri üniversitenin
tanıtımına büyük katkı sağlıyor. Dahası
üye olduğumız Magna Charta, Kafkas
Üniversiteleri Birliği gibi prestijli
konsorsiyumlar adımızın yeterince
duyulmasına katkı sağlıyor.
14
Muzaffer
Bugüne kadar Erasmus Progamıyla
yurtdışına giden öğrenci sayımız 68
ve ağırlıklı olarak Polonya, Romanya,
Portekiz, Danimarka, Macaristan gibi
ülkelere gittiler. 2014/2015 Akademik
yılında gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz
öğrenci değişim sayısı ise 60, yani
neredeyse son 4 yılki kadar hareketlilik
hedefliyoruz.
Yurtdışından Erasmus kapsamında
hangi akademisyenler geldi?
Üniversitenizde neler yaptılar?
Üniversitemize şu ana kadar Erasmus
kapsamında ziyarette bulunan
akademisyen sayısı 12’dir.
Ziyaret süresince, akademisyenler
ders verme, sunum yapma, kültürel
programlara katılma gibi bir çok etkinliğe
katıldılar. Özellikle, ziyaret ettikleri
bölümlerimizdeki akademisyenler ile
görüşmeleri, gelecekteki ortak projeler ve
öğrenci değişimi konusunda çok faydalı
oldu kanaatindeyim.
yapılan çalışmalar öğrenci değişimi, hoca
ve idari personel değişimi seviyesindedir.
Yurt içinde ise ortak doktora
programları açmak vasıtasıyla yurt
dışından lisansüstü öğrenci getirilmesi
hedeflenmektedir.
Erasmus’la yurtdışına giden
akademisyenleriniz ve idarecileriniz
neler yaptı?
Üniversitemize geçen yıl 130 yabancı
öğrenci kayıt yaptırmak üzere başvuruda
bulunmuş olup, toplam 30 öğrenci kabul
edilmiştir. Bunlardan 14 ü derslerine
devam ederken 16’sı ise Türkçe Dil
becerilerini geliştirmek için Türkiye’nin
değişik illerinde kurs görmektedirler.
Üniversitemizde sayın rektörümüzün
çabalarıyla kurmuş olduğumuz TİD
Türkçe ikinci dil merkezimiz faaliyete
başladığında bu yıl almayı planladığımız
1200 yabancı uyruklu öğrencimize
üniversitemizde dil öğretme altyapısına
kavuşmuş olacağız.
Erasmus Programının amacına uygun
olarak, giden akademisyen ve idari
personelimiz, karşı kurumda yapılan
toplantı, workshop gibi etkinliklere
katılarak ve çeşitli sunumlar yaparak Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi’ni tanıttılar.
Bunun yanında, akademisyenlerimiz
karşı kurumda hafta da en az 5 saat ders
verme etkinliğinde bulundular.
Mevlana Programı ile üniversitenizde
yapılanlar nelerdir?
Mevlana programı çerçevesinde
üniversitemizde bir koordinatörlük
kurulmuş olup yapılan ikili yazışmalar
neticesinde Rektörümüzün imzaladığı
anlaşmalar ile anlaşma sayımızı
20 civarına çıkarmış durumdayız.
Üniversitemizi bu program çerçevesinde
Azerbaycan’dan bir profesör ziyaret
etmiştir.
Diğer üniversiteler ile yaptığınız ortak
projelerinizden bahseder misiniz?
Şu an itibariyle uluslararası ilişkilerde
Üniversitenizde okuyan yabancı
öğrenci durumunuz nedir?
Bir üniversitenin uluslararası bölümü
niçin önemlidir?
Uluslararası ilişkiler her şeyden önce
sadece yabancı dil bilgisi değil aynı
zamanda yabancı ülkelerin kültürlerine
aşina olmayı gerektiren bir birimdir.
Uluslararası ilişkiler bir üniversitenin
tanınırlığında rol oynayan en önemli
etkenlerden birisi olup üniversitenin
vitrinini oluşturmaktadır. Uluslararası
standartlara kavuşturulmuş bir
altyapıya ilaveten eğitim öğretim
getirmiş bulunmaktayız.
Uluslararası ilişkilerle ancak
hedeflediğimiz din, dil, ırk, cinsiyet
ve milliyetlere bakmaksızın eşit
ortamda çok ülkeli bir eğitim
seviyesini yakalayabilmek mümkün
olabilir. Yabancıların ihtiyaçlarını
anlamak ve önceliklerini bilmek bize
avantaj kazandıracaktır. Bu nedenle
üniversitemizin gören gözü olarak ta
işlev görmektedir.
Fiziki bakımdan karşılaştırma
yapıldığında üniversitemizin uluslararası
üniversitelerle yarışabilir niteliklere sahip
olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak
doku uyuşmazlığı olduğunu görmek
mümkün öyle ki yapılan hizmetin neye
yaradığını anlamaya çalışmaktan ziyade
olumsuz eleştirilere çoğu zaman maruz
kalmaktayız.
Uluslararası İlişkiler Birimi etkili çalışması
durumunda diğer üniversitelerle köprüler
kurarak evrensel değerlerimizi, kültürel
birikimimizi diğer ülkeler, üniversiteler,
fakülteler, bölümler ve hatta öğrencilere
ulaştırmamıza imkan sağlayan
etkenlerden birisi olabilir. Bu bakımdan
düşünüldüğünde ise Uluslararası
İlişkiler Birimi icra organı olarak ta görev
yapabilmektedir.
Bugüne kadar birçok yabancı
üniversiteyi gezmişsinizdir.
Yurtdışında gördüğünüz
üniversitelerle, üniversitenizi
karşılaştırdığınızda, neler söylersiniz?
Bilimsel olarak karşılaştırma yapmak
için şu an erken diye düşünüyorum.
Ancak üniversitemizde zamanla ciddi
bir birikimin olduğunu görmekteyiz.
Yabancı dil adeta bizim kâbusumuz
diğer üniversitelerle karşılaştırdığımda
üniversitemizde bu bakımdan hamleler
personel ve öğrenci değişimi alanında
fark atmış olduğunu söyleyebilirim.
Bizden çok önce kurulmuş bazı
üniversiteler ile şu an seçtiğimiz ve
göndereceğimiz sayılar eşit durumda.
Dolayısıyla, değişim konusundaki
performansımız hızla artıyor diyebiliriz.
Üniversiteniz uluslararası hangi
belgeleri aldı?
Magna Charta, Kafkas Üniversiteler Birliği,
Erasmus and Erasmus + (2014-2020)
Charter
Bir de üniversitemizde görev alan
yabancı hocalardan bahseder
misiniz? Kaç yabancı hoca var, hangi
ülkelerden geldiler, hangi bölümlerde
görevliler?
Üniversitemizde ihtiyaç duyulan
birimlerde 14 adet yabancı uyruklu
hocamız istihdam edilmektedir. Bunlar
arasında Azerbaycan, Gürcistan, Malezya,
Yukarıda arz ettiğim hususlar dikkate
alındığında uluslararası ilişkiler dolayısıyla
bu ilişkileri koordineli bir şekilde
organize eden uluslararası ilişkiler birimi
üniversitemiz için faydalı olan birimler
arasındadır denilebilir.
Üniversitenizi uluslararası camiada
tanıtımında yaşadığınız sorunlar var mı?
Yeni kurulan bir üniversite olarak,
tabi ki tanıtımda sıkıntılarımız çok.
Üniversite’nin sosyo-ekonomik açıdan
kalkınmamış bir ilde kurulmuş olması,
batı üniversiteleri gibi vadedeceğimiz
deniz, kum, güneş üçlümüzün olmayışı
gibi sebepler öğrenci ve akademisyen
alamamada oldukça etkili. Fakat, biz
üniversitelerin sosyal, kültürel cazibesinin
yanında en önemli cazibe merkezinin
bilim olması kanaatindeyiz. Dolayısıyla,
çalışmalarımız daha çok akademik ve
bilimsel alanlara yönlendiriyoruz. IC
Vakfı’nın yapmış olduğu promosyonlar ve
ikili ilişkilerimizle, özellikle rektörümüzün
kişisel çabalarıyla üniversitemizi Asya,
Avrupa, Afrika ve Amerika’da tanınır hale
yapmak gerektiği görülmektedir.
Rektörümüz Yabancı Diller Yüksek
okulunu açmak suretiyle bu hususta
önemli bir adım atmakla birlikte sürece
tüm üniversitemiz mensuplarının katkı
yapması beklenmektedir
Uluslararası ilişkiler bağlamında
Türkiye’deki diğer üniversitelerle
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’ni
karşılaştırdığınızda neler söylersiniz?
Üniversitenizin bu konuda yeri nedir?
Üniversitemiz daha çok yeni olmasına
rağmen, çok köklü ve eski üniversitelere
uluslararası politika ve proje geliştirme,
Romanya, Israil, Kırgızistan sayılabilir.
Bunlar Eğitim ve Fen edebiyat başta
olmak üzere Merkezi laboratuvarımızda
da istihdam edilmektedirler.
Önümüzdeki yıl üniversitenizde
uluslararası tanıtım ve ilişkiler
açısından neler yapmayı
planlıyorsunuz?
Yapılacak işlerin başında üniversitemiz
birimlerinin kendi anlaşmalarını
yapmaları için teşvik etmek gelmektedir.
Bu şekilde bir elin nesi var iki elin sesi
var misali top yekün bir tanıtma hamlesi
gerçekleştirmiş olabiliriz.
15
İÇTEN BAKIŞ › 2014
seviyesi ve çalışanlarında aynı anlayışa
ve standartlara kavuşturulmasında rol
oynayan önemli faktörlerin başında
gelmektedir. Bu bakımdan uluslararası
ilişkiler birimi bir üniversitenin hafızası
manasına da gelmektedir.
HA B E R L E R
AĞRI İLİNİN
TURİZM
POTANSİYELİ
ÖDÜLLERİ
SAHİPLERİNİ
İÇTEN BAKIŞ › 2014
BULDU
16
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
ve İbrahim Çeçen Vakfı işbirliğiyle
düzenlenen “Ağrı İlinin Turizm
Potansiyeli”. Araştırma Proje
Yarışmasında ödüller sahiplerini buldu.
Türkiye genelinde çok sayıda projenin
katıldığı yarışmada dereceye giren
eser sahipleri gerçekleştirilen törenle
ödüllerini aldı. Fen Edebiyat Fakültesi
Konferans Salonu’nda düzenlenen
programa Rektör Prof. Dr. İrfan ASLAN,
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Telat YANIK,
Vali Yardımcısı Taner TENGİR, İbrahim
Çeçen Vakfı Müdürü Yrd. Doç. Dr. Meral
DİNÇER, idari ve akademik personelle
birlikte öğrenciler katıldılar.
Yarışmada birinciliği “Nuh’un Şehri,
Güneşi Kucaklayanlar” isimli projesiyle
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Arş. Gör.
Kübra YILDIRIM kazandı. İkinci eser;
“Ağrı İlindeki Turizm Değerlerinin Yatırım
Merkezine Sağlık Turizminin Oturtularak
Bölgenin Turizm Potansiyelinin Yeniden
Keşfedilmesi” isimli projesiyle Sağlık
Bakanlığında iç denetçi olarak görev
yapan Haşem ASLAN oldu. Üçüncülüğü
ise, “Ağrı İlinin Turizm Potansiyeli” isimli
projesiyle Sultan YÜKSEKKAYA, Aslı
ÇELİKEL ve Harika SOLMAZ kazandı.
Ödül kazanan projelerin yer aldığı
kitapta, ayrıca jüri tarafından
yayımlanabilir nitelikte bulunan, AİÇÜ
Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sinan
KOCAMAN ve öğretmen Deniz TAVUS ve
Hacettepe Üniversitesi öğrencisi Mikail
Kırboğa’nın projeleri de ödüllendirildiler.
Proje Yarışmasında birinci olan eser
sahibine 10 bin, ikiciye 8 bin ve
üçüncüye de 6 bin lira para ödülü verildi.
Ödül töreninde konuşan Rektör
Prof. Dr. İrfan ASLAN: “Üniversitemiz
2008’de kurulmaya başladı. Bu mevcut
kampüse de 2009’da temel attık.
Kampüsümüz kısa sürede bu hale geldi.
Kampüsümüzün bu hale gelmesinde de
en büyük emek saygıdeğer iş adamımız
İbrahim Çeçen Bey’e aittir. Bundan
dolayı da şahsım ve yönetimim adına
kendilerine şükranlarımı arz ediyorum”
dedi. “Üniversite yönetimi olarak,
üniversiteyi kurmaya başladığımızda,
partnerlerimiz ne ister, şehir ne ister,
şehirde ne yapmak gerekiyor diye çeşitli
çalışmalarımız oldu” diyen Prof. Dr.
ASLAN; “Bugün de bu çalışmalarımızdan
bir tanesini sonuçlandırdık. İnşallah iyi
sonuç alırız, güzel şeyler ortaya çıkar.
Değişik zamanlardaki konuşmalarımda
da ifade ettiğim gibi, üniversiteler sadece
bilim üreten, akademisyen yetiştiren,
öğrenci yetiştiren yerler değildir.
Üniversiteler; bir ülkenin, bir bölgenin, bir
ilin ekonomik değerlerini, sosyal yapısını,
sosyokültürel altyapısını ortaya çıkaran,
onların değerlendirilmesini sağlayan ve
o bölgenin, toplumun kalkınmasında itici
güç olan yerler olmak zorundadır.” dedi.
düşündük. Ağrı için turizm çok önemli,
bu bakımdan değişik yerlerden proje
yarışmamıza katılan arkadaşlarımıza
teşekkür ediyorum. Sonunda güzel bir
çalışmanın ortaya çıktığına inanıyorum.”
İbrahim Çeçen Vakfı Müdürü ve
Üniversitemiz Öğretim Üyesi Yrd. Doç.
Dr. Meral DİNÇER: “İbrahim Çeçen Vakfı
olarak iki yıl önce Ağrı ilimizle ilgili bir dizi
araştırma ve proje geliştirme yarışması
düzenlemeye karar verdik ve “Ağrı İçin
Bir Fikrim Var” konulu yarışmayı gençler
arasında düzenledik. Bir sonraki yıl ise
bu yarışmaya akademisyenlerimizin
de katılımını arzu ettik. Bu yarışmalara
katılanların eserleri sonucu çok farklı
ve anlamlı projeler ortaya çıktı” dedi.
Bu sene ise Sayın Rektörle görüşmeler
neticesinde Ağrı ile ilgili daha spesifik bir
konuyla yarışmanın çok daha anlamlı
olacağı sonucuna vardıklarını ifade
eden DİNÇER; “ Ağrı’da birçok konuda
araştırma ya da yarışma düzenlenebilir
ama yine Rektörümüzün önerisiyle
turizmin ayrı bir önemi olduğu görüşüyle
turizm konulu bir yarışma olsun istedik.
“Ağrı İlinin Turizm Potansiyeli” konulu
yarışmayı Türkiye çapında yapmaya karar
verdik” dedi.
DİNÇER konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Jürimiz; Ağrı Valisi Dr. Mehmet
TEKİNARSLAN, Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İrfan ASLAN,
Akdeniz Üniversitesi Turizm Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Akın AKSU, Türkiye
Otelciler Federasyonu Başkanı Osman
AYIK, IC İbrahim Çeçen Holding Yönetim
Kurulu Üyesi Serhat ÇEÇEN, İbrahim
Çeçen Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı
Günseli ÇEÇEN, ICF Yönetim Kurulu Üyesi
Abdullah KELEŞ’ten oluştu.
Bütün eserler tek tek incelenerek jüri
tarafından değerlendirilip en sonunda
da ortak kanı sonunda birinci, ikinci
ve üçüncümüz belli oldu. Ağrı İbrahim
Çeçen Üniversitemizin gerçekleştirdiği
bu yarışmaya Vakıfımız olarak sponsor
anlamında destek olduk. Verilen üç
ödülün yanı sıra, jürimiz üç ayrı eseri de
kitapta yayımlanabilir nitelikte buldu.
Yarışma sonucunda bu projeler
17
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Prof. Dr. ASLAN konuşmasına şöyle
devam etti: “Üniversiteler kuruldukları
yerlerde toplumun ihtiyaçlarını göz
önünde bulundurarak dinamizmini
ortaya çıkaran aktif, sürekli gelişime ve
değişime açık yerler olmak zorundadır.
Tabi bunları kurgularken, üniversite
olarak buradaki halkımıza, bölgemize,
ilimize ne gibi faydalar sağlayabiliriz
diye her yıl değişik kurgular oluşturduk.
Bir üniversitenin yerleşkesini, akademik
kadrosunu, akademik çalışmalarını
ne şekilde kurgularsanız o şekilde
sonuç alırsınız. Değişik zamanlarda bu
yaptığımız çalışmaları önümüze serdik,
bir adım daha nasıl ileriye gidebiliriz diye
kitaplaştırılıyor. Yarışmaya katılan
tüm değerli eser sahibine de teşekkür
ediyoruz. Bu yarışmayı düzenlemekteki
amacımız Ağrı ilinin var olan turizm
potansiyelinin canlandırılması,
sorunlarının giderilerek yapılması
gerekenlerin saptanması, ama en
önemlisi ise hayata geçirilebilecek
yani uygulanabilir nitelikte projelerin
olmasıydı. Umarız bu yarışma sonunda
uygulamaya geçirebileceğim somut
projeler ortaya çıkar. Bütün Jüri
üyelerimize, Sayın Rektörümüze ve
idarecilerine çok teşekkür ediyorum.
Vakıf olarak Üniversitemizle birlikte
projeler ve araştırmalar yapmaya devam
edeceğiz.”
Törende ödül alan proje sahipleri
çalışmalarıyla ilgili olarak kısa sunumlar
gerçekleştirdiler. Törende ayrıca Eğitim
Fakültesi Müzik Öğretmenliği bölümü
öğrencileri de mini bir müzik dinletisi
sundu. Program gerçekleştirilen ödül ve
plaket takdiminin ardından sona erdi.
HA B E R L E R
VAKFIMIZIN DESTEKLEDİĞİ YENİ KİTAPLAR YAYINLANDI
‘’AĞRI İLİ’NİN TURİZM POTANSİYELİ’’
ARAŞTIRMA YARIŞMASI KİTABI OKURLARI İLE BULUŞTU.
IC Vakfı ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi iş birliği ile düzenlenen, Türkiye
geneline yönelik ‘’Ağrı İli’nin Turizm Potansiyeli’’ konulu araştırma ve proje
yarışmasının dereceye giren projelerinin dahil olduğu ve toplamda ilk 6
projeyi kapsayan kitap, IC Vakfı Sponsorluğu ile yayınlandı.
Yarışma Birincisi Arş. Gör. Kübra YILDIRIM, Yarışma İkincisi Haşem ASLAN,
Yarışma Üçüncüsü Aslı ÇELİKEL & Sultan YÜKSEKKAYA & Harika SOLMAZ ve
Yarışma Seçici Kurulu tarafından, yapıtlarının yayınlanması faydalı bulunan
Yrd. Doç. Dr. Sinan KOCAMAN, Deniz TAVUS ve Mikail KIRBOĞA’nın araştırma
projelerinden derlenen AİÇÜ Yayını kitap, “Ağrı İlinin Turizm Potansiyeli”
konusunda araştırmalar ve çözüm önerileri ile, önemli bir kaynak kitap
niteliğinde, okurları ile buluşmaya hazırdır.
‘‘KAFKASYA ÜNİVERSİTELER BİRLİĞİ ULUSLARARASI AĞRI
SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ’’ KİTABI YAYINLANDI.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nin IC Vakfı Sponsorluğunda gerçekleşen
ilk uluslararası kongresi bilimsel kitabı, yine IC Vakfı desteği ile yayınlandı.
18
“Kafkasya Üniversiteler Birliği Uluslararası Ağrı Sosyal Bilimler Kongresi’nde”;
Orta Asya-Kafkasya-Anadolu üzerine, gerek yurtiçi gerek yurtdışında,
bu konular üzerinde ciddi ve kapsamlı bilimsel araştırmalar yapan bilim
insanlarını bir araya getirip tüm bu çalışmalarını ortak bir platformda
paylaşmalarına imkân verilmesi hedeflenmişti. Bu değerli görüşler ve
bildirilerden çıkan bilimsel verilerin, ilgili tüm kesimlere sunmak amacı ile
Kafkasya Üniversiteler Birliği Uluslararası Ağrı Sosyal Bilimler Kongresi, İC
Vakfı ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nin katkılarıyla 25-27 Eylül 2013
tarihinde Ağrı’da gerçekleşmiştir.
Kongreye kabul edilen Tarih 27, Coğrafya – Turizm 18, Eğitim 4, Ekonomi
15, Sanat 10, Edebiyat 11 ve Din-İnanç 20 olmak üzere toplamda 105
bildiri sunusu yapılmıştır. Yurt dışından Azerbaycan - Nahçivan, Kırgızistan,
İran, Gürcstan, Romanya ve ABD’den 32, yurt içinden de 83 olmak üzere
toplamda 115 bilimadamı ve akademisyen kongreye katılmıştır ve tüm
bildiriler, kongre kitabında derlenmiş olup, önemli bir kaynak kitap
niteliğinde, üniversitenin bilimsel yayınları arasında yerini almıştır.
2014 yılında Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi, büyük spor başarılarına
imza attı. IC Vakfı, üniversitenin
mezuniyet töreninde, tüm sporcu
öğrencilere ve kendilerini çalıştıran
tüm eğitimcilerine, AİÇÜ Koro ve
eğitmenlerine, para ve başarı sertifikası
ödüllerini sundu.
“Atatürk’ü Anma Koşusu” Erkekler
Türkiye Takım Birincisi Ekibi Sabahattin
YILDIRIMCI ( Ferdi Türkiye İkincisi), Şehmus
SARUHAN, Adem KARAGÖZ, İsmail BAĞ,
Serdal KARATAŞ,
“Atatürk’ü Anma Koşusu” Bayanlar
Türkiye Takım Birincisi Ekibi Sevilay
EYTEMİŞ (Ferdi Türkiye Birincisi), Sevim
KABAY, Yonca KARADEMİR, Remziye
YILMAZ,
Kayak Türkiye Şampiyonası Erkekler
Takım Birincisi Ekibi Hamza DURSUN (Ferdi
Türkiye Birincisi), Eyüp LEVENT, Hasan
KAYA, Adem BATAR ve Bayanlar Türkiye
Takım Birincisi Ekibi Yonca KARADEMİR (
Ferdi Türkiye Birincisi), Remziye YILMAZ (
Ferdi Türkiye Üçüncüsü), Tansu AĞTAK,
Kros Türkiye Şampiyonası Ferdi Türkiye
İkincisi Sevilay EYTEMİŞ,
Güreş Türkiye Şampiyonası Türkiye
İkincisi Ahmet ERKANLI,
Boks Türkiye Şampiyonası Türkiye
Birincisi Talip DURU,
Puanlı Atletizm Türkiye Şampiyonası
Türkiye İkincisi Sevilay EYTEMİŞ bu büyük
başarıya imza atmışlardır.
Bu gurur tablosunun mimarları,
Değerli Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Akademisyenleri Yrd. Doç. Dr. Metin
BAYRAM, Doç. Dr. Gökhan BAYRAKTAR,
Numan AKTAŞ, Yrd. Doç. Dr. Alper
GÜNGÖRMÜŞ, Arş. Gör. S. Tevabil AKA,
Yrd. Doç. Dr. Mehmet GÖZTEPE, Doç. Dr.
Murat AKYÜZ, Arş. Gör. Ersan TOLUKAN,
Arş. Gör. Recep SOSLU, Doç. Dr. Murat TAŞ,
Yrd. Doç. Dr. Yaşar Çoruh, Öğr. Gör. Sabır
ERTEKİN, Cenap ELEM, Kültür Spor Sağlık
Daire Başkanı Murat TOK’a ve Ağrı İbrahim
Çeçen Üniversite’sini temsil eden tüm
öğrencilerimize, bizlere yaşattığı gurur
için teşekkür eder, başarılarının devamını
dileriz.
19
İÇTEN BAKIŞ › 2014
IC VAKFI’NDAN
AİÇÜ
SPOR
BAŞARILARINA
ÖDÜLLER
S ÖY L E Ş İ
AĞRI’DAN DÜNYAYA KOŞAN KIZ
SEVİLAY EYTEMİŞ
sınıfta tanıştım. İlk zamanlarda
ağabeylerim karşı çıktı, okumamı bile
istemediler. Bilirsiniz doğuda kız çocukları
okuyamaz diye bir düşünce vardır. Ama
babam ve annem her zaman bana destek
olmaya çalıştılar. Babam okumamı çok
istedi. Ben de babam ve annemi çok
seviyorum, onların bana olan desteğini
ve güvenini boşa çıkarmamak için çok
çalıştım. Babam her zaman “gözlerindeki
okuma ışığını görüyorum, sen çok başarılı
olacaksın” derdi.
Spora başladığında çevrenden nasıl
tepkiler aldın?
Atletizme başlamadan önceki
hayatından bahseder misin? Ne
yapıyordun? Nerede okuyordun? Nasıl
bir hayatın vardı?
Ben on çocuklu bir ailenin en küçük
ferdiyim. Babam çiftçilikle uğraşır, annem
ev hanımıdır. Dört erkek altı kız kardeşiz.
Abim ve ablalarım ilkokul mezunudurlar.
Babamın geliri olmadığından onları
okutamamış, evde tek okuyan çocuk
benim. Maalesef diğerleri benim kadar
şanslı olamamışlar.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Atletizmle ne zaman tanıştın?
İlkokul dördüncü sınıfta sporla beden
eğitimi hocam tarafından tanıştım.
Daha o zamanlarda spora hayranlık
duyuyordum. Okullar arası yarışlara
katıldım. Daha ilkokulda olmama rağmen,
orta okul öğrencilerini geçiyordum ve
şu an üniversitede olan Metin Bayram
hocam tarafından, sporcu kamp
eğitim merkezine alındım. Oradayken
okul değiştirmek zorunda kaldım.
İlkokulu Alparslan İlköğretim Okulu’nda
tamamladım. Öğrenimime Naci Gökçe
Lisesi’nde devam ettim. Ağrı İbrahim
Çeçen Üniversitesi’nde okumaktayım
ve beden eğitimi öğretmenliği son sınıf
öğrencisiyim.
20
Seni nasıl keşfettiler?
Sporla dokuz yaşımda ilkokul dördüncü
İlk zamanlarda köylülerimiz babama
“kızını okuldan al, bizim kızlara kötü
örnek olacak” derlerdi. Ama daha sonra
başarılarım, aldığım derecelerle onlar da
kızlarını spora yönlendirdiler. Hatta bana
“okuma, okuyup da ne olacaksın?” diyen
köylüler, kızlarını kendileri getirip sen
çalıştır, kendin gibi başarılı yap demeye
başladılar.
Bugüne kadar birçok yarışmaya katıldın
ve ödüller kazandın. En önemli
madalyalarını söyler misin? Hangi
yarışmada, nerede, kaçıncı oldun?
Benim için en önemli madalyam, lise
2. sınıfta iken okullar arası milli takıma
seçilmemdi ve daha sonra başarılarım
gittikçe arttı. Elde ettiğim dereceler beni
daha iyilerini istemeye teşvik etti, azimle
çalıştım. Üniversiteyi kazandığımda
on sekiz yaşındaydım. Kamp eğitim
merkezinden çıkarıldım. Yasalara göre on
sekiz yaşını dolduran hiçbir sporcu kamp
eğitim merkezinde kalamaz. Benimle
beraber kamptan çıkarılan arkadaşlarım
sporu bıraktılar, ama ben sporu bırakmayı
hiçbir zaman düşünmedim, aksine
daha çok bağlandım. Başarılı olmak
için çift antremana başladım. Şu an
çalıştığım antrenörüm Mehmet Şirin
Gönen’in bana desteği çok oldu. Gerek
antremanlarıyla olsun, gerekse psikolojik
olsun her zaman bana yardımcı oldu.
Onun sayesinde üniversite birinci sınıfta
Avrupa Dağ Şampiyonası’nda Avrupa
ikincisi ve İtalya’da yapılan dünya dağ
şampiyonasında dünya şampiyonu
oldum.
O hem antrenörüm, hem babam, hem
arkadaşım oldu. Daha sonra Balkan
üçüncüsü ve Avrupa üçüncüsü oldum.
Çok defa milli takımımızı temsil ettim. En
son Fransa’da yapılan, 23 yaş altı Avrupa
Şampiyonası 10.000 metrede Avrupa
üçüncüsü oldum. Aldığım madalyaların
hepsi benim için çok değerlidir.
Sen pek çok kızımız için de bir
örneksin, umut ışığısın. Senin
koşullarında olan Ağrılı veya doğulu
genç kızlara ne tavsiye edersin?
Gelecekteki hedeflerin nelerdir?
Hedeflerim her gün daha da büyüyor.
Olimpiyatlara katılıp ülkemi en iyi şekilde
temsil etmek istiyorum. Gösterdiğim
başarılarla Ağrı’da birçok genç kıza
örnek oldum. Ben onlara yol gösterici
ve elimden geldiği kadar yardımcı
olmak istiyorum. Herkes bilsin ki insan
gerçekten isteyince, yapamayacağı şey
yoktur. Ben çok zor şartlarda okudum.
Ailemin maddi durumu iyi olmadığından,
yarışlarda aldığım paralarla geçindim.
Aileme de o şekilde yardımcı oldum.
Aslında hiç bir şey kendi ayaklarımızın
üzerinde durmamızı engellememeli;
ben Ağrılı genç kızlara ve ailelerine iyi
bir örnek olmaya çalışıyorum ve bundan
sonra da bu konuda daha etkin rol
oynamak isityorum.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
21
HA B E R L E R
AİÇÜ ÇOK SESLİ
KORO’SUNA ÖDÜL
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik
Öğretmenliği Bölümü öğrencilerinden oluşan çok
sesli koro, öğretim görevlisi Memedali MEMEDALİYEV
ve Mehriban MEMEDALİYEV gözetiminde katıldıkları
Festival’de önemli bir başarı elde etti.
SANSEV’in düzenlediği İstanbul Çok Sesli Korolar
Festivali’ne katılan AİÇÜ
Çok Sesli Korosu 42 koro ve 1623 koristin arasında
22 kişiden oluşan jüri ve onur konuğu, ulusal besteci
Muammer SUN tarafından MÜZİKALİTE ödülüne uygun
görüldü.
İbrahim Çeçen Vakfı olarak destek verdiğimiz AİÇÜ Korosu
Ekibi Volkan AYDOĞAN, Fırat AYDIN, Devlet YIKILMAZ, Dara
ABDULLAH, Orhan Fırat YILDIRIM, Ümmü Gülsüm ŞAHİN,
Ceylan ONAYLI, Nagihan ŞANCI, Bahar UYGAR ve Gülşirin
GÜMÜŞ’ü ve öğrencileri bu başarıya hazırlayan değerli
akademisyenleri kutluyoruz.
Memmedali Memmadaliyev - Koro Şefi
1985 yılında Azerbaycan’ın Bakü şehrinde doğdu. 2002
yılında güzel sanatlar okulu üfleme A.B.D bitirdi. 20022006 yılları arasında Bakü Müzik Akademisi’nden Onur
Diplomasıyla mezun oldu. 2008 yılında Azerbaycan
Cumhurbaşkanı tarafından ismi “Altın Kitap”a yazıldı.
2010-2012 yılları arasında Bakü Müzik Akademisinde
yüksek lisans dönemini bitirdi. Bu yıllarda çeşitli
uluslararası yarışmalara ve festivallere katılarak birçok
derece aldı. 2013 Yılında Öğr.Gör. olarak göreve
başladığı Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde görevini
sürdürmektedir.
Mehriban Ağayeva
1982 yılında Azerbaycan Bakü’de doğdu. 4 yaşında Bülbül
Orta İhtisas Musiki Mektebi’nde başladığı piyano eğitimini,
1999 yılında Bakü Müzik Akademisi Prof. Dr. Oktay
Abaskuliyev’in sınıfında devam ettirdi. 2004-2011 yılları
arasında Bakü Musiki Akademyası’nda öğretim görevlisi
olarak çalıştı.
2005 yılında yüksek lisans, 2007 yılında ise doktorasını
tamamladı. Bugüne kadar katıldığı uluslararası festivaller ve
piyano yarışmalarında çeşitli ödüller ve Laureat dereceleri
kazandı. 2011 Yılında Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Müzik Öğretmenliği
A.B.D’da Öğretim Görevlisi olarak çalışmaya devam ediyor.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
1998-Azerbaycan Cumhuriyeti Piyano yarışması-LAUREAT
22
2006-Fransa Gailard Uluslararası piyano yarışması-Laureat
2006-Georgia Music Festival-Ödül ve diploma
2010-London İnternational Competition-Laureat
2010-Rusya,Moskova Şehrinde” SLava Maestro “ Master
klass festivalı-Ödül ve diploma
2010-Rusya Svetlana Medvedeva Rusya First Lady’sinin
düzenlemiş olduğu uluslararası “Kremlin’de Yıldızlar
Kavuşuyor“ festivali-Ödül ve diploma.
ATLETİZMDE
ZİRVE;
AĞRI’LI
KIZLARIN
Ağrı’nın kış koşullarında atletizm sporu
yapmak çok zor olmasına rağmen,
ilimizin daha çok atletleri ile tanınıyor
olması bu sporu bir o kadar güzel
kılmaktadır. Atletizm sporuna küçük
yaşlarda (8-10) başlamak gerekir.
Sporcularımız bu yaşlarda atletizm
ile tanıştılar, zira çocuklarımızın
yeteneklerini keşfetmek onları atletizm
ile tanıştırmak çok kolay olmuyor.
İlçelere, köylere gidip yetenek seçimi
yapmak lazım, seçtiğiniz öğrencileri
işlemek, verim almak ise en az beş
yılınızı alır. Bu çocuklar soğuk sıcak
demeden her gün düzenli bir şekilde
çalışmak zorundadırlar.
Hedef kitlem kız sporcular olduğu için
Ağrı’da kız çocuklarıyla uzun süreli
hedefler planlamak zordur. Çünkü
dünyada kadın olmanın zorluklarını
hepimiz biliriz, hele hele Ağrı’da kadın
olmak bundan daha da zordur. Çocuklar
küçükken aileler pek sorun çıkarmaz.
Sporcuların yaşları büyüdükçe bu
çocukları sporda tutmak için aileleri ikna
etmek çok zordur.
2006 yılında bereber yola çıktığımız
sporcularla, yukarıda özetle değindiğim
zorlukları aşarak, Türk atletizmine yakışır
ulusal ve uluslararası başarılar elde ettik.
2012 yılında Antalya ilinde düzenlenen
liseler arası kros Türkiye şampiyonasında,
sporcularım Türkiye şampiyonu olup,
liseler dünya kros şampiyonasında
ülkemizi temsil etme hakkı kazandı.
Aynı yıl Malta’ da yapılan liseler arası
dünya kros şampiyonasında, ülkemizi en
güzel şekilde temsil ederek takım halinde
Dünya ikincisi olup, bayrağımızı Malta’da
dalgalandırdık. Bu şampiyonada: Gülşen
KARATAŞ 5., Nuran SATILMIŞ 6., Fatma
DEMİR 8., Sibel ÖZDEMİR 14. Olmuştur.
2014 yılında Mersin ilinde yapılan Liseler
Arası Türkiye Şampiyonası’nda birinci
olup, ülkemizi temsil etme hakkını 2. kez
kazandık. Hedefimizi büyütmüştük. Ağrılı
hayırsever ve spor sever iş adamımız
Sebahattin ÜNSAL ağabeyimizin büyük
katkıları ile bu şampiyonaya en iyi
şekilde hazırlandık, hedefimiz Liseler
Arası Dünya Şampiyonu olmaktı. 31
Mart- 4 Nisan 2014 tarihinde İsrail’in
Telaviv kentinde yapılan, liseler dünya
kros şampiyonasında, sporcularımız nihai
hedefe ulaştı ve takım halinde dünya
şampiyonu olduk. (Gülnaz USKUN Dünya
1., Gülşen KARATAŞ Dünya 2., Nuran
SATILMIŞ Dünya 3., Nazan SATILMIŞ
Dünya 4., Gülsün TUNÇ Dünya 5. , Sibel
ÖZDEMİR Dünya 6. )
Sporcularımız ulusal ve uluslararası
müsabakalarda, ilimizi ve ülkemizi temsil
ederek onlarca madalya kazanmışlardır.
Maddi ve manevi sıkıntılarla bu sonuçları
yakalayarak gururlara vesile olduk. Daha
iyi imkanlar çerçevesinde hedefimiz
olimpiyatlarda ülkemizi temsil etmektir.
BAŞARISI
Ramazan YARDIMCI, Atletizm Antrenörü
İÇTEN BAKIŞ › 2014
23
HA B E R L E R
AĞRI
İBRAHİM
ÇEÇEN
ÜNİVERSİTESİ
KONUKEVİ
AÇILDI
Her geçen gün yeni yatırımlar ve farklı
alanlarda yeniliklerle büyüyen Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi, hizmetlerine
bir yenisini daha eklemenin gururunu
yaşıyor. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Konukevi, modern binası, dört yıldızlı
otel eşdeğerinde odaları, nezih kafeterya
ve dinlenme salonu, kaliteli ve farklı
sunumu ile fark yaratan restaurantı ve
çevre düzenlemesi ile merkez yerleşkede
hizmete açıldı.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
20 adet çift kişilik standart oda, 4 adet
süit oda, 2 adet kral süit oda, dinlenme
salonu, kafeterya ve alakart restaurantı
mevcut olan konukevi odalarının
tamamında banyo, wc, tv, wireless,
minibar bulunmaktadır. Göz alıcı çevre
düzenlemesi, ferah ve geniş odaları, nezih
kafeterya ve restaurantı, leziz yemekleri
ve modern ambiyansı ile şimdiden
Ağrı’nın gözde mekânları arasına
giren konukevi, gerek üniversitemizin
akademik ve idari personeli, gerekse
diğer kamu kurum ve kuruluşları
personelince tercih edilmektedir.
24
Konukevi restaurantı 100 kişi kapasiteye
sahip olup istek halinde kapasite 250
kişiye kadar artırılabilmektedir. Zengin
menü, sıra dışı sunuma, ferah ve nezih
bir ortama sahip olan restaurant,
06:00-23:00 saatleri arasında konukevi
misafirlerine ve dışarıdan gelen diğer
misafirlere, bireysel müşterilere ve
gruplara hizmet vermektedir.
Konukevi kafeteryası sıcak ve soğuk
alkolsüz içecekler ile hizmet vermekte
olup, kumda kahve keyfini denemeniz
tavsiye edilir. Pek yakında kafeterya
hizmetinin açık havaya taşınması
planlanmaktadır.
Dinlenme salonu geniş, ferah ve sessiz
ortamı ve wireless hizmeti ile dinlenme,
kitap okuma ve çalışma ortamı
sağlayan mükemmel bir mekân olarak
tasarlanmıştır.
Çift kişilik standart odalarda ikişer adet
single yatak, banyo, wc, wireless, minibar,
çalışma masası ve tv bulunmakta olup,
ideal bir çalışma ve konaklama yeri
olarak tasarlanmıştır.
Suit odalar, yatak odası, oturma
ve çalışma odası, banyo şeklinde
tasarlanmış olup, odalar son derece
geniş ve ferahtır. Odalarda bir adet
double yatak, banyo, wc, wireless, mini
bar, çalışma masası, biri yatak odası biri
de toplantı odasında bulunmak üzere iki
adet tv bulunmaktadır.
Kral suitler yatak odası, oturma ve
çalışma odası, giyinme odası, banyo ve
vestiyer olarak planlanmıştır. Odalarda
bir adet double yatak, banyo, wc, mini
bar, çalışma masası, biri yatak odası
biri de toplantı odasında bulunmak
üzere iki adet TV ve amerikan mutfak
bulunmaktadır.
YAŞAM İÇİN
BİSİKLET
SÜRÜYORUM...
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Rektörlüğünün 6,5 km uzunluğunda
üniversite yerleşkesinde hizmete
açılan bisiklet ve yürüyüş yolunun
faaliyete girmesi öğrenci ve personel
arasında büyük bir sevinç yarattı.
yapmış olduğu çalışmalardan bir
tanesi de Türkiye’deki üniversiteler
arasında ilk olma özelliği taşıyan
üniversite yerleşkesinde 6.5km
uzunluğundaki yürüme ve bisiklet
yolunun bitirilip hizmetine açılmasıdır.
Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü
Sınıf Öğretmenliği 3.sınıf öğrencileri
“Topluma Hizmet Uygulamaları”
dersinin amacına uygun olarak
“Sağlıklı Yaşam İçin Bisiklet
sürüyorum” projesini gerçekleştirdiler.
Projenin açılışında konuşan ders
hocası Yrd. Doç.Dr. Zübeyir Saltuklu
: “Yeni kurulan üniversiteler arasında
devlet ve vakıf birlikteliğiyle kurulan
üniversitemiz çok kısa bir süre
içerisinde ilçelerle de beraber büyük
bir yatırım hamlesi gerçekleştirdi.
Üniversitemizin insan ve insan
sağlığına verdiği önem çerçevesinde
Bu yolun üniversitemiz öğrenci ve
personeline hizmet vermesi için
bisiklet eksikliği vardı. IC Vakfı bu
eksiği, Üniversite Rektörlüğü’ne 20
bisiklet hediye ederek tamamladı. IC
Vakfı’nın hibesi ile başlamış olarak bu
güzel faaliyeti yapmanın mutluluğu
içerisindeyiz. Yürüyüş ve bisiklet
yolunun yapımı, 20 adet bisikletin
öğrencilerimizin hizmetine sunulması
bize Rektörlüğümüzün ve vakfımızın
hem bir işbirliğini hem de çevreye,
doğaya ve insan sağlığına ne kadar
çok önem verdiklerinin göstergesidir.
Bu çalışmada emeği geçen başta
üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. İrfan
Aslan’a, İbrahim Çeçen Vakfı’na
bütün öğrenci arkadaşlarım adına
teşekkürlerimi sunarım” dedi.
Üniversite Rektörü Prof.Dr. İrfan
Arslan: “20 bisiklet güzel bir başlangıç
oldu. Biz de bu sayıyı çoğaltacağız.
Emeği geçen herkese teşekkür
ederim” dedi. Rektör Prof. Dr. İrfan
Arslan ve öğrenciler bisikletlere
binerek açılışı gerçekleştirdiler.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
SAĞLIKLI
25
HA B E R L E R
AİÇÜ’DE
SATRANÇ TURNUVASI
IC Vakfı’nın üniversiteye hediyesi
satranç takımları ve İÇTAŞ’ın
hediyesi büyük satranç takımı,
satranç sevgisini harekete geçirdi
ve üniversitemizin ilk “satranç
turnuvası” gerçekleşti.
Satranç Turnuvası, Haziran ayının
ilk haftasında Yrd. Doç. Dr. Halil
ZEHİR’in denetiminde, Okul Öncesi
Öğretmenliği 3. Sınıf öğrencileri
tarafından gerçekleştirilmiştir. Tüm
üniversite öğrencilerinin katılımına
açık olan turnuva, eğitim fakültesi
binasında düzenlenmiştir.
Turnuvada 81 öğrenci mücadele
etmiş ve maçlar, 6 yarışmacı
kalana kadar eleme usulüne göre
yapılmıştır. Final maçlarına kalan
6 kişinin birbirleriyle yaptıkları
maçlar neticesinde, Türkçe
Öğretmenliği 4. Sınıf öğrencisi
Bişar KILIÇ oynadığı bütün oyunları
kazanarak namağlup şampiyon
olmuştur. Turnuva ikincisi sadece
bir mağlubiyeti olan Matematik
Öğretmenliği 1. Sınıf öğrencisi Özer
REVŞEN, turnuva üçüncüsü ise
Farabi programıyla üniversitemize
gelen Sınıf Öğretmenliği 3. Sınıf
öğrencisi Mehmet Akif TAŞDEMİR
olmuştur.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
ÖĞRETMEN
ADAYLARINDAN
MİNİK ÖĞRENCİLERE
HEDİYE
26
Öğretmen adaylarının sosyal
sorumluluk bilinciyle yetişmeleri
gerekmektedir. Ağız ve diş
sağlığı bilinci de küçük yaşlarda
kazandırılmalıdır. Eğitim Fakültesinin
öğrencileri de bu bilince sahip
olmalıdırlar ki, atandıklarında
öğrencilerine ağız ve diş sağlının
önemini öğrencilerine verebilsinler.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü
Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim
Dalında yer alan Topluma Hizmet
Uygulamaları dersinin amacına
uygun olarak 3. Sınıf öğrencileri
Yrd. Doç.Dr. Zübeyir Saktuklu’nun
başlattığı “Dişlerimi seviyorum,
öğretmenimin sözünü dinliyor,
dişlerimi fırçalıyorum” projesine
katkıda bulundular.
Diş macunu ve fırçalar İbrahim Çeçen
Vakfı tarafından alındı. Çukurçayır ve
Ozanlar Yatılı Bölge Ortaokulu ilkokul
bölümünün minik öğrencilerine çam
sakızı çoban armağanı olarak diş
macunu, diş fırçası, top, çöp sepeti ve
askı hediye ettiler. Okul idarecileri ve
ders öğretmenleri bu projeye katkıda
bulunanlara teşekkür ettiler.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
27
HA B E R L E R
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ GENEL SEKRETERİ, ALİ FUAT AÇIKGÖZ
VEDA EDERKEN
2008 yılının aralık ayında soğuk bir kış günü geldiğim Ağrı’dan ertelediğim ayrılık vakti
geldi. Artık güneşin battığı yere doğru yola çıkıyor, serhat şehrimiz Ağrı’ya, üniversitemize
ve sevgili dostlarıma veda ediyorum.
Üniversitemizin değerli mensupları;
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Ayrılmadan önce içtenlikle sizlerle
duygularımı paylaşmak isterim;
28
Üniversitemize Rektör olarak atandığı
ilk günden beri canla başla gece
gündüz demeden bu görevi bir vatan
borcu olarak gören, çalışmayı ibadet
sayan, desteğini yardımını bizden
hiç esirgemeyen, bizlere ufuk çizen,
yol gösteren, misyon yükleyen ve
başarıya inan kıymetli Rektörümüz
Prof. Dr. Sayın İrfan ASLAN’a, Birlikte
görev yaptığımız değerli Rektör
Yardımcılarımıza , Üniversitemize adını
vererek memleketine büyük hizmet eden
yüreği Ağrı Dağı kadar yüce, mütevazi
ve hayırsever iş adamımız Sayın İbrahim
Çeçen Bey’e, değerli eşleri Nezahat Çeçen
Hanımefendiye, ailesine ve özellikle
bizleri hiçbir zaman yalnız bırakmayan
ve destekleyen, her zaman yanımızda
olan kadromuzun gönüllü elemanı gibi
çalışan ve bizlerle bütünleşen İbrahim
Çeçen Vakfı Müdürü Yrd. Doç. Dr.
Sayın Meral DİNÇER hanımefendiye,
Üniversitemizin her kademesinde görev
yapan dekanlarımıza, müdürlerimize,
akademisyen hocalarımıza, benimle
beraber fedakarca çalışan başta Genel
sekreter yardımcım Ali BALKİS Bey ve
tüm idari personele, Kamu kurumlarının
değerli amirlerine ve sivil toplum
örgütlerine, Üniversitemizin yükünü
çeken Güvenlik, temizlik ve İşkur
personelimize en içten teşekkürlerimi
sunar, bundan sonraki çalışma
hayatlarında başarılar dilerim. Ayrıca
Üniversite Camimizin yapımında
maddi destek sağlayan değerli iş adamı
dostumuz Hayrettin Atmaca Bey’e ve
üniversitemize emek vermiş olup vefat
edenlere Allahtan rahmetler dilerim.
çıkmıştır.
Sevgili dostlar;
Öncelikle üniversitemizde çalışan herkes
bilmelidir ki; Dünyanın en temiz kalpli
ve iyi yürekli bir insanı olan Sayın
Rektörümüz ile birlikte çalışma imkânı
buldukları için çok şanslılar. Atandığı ilk
günden beri O’nun çalışma temposu,
azmi, gayreti ve cesareti sayesinde,
üniversitemiz yolda yaşadığı tüm kazalara
ve karşısına çıkan engellere rağmen
Affınıza sığınarak giderken içimde
kalan bazı düşüncelerimi belirtmeden
geçemeyeceğim. Üniversiteler yapıcı
eleştirilere daima açık kurumlardır.
Üniversite ikliminde yaşayan herkes
idarecisi, akademisyeni, öğrencisi ve idari
personeli olmak üzere; kavga etmeden
tartışmayı ve eleştirmeyi başarabilmeli,
fikrine katılmasa bile farklı fikirlere saygı
duymayı becerebilmeli, bir arada yaşama
erdem ve kültürüne sahip olabilmelidirler.
başarıyla bu hale gelmiştir. Tarla ve
bataklık iken alınan bu araziyi çok kısa
bir sürede yollarıyla binalarıyla spor
alanlarıyla ve en güzeli ağaçlandırma ve
çevre peyzajıyla yaşanılabilir bir kampüs
olmuş ve başta Sayın Cumhurbaşkanımız
olmak üzere gelen herkesin takdirle
karşıladığı, emsalleriyle kıyas
edilemeyecek bir kampüsümüz ortaya
Bunun yanı sıra üniversiteler; bilim
üreten ve ürettiği bilim ile insanlığa yol
gösteren, topluma örnek olması gereken
kurumlardır. Üniversite mensupları
bulundukları yerlerde çalışkanlıklarıyla,
dürüstlükleriyle, ahlak ve erdemlilikleri
ile sadece öğrencilerini değil çevresini
ve toplumunu da eğitmelidirler. Bu
çerçevede Üniversitelerde dedikodunun,
Değerli mesai arkadaşlarım;
Kıymetli dostlarım;
Bu gün mutlu gururlu ve huzurlu
olarak kendi isteğimle arkamda gezip
gören herkesin takdir ettiği ve övdüğü,
milletimizin iftihar ettiği bir üniversiteyi,
başta sayın Rektörümüz olmak üzere
hep birlikte beraber inşa ettiğimiz bir
eseri bırakarak ayrılıyorum. Gelecekte
üniversitemizin Ulusal ve uluslararası
platformlarda büyük başarılara imza
atacağına olan inancım tamdır. Yarım
kalan projelerin ve hayallerin en kısa
sürede bitirilmesini yürekten temenni
ediyorum. Üniversitemize ve bölgemize
büyük değer katacak olan İshakpaşa
sarayının model alındığı kültür ve kongre
merkezinin bitirilmesini heyecanla
bekliyorum. Benden sonra bu görevi
devralacak olan arkadaşlara başarılar
diliyorum. Üniversitemizdeki görevim
esnasında gönlünü kırdığım üzdüğüm
mesai arkadaşlarım ve hocalarım
mutlaka olmuştur, onlardan bana
haklarını helal etmelerini istiyorum. Ben
de herkese hakkımı helal ediyorum.
Değerli Rektörümüzün sık sık okuduğu
bir şiirle son veriyorum.
29
“Dereler aktı geçti
Kurudu vakti geçti
Nice han, nice sultan
Tahtı bıraktı geçti
Dünya bir penceredir
Her gelen baktı geçti…”
Ben de Ağrı penceresinden baktım
gidiyorum. Geride kalanlara sağlık,
mutluluk ve huzur dolu günler dilerim.
Hoşçakalın dostcakalın…. 27/06/2014
BULGARİSTAN’DAN
YENİ
BURSİYERLERİMİZ
Geçtiğimiz sene Sayın İbrahim Çeçen
Bey’e, eğitime destekleri nedeniyle
Bulgaristan Burgaz Prof. Dr. Assen Zlatarov
Üniversitesi’nden sunulan Fahri Doktora
Ünvanı, IC Vakfı’nın eğitime katkılarına
uluslararası boyut kazandırdı.
Prof. Assen Zlatarov Üniversitesi’nin Teknik
Fakültesi öğrencileri Marinov Valentin
Georgiev, Sharpandzhiev Nikolay Nikolaev,
Fen Fakültesi öğrencisi Ognyanova Radina
Oginyanova, Sosyal Bilimler Fakültesi
öğrencisi Dicheva Maya Ivanova ve Kazakov
Petar Viladev ve Sağlık Fakültesi öğrencisi
Todorava Gergana Romanova adlı toplam 6
öğrenci, bu seneden itibaren IC Vakfı Bursiyeri
olarak eğitimlerine devam edeceklerdir.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
çekememezliğin, yalan ve iftiranın
yerinin asla olmaması gerekirken,
ülkemizin bir çok yerinde Yüksek
Öğretim Sisteminden kaynaklanan
sıkıntılardan dolayı üniversitelerimizde
bu olumsuz ve yakışıksız davranışların ve
tutumların bir kısmının mevcut olduğu
göz ardı edilemeyecek acı bir gerçek
olarak karşımızda durmaktadır.
S ÖY L E Ş İ
hayvancılıkla ilgili eğitim veren değişik
yükseköğretim mezunları istihdam
edilerek yukarıda bahsedilen ihtiyaç
karşılanmaya çalışılmaktadır. Ancak, bu
tür meslek dallarının mezuniyet sonrası
bilgi düzeyleri, profesyonel bir hayvansal
üretim için gerekli olan çiftlik yönetim
bilgileri yönünden yeterli olduğu
söylenemez. Ülkemizdeki bu eksikliği
kapatmak amacıyla Hayvansal Üretim
Yüksekokulu kurma düşüncesi ortaya
çıkmıştır.
Ağrı’da hayvancılığın geçmişine
ve günümüzdeki durumuna
baktığımızda, nasıl bir değerlendirme
yaparsınız?
Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi Rektör
Yardımcısı, Celal Oruç
Hayvansal Üretim Yüksek
Okulu Müdürü
Prof. Dr. Yücel ÜNAL
İÇTEN BAKIŞ › 2014
AİÇÜ Celal Oruç Hayvansal Üretim
Yüksekokulu açma fikri nasıl oluştu?
30
Ülkemiz hayvancılığı hızlı bir yapısal
değişim içerisindedir. 15-20 yıl
öncesine kadar süt inekçiliği daha
çok kırsal kesimde ve az sayıda
hayvan içeren küçük aile işletmesi
şeklinde yapılmaktayken, son yıllarda
hayvancılığa verilen teşviklerin de
etkisiyle bünyesinde 100 baş ve
daha fazla hayvan içeren çiftliklerin
sayısında hızlı bir artış meydana
gelmiştir. Ticari işletme diyebileceğimiz
bu işletmelerin sayısı 2014 yılında
2500 civarına ulaşmıştır. Ancak, süt
inekçiliği amaçlı bu tür işletmelerin
hepsinde modern anlamda besleme ve
yetiştirme yapılabildiği ve dolayısıyla
verimli bir hayvancılık yapılabildiği pek
söylenemez. Bu tür büyük işletmelerin
yönetimi profesyonellik gerektirmekte
olup “Çiftlik Yöneticisi” diyebileceğimiz
ve multidisipliner eğitim vererek bu
görevi üstlenebilecek teknik eleman
yetiştiren bir yükseköğretim okulu
ülkemizde mevcut değildi. Büyük
kapasiteli işletmelerin bazılarında
Bizim çalışma alanımız daha çok süt
inekçiliğidir, ancak modern anlamda
büyük süt işletmeleri Ağrı’da henüz
yaygınlaşmadı. Zaten ilimizde hâlihazırda
bulunan 1 adet süt fabrikası da maalesef
kapanmış durumda. Ağrı’da son 2-3 yıl
içinde yeni kurulan birkaç süt çiftliği
mevcut olmakla birlikte bu işletmelerin
sürdürülebilir olmaktan çok uzak
olduklarını görmekteyiz. Süt inekçiliği
geleneksel hayvancılıktan çok farklı bir
olaydır. Uzman kişi ya da kurumlardan
danışmanlık hizmeti alınması gerekir ve
bu kişilerin de en az haftada 1 gün çiftliği
yerinde görmesi gerekir. Bazı işletme
sahipleri bu durumu önemsememekte
ve daha sonra işletmeleri sürdürülemez
hale gelmektedir.
Ağrı’daki büyükbaş hayvancılık daha
çok besi hayvancılığı şeklindedir. Ancak
besi hayvancılığı da Ağrı’da modern
olmaktan çok uzaktır. Örneğin Ağrı’da
mera hayvancılığı yılda 6-7 ay kadar
yaygın olarak uygulanır. Ancak “Nahır”
diye tabir edilen hayvanları sürüye
katma olayı bile çok yanlış bir olaydır.
Nahır’a gönderilen hayvanlar ahırdan
meraya gidiş geliş olarak gün boyunca
ortalama 5-10 km yol yürümektedirler.
Dolayısıyla hayvanlar meradan almış
oldukları yem enerjisini zaten tüketmiş
oluyorlar ve verim için geriye pek bir şey
kalmıyor. Halbuki mera hayvancılığını
rotasyonlu otlatma şeklinde yaparak
hem mera verimini artırabiliriz ve
hem de hayvanların hareketlerini
sınırlayarak alınan besin maddelerinin
verim için kullanılmasını sağlayabiliriz.
Büyükbaş hayvan besiciliğinde besleme
hataları, ahır şartlarının uygunsuzluğu,
hastalıkların kontrolünde yönetimsel
hatalar gibi çok daha farklı sorunlar göz
önüne alınırsa hayvancılıkla uğraşan
insanımızın eğitime ihtiyacı olduğu
gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Ağrı’daki hayvancılığın geçmiş ve
günümüzdeki durumuna baktığımızda
ise sosyolojik bir gerçeğin ülkemizdeki
mevcut geleneksel hayvancılığın sonunu
getirmekte olduğunu görmekteyiz.
Eskiden köyde yaşayan insanımız başka
bir geçim kaynağı olmadığı için küçük
aile işletmeciliği şeklinde hayvancılık
yapmak zorundaydı. Ancak son 10
yıldır köydeki insanımızın yaşlı maaşı,
dul-yetim maaşı, okul yardımı vb
sosyal yardımlar ya da zirai ürünlere
verilen teşvikler gibi değişik vesilelerle
cebine para girmektedir. Hayvancılık
ta zor bir uğraşı olduğu için köylerde
hayvancılıkla uğraşan insan sayısı
giderek azalmaktadır. Bu durum özellikle
koyunculukta çok belirgindir. Ayrıca
son 8-10 yıldır bölgede yaşanan yağış
azlığı da mera hayvancılığının karlılığını
azaltmıştır.
Dünyada değişik iş sektörleri vardır
ve her bir sektörün önemi ve karlılığı
zamana göre değişiklik gösterebilir.
Örneğin gelişmekte olan bir ülkede
inşaat sektörü önemli ve kazançlı bir iş
alanıdır. Ancak gelişmesini tamamlamış
bir ülkede bu sektör karlı olmaktan
çıkabilir. Ancak hayvancılık sektörü böyle
değildir. Çünkü insanlar sağlıklı bir yaşam
için her zaman hayvansal kökenli gıdalar
tüketmek zorundadırlar. İyi yönetilen bir
hayvancılık işletmesinin de zarar etmesi
mümkün değildir. Ancak çevremizde
hayvancılık yapan kişilere sorduğumuzda
Modern süt inekçiliğinin gelişmiş
olduğu ülkelerde “Applied Animal
Science”, “Animal Production” ya da
“Farm Management” şeklinde bölümler
mevcuttur. Yurtdışındaki bölümler daha
karışık ve daha fazla uzmanlaşmaya
yönelik olmak üzere 1 yıldan 4 yıla kadar
süren kurs ya da lisans programları
şeklinde yürütülmektedir. Örneğin
Birleşik Krallık adasının bu alanda en
iyi eğitim veren kurumu İskoçya’da
bulunan “Scotland’s Rural College”
(SRUC) olup burada hayvancılıkla
ilgili verilen tüm eğitim programları
“Agriculture” Programı altında
toplanmış bulunmaktadır. Burada
bizim Yüksekokul yapısına benzeyen
en önemli farkı bu programların sadece
büyük ruminant değil at, kanatlı ve
domuz üzerine de eğitim verilmesidir.
ABD’de ise University of Nebraska
Lincoln hayvancılık üzerine eğitim veren
üniversitelerin başında gelmektedir.
Hayvancılıkla ilgili bölümler “Animal
Science” ismi altında toplanmış olmakla
birlikte buradaki yapı Avrupa’dan daha
farklıdır. Bu program Veteriner, Biyoloji,
Atçılık, Et Endüstrisi, Pet Hayvanları,
Üretim ve Yönetim gibi çok değişik
alanları içermektedir. Bunlar içinde
Yüksekokul programımıza benzeyen
bölüm “Production and Management”
olmakla birlikte bu program içinde yine
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ
CELAL ORUÇ HAYVANSAL ÜRETİM YÜKSEKOKULU
ise çoğu kimse halinden memnun
olmayıp hayvancılığın kazançlı bir
sektör olmadığından bahseder. Burada
sorun, özellikle doğu bölgelerimizde
hayvancılığın hala geleneksel yöntemle
yapılıyor olması ve gerçek anlamda
çiftlik yönetimi ve modern hayvancılık
konusunda yetiştiricilerin bilgi sahibi
olmamasıdır. Bir süt ineğini arpa samanı
ile besleyip bu hayvandan 25-30 kg süt
alamadığından şikayet eden yetiştirici
kitleniz varsa çiftlik yönetimi konusunda
çiftçinizin gerçekten eğitime ihtiyacı var
demektir.
Dünyadaki örnekleri ile Türkiye’yi
karşılaştırdığımızda hayvansal
üretim Yüksekokullarını nasıl
değerlendirirsiniz?
bölüm “Applied Animal Science”
şeklinde oluşturulmuştur, ancak bizim
Yüksekokulda süt inekçiliği ağırlıklı eğitim
verilirken söz konusu okulda domuz
dahil diğer çiftlik hayvanları da eğitime
dahil edilmiştir.
Hollanda’nın bu konuda en iyi eğitim
veren okullarından birisi Wageningen
Üniversitesidir. Bu üniversitede çiftlik
hayvanları ile ilgili olabilecek bölümler
“Animal Husbandry” and “Management”
ismi altında toplanmış 7 programdan
oluşmaktadır ve bunlardan 2 adedi bizim
Yüksekokul programımıza benzerlik
göstermektedir. Bunlar “Applied Animal
Science” ve “International Livestock
Management” programlarıdır. Her iki
programın bizim Yüksekokul programdan
sadece süt ineği değil ayrıca besi sığırları,
koyun, kanatlı ve domuz üzerine de
eğitim verilmektedir.
Bu Yüksekokulu AİÇÜ kampüsünde
değil de, Eleşkirt’te açma sebebiniz
nedir?
Okul binası yapımının kendisi aslen
Eleşkirt’li olan Celal ORUÇ bey tarafından
karşılanmış olması sebebiyle okulumuz
Eleşkirt ilçemizde açılmıştır.
Bu okul hem Eleşkirt’e ve Ağrı’ya,
hem de yöreye nasıl örnek olacak?
Okulumuz sadece çiftlik yöneticisi
yetiştirmekle kalmayıp bölge insanına
modern hayvancılık konusunda öncülük
de edecektir. Bu sadece modern
hayvancılık ilkelerinin yetiştiriciye
öğretilmesi anlamında değil, örneğin
31
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Çiftlik yönetimi ve hayvansal üretim
dediğimizde neler söylersiniz?
proje aşamasından başlayarak nerede
ve ne tür hayvancılık yatırımı yapmalı
ve hangi ek yatırımları yapmak doğru
olur vb konularda bölge insanına yol
gösterecek bir Proje Ofisi ve Çiftçi Eğitim
Merkezi kurma hedeflerimiz de vardır.
Örneğin hayvancılık yapmak isteyen
bir vatandaşımız batı illerine giderek
değişik çiftlikleri ziyaret etmekte ve aynı
özelliklerde bir çiftliği Ağrı’da yapmaya
çalışmaktadır. Halbuki Ağrı’daki soğuk
iklim sebebiyle alınması gereken ek
önlemler vardır. Ilık iklime sahip batı
illerindeki ahır dizaynları bu bölgeye
kesinlikle uygun değildir. Bölgedeki
bazı hayvancılık girişimlerinin başarısız
olmasının sebeplerinden biriside bu
gerçektir. Okul bünyesinde yapımı
devam eden çiftlik binamız bölgenin
soğuk iklim yapısına uygun olacak
şekilde tasarlanmış olup bu konuda
bölge insanına çok iyi bir örnek teşkil
edecektir.
Gençler bu okulu neden seçmeli?
Yeni bir mesleğin ülkemizdeki ilk
fertlerinden birisi olmak isteyenler,
doğayı ve hayvanları sevenler, iş
garantisi olan bir meslek sahibi olmak
isteyenler, iyi bir gelire sahip bir işte
çalışmak isteyenler, bu meslekle ilgili
akademik kariyer yapmak isteyen gençler
okulumuzu seçmeli.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Türkiye çapında değerlendirdiğinizde,
bu Yüksekokulun farkı ve ayrıcalıkları
ne olacaktır?
32
Bu okuldan mezun olacak gençler
bir defa yeni bir meslek olan “Çiftlik
Yöneticiliği”nin ülkemizdeki ilk bireyleri
olacaklardır. İş arayan değil, aranan
eleman olacaklardır. Birçok meslek
grubunda iş bulmak için gençler zorluk
çekmekte iken bu okul mezunları,
eğer özel çiftlikte çalışmak isterlerse,
daha 3. sınıfın yaz tatilinde yapacakları
staj esnasında iş bulma şansını
yakalayabileceklerdir. Çünkü sayıları
ülkemizde 2500’ü geçen süt işletmeleri
zaten çiftlik yöneticiliğinden anlayan, bu
işin eğitimini almış kişileri aramaktadırlar.
Yüksekokulumuz, alanında ülkemizde ilk
olma özelliği taşıdığı için zaten ülkemizde
profesyonel olarak çiftlik yönetimini bilen
insan sayısı oldukça azdır. Bu sebeple
bazen aylık 17.000 TL gibi astronomik
maaşla bir çiftlik yöneticisi bir çiftlikten
diğerine transfer olabilmektedir.
Yüksekokulunuz tam kapasite ile
faaliyet gösterdiğinde katma değeri
ne olacaktır?
Ülkemizde modern hayvancılık genellikle
batı illerimizde yapılmaktadır. Doğu
illerimizde devletimizin vermiş olduğu
milyarlarca TL teşvik ile başlatılan
hayvancılık işletmelerinin çok azı
ayakta kalabilmektedir. Bu durumun
en önemli sebebi işletme sahiplerinin
geleneksel yöntemlerle hayvancılık
yapmaya çalışıyor olmalarından
kaynaklanmaktadır. Yukarıda açıklandığı
gibi Yüksekokulumuz modern
hayvancılığın tüm gerçekleri hakkında
bölge insanına öncülük edecektir. Ayrıca
hayvancılık ne kadar entegre yapılırsa
karlılık o kadar artar. Batı Avrupa’da
çoğu ülkelerde hayvancılığa verilen
herhangi bir teşvik olmamasına rağmen
hayvancılık işletmelerinin karlılığının
ülkemizden fazla olmasının sebebi de
bu gerçektir. Biyogaz ve organik gübre
üretimi gibi yatırımlarla Avrupa’daki
işletmeler tabiri caizse hayvanın
dışkısından da para kazanmaktadırlar. Bu
sebeple bizde Yüksekokul bünyemizde
biyogaz, rüzgar enerjisi tribünü, güneş
enerjisi panelleri, organik gübre üretimi,
süt işleme tesisi gibi üniteleri de kurup
bir Entegre Hayvancılık İşletmesinin
nasıl kurulabileceği ve nasıl sürekliliğinin
sağlanabileceğini bölge insanına
uygulamalı olarak göstermek ve böyle
Entegre Hayvancılık İşletmelerinin
bölgede yaygınlaşmasını sağlamayı
istiyoruz.
Celal Oruç
1960 tarihinde Ağrı’nın Eleşkirt ilçesinde
doğdu. İlk ve orta öğrenimini Eleşkirt ve Van
Erciş’te ve liseyi Ağrı Naci Gökçek Lisesinde
tamamladı. 1977 yılında Hollanda’da
bulunan ailesinin yanına gitti. 1978-1980
yıllarında meslek lisesi düzeyinde elektoteknik eğitimi aldı. 1980-1981 yıllarında
Helal Gıda sektöründe çalıştı. 1997 yılına
kadar restoranlar zinciri işletti. 1996 yılında
Telekom sektöründe distribitör ve operatör
hizmetleri ile ilgili ticaret faaliyetleri yürüttü.
Aynı yıllarda Gayrı Menkul yatırımlarında
bulundu. Hollanda ve Türkiye’de Sosyal
yardımlaşma ve Dayanışma faaliyetleri
yürüttü. Türkiye’de öğrenci bursları
verdi. 2009 yılından beri Hollanda
İş Adamları Derneği Başkan Vekilliği
görevini yürütmektedir. 1996 yılında Ortel
Telekom’u kurdu ve 2008 yılında bu firmayı
Hollanda Kraliyet Telekom’a sattı. Şu an
Enerji ve Finans Sektöründe ticari faaliyet
yürütmektedir. Kendisi Hollanda’nın en
zengin 500’e girmiş ilk yabancı iş adamıdır.
Eleşkirt Celal Oruç Hayvansal Üretim
Yüksekokulunun okul binası işadamı Celal
ORUÇ Bey tarafından yaptırılmıştır.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
33
HA B E R L E R
ÜNİVERSİTEMİZDE
MEZUNİYET
COŞKUSU
HER
BİRİ
AĞRI’NIN
İÇTEN BAKIŞ › 2014
GURURU
34
Üniversitemizde 2100 öğrenci
mezuniyet heyecanı yaşadı. Öğrenciler,
mezuniyet coşkularını keplerini havaya
atarak kutladı.
Çok Amaçlı Spor Salonu’nda düzenlenen
2013-2014 eğitim öğretim dönemi
mezuniyet törenine, Rektörümüz Prof.
Dr. İrfan ASLAN, DAP Bölgesi Kalkınma
İdare Başkanı Adnan DEMİR ile Bitlis
Eren, Van Yüzüncü Yıl, Erzincan, Erzurum
Teknik, Atatürk, Fırat, Hakkari, Iğdır,
İnönü ve Tunceli Üniversitelerinin
Rektör ve Rektör Yardımcıları, Rektör
Yardımcımız Prof. Dr. Fahri BAYIROĞLU,
IC İbrahim Çeçen Vakfı Müdürü Dr.
Meral DİNÇER, akademisyenler, idari
personel, öğrenciler ve öğrenci yakınları
katıldı.
Mezuniyet töreninde konuşan Prof.
Dr. İrfan ASLAN, bu sene birçok
bölümlerden ilk, bazı bölümlerden
ikinci, bazı bölümlerden de üçüncü
mezunlarımızı vermenin gururunu
yaşadığımızı söyledi. Çok kısa sürede
fiziki alanın büyük bir bölümünü
tamamlamış olan üniversitemizin
geleceği noktaya en kısa sürede
ulaşacağına olan inancım tam olduğunu
belirten Prof. Dr. ASLAN, “Bütün
amacımız, bu ülkenin her bir yerinden
gelen siz değerli öğrenci kardeşlerimizi,
Ağrı gibi sıcak bir şehirde, etnisitesi, dili,
dini, ırkı, yaşam tarzı ve mezhebi ne
olursa olsun bir çatı altında kardeşçe
barış içerisinde barındırmaktır. Sizleri
dünya teknolojisi ile tanıştırmak, en iyi
şekilde eğitim vermek, bu ülke sathında
değişik yerlerde ve konseptlerde ülkenin
hizmetinde etkin ve faal bir şekilde
çalışma beceresi ve başarısı katkısı
sağlayarak yurdun değişik yerlerine
gönderebilmek bizi mutlu edecektir.
Ülkemizin değişik yerlerinde alacağınız
görevde, bu üniversitede edinmiş
olduğunuz misyonu pek fazlası ile ifa
edeceğinizden şüphem yoktur. Asıl
amaç, nerede olursanız olun bu ülkenin
kalkınmasında, gelişmesinde ve dünya
konseptinde bir yerlerde olmasında
etkin rol oynamak, bu ülkenin birliğini
beraberliğini kardeşçe, hiç birbirinizi
ötekileştirmeden bağrınıza basmak,
o insanların dertleri ile dertlenmek
ve onları bir adım daha ileriye
taşıyabilmektir. Mezun olan öğrenci
İÇTEN BAKIŞ › 2014
35
kardeşlerimi kutlarken, hayat boyu
başarı, sağlık ve huzur diliyorum” diye
konuştu.
Çok Amaçlı Spor Salonunda düzenlenen
program, Halk Oyunları Ekibimizin
gösterisi ile başladı. Mezuniyet
töreninde fakülte, yüksekokul ve
meslek yüksekokullarını dereceyle
bitiren öğrenciler, İstanbul Çok Sesli
Korolar Festivalinde Müzikalite dalında
Türkiye birincisi olan öğrenciler ile
Üniversite Sporları Federasyonunun yıl
içinde düzenlediği çeşitli branşlardaki
yarışlarda üniversitemizi temsil eden
ve derece alan öğrenciler ve spor
takımlarını çalıştıran antrenörler IC Vakfı
tarafından ödüllendirildi.
Fakülteler bazında Meltem AVCI en
yüksek not ortalamasıyla mezun
olurken, Hülya UZUN ikinci, Duygu SERT
ise üçüncü en iyi not ortalamasıyla
mezun oldu. Yüksekokullar bazında
Büşra KARADENİZ ilk sırada yer alırken,
Hacer YİĞİT ile Melek SİNMİŞ ikinci,
İlgi ÖZDEMİR ise üçüncü oldu. Meslek
Yüksekokulları bazında ise Betül ERİM
birinci olurken Yakup ÇAKIR ikinci,
Fatma KILIÇ ise üçüncü olarak mezun
oldu.
Öğrencilere Üniversitemiz ve IC Vakfı
adına ödüllerini Rektörümüz Prof.
Dr. İrfan ASLAN, Hakkari Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Ebubekir CEYLAN,
Atatürk Üniversitesi Rektör Vekili
Prof. Dr. Sait KELEŞ, Van Yüzüncü Yıl
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Peyami
BATTAL, Erzincan Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. İlyas ÇAPOĞLU, Erzurum
Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Muammer YAYLALI, Iğdır Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. İbrahim Hakkı YILMAZ
ile Cumhuriyet Üniversitesi eski Rektörü
Prof. Dr. İlyas DÖKMETAŞ’ın elinden aldı.
Törende Prof. Dr. ASLAN,
Üniversitemizde bilim, kültür, sanat
ve spor alanlarında desteklerini
esirgemeyen İbrahim Çeçen Vakfı
Müdürü Dr. Meral DİNÇER’e plaket verdi.
Ödül töreninin ardından bu yıl
mezuniyet heyecanı yaşayan
öğrencilerimiz büyük bir coşkuyla
keplerini havaya atarak uzun bir
eğitim sürecini başarıyla bitirmenin
haklı gururunu yaşadı. Ailelerinin ve
arkadaşlarının alkışları arasında mezun
olan öğrenciler, müzik eşliğinde
doyasıya eğlendi.
2100
MEZUN
DAHA
E Ğ İ T İ M - SEMİ NER L ER
BAŞARIYA GİDEN YOL
30 Nisan 2014 tarihinde, Norm
Eğitim Danışmanlık Derneği
tarafından “BAŞARIYA GİDEN YOL“
seminerlerinin 4. Katılımı gerçekleşti.
Ankara’daki üniversite son sınıf
öğrencilerine özel düzenlenen
seminerde “İş Başvurularına Hazırlık”
eğitimi verildi.
Norm Eğitim Danışmanlık Derneği
Gençlik Programları kapsamında
olan, eğitmenler Sayın Remime
Koçoğlu ve Sayın Seçil Fırat’ın, IC Vakfı
bursiyerlerinin eğitimine gönüllü
olarak katkı sağlamayı hedefleyerek
hazırladıkları ‘’Başarıya Hazır mısınız
– Hayatınızı Yönetin’’, seminerinin
amacı, öğrenciler için tasarlanmış
bir kariyer rehberi niteliğindedir.
Üniversitede teorik olarak öğretilen
bazı kavramların uygulamadaki
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Ankara
Bursiyerlerine
Halk Bilimi
Semineri
Zihinsel,
Bedensel,
Sosyal ve
Kültürel
Gelişimde
Anadolu
Halk Oyunları
36
30 Nisan 2014 tarihinde, vakfımızda “Çankaya
Sultanları Sanat Gençlik Spor Kulübü Derneği’’
Yönetim Kurulu Başkanı Sultan Çankaya
tarafından sunulan “Zihinsel, Bedensel, Sosyal
ve Kültürel Gelişimde Anadolu Halk Oyunları”
semineri gerçekleşti.
Seminerin amacı, Anadolu Halk Oyunlarının
ve Halk Biliminin, kişilik gelişiminde olumlu
etkilerinin paylaşılıp kazandırılmasıdır.
Ayrıca bu seminerimiz ile amaç, halk
oyunlarının fiziksel ve zihinsel katkılarının
yanı sıra, çok değerli ve zengin olan öz
kültürümüzün, nesiller boyu kuşaktan kuşağa
aktarılarak devamının sağlanması ile, sosyal
birleştirici etkisine farkındalık yaratmaktır.
Halk Bilimi ve Halk Oyunları Semineri ile
bursiyer öğrencilerimize gönüllü katkı
sağlayan Sultan Çankaya, 2010 yılında
Çankaya Sultanları Gençlik ve Spor
Kulübü’nü kurdu ve halen başkanlığını
örneklerini incelemek ve çalışma
hayatı hakkında daha kapsamlı bilgi
sağlamaktır. Seminerler “deneyime
dayalı” bilgi paylaşımı ve iş hayatına
dair ipuçlarının paylaşmak üzere
şekillenmektedir.
İş Başvurularına Hazırlık kapsamında,
özgeçmiş nasıl hazırlanır, iş başvurusu
yaparken dikkat edilecek önemli
noktalar, mülakat detayları gibi
tüm alanlarda bursiyerlerimize yol
göstermeye çalışan eğitimcilerimiz, iş
hayatına henüz başlamak üzere olan
öğrencilerimize çok faydalı katkılarda
bulundular.
Norm Eğitim ve Danışmanlık Derneği
“Başarıya Giden Yol” seminerlerini
tamamlayan bursiyerlerimize, katılım
sertifikaları verildi.
yürütmektedir. Çankaya Sultanları, çocuk,
genç ve yetişkin kursları olarak çalışmalarına
devam etmektedir .Yurtiçi festivaller ve
yurt dışı festivallerinde ilimizi ve ülkemizi
temsil etmekte , aynı zamanda halk oyunları
federasyonu yarışmalarında faaliyette
bulunmaktadır .
Bu yıl Çankaya Halk Eğitim Merkezi işbirliğiyle,
halk oyunu ve halk kültürünü yaşatmak için
protokol sözleşmesi yapmış olan Çankaya
Halk Eğitim Müdürü Kazım Dikilitaş desteğiyle
yıl sonu gösterisi için yaz döneminde
Şura Salonu’nda büyük bir gösteriye
hazırlanmaktadır .
Sultan Çankaya, halk bilimin tanımı, halk
oyunlarının halk bilimi içindeki yeri ve
önemi, halk oyunlarının zihinsel, bedensel,
sosyal ve kültürel gelişimdeki katkılarını,
bursiyerlerimize görseller, müzik ve oyun
örnekleri ile aktardı.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Y O U R V I D Y E S D I G I TA L
37
Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik
Programları Merkezi Başkanlığı’nca,
Hayat Boyu Öğrenme Programı
(LLP) Leonardo Da Vinci (LdV) Yenilik
Transferleri (IT) Proje Faaliyetleri
kapsamında, İSPANYA - CECE
Spanish Confederation of Training
Centers in Spain Koordinatör Kuruluş
olmak üzere, İTALYA - Centro Studi
e Formaziones Villa Montesca ,
YUNANİSTAN – The University of
Patras, ROMANYA – Colegiul Tehnic
Matei Basarab eğitim kurumları
ve TÜRKİYE’yi temsilen İbrahim
Çeçen Vakfı ortaklığında geliştirilen
‘’Yourvid YESdigital (2012-1ES1LEO05-49498) başlıklı uluslararası
projenin 4.toplantısı, 7 – 8 Nisan
2014 tarihlerinde Antalya IC Hotels
Greenpalace’da düzenlendi. IC Vakfı
olarak, AB Projesine ev sahipliği
yapmanın gururunu yaşadık.
Toplantıya IC Vakfı’nı temsilen AİÇÜ
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Telat Yanık
ve IC Vakfı Proje Koordinatörü Ayça
Jones katıldı. Avrupa Ülkeleri’nin
Meslek Yüksek Okulları ve Meslek
Liseleri Öğretmen ve Öğrencilerine,
çeşitli seminerler, eğitimler, eğitici
video gösterimleri, kurslar ve
yarışmalar düzenleyerek, öğrenme
sürecinde farklı yöntemler ve
enerji konusunda bilinci arttırmayı
amaçlayan projenin detaylarını:
www.youyesdigital.eu proje resmi
sitesinden takip edebilirsiniz.
IC Vakfı’nin Türkiye’yi
Temsil Ettiği Avrupa
Birliği Eğitim Ve Gençlik
Programları ‘’Yourvid
Yes Digital / Llp‘’
Uluslararası Projesi 4.
Toplantisi Antalya IC
Hotels Greenpalace’da
Düzenlendi
E Ğ İ T İ M - SEMİ NER L ER
2. ULUSLARARASI ANKARA GENÇLİK FORUMU
İÇTEN BAKIŞ › 2014
2. Uluslararası Ankara Gençlik Forumu
(European Youth Parliament-EYP)
etkinliği, 20-24 Şubat 2014tarihleri
arasında TED Ankara Koleji
Politika ve Diplomasi Kulübü’nün
organizasyonuyla ve TED Ankara Koleji
Vakfı Özel Lisesi’nin ev sahipliğinde
bir Avrupa Gençlik Parlamentosu
Derneği işbirliğinde gerçekleştirildi.
Etkinlik süresinde Avrupa’da yaşayan
17 farklı kültürden, yaşları 16-22
arasında değişen toplam 180 katılımcı,
Avrupa’nın gündeminde olan sorunları,
çözmek için masaya yatırdı.
38
Almanya, Arnavutluk, Avusturya,
Azerbeycan, Fransa, Gürcistan, İngiltere,
İspanya, İsveç, İsviçre, Sırbistan ve
Yunanistan‘dan gelen gençlerin yanı
sıra İstanbul’dan İstek Özel Acıbadem
Anadolu Lisesi, Özel Marmara Koleji,
Özel Saint Benoit Fransız Lisesi, İstanbul
Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi, FMV Özel
Erenköy Işık Lisesi, Özel Sezin Lisesi, VKV
Koç Özel Lisesi; Gaziantep’ten Gaziantep
Koleji Vakfı Özel Lisesi, Ankara’dan ise
TED Ankara Koleji Vakfı Özel Lisesi,
Atatürk Anadolu Lisesi ve Gazi Anadolu
Lisesi’nin katılımıyla gerçekleştirilen
forumun ilk gününde gençler ayaklarının
tozuyla takım oluşturma çalışmalarına
başladılar. Grup oyunları ve çeşitli
aktivitelerle birbirlerini tanımak ve
çalışılacak komiteleri belirlemek amacıyla
yapılan takım oluşturma çalışmaları iki
gün sürdü.
2. Uluslararası Ankara Gençlik
Forumu’nun bu seneki teması,
“Avrupa’daki aykırılıkları birleştirip
insani değerleri ortaya çıkarmak” olarak
belirlendi. 22 Şubat 2014 Cumartesi
günü TED Ankara Koleji İncek Kampüsü
İdari Bina’da gerçekleştirilen forumun
açılış oturumunda TED Ankara Koleji
Vakfı Özel Lisesi Müdürü Aydın ÜNAL,
TED Ankara Koleji Politika ve Diplomasi
Kulübü Direktörü Bürçek DİNÇLER,
Organizasyon Komitesi adına TED Ankara
Koleji öğrencileri Ekin Su YILMAZ, Aykutlu
ÖZLÜ ve Aytuna BARKÇIN, EYP Almanya
Yönetim Kurulu’nda görev yapan ve aynı
zamanda forumun başkanlığını yürüten
Alexandre NARAYANİN, İngiltere’nin yeni
Ankara Büyükelçisi Richard MOORE ve AB
Türkiye Delegasyonu I. Müsteşarı Stefano
FANTORİNİ konuşma yaptı.
AB Türkiye Delegasyonu I. Müsteşarı
Stefano FANTORİNİ konuşmasında 15 yıldır
AB’nin genişlemesi üzerine çalışmalar
yürüttüğünü belirterek “AB problem değil,
çözümdür” vurgusunu yaptı.
Gençler, dokuz ayrı komitede Avrupa’nın
gündemindeki sorunlara ilişkin
hazırladıkları karar tasarılarını 24 Şubat
2014 Pazartesi günü Congresium’da
yapılan genel kurulda tartışarak oyladılar.
Euroconcert ve Veda Yemeği Kültür
ve Turizm Bakanlığı’nın Katkılarıyla
düzenlendi. Avrupa’nın en büyük
gençlik platformlarından biri olan 2.
Uluslararası Ankara Gençlik Forumu, T.C.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından
da desteklendi. 23 Şubat Pazar günü
AKÜN Sahnesi’nde gerçekleştirilen ve
gençlerin dans ve müzik performanslarını
sergiledikleri EUROCONCERT etkinliği ve
24 Şubat Pazartesi günü CER MODERN’de
verilecek veda yemeği düzenlendi.
2. Uluslararası Ankara Gençlik Forumu
(AYF) T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı,
İbrahim Çeçen Vakfı, TED Ankara Koleji
Mezunları Derneği, TED Ankara Koleji
Okul Aile Birliği, Kolejli İş Adamları
Derneği, Serenas Group, Dorçe İnşaat,
Nurol Holding, İBA Kimya Sanayi, Su Yapı,
Aydıner İnşaat, İpek Özalit Ofis Kırtasiye,
ACM Mühendislik, Genç Gama Hizmet
Şirketi, Ayder Turizm, Radyo ODTÜ,
Kurukahveci Mehmet Efendi ve CocaCola tarafından desteklenmiştir.
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN İLKOKULUNDAN HABERLER
Belirli hafta ve günlerde İl Milli Eğitim
Müdürlüğü bünyesinde ilkokullar arası
resim yarışması düzenlenmektedir.
Okul Müdürü İsmail DURAK eğitim
kurumlarının en temiz yerler olması
gerektiği bilinciyle tüm çalışanlar olarak
temizliğe çok önem verdiklerini bunun
neticesinde de 4 yıldır her sene okula
beyaz bayrak verildiğini açıkladı.
Her tür yarışmalara katılmak için
okulumuz idarecileri ve öğretmenleri
gerekli hassasiyeti göstermektedirler.
Öğrenciler tarafından yapılacak resimler
için okul idaresi ,öğrencilere resim
kağıtlarını vererek teşvik etmektedir.
Öğretmenlerden oluşan seçici kurul
tarafından resimler incelenerek
dereceye giren resimler, İl Milli Eğitim
Müdürlüğü’ne gönderilmektedir.
Buna göre 2013-2014 Eğitim Öğretim
yılında il genelinde yapılan yarışmalarda
alınan dereceler sırasıyla:
SAKATLAR HAFTASI 4/E Sena GÖKDERE
Birincilik Ödülü
10 KASIM ATATÜRKÜ ANMA 2/C Arda
KIZILKAYA Birincilik Ödülü, 4/D Ezgi
Sena PAK Üçüncülük Ödülü
24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ 2/C Arda
KIZILKAYA Birincilik Ödülü
VEREM SAVAŞ HAFTASI 4/D Helin
AYDEMİR İkincilik Ödülü
İSTİKLAL MARŞININ KABULÜ VE MEHMET
AKİF ERSOYU ANMA 4/D Azra EDİ
İkincilik Ödülü
İZCİLERİMİZ FULAR TAKTI
Yarışmalarda bizleri temsil ederek
onurlandıran minik ressamlarımıza
teşekkür ediyor, hepsine sevgilerimizi
sunuyoruz.
Okulumuz İzcilik kulübü tarafından
yürütülen bir yıllık çalışma neticesinde
İzcilere törenle fularları takıldı
Okulumuz öğretmeni ve İl İzcilik
Temsilcisi Recep Kasar yönetiminde
yapılan törende, öğrenciler izcilik
kıyafetlerini giyerek yemin ettiler. Grup
lideri tarafından izci grupları tanıtıldı.
Ardından Okul Müdürü İsmail Durak ve
öğretmenler tarafından izcilere fularları
takıldı. İzcilerin hazırlamış oldukları
yumurta, halat çekme ve çuvalla koşu
yarışmaları izleyicilerin beğenisini
kazandı.
RESİM YARIŞMALARINDA
ÖĞRENCİLERİMİZİN BAŞARILARI
İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından
düzenlenen tüm yarışmalarda okulumuz
öğrencileri dereceye girmektedir.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
BEYAZ BAYRAK ÖDÜLÜ
Sağlık Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı
arasında imzalanan protokol gereği
İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim
Müdürlüğü yetkililerinin denetimi
neticesinde Ağrı İbrahim Çeçen
İlkokulu’na bu öğretim yılında da TEMİZ
OKUL - SAĞLIKLI OKUL kapsamında
beyaz bayrak verildi.
39
AĞRI’NIN TURİZM DEĞERLERİ
RESİM YARIŞMASINDA İKİNCİLİK
Ağrı’da Turizm Haftası dolayısıyla, İl
Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından
düzenlenen “Ağrı’nın Turizm Değerleri”
adlı resim yarışmasında, okulumuz 2/C
sınıfı öğrencisi Elif Yaren Aşıkoğlu ikinci
oldu. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nde
gerçekleştirilen ödül töreninde,
öğrencimize ödülü İl Kültür ve Turizm
Müdürü Muhsin Bulut verdi.
ÖĞRENCİLERİN KARNE HEYACANI
2013-2014 Eğitim Öğretim yılının
sona ermesiyle Ağrı İbrahim Çeçen
İlkokulu’nda öğrenciler karne almanın
coşkusu ve heyecanını yaşadılar. Karne
töreninde konuşan Okul Müdürü İsmail
Durak, “Bir eğitim-öğretim dönemini
daha geride bırakarak araştırmacı,
sorgulayıcı, üretken, çağdaş düşünen,
kendine güvenen, çevreye ve insana
saygılı yetiştirildiklerine inandığımız, her
biri geleceğin teminatı olan, başarıları ve
olgun davranışları ile bizleri gururlandıran
tüm öğrencilerimizi, anne-baba ve
öğretmenlerimizi tebrik ediyorum”
dedi. Durak sözlerine şöyle devam etti;
“Sevgili öğrenciler, değerli anne-babalar,
Tatil döneminde bu üç aylık süreyi
sosyal, kültürel ve sportif etkinliklerle
değerlendirelim. Toplumumuzun
değer yargılarını, tarihi ve kültürel
zenginliklerimizi tanıyalım. Gelecekten
beklentilerimizi sözle değil, eylemle
gerçekleştirme gayreti içinde olalım. Ben
şu anda karşımda geleceğin mimarlarını,
doktor ve mühendislerini, öğretmen ve
sanatçılarını, çeşitli meslek sahiplerini,
iş adamlarını görüyorum. Anne ve
babalarının rolünü üstlenmiş büyükleri
görüyorum. Seneler çabuk geçiyor ona
göre projeler üretip, yol haritası çizelim”.
Daha sonra öğrenciler adına bir konuşma
yapan 4/D sınıfından Mustafa Berkay
Doğan, kendilerine eğitim veren idareci
ve öğretmenlerine, emeklerinden dolayı
tüm öğrenci arkadaşları adına teşekkür
etti. Karnelerin dağıtılmasının ardından
çocuklarımız için güzel bir tatil dönemi
de başlamış oldu.
S ÖY L E Ş İ
20. yaşınızı kutluyorsunuz. TOÇEV bu
20 yılda 5 milyonun üstünde çocuğun
hayatına dokunmayı başarmış bir
vakıf. Çok genç yaşınızda kurduğunuz
vakfın, kuruluş hikayesini bizlerle
paylaşır mısınız?
Yola çıkmamın sebeplerinden biri okuma
seviyesinin Türkiye’de yüksek olmasını
hayal etmemdi. İnsanları en azından
lise mezunu yapabilmek. Şu anda
okula gidebilmek belki biraz daha rahat
ama vakfı kurduğumuz dönemlerde
ekonomik şartlar nedeniyle çocuklar
okuyamıyor, çalışmak zorunda kalıyor
ve türlü nedenlerle ilkokul beşten sonra
okula devam edemiyorlardı. Eğer bizler,
belli bir eğitim aldıysak ve belli bir
noktaya geldiysek bu birikimi çocuklara
aktarmalıyız diye düşündük ve yola çıktık.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
OKUYOR…
OKUYOR…
OKUYAMIYOR
!!!
40
TOÇEV Tüvana Okuma
İstekli Çocuk Eğitim Vakfı,
bu sene kuruluşunun 20.
Yılını kutlarken, Vakfın
Kurucusu ve Yönetim Kurulu
Başkanı Ebru UYGUN, İçten
Bakış Dergimize konuk
oldu ve gönüllülük, vakıf
geleneği, sosyal dayanışma,
sanat, her konuda değerli
görüşlerini ve hikayesini
bizlerle paylaştı.
Nasıl geçti bu 20 yıl?
Vakfı kurduğumuz yıllarda çalışmalar
devletten bekleniyordu. Günümüzde,
sivil toplum kurumlarının daha aktif
çalışmaları ile toplumumuzun düşünce
tarzı; “devletten bir şeyler beklemektense
toplumdan aldığını ona geri vermek”
şekline dönüştü. Kendime bakınca o
genç yaşta bunları nasıl düşünebildiğime
ben de şaşırıyorum. 22 yaşındaydım.
İlk önce beş çocuk ile başladık. Ama
beş çocuğun bana yetmeyeceğini
biliyordum. Süreci yaşamaya başladıkça
yapmak istediklerimin çok daha büyük
olduğunu fark ettim. Bu tabii ki zaman
içinde gelişti. 4 arkadaşımla birlikte
başladığım çalışmalarımız yeni yol
arkadaşlarımızla zenginleşti. Kampanyalar
ve projeler hayata geçti. Ana sloganımız
“Okumak Her Çocuğun Hakkıdır”,
bunun yanı sıra çocuğun hayatında
olan her şeyi güzelleştirmek, olumlu
yönde değiştirmek ve çocuğun hak
ettiği ortamları oluşturmak da başlıca
hedeflerimiz. Çünkü çocuk bir birey.
TOÇEV’in en büyük özelliklerinden biri
bu; çocuğu birey olarak görmek ve saygı
çerçevesi içinde çocuğun büyümesini
sağlamak. O yüzden okul onarıyoruz,
çocuklara eğitimler veriyoruz, bütün
gönderilerimizi çocuklarımız adına
paketliyoruz. Amacımız topluma
kendinden emin, ruhsal sağlığı gelişmiş
bireyler kazandırabilmek.
Bu 20 yıl süresince birçok zorlukla
karşılaştığınızı tahmin etmek güç
değil. Tüm bunları hiç yılmadan nasıl
aştınız?
Yılmamakla ilgili bir yapı var beynimde.
Damarlarımda dolaşıyor. Hiçbir zaman
yılmadım. Tabii ki bir çok sorunla
karşılaştım. Bir kere 20 yıl öncesinde
vakıf, dernek gibi işler çok soyuttu. Halk
nezdinde çok takdire şayan işler değildi.
Bu tabii ki çevremde de, ailemde de
aynıydı. Bir de genç kadın oluşum vardı.
Bunların hepsi toplanınca tabii ki çok
dezavantaj. Ama ben şuna inanıyorum:
Bir şeyi insan yürekten hissederse
başarısızlık diye bir şey yoktur. Bunun
yanında ne kadar çok karşıt olan da olsa,
yaptıklarının değiştirdiklerini görüyorsun.
Bu da ayrı bir motivasyon katıyor. Bir
kere yaptığımız hiçbir şey kendimiz adına
olmadığı için çok farklı bir keyif. O da
beni kamçıladı ve devam etmemi sağladı.
Çünkü insanın egosuyla ilgili bir şey
değil. Tamamen başkası için çalışıyorsun.
Bunun neticesinde aldığın enerji seni çok
farklı bir noktaya ulaştırıyor. Karşılıksız
bir alışveriş var. Bu karşılıksız alışverişin
verdiği haz başka bir şey. Bunlar
toplandığında insanı besliyor. Özellikle
çocuk insanı besliyor. Bu da yılmamamı
sağladı diye düşünüyorum. Daha sonra
bize inananlarında katılması büyük
destek oldu.
20. yılınızda özel hedefleriniz nelerdir?
Aslında belirledik. Yıllardır
gerçekleştirmek istediğimiz bir hedef;
TOÇEV Öğretim Merkezi. Hem eğitimlerini
Okurlarımız adına sormak gerekirse,
TOÇEV’in faaliyetlerine nasıl destek
olabiliriz?
Öncelikle herkes uzmanlığıyla
veya bilgi birikimiyle bize destek
olabilir. Çocuklarımıza ders verebilir,
etkinliklerimizde gerekli yerlerle
bağlantılarımızı kurabilirler. Ayrıca
çocuklarımızın eğitimini desteklememizi
sağlayan Manevi Aile sistemimiz var. Bu
sistemde her bağışçımız bir çocuğumuza
eğitim desteği sağlıyor, yani o çocuğun
manevi ailesi oluyor. Yılda iki defa da
karnesinden aile durumuna, katıldığı
etkinliklerden sağlık durumuna kadar
çocuk hakkındaki bütün bilgilerin yer
aldığı rapor gönderiyoruz. Manevi Ailemiz
olmak için aylık 60 TL ödemeniz yeterli.
Bunun yanında Eğitici Aile sistemimiz var.
Ayda vereceğiniz 25 TL ile çocuklarımızın
Eğitici Ailesi olabilir, onların sosyal
aktivitelerini destekleyebilirsiniz. Bunların
dışında ürünlerimizden alabilir, genel
bağışta bulunabilirsiniz.
Genel olarak sosyal sorumluluktan
konuşursak, sorunların farkına varmak
ve çözüm üretmek noktasında, sosyal
sorumluluk hareketleri sizce ne kadar
önemlidir?
Çok önemli. Çünkü biz sivil toplum
kuruluşları ve sosyal girişimciler toplumla
iç içe olduğumuzdan sorunu daha net ve
objektif görebiliyoruz. Sorunu oluşturan
tüm nedenleri gördüğümüzden çözüm
üretmek de bizim için daha kolay oluyor.
Sürekli sahadayız ve insanları dinliyoruz.
Gözümüz her yerde ve her zaman açık.
Devletle işbirliğine gidince de devlete
bu yönde bir fayda sağlayabiliyoruz.
Fikir alışverişine giriyoruz ve daha doğru
projeler ortaya çıkıyor. Sivil toplum
kuruluşları bu açılardan çok önemli ve
işte bu yüzden sivil toplum kuruluşlarının
bu ülkede daha fazla gündeme gelmesini
istiyoruz.
KARDEŞ
VAKFIMIZ TOÇEV
İLE 5 MİLYON
ÇOCUK OKUYOR
IC Vakfı ile yollarınız nasıl kesişti?
Bu ülkeye fayda sağlayan Sivil Toplum
Kuruluşları ile iletişime geçiyoruz ve
topluma kattıkları güzellikleri takip
ediyoruz. Yapılan güzel çalışmalar,
genç yaşta bu işe gönül vermiş biri
olarak beni mutlu ediyor. Ağrı ilinde
yoğun çalışmalarımız var, Ağrı İbrahim
Çeçen Üniversite’sinin şehre kattığı
gelişimi fark ettik. Orada okuyan
üniversite öğrencilerimizle sohbetlerimiz
sırasında IC Vakfından haberdar olduk.
Gönülden çalışan bir yönetim kurulu
ve profesyonel ekipleri var. Ankara’da
yaşayan öğrencilerimiz için yapacağımız
çalışmalarda bizlere destek olacaklar.
İnşallah, ileride geliştireceğimiz farklı
projelerle işbirliğimizi devam ettireceğiz.
Sosyal sorumluluk çalışmalarınız
yanında sanatla ilgili çalışmalarınız
olduğunu da biliyoruz? Bize biraz
bundan bahseder misiniz?
Yaklaşık üç senedir ebru yapıyorum.
Ebru yaparken tüm enerjimi topluyor,
iyi veya kötü bütün düşüncelerimden
arınıyorum. Sadece su ve renklerle
konuşuyor gibiyim. Bana dokunmuş
veya benim dokunduğum tüm yürekleri
ve hikayeleri renklerle dans ettiriyorum
sanki. Herkesin bildiği gibi, hayatımdan
yansıyan her şey TOÇEV ve çocukların
yansıması aslında. Ebru, onların bana ve
hayatıma kattıklarının bir şekilde dışa
dönüşü diyebilirim.
Ebru çalışmaları yeni tekniklerle farklı
zeminler üzerine uyguluyorum. Aslında
bu denemelerle başladı. Sonunda
geliştirdiğim tekniklerle dekoratif
eşyalardan yastıklara kadar bir çok şeyin
üzerine ebruyu yerleştirebildim. Son
olarak da eserlerim adL firması tarafından
kumaşlara aktarıldı. Bu kumaşlarla 20
farklı kıyafet tasarlandı ve bu kıyafetler
halen daha adL mağazalarında TOÇEV
için satılıyor.
Katıldığım karma sergilerin yanında iki
kişisel sergi açtım. İlki Ocak 2012’deki
“Dokundum”du. Dokunduğum yüreklerin
bir çeşit yansımasıydı sergilenen ebrular.
İkinci sergimi de geçtiğimiz Aralık’ta
açtım. İsmi “EBRUca”ydı. Ayrıca geçen ay
Bahreyn’de bir sergi açtım. Bu sergimin
de gördüğü ilgi beni çok mutlu etti.
41
İÇTEN BAKIŞ › 2014
desteklediğimiz çocuklarımızın hem
de diğer bütün çocukların tiyatro
salonundan kütüphanesine, atölyesinden
müzik odasına kadar faydalanabileceği
bir merkez burası. 20. Yıldaki bütün
çalışmaları bu merkezi kurmak için
gerçekleştireceğiz.
TOÇEV çocukların hayatında neler
değiştirdi?
İlk olarak çocuklarda güven duygusu
yarattık. Bence en güzeli bu. Ayakları
üstüne basabilen, kendinden emin olan,
karşısındaki ile aynı frekansı yakalayabilen
bireyler yetiştirdik. Hayatta duruş
olarak başarılı olabildiklerini gördüm.
Ne istediklerini biliyorlar. Seçtikleri
kariyerde başarılı ve vefalı olduklarını
gördük. En güzeli de mezun olduktan ve
kariyerlerinde ilerledikten sonra TOÇEV
ailesine katılıp çocuklarımıza destek
olmak için uğraşmalarıydı. Bu nedenlerle
kendimizi uzun soluklu ve başarılı olarak
görüyorum.
M E Z U N L A R DA N
İŞ SEVİNCİM
2010 - 2012 Vakfınız
tarafından okutuldum.
İşin maddi boyutundan
çok maneviyatınızı
da hiç bir zaman eksik
etmediniz. Biz burslu
öğrenciler olarak bu
güzel ilgi karşısında hep
sorumluluğumuzun
bilincinde olmaya çalıştık.
Hep bir hayalim vardı;
İBRAHİM ÇEÇEN BEY’İ
görmek, ellerinden
öpmek ve şükranlarımı
sunmak.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Cahit YANCAR
İnşaat Teknikeri
ICA İçtaş Astaldi Ortaklığı
3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey
Marmara Otoyolu Projesi
42
Mezun olduktan sonra bu
hayalim gerçekleşecekti
çünkü beni okutmalarının
ardından, kendi
şirketlerinde işe aldılar.
Avrupa’nın en büyük
oteli olan Bomonti Hilton
otel projesine inşaat
teknikeri olarak başladım.
Kocaman bir bina, sayısız
çalışan, bu kadar büyük,
kalabalık bir projede
çalışacağım aklımın
ucundan geçmezdi. Her
zaman söylediğimi yine
söylüyorum, bir sıcaklık,
bir şefkat, aile, tarifini nasıl
anlamak istiyorsanız. Üst
yöneticilerle tanıştığımda
bu ortamı daha da iyi
anladım. Çünkü bana
biz güzel bir aileyiz
denildiğinde, hislerim
zaten bunu en başından
beri doğruluyordu.
Hafif bir gülümseme ve
ardından sevinç gözyaşı…
Tabii var gücümle sildim
belli etmeden. Dedim ya
yabancılık çekmiyordum
çünkü ben bu şirketin
inşaat projelerinde düz
işçi olarak 33 ay çalışıp
üniversiteye gittim.
Okuldan sonra iş, işten
sonra görme hayalini
kurduğum insan; İbrahim
Çeçen…
İşe başladıktan yaklaşık
25 gün sonra bir sabah
mesaiye başlamadan
önce yarın İBRAHİM
BEY ziyarette bulunacak
dendi. O an çok şükür
dedim, içim kıpır kıpır…
Kendilerini o güne kadar
sadece vakıf dergilerinde
ve basında görmüştüm.
Ertesi gün, yani geleceği
gün heyecanım daha
da artıyordu, geleceği
zaman ellerini öpeceğim,
teşekkür edeceğim…
İBRAHİM BEY geldi…
O’nu ilk kez görecektim
ve nasıl konuşacağım
diye provasını yapmaya
başladım, beceremedim,
kelimeler boğazımda
düğümleniyordu
hem sevinçten hem
heyecandan... Bir
kalabalık sarmış etrafını
otele doğru geliyorlar.
O an düşündüm acaba
nerelere bakacak, benim
olduğum yere de gelir
mi, bir şeyler sorar mı
son kontrollerimi de
yapıyorum aynı zamanda.
Biraz geçtikten sonra
olduğum yere geldiler,
hafiften alnımda soğuk
bir ter…Etrafındaki
üst yöneticilerimize
mütevazi tavrı ve güler
yüzü ile sürekli bir şeyler
soruyor, cevaplarını
alıyordu. Hadsizlik
mi yapmış olurum
düşüncesiyle uzaktan da
olsa gördüm ve çekildim.
Ne diyebilecektim
ki? Ya da bir şey sorsa
nasıl cevap verecektim.
Sonraları defalarca
ziyarette bulundular. İlk
görüşümdeki heyecanım
nasılsa sonraki bütün
ziyaretlerinde de hep
aynı heyecan içindeydim.
Heyecanıma yenik
düşmüştüm, bilemiyorum
ama yanına gidip ellerini
öpmek, teşekkür etmek,
benim için yaptıklarının
ne kadarını karşılardı?
İşe girdikten sonra
ailemin, sevdiğim kızın,
çevremdeki insanların
bana güveni daha da
arttı. Şu an işim sayesinde
nişanlıyım ve evlenmeyi
düşünüyorum. Dedim
ya maneviyatı hep var,
babacanlığı hep hayranlık
bırakıyor ama görmek
bambaşka.
Teşekkürler, Yüreği Büyük
İnsan…Sağlıklı nice güzel
günler dileğiyle, dualarım
hep sizinle olacaktır.
43
Umut gelecekten ödünç
almaktır demiş ünlü bir yazar.
Sanırım bu durumu en fazla
eğitim yıllarında, özellikle de
üniversite yıllarında yaşarız.
Hayallerimizin yeşerdiği,
hatta zirve yaptığı yıllardır bu
dönemler. Aynı zamanda bu
yıllar hayatımızda en fazla
sıkıntı çektiğimiz yıllardır
belki de… Bu sıkıntılarla
baş edebilmek için bazen
düşünmeli ve bulunduğumuz
ortamdan düşünsel
anlamda dışarı çıkıp, kuş
bakışı bakmalı hayata ve
gelecek günlerin hatırına
katlanabilmeli bu sıkıntılara.
Bu bakış açısı bize çok büyük
sorun ve çözülemeyen
konuların aslında ne nedenli
küçük olduğunu fark ettirir.
Eğitim hayatı bitince
aslında iki ihtimal vardır;
ya hayallerimizin peşinde
koşarak meslek sahibi oluruz,
yani geleceğimizi bizzat
kendimiz ümitlerimizle inşa
ederiz, ya da başkasının
bizim için yaptığı planın bir
parçası oluruz. Hayallerimizin
peşinde mi koşacağız, yoksa
imkan ve yeteneklerimizin
esiri mi olacağız?
Kişilerin yeteneklerine,
hedeflerine uygun
meslek seçememesinin
ise beraberinde şikayet
kültürünü beslediği gerçeği
de ortada dururken…
Bu kültür mesleğinizle
aranızdaki hoşnutsuzluğu
körükler, bazen de bir fırsat
olarak sizi yeni arayışlara
iter. Bu arayışlar sayesinde
hiç umulmadık şekilde
yeni fırsatlar yakalanabilir.
Aslında hayatın bize dayattığı
bir ikilem kadar, hayatın en
gerçekçi yönlerinden biri
olarak da çıkar karşımıza bu
yaşananlar.
Meslek hayatına atılıp
hayattan aldığımız borcu
ödemeye başladığımızda,
bir ölçüde hayallerimizi de
yok ederiz. Meslek ya da
iş hayatında her günümüz
diğer bir günümüzün
karbon kopyası olduğu
anda hayallerinizi
tüketmişiz demektir. Hayata
pozitif bakma yetisini
yakalamamışsak işimiz bu
anlamda biraz zor demektir.
İşin bir de Türkiye gerçeği
var tabi. Maalesef ülkemizde
hayallerimize uygun ve
adanmış bir karar verdiğimiz
anda, radikal bir karar vermiş
oluruz. Ülkemizde meslek
hayatına atılmadan önce
sanırız ki mezun olduğumuz
bölümle ilgili bir işle
uğraşacağız. Ancak zamanla
bunun Türkiye’de çok fazla
mümkün olmadığı gerçeğiyle
karşılaşırız. Ben şahsen
Ankara Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi Uluslararası
İlişkiler Bölümü’nde
okurken, mezuniyetten
sonra Maliye Bakanlığı’nda
Vergi Denetimiyle, yani
mezun olacağım bölümüyle
hiç de alakalı olmayan
bir işle uğraşacağımı
düşünmemiştim. Ama
belirttiğim gibi, ülkemizin
yadsınamaz bir gerçeği
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Hayallerle Gerçekler Arasında
Sıkışıp Kalan Meslek Hayatı...
bu. Bu husus, anlatmaya
çalıştığım gerçekliğin bir
somut göstergesi olarak
örneklendirilebilir.
Kabaca belirtmem gerekirse
İnsan hayatını, meslek
hayatından öncesi ve
sonrası diye kategorize
edebiliriz. Meslek hayatı
ile, yaşam biçimini de
belirlemiş oluruz. İnsanlar
mesleklerini belirlerken,
gelecekteki yaşamlarının
birçok yönünü belirlemiş
olmaktadırlar. Kendine
uygun meslek seçmiş olan
kimselerin, mutlu ve verimli
kişiler olarak meslek yaşamını
sürdürdüğünü söylemek
yanlış olmaz. Meslek
hayatından önce ise insanlar
mesleğine, yani hayatın ta
kendisine yatırım yaparlar,
engeller bazen dağ gibi
gözükse de… Burada sihirli
kelime sanırım “sabır”. Hz.
Mevlana’nın dediği gibi,
“ayağına batan dikenler,
aradığın gülün habercisidir”
diye düşünmek lazım gelir.
Meslek hayatından önce
umudun en çok yeşerdiği
dönem ise üniversite
yıllarıdır. Bu yıllarda
umudunuzu diri tutacak,
güçlendirecek ve sizi meslek
hayatına emin adımlarla
taşımaya yardımcı olacak
kişi ya da kurumlar ararsınız
etrafınızda. Bana göre eğitim
yönüyle İbrahim Çeçen Vakfı
böyle bir misyonu çoktan
üstlenmiş durumdadır.
Haşem ASLAN
İç Denetçi
Sağlık Bakanlığı
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu
M E Z U N L A R DA N
VAN VE
CİVARI’NIN
GÜNEŞİ
TÜRKİYE’NİN
ENERJİSİ
OLSUN…!
Mehmet Sait DURAK
Vangölü Elektrik Dağıtım A.Ş.
Erciş İşletme Müdürü
Enerji; bugün dünyanın
kargaşa, karmaşa ve
savaşlarının başlıca
sebebidir. Dünyanın enerji
ihtiyacının büyük çoğunluğu,
neredeyse %100’üne
yakını fosil kaynaklardan
elde edilmektedir. Petrol,
kömür, doğalgaz, vb fosil
yakıtların her birinin bir
ömrünün olduğu ve bir
gün mutlaka tükeneceği
herkesçe bilinmektedir.
Onun için mutlak surette
Dünya; enerji ihtiyacını
giderecek, çevremizi ve doğal
dengeyi mahveden bu fosil
yakıtlardan kurtulmamıza
vesile olacak başka enerji
kaynaklarına yönelmelidir.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Dünyadaki gelişmelere
paralel olarak Türkiye de
öyle bir enerji kaynağına
yönelmeli ki;
44
• Enerji bağımlılığı ve cari
açığa çözüm olsun,
• Yüksek istihdam sağlasın,
• Halkın ucuz elektrik enerjisi
kullanımına olanak sağlasın,
• Kalkınmaya katkısı olsun,
• Bölgesel geri kalmışlığa çare
olsun,
Tüm bunlara aynı anda
çözüm olabilecek tek enerji
kaynağı GÜNEŞ’tir...
Türkiye, coğrafi konumu
nedeniyle sahip olduğu
güneş enerjisi potansiyeli
açısından bir çok ülkeye
göre şanslı bir durumdadır.
VAN ve CİVARI bölgesi
ise Türkiye’deki bölgeler
içerisinde en şanslı bölgedir.
Yapılan bilimsel araştırma ve
ölçümler neticesinde Van ve
Çevre İller güneş enerjisinden
elektrik üretme potansiyeli
en yüksek ve en ideal olan
bölgedir. Bu bölgede hem
güneşlenme süresi çok
uzun, hem de güneşin
global radyasyon değeri çok
zengin olan bir bölgedir.
Güneş enerjisi santrallerinde
elektrik üretimini etkileyen
faktörler sadece güneşlenme
süresi ve radyasyon değerleri
değildir. Santralin kurulum
yerinin seçimi, maliyet ve güç
üretim verimliliği açısından
çok önemlidir. Kurulum
yeri seçilirken radyasyon
değerleri ve güneşlenme
süresine ek olarak iklim,
rüzgar hızı, bulutlanma
miktarı, gölgelendirme
etkisi (etrafta ağaç, bina
vb. bulunmaması), arazinin
eğimi (eğim olmaması ve
güneye eğimli olması), trafo
merkezine yakın olması,
ulaşılabilir olması vb. gibi
faktörler de göz önünde
bulundurulmalıdır. Rakım
arttıkça sisteme gelen
radyasyon miktarı artmakta,
dolayısıyla sistemin verimi
artmaktadır.
Tüm bu teknik veriler göz
önünde bulundurulduğunda
VAN ve CİVARI güneş enerjisi
santrali (GES) kurulması
bakımından Türkiye’nin
mükemmeliyet merkezidir.
Ancak maalesef henüz
hakkettiği sayıda yatırımcı
tarafından keşfedilmediği
görülmektedir. GES(güneş
enerji santralleri) yatırımları
için en doğru yatırım
bölgesinin VAN ve CİVARI
olduğu konusunda yeterince
bir tanıtım çalışması
yapılmalıdır. VAN ve CİVARI
güneşinin önemi yeterince
bilindiğinde Türkiye’nin enerji
ihtiyacına çare olacaktır.
MEZUN BURSİYERİMİZDEN
BİLİMSEL POSTER
söyledi, ben de İstanbul’daki
vakıflardan olumsuz cevap
aldığımdan umutsuz bir
şekilde başvurdum.
2005 yılında üniversite
sınavında İstanbul Tıp
Fakültesi’ni kazandığımda ilk
aklıma gelen bu metropolde
nasıl geçineceğimdi.
İstanbul’da yaşamak bırakın
bir öğrenciyi, bir memuru
bile geçim konusunda
zorlardı. Tabii ki seçenek
vardı, ya öğrenciyken
çalışacaktım ya da burslara
başvuracaktım. Tıp fakültesi
olması nedeniyle çalışmak
çok da kolay olmayacaktı.
Burs ararken bir arkadaşım
IC Vakfı’nın burs verdiğini
Burs başvurumun kabul
edildiğini öğrenince
çok mutlu oldum. Daha
sonrasında IC Vakfı’ndaki bir
çok güzel insanla tanıştım,
eğitimlere, toplantılara
katıldım, hatta UYO
projesinde yürütücü olarak
yer alıp, 15 günlüğüne
Ağrı’da öğrencilere verilecek
eğitimlerde görev aldım. Ben
şuan İstanbul Medeniyet
Üniversitesi Göztepe Eğitim
Araştırma Hastanesi’nde iç
Hastalıkları Anabilmdalı’nda
çalışmaktayım aynı zamanda
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Merhaba sevgili IC Vakfı
Ailesi… Yedi çocuklu, üçü
üniversiteli ve baba çiftçi
olan bir ailenin çocuğuyum.
45
aynı üniversitenin Sosyal
Bilimler Ensitüsü’nde yüksek
lisans öğrencisiyim.
14-16 mart 2014 Sapanca’da
düzenlenen ‘’İstanbul
Üniversitesi İstanbul Tıp
Fakültesi İç Hastalıkları
Günleri 2014 Kongresi’nde
toplamda 11 adet bilimsel
poster sunumunda
bulundum bu mutluluğu
sizlerle paylaşmak istedim.
Dr. Alihan ORAL
İstanbul Medeniyet Üniversitesi
Göztepe Eğitim Araştırma
Hastanesi
Bana eğitimim de ve
bugünlere gelmem de
katkısı olan başta Sayın
İbrahim Çeçen’e ve tüm
IC Vakfı çalışanlarına
teşekkür eder, minnettar
olduğumu belirtmek isterim.
Hoşçakalın…
AMERİKA’DAN MEKTUP VAR
Dergimizin yeni bir sayısı
daha yayında ve ne
mutlu bizlere ki bir aile
olarak yine hep birlikteyiz.
Bu yazı yüksek lisans
eğitimimin son günlerine
denk geldi. Bu vesileyle
bu sevincimi sizlerle
paylaşabilme imkanı
bulduğum için de ayrıca
mutluyum.
Av. Uğur DEMİRCİ
Türkiye Petrolleri Anonim
Ortakligi (TPAO) Hukuk
Müşavirliği adına son
iki yıldır ABD’de eğitim
görmekteydim. Bu
Mayıs ayı sonu itibariyle
Penn State University,
Dickinson School of Law
bünyesinde Uluslararası
Petrol Sözleşmeleri
konusu üzerine yaptığım
tez çalışmalarımı
tamamlayıp kısmetse
mezun oluyorum. Şimdi
zaman yurda dönmek
ve çalışmaya başlamak
zamanı.
IC Vakfı Ailesi büyük
ve vefakar bir aile. Ne
mutlu ki giderek de
genişliyor. İnsana ve
eğitime yapılan yatırımın
ne kadar önemli ve eşsiz
olduğu, bu aile tarafından
cok zaman önce
farkedilmiş. Üniversite
hayatımın henüz ilk
gününda tanışma fırsatı
bulduğum ve akabinde
de üyesi olmaktan
gurur duyduğum IC
Vakfi Ailesine şahsen ne
kadar teşekkür etsem
azdır. Üzerimde büyük
emekleri var. Desteklerini
her zaman en yakınımda
hissettim.
Umarım daha nice dergi
sayılarında yine hep
birlikte burada oluruz.
Ailecek toplanıp hasret
gideririz.
Saygılarımla. Hoşçakalın.
B U R S İ Y E RL ER DEN
YOKSUNLUK
YA DA
YOKLUKLARIMIZLA
SAVAŞ
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Arif Baran YARDIMCI
ODTÜ
İnşaat Mühendisliği
46
Merhabalar; İbrahim Çeçen
Vakfının bütün bursiyerleri,
çalışanları ya da bir şekilde
vakıfla ilişkisi olan insanlar
gibi ben de İbrahim
Çeçen Vakfı sayesinde
gördüğüm, deneyimlediğim
ve edindiğim fikirlerden
dolayı minnettarım. Bir
öğrencinin okul hayatı
boyunca en çok ihtiyaç
duyduğu şeylerin başında
gelen maddi yardımın
önemi tartışılmazken vakfın
bunu karşılıksız olarak biz
öğrencilere sunmasından
bahsetmiyorum bile. Böylesi
büyük bir topluluğun ilk
amacı tüm ülke çapındaki
öğrencilere yardım etmek,
onların gelişimine katkıda
bulunmakken, şimdinin
öğrencileri olarak gelecekte
bizim de bireysel olarak ya
da bu topluluğun bir parçası
olarak aynı ulvi amaca nasıl
katkıda bulanabileceğimizi
düşünmek gerektiği
kanısındayım.
İbrahim Çeçen Vakfı’nın çoğu
insan üzerinde gerek maddi
gerek manevi açıdan pozitif
etkiler yarattığını gerek
kendimden gerek çevremden
gayet iyi biliyorum.
Kendi adıma konuşacak
olursam; Meral Hanım’la
yaptığım konuşmalar
bana hep yol gösterici ve
ufuk açıcı nitelikte oldu.
Kendisiyle konuştuktan
sonra odasından hep bir
hedefle çıktım. Bu anlamda
biraz da vefa borcu olarak
yazının başında belirttiğim
“ vakfın amacına katkıda
bulunma “ misyonuna bu
yazıyla başlamak istiyorum.
Naçizane yazım belki de
okuyan biri için yeni bir
pencere açacaktır.
Hepimizin bildiği üzere Ağrı
coğrafi koşullardan dolayı
denizden veya İzmir, İstanbul
gibi deniz kültürüne sahip
olmaktan çok uzak bir şehir.
Bir Ağrılı olarak yüzmeye bu
kadar uzak bir şehirden aynı
oranda olmasa da nispeten
yine uzak bir şehir olan
Ankara’ya gelip, serbest dalış
sporuna başlama serüvenimi
paylaşmak istiyorum. O
zamana kadar ki ömrünün
tamamını Ağrı’da yaşamış
biri olarak 18 yaşında
çıkıp ODTÜ’ye geldiğimde
bambaşka çevre ve hayal
ettiğimden de farklı bir
ortamla karşılaştım, insanın
kendisini geliştirmesi için
inanılmaz bir potansiyel
vardı. Panait Istırati,
hedeflerimize varsak da
varmasak da yaşanan hayal
kırıklığının tadı aynıdır, demiş.
Çevremden duyduğum
ODTÜ’ye gelmemiş olsaydım
o zaman yaşayacağım
hayal kırıklığının çok daha
büyük olacağını şu anda
görebiliyorum.
Ağrılı herkesin bileceği
Diyadin Kaplıcaları’nda
öğrendiğim yüzmemi
de geliştirme imkanımın
olduğunu gördüm. Bunun
için 2011’de ODTÜ Su Altı
Sporları’na katıldım. Yine
düşündüğümden oldukça
farklı bir ortama girmiştim.
Yüzmeyi daha iyi öğrenmek
istiyordum ancak girdiğim
yer Devrim Cenk Ulusoy,
Şahika Ercümen gibi Türkiye
ve Dünya serbest dalış
şampiyonları çıkarmış bir
takımdı. Bu ekibin bir parçası
olmuştum, şampiyonlara
yardım için dünya rekoru
denemelerine, bizzat
yarışmak için Türkiye
şampiyonalarına giderken
buldum kendimi. Çok da
bilinçli başlamadığım serbest
dalış evrildi ve başka bir hal
aldı. Kısa bir süre denediğim
Su Altı Hokeyi’ni bir kenara
bırakacak olursam, Mayıs
2012’de Çorum’da Serbest
Dalış Dinamik Apnea Türkiye
Şampiyonası’na katıldım ve
ODTÜ SAS olarak Türkiye
Şampiyonluğu, yine 2012
Haziran’da Antalya Kemer’de
Serbest Dalış Küp ve
Skandalopetra Apnea Türkiye
Şampiyonası’nda Türkiye
2.liği elde ettik. Özellikle son
sene mezun olma telaşından
çok ilgilenemesem
de profesyonel olarak
ilgilendiğim ve sevdiğim
bir spor dalı kazandım ve
Türkiye’nin en başarılı serbest
dalış takımı olan ODTÜ SAS’ın
bir parçası olmuş oldum. Bu
yazıdan illa ki bir kıssadan
hisse çıkarmamız gerekiyorsa,
yüzme örneği üzerinden
giderek “ yoksunluk ya da
yokluklarımızla savaşmamız
gerekliliği “ iyi bir kıssadan
hisse olabilir diye
düşünmekteyim.
Başlangıcı İbrahim Çeçen
Vakfı ve bana manevi
anlamda çok desteği olan
pek sevgili Meral Hanım’la
tanışma dönemimin hemen
sonrasına denk gelen bu
hikayemi, hem kendilerine
bir teşekkür hem de kendime
çok yakın gördüğüm bu
camiayla paylaşmak için
yazdım. Istrati’ye göre
yaşayacağımız hayal
kırıklığının tadı aynı olsa da
umarım biz hep o hayallere
varırız.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
47
GERİDE
KALMIŞTI
ANKARA
Sonra Haziran gelecekti
ansızın. Bayram günleri
gelip geçecekti hoyrat
ömrümüzden. Ve bir ikindi
sonrasında yola çıkacaktık
tütün kokan hayallerle.
Ceplerimde taşıdığım
son umut tanesi de
tükenince uzak menzillerin
toprak yollarında, meşe
gölgelerine sığınacaktım.
Yolcusu olduğum trenler
devrilecekti üstüme
belki de. Pencerelerden
pişmanlıklarımı
seyredecektim. Utanacaktım,
ağlayacaktım.
Bir bağ bozumu zamanında
yine düştün aklıma. Nesnesi
meçhul cümleler döküldü
dilimden. Ne unuttum
geçmiş zamanları, ne
de bir daha hatırlamaya
cesaretim var artık. Beni
yaralayan bir sen değildin
yar, sadece senin iftirakınla
yanmadım ben. Zihnimdeki
enkazlarda gizlenen uçsuz
bucaksız pişmanlıklarım
vardı. Kaç kere firar ettim
yurt pencerelerinden
hayali? Kaç akşam yıllanmış
hasretler yolladım sana Van
otobüsleriyle? Şimdi sor bana
Kelkit vadisi yerinde mi diye.
Sor işte! Mazi çöplüğünde
Sivas garından başka neler
metfundur diye sor.
Ne badem çiçeği, ne mayıs
gülleri... Ellerimde sadece
boynu bükük bir sonbahar
kaldı. Bir de uzak şehirlerin
yollarında tükenen ömrüm,
bir ölümlü yalan. Öylesine
kırılmış, öylesine yorgunum
ki… Arzuhalimi anlatmaya
mecalim kalmadı artık. Anız
yangınlarında kaybettim
bütün varlığımı. İflas etmiş bir
adamım işte. Bırak beni kendi
halime nehir edalı hayal! Bu
karın sancısı bana senden
kaldı, bu hüzün senden.
Ömürler tükeniyordu
bozkır topraklarda. Sen
alıp başını benden gideli
kim bilir kaç mevsim daha
düştü tozlu yollara. Ve ben
biriktirdiğim intizarlarımı
gömdüm mağrip vakitlerine.
Yağmur sularına çizdim
hallerimi. Sen gelmedikçe
inadına avuçlarımın arasında
saklıyordum sabah yıldızını,
nedensiz… Gittiğin yerde kal,
dönme sakın. Buralar perişan.
Yollar ayrılmıştı köşe
başlarında. Son
durağındaydım Güney
ekspresinin ve Ankara geride
kalmıştı. Kıyamet çoktan
kopmuş, masal bitmişti. Bir
daha aldanmıştım serseri
rüzgârlara. Ama bu sefer
kayıp amansızdı. Heyhat! Bu
ne büyük azaptı böyle. Kim
bilir kimler taşıyacak cismimi
ötelere şimdi. Harap olmaya
mahkûmdum, biliyordum.
Ferman böyleydi çünkü. Ama
yine de köy çocukları taşısın
ruhumu istiyordum.
Gelişin yılın ilk yağmuru
olurdu. Ya da son kar
tanesi soğuk mevsimlerin.
Gelmedin. Zamana yenildim
ben de, badem ağaçları
gibi. Habersiz gidenlerin
arkasından bakakaldım.
Yokluğun mu? Alıştım artık.
Geçtiğin yollar ve kırlangıçlar
da alıştı sensizliğe. Uzak
bir bayram sabahında
anlamaya başlıyordum
ayrılığın hikmetini. Ve o
sabah toprağa olan gecikmiş
sevdam başlıyordu. Susmaya
başlıyordum…
Emin ÖZDEMİR
Hacettepe Üniversitesi
Sosyal Hizmet Bölümü
B U R S İ Y E RL ER DEN
DOĞUNUN
MİMARLIK
ABİDESİ
İSHAK PAŞA
SARAYI
Görkemli özel mimari yapısı
anıtsal taç kapıları haremi
selamlığı cami ve yüzlerce
odası ile görülmeye değer
nadir mimari eserlerdendir.
Yapımı 99 yıl (1685-1784)
sürmüş 7600m2 alana sahip
bir saraydır.
Türkiye ‘de Topkapı
sarayından sonra en büyük
saraydır ayrıca İstanbul
dışında yapılan tek sivil
saraydır.
Hakim bir tepe üzerindeki
konumu ve yapısı oradaki
tüm yapılara meydan
okurcasına hiyerarşik bir
üstünlük sağlamıştır.
Abdullah BAK
9 Eylül Üniversitesi
Mimarlik Bölümü
ERŞAN
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Emrah BAYRAM
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Eğitim Fak. Türkçe Öğrt.
48
Saray Osmanlı, Selçuklu,
Türkmenistan, Fas
mimarilerinin sentezidir.
Kapılar daha çok Selçuklu
üslubu, caminin kubbeleri
Türkmenistan ‘da bulunan
kubbe modellerindedir.
Sarayın iç mekân
düzenlemesinde Osmanlı
mimarisinin oldukça etkili
olduğu açıkça görülüyor.
Ayrıca sarayın bazı iç
süslemelerinde Avrupa
Barok mimari tarzını
yansıtmaktadır.
Halkın o dönemdeki bütün
ihtiyaçlarını karşılayacak her
kapasitesi vardır. İçerisinde
bir cami, aşevi, hamam,
harem dairesi ve odaları,
merasim ve cephanelik,
zindan, fırın ve türbeler
bulunan sarayın iki katlı olan
bazı bölümleri günümüzde
Mavi gözlüydü Erşan
Yüzü güneşte yanmış, burnu kabuk
bağlamıştı.
Yamalı pantolonlu, yeşil mintanlı
Toprağa basardı militan ayakkabısıyla
Kahverengi
Yeşil lekeleriyle
İlkbahar yağmurlarında
Şemsiyesiz
Kuzu güderdi oyun vakitlerinde
Misket oynardı
Top oynarken fazlalıktı
Yere düşerdi, küfrederdi
Kardeşinin elinden tutup eve yürürdü
Göz yaşını mintanıyla silerdi
Paçaları çamurluydu
Dayak yemişti
Ağlardı Erşan mavi gözleriyle
Kınalı taşa biner at koştururdu
Uzaklaşırdı
Yoksulluktan kaçardı
Bir hayale sığınırdı
(yamasız pantolona)
Uzakta bir keçi tekeye gelmiştir
tamamen yıkılmış durumda.
Saray kendi döneminin
yapım teknolojilerini aşan
bir yapım tekniği ile su ve
kanalizasyon şebekelerini bir
düzen içinde yapması ayrıca
dünyanın ilk merkezi kalorifer
ısıtma sistemini kullanan
saray olması bunun kanıtıdır.
Saray ayrıca taş ustalığı
ve duvar süslemeleri
bakımından eşsiz
yapıtlardandır.
Sayın İbrahim ÇEÇEN
Bey’e ve IC VAKFI ailesine
üyelerine bana yaptığı
yardımlar, katkılar ve
sunduğu imkânlar için
şükranlarımı sunuyorum.
IC Ailesinin nice başarılar
kazanması dileğiyle.
Boynundaki çan çalar
Paydos ederdi Erşan’ın hayalleri
Islık çalardı
Kuzuları toplarken
Anlamsız seslerle bağırırdı
Sesi yankılanmazdı
Yalnızdı Erşan
Süt beyazı dağ sakızı çiğnerdi
Ağzında kahverengi
Acıyı tükürürdü toprağa
Çoban çocuğuydu Erşan
Yün kokardı babası
Geceleri koyun güderdi
Keçi sağardı
Köpeği doyururdu kurda karşı
Ay’a karşı süt içerdi
Tütün sarardı
Duman kokardı elleri
Demir bir leğende
Yeşil sabunla yıkanırdı
Mavi gözlerine sabun kaçardı
Ağlardı
Sesini kimseler duymazdı
Öksüzdü Erşan.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
49
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNIVERSİTESİ’NDEN
SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ
Yaptığımız bir sosyal
sorumluluk projesini sizinle
paylaşmak istiyorum. Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi
2012-2013 eğitim öğretim
yılı sınıf öğretmenliği 3. Sınıf
2. Grup (örgün) öğrencileri
olarak, topluma hizmet
uygulamaları dersi adı
altında ve dersin hocası Yrd.
Doç. Dr. Murat ÇALIŞOĞLU
öncülüğünde bir sosyal
sorumluluk projesi başlattık.
Sosyal sorumluluk projesi
olarak da; ilkokullardaki
engelli öğrencileri tespit
edip bunlara nasıl bir yardım
edebiliriz düşüncesiydi.
Projemiz; gruptaki
arkadaşlarımızın Ağrıdaki
hemen hemen bütün
ilkokulları dolaşıp engelli
öğrencileri tespit etmesi ile
başladı. Engelli öğrencileri
tespit ettikten sonra,
Ağrı Şehit Hikmet Koman
İlköğretim Okulunda özel
eğitim alt sınıfında, doğuştan
işitme engelli olan ve
bu yüzden kaydı askıya
alınan Elif ÖZDEMİR için
işitme cihazı alma kararı
aldık. İşitme cihazını almak
için Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesinde,’’ Elif İçin El
Ele’’ ve ‘’Elif İçin Bir Umut
da Siz Olun’’ sloganlarıyla
bir yardım kampanyası
başlattık. İşitme cihazı alma
konusunda devlet belirli
bir miktar karşılıyordu ama
bu Elif için gerekli işitme
cihazını almaya yetmiyordu.
Öğrencilerin, öğretmenlerin,
üniversite çalışanların,
üniversite dışında olan
arkadaşların, kısacası duyarlı
bütün insanların sayesinde
4 günde işitme cihazı için
gerekli parayı topladık. Parayı
topladıktan sonra gruptaki
arkadaşlarla beraber Elif’i
ve ailesini ziyarete gittik.
Yaptığımız çalışma hakkında
ailesine bilgi verdik, çok
sevindiler.
Ağrı’da ve Erzurum’da
gerekli işlemler yapıldıktan
sonra,07.10.2013 tarihinde
Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi Rektörlüğünde
Elif’e işitme cihazını
Rektörümüz Prof. Dr. İrfan
ASLAN, dersin hocası Yrd.
Doç. Dr. Murat ÇALIŞOĞLU
ve gruptaki bütün
arkadaşlarımız ile birlikte
takdim ettik. Bizim amacımız
Elif’e sadece işitme cihazı
almak tek değildi, yarım
kalan eğitime başlamasına
yardımcı olmak ve onu
topluma kazandırmaktı.
Amacımıza ulaştığımız için
çok mutluyuz. Umarım bu
yazıyı okuyan herkes, nice
Elif’lere umut olurlar. Yaptığımız bu proje için,
Rektörümüz Prof. Dr.
İrfan ASLAN, başta dersin
hocası Yrd. Doç. Dr. Murat
ÇALIŞOĞLU ve gruptaki
herkese ayrı ayrı Teşekkür
Belgesi takdim etti. Maddi ve
manevi yardımlarını bizden
esirgemeyen herkese sonsuz
teşekkürlerimi sunuyorum.
ELİF
İÇİN
ELELE
Vedat GÜNEŞ
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Sınıf Öğretmenliği
B U R S İ Y E RL ER DEN
BAZI SEVDALAR Bazıları tutamaz kendini sever. Sevmeyi sever. Seni sever ben gibi.
YASİN GÜLTEKİN’İN
İLK KİTABI “ EYLÜL’DE
BAŞKA” YAYINLANDI
Bu satırları bizlerle
paylaştıktan sonra
Sevgili Bursiyerimiz
Yasin’in “Eylül’de
Başka” adlı kitabı
yayınlandı. İlk kitabının
imza günü sevincini
bizlerle paylaşan Yasin
Gültekin’in kitabı, vakıf
kütüphanemizde de
yerini aldı ve okurları
ile buluşmayı bekliyor.
Yasin Gültekin’in
edebiyat dünyasında
güzel bir yer edinmesini
diliyor ve kendisini IC
Vakfı olarak gönülden
kutluyoruz.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Yasin GÜLTEKİN
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Türk Dili ve Edebiyatı
50
Bazıları verdiğin değeri
anlamaz. Kaybetmek de en
çok onların hakkı. Bazıları çok
farklıdır. Bazıları da sadece
son olacağını bildiğin için
baştan düşman kesilirsin.
Olmuyorsa olurunun
getirilerini göremezsin.
Bazılarını da farklı seversin.
Hayal bile edemeyeceği
kadar gelişine seversin. Bazı
insanlar değişkendir. Bazıları
sevişken. Bazıları birlikteyken
yalnız. Bazıları giderken acı
bırakır. Bazıları aşkı atar
arkasına. Bazıları da yalnız
kaldığında öğrenir yalnızlığı.
Bazı insanları ezberlersin,
Aklından çıkmaz. Bazı aşklar
vardır Uğruna ölünür. Bazı
aşklar vardır, Kalbe gömülür.
Şarkılar da insanlara benzer.
Hepsinden zamanla sıkılırsın.
Fakat bazıları kalıcı olur.
Sevgiyi taşımak yürek ister,
Bazıları da bu eksiklikten
dolayı kaçıp gider. Sırası
gelen gider. Yetinmeyi
bilmeyen insanlarız.
Aşkın yakışamadığı
kaybedenlerdeniz.
Karışamıyoruz birbirimize.
Asla tek bedende bir bütün
olamıyoruz. Mesela ayrılık
denen hikâyelerimiz var, Tek
taraflı biten ama ‘’ayrıldık’’
denen. Hep aynı yollarda
geziniyoruz. Unutmak da
bizim işimiz. Haddimizden
çok severiz bazılarını,
Haddimiz olmayarak, Sevmek
ne haddimize. Bazı insanların
da sende yeri yok. Bir
yokluk ki, Dönüşü olmayan
gidişine sular dökmek
istemediğim bir yokluk. Bazı
şeylerden emin olabilir insan,
Özlemek gibi. Seni sevmek
gibi. Bazı şeylerin değerini
kaybetmeden öğrenmelisin.
Bazılarını ömür boyu
kalacakmışız gibi sevdik,
Bir ömür kalamayacaklarını
bile bile. Her yer her yerde,
Her yer sende, Sen artık her
yerde. Bazıları kalmayı bilmez
ama güzel sever. Bazıları da
acı vermeye gelir hayatımıza.
Önce alıştırırlar, Sonra
başkalarıyla yarıştırırlar En
sonunda da unuturlar.
Bazılarına da dünyayı versen
Mars’ı isterler. Bazıları da
bilmez dünyanın değerini.
Dünya topraktan ibaret,
Bugün üstünde yaşıyoruz
yarın altında. Ne diye
böbürlenip duruyorsun?
Bazılarının ruhu tükenmiştir.
Hep kaybetmeye alışmıştır.
Kimsenin bizde kalacak yeri
yok. Bazıları ruhumuzun.
Bazıları da bedenimizin
ziyaretçisidir. Bazı geceler
olduğundan daha karanlıktır.
Bu gece de öyle benim için.
Sen aydınlığı aradıkça daha
da kararır. Dizlerim dizlerini
özledi, Kalbim zaten hep
seni sevdi, Hayalin yine
üzerime sindi, Ne yapayım
sevdim seni bir kere. Benlik
bir şey yok sevdirdin kendini
gönlümce.
Bazıları çok güzel, Bazıları
hayatımıza girer. Çok
kalamayacaklarını da
bilirsin. Önsezilerin kuvvetli
olunca baştan anlarsın
biteceğini. Zaten sen de
çok istemiyorsun, Alışmışsın
yalnızlığına, Sevmek yorucu
gelir. Belki sevmenin verdiği
huzuru. Başka hiçbir yerde
de bulamayacaksın ama
yalnızlığın, Çoğu zaman
daha çekici gelir sana. Bazı
insanlar sevmedikleriyle
yaşar, Unutamadıklarıyla ölür.
Kalp anlamaz, Yalnızca sever.
Bundandır bazı mevsimler
bir günde biter. Herkes
biraz sevmek ve sevilmek
ister. Birilerinin farkında
olmasını ister. Birileri için
vazgeçilmez olmak ister.
Bazı yollar yürünmeden
yol olmuyordu. Yürüdün
ve nasıl bir yolda olduğunu
anladın. Yürümesen belki
de anlamayacaktın. Belli
ki sonuna varamadın.
Ama olsun yarı yoldan
dönseydin, Yolun sonunu
bulamayacaktın.
Her yalnızlık bir seçimdir.
Sevmeye mecbur bırakılan
kalplerimiz var. Çaresiziz,
Hep eksiğiz. Bulamadığımız
gönüldeşlerimiz, Olmayınca
da olmuyor dediklerimiz,
Vazgeçişlerimiz var bizim.
Öyle bir gelsin ki Gitmek
mümkün olmasın. Sevelim
onu, Elbette yalnızlık bizim
en güçlü silahımız. Yalnız
olmanın da en güzel yanı bu
ya: Terk edecek kimsenizin
olmamasıdır. Birini tanırsın
sadece sarılmak istersin.
Başka biri girer hayatına.
Onunla sadece film izlemeyi
seversin.
“Bu denememle ben de
dergimize katkıda bulunmak
istedim. Şuan sizlerden
aldığım bursla hikayelerden
oluşan kitabım çıkmak
üzere…
Bu olanakları bizlere
sunduğunuz için başta
değerli işadamımız İbrahim
Çeçen Bey’e ve bünyesinde
çalıştırdığı her çalışanına
teşekkürü bir borç olarak
bulmuyor, içten buluyorum.”
51
İÇTEN BAKIŞ › 2014
İSTERDİM
Bir yağmur damlası olmak isterdim
Kurak topraklara su cansız çiçeklere can
En deli çağımda çocuk gibi
Tatlı güzel biraz da afacan
Bir umut olmak isterdim
Kendini arayanlara yol cahillere hece
Gönlü kararmışların düşü olsam
Görseler beni her gece
Bir gökkuşağı olmak isterdim
Fırtına sonrası yıkılan hayallere
Umutlar aşılasan kalbi kırıklara
Ansızın karışsam yerlere
Bir anne şefkati olmak isterdim
Sokak çocuklarına annesizlere boynu büküklere
Kalmasın mutluluğa aç şifa olsam
Pantolonu yırtıklara gömleği söküklere…
Ben küçük bir kızım;
Cebimde kocaman hayalleri, solunda yaraların her
rengini barındıran alın kırışıklıkları yalnızlık kokan ve
yalnızlığının bir ucu çığlığın ayak izlerine diğer ucu gece
karasına akan…
Yüzü mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarık mahcup
somurtkan veya muzip sırıtan gözlerinde hüznün her
tonu nakışlı saçlarında en acı ayrılıkların cirit attığı
küçük bir kız…
Bazen;
Ömrü saatlere sıkışmış o hüzünden bu neşeye kaçan
bir kelebek kardelen kadar güçlü bazen hercai gibi
korkak .en küçük bir meltemde yaprak dökecek gelincik
gibi narin hırçın bir kaktüs bazen. Bazense gamsız bir
sokak çocuğu gülmeyi gözbebeklerine hapsetmiş.
Sazımızın aynı telden radyomuzun aynı frekanstan
ve musikimizin aynı notadan çalmadığı hayatla kimi
zaman ateşkeste kimi zaman koyun koyuna dedim ya
ben küçük bir kızım..
Yastığımın altında bayramlık tadında umutlarım
fırından yeni çıkmış düşlerim var benim sıcacık
taptaze boynu bükük cümlelerim var benim öznesi
yükleminden muzdarip.. oldu mu acaba olur mu
dersiniz?
Fazla söze ne hacet sırtıma umutlarımı en güzel
düşlerimi yükledim düştüm yollara.. iyisi mi ben
sırtımdakilerle çok yaşayayım sizlerde görün e mi?
Tevrat AYAZ
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Eğitim Fak. Okul Öncesi Öğt.
B U R S İ Y E RL ER DEN
BİR
RÜYANIN
BİLANÇOSU
Bu kentin gürültüsü almış aklımı kaçıyor.
Sahipsizliğim yokluğunu anımsayamadı bir an.
Beynimde gürültüler susuyor.
Bildiğim her şeyi unutuyorum.
Sadece tek bir şey kalmıştı kaçıp gitmemi söyleyen.
Unutmak ve anımsamak arasında acı çekmiyordum.
Unutmuştum işte sensiz kaç saat geçirdiğimi,
Farkında bile değildim uyumayı unuttuğumu,
Güneşin altında sarhoş beynimin çocuk hicvi olduğunu.
Hayatım bir rüyamıydı yoksa rüyalar mı hayatım oluyordu?
Tek bildiğim kapanan gözlerim, her şeyin dirildiği uykularımdı.
Diriliyoruz gözlerim ölüme giderken, ellerim sana yemin ettiği,
Aklım acımasızca varlığını sorguladığı saatlerde sevgilim.
Ağlamak ve gülmek arasında olmayı bırakıp dışına kaçıyoruz seninle.
Kelimelerin olmadığı bakışlarımız vardı avuçlarımızdan hissedilen.
Zamansız saatimiz duracak gibi oluyordu ölümsüzlüğü tanrıdan istediğimde.
Koşmayı seçmiştin kaçtığımı sandığım insanlardan.
Kaçış teninle birleştiğinde, nefes alamıyordum kalbim atarken.
Yoruldum dedim sana, biraz daha dedin biraz daha..
Tahsin YILDIRIMÇAKAR
Mersin Üniversitesi
Tıp Fakültesi
Kelimelerimiz yoktu ama en azından ellerime yansıyan saçların ve kokun vardı.
Bak sevgilim, işte eriyoruz ya da diriliyoruz.
Nefes almayı unuttum,
Çığlık atmak canımı alacak gibi,
Ellerinde yok olurken üşümeye dur diyemiyorum.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Gözlerim kararıyor ve kaskatı ellerim açık gözlerim.
52
Kapanan gözlerim, yok olan ellerin…
Uyandım !
Ve rüya başlıyor mu bitiyor mu?
Acıların sesine kelimeler karışmış bu ışıksız kentte.
Gözlerimi kapatıp dilsizleştiğim dünyamda sevmenin sendeki ismidir;
Seviyorken, acıları akılsız kalmış bedenime emanet etmek.
YARIM KAFİYE
53
İÇTEN BAKIŞ › 2014
artık kararmaz gecelerin, güneşin batmaz.
‘’bir kemik aynı yerden iki kere kırılmaz’’ diyordu ya şair
evet kırılmaz...
Şimdi o kadar uzağız ki
Birbirimizi görebileceğimiz tek yer dize sonları artık
Onlar da sonbahar yaprağı gibi hüzünlü,
İncinen evladına yanan anne gibi gözü yaşlı.
İnce bir dal gibi kırılgan,
Rüzgar gibi hoyrat...
Kumral bir cümle doğuyor yeni bir hayat gibi,
Saçları dalgalı, uzun boylu, güleç...
Mutlulukla başlıyor cümle,
Ardından hüzün kokan mavi...
Bu saatte esmer oluyor duygular,
Son banliyö kaçarken...
Ardında bıraktığı;
birkaç ıslak hikaye ve ruhu sarışın hayatlar...
Tezatlar şehrindeki son teşbih çarpıyor kapıları,
cümle sonundaki son ses,
biz gibi yarım, gözü yaşlı...
93.SOKAK
Birer birer sönüyor 93.sokağın lambaları.
Bir umut türküsü dillerde gecenin karanlığında,
Yoğun bir gök gürültüsü yarı çıplak, baygın
Ve sen gidiyorsun cuma akşamı ihtiyar yüreğimden.
Cumartesiler yokluğuna ağlıyor,
Pazarlar buruk, asta...
Pazartesiler bir mızrak,
delip geçmiş ömrümüzün ortasından,
Salılar aforoz edilmiş gün batımında,
Çarşambalar sarmış kanayan yaraları,
Perşembeler kanadı kırılmış kuş, hüzünlü, telaşlı.
O gün geliyor,
Bir cuma akşamı gidiyorsun ihtiyar yüreğimden
Geceler körkütük sarhoş.
Sensiz kaldı bu şehir,
Sensiz kaldı bu şiir
Dökülen son gözyaşı sensiz...
Hüseyin DOĞAN
Uludağ Üniversitesi
İktisat Bölümü 3. Sınıf
B U R S İ Y E RL ER DEN
KIZ ANNESİ
Yoktu farkı diğer gecelerden,
Durdum yine aynı duaya;
Ellerimi ovuşturup, sürdüm yüzüme,
Amin !!!
Soğuktu yatağım.
Bedenimde tatlı bir titreme..
Sarıldım yorgana;
Isındıkça dünyaya yabancılaştım.
Ağırlaştı göz kapaklarım,
Yavaş yavaş ruh huzura erdi.
Dünya değildi, karanlıkta aydınlık bir yüz…
Tanımıyordum ama O’ydu, kız annesi.
Yaklaştı, yüzünde bilindik bir tebessüm!!
Dr. Abdullah DUMAN
Dicle üniversitesi 2013 mezunu
Iğdır Halk Sağlığı Müdürlüğü
Elini sol omzuma attı ve salladı:
UYAN!!!! Dedi
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Çığlık çığlığa dünyaya uyandım…
54
Hala omzumda elinin sıcaklığı,
Bakındım etrafa burada mı diye?
Yoktu cesaretim yatağın altına bakmaya,
Çektim yorganı başıma, gerisi muamma!!!
MEZUN BURSİYERLERİMİZE
ÖMÜR BOYU MUTLULUKLAR DİLERİZ.
Bizler IC Vakfı’nın mezun bursiyerleriyiz. Eşim Raziye Öztürk TNB KEPS firmasında yazılım test uzmanı
olarak, ben ise ARLENTUS KONTROL firmasına Üretim mühendisi olarak görev yapmaktayız. IC Vakfı
Ailesi ile iki bursiyerlerinin evlendiği haberini ve mutluluğumuzu paylaşmak istedik. Sizlere, eğitimimize
verdiğiniz katkılardan dolayı ne kadar çok teşekkür etsek azdır.
Sevgi ve saygılarımızla,
Raziye - Mustafa ÖZTÜRK
IC VAKFI’NIN
YENİ
MUHASEBE
ÇALIŞANI
Nisan 2014 tarihinde IC Vakfı’nın muhasebe departmanına yeni bir çalışanımız katıldı.
Muhasebe bölümünde göreve başlayan Perihan GÜLCE, IC Holding 3. Köprü Projesi
çalışanı olarak IC Holding bünyesinde görevini sürdürmesinin ardından, çalışma
hayatına IC Vakfı’nda devam etmektedir. Kendisine hoş geldin diyor ve yeni görevinde
başarılar diliyoruz.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
55
ŞİRİN AĞRIM
İsmin Ağrı ancak cismin devaların ortağı
Diyadin de Davut, Yılanlı Çelmikleri şifaların kaynağı
Dambat’ta maden suyu böbreklerin gerçek dostu, sağlığı
Güzellerin diyarı Serhat şehrim şirin Ağrım
İlkbaharda yaylalarda bin bir çeşit çiçek sanki lalezar
Kovanlardan çıkar çiçeklerden polen toplar arılar
Peteklerde tüm dertlere deva mis kokulu ballar var
Güzellerin diyarı Serhat şehrim şirin Ağrım.
Çok lezizdir Ağrı’nın loru , otlu peyniri, yağı
Abde dağında toplanır torba torba çirişi, cağı
Hasrettir gurbetteki hemşerinin hem hastası hem sağı
Güzellerin diyarı Serhat şehrim şirin Ağrım
Ağrı Dağı zirvesi her mevsimde karla buzla kaplıdır.
Saraylar içinde İshak Paşa Sarayı en muhteşem yapıdır
İki bin metre rakımdaki Alabalık Gölü ilahi bir payedir.
Buram buram tarih kokan Serhat şehrim şirin Ağrım
Kışın çok çetin geçer metrelerce kar yağar
Zemheride ısı eksi kırktır soğuk el yüz yakar.
Ağrılı kayakçıların tümü millidir ustaca kayar
Güzellerin diyarı serhat şehrim şirin Ağrım
Meteor çukuru dünyadaki mucizelerden biridir.
Ahmedi Hani mütefekkir ilim ehli evliyalar piridir.
Her vakitte mescitlerde camilerde cemaatler doludur
Erenler yurdu Serhat şehrim şirin Ağrım
Düğünlerde davul zurna ile halay çeker gençlerimiz
Bayramlarda helise yemeği vazgeçilmez geleneğimiz
Büyüklere saygı küçüklere eksik olmaz sevgimiz.
Töre terbiye dolu serhat şehrim şirin Ağrımı
İÇTEN BAKIŞ › 2014
İsmail DURAK
İbrahim Çeçen İlkokulu Müdürü, AĞRI
56
İsmail der soğuk da , sıcak da olsa yine Ağrı benim.
Tüm hemşerilerime var önemli güzel bir önerim
Gelin hep ele ele vererek şehrimizi yücelterek sevelim
Güzellerin diyarı serhat şehrim şirin Ağrım