YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ MALİYE BÖLÜMÜ KAMU MALİYESİ (Ders Notları - Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER VAN – 2014 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) GİRİŞ KAMU MALİYESİ 1) Kamu Maliyesi A) Özel Ekonomi B) Kamu Ekonomisi C) Özel ve Kamu Ekonomisinin mukayeseli özellikleri 1 1 1 1 2) İstikrarsızlık Halleri A) Enflasyon B) Deflasyon C) Stagflasyon D) Slamflasyon 2 2 2 2 2 BİRİNCİ BÖLÜM MALİ OLAYLARIN ÇEŞİTLİ YÖNLERİ 3) Mali Olayların İktisadi Yönü (Mali İktisat) A) Mali Olayların Makro İktisadi Etkileri B) Mali Olayların Mikro İktisadi Etkileri (1) Vergi Kaçakçılığı (2) Vergiden Kaçınma (3) Vergi Yansıması (4) Verginin Gelir Etkisi (5) Verginin İkame Etkisi (6) Borcun Gelir Etkisi (7) Borcun Servet Etkisi 1. Borç Kriterleri (i) Borcun Kaynağı (ii) Borcun Vadesi (iii) Borcun Kullanım Şekli (iv) Ekonominin İçinde Bulunduğu Konjonktürel Durum 3 3 3 4 4 4 4 4 4 4 4 5 5 5 5 4) Mali Olayların Politik ve İktisadi Kalkınma Yönü (Maliye Politikası) 6 5) Mali Olayların Hukuki Yönü (Mali Hukuk) 6 A) Verginin Şartları (1) Asli Şartlar 1. Vergi kanunu 2. Bütçe ile ön izin ilkesi 3. Vergiyi doğuran olay (2) Şekli Şartlar 1. Verginin Tarhı 2. Verginin Tebliği 3. Verginin Tahakkuku 4. Verginin Tahsili 6) Mali Olayların Sosyo-Psikolojik Yönü (Maliye Sosyolojisi) 6 6 7 7 7 7 7 7 7 8 8 ii Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) İKİNCİ BÖLÜM KAMU HARCAMALARININ FİNANSMANI (KAMU GELİRLERİ) 7) Kamu Gelirleri A) Vergi B) Harç C) Resim D) Şerefiye E) Para ve Vergi Cezaları F) Mülk Ve Teşebbüs Gelirleri G) Kamu Borçlanması H) Devaülasyon İ) Emisyon J) Parafiskal Gelirleri (Vergi Benzeri Gelirler) 9 9 9 9 9 10 10 10 10 10 10 8) Kamu gelirlerinin tasnifi A) İdari Tasnif B) Bilimsel Tasnif i) Özel İktisat-Kamu İktisadi Gelirleri ii) Olağan-Olağanüstü Gelirler iii) Cebre Dayanan Gelirler-Cebir Dışı Gelirler 10 10 10 10 10 11 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KLASİK VE KEYNESYEN DÜŞÜNCE SİSTEMLERİ 9) Klasik Düşünce Sisteminin Temel Varsayımları A) Tüketici Devlet Varsayımı B) Kamu Harcamalarının Her Zaman Verimsiz Olduğu Varsayımı C) Devletin Uyguladığı Vergi Ve Harcama Politikalarının Tarafsız Olması Varsayımı 13 13 13 13 10) Klasik Düşünce Sisteminin Temel İlkeleri A) Devlet Bütçesi Denk Olmalıdır (Mali Denge) B) Devlet Bütçesi Küçük Olmalıdır C) Kamu Harcamaları Dolaylı Vergilerle Finanse Edilmelidir D) Normal Piyasa Açıkları Para Piyasasından Yani Kısa Vadeli Borçlarla Karşılanmalıdır E) Olağanüstü Bütçe Açıkları Sermaye Piyasasından, Yani Uzun Vadeli Borçlarla Karşılanmalıdır 13 13 14 14 11) Keynezyen Teorinin Varsayımları A) Süzgeç Devlet Varsayımı B) Kamu Harcamaları Ve Hizmetlerinin Bazen Verimli, Bazen Verimsiz Veya Etkisiz Yani Nötr Olması Varsayımı C) Devletin Vergi, Borç Ve Harcama Politikalarının Kesinlikle Tarafsız Olamayacağı Varsayımı 15 15 14 14 15 15 iii Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) DÖRDÜNCÜ BÖLÜM VERGİ TEORİSİ 12) Geçmişten Günümüze Vergiye Bakış Açıları 16 A) Faydalanma Teorisi 16 (1) Değişim Kuramı 16 (2) Verginin Sigorta Primi Olduğunu Savunan Teori 16 (3) Verginin Sosyal Üretim Giderlerine Katılma Payı Olduğunu Savunan Teori 16 B) Verginin Karşılıksız Olduğu Görüşü 17 13) Verginin Unsurları A) Verginin Konusu B) Verginin Matrahı (1) Kemmi Matrah (2) İktisadi Matrah C) Vergi Oranı 1. Tek (Sabit) Oranlılık 2. Artan (Değişir) Oranlılık 3. Tek (Sabit) Oranlılığın Uygulamada ortaya çıkan Çeşitleri (a) Azalan Oranlılık (b) Tersine Artan Oranlılık (c) Artan oranlar usulünün (vergi tarifesinin) özellikleri) 1. Yükseklik Farkı 2. Uzunluk Farkı 3. Tarife Basamağı 4. Artma Oranı 5. Ortalama Oranı 6. Marjinal Oran D) Vergiyi Doğuran Olay E) Vergi Mükellefi 17 17 18 18 18 18 18 19 19 19 19 20 20 20 20 20 20 20 20 20 14) Verginin Temelleri A) Mülkilik (Kaynak İlkesi) B) Şahsilik (Vatandaşlık Kriteri) i) çifte vergilendirme (a) Çifte Vergilendirmeyi Önleme Yöntemleri 1. Uluslararası Andlaşmalar 2. Tek Taraflı Milli Kanunlarla Bir Ülkenin Kendi Vergilendirme Yetkisini Kısması i. İndirim Usulü ii. Mahsup Usulü iii. İstisna Usulü 22 22 22 22 15) Vergilerin Tasnifi A) Niteliklerine Göre Tasnif i) Dolaylı (Vasıtalı) – Dolaysız (Vasıtasız) Vergi Ayrımı ii) Şahsi (Subjektif) – Gayri Şahsi (Objektif) Vergi Ayrımı iii) Özel – Genel Vergi Ayrımı 23 24 24 24 24 B) Konularına Göre Tasnif i) Gelir Vergileri (1) Kaynak Teorisi (2) Safi Artış (Net) Teorisi 21 21 21 22 22 22 25 25 25 25 iv Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (3) Gelir Vergisinin Çeşitleri (i) Sedüler Gelir Vergileri (ii) Üniter (Toplam-Global) Gelir Vergileri (iii) Birleşik Gelir Vergileri (4) Gelir Vergisinin Özellikleri (5) Kurumlar Vergisinin Alınma Gerekçeleri ii) Gider Vergileri (1) Vergi Piramitleşmesi (i) vergiden vergi alınması (ii) müteşebbisin vergiden kar sağlaması (2) Gider Vergilerinin Çeşitleri (i) Vergiyi Doğuran Olaya Göre 1. İktisadi Muamele Vergisi 2. Hukuki Muamele Vergisi 26 26 26 26 26 27 27 28 28 28 29 29 29 29 (ii) Dış Ticarete Göre 1. İhracatta Alınan Gümrük Vergisi 2. İthalatta Alınan Gümrük Vergisi 29 29 29 (iii) Kapsamlarına Göre Gider Vergileri 1. Özel Gider Vergileri 2. Genel Gider Vergileri a. Yayılı Gider Vergileri i.Şelale Tipi Vergiler ii.Katma Değer Vergisi b. Toplu Gider Vergileri i.İstihsal (imalatçı) Satış Vergisi ii.Toptan Satış Vergisi iii.Perakende Satış Vergisi 29 29 29 29 29 29 29 29 29 29 3. Katma Değer Vergisi a. Gayri Safi Hasıla Tipi KDV b. Gelir Tipi KDV c. Tüketim Tipi KDV iii) Servet Vergileri (1) Zaman Bakımından 1. Devamlı Servet Vergileri 2. Geçici Servet Vergileri 30 30 30 30 32 32 32 32 (2) Amaç Bakımından 1. Şekli Servet Vergileri 2. Gerçek Servet Vergileri 32 32 32 (3) Matrah Bakımından 1. Genel Servet Vergileri 2. Özel Servet Vergileri 32 32 32 (4) Transfer Bakımından 1. Servetten Alınan Vergiler 2. Servet Transferinden Alınan Vergiler 32 32 32 v Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) 16) Vergi ile İlgili Diğer Hususlar A) Vergide Adalet Prensibi 1. Vergide Genellik İlkesi 1. Vergi Muaflığı 2. Vergi İstisnası 3. Vergi Kanunlarında Yer Alan Muaflık ve İstisnaların Genel Sebepleri 2. Vergide Eşitlik İlkesi (a) Kanunlar Önünde Eşitlik 1. Yatay Eşitlik 2. Dikey Eşitlik (b) Fedakarlıkta Eşitlik Prensibi 1. Eşit Fedakarlık 2. Eşit Oranlı Fedakarlık 3. En Az Toplam Fedakarlık B) Vergi Kaçakçılığı C) Vergiden Kaçınma D) Vergi Ödeme Gücü i) Vergi ödeme gücünde adaletin ölçütleri (a) Geçim İndirimi (i) Geçim indirimini savunanların düşünceleri 1. Ödeme Gücü olmaması 2. Dolaylı Vergileri Düşük Gelirliler Daha Çok Ödemektedir 3. Tahsilat Masrafları Artar (ii) Geçim indiriminin aleyhinde olanların görüşleri 1. Verginin Verimi Azalır 2. Geçim indirimi rakamları keyfidir 3. Oy hakkı olmaması (b) Ayırma Kuramı (Emek nazariyesi) (i) Ayırma kuramını savunanların düşünceleri 1. Kazanma (elde etme) Şartları 2. Kaçakçılık 3. Para, Parayı Çeker yaklaşımı 4. Marjinal Fayda 33 33 33 33 33 33 34 34 34 34 34 34 34 34 34 35 36 36 36 37 37 37 37 37 37 37 37 38 38 38 38 38 38 (ii) Ayırma kuramını yerenlerin düşünceleri 1. İşçi sigortaları ve Sendikalar Söz Konusudur 2. Kamulaştırma - Devletleştirme Politikası 3. Artan Oranlar Usulü 4. Marjinal Fayda Zenginler İçin de Geçerlidir 39 39 39 39 39 (c) Artan Oranlar Usulü (i) Artan oranlar usulünü savunanların düşünceleri 1. Marjinal Fayda 2. Para, Parayı Çeker Yaklaşımı 3. Devletin Sağlam Finansman Kaynak İhtiyacı 4. Dolaylı Vergilerin Daha Çok Ödenmesi 40 40 40 40 40 41 (ii) Artan oranlar usulünü yerenlerin düşünceleri 1. Yatırım ve Tasarruflar Olumsuz Etkilenir 2. Vergi Kaçakçılığı 3. K amulaştırma – Devletleştirme Politikası 41 41 41 41 vi Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) E) Vergi Yansıması 42 (1) Yansımanın Aşamaları 1. Ödeme 2. vurgu - psikolojik baskı 3. aktarma 4. yerleşme 42 42 42 42 42 (2) Yansımanın Çeşitleri 1. ileriye doğru yansıma 2. geriye doğru yansıma 3. tek dereceli yansıma 4. çok dereceli yansıma 5. verginin amortismanı 6. verginin sermayeleştirilmesi (kapitalizasyonu) 42 42 42 42 42 42 42 (3) Yansımanın Şartları 1. Vergi yansıması talep esnekliğiyle ters orantılıdır 2. Vergi yansıması arz esnekliğiyle doğru orantılıdır 3. Piyasa türlerine göre farklı yansımalar ortaya çıkar 4. Konjonktürel dönemlerde farklı yansımalar söz konusudur 43 43 43 43 43 BEŞİNCİ BÖLÜM KAMU HARCAMALARI 17) Kamu harcaması a. Dar anlamda kamu harcamaları b. Geniş anlamda kamu harcamaları 44 44 44 18) Kamu harcamalarının İktisadi Boyutu ve Tercih Sorunu A) Amaç B) Öncelik C) Genişlik D) Finansman E) Seçmen memnuniyeti F) Marjinal fayda G) Verimlilik tercihi H) Mukayeseli sosyal fayda 44 44 44 44 44 44 44 44 45 19) Kamu Harcamalarının Artışı A) Kamu harcamalarında artış nedenleri 1. Kamu harcamalarının görünüşte artış nedenleri (1) Para değerinin düşmesi (2) Bütçelerde yazılış tekniğinin değişmesi (3) Kamu hizmetlerinin parasallaştırılması (4) Savaşların yüzölçümü ve nüfus üzerindeki etkileri 45 45 46 46 46 46 46 2. Kamu harcamalarının gerçek artış nedenleri (1) Teknolojik gelişmeler (2) Devletin iktisadi, sosyal ve kültürel alanlarda giderek artan bir önemde aktifleşmesi (3) Savunma harcamaları (4) Nüfus artışı 46 46 47 47 47 vii Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) 20) Kamu harcamalarının tasnifi A) İdari tasnif B) İlmi tasnif (1) Reel harcama – transfer harcaması ayrımı (2) Cari harcama – yatırım harcaması ayrımı (3) Verimli harcama- verimsiz harcama ayrımı C) Fonksiyonel tasnif 47 47 47 48 48 48 48 YEDİNCİ BÖLÜM KAMU BORÇLARI 21) Kamu Borçları 49 22) Kamu borçlarının tasnifi 49 A) Vadelerine göre tasnif 1. Kısa vadeli borçlar 2. Orta vadeli borçlar 3. Uzun vadeli borçlar 49 49 49 49 B) Kaynaklarına göre tasnif 1. İç borçlar 2. Dış borçlar 49 49 50 C) Vasıflarına göre tasnif 1. Cebri borçlar 2. Gönüllü borçlar (ihtiyari - isteğe bağlı borçlar) 50 50 50 D) Kamu borcunun kısa tarihi 50 E) Kamu borçlarının sakıncaları 1. Kamu borçları siyasi iktidarların iktisadi ve mali yetkilerini sınırlandırır 2. Kamu borçları ülkenin üretim kapasitesini düşürebilir 3. Kamu borçları enflasyonisttir 4. Kamu borçları milli gelir dağılımını daha da bozabilir 51 51 51 51 51 YEDİNCİ BÖLÜM KAMU BÜTÇESİ 23) Bütçe A) Bütçe Hakkı 24) Bütçenin fonksiyonları A) Hukuki fonksiyonu B) Siyasi fonksiyonu C) Mali fonksiyonu D) İktisadi fonksiyonu 52 52 52 52 52 52 52 viii Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) 25) Bütçenin Prensipleri (ilkeleri) A) Genellik ilkesi B) Birlik ilkesi C) Anlaşılır olma ilkesi D) Doğruluk ilkesi E) Samimiyet ilkesi F) Giderlerin önceliği ilkesi G) Önceden izin ilkesi H) Yıllık olma ilkesi İ) Alenilik ilkesi J) Ödenek tahsisi ilkesi K) Denklik ilkesi 53 53 53 53 53 53 53 53 53 54 54 54 26) Türkiye Bütçe Sistemi A) Tanımlar 1. Kamu kaynakları 2. Kamu gideri 3. Kamu geliri 4. Özel gelir 5. Harcama birimi 6. Kamu malî yönetimi 7. Malî kontrol 8. Stratejik plan 9. Malî yıl 54 54 54 54 54 54 55 55 55 55 55 B) Kamu Kaynağının Kullanılmasının Genel Esasları (1) Malî saydamlık (2) Stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme (3) Kamu idareleri (4) Hesap verme sorumluluğu (a) Bakanlar (b) Üst yöneticiler 55 55 55 56 56 56 57 27) Bütçe türleri ve kapsamı A) Merkezî yönetim bütçesi (a) Genel bütçe (b) Özel bütçe (c) Düzenleyici ve denetleyici kurum bütçesi B) Sosyal güvenlik kurumu bütçesi C) Mahallî idare bütçesi 57 57 57 57 57 58 58 28) Bütçe Süreci A) Bütçenin Hazırlanması 1. Gelir tahmin yöntemleri (1) Otomatik usul (2) Doğrudan doğruya takdir usulü 58 58 59 59 59 B) Bütçenin Onaylanması (1) Merkezî yönetim bütçe kanun tasarısının Sunulması (2) Merkezî yönetim bütçe kanun tasarısının görüşülmesi 61 61 61 C) Bütçenin Uygulanması (1) Harcama Yapılması Aşamaları a) Ödeneklerin serbest bırakılması b) Giderlerin aşamaları ve yetkililer 63 65 65 65 ix Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (i) Harcama talimatının verilmesi, giderlerin üstlenilmesi (giderlerin taahhüdü-harcama yetkilisi) (ii) Gerçekleşme belgelerinin düzenlenmesi, giderin gerçekleşmesi (giderlerin tahakkuku-gerçekleştirme görevlisi) (iii) Ödeme emri belgesinin düzenlenmesi (ita emri- gerçekleştirme görevlisi ve harcama yetkilisi) (iv) Giderin gerçekleştirilmesi (muhasebe yetkilisi) (2) Gelirlerin toplanması (3) Faaliyet raporları (4) Bütçenin Kapatılması Usulleri (i) Egzersiz (hesap dönemi) usulü (ii) Jestiyon (yönetim dönemi) usulü D) Bütçenin Denetlenmesi (1) İdari Denetim: İç Kontrol Sistemi a) İç kontrol b) İç denetim (i) İç denetçinin görevleri (ii) İç Denetim Koordinasyon Kurulu (iii) İç Denetim Koordinasyon Kurulunun görevleri (2) Yargı Denetimi : Dış denetim (Sayıştay) a) Sayıştay denetimi (i) Düzenlilik denetimi 1.Mali denetim 2.Uygunluk denetimi (ii) Performans denetimi b) Hesap Yargılaması Süreci (i) Ödenek üstü harcama (ii) Kamu zararı (iii) Yetkisiz tahsil ve ödeme (iv) Zamanaşımı (3) Yasama Denetimi: (TBMM-Siyasal denetim) a) Onay ve uygulama sırasında denetim b) Uygulama sonrası denetim Kaynaklar 65 65 65 65 67 67 68 68 68 69 69 69 70 71 71 72 72 73 73 73 73 73 74 75 75 76 76 77 77 77 79 x Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) KISALTMALAR DİZİNİ BDDK : Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu IMF : Uluslararası Para Fonu KDV : Katma Değer Vergisi KİT : Kamu İktisadi Teşebbüsü KMYKK : Kamu mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ÖSYM : Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi RTÜK : Radyo ve Televizyon Üst Kurulu SK : Sayıştay Kanunu SPK : Sermaye Piyasası Kurulu SSK : Sosyal Sigortalar Kurumu TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi TL : Türk Lirası TMM : Toplam Matrah Miktarı TSE : Türk Standartları Enstitüsü TVM :Toplam Vergi Miktarı YÖK : Yüksek Öğretim Kurulu xi GİRİŞ KAMU MALİYESİ 1) Kamu Maliyesi; Devlet ve ona bağlı kurum ve kuruluşların toplumsal ve sosyal faydaya yönelik kamu ihtiyaçlarından doğan kamu hizmetlerini sağlamak üzere gelir elde etmesi, harcamalarda bulunması, borçlanmaya gidilmesi vb mali olayları inceleyen bilim dalıdır. A) Özel Ekonomi: Ferdi arz ve talebe dayalı olan ihtiyaçları yani özel faydaya yönelik hizmetleri sunan ekonomidir B) Kamu Ekonomisi: Toplumsal ve sosyal fayda sunan kamu hizmetlerini konu edinen bir alt bilim dalıdır C) Özel ve Kamu Ekonomisinin mukayeseli özellikleri; • • Özel ekonomide bütün faaliyetler serbest piyasada yapılır Kamu ekonomisinde piyasanın karşılığı devlet (kamu) bütçesidir Bütçe: Yasama organının yürütme organına önümüzdeki bir yıl için harcamaların yapılması, gelirlerin toplanması ve kamu hizmetlerinin sağlanması hususunda yetki ve izin verdiği sonra da denetlediği hukuki bir tasarruf yani kanundur • • • • Serbest piyasadaki bütün işlemler fiyat mekanizması (fiyatlandırma süreci) aracılıyla yapılmaktadır Fiyat mekanizmasının kamu ekonomisindeki karşılığı yasama organıdır (politik süreç) Özel ekonomide fiyatlandırılabilen, pazarlanabilen özel fayda ve firmalar için kar maksimizasyonu ile tüketici için faydayı maksimizasyonu söz konusudur Kamu ekonomisinde bölünemeyen, pazarlanamayan, fiyatı belli olmayan, fiyat biçilemeyen sosyal ve toplumsal fayda söz konusudur Devlet iktisadi anlamda sosyal ve toplumsal faydayı içeren, ihtiva eden kamu hizmetlerini sağlamak için vardır Devletin kamu hizmetlerini gerçekleştirmek için vergi, borç, harcama vb. araçlara ihtiyacı vardır. Bunlara mali olay denir. İktisatta ise iktisadi olay denilmektedir. Bu araçlar ile devlet çeşitli iktisadi sorunların çözümünü veya birtakım hedeflere ulaşmayı sağlamaya çalışmaktadır. Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) İktisadi sorunlardan kasıt özellikle enflasyon, deflasyon, stagflasyon ve slamflasyon denilen istikrarsızlık halleri olmaktadır. Vergi , borç, harcama politikaları kısaca maliye politikaları ve bütçe politikaları ile iktisadi istikrarı sağlama, iktisadi kalkınmayı gerçekleştirme ve adil gelir dağılımını sağlama amaçları hedeflenmektedir. Söz konusu istikrarsızlık hallerini kısaca tanımlayalım; 2) İstikrarsızlık Halleri A) Enflasyon; toplam arz ile toplam talep arasında talep lehine dengesizliklerden dolayı fiyatlarda ya da fiyatlar genel düzeyinde ortaya çıkan sürekli artışlardır. Enflasyonu besleyen faktörler çok sayıda olup, bunların öne çıkanları aşağıdaki şekilde tasnif edilebilir (Özer,İ. 1985: 5); - “talepdeki fazlalıklar (harcama artışları), - Arzdaki (üretimdeki) yetersizlikler, - Para, faiz ve kredi politikası uygulamaları, - Dıştan gelen faktörler (ithal enflasyon, doğal gaz, akaryakıt bağımlılığı vs.), - Bütçe açıkları, - Toplumun enflasyonist beklentisi.” B) Deflasyon; toplam arz ile toplam talep arasında talep aleyhine yetersizliklerden dolayı fiyatlarda ya da fiyatlar genel düzeyinde ortaya çıkan sürekli düşmelerdir. C) Stagflasyon; bir ekonomide yüksek oranlı enflasyon, yüksek oranlı işsizlik ve kısmı durgunluğun bir arada yaşandığı durumdur. D) Slamflasyon; bir ekonomide yüksek oranlı enflasyon ile yüksek oranlı işsizliğin bir arada yaşandığı durumdur (Öztürk, N. 2012:87). Her zaman enflasyonist ortam (özellikle de ılımlı enflasyon), deflasyonist ortama tercih edilir. 2 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) BİRİNCİ BÖLÜM MALİ OLAYLARIN ÇEŞİTLİ YÖNLERİ Dört ana grupta incelenir; • Mali olayların iktisadi yönü • Mali olayların politik ve iktisadi kalkınma yönü • Mali olayların hukuki yönü • Mali olayların sosyo-psikolojik yönü 3) Mali Olayların İktisadi Yönü (Mali İktisat): Mali olayların iktisadi yön ve sonuçlarını inceleyen alt bilim dalına mali iktisat denir (Erginay, A. 1990: 12). Mali olayların iktisadi etkileri iki alt ana başlıkta incelenecektir; A) Mali Olayların Makro İktisadi Etkileri: - Vergiler makro anlamda ekonomiden çekilen değerlerdir (Erginay, A. 1990: 12). Dolayısıyla daraltıcı rol oynarlar. İşareti negatiftir. - Kamu harcamaları milli ekonomiye katılan değerlerdir (Erginay, A. 1990: 12). Ekonomi üzerinde genişletici bir etkiye sahiptir. İşareti pozitiftir. - Borçlanmaların ekonomi üzerinde çift yönlü etkisi söz konusudur. Borç alındığı zaman ekonomi üzerinde genişletici etki, geri ödendiğinde faiz yüküyle birlikte daraltıcı etki yapmaktadır. B) Mali Olayların Mikro İktisadi Etkileri: Yedi alt başlıkta incelenecektir; (1) Vergi Kaçakçılığı: Kanunlara göre vergi ödemekle yükümlü gerçek ve tüzel kişilerin yani kanuni mükelleflerin kanunlara karşı kasti gelerek devleti vergi kaybına uğratmalarına denir. Suçtur ve hukuki değildir. Vergi kaçakçılığının bir sebep bir de sonuç unsuru vardır. Sebep unsuru kanunlara karşı bilinçli hareket etmektir. Sonuç unsuru ise devletin vergi kaybına uğramasıdır. 3 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Vergi kaçakçılığının mali, iktisadi ve sosyo- psikolojik olumsuz etkileri vardır. Mali açıdan devlet vergi kaybına uğrar. İktisadi açıdan haksız rekabete yol açar (2) Vergiden Kaçınma: Üzerine vergi konulmuş malın vergisini ödememek niyetiyle satın almaktan vazgeçilmesine denir. Suç değildir. (3) Vergi Yansıması: Kişinin ödediği vergiden rahatsızlık duyarak, çeşitli yollardan özellikle fiyat mekanizmasından faydalanmak suretiyle vergi yükünü üçüncü kişilere aktarması olayına denir. Suçtur. Vergi yansımasının dört aşaması söz konusudur; a) Ödeme b) Vurgu (psikolojik baskı) c) Aktarma Aşaması d) Yerleşme Aşaması (4) Verginin Gelir Etkisi: Kişinin ödediği vergi onu daha çok çalışmaya, daha çok üretmeye sevk ediyorsa buna verginin gelir etkisi denir. Verginin gelir etkisi düşük gelirlilerde görülür. (5) Verginin İkame Etkisi: Alınan vergi kişiyi daha az çalışmaya, kendisine daha fazla boş zaman ayırmaya sevk ediyorsa buna verginin ikame etkisi denir. İkame etkisi yüksek gelirlilerde görülür. Enflasyonla mücadelede gelir etkisi olumlu, ikame etkisi ise olumsuz etki yapar (6) Borcun Gelir Etkisi: Devlete borç veren kişilerin aldıkları faiz nedeniyle kendilerini zenginleşmiş sayarak harcamalarını arttırmaları durumudur (Kamalak, M. 1985: 87). (7) Borcun Servet Etkisi: Devlete borç veren kişilerin borç karşılığında aldıkları hazine bonosu, tahvil vb kıymetli evraklar dolayısıyla harcamalarını arttırmaları durumuna denir (Kamalak, M. 1985: 87).. (a) Borç Kriterleri :Bir borcun ülke ekonomisi için faydalı olup olmadığı dört kriter “borcun kaynağı, vadesi, kullanım şekli ve ekonominin içinde bulunduğu durum “(Kamalak, M. 1985: 88 ile belirlenmektedir. Bunlar; 4 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (i) Borcun Kaynağı: İç borç ve dış borç kaynaklarının enflasyonist olup olmadığı dikkate alınmalıdır. Merkez Bankası kaynakları (emisyon) enflasyonisttir. Ticari bankaların iki yönü vardır (Kamalak, M. 1985: 91); Kaydi para mekanizması (banka parası) yönüyle enflasyonisttir, Crowding out (dışlama etkisi) yönüyle nötr ya da anti enflasyonist özellik gösterir. Parafiskal gelir elde eden kurumlar olumlu iken, özel sektörde genellikle borcun gelir ve servet etkileri ağırlıklı olduğu için enflasyonist eğilim taşır. Borçlar özellikle (dış borçlar) üç sebeple alınır. Bunlar (Kamalak, M. 1985: 24).; - Tasarruf açığını kapatmak Dış ticaret açığını kapatmak Eski borç ve faizleri ödemek (ii) Borcun Vadesi: (kısa vade-uzun vade). Verimli alanlarda, yatırımlarda kullanabilmek için borcun uzun vadeli ve düşük faizli olması gerekir. (iii) Borcun Kullanım Şekli: Eğer ki alınan borçlar eski borçları ve faizini ödemek için kullanılıyorsa olumsuzdur. Tasarruf açığını kapatmak için yani yatırımlarda bulunmak için, yatırımları desteklemek için kullanılırsa bu ekonomi için olumludur. Borçlanma dış ticaretle ilgili kullanılırsa ithalat ve ihracat arasında dengeyi ihracat açısından kullanırsa yine olumludur. (iv) Ekonominin İçinde Bulunduğu Konjonktürel Durum: İki ana iki ara dönemden bahsedilir. Enflasyon ve talebin canlı olduğu dönem birinci ana dönemdir. Deflasyonist ortam ikinci ana dönemdir (ekonomide durgunluk, talebin yetersiz olduğu dönem). Ara dönemler ise durgun dönemden canlı döneme, canlı dönemden de durgun döneme geçişlerdir. İktisadi hayatın yanlış teşhis edilmesi uygulanacak politikaları da başarısız kılacak, özellikle ağır maliye politikası araçlarının hatalı kullanımı geri dönülmesi zor sonuçlara sebep olacaktır. Borcun gelir ve servet etkileri enflasyonist özellik taşıdıkları için enflasyonla mücadelede kullanılamazlar. 5 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) 4) Mali Olayların Politik ve İktisadi Kalkınma Yönü (Maliye Politikası): Yasama organının kamu ihtiyaçlarından doğan kamu hizmetlerinin bütçede öncelik sırasına göre dizilmesini onaylaması yürütme organına bu konuda yetki ve izin vermesi mali olayların politik yönünü gösterir. Bütün mali olaylar çeşitli makro hedeflere ulaşmada birer araç olarak kullanılmaktadır. İktisadi istikrarı sağlamak, iktisadi kalkınmayı gerçekleştirmek ,işsizliği önlemek, istihdamı arttırmak, gelir dağılımını düzenlemek ve hedefler vergi, borç, harcama şeklindeki araçlarla yerine getirilmektedir. “İşte mali olayların politik ve iktisadi kalkınma yönlerini inceleyen alt bilim dalına mali siyaset ya da maliye politikası denir”(Erginay, A. 1990: 12). 5) Mali Olayların Hukuki Yönü (Mali Hukuk): Bütün mali olaylar hukuki düzenlemeler ile yapılmaktadır. Örneğin bütçe bir kanundur. Vergi alınması anayasa ve kanunlar çerçevesinde olmaktadır. ”Kanunsuz vergi olmaz” ilkesi olayın hukuki boyutunu açıkça ifade etmektedir. Borçlanmaların, harcamaların tümü yasal çerçevede yapılmaktadır. Dolayısıyla mali olayların hukuki yönünü inceleyen kısmına Maliye (Mali) Hukuk, vergilerin hukuki esaslarını araştıran kısmına da Vergi Hukuku denir (Erginay, A. 1990: 13). En sağlam finansman kaynağı olan vergiyi biraz detaylı görmek gerekir; A) Verginin Şartları Devletin ve onun yetkili kıldığı kurum ve kuruluşların gerçek ve tüzel kişilerden hukuki cebirle kesin ve karşılıksız aldığı paralara vergi denir. Vergi alınabilmesi için birtakım şartlara ihtiyaç vardır. Bunlar; - Asli Şartlar, - Şekli Şartlar. (1) Asli Şartlar: üç tane “vergi kanunu, bütçe ile ön izin ve vergiyi doğuran olay” (Kamalak, A. 1992: 42).olup, bir arada olması gereken şartlardır; 6 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (a) Vergi kanunu, “kanunsuz vergi olmaz” ilkesi evrensel bir ilkedir. (b) Bütçe ile ön izin ilkesi: Bütçenin c cetvelinde verginin tüm kanunları hem ismen hem de içerik olarak yer almalıdır. (c) Vergiyi doğuran olay: Verginin konusu ile verginin mükellefi arasındaki sebep-sonuç ilişkisidir. Örneğin gelir vergisi mükellefinin maaşı elde etmesi durumu. (2) Şekli Şartlar: dört tane olup “tarh, tebliğ, tahakkuk (Kamalak, A. 1992: 46) ve tahsil”dir; (a) Verginin Tarhı: Vergi borcunun idare tarafından tespit edilmesidir (idari işlemdir) (b) Verginin Tebliği: Tespit edilen vergi borcunun mükellefle idare tarafından bildirilmesidir (idari işlemdir) (c) Verginin Tahakkuku: Vergi borcunun kesinleşmesi ya da kesinleşmemesinin ortaya çıktığı aşamadır. Vergi borcunun kesinleşip kesinleşmemesi iki farklı şekilde ortaya çıkmaktadır (Kamalak, A. 1992: 57); “-Mükellef tebliğ edilen vergi borcuna herhangi bir itirazda bulunmazsa otuz günlük dava açma süresinin bitiminde vergi borcu eş zamanlı olarak hem tahakkuk etmiş hem de kesinleşmiş olur. - Mükellef vergi borcuna itiraz ederse idari ve/veya yargısal çözüme gitmekte serbesttir. Mükellef ilk derece mahkemesi olarak vergi mahkemesine otuz günlük süre içinde başvurur. Vergi mahkemesi mükellefin lehine karar verirse vergi borcu düşer (kural olarak vergi daireleri vergi mahkemesi kararlarına karşı üst kanun yollarını kullanmaz. Ancak idare %100 kendisini haklı gördüğünde ve Maliye Bakanlığının onayını almak şartıyla bu yolu kullanabilir) - Vergi mahkemesi mükellefin aleyhine karar verirse bu noktada mükellef üst kanun yollarını kullanmak istemezse vergi borcu gecikmeli eş zamanlı hem tahakkuk etmiş hem de kesinleşmiş olur. 7 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Mükellef vergi mahkemesinin olumsuz kararına karşı üst kanun yollarını kullanmak ister (Vergi mahkemesinin tek hakimli olumsuz kararına karşı otuz gün içerisinde bölge idare mahkemesine itiraz yoluna gidilir. Vergi mahkemesinin kurul halinde verdiği aleyhte karara karşı otuz gün içerisinde danıştaya temyiz yoluna gidilir.) ve başvurursa bu durumda vergi borcu sadece tahakkuk eder ama kesinleşmez. Kesinleşmesi için üst derece mahkemelerinden hangisine gidildiyse o mahkemenin olumsuz karar vermesi durumunda vergi borcu kesinleşmiş olur. İşte vergi borcunun tahakkuk ve kesinleşmesinin farklı dönemlerde olduğu tek durum budur. “ Bir mükellef her iki yolu, (itiraz ve temyiz yollarını) aynı anda kullanamaz (d) Verginin Tahsili : Kesinleşmiş vergi borcunun idare tarafından mükelleften alınmasına denir. 6) Mali Olayların Sosyo-Psikolojik Yönü (Maliye Sosyolojisi): Mali olaylar devleti, toplumu, fertleri, şirketleri olumlu yada olumsuz mutlaka etkilemektedir. Mali olayların çeşitli amaçlar için kullanımı toplumun çeşitli kesimi üzerinde sosyo-psikolojik etkilere yol açmaktadır. Örneğin vergi kaçakçılığı devleti kayba uğrattığı için kamu hizmetlerinin aksamasına, şirketler arasında haksız rekabete yol açmakta, dürüst mükellefler üzerinde olumsuz baskı yaparak onları da suça teşvik etmektedir. Enflasyonla mücadelede istikrarı sağlamak adına yapılan düzenlemeler gelir dağılımı üzerinde yıkıcı etkiler gösterebilmektedir. Dolayısıyla örneklerde verdiğimiz mali olaylar yanı sıra tüm mali olaylar devlet, toplum, fert vb. birimler üzerinde etkili olmaktadır. Mali olayların sosyopsikolojik yönünü inceleyen alt bilim dalına maliye veya vergi sosyolojisi denilmektedir (Erginay, A. 1990: 13). 8 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) İKİNCİ BÖLÜM KAMU HARCAMALARININ FİNANSMANI (KAMU GELİRLERİ) 7) kamu Gelirleri Kamusal mal ve hizmetlerin faydaları bölünemez, pazarlanamaz ve ölçülemez olduğundan dolayı gönüllü ödeme yoluyla bunların maliyetlerinin karşılanması mümkün değildir. Bu nedenle devlet tarafından zorunlu finansman yöntemine başvurulmaktadır. Kamu gelirleri çeşitli olup, bunların bir kısmı cebri nitelikte, diğer kısmı da özel iktisat hükümlerine göre elde edilmektedir. Başlıcalarını Vergi, Harç, Resim, Şerefiye, Para ve Vergi Cezaları, Mülk ve Teşebbüs Gelirleri, Kamu Borçlanması, Devaülasyon ve Emisyon aracılığıyla (Merkez Bankasının Para Basımı-Senyoraj Gelirleri) sağlanan gelirler, Parafiskal Gelirler (Vergi Benzeri Gelirler) gibi sıralamak mümkündür; A) Vergi: Devletin ve onun yetkili kıldığı kurum ve kuruluşların gerçek ve tüzel kişilerden hukuki cebirle kesin ve karşılıksız aldığı paralardır. Vergi Anayasa ve yasalara göre ödenir (karşılıksız maddesi). Devletin egemenlik gücüne dayanarak vergi yetkisini kullanmasına hukuki cebrilik denir. Kanuni mükellef, vergi kanunlarına göre vergi ödemekle yükümlü gerçek veya tüzel kişilerdir. B) Harç: devletin sunduğu bazı hizmetlerin kişilere özel olması dolayısıyla o hizmetten yararlananların ödediği bedele harç denir. Örnek; Tapu Harcı. Harçta karşılık ve cebri uygulama söz konusudur. C) Resim: Devletin bazı kişi veya kuruluşlara bir kısım işleri yapmak yetki ve izni karşılığı alınan bedele resim denir. Örnek; Damga resmi. Resim karşılıklı ve cebridir. Bir şeyi yapmaya izin verilmesinin bedelidir. D) Şerefiye: Mahalli idarelerin belirli yöreye götürdükleri hizmetler dolayısıyla (alt yapı, kanalizasyon hizmetleri vs.) gayrimenkul sahiplerinin iktisadi unsurlarında ortaya çıkan değer artışlarının bir kısmının devlete ödenmesidir. Yani harcamalara katılma payıdır. Şerefiye, cebri ve karşılıklıdır. 9 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) E) Para ve Vergi Cezaları: Bu tür cezalarda devletin asıl amacı gelir amacı gelir elde etmek değildir. Önemli olan caydırıcılıktır. Yani suç unsuru olacak fiillerin işlenmesinin önüne geçmektir. Para ve vergi cezaları cebridir ve karşılıksızdır. Kanunda suç görülmeyen hiçbir fiile ceza kesilemez. F) Mülk Ve Teşebbüs Gelirleri: Devletin sahip olduğu yol, köprü, baraj, tesisler, fabrikalar, işletmeler, araziler vs gibi iktisadi unsurların satılması, işletilmesi veya kiralanması karşılığında elde edilen gelirlere denir. G) Kamu Borçlanması: Borçlar, geri ödenmek üzere belirli bir faiz karşılığında alınan paralardır. • Klasik düşünce sistemine göre borç olağanüstüdür (Kamalak, M. 1985: 45). Günümüzde ise olağanüstü değildir, normal bir kamu geliri şeklindedir. • En çok yaygın borç şekli ihtiyari (isteğe bağlı) borç şeklidir. borç karşılıklı, gönüllü ve geçici (geri ödenir) özellikte iken; vergi karşılıksız, cebri ve kesindir (geri ödemesi yoktur). H) Devaülasyon: Ülke milli parasının yabancı ülke paralarının karşısında değer kaybetmesidir. Revalüasyon; paranın dış değerinin artmasıdır. • Devaülasyon karşılığında ülkenin ihraç ettiği mal ve hizmetin fiyatları daha ucuzlayacağı için bu durum ihracatın artmasına, sonuçta ülkeye dövizin girişinin olmasına sebeptir. Döviz gelirlerinin artışına neden olur. • Gelişmiş ülkelerde devaülasyon bilinçli politikalarla yapılması sonucunda gelir sağlayan bir araçtır. • Gelişmekte olan ülkelerde devaülasyon ile gelir elde edilmesi çok zordur. Çünkü genelde tarım ürünü ihraç ederler. İhraç ürünleri tarımsal ağırlıklı olduğu için, dış ticaret hadleri gelişmiş ülkeler lehine sonuç gösterir. 10 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) İ) Emisyon: Merkez Bankasının piyasaya para sürmesine ya da para basmasına denir. J) Parafiskal Gelirleri (Vergi Benzeri Gelirler): SSK, Bağkur, Emekli Sandığı gibi sosyal güvenlik kurumlarına, borsalara, sendikalara, ticaret ve sanayi odalarına yatırılan üyelik aidatı ve primlere denir. Bu tür gelirler genel bütçede yer almazlar. Ait oldukları kurum ve kuruluşların bütçelerinde yer alırlar. Parafiskal gelirler karşılıklıdır ve cebridir. 8) Kamu gelirlerinin tasnifi A) İdari Tasnif: Kamu bütçesinde yer alan genel tasniftir. İdari tasnif üç genel gruba , daha sonra da alt gruplara ayrılmaktadır; i) Vergi Gelirleri, ii) Vergi Dışı Normal Gelirler, iii) Özel Gelir Ve Fonlar, B) Bilimsel Tasnif: Bilimsel tasnif üçe ayrılır; i) Özel İktisat-Kamu İktisadi Gelirleri: Devlet serbest piyasada faaliyet göstererek ve özel hukuk hükümlerine göre gelir sağlıyorsa buna özel iktisat geliri denirken; devletin vergilendirme yetkisini kullanarak, egemenlik gücüne dayanarak anayasal ve yasalar çerçevesinde elde ettiği gelirlere de kamu iktisadi gelirleri denir (Erginay, A. 1990: 26). Mülk ve teşebbüs gelirleri özel iktisat gelirlerine örnek iken; vergi, harç, resim vb gelirler kamu iktisadi gelirlerine örnektir. ii) Olağan-Olağanüstü Gelirler: Devlet belirli kaynaklardan sürekli olarak gelir elde ediyorsa olağan gelir; büyük krizlerde, savaşlarda istisnai olarak belirli kaynaklardan arada sırada gelir elde ediyorsa olağanüstü gelirdir. Bu ayrım sübjektiftir. Dolayısıyla değişkenlik gösterir. • Önceden olağanüstü gelir olan bir kaynak olağan bir hale dönüşebilir ya da tersi gerçekleşebilir. Örneğin; borçlanma klasiklere göre olağanüstü bir gelirken (Kamalak, M. 1985: 45), günümüzde olağan bir gelir türüdür. 11 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) • Devaülasyon-Emisyon arada sırada yapılıyorsa olağanüstü, sürekli yapılıyorsa olağan gelir türleri olmaktadır. iii) Cebre Dayanan Gelirler-Cebir Dışı Gelirler: “Cebrilik; kişilerin (mükelleflerin) ödeme hususunda davranış serbestliğine sahip olmaması, şartlar taşındığı zaman mutlaka yerine getirilmesi gereken duruma denir” (Akdoğan, A. 1985: 91; Orhaner, E. 1992: 113) . Vergi, resim, harç, şerefiye, para ve vergi cezaları, cebri borçlanma vb. gelirler cebri; mülk ve teşebbüs gelirleri, gönüllü (ihtiyari) borçlanmalar cebri olmayan gelirdendir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KLASİK VE KEYNESYEN DÜŞÜNCE SİSTEMLERİ Klasik Düşünce Sisteminin üç temel varsayımı olup, bunlardan hareketle beş tane bütçe ilkesi geliştirmişlerdir. Bu varsayımlar; Tüketici Devlet Varsayımı Kamu Harcamalarının Her Zaman Verimsiz Olduğu Varsayımı Devletin Uyguladığı Vergi Ve Harcama Politikalarının Tarafsız Olması Varsayımı. Bu varsayımlara dayanılarak geliştirilmiş klasik bütçe temel ilkeleri de aşağıda sıralanmıştır; o o o o o Devlet bütçesi denk olmalıdır. Devlet bütçesi küçük olmalıdır. Kamu harcamaları dolaylı vergilerle finanse edilmelidir. Normal bütçe açıkları para piyasasından yani kısa vadeli borçlarla karşılanmalıdır. Olağanüstü bütçe açıkları sermaye piyasasından yani uzun vadeli borçlarla karşılanmalıdır. Klasik düşünce sisteminin varsayımlarına karşı Keynezyen düşünce sisteminde üç tane temel varsayımlar söz konusudur. Bunlar; Süzgeç devlet varsayımı Kamu harcamaları ve hizmetleri bazen verimli, bazen verimsiz veya nötr olması varsayımı Devletin vergi, borç ve harcama politikalarının kesinlikle tarafsız olamayacağı varsayımı 12 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) 9) Klasik Düşünce Sisteminin Temel Varsayımları Klasikler devleti tüketici olarak görmüş, harcamalarının her zaman verimsiz olduğunu ileri sürmüş ve devletin vergi ile harcama politikalarının tarafsız olmasını istemişlerdir (Kamalak, M. 1985: 43; Türk, İ. 1988: 6-7); A) Tüketici Devlet Varsayımı: Bu varsayıma göre Klasikler devleti jandarma devleti olarak görmektedirler. Yani devlet sadece adalet, diplomasi, iç ve dış güvenlik gibi hizmetleri sunacak; iktisadi, sosyal, kültürel hayata hiçbir şekilde müdahale etmeyecektir. Çünkü devlet beceriksizdir, tüketicidir, girdiği her işte israf etmektedir. Bu anlayışın yerini daha sonra koruyucu devlet düşüncesi almıştır. Fakat bu düşünce lafta kalmıştır. B) Kamu Harcamalarının Her Zaman Verimsiz Olduğu Varsayımı: Birinci varsayımdan hareketle gelişmiş bir varsayımdır. Devletin yaptığı her türlü kamu hizmetleri lehte değil aleyhte olacaktır. Devlet ne yaparsa yapsın her zaman verimsizdir. C) Devletin Uyguladığı Vergi Ve Harcama Politikalarının Tarafsız Olması Varsayımı: Devletin yaptığı vergilendirme politikası toplumu, kişileri olumlu ya da olumsuz etkilememelidir. Yani tarafsız kalmalıdır. 10) Klasik Düşünce Sisteminin Temel İlkeleri Klasik bütçenin temel ilkeleri (klasik maliye politikasının esasları) varsayımlardan hareketle belirlenmiştir. Bunlar (Kamalak, M. 1985: 43-46; Türk, İ. 1988: 2-4); A) Devlet Bütçesi Denk Olmalıdır (Mali Denge): Klasiklerde temel hedef budur. Bütçe dengesi bütçedeki gelir ve gider kalemlerinin rakamsal olarak eşit olmasıdır. Bütçe açığı enflasyonisttir, bütçe fazlası ise deflasyonisttir. Her ikisi de istikrarsızlık halidir. Klasikler bu durumdan çekinir. Eğer bütçe denk olursa her şey yolundadır. Klasiklerde bu amaç temel felsefedir. Günümüzde ise denklik sadece araçtır. Gelişmekte olan ülkelerde bütçe açığı söz konusudur. Gelişmiş ülkelerde düşük oranlı enflasyonla mücadelede kullanılan bir politikadır. 13 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) B) Devlet Bütçesi Küçük Olmalıdır: Eğer devletin vergi gelirleri az olursa bunun karşılığında harcamaları da az olacaktır. Dolayısıyla kendisi beceriksiz ve tüketici olan devlet ekonomideki dengeleri bozamayacak, özel ekonominin kullanacağı verimli kaynakları israf edemeyecektir. C) Kamu Harcamaları Dolaylı Vergilerle Finanse Edilmelidir: Klasikler, devletin doğrudan gelir kaynakları üzerinden yani kazanç, servet vs. üzerinden vergi almasına karşıdırlar. Bütün hizmetlerin dolaylı vergilerle karşılanmasını savunmuşlardır. Burada iki amaç söz konusudur; Klasiklere göre tasarrufta bulunmak faziletli bir davranıştır. Dolayısıyla tüketim üzerinden alınan dolaylı vergileri azaltmak ve devletin etkinliğini minimize etmek (asgariye çekmek) istemişlerdir. Ayrıca dolaysız gelir kaynaklarından devletin vergi almasını engelleyerek, bu kaynakların devlet tarafından israf edilmesinin önüne geçilmek istenmiştir. D) Normal Piyasa Açıkları Para Piyasasından Yani Kısa Vadeli Borçlarla Karşılanmalıdır: Klasiklerde yıllık denge fikri kesinlikle terk edilmemiştir. Yani dönem başı ve dönem sonunda denge söz konusudur. Yıl içerisinde mevsimsel hareketlere ve konjonktürel hareketlere veya döneme bağlı olarak bazı aylarda geçici açıklar ortaya çıkmaktadır. Gelirin az olduğu, harcamaların çok olduğu dönemde hazine ve Merkez Bankası kaynaklarına başvurularak yani kısa vadeli borçlar alınarak çözüm sağlanmaya çalışılmaktadır. E) Olağanüstü Bütçe Açıkları Sermaye Piyasasından, Yani Uzun Vadeli Borçlarla Karşılanmalıdır (Klasiklerin Çöküşü): Büyük savaşlar, büyük krizler gibi olağanüstü hallerde ortaya çıkan yüksek maliyetleri karşılamada devletin aciz kalması borca şiddetle karşı çıkan klasikleri bu araca mahkum etmiştir. Kendisi dev bir piyasa olan sermaye piyasasından uzun vadeli borçlar alınarak sorunların çözümü arzulanmış ancak uygulamada başarılı olunamamıştır (1929 Krizi vs.). 14 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) 11) Keynezyen Teorinin Varsayımları Klasiklerin varsayımlarını eleştiren keynesyen teori, devletin süzgeç – yeniden dağıtım rölünü oynadığını, harcamalarının verimli ve/veya olanlarının olduğunu, vergi ile harcama (ve borç) verimsiz politikalarının tarafsız olamayacağını ileri sürmüştür (Kamalak, M. 1985: 52-53; Türk, İ. 1988: 12-14); A) Süzgeç Devlet Varsayımı: Keynezyen teoriye göre devlet aktif bir devlettir. Sosyal refah devletidir. Devletin kesinlikle sorunların üstesinden gelebilmesi için iktisadi, sosyal ve kültürel hayata müdahalesi şarttır. Özellikle özel sektörün karlı bulmayıp kaçındığı toplumsal ve sosyal faydaya yönelik kollektivist hizmetler noktasında devletin rolü çok önemlidir. Devlet bunu üç yolla yapar; - Özel sektörde müteşebbis gibi davranarak Reel harcamalar yoluyla (beşeri yatırım, eğitim harcamaları vs.) Transfer harcamalar yoluyla B) Kamu Harcamaları Ve Hizmetlerinin Bazen Verimli, Bazen Verimsiz Veya Etkisiz Yani Nötr Olması Varsayımı: Klasiklerin savunduğu gibi tümü verimsizdir demek yanlıştır. Kamu harcamalarının bazıları toplumsal ve sosyal fayda için verimlidir. Bazı kamu harcamaları verimsizdir veya nötrdür. C) Devletin Vergi, Borç Ve Harcama Politikalarının Kesinlikle Tarafsız Olamayacağı Varsayımı: Enflasyonla mücadelede devlet; vergi, borç, harcama araçlarını kullanırken toplumun bir kesiminin aleyhine hareket eder. Örneğin; enflasyonla mücadelede özellikle tüketimi kısmak noktasında vergilendirmeye gitmek düşük gelirliler üzerinde olumsuz etki yapar. Uzun vadede enflasyonla başarı dar gelirlilere de olumlu yansıyacaktır. Dolayısıyla bütün politikalar toplumu özel sektörü menfi ya da müsbet mutlaka etkileyecektir. Tarafsızlık söz konusu değildir. 15 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) DÖRDÜNCÜ BÖLÜM VERGİ TEORİSİ 12) Geçmişten Günümüze Vergiye Bakış Açıları Geçmişte vergi genelde faydalanma teorisi ile açıklanmaya çalışılmış, günümüzde ise karşılıksız olduğu (kamu otoritesine, egemenlik hakkına ve vergilendirme yetkisine dayalı olduğu) görüşü geçerlilik kazanmıştır (Erginay, A. 1990: 34-38; Orhaner, E. 1992: 118-121; Edizdoğan, N. 2007: 151-157; Pehlivan, O. 2014a: 94-97; Ay, H. 2014: 151-153); A) Faydalanma Teorisi; Sunulan mal ve hizmetlerin faydası karşılığı devletin vergi almasını ifade etmekte olup üç türü vardır; 1. Değişim Kuramı; Bu kurama göre devlet ve özel sektör karşılıklı mal ve hizmet sunmaktadır. Hangisinin faydası daha yüksekse o hizmetler yapılmalıdır. Özel sektörde bedel fiyattır, kamu sektöründe ise faydanın bedeli vergidir. Yani kamu ile özel sektör arasında farklıdır. Bu görüş yanlıştır. Çünkü özel sektördeki mal ve hizmetler pazarlanabilir, fiyatlandırılabilir nitelikte iken; kamu sektöründe sunulan mal ve hizmetler pazarlandırılamaz, fiyatlandırılamaz özelliktedir. Bu tür hizmetler sosyal ve toplumsal faydaya yöneliktir. 2. Verginin Sigorta Primi Olduğunu Savunan Teori; Bu teoriye göre devlet de sigorta şirketidir. Sigorta şirketlerinin yaptığı asayiş ve güvenlik hizmetlerini devlet de yapmakta, sigorta şirketlerinin hizmet karşılığı aldığı sigorta primi ile özdeş bir şekilde devlet de vergi almaktadır. Yani prim = vergidir. Devlet kesinlikle bir sigorta şirketi değildir. Çünkü devlet kendisine vergi verilsin ya da verilmesin tüm topluma yönelik kamu hizmetleri sunmakta ve bu hizmetler asayiş ve güvenliğin çok ötesinde olmaktadır. Sigorta şirketlerinin hizmeti, kendilerine prim ödeyenlerle sınırlı olup kamunun hizmetleri ise genel olmaktadır. Herkese yöneliktir. Ayrıca sigorta şirketlerinin hizmeti fiyatlandırılabilir nitelikte iken, kamu hizmetleri bölünemez niteliktedir. Dolayısıyla vergi bir sigorta primi değildir. 16 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) 3. Verginin Sosyal Üretim Giderlerine Katılma Payı Olduğunu Savunan Teori; Bu teoriye göre devlet bir çiftçi, bir tacir, bir üretim faktörüdür. Diğer üretim faktörleri nasıl ki üretime katılıp bir getiri elde ediyorlarsa devletin de bu katılım sonucu elde ettiği getirinin adı vergidir. Oysa devlet sadece bir çiftçi, tacir yahut üretim faktörü gibi görülemez. İktisadi, sosyal, kültürel boyutları olan devletin vergiyi alış amacı topluma sunacağı kamu hizmetlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmektedir. B) Verginin Karşılıksız Olduğu Görüşü; Günümüzde vergi mükellef açısından “karşılıksız” alınmakta, yani devletin egemenlik yetkisiyle açıklanmaktadır. Bu yetki devletin anayasa ve yasalar çerçevesinde vergi alma hakkını ifade etmektedir. Yani mükellef vergiyi anayasal bir ödev olarak şartları taşıdığında karşılıksız ödemekte, devlet ise hizmetleri yerine getirmek için karşılıklı almaktadır. Mükellef yönünden “devletin ve onun yetkili kıldığı kurum ve kuruluşların gerçek ve tüzel kişilerden hukuki cebirle kesin ve karşılıksız aldığı paralar” olarak belirtilen verginin özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir; • • • • • • 13) vergi karşılıksızdır vergi hukuki cebre dayanır vergi parasaldır vergi kesindir vergi kanuni mükelleflerden (gerçek ve tüzel kişilerden) alınır vergi, vergilendirme yetkisine sahip kuruluşlarca alınır. Verginin Unsurları A) Verginin Konusu: Vergilendirilen, vergiye tabi tutulan yani üzerine vergi konulan bütün iktisadi unsurlara denir. Kanunda mevzuu olarak geçer. Vergi kanununda belirtilmeyen unsurlar verginin konusu olamaz Bütün ülkelerde gelir, gider ve servet üzerinden mutlaka vergi alındığı için bu vergilere temel vergiler denir. Kanunlarda yer almak şartıyla gayri ahlaki ve gayri kanuni olan fiillerin vergilendirilmesi engellenemez. Örneğin kumar oynatma, esrar üretimi vs. 17 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) B) Verginin Matrahı: Vergi konusunun rakamlandırılmış, miktara dönüşmüş şekline denir. Diğer bir deyimle vergi borcunun tespiti için vergi oranının kendisine uygulandığı rakama, miktara verginin matrahı denir Hiçbir zaman vergi matrahı ile vergi borcu eşit olamaz Matrah ikiye ayrılır; Kemmi Matrah -- ( Spesifik Vergileme - Miktar Esası) İktisadi Matrah -- ( Advalorem Vergileme - Değer Esası) (1) Kemmi Matrah: Vergileme yapılırken sayı, hacim, ağırlık ve uzunluk gibi miktarlar dikkate alınarak matrah kullanılıyorsa buna kemmi matrah denir. Burada yapılan vergilendirilmeye spesifik vergileme denir. Kemmi matrahta dikkate alınan kriter ölçü, miktar esasıdır. (2) İktisadi Matrah: Vergileme yapılırken iktisadi unsurun bedeli ya da fiyatı üzerine belirli bir yüzde yani oran uygulanıyorsa bu tür matraha iktisadi matrah denir. İktisadi matrahtaki vergilendirilmenin adı advalorem vergilemedir. Bu matrahtaki kriter ölçü değer esasıdır. Fiyat hareketliliğini, ekonomik canlılığı yakından takip etiği için en yaygın kullanılan matrah iktisadi matrahtır. Yukarıdaki fonksiyonları yerine getiremeyen kemmi matraha ise donmuş matrah denir. C) Vergi Oranı: Vergi borcunun tespiti için matraha uygulanan yüzdeye denir. Genel olarak sabit oranlı ve artan oranlı vergilemeler yapılırken; uygulama şekillerine göre azalan oranlı, tersine artan oranlı, gizli artan oranlı vergilemeler de söz konusudur; (a) Tek (Sabit) Oranlılık: matrah miktarı ne olursa olsun, tüm matraha aynı oranın uygulanmasıdır. Adil bir vergilendirme değildir. 18 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (b) Artan (Değişir) Oranlılık: Matrah düştükçe azalan, matrah yükseldikçe artan oranlara denir. Artan oranlılıkta iki usul söz konusudur (Erginay, A. 1990: 66); 1. Sınıf Usulü : Kişinin elde ettiği gelir hangi sınıfa giriyorsa bütün gelir o sınıfın oranıyla çarpılmasıdır. Sınıf usulü adil değildir ve terk edilmiştir. Geri kalmış ülkelerde uygulama alanı bulabilmektedir. 2. Dilim Usulü: Kişinin elde ettiği gelir çeşitli dilimlere bölünerek her dilime ait matrah miktarı, o sınıfın vergi oranıyla çarpılıp tüm dilimlerin toplamı alınmaktadır. En yaygın olan dilim usulüdür. Adaletli bir usuldür, çünkü matrahtaki küçük artış, daha yüksek vergi oranıyla cezalandırılmamaktadır. (c) Tek (Sabit) Oranlılığın Uygulamada ortaya çıkan Çeşitleri; 1. Azalan Oranlılık: Düşük gelirlilerin lehine, artan oranlılık ise düşük gelirlilerin aleyhine bir durumdur. Azalan oranlılıkta matraha belli bir indirim uygulanıp, indirim sonrası vergileme yapılır. Dolayısıyla bu usulde düşük gelirlilerin gerçek (fiili) vergi oranı, kanuni oranın çok altında gerçekleşir. Zenginlerde ise yüksek oranlı olarak kanuni orana yaklaşır. Bu yönüyle, yüksek gelirliler için “gizli artan oranlılık” olarak ortaya çıkmaktadır. Azalan (gizli artan) oranlılık düşük gelirlilerin lehine, yüksek gelirlilerin aleyhine sonuç göstermektedir. Çünkü yukarıda belirtildiği üzere gerçek (fiili) oran düşük gelirlilerde daha az çıkmaktadır. Gerçek (fiili) oran = Kişinin Ödediği Vergi Borcu / Kişinin Matrahı (Geliri) 2. Tersine Artan Oranlılık: Bu usulde düşük gelirlilerin maruz kaldığı gerçek vergi yükü (fiili vergi oranı), yüksek gelirlilere göre çok daha fazla çıkmaktadır. Kanuni olarak 19 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) aynı oranda vergi ödenmesine rağmen, yüksek gelirlilerin gelir fazlalığı katlandıkları gerçek yükün az olmasına neden olmakta; düşük gelirlilerde ise gerçek yük zenginlerin aksine giderek artmaktadır. En acımasız usul olan tersine artan oranlılıkta matrah artışı yükün azalmasına, matrahın az olması gerçek yükün daha yüksek olmasına yol açmaktadır. Dolaylı vergilerde genelde söz konusudur. 3. Artan oranlar usulünün (vergi tarifesinin) özellikleri ((Erginay, A. 1990: 72-73); a. b. c. d. e. f. Yükseklik Farkı: vergi tarifesinde en küçük oranla en büyük oran arasındaki farktır. Uzunluk Farkı: Tarifedeki en büyük matrah ile en küçük matrah miktarı arasındaki farktır. Tarife Basamağı: Tarifedeki her bir matrah dilimine denir. Artma Oranı: Dilimler arasındaki oranın farkına denir. Ortalama Oranı: Vergi tarifesinde toplam vergi miktarının toplam matrah miktarına oranıdır. (TVM / TMM = Ortalama Oran) Marjinal Oran: Tarifede vergi matrahındaki ilave artışın matrah miktarındaki ilave artışa oranıdır. (V2V1 / M2-M1 = Marjinal Oran) Artan oranlı vergilere progressif vergileme denir (Akdoğan, A. ve diğerleri 1986: 145) Tersine artan oranlı vergilere regressif vergileme denir (Akdoğan, A. ve diğerleri 1986: 148) Gizli artan oranlı ya da azalan oranlı vergilere degressif vergileme denir (Kamalak, M. 1992: 44). D) Vergiyi Doğuran Olay: Verginin konusu ile mükellefi arasındaki sebep sonuç ilişkisine, diğer ifadeyle vergi doğumuna sebep olan olaya denir. Vergiyi doğuran olayda tahsil ve tahakkuk esası vardır. Bazı kazançlarda, örneğin ticari kazançlarda tahakkuk esası geçerli iken; bazı kazançlarda ise, örneğin serbest meslek gibi kazançlarında, tahsil esası geçerlidir. Tahakkuk da o hakkın doğması söz konusudur. Tahsilde fiilen elde etmek gereklidir. E) Vergi Mükellefi: Vergi kanunlarına göre vergi ödemekle yükümlü gerçek ve tüzel kişilere denir (kanuni mükellef). Mükellef vergi borcundan bütün mal varlığıyla sorumludur 20 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Aracı mükellef (vergi yansıtıcısı): Ödediği vergiyi kısmen ve/veya tamamen başkalarına yansıtan kişidir. Nihai mükellef (vergi taşıyıcısı, yüklenicisi): Vergi yükünün gerek yansıtma sonucunda, gerekse yansıtmadan kendisinde kaldığı kişidir. Bir aracı mükellef aynı zamanda kanuni mükelleftir. Her kanuni mükellef aracı mükellef değildir. Nihai mükellef aynı zamanda kanuni mükelleftir. Kanuni mükellef aynı zamanda aracı ve nihai mükellef de olabilir. Vergi mükellefi olmak için kanuni ehliyet – fiili ehliyet şart değildir (Kamalak, M. 1992: 34; Türk, İ. 1992: 179). 14) Verginin Temelleri Verginin iktisadi ve hukuki olmak üzere iki temel vardır. İktisadi temeli vergi ödeme gücü olup, hukuki temeli ise devletin vergilendirme yetkisidir ((Erginay,A.1990: 30 ); a. “Kişilerin kendilerini ve/veya ailelerini geçindirebilecek kadar gelirden artan kısma vergi ödeme gücü denir” (Erginay,A.1990: 51) . Geliri olmayan bir kişi vergi ödeme gücüne sahip değildir. b. “Devletin kendisine mülkilik ve şahsilik ilkeleri gereğince bağlı olanlar üzerindeki emir verme gücüne vergilendirme yetkisi denir” (Erginay,A.1990: 30). Bu yetki devletin anayasa ve yasalar çerçevesinde vergi alma hakkıdır. A) Mülkilik (Kaynak İlkesi): Ülke vergi kanunlarının ülke milli sınırları içersindeki yerli yabancı bütün herkese uygulanmasıdır (Kamalak, M. 1992: 17) . Bu ilkede temel kriter ülke milli sınırlarıdır. B) Şahsilik (Vatandaşlık Kriteri): Ülke vergi kanunlarının kendi vatandaşını hem ülke içerisinde hem de ülke dışında vergilendirmesi hakkıdır (Kamalak, M. 1992: 19). Temel ilke vatandaşlık bağıdır. Ülkelerin Şahsilik ve mülkilik ilkelerini karşılıklı uygulamaları sonucunda,kanuni olan, fakat hukuki olmayan çifte vergilendirme durumu ortaya çıkar. 21 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) i) çifte Aynı vergilendirme; kişiden aynı vergilendirme döneminde aynı kanun üzerinden (aynı vergiden) birden fazla alınmasına denir. Ülkelerden birisinin şahsilik diğer ülkenin de mülkilik ilkesini kullanması durumunda ortaya çıkan vergilendirmeye tek taraflı çifte vergilendirme denir. Çifte vatandaşlığa sahip kişi üzerinde her iki ülkenin de aynı zamanda şahsilik ilkesini kullanması durumunda çift taraflı çifte vergilendirme ortaya çıkar. Ülkelerin birinde vergilendirecek bir durum yoksa bu fiilen tek taraflı çifte vergilendirme gibi olur. (a) Çifte Vergilendirmeyi Önleme Yöntemleri: 1. Uluslararası Andlaşmalar; Kanundan üstün özelliğe sahiptir. Ülkeler arasında bağlayıcı bir andlaşmadır. İmzalar atıldığı zaman ülkeleri bağlayıcı olan bu andlaşma sonucunda çifte vergilendirme tamamıyla ortadan kalkmaz. 2. Tek Taraflı Milli Kanunlarla Bir Ülkenin Kendi Vergilendirme Yetkisini Kısması (Kamalak, M. 1992: 20-21) a. İndirim Usulü; Toplam vergi matrahından (konunun rakamlandırılmış hali) yabancı ülkede ödenen vergi borcu düşülüp, kalan miktara vatandaşlık bağıyla bağlı olan ülkenin vergi oranı uygulamak suretiyle uygulanan usule denir. b. Mahsup Usulü: Mahsup usulünde toplam vergi borcundan yabancı ülkede ödenen vergi borcu düşülerek sonuca gidilir. c. İstisna Usulü: Bu usulde yabancı ülkede elde edilen bütün kazanç ve iratlar vergi dışı tutulur. Yani vergilendirmeye alınmaz. 22 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Örnek 1. Çifte vergilendirmeyi önleme usulleri ve etki dereceleri Ülkeler Almanya Gelir Vergi İndirim Usulü Mahsup Usulü İstisna Usulü (yıllık) Oranı ( vergi miktarı) (vergi miktarı ) (vergi miktarı ) 2.000 0,20 400 400 400 5.000 0,30 1.980* 1.700** 1.500*** 2.380 2.100 1.900 (mülkilik) Türkiye (şahsilik) Toplam Vergi Matrahı Toplam vergi miktarı :(2.000+5.000=) 7.000 1. Hiçbir usul uygulanmazsa: Almanya (400) + Türkiye (2.100)= 2.500 vergi ödenecektir. Bunun 600 lirası (2.000 x 0,20) çifte vergilendirme miktarıdır. 2. Usuller uygulandığında vergi borcunun ne kadar azalacağını ve çifte vergilemenin ne oranda ortadan kaldırılacağını hesaplamalarla tespit etmek mümkündür; 3. a. İndirim Usulü: (7.000-400)=6.600 x 0,30=1.980* b. Mahsup Usulü: (2.100-400)=1.700** c. İstisna Usulü:5.000 x 0,30=1.500*** istisna usulünde mülkilik ilkesi geçerli olduğu için çifte vergileme tamamiyle ortadan kalkmaktadır. Diğer iki usulde ise şahsilik ilkesi yer aldığı için kısmen de olsa çifte vergileme devam etmektedir. Mahsup usulü indirim usulüne göre daha etkilidir. Dolayısıyla hukuki olarak haksızlığına yol açan çifte vergilemeyi önleme de en etkili yöntem istisna usulüdür. 15) Vergilerin Tasnifi Vergilerin tasnifi hususunda farklılıklar olmakla birlikte tüm maliye yazınında genellikle nitelik ve konu bakımından iki temel ayrım ve alt dağılımları söz konusudur (Nadaroğlu, H. 1985: 383-439; Erginay, A. 1990: 77-114; Orhaner, E. 1992: 163196; Edizdoğan, N. 2007: 250-342; Pehlivan, O. 2014: 119-97143); Vergilerin niteliklerine göre; • dolaylı (vasıtalı) – dolaysız (vasıtasız) vergiler, • şahsi (subjektif) – gayri şahsi (objektif) vergiler, • özel – genel vergiler, konularına göre; • gelir vergileri, • gider vergileri, • servet vergileri olarak çeşitli türleri söz konusudur. 23 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) A) Niteliklerine Göre Tasnif i) Dolaylı (Vasıtalı) – Dolaysız (Vasıtasız) Vergi Ayrımı: Bir verginin dolaylı-dolaysız olmasını iki kriter belirler. a) Yansıma Kriteri: Eğer yapısı gereğince bir vergi çok kolaylıkla yansıtılıyorsa dolaylı vergi denir. Buna karşılık yansıtılması güç olan vergilere de dolaysız vergi denir. Gelir vergisi dolaysızdır, yansıtılması güçür, katma değer vergisi dolaylıdır, yansıtılması kolaydır. b) Tahakkuk Usulü Kriteri: Belirli sürelerde matrahlarına göre elde edildikleri bilinen vergiler dolaysız vergilerdir. Ne zaman elde edilecekleri bilinmeyen, ancak alım ve satıma konu edildikleri zaman iktisadi unsurdan alınan vergiler de dolaylı vergilerdir. ii) Şahsi (Subjektif) – Gayri Şahsi (Objektif) Vergi Ayrımı: Eğer kişilerin şahsi ve ailevi durumları dikkate alınıyorsa, artan oranlar usulü kullanılıyorsa, zarar mahsubu hakkı tanınıyorsa bu tür vergilere şahsi vergiler denir. Şahsi vergiler subjektif özelliktedir. Sabit oranlılığın geçerli olduğu, zarar mahsubu hakkının tanınmadığı, şahsi ve ailevi durumların dikkate alınmayıp doğrudan iktisadi unsurun vergilendirildiği çeşide gayri şahsi vergiler denir. Objektiftir. Gelir vergisi şahsidir, katma değer vergisi gayri şahsidir iii) Özel – Genel Vergi Ayrımı: İktisadi unsurların yani gelir kaynaklarının birbirinden bağımsız olarak tek tek vergilendirildiği, sabit oranlılığın geçerli olduğu vergiye özel vergi denir. Genel vergiler ise bütün iktisadi kaynakların toplanılarak toplam üzerinden vergilemenin yapıldığı ve artan oranlar usulünün geçerli olduğu vergi türüdür. Genel vergiler, özel vergilere göre ekonomiyi daha az olumsuz etkiler. Yani genel vergiler daha adil, tarafsız ve tercih edilendir. 24 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) B) Konularına Göre Tasnif Gelir, gider ve servet olarak üç ana gruba ayrılan konular içinde bütün varlıkların tümü serveti ifade etmekte olup, servetin üretimde kullanılan kısmına sermaye denir. Sermayenin üretim sonucu kullanılması ile elde edilen getirisi kişisel anlamda kar, şirket anlamında hasıladır. Gider tüketimle ilgilidir. Masraf üretimle ilgilidir. Harcama ise ikisinin ortak adıdır (Erginay, A. 1990: 83-84). i) Gelir Vergileri: Geliri açıklayan iki teori söz konusudur. Bunlar; (1) Kaynak Teorisi: Süreklilik arz eden ve üretim faktörlerine bağlı olarak elde edilen gelirlerin açıklandığı teoridir. Örneğin Milli Piyangodan kazanılan para kaynak teorisine göre gelir değildir. Kaynak teorisine göre gelir vergisi yedi kriterle belirlenir; Ticari Kazançlar Zirai kazançlar Serbest Meslek Kazançları Ücretler Menkul Sermaye İratları Gayri Menkul Sermaye İratları Sair Kazanç ve İratlar (2) Safi Artış (Net) Teorisi: Dönem başı dönem sonu arasındaki servet ve tüketimdeki olumlu artışın gelir kabul edildiği teoridir. Net artış teorisi kaynak teorisini de içine almakta, ilaveten arada sırada ne zaman elde edileceği belli olmayan gelirleri de kapsamaktadır. Milli Piyango, kumar kazançları gibi. Uygulanması zordur Potansiyel Gelir: Konjonktürel dönemlerde fiyat hareketliliğine bağlı olarak sahip olunan iktisadi varlıklardaki değer artışına yani iç kuvvete denir (Erginay, A. 1990: 88). . Vergi dışıdır. Öz Tüketim (Atfedilen Gelir): Kişinin kendi malını, kendi ürettiği ürünün bir kısmını kendisi ve ailesinin kullanımından dolayı sağladığı faydadır (Erginay, A. 1990: 89). Vergi dışıdır. Devletin aleyhine sonuç doğuran olaydır. 25 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (3) Gelir Vergisinin Çeşitleri (i) Sedüler Gelir Vergileri: İktisadi kaynakların birbirinden bağımsız olarak dikkate alınıp ayrı ayrı vergilendirildiği, tek oranlılığın geçerli olduğu zarar mahsubu hakkının tanınmadığı tek objektif gelir vergisidir. (ii) Üniter (Toplam-Global) Gelir Vergileri: Dünyada en yaygın kullanılan vergi türüdür. Şahsi özelliktedir. Toplam üzerinden vergilemenin yapıldığı, şahsi ve ailevi durumların dikkate alındığı, artan oranlar usulünün kullanıldığı, zarar mahsubu hakkının tanındığı subjektif nitelikte bir vergi türüdür. Türkiye’de uygulanan çeşittir. (iii) Birleşik Gelir Vergileri: Gelir kaynaklarının önce ayrı ayrı vergilendirildiği, daha sonra belli bir miktarı aşınca tüm gelir üzerinden ilave olarak alınan vergi türüdür. Çok az uygulanmaktadır. (4) Gelir Vergisinin Özellikleri; Adil bir vergidir. Çünkü kişilerin şahsi ve ailevi durumlarını dikkate almaktadır. Verimli bir vergidir. Çünkü artan oranlar usulü uygulandığı için vergi hasılatı devamlı artış göstermektedir Yansıması son derece güç olan bir vergi türüdür Artan oranlar usulünün kullanılması yüksek gelir sahiplerinin tasarruf ve yatırım eğilimlerini bozabilmektedir, (teşvik mevzuatı yoksa) Vergi kaçakçılığının son derece yaygın olduğu bir vergi türüdür Artan oranlar usulünün uygulanması özellikle enflasyonist dönemlerde düşük gelirliler açısından gelir dağılımının daha da bozulmasına yol açmaktadır. 26 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Negatif Gelir Vergisi: Vergi ödeyecek gücü olmayanlara elde edilen vergi hasılatının bir kısmının aktarılması halidir. (5) Kurumlar Vergisinin Alınma Gerekçeleri; Tüzel kişiliği olan şirketlerin özellikle de sermaye şirketlerinin kazanç ve iratlarının vergilendirilmesinde alınan kurumlar vergisinin başlıca gerekçeleri aşağıdaki gibi sıralanabilir; - Tüzel kişilikler ayrı bir iktisadi güce yani vergi ödeme gücüne sahiptirler - Sahip olunan ayrıcalıklar (hisse senedi ve tahvil çıkarımı sonucu para toplanılması, ortakların sınırlı sorumluluğu vs) diğer mükelleflere göre üstünlük sağlamaktadır. - Ortaklara kar dağıtılmayıp oto finansmana gidilmesi büyük çaplı kazançların vergi dışı kalmasına sebep olmaktadır. Şahıs şirketleri, kurumlar vergisi muhatabı değildir ii) Gider Vergileri Gider vergileri tüketim üzerinden alınan dolaylı vergiler olmaktadır. Bu vergilerin temel özellikleri (Erginay, A. 1990: 105 , 107); Gider vergileri gayri şahsi (objektif) özelliktedir Gider vergileri uygulamada tersine artan oranlı özellik gösterir Vergi piramitleşmesi söz konusudur. (1) Vergi Piramitleşmesi “Vergiden vergi alınması suretiyle fiilen ödenen vergi oranının, kanuni vergi oranını aşmasına vergi piramitleşmesi denir” (Kamalak, M. 1987: 10). Vergi piramidi iki şekilde ortaya çıkmaktadır (Kamalak, M. 1987: 11); “(i) vergiden vergi alınması : sadece şelale tipi gider vergisine has bir özelliktir. Iktisadi faaliyetin belli bir aşamasında, mesela üretim safhasında alınan bir vergi kısmen veya tamamen ileri doğru yansıtılırsa fiyatın bir unsuru haline gelir. Böylece daha 27 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) önce ödenmiş olan vergi üzerinden sonraki aşamalarda tekrar vergi alınır. Mesela % 20 oranında gider vergili malın iki aşamadan geçerek tüketiciye ulaştığını, ilk aşamada maliyet fiyatının 10.000 TL, ikinci aşamada ise kar dahil 20.000 TL olduğunu varsayalım. Birinci aşamada vergili satış fiyatı (10.000+ 10.000 x %20)= 12.000 TL'dır. Müteşebbis ikinci aşamada mala 8.000 TL bir değer eklemiştir. Bu aşamada malın vergili satış fiyatı (20.000+20.000 x %20)=24.000 TL Halbuki ilk satış fiyatının 2.000 TL’si vergi idi. İkinci aşamada fiyatın bir unsuru haline gelen bu vergiden de yine % 20 oranında (400 TL vergi) fazla vergi alınmaktadır. (ii) müteşebbisin vergiden kar sağlaması : müteşebbislerin tıpkı diğer masraf unsurları gibi gider vergisini de fiyata ekleyip, karlarını, toplam üzerinden hesaplamaları, fiyatı vergi miktarından daha fazla yükseltir. Böylece müteşebbis verginin tamamını tüketiciye yansıtmakla kalmaz, aynı zamanda sırf vergi sebebiyle de kar sağlamış olur. Mesela üretim aşamasında % 20 oranında vergiye tabi olan 10.000 TL'lik bir malın toptancı ve perakendeci aşamalarından geçerek tüketiciye ulaştığını, toptan ve perakende ticarette kar oranının % 30 olduğunu farz edelim. Bu durumda üreticinin toptancıya vergili satış fiyatı (10.000 + 10.000 x % 20)= 12.000 TL; toptancının perakendeciye (% 30 kar ile) satış fiyatı 15.600 TL, perakendecinin tüketiciye (% 30 kar ile) satış fiyatı 20:280 TL olacaktır. Eğer vergi olmasaydı, mal tüketiciye 16.900 TL'den satılacaktı. Fark 3.380 TL'dir. Bunun 2.000 TL’si devletin aldığı vergi, 1.380 TL'si ise aracıların vergi sebebiyle sağladığı kardır.” -Vergi olmasaydı; malın satış fiyatı: toptan satışta (10.000 + 10.000 x %30)= 13.00TL, -perakende satışta (13.000 + 13.000 x % 30) = 16.900 TL, -vergi nedeniyle fiyatta ki artış: 20.280 - 16.900 = 3.380 TL'dir. 3.380 - 2.000 = 1.380 TL kar (vergi sebebiyle) 28 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (2) Gider Vergilerinin Çeşitleri (i) Vergiyi Doğuran Olaya Göre (Erginay, A. 1990: 107): 1. İktisadi Muamele Vergisi 2. Hukuki Muamele Vergisi (ii) Dış Ticarete Göre (Erginay, A. 1990: 107): 1. İhracatta Alınan Gümrük Vergisi 2. İthalatta Alınan Gümrük Vergisi (iii) Kapsamlarına Göre Gider Vergileri (Kamalak, M. 1987: 7): 1. Özel Gider Vergileri 2. Genel Gider Vergileri a. Yayılı Gider Vergileri i. Şelale Tipi Vergiler ii. Katma Değer Vergisi • Gayri Safi Hasıla Tipi KDV • Gelir Tipi KDV • Tüketim Tipi KDV b. Toplu Gider Vergileri i. İstihsal (imalatçı) Satış Vergisi ii. Toptan Satış Vergisi iii. Perakende Satış Vergisi Özel gider vergileri, özellikli olan ürünlerden alınan vergi türüdür. Çay, tütün vs. Yayılı Gider Vergilerinde her aşamada vergileme yapıldığı için vergi oranı düşüktür. Toplu Gider Vergilerinde tek bir aşamada vergileme yapıldığı için vergi oranı çok yüksektir. 29 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) 3. Katma Değer Vergisi; KDV yayılı gider vergileri içerisinde yer almaktadır. Bütün aşamalarda vergi alınmaktadır. Bu vergide her bir aşamada sadece katma değer vergilemeye dahil edilmektedir. Uygulamada üç türlü KDV söz konusudur; a. Gayri Safi Hasıla Tipi KDV: En acımasız KDV türüdür, az gelişmiş ülkelerde uygulama alanı çok azdır ve modern vergilemede uygulanmamaktadır. Üretim, yatırım ve tüketimin tümü bu KDV türünde vergi kapsamındadır. b. Gelir Tipi KDV: Bu KDV türünde de üretim, yatırım ve tüketim vergilendirilmekte daha sonra üretim ve yatırım kaynakları amortismana (yıpranma payı) tutulmaktadır. c. Tüketim Tipi KDV: Sadece nihai tüketimin vergilendirildiği türdür. 1985 yılında KDV Türkiye’ye gelir tipli gelmiştir ve şimdi tüketim tipli olarak devam etmektedir (Kamalak, M. 1987: 7; Pehlivan, O. 2014: 139) . Katma değer; mal ve hizmetin alış bedeli ile satış bedeli arasındaki olumlu farktır. KDV vergi piramitleşmesinin olmadığı dolaylı bir vergidir. Bu vergide her aşamada sadece katma değer vergilendirildiği için, önceki aşamalardaki vergi tekrar vergilemeye dahil değildir. Diğer bir ifadeyle “ malların üretimi üzerinden alınacak vergiden alışta ödenen vergiler indirilerek katma değer vergisi bulunur” (Erginay, A. 1990: 111); Sonraki vergiden önceki verginin indirilmesi olarak uygulanan bu usule “Vergi İndirimi Metodu” (Erginay, A. 1990: 111) denilmektedir. 30 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Dolayısıyla Vergi indirim metodu ile vergi piramitleşmesi engellenmektedir. Bu metoda göre Katma Değer vergisi tahsil yönünden yayılı, tahsil edilen toplam vergi bakımından ise tek safhalı satış vergisi niteliğindedir (Aykon Doğan, A. 1985: 7’den aktaran Erginay, A. 1990: 112). Durum bir örnekle aşağıdaki gibi açıklanabilir; Örnek 2: Üç aşamalı bir alım satım işleminde KDV ödemelerini hesaplayalım. Tüm aşamalarda vergi oranı % 20’ dir. imalatçı aşama : vergisiz satış fiyatı = 200 TL vergili satış fiyatı = 240 TL vergi = 40 TL (40 TL imalatçı tarafından vergi dairesine yatırılacaktır) toptancı aşama : -önceki aşamada 200 lira olan ürüne bu aşamada 100 liralık katma (ilave) değer eklenmiştir; vergisiz satış fiyatı = 300 TL vergili satış fiyatı = 360 TL vergi = 60 TL (60 - 40 = 20 TL toptancı tarafından vergi dairesine yatırılacaktır, toptancı imalatçıya ürünü alırken 40 lira vergi ödemişti, satarken 60 lira alınca aradaki farkı vergi dairesine yatıracaktır) perakendeci aşama : önceki aşamada 300 lira olan ürüne bu aşamada 150 liralık katma (ilave) değer eklenmiştir; vergisiz satış fiyatı = 450 TL vergili satış fiyatı = 540 TL vergi = 90 TL (90 - 60 = 30 TL perakendeci tarafından vergi dairesine yatırılacaktır) Sonuçta tüketici malı perakendeciden 540 liraya alacak, ödeyeceği vergi 90 TL olacaktır. İmalatçı + toptancı + perakendeci = 40 + 20 + 30 = 90 TL KDV devlete ödeyeceklerdir. Bütün yük müşteride yani tüketicidedir. (her üç aşamada da bir önceki alışta ödenen KDV, satışta alınan KDV’den indirilip fark vergi dairesine yatırılacaktır). KDV’nin gelmesiyle kaldırılan vergiler - Dahilde Alınan İstihsal Vergisi - -İthalden Alınan İstihsal Vergisi - İlan ve Reklam Hizmetleri Vergisi - Spor Toto Vergisi -Nakliyat Vergisi -PTT Hizmetleri Vergisi -İşletme Vergisi -Şeker İstihlak Vergisi 31 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) iii) Servet Vergileri Ödeme gücünü yansıttığı, daha kolay tesbit edildiği, gelir-servet uçurumunu azalttığı ve kalkınmada daha sağlam kaynak olduğu için servetten vergi alınmasını savunanlar olduğu gibi; üretimin olumsuz etkilendiği, tesbitinin güç olduğu, ödeme gücünü gelirin daha iyi yansıttığı ve gelir kaynaklarının vergi dışı kaldığı vb. sebeplerle servetten vergi alınmaması, gelirden alınması gerektiğini savunanlar da vardır (Erginay, A. 1990: 97-98). Günümüzde temel vergiler içinde olup, kesinlikle vergilemede yer alan servet vergilerinin çeşitleri dört grupta incelenmektedir (Erginay, A. 1990: 99-100).; (1) Zaman Bakımından 1. Devamlı Servet Vergileri: sürekli alınan vergilerdir (emlak vergisi) 2. Geçici Servet Vergileri: geçici, olağanüstü durumlarda alınan vergilerdir (veraset ve intikal vergisi) (2) Amaç Bakımından 1. Şekli Servet Vergileri: Servetin getirisinden - iradından vergi a alınıyorsa şekli servet vergisidir, 2. Gerçek Servet Vergileri: Servetin kendisi vergilendiriliyorsa gerçek servet vergisidir (veraset ve intikal vergisi). (3) Matrah Bakımından 1. Genel Servet Vergileri: Servetin tümü üzerinden vergi alınmasıdır (veraset ve intikal vergisi), 2. Özel Servet Vergileri: Servetin bir kısmından vergi alınmasıdır (bina ve arazi vergileri). (4) Transfer Bakımından 1. Servetten Alınan Vergiler: Servete sahip olanlardan alınan vergilerdir (Emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi) 2. Servet Transferinden Alınan Vergiler: Servetin el değiştirmesi sırasında serveti elde edenlerden alınan vergilerdir (veraset ve intikal vergisi) 32 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) 16) A) Vergi ile İlgili Diğer Hususlar Vergide Adalet Prensibi Eğer bir ülkede vergi kaçakçılığı çok düşük düzeyde ise, çifte vergilendirme yapılmıyorsa, vergi yükü mali güce göre eşit bir şekilde dağıtılıyorsa genel manada o ülkede vergi adaletinden bahsetmek mümkündür. Bu unsurlardan bir veya bir kaçının tersi gerçekleştiğinde ise sağlıklı bir vergi adaletinden bahsetmek söz konusu değildir. Adalet prensibinin ödeme gücü ilkesi ve faydalanma ilkesini de dikkate alarak açıklanması (Nadaroğlu, H. 1985: 361-366; Edizdoğan, N. 2007:229-239; Ay, H. 2014: 169-171; Pehlivan, O. 2014: 150-154) yanı sıra, genellik ve eşitlik olmak üzere iki alt ilkeyle açıklayan görüşler (Erginay, A. 1990: 43-50) tümünde ortak görüş olarak karşımıza çıkmaktadır; i) Vergide Genellik İlkesi: Ülkedeki bütün herkesin şartları taşımak üzere ayrım (din, dil, ırk farkı) yapılmaksızın mükellef kılınmasıdır. Genellik ilkesinden iki sapma söz konusudur, bunlar; -Vergi Muaflığı -Vergi istisnası (a) Vergi Muaflığı: Vergi kanunlarına göre vergi ödemekle yükümlü bir kısım mükelleflerin yine aynı kanunlarla vergi dışı tutulmalarına denir. Verginin muaflığı subjektif niteliktedir. (b) Vergi İstisnası: Üzerine vergi konulmuş bir kısım iktisadi unsurların yine aynı vergi kanunlarıyla vergi kapsamı dışında tutulmasıdır. Vergi istisnası objektif niteliktedir. (c) Vergi Kanunlarında Yer Alan Muaflık ve İstisnaların Genel Sebepleri (Erginay, A. 1990: 46-47): -Mali gücün olmaması (vergi ödeme gücünün olmaması) -Konut Teşviki -Sanayi ve yatırımların teşviki -Sosyal hizmet sağlayan kurum ve kuruluşların teşviki -Ülkelerarası nezaket kuralları vs sayılabilir. (örneğin diplomat muaflığı) 33 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) ii) Vergide Eşitlik İlkesi: Bu ilke kanunlar önünde eşitlik ve fedakarlıkta eşitlik olmak üzere ikiye ayrılmaktadır; 1. Kanunlar Önünde Eşitlik: objektif olan bu kriter ikiye ayrılmaktadır; (a) Yatay Eşitlik: Aynı şartlarda bulunan mükelleflerin aynı kanun hükümlerine tabi olmasıdır (b) Dikey Eşitlik: Farklı şartlarda bulunan mükelleflerin farklı kanun rejimlerine, hükümlerine tabi olmasıdır. 2. Fedakarlıkta Eşitlik Prensibi: “vergi olarak her mükelleften eşit fayda alınmasını sağlamak” (Erginay, A. 1990: 48) anlamına gelen ve subjektif olan bu kriter üçe ayrılmaktadır (Erginay, A. 1990: 48); (a) Eşit Fedakarlık: Gelir düzeyi ne olursa olsun bütün herkesten eşit miktarda vergi alınmasına denir. (b) Eşit Oranlı Fedakarlık: Gelir düzeyi ne olursa olsun bütün herkesten tek oranlı vergi alınmasını ifade eder. (c) En Az Toplam Fedakarlık: Vergi yüküne sadece zenginler katılsın, verginin bütün yükü zenginlerde olsun, az gelirli ya da geliri olmayanlar vergi ödemesin diye düşünülmüştür. Günümüzde kanunlar önünde eşitlik ilkesi geçerlidir. B) Vergi Kaçakçılığı Vergi kanunlarına aykırı davranılarak, vergi borcu doğduğu halde; elde edilen gelirin kısmen veya tamamen kasti gizlenip, vergisinin az ödenilmesi veya hiç ödenilmemesi (vergi kaybına yol açılması) anlamına gelen vergi kaçakçılığı (Öner, E. 1992: 69); ülkemizde uzun yıllardan beri süregelen enflasyon, işsizlik, bütçe açıkları, adaletsiz gelir dağılımı, iktisadi istikrarsızlık vs. gibi sorunların da ana kaynağıdır. “Vergi kaçakçılığının başlıca sebepleri içinde; vergi kanunlarının sık sık değişmesi, kanun ve vergilerin çokluğu, istisna ve muaflıkların fazlalığı, vergi türleri ile vergi af kanunlarının sıklığı kanundan doğan sebepleri; 34 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Vergi inceleme ve denetiminin yetersizliği, vergi idarelerinin yetersizliği, bilgi işlem sistemindeki gecikmeler ve otomasyon ağının yaygınlaştırılamaması ile mükellefle işbirliğinin yeterince sağlanamaması da idari sebepleri; Mükellefte vergi bilincinin yerleşmemesi, vergi ödemeye bakış farklılıkları da ferdi sebepleri oluşturmaktadır” (Öner, E. 1991: 97). “Vergi kaçırma usullerinin başlıcaları mal alım-satımının veya hizmetin gizlenmesi, giderlerin şişirilmesi, yeniden değerleme ve amortisman hileleri, beyanname verilmemesi veya eksik beyanda bulunulması, işe başlamanın gizlenmesi, haksız olarak götürü usul veya vergi muaflığından yararlanılması ve belgeler üzerinde hile yapılmasıdır” (Öner, E. 1994: 126). Mali açıdan kamu gelirlerini azaltan vergi kaçakçılığı; iktisadi yönden kalkınma ve istikrarı bozup, enflasyonu artırmakta ve firmalar arasında haksız rekabete sebep olmaktadır. Şöyleki; vergi, kalkınmada temel unsur olan yatırımların finansmanında da kullanılırken, vergi kaçakçılığının büyük boyutlarda olması sonucunda, iktisadi kalkınma için gerekli yatırımların çoğunun yapılması engellenmekte veya bu finansman ihtiyacı mümkün olduğunca, enflasyonist eğilimli iç ve dış borçlanma veya emisyon gibi araçlarla giderilmeye çalışılmaktadır. C) Vergiden Kaçınma “Kişinin vergi kanunlarına aykırı hareket etmeksizin, vergi doğuran olaya sebep olmaması suretiyle vergi mükellefiyetinden kurtulmasına vergiden kaçınma denir” (Orhaner, E. 1992: 155). Diğer bir ifadeyle, üzerine vergi konulan ürün veya hizmetin vergisini ödememek niyetiyle satın alınmasından vazgeçilmeye vergiden kaçınma denir. Örneğin, “bir kişinin vergi kapsamı dışındaki kaynaklardan kazanç ya da irat elde etmesi, vergi dışı servet unsurlarını edinme çabası, kanun boşluklarından yararlanarak verginin doğmasına sebep olmaması, yüksek vergi nedeniyle taşıt ya da konut satın almaması vb. gibi” (Orhaner, E. 1992: 155) durumlar vergiden kaçınmadır. 35 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Vergiden kaçınma halinde, bir vergi suçu söz konusu değildir. Ancak yüksek vergi oranları, kanun boşlukları, muafiyet ve istisnaların yaygın olarak kullanılması gibi nedenlerle, vergiden kaçınma arttığı zaman, devlet açısından amaçlanan vergi hasılatı yetersiz kalacak, mali yetersizlik kamu hizmetlerinin de aksamasına neden olacaktır. D) Vergi Ödeme Gücü Verginin iktisadi temeli olan vergi ödeme gücü, “mükellefin kendisini ve/veya ailesini geçindirebilecek olan gelirin fazlası, artan kısmı” (Erginay, A. 1990: 51) olarak ifade edilebilir. Bu gücün unsurları “gelir, gider, servet ve şahsi/ailevi durum” olarak sıralanabilir. Ayrıca vergi ödeme gücünü, kişilerin elde ettikleri kazanç ve iratlardan adil bir şekil de vergi alınması olarak ta açıklamak mümkündür. Kamu hizmetleri tüm topluma yönelik olduğundan, vergi ödeme gücünü kamu hizmetlerinin karşılığı olarak belirtmek yanlış olacaktır (Erginay, A. 1990: 53). Çünkü vergi bir ödevdir. Şartları taşıyan herkesin mali güce sahip olduğunda ödemekle mükellef olduğu bir yükümlülüktür. i) Vergi ödeme gücünde adaletin ölçütleri; Devletin vergi almasında nasıl olursa olsun alınsın mantığı yerine, adil vergi alınması daha tutarlı olduğu için, Vergi ödeme gücünde adaletin sağlanması noktasında üç kuram söz konusudur. Bunlar Geçim İndirimi, Ayırma Kuramı (Emek Nazariyesi) ve Artan Oranlar Usulüdür ((Erginay, A. 1990: 54-76); (a) Geçim İndirimi Vergi ödeme gücü olmayan insanlardan vergi alınmaması, ya da çok düşük oranlarda vergi alınmasını ifade eden bu sistemde; ailevi durum dikkate alınarak indirim yapılabildiği gibi, ailevi duruma bakılmaksızın belirli gelirlerin istisna edilmesi de söz konusudur. 1987 yılında Türkiye’de bu uygulama kaldırılmıştır. 36 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (i) Geçim indirimini savunanların düşünceleri 1. Ödeme Gücü olmaması: olmayacak kadar az olan Ödeme gücü az veya hiç insanlardan vergi almak haksızlıktır. 2. Dolaylı Vergileri Düşük Gelirliler Daha Çok Ödemektedir: Düşük gelirli insanların tüketim eğilimi yüksektir, hala doymamış ihtiyaçları vardır ve en çok tüketen bunlar oldukları için en çok bu vergiye bu kesim maruz kalır. Dolaylı vergiler ise acımasız şekilde tersine artan oranlı vergilerden olduğuna göre, bu haksızlığı önlemek için bu kişilerin gelir vergilerinden daha az vergi alınmasını savunmuşlardır. 3. Tahsilat Masrafları Artar: Tahsil masrafı vergiyi geçtiği için düşük gelirlilerden vergi alınmasın denilmiştir (Erginay, A. 1990: 58). Ancak bu savunma vergi adaletiyle pek uyumlu olmayıp, ileride daha az masrafı gerektiren tahsilat yöntemleri bu savunmayı geçersiz kılacaktır. (ii) Geçim indiriminin aleyhinde olanların görüşleri 1. Verginin Verimi Azalır (Erginay, A. 1990: 58): Devlet önemli miktarda gelir kaynaklarından, düşük gelirli insanlar kitle olarak fazla olduğu ve bunlardan vergi alınmadığı için, mahrum olacaktır. 2. Geçim indirimi rakamları keyfidir: Rakamlar düşük olduğu ve gerçekçi olmadığı için kaldırılsın denilmiştir. Çözüm sistemi kaldırmak yerine, rakamları günün şartlarına uygun seviyeye yükseltmek olmalıdır. 3. Oy hakkı olmaması: düşük gelirliler vergi vermeyecekse oy da vermesinler denilmiştir (Erginay, A. 1990: 59). Oysa bunlar birbirinden farklı iki durum olup, oy vermek demokratik bir hak, vergi ödemek ise bir ödevdir. Ayrıca düşük gelirli kesim zaten dolaylı vergileri ödemektedirler. Hiç vergi vermedikleri görüşü geçersizdir. 37 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (b) Ayırma Kuramı (Emek nazariyesi) Emek gelirlerinin (iş gelirlerinin, maaş ve ücretlerin), sermaye gelirlerine göre daha düşük oranda vergilendirilmesini ifade eder. Genelde indirim yapılması şeklinde uygulanır. Emek gelirleri kazanç ile (fikirsel, zihinsel ve fiziksel belirli bir zahmet sonucu elde edilen getiri) ilgili; sermaye gelirlerinin büyük çoğunluğu ise irat (zahmetsiz elde edilen getiri, menkul ve gayrimenkullerin kiralanması sonucu elde edilen getiri) sınıfına girer. Emek gelirleri zor şartlarda elde edildiği için sermaye gelirlerine göre daha düşük miktarlarda vergilendirilmelidir. Ülkemizde uygulanmaktadır. (i) Ayırma kuramını savunanların düşünceleri 1. Kazanma (elde etme) Şartları: Emek gelirlerinin elde edilmesi daha zor olduğu için, hastalık, yaşlılık vs. gibi durumlarda kesintiye uğraması söz konusu olduğu için, emek geliri olanlar daha düşük oranda vergilendirilsin denilmiştir. 2. Kaçakçılık: Ücret-maaş yani emek gelirlerinin dışındaki gelirlerde kaçakçılık had safhadadır. Bu yüzden adaletin sağlanabilmesinde emek gelirleri daha az vergilendirilsin (Erginay, A. 1990: 63) denilmiştir. 3. Para, Parayı Çeker yaklaşımı: Sermaye gelirleri aracılığıyla gelir kazanma imkanı daha yüksek olup, genelde tasarruf edilemeyen emek gelirleri düşük oranda vergilendirilsin denilmiştir. 4. Marjinal Fayda: Kişilerin sahip oldukları iktisadi varlığın en son birimine verdikleri önemdir. Zenginlerde çok düşük, fakirlerde çok yüksektir. Düşük gelirlilerin harcama yaparken daha dikkatli olması, en iyi alternatiflerin düşünülmesi gereklidir. Dolayısıyla az geliri olanların daha az oranda vergilendirilmesi adalete uygun olacaktır. 38 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (ii) Ayırma kuramını yerenlerin düşünceleri 1. İşçi sigortaları ve Sendikalar Söz Konusudur: Emek gelirleri güçsüz, yetersiz denilse de, işsizlik sigortası ve Devleti istediği zaman yönlendirebilecek sendikalar varlığına işaret edilmiştir. Bu sistem gelişmiş ülkelerde daha uygun durumdadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise çok zordur. Çünkü sendikalar ismen vardır ve lokavt riski de söz konusudur. 2. Kamulaştırma - Devletleştirme Politikası: Devlet başı sıkışınca zenginlere başvurup, hemen kamulaştırma yoluna gitmektedir. Dolayısıyla sermaye geliri sahipleri de risk altındadır denilmiştir. Oysa son yıllarda kamulaştırma yerine, özelleştirme yaygın olarak yapılmaktadır. Enflasyon, deflasyon gibi istikrarsızlık hallerinde sermaye gelirleri azalsa da, emek gelirlileri – sabit gelirliler enflasyonda en çok zarar gören kesimdir. 3. Artan Oranlar Usulü: Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınması anlamına gelen artan oranlar usulü var olduğu için, emek nazariyesine gerek yok denilmiştir. Eğer adil vergi alınması amaç ise, artan oranlar usulüne karşı çıkılması ve ayırma kuramının uygulanmaması mantığı tutarlı değildir. 4. Marjinal Fayda Zenginler İçin de Geçerlidir: Zengin cimriler ve fakir cömertler de var denilmiş (Erginay, A. 1990: 64), zenginlerin bir kısmının da parayı çekinerek harcadığı ileri sürülmüştür. Ancak zengin cimri durumu genel olarak istisnai durumdur. Harcama yaparken eli, yüreği titreyen emek geliri sahipleri, düşük gelirlilerdir. 39 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (c) Artan Oranlar Usulü Artan oranlılık, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını savunan bir sistemdir (Pehlivan, O. 2014: 156). Türkiye’de artan oranlar usulü uygulanmaktadır. Bu usulde geliri çok olanlardan daha yüksek oranlarda, geliri az olanlardan ise düşük oranlarda vergileme yapılarak adaletli olunmaya çalışılmaktadır. Gelir vergisinde vergi tarifeleri kullanılıp, her gelir seviyesi farklı vergi oranlarıyla değerlendirilmektedir. (i) Artan oranlar usulünü savunanların düşünceleri: 1. Marjinal Fayda: Buna göre mal ve eşyanın değeri, insanların kendi ihtiyaç dereceleri içinde, bu mal ve eşyanın son parçasına atfettikleri fayda ile ölçülür. Bu bakımdan insanların servet ve gelirleri ne kadar artarsa bunların son parçalarına atfedilen değer o kadar azalır. “Eşit fedakarlık için, gelirleri fazla olandan daha yüksek oranda vergi almak gerekir” (Erginay, A. 1990: 75). 2. Para, Parayı Çeker Yaklaşımı: “Sermaye sahipleri veya zenginlerden, bugünkü iktisat düzeni içinde, fakirlere oranla daha yüksek oranlı vergi alınması gerektiği ileri sürülmüştür Çünkü sermaye sahiplerinin, böyle olmayanlara göre daha çok kazanç sağlayabilecekleri bir gerçektir. Şu halde, vergi adaleti geliri çok olanlardan daha fazla oranda vergi alınmasını gerektirir” (Erginay, A. 1990: 75).. 3. Devletin Sağlam Finansman Kaynak İhtiyacı: “Zamanımız devletleri sosyal ve ekonomik amaçlar dolayısıyla, geniş mali kaynaklara ihtiyaç duymaktadırlar ve artan oranlı vergiler yüksek matrahlara yüksek oranlar uygulayarak geniş gelir sağlama olanağını vermektedirler. Esasen verim, vergilerin en önemli niteliklerinden biridir” (Erginay, A. 1990: 75). Bu noktada artan oranların uygulanması düşüncesi adalet açısından ziyade, devletin güvenilir gelir elde etmesi bakımından önem arz etmektedir. O gelirlerin az gelirlilere yönelik kullanımı gelir dağılımı ve adalet noktalarında olumlu olmaktadır. 40 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) 4. Dolaylı Vergilerin Daha Çok Ödenmesi: “Geliri az olanlar, tersine artan oranlı olan dolaylı vergileri, geliri çok olanlara göre daha fazla oranda ödedikleri için hiç olmazsa dolaysız vergilerde artan oranlar kullanılarak, bu haksızlığın giderilmesi uygun düşer” (Erginay, A. 1990: 75).. (ii ) Artan oranlar usulünü yerenlerin düşünceleri 1. Yatırım ve Tasarruflar Olumsuz Etkilenir: “Artan oranlı vergiler tasarrufa engel olur. Tasarruflar genel olarak yatırımda kullanılacakları için, tasarrufun azlığı yatırımın ve dolayısıyla üretimin azalmasına sebep olacaktır. Böylece artan oranlı vergilerin, üretimi baltalayacağı, yeni yüksek gelirlerinde meydana gelmesine engel olacağı” (Erginay, A. 1990: 75) ileri sürülmüştür. Bu görüş, ancak devletin kalkınma, yatırım ve ihracat için teşvik vermemesi halinde geçerli olabilir. 2. Vergi Kaçakçılığı: Yüksek gelirlilerden artan oranda vergi alınmasının vergi kaçakçılığını teşvik edeceği ileri sürülmüştür. Kanuni açıdan suç olan vergi kaçakçılığı vergi ahlakının kalkmasına yol açar. Yüksek gelirin artan oranlı vergiye tabi tutulması, düşük gelirin yüksek oranlı vergilemeye tabi tutulmasına göre daha adildir. Dürüstlük vergi ödevini, kaçakçılığı düşünmeden, hakkıyla yapabilmektir. 3. Kamulaştırma – Devletleştirme Politikası: Devlet zorda olunca genelde zenginlere gitmekte, kamulaştırma politikasını uygulamaktadır. Dolayısıyla sermaye geliri sahipleri risk altında olup, ayrıca artan oranlar usulünün uygulanması bu kesime haksızlık anlamına gelecektir denilmiştir. Günümüzde özelleştirme politikasının daha yaygın olduğu unutulmamalıdır. Sonuç olarak, adaletin sağlanmasında, her üç kuramı savunanların düşünceleri, yerenlere göre daha gerçekçi olduğu için mutlaka üç usulde uygulanmalıdır. 41 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) E) Vergi Yansıması Verginin yansıması (in'ikası), vergi yükünün nihai olarak kanuni mükellefle fiili mükelleften hangisi üzerinde kaldığını ortaya koyan bir olaydır. Diğer bir deyişle, vergiyi ödeyen kişinin (kanuni mükellefin), vergiden rahatsızlık duyarak, birtakım mekanizmalarla (fiyat mekanizması vs.) söz konusu vergiyi başkalarına (fiili mükelleflere, vergi taşıyıcılarına) devretmesine yansıma denilmektedir. a) Yansımanın Aşamaları; Yansımada dört aşama söz konusudur; 1. ödeme; verginin kanuni mükellefi tarafından ilgili vergi dairesine ödenmiş olması, 2. vurgu - psikolojik baskı; ödenen verginin kanuni mükellef üzerinde olumsuz bir baskı veya rahatsızlık yapması, 3. aktarma; rahatsızlık duyan mükellefin ödemiş olduğu vergiyi genelde fiyat mekanizması yoluyla bir başkasına aktarabilmesi, 4. b) yerleşme ;verginin yansıtılan nihai kişi üzerinde kalması. Yansımanın Çeşitleri; 1. ileriye doğru yansıma; Eğer yansıma tüketiciye doğru fiyatları artırmak ve fiyatın içine gizlemek yoluyla yapılıyorsa buna ileriye doğru yansıma denir. 2. geriye doğru yansıma; Buna karşılık yansıma üreticiye doğru, yani işçilik ücretleri ve hammadde fiyatlarına aktarılmak yoluyla yapılıyorsa buna da geriye doğru yansıma denir. 3. tek dereceli yansıma; Yansıma tek kişi üzerinde gerçekleşiyorsa tek dereceli yansıma denir. 4. çok dereceli yansıma; Birden çok kişi üzerinde yansıma gerçekleşiyorsa buna çok dereceli yansıma, diğer bir ifadeyle verginin yayılması denir. 5. verginin amortismanı, Vergili malın satışa konu edilmesi durumunda vergi yükünün satıcıda kalması haline verginin amortismanı denir. 6. verginin sermayeleştirilmesi (kapitalizasyonu); vergili malın vergisinin kaldırılarak sermaye değerinin arttrılmasına verginin sermayeleştirilmesi (kapitalizasyonu) adı verilmektedir. 42 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) c) Yansımanın Şartları; 1. Vergi yansıması talep esnekliğiyle ters orantılıdır; Talep esnekliği yüksekse yansıma zor; esneklik katıysa, sıfırsa yansıma kolaydır. 2. Vergi yansıması arz esnekliğiyle doğru orantılıdır; Arzda esneklik yüksekse yansıma kolay, esneklik katıysa yansıma zordur. 3. Piyasa türlerine göre farklı yansımalar ortaya çıkar; Hangi piyasa türü olursa olsun güçlü olan taraf yansıtır, zayıf olan taraf yansıtılır. Tek satıcı ve çok alıcının olduğu durumlarda ileriye doğru yansıma kolaydır. Tek alıcı ve çok satıcının olduğu durumlarda ise geriye doğru yansıma kolaydır. 4. Konjonktürel dönemlerde farklı yansımalar söz konusudur; Talebin canlılık dönemlerinde fiyatlar sürekli arttığı için ve mala olan talep süreklilik gösterdiği için ileriye doğru yansıma çok kolayken; talebin düşüş olduğu, iktisadi hayatın yavaşladığı, fiyatların düşme eğiliminde olduğu dönemlerde geriye doğru yansıma daha kolay gerçekleşmektedir. Verginin türü ve mahiyeti (vergi oranının yüksekliği, verginin geniş veya dar kapsamlı olması, dolaylı veya dolaysız olması), maliyet şartları (sabit maliyet şartları, artan maliyet şartları, azalan maliyet şartları), içinde faaliyet gösterilen piyasanın farklılığı (tam rekabet piyasası, monopollü rekabet, oligopol, monopol vs.), konjonktür dönemleri (kriz, refah, savaş ve ara dönemler), arz ve talep esneklikleri yansımanın derecesini etkilemektedir. Yüksek enflasyon hızı ile yüksek vergi yükünün mükellefe eş anlı yansımasına “taksflasyon” denir (Öztürk, N. 2013: 137) 43 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) BEŞİNCİ BÖLÜM KAMU HARCAMALARI 17) Kamu harcaması: kamu hizmetlerini gerçekleştirirken ortaya çıkan harcamalardır. Tanımsal olarak ikiye ayrılmaktadır; a. Dar anlamda kamu harcamaları: merkezi ve mahalli idarelerin yaptıkları harcamalardır. b. Geniş anlamda kamu harcamaları: merkezi ve mahalli idarelerin harcamalarına ilaveten, sosyal güvenlik katkı payları, vergi harcamaları,, KİT harcamaları, iktisadi, mali, sosyal transferler ile bağış ve yardımlar vs. toplamını ifade etmektedir. 18) Kamu harcamalarının İktisadi Boyutu ve Tercih Sorunu A) Amaç; kamu giderleri kamu hizmetlerine yönelik yapılırken, özel giderler ferdi arz ve talebe dayalı özel ihtiyaçlar için kullanılması, B) Öncelik; kamu giderlerinin, kamu hizmeti ön planda olduğu ve hizmetle birlikte ortaya çıktığı için kamu gelirlerinden öncelikli olması, özel kesimde ise gelirlerin giderlerden öncelikli olması, gelire göre harcama yapılması, C) Genişlik; gelişmiş ülkelerin harcamalarının orta ve küçük ölçekli yüzlerce şirket ve işletmeden büyük olması; dev holding , kartel ve tröstlerin harcamalarının da küçük ülkelerden daha büyük olması, D) Finansman; özel iktisatta finansmanın şahsi gelirler ile yapılması, kamu kesiminde genellikle cebri finansman yöntemlerinin kullanılması, E) Seçmen memnuniyeti; iktidarın harcamaların belirli bir kısmını kendi seçmenlerine yönelik yapması. İktidarların tümünde yüzde payları değişmekle birlikte kısmı olarak gerçeklik payı söz konusudur. F) Marjinal fayda; kamu marjinal faydası ile özel marjinal faydanın mukayese edilerek faydası yüksek olan kesimin harcamalarda tercih edilmesi Ancak faydası ölçülen ve ölçülemeyen iki kesimin sağlıklı mukayesesi yapılamaz. G) Verimlilik tercihi; kısa vadede milli geliri artıran harcamaların verimli, uzun vadeli olanların ise verimsiz kabul edilip, tercihin verimli olanlara olması. Burada sadece ekonomik açıdan olay değerlendirilmekte; topluma zararlı olan, saglık açısından, psikolojik açıdan, sosyal açıdan toplumu 44 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) olumsuz etkileyen durumlar göz ardı edilmektedir. Örneğin İçki fabrikaları, sigara fabrikaları vs. üretim noktasında gelire katkı sağlamakta, ancak sağlık noktasında yaptığı zarar tartışılamayacak kadar büyük olmaktadır. Beşeri yatırım uzun vadeli olup verimsiz düşünülse de, insan eğitimine yapılan harcamaların aslında en önemli verim sağlayan harcamalar olduğu unutulmamalıdır. H) Mukayeseli sosyal fayda; kamu kesiminin kendi alt sektörleri ve kamu hizmetleri arasında faydaların mukayesesi ve tercih yapılması. Hangi hizmetlere öncelik verileceği, toplumun beklentileri, siyasilerin kendi tercihlerinin ön planda olması vs. sağlıklı değerlendirmeleri güçleştirmektedir. Kamu harcamalarının çeşitli temel makro hedefler için (iktisadi istikrarın sağlanması, iktisadi kalkınmanın gerçekleşmesi, adil gelir dağılımının sağlanması, dış ticaret dengesi, istihdam artışı, işsizliğin azaltılması vs.) etkili bir politika olarak kullanılması iktisadi yönünü gösterirken; giderler kamu hizmetlerine bağlı olup, hizmetlerin onaylanması bütçe aracılığıyla yasama organınca yapıldığı için, bu durum aynı zamanda giderlerin de onayını gerektirmekte ve hizmet – gider işlemleri yasama organının siyasi güç ve yönünü göstermektedir. 19) Kamu Harcamalarının Artışı Yıllar itibariyle kamu harcamalarında sürekli artışların ortaya çıktığı, bu artışların bir kısmının nominal (görünüşte) olduğu, bir kısmının ise reel (gerçek) nitelikte olduğu kabul edilmektedir. Harcama artış kanunu adı altında çeşitli yazarlarca görüşler olup, en önemlisi alman maliyeci Adolph Wagner’e aittir. A) Kamu harcamalarında artış nedenleri: Harcamalarda gerçek ve görünüşte artış nedenlerinin özünde “kamu hizmetinde bir artış olup olmaması” yatmaktadır. Dolayısıyla yapılan harcama karşılığında hizmette bir artış oluyorsa bu reel artış nedeni, harcama artışına rağmen hizmette artış olmuyorsa bu da nominal artış nedeni olmaktadır. 45 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) i) Kamu harcamalarının görünüşte artış nedenleri; (1) Para değerinin düşmesi: fiyat artışlarından dolayı paranın değer kaybetmesi aynı hizmet için daha fazla harcamaya yol açmaktadır. Bir buzdolabı geçen yıl 1.000 TL iken, aynı buzdolabı bu yıl 1.250 TL’ya alınıyorsa, hizmet aynı ama harcama 250 TL artmıştır. Bu görünürde artıştır. (2) Bütçelerde yazılış tekniğinin değişmesi: önceden safi bütçe usulü (gider ve gelirlerin birbirine mahsup edilip net değerin yazılması) söz konusuydu. Şimdi gayri safi bütçe usulü (gelir ve giderin mahsup olmaksızın olduğu gibi bütçeye kaydedilmesi) uygulanmaktadır. 50 TL gelir, 100 TL gider varsa ilk usulde bütçede (100-50=) 50 TL yazılmaktaydı. Son usulde ise mahsup olmadan 100 TL gider yazılmaktadır. Dolayısıyla hizmet aynı, ama harcama kalemi görünürde artmış olmaktadır. (3) Kamu hizmetlerinin parasallaştırılması: önceden bir kısım kamu hizmetleri ayın karşılığı ve bütçe dışında yapılırken, sonrasında bu hizmetler bütçeye dahil edilmiş ve para karşılığı yapılmaya başlanmıştır. Hizmet değişmemiş, harcamalar ise nominal artmıştır. (4) Savaşların yüzölçümü ve nüfus üzerindeki etkileri: savaşlara bağlı olarak diğer ülkeye katılan yerlerde önceki hizmetler artış olmadan sürdürülmekte, karşılığında harcama yapılmaktadır, hatta aynı hizmetlerin verilmesi yerine genelde esaret bölgelerinde hizmetlerde düşüşler söz konusu olmaktadır. ii) Kamu harcamalarının gerçek artış nedenleri; (1) Teknolojik gelişmeler: teknolojik alanda ortaya çıkan sürekli yenilikler, hizmetin niteliğindeki artışlar, kaliteli hizmetlerin her geçen gün çoğalması beraberinde harcamalarda da artışa yol açmaktadır ki, bu gerçek artış sebebidir. Bilgisayar, televizyon, cep telefonu alanındaki gelişmeler örnek gösterilebilir. 46 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (2) Devletin iktisadi, sosyal ve kültürel alanlarda giderek artan bir önemde aktifleşmesi: klasiklerin devlete bakışı (jandarma devleti, küçük etkisiz devlet, beceriksiz tüketici devlet, ekonomiye müdahale ettirilmeyen devlet vs.) yerine günümüzde aktif devlet yaklaşımı, sosyal refah devleti, müdahaleci devlet, ekonomik, sosyal ve kültürel hayata her yönüyle katılan devletin sunduğu kollektif nitelikli, sosyal faydası yüksek hizmetler sürekli artmaktadır. Bu hizmetlerde artış anlamında olup, karşılığında harcama artışı gerçek artış sebebidir. (3) Savunma harcamaları: savunma hizmetlerinde en son modern araçların temini, ülke güvenliği için ortaya çıkan sürekli yenilikler, en güvenilir savunma donanımı için yapılan araştırma – geliştirme faaliyetleri vs. beraberinde savunma harcamalarında da artışa yol açmakta olup, bu gerçek artış sebebidir. (4) Nüfus artışı: her yeni doğan bir bebek için sağlık, yiyecek, içecek, giyim, eğitim vs. yeni bir takım hizmetler söz konusu olduğu için, bu artan hizmetlerin karşılığında ortaya çıkan harcamalar gerçek artış sebebi olmaktadır. 20) Kamu harcamalarının tasnifi Bu konuda yoğun bir çeşitlilik söz konusu olup; fonksiyonel, idari, organik, bilimsel, faydalanma derecesi, zorunluluk, genişlik, finansman, kurumsal, ekonomik durum, verimlilik vs. açılarından yorumlandığı görülmektedir (Erginay, A. 1990: 147-155; Orhaner, E. 1992: 90-97; Edizdoğan, N. 2007: 77-102; Pehlivan, O. 2014: 7880; Ay, H. 2014: 121-132; Bilici, N. ve A. Bilici 2011: 47-53); A) İdari tasnif: kamu kurum ve kuruluşlarındaki örgüt yapısına göre gider ayrımıdır; cumhurbaşkanlığı harcamaları, başbakanlık harcamaları, bakanlık harcamaları vs. B) İlmi tasnif: reel – transfer, cari – yatırım ve verimli –verimsiz olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır; 47 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (1) Reel harcama – transfer harcaması ayrımı: yapılan harcama karşılığında bir getiri, bir karşılık veya bir üretim faktörü satın alınıyorsa buna “reel harcama”; yapılan harcama karşılıksız ise, herhangi bir getirisi yoksa buna da “transfer harcaması” denilmektedir. Ülkemizde transfer harcamaları “sosyal transferler”, ”mali transferler”, “iktisadi transferler” ve “borç faiz ödemeleri” olarak dörde ayrılmaktadır. (2) Cari harcama – yatırım harcaması ayrımı: yapılan harcama tüketime yönelik ve bir yıl ya da daha kısa süreli ise bu harcamaya “cari harcama”; yapılan harcama üretime yönelik ve bir yıldan daha uzun süreli oluyorsa bu da “yatırım harcaması”dır. (3) Verimli harcama- verimsiz harcama ayrımı: yapılan harcamalar kısa vadede milli geliri artırıyorsa “verimli harcama”, herhangi bir katkı yapılmıyorsa “verimsiz kısa sürede harcama” olarak görülmektedir. Bu ayrımda daha önce de açıklandığı üzere; sadece iktisadi açıdan olayın değerlendirildiği; topluma zararlı olan, sağlık açısından, psikolojik açıdan, sosyal açıdan toplumu olumsuz etkileyen durumların göz ardı edildiği ortaya çıkmaktadır. Örneğin İçki fabrikaları, sigara fabrikaları harcamaları verimli olarak düşülmekte, eğitim harcamaları, beşeri yatırım ise uzun vadeli olup kısa vadede milli gelire katkı olmadığı için verimsiz olduğu ileri sürülmektedir. C) Fonksiyonel tasnif: hizmete göre tasnif olup, harcamaların idari ve siyasi organlara göre değil, kamu hizmetlerine göre belirlenmesini ifade eder. Bu tasnifin amacı “bütün kamu hizmetlerinin maliyetini ortaya çıkarıp, mukayeseler yapmak suretiyle kamu hizmetlerinin daha kaliteli, daha verimli olmasını sağlamaktır” (Erginay, A. 1990:151). Eğitim hizmeti harcamaları, konut hizmeti harcamaları, sağlık hizmeti harcamaları, ulaşım hizmeti harcamaları, güvenlik hizmeti harcamaları vs. gibi tasnif fonksiyonel dağılımı göstermektedir. Türkiye’de harcamalar 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile yeniden düzenlenmiş olup, analitik bütçe kod sistemine göre hazırlanmaktadır. Bu kod sisteminin sınıflandırmaları: Kurumsal sınıflandırma, Ekonomik sınıflandırma, Fonksiyonel sınıflandırma ve Finansman tipi sınıflandırma olarak dörde ayrılmaktadır. 48 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) YEDİNCİ BÖLÜM KAMU BORÇLARI 21) Kamu Borçları: devletin geri ödemek üzere belirli faiz karşılığında almış olduğu paralara denir. Borç aynı zamanda bütçe ve maliye politikası araçlarından biridir. Çeşitli temel makro hedefler için (iktisadi istikrarın sağlanması – enflasyonla mücadele, deflasyonla mücadele, staglasyon ve slamflasyonla mücadele-, iktisadi kalkınmanın gerçekleşmesi, adil gelir dağılımının sağlanması – düşük gelirlilerin refah düzeyinin artırılması, dış ticaret dengesi, istihdam artışı, işsizliğin azaltılması vs.) kullanılan bir politikadır. 22) Kamu borçlarının tasnifi A) Vadelerine göre tasnif: 1. Kısa vadeli borçlar: bir yıldan kısa süreli borçlardır. Bunlara dalgalı borçlar da denilir (Erol, A. 1992: 34). Merkez Bankası avansları ve Hazine bonoları vs. Para piyasasından alınan borçlardır 2. Orta vadeli borçlar: süresi bir yıl ile beş yıl arasında olan borçlardır 3. Uzun vadeli borçlar: süresi beş yıldan daha uzun olan borçlardır. Genelde sermaye piyasasından alınan borçlardır (tahvil). Günümüzde orta vadeli borç türü önemini yitirmiş olup, kısa ve uzun süreli ayırımı (bir yıldan kısa olanlara “kısa vadeli”, bir yıl ve/veya daha uzun süreli olan borçlara da “uzun vadeli” denilmektedir). B) Kaynaklarına göre tasnif: bu ayrımda borcun iç ya da dış borç olmasıyla ilgili iki kriter “tabiiyet kriteri” ve “piyasa kriteri” (Kamalak, M. 1985: 21) dikkate alınmaktadır. Devletin kendi vatandaşlarından borçlanması halinde iç borcu, yabancılardan borçlanması halinde dış borcu ifade eden tabiiyet kriteri”; borç alınan paranın milli para cinsinden olması halinde iç borcu, yabancı para cinsinden olması halinde ise dış borcu açıklayan piyasa kriteri”dir. 1. İç borçlar: ülke içinde tasarruf sahiplerden, merkez Bankasından, bankalardan, parafiskal gelir elde eden kurum ve kuruluşlardan alınır. 49 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) 2. C) Dış borçlar: diğer ülkelerden, çok uluslu kurumlardan - IMF – Dünya Bankası – Bölgesel Kalkınma Bankaları, uluslar arası piyasalardan vs. alınmaktadır. Dış borçlara genelde “tasarruf açığı, ödemeler dengesi açığı ve eski borçların ödenmesi” (Kamalak, M. 1985: 24) gibi sebeplerle başvurulmaktadır. Dış borç alındığında milli para arzını etkilemekte, artışa yol açmakta ve iktisadi faaliyetlerin genişlemesine sebep olmaktadır. Geri ödendiğinde ise para arzının azalmasına – döviz stoğunun düşmesine ve iktisadi faaliyetlerde daralmaya yol açmaktadır. Vasıflarına göre tasnif 1. Cebri borçlar: borç verenlerin kendi rızaları aranmaksızın birtakım unsurlarla (vatanseverlik baskısı, borç vermeyenlerin devletini sevmediğine dair psikolojik, duygusal baskılar ya da kanuni baskılar vs.) borç vermesidir. Genelde cebri borçlarda faiz geri ödemesi olur, anapara ödenmesi aksayabilir. 2. Gönüllü borçlar (ihtiyari -isteğe bağlı borçlar): borç verenlerin herhangi bir baskı olmadan kendi rızalarıyla tercihlerine göre istedikleri kişi veya kuruluşlara borç vermesidir. Günümüzdeki en yaygın borç çeşididir. D) Kamu borcunun kısa tarihi Osmanlı İmparatorluğu döneminde ilk borçlanma 1854 yılında Kırım Savaşı nedeniyle olmuş, imparatorluktan kalan son borç 1954 yılında ödenmiştir. “Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında borçlanmaya gerek duyulmamış, 1930 yılında dış borca, 1933 yılında da iç borca başvurulmuştur” (Erginay, A. 1990: 224). Sürekli artan oranlarda iç ve dış borca gidilmiş, yıllar itibariyle faiz yükü önemli boyutlara ulaşmıştır. Son dönemlerde borç anapara ve faiz ödemelerinde önemli gelişmeler kaydedilmiş olup; devlet borçlarının yönetimi (borç idaresi) Merkez bankası aracılığıyla Hazine Müsteşarlığı tarafından yürütülmektedir. Klasikler borçlanmaya şiddetle karşı çıkmışlardır. "Kamu borcunun sermaye birikimini önlediğini, milli sermayeyi aşındırdığını, verginin borca tercih edilmesi gerektiğini, borç yükünün gelecek nesillere yansıtıldığını, özel borçla bir farkının olmadığını, iç ve dış borç ayrımına gerek olmadığını” (Kamalak, M. 1985: 54) ileri sürmüşlerdir 50 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Keynesyenler ise “borcun olağan bir araç olduğunu, sermaye birikimini ancak vergiler kadar bozabildiğini, mevcut sermayeyi aşındırıp yok ettiği şeklinde görüşün yanlış olduğunu, özel borçtan farklı olduğunu, iç ve dış borç ayrımının gerekli olduğunu, borç yükünü gelecek nesiller değil, borçlanan neslin çektiğini” (Kamalak, M. 1985: 55) savunmaktadır. E) Kamu borçlarının sakıncaları Borçlanmanın sakıncalarını dört başlıkta görmek mümkündür (Kamalak, M. 1985: 85-95); 1. 2. 3. 4. Kamu borçları siyasi iktidarların iktisadi ve mali yetkilerini sınırlandırır; mali, iktisadi ve siyasi tehlike durumlarının ortaya çıkması. Kamu borçları ülkenin üretim kapasitesini düşürebilir; vergi yerine alınan kamu borçları, özel harcamaları artırarak sermaye birikimini yavaşlatabilir. –borcun gelir ve servet etkisi. Kamu borçları enflasyonisttir; Merkez Bankasından borçlanma enflasyonisttir, bankalardan borçlanma kaynakları veriş şekline göre enflasyonist veya anti enflasyonisttir – kaydi para mekanizması ve dışlama etkisi (crowding out), parafiskal gelir sağlayan kuruluşlardan borçlanma anti enflasyonisttir, kişilerden borçlanmanın gelir ve servet etkisi, enflasyonist baskısı vardır. Kamu borçları milli gelir dağılımını daha da bozabilir; tahvil sahiplerine faiz verilmesi, yüksek gelir sahiplerinin daha da zenginleşmeleri gelir dağılımını olumsuz etkiler. Refinansman; süresi dolan bir borç ödendikten sonra, aynı miktarda kredinin yeniden açılmasıdır. Moratoryum; devletin alacaklı devletlere karşı borçlarını ödemekte acze düşmesini, yani bir anlamda iflas ettiğini ilan etmesidir. Konversiyon; yüksek faizli bir borcun daha düşük faizli bir borçla değiştirilmesidir. Konsolidasyon (tahkim); devlet borçlanması ile ilgili olarak, kısa süreli borçların uzun süreli borç şekline dönüştürülmesidir. 51 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) YEDİNCİ BÖLÜM KAMU BÜTÇESİ 23) Bütçe: Yasama organının yürütme organına, belirli bir dönemdeki (önümüzdeki bir yıl için) gelirleri toplamasına ve giderleri yapmasına yetki ve izin verilen, gelir ve gider tahminleri ile bunların uygulanmasına ilişkin hususları gösteren ve usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan belgeyi ifade eder. Bütçe yürütme organını bağlayıcı özellik taşırken ve geleceğe ait gelir gider tahminlerini gösterirken, kalkınma planları yol gösterici özelliktedir ve uzun vadelidir. Bilanço ise işletmelerin geçmişe ait mali durumunu (varlık ve kaynaklarını) o an itibariyle gösteren bir tablodur. A) Bütçe Hakkı: Yasama organının yürütme organına, belirli bir dönemdeki (önümüzdeki bir yıl için) gelirleri toplamasına ve giderleri yapmasına yetki ve izin vermesi, sonra da denetlemesi hakkıdır. Bütçe hakkının aşamaları: a. Önce gelirlerin onaylanması b. Sonra giderlerin onaylanması c. Gelir ve giderlerin bir yıllık süre için yapılması 24) Bütçenin fonksiyonları A) Hukuki fonksiyonu: bütçenin yürütme organınca hazırlanıp, yasama organında görüşülmesi ve onaylanması, dolayısıyla yürütme organını bağlayıcı bir tasarruf olması anlamındadır. Türkiye’de mükemmel işleyen bir fonksiyondur. B) Siyasi fonksiyonu: yasama organının bütçe hakkını kullanmasıdır. Kabul ve/veya red hakkının TBMM de olmasını ifade eder. Türkiye’de mükemmel işleyen bir fonksiyondur. C) Mali fonksiyonu: bütçenin gelir ve giderlerinin birbirine eşit olmasını, mali dengeyi ifade eder. Klasiklerin temel felsefesi olan bu fonksiyon günümüzde bütçe politikası araçlarından biri olarak kullanılmaktadır. Türkiye’de yeterince işletilememektedir. D) İktisadi fonksiyonu: bütçenin bir politika olarak çeşitli temel makro hedeflerde (iktisadi istikrarın sağlanması, iktisadi kalkınmanın devamlı ve istikrarlı gerçekleşmesi, adil gelir dağılımının sağlanması, dış ticaret dengesinin temini, istihdam artışı, işsizliğin azaltılması vs.) etkili bir araç olarak kullanılmasını ifade eder. Denk bütçe, açık bütçe ve bütçe fazlası politikaları ile söz konusu hedeflere ulaşılmaya çalışılır. Türkiye’de istenilen düzeyde değildir. 52 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Bütçenin Prensipleri (İlkeleri) 25) Bütçenin yukarıda sayılan fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gerekli olan ilkelerdir. Bunlar; A) Genellik ilkesi: Ülkenin tüm gelir ve giderlerinin bütçede yer almasını ifade eder. Bazı alt unsurları vardır; - gelir ve giderlerin mahsup olmaksızın olduğu gibi bütçede yer alması (gayri safi bütçe usulü), -belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis edilmeyip, tüm kamu gelirlerinin bir havuzda toplanıp tüm kamu hizmetlerine ve giderlerine tahsisi (ademi tahsis ilkesi), -tüm kamu gelirlerinin bir havuzda toplanmasına kasa birliği, harcama yapacak kurum ve kuruluşlara dağıtımına da mali tevzin (dağıtım) denir. B) Birlik ilkesi: Ülkenin tüm gelir ve giderlerinin tek bir bütçede yer almasını ifade eder. En çok ihlal edilen ilkedir. Gelişen iktisadi ve sosyal hayat, yoğun devlet işleri tek bir bütçeyle idareyi mümkün kılamamaktadır. Merkezî yönetim bütçesi, Genel bütçe, Özel bütçe, Düzenleyici ve denetleyici kurum bütçesi, Sosyal güvenlik kurumu bütçesi vb. çeşitli bütçeler vardır. C) Anlaşılır olma ilkesi: bütçe ile ilgili tüm verilerin kolayca anlaşılmasını ifade eder. D) Doğruluk ilkesi: bütçenin uygulanacağı yıl şartlarına uygun olması, rasyonel bir şekilde hazırlanmasıdır. E) Samimiyet ilkesi: bütçeyi hazırlayanların doğru ve gerçek kanaatlerini yansıtmasıdır. F) Giderlerin önceliği ilkesi: giderlerin kamu hizmetine bağlı olup, öncelikli düzenlenmesidir. Kanunun 1. Maddesi ve “a” cetveli giderlere ilişkindir. G) Önceden izin ilkesi: gelir ve giderlerin uygulanmadan önce kanunlaşması ve gelir kanunlarının bütçenin “c” cetvelinde yer almasıdır. H) Yıllık olma ilkesi: bütçenin yıllık olarak düzenlenmesi, gelir ve giderlerin yıllık olmasıdır. İ) Alenilik ilkesi: açıklık anlamına gelen ilke, bütçe ile tüm verilerin yayınlanır, ulaşılabilir olmasını ifade eder. 53 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) J) Ödenek tahsisi ilkesi: hizmetler için ödenek verilmesini, her hizmet için ilgili ödeneğin kullanılmasını, yıl içinde kullanılamayan ödeneğin iptalini ifade eder. Bütçede tertibi olan hizmet için ödenek yetmezse “ek ödenek”, bütçede tertibi olmayan, yani bulunmayan bir hizmet içinde “olağanüstü ödenek” verilir. K) Denklik ilkesi: klasik sisteminin temel felsefesi olan bu ilkede gelir ve gider denkliği araştırılır. Denkliğe büyük bir önem veren klasikler, bu bakış sonucu çeşitli istikrarsızlık hallerinde hatalı politikalar uygulamışlardır. Şöyleki; - Durgunluk dönemlerinde gelirler azaldığı için giderleri de kısma politikası uygulayarak (denklik), var olan durgunluğun daha da artmasına sebep olmuşlardır - Canlılık ve enflasyonist dönemlerde gelirler arttığı için giderleri de artırma politikası uygulamış (denklik), harcama artırıcı politikalarla var olan enflasyonun daha da yükselmesine neden olmuşlardır. Bu politikalara karşı devri bütçe görüşü taraftarları daha olumlu ve doğru politikalara yer vermiş ve enflasyonist ortamlarda bütçe fazlası veren politikaları, deflasyonist dönemlerde de bütçe açığı veren politikaları uygulamışlardır. 26) Türkiye Bütçe Sistemi A) Tanımlar (KMYKK m. 3); 1. Kamu kaynakları: Borçlanma suretiyle elde edilen imkânlar dahil kamuya ait gelirler, taşınır ve taşınmazlar, hesaplarda bulunan para, alacak ve haklar ile her türlü değerleri, 2. Kamu gideri: Kanunlarına dayanılarak yaptırılan iş, alınan mal ve hizmet bedelleri, sosyal güvenlik katkı payları, iç ve dış borç faizleri, borçlanma genel giderleri, borçlanma araçlarının iskontolu satışından doğan farklar, ekonomik, malî ve sosyal transferler, verilen bağış ve yardımlar ile diğer giderleri, 3. Kamu geliri: Kanunlarına dayanılarak toplanan vergi, resim, harç, fon kesintisi, pay veya benzeri gelirler, faiz, zam ve ceza gelirleri, taşınır ve taşınmazlardan elde edilen her türlü gelirler ile hizmet karşılığı elde edilen gelirler, borçlanma araçlarının primli satışı suretiyle elde edilen gelirler, sosyal güvenlik primi kesintileri, alınan bağış ve yardımlar ile diğer gelirleri, 4. Özel gelir: Genel bütçe kapsamındaki idarelerin kamu görevi ve hizmeti dışında ilgili kanunlarında belirtilen faaliyetlerinden ve fiyatlandırılabilir nitelikteki mal ve hizmet teslimlerinden sağlanan ve genel bütçede gösterilen gelirleri, 54 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) 5. 6. 7. 8. 9. B) Harcama birimi: Kamu idaresi bütçesinde ödenek tahsis edilen ve harcama yetkisi bulunan birimi, Kamu malî yönetimi: Kamu kaynaklarının tanımlanmış standartlara uygun olarak etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasını sağlayacak yasal ve yönetsel sistem ve süreçleri, Malî kontrol: Kamu kaynaklarının belirlenmiş amaçlar doğrultusunda, ilgili mevzuatla belirlenen kurallara uygun, etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamak için oluşturulan kontrol sistemi ile kurumsal yapı, yöntem ve süreçleri, Stratejik plan: Kamu idarelerinin orta ve uzun vadeli amaçlarını, temel ilke ve politikalarını, hedef ve önceliklerini, performans ölçütlerini, bunlara ulaşmak için izlenecek yöntemler ile kaynak dağılımlarını içeren planı, Malî yıl: Takvim yılını ifade eder. Kamu Kaynağının Kullanılmasının Genel Esasları 1. Malî saydamlık; Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında denetimin sağlanması amacıyla kamuoyu zamanında bilgilendirilir. Bu amaçla; a) Görev, yetki ve sorumlulukların açık olarak tanımlanması, b) Hükümet politikaları, kalkınma planları, yıllık programlar, stratejik planlar ile bütçelerin hazırlanması, yetkili organlarda görüşülmesi, uygulanması ve uygulama sonuçları ile raporların kamuoyuna açık ve ulaşılabilir olması, c) Genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından sağlanan teşvik ve desteklemelerin bir yılı geçmemek üzere belirli dönemler itibarıyla kamuoyuna açıklanması, d) Kamu hesaplarının standart bir muhasebe sistemi ve genel kabul görmüş muhasebe prensiplerine uygun bir muhasebe düzenine göre oluşturulması zorunludur. Malî saydamlığın sağlanması için gerekli düzenlemelerin yapılması ve önlemlerin alınmasından kamu idareleri sorumlu olup, bu hususlar Maliye Bakanlığınca izlenir (KMYKK m. 7). 2. Stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme; Ülkemizde gerçek manasıyla tanzim, tasdik ve tatbik edilen ilk bütçe 1909 yılı bütçesidir. Önceleri klasik bütçe ilkelerine göre düzenlenen bütçemiz, 1973 yılında “program bütçe usulu”ne, 10.12.2013 tarih ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile de “Stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme” sistemine geçiş yapmıştır. 55 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) 3. Kamu idareleri kalkınma planları, programlar, ilgili mevzuat ve benimsedikleri temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin misyon ve vizyonlarını oluşturmak, stratejik amaçlar ve ölçülebilir hedefler saptamak, performanslarını önceden belirlenmiş olan göstergeler doğrultusunda ölçmek ve bu sürecin izleme ve değerlendirmesini yapmak amacıyla katılımcı yöntemlerle stratejik plan hazırlarlar. Kamu idareleri, kamu hizmetlerinin istenilen düzeyde ve kalitede sunulabilmesi için bütçeleri ile program ve proje bazında kaynak tahsislerini; stratejik planlarına, yıllık amaç ve hedefleri ile performans göstergelerine dayandırmak zorundadırlar. Stratejik plan hazırlamakla yükümlü olacak kamu idarelerinin ve stratejik planlama sürecine ilişkin takvimin tespitine, stratejik planların kalkınma planı ve programlarla ilişkilendirilmesine yönelik usul ve esasların belirlenmesine Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı yetkilidir. Kamu idareleri, yürütecekleri faaliyet ve projeler ile bunların kaynak ihtiyacını, performans hedef ve göstergelerini içeren performans programı hazırlar. Kamu idareleri bütçelerini, stratejik planlarında yer alan misyon, vizyon, stratejik amaç ve hedeflerle uyumlu ve performans esasına dayalı olarak hazırlarlar. Kamu idarelerinin bütçelerinin stratejik planlarda belirlenen performans göstergelerine uygunluğu ve idarelerin bu çerçevede yürütecekleri faaliyetler ile performans esaslı bütçelemeye ilişkin diğer hususları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir (KMYKK m. 9). 4. Hesap verme sorumluluğu Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır (KMYKK m.8). a) Bakanlar, hükümet politikasının uygulanması ile bakanlıklarının ve bakanlıklarına bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların stratejik planları ile bütçelerinin kalkınma planlarına, yıllık programlara uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından, bu çerçevede diğer bakanlıklarla koordinasyon ve işbirliğini sağlamaktan sorumludur. Bu sorumluluk, Yükseköğretim Kurulu, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı, üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitüleri için Millî Eğitim Bakanına, mahallî idareler için İçişleri Bakanına aittir. 56 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Bakanlar, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılması ile hukuki ve mali konularda Başbakana ve Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı sorumludurlar. Bakanlar; idarelerinin amaçları, hedefleri, stratejileri, varlıkları, yükümlülükleri ve yıllık performans programları konusunda her malî yılın ilk ayı içinde kamuoyunu bilgilendirirler (KMYKK m.10). b) Üst yöneticiler, Bakanlıklarda müsteşar, diğer kamu idarelerinde en üst yönetici, il özel idarelerinde vali ve belediyelerde belediye başkanı üst yöneticidir. Ancak, Millî Savunma Bakanlığında üst yönetici Bakandır. Üst yöneticiler, idarelerinin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından, sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden, malî yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve bu Kanunda belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden Bakana; mahallî idarelerde ise meclislerine karşı sorumludurlar. Üst yöneticiler, bu sorumluluğun gereklerini harcama yetkilileri, malî hizmetler birimi ve iç denetçiler aracılığıyla yerine getirirler (KMYKK m.11). 27) Bütçe türleri ve kapsamı Genel yönetim kapsamındaki idarelerin bütçeleri; merkezî yönetim bütçesi, sosyal güvenlik kurumları bütçeleri ve mahallî idareler bütçeleri olarak hazırlanır ve uygulanır. Kamu idarelerince bunlar dışında herhangi bir ad altında bütçe oluşturulamaz (KMYKK m. 12); A) Merkezî yönetim bütçesi, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin bütçelerinden oluşur; 1. Genel bütçe, Devlet tüzel kişiliğine dahil olan ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerinin bütçesidir(TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Anayasa Mahkemesi, Yüksek Mahkemeler, Bakanlıklar vs.) 2. Özel bütçe, bir bakanlığa bağlı veya ilgili olarak belirli bir kamu hizmetini yürütmek üzere kurulan, gelir tahsis edilen, bu gelirlerden harcama yapma yetkisi verilen, kuruluş ve çalışma esasları özel kanunla düzenlenen ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (II) sayılı cetvelde yer alan her bir kamu idaresinin bütçesidir (YÖK, ÖSYM, Tubitak, Türk Dil Kurumu, TSE vs.) 3. Düzenleyici ve denetleyici kurum bütçesi, özel kanunlarla kurul, kurum veya üst kurul şeklinde teşkilatlanan ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (III) sayılı cetvelde yer alan her bir düzenleyici ve denetleyici kurumun bütçesidir (RTÜK, SPK,BDDK vs.) 57 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) 28) B) Sosyal güvenlik kurumu bütçesi, sosyal güvenlik hizmeti sunmak üzere, kanunla kurulan ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (IV) sayılı cetvelde yer alan her bir kamu idaresinin bütçesidir (TC Sosyal Güvenlik Kurumu, Türk İş Kurumu) C) Mahallî idare bütçesi, mahallî idare kapsamındaki kamu idarelerinin bütçesidir (İl Özel İdareleri Bütçesi, Belediye Bütçesi vs.) Bütçe Süreci Ülkemizde bütçe süreci dört aşamadan oluşmaktadır; - A) Bütçenin hazırlanması Bütçenin onaylanması Bütçenin uygulanması Bütçenin denetlenmesi. Bütçenin Hazırlanması Merkezî yönetim bütçesinin hazırlanma süreci, Bakanlar Kurulunun en geç Eylül ayının ilk haftası sonuna kadar toplanarak kalkınma planları, stratejik planlar ve genel ekonomik koşulların gerekleri doğrultusunda makro politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri de kapsayacak şekilde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca hazırlanan orta vadeli programı kabul etmesiyle başlar. Orta vadeli program, aynı süre içinde Resmî Gazetede yayımlanır. Orta vadeli program ile uyumlu olmak üzere, gelecek üç yıla ilişkin toplam gelir ve gider tahminleri ile birlikte hedef açık ve borçlanma durumu ile kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içeren ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan orta vadeli malî plan, en geç Eylül ayının onbeşine kadar Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanır ve Resmî Gazetede yayımlanır. Bu doğrultuda, kamu idarelerinin bütçe tekliflerini ve yatırım programını hazırlama sürecini yönlendirmek üzere; Bütçe Çağrısı ve eki Bütçe Hazırlama Rehberi Maliye Bakanlığınca, Yatırım Genelgesi ve eki Yatırım Programı Hazırlama Rehberi ise Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca hazırlanarak en geç Eylül ayının onbeşine kadar Resmî Gazetede yayımlanır. Bütçe Hazırlama Rehberi ile Yatırım Programı Hazırlama Rehberi, bütçe tekliflerinin hazırlanmasına esas olmak üzere, kamu idarelerince uyulması gereken genel ilkeleri, nesnel ve ölçülebilir standartları, hesaplama yöntemlerini, bunlara ilişkin olarak kullanılacak cetvel ve tablo örneklerini ve diğer bilgileri içerir (KMYKK m. 16). 58 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Merkezî yönetim bütçesinin Gelir ve gider tekliflerinin hazırlanmasında; a) Orta vadeli program ve malî planda belirlenen temel büyüklükler ile ilke ve esaslar, b) Kalkınma planı ve yıllık program öncelikleri ile kurumun stratejik planları çerçevesinde belirlenmiş ödenek tavanları, c) Kamu idarelerinin stratejik planları ile uyumlu çok yıllı bütçeleme anlayışı, d) İdarenin performans hedefleri dikkate alınır. Kamu idareleri, merkez ve merkez dışı birimlerinin ödenek taleplerini dikkate alarak gider tekliflerini hazırlar. Genel bütçe gelir teklifi Maliye Bakanlığınca, diğer bütçelerin gelir teklifleri ilgili idarelerce hazırlanır Gider ve gelir teklifleri, ekonomik ve malî analiz yapılmasına imkân verecek, hesap verilebilirliği ve saydamlığı sağlayacak şekilde, Maliye Bakanlığınca uluslararası standartlara uyumlu olarak belirlenen sınıflandırma sistemine göre hazırlanır. Kamu idareleri, stratejik planları ile Bütçe Hazırlama Rehberinde yer alan esaslar çerçevesinde, bütçe gelir ve gider tekliflerini gerekçeli olarak hazırlar ve yetkilileri tarafından imzalanmış olarak en geç Eylül ayı sonuna kadar Maliye Bakanlığına gönderir. Kamu idarelerinin yatırım teklifleri, değerlendirilmek üzere aynı süre içinde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına verilir. Bütçe teklifleri Maliye Bakanlığına verildikten sonra, kamu idarelerinin yetkilileriyle gider ve gelir teklifleri hakkında görüşmeler yapılabilir. Düzenleyici ve denetleyici kurumlar, bütçelerini üç yıllık bütçeleme anlayışı, stratejik planları ve performans hedefleri ile kurumsal, işlevsel ve ekonomik sınıflandırma sistemine göre hazırlarlar (KMYKK m. 17). i) Gelir tahmin yöntemleri: iki türlü gelir tahmin yöntemi vardır. Bunlar; (1) Otomatik usul: eski yıllara ait gelir rakamlarının belirli düzenlemelerle kullanılmasını ifade eder. Üç şekilde uygulanmaktadır; a. Bir önceki yıl usulü b. Ortalama usul c. Ortalama artışlara göre artırma usulü (2) Doğrudan doğruya takdir usulü: bu usulde geçmiş yılların rakamlarından yararlanıldığı gibi, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal şartlar, dış ticaret ilişkileri vs. de dikkate alınarak serbest tahmin yapılmaktadır. Türkiye’de kullanılan usuldur. Kamu idareleri bütçelerini Avrupa Muhasebe Sistemiyle uyumlu olacak şekilde analitik bütçe kod sistemine göre hazırlamaktadır. Bu kod sistemine göre bütçe daha güvenilir bir ölçüme ve analize tabi tutulmaktadır. Kod sisteminin sınıflandırmaları: - Kurumsal sınıflandırma, Ekonomik sınıflandırma, Fonksiyonel sınıflandırma, Finansman tipi sınıflandırma olarak dörde ayrılmaktadır. 59 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Bütçe tasarısının hazırlanmasında gider bütçeleri ile ilgili sorumlu müdürlük Maliye Bakanlığındaki “Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü”dür. Gelir bütçesi ile ilgili sorumlu müdürlük Maliye Bakanlığındaki “ Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü”dür. Gelirlerin toplanmasıyla ilgili sorumlu kurum Maliye Bakanlığındaki “Gelir İdaresi Başkanlığı”dır. Devlet Bütçesi hazırlanırken uyulması gereken kurallar Bütçelerin hazırlanması, uygulanması ve kontrolünde aşağıdaki kurallara uyulur; -Bütçelerin hazırlanması ve uygulanmasında, makroekonomik istikrarla birlikte sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak esastır. -Kamu idarelerine bütçeyle verilen harcama yetkisi, kanunlarla düzenlenen görev ve hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla kullanılır. -Bütçeler kalkınma planı ve programlarda yer alan politika, hedef ve önceliklere uygun şekilde, idarelerin stratejik planları ile performans ölçütlerine ve faydamaliyet analizine göre hazırlanır, uygulanır ve kontrol edilir. -Bütçeler, stratejik planlar dikkate alınarak izleyen iki yılın bütçe tahminleriyle birlikte görüşülür ve değerlendirilir. -Bütçe, kamu malî işlemlerinin kapsamlı ve saydam bir şekilde görünmesini sağlar. -Tüm gelir ve giderler gayri safi olarak bütçelerde gösterilir. -Belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis edilmemesi esastır. -Bütçelerde gelir ve gider denkliğinin sağlanması esastır. -Bütçeler, ait olduğu yıl başlamadan önce Türkiye Büyük Millet Meclisi veya yetkili organlarca kabul edilmedikçe veya onaylanmadıkça uygulanamaz. -Bütçelerde, bütçeyi ilgilendirmeyen hususlara yer verilmez. -Bütçeler kurumsal, işlevsel ve ekonomik sonuçların görülmesini sağlayacak şekilde Maliye Bakanlığınca uluslararası standartlara uygun olarak belirlenen bir sınıflandırmaya tâbi tutularak hazırlanır ve uygulanır. -Bütçe gelir ve gider tahminleri ile uygulama sonuçlarının raporlanmasında açıklık, doğruluk ve malî saydamlık esas alınır. -Kamu idarelerinin tüm gelir ve giderleri bütçelerinde gösterilir. -Kamu hizmetleri, bütçelere konulacak ödeneklerle, mevzuatla belirlenmiş yöntem, ilke ve amaçlara uygun olarak gerçekleştirilir. -Bütçelerde, ödenekler belirli amaçları gerçekleştirmek üzere tahsis edilir (KMYKK m. 13). -Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri; kamu gelirlerinin azalmasına veya kamu giderlerinin artmasına neden olacak ve kamu idarelerini yükümlülük altına sokacak kanun tasarılarının getireceği malî yükü, orta vadeli program ve malî plan çerçevesinde, en az üç yıllık dönem için hesaplar ve tasarılara eklerler (KMYKK m. 14). -Merkezî yönetim bütçe kanunu, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin gelir ve gider tahminlerini gösteren, bunların uygulanmasına ve yürütülmesine yetki ve izin veren kanundur (KMYKK m. 15). -Maliye Bakanlığı, merkezî yönetim bütçe kanunu tasarısının hazırlanmasından ve bu amaçla ilgili kamu idareleri arasında koordinasyonun sağlanmasından sorumludur (KMYKK m. 16). 60 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) B) Bütçenin Onaylanması 1. Merkezî yönetim bütçe kanun tasarısının Sunulması; Makroekonomik göstergeler ve bütçe büyüklüklerinin en geç Ekim ayının ilk haftası içinde Yüksek Planlama Kurulunda görüşülmesinden sonra, Maliye Bakanlığınca hazırlanan merkezî yönetim bütçe kanun tasarısı ile millî bütçe tahmin raporu, malî yıl başından en az yetmiş beş gün önce Bakanlar Kurulu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Merkezî yönetim bütçe kanun tasarısına, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi sırasında dikkate alınmak üzere; Orta vadeli malî planı da içeren bütçe gerekçesi, Yıllık ekonomik rapor, Vergi muafiyeti, istisnası ve indirimleri ile benzeri uygulamalar nedeniyle vazgeçilen kamu gelirleri cetveli, d) Kamu borç yönetimi raporu, e) Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin son iki yıla ait bütçe gerçekleşmeleri ile izleyen iki yıla ait gelir ve gider tahminleri, f) Mahallî idareler ve sosyal güvenlik kurumlarının bütçe tahminleri, g) Merkezî yönetim kapsamında olmayıp, merkezî yönetim bütçesinden yardım alan kamu idareleri ile diğer kurum ve kuruluşların listesi eklenir. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştay ile Düzenleyici ve denetleyici kurumlar, bütçelerini Eylül ayı sonuna kadar doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisine, bir örneğini de Maliye Bakanlığına gönderirler (KMYKK m. 18). a) b) c) 2. Merkezî yönetim bütçe kanun tasarısının görüşülmesi; Türkiye Büyük Millet Meclisi, merkezî yönetim bütçe kanun tasarısının metnini maddeler, gider ve gelir cetvellerini kamu idareleri itibarıyla görüşür ve bölümler halinde oylar. Merkezî yönetim bütçe kanunu malî yıl başından önce Resmî Gazetede yayımlanır. Merkezî yönetim bütçe kanun tasarısı önce TBMM Bütçe Plan Komisyonunda (40 milletvekilinden oluşur) daha sonra Meclis Genel Kurulunda görüşülür. Bütçe Plan Komisyonunda komisyon üyelerin “gelir azaltıcı ve/veya gider arttırıcı” tekliflerde bulunabilme hakları vardır ve bu hak sadece komisyon görüşmeleri sırasında geçerlidir. Kamu yatırım programı, merkezî yönetim bütçe kanununa uygun olarak Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından hazırlanır ve anılan Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on beş gün içinde Bakanlar Kurulu kararıyla Resmî Gazetede yayımlanır. 61 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Zorunlu nedenlerle merkezî yönetim bütçe kanununun süresinde yürürlüğe konulamaması halinde, geçici bütçe kanunu çıkarılır. Geçici bütçe ödenekleri, bir önceki yıl bütçe başlangıç ödeneklerinin belirli bir oranı esas alınarak belirlenir. Geçici bütçe uygulaması altı ayı geçemez. Cari yıl bütçesinin yürürlüğe girmesiyle geçici bütçe uygulaması sona erer ve o tarihe kadar yapılan harcamalar ve girişilen yüklenmeler ile tahsil olunan gelirler cari yıl bütçesine dahil edilir. Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerindeki ödeneklerin yetersiz kalması halinde veya öngörülmeyen hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, karşılığı gelir gösterilmek kaydıyla, kanunla ek bütçe yapılabilir (KMYKK m. 19). Bütçe sürecinin hazırlık ve onay aşamalarında temel noktalar; -Kalkınma Bakanlığınca (Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca) kalkınma planları, stratejik planlar ve genel ekonomik koşulların gerekleri doğrultusunda makro politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri de kapsayacak şekilde hazırlanan orta vadeli programın Bakanlar Kurulunca en geç Eylül ayının ilk haftası sonuna kadar karara bağlanması, -Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan ve gelecek üç yıla ilişkin toplam gelir ve gider tahminleri ile birlikte hedef açık ve borçlanma durumu ile kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içeren orta vadeli malî planın, en geç Eylül ayının onbeşine kadar Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanması ve Resmî Gazetede yayımlanması, -Maliye Bakanlığınca Bütçe Çağrısı ve eki Bütçe Hazırlama Rehberinin, Kalkınma Bakanlığınca (Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca)Yatırım Genelgesi ve eki Yatırım Programı Hazırlama Rehberinin Eylül ayının onbeşine kadar hazırlanması, -Kamu idarelerinin, stratejik planları ile Bütçe Hazırlama Rehberinde yer alan esaslar çerçevesinde, bütçe gelir ve gider tekliflerini gerekçeli olarak hazırlayarak en geç Eylül ayı sonuna kadar Maliye Bakanlığına göndermesi. -Kamu idarelerinin yatırım tekliflerinin, değerlendirilmek üzere en geç Eylül ayı sonuna kadar Kalkınma Bakanlığına (Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına) gönderilmesi, -Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Sayıştay ile Düzenleyici ve denetleyici kurumların, bütçelerini Eylül ayı sonuna kadar doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisine, bir örneğini de Maliye Bakanlığına göndermesi, -Makroekonomik göstergeler ve bütçe büyüklüklerinin en geç Ekim ayının ilk haftası içinde Yüksek Planlama Kurulunda görüşülmesi, -Maliye Bakanlığınca hazırlanan merkezî yönetim bütçe kanun tasarısı ile millî bütçe tahmin raporunun, malî yıl başından en az yetmiş beş gün önce (15 Ekim) Bakanlar Kurulu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulması, -Türkiye Büyük Millet Meclisi Bütçe Plan Komisyonunun, 15 Ekim – 10 Aralık tarihleri arasında (55 gün) merkezî yönetim bütçe kanun tasarısının metnini maddeler şeklinde, gider ve gelir cetvellerini kamu idareleri itibarıyla görüşüp ve bölümler halinde oylaması, -Türkiye Büyük Millet Meclisi Bütçe Plan Komisyonunca kabul edilen Merkezî yönetim bütçe kanun tasarısının metninin TBMM Genel Kurulunda, 11 Aralık – 31 Aralık tarihleri arasında (20 gün) maddeler şeklinde, gider ve gelir cetvellerini kamu idareleri itibarıyla görüşüp ve bölümler halinde oylaması, sonra tümü üzerinde Genel oylama yapıp karara bağlanması, -Merkezî yönetim bütçe kanununun malî yıl başından önce (31 Aralıkta) Resmî Gazetede yayımlanması ve 1 Ocak itibariyle yürürlüğe girmesi. 62 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) C) Bütçenin Uygulanması Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmaları kanunla yapılır (KMYKK m. 21). . Bütçe ödeneklerinin kullanılmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur; Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, ayrıntılı harcama programlarını hazırlar ve vize edilmek üzere Maliye Bakanlığına gönderir. Bütçe ödenekleri, Maliye Bakanlığınca belirlenecek esaslar çerçevesinde, nakit planlaması da dikkate alınarak vize edilen ayrıntılı harcama programları ve serbest bırakma oranlarına göre kullanılır. Özel bütçeli idareler ve sosyal güvenlik kurumları ayrıntılı finansman programlarını hazırlar ve harcamalarını bu programa uygun olarak yaparlar. Ayrıntılı harcama ve finansman programlarının hazırlanmasına, vize edilmesine, uygulanmasına ve uygulamanın izlenmesine dair usûl ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir. Kamu idareleri, bütçelerinde yer alan ödeneklerin üzerinde harcama yapamaz. Bütçeyle verilen ödenekler, tahsis edildikleri amaçlar doğrultusunda yılı içinde yaptırılan iş, satın alınan mal ve hizmetler ile diğer giderlerin karşılanmasında kullanılır. Ancak, ait olduğu malî yılda ödenemeyen ve emanet hesabına alınamayan zamanaşımına uğramamış geçen yıllar borçları ile ilama bağlı borçlar, ilgili kamu idaresinin cari yıl bütçesinden ödenir. İlgili mevzuatına göre, yılı içinde hizmetin gerektirdiği hâllerde Maliye Bakanlığınca belirlenen usûl ve esaslar çerçevesinde merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerinde yeni tertipler, gelir kodları ve finansman kodları açılabilir. Cari yılda kullanılmayan ödenekler yıl sonunda iptal edilir. Genel veya kısmi seferberlik, savaş ilanı veya Bakanlar Kurulu kararıyla zorunlu askeri hazırlıkların yapıldığı olağanüstü hallerde Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerindeki mevcut ödenekler, bu idarelerin ödenek toplamları aşılmamak şartıyla, birleştirilerek kullanılabilir. Bu durumda da mevcut ödeneklerin yeterli olmaması halinde toplam ödenek tutarının yüzde on beşine kadar ek harcama yapılabilir. Yukarıda sayılan hallerde sevk ve intikalle ilgili giderler için, harcama yetkililerinin onayıyla görevlendirilecek mutemetlere gereken miktarda avans verilebilir ve gönderilecek ödeneğe istinaden bir ay içinde mahsup edilir (KMYKK m. 20). Bütçelerden yardım yapılması; Gerçek veya tüzel kişilere kanuni dayanağı olmadan kamu kaynağı kullandırılamaz, yardımda bulunulamaz veya menfaat sağlanamaz. Ancak, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerinde öngörülmüş olmak kaydıyla; kamu yararı gözetilerek dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri teşekküllere yardım 63 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) yapılabilir. Bu yardımların yapılması, kullanılması, izlenmesi, denetlenmesi ve kamuoyuna açıklanmasına ilişkin esas ve usuller Maliye Bakanlığınca hazırlanarak Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir (KMYKK m. 29) Maliye Bakanı, merkezî yönetim bütçe kanununun uygulamasına ilişkin olarak; harcamalarda tasarrufu sağlamak, tutarlı, dengeli ve etkili bir bütçe politikası yürütmek için gelir ve giderlere ilişkin kanun, tüzük, yönetmelik ve kararnamelerle belirlenmiş konularda uygulamaları düzenlemek üzere gerekli önlemleri almaya, standartları belirlemeye, sınırlamalar koymaya, kamu istihdam politikasının belirlenmesine ve uygulanmasına yön vermeye, bütçe harcama ve gerçekleşmelerini izlemeye, ödeneklerin dağıtım ve kullanımını belirli esaslara bağlamaya ve bu hususlarda kamu idareleri için uyulması zorunlu düzenlemeleri yapmaya yetkilidir (KMYKK m. 30). Genel yönetim kapsamındaki idareler bütçelerinin ilk altı aylık uygulama sonuçları, ikinci altı aya ilişkin beklentiler ve hedefler ile faaliyetlerini; Maliye Bakanlığı ise merkezî yönetim bütçe kanununun ilk altı aylık uygulama sonuçları, finansman durumu, ikinci altı aya ilişkin beklentiler ve hedefler ile faaliyetleri kapsayan malî durumu temmuz ayı içinde kamuoyuna açıklar (KMYKK m. 30). Kamu yatırım projeleri; Kamu yatırım projeleri 19.6.1994 tarihli ve 540 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, Yatırım Programı Hazırlama Rehberi ve ilgili diğer mevzuat hükümleri çerçevesinde hazırlanır, uygulanır ve izlenir. Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarlığı, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin yatırım programında yer alan proje ödeneklerinin belirlenmesi sürecinde, bütçe bütünlüğünün sağlanması açısından Maliye Bakanlığı ile işbirliği yapar. Kamu yatırım projelerinin gerçekleşme ve uygulama sonuçları, ilgili kamu idaresi tarafından izleyen yılın Mart ayı sonuna kadar bir rapor halinde Sayıştay Başkanlığına, Maliye Bakanlığına ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına gönderilir (KMYKK m. 25). Yedek ödenek : Merkezî yönetim bütçe kanununda belirtilen hizmet ve amaçları gerçekleştirmek, ödenek yetersizliğini gidermek veya bütçelerde öngörülmeyen hizmetler için, genel bütçe ödeneklerinin yüzde ikisine kadar Maliye Bakanlığı bütçesine yedek ödenek konulabilir. Bu ödenekten aktarma yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir (KMYKK m. 23). Örtülü ödenek : Örtülü ödenek; kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, Devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri ile Devlet itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili Hükümet icapları için kullanılmak üzere Başbakanlık bütçesine konulan ödenektir. Kanunlarla verilen görevlerin gerektirdiği istihbarat hizmetlerini yürüten diğer kamu idarelerinin bütçelerine de örtülü ödenek konulabilir. Örtülü ödenek, bu amaçlar dışında ve Başbakanın ve ailesinin kişisel harcamaları ile siyasi partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında kullanılamaz. İlgili yılda bu amaçla tahsis edilen ödenekler toplamı, genel bütçe başlangıç ödenekleri toplamının binde beşini geçemez (KMYKK m. 24). 64 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (1) Harcama Yapılması Aşamaları a) Ödeneklerin serbest bırakılması b) Giderlerin aşamaları ve yetkililer (i) (ii) Harcama talimatının verilmesi, giderlerin üstlenilmesi (giderlerin taahhüdü-harcama yetkilisi); Bütçeyle ödenek tahsis edilen her bir harcama biriminin en üst yöneticisi harcama yetkilisidir (KMYKK m. 31) Harcama yetkilileri bütçede öngörülen ödenekleri kadar, ödenek gönderme belgesiyle kendisine ödenek verilen harcama yetkilileri ise tahsis edilen ödenek tutarında harcama yapabilir (KMYKK m. 31). Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygun olmasından, ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur (KMYKK m. 32). Bütçelerden harcama yapılabilmesi, harcama yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkündür. Harcama talimatlarında hizmet gerekçesi, yapılacak işin konusu ve tutarı, süresi, kullanılabilir ödeneği, gerçekleştirme usulü ile gerçekleştirmeyle görevli olanlara ilişkin bilgiler yer alır (KMYKK m. 32). Gerçekleşme belgelerinin düzenlenmesi, giderin gerçekleşmesi (giderlerin tahakkuku-gerçekleştirme görevlisi); Bütçelerden bir giderin yapılabilmesi için iş, mal veya hizmetin belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak alındığının veya gerçekleştirildiğinin, görevlendirilmiş kişi veya komisyonlarca onaylanması ve gerçekleştirme belgelerinin düzenlenmiş olması gerekir (KMYKK m.33). Gerçekleştirme görevlileri, harcama talimatı üzerine; işin yaptırılması, mal veya hizmetin alınması, teslim almaya ilişkin işlemlerin yapılması, belgelendirilmesi ve ödeme için gerekli belgelerin hazırlanması görevlerini yürütürler (KMYKK m.33). (iii) Ödeme emri belgesinin düzenlenmesi (ita emri- gerçekleştirme görevlisi ve harcama yetkilisi); gerçekleştirme görevlisi tarafından düzenlenen ödeme emri belgesinin harcama yetkilisince imzalanması aşamasıdır. Giderin çeşidine göre aranacak gerçekleştirme belgelerinin şekil ve türleri; kamu borç yönetimine ilişkin olanlarda Hazine Müsteşarlığının uygun görüşünün alınması kaydıyla, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri için Maliye Bakanlığınca, mahallî idareler için İçişleri Bakanlığınca, sosyal güvenlik kurumları için de bağlı veya ilgili oldukları bakanlıklar tarafından, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir (KMYKK m.33). (iv) Giderin gerçekleştirilmesi (muhasebe yetkilisi); Giderin gerçekleştirilmesi; harcama yetkililerince belirlenen görevli tarafından düzenlenip ödeme emri belgesinin harcama yetkilisince imzalanmasından sonra tutarın hak sahibine ödenmesidir. 65 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Muhasebe hizmeti; gelirlerin ve alacakların tahsili, giderlerin hak sahiplerine ödenmesi, para ve parayla ifade edilebilen değerler ile emanetlerin alınması, saklanması, ilgililere verilmesi, gönderilmesi ve diğer tüm malî işlemlerin kayıtlarının yapılması ve raporlanması işlemleridir. Bu işlemleri yürütenler muhasebe yetkilisidir (KMYKK m.61). Muhasebe yetkilisi adına ve hesabına para ve parayla ifade edilebilen değerleri geçici olarak almaya, vermeye ve göndermeye yetkili olanlar muhasebe yetkilisi mutemedidir. Muhasebe yetkilisi mutemetleri doğrudan muhasebe yetkilisine karşı sorumludur (KMYKK m.61). Her mutemet ön ödemelerden harcadığı tutara ilişkin kanıtlayıcı belgeleri, ilgili kanunlarında belirtilmemiş olması halinde avanslarda bir ay, kredilerde üç ay içinde muhasebe yetkilisine vermek ve artan tutarı iade etmekle yükümlüdür. Süresi içerisinde mahsup edilmeyen avanslar hakkında 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanır (KMYKK m. 35). Muhasebe yetkilileri ödeme aşamasında, ödeme emri belgesi ve eki belgeler üzerinde: a) Yetkililerin imzasını, b) Ödemeye ilişkin ilgili mevzuatında sayılan belgelerin tamam olmasını, c) Maddi hata bulunup bulunmadığını, d) Hak sahibinin kimliğine ilişkin bilgileri, kontrol etmekle yükümlüdür (KMYKK m.61). Muhasebe yetkilileri, ilgili mevzuatında düzenlenmiş belgeler dışında belge arayamaz. Yukarıda sayılan konulara ilişkin hata veya eksiklik bulunması halinde ödeme yapamaz. Belgesi eksik veya hatalı olan ödeme emri belgeleri, düzeltilmek veya tamamlanmak üzere en geç bir iş günü içinde gerekçeleriyle birlikte harcama yetkilisine yazılı olarak gönderilir. Hataların düzeltilmesi veya eksikliklerin giderilmesi halinde ödeme işlemi gerçekleştirilir. Muhasebe yetkilileri işlemlerine ilişkin defter, kayıt ve belgeleri muhafaza eder ve denetime hazır bulundurur (KMYKK m.61). Ön ödeme; Harcama yetkilisinin uygun görmesi ve karşılığı ödeneğin saklı tutulması kaydıyla, ilgili kanunlarda öngörülen haller ile gerçekleştirme işlemlerinin tamamlanması beklenilemeyecek ivedi veya zorunlu giderler için avans vermek veya kredi açmak suretiyle ön ödeme yapılabilir. Verilecek avansın üst sınırları merkezî yönetim bütçe kanununda gösterilir (KMYKK m.35). 66 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) 2) Gelirlerin toplanması Gelirlerin toplanmasında aşağıdaki ilkelere uyulur: a) Maliye Bakanlığı, gelir politikaları ve uygulamaları konusunda ilkelerini, amaçlarını, stratejilerini ve taahhütlerini her malî yıl başında kamuoyuna duyurur. b) Mükellef ve sorumlulara vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerini kolayca yerine getirebilmeleri için gerekli hizmetler sağlanır. c) Mükellef ve sorumluların vergiye uyumu teşvik edilir. d) Hakların korunması ve yükümlülükler konusunda mükelleflerin bilgilendirilmesi için ilgili idareler tarafından gerekli önlemler alınır (KMYKK m. 36). Gelirlerin dayanakları; Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin gelirlerinin kanuni dayanakları bütçelerinde gösterilir. Bütçelerde yer alan gelirler, ilgili kanunlarında belirtilen usullere göre tarh, tahakkuk ve tahsil edilir. Genel bütçe gelirlerinin tarh, tahakkuk ve tahsili Maliye Bakanlığı veya tarh ve tahakkuka ilgili mevzuatına göre yetkili idareler tarafından yapılır (KMYKK m. 37). toplanması sorumluluğu; Kamu gelirlerinin tarh, tahakkuk, tahsiliyle yetkili ve görevli olanlar, ilgili kanunlarda öngörülen tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin zamanında ve eksiksiz olarak yapılmasından sorumludur (KMYKK m. 38). Gelirlerin Özel gelirler, karşılığında idarelere tahsis edilen özel ödenek miktarları, ilgili idarelerin bütçelerinde gösterilir. Malî yıl içinde kullanılabilecek özel ödenek miktarı, tahsil edilen özel gelir tutarını geçemez. Tahsil edilen özel gelirlerin ödenek tutarını aşması halinde, ödenek eklenemez (KMYKK m. 39). Bağış ve Yardımlar; Herhangi bir gerçek veya tüzel kişi tarafından, kamu hizmetinin karşılığı olarak veya kamu hizmetleriyle ilişkilendirilerek bağış veya yardım toplanamaz, benzeri adlar altında tahsilat yapılamaz (KMYKK m. 40). 3) Faaliyet raporları Üst yöneticiler ve bütçeyle ödenek tahsis edilen harcama yetkililerince, hesap verme sorumluluğu çerçevesinde, her yıl faaliyet raporu hazırlanır. Üst yönetici, harcama yetkilileri tarafından hazırlanan birim faaliyet raporlarını esas alarak, idaresinin faaliyet sonuçlarını gösteren idare faaliyet raporunu düzenleyerek kamuoyuna açıklar. Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri ve sosyal güvenlik kurumları, idare faaliyet raporlarının birer örneğini Sayıştaya ve Maliye Bakanlığına gönderir (KMYKK m. 41). Mahallî idarelerce hazırlanan idare faaliyet raporlarının birer örneği Sayıştay ve İçişleri Bakanlığına gönderilir. İçişleri Bakanlığı, bu raporları esas alarak kendi değerlendirmelerini de içeren mahallî idareler genel faaliyet raporunu hazırlar ve kamuoyuna açıklar. Raporun birer örneği Sayıştaya ve Maliye Bakanlığına gönderilir (KMYKK m. 41). 67 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Merkezî yönetim kapsamındaki idareler ile sosyal güvenlik kurumlarının bir malî yıldaki faaliyet sonuçları, Maliye Bakanlığınca hazırlanacak genel faaliyet raporunda gösterilir. Bu raporda, mahallî idarelerin malî yapılarına ilişkin genel değerlendirmelere de yer verilir. Maliye Bakanlığı, genel faaliyet raporunu kamuoyuna açıklar ve bir örneğini Sayıştaya gönderir (KMYKK m. 41). Sayıştay, mahallî idarelerin raporları hariç idare faaliyet raporlarını, mahallî idareler genel faaliyet raporunu ve genel faaliyet raporunu, dış denetim sonuçlarını dikkate alarak görüşlerini de belirtmek suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu raporlar ve değerlendirmeler çerçevesinde, kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasına ilişkin olarak kamu idarelerinin yönetim ve hesap verme sorumluluklarını görüşür. Bu görüşmelere üst yönetici veya görevlendireceği yardımcısının ilgili bakanla birlikte katılması zorunludur (KMYKK m. 41). İdare faaliyet raporu, ilgili idare hakkındaki genel bilgilerle birlikte; kullanılan kaynakları, bütçe hedef ve gerçekleşmeleri ile meydana gelen sapmaların nedenlerini, varlık ve yükümlülükleri ile yardım yapılan birlik, kurum ve kuruluşların faaliyetlerine ilişkin bilgileri de kapsayan malî bilgileri; stratejik plan ve performans programı uyarınca yürütülen faaliyetleri ve performans bilgilerini içerecek şekilde düzenlenir. Bu raporlarda yer alacak hususlar, raporların hazırlanması, ilgili idarelere verilmesi, kamuoyuna açıklanması ve bu işlemlere ilişkin süreler ile diğer usûl ve esaslar, İçişleri Bakanlığı ve Sayıştayın görüşü alınarak Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir (KMYKK m. 41). 4) Bütçenin Kapatılması Usulleri: bütçenin kapatılmasında iki usul (Egzersiz (bütçe- hesap dönemi) ve Jestiyon (yönetim dönemi) söz konusudur (Pehlivan, O. 2014b: 224). Bunlar; i) Egzersiz (hesap dönemi) usulü: bu usulde gelir ve gider verilerinin, gerçekleşme yılına bakılmaksızın, ilk çıktıkları yıl bütçesine kaydedilmesidir. Bu yöntem tüm gelir ve giderleri göstermesi açısından en iyi olanıdır, ancak hesapların yoğun ve takibinin güçlüğü uygulanmasını zorlaştırmaktadır. ii) Jestiyon (yönetim dönemi) usulü: bu usulde gelir ve gider verilerinin, ilk çıkış yılına değil, fiilen gerçekleştirildikleri yıl bütçesine kaydı söz konusudur. Hesaplar sade ve kolaydır. Türkiye’de uygulanan usuldur. Gelirlerde mutlak jestiyon (saf hali) kullanılırken, giderler de birtakım istisnalara yer verilmiştir; o Avanslar, o Ödeme emrine bağlanıp henüz ödenmemiş giderler, o Ödeme emrine bağlanmamış giderler için farklı uygulamalar yapılmaktadır. 68 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) D) Bütçenin Denetlenmesi İdari Denetim: İç Kontrol Sistemi; İç kontrol; idarenin amaçlarına, belirlenmiş politikalara ve mevzuata uygun olarak faaliyetlerin etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde yürütülmesini, varlık ve kaynakların korunmasını, muhasebe kayıtlarının doğru ve tam olarak tutulmasını, malî bilgi ve yönetim bilgisinin zamanında ve güvenilir olarak üretilmesini sağlamak üzere idare tarafından oluşturulan organizasyon, yöntem ve süreçle iç denetimi kapsayan malî ve diğer kontroller bütünüdür (KMYKK m. 55). Görev ve yetkileri çerçevesinde, malî yönetim ve iç kontrol süreçlerine ilişkin standartlar ve yöntemler Maliye Bakanlığınca, iç denetime ilişkin standartlar ve yöntemler ise İç Denetim Koordinasyon Kurulu tarafından belirlenir, geliştirilir ve uyumlaştırılır. Bunlar ayrıca, sistemlerin koordinasyonunu sağlar ve kamu idarelerine rehberlik hizmeti verir (KMYKK m. 55). (1) İç kontrolün amacı; a) Kamu gelir, gider, varlık ve yükümlülüklerinin etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde yönetilmesini, b) Kamu idarelerinin kanunlara ve diğer düzenlemelere uygun olarak faaliyet göstermesini, c) Her türlü malî karar ve işlemlerde usulsüzlük ve yolsuzluğun önlenmesini, d) Karar oluşturmak ve izlemek için düzenli, zamanında ve güvenilir rapor ve bilgi edinilmesini, e) (Varlıkların kötüye kullanılması ve israfını önlemek ve kayıplara karşı korunmasını sağlamaktır (KMYKK m. 56). İç kontrol sistemi ikiye ayrılır; ön mali kontrol ve iç denetim. a) Ön malî kontrol: Ön malî kontrol, harcama birimlerinde işlemlerin gerçekleştirilmesi aşamasında yapılan kontroller ile malî hizmetler birimi tarafından yapılan kontrolleri kapsar. Ön malî kontrol süreci, malî karar ve işlemlerin hazırlanması, yüklenmeye girişilmesi, iş ve işlemlerin gerçekleştirilmesi ve belgelendirilmesinden oluşur (KMYKK m. 58). Malî hizmetler birimi; Kamu idarelerinde aşağıda sayılan görevler, malî hizmetler birimi tarafından yürütülür (KMYKK m. 60): a) İdarenin stratejik plan ve performans programının hazırlanmasını koordine etmek ve sonuçlarının konsolide edilmesi çalışmalarını yürütmek. b) İzleyen iki yılın bütçe tahminlerini de içeren idare bütçesini, stratejik plan ve yıllık performans programına uygun olarak hazırlamak ve idare faaliyetlerinin bunlara uygunluğunu izlemek ve değerlendirmek. c) Mevzuatı uyarınca belirlenecek bütçe ilke ve esasları çerçevesinde, ayrıntılı harcama programı hazırlamak ve hizmet gereksinimleri dikkate alınarak ödeneğin ilgili birimlere gönderilmesini sağlamak. 69 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) d) Bütçe kayıtlarını tutmak, bütçe uygulama sonuçlarına ilişkin verileri toplamak, değerlendirmek ve bütçe kesin hesabı ile malî istatistikleri hazırlamak. e) İlgili mevzuatı çerçevesinde idare gelirlerini tahakkuk ettirmek, gelir ve alacaklarının takip ve tahsil işlemlerini yürütmek. f) Genel bütçe kapsamı dışında kalan idarelerde muhasebe hizmetlerini yürütmek. g) Harcama birimleri tarafından hazırlanan birim faaliyet raporlarını da esas alarak idarenin faaliyet raporunu hazırlamak. h) İdarenin mülkiyetinde veya kullanımında bulunan taşınır ve taşınmazlara ilişkin icmal cetvellerini düzenlemek. i) İdarenin yatırım programının hazırlanmasını koordine etmek, uygulama sonuçlarını izlemek ve yıllık yatırım değerlendirme raporunu hazırlamak. j) İdarenin, diğer idareler nezdinde takibi gereken malî iş ve işlemlerini yürütmek ve sonuçlandırmak. k) Malî kanunlarla ilgili diğer mevzuatın uygulanması konusunda üst yöneticiye ve harcama yetkililerine gerekli bilgileri sağlamak ve danışmanlık yapmak. l) Ön malî kontrol faaliyetini yürütmek. m) İç kontrol sisteminin kurulması, standartlarının uygulanması ve geliştirilmesi konularında çalışmalar yapmak. n) Malî konularda üst yönetici tarafından verilen diğer görevleri yapmak. Alım, satım, yapım, kiralama, kiraya verme, bakım-onarım ve benzeri malî işlemlerden; idarenin tamamını ilgilendirenler destek hizmetlerini yürüten birim, sadece harcama birimlerini ilgilendirenler ise harcama birimleri tarafından gerçekleştirilir. Ancak, harcama yetkililiği görevi uhdesinde kalmak şartıyla, harcama birimlerinin talebi ve üst yöneticinin onayıyla bu işlemler destek hizmetlerini yürüten birim tarafından yapılabilir. Harcama yetkilisi ile muhasebe yetkilisi görevi aynı kişide birleşemez. Malî hizmetler biriminde ön malî kontrol görevini yürütenler malî işlem sürecinde görev alamazlar (KMYKK m. 60). b) İç denetim: İç denetim, kamu idaresinin çalışmalarına değer katmak ve geliştirmek için kaynakların ekonomiklik, etkililik ve verimlilik esaslarına göre yönetilip yönetilmediğini değerlendirmek ve rehberlik yapmak amacıyla yapılan bağımsız, nesnel güvence sağlama ve danışmanlık faaliyetidir. Bu faaliyetler, idarelerin yönetim ve kontrol yapıları ile malî işlemlerinin risk yönetimi, yönetim ve kontrol süreçlerinin etkinliğini değerlendirmek ve geliştirmek yönünde sistematik, sürekli ve disiplinli bir yaklaşımla ve genel kabul görmüş standartlara uygun olarak gerçekleştirilir. İç denetim, iç denetçiler tarafından yapılır. Kamu idarelerinin yapısı ve personel sayısı dikkate alınmak suretiyle, İç Denetim Koordinasyon Kurulunun uygun görüşü üzerine, doğrudan üst yöneticiye bağlı iç denetim birimi başkanlıkları kurulabilir (KMYKK m. 63). 70 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (i) İç denetçinin görevleri; Kamu idarelerinin yıllık iç denetim programı üst yöneticinin önerileri de dikkate alınarak iç denetçiler tarafından hazırlanır ve üst yönetici tarafından onaylanır. İç denetçi, aşağıda belirtilen görevleri yerine getirir (KMYKK m. 64): a) Nesnel risk analizlerine dayanarak kamu idarelerinin yönetim ve kontrol yapılarını değerlendirmek. b) Kaynakların etkili, ekonomik ve verimli kullanılması bakımından incelemeler yapmak ve önerilerde bulunmak. c) Harcama sonrasında yasal uygunluk denetimi yapmak. d) İdarenin harcamalarının, malî işlemlere ilişkin karar ve tasarruflarının, amaç ve politikalara, kalkınma planına, programlara, stratejik planlara ve performans programlarına uygunluğunu denetlemek ve değerlendirmek. e) Malî yönetim ve kontrol süreçlerinin sistem denetimini yapmak ve bu konularda önerilerde bulunmak. f) Denetim sonuçları çerçevesinde iyileştirmelere yönelik önerilerde bulunmak. g) Denetim sırasında veya denetim sonuçlarına göre soruşturma açılmasını gerektirecek bir duruma rastlandığında, ilgili idarenin en üst amirine bildirmek. İç denetçi bu görevlerini, İç Denetim Koordinasyon Kurulu tarafından belirlenen ve uluslararası kabul görmüş kontrol ve denetim standartlarına uygun şekilde yerine getirir. İç denetçi, görevinde bağımsızdır ve iç denetçiye asli görevi dışında hiçbir görev verilemez ve yaptırılamaz. İç denetçiler, raporlarını doğrudan üst yöneticiye sunar. Bu raporlar üst yönetici tarafından değerlendirmek suretiyle gereği için ilgili birimler ile malî hizmetler birimine verilir. İç denetim raporları ile bunlar üzerine yapılan işlemler, üst yönetici tarafından en geç iki ay içinde İç Denetim Koordinasyon Kuruluna gönderilir. (ii) İç Denetim Koordinasyon Kurulu; Maliye Bakanlığına bağlı İç Denetim Koordinasyon Kurulu, yedi üyeden oluşur. Üyelerden biri Başbakanın, biri Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın, biri Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın, biri İçişleri Bakanının, başkanı dahil üçü Maliye Bakanının önerisi üzerine beş yıl süre ile Bakanlar Kurulu tarafından atanır. Bunların 67 nci maddede belirtilen görevleri yapabilecek niteliklere sahip olması şarttır. Maliye Bakanı tarafından önerilecek adaylardan birinin ekonomi, maliye, muhasebe, işletme alanlarından birinde doktora derecesine sahip öğretim üyeleri arasından olması şartı aranır. Üyeler, bu sürenin sonunda yeniden atanabilirler (KMYKK m. 66). 71 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) (iii) İç Denetim Koordinasyon Kurulunun görevleri; İç Denetim Koordinasyon Kurulu, kamu idarelerinin iç denetim sistemlerini izlemek, bağımsız ve tarafsız bir organ olarak hizmet vermek üzere aşağıdaki görevleri yürütür (KMYKK m. 67): a) b) c) d) e) f) g) h) i) j) k) l) İç denetime ilişkin denetim ve raporlama standartlarını belirlemek, denetim rehberlerini hazırlamak ve geliştirmek. Uluslararası uygulamalar ve denetim standartlarıyla uyumlu risk değerlendirme yöntemlerini geliştirmek. Kamu idarelerinin denetim birimleri ile işbirliğini sağlamak. Yolsuzluk veya usulsüzlüklerin ortadan kaldırılması için gerekli önlemlerin alınması konusunda önerilerde bulunmak. Risk içeren alanlarda iç denetçilere program dışı özel denetim yaptırılması için kamu idarelerine önerilerde bulunmak. İç denetçilerin eğitim programlarını düzenlemek. İç denetçiler ile üst yöneticiler arasında görüş ayrılığı bulunması halinde anlaşmazlığın giderilmesine yardımcı olmak. İdarelerin iç denetim raporlarını değerlendirerek sonuçlarını konsolide etmek suretiyle yıllık rapor halinde Maliye Bakanına sunmak ve kamuoyuna açıklamak. İşlem hacimleri ve personel sayıları dikkate alınmak suretiyle idareler ile ilçe ve belde belediyeleri için iç denetçi atanıp atanmayacağına karar vermek. İç denetçilerin atanmasına ilişkin diğer usulleri belirlemek. İç denetçilerin uyacakları etik kuralları belirlemek. Kalite güvence ve geliştirme programını düzenlemek ve iç denetim birimlerini bu kapsamda değerlendirmek. Yargı Denetimi : Dış denetim (Sayıştay) Sayıştay tarafından yapılacak harcama sonrası dış denetimin amacı, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin hesap verme sorumluluğu çerçevesinde, yönetimin malî faaliyet, karar ve işlemlerinin; kanunlara, kurumsal amaç, hedef ve planlara uygunluk yönünden incelenmesi ve sonuçlarının Türkiye Büyük Millet Meclisine raporlanmasıdır (KMYKK m. 68). (2) 72 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Dış denetim, genel kabul görmüş uluslararası denetim standartları dikkate alınarak; (a) Kamu idaresi hesapları ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak, malî tabloların güvenilirliği ve doğruluğuna ilişkin malî denetimi ile kamu idarelerinin gelir, gider ve mallarına ilişkin malî işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığının tespiti, (b) Kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli olarak kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi, faaliyet sonuçlarının ölçülmesi ve performans bakımından değerlendirilmesi, suretiyle gerçekleştirilir. Dış denetim sırasında, kamu idarelerinin iç denetçileri tarafından düzenlenen raporlar, talep edilmesi halinde Sayıştay denetçilerinin bilgisine sunulur. Denetimler sonucunda; ikinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde belirtilen hususlarda düzenlenen raporlar, idareler itibarıyla konsolide edilir ve bir örneği ilgili kamu idaresine verilerek üst yönetici tarafından cevaplandırılır. Sayıştay, denetim raporları ve bunlara verilen cevapları dikkate alarak düzenleyeceği dış denetim genel değerlendirme raporunu Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar. Sayıştay tarafından hesapların hükme bağlanması; genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin gelir, gider ve mal hesapları ile bu hesaplarla ilgili işlemlerinin yasal düzenlemelere uygun olup olmadığına karar verilmesidir (KMYKK m. 68). a) Sayıştay denetimi; yukarıdaki (a) ve (b) şıklarında da belirtildiği üzere Düzenlilik ve performans denetiminden oluşmaktadır; (i) Düzenlilik denetimi: Düzenlilik denetimi; Kamu idarelerinin gelir, gider ve malları ile bunlara ilişkin hesap ve işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığının tespiti; Kamu idarelerinin mali rapor ve tablolarının, bunlara dayanak oluşturan ve ihtiyaç duyulan her türlü belgelerin değerlendirilerek, bunların güvenilirliği ve doğruluğu hakkında görüş bildirilmesi; Mali yönetim ve iç kontrol sistemlerinin değerlendirilmesi suretiyle gerçekleştirilir (SK m. 36). Düzenlilik denetimi mali denetim ve uygunluk denetimi olarak ikiye ayrılmaktadır (SK m.2); aa) Mali denetim: Kamu idarelerinin hesap ve işlemleri ile mali faaliyet, mali yönetim ve kontrol sistemlerinin değerlendirme sonuçları esas alınarak, mali rapor ve tablolarının güvenilirliği ve doğruluğuna ilişkin denetimi ifade ederken, bb) Uygunluk denetimi: Kamu idarelerinin gelir, gider ve mallarına ilişkin hesap ve işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygunluğunun incelenmesine ilişkin denetim olmaktadır. (ii) Performans denetimi: Hesap verme sorumluluğu çerçevesinde idarelerce belirlenen hedef ve göstergeler ile ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesini ifade etmektedir (SK m. 2). 73 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Sayıştay Denetimi; Bütçe hakkının gereği olarak kamu idarelerinin faaliyet sonuçları hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisine ve kamuoyuna güvenilir ve yeterli bilgi sunulması, Kamu mali yönetiminin hukuka uygun olarak yürütülmesi ve kamu kaynaklarının korunması, Kamu idarelerinin performansının değerlendirilmesi, Hesap verme sorumluluğu ve mali saydamlığın yerleştirilmesi ve yaygınlaştırılması, amacıyla gerçekleştirilmektedir (SK m.34). Hesap yargılaması: Kanunlarla belirlenen sorumluların hesap ve işlemlerinin mevzuata uygun olup olmadığının yargılama yoluyla kesin hükme bağlanmasını ve bununla ilgili kanun yollarını, Yargılamaya esas rapor: Sayıştay dairelerince yapılacak yargılamaya esas olmak üzere, denetçiler tarafından genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin hesap ve işlemlerinin denetimi sırasında tespit edilen kamu zararına ilişkin düzenlenen raporu, Denetim raporu: Sayıştay raporlarına esas olmak üzere, denetim ve incelemeler sonucunda denetim grup başkanlıkları veya denetçiler tarafından hazırlanan raporu, Sayıştay raporu: Denetim ve incelemeler sonucu hazırlanarak Sayıştay Başkanı tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan veya kamu idarelerine gönderilen raporu, Sayıştay incelemesi: Sayıştayın kesin hükme bağlama ve denetim dışında kalan diğer çalışmalarını ifade eder (SK m. 2). Sayıştay denetimiyle ilgili hazırlanan Sayıştay raporları; Dış denetim genel değerlendirme raporu (SK m. 38) - Faaliyet genel değerlendirme raporu (SK m. 39) - Mali istatistikleri değerlendirme raporu (SK m. 40) ve - Genel uygunluk bildirimi (SK m. 41)’ nden oluşmaktadır. b) Hesap Yargılaması Süreci; - Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin hesap ve işlemlerinin denetimi sırasında denetçiler tarafından kamu zararına yol açan bir husus tespit edildiğinde sorumluların savunmaları alınarak mali yıl sonu itibariyle yargılamaya esas rapor düzenlenir. Ancak bu Kanunun 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen hususlara ilişkin düzenlenen yargılamaya esas raporlar için mali yıl sonu beklenmez. Yargılamaya esas raporun düzenlenmesinde, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap vermeyen sorumluların savunmaları dikkate alınmaz. - Yargılamaya esas raporlar eki belgelerle birlikte Başkanlığa sunulur. Başkanlık bu raporları en geç onbeş gün içinde hesap yargılamasının yapılacağı daireye gönderir (SK m. 48). - Daire başkanları dairelerine verilen yargılamaya esas raporlar hakkında başsavcılığın yazılı düşüncesini alır. - Daire başkanı başsavcılığın yazılı düşüncesini içeren yargılamaya esas raporu düşüncesini bildirmesi için üyelerden birine verir. Üye kendisine verilen yargılamaya esas rapor üzerinde gerekli incelemeyi yapar ve yazılı düşüncesi ile birlikte daire başkanlığına geri verir ve raporda konu edilen hesap ve işlemlerin yargılanmasına başlanır. - Hesap yargılaması sırasında savcı da hazır bulunur ve görüşünü açıklar (SK m. 49). 74 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) - Daireler tarafından yapılan hesap yargılaması sonucunda; hesap ve işlemlerin yasal düzenlemelere uygunluğuna veya kamu zararının sorumlulardan tazminine hükmedilir. Bu hükümler dışında, gerekli görülen hususların ilgili mercilere bildirilmesine karar verilebilir. - Verilen hüküm ve kararlar gerekçeli olarak tutanağa bağlanır ve daire başkanı ve üyeler tarafından imzalanır. - Hesap yargılaması sırasında, mahkemelere veya yürütülen bir soruşturma için ilgili idari mercilere verilmiş olması nedeniyle belgeleri bulunmayan hesap yargılamasına konu olan bir işleme ilişkin bilgi ve belgelerin yeterli görülmemesi ve kovuşturma veya soruşturma sonucunun beklenmesine gerek görülen hallerde, bu hususlara ilişkin hesap ve işlemlerin yargılanması durdurularak, hüküm dışı bırakılabilir. Hüküm dışı bırakılan hususlara ilişkin noksanlıklar giderildikten sonra bu hesap ve işlemlerin yargılanmasına devam edilir (SK m. 50). - Sayıştay ilamları; sorumlulara, sorumluların bağlı olduğu kamu idarelerine, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için Maliye Bakanlığına, ilgili muhasebe birimine ve başsavcılığa tebliğ edilir (SK m. 52). - Sayıştay ilamları kesinleştikten sonra doksan gün içerisinde yerine getirilir. İlam hükümlerinin yerine getirilmesinden, ilamların gönderildiği kamu idarelerinin üst yöneticileri sorumludur. - İlamlarda gösterilen tazmin miktarı hüküm tarihinden itibaren kanuni faize tabi tutularak, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil olunur (SK m. 53). Kamu idaresi hesapları denetlenip, hesap yargılaması yapıldığında beraat (hesapların mevzuata uygunluğu) veya tazmin (sorumlular tarafından yapılan ödemenin kanunlara uygun bulunmayıp, kendisine ödettirilmesi) şeklinde kararlar verilmektedir. 5018 sayılı KMYKK hükümlerine göre “ödenek üstü harcama”, “kamu zararı” ve “yetkisiz tahsil ve ödeme” şeklinde aykırı fiiller ve yaptırımları düzenlenmiştir; (i) Ödenek üstü harcama; Kamu zararı oluşturmamakla birlikte bütçelere, ayrıntılı harcama programlarına, serbest bırakma oranlarına aykırı olarak veya ödenek gönderme belgelerindeki ödenek miktarını aşan harcama talimatı veren harcama yetkililerine, her türlü aylık, ödenek, zam ve tazminat dahil yapılan bir aylık net ödemeler toplamının iki katı tutarına kadar para cezası verilir (KMYKK m. 70). (ii) Kamu zararı: kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır. Kamu zararının belirlenmesinde; 75 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması, Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması, Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması, İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması, İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması, Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması esas alınır (KMYKK m. 71). (iii)Yetkisiz tahsil ve ödeme; Kanunların öngördüğü şekilde yetkili kılınmamış hiçbir gerçek veya tüzel kişi, kamu adına tahsilat veya ödeme yapamaz. Yetkisiz tahsilat veya ödeme yapılması, kamu hizmeti karşılığında veya kamu hizmetleriyle ilişkilendirilerek bağış veya yardım toplanması veya başka adlarla tahsilat veya ödeme yapılması hallerinde; söz konusu tutarlar, yetkisiz tahsilat veya ödeme yapılanlardan alınarak, ilgisine göre bütçeye gelir kaydedilir veya ilgililerine iade edilmek üzere emanet hesaplarına kaydedilir. Ayrıca, bunlar hakkında ilgili kanunları uyarınca adli ve idari yönden gerekli işlemler yapılır (KMYKK m. 72). (iv) Zamanaşımı; Kamu zararının meydana geldiği ve bu Kanunda belirtilen para cezalarının verilmesini gerektiren fiilin işlendiği yılı izleyen malî yılın başından başlamak üzere zamanaşımını kesen ve durduran genel hükümler saklı kalmak kaydıyla onuncu yılın sonuna kadar tespit ve tahsil edilemeyen kamu zararları ile para cezaları zamanaşımına uğrar (KMYKK m. 74). Kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama sonucunda tespit edilen kamu zararı, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte ilgililerden tahsil edilir. Alınmamış para, mal ve değerleri alınmış; sağlanmamış hizmetleri sağlanmış; yapılmamış inşaat, onarım ve üretimi yapılmış veya bitmiş gibi gösteren gerçek dışı belge düzenlemek suretiyle kamu kaynağında bir artışa engel veya bir eksilmeye neden olanlar ile bu gibi kanıtlayıcı belgeleri bilerek düzenlemiş, imzalamış veya onaylamış bulunanlar hakkında Türk Ceza Kanunu veya diğer kanunların bu fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. Ayrıca, bu fiilleri işleyenlere her türlü aylık, ödenek, zam, tazminat dahil yapılan bir aylık net ödemelerin iki katı tutarına kadar para cezası verilir (KMYKK m. 71). Sayıştayın yargılama sonucu verdiği kararlara karşı kanun yollarına başvurma hakkı olup, bunlar Temyiz (SK m. 55), Yargılamanın İadesi (SK m. 56) ve Karar Düzeltilmesi (SK m. 57)’dir. “Temyiz, yargılamanın iadesi ve karar düzeltilmesi talepleri, Sayıştay Başkanlığına hitaben yazılmış imzalı dilekçe ile yapılır” (SK m. 54) . 76 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Danıştay ile Sayıştay kararları arasındaki uyuşmazlık hali olduğunda; Vergi, benzeri mali yükümlülükler ve ödevler hakkında Danıştay ile Sayıştayın kesinleşmiş kararları arasındaki uyuşmazlıklarda, 52 nci maddede belirtilen ilgililerin 56 ncı maddedeki esas ve usuller dairesinde başvuruları üzerine Sayıştay kararı yargılamanın iadesi yoluyla görüşülerek uyuşmazlık Danıştay kararı doğrultusunda giderilir (SK m. 60). (3) Yasama Denetimi: (TBMM-Siyasal denetim) a) Onay ve uygulama sırasında denetim: Bütçe komisyonun da ve meclis genel Kurulunda bütçenin onay görüşmeleri yapılırken denetim yapıldığı gibi; genel yollar denilen “soru, genel görüşme, gensoru ve meclis soruşturması” ile de denetim söz konusu olmaktadır. Ayrıca ek ödenek ve olağanüstü ödenek taleplerinin yıl içinde görüşülürken aynı zamanda denetim yapılması olarak görülen “özel yol”da söz konusudur. Soru; Bakanlar Kurulu adına, sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılmak üzere Başbakan veya bakanlardan bilgi istemekten ibarettir (Anayasa m. 98). Meclis araştırması; belli bir konuda bilgi edinilmek için yapılan incelemeden ibarettir (Anayasa m. 98). Genel görüşme; toplumu ve Devlet faaliyetlerini ilgilendiren belli bir konunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesidir (Anayasa m. 98). Gensoru; Gensoru önergesi, bir siyasi parti grubu adına veya enaz yirmi milletvekilinin imzasıyla verilir (Anayasa m. 99). Meclis soruşturması; Başbakan veya bakanlar hakkında, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az onda birinin vereceği önerge ile, soruşturma açılması istenebilir (Anayasa m. 100). b) Uygulama sonrası denetim: Yürütme organınca “kesin hesap yasa tasarısı”*nın ve Sayıştayca “genel uygunluk bildirimi”**nin TBMM’ne sunulması sonucunda ilgili tasarı ve bildiriminin üzerinden Meclis denetimi yapılmaktadır. *Kesin hesap kanunu (tasarısı);Türkiye Büyük Millet Meclisi, merkezî yönetim bütçe kanununun uygulama sonuçlarını onama yetkisini kesin hesap kanunuyla kullanır. Kesin hesap kanunu tasarısı, muhasebe kayıtları dikkate alınarak, merkezî yönetim bütçe kanununun şekline uygun olarak Maliye Bakanlığınca hazırlanır. Bu tasarı, bir yıllık uygulama sonuçlarını karşılaştırmalı olarak gösteren değerlendirmeleri içeren gerekçesiyle birlikte izleyen malî yılın Haziran ayı sonuna kadar Bakanlar Kurulunca Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur ve bir örneği Sayıştaya gönderilir (KMYKK m. 42). 77 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Kesin hesap kanun tasarısının ekinde; a) Genel mizan, b) Bütçe gelirleri kesin hesap cetveli ve açıklaması, c) Bütçe giderleri kesin hesap cetvelleri ve açıklaması, d) Bütçe gelir ve giderlerinin iller ve idareler itibarıyla dağılımı, e) Devlet borçları ve Hazine garantilerine ilişkin cetveller, f) Yılı içerisinde silinen kamu alacakları cetveli, g) Mal yönetim hesabı icmal cetvelleri, h) Maliye Bakanlığı tarafından gerekli görülen diğer belgeler yer alır. İdarelerin faaliyet raporları, genel faaliyet raporu, dış denetim genel değerlendirme raporu ve kesin hesap kanunu tasarısı ile merkezî yönetim bütçe kanunu tasarısı birlikte görüşülür. Ancak, bu raporlar ile genel uygunluk bildirimi Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarında öncelikle görüşülür (KMYKK m. 42). **Genel uygunluk bildirimi; Sayıştay, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri için düzenleyeceği genel uygunluk bildirimini, kesin hesap kanun tasarısının verilmesinden başlayarak en geç yetmiş beş gün içinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar. Genel uygunluk bildirimi; dış denetim raporları, idare faaliyet raporları ve genel faaliyet raporu dikkate alınarak hazırlanır. Kesin hesap kanunu tasarısı ve genel uygunluk bildiriminin Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olması, ilgili yıla ait Sayıştayca sonuçlandırılmamış denetimleri önlemez ve hesapların kesin hükme bağlandığı anlamına gelmez. (KMYKK . 43). Sayıştayın denetlenmesi, her yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı tarafından görevlendirilen ve gerekli mesleki niteliklere sahip denetim elemanlarından oluşan bir komisyon tarafından, hesaplar ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak yapılır (KMYKK m. 69). 78 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) Kaynaklar AKDOGAN, Abdurrahman. Kamu Maliyesi. Gazi Üniversitesi Yayın No: 67, Ankara 1985 AKDOGAN, Abdurrahman. Sadık KIRBAŞ ve Saygın EYÜPGILLER. Açıklamalı Maliye ve Vergi Sözlüğü, Birlik Yayıncılık Ltd. Şti., 1. Baskı, Ankara 1986 BİLİCİ, Nurettin ve Adem BİLİCİ. Kamu Maliyesi. Seçkin Yayıncılık san. Ve Tic. A.Ş., Birinci Baskı, Ankara - Ekim 2011 EDİZDOĞAN, Nihat. Kamu Maliyesi. Güncelleştirilmiş 9. Baskı, Ekin Kitabevi, Bursa – 2007 ERGINAY, Akif. Kamu Maliyesi. Gözden Geçirilmiş ve İşlenmiş 13. Baskı. Savaş Yayınları. Ankara 1990 EROL, Ahmet. Ekonomik Etkileri Açısından Türkiye’de Devlet Borçları (1981-1990), Maliye ve Gümrük Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Yayın No: 1992/324, Ankara KAMALAK, Mustafa. Kamu Borçlanması. Atatürk Üniversitesi. "İİBF Araştırma Merkezi Ders Notları: 115, Erzurum 1985 KAMALAK, Mustafa. Katma Değer Vergisinin mahiyeti ve iktisadi – Mali Etkileri. Atatürk Üniversitesi. "İİBF Araştırma Merkezi Ders Notları: 140, Erzurum 1987 KAMALAK, Mustafa. Türk vergi Hukuku. Atatürk Üniversitesi. "İİBF Z.F. Araştırma Merkezi Ders Notları: 169, Erzurum 1992 NADAROGLU, Halil. Kamu Maliyesi Teorisi. Genişletilmiş ve Gözden Geçirilmiş 6. Baskı. Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul 1985 ORHANER, Emine. 1992 Kamu Maliyesi. Gazi Üniversitesi. Emek Kitabevi, Ekim / Ankara ÖNER, Engin. Türkiye'de Vergi Kaçakçılığı - Başlıca Sebepler, Etkiler ve Önlemler, (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Atatürk Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 1991 ÖNER, Engin. “V.U.K.’na Göre Uygulanan Ceza Sisteminin Yorumu”, Atatürk Üniversitesi, İİBF Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 3-4, Yıl: 1992, ss. 69-79 ÖNER, Engin. Bir Mali Olay: Vergi ve İktisadi Etkileri (Gelir Vergisinin İktisadi Tahlili), Atatürk Üniversitesi. "İİBF Z.F. Araştırma Merkezi Yayın No: 189, Erzurum 1994 ÖZER, İlhan “Enflasyonla Birlikte tartışma Düzeyine Çıkan Konular”, İzmir Ticaret Odası Dergisi, Yıl: 58, sayı: 2, Şubat 1985, ss. 5-6 ÖZTÜRK, Nazım. Maliye Politikası. Ekin Yayınevi, Mart 2012 79 Kamu Maliyesi (Ders Notları – Genişletilmiş Özet) Doç.Dr.Engin ÖNER (Van – Ekim 2014) ÖZTÜRK, Nazım. Kamu Maliyesi. Ekin Yayınevi, Ağustos 2013 PEHLİVAN, Osman. Kamu maliyesi. Celepler Matbaacılık, Yayın No: KM 15, Trabzon – Ağustos 2014a PEHLİVAN, Osman. Devlet Bütçesi. Celepler Matbaacılık, Yayın No: DB 1, Trabzon – Eylül 2014b TÜRK, İsmail. Maliye Politikası, 7. Bası, S yayınları, No. 15, Ankara- Ekim1988 TÜRK, İsmail. Kamu Maliyesi. Turhan Kitabevi, 1. Baskı. Ankara 1992 5018 s. KAMU MALÎ YÖNETİMİ VE KONTROL KANUNU (R.Gazete; Tarih :24/12/2003 Sayı :25326) 6085 s. SAYIŞTAY KANUNU (R.Gazete : Tarih: 19/12/2010 Sayı : 27790) 80
© Copyright 2024 Paperzz