Mayıs-Temmuz 2014 - Sayı: 176-177

TMMOB
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
İZMİR ŞUBESİ
haber bülteni
Yıl: 29 - Sayı: 176-177 / Mayıs-Temmuz 2014
İki ayda bir yayınlanmaktadır.
İÇİNDEKİLER
Başyazı2
Merhaba5
Şubeden
Sahibi:
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adına
Mart-Temmuz 2014 Etkinliklerimiz7
İnş. Müh. Ayhan EMEKLİ
2014 Mesleğe Hazırlık Kursları22
Sorumlu Yazı İşleri Yönetmeni:
44. Dönem İlçe Temsilcilerimiz24
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adına
İnş. Müh. Jale ALEL
İMO’dan28
Yayın Kurulu
Aydın NOĞAY
Ayhan EMEKLİ
Baner SANDALCI
Ceren NARİN
Fırat ÜMMETOĞLU
Gülşen IŞIK
44. Dönem İşyeri Temsilcilerimiz25
Gürkan ERDOĞAN
Hüseyin KUZU
Jale ALEL
Onur AÇIK
Rahmi ALPER
Serap ÜNAL
Yayın Koşuları:
Gönderilen yazıların yayınlanıp yayınlanmamasına Yayın Kurulu karar verir. Yazılardaki
görüşler yazarlarına aittir. Yazılar kelime işlem
programlarından birinde yazılmış olarak
[email protected] adresine e-posta ekinde
gönderilmelidir.
İyi bir baskı kalitesi için yazılarda kullanılan
fotoğraf, şema, tablo gibi görsel malzemelerin
yüksek çözünürlüklü olması gerekmektedir.
Bültenimizin bir sayfasında görsel malzeme
bulunmayan yazılar yaklaşık 580 kelime (4.500
boşluklu karakter) içermektedir.
Yazıların sayfa düzeni yeniden yapıldığı için yazar tarafından bültene uygun bir sayfa düzeni
yapılmasına gerek yoktur.
Yönetim Yeri:
Anadolu Cad. Tepekule İş Merkezi,
No: 40, Kat: 1 Bayraklı/İZMİR
Telefon : 232 462 56 55
Faks: 232 462 11 67
web: www.imoizmir.org.tr
e-posta: [email protected]
Tasarım ve Sayfa Düzenleme: Erkan Kara
Bu sayı 6500 adet basılmıştır.
Şube üyelerine ücretsiz dağıtılır.
Yayın Türü: Mesleki, Yerel, Süreli Yayın
Baskı: Altındağ Grafik Matbaacılık
2839 Sokak No: 28
1. Sanayi Sitesi / İZMİR
Tel: 0 232 457 58 33
Faks: 0 232 457 89 99
Basım Tarihi: 5 Ağustos 2014
TMMOB’den36
TMMOB İzmir İKK’dan40
İnceleme
Hidroelektrik Enerjinin Türkiye’deki Öncelikli Önemi
Em. Prof. Dr. Ünal ÖZİŞ42
İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı
İş Kazalarının Gölgesinde
VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı
İnş. Müh. Onur AÇIK45
Hukuk
Hukuk Keenlemyekün
Av. Baki OKAN47
Sağlık
Sağlığın Metalaşma(ma)sı
Prof. Dr. Mustafa BAK49
Üyelerimizden
Karar Kolay Değişmez
İnş. Müh. Ruhi Mehmet ÇİLEK54
Geçmişten Gelen Kültürün Yansıması Karma Yapılar
İnş. Müh. Murat BARIŞCAN55
Köy Enstitüleri Destanı Etkinliği Üzerine
İnş. Yük. Müh. Hüseyin KUZU57
genç-İMO
genç-İMO Nisan-Haziran Etkinliklerimiz58
Yapıcının Şimdiki Görevi: Yıkmak!
Gökhan DOĞAN62
Tarihte Bugün: 1986 Meksika Dünya Kupası64
Kitaplar Arasında65
Mizah66
Bulmaca68
Başyazı
BAŞYAZI
Ayhan EMEKLİ
İMO İzmir Şube Başkanı
Değerli meslektaşlarım
Şube genel kurulumuzu gerçekleştirmemizin ardından 44. dönemimizdeki ikinci bültenimizle sizlere
ulaşıyoruz. Şube genel kurul ve seçimlerinden sonra İMO Genel Merkez ile TMMOB genel kurulları
ve seçimlerini tamamladık. Yine siyasi partilerin
adaylarını belirleme yöntemlerinin çok tartışıldığı,
siyasilerin belediye yönetimlerine ilişkin söylemleri,
oy kullanma ve sayımında yaşananlar ile sonrasında
yapılan itirazlar sonucu iki il ve birçok ilçe-beldede tekrarlanmasına karar verilen yerel seçimleri 30
Martta geride bıraktık. Seçim sonuçlarını 17 Aralık
süreci sonrasında ülkemiz açısından olduğu kadar
seçilen belediye başkanları ve yeni oluşan belediye
meclis yapılarıyla değerlendirdiğimizde kentlerimiz,
halkımız, kamusal alanlar ve kamu yararı adına sorunların bilimsel yöntemlerle çözüleceğini ve karar
süreçlerinde katılımcı demokrasinin kent yönetimlerinde gerçekleşeceğini söylememiz zor görünüyor.
Son yıllarda kentlerimiz; yapılaşma, altyapı, ulaşım,
afet riski ile bilimden uzak ve birbiriyle çelişkili merkezi-yerel yönetim karar ve uygulamaları nedenleriyle sorunlarının büyüyerek ağırlaştığı yaşanamaz bir
hale gelmiştir. Planlama ve uygulamalar sürdürülebilirlikten uzak, imar rantı odaklı, kentlere ve yaşayanlara bütüncül bakış açısıyla çözüm üretmeyen,
belirli çıkar çevrelerinin insiyatifine yönelik yasal
düzenlemeleri arkasına alarak halkın söz hakkını
yok sayan yönetim anlayışlarıyla hayata geçirilmek
istenmektedir.
Birçok Kent’te olduğu gibi İzmir’de de kamuya ait
araziler en son Karayolları arazilerinde olduğu gibi
özelleştirmeye kurban edilmektedir. Yerel seçimler
sonrası Bütünşehir yasası gereği kapatılan İl Özel
İdaresine ait taşınır-taşınmaz değerlerle ilgili karar
geçtiğimiz günlerde alınmıştır. Özel idareye ait
malların tümü Valilikçe kapalı kapılar ardında adeta
kaçırılırcasına merkezi idareye devredilmiştir. Yerel
yönetimin ve İzmir halkının görüşü sorulmaksızın
böyle bir kararın alınması kent merkezinde bulunan
Sümerbank Basma Fabrikası arazisi başta olmak üzere Özel İdare mallarının akıbetinin de özelleştirilme
yoluyla yüksek yoğunluklu imara açılan Karayolları
arazileri örneğindeki gibi olacağını, belirli kişi ve
gruplara verileceğini akla getirmektedir. İzmirlilerin
2
Mayıs-Temmuz 2014
dişiyle tırnağıyla yarattığı, kent ölçeğinde İzmir’in
kazanımı olan bu değerler halka açık olarak ve kentlilerin nefes alacağı yaşam alanlarına dönüştürülerek
kamuda kalmalı, kamu yararına uygun olarak kullanılacak şekilde düzenlenmelidir. İzmir halkının
endişeleri ancak bu karar tekrar gözden geçirilip düzeltilerek giderilebilecektir.
Karabağlar’da 6306 sayılı yasaya dayanılarak Resmi
Gazetede 31 Aralık 2012 tarihinde ilan edilen ve 540
hektar alandaki 15 mahallede 50.000 den fazla kişiyi ilgilendiren Bakanlar Kurulu riskli alan kararına
ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çalışmaları
halkın bilgisi dışında sürdürülmektedir. Bu bölgede oturanlara son günlerde Bakanlıkça gönderilen
mektupla uzlaşma görüşmelerine esas olmak üzere
hak sahiplerinin alanda yapılan hâlihazır tespitine
yönelik belgelerinin (tapu, yapı kullanma izni, belediyeden alınan bir belge, elektrik-su faturaları gibi)
bakanlık yetkililerinin bulunmadığı bir adrese; bir
özel şirketin bürosuna getirmelerinin istenmesiyle
ancak “bilgi” edinilebilmiştir. Bugüne kadar gelinen
süreçte anlaşılan odur ki halkın talepleri sorulmamış,
yaşam biçimi, gereksinimleri, yeniden inşa edilecek
binalarının ve mahallelerinin nasıl bir çevrede olmasını istedikleri araştırılmamıştır. Kimsenin yerinden
olmayacağı dönüşüm uygulaması konusunda halkın
endişeleri giderilmemiş, haklarının karşılığı olarak
belirlenecek değer ile yeni durumun kendilerine getireceği yükümlülüklere ilişkin temel ilkesel yaklaşımlar hakkında hiçbir bilgi verilmemiştir.
Yaşayanların taleplerinin alınacağı; geleneklerinin,
kültürünün ve yaşamlarının çok değişime uğramadan
oluşturulacak çözüme ilişkin tespitlerin elde edileceği ve bilgilendirmelerin yapılacağı saha çalışmaları ile
desteklenmeyen, bir gizlilik perdesi arkasında halk
açısından ciddi belirsizlikler içeren ve şeffaflıktan
uzak yürütülen bu çalışma planlamaya ve sonrasındaki uygulamaya dair ciddi kuşkular ve güvensizlik
yaratmaktadır. Merkezi idarenin yapacağı bu uygulamayla yeniden yaratacağı değerin boyutunun ne olacağı ve belirli müteahhit gruplarına çıkar sağlanabileceği
endişesine karşı yaratılacak rantın kimler için kullanılacağı sorularını hak sahiplerinin ve kamuoyunun
bilgilendirilme hakkı gereği yetkililer yanıtlamalıdır.
Başyazı
Uygulama sırasında yeni yapılaşma ve yasanın amaçladığı afet riskine karşı depreme dayanıklı yapı üretimi açısından meslek odalarının kamusal denetiminin sağlanması da mutlaka gereklidir. Ayrıca 6306
sayılı yasa kapsamındaki Kentsel Dönüşüm uygulamalarının Yerel Yönetimlerle birlikte yürütülmemesi
imar, altyapı, ulaşım ve yasanın amacında belirtilen
afet riskine karşı kentin bütününün planlanmasında
uyumlu çözüm oluşturabileceği ya da toplumsal boyutlarda büyük sorunlara neden olacağı sorusu kent
yönetimi açısından ele alınarak uygulama öncesinde
yanıtını bulmalıdır.
Değerli meslektaşlarım
İzmir’de son yıllarda Kentiçi ulaşıma ilişkin metro,
konak tünelleri, tramvay, birer birer işletmeye alınan yeni deniz ulaşım araçları ve otobüs hatlarındaki değişiklikle aktarmalı sistemin güçlendirilmesi
olarak açıklanan çalışmalarla çok önemli ulaştırma
projeleri ve düzenlemeleri hayata geçiriliyor. Basına
yansıyan birçok aksama ve diğer sorunlarla ilgili haberler dahi göstermektedir ki Metro’nun Üçkuyular’a
ve Bornova’ya uzatılması inşaatının onbir yıl süren
yapım sürecinde teknik ve idari yönden proje safhası,
inşaat yönetimi ve iş planlamasında oldukça başarısız
bir çalışma yürütülmüştür. Tünel açma yöntemi, sert
zeminin geçilememesi, yeraltı suyu, tüneldeki göçükler, müşavir firmanın yeterliliği vb. kaynaklı sorunlar
ile istasyonlardan birinin iptal edilmesi ve çok sayıda
müteahhidin işi bırakması sonucu son dönemlerde
bitirilme tarihi açıklanmayan Üçyol-Üçkuyular hattındaki Metro inşaatı son günlerde basına yansıyan
iki önemli haberle İzmir gündeminde yerini almıştır.
Test seferlerinin başladığı ve yakın süreçte hattın yolcu taşıma ile işletmeye alınacağı yönündeki birinci
habere karşın ikinci haberle kamuoyuna yansıyan
ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden bir akademisyenin hazırladığı 6 Haziran
2012 tarihli tünelin güvenliğiyle ilgili çok ciddi
olumsuz tespitler içeren rapor olmuştur. Bu teknik
raporda belirtilen aşağıdaki tespitler Metronun işletme sürecinde ulaşımın güvenli sağlanacağına dair
İzmir Büyükşehir Belediyesince zaman geçirmeden
yanıtlanmalıdır:
»» Tünelin tamamında ya da bir bölümünde proje
değişikliğine gidilerek rayların altındaki balast ve
traversler iptal edilmiş ve yerine invert betonu revizyonu yapılmış mıdır? Bu proje değişikliği hangi
nedenle yapılmıştır?
»» 2011 yılında tünelin tamamında ya da bir bölümünde üzerine rayların montajının yapılacağı inİMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
vert betonunda meydana gelen kabarma sonucunda 140 cm. kırılma meydana gelmiş midir?
»» İnvert betonunda oluşan kabarma sonucunda kırılmanın sebebi olarak çalışmayan drenaj sisteminin
neden olduğu tahmin edilemeyen su basıncı mıdır?
»» Drenaj sisteminin çalışmamasına tünel kesit değişimlerindeki drenaj sistemindeki süreksizlikler
midir? Bu soruna yol açan drenaj sistemi detaylarının projelendirilmesi ve projenin bu şekilde onaylanması mıdır?
»» Eğer projeler kesintisiz ve sürekli tasarlanmış ise
kontrol mekanizması drenajın hatalı yapılmasına
nasıl izin vermiştir?
»» Göçme sonrası invert güçlendirilmesi yapılmış
mıdır? İnvert güçlendirmesinde hangi etkiler (su
basıncı, statik-dinamik yükler, su yalıtımı vb.)
ve kabul edilebilir yük değerleri esas alınarak mı
yapılmıştır?
»» Süreksizlik oluşacak şekilde yapılan drenaj sisteminde kalsiyum karbonat çözünmesi veya başka
nedenlerle tıkanma meydana gelmiş midir? Eğer
tıkanma meydana geldiyse drenaj sisteminin çözümü ve sürekliliği nasıl sağlanmıştır?
»» Sistemin tıkanabileceği olasılığına karşı gerekli yedek drenaj sistemleri yapılmış mıdır?
»» Raylar arası izin verilen rölatif deplasmanların 2
mm. mertebesini aşmaması ve dolayısıyla her gün
binlerce yolcuyu taşıyacak trenlerin işletme sırasında can güvenliğini sağlaması açısından rijitliği
şart olan invert betonarme güçlendirilmesi tüm
hatta yapılmış mıdır?
»» Yapılan projelendirme çalışmalarında deprem yüklerinin alınmadığı ve tünel kemerinin çok yetersiz kaldığı doğru mudur? Deprem yüklerine karşı
Tünel kemerine betonarme, karbon lifli polimer
elyaf vb. güçlendirme projesi ve uygulaması yapılmış mıdır?
Kentimizin ulaşımına yönelik Konak tünelleri, tramvay, otobüs düzenlemesi, İzban ve yeni alınan ulaşım
araçlarına ilişkin değerlendirmelerimizi sonraki bültenlerimizde sürdüreceğiz.
Mayıs ve Haziran aylarını yine oldukça yoğun gündemli geçirdik. Tüm emekçilerin birlik, mücadele ve
dayanışma günü 1 Mayıs’ı otoriter yönetimin baskı,
Mayıs-Temmuz 2014
3
Başyazı
şiddet ve yasaklamalarına rağmen kutladık. Manisa
Soma`da 13 Mayıs’ta meydana gelen kömür madeninde iş kazası diyemeyeceğimiz katliamda resmi
açıklamalara göre 301 işçi yaşamını yitirdi. Kömür
madenlerini işletmesinin kiraya verilmesi yöntemiyle
özelleştirmeyi alan Soma Holding daha ucuz kömür
çıkartmayı vaat ederek işçi sağlığı ve güvenliğinin temel önlemlerini maliyet olarak gördüğü yatırımlarını yapmayarak almamış, teknolojisini geliştirmemiş,
gerekli denetimler kâğıt üzerinde yapılmış, siyasi iktidar konunun Meclis`te görüşülmesini engellemiştir.
Öfkemiz, kızgınlığımızın çok büyük, acımızın çok
derin olduğu bu katliamda yakınlarını kaybeden ailelere baş sağlığı ve sabır diliyoruz. Soma madenlerinin
Meclis`te görüşülmesini engelleyenler, gerekli denetimi yapmayan ilgili Bakanlık yetkilileri ve Bakanlar
istifa etmelidirler.
Haziran ayında Gezi direnişinin yıldönümünde
Türkiye başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere
birçok ilde düzenlenen barışçıl gösterilerin polis şiddetiyle dağıtıldığını ve çok sayıda haksız gözaltı ve
yaralılarla siyasi iktidarın tahammülsüzlüğünü ve
hukuksuzluğunu bir kez daha yaşadı. Başbakanın
“polisimiz destan yazdı” diyerek polis şiddetini adeta
meşrulaştırdığı Ülkemiz en doğal demokratik hakların kullanılamadığı, barışçıl protesto gösterilerinin
bile şiddet kullanılarak dağıtıldığı baskıcı, otoriter
bir ülke haline gelmiştir.
Yasalaştırılan kanunlarla, tarafsızlığı giderek sorgulanan hukuk yoluyla hak ve adaletin sağlanması giderek imkânsızlaştığı bir dönemde İnşaat Mühendisliği
hizmetinin uzmanlık gerektiren bir meslek olduğunu; Bilimi, aklı, kamu yararını, emeği, tam bağımsızlığı ve demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz.
Bu yıl da 2013-2014 döneminde lisans öğrenimlerini tamamlayarak aramıza katılan genç meslektaşlarımızın Dokuz Eylül, Ege ve Celal Bayar
Üniversitelerindeki mezuniyet törenlerine katıldık.
Genç İnşaat Mühendisi meslektaşlarımıza aramıza,
meslek örgütümüz İnşaat Mühendisi Odamıza hoşgeldiniz diyor, hepinizi kutluyorum.
Sevgi, Saygı ve Selamlarımla…
DUYURU
17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİ
YILDÖNÜMÜ ETKİNLİKLERİ
17 Ağustos 1999 Gölcük Depreminin yıldönümünde, Şubemiz tarafından depreme karşı duyarlılık yaratmak amacıyla kentimizde ve çeşitli
ilçelerinde geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da
etkinlikler düzenlenecektir.
12-13 Ağustos 2014 tarihlerinde kent merkezlerinde açılacak stantlarda görev alacak İnşaat
Mühendisleri yapı stoğumuzun durumu ve
vatandaşların farkındalığını ölçmek adına düzenlediğimiz anketlerin uygulamasını ve bilgilendirme çalışmasını yapacaklardır. Stantlarda
Şubemiz ve İMO tarafından hazırlanan deprem
broşürleri dağıtılacaktır.
14 Ağustos 2014 tarihinde Şubemiz tarafından
İzmir Ticaret Odası ile birlikte “Gölcük Depremi’nin 15. Yılında Kentimizde Yapılaşma”
konulu bir panel düzenlenecektir. Aynı günün
akşamında Alsancak İskelesi önünde Deprem
konulu bir forum gerçekleştirilecektir.
18 Ağustos 2014 tarihinde saat 21.00’de Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde depreme
duyarlılığı vurgulayan meşaleli bir yürüyüş yapılacaktır.
Aynı zamanda kentimizde halkın yoğun olarak
yaşadığı merkez cadde ve meydanlarda asacağımız büyük boy afiş ve pankartlarımızla görsel
olarak depreme karşı güvenli yapının önemi ve
bütün yapıların İnşaat Mühendisliği hizmeti alınarak inşa edilmesi gerekliliği vurgulanacaktır.
Ayrıca geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da gazetelerde depremle ilgili yazılarımızın yayınlanması, özel ek çıkarılması çalışmaları yapılmaktadır.
17 Ağustos depreminin 15. yıldönümünde
mesleğimizin ve meslek odalarımızın önemini
bir kez daha hatırlatıyor, depremde yaşamını
yitiren yurttaşlarımızı saygıyla anıyoruz.
İMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu
4
Mayıs-Temmuz 2014
Yayın Kurulundan
MERHABA
Yayın Kurulu
Kendi seçimlerimiz, yerel yönetim seçimleri ve
Soma faciasının ardından ardından sizlere merhaba
diyoruz Bülten’in bu sayısında. Bülten’in bu sayısında yine dünya ve ülke gündeminin yoğun olduğu
günlerde birlikteyiz aynı zamanda. Bu nedenledir
ki, seçimlerin ardından yapmayı planladığımız değerlendirme yazımızı bir başka sayımızda ele alma
zorunluluğu doğmuştur.
Ülkemizin 17 Aralıktan bu yana yaşadıkları, siyasi
iktidarın bu yaşananlar karşısında takındıkları tavır, ortaya koyduğu yönetim anlayışı ve yapageldikleri bizi bir kez daha bu konulara değinme zorunda
bırakmıştır. Kendisi gibi düşünmeyenlerin bulunmasına tahammülsüz, eleştiriye kapalı yapılanma,
söylem ve eylemlerine devam eden siyasal iktidarın
yıllar önce ikrar etmiş olduğu “demokrasi bizim için
bir araçtır” zihniyetinin yansımalarını görmekteyiz
ve yaşamaktayız son günlerde. Öte yandan siyasi iktidarın yine kavram kargaşası yaratan söylemlerinde; toplumu ayrıştırıcı, ötekileştirici konuşmaları da
son hızla devam etmektedir. Bu nedenle, bizim yıllar
önce siyasi iktidar, bir korku imparatorluğu kurarak,
kitleleri birbirinden soyutlamakta, insanları yalnızlaştırmakta, örgütsüzleştirme ve böylece emperyalizm ve kendi siyasi iktidarı için dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışmaktadır tespitimizdeki korku
imparatorluğu terimini yine takiyye yaparak kurmuş
olduğu bu korku imparatorluğunun ortaklarına karşı
kendi lehine yine halkı kandırmak amacıyla diline
dolamış olması hiç de şaşırtıcı olmasa gerektir.
Yaşamın tüm alanlarında adam kayırma, kendinden olmayanın hakkını yeme ya da yok sayma hal
ve durumlarının nasıl zirve yaptığını görsel ve yazılı
basından canlı canlı izlerken kimi zaman herhangi
birimiz de bu yapılanların muhatap öznesi olabilmekteyiz. Çatışmacılık, ötekileştirme, hakaret ve
saygısızlık siyasal iktidarın alametifarikası haline
gelmiştir. Buradaki asıl amacın koşulsuz biat ve itaat
olduğu da aşikardır.
Soma’da meydana gelen 301 maden işçisinin ölmesine neden olan iş cinayeti sonucunda tavrının aynı
olduğu da gözler önüne serilmiştir. Bu durumları
bilerek bir kez daha siyasal iktidara çağdaş demokrasilerin örgütlü toplumdan geçtiği, siyasal iktidarların toplumun yapısına ve örgütlü mücadelesine
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
ve dolayısıyla muhalefetine saygı duyması gerektiği,
toplumun, toplumsal örgütlerin talep ve önerilerini
dikkate aldığı oranda kendilerinin başarılarının artacağını ve bir gün kendilerinin bu örgütlere ihtiyaç
duyabileceklerini hatırlatmadan geçemeyeceğiz. Bu
kapsamdan olmak üzere yıllardır İSG konusunda
yaptığımız eleştiri ve önerileri hatırlatmak yararlı olacaktır. İş Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda
Türkiye’nin ölümlü iş kazalarında geldiği nokta vahim, üzücü ve asla kabul edilebilir bir durum değildir.
Hem insan, hem yurttaş, hem de mühendis olarak
siyasal iktidara iş sağlığı ve iş güvenliğinin insani bir
sorumluluk olduğunu, temel bir hak olduğunu, herkesin sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışma hakkına
sahip olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Bu
konuda yapılacak her türlü düzenlemenin, geliştirilecek teknolojilerin insanı yok sayan değil, insan odaklı insana değer veren yaklaşımların kullanılması bir
zorunluluktur. Siyasal iktidarın yaptığı gibi; depremlerden, Soma’daki ve benzeri maden kazalarından, ya
da tüm iş kazalarından sonra kader, takdiri ilahi diyerek geçiştirmeye hiç kimsenin hakkı bulunmamaktadır. Depremden sonra toplanma yerlerine AVM ve
rantiyeler dikerek, İSG yasasını çıkardıktan sonra
uygulamaya bile fırsat verecek kadar zaman geçmeden yasayı işverenler lehine değiştirmek bu konuda
da siyasal iktidarın vebalini artırmaktadır. Yani bu
konularda yaşadıklarımız bir deprem ya da iş kazası
değil düpedüz katliam ve iş cinayetidir.
Siyasal iktidarın; geldiğinden beri uyguladığı ve halen uygulamaya sokmaya devam ettiği, ekonomik,
toplumsal, hukuk ve sosyal alandaki düzenlemeler
sonucunda; elimizden alınanlar ve yerine ikame
edilenleri hepimiz yaşayarak görmekteyiz. Bütün bu
hususları önceki sayılarımızda sizlerle birlikte tespit
ederek paylaşmıştık. Ancak; suyumuza, derelerimize, parklarımıza, meydanlarımıza, doğanın katline, özelleştirmelere, piyasalaştırmaya karşı, bilim,
teknoloji ve mesleki birikimlerimizi halk yararına,
emekten ve halktan yana, dolayısıyla kendimizden
ve geleceğimizden yana kullanmayı esas almakla
yükümlü olduğumuzu bir kez daha belirtmeliyiz.
Ses çıkarmaya devam etmeliyiz. Bunu yaparken de
TMMOB Başkanı Teoman Öztürk’ün belirttiği gibi
“Yüreğimizdeki insan sevgisini ve yurtseverliği, baskı ve zulüm yöntemlerinin söküp atamayacağının
bilinci içinde, bilimi ve tekniği, emperyalizmin ve
Mayıs-Temmuz 2014
5
Yayın Kurulundan
sömürgenlerin değil, emekçi halkımızın hizmetine
sunmak için her çabayı güçlendirerek sürdürme yolunda inançlı ve kararlıyız.” tespitini kendimize alacağımız düsturlardan biri yapmalıyız.
Siyasi iktidar tarafından yapılan ve yapılmak istenilen dönüşüm, girişim ve oluşumlara karşı durmanın
toplumun en geniş kesimini kapsayan emperyalizmin yok etme hedefinde yer alan güçlerin ortak siyasi ekonomik ve toplumsal mücadelesi ile olanaklı olduğunu da unutmamak gerekmektedir. Önemli olan
bizim ürettiklerimizin ve yanında yer aldıklarımızın
ne olduğudur. Dünyayı ve yaşananları değiştirmek,
hakim olan emperyalist küreselleşmenin karşısına
başka bir küresel dünya oluşturmak mümkündür. Bu
ise; değişimin ve gelişimin insandan ve toplumdan
yana olduğu bir küreselleşme, eşitsizliğe karşı eşitliği,
yoksulluğa karşı refahı, tüketimciliğe karşı üretkenliği, bireyciliğe karşı toplumsal dayanışma ile akıl ve
bilimin yol göstericiliğini sahiplenerek olanaklıdır.
İşte bu nedenle; 1 Mayıslarda emekten yana dayanışma için, haklarımızı korumak için alanlardayız,
çalışma yasaları, işçi sağlığı ve güvenliği mevzuatı
ve çalışma yaşamındaki uygulamalarda düzenli yaşanan gerilemelere karşıyız, mesleki haklarımıza ve
örgütlülüğümüze yapılan saldırılara karşıyız, toplum
içinde yapılan bizimkiler ve ötekiler ayrıştırılmasına karşıyız. Aslında şöyle bir düşünsek; bu liste ne
kadar çok başlık kapsamakta. Siyasal iktidarlardan
beklenen ise bu taleplere cevap verecek uygulamaları
yaşama geçirmek olmalıdır.
Bir yandan ülke siyasi ve ekonomik yaşamda böyle
karmaşık süreçleri yaşarken, kendi örgütsel çalışmalarımız da devam etmektedir. Bültenin diğer sayfalarında, mühendislerin bilim adamı, aydın kimliği
nedeniyle yaşamında, yaptığı işlerde, bilime olduğu
kadar toplumsal sorumluluklarına da yer vermelidir
bilinci içerisinde, kökleşmiş meslek odası ilkelerimizin ışığında çalışma, etkinlik, faaliyet, iş ve işlemler
gibi örgütsel olarak yaptığımız çalışmaları görebiO halde her türlü gelişimi üretim ilişkileri açısından
lirsiniz. Ancak; İMO Genel Kurulunda İzmir Şube
irdeleyip, yorumlayarak, yaşamın her alanını oldu- olarak, üyelerimize yönelik kararlar alınmasında
ğu gibi mesleğimizin uygulanabilirliğini de mesleki gösterilen gayret ve başarıyı da buradan belirtmeden
çalışma anlayışlarının dışında ve üstünde siyasetle
geçmemeliyiz. Bu çalışmalar, genç meslektaşlarımıilişkilendirilerek duruş, davranış ve tercihlerimi- zın etkin gayreti; Şube Başkanımız Tahsin Vergin’in
zi belirlemeliyiz her şeyden önce. Çünkü ülkeyi ve “örgütlenme ve örgütlülük için ayrışma değil birliktoplumu ilgilendiren bu sorunlar ve siyasal iktidarın telik” bakış açısıyla yaptığı çalışmaların ve genç mesçözüm/çözümsüzlük için uygulayacağı politikalar ve
lektaşlara verdiği önemin bir tezahürüydü aslında.
alacağı kararlar mesleğimizi doğrudan etkileyeceği
için savunma ancak bu yolla yapılabilecektir. Çünkü Her türlü engellere rağmen ödün vermeden, doğİMO’nın ülke, halk, üye ve mesleğimizin çıkarlarını ruları savunmaktan geri durmayan, birikimlerini
savunup koruyabilmesi için siyasetle iç içe olması ge- toplumun yararına kullanma şiarını yaşama geçirrekmektedir. Çünkü gittikçe işçileşen, yaşam şartla- me hedefinden sapmayan “demokrasi ve toplum için
rı zorlaşarak standartları düşen, işten atılan üyelerin
bir ses, mesleğimiz ve meslektaşımız için bir nefes”
hakları ancak bu yolla savunulabilecektir. Çünkü
olmayı başarabilen bir örgüt için söz söylemeye, ses
yukarıda sadece bir kısmını sıraladığımız sorunların çıkarmaya devam etmeliyiz hep birlikte.
çözümleri için verilecek mücadelede alacağımız yer,
Odamızın ve üst Birliğimizin başarısını da belirleye- Sevgilerimizle.
cektir. Çünkü çok geç olmadan ses çıkarmak ancak
bu yolla yapılabilecektir.
Diğer taraftan çağdaş demokratik toplumun örgütlü
toplum olduğunu, bağımsız olunmadan demokratik
uygulamaların olamayacağını unutmamalıyız. Yine
bir kez daha belirtmeliyiz ki, bizim gibi mesleki demokratik kitle örgütü olan meslek örgütlerinin
varlığı da çağdaş demokratik toplumların olmazsa
olmazıdır. Ülkemizin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının talan edilmesine, bilime, tekniğe aykırı her türlü
uygulama ve girişime karşı verilen mücadeleler de bu
örgütlerin, toplumsal, ekonomik gelişim, kalkınma
ve çağdaşlaşma adına yapılması gerekenlere işaret
etmektedir.
6
Mayıs-Temmuz 2014
Şubeden
MART-TEMMUZ 2014 ETKİNLİKLERİMİZ
İşyeri Temsilcilik Seçimi
26 Mart 2014
Üyelerimiz ile Şubemiz arasındaki bağın oluşturulması ve iletişimin daha etkin bir şekilde sağlanması
amacıyla işyerlerindeki üyelerimizin kararıyla belirlediğimiz işyeri temsilcilerimizin seçimine Ege
Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde ve Ege
Üniversitesi Yapı işleri Daire Başkanlığında başladık.
ler için ayrılan ödeneklerle sadece güvenli, işlevsel ve
ekonomik yapılar yapılmasının hedeflendiği belirtilerek bundan böyle yapılması düşünülen kıyı yapıları
ve liman tasarım ilkeleri arasına çevre ile uyum, yöre
insanının gereksinimleri ve estetik unsurların katılması gerektiği vurgulanmıştır. Seminer Sunay Akçaoğlu ve Veli Akçaoğlu’nun 25 Haziran-11 Temmuz
2009 tarihleri arasında İspanya`ya yaptıkları gezide
görüntüledikleri Valencia, Peñıscola, Benicarló, Vinaròs, Tarragona, Barcelona, Garraf ve Les Botigues
limanlarındaki kıyı yapılarından örnekler ve bu yapılar hakkında bilgi verilmesiyle devam etti.
“Projeci Üyelerle Toplantı Yapıldı”
4 Nisan 2014
Şube Yönetim Kurulumuz tarafından İMO Genel
Kurulu öncesi projeci üyelerimizin görüş ve önerilerini almak amacıyla bir toplantı gerçekleştirildi.
“Kıyı Yapıları Tasarım İlkelerine Yeni Bir Bakış
ve İspanya Limanlarından Örnekler” Semineri
Gerçekleşti
3 Nisan 2014
İnş. Müh. Sunay Akçaoğlu ve İnş. Yük. Müh. Veli Akçaoğlu tarafından sunulan “Kıyı Yapılarının Tasarım
İlkelerine Yeni Bir Bakış ve İspanya Limanlarından
Örnekler” başlıklı seminer Şubemiz Konferans Salonu`nda gerçekleştirildi.
Seminerde Kıyı Yapıları Tasarım İlkelerinin ülkemizde göz önünde bulundurulan unsurları, bu projeİMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Mayıs-Temmuz 2014
7
Şubeden
İşyeri Temsilcilik Seçimi
7 Nisan 2014
Batıçim Batıbeton A.Ş. ve İzbeton AŞ de temsilci seçimini tamamladık.
İMO 43. Dönem 4. Danışma Kurulu’na katıldık
10 Nisan 2014
İMO Teoman Öztürk Konferans Salonu`nda “44.
Olağan Genel Kurul hazırlık çalışmaları” gündemiyle toplanan İMO 43. Dönem 4. Danışma Kuruluna
Şubemiz Danışma Kurulu üyeleriyle katıldık. Danışma Kurulunda Şube Başkanımız Ayhan Emekli, Şube
Sekreter Üyemiz Jale Alel, Danışma Kurulu üyelerimiz Ali Fuat Günak ve Necati Atıcı gündemdeki konularla ilgili görüşlerini dile getirdiler.
Liselerde Meslek Tanıtım Toplantıları
10-25 Nisan 2014
İzmir’deki çeşitli liselerin davetiyle katıldığımız
meslek tanıtım toplantılarında meslek alanlarımızı
tanıttık. Toplantı tarihleri ve katılan kişiler aşağıdaki
tabloda yer almaktadır:
10 Nisan 2014 - Tuğba Özbek Anadolu Lisesi
Erhan Arslan (Şube Yönetim Kurulu Sayman Üyesi)
16 Nisan 2014 - Nevvar-Salih İşgören Anadolu Lisesi
Erhan Arslan (Şube Yönetim Kurulu Sayman Üyesi)
İşyeri Temsilcilik Seçimi
8 Nisan 2014
TCDD 3. Bölge Müdürlüğü ve Dokuz Eylül Üniversitesi Yapı İşleri Daire Başkanlığında temsilci seçimini
tamamladık.
24 Nisan 2014 - Övgü Terzibaşıoğlu Anadolu Lisesi
Fırat Ümmetoğlu (Şube Yönetim Kurulu Üyesi)
25 Nisan 2014 - Büyükçiğli Anadolu Lisesi
Onur Açık (Şube Yönetim Kurulu Yedek Üyesi)
25 Nisan 2014 - Emlakbank Süleyman Demirel Anadolu L.
Ceren Narin (Şube Yönetim Kurulu Yedek Üyesi)
İnşaat Mühendisleri Odası Genel Kurulu’na
katıldık
11-13 Nisan 2014
Ankara’da yapılan İMO 44. Dönem Olağan Genel
Kurulu’na İMO delegelerimizle birlikte katıldık. Genel Kurul ve seçimlerle ilgili detaylı bilgi “İMO’dan”
sayfalarımızda yer almaktadır.
“Köy Enstitüleri Destanı” Belgesel Gösterimi ve
Söyleşisi Gerçekleşti
16 Nisan 2014
Üyemiz Ahmet Gürel`in hazırlamış olduğu “Köy
Enstitüleri Destanı” belgeseli Şubemizde gösterildi. Etkinlikte ayrıca Köy Enstitüsü mezunu Osman
8
Mayıs-Temmuz 2014
Şubeden
Atıcı ve Mustafa Tüzen`in katılımlarıyla bir söyleşi
gerçekleşti.
Söyleşide Osman Atıcı ile Mustafa Tüzen, eğitim dönemlerinde yaşadıkları koşulları ve ilginç anılarını
paylaştılar.
Etkinlik sonunda Ahmet Gürel, Osman Atıcı ve Mustafa Tüzen’e teşekkür plaketi sunuldu.
genç-İMO Temsilcileriyle Toplantı
19 Nisan 2014
İlçe Temsilcilik Ziyaretleri ve Eğilim Yoklamaları
genç-İMO üniversite ve sınıf temsilcileri ve Yönetim Kurulu üyelerimizin katılımıyla Şubemizde kahvaltılı bir toplantı gerçekleştirdik. Toplantıyla ilgili detaylı bilgi
bültenimizin genç-İMO sayfalarında yer almaktadır.
18 Nisan 2014
Selçuk, Tire ve Ödemiş temsilciliklerimizde üyelerimizle bir araya gelerek 44. dönem temsilcilerimizi
belirlemek amacıyla eğilim yoklaması yaptık. Toplantılarda yeni dönem programı başta olmak üzere
düzenlenecek eğitim ve seminerler konusunda üyelerimizin görüş ve önerilerini aldık.
Doğa Yürüyüşü
20 Nisan 2014
Kordelya Dağcılık Kulübü ile birlikte Tire’de bir doğa
yürüyüşü gerçekleştirdik.
İşyeri Temsilcilik Seçimi
22 Nisan 2014
İZSU Genel Müdürlüğünde temsilci seçimini
tamamladık.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Mayıs-Temmuz 2014
9
Şubeden
“Adnan Menderes Havalimanı İç Hatlar Terminali
İnşaatı Tanıtımı” Semineri Gerçekleşti
24 Nisan 2014
Şubemiz Konferans Salonunda gerçekleşen seminerde İzmir Adnan Menderes Havalimanı İç Hatlar
Terminali inşaatında görev alan Proje Müdürü İnş. Y.
Müh. Fatih KAN, Teknik Ofis Şefi İnş. Müh. Kerem
KURUM, Teknik Ofis Mühendisi İnş. Y. Müh. Aynur Hürriyet ŞEŞEN tarafından inşaatın planlama ve
organizasyon aşaması; eski yapıların yıkımı ve geri
dönüşüm süreci; iş organizasyonu; iş güvenliği önlemleri; inşaatın bir kısmında uygulanan üç boyutlu
tasarıma, planlama ve bütçe boyutlarının eklenmesi
uygulaması; yeşil bina uygulaması ile havalimanının
işletmesi gibi konularda detaylı bilgiler verildi. Soru-cevap bölümüyle biten seminerin sonunda sunum
yapan meslektaşlarımıza plaket verilerek teşekkür
edildi.
İzmir İl Koordinasyon Kurulu bileşenleriyle birlikte
TMMOB pankartı arkasında katıldık.
Bilgisayar Destekli İş Planı Hazırlama Kursu
2-27 Mayıs 2014
4 hafta süren Bilgisayar Destekli İş Planlama hazırlama kursumuza 24 üye ve öğrenci üyemiz katıldı.
Doğa Yürüyüşü
4 Mayıs 2014
Kordelya Dağcılık Kulübü ile birlikte Değirmendere-Özdere doğa yürüyüşünü gerçekleştirdik.
Komisyonlar Ortak Toplantısı
5 Mayıs 2014
TCK 2. Bölge Müdürü ziyareti
25 Nisan 2014
TCK 2. Bölge Müdürü İnş. Müh. Abdülkadir Uraloğlu Şube Başkanımız Ayhan Emekli’yi ziyaret etti.
Görüşmede Karayolları 2. Bölge Müdürlüğünün yapmakta olduğu yatırımlar ve bu çalışmalara yapabileceğimiz teknik geziler hakkında görüş alışverişinde
bulunuldu.
Yüksek Binaların Performansa Göre Tasarımına
Giriş
26 Nisan – 11 Mayıs 2014
Toplam 4 hafta süren ve 24 üyemizin katıldığı kursa
eğitmen olarak Prof. Dr. M. Nuray Aydınoğlu, Prof.
Dr. Sinan Akkar, Dr. Şeref Polat, Dr. Cüneyt Tüzün,
Dr. Utku Celep katıldılar.
1 Mayıs Mitingi
1 Mayıs 2014
1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü`nde
Gündoğdu Meydanı’nda yapılan mitinge TMMOB
10 Mayıs-Temmuz 2014
Şubemiz çalışma komisyonlarına katılmak isteyen
üyelerimizle Şubemiz Konferans Salonunda ortak bir
toplantı gerçekleştirdik. Toplantıda Şube Başkanımız
Ayhan Emekli’nin komisyonlardan beklentilerimizi
aktardığı açılış konuşmasının ardından Komisyonlar
Sekreteryası üyeleri Hüseyin Mumcuoğlu “Motivasyon ve Genel Hedefler”, Abdullah İncir “Komisyonların Çalışma Prensipleri” konularında sunumlar
yaptılar.
Şubeden
IdeCad Kursu
Türk Sanat Müziği Korosu Konseri
5-28 Mayıs 2014 tarihleri arasında süren “Betonarme
Yapıların Bilgisayar Ortamında Projelendirilmesi ve
Çizimi - IdeCad” kursumuza 26 üye ve öğrenci üyemiz katıldı.
Üyemiz İnşaat Mühendisi Selim ÖZTAŞ yönetimindeki Şubemiz Türk Sanat Müziği Korosu`nun Dokuz
Eylül Üniversitesi Mûsıkî Günleri kapsamında düzenlenen konseri 8 Mayıs 2014 Perşembe günü üyelerimiz ve yakınlarının yoğun katılımıyla DEÜ Sabancı Kültür Sarayı`nda gerçekleşti. Sunuculuğunu TRT
Sanatçısı Neşe Öztaş`ın yaptığı konsere solist olarak
üyemiz İnşaat Mühendisi Semih BAYRAKTAR katıldı. Konserimize katkıda bulunan Nida İnşaat ve A
Yapı firmalarına teşekkür ederiz.
5-28 Mayıs 2014
Deniz Gezmiş Anması
6 Mayıs 2014
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmelerinin
yıldönümünde DİSK, KESK ve TMMOB İzmir İKK
tarafından Kıbrıs Şehitleri caddesinde düzenlenen
anma etkinliğine katıldık.
8 Mayıs 2014
Çiğli Belediye Başkanını ziyaret
8 Mayıs 2014
Son yerel seçimlerde seçilerek göreve başlayan Çiğli
Belediye Başkanı meslektaşımız İnşaat Mühendisi
Hasan Arslan’ı makamında ziyaret ettik. Hasan Arslan’a yeni görevinde başarılar diledik ve meslek alanımızla ilgili konularda ortak çalışma dileğimizi ilettik.
Doğa Yürüyüşü
11 Mayıs 2014
Kordelya Dağcılık Kulübü ile birlikte düzenlenen Selçuk-Şirince Doğa Yürüyüşünü gerçekleştirdik.
37. Yapı Fuarına katıldık
9-10 Mayıs 2014
İşyeri Temsilcilik Seçimi
8 Mayıs 2014
Çiğli Belediyesinde işyeri temsilci seçimini
tamamladık.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
6-10 Mayıs 2014 tarihlerinde YEM tarafından İstanbul Büyükçekmece’de düzenlenen 37. Yapı Fuarına
katıldık. 40 inşaat mühendisi, 45 genç-İMO üyesi ile 2
gün katılım gösterdiğimiz gezimizin 2. günü genç-İMO üyelerimize İnönü Stadyumu inşaatına teknik
gezi düzenlendi.
Mayıs-Temmuz 2014
11
Şubeden
Komisyon Toplantıları Başladı
12 Mayıs 2014
Şubemiz 44. Dönem Komisyon çalışmalarına Afet
ve Deprem Bilincini Yaygınlaştırma ve Yapı Stoğunu İyileştirme, Kamu Çalışanları ve Yüklenici İnşaat Mühendisleri komisyonlarının toplantılarıyla
başlandı.
Soma Maden Kazasıyla ilgili Yürüyüş ve Basın
Açıklaması
İlçe Temsilcilik Ziyaretleri ve Eğilim Yoklamaları
16 Mayıs 2014
Menemen ve Bergama temsilciliklerimizde üyelerimizle bir araya gelerek 44. dönem temsilcilerimizi
belirlemek amacıyla eğilim yoklaması yaptık. Toplantılarda yeni dönem programı başta olmak üzere
düzenlenecek eğitim ve seminerler konusunda üyelerimizin görüş ve önerilerini aldık.
14 Mayıs 2014
13 Mayıs 2014 günü Soma Eynez Maden Ocağında
meydana gelen ve 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği kazayla ilgili olarak Sendikalar ve demokratik
kitle örgütleriyle birlikte Basmane Meydanında toplanarak Konak Meydanına kadar yürüdük. Gerekli
önlemlerin alınarak iş cinayetlerinin son bulması
konusundaki duyarlılığımızı ve taleplerimizi dile
getirdik.
Soma’daki Toplu İş Cinayetini Protesto
15 Mayıs 2014
Soma’da meydana gelen ve 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği iş cinayetine karşı Sendikalar ve
demokratik kitle örgütleriyle birlikte Basmane Meydanında toplandık.
Ege Üniversitesi Kariyer Günleri
15 Mayıs 2014
EÜ İnşaat Mühendisliği Bölümünün düzenlediği Kariyer Günleri etkinliğine katılarak inşaat mühendisi
olacak gençlerimize meslek alanlarımızla ilgili bilgiler verdik. Düzenlemesini üyemiz Gülben Çalış’ın,
moderatörlüğünü Prof. Orhan Yüksel ve Prof. Dr.
Kambiz Ramyar’ın yaptığı etkinlikte Yönetim Kurulu üyemiz Fırat Ümmetoğlu Odamızı ve genç-İMO
örgütlüğünü anlattı. Yönetim Kurulu yedek üyemiz
Ceren Narin, üyelerimiz Hakan Özel, Mine Çaçtaş,
Sonay Perçin, Dr. Bülent Kaçmaz, Erdal Yüksel ve
Erhan Yoğurtçu çalıştıkları alanlar ve kurumların
yaptıkları işlerle ilgili bilgiler verdiler.
Soma İncelemesi
16 Mayıs 2014
Soma’da meydana gelen maden faciasının yaşandığı
yere gidilerek yapılan çalışmalarla ilgili incelemelerde bulunduk.
Taşeronlaşmaya Karşı Miting
21 Mayıs 2014
DİSK, Türk-İş, KESK ve TMMOB’un çağrısıyla Taşeron Sistemine karşı duruşumuzu göstermek, başka
ölümler yaşanmamasını istemek amacıyla Basmane
Meydanında toplanarak Konak’ta bulunan Merkez
Bankası İzmir Şubesi’ne kadar yürüdük.
12 Mayıs-Temmuz 2014
Şubeden
Karabağlar Belediye Başkanını ziyaret
20 Mayıs 2014
Son yerel seçimlerde seçilerek göreve başlayan Karabağlar Belediye Başkanı Harita Mühendisi Muhittin
Selvitopu’nu makamında ziyaret ettik. Muhittin Selvitopu’na yeni görevinde başarılar diledik ve meslek
alanımızla ilgili konularda ortak çalışma dileğimizi
ilettik.
Sualtı Boru Hatları Semineri
22 Mayıs 2014
DEÜ İnş. Müh. Böl. Hidrolik Anabilim Dalı Öğr.
Üyesi Dr. Mustafa Doğan tarafından sunulan `Sualtı
Boru Hatları - Tasarım ve Stabilite` konulu seminer
22 Mayıs 2014 Perşembe günü Şube Konferans Salonumuzda gerçekleştirildi.Seminerde sualtı boru hatlarıyla ilgili dünyadan çeşitli örnekler ve bu hatların
tasarımı ile ilgili teknik bilgiler verildi.
Karşıyaka Belediye Başkanını ziyaret
26 Mayıs 2014
Son yerel seçimlerde seçilerek göreve başlayan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ı
makamında ziyaret ederek yeni görevinde başarılar
diledik. Meslek alanımızla ilgili konularda ortak çalışma dileğimizi ilettik.
DEÜ Meslek Tanıtımı
27 Mayıs 2014
Dokuz Eylül Üniversitesi son sınıf öğrencilerine
meslek alanımızıın tanıtılması amacıyla düzenlenen söyleşiye katıldık. Etkinlikle ilgili ayrıntılı bilgi
genç-İMO sayfalarımızda yer almaktadır.
TMMOB İzmir İKK’dan Soma Açıklaması
28 Mayıs 2014
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından
Soma’da yaşanan maden faciasına yönelik bir basın
açıklaması yapıldı. Açıklamada faciasının sorumlusunun, ‘işçi sağlığı ve iş güvenliğini patronların insafına bırakan’ siyasi iktidar olduğuna işaret edildi.
Basın açıklamasıyla ilgili detaylı bilgi Bültenimizin
TMMOB İzmir İKK’dan bölümünde yer almaktadır.
Soma İçin Adalet ve Vicdan Nöbeti
26, 27, 30 Mayıs 2014
TMMOB İzmir İKK, İzmir Barosu ve İzmir Tabip
Odası tarafından 26-29 Mayıs tarihleri arasında
İzmir’in çeşitli yerlerinde düzenlenen “Soma İçin
Adalet ve Vicdan Nöbeti” 30 Mayıs 2014 tarihinde
Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde yapılan basın
açıklamasıyla sona erdi.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Mayıs-Temmuz 2014 13
Şubeden
Ürün Tanıtımı: Layher İskele Sistemleri
28 Mayıs 2014
Layher firması tarafından sunulan “Layher İskele Sistemleri - İnşaat ve Endüstriyel Sektörlerde Güvenlikli
İskele Kullanımı” semineri Şube Konferans Salonumuzda gerçekleşti.
TMMOB Genel Kurulu
29 Mayıs - 1 Haziran 2014
29-30-31 Mayıs - 1 Haziran 2014 tarihlerinde Ankara’da yapılan TMMOB 43. Olağan Genel Kurulu’na
katıldık. Genel Kurul ile ilgili detaylı bilgiler Bültenimizin TMMOB’den bölümünde yer almaktadır.
Ege Üniversitesi Meslek Tanıtımı
30 Mayıs 2014
Ege Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü son
sınıf öğrencilerine meslek alanımızın tanıtılması
amacıyla düzenlenen söyleşiye katıldık. Etkinlikle ilgili ayıntılı bilgi genç-İMO sayfalarımızda yer
almaktadır.
Ürün Tanıtımı: “Yeni Nesil Su Yalıtımı”
4 Haziran 2014
Ege Üniversitesi Poster Sunumu
28 Mayıs 2014
SİKA firması tarafından sunulan “Yeni Nesil Su Yalıtımı ve Güçlendirme Teknikleri” semineri Şube Konferans Salonumuzda gerçekleşti.
Ege Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde
Bitirme Projelerinin sergilendiği poster sergisine
katıldık. Detaylı bilgi genç-İMO sayfalarımızda yer
almaktadır.
Üyemiz Mukadder Özakman’ın 50. Sanat Yılı
28 Mayıs 2014
İzmirli Mizah/Taşlama Yazarı üyemiz İnşaat Mühendisi Mukadder Özakman’ın 50. Sanat yılı Karşıyaka
Belediyesi Çarşı Kültür Merkezinde yapılan etkinlikle kutlandı. Sanatçı dostları ve meslektaşlarının yalnız bırakmadığı etkinliği, Şair Atilla Er yönetirken,
konuşmacı olarak; İnş. Yük. Müh. Abdullah Bizden,
İnş. Müh. Osman Akbaşak, Selçuk Oğuz, İnş. Müh.
Samim Güner, İnş. Yük. Müh. Uğur Belger katıldı.
Yazar ile anılarını paylaşan konuşmacılar, 1965 yılında Pardon Mizah Dergisinde başlayan “Taşlama
Şiir”lerini daha sonra Akbaba, Ustura, Çivi, Gırgır,
Gıcık, Maydanoz ve Neşeli dergilerinde gördüklerini
söylediler. Karikatürist dostu İnş. Müh. Halit Şekerci
günün anısına plaket takdim etti.
İl Özel İdaresinin Mal Varlıkları Hakkında
Toplantı
4 Haziran 2014
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin davetiyle İl Özel
İdaresine ait mal varlıklarının Belediyeye devredilmemesi konusunu görüşmek üzere Havagazı Fabrikası’nda yapılan toplantıya katıldık. Toplantı sonrası
oluşturulan heyetin İzmir Valisi ile görüşmesi kararı
alındı. Heyette TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreterimiz Melih Yalçın yer aldı.
CBÜ Mezunlar Toplantısı
4 Haziran 2014
Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü VII. Endüstri Danışma
Kurulu ve V. Mezunlar toplantısı 4 Haziran 2014
Çarşamba günü yemekli bir davetle gerçekleştirildi.
Toplantıya odamızndan İMO Yönetim Kurulu Üyesi
Necati Atıcı, Şube Yönetim Kurulu üyemiz Ayhan
14 Mayıs-Temmuz 2014
Şubeden
Emekli ve İnşaat Mühendisleri Odası Manisa Şubesi
Başkanı Cemil Kora katıldılar.
mız, 7-8 Haziran 2014 tarihlerinde Ankara`da iki
günlük Kurum İçi Eğitim düzenledi. Odamızın 26
şubesinden Yönetim Kurulu Sekreter Üyeleri, Şube
Yönetim Kurulu Sayman Üyeleri, Şube Sekreter ve
Sekreter Yardımcıları ile çalışanların katıldığı eğitime Şube çalışanlarımızla birlikte katıldık. Eğitimde
İMO Yönetim Kurulu üyemiz Necati Atıcı, Meslek İçi
Eğitim konusunda; Şube Sekreterimiz Eylem Ulutaş
Ayatar ise İMO`nun yazışma usul ve esasları, İMO
Yönetim Kurulu’ndan onay talep edilmesi gereken
konular, Yönetim Kurulu toplantı kararlarının yazımı ve Genel Kurullar konularında bir sunum yaptılar.
Söyleşi: “Soma: İş Kazası Değil, Katliam”
6 Haziran 2014
13 Mayıs 2014 tarihinde 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma`daki maden kazası nedeniyle,
genç-İMO İzmir tarafından bu yıl onbirincisi yapılacak olan Kısır Mısır Şenlikleri yerine sadece bu konuyla ilgili bir söyleşi gerçekleştirildi.
6 Haziran 2014 tarihinde Şube Konferans Salonumuzda gerçekleşen söyleşinin ilk konuşmacısı Maden
Müh. Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu 2. Başkanı
Aykut Akdemir, kazadan hemen sonra gittiği Soma`daki maden kazasıyla ilgili inceleme ve izlenimlerini
aktardı. Kaza konusundaki bilgi kirliliğine dikkat
çekti. Akut gönüllüsü İnşaat Mühendisi Serhat Özvan ise kaza sonrası yapılan kurtarma çalışmalarıyla
ilgili bilgi verdi. Söyleşinin son konuşmacısı Sanatçı
Murat Cengiz Gezenoğlu ise kaza sonrası madenci
yakınlarının durumu ve oraya dayanışma için yapılan ziyaretler hakkındaki izlenimlerini anlattı.
İlçe Temsilcilik Seçimleri
11-12 Haziran 2014
11 Haziran’da Kemalpaşa, 12 Haziran’da Urla ve Çeşme temsilciliklerimizde üyelerimizle bir araya gelerek 44. dönem temsilcilerimizi belirlemek amacıyla
eğilim yoklaması yaptık. Toplantılarda yeni dönem
programı başta olmak üzere düzenlenecek eğitim ve
seminerler konusunda üyelerimizin görüş ve önerilerini aldık.
İMO Kurum İçi Eğitimine katıldık
7-8 Haziran 2014
Kurumsal yapısını geliştirmek, hizmet anlayışını
daha sağlıklı bir yapıya kavuşturmak isteyen OdaİMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Mayıs-Temmuz 2014 15
Şubeden
artık meslektaşlarımız olan mezunlara Şube Başkanımız Ayhan Emekli tarafından Şube yayını olan
kitaplar hediye edildi. Ayrıca İnşaat Mühendisliği
Bölüm Birincisi Melis Özkul`a, Bölüm ikincisi Mustafa Can Özkan`a ve Bölüm üçüncüsü Pelin Kiremit`e
hediyeleri verildi. Mezun olan tüm öğrencilerimizi
tebrik eder, meslek hayatınlarında başarılar dileriz.
Karşıyaka Belediyesi Afet Eğitim Merkezini
Ziyaret
12 Haziran 2014
Afet ve Deprem Bilincini Yaygınlaştırma ve Yapı
Stoğunu İyileştirme Komisyonumuzun organizasyonu ile Karşıyaka Belediyesi’nin Örnekköy’de bulunan
Afet Eğitim Merkezini ziyaret ederek, bilgi aldık.
Xypex Ürün Tanıtım Semineri
12 Haziran 2014
Betonex firması tarafından Şubemiz Konferans Salonunda düzenlenen Xypex ürün tanıtım seminerinde
su geçirimsizliğini kesin olarak sağladığı belirtilen
Kanada menşeli ürünün kullanım alanları ve yerlerinden örnekler verildi.
Celal Bayar Üniversitesi Mezuniyet Töreni
12 Haziran 2014
12 Haziran 2014 tarihinde CBÜ Muradiye Kampüsü`nde yapılan Mühendislik Fakültesi mezuniyet
töreninde İnşaat Mühendisliği Bölümünden mezun
olan 180 öğrenci diplomalarını aldı.
Törende, İnşaat Mühendisliği öğrencileri kutlanarak,
16 Mayıs-Temmuz 2014
İMO 44. Dönem 1. Danışma Kurulu’na katıldık
14 Haziran 2014
Odamız, 44. Dönem 1. Danışma Kurulu Toplantısı,
14 Haziran 2014 tarihinde Teoman Öztürk Konferans
Salonu`nda “44. Dönem Çalışma Programı Taslağına
Dair Görüşme” gündemiyle toplandı.
92 üyenin katılımıyla yapılan toplantı Divan Kurulu seçimiyle başladı. Işıkhan Güler Danışma Kurulu
Divan Başkanlığına, Şube Yönetim Kurulu Sekreter
Üyemiz Jale Alel Başkan Yardımcılığına, Ferhat Demir ve Kamuran Turgut ise Yazman üyeliğe getirildi.
Şubemizden Danışma Kurulu toplantısına katılan A.
Fuat Günak, Ayhan Emekli, Jale Alel ve Galip Kılınç
söz alarak çalışma programı taslağı hakkında görüş
ve önerilerini dile getirdiler.
Şubeden
Soma’da Basın Açıklaması
15 Haziran 2014
13 Mayıs’ta meydana gelen maden faciasına dikkat
çekmek için TMMOB bileşenleriyle birlikte Soma’da
yapılan basın açıklamasına üyelerimizle birlikte
katıldık.
amacıyla eğilim yoklaması yaptık. Toplantılarda yeni
dönem programı başta olmak üzere düzenlenecek
eğitim ve seminerler konusunda üyelerimizin görüş
ve önerilerini aldık.
Şube THM Koromuzdan “Ruhi Su Türküleri”
Konseri
16 Haziran 2014
Şubemizin Yrd. Doç. Dr. Gökhan Ekim yönetimindeki Türk Halk Müziği Korosu`nun “Ruhi Su Türküleri”
konseri 16 Haziran 2014 tarihinde Tepekule Kongre
Merkezi`nde gerçekleşti. Ruhi Su`nun seslendirmiş
olduğu 24 türkünün koro ve solistler tarafından
söylendiği konserde bir fotoğraf sunumu ve Ruhi
Su`nun kendi sesinden konuşma ve türküleri de yer
aldı. Konserde ayrıca Soma`da hayatını kaybeden
madenciler anısına hazırlanan dekora koro üyeleri
tarafından kırmızı karanfil bırakıldı. Konserimize
katkıda bulunan Adnan Kılıçoğlu, Katal ve Teka Temel firmalarına teşekkür ederiz.
DEÜ Bitirme Projeleri Sergisi
23 Haziran 2014
Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği
Bölümü Bitirme Projelerinin sergilendiği poster sergisine katıldık. Detaylı bilgi genç-İMO sayfalarımızda yer almaktadır.
Ödemiş’te Kentsel Dönüşüm Semineri
24 Haziran 2014
İlçe Temsilcilik Ziyaretleri ve Eğilim Yoklamaları
20 Haziran 2014
Aliağa ve Dikili temsilciliklerimizde üyelerimizle bir
araya gelerek 44. dönem temsilcilerimizi belirlemek
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Ödemiş Temsilciliğimiz tarafından “Kentsel
Dönüşüm” konulu bir panel gerçekleştirildi. Ödemiş
Belediyesi Nikah Salonu’nda yapılan panele Şube
Başkanımız Ayhan Emekli, Ödemiş Temsilcimiz
Ufuk Aykol, Üyelerimiz Rahmi Alper, Abdullah İncir,
Hüseyin Mumcuoğlu ile Ödemiş Belediye Başkanı
İnş. Müh. Mahmut Badem ve Ödemişli mimar ve
mühendisler katıldılar.
Mayıs-Temmuz 2014 17
Şubeden
İzmir ili ölçeğinde gerek Büyükşehir Belediyesi gerek
Bakanlık tarafından belirlenen alanlarda yapılan ve
yapılması planlanan Kentsel Dönüşüm çalışmaları
ve Kentsel Dönüşümün hangi ilkeler doğrultusunda
yapılması gerektiğine ilişkin Ayhan Emekli ve Rahmi
Alper birer sunum gerçekleştirdiler. Sunumların ardından soru-cevap bölümüyle panel sonlandırıldı.
Gaziemir Belediye Başkanını ziyaret
26 Haziran 2014
Son yerel seçimlerde seçilerek göreve başlayan
Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol’u
makamında ziyaret ederek yeni görevinde başarılar
diledik. Meslek alanımızla ilgili konularda ortak çalışma dileğimizi ilettik.
KPSS Sınavına Girecek Olan Üyelerimize Yönelik
Seminer Düzenlendi
26 Haziran 2014
TMMOB İKK Toplu Ulaşım Düzenlemesi
Açıklaması
25 Haziran 2014
İzmir Büyükşehir Belediyesi ESHOT Genel Müdürlüğü’nün kentte otobüs hat güzergâhları ve seferlerinin
yeniden düzenlendiğini ve 29 Haziran 2014 tarihi itibariyle uygulamaya geçileceğini duyurması üzerine
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından
yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklama metni bültenimizin TMMOB İKK’dan bölümünde yer almaktadır.
Menemen Kentsel Dönüşüm Paneli
25 Haziran 2014
Menemen Ticaret Odası tarafından düzenlenen “Menemen’de Kentsel Dönüşüm Projelendirilmesi” konulu panele Şube Yönetim Kurulu Başkanımız Ayhan
Emekli katıldı.
Karşıyaka Kent Konseyi
25 Haziran 2014
Karşıyaka Kent Konseyinin yerel seçimler sonrası
yapılan ilk genel kuruluna katıldık. Şube Yönetim
Kurulu Sekreter Üyemiz Jale Alel Karşıyaka Kent
Konseyi Yürütme Kuruluna seçildi.
18 Mayıs-Temmuz 2014
Şubemiz tarafından bu yıl 2014/1 atama döneminde
tercih yapacak ve bu yıl yapılacak olan KPSS`ye girecek olan üyelerimize yönelik olarak “Kamuda Çalışma Alanları ve KPSS” konulu bir seminer düzenlendi.
Şubemiz Konferans Salonu`nda gerçekleşen seminere
konuşmacı olarak Şube Yönetim Kurulu Üyemiz İnş.
Yük. Müh. Hüseyin Kuzu ve İnş. Müh. Hüseyin Durdu katıldı.
Hüseyin Kuzu, 5-6 Temmuz 2014 tarihlerinde yapılacak olan KPSS hakkında bilgilendirme yaparak
2014-1 atama döneminde İzmir ve çevresinde inşaat
mühendisi alacak olan kurumların bilgisini verdi.
İnşaat mühendisi alan kurumların içerisinde TCDD
İşletmesi Genel Müdürlüğü`nün de olması sebebiyle seminerimize katılan TCDD 3. Bölge Müdürlüğü
Emlak ve İnşaat Müdür Yardımcısı Hüseyin Durdu,
tercih yapacak olan üyelerimize kurum hakkında bilgiler verdi. Seminer soru-cevap bölümüyle sona erdi.
Şubeden
Ege Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi
26 Haziran 2014
İzmir Büyükşehir Belediyesince yürütülen Ege
Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesinin Kültürpark
İsmet İnönü Sanat Merkezinde yapılan tanıtım toplantısına katıldık.
Kanal35 TV de röportaj
27 Haziran 2014
Şube Başkanımız Ayhan Emekli Kanal35 TV’de
ESHOT Genel Müdürlüğü’nce 29 Haziran tarihinde
yürürlüğe gireceği bildirilen aktarmalı yeni ulaşım
hatları ile ilgili görüşlerini aktardı.
İMO Denetleme Kurulu Şubemizi denetledi
27-28 Haziran 2014
İMO Denetleme Kurulu rutin denetleme programı çerçevesinde 27-28 Haziran 2014 tarihlerinde
Şubemize gelerek denetlemelerde bulundu.
Sivas Katliamı’nın yıldönümünde “Tanıklarıyla
Sivas Katliamı” Söyleşisi
30 Haziran 2014
1993 yılında yaşanan Sivas Katliamı`nın yıldönümü
dolayısıyla 30 Haziran 2014 tarihinde Şubemizde gerçekleştirilen “Tanıklarıyla Sivas Katliamı” söyleşisine
Yazar Ali Balkız ile Hukukçu, Akademisyen Neval
Ogan Balkız konuşmacı olarak katıldılar. Konuşmacılar tanık oldukları katliamı anlatarak, sonrasındaki
hukuki süreçle ilgili bilgi verdiler.
nılarak yapılırken, bu yılki yarışmaya Soma`da meydana gelen maden faciası damgasını vurdu ve tüm
teknelere “Soma” ismi verildi. Teknelerin yapımının
tamamlanmasının ardından yarışmacılar kortej
oluşturarak teknelerini yarışmanın gerçekleşeceği
Pasaport İskelesi ile Konak Pier arasındaki kıyı bandına taşıdılar.
Yarışmanın ardından Cumhuriyet Meydanı`nda
gerçekleşen ödül töreninde bir konuşma yapan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, bu
etkinlikte Soma`da yaşanan facianın öne çıkarılmasının önemli olduğunu ifade ederek, “Bunun yanında her yıl gerçekleştirdiğimiz bu yarışmayla, deniz
ulaşımındaki sorunlara da dikkat çekmek istiyoruz.
Umarım bu sorunlar bir an önce giderilir. Biz TMMOB olarak, güzel günlere olan inancımızın bir gereği olarak böylesi işleri yapıyoruz. Çocuklarımıza eşit,
özgür, demokratik bir Türkiye borcumuz olduğunu
biliyoruz” şeklinde konuştu. Soğancı`nın konuşmasının ardından yarışmada dereceye girenlere verildi.
YARIŞMA SONUÇLARI:
En İyi Kostüm Ödülü: Maden Mühendisleri Odası
Prof. Dr. Yücel Odabaşı En İyi Tasarım Ödülü:
Gemi Makineleri İşletme Mühendisleri Odası
Tahsin Vergin Centilmenlik Ödülü: Maden
Mühendisleri Odası
Kaptan Engin Tansel Mavi Bayrak Ödülü: Makina
Mühendisleri Odası
Titanik Ödülü: Jeofizik Mühendisleri Odası
Birinci: Şehir Plancıları Odası
İkinci: Ziraat Mühendisleri Odası
Üçüncü: Tekstil Mühendisleri Odası
Karton Tekneler Yarışması
1 Temmuz 2014
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından
her yıl 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı dolayısıyla düzenlenen Karton Tekneler Yarışması`na
genç-İMO üyelerimizden oluşan ekibimizle katıldık.
Yarışma öncesinde tekneler, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği`ne (TMMOB) bağlı odaların İzmir şubelerinin öğrenci üyeleri tarafından Alsancak
Cumhuriyet Meydanı`nda yapıldı. Tekneler, yaklaşık
3 saatlik çalışma ile sadece karton ve koli bandı kullaİMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
2 Temmuz Sivas Katliamı Basın Açıklaması
2 Temmuz 2014
Sivas Katliamının 21. yılında, “İnsanlık suçu zaman
aşımına uğramaz, unutmadık, unutturmayacağız”
sloganıyla Basmane Meydanında yapılan basın açıklamasına katıldık. Etkinliği engellemek isteyen polis
güçleri tarafından kalabalığa biber gazı ve coplarla
şiddet uygulandı.
Mayıs-Temmuz 2014 19
Şubeden
İMO Çanakkale Şubesinde Kentsel Dönüşüm
toplantısı
2 Temmuz 2014
Şube Başkanımız Ayhan Emekli, İstanbul Şube
Başkanı Cemal Gökçe ile birlikte İMO Çanakkale
Şubesince düzenlenen “Kentsel Dönüşüm” konulu
seminere katıldı.
Mesleğe Hazırlık Kursları Başladı
7-24 Temmuz 2014
Yeni mezun meslektaşlarımıza yönelik toplam üç hafta 12 gün sürecek olan mesleğe hazırlık kurslarımız
başladı. 60 genç meslektaşımızın katıldığı kurslarla
ilgili detaylı bilgi bültenimizin Şubemizden bölümünde yer almaktadır.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İmar Sorunları
hakkında toplantı
10 Temmuz 2014
TMMOB İKK’nın talebiyle düzenlenen imar uygulamalarında karşılaşılan sorunları gidermeye yönelik
toplantı Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerin
bürokratları ve ilgili odaların katılımıyla Havagazı
Fabrikasında gerçekleşti.
Dokuz Eylül Üniversitesi Mezuniyet Töreni
10 Temmuz 2014
2 Temmuz’da yaşanan polis şiddeti protesto edildi
3 Temmuz 2014
2 Temmuz’da Sivas Katliamının yıldönümünde gerçekleştirilen etkinlikte yaşanan polis şiddeti ile ilgili
olarak İzmir Vali Yardımcısı Adem Karahasanoğlu
ile yapılan görüşmeden sonra TMMOB İzmir İKK
Sekreteri Melih Yalçın tarafından yapılan açıklamada, Vali Yardımcısının yaşananlardan dolayı özür
dileyerek, demokratik hak talepli eylemlerin şiddetle bastırılamayacağını belirttiğini söylendi. Yapılan
açıklamada “İzmir emek ve demokrasi güçleri olarak tüm baskılara rağmen bundan sonra da sokakta
olacağız ve hak arama mücadelesine devam edeceğiz”
denildi.
10 Temmuz 2014 tarihinde DEÜ Tınaztepe Kampüsü Açıkhava Tiyatrosu`nda gerçekleştirilen Dokuz
Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Mezuniyet
Törenine katıldık. Yaklaşık 150 İnşaat mühendisliği
öğrencisinin diplomalarını aldıkları törende İnşaat
mühendisliği bölüm birincisi Seda Konor, bölüm
ikincisi İnci Develioğlu, bölüm üçüncüsü Fatma Yavuz oldu. Dereceye giren öğrencilere Şube Yönetim
Kurulu Başkanımız Ayhan Emekli tarafından hediyeleri verildi. Ayrıca mezun olan tüm öğrencilere
şube yayınlarımız ve baret hediye edildi. Baretleriyle
sahneye çıkan öğrenciler “Onlara Söz! Toplum için
mühendislik yapacağız.” “unutMADIMAKlımda /
Soma Lice Roboski” , “Kaza değil cinayet”, “Kar için
değil Somalar olmasın diye mühendis olduk” pankartları açtılar. Mezun olan tüm öğrencilerimizi tebrik eder, meslek hayatlarında başarılar dileriz.
Konak Kent Konseyi
3 Temmuz 2014
Konak Kent Konseyi’nin yerel seçimler sonrası yapılan ilk genel kurulunda Şube Küçük Kurul
Başkanımız Ertan Parlar Konak Kent Konseyi
Yürütme Kuruluna seçildi.
TMMOB İzmir İKK Damlacık Mahallesi Basın
Açıklaması
4 Temmuz 2014
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulunca TCK 2.
Bölge Müdürlüğü’nün Konak Tünellerinin Konak
ağzında yer alan Damlacık Mahallesindeki evlerini
kamulaştırılması ve yürütülen hukuki süreçle ilgili
olarak bir basın açıklaması yapıldı.
20 Mayıs-Temmuz 2014
İzmir Büyükşehir Belediyesi
Tramvay Hatları toplantısı
11 Temmuz 2014
İzmir Büyükşehir Belediyesinin çağrısıyla Konak ve
Şubeden
Karşıyaka bölgelerinde yapılacak tramvay hatlarıyla
ilgili bilgilendirme toplantısına katıldık. Havagazı
Fabrikasında yapılan toplantıda Büyükşehir
Belediyesince tramvay hatlarıyla ilgili vatandaş görüşlerinin aktarıldığı anket çalışması hakkında bilgi
verildi.
Kanal35 TV de röpörtaj
11 Temmuz 2014
Şube Başkanımız Ayhan Emekli Kanal35 TV’de
Göztepe Fahrettin Altay metro tünelinde oluştuğu
söylenen problemlerle ilgili görüşlerini aktardı.
Belgesi (İTB); Hakan Özel Gayrimenkul Değerleme
Uzmanlığı Lisans Belgesi, Alper Murat Özdağ İş Güvenliği Uzmanlığı Belgesi; Fırat Ümmetoğlu Enerji
Kimlik Belgesi ve Riskli Yapı Tespiti Lisans Belgesi;
Çağdaş Gürbüz Denetçi Belgeleri konularında bilgi
verdiler.
SAP 2000’e Giriş Kursu
14 Temmuz 2014
Eğitmenliğini üyemiz Mustafa Şahin’in yaptığı “SAP
2000’e Giriş” kursu 28 üyemizin katılımıyla Şubemiz
bilgisayar laboratuvarında başladı.
Ege Üniversitesi Mezuniyet Töreni
11 Temmuz 2014
2013-2014 yılı Ege Üniversitesi Mezuniyet Töreni 11
Temmuz 2014 tarihinde Ege Üniversitesi MÖTBE Salonunda ve İnşaat Mühendisliği Bölümünde yapıldı.
Mezun olan meslektaşlarımıza tören sırasında oda
yayınlarımızı içeren kitap seti ve baret armağan ettik. Ege Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde
dereceye giren bölüm birincisi Vedat Şenol, ikincisi
Erol Gümüşsoy, üçüncüsü Ethem Alikulov ve tüm
mezun meslaktaşlarımıza meslek yaşamları boyunca başarılar dileriz.
Uzundere Forumu
16 Temmuz 2014
Şube Başkanımız Ayhan Emekli Uzundere’de düzenlenen halk forumuna katılarak Kentsel Dönüşümle
ilgili görüşlerini aktardı.
Mesleğe Hazırlık Kurslarımız “Mühendislik
Söyleşisi”yle sona erdi
24 Temmuz 2014
Damlacık Forumu
11 Temmuz 2014
Mesleğe Hazırlık Kurslarımız Prof. Dr. Beno
Kuryel`in konuşmacı olarak katıldığı “Bilim,
Teknoloji ve Toplum Bağlamında Mühendislik” söyleşisiyle tamamlandı.
Konak Tünelleri nedeniyle kamulaştırılacak olan
Damlacık mahallesinde gerçekleştirilen foruma Şube
Yönetim Kurulu Başkanımız Ayhan Emekli katıldı.
Mesleğe Hazırlık Kursları Söyleşisi: “Bu Belgeler
Ne İşe Yarıyor?”
14 Temmuz 2014
Mesleğe Hazırlık Kursları kapsamında 14 Temmuz
2014 tarihinde Şubemizde düzenlenen “Bu Belgeler Ne İşe Yarıyor?” konulu seminer geniş katılımla
gerçekleşti. Seminerde üyelerimiz Ceren Narin Serbest İnşaat Mühendisi (SİM) Belgesi ve İşyeri Tescil
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Mayıs-Temmuz 2014 21
Şubeden
2014 MESLEĞE HAZIRLIK KURSLARI
Her yıl yeni mezun meslektaşlarımıza yönelik olarak düzenlediğimiz Mesleğe Hazırlık Kursları
60 yeni mezun üyemizin katılımıyla devam ediyor.
Her yıl yeni mezun meslektaşlarımıza yönelik olarak düzenlediğimiz Mesleğe Hazırlık Kursları, 7
Temmuz 2014 tarihinde Şube Başkanımız Ayhan
Emekli’nin açılış konuşmasıyla başladı.
Proje Çalışma Grubu Eğitimleri
Proje Çalışma Grubu Eğitimleri 9 Temmuz 2014
Çarşamba günü ilk gruplarla başladı. Çalışma grubunda “Proje Ortak Seminerleri”nde işlenen konular önceden düzenlenmiş projeler üzerinden detaylı
olarak incelendi. 15`er kişilik çalışma gruplarında
eğitmen olarak İnş. Yük. Müh. Soner Bilge, İnş. Yük.
Müh. Deniz Alkan, İnş. Yük. Müh. Onur Kutlukaya,
İnş. Müh. B. Ufuk Yıldırımer ve Şube Mesleki
Denetim Görevlimiz İnş. Müh. Tuğrul Baştan görev
aldılar.
Proje Ortak Seminerleri
7 Temmuz 2014 Pazartesi günü gerçekleşen Proje
Ortak Semineri’nde İnş. Yük. Müh. Soner Bilge,
İnş. Yük. Müh. Deniz Alkan, İnş. Yük. Müh. Onur
Kutlukaya Proje Okuma ve Düzenleme ile ilgili genel
konulara değindiler.
8 Temmuz 2014 tarihinde gerçekleşen Geoteknik
Proje Tasarlanması ve Malzeme (Beton) konulu ortak
seminerde İnş. Yük. Müh. Şahin Çağlar Tuna ile İnş.
Yük. Müh. Bülent Halis Bozkurt Geoteknik Proje
uygulamaları, Şube Mesleki Denetim Görevlimiz
İnş. Müh. Tuğrul Baştan ise Beton konusunda sunum
yaptılar.
“Bu Belgeler Ne İşe Yarıyor?”
Kurslar kapsamında 14 Temmuz 2014 tarihinde düzenlenen “Bu Belgeler Ne İşe Yarıyor?” konulu seminer ise kursiyerler dışındaki üyelerimizin de geniş
katılımıyla gerçekleşti.
Seminerde üyelerimiz Ceren Narin Serbest İnşaat
Mühendisi (SİM) Belgesi ve İşyeri Tescil Belgesi (İTB);
Hakan Özel Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı
Lisans Belgesi, Alper Murat Özdağ İş Güvenliği
Uzmanlığı Belgesi; Fırat Ümmetoğlu Enerji Kimlik
22 Mayıs-Temmuz 2014
Şubeden
Belgesi ve Riskli Yapı Tespiti Lisans Belgesi; Çağdaş
Gürbüz Denetçi Belgeleri konularında bilgi verdiler.
Metraj Çalışma Grubu Eğitimleri
Çalışma grubunda metraj konusunda dikkat edilecek konular işlenerek proje üzerinden beton, demir ve
kalıp metrajı çıkarıldı. Çalışma gruplarına eğitmen
olarak İnş. Müh. Erkin Özer, İnş. Yük. Müh. Cemal
Coşak ve İnş. Müh. Cevdet Göçük katıldılar.
Teşekkür
Yeni mezun meslektaşlarımızın meslek yaşamlarının
başında karşı karşıya kalacakları konularda genel bilgiler vermek, çalışma grupları aracılığıyla proje ve
metraj konularında birebir uygulama yaparak pratik yapmalarını sağlamak amacıyla düzenlediğimiz
kursa eğitmen olarak katılarak bilgi ve deneyimlerini
aktaran meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
DOĞUM
Üyemiz Erkan Atik’in torunu
Bora Tibet
8 Nisan 2014 tarihinde dünyaya geldi.
Üyemiz Hakkı Nedim Aktaş’ın torunu
Diren Sarp
10 Nisan 2014 tarihinde dünyaya geldi
Üyemiz Abdurrahim Kılık’ın oğlu
Aybars
22 Nisan 2014 tarihinde dünyaya geldi
Üyemiz Soner Bilge’nin kızı
Ece
24 Nisan 2014 tarihinde dünyaya geldi
Üyemiz Halil Ertem’in torunu
Mehmet Ali Emir
28 Nisan 2014 tarihinde dünyaya geldi
Üyemiz Taylan Özgür Tekin’in oğlu
Nazım Ozan
20 Haziran 2014 tarihinde dünyaya geldi
Kapanış Söyleşisi
Mesleğe Hazırlık Kurslarımız 24 Temmuz 2014 tarihinde Prof. Dr. Beno Kuryel`in konuşmacı olarak
katıldığı `Bilim, Teknoloji ve Toplum Bağlamında
Mühendislik` söyleşisiyle tamamlandı.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Üyemiz Prof. Dr. Serap Kahraman’ın torunu
Can
5 Temmuz 2014 tarihinde dünyaya geldi.
Bebeklerimize hoşgeldin diyor,
sağlıklı yarınlar diliyoruz.
Mayıs-Temmuz 2014 23
Şubeden
44. DÖNEM İLÇE TEMSİLCİLERİMİZ
İLÇE
İLÇE TEMSİLCİSİ
İLÇE TEMSİLCİ YARDIMCISI
Çağatay GÜÇ
ALİAĞA
İlhan Yücel TAŞDEMİR
Musa ÖZCAN
Özge KARATAŞ KILIÇOĞLU
Hüseyin DAMCIDAĞ
BERGAMA
Mustafa GÜLENÇ
ÇEŞME
Ali Murat PEKER
İsmail Halil AKAY
Çağlar GÜMÜRÇİNLER
Yıldıray SÖNMEZ
Ruhi ÇİLEK
Tuba ALAN
DİKİLİ
Azam Ziya GÜÇ
Evren ÖZGÜVEN
Ebru ÇELİK KAVAL
Güngör YENGİN
KEMALPAŞA
Gökhan DEMİR
MENEMEN
Ziya İlker ÖNCÜ
Fetullah PEHLİVAN
Orhan Rıfat ARMAĞAN
Orhan EVREN
Hacer HASIRCI
Emin VURUŞANER
ÖDEMİŞ
Ufuk AYKOL
Hasan GÜRGEN
Mustafa Bülent AKCA
Şevket HASIRCI
Volkan TABAK
SELÇUK
Halil DÜZTAŞ
Sezaver ALBEYOĞLU
Ali Rıza BÖLÜK
Nesimi Eyüp CENGİZ
Halil ELPEZE
TİRE
Türker PEŞTEMALCIOĞLU
Burak Alp ERSEN
Hakkı KIRLI
Durmuş Galip KILINÇ
Can GÜLER
URLA
Barış SABANCI
Raşit DUR
Gökhan TURUNÇCULAR
Mehmet ÖZBAY
24 Mayıs-Temmuz 2014
Şubeden
44. DÖNEM IŞYERI TEMSİLCİLERİMİZ *
KURUM ADI
TEMSİLCİ
TEMSİLCİ YARDIMCILARI
TCDD 3. BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ
Anday AKDEMİR
Durkan ÇINAR
İZBETON A.Ş.
Alper Murat ÖZDAĞ
Çağrı ŞIRLANCI
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ YAPI İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI
Ferruh SEVAL
Çağdaş CAMCI
İZSU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Deniz Yoldaş ÇEVİK
Önder ARSLAN
Didem ERSEZEN
Ömür DEMİRCİ
Mehmet Ali SABUNCUOĞLU
BATI ANADOLU ÇİMENTO SAN. A.Ş
Sercan AÇAN
Can OTUZBİR
EGE ÜNİVERSİTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ
Taylan GÜNAY
EGE ÜNİVERSİTESİ YAPI İŞLERİ VE TEKNİK DAİRE BAŞKANLIĞI
Serpil AKÇAY
Nermin ÖZTORUN
Özlem GÜRSOY
* Mart-Nisan 2014 tarihlerinde yapılan seçim sonuçları
YASA VE YÖNETMELIKLER
• Kültür Ve Turizm Bakanlığından:
Toplantı No. Ve Tarihi : 20 - 16.01.2014 Toplantı
Yeri, Karar No. Ve Tarihi : 271 - 16.01.2014 Ankara
Tarihi Sitler, Koruma Ve Kullanma Koşulları İlke
Kararı (18 Şubat 2014 Tarih, 28917 S. R.G.)
• Sağlık Bakanlığından:
Ayakta Teşhis Ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (21 Mart 2014 Tarih, 28948
S. R.G.)
• Sağlık Bakanlığından:
Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (21 Mart 2014 Tarih,
28948 S. R.G.)
• İçişleri Bakanlığından:
Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı Görev, Yetki Ve Sorumlulukları İle Çalışma Usul Ve
Esaslarına Dair Yönetmelik (4 Nisan 2014 Tarih,
28962 S. R.G.)
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
• Orman ve Su İşleri Bakanlığından:
Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği (4 Nisan
2014, 28962 S. R.G.)
• Bakanlar Kurulu Kararı
İzmir İli, Karşıyaka İlçesi, Şemikler Mahallesinde
bulunan ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca rezerv yapı alanı ilan edilen alan sınırları içerisinde
kalan ve mülkiyeti Hazinece İzmir Büyükşehir
Belediyesi Başkanlığına tahsis edilen taşınmazların Çevre ve Şehircilik Bakanlığına tahsis edilmesi
hakkında karar (19 Nisan 2014 tarih, 28977 sayılı
R.G.)
• İçişleri Bakanlığından:
Büyükşehir Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri
Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (25 Nisan 2014 Tarih, 28982 S. R.G.)
• Çevre ve Şehircilik Bakanlığından:
Mimarlık Ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin
Hesabında Kullanılacak 2014 Yılı Yapı Yaklaşık
Mayıs-Temmuz 2014 25
Şubeden
Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ (6 Mayıs 2014
Tarih, 28992 S. R.G.)
• Orman ve Su İşleri Bakanlığından:
2) Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik
(07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG)
İçme Suyu Temin Ve Dağıtım Sistemlerindeki Su
Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği
(8 Mayıs 2014 Tarih, 28994 S. R.G.)
3) Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik
(07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG)
• Çevre Ve Şehircilik Bakanlığından:
4) Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik
(07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG)
Plânlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
(22 Mayıs 2014 Tarih, 29007 S. R.G.)
• Çevre Ve Şehircilik Bakanlığından:
Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü
22.05.2014 tarih ve 29007 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren Planlı Alanlar Tip
İmar Yönetmeliği Geçici 6. Madde Değişikliği Uygulama Usul ve Esasları (23 Mayıs 2014 Tarih ve
6522 sayılı Bakanlık Makamı Olur’u tüm idarelere
dağıtılmak üzere Valiliklere iletilmiştir.)
• KAMU İHALE KANUNU YÖNETMELİK
VE TEBLİGİNDE YAPILAN ÖNEMLİ
DEĞİŞİKLİKLER HK.
6518 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda yapılan değişikliklere uyum sağlanması ve yargı kararlarının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla
çeşitli Yönetmelik ve Tebliğ değişiklikleri yapılmış,
bu değişiklikler 7/6/2014 tarih, 29023 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanmıştır.
Yönetmelikler:
1) Danışmanlık Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama
Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik (07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG)
26 Mayıs-Temmuz 2014
5) Çerçeve Anlaşma İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik
(07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG)
6) Elektronik İhale Uygulama Yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmelik (07.06.2014
tarih, 29023 sayılı RG)
7) İhalelere yönelik başvurular hakkında yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelik
(07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG)
Tebliğler:
1) İhalelere yönelik başvurular hakkında tebliğde
değişiklik yapılmasına dair tebliğ (07.06.2014 tarih, 29023 sayılı RG)
2) Kamu İhale Genel Tebliğinde değişiklik yapılmasına dair tebliğ (07.06.2014 tarih, 29023 sayılı
RG)
• Çevre ve Şehircilik Bakanlığından:
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
(25.07.2014 tarih, 29071 sayılı RG)
Şubeden
KAYBETTİKLERİMİZ
Üyemiz
Şahin Sercan Kulaksızoğulları’nın babası
Üyemiz
İbrahim Serdar Kulaksızoğulları
30 Mart 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz
Oktay Erokay
27 Nisan 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz
Sedat Soner
11 Haziran 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz
Nurettin Yılmaz
25 Haziran 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz
Fatih Taylan
25 Temmuz 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz
Hüseyin Mahir Hamza Erbuğ
31 Temmuz 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyelerimizin ailelerine,
dostlarına ve meslektaşlarımıza başsağlığı
diliyoruz.
Üyemiz Hilmi Özşahin’in annesi
Nermin Özşahin
7 Nisan 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz Hülya Altun’un annesi
Menci Altun
15 Nisan 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz Hüseyin Zerman’ın annesi
Zeynep Zerman
15 Nisan 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz Şevket Altıniş’in babası
İbrahim Altıniş
15 Mayıs 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz Gül Sultan Altürk’ün babası
Gültekin Tümer
22 Mayıs 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz Fatih Taylan’ın babası
Hulki Taylan
22 Mayıs 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz Eyüp Kavuncubaşı’nın annesi
Ümmü Kavuncubaşı
27 Mayıs 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz Tahsin Ar’ın annesi
Ayşe Ar
29 Mayıs 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz Devrim Günak’ın annesi,
Üyemiz Elif Günak’ın kayınvalidesi
Zühal Günak
24 Haziran 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyemiz Musa Borca’nın babası
Ömer Borca
22 Temmuz 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Üyelerimizin acısını paylaşır, kendilerine
ve yakınlarına başsağlığı dileriz.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Mayıs-Temmuz 2014 27
İMO’dan
İMO 44. OLAĞAN GENEL KURULU
TAMAMLANDI
Odamız 44. Olağan Genel Kurulu’nu 11-12-13 Nisan 2014 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirdi. İMO Teoman Öztürk
Konferans Salonu’nda düzenlenen Genel Kurula 26 Şube ve 119 temsilcilikten yüzlerce delege katıldı.
Odamız 44. Olağan Genel Kurulu`nu 11-12 ve 13
Nisan 2014 tarihlerinde Ankara`da gerçekleştirdi.
İMO Teoman Öztürk Konferans Salonu`nda düzenlenen Genel Kurula 26 Şube ve 119 temsilcilikten yüzlerce delege katıldı.
Genel Kurul Divan Kurulu Başkanlığı`na Abdullah
Bakır, başkan yardımcılıklarına Temel Pirli ve İrfan
Balçık, yazmanlıklarda ise Özge Gürses ve Fatma
Gizem Çaldağı seçildi.
Genel Kurul`da İMO 43. Dönem Yönetim Kurulu
Üyeleri, TMMOB II. Başkanı Züber Akgöl, TMMOB
Gözlemcisi Ali Fahri Özten`nin yanı sıra Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yakup
Akkaya, Özgürlük ve Dayanışma Partisi MYK Üyesi
Önder İşleyen, Demokratik Sol Parti Genel Başkan
Yardımcısı Uğur Gürel, Makine Mühendisleri Odası
Sekreter Üyesi Ercüment Çervatoğlu ve Birleşik
Taşımacılık Çalışanları Sendikası Genel Başkanı
Nazım Karakurt da hazır bulundu.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı
28 Mayıs-Temmuz 2014
Genel Kurulu selamlayan ve başarılar dileyen bir mesaj gönderdi. Kıbrıs İnşaat Mühendisleri Odası tarafından gönderilen mesajda ise İMO çalışmalarının
kendilerine büyük katkı sağladığı vurgulandı. Genel
Kurula ayrıca çok sayıda Bakanlıkdan, milletvekili ve
sivil toplum kuruluşundan mesaj geldi.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı`nın ardından İMO
43. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç
açılış konuşmasını yaptı. Yüzgeç konuşmasında
İnşaat Mühendisleri Odası`nın 60 yıllık geleneğine,
siyasi iktidarın meslek odalarına yönelik saldırılarına, siyasi iktidar ile sermaye gruplarının ilişkilerine,
Gezi Parkı`na AVM yapılma girişimlerine, 3. Boğaz
Köprüsü`ne, HES`lere, TOKİ`ye, iş cinayetlerine,
Yapı Denetim Sistemi`ne, mühendislik eğitimine,
teknik öğretmenlere mühendislik yolu açılmasına ve
Kamu İhale Kanunu`na değindi.
Açılış konuşmasının ardından konuk katılımcılar söz
aldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya,
genel kurula başarı diledi ve alınacak kararların
İMO`nun yol göstericisi olacağını kaydetti. ÖDP
İMO’dan
Genel Başkan Yardımcısı Önder İşleyen, Türkiye`nin Değişiklik sonrası madde şöyle belirlendi:
iki tane haritası olduğunu, ilkinin seçim sonuçla“Mesleki gelişme ve etkinlik alanlarının genişletilmesi
rını yansıtan sarı harita olduğunu, ikincisinin ise
için yapılması gereken çalışmaların ilkelerini saptaHaziran`da hemen bütün illerde filizlenen direnişi
mak, şube yönetim kurulu asil ve yedekleriyle, şubelegösterdiğini vurguladı. DSP Genel Başkan Yardımcısı
rine kayıtlı üyenin %0.5i oranında oda genel kuruluna
Uğur Gürel, ülkenin yönetilemediğini, ülkede hukukatılacak asil ve aynı sayıda yedek delegeleri 2 yıl süre
kun, devletin ve toplumsal muhalefetin olmadığını,
için seçer. Delege sayısının tespitinde kesirli sayılar bir
meslek odalarının ellerinin, kollarının bağlı olduğuüst sayıya tamamlanır. Delege sayısı beşden az ise beşe
nu ifade etti. Makine Mühendisleri Odası Yönetim
tamamlanır.”
Kurulu Sekreter Üyesi Ercüment Cervatoğlu, mühendisliğin, ülkenin üzerinde karanlık bulutlar olsa İMO Ana Yönetmeliği`nin “Kurullara Seçilebilme”
da, bir mum ışığıyla aydınlık getirmeye muktedir bir başlıklı 66. maddesinde değişikliğe gidilerek, Oda ve
meslek olduğunu, mücadeleye devam edeceklerini şube yetkili kurullarında en fazla üst üste üç dönem
görev alınabileceği hükmü getirildi.
söyledi.
Konuk konuşmacıların ardından komisyonlarda yer
alacak üyelerin belirlenmesine geçildi. Yönetmelikler
Komisyonu Necati Atıcı, Ahmet Kaşan, Mustafa
Selmanpakoğlu, Berdan Dinçyürek, Murat Serdar
Kırçıl`dan; Ana Sorunlar Komisyonu Jale Alel, Ali
Hoca, Özer Akkuş, Serhat Baran Özaydın ve İsmail
Uzunoğlu`dan; Örgütlenme Komisyonu Hasan
Aksungur, Sadık Duman, Ramazan Armağan, Özgür
Topçu, İbrahim Akgün`den; Bütçe Komisyonu ise
Nusret Suna, Mustafa Yaylalı, Lezgin Aras, Erhan
Arslan ve Şahin Kaya`dan oluştu.
İlgili madde şu şekilde değiştirildi:
Buna göre;
Örgütlenme Komisyonu tarafından hazırlanan rapor
Genel Kurulun tartışmasına sunuldu. Tartışmalardan
sonra yapılan oylamada rapor kabul edildi.
“Oda ve Şube Genel Kurullarında yapılacak seçimler
için her üye, kendisini ya da onayını almak şartıyla
başka bir üyeyi aday gösterebilir. Görev süresi biten
her üye aynı göreve üst üste en fazla üç seçim dönemi görev yapmak üzere yeniden seçilebilir. Danışma
Kurulu üyeliği için yapılan seçimlerde, üst üste en fazla üç dönem görev yapma koşulu aranmaz. Oda üyeleri; Oda Yönetim Kurulu, Oda Denetleme Kurulu, Oda
Onur Kurulu ve Şube Yönetim Kurulu üyeliklerinden
yalnız birine seçilebilirler. Aynı kurula aday olan üyeKomisyon seçimlerini takiben İMO 43. Dönem lerin aldıkları oylarda eşitlik olması halinde Oda sicil
Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Levent Darı 43. numarası küçük olan üye seçilmiş sayılır.”
Dönem Çalışma Raporu`yla ilgili bir sunum yaptı.
Yine, aynı maddede, Oda Onur Kurulu`ndan ağır
Sunumun ardından delegeler Çalışma Raporu üzeri- para cezası ve serbest meslek uygulamasından men
cezası alanlar ile yüz kızartıcı suçlardan hüküm gine görüş bildirdi. Çalışma Raporu üzerine 17 delege
söz aldı. Konuşmacılar Çalışma Raporu bağlamında yenlerin yetkili kurullarda yer alamayacağı koşulu
43. Çalışma Dönemini değerlendirdi; ülke sorunları getirildi.
ile mesleki ve örgütsel sorunlara ilişkin görüş ve öneMadde şöyle belirlendi:
rilerini genel kurulla paylaştı.
“Oda ve şube organları ile temsilcilik yönetimlerinde
ve genel kurullarca ya da yönetim kurullarınca oluşİMO Ana Yönetmeliği`nde köklü değişiklikler
turulacak yardımcı organlarda görev alabilmek ve bu
Genel Kurulun ikinci gününde komisyon raporları
organların seçimlerinde aday olabilmek için; oda onur
görüşüldü. Komisyonların ilgi alanına giren konukurulunda “Serbest meslek uygulamasından men celardaki değişik önerileri ile komisyon kararları delezası” almamış olmak, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık,
gasyonun tartışmasına açıldı. Komisyon raporları ve
dolandırıcılık, sahtecilik, emniyeti suistimal ve hileli
öneriler oylanarak karara bağlandı.
iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suç44. Genel Kurul, İMO tarihi açısından önemli deği- tan veya resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma
şikliklere tanık oldu. Yönetmelik Komisyonu`nun suçundan hüküm giymemiş olmak gerekir.”
raporu doğrultusunda İMO Ana Yönetmeliği`nde
“Vesayet ilişkisinden uzak durulmalı”
köklü değişiklikler gerçekleştirildi.
İMO Ana Yönetmeliği`nin, “Şube Genel Kurulunun
Görev ve Yetkileri” başlıklı 44. maddesinde değişiklik yapılarak, Oda Genel Kuruluna katılmak üzere
Şube Genel Kurullarında seçilecek delegelerin oranı
% 0,7`den, % 0,5`e düşürüldü.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Örgütlenme Komisyonu metninde; ülkenin bağımsızlığına, ülke kaynakları ve toplum çıkarlarının
gözetilmesine demokrasi talebine, insan hak ve özMayıs-Temmuz 2014 29
İMO’dan
gürlüklerinin savunulmasına, bilimin yol gösterici- sorunları bağlamında hazırlandı ve Genel Kurulun
liğine önem ve özen gösterilmesine, İMO`yu vesayet tartışmasına açıldı.
altında bırakabilecek yaklaşımlardan ve ilişkilerden
İMO`nun 60 yıllık geleneğinden beslenen ideolojik-iluzak durulmasına, başta TMMOB ve bağlı odaları
kesel yaklaşımına uygun bir perspektifle hazırlanan
olmak üzere, diğer meslek kuruluşları, sendikalar ve
metin, İMO`nun önümüzdeki dönem yol haritası
demokratik kitle örgütleriyle iş birliği ve güç birli- olacak netliğe sahip. Sorunlar, sorunlara kaynaklık
ğini arttırılmasına, üyeleşme oranının artırılması eden nedenler, mücadele konusunda ısrar, mesleğe ve
doğrultusunda çalışmalar yapılmasına, üye-Oda iliş- meslek odasına sahip çıkmada kararlılık, demokrasi,
kilerinde, üyenin işlerini kolaylaştırmasına, bugüne insan hakları ve barış noktasında hassasiyet metnin
kadar olduğu gibi, üyelere eşit mesafede durma gele- temel argümanları arasında yer aldı.
neğinin devam etmesine, kolektif, üretken ve uyumlu
bir tarzın hayata geçirilmesine, merkezi-demokratik Metinde acil ve temel sorunlara ilişkin şu ifadeler yer
yapının korumasını ve geliştirmesine, yeni mezun aldı:
genç inşaat mühendislerinin çalışma yaşamında kar- “44. Dönem Ana Sorunlar Komisyonu olarak mesşılaştığı mesleki, ekonomik ve demokratik sorunla- lek örgütümüzün, Ülkemizde demokrasi ve özgürrın tespiti ve çözüm yollarının bulunması için tüm lük mücadeleleri, Eğitim Politikaları Yapı Denetim
şubelerde “Genç İnşaat Mühendisleri Kurulunun” Yasası ve Yönetmelikleri, İmar Yasası ve yönetmeoluşturulmasına, TMMOB ile SGK arasında imzala- likleri, Kentsel Dönüşüm Yasası, Enerji Politikaları,
nan Asgari Ücret protokolünün realize edilmesi için Meslektaşlarımızın Özlük Haklarına Yönelik Yasal
komisyon kurulması ve komisyonun ilgili kurum- Düzenlemeler gibi gündeminde olan konularda billar nezdinde girişimlerde bulunmasına, 44. Dönem gilendirme ve mücadelesini sürdürme konusundaki
Yönetim Kurulu`na Şube Danışma Kurullarının çabalarının devam etmesi gerektiğini,
oluşturulması doğrultusunda çalışma yapmak için
Gücünü aldığı örgütlülüğünü güçlendirmek adına
yetki verilmesine, üyelerin online hizmet almasını
Genç-İMO ve Genç Mühendisler çalışmalarını yoğunsağlamak doğrultusunda çalışma yapmak üzere 44.
laştırarak sürdürmesini,
Dönem Yönetim Kurulu`nun yetkilendirilmesine,
Oda- Üye ilişkisinin güçlendirilmesi ve meslek ala- Taşeronlaştırma, özelleştirme vb. alanlarda kamu yanının denetlenmesinin daha aktif yapılması amacıyla rarını hiçe sayan uygulamalara karşı savunduğu emek
Odamıza üye meslektaşların mesleki faaliyet ve mes- eksenli hattı korumasını ve geliştirmesini,
lek içi eğitim sicil kayıtlarının tutulabilmesi husu- Mühendislerin de aralarında bulunduğu kamu çalısunda çalışma yapılabilmesi için 44. Dönem Yönetim şanları özelinde yaşanan sendikasızlaştırma, görev
Kuruluna yetki verilmesine vurgu yapıldı.
alanı dışında çalıştırılma, keyfi sürgünler vb. alanlarda mücadeleyi sürdürmesini ve sendikal alanda faaliOda Yönetim Kuruluna yetki
yet yürütülmesini desteklemesini,
Bütçe Komisyonu tarafından hazırlanan rapor Genel Acil ve temel sorunlar kapsamında değerlendirmekteyiz.
Kurulun onayına sunuldu. Alınan karara göre;
Meslek örgütlülüğümüz; temel şiarı olan “Bilimi ve
“TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Bütçe Uygulama tekniği rantın değil, emeğin hizmetine sunma” ilkeEsasları” kapsamında “İMO Personel Ücretlendirme
sinden taviz vermeden, ilerici, yurtsever, devrimci bir
Yönergesinde” değişiklik yapmak üzere 44. Dönem yön göstericilikle mücadele ve örgütlüğünü gündeminOda Yönetim Kurulu`na yetki verildi.
de tutmaya devam edecektir”
Ayrıca, yabancı uyruklu fakat resmi literatürde “Türk
soylu” olarak tanımlanan mühendis ve yüksek mühendislere Odaya kayıtları ve üyelikleri sırasında
Türk vatandaşlarına uygulanan koşulların geçerli
olup olmayacağı ile ilgili hukuki araştırmanın yapılması için 44. Dönem Oda Yönetim Kuruluna yetki
verilmesi kararlaştırıldı.
Mühendisler sandık başında
Bilim ve teknik rantın değil, halkın hizmetinde
İMO 44. Olağan Genel Kurulu`nun son gününde yetkili kurullar için seçimler yapıldı. 537 Genel Kurul
delegesi, 44. Dönem yetkili kurullarını belirlemek
için sandığa gitti. Oy verme işlemi saat 09.00`da başladı ve saat 17.00`de sona erdi. Hemen her organ için
çok sayıda aday olması nedeniyle oyların tasnifi geç
saatlere kadar sürdü.
Aynı zamanda 44. Genel Kurul Sonuç Bildirgesi yerine geçen Ana Sorunlar Komisyonu Raporu ülkenin,
mesleğin, meslektaşların ve meslek örgütünün temel
Yedi kişilik Oda Yönetim Kurulu üyeliği için 17; yedi
kişilik Oda Yönetim Kurulu yedek üyeliği için 12; beş
kişilik Oda Onur Kurulu üyeliği için 12; beş kişilik
30 Mayıs-Temmuz 2014
İMO’dan
Oda Onur Kurulu yedek üyeliği için yedi; dokuz kişilik Oda Denetleme Kurulu üyeliği için 18; dokuz
kişilik Oda Denetleme Kurulu yedek üyeliği için 10;
üç kişilik TMMOB Yönetim Kurulu üyeliği için üç;
bir kişilik TMMOB Yüksek Onur Kurulu üyeliği için
bir; bir kişilik TMOOB Denetleme Kurulu üyeliği
için bir; 15 kişilik Oda Danışma Kurulu üyeliği için
29 aday çıktı.
Seçim sonucunda 44. Dönem Yönetim Kurulu Asıl
Üyeliklerine Nevzat Ersan, Şükrü Erdem, Cihat
Mazmanoğlu, Tansel Önal, Bülent Tatlı, Ayşegül
Bildirici Suna, Necati Atıcı; Yedek Üyelere ise Haluk
Ekinci, Akif Ciyer, Halit Cenan Mertol, Abdullah
Bayram, Ali Rıza Güler, Okan Çağrı Bozkurt
Selahattin Selçuk Çıplak seçildi.
44. Dönem İMO Organlarına Şubemizden Seçilen
Üyeler
Oda Yönetim Kurulu Necati ATICI
Oda Onur Kurulu
Prof. Dr. Ömer Zafer ALKU
Oda Denetleme Kurulu Ergin TATAR,
Sahit ÇAĞLAR
Umut Yılmaz DEVECİ
Oda Danışma Kurulu Ali Fuat GÜNAK
TMMOB Delegeleri:
Ayhan EMEKLİ, Ömer Zafer ALKU, Galip KLINÇ,
Aydın NOĞAY, Levent ÇELİK, Şükrü HAMARAT,
Hüseyin DAMCIDAĞ, İsmail PAYAMCI, Şahin
TÜZEN
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
İMO 44. DÖNEM YÖNETİM KURULU
GÖREV DAĞILIMI BELİRLENDİ
İMO Yönetim Kurulu’nun 25 Nisan 2014 tarihli
toplantısında 44. Dönem Yönetim Kurulu görev
dağılımı aşağıdaki şekilde belirlendi.
Nevzat Ersan
Şükrü Erdem Bülent Tatlı Cihat Mazmanoğlu
Ayşegül Bildirici Suna
Tansel Önal
Necati Atıcı
Başkan,
II. Başkan,
Sekreter Üye,
Sayman Üye
Üye
Üye
Üye
İMO 44. Dönem Yönetim Kurulu’na başarılar
diliyoruz.
Mayıs-Temmuz 2014 31
İMO’dan
ORMANLARIMIZ TEHLİKE ALTINDA
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu’nun, Orman Kanunu Uygulama Yönetmeliği ile ilgili yaptığı açıklama. 19
Nisan 2014
AKP Hükümeti ormanları haritadan silmeye hazırlanıyor. Resmi Gazete`nin 18 Nisan 2014 tarihli sayısında yayımlanan Orman Kanunu`nun 16. maddesinin Uygulama Yönetmeliği ile 17. ve 18. maddesinin
Uygulama Yönetmeliği hükümlerinden siyasi iktidarın rant uğruna ülkenin yeşil alanlarını yok etmeyi
göze aldığı anlaşılıyor.
Yönetmelik hükümlerine göre; ormanlık alanlarda
enerji üretim santralleri, petrol ve doğalgaz boru hattı, petrol ve doğalgaz arama tesislerinin kurulmasına
izin veriliyor, ayrıca haberleşme tesisleri, işletilme ve
yeraltı doğalgaz depolanmasına ilişkin tesisler ile eğitim ve spor tesisleri, yol, liman geri hizmet alanı, havaalanı, demiryolu, teleferik hattı, tünel gibi ulaşım
tesislerinin inşa edilebilmesinin önü açılıyor.
Bu hüküm Yönetmelikte şu şekilde yer alıyor: “Ancak
su isale hattı, baraj, gölet, doğalgaz boru hattı, petrol
boru hattı, elektronik haberleşme sistemlerine ait baz
istasyonu, enerji nakil hattı, yol, telefon iletim hattı
izinlerinde saha kontrolleri yatırım tamamlanıncaya kadar her yıl, yatırımın tamamlanmasını takiben
sonu sıfır ve beş ile biten yıllarda yapılır.”
Denetimin işlevselliği bir tarafa bu hükmün, denetimsizliği teşvik edecek içeriğe sahip olduğu açıktır.
Maddenin içeriği kafa karıştırıcı olsa da, beş senede
bir denetleneceği belirtilmektedir ki, asli amacı kar
olan işletmelerin denetimsiz geçireceği beş yıl zarfında ormanlık alanlarda ne gibi hasarlara yol açacağı
muamma olarak kalacaktır. Denetim, özel şirketler
eliyle yürütülse de öz itibariyle kamusal bir iştir ve
piyasanın rekabetçi koşullarına terk edilmeyecek
Özel yükseköğretim kurumları hariç olmak üzere, önemdedir. Denetim kesintisiz ve işlevsel olmak
yükseköğretim kurumlarının ormanlık alan içerisin- durumundadır. Beş senede bir yapılacak denetim,
de eğitim ve araştırma amaçlı tesis kurmasına, Kredi “dostlar alışverişte görsün”den öte geçemeyecektir.
Yurtlar Kurumu`nun öğrenci yurdu inşa etmesine
izin veren Yönetmelikler, ormanlık alan içerisinde Açık olan şu ki, ilgili Yönetmelik hükümleri uygulabalık üretme çiftlikleri kurulmasına, define aranma- maya alındığında ormanlar yapılaşmaya açılacak ve
sına, arkeolojik kazı yapılmasına da olanak tanıyor. hızla doğal vasfını kaybedecektir.
Bu hüküm, bir başka yoruma hacet bırakmayacak kadar açık ve nettir. Ormanlık alanlar yer yer köstebek Siyasi iktidarın ne yapmak istediğini anlamak mümyuvasına dönecek, yer yer betona teslim edilecektir.
kün değildir. Net olan, ormanların bu oranda yapılaşmaya açılması ülkemiz için vahamet olacağıdır.
İşin ilginç yanı, ormanlık alan içerisinde inşa edilecek tesislerde patlayıcı madde bulundurulması bile Anlaşılan o ki HES`lerle yok edilen ormanlar, Üçüncü
Yönetmeliklerle serbest bırakılıyor.Ormanların top- Boğaz Köprüsü ile katledilen yeşil alanlar, Atatürk
yekûnyok olmasıyla sonuçlanacak herhangi bir olum- Orman Çiftliği`nde kesilen ağaçlar siyasi iktidarı
suzluğun değerlendirilmeye alınmaması ve sadece ikna etmemiş, topyekûn bir “orman temizliği” için
ormanlık alanda yerüstünde patlayıcı madde bulundu- start verilmiştir.
rulmasının yasaklanması, ağaçların yeraltından yani
topraktan beslendiği gerçekliği ile örtüşmüyor.Belli ki Hükümet tez elden Yönetmelikleri geri çekmeli, topHükümet, “ağaçların kökünü kazımak” istemektedir.
lumun tüm örgütlü kurumlarını çalışmalara katarak
ormanları çoğaltacak, doğanın dengesini koruyacak
Yönetmelikler, orman arazilerine yapılacak tesislerin uygulamalar için çalışma başlatılmalıdır.
özel şirketler marifetiyle denetlenebilmesine olanak
tanıyan hükümlerle dikkat çekiyor. Kamunun yani İnşaat Mühendisleri Odası
toplumun ortak değeri olan ormanlık alanları önce Yönetim Kurulu
yapılaşmaya açılacak, sonra bu yapılar ve işletilmesi
kamu tarafından değil, “Serbest Yeminli Ormancılık
Büroları” tarafından denetlenecek. Kamusal alanı,
kamusal hizmetleri hızla özelleştiren siyasi iktidar
açıkçası kendi anlayışına uygun bir adım atmış, denetlenme işini özelleştirmiştir.
32 Mayıs-Temmuz 2014
İMO’dan
1 MAYIS ÖZGÜRLÜĞÜN VE
DEMOKRASİNİN SİMGESİDİR
İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu’nun 1 Mayıs dolayısıyla yaptığı açıklama. 29 Nisan 2014
Türkiye yine 1 Mayıs öncesi gergin günlerden geçiyor. Siyasi iktidar anlaşılmaz bir biçimde 1 Mayıs
kutlamalarını yasaklamak istiyor. 1 Mayıs için simgesel öneme sahip Taksim Meydanı kutlamalara
kapatılıyor.
Başta İstanbul olmak üzere, 1 Mayıs`ın nasıl ve hangi
alanda kutlanacağına dair tartışmanın, salt bir yer
tartışması olmadığı bilinmektedir. Siyasi iktidarın
uzlaşmaz tutumunun arkasında, ne güvenlik sorunu
vardır ne de kent içi ulaşımın aksayacağına dair gerekçe inandırıcıdır.
Açıktır ki siyasi iktidar, 1 Mayıs`tan rahatsızdır; 1
Mayıs`ın özgürce kutlanacak olması rahatsızlığı artırmakta, işçilerin, emekçilerin özgür
iradeleriyle karar almasına tahammül edilmemektedir.
Ülkemiz 1 Mayıs`ın nerede
ve ne şekilde kutlanacağına
ve yaşanacak olası olaylara
kilitlenmiş durumdadır.
Bu k i lit lenmenin
özünde özgürlük ve
demokrasi algısıyla
doğrudan ilintili
olduğu bilinmelidir. Karşımızda
yasaklardan medet uman ve iktidarının bekasını
yasaklarla sağlamaya çalışan bir
güç vardır. Gezi
olayları döneminde görülmüştür ki bu güç, en
sıradan demokratik hakkın kullanılmasına bile izin
vermemiş, barışçı gösterileri kanla bastırmıştır.
1 Mayıs`ın asıl sahipleri; işçiler,
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
emekçiler, mühendisler, kadınlar, işsizler, emekliler,
gençler, güvencesizliğe mahkûm edilenler 1 Mayıs`ı
gerçek anlamına uygun olarak özgürce kutlamak
istemektedir. Çünkü 1 Mayıs, emek ve demokrasi
güçleri açısından sorunların çözümü doğrultusunda
itekleyici bir unsurdur ve yasaklanmasının mümkün
olamayacağı tarihsel meşruiyete sahiptir.
Yüzyılı aşkın süredir tüm ezilenlerin mücadele ve dayanışma günü olarak kabul edilen 1 Mayıs, 2014`te de
tarihsel anlamına uygun olarak kutlanacaktır. Bütün
demokratik ülkelerde bayram havasında geçen ve tek
bir insanının bile burnunun kanamadığı 1 Mayıs,
Türkiye gibi otoriter ülkelerde ne yazık ki toplumsal
gerginliğe vesile olmaktadır.
İnşaat Mühendisleri Odası olarak,
siyasi iktidara 1 Mayıs üzerindeki bütün yasakları kaldırması
çağrısında bulunuyoruz.
Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi üyelerimiz,
üst birliğimiz olan
TMMOB`nin tüm ülke
sathında göstermiş
olduğu yerlerde ve
İstanbul`da tarihi
anlamı olan Taksim
Meydanı`nda yerini alacak, inşaat mühendisleri 1
Mayıs`ı coşkuyla
kutlayacaktır.
İnşaat
Mühendisleri
Odası
Yönetim Kurulu
Mayıs-Temmuz 2014 33
İMO’dan
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HAFTASI’NDA
YİNE YASAK SAVILIYOR
“İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası” dolayısıyla İnşaat Mühendisleri Odası tarafından yapılan açıklama. 7 Mayıs 2014
Bu yıl İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası`nın 27.`si düzenleniyor. 27 yıldır siyasi iktidarlar konu ile ilgili
paneller, sempozyumlar düzenliyor, kentlerin görünür noktalarına uyarıcı pankartlar asılıyor; haftanın
hakkını vermek için yoğun çaba harcanıyor.
Siyasi iktidarların bu “takdire şayan” davranışı iş kazalarını azaltmaya, önlemeye yetiyor mu? Yetmediği
açık, çözümü ise ötelediği biliniyor.
27 yıldır İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası düzenleniyor
ancak Türkiye`nin iş kazalarındaki gerçeği ne yazık
ki değişmiyor.
İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası`nda siyasi iktidar
temsilcilerinin yaptığı hamasete rağmen gerçeği
tüm yalınlığı ile paylaşmak, iktidar sahiplerine sorumluluğunu hatırlatmak, çözüm önerilerimizi kamuoyuyla paylaşmak mevzuat hazırlama sürecinde
katkı koymak İnşaat Mühendisleri Odası`nın
vazgeçilmez toplumsal sorumluluğudur.
Türkiye iş kazaları diyarıdır
İnşaat Mühendisleri Odası, işçi
sağlığı ve iş güvenliği ile defalarca rapor hazırlamış, sayısız
etkinlik düzenlemiş, bilim
insanları ile uygulayıcıları ortak zeminlerde
buluşturmuş, sistemi
eleştirmek le yetinmemiş, uygulanabilir çözüm önerileri
geliştirmiştir.
Kamuoyunun bilgisi dahilindedir;
Türkiye iş kazaları sıralamasında
Dünyada üçüncü,
Avrupa`da ise birincidir. Türkiye`de
meydana gelen iş kazaları Avrupa ortalamasının yedi
34 Mayıs-Temmuz 2014
katından fazladır. Açıkçası ülkemizin iş kazaları sicili hayli bozuktur.
2013 yılında iş kazalarında 1235 insan yaşamını yitirmiştir. 2014 yılının Nisan ayında kadar geçen zaman zarfında iş cinayetlerine 369 çalışanımız kurban
verilmiştir. Türkiye her yıl, Van depreminde kaybedilen insanların iki katına yakın insanını iş kazalarında canlarını yitirmektedir.
İnşaat sektörüne iş kazaları bağlamında ayrıca vurgu
yapmak gerekmektedir. Yapı üretim sürecindeki genel anlamdaki denetimsizlik, TOKİ gibi sayısız bina
üreten devasa kurumların denetimden muaf tutulması, kamu idaresinin popülist yaklaşımla bazı işleri
hızla tamamlamaya çalışması nedeniyle inşaat işkolu,
son dönemler diğer işkollarını iş kazaları bağlamında
geride bırakmış, ölümle ve yaralanmayla sonuçlanan
kazalarda ilk sıraya yerleşmiştir. 2012 yılı verilerine
bakıldığında iş kazalarının yüzde 12`sinin
inşaatta, yüzde 11`inin madencilikte,
yüzde 7`sinin ise metal iş kolunda
meydana geldiği görülecektir.
Bütün bunlara ilaveten, iş
kazalarıyla ilgili kaderci
yaklaşım, yara sarma ile
sınırlı göstermelik uygulamalar iş kazalarını
toplumsal travma haline getirmiştir.
“İş Sağlığı ve Güvenliği
Haftası” dolayısıyla bir
kez daha vurgulamak
isteriz ki, üretim süreci
bileşenleri ve ülke kamuoyu artık hamaset duymak istememekte, önlem alınmasını,
köklü kalıcı çözümler üretilmesini ve iş kazalarının sorumlularının yargı önünde hesap vermesini talep etmektedir.
İnşaat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
İMO’dan
Çocuklar Öldürülüyorsa İnsanlık Duyarsız Kalamaz!
FİLİSTİN HALKININ BU ONURLU
MÜCADELESİNİN YANINDAYIZ!
Odamız onursal üyesi Yasser Arafat’ın anısı önünde saygıyla eğilerek Filistin halkının onurlu mücadelesinin yanında
olduğumuzu kamuoyuyla paylaşıyoruz. 1 Ağustos 2014
İsrail devletinin hava saldırıları ile başlayan ve kara
harekâtının da eklenmesi ile birlikte Filistin`de topyekûn bir katliama dönüşen insanlık dışı bir kıyım
yaşanmaktadır. Üç İsrail`li gencin kaçırılması ve
öldürülmesi, bir Filistinli gencin yakılması gibi birbirini takip eden vahim olaylar milat kabul edilmiş,
yine stratejistlerin oyalanacağı gerekçeler dolaşıma
sokulmuştur.
Tarih bir kez daha
ambargonun açlığın ve savaşın
gölgesinde yaşam
mücadelesi veren
Filistinlilerin kendi
yurtlarında “işgalci” ilan edilmesine
sahne olmaktadır.
Oysa asıl işgalci
olan İsrail devletinin ta kendisidir
ve sivillere yönelik katliamı ise
bunun en önemli
göstergesidir.
Emperyalist güçlerin Ortadoğu`ya ilişkin planları artık çok daha açıktır. Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) gibi eli kanlı çeteler
ve sivil halka yönelik saldırıları ile insanlık suçu işleyen İsrail devleti gerek el altından gerekse de ekonomik anlaşmalar ile desteklenmektedir. Ortadoğu`ya
biçilen sürekli savaş ve istikrarsızlıktır. Zira ancak
bu şekilde egemenler bölge kaynaklarını kendi çıkarlarının hizmetine sunabilecektir. Dış politikayı yeni
Osmanlıcı emellerle dizayn etme çabası tarihe gömülen Türkiye siyasi iktidarının bu tablo karşısındaki
tutumu; uluslararası diplomatik toplantılarda yapılan şovlardan ve artık dillere pelesenk olmuş “bizi
test etmeyin” yönlü lafazanlıklardan ibarettir.
Şimdiye kadar İsrail devletinin saldırıları sonucu 508
kişi hayatını kaybetmiştir. Dış politikada artık bir
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
karar noktasına gelinmiştir. Zorbalık ve vahşetten
yana bir dış politika mı, yoksa insanlık ve barıştan
yana bir dış politika mı izlenecektir? Eğer gerçekten
İsrail devletinin imza attığı katliamlara sessiz kalınmayacaksa yapılması gereken bellidir. Filistin`e
yönelik saldırıları durdurmak için atılması gereken
somut adımlar askeri ve ticari anlaşmaların acilen
askıya alınmasından geçmektedir.
Onlarca yıldır gökyüzünden bomba
yağan bu topraklarda artık barış şarkıları söylenmesinden
yana olan bizler,
bir halkın özgürlük çığlığını hiçbir
bombanın, silah
sesinin bastıramayacağını biliyoruz…
Odamız
onu rsal üyesi Yasser
Arafat`ın Filistin
halkı için yıllarca
verdiği özgürlük
mücadelesinin bugün gene Filistin halkı tarafından aynı kararlılıkla
verilmesini takdirle karşılıyoruz. Emperyalist güçlerin bu katliamına dünya ülkelerinin duyarsız kalmasını esefle kınıyoruz.
Egemen güçlerin seyirci kalıp izlediği bu insanlık
suçu karşısında umut yine zulme hayır diyende ve
başkaldıran halkların mücadelesindedir. Odamız
onursal üyesi Yasser Arafat`ın anısı önünde saygıyla eğilerek Filistin halkının onurlu mücadelesinin yanında olduğumuzu kamuoyuyla paylaşıyoruz. Biliyoruz ki çocuklar öldürülüyorsa devletler
günahkardır!!!
İnşaat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
Mayıs-Temmuz 2014 35
TMMOB’den
İKTİDAR, KAMU İHALE YASASI’NDAN
ELİNİ ÇEKMİYOR
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, Kamu İhale Yasası`nda yapılan değişiklikler üzerine 25 Nisan 2014
tarihinde bir basın açıklaması yaptı.
Siyasi İktidar, Kamu İhale Yasası`nda 12 yılda yaptığı
değişikliklerle kamu alım ve satımlarında yolsuzluğu
önleme, sağlıklı ve kaliteli yapılar inşa etmek amacıyla kabul edilen yasayı işi istenilene ihale etme aracına
çevirmiştir.
Kamu İhale Yasası`nda, 06.02.2014 tarih 6518 sayılı
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında KHK ile bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun ile bir dizi değişiklik yapılmıştır. Kamu
İhale Kanunu`nun 3, 10, 38, 43, 53, 54, 63. maddelerinde değişiklikler yapılmış, Geçici-4. maddeye bir
fıkra eklenmiş ve 3 yeni ek madde ihdas edilmiştir.
10. maddede yapılan değişiklik ile mühendis ve mimarların denetleme belgelerindeki oran düşülerek
kamu ihalelerine katılmaları olanaksız hale getirilmiş, 38. madde ile ihale komisyonlarının düşük
tekliflerin değerlendirilmesinde belgelendirme kriteri kaldırılmış ve komisyona ucu açık takdir yetkisi
tanınmış, 43. madde ile düşük teklif verenlerin kesin
teminat miktarları idarenin takdir edeceği %6-%15
aralığında artırılmış, Ek-3 maddeyle de “paket ihale”
yöntemi geliştirilmiştir.
Kamuya ait yapılar 1999 depreminde başarılı bir sınav verememiştir. Dönemin siyasal iktidarı, bu başarısızlığın başlıca nedenlerinden biri olarak gördüğü
Kamu İhale Kanunu`nun değiştirilmesi yönünde bir
irade ortaya koymuş, konuyu tüm toplum kesimlerini de işin içine katarak tartışmaya açmış ve tartışmalar belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra tasarı haline
getirilip, 22.01.2002 tarihinde yasalaştırılmıştır.
Geniş bir mutabakatı yansıtan söz konusu yasa, AKP
iktidarı döneminde aşama aşama niteliksel bir dönüşüme uğratılarak, ilk haliyle ilişkisini ve mantıksal
tutarlılığını tümüyle kaybetmiştir. 4734 Sayılı Kamu
İhale Yasası ilk haliyle 70 maddeden oluşmaktaydı.
Ancak bu maddelerin neredeyse değişmeyen hükmü
kalmamıştır. Kanunun 2. ve 3. maddesi neredeyse
her yıl değişmiştir (2002, 2003, 2005, 2007, 2008,
2009, 2011 ve 2012). Tanımlar değiştirilmiş, kimi
tanımlar atılmış, 3. madde ile de yasanın kapsamı
daraltılmıştır.
36 Mayıs-Temmuz 2014
Yasa`nın 4. maddesi 2003 ve 2008 yıllarında değişikliğe uğramış, 5 ve 6. maddeler birer kez, 8. madde iki
kez, 10. madde 4 kez değişikliğe uğramış ve ek fıkralar eklenmiştir. 11. madde iki kez, 13, 14 ve 18. madde
birer kez, 20, 21 ve 22. madde ikişer kez değişikliğe
uğramıştır. 24, 25, 26, 27, 28, 33 ve 34. maddeler de
birer kez değiştirilmiştir. 35. madde iki kez, 36, 37,
38, 39, 40, 41, 42, 43, 46, 47. maddeler birer kez, 48.
madde iki kez, 52. madde bir kez, 53. maddede ise
tam beş kez değişiklik yapılmıştır. 54. madde iki kez,
55, 56, 58, 60, 61 bir kez, 62. madde üç kez, 63 ve 65.
maddeler bir kez değişikliğe uğramıştır. Bu değişikliklerle de kalınmamış, Ek-1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7. maddeler eklenmiş, istisnalar bu hükümlerle genişletilmiş,
geçici maddeler çoğaltılmış, geçici 4. maddeye 5 fıkra
eklenmiş, geçici 7, 8, 9, 10,11, 12, 13 14, 15. maddeler
eklenmiştir. Tüm bu değişiklikler, eklemeler ya torba
yasa ya da KHK ile yapılmıştır.
Yasa 2003-2014 yılları arasında (30.07.2003, 27.4.2004,
03.03.2005, 27.12.2007, 20.11.2008, 25.06.2009,
13.02.2011, 31.03.2012, 04.07.2012, 06.02.2014) 9 yasal
değişiklik, bir kez de 24.10.2011 tarih 611 sayılı KHK
ile değişikliğe uğramıştır. Artık bu yasaya Kamu
İhale Yasası demek yanlış olacaktır. Kamu alım ve
satımlarında yolsuzluğu önleme, sağlıklı ve kaliteli
yapılar inşa etmek amacıyla kabul edilen yasa, tersi
bir amaca hizmet etmektedir.
Kamu İhale Yasası kapsamında bulunan yapım ve
danışmanlık hizmetleri mühendis ve mimarları yakından ilgilendirmektedir. Yasa koyucu, müteahhitlik için yalnızca ekonomik kriterin yeterli olmadığını
yaşanan depremlerde test etmiş olduğundan müteahhitlik alanına mühendis ve mimarları çekmek
için mesleki yeterliliği ön plana almak istemiştir. Bu
nedenle, bizzat işin başında işi yapan ve denetleyen
mühendis ve mimarların iş denetleme belgelerinin
ihale başvurularında tam olarak değerlendirilmesini
düzenlemiş iken, yıllar içinde yapılan değişiklikler
ile hem bu belgelerin oranı azaltılmış hem de işi alan
firmalarda çalışanların niteliği yönetmelik ya da yasa
değişikliği ile düşürülmüştür. Anahtar teknik personel için aranan koşullar kaldırılmış, dolayısıyla böyle
bir personel istihdam etme yükümlülüğü kaldırılmıştır. Mühendis ve mimarların üzerine yıkılmış
TMMOB’den
tüm teknik ve güvenlik riskleri bir yana bırakılmış ve
ellerindeki belgelerle ihalelere katılmaları olanaksız
hale getirilmiştir. Alınan teminatlar ağırlaştırılmış,
itirazen şikayet yolu ağır mali yükle caydırıcı hale
getirilmiş, düşük fiyat tekliflerinde aranan belgeler
ortadan kaldırılmış, her hizmet için ayrı ihale açmak
gerekirken son getirilen ek madde ile farklı idarelerin
“paket ihale” yöntemiyle birlikte ihale açmasının önü
açılmıştır. Objektif mali-mesleki yeterlilik kriterleri
olmayan, ihale komisyon kararları ağır mali yük nedeniyle itiraza uğramayan, farklı teminat miktarları,
idareye keyfi karar verdirecek belge istenmeden açıklamalarla yetinme, ortak ihale kararları gibi hususlar
kamu alım ve satımlarında şeffaflığı, tarafsızlığı, eşit
muamele ve rekabet ortamını ortadan kaldırmıştır.
Yaz-boz tahtasına çevrilen Kamu İhale Yasası, işi istenilene ihale etme aracına çevrilmiştir. Kamu İhale
Yasası`na bu kadar müdahale eden iktidarın eli bir
türlü müteahhitlik alanını düzenlemeye gitmemiştir.
Sayıştay raporları ve kamudan alım ve satın alan firmaların dokümanları bir gün elbette ortaya dökülecek ve kamunun zararını hep birlikte göreceğiz.
Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı
BUGÜN MADEN EMEKÇİLERİNİN VE
HEPİMİZİN KARA GÜNÜDÜR
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, Soma`da yaşanan ve 200`ün üzerinde maden emekçisinin ölümüne yol açan iş cinayeti üzerine 14 Mayıs 2014 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.
Ruhsat hukuku Türkiye Kömür İşletmelerine (TKİ)
ait olan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen Manisa İli Soma İlçesi Eynez mevkiinde bulunan yeraltı kömür ocağında, 13 Mayıs 2014 Salı günü
saat 15:00 civarında meydana gelen ocak yangını sonucu açığa çıkan karbon monoksit gazıyla zehirlenen,
aralarında maden mühendisi meslektaşlarımızın
da bulunduğu yüzlerce maden emekçisi yaşamını
yitirmiştir.
Nasıl gerçekleştiği henüz bilinmemekle birlikte,
böyle bir facianın bu havzada yaşanabileceği gerek
Maden Mühendisleri Odası’nca ve gerekse Birliğimiz
tarafından daha önce kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Yine havzada yaşanan iş kazalarıyla ilgili Meclis’e
verilen araştırma önergesi geçtiğimiz ay AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedilmiştir.
80’li yılların başından itibaren uygulamaya konulan
özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans vb neoliberal
politikalar ve uygulamaları; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar
sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim
birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime
sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna
ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir
biçimde yapılamaması, iş cinayetlerinin ve ölümlerin
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
misli olarak artmasına neden olmuştur. Yaşadığımız
son olay bunu bize bir kez daha göstermiştir. Facia
sonrası kurtarma operasyonunda ciddi bir organizasyon bozukluğu yaşanmış ve devlet sınıfta kalmıştır.
Karadon, Kozlu, Elbistan ve son olarak Soma‘da
madende yaşanan iş cinayetleri, emekçilerin yaşamının piyasanın insafına bırakıldığının açık bir
göstergesidir.
AKP Hükümeti, bugünlerde Meclis‘e sunacağı taşeron ve istihdam yasasıyla emeği daha da köleleştirmeye çalışmaktadır. Buradan bir kez daha uyarıyoruz.
İş cinayetlerini artıracak bu uygulamadan bir an
önce vazgeçilmeli ve yasa Meclis‘e getirilmemelidir.
-Özelleştirmeler durdurulmalı, taşeronlaşma uygulamalarına son verilmelidir.
Bu faciada yaşamını yitiren tüm maden emekçilerini
saygıyla anıyoruz.
Mehmet Soğancı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı
Mayıs-Temmuz 2014 37
TMMOB’den
KAZA VE KADER DEĞİL KATLİAM!
UNUTMAYACAĞIZ, AFFETMEYECEĞİZ!
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB`nin çağrısıyla on binlerce kişinin 15 Mayıs Perşembe günü Türkiye genelinde iş bırakarak alanlara çıkmasıyla ilgili yapılan basın açıklaması.
Yüreğimiz yanıyor! Türkiye işçi sınıfı Soma‘da yitirdiği arkadaşlarının anısı önünde ayağa kalkıyor.
Sadece işçiler değil tüm Türkiye halkları, onların
anısını yaşatmak, yakınlarına başsağlığı dilemek,
Soma‘nın acısını paylaşmak ve sorumlulardan hesap
sormak için bugün işyerlerinde, sokaklarda, meydanlarda bir araya geliyor.
Soma‘da yüzlerce işçinin can verdiği katliam bu ülkede biraz olsun vicdanı olan, biraz olsun onuru olan
herkes için bir milat olacaktır. Türkiye işçi sınıfının
iş cinayetlerine, güvencesiz çalıştırmaya karşı sabrı
kalmamıştır.
Çünkü biz biliyoruz ki bu katliam “kaza” ile olmamıştır. Ve yine çok iyi biliyoruz ki, önceki cinayetlerde olduğu gibi işçi kardeşlerimizin ölümü kader
değildir. Özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarını hayata geçirenler Soma‘da yaşananların başlıca
sorumlularıdır.
Yıllarca kamu eliyle üretimin yapıldığı madenler, özel
sektöre devredildikten sonra iş kazalarında patlama
yaşanmıştır. 2002 yılından 2011 yılına kadar kömür
madenlerindeki iş cinayetleri yüzde 40 artmıştır.
Bunun nedeni özelleştirmedir, taşeronlaştırmadır,
maliyetleri düşürmek için işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin savsaklanmasıdır, TTK bünyesinde
çalışan işçi sayısının üçte bir oranında azaltılmasıdır.
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB`nin çağrısıyla yapılan iş bırakma eylemi, İzmir, 15 Mayıs 2014
38 Mayıs-Temmuz 2014
TMMOB’den
Bu dönüşüm sayesinde Soma‘da katliamın yaşandığı işletmenin patronun övündüğü rakamlar ortaya
çıkmış, kömürün tonunun maliyetini 130 dolardan
23 dolara düşmüştür. Bunun tasarrufun bedeli de
yüzlerce işçinin ölümüyle ödenmiştir.
Daha önceki cinayetlerin ardından “Bu mesleğin fıtratında ölüm vardır” diyerek yeni katliamları meşrulaştıran hükümet üyelerine, Soma‘da Başbakan da
katılmıştır. 19‘uncu yüzyıldan, 20‘inci yüzyıl başından örnekler vererek zihniyetinin 150 yıl öncesinde
kaldığını gösteren Başbakan‘a 21. yüzyılda olduğuÖzelleştirme ve taşeronlaştırma politikaları sonrası muzu hatırlatmayı bir borç biliriz. “Hedef 2023” diye
Türkiye ölümlü maden kazalarında Avrupa‘da birin- yola çıkanların 1862‘deki bir kazayı örnek göstererek
ci sıraya yükselmiştir. Dünyada ise bu alanda ilk üç “Bu işin fıtratında var” demesi ülkemizin içinde busırada yer alan Türkiye maalesef bu sene birinciliği lunduğu tabloyu gayet net özetlemektedir. Bu ülkekimseye kaptırmayacaktır.
nin 70 milyon insanı, teknoloji bu kadar gelişirken
insana değil ölüme yatırım yapan bir anlayışı hak
Tüm bu gerçeklere rağmen AKP, Soma‘daki iş cina- etmemektedir.
yetlerinin araştırılması için 6 ay önce verilen bir önergeyi ısrarla gündeme almamış, alınca da reddetmiştir. Soma‘da yitirdiğimiz işçilerden bize kalan sadece acı
Bu önergeyi 2 hafta önce reddedenler Soma‘da ölenler değil böylesi katliamların yaşanmaması için mücaiçin TBMM‘de saygı duruşunda bulunmuşlardır.
dele görevleridir. “Kader”, “fıtrat” diyerek sorumluluklarını unutturmaya çalışanlara ilan ediyoruz ki
Daha da acı tarafı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı unutmayacak, güvenceli iş ve insanca yaşam hakkıSoma‘yı ziyareti sırasında yazılı olarak herkesin bula- mız için mücadeleyi büyüteceğiz.
bileceği bu önergenin Soma ile ilgili olmadığını söyleyebilmiştir. Bu ülkeyi yöneten bir insanın bu kadar Siyasi iktidar sorumluluktan kaçamayacak ve şu taacıdan sonra doğru söylemesini beklemek yurttaşla- leplerimizi karşılamadığı müddetçe yeni katliamların en temel hakkı değil midir?
rın da sorumluluğunu üstlenecektir:
Yapılan uyarılara rağmen Soma‘da bu tür iş kazalarından kurtarılan işçilerin tedavisine dönük devlet
tarafından yapılmış özel bir sağlık birimi kurmayanlar, hastanelerde yanık ünitesi açmayanlar hiçbir
sorumluluk duygusu hissetmemektedir.
İş sağlığı ve iş güvenliği yasasıyla bu alanı da piyasaya
devreden, denetimi yapanın işverenden maaş aldığı
bir sistem kuran, yine tüm uyarılarımıza rağmen bu
alandaki denetim yetkisini bağımsız emek ve meslek
örgütlerine vermeyi reddedenler, hiç mi vicdan azabı
çekmemektedir?
Görünen o ki, vicdan ve sorumluluk gibi paraya çevrilemeyecek duyguların bu ülkeyi yönetenler için bir
anlamı kalmamıştır. Bu nedenle sadece üzgün değil
öfkeliyiz. AKP iktidarının katliam sonrası yaptığı
açıklamaların yaramıza tuz basmaktan farkı yoktur.
Madende çalışan işçi sayısını bilmeyen iktidar sözcülerinin alelacele “işletmede her türlü önlem alınmıştı”
diye açıklama yapması öfkemizi büyütmüştür.
İşçi sayısının bile belli olmadığı, kaçak işçi çalıştırıldığı iddialarının olduğu madenle ilgili “mevzuata aykırı durum” olmadığını açıklayan Çalışma Bakanlığı,
basitçe bir “gaf” yapmamış, fiilen o görevin gereğini
yapmayacağını ilan etmiştir.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
1. İş cinayetlerinin artışına neden olan taşeron çalıştırma derhal yasaklamalıdır.
2. Özelleştirildikten sonra seri cinayetlerle
gündeme gelen tüm madenler derhal yeniden
kamulaştırmalıdır.
3. İşçi sağlığı ve iş güvenliğini piyasaya devreden iş
güvenliği yasası kaldırılmalı, tüm denetim yetkisi
emek ve meslek örgütlerine verilmelidir.
4. Başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile Enerji
ve Sanayi Bakanı olmak üzere hükümet derhal istifa
etmelidir.
Bizler DİSK-KESK-TMMOB-TTB-TDB olarak tüm
işçi sınıfını, emekçileri ve emek dostlarını, Soma‘daki
işçi kardeşlerimiz için, güvenceli iş ve insanca yaşam
hakkımız için ayağa kalkmaya çağırıyoruz.
Unutmayın ki bugünkü eylemimiz sadece bir başlangıçtır! Yukarıdaki taleplerimizin karşılanması
Soma‘da yitirdiğimiz işçi kardeşlerimize ve gelecek
nesillere borcumuzdur.
DİSK-KESK-TMMOB-TTB-TDB
Mayıs-Temmuz 2014 39
TMMOB İKK’dan
TMMOB İZMİR İKK:
SOMA’NIN FAİLİ SİYASİ İKTİDARDIR
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, Soma’da yaşanan maden faciasıyla ilgili bir basın toplantısı yaptı.
28 Mayıs 2014
Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında TMMOB İzmir İKK adına Maden
Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu
Başkanı Muhammet Yıldız yaptı. Yıldız, 80‘li yılların
başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirme,
taşeronlaşma, rödövans gibi yanlış uygulamaların;
kamu madenciliğini küçülttüğünü ve kamu kurumlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıttığını söylerken,
“Üretimin; bu kurumlar yerine, teknik ve alt yapı olarak yetersiz olan, deneyim ve uzmanlaşması bulunmayan kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak,
kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde
yapılamaması iş kazalarının artmasına neden olmaktadır. Yaşadığımız son olay bunu bize bir kez daha
göstermiştir” diye konuştu. Bu gidişatın değişmesi
için özelleştirmelerin durdurulması, taşeronlaştırma
uygulamalarının kaldırılması ve mecliste bulunan taşeron yasa tasarısının derhal geri çekilmesi gerektiğini
ifade eden Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkemizde; yüksek risk taşıyan, kuralsız ve denetimsiz çalışan, mühendislik bilim ve tekniğinden uzak,
teknik elemanın gözetim ve denetimi olmaksızın,
tamamen ilkel koşullarda çalışan pek çok maden işletmesi bulunmaktadır. İşletmelerin, bilim ve teknolojinin ışığında hareket eden mühendisin denetimine
açılabilmesi için, mesleki güvencelerinin sağlanabilmesi amacıyla, maden kanununda teknik nezaretçinin, iş sağlığı ve güvenliği yasasında ise iş güvenliği
uzmanının mesleki sorumluluğu, iş ve ücreti devlet
tarafından güvence altına alınmalıdır.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun, işçi
ölümlerinin, meslek hastalıklarının önlenmesinde
tek başına yeterli olmadığı, bu facia ile bir kez daha
açığa çıkmış ve bu facia fiilen yasanın iflasının kanıtı
olmuştur.
Bu nedenle, anılan yasa geri çekilerek Odaların,
Sendikaların ve meslek örgütlerinin görüşleri doğrultusunda yeniden düzenlenmelidir.
İş güvenliği denetiminden birinci derecede sorumlu
olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, yaşanan iş kazaları40 Mayıs-Temmuz 2014
nın önlenebilmesi için görevlerini tam olarak yerine
getirmelidir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,
denetim elemanı olarak yararlanacağı mühendis
ve mimar kadrolarını çoğaltarak denetimlerini
artırmalıdır.
Başbakan’ın hazırladığı eylem planına göre, tüm madenlerde olağanüstü hal ilan edilecek olması, kendilerinin hazırladığı ve icra ettiği mevzuatın eksik ve
yetersiz olduğunun bir itirafıdır. Bugüne kadar söz
konusu mevzuata ve uygulamalara ilişkin uyarılarımızın hiçbirini dikkate almayan hükümet, henüz
ocakta devam eden yangın söndürülmeden ve arama
kurtarma çalışmaları sürerken, ‘…. bu işin fıtratında
var…’ gibi, bilim ve teknikle bağdaşmayan söylemlerle, yaşanan katliamı normalleştirmeye, sıradanlaştırmaya, sorumluluklarını gizlemeye çalışmıştır.
Yaşanan işçi katliamının nedeni: işçi sağlığı ve güvenliğini hiçe sayan, gözünü kâr hırsı bürümüş sermayenin uşaklığını yapan siyasi iktidarın politikalarıdır. Durum ne bilgisizlik, ne ihmal, ne de kazadır.
Bilerek ve tasarlanarak işlenmiş bir cinayettir.
Bu bakımdan; siyasi iktidar, sorumluluk ilkeleri gereği derhal istifa etmelidir.”
Yıldız’ın ardından söz alan Jeoloji Mühendisleri
Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Alim
Murathan, Soma’daki diğer madenlerin de işçi sağlığı
ve iş güvenliği açısından büyük riskler taşıdığını belirterek, “1500’den fazla işçinin çalıştığı Işıklar madeni de risk taşımakta. Söz konusu işletmede gerekli
kontroller yapılıp önlemler alınmadan madenin çalışmaması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Dönem
Sekreteri Melih Yalçın ise iktidarın önceliğinin insan
yaşamı değil, sermayenin kâr oranının arttırılması
olduğunu belirtti. Yalçın, TMMOB olarak yaptıkları
incelemeler ve üyeleri vasıtasıyla bölgede gerçekleştirdikleri görüşmelere göre facianın yaşandığı madende
Suriyeli işçilerin çalıştığına ve madende çıkarılmamış
yüzlerce ceset bulunduğuna ilişkin iddiaların doğru
olmadığını tespit ettiklerini ifade etti.
TMMOB İKK’dan
TMMOB İZMİR İKK:
ESHOT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN YENİ
ULAŞIM PLANLAMASI DURDURULMALIDIR
İzmir Büyükşehir Belediyesi ESHOT Genel Müdürlüğü’nün 24 Haziran 2014 tarihinde bir açıklama yaparak kentte
otobüs hat güzergâhları ve seferlerinin yeniden düzenlendiğini ve 29 Haziran 2014 tarihi itibariyle uygulamaya geçileceğini duyurması üzerine TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından yapılan açıklama.
25 Haziran 2014
İzmir Büyükşehir Belediyesi ESHOT Genel Müdürlüğü,
24 Haziran 2014 tarihinde (dün) bir açıklama yaparak
kentte otobüs hat güzergâhları ve seferlerinin yeniden
düzenlendiğini ve 29 Haziran 2014 tarihi itibariyle uygulamaya geçileceğini duyurmuştur. Açıklamada gerekçe olarak, bu yolla kentin merkezi yerlerine daha az
toplu taşım aracı gireceği, tek uzun hatlar yerine kısa
aktarmalı hatlarla ulaşımın sağlanacağı, bu sayede
trafik sıkışıklığının önleneceği, yolculuk süresinin kısalacağı, enerji tasarrufu sağlanacağı belirtilmektedir.
“Ezberimizi Bozuyoruz” cümlesiyle duyurulan bu uygulamaya dair kentliden, meslek odalarından, sivil
toplum kuruluşlarından bırakın görüş almayı, uygulamayı bu çevrelere tanıtma gereği bile görülmeden yeni
düzenlemenin hayata geçirilmesi ne sosyallikle, ne de
demokratlıkla bağdaşmaktadır. Bu tür kararların halkın geniş katılımıyla alınması, sorunsuz uygulanması
açısından çok önemlidir.
Bilindiği gibi kentimizde toplu ulaşımda karayolu,
raylı sistem ve deniz yolu farklı bölgelerde, farklı yoğunlukta kullanılmaktadır ve birbirinin tamamlayıcısı durumundadır. Yeniden düzenlenen sistemle ilgili
görüşlerimizi şöyle özetleyebiliriz:
1) Ulaşım Ana Planının, İzmir Büyükşehir Belediyesi
tarafından tartışmaya açılması ve kamuoyunda duyurulması, ilgili kurumlarla paylaşılması gerekmektedir.
2) Kent içinde yapımı planlandığı bilinen çeşitli raylı (tramvay) sistemlerin ne zaman hayata geçeceğiyle
ilgili bilgi hakkında kamuoyuyla herhangi bir detaylı
bilgi paylaşılmamıştır.
3) Sinyalizasyon sistemindeki yetersizlikler nedeniyle İZBAN ek seferleri devreye alınamamıştır, sinyalizasyon sisteminin tümden değiştirilmesi gerektiği
tartışılmaktadır. Sinyalizasyon sistemindeki eksiklik
ve yeni vagonların gelmemiş olması nedenleriyle istasyonlarda yığılmalar olması kaçınılmazdır. Uzun
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
mesafeli otobüslerin kaldırılıp İZBAN ve metronun
kullanılması olumlu bir gelişme olarak görülebilir
ancak İZBAN ve metronun kapasitesinin buna ne
kadar uygun olduğu belirsizdir. Mevcut sefer sıklığı
ve katar sayısı dikkate alındığında yeterli olmayacağı
düşünülmektedir.
4) Yeni vapur yatırımları sonuçlandırılmamış, isimleri
hakkında internet ortamında öneri toplanan vapurlar
henüz körfeze ulaşmamıştır. Mevcut vapurların işletme saatlerinin düzenlendiğine dair bir düzenleme
hayata geçmemiştir.
Tek başına otobüs seferlerinde yapılacak düzenlemelerin trafik sorununa çare olmayacağı ve kamuoyuyla
paylaşılmadan, kamuoyu bilgilendirilmeden hayata
geçirilecek böyle bir uygulamanın kentlinin ulaşım
konforunu sağlamayacağı açıktır.
Son olarak, Büyükşehir Belediye Başkanı ve ulaşımdan sorumlu bütün Genel Müdürler, yardımcıları,
daire başkanları ve amirlerinin bir ay süreyle makam
aracı kullanmadan bu sistemle gereksinmelerini karşılamalarını öneriyoruz. Ancak bu şekilde kentliyi daha
iyi anlayacaklarını ve sorunu akılcı, bilimsel yöntemlerle çözeceklerini düşünüyoruz.
TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU
Mayıs-Temmuz 2014 41
İncelemeler
HİDROELEKTRİK ENERJİNİN
TÜRKİYE’DEKİ ÖNCELİKLİ ÖNEMİ
Em.Prof.Dr. Ünal ÖZİŞ
Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi
İnşaat Mühendisliği Bölümü
Atatürk barajı ve santralı (N= 2400 MW)
ÖZET
Bir birincil enerji kaynağı olan su kuvvetinden en
yaygın biçimde yararlanmanın yolu, ikincil enerji
kaynağı niteliğindeki elektrik enerjisine dönüştürmektir. Hidroelektrik santral (HES) olarak tanımlanan su kuvveti tesisleri Türkiye’nin elektrik enerjisi
ihtiyacının karşılanmasında öncelikle geliştirilmesi
gereken tesislerdir.
Türkiye günümüzde enerji kaynakları kısıtlı, başka
ülkelerden ithal eden bir konumdadır. Petrol, gaz, kömür gibi fosil yakıtlar, uranium, torium gibi çekirdek
enerjisi kaynakları, tüketildiğinde yenilenemeyen,
ayrıca doğa kirliliğine yolaçan niteliktedir.
Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, su kuvveti yenilenebilir ve doğayı pek kirletmeyen kaynaklardır. Türkiye
yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik vermek zorundadır. Bu bağlamda, günümüz teknolojisiyle en
kapsamlı ölçüde yararlanılabilecek enerji kaynağı su
kuvvetidir.
Türkiye akarsularının akışları mevsimler arası, yıllar arası çok büyük değişiklikler gösterdiğinden, bu
akışların barajlarla düzenlenmesi gerekli olmaktadır.
42 Mayıs-Temmuz 2014
Baraj haznelerinden olacak ek buharlaşma miktarları
gereksiz bir kayıp olmayıp, bir tür aynî işletme gideri
niteliğinde görülmelidir.
Baraj hazneleri dolaylı veya dolaysız olarak taşkınların sönümlenmesinde de etkin oldukları gibi, pek
çok su kuvveti tesisinde, barajlar sulama sistemleri için gerekli suyun düzenlenmesine de katkıda
bulunmaktadır.
Elektrik enerjisi ihtiyacı, dolayısıyla sistemden çekilecek güç, mevsimlere göre değiştiği gibi, gün içinde
de önemli değişiklikler göstermektedir. Zirve güç
ihtiyacının karşılanması için kurulmuş olan santrallardan bir bölümü, bu durumda gün içinde belli
saatlarda devre dışı kalacaktır.
Nükleer santralların sürekli çalışması gereği, termik
santralların devreye giriş ve çıkışlarda saat mertebesinde süre ihtiyaçları ve ısı kayıpları dikkate alındığında, hidroelektrik santralların dakikalar mertebesindeki süre ihtiyaçları ve pek küçük su kayıpları,
zirve güç ihtiyaçlarının karşılanmasında su kuvveti
tesislerine özel bir konum getirmektedir.
İncelemeler
Türkiye’nin elektrik enerjisi ihtiyacının ağırlık mer- ÖZİŞ, Ü. (1973) : Hydroelectric schemes in Turkey.
kezi ülkenin batısında, su kuvveti potansiyelinin London, “Water Power”, Y.25, N.9, p.325-329. - ÖZİŞ,
ağırlık merkezi ülkenin doğusundadır. Zirve güç Ü. (1974): Der Ausbau der Wasserkräfte in der Türkei.
ihtiyacının kolaylıkla karşılanabilmesi açısından ba- Stuttgart, “Die Wasserwirtschaft”, J.64, H.4, S.102-106.
rajlı santralların, özellikle büyük tüketim merkez- - ÖZİŞ, Ü. (1974): Considérations analytiques sur les amélerine yakın havzalarda olanların, küçük yük fak- nagements hydroélectriques en Turquie. Paris, “Travaux”,
törüyle, dolayısıyla büyük güçle kurulmaları önem N.470, p.34-39.
taşımaktadır.
ÖZİŞ, Ü.; KOÇAK, Y. (1977): The first arch dam in Turkey.
Türkiye’nin su kuvveti brüt potansiyeli 440 TWh/y,
bunun teknik olarak değerlendirilebilir kısmı 220
TWh/y, ekonomik olarak yararlanılabilir kısmı 150
TWh/y mertebesindedir.
Türkiye’de ilk hidroelektrik santral 1902’de Tarsus’ta
kurulmuş olup, 1935’te Elektrik İşleri Etüd İdaresinin
kurulmasıyla akarsularda düzenli ölçümlere başlanmış, 1954’te Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
kurulmasıyla baraj ve hidroelektrik santral yapımı
ivme kazanmıştır.
Türkiye’deki orta ve büyük güçte su kuvveti tesislerinin üçte ikisi barajlı santral niteliğindedir. Bu barajların yaklaşık beşte dördü dolgu baraj, beşte biri
beton (kemer, ağırlık, silindirle sıkılanmış beton)
baraj türündedir.
Bu su kuvveti tesislerinin üçte biri ise suyun bağlama
ile derlendiği, yüksek düşülü çevirme santralı niteliğindedir. Çevirme iletimi genellikle serbest yüzeyli
akışlı veya düşük basınçlı mecralarla sağlanmaktadır.
Günümüzde 60 TWh/y mertebesindeki ortalama
üretim kapasitesiyle, ekonomik olarak yararlanılabilir su kuvveti potansiyelinin ancak % 40 kadarı geliştirilebilmiş durumdadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıldönümü
2023 yılında, ekonomik olarak yararlanılabilir potansiyelin tamamına yakın kısmını geliştirmiş duruma gelmek için, kalan 11 yıllık sürede yıllık % 9
oranında bir artış hızının sağlanması gerekmektedir.
Bu hedefe ulaşmak güç görünse de, olanaksız değildir.
Ü. Öziş ve çalışma arkadaşlarının
su kuvveti konusundaki bazı yayınları
ÖZİŞ, Ü. (1961): “Die Hydroenergie in der Entwicklung
der Türkei”. München, Technische Hochschule,
Lehrstuhl für Wasserbau, Dissertation, 120 S.
ÖZİŞ, Ü.; KARGI, Y.; AKINCI, V. (1965): “DSİ
Hidroelektrik yıllığı 1963”. Ankara, Devlet Su İşleri,
N.502-III-15-0/3, 174 s.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
London, “Int. Water Power and Dam Construction”, V.29,
N.4, p.30-36.
ÖZİŞ, Ü. (1977): Maximal development of water power
resources. İstanbul, World Energy Council, “X. World
Energy Conference”, R.3.1-7, 23 p.
HARMANCIOĞLU, N. : TURAN, T. : ÖZİŞ, Ü.: (1978):
Türkiye’deki hidroelektrik enerji üretiminin ağırlık
merkezi. Ankara, İnşaat Mühendisleri Odası, “İnşaat
Mühendisliği VII. Teknik Kongresi”, R.21, s.313-330.
ÖZİŞ, Ü.; HARMANCIOĞLU, N.; BENZEDEN, E.;
ALPASLAN, N. (1978): Hidroelektrik enerji üretiminin
gelişme olanakları. Ankara, Dünya Enerji Konferansı
Türk Milli Komitesi, “Türkiye III. Genel Enerji Kongresi”,
C.1, s.280-291.
ÖZİŞ, Ü.; HARMANCIOĞLU, N. (1982): Su kuvveti
kaynaklarının geliştirilme süreci. Kuşadası, Türkiye
Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu, Mühendislik
Araştırma Grubu, “VII. Bilim Kongresi”, MAG 65, s.245
264.
ÖZİŞ, Ü. (1982): Aménagement de la basse Euphrate
en Turquie. Paris, “Travaux”, N.565, p.68 72. - ÖZİŞ,
Ü. (1982): Ausbau des unteren Euphrat-Beckens in der
Türkei. Stuttgart, “Die Wasserwirtschaft”, J.72, H.5,
S.207 210. - ÖZİŞ, Ü. (1982): The development plan for
the Lower Euphrates Basin in Turkey. Tübingen, “Natural
Resources and Development”, V.16, p.73 82.
ÖZİŞ, Ü.; BENZEDEN, E.; HARMANCIOĞLU, N.;
TÜRKMAN, F. (1983): Opportunities in water power
development. Washington, Hemisphere, “Alternative
Energy Sources III” (Ed.: T.N. VEZİROĞLU), V.4, p.437
452.
ÖZİŞ, Ü. (1983): Ausbau des Westlichen Tigris Beckens in
der Türkei. Stuttgart, “Die Wasserwirtschaft”, J.73, H.4,
S.109 112. - ÖZİŞ, Ü. (1983): Development plan of the
Western Tigris Basin in Turkey. Dublin, “International
Journal of Water Resources Development”, V.1, N.4,
p.343 352.
HARMANCIOĞLU, N.; ÖZİŞ, Ü. (1983): Dynamics
of water resources development: Lower Euphrates case
in Turkey. İstanbul, NATO Workshop, “Application of
System Analysis on Water Resources Development” (Ed.:
M. BAYAZIT), R.8, 12 p.
ÖZİŞ, Ü. (1983): “Su yapıları”. İzmir, Dokuz Eylül
Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, N.54, 608
s.
ÖZİŞ, Ü.; YANAR, H. (1984): Turkish dam impounds
Mayıs-Temmuz 2014 43
İncelemeler
world’s largest karst spring. London, “Int. Water Power
ÖZİŞ, Ü.; ÖZDEMİR, Y.; DALKILIÇ, Y.; TÜRKMAN, F.;
& Dam Construction”, V.36, N.12, p.44 49.
BARAN, T. (2004): Development of the Euphrates-Tigris
ÖZİŞ, Ü. (1985): Türkiye’nin hidroelektrik potansiyeli ve
basin. İzmir, European Water Resources Association &
enerji üretimi. Ankara, Elektrik İşleri Etüd İdaresi, “50. Dokuz Eylül University - SUMER, “EWRA Symposium
Kuruluş Yıldönümü, Hidroelektrik Enerji Sempozyumu
on Water resources management”, (Eds.: N.B.
Tebliğleri”, s.1 30.
HARMANCIOĞLU; O. FISTIKOĞLU;. Y. DALKILIÇ;
ÖZİŞ, Ü. (1986): Hydro-power development in Turkey. A. GÜL), V.I, p.85-95.
Calcutta, “Indian Journal of Power and River Valley
ÖZİŞ, Ü.; KELOĞLU, N.; ALKAN, A. (Ed.) (2006, 2.b.:
Development”, V.XXXVI, N.11/12, p.297-304.
2009): “Su kuvveti”. İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi,
BARAN, T.; DURNABAS, I.; ÖZİŞ, Ü. (1987): Türkiye’nin
SUMER, Su Yapıları, C.IX, 240 s.
su kuvveti potansiyeli. Ankara, İnşaat Mühendisleri
BARAN, T.; DALKILIÇ, Y.; ÖZDEMİR, Y.; ÖZİŞ, Ü.
Odası, “IX. Teknik Kongre Bildiriler Kitabı, c.II: Su
(2006): Türkiye’nin su kuvveti potansiyelinin belirKaynakları Mühendisliği”, s.49-63.
lenmesindeki aşamalar ve gelişmeler. İstanbul, Dünya
ÖZİŞ, Ü.; ÖZEL, İ. (1989): Karakaya dam and power plant. Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, “Türkiye 10. Enerji
London, “Int. Water Power and Dam Construction”, V.41, Kongresi”, s.211-222.
N.7, p.20-24.
ÖZİŞ, Ü.; BARAN, T.; DALKILIÇ, Y. (2008):
ÖZİŞ, Ü.; BASMACI, E.; HARMANCIOĞLU, N. (1990):
Hidroelektrik enerjinin geliştirilme hızı. İzmir, Jeoloji
Atatürk nears completion. London, “Int. Water Power &
Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, “Ülkemizdeki doğal
Dam Construction”, V.42, N.9, p.12 16.
kaynakların enerji üretimindeki önemi ve geleceği ÖZİŞ, Ü.; YANAR, H.; ERDEM M. (1990): Sır dam
Tebliğler” (Ed.: E.NAKOMAN), s.3-17.
and powerplant. London, “Int. Water Power & Dam
ÖZİŞ, Ü.; BARAN, T.; DALKILIÇ, Y. (2008):
Construction”, V.42, N.9, p.17 18 & 20 21.
Hidroelektrik enerjiyi geliştirme hızları. Artvin, Devlet
ÖZİŞ, Ü. (1991): “Su kuvveti tesislerinin planlama esas- Su İşleri XXVI.Bölge Müdürlüğü, “Su ve enerji konferanları”. İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik
sı, Bildiriler kitabı”, s.1-14.
ÖZİŞ, Ü.; ÖZDEMİR, Y. (2009): Turkey’s transboundary
Mimarlık Fakültesi, N.197, 317 s.
ÖZİŞ, Ü. (1992): “G.A.P. I : Güneydoğu Anadolu Projesi
watercourses and the Euphrates-Tigris basin. Gebze,
gelişme planı Karakaya barajı ve santralı Atatürk ba- Institute of Technology, Department of Environmental
rajı ve santralı”. Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik
Engineering, “Transboundary waters and Turkey” (Eds.:
Mimarlık Fakültesi, N.224, 64 s.
M. KARPUZCU; M.D. GÜROL; S. BAYAR), p.21-57. &
ÖZİŞ, Ü.; BASMACI, E.; HARMANCIOĞLU, N. (Türkçe biçimi: s.23-59).
(1992): Wasserkraftanlage Atatürk am Euphrat. Wien, ÖZİŞ, Ü. (2011): “Ausbau der Wasserkräfte in der
Technische Universität, “7.Internationales Seminar - Türkei”. München, Technische Universität, Lehrstuhl für
Wasserkraftanlagen”, (Red.: A.KÖNİGSBERGER, H. B. Wasserbau und Wasserwirtschaft, Sondervortrag, 16 S.
MATTHIAS, T. VARGA), S.17 31. & (English version:
ÖZİŞ, Ü. (2012): Su kuvvetinin Türkiye’deki gelişimi.
p.15-29).
İzmir, “İ.M.O. Bülten”, Y.27, N.164, s.46-48.
ÖZİŞ, Ü. (1994): La gestion des besoins et d’approvisi- ÖZİŞ, Ü.; ALKAN, A.; ÖZDEMİR, Y. (2012): Ausbau der
onnements en eau dans le bassin Euphrate Tigre. Cairo, Wasserkraft in der Türkei. “Wasserwirtschaft”, J..., H.7International Water Resources Association, “IWRA VIII. 8, S.53-58.
World Congress on Water Resources”, V.2, p.(T5 S2)1.1
ÖZDEMİR, Y.; ÖZİŞ, Ü.; BARAN, T. (2013): Water
resources development in the Euphrates-Tigris ba1.13.
ÖZİŞ, Ü. (1998): Türkiye’de su kuvvetinin gelişi- sin. İzmir, Dokuz Eylül University, Environmental
Engineering Department & American Society of Civil
mi. İstanbul, İstanbul Teknik Üniversitesi, İnşaat
Fakültesi, “Prof.Dr. Kazım ÇEÇEN Anısına - Engineers, Environmental and Water Resources Institute,
Türkiye’nin Hidroelektrik Potansiyelinin Geliştirilmesi “International Perspective on Water Resources & the
Sempozyumu”, s.47-64.
Environment, 2013”, R.000153, 10 p.
ÖZİŞ, Ü.; BARAN, T.; HARMANCIOĞLU, N.;
ÖZİŞ, Ü.; ALKAN, A.; ÖZDEMİR, Y. (2013): Ausbau
BENZEDEN, E.; TÜRKMAN, F.; DALKILIÇ, Y.; ŞEKER, der Wasserkraft in der Türkei. Wiesbaden, SpringerŞ.; ÖZDEMİR, Y. (1999): Türkiye’de su kuvvetinden ener- Viehweg, “Wasserkraftprojekte – Ausgewählte Beiträge
ji üretimi. İzmir, Mühendislik ve Diğer Meslek Odaları
aus der Fachzeitschrift Wasserwirtschaft”, (Hrsg.: S.
İzmir Şubeleri, “İzmir Su Kongresi”, s.425-441.
HEIMERL), s.176-184.
ÖZİŞ, Ü.; BARAN, T.; DALKILIÇ, Y.; ZIRIH, F.; ŞEKER,
ÖZİŞ, Ü.; ÖZDEMİR, Y.; BARAN, T. (2013): Das
grenzüberschreitende Euphrat-Tigris Becken.
Ş.; ÖZDEMİR, Y. (2003): Türkiye açısından hidroelektrik
enerjinin gelişimi. İstanbul, Dünya Enerji Konseyi Türk “Wasserwirtschaft”, H.7/8, S.74-78.
Milli Komitesi, “Türkiye 9. Enerji Kongresi”, C.II, s.79-88.
44 Mayıs-Temmuz 2014
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
İŞ KAZALARININ GÖLGESİNDE
VII. ULUSLARARASI İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİ KONFERANSI
Onur AÇIK
İnşaat Mühendisi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından
düzenlenen VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği
Konferansı 4 binin üzerinde kişinin katılımıyla
5-7 Mayıs 2014 tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi
İstanbul’da gerçekleştirildi. 30’dan fazla ülkeden gelen,
içerisinde akademisyenlerin de bulunduğu katılımcılar, üç gün boyunca iş sağlığı ve güvenliği, risk değerlendirmesi ve İSG etkileri, iş kazalarının önlenmesi,
meslek hastalıkları ve tespiti, İSG kültürü konularını
masaya yatırdı. Avrupa Birliği uyum süreci gereği 30
Haziran 2012’de yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı
ve Güvenliği Yasası ile iş sağlığı ve güvenliğinin kurumsal ve örgütsel yapılanması konuları ülkemiz özelinde ve uluslararası boyutta tartışılarak yeni öneriler
üzerinde duruldu. 6331 sayılı yasanın yürürlükte olduğu ama uygulama açısından pek çok sorun yaşandığına işaret edildi. İş sağlığı ve güvenliğine yönelik müstakil bir kanunun çıkarılmasının ilk adımın atılması
anlamında önemli olduğu vurgusu yapıldı.
Herşey oldukça güzel gibi görünse de, aslında irdelememiz gereken konunun; konferansı düzenleyenlerin,
işçilerin, emekçilerin, halkın sağlığını ve güvenliğini
gerçekten ne kadar düşündüğü üzerine olması gerekir. Örneğin, konferanstan birkaç gün önce, 1 Mayıs
Emek ve Dayanışma gününde yüzlerce insanın yaralanmasına yol açabilecek derecede yapılan baskıcı
uygulamalar neyle açıklanabilir ?
İş kazaları artıyor
İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre;
2012’de 878, 2013’te 1235 işçi iş kazasında hayatını
kaybetti. 2014’ün ilk üç ayında ise 276 işçiyi iş kazalarında kaybettik. İlk üç ayda iş kazaları ve meslek
hastaları sonucu hayatını kaybeden 276 işçiden 3’ü
18 yaş altındaki çocuklardan oluşuyor.
İş kazaları, çocuk yetişkin ayırt etmeden hayatları
karartmaya devam ediyor. Tedbir almak, yasa
çıkarmak çözüm değil. Yapılması gereken, taşeron
işçi kullanımını azaltmak, kayıtdışılığı ortadan kaldırmak, kötü çalışma şartlarında, ağır ve tehlikeli işlerde
kadınların ve çocukların çalıştırılmasını engellemek.
Bunlar yapılmadan yasa çıkarmışsınız neye yarar?
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Taşeron işçileri, iş kazalarına daha fazla muhatap oluyor. 30 işçinin altındaki iş yerlerinde örgütlenme ve
sendika yasağı uygulaması yüzünden taşeronlaşma
geliştiriliyor. İşte bu gibi sebeplerden dolayı taşeron
şirketlere yönelik yeni bir düzenleme yapılması
şarttır. Bu düzenlemenin özellikle inşaat sektöründe
hayata geçirilmesi gerekiyor. Yoksa işçi ölümlerinin
önü alınamaz.
15 saniyede 160 kaza
Konferansa katılan, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün
(ILO) Baş Danışmanı Seiji MACHIDA’nın verdiği bilgilere göre; dünyada her 15 saniyede 160 işçi iş kazası
geçiriyor. Yine her 15 saniyede, bir işçi bu yüzden
hayatını kaybediyor. İş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle ortaya çıkan ekonomik yük ise küresel
GSYH’nın yüzde 4›üne eşit olmaktadır.
Yine Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre, dünyada her yıl 337 milyon iş kazası oluyor.
Kazalar, meslek hastalıklarıyla 2.3 milyon kişi hayatını kaybediyor. Yani dünyada her gün 6 bin 300 kişi,
iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle yaşamını
yitiriyor. 2012-2013 arasında ise en çok ölümcül kaza
inşaat sektöründe kaydedildi.
Asıl işveren-Alt İşveren
Alt işveren asıl işveren ilişkisinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin nasıl yürütüleceği konusundadır.
Herhangi bir iş kazasında sorumluluğun kimde olacağı gibi konularda uygulamadan kaynaklanan belirsizlikler bulunmaktadır.
Asıl işverenin işyerinde ortaya çıkan bir kaza sonucu
asıl işverenin sorumluluğunun ne olacağı ve alt işverenin bu tehlikeye yönelik olarak nasıl bir önlem
alabileceği konusu tartışmaya açıktır. Alt işveren
kazanın önlenmesine ilişkin düzenlemeyi asıl işverene iletse bile, asıl işveren maliyet gerektiren bu tür
düzenlemeleri yapmayabilir.
Kamuda Zorunluluk 1 Temmuz 2016’da
Uygulamada tespit edilen vahim sonuç doğurabilecek en büyük sorunlardan biri, 6331 sayılı kanunun
kamu kuruluşları ile ilgili maddesinin uygulamasıMayıs-Temmuz 2014 45
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
nın 1 Temmuz 2016 tarihine kadar ertelenmesinden
kaynaklanıyor. Yeni düzenlemeyle, kamu kurumları
50 işçi ve üzeri personel çalıştırması halinde ve 6 aydan uzun işler için İSG uzmanı çalıştırmak zorunda tutulurken , 50 işçi ve altında personel çalıştıran
kamu kurumları 2016’ya kadar İSG uzmanı çalıştırmak zorunda değil.
Bu durumdaki kamu kurumlarında görevlendirme
ile çalışan İSG uzmanları ise hiçbir ücret almadan
tamamen gönüllülük esasına göre çalışmak zorunda
kalıyor. İşin ilginç tarafı ise, 50’ nin üzerinde personel çalıştırma durumundan dolayı İSG uzmanı çalıştırmaları zorunlu olan bazı kamu kurumları, maaş
ödememek adına kendi bünyelerinde İSG personeli
görevlendirmesi yapmıyor. Aksine, problemi çözmek
için Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerinden (OSGM)
hizmet alımı yoluna gidiyor. Peki yapılan bu işlem,
kamu zararına yol açmıyor mu? Bunu sorgulamak
gerekiyor.
Seri Üretim A sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
İSG yönetmeliğinin ilgili maddesine göre 3 yıl ilgili
sektörde çalışan kişi o sektöre 1 yıl boyunca İSG
uzmanı olarak çalışabilmekteydi. Örneğin, inşaat
sektöründe 3 yıl deneyimi olan bir kimse C belgesi
varsa, tehlike grubu anlamında A sınıfı olan bir yere
hizmet verebilecekti. Bu uygulama başlamasına müteakip Danıştay bu maddenin yürütmesini durdurdu.
Bunun üzerine Bakanlık İSG uzmanlığı konusunda
yeteri kadar personel olmadığı için tabiri caizse seri
üretim niteliğinde bir uygulama başlatmış ve 6331
sayılı kanunda değişiklik yaparak prim günü esas
alınarak sınav hakkı tanımıştır.
Örneğin C sınıfı iş güvenliği uzmanı olan bir kişi
normalde 7 yıllık zaman zarfında yetişerek kademeli
olarak A sınıfı uzman olma hakkına kavuşuyordu.
Ancak son yapılan geçici düzenlemeyle, C sınıfı
olarak 3000 prim günü var olanlar, direkt olarak sınava girerek A sınıfı uzman olabiliyor.
Bu şekilde gereken tecrübe edinilmeden A sınıfı iş
güveni uzmanı olan kişiler, denetim sırasında resme baktıklarında görmeleri gereken aksaklıkları
göremeyeceklerdir. Bu gibi sebeplerden dolayı, Ben
ne yapacağım? Nasıl yapacağım? soruları ortaya
çıkıyor.
Bu sorunları gidermek anlamında, devletin A sınıfı
uzman olma şansı verdiği bu kişilere, rehberlik ve
danışmanlık hizmeti vermesi gerekiyor.
46 Mayıs-Temmuz 2014
Naylon staj
Yeminli mali müşavir olmak isteyen bir kişi önce bir
sınava giriyor ardından 3 yıl staj yapıyor. İSG uzmanı
olmak için 40 saatlik staj var. Tırnak içerisinde naylon staj diyorum. Sınav kesinlikle ölçme değerlendirmeye uygun değildir.
İşinin ehli olmayan mali müşavir paradan, işinin ehli
olmayan iş güvenliği uzmanı ise candan edebilir.
Güvenceler yok
İşverene bağlı olarak emir ve talimat altında çalışan
iş güvenliği uzmanının kendi işverenini Bakanlığa
şikayet etmesini bekleyebilir misiniz?
İş güvencesi sistemi için, tüm çalışanları kapasayacak
şekilde, işverenin karşısında durabileceği, doğrudan
iş güvencesi sistemine tabi tutularak İSG uzmanlarını
güvenceye alacak hükümlerin getirilmesi gerekiyor.
İş Güvenliği ve Sağlığı Kültürü
Önümüzdeki süreçte, mühendislerin ve doktorların lisans sonrası işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerinin üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki
TMMOB`ye bağlı ilgili meslek odaları ve TTB tarafından verilmesi, sertifikalandırılmasıyla, nitekli iş
güvenliği uzmanlığı eğitimi hedeflenmelidir.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasası ile devletin
kanun koyucu olmaktan çok, İş Sağlığı ve Güvenliği
kültürünü ülke çapına temelden yayabilecek şekilde
içselleştirmesi gerekir. Örneğin, yeni nesillere bakış
açısı kazandırma anlamında, ilkokuldan itibaren
görsel eğitimler ve forum tiyatro etkinlikleri, eğitim
müfredatındaki değişiklikler ile iş sağlığı ve güvenliği konusunda uzun vadede toplum nezdinde duyarlılık kazandırabilinir.
Hukuk
HUKUK KEENLEMYEKÜN
Av. Baki OKAN
“Kral olmasina kralım, bunda kuşku yok;
ama her aklıma eseni de yapamam ya...”
Aragonlu Ferdinand II, nam-ı diğer «Katolik»
(1452-1516)
Son günlerde hukuk devletinde yaşadığımı sanıp
hukukçu olmanın dayanılmaz ağırlığı altında ezildiğimi hissediyorum. Bazen yaşadıklarınızın gerçekle
ilgisi olmayan sanal bir dünyaya ait olduğu sanısına
kapıldığınız olur mu bilmem. Ama son yıllarda ben
bu düşünceleri sıklıkla yaşıyor gibiyim. Düşünsenize,
insanlar haklarında oluşturulan düzmece deliller, dijital kayıtlar ve gizli tanık anlatımlarıyla tutuklanmakta
ve yıllarca süren yargılamalardan sonra cezalandırılmaktadır. Sonra bir gün birileri çıkıp bunların tümünün birer kumpas olduğunu ileri sürebilmekte ve hiçbir şey olmamış gibi tutuklananlar salıverilmektedir.
Öte yandan, yasal dinleme kayıtlarına, aramalarda tutanaklarla tespit edilerek ele geçirilen yabancı paralar
ve diğer somut delillere dayanan yolsuzluk ve rüşvet
dosyalarında soruşturmaları yürüten güvenlik güçlerinin ve yargı mensuplarının görevlerinden alınması,
dahası bu kişiler hakkında soruşturma açılması, bitmedi yerlerine atananların delillerin yokedilmesine
gözyumarak kısa sürede kovuşturmasızlık kararlarına
imza atmaları. İnanması zor ama, yargı mensuplarının özlük haklarını ve haklarındaki yakınmalardan
sorumlu kurumun tüm üyelerinin görevden alınması
ve yerine yenilerinin atanması için bir geceyarısı yasa
çıkarılması. Sonunda bütün bunların iktidarın devrilmesini hedefleyen bir sivil darbe olarak nitelenmesi.
Sizce de gerçeküstü ya da sanal bir öykü gibi değil mi?
Çağdaş ve uygar düzenlerde çoğulcu demokrasinin
ayrılmaz parçası ve temeli sayılan seçimlerin ve seçilmişlerin de yargının denetimi altında olması gerekir.
Hukuk devletinde egemenliğin paylaşıldığı erkler/organlar arasında bunlardan birinin diğerlerine üstünlüğünden söz edilmemekle birlikte yetkilerin işlevsel
bir işbölümüne göre kullanılması ilkesi geçerlidir.
Böyle bir düzende, yargının hukukla özdeşleşmesi
ve onun simgesi sayılması nedeniyle eşitler arasında
önde gelen/primus inter pares konumundadır.
Bir zamanlar ‘polis’ deyimi hiçbir sınır tanımayan
ve denetlenmeyen kamu gücünün simgesi sayılıyordu. Bugün de hukuka bağlı olmayan, yurttaşlarına
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
hukuksal güvenlik sağlamayan devlet tipi için ‘polis
devleti’ deyimi kullanılmaktadır.
Demokrasinin, dünyanın hiçbir yerinde, dört ya da
beş yılda bir gidilebilen sandıklarla ve oradan çıkan
sonuçlarla istenilen düzeyde gerçekleşmediği, özellikle ülkemiz pratiği açısından kesin bir gerçektir. Buna
bir de çoğulcu nitelemesini eklediğimiz zaman, milli
iradenin sadece seçimle oluşan tek bir yasama meclisinin tekelinde olmayacağını da kabul etmek zorunluluğu vardır.
Dolayısıyla çağdaş toplum içinde yer alan, meslek
kuruluşları, bilimsel ve kültürel kurumları/üniversiteleri, çalışanların özgürce kurdukları sendikal örgütler, basın ve kamuya yararlı dernek ve vakıfların
da, en azından siyasal partiler kadar demokrasinin
vazgeçilmez unsurları olduğunun bilincine varmamız
gerekir. Çağdaş, uygar ve demokratik toplumlarda bu
sayılanların tümü gerçek anlamı ve işlevi ile demokratik baskı grubu iken, ülkemizde ise, üzülerek vurgulamak gerekir ki, sadece çok sınırlı bir ölçüde meslek
kuruluşlarının bu işleve sahip olduğunu söyleyebiliriz. Son dönemde sosyal medya olarak bilinen mecralardan öğrendiğimiz, ağlayıp sızlayan basın patronları
ile basının düşürüldüğü acıklı durumla baskı grubu
olamayacağı açıktır. Keza, sendikaların bölünmüş,1
Mayıs’larda bile birlik olmayı beceremeyen dağınıklığına ne demeli. Üniversitelerin durumuna hiç girmeyelim. O halde, sadece ve bizim ülkemizdeki şekliyle
basının değil, tüm diğerlerinin de görüş ve düşüncelerinin meşru ve etkili yollardan açıklanmasını yeterli
sayamayız. Yasama işlemlerini hem etkileyen hem de
bu ‘milli irade’nin ayrılmaz parçası olma yeteneğini
onlara da tanıyan bir sistemin gerçekleştirilmesi kaçınılmazdır.
Geleneksel siyasamızda güçlü lider arama, bulma ve
onun tarafından hakarete uğrama, itilip kakılma ve
ezilme halkımızın çoğunluğunun sado-mazoşist arzularına hitap ediyor sanırım.
Paketler halinde tepemize inmekte olan demokrasi
paketlerine rağmen, her nasılsa iktidar, bırakınız demokratlaşmayı giderek otoriterleşiyor ve kişiselleşiyor.
Bu konuda geniş bir görüş birliği hakim. Aslında toplum olarak tam bir karabasanın derinliklerine gömülmekte olduğumuzun ayırdındamıyız acaba. Devletin
Mayıs-Temmuz 2014 47
Hukuk
gücünün sınırlanması, yasama, yargı ve yürütmenin
ayrıştırılması, anayasa yoluyla bireylerin haklarının
güvence altına alınması gibi toplumun tümü için iyi
ve doğru olan ortak ilkeleri sahiplenmek gerekmez
mi?
Karşılıklı güven ilişkilerinin kalmadığı bir toplumda
kaos engellenebilir mi? O halde bozulan mutabakat,
toplumsal sözleşme yeniden nasıl kurulabilir? Bunu
hepimiz düşünmek zorundayız. Aslolan, her ne olursa olsun hukuku egemen kılmak, demokratik hak ve
özgürlüklerin güvence altına alınmasını sağlayarak
ülkenin tümüne yayılan korkuyu dağıtmaktır.
DUYURU
Şubemizin 2014 Sonbahar-Kış Etkinlik Programımız hazırlanması aşamasında, üyelerimizin
yapılmasını önerdikleri veya katkıda bulunabilecekleri etkinlikleri Şubemize iletmesini beklemekteyiz.
İMO İzmir Şubesi
Yönetim Kurulu
TMMOB TEOMAN ÖZTÜRK ÖĞRENCİ EVİ’NE KAYIT İÇİN
BAŞVURULAR ALINMAYA BAŞLADI
TMMOB Teoman Öztürk Öğrenci Evi`ne kayıt için
başvurular alınmaya başladı.
TMMOB Teoman Öztürk Öğrenci Evi`ne kayıt için
başvurular alınmaya başladı.
1 aylık oda katkı payı 350 TL olan Öğrenci Evinde konaklama için başvurular http://ogrencievi.tmmob.org.
tr/form/basvuru adresinden yapılabilecek.
48 Mayıs-Temmuz 2014
TMMOB Teoman Öztürk Öğrenci Evi`nde üniversitelerin mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı bölümlerinde lisans ya da yüksek lisans öğrenimi gören
öğrenciler ile TMMOB üyesi mühendis, mimar, şehir
plancılarının yükseköğrenim gören çocukları konaklayabilecek. Öğrenci evinde 2 kişilik odalarda kişi başı
1 aylık oda katkı payı 350 TL olarak belirlendi.
Yalnızca internet üzerinden yapılabilecek başvurular
değerlendirilerek başvuru sahiplerine bilgi verilecek.
Sağlık
SAĞLIĞIN METALAŞMA(MA)SI
Prof. Dr. Mustafa BAK
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları - Çocuk Nefrolojisi Uzmanı
İkinci Dünya Savaşı sonrası gelişmiş kapitalist demokrasiler, serbest pazar ekonomisine bekçilik yapan
devlet anlayışını terk edip; devlet, sermaye ve örgütlü
emek arasında barışı sağlama ve uzlaşma amacıyla,
refah devlet formülünü geliştirmişlerdir. Refah devletin kuramsal temellerini İngiliz iktisatçı Keynes atmıştır. Keynes’e göre, serbest pazar ekonomisinde aşırı üretim eğilimini sağlayacak gerekli talebin olmayışı
en büyük eksiklik ve sorundur. Keynes, artan gelir ve
birikimlerin oluşturduğu yatırımlar, artan tüketimle karşılanmadığı durumlarda krizlerin oluştuğunu
ve gelir dağılımın eşitsiz olduğu toplumlarda gerekli
talebin olmayışı nedeniyle sürekli krizler yaşandığını
savunur.
Refah devlet “piyasa güçlerinin rolünü azaltmak amacıyla bilinçli bir şekilde örgütlü kamu gücünün kullanıldığı bir devlet türüdür”. Refah devlette bireylere ve
ailelere asgari düzeyde bir gelir garantisi sağlanması;
kişilerin belirli sosyal risklerin (hastalık, yaşlılık, işsizlik, vb.) üstesinden gelmelerinde onlara yardımcı
olunması ve sosyal koruma sağlanması; tüm vatandaşlara sosyal refah hizmetlerinin mümkün olan en
iyi düzeyde ve en iyi yaşam standardında sunulması
amaçlanır. Bu refah devlet formülünde kamu politikaları, çatışan çıkar ve değerler arasında denge sağlama
üzerine oluşturulmuştur. Devletin ekonomiye planlı
müdahalesi ile istihdam ve fiyat istikrarının sağlanması, kamusal mal ve hizmetlerin devlet tarafından
karşılanması, örgütlü emeğe toplu pazarlık hakkı ve
kamu politikalarının yönlendirilebilme şansı, sosyal
devletin temel kamu politikalarıdır.
Refah devlet müdahaleci, düzenleyici ve geliri yeniden bölüştürücü bir devlettir. Devlet ekonomik yaşama müdahale eder. Toplumsal gelişme ve refah için
gerekli koşulları sağlar ve tedbirleri alır. Refah devletinin temel unsurları; sosyal refah, sosyal adalet ve
sosyal güvenlik olarak tanımlanır. Piyasa güçlerinin
rolü azaltılarak bilinçli bir şekilde kamu gücünün
kullanıldığı bir devlet türüdür. Refah devlet toplumda
eşitsizliği ve yoksulluğu azaltmak üzere gelirin yeniden dağıtımına çeşitli yöntemlerle müdahalede bulunmaktadır. Sosyoekonomik önlemlerle toplumsal
eşitsizlikler azaltılmaya çalışılır. Refah devleti uygulamalarında eğitim, sağlık, sosyal hizmetler, konut gibi
bazı mal ve hizmetler serbest piyasa pazarının dışına
çıkartılmış ve bu hizmetlerin piyasa dışındaki diğer
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
ÇOCUK SAĞLIĞI KÖŞESİ HAKKINDA
Bültenimizin önümüzdeki sayısından itibaren bu sayfalarda “Çocuk Sağlığı Köşesi” yer
alacaktır. Bu köşede çocuk sağlığı bilincinin
oluşturulması, farkındalık yaratma amacıyla bilimsel, kanıta dayalı, çocuk sağlığı bilgisi
aktarılacaktır.
Bunun dışında, Bülten okurlarımızın Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları konusundaki e-posta ile
göndereceği sorular köşemizi hazırlayan Sayın
Prof. Dr. Mustafa BAK tarafından cevaplanarak,
soru sahibine e-posta ile iletilecektir.
e-posta: [email protected]
mekanizmalar yoluyla, kamu kuruluşları aracılığıyla
yeniden dağıtımı sağlanmıştır.
Refah düzeyi açısından çok önemli olan sağlık hizmetleri, refah önlemlerinin önemli bir parçasıdır.
Özel sektörü ortadan kaldırmaksızın devlet, herkese
asgari sağlık hizmetini garantileyerek, sağlık hizmeti sunumunu organize edip, büyük ölçüde kontrolünü sağlamaktadır. Refah devlet, sağlık hizmetleriyle,
hem toplumdaki bireyler için belirli bir fırsat eşitliği
sağlamakta, hem de emeğin niteliğini yükselterek verimliliğini artırmaktadır. Her toplumda yeterli sağlık
hizmetinin üretilebilmesi ve tüm toplum üyelerine
eşit ölçüde sunulabilmesi gerekmektedir. Sağlık hizmetlerinin, eşit, etkili ve sürekli bir şekilde her bireye
ve bölgeye ulaştırılması ve toplumun sağlık düzeyinin
yükseltilmesi gerekmektedir. Sağlık hizmetleri ya sigorta kapsamında (karşılıklılık) ya da ulusal sağlık
hizmetleri (evrensellik) kapsamında sunulmaktadır.
Sağlık harcamaları modern refah devletlerinin harcamalarında önemli bir yer tutmaktadır. Genellikle
sağlık sistemi, genel vergilerle finanse edilmektedir.
Dünyada 1974 yılında ciddi bir ekonomik kriz yaşanmıştır. Oluşan krizlerin nedenleri kapitalizmin iç
çelişkileri olmasına karşın, kapitalist ekonomiyi savuMayıs-Temmuz 2014 49
Sağlık
nan neoliberal ekonomistler, krizi bu şekilde değerlendirmemişlerdir. Neoliberal ekonomistler, Keynesçi
sosyal politikaları ve refah devleti şiddetle eleştirmiş;
oluşan krizlerin nedeni olarak, devletin ekonomiye
aşırı müdahalesi ve “sosyal devlet” uygulamalarından kaynaklandığını savunmuşlardır. Kapitalizim,
1970’lerin ortasında yaşadığı yapısal krizi aşabilmek
için; liberalizmin yeni bir versiyonu olan, finans piyasalarında sınırlama ve devlet kontrolünün kaldırılması gibi uygulamalarla, kar oranının tekrar yükseltilmesini hedefleyen neoliberal ekonomi politikalarını
ortaya atmış ve uygulamaya koymuştur. Sonuçta batı
toplumlarında otuz yıl boyunca yürürlükte olan refah
devleti rejimi etrafında oluşan toplumsal konsensus
dağıtılmış, tam istihdam ve sosyal güvenliği sağlamaya yönelik Keynesyen ekonomi politikaları da (sosyal
politikalar ve refah devlet) terk edilmiştir.
Dünyanın hakimi büyük devletlerin oluşturduğu G7
grubu tarafından 1970’lerin sonunda ortaya konan ve
“Washington Uzlaşması” olarak adlandırılan bir iktisat
ve politika paketinde belirtilenler, neoliberal küresel
ekonomik düzenin ana ilkeleri olmuştur (Washington Uzlaşması; 1) bütçe denkliği ve vergi yükünün
azalması; 2) faiz hadlerinin bütünüyle serbest bırakılmasına dayanan mali serbestlik; 3) sermaye hareketlerinin önündeki tüm engellerin kaldırılması; 4)
bütün gümrük duvarlarının kaldırılmasıyla oluşacak
eksiksiz dış ticaret
serbestisi; 5) eksiksiz bir özelleştirme; 6) rekabeti engelleyen tüm önlemlerin kaldırılması ve 7) mülkiyet
haklarının eksiksiz tesis edilmesi.) Neoliberal ekonominin savunucularının azgelişmiş ülkelere temel
mesajı ise şunlar olmuştur: serbest pazarın tüm ekonomik faaliyetlerin işleyişini düzenlemesi, devletlerin
sadece mali disiplini sürdürmek için müdahale etmesi, dengeli bir döviz kuru oluşturulması, ekonomik ve
sosyal politikaların liberalleştirilmesi, serbestleştirilmesi, özelleştirilmesi, yeni düzenlemeler yapılması
(deregülasyon) ve ayrıca krediye ulaşmak ve yabancı
yatırımcıların ilgisini çekmek için işgücünün esnek
hale getirilmesi.
Neoliberal ekonomi politikaları, kapitalizmin küreselleşme dinamiğini hızlandırmıştır. O güne kadar
ulusal ekonomilerin uluslararası ticarete açılmaları
yönünde gerçekleşen küreselleşme, özellikle sermaye
hareketlerinin hızlanması ve serbestleşmesiyle, mali
sermaye merkezli mülkiyetin egemenliğinin tesisine
yönelen yeni bir ivme kazanmıştır.1980’li yıllarda
da neoliberal politikacılar, istediklerini ideolojik bir
içerikle “küreselleşme” adı altında tanımlayıp, popülerleştirerek tüm dünyaya sunmuşlardır: Sermayenin
kontrolüne son verilmesi, sermaye hareketlerin ser50 Mayıs-Temmuz 2014
best bırakılması, dış ticaretin serbestleşmesi, iç finansal sektörün liberalize edilişi, uluslararası ticarete entegre olma, yatırımlara açık olma savunulmuş ve oluşturulmuştur. Tüm dünya devletlerinde mal, hizmet,
sermaye piyasalarının çok uluslu sermayeye açılması
ve dünyanın tek bir pazar haline gelmesi sağlanmıştır.
Sermayenin yeniden yapılanmasını simgeleyen ve
ideolojik içeriği olan “küreselleşme süreci”, “devlet”
anlayışının değişmesini, sosyal devlet anlayışından
uzaklaşmayı, devletin toplumsal fayda sağlayan kamu
yatırımlarından ve kamu hizmetlerinden geri çekilerek bunların serbest piyasa ekonomisine bırakılmasını; eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi kamusal nitelikli hizmetlerinin özelleştirilmesini ve bu alanların
sermayeye yeni pazarlar olarak açılmasını; sermayeye
çeşitli “teşvikler” verilmesini, emek- sermaye dengesinin emek aleyhine bir dengesizliğe dönüşümünü,
kamu girişimciliği yerine özelleştirme politikalarının
oluşumunu; kamu hizmetinin daraltılmasını oluşturmuştur. Özelleştirme ilkesi İMF ve Dünya Bankası
gibi uluslararası finansal kuruluşların ekonomik paketlerinde yer almış ve bu kuruluşlarca verilen krediler, ekonomik boyuttan ötede kredi verilen ülkelerin
kamu yönetimini ve kamu hizmet anlayışını değiştirmeye bağlanmış ve bu şekilde kredi verilen ülkelerin
kamu yönetimini ve kamu hizmet anlayışları değiştirilmiştir.
Türkiye ise 24 Ocak 1980 “İstikrar Kararları” ve 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası “küreselleşme süreci”
içine sokulmuştur. Türkiye’nin “serbest piyasa ekonomisine” geçmesi ve uluslararası sermaye ile entegrasyonun sağlanması amaçlanmıştır. Dışa kapalı devletçi
politikalardan vazgeçilmiş, devletin ekonomideki
payı küçültülmüş, ihracatta serbestlik tanınmış, ihracat yapanlar teşvik edilmiş, vergi indirimine gidilmiş, yabancı sermaye girişi kolaylaştırılmış, yabancı
sermaye yatırımları teşvik edilmiş, kâr transferlerine
kolaylık sağlanmıştır.
Dünyadaki ve Türkiye’deki küreselleşme süreci (=kapitalizmin sermayeyi yeniden yapılandırması ve ideolojisi), neoliberal ekonomik ilkelerin uygulanması
ve buna bağlı sosyal devlet anlayışında uzaklaşma,
Türkiye’de sağlık hizmetlerinin değişmesine neden olmuştur. Sağlık metalaştırılmaya çalışılmış ve önemli
ölçüde metalaştırılmıştır. Türkiye’de Sağlıkta Reform
ve Sağlıkta Dönüşüm adı altında sağlığın serbest pazar ekonomisi kurallarına bırakılması, aile hekimliğinin ve tüm hastanelerin işletmeye döndürülmesi, tüm
hastanelerde performans sistemine geçilmesi, hastanelerin taşeronlaşma hizmeti ile döndürülmesi, özel
hastane hizmetlerinin artırılması, emeklilik ve sağlık
Sağlık
sigortası hizmetlerinin ayrılması, genel sağlık sigortası uygulaması ve katılımın zorunlu olduğu prim sistemi, katkı payı (başka bir ifadeyle, sağlık hizmetinin
devletin belirlemiş olduğu fiyatların üzerinde kalan
kısmını kişinin doğrudan kendi cebinden finanse etmesi), sağlık çalışanlarının yükünün arttırılması, sözleşmeli sağlık çalışanlarının artması, sigorta adı altında verdiği vergilerin dışında kişilerin sağlık için daha
fazla para vermeleri ile hastaların müşteriye dönüşü
sağlanmıştır. Sonuç olarak sağlık metalaştırılmaya çalışılmıştır.
edip, planladığı sağlık hizmetinin dışında bir durum
yaratır. Sağlığın gerçek bir meta olması mümkün olmadığından metalaştırılmamalıdır.
Serbest piyasaya sunulan metada kişiler taleplerini de
ortaya koyarlar. Serbest piyasa da taleplere göre arz
sunulur. Metanın fiyatı talep (istek) ve sunulan (arz)
ürün miktarına göre belirlenir. Kişilerin sağlık ve hastalıkta uygun talepte bulunabilmesi için uzman kişilerin mutlak bilgilerine ihtiyaçları vardır. Sağlık talep
arz dengesine bırakılamaz. Sağlık hizmeti ücretlerini,
talep arz dengesi oluşturamaz. Sağlık ve hastalıkta,
kişilerin bireysel olarak karar verdikleri talebin, kendisi için gerekli ve uygun talep olması çok mümkün
olamaz. Kullanıcının yönlendirici bir seçimi olmadığından arz-talep ilişkisi sağlık alanında yoktur. Sağlık
talep arz ilişkisine uygun olmadığı için sağlık metalaştırılmamalıdır.
Sağlık hakkı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (1948) Madde 25 ile tanımlanmıştır.
(Madde 25: 1.Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı
ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım
ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık,
sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar.
2. Anne ve çocukların özel bakım ve yardıma hakları vardır. Tüm çocuklar, evlilik içi ya da dışı doğmuş
olmalarına bakılmaksızın, aynı toplumsal korumadan yararlanır.) Ayrıca 1966 tarihli BM Uluslararası
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi‘nde
ise sağlık hakkı “Herkesin var olan en yüksek fiziksel ve ruhsal standartlardan yararlanma hakkı” kabul
edilmesi “bu hakkın tam anlamıyla gerçekleştirilebilmesi için alınması gereken önlemler”, “hastalanma
durumunda tüm hizmetlerin ve ilginin sağlanabileceği koşulların yaratılabilmesi için gerekli olan önlemler” olarak belirtilmiştir. İnsan haklarından olan
sağlık hakkı, doğuştan kazanılmış en temel bireysel
ve toplumsal bir haktır. Yaşamın en temel unsuru
olan sağlık hakkı satılamaz, devredilemez ve tasarruf
edilemez. Devletler bireylerin sağlık haklarını sağlamakla yükümlüdür. Sağlığın temel insan hakkı olması
nedeniyle sağlık metalaştırılmamalıdır.
Sağlık metalaştırılır ve kamu alanının sorumluluğundan çıkartılır ise özelleştirmeye ve serbest piyasa
ekonomisi dinamiklerine bırakılır. Özelleştirmede ve
serbest piyasa ekonomisinde rekabet vardır. Rekabette kazanan ve kaybedenler olur. Rekabete dayalı özel
sermaye hizmetleri kar maksimumu ilkesiyle çalışır.
Kapitalist ekonomide bireysel yatırımcının amacı ve
arzusu, insanların ve toplumun ortak çıkarına hizmet
etmek değil, yatırdığı paranın en karlı şekilde kendine geri dönmesidir. Kar odaklı sunumlarda maliyet
düşürülmesi, kazancın artırılması gereklidir. Sağlık
metalaştırılır ise maliyet düşürme için uygun, yeterli, deneyimli, bilgili olmayan kişilerin çalıştırılması,
çalışanların uzun süre ve yoğun çalıştırılması, düşük
ücret ile çalıştırılması, kullanılan tıbbi malzeme ve
aletlerin kalitesiz oluşu gibi yöntemler devreye sokulur. Kazanç artırmak için gereksiz tetkikler, tedaviler,
girişimler söz konusu olabilir. Kar getirmeyen sağlık
hizmetleri geçiştirilir ve ötelenir. Sağlık kar odaklı sunulamayacağı için metalaştırılmamalıdır.
Meta alınıp satılabilen mal ve hizmet olarak tanımlanır. Tüketiciler serbest piyasaya sunulan bir metayı
tüketme ya da tüketmeme hakkına sahiptirler. İnsanlar ne zaman ve ne sebeple hastalanacaklarını bilemezler. Hasta olmamak şeklinde bir tercih seçenekleri
de yoktur. İnsanın sağlık konusunda tehditleri, özellikle de toplumsal, doğasal tehditleri de kendi başına
yönlendirmesi ve engellemesi de pek olanaklı değildir. Ayrıca hastalandığında alacağı tedavi hizmetinin
zamanını, kapsamını ve türünü kendisinin belirleyebilme olanağı yoktur. Kişiler hastalandığında zorunlu
olarak sağlık hizmeti almak zorundadır. Enfeksiyon
hastalıklarında olduğu gibi başkasının almadığı, alamadığı sağlık hizmeti, diğerlerinin sağlığını tehdit
Sağlık kamusal hizmet alanından çıkarıldığında ve
devlet, bireylerin sağlık haklarını sağlamakla yükümlü olmadığında, sağlık ve sağlık hizmetleri “ kişinin
bireysel sorunu” hale gelir ve getirilir. Bireylerin “kendi kendinin doktoru olmaları” beklentileri yaratılır ve
sağlanır. Birey sağlık seçenek ve hizmet olanaklarını
takip eden, kendi hizmetleri satın alan bir tüketici durumuna sokulur ve oluşturulur. Bireyler “hasta” konumundan “tüketici” konuma taşınır ve sağlanır. Birey sağlığı sadece sağlık sektörünün değil birçok ticari
işletmenin ve medyanın yararlanabileceği bir meta ve
pazar haline getirilir. Medya ve sağlık sektörü alanındaki ticari kuruluşlar sağlıklı olmanın koşul ve biçimlerini, sağlıklı yaşam biçimlerini belirler. Topluma ve
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Mayıs-Temmuz 2014 51
Sağlık
bireylere medya kanalıyla istedikleri şekilde sağlıklı
yaşamı empoze ederler. Sağlıklı olma ve yaşam, kar
maksimumu da göz önünde bulundurularak, ihtiyaç
haline getirilir. Sağlıklı yaşam endüstrisi ihtiyacı yaratıldığında sağlıklı yaşam talebini karşılayacak sağlık
endüstrisi oluşturulur. Medya kanalıyla sağlık sorunsalı bireyselleştirilir ve gündelik yaşam tıbbileştirilir,
kozmetikleştirilir. Medyada sağlık/hastalık konuları ve de kozmetize edilmiş sağlık konuları saatlerce,
günlerce, sayfalarca uzmanları tarafından tartışılır ve
işlenir. Hastalık olmayan konular tıbbileştirilir. Yaşam
kalitesini artırmak için hasta olmayan kitle, yeni hastalar şekline getirilir. Sağlık giderek daha fazla kozmetikleştirilir. Kozmetik endüstrisi, teknolojisi ve ürünleri büyütülür. Sağlık bireysel sorun haline daha fazla
getirilir. Kar getirecek türde sağlıklı yaşam ve görüntü
ihtiyacı oluşturulur. Bu ihtiyacı karşılayacak sağlık,
sağlıklı yaşam ve görüntüyü sağlayacak sağlık ve
buna bağıntılı kar maksimumu ile çalışan işletmeler
oluşturulup, yönlendirmiş sağlık ihtiyaçları karşılanır.
Biyoteknoloji sektörleri, ilaç endüstrisi ve kozmetik
endüstrisi büyür ve gerçek sağlıkla bağıntısı olmayan
karlar elde edilir. Sağlığın çevre koşullarına bağlı özellikleri nedeniyle, sağlığın kozmetikleştirilmemesi için
ve sağlık sadece “bireysel bir sorun” olamayacağı için
sağlık metalaştırılmamalıdır.
Sağlık kamusal hizmet alanından çıkarıldığında ve
devlet, bireylerin sağlık haklarını sağlamakla yükümlü olmadığında sağlık sigortaları devreye girer. Kişiler
devlete dolaylı ve dolaysız vergi verirler. Devlet sağlık
sistemini genel vergiler ile finanse etmelidir. Sağlık bu
şekilde finanse edilmeyince, kişilerin verdiği vergiler
de azaltılmadığından sağlık güvencesi için kişilerin
özel sağlık sigortası yapan şirketlere, fazladan prim
(para) ödemesi gerekir. Ayrıca kişilerin katkı payı adı
altında sağlık hizmetinin devletin belirlemiş olduğu
fiyatların üzerinde kalan kısımları için kendi ceplerinden finanse etmesi (para ödemesi) söz konusu olur.
Sağlık sigortaları sağlık hizmetlerinin kapsamını istedikleri gibi belirler. Katkı payları giderek artar, tedavi
masrafları yüksek olan kronik ve ölümcül hastalıklar
ise sağlık sigortası paketleri dışında bırakılır. Temel
sağlık teminat paketinin içeriği her yıl yüksek şekilde belirlenir. Kişiler eşit, erişilebilir, kaliteli, eşitçi bir
sağlık hizmeti alamazlar. Ödediğin sağlık primi kadar
(parası kadar) sağlık hizmeti alınır. Sağlık vergilerle
değil kişilerin verdiği primler ile (paralarla) finanse
edilince, devletler kapitalist şirketlerden daha az vergi alır. Yoksulların sağlık hizmetine ulaşması zorlaşır.
Halk sağlığına yatırılan sağlık yatırımları azalır. Sağlık
ihtiyacının boyutunun, kapsamının, zamanının, süresinin, yerinin kestirilmesi çok mümkün olamadığından özel sigorta ve özel paketlerle uygun ekonomide
52 Mayıs-Temmuz 2014
almak mümkün değildir. Sağlık özel sigorta kapsamında alınır ise bazı hizmetler ve ürünler, özellikle
de nadir ve önemli hizmetler hiç üretilmez ve/veya
bazıları da uygun olmayan miktarlarda, ücretlerde
üretilir. Paran kadar sağlık hizmeti almamak ve eşit,
erişilebilir, kaliteli, eşitçi sağlık hizmeti için sağlık metalaştırılmamalıdır.
Sağlık hizmeti serbest piyasa ekonomisi dinamiklerine bırakılınca verimlilik ilkeleri ile sağlık hizmeti verme söz konusu olur. Verimlilik, ekonomide üretilen
malın veya elde edilen faydalı işin onu üretmek için
kullanılan girdilere veya elde etmek için harcanan/tüketilen işe oranı olarak hesaplanır. Kar amacıyla mal
üreten ticari kuruluşlarda verim “Çıktı + Kar / Girdi”
şeklinde formüle edilir. Kaynakların zarar etmeden,
en uygun ve faydalı kullanımı ekonomik yönden işletmenin verimliliğidir. Sağlıkta verimlilik “maliyet birimi başına sağlık hizmeti kalitesi” olarak tanımlanır.
Sağlıkta verimlilikte birim zamanda hastaya ne kadar
zaman ayrılacağı, ne kadar ilaç-malzeme harcanacağı hesaplanır. Verimlilik elde etmek için maliyet düşürme teknikleri uygulanır. Hekimden birim zaman
içinde daha çok hastaya bakması ve bunu yaparken
en az araç-gereç, ilaç harcaması, en ucuz maliyet oluşturması istenir. Bunlar kanıta dayalı tıp temelinde
değil, işletme karı düşünülerek planlanır. Gerekli hastada yeteri vakit ayrılamaz, detaylı tetkik, uygun ilaç
ve tedavi yapılamaz. Verimlilik adı altında masrafları
azaltmak için hekimlere, hastaya ne yapılacağı, nasıl
yapılacağı, ne kadar sürede yapılacağı dikte edilir. Hekim kendi dışında belirlenmiş süreçlerin pasif teknik
uygulayıcı durumuna getirilir. Verimlilik planları ve
baskısı ile hekim çalıştırılamaz. Çalıştırılır ise hastaların ihtiyaçlarına uygun ve bilimsel sağlık hizmeti üretilemez. Sağlık hizmetlerindeki verim ekonomik para
kazancı değildir. Koruyucu sağlık hizmetleri, hasta ile
sağlık sistemi arasında en yüksek verimin elde edilmesini sağlayacak alandır. Koruyucu sağlık hizmetleri arttırılmalıdır. Sağlık hizmetlerinde, hastanelerde
işletmede uygulanan verimlilik ilkeleri uygulanamayacağından sağlık metalaştırılamaz.
Sağlık metalaştırılırsa, bunun tek bir yararı vardır:
Sağlık, sermayenin para kazanacağı (artı değer oluşturacağı) bir pazar olur.
Sağlık hizmetleri kaliteli, bilimsel temelde, hasta ihtiyaçlarına özgü, eşit, etkili ve sürekli, her bireye ve
bölgeye ulaştırılmış, ulusal bir plan çerçevesinde sunulmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetleri artırılmalı,
yaygınlaştırılmalı, toplumun sağlık düzeyi devamlı
yükseltilmelidir.
Sağlık
2
E M E L
L E Ş M E
KARE
BULMACA
TMMOB
İnşaat ÇÖZÜMÜ
Mühendisleri Odası İzmir Şubesi
E “haber
K
T E yayın
A kurulu
T
İ Bülten’d
Le “Çocuk Sağlığı
bülteni”
3
L
6 52
P
8
İ
7 L 3E 9
SUDOKU
L
İ
6 A(Kolay)
3
1
7 T
4
5
E
M
6
H
İ
R
E
N
G
İ
A
T
9
9
10
M
E
D
E
E
M
E
T
İ
İ
A
K
L
4E
M
1
B
O
T
7
E
2
R
6
R
E
8
9
İ
R
8
T
3
A
M
R
İ
Prof. Dr. Mustafa Bak
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Çocuk Nefrolojisi Uzmanı
e-posta: [email protected]
5
7
2
8
A
1
62 81 97 7
2
43 19 86 6
3
71
5 63
4 44
1
96
5
2
2
8
9 7 2
27
8 45
6 39
3
84 28 15
8
5
1
7
9
6
3
4
52 71 67 2
13 39 76 5
8
G
1
2
6
3
7
8
İ
3
6
2
7
5
4
C
A
4
5
8
1
9
9
5 72 43 97 86 14 31 28 6
6
1
7
4 91
9 56
8
3
9
2 8
5 11
9
4
8
3
4
6 3 2
7
5
7
5 2 3
23
1 38
3 79
2
74
4
6 7
4 86
3
65
5
9
9
2 5 1
8
17 66 34
62
6 44
5 1
25
5
7 3
1 9
18
4 77
9 3
81 98 2
3 1 27 94 88 12 45 79 66 5
SUDOKU 4( zor
8 )66 35 49 21 57 93 12 8
9
5 7 1 6
2 4 9 1
2 9 8 1
6 8 1 2
SUDOKU
6 3 (4zor2)
5 3 7 6
3
3
4
4
5
9
8
5
7
7
9
8
9
6
6
5
1
4
2
8
5
3
8
2
A
T
5
1
9
8
6
2
4
3
7
3
6 24 47 95 12 31 59 68 8
7
1
2 65 89 18 26 47 74 53 3
9
9
7
8
2
4
6
1 39
3 61
5
4
9 11
2 22
8
8
5 97
6 76
3
3
6 84 17
7
5
8 34 71 63 92 86 45 2
43
6 75
4 56
9
54
7 97
1 85
3
89
2 48
9 14
8
35 52 61
28
7 17
2 9
63
5 79
6 4
32
1 21
4 6
1
8
3
5
9
49 98 7 2
4
9
2
8
7
2 5 9 8 6 7 14 33 5 6
Mayıs-Temmuz 2014 53
7 78 54 61 33 22 96 85 1 4
8
1
3
1
3
5
6
4
9
7
2
SUDOKU
9
4
7
3
9
7
1
SUDOKU ( zor )5
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
N
34 98 55 4
87 ) 24 58 92 65 49 36 7
3 ( 1orta
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Bül-SUDOKU
teni okurlarına merhaba.
4 8 16 65 39 71 27 53 82 4
SUDOKU (ORTA)
10 N
8
Ş
5P
N
Köşesi”
oluşturmaya 5karar
verip ve bu köşenin yöne9 7 5 2 4 1
E 1K 2E 3N 4
İ 6 A 7 D 8 E 9 10
A R
8 İ T
timi
bana
teklif
edildiğinde
onur
duyarak
ve
büyük
bir
2 3 69 21 87 76
1 T E M E L L E Ş M E
İ
NÇÖZÜMÜ
F kabul
A Kettim. Son
E on
M yıldır medyanın
4 E BULMACA
memnuniyet
ile
K
U
R
A
9
KARE
SUDOKU (Kolay)
4 8 36 13 49 55
K
T köşesinde
E A sağlık
T
İ konuları
L işlendiği,
2herE alanında,
her
L E
P E M B E
5 P İ
10 N İ R E N
7 5 91 78 52 24
ortamın
E 4 Kenflasyonunun
İ 9 A 10
D E bilgi kir1 3sağlık
2 L 3 bilgisi
5 E 6 N 7 8 olduğu,
L
İ
N O T E R
6 A liliğine
döndüğü
koşullarda Çocuk Sağlığı ile ilgili bir
5
6 6
2 27
8 39
7 98
3 12
9
1 T 4E E M E İ L N L F E A Ş K M E E M
kurma
ve zorluk
taşımaktadır.
E M
H ayrı
İ bir
R sorumluluk
R E
N
7 T köşe
4
8
6
3
1
9
3
4
5
7
3 1 4 5 6 8
K Psorumluluğu
A T P İ dolayı,
2 E 5Bu
İ T L E Ealmamdan
E M LsizB “Bülten”
E
okurA R T A M
A
8 İ T
8
9 4
7 72
5 56
2 11
4 83
1
bakış açımı
“Sağlığın Metalaşma(ma)sı”
E A K sağlığa
3 L 6larına
LE İ N
N İ OA T D E E R
K U anlatmaya
R A
R
İ Bülten’
C A
5
6
7
9
9
yazımla
çalıştım.
e bu yazı dışında
2 3 9 1 7 6
F HA İ K R
E R M E NSağlığı Kö4 E 7 T İ E N M yazı
16 93 39 45
İ
R E N Gyazmayacağım.
İ
A “Çocuk
T
10 N siyasi-politik
4 ( 8orta
SUDOKU
)
ndeT E
çocuk sağlığı
bilgi
İ İ L
E Tilgili
M Akonularda
B ME
5 P 8şesi”
A P R ile
A ihtiyacı7 5 81 48 22 64
nın giderilmesi, çocuk sağlığı bilincinin oluşturulması,
İ K UN RO A T E RR İ
6 A 9L
A
farkındalık
yaratma amacıyla bilimsel,C kanıta
dayalı,
5 6 7 9 8 2
7
8
E N M sağlığı
İ E R aktaracağım.
N A sizT okurların
7 T 10çocuk
İ H R bilgisi
N G R İ E Ayrıca
1 4
9 9
3 ( orta
4 1
5) 3
7
SUDOKU
e-posta
ile
gönderdiğiniz
Çocuk
Sağlığı
ve
Hastalıkları
8
2
5
9
6
4
A R T A M
A
8 İ T
8 4 2 6 1 3
konusundaki sorulara, sadece soru sahibine e-mail ile
1
6 3 7 2 5
K U vermeye
R A çalışacağım.
R
İ
C A
9
cevaplar
7
E
SUDOKU (KOLAY)
T
SUDOKU
SUDOKU (ZOR)
1
KARE BULMACA
Sağlık kamusal nitelikli hizmetlerden çıkartılıp, bireysel bir sorumluluk haline getirilirse ve özelleştirilir,
KAREÇÖZÜMLERİ
BULMACA ÇÖZÜMÜ
BULMACA
serbest piyasa ekonomisi dinamiklerine bırakılır, hastaneler işletmeleştirilir, kar maksimumu ilkeleri ile
1 2 3 4 5 6
sunulur, sağlık metalaştırılırsa; sağlık hizmeti erişme1 T E M E L L
si zor, kalitesi tartışılır, bireysel ve bölgesel farklılıklı,
T E A
2 E K
ekonomik
duruma bağıntılı, pahalı, kısacası sağlık
KARE BULMACA ÇÖZÜMÜ
SUDOKU (Kolay)
L
E
K
E
N
3
sağlıksız bir hale gelir.
İ
N F A
4 E
1 ------------------------------------------------------------2 3 4 5 6 7 8 9 10
SUDOKU
Üyelerimizden
KARAR KOLAY DEĞİŞMEZ
Ruhi Mehmet ÇİLEK
İnşaat Mühendisi
Mesleğe başladığımız yıllarda; çalışmaktan büyük pozitif enerji dağıtan görünüşü ile işe dört elle sarılonur duyduğum, mesleki ve sosyal yaşamıma büyük ma konusunda teşvik ederdi. Bir önceki döneme göre
katkıları olması nedeniyle müteşekkir olduğum ve her bölümün üretimi artmış olmasına rağmen iş akdinin
zaman olacağım, mesleğimizin adeta yegâne okulu fesh edilmiş olmasını kesinlikle anlayamadık” biçisayılan STFA bünyesinde çalışanların teknik ve idari minde kaleme alınmış yazılı metinler okur ve yeniden
gelişimleri için yoğun yürütülen eğitim çalışmaları aynı şıklar kapsamında bir oylama yapılır.
kapsamında “Beşeri ilişkiler semineri”ne katılmış
ve seminer çerçevesinde bir dolu konu başlığı içinde “a–17, b–3 ve c–1”
karar oluşumu üstüne bir çalışmadan bahsetmek istiSemineri veren kişi; Şirketin ölçme, değerlendirme
yorum bu yazımda…
bölümünden gelen ve iş akdi fesh edilen kişinin bölümünü
değerlendiren; “mezkûr bölüm bir önceki döİnsan karar oluşturma sürecinde, ilk verdiği kararı
neme
göre
üretim performansını master planda %20
tekzip etmeye yönelik ilave olarak kaç veri değişirse
lik
bir
artış
planlanmasına rağmen %35 lik bir artışdeğişsin, asla değiştirmediğine tanık olunan bir
la
tamamlamıştır.
Ayrıca bölümler arası ilişkilerde ve
konuda; semineri veren kişinin “bir şirkette bir
bilgi
akışında
bir
önceki döneme göre ciddi bir hız
bölüm şefinin iş akdinin feshi” üzerine, iş akdinin
ve
kalite
temin
edilmiştir.”
mealinde bir raporu okufeshini gerçekleştiren yetkilinin kararını açıklayan ve
yarak,
aslında
iş feshi kararını
“Bölüm şefi, tüm uyarılara rağveren
kişiyi
tekzip
eden bir tespit
men iş disiplinini bir türlü tesis
gerçekleştirir.
Yine
bir ara oylaedememiş olup birlikte çalıştığı
ma;
sonuç;
kişilere liderlik yapamadığı, yapılan çalışmaların değerlendirmeleri sonucunda kendisinden
beklenen performansı bir türlü
gösteremediği tespit edildiğinden
iş akdi feshedilmiştir” biçimiyle
özeti verilebilecek uzun bir gerekçe yazısı okur.
Bilahare; saha mühendislerinden
Genel Müdür Yardımcılarına kadar değişik yetkililerden oluşan
21 kişilik katılımcı grubundan,
“a-karar doğru, b-karar yanlış
ve c-çekimser” cevap şıklarından uygun görülen birini oylamalarını ister, cevaplar “a–17, b–1
ve c–3” şeklinde oluşur.
Çalışmanın ilerleyen bölümünde de; semineri veren
kişi iş akdi fesh edilen bölüm şefinin birlikte çalıştığı personelden birkaç kişinin konuyla ilgili görüşünü
aktaran;
“Bölüm Şefimiz, son derece başarılı idi, mesai başlama saatinden önce mutlaka işinin başında olur, bir
gün önceden yapılan günlük planın detaylarını bizler
gelmeden bir kez daha gözden geçirir, bizler işe başlayınca güncellenmiş plan bilgisi, bizleri müşfik ve
54 Mayıs-Temmuz 2014
“a–17, b–3 ve c–1”
Semineri veren kişi; iş akdi fesh
edilen bölüm şefinin işe alınmasında aracılık yapan insan
kaynakları şirketinin mezkûr
kişi ile ilgili işe alınması aşamasında hazırladığı sunumu
da; “münhal kadro için yapılan
başvuruların değerlendirilmesi
sırasında tarafınızca verilen tüm
kriterler açısından bakıldığında
en uygun başvurunun bu
olduğu kanaatindeyiz. Geçmiş
çalışmalarının
performans
değerlendirmeleri ile başarılı
plan uygulamalarının ve iş
disiplininin gereklerine göre sıralamada en önde
değerlendirilmesi gerekmektedir” gibi bir özeti içermektedir. Yine bir ara oylama; sonuç;
“a–17, b–3 ve c–1”
Görüldüğü üzere; seminere katılanların çok önemli
bir bölümü değerlendirme ve karar için kendilerinin
önüne konulan ilk veri ile yetinmişler, artık ilk verinin tam tersi olarak gelen diğer bilgileri göz önünde
Üyelerimizden
tutmaksızın ve ilave hiçbir değerlendirme yapmaksızın karar sahibidirler ve karar değişikliğini asla
düşünmemişlerdir. Tek bilgi ile karar vermekte beis
görmeyen bir toplum olduğumuzun şahane görüntüsü olabilecek bu yaşanmışlıktan hareketle, insanların ve toplumların yaptıkları seçimleri, aldıkları
kararları cansiperane savunduklarını ve kolay kolay
değiştirmedikleri bilim çevrelerinin de tespit ve teslim ettiği bir gerçektir bilineceği üzere… Kararında ısrar edenlerin durumunu izah ederken, durumu
“kalp gözleri kapalı”, “akılları sağır” gibi tılsımlı ve
uhrevi tanımlamalarla açıklamaya çalışan yaklaşımlar konuyu hafife almaktan başka bir şey olmamakla
birlikte muktedirlerin değirmenine su taşımaktır aynı
zamanda da… Kafamızda, bebeklikten çocukluğa,
çocukluktan büyüklüğe evrilirken, ebeveynlerimizin,
öğretmenlerimizin, siyasi partilerin, devlet büyüklerinin ya da takip ettiğimiz gazetelerin ya da yayınların sürekli aynı şeyleri tekrarlayarak ve tekrarlatarak,
ezberleterek; oluşturduğu algılama düzeneği ya da
filtresi, hülasa neyi nasıl algılamamıza, neyi kendimize daha yakın hissetmemize, benimsememize ya
da reddetmemize yol açan “bakış açısı”dır bu. Bu
bakış açısına “paradigma” da denilmekte ve insanın,
bir olayı ve durumu ya da kavramı, anlaması ve yorumlaması esnasında kendine özgü olan akli ve ahlaki
değerler dizisidir… Ahlak, özgürlük, eşitlik ve sevgi
üstüne oluşturduğumuz tüm yaklaşımlar sahip olduğumuz bu akli filtrelerin eseri olup tüm hayatımız
buna uygun bir biçimde sürmektedir…
Gerçeğin ne olduğu ve ne olmadığı ile nelerin nasıl
olması ya da olmaması gerektiği konusunda sahip
olduğumuz algılama filtrelerimiz yani paradigmalarımız; neyin iyi, neyin kötü, neyin önemli, neyin önem-
siz olduğunu tayin etmemizi temin eden süreçte öne
çıkar günlük hayatımızı şekillendirir ve genel tutum
ve davranışlarımız ile beşeri ilişkilerimizin temelini
oluşturur. Çevremizi, olayları ve dünyamızı olduğu
gibi değil “ayaklarımızın dibi dünyanın merkezidir”
yorumuyla-algılamasıyla, kendi bakış açımızla ve
görebildiğimiz kadarıyla anlayabilir, anlayabildiğimiz kadarıyla yorumlar ve anlatır ve aktarırız. Bir
bakıma da; “medeniyetler beşiği Anadolunun” yarattığı ve durumu anlatmak üzere kullandığı “at gözlüğü takma” sözü durumun tercümanıdır. Tüm bu
bilimsel yaklaşımlar ve hayatın içinden imbiklenen
atasözlerinin bize verdiği yegâne ders ise; insan
hep nakıstır ve çaba göstermediği sürece bunun
katmerleşeceğidir.
Cehaletin
katmerleşmesinin
yaratacağı sonucun ne olduğu konusu ise herkesin
malumudur.
Dünya gerçeğinin; bizim algılama düzeneğimizdeki
defolar neticesinde, tam tersine varacak bir biçimde
algılanıyor olmasının en canlı, en güncel ve en muhteşem örneği ise; “Abi çalıyor ama Allah var çalışıyor”,
yaklaşımıdır, Allah selamet versin… Şu günlerde en
çok ihtiyaç duyulan şeyin, özgür kafa, özgür vicdan
ile merhamet ve sevgi duyguları olduğunu zinhar
unutmadan, herkeste bulunan bu duyguların üstüne
çöreklenen sevgisizliğin, merhametsizliğin, akıl ve
vicdan esaretinin son bulması dileğiyle, bugünlerde
bir dostumdan öğrendiğim güzel bir sözle yazımı
sonlandırıyorum: “cahilleri çok seviyorum çünkü
onlar her şeyi biliyorlar”…
Bilmem tam anlatabildin mi; yoksa kararlar kolay
değişmez…
GEÇMİŞTEN GELEN KÜLTÜRÜN YANSIMASI
KARMA YAPILAR
Murat BARIŞCAN
İnşaat Mühendisi, Değerleme Uzmanı
Ülkelerin gelirleri içinde büyük paya sahip olan
sektörler, değişen dünyada gelişen teknolojilere ayak
uydurmak ve dinamik olmak zorundadırlar. Bu sektörlerin gelişmesi için gerekli şartların oluşturulması,
sorunlarının tespiti ve çözüm yollarının bulunması
zorunluluk haline gelmiştir.
Günümüzde ülkelerin hemen hemen tamamı uluslararası ticari malların yanı sıra hizmet sektörünün
de öneminin farkına varmıştır. Bu çerçevede ülkeler;
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
sahip oldukları maliyet avantajlarından faydalanarak
kazançlarını artırmak yoluna gitmelidirler. Ülkemizin
ekonomisini ayakta tutan sektörler, İnşaat, Tarım ve
Sanayi sektörleridir. Hizmet sektörü içinde anılan İnşaat
Sektörü GSMH içinde oldukça yüksek bir paya sahiptir.
Bu sektör ülkemizin sadece ekonomisini geliştiren
bir sektör değil, sosyal yapısını da etkileyen, vasıfsız
işçilerin de istihdam edilebildiği önemli bir sektördür.
Dönem, Mega yapılar dönemidir. Gerek ulusal, geMayıs-Temmuz 2014 55
Üyelerimizden
rekse uluslararası düzeyde mega yapılar dönemine de
hazırlıklı olunmalıdır. Mega Yapıların en büyük özellikleri “Karma Kullanımlı Yapılar” olmasıdır. Bu anlamda karma yapıların ne olduğunu ve nasıl olması
gerektiğini iyi analiz etmek gerekmektedir.
Karma kullanımlı yapılar denince; tek bir parsel ya
da yan yana parsellerde, her türlü ihtiyacın karşılanabileceği yapıların inşa edilmesi akla gelmektedir. Bu
tür binaların yapılabilmesi, Kullanım Kararlarının
uygun olması ile mümkündür. Kullanım kararları
belirlenirken, yapılacak fizibilite çalışmaları ciddiyetle
ve hassasiyetle yapılmalıdır. Kullanım kararlarında belirlenecek oranların hatalı olması, yapılacak projelerde
artı değer yaratmayacağı gibi, projelerin zarar etmesi
anlamına da gelir.
Karma kullanımlı yapılarda, Konut, Otel, İşyerleri, Hastane, Okul, Spor, Alışveriş, Eğlence ve Kültür
Merkezleri gibi birçok ihtiyacın karşılanabildiği mahaller bulunabilmektedir. Aslında karma yapılı alanlar yeni bir kavram gibi görünse de, geçmişimizden
gelen bir kültür olduğu da bilinmelidir. Günümüzdeki
karma yapılar, geçmişten gelen kültürün, çağın gerektirdiği yaşam standartlarında sunulmasıdır aslında.
İzmir‘de Kemeraltı, Alsancak ve benzeri bölgeler karma yapı alanlarına uygun örneklerdir.
Karma yapının, yüksek yapı olma zorunluluğu yoktur. Büyükşehirlerimizde, yakın zamanda yüksek
binalardan oluşan karma yapılar bu algıyı yaratmıştır.
Ancak Bölgenin tarihi dokusu, doğal yaşam alanları, geleneksel yapı ve yaşam tarzları dikkate alınmalı,
buna uygun yapı modelleri seçilmelidir. Burada asıl
belirleyici olan yine Kullanım Kararlarını alan Yerel
Yönetimler ve Yatırımcılardır.
Karma kullanım, birbiriyle ilişkili kullanımların (barınma, iş, eğlence, sosyal, kültürel, spor etkinlikleri
v.b.) birbirlerine yakın yerlerde konumlandırılması,
ulaşım mesafelerinin ve maliyetlerinin azaltılmasını,
zamanın en olumlu şekilde kullanılmasını amaçlamaktadır. Bu sayede pahalı bir yatırım olan Alt Yapı
Hizmetleri de ( yol, kanal, toplu ulaşım v.b. ) çok
zorlanmamış olacaktır. Doğal yaşam alanlarını yok
etmeden, hem şehir merkezlerinde hem de şehir dışlarında yapılabilmektedir. Ülkemizde çok konuşulan
Kentsel Dönüşüm veya Kentsel Yenileme bu amaçlarla
yasal düzenlemelere girmiştir.
İzmir’de MİA (Merkezi iş Alanları) diye adlandırılan
yeni kent merkezinde birçok karma kullanımlı proje
başlamıştır. Bunların bir kısmı proje aşamasında bir
kısmı da yapım aşamasındadır. İzmir’deki karma ya56 Mayıs-Temmuz 2014
pılar arasında Folkart, Mistral İzmir, Point Bornova,
Ege Perla gibi örnekler gösterilebilir.
Aşağıda 2 ayrı Karma Yapının Kullanım amaçlarına
göre alan dağılım bilgileri bulunmaktadır.
POİNT BORNOVA
Kullanım amacı
Alan
(m2)
Alan/Top.
Alan
Avm alanı (171 adet dükkan)
55.000
18,02%
Avm ortak alanı
50.300
16,48%
Avm otopark alanı
57.950
18,99%
112.570
36,89%
Konut otopark alanı
13.460
4,41%
Sığınak+ teshin merkezi v.b.
15.857
5,20%
305.137
100,00%
Konut alanı (809 adet konut)
Toplam inşaat alanı
MİSTRAL İZMİR
Kullanım amacı
Avm alanı (36 adet dükkan)
Alan
(m2)
Alan/Top.
Alan
9.000
7,44%
İşyeri (153 adet ofis)
40.000
33,06%
Konut alanı (110 adet konut )
21.500
17,77%
6.000
4,96%
Sığınak otopark v.b.
44.500
36,78%
Toplam inşaat alanı
121.000
100,00%
Otel alanı
Örnekleme yaptığımız bu iki proje yapım aşamasındadır. Yatırımcılar her zaman maksimum faydayı,
minimum maliyetle karşılamayı hedefler. Bu sebeple
Fizibilite çalışmalarının Evrensel Değerlere ve Bilimsel Verilere göre yapılması ve yerel ihtiyaçların doğru
belirlenmesi en önemli unsurlardır. İzmir’de yapılan
karma yapılarda, kullanım amaçlarına göre seçilmiş
alanların doğru olup olmadığını, artı değer oluşturup
oluşturmadığını zaman gösterecektir.
İsteğimiz ve beklentimiz hem yatırımcının hem de kamunun optimum faydayı sağlamasıdır.
Üyelerimizden
KÖY ENSTİTÜLERİ DESTANI ETKİNLİĞİ
ÜZERİNE
Hüseyin KUZU
İnşaat Yüksek Mühendisi
Şubemizde 16 Nisan Çarşamba günü “Köy Enstitüleri Destanı” isimli gerçekleşen etkinlikte dikkatimi
çeken birkaç noktayı sizlerle paylaşmak istedim.
Etkinlik üyemiz Ahmet GÜREL’in hazırlamış olduğu
`Köy Enstitüleri Destanı` belgeseli ile başladı. Belgeselde köy enstitülerinin kuruluş aşamaları ve yaptığı
çalışmalar hakkında bilgi verildi ve köy enstitüsü mezunlarının anlatımıyla belgesel sona erdi. Daha sonra
Köy Enstitüsü mezunu Sayın Osman ATICI ve Sayın
Mustafa TÜZEN tarafından köy enstitülerinde yaşadıkları anlatıldı.
Çok değerli iki büyüğümüzün kelimeleri seçmeleri,
cümle kurmaları, kendilerini ifade etmeleri bende büyük bir hayranlık uyandırdı. Kurdukları cümlelerde
hiçbir anlam ve anlatım bozukluğu yoktu, cümleler
son derece kurallıydı. Seçtikleri kelimelerse anlatmak
istedikleri ile uyumlu, ne çok abartılı ne de çok yavandı. Eskilerin deyimiyle meramlarını çok iyi anlattıklarını gördüm. Özellikle gençlerin birbirlerine bir
“Merhaba, Nasılsın?” bile demeden “Slm, Nbr” gibi
ifadeleri kullanmalarını, kafalarından geçenleri çok
iyi dile getirememelerini, yan yana olduklarında bile
ellerindeki telefonlarla iletişim kurma yöntemlerini
düşündüğümüzde, köy enstitüsü mezunu iki büyüğümüzün ne kadar güzel bir yöntemle iletişime geçebildiklerini açıkça göstermektedir.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Bunun yanında köy enstitülerinin amacı sadece öğretmen yetiştirmek de değildi. Köy enstitülerinden mezun olanlar sadece öğretmen olmuyor aynı zamanda
ziraatçilik, sağlıkçılık, duvarcılık, demircilik, terzilik,
balıkçılık, arıcılık, bağcılık ve marangozluk konularını da uygulamalı olarak öğreniyordu. Kısaca köy
enstitülerinde öğrencilere hayatın ta kendisi hem de
uygulamalı öğretiliyordu. Bugün bile ilkokuldan başlayarak üniversiteye kadar yapılan eğitimin içeriğinin,
niteliğinin, yönteminin ve yeterliliğinin tartışıldığı bir
ortamda hayatın kendisinin öğretildiği, pratiğe ve uygulamaya dayanan eğitim ve öğretimin ne kadar gerekli olduğu görülmektedir.
İlginç bir ayrıntı ise Mustafa TÜZEN büyüğümüzün
yanında getirdiği elleriyle yapmış olduğu askının yıllara meydan okuması ve yine bizlere göstermiş olduğu “mandolin kursu açabilir” belgesiydi.
Hayatın gerçeklerinin uygulamalı olarak öğretildiği
ve bir aydınlanma projesi olan “Köy Enstitüleri” nin
planlanma, kurulma ve faaliyet gösterme aşamalarında emek verenlere teşekkürlerimi bildirirken, Köy
Enstitüsünden mezun olmuş çok değerli büyüklerimizle buluşmanın bizlere onur verdiğini belirtmek
istiyorum.
Mayıs-Temmuz 2014 57
genç-İMO
genç-İMO NİSAN-HAZİRAN ETKİNLİKLERİMİZ
EGE PERLA ŞANTİYESİ TEKNİK GEZİSİ
ŞUBE YÖNETİM KURULU İLE KAHVALTI
5 Nisan 2014
Cumartesi günü yaklaşık 150 genç-İMO üyesi ile İŞ
GYO Ege Perla yüksek yapı şantiyesine teknik gezi
düzenlendi. Teknik geziye başlamadan önce iş güvenliği ile ilgili bilgilendirme şantiyedeki iş Güvenliği
Uzmanları tarafından yapıldı. Bilgilendirme sonrası
30 kişilik gruplar ile şantiye alanına yönelen genç-İMO üyeleri sorumlu İnşaat Mühendislerinin anlatımıyla şantiye alanını gezdiler. İş güvenliği, Şantiye
işleyişi, İş programı, Kullanılan malzemeler ayrı ayrı
genç-İMO üyelerine anlatıldı. Gezi sonrası karşılıklı
soru cevap ile projeyle ilgili sorulara cevap verildi.
19 Nisan 2014
Cumartesi günü 44. Dönem Yönetim Kurulumuz ile
genç-İMO temsilcilerinin kolektif bir çalışmayla hazırladığı, Şube Yönetim Kurulu ile öğrenciler arasındaki
bağı güçlendirmek amacıyla yapılan kahvaltı herkesin kendini tanıtmasıyla başladı. Kahvaltıda özellikle
17-21 Mart 2014 tarihleri arasında yapılan Toplumcu
Mühendislik ve Mimarlık Haftası başta olmak üzere
genç-İMO’nun yaptığı çalışmalar değerlendirildi ve
çalışmaların tek tek çok değerli olduğu konuşuldu.
Teknik gezimizin oluşumuna katkıda bulunan İŞ
GYO Proje Müdürü Behçet ÇAYKARA’ya, Proplan
Proje Yönetimi Proje Müdürü Ahmet PEKMEZCİ’ye,
Teknik Ofis Müdürü Yalçın KINIK’a, Yapım Müdürü
Akın İNAN’a, Yapım Şefi Atıl TURGUT’a Kalite
Kontrol Şefi Eren ÖZİNAN’a Nida & A Yapı Ort. Proje
Müdürü Özgür YILDIRIMÖZ’e, Proje Müd. Yard.
Gürer ÜRGEN’e, Yapım Saha Şefi Erol CANDAN’a,
Yapım Saha Mühendisi İlker İNAL’a, İSG Uzmanı
Dila GARİP’e İSG Uzmanı Burcu ÖNEM’e Tepekule
Yapı Denetim Mühendisleri Ortaç MORALIOĞLU ve
Tarık DANACI’ya teşekkür ederiz.
Kahvaltıda söz alan Yönetim Kurulu üyemiz Jale
Alel mesleki örgütlülüğünün önemini vurgulayarak
mesleğimizin bize verdiği sorumluluklar üzerine konuştu. Daha sonra söz alan Merkez Yönetim Kurulu
Üyesi Necati Atıcı örgütlülük adına yapılan her çalışmanın bizleri daha da güçlendireceğini ve kesinlikle
yılmamamız gerektiğinin altını çizdi. Daha sonra
söz alan öğrenciler sorunlarını ve önerilerini yönetim kuruluna ilettiler. Etkinliğimiz, en kısa zamanda
kahvaltının tekrar edilmesi temennisi ile son buldu.
2014 YAZ DÖNEMİ STAJ YERLEŞTİRMELERİ
17 Nisan 2 Mayıs 2014 tarihleri arasında genç-İMO 2014 Yaz Dönemi stajı için Şubemize başvuran 160 genç-İMO üyemize büro ve şantiye staj
yeri bulduk. Staj yeri ayarlanması konusunda
emeği geçen temsilcilerimizden Ege Üniversitesi
2. Sınıf temsilcimiz Muhammet KART’a, Dokuz
Eylül Üniversitesi 3. Sınıf temsilcimiz Oğuz
KIR’a ve Şubemizin başvurusu üzerine stajer
kabul eden kurum ve işletme yöneticilerine teşekkür ederiz.
58 Mayıs-Temmuz 2014
genç-İMO
1 MAYIS MİTİNGİ
1 Mayıs Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma
Gününde, geçen sene olduğu gibi bu sene de TMMOB
ye bağlı odaların öğrenci üyeleriyle birlikte TMMOB
Öğrenci kortejinde yürüdük. Toplumun geleceğine
yön verecek olan öğrenciler olarak üniversitedeki taleplerimizi, iş cinayetlerinin son bulması gerektiğini,
eşit özgür ve adaletten yana olan ülke talebimizi haykırdık. Aynı zamanda “Gençliğin ateşi sermayeyi yakacak” yazılı büyük pankartımız ve gezi şehitlerinin
fotoğraflarının olduğu pankartımızla ülkemizdeki
demokrasi şehitlerini andık. Yürüyüşümüz 12.00 de
Cumhuriyet Meydanı’ndan başlayarak Gündoğdu
Meydanına kadar devam etti. Ardından Gündoğdu
Meydanında İzmir Müzisyenler Derneği’nin üyelerinden oluşan müzik grubunun konseri ile son buldu.
37. YAPI FUARI ve İNÖNÜ STADYUMU TEKNİK GEZİSİ
9-10 Mayıs 2014 tarihlerinde düzenlediğimiz etkinliğimize 50 genç-İMO üyesi ile katıldık. İstanbul’daki
ilk günümüzde YEM tarafından düzenlenen 37. Yapı
fuarını gezdik. Büyükçekmece’de gerçekleşen fuarda
çeşitli inşaat firmalarının stantlarını gezme, ürünler
hakkında bilgi edinme imkânı bulduk.
Etkinliğimizin ikinci gününde Vodafone Arena
(İnönü stadyumu) şantiyesine teknik gezi düzenledik. 1947 yılında inşa edilen İnönü Stadyumunun
yıkılarak yerine yapılan Türkiye’nin ilk akıllı stadyumu olacak Vodafone Arena şantiyesini gezme
imkânı bulduk. Yaklaşık
40.000 kişi kapasiteye sahip
olacak Stadyumda 350 araçlık otopark, konser arenası,
yaşam alanı ve moda merkezi de olacak. Stadyumun
en önemli özelliği ise pasif
yapı özelliği taşıyacak olması. Stadyum; yapılacak olan
güneş panelleri ile kendi
elektriğini kendi üretecek,
atık sularını değerlendirecek.
Teknik gezimizi gerçekleştirmemizde bizlere yardımcı
olan, şantiyeyi gezdirip projeyi tanıtan İnş. Müh. Yusuf
Zafer Eren’e teşekkürlerimizi sunarız.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Mayıs-Temmuz 2014 59
genç-İMO
ÜNİVERSİTE SON SINIF ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK MESLEK TANITIMI
Şubemiz Genç İnşaat Mühendisleri Komisyonunun
üniversitelerde düzenlediği son sınıflara meslek
alanlarımızın tanıtılmasını amaçlayan söyleşiler
dizisinin ilki 27 Mayıs 2014 tarihinde Dokuz Eylül
Üniversitesi’nde yapıldı. Farklı alanlarda çalışan
üyelerimiz ile düzenlenen söyleşide Şantiye alanından Erdal Yüksel, Projecilik alanından Bekir
Ufuk Yıldırımer, Yapı Denetim alanından Tayfun
Gücenmez, Kamu alanından Çağlayan Sarıtaş deneyimlerini aktardılar. Soru cevap kısmıyla söyleşi sona
erdi.
Ege Üniversitesi’nde ise 30 Mayıs 2014 tarihinde çeşitli alanlarda çalışan üyelerimizin katılımıyla söyleşimizi gerçekleştirdik. Şantiye alanından Erkin Özer,
yapı denetim alanından Atilla Zağpus, proje alanından Emre Aldinç Şen, kamu alanından Çağlayan
Sarıtaş kısa bir sürenin sonunda mezun olacak öğrencilerimize mesleğimizi anlattı.
Söyleşilerimize konuşmacı olarak katılan üyelerimize, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr Türkay
Baran’a ve Ege Üniversitesi’nden Öğr. Grv. Emre
Ercan, Dr. Ömer Arıöz’e teşekkür ederiz.
EGE ÜNİVERSİTESİ POSTER SUNUMU
Ege Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğrencilerinin bitirme projelerinin sergilendiği poster sergisi 28 Mayıs 2014 tarihinde gerçekleşti. Geçen senelerde olduğu gibi bu sene de İMO İzmir Şubesi olarak
poster sergisine katılarak öğrencilerimizin projeleri
dinlenildi ve dereceye girenler tebrik edilerek hediyeleri verildi. Kısa bir süre sonra meslek hayatına atılacak olan arkadaşlarımıza başarılar diliyoruz.
60 Mayıs-Temmuz 2014
genç-İMO
DOKUZ ÜNİVERSİTESİ POSTER SUNUMU
Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği
Bölümü fuaye alanında 23 Haziran 2014 tarihinde
gerçekleşen lisans tezi poster sergisine İMO İzmir
Şubesi olarak katıldık. Poster sergisindeki bitirme
projeleri incelenerek öğrenci arkadaşlarımız tebrik
edildi.
Poster Sergisinde Birinci olan proje; Selin Bolaman,
Osman Melih Samancı, Ali Yönel, Gülşah Olgun ve
Muhammed Törehan Peynircioğlu’ndan oluşan grubun Depreme Dayanıklı Bina Tasarımı Projesi oldu.
Birinci olan grup ayrıca bu yıl DASK tarafından düzenlenen Türkiye’de inşaat mühendisliği bölümü
lisans öğrencilerinin katıldığı ‘Depreme Dayanıklı
Bina Tasarımı Yarışması’na DEÜ Mühendislik
Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü temsilen
Prof. Mustafa Düzgün ve Öğr. Gör. Dr. Özgür Bozdağ
teknik danışmanlığında katıldılar. Türkiye’de 26
üniversiteden 39 takımın katıldığı yarışmada DEÜ
Grubu Türkiye 2.si oldu.
Lisans Tezi Poster Sergisinde 2. Olan proje sahipleri
Hasan Ceylan ve Yasin Çonkara , 3. olan proje sahibi
ise Onur Altay oldu.
Poster Sergisinde ilk üçe giren öğrencilerimize Şube
Yönetim Kurulu Başkanımız Ayhan Emekli tarafından hediyeleri verildi.
BİLGİSAYAR KURSLARIMIZ
Şubemizin bilgisayarlı eğitim çalışmaları kapsamında 26 kursiyer kapasiteli bilgisayar salonumuzda, Bilgisayar Destekli Tasarım, Statik Hesap, Çizim ve İş Planı Hazırlama Programları
kursları verilmektedir. Kurslarımız için sürekli ön kayıt alınmakta, yeterli sayıya ulaşıldığında
kurslarımız açılmaktadır.
Ön kayıtlar Şubemizde veya telefonla yapılabilmektedir.
Tel: 0 232 462 56 55
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Mayıs-Temmuz 2014 61
genç-İMO
YAPICININ ŞİMDİKİ GÖREVİ: YIKMAK!
Gökhan DOĞAN
Ege Üniversitesi 3. Sınıf Öğrencisi
Zor ve iddialı bir başlıkla başladım yazıma. “Yıkma”
eyleminin güzellemesini bu söze atfedilen “anarşik”,
“kötüye götüren” “mevcut standartları aşağı çeken”
gibi yaftalara inat, yapıcının dergisinde yapmak da
ayrı bir zorluk. Lakin bu zorluğu aşmam zor olmayacak. Çünkü yeryüzü cennetini nefes alınamaz bir zift
yığınına çeviren sistemde öylesine somut örnekler var
ki bunları bir an olsun aklınıza getirdiğinizde sizin
de aklınızda şu belirecek. “Yıkmak mı? Daha iyi bir
dünya olacaksa neden olmasın?”
Sevgili dostlar, bizler insanız. Çok uzun süredir, ta
dinozorların tarih sahnesinden çekilmesinden bu
yana yasak elmanın ısırılması mı dersin yoksa bir
bonomodan türediğimiz o evrimden beri mi dersin burası çok mühim değil - yeryüzüne biz şekil vermekteyiz. Bu şekil verme süreci hep doğaya karşı
egemen olma, ben onunla baş edebilirim ben onun
tek hakimiyim, ben insanım egosunu da beraberinde
getirmiştir. Doğacı kültür anlayışlarına sahip toplumlar dışında, doğa, hep olağan düzenin dışında horlanmış, yeryüzünde yaşayan insan dışındaki diğer canlıların hakları türlü şekillerde gasp edilmiştir. Fakat
insan egosu kendi türü dışındaki canlıların haklarını
elinden almakla yetinmemiş ve yeni bir sömürü alanı
daha bulmuş. Kendini sömürmüş, yani insanın insanı
sömürdüğü bir düzeni var etmeyi “başarmış”. Evet
başarmış dedim bu bir dil sürçmesi değil, çünkü başarının kriterlerini değiştirmiş. Neyi başardığımıza bir
bakalım isterseniz. Hatta en başta başarı kelimesinin
mevcut düzendeki tariflemesine göz atalım. Sana yap
demişlerdir sen de “onların” istediği gibi yapmışsındır başarılı sayılırsın. Hedeflenen bir işi yerine getirmişizdir, böylece başarılı olmuş oluruz. Buraya kadar
sorun yok. Fakat bu hedef ne? ve bu hedeflerin akılcılığını irdeleyen araç ne? ve bu araç kimler tarafından
yönlendirilmekte?
Yazının buraya kadar olan bölümünde henüz hiçbir
şeyi açıklamadığıma ve bolca soru işareti yarattığıma
göre kendi nazarımda başarılı sayılırım. Çünkü “modern” insan içinde bulunduğu mutantlaşmış halden
çıkarıp alacak yegane şey kendine sorduğu sorular
olacaktır.
Bize okuyacaksın dediler. Önce tamam dedik başladık okumaya bir iki üç derken bir bakmışsın fakültedesin. İnşaat mühendisi olmaya yakınsın. Çalış bak
aklını kullanırsan mühendislikte iyi para var dedikçe
62 Mayıs-Temmuz 2014
yeni bir hedef koydular önümüze: Para. Aslında bize
baştan beri okuyacaksın diyenlerin koydukları hedefle sonradan bilinçaltımıza işlemeye çalışan ötekilerin
anlattıkları şey aynıydı: Para. Yani onlar okuyacaksın
derken öğrenimin metodunu öğreneceksin dememişler, felsefi düşünme yöntemlerini öğrenmelisin dememişler sadece tek şey geçirmişler akıllarından para.
İşte bizler o nesilleriz. Paranın metodolojisini eğitim
müfredatı yapmış tektipleştirilmiş insan yığınları.
Bu aralar bize nasıl inşa edilir onu gösteriyorlar fakültede. İyi de öğretiyorlar ha haklarını yemeyelim.
Bu bazen bir betonarme bazen bir baraj inşaatı oluyor.
Tüm bu derslerde, karmaşık bir denklem ya da bir
bilgisayar programı yardımıyla çözülemeyen hiç bir
inşa problemimiz olmadı. Her şey becerilebiliyordu,
insan zekası buna mahirdi. Peki inşaat mühendisliğinde asıl problem bir yapının nasıl inşa edileceğini
bilmememizden mi kaynaklanıyor acaba? Yani depremde çöken binalarımızı nasıl inşa edileceğini bilmeyen mühendisler mi yaptı, Karadenizi sahilinden
bir bıçak gibi ayıran otoyolun oraya inşa edilmesine
sebep inşaat mühendislerinin daha iyi bir yöntem düşünmemelerinden mi kaynaklanıyor... Bunlar cevap
bekleyen sorular değil tabi. Ben inanıyorum ki her
yıl mezun olan binlerce mühendis asgari düzeyde bir
inşa standardı nasıl tutturulur bu nosyona sahiptir. Lakin bizlere hiç anlatılmayan neden inşa etmemelisin
neyi inşa etmemelisin meselesiydi. Doğaya zararlı
olan inşaat nedir, ne çevreye, canlıya, dolayısıyla
insana zarar verir? Bunlar bize anlatılmadı, zaten
anlatılmak istenmez yoksa o hedeften, paradan şaşardık. Olası bir nükleer sızıntıyı önleyebilecek bir beton türünün var olmadığı (Var olduğunu iddia edenler
olabilir. Olsa Japonlar kullanırdı ve son patlamada sızıntıyı önlerlerdi), burdan çıkan atıkların yüzlerce yıl
saklama zorunluluğu olduğunu (bir nükleer santralin
ömrü 40-50 yıl) ve ne zararları olacağı öğretilemezdi.
genç-İMO
Çünkü nükleer santral demek para demek, kim hayır diyebilir ki! Öğrenciye
de mühendise de uzaktan gösterilen bir
motivasyon kaynağıydı bu. Öyle ya sen
nükleer santralini inşa et paranı kazan,
hedef buydu zaten. Bu hedefe ulaştığına göre başarılı sayılırsın. Seni mezun
eden fakültenin başarısı da yadsınamaz.
Yurt çapındaki nadir bir projede çalışabilecek bir mühendis yetiştirmiştir, onu
tatmin eder bu. Sevinir, para kazanabilecek öğrenci yetiştirmiştir çünkü. Üniversite olduğunu zannetmeye bir zaman
daha devam eder ta ki o ana kadar. O
nadir rastlanmayan nükleer patlamalardan biri, işi “yukarıya” havale etmiş
ülkemde gerçekleşmiş ve sorumlu aranıyor. Düşünün biraz. Mersin-Akkuyu
koca bir kratere dönüşmüş durumda. Kaçabilenler
kaçmakta. Ama kaçmakta çare değil Konya’sından
Balıkesir’ine kansere boyanmış bir yurt canlandır
zihninde. Bu riski almaya hangi rasyonel akıl izin verebilir. Birim fiyatı 14 sente mal olan bir elektriği 12
sente mal edeceksin diye tüm canlı yaşamı bu riskle
baş başa bırakmaya hiç bir iradenin hakkı yok. Santral, sızıntı yaptığı an bütün başarı bir anda toz bulutu
gibi dağılacak ve başarılı saydığımız bürokratımız,
müteahhidimiz, mühendisimiz kazandığı parayla artık Antalya sahillerinde güneşlenemeyecek. Çünkü
tüm Akdeniz ve Ege’de tüm canlılık insan eliyle kansere bulanmıştır artık. Bu durumun diğer sorumlusu
üniversiteler ise, sermaye-üniversite ortaklığı arayışlarından ve “kutsal pozitivizminden” zaman ayırıp
neyi inşa etmemeliyizi ve neden yapmamalıyızı göstermediğinden bu işin suç ortaklarından. Doğayı katleden bir mühendisi mezun etmiştir çünkü. Felsefeden uzaklaşmış katı dogmatik bir pozitivist anlayışın
boyunduruğunda sermaye sınıfının emir eri komundaki üniversiteler üzerine daha çok şey söylenebilir
ama bu yazımızın konusu değil.
mevcut iki köprüyü de yıktığını hayal et. Bu insanların o kargaşadan sömürü düzeninden uzaklaştığını,
kendi kentlerine dönüp artık oraları kalkındıklarını
düşünsene bu çözüm daha akılcı gelmiyor mu?
Hani çılgın proje istiyorduk ya. Haydi en çılgınını
sunuyorum size. Yıkalım diyorum. Bizi ulaştırmayan,
trafiğe boğan karayollarından bahsediyorum, nükleer
ihalesinden, paracı isteklerin körüklediği akılcılıktan yoksun ormanları yok eden su yollarını tüketen
köprülerden bahsediyorum. Başını kuma gömmüş
dogmatizme hizmet eden üniversite eğitim zihniyetinden bahsediyorum. Bunları yıkalım birer birer. Bir
bardak suya, küçük bir ağaç gölgesine muhtaç kaldığımız o günü beklemeden hemen şimdi harekete geçmeli. Çünkü ölüyoruz dostlar, farkında değiliz. Belki
araç halinde cebimize giren para, düşüncelerimizi
benliğimizi ele geçirmiş, bindiğimiz otomobillerin
markalarında amaçlaşmıştı. Lakin susuz kaldığımız
o gün geldiğinde inşa ettiğin yapının neyi yok ettiğini anlamakta geç kalmayacağız. O Kızılderilinin*
bahsettiği son ağaç da kesilmek üzere. Bu yüzden
seslenişim sana ey yapıcı. Sana sesleniyorum çünkü
sana inanır insanlar. Sen yapmayalım hatta yıkmalıyız dersen diğerleri bunun bir bildiği var der ve o da
sana katılır. Yıkmalısın çünkü ölüyorsun ey arkadaşım farkında değilsin. Evet her şeyi baştan kurabiliriz, güzelini, doğrusunu. Ama önce hor kullandığımız dünyamızı temizlemekten işe başlamalıyız. Önce
yıkmalıyız, sonra yapmak kolay iş. Zor olan neden
yıkmalıyıza karşı duran insan zihnindeki önyargıları
yıkmak yoksa atomu parçalamak kolay iş.
İşte bu noktada artık yapmayalım inşa etmeyelim
demek geliyor içimden ama rüzgarların yönünü bile
değiştiren gökdelenler gözüme çarptıkça bu da yetmez artık diyorum. Ulaşım sağlayacağı hayaliyle inşa
edilen karayolları yeşili baltalayıp asli menfaati olan
ulaşım konusunda trafikte bizleri sinir hastası ediyorsa yalnızca yapmayalım demek de yetmez diyorum.
Mevcut düzende yapılmış olan o kadar çarpıklık var
ki bunlar ancak yok edilerek düzeltilebilir nitelikte.
Mesela sen İstanbul’a 3. Köprüyü yaparak 15 milyon
nüfuslu şehri rahatlatamazsın ancak 20 milyonluk *Bir Kızılderili atasözü: “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç
bir şehre davetiye çıkarırsın. Tıpkı diğer 2 köprünün yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın
İstanbul’da nüfus patlaması yaptığı gibi. Ama bir de yenmeyen birşey olduğunu anlayacak.”
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Mayıs-Temmuz 2014 63
TARİHTE BUGÜN
1986 MEKSİKA DÜNYA KUPASI
“Tanrı’nın Eli” ile Dünya’nın En Güzel Golü
Bu dünya kupasının yapılacağı yer olarak başta Kolombiya’ya karar verilmiştir. Fakat daha sonra Kolombiya’nın yaşadığı ekonomik problemler nedeniyle organizasyonu düzenleyemeyeceğini bildirmesi
üzerine organizasyon Meksika’ya alınmıştır.
Turnuvaya katılan 24 takım 6 grupta yarışmıştır.
Diego Armando Maradona’nın kaptanlığını yaptığı Arjantin, İtalya’nın da olduğu A grubundan lider
olarak çıkmıştır. Son 16 maçında ise Uruguay’ı 1-0
yenerek çeyrek finalde İngiltere ile eşleşmiştir.
İngiltere son maçında Paraguay’ı 3-0 gibi net bir skor
ile geçerek çeyrek finale gelmiştir. Yıldız oyuncuları
Gary Lineker ve Peter Beardsley’in bu zaferde payı
büyüktür. Lineker İngiltere çeyrek finalde elenmiş
olmasına rağmen turnuvanın gol kralı olmuştur.
Bu iki takım turnuvanın çeyrek finalinde eşleşmiştir.
Bu maçı bir futbol maçı olmaktan çıkaran 1982 yılında İngiltere-Arjantin arasında yaşanan ‘Falkand
Adaları’ savaşıdır. Bu savaşı İngiltere kazanmıştır.
Maradona bu durumu şöyle anlatıyordu. ‘Soyunma odasında hepimiz futbol ile siyaseti birbirinden
ayırmak gerektiğini konuşuyorduk. Fakat hepimiz
biliyorduk ki bu bir futbol maçı değildi. İngiltere’nin
öldürdüğü çocuklarımız için oynuyorduk’.
İngiltere-Arjantin arasındaki Azteka stadyumunda
oynanan çeyrek final maçını 115 bin futbolsever
izledi. Maçın 50. dakikasında Maradona elle bir gol
atmıştı. Maradona’nın boyunun 1.65 olduğu düşünüldüğünde İngiltere kalecisi rahatlıkla alacağını
düşündüğü bir hava topuna çıkmıştı. Burada Maradona’nın kalecinin elindeki topa kafa vurması için
inanılmaz bir yükseliş göstermesi gerekiyordu. Hakem buna inandı ve golü verdi. Maradona’nın ‘benim değil Tanrı’nın eliydi o’ dediği gol işte bu goldü.
Milyonlarca insanın gördüğü eli hakem görememişti.
Bu golden 5 dakika sonra ise Maradona tüm zamanların en güzel golünü atıyordu. İngiltere takımından kaleci dahil 6 kişiyi geçerek Arjantin takımının
ikinci golünü atmıştı. Bu ikinci golün ise, aslında bir
hikayesi daha vardır. Bu maçtan tam 6 sene önce, 13
64 Mayıs-Temmuz 2014
“İngiltere’nin öldürdüğü çocuklarımız için oynuyorduk”
Mayıs 1980’de İngiltere ve son dünya şampiyonu Arjantin Wembley’de bir dostluk maçında karşı karşıya
gelir. Maradona sahada altı sene sonra yapacaklarının provasını yapıyor, bütün İngilizleri çalımlıyordur. Bir pozisyonda, Maradona herkesi orta saha
civarından çalımlamaya başlar. Bir - iki - üç - dört
çalım derken kaleci Shilton’la karşı karşıya kalır ve
vuruşu yandan auta gider. Maç sonrası Maradona
evine, Arjantin’e telefon açar. Karşısında küçük kardeşi salak diye açar telefonu orada kaleciye çalımı
basacaktın diye de devam eder. Maradona şaşırır ve
uzun süre bu pozisyonun etkisi altında kalır.
Bu olaydan 6 sene sonra kaleciyi de geçerek attığı
golle birlikte, 1986 Meksika Dünya Kupası, Tanrı’nın Eli ve Dünya’nın En Güzel Golü ifadeleriyle
anılacaktı.
İngiltere’nin golünden sonra santra yapıldıktan sonra yine bir sürü İngiliz’i çalımladıktan sonra arkadaşına pas vermeyi tercih etmişti. Arkadaşı da topu
direğe nişanlamıştı. Tarihin en önemli maçlarından
birini Maradona adeta halı saha maçına çevirmişti.
Arjantin yarı finalde Belçika’yı, finalde de Almanya’yı eleyerek kupanın sahibi olmuştu. Ama bu kupadan akılda kalan en önemli maç İngiltere-Arjantin
arasında oynanmış, Maradona ise bu kupanın süper
starı olmuştu.
KİTAPLAR ARASINDA
Yapı Dinamiği
Azer A. Kasımzade, Birsen Yayınevi, 2. Baskı
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ
Dinamik Yüklerin Sınıflandırılması
Sistemin Dinamik Serbestlik Derecesi ve Onun Sayılaştırma Yöntemleri
Sistemin Tepki Kuvvetleri
Yer Değiştirmeyle Oranlı Kuvvetler (Yerdeğiştirme
kuvvet bağlılığı)
Hıza Oranlı Kuvvetler (Sönüm Kuvveti Tepkisi)
İvmeye Oranlı Kuvvetler (Atalet Kuvveti)
Sistemin Matematik Modeli Hakkında
• Sistemin hareket denklemlerinin düzenleme
yöntemleri
• Yapıların tek dinamik serbestlik dereceli sistem
olarak modellenmesi
• Tek serbestlik dereceli sönümsüz sistemin titreşimi
• Tek serbestlik dereceli sönümlü sistemin titreşimi
• Yapıların çok dinamik serbestlik dereceli ayrık
sistem olarak modellenmesi
• Çok dinamik serbestlik dereceli ayrık sistemlerin hareket denklemleri ve boyutlarının küçültülmesi yöntemleri
• Klasik sönümlü sistemlerin modların süperpozisyonu yöntemi ile incelenmesi
• Çok dinamik serbestlik dereceli sistemlerin zaman- tanım alanında sayısal yöntemle incelenmesi
• Deprem etkisine temel yalıtımlı binaların tepkisi
• Yönetmeliklerde yapı dinamiği (deprem mühendisliği)
İnş. Müh. Alim ŞADAN
•
Deprem, özellikleri ve etkisine binaların tepkisinin
değerlendirmeleri.
• Yönetmeli k lerde
deprem etkisine
zaman tanım alanında
inceleme
özellikleri.
• Yönetmeli k lerde
deprem etkisine
mod birleştirme
yöntemi (mby) ile
analiz özellikleri.
Türkiye Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmeliğe göre MBY Dinamik Analiz
Adımları.
Mod Katkılarının Birleştirilmesi.
Örnekler
UBC-97 (Uniform Building Code-97) Yönetmeliğine Göre Mod Birleştirme Yöntemi ile Dinamik Analiz Adımları.
• Yönetmeliklerde deprem etkisine eşdeğer deprem yükü (edy) yöntem ile analiz özellikleri.
Türkiye Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmeliğe Göre Eşdeğer Deprem Yükü
Yöntemi île İnceleme Adımları.
Örnekler
UBC 97 (Uniform Building code 1997) ile Eşdeğer
Deprem Yükü Yöntemi ile İnceleme Adımlan.
• Dinamik etkilere yapıların modellenmesi
Yapıların sonlu elemanlar metodu ile modellenmesi
rijit katlı binaların deprem etkisine modellenmesi
• Ekler
Eğitim, Öğretim, Analiz Programları
Deprem etkisine temel yalıtımlı çok katlı binaların
zaman- tanım alanında sayısal yöntemle incelenmesine ait örneğin ayrıntılı bilgileri.
Karma Taşımacılık Yaklaşımıyla
Limanlar ve Terminaller
Prof. Dr. Reşat Baykal, Birsen Yayınevi, Şubat 2012
Bu kitapta; denizyolu ulaşımının, karayolu ve demiryolu ulaşımıyla bütünleştiği yerler olan limanların altyapısının tasarımı ve yapımı konusunda inşaat mühendisliği
konularının ayrıntılarına girilmeden, okurların daha iyi anlaması için “Üstyapı, İşletmecilik ve Yükleme–Boşaltma” donanımlar konusuna ağırlık verilmiş olup, sade bir
dil anlatımıyla ilgili okurların yararlanabileceği bir çalışma sunulmuştur.
Konu Başlıkları: Taşıma Türleri, Taşınan Yükler ve Yük Birimleri, Denizyolu Taşımacılığı, Taşıma Araçları, Intermodal veya Karma Taşımacılık, Limanlar ve Terminaller, Liman ve Terminal Tasarımı, Liman Tesisleri, Limanlarda Kullanılan Yükleme – Boşaltma Sistemleri
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Mayıs-Temmuz 2014 65
MİZAH
İŞ GÜVENLİĞİ
66 Mayıs-Temmuz 2014
İnş. Müh. Tuğrul BAŞTAN
EVLİLİK
Üyemiz Şerif Ali Tunusoğlu’nun kızı
Gözde Tunusoğlu ile Mert Tunçer
15 Şubat 2014 tarihinde evlendiler.
Üyemiz
Göksenin Gökkaya ile Yunus Emre
7 Haziran 2014 tarihinde evlendiler.
Üyemiz
Didem Anuk ile Ferhat Özvan
26 Nisan 2014 tarihinde evlendiler.
Üyemiz
Merve Uzunkaya ile Mehmet Cesur
8 Haziran 2014 tarihinde evlendiler.
Üyemiz
Deniz Yoldaş Tunçay ile Murat Çevik
17 Nisan 2014 tarihinde evlendiler.
Üyemiz Mehmet Yeğen’in kızı
Hande Yeğen ile Çağdaş Özdemir
8 Haziran 2014 tarihinde evlendiler.
Üyemiz Ethem Bayraktargil’in kızı
Gamze Bayraktargil ile Kamer Pirselimoğlu
17 Mayıs 2014 tarihinde evlendiler.
Üyemiz Ethem Bayraktargil’in oğlu
Ali Bayraktargil ile Selen Sarı
21 Haziran 2014 tarihinde evlendiler.
İMO Denetleme Kurulu Üyemiz
Umut Yılmaz Deveci ile Meral Çelik
30 Mayıs 2014 tarihinde evlendiler
Üyemiz
Engin Sönmez ile Gamze Nehoş
23 Haziran 2014 tarihinde evlendiler.
Üyemiz
Umut Çelik ile Meral Deveci
30 Mayıs 2014 tarihinde evlendiler.
Üyemiz
Alp Sualp ile Gülin Buzcu
26 Haziran 2014 tarihinde evlendiler.
Üyelerimiz
Ümran Dalyan ve Tayfun Dalyan’ın kızı,
Üyemiz Hüdaverdi Dalyan’ın torunu
Şelale Dalyan ile Anıl Bayır
7 Haziran 2014 tarihinde evlendiler.
Üyemiz Nejat Gökhan Gürkaya’nın oğlu
Balkan Gürkaya ile Tijen Sinem Ateş
27 Haziran 2014 tarihinde evlendiler.
Üyemiz Necla Akbaşak’ın kızı
Beste Nihan Delice ile Beyhan Kızıltaş
7 Haziran 2014 tarihinde evlendiler.
Üyemiz Kudret Kelek’in kardeşi
Nuray Kelek ile İrfan Gök
27 Haziran 2014 tarihinde evlendiler.
Kendilerini kutlar,
ömür boyu mutluluklar dileriz.
İMO İZMİR ŞUBESİ BÜLTENİ
Mayıs-Temmuz 2014 67
SUDOKU (Kolay)
ULMACA
ULMACA
SUDOKU (Kolay)
BULMACA
2
3
4 KARE
5 BULMACA
6 7 8
2
3
4
2
3
4
ULMACA KARE BULMACA
5
1
2
3
4
5
1
6
7
3
4
6
7
8
2
8
9
10
9
10
5
9
6
10
İnş. Müh. Ali İhsan ARGIT
SUDOKU
6
8 (Kolay)
7
SUDOKU (Kolay)
7
8
9
10
6
9
2
6
9
4
2
7
9
4
5
2
7
5
5
9
4
8
5
7
6
4 2
5
1
8 2
7
9
4 3
5
1
2
7
5
8
8
SUDOKU ( orta )
9
10
9
9
3
4
9
8
8
2
5
2
1
3
9
9
9
2
7
6
4
8 SUDOKU ( orta ) 3
7
SUDOKU ( orta )
9
SUDOKU ( orta )
7
1
(KOLAY)
8 SUDOKU
7
3
7
2 6
34 6
7
3 4 923 7
8
2 7
3
6
5
9
8
2 2
43 9
71 5 2
3 54
3 9
4
5
8
7
5
1
6
9
9
SAĞA
SOLDANSAĞA
SAĞA
SOLDAN
3
23
1– Temel
Temel sürekli
tutma,
sürekli
bir dul tutma, yerleşme
ve kalc
bir ve kalıcı
6
1–
tutma,yerleşme
yerleşme
sürekli
ve kalc
bir
SAĞA
rumuna girme.
. 2–. İlave
– Karşılıklı
fikir alış-veri5
5 3
durumuna
2– fikir
İlave
– Karşlkl
fikir alşa girme. . 2–
İlave –girme.
Karşlkl
alş9
2
şi.
3
–
Kar
ayaklığı,
Hedik
–
Alınmış
bir şeyi geri
l tutma, yerleşme
sürekli
ve
kalc
bir
verişi.
3 –4 Kar
ayaklğ,
Hedik
–ve
Alnmş
bir şeyi
3
– Kar ayaklğ,
Hedik
şeyi
3 5
verme.
––
BirAlnmş
kimseninbir
nafaka
bakımını sağ6
a girme. . 2–
İlave
– Karşlkl
fikir
alş4 emri.
– Bir ve
kimsenin
nafaka
ve bakmn
SAĞA
lamaverme.
– Emme
5 –bakmn
Kadınların
eteğinde
yapıe. 4 – Bir geri
kimsenin
nafaka
4
4
9
3
2
–l Kar
ayaklğ,
– Alnmş
bir
şeyi
sağlama
–sürekli
Emme
emri.
5 –renk.
Kadnlarn
eteğinde
3
lan Hedik
kumaş
katlaması
Bir
yerleşme
ve– eteğinde
kalc
bir 6 – Bulmacayı
– tutma,
Emme emri.
5 – Kadnlarn
7
yaplan
katlamas
–alşBir 7 renk.
6 –
hazırlayanın
ilk adı
– Katibiadil.
– Mühürleme
4 – Bir. 2–
kimsenin
ve
bakmn
3
5
ae.
girme.
İlavekumaş
–nafaka
Karşlkl
fikir
4 7
9
umaş
katlamas
–
Bir
renk.
6
–
2
–
Avrupa’da
bir
nehir.
8
–
Köpek
–
Fayda,
Meziyet,
Bulmacay
hazrlayanneteğinde
ilk ad – Katibiadil. 7 –
–
Emme
emri.
5
–
Kadnlarn
– Kar
ayaklğ,
Hedik
Alnmş
bir –şeyi
2
4
3 7
Yararlı
Ad çekme
10 ––
hazrlayann
ilk olan.
ad ––9– –Avrupa’da
Katibiadil.
7Dileyiş,
– 8dileme.
Mühürleme
bir6nehir.
Köpek
33
umaş
katlamas
–
Bir
renk.
–işaret,–üçgenlere
Harita
çıkarmakta
kullanılan
sabit
e.
4
–
Bir
kimsenin
nafaka
ve
bakmn
me – Avrupa’da
nehir.Yararl
8 – Köpek
2 4
Fayda,bir
Meziyet,
olan. 9–– Ad çekme –
4
9
2 3
bölme
––ad
Bir
hayvan.
 hazrlayann
ilk
– Katibiadil.
7–
–eziyet,
EmmeYararl
emri.
5
Kadnlarn
eteğinde
Dileyiş,
– Harita
çkarmakta
olan.dileme.
9 – Ad10çekme
–
7
3
me
– Avrupa’da
bir nehir.
8 – Köpek
3
2( zor
umaş
katlamas
Bir
renk.
6 –– bölme – Bir
kullanlan
sabit
işaret,
üçgenlere
SUDOKU
)
dileme.
10
– –Harita
çkarmakta
YUKARIDAN
AŞAĞI
eziyet,
Yararl
olan.
9– –Katibiadil.
Ad çekme
––
2
4
hayvan.
 sabit
hazrlayann
ilk
ad
7
1–
Birinin
düşündüklerini
veya
uzakta
geçen
bir
işaret, üçgenlere bölme – Bir
SUDOKU ( zor )
dileme.
10
çkarmakta
olayı –
hiçbir
bağlantı
uzaduyum.
92
me
– Avrupa’da
bir Harita
nehir.
8 olmadan
– Köpekalgılama,
–
3
2–
Yaşlı,
kart
–
Minkale,
Açıölçer.
3
–
Döşeme
YUKARIDAN
sabit işaret,
üçgenlere
bölme
– Bir
eziyet,
Yararl
olan.
9AŞAĞI
– Ad
çekme
– arasında kanSUDOKU9 ( zor ) 6
sergisi
– Tümör.
4 – Anayla
1–
Birinin
düşündüklerini
veyacenin
uzakta geçen bir
7
dileme.
– Harita
alışverişini
sağlayan çkarmakta
kısım, plasenta – Kumaş üzeAN
AŞAĞI 10
olay hiçbir bağlant olmadan alglama,
6
4
9
rinde
dalgalı
çizgiler.
5
–
Sarı
renkte
kan
sıvısı,
ak
sabit işaret,
üçgenlere
bölme
Bir
( zor ) 3
düşündüklerini
veya2–uzakta
geçen
bir Açölçer. SUDOKU
uzaduyum.
Yaşl,
kart
– –Minkale,
3
7 6 4
AN AŞAĞI kan – Ateşler veya Cehennem anlamında bir Kadın
6
5
–ismi.
Döşeme
sergisi
Tümör.
4 – bir
Anayla
çbir bağlant
alglama,
6 –olmadan
Bir
nota –– Köpeğe
verilen
emir cenin
sözü.
düşündüklerini
veya
uzakta
geçen
bir
3
9
kan alşverişini
sağlayan
plasenta
7 – Mal
konulan
yafta
– Arınmış,
8
7 6
m. 2– Yaşl,arasnda
kart
– üzerine
Minkale,
Açölçer.
3 ksm,soyutlançbir
bağlant
olmadan
alglama,
mış,
çıplak.
8
–
Taraftarlar
topluluğu
–
Ateşli
silah
Kumaş üzerinde
dalgal çizgiler.
AŞAĞI– –Tümör.
5 9 14
eAN
sergisi
4 – Anayla
cenin 5 – Sar renkte
6
3
kurşunu.
9ak– kan
Türküsü
ile meşhur
Makedonya’da
m.düşündüklerini
2– Yaşl,kan
kart
–veya
Minkale,
Açölçer.
3
svs,
–
Ateşler
veya
Cehennem
uzakta
geçen
bir
kan alşverişini
sağlayan
ksm,
plasenta
8
bir yerleşim
yeri
Kalsiyum’un
Yarış7
5 6
9 9
bir
ismi.
6cenin
– simgesi.
Bir nota10
– –Köpeğe
eçbir
sergisibağlant
– anlamnda
Tümör.
4 Kadn
–– Anayla
olmadan
alglama,
mada çizgiler.
rakibi saf 5
dışı
bırakma
– Bir şeyin nitelikleüzerinde dalgal
–
Sar
renkte
verilen
emirksm,
sözü. plasenta
7 – Mal üzerine konulan
3 1 8
kan2–alşverişini
sağlayan
riniAteşler
övme.
m.
–bir
Minkale,
3
, ak Yaşl,
kan yafta
–kart
veya Açölçer.
Cehennem
–
Arnmş,
soyutlanmş,
çplak.
8
–
çizgiler.
5 Anayla
– Sar renkte
9
eüzerinde
–dalgal
Tümör.
4 –nota
cenin
1 5 9 7
a sergisi
bir Kadn
ismi. 6 – topluluğu
Bir
Köpeğe
Taraftarlar
––Ateşli
silah kurşunu. 9 –
,
ak
kan
–
Ateşler
veya
Cehennem
kan
alşverişini
ksm,
plasenta
r emir
sözü.
7sağlayan
– Mal
üzerine
konulan bir yerleşim
Türküsü
ile meşhur
Makedonya’da
9 8
7
a
bir
Kadn
ismi.
6
–
Bir
nota
–
Köpeğe
üzerinde
dalgal
çizgiler.
5
–
Sar
renkte
– Kalsiyum’unçplak.
simgesi.
Arnmş,yerisoyutlanmş,
8 10
– – Yarşmada
1
r, emir
sözü.
7 –safMal
üzerine
konulan
ak kan
–68– Ateşler
veya
Cehennem
rakibi
dş
brakma
– Bir9 şeyin
niteliklerini
r topluluğu
Ateşli
silah
kurşunu.
–
Mayıs-Temmuz
2014
9
7
Arnmş,
soyutlanmş,
çplak.
8 –
alebir
Kadnövme.
ismi.
6 – Bir nota
Köpeğe
meşhur
Makedonya’da
bir–yerleşim
topluluğu
silah
kurşunu.
9–
rr emir
sözü.– Ateşli
7 – Mal
üzerine
konulan
7
88
7
8
8
95 7
1
3
7
5
6
3
7
4
5
6
8
1
3
5
7
6
4
7
7
4
69
6
3
74
9
2
9
9
3SUDOKU6(ORTA)
3
3
6
2
6
3
2
6
6
4
66
4
2
9
1
2
6
1
3
9
4
22 9
1 1
1
3
4
3
3
1
6
1
1 4
8
6
1
8
6
9
8
8
6
3
16
9
1
SUDOKU (ZOR)
1
4
6
3
3
2
2
9
1
2
7
1
4
2
77
9
1
4
4
7
9
8
2
3
2
1
7
2
34
9
2
5
5
8
5
6
5
6
9
8
6
8
6