İÇİNDEKİLER ÇALIŞMA ORTAMI GÖZETİMİ • Çalışma Ortamının Gözetimi Tanımı ve Kapsamı • Çalışma Ortamının Gözetimine Ait Kayıt ve İstatistikler • Sağlık Gözetiminde Yükümlülükler ve Bilgilerin Muhafazası • Ortam Ölçümlerine Ait Bazı Tanımlar • İş Yeri Ortam Faktörleri İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ Öğr. Gör. Selçuk HEDEFLER SİNCAR • Bu üniteyi çalıştıktan sonra; • Çalışma ortamının gözetimi, tanımı ve kapsamını öğrenebilecek, • Gözetim amaçlı ortam ölçümü ve biyolojik izleme sürecini kavrayabilecek, • Çalışma ortamına ait kayıtları tutabilecek, • Bilgilerin muhafazası hakkında bilgi sahibi olabileceksiniz. ÜNİTE 11 Çalışma Ortamı Gözetimi GİRİŞ İşletme faaliyetleri sırasında oluşabilecek potansiyel tehlikelerin tanımlanması ve bunlara ilişkin tehlikeli olayların değerlendirilmesiyle beklenen veya olası risklerle ilgili kontrol tedbirlerinin alınmasına ilişkin yöntem ve esasların sistematik bir şekilde belirlenmesi risk değerlendirilmesiyle sağlanır. Böylece yaralanmaların ve sağlığın olumsuz bir şekilde etkilenmesinin asgari seviyelere indirilmesi, işgücü kaybının önlenmesi, iş performansının arttırılması ve maliyet tasarrufu sağlanır. Risk değerlendirmesinin yapılması yasal zorunluluktur. 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre istisna kapsamında olan işyerleri hariç bütün işyerlerinde risk değerlendirmesi yapılması gereklidir. Ülkemizde olduğu gibi İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya gibi birçok ülkede de risk değerlendirmesinin yapılması bir zorunluluktur. İş Sağlığı Hizmetlerine İlişkin 161 sayılı ILO Sözleşmesinde işyerinde sağlığa zararlı risklerin tanımlanması ve değerlendirmesi öngörülür. İşyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gereken çalışmalara Risk değerlendirmesi denmektedir. Risk değerlendirmesi çalışmalarında kullanılan terimlerin önemli olanları aşağıda belirtilmiştir. ÇALIŞMA ORTAMININ GÖZETİMİ TANIMI VE KAPSAMI Çalışanların sağlığını korumak ve geliştirmek amacımızdır. Çalışanların Sağlık gözetimi; çalışanların sağlığını korumak ve geliştirmek amacı ile çalışanlara verilecek her türlü sağlık hizmetini kapsar iken çalışma ortamının gözetimi “sağlık ve güvenlik tehlikelerine karşı yürütülecek her türlü önleyici ve düzeltici faaliyeti kapsar”. Çalışanların sağlık gözetimi kapsamda yürütülen faaliyetler çoğunlukla iş yeri hekiminin görevidir, ancak çalışma ortamının gözetimi kapsamında yürütülen faaliyetler çoğunlukla “İş Güvenliği Uzmanı”nın görevleri arasındadır. Elbette ki iş yeri hekiminin de çalışma ortamının gözetimi kapsamında görevleri vardır. Çalışma Ortamının Gözetimine Ait Kayıt ve İstatistikler Çalışanların sağlık gözetimine ve çalışma ortamının gözetimine ait bütün bilgiler, iş yeri sağlık ve güvenlik birimi veya ortak sağlık ve güvenlik birimince kayıt altına alınır ve belgeler 15 yıl süreyle saklanır. Çalışanların sağlığının çalışma şartlarından etkilenip etkilenmediğinin belirlenmesinde; işe giriş ve periyodik sağlık kontrolleri, hastalık ve sağlık sorunları ile ilgili yapılan başvuruların günlük ve aylık kayıtları ile iş kazaları ve meslek hastalıkları, işe devamsızlık, zararlı ve tehlikeli madde kayıtları kullanılır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2 Çalışma Ortamı Gözetimi İş yeri sağlık ve güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik birimleri, işçilerin sağlık bilgileri, yaptıkları işler ve çalıştıkları ortamdaki maruziyet bilgileri ile bu maruziyetlerin değerlendirme sonuçlarının, iş yerindeki kişisel sağlık dosyalarında, gizlilik ilkesine uyularak saklanmasını sağlar. İşveren, işçiler ve temsilcileri ile varsa iş sağlığı ve güvenliği kurulunun, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili kayıt ve istatistiklere ulaşabilmesini sağlar. İşyeri sağlık ve güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik birimleri, iş yerinde meydana gelen bütün iş kazalarını ve meslek hastalıklarını kaydeder ve bunlarla ilgili rapor hazırlar. İş kazaları ve meslek hastalıklarının kayıtlarını değerlendirerek kaynaklarını belirler ve bunlara yönelik tedbirleri geliştirir. Yürütülecek hizmetler ile ilgili olarak yıllık çalışma planı hazırlanır ve hazırlanan plan işveren tarafından onaylanır. Onaylanan plan iş yerinde ilan edilir. Bir nüshası iş yeri sağlık ve güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik birimince kayıt altına alınır. İşyerindeki sağlık gözetimi ve çalışma ortamının gözetimi ile ilgili çalışmaları kaydedilir, yıllık değerlendirme raporu hazırlanarak işverene, iş sağlığı ve güvenliği kuruluna ve genel müdürlüğe gönderilir. Genel müdürlüğe gönderilen yıllık değerlendirme raporu, yazılı olarak ve elektronik ortamda iletilir. Bu bilgiler, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne, genel müdürlük tarafından elektronik ortamda bildirilir. Sağlık Gözetiminde Yükümlülükler ve Bilgilerin Muhafazası Çalışma ortamı ve çalışanların sağlık gözetimine ait bütün bilgiler kayıt altına alınır ve belgeler muhafaza edilir. Çalışanların sağlık bilgileri, yaptığı işler ve çalıştığı ortamdaki maruziyet bilgileri ile bu maruziyetlerin değerlendirme sonuçları kişisel sağlık dosyalarında saklanır. Sağlık birimi, çalışanların kişisel sağlık dosyalarını işten ayrılma tarihinden itibaren 10 yıl boyunca saklamak zorundadır. Yükümlülük süresi bu süreyi aşan meslek hastalığı riski bulunan işyerlerinde, belirlenen risklerle ilgili evrakların saklanması yükümlülük süresine kadar uzar. Çalışanın iş yerinden ayrılarak başka bir iş yerinde çalışmaya başlaması hâlinde, yeni işveren çalışanın kişisel sağlık dosyasını ister. Eski işveren, kişisel sağlık dosyasının onaylı bir örneğini gönderir. Ortam Ölçümlerine Ait Bazı Tanımlar Çalışanın iş yerinden ayrılarak başka bir iş yerinde çalışmaya başlaması hâlinde, yeni işveren çalışanın kişisel sağlık dosyasını ister. Çok toksik madde: Çok az miktarlarda solunduğunda, ağız yoluyla alındığında, deri yoluyla emildiğinde insan sağlığı üzerinde akut veya kronik hasarlara veya ölüme neden olan maddelerdir. Toksik madde: Az miktarlarda solunduğunda, ağız yoluyla alındığında, deri yoluyla emildiğinde insan sağlığı üzerinde akut veya kronik hasarlara veya ölüme neden olan maddelerdir. Zararlı madde: Solunduğunda, ağız yoluyla alındığında, deri yoluyla emildiğinde insan sağlığı üzerinde akut veya kronik hasarlara veya ölüme neden olan maddelerdir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Çalışma Ortamı Gözetimi Aşındırıcı madde: Canlı doku ile temasında, dokunun tahribatına neden olabilen maddelerdir. Tahriş edici madde: Mukoza veya cilt ile direkt olarak ani, uzun süreli veya tekrarlanan temasında lokal eritem, eskar veya ödem oluşumuna neden olabilen, aşındırıcı olarak sınıflandırılmayan maddelerdir. Alerjik madde: Solunduğunda, cilde nüfuz ettiğinde aşırı derecede hassasiyet meydana getirme özelliği olan ve daha sonra maruz kalınması durumunda karakteristik olumsuz etkilerin ortaya çıkmasına neden olan maddelerdir. Kanserojen madde: Solunduğunda, ağız yoluyla alındığında, deriye nüfuz ettiğinde kanser oluşumuna neden olan veya kanser oluşumunu hızlandıran maddelerdir. Mutajen madde: Solunduğunda, ağız yoluyla alındığında, deriye nüfuz ettiğinde kalıtımsal genetik hasarlara yol açabilen veya bu etkinin oluşumunu hızlandıran maddelerdir. Mesleki maruziyet sınır değeri: Başka şekilde belirtilmedikçe, 8 saatlik sürede, çalışanların solunum bölgesindeki havada bulunan kimyasal madde konsantrasyonunun zaman ağırlıklı ortalamasının üst sınırıdır. Solunum bölgesi: Merkezi, kişinin kulaklarını birleştiren çizginin orta noktası olan 30 cm yarıçaplı kürenin, başın ön kısmında kalan yarısıdır. Biyolojik sınır değeri: Kimyasal maddenin, metabolitinin veya etkilenmeyi belirleyecek bir maddenin uygun biyolojik ortamdaki konsantrasyonunun üst sınırıdır. Sağlık gözetimi: Çalışanların belirli bir kimyasal maddeye maruziyetleri ile ilgili olarak sağlık durumlarının belirlenmesi amacıyla yapılan değerlendirmelerdir. Tehlike: Bir kimyasal maddenin yapısal özelliği nedeni ile zarar verme potansiyelidir. Terle birlikte sıvı ve elektrolit kaybı meydana gelir ve dehidratasyon ve elektrolit bozuklukları oluşur. Risk: Kimyasal maddenin zarar verme potansiyelinin çalışma ve/veya maruziyet koşullarında ortaya çıkması olasılığıdır. İş Yeri Ortam Faktörleri Değişik işlerde ve iş yerlerinde birbirinden farklı iş yeri ortam faktörleri vardır bu yüzden bu faktörleri gruplara ayırarak incelemek gereklidir. Fiziksel Faktörler İş yeri ortam faktörleri arasında çeşitli işlerde en sık karşılaşılanlar fiziksel faktörlerdir. Sıcak, soğuk, gürültü, radyasyon, düşük veya yüksek basınç, titreşim en sık karşılaşılan fiziksel faktörlerdir. Sıcak – Soğuk Değişik iş yerleri dikkate alındığında en sık karşılaşılan faktörler sıcaklıkla ilgili ortam özellikleridir. Metal endüstrisi, petro-kimya sanayii, tekstil, tasarım işleri gıda endüstrisi gibi daha pek çok işte, sıcaklık başlıca iş yeri ortam Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4 Çalışma Ortamı Gözetimi faktörüdür. Bu işlerde ısı enerjisinden ısıtma, yumuşatma, pişirme, eritme gibi amaçlarla yararlanılır. Sıcağın sağlık üzerindeki etkileri öteden beri bilinmektedir. Bu etkiler, sıcağa karşı fizyolojik korunma mekanizması olan terlemenin sıcak ortamda fazla olması sonucudur. Terle birlikte sıvı ve elektrolit kaybı meydana gelir ve dehidratasyon ve elektrolit bozuklukları oluşur. Sıcak ortamda bulunan kişi aynı zamanda fazla miktarda bedensel aktivite yapmak durumunda ise ısı stresi yani sıcaklığa bağlı sorunlar daha çabuk ortaya çıkar. Demir-çelik endüstrisi, dökümhaneler gibi aşırı sıcak maruziyeti olan işlerde terleme ile günde 6-7 litreye varabilen sıvı kayıpları olduğu hesaplanmaktadır. Bu şekilde kaybedilen sıvı ve elekrolitler yerine konmadığı takdirde, bazı semptomlara ve hastalık tablolarına neden olur. Başlangıç dönemlerinde aşırı uyku hâli yorgunluk, tansiyon düşmesi ve baş dönmesi, vücut direncinin düşmesi, çalışma veriminin düşmesi, moral bozukluğu, aşırı duyarlılık ve endişe, ilerleyen durumlarda adale krampları ortaya çıkabilir, konsantrasyon bozuklukları vücut sıcaklığı 41 dereceye yükselirse daha ciddi bir klinik tablo ısı çarpması ortaya çıkabilir. Hastada konfüzyon olabilir, ilerleyen tablo ile birlikte konvülziyon görülebilir. Hatta koma tablosu içinde ölüm de meydana gelebilir. Sıcak çarpmasını ve sıcağa bağlı olarak meydana gelebilecek diğer tabloları önlemek için sıcak ortamda çalışan kişilerin terleme yolu ile kaybettikleri sıvıyı yerine koyabilmek üzere düzenli aralıklarla su içmeleri ve günde aldıkları tuz miktarını da artırmaları gereklidir. Saatte 3-4 bardak su içilmesi ve günde fazladan 3- 4 gram kadar tuz alınması çoğu kez yeterlidir. Kuşkusuz bu önlemlerin yanı sıra sıcağın ortamda kontrolü amacı ila da düzenlemeler yapılmalı ve çalışanların sıcak etkisinden korunmaları için uygun koruyucu giysiler kullanılmalıdır. Sıcak ortamda uzun süreli olarak çalışanlar zaman içinde sıcak ortama alışırlar (aklimatizasyon). Sıcak ortamda uzun süre çalışanlarda zaman içinde terleme miktarı artar, böylece sıcak daha kolay tolere edilebilir, buna karşılık terle kaybedilen tuz miktarı azalır. Örneğin, sıcak ortama yeni gelen bir kişi dakikada 15 gram terlerken, aklimatize olan kişilerin terleme miktarı 50 gr/dak düzeyine kadar artabilir. Buna karşılık ter içinde kaybedilen sodyum miktarı ise 4 gr/L’den 1 gr/L düzeyine kadar inebilir. Ortamda sıcaklık değerlendirmesi Ortamdaki hava akım hızı anemometre ile ölçülür. Radyan sıcaklık ise bu amaç için özel olarak geliştirilmiş “ siyah hazneli termometre ile” (black globe thermometer) ile ölçülür. Sıcaklığın değerlendirilmesi en basit şekli ile termometre kullanılarak yapılır. İş yeri ortamlarında, ortam sıcaklığı ve ortamda bulunan kişilerin sıcaklık algısı ortamın nem düzeyinden ve hava akımından etkilenir. Ayrıca radyan ısı kaynağının varlığı da sıcaklık algısını değiştirir. Ortamın nemli oluşu sıcağın veya soğuğun etkisini artırıcı rol oynar. Hava akımı ise havayı soğutur. Bu yüzden iş yeri ortamında sadece kuru termometre ile yapılan sıcaklık ölçümü yeterli değildir. Nem,hava akım hızı ve radyan ısı ölçümlerinin de yapılması gerekir. Nem düzeyi ölçümü psikrometre cihazı kullanılarak yapılır. Bu cihazda, kuru ve ıslak termometre bir arada kullanılarak, aynı anda iki değer elde edilir. Sonuçlar bu cihaz için geliştirilmiş grafik (psychrometry chart) ile değerlendirilerek ortamın nem düzeyi hesaplanır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5 Çalışma Ortamı Gözetimi Ortamdaki hava akım hızı anemometre ile ölçülür. Radyan sıcaklık ise bu amaç için özel olarak geliştirilmiş “siyah hazneli termometre” (black globe thermometer) ile ölçülür. Ortamdaki nem ve hava akımını dikkate alan değerlendirmeye “etkin sıcaklık” ve buna ek olarak radyan ısıyı da dikkate alan değerlendirmeye “düzeltilmiş etkin sıcaklık” denir. Bu ölçüm sonuçları önceden hazırlanmış nomogramlar aracılığı ile değerlendirilir ve ortamın sıcaklığı hakkında doğru bilgi edinilmiş olur. Soğuk hava depoları veya kış mevsiminde açık havada veya denizde çalışmak durumunda olanlar için ise soğuk maruziyeti söz konusudur. Soğuk etkisi ile meydana gelebilecek sağlık sorunları ise üşüme ve donmadır. Sıcak maruziyetinde olan durumun aksine soğuk ortamda vücut sıcaklığını koruyabilmek amacı ile özellikle ekstremite uçlarında vazokonstriksiyon olur. Bu nedenle donma ekstremite uçlarından başlar. Zamanla daha merkezi kısımların da donmaya katılması sonucu ölüm meydana gelir. Donmanın önüne geçmek amacı ile koruyucu giysilerden yararlanılmalıdır. Ayrıca soğuk ortamda bulunma süresi de olabildiğince kısa tutulmaya çalışılmalıdır. Büyük atölyelerde atölyenin tamamının ısıtılamadığı durumlarda, sıcak hava akımı sağlanması, atölye içinden sıcak su veya sıcak buhar borularının geçirilmesi, uygun yerlere sobalar kurulması gibi uygulamalar yapılabilir. Gürültü Sanayide karşılaşılan ortam faktörleri arasında sıcaklıktan sonra belki en çok görülen faktör gürültüdür. İstenmeyen ve hoşa gitmeyen ses olarak tanımlanan gürültü de pek çok işin yürütümü sırasında ortaya çıkar. Gürültünün sağlık yönünden önemi hoşa gitmemesi ve rahatsız edici niteliğinden çok, meydana gelen sesin şiddetinden kaynaklanmaktadır. Bir fiziksel kavram olan ses bazı özellikleri ile tanımlanır. Bunlardan biri sesin frekansı, yani sesin tiz ya da pes olma özelliğidir. İnsanın kulağı, frekansı 20 ile 20 bin Hertz arasında olan sesleri duyma yeteneğine sahiptir. Frekansı 20 Hertz’den az olan seslere infrasonik sesler, 20 bin Hertz üzerindeki seslere de ultrasonik sesler denir. Günlük yaşamda karşılaşılan seslerin frekansı sıklıkla 250 ile 2000 Hertz arasındadır. Sağlık yönünden daha önemli olan özellik ise sesin şiddetidir. Sesin şiddeti, sesin basıncından hareketle logaritmik bir işlemle hesaplanır ve desibel (db) olarak ifade edilir. Sakin bir odada 20-40 desibel düzeyinde ses vardır. Konuşma sesinin şiddeti genellikle 40-60 desibel arasındadır. Çok yoğun olmayan bir trafikte 70-90 desibel ses basıncı vardır. En yüksek ses basıncı jet uçaklarının motorları tarafından oluşturulur ve 130-140 desibeldir.Buna karşılık sanayide gürültünün sorun olduğu ortamlarda 80 ile 120 desibel arasında ses şiddeti söz konusu olabilir. Basınç düzeyi 120-130 desibel düzeyinde olduğunda, kulakta ağrı oluşturur, 150 db veya üzerinde ise kulakta anlık hasar meydana gelir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6 Çalışma Ortamı Gözetimi Ses düzeyinin ölçülmesi Gürültü en çok, metal işleri, dökümhaneler, ağaç işleri, büyük endüstri kuruluşları ve tekstil iş kolu için sorundur. Ses düzeyini ölçen cihazlar (sound level meter) desibel olarak ses basıncını ölçerler. Zaman ağırlıklı ölçüm yapan cihazlar belli bir zaman süresince çok sayıda ölçüm yaparak, sonuçta bu ölçümlerin ortalama değerini gösterir. Bir iş yerinde genellikle gürültü düzeyi iniş çıkışlar gösterebileceğinden, zaman ağırlıklı ölçümün daha iyi değerlendirme olduğu görülür. Gürültüden etkilenen kişiler, bireyler olduğundan bireysel düzeyde gürültü maruziyetinin de değerlendirilmesi gerekir. Bu amaçla kişisel dozimetre kullanılır. Sese duyarlı alıcı ucu kulak hizasına yerleştirilen cihaz gün boyunca veya istenen süre boyunca ölçümler yapmak süreti ile toplam süredeki ortalama etkilenme düzeyini verebilir. Gürültü en çok, metal işleri, dökümhaneler, ağaç işleri, büyük endüstri kuruluşları ve tekstil iş kolu için sorundur. Bu işlerde gürültü düzeyi mevzuatta öngörülen sınır değerleri aşmakta, 100-110 desibel değerine kadar çıkabilmektedir. Tanıda öykü ve odyometrik muayene önemlidir. Odyogramda 4000 Hertz düzeyindeki işitme kaybı (akustik çentik) görüntüsü tipiktir ve diğer nedenlerle (özellikle yaşlanmaya bağlı fizyolojik işitme kaybı, presbiakuzi) meydana gelen işitme kayıplarından ayırmada da yararlıdır. İşitme kaybı iç kulaktaki hücrelerin tahribi sonucu oluştuğu için geri döndürülemez, tedavi ile düzelmesi söz konusu değildir. Bu nedenle korunma ve erken tanı büyük önem taşımaktadır. Erken tanı için yapılması gereken, aralıklarla odyometrik muayenedir. Bu şekilde 4000 Hertz düzeyindeki kayıp saptandığında, kişide gürültüye bağlı işitme kaybının başladığı anlaşılır. Bu durumda kişinin gürültü maruziyeti önlenirse, işitme kaybının ilerlemesinin önüne geçilmiş olur. Böylece işitme kaybının ilerlemesi önlenir ve kişi yaşamını normal şekilde sürdürebilir. Kaynağa yönelik önlemler Korunma bakımından iş yerinde gürültüyü azaltıcı uygulamalar yapılmalıdır. Gürültü meydana getiren makinelerin sayısının azaltılması, makinelerin bakım ve ayarlarının düzenli olarak yapılması, çevrenin gürültüyü yansıtmayacak, aksine gürültüyü absorbe edecek malzeme (kalın perde vb.) ile kaplanması, gürültüye neden olan makinelerin kapatılması veya duvar, perde vb. düzeneklerle iş yerinin diğer bölümlerinden ayrılması gibi teknik uygulamalar yapılabilir. Kişisel koruyucu uygulamaları Gürültülü ortamdaki çalışma süresinin azaltılmasıda koruyucu uygulamalar arasındadır. İş yerinde izin verilen ses düzeyi en çok 85-90 desibel olabilir, bu düzey günde 8 saatlik çalışma için izin verilen sınır değerdir. Bu düzeyin üzerindeki her üç desibel artış karşılığında çalışma süresinin yarıya indirilmesi gerekir. Buna “üç desibel kuralı” denir. Örneğin 85 db ses olan ortamda 8 saat süre ile çalışmaya Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7 Çalışma Ortamı Gözetimi izin veriliyorsa, ses düzeyi 88 db olduğunda çalışma yani maruziyet süresi 4 saate, ses düzeyi 91 db olduğunda 2 saate indirilmelidir. Aydınlatmanın doğrudan işlem üzerine yapılmaması, çevrenin ve duvarların aydınlatılması suretiyle ortam aydınlatmasının sağlanması daha uygun olmaktadır. Bunlara ek olarak gerektiğinde kulak koruyucuları da kullanılabilir. Bunlardan kulak kanalına sokulan tıkaçlar sesin algılanmasını 20-30 desibel kadar azaltır. Kulak manşonları daha yüksek (40-50 desibel dolayında) koruyuculuk sağlar. Ancak kulak koruyucularının kullanımında süreklilik çok önemlidir. Kulaklık kullanımına çok kısa sürelerle (bir günde 45 dakika) ara verildiğinde koruyuculuk yarı düzeyine inmektedir. Kulaklık kullanımı ile ilgili bir diğer nokta da kulaklığın ilk kullanılacak koruyucu yöntem olmadığıdır. Öncelikle iş yeri ortamında gürültü düzeyini azaltacak teknik korunma önlemleri alınmalı, daha sonra gerekirse kulaklık kullanımına başvurulmalıdır. Tıbbi yaklaşımlar İşe giriş muayenesi, aralıklı kontrol muayenesi ve sağlık eğitimi yer alır. Işe giriş muayenesinde kulakla ilgili problemi olanlar ve hipertansifler belirlenerek gürültülü işte çalışmaları önlenebilir. Korunmada; tıbbi yaklaşım olarak en önemli konu aralıklarla yapılacak odyolojik muayenelerdir. Bu şekilde işitme kaybı erken dönemde saptanır ve alınacak önlemlerle ilerlemesi önlenebilir. Sağlık eğitimi hem işçilere, hem işverene yönelik olmalıdır. İşveren iş yerinde gürültü kontrolü bakımından alınması gerekli önlemler ve yasal sorumlulukları konusunda bilgilendirilmelidir. İşçilerde kulak koruyucuları kullanma konusunda bilgilendirilmelidir. Gürültüye bağlı işitme kaybı, Meslek Hastalıkları Listesinin E grubunda yer almaktadır. Gürültü zaralarının meslek hastalığı sayılabilmesi için gürültülü işte en az 2 yıl, gürültü şiddetinin sürekli olarak 85 db in üzerinde olduğu işlerde en az 30 gün çalışmış olmak gerektiği belirtilmektedir. Aydınlatma Çalışılan ortamın aydınlatma düzeyinin insanların rahat çalışmasına olanak verecek şekilde olması gereklidir. Değişik ortamlardaki aydınlatma düzeylerinin ne kadar olması gerektiğine ilgili tüzüklerde işaret edilmiştir. Genel olarak çalışılan ortamların aydınlatma düzeylerinin 200-300 lüks düzeyinde olması yeterlidir. Doğrudan işin yürütümü ile ilgili olmayan depo, ambar, koridor gibi yerlerde 40-50 lüks düzeyi yeterli olurken, daha ince işlemlerin yapıldığı ortamlarda 1000-2000 lüks düzeyinde aydınlatma gerekebilir. Aydınlatmanın doğrudan işlem üzerine yapılmaması, çevrenin ve duvarların aydınlatılması suretiyle ortam aydınlatmasının sağlanması daha uygun olmaktadır. Aydınlatmanın yeterli olmadığı iş yerlerinde iş kazası riski yüksektir. Radyasyon (ışıma) Bir kaynaktan çevreye olan ışıma elektromanyetik ışıma veya parçacık ışıması şeklinde olabilir. Elektromanyetik radyasyon bölümünde, görülen ışık çok dar (dalga boyu 400 ile 700 nanometre arası) bir bölümü kapsamaktadır. Elektromanyetik radyasyon spektrumunda 700 nanometreden daha uzun dalga Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8 Çalışma Ortamı Gözetimi boyu olan bölümde kırmızı ötesi (infrared) ışınlar, mikrodalga ve radyo dalgaları yer almaktadır. Kısa dalga boylu bölümde ise mor ötesi (ultraviyole) ışınlar ile gama ve röntgen ışınları (x ışınları) vardır. Genel vücut titreşiminde en çok intervertebral disklerde, el-kol titreşiminde de parmak eklemlerinde erken dejenerasyon meydana gelir. Kızıl ötesi ışınlar yapay olarak oluşturulabileceği gibi katı maddelerin eritilmesi sırasında da meydana gelirler. İnsan sağlığı bakımından önemleri, temas ettikleri dokularda ısı artışına neden olmalarına bağlıdır. Cam işçilerinde genç yaşlarda görülen katarakt (cam üfleyici kataraktı glass blower’s cataract) kırmızı ötesi ışınların etkisi ile meydana gelmektedir. Mor ötesi ışınlar (Ultraviole radyasyon) ise yüzeyel dokularda irritasyona neden olurlar. Kaynak işçilerinde görülen konjonktivit ve keratit de, ultraviole ışınların etkisinin sonucudur. ultraviole ışınların bir bölümü, açık havada çalışan çiftçi, balıkçı, denizci gibi meslek çalışanlarında deri irritasyonu ve yanıklara yol açar. Elektromanyetik radyasyonun dalga boyu ile ışının enerjisi arasında ters bir ilişki vardır, dalga boyu kısaldıkça ışının enerjisi artar. Enerjisi daha yüksek olan gama ve röntgen ışınları, ulaştıkları dokularda iyonlaşmaya yol açarlar (iyonizan radyasyon). Partiküler radyasyon türleri olan alfa ve beta parçacıkları da dokularda iyonlaşmaya yol açma özelliğine sahiptir. Bu etki sonucunda dokularda harabiyet, hücrelerde kromozom değişikliği sonucu, genetik bozukluklar ve malign hastalıklar meydana gelebilir. Titreşim (vibrasyon) Sürekli çalışan cihazlar titreşim oluştururlar. Titreşim oluşturan cihazlarla insan vücudunun temas etmesi sonucu da, titreşim insan vücuduna aktarılır. Temasın şekline göre titreşim yerel (lokal) veya genel olabilir. Yerel titreşim (matkap, çekiç vb.) bazı el aletlerinin kullanılması sonucu el ve kollarda görülür. Genel vücut titreşimi (whole body vibration) ise bütün vücudun çalışan motorla teması sonucu görülür. Uçak ve gemi personeli, kamyon, traktör, buldozer vb. araçların sürücüleri bu tür titreşime maruz kalırlar. Titreşimin sağlık etkisi eklem yüzeylerinde meydana getirdiği dejenerasyona bağlıdır. Genel vücut titreşiminde en çok intervertebral disklerde, el-kol titreşiminde de parmak eklemlerinde erken dejenerasyon meydana gelir. Bunun sonucu olarak kas-iskelet sistemi ile ilgili ağrılı tablolar ortaya çıkar. El-kol titreşiminin özel bir etkisi de beyaz parmak veya ölü parmak (white finger, dead finger) adı verilen bir tablodur. Titreşim etkisi sonucu el parmaklarında vazomotor bozukluk oluşur ve parmaklarda renk değişikliği, beyazlaşma görülür. Soğuk temasında daha belirgin hâle gelen bu durumda el parmaklarında soğuma ve ağrı olur. Yüksek yerlerde atmosfer basıncı ile birlikte parsiyel oksijen basıncı da düşük olur ve hipoksi oluşur. Basınç Bazı iş türlerinde yüksek veya düşük atmosfer basıncı altında çalışma söz konusu olabilir. Yüksek basınç özellikle su altı işlerinde ve tünel yapımında sorundur. Su altında her 10 metre derinlikte basınç 1 atmosfer artar. Dalgıçlar, balıkçılar ve özellikle de sünger avcıları su altında çalışmak durumunda olan kişilerdir. Tünel vb. yer altı çalışmalarında da tavandan olabilecek sızıntıları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9 Çalışma Ortamı Gözetimi önlemek amacı ile iç ortamın basıncı artırılır. Yüksek basınç maruziyeti en çok sünger avcılarında görüldüğü için sağlık etkisi olarak bilinen tablo da vurgun olayıdır. Vurgun, havanın bileşiminde bulunan azot gazının yüksek basınç altında kanda fazla miktarda çözünmesi ve ani olarak su üstüne çıkılması durumunda basınç azalınca, kanda çözünmüş olan azotun tekrar gaz formuna dönüşmesi sonucu oluşur. Bu durumda hava embolisi meydana gelir. Kalp, beyin, böbrek gibi yaşamsal önemi olan organlara kan ulaştırılamaması sonucu ölüm meydana gelebilir. Daha hafif tablolarda öncelikle ekstremite uçlarında dolaşım bozukluğu sonucu anoksi belirtileri görülür. Bunlar ekstremite uçlarında ve karında ağrı ile kendini gösterir. Vurgun meydana geldikten sonra yapılması gereken, kişinin tekrar basınçlı ortama (su altına) gönderilmesi ve sonra yavaş bir tempo ile su üstüne çıkarılmasıdır. Aslında dalgıç veya sünger avcısının su üstüne yavaş olarak (her 20 metrede birkaç dakika dinlenerek) çıkarılması ile tablonun meydana gelmesi önlenebilir. Düşük atmosfer basıncı ise yüksek rakımlı yerlerde olur. Yüksek yerlerde atmosfer basıncı ile birlikte parsiyel oksijen basıncı da düşük olur ve hipoksi oluşur. Sürekli olarak yüksek rakımlı yerlerde yaşayanlarda zaman içinde eritrosit kütlesi artar, polisitemi meydana gelir ve bu yolla anoksinin etkileri ortadan kaldırılmaya çalışılır. Ancak ani olarak yüksek irtifaya çıkan kişilerde polisitemi hemen meydana gelemeyeceği için anoksi belirtileri görülür. Deniz seviyesinden 2400 metre yükseğe çıkıldığında arterdeki hemoglobin oksijen saturasyonu %90’ın altına düşer ve hipoksi belirtileri ortaya çıkar. Bu belirtiler birkaç gün aynı yükseklikte kalarak dinlenme sonucunda kaybolur. Bu tablo kabin basıncı kontrolü olmayan uçaklarda veya dağlara tırmanma sırasında meydana gelebilir. Serebral veya koroner kan dolaşımı ile ilgili sorunları olanlarda, kronik solunum sistemi rahatsızlığı olanlarda belirtiler daha erken ortaya çıkar ve daha ağır seyreder. Tablonun önüne geçmek bakımından, alışkın olmayan kişilerin dağlara tırmanma sırasında yavaş olarak (günde 350 metre) yükselmeleri önerilir. Kimyasal Faktörler İş yerlerinde en sık karşılaşılan faktörler fiziksel faktörler olmakla birlikte sayıca en kalabalık olan grup kimyasal faktörlerdir. Günümüz sanayiinde kullanılan kimyasal maddelerin toplam sayısının 500-600 bin dolayında olduğu tahmin edilmektedir. Bu sayının 50-60 bin kadarı sık olarak kullanılmaktadır. Her yıl da çok sayıda yeni madde çalışma hayatına girmektedir. Kimyasal maddelerin başlıcaları şu şekildedir. Metaller Demir, kurşun, alüminyum, civa, krom, nikel, kadmiyum vb. çok sayıda metal, sanayide değişik yerlerde kullanılmaktadır. Bu metallerin bazıları (kurşun, civa, kadmiyum vb.) vücutta değişik organlarda birikerek zehirlenme tablolarına yol açarlar. Bazıları da (krom, nikel, kadmiyum vs.) kanserojen özelliğe sahiptir. Çözücüler (Solventler): Sanayide en çok kullanılan maddeler arasındadır. Aslında çözücü amaçla en çok kullanılan madde su olmakla birlikte sanayide Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10 Çalışma Ortamı Gözetimi solvent kullanımı söz konusu olduğunda genellikle petrol ürünleri olan organik çözücüler ifade edilir. Başlıca örnekleri benzen ve türevleri, eter, formaldehit, alkoller, triklor etilen, hekzan gibi maddelerdir. Bu maddelerin çoğu merkezi ve periferik sinir sistemi üzerinde etkilidir. Ayrıca bazılarının (triklor etilen, toluen vb.) bağımlılık yapıcı etkisi vardır. Benzen ise karsinojenik özelliğe sahiptir. Gazlar Gazlar genellikle birtakım işlemler sırasında ortaya çıkarlar. Sağlık etkileri bakımından gazlar üç ana grupta ele alınır: Vücuda girişi başlıca solunum ve deri yolu ile olmakla birlikte, kaza sonucu veya intihar amaçlı olarak içilmesi sonucu sindirim kanalından da giriş olabilir. Basit boğucu gazlar: Bunlar vücutta herhangi bir kimyasal tepkimeye girmeyen inert gazlardır. Örnekleri arasında karbondioksit, metan, azot vb. sayılabilir. Basit boğucu gazların sağlık açısından tehlikesi ortamdaki miktarına bağlıdır. Solunan havanın büyük bir bölümünü bu gazlar işgal ettiğinde, havadaki oksijen miktarı yetersiz hâle gelir ve hipoksiye yol açar. Örneğin bir ortamda havanın üçte birlik bölümü bir inert gaz tarafından kapsanmış olsa, havadaki oksijen miktarı yüzde 20 düzeyinden yüzde 14’e iner. Solunan havadaki yüzde 14’lük oksijen düzeyi tolere edilebecek en düşük miktardır. Havadaki oksijen miktarı daha düşük düzeylere indiğinde anoksi belirtileri ortaya çıkar. Kimyasal boğucu gazlar: Basit boğucu gazların aksine kimyasal boğucu gazlar, vücutta kimyasal tepkimelere girerek hücre düzeyinde oksijenlenmeyi bozarlar ve böylece hücre ölümüne yol açarlar. Bu grup gazların en çok bilinen örneği karbon monoksitdir. Hidrojen sülfür ve hidrojen siyanür de kimyasal boğucu gazlardandır. İrritan gazlar: Bu tür gazlar da deri ve mukozalarda irritan etkiye sahiptirler. İrritan etki, gazın su ile birleşmesi sonucunda asit ya da alkali bileşik oluşturmasına basğlıdır. Kükürt dioksit, azot oksitleri, amonyak, savaş gazı olarak kullanılmış olan fosgen, Hindistan’daki Bhopal kazasında çok sayıda ölümlere yol açmış olan metil izosiyanat irritan gazların örnekleridir. Asit ve alkaliler: Sanayide çeşitli işlerde asit ve alkali maddeler kulanılmaktadır. Bu asit ve alkali maddeler çoğunlukla konsantre formda kullanılırlar. Sağlık yönünden başlıca riski yakıcı etkileri olmasıdır. Temas hâlinde giysilerde ve vücutta yanıklara neden olur. Buharlaşmaları hâlinde mukozalar üzerinde irritan etki yaparlar. Kaza sonucu içilmeleri hâlinde ise ciddi tehlike oluştururlar. Başlıca örnekleri hidroklorik asit, nitrik asit, sülfürik asit gibi asitlerle, sodyum hidroksit, amonyak gibi alkali maddelerdir. Pestisidler Özellikle tarım sektöründe çalışanlar için önemli bir sağlık tehlikesi oluşturan pestisidler kullanım amaçlarına göre bazı gruplara ayrılırlar. İstenmeyen sinekler ve böcekleri öldürmek amacı ile kullanılanlar insektisid, otlarla mücadele amacı ile kullanılanlar herbisid, fare vb. hayvanlara karşı kullanılanlar rodentisid, mantarlara karşı kullanılanlar ise fungisid olarak adlandırılır. Bu gruplar arasında en çok kullanılanlar insektisidler olup, en yaygın bilinen örnek organik fosforlu bileşiklerdir. Dünyada kullanılan pestisidlerin yüzde 70 kadarı organik fosforlu Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11 Çalışma Ortamı Gözetimi bileşiklerdir. Vücutta asetil kolin esteraz enzimini inhibe eden bu maddeler parasempatomimetik etki göstererek ciddi zehirlenme tablolarına yol açarlar. Vücuda girişi başlıca solunum ve deri yolu ile olmakla birlikte, kaza sonucu veya intihar amaçlı olarak içilmesi sonucu sindirim kanalından da giriş olabilir. Tozlar İş yeri ortamı bir sosyal çevredir. Bu çevrede diğer çalışanlar ve işveren başta olmak üzere değişik kişiler bulunur. Havada asılı durabilen ve büyüklüğü 100 mikrondan daha az olan parçacıklara toz adı verilir. Çalışma hayatı ve insan sağlığı bakımından tozun büyüklüğü (aerodinamik çapı), tozun akciğer alveollerine kadar ulaşması açısından önem taşır. Çapı 10 mikrondan daha fazla olan tozlar solunum yollarına girdikleri hâlde alveollere kadar ulaşamazlar, bronşiyal mokosiliyer sistem tarafından tutulur ve geri atılırlar. Bu büyüklükteki tozlara “inhalable” toz adı verilir. Çapı 10 mikrondan az olan partiküller ise alveollere kadar ulaşabilirler, bu grup tozlara da “respirable” (solunabilir) toz adı verilir. Tozlar kimyasal yapıları bakımından da “inorganik” (demir tozu, silis tozu, kömür tozu vb.) ve “organik” tozlar (pamuk tozu, şeker kamışı tozu, kümes hayvanlarının tüyleri, bazı mikroorganizmalar vb.) olmak üzere iki gruba ayrılır. “Boy / en” oranı (aspect ratio) 3 / l’den daha fazla olan, yani boyu eninin 3 katından daha fazla olan parçacıklar lif (fiber) olarak adlandırılır. Lifsel yapıdaki maddeler doğal (değişik asbest türleri) ve yapay olabilir. Tozlar grubunda ele alınan lifler de solunum yollarından akciğerlere ulaşabilir ve değişik hastalıklara yol açabilirler. Liflere bağlı olarak meydana gelen hastalıklar arasında en çok bilineni asbest liflerinin yol açtığı akciğer fibrozisi (asbestozis) ve akciğer kanseridir. Uzun süreler maruz kalındığı takdirde tozlar çeşitli akciğer hastalıklarına yol açarlar. Ancak tozların sağlık etkileri arasında akciğer ve solunum yolları hastalıkları dışında başka (allerjik, irritan vb.) sorunlar da olabilir. Biyolojik Faktörler Bazı çalışma ortamlarında çeşitli mikroorganizmalar veya parazitler bulunabilir. Bu konu daha çok sağlıkla ilgili iş kollarında sorun olmakla birlikte (dericilik, madencilik, tarım ve hayvancılık işleri gibi) sanayinin bazı alanlarında da mikroorganizmaların bulunması söz konusu olabilir. Bu etkenlere maruziyet sonucu da hepatit, şarbon, tüberküloz, brusellozis, askariazis, ankilostomiazis gibi çeşitli infeksiyon ve parazit hastalıkları meydana gelebilir. Psikososyal Faktörler İş yeri ortamı bir sosyal çevredir. Bu çevrede diğer çalışanlar ve işveren başta olmak üzere değişik kişiler bulunur. Bu kişiler arasındaki ilişkiler, işverenler ve yönetimle olan ilişkiler iş yeri ortamının psikososyal yapısını oluşturur. İnsanlar arasındaki ilişkilerin olumlu olduğu bir iş ortamında çalışmak ve birşeyler üretmek, çalışanın psikososyal sağlığı üzerinde olumlu etkiler yapar. Buna karşılık ilişkilerin iyi olmadığı bir çalışma ortamı kişinin sağlığını olumsuz etkiler. Bazen de işin niteliğinden kaynaklanan bazı psikolojik konular olabilir. Örneğin montaj sanayiinde çalışan bir kişi sürekli olarak aynı işi yapmak Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12 Çalışma Ortamı Gözetimi zorundadır. Böyle, monoton ve tekrarlayan işler bazı ruhsal sorunlara yol açabilir. Çok sayıda çalışanın olduğu, fizik olarak da çok büyük olan iş yerlerinde, çalışanların birbirleri ile görüşmeleri, birbirlerini tanımaları güç olur. Bu gibi durumlarda çalışanların birbirlerini tanımaları ve kaynaşmaları bakımından bazı sosyal etkinliklerin yapılması uygun olur. Ergonomik Faktörler Yaşam koşullarının, insanın özelliklerine uygun hâle getirilmesi, şeklinde kısaca ifade edilebilen ergonomi, çalışma hayatı bakımından da çalışma koşullarının insan niteliklerine uygun hâle getirilmesi şeklinde tanımlanabilir. Bazen ergonomi karşılığı olarak “iş ve işçi uyumu” terimi de kullanılabilmektedir. Ancak bu uyumda asıl olan insanın işe uyum sağlaması değil, işin, makine-araç ve gereçlerin, çalışma koşullarının insan niteliklerine uygun hâle getirilmesi olmalıdır. Ergonomik ilkelere yeterince uygulanmıyorsa işin güvenliği azalır, iş kazası olasılığı artar. Ergonomi ilkeleri insanın rahatını ve konforunu sağlamaya yöneliktir. Çalışma hayatı bakımından bu ilkeler iki açıdan önemlidir. Bunlardan birisi iş verimidir. Rahat ve konforlu bir ortamda çalışan bir kişinin iş verimi artar ki, bu nokta üretimin miktarı ve niteliği bakımından önem taşır, ikinci konu ise iş güvenliğidir. Ergonomik ilkelere yeterince uyulmuyorsa işin güvenliği azalır, iş kazası olasılığı artar. Örneğin sürekli ayakta çalışmak durumunda olan bir kişi çabuk yorulacak ve bu nedenle bir yandan dikkati azalacak, diğer taraftan da işini çabuk bitirmek için hızlı çalışmak isteyecektir. Her iki faktör de iş kazası meydana gelmesi bakımından risk oluşturur. Ergonomİk ilkelerin yerine getirilmesi için anatomi, fizyoloji, biyokimya, psikoloji gibi tıp bilimlerinin yanı sıra mühendislik bilimleri, istatistik, antropometri, davranış bilimleri gibi başka bilimlerden de yararlanılması gereklidir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13 Özet Çalışma Ortamı Gözetimi •Çalışma ortamı gözetimi; iş yerlerinde çalışanların maruz kalabilecekleri endüstriyel kirlenmenin İş sağlığı ve güvenliği mevzuatları kapsamında değerlendirlmesidir. İş güvenliği konusunda çalışanların temel görevi, çalışanların iş kazaları ve meslek hastalıklarından korunmasıdır. Bu kapsamda çalışma ortamının gözetimi; İş kazalarıın ve meslek hastalıklarının önlenmesinde etkili bir yöntemdir. Çalışanların sağlık gözetimine ve çalışma ortamının gözetimine ait bütün bilgiler, iş yeri sağlık ve güvenlik birimi veya ortak sağlık ve güvenlik birimince kayıt altına alınır ve belgeler 10 yıl süreyle saklanır. Yükümlülük süresi bu süreyi aşan meslek hastalığı riski bulunan işyerlerinde, belirlenen risklerle ilgili evrakların saklanması yükümlülük süresine kadar uzar. Çalışanın iş yerinden ayrılarak başka bir iş yerinde çalışmaya başlaması hâlinde, yeni işveren çalışanın kişisel sağlık dosyasını ister. Eski işveren, kişisel sağlık dosyasının onaylı bir örneğini gönderir Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14 Ödev Çalışma Ortamı Gözetimi •İş yerinizde ortam ölçümlerin yapılıp-yapılmadığının ve kayıtların saklanmasıyla ilgili çalışma yapılmıştır. Yapılmışsa bunlar kayıt altına alınmış mıdır? Araştırınız. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15 Çalışma Ortamı Gözetimi DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan “bölüm sonu testi” bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Atmosfer kirleticilerinin günde 8 saat maruz kalmak suretiyle uzun süre çalışan işçilerin sağlıklarına zararlı etkisi olmadığı kabul edilen en yüksek konsantrasyonu nedir? a) b) c) d) e) MAK Değeri: (Müsaade edilen azami konsantrasyon) Eşik Sınır Değer (ESD) MGBF TBF Sınır Değer 2. Dalgıçlar, balıkçılar, özellikle sünger avcıları gibi su altı iş yerlerinde ve tünel yapımında çalışanlar ne gibi bir etkiye maruz kalabilirler? a) b) c) d) e) Ergonomi Yüksek basınç maruziyetine Düşük Atmosfer Basıncı Kabin Basıncı Polistemi 3. Genel anlamda yaşam koşullarının insan özelliklerine uygun hâle getirilmesi şeklinde ifade edilen, çalışma hayatında ise, çalışma koşullarının insan niteliklerine uygun hâle getirilmesi şeklinde tanımlanan bilim dalı nedir? a) b) c) d) e) Titreşim Ergonomi Kimya Fizik Spor 4. Yüksek dozda maruz kalındığında hücre ve doku ölümü oluşturan, düşük dozda ise teratojenik, mutajenik ve genetik etkiler ortaya çıkaran iş yeri ortam faktörü nedir? a) b) c) d) e) Basınç Ergonomi İyonizan Radyasyon Titreşim Gürültü Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16 Çalışma Ortamı Gözetimi 5. İş yeri havasında var olup, günde 8 saat veya haftada 40 saat çalışma süresi içinde maruz kalındığında tüm işçilerin sağlığına zarar vermediği kabul edilen değer hangisidir? a) b) c) d) e) MAK Değeri: (Müsaade edilen azami konsantrasyon) Sınır Değer Eşik Sınır Değer (ESD) MGBF TBF 6. Parmaklarda vazo motor bozukluk oluşturup, sonuçta renk değişikliği ve beyazlaşma ile ortaya çıkan, beyaz parmak veya ölü parmak adı verilen tabloyu ortaya çıkaran iş yeri ortam faktörü hangisidir? a) b) c) d) e) Gürültü Titreşim Vurgun Ergonomi Basınç 7. Çalışanların sağlık gözetimine ve çalışma ortamının gözetimine ait bütün bilgiler, iş yeri sağlık ve güvenlik birimi veya ortak sağlık ve güvenlik birimince kayıt altına alınır ve belgeler kaç yıl süreyle saklanır? a) b) c) d) e) 40 5 15 12 2 8. Havada asılı durabilen ve büyüklüğü 100 mikrondan daha az olan parçacıklara ne ad verilir? a) b) c) d) e) Bakteri Toz Kum Parçacık Slikoz 9. Aşağıdakilerden hangisi fiziksel faktörlerden değildir? a) b) c) d) e) a)Sıcak Basınç Titreşim Gürültü Gazlar Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17 Çalışma Ortamı Gözetimi 10. Gürültü zararlarının meslek hastalığı sayılabilmesi için gürültülü işlerde en az kaç yıl ve gürültü şiddetinin sürekli kaç db üzerinde olması gerekmektedir? a) b) c) d) e) 2 yıl / 85 db 1 yıl / 85 db 10 yıl / 80 db 2 yıl / 80 db 1 yıl / 80 db Cevap Anahtarı 1.A, 2.B, 3.B, 4.C, 5.C, 6.B, 7.C, 8.B, 9.E, 10.A Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18 Çalışma Ortamı Gözetimi YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Aijo, S. T. (1996). “The Theoretical and Philosophical Underpinnings of Relationship Marketing Environmental Factors Behind the Changing Marketing Paradigm”. Europen Journal of Marketing, Vol:30(No:2), ss:8-18s.12-13). Al-Shuridah, O. M. (2005). Customer Intention as the Key to Successful CRM Implementation: Emprical Insight from an SEM Application, Southern Illinois University at Carbondale. (Phd) UMI. Buttle, F. (2009). Consumer Relationship Management, Concepts and Technologies, Oxford:Butterworh-Heinemann, Chaston, I. B. B. Smith E. S. (2000). “Organizational Learning Style and Competences a Comperative Investigation of Relationship Transactionally UK Manufacturing Firms”. Europen Journal of Marketing, Vol:34(5/6), ss:625-640-s.626). Colgate, M. ve Alexander, N. (1998). “Bank, Retailers and Their Customers: A Relationship Marketing Perspective”. International Journal of Bank Marketing, Vol:16,(4), ss:144-152-s.144). Demirel, Y. (2007). Müşteri İlişkileri Yönetimi, 2. Baskı, İstanbul:IO Kültür Sanat Yayıncılık. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
© Copyright 2024 Paperzz