TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ haber bülteni Yıl: 29 - Sayı: 176-177 / Mayıs-Temmuz 2014 İki ayda bir yayınlanmaktadır. İÇİNDEKİLER Başyazı2 Merhaba5 Şubeden Sahibi: İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adına Mart-Temmuz 2014 Etkinliklerimiz7 İnş. Müh. Ayhan EMEKLİ 2014 Mesleğe Hazırlık Kursları22 Sorumlu Yazı İşleri Yönetmeni: 44. Dönem İlçe Temsilcilerimiz24 İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adına İnş. Müh. Jale ALEL İMO’dan28 Yayın Kurulu Aydın NOĞAY Ayhan EMEKLİ Baner SANDALCI Ceren NARİN Fırat ÜMMETOĞLU Gülşen IŞIK 44. Dönem İşyeri Temsilcilerimiz25 Gürkan ERDOĞAN Hüseyin KUZU Jale ALEL Onur AÇIK Rahmi ALPER Serap ÜNAL Yayın Koşuları: Gönderilen yazıların yayınlanıp yayınlanmamasına Yayın Kurulu karar verir. Yazılardaki görüşler yazarlarına aittir. Yazılar kelime işlem programlarından birinde yazılmış olarak [email protected] adresine e-posta ekinde gönderilmelidir. İyi bir baskı kalitesi için yazılarda kullanılan fotoğraf, şema, tablo gibi görsel malzemelerin yüksek çözünürlüklü olması gerekmektedir. Bültenimizin bir sayfasında görsel malzeme bulunmayan yazılar yaklaşık 580 kelime (4.500 boşluklu karakter) içermektedir. Yazıların sayfa düzeni yeniden yapıldığı için yazar tarafından bültene uygun bir sayfa düzeni yapılmasına gerek yoktur. Yönetim Yeri: Anadolu Cad. Tepekule İş Merkezi, No: 40, Kat: 1 Bayraklı/İZMİR Telefon : 232 462 56 55 Faks: 232 462 11 67 web: www.imoizmir.org.tr e-posta: [email protected] Tasarım ve Sayfa Düzenleme: Erkan Kara Bu sayı 6500 adet basılmıştır. Şube üyelerine ücretsiz dağıtılır. Yayın Türü: Mesleki, Yerel, Süreli Yayın Baskı: Altındağ Grafik Matbaacılık 2839 Sokak No: 28 1. Sanayi Sitesi / İZMİR Tel: 0 232 457 58 33 Faks: 0 232 457 89 99 Basım Tarihi: 5 Ağustos 2014 TMMOB’den36 TMMOB İzmir İKK’dan40 İnceleme Hidroelektrik Enerjinin Türkiye’deki Öncelikli Önemi Em. Prof. Dr. Ünal ÖZİŞ42 İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı İş Kazalarının Gölgesinde VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı İnş. Müh. Onur AÇIK45 Hukuk Hukuk Keenlemyekün Av. Baki OKAN47 Sağlık Sağlığın Metalaşma(ma)sı Prof. Dr. Mustafa BAK49 Üyelerimizden Karar Kolay Değişmez İnş. Müh. Ruhi Mehmet ÇİLEK54 Geçmişten Gelen Kültürün Yansıması Karma Yapılar İnş. Müh. Murat BARIŞCAN55 Köy Enstitüleri Destanı Etkinliği Üzerine İnş. Yük. Müh. Hüseyin KUZU57 genç-İMO genç-İMO Nisan-Haziran Etkinliklerimiz58 Yapıcının Şimdiki Görevi: Yıkmak! Gökhan DOĞAN62 Tarihte Bugün: 1986 Meksika Dünya Kupası64 Kitaplar Arasında65 Mizah66 Bulmaca68 Başyazı BAŞYAZI Ayhan EMEKLİ İMO İzmir Şube Başkanı Değerli meslektaşlarım Şube genel kurulumuzu gerçekleştirmemizin ardından 44. dönemimizdeki ikinci bültenimizle sizlere ulaşıyoruz. Şube genel kurul ve seçimlerinden sonra İMO Genel Merkez ile TMMOB genel kurulları ve seçimlerini tamamladık. Yine siyasi partilerin adaylarını belirleme yöntemlerinin çok tartışıldığı, siyasilerin belediye yönetimlerine ilişkin söylemleri, oy kullanma ve sayımında yaşananlar ile sonrasında yapılan itirazlar sonucu iki il ve birçok ilçe-beldede tekrarlanmasına karar verilen yerel seçimleri 30 Martta geride bıraktık. Seçim sonuçlarını 17 Aralık süreci sonrasında ülkemiz açısından olduğu kadar seçilen belediye başkanları ve yeni oluşan belediye meclis yapılarıyla değerlendirdiğimizde kentlerimiz, halkımız, kamusal alanlar ve kamu yararı adına sorunların bilimsel yöntemlerle çözüleceğini ve karar süreçlerinde katılımcı demokrasinin kent yönetimlerinde gerçekleşeceğini söylememiz zor görünüyor. Son yıllarda kentlerimiz; yapılaşma, altyapı, ulaşım, afet riski ile bilimden uzak ve birbiriyle çelişkili merkezi-yerel yönetim karar ve uygulamaları nedenleriyle sorunlarının büyüyerek ağırlaştığı yaşanamaz bir hale gelmiştir. Planlama ve uygulamalar sürdürülebilirlikten uzak, imar rantı odaklı, kentlere ve yaşayanlara bütüncül bakış açısıyla çözüm üretmeyen, belirli çıkar çevrelerinin insiyatifine yönelik yasal düzenlemeleri arkasına alarak halkın söz hakkını yok sayan yönetim anlayışlarıyla hayata geçirilmek istenmektedir. Birçok Kent’te olduğu gibi İzmir’de de kamuya ait araziler en son Karayolları arazilerinde olduğu gibi özelleştirmeye kurban edilmektedir. Yerel seçimler sonrası Bütünşehir yasası gereği kapatılan İl Özel İdaresine ait taşınır-taşınmaz değerlerle ilgili karar geçtiğimiz günlerde alınmıştır. Özel idareye ait malların tümü Valilikçe kapalı kapılar ardında adeta kaçırılırcasına merkezi idareye devredilmiştir. Yerel yönetimin ve İzmir halkının görüşü sorulmaksızın böyle bir kararın alınması kent merkezinde bulunan Sümerbank Basma Fabrikası arazisi başta olmak üzere Özel İdare mallarının akıbetinin de özelleştirilme yoluyla yüksek yoğunluklu imara açılan Karayolları arazileri örneğindeki gibi olacağını, belirli kişi ve gruplara verileceğini akla getirmektedir. İzmirlilerin 2 Mayıs-Temmuz 2014 dişiyle tırnağıyla yarattığı, kent ölçeğinde İzmir’in kazanımı olan bu değerler halka açık olarak ve kentlilerin nefes alacağı yaşam alanlarına dönüştürülerek kamuda kalmalı, kamu yararına uygun olarak kullanılacak şekilde düzenlenmelidir. İzmir halkının endişeleri ancak bu karar tekrar gözden geçirilip düzeltilerek giderilebilecektir. Karabağlar’da 6306 sayılı yasaya dayanılarak Resmi Gazetede 31 Aralık 2012 tarihinde ilan edilen ve 540 hektar alandaki 15 mahallede 50.000 den fazla kişiyi ilgilendiren Bakanlar Kurulu riskli alan kararına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çalışmaları halkın bilgisi dışında sürdürülmektedir. Bu bölgede oturanlara son günlerde Bakanlıkça gönderilen mektupla uzlaşma görüşmelerine esas olmak üzere hak sahiplerinin alanda yapılan hâlihazır tespitine yönelik belgelerinin (tapu, yapı kullanma izni, belediyeden alınan bir belge, elektrik-su faturaları gibi) bakanlık yetkililerinin bulunmadığı bir adrese; bir özel şirketin bürosuna getirmelerinin istenmesiyle ancak “bilgi” edinilebilmiştir. Bugüne kadar gelinen süreçte anlaşılan odur ki halkın talepleri sorulmamış, yaşam biçimi, gereksinimleri, yeniden inşa edilecek binalarının ve mahallelerinin nasıl bir çevrede olmasını istedikleri araştırılmamıştır. Kimsenin yerinden olmayacağı dönüşüm uygulaması konusunda halkın endişeleri giderilmemiş, haklarının karşılığı olarak belirlenecek değer ile yeni durumun kendilerine getireceği yükümlülüklere ilişkin temel ilkesel yaklaşımlar hakkında hiçbir bilgi verilmemiştir. Yaşayanların taleplerinin alınacağı; geleneklerinin, kültürünün ve yaşamlarının çok değişime uğramadan oluşturulacak çözüme ilişkin tespitlerin elde edileceği ve bilgilendirmelerin yapılacağı saha çalışmaları ile desteklenmeyen, bir gizlilik perdesi arkasında halk açısından ciddi belirsizlikler içeren ve şeffaflıktan uzak yürütülen bu çalışma planlamaya ve sonrasındaki uygulamaya dair ciddi kuşkular ve güvensizlik yaratmaktadır. Merkezi idarenin yapacağı bu uygulamayla yeniden yaratacağı değerin boyutunun ne olacağı ve belirli müteahhit gruplarına çıkar sağlanabileceği endişesine karşı yaratılacak rantın kimler için kullanılacağı sorularını hak sahiplerinin ve kamuoyunun bilgilendirilme hakkı gereği yetkililer yanıtlamalıdır. Başyazı Uygulama sırasında yeni yapılaşma ve yasanın amaçladığı afet riskine karşı depreme dayanıklı yapı üretimi açısından meslek odalarının kamusal denetiminin sağlanması da mutlaka gereklidir. Ayrıca 6306 sayılı yasa kapsamındaki Kentsel Dönüşüm uygulamalarının Yerel Yönetimlerle birlikte yürütülmemesi imar, altyapı, ulaşım ve yasanın amacında belirtilen afet riskine karşı kentin bütününün planlanmasında uyumlu çözüm oluşturabileceği ya da toplumsal boyutlarda büyük sorunlara neden olacağı sorusu kent yönetimi açısından ele alınarak uygulama öncesinde yanıtını bulmalıdır. Değerli meslektaşlarım İzmir’de son yıllarda Kentiçi ulaşıma ilişkin metro, konak tünelleri, tramvay, birer birer işletmeye alınan yeni deniz ulaşım araçları ve otobüs hatlarındaki değişiklikle aktarmalı sistemin güçlendirilmesi olarak açıklanan çalışmalarla çok önemli ulaştırma projeleri ve düzenlemeleri hayata geçiriliyor. Basına yansıyan birçok aksama ve diğer sorunlarla ilgili haberler dahi göstermektedir ki Metro’nun Üçkuyular’a ve Bornova’ya uzatılması inşaatının onbir yıl süren yapım sürecinde teknik ve idari yönden proje safhası, inşaat yönetimi ve iş planlamasında oldukça başarısız bir çalışma yürütülmüştür. Tünel açma yöntemi, sert zeminin geçilememesi, yeraltı suyu, tüneldeki göçükler, müşavir firmanın yeterliliği vb. kaynaklı sorunlar ile istasyonlardan birinin iptal edilmesi ve çok sayıda müteahhidin işi bırakması sonucu son dönemlerde bitirilme tarihi açıklanmayan Üçyol-Üçkuyular hattındaki Metro inşaatı son günlerde basına yansıyan iki önemli haberle İzmir gündeminde yerini almıştır. Test seferlerinin başladığı ve yakın süreçte hattın yolcu taşıma ile işletmeye alınacağı yönündeki birinci habere karşın ikinci haberle kamuoyuna yansıyan ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden bir akademisyenin hazırladığı 6 Haziran 2012 tarihli tünelin güvenliğiyle ilgili çok ciddi olumsuz tespitler içeren rapor olmuştur. Bu teknik raporda belirtilen aşağıdaki tespitler Metronun işletme sürecinde ulaşımın güvenli sağlanacağına dair İzmir Büyükşehir Belediyesince zaman geçirmeden yanıtlanmalıdır: »» Tünelin tamamında ya da bir bölümünde proje değişikliğine gidilerek rayların altındaki balast ve traversler iptal edilmiş ve yerine invert betonu revizyonu yapılmış mıdır? Bu proje değişikliği hangi nedenle yapılmıştır? »» 2011 yılında tünelin tamamında ya da bir bölümünde üzerine rayların montajının yapılacağı inİMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ vert betonunda meydana gelen kabarma sonucunda 140 cm. kırılma meydana gelmiş midir? »» İnvert betonunda oluşan kabarma sonucunda kırılmanın sebebi olarak çalışmayan drenaj sisteminin neden olduğu tahmin edilemeyen su basıncı mıdır? »» Drenaj sisteminin çalışmamasına tünel kesit değişimlerindeki drenaj sistemindeki süreksizlikler midir? Bu soruna yol açan drenaj sistemi detaylarının projelendirilmesi ve projenin bu şekilde onaylanması mıdır? »» Eğer projeler kesintisiz ve sürekli tasarlanmış ise kontrol mekanizması drenajın hatalı yapılmasına nasıl izin vermiştir? »» Göçme sonrası invert güçlendirilmesi yapılmış mıdır? İnvert güçlendirmesinde hangi etkiler (su basıncı, statik-dinamik yükler, su yalıtımı vb.) ve kabul edilebilir yük değerleri esas alınarak mı yapılmıştır? »» Süreksizlik oluşacak şekilde yapılan drenaj sisteminde kalsiyum karbonat çözünmesi veya başka nedenlerle tıkanma meydana gelmiş midir? Eğer tıkanma meydana geldiyse drenaj sisteminin çözümü ve sürekliliği nasıl sağlanmıştır? »» Sistemin tıkanabileceği olasılığına karşı gerekli yedek drenaj sistemleri yapılmış mıdır? »» Raylar arası izin verilen rölatif deplasmanların 2 mm. mertebesini aşmaması ve dolayısıyla her gün binlerce yolcuyu taşıyacak trenlerin işletme sırasında can güvenliğini sağlaması açısından rijitliği şart olan invert betonarme güçlendirilmesi tüm hatta yapılmış mıdır? »» Yapılan projelendirme çalışmalarında deprem yüklerinin alınmadığı ve tünel kemerinin çok yetersiz kaldığı doğru mudur? Deprem yüklerine karşı Tünel kemerine betonarme, karbon lifli polimer elyaf vb. güçlendirme projesi ve uygulaması yapılmış mıdır? Kentimizin ulaşımına yönelik Konak tünelleri, tramvay, otobüs düzenlemesi, İzban ve yeni alınan ulaşım araçlarına ilişkin değerlendirmelerimizi sonraki bültenlerimizde sürdüreceğiz. Mayıs ve Haziran aylarını yine oldukça yoğun gündemli geçirdik. Tüm emekçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı otoriter yönetimin baskı, Mayıs-Temmuz 2014 3 Başyazı şiddet ve yasaklamalarına rağmen kutladık. Manisa Soma`da 13 Mayıs’ta meydana gelen kömür madeninde iş kazası diyemeyeceğimiz katliamda resmi açıklamalara göre 301 işçi yaşamını yitirdi. Kömür madenlerini işletmesinin kiraya verilmesi yöntemiyle özelleştirmeyi alan Soma Holding daha ucuz kömür çıkartmayı vaat ederek işçi sağlığı ve güvenliğinin temel önlemlerini maliyet olarak gördüğü yatırımlarını yapmayarak almamış, teknolojisini geliştirmemiş, gerekli denetimler kâğıt üzerinde yapılmış, siyasi iktidar konunun Meclis`te görüşülmesini engellemiştir. Öfkemiz, kızgınlığımızın çok büyük, acımızın çok derin olduğu bu katliamda yakınlarını kaybeden ailelere baş sağlığı ve sabır diliyoruz. Soma madenlerinin Meclis`te görüşülmesini engelleyenler, gerekli denetimi yapmayan ilgili Bakanlık yetkilileri ve Bakanlar istifa etmelidirler. Haziran ayında Gezi direnişinin yıldönümünde Türkiye başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere birçok ilde düzenlenen barışçıl gösterilerin polis şiddetiyle dağıtıldığını ve çok sayıda haksız gözaltı ve yaralılarla siyasi iktidarın tahammülsüzlüğünü ve hukuksuzluğunu bir kez daha yaşadı. Başbakanın “polisimiz destan yazdı” diyerek polis şiddetini adeta meşrulaştırdığı Ülkemiz en doğal demokratik hakların kullanılamadığı, barışçıl protesto gösterilerinin bile şiddet kullanılarak dağıtıldığı baskıcı, otoriter bir ülke haline gelmiştir. Yasalaştırılan kanunlarla, tarafsızlığı giderek sorgulanan hukuk yoluyla hak ve adaletin sağlanması giderek imkânsızlaştığı bir dönemde İnşaat Mühendisliği hizmetinin uzmanlık gerektiren bir meslek olduğunu; Bilimi, aklı, kamu yararını, emeği, tam bağımsızlığı ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. Bu yıl da 2013-2014 döneminde lisans öğrenimlerini tamamlayarak aramıza katılan genç meslektaşlarımızın Dokuz Eylül, Ege ve Celal Bayar Üniversitelerindeki mezuniyet törenlerine katıldık. Genç İnşaat Mühendisi meslektaşlarımıza aramıza, meslek örgütümüz İnşaat Mühendisi Odamıza hoşgeldiniz diyor, hepinizi kutluyorum. Sevgi, Saygı ve Selamlarımla… DUYURU 17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİ YILDÖNÜMÜ ETKİNLİKLERİ 17 Ağustos 1999 Gölcük Depreminin yıldönümünde, Şubemiz tarafından depreme karşı duyarlılık yaratmak amacıyla kentimizde ve çeşitli ilçelerinde geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da etkinlikler düzenlenecektir. 12-13 Ağustos 2014 tarihlerinde kent merkezlerinde açılacak stantlarda görev alacak İnşaat Mühendisleri yapı stoğumuzun durumu ve vatandaşların farkındalığını ölçmek adına düzenlediğimiz anketlerin uygulamasını ve bilgilendirme çalışmasını yapacaklardır. Stantlarda Şubemiz ve İMO tarafından hazırlanan deprem broşürleri dağıtılacaktır. 14 Ağustos 2014 tarihinde Şubemiz tarafından İzmir Ticaret Odası ile birlikte “Gölcük Depremi’nin 15. Yılında Kentimizde Yapılaşma” konulu bir panel düzenlenecektir. Aynı günün akşamında Alsancak İskelesi önünde Deprem konulu bir forum gerçekleştirilecektir. 18 Ağustos 2014 tarihinde saat 21.00’de Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde depreme duyarlılığı vurgulayan meşaleli bir yürüyüş yapılacaktır. Aynı zamanda kentimizde halkın yoğun olarak yaşadığı merkez cadde ve meydanlarda asacağımız büyük boy afiş ve pankartlarımızla görsel olarak depreme karşı güvenli yapının önemi ve bütün yapıların İnşaat Mühendisliği hizmeti alınarak inşa edilmesi gerekliliği vurgulanacaktır. Ayrıca geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da gazetelerde depremle ilgili yazılarımızın yayınlanması, özel ek çıkarılması çalışmaları yapılmaktadır. 17 Ağustos depreminin 15. yıldönümünde mesleğimizin ve meslek odalarımızın önemini bir kez daha hatırlatıyor, depremde yaşamını yitiren yurttaşlarımızı saygıyla anıyoruz. İMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu 4 Mayıs-Temmuz 2014 Yayın Kurulundan MERHABA Yayın Kurulu Kendi seçimlerimiz, yerel yönetim seçimleri ve Soma faciasının ardından ardından sizlere merhaba diyoruz Bülten’in bu sayısında. Bülten’in bu sayısında yine dünya ve ülke gündeminin yoğun olduğu günlerde birlikteyiz aynı zamanda. Bu nedenledir ki, seçimlerin ardından yapmayı planladığımız değerlendirme yazımızı bir başka sayımızda ele alma zorunluluğu doğmuştur. Ülkemizin 17 Aralıktan bu yana yaşadıkları, siyasi iktidarın bu yaşananlar karşısında takındıkları tavır, ortaya koyduğu yönetim anlayışı ve yapageldikleri bizi bir kez daha bu konulara değinme zorunda bırakmıştır. Kendisi gibi düşünmeyenlerin bulunmasına tahammülsüz, eleştiriye kapalı yapılanma, söylem ve eylemlerine devam eden siyasal iktidarın yıllar önce ikrar etmiş olduğu “demokrasi bizim için bir araçtır” zihniyetinin yansımalarını görmekteyiz ve yaşamaktayız son günlerde. Öte yandan siyasi iktidarın yine kavram kargaşası yaratan söylemlerinde; toplumu ayrıştırıcı, ötekileştirici konuşmaları da son hızla devam etmektedir. Bu nedenle, bizim yıllar önce siyasi iktidar, bir korku imparatorluğu kurarak, kitleleri birbirinden soyutlamakta, insanları yalnızlaştırmakta, örgütsüzleştirme ve böylece emperyalizm ve kendi siyasi iktidarı için dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışmaktadır tespitimizdeki korku imparatorluğu terimini yine takiyye yaparak kurmuş olduğu bu korku imparatorluğunun ortaklarına karşı kendi lehine yine halkı kandırmak amacıyla diline dolamış olması hiç de şaşırtıcı olmasa gerektir. Yaşamın tüm alanlarında adam kayırma, kendinden olmayanın hakkını yeme ya da yok sayma hal ve durumlarının nasıl zirve yaptığını görsel ve yazılı basından canlı canlı izlerken kimi zaman herhangi birimiz de bu yapılanların muhatap öznesi olabilmekteyiz. Çatışmacılık, ötekileştirme, hakaret ve saygısızlık siyasal iktidarın alametifarikası haline gelmiştir. Buradaki asıl amacın koşulsuz biat ve itaat olduğu da aşikardır. Soma’da meydana gelen 301 maden işçisinin ölmesine neden olan iş cinayeti sonucunda tavrının aynı olduğu da gözler önüne serilmiştir. Bu durumları bilerek bir kez daha siyasal iktidara çağdaş demokrasilerin örgütlü toplumdan geçtiği, siyasal iktidarların toplumun yapısına ve örgütlü mücadelesine İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ ve dolayısıyla muhalefetine saygı duyması gerektiği, toplumun, toplumsal örgütlerin talep ve önerilerini dikkate aldığı oranda kendilerinin başarılarının artacağını ve bir gün kendilerinin bu örgütlere ihtiyaç duyabileceklerini hatırlatmadan geçemeyeceğiz. Bu kapsamdan olmak üzere yıllardır İSG konusunda yaptığımız eleştiri ve önerileri hatırlatmak yararlı olacaktır. İş Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda Türkiye’nin ölümlü iş kazalarında geldiği nokta vahim, üzücü ve asla kabul edilebilir bir durum değildir. Hem insan, hem yurttaş, hem de mühendis olarak siyasal iktidara iş sağlığı ve iş güvenliğinin insani bir sorumluluk olduğunu, temel bir hak olduğunu, herkesin sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışma hakkına sahip olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Bu konuda yapılacak her türlü düzenlemenin, geliştirilecek teknolojilerin insanı yok sayan değil, insan odaklı insana değer veren yaklaşımların kullanılması bir zorunluluktur. Siyasal iktidarın yaptığı gibi; depremlerden, Soma’daki ve benzeri maden kazalarından, ya da tüm iş kazalarından sonra kader, takdiri ilahi diyerek geçiştirmeye hiç kimsenin hakkı bulunmamaktadır. Depremden sonra toplanma yerlerine AVM ve rantiyeler dikerek, İSG yasasını çıkardıktan sonra uygulamaya bile fırsat verecek kadar zaman geçmeden yasayı işverenler lehine değiştirmek bu konuda da siyasal iktidarın vebalini artırmaktadır. Yani bu konularda yaşadıklarımız bir deprem ya da iş kazası değil düpedüz katliam ve iş cinayetidir. Siyasal iktidarın; geldiğinden beri uyguladığı ve halen uygulamaya sokmaya devam ettiği, ekonomik, toplumsal, hukuk ve sosyal alandaki düzenlemeler sonucunda; elimizden alınanlar ve yerine ikame edilenleri hepimiz yaşayarak görmekteyiz. Bütün bu hususları önceki sayılarımızda sizlerle birlikte tespit ederek paylaşmıştık. Ancak; suyumuza, derelerimize, parklarımıza, meydanlarımıza, doğanın katline, özelleştirmelere, piyasalaştırmaya karşı, bilim, teknoloji ve mesleki birikimlerimizi halk yararına, emekten ve halktan yana, dolayısıyla kendimizden ve geleceğimizden yana kullanmayı esas almakla yükümlü olduğumuzu bir kez daha belirtmeliyiz. Ses çıkarmaya devam etmeliyiz. Bunu yaparken de TMMOB Başkanı Teoman Öztürk’ün belirttiği gibi “Yüreğimizdeki insan sevgisini ve yurtseverliği, baskı ve zulüm yöntemlerinin söküp atamayacağının bilinci içinde, bilimi ve tekniği, emperyalizmin ve Mayıs-Temmuz 2014 5 Yayın Kurulundan sömürgenlerin değil, emekçi halkımızın hizmetine sunmak için her çabayı güçlendirerek sürdürme yolunda inançlı ve kararlıyız.” tespitini kendimize alacağımız düsturlardan biri yapmalıyız. Siyasi iktidar tarafından yapılan ve yapılmak istenilen dönüşüm, girişim ve oluşumlara karşı durmanın toplumun en geniş kesimini kapsayan emperyalizmin yok etme hedefinde yer alan güçlerin ortak siyasi ekonomik ve toplumsal mücadelesi ile olanaklı olduğunu da unutmamak gerekmektedir. Önemli olan bizim ürettiklerimizin ve yanında yer aldıklarımızın ne olduğudur. Dünyayı ve yaşananları değiştirmek, hakim olan emperyalist küreselleşmenin karşısına başka bir küresel dünya oluşturmak mümkündür. Bu ise; değişimin ve gelişimin insandan ve toplumdan yana olduğu bir küreselleşme, eşitsizliğe karşı eşitliği, yoksulluğa karşı refahı, tüketimciliğe karşı üretkenliği, bireyciliğe karşı toplumsal dayanışma ile akıl ve bilimin yol göstericiliğini sahiplenerek olanaklıdır. İşte bu nedenle; 1 Mayıslarda emekten yana dayanışma için, haklarımızı korumak için alanlardayız, çalışma yasaları, işçi sağlığı ve güvenliği mevzuatı ve çalışma yaşamındaki uygulamalarda düzenli yaşanan gerilemelere karşıyız, mesleki haklarımıza ve örgütlülüğümüze yapılan saldırılara karşıyız, toplum içinde yapılan bizimkiler ve ötekiler ayrıştırılmasına karşıyız. Aslında şöyle bir düşünsek; bu liste ne kadar çok başlık kapsamakta. Siyasal iktidarlardan beklenen ise bu taleplere cevap verecek uygulamaları yaşama geçirmek olmalıdır. Bir yandan ülke siyasi ve ekonomik yaşamda böyle karmaşık süreçleri yaşarken, kendi örgütsel çalışmalarımız da devam etmektedir. Bültenin diğer sayfalarında, mühendislerin bilim adamı, aydın kimliği nedeniyle yaşamında, yaptığı işlerde, bilime olduğu kadar toplumsal sorumluluklarına da yer vermelidir bilinci içerisinde, kökleşmiş meslek odası ilkelerimizin ışığında çalışma, etkinlik, faaliyet, iş ve işlemler gibi örgütsel olarak yaptığımız çalışmaları görebiO halde her türlü gelişimi üretim ilişkileri açısından lirsiniz. Ancak; İMO Genel Kurulunda İzmir Şube irdeleyip, yorumlayarak, yaşamın her alanını oldu- olarak, üyelerimize yönelik kararlar alınmasında ğu gibi mesleğimizin uygulanabilirliğini de mesleki gösterilen gayret ve başarıyı da buradan belirtmeden çalışma anlayışlarının dışında ve üstünde siyasetle geçmemeliyiz. Bu çalışmalar, genç meslektaşlarımıilişkilendirilerek duruş, davranış ve tercihlerimi- zın etkin gayreti; Şube Başkanımız Tahsin Vergin’in zi belirlemeliyiz her şeyden önce. Çünkü ülkeyi ve “örgütlenme ve örgütlülük için ayrışma değil birliktoplumu ilgilendiren bu sorunlar ve siyasal iktidarın telik” bakış açısıyla yaptığı çalışmaların ve genç mesçözüm/çözümsüzlük için uygulayacağı politikalar ve lektaşlara verdiği önemin bir tezahürüydü aslında. alacağı kararlar mesleğimizi doğrudan etkileyeceği için savunma ancak bu yolla yapılabilecektir. Çünkü Her türlü engellere rağmen ödün vermeden, doğİMO’nın ülke, halk, üye ve mesleğimizin çıkarlarını ruları savunmaktan geri durmayan, birikimlerini savunup koruyabilmesi için siyasetle iç içe olması ge- toplumun yararına kullanma şiarını yaşama geçirrekmektedir. Çünkü gittikçe işçileşen, yaşam şartla- me hedefinden sapmayan “demokrasi ve toplum için rı zorlaşarak standartları düşen, işten atılan üyelerin bir ses, mesleğimiz ve meslektaşımız için bir nefes” hakları ancak bu yolla savunulabilecektir. Çünkü olmayı başarabilen bir örgüt için söz söylemeye, ses yukarıda sadece bir kısmını sıraladığımız sorunların çıkarmaya devam etmeliyiz hep birlikte. çözümleri için verilecek mücadelede alacağımız yer, Odamızın ve üst Birliğimizin başarısını da belirleye- Sevgilerimizle. cektir. Çünkü çok geç olmadan ses çıkarmak ancak bu yolla yapılabilecektir. Diğer taraftan çağdaş demokratik toplumun örgütlü toplum olduğunu, bağımsız olunmadan demokratik uygulamaların olamayacağını unutmamalıyız. Yine bir kez daha belirtmeliyiz ki, bizim gibi mesleki demokratik kitle örgütü olan meslek örgütlerinin varlığı da çağdaş demokratik toplumların olmazsa olmazıdır. Ülkemizin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının talan edilmesine, bilime, tekniğe aykırı her türlü uygulama ve girişime karşı verilen mücadeleler de bu örgütlerin, toplumsal, ekonomik gelişim, kalkınma ve çağdaşlaşma adına yapılması gerekenlere işaret etmektedir. 6 Mayıs-Temmuz 2014 Şubeden MART-TEMMUZ 2014 ETKİNLİKLERİMİZ İşyeri Temsilcilik Seçimi 26 Mart 2014 Üyelerimiz ile Şubemiz arasındaki bağın oluşturulması ve iletişimin daha etkin bir şekilde sağlanması amacıyla işyerlerindeki üyelerimizin kararıyla belirlediğimiz işyeri temsilcilerimizin seçimine Ege Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde ve Ege Üniversitesi Yapı işleri Daire Başkanlığında başladık. ler için ayrılan ödeneklerle sadece güvenli, işlevsel ve ekonomik yapılar yapılmasının hedeflendiği belirtilerek bundan böyle yapılması düşünülen kıyı yapıları ve liman tasarım ilkeleri arasına çevre ile uyum, yöre insanının gereksinimleri ve estetik unsurların katılması gerektiği vurgulanmıştır. Seminer Sunay Akçaoğlu ve Veli Akçaoğlu’nun 25 Haziran-11 Temmuz 2009 tarihleri arasında İspanya`ya yaptıkları gezide görüntüledikleri Valencia, Peñıscola, Benicarló, Vinaròs, Tarragona, Barcelona, Garraf ve Les Botigues limanlarındaki kıyı yapılarından örnekler ve bu yapılar hakkında bilgi verilmesiyle devam etti. “Projeci Üyelerle Toplantı Yapıldı” 4 Nisan 2014 Şube Yönetim Kurulumuz tarafından İMO Genel Kurulu öncesi projeci üyelerimizin görüş ve önerilerini almak amacıyla bir toplantı gerçekleştirildi. “Kıyı Yapıları Tasarım İlkelerine Yeni Bir Bakış ve İspanya Limanlarından Örnekler” Semineri Gerçekleşti 3 Nisan 2014 İnş. Müh. Sunay Akçaoğlu ve İnş. Yük. Müh. Veli Akçaoğlu tarafından sunulan “Kıyı Yapılarının Tasarım İlkelerine Yeni Bir Bakış ve İspanya Limanlarından Örnekler” başlıklı seminer Şubemiz Konferans Salonu`nda gerçekleştirildi. Seminerde Kıyı Yapıları Tasarım İlkelerinin ülkemizde göz önünde bulundurulan unsurları, bu projeİMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Mayıs-Temmuz 2014 7 Şubeden İşyeri Temsilcilik Seçimi 7 Nisan 2014 Batıçim Batıbeton A.Ş. ve İzbeton AŞ de temsilci seçimini tamamladık. İMO 43. Dönem 4. Danışma Kurulu’na katıldık 10 Nisan 2014 İMO Teoman Öztürk Konferans Salonu`nda “44. Olağan Genel Kurul hazırlık çalışmaları” gündemiyle toplanan İMO 43. Dönem 4. Danışma Kuruluna Şubemiz Danışma Kurulu üyeleriyle katıldık. Danışma Kurulunda Şube Başkanımız Ayhan Emekli, Şube Sekreter Üyemiz Jale Alel, Danışma Kurulu üyelerimiz Ali Fuat Günak ve Necati Atıcı gündemdeki konularla ilgili görüşlerini dile getirdiler. Liselerde Meslek Tanıtım Toplantıları 10-25 Nisan 2014 İzmir’deki çeşitli liselerin davetiyle katıldığımız meslek tanıtım toplantılarında meslek alanlarımızı tanıttık. Toplantı tarihleri ve katılan kişiler aşağıdaki tabloda yer almaktadır: 10 Nisan 2014 - Tuğba Özbek Anadolu Lisesi Erhan Arslan (Şube Yönetim Kurulu Sayman Üyesi) 16 Nisan 2014 - Nevvar-Salih İşgören Anadolu Lisesi Erhan Arslan (Şube Yönetim Kurulu Sayman Üyesi) İşyeri Temsilcilik Seçimi 8 Nisan 2014 TCDD 3. Bölge Müdürlüğü ve Dokuz Eylül Üniversitesi Yapı İşleri Daire Başkanlığında temsilci seçimini tamamladık. 24 Nisan 2014 - Övgü Terzibaşıoğlu Anadolu Lisesi Fırat Ümmetoğlu (Şube Yönetim Kurulu Üyesi) 25 Nisan 2014 - Büyükçiğli Anadolu Lisesi Onur Açık (Şube Yönetim Kurulu Yedek Üyesi) 25 Nisan 2014 - Emlakbank Süleyman Demirel Anadolu L. Ceren Narin (Şube Yönetim Kurulu Yedek Üyesi) İnşaat Mühendisleri Odası Genel Kurulu’na katıldık 11-13 Nisan 2014 Ankara’da yapılan İMO 44. Dönem Olağan Genel Kurulu’na İMO delegelerimizle birlikte katıldık. Genel Kurul ve seçimlerle ilgili detaylı bilgi “İMO’dan” sayfalarımızda yer almaktadır. “Köy Enstitüleri Destanı” Belgesel Gösterimi ve Söyleşisi Gerçekleşti 16 Nisan 2014 Üyemiz Ahmet Gürel`in hazırlamış olduğu “Köy Enstitüleri Destanı” belgeseli Şubemizde gösterildi. Etkinlikte ayrıca Köy Enstitüsü mezunu Osman 8 Mayıs-Temmuz 2014 Şubeden Atıcı ve Mustafa Tüzen`in katılımlarıyla bir söyleşi gerçekleşti. Söyleşide Osman Atıcı ile Mustafa Tüzen, eğitim dönemlerinde yaşadıkları koşulları ve ilginç anılarını paylaştılar. Etkinlik sonunda Ahmet Gürel, Osman Atıcı ve Mustafa Tüzen’e teşekkür plaketi sunuldu. genç-İMO Temsilcileriyle Toplantı 19 Nisan 2014 İlçe Temsilcilik Ziyaretleri ve Eğilim Yoklamaları genç-İMO üniversite ve sınıf temsilcileri ve Yönetim Kurulu üyelerimizin katılımıyla Şubemizde kahvaltılı bir toplantı gerçekleştirdik. Toplantıyla ilgili detaylı bilgi bültenimizin genç-İMO sayfalarında yer almaktadır. 18 Nisan 2014 Selçuk, Tire ve Ödemiş temsilciliklerimizde üyelerimizle bir araya gelerek 44. dönem temsilcilerimizi belirlemek amacıyla eğilim yoklaması yaptık. Toplantılarda yeni dönem programı başta olmak üzere düzenlenecek eğitim ve seminerler konusunda üyelerimizin görüş ve önerilerini aldık. Doğa Yürüyüşü 20 Nisan 2014 Kordelya Dağcılık Kulübü ile birlikte Tire’de bir doğa yürüyüşü gerçekleştirdik. İşyeri Temsilcilik Seçimi 22 Nisan 2014 İZSU Genel Müdürlüğünde temsilci seçimini tamamladık. İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Mayıs-Temmuz 2014 9 Şubeden “Adnan Menderes Havalimanı İç Hatlar Terminali İnşaatı Tanıtımı” Semineri Gerçekleşti 24 Nisan 2014 Şubemiz Konferans Salonunda gerçekleşen seminerde İzmir Adnan Menderes Havalimanı İç Hatlar Terminali inşaatında görev alan Proje Müdürü İnş. Y. Müh. Fatih KAN, Teknik Ofis Şefi İnş. Müh. Kerem KURUM, Teknik Ofis Mühendisi İnş. Y. Müh. Aynur Hürriyet ŞEŞEN tarafından inşaatın planlama ve organizasyon aşaması; eski yapıların yıkımı ve geri dönüşüm süreci; iş organizasyonu; iş güvenliği önlemleri; inşaatın bir kısmında uygulanan üç boyutlu tasarıma, planlama ve bütçe boyutlarının eklenmesi uygulaması; yeşil bina uygulaması ile havalimanının işletmesi gibi konularda detaylı bilgiler verildi. Soru-cevap bölümüyle biten seminerin sonunda sunum yapan meslektaşlarımıza plaket verilerek teşekkür edildi. İzmir İl Koordinasyon Kurulu bileşenleriyle birlikte TMMOB pankartı arkasında katıldık. Bilgisayar Destekli İş Planı Hazırlama Kursu 2-27 Mayıs 2014 4 hafta süren Bilgisayar Destekli İş Planlama hazırlama kursumuza 24 üye ve öğrenci üyemiz katıldı. Doğa Yürüyüşü 4 Mayıs 2014 Kordelya Dağcılık Kulübü ile birlikte Değirmendere-Özdere doğa yürüyüşünü gerçekleştirdik. Komisyonlar Ortak Toplantısı 5 Mayıs 2014 TCK 2. Bölge Müdürü ziyareti 25 Nisan 2014 TCK 2. Bölge Müdürü İnş. Müh. Abdülkadir Uraloğlu Şube Başkanımız Ayhan Emekli’yi ziyaret etti. Görüşmede Karayolları 2. Bölge Müdürlüğünün yapmakta olduğu yatırımlar ve bu çalışmalara yapabileceğimiz teknik geziler hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Yüksek Binaların Performansa Göre Tasarımına Giriş 26 Nisan – 11 Mayıs 2014 Toplam 4 hafta süren ve 24 üyemizin katıldığı kursa eğitmen olarak Prof. Dr. M. Nuray Aydınoğlu, Prof. Dr. Sinan Akkar, Dr. Şeref Polat, Dr. Cüneyt Tüzün, Dr. Utku Celep katıldılar. 1 Mayıs Mitingi 1 Mayıs 2014 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü`nde Gündoğdu Meydanı’nda yapılan mitinge TMMOB 10 Mayıs-Temmuz 2014 Şubemiz çalışma komisyonlarına katılmak isteyen üyelerimizle Şubemiz Konferans Salonunda ortak bir toplantı gerçekleştirdik. Toplantıda Şube Başkanımız Ayhan Emekli’nin komisyonlardan beklentilerimizi aktardığı açılış konuşmasının ardından Komisyonlar Sekreteryası üyeleri Hüseyin Mumcuoğlu “Motivasyon ve Genel Hedefler”, Abdullah İncir “Komisyonların Çalışma Prensipleri” konularında sunumlar yaptılar. Şubeden IdeCad Kursu Türk Sanat Müziği Korosu Konseri 5-28 Mayıs 2014 tarihleri arasında süren “Betonarme Yapıların Bilgisayar Ortamında Projelendirilmesi ve Çizimi - IdeCad” kursumuza 26 üye ve öğrenci üyemiz katıldı. Üyemiz İnşaat Mühendisi Selim ÖZTAŞ yönetimindeki Şubemiz Türk Sanat Müziği Korosu`nun Dokuz Eylül Üniversitesi Mûsıkî Günleri kapsamında düzenlenen konseri 8 Mayıs 2014 Perşembe günü üyelerimiz ve yakınlarının yoğun katılımıyla DEÜ Sabancı Kültür Sarayı`nda gerçekleşti. Sunuculuğunu TRT Sanatçısı Neşe Öztaş`ın yaptığı konsere solist olarak üyemiz İnşaat Mühendisi Semih BAYRAKTAR katıldı. Konserimize katkıda bulunan Nida İnşaat ve A Yapı firmalarına teşekkür ederiz. 5-28 Mayıs 2014 Deniz Gezmiş Anması 6 Mayıs 2014 Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmelerinin yıldönümünde DİSK, KESK ve TMMOB İzmir İKK tarafından Kıbrıs Şehitleri caddesinde düzenlenen anma etkinliğine katıldık. 8 Mayıs 2014 Çiğli Belediye Başkanını ziyaret 8 Mayıs 2014 Son yerel seçimlerde seçilerek göreve başlayan Çiğli Belediye Başkanı meslektaşımız İnşaat Mühendisi Hasan Arslan’ı makamında ziyaret ettik. Hasan Arslan’a yeni görevinde başarılar diledik ve meslek alanımızla ilgili konularda ortak çalışma dileğimizi ilettik. Doğa Yürüyüşü 11 Mayıs 2014 Kordelya Dağcılık Kulübü ile birlikte düzenlenen Selçuk-Şirince Doğa Yürüyüşünü gerçekleştirdik. 37. Yapı Fuarına katıldık 9-10 Mayıs 2014 İşyeri Temsilcilik Seçimi 8 Mayıs 2014 Çiğli Belediyesinde işyeri temsilci seçimini tamamladık. İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ 6-10 Mayıs 2014 tarihlerinde YEM tarafından İstanbul Büyükçekmece’de düzenlenen 37. Yapı Fuarına katıldık. 40 inşaat mühendisi, 45 genç-İMO üyesi ile 2 gün katılım gösterdiğimiz gezimizin 2. günü genç-İMO üyelerimize İnönü Stadyumu inşaatına teknik gezi düzenlendi. Mayıs-Temmuz 2014 11 Şubeden Komisyon Toplantıları Başladı 12 Mayıs 2014 Şubemiz 44. Dönem Komisyon çalışmalarına Afet ve Deprem Bilincini Yaygınlaştırma ve Yapı Stoğunu İyileştirme, Kamu Çalışanları ve Yüklenici İnşaat Mühendisleri komisyonlarının toplantılarıyla başlandı. Soma Maden Kazasıyla ilgili Yürüyüş ve Basın Açıklaması İlçe Temsilcilik Ziyaretleri ve Eğilim Yoklamaları 16 Mayıs 2014 Menemen ve Bergama temsilciliklerimizde üyelerimizle bir araya gelerek 44. dönem temsilcilerimizi belirlemek amacıyla eğilim yoklaması yaptık. Toplantılarda yeni dönem programı başta olmak üzere düzenlenecek eğitim ve seminerler konusunda üyelerimizin görüş ve önerilerini aldık. 14 Mayıs 2014 13 Mayıs 2014 günü Soma Eynez Maden Ocağında meydana gelen ve 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği kazayla ilgili olarak Sendikalar ve demokratik kitle örgütleriyle birlikte Basmane Meydanında toplanarak Konak Meydanına kadar yürüdük. Gerekli önlemlerin alınarak iş cinayetlerinin son bulması konusundaki duyarlılığımızı ve taleplerimizi dile getirdik. Soma’daki Toplu İş Cinayetini Protesto 15 Mayıs 2014 Soma’da meydana gelen ve 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği iş cinayetine karşı Sendikalar ve demokratik kitle örgütleriyle birlikte Basmane Meydanında toplandık. Ege Üniversitesi Kariyer Günleri 15 Mayıs 2014 EÜ İnşaat Mühendisliği Bölümünün düzenlediği Kariyer Günleri etkinliğine katılarak inşaat mühendisi olacak gençlerimize meslek alanlarımızla ilgili bilgiler verdik. Düzenlemesini üyemiz Gülben Çalış’ın, moderatörlüğünü Prof. Orhan Yüksel ve Prof. Dr. Kambiz Ramyar’ın yaptığı etkinlikte Yönetim Kurulu üyemiz Fırat Ümmetoğlu Odamızı ve genç-İMO örgütlüğünü anlattı. Yönetim Kurulu yedek üyemiz Ceren Narin, üyelerimiz Hakan Özel, Mine Çaçtaş, Sonay Perçin, Dr. Bülent Kaçmaz, Erdal Yüksel ve Erhan Yoğurtçu çalıştıkları alanlar ve kurumların yaptıkları işlerle ilgili bilgiler verdiler. Soma İncelemesi 16 Mayıs 2014 Soma’da meydana gelen maden faciasının yaşandığı yere gidilerek yapılan çalışmalarla ilgili incelemelerde bulunduk. Taşeronlaşmaya Karşı Miting 21 Mayıs 2014 DİSK, Türk-İş, KESK ve TMMOB’un çağrısıyla Taşeron Sistemine karşı duruşumuzu göstermek, başka ölümler yaşanmamasını istemek amacıyla Basmane Meydanında toplanarak Konak’ta bulunan Merkez Bankası İzmir Şubesi’ne kadar yürüdük. 12 Mayıs-Temmuz 2014 Şubeden Karabağlar Belediye Başkanını ziyaret 20 Mayıs 2014 Son yerel seçimlerde seçilerek göreve başlayan Karabağlar Belediye Başkanı Harita Mühendisi Muhittin Selvitopu’nu makamında ziyaret ettik. Muhittin Selvitopu’na yeni görevinde başarılar diledik ve meslek alanımızla ilgili konularda ortak çalışma dileğimizi ilettik. Sualtı Boru Hatları Semineri 22 Mayıs 2014 DEÜ İnş. Müh. Böl. Hidrolik Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Dr. Mustafa Doğan tarafından sunulan `Sualtı Boru Hatları - Tasarım ve Stabilite` konulu seminer 22 Mayıs 2014 Perşembe günü Şube Konferans Salonumuzda gerçekleştirildi.Seminerde sualtı boru hatlarıyla ilgili dünyadan çeşitli örnekler ve bu hatların tasarımı ile ilgili teknik bilgiler verildi. Karşıyaka Belediye Başkanını ziyaret 26 Mayıs 2014 Son yerel seçimlerde seçilerek göreve başlayan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ı makamında ziyaret ederek yeni görevinde başarılar diledik. Meslek alanımızla ilgili konularda ortak çalışma dileğimizi ilettik. DEÜ Meslek Tanıtımı 27 Mayıs 2014 Dokuz Eylül Üniversitesi son sınıf öğrencilerine meslek alanımızıın tanıtılması amacıyla düzenlenen söyleşiye katıldık. Etkinlikle ilgili ayrıntılı bilgi genç-İMO sayfalarımızda yer almaktadır. TMMOB İzmir İKK’dan Soma Açıklaması 28 Mayıs 2014 TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından Soma’da yaşanan maden faciasına yönelik bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada faciasının sorumlusunun, ‘işçi sağlığı ve iş güvenliğini patronların insafına bırakan’ siyasi iktidar olduğuna işaret edildi. Basın açıklamasıyla ilgili detaylı bilgi Bültenimizin TMMOB İzmir İKK’dan bölümünde yer almaktadır. Soma İçin Adalet ve Vicdan Nöbeti 26, 27, 30 Mayıs 2014 TMMOB İzmir İKK, İzmir Barosu ve İzmir Tabip Odası tarafından 26-29 Mayıs tarihleri arasında İzmir’in çeşitli yerlerinde düzenlenen “Soma İçin Adalet ve Vicdan Nöbeti” 30 Mayıs 2014 tarihinde Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde yapılan basın açıklamasıyla sona erdi. İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Mayıs-Temmuz 2014 13 Şubeden Ürün Tanıtımı: Layher İskele Sistemleri 28 Mayıs 2014 Layher firması tarafından sunulan “Layher İskele Sistemleri - İnşaat ve Endüstriyel Sektörlerde Güvenlikli İskele Kullanımı” semineri Şube Konferans Salonumuzda gerçekleşti. TMMOB Genel Kurulu 29 Mayıs - 1 Haziran 2014 29-30-31 Mayıs - 1 Haziran 2014 tarihlerinde Ankara’da yapılan TMMOB 43. Olağan Genel Kurulu’na katıldık. Genel Kurul ile ilgili detaylı bilgiler Bültenimizin TMMOB’den bölümünde yer almaktadır. Ege Üniversitesi Meslek Tanıtımı 30 Mayıs 2014 Ege Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü son sınıf öğrencilerine meslek alanımızın tanıtılması amacıyla düzenlenen söyleşiye katıldık. Etkinlikle ilgili ayıntılı bilgi genç-İMO sayfalarımızda yer almaktadır. Ürün Tanıtımı: “Yeni Nesil Su Yalıtımı” 4 Haziran 2014 Ege Üniversitesi Poster Sunumu 28 Mayıs 2014 SİKA firması tarafından sunulan “Yeni Nesil Su Yalıtımı ve Güçlendirme Teknikleri” semineri Şube Konferans Salonumuzda gerçekleşti. Ege Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde Bitirme Projelerinin sergilendiği poster sergisine katıldık. Detaylı bilgi genç-İMO sayfalarımızda yer almaktadır. Üyemiz Mukadder Özakman’ın 50. Sanat Yılı 28 Mayıs 2014 İzmirli Mizah/Taşlama Yazarı üyemiz İnşaat Mühendisi Mukadder Özakman’ın 50. Sanat yılı Karşıyaka Belediyesi Çarşı Kültür Merkezinde yapılan etkinlikle kutlandı. Sanatçı dostları ve meslektaşlarının yalnız bırakmadığı etkinliği, Şair Atilla Er yönetirken, konuşmacı olarak; İnş. Yük. Müh. Abdullah Bizden, İnş. Müh. Osman Akbaşak, Selçuk Oğuz, İnş. Müh. Samim Güner, İnş. Yük. Müh. Uğur Belger katıldı. Yazar ile anılarını paylaşan konuşmacılar, 1965 yılında Pardon Mizah Dergisinde başlayan “Taşlama Şiir”lerini daha sonra Akbaba, Ustura, Çivi, Gırgır, Gıcık, Maydanoz ve Neşeli dergilerinde gördüklerini söylediler. Karikatürist dostu İnş. Müh. Halit Şekerci günün anısına plaket takdim etti. İl Özel İdaresinin Mal Varlıkları Hakkında Toplantı 4 Haziran 2014 İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin davetiyle İl Özel İdaresine ait mal varlıklarının Belediyeye devredilmemesi konusunu görüşmek üzere Havagazı Fabrikası’nda yapılan toplantıya katıldık. Toplantı sonrası oluşturulan heyetin İzmir Valisi ile görüşmesi kararı alındı. Heyette TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreterimiz Melih Yalçın yer aldı. CBÜ Mezunlar Toplantısı 4 Haziran 2014 Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü VII. Endüstri Danışma Kurulu ve V. Mezunlar toplantısı 4 Haziran 2014 Çarşamba günü yemekli bir davetle gerçekleştirildi. Toplantıya odamızndan İMO Yönetim Kurulu Üyesi Necati Atıcı, Şube Yönetim Kurulu üyemiz Ayhan 14 Mayıs-Temmuz 2014 Şubeden Emekli ve İnşaat Mühendisleri Odası Manisa Şubesi Başkanı Cemil Kora katıldılar. mız, 7-8 Haziran 2014 tarihlerinde Ankara`da iki günlük Kurum İçi Eğitim düzenledi. Odamızın 26 şubesinden Yönetim Kurulu Sekreter Üyeleri, Şube Yönetim Kurulu Sayman Üyeleri, Şube Sekreter ve Sekreter Yardımcıları ile çalışanların katıldığı eğitime Şube çalışanlarımızla birlikte katıldık. Eğitimde İMO Yönetim Kurulu üyemiz Necati Atıcı, Meslek İçi Eğitim konusunda; Şube Sekreterimiz Eylem Ulutaş Ayatar ise İMO`nun yazışma usul ve esasları, İMO Yönetim Kurulu’ndan onay talep edilmesi gereken konular, Yönetim Kurulu toplantı kararlarının yazımı ve Genel Kurullar konularında bir sunum yaptılar. Söyleşi: “Soma: İş Kazası Değil, Katliam” 6 Haziran 2014 13 Mayıs 2014 tarihinde 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma`daki maden kazası nedeniyle, genç-İMO İzmir tarafından bu yıl onbirincisi yapılacak olan Kısır Mısır Şenlikleri yerine sadece bu konuyla ilgili bir söyleşi gerçekleştirildi. 6 Haziran 2014 tarihinde Şube Konferans Salonumuzda gerçekleşen söyleşinin ilk konuşmacısı Maden Müh. Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu 2. Başkanı Aykut Akdemir, kazadan hemen sonra gittiği Soma`daki maden kazasıyla ilgili inceleme ve izlenimlerini aktardı. Kaza konusundaki bilgi kirliliğine dikkat çekti. Akut gönüllüsü İnşaat Mühendisi Serhat Özvan ise kaza sonrası yapılan kurtarma çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi. Söyleşinin son konuşmacısı Sanatçı Murat Cengiz Gezenoğlu ise kaza sonrası madenci yakınlarının durumu ve oraya dayanışma için yapılan ziyaretler hakkındaki izlenimlerini anlattı. İlçe Temsilcilik Seçimleri 11-12 Haziran 2014 11 Haziran’da Kemalpaşa, 12 Haziran’da Urla ve Çeşme temsilciliklerimizde üyelerimizle bir araya gelerek 44. dönem temsilcilerimizi belirlemek amacıyla eğilim yoklaması yaptık. Toplantılarda yeni dönem programı başta olmak üzere düzenlenecek eğitim ve seminerler konusunda üyelerimizin görüş ve önerilerini aldık. İMO Kurum İçi Eğitimine katıldık 7-8 Haziran 2014 Kurumsal yapısını geliştirmek, hizmet anlayışını daha sağlıklı bir yapıya kavuşturmak isteyen OdaİMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Mayıs-Temmuz 2014 15 Şubeden artık meslektaşlarımız olan mezunlara Şube Başkanımız Ayhan Emekli tarafından Şube yayını olan kitaplar hediye edildi. Ayrıca İnşaat Mühendisliği Bölüm Birincisi Melis Özkul`a, Bölüm ikincisi Mustafa Can Özkan`a ve Bölüm üçüncüsü Pelin Kiremit`e hediyeleri verildi. Mezun olan tüm öğrencilerimizi tebrik eder, meslek hayatınlarında başarılar dileriz. Karşıyaka Belediyesi Afet Eğitim Merkezini Ziyaret 12 Haziran 2014 Afet ve Deprem Bilincini Yaygınlaştırma ve Yapı Stoğunu İyileştirme Komisyonumuzun organizasyonu ile Karşıyaka Belediyesi’nin Örnekköy’de bulunan Afet Eğitim Merkezini ziyaret ederek, bilgi aldık. Xypex Ürün Tanıtım Semineri 12 Haziran 2014 Betonex firması tarafından Şubemiz Konferans Salonunda düzenlenen Xypex ürün tanıtım seminerinde su geçirimsizliğini kesin olarak sağladığı belirtilen Kanada menşeli ürünün kullanım alanları ve yerlerinden örnekler verildi. Celal Bayar Üniversitesi Mezuniyet Töreni 12 Haziran 2014 12 Haziran 2014 tarihinde CBÜ Muradiye Kampüsü`nde yapılan Mühendislik Fakültesi mezuniyet töreninde İnşaat Mühendisliği Bölümünden mezun olan 180 öğrenci diplomalarını aldı. Törende, İnşaat Mühendisliği öğrencileri kutlanarak, 16 Mayıs-Temmuz 2014 İMO 44. Dönem 1. Danışma Kurulu’na katıldık 14 Haziran 2014 Odamız, 44. Dönem 1. Danışma Kurulu Toplantısı, 14 Haziran 2014 tarihinde Teoman Öztürk Konferans Salonu`nda “44. Dönem Çalışma Programı Taslağına Dair Görüşme” gündemiyle toplandı. 92 üyenin katılımıyla yapılan toplantı Divan Kurulu seçimiyle başladı. Işıkhan Güler Danışma Kurulu Divan Başkanlığına, Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyemiz Jale Alel Başkan Yardımcılığına, Ferhat Demir ve Kamuran Turgut ise Yazman üyeliğe getirildi. Şubemizden Danışma Kurulu toplantısına katılan A. Fuat Günak, Ayhan Emekli, Jale Alel ve Galip Kılınç söz alarak çalışma programı taslağı hakkında görüş ve önerilerini dile getirdiler. Şubeden Soma’da Basın Açıklaması 15 Haziran 2014 13 Mayıs’ta meydana gelen maden faciasına dikkat çekmek için TMMOB bileşenleriyle birlikte Soma’da yapılan basın açıklamasına üyelerimizle birlikte katıldık. amacıyla eğilim yoklaması yaptık. Toplantılarda yeni dönem programı başta olmak üzere düzenlenecek eğitim ve seminerler konusunda üyelerimizin görüş ve önerilerini aldık. Şube THM Koromuzdan “Ruhi Su Türküleri” Konseri 16 Haziran 2014 Şubemizin Yrd. Doç. Dr. Gökhan Ekim yönetimindeki Türk Halk Müziği Korosu`nun “Ruhi Su Türküleri” konseri 16 Haziran 2014 tarihinde Tepekule Kongre Merkezi`nde gerçekleşti. Ruhi Su`nun seslendirmiş olduğu 24 türkünün koro ve solistler tarafından söylendiği konserde bir fotoğraf sunumu ve Ruhi Su`nun kendi sesinden konuşma ve türküleri de yer aldı. Konserde ayrıca Soma`da hayatını kaybeden madenciler anısına hazırlanan dekora koro üyeleri tarafından kırmızı karanfil bırakıldı. Konserimize katkıda bulunan Adnan Kılıçoğlu, Katal ve Teka Temel firmalarına teşekkür ederiz. DEÜ Bitirme Projeleri Sergisi 23 Haziran 2014 Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Bitirme Projelerinin sergilendiği poster sergisine katıldık. Detaylı bilgi genç-İMO sayfalarımızda yer almaktadır. Ödemiş’te Kentsel Dönüşüm Semineri 24 Haziran 2014 İlçe Temsilcilik Ziyaretleri ve Eğilim Yoklamaları 20 Haziran 2014 Aliağa ve Dikili temsilciliklerimizde üyelerimizle bir araya gelerek 44. dönem temsilcilerimizi belirlemek İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Ödemiş Temsilciliğimiz tarafından “Kentsel Dönüşüm” konulu bir panel gerçekleştirildi. Ödemiş Belediyesi Nikah Salonu’nda yapılan panele Şube Başkanımız Ayhan Emekli, Ödemiş Temsilcimiz Ufuk Aykol, Üyelerimiz Rahmi Alper, Abdullah İncir, Hüseyin Mumcuoğlu ile Ödemiş Belediye Başkanı İnş. Müh. Mahmut Badem ve Ödemişli mimar ve mühendisler katıldılar. Mayıs-Temmuz 2014 17 Şubeden İzmir ili ölçeğinde gerek Büyükşehir Belediyesi gerek Bakanlık tarafından belirlenen alanlarda yapılan ve yapılması planlanan Kentsel Dönüşüm çalışmaları ve Kentsel Dönüşümün hangi ilkeler doğrultusunda yapılması gerektiğine ilişkin Ayhan Emekli ve Rahmi Alper birer sunum gerçekleştirdiler. Sunumların ardından soru-cevap bölümüyle panel sonlandırıldı. Gaziemir Belediye Başkanını ziyaret 26 Haziran 2014 Son yerel seçimlerde seçilerek göreve başlayan Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol’u makamında ziyaret ederek yeni görevinde başarılar diledik. Meslek alanımızla ilgili konularda ortak çalışma dileğimizi ilettik. KPSS Sınavına Girecek Olan Üyelerimize Yönelik Seminer Düzenlendi 26 Haziran 2014 TMMOB İKK Toplu Ulaşım Düzenlemesi Açıklaması 25 Haziran 2014 İzmir Büyükşehir Belediyesi ESHOT Genel Müdürlüğü’nün kentte otobüs hat güzergâhları ve seferlerinin yeniden düzenlendiğini ve 29 Haziran 2014 tarihi itibariyle uygulamaya geçileceğini duyurması üzerine TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklama metni bültenimizin TMMOB İKK’dan bölümünde yer almaktadır. Menemen Kentsel Dönüşüm Paneli 25 Haziran 2014 Menemen Ticaret Odası tarafından düzenlenen “Menemen’de Kentsel Dönüşüm Projelendirilmesi” konulu panele Şube Yönetim Kurulu Başkanımız Ayhan Emekli katıldı. Karşıyaka Kent Konseyi 25 Haziran 2014 Karşıyaka Kent Konseyinin yerel seçimler sonrası yapılan ilk genel kuruluna katıldık. Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyemiz Jale Alel Karşıyaka Kent Konseyi Yürütme Kuruluna seçildi. 18 Mayıs-Temmuz 2014 Şubemiz tarafından bu yıl 2014/1 atama döneminde tercih yapacak ve bu yıl yapılacak olan KPSS`ye girecek olan üyelerimize yönelik olarak “Kamuda Çalışma Alanları ve KPSS” konulu bir seminer düzenlendi. Şubemiz Konferans Salonu`nda gerçekleşen seminere konuşmacı olarak Şube Yönetim Kurulu Üyemiz İnş. Yük. Müh. Hüseyin Kuzu ve İnş. Müh. Hüseyin Durdu katıldı. Hüseyin Kuzu, 5-6 Temmuz 2014 tarihlerinde yapılacak olan KPSS hakkında bilgilendirme yaparak 2014-1 atama döneminde İzmir ve çevresinde inşaat mühendisi alacak olan kurumların bilgisini verdi. İnşaat mühendisi alan kurumların içerisinde TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü`nün de olması sebebiyle seminerimize katılan TCDD 3. Bölge Müdürlüğü Emlak ve İnşaat Müdür Yardımcısı Hüseyin Durdu, tercih yapacak olan üyelerimize kurum hakkında bilgiler verdi. Seminer soru-cevap bölümüyle sona erdi. Şubeden Ege Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi 26 Haziran 2014 İzmir Büyükşehir Belediyesince yürütülen Ege Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesinin Kültürpark İsmet İnönü Sanat Merkezinde yapılan tanıtım toplantısına katıldık. Kanal35 TV de röportaj 27 Haziran 2014 Şube Başkanımız Ayhan Emekli Kanal35 TV’de ESHOT Genel Müdürlüğü’nce 29 Haziran tarihinde yürürlüğe gireceği bildirilen aktarmalı yeni ulaşım hatları ile ilgili görüşlerini aktardı. İMO Denetleme Kurulu Şubemizi denetledi 27-28 Haziran 2014 İMO Denetleme Kurulu rutin denetleme programı çerçevesinde 27-28 Haziran 2014 tarihlerinde Şubemize gelerek denetlemelerde bulundu. Sivas Katliamı’nın yıldönümünde “Tanıklarıyla Sivas Katliamı” Söyleşisi 30 Haziran 2014 1993 yılında yaşanan Sivas Katliamı`nın yıldönümü dolayısıyla 30 Haziran 2014 tarihinde Şubemizde gerçekleştirilen “Tanıklarıyla Sivas Katliamı” söyleşisine Yazar Ali Balkız ile Hukukçu, Akademisyen Neval Ogan Balkız konuşmacı olarak katıldılar. Konuşmacılar tanık oldukları katliamı anlatarak, sonrasındaki hukuki süreçle ilgili bilgi verdiler. nılarak yapılırken, bu yılki yarışmaya Soma`da meydana gelen maden faciası damgasını vurdu ve tüm teknelere “Soma” ismi verildi. Teknelerin yapımının tamamlanmasının ardından yarışmacılar kortej oluşturarak teknelerini yarışmanın gerçekleşeceği Pasaport İskelesi ile Konak Pier arasındaki kıyı bandına taşıdılar. Yarışmanın ardından Cumhuriyet Meydanı`nda gerçekleşen ödül töreninde bir konuşma yapan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, bu etkinlikte Soma`da yaşanan facianın öne çıkarılmasının önemli olduğunu ifade ederek, “Bunun yanında her yıl gerçekleştirdiğimiz bu yarışmayla, deniz ulaşımındaki sorunlara da dikkat çekmek istiyoruz. Umarım bu sorunlar bir an önce giderilir. Biz TMMOB olarak, güzel günlere olan inancımızın bir gereği olarak böylesi işleri yapıyoruz. Çocuklarımıza eşit, özgür, demokratik bir Türkiye borcumuz olduğunu biliyoruz” şeklinde konuştu. Soğancı`nın konuşmasının ardından yarışmada dereceye girenlere verildi. YARIŞMA SONUÇLARI: En İyi Kostüm Ödülü: Maden Mühendisleri Odası Prof. Dr. Yücel Odabaşı En İyi Tasarım Ödülü: Gemi Makineleri İşletme Mühendisleri Odası Tahsin Vergin Centilmenlik Ödülü: Maden Mühendisleri Odası Kaptan Engin Tansel Mavi Bayrak Ödülü: Makina Mühendisleri Odası Titanik Ödülü: Jeofizik Mühendisleri Odası Birinci: Şehir Plancıları Odası İkinci: Ziraat Mühendisleri Odası Üçüncü: Tekstil Mühendisleri Odası Karton Tekneler Yarışması 1 Temmuz 2014 TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından her yıl 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı dolayısıyla düzenlenen Karton Tekneler Yarışması`na genç-İMO üyelerimizden oluşan ekibimizle katıldık. Yarışma öncesinde tekneler, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği`ne (TMMOB) bağlı odaların İzmir şubelerinin öğrenci üyeleri tarafından Alsancak Cumhuriyet Meydanı`nda yapıldı. Tekneler, yaklaşık 3 saatlik çalışma ile sadece karton ve koli bandı kullaİMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ 2 Temmuz Sivas Katliamı Basın Açıklaması 2 Temmuz 2014 Sivas Katliamının 21. yılında, “İnsanlık suçu zaman aşımına uğramaz, unutmadık, unutturmayacağız” sloganıyla Basmane Meydanında yapılan basın açıklamasına katıldık. Etkinliği engellemek isteyen polis güçleri tarafından kalabalığa biber gazı ve coplarla şiddet uygulandı. Mayıs-Temmuz 2014 19 Şubeden İMO Çanakkale Şubesinde Kentsel Dönüşüm toplantısı 2 Temmuz 2014 Şube Başkanımız Ayhan Emekli, İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe ile birlikte İMO Çanakkale Şubesince düzenlenen “Kentsel Dönüşüm” konulu seminere katıldı. Mesleğe Hazırlık Kursları Başladı 7-24 Temmuz 2014 Yeni mezun meslektaşlarımıza yönelik toplam üç hafta 12 gün sürecek olan mesleğe hazırlık kurslarımız başladı. 60 genç meslektaşımızın katıldığı kurslarla ilgili detaylı bilgi bültenimizin Şubemizden bölümünde yer almaktadır. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İmar Sorunları hakkında toplantı 10 Temmuz 2014 TMMOB İKK’nın talebiyle düzenlenen imar uygulamalarında karşılaşılan sorunları gidermeye yönelik toplantı Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerin bürokratları ve ilgili odaların katılımıyla Havagazı Fabrikasında gerçekleşti. Dokuz Eylül Üniversitesi Mezuniyet Töreni 10 Temmuz 2014 2 Temmuz’da yaşanan polis şiddeti protesto edildi 3 Temmuz 2014 2 Temmuz’da Sivas Katliamının yıldönümünde gerçekleştirilen etkinlikte yaşanan polis şiddeti ile ilgili olarak İzmir Vali Yardımcısı Adem Karahasanoğlu ile yapılan görüşmeden sonra TMMOB İzmir İKK Sekreteri Melih Yalçın tarafından yapılan açıklamada, Vali Yardımcısının yaşananlardan dolayı özür dileyerek, demokratik hak talepli eylemlerin şiddetle bastırılamayacağını belirttiğini söylendi. Yapılan açıklamada “İzmir emek ve demokrasi güçleri olarak tüm baskılara rağmen bundan sonra da sokakta olacağız ve hak arama mücadelesine devam edeceğiz” denildi. 10 Temmuz 2014 tarihinde DEÜ Tınaztepe Kampüsü Açıkhava Tiyatrosu`nda gerçekleştirilen Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Mezuniyet Törenine katıldık. Yaklaşık 150 İnşaat mühendisliği öğrencisinin diplomalarını aldıkları törende İnşaat mühendisliği bölüm birincisi Seda Konor, bölüm ikincisi İnci Develioğlu, bölüm üçüncüsü Fatma Yavuz oldu. Dereceye giren öğrencilere Şube Yönetim Kurulu Başkanımız Ayhan Emekli tarafından hediyeleri verildi. Ayrıca mezun olan tüm öğrencilere şube yayınlarımız ve baret hediye edildi. Baretleriyle sahneye çıkan öğrenciler “Onlara Söz! Toplum için mühendislik yapacağız.” “unutMADIMAKlımda / Soma Lice Roboski” , “Kaza değil cinayet”, “Kar için değil Somalar olmasın diye mühendis olduk” pankartları açtılar. Mezun olan tüm öğrencilerimizi tebrik eder, meslek hayatlarında başarılar dileriz. Konak Kent Konseyi 3 Temmuz 2014 Konak Kent Konseyi’nin yerel seçimler sonrası yapılan ilk genel kurulunda Şube Küçük Kurul Başkanımız Ertan Parlar Konak Kent Konseyi Yürütme Kuruluna seçildi. TMMOB İzmir İKK Damlacık Mahallesi Basın Açıklaması 4 Temmuz 2014 TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulunca TCK 2. Bölge Müdürlüğü’nün Konak Tünellerinin Konak ağzında yer alan Damlacık Mahallesindeki evlerini kamulaştırılması ve yürütülen hukuki süreçle ilgili olarak bir basın açıklaması yapıldı. 20 Mayıs-Temmuz 2014 İzmir Büyükşehir Belediyesi Tramvay Hatları toplantısı 11 Temmuz 2014 İzmir Büyükşehir Belediyesinin çağrısıyla Konak ve Şubeden Karşıyaka bölgelerinde yapılacak tramvay hatlarıyla ilgili bilgilendirme toplantısına katıldık. Havagazı Fabrikasında yapılan toplantıda Büyükşehir Belediyesince tramvay hatlarıyla ilgili vatandaş görüşlerinin aktarıldığı anket çalışması hakkında bilgi verildi. Kanal35 TV de röpörtaj 11 Temmuz 2014 Şube Başkanımız Ayhan Emekli Kanal35 TV’de Göztepe Fahrettin Altay metro tünelinde oluştuğu söylenen problemlerle ilgili görüşlerini aktardı. Belgesi (İTB); Hakan Özel Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı Lisans Belgesi, Alper Murat Özdağ İş Güvenliği Uzmanlığı Belgesi; Fırat Ümmetoğlu Enerji Kimlik Belgesi ve Riskli Yapı Tespiti Lisans Belgesi; Çağdaş Gürbüz Denetçi Belgeleri konularında bilgi verdiler. SAP 2000’e Giriş Kursu 14 Temmuz 2014 Eğitmenliğini üyemiz Mustafa Şahin’in yaptığı “SAP 2000’e Giriş” kursu 28 üyemizin katılımıyla Şubemiz bilgisayar laboratuvarında başladı. Ege Üniversitesi Mezuniyet Töreni 11 Temmuz 2014 2013-2014 yılı Ege Üniversitesi Mezuniyet Töreni 11 Temmuz 2014 tarihinde Ege Üniversitesi MÖTBE Salonunda ve İnşaat Mühendisliği Bölümünde yapıldı. Mezun olan meslektaşlarımıza tören sırasında oda yayınlarımızı içeren kitap seti ve baret armağan ettik. Ege Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde dereceye giren bölüm birincisi Vedat Şenol, ikincisi Erol Gümüşsoy, üçüncüsü Ethem Alikulov ve tüm mezun meslaktaşlarımıza meslek yaşamları boyunca başarılar dileriz. Uzundere Forumu 16 Temmuz 2014 Şube Başkanımız Ayhan Emekli Uzundere’de düzenlenen halk forumuna katılarak Kentsel Dönüşümle ilgili görüşlerini aktardı. Mesleğe Hazırlık Kurslarımız “Mühendislik Söyleşisi”yle sona erdi 24 Temmuz 2014 Damlacık Forumu 11 Temmuz 2014 Mesleğe Hazırlık Kurslarımız Prof. Dr. Beno Kuryel`in konuşmacı olarak katıldığı “Bilim, Teknoloji ve Toplum Bağlamında Mühendislik” söyleşisiyle tamamlandı. Konak Tünelleri nedeniyle kamulaştırılacak olan Damlacık mahallesinde gerçekleştirilen foruma Şube Yönetim Kurulu Başkanımız Ayhan Emekli katıldı. Mesleğe Hazırlık Kursları Söyleşisi: “Bu Belgeler Ne İşe Yarıyor?” 14 Temmuz 2014 Mesleğe Hazırlık Kursları kapsamında 14 Temmuz 2014 tarihinde Şubemizde düzenlenen “Bu Belgeler Ne İşe Yarıyor?” konulu seminer geniş katılımla gerçekleşti. Seminerde üyelerimiz Ceren Narin Serbest İnşaat Mühendisi (SİM) Belgesi ve İşyeri Tescil İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Mayıs-Temmuz 2014 21 Şubeden 2014 MESLEĞE HAZIRLIK KURSLARI Her yıl yeni mezun meslektaşlarımıza yönelik olarak düzenlediğimiz Mesleğe Hazırlık Kursları 60 yeni mezun üyemizin katılımıyla devam ediyor. Her yıl yeni mezun meslektaşlarımıza yönelik olarak düzenlediğimiz Mesleğe Hazırlık Kursları, 7 Temmuz 2014 tarihinde Şube Başkanımız Ayhan Emekli’nin açılış konuşmasıyla başladı. Proje Çalışma Grubu Eğitimleri Proje Çalışma Grubu Eğitimleri 9 Temmuz 2014 Çarşamba günü ilk gruplarla başladı. Çalışma grubunda “Proje Ortak Seminerleri”nde işlenen konular önceden düzenlenmiş projeler üzerinden detaylı olarak incelendi. 15`er kişilik çalışma gruplarında eğitmen olarak İnş. Yük. Müh. Soner Bilge, İnş. Yük. Müh. Deniz Alkan, İnş. Yük. Müh. Onur Kutlukaya, İnş. Müh. B. Ufuk Yıldırımer ve Şube Mesleki Denetim Görevlimiz İnş. Müh. Tuğrul Baştan görev aldılar. Proje Ortak Seminerleri 7 Temmuz 2014 Pazartesi günü gerçekleşen Proje Ortak Semineri’nde İnş. Yük. Müh. Soner Bilge, İnş. Yük. Müh. Deniz Alkan, İnş. Yük. Müh. Onur Kutlukaya Proje Okuma ve Düzenleme ile ilgili genel konulara değindiler. 8 Temmuz 2014 tarihinde gerçekleşen Geoteknik Proje Tasarlanması ve Malzeme (Beton) konulu ortak seminerde İnş. Yük. Müh. Şahin Çağlar Tuna ile İnş. Yük. Müh. Bülent Halis Bozkurt Geoteknik Proje uygulamaları, Şube Mesleki Denetim Görevlimiz İnş. Müh. Tuğrul Baştan ise Beton konusunda sunum yaptılar. “Bu Belgeler Ne İşe Yarıyor?” Kurslar kapsamında 14 Temmuz 2014 tarihinde düzenlenen “Bu Belgeler Ne İşe Yarıyor?” konulu seminer ise kursiyerler dışındaki üyelerimizin de geniş katılımıyla gerçekleşti. Seminerde üyelerimiz Ceren Narin Serbest İnşaat Mühendisi (SİM) Belgesi ve İşyeri Tescil Belgesi (İTB); Hakan Özel Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı Lisans Belgesi, Alper Murat Özdağ İş Güvenliği Uzmanlığı Belgesi; Fırat Ümmetoğlu Enerji Kimlik 22 Mayıs-Temmuz 2014 Şubeden Belgesi ve Riskli Yapı Tespiti Lisans Belgesi; Çağdaş Gürbüz Denetçi Belgeleri konularında bilgi verdiler. Metraj Çalışma Grubu Eğitimleri Çalışma grubunda metraj konusunda dikkat edilecek konular işlenerek proje üzerinden beton, demir ve kalıp metrajı çıkarıldı. Çalışma gruplarına eğitmen olarak İnş. Müh. Erkin Özer, İnş. Yük. Müh. Cemal Coşak ve İnş. Müh. Cevdet Göçük katıldılar. Teşekkür Yeni mezun meslektaşlarımızın meslek yaşamlarının başında karşı karşıya kalacakları konularda genel bilgiler vermek, çalışma grupları aracılığıyla proje ve metraj konularında birebir uygulama yaparak pratik yapmalarını sağlamak amacıyla düzenlediğimiz kursa eğitmen olarak katılarak bilgi ve deneyimlerini aktaran meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz. DOĞUM Üyemiz Erkan Atik’in torunu Bora Tibet 8 Nisan 2014 tarihinde dünyaya geldi. Üyemiz Hakkı Nedim Aktaş’ın torunu Diren Sarp 10 Nisan 2014 tarihinde dünyaya geldi Üyemiz Abdurrahim Kılık’ın oğlu Aybars 22 Nisan 2014 tarihinde dünyaya geldi Üyemiz Soner Bilge’nin kızı Ece 24 Nisan 2014 tarihinde dünyaya geldi Üyemiz Halil Ertem’in torunu Mehmet Ali Emir 28 Nisan 2014 tarihinde dünyaya geldi Üyemiz Taylan Özgür Tekin’in oğlu Nazım Ozan 20 Haziran 2014 tarihinde dünyaya geldi Kapanış Söyleşisi Mesleğe Hazırlık Kurslarımız 24 Temmuz 2014 tarihinde Prof. Dr. Beno Kuryel`in konuşmacı olarak katıldığı `Bilim, Teknoloji ve Toplum Bağlamında Mühendislik` söyleşisiyle tamamlandı. İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Üyemiz Prof. Dr. Serap Kahraman’ın torunu Can 5 Temmuz 2014 tarihinde dünyaya geldi. Bebeklerimize hoşgeldin diyor, sağlıklı yarınlar diliyoruz. Mayıs-Temmuz 2014 23 Şubeden 44. DÖNEM İLÇE TEMSİLCİLERİMİZ İLÇE İLÇE TEMSİLCİSİ İLÇE TEMSİLCİ YARDIMCISI Çağatay GÜÇ ALİAĞA İlhan Yücel TAŞDEMİR Musa ÖZCAN Özge KARATAŞ KILIÇOĞLU Hüseyin DAMCIDAĞ BERGAMA Mustafa GÜLENÇ ÇEŞME Ali Murat PEKER İsmail Halil AKAY Çağlar GÜMÜRÇİNLER Yıldıray SÖNMEZ Ruhi ÇİLEK Tuba ALAN DİKİLİ Azam Ziya GÜÇ Evren ÖZGÜVEN Ebru ÇELİK KAVAL Güngör YENGİN KEMALPAŞA Gökhan DEMİR MENEMEN Ziya İlker ÖNCÜ Fetullah PEHLİVAN Orhan Rıfat ARMAĞAN Orhan EVREN Hacer HASIRCI Emin VURUŞANER ÖDEMİŞ Ufuk AYKOL Hasan GÜRGEN Mustafa Bülent AKCA Şevket HASIRCI Volkan TABAK SELÇUK Halil DÜZTAŞ Sezaver ALBEYOĞLU Ali Rıza BÖLÜK Nesimi Eyüp CENGİZ Halil ELPEZE TİRE Türker PEŞTEMALCIOĞLU Burak Alp ERSEN Hakkı KIRLI Durmuş Galip KILINÇ Can GÜLER URLA Barış SABANCI Raşit DUR Gökhan TURUNÇCULAR Mehmet ÖZBAY 24 Mayıs-Temmuz 2014 Şubeden 44. DÖNEM IŞYERI TEMSİLCİLERİMİZ * KURUM ADI TEMSİLCİ TEMSİLCİ YARDIMCILARI TCDD 3. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ Anday AKDEMİR Durkan ÇINAR İZBETON A.Ş. Alper Murat ÖZDAĞ Çağrı ŞIRLANCI DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ YAPI İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI Ferruh SEVAL Çağdaş CAMCI İZSU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Deniz Yoldaş ÇEVİK Önder ARSLAN Didem ERSEZEN Ömür DEMİRCİ Mehmet Ali SABUNCUOĞLU BATI ANADOLU ÇİMENTO SAN. A.Ş Sercan AÇAN Can OTUZBİR EGE ÜNİVERSİTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ Taylan GÜNAY EGE ÜNİVERSİTESİ YAPI İŞLERİ VE TEKNİK DAİRE BAŞKANLIĞI Serpil AKÇAY Nermin ÖZTORUN Özlem GÜRSOY * Mart-Nisan 2014 tarihlerinde yapılan seçim sonuçları YASA VE YÖNETMELIKLER • Kültür Ve Turizm Bakanlığından: Toplantı No. Ve Tarihi : 20 - 16.01.2014 Toplantı Yeri, Karar No. Ve Tarihi : 271 - 16.01.2014 Ankara Tarihi Sitler, Koruma Ve Kullanma Koşulları İlke Kararı (18 Şubat 2014 Tarih, 28917 S. R.G.) • Sağlık Bakanlığından: Ayakta Teşhis Ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (21 Mart 2014 Tarih, 28948 S. R.G.) • Sağlık Bakanlığından: Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (21 Mart 2014 Tarih, 28948 S. R.G.) • İçişleri Bakanlığından: Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı Görev, Yetki Ve Sorumlulukları İle Çalışma Usul Ve Esaslarına Dair Yönetmelik (4 Nisan 2014 Tarih, 28962 S. R.G.) İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ • Orman ve Su İşleri Bakanlığından: Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği (4 Nisan 2014, 28962 S. R.G.) • Bakanlar Kurulu Kararı İzmir İli, Karşıyaka İlçesi, Şemikler Mahallesinde bulunan ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca rezerv yapı alanı ilan edilen alan sınırları içerisinde kalan ve mülkiyeti Hazinece İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına tahsis edilen taşınmazların Çevre ve Şehircilik Bakanlığına tahsis edilmesi hakkında karar (19 Nisan 2014 tarih, 28977 sayılı R.G.) • İçişleri Bakanlığından: Büyükşehir Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (25 Nisan 2014 Tarih, 28982 S. R.G.) • Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: Mimarlık Ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak 2014 Yılı Yapı Yaklaşık Mayıs-Temmuz 2014 25 Şubeden Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ (6 Mayıs 2014 Tarih, 28992 S. R.G.) • Orman ve Su İşleri Bakanlığından: 2) Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik (07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG) İçme Suyu Temin Ve Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği (8 Mayıs 2014 Tarih, 28994 S. R.G.) 3) Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik (07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG) • Çevre Ve Şehircilik Bakanlığından: 4) Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik (07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG) Plânlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (22 Mayıs 2014 Tarih, 29007 S. R.G.) • Çevre Ve Şehircilik Bakanlığından: Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü 22.05.2014 tarih ve 29007 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği Geçici 6. Madde Değişikliği Uygulama Usul ve Esasları (23 Mayıs 2014 Tarih ve 6522 sayılı Bakanlık Makamı Olur’u tüm idarelere dağıtılmak üzere Valiliklere iletilmiştir.) • KAMU İHALE KANUNU YÖNETMELİK VE TEBLİGİNDE YAPILAN ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER HK. 6518 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda yapılan değişikliklere uyum sağlanması ve yargı kararlarının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla çeşitli Yönetmelik ve Tebliğ değişiklikleri yapılmış, bu değişiklikler 7/6/2014 tarih, 29023 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Yönetmelikler: 1) Danışmanlık Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik (07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG) 26 Mayıs-Temmuz 2014 5) Çerçeve Anlaşma İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik (07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG) 6) Elektronik İhale Uygulama Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik (07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG) 7) İhalelere yönelik başvurular hakkında yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelik (07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG) Tebliğler: 1) İhalelere yönelik başvurular hakkında tebliğde değişiklik yapılmasına dair tebliğ (07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG) 2) Kamu İhale Genel Tebliğinde değişiklik yapılmasına dair tebliğ (07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG) • Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (25.07.2014 tarih, 29071 sayılı RG) Şubeden KAYBETTİKLERİMİZ Üyemiz Şahin Sercan Kulaksızoğulları’nın babası Üyemiz İbrahim Serdar Kulaksızoğulları 30 Mart 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Oktay Erokay 27 Nisan 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Sedat Soner 11 Haziran 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Nurettin Yılmaz 25 Haziran 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Fatih Taylan 25 Temmuz 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Hüseyin Mahir Hamza Erbuğ 31 Temmuz 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyelerimizin ailelerine, dostlarına ve meslektaşlarımıza başsağlığı diliyoruz. Üyemiz Hilmi Özşahin’in annesi Nermin Özşahin 7 Nisan 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Hülya Altun’un annesi Menci Altun 15 Nisan 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Hüseyin Zerman’ın annesi Zeynep Zerman 15 Nisan 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Şevket Altıniş’in babası İbrahim Altıniş 15 Mayıs 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Gül Sultan Altürk’ün babası Gültekin Tümer 22 Mayıs 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Fatih Taylan’ın babası Hulki Taylan 22 Mayıs 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Eyüp Kavuncubaşı’nın annesi Ümmü Kavuncubaşı 27 Mayıs 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Tahsin Ar’ın annesi Ayşe Ar 29 Mayıs 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Devrim Günak’ın annesi, Üyemiz Elif Günak’ın kayınvalidesi Zühal Günak 24 Haziran 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Musa Borca’nın babası Ömer Borca 22 Temmuz 2014 tarihinde vefat etmiştir. Üyelerimizin acısını paylaşır, kendilerine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Mayıs-Temmuz 2014 27 İMO’dan İMO 44. OLAĞAN GENEL KURULU TAMAMLANDI Odamız 44. Olağan Genel Kurulu’nu 11-12-13 Nisan 2014 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirdi. İMO Teoman Öztürk Konferans Salonu’nda düzenlenen Genel Kurula 26 Şube ve 119 temsilcilikten yüzlerce delege katıldı. Odamız 44. Olağan Genel Kurulu`nu 11-12 ve 13 Nisan 2014 tarihlerinde Ankara`da gerçekleştirdi. İMO Teoman Öztürk Konferans Salonu`nda düzenlenen Genel Kurula 26 Şube ve 119 temsilcilikten yüzlerce delege katıldı. Genel Kurul Divan Kurulu Başkanlığı`na Abdullah Bakır, başkan yardımcılıklarına Temel Pirli ve İrfan Balçık, yazmanlıklarda ise Özge Gürses ve Fatma Gizem Çaldağı seçildi. Genel Kurul`da İMO 43. Dönem Yönetim Kurulu Üyeleri, TMMOB II. Başkanı Züber Akgöl, TMMOB Gözlemcisi Ali Fahri Özten`nin yanı sıra Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, Özgürlük ve Dayanışma Partisi MYK Üyesi Önder İşleyen, Demokratik Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı Uğur Gürel, Makine Mühendisleri Odası Sekreter Üyesi Ercüment Çervatoğlu ve Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Nazım Karakurt da hazır bulundu. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı 28 Mayıs-Temmuz 2014 Genel Kurulu selamlayan ve başarılar dileyen bir mesaj gönderdi. Kıbrıs İnşaat Mühendisleri Odası tarafından gönderilen mesajda ise İMO çalışmalarının kendilerine büyük katkı sağladığı vurgulandı. Genel Kurula ayrıca çok sayıda Bakanlıkdan, milletvekili ve sivil toplum kuruluşundan mesaj geldi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı`nın ardından İMO 43. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç açılış konuşmasını yaptı. Yüzgeç konuşmasında İnşaat Mühendisleri Odası`nın 60 yıllık geleneğine, siyasi iktidarın meslek odalarına yönelik saldırılarına, siyasi iktidar ile sermaye gruplarının ilişkilerine, Gezi Parkı`na AVM yapılma girişimlerine, 3. Boğaz Köprüsü`ne, HES`lere, TOKİ`ye, iş cinayetlerine, Yapı Denetim Sistemi`ne, mühendislik eğitimine, teknik öğretmenlere mühendislik yolu açılmasına ve Kamu İhale Kanunu`na değindi. Açılış konuşmasının ardından konuk katılımcılar söz aldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, genel kurula başarı diledi ve alınacak kararların İMO`nun yol göstericisi olacağını kaydetti. ÖDP İMO’dan Genel Başkan Yardımcısı Önder İşleyen, Türkiye`nin Değişiklik sonrası madde şöyle belirlendi: iki tane haritası olduğunu, ilkinin seçim sonuçla“Mesleki gelişme ve etkinlik alanlarının genişletilmesi rını yansıtan sarı harita olduğunu, ikincisinin ise için yapılması gereken çalışmaların ilkelerini saptaHaziran`da hemen bütün illerde filizlenen direnişi mak, şube yönetim kurulu asil ve yedekleriyle, şubelegösterdiğini vurguladı. DSP Genel Başkan Yardımcısı rine kayıtlı üyenin %0.5i oranında oda genel kuruluna Uğur Gürel, ülkenin yönetilemediğini, ülkede hukukatılacak asil ve aynı sayıda yedek delegeleri 2 yıl süre kun, devletin ve toplumsal muhalefetin olmadığını, için seçer. Delege sayısının tespitinde kesirli sayılar bir meslek odalarının ellerinin, kollarının bağlı olduğuüst sayıya tamamlanır. Delege sayısı beşden az ise beşe nu ifade etti. Makine Mühendisleri Odası Yönetim tamamlanır.” Kurulu Sekreter Üyesi Ercüment Cervatoğlu, mühendisliğin, ülkenin üzerinde karanlık bulutlar olsa İMO Ana Yönetmeliği`nin “Kurullara Seçilebilme” da, bir mum ışığıyla aydınlık getirmeye muktedir bir başlıklı 66. maddesinde değişikliğe gidilerek, Oda ve meslek olduğunu, mücadeleye devam edeceklerini şube yetkili kurullarında en fazla üst üste üç dönem görev alınabileceği hükmü getirildi. söyledi. Konuk konuşmacıların ardından komisyonlarda yer alacak üyelerin belirlenmesine geçildi. Yönetmelikler Komisyonu Necati Atıcı, Ahmet Kaşan, Mustafa Selmanpakoğlu, Berdan Dinçyürek, Murat Serdar Kırçıl`dan; Ana Sorunlar Komisyonu Jale Alel, Ali Hoca, Özer Akkuş, Serhat Baran Özaydın ve İsmail Uzunoğlu`dan; Örgütlenme Komisyonu Hasan Aksungur, Sadık Duman, Ramazan Armağan, Özgür Topçu, İbrahim Akgün`den; Bütçe Komisyonu ise Nusret Suna, Mustafa Yaylalı, Lezgin Aras, Erhan Arslan ve Şahin Kaya`dan oluştu. İlgili madde şu şekilde değiştirildi: Buna göre; Örgütlenme Komisyonu tarafından hazırlanan rapor Genel Kurulun tartışmasına sunuldu. Tartışmalardan sonra yapılan oylamada rapor kabul edildi. “Oda ve Şube Genel Kurullarında yapılacak seçimler için her üye, kendisini ya da onayını almak şartıyla başka bir üyeyi aday gösterebilir. Görev süresi biten her üye aynı göreve üst üste en fazla üç seçim dönemi görev yapmak üzere yeniden seçilebilir. Danışma Kurulu üyeliği için yapılan seçimlerde, üst üste en fazla üç dönem görev yapma koşulu aranmaz. Oda üyeleri; Oda Yönetim Kurulu, Oda Denetleme Kurulu, Oda Onur Kurulu ve Şube Yönetim Kurulu üyeliklerinden yalnız birine seçilebilirler. Aynı kurula aday olan üyeKomisyon seçimlerini takiben İMO 43. Dönem lerin aldıkları oylarda eşitlik olması halinde Oda sicil Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Levent Darı 43. numarası küçük olan üye seçilmiş sayılır.” Dönem Çalışma Raporu`yla ilgili bir sunum yaptı. Yine, aynı maddede, Oda Onur Kurulu`ndan ağır Sunumun ardından delegeler Çalışma Raporu üzeri- para cezası ve serbest meslek uygulamasından men cezası alanlar ile yüz kızartıcı suçlardan hüküm gine görüş bildirdi. Çalışma Raporu üzerine 17 delege söz aldı. Konuşmacılar Çalışma Raporu bağlamında yenlerin yetkili kurullarda yer alamayacağı koşulu 43. Çalışma Dönemini değerlendirdi; ülke sorunları getirildi. ile mesleki ve örgütsel sorunlara ilişkin görüş ve öneMadde şöyle belirlendi: rilerini genel kurulla paylaştı. “Oda ve şube organları ile temsilcilik yönetimlerinde ve genel kurullarca ya da yönetim kurullarınca oluşİMO Ana Yönetmeliği`nde köklü değişiklikler turulacak yardımcı organlarda görev alabilmek ve bu Genel Kurulun ikinci gününde komisyon raporları organların seçimlerinde aday olabilmek için; oda onur görüşüldü. Komisyonların ilgi alanına giren konukurulunda “Serbest meslek uygulamasından men celardaki değişik önerileri ile komisyon kararları delezası” almamış olmak, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, gasyonun tartışmasına açıldı. Komisyon raporları ve dolandırıcılık, sahtecilik, emniyeti suistimal ve hileli öneriler oylanarak karara bağlandı. iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suç44. Genel Kurul, İMO tarihi açısından önemli deği- tan veya resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma şikliklere tanık oldu. Yönetmelik Komisyonu`nun suçundan hüküm giymemiş olmak gerekir.” raporu doğrultusunda İMO Ana Yönetmeliği`nde “Vesayet ilişkisinden uzak durulmalı” köklü değişiklikler gerçekleştirildi. İMO Ana Yönetmeliği`nin, “Şube Genel Kurulunun Görev ve Yetkileri” başlıklı 44. maddesinde değişiklik yapılarak, Oda Genel Kuruluna katılmak üzere Şube Genel Kurullarında seçilecek delegelerin oranı % 0,7`den, % 0,5`e düşürüldü. İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Örgütlenme Komisyonu metninde; ülkenin bağımsızlığına, ülke kaynakları ve toplum çıkarlarının gözetilmesine demokrasi talebine, insan hak ve özMayıs-Temmuz 2014 29 İMO’dan gürlüklerinin savunulmasına, bilimin yol gösterici- sorunları bağlamında hazırlandı ve Genel Kurulun liğine önem ve özen gösterilmesine, İMO`yu vesayet tartışmasına açıldı. altında bırakabilecek yaklaşımlardan ve ilişkilerden İMO`nun 60 yıllık geleneğinden beslenen ideolojik-iluzak durulmasına, başta TMMOB ve bağlı odaları kesel yaklaşımına uygun bir perspektifle hazırlanan olmak üzere, diğer meslek kuruluşları, sendikalar ve metin, İMO`nun önümüzdeki dönem yol haritası demokratik kitle örgütleriyle iş birliği ve güç birli- olacak netliğe sahip. Sorunlar, sorunlara kaynaklık ğini arttırılmasına, üyeleşme oranının artırılması eden nedenler, mücadele konusunda ısrar, mesleğe ve doğrultusunda çalışmalar yapılmasına, üye-Oda iliş- meslek odasına sahip çıkmada kararlılık, demokrasi, kilerinde, üyenin işlerini kolaylaştırmasına, bugüne insan hakları ve barış noktasında hassasiyet metnin kadar olduğu gibi, üyelere eşit mesafede durma gele- temel argümanları arasında yer aldı. neğinin devam etmesine, kolektif, üretken ve uyumlu bir tarzın hayata geçirilmesine, merkezi-demokratik Metinde acil ve temel sorunlara ilişkin şu ifadeler yer yapının korumasını ve geliştirmesine, yeni mezun aldı: genç inşaat mühendislerinin çalışma yaşamında kar- “44. Dönem Ana Sorunlar Komisyonu olarak mesşılaştığı mesleki, ekonomik ve demokratik sorunla- lek örgütümüzün, Ülkemizde demokrasi ve özgürrın tespiti ve çözüm yollarının bulunması için tüm lük mücadeleleri, Eğitim Politikaları Yapı Denetim şubelerde “Genç İnşaat Mühendisleri Kurulunun” Yasası ve Yönetmelikleri, İmar Yasası ve yönetmeoluşturulmasına, TMMOB ile SGK arasında imzala- likleri, Kentsel Dönüşüm Yasası, Enerji Politikaları, nan Asgari Ücret protokolünün realize edilmesi için Meslektaşlarımızın Özlük Haklarına Yönelik Yasal komisyon kurulması ve komisyonun ilgili kurum- Düzenlemeler gibi gündeminde olan konularda billar nezdinde girişimlerde bulunmasına, 44. Dönem gilendirme ve mücadelesini sürdürme konusundaki Yönetim Kurulu`na Şube Danışma Kurullarının çabalarının devam etmesi gerektiğini, oluşturulması doğrultusunda çalışma yapmak için Gücünü aldığı örgütlülüğünü güçlendirmek adına yetki verilmesine, üyelerin online hizmet almasını Genç-İMO ve Genç Mühendisler çalışmalarını yoğunsağlamak doğrultusunda çalışma yapmak üzere 44. laştırarak sürdürmesini, Dönem Yönetim Kurulu`nun yetkilendirilmesine, Oda- Üye ilişkisinin güçlendirilmesi ve meslek ala- Taşeronlaştırma, özelleştirme vb. alanlarda kamu yanının denetlenmesinin daha aktif yapılması amacıyla rarını hiçe sayan uygulamalara karşı savunduğu emek Odamıza üye meslektaşların mesleki faaliyet ve mes- eksenli hattı korumasını ve geliştirmesini, lek içi eğitim sicil kayıtlarının tutulabilmesi husu- Mühendislerin de aralarında bulunduğu kamu çalısunda çalışma yapılabilmesi için 44. Dönem Yönetim şanları özelinde yaşanan sendikasızlaştırma, görev Kuruluna yetki verilmesine vurgu yapıldı. alanı dışında çalıştırılma, keyfi sürgünler vb. alanlarda mücadeleyi sürdürmesini ve sendikal alanda faaliOda Yönetim Kuruluna yetki yet yürütülmesini desteklemesini, Bütçe Komisyonu tarafından hazırlanan rapor Genel Acil ve temel sorunlar kapsamında değerlendirmekteyiz. Kurulun onayına sunuldu. Alınan karara göre; Meslek örgütlülüğümüz; temel şiarı olan “Bilimi ve “TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Bütçe Uygulama tekniği rantın değil, emeğin hizmetine sunma” ilkeEsasları” kapsamında “İMO Personel Ücretlendirme sinden taviz vermeden, ilerici, yurtsever, devrimci bir Yönergesinde” değişiklik yapmak üzere 44. Dönem yön göstericilikle mücadele ve örgütlüğünü gündeminOda Yönetim Kurulu`na yetki verildi. de tutmaya devam edecektir” Ayrıca, yabancı uyruklu fakat resmi literatürde “Türk soylu” olarak tanımlanan mühendis ve yüksek mühendislere Odaya kayıtları ve üyelikleri sırasında Türk vatandaşlarına uygulanan koşulların geçerli olup olmayacağı ile ilgili hukuki araştırmanın yapılması için 44. Dönem Oda Yönetim Kuruluna yetki verilmesi kararlaştırıldı. Mühendisler sandık başında Bilim ve teknik rantın değil, halkın hizmetinde İMO 44. Olağan Genel Kurulu`nun son gününde yetkili kurullar için seçimler yapıldı. 537 Genel Kurul delegesi, 44. Dönem yetkili kurullarını belirlemek için sandığa gitti. Oy verme işlemi saat 09.00`da başladı ve saat 17.00`de sona erdi. Hemen her organ için çok sayıda aday olması nedeniyle oyların tasnifi geç saatlere kadar sürdü. Aynı zamanda 44. Genel Kurul Sonuç Bildirgesi yerine geçen Ana Sorunlar Komisyonu Raporu ülkenin, mesleğin, meslektaşların ve meslek örgütünün temel Yedi kişilik Oda Yönetim Kurulu üyeliği için 17; yedi kişilik Oda Yönetim Kurulu yedek üyeliği için 12; beş kişilik Oda Onur Kurulu üyeliği için 12; beş kişilik 30 Mayıs-Temmuz 2014 İMO’dan Oda Onur Kurulu yedek üyeliği için yedi; dokuz kişilik Oda Denetleme Kurulu üyeliği için 18; dokuz kişilik Oda Denetleme Kurulu yedek üyeliği için 10; üç kişilik TMMOB Yönetim Kurulu üyeliği için üç; bir kişilik TMMOB Yüksek Onur Kurulu üyeliği için bir; bir kişilik TMOOB Denetleme Kurulu üyeliği için bir; 15 kişilik Oda Danışma Kurulu üyeliği için 29 aday çıktı. Seçim sonucunda 44. Dönem Yönetim Kurulu Asıl Üyeliklerine Nevzat Ersan, Şükrü Erdem, Cihat Mazmanoğlu, Tansel Önal, Bülent Tatlı, Ayşegül Bildirici Suna, Necati Atıcı; Yedek Üyelere ise Haluk Ekinci, Akif Ciyer, Halit Cenan Mertol, Abdullah Bayram, Ali Rıza Güler, Okan Çağrı Bozkurt Selahattin Selçuk Çıplak seçildi. 44. Dönem İMO Organlarına Şubemizden Seçilen Üyeler Oda Yönetim Kurulu Necati ATICI Oda Onur Kurulu Prof. Dr. Ömer Zafer ALKU Oda Denetleme Kurulu Ergin TATAR, Sahit ÇAĞLAR Umut Yılmaz DEVECİ Oda Danışma Kurulu Ali Fuat GÜNAK TMMOB Delegeleri: Ayhan EMEKLİ, Ömer Zafer ALKU, Galip KLINÇ, Aydın NOĞAY, Levent ÇELİK, Şükrü HAMARAT, Hüseyin DAMCIDAĞ, İsmail PAYAMCI, Şahin TÜZEN İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ İMO 44. DÖNEM YÖNETİM KURULU GÖREV DAĞILIMI BELİRLENDİ İMO Yönetim Kurulu’nun 25 Nisan 2014 tarihli toplantısında 44. Dönem Yönetim Kurulu görev dağılımı aşağıdaki şekilde belirlendi. Nevzat Ersan Şükrü Erdem Bülent Tatlı Cihat Mazmanoğlu Ayşegül Bildirici Suna Tansel Önal Necati Atıcı Başkan, II. Başkan, Sekreter Üye, Sayman Üye Üye Üye Üye İMO 44. Dönem Yönetim Kurulu’na başarılar diliyoruz. Mayıs-Temmuz 2014 31 İMO’dan ORMANLARIMIZ TEHLİKE ALTINDA İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu’nun, Orman Kanunu Uygulama Yönetmeliği ile ilgili yaptığı açıklama. 19 Nisan 2014 AKP Hükümeti ormanları haritadan silmeye hazırlanıyor. Resmi Gazete`nin 18 Nisan 2014 tarihli sayısında yayımlanan Orman Kanunu`nun 16. maddesinin Uygulama Yönetmeliği ile 17. ve 18. maddesinin Uygulama Yönetmeliği hükümlerinden siyasi iktidarın rant uğruna ülkenin yeşil alanlarını yok etmeyi göze aldığı anlaşılıyor. Yönetmelik hükümlerine göre; ormanlık alanlarda enerji üretim santralleri, petrol ve doğalgaz boru hattı, petrol ve doğalgaz arama tesislerinin kurulmasına izin veriliyor, ayrıca haberleşme tesisleri, işletilme ve yeraltı doğalgaz depolanmasına ilişkin tesisler ile eğitim ve spor tesisleri, yol, liman geri hizmet alanı, havaalanı, demiryolu, teleferik hattı, tünel gibi ulaşım tesislerinin inşa edilebilmesinin önü açılıyor. Bu hüküm Yönetmelikte şu şekilde yer alıyor: “Ancak su isale hattı, baraj, gölet, doğalgaz boru hattı, petrol boru hattı, elektronik haberleşme sistemlerine ait baz istasyonu, enerji nakil hattı, yol, telefon iletim hattı izinlerinde saha kontrolleri yatırım tamamlanıncaya kadar her yıl, yatırımın tamamlanmasını takiben sonu sıfır ve beş ile biten yıllarda yapılır.” Denetimin işlevselliği bir tarafa bu hükmün, denetimsizliği teşvik edecek içeriğe sahip olduğu açıktır. Maddenin içeriği kafa karıştırıcı olsa da, beş senede bir denetleneceği belirtilmektedir ki, asli amacı kar olan işletmelerin denetimsiz geçireceği beş yıl zarfında ormanlık alanlarda ne gibi hasarlara yol açacağı muamma olarak kalacaktır. Denetim, özel şirketler eliyle yürütülse de öz itibariyle kamusal bir iştir ve piyasanın rekabetçi koşullarına terk edilmeyecek Özel yükseköğretim kurumları hariç olmak üzere, önemdedir. Denetim kesintisiz ve işlevsel olmak yükseköğretim kurumlarının ormanlık alan içerisin- durumundadır. Beş senede bir yapılacak denetim, de eğitim ve araştırma amaçlı tesis kurmasına, Kredi “dostlar alışverişte görsün”den öte geçemeyecektir. Yurtlar Kurumu`nun öğrenci yurdu inşa etmesine izin veren Yönetmelikler, ormanlık alan içerisinde Açık olan şu ki, ilgili Yönetmelik hükümleri uygulabalık üretme çiftlikleri kurulmasına, define aranma- maya alındığında ormanlar yapılaşmaya açılacak ve sına, arkeolojik kazı yapılmasına da olanak tanıyor. hızla doğal vasfını kaybedecektir. Bu hüküm, bir başka yoruma hacet bırakmayacak kadar açık ve nettir. Ormanlık alanlar yer yer köstebek Siyasi iktidarın ne yapmak istediğini anlamak mümyuvasına dönecek, yer yer betona teslim edilecektir. kün değildir. Net olan, ormanların bu oranda yapılaşmaya açılması ülkemiz için vahamet olacağıdır. İşin ilginç yanı, ormanlık alan içerisinde inşa edilecek tesislerde patlayıcı madde bulundurulması bile Anlaşılan o ki HES`lerle yok edilen ormanlar, Üçüncü Yönetmeliklerle serbest bırakılıyor.Ormanların top- Boğaz Köprüsü ile katledilen yeşil alanlar, Atatürk yekûnyok olmasıyla sonuçlanacak herhangi bir olum- Orman Çiftliği`nde kesilen ağaçlar siyasi iktidarı suzluğun değerlendirilmeye alınmaması ve sadece ikna etmemiş, topyekûn bir “orman temizliği” için ormanlık alanda yerüstünde patlayıcı madde bulundu- start verilmiştir. rulmasının yasaklanması, ağaçların yeraltından yani topraktan beslendiği gerçekliği ile örtüşmüyor.Belli ki Hükümet tez elden Yönetmelikleri geri çekmeli, topHükümet, “ağaçların kökünü kazımak” istemektedir. lumun tüm örgütlü kurumlarını çalışmalara katarak ormanları çoğaltacak, doğanın dengesini koruyacak Yönetmelikler, orman arazilerine yapılacak tesislerin uygulamalar için çalışma başlatılmalıdır. özel şirketler marifetiyle denetlenebilmesine olanak tanıyan hükümlerle dikkat çekiyor. Kamunun yani İnşaat Mühendisleri Odası toplumun ortak değeri olan ormanlık alanları önce Yönetim Kurulu yapılaşmaya açılacak, sonra bu yapılar ve işletilmesi kamu tarafından değil, “Serbest Yeminli Ormancılık Büroları” tarafından denetlenecek. Kamusal alanı, kamusal hizmetleri hızla özelleştiren siyasi iktidar açıkçası kendi anlayışına uygun bir adım atmış, denetlenme işini özelleştirmiştir. 32 Mayıs-Temmuz 2014 İMO’dan 1 MAYIS ÖZGÜRLÜĞÜN VE DEMOKRASİNİN SİMGESİDİR İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu’nun 1 Mayıs dolayısıyla yaptığı açıklama. 29 Nisan 2014 Türkiye yine 1 Mayıs öncesi gergin günlerden geçiyor. Siyasi iktidar anlaşılmaz bir biçimde 1 Mayıs kutlamalarını yasaklamak istiyor. 1 Mayıs için simgesel öneme sahip Taksim Meydanı kutlamalara kapatılıyor. Başta İstanbul olmak üzere, 1 Mayıs`ın nasıl ve hangi alanda kutlanacağına dair tartışmanın, salt bir yer tartışması olmadığı bilinmektedir. Siyasi iktidarın uzlaşmaz tutumunun arkasında, ne güvenlik sorunu vardır ne de kent içi ulaşımın aksayacağına dair gerekçe inandırıcıdır. Açıktır ki siyasi iktidar, 1 Mayıs`tan rahatsızdır; 1 Mayıs`ın özgürce kutlanacak olması rahatsızlığı artırmakta, işçilerin, emekçilerin özgür iradeleriyle karar almasına tahammül edilmemektedir. Ülkemiz 1 Mayıs`ın nerede ve ne şekilde kutlanacağına ve yaşanacak olası olaylara kilitlenmiş durumdadır. Bu k i lit lenmenin özünde özgürlük ve demokrasi algısıyla doğrudan ilintili olduğu bilinmelidir. Karşımızda yasaklardan medet uman ve iktidarının bekasını yasaklarla sağlamaya çalışan bir güç vardır. Gezi olayları döneminde görülmüştür ki bu güç, en sıradan demokratik hakkın kullanılmasına bile izin vermemiş, barışçı gösterileri kanla bastırmıştır. 1 Mayıs`ın asıl sahipleri; işçiler, İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ emekçiler, mühendisler, kadınlar, işsizler, emekliler, gençler, güvencesizliğe mahkûm edilenler 1 Mayıs`ı gerçek anlamına uygun olarak özgürce kutlamak istemektedir. Çünkü 1 Mayıs, emek ve demokrasi güçleri açısından sorunların çözümü doğrultusunda itekleyici bir unsurdur ve yasaklanmasının mümkün olamayacağı tarihsel meşruiyete sahiptir. Yüzyılı aşkın süredir tüm ezilenlerin mücadele ve dayanışma günü olarak kabul edilen 1 Mayıs, 2014`te de tarihsel anlamına uygun olarak kutlanacaktır. Bütün demokratik ülkelerde bayram havasında geçen ve tek bir insanının bile burnunun kanamadığı 1 Mayıs, Türkiye gibi otoriter ülkelerde ne yazık ki toplumsal gerginliğe vesile olmaktadır. İnşaat Mühendisleri Odası olarak, siyasi iktidara 1 Mayıs üzerindeki bütün yasakları kaldırması çağrısında bulunuyoruz. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi üyelerimiz, üst birliğimiz olan TMMOB`nin tüm ülke sathında göstermiş olduğu yerlerde ve İstanbul`da tarihi anlamı olan Taksim Meydanı`nda yerini alacak, inşaat mühendisleri 1 Mayıs`ı coşkuyla kutlayacaktır. İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Mayıs-Temmuz 2014 33 İMO’dan İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HAFTASI’NDA YİNE YASAK SAVILIYOR “İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası” dolayısıyla İnşaat Mühendisleri Odası tarafından yapılan açıklama. 7 Mayıs 2014 Bu yıl İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası`nın 27.`si düzenleniyor. 27 yıldır siyasi iktidarlar konu ile ilgili paneller, sempozyumlar düzenliyor, kentlerin görünür noktalarına uyarıcı pankartlar asılıyor; haftanın hakkını vermek için yoğun çaba harcanıyor. Siyasi iktidarların bu “takdire şayan” davranışı iş kazalarını azaltmaya, önlemeye yetiyor mu? Yetmediği açık, çözümü ise ötelediği biliniyor. 27 yıldır İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası düzenleniyor ancak Türkiye`nin iş kazalarındaki gerçeği ne yazık ki değişmiyor. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası`nda siyasi iktidar temsilcilerinin yaptığı hamasete rağmen gerçeği tüm yalınlığı ile paylaşmak, iktidar sahiplerine sorumluluğunu hatırlatmak, çözüm önerilerimizi kamuoyuyla paylaşmak mevzuat hazırlama sürecinde katkı koymak İnşaat Mühendisleri Odası`nın vazgeçilmez toplumsal sorumluluğudur. Türkiye iş kazaları diyarıdır İnşaat Mühendisleri Odası, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile defalarca rapor hazırlamış, sayısız etkinlik düzenlemiş, bilim insanları ile uygulayıcıları ortak zeminlerde buluşturmuş, sistemi eleştirmek le yetinmemiş, uygulanabilir çözüm önerileri geliştirmiştir. Kamuoyunun bilgisi dahilindedir; Türkiye iş kazaları sıralamasında Dünyada üçüncü, Avrupa`da ise birincidir. Türkiye`de meydana gelen iş kazaları Avrupa ortalamasının yedi 34 Mayıs-Temmuz 2014 katından fazladır. Açıkçası ülkemizin iş kazaları sicili hayli bozuktur. 2013 yılında iş kazalarında 1235 insan yaşamını yitirmiştir. 2014 yılının Nisan ayında kadar geçen zaman zarfında iş cinayetlerine 369 çalışanımız kurban verilmiştir. Türkiye her yıl, Van depreminde kaybedilen insanların iki katına yakın insanını iş kazalarında canlarını yitirmektedir. İnşaat sektörüne iş kazaları bağlamında ayrıca vurgu yapmak gerekmektedir. Yapı üretim sürecindeki genel anlamdaki denetimsizlik, TOKİ gibi sayısız bina üreten devasa kurumların denetimden muaf tutulması, kamu idaresinin popülist yaklaşımla bazı işleri hızla tamamlamaya çalışması nedeniyle inşaat işkolu, son dönemler diğer işkollarını iş kazaları bağlamında geride bırakmış, ölümle ve yaralanmayla sonuçlanan kazalarda ilk sıraya yerleşmiştir. 2012 yılı verilerine bakıldığında iş kazalarının yüzde 12`sinin inşaatta, yüzde 11`inin madencilikte, yüzde 7`sinin ise metal iş kolunda meydana geldiği görülecektir. Bütün bunlara ilaveten, iş kazalarıyla ilgili kaderci yaklaşım, yara sarma ile sınırlı göstermelik uygulamalar iş kazalarını toplumsal travma haline getirmiştir. “İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası” dolayısıyla bir kez daha vurgulamak isteriz ki, üretim süreci bileşenleri ve ülke kamuoyu artık hamaset duymak istememekte, önlem alınmasını, köklü kalıcı çözümler üretilmesini ve iş kazalarının sorumlularının yargı önünde hesap vermesini talep etmektedir. İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu İMO’dan Çocuklar Öldürülüyorsa İnsanlık Duyarsız Kalamaz! FİLİSTİN HALKININ BU ONURLU MÜCADELESİNİN YANINDAYIZ! Odamız onursal üyesi Yasser Arafat’ın anısı önünde saygıyla eğilerek Filistin halkının onurlu mücadelesinin yanında olduğumuzu kamuoyuyla paylaşıyoruz. 1 Ağustos 2014 İsrail devletinin hava saldırıları ile başlayan ve kara harekâtının da eklenmesi ile birlikte Filistin`de topyekûn bir katliama dönüşen insanlık dışı bir kıyım yaşanmaktadır. Üç İsrail`li gencin kaçırılması ve öldürülmesi, bir Filistinli gencin yakılması gibi birbirini takip eden vahim olaylar milat kabul edilmiş, yine stratejistlerin oyalanacağı gerekçeler dolaşıma sokulmuştur. Tarih bir kez daha ambargonun açlığın ve savaşın gölgesinde yaşam mücadelesi veren Filistinlilerin kendi yurtlarında “işgalci” ilan edilmesine sahne olmaktadır. Oysa asıl işgalci olan İsrail devletinin ta kendisidir ve sivillere yönelik katliamı ise bunun en önemli göstergesidir. Emperyalist güçlerin Ortadoğu`ya ilişkin planları artık çok daha açıktır. Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) gibi eli kanlı çeteler ve sivil halka yönelik saldırıları ile insanlık suçu işleyen İsrail devleti gerek el altından gerekse de ekonomik anlaşmalar ile desteklenmektedir. Ortadoğu`ya biçilen sürekli savaş ve istikrarsızlıktır. Zira ancak bu şekilde egemenler bölge kaynaklarını kendi çıkarlarının hizmetine sunabilecektir. Dış politikayı yeni Osmanlıcı emellerle dizayn etme çabası tarihe gömülen Türkiye siyasi iktidarının bu tablo karşısındaki tutumu; uluslararası diplomatik toplantılarda yapılan şovlardan ve artık dillere pelesenk olmuş “bizi test etmeyin” yönlü lafazanlıklardan ibarettir. Şimdiye kadar İsrail devletinin saldırıları sonucu 508 kişi hayatını kaybetmiştir. Dış politikada artık bir İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ karar noktasına gelinmiştir. Zorbalık ve vahşetten yana bir dış politika mı, yoksa insanlık ve barıştan yana bir dış politika mı izlenecektir? Eğer gerçekten İsrail devletinin imza attığı katliamlara sessiz kalınmayacaksa yapılması gereken bellidir. Filistin`e yönelik saldırıları durdurmak için atılması gereken somut adımlar askeri ve ticari anlaşmaların acilen askıya alınmasından geçmektedir. Onlarca yıldır gökyüzünden bomba yağan bu topraklarda artık barış şarkıları söylenmesinden yana olan bizler, bir halkın özgürlük çığlığını hiçbir bombanın, silah sesinin bastıramayacağını biliyoruz… Odamız onu rsal üyesi Yasser Arafat`ın Filistin halkı için yıllarca verdiği özgürlük mücadelesinin bugün gene Filistin halkı tarafından aynı kararlılıkla verilmesini takdirle karşılıyoruz. Emperyalist güçlerin bu katliamına dünya ülkelerinin duyarsız kalmasını esefle kınıyoruz. Egemen güçlerin seyirci kalıp izlediği bu insanlık suçu karşısında umut yine zulme hayır diyende ve başkaldıran halkların mücadelesindedir. Odamız onursal üyesi Yasser Arafat`ın anısı önünde saygıyla eğilerek Filistin halkının onurlu mücadelesinin yanında olduğumuzu kamuoyuyla paylaşıyoruz. Biliyoruz ki çocuklar öldürülüyorsa devletler günahkardır!!! İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Mayıs-Temmuz 2014 35 TMMOB’den İKTİDAR, KAMU İHALE YASASI’NDAN ELİNİ ÇEKMİYOR TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, Kamu İhale Yasası`nda yapılan değişiklikler üzerine 25 Nisan 2014 tarihinde bir basın açıklaması yaptı. Siyasi İktidar, Kamu İhale Yasası`nda 12 yılda yaptığı değişikliklerle kamu alım ve satımlarında yolsuzluğu önleme, sağlıklı ve kaliteli yapılar inşa etmek amacıyla kabul edilen yasayı işi istenilene ihale etme aracına çevirmiştir. Kamu İhale Yasası`nda, 06.02.2014 tarih 6518 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ile bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bir dizi değişiklik yapılmıştır. Kamu İhale Kanunu`nun 3, 10, 38, 43, 53, 54, 63. maddelerinde değişiklikler yapılmış, Geçici-4. maddeye bir fıkra eklenmiş ve 3 yeni ek madde ihdas edilmiştir. 10. maddede yapılan değişiklik ile mühendis ve mimarların denetleme belgelerindeki oran düşülerek kamu ihalelerine katılmaları olanaksız hale getirilmiş, 38. madde ile ihale komisyonlarının düşük tekliflerin değerlendirilmesinde belgelendirme kriteri kaldırılmış ve komisyona ucu açık takdir yetkisi tanınmış, 43. madde ile düşük teklif verenlerin kesin teminat miktarları idarenin takdir edeceği %6-%15 aralığında artırılmış, Ek-3 maddeyle de “paket ihale” yöntemi geliştirilmiştir. Kamuya ait yapılar 1999 depreminde başarılı bir sınav verememiştir. Dönemin siyasal iktidarı, bu başarısızlığın başlıca nedenlerinden biri olarak gördüğü Kamu İhale Kanunu`nun değiştirilmesi yönünde bir irade ortaya koymuş, konuyu tüm toplum kesimlerini de işin içine katarak tartışmaya açmış ve tartışmalar belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra tasarı haline getirilip, 22.01.2002 tarihinde yasalaştırılmıştır. Geniş bir mutabakatı yansıtan söz konusu yasa, AKP iktidarı döneminde aşama aşama niteliksel bir dönüşüme uğratılarak, ilk haliyle ilişkisini ve mantıksal tutarlılığını tümüyle kaybetmiştir. 4734 Sayılı Kamu İhale Yasası ilk haliyle 70 maddeden oluşmaktaydı. Ancak bu maddelerin neredeyse değişmeyen hükmü kalmamıştır. Kanunun 2. ve 3. maddesi neredeyse her yıl değişmiştir (2002, 2003, 2005, 2007, 2008, 2009, 2011 ve 2012). Tanımlar değiştirilmiş, kimi tanımlar atılmış, 3. madde ile de yasanın kapsamı daraltılmıştır. 36 Mayıs-Temmuz 2014 Yasa`nın 4. maddesi 2003 ve 2008 yıllarında değişikliğe uğramış, 5 ve 6. maddeler birer kez, 8. madde iki kez, 10. madde 4 kez değişikliğe uğramış ve ek fıkralar eklenmiştir. 11. madde iki kez, 13, 14 ve 18. madde birer kez, 20, 21 ve 22. madde ikişer kez değişikliğe uğramıştır. 24, 25, 26, 27, 28, 33 ve 34. maddeler de birer kez değiştirilmiştir. 35. madde iki kez, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 46, 47. maddeler birer kez, 48. madde iki kez, 52. madde bir kez, 53. maddede ise tam beş kez değişiklik yapılmıştır. 54. madde iki kez, 55, 56, 58, 60, 61 bir kez, 62. madde üç kez, 63 ve 65. maddeler bir kez değişikliğe uğramıştır. Bu değişikliklerle de kalınmamış, Ek-1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7. maddeler eklenmiş, istisnalar bu hükümlerle genişletilmiş, geçici maddeler çoğaltılmış, geçici 4. maddeye 5 fıkra eklenmiş, geçici 7, 8, 9, 10,11, 12, 13 14, 15. maddeler eklenmiştir. Tüm bu değişiklikler, eklemeler ya torba yasa ya da KHK ile yapılmıştır. Yasa 2003-2014 yılları arasında (30.07.2003, 27.4.2004, 03.03.2005, 27.12.2007, 20.11.2008, 25.06.2009, 13.02.2011, 31.03.2012, 04.07.2012, 06.02.2014) 9 yasal değişiklik, bir kez de 24.10.2011 tarih 611 sayılı KHK ile değişikliğe uğramıştır. Artık bu yasaya Kamu İhale Yasası demek yanlış olacaktır. Kamu alım ve satımlarında yolsuzluğu önleme, sağlıklı ve kaliteli yapılar inşa etmek amacıyla kabul edilen yasa, tersi bir amaca hizmet etmektedir. Kamu İhale Yasası kapsamında bulunan yapım ve danışmanlık hizmetleri mühendis ve mimarları yakından ilgilendirmektedir. Yasa koyucu, müteahhitlik için yalnızca ekonomik kriterin yeterli olmadığını yaşanan depremlerde test etmiş olduğundan müteahhitlik alanına mühendis ve mimarları çekmek için mesleki yeterliliği ön plana almak istemiştir. Bu nedenle, bizzat işin başında işi yapan ve denetleyen mühendis ve mimarların iş denetleme belgelerinin ihale başvurularında tam olarak değerlendirilmesini düzenlemiş iken, yıllar içinde yapılan değişiklikler ile hem bu belgelerin oranı azaltılmış hem de işi alan firmalarda çalışanların niteliği yönetmelik ya da yasa değişikliği ile düşürülmüştür. Anahtar teknik personel için aranan koşullar kaldırılmış, dolayısıyla böyle bir personel istihdam etme yükümlülüğü kaldırılmıştır. Mühendis ve mimarların üzerine yıkılmış TMMOB’den tüm teknik ve güvenlik riskleri bir yana bırakılmış ve ellerindeki belgelerle ihalelere katılmaları olanaksız hale getirilmiştir. Alınan teminatlar ağırlaştırılmış, itirazen şikayet yolu ağır mali yükle caydırıcı hale getirilmiş, düşük fiyat tekliflerinde aranan belgeler ortadan kaldırılmış, her hizmet için ayrı ihale açmak gerekirken son getirilen ek madde ile farklı idarelerin “paket ihale” yöntemiyle birlikte ihale açmasının önü açılmıştır. Objektif mali-mesleki yeterlilik kriterleri olmayan, ihale komisyon kararları ağır mali yük nedeniyle itiraza uğramayan, farklı teminat miktarları, idareye keyfi karar verdirecek belge istenmeden açıklamalarla yetinme, ortak ihale kararları gibi hususlar kamu alım ve satımlarında şeffaflığı, tarafsızlığı, eşit muamele ve rekabet ortamını ortadan kaldırmıştır. Yaz-boz tahtasına çevrilen Kamu İhale Yasası, işi istenilene ihale etme aracına çevrilmiştir. Kamu İhale Yasası`na bu kadar müdahale eden iktidarın eli bir türlü müteahhitlik alanını düzenlemeye gitmemiştir. Sayıştay raporları ve kamudan alım ve satın alan firmaların dokümanları bir gün elbette ortaya dökülecek ve kamunun zararını hep birlikte göreceğiz. Mehmet Soğancı TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı BUGÜN MADEN EMEKÇİLERİNİN VE HEPİMİZİN KARA GÜNÜDÜR TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, Soma`da yaşanan ve 200`ün üzerinde maden emekçisinin ölümüne yol açan iş cinayeti üzerine 14 Mayıs 2014 tarihinde bir basın açıklaması yaptı. Ruhsat hukuku Türkiye Kömür İşletmelerine (TKİ) ait olan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen Manisa İli Soma İlçesi Eynez mevkiinde bulunan yeraltı kömür ocağında, 13 Mayıs 2014 Salı günü saat 15:00 civarında meydana gelen ocak yangını sonucu açığa çıkan karbon monoksit gazıyla zehirlenen, aralarında maden mühendisi meslektaşlarımızın da bulunduğu yüzlerce maden emekçisi yaşamını yitirmiştir. Nasıl gerçekleştiği henüz bilinmemekle birlikte, böyle bir facianın bu havzada yaşanabileceği gerek Maden Mühendisleri Odası’nca ve gerekse Birliğimiz tarafından daha önce kamuoyuyla paylaşılmıştır. Yine havzada yaşanan iş kazalarıyla ilgili Meclis’e verilen araştırma önergesi geçtiğimiz ay AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedilmiştir. 80’li yılların başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans vb neoliberal politikalar ve uygulamaları; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması, iş cinayetlerinin ve ölümlerin İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ misli olarak artmasına neden olmuştur. Yaşadığımız son olay bunu bize bir kez daha göstermiştir. Facia sonrası kurtarma operasyonunda ciddi bir organizasyon bozukluğu yaşanmış ve devlet sınıfta kalmıştır. Karadon, Kozlu, Elbistan ve son olarak Soma‘da madende yaşanan iş cinayetleri, emekçilerin yaşamının piyasanın insafına bırakıldığının açık bir göstergesidir. AKP Hükümeti, bugünlerde Meclis‘e sunacağı taşeron ve istihdam yasasıyla emeği daha da köleleştirmeye çalışmaktadır. Buradan bir kez daha uyarıyoruz. İş cinayetlerini artıracak bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmeli ve yasa Meclis‘e getirilmemelidir. -Özelleştirmeler durdurulmalı, taşeronlaşma uygulamalarına son verilmelidir. Bu faciada yaşamını yitiren tüm maden emekçilerini saygıyla anıyoruz. Mehmet Soğancı TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mayıs-Temmuz 2014 37 TMMOB’den KAZA VE KADER DEĞİL KATLİAM! UNUTMAYACAĞIZ, AFFETMEYECEĞİZ! DİSK, KESK, TMMOB ve TTB`nin çağrısıyla on binlerce kişinin 15 Mayıs Perşembe günü Türkiye genelinde iş bırakarak alanlara çıkmasıyla ilgili yapılan basın açıklaması. Yüreğimiz yanıyor! Türkiye işçi sınıfı Soma‘da yitirdiği arkadaşlarının anısı önünde ayağa kalkıyor. Sadece işçiler değil tüm Türkiye halkları, onların anısını yaşatmak, yakınlarına başsağlığı dilemek, Soma‘nın acısını paylaşmak ve sorumlulardan hesap sormak için bugün işyerlerinde, sokaklarda, meydanlarda bir araya geliyor. Soma‘da yüzlerce işçinin can verdiği katliam bu ülkede biraz olsun vicdanı olan, biraz olsun onuru olan herkes için bir milat olacaktır. Türkiye işçi sınıfının iş cinayetlerine, güvencesiz çalıştırmaya karşı sabrı kalmamıştır. Çünkü biz biliyoruz ki bu katliam “kaza” ile olmamıştır. Ve yine çok iyi biliyoruz ki, önceki cinayetlerde olduğu gibi işçi kardeşlerimizin ölümü kader değildir. Özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarını hayata geçirenler Soma‘da yaşananların başlıca sorumlularıdır. Yıllarca kamu eliyle üretimin yapıldığı madenler, özel sektöre devredildikten sonra iş kazalarında patlama yaşanmıştır. 2002 yılından 2011 yılına kadar kömür madenlerindeki iş cinayetleri yüzde 40 artmıştır. Bunun nedeni özelleştirmedir, taşeronlaştırmadır, maliyetleri düşürmek için işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin savsaklanmasıdır, TTK bünyesinde çalışan işçi sayısının üçte bir oranında azaltılmasıdır. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB`nin çağrısıyla yapılan iş bırakma eylemi, İzmir, 15 Mayıs 2014 38 Mayıs-Temmuz 2014 TMMOB’den Bu dönüşüm sayesinde Soma‘da katliamın yaşandığı işletmenin patronun övündüğü rakamlar ortaya çıkmış, kömürün tonunun maliyetini 130 dolardan 23 dolara düşmüştür. Bunun tasarrufun bedeli de yüzlerce işçinin ölümüyle ödenmiştir. Daha önceki cinayetlerin ardından “Bu mesleğin fıtratında ölüm vardır” diyerek yeni katliamları meşrulaştıran hükümet üyelerine, Soma‘da Başbakan da katılmıştır. 19‘uncu yüzyıldan, 20‘inci yüzyıl başından örnekler vererek zihniyetinin 150 yıl öncesinde kaldığını gösteren Başbakan‘a 21. yüzyılda olduğuÖzelleştirme ve taşeronlaştırma politikaları sonrası muzu hatırlatmayı bir borç biliriz. “Hedef 2023” diye Türkiye ölümlü maden kazalarında Avrupa‘da birin- yola çıkanların 1862‘deki bir kazayı örnek göstererek ci sıraya yükselmiştir. Dünyada ise bu alanda ilk üç “Bu işin fıtratında var” demesi ülkemizin içinde busırada yer alan Türkiye maalesef bu sene birinciliği lunduğu tabloyu gayet net özetlemektedir. Bu ülkekimseye kaptırmayacaktır. nin 70 milyon insanı, teknoloji bu kadar gelişirken insana değil ölüme yatırım yapan bir anlayışı hak Tüm bu gerçeklere rağmen AKP, Soma‘daki iş cina- etmemektedir. yetlerinin araştırılması için 6 ay önce verilen bir önergeyi ısrarla gündeme almamış, alınca da reddetmiştir. Soma‘da yitirdiğimiz işçilerden bize kalan sadece acı Bu önergeyi 2 hafta önce reddedenler Soma‘da ölenler değil böylesi katliamların yaşanmaması için mücaiçin TBMM‘de saygı duruşunda bulunmuşlardır. dele görevleridir. “Kader”, “fıtrat” diyerek sorumluluklarını unutturmaya çalışanlara ilan ediyoruz ki Daha da acı tarafı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı unutmayacak, güvenceli iş ve insanca yaşam hakkıSoma‘yı ziyareti sırasında yazılı olarak herkesin bula- mız için mücadeleyi büyüteceğiz. bileceği bu önergenin Soma ile ilgili olmadığını söyleyebilmiştir. Bu ülkeyi yöneten bir insanın bu kadar Siyasi iktidar sorumluluktan kaçamayacak ve şu taacıdan sonra doğru söylemesini beklemek yurttaşla- leplerimizi karşılamadığı müddetçe yeni katliamların en temel hakkı değil midir? rın da sorumluluğunu üstlenecektir: Yapılan uyarılara rağmen Soma‘da bu tür iş kazalarından kurtarılan işçilerin tedavisine dönük devlet tarafından yapılmış özel bir sağlık birimi kurmayanlar, hastanelerde yanık ünitesi açmayanlar hiçbir sorumluluk duygusu hissetmemektedir. İş sağlığı ve iş güvenliği yasasıyla bu alanı da piyasaya devreden, denetimi yapanın işverenden maaş aldığı bir sistem kuran, yine tüm uyarılarımıza rağmen bu alandaki denetim yetkisini bağımsız emek ve meslek örgütlerine vermeyi reddedenler, hiç mi vicdan azabı çekmemektedir? Görünen o ki, vicdan ve sorumluluk gibi paraya çevrilemeyecek duyguların bu ülkeyi yönetenler için bir anlamı kalmamıştır. Bu nedenle sadece üzgün değil öfkeliyiz. AKP iktidarının katliam sonrası yaptığı açıklamaların yaramıza tuz basmaktan farkı yoktur. Madende çalışan işçi sayısını bilmeyen iktidar sözcülerinin alelacele “işletmede her türlü önlem alınmıştı” diye açıklama yapması öfkemizi büyütmüştür. İşçi sayısının bile belli olmadığı, kaçak işçi çalıştırıldığı iddialarının olduğu madenle ilgili “mevzuata aykırı durum” olmadığını açıklayan Çalışma Bakanlığı, basitçe bir “gaf” yapmamış, fiilen o görevin gereğini yapmayacağını ilan etmiştir. İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ 1. İş cinayetlerinin artışına neden olan taşeron çalıştırma derhal yasaklamalıdır. 2. Özelleştirildikten sonra seri cinayetlerle gündeme gelen tüm madenler derhal yeniden kamulaştırmalıdır. 3. İşçi sağlığı ve iş güvenliğini piyasaya devreden iş güvenliği yasası kaldırılmalı, tüm denetim yetkisi emek ve meslek örgütlerine verilmelidir. 4. Başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile Enerji ve Sanayi Bakanı olmak üzere hükümet derhal istifa etmelidir. Bizler DİSK-KESK-TMMOB-TTB-TDB olarak tüm işçi sınıfını, emekçileri ve emek dostlarını, Soma‘daki işçi kardeşlerimiz için, güvenceli iş ve insanca yaşam hakkımız için ayağa kalkmaya çağırıyoruz. Unutmayın ki bugünkü eylemimiz sadece bir başlangıçtır! Yukarıdaki taleplerimizin karşılanması Soma‘da yitirdiğimiz işçi kardeşlerimize ve gelecek nesillere borcumuzdur. DİSK-KESK-TMMOB-TTB-TDB Mayıs-Temmuz 2014 39 TMMOB İKK’dan TMMOB İZMİR İKK: SOMA’NIN FAİLİ SİYASİ İKTİDARDIR TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, Soma’da yaşanan maden faciasıyla ilgili bir basın toplantısı yaptı. 28 Mayıs 2014 Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında TMMOB İzmir İKK adına Maden Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Yıldız yaptı. Yıldız, 80‘li yılların başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rödövans gibi yanlış uygulamaların; kamu madenciliğini küçülttüğünü ve kamu kurumlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıttığını söylerken, “Üretimin; bu kurumlar yerine, teknik ve alt yapı olarak yetersiz olan, deneyim ve uzmanlaşması bulunmayan kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak, kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması iş kazalarının artmasına neden olmaktadır. Yaşadığımız son olay bunu bize bir kez daha göstermiştir” diye konuştu. Bu gidişatın değişmesi için özelleştirmelerin durdurulması, taşeronlaştırma uygulamalarının kaldırılması ve mecliste bulunan taşeron yasa tasarısının derhal geri çekilmesi gerektiğini ifade eden Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizde; yüksek risk taşıyan, kuralsız ve denetimsiz çalışan, mühendislik bilim ve tekniğinden uzak, teknik elemanın gözetim ve denetimi olmaksızın, tamamen ilkel koşullarda çalışan pek çok maden işletmesi bulunmaktadır. İşletmelerin, bilim ve teknolojinin ışığında hareket eden mühendisin denetimine açılabilmesi için, mesleki güvencelerinin sağlanabilmesi amacıyla, maden kanununda teknik nezaretçinin, iş sağlığı ve güvenliği yasasında ise iş güvenliği uzmanının mesleki sorumluluğu, iş ve ücreti devlet tarafından güvence altına alınmalıdır. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun, işçi ölümlerinin, meslek hastalıklarının önlenmesinde tek başına yeterli olmadığı, bu facia ile bir kez daha açığa çıkmış ve bu facia fiilen yasanın iflasının kanıtı olmuştur. Bu nedenle, anılan yasa geri çekilerek Odaların, Sendikaların ve meslek örgütlerinin görüşleri doğrultusunda yeniden düzenlenmelidir. İş güvenliği denetiminden birinci derecede sorumlu olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, yaşanan iş kazaları40 Mayıs-Temmuz 2014 nın önlenebilmesi için görevlerini tam olarak yerine getirmelidir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, denetim elemanı olarak yararlanacağı mühendis ve mimar kadrolarını çoğaltarak denetimlerini artırmalıdır. Başbakan’ın hazırladığı eylem planına göre, tüm madenlerde olağanüstü hal ilan edilecek olması, kendilerinin hazırladığı ve icra ettiği mevzuatın eksik ve yetersiz olduğunun bir itirafıdır. Bugüne kadar söz konusu mevzuata ve uygulamalara ilişkin uyarılarımızın hiçbirini dikkate almayan hükümet, henüz ocakta devam eden yangın söndürülmeden ve arama kurtarma çalışmaları sürerken, ‘…. bu işin fıtratında var…’ gibi, bilim ve teknikle bağdaşmayan söylemlerle, yaşanan katliamı normalleştirmeye, sıradanlaştırmaya, sorumluluklarını gizlemeye çalışmıştır. Yaşanan işçi katliamının nedeni: işçi sağlığı ve güvenliğini hiçe sayan, gözünü kâr hırsı bürümüş sermayenin uşaklığını yapan siyasi iktidarın politikalarıdır. Durum ne bilgisizlik, ne ihmal, ne de kazadır. Bilerek ve tasarlanarak işlenmiş bir cinayettir. Bu bakımdan; siyasi iktidar, sorumluluk ilkeleri gereği derhal istifa etmelidir.” Yıldız’ın ardından söz alan Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Alim Murathan, Soma’daki diğer madenlerin de işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından büyük riskler taşıdığını belirterek, “1500’den fazla işçinin çalıştığı Işıklar madeni de risk taşımakta. Söz konusu işletmede gerekli kontroller yapılıp önlemler alınmadan madenin çalışmaması gerektiğini düşünüyoruz” dedi. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sekreteri Melih Yalçın ise iktidarın önceliğinin insan yaşamı değil, sermayenin kâr oranının arttırılması olduğunu belirtti. Yalçın, TMMOB olarak yaptıkları incelemeler ve üyeleri vasıtasıyla bölgede gerçekleştirdikleri görüşmelere göre facianın yaşandığı madende Suriyeli işçilerin çalıştığına ve madende çıkarılmamış yüzlerce ceset bulunduğuna ilişkin iddiaların doğru olmadığını tespit ettiklerini ifade etti. TMMOB İKK’dan TMMOB İZMİR İKK: ESHOT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN YENİ ULAŞIM PLANLAMASI DURDURULMALIDIR İzmir Büyükşehir Belediyesi ESHOT Genel Müdürlüğü’nün 24 Haziran 2014 tarihinde bir açıklama yaparak kentte otobüs hat güzergâhları ve seferlerinin yeniden düzenlendiğini ve 29 Haziran 2014 tarihi itibariyle uygulamaya geçileceğini duyurması üzerine TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından yapılan açıklama. 25 Haziran 2014 İzmir Büyükşehir Belediyesi ESHOT Genel Müdürlüğü, 24 Haziran 2014 tarihinde (dün) bir açıklama yaparak kentte otobüs hat güzergâhları ve seferlerinin yeniden düzenlendiğini ve 29 Haziran 2014 tarihi itibariyle uygulamaya geçileceğini duyurmuştur. Açıklamada gerekçe olarak, bu yolla kentin merkezi yerlerine daha az toplu taşım aracı gireceği, tek uzun hatlar yerine kısa aktarmalı hatlarla ulaşımın sağlanacağı, bu sayede trafik sıkışıklığının önleneceği, yolculuk süresinin kısalacağı, enerji tasarrufu sağlanacağı belirtilmektedir. “Ezberimizi Bozuyoruz” cümlesiyle duyurulan bu uygulamaya dair kentliden, meslek odalarından, sivil toplum kuruluşlarından bırakın görüş almayı, uygulamayı bu çevrelere tanıtma gereği bile görülmeden yeni düzenlemenin hayata geçirilmesi ne sosyallikle, ne de demokratlıkla bağdaşmaktadır. Bu tür kararların halkın geniş katılımıyla alınması, sorunsuz uygulanması açısından çok önemlidir. Bilindiği gibi kentimizde toplu ulaşımda karayolu, raylı sistem ve deniz yolu farklı bölgelerde, farklı yoğunlukta kullanılmaktadır ve birbirinin tamamlayıcısı durumundadır. Yeniden düzenlenen sistemle ilgili görüşlerimizi şöyle özetleyebiliriz: 1) Ulaşım Ana Planının, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından tartışmaya açılması ve kamuoyunda duyurulması, ilgili kurumlarla paylaşılması gerekmektedir. 2) Kent içinde yapımı planlandığı bilinen çeşitli raylı (tramvay) sistemlerin ne zaman hayata geçeceğiyle ilgili bilgi hakkında kamuoyuyla herhangi bir detaylı bilgi paylaşılmamıştır. 3) Sinyalizasyon sistemindeki yetersizlikler nedeniyle İZBAN ek seferleri devreye alınamamıştır, sinyalizasyon sisteminin tümden değiştirilmesi gerektiği tartışılmaktadır. Sinyalizasyon sistemindeki eksiklik ve yeni vagonların gelmemiş olması nedenleriyle istasyonlarda yığılmalar olması kaçınılmazdır. Uzun İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ mesafeli otobüslerin kaldırılıp İZBAN ve metronun kullanılması olumlu bir gelişme olarak görülebilir ancak İZBAN ve metronun kapasitesinin buna ne kadar uygun olduğu belirsizdir. Mevcut sefer sıklığı ve katar sayısı dikkate alındığında yeterli olmayacağı düşünülmektedir. 4) Yeni vapur yatırımları sonuçlandırılmamış, isimleri hakkında internet ortamında öneri toplanan vapurlar henüz körfeze ulaşmamıştır. Mevcut vapurların işletme saatlerinin düzenlendiğine dair bir düzenleme hayata geçmemiştir. Tek başına otobüs seferlerinde yapılacak düzenlemelerin trafik sorununa çare olmayacağı ve kamuoyuyla paylaşılmadan, kamuoyu bilgilendirilmeden hayata geçirilecek böyle bir uygulamanın kentlinin ulaşım konforunu sağlamayacağı açıktır. Son olarak, Büyükşehir Belediye Başkanı ve ulaşımdan sorumlu bütün Genel Müdürler, yardımcıları, daire başkanları ve amirlerinin bir ay süreyle makam aracı kullanmadan bu sistemle gereksinmelerini karşılamalarını öneriyoruz. Ancak bu şekilde kentliyi daha iyi anlayacaklarını ve sorunu akılcı, bilimsel yöntemlerle çözeceklerini düşünüyoruz. TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU Mayıs-Temmuz 2014 41 İncelemeler HİDROELEKTRİK ENERJİNİN TÜRKİYE’DEKİ ÖNCELİKLİ ÖNEMİ Em.Prof.Dr. Ünal ÖZİŞ Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Atatürk barajı ve santralı (N= 2400 MW) ÖZET Bir birincil enerji kaynağı olan su kuvvetinden en yaygın biçimde yararlanmanın yolu, ikincil enerji kaynağı niteliğindeki elektrik enerjisine dönüştürmektir. Hidroelektrik santral (HES) olarak tanımlanan su kuvveti tesisleri Türkiye’nin elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanmasında öncelikle geliştirilmesi gereken tesislerdir. Türkiye günümüzde enerji kaynakları kısıtlı, başka ülkelerden ithal eden bir konumdadır. Petrol, gaz, kömür gibi fosil yakıtlar, uranium, torium gibi çekirdek enerjisi kaynakları, tüketildiğinde yenilenemeyen, ayrıca doğa kirliliğine yolaçan niteliktedir. Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, su kuvveti yenilenebilir ve doğayı pek kirletmeyen kaynaklardır. Türkiye yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik vermek zorundadır. Bu bağlamda, günümüz teknolojisiyle en kapsamlı ölçüde yararlanılabilecek enerji kaynağı su kuvvetidir. Türkiye akarsularının akışları mevsimler arası, yıllar arası çok büyük değişiklikler gösterdiğinden, bu akışların barajlarla düzenlenmesi gerekli olmaktadır. 42 Mayıs-Temmuz 2014 Baraj haznelerinden olacak ek buharlaşma miktarları gereksiz bir kayıp olmayıp, bir tür aynî işletme gideri niteliğinde görülmelidir. Baraj hazneleri dolaylı veya dolaysız olarak taşkınların sönümlenmesinde de etkin oldukları gibi, pek çok su kuvveti tesisinde, barajlar sulama sistemleri için gerekli suyun düzenlenmesine de katkıda bulunmaktadır. Elektrik enerjisi ihtiyacı, dolayısıyla sistemden çekilecek güç, mevsimlere göre değiştiği gibi, gün içinde de önemli değişiklikler göstermektedir. Zirve güç ihtiyacının karşılanması için kurulmuş olan santrallardan bir bölümü, bu durumda gün içinde belli saatlarda devre dışı kalacaktır. Nükleer santralların sürekli çalışması gereği, termik santralların devreye giriş ve çıkışlarda saat mertebesinde süre ihtiyaçları ve ısı kayıpları dikkate alındığında, hidroelektrik santralların dakikalar mertebesindeki süre ihtiyaçları ve pek küçük su kayıpları, zirve güç ihtiyaçlarının karşılanmasında su kuvveti tesislerine özel bir konum getirmektedir. İncelemeler Türkiye’nin elektrik enerjisi ihtiyacının ağırlık mer- ÖZİŞ, Ü. (1973) : Hydroelectric schemes in Turkey. kezi ülkenin batısında, su kuvveti potansiyelinin London, “Water Power”, Y.25, N.9, p.325-329. - ÖZİŞ, ağırlık merkezi ülkenin doğusundadır. Zirve güç Ü. (1974): Der Ausbau der Wasserkräfte in der Türkei. ihtiyacının kolaylıkla karşılanabilmesi açısından ba- Stuttgart, “Die Wasserwirtschaft”, J.64, H.4, S.102-106. rajlı santralların, özellikle büyük tüketim merkez- - ÖZİŞ, Ü. (1974): Considérations analytiques sur les amélerine yakın havzalarda olanların, küçük yük fak- nagements hydroélectriques en Turquie. Paris, “Travaux”, törüyle, dolayısıyla büyük güçle kurulmaları önem N.470, p.34-39. taşımaktadır. ÖZİŞ, Ü.; KOÇAK, Y. (1977): The first arch dam in Turkey. Türkiye’nin su kuvveti brüt potansiyeli 440 TWh/y, bunun teknik olarak değerlendirilebilir kısmı 220 TWh/y, ekonomik olarak yararlanılabilir kısmı 150 TWh/y mertebesindedir. Türkiye’de ilk hidroelektrik santral 1902’de Tarsus’ta kurulmuş olup, 1935’te Elektrik İşleri Etüd İdaresinin kurulmasıyla akarsularda düzenli ölçümlere başlanmış, 1954’te Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün kurulmasıyla baraj ve hidroelektrik santral yapımı ivme kazanmıştır. Türkiye’deki orta ve büyük güçte su kuvveti tesislerinin üçte ikisi barajlı santral niteliğindedir. Bu barajların yaklaşık beşte dördü dolgu baraj, beşte biri beton (kemer, ağırlık, silindirle sıkılanmış beton) baraj türündedir. Bu su kuvveti tesislerinin üçte biri ise suyun bağlama ile derlendiği, yüksek düşülü çevirme santralı niteliğindedir. Çevirme iletimi genellikle serbest yüzeyli akışlı veya düşük basınçlı mecralarla sağlanmaktadır. Günümüzde 60 TWh/y mertebesindeki ortalama üretim kapasitesiyle, ekonomik olarak yararlanılabilir su kuvveti potansiyelinin ancak % 40 kadarı geliştirilebilmiş durumdadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıldönümü 2023 yılında, ekonomik olarak yararlanılabilir potansiyelin tamamına yakın kısmını geliştirmiş duruma gelmek için, kalan 11 yıllık sürede yıllık % 9 oranında bir artış hızının sağlanması gerekmektedir. Bu hedefe ulaşmak güç görünse de, olanaksız değildir. Ü. Öziş ve çalışma arkadaşlarının su kuvveti konusundaki bazı yayınları ÖZİŞ, Ü. (1961): “Die Hydroenergie in der Entwicklung der Türkei”. München, Technische Hochschule, Lehrstuhl für Wasserbau, Dissertation, 120 S. ÖZİŞ, Ü.; KARGI, Y.; AKINCI, V. (1965): “DSİ Hidroelektrik yıllığı 1963”. Ankara, Devlet Su İşleri, N.502-III-15-0/3, 174 s. İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ London, “Int. Water Power and Dam Construction”, V.29, N.4, p.30-36. ÖZİŞ, Ü. (1977): Maximal development of water power resources. İstanbul, World Energy Council, “X. World Energy Conference”, R.3.1-7, 23 p. HARMANCIOĞLU, N. : TURAN, T. : ÖZİŞ, Ü.: (1978): Türkiye’deki hidroelektrik enerji üretiminin ağırlık merkezi. Ankara, İnşaat Mühendisleri Odası, “İnşaat Mühendisliği VII. Teknik Kongresi”, R.21, s.313-330. ÖZİŞ, Ü.; HARMANCIOĞLU, N.; BENZEDEN, E.; ALPASLAN, N. (1978): Hidroelektrik enerji üretiminin gelişme olanakları. Ankara, Dünya Enerji Konferansı Türk Milli Komitesi, “Türkiye III. Genel Enerji Kongresi”, C.1, s.280-291. ÖZİŞ, Ü.; HARMANCIOĞLU, N. (1982): Su kuvveti kaynaklarının geliştirilme süreci. Kuşadası, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu, Mühendislik Araştırma Grubu, “VII. Bilim Kongresi”, MAG 65, s.245 264. ÖZİŞ, Ü. (1982): Aménagement de la basse Euphrate en Turquie. Paris, “Travaux”, N.565, p.68 72. - ÖZİŞ, Ü. (1982): Ausbau des unteren Euphrat-Beckens in der Türkei. Stuttgart, “Die Wasserwirtschaft”, J.72, H.5, S.207 210. - ÖZİŞ, Ü. (1982): The development plan for the Lower Euphrates Basin in Turkey. Tübingen, “Natural Resources and Development”, V.16, p.73 82. ÖZİŞ, Ü.; BENZEDEN, E.; HARMANCIOĞLU, N.; TÜRKMAN, F. (1983): Opportunities in water power development. Washington, Hemisphere, “Alternative Energy Sources III” (Ed.: T.N. VEZİROĞLU), V.4, p.437 452. ÖZİŞ, Ü. (1983): Ausbau des Westlichen Tigris Beckens in der Türkei. Stuttgart, “Die Wasserwirtschaft”, J.73, H.4, S.109 112. - ÖZİŞ, Ü. (1983): Development plan of the Western Tigris Basin in Turkey. Dublin, “International Journal of Water Resources Development”, V.1, N.4, p.343 352. HARMANCIOĞLU, N.; ÖZİŞ, Ü. (1983): Dynamics of water resources development: Lower Euphrates case in Turkey. İstanbul, NATO Workshop, “Application of System Analysis on Water Resources Development” (Ed.: M. BAYAZIT), R.8, 12 p. ÖZİŞ, Ü. (1983): “Su yapıları”. İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, N.54, 608 s. ÖZİŞ, Ü.; YANAR, H. (1984): Turkish dam impounds Mayıs-Temmuz 2014 43 İncelemeler world’s largest karst spring. London, “Int. Water Power ÖZİŞ, Ü.; ÖZDEMİR, Y.; DALKILIÇ, Y.; TÜRKMAN, F.; & Dam Construction”, V.36, N.12, p.44 49. BARAN, T. (2004): Development of the Euphrates-Tigris ÖZİŞ, Ü. (1985): Türkiye’nin hidroelektrik potansiyeli ve basin. İzmir, European Water Resources Association & enerji üretimi. Ankara, Elektrik İşleri Etüd İdaresi, “50. Dokuz Eylül University - SUMER, “EWRA Symposium Kuruluş Yıldönümü, Hidroelektrik Enerji Sempozyumu on Water resources management”, (Eds.: N.B. Tebliğleri”, s.1 30. HARMANCIOĞLU; O. FISTIKOĞLU;. Y. DALKILIÇ; ÖZİŞ, Ü. (1986): Hydro-power development in Turkey. A. GÜL), V.I, p.85-95. Calcutta, “Indian Journal of Power and River Valley ÖZİŞ, Ü.; KELOĞLU, N.; ALKAN, A. (Ed.) (2006, 2.b.: Development”, V.XXXVI, N.11/12, p.297-304. 2009): “Su kuvveti”. İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi, BARAN, T.; DURNABAS, I.; ÖZİŞ, Ü. (1987): Türkiye’nin SUMER, Su Yapıları, C.IX, 240 s. su kuvveti potansiyeli. Ankara, İnşaat Mühendisleri BARAN, T.; DALKILIÇ, Y.; ÖZDEMİR, Y.; ÖZİŞ, Ü. Odası, “IX. Teknik Kongre Bildiriler Kitabı, c.II: Su (2006): Türkiye’nin su kuvveti potansiyelinin belirKaynakları Mühendisliği”, s.49-63. lenmesindeki aşamalar ve gelişmeler. İstanbul, Dünya ÖZİŞ, Ü.; ÖZEL, İ. (1989): Karakaya dam and power plant. Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, “Türkiye 10. Enerji London, “Int. Water Power and Dam Construction”, V.41, Kongresi”, s.211-222. N.7, p.20-24. ÖZİŞ, Ü.; BARAN, T.; DALKILIÇ, Y. (2008): ÖZİŞ, Ü.; BASMACI, E.; HARMANCIOĞLU, N. (1990): Hidroelektrik enerjinin geliştirilme hızı. İzmir, Jeoloji Atatürk nears completion. London, “Int. Water Power & Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, “Ülkemizdeki doğal Dam Construction”, V.42, N.9, p.12 16. kaynakların enerji üretimindeki önemi ve geleceği ÖZİŞ, Ü.; YANAR, H.; ERDEM M. (1990): Sır dam Tebliğler” (Ed.: E.NAKOMAN), s.3-17. and powerplant. London, “Int. Water Power & Dam ÖZİŞ, Ü.; BARAN, T.; DALKILIÇ, Y. (2008): Construction”, V.42, N.9, p.17 18 & 20 21. Hidroelektrik enerjiyi geliştirme hızları. Artvin, Devlet ÖZİŞ, Ü. (1991): “Su kuvveti tesislerinin planlama esas- Su İşleri XXVI.Bölge Müdürlüğü, “Su ve enerji konferanları”. İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik sı, Bildiriler kitabı”, s.1-14. ÖZİŞ, Ü.; ÖZDEMİR, Y. (2009): Turkey’s transboundary Mimarlık Fakültesi, N.197, 317 s. ÖZİŞ, Ü. (1992): “G.A.P. I : Güneydoğu Anadolu Projesi watercourses and the Euphrates-Tigris basin. Gebze, gelişme planı Karakaya barajı ve santralı Atatürk ba- Institute of Technology, Department of Environmental rajı ve santralı”. Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Engineering, “Transboundary waters and Turkey” (Eds.: Mimarlık Fakültesi, N.224, 64 s. M. KARPUZCU; M.D. GÜROL; S. BAYAR), p.21-57. & ÖZİŞ, Ü.; BASMACI, E.; HARMANCIOĞLU, N. (Türkçe biçimi: s.23-59). (1992): Wasserkraftanlage Atatürk am Euphrat. Wien, ÖZİŞ, Ü. (2011): “Ausbau der Wasserkräfte in der Technische Universität, “7.Internationales Seminar - Türkei”. München, Technische Universität, Lehrstuhl für Wasserkraftanlagen”, (Red.: A.KÖNİGSBERGER, H. B. Wasserbau und Wasserwirtschaft, Sondervortrag, 16 S. MATTHIAS, T. VARGA), S.17 31. & (English version: ÖZİŞ, Ü. (2012): Su kuvvetinin Türkiye’deki gelişimi. p.15-29). İzmir, “İ.M.O. Bülten”, Y.27, N.164, s.46-48. ÖZİŞ, Ü. (1994): La gestion des besoins et d’approvisi- ÖZİŞ, Ü.; ALKAN, A.; ÖZDEMİR, Y. (2012): Ausbau der onnements en eau dans le bassin Euphrate Tigre. Cairo, Wasserkraft in der Türkei. “Wasserwirtschaft”, J..., H.7International Water Resources Association, “IWRA VIII. 8, S.53-58. World Congress on Water Resources”, V.2, p.(T5 S2)1.1 ÖZDEMİR, Y.; ÖZİŞ, Ü.; BARAN, T. (2013): Water resources development in the Euphrates-Tigris ba1.13. ÖZİŞ, Ü. (1998): Türkiye’de su kuvvetinin gelişi- sin. İzmir, Dokuz Eylül University, Environmental Engineering Department & American Society of Civil mi. İstanbul, İstanbul Teknik Üniversitesi, İnşaat Fakültesi, “Prof.Dr. Kazım ÇEÇEN Anısına - Engineers, Environmental and Water Resources Institute, Türkiye’nin Hidroelektrik Potansiyelinin Geliştirilmesi “International Perspective on Water Resources & the Sempozyumu”, s.47-64. Environment, 2013”, R.000153, 10 p. ÖZİŞ, Ü.; BARAN, T.; HARMANCIOĞLU, N.; ÖZİŞ, Ü.; ALKAN, A.; ÖZDEMİR, Y. (2013): Ausbau BENZEDEN, E.; TÜRKMAN, F.; DALKILIÇ, Y.; ŞEKER, der Wasserkraft in der Türkei. Wiesbaden, SpringerŞ.; ÖZDEMİR, Y. (1999): Türkiye’de su kuvvetinden ener- Viehweg, “Wasserkraftprojekte – Ausgewählte Beiträge ji üretimi. İzmir, Mühendislik ve Diğer Meslek Odaları aus der Fachzeitschrift Wasserwirtschaft”, (Hrsg.: S. İzmir Şubeleri, “İzmir Su Kongresi”, s.425-441. HEIMERL), s.176-184. ÖZİŞ, Ü.; BARAN, T.; DALKILIÇ, Y.; ZIRIH, F.; ŞEKER, ÖZİŞ, Ü.; ÖZDEMİR, Y.; BARAN, T. (2013): Das grenzüberschreitende Euphrat-Tigris Becken. Ş.; ÖZDEMİR, Y. (2003): Türkiye açısından hidroelektrik enerjinin gelişimi. İstanbul, Dünya Enerji Konseyi Türk “Wasserwirtschaft”, H.7/8, S.74-78. Milli Komitesi, “Türkiye 9. Enerji Kongresi”, C.II, s.79-88. 44 Mayıs-Temmuz 2014 İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği İŞ KAZALARININ GÖLGESİNDE VII. ULUSLARARASI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KONFERANSI Onur AÇIK İnşaat Mühendisi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından düzenlenen VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı 4 binin üzerinde kişinin katılımıyla 5-7 Mayıs 2014 tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi İstanbul’da gerçekleştirildi. 30’dan fazla ülkeden gelen, içerisinde akademisyenlerin de bulunduğu katılımcılar, üç gün boyunca iş sağlığı ve güvenliği, risk değerlendirmesi ve İSG etkileri, iş kazalarının önlenmesi, meslek hastalıkları ve tespiti, İSG kültürü konularını masaya yatırdı. Avrupa Birliği uyum süreci gereği 30 Haziran 2012’de yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile iş sağlığı ve güvenliğinin kurumsal ve örgütsel yapılanması konuları ülkemiz özelinde ve uluslararası boyutta tartışılarak yeni öneriler üzerinde duruldu. 6331 sayılı yasanın yürürlükte olduğu ama uygulama açısından pek çok sorun yaşandığına işaret edildi. İş sağlığı ve güvenliğine yönelik müstakil bir kanunun çıkarılmasının ilk adımın atılması anlamında önemli olduğu vurgusu yapıldı. Herşey oldukça güzel gibi görünse de, aslında irdelememiz gereken konunun; konferansı düzenleyenlerin, işçilerin, emekçilerin, halkın sağlığını ve güvenliğini gerçekten ne kadar düşündüğü üzerine olması gerekir. Örneğin, konferanstan birkaç gün önce, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma gününde yüzlerce insanın yaralanmasına yol açabilecek derecede yapılan baskıcı uygulamalar neyle açıklanabilir ? İş kazaları artıyor İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre; 2012’de 878, 2013’te 1235 işçi iş kazasında hayatını kaybetti. 2014’ün ilk üç ayında ise 276 işçiyi iş kazalarında kaybettik. İlk üç ayda iş kazaları ve meslek hastaları sonucu hayatını kaybeden 276 işçiden 3’ü 18 yaş altındaki çocuklardan oluşuyor. İş kazaları, çocuk yetişkin ayırt etmeden hayatları karartmaya devam ediyor. Tedbir almak, yasa çıkarmak çözüm değil. Yapılması gereken, taşeron işçi kullanımını azaltmak, kayıtdışılığı ortadan kaldırmak, kötü çalışma şartlarında, ağır ve tehlikeli işlerde kadınların ve çocukların çalıştırılmasını engellemek. Bunlar yapılmadan yasa çıkarmışsınız neye yarar? İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Taşeron işçileri, iş kazalarına daha fazla muhatap oluyor. 30 işçinin altındaki iş yerlerinde örgütlenme ve sendika yasağı uygulaması yüzünden taşeronlaşma geliştiriliyor. İşte bu gibi sebeplerden dolayı taşeron şirketlere yönelik yeni bir düzenleme yapılması şarttır. Bu düzenlemenin özellikle inşaat sektöründe hayata geçirilmesi gerekiyor. Yoksa işçi ölümlerinin önü alınamaz. 15 saniyede 160 kaza Konferansa katılan, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Baş Danışmanı Seiji MACHIDA’nın verdiği bilgilere göre; dünyada her 15 saniyede 160 işçi iş kazası geçiriyor. Yine her 15 saniyede, bir işçi bu yüzden hayatını kaybediyor. İş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle ortaya çıkan ekonomik yük ise küresel GSYH’nın yüzde 4›üne eşit olmaktadır. Yine Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre, dünyada her yıl 337 milyon iş kazası oluyor. Kazalar, meslek hastalıklarıyla 2.3 milyon kişi hayatını kaybediyor. Yani dünyada her gün 6 bin 300 kişi, iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle yaşamını yitiriyor. 2012-2013 arasında ise en çok ölümcül kaza inşaat sektöründe kaydedildi. Asıl işveren-Alt İşveren Alt işveren asıl işveren ilişkisinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin nasıl yürütüleceği konusundadır. Herhangi bir iş kazasında sorumluluğun kimde olacağı gibi konularda uygulamadan kaynaklanan belirsizlikler bulunmaktadır. Asıl işverenin işyerinde ortaya çıkan bir kaza sonucu asıl işverenin sorumluluğunun ne olacağı ve alt işverenin bu tehlikeye yönelik olarak nasıl bir önlem alabileceği konusu tartışmaya açıktır. Alt işveren kazanın önlenmesine ilişkin düzenlemeyi asıl işverene iletse bile, asıl işveren maliyet gerektiren bu tür düzenlemeleri yapmayabilir. Kamuda Zorunluluk 1 Temmuz 2016’da Uygulamada tespit edilen vahim sonuç doğurabilecek en büyük sorunlardan biri, 6331 sayılı kanunun kamu kuruluşları ile ilgili maddesinin uygulamasıMayıs-Temmuz 2014 45 İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği nın 1 Temmuz 2016 tarihine kadar ertelenmesinden kaynaklanıyor. Yeni düzenlemeyle, kamu kurumları 50 işçi ve üzeri personel çalıştırması halinde ve 6 aydan uzun işler için İSG uzmanı çalıştırmak zorunda tutulurken , 50 işçi ve altında personel çalıştıran kamu kurumları 2016’ya kadar İSG uzmanı çalıştırmak zorunda değil. Bu durumdaki kamu kurumlarında görevlendirme ile çalışan İSG uzmanları ise hiçbir ücret almadan tamamen gönüllülük esasına göre çalışmak zorunda kalıyor. İşin ilginç tarafı ise, 50’ nin üzerinde personel çalıştırma durumundan dolayı İSG uzmanı çalıştırmaları zorunlu olan bazı kamu kurumları, maaş ödememek adına kendi bünyelerinde İSG personeli görevlendirmesi yapmıyor. Aksine, problemi çözmek için Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerinden (OSGM) hizmet alımı yoluna gidiyor. Peki yapılan bu işlem, kamu zararına yol açmıyor mu? Bunu sorgulamak gerekiyor. Seri Üretim A sınıfı İş Güvenliği Uzmanı İSG yönetmeliğinin ilgili maddesine göre 3 yıl ilgili sektörde çalışan kişi o sektöre 1 yıl boyunca İSG uzmanı olarak çalışabilmekteydi. Örneğin, inşaat sektöründe 3 yıl deneyimi olan bir kimse C belgesi varsa, tehlike grubu anlamında A sınıfı olan bir yere hizmet verebilecekti. Bu uygulama başlamasına müteakip Danıştay bu maddenin yürütmesini durdurdu. Bunun üzerine Bakanlık İSG uzmanlığı konusunda yeteri kadar personel olmadığı için tabiri caizse seri üretim niteliğinde bir uygulama başlatmış ve 6331 sayılı kanunda değişiklik yaparak prim günü esas alınarak sınav hakkı tanımıştır. Örneğin C sınıfı iş güvenliği uzmanı olan bir kişi normalde 7 yıllık zaman zarfında yetişerek kademeli olarak A sınıfı uzman olma hakkına kavuşuyordu. Ancak son yapılan geçici düzenlemeyle, C sınıfı olarak 3000 prim günü var olanlar, direkt olarak sınava girerek A sınıfı uzman olabiliyor. Bu şekilde gereken tecrübe edinilmeden A sınıfı iş güveni uzmanı olan kişiler, denetim sırasında resme baktıklarında görmeleri gereken aksaklıkları göremeyeceklerdir. Bu gibi sebeplerden dolayı, Ben ne yapacağım? Nasıl yapacağım? soruları ortaya çıkıyor. Bu sorunları gidermek anlamında, devletin A sınıfı uzman olma şansı verdiği bu kişilere, rehberlik ve danışmanlık hizmeti vermesi gerekiyor. 46 Mayıs-Temmuz 2014 Naylon staj Yeminli mali müşavir olmak isteyen bir kişi önce bir sınava giriyor ardından 3 yıl staj yapıyor. İSG uzmanı olmak için 40 saatlik staj var. Tırnak içerisinde naylon staj diyorum. Sınav kesinlikle ölçme değerlendirmeye uygun değildir. İşinin ehli olmayan mali müşavir paradan, işinin ehli olmayan iş güvenliği uzmanı ise candan edebilir. Güvenceler yok İşverene bağlı olarak emir ve talimat altında çalışan iş güvenliği uzmanının kendi işverenini Bakanlığa şikayet etmesini bekleyebilir misiniz? İş güvencesi sistemi için, tüm çalışanları kapasayacak şekilde, işverenin karşısında durabileceği, doğrudan iş güvencesi sistemine tabi tutularak İSG uzmanlarını güvenceye alacak hükümlerin getirilmesi gerekiyor. İş Güvenliği ve Sağlığı Kültürü Önümüzdeki süreçte, mühendislerin ve doktorların lisans sonrası işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerinin üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki TMMOB`ye bağlı ilgili meslek odaları ve TTB tarafından verilmesi, sertifikalandırılmasıyla, nitekli iş güvenliği uzmanlığı eğitimi hedeflenmelidir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasası ile devletin kanun koyucu olmaktan çok, İş Sağlığı ve Güvenliği kültürünü ülke çapına temelden yayabilecek şekilde içselleştirmesi gerekir. Örneğin, yeni nesillere bakış açısı kazandırma anlamında, ilkokuldan itibaren görsel eğitimler ve forum tiyatro etkinlikleri, eğitim müfredatındaki değişiklikler ile iş sağlığı ve güvenliği konusunda uzun vadede toplum nezdinde duyarlılık kazandırabilinir. Hukuk HUKUK KEENLEMYEKÜN Av. Baki OKAN “Kral olmasina kralım, bunda kuşku yok; ama her aklıma eseni de yapamam ya...” Aragonlu Ferdinand II, nam-ı diğer «Katolik» (1452-1516) Son günlerde hukuk devletinde yaşadığımı sanıp hukukçu olmanın dayanılmaz ağırlığı altında ezildiğimi hissediyorum. Bazen yaşadıklarınızın gerçekle ilgisi olmayan sanal bir dünyaya ait olduğu sanısına kapıldığınız olur mu bilmem. Ama son yıllarda ben bu düşünceleri sıklıkla yaşıyor gibiyim. Düşünsenize, insanlar haklarında oluşturulan düzmece deliller, dijital kayıtlar ve gizli tanık anlatımlarıyla tutuklanmakta ve yıllarca süren yargılamalardan sonra cezalandırılmaktadır. Sonra bir gün birileri çıkıp bunların tümünün birer kumpas olduğunu ileri sürebilmekte ve hiçbir şey olmamış gibi tutuklananlar salıverilmektedir. Öte yandan, yasal dinleme kayıtlarına, aramalarda tutanaklarla tespit edilerek ele geçirilen yabancı paralar ve diğer somut delillere dayanan yolsuzluk ve rüşvet dosyalarında soruşturmaları yürüten güvenlik güçlerinin ve yargı mensuplarının görevlerinden alınması, dahası bu kişiler hakkında soruşturma açılması, bitmedi yerlerine atananların delillerin yokedilmesine gözyumarak kısa sürede kovuşturmasızlık kararlarına imza atmaları. İnanması zor ama, yargı mensuplarının özlük haklarını ve haklarındaki yakınmalardan sorumlu kurumun tüm üyelerinin görevden alınması ve yerine yenilerinin atanması için bir geceyarısı yasa çıkarılması. Sonunda bütün bunların iktidarın devrilmesini hedefleyen bir sivil darbe olarak nitelenmesi. Sizce de gerçeküstü ya da sanal bir öykü gibi değil mi? Çağdaş ve uygar düzenlerde çoğulcu demokrasinin ayrılmaz parçası ve temeli sayılan seçimlerin ve seçilmişlerin de yargının denetimi altında olması gerekir. Hukuk devletinde egemenliğin paylaşıldığı erkler/organlar arasında bunlardan birinin diğerlerine üstünlüğünden söz edilmemekle birlikte yetkilerin işlevsel bir işbölümüne göre kullanılması ilkesi geçerlidir. Böyle bir düzende, yargının hukukla özdeşleşmesi ve onun simgesi sayılması nedeniyle eşitler arasında önde gelen/primus inter pares konumundadır. Bir zamanlar ‘polis’ deyimi hiçbir sınır tanımayan ve denetlenmeyen kamu gücünün simgesi sayılıyordu. Bugün de hukuka bağlı olmayan, yurttaşlarına İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ hukuksal güvenlik sağlamayan devlet tipi için ‘polis devleti’ deyimi kullanılmaktadır. Demokrasinin, dünyanın hiçbir yerinde, dört ya da beş yılda bir gidilebilen sandıklarla ve oradan çıkan sonuçlarla istenilen düzeyde gerçekleşmediği, özellikle ülkemiz pratiği açısından kesin bir gerçektir. Buna bir de çoğulcu nitelemesini eklediğimiz zaman, milli iradenin sadece seçimle oluşan tek bir yasama meclisinin tekelinde olmayacağını da kabul etmek zorunluluğu vardır. Dolayısıyla çağdaş toplum içinde yer alan, meslek kuruluşları, bilimsel ve kültürel kurumları/üniversiteleri, çalışanların özgürce kurdukları sendikal örgütler, basın ve kamuya yararlı dernek ve vakıfların da, en azından siyasal partiler kadar demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğunun bilincine varmamız gerekir. Çağdaş, uygar ve demokratik toplumlarda bu sayılanların tümü gerçek anlamı ve işlevi ile demokratik baskı grubu iken, ülkemizde ise, üzülerek vurgulamak gerekir ki, sadece çok sınırlı bir ölçüde meslek kuruluşlarının bu işleve sahip olduğunu söyleyebiliriz. Son dönemde sosyal medya olarak bilinen mecralardan öğrendiğimiz, ağlayıp sızlayan basın patronları ile basının düşürüldüğü acıklı durumla baskı grubu olamayacağı açıktır. Keza, sendikaların bölünmüş,1 Mayıs’larda bile birlik olmayı beceremeyen dağınıklığına ne demeli. Üniversitelerin durumuna hiç girmeyelim. O halde, sadece ve bizim ülkemizdeki şekliyle basının değil, tüm diğerlerinin de görüş ve düşüncelerinin meşru ve etkili yollardan açıklanmasını yeterli sayamayız. Yasama işlemlerini hem etkileyen hem de bu ‘milli irade’nin ayrılmaz parçası olma yeteneğini onlara da tanıyan bir sistemin gerçekleştirilmesi kaçınılmazdır. Geleneksel siyasamızda güçlü lider arama, bulma ve onun tarafından hakarete uğrama, itilip kakılma ve ezilme halkımızın çoğunluğunun sado-mazoşist arzularına hitap ediyor sanırım. Paketler halinde tepemize inmekte olan demokrasi paketlerine rağmen, her nasılsa iktidar, bırakınız demokratlaşmayı giderek otoriterleşiyor ve kişiselleşiyor. Bu konuda geniş bir görüş birliği hakim. Aslında toplum olarak tam bir karabasanın derinliklerine gömülmekte olduğumuzun ayırdındamıyız acaba. Devletin Mayıs-Temmuz 2014 47 Hukuk gücünün sınırlanması, yasama, yargı ve yürütmenin ayrıştırılması, anayasa yoluyla bireylerin haklarının güvence altına alınması gibi toplumun tümü için iyi ve doğru olan ortak ilkeleri sahiplenmek gerekmez mi? Karşılıklı güven ilişkilerinin kalmadığı bir toplumda kaos engellenebilir mi? O halde bozulan mutabakat, toplumsal sözleşme yeniden nasıl kurulabilir? Bunu hepimiz düşünmek zorundayız. Aslolan, her ne olursa olsun hukuku egemen kılmak, demokratik hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasını sağlayarak ülkenin tümüne yayılan korkuyu dağıtmaktır. DUYURU Şubemizin 2014 Sonbahar-Kış Etkinlik Programımız hazırlanması aşamasında, üyelerimizin yapılmasını önerdikleri veya katkıda bulunabilecekleri etkinlikleri Şubemize iletmesini beklemekteyiz. İMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu TMMOB TEOMAN ÖZTÜRK ÖĞRENCİ EVİ’NE KAYIT İÇİN BAŞVURULAR ALINMAYA BAŞLADI TMMOB Teoman Öztürk Öğrenci Evi`ne kayıt için başvurular alınmaya başladı. TMMOB Teoman Öztürk Öğrenci Evi`ne kayıt için başvurular alınmaya başladı. 1 aylık oda katkı payı 350 TL olan Öğrenci Evinde konaklama için başvurular http://ogrencievi.tmmob.org. tr/form/basvuru adresinden yapılabilecek. 48 Mayıs-Temmuz 2014 TMMOB Teoman Öztürk Öğrenci Evi`nde üniversitelerin mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı bölümlerinde lisans ya da yüksek lisans öğrenimi gören öğrenciler ile TMMOB üyesi mühendis, mimar, şehir plancılarının yükseköğrenim gören çocukları konaklayabilecek. Öğrenci evinde 2 kişilik odalarda kişi başı 1 aylık oda katkı payı 350 TL olarak belirlendi. Yalnızca internet üzerinden yapılabilecek başvurular değerlendirilerek başvuru sahiplerine bilgi verilecek. Sağlık SAĞLIĞIN METALAŞMA(MA)SI Prof. Dr. Mustafa BAK Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları - Çocuk Nefrolojisi Uzmanı İkinci Dünya Savaşı sonrası gelişmiş kapitalist demokrasiler, serbest pazar ekonomisine bekçilik yapan devlet anlayışını terk edip; devlet, sermaye ve örgütlü emek arasında barışı sağlama ve uzlaşma amacıyla, refah devlet formülünü geliştirmişlerdir. Refah devletin kuramsal temellerini İngiliz iktisatçı Keynes atmıştır. Keynes’e göre, serbest pazar ekonomisinde aşırı üretim eğilimini sağlayacak gerekli talebin olmayışı en büyük eksiklik ve sorundur. Keynes, artan gelir ve birikimlerin oluşturduğu yatırımlar, artan tüketimle karşılanmadığı durumlarda krizlerin oluştuğunu ve gelir dağılımın eşitsiz olduğu toplumlarda gerekli talebin olmayışı nedeniyle sürekli krizler yaşandığını savunur. Refah devlet “piyasa güçlerinin rolünü azaltmak amacıyla bilinçli bir şekilde örgütlü kamu gücünün kullanıldığı bir devlet türüdür”. Refah devlette bireylere ve ailelere asgari düzeyde bir gelir garantisi sağlanması; kişilerin belirli sosyal risklerin (hastalık, yaşlılık, işsizlik, vb.) üstesinden gelmelerinde onlara yardımcı olunması ve sosyal koruma sağlanması; tüm vatandaşlara sosyal refah hizmetlerinin mümkün olan en iyi düzeyde ve en iyi yaşam standardında sunulması amaçlanır. Bu refah devlet formülünde kamu politikaları, çatışan çıkar ve değerler arasında denge sağlama üzerine oluşturulmuştur. Devletin ekonomiye planlı müdahalesi ile istihdam ve fiyat istikrarının sağlanması, kamusal mal ve hizmetlerin devlet tarafından karşılanması, örgütlü emeğe toplu pazarlık hakkı ve kamu politikalarının yönlendirilebilme şansı, sosyal devletin temel kamu politikalarıdır. Refah devlet müdahaleci, düzenleyici ve geliri yeniden bölüştürücü bir devlettir. Devlet ekonomik yaşama müdahale eder. Toplumsal gelişme ve refah için gerekli koşulları sağlar ve tedbirleri alır. Refah devletinin temel unsurları; sosyal refah, sosyal adalet ve sosyal güvenlik olarak tanımlanır. Piyasa güçlerinin rolü azaltılarak bilinçli bir şekilde kamu gücünün kullanıldığı bir devlet türüdür. Refah devlet toplumda eşitsizliği ve yoksulluğu azaltmak üzere gelirin yeniden dağıtımına çeşitli yöntemlerle müdahalede bulunmaktadır. Sosyoekonomik önlemlerle toplumsal eşitsizlikler azaltılmaya çalışılır. Refah devleti uygulamalarında eğitim, sağlık, sosyal hizmetler, konut gibi bazı mal ve hizmetler serbest piyasa pazarının dışına çıkartılmış ve bu hizmetlerin piyasa dışındaki diğer İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ ÇOCUK SAĞLIĞI KÖŞESİ HAKKINDA Bültenimizin önümüzdeki sayısından itibaren bu sayfalarda “Çocuk Sağlığı Köşesi” yer alacaktır. Bu köşede çocuk sağlığı bilincinin oluşturulması, farkındalık yaratma amacıyla bilimsel, kanıta dayalı, çocuk sağlığı bilgisi aktarılacaktır. Bunun dışında, Bülten okurlarımızın Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları konusundaki e-posta ile göndereceği sorular köşemizi hazırlayan Sayın Prof. Dr. Mustafa BAK tarafından cevaplanarak, soru sahibine e-posta ile iletilecektir. e-posta: [email protected] mekanizmalar yoluyla, kamu kuruluşları aracılığıyla yeniden dağıtımı sağlanmıştır. Refah düzeyi açısından çok önemli olan sağlık hizmetleri, refah önlemlerinin önemli bir parçasıdır. Özel sektörü ortadan kaldırmaksızın devlet, herkese asgari sağlık hizmetini garantileyerek, sağlık hizmeti sunumunu organize edip, büyük ölçüde kontrolünü sağlamaktadır. Refah devlet, sağlık hizmetleriyle, hem toplumdaki bireyler için belirli bir fırsat eşitliği sağlamakta, hem de emeğin niteliğini yükselterek verimliliğini artırmaktadır. Her toplumda yeterli sağlık hizmetinin üretilebilmesi ve tüm toplum üyelerine eşit ölçüde sunulabilmesi gerekmektedir. Sağlık hizmetlerinin, eşit, etkili ve sürekli bir şekilde her bireye ve bölgeye ulaştırılması ve toplumun sağlık düzeyinin yükseltilmesi gerekmektedir. Sağlık hizmetleri ya sigorta kapsamında (karşılıklılık) ya da ulusal sağlık hizmetleri (evrensellik) kapsamında sunulmaktadır. Sağlık harcamaları modern refah devletlerinin harcamalarında önemli bir yer tutmaktadır. Genellikle sağlık sistemi, genel vergilerle finanse edilmektedir. Dünyada 1974 yılında ciddi bir ekonomik kriz yaşanmıştır. Oluşan krizlerin nedenleri kapitalizmin iç çelişkileri olmasına karşın, kapitalist ekonomiyi savuMayıs-Temmuz 2014 49 Sağlık nan neoliberal ekonomistler, krizi bu şekilde değerlendirmemişlerdir. Neoliberal ekonomistler, Keynesçi sosyal politikaları ve refah devleti şiddetle eleştirmiş; oluşan krizlerin nedeni olarak, devletin ekonomiye aşırı müdahalesi ve “sosyal devlet” uygulamalarından kaynaklandığını savunmuşlardır. Kapitalizim, 1970’lerin ortasında yaşadığı yapısal krizi aşabilmek için; liberalizmin yeni bir versiyonu olan, finans piyasalarında sınırlama ve devlet kontrolünün kaldırılması gibi uygulamalarla, kar oranının tekrar yükseltilmesini hedefleyen neoliberal ekonomi politikalarını ortaya atmış ve uygulamaya koymuştur. Sonuçta batı toplumlarında otuz yıl boyunca yürürlükte olan refah devleti rejimi etrafında oluşan toplumsal konsensus dağıtılmış, tam istihdam ve sosyal güvenliği sağlamaya yönelik Keynesyen ekonomi politikaları da (sosyal politikalar ve refah devlet) terk edilmiştir. Dünyanın hakimi büyük devletlerin oluşturduğu G7 grubu tarafından 1970’lerin sonunda ortaya konan ve “Washington Uzlaşması” olarak adlandırılan bir iktisat ve politika paketinde belirtilenler, neoliberal küresel ekonomik düzenin ana ilkeleri olmuştur (Washington Uzlaşması; 1) bütçe denkliği ve vergi yükünün azalması; 2) faiz hadlerinin bütünüyle serbest bırakılmasına dayanan mali serbestlik; 3) sermaye hareketlerinin önündeki tüm engellerin kaldırılması; 4) bütün gümrük duvarlarının kaldırılmasıyla oluşacak eksiksiz dış ticaret serbestisi; 5) eksiksiz bir özelleştirme; 6) rekabeti engelleyen tüm önlemlerin kaldırılması ve 7) mülkiyet haklarının eksiksiz tesis edilmesi.) Neoliberal ekonominin savunucularının azgelişmiş ülkelere temel mesajı ise şunlar olmuştur: serbest pazarın tüm ekonomik faaliyetlerin işleyişini düzenlemesi, devletlerin sadece mali disiplini sürdürmek için müdahale etmesi, dengeli bir döviz kuru oluşturulması, ekonomik ve sosyal politikaların liberalleştirilmesi, serbestleştirilmesi, özelleştirilmesi, yeni düzenlemeler yapılması (deregülasyon) ve ayrıca krediye ulaşmak ve yabancı yatırımcıların ilgisini çekmek için işgücünün esnek hale getirilmesi. Neoliberal ekonomi politikaları, kapitalizmin küreselleşme dinamiğini hızlandırmıştır. O güne kadar ulusal ekonomilerin uluslararası ticarete açılmaları yönünde gerçekleşen küreselleşme, özellikle sermaye hareketlerinin hızlanması ve serbestleşmesiyle, mali sermaye merkezli mülkiyetin egemenliğinin tesisine yönelen yeni bir ivme kazanmıştır.1980’li yıllarda da neoliberal politikacılar, istediklerini ideolojik bir içerikle “küreselleşme” adı altında tanımlayıp, popülerleştirerek tüm dünyaya sunmuşlardır: Sermayenin kontrolüne son verilmesi, sermaye hareketlerin ser50 Mayıs-Temmuz 2014 best bırakılması, dış ticaretin serbestleşmesi, iç finansal sektörün liberalize edilişi, uluslararası ticarete entegre olma, yatırımlara açık olma savunulmuş ve oluşturulmuştur. Tüm dünya devletlerinde mal, hizmet, sermaye piyasalarının çok uluslu sermayeye açılması ve dünyanın tek bir pazar haline gelmesi sağlanmıştır. Sermayenin yeniden yapılanmasını simgeleyen ve ideolojik içeriği olan “küreselleşme süreci”, “devlet” anlayışının değişmesini, sosyal devlet anlayışından uzaklaşmayı, devletin toplumsal fayda sağlayan kamu yatırımlarından ve kamu hizmetlerinden geri çekilerek bunların serbest piyasa ekonomisine bırakılmasını; eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi kamusal nitelikli hizmetlerinin özelleştirilmesini ve bu alanların sermayeye yeni pazarlar olarak açılmasını; sermayeye çeşitli “teşvikler” verilmesini, emek- sermaye dengesinin emek aleyhine bir dengesizliğe dönüşümünü, kamu girişimciliği yerine özelleştirme politikalarının oluşumunu; kamu hizmetinin daraltılmasını oluşturmuştur. Özelleştirme ilkesi İMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası finansal kuruluşların ekonomik paketlerinde yer almış ve bu kuruluşlarca verilen krediler, ekonomik boyuttan ötede kredi verilen ülkelerin kamu yönetimini ve kamu hizmet anlayışını değiştirmeye bağlanmış ve bu şekilde kredi verilen ülkelerin kamu yönetimini ve kamu hizmet anlayışları değiştirilmiştir. Türkiye ise 24 Ocak 1980 “İstikrar Kararları” ve 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası “küreselleşme süreci” içine sokulmuştur. Türkiye’nin “serbest piyasa ekonomisine” geçmesi ve uluslararası sermaye ile entegrasyonun sağlanması amaçlanmıştır. Dışa kapalı devletçi politikalardan vazgeçilmiş, devletin ekonomideki payı küçültülmüş, ihracatta serbestlik tanınmış, ihracat yapanlar teşvik edilmiş, vergi indirimine gidilmiş, yabancı sermaye girişi kolaylaştırılmış, yabancı sermaye yatırımları teşvik edilmiş, kâr transferlerine kolaylık sağlanmıştır. Dünyadaki ve Türkiye’deki küreselleşme süreci (=kapitalizmin sermayeyi yeniden yapılandırması ve ideolojisi), neoliberal ekonomik ilkelerin uygulanması ve buna bağlı sosyal devlet anlayışında uzaklaşma, Türkiye’de sağlık hizmetlerinin değişmesine neden olmuştur. Sağlık metalaştırılmaya çalışılmış ve önemli ölçüde metalaştırılmıştır. Türkiye’de Sağlıkta Reform ve Sağlıkta Dönüşüm adı altında sağlığın serbest pazar ekonomisi kurallarına bırakılması, aile hekimliğinin ve tüm hastanelerin işletmeye döndürülmesi, tüm hastanelerde performans sistemine geçilmesi, hastanelerin taşeronlaşma hizmeti ile döndürülmesi, özel hastane hizmetlerinin artırılması, emeklilik ve sağlık Sağlık sigortası hizmetlerinin ayrılması, genel sağlık sigortası uygulaması ve katılımın zorunlu olduğu prim sistemi, katkı payı (başka bir ifadeyle, sağlık hizmetinin devletin belirlemiş olduğu fiyatların üzerinde kalan kısmını kişinin doğrudan kendi cebinden finanse etmesi), sağlık çalışanlarının yükünün arttırılması, sözleşmeli sağlık çalışanlarının artması, sigorta adı altında verdiği vergilerin dışında kişilerin sağlık için daha fazla para vermeleri ile hastaların müşteriye dönüşü sağlanmıştır. Sonuç olarak sağlık metalaştırılmaya çalışılmıştır. edip, planladığı sağlık hizmetinin dışında bir durum yaratır. Sağlığın gerçek bir meta olması mümkün olmadığından metalaştırılmamalıdır. Serbest piyasaya sunulan metada kişiler taleplerini de ortaya koyarlar. Serbest piyasa da taleplere göre arz sunulur. Metanın fiyatı talep (istek) ve sunulan (arz) ürün miktarına göre belirlenir. Kişilerin sağlık ve hastalıkta uygun talepte bulunabilmesi için uzman kişilerin mutlak bilgilerine ihtiyaçları vardır. Sağlık talep arz dengesine bırakılamaz. Sağlık hizmeti ücretlerini, talep arz dengesi oluşturamaz. Sağlık ve hastalıkta, kişilerin bireysel olarak karar verdikleri talebin, kendisi için gerekli ve uygun talep olması çok mümkün olamaz. Kullanıcının yönlendirici bir seçimi olmadığından arz-talep ilişkisi sağlık alanında yoktur. Sağlık talep arz ilişkisine uygun olmadığı için sağlık metalaştırılmamalıdır. Sağlık hakkı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (1948) Madde 25 ile tanımlanmıştır. (Madde 25: 1.Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar. 2. Anne ve çocukların özel bakım ve yardıma hakları vardır. Tüm çocuklar, evlilik içi ya da dışı doğmuş olmalarına bakılmaksızın, aynı toplumsal korumadan yararlanır.) Ayrıca 1966 tarihli BM Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi‘nde ise sağlık hakkı “Herkesin var olan en yüksek fiziksel ve ruhsal standartlardan yararlanma hakkı” kabul edilmesi “bu hakkın tam anlamıyla gerçekleştirilebilmesi için alınması gereken önlemler”, “hastalanma durumunda tüm hizmetlerin ve ilginin sağlanabileceği koşulların yaratılabilmesi için gerekli olan önlemler” olarak belirtilmiştir. İnsan haklarından olan sağlık hakkı, doğuştan kazanılmış en temel bireysel ve toplumsal bir haktır. Yaşamın en temel unsuru olan sağlık hakkı satılamaz, devredilemez ve tasarruf edilemez. Devletler bireylerin sağlık haklarını sağlamakla yükümlüdür. Sağlığın temel insan hakkı olması nedeniyle sağlık metalaştırılmamalıdır. Sağlık metalaştırılır ve kamu alanının sorumluluğundan çıkartılır ise özelleştirmeye ve serbest piyasa ekonomisi dinamiklerine bırakılır. Özelleştirmede ve serbest piyasa ekonomisinde rekabet vardır. Rekabette kazanan ve kaybedenler olur. Rekabete dayalı özel sermaye hizmetleri kar maksimumu ilkesiyle çalışır. Kapitalist ekonomide bireysel yatırımcının amacı ve arzusu, insanların ve toplumun ortak çıkarına hizmet etmek değil, yatırdığı paranın en karlı şekilde kendine geri dönmesidir. Kar odaklı sunumlarda maliyet düşürülmesi, kazancın artırılması gereklidir. Sağlık metalaştırılır ise maliyet düşürme için uygun, yeterli, deneyimli, bilgili olmayan kişilerin çalıştırılması, çalışanların uzun süre ve yoğun çalıştırılması, düşük ücret ile çalıştırılması, kullanılan tıbbi malzeme ve aletlerin kalitesiz oluşu gibi yöntemler devreye sokulur. Kazanç artırmak için gereksiz tetkikler, tedaviler, girişimler söz konusu olabilir. Kar getirmeyen sağlık hizmetleri geçiştirilir ve ötelenir. Sağlık kar odaklı sunulamayacağı için metalaştırılmamalıdır. Meta alınıp satılabilen mal ve hizmet olarak tanımlanır. Tüketiciler serbest piyasaya sunulan bir metayı tüketme ya da tüketmeme hakkına sahiptirler. İnsanlar ne zaman ve ne sebeple hastalanacaklarını bilemezler. Hasta olmamak şeklinde bir tercih seçenekleri de yoktur. İnsanın sağlık konusunda tehditleri, özellikle de toplumsal, doğasal tehditleri de kendi başına yönlendirmesi ve engellemesi de pek olanaklı değildir. Ayrıca hastalandığında alacağı tedavi hizmetinin zamanını, kapsamını ve türünü kendisinin belirleyebilme olanağı yoktur. Kişiler hastalandığında zorunlu olarak sağlık hizmeti almak zorundadır. Enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi başkasının almadığı, alamadığı sağlık hizmeti, diğerlerinin sağlığını tehdit Sağlık kamusal hizmet alanından çıkarıldığında ve devlet, bireylerin sağlık haklarını sağlamakla yükümlü olmadığında, sağlık ve sağlık hizmetleri “ kişinin bireysel sorunu” hale gelir ve getirilir. Bireylerin “kendi kendinin doktoru olmaları” beklentileri yaratılır ve sağlanır. Birey sağlık seçenek ve hizmet olanaklarını takip eden, kendi hizmetleri satın alan bir tüketici durumuna sokulur ve oluşturulur. Bireyler “hasta” konumundan “tüketici” konuma taşınır ve sağlanır. Birey sağlığı sadece sağlık sektörünün değil birçok ticari işletmenin ve medyanın yararlanabileceği bir meta ve pazar haline getirilir. Medya ve sağlık sektörü alanındaki ticari kuruluşlar sağlıklı olmanın koşul ve biçimlerini, sağlıklı yaşam biçimlerini belirler. Topluma ve İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Mayıs-Temmuz 2014 51 Sağlık bireylere medya kanalıyla istedikleri şekilde sağlıklı yaşamı empoze ederler. Sağlıklı olma ve yaşam, kar maksimumu da göz önünde bulundurularak, ihtiyaç haline getirilir. Sağlıklı yaşam endüstrisi ihtiyacı yaratıldığında sağlıklı yaşam talebini karşılayacak sağlık endüstrisi oluşturulur. Medya kanalıyla sağlık sorunsalı bireyselleştirilir ve gündelik yaşam tıbbileştirilir, kozmetikleştirilir. Medyada sağlık/hastalık konuları ve de kozmetize edilmiş sağlık konuları saatlerce, günlerce, sayfalarca uzmanları tarafından tartışılır ve işlenir. Hastalık olmayan konular tıbbileştirilir. Yaşam kalitesini artırmak için hasta olmayan kitle, yeni hastalar şekline getirilir. Sağlık giderek daha fazla kozmetikleştirilir. Kozmetik endüstrisi, teknolojisi ve ürünleri büyütülür. Sağlık bireysel sorun haline daha fazla getirilir. Kar getirecek türde sağlıklı yaşam ve görüntü ihtiyacı oluşturulur. Bu ihtiyacı karşılayacak sağlık, sağlıklı yaşam ve görüntüyü sağlayacak sağlık ve buna bağıntılı kar maksimumu ile çalışan işletmeler oluşturulup, yönlendirmiş sağlık ihtiyaçları karşılanır. Biyoteknoloji sektörleri, ilaç endüstrisi ve kozmetik endüstrisi büyür ve gerçek sağlıkla bağıntısı olmayan karlar elde edilir. Sağlığın çevre koşullarına bağlı özellikleri nedeniyle, sağlığın kozmetikleştirilmemesi için ve sağlık sadece “bireysel bir sorun” olamayacağı için sağlık metalaştırılmamalıdır. Sağlık kamusal hizmet alanından çıkarıldığında ve devlet, bireylerin sağlık haklarını sağlamakla yükümlü olmadığında sağlık sigortaları devreye girer. Kişiler devlete dolaylı ve dolaysız vergi verirler. Devlet sağlık sistemini genel vergiler ile finanse etmelidir. Sağlık bu şekilde finanse edilmeyince, kişilerin verdiği vergiler de azaltılmadığından sağlık güvencesi için kişilerin özel sağlık sigortası yapan şirketlere, fazladan prim (para) ödemesi gerekir. Ayrıca kişilerin katkı payı adı altında sağlık hizmetinin devletin belirlemiş olduğu fiyatların üzerinde kalan kısımları için kendi ceplerinden finanse etmesi (para ödemesi) söz konusu olur. Sağlık sigortaları sağlık hizmetlerinin kapsamını istedikleri gibi belirler. Katkı payları giderek artar, tedavi masrafları yüksek olan kronik ve ölümcül hastalıklar ise sağlık sigortası paketleri dışında bırakılır. Temel sağlık teminat paketinin içeriği her yıl yüksek şekilde belirlenir. Kişiler eşit, erişilebilir, kaliteli, eşitçi bir sağlık hizmeti alamazlar. Ödediğin sağlık primi kadar (parası kadar) sağlık hizmeti alınır. Sağlık vergilerle değil kişilerin verdiği primler ile (paralarla) finanse edilince, devletler kapitalist şirketlerden daha az vergi alır. Yoksulların sağlık hizmetine ulaşması zorlaşır. Halk sağlığına yatırılan sağlık yatırımları azalır. Sağlık ihtiyacının boyutunun, kapsamının, zamanının, süresinin, yerinin kestirilmesi çok mümkün olamadığından özel sigorta ve özel paketlerle uygun ekonomide 52 Mayıs-Temmuz 2014 almak mümkün değildir. Sağlık özel sigorta kapsamında alınır ise bazı hizmetler ve ürünler, özellikle de nadir ve önemli hizmetler hiç üretilmez ve/veya bazıları da uygun olmayan miktarlarda, ücretlerde üretilir. Paran kadar sağlık hizmeti almamak ve eşit, erişilebilir, kaliteli, eşitçi sağlık hizmeti için sağlık metalaştırılmamalıdır. Sağlık hizmeti serbest piyasa ekonomisi dinamiklerine bırakılınca verimlilik ilkeleri ile sağlık hizmeti verme söz konusu olur. Verimlilik, ekonomide üretilen malın veya elde edilen faydalı işin onu üretmek için kullanılan girdilere veya elde etmek için harcanan/tüketilen işe oranı olarak hesaplanır. Kar amacıyla mal üreten ticari kuruluşlarda verim “Çıktı + Kar / Girdi” şeklinde formüle edilir. Kaynakların zarar etmeden, en uygun ve faydalı kullanımı ekonomik yönden işletmenin verimliliğidir. Sağlıkta verimlilik “maliyet birimi başına sağlık hizmeti kalitesi” olarak tanımlanır. Sağlıkta verimlilikte birim zamanda hastaya ne kadar zaman ayrılacağı, ne kadar ilaç-malzeme harcanacağı hesaplanır. Verimlilik elde etmek için maliyet düşürme teknikleri uygulanır. Hekimden birim zaman içinde daha çok hastaya bakması ve bunu yaparken en az araç-gereç, ilaç harcaması, en ucuz maliyet oluşturması istenir. Bunlar kanıta dayalı tıp temelinde değil, işletme karı düşünülerek planlanır. Gerekli hastada yeteri vakit ayrılamaz, detaylı tetkik, uygun ilaç ve tedavi yapılamaz. Verimlilik adı altında masrafları azaltmak için hekimlere, hastaya ne yapılacağı, nasıl yapılacağı, ne kadar sürede yapılacağı dikte edilir. Hekim kendi dışında belirlenmiş süreçlerin pasif teknik uygulayıcı durumuna getirilir. Verimlilik planları ve baskısı ile hekim çalıştırılamaz. Çalıştırılır ise hastaların ihtiyaçlarına uygun ve bilimsel sağlık hizmeti üretilemez. Sağlık hizmetlerindeki verim ekonomik para kazancı değildir. Koruyucu sağlık hizmetleri, hasta ile sağlık sistemi arasında en yüksek verimin elde edilmesini sağlayacak alandır. Koruyucu sağlık hizmetleri arttırılmalıdır. Sağlık hizmetlerinde, hastanelerde işletmede uygulanan verimlilik ilkeleri uygulanamayacağından sağlık metalaştırılamaz. Sağlık metalaştırılırsa, bunun tek bir yararı vardır: Sağlık, sermayenin para kazanacağı (artı değer oluşturacağı) bir pazar olur. Sağlık hizmetleri kaliteli, bilimsel temelde, hasta ihtiyaçlarına özgü, eşit, etkili ve sürekli, her bireye ve bölgeye ulaştırılmış, ulusal bir plan çerçevesinde sunulmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetleri artırılmalı, yaygınlaştırılmalı, toplumun sağlık düzeyi devamlı yükseltilmelidir. Sağlık 2 E M E L L E Ş M E KARE BULMACA TMMOB İnşaat ÇÖZÜMÜ Mühendisleri Odası İzmir Şubesi E “haber K T E yayın A kurulu T İ Bülten’d Le “Çocuk Sağlığı bülteni” 3 L 6 52 P 8 İ 7 L 3E 9 SUDOKU L İ 6 A(Kolay) 3 1 7 T 4 5 E M 6 H İ R E N G İ A T 9 9 10 M E D E E M E T İ İ A K L 4E M 1 B O T 7 E 2 R 6 R E 8 9 İ R 8 T 3 A M R İ Prof. Dr. Mustafa Bak Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Nefrolojisi Uzmanı e-posta: [email protected] 5 7 2 8 A 1 62 81 97 7 2 43 19 86 6 3 71 5 63 4 44 1 96 5 2 2 8 9 7 2 27 8 45 6 39 3 84 28 15 8 5 1 7 9 6 3 4 52 71 67 2 13 39 76 5 8 G 1 2 6 3 7 8 İ 3 6 2 7 5 4 C A 4 5 8 1 9 9 5 72 43 97 86 14 31 28 6 6 1 7 4 91 9 56 8 3 9 2 8 5 11 9 4 8 3 4 6 3 2 7 5 7 5 2 3 23 1 38 3 79 2 74 4 6 7 4 86 3 65 5 9 9 2 5 1 8 17 66 34 62 6 44 5 1 25 5 7 3 1 9 18 4 77 9 3 81 98 2 3 1 27 94 88 12 45 79 66 5 SUDOKU 4( zor 8 )66 35 49 21 57 93 12 8 9 5 7 1 6 2 4 9 1 2 9 8 1 6 8 1 2 SUDOKU 6 3 (4zor2) 5 3 7 6 3 3 4 4 5 9 8 5 7 7 9 8 9 6 6 5 1 4 2 8 5 3 8 2 A T 5 1 9 8 6 2 4 3 7 3 6 24 47 95 12 31 59 68 8 7 1 2 65 89 18 26 47 74 53 3 9 9 7 8 2 4 6 1 39 3 61 5 4 9 11 2 22 8 8 5 97 6 76 3 3 6 84 17 7 5 8 34 71 63 92 86 45 2 43 6 75 4 56 9 54 7 97 1 85 3 89 2 48 9 14 8 35 52 61 28 7 17 2 9 63 5 79 6 4 32 1 21 4 6 1 8 3 5 9 49 98 7 2 4 9 2 8 7 2 5 9 8 6 7 14 33 5 6 Mayıs-Temmuz 2014 53 7 78 54 61 33 22 96 85 1 4 8 1 3 1 3 5 6 4 9 7 2 SUDOKU 9 4 7 3 9 7 1 SUDOKU ( zor )5 İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ N 34 98 55 4 87 ) 24 58 92 65 49 36 7 3 ( 1orta TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Bül-SUDOKU teni okurlarına merhaba. 4 8 16 65 39 71 27 53 82 4 SUDOKU (ORTA) 10 N 8 Ş 5P N Köşesi” oluşturmaya 5karar verip ve bu köşenin yöne9 7 5 2 4 1 E 1K 2E 3N 4 İ 6 A 7 D 8 E 9 10 A R 8 İ T timi bana teklif edildiğinde onur duyarak ve büyük bir 2 3 69 21 87 76 1 T E M E L L E Ş M E İ NÇÖZÜMÜ F kabul A Kettim. Son E on M yıldır medyanın 4 E BULMACA memnuniyet ile K U R A 9 KARE SUDOKU (Kolay) 4 8 36 13 49 55 K T köşesinde E A sağlık T İ konuları L işlendiği, 2herE alanında, her L E P E M B E 5 P İ 10 N İ R E N 7 5 91 78 52 24 ortamın E 4 Kenflasyonunun İ 9 A 10 D E bilgi kir1 3sağlık 2 L 3 bilgisi 5 E 6 N 7 8 olduğu, L İ N O T E R 6 A liliğine döndüğü koşullarda Çocuk Sağlığı ile ilgili bir 5 6 6 2 27 8 39 7 98 3 12 9 1 T 4E E M E İ L N L F E A Ş K M E E M kurma ve zorluk taşımaktadır. E M H ayrı İ bir R sorumluluk R E N 7 T köşe 4 8 6 3 1 9 3 4 5 7 3 1 4 5 6 8 K Psorumluluğu A T P İ dolayı, 2 E 5Bu İ T L E Ealmamdan E M LsizB “Bülten” E okurA R T A M A 8 İ T 8 9 4 7 72 5 56 2 11 4 83 1 bakış açımı “Sağlığın Metalaşma(ma)sı” E A K sağlığa 3 L 6larına LE İ N N İ OA T D E E R K U anlatmaya R A R İ Bülten’ C A 5 6 7 9 9 yazımla çalıştım. e bu yazı dışında 2 3 9 1 7 6 F HA İ K R E R M E NSağlığı Kö4 E 7 T İ E N M yazı 16 93 39 45 İ R E N Gyazmayacağım. İ A “Çocuk T 10 N siyasi-politik 4 ( 8orta SUDOKU ) ndeT E çocuk sağlığı bilgi İ İ L E Tilgili M Akonularda B ME 5 P 8şesi” A P R ile A ihtiyacı7 5 81 48 22 64 nın giderilmesi, çocuk sağlığı bilincinin oluşturulması, İ K UN RO A T E RR İ 6 A 9L A farkındalık yaratma amacıyla bilimsel,C kanıta dayalı, 5 6 7 9 8 2 7 8 E N M sağlığı İ E R aktaracağım. N A sizT okurların 7 T 10çocuk İ H R bilgisi N G R İ E Ayrıca 1 4 9 9 3 ( orta 4 1 5) 3 7 SUDOKU e-posta ile gönderdiğiniz Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları 8 2 5 9 6 4 A R T A M A 8 İ T 8 4 2 6 1 3 konusundaki sorulara, sadece soru sahibine e-mail ile 1 6 3 7 2 5 K U vermeye R A çalışacağım. R İ C A 9 cevaplar 7 E SUDOKU (KOLAY) T SUDOKU SUDOKU (ZOR) 1 KARE BULMACA Sağlık kamusal nitelikli hizmetlerden çıkartılıp, bireysel bir sorumluluk haline getirilirse ve özelleştirilir, KAREÇÖZÜMLERİ BULMACA ÇÖZÜMÜ BULMACA serbest piyasa ekonomisi dinamiklerine bırakılır, hastaneler işletmeleştirilir, kar maksimumu ilkeleri ile 1 2 3 4 5 6 sunulur, sağlık metalaştırılırsa; sağlık hizmeti erişme1 T E M E L L si zor, kalitesi tartışılır, bireysel ve bölgesel farklılıklı, T E A 2 E K ekonomik duruma bağıntılı, pahalı, kısacası sağlık KARE BULMACA ÇÖZÜMÜ SUDOKU (Kolay) L E K E N 3 sağlıksız bir hale gelir. İ N F A 4 E 1 ------------------------------------------------------------2 3 4 5 6 7 8 9 10 SUDOKU Üyelerimizden KARAR KOLAY DEĞİŞMEZ Ruhi Mehmet ÇİLEK İnşaat Mühendisi Mesleğe başladığımız yıllarda; çalışmaktan büyük pozitif enerji dağıtan görünüşü ile işe dört elle sarılonur duyduğum, mesleki ve sosyal yaşamıma büyük ma konusunda teşvik ederdi. Bir önceki döneme göre katkıları olması nedeniyle müteşekkir olduğum ve her bölümün üretimi artmış olmasına rağmen iş akdinin zaman olacağım, mesleğimizin adeta yegâne okulu fesh edilmiş olmasını kesinlikle anlayamadık” biçisayılan STFA bünyesinde çalışanların teknik ve idari minde kaleme alınmış yazılı metinler okur ve yeniden gelişimleri için yoğun yürütülen eğitim çalışmaları aynı şıklar kapsamında bir oylama yapılır. kapsamında “Beşeri ilişkiler semineri”ne katılmış ve seminer çerçevesinde bir dolu konu başlığı içinde “a–17, b–3 ve c–1” karar oluşumu üstüne bir çalışmadan bahsetmek istiSemineri veren kişi; Şirketin ölçme, değerlendirme yorum bu yazımda… bölümünden gelen ve iş akdi fesh edilen kişinin bölümünü değerlendiren; “mezkûr bölüm bir önceki döİnsan karar oluşturma sürecinde, ilk verdiği kararı neme göre üretim performansını master planda %20 tekzip etmeye yönelik ilave olarak kaç veri değişirse lik bir artış planlanmasına rağmen %35 lik bir artışdeğişsin, asla değiştirmediğine tanık olunan bir la tamamlamıştır. Ayrıca bölümler arası ilişkilerde ve konuda; semineri veren kişinin “bir şirkette bir bilgi akışında bir önceki döneme göre ciddi bir hız bölüm şefinin iş akdinin feshi” üzerine, iş akdinin ve kalite temin edilmiştir.” mealinde bir raporu okufeshini gerçekleştiren yetkilinin kararını açıklayan ve yarak, aslında iş feshi kararını “Bölüm şefi, tüm uyarılara rağveren kişiyi tekzip eden bir tespit men iş disiplinini bir türlü tesis gerçekleştirir. Yine bir ara oylaedememiş olup birlikte çalıştığı ma; sonuç; kişilere liderlik yapamadığı, yapılan çalışmaların değerlendirmeleri sonucunda kendisinden beklenen performansı bir türlü gösteremediği tespit edildiğinden iş akdi feshedilmiştir” biçimiyle özeti verilebilecek uzun bir gerekçe yazısı okur. Bilahare; saha mühendislerinden Genel Müdür Yardımcılarına kadar değişik yetkililerden oluşan 21 kişilik katılımcı grubundan, “a-karar doğru, b-karar yanlış ve c-çekimser” cevap şıklarından uygun görülen birini oylamalarını ister, cevaplar “a–17, b–1 ve c–3” şeklinde oluşur. Çalışmanın ilerleyen bölümünde de; semineri veren kişi iş akdi fesh edilen bölüm şefinin birlikte çalıştığı personelden birkaç kişinin konuyla ilgili görüşünü aktaran; “Bölüm Şefimiz, son derece başarılı idi, mesai başlama saatinden önce mutlaka işinin başında olur, bir gün önceden yapılan günlük planın detaylarını bizler gelmeden bir kez daha gözden geçirir, bizler işe başlayınca güncellenmiş plan bilgisi, bizleri müşfik ve 54 Mayıs-Temmuz 2014 “a–17, b–3 ve c–1” Semineri veren kişi; iş akdi fesh edilen bölüm şefinin işe alınmasında aracılık yapan insan kaynakları şirketinin mezkûr kişi ile ilgili işe alınması aşamasında hazırladığı sunumu da; “münhal kadro için yapılan başvuruların değerlendirilmesi sırasında tarafınızca verilen tüm kriterler açısından bakıldığında en uygun başvurunun bu olduğu kanaatindeyiz. Geçmiş çalışmalarının performans değerlendirmeleri ile başarılı plan uygulamalarının ve iş disiplininin gereklerine göre sıralamada en önde değerlendirilmesi gerekmektedir” gibi bir özeti içermektedir. Yine bir ara oylama; sonuç; “a–17, b–3 ve c–1” Görüldüğü üzere; seminere katılanların çok önemli bir bölümü değerlendirme ve karar için kendilerinin önüne konulan ilk veri ile yetinmişler, artık ilk verinin tam tersi olarak gelen diğer bilgileri göz önünde Üyelerimizden tutmaksızın ve ilave hiçbir değerlendirme yapmaksızın karar sahibidirler ve karar değişikliğini asla düşünmemişlerdir. Tek bilgi ile karar vermekte beis görmeyen bir toplum olduğumuzun şahane görüntüsü olabilecek bu yaşanmışlıktan hareketle, insanların ve toplumların yaptıkları seçimleri, aldıkları kararları cansiperane savunduklarını ve kolay kolay değiştirmedikleri bilim çevrelerinin de tespit ve teslim ettiği bir gerçektir bilineceği üzere… Kararında ısrar edenlerin durumunu izah ederken, durumu “kalp gözleri kapalı”, “akılları sağır” gibi tılsımlı ve uhrevi tanımlamalarla açıklamaya çalışan yaklaşımlar konuyu hafife almaktan başka bir şey olmamakla birlikte muktedirlerin değirmenine su taşımaktır aynı zamanda da… Kafamızda, bebeklikten çocukluğa, çocukluktan büyüklüğe evrilirken, ebeveynlerimizin, öğretmenlerimizin, siyasi partilerin, devlet büyüklerinin ya da takip ettiğimiz gazetelerin ya da yayınların sürekli aynı şeyleri tekrarlayarak ve tekrarlatarak, ezberleterek; oluşturduğu algılama düzeneği ya da filtresi, hülasa neyi nasıl algılamamıza, neyi kendimize daha yakın hissetmemize, benimsememize ya da reddetmemize yol açan “bakış açısı”dır bu. Bu bakış açısına “paradigma” da denilmekte ve insanın, bir olayı ve durumu ya da kavramı, anlaması ve yorumlaması esnasında kendine özgü olan akli ve ahlaki değerler dizisidir… Ahlak, özgürlük, eşitlik ve sevgi üstüne oluşturduğumuz tüm yaklaşımlar sahip olduğumuz bu akli filtrelerin eseri olup tüm hayatımız buna uygun bir biçimde sürmektedir… Gerçeğin ne olduğu ve ne olmadığı ile nelerin nasıl olması ya da olmaması gerektiği konusunda sahip olduğumuz algılama filtrelerimiz yani paradigmalarımız; neyin iyi, neyin kötü, neyin önemli, neyin önem- siz olduğunu tayin etmemizi temin eden süreçte öne çıkar günlük hayatımızı şekillendirir ve genel tutum ve davranışlarımız ile beşeri ilişkilerimizin temelini oluşturur. Çevremizi, olayları ve dünyamızı olduğu gibi değil “ayaklarımızın dibi dünyanın merkezidir” yorumuyla-algılamasıyla, kendi bakış açımızla ve görebildiğimiz kadarıyla anlayabilir, anlayabildiğimiz kadarıyla yorumlar ve anlatır ve aktarırız. Bir bakıma da; “medeniyetler beşiği Anadolunun” yarattığı ve durumu anlatmak üzere kullandığı “at gözlüğü takma” sözü durumun tercümanıdır. Tüm bu bilimsel yaklaşımlar ve hayatın içinden imbiklenen atasözlerinin bize verdiği yegâne ders ise; insan hep nakıstır ve çaba göstermediği sürece bunun katmerleşeceğidir. Cehaletin katmerleşmesinin yaratacağı sonucun ne olduğu konusu ise herkesin malumudur. Dünya gerçeğinin; bizim algılama düzeneğimizdeki defolar neticesinde, tam tersine varacak bir biçimde algılanıyor olmasının en canlı, en güncel ve en muhteşem örneği ise; “Abi çalıyor ama Allah var çalışıyor”, yaklaşımıdır, Allah selamet versin… Şu günlerde en çok ihtiyaç duyulan şeyin, özgür kafa, özgür vicdan ile merhamet ve sevgi duyguları olduğunu zinhar unutmadan, herkeste bulunan bu duyguların üstüne çöreklenen sevgisizliğin, merhametsizliğin, akıl ve vicdan esaretinin son bulması dileğiyle, bugünlerde bir dostumdan öğrendiğim güzel bir sözle yazımı sonlandırıyorum: “cahilleri çok seviyorum çünkü onlar her şeyi biliyorlar”… Bilmem tam anlatabildin mi; yoksa kararlar kolay değişmez… GEÇMİŞTEN GELEN KÜLTÜRÜN YANSIMASI KARMA YAPILAR Murat BARIŞCAN İnşaat Mühendisi, Değerleme Uzmanı Ülkelerin gelirleri içinde büyük paya sahip olan sektörler, değişen dünyada gelişen teknolojilere ayak uydurmak ve dinamik olmak zorundadırlar. Bu sektörlerin gelişmesi için gerekli şartların oluşturulması, sorunlarının tespiti ve çözüm yollarının bulunması zorunluluk haline gelmiştir. Günümüzde ülkelerin hemen hemen tamamı uluslararası ticari malların yanı sıra hizmet sektörünün de öneminin farkına varmıştır. Bu çerçevede ülkeler; İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ sahip oldukları maliyet avantajlarından faydalanarak kazançlarını artırmak yoluna gitmelidirler. Ülkemizin ekonomisini ayakta tutan sektörler, İnşaat, Tarım ve Sanayi sektörleridir. Hizmet sektörü içinde anılan İnşaat Sektörü GSMH içinde oldukça yüksek bir paya sahiptir. Bu sektör ülkemizin sadece ekonomisini geliştiren bir sektör değil, sosyal yapısını da etkileyen, vasıfsız işçilerin de istihdam edilebildiği önemli bir sektördür. Dönem, Mega yapılar dönemidir. Gerek ulusal, geMayıs-Temmuz 2014 55 Üyelerimizden rekse uluslararası düzeyde mega yapılar dönemine de hazırlıklı olunmalıdır. Mega Yapıların en büyük özellikleri “Karma Kullanımlı Yapılar” olmasıdır. Bu anlamda karma yapıların ne olduğunu ve nasıl olması gerektiğini iyi analiz etmek gerekmektedir. Karma kullanımlı yapılar denince; tek bir parsel ya da yan yana parsellerde, her türlü ihtiyacın karşılanabileceği yapıların inşa edilmesi akla gelmektedir. Bu tür binaların yapılabilmesi, Kullanım Kararlarının uygun olması ile mümkündür. Kullanım kararları belirlenirken, yapılacak fizibilite çalışmaları ciddiyetle ve hassasiyetle yapılmalıdır. Kullanım kararlarında belirlenecek oranların hatalı olması, yapılacak projelerde artı değer yaratmayacağı gibi, projelerin zarar etmesi anlamına da gelir. Karma kullanımlı yapılarda, Konut, Otel, İşyerleri, Hastane, Okul, Spor, Alışveriş, Eğlence ve Kültür Merkezleri gibi birçok ihtiyacın karşılanabildiği mahaller bulunabilmektedir. Aslında karma yapılı alanlar yeni bir kavram gibi görünse de, geçmişimizden gelen bir kültür olduğu da bilinmelidir. Günümüzdeki karma yapılar, geçmişten gelen kültürün, çağın gerektirdiği yaşam standartlarında sunulmasıdır aslında. İzmir‘de Kemeraltı, Alsancak ve benzeri bölgeler karma yapı alanlarına uygun örneklerdir. Karma yapının, yüksek yapı olma zorunluluğu yoktur. Büyükşehirlerimizde, yakın zamanda yüksek binalardan oluşan karma yapılar bu algıyı yaratmıştır. Ancak Bölgenin tarihi dokusu, doğal yaşam alanları, geleneksel yapı ve yaşam tarzları dikkate alınmalı, buna uygun yapı modelleri seçilmelidir. Burada asıl belirleyici olan yine Kullanım Kararlarını alan Yerel Yönetimler ve Yatırımcılardır. Karma kullanım, birbiriyle ilişkili kullanımların (barınma, iş, eğlence, sosyal, kültürel, spor etkinlikleri v.b.) birbirlerine yakın yerlerde konumlandırılması, ulaşım mesafelerinin ve maliyetlerinin azaltılmasını, zamanın en olumlu şekilde kullanılmasını amaçlamaktadır. Bu sayede pahalı bir yatırım olan Alt Yapı Hizmetleri de ( yol, kanal, toplu ulaşım v.b. ) çok zorlanmamış olacaktır. Doğal yaşam alanlarını yok etmeden, hem şehir merkezlerinde hem de şehir dışlarında yapılabilmektedir. Ülkemizde çok konuşulan Kentsel Dönüşüm veya Kentsel Yenileme bu amaçlarla yasal düzenlemelere girmiştir. İzmir’de MİA (Merkezi iş Alanları) diye adlandırılan yeni kent merkezinde birçok karma kullanımlı proje başlamıştır. Bunların bir kısmı proje aşamasında bir kısmı da yapım aşamasındadır. İzmir’deki karma ya56 Mayıs-Temmuz 2014 pılar arasında Folkart, Mistral İzmir, Point Bornova, Ege Perla gibi örnekler gösterilebilir. Aşağıda 2 ayrı Karma Yapının Kullanım amaçlarına göre alan dağılım bilgileri bulunmaktadır. POİNT BORNOVA Kullanım amacı Alan (m2) Alan/Top. Alan Avm alanı (171 adet dükkan) 55.000 18,02% Avm ortak alanı 50.300 16,48% Avm otopark alanı 57.950 18,99% 112.570 36,89% Konut otopark alanı 13.460 4,41% Sığınak+ teshin merkezi v.b. 15.857 5,20% 305.137 100,00% Konut alanı (809 adet konut) Toplam inşaat alanı MİSTRAL İZMİR Kullanım amacı Avm alanı (36 adet dükkan) Alan (m2) Alan/Top. Alan 9.000 7,44% İşyeri (153 adet ofis) 40.000 33,06% Konut alanı (110 adet konut ) 21.500 17,77% 6.000 4,96% Sığınak otopark v.b. 44.500 36,78% Toplam inşaat alanı 121.000 100,00% Otel alanı Örnekleme yaptığımız bu iki proje yapım aşamasındadır. Yatırımcılar her zaman maksimum faydayı, minimum maliyetle karşılamayı hedefler. Bu sebeple Fizibilite çalışmalarının Evrensel Değerlere ve Bilimsel Verilere göre yapılması ve yerel ihtiyaçların doğru belirlenmesi en önemli unsurlardır. İzmir’de yapılan karma yapılarda, kullanım amaçlarına göre seçilmiş alanların doğru olup olmadığını, artı değer oluşturup oluşturmadığını zaman gösterecektir. İsteğimiz ve beklentimiz hem yatırımcının hem de kamunun optimum faydayı sağlamasıdır. Üyelerimizden KÖY ENSTİTÜLERİ DESTANI ETKİNLİĞİ ÜZERİNE Hüseyin KUZU İnşaat Yüksek Mühendisi Şubemizde 16 Nisan Çarşamba günü “Köy Enstitüleri Destanı” isimli gerçekleşen etkinlikte dikkatimi çeken birkaç noktayı sizlerle paylaşmak istedim. Etkinlik üyemiz Ahmet GÜREL’in hazırlamış olduğu `Köy Enstitüleri Destanı` belgeseli ile başladı. Belgeselde köy enstitülerinin kuruluş aşamaları ve yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verildi ve köy enstitüsü mezunlarının anlatımıyla belgesel sona erdi. Daha sonra Köy Enstitüsü mezunu Sayın Osman ATICI ve Sayın Mustafa TÜZEN tarafından köy enstitülerinde yaşadıkları anlatıldı. Çok değerli iki büyüğümüzün kelimeleri seçmeleri, cümle kurmaları, kendilerini ifade etmeleri bende büyük bir hayranlık uyandırdı. Kurdukları cümlelerde hiçbir anlam ve anlatım bozukluğu yoktu, cümleler son derece kurallıydı. Seçtikleri kelimelerse anlatmak istedikleri ile uyumlu, ne çok abartılı ne de çok yavandı. Eskilerin deyimiyle meramlarını çok iyi anlattıklarını gördüm. Özellikle gençlerin birbirlerine bir “Merhaba, Nasılsın?” bile demeden “Slm, Nbr” gibi ifadeleri kullanmalarını, kafalarından geçenleri çok iyi dile getirememelerini, yan yana olduklarında bile ellerindeki telefonlarla iletişim kurma yöntemlerini düşündüğümüzde, köy enstitüsü mezunu iki büyüğümüzün ne kadar güzel bir yöntemle iletişime geçebildiklerini açıkça göstermektedir. İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Bunun yanında köy enstitülerinin amacı sadece öğretmen yetiştirmek de değildi. Köy enstitülerinden mezun olanlar sadece öğretmen olmuyor aynı zamanda ziraatçilik, sağlıkçılık, duvarcılık, demircilik, terzilik, balıkçılık, arıcılık, bağcılık ve marangozluk konularını da uygulamalı olarak öğreniyordu. Kısaca köy enstitülerinde öğrencilere hayatın ta kendisi hem de uygulamalı öğretiliyordu. Bugün bile ilkokuldan başlayarak üniversiteye kadar yapılan eğitimin içeriğinin, niteliğinin, yönteminin ve yeterliliğinin tartışıldığı bir ortamda hayatın kendisinin öğretildiği, pratiğe ve uygulamaya dayanan eğitim ve öğretimin ne kadar gerekli olduğu görülmektedir. İlginç bir ayrıntı ise Mustafa TÜZEN büyüğümüzün yanında getirdiği elleriyle yapmış olduğu askının yıllara meydan okuması ve yine bizlere göstermiş olduğu “mandolin kursu açabilir” belgesiydi. Hayatın gerçeklerinin uygulamalı olarak öğretildiği ve bir aydınlanma projesi olan “Köy Enstitüleri” nin planlanma, kurulma ve faaliyet gösterme aşamalarında emek verenlere teşekkürlerimi bildirirken, Köy Enstitüsünden mezun olmuş çok değerli büyüklerimizle buluşmanın bizlere onur verdiğini belirtmek istiyorum. Mayıs-Temmuz 2014 57 genç-İMO genç-İMO NİSAN-HAZİRAN ETKİNLİKLERİMİZ EGE PERLA ŞANTİYESİ TEKNİK GEZİSİ ŞUBE YÖNETİM KURULU İLE KAHVALTI 5 Nisan 2014 Cumartesi günü yaklaşık 150 genç-İMO üyesi ile İŞ GYO Ege Perla yüksek yapı şantiyesine teknik gezi düzenlendi. Teknik geziye başlamadan önce iş güvenliği ile ilgili bilgilendirme şantiyedeki iş Güvenliği Uzmanları tarafından yapıldı. Bilgilendirme sonrası 30 kişilik gruplar ile şantiye alanına yönelen genç-İMO üyeleri sorumlu İnşaat Mühendislerinin anlatımıyla şantiye alanını gezdiler. İş güvenliği, Şantiye işleyişi, İş programı, Kullanılan malzemeler ayrı ayrı genç-İMO üyelerine anlatıldı. Gezi sonrası karşılıklı soru cevap ile projeyle ilgili sorulara cevap verildi. 19 Nisan 2014 Cumartesi günü 44. Dönem Yönetim Kurulumuz ile genç-İMO temsilcilerinin kolektif bir çalışmayla hazırladığı, Şube Yönetim Kurulu ile öğrenciler arasındaki bağı güçlendirmek amacıyla yapılan kahvaltı herkesin kendini tanıtmasıyla başladı. Kahvaltıda özellikle 17-21 Mart 2014 tarihleri arasında yapılan Toplumcu Mühendislik ve Mimarlık Haftası başta olmak üzere genç-İMO’nun yaptığı çalışmalar değerlendirildi ve çalışmaların tek tek çok değerli olduğu konuşuldu. Teknik gezimizin oluşumuna katkıda bulunan İŞ GYO Proje Müdürü Behçet ÇAYKARA’ya, Proplan Proje Yönetimi Proje Müdürü Ahmet PEKMEZCİ’ye, Teknik Ofis Müdürü Yalçın KINIK’a, Yapım Müdürü Akın İNAN’a, Yapım Şefi Atıl TURGUT’a Kalite Kontrol Şefi Eren ÖZİNAN’a Nida & A Yapı Ort. Proje Müdürü Özgür YILDIRIMÖZ’e, Proje Müd. Yard. Gürer ÜRGEN’e, Yapım Saha Şefi Erol CANDAN’a, Yapım Saha Mühendisi İlker İNAL’a, İSG Uzmanı Dila GARİP’e İSG Uzmanı Burcu ÖNEM’e Tepekule Yapı Denetim Mühendisleri Ortaç MORALIOĞLU ve Tarık DANACI’ya teşekkür ederiz. Kahvaltıda söz alan Yönetim Kurulu üyemiz Jale Alel mesleki örgütlülüğünün önemini vurgulayarak mesleğimizin bize verdiği sorumluluklar üzerine konuştu. Daha sonra söz alan Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Necati Atıcı örgütlülük adına yapılan her çalışmanın bizleri daha da güçlendireceğini ve kesinlikle yılmamamız gerektiğinin altını çizdi. Daha sonra söz alan öğrenciler sorunlarını ve önerilerini yönetim kuruluna ilettiler. Etkinliğimiz, en kısa zamanda kahvaltının tekrar edilmesi temennisi ile son buldu. 2014 YAZ DÖNEMİ STAJ YERLEŞTİRMELERİ 17 Nisan 2 Mayıs 2014 tarihleri arasında genç-İMO 2014 Yaz Dönemi stajı için Şubemize başvuran 160 genç-İMO üyemize büro ve şantiye staj yeri bulduk. Staj yeri ayarlanması konusunda emeği geçen temsilcilerimizden Ege Üniversitesi 2. Sınıf temsilcimiz Muhammet KART’a, Dokuz Eylül Üniversitesi 3. Sınıf temsilcimiz Oğuz KIR’a ve Şubemizin başvurusu üzerine stajer kabul eden kurum ve işletme yöneticilerine teşekkür ederiz. 58 Mayıs-Temmuz 2014 genç-İMO 1 MAYIS MİTİNGİ 1 Mayıs Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Gününde, geçen sene olduğu gibi bu sene de TMMOB ye bağlı odaların öğrenci üyeleriyle birlikte TMMOB Öğrenci kortejinde yürüdük. Toplumun geleceğine yön verecek olan öğrenciler olarak üniversitedeki taleplerimizi, iş cinayetlerinin son bulması gerektiğini, eşit özgür ve adaletten yana olan ülke talebimizi haykırdık. Aynı zamanda “Gençliğin ateşi sermayeyi yakacak” yazılı büyük pankartımız ve gezi şehitlerinin fotoğraflarının olduğu pankartımızla ülkemizdeki demokrasi şehitlerini andık. Yürüyüşümüz 12.00 de Cumhuriyet Meydanı’ndan başlayarak Gündoğdu Meydanına kadar devam etti. Ardından Gündoğdu Meydanında İzmir Müzisyenler Derneği’nin üyelerinden oluşan müzik grubunun konseri ile son buldu. 37. YAPI FUARI ve İNÖNÜ STADYUMU TEKNİK GEZİSİ 9-10 Mayıs 2014 tarihlerinde düzenlediğimiz etkinliğimize 50 genç-İMO üyesi ile katıldık. İstanbul’daki ilk günümüzde YEM tarafından düzenlenen 37. Yapı fuarını gezdik. Büyükçekmece’de gerçekleşen fuarda çeşitli inşaat firmalarının stantlarını gezme, ürünler hakkında bilgi edinme imkânı bulduk. Etkinliğimizin ikinci gününde Vodafone Arena (İnönü stadyumu) şantiyesine teknik gezi düzenledik. 1947 yılında inşa edilen İnönü Stadyumunun yıkılarak yerine yapılan Türkiye’nin ilk akıllı stadyumu olacak Vodafone Arena şantiyesini gezme imkânı bulduk. Yaklaşık 40.000 kişi kapasiteye sahip olacak Stadyumda 350 araçlık otopark, konser arenası, yaşam alanı ve moda merkezi de olacak. Stadyumun en önemli özelliği ise pasif yapı özelliği taşıyacak olması. Stadyum; yapılacak olan güneş panelleri ile kendi elektriğini kendi üretecek, atık sularını değerlendirecek. Teknik gezimizi gerçekleştirmemizde bizlere yardımcı olan, şantiyeyi gezdirip projeyi tanıtan İnş. Müh. Yusuf Zafer Eren’e teşekkürlerimizi sunarız. İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Mayıs-Temmuz 2014 59 genç-İMO ÜNİVERSİTE SON SINIF ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK MESLEK TANITIMI Şubemiz Genç İnşaat Mühendisleri Komisyonunun üniversitelerde düzenlediği son sınıflara meslek alanlarımızın tanıtılmasını amaçlayan söyleşiler dizisinin ilki 27 Mayıs 2014 tarihinde Dokuz Eylül Üniversitesi’nde yapıldı. Farklı alanlarda çalışan üyelerimiz ile düzenlenen söyleşide Şantiye alanından Erdal Yüksel, Projecilik alanından Bekir Ufuk Yıldırımer, Yapı Denetim alanından Tayfun Gücenmez, Kamu alanından Çağlayan Sarıtaş deneyimlerini aktardılar. Soru cevap kısmıyla söyleşi sona erdi. Ege Üniversitesi’nde ise 30 Mayıs 2014 tarihinde çeşitli alanlarda çalışan üyelerimizin katılımıyla söyleşimizi gerçekleştirdik. Şantiye alanından Erkin Özer, yapı denetim alanından Atilla Zağpus, proje alanından Emre Aldinç Şen, kamu alanından Çağlayan Sarıtaş kısa bir sürenin sonunda mezun olacak öğrencilerimize mesleğimizi anlattı. Söyleşilerimize konuşmacı olarak katılan üyelerimize, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr Türkay Baran’a ve Ege Üniversitesi’nden Öğr. Grv. Emre Ercan, Dr. Ömer Arıöz’e teşekkür ederiz. EGE ÜNİVERSİTESİ POSTER SUNUMU Ege Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğrencilerinin bitirme projelerinin sergilendiği poster sergisi 28 Mayıs 2014 tarihinde gerçekleşti. Geçen senelerde olduğu gibi bu sene de İMO İzmir Şubesi olarak poster sergisine katılarak öğrencilerimizin projeleri dinlenildi ve dereceye girenler tebrik edilerek hediyeleri verildi. Kısa bir süre sonra meslek hayatına atılacak olan arkadaşlarımıza başarılar diliyoruz. 60 Mayıs-Temmuz 2014 genç-İMO DOKUZ ÜNİVERSİTESİ POSTER SUNUMU Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü fuaye alanında 23 Haziran 2014 tarihinde gerçekleşen lisans tezi poster sergisine İMO İzmir Şubesi olarak katıldık. Poster sergisindeki bitirme projeleri incelenerek öğrenci arkadaşlarımız tebrik edildi. Poster Sergisinde Birinci olan proje; Selin Bolaman, Osman Melih Samancı, Ali Yönel, Gülşah Olgun ve Muhammed Törehan Peynircioğlu’ndan oluşan grubun Depreme Dayanıklı Bina Tasarımı Projesi oldu. Birinci olan grup ayrıca bu yıl DASK tarafından düzenlenen Türkiye’de inşaat mühendisliği bölümü lisans öğrencilerinin katıldığı ‘Depreme Dayanıklı Bina Tasarımı Yarışması’na DEÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü temsilen Prof. Mustafa Düzgün ve Öğr. Gör. Dr. Özgür Bozdağ teknik danışmanlığında katıldılar. Türkiye’de 26 üniversiteden 39 takımın katıldığı yarışmada DEÜ Grubu Türkiye 2.si oldu. Lisans Tezi Poster Sergisinde 2. Olan proje sahipleri Hasan Ceylan ve Yasin Çonkara , 3. olan proje sahibi ise Onur Altay oldu. Poster Sergisinde ilk üçe giren öğrencilerimize Şube Yönetim Kurulu Başkanımız Ayhan Emekli tarafından hediyeleri verildi. BİLGİSAYAR KURSLARIMIZ Şubemizin bilgisayarlı eğitim çalışmaları kapsamında 26 kursiyer kapasiteli bilgisayar salonumuzda, Bilgisayar Destekli Tasarım, Statik Hesap, Çizim ve İş Planı Hazırlama Programları kursları verilmektedir. Kurslarımız için sürekli ön kayıt alınmakta, yeterli sayıya ulaşıldığında kurslarımız açılmaktadır. Ön kayıtlar Şubemizde veya telefonla yapılabilmektedir. Tel: 0 232 462 56 55 İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Mayıs-Temmuz 2014 61 genç-İMO YAPICININ ŞİMDİKİ GÖREVİ: YIKMAK! Gökhan DOĞAN Ege Üniversitesi 3. Sınıf Öğrencisi Zor ve iddialı bir başlıkla başladım yazıma. “Yıkma” eyleminin güzellemesini bu söze atfedilen “anarşik”, “kötüye götüren” “mevcut standartları aşağı çeken” gibi yaftalara inat, yapıcının dergisinde yapmak da ayrı bir zorluk. Lakin bu zorluğu aşmam zor olmayacak. Çünkü yeryüzü cennetini nefes alınamaz bir zift yığınına çeviren sistemde öylesine somut örnekler var ki bunları bir an olsun aklınıza getirdiğinizde sizin de aklınızda şu belirecek. “Yıkmak mı? Daha iyi bir dünya olacaksa neden olmasın?” Sevgili dostlar, bizler insanız. Çok uzun süredir, ta dinozorların tarih sahnesinden çekilmesinden bu yana yasak elmanın ısırılması mı dersin yoksa bir bonomodan türediğimiz o evrimden beri mi dersin burası çok mühim değil - yeryüzüne biz şekil vermekteyiz. Bu şekil verme süreci hep doğaya karşı egemen olma, ben onunla baş edebilirim ben onun tek hakimiyim, ben insanım egosunu da beraberinde getirmiştir. Doğacı kültür anlayışlarına sahip toplumlar dışında, doğa, hep olağan düzenin dışında horlanmış, yeryüzünde yaşayan insan dışındaki diğer canlıların hakları türlü şekillerde gasp edilmiştir. Fakat insan egosu kendi türü dışındaki canlıların haklarını elinden almakla yetinmemiş ve yeni bir sömürü alanı daha bulmuş. Kendini sömürmüş, yani insanın insanı sömürdüğü bir düzeni var etmeyi “başarmış”. Evet başarmış dedim bu bir dil sürçmesi değil, çünkü başarının kriterlerini değiştirmiş. Neyi başardığımıza bir bakalım isterseniz. Hatta en başta başarı kelimesinin mevcut düzendeki tariflemesine göz atalım. Sana yap demişlerdir sen de “onların” istediği gibi yapmışsındır başarılı sayılırsın. Hedeflenen bir işi yerine getirmişizdir, böylece başarılı olmuş oluruz. Buraya kadar sorun yok. Fakat bu hedef ne? ve bu hedeflerin akılcılığını irdeleyen araç ne? ve bu araç kimler tarafından yönlendirilmekte? Yazının buraya kadar olan bölümünde henüz hiçbir şeyi açıklamadığıma ve bolca soru işareti yarattığıma göre kendi nazarımda başarılı sayılırım. Çünkü “modern” insan içinde bulunduğu mutantlaşmış halden çıkarıp alacak yegane şey kendine sorduğu sorular olacaktır. Bize okuyacaksın dediler. Önce tamam dedik başladık okumaya bir iki üç derken bir bakmışsın fakültedesin. İnşaat mühendisi olmaya yakınsın. Çalış bak aklını kullanırsan mühendislikte iyi para var dedikçe 62 Mayıs-Temmuz 2014 yeni bir hedef koydular önümüze: Para. Aslında bize baştan beri okuyacaksın diyenlerin koydukları hedefle sonradan bilinçaltımıza işlemeye çalışan ötekilerin anlattıkları şey aynıydı: Para. Yani onlar okuyacaksın derken öğrenimin metodunu öğreneceksin dememişler, felsefi düşünme yöntemlerini öğrenmelisin dememişler sadece tek şey geçirmişler akıllarından para. İşte bizler o nesilleriz. Paranın metodolojisini eğitim müfredatı yapmış tektipleştirilmiş insan yığınları. Bu aralar bize nasıl inşa edilir onu gösteriyorlar fakültede. İyi de öğretiyorlar ha haklarını yemeyelim. Bu bazen bir betonarme bazen bir baraj inşaatı oluyor. Tüm bu derslerde, karmaşık bir denklem ya da bir bilgisayar programı yardımıyla çözülemeyen hiç bir inşa problemimiz olmadı. Her şey becerilebiliyordu, insan zekası buna mahirdi. Peki inşaat mühendisliğinde asıl problem bir yapının nasıl inşa edileceğini bilmememizden mi kaynaklanıyor acaba? Yani depremde çöken binalarımızı nasıl inşa edileceğini bilmeyen mühendisler mi yaptı, Karadenizi sahilinden bir bıçak gibi ayıran otoyolun oraya inşa edilmesine sebep inşaat mühendislerinin daha iyi bir yöntem düşünmemelerinden mi kaynaklanıyor... Bunlar cevap bekleyen sorular değil tabi. Ben inanıyorum ki her yıl mezun olan binlerce mühendis asgari düzeyde bir inşa standardı nasıl tutturulur bu nosyona sahiptir. Lakin bizlere hiç anlatılmayan neden inşa etmemelisin neyi inşa etmemelisin meselesiydi. Doğaya zararlı olan inşaat nedir, ne çevreye, canlıya, dolayısıyla insana zarar verir? Bunlar bize anlatılmadı, zaten anlatılmak istenmez yoksa o hedeften, paradan şaşardık. Olası bir nükleer sızıntıyı önleyebilecek bir beton türünün var olmadığı (Var olduğunu iddia edenler olabilir. Olsa Japonlar kullanırdı ve son patlamada sızıntıyı önlerlerdi), burdan çıkan atıkların yüzlerce yıl saklama zorunluluğu olduğunu (bir nükleer santralin ömrü 40-50 yıl) ve ne zararları olacağı öğretilemezdi. genç-İMO Çünkü nükleer santral demek para demek, kim hayır diyebilir ki! Öğrenciye de mühendise de uzaktan gösterilen bir motivasyon kaynağıydı bu. Öyle ya sen nükleer santralini inşa et paranı kazan, hedef buydu zaten. Bu hedefe ulaştığına göre başarılı sayılırsın. Seni mezun eden fakültenin başarısı da yadsınamaz. Yurt çapındaki nadir bir projede çalışabilecek bir mühendis yetiştirmiştir, onu tatmin eder bu. Sevinir, para kazanabilecek öğrenci yetiştirmiştir çünkü. Üniversite olduğunu zannetmeye bir zaman daha devam eder ta ki o ana kadar. O nadir rastlanmayan nükleer patlamalardan biri, işi “yukarıya” havale etmiş ülkemde gerçekleşmiş ve sorumlu aranıyor. Düşünün biraz. Mersin-Akkuyu koca bir kratere dönüşmüş durumda. Kaçabilenler kaçmakta. Ama kaçmakta çare değil Konya’sından Balıkesir’ine kansere boyanmış bir yurt canlandır zihninde. Bu riski almaya hangi rasyonel akıl izin verebilir. Birim fiyatı 14 sente mal olan bir elektriği 12 sente mal edeceksin diye tüm canlı yaşamı bu riskle baş başa bırakmaya hiç bir iradenin hakkı yok. Santral, sızıntı yaptığı an bütün başarı bir anda toz bulutu gibi dağılacak ve başarılı saydığımız bürokratımız, müteahhidimiz, mühendisimiz kazandığı parayla artık Antalya sahillerinde güneşlenemeyecek. Çünkü tüm Akdeniz ve Ege’de tüm canlılık insan eliyle kansere bulanmıştır artık. Bu durumun diğer sorumlusu üniversiteler ise, sermaye-üniversite ortaklığı arayışlarından ve “kutsal pozitivizminden” zaman ayırıp neyi inşa etmemeliyizi ve neden yapmamalıyızı göstermediğinden bu işin suç ortaklarından. Doğayı katleden bir mühendisi mezun etmiştir çünkü. Felsefeden uzaklaşmış katı dogmatik bir pozitivist anlayışın boyunduruğunda sermaye sınıfının emir eri komundaki üniversiteler üzerine daha çok şey söylenebilir ama bu yazımızın konusu değil. mevcut iki köprüyü de yıktığını hayal et. Bu insanların o kargaşadan sömürü düzeninden uzaklaştığını, kendi kentlerine dönüp artık oraları kalkındıklarını düşünsene bu çözüm daha akılcı gelmiyor mu? Hani çılgın proje istiyorduk ya. Haydi en çılgınını sunuyorum size. Yıkalım diyorum. Bizi ulaştırmayan, trafiğe boğan karayollarından bahsediyorum, nükleer ihalesinden, paracı isteklerin körüklediği akılcılıktan yoksun ormanları yok eden su yollarını tüketen köprülerden bahsediyorum. Başını kuma gömmüş dogmatizme hizmet eden üniversite eğitim zihniyetinden bahsediyorum. Bunları yıkalım birer birer. Bir bardak suya, küçük bir ağaç gölgesine muhtaç kaldığımız o günü beklemeden hemen şimdi harekete geçmeli. Çünkü ölüyoruz dostlar, farkında değiliz. Belki araç halinde cebimize giren para, düşüncelerimizi benliğimizi ele geçirmiş, bindiğimiz otomobillerin markalarında amaçlaşmıştı. Lakin susuz kaldığımız o gün geldiğinde inşa ettiğin yapının neyi yok ettiğini anlamakta geç kalmayacağız. O Kızılderilinin* bahsettiği son ağaç da kesilmek üzere. Bu yüzden seslenişim sana ey yapıcı. Sana sesleniyorum çünkü sana inanır insanlar. Sen yapmayalım hatta yıkmalıyız dersen diğerleri bunun bir bildiği var der ve o da sana katılır. Yıkmalısın çünkü ölüyorsun ey arkadaşım farkında değilsin. Evet her şeyi baştan kurabiliriz, güzelini, doğrusunu. Ama önce hor kullandığımız dünyamızı temizlemekten işe başlamalıyız. Önce yıkmalıyız, sonra yapmak kolay iş. Zor olan neden yıkmalıyıza karşı duran insan zihnindeki önyargıları yıkmak yoksa atomu parçalamak kolay iş. İşte bu noktada artık yapmayalım inşa etmeyelim demek geliyor içimden ama rüzgarların yönünü bile değiştiren gökdelenler gözüme çarptıkça bu da yetmez artık diyorum. Ulaşım sağlayacağı hayaliyle inşa edilen karayolları yeşili baltalayıp asli menfaati olan ulaşım konusunda trafikte bizleri sinir hastası ediyorsa yalnızca yapmayalım demek de yetmez diyorum. Mevcut düzende yapılmış olan o kadar çarpıklık var ki bunlar ancak yok edilerek düzeltilebilir nitelikte. Mesela sen İstanbul’a 3. Köprüyü yaparak 15 milyon nüfuslu şehri rahatlatamazsın ancak 20 milyonluk *Bir Kızılderili atasözü: “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç bir şehre davetiye çıkarırsın. Tıpkı diğer 2 köprünün yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın İstanbul’da nüfus patlaması yaptığı gibi. Ama bir de yenmeyen birşey olduğunu anlayacak.” İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Mayıs-Temmuz 2014 63 TARİHTE BUGÜN 1986 MEKSİKA DÜNYA KUPASI “Tanrı’nın Eli” ile Dünya’nın En Güzel Golü Bu dünya kupasının yapılacağı yer olarak başta Kolombiya’ya karar verilmiştir. Fakat daha sonra Kolombiya’nın yaşadığı ekonomik problemler nedeniyle organizasyonu düzenleyemeyeceğini bildirmesi üzerine organizasyon Meksika’ya alınmıştır. Turnuvaya katılan 24 takım 6 grupta yarışmıştır. Diego Armando Maradona’nın kaptanlığını yaptığı Arjantin, İtalya’nın da olduğu A grubundan lider olarak çıkmıştır. Son 16 maçında ise Uruguay’ı 1-0 yenerek çeyrek finalde İngiltere ile eşleşmiştir. İngiltere son maçında Paraguay’ı 3-0 gibi net bir skor ile geçerek çeyrek finale gelmiştir. Yıldız oyuncuları Gary Lineker ve Peter Beardsley’in bu zaferde payı büyüktür. Lineker İngiltere çeyrek finalde elenmiş olmasına rağmen turnuvanın gol kralı olmuştur. Bu iki takım turnuvanın çeyrek finalinde eşleşmiştir. Bu maçı bir futbol maçı olmaktan çıkaran 1982 yılında İngiltere-Arjantin arasında yaşanan ‘Falkand Adaları’ savaşıdır. Bu savaşı İngiltere kazanmıştır. Maradona bu durumu şöyle anlatıyordu. ‘Soyunma odasında hepimiz futbol ile siyaseti birbirinden ayırmak gerektiğini konuşuyorduk. Fakat hepimiz biliyorduk ki bu bir futbol maçı değildi. İngiltere’nin öldürdüğü çocuklarımız için oynuyorduk’. İngiltere-Arjantin arasındaki Azteka stadyumunda oynanan çeyrek final maçını 115 bin futbolsever izledi. Maçın 50. dakikasında Maradona elle bir gol atmıştı. Maradona’nın boyunun 1.65 olduğu düşünüldüğünde İngiltere kalecisi rahatlıkla alacağını düşündüğü bir hava topuna çıkmıştı. Burada Maradona’nın kalecinin elindeki topa kafa vurması için inanılmaz bir yükseliş göstermesi gerekiyordu. Hakem buna inandı ve golü verdi. Maradona’nın ‘benim değil Tanrı’nın eliydi o’ dediği gol işte bu goldü. Milyonlarca insanın gördüğü eli hakem görememişti. Bu golden 5 dakika sonra ise Maradona tüm zamanların en güzel golünü atıyordu. İngiltere takımından kaleci dahil 6 kişiyi geçerek Arjantin takımının ikinci golünü atmıştı. Bu ikinci golün ise, aslında bir hikayesi daha vardır. Bu maçtan tam 6 sene önce, 13 64 Mayıs-Temmuz 2014 “İngiltere’nin öldürdüğü çocuklarımız için oynuyorduk” Mayıs 1980’de İngiltere ve son dünya şampiyonu Arjantin Wembley’de bir dostluk maçında karşı karşıya gelir. Maradona sahada altı sene sonra yapacaklarının provasını yapıyor, bütün İngilizleri çalımlıyordur. Bir pozisyonda, Maradona herkesi orta saha civarından çalımlamaya başlar. Bir - iki - üç - dört çalım derken kaleci Shilton’la karşı karşıya kalır ve vuruşu yandan auta gider. Maç sonrası Maradona evine, Arjantin’e telefon açar. Karşısında küçük kardeşi salak diye açar telefonu orada kaleciye çalımı basacaktın diye de devam eder. Maradona şaşırır ve uzun süre bu pozisyonun etkisi altında kalır. Bu olaydan 6 sene sonra kaleciyi de geçerek attığı golle birlikte, 1986 Meksika Dünya Kupası, Tanrı’nın Eli ve Dünya’nın En Güzel Golü ifadeleriyle anılacaktı. İngiltere’nin golünden sonra santra yapıldıktan sonra yine bir sürü İngiliz’i çalımladıktan sonra arkadaşına pas vermeyi tercih etmişti. Arkadaşı da topu direğe nişanlamıştı. Tarihin en önemli maçlarından birini Maradona adeta halı saha maçına çevirmişti. Arjantin yarı finalde Belçika’yı, finalde de Almanya’yı eleyerek kupanın sahibi olmuştu. Ama bu kupadan akılda kalan en önemli maç İngiltere-Arjantin arasında oynanmış, Maradona ise bu kupanın süper starı olmuştu. KİTAPLAR ARASINDA Yapı Dinamiği Azer A. Kasımzade, Birsen Yayınevi, 2. Baskı İÇİNDEKİLER GİRİŞ Dinamik Yüklerin Sınıflandırılması Sistemin Dinamik Serbestlik Derecesi ve Onun Sayılaştırma Yöntemleri Sistemin Tepki Kuvvetleri Yer Değiştirmeyle Oranlı Kuvvetler (Yerdeğiştirme kuvvet bağlılığı) Hıza Oranlı Kuvvetler (Sönüm Kuvveti Tepkisi) İvmeye Oranlı Kuvvetler (Atalet Kuvveti) Sistemin Matematik Modeli Hakkında • Sistemin hareket denklemlerinin düzenleme yöntemleri • Yapıların tek dinamik serbestlik dereceli sistem olarak modellenmesi • Tek serbestlik dereceli sönümsüz sistemin titreşimi • Tek serbestlik dereceli sönümlü sistemin titreşimi • Yapıların çok dinamik serbestlik dereceli ayrık sistem olarak modellenmesi • Çok dinamik serbestlik dereceli ayrık sistemlerin hareket denklemleri ve boyutlarının küçültülmesi yöntemleri • Klasik sönümlü sistemlerin modların süperpozisyonu yöntemi ile incelenmesi • Çok dinamik serbestlik dereceli sistemlerin zaman- tanım alanında sayısal yöntemle incelenmesi • Deprem etkisine temel yalıtımlı binaların tepkisi • Yönetmeliklerde yapı dinamiği (deprem mühendisliği) İnş. Müh. Alim ŞADAN • Deprem, özellikleri ve etkisine binaların tepkisinin değerlendirmeleri. • Yönetmeli k lerde deprem etkisine zaman tanım alanında inceleme özellikleri. • Yönetmeli k lerde deprem etkisine mod birleştirme yöntemi (mby) ile analiz özellikleri. Türkiye Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmeliğe göre MBY Dinamik Analiz Adımları. Mod Katkılarının Birleştirilmesi. Örnekler UBC-97 (Uniform Building Code-97) Yönetmeliğine Göre Mod Birleştirme Yöntemi ile Dinamik Analiz Adımları. • Yönetmeliklerde deprem etkisine eşdeğer deprem yükü (edy) yöntem ile analiz özellikleri. Türkiye Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmeliğe Göre Eşdeğer Deprem Yükü Yöntemi île İnceleme Adımları. Örnekler UBC 97 (Uniform Building code 1997) ile Eşdeğer Deprem Yükü Yöntemi ile İnceleme Adımlan. • Dinamik etkilere yapıların modellenmesi Yapıların sonlu elemanlar metodu ile modellenmesi rijit katlı binaların deprem etkisine modellenmesi • Ekler Eğitim, Öğretim, Analiz Programları Deprem etkisine temel yalıtımlı çok katlı binaların zaman- tanım alanında sayısal yöntemle incelenmesine ait örneğin ayrıntılı bilgileri. Karma Taşımacılık Yaklaşımıyla Limanlar ve Terminaller Prof. Dr. Reşat Baykal, Birsen Yayınevi, Şubat 2012 Bu kitapta; denizyolu ulaşımının, karayolu ve demiryolu ulaşımıyla bütünleştiği yerler olan limanların altyapısının tasarımı ve yapımı konusunda inşaat mühendisliği konularının ayrıntılarına girilmeden, okurların daha iyi anlaması için “Üstyapı, İşletmecilik ve Yükleme–Boşaltma” donanımlar konusuna ağırlık verilmiş olup, sade bir dil anlatımıyla ilgili okurların yararlanabileceği bir çalışma sunulmuştur. Konu Başlıkları: Taşıma Türleri, Taşınan Yükler ve Yük Birimleri, Denizyolu Taşımacılığı, Taşıma Araçları, Intermodal veya Karma Taşımacılık, Limanlar ve Terminaller, Liman ve Terminal Tasarımı, Liman Tesisleri, Limanlarda Kullanılan Yükleme – Boşaltma Sistemleri İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Mayıs-Temmuz 2014 65 MİZAH İŞ GÜVENLİĞİ 66 Mayıs-Temmuz 2014 İnş. Müh. Tuğrul BAŞTAN EVLİLİK Üyemiz Şerif Ali Tunusoğlu’nun kızı Gözde Tunusoğlu ile Mert Tunçer 15 Şubat 2014 tarihinde evlendiler. Üyemiz Göksenin Gökkaya ile Yunus Emre 7 Haziran 2014 tarihinde evlendiler. Üyemiz Didem Anuk ile Ferhat Özvan 26 Nisan 2014 tarihinde evlendiler. Üyemiz Merve Uzunkaya ile Mehmet Cesur 8 Haziran 2014 tarihinde evlendiler. Üyemiz Deniz Yoldaş Tunçay ile Murat Çevik 17 Nisan 2014 tarihinde evlendiler. Üyemiz Mehmet Yeğen’in kızı Hande Yeğen ile Çağdaş Özdemir 8 Haziran 2014 tarihinde evlendiler. Üyemiz Ethem Bayraktargil’in kızı Gamze Bayraktargil ile Kamer Pirselimoğlu 17 Mayıs 2014 tarihinde evlendiler. Üyemiz Ethem Bayraktargil’in oğlu Ali Bayraktargil ile Selen Sarı 21 Haziran 2014 tarihinde evlendiler. İMO Denetleme Kurulu Üyemiz Umut Yılmaz Deveci ile Meral Çelik 30 Mayıs 2014 tarihinde evlendiler Üyemiz Engin Sönmez ile Gamze Nehoş 23 Haziran 2014 tarihinde evlendiler. Üyemiz Umut Çelik ile Meral Deveci 30 Mayıs 2014 tarihinde evlendiler. Üyemiz Alp Sualp ile Gülin Buzcu 26 Haziran 2014 tarihinde evlendiler. Üyelerimiz Ümran Dalyan ve Tayfun Dalyan’ın kızı, Üyemiz Hüdaverdi Dalyan’ın torunu Şelale Dalyan ile Anıl Bayır 7 Haziran 2014 tarihinde evlendiler. Üyemiz Nejat Gökhan Gürkaya’nın oğlu Balkan Gürkaya ile Tijen Sinem Ateş 27 Haziran 2014 tarihinde evlendiler. Üyemiz Necla Akbaşak’ın kızı Beste Nihan Delice ile Beyhan Kızıltaş 7 Haziran 2014 tarihinde evlendiler. Üyemiz Kudret Kelek’in kardeşi Nuray Kelek ile İrfan Gök 27 Haziran 2014 tarihinde evlendiler. Kendilerini kutlar, ömür boyu mutluluklar dileriz. İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ Mayıs-Temmuz 2014 67 SUDOKU (Kolay) ULMACA ULMACA SUDOKU (Kolay) BULMACA 2 3 4 KARE 5 BULMACA 6 7 8 2 3 4 2 3 4 ULMACA KARE BULMACA 5 1 2 3 4 5 1 6 7 3 4 6 7 8 2 8 9 10 9 10 5 9 6 10 İnş. Müh. Ali İhsan ARGIT SUDOKU 6 8 (Kolay) 7 SUDOKU (Kolay) 7 8 9 10 6 9 2 6 9 4 2 7 9 4 5 2 7 5 5 9 4 8 5 7 6 4 2 5 1 8 2 7 9 4 3 5 1 2 7 5 8 8 SUDOKU ( orta ) 9 10 9 9 3 4 9 8 8 2 5 2 1 3 9 9 9 2 7 6 4 8 SUDOKU ( orta ) 3 7 SUDOKU ( orta ) 9 SUDOKU ( orta ) 7 1 (KOLAY) 8 SUDOKU 7 3 7 2 6 34 6 7 3 4 923 7 8 2 7 3 6 5 9 8 2 2 43 9 71 5 2 3 54 3 9 4 5 8 7 5 1 6 9 9 SAĞA SOLDANSAĞA SAĞA SOLDAN 3 23 1– Temel Temel sürekli tutma, sürekli bir dul tutma, yerleşme ve kalc bir ve kalıcı 6 1– tutma,yerleşme yerleşme sürekli ve kalc bir SAĞA rumuna girme. . 2–. İlave – Karşılıklı fikir alış-veri5 5 3 durumuna 2– fikir İlave – Karşlkl fikir alşa girme. . 2– İlave –girme. Karşlkl alş9 2 şi. 3 – Kar ayaklığı, Hedik – Alınmış bir şeyi geri l tutma, yerleşme sürekli ve kalc bir verişi. 3 –4 Kar ayaklğ, Hedik –ve Alnmş bir şeyi 3 – Kar ayaklğ, Hedik şeyi 3 5 verme. –– BirAlnmş kimseninbir nafaka bakımını sağ6 a girme. . 2– İlave – Karşlkl fikir alş4 emri. – Bir ve kimsenin nafaka ve bakmn SAĞA lamaverme. – Emme 5 –bakmn Kadınların eteğinde yapıe. 4 – Bir geri kimsenin nafaka 4 4 9 3 2 –l Kar ayaklğ, – Alnmş bir şeyi sağlama –sürekli Emme emri. 5 –renk. Kadnlarn eteğinde 3 lan Hedik kumaş katlaması Bir yerleşme ve– eteğinde kalc bir 6 – Bulmacayı – tutma, Emme emri. 5 – Kadnlarn 7 yaplan katlamas –alşBir 7 renk. 6 – hazırlayanın ilk adı – Katibiadil. – Mühürleme 4 – Bir. 2– kimsenin ve bakmn 3 5 ae. girme. İlavekumaş –nafaka Karşlkl fikir 4 7 9 umaş katlamas – Bir renk. 6 – 2 – Avrupa’da bir nehir. 8 – Köpek – Fayda, Meziyet, Bulmacay hazrlayanneteğinde ilk ad – Katibiadil. 7 – – Emme emri. 5 – Kadnlarn – Kar ayaklğ, Hedik Alnmş bir –şeyi 2 4 3 7 Yararlı Ad çekme 10 –– hazrlayann ilk olan. ad ––9– –Avrupa’da Katibiadil. 7Dileyiş, – 8dileme. Mühürleme bir6nehir. Köpek 33 umaş katlamas – Bir renk. –işaret,–üçgenlere Harita çıkarmakta kullanılan sabit e. 4 – Bir kimsenin nafaka ve bakmn me – Avrupa’da nehir.Yararl 8 – Köpek 2 4 Fayda,bir Meziyet, olan. 9–– Ad çekme – 4 9 2 3 bölme ––ad Bir hayvan. hazrlayann ilk – Katibiadil. 7– –eziyet, EmmeYararl emri. 5 Kadnlarn eteğinde Dileyiş, – Harita çkarmakta olan.dileme. 9 – Ad10çekme – 7 3 me – Avrupa’da bir nehir. 8 – Köpek 3 2( zor umaş katlamas Bir renk. 6 –– bölme – Bir kullanlan sabit işaret, üçgenlere SUDOKU ) dileme. 10 – –Harita çkarmakta YUKARIDAN AŞAĞI eziyet, Yararl olan. 9– –Katibiadil. Ad çekme –– 2 4 hayvan. sabit hazrlayann ilk ad 7 1– Birinin düşündüklerini veya uzakta geçen bir işaret, üçgenlere bölme – Bir SUDOKU ( zor ) dileme. 10 çkarmakta olayı – hiçbir bağlantı uzaduyum. 92 me – Avrupa’da bir Harita nehir. 8 olmadan – Köpekalgılama, – 3 2– Yaşlı, kart – Minkale, Açıölçer. 3 – Döşeme YUKARIDAN sabit işaret, üçgenlere bölme – Bir eziyet, Yararl olan. 9AŞAĞI – Ad çekme – arasında kanSUDOKU9 ( zor ) 6 sergisi – Tümör. 4 – Anayla 1– Birinin düşündüklerini veyacenin uzakta geçen bir 7 dileme. – Harita alışverişini sağlayan çkarmakta kısım, plasenta – Kumaş üzeAN AŞAĞI 10 olay hiçbir bağlant olmadan alglama, 6 4 9 rinde dalgalı çizgiler. 5 – Sarı renkte kan sıvısı, ak sabit işaret, üçgenlere bölme Bir ( zor ) 3 düşündüklerini veya2–uzakta geçen bir Açölçer. SUDOKU uzaduyum. Yaşl, kart – –Minkale, 3 7 6 4 AN AŞAĞI kan – Ateşler veya Cehennem anlamında bir Kadın 6 5 –ismi. Döşeme sergisi Tümör. 4 – bir Anayla çbir bağlant alglama, 6 –olmadan Bir nota –– Köpeğe verilen emir cenin sözü. düşündüklerini veya uzakta geçen bir 3 9 kan alşverişini sağlayan plasenta 7 – Mal konulan yafta – Arınmış, 8 7 6 m. 2– Yaşl,arasnda kart – üzerine Minkale, Açölçer. 3 ksm,soyutlançbir bağlant olmadan alglama, mış, çıplak. 8 – Taraftarlar topluluğu – Ateşli silah Kumaş üzerinde dalgal çizgiler. AŞAĞI– –Tümör. 5 9 14 eAN sergisi 4 – Anayla cenin 5 – Sar renkte 6 3 kurşunu. 9ak– kan Türküsü ile meşhur Makedonya’da m.düşündüklerini 2– Yaşl,kan kart –veya Minkale, Açölçer. 3 svs, – Ateşler veya Cehennem uzakta geçen bir kan alşverişini sağlayan ksm, plasenta 8 bir yerleşim yeri Kalsiyum’un Yarış7 5 6 9 9 bir ismi. 6cenin – simgesi. Bir nota10 – –Köpeğe eçbir sergisibağlant – anlamnda Tümör. 4 Kadn –– Anayla olmadan alglama, mada çizgiler. rakibi saf 5 dışı bırakma – Bir şeyin nitelikleüzerinde dalgal – Sar renkte verilen emirksm, sözü. plasenta 7 – Mal üzerine konulan 3 1 8 kan2–alşverişini sağlayan riniAteşler övme. m. –bir Minkale, 3 , ak Yaşl, kan yafta –kart veya Açölçer. Cehennem – Arnmş, soyutlanmş, çplak. 8 – çizgiler. 5 Anayla – Sar renkte 9 eüzerinde –dalgal Tümör. 4 –nota cenin 1 5 9 7 a sergisi bir Kadn ismi. 6 – topluluğu Bir Köpeğe Taraftarlar ––Ateşli silah kurşunu. 9 – , ak kan – Ateşler veya Cehennem kan alşverişini ksm, plasenta r emir sözü. 7sağlayan – Mal üzerine konulan bir yerleşim Türküsü ile meşhur Makedonya’da 9 8 7 a bir Kadn ismi. 6 – Bir nota – Köpeğe üzerinde dalgal çizgiler. 5 – Sar renkte – Kalsiyum’unçplak. simgesi. Arnmş,yerisoyutlanmş, 8 10 – – Yarşmada 1 r, emir sözü. 7 –safMal üzerine konulan ak kan –68– Ateşler veya Cehennem rakibi dş brakma – Bir9 şeyin niteliklerini r topluluğu Ateşli silah kurşunu. – Mayıs-Temmuz 2014 9 7 Arnmş, soyutlanmş, çplak. 8 – alebir Kadnövme. ismi. 6 – Bir nota Köpeğe meşhur Makedonya’da bir–yerleşim topluluğu silah kurşunu. 9– rr emir sözü.– Ateşli 7 – Mal üzerine konulan 7 88 7 8 8 95 7 1 3 7 5 6 3 7 4 5 6 8 1 3 5 7 6 4 7 7 4 69 6 3 74 9 2 9 9 3SUDOKU6(ORTA) 3 3 6 2 6 3 2 6 6 4 66 4 2 9 1 2 6 1 3 9 4 22 9 1 1 1 3 4 3 3 1 6 1 1 4 8 6 1 8 6 9 8 8 6 3 16 9 1 SUDOKU (ZOR) 1 4 6 3 3 2 2 9 1 2 7 1 4 2 77 9 1 4 4 7 9 8 2 3 2 1 7 2 34 9 2 5 5 8 5 6 5 6 9 8 6 8 6
© Copyright 2024 Paperzz