TT.1:Layout 1 06.03.2015 18:37 Page 1 “Önümüzdeki 2-3 yıl zorlu” İnovasyon Haftası İzmir’de başlıyor Anadolu Isuzu Pazarlama ve Satış Direktörü A. Fatih Tamay; “Türkiyeʼde, toplu ulaşım stratejisinin belirlenmesi gerekiyor. O yüzden taşlar yerine oturmuyor. Bu durum hepimize zorluk çıkarıyor...” 4-5’DE Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından 4. kez düzenlenecek “Türkiye İnovasyon Haftası” 19 Martʼta başlıyor... 2015 Türkiye İnovasyon Haftası etkinlikleri, 19-20 Mart tarihlerinde Ege İhracatçı Birlikleriʼnin ev sahipliğinde İzmirFuarıʼnda başlayacak... Etkinlikleri kapsamında, inovasyon, teknoloji, tasarım, internet, akıllı kentler, sinema, iş dünyası, kariyer başlıkları altında toplantılar yapılacak... Kazanca gider. Yüksek verimli ve uzun ömürlü Conecto, ekonomik yakıt tüketimi ve kalitesiyle kazanca gitmenin en kolay yolu. www.mercedes-benz.com.tr 9 MART 2015 ● YIL: 9 ● SAYI: 448 Fiyatı: 1 TL. (KDV dahil) www.kenticitoplutasima.com.tr TOPLU TAŞIMADA ORTAK STANDARTLAR NİYE OLUŞTURULMUYOR? Kimliksiz taşımacı! Dünyada yeniden yapılandırılarak öne çıkan toplu taşıma, bizde standartları belirlenmiş yasal düzenlemeden yoksun, kimliksiz hizmetler arasında yer alıyor. Hükümetin kararsızlığı standartların belirlenmesini engelliyor... Dünya nüfusunun kentlerde yoğunlaşmasıyla yeniden yapılandırılan kentleşme algısında toplu ulaşım hizmetleri herkes için sürdürülebilir, konfor ve kalitede verilecek bir toplu ulaşım esaslarını öne çıkardı. Yapılanmaların bu mantıkla ve evrensel normlarda şekillendirilmesi, ulaşım hizmetlerinin insana dönük olmasına da zemin hazırladı... Kentkart EURIPIDES Yönetim Kurulu’da ilk Türk şirketi oldu Kentkart, Avrupaʼnın en prestijli iş platformlarından EUREKAʼnın alt çalışma kümesi EURIPIDES Yönetim Kuruluʼnda ilk Türk şirketi gururunu yaşıyor... Ortaya konulan bu yeni yapılanmaya uygun ülkemizde de önemli bir dönüşüm yaşanıyor. Kaçınılmaz, yeni üretim ilişkilerinin belirlediği değişimle nüfusun kentlerde yoğunlaştırılması, biz de var olan yeni taşımacılığa bakışı da değiştirdi. Belediyelerin otorite olduğu sahada evrensel anlayışa uymayan uygulamaların olması sorun yaratıyor... Kentkart A.Ş. Yazılım Müdürü Burak Aydın; “Şirketimiz bu yeni oluşum ile AT&S, CASSIDIAN, CEA, Continental, Gemalto, Philips, NXP, Seat, ST Microelectronics, VTT, Thales gibi dünya devleri ile proje ve iş yapma fırsatı sağlayan ekosistemin anahtar oyuncularından birisi olma unvanı kazanmıştır” dedi. Aydın; “Türkiye ve TÜBİTAKʼı temsil ettiği bu üst düzey grupta Yönetim Kurulu Üyeliği görevini alan Kentkart, yeni Avrupa projeleri almasını sağlamakla kalmayacak Türkiyeʼden gelecek projelerde de karar verici bir rol oynayacaktır” diye konuştu. Karsan körüklü Şanlıurfa’da Mevcut yetkilerini, özel taşımacıları öne çıkarıp toplu taşıma hizmetini onlara yükleyerek kullanan belediyelerin uygulamaları, her ilde farklı yapılanmaya dönüştü. Hükümetin genel çerçeveleri çizen, evrensel algılara uygun kararlı esaslar koymaması taşımada zafiyet gösterip, tanımsız ve kimliksiz özel taşımacı oluşmasına neden oluyor... 4. EURASIA RAIL GÖZ KAMAŞTIRDI Eurasia Rail Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler, Altyapı ve Lojistik Fuarı, eş zamanlı konferans ve seminerlerle İstanbul Fuar Merkeziʼnde düzenlendi... Bu yıl 4. kez düzenlenen fuara, Ulaştırma Bakanlığı, TCDD, Tüvasaş, Tüdemsaş, Tülomsaş, Aselsan, Durmazlar, Alstrom, Bombardıer, Siemens, Thales, ZF gibi kuruluşlarla birlikte 25 ülkeden 300 firma en son teknolojileriyle katıldılar. Ayrıca, Almanya, Çek Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti, Fransa, İngiltere, İtalya, Polonya, Romanya ve Rusya Federasyonu da milli katılım gerçekleştirdi... Karsan, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesiʼne Euro5 EEV motor emisyonlu 2 adet 18 m. körüklü otobüs teslim etti. Teslimatı Karsan Kamu Satışları Müdürü Adem Ali Metin, Satış Sonrası Hizmetler Yöneticisi Şafak Demirel Ulaşım Daire Başkanı Hüseyin Alagözʼe yaptı... Başkan Soydaş sağlığına kavuşuyor Bir süredir geçirdiği önemli bir ameliyat sonrası tedavisi sürdürülen Öztaş Ulaşım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı M. Cemal Soydaşʼın hızlı biçimde iyileşme sürecine girmesi, camiayı sevindirdi... Öztaş Ulaşım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı M. Cemal Soydaş, camianın gösterdiği ilgiye teşekkür etti. “Allahʼa şükür iyiyim. Esnaf arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum” dedi. Gazete olarak biz de kendisine geç miş olsun diyoruz... Ülkemizin demiryolu ve hafif raylı sistemler yatırımlarını arttırarak ilerlemesi, uluslararası devlerin ülkemize yönelmesini sağlarken, komşu ve çevre ülkelere de rol model haline geldi. Düzenlenen fuarlarda Demiryolu Sanayimiz her geçen gün geliştiğini izleyen katılımcılar fuardan memnun kaldı... Elektrikli Temsa için imza atıldı Ülkemizin iki yerli dev şirketi ASELSAN ve TEMSA yüzde 100 yerli üretim olacak “Elektrikli Otobüs”ü geliştirme projelerinde işbirliğine yönelik anlaşmayı imzaladı... 7’DE İsmail YÜKSEL Onur ORHON M. Şevket ERTURAN BAŞYAZI ARA DURAK GÖZLEM KANUNU BEKLERKEN... EURASIA RAIL... BİR DE BU YOLU DENEYİN... 2 2 3 Global yapılanmanın getirdiği yeni yapıda ulaşım olgusu, tüm modların ortak ve birbirlerine entegre çalışmalarını gerekli kılarken, eski anlayışla gelişmeleri ele alan otorite, yeni standartların oluşmasını engelliyor. Düzenlemenin yerel yönetimle yapılabileceği fikri, işin içine politikanın katılmasıyla başarısızlığa neden olup sistemi yok sayıyor... Gelişmeler, netleşmenin ve buna bağlı genel taşıma standartlarının belirlenmesini zorunlu kılıyor. Mutlaka, toplu taşımanın sınırları ve buna uygun stratejisinin belirlenmesi gerekiyor. Üreticilerin hem fikir oldukları temel öncelik ise; “Toplu taşımanın ileriye dönük en az 10 yıllık kent stratejisiyle belirlenip ülke geneline dönüştürülmesi” şeklinde... Genele örnek olması açısından İstanbulʼu işaret eden uzmanlar; 5 özel şirketin birleşip, dev bir şirket haline gelmesini ve bunun yolunun ise otoritenin strateji saptamasından geçtiğini belirtiyorlar. Kimliksiz, yasal destekten yoksun bir sistem yerine ortak, üst standartları belirlenmiş özel taşımacı tanımı üzerine kurulması çağrısında ısrar ediyorlar... İnsan odaklı kentler önemli hale geldi “İnsan Odaklı Şehirler”, yüksek kaliteli toplu ulaşım, yürünebilir, bisiklete binilebilir bölgeler içeren bağlantılı kentler için kılavuz özelliğinde... 3’DE TT.2:Layout 1 06.03.2015 18:40 Page 1 2 SEKTÖRÜN NABZI 9 MART 2015 Çehremiz değişiyor! Kanal İstanbul, Marmaray, İstanbulʼa 3. Havalimanı, İstanbulʼa 3. Köprü, 3 Katlı Büyük İstanbul Tüneli Projesi ve raylı sistemler, yeni tüneller ve yollar ile Türkiyeʼnin yeni yüzü ortaya çıkıyor... LAŞTIRMA, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, son 13 yılda 260 Milyar TL. ’nin üzerinde yatırımla büyük projeleri hayata geçirdi. Kanal İstanbul, Marmaray, İstanbul’a 3. Havalimanı, İstanbul’a 3. Köprü, İstanbul-İzmir Otoyolu, Kars-BaküTiflis Demiryolu Hattı bunlardan en önemlileri. Ayrıca, karayollarında da bu yıl, aralarında Gebze-Orhangazi-İzmir (İzmit Körfez Geçişi ve Bağlantı Yolları Dahil) Otoyolu'nun da yer aldığı 9.5 Milyar TL. yatırım bedelli 72 büyük proje tamamlanarak hizmete alınacak. 4.1 Milyar TL. yatırım bedelli 23 büyük projenin ise temeli atılacak. İkizdere-İspir yolu üzerindeki Ovit Tüneli bittiginde, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en uzun, dünyanın da 2. en uzun çift tüp tüneli olacak. Ovit Tüneli’nde her biri 14.7 km. olmak üzere 2 tüpten oluşan yaklaşık 30 km.'lik tünel inşa edilecek. Tünelin 2016’nın ilk çeyreğinde trafiğe açılması hedefleniyor. U ÇANAKKALE Lapseki-Gelibolu arasında yapılması planlanan Çanakkale Boğaz Köprüsü’nün ihalesine de bu yıl çıkılması öngörülüyor. İstanbul üzerindeki yükü alıp, Çanakkale üzerinden Avrupa’ya taşıyacak yeni bir proje üzerinde de çalışmalar sürüyor. Çanakkale Köprüsü, 2 Bin 23 m. orta açıklık, toplam 3 Bin 623 m. uzunluğuyla dünyanın en uzun asma köprüsü olacak. Demiryolu hattının da geçeceği projenin çalışmaları devam ediyor. Çanakkale Köprüsü üzerinden geçirilmesi plan lanan demiryolu hattının taşımacılık maliyetlerini de düşürmesi bekleniyor. Söz konusu proje yap-işletdevret modeli ile gerşeçleşecek. Geçen yıl 5.1 Milyar TL. yatırımın yapıldığı demiryollarında, bu yıl yatırım tutarı 9 Milyar TL.’yi bulacak. Demiryolunda, özellikle yüksek hızlı trende 2014’te dünyada adından sıkça söz edilen ülkelerden biri olan Türkiye’de, Ankara-İstanbul ve Konya-İstanbul yüksek hızlı trenle birbirine bağlandı. Türkiye ile Gürcistan, Azerbaycan ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri arasındaki kesintisiz demiryolu bağ lantısını sağlayarak tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması, ülkeler arası ekonomik ve kültürel işbirliğinin geliştirilmesi amaçlarıyla yapılacak Kars-Bakü-Tiflis Demiryolu Hattı ’nın ise bu yıl sonunda tamamlanması hedefleniyor. Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı Banliyö Hattı ’nın iyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi İnşaatının tamamlanmasıyla, trenler saatte 30 km. yerine saatte 140 km. hızla gidecek. 2014 yılında 1.1 Milyar TL. yatırımın yapıldığı havayolu sektöründe, Türkiye’nin ilk deniz üzerine yapılan havalimanı olan OrduGiresun ile Hakkari havalimanlarının bu yıl açılışının gerçekleştirilmesi planlanıyor. İLK YERLİ UÇAK 2023 yılına ait en önemli hedeflerden birisi olan bölgesel uçak imalatı için de çalışmalar sürüyor. Geçen yıl fırlatılanTürksat 4A uydusu televizyon kanallarında hem görüntü, hem de kanal sayısı açısın- dan önemli rahatlama sağladı. Bu yıl haziran ayında uzaya fırlatılacak Türksat 4B uydusu ise internet erişimi için kullanılacak. Böylece hem internet kapasitesi artacak hem de fiyatları ucuzlayacak. Türk mühendislerinin de yapımında görev alacağı Türkiye’nin ilk yerli uydusu Türksat 6A ile ilgili çalışmalar da başladı. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ), ASELSAN tarafından, Kazan’da kurulan Uydu Entegrasyon ve Test Merkezi’nde üretimi gerçekleştirilecek uydunun, 2019’da fırlatması hedefleniyor. Yüzde 25’i yerli olmak kaydıyla da Türksat 5A uydusunun üretimi için çalışmalar devam ediyor. ...VE 4G İHALESİ Daha hızlı veri trafiği ve çözünürlüğü biraz daha yükseltmek amacıyla yıl sonuna kadar 4G’ye geçilmesi hedefleniyor. Bu kapsamda 4G’ye geçiş öncesinde yerli teknolojinin geliştirilmesi çalışmalarına başlandı. Söz konusu yerli teknolojinin geliştirilmesi için aralarında ASELSAN, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Netaş gibi kurum ve kuruluşlara görev verildi. 3G’den 4-5 kat daha hızlı olan 4G teknolojisine geçiş için ihalenin bu yıl yapılması amaçlanıyor... İSMAİL YÜKSEL BAŞYAZI Kanunu beklerken Ö ZEL Halk Otobüsü taşımacısı esnaf yoğun çalışma temposu içinde olan TBMM gündeminde kendisi ile ilgili yasa düzenlemesinin ne zaman ele alınacağı soruyla karşı karşıya umutla beklemektedir. Son açıklamalara göre TBMM genel seçimler nedeniyle 5 Nisan tarihinde çalışmalarını tamamlayıp, tatile girecektir. Bu tatil öncesinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından teklif edilen yasal düzenleme ile ücretsiz yolculuklara tahsis yapılmasının kanunlaşması önemli bir süreci tamamlayacaktır. Geçirdiğimiz hafta içerisinde Ankara’da görüştüğümüz hem iktidar partisi milletvekilleri, hem de arkadaşlarımızın görüştüğü bakanlık yetkilileri kanunun tatilden önce çıkarılacağı mesajı vermektedir. Bu kanun Özel Halk Otobüsleri açısından son derece önemlidir. Bir anlamda yaklaşık bir yıldır ücretsiz taşınan yolculukların son bulması demektir. Diğer açıdan bakıldığında da özel halk otobüsleriyle ilgili ilk kez doğrudan bir kanun düzenlemesi yapılmasıdır. Gelecek bu düzenleme üzerine yapılanacaktır. Bu noktaya birleşik hareket, aynı hedefe ulaşma amacı gibi ortak paydalar üzerinden varılmıştır. Bütünlük imajı karar vericilerin konuya doğru yaklaşımını getirmiştir. Buradan bakıldığında da dikkati çeken bir başarı sağlanmıştır. Şimdi bu gelişimi öyle ya da böyle kişiler üzerinden öne çıkarmak çok doğru bir tercih olmamalıdır. Bu bütünlüğün, birliğin başarısıdır. Diğer alanlarda da benzer eylemler aynı sonucu yaratmayı kolaylaştıracaktır. Onun için kurumlarımıza sahip çıkmalı, onları geliştirmeli, donatmalı ve güçlendirmeliyiz. Sonuç olarak çıkacak kanuni düzenleme taşımacı esnafa soluk aldırmakla kalmayacak, geleceğini inşa etmede en büyük rehber olacaktır. Olaya lütfen bu şekilde odaklanmak üzerinde düşünelim... ONUR ORHON [email protected] ARA DURAK Eurasia Rail... İ 5 yılda 13 Bolu Tüneli TCDD eski Genel Müdürü Kahraman, gerçekleştirilen projelerden dolayı görevi çok mutlu bıraktığını ve gelecekte de yeni arkadaşların güzel şeyler yapacağını söyledi... CDD’nin eski Genel Müdürü SüT leyman Karaman, göreve başlarken en büyük hayalinin İstanbul-Ankara Yüksek Hızlı Tren (YHT) projesini hayata geçirmek olduğunu hatırlatarak; “Bu, en önemli hedefim ve ha yalimdi. Çok zorluk çektik ama başardık. YHT sayesinde hem Türkiye’de projecilik öğrenildi, hem de yabancılar deprem bölgesinde proje yapmayı başardı. 3 km.'lik Bolu Tüneli 15 yılda yapıldı, biz, 5 yılda 40 km. tünel yaptık, tarihe geçtik” dedi. Göreve geldiğinde “Yüksek Hızlı Tren yapacağız” sözlerine ne demiryolcuların, ne de vatandaşların inandığını söyleyen Karaman, “Bugün geldiğimiz noktada Avrupa’da 6., dünyada 8. YHT ülkesi olduk” dedi. YHT’yi kuşlara bile kabullendirmek zorunda kaldıklarını anlatan Karaman; “Önceleri 120 km. hızla giderken, kuşlar trene çarpıyordu, hız 250-300 km.’ye çıktığında ise çarpmamaya başladı. Proje 6 ay gecikti” dedi. Şu anda Türkiye’de bin 700 km. YHT hattı bulunduğunu hatırlatan Karaman, “2023’e kadar bunun 10 bin km’ye kadar çıkabilmesi için planlar hazır. Ankara-Erzincan demiryolu nu yapabilseydim mutlu olacaktım. İçimde bir ukde olarak kaldı” dedi. STANBUL Fuar Merkezi’nde 5-7 Mart tarihlerinde yapılan EURASIA RAIL fuarını ziyaret ettim. Açılış günü olağanüstü bir ziyaretçi profili vardı. Doğal olarak otobüse yönelik BUSWORLD ve TRANSİST fuarlarıyla bir karşılaştırma yaptım. Açılışta, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı konuşma yaptı. Furda, demiryolu ve hafif raylı sistemlere dönük alt yapı ve lojistik firmalarının katılımı yoğundu. Raylı sistemler, lastik tekerlekli toplu taşıma araçlarına göre daha az esnek olmalarına rağmen çok sayıda firmanın ilgi alanına girmiş göründü. Yurtdışından da çok sayıda firmanın metro, hafif metro, tramvay tasarımları vea bunlarla ilgili alt yapı elemanları fuarı renklendirmişti. Gerek fuar mekanı, gerek ulaşım olanakları açısından İstanbul Fuar Merkezi birden fazla özelliği kapsayarak, katılımcılara çoklu bilgi paylaşama sunuyordu. Üç salonda boş kalan stant görmedim. Otobüs sektörüne yakın ZF Türk, Voith, Safkar, Yazkar, Bozankaya firmalarının yanı sıra İstanbul Ulaşım A.Ş., TCDD stantları da fuarda yer alıyor. Fuarın tanıtımının ve katılımının otobüs fuarlarına nazaran daha başarılı olduğu görülüyor. Fuar süresince gerçekleşen konferans programının konuşmacıları arasında da tanıdık yüzler bulunuyordu. Mesal, Burulaş’tan Levent Fidansoy, İzmir Metro’dan Sönmez Alev, Kayseri Ulaşım A.Ş.’den Feyzullah Gündoğdu bunlardan bir kaçıydı. Demiryolu fuarında elektrikli otobüslerle ilgili bölümlerin de yer alması lastik tekerlekli sistemlerin terk edilemeyeceği anlayışını çok net olarak ortaya koyulduğu gözlendi. Bu yönde, Bozankaya firmasının Malatya’da uyguladığı “Trambus Projesi” ve minimum 200 kilometrenin üzerinde mesafe kat edebileceği ifade edilen “E-bus” projesi incelemeye değer bir başka stand olarak akıllanda yer etti. Aynı şekilde, Skoda firmasının da elektrikli otobüs üzerinde çalışmaları olduğu kataloglarda görüldü. Fuarla birlikte, görülen o ki, çevresel ve ekonomik açıdan geleceğin otobüsünün elektrikli olması kaçınılmaz gibi duruyor. Gerçi teknolojik gelişmeler hergün bir yenilik sunuyor ama bu da çok güzeldi... TT.3:Layout 1 06.03.2015 18:42 Page 1 GÜNDEMİN İÇİNDEN 9 MART 2015 M.ŞEVKET ERTURAN GÖZLEM Bir de bu yolu deneyin... D İnsan odaklı kentler önemli hale geldi “İnsan Odaklı Şehirler”, yüksek kaliteli toplu ulaşım, gelişim ile yürünebilir, bisiklete binilebilir bölgeler içeren birbiriyle bağlantılı kentler için bir kılavuz özelliği taşıyor... U LAŞIM ve kentsel gelişim doğal olarak birbirleriyle bağlantılı iki kavram. Dünyanın en büyük şehirlerinde yaşayanların büyük bir kısmı otomobile sahip olmasa da, şehirler genelde insanların ihtiyaçlarına göre değil, otomobillerin ihtiyaçlarına göre planlanıyor. Meksika’da, kentiçi yolculukların üçte birinden az bir miktarı arabayla yap dığı halde, devlet ulaştırma bütçesinin dörtte üçlük bir kıs mı karayollarına ayrılıyor. Bu durum, çarpık kentleş me, sıkışık ve güvensiz yollar, toplu taşımaya erişimin yetersizliği ve kamusal alan eksikliğigibi durumlara yol açıyor. Özellikle, son dönemde şehirleri arabalar yerine insanların ihtiyaçlarına göre tasarlayan bir takım stratejiler oluşturuluyor. TheCityFix’in 2014 “İnsan Odaklı Şehirler” serisi, kontrollü otomobil kullanımı ile kentsel gelişimin sür dürülebilir ulaşım etrafında şekillenmesi için gerekli olan içeriği araştırıyor. Kompakt ve karma kullanımı öne alarak “Toplu taşıma odaklı gelişim”i teşvik eden, kaliteli toplu ulaşım sistemlerine yatırım yapan, şehirleri yürünebilir ve bisiklete binilebilir hale getiren söz ko- nusu yaklaşımlar, hem kentlilerin zaman ve bütçeden tasarruf etmelerini sağlıyor hem de sağlık, ekonomik fırsatlar ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesine katkı sunuyor. HERŞEY AKILLI Otomobiller, kentiçi ulaşımda bir role sahip olacak, en azından yakın gelecekte. Sürdürülebilir kent içi ulaşımı teşvik için ilk adım, otomobil kul lanımını etkin bir şekilde yönetmek. Daha fazla araba, şehirler için, kara yolu ölümleri, trafik sıkışıklığı, uzayan seyahat süreleri ve hava kirliliği artışı gibi daha fazla sorunu bera berinde getiriyor. Bu noktada, trafik tıkanıklığının ücretlendirilmesi, parklanmanın kısıtlanması, şeritlerin daraltılması ve yaya geçitlerinin önceliklendirilmesi gibi stratejilerle daha güvenli yollar tasarlanarak şehirlerde araba kültürü kontrol altına alınabilir. Bu ulaşım yönetimi stratejilerini kullanmak, kentlerin gelişimi şekillendirmek için araba kullanımını teşvik etmesi yerine, arabaları sürdürülebilir hareketlilik seçenekleri ağına entegre etmesini sağlayan önemli ilk adım. Artık tüm dünyadaki kentler, insana odaklanmalı... İTÜ’den “1 Ağaç 1 Araç” MOBEELITY PROJESİ İTÜ “Yeşil Kampüs” ile toplu taşıma imkanlarından kaynaklı olarak sürdürülebilirlik konularındaki etkinliğine bir yenisini daha ekledi... STANBUL Teknik Üniversitesi için okulun geniş İrencilerin bir alana sahip olması ile birlikte, uzaktan gelen öğfazlalığı ve okul içerisindeki ring seferlerinin azlığı gibi sebeplerden dolayı bireysel taşıtlarını kullanan öğrenci sayısının da fazlalığıyla, bu araçların hareketinden kaynaklı karbon emisyonunun artması ile birlikte “CARS WİTH OUT C=ARS” adını verdiği bir çalışma başlattı. Daha önce, “Yeşil Kampüs” projesiyle bir atılımda bulunan okul, “Gogreen” projesi kapsamında okuldaki araçların yarattığı karbon emisyonunu ofsetleme amaçladı. Böylece, okul daha yeşil, daha sürdürülebilir ve daha çevreci oldu. Bu proje, okuldaki sürücülerin dünyayı kirletmesini bir nebze engelleme, dünya için neler yapabileceğini gösterme ve dünyayı daha da güzelleştirmeye çalışması açısında çok ciddi bir örnek olarak ortaya çıktı. Şimdi, TheCityFix Türkiye ekibinden Anılcan Yıldırım bize bu konudaki son gelişmeleri açıkladı... TEMA DESTEĞİ “Proje sürecince yapılan araştırmalar sonucunda 1 ağacın yıllık 1 aracın yarattığı karbon emisyonunu yok edecek kadar fotosentez yaptığını bulduk ve neden her araç için 1 ağaç dikmiyoruz dedik. Böylece 1ağaç 1 araç kadar değerlidir diyerek projemizi iki ana kısma ayırmış olduk. İlk olarak okuldaki araçların yarattığı karbon emilsiyonu hesaplanacak ve nötrlenecek daha sonrada her araç için ağaç dikmek, ikinci kısımda ise TEMA Vakfı’nın bağışta bulunduğu ağaçları dikmek. Böylece, 1 ağaç 1 araç kadar değerlidir mottosu ile birlikte projemizi sonlandırmış bulunduk. Çalışmamız dünya üzerinde tüm okulları benzer çalışmalar yapmaya teşvik etsin istiyoruz...” ÖZGÜR MAHALLE LAŞIM dostu, yüksek yoğunluğa saU hip semtleri desteklemenin yanı sıra, kentler aynı zamanda semtlerinde yürümek ve bisiklete binmek için gerekli koşulları temin etmeli. Aktif ulaşımın bu formlarını teşvik etmek şehirlere; trafik yoğunluğunun azalması, yerel hava kirliliğinin azalması, trafik güvenliğinin iyileştirmesi ve fiziksel aktivitenin artması gibi birçok fayda sağlıyor. Yürüme ve bisiklete binmeyi teşvik etmek için merkeze konması gereken üç tasarım prensibi var: birbiriyle bağlantılı caddeler, araca kapalı ve aktif sokaklar. Birbiriyle bağlantılı sokaklar ağı, semtlerin birbirine bağlı olmasını sağlıyor. Yayalaştırılmış “Özgür mahalleler” değerleniyor... EĞİŞEN kent yapısı hizmet algısını da değiştiriyor. Global yapıya uygun bir toplumsal yapılanma ile farklılıkları inşa yolunda hızla ilerliyor. “Kurumsallaşma” kelimesi herkesin dilinde sihirli bir anahtar gibi söylenip duruyor. AB söylemiyle global yapıya entegre olma hevesleri arttı. Peki bugünlere gelinirken, sahada fiili işleyen yapılanmada neler oluyor? Her değişim kafa yapısının bunu algılayışına göre sonuç verdiğini bilerek meseleye bakınca genel görüntümüzün hiç de iyi olmadığını bize gösteriyor aslında. İstesek de istemesek de bugünün kentleri hızlı bir göç almayla, hızlı bir bozulmayla karşı karşıya kalıyor. Dolayısıyla da bu kadar hızla artan nüfus, bu kentlerimizin içinde yaşayan insanların beklentilerini de etkiliyor. Doğal olarak belediye hizmetlerini de. Onlara bağlı çalışan özel taşımacı esnafınınkini de. Bugün olan bitenin odak noktası bu etkilenmeyle tarafların meseleye bakışları. Belediye kentte oluşan yeni durumun nedenlerini top yekün ele almadan geçici olarak, kendisine yük getirmeden çözmeye çalışıyor. Siyaseten otoriteyi de rahatlatacak bir uygulama ile gelişimin gerektirdiği müdahaleleri yapamıyor. Buna karşı sahada yer alan esnafın hak ve çıkarlarını korumakla görevli meslek kuruluşları, durumu yeterince göremeden esnafına önderlik yapamıyor. Herkes eski alışkanlıkları anlayışlarıyla hareket ederek, yeniyi anlamadan kendilerine getireceği ek yükleri önleme peşine düşüyor. Oysa, toplumlarda bu türde kırılmalardan başarılı çıkma yolları bellidir. Bu duruma gelen toplumu yönetenler, açıkça meseleyi bütünsellikle ele alıyor, ortaya koyuyorlar ve toplumu bilgilendirerek, bütünü ilgilendiren bir yeni çerçeve çizerek bunu halletme yoluna gidiyorlar. Ya bizde? Görüntü ilginç... İncelemeye değer farklılıklarla oluyor... Mesela kentiçi toplu ulaşım sorunlarında mevcut yapıda önder olanlara bakalım. Artan trafik, yeni yönleniş ve yüklenişlerle bozulan toplu ulaşım hizmet dengeleri kazaları gelir düzensizliklerini ve bilinen bir sürü sıkıntıları getirdi. Bakıyoruz, federasyon tutuyor bir firmanın krizi fırsat bilerek öne çıkma çabasına takılarak lokal et- kiyle ek harcamalarla sorunu çözmeye çalışıyor. Hiç kimse, ne belediye, ne devlet, ne de yurttaş kalkıp ortak çağrı ile neler yaparız konusunu ele almıyor? Sadece beklentisinin sağlanması noktasında kilitlenerek çözümü karşısındakinden bekliyor. Esnafın durumu da böyle. Allah da dağına göre kar vererek aslında durumumuzu anlamamızın yolunu da bize açıyor. Bugün taksi ve minibüslerdeki taciz ve can-mal kayıplarına varan sorunları, sadece izlemeyle kontrol ile çözme girişimleri peşine koşunca, işin sistemsel çözümü rafa kalkıyor. Birileri öne çıkıp, sorunu yeni sorun şekiline sokuyor. Geçtiğimiz hafta, hayretle izlediğim TŞOF farkındalığı ile ortaya konan takip sistemleri alımı da buna son örnek. Bu ülkede takribi 25 Bin sadece özel halk otobüsçülüğü yapan esnaf var ve bunların 10-15 Bin kadarı araç takip ve kamera sistemleriyle mücehhez. Ama sanki olmamış gibi, 1000 taksi öne çıkarılarak çözüyoruz söylemleriyle işi geçiştirme yolları deneniyor. Hiç böyle şey olur mu? Oluyor... O zaman da balık baştan kokarak kalıcı çözümler sağlanamıyor. Her çözülmek için atılan adım ilave sorun olarak bize yansıyor. İstanbul’da 5 şirket canını dişine takmış çalışırken, işin aslını görmekten uzak gündemlerle meşgul edenlerin olduğunu da bir türlü göremiyor! Sanırım çözüm direktifi tepeden gelmeli ve stratejisini belirleyerek herkese ana çerçevesini belletmeli. Bugün bunu bizim İstanbullu 5 şirket yapsa, oda ile birlikte bir işbölümüne gitse, bu haliyle de yurt geneline örnek olsa ne güzel olur değil mi? Bence olabilirler... Sadece bir adım ve sadece, “benim” deme yerine sadece “bizim” diyerek, bunu hemen başlatabilirler. Yerel yönetimlerden çok merkezi idareye saha algısını onlardan daha doğru ve daha net kim anlatabilir ki? Zamanınız dolmadan birbirinize direnmeden daha doğru bir iş yapma zamanı artık gelmedi mi? Bir de bunu düşünseniz. Emin olun herkes daha rahat nefes alır. Bence, sayın yöneticiler, bir de bu yolu denese nasıl olur? Bence hiç de fena olmaz. Deneyin ve görün, bakın ne olacağını ve de sonuçlarının nelere malolacağını... TT.4-5:Layout 1 06.03.2015 18:44 Page 1 4 5 KENT VE YAŞAM 9 MART 2015 Hala bir ulaşım stratejimiz yok Anadolu Isuzu Pazarlama ve Satış Direktörü A.Fatih Tamay; “Türkiyeʼde, toplu ulaşım stratejisinin belirlenmesi gerekiyor. O yüzden de, taşlar yerine oturmuyor” diyor... U laştırma Bakanlığı’nın genel bir master planı çerçevesinde kentlerin detaylarını oluşturulması lazım. Güzel projeler yapılıyor ama diğer sistemlerle bir bağlantısı yok. Dolayısıyla, çok verimli olabilecek bir projeyi aslında biz pahalı kullanıyoruz. Yani, beynimizde gerçekten çok güzel bir proje var, onu realize etmiş, gerçekleştirmişiz ama bunu adapte edemediğimiz için, sistemin genel yararına açamamışız” diyen, A.Fatih Tamay gelecekten ümitli ancak, bunun gerçekleşmesi için de çok ciddi kararlar alınması ve uygulanması noktasında hükümetten kararlı bir duruş bekliyor. Tamay, ulaşım konusundan... Anadolu Isuzu’nun üretim felsefesine, neler yapılabilirden... önümüzdeki dönemin değişimine kadar birçok konuda düşüncelerini paylaştı... Ropörtaj: HABER MERKEZİ Başlangıcı 2004-2005 yılını baz alarak ortaya koymak lazım. Çünkü, toplu ulaşıma ile ilgili yapılması gereken şeyler, o zaman yapılmaya başlandı. O dönemde, çok kötü bir ulaşım sistemi vardı. Eski püskü otobüsler, minibüsler hatta, bugünkü büyükşehirlerin bile çok farklı markalardan oluşan, hiç de doğru olmayan bir parkı vardı. Bu şekilde toplu ulaşım sorunu çözülmeye çalışılıyordu. Belirttiğim yıllardan sonra sisteme dönük algı değişmeye, toplu taşıma sistemine dönük yapılanma “Akıllı sistemlerle” dönüşmeye başladı. Özellikle, İETT, bu özellikle, raylı sistemlere dönük yatırımlar bir süreyi gerektiriyordu. Yer altında çalışacak olan raylı sistemlerin bir yatırım süreci vardı ve ciddi bir yatırım maliyeti gerektiriyordu. Bunun maliyeti de çok yüksekti. Dolayısıyla, çok hızlı geliştiklerini, hayata hızla geçirildiğini anlayamıyordunuz. Ancak, 10-15 yıl sonra bunun sonuçlarını alabiliyordunuz. Bunlar da yapılmaya başlandı. Sadece, İstanbul'da değil, neredeyse ülke geneli tüm büyükşehirlerde büyük bir inşaat başladı. Peki; “Uygulamaların hepsi çok mu iyi planlandı? Herşey ‘‘ Yukarı doğru yapılanma gerçekleşiyor. Toplu ulaşımda alçak tabanlıya dönülüyor. Trendler daha da çok yükselecek... konuda öne çıktı. İETT; “Araçlarımızı yenileyeceğiz, emniyetli, çevreci ve de aynı zamanda kentliye yakışır şekilde, sadece doğuştan engellilerin değil, her türlü engellilerin rahatlıkla binip, inebileceği araçlardan oluşacak bir toplu ulaşım sistemini hayal ediyoruz. Bunu bir kısmı lastik tekerlekli, bir kısmı raylı sistemlerden oluşacak şekilde planlıyoruz” diyerek, yola çıktı... Buna dönük yıllık konferanslar yapılmaya başlandı. İETTʼnin öncülüğünde ve toplu ulaşımın içinde olan bir takım kooperatif ve şirketlerin öncülükleriyle, bunlara sivil toplum örgütlerinin de katkılarıyla çeşitli toplantılar, eğitim çalışmalarına başlandı. Konuşulanlar planlanarak, uygulanması için düğmeye basıldı. Elbette, bu dönüşüm, çok doğru mu yapıldı?” derseniz, doğrusu bu konuda bayağı bir acemiydik. Bu yüzden de, her şeyin çok doğru planlandığını kimse söyleyemez ama en azından yapılmaya başlanmış olması, o eski terkedilmesi gereken minibüs ve dolmuş türü taşımacılıktan artık daha düzenli taşımacılığa dönüş açısından, ben bunun yararlı bir operasyon olduğunu düşünüyorum. Süreç çok hızlı gerçekleşti mi? Hayır. Zaman gerekti. Çünkü, Türkiyeʼde insanları ikna etmek, hele eski bir statüko varsa, eski bir sistem varsa, o sistemde çalışan, o sistemden para kazanan insanları, kuruluşları, yepyeni bir sisteme, yepyeni bir hayata ikna etmek çok da kolay değil. O yüzden de, oldukça uzun bir zaman aldı. Bugün, sonuçta gelinen nok- taya bakıldığı zaman, güzel örnekler, başarı hikayeleri var. Bunlardan bir tanesi İETTʼdir. Sadece, ürünleri satın alırken değil, gerçekten de mobilyası olan, hem engelli erişimine uygun, çevreyi kirletmeyen, hem çok daha emniyetli, yeni motorlardan oluşan, yeni araçlardan oluşan gerçekten güzel bir filo kurdu. Burada, bunu kurmak bile bir başarı hikayesidir. İETT, bu filonun aynı zamanda işletmesi, servisi, satış sonrası, bakımı, temiz tutulması, 7/24 saat serviste kalabilmesi gibi bir takım gereklilikleri de yerine getiren projeler gerçekleştirdi. Dolayısıyla da, şu anda gelinen nokta, özellikle İETT örneği ile birlikte İstanbulʼun dışında da Kayseri, Ankara, Bursa, İzmir gibi kentlerde çok önemli başarı hikayeleri oluşturdu. Peki, bunlar yeterli mi? Değil!.. Neden değil? Çünkü, bunlar yapılırken, yerel yönetimler biraz daha dikkatli idi. Bunlar belli yasalar, özellikle, kamu ihale yasası gibi benzeri yükümlülükleri nedeniyle önemliydi. Bunun ‘‘ büslere dönüşümler yapıldı. Yani, herhangi bir standart getirilmediği için oldukça olumsuz yatırımlar yapıldı. Bakıldığında, İstanbul gibi büyükşehirlerde gerçekten de mezarlıklar şeklindeki filolar oluşturuldu. “Ne değişti?” diye sorarsanız, bazı yerlerde sadece boylar, bazı yerlerde ise hayat değişti. Hayatın değiştiği yerler tamam da, boyların değiştiği yerlerde başarı hikâyeleri göremiyoruz. Bizim, lastik tekerlekli araçlardan bahsediyorum, bir stratejisi yok. Ülke geneline dönük, ülkeyi içine alan bir strateji belirlenmedi. Bizim, neredeyse bir toplu ulaşım yasamız bile yok... Genele bakıldığında, her kentte “Ulaşım Koordinasyon Merkezi” UKOMEʼler tarafından belirlenen ve birbirleriyle hiç bir benzeri olmayan, homojen olmayan bir yapımız Elektrikli, gelecekte kentin belli yerlerinde kullanılacak ama bu durum handikap yaratır. Çünkü, maliyet büyük... dışındaki özel şirketler, halk ulaşım dediğimiz direk belediyeye bağlı olmayan ama denetiminde olan ulaşım sistemindekilerce ise hiç dikkat edilmedi, hiç ciddiye alınmadı. Bunu özellikle söylüyorum. Her türlü araç, sadece “Alçak tabanlı olsun da, ne olursa olsun?” der, gibi sorumsuz bir bakışla her türlü araç, satış sonrasına bakılmadan servis bulunabilirliğine bakılmadan, yedek parçasının 10 yıl bulunabilirliğine bakılmadan, yedek parçanın mümkün olan her serviste bulunabilirliği, aynı aracın farklı şehirlerde 2. elde kullanım ömrü azaldıktan sonra farklı şehirlere gittiğinde kullanılabilme olasılıklarına, hiçbir şeye dikkat edilmeden, sadece fiyat mantığı ile alımlar yapıldı. Bazı kentlerde küçük, bazı kentlerde orta ve büyük oto- Anadolu Isuzu Pazarlama ve Satış Direktörü A.Fatih Tamay ile Satış Müdürü Tunç Karabulut Anadolu Isuzuʼnun gerçek anlamda üretimiyle ilgili önemli saptamalar yapması, firmanın gelecek hedeflerini özetler gibiydi... ketilmesi lazım. Şimdi, şu anda biz Türkiyeʼde toplam 1 Milyon 700 Bin tane aracın hareketini sağlayacağız. 1 Milyon 100 Bin civarında üretiyoruz. Onun şehirlerarasının da hareketi var. Özellikle, sınır bölgelerinin hareketi var, yani; yurt dışı ile olan bağlantısı, yani; ihracat hareketi var. Bunların önemli bir kısmı deniz yoluyla olacak. Limanlardan olacak. Orada da eksiğimiz var. “Şu an konumuz o değil” diye, oraya gelmek istemiyorum ama sorunlar orada da var. Biz, bu realiteyi belirliyoruz ve geleceğe ihtiyaçlara ona göre bakıp, üretim yapıyoruz. Ürettiklerimizi de fiyata dayalı pazar anlayışı ile piyasaya sunmak istemiyoruz. Biz, böyle bir satışa pazar anlayışına karşıyız. İstanbul sokaklarını gezin görürsünüz. Halen, üretilen, üretilmeyen, üretimi bırakılmış bir sürü üretimler var. Bunu üretenler satmış ama kullananlar memnun mu? Bulunması gereken yedek parça koşulları, yani; olmazsa olmaz koşulları yerine getirmişler mi? veya ne türde aksamalar var? Bunları yerel yönetimler, herkes görebilir. Kimse bilmezken, biz otobüs işletmeciliğini biliyorduk. Dolayısıyla, bence, onlara bir yol gösteren, ışık tutan, fener olan bir mekanizma gerekiyordu. Bu işler merkezi yönetimle olamaz, yerel yönetimle olabilirdi ama gördük ki, yerel yönetimler de bu işi çok iyi bilmedikleri için, bilen uzmanlar yerine, daha ziyade politikanın içinde kalarak, etkisinde kalarak karar verdiler. Sonuçta gelinen noktaya bakıldığı zaman, “Ya bu kararlar da verilir mi?” dediğimiz, eleştirdiğimiz anlar oldu ve hala da oluyor. Çünkü, neticede biz de vatandaşız. Üretici satıcılığımızın dışında, bir de böyle bir vatandaşlık şapkamız var. Türkiyeʼnin 81 vilayetini geziyoruz. “Ya, buraya bunlar da alınır mı?” dediğimiz yerler oluyor. Bazan insanlar; “Kardeşim sen kendi markanı öne çıkarıyorsun.” Dikkat ediyorsan, ben marka ile hiç konuşmuyorum. Benim konuştuğum, benim söylediğim, toplu taşımanın “Nasıl olmalıdır?” sorusunun cevapları. Aslında, onun formülü daha doğrusu... ‘‘ var. Homojen olmayan standartlarımız var. Dolayısıyla da, bu manzara, Türkiye geneline bakıldığında taşlar yerine oturmuyor. Biz, bunun gereklilik olduğunu düşünüyoruz. Mutlaka toplu ulaşımın sınırlarının belirlenmesi, stratejisinin belirlenmesi gerekiyor. Nasıl ki, devletin 2023 belli iktisat hedefi, ihracat, satış, eğitim stratejileri var. Burada da toplu ulaşımın 2023 ve hatta 2025 gibi daha ileriye dönük stratejileri olmalı. En azından 10 yıllık bir genel olarak stratejilerinin belirlenmesi lazım. Mesela, devlet 10 yıllık, 2025 yılına kadar toplu ulaşım stratejilerini belirlemeli. Eğer, devlet bunu belirlerse, kurumlar bu stratejilerden yola çıkarak, alt stratejilerini, kendi bölgesel stratejilerini oluşturabilirler. O zaman bugünkü hataları yaşamayız, tekrar etmeyiz. Bu, bütün modlar için geçerli... Ulaştırma Bakanlığıʼnın genel bir master planı çerçevesinde kentlerin detaylarını oluşturulması lazım. Güzel projeler yapılıyor ama diğer sistemlerle bir bağlantısı yok. Dolayısıyla, çok verimli olabilecek bir projeyi aslında biz pahalı kullanıyoruz. Yani, beynimizde gerçekten çok güzel bir proje var, onu realize etmiş, gerçekleştirmişiz ama bunu adapte edemediğimiz için, sistemin genel yararına açamamışız. Bu problem sadece insan taşımacılığına has değil. Türkiyeʼnin lojistikte de benzer sorunu var. Kentlerin lojistik problemleri de var. Kocaeli, İstanbul, Tekirdağ, Bursa gibi bu bölgelerin de çok büyük, çok ciddi lojistik problemleri var. Raylı sistemlerin bu lojistik problerine destek vermeleri gerekmektedir. Türkiyeʼnin lojistik problemi var. Örneğin, Türkiyeʼnin 2023 yılında 500 Milyar Dolarʼlık ihracat yapacağız. Bunun 75 Milyar Dolarʼı otomotivden olacak. 75 Milyon Dolar ihraç edebilmemiz için bizim 4 Milyon araç üretmemiz, bunun yaklaşık 3 Milyonuʼnu ihraç etmemiz lazım. 1 Milyon'un da iç pazarda tü- Minibüs büyükşehirlerin belli noktaları için evet. Zaman içinde hepsi 9-12 metre alçak tabanlı kullanımına dönecek... Bunları artık yapmamamız lazım. “Dört tekerlek alalım, altına bir şase yapalım, üzerinde zaten uluslararası markalardan bir motor da var. Üzerini de şöyle kapattık mı oldu işte...” Şimdi, size soruyorum; “Üretilen araç gecekondu gibi mi olmamalı yoksa, uluslararası strandartlara endeksli mi?” Anadolu Isuzu olarak bizim bir felsefemiz var. Biz, doğru ürünü, evet doğru ürünü en ucuzunu değil, en ekonomik ve en doğru ürünü üretip, başarılı olmak istiyoruz. Çünkü, gelecek için biz firma olarak şuna inanıyoruz ki, bir konsolidasyon olacak. Artık, her önüne gelen istediği gibi araç üretemeyecek. Zaten, bunu da görüyoruz, herkes üretti, her marka her yere girdi. Her marka 8-10 model araç üretti. Bunların olmadığını gördük. “Nereden biliyorsunuz?” diyeceksiniz. Toplu ulaşımın segmentine girdiğimiz zaman görüyoruz ki, 7.5 da vardık, o tarafı biliyorduk. Daha büyük araçlara, alçak tabanlı 12 metre, Solo tarafına girmeye başladığımız zaman, şunu gördük ki, bizim aracımızı, müşteri; “İşte, bu benim ideal aracım” diyerek, alıyor ve istediğinde, elindeki aracı 2. elde rahat satabiliyor. Bahsetmiştim. Müşteri; “İstanbulʼda kullanamadım, hiç önemli değil. Başka kentlerde rahat satarım” dediğinde, müşteri bulamıyor. Çünkü, kimse o araçları almak istemiyor. Ben de diyorum ki, insanlar bu hatayı yapabilirler, çünkü, bilmedikleri bir dala girdiler. İstanbulʼdan başlayayım, toplu ulaşım tamamında minibüsçülükten bu tarafa geçt i . Yerel yönetimler, uygulamalarında sistemin tam tersi davranıyor. Marka, model belirlemeye çalışılıyor! Aslında, olması gereken o değil ki. Önce, bir tip ve standartları belirleyip; “Bizim standartımız bu. Bunun dışında, bu limitlerin dışındaki araçlar burada kullanılamayacak” deseler olay çözülecek. Şunu da söyleyeyim. O zaman, belki de kötü veya istenilen kalite dışında üretenler de kendilerini, o tarafa doğru, iyi üretime doğru dönüştürürler. Çünkü, önümüzdeki 10 yılın stratejisi bu. “Bunu yapmazsam araç satamam” diyecek ve bunu görecek. Standart belirlemede daha önce bunu yaşamışlar varsa, o yaşanmışlığın hikayesini yaşayanlardan dinlemek lazım. Önümüzdeki 10 yıllık standartları belirlerken, bu hikayeleri dinleyerek, ders almak gerekir. “Bunlara göre belirlenmeli” demiştim. Mesela, bu amaçla o kentin hikayelerini getirip, kongrelerde, toplantılarda anlatmak lazım. Böyle kongrelere, mümkün olduğu kadar yerel yönetimler davet edilmeleri. Bu ara şunu da unutmamak lazım. Siz ne yapar- sanız yapın, bütün bunların ucunda ekonomik kararlar olduğu için, mutlaka ve mutlaka merkezi otoritenin veya yerel yönetimin ulaşım konusunda, ulaştırma konusunda, karar verenlerin mutlaka ve mutlaka, minimum gelecek 10 yıl için standartları belirleyip, bir strateji belgesiyle bunu sunmaları gerekir. Yani; “Ben demiryolunda şu kadarın şu kadarını yapacağım. Bu hatlardan şunları çekeceğim. Şu hatlarda şu kadar büyüklükte araçlar çalıştıracağım. Bu araçların asgari standartları bu olacak. Rengi bu olacak. Özellikleri, yaklaşık olarak bu olacak” dedikleri, tek bir modeli tanımlamadıkları, minimum iki-üç modeli tanım ladıkları ama diğer modellerin de eğer onları yaparlarsa, o kaliteye, o standartlara ulaşırlarsa onların da şanslarının olacağı bir strateji belgesi oluşturmaları ve bunu yayınlaması lazım. Açıkça deklare etmesi lazım; “Şöyle olmamalı” diye... Yani; “Biz otobüs üreteceğiz ama iki sene sonra yerel yönetim ne karar verir acaba?” diye olmamalı. Eğer, biz bunu dersek, bize bu dedirttirilirse, o zaman biz birşey üretemeyiz. 10 yılı biz de görmeliyiz, kendisi de. Hatta, tüm markalar da 10 yılı görmeli. Karayolu, demiryolu ve denizyolu ile toplu ulaşım bütünsellik içinde denklere edilmesi lazım. Ancak, o zaman ben de; “Evet, şu üretime girebilir, ben kendimi burada geliştiririm” diyebilirim... Dolayısıyla da, o 10 yıl içinde biri, “Ya, ben bu şartlarda giremem” diyerek, oyundan çıkmalı, bu standartlarda olanlar da oyuna devam etmeli. Büyükşehirlerin bir kısmı, sadece yer üstü taşıma ile toplu taşıma sorununu çözebilecek durumda değiller. Çünkü, yanlış imar politikalarıyla kentleşme yanlış yapıldığı için sadece yer üstü ile toplu taşıma derdi çözülemez şu anda. Dolayısıyla da, zaten, koşullar bizi oraya zorladığı için raylı sistem gündemde var. Yeraltı raylı sistemlerine hızlı biçimde yatırım ya- pılma ihtiyacı var. Olanlara baktığımızda istediğimiz hızda olmadığımız görülüyor. Raylı sistemlerle ilgili de bir çalışma stratejisi belirlemek lazım. “Stratejimiz bu, yolumuz bu” diyerek, yönümüzü belirlememiz lazım. “Yolumuz bu” dediği zaman, biz de, raylı sistemler de, yatırım yapacak insanlar da, orada inşaatlarını yapacak olan firmalar da, üreticinin yanındaki servisler de, işletmecilikle ortaya çıkacak firmalar da rahat eder. İstanbulʼda 5 tane özel taşıma şirketi var. Bu şirketlerin birleşerek koca, dev bir şirket haline gelmesi lazım. Otorite stratejisini belirlediğinde, ancak, o zaman onlar da kendi stratejilerini belirleyebilirler. Gördüğüm o ki, ne yazık ki, mevcut bu pozisyonda bunu belirleyemezler. Haziran ayı ile birlikte, politik hayatımız bir 4 yıl rahatlayacak. Bu 4 yıl içinde mesela, bunun 20162026 diye, denklere edilmesi lazım. Zaten böyle bir çalışması vardı bildiğim kadarıyla. Bunun denklere edilmesi lazım ama bunun tek yanlı kimseyi dinlemeden yapılan tek taraflı deklerasyon olmaması lazım. Yapılan o çalıştaylar, kongreler çok önemli. Türkiye öyle bir hale geldi ki, herkes aynı işi yapıyor. Kimse farklı bir şey yapmak istemiyor. O zaman da şöyle oluyor, kimse ben daha güzelini başka özelliği olanı değil, herkes anı olanı üretiyor. Batının bizden ayrılan tarafı bu... Toparlanmak için, 10 yıllık stratejilerle ilerlemek,bunları be lirleyerek onların için de kalmak lazım. Bizim; “Ne yapacak?” sorusunun karşılığını anlamamız lazım. Buna göre, kendimizi ayarlamamız lazım. Biz, birden bire “Hybritʼe dön dük” dememek lazım. Üç sene sonra birden bire; “İşte elektrikliye döndüm” şeklinde olmaması lazım. Biz bilmeliyiz ki, önümüzdeki şu kadar zaman da taleplerin % 20 dizel, % 15ʼi elektrikli, % 10ʼu CNG, % 5ʼi Hybrit olacağını çok iyi bilmemiz lazım. Sadece, hevesle iş yapıyoruz. Böyle birşey olur mu? Bakıyoruz, bir yerel yönetici diyor ki; “Biz bundan sonra sadece elektrikli otobüs alacağız...” “Peki, iyi olduğunu araştırdınız mı, nereden alacaksınız, incelediniz, aracı gördünüz mü?” diye soruyoruz. “Çinʼde var” diyor. “Çin malını alıp kullanacak mısı- nız?” dediğimizde birbirlerinin yüzüne bakıp; “Evet” diyemiyorlar Çünkü, aracı incelememişler ki. Duyduklarını söylüyorlar. Duyduklarına şöyle bakıyorlar, “Elektrikle çalışan bir toplu taşıma aracımız olsa, maliyetimiz sıfır olur!” Hiçbir fizibilite hesap yapılmamış ama sokağa çıkılmış. Hemen; “Biz, bundan alalım” deniyor. Biraz detaylı incelemeye başladığı zaman, bu sefer de hemen; “Ya, biz, dizel alalım” diye, çıkabiliyor karşımıza ama bunu bile, neye göre bilmiyor. Anlatab i l i y o r muyum? K ı saca, özet- lemek gerekir se, 2015 taleplerinin artacağını söyleyebilirim. 2014 bir nefes alma soluklanma şeklinde bir dinlenme yılı oldu. 2015 kaldığı yerden devam edecek. Sanırım, bu yıl ki pazar % 20 minimum daha iyi olur. Turizm de birşey söylemek için erken. Özellikle, Rusya, Ukrayna gibi ülkelerin turizmde önemli payları var. Oradaki pazarın nasıl olacağı konusunda henüz bir işaret alamıyoruz. O yüzden de, beklemedeyiz. Türkiyeʼdeki servis içinde de iyiyiz ve çok önemli siparişlerimiz var bunu sürdürmeye kararlıyız... ‘‘ Belli proje, ihale ile ilgileniyoruz. Elektrikli de düşünülüyor. Biz, sadece Türkiye değil, dünya için ve AB normlarına göre üretim yapıyoruz... ‘‘ Ülke olarak yatırım kapasitesi belli. Şu an orta gelir seviyesinde yaşıyoruz. Gelecek hedefleri belki tutacak ama önümüzdeki iki-üç yıl zorlu!.. BALİ GÜNEY ÇANAKKALE Başlarken... K ISA bir süre önce genel kurul yaparak, kaldığımız yerden devam etmeye başladık. Bütün sağduyulu esnaf arkadaşlarıma bu yüzden teşekkür ile söze başlamak istiyorum. Ardından hemen, sahada oluşturulan birazda bizim oluşturduğumuz imajımız konusunda diyeceklerimi demek istiyorum. Sevgili dostlarım, son zamanlarda günlük gazetelerde yazılanlar, sürekli artarak, aleyhimize artarak, gönül yıkıcı olmaya başladı. Günlük gazetelerin köşelerinde yazanlar, özel halk otobüsçülerine dönük inanılmaz ağırlıkta ve haklılık oranı çok az olmasına rağmen, aşırı saldırıya varacak, rakamsal verileri abartılı suçlamalar yöneltiyorlar. Bu kervana en son 2 Mart tarihinde ki bir yazı eklendi. Anladığım kadar yazı, sigortacı mantığı ile yazılmış. Bilende benimle aynı kanaatte birleşiyor. Hesap kitap ağırlıklı, vermealma eksenli bir yazı. Tabii bizim eğitim düzeyimizi yaptığımız hataları ve gidişatın bunu ne kadar kaldıracağı konusunu dayazıya eklemiş. Sahada oluşan kazadan dolayı canı yananlarda buna katılarak, malum kolaylık, bütün Özel Halk Otobüsçüleri “tukaka” edilip tek müsebbib konumuna düşürülerek yerden yere vurulmuş. Anafikir “şoförü cezalandırınca bu iş önlenir” demeye getirerek de yazıyı bitirmiş sayın yazar. Peki bu yazı bizi mi anlatıyor? Biz bu muyuz? Hepimiz serinkanlı bunu düşünmeliyiz. Yaptığımız işin kusurları neler bizim kusurlarımız nerelerden kaynaklanıyor. Trafikte olmanın yükümlülükleri konusunu tıpkı bizi tek neden gördükleri gibi ele almamız lazım. kendimizi hariç koşulları ele alarak ama neler yapabiliriz noktasını doğru ortaya koymamız lazım. Hatayı ötekinde değil kendimizde görmeyi sürdürmeden, hatalı olduğumuz yerleri sebepleriyle ortaya koyarak meseleye bakmamız lazım. Asla ne, “hata yaptım kusur bende”, ne de “hatasızım kusur sende” kolaycılığına kaçmadan bu sorunu ele almamız lazım. Popülist söylemlere kurban edilmemek istiyorsak, saha algılanışımıza önem vermeli, bize dönük oluşturulan ön yargıları ortadan kaldıracak davranışlara girmek lazım. Can taşıyanlar tetikte olur. Taşıdığımız her şeyden sorumlu olur. Bizim düsturumuz bu. Peki bizi bu anlayıştan düşüren ne? Bunu biz düşünürken, buna sebep olanlar da kolaya kaçmadan neleri yapmadıklarını niçin yapmadıklarını da düşünmeli... TT.6:Layout 1 06.03.2015 18:45 Page 1 6 SEKTÖRDEN YANSIMALAR 9 MART 2015 7 günde 59 Bin 733 kişiye ceza kesildi İSMAİL YOLCU İstanbul'da 23 Şubat ile 1 Mart tarihleri arasında yapılan trafik denetimlerinde, 59 bin 733 kişiye cezai işlem uygulandı… ÖZULAŞ A.Ş. STANBUL Emniyet Müİçıklamaya dürlüğüʼnden yapılan agöre, polis sorumluluk bölgesindeki denetimlerde, 15 Bin 976 sürücüye emniyet şeridi ihlali, Bin 396 sürücüye hız ihlali, 5 Bin 818 sürücüye seyir halinde cep telefonuy la konuşmak, 559 kişiye alkollü araç kullanmak, 2 Bin 397 sürücüye emniyet ke- meri kullanmamak, 13 Bin 645 sürücüye yasak park, Bin 70 kişiye fazla yolcu taşımak, 4 Bin 425 sürücüye kırmızı ışık ihlali, 142 sürücüye korsan taşımacılık yapmak, 36 kişiye korsan araçtan hizmet almak, 176 sürücüye tonaj sınırı aşımı, 811 sürücüye şerit ihlali, 13 Bin 98 kişiye Karayolları Trafik Kanunuʼnun diğer maddelerine muhalefetten ceza kesildi. Kent genelinde toplam 59 Bin 733 kişiye cezai işlem uygulandı. Bu tarihlerde 6ʼsı ölümlü, 144ʼü yaralanmalı ve 403ʼü de hasarlı olmak üzere 553 trafik kazası meydana geldi. Kazalarda 7 kişi hayatını kaybetti, 187 kişi yaralandı. Kısaca, çok az zamanda zararlı işler yapıldı!... KENT “İÇİ-N”... Ö Kavşaklar rahatlatacak KOME kararı gereğince kavşak ve geoU metrik düzenlemeler yapan Fen İşleri Daire Başkanlığı görevlileri, Oğuzeli ilçesi Mustafa Kemal Bulvarı, Karpuzatan Caddesi ile Vilayet Caddesi kesişiminde çalışmalar yapılıyor. Ayrıca, Raylı Sistemler ve Ulaşım Daire Başkanlığı tarafından sinyal optimizasyonları ile trafik verimliliğini arttırmak ve iyileştirmesini sağlamak amacıyla hazırlanan projenin; UKOME kararıyla Abdulkadir Aksu Bulvarı (Çevik Kuvvet Kavşağı olarak bilinen bölge) ile Üniversite Bulvarı Diş Hekimliği Fakültesi önündeki sinyalize kavşaklar da düzenleme yapıldı. Bu arada, “Naci Topçuoğlu Bulvarı Köprülü Kavşak” yapım işi ise ihale edildi, sürecin kısa zamanda sonuçlanması bekleniyor... Çorum misafirperver başkanla çok mutlu Çorum Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan yeni otobüs terminalinde otobüs seferleri başladı. Çorum Belediye Başkanı Külcü, gece 00.00ʼda terminale giriş yapan ilk otobüsü karşıladı... ORUM Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan yeni otobüs terminalinde ilk otobüs seferi yapıldı. Belediye Başkanı Muzaffer Külcü, Belediye Başkan Yardımcısı Turhan Candan, belediye meclis üyeleri İsmail Akgöz, Necmettin Dur muşbaş, Abdullah Gözübüyüklü, Ekrem Demirten, Abdülaziz La yık, birim müdürleri, belediye per soneli, çok sayıda vatandaş ve ye ni terminalde faaliyet gösteren es naf karşıladı. Külcü, ilk seferini yapan otobüse binerek yolcuları selamladı ve Çorum leblebisi ik ram etti. Daha sonra Yeni Terminalde faaliyet gösteren esnafı tek tek ziyaret ederek sohbet etti. Kül cü, yeni terminalden seyahat et Ç Bursa da yerli vagon dönemi URSA Büyükşehir Belediyesi'nin hafif B raylı sistem ağında 60 vagon ve kentiçi tramvay hatlarında kullanılacak 12 tramvay alımı için açtığı ihalede 4 firma dosya alırken, 2 firma dosyasını teslim etti. Dosyasını teslim eden firmalardan Durmazlar, 117 Milyon 873 Bin 600 Euro teklif verdi. Büyükşehir tarafından açılan bu ihale aynı zamanda Bursaʼnın raylı sistemle tanıştığı 2002 yılından bu yana en büyük araç alımı ihalesi oldu. Tek kalemde 60 hafif raylı sistem aracı ve 12 tramvay alımı için açılan ihaleye Durmazlar firmasının en uygun teklifi vermesi de yerli üretimin dünya markalarıyla rekabet açısından büyük önem taşıyor... Çorumʼa açılan yeni şehirlerarası terminal hem ülke istihdamı, hem de Çorumlu esnafı için yeni bir gelir kapısı oldu... mek amacıyla ilk otobüs biletini alan Leyla Ahıska’ya da biletini takdim etti. Külcü, “Yeni terminalimiz Çorum’un yükselen hiz met standardını göstermesi açısından da son derece önemli bir yatırımdır ve Çorum’un vitrinidir. Yeni terminalle birlikte Çorum, transit araçlar için de önemli bir uğrak yeri olacak. Yeni Şehirlerarası Otobüs Terminalinde hem esnafımız kazanacak hem de şehrimiz kazanacak. Eski otobüs terminalimizle mukayese edilemeyecek kadar büyük ve fonksiyonel bir tesis kazandırdık ülkemize. Böyle tesiste işletmecilik de birinci sınıf olacak ve hizmette asla kusur edilmeyecek” diye konuştu... Artık takiptesiniz! Muğla’da sinyalizasyon Yaşanan müessif olaylar karşısında güvenlik duvarını arttırarak ek önlemler alan taşımacılar, araç takip ve kamera sistemleriyle donatılıyor... UĞLA Ulaşım Dairesi Başkanlığıʼna bağlı ekipler, sinyalizasyon sistemlerin de meydan gelen arızaların daha hızlı giderilebilmesine yönelik toplum destekli hizmetler kapsamında kavşaklarda bulunan sinyal verici direklere Büyükşehir Belediyesi logosu, internet adresi ve çağrı merkezi numarısının bulunduğu bilgi levhalarının montaj çalışmalarına başladı. Muğla Büyükşehir Be lediyesi Ulaşım Dairesi Başkanı Alper Kolukısa yapılan çalışmalar ile ilgili yaptığı açıkla mada, Muğla ilinde kayıtlı 128 sinyalize kavşak olduğunu bunların 62 tanesinin Karayolları Genel Müdürlüğüne, 66 tanesinin de büyükşehire ait olduğunu söyledi... ÜRKİYE Şoförler ve Otomobilciler T Federasyonu (TŞOF) kameralı araç takip sistemini hayata geçirdi. Beyoğlu M Lazzoni Hotel’de düzenlenen “Alarm haber Alma Merkezi ve Araç Takip Sistemi” tanıtım toplantısına Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Başkanı Fevzi Apaydın, İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Yahya Uğur, TÖHOB Genel Sekreteri Onur Orhon ve İstanbul motorize gurup oda başkanları ve esnaf temsilcileri katıldı. TŞOF Başkanı Fevzi Apaydın; “Özgecan Aslan olayı bizim için bir milattır. 1300 civarında taksiye kamera takıldı ve daha da takılacak” diye konuştu... ZEL Halk Otobüsü işleticileri olarak içinde bulunduğumuz sektörde yapılan faaliyete bütün dünyada olduğu, gibi ülkemizde de “Kentiçi Toplu Taşıma” denilmektedir. Yazının başlığında bilerek Kent “İÇİ-N” toplu taşıma tabirini kullandım. Sebebini aşağıda izah edeceğim... Değerli toplu taşımacılar... Biliyoruz ki, sektörün ve özellikle de henüz kimliği dahi olmayan Özel Halk Otobüsü taşımacılarının bir sürü problemi var. Problemlerin hem çokluğu, hem de çözümde kamunun isteksizliği veya kaplumbağa hızıyla yol alınması, gelecek kaygısına, strese ve hizmette vatandaşın hakkı olan gerekli kalitenin sağlanmasında gecikmeye neden olmaktadır. Yeni bir yapı, sistem ve organizasyon oluştururken veya var olan problemleri çözerken bakış açısı temel unsurdur. Ortaya çıkan şey bakış açısının ürünü olacaktır. Şayet sağlam ve geleceği görebilen bir bakış açısı mevcut değil ise o konu da hızlı yol alabilmek ve sorunları kalıcı olarak çözebilmek mümkün olamamaktadır. Peki sektörümüzde bakış açısı nasıl olmalı? Mevcut sorunları çözebilmenin, gelecek kaygısı taşımadan, ileriye daha güvenli adımlarla yürüyebilmenin çaresi bu sorunun cevabı içinde olacaktır. Sektöre sağlam bakış açısı içinde; Kentiçi Toplu Taşıma faaliyetinin, kentlerin olmazsa olmazı olduğu mantalitesi öncelikle yer almalıdır. Genel sorunları çözmeden lokal sorunların kalıcı olarak çözülemeyeceği bilinmelidir. Bugünkü şartlarda sektörün sorunları kentin sorunlarından bağımsız değildir. Kent sorunlu ise, ürettiğiniz faaliyette sorunludur. Başka bir tabirle kentin çevre, sosyal, ekonomik ve trafik sorunlarını çözmeden ulaşım sorunlarını çözemezsiniz. Örnek verecek olursak, 1980 yıllarda 1 otobüs günde 250 km. kat ederek 11-12 sefer yapabiliyordu. Şimdi yürüyen otoparklara dönüşen yollar nedeniyle günlük kat edilen km. 350’ye çıkarken, sefer sayısı 5-5.5’e düş- müştür. Her geçen gün ağırlaşan trafiğin sektöre ve kente maliyetini izah için sanırım başka örneğe ihtiyaç yoktur. Yani, gerek taşımacılara, gerekse vatandaşa olan maliyetler ve çevreye salınan emisyon sürekli artarken, sefer sayısı ile birlikte kalite süratle düşmektedir. Diğer yönden yolculuk süreleri artarken ticari hız düşmektedir. İnsanlar yollarda ömür tüketmektedir... Kentlerin birer canlı organizma olduğu kabul ederek, özellikle, lastik tekerlekli toplu taşıma sistemlerinin, mutlaka kurumsal yapı içinde olabildiğince esnek (manevra kabiliyeti yüksek) ve dinamik olmasına dikkat edil meli, gelir-gider havuzunun en azından Avrupa ve Anadolu Yakası olarak ayrı ama tek olması sağlanmalıdır. Aynı bölgedeki, gelir-gider havuzlarının (Dar bölge havuzları) çok olması manasız rekabeti tetikler, birlik ve beraberliği, birlikte hareket etmeyi, kapasitenin geliştirilmesini (daha uzun boylu araç kullanımı) ve daha verimli kullanılmasını engeller. Bu durumun tabii neticesi olarak, faaliyetin imtiyaz hakkına sahip kamu, vatandaştan gelen taleplere daha fazla ilgisiz kalamaz ve “siz yapmazsanız yapan biri bulunur temel mantığıyla” oluşan talepleri karşılamak üzere alternatif çareler arar. Ki, bu durum mevcut karmaşanın daha artması ve faaliyetin daha da verimsiz hale gelmesi anlamına gelmektedir. Her işin ihtiyaca göre yapılması gereği ve mecburiyeti vardır. Aksi halde geri kalırsınız ve alternatifler ortaya çıkar. Kentiçi toplu taşımada günümüz şartlarına göre yapılması gerekenler bellidir. İnsanları en hızlı, en ekonomik, en gelişmiş ve en kaliteli araçları kullanarak, en kaliteli hizmeti sunarak bir yerden bir yere taşımamız gerekmektedir. Bu, taşımacıların görevi iken hizmetin kesintisiz ve en nitelikli ifası için, gerekli teşvikleri ve mali desteği sağlamak, alt ve üst yapıyı hazırlamak, gerekli fiziki düzenlemeleri ve denetimleri yapmak, özel yollar ve bölgeler oluşturarak toplu taşımayı özellikli ve öncelikli hale getirmek de kamunun görevidir. İstanbul dünyanın en güzel kenti. Hepimiz bu kenti seviyor, dünyanın veya ülkemizin neresine gidersek gidelim bu kentsiz ya- pamıyor ve özlüyoruz. Kısaca, İstanbul güzel olduğu kadar özel bir şehir. Dolayısıyla sorunları da özel. Akla hemen şu geliyor... İnsan sevdiği bir şeyi veya kimseyi korur, kollar sahip çıkar... Eğer İstanbul’u seviyorsak ve bunda da samimi isek ayrılmaz bir parçası olan “Kentiçi Toplu Taşıma” faaliyetini de korumamız, kollamamız ve desteklememiz gerekir. Ben yazının başlığında bu nedenle “KENT İÇİ-N” toplu taşıma ibaresini kullandım. Trafik problemi bütün büyük kentlerin problemi. Ancak bu problem çözümsüz değil. Dünyanın İstanbul’dan daha kalabalık kentlerinde trafik bu denli sorunlu değil. İncelediğinizde görmektesiniz ki kentiçi toplu taşıma buralarda özel olarak korunuyor, kollanıyor ve teşvik ediliyor. Yani, şehir toplu ulaşımla hareket ediyor. Bilhassa kent merkezlerinde sadece yaya, bisiklet ve toplu ulaşım araçları var. Bir toplu taşıma kültürü oluşmuş. Biz de Kentimiz için, toplu taşıma araçlarına ait özel yollar, özel duraklar oluşturmalı, yüksek kapasiteli araçlar kullanarak konforu artırmalı, gerekli teşvik ve sübvansiyon desteklerini sağlamalı, özel sektör tarafından yapılan işletmeciliği kurumsal hale getirmeliyiz. Trafik problemini ancak ve ancak bu yolla azaltabiliriz. Aksi halde, daha fazla maliyet, daha fazla emisyon, daha çok sorun, yönetilemeyen ve denetlenemeyen bir trafik kaderimiz olacaktır. Yol ve kavşak yapımına harcadığımız paranın çok daha azıyla özel otobüs yolları yaparak İstanbul’u daha yaşanabilir bir kent haline getirmek elimizde... TT.7:Layout 1 06.03.2015 18:47 Page 1 İmtiyaz Sahibi-Sorumlu Yaziişleri Müdürü: M. Şevket ERTURAN Genel Yayın Yönetmeni : M.Şevket ERTURAN Yayın Koordinatörü : Özlem GÜNEŞ ‹stihbarat Şefi Mali Müşavir Teknoloji Editörü YAYIN TÜRÜ : Müjdat CENİK : Hülya TEKER : Yücel TÜRKÖZMEN : HAFTALIK YAYINCI KURULUŞ: ERTURAN YAYINCILIK LTD. ŞTİ. İDARE MERKEZİ Hürriyet Bulvarı - Yakuplu Plaza No.: 131 Kat: 3 D: 27 Yakuplu - Beylikdüzü / İSTANBUL Tel.: (0212) 875 46 49 ● Fax.: (0212) 875 78 64 www.kenticitoplutasima.com.tr ● [email protected] BASKI YERİ İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Cad. No.: 23 İhlas Plaza No.:11 A / 41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL Tel.: (0212) 454 30 00 Baskı-Dağıtım: Osman Sağlam Teknik Servis: Ozan ERTURAN GAZETEMİZ BASIN MESLEK İLKELERİNE UYMAYA SÖZ VERMİŞTİR HALİL KADİFE ANTAKYA Sağa sola yamulma Y Elektrikli Temsa imzası Ülkemizin iki yerli dev şirketi ASELSAN ve TEMSA yüzde 100 yerli üretim olacak “Elektrikli Otobüs”ü geliştirme projelerinde işbirliğine yönelik anlaşmayı imzaladı... ÜŞTERİ odaklı yaklaşımları ile büyük başarılara imza atan ASELSAN ve TEMSA, otobüs üretiminde yeni bir dönemi başlatacak adımı birlikte atıyorlar. ASELSAN tarafından geliştirilen; motor ve motor sürücüleri, batarya ve batarya yönetim sistemleri, araç kontrol ve yönetimi sistemleri, radar, gece görüş sistemleri, ultrasonik sensörler, haberleşme sistemleri gibi elektrikli araç bileşenlerinin, TEMSA tarafından geliştirilen ulaşım araçlarına entegre edilmesine yönelik olarak iki firma arasında anlaşmaya varıldı. İşbirliği imza törenine ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hasan Canpolat, Sabancı Holding Sanayi Grup Başkanı Mehmet N. Pekarun, TEMSA Genel Müdürü Dinçer Çelik, ASELSAN Genel Müdürü Dr. Faik Eken, ASELSAN Genel Müdür Yardımcısı Suat Bengür, Ulaşım Sistemleri Grup Başkanı Seyit Yıldırım, ASELSAN Yönetim Kurulu Başkan Danışmanı Mustafa Kayer, Elektrikli Araç Sistemleri Program Müdürü Ali Murat Topcu, TEMSA AR-GE ve SSH Direktörü İbrahim Eserce ve AR-GE Yöneticisi Mehmet Ünal katıldı. Anlaşmaya yönelik protokolü ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hasan Canpolat ve Sabancı Holding Sanayi Grup Başkanı Mehmet N. Pekarun imzaladı. Anlaşma kapsamında sürdürülecek çalışmalar ile TEMSA’nın ürettiği ulaşım araçları için özelliği. Elektrikli araç üretimini yerlileştirme stratejisi sektörün en önemli fırsatlarından biri. Bu nedenle otobüslerinin tasarımını yurtiçinde gerçekleştiren ve üreten TEMSA, tecrübesini ASELSAN’ın elektrik ve elektronik tecrübesi ile birleştirerek ortak bir Elektrikli Otobüs tasarımına başlıyor. Bu önemli anlaşmanın ülkemiz ve iki şirketimiz için hayırlı olmasını diliyorum” dedi. M ORTAK BAŞVURU kritik teknolojiye dayalı bileşenlerinin yerli imkânlar ile geliştirilip üretilmesi sağlanmış olacak. HEDEF İSTİHDAM Küresel pazarda oyuncu olmak ve ülke ekonomisine katkı sağlama hedefiyle yola çıktıklarını, katma değeri yüksek ürünler geliştirilirken, KOBİ ve üniversiteler başta olmak üzere yurtiçi imkanlarını en üst seviyede kullanmaya çalıştıklarını belirten ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hasan Canpolat, “ASELSAN ispat etmiş, komuta-kontrol, güç elektroniği, motor kontrol ve görev bilgisayar sistemlerinden edindiği bilgi birikimi ve deneyimini elektrikli araç sektörüne aktarmakta olan ASELSAN’ın geliştirdiği milli, özgün, yüksek güvenilirlikli, düşük maliyetli, verimli ve kritik teknolojiye sahip ürünler yerli elektrikli araç geliştirilmesinde kullanılarak, küresel pazarlarda oyuncu olmak ve ülke ekonomisine katkı sağlamak hedefleniyor” dedi. Canpolat, otomotiv sanayinin en önemli oyuncuları arasında yer alan TEMSA ile imzaladıkları anlaşma sayesinde teknolojik olgunluğu yüksek milli ulaşım sistemleri endüstrisi ve ekosistemi hedeflediklerini de kaydetti. Sabancı Holding Sanayi Grup Başkanı Mehmet N. Pekarun, ASELSAN ile TEMSA arasında imzalanan anlaşma ile otobüs üretiminde yepyeni bir dönemin başlayacağını vurgulayarak, “Yüzde yüz yerli otobüs üretimini gerçekleştirmeye yönelik olan bu işbirliği hem ülkemiz hem de sanayimiz için de oldukça önemli bir adım. Otomotiv endüstrisi, ihracat kalemlerimizin en ön sırasında yer alıyor. Ancak Türk otomotiv endüstrisinin hayalini, özlemini duyduğu gelişme ise yüzde 100 yerli üretim bir araç oldu. ASELSAN ve TEMSA’nın işbirliği bu hayalin gerçeğe dönüşmesini sağlayacak. Bu değerli projenin, en önemli özelliklerinden biri ulaşım sistemleri arasında ihtiyaç duyulan çevreci TEMSA Genel Müdürü Dinçer Çelik, şu an Tübitak 1511 proje kapsamında prototipi üretilen 9metrelik MD9 ElectriCITY elektrikli otobüs projesine ek olarak 12 metrelik Avenue elektrikli otobüs projesi için TÜBİTAK’a ASELSAN ile birlikte ortak bir başvuru yapılacağını ve çalışmaların ortak bir yapıda planlanacağını belirterek, “Elektrikli otobüs tamamıyla elektrik enerjisi ile çalışacak, duraklarda veya son duraklarda kısa şarjlar yapılarak güzergahını tamamlayacak şekilde tasarlanacak. Elektrikli otobüs üretimi sayesinde şu an dizel otobüslerde yurt dışından alınan motor, şanzıman gibi ithal parçalar yerine yurt içinde tasarlanmış elektrik motorları, evirici ve çeviriciler kullanılabilecek. Projenin her iki kuruluşun en güçlü yanlarını birleştirebileceği kapsamlı bir sinerji çalışması olması bekleniyor” diye konuştu... ILLARDIR, esnafı sıkıştırarak zorlayarak hizmet verdirmeye dayalı toplu taşıma hizmet anlayışının, gelişmelerle yürümez olduğu anlaşıldı. Bizden, kaliteli ve herkes için sürdürülebilir bir toplu ulaşım hizmeti vermemizi isteyenler, bunun için yeni nesil araç alımı yapmamızı, bir sürü donanımlarla istenilen yapıyı kurmamızı isteyerek bunun için alımlar yapmamızı bekliyor. Ancak, gelişmeler bu harcamaların arttığını, gelir-gider dengesine dayalı bu artışın artık tek yanlı “Kaynak bulun, yapın” anlayışı ile sürmeyeceğini ortaya koymuştur. Tartışılanlara bakın, diğer ecnebi memleketlerdeki yapılanlara bakın, orada herkes yaptığından memnun ve mutlu. Neden biliyor musunuz? Çünkü, kazanıyorlar... Ne kazandıklarını bilerek iş yapıyorlar. Adam işi yapacak mı? Daha başında ne kazanacağını biliyor. O yüzden de net davranıyor. Ya giriyor ya girmiyor. Çerçevesinde hareket ediyor. Peki, ya biz? Bu işler bizde böyle mi oluyor? İşin tanımı işin çerçevesi kimsenin umurunda olmuyor!.. Böyle olsa, hiç sıkışır mıyız? Yatırımın ne getireceği bizden gizlenir mi? Gizlenme sadece gizlemekle olmaz, temennilerle hesapsızlıkla yapılanlar da gizleme aldatmadır. “Kazanırsınız, kazanırsınız. Yeter ki ihaleyi alın, bu işe girin” mantığı bizi bugüne getirmiştir. Tabii bizim bakışımızdaki kolaycılığımız, buna balıklama atlamamızdan, sığ düşünerek, “nasılsa kazandıracaklar olmazsa düzenleme ile göz yumma ile yol açacaklar” diye zıplayışımızdan da kaynaklanıyor. Gidişat bize bir yol dayatacak. Bunu görebiliyorum. Nasıl dayatacak bizi bu konumdan alıp yeni kanunla odalara üye olamayan şoför durumuna da, yani, çalışan eleman durumunda dayatıp yol aldıracak yahut; “haydi beyler bu kadar. Harç bitti yapı paydos” diyerek bir yol çizecek. Hala beklemek tek çare mi yoksa dayanışma içinde yeni bir işletmeciliğin ne olacağına dair yol almak mı? Arayışlarımız artık netleşmeli. Sağa sola yamulmadan açık seçik gidişatı anlasak ama en önce birbirimizi “sen ağa ben ağa” diye hor görmeyi bırakıp, el ele vermeliyiz. Bu ölümlü dünyada ne gerek var ayrılıklara boş dalaşmalara kin ve gareze. Bu lafı sanırım çocukluğumuzdan beri hep duymuşuzdur. Galiba yeniden hepimizin hatırlaması gerekiyor. Bu ara herkesin dilinde olan kurumsal sermaye şirketi olma, doğru çözüm gibi gelmiyor mu size de? Bunun şartları ne? Nasıl olacak? Bence önce gidişatı anlayan olarak birbirimizle el sıkışarak masaya doğru oturalım. Görüşüp konuşalım. Sonrasında anlarız hanya ile konya arasında ki farkı... Multimedyanın 10 altın noktası Sabancı Topluluğuʼnun alışveriş platformu Kliksa, multimedya sistemlerinin seçiminde araç sahiplerinin dikkat etmesi gereken önemli noktaları sıraladı... ABANCI Topluluğu’nun onS line alışveriş platformu Kliksa, gelişmiş görüntü ve müzik Brisa karını %14 arttırdı Brisa, Ocak-Aralık 2014 döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre satış gelirini yüzde 14 artışla 1 Milyar 693 Milyon TL.ʼye çıkardı... 014 yılı finansal sonuçlarına 2 ilişkin değerlendirmelerde bulunan Brisa Genel Müdürü Hakan Bayman; “2014 yılında liderliğimize yakışır bir şekilde, bir önceki yıla göre satışlarımızı %14 ve net karımızı %29 artırdık, toplam yıllık satış gelirlerimizi 1.693 Milyon TL.’ye çıkardık. Şirketimizin kuruluşundan bu yana yaklaşık 920 milyon ABD doları yatırım gerçekleştirdik. Bu yatırımın yaklaşık 290 Milyon ABD Dolarlık kısmını son beş senede İzmit üretim tesisle- rimizde hayata geçirdik. İzmit tesislerimizde yenileme yatırımlarımız devam ederken yine 300 Milyon ABD Doları başlangıç yatırımımızı, 2018 yılında devreye almayı hedeflediğimiz bi nek ve hafif ticari araçlar için ü retim yapacak Aksaray fabrikamızda hayata geçirmeye başladık. Yeni tesisimiz ile, İzmit’teki üretim kapasitesine ek olarak, yıllık 4,2 milyon adet bir kapasite eklemeyi ve toplam üretim kapasitemizi yüzde 30 artırmayı hedefledik” şeklinde konuştu. özelliklerinin yanı sıra internete bağlanma gibi bir çok özelliği de bulunan ve günümüzde araçların vazgeçilmez parçası haline gelmeye başlayan akıllı multimedya sistemlerinin seçiminde, araç sahiplerinin dikkat etmesi gereken 10 altın noktayı açıkladı. Araçların ön konsolonu yerleştirilen ve sürücülere teknoloji ile konforu bir arada sunan multimedya sistemlerin seçiminde, araç sahiplerinin dikkat etmeleri ve konunun uzmanına danışmaları gereken önemli noktalar bulunuyor. Kliksa’dan araç sahiplerine multimedya sistemi seçiminde tavsiyeler... 1. Multimedya sisteminin navigasyon özelliğinin olmasına dikkat edilmelidir. 2. Orijinal araç direksiyon kumandasına uyumlu cihaz tercih edilmedir. 3. Üründe kamera girişi olup olmadığı, ürün kutusu içinde araç park kamerası kontrolu olarak denetlenmelidir. 4. Ürünün işlemci hızına dikkat edilmeli, işlemcisi yavaş olan cihazların donma gibi problemler yaşattığı göz önünde bulundurulmalıdır. 5. Hafıza kartı, USB bellek, aux girişi dışında sistemin DVD ve VCD oynatma fonksiyonunun da bulunması yararlı olacaktır. 6. Sistemin radyo özelliği ve RDS (radyo veri sistemi) özelliği kontrol edilmelidir. 7. TV özelliği ve kutu içinde TV anteninin bulunup bulunmadığı kontrol edilmelidir. 8. Üründe bluetooth özelliği çok önemlidir. Bu özellik sayesinde cihazın araç kiti olarak kullanıldığı unutulmamalıdır. 9. Sistemin video çıkışı olup olmadığına da bakılmalıdır. Bu özellik sayesinde cihaza ekran bağlanabilmektedir. 10. Multimedya sistem alınırken, mutlaka araca uygun olan bir teyp çerçevesi alınmalıdır. Aselsan İTÜ işbirliği İki kuruluş ulaşım, enerji, robotik teknolojileri ile deniz sistemleri alanında var olan çalışmalarını genişletecek... SELSAN ve İTÜ arasında bilimsel ve A teknolojik araştırmalara ilişkin AR-GE işbirliği protokolü imzalandı. ASELSAN'dan yapılan açıklamaya göre, iki kuruluş ulaşım, enerji, robotik teknolojileri ile deniz sistemleri alanında var olan çalışmalarını devam ettirecek ve genişletecek. ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Canpolat ve İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca tarafından imzalanan protokole göre, ulusal ve uluslararası AR-GE projelerine birlikte katılım sağlanacak. Ayrıca, iki kurum laboratuar ve test altyapılarını ortak kullanılabilecek, birlikte gerçekleştirilen projeler kapsamında ortak yayınlar yapacak ve seminer, konferans ve toplantılar düzenleyecek. TT.8:Layout 1 06.03.2015 18:48 Page 1 Maybach-Motorenbau GmbH veya bilinen adıyla Maybach, Wilhelm Maybach ve oğlu Karl Maybachʼın kurduğu Zeplinler için motor üreten bir motor şirketi. Fakat havacılığa yönelik motor üreten bir çok diğer şirket gibi Maybach da büyük ve lüks otomobiller de üretmiş... Cenevre’de “Yıldız” parladı Mercedesʼin 50 yıllık Pullman efsanesi Maybach S 600 Cenevreʼde yepyeni yüzü ile sahnelendi. Mercedes-Benz GLE Coupé ise katılımcıların tüm dikkatlerini üzerine topladı ve hayran bıraktı... Mercedes-Benz, 85 yıldır aralıksız katıldığı Uluslararası Cenevre Otomobil Fuarıʼnda, merakla beklenen Mercedes-May bach S 600, G 500 4X4², Mercedes-AMG GT3 ve V-Serisi PLUG-IN HYBRID olmak üzere birbirinden özel yepyeni modellerini ilk kez dünyaya tanıttı. Büyük ilgi gören yeni modellerin yanı sıra GLE Coupé, C 350 e, C 450 AMG Sport, CLA Shooting Brake, Smart DCT ve Smart Brabus modellerinin de Avrupa lansmanı gerçekleştive bir kez daha farkını ortaya koydu... Lüks segmentte yeni bir standart oluşturan Mercedes-Maybach S-Serisi, S-Serisi ailesinin en yeni modeli olarak otomotiv dünyasında yepyeni bir dönem başlatıyor. Güvenlik, verimlilik ve sessizlik gibi pek çok teknik özellik açısından otomotiv mühendisliğinin doruk noktasına ulaşarak lüks segmentte çıtayı bir adım daha öteye taşıyor. S-Serisiʼnin mükemmelliği ile Maybachʼin ayrıcalıkları bir araya gelirken, rakipsizliğini gösteriyor. “Yıldız”ın Cenevreʼdeki yansıması mükemmeldi... Mercedes-Benz GLE Coupé ile bir coupé aracın sportif ve dinamik tasarımını, bir SUV aracın güçlü, çarpıcı ve çok yönlü özellikleri ile bir arada sunuyor. Mercedes-Benz coupéʼlerin başarılı ürün portfoyüne yeni eklenen GLE Coupé, klasik C-Serisi, E-Serisi, S-Serisi ve dört kapılı coupé modelleri CLS ve CLA arasına özgün ve çarpıcı dış tasarımı ile katılıyor. GLE Coupé, dış tasarımında duygu ve zekâyı, geleneksel tasarımı ile de modern yaklaşımı ideal bir sunum sağlıyor... Kış lastiği olan araç yolda kalmaz! Türkiyeʼde genelinde etkisini yoğun şekilde gösteren kar yağışı, araçların yolda kalmasına ve günlük hayatın aksamasına yol açıyor. Uzmanlar, yola çıkmadan önce sürücüleri araçlarının kontrollerini yapmaları konusunda uyarırken, kış lastiğinin zorunluluk hale geldiğini vurguluyor. Önümüzdeki günlerde de kar yağışlarının devam etmesi beklenirken, kış lastiği taktırmayanları ise 519 TL.ʼye varan cezalar bekliyor. Michelin Türkiye Genel Müdürü Marco Giuliani, sürücüleri, aracın genel kontrolleri ve kış lastiği takmaları konusunda uyardı... 9 MART 2015 ● YIL: 9 ● SAYI: 448 Fiyatı: 1 TL. (KDV dahil) www.kenticitoplutasima.com.tr Tesla 2016’da Türkiye’de Elektrikli otomobil dünyasının önde gelen markası Teslaʼyı 2016 yılında yakından görebiliriz. Çünkü, şirketin hızlı şarj istasyonu planlarında ve Türkiyeʼnin de adının bulunduğu açıklandı... Bugüne kadar galeriler tarafından getirilen sınırlı sayıdaki Tesla model araçları yakında Türkiye yollarında görebiliriz. Dünya genelinde 2 Bininci hızlı şarj istasyonunu açtığını duyuran şirketin hazırladığı infografikte, 2016ʼda açılacak istasyonlar arasında Türkiyeʼnin çeşitli kentleri bulunuyor... Teknolojik melekler OS ANGLES Valisi Eric Garcetti, kentin yeni vizyonundan bahsetti. L Popüler kültürde Melekler Şehri olarak adlandırılan Los Angeles, Garcettiʼnin açıkladığı vizyona göre teknolojinin ve nesnelerin internetinin kalbi olmaya aday. Kentin resmi internet sitelerinin her ay 5 Milyonʼdan fazla insan tarafından ziyaret edildiğine dikkat çeken Garcetti, artık cihazların da önemli bir rol üstlendiğini kaydediyor. Nesnelerin interneti ile kentteki hizmetlerin daha kaliteli hale getirmek için çalıştıklarını belirten Vali, örnek olarak otobüs ve metro seferlerinin çok daha kullanışlı hale geleceğini söylüyor.... Siemens’ten e-otoyol testi T EST konusu yol, Los Angeles ve Long Beach limanlar› aras›nda bulunan 2 mil uzunlu€unda bir bölümü kapl›yor. Yerel zararl› emisyon oranlar›n›n düflürülmesi, fosil bazl› yak›t tüketimini azaltmak ve kamyonlar›n iflletme giderlerini k›smak amac›yla hayata geçirilecek olan 30 km. uzunluktaki bu yol, her iki limanla beraber daha içerilerde bulunan demiryolu yükleme merkezlerini de birbirlerine ba€l›yor. e-Otoyol projesi baz›nda Carson Kenti’nde bulunan Alameda Caddesi’nin iki fleridinde katener (sark›k elektrik telleri) sistemle elektrik verilmeye bafllanacak. Hibrid sisteme sahip kamyon ve ak›ll› di€er araçlar bu sistem sayesinde elektrik yüklemesi yaparak s›f›r emisyon oluflumuna katk›da bulunmufl olacak.... Dünya çapındaki yayılımını hızlandıran şirket kısa bir süre önce Çin pazarına girmişti. Burada beklediğini bulamadığı yorumları yapılan Teslaʼnın sıradaki planları arasında, hazırlanan infografikte, İstanbul dışında Bursa, Balıkesir, İzmir, Muğla, Ankara, Konya ve Antalyaʼda işaretlenmiş durumda. Bu tablo, birçok güzergahta elektrikli Tesla kullanılacak demek... Teslaʼnın hızlı şarj istasyonları, standart bir Tesla Model Sʼin 20 dakika içinde tamamen şarj olabilmesini sağlıyor. Elon Musk, daha önce gerçekleştirdiği bir sunumda, bu şarj istasyonlarının hızını, standart bir Audiʼnin benzin istasyonunda geçirdiği süreyle karşılaştırmış ve Tesla, Audiʼye oranla daha hızlı bir şekilde istasyondan ayrılabilmişti... Hyperloop uçuyor 643 km. yolu 30 dakikada kat edebilen süper yüksek hızlı tüp tren Hyperloop ulaşımda olduğu kadar teknolojide de inanılma bir çığır açacak gibi duruyor... Shell TR’de atama Gelişmiş teknolojisi ve yenilikçi yaklaşımlarıyla Türkiyeʼnin önde gelen enerji şirketlerinden olan Shell Türkiyeʼye Ülke İletişim Müdürü olarak Meltem Okyar Perdeci atandı. İletişim sektöründe 15 yılı aşan tecrübeye sahip Meltem Okyar Perdeci, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunudur. Shell Türkiye Ülke İletişim Müdürü görevine atanmadan önce HSBC Türkiyeʼde Çalışan İletişimi Kıdemli Yöneticisi olarak çalışan Perdeci, öncesinde EnerjiSA İletişim Müdürü görevini sürdürmekteydi.. Hyperloop, Tesla, SpaceX ve PayPalʼun da kurucularından olan Muskʼın, saatte yaklaşık 1300 km/s hıza ulaşan yüksek hızlı tüp tren projesi ilk etapta San Fransisco ile Los Angeles arasına kurulacak bir raylı sistemde iki şehir arasındaki 643kmʼlik yolu, 30 dakikada kat edecek. Basıncı azaltılmış vakumlu çelik tüpler içindeki kapsüllerin, bir kompresör ve manyetik güç yardımıyla yüksek hızlı hareket etmesi prensibiyle çalışan Hyperloop için çeşitli adımlar atılmış durumda... Yaklaşık 2 yıl önce Elon Muskʼın rüyası olan proje işleri, şu anda Nasa ve Boeing gibi firmalardan 100 kadar mühendis tarafından kurulmuş olan HyperloopTransportation Technologies (HTT) tarafından yürütülüyor. CEO Dirk Ahlborn önderliğindeki HTT, Los Angeles ve San Fransisco arasında 1300 km/s hızla seyahat imkânı sunacak olan Hyperloop projesinin, 10 sene içerisinde hayata geçirileceğinin sözünü veriyor. Oluşum, bunun için ilk adımı da atmış durumda gözüküyor... Mitsubishi Cenevre’de dikkat çekti M ITSUBISHI Motors’un gelifltirdi€i MITSUBISHI Konsept XR-PHEV II, 85. Cenevre Uluslararas› Otomobil Fuar›’nda en fazla dikkat çeken modellerden biri olmay› baflard›. Outlander PHEV’in gördü€ü ilginin ve elde etti€i baflar›l› sat›fl grafi€inin ard›ndan Mitsubishi’nin plug-in hibrit araçlara odakland›€›n› belirten Temsa Motorlu Araçlar Genel Müdürü Eflref Zeka, bu anlamda Cenevre Otomobil Fuar›’n›n yenilikçi teknolojilerin tan›t›ld›€› bir platform oldu€unu belirtti. Eflref Zeka, bir ticari araç olarak sa€laml›€› ve dayan›kl›l›€› ile ön plana ç›kan Yeni L200’ün de yine Cenevre’de dikkat çeken modellerden biri oldu€unu vurgulad›. Zeka, 150 ülkede sat›fla sunulmas› planlanan 5. nesil L200’ün, Avrupa ve Türkiye’de y›l›n 2. yar›s›nda sat›fla sunulaca€›n› aç›klad›...
© Copyright 2024 Paperzz