ÜNİTE - Lms - Atatürk Üniversitesi

İÇİNDEKİLER
ÇALIŞMA ORTAMI GÖZETİMİ
• Çalışma Ortamının Gözetimi Tanımı
ve Kapsamı
• Çalışma Ortamının Gözetimine Ait
Kayıt ve İstatistikler
• Sağlık Gözetiminde Yükümlülükler ve
Bilgilerin Muhafazası
• Ortam Ölçümlerine Ait Bazı Tanımlar
• İş Yeri Ortam Faktörleri
İŞ SAĞLIĞI
VE GÜVENLİĞİ
Öğr. Gör. Selçuk
HEDEFLER
SİNCAR
• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• Çalışma ortamının gözetimi, tanımı ve
kapsamını öğrenebilecek,
• Gözetim amaçlı ortam ölçümü ve
biyolojik izleme sürecini
kavrayabilecek,
• Çalışma ortamına ait kayıtları
tutabilecek,
• Bilgilerin muhafazası hakkında bilgi
sahibi olabileceksiniz.
ÜNİTE
11
Çalışma Ortamı Gözetimi
GİRİŞ
İşletme faaliyetleri sırasında oluşabilecek potansiyel tehlikelerin
tanımlanması ve bunlara ilişkin tehlikeli olayların değerlendirilmesiyle beklenen
veya olası risklerle ilgili kontrol tedbirlerinin alınmasına ilişkin yöntem ve esasların
sistematik bir şekilde belirlenmesi risk değerlendirilmesiyle sağlanır. Böylece
yaralanmaların ve sağlığın olumsuz bir şekilde etkilenmesinin asgari seviyelere
indirilmesi, işgücü kaybının önlenmesi, iş performansının arttırılması ve maliyet
tasarrufu sağlanır.
Risk değerlendirmesinin yapılması yasal zorunluluktur. 6331 sayılı İş sağlığı
ve Güvenliği Kanunu’na göre istisna kapsamında olan işyerleri hariç bütün
işyerlerinde risk değerlendirmesi yapılması gereklidir. Ülkemizde olduğu gibi
İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya gibi birçok ülkede de risk
değerlendirmesinin yapılması bir zorunluluktur. İş Sağlığı Hizmetlerine İlişkin 161
sayılı ILO Sözleşmesinde işyerinde sağlığa zararlı risklerin tanımlanması ve
değerlendirmesi öngörülür.
İşyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu
tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan
risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması
amacıyla yapılması gereken çalışmalara Risk değerlendirmesi denmektedir. Risk
değerlendirmesi çalışmalarında kullanılan terimlerin önemli olanları aşağıda
belirtilmiştir.
ÇALIŞMA ORTAMININ GÖZETİMİ TANIMI VE KAPSAMI
Çalışanların sağlığını
korumak ve
geliştirmek
amacımızdır.
Çalışanların Sağlık gözetimi; çalışanların sağlığını korumak ve geliştirmek
amacı ile çalışanlara verilecek her türlü sağlık hizmetini kapsar iken çalışma
ortamının gözetimi “sağlık ve güvenlik tehlikelerine karşı yürütülecek her türlü
önleyici ve düzeltici faaliyeti kapsar”.
Çalışanların sağlık gözetimi kapsamda yürütülen faaliyetler çoğunlukla iş
yeri hekiminin görevidir, ancak çalışma ortamının gözetimi kapsamında yürütülen
faaliyetler çoğunlukla “İş Güvenliği Uzmanı”nın görevleri arasındadır. Elbette ki iş
yeri hekiminin de çalışma ortamının gözetimi kapsamında görevleri vardır.
Çalışma Ortamının Gözetimine Ait Kayıt ve İstatistikler
Çalışanların sağlık gözetimine ve çalışma ortamının gözetimine ait bütün
bilgiler, iş yeri sağlık ve güvenlik birimi veya ortak sağlık ve güvenlik birimince kayıt
altına alınır ve belgeler 15 yıl süreyle saklanır.
Çalışanların sağlığının çalışma şartlarından etkilenip etkilenmediğinin
belirlenmesinde; işe giriş ve periyodik sağlık kontrolleri, hastalık ve sağlık sorunları
ile ilgili yapılan başvuruların günlük ve aylık kayıtları ile iş kazaları ve meslek
hastalıkları, işe devamsızlık, zararlı ve tehlikeli madde kayıtları kullanılır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
2
Çalışma Ortamı Gözetimi
İş yeri sağlık ve güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik birimleri, işçilerin
sağlık bilgileri, yaptıkları işler ve çalıştıkları ortamdaki maruziyet bilgileri ile bu
maruziyetlerin değerlendirme sonuçlarının, iş yerindeki kişisel sağlık dosyalarında,
gizlilik ilkesine uyularak saklanmasını sağlar. İşveren, işçiler ve temsilcileri ile varsa
iş sağlığı ve güvenliği kurulunun, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili kayıt ve istatistiklere
ulaşabilmesini sağlar. İşyeri sağlık ve güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik
birimleri, iş yerinde meydana gelen bütün iş kazalarını ve meslek hastalıklarını
kaydeder ve bunlarla ilgili rapor hazırlar. İş kazaları ve meslek hastalıklarının
kayıtlarını değerlendirerek kaynaklarını belirler ve bunlara yönelik tedbirleri
geliştirir.
Yürütülecek hizmetler ile ilgili olarak yıllık çalışma planı hazırlanır ve
hazırlanan plan işveren tarafından onaylanır. Onaylanan plan iş yerinde ilan edilir.
Bir nüshası iş yeri sağlık ve güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik birimince
kayıt altına alınır.
İşyerindeki sağlık gözetimi ve çalışma ortamının gözetimi ile ilgili çalışmaları
kaydedilir, yıllık değerlendirme raporu hazırlanarak işverene, iş sağlığı ve güvenliği
kuruluna ve genel müdürlüğe gönderilir. Genel müdürlüğe gönderilen yıllık
değerlendirme raporu, yazılı olarak ve elektronik ortamda iletilir. Bu bilgiler, Sağlık
Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne, genel müdürlük tarafından
elektronik ortamda bildirilir.
Sağlık Gözetiminde Yükümlülükler ve Bilgilerin Muhafazası
Çalışma ortamı ve çalışanların sağlık gözetimine ait bütün bilgiler kayıt altına
alınır ve belgeler muhafaza edilir. Çalışanların sağlık bilgileri, yaptığı işler ve
çalıştığı ortamdaki maruziyet bilgileri ile bu maruziyetlerin değerlendirme
sonuçları kişisel sağlık dosyalarında saklanır. Sağlık birimi, çalışanların kişisel sağlık
dosyalarını işten ayrılma tarihinden itibaren 10 yıl boyunca saklamak zorundadır.
Yükümlülük süresi bu süreyi aşan meslek hastalığı riski bulunan işyerlerinde,
belirlenen risklerle ilgili evrakların saklanması yükümlülük süresine kadar uzar.
Çalışanın iş yerinden ayrılarak başka bir iş yerinde çalışmaya başlaması hâlinde,
yeni işveren çalışanın kişisel sağlık dosyasını ister. Eski işveren, kişisel sağlık
dosyasının onaylı bir örneğini gönderir.
Ortam Ölçümlerine Ait Bazı Tanımlar
Çalışanın iş yerinden
ayrılarak başka bir iş
yerinde çalışmaya
başlaması hâlinde, yeni
işveren çalışanın kişisel
sağlık dosyasını ister.
Çok toksik madde: Çok az miktarlarda solunduğunda, ağız yoluyla alındığında, deri
yoluyla emildiğinde insan sağlığı üzerinde akut veya kronik hasarlara veya ölüme
neden olan maddelerdir.
Toksik madde: Az miktarlarda solunduğunda, ağız yoluyla alındığında, deri yoluyla
emildiğinde insan sağlığı üzerinde akut veya kronik hasarlara veya ölüme neden
olan maddelerdir.
Zararlı madde: Solunduğunda, ağız yoluyla alındığında, deri yoluyla emildiğinde
insan sağlığı üzerinde akut veya kronik hasarlara veya ölüme neden olan
maddelerdir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
3
Çalışma Ortamı Gözetimi
Aşındırıcı madde: Canlı doku ile temasında, dokunun tahribatına neden olabilen
maddelerdir.
Tahriş edici madde: Mukoza veya cilt ile direkt olarak ani, uzun süreli veya
tekrarlanan temasında lokal eritem, eskar veya ödem oluşumuna neden olabilen,
aşındırıcı olarak sınıflandırılmayan maddelerdir.
Alerjik madde: Solunduğunda, cilde nüfuz ettiğinde aşırı derecede hassasiyet
meydana getirme özelliği olan ve daha sonra maruz kalınması durumunda
karakteristik olumsuz etkilerin ortaya çıkmasına neden olan maddelerdir.
Kanserojen madde: Solunduğunda, ağız yoluyla alındığında, deriye nüfuz ettiğinde
kanser oluşumuna neden olan veya kanser oluşumunu hızlandıran maddelerdir.
Mutajen madde: Solunduğunda, ağız yoluyla alındığında, deriye nüfuz ettiğinde
kalıtımsal genetik hasarlara yol açabilen veya bu etkinin oluşumunu hızlandıran
maddelerdir.
Mesleki maruziyet sınır değeri: Başka şekilde belirtilmedikçe, 8 saatlik sürede,
çalışanların solunum bölgesindeki havada bulunan kimyasal madde
konsantrasyonunun zaman ağırlıklı ortalamasının üst sınırıdır.
Solunum bölgesi: Merkezi, kişinin kulaklarını birleştiren çizginin orta noktası olan
30 cm yarıçaplı kürenin, başın ön kısmında kalan yarısıdır.
Biyolojik sınır değeri: Kimyasal maddenin, metabolitinin veya etkilenmeyi
belirleyecek bir maddenin uygun biyolojik ortamdaki konsantrasyonunun üst
sınırıdır.
Sağlık gözetimi: Çalışanların belirli bir kimyasal maddeye maruziyetleri ile ilgili
olarak sağlık durumlarının belirlenmesi amacıyla yapılan değerlendirmelerdir.
Tehlike: Bir kimyasal maddenin yapısal özelliği nedeni ile zarar verme
potansiyelidir.
Terle birlikte sıvı ve
elektrolit kaybı
meydana gelir ve
dehidratasyon ve
elektrolit bozuklukları
oluşur.
Risk: Kimyasal maddenin zarar verme potansiyelinin çalışma ve/veya maruziyet
koşullarında ortaya çıkması olasılığıdır.
İş Yeri Ortam Faktörleri
Değişik işlerde ve iş yerlerinde birbirinden farklı iş yeri ortam faktörleri
vardır bu yüzden bu faktörleri gruplara ayırarak incelemek gereklidir.
Fiziksel Faktörler
İş yeri ortam faktörleri arasında çeşitli işlerde en sık karşılaşılanlar fiziksel
faktörlerdir. Sıcak, soğuk, gürültü, radyasyon, düşük veya yüksek basınç, titreşim
en sık karşılaşılan fiziksel faktörlerdir.
Sıcak – Soğuk
Değişik iş yerleri dikkate alındığında en sık karşılaşılan faktörler sıcaklıkla
ilgili ortam özellikleridir. Metal endüstrisi, petro-kimya sanayii, tekstil, tasarım
işleri gıda endüstrisi gibi daha pek çok işte, sıcaklık başlıca iş yeri ortam
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
4
Çalışma Ortamı Gözetimi
faktörüdür. Bu işlerde ısı enerjisinden ısıtma, yumuşatma, pişirme, eritme gibi
amaçlarla yararlanılır. Sıcağın sağlık üzerindeki etkileri öteden beri bilinmektedir.
Bu etkiler, sıcağa karşı fizyolojik korunma mekanizması olan terlemenin sıcak
ortamda fazla olması sonucudur. Terle birlikte sıvı ve elektrolit kaybı meydana
gelir ve dehidratasyon ve elektrolit bozuklukları oluşur. Sıcak ortamda bulunan kişi
aynı zamanda fazla miktarda bedensel aktivite yapmak durumunda ise ısı stresi
yani sıcaklığa bağlı sorunlar daha çabuk ortaya çıkar. Demir-çelik endüstrisi,
dökümhaneler gibi aşırı sıcak maruziyeti olan işlerde terleme ile günde 6-7 litreye
varabilen sıvı kayıpları olduğu hesaplanmaktadır. Bu şekilde kaybedilen sıvı ve
elekrolitler yerine konmadığı takdirde, bazı semptomlara ve hastalık tablolarına
neden olur. Başlangıç dönemlerinde aşırı uyku hâli yorgunluk, tansiyon düşmesi ve
baş dönmesi, vücut direncinin düşmesi, çalışma veriminin düşmesi, moral
bozukluğu, aşırı duyarlılık ve endişe, ilerleyen durumlarda adale krampları ortaya
çıkabilir, konsantrasyon bozuklukları vücut sıcaklığı 41 dereceye yükselirse daha
ciddi bir klinik tablo ısı çarpması ortaya çıkabilir. Hastada konfüzyon olabilir,
ilerleyen tablo ile birlikte konvülziyon görülebilir. Hatta koma tablosu içinde ölüm
de meydana gelebilir.
Sıcak çarpmasını ve sıcağa bağlı olarak meydana gelebilecek diğer tabloları
önlemek için sıcak ortamda çalışan kişilerin terleme yolu ile kaybettikleri sıvıyı
yerine koyabilmek üzere düzenli aralıklarla su içmeleri ve günde aldıkları tuz
miktarını da artırmaları gereklidir. Saatte 3-4 bardak su içilmesi ve günde fazladan
3- 4 gram kadar tuz alınması çoğu kez yeterlidir. Kuşkusuz bu önlemlerin yanı sıra
sıcağın ortamda kontrolü amacı ila da düzenlemeler yapılmalı ve çalışanların sıcak
etkisinden korunmaları için uygun koruyucu giysiler kullanılmalıdır. Sıcak ortamda
uzun süreli olarak çalışanlar zaman içinde sıcak ortama alışırlar (aklimatizasyon).
Sıcak ortamda uzun süre çalışanlarda zaman içinde terleme miktarı artar, böylece
sıcak daha kolay tolere edilebilir, buna karşılık terle kaybedilen tuz miktarı azalır.
Örneğin, sıcak ortama yeni gelen bir kişi dakikada 15 gram terlerken, aklimatize
olan kişilerin terleme miktarı 50 gr/dak düzeyine kadar artabilir. Buna karşılık ter
içinde kaybedilen sodyum miktarı ise 4 gr/L’den 1 gr/L düzeyine kadar inebilir.
Ortamda sıcaklık değerlendirmesi
Ortamdaki hava akım
hızı anemometre ile
ölçülür. Radyan sıcaklık
ise bu amaç için özel
olarak geliştirilmiş “
siyah hazneli
termometre ile” (black
globe thermometer) ile
ölçülür.
Sıcaklığın değerlendirilmesi en basit şekli ile termometre kullanılarak
yapılır. İş yeri ortamlarında, ortam sıcaklığı ve ortamda bulunan kişilerin sıcaklık
algısı ortamın nem düzeyinden ve hava akımından etkilenir. Ayrıca radyan ısı
kaynağının varlığı da sıcaklık algısını değiştirir. Ortamın nemli oluşu sıcağın veya
soğuğun etkisini artırıcı rol oynar. Hava akımı ise havayı soğutur. Bu yüzden iş yeri
ortamında sadece kuru termometre ile yapılan sıcaklık ölçümü yeterli değildir.
Nem,hava akım hızı ve radyan ısı ölçümlerinin de yapılması gerekir. Nem düzeyi
ölçümü psikrometre cihazı kullanılarak yapılır. Bu cihazda, kuru ve ıslak
termometre bir arada kullanılarak, aynı anda iki değer elde edilir. Sonuçlar bu
cihaz için geliştirilmiş grafik (psychrometry chart) ile değerlendirilerek ortamın
nem düzeyi hesaplanır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
5
Çalışma Ortamı Gözetimi
Ortamdaki hava akım hızı anemometre ile ölçülür. Radyan sıcaklık ise bu
amaç için özel olarak geliştirilmiş “siyah hazneli termometre” (black globe
thermometer) ile ölçülür. Ortamdaki nem ve hava akımını dikkate alan
değerlendirmeye “etkin sıcaklık” ve buna ek olarak radyan ısıyı da dikkate alan
değerlendirmeye “düzeltilmiş etkin sıcaklık” denir. Bu ölçüm sonuçları önceden
hazırlanmış nomogramlar aracılığı ile değerlendirilir ve ortamın sıcaklığı hakkında
doğru bilgi edinilmiş olur.
Soğuk hava depoları veya kış mevsiminde açık havada veya denizde
çalışmak durumunda olanlar için ise soğuk maruziyeti söz konusudur. Soğuk etkisi
ile meydana gelebilecek sağlık sorunları ise üşüme ve donmadır. Sıcak
maruziyetinde olan durumun aksine soğuk ortamda vücut sıcaklığını koruyabilmek
amacı ile özellikle ekstremite uçlarında vazokonstriksiyon olur. Bu nedenle donma
ekstremite uçlarından başlar. Zamanla daha merkezi kısımların da donmaya
katılması sonucu ölüm meydana gelir. Donmanın önüne geçmek amacı ile
koruyucu giysilerden yararlanılmalıdır. Ayrıca soğuk ortamda bulunma süresi de
olabildiğince kısa tutulmaya çalışılmalıdır. Büyük atölyelerde atölyenin tamamının
ısıtılamadığı durumlarda, sıcak hava akımı sağlanması, atölye içinden sıcak su veya
sıcak buhar borularının geçirilmesi, uygun yerlere sobalar kurulması gibi
uygulamalar yapılabilir.
Gürültü
Sanayide karşılaşılan ortam faktörleri arasında sıcaklıktan sonra belki en çok
görülen faktör gürültüdür. İstenmeyen ve hoşa gitmeyen ses olarak tanımlanan
gürültü de pek çok işin yürütümü sırasında ortaya çıkar. Gürültünün sağlık
yönünden önemi hoşa gitmemesi ve rahatsız edici niteliğinden çok, meydana
gelen sesin şiddetinden kaynaklanmaktadır. Bir fiziksel kavram olan ses bazı
özellikleri ile tanımlanır. Bunlardan biri sesin frekansı, yani sesin tiz ya da pes olma
özelliğidir. İnsanın kulağı, frekansı 20 ile 20 bin Hertz arasında olan sesleri duyma
yeteneğine sahiptir. Frekansı 20 Hertz’den az olan seslere infrasonik sesler, 20 bin
Hertz üzerindeki seslere de ultrasonik sesler denir. Günlük yaşamda karşılaşılan
seslerin frekansı sıklıkla 250 ile 2000 Hertz arasındadır. Sağlık yönünden daha
önemli olan özellik ise sesin şiddetidir. Sesin şiddeti, sesin basıncından hareketle
logaritmik bir işlemle hesaplanır ve desibel (db) olarak ifade edilir. Sakin bir odada
20-40 desibel düzeyinde ses vardır. Konuşma sesinin şiddeti genellikle 40-60
desibel arasındadır. Çok yoğun olmayan bir trafikte 70-90 desibel ses basıncı
vardır. En yüksek ses basıncı jet uçaklarının motorları tarafından oluşturulur ve
130-140 desibeldir.Buna karşılık sanayide gürültünün sorun olduğu ortamlarda 80
ile 120 desibel arasında ses şiddeti söz konusu olabilir. Basınç düzeyi 120-130
desibel düzeyinde olduğunda, kulakta ağrı oluşturur, 150 db veya üzerinde ise
kulakta anlık hasar meydana gelir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
6
Çalışma Ortamı Gözetimi
Ses düzeyinin ölçülmesi
Gürültü en çok, metal
işleri, dökümhaneler,
ağaç işleri, büyük
endüstri kuruluşları ve
tekstil iş kolu için
sorundur.
Ses düzeyini ölçen cihazlar (sound level meter) desibel olarak ses basıncını
ölçerler. Zaman ağırlıklı ölçüm yapan cihazlar belli bir zaman süresince çok sayıda
ölçüm yaparak, sonuçta bu ölçümlerin ortalama değerini gösterir. Bir iş yerinde
genellikle gürültü düzeyi iniş çıkışlar gösterebileceğinden, zaman ağırlıklı ölçümün
daha iyi değerlendirme olduğu görülür.
Gürültüden etkilenen kişiler, bireyler olduğundan bireysel düzeyde gürültü
maruziyetinin de değerlendirilmesi gerekir. Bu amaçla kişisel dozimetre kullanılır.
Sese duyarlı alıcı ucu kulak hizasına yerleştirilen cihaz gün boyunca veya istenen
süre boyunca ölçümler yapmak süreti ile toplam süredeki ortalama etkilenme
düzeyini verebilir.
Gürültü en çok, metal işleri, dökümhaneler, ağaç işleri, büyük endüstri
kuruluşları ve tekstil iş kolu için sorundur. Bu işlerde gürültü düzeyi mevzuatta
öngörülen sınır değerleri aşmakta, 100-110 desibel değerine kadar
çıkabilmektedir.
Tanıda öykü ve odyometrik muayene önemlidir. Odyogramda 4000 Hertz
düzeyindeki işitme kaybı (akustik çentik) görüntüsü tipiktir ve diğer nedenlerle
(özellikle yaşlanmaya bağlı fizyolojik işitme kaybı, presbiakuzi) meydana gelen
işitme kayıplarından ayırmada da yararlıdır.
İşitme kaybı iç kulaktaki hücrelerin tahribi sonucu oluştuğu için geri
döndürülemez, tedavi ile düzelmesi söz konusu değildir. Bu nedenle korunma ve
erken tanı büyük önem taşımaktadır. Erken tanı için yapılması gereken, aralıklarla
odyometrik muayenedir. Bu şekilde 4000 Hertz düzeyindeki kayıp saptandığında,
kişide gürültüye bağlı işitme kaybının başladığı anlaşılır. Bu durumda kişinin
gürültü maruziyeti önlenirse, işitme kaybının ilerlemesinin önüne geçilmiş olur.
Böylece işitme kaybının ilerlemesi önlenir ve kişi yaşamını normal şekilde
sürdürebilir.
Kaynağa yönelik önlemler
Korunma bakımından iş yerinde gürültüyü azaltıcı uygulamalar yapılmalıdır.
Gürültü meydana getiren makinelerin sayısının azaltılması, makinelerin bakım ve
ayarlarının düzenli olarak yapılması, çevrenin gürültüyü yansıtmayacak, aksine
gürültüyü absorbe edecek malzeme (kalın perde vb.) ile kaplanması, gürültüye
neden olan makinelerin kapatılması veya duvar, perde vb. düzeneklerle iş yerinin
diğer bölümlerinden ayrılması gibi teknik uygulamalar yapılabilir.
Kişisel koruyucu uygulamaları
Gürültülü ortamdaki çalışma süresinin azaltılmasıda koruyucu uygulamalar
arasındadır. İş yerinde izin verilen ses düzeyi en çok 85-90 desibel olabilir, bu
düzey günde 8 saatlik çalışma için izin verilen sınır değerdir. Bu düzeyin üzerindeki
her üç desibel artış karşılığında çalışma süresinin yarıya indirilmesi gerekir. Buna
“üç desibel kuralı” denir. Örneğin 85 db ses olan ortamda 8 saat süre ile çalışmaya
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
7
Çalışma Ortamı Gözetimi
izin veriliyorsa, ses düzeyi 88 db olduğunda çalışma yani maruziyet süresi 4 saate,
ses düzeyi 91 db olduğunda 2 saate indirilmelidir.
Aydınlatmanın
doğrudan işlem üzerine
yapılmaması, çevrenin
ve duvarların
aydınlatılması suretiyle
ortam aydınlatmasının
sağlanması daha uygun
olmaktadır.
Bunlara ek olarak gerektiğinde kulak koruyucuları da kullanılabilir.
Bunlardan kulak kanalına sokulan tıkaçlar sesin algılanmasını 20-30 desibel kadar
azaltır. Kulak manşonları daha yüksek (40-50 desibel dolayında) koruyuculuk
sağlar. Ancak kulak koruyucularının kullanımında süreklilik çok önemlidir. Kulaklık
kullanımına çok kısa sürelerle (bir günde 45 dakika) ara verildiğinde koruyuculuk
yarı düzeyine inmektedir. Kulaklık kullanımı ile ilgili bir diğer nokta da kulaklığın ilk
kullanılacak koruyucu yöntem olmadığıdır. Öncelikle iş yeri ortamında gürültü
düzeyini azaltacak teknik korunma önlemleri alınmalı, daha sonra gerekirse
kulaklık kullanımına başvurulmalıdır.
Tıbbi yaklaşımlar
İşe giriş muayenesi, aralıklı kontrol muayenesi ve sağlık eğitimi yer alır. Işe
giriş muayenesinde kulakla ilgili problemi olanlar ve hipertansifler belirlenerek
gürültülü işte çalışmaları önlenebilir. Korunmada; tıbbi yaklaşım olarak en önemli
konu aralıklarla yapılacak odyolojik muayenelerdir. Bu şekilde işitme kaybı erken
dönemde saptanır ve alınacak önlemlerle ilerlemesi önlenebilir. Sağlık eğitimi hem
işçilere, hem işverene yönelik olmalıdır. İşveren iş yerinde gürültü kontrolü
bakımından alınması gerekli önlemler ve yasal sorumlulukları konusunda
bilgilendirilmelidir. İşçilerde kulak koruyucuları kullanma konusunda
bilgilendirilmelidir.
Gürültüye bağlı işitme kaybı, Meslek Hastalıkları Listesinin E grubunda yer
almaktadır. Gürültü zaralarının meslek hastalığı sayılabilmesi için gürültülü işte en
az 2 yıl, gürültü şiddetinin sürekli olarak 85 db in üzerinde olduğu işlerde en az 30
gün çalışmış olmak gerektiği belirtilmektedir.
Aydınlatma
Çalışılan ortamın aydınlatma düzeyinin insanların rahat çalışmasına olanak
verecek şekilde olması gereklidir. Değişik ortamlardaki aydınlatma düzeylerinin ne
kadar olması gerektiğine ilgili tüzüklerde işaret edilmiştir. Genel olarak çalışılan
ortamların aydınlatma düzeylerinin 200-300 lüks düzeyinde olması yeterlidir.
Doğrudan işin yürütümü ile ilgili olmayan depo, ambar, koridor gibi yerlerde 40-50
lüks düzeyi yeterli olurken, daha ince işlemlerin yapıldığı ortamlarda 1000-2000
lüks düzeyinde aydınlatma gerekebilir. Aydınlatmanın doğrudan işlem üzerine
yapılmaması, çevrenin ve duvarların aydınlatılması suretiyle ortam
aydınlatmasının sağlanması daha uygun olmaktadır. Aydınlatmanın yeterli
olmadığı iş yerlerinde iş kazası riski yüksektir.
Radyasyon (ışıma)
Bir kaynaktan çevreye olan ışıma elektromanyetik ışıma veya parçacık
ışıması şeklinde olabilir. Elektromanyetik radyasyon bölümünde, görülen ışık çok
dar (dalga boyu 400 ile 700 nanometre arası) bir bölümü kapsamaktadır.
Elektromanyetik radyasyon spektrumunda 700 nanometreden daha uzun dalga
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
8
Çalışma Ortamı Gözetimi
boyu olan bölümde kırmızı ötesi (infrared) ışınlar, mikrodalga ve radyo dalgaları
yer almaktadır. Kısa dalga boylu bölümde ise mor ötesi (ultraviyole) ışınlar ile
gama ve röntgen ışınları (x ışınları) vardır.
Genel vücut
titreşiminde en çok
intervertebral
disklerde, el-kol
titreşiminde de parmak
eklemlerinde erken
dejenerasyon meydana
gelir.
Kızıl ötesi ışınlar yapay olarak oluşturulabileceği gibi katı maddelerin
eritilmesi sırasında da meydana gelirler. İnsan sağlığı bakımından önemleri, temas
ettikleri dokularda ısı artışına neden olmalarına bağlıdır. Cam işçilerinde genç
yaşlarda görülen katarakt (cam üfleyici kataraktı glass blower’s cataract) kırmızı
ötesi ışınların etkisi ile meydana gelmektedir. Mor ötesi ışınlar (Ultraviole
radyasyon) ise yüzeyel dokularda irritasyona neden olurlar. Kaynak işçilerinde
görülen konjonktivit ve keratit de, ultraviole ışınların etkisinin sonucudur.
ultraviole ışınların bir bölümü, açık havada çalışan çiftçi, balıkçı, denizci gibi meslek
çalışanlarında deri irritasyonu ve yanıklara yol açar.
Elektromanyetik radyasyonun dalga boyu ile ışının enerjisi arasında ters bir
ilişki vardır, dalga boyu kısaldıkça ışının enerjisi artar. Enerjisi daha yüksek olan
gama ve röntgen ışınları, ulaştıkları dokularda iyonlaşmaya yol açarlar (iyonizan
radyasyon). Partiküler radyasyon türleri olan alfa ve beta parçacıkları da
dokularda iyonlaşmaya yol açma özelliğine sahiptir. Bu etki sonucunda dokularda
harabiyet, hücrelerde kromozom değişikliği sonucu, genetik bozukluklar ve malign
hastalıklar meydana gelebilir.
Titreşim (vibrasyon)
Sürekli çalışan cihazlar titreşim oluştururlar. Titreşim oluşturan cihazlarla
insan vücudunun temas etmesi sonucu da, titreşim insan vücuduna aktarılır.
Temasın şekline göre titreşim yerel (lokal) veya genel olabilir. Yerel titreşim
(matkap, çekiç vb.) bazı el aletlerinin kullanılması sonucu el ve kollarda görülür.
Genel vücut titreşimi (whole body vibration) ise bütün vücudun çalışan motorla
teması sonucu görülür. Uçak ve gemi personeli, kamyon, traktör, buldozer vb.
araçların sürücüleri bu tür titreşime maruz kalırlar.
Titreşimin sağlık etkisi eklem yüzeylerinde meydana getirdiği dejenerasyona
bağlıdır. Genel vücut titreşiminde en çok intervertebral disklerde, el-kol
titreşiminde de parmak eklemlerinde erken dejenerasyon meydana gelir. Bunun
sonucu olarak kas-iskelet sistemi ile ilgili ağrılı tablolar ortaya çıkar. El-kol
titreşiminin özel bir etkisi de beyaz parmak veya ölü parmak (white finger, dead
finger) adı verilen bir tablodur. Titreşim etkisi sonucu el parmaklarında vazomotor
bozukluk oluşur ve parmaklarda renk değişikliği, beyazlaşma görülür. Soğuk
temasında daha belirgin hâle gelen bu durumda el parmaklarında soğuma ve ağrı
olur.
Yüksek yerlerde
atmosfer basıncı ile
birlikte parsiyel oksijen
basıncı da düşük olur ve
hipoksi oluşur.
Basınç
Bazı iş türlerinde yüksek veya düşük atmosfer basıncı altında çalışma söz
konusu olabilir. Yüksek basınç özellikle su altı işlerinde ve tünel yapımında
sorundur. Su altında her 10 metre derinlikte basınç 1 atmosfer artar. Dalgıçlar,
balıkçılar ve özellikle de sünger avcıları su altında çalışmak durumunda olan
kişilerdir. Tünel vb. yer altı çalışmalarında da tavandan olabilecek sızıntıları
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Çalışma Ortamı Gözetimi
önlemek amacı ile iç ortamın basıncı artırılır. Yüksek basınç maruziyeti en çok
sünger avcılarında görüldüğü için sağlık etkisi olarak bilinen tablo da vurgun
olayıdır. Vurgun, havanın bileşiminde bulunan azot gazının yüksek basınç altında
kanda fazla miktarda çözünmesi ve ani olarak su üstüne çıkılması durumunda
basınç azalınca, kanda çözünmüş olan azotun tekrar gaz formuna dönüşmesi
sonucu oluşur. Bu durumda hava embolisi meydana gelir. Kalp, beyin, böbrek gibi
yaşamsal önemi olan organlara kan ulaştırılamaması sonucu ölüm meydana
gelebilir. Daha hafif tablolarda öncelikle ekstremite uçlarında dolaşım bozukluğu
sonucu anoksi belirtileri görülür. Bunlar ekstremite uçlarında ve karında ağrı ile
kendini gösterir. Vurgun meydana geldikten sonra yapılması gereken, kişinin
tekrar basınçlı ortama (su altına) gönderilmesi ve sonra yavaş bir tempo ile su
üstüne çıkarılmasıdır. Aslında dalgıç veya sünger avcısının su üstüne yavaş olarak
(her 20 metrede birkaç dakika dinlenerek) çıkarılması ile tablonun meydana
gelmesi önlenebilir.
Düşük atmosfer basıncı ise yüksek rakımlı yerlerde olur. Yüksek yerlerde
atmosfer basıncı ile birlikte parsiyel oksijen basıncı da düşük olur ve hipoksi
oluşur. Sürekli olarak yüksek rakımlı yerlerde yaşayanlarda zaman içinde eritrosit
kütlesi artar, polisitemi meydana gelir ve bu yolla anoksinin etkileri ortadan
kaldırılmaya çalışılır. Ancak ani olarak yüksek irtifaya çıkan kişilerde polisitemi
hemen meydana gelemeyeceği için anoksi belirtileri görülür. Deniz seviyesinden
2400 metre yükseğe çıkıldığında arterdeki hemoglobin oksijen saturasyonu %90’ın
altına düşer ve hipoksi belirtileri ortaya çıkar. Bu belirtiler birkaç gün aynı
yükseklikte kalarak dinlenme sonucunda kaybolur. Bu tablo kabin basıncı kontrolü
olmayan uçaklarda veya dağlara tırmanma sırasında meydana gelebilir. Serebral
veya koroner kan dolaşımı ile ilgili sorunları olanlarda, kronik solunum sistemi
rahatsızlığı olanlarda belirtiler daha erken ortaya çıkar ve daha ağır seyreder.
Tablonun önüne geçmek bakımından, alışkın olmayan kişilerin dağlara tırmanma
sırasında yavaş olarak (günde 350 metre) yükselmeleri önerilir.
Kimyasal Faktörler
İş yerlerinde en sık karşılaşılan faktörler fiziksel faktörler olmakla birlikte
sayıca en kalabalık olan grup kimyasal faktörlerdir. Günümüz sanayiinde kullanılan
kimyasal maddelerin toplam sayısının 500-600 bin dolayında olduğu tahmin
edilmektedir. Bu sayının 50-60 bin kadarı sık olarak kullanılmaktadır. Her yıl da çok
sayıda yeni madde çalışma hayatına girmektedir. Kimyasal maddelerin başlıcaları
şu şekildedir.
Metaller
Demir, kurşun, alüminyum, civa, krom, nikel, kadmiyum vb. çok sayıda
metal, sanayide değişik yerlerde kullanılmaktadır. Bu metallerin bazıları (kurşun,
civa, kadmiyum vb.) vücutta değişik organlarda birikerek zehirlenme tablolarına
yol açarlar. Bazıları da (krom, nikel, kadmiyum vs.) kanserojen özelliğe sahiptir.
Çözücüler (Solventler): Sanayide en çok kullanılan maddeler arasındadır.
Aslında çözücü amaçla en çok kullanılan madde su olmakla birlikte sanayide
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
10
Çalışma Ortamı Gözetimi
solvent kullanımı söz konusu olduğunda genellikle petrol ürünleri olan organik
çözücüler ifade edilir. Başlıca örnekleri benzen ve türevleri, eter, formaldehit,
alkoller, triklor etilen, hekzan gibi maddelerdir. Bu maddelerin çoğu merkezi ve
periferik sinir sistemi üzerinde etkilidir. Ayrıca bazılarının (triklor etilen, toluen vb.)
bağımlılık yapıcı etkisi vardır. Benzen ise karsinojenik özelliğe sahiptir.
Gazlar
Gazlar genellikle birtakım işlemler sırasında ortaya çıkarlar. Sağlık etkileri
bakımından gazlar üç ana grupta ele alınır:
Vücuda girişi başlıca
solunum ve deri yolu ile
olmakla birlikte, kaza
sonucu veya intihar
amaçlı olarak içilmesi
sonucu sindirim
kanalından da giriş
olabilir.
Basit boğucu gazlar: Bunlar vücutta herhangi bir kimyasal tepkimeye girmeyen
inert gazlardır. Örnekleri arasında karbondioksit, metan, azot vb. sayılabilir. Basit
boğucu gazların sağlık açısından tehlikesi ortamdaki miktarına bağlıdır. Solunan
havanın büyük bir bölümünü bu gazlar işgal ettiğinde, havadaki oksijen miktarı
yetersiz hâle gelir ve hipoksiye yol açar. Örneğin bir ortamda havanın üçte birlik
bölümü bir inert gaz tarafından kapsanmış olsa, havadaki oksijen miktarı yüzde 20
düzeyinden yüzde 14’e iner. Solunan havadaki yüzde 14’lük oksijen düzeyi tolere
edilebecek en düşük miktardır. Havadaki oksijen miktarı daha düşük düzeylere
indiğinde anoksi belirtileri ortaya çıkar.
Kimyasal boğucu gazlar: Basit boğucu gazların aksine kimyasal boğucu gazlar,
vücutta kimyasal tepkimelere girerek hücre düzeyinde oksijenlenmeyi bozarlar ve
böylece hücre ölümüne yol açarlar. Bu grup gazların en çok bilinen örneği karbon
monoksitdir. Hidrojen sülfür ve hidrojen siyanür de kimyasal boğucu gazlardandır.
İrritan gazlar: Bu tür gazlar da deri ve mukozalarda irritan etkiye sahiptirler. İrritan
etki, gazın su ile birleşmesi sonucunda asit ya da alkali bileşik oluşturmasına
basğlıdır. Kükürt dioksit, azot oksitleri, amonyak, savaş gazı olarak kullanılmış olan
fosgen, Hindistan’daki Bhopal kazasında çok sayıda ölümlere yol açmış olan metil
izosiyanat irritan gazların örnekleridir.
Asit ve alkaliler: Sanayide çeşitli işlerde asit ve alkali maddeler kulanılmaktadır. Bu
asit ve alkali maddeler çoğunlukla konsantre formda kullanılırlar. Sağlık yönünden
başlıca riski yakıcı etkileri olmasıdır. Temas hâlinde giysilerde ve vücutta yanıklara
neden olur. Buharlaşmaları hâlinde mukozalar üzerinde irritan etki yaparlar. Kaza
sonucu içilmeleri hâlinde ise ciddi tehlike oluştururlar. Başlıca örnekleri hidroklorik
asit, nitrik asit, sülfürik asit gibi asitlerle, sodyum hidroksit, amonyak gibi alkali
maddelerdir.
Pestisidler
Özellikle tarım sektöründe çalışanlar için önemli bir sağlık tehlikesi
oluşturan pestisidler kullanım amaçlarına göre bazı gruplara ayrılırlar. İstenmeyen
sinekler ve böcekleri öldürmek amacı ile kullanılanlar insektisid, otlarla mücadele
amacı ile kullanılanlar herbisid, fare vb. hayvanlara karşı kullanılanlar rodentisid,
mantarlara karşı kullanılanlar ise fungisid olarak adlandırılır. Bu gruplar arasında
en çok kullanılanlar insektisidler olup, en yaygın bilinen örnek organik fosforlu
bileşiklerdir. Dünyada kullanılan pestisidlerin yüzde 70 kadarı organik fosforlu
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
11
Çalışma Ortamı Gözetimi
bileşiklerdir. Vücutta asetil kolin esteraz enzimini inhibe eden bu maddeler
parasempatomimetik etki göstererek ciddi zehirlenme tablolarına yol açarlar.
Vücuda girişi başlıca solunum ve deri yolu ile olmakla birlikte, kaza sonucu veya
intihar amaçlı olarak içilmesi sonucu sindirim kanalından da giriş olabilir.
Tozlar
İş yeri ortamı bir sosyal
çevredir. Bu çevrede
diğer çalışanlar ve
işveren başta olmak
üzere değişik kişiler
bulunur.
Havada asılı durabilen ve büyüklüğü 100 mikrondan daha az olan
parçacıklara toz adı verilir. Çalışma hayatı ve insan sağlığı bakımından tozun
büyüklüğü (aerodinamik çapı), tozun akciğer alveollerine kadar ulaşması açısından
önem taşır. Çapı 10 mikrondan daha fazla olan tozlar solunum yollarına girdikleri
hâlde alveollere kadar ulaşamazlar, bronşiyal mokosiliyer sistem tarafından
tutulur ve geri atılırlar. Bu büyüklükteki tozlara “inhalable” toz adı verilir. Çapı 10
mikrondan az olan partiküller ise alveollere kadar ulaşabilirler, bu grup tozlara da
“respirable” (solunabilir) toz adı verilir. Tozlar kimyasal yapıları bakımından da
“inorganik” (demir tozu, silis tozu, kömür tozu vb.) ve “organik” tozlar (pamuk
tozu, şeker kamışı tozu, kümes hayvanlarının tüyleri, bazı mikroorganizmalar vb.)
olmak üzere iki gruba ayrılır.
“Boy / en” oranı (aspect ratio) 3 / l’den daha fazla olan, yani boyu eninin 3
katından daha fazla olan parçacıklar lif (fiber) olarak adlandırılır. Lifsel yapıdaki
maddeler doğal (değişik asbest türleri) ve yapay olabilir. Tozlar grubunda ele
alınan lifler de solunum yollarından akciğerlere ulaşabilir ve değişik hastalıklara yol
açabilirler. Liflere bağlı olarak meydana gelen hastalıklar arasında en çok bilineni
asbest liflerinin yol açtığı akciğer fibrozisi (asbestozis) ve akciğer kanseridir.
Uzun süreler maruz kalındığı takdirde tozlar çeşitli akciğer hastalıklarına yol
açarlar. Ancak tozların sağlık etkileri arasında akciğer ve solunum yolları
hastalıkları dışında başka (allerjik, irritan vb.) sorunlar da olabilir.
Biyolojik Faktörler
Bazı çalışma ortamlarında çeşitli mikroorganizmalar veya parazitler
bulunabilir. Bu konu daha çok sağlıkla ilgili iş kollarında sorun olmakla birlikte
(dericilik, madencilik, tarım ve hayvancılık işleri gibi) sanayinin bazı alanlarında da
mikroorganizmaların bulunması söz konusu olabilir. Bu etkenlere maruziyet
sonucu da hepatit, şarbon, tüberküloz, brusellozis, askariazis, ankilostomiazis gibi
çeşitli infeksiyon ve parazit hastalıkları meydana gelebilir.
Psikososyal Faktörler
İş yeri ortamı bir sosyal çevredir. Bu çevrede diğer çalışanlar ve işveren
başta olmak üzere değişik kişiler bulunur. Bu kişiler arasındaki ilişkiler, işverenler
ve yönetimle olan ilişkiler iş yeri ortamının psikososyal yapısını oluşturur. İnsanlar
arasındaki ilişkilerin olumlu olduğu bir iş ortamında çalışmak ve birşeyler üretmek,
çalışanın psikososyal sağlığı üzerinde olumlu etkiler yapar. Buna karşılık ilişkilerin
iyi olmadığı bir çalışma ortamı kişinin sağlığını olumsuz etkiler.
Bazen de işin niteliğinden kaynaklanan bazı psikolojik konular olabilir.
Örneğin montaj sanayiinde çalışan bir kişi sürekli olarak aynı işi yapmak
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
12
Çalışma Ortamı Gözetimi
zorundadır. Böyle, monoton ve tekrarlayan işler bazı ruhsal sorunlara yol açabilir.
Çok sayıda çalışanın olduğu, fizik olarak da çok büyük olan iş yerlerinde,
çalışanların birbirleri ile görüşmeleri, birbirlerini tanımaları güç olur. Bu gibi
durumlarda çalışanların birbirlerini tanımaları ve kaynaşmaları bakımından bazı
sosyal etkinliklerin yapılması uygun olur.
Ergonomik Faktörler
Yaşam koşullarının, insanın özelliklerine uygun hâle getirilmesi, şeklinde
kısaca ifade edilebilen ergonomi, çalışma hayatı bakımından da çalışma
koşullarının insan niteliklerine uygun hâle getirilmesi şeklinde tanımlanabilir.
Bazen ergonomi karşılığı olarak “iş ve işçi uyumu” terimi de kullanılabilmektedir.
Ancak bu uyumda asıl olan insanın işe uyum sağlaması değil, işin, makine-araç ve
gereçlerin, çalışma koşullarının insan niteliklerine uygun hâle getirilmesi olmalıdır.
Ergonomik ilkelere
yeterince
uygulanmıyorsa işin
güvenliği azalır, iş kazası
olasılığı artar.
Ergonomi ilkeleri insanın rahatını ve konforunu sağlamaya yöneliktir.
Çalışma hayatı bakımından bu ilkeler iki açıdan önemlidir. Bunlardan birisi iş
verimidir. Rahat ve konforlu bir ortamda çalışan bir kişinin iş verimi artar ki, bu
nokta üretimin miktarı ve niteliği bakımından önem taşır, ikinci konu ise iş
güvenliğidir. Ergonomik ilkelere yeterince uyulmuyorsa işin güvenliği azalır, iş
kazası olasılığı artar. Örneğin sürekli ayakta çalışmak durumunda olan bir kişi
çabuk yorulacak ve bu nedenle bir yandan dikkati azalacak, diğer taraftan da işini
çabuk bitirmek için hızlı çalışmak isteyecektir. Her iki faktör de iş kazası meydana
gelmesi bakımından risk oluşturur.
Ergonomİk ilkelerin yerine getirilmesi için anatomi, fizyoloji, biyokimya,
psikoloji gibi tıp bilimlerinin yanı sıra mühendislik bilimleri, istatistik,
antropometri, davranış bilimleri gibi başka bilimlerden de yararlanılması
gereklidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
13
Özet
Çalışma Ortamı Gözetimi
•Çalışma ortamı gözetimi; iş yerlerinde çalışanların maruz
kalabilecekleri endüstriyel kirlenmenin İş sağlığı ve güvenliği
mevzuatları kapsamında değerlendirlmesidir. İş güvenliği
konusunda çalışanların temel görevi, çalışanların iş kazaları
ve meslek hastalıklarından korunmasıdır. Bu kapsamda
çalışma ortamının gözetimi; İş kazalarıın ve meslek
hastalıklarının önlenmesinde etkili bir yöntemdir. Çalışanların
sağlık gözetimine ve çalışma ortamının gözetimine ait bütün
bilgiler, iş yeri sağlık ve güvenlik birimi veya ortak sağlık ve
güvenlik birimince kayıt altına alınır ve belgeler 10 yıl süreyle
saklanır. Yükümlülük süresi bu süreyi aşan meslek hastalığı
riski bulunan işyerlerinde, belirlenen risklerle ilgili evrakların
saklanması yükümlülük süresine kadar uzar. Çalışanın iş
yerinden ayrılarak başka bir iş yerinde çalışmaya başlaması
hâlinde, yeni işveren çalışanın kişisel sağlık dosyasını ister.
Eski işveren, kişisel sağlık dosyasının onaylı bir örneğini
gönderir
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
14
Ödev
Çalışma Ortamı Gözetimi
•İş yerinizde ortam ölçümlerin yapılıp-yapılmadığının ve kayıtların
saklanmasıyla ilgili çalışma yapılmıştır. Yapılmışsa bunlar kayıt altına
alınmış mıdır? Araştırınız.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
15
Çalışma Ortamı Gözetimi
DEĞERLENDİRME SORULARI
Değerlendirme
sorularını sistemde ilgili
ünite başlığı altında yer
alan “bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
1. Atmosfer kirleticilerinin günde 8 saat maruz kalmak suretiyle uzun süre
çalışan işçilerin sağlıklarına zararlı etkisi olmadığı kabul edilen en yüksek
konsantrasyonu nedir?
a)
b)
c)
d)
e)
MAK Değeri: (Müsaade edilen azami konsantrasyon)
Eşik Sınır Değer (ESD)
MGBF
TBF
Sınır Değer
2. Dalgıçlar, balıkçılar, özellikle sünger avcıları gibi su altı iş yerlerinde ve
tünel yapımında çalışanlar ne gibi bir etkiye maruz kalabilirler?
a)
b)
c)
d)
e)
Ergonomi
Yüksek basınç maruziyetine
Düşük Atmosfer Basıncı
Kabin Basıncı
Polistemi
3. Genel anlamda yaşam koşullarının insan özelliklerine uygun hâle
getirilmesi şeklinde ifade edilen, çalışma hayatında ise, çalışma
koşullarının insan niteliklerine uygun hâle getirilmesi şeklinde tanımlanan
bilim dalı nedir?
a)
b)
c)
d)
e)
Titreşim
Ergonomi
Kimya
Fizik
Spor
4. Yüksek dozda maruz kalındığında hücre ve doku ölümü oluşturan, düşük
dozda ise teratojenik, mutajenik ve genetik etkiler ortaya çıkaran iş yeri
ortam faktörü nedir?
a)
b)
c)
d)
e)
Basınç
Ergonomi
İyonizan Radyasyon
Titreşim
Gürültü
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
16
Çalışma Ortamı Gözetimi
5. İş yeri havasında var olup, günde 8 saat veya haftada 40 saat çalışma
süresi içinde maruz kalındığında tüm işçilerin sağlığına zarar vermediği
kabul edilen değer hangisidir?
a)
b)
c)
d)
e)
MAK Değeri: (Müsaade edilen azami konsantrasyon)
Sınır Değer
Eşik Sınır Değer (ESD)
MGBF
TBF
6. Parmaklarda vazo motor bozukluk oluşturup, sonuçta renk değişikliği ve
beyazlaşma ile ortaya çıkan, beyaz parmak veya ölü parmak adı verilen
tabloyu ortaya çıkaran iş yeri ortam faktörü hangisidir?
a)
b)
c)
d)
e)
Gürültü
Titreşim
Vurgun
Ergonomi
Basınç
7. Çalışanların sağlık gözetimine ve çalışma ortamının gözetimine ait bütün
bilgiler, iş yeri sağlık ve güvenlik birimi veya ortak sağlık ve güvenlik
birimince kayıt altına alınır ve belgeler kaç yıl süreyle saklanır?
a)
b)
c)
d)
e)
40
5
15
12
2
8. Havada asılı durabilen ve büyüklüğü 100 mikrondan daha az olan
parçacıklara ne ad verilir?
a)
b)
c)
d)
e)
Bakteri
Toz
Kum
Parçacık
Slikoz
9. Aşağıdakilerden hangisi fiziksel faktörlerden değildir?
a)
b)
c)
d)
e)
a)Sıcak
Basınç
Titreşim
Gürültü
Gazlar
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
17
Çalışma Ortamı Gözetimi
10. Gürültü zararlarının meslek hastalığı sayılabilmesi için gürültülü işlerde en
az kaç yıl ve gürültü şiddetinin sürekli kaç db üzerinde olması
gerekmektedir?
a)
b)
c)
d)
e)
2 yıl / 85 db
1 yıl / 85 db
10 yıl / 80 db
2 yıl / 80 db
1 yıl / 80 db
Cevap Anahtarı
1.A, 2.B, 3.B, 4.C, 5.C, 6.B, 7.C, 8.B, 9.E, 10.A
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
18
Çalışma Ortamı Gözetimi
YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER
KAYNAKLAR
Aijo, S. T. (1996). “The Theoretical and Philosophical Underpinnings of
Relationship Marketing Environmental Factors Behind the Changing
Marketing Paradigm”. Europen Journal of Marketing, Vol:30(No:2), ss:8-18s.12-13).
Al-Shuridah, O. M. (2005). Customer Intention as the Key to Successful CRM
Implementation: Emprical Insight from an SEM Application, Southern Illinois
University at Carbondale. (Phd) UMI.
Buttle, F. (2009). Consumer Relationship Management, Concepts and
Technologies, Oxford:Butterworh-Heinemann,
Chaston, I. B. B. Smith E. S. (2000). “Organizational Learning Style and
Competences a Comperative Investigation of Relationship Transactionally
UK Manufacturing Firms”. Europen Journal of Marketing, Vol:34(5/6),
ss:625-640-s.626).
Colgate, M. ve Alexander, N. (1998). “Bank, Retailers and Their Customers: A
Relationship Marketing Perspective”. International Journal of Bank
Marketing, Vol:16,(4), ss:144-152-s.144).
Demirel, Y. (2007). Müşteri İlişkileri Yönetimi, 2. Baskı, İstanbul:IO Kültür Sanat
Yayıncılık.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
19