Mart 2015 Netaş CEO’su C. Müjdat Altay 2015 Türkiye için ‘verimlilik yılı’ olmalı BT yatırımlarında rutinden çıkma zamanı Makineler ve insanların ilişkisi 2015’te değişecek 2015’te işletmeler karma buluta yönelecek 4 22 32 Türk yöneticiler inovasyon için risk almaya hazır 36 ÖNSÖZ Sadece teknoloji yatırımı yetmez AYHAN SEVGİ B ilişim teknolojilerinin iş süreçleri ile entegre olması, doğal olarak iş yapış biçimlerini de değiştiriyor. Süreçlerdeki zaman ve mekan kavramı ortadan kalkarken, çalışanların da kendilerini bu gelişime adapte etmesi gerekiyor. Kısacası teknolojideki gelişim sadece bilişim uzman ve yöneticilerini değil tüm birimlerin yönetici ve çalışanlarını kendilerini geliştirmeye zorluyor. Tasarımdan üretime, depolamadan sevkiyata, satıştan pazarlamaya, insan kaynaklarından finans ve idari birimlere kadar her alanda çalışan elemanlar en azından teknoloji okuryazarı olmalı, bilişim teknolojilerini kullanabilmeli. Aslında buraya kadar söylediklerimiz çok da yeni bir şey değil. Zaten bu özelliğe sahip değilseniz, iş ortamında kalabilmeniz mümkün değil. Artık tüm çalışanlar bilişim departmanlarından daha talepkar olmalı. İşlerini daha hızlı ve kaliteli yapabilecekleri argümanları talep etmeli. Bu yönde de bilişim departmanlarını yönlendirmeli. Örneğin büyük veri, bilişimcilerin projesi değil, satış ve pazarlamacıların ve yöneticilerin projesi olmalı. Bir büyük veri projesinin başarısı, bu birimlerdeki insanların bu sistemi kullanarak elde ettikleri analiz sonuçlarında saklıdır. Ya da bir dağıtım elemanın fark ettiği küçük bir ayrıntı sonucu yazılan bir uygulama şirkete çok büyük bir değer kazandırabilir. Son yılların gözde kavramı bulut bilişimin bir yandan kullanım oranları hızla artarken diğer yandan da bu konudaki çekinceler de artıyor. Güvenlik ve güvenilirliğin yanı sıra sürekli artan veri miktarlarının olası bir durumda başka bir veri merkezine aktarımı sırasında yaşanacak sıkıntılar da yöneticileri düşündürüyor. Dolayısıyla karma ya da hibrit bulut uygulamaları bir nebze olsun bu sıkıntılara yanıt veriyor. Bu ve benzeri kavramları 2015 yılında daha sıkça duyuyor olacağız. Hangi sektörde hangi boyutta bir şirket olursak olalım, doğru teknolojilere doğru zamanda yatırım yapmalı ve bu sistemlerden maksimum verimi elde etmeye çalışmalıyız. Unutmayalım başarı sadece teknoloji yatırımı yapmakla gelmiyor… 1 CO Mart 2015 www.bthaber.com.tr [email protected] BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Ayhan Sevgi [email protected] BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi [email protected] Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres [email protected] Editör Handan Aybars [email protected] Ankara Temsilcisi Sedef Özkan [email protected] Haber Merkezi Ekrem Uçman [email protected] içindekiler VİZYON F inansın yanı sıra, ilaç ve sağlık gibi önde gelen sektörlerde atılan başarılı adımlar, bunu izleyecek yeni adımların da habercisi. Hizmette sürekliliğini ve büyük veriyi temel alan bu gibi sektörler, Mirsis’in çalışmalarının da odak noktasını oluşturuyor, çözümlerin sektörel bazda ihtiyaçlara ne kadar güçlü yanıt verdiğini gösteriyor. Şirketin finans sektörü kökenli kurucu ortaklarından olan, Mirsis Genel Müdürü Gül Düzgider, kendilerini farklı kılan anlayışı tek bir çözümü her sektörde her şirkete uygulamak yerine, terzi usulü bir çalışma yapmaları, sektör öncelikleri ve kurumsal ihtiyaçları ön planda tutmaları olarak gösteriyor. VİZYON / 4-20 Mirsis’in önceliği, tüm hizmetleri belli kalite standartlarında sunmak. Bu önceliği, uluslararası bir yetkinlik belgesi ile teyit etmek ise küresel bazda ortak bir değer demek. İşte Mirsis, bu öncelikle 2014 yılında CMMI (Yetenek Olgunluk Model Entegrasyonu – Capability Maturity Model Integration) servis belgesini alarak, önemli bir başarıya imza attı. Bu belgeyi Türkiye’de alan ilk şirket unvanını da taşıyan Mirsis, bu sertifika için tam 3 yıl gerekli hazırlıkları yaptı. Bundan sonra yurtdışına daha net biçimde, referanslar ve uluslararası geçerliliği olan sertifikayla odaklanmanın önünde bir engel yok. İç pazarda farklı ihtiyaçları uçtan uca karşılamak, küresel bazda önde gelen entegratörlerle yürütülen çalışmalar da Mirsis adına artı değerleri oluşturuyor. Bu artı değerlerin yarattığı farkı, yabancı şirketlerle rekabet adına değerlendirmeyi amaçlayan Mirsis, CMMI gibi uluslararası bir kalite belgesi ile bu yolda önemli bir katma değere imza attığını biliyor. Tüm sekTörlerde fark yaratan danışmanlık Mirsis, finans sektöründeki uzmanlığını, tüm sektörleri kapsayan çözümler, yetkin bir danışmanlıkla geliştirmeyi hedefliyor. KOBİ’ler de bu hedefte önemli bir yere sahip. Satış Müdürü Nurşen Usta [email protected] Satış Grubu Evrim Koç Demirci [email protected] Canan Şahin [email protected] Ece Kutlucan nin altını çiziyor. Sektörel uzmanlıkla proaktif olmak ve sürekli yenilikler yapmak Mirsis’in önceliği. “Danışmanlık uzmanlığımızı tüm sektörlere sunmak, bundan sonra Mirsis’in faaliyetlerinde öne çıkacak” yorumunu yapan Ece Kutlucan, önceliklerini şöyle detaylandırıyor: “Teknoloji firması olarak teknik birimleri tatmin edecek, uzun soluklu işbirliklerine zemin oluşturacak çalışmalar önceliğimiz” diyen Mirsis Kurucu Ortağı Ece Kutlucan, bu konuda iki yıl önce altyapı çalışması önceliği ile yapılan yatırımları örnek gösteriyor. Ece Kutlucan, Ar-Ge politikaları ve 2015 stratejileri hakkında bilgiler de paylaşıyor. İlk etapta bir iş ortağıyla birlikte sunulan sistem danışmanlığı hizmetinde farklı ürünlerle kombinasyonlar yaparak bunları sunmak söz konusu olacak. Böylece hizmetlerinin daha da çeşitleneceğine işaret eden Kutlucan’ın dikkat çektiği gibi, açık bir gerçek var: Bu yapı, sadece finansın değil tüm sektörlerin ihtiyacı. Böylece reel sektörün tüm paydaşlarına, diğer sektörlere ve özellikle de KOBİ’lere ulaşma imkanının önemine dikkat çeken Kutlucan, böylece 2015 yılında KOBİ’leri çok daha net biçimde hedefleyecekleri- kendi gücümüzle Büyümeyi sürdüreceğiz “Uzmanlaştığımız alanların yanı sıra farklı sektörlerde de uzmanlığımızı sunmak, ayrıca KOBİ’lere erişmek istiyoruz. Mirsis olarak bir olgunluk seviyesine geldik ve daha da güçlü bir büyüme hedefliyoruz. ‘Verimlilik’ ve ‘proaktif’ olma önceliği ile hareket ediyoruz. Bu da belli bir birikim oluşturmak, teknolojik gelişmeleri ve bunun sektörlere yansımalarını doğru ve erken okuyabilmek demek. Bu stratejimiz yabancı şirketlerin de ilgisini çekiyor, bu bize gurur veriyor. Ancak şu an ana hedefimiz gelişim ve yenilenme, bir Türk firması olarak emin adımlarla ilerleyişimizi sürdürmek.” Her şey dijitalleşecek! Hazır mısınız?................................................10-12 Tüm sektörlerde fark yaratan danışmanlık....................................14-15 Kurumsal mimari, iş modelinin temel parçası..............................16 Hizmet algısına profesyonel dokunuş ............................................18-20 M2M D ünyaca ünlü fizikçi Stephen Hawking, yapay zekanın çok hızlı geliştiğini ve yavaş yavaş insanların kontrolünden çıktığını belirtti. Hawking, insan zekasını geride bırakmaya başlayan yapay zekanın, insanlığın sonunu getirmesinden endişe duyduğunu vurguladı. Gelişen teknolojinin savaşları, hastalıkları ve açlık gibi problemleri sonlandıracak seviyeye gelebileceğini söyleyen Hawking, buna karşın insan liderlerinin ve silah üretimine dayalı ekonominin teknolojiyi kendi çıkarları doğrultusunda kullanabileceğini öngörüyor. Sonuç olarak insanı kendi ürettiği yapay zekanın ölümcül olabileceği sonucuna varıyor. Makineler ve insanların ilişkisi 2015’te değişecek M2M / 22-24 Bu endişeli öngörünün yakın zamanda hayat bulması beklenmese de tahmin Hawking’den geldiği için azımsamamak gerekiyor. Peki, bizler teknolojik cihazları kendi işimizin gelişimi için kullanabilir miyiz? Gartner, 2015 ve sonrası için öngörülerini açıkladı. Yapılan son araştırmalara göre, 2015 yılında en fazla dijital iş yaşamı artış göstererek insan ile makine arasındaki ilişki farklı bir boyuta geçecek. Makineler artık daha fazla insani özelliklere sahip olacak ve her kişiye farklı davranma gibi yetileriyle öne çıkacak. Artık insanlar ile robotların neredeyse birer iş arkadaşına dönüştüğü zamanlara geçiyoruz. Gartner’ın öngörüleri şu şekilde sıralanıyor: • 2018 yılında dijital işlerde iş süreçlerindeki çalışanlara ihtiyaç yüzde 50 azalacak ve geleneksel modellere kıyasla önemli dijital iş olanakları yüzde 500 artacak. 2016 yılında dijital dönüşüm inisiyatiflerinin yüzde 50’si yönetim zafiyeti yaşayacak. Bu sebepten dönüşüme ayak uyduramayan şirketleri önemli piyasa kayıpları bekliyor. Sosyal medya ve mobil teknolojilerdeki tüketici davranışlarına bağlı artış önemli bir fark yaratmaya hazırlanıyor. Özellikle geçtiğimiz yılın en fazla konuşulan konularından olan drone’lar hızla yaygınlaştı. Örneğin, buzdolabı artık eksik olanları anlayarak markete haber verebiliyor, robotlar marketteki gerekenleri topluyor ve drone’lar kapıya kadar servis yapabiliyor. Böylece iş gücünde önemli ölçüde azalma yaşanıyor. Teknolojinin bir gün işlerimizi elimizden alacağı fikrine de birkaç adım daha yaklaşıyoruz. Özellikle düşük eğitim seviyesi ve gelire sahip olan kişilerin iş bulma ihtimalleri zorlaşacak. te en yüksek değerli halka arzlar fiziksel lojistik ile dijital pazarları bir araya getirebilen girişimlerden oluşacak. Dünya ekonomisi Uber ve Airbnb gibi önemli girişimlere şahit olmaya başladı. Bu tür işletmeler çok karmaşık düzenlemelere ve market dinamiklere sahip olduğu için bazı zorluklar da yaşayacaklar. 5 yaşın altındaki birçok şirketin milyarlarca dolara varan yatırımlar alacağı bir yıl yaşayabiliriz. • 2018’de akıllı makineler ve endüstriyel hizmetler sayesinde işletme operasyonlarındaki toplam sahip olma maliyeti yüzde 30 oranında düşecek. İşletmeler artık çok daha hızlı, ucuz ve daha iyi ürün ve servisler görmek istiyorlar. Bununla birlikte her an her yerde destek almayı sıradan bir sürecin parçası olarak görüyorlar. Evet, akıllı makineler insanların • 2017 yılında bilgisayar algoritmalarıyla piyasaya çıkacak dijital oyuncularda önemli bir artış gözlenecek. 2015 ile birlik- Mobilite ve akıllı uygulamaların artışıyla iş yaşamındaki süreçler kolaylaşırken, makinelerin yükselişine 2015 yılında tanık olacağız. Makineler ve insanların ilişkisi 2015’te değişecek ................................22-24 GÜVENLİK / 26-30 2015 yılında kurumların başına daha fazla ne gelebilir?................................................................ 26-30 BULUT BİLİŞİM 2015’te işletmeler karma buluta yönelecek 2015’te BT sektörünün yeniden şekillenmesinde Veri Gölleri ve Karma Bulut etkin rol oynayacak. İşletmelerin artan veri yükü doğrultusunda entegre ve esnek bulut çözümlerine talebi artacak. Özge Karataş [email protected] Abone ve Dağıtım Sorumlusu Mirsis Yönetici Ortağı Gül Düzgider kOBi’ler hedefte 2015 Türkiye için ‘verimlilik yılı’ olmalı...........................................6-8 Perihan Kıtay Özden [email protected] Gizem Güç [email protected] Müşterilerin beklentileri ve iş akışları birbirinden çok farklı olduğu için genel olarak bir ‘kişiselleştirme’, yani müşteri ortamında, müşteriye uygun bir modelleme yapmak şart. Sektör odaklı uzmanlıklarla anlam kazanan bu gereklilik, Mirsis’in çalışmalarının da temeli. Mirsis, İstanbul’da Ataşehir’de merkez ofisinin yanında, Kocaeli Teknopark’ta Ar-Ge birimine de sahip. Müşteri ortamında görev yapan Mirsis çalışanları dahil olmak üzere 200’e yakın istihdamla faaliyet gösteriliyor. Mirsis servis kataloğunda yer alan servislerin kategorize edildiği bir süreçte olduklarına işaret eden Gül Düzgider, detayları şöyle anlatıyor: “İlgili sektörlerde danışmanlık hizmetlerinin yanında, Türkiye İş ve İşçi Bulma Kurumu’ndan aldığımız yetkiye istinaden Seçme ve Yerleştirme Birimimiz ile kurumların istihdamlarına personel sağlıyoruz. Temel hizmet alanımız danışmanlık hizmetleri ve bu konudaki ArGe çalışmaları ile bu başlıkta daha da çeşitlilik sağlamak 2015 yılı önceliğimiz. Bunun bir örneği Ar-Ge çalışmalarımızın BT yatırımlarında rutinden çıkma zamanı......................................4-5 Görsel Tasarım Nevzat Karataş [email protected] Mukadder Keskingözler [email protected] REKLAM SATIŞ GRUBU Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Zehra Sevimli [email protected] Mirsis Genel Müdürü etkin olarak devam ettiği mobil çözüm ve hizmetlerimiz.” Çeşitlilik daha da artacak Başarının kanıtı küresel sertifika B T dünyasında yaşanan değişiklikler her geçen yıl daha da heyecan verici bir boyuta ulaşıyor. Sektörde eşzamanlı olarak dönüm noktası niteliği taşıyacak iki önemli konu karşımıza çıkıyor: Veri Gölleri ve Karma Bulut. EMC, BT dünyasını yeniden şekillendirecek bu iki önemli konuya ilişkin görüşlerini paylaştı. EMC’den yapılan açıklama şu şekilde gerçekleşti: “Bu öngörünün gerçekleşme ihtimalini güçlendiren en önemli unsur, üretilen ve üretilmeye devam eden dev miktarlarda verilerin her tür veri depolama sisteminde, her açıdan talep yaratıyor olması. Özellikle, yapılandırılmamış veriler alanında veri depolamada her iki senede bir, iki kattan fazla büyüme yaşanıyor. Yapılandırılmış ya da yarı yapılandırılmış verilerde ise, yıllık yüzde 20 ve üzerinde büyüme görülüyor. Bu büyüme finansal hizmetlerden, yaşam bilimlerine; sağlık hiz- metlerinden üretim sektörüne kadar birçok sektörde yaşanıyor.” EMC, işletmelerin istihbarata dayalı kararlar alma konusunda verilere her geçen gün daha fazla güvenmesinin, veri depolamayı altyapı sisteminin en önemli ve gerekli bileşeni haline getirdiğini belirerek, “Veri miktarında bu düzeyde bir artış, verilerin kurumsal varlık olarak önemi de göz önüne alındığında, işletmeleri veri depolamanın artan maliyetini ve karmaşıklığını azaltmaya yönelik önlemler almaya yöneltiyor. Bu eğilimin, veri depolama altyapısını kullanan mevcut ve gelecek uygulamaların gerek duyacağı kapasite ya da performans ölçeklendirmesinden ödün vermeden gerçekleştirilmesi gerekiyor” açıklamasında bulundu. EMC açıklaması, maliyet ve performansı dengeleme ihtiyacının, işletmelerin veri depolama kaynak yönetiminde ve bulut, dosya, işlemsel ve analitik iş akışlarını içeren veri depolama altyapılarında, yenilikçi çözümler arayışına girmelerine neden olacağını belirtiyor. Veri gölleri, siloların yerini alacak İlerleyen dönemlerde geleneksel silo-tabanlı veri depolama altyapılarından konsolide veri göllerine geçişin yaygın bir biçimde benimsenmesi bekleniyor. Veri gölleri, akıllı yazılımlar tarafından yönetilen ve dev miktarda veri artışı ve buna bağlı performans gereksinimlerine göre ölçeklenebilen yapısıyla tercih ediliyor. Hadoop’un desteğiyle veri gölleri, işletmelerin veri göllerinin temellerinde depolanan büyük miktardaki verilerinden değer sağlamalarına olanak sağlayacak. Veri gölleri, işletme içinde iş akışı optimizasyonunu sağlayacak ve dev miktarda verilerin yönetimini ve bu verilerden değer sağlanmasını ekonomik hale getirecek. Ancak veri göllerine geçiş süreci hafife alınabilecek bir süreç değil. Veri gölünün temelini oluşturan BULUT BİLİŞİM / 32-33 mimarinin, işletmenin veri türleri ve iş akışlarına uyumlu olmasını sağlamak için belli bir düzeyde planlama ve analiz gerekiyor. Bazı işletmeler, birden çok çeşit veri gölü barındırabilir: ultra yüksek performanslı işlemsel ve analitik iş akışları için bir veri gölü; Egzabayt ölçekli coğrafi bazda dağıtılmış nesne veri gölü; dosya-tabanlı çoklu protokollü veri gölü ve hatta ultra yüksek performans ölçekli flash mimarileri ve çekirdekte yüksek kapasiteli coğrafi ölçekli platformları bir araya getiren veri gölü. 2015’te işletmeler, her alanda tasarrufa yönelecek Birçok işletme bilgi-işlem, veri depolama ya da her ikisi için bulut altyapısına geçiş sürecine girmiş durumda. Veri göllerine paralel olarak 2015, karma bulutun işletmelerin bulut depolama stratejilerine hükmedeceği; yüklü arşiv verilerine bağlı olarak aşırı doluluktan patlama noktasına gelen veri havuzları için kurum dışı hizmet sağlayıcılardan yararlanılacağı bir yıl olacak. Karma bulut yaklaşımını sınırlandıran unsur; geçiş sürecini sorunsuz bir şekilde yönetecek ve kurumsal sistemle bulut altyapısını entegre edecek bir akıllı uygulama yönetim katmanının eksikliği olarak belirlenebilir. Bu kaynak yönetimi katmanı ile, veri merkezi içinde yönetimde çalışan sayısını azaltmak, kullanım alanından tasarruf etmek ve aynı zamanda enerji ve soğutma maliyetlerini düşürmek mümkün. Bu önemli düzeyde tasarruf da karma modele geçişi haklı çıkarıyor. Karma model yalnızca veri depolama ile ilgili değil. Aynı zamanda işletmelerin kendi bulut bilişim ayakizlerini oluşturmalarına ve altyapıyı öncü bulut hizmetleriyle tamamen bir arada çalışabilecek şekilde hizmet olarak sunmalarına olanak sağlıyor. Bu genişletilebilir bulut çözümlerinin geleceği, gezegendeki en hızlı büyüyen açık kaynak bulut platformu olan OpenStack teknolojisine bağlı olacak. 2015’te işletmeler karma buluta yönelecek...................................... 32-33 E-TİCARET / 34-35 Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495 E-ticaret sektörü 2015’te hız kesmiyor............................................... 34-35 İnovasyon Türk yöneTiciler inovasyon için risk almaya hazır Türk yöneticiler, inovasyona ayrılmış fon ve teşviklere ulaşmak isteyen şirketler için kamu yetkililerinin bürokrasi ve formaliteyle mücadele etmesi gerektiği konusunda güçlü bir kaygı ifade ediyor. G Baskı Apa Uniprint San ve Tic. A.Ş. Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul Tel 0212-798 28 40. BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. Fiyatı 1 Yeni Kuruş (KDV dahil) BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır. tarafından dağıtılmaktadır. 2 eneral Electric (GE) tarafından her yıl yapılan Küresel İnovasyon Barometresi’nin sonuçlarına göre, Türkiye’de iş dünyasının üst düzey yöneticileri inovasyonun gerek ekonomi gerekse insanların yaşam standartları üzerinde olumlu bir etki yarattığına inanıyor. Araştırmanın sonuçlarında, öngörüye dayalı bilgi ve endüstriyel internetin giderek artan önemi, inovasyon çalışmalarında işbirliğinin etkisi, Türkiye’nin mevcut inovasyon yapısı ve şirketlerin fonlara ulaşmak ve destek almakla ilgili beklentileri öne çıkıyor. İNOVASYON / 36-37 Araştırmada, Türk şirketlerinin inovasyonda başarılı olmak için nitelikli iş gücüne yatırım yapılmasını gerekli gördüğü ortaya çıkıyor. Türk yöneticilerin yaklaşık yüzde 90’ı (yüzde 64’lük küresel ortalamaya kıyasla) büyümek için müşterilerin anlaşılması ve piyasada meydana gelen değişimlerin öngörülmesinin önemli olduğunu belirtirken yüzde 87’si yaratıcı davranışlar ile yenilikçi süreçlerin teşvik edilmesinin gerekli olduğunu düşünüyor. Ayrıca inovasyonu olumlu bir güç olarak kabul ediyorlar ki yö- neticilerin yüzde 84’ü inovasyon sayesinde Türkiye’deki insanların 10 yıl öncesine göre daha iyi bir yaşam sürdüğü konusunda hemfikir olduğunu belirtiyor. Başarılı bir inovasyon için müşterilerin anlaşılması ve piyasadaki değişimlerin öngörülmesinin gerekliliği Türkiye’deki yöneticilerin yüzde 90’ı tarafından en büyük öncelik olarak görülüyor. Araştırmaya katılan yöneticilerin yaklaşık yüzde 84’ü gelişen teknolojilere hızla uyum sağlanması ve uygulamaya geçilmesinin başarılı bir inovasyon için önemli bir öncelik olduğunu belirtiyor. Yöneticilerin yüzde 83’ü yetenekli ve kalifiye çalışanların cezbedilmesi ve kurumda tutulması gerekliliğini vurguluyor ki bu oranın geçtiğimiz yılın sonuçlarına göre 13 puan arttığı görülüyor. ÖngÖrüye dayalı bilgiye olan ilgi artıyor Türkiye’de, yüzde 53’lük küresel ortalamaya kıyasla, öngörüye dayalı bilgi son derece takdir ediliyor ve yöneticilerin yüzde 77’si analiz ve öngörüye dayalı bilgi kullanmanın hayati önem taşıdığını söylüyor. Türkiye’deki yöneticilerin yüzde 38’i, şirketlerinin “Büyük Veri”den en üst seviyede fayda sağlamak için tamamen ya da oldukça hazır olduğunu belirtirken, küresel düzeyde bu oran yüzde 25’te kalıyor. Sonuçlar ayrıca büyük veri ile endüstriyel internetin Türk yöneticilerinin öncelikli konuları arasına girmekte olduğunu ortaya koyuyor. Türk yöneticilerin yüzde 63’ü endüstriyel internetin iş piyasası üzerinde olumlu ya da nötr bir etki yaratacağını belirtiyor. Açık küresel bir ağ olarak endüstriyel internet, öngörüye dayalı çözümler için insanları, verileri ve makineleri birleştiriyor. GE, müşterilerine bu alanda toplamda 24 adet çözüm sunuyor ve bunların 14’ü kamuoyu ile geçtiğimiz dönemde paylaşıldı. Çözümler, makinelerin ve tüm faaliyetlerin yönetiminde esneklik sunarak, nitelik ve operasyon optimizasyonu sağlıyor, daha iyi çalışılmasına, daha az enerji harcanmasına, daha verimli hizmet verilmesine ve plan dışı aksama sürelerinin asgari seviyeye düşürülmesine yardımcı oluyor. inovasyon, işbirliği ile küresel bir oyun haline geliyor Türkiye’deki yöneticiler, yüzde 64’lük küresel ortalamanın oldukça üzerine çıkan ve 2013’e göre 16 puanlık bir artışa karşılık gelen yüzde 76’lık oranla işbirliğinin değerini giderek daha çok takdir ediyor ve işbirliğine dayalı inovasyon faaliyetlerinin getirdiği kazançların geçtiğimiz yıla göre artış kaydettiğini söylüyor. Üniversitelerle kurulan işbirlikleri, TÜBİTAK ve benzeri kuruluşlarla yapılan ortak çalışmalar ve Teknopark’ta açılan inovasyon merkezleri artık Türk iş dünyası için birer odak noktası haline geliyor. Türkiye’deki yöneticilerin yaklaşık yüzde 72’si inovasyonun küresel bir oyun olduğunda hemfikir olmanın yanı sıra dünyada yeteneklerin, fikirlerin, öngörülerin ve kaynakların bir araya getirilmesinin inovasyonda başarı sağlamadaki en etkin yol olduğunu ekliyorlar. Yöneticilerin yüzde 76’sı işbirliğinin değerini takdir ediyor ve fikri mülkiyet ihlalleriyle ilgili risklere rağmen işbirliğinin almaya değer bir risk olduğuna katılıyor. Türkiye’deki inovasyon yapısı gelişiyor Yöneticilerin dörtte biri (yüzde 25) Türkiye’nin inovasyon yapısının diğer marketlere kıyasla son derece zorlu olduğunu düşünürken, araştırmaya katılanların yarısı Türkiye’nin bu yıl inovasyona destek sunan bir ortam yarattığını belirtiyor. Yöneticilerin yüzde 57’si, inovasyona yönelik devlet desteğinin etkin bir şekilde organize edildiği konusunda aynı fikri taşıyorlar. Kamu yetkililerinin inovasyon şirketlerine yönelik mali desteği diğer ülkelere kıyasla daha tatminkâr görülüyorken, yöneticilerin yüzde 60’ı kaynakların yeterli bir kısmının inovasyon şirketlerinin desteklenmesi için tahsis edildiğine katılıyor. Türk yöneticiler, yüzde 87’lik küresel ortalamanın çok üstünde bir oranla (yüzde 100), inovasyona ayrılmış fon ve teşviklere ulaşmak isteyen şirketler için kamu yetkililerinin bürokrasi ve formaliteyle mücadele etmesi gerektiği konusunda güçlü bir kaygı ifade ediyor. Yöneticilerin yüzde 95’i geçen yıl yine bu konuyu Türkiye’deki en büyük sorun olarak ifade etmişti. Türk yöneticiler için ikinci öncelik yüzde 85’lik küresel ortalamanın üstünde bir oranla (yüzde 98), diğer ülkelerle araştırma konusunda işbirliği yapılmasının kolaylaştırılması, yüzde 97’si de öğrenci müfredatlarının iş ihtiyaçlarına göre daha iyi uyarlanması gerektiği görüşüne sahip olduğu ortaya çıkıyor. 1 Türk yöneticiler inovasyon için risk almaya hazır ............................ 36-37 UYGULAMA DÜNYASI / 38 40 İş süreçlerini hızlandıracak uygulamalar ............................................ 36-40 İLK SÖZ VİZYON BT yatırımlarında rutinden çıkma zamanı 2015 Gartner CIO Gündem Raporu, önceliğin dijital olduğunu açık bir biçimde ortaya koyuyor. Öyle ki, bu önceliği doğru anlayıp kurgulamak her sektörde ve her ülkede kazananları ve dolayısıyla kaybedenleri belirliyor. İ ş dünyasının son yıllarda aklı fikri bulut bilişim, mobilite, sosyal medya, büyük veri gibi unsurlarda. Tüm bu başlıklarda kurumsal ihtiyaca uygun yatırımların yapılması, bundan sonraki adımlara, yeni sayısal teknolojiler, eğilimler, fırsatlar ve kaçınılmaz olarak tehditlere hazır olmayı gerekli kılıyor. Bu arada, kurumsal sayısallaşma adımlarında önderlik rolü artık sadece CIO’da değil. Çünkü artık BT ve yenilikler konusunda farkındalık seviyesi son derece yüksek CEO’lar işbaşında ve onların CIO’lardan beklentileri ön planda. Yani gelişen bir rol dağılımı var. Araştırmaya göre, bu aynı zamanda fırsat demek ve bu yolda CIO’ların da önce ‘dijital’ felsefesini tümüyle benimsemesi şart. Buradan da anladığımız gibi, konu sadece bilişim konusunda yetkin CEO’lar değil, geleneksel komuta-kontrol yapısını vizyon ile geliştirmeyi beceren CIO’lar. Yani geleneksel kabukları terk etme ve dijital liderlik yolunda ilerleme zamanı. 4 reçlerin etkinliğinden daha da önemlisi rekabette öne çıkan yeni ürünler, hizmet ve iş modelleri ortaya koymak. Sayısallaşma bu açıdan bakıldığında, her ölçekte her sektörden şirketin dönüşümü anlamına geliyor. Bu dönüşüm hiç olmadığı kadar yoğun fırsatları ortaya koyduğu gibi, CIO ve BT birimleri için yepyeni mücadeleler anlamına geliyor. Dijital fırsatlar her yerde, ama bu yıl araştırmaya katılan CIO’ların yüzde 89 gibi büyük çoğunluğunun hemfikir olduğu bir unsur var: Dijital dünya; yeni, eski bilinenlerden tamamen farklı ve daha yüksek seviyede risk demek. Ve yüzde 69’luk kesimin yanıtlarına göre, bu devleşen tehditler karşısında risk yönetimi disiplini aynı hızda gelişim sergilemiyor. İşte bu nedenle söz konusu gelişimin paralelinde, CIO’ların kurumsal performansla riski dengeleme becerilerini geliştirmeleri şart. Kurumsal BT’de üçüncü devir: Sayısallaşma Bulut, mobil, sosyal ve bilgi daha da öne çıktı, merkeze geldi BT başlığında kurumsal hayatta üçüncü bir devir başladı. Bilgi ve teknolojinin birleşiminin iş hayatında köklü değişim ve faydaları yarattığı bu dönemde iç sü- Gartner’ın ‘Nexus of Forces’ olarak adlandırdığı bu dörtlü, kurumsal BT yapılarında önemini artırıyor. Ancak BT bütçelerinin kayda değer bir büyüme sergilemediği de aşikar. CIO’lara göre, BT harcamalarının yüzde 79’u varolan BT yapısına gidecek. Ama ‘dijital inovasyon’ kavramının bu gibi rutin BT harcamalarının ‘dışında’ yer aldığını bilmek şart. Araştırmaya katılan CIO’ların 2015 yılı 5 yatırım önceliğin 3 tanesi iş zekâsı ve analitik, bulut ve mobil olarak sıralanıyor. Ama mevzu, bu öncelikleri kurumda teknik yaratıcılıkla konumlandırıp sonra geleneksel iş rutine devam etmek de değil. Yani standart bir yatırımdan daha fazlasını yapmak gerek. Dijital teknolojinin yeni dalgaları hiç olmadığı kadar hızlı geliyor. Bu nedenle yeni teknolojileri ve eğilimleri kurumsal hayatta, ürün ve hizmetlerde konumlandırmaktan daha fazlasını yapmak, kurumsal bir dönüşümü hayata geçirmek gerek. Bu kolay bir iş değil, tamam, ama araştırmada da dikkat çekildiği gibi, gelecek en az 10 yılda her sektörün lider şirketleri için teknoloji odaklı inovasyon, kurum kültüründe bir standart olacak. CIO’larda bir ‘lider’ yaklaşımı gelişmeli Araştırmaya katılan CIO’ların yüzde 9’undan fazlası şirketlerinde bir CDO (chief digital officer) olduğunu belirti- yor. Bu oran geçtiğimiz yılki araştırmada ise yüzde 6.6 idi. CEO araştırmasında da yüzde 40’tan fazla CEO, ‘dijital’ başlığındaki işleri üstlenen kıdemli bir yöneticiye sahip olduğu bilgisini veriyor. Sözün özü, dijital liderlik rolleri büyüyor ve dijital liderliğin fazlasıyla dinamik olacağı da aşikar. Tabi bu liderliğin, ortalama bir CIO ‘dan daha farklı olduğunu da bilmek gerek. Kurumsal dijital başarı için gereken dijital kültürel devrimi başlatmak adına CIO’lar ve kurumların üç alanda liderlik söz konusu olduğunda eski ve yeni arasında proaktif bir biçimde manevrayı becerebilmesi gerek: Bilgi ve teknoloji, değer, insan. Liderlik ve yönetim alışkanlıkları sil baştan Rutin perspektiften dijital perspektife geçiş Dijital bir dünyada başarılı olmak için kurumlar katı iç yapılarında dönüşümü hayata geçirmek, bu yolda ilk adımı da kurumsal bir dijital perspektif kurgulayarak yapmalılar. Önceliği dijital olarak belirleyip, BT yapısındaki ve yatırım önceliklerindeki rutini kırmanın önem taşıdığı bir dönemde, iç işleyiş de buna uyum sağlamalı. Örneğin pasif bir raporlamanın yerini, yorumlara erişmek için sürekli aktif bir arama alışkanlığı almalı. Yani geriye bakarak önünü görmeye çalışmak yerine, paydaşların yorumları ile ilerlemek, tahminsel analizlerle ileriyi görmeye çalışmak şart. Mahşerin dört atlısı, yani Gartner’ın deyimiyle ‘Nexus of Forces’, bulut, mobil, sosyal ve bilginin buluşma noktası ve artık erişilmesi güç, bazı şirketlere mahsus bir BT yapılanması, bilişim algısı değil. Tersine, tüm bu başlıklar sayısal bir iş için vazgeçilmez parçalar. Farklı şirketler de bu gerçeğin bilincinde, yeni dijital teknoloji ve eğilimleri keşfediyor, kurumsal yarışa farklı bir anlam katıyorlar. Değer odaklı liderlikten ‘değerli olanı görebilen’ liderliğe geçiş CIO’ların ve doğal olarak şirketlerin küçük bir bölümü yatırımlarını başlık başlık ayrıştırıyor. Ama araştırmada da dikkat çekildiği gibi, hele de BT odaklı yatırımlar, diğer yatırım gerekçelerinden apayrı bir biçimde ele alınmalı. Gerçek fırsat ve faydayı görebilmek, bu yeni yatırımla oluşan bütünü yönetebilme becerisini ortaya koyabilmek gerek. Burada da kurumsal bir BT etkinliğinden ziyade, BT’yi kurumsal bir değer yaratma aracı olarak kullanabilmek gerekiyor. Bu arada CIO’ların BT değer ölçütlerini, kurumsal değerlerle birlikte yeniden ele alması, yeni ölçüler ortaya koyması şart. Sayısallaşma artık bir tercihten çok daha fazlası, tüm kurumsal hayatın merkezi ve süreçlerin hepsinin tepeden tırnağa değişmesinin kaynağı. Bu tabloda bir CIO, ortaya harika bir BT yapısı koyabilir. Ama bu zamanda bu yetmez. Bunun yerine CIO’nun güçlü bir lider rolü oynaması için benzersiz bir dönemdeyiz. Bu liderlik, işin uçtan uca dönüştürülmesi adına da bulunmaz bir fırsat. Bu yolda CIO’nun görev ve sorumluluklarını tam olarak bilip buna uygun ve herkesin onayladığı adımları atması, CEO ve diğer C seviyesindeki Yatırımlarda öncelikler Sıralama 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 Yatırım Başlığı İş zekâsı / analitik Altyapı ve meri merkezi Bulut ERP Mobil Sayısallaşma / Sayısal pazarlama Güvenlik Networking, ses ve veri iletişimi Müşteri ilişkileri Sektöre özel uygulamalar Modernizasyon Kurumsal uygulamalar 2014 (%) 41 31 27 26 24 17 13 12 11 9 7 6 2015 (%) 50 37 32 34 36 11 11 12 8 10 7 2 yöneticilerin desteği ile ilerlemesi artık hiç olmadığı kadar önemli. 5 VİZYON İLK SÖZ ‘2015 Türkiye için verimlilik yılı olmalı’ 48 yıllık bir geçmişiyle Netaş, Türkiye’nin uçtan uca iletişim ve teknoloji sektörlerindeki gelişiminin şahidi. Türkiye’de önemli bir değer olan Netaş, Ar-Ge gücü ile dünyayı da imrendiriyor. 2 014 yılında önemli kurumsal yenilikleri hayata geçiren Netaş, organizasyonel bir ‘yeniden yapılanma’ ile daha verimli ve daha da müşteri odaklı bir şirket kimliğine kavuştu. Bu çalışmadan önce, ilk etapta tüm Netaş çalışanlarına bir ‘değerler anketi’ ulaştırdıklarını söyleyen Netaş CEO C. Müjdat Altay, bundan sonra da müşterilerle bazı görüşmeler yaptıklarını belirtiyor. Tüm bu verilerin anlamlı bir bütün oluşturması ise ‘business unit’, yani ‘iş birimi’ yapısına geçişi beraberinde getirdi. Bu geçiş esnasında beş tane genel müdürlük ortaya konuldu: Kurumsal çözümler, kamu çözümleri, uluslararası çözümler, servis ve hizmet sektörü ve son olarak Ar-Ge. 2014 Nisan’ında tamamlanan bu yapılanma ile müşteri odaklı organizasyon yapısının daha da güçlü biçimde hayat bulduğunu vurgulayan Müjdat Altay, müşterilerin geri dönüşlerinin de olumlu olduğunu belirtmeden geçmiyor. Hedef pazarlarda başarı Netaş için 2014’ü olumlu kılan bir unsur da uluslararası pazar- 6 Netaş CEO C. Müjdat Altay larda elde edilen önemli başarılar oldu. Cezayir’de kazanılan 64 milyon dolarlık proje ve bu kapsamda müşterinin tamamen bulut bilişime geçmesi, yine Cezayir’de mobil operatör ile imzalanan yaklaşık 70 milyon dolarlık çerçeve sözleşmesini örnek gösteren Müjdat Altay, bunun dışında Bangladeş, Kazakistan, Azerbaycan gibi ülkelerde de kapsamlı çalışmaları olduğunun altını çiziyor. Türkiye pazarındaki çalışmaların daha da konsantre biçimde devam ettiğini vurgulayan Altay, tüm bu adımlarla başarılı bir 2014 yılını geride bıraktıklarını belirtiyor ve ekliyor: “2015’in, 2014 yılından çok daha iyi bir yıl olacağını öngörüyoruz.” Doğru bir organizasyonun, doğru sonuçları da hızla ortaya koyduğu gerçeğine işaret eden Altay, bu nedenle öncelikle daha verimli ve daha hızlı hareket eden, daha güçlü bir Netaş olacağının altını çizdi. “2015 yılının Türkiye için ‘verimlilik yılı’ olması gerektiğini düşünüyorum” diyen Altay, bu düşüncesini şu sözlerle detaylandırıyor: Verimliliğin sırrı BT’de saklı “FATİH projesinde 4 bölge için düzenlenen 250 milyon TL’lik ihalede en iyi fiyatı biz verdik. Önümüzdeki günlerde sözleşme imzalamayı bekliyoruz. Bu ihale, FATİH Projesi kapsamında söz konusu bölgelerdeki okullara internet götürülmesi ve Wi-Fi sunumunu kapsayacak. Ancak küresel hareketlilik devam ediyor. ABD ve Avrupa’nın faiz başta olmak üzere birçok konuda alacağı kararlar, Yunanistan ve Rusya başta olmak üzere birçok ülkedeki gelişmeler gündemde ve coğrafyamız oldukça karışık. Bunlar Türkiye için biraz daha zor bir 2015’i işaret ediyor. Bunun yanında, yıl ortasında bir de seçim var. Kaçınılmaz olarak, bu seçimin öncesi ve sonrasında olacaklar da piyasalarda etkili olacaktır. İşte bu nedenle, tüm bunlara bakınca 2015 yılında tüm firmaların daha verimli olmaya ihtiyaçları var. Bu verimlilik de BT yatırımlarından geçiyor. Biz de 2015 yılında, firmalara verimlilik sağlayan bir kurum olarak daha faal olacağız.” Hareketliliğin kaynağı 4G olacak Türkiye pazarının gelişim hızına yönelik yorumunu sorduğumuz Altay’a göre, pazarda son 3-4 yıldır bir durağanlık hakim. Yani 2003 yılında başlayıp 2011 yılına kadar hızla devam eden genişbant yayılımında bir yavaşlama oldu. Bu aslında doğal” diyerek, birkaç yıl hızlı koşunun ardından, bir soluklanma ihtiyacına dikkat çeken Altay’a göre, aslında pazar bun- Ar-Ge öncelikleri net Yerli bir siber güvenlik sistemine yönelik ciddi bir ekip kurduklarını, siber güvenlikte çözümler ve ürünler geliştirdiklerini söyleyen Altay, 2015 yılında bu birimin çalışmalarının da artarak devam edeceğini vurguluyor. Netaş, Ar-Ge alanında öncelikle iki temel konuya odaklanıyor. Bunlardan ilki VoIP ve çoğul ortam iletimini içeren yeni nesil iletişim teknolojileri. Bu alanda dünyanın ilk 10 firmasından biri olduklarının altını çizen Altay, “Türkiye’de geliştirdiğimiz ürünler, bugün dünya pazarında yaklaşık yüzde 20 paya sahip” bilgisini ekliyor. Netaş’ın Ar-Ge’de odaklandığı ikinci ana konu ise sayısal sinyal işleme, yani DSP. Bu alanda da Türkiye’ye ek olarak bölge ülkeleri arasında en iyi firma olduklarının altını çizen Altay, şunları söylüyor: “4G için OFDM tabanlı çalışmayı ancak DSP konusunda dünya standartlarında olan bir firma yapabilir. Texas Instruments’ın 4G konusunda çıkardığı DSP’yi dünyada ilk kullanan firmayız. Bu alanda bizim Ar-Ge’mizle ortak çalışmaları da oldu. İşte bu nedenle DSP ikinci önceliğimiz. Savunma Sanayii’nde bu başlıktaki çözümlerimizi kullanıyoruz. DSP’mizle dünyada yapamayacağımız şey yok. 4G bunun ispatı.” dan sonra yine hareketlenecek. Çünkü 4G giderek gündemde öne çıkmaya, bu konuda açıklamalar artmaya başladı. Ama Altay, bu konuşmalar esnasında dikkat edilmesi gereken hususlara da işaret ediyor. Örneğin, Türkiye’nin fiber altyapısının 4G için yeterli olup olmadığı. 4G’nin altyapısal ihtiyaçlarının fiber ihtiyacı anlamını taşıdığını vurgulayan Altay, bu nedenle 2015 yılından başlayarak BT yatırımlarının yeniden hız kazanacağı kanısında. Kamunun farklı yöntemlerle fiberin önünü açması beklentisine karşılık, belediyelere de önemli görevler düşüyor. Türkiye’de fiber altyapının artmasına paralel, 2016 yılının ilk yarısına kadar verilmesi planlanan 4G lisansları, Müjdat Altay’a göre, BT sektörüne de büyük canlılık getirecek. KOBİ’lerin bulutla tanışması gerek Kamu sektörü, 2003 yılından bugüne, e -devlet projelerine büyük önem verdi ve böylece bu alanda dünyayı imrendiren adımlar atıldı. Ama bu kullanımın özellikle KOBİ’lere doğru hız kestiği de bir gerçek. KOBİ’lerin hem e-dönüşüm projelerine daha uzak olduğu hem kendi firmalarında BT yapılarını kıt kaynaklarla kurup ayakta tutmaya çalıştıkları görülüyor. KOBİ’lerin çok da verimli çalışmadığı gerçeğine dikkat çeken Altay, bu eksende Netaş’ın KOBİ’lere yönelik planlarını şöyle anlatıyor: 7 VİZYON İLK SÖZ “Eğer KOBİ’ler verimliliklerini artırıp büyük bir hamle yaparlarsa, Türkiye’nin orta gelir tuzağını aşması da mümkün. Bulut çağındayız ve bu yapı en önemli faydayı da KOBİ’lere sunuyor. Sonuçta bir zamanlar büyük ölçekli şirketlerin eriştiği teknolojilere artık KOBİ’lerin de erişme şansı var. Netaş olarak 2015 ve 2016 yıllarında KOBİ’lere yönelik çok daha zengin çözümlerimizle karşılarına çıkacağız.” Verimli işbirliği ile gelişen 4G Aselsan, Türk Telekom bünyesindeki Argela ve Netaş bir konsorsiyum olarak 4G baz istasyonu geliştirdi. Netaş, OFDM teknolojisini kullanarak 4G baz ünitesini, Aselsan RF ünitesini, Argela da self-operating network kısmını geliştirdi. Bu yapıyı bize anlatan Müjdat Altay, laboratuvarlarında 4G sinyalleriyle haberleşmeyi başlattıklarını, HD TV yayınlarının 4G üzerinden geçtiği bilgisini veriyor. ‘Sürüm 11’ denilen, dünya standartlarında son sürüm olan yapı ile 4G’yi geliştirdiklerini söyleyen Altay, şöyle devam ediyor: “Küresel rekabette teknik olarak hiçbir eksiği olmayan, hatta fazlası olan güzel bir ürünün geliştirmesi tamamlandı. Artık bunu ‘ürünleştirme’ çalışmaları yapılıyor. Bu ihale sürecinde bize itibar eden müşterilerimize 4G baz istasyonu verebilecek durumdayız. Bu da bizi farklı kılan bir özellik.” Yurtdışında rota net 2000’li yıllarda Türkiye’de önemli BT yatırımlarına imza atıldı. Netaş da bu gelişim ışığında öncü ve yaratıcı Ar-Ge’si olan bir şirket olarak, tüm bu gelişmelerin bir parçası oldu. Türkiye’de böylece bütünsel bazda elde edilen deneyimi yurtdışına taşıma hedefi de böylece güçlendi. Burada öncelik, aslında Netaş’ın felsefesi ile kendini gösteriyor: Yaptığımız tüm çalışmalar, Türkiye için fayda yaratmalı. İşte bu felsefe ışığında, kamu ve özel sektörle birlikte yapılan yatırımlarla erişilen gücü bu coğrafya ile paylaşmak, bir teknoloji ağı kurup teknoloji gücü yaratmak, civar ülkelere de bu teknolojiyi aktarmak Netaş’ın önceliği halini aldı. Ama bu öncelik, yine Netaş’ın stratejisi ile bütünleşiyor: Her yerde iş yapmak değil, Türkiye dışında 4-5 ülkede daha derinleşmek. Kuzey Afrika, Türk Cumhuriyetleri, Bangladeş işte bu nedenle Netaş’ın yurtdışı planlarında önceliği alıyor. Veri merkezleri merkezi olabiliriz ama… Türkiye’nin, bölgede bir ‘veri mer- 8 Enerji sektörüne Netaş dopingi Enerji sektörünün özelleşmesi Türkiye için önemli bir adım oldu. Şirketlere kayıp oranlarının azalması, enerjinin daha verimli biçimde ülke sathına yayılması gibi hedefler de verildi. Bu çerçevede enerji sektöründeki tüm şirketler, daha verimli biçimde çalışmak ve daha iyi hizmet sunmak için çalışıyor. Geldiğimiz noktada enerji şirketlerinin önceliği hem büyük veri hem enerji verimliliği hem enerjinin analitiği konusunda ciddi yatırımlar. Netaş da bu alanda birçok enerji firması ile çalışmalar yapıyor. Enerji firmalarına hem yazılım hem donanımla ilgili çözümler sunuluyor. Türkiye’de bu konuda en uzman firmalardan biri olan Netaş, sektöre özel yazılım ve sistem çözümlerini her geçen gün geliştiriyor. kezi’ noktası olması gerektiği, giderek daha yoğun bir şekilde dile getiriliyor. Türkiye pazarında bu başlıktaki ihtiyaçlar da herkesin malumu. Netaş olarak müşterilerine veri merkezleri kurduklarını, bu kurulumlarda danışmanlık hizmetleri verdiklerini, sonuçta veri merkezleri konusunda Türkiye’nin en iyi şirketlerinden biri olduklarını belirterek sözlerine başlayan Müjdat Altay, bu konudaki çalışmalarını şöyle detaylandırıyor: “Veri merkezi kuran bir müşterimize müşteri getirmek birinci önceliğimiz. Kendi veri merkezimizi kurmaktan ziyade, biz onlara kurduğumuz veri merkezlerini doldurmak, daha verimli hale getirmek odaklı uzun soluklu bir yol haritası çizdik. Türkiye, veri merkezleri konusunda bölgede merkez olabilir, civar ülkelere bu hizmeti verebilir, ama Türkiye şu anda kendi açısından da veri merkezi kıtlığı yaşıyor. Çok hızlı veri üretiliyor ve bunların hepsini buluta atamazsınız. Bunların bazılarını kendi ülke sınırlarında tutmanız lazım. İşte bu nedenle Türkiye’nin daha çok veri merkezi yapması gerek. Ayrıca, Türkiye’nin bir ‘veri merkezi merkezi’ olabilmesi için veri merkezlerinin en büyük maliyet kalemi olan enerjinin daha uygun bedelle sunulması, en azından başlangıç aşamasında enerji maliyetleri konusunda bir destek sunulması lazım.” 9 VİZYON Her şey dijitalleşecek! Hazır mısınız? Ey üst düzey yöneticiler. İşinize sahip çıkmalısınız, işinizin bilgisine sahip çıkmalısınız, işinizi teknolojiyle yüceltmelisiniz. Günler sayılıdır. Halil Aksu B T, yani bilgi teknolojileri kavramını hiç alıcı gözle, dikkatlice değerlendirdiniz mi? Bilgi ve teknoloji. tüm potansiyelini realize edebilir mi? Ne kadar büyük kavramlar. İkisi de anlasa iyi olmaz mı? Bence çok iyi yan yana. Bu kadar önemli iki kavra- olur… mı ve konuyu, bir yöneticiye mi ema- 10 Yoksa acaba her yönetici artık biraz da bilgiden, biraz da teknolojiden anlamak zorunda mı? Acaba epeyce Bilgi çağı, bilgi toplumu, bilgi ekono- net ediyorsunuz? Tek bir yönetici bu misi, ve sair, ve sair. Bilgi çağına ger- yükün altından acaba kalkabilir mi? çekten girdik mi? Bilgi eşya kadar, Bir yönetici acaba bu iki kavramın servis kadar, ekmek kadar değerli İLK SÖZ VİZYON mi? Cevap vermeden önce iyi düşünün. Zira hemen ‘EVET! Kesinlikle!’ cevaplarını duyar gibiyim. Peki, bu ‘evet’in hakkını veriyor musunuz? Bilgiye hak ettiği itinayı gösteriyor musunuz? Emin misiniz? Bilançoda görünüyor mu? HAYIR! Ya teknoloji. Aklınıza yurt dışı seyahatinden son model telefonu getirmek geliyor. Çocuğunuza son model oyuncağı almak geliyor. Eşinize sevgililer gününde ilginç bir cihaz almak geliyor. Ama kendi işinizi düşünürken, teknolojiyi başkasına havale ediyorsunuz. Teknoloji dediğin nedir ki, elinin kiri… Ama sohbet sofrasında Silikon Vadisi’nin son haberlerinden böbürlenerek bahsediyorsunuz. Pazarlama bilgisiz hiç yapılabilir mi? Üretim teknolojisiz hiç yapılabilir mi? Finans, risk, yönetim, insan kaynakları acaba bilgi ve teknoloji kullanı- larak daha iyi yapılamaz mı? Acaba siz yapmazsanız, rakibiniz zaten yapmayacak mı? Ya da sizin işinizi çok daha keyifli yapan bir girişimci, sizin keyfinizi kaçırmayacak mı? Evet, evet, evet. Niye seyirci kalmalı? Niye illa yumurta kapıya dayanmalı? Son katıldığınız konferansta bu fikirler zaten aklınıza yatmamış mıydı? Hani o akşam yapmaya karar vermiştiniz. Sonra ofise dönünce hayatın gerçekleri, günün koşuşturmaları sizi hapsine aldı, gözünü yumdu, aklınızı başınızdan aldı. Öyle mi? Ey üst düzey yöneticiler. Bilgi ve teknoloji işi BT müdürüne terk edilecek bir mevzu değildir! Evinizin tasarımını ustaya bırakırsanız, onun görgüsü kadar eviniz olur. Çocuğunuzun bakımını bakıcıya bırakırsanız, terbiyesi onun gibi olur. Böyle mi olmalı? Sizin için değerli olan nedir? İşinize sahip çıkmalısınız, işinizin bilgisine sahip çıkmalısınız, işinizi teknolojiyle yüceltmelisiniz. Günler sayılıdır. Drone’lar, insansız araçlar, robotlar, internet bağlı eşyalar, büyük veri, yapay zekâ, sanal gerçeklik, beyin bilimi, genetik, nanoteknoloji, enerji teknolojileri, 3 boyutlu yazıcılar, gömülü sistemler, giyilebilir teknolojiler ve daha niceleri son sürat üzerimize doğru gelen bir tsunami dalgasıdır. İstesek de istemesek de, kullansak da kullanmasak da gelmektedir. Saklanma şansınız yok. Ya kölesi, ya kullanıcısı, ya mağlubu, ya da bunları anlayan, ehilleştiren, kendi lehine dönüştürüp, kurumunun, kendisinin, insanlığın yararına sunan, hatta bunların daha alasını icat eden dahi olabilirsiniz. Bu imkan varken, niye sırtınızı çeviriyorsunuz… Her yönetici bilgiden ve teknolojiden anlamak, bunlara zaman, kaynak ve özellikle de akıl ayırmak zorundadır. Bilgi ve teknoloji dijital çağın, bilgi toplumunun, yeni ekonominin temelini teşkil etmektedir. Her iş dijitalleşecek, er ya da geç, az ya da çok. Ya siz yaparsınız ya da sektör size yaptırır. Edilgen olmaktansa etken olmak, erken davranmak, en azından hazırlıklı olmak gerek. Başka sektörlerden deneyimler edinin. Küçük pilot denemeler yapın. Yeni ve özellikle yetkin genç yetenekleri bünyenize alın. Girişimcilerle işbirliği yapın, onları destekleyin. İşinizi nasıl dijitalleştirebileceğinizle ilgili bilene sorun, yardım isteyin. Dijital dünya için, dijital rakipler için, yeni iş modelleri, stratejiler, prototipler hazırlayın, bunları hayata geçirin. Bilginin ve teknolojinin gücü hep yanınızda olsun. GelecekHane Kurucusu 12 VİZYON Başarının kanıtı küresel sertifika Mirsis’in önceliği, tüm hizmetleri belli kalite standartlarında sunmak. Bu önceliği, uluslararası bir yetkinlik belgesi ile teyit etmek ise küresel bazda ortak bir değer demek. İşte Mirsis, bu öncelikle 2014 yılında CMMI (Yetenek Olgunluk Model Entegrasyonu – Capability Maturity Model Integration) servis belgesini alarak, önemli bir başarıya imza attı. Bu belgeyi Türkiye’de alan ilk şirket unvanını da taşıyan Mirsis, bu sertifika için tam 3 yıl gerekli hazırlıkları yaptı. Bundan sonra yurtdışına daha net biçimde, referanslar ve uluslararası geçerliliği olan sertifikayla odaklanmanın önünde bir engel yok. İç pazarda farklı ihtiyaçları uçtan uca karşılamak, küresel bazda önde gelen entegratörlerle yürütülen çalışmalar da Mirsis adına artı değerleri oluşturuyor. Bu artı değerlerin yarattığı farkı, yabancı şirketlerle rekabet adına değerlendirmeyi amaçlayan Mirsis, CMMI gibi uluslararası bir kalite belgesi ile bu yolda önemli bir katma değere imza attığını biliyor. Tüm sektörlerde fark yaratan danışmanlık Mirsis, finans sektöründeki uzmanlığını, tüm sektörleri kapsayan çözümler, yetkin bir danışmanlıkla geliştirmeyi hedefliyor. KOBİ’ler de bu hedefte önemli bir yere sahip. 14 F inansın yanı sıra, enerji ve sağlık gibi önde gelen sektörlerde atılan başarılı adımlar, bunu izleyecek yeni adımların da habercisi. Hizmette sürekliliğini ve büyük veriyi temel alan bu gibi sektörler, Mirsis’in çalışmalarının da odak noktasını oluşturuyor, çözümlerin sektörel bazda ihtiyaçlara ne kadar güçlü yanıt verdiğini gösteriyor. Şirketin finans sektörü kökenli kurucu ortaklarından olan, Mirsis Genel Müdürü Gül Düzgider, kendilerini farklı kılan anlayışı tek bir çözümü her sektörde her şirkete uygulamak yerine, terzi usulü bir çalışma yapmaları, sektör öncelikleri ve kurumsal ihtiyaçları ön planda tutmaları olarak gösteriyor. Mirsis Genel Müdürü ve Kurucu Ortağı Mirsis Kurucu Ortağı Gül Düzgider Ece Kutlucan Çeşitlilik daha da artacak Müşterilerin beklentileri ve iş akışları birbirinden çok farklı olduğu için genel olarak bir ‘kişiselleştirme’, yani müşteri ortamında, müşteriye uygun bir modelleme yapmak şart. Sektör odaklı uzmanlıklarla anlam kazanan bu gereklilik, Mirsis’in çalışmalarının da temeli. Mirsis, İstanbul’da Ataşehir’de merkez ofisinin yanısıra, Kocaeli Teknopark’ta Ar-Ge birimine de sahip. Müşteri ortamında görev yapan Mirsis çalışanları dahil olmak üzere 200’e yakın istihdamla faaliyet gösteriliyor. Mirsis servis kataloğunda yer alan servislerin kategorize edildiği bir süreçte olduklarına işaret eden Gül Düzgider, detayları şöyle anlatıyor: “İlgili sektörlerde danışmanlık hizmetlerinin yanında, Türkiye İş ve İşçi Bulma Kurumu’ndan aldığımız yetkiye istinaden Seçme ve Yerleştirme Birimimiz ile kurumların istihdamlarına personel sağlıyoruz. Temel hizmet alanımız danışmanlık hizmetleri ve bu konudaki Ar-Ge çalışmaları ile bu başlıkta daha da çeşitlilik sağlamak 2015 yılı önceliğimiz. Bunun bir örneği Ar-Ge çalışmalarımızın etkin olarak devam ettiği mobil çözüm ve hizmetlerimiz.” KOBİ’ler hedefte “Teknoloji firması olarak teknik birimleri tatmin edecek, uzun soluklu işbirliklerine zemin oluşturacak çalışmalar önceliğimiz” diyen Mirsis Kurucu Ortağı Ece Kutlucan, bu konuda iki yıl önce altyapı çalışması önceliği ile yapılan yatırımları örnek gösteriyor. Ece Kutlucan, Ar-Ge politikaları ve 2015 stratejileri hakkında bilgiler de paylaşıyor. İlk etapta bir iş ortağıyla birlikte sunulan sistem danışmanlığı hizmetinde farklı ürünlerle kombinasyonlar yaparak bunları sunmak söz konusu olacak. Böylece hizmetlerinin daha da çeşitleneceğine işaret eden Kutlucan’ın dikkat çektiği gibi, açık bir gerçek var: Bu yapı, sadece finansın değil tüm sektörlerin ihtiyacı. Böylece reel sektörün tüm paydaşlarına, diğer sektörlere ve özellikle de KOBİ’lere ulaşma imkanının önemine dikkat çeken Kutlucan, 2015 yılında KOBİ’leri çok daha net biçimde hedefleyeceklerinin altını çiziyor. Sektörel uzmanlıkla proaktif olmak ve sürekli yenilikler yapmak Mirsis’in önceliği. “Danışmanlık uzmanlığımızı tüm sektörlere sunmak, bundan sonra Mirsis’in faaliyetlerinde öne çıkacak” yorumunu yapan Ece Kutlucan, önceliklerini şöyle detaylandırıyor: Kendi gücümüzle büyümeyi sürdüreceğiz “Uzmanlaştığımız alanların yanı sıra farklı sektörlerde de uzmanlığımızı sunmak, ayrıca KOBİ’lere erişmek istiyoruz. Mirsis olarak bir olgunluk seviyesine geldik ve daha da güçlü bir büyüme hedefliyoruz. ‘Verimlilik’ ve ‘proaktif’ olma önceliği ile hareket ediyoruz. Bu da belli bir birikim oluşturmak, teknolojik gelişmeleri ve bunun sektörlere yansımalarını doğru ve erken okuyabilmek demek. Bu stratejimiz yabancı şirketlerin de ilgisini çekiyor, bu bize gurur veriyor. Ancak şu an ana hedefimiz gelişim ve yenilenme ile bir Türk firması olarak emin adımlarla ilerleyişimizi sürdürmek.” 15 VİZYON Kurumsal mimari, iş modelinin temel parçası Mind2Biz Operasyondan Sorumlu Yönetici Ortağı Hakan Kıran B u amaçla eğitim seminerleri, web seminerleri ve eğitimler düzenleniyor ve görünen o ki, ‘kurumsal mimari’ adı konmasa bile kurumsal mimariye olan gereksinimler gittikçe artıyor. Değişim günümüzün temel yönetim konusu. Her sektör ve özellikle finansal hizmetler sektörü, uyumluluk gereksinimleri ile öncelikli olarak kurumsal mimari gereksinimlerini ortaya koymaya başladılar. “2015 yılında bu gereksinimlerin kurumsal mimari çatısı altında toplanmasına tanıklık edeceğiz” yorumunu yapan Mind2Biz Operasyondan Sorumlu Yönetici Ortağı Hakan Kıran, bu gereksinimleri tanımlamak yerine, yönetimden gelen bazı soruları örnek gösteriyor: Proje portföyümüzde çok fazla hata var, ne yapmalıyız? Satışlarım sürekli geriliyor, yeni bir gelir modeline ihtiyaç var, nasıl ilerleyebiliriz? Bilgi yönetimimiz yeter- 16 Mind2Biz, ‘kurumların var olan ve hedeflenen durumunun, stratejileri, iş süreçleri ve teknolojik kaynaklarının dikkate alınarak ele alınması’ olarak tanımlanabilecek kurumsal mimari süreci konularında farkındalık oluşturmaya çalışıyor. siz, eğer verilerimizi daha etkin kullanabilseydik daha iyi hizmet sunabilirdik. Yeni bir uyumluluk konusu daha çıktı, kuruma etkisini nasıl anlayacağız? Rakiplerimizden farklı yaklaşımları nasıl oluşturabiliriz? Hakan Kıran’a göre, işte bu ve benzer sorular yanıtlandığında, ne kadar atak bir kurum yapısına kavuşulabileceğini göz önünde canlandırmak gerek. Kıran, kurumsal mimarinin kurumda yerleştirilmesinin sağlayacağı konumun işte tam da bu olacağına dikkat çekiyor. Kıran, bunun nasıl olabileceğini, Mind2Biz’in stratejisi ışığında şöyle anlatıyor: Doğru sorulara doğru yanıtları vermekle işe başlayın “Bu aşamada olabildiğince basit, yalın bakış açılarını oluşturabilen yaklaşım ve çözümler öne çıkarılmalı. Mind2Biz olarak iki başlık altında ilerlemeye çalışıyoruz. Bir koldan halihazırda kurumsal mimari altında firmaları bilinçlendirmeye, diğer koldan da konunun önemini kavramış ancak sadece teknik mimariyi öne çıkarmış kurumlarda sadece teknik değil, aynı zamanda iş ve stratejilerin bu konunun ana damarları olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Sunduğumuz eğitim ve danışmanlık çözümlerinin yanı sıra ülkemizde değişik başlıklar altında sınıflandırılan ve kurumsal mimari aracı olarak ilerleyen pazarda bu konuda kendini uluslararası düzeyde kabul ettirmiş bir yazılım çözümü de sunuyoruz.” Kurumsal mimari çalışmalarında kullanılacak olan araçların kurumsal mimari amacına uygun olarak ortak bir dil oluşturabilecek, modelin tüm mimari bileşenlerini aynı ortamda sunabilen ve aynı zamanda geniş kitlelerin gereksinimlerine yanıt verebilen özelliklerde olması Kıran’ın da dikkat çektiği gibi önemli bir gereklilik. Dağınık ortamlarda taşınan mimari yapılar, kısa zamanda elverişsiz güncelleme ve erişim nedeniyle yetersiz kalmakta ve Kıran’ın tabiriyle sadece geriden taşınan bir yük haline gelmekte. Asıl amacın ‘atak olmak’ olduğu bir ortamda, kurumsal mimari araçlarının önemi de ortaya çıkıyor. Bu gerçek ışığında Kıran, sundukları çözümlerle kurumların işlerinde etkin, verimli ve atak olmasına yardımcı olduklarını, bunu yaparken de organizasyonlarında yaratıcılığı, yenilikçiliği, iş süreçlerinde ortak bir dili, bilgi sistemlerinde doğru bilgiye zamanında erişimi ortaya çıkarmalarını sağladıklarının altını çiziyor. Böylece bilgi teknolojilerine ayrılan kaynakların doğru ve yerinde kullanımı da sağlanmış oluyor. Herşey bireysel ve dolayısıyla kurumsal başarı için Dale Carnegie Türkiye’nin vizyonu; iş ortaklarının güven duyduğu, uzun soluklu çözüm ortağı olmak. Bu çerçevede sunulan birçok hizmet var. süreç olduğuna inanan, performans ölçümleme araçlarında çok yönlü profesyonel ve bilimsel yaklaşım ile yatırımın sonucunu görmek isteyen, stratejik karar alma noktalarda destek almak üzere danışmanlık ihtiyacı duyan kurumlar ve bireysel gelişimine önem veren bütün profesyoneller bu yapının hedefi. Dilek Faka, şu detayları paylaşıyor: “Öncelikli talebi alıyor ve ihtiyacın ana sebebini araştırıyoruz. Yaptığımız görüşmelerden sonra ihtiyaca yönelik proje ekiplerini oluşturuyor ve kurumların iş performansını arttırmaya yönelik özel çözümlerimizi yapılandırıyoruz ve online tabanlı olarak Yetkinlik bazlı modüller ile kişilerin ihtiyacına yönelik özel kombinasyonlar yapılıyor. Çalışan bağlılığı, liderlik akademisi, satış ve satış yönetimi, topluluk önünde etkili konuşma, süreç yönetimi, müşteri ilişkileri olarak yapılan çalışmalar 6 ana başlıkta şekillendiriliyor. Faka ekliyor: “Programlarımızın zamana yaygın yapısı ve katılımcılarda tutum ve beceri değişikliğini hedeflemesi nedeniyle, çokça kullandığımız Dale Carnegie İş Odaklı Koçluk Programımızı, 2014 yılında ICF (International Coaching Federation) tarafından en üst akreditasyon seviyesi olan ACTP olarak akredite ettirttik. Bu sayede 103 senelik tecrübeyi, iş ortaklarımıza ICF standartlarında sunma imkanını yarattık.” verdiğimiz eğitimlerin sonuçlarını takip ediyoruz. Kurumların eğitim süreçlerine yaptığı bu önemli yatırımın geri dönüşü konusundaki raporlama ve ölçümleme hizmetimiz önem verdiğimiz bir diğer konu.” Dale Carnegie eğitimlerinde başarının 5 anahtarı var: İnsan ilişkileri, iletişim, özgüven, liderlik, süreç yönetimi. Bu 5 ana başlıkta katılımcıların gelişimine odaklanılıyor ve Faka da, “Dale Carnegie metodolojisinde önce kişiyi tanır, engellerini tespit eder gerçek ihtiyacın üzerine kurguladığımız eğitimlerle kalıcı çözümler yaratırız” bilgisini veriyor. Temel felsefe insanların içindeki potansiyeli ölçmek, bu potansiyeli ortaya çıkarmak, davranışları ve tutumu değiştirerek veya geliştirerek iş sonuçlarına katkıda bulunmak ve bu katkıyı ölçmek. Programlar da bu amaca yönelik olarak farklı araçları kullanarak yapılandırılıyor. 2015 yılında aynı vizyona yönelik olarak çalışmaları sürdürerek, iş ortaklarının performanslarını arttıracak eğitim dışında koçluk, çalışan bağlılığı, toplantı moderatörlüğü, süreç koçluğu, danışmanlık, 360 derece değerlendirme, değerlendirme merkezi, strateji workshop’ları gibi çözümlerin üretimine devam edilecek. “Üzerinde çalıştığımız ve gündemimizin üst sıralarında yer alan bir konu Takım Koçluğu” diyen Faka, şöyle devam ediyor: “Takımların performanslarını arttırmaya yönelik, takımı oluşturan bireyleri çatışmadan işbirliğine taşımayı, dolayısıyla da iş sonuçlarını arttırmayı hedefleyen çalışmalar gündemimizi oluşturuyor. Üstünde durduğumuz bir diğer alan da, kişilerin kariyerlerindeki terfi süreçleri boyunca girecekleri değerlendirmelerde başarılı olmaları ve kazanmaları gereken davranışsal yetkinlikler konusunda koçluk yapmak ve başarılı olmalarını sağlamak.” Raporlama ve ölçümleme büyük önem taşıyor İş odaklı kişisel gelişim eğitimlerinin iş performansını arttıran önemli bir Dale Carnegie Türkiye Genel Müdürü Dilek Faka advertorial D ale Carnegie, merkezi ABD’de bulunan, 94 ülkede faaliyet gösteren, 103 yıllık iş tecrübesi ile 3 bin eğitmen ile 8 milyondan fazla insanın eğitimine katıldığı ISO 9001:2000 sertifikasına sahip tek küresel eğitim firması. İnsanların işlerine değer katmaya yönelik becerilerini geliştirmek ise temel hedef. 18 yıllık eğitim geçmişi ile 8 senedir Dale Carnegie Türkiye olarak faaliyet gösterdiklerini, 25 bin gün eğitim ile 250 binden fazla kişiye eğitim verdiklerini vurgulayan Dale Carnegie Türkiye Genel Müdürü Dilek Faka, “Eğitim metodolojimizin temelini Kişisel Gelişim Döngüsü oluşturuyor. Tutum, bilgi, uygulama ve beceri olarak yapılandırdığımız sürecin katkısını arttırmak için de programlarımızı zamana yaygın formatta gerçekleştiriyor ve katılımcıların iş hayatına taşımasını sağlıyoruz” diyor. VİZYON Hizmet algısına profesyonel dokunuş Servisnet Satış Direktörü Koray Erol Y azılım, ağ çözümleri ve katma değerli hizmetler ile önemli bir geleneği devam ettiren Servisnet, ihtiyaca uygun çözümler sunuyor. 1985 yılında Nortel Netaş’ın müşteri hizmetleri ve teknik destek departmanı olarak kurulan Servisnet, 2001 yılında 150 civarında uzman mühendis ve teknisyen kadrosu ile o zamanki ortak Nortel’in kararıyla outsource ediliyor. Ancak 2011 yılına kadar işlerinin büyük bir kısmını Nortel- 18 Veri merkezi, bütünleştirme ve yazılım başlıklarında çözümler sunan Servisnet’i farklı kılan temel unsur; yıllara dayanan deneyim ve bilgi birikimi ışığında bugünü çok iyi takip ederken, geleceği de çok başarılı tasarlayabilmesi. Netaş ürünlerine servis ve hizmet verecek şekilde yoğun bir şekilde çalışmaya devam ediliyor. 2011 yılında karşılıklı bağlayıcı olan sözleşmeyi esnetip proje bazlı çalışmaya karar verildiğini söyleyen Servisnet Satış Direktörü Koray Erol, “Netaş hala çekirdek müşterimiz. Ama Telekom ve BT altyapı, servis ve entegrasyon konularında lider konumda olan şirketlere de servis ve teknik destek veriyoruz” diyor. Sektörde ‘hizmet’ algısını oturtma hedefi ile yola çıktıklarını, Nortel ve Netaş kültürünün kendileri için temel oluşturduğunu vurgulayan Koray Erol, yaptıkları çalışmaları şöyle anlatıyor. “Esas konumuz servis ve Netaş başta olmak üzere tüm büyük telekom altyapı şirketlerine teknik destek ve çözüm sunuyoruz. Bu alanda güçlü bir temelimiz var ve yeni teknolojileri çok iyi bilen ekibimiz sayesinde tüm geçişleri ve network entegrasyonlarını kayıpsız yapabilen ve bunun için özel yazılımlar geliştirme yetkinliğine sahip bir şirketiz. Bu özelliğimiz bizi bu alanda Türkiye’nin nadir firmalardan biri haline getiriyor.” Yazılım çözümleri ve servis Kendi Ar-Ge yapısı ve kendi çözümleri ile katma değerli ve uçtan uca hizmet sunma prensibi Servisnet’te öne çıkıyor. Şirketin İstanbul Teknopark’ta bir Ar-Ge merkezi, Ankara’da bölge ofisi var. Ar-Ge merkezinde çok farklı projeler üzerinde çalışılıyor ve telekom sektörüne ek olarak, farklı sektörlere de Ar-Ge çalışması yapılıyor. Telekom başlığında ise Nortel Ar-Ge ürünlerinin devamı sayılabilecek Genband’ın ürünlerinin kurulum ve satışını Netaş üstlenirken, entegrasyon ve operatörlerin özel beklentileri (LDAP, Webservice, CDR, NP vb.) söz konusu olduğunda, ilgi- 19 İLK SÖZ VİZYON li entegrasyon yazılımları Servisnet Ar-Ge grubu tarafından yapılıyor. Mobil uygulama yazılımları Erol, katma değerli hizmetlerinin bir örneği olan mobil uygulama alanındaki çalışmalarını şöyle paylaşıyor: “Mobil odaklı özel projeler geliştiriyoruz. Perakende sektörü için mobil cihazlara yüklenebilen, TEYDEB ve TÜBİTAK’tan destek aldığımız, konum belirleme ile ilgili bir yazılım yaptık. İş odaklı bir yazılımın mobile de uygun hale getirilmesini sağlayabiliyoruz. Bu, saha çalışanı çok olan şirketler için önemli. Bu hizmeti telekom ve perakendecilik hizmeti veren firmalara sunuyoruz ve onlar kendileri kullanabildikleri gibi, müşterilerine de sunabiliyorlar.” 20 Ar-Ge merkezinin odaklandığı bir başlık da Servisnet’in katma değerli hizmetlerinden biri olan, uzaktan denetim ve yönetim sistemidir. Santral binaları veya veri merkezlerinin birçok başlıkta gözlenmesi, (sıcaklık, nem, kapı, klima, jeneratör, kamera, yangın, su basması vb.) ortam bilgilerinin alınması, değerlendirilmesi, yönetilmesi ve ilgili kişilere gerçek zamanlı bilgilendirmelerin yapılmasını içeren yazılım ve donanımdan oluşan bir çözüm. Ayrıca Türk Telekom’un ADSL altyapısını sağlayan en önemli firmalardan birinin dağıtım noktalarındaki soft switch’lerinin (NGN) ve IPDSLAM altyapısının tüm Türkiye’de bakım ve servis hizmeti 5 yıldır Servisnet tarafından veriliyor. Yurtdışı çalışmaları Yurtdışı çalışmaları ile ilgili detayları Koray Erol şöyle paylaşıyor: “Çok ortaklı, konusunda lider bir Türk reel sektör şirketinin yurtiçi ve yurtdışı fabrikalarını kapsayan bir mini veri merkezi dizayn ve kurulum çalışmalarımız devam etmektedir. Bu şirketin talebi ile geliştirdiğimiz veri merkezinin kurulum aşamalarında yer alan Türkiye, Bulgaristan ve Bosna mini veri merkezlerini tamamladık. Söz konusu şirketin diğer yurtdışı tesislerindeki çalışmalarımız da 2015 yılı içinde devam edecek. Bu konuda müşterimizin beklentileri ve talepleri ile harekete geçiyoruz. Yurtdışı çalışmalarında, ayrıca Netaş’ın profesyonel teknik servisini verdiği Genband ürünlerine, Servisnet olarak da katkı sağlamaktayız.” 21 M2M Makineler ve insanların ilişkisi 2015’te değişecek Mobilite ve akıllı uygulamaların artışıyla iş yaşamındaki süreçler kolaylaşırken, makinelerin yükselişine 2015 yılında tanık olacağız. 22 D ünyaca ünlü fizikçi Stephen Hawking, yapay zekanın çok hızlı geliştiğini ve yavaş yavaş insanların kontrolünden çıktığını belirtti. Hawking, insan zekasını geride bırakmaya başlayan yapay zekanın, insanlığın sonunu getirmesinden endişe duyduğunu vurguladı. Gelişen teknolojinin savaşları, hastalıkları ve açlık gibi problemleri sonlandıracak seviyeye gelebileceğini söyleyen Hawking, buna karşın insan liderlerinin ve silah üretimine dayalı ekonominin teknolojiyi kendi çıkarları doğrultusunda kullanabileceğini öngörüyor. Sonuç olarak insanı kendi ürettiği yapay zekanın ölümcül olabileceği sonucuna varıyor. Bu endişeli öngörünün yakın zamanda hayat bulması beklenmese de tahmin Hawking’den geldiği için azımsamamak gerekiyor. Peki, bizler teknolojik cihazları kendi işimizin gelişimi için kullanabilir miyiz? Gartner, 2015 ve sonrası için öngörülerini açıkladı. Yapılan son araştırmalara göre, 2015 yılında en fazla dijital iş yaşamı artış göstererek insan ile makine arasındaki ilişki farklı bir boyuta geçecek. Makineler artık daha fazla insani özelliklere sahip olacak ve her kişiye farklı davranma gibi yetileriyle öne çıkacak. Artık insanlar ile robotların neredeyse birer iş arkadaşına dönüştüğü zamanlara geçiyoruz. Gartner’ın öngörüleri şu şekilde sıralanıyor: • 2018 yılında dijital işlerde iş süreçlerindeki çalışanlara ihtiyaç yüzde 50 azalacak ve geleneksel modellere kıyasla önemli dijital iş olanakları yüzde 500 artacak. 2016 yılında dijital dönüşüm inisiyatiflerinin yüzde 50’si yönetim zafiyeti yaşayacak. Bu sebepten dönüşüme ayak uyduramayan şirketleri önemli piyasa kayıpları bekliyor. Sosyal medya ve mobil teknolojilerdeki tüketici davranışlarına bağlı artış önemli bir fark yaratmaya hazırlanıyor. Özellikle geçtiğimiz yılın en fazla konuşulan konularından olan drone’lar hızla yaygınlaştı. Örneğin, buzdolabı artık eksik olanları anlayarak markete haber verebiliyor, robotlar marketteki gerekenleri topluyor ve drone’lar kapıya kadar servis yapabiliyor. Böylece iş gücünde önemli ölçüde azalma yaşanıyor. Teknolojinin bir gün işlerimizi elimizden alacağı fikrine de birkaç adım daha yaklaşıyoruz. Özellikle düşük eğitim seviyesi ve gelire sahip olan kişilerin iş bulma ihtimalleri zorlaşacak. te en yüksek değerli halka arzlar fiziksel lojistik ile dijital pazarları bir araya getirebilen girişimlerden oluşacak. Dünya ekonomisi Uber ve Airbnb gibi önemli girişimlere şahit olmaya başladı. Bu tür işletmeler çok karmaşık düzenlemelere ve market dinamiklere sahip olduğu için bazı zorluklar da yaşayacaklar. 5 yaşın altındaki birçok şirketin milyarlarca dolara varan yatırımlar alacağı bir yıl yaşayabiliriz. • 2018’de akıllı makineler ve endüstriyel hizmetler sayesinde işletme operasyonlarındaki toplam sahip olma maliyeti yüzde 30 oranında düşecek. İşletmeler artık çok daha hızlı, ucuz ve daha iyi ürün ve servisler görmek istiyorlar. Bununla birlikte her an her yerde destek almayı sıradan bir sürecin parçası olarak görüyorlar. Evet, akıllı makineler insanların • 2017 yılında bilgisayar algoritmalarıyla piyasaya çıkacak dijital oyuncularda önemli bir artış gözlenecek. 2015 ile birlik- 23 İLK M2MSÖZ yerini alamayacak henüz ancak temel işler artık el değiştirecek. Yani insanların üretkenliğini, verimliliğini elinden alan tekdüze görülen iş kollarında azalma yaşanacak. Hemen her işletmede mobil ve internet bağlantılı cihazlarla otomasyon süreçleri hızlanacak. • 2020’de insan ömrü, kablosuz teknolojilerin sağlık görüntüleme sistemlerinde yaygınlaşmasıyla yarım yıl uzayacak. 2017 yılında diyabet hastalarının bakım maliyeti, akıllı telefonlar sayesinde yüzde 10 azalacak. Özellikle giyilebilir teknolojilerin gelişmesi sonucunda en basit elektronik bileklik üzerinden dahi vücut ısısı, kalp atışı gibi önemli veriler elde edilebiliyor. Akıllı tişörtler, kalp görüntüleme bantları ve sensörler gittikçe yaygınlaşıyor. Verinin aktarımının kolaylaşmasının yanı sıra bu verilerin işlenerek anlamlı sonuçlar çıkarması da bulut bilişim ile mümkün olabiliyor. • 2016 yılının sonunda 2 milyar dolardan fazla çevrimiçi alışveriş mobil dijital asistan- 24 lar üzerinden gerçekleşecek. Dijital asistanlar alışveriş kararlarımızdaki sürekliliğe göre otomatik olarak hareket edecek düzeye geldiler. Artık market alışverişleri sıradan bir otomasyon süreci haline geldi. 2016’nın sonunda karmaşık satın alma süreçleri de otomatik şekilde tamamlanabilecek. Örneğin, okulların açılmasına yakın zamanlarda alınması gerekenlerin önceden belirlenmesi ya da özel bir günün yıldönümünde iyi bir etkinlik, ardından yemek ve özel şoförü bulunan bir otomobilin ayarlanması mobil asistanlar tarafından yönetilecek. Yıllık otomatik mobil asistan harcamaları 2 milyar doları aşacak. Yani tüm mobil kullanıcıların yüzde 2,5’i bu yöntemle yılda 50 harcayacak. • 2017 yılında ürün yatırımlarının yüzde 50’si müşteri deneyimi inovasyonlarına harcanacak. 2015 yılıyla birlikte geleneksel tüketici ürünlerinin yarıdan fazlasının dijital yansımaları görülecek. Müşterilerden alınan dönüşleri iyi değerlendiren şirketlerin rekabette öne çıkması her zaman yaşanan bir konuyken ilerleyen yıllarda markalar arasında azalan farkta belirleyici öneme sahip olacak. • 2017 yılında dayanıklı mal üreticilerinin yaklaşık yüzde 20’si 3 boyutlu yazıcılarla kişiselleştirilmiş ürünler sunacak. 2015 yılında dayanıklı malların üreticilerinin yüzde 90’ı daha kişisel ürünler için iş ortağı arayışında olacak. 3 boyutlu yazıcıların birçok alanda daha kullanılacağı bir dönem çok yakında. Özellikle sağlık sektörünün 3 boyutlu yazıcılardan fazlasıyla etkilenmesi bekleniyor. • 2020 yılında perakende işletmecileri dahili konumlama sistemleri (IPS) ile hedefli mesajlaşma sisteminin yardımıyla satışlarında yüzde 5 artış sağlayacak. Dijital pazarlamacılar mobil reklamlara ve gelişmiş analitik araçları yoğun şekilde kullanmaya başladı. Önümüzdeki dönemde yakın alan iletişimi, WiFi gibi araçlardan alınan veriler pazarlamada rekabeti artırıyor. 25 GÜVENLİK 2015 yılında kurumların başına daha fazla ne gelebilir? 2014 yılında dev veri sızıntılarıyla karşılaşan kurumların CIO’larının 2015 yılında dikkat etmesi gereken güvenlik konularını, dünya çapında bilinen markaların uzmanlarının görüşlerinden derledik. 2 014 yılını dev veri sızıntılarıyla geride bıraktık. CIO’ların önlem almasına izin vermeyecek kadar çok çeşitli saldırılar, dünyanın en büyük şirketlerini zor duruma soktu. Yıla damga vuran olaysa kuşkusuz Sony Pictures’a yapılan saldırıydı. Kuzey Kore kaynaklı olduğu sanılan saldırıda Sony gibi bir devin dahi siber güvenliği yeterince ciddiye almadığı ortaya çıktı. Sony’den sızdırılan belgelerin boyutunu göstermek için aşağıdaki maddelere göz atabilirsiniz: • Sony bünyesindeki projelerde görev almış aralarında Angelina Jolie, Cameron Diaz, Jonah Hill gibi ünlü kişilerin de bulunduğu oyuncu kadrosu ya da yapım ekibinin pasaport, vize ve diğer kimlik bilgilerinin bulunduğu PDF dosyaları • “FTP şifreleri”, “AraştırmaŞifreleri”, “HESAP ŞİFRELERİ”, “Kişisel Şifreler” gibi dosya başlıklarına sahip 700’den fazla doküman • Aralarında Sony’nin BT Mali Hesaplar Denetçisinin aralarında bulunduğu birçok “archive.pst” ve “backup.pst” gibi başlıklı 179 Outlook arşivi • Şifre korumalı dokümanlar ama isim- 26 lerinde şifreler yazıyor. Örneğin, PASSWORD PALABRA SECRETA NISSAN. xlsx, PwC 2007 Report_PASSWORD_ pwcemc60.pdf • BT mali hesap dokümanları. Örneğin, PASSWORD EQUAL TO USER NAME.xls, ACCOUNTS WITHOUT PASSWORDS.xls • Film bütçeleri ve mukaveleler gibi hassas iş dokümanları. Örneğin “JR-Accrued Mktg Cost 0513 – Evil Dead.xls” ve “Cameron Diaz – Pre-approved Medical Rider. doc” • Veritabanı yedekleriyle gizli dosyalar • Sony Pictures ürünü olmayan ve büyük ihtimalle çalışanın bilgisayarında korsan olarak kalan televizyon dizilerinin kopyaları Bahsi geçen önemli dosyaların bu kadar korunmasız olması karşısında konuya biraz ilgi duyan herkes hayrete düşüyor. Hedefli saldırılar artacak Eset’in öngörülerine göre ise siber suçlular hedef belirleyerek saldırılarına devam edecekler. Bu da CIO’ların işlerinin daha da zorlaşmasına sebep olacak. Öngörülere göre, APT yani ‘Gelişmiş Kalıcı Tehditler’ olarak tanımlanan hedefli saldırılar 2015’e damgasını vuracak. Bu tür saldırıların geleneksel saldırılardan en büyük farkı; hedef seçimi, saldırı süreci ve sessizliği. Tehdit uzun süre fark edilmeden sistemde saklanır ve en uygun zamanda harekete geçecek. Yapılan açıklamaya göre, Gelişmiş Kalıcı Tehditler (APT - Advanced Persistent Threats) olarak tanımlanan hedefli saldırıların geleneksel saldırılardan iki önemli farkı var. İlki, saldırıların amaçlarına ulaşabilmeleri için net seçilmiş hedefleri vardır. Yani dijital dünyaya salınıp, belirsiz şekilde korumasız kurbanları yakalaması beklenmez. İkinci olarak ise; bu saldırılar uzun süre fark edilmeden sistemde saklanırlar. Siber suçlu açısından en olgun zamanda tehdit yani zararlı yazılım harekete geçer. Ödeme sistemleri suçlulara zemin oluşturacak Online ödeme sistemlerinin çoğalması, siber suçluların bu alana ilgisini artırıyor. 2014’te bir tür online cüzdan hizmeti olan Dogevault kullanıcıları hedef alınmıştı. Bir başka hedef ise POS makineleri. 2014’te ‘Win32/BrutPOS’ olarak algılanan bir solucan, POS makinelerine saldırmış ve kullanıcı şifrelerini kayıt altına almıştı. POS makinelerine yönelik, kullanıcıların kart bilgilerini elde etmeye çalışan çok sayıda kötü amaçlı yazılım bulunuyor. Veriler, bu yöndeki saldırıların artacağını gösteriyor. Kaspersky Lab uzmanları; daha yüksekleri hedefleyen siber saldırıların bankaların kendisini hedef alacağını tahmin ediyor. Şirket, dolandırıcıların doğrudan ATM’lerden nakit para çekebilecek yeni bir zararlı yazılım geliştirmeyi deneyeceklerini tahmin ediyor. Nakit çekme makinelerine (ATM) saldırılar birden fazla vaka ile bu yıl patladı gibi görünüyor ve emniyet güçlerinin küresel çapta çalışmaları bu krize yanıt bulmaya çalışıyor. Bu sistemlerin çoğu Windows XP üzerinde çalıştığından ve kırılgan fiziksel güvenliklere sahip olduklarından en başından itibaren son derece korumasızlar. Cryptolocker olarak tanımlanan fidye yazılımları, kötü amaçlı yazılım geliştiricileri için ana işlerden biri haline gelmeye başladı. 2014 yılı boyunca özellikle ABD’de Yahoo, Match ya da AOL gibi pek çok büyük firma, bu fidye yazılımlarının etkisi altına girdi. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu pek çok ülke, sahte e-fatura uygulamalarıyla bu saldırılara maruz kaldı. Söz konusu bu tehdidin önümüzdeki yıllarda da sürmesi ve daha da gelişmesi bekleniyor. Akıllı cihazlara saldırılar artacak Akıllı televizyonlar, buzdolapları, otomobiller, akıllı gözlükler gibi internet bağlantılı pek çok yeni ürün, siber suçluların ilgisini çekiyor. Bu alan, siber suçlar için geliş- CIO’lar neler yapmalı? 2015 yılında hem siber saldırganlar hem de devletler düzeyindeki önemli grupların faaliyetleri küreselleşen dünyada hemen her ölçekteki şirket için risk yaratıyor. Zira büyük şirketler göz önünde olsa bile hedefli olmayan ve daha geniş kitlelere doğru yapılan saldırılar özellikle KOBİ ölçeğindeki şirketlerin verilerini kaybetmelerine yol açabilir. CIO’ların yapması gerekenleri ise şu şekilde sıralamak mümkün: • Veri sızıntılarına mahal vermemek için kurum içerisindeki çalışanlarınıza düzenli eğitimler verin. • Şirket için politikalarınızı sıkı bir şekilde belirleyerek uygulanması için gerekli düzenlemeleri yapın. • Çalışanların özgürlüğünü kısıtlamak yerine, özgürlük alanları içerisinde nasıl güvende kalırlar sorusunun yanıtını bulmaya çalışın. Unutmayın ki kendisini zorlanmış hisseden çalışanın hem verimi düşer hem de BT biriminden gizli olarak zorlamaları bir şekilde aşmaya çalışır. • Şirket dışından gelebilecek saldırıları engellemek için güvenlik yazılımlarına ihtiyaç duyulduğunu atlamayın. • Sadece bir antivirüs yazılımı ile tüm şirketin güvende olacağını sanarak, yeni nesil tehditleri görmezden gelmeyin. 27 GÜVENLİK mekte olan bir alan ve tehditler henüz keşfetme ve gelişme evresinde. Bu nedenle bu cihazlara yönelen tehditlerin 2015’te henüz çok büyük problem haline gelmesi beklenmiyor. Yine de bu yöndeki saldırılar, miktarı yüzünden değil tekliği ve yenilikçi yapısı nedeniyle dikkat çekici olacak. Geleneksel saldırı yöntemlerinin neredeyse tamamı artık mobil cihazlara uyarlanır hale geldi. Kötü amaçlı yazılımların gelişimi göz önüne alındığında 2015’te mobil cihazlara yapılan saldırıların artarak sürmesi bekleniyor. Siber güvenlik için ayrılan bütçeler azalıyor Dünya çapında PwC tarafından yaptırılan bir araştırmaya göre, siber güvenlikle ilgili vakalar her geçen gün artarken şirketler için ortaya çıkardıkları maliyetler de paralellik gösteriyor. Buna rağmen şirketlerin siber güvenlik için ayırdıkları bütçeler azalıyor. CIO’lar siber güvenliği teferruat olarak görmeye devam ediyor. Araştırmaya göre, dünya çapında bilgi güvenliği alanında raporlanan vaka sayısı yüzde 48 artarak, 42,8 milyonu buldu. Araştırma verileri, 2009’dan bu yana tespit edilen güvenlik vakalarının yıldan yıla yüzde 66 artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Güvenlikle ilgili olayların daha sık yaşanmasıyla, söz konusu ihlallerin yönetilmesi ve azaltılmasıyla ilgili maliyetler de artış gösteriyor. Küresel çapta bakıldığında, siber güvenlik vakalarının neden olduğu, tahmini olarak raporlanan ortalama mali zarar, 2013 yılı süresince yüzde 34 artış göstererek, 2,7 milyon dolar oldu. 20 milyon doları aşan maddi kayıp rakamları açıklayan organizasyonların sayısı neredeyse iki katına ulaştığı için büyük çaplı zararlara bu yıl daha fazla tanık olduk. Artan kaygılara rağmen, araştırma, küresel bilgi güvenliği bütçelerinin 2013 yılına kıyasla yüzde dört düşüş gösterdiğini ortaya koydu. Bilgi teknolojisi harcama bütçelerinin yüzdesi olarak bakıldığında da güvenlik harcamaları, geçtiğimiz beş yıllık süreçte yüzde dört veya daha düşük bir oranda asılı kaldı. Büyüklük ve sektör fark etmeksizin tüm organizasyonlar, siber güvenlikle ilgili ciddi riskleri biliyor. Bu farkındalığa rağmen, daha büyük ölçeğe sahip şirketler, her yıl Hırsızlar “bilgi tacirlerine” dönüşecek Dev veri sızıntıları, bulutta depolanan verilere yönelik gerçekleştirilen saldırılar ve şirketlere hem maddi hem manevi zarar veren büyük ölçekli sofistike saldırılarla siber güvenlik 2014 yılının en çok konuşulan olayları arasında yer aldı. Güvenlik şirketi Websense’in öngörüleri şu şekilde sıralandı: 1. Sağlık sektöründe veri hırsızlığı saldırıları artacak 2. Saldırılar kullanıcı ürünlerine değil işletmelere odaklanacak 3. Kredi kartı hırsızları “Bilgi Tacirleri”ne dönüşecek 4. Mobil tehditler cihaz içerisindeki verilerden çok kimlik bilgilerini hedef alacak 5. Eski kaynak kodlardan yeni zayıf noktalar ortaya çıkacak 6. E-posta tehditleri kapsam ve hile konusunda yeni bir seviye atlayacak 7. Şirketlerin bulut ve sosyal medyaya erişimi arttıkça, saldırıların komuta ve kontrol yönergeleri hızla bu yöne kayacak 8. Dünya çapında siber savaş ve casusluk alanında yeni oyuncular ortaya çıkacak 28 daha fazla sayıda saldırıya maruz kalıyor. Yıllık 1 milyar veya daha fazla brüt gelire sahip büyük ölçekli organizasyonlar, bu yıl, yüzde 44 daha fazla vaka tespit ettiler. 100 milyon dolar ile 1 milyar dolar arası gelire sahip orta ölçekli organizasyonlar, tespit edilen vaka sayısı açısından yüzde 64’lük bir artışa tanık oldular. Risk küresel bir zemin kazanırken, araştırma, mali zararların organizasyonun ölçeğine göre büyük oranda değiştiğini de gösteriyor. Çalışanlar şirket verilerini riske atıyor Şirket içindekilerin, siber güvenlik olaylarının en fazla bahsi geçen kaynakları haline gelmesine rağmen çoğu durumda, bu kişiler, mobil cihazları kaybederek veya hedeflenen e-dolandırıcılık planlarının bir parçası olarak farkında olmadan verileri tehlikeye atıyor. Katılımcılar, mevcut ve önceki hizmet sağlayıcılarından, danışmanlardan ve yüklenicilerden kaynaklanan vakaların sırasıyla yüzde 15 ve 17 arttığını ifade ederken şu anki çalışanların sebep olduğu vakaların yüzde 10 arttığını belirtiyor. Etkin güvenlik bilinci, en alt makamdan en üst makama kadar bağlılığı, iletişimi ve araştırmaya göre çoğu organizasyonun sahip olmadığı bir taktiği gerekli kılıyor. Katılımcıların sadece yüzde 49’u, bilgi güvenliği konularında konuşmak, işbirliği yapmak ve haberleşmek amacıyla düzenli olarak bir araya gelen organizasyon çapında bir ekibe sahip olduklarını belirtiyor. PwC, güvenlik saldırılarının hızlı tespitine odaklanmanın ve etkili, zamanında müdahalede bulunmanın şirketler açısından çok önemli olduğunun altını çiziyor. Günümüzün bağlantılı iş ekosistemine bakıldığında, bu adım, işletmeyle etkileşimde bulunan üçüncü taraflara yönelik politikaların ve süreçlerin oluşturulması kadar önemli. Devletlere yapılan saldırılar artıyor Ulus devletlerce gerçekleştirilen yüksek nitelikli saldırılarla birlikte organize suçlar ve rakipler, en az görülen fakat en hızlı büyüme gösteren siber tehditler arasında bulunuyor. Bu yıl, ulus devletlerce yapılan siber saldırıları raporlayan katılımcıların oranı, yüzde 86 artış gösterdi. Üstelik bu vakalar yüksek ihtimalle eksik raporlanıyor. Araştırma ayrıca, bazılarına ulus devletlerin destek sağlayabildiği rakiplerle ilgili yaşanan güvenlik vakalarında yüzde 64’lük çarpıcı bir artışı da ortaya koydu. Hemen hatırlatalım 2014 yılında aralarında Türkiye’nin de olduğu ülkelere İran tarafından saldırılar düzenlendiği Cylance isimli güvenlik şirketi tarafından açıklandı. Raporda, Türkiye’den akaryakıt ve gaz alanındaki şirketler ve kamu kurumlarına yönelik yapılan saldırıyla veri akışı takip altına alındığı bilgisi verildi. Sızılan sistem içerisinde çalışanların giriş bilgileri, sunucular üzerindeki Windows ve Linux, Cisco 29 Doğrudan bankalar hedef olacak Kaspersky’nin 2015 öngörülerinde şu maddeler yer aldı: • Sanal ödeme sistemlerine yapılan saldırılar, yeni Apple Pay’e kadar uzanabilir • ATM’lere saldırılar • Doğrudan hedefli siber saldırı oyun kitabından gelen yöntemler kullanılarak bankaların güvenliklerinin ihlal edildiği zararlı yazılım saldırıları • Daha fazla internete sızma hikayesi: eski kodda görülen tehlikeli güvenlik açıkları İnternet altyapısını kötü niyetli saldırılara karşı korumasız bırakıyor. • Gelişmiş saldırganların bir kurumsal ağ içinde kalıcı olmasını ve yanal olarak hareket etmesini sağlayan ağ bağlantılı yazıcılar ve diğer bağlı cihazlara karşı halen kullanılmakta olan saldırılar. • OSX’in torrentler ve korsan yazılım paketleri aracılığıyla yayılması için tasarlanan zararlı yazılımlar • Yükselen trend, birbirinden bağımsız olarak çalışan küçük birimlere bölünmüş büyük ve gürültülü siber tehdit aktörleri. Bu, daha fazla kaynaktan gelen çok çeşitli saldırılarla daha geniş çaplı bir saldırı tabanıyla sonuçlanacak. Edge yönlendiriciler ve anahtarlar ile sanal özel ağları barındıran Active Directory etki alanı denetleyicisi yer alıyor. İki yıldan bu yana süregelen “Operation Cleaver” adı verilen saldırılarda ortaya çıkanlara göre PayPal ve GoDaddy bilgilerine dahi erişim sağlandığı görülüyor. Saldırı, bundan 28 ay önce özellikle Suudi Arabistan ve Katar’ı hedefleyen Shamoon zararlı yazılımının 30 binden fazla bilgisayara sızarak tüm verileri silmesinin ardından geldi. Enerji sektörünü hedef alan Shamoon’a yakın zamanlarda Amerika Birleşik Devletleri’nde önemli bankalara yapılan saldırılar ortaya çıktı. Bundan bir yıl önce de DigiNotar’a sızan saldırganlar Gmail ve diğer yüksek profilli sitelerin dijital sertifikalarını ele geçirdiler. Bazı güvenlik uzmanlarına göre, yıllarca İran’ın nükleer programını öğrenmek için ABD ve İsrail tarafından organize edildiği tahmin edilen Stuxnet, Duqu ve Flame zararlı yazılım saldırılarına karşılık İran harekete geçti. Cylance’in raporunda İran’ın siber uzaydaki çalışmalarının hızla artırdığı görüşüne yer veriliyor. Hemen yanı başımızdaki ülkelerden biri olan İran’ın bu faaliyetleri Türkiye’yi de doğrudan etkiliyor. 29 ADVERTORIAL KoçSistem, güvenlik tarama çözümünde Securiskop’u tercih etti Türkiye’nin önde gelen bilgi teknolojileri şirketlerinden KoçSistem, Güvenlik Tarama ve Sızma Testi hizmetlerini Securist’in Securiskop ürünü ile sağlıyor T ürkiye Bilgi Teknolojileri ve İletişim sektörünün lider kuruluşlarından KoçSistem, 1945 yılından bu yana müşterilerinin BT ihtiyaçlarını güvenilir, kalıcı ve yenilikçi işbirlikleriyle karşılamaya devam ediyor. Çok sayıda müşteriye, veri merkezi gibi kritik sunucuların sürekli çalışırlığının sağlandığı hizmet sunmasından dolayı, şirket güvenliğe çok büyük önem veriyor. Hem kendi hem de müşteri sistemleri için mevcut ileri seviye güvenlik önlemlerini artırmak amacıyla merkezi bir güvenlik tarama sistemi kullanma ihtiyacı duyan KoçSistem; işletim sistemi, uygulama ve veri tabanı gibi farklı seviyelerde tarama yapılmasını sağlayan, kullanılan süreçlerle uyumlu olan bir çözüm arayışına girdi. KoçSistem’in büyümesini istikrarlı olarak sürdüren bir şirket olarak, çalışan kadrosunu ve teknolojik altyapısını da büyütmeye devam ettiğini belirten KoçSistem Yönetilen Güvenlik Hizmetleri Birim Yöneticisi Serkan Özden sözlerine şöyle devam etti: “Büyüyen ekipler, altyapılar ve yeni hizmetler süreçlerin ve kalite artırıcı uygulamaların da büyük bir titizlikle gerçekleştirilmesini gerektiriyor. Bu çerçevede sistemlerdeki olası açıkların takibi de en önemli başlıklar arasında bulunuyor.” Kullanımı kolay ve süreçlere hızla adapte olabilecek bir çözüme ihtiyaç duyuldu Çözümde aranan en önemli özelliklerin başında, birçok farklı türde tarama yapılabilmesi, kullanımının kolayı olması, üzerine belli süreçlerin oturtulabilmesi, envanter risk kategorisi tanımlanabilmesi ve otomasyona imkan sağlayabilmesi geldiğini belirten Özden, “Tüm bunların yanında çözüm için en iyi seviyede ve zamanında desteği her zaman alabileceğimi bilmeliydik” dedi. Bu çözüm arayışı sonucunda, şirket güvenlik taraması ile ilgili birçok ürün ve çözümü test etmeye başladı. KoçSistem Yönetilen Güvenlik Hizmetleri Birim Yöneticisi Serkan Özden Ayrıntılı bilgi için:www.securist.com.tr Sonrasında iş ihtiyaçlarının tamamen belirginleşmeye başlaması ile birlikte, aktif olarak kullanılan bu ürün ve çözümlerin arasından Securiskop’un da bulunduğu birkaç ürün seçilerek detaylı değerlendirilmeler yapılmaya başlandı. Geniş destek ve geliştirilebilir yapı seçimde büyük rol oynadı Securiskop’un yerel bir üretici tarafından geliştirilmiş olmasına rağmen sağladığı risk sınıflandırması, esnek ve geliştirilebilir yapısı ile öne çıktığını ifade eden Özden, “Geliştiricinin yerel olması ve bu sayede elde edilecek geniş destek imkanları da Securiskop’un tercih edilmesinde en önemli etkenler oldu” dedi. Özden, Securiskop ile ilgili faydaları şu sözlerle ifade etti: “KoçSistem Yönetilen Hizmetler bünyesinde müşterilerimize uçtan uca hizmet sağlayacak şekilde İşletim Sistemi, Veri Tabanı gibi tüm sistem uygulamalarının yönetimini gerçekleştiren bir yapımız mevcut. Yönetilen Güvenlik Hizmetleri tarafında, hem paylaşımlı hem de özel bu model ile 27 farklı servis sağlıyoruz. Bu hizmetler ile müşterilerimizin güvenlik ihtiyaçlarını uçtan uca karşılayabilmekteyiz. Güvenlik Tarama ve Sızma Testi hizmetlerimizi ise Securiskop ürünü ile sağlıyoruz. Paylaşımlı modelde müşterilerimiz herhangi bir teknoloji yatırımı yapmaksızın teknolojik altyapıyı uygun maliyetlerde kullanabiliyor. Mutlaka konusunda uzman olan üreticilerin ürünleri ile hizmet sağladığımız paylaşımlı güvenlik altyapılarımızı da Securiskop sistemi ile belirli periyotta güvenlik taramasına tabi tutarak hizmet kalitemizi artırıyoruz.” Securiskop’un tercih edilmesindeki bir diğer etken ise ürün ile ilgili bir geliştirme ya da iyileştirmeye ihtiyaç duyulduğunda desteğin kısa bir sürede hızla alınabilmesi oldu. Özden, “En önemli beklentimiz sürekli destek alabileceğimiz ve ürün geliştirmesinde aktif olarak söz sahibi olabileceğimiz bir sistem kullanmaktı. Bu noktada Securist ile iyi bir iş ortaklığı modeli oluşturduk” dedi. Securiskop tüm iş ihtiyaçlarını karşıladı Özden, projenin tamamlanmasından sonra Securiskop’un sağladığı faydalarla ilgili olarak şunları söyledi: “Gerek iç süreçlerimizdeki ihtiyaçları karşılayabilmek gerekse bir güvenlik servisi olarak ürün portföyümüzde müşterilerimize sunabilmek açısından Securiskop ile proje başında hedeflediğimiz tüm iş ihtiyaçlarımızı karşıladık. Bundan sonraki süreçte de bu iş modelini daha etkin bir şekilde birlikte yönetebilmeyi amaçlıyoruz.” Securist Genel Müdürü Erhan Görmen ise “Securist olarak en başından itibaren KoçSistem’le uyumlu bir şekilde çalışarak çok başarılı bir projeye imza attık. Yerli bir üretici olarak sağladığımız faydalarla rakiplerimizi geride bırakarak ilk tercih olduk. Securiskop, gelişmiş entegrasyon, raporlama, otomasyon ve kapsamlı destek gibi özellikleriyle birçok avantaj sağlıyor. Örneğin kurulan sistemlerde şifre yönetim cihazları ile entegrasyon sayesinde tarama yapılan cihazlarda herhangi bir parola girilmesine gerek olmuyor. Bu cihazlarda açık tespit edildiğinde servis masası uygulaması ile doğrudan bağlantıya geçerek ilgili kişilere doğrudan görev ataması yapılabiliyor. Yani kurumun sistemleriyle tam bir entegrasyonsağlanabiliyor. Bu sayede hem kaynağın etkin ve verimli kullanımı, hem de kurumun güvenli servis yönetimi hedeflerine uyması konusunda katkı sağlanabiliyor” dedi. Securiskop, 2014 yılında belirli süreçleri otomatikleştirerek maliyet avantajı sağlamaya yönelik olarak KoçSistem bünyesinde hayata geçirilen otomasyon projesine aktif bir şekilde dahil oldu. Özden, “Securist tarafından geliştirilen otomasyon sisteminin arayüzü sayesinde insan kaynağımızı daha verimli kullanacak şekilde tasarruflar elde ettik” dedi. 31 BULUT BİLİŞİM 2015’te işletmeler karma buluta yönelecek 2015’te BT sektörünün yeniden şekillenmesinde Veri Gölleri ve Karma Bulut etkin rol oynayacak. İşletmelerin artan veri yükü doğrultusunda entegre ve esnek bulut çözümlerine talebi artacak. 32 B T dünyasında yaşanan değişiklikler her geçen yıl daha da heyecan verici bir boyuta ulaşıyor. Sektörde eşzamanlı olarak dönüm noktası niteliği taşıyacak iki önemli konu karşımıza çıkıyor: Veri Gölleri ve Karma Bulut. EMC, BT dünyasını yeniden şekillendirecek bu iki önemli konuya ilişkin görüşlerini paylaştı. EMC’den yapılan açıklama şu şekilde gerçekleşti: “Bu öngörünün gerçekleşme ihtimalini güçlendiren en önemli unsur, üretilen ve üretilmeye devam eden dev miktarlarda verilerin her tür veri depolama sisteminde, her açıdan talep yaratıyor olması. Özellikle, yapılandırılmamış veriler alanında veri depolamada her iki senede bir, iki kattan fazla büyüme yaşanıyor. Yapılandırılmış ya da yarı yapılandırılmış verilerde ise, yıllık yüzde 20 ve üzerinde büyüme görülüyor. Bu büyüme finansal hizmetlerden, yaşam bilimlerine; sağlık hiz- metlerinden üretim sektörüne kadar birçok sektörde yaşanıyor.” EMC, işletmelerin istihbarata dayalı kararlar alma konusunda verilere her geçen gün daha fazla güvenmesinin, veri depolamayı altyapı sisteminin en önemli ve gerekli bileşeni haline getirdiğini belirerek, “Veri miktarında bu düzeyde bir artış, verilerin kurumsal varlık olarak önemi de göz önüne alındığında, işletmeleri veri depolamanın artan maliyetini ve karmaşıklığını azaltmaya yönelik önlemler almaya yöneltiyor. Bu eğilimin, veri depolama altyapısını kullanan mevcut ve gelecek uygulamaların gerek duyacağı kapasite ya da performans ölçeklendirmesinden ödün vermeden gerçekleştirilmesi gerekiyor” açıklamasında bulundu. EMC açıklaması, maliyet ve performansı dengeleme ihtiyacının, işletmelerin veri depolama kaynak yönetiminde ve bulut, dosya, işlemsel ve analitik iş akışlarını içeren veri depolama altyapılarında, yenilikçi çözümler arayışına girmelerine neden olacağını belirtiyor. Veri gölleri, siloların yerini alacak İlerleyen dönemlerde geleneksel silo-tabanlı veri depolama altyapılarından konsolide veri göllerine geçişin yaygın bir biçimde benimsenmesi bekleniyor. Veri gölleri, akıllı yazılımlar tarafından yönetilen ve dev miktarda veri artışı ve buna bağlı performans gereksinimlerine göre ölçeklenebilen yapısıyla tercih ediliyor. Hadoop’un desteğiyle veri gölleri, işletmelerin veri göllerinin temellerinde depolanan büyük miktardaki verilerinden değer sağlamalarına olanak sağlayacak. Veri gölleri, işletme içinde iş akışı optimizasyonunu sağlayacak ve dev miktarda verilerin yönetimini ve bu verilerden değer sağlanmasını ekonomik hale getirecek. Ancak veri göllerine geçiş süreci hafife alınabilecek bir süreç değil. Veri gölünün temelini oluşturan mimarinin, işletmenin veri türleri ve iş akışlarına uyumlu olmasını sağlamak için belli bir düzeyde planlama ve analiz gerekiyor. Bazı işletmeler, birden çok çeşit veri gölü barındırabilir: ultra yüksek performanslı işlemsel ve analitik iş akışları için bir veri gölü; Egzabayt ölçekli coğrafi bazda dağıtılmış nesne veri gölü; dosya-tabanlı çoklu protokollü veri gölü ve hatta ultra yüksek performans ölçekli flash mimarileri ve çekirdekte yüksek kapasiteli coğrafi ölçekli platformları bir araya getiren veri gölü. 2015’te işletmeler, her alanda tasarrufa yönelecek Birçok işletme bilgi-işlem, veri depolama ya da her ikisi için bulut altyapısına geçiş sürecine girmiş durumda. Veri göllerine paralel olarak 2015, karma bulutun işletmelerin bulut depolama stratejilerine hükmedeceği; yüklü arşiv verilerine bağlı olarak aşırı doluluktan patlama noktasına gelen veri havuzları için kurum dışı hizmet sağlayıcılardan yararlanılacağı bir yıl olacak. Karma bulut yaklaşımını sınırlandıran unsur; geçiş sürecini sorunsuz bir şekilde yönetecek ve kurumsal sistemle bulut altyapısını entegre edecek bir akıllı uygulama yönetim katmanının eksikliği olarak belirlenebilir. Bu kaynak yönetimi katmanı ile, veri merkezi içinde yönetimde çalışan sayısını azaltmak, kullanım alanından tasarruf etmek ve aynı zamanda enerji ve soğutma maliyetlerini düşürmek mümkün. Bu önemli düzeyde tasarruf da karma modele geçişi haklı çıkarıyor. Karma model yalnızca veri depolama ile ilgili değil. Aynı zamanda işletmelerin kendi bulut bilişim ayakizlerini oluşturmalarına ve altyapıyı öncü bulut hizmetleriyle tamamen bir arada çalışabilecek şekilde hizmet olarak sunmalarına olanak sağlıyor. Bu genişletilebilir bulut çözümlerinin geleceği, gezegendeki en hızlı büyüyen açık kaynak bulut platformu olan OpenStack teknolojisine bağlı olacak. 33 FİNANS E-TİCARET E-ticaret sektörü 2015’te hız kesmiyor Türkiye’de e-ticaret sektörünün özellikle ödeme yöntemleri konusunda gelişmeye ihtiyacı varken, tüm dünyayla birlikte gerçek zamanlı satın alma eğilimi artıyor B u yıl içerisinde e-ticaretin gideceği yönü sektörün temsilcileri paylaştı. Buna göre dijital ödemeler hızla artarken dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ödeme sistemlerinin gelişimiyle e-ticaret hacmi artmaya devam edecek. iyzico CEO’su Barbaros Özbugutu’nun verdiği bilgilere göre, 2015 Mayıs ayında uygulamaya konulacak 6493 nolu “Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat 34 Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Kanunu” ödeme sistemleri sektöründe taşları yerinden oynayacak. Zira ödeme faaliyetlerine odaklanmış firmalar, yasayla birlikte hem altyapı hem de iş süreçleri anlamında yeni yatırımlar yapmak zorunda kalıyor. Bu noktada, yüksek yatırım maliyetleri ve tüm teknik iş süreçlerini karşılamayacak çok sayıda firma ya pazardan çekilmek durumunda kalacak ya da satın almalarla başka büyük yapılara dahil olacaklar. Ay- rıca küresel markaların ödeme sistemleri sektörüne giriş yapacağını öngörüyoruz. Tüm bunlar düşünüldüğünde, ilk bakışta sektörde küçülme yaşanıyor gibi görülse de resmin bütününe baktığımızda ekonomiye hareketlilik getirecek bir büyüme yaşanacak. E-ticaret ve ödeme sistemleri sektörlerinde mobilitenin etkisi artarak devam edecek. Türkiye’de kişi başına ortalama 2,4 adet kredi kartı düşüyor. Bu da yaklaşık 23 milyon kişinin kredi kartı kullandığı anlamına geliyor. Bunların arasından 10 milyon kişi yani neredeyse yarısı İnternet’ten alışveriş yapıyor. İnternet kullanan fakat İnternet’ten alışveriş yapmayan kitle epey büyük. E-ticareti yaygınlaştırmak için kredi kartlarının yanı sıra başka ödeme çözümlerini, örneğin EFT ve havale gibi klasik ödeme çözümlerini de e-ticarete uyumlu hale getirmek gerekiyor. Bundan sonraki adım ise mobil cihazlardan alışveriş yapmayı çok daha kolay hale getirmek olmalı. Mobil cihazlardan alışveriş yapmaktan ziyade değişik gün içerisinde yaşanan “problemleri” çözen uygulamalar yaygınlaşacaktır. Mobil alışveriş deneyimini kolay ve akıcı tutan siteler mobil oranlarını yükselteceklerdir. Ödeme sistemleri çeşitlenmeli Türkiye’de e-ticaret için tercih edilen ödeme sistemleri arasında, kartlı ödemeler yoğun bir biçimde kullanılıyor. Nisan 2014 rakamlarına göre 57,2 milyon kredi kartı ve 100,8 milyon banka kartının kullanılmasından kaynaklı olarak e-ticaret için yüzde 93’lük oranda kartlı ödeme sistemleri ön plana çıkıyor. Kredi kartları ise yüzde 68’lik payı ile taksitlendirme yapan sadakat kartları ve yüzde 32’lik pay ile tek çekim Master / Visa kartları olarak kendi bünyesinde ikiye ayrılıyor. Türkiye, Avrupa içerisinde Birleşik Krallık’tan sonra en fazla kart kullanım oranına sahip 2. ülke konumunda. Buna karşın, kart kullanımına paralel olarak çevrimiçi alışveriş yapan kullanıcı sayısı hala yüzde 1,5 civarında. Online alışveriş oranı İngiltere ve ABD’de ise yüzde 8-10 civarında. Türkiye’de bu noktaya gelmek için öncelikle alternatif ödeme yöntemlerine önem verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yurtdışında bir ödeme işleminde orta- lama 5-8 arası ödeme yöntemi sunulurken, Türkiye’de neredeyse sadece kredi kartıyla yetiniyoruz. tüketici etkileşimini 2015 yılı mobil uygulama stratejilerinin en önemli hedefi olarak görüyor. Gerçek zamanlı satın alma hızlanacak Raporun sonuçlarını değerlendiren Criteo Başkanı ve COO’su Eric Eichmann, şunları söyledi: “Tüketicilerin online alışveriş alışkanlıklarının çok hızlı bir biçimde geliştiği göz önüne alındığında, 2015 yılının e-ticaret sektörü için oldukça dinamik bir yıl olacağını görüyoruz. Birden fazla ekran önünde geçirilen zamanın artması, reklamverenlerin tüketicileri hedeflerken daha fazla karmaşayı yönetmesi gerektiği anlamına geliyor. Bu bakımdan çaprazcihaz (cross-device) hedeflemesi ya da mobil cihazlara uyumlu web siteleri ve uygulamalar gibi çözümlere yatırım yaparak sektör ivmesinin bir adım önüne geçen reklamverenler, tüketicilerin isteklerine cevap verme ve satışlarını artırma konusunda en avantajlı pozisyona sahip olacaklar.” Performans pazarlama teknolojileri şirketi Criteo, 2015 yılı içerisinde e-ticaret sektöründe etkili olacak en önemli eğilimlere ışık tutan 2015 E-Ticaret Sektörü Öngörüleri Raporu’nu (2015 eCommerce Industry Outlook Report) yayınladı. Milyarlarca online ticari işlem verilerinden alınan içgörülere dayanarak hazırlanan raporda öne çıkan dikkat çekici öngörüler ise şu şekilde sıralanıyor: • Çapraz-cihaz (cross-device) yetkinliklerinin artırılması, 2015 yılının en önemli odak noktalarından biri olacak: Temmuz 2014’te Criteo ve Digiday tarafından yapılan araştırmaya göre perakende sektörü yöneticilerinin ve reklam ajanslarının yüzde 58’i, çapraz-cihaz (cross-device) teknolojisini 2015 yılı mobil pazarlama aktivitelerinin en önemli ayağı olarak görüyor. • Kendine has reklamlarda (native advertising) görülen hızlı artış, gerçek zamanlı satın alma (programmatic buying) ile ivmelenecek • “Webrooming” ve “showrooming” aktivitelerinin satışları üzerindeki artırıcı etkisi göz önüne alındığında, fiziki bir varlığı olan perakendeciler 2015 yılında yoğun bir biçimde online stratejilere odaklanacaklar. • Perakendeciler, mobil uygulama yeniden-etkileşimlerine büyük önem atfedecek: Temmuz 2014’te Criteo ve Digiday tarafından yapılan araştırmaya göre perakende sektörü yöneticilerinin ve reklam ajanslarının yüzde 42’si, 35 İnovasyon Türk yöneticiler inovasyon için risk almaya hazır Türk yöneticiler, inovasyona ayrılmış fon ve teşviklere ulaşmak isteyen şirketler için kamu yetkililerinin bürokrasi ve formaliteyle mücadele etmesi gerektiği konusunda güçlü bir kaygı ifade ediyor. G eneral Electric (GE) tarafından her yıl yapılan Küresel İnovasyon Barometresi’nin sonuçlarına göre, Türkiye’de iş dünyasının üst düzey yöneticileri inovasyonun gerek ekonomi gerekse insanların yaşam standartları üzerinde olumlu bir etki yarattığına inanıyor. Araştırmanın sonuçlarında, öngörüye dayalı bilgi ve endüstriyel internetin giderek artan önemi, inovasyon çalışmalarında işbirliğinin etkisi, Türkiye’nin mevcut inovasyon yapısı ve şirketlerin fonlara ulaşmak ve destek almakla ilgili beklentileri öne çıkıyor. Araştırmada, Türk şirketlerinin inovasyonda başarılı olmak için nitelikli iş gücüne yatırım yapılmasını gerekli gördüğü ortaya çıkıyor. Türk yöneticilerin yaklaşık yüzde 90’ı (yüzde 64’lük küresel ortalamaya kıyasla) büyümek için müşterilerin anlaşılması ve piyasada meydana gelen değişimlerin öngörülmesinin önemli olduğunu belirtirken yüzde 87’si yaratıcı davranışlar ile yenilikçi süreçlerin teşvik edilmesinin gerekli olduğunu düşünüyor. Ayrıca inovasyonu olumlu bir güç olarak kabul ediyorlar ki yö- 36 neticilerin yüzde 84’ü inovasyon sayesinde Türkiye’deki insanların 10 yıl öncesine göre daha iyi bir yaşam sürdüğü konusunda hemfikir olduğunu belirtiyor. Başarılı bir inovasyon için müşterilerin anlaşılması ve piyasadaki değişimlerin öngörülmesinin gerekliliği Türkiye’deki yöneticilerin yüzde 90’ı tarafından en büyük öncelik olarak görülüyor. Araştırmaya katılan yöneticilerin yaklaşık yüzde 84’ü gelişen teknolojilere hızla uyum sağlanması ve uygulamaya geçilmesinin başarılı bir inovasyon için önemli bir öncelik olduğunu belirtiyor. Yöneticilerin yüzde 83’ü yetenekli ve kalifiye çalışanların cezbedilmesi ve kurumda tutulması gerekliliğini vurguluyor ki bu oranın geçtiğimiz yılın sonuçlarına göre 13 puan arttığı görülüyor. Öngörüye dayalı bilgiye olan ilgi artıyor Türkiye’de, yüzde 53’lük küresel ortalamaya kıyasla, öngörüye dayalı bilgi son derece takdir ediliyor ve yöneticilerin yüzde 77’si analiz ve öngörüye dayalı bilgi kullanmanın hayati önem taşıdığını söylüyor. Türkiye’deki yöneticilerin yüzde 38’i, şirketlerinin “Büyük Veri”den en üst seviyede fayda sağlamak için tamamen ya da oldukça hazır olduğunu belirtirken, küresel düzeyde bu oran yüzde 25’te kalıyor. Sonuçlar ayrıca büyük veri ile endüstriyel internetin Türk yöneticilerinin öncelikli konuları arasına girmekte olduğunu ortaya koyuyor. Türk yöneticilerin yüzde 63’ü endüstriyel internetin iş piyasası üzerinde olumlu ya da nötr bir etki yaratacağını belirtiyor. Açık küresel bir ağ olarak endüstriyel internet, öngörüye dayalı çözümler için insanları, verileri ve makineleri birleştiriyor. GE, müşterilerine bu alanda toplamda 24 adet çözüm sunuyor ve bunların 14’ü kamuoyu ile geçtiğimiz dönemde paylaşıldı. Çözümler, makinelerin ve tüm faaliyetlerin yönetiminde esneklik sunarak, nitelik ve operasyon optimizasyonu sağlıyor, daha iyi çalışılmasına, daha az enerji harcanmasına, daha verimli hizmet verilmesine ve plan dışı aksama sürelerinin asgari seviyeye düşürülmesine yardımcı oluyor. İnovasyon, işbirliği ile küresel bir oyun haline geliyor Türkiye’deki yöneticiler, yüzde 64’lük küresel ortalamanın oldukça üzerine çıkan ve 2013’e göre 16 puanlık bir artışa karşılık gelen yüzde 76’lık oranla işbirliğinin değerini giderek daha çok takdir ediyor ve işbirliğine dayalı inovasyon faaliyetlerinin getirdiği kazançların geçtiğimiz yıla göre artış kaydettiğini söylüyor. Üniversitelerle kurulan işbirlikleri, TÜBİTAK ve benzeri kuruluşlarla yapılan ortak çalışmalar ve Teknopark’ta açılan inovasyon merkezleri artık Türk iş dünyası için birer odak noktası haline geliyor. Türkiye’deki yöneticilerin yaklaşık yüzde 72’si inovasyonun küresel bir oyun olduğunda hemfikir olmanın yanı sıra dünyada yeteneklerin, fikirlerin, öngörülerin ve kaynakların bir araya getirilmesinin inovasyonda başarı sağlamadaki en etkin yol olduğunu ekliyorlar. Yöneticilerin yüzde 76’sı işbirliğinin değerini takdir ediyor ve fikri mülkiyet ihlalleriyle ilgili risklere rağmen işbirliğinin almaya değer bir risk olduğuna katılıyor. Türkiye’deki inovasyon yapısı gelişiyor Yöneticilerin dörtte biri (yüzde 25) Türkiye’nin inovasyon yapısının diğer marketlere kıyasla son derece zorlu olduğunu düşünürken, araştırmaya katılanların yarısı Türkiye’nin bu yıl inovasyona destek sunan bir ortam yarattığını belirtiyor. Yöneticilerin yüzde 57’si, inovasyona yönelik devlet desteğinin etkin bir şekilde organize edildiği konusunda aynı fikri taşıyorlar. Kamu yetkililerinin inovasyon şirketlerine yönelik mali desteği diğer ülkelere kıyasla daha tatminkâr görülüyorken, yöneticilerin yüzde 60’ı kaynakların yeterli bir kısmının inovasyon şirketlerinin desteklenmesi için tahsis edildiğine katılıyor. Türk yöneticiler, yüzde 87’lik küresel ortalamanın çok üstünde bir oranla (yüzde 100), inovasyona ayrılmış fon ve teşviklere ulaşmak isteyen şirketler için kamu yetkililerinin bürokrasi ve formaliteyle mücadele etmesi gerektiği konusunda güçlü bir kaygı ifade ediyor. Yöneticilerin yüzde 95’i geçen yıl yine bu konuyu Türkiye’deki en büyük sorun olarak ifade etmişti. Türk yöneticiler için ikinci öncelik yüzde 85’lik küresel ortalamanın üstünde bir oranla (yüzde 98), diğer ülkelerle araştırma konusunda işbirliği yapılmasının kolaylaştırılması, yüzde 97’si de öğrenci müfredatlarının iş ihtiyaçlarına göre daha iyi uyarlanması gerektiği görüşüne sahip olduğu ortaya çıkıyor. 37 UYGULAMA DÜNYASI İş süreçlerini hızlandıracak uygulamalar Durmaksızın gelişen teknoloji, iş modellerini ve dolayısıyla da iş süreçlerini yeniden şekillendirmeye başladı. Özellikle mobil uygulamalarla birlikte uzaktan yönetilebilir hale gelen iş süreçleri yöneticilerin hayatını kolaylaştırıyor. 38 M obil uygulamaların yanı sıra giyilebilir cihazlar da giderek hayatlarımızın bir parçası haline gelirken, teknoloji devlerinin neredeyse her yıl yeniledikleri akıllı telefonlar, tabletler ve diz üstü bilgisayarlar yöneticilerin özel yaşamları ve iş yaşamları arasındaki dengeyi çok daha sağlıklı bir seviyeye getirdi. lan Dropbox klasörünün içine sürüklenen her türlü veri, platformdan bağımsız olarak internete bağlı herhangi bir cihazdan erişilebilir hale geliyor. Bu sayede yoğun programa sahip yöneticiler diledikleri dosyaya istedikleri zaman ulaşabilme esnekliğine kavuşuyorlar. Dropbox’a yüklenen verilere Windows, Linux ve Mac işletim sistemine sahip her cihaz üzerinden ulaşabiliyor. Mobil uygulamalarla gelen kolaylık Evernote Mobil cihazlarla birlikte gelişen mobil uygulamalar iş dünyasını ve süreçlerini de baştan yaratmaya başladı. Önceleri dosyalar, dokümanlar, onay süreçleri gibi detaylar arasında boğulan yöneticiler, gelişen mobil uygulama pazarıyla birlikte kendilerine daha geniş bir manevra alanı yakaladılar. Bu değişimin teknolojinin devinimiyle birlikte 2015 yılında da sürmesi beklenirken, yöneticilerin hayatını 2015 yılında da kolaylaştırabilecek uygulamalara şöyle bir göz attık. Lafı çok uzatmadan sizler için derlediğimiz uygulamalara geçelim. Dropbox Bulut bilişimin gelişimiyle birlikte ortaya çıkan online depolama ve yedekleme hizmetlerinden biri olan Dropbox’ın CIO’lar ve yöneticiler için sağladığı büyük kolaylığı göz ardı etmemek gerekiyor. Dosya senkronizasyonunu oldukça kolaylaştıran bu uygulama dokümanları, resimleri ve her türlü dosyaya, web tabanlı olarak akıllı telefon, iPad gibi mobil herhangi bir cihazdan ulaşım sağlıyor. 2 GB alanın ücretsiz olarak kullanıma sunulduğu ve kısa bir üyelik işleminden sonra sistemde kuru- E-dönüşümle birlikte kağıdın da yavaş yavaş iş dünyasından uzaklaştığına şahit oluyoruz. Yöneticiler da bu akımdan fazlasıyla etkilenecek gibi görünüyorlar. Önemli dosyalarını akıllı cihazları ve bilgisayarları üzerinde yönetmek isteyen yöneticilerin vazgeçilmezlerinden biri haline gelen Evernote da, 2015 yılının vazgeçilmezleri arasında yer alacak. Metin, görüntü ve ses dosyası şeklindeki notlara yalnızca e-posta ve tarayıcı arayüzünden değil, akıllı telefon ve PDA cihazı üzerinden de erişim sağlayan uygulama, platformlara ve işletim sistemlerine bağlı kalmayan yapısıyla öne çıkıyor. Tüm cihazlarla uyumlu bir şekilde çalışarak yöneticlerin işini kolaylaştıran uygulama, 50 megabayta kadar ücretsiz olarak kullanılabiliyor. Remember the Milk Sıradaki uygulamamız yoğun iş temposunda toplantılarını unutanlar yöneticilere geliyor. Gün içerisinde ne yapacağını unutan, toplantıları ve iş görüşmelerini kaçıran yöneticiler için geliştirilen Remember The Milk adlı uygulama, kullanışlı arayüzüyle öne çıkıyor. CIO’lara ve yöneticilere görevlerini eksiksiz bir şekilde hatırlatacak uygulama, bir yandan da kullanıcılarına yönetim fırsatı tanıyor. Remember The Milk’in bir diğer avantajı da Gmail gibi Google servisleriyle uyumlu bir şekilde çalışarak, uzaktan da yönetilebilmesi. FlowDock Günümüzde yöneticileri en çok zorlayan durumlardan biri şüphesiz iş süreçlerinde yaşanan kopukluklar ve bu sebeple aksayan projeler. Bu sorunları ortadan kaldırmayı vadeden FlowDock, tüm çalışanların ulaşabilecekleri ortak bir “gelen kutusu” oluşturarak yürütülen projelerde yaşanan anlık güncellemeleri, sorunları ve değişimleri tüm kullanıcılara ulaştırıyor. Hem tarayıcılarda hem de mobil cihazlar üzerinde kullanılabilen web tabanlı uygulama, bunun yanı sıra sunduğu sohbet modülüyle de dikkat çekiyor. Kullanıcılara verdiği sohbet modülü ile CIO’lara ve yöneticilere uzaktan toplantı yapabilme imkanı da veren uygulama, bu sayede iş süreçlerinin akıcılığına önemli bir katkıda bulunuyor. Webex Meeting Yoğun iş temposuna sahip yöneticilerin hayatını kolaylaştıracak uygulamalar arasında yer alan Webex Meeting, kullanıcılarına sunduğu mobil konferans imkanı ile dikkat çekiyor. Uygulamayla çalışanları ve ortaklarıyla görüntülü bir şekilde iletişime geçebilen CIO’lar ve yöneticiler, bu sayede özellikle iş seyahatleri sebebiyle aksayan iş süreçlerinin önüne geçmeyi başarıyorlar. Uygulama, yüksek video kalitesi sunmasının yanı sıra görüntülü toplantı yapmayı kolaylaştıran pek çok özellik sunu- 39 UYGULAMA DÜNYASI yor. VoIP desteği de olan WebEx Meeting uygulaması Android cep telefonları ile tabletlerinde ve iPhone, iPad cihazlarında kullanılabiliyor. KeePass Her yeni platform ve cihaz kullanıcılarına yeni şifre zorunluluğu getiriyor. Bu durumdan en fazla müzdarip olan arasında yer alan yöneticileri bu sıkıntılı durumdan kurtarmayı amaçlayan KeePass, açık kaynak kodlu yapısıyla güvenli bir kullanım vadediyor. Windows, Mac, Linux işletim sistemlerinin yanı sıra Android’den iPhone’a tüm akıllı telefonlarda kullanılabilen uygulama, şifre ve kullanıcı isimlerini kriptolu olarak saklayabiliyor. Bu belgeye ise DropBox üzerinden erişilebiliyor. Giyilebilir teknolojiler revaçta Özellikle 2014’ün ikinci yarısından itibaren hızlı bir yükselişe giren ve teknoloji şirketlerinin pazarda farklılık yaratma adına birbiriyle yarıştığı giyilebilir teknolojiler, kendisine iş dünyasında da yer bulmaya başladı. Yöneticilerin de tercihleri arasında yer alan bu teknolojiler, 2015 yılında bu alandaki yerini de iyice sağlamlaştıracak. Sağlık bilekleri gibi cihazlar sayesinde yoğun iş temposu sırasında ne kadar efor sarf ettiklerinden, kaç kalori harcadıklarına kadar bütün bilgilere sahip olacak yöneticiler, bu sayede formlarına daha fazla dikkat edebilecekler. 40 Giyilebilir teknolojiden söz ederken akıllı saat konusuna ayrıca bir parantez açmamız gerek. Son yıllarda gelişen mobil cihazlarla birlikte gündeme gelen ve son dönemde neredeyse tüm teknoloji şirketlerinin bu alanda yarışa girdiği akıllı saat pazarı, iş dünyasında da kendisine yer bulmaya başladı. Geleneksel saat üreticileri bu alanda teknoloji şirketleriyle iş birliğine giderek ürettikleri “akıllı kurumsal” saatlerle iş dünyasındaki yerlerini kaybetmek istemiyorlar. Samsung’un ardından Apple’ın da pazara giriş yapmasıyla birlikte tamamen kızışan akıllı saat pazarı, buradan hareketle iş dünyasına da yeni bir şekil verebilir. Son dönemde IBM’le anlaşarak kurumsal tarafta kendi cihazlarına daha fazla yer vermek isteyen Apple, akıllı saatleri üzerinde yer vereceği kurumsal uygulamalarıyla yöneticilerin işini biraz daha kolaylaştırabilir. Hali hazırda akıllı saatleri üzerinden e-posta kontrolü, aramalar, mesajlaşmalar gibi temel işlevleri gerçekleştirebilen kullanıcılar, bunun yanı sıra sağlık durumlarını da saatleri üzerinden takip edebiliyorlar. Bu noktada akıllı saat ve benzeri giyilebilir cihazların iş dünyası için lüks olmaktan çıkıp yavaş yavaş gereklilik haline geldiğini söyleyebiliriz. Yöneticilerin sahip olması gereken cihazlar arasında yer alan özellikle akıllı saatler, 2015 yılında yöneticilerin en önemli yardımcıları arasında yerini alacağa benziyor. Akıllı telefonsuz olmaz Gelişen teknolojiyle beraber mobil cihazlardaki çeşitlilik de giderek artıyor. Şirketlerin akıllı telefon pazarındaki rekabetleri giderek artarken, pazara giren yeni oyuncular da bu rekabeti körüklüyor. Bu rekabet en çok kullanıcılara yararken, yöneticiler de kurumsal yaşamlarında bu rekabetin ortaya çıkardığı yeniliklerden de faydalanabiliyorlar. Telefonların ekranları giderek büyürken, bu durum özellikle sık sık seyahat eden yöneticileri fazla cihaz taşıma derdinden kurtarıyor. Buna karşın teknolojiye meraklı olan yöneticiler birden fazla cihaz taşımaktan vazgeçmiyorlar. Bu durumun farkında olan şirketler, oldukça dayanıklı, güçlü sistemlere sahip ve en önemlisi yöneticileri yarı yolda bırakmayacak kadar uzun pil ömrüne sahip cihazları kullanıcılarla buluşturmayı sürdürüyorlar. MIND2BIZ eğitim hizmetleri bilişim teknolojileri danışmanlık hizmetleri doğru çözüm MIND2BIZ kurumsal modelleme eğitim serisi Kurumunuzu görebildiğiniz oranda geliştirebilirsiniz. Kurumsal mimari kavramları ile tanışın, rekabet avantajınızı ve kurumsal çevikliğinizi teknik ve projelendirme eğitimlerimiz ile artırın. ilgili kavramlar kurumsal mimari | çerçeve modeller | risk iş süreçleri analiz ve modelleme | bilgi yönetimi | uyumluluk | kurumsal mimari ve uygulamalar TOGAF eğitim serisi BPMN 2.0 teknolojileri yönetimi | süreç iş süreçleri analizi ve modelleme tasarımı | süreç geliştirme | süreç iyileştirme | yeniden yapılanma | simülasyon | yeni hizmet tasarımı | etki analizi | agörsel süreçler asenaryo ve simülasyon yönetim beyanı | aetki analizleri a“multi disipliner” | aetkin denetim altyapısı iletişim arekabetçi teknolojiler mind2biz.com.tr TOGAF | IDEF | ITIL | CoBIT | denetim BPMN | uyumluluk yasaları | iş sürekliliği | bilgi teknolojileri servis yönetimi
© Copyright 2024 Paperzz