TDV DIA - İslam Ansiklopedisi

MiRZA KAZlM BEY
Kazım
Bey müslüman toplumların geri
taassup ve cehalete bağlar. Bu
toplumların uzun zamandan beri mutaassıp mollalar ve despot hükümdarlar tarafından yönetildiğini, bu durumun halkın yeteneklerinin körelmesine ve İslam
dünyasında fikri durgunluğa sebep olduğunu söyler. Müslümanların dini ve dünyevl hayatının hala bu güçlerin etkisi altında bulunduğunu belirttikten sonra Doğu ' nun n·e zaman aydınlanacağın ı , Doğu ' ­
da medeniyetin ne zaman canlanacağ ı nı
ve İslam'ın medeniyete sürekli engel olarak mı kalacağını sorar. Ona göre Doğu ve
Asya düşüne n dünyanın büyük bir kısmını
ol uşturmakta ve içinde bir medeniyet ruhu taşımaktadır. Batı ise Asya'nın aydın ­
I atıl masına yardım edemez. Onu aydınla­
tacak insanlar yine o ülkelerin içinden çı­
kacaktır (Mirza Kazem-Be k, Bab i Babidı,
s. !!'den aktaran: Rzayev, Mukhammed Ali
MirzaKazem-Bek, s. 142).
kalmasını
Eserleri. Mirza Kazım Bey özellikle Türk
dili, Rusya'da yaşayan Türkler'in ve müslümanların tarihi, İsl am dini, İ slam hukuku ve XIX. yüzyıldaki dini hareketler konusunda önemli eserler vermiştir. Bunlardan kitap halinde yayımlananlar la bazı
önemli makaleleri şunlardır (diğer makalelerinin ve neşredilmemiş eserlerinin bir
listesi için bk. Rzayev, Mukhammed Ali
Mirza Kazem-Bek, s. 143-144). 1. EsSeb'u's-seyyô.r ili Sem ' planet, soderjaşiy istoriyu krımskih hanov (Kazan
1832). Seyyid Muhammed Rıza'nın Kırım
hanlarının tarihine dair olan es-Seb'u'sseyyô.r adlı eserinin neşridir. Kitap 1466'dan 1737'ye k adar olan dönemi kapsamakta olup Türkçe'dir. Kazım Bey esere
Rusça bir gi riş yazmıştır. 2. Grammatika turetsko-tatarskogo yazıka (TürkTatar dilinin grameri , Kazan 1839). Julius
Theodor Zenker tarafından Almanca'ya
çevrilmiştir (Allgemeine Grammatik der
turkisch-tatarischen Sprache, Leipzig
1848). 3. O vzyatii Astrahani v 1660 godu krımskimi tatarami ( 1660'ta Astrahan'ın Kırım Tatarları tarafından zaptı, Kazan 1839). 4. "İsledovaniya ob uygurah"
( Uygurlar hakkında incelemeler, Jurnal
Ministerstva Narodnogo Prosvyasheniya,
XXXI/2 11841]). Toktamış Han'ın Polanya
Kralı Yakella'ya gönderdiği Uygur diliyle
yazılmış, tarihi bakımdan önem taşıyan
mektubun Rusça tercümesiyle Uygurlar
hakkında bazı açıklama l ardan ibarettir.
S. Muhammediyye (Türkçe, Kazan 1845).
6. Mu]]taşarü'I-Vi]faye (Farsça, Kazan
1845). Kazım Bey, Hanefi fıkıhçılarından
164
Sadrüşşerla 'ya ait bir fıkıh kitabı olan eseri Rusça'ya çevirerek bazı açıklamalarla
birlikte yayımlamıştır. 7. Sebô.tü '1-ô.cizin, poema na cogatskom nareçii (Kazan 184 7) Sufiyane mahiyette Çağatayca
bir şiir kitabı olup Kazım Bey'in açıklama­
larıyla birlikte neşredilmiştir. 8. Derbendnameh, or, the History of Derbend (St.
Petersbmg 1851) . Müellifin kendi elindeki
Türkçe yazma bir eserin metni ve İngiliz­
ce'ye tercümesidir. Ayrıca Klaproth'un
1825'te Fransızca olarakyayımladığı alın­
tı kısmını (Extrait du Derbend-nameh)
vermekte ve kendi neşrettiği nüsha ile
K.laproth'un ve Dr. Dorn'un nüshalarını
karşılaştırmaktadır. Notlar, resimler, tarihi ve coğrafi bilgilerle desteklenen eser
Dağıstan'ın tarihi ve coğrafyası konusunda önemli bir malzeme sunmaktadır. 9.
Uçebnıe pasabiya dlya vremennogo
kursa turetskogo yazıka (Türkçe öğren­
mek için rehber kitap, St. Petersbmg 1854).
10. "Mur idizm i Şamil" (Russkoe slovo,
XII 11859]). Bu önemli makale Kafkasya'da Müridizm'in gelişmesini, Şeyh Şamil ve
dağ halklarının hareketinin tarihini ele
almaktadır. Makalede Müridizm'in siyasi
kar akterinden de bahsedilmiştir. Vazarın
Şeyh Şamil' i bizzat tanımış olması bu makaleyi daha da önemli kılmaktadır. Yayım­
landığında çok ilgi uyandırmış ve müellif
gelen sorulara cevap niteli ğ i nde bir makale daha kaleme alm ı ştır : "O znaçenii
imama, ego vlast' i dostoinstvo" (İmam
kavramının anlamı ve imarnın gücü,
Russkoeslovo, III 11860 ]). 11. Polnıy
konkordans korana (Km'an'ın tam fihristi. St. Petersbmg 1859). 12. "İ storiya
islama" (Russkoeslovo, II, V, VIII, X 11860]).
Yayımlandığı dönemde oldukça büyük ilgi
uyandıran bu uzun makale Hz. Muhammed'in ortaya çıkışından önceki siyasi iliş­
kiler altında Doğu , din alanında Doğu ve
Hz. Muhammed olmak üzere üç bölümden meydana gelmektedir. 13. Şerô.­
yi'u'I-İslô.m (Rusça, I-II, St. Petersbmg
1862-1867).1. cilt İslam ticaret hukukuna
dair olup notlarla birlikte yayımlanmıştır.
ll. cilt İslam miras hukukuyla ilgilidir. 14.
Bab i B abi dı (St. Petersbmg 1865) . 18441852 yılları arasında İran'da ortaya çıkan
Babl isyanını ele alan eser o dönemde bu
konuda yapılan en kapsamlı çalışma olup
Kazım Bey bu hareketin siyasi cephesini de incelemektedir. Eser daha sonra
Fransızca'ya çevrilmiştir ("Bab et !es babis ou le soulevement politique et religieux in Perse de 1845 a 1853", JA , Vl/7
11866])
BİBLİYOGRAFYA :
A Brief Memoir of the Life and Canversion of ·
Mahomed Ali Bey: A Learned Persian of Derbend, Philadelphia [ 1827[; Edward Tracy Turnerelli, Kazan: The Ancient Capital of the Tatar
Khans, London 1854, I, 41, 178-180, 270, 289;
G. Dugat, "Mirza Kazem-B ek", Histoire des
orientalistes de l'Europe, Paris 1868, s. 169 185; 1. 1. Berezin, Aleksandr Kasimoviç Kaz emBek, Petersburg 1872; Y. Aliev, M. Kazem-Bek,
Bakı 1940; G. N. Guseynov, İz istorii obşestven­
noy i filosofskoy mısli v Azerbaydjane XIX v.,
Bakı 1949; M. A. Abdullayev. Kazem-Bek: Uçenyi i mıslitel, Mahaçkala 1963; A. K. Rzayev,
Mukhammed Ali MirzaKazem-Be k, Bakı 1965;
a.mlf., Derbendden Başlanan Ezablı Yol, Bakı
1989; Hüseyin Baykara, Azerbaycan'da Yenileş­
me Hareketleri, Ankara 1966, s. 65-71 ; Natavan
Bayramkızı Seid-zade, Lingvistiçeskie vzglyadı
M. A. Kazem-Beka, Bakı 1989; Mirza KazemBek i Oteçestvennoe Vostokovedenie, Kazan
2001; G. N. Gennadi. "Kazem-Bek Mirza Aleksandr Kasimoviç", Russkiy arhiv, 10 ( 1872); O.
A. Boratınskaya. "Aleksandr Kasimoviç KazemBek", a.e., 10, 12 (1893); a.mlf., "Eşçe k biyografıi A. K. Kazem-Beka", a.e., kniga ll ( 1894);
Rizaeddin b. Fahreddin, "Kazim Bey" , Şura, sy.
ll, Orenburg 1917, s. 241-245; Ahmet Caferoğ­
Iu. "Büyük Azeri Alimi Mirza Kiizım Bey", AYB,
1/2 (ı 932), s. 62-68; Y. Boratınskaya, "Vostoçnoe svetilo", Kazan, sy. 7-8, Kazan 1999, s. 27·
30; Muhit Mert, "Rusya'da Şarkiyat Çalışma­
lannın öncüsü, ünlü Türk Alimi: Mirza Kiizım­
Bey", TY, XIX/145 ( 1999), s. 26-34; "Kazım Bey,
Mirza Mehmed Ali", TA, X:xı , 445; "Kazım Bey,
Mirza Mehmed Ali" , TDEA, V, 258.
Iii
AHMET KANLIDERE
MiRZA MELKUM HAN
(u~> f~ fj.r.o}
(1833-1908)
L
Ermeni asıllı İranlı r eformcu,
diplomat ve gazeteci.
_j
İsfahan'a bağlı Culfa'da doğdu . Şah Abbas döneminde Karabağ'dan İsfahan'a
göç eden bir Ermeni ailesine mensuptur.
Babası Mirza Va'küb, Melkum'un doğu­
şundan kısa bir zaman sonra müslüman
olmuştu. Ancak baba oğul için bu din değiştirmenin pek önemli olmadığı , ikisinin
de masonluğun etkisinde kaldığı, hatta
pozitivizmin öncülerinden Auguste Comte'un ortaya attığı "insanlık dini"ne inandığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte İran
toplumunda İslam'ın taşıdığı önemin farkında olan Melkum, dönemin diğer bazı
reformcularının takip ettiği siyaset gereği
düşüncelerini İslam'a uygun kavramlarla
belirt meye özen göstermiştir (Haweis ,
LXX 11896]. s. 74-77).
Melkum, Culfa'da başladığı öğrenimini
Paris'te bir Ermeni eğitim kurumu olan
Samuel Moorat College'da tamamladı.
MiRZA MELKUM HAN
1850'de İran'a döndü; bir yandan İran'ın
yeni kurulan ilk modern eğitim kurumu
olan darülfünundaki Avrupalı hocaların
çevirmenliğini, bir yandan da Nasırüddin
Şah'ın özel mütercimliğini yaptı. Bu sıra ­
da Batılılaşma'nın gerekliliği üzerine ilk
risalelerini ve özellikle Kitfıbçe-yi daybi'yi yazdı. 1856'da Mirza Ferruh Han ' ın
Paris ve Londra elçiliği sırasında onun yanında çalışarak diplomasi alanında ilk tecrübesini kazandı. Bir yıl sonra iran'a dönerek ülkedeki ilk mason Joeası olan FeramGşhane'yi Tahran'da kurdu. Saray mensubu, tüccar ve ulemadari pek çok kimse
bu teşkilata katıldı. Feramuşhane'nin
cumhuriyet komplocularının merkezi olabileceğinden çekinen Nasırüddin Şah
1861 Ekiminde bu teşkilatı kapattı , Melkum'u da lrak'a Araplar'ın yoğun olduğu
bölgeye sürdü. Bağdat'ta birkaç ay geçiren Melkum, İran'ın baskıları üzerine bölgedeki Osmanlı yetkilileri tarafından istanbul'a nakledildL İstanbul'da sürgündeyken 1864 'te bir Ermeni kilisesinde önde gelen Ermeniler'den olan Arakel'in kı­
zıyla evlendi.
Mirza Melkum, İstanbul'da İran elçisi
Mirza Hüseyin Han ile arkadaşlık kurdu ve
yanında çalışmaya başladı. Böylece geçimini güvence altına alınca tekrar risale
yazımına döndü; büyük önem verdiği alfa be reformu konusunda Azerbaycanlı
oyun yazarı Mirza FethAli Ah undzade ile
yazışmalar yaptı. 1871'de başbakanlığa
getirilen Mirza Hüseyin Han bir yıl sonra
Melkum'u özel danışmanı olması için ülkesine çağırdı . Melkum, Mirza Hüseyin
Han'ın devlet yapısında gerçekleştirdiği
ıslahatiarda ona fikri destek sağladı. Her
iki devlet adamı da hem İran'ın ekonomik
gelişmesini sağlama hem de şahsi menfaat elde etme düşüncesiyle ülkeye yabancı sermayeyi çekmeye çalıştı. Böylece
Melkum Han, o dönemde İngiliz Baron
Julius de Reuter'a verilen imtiyazla ilgili
müzakerelerde başarılı bir sonuç temin
etti, ayrıca kısmen bu imtiyazın tamamlanmamış bölümüyle irtibatlı olarak
1873'te kendisi beklenmedik bir şekilde
Londra'da İran elçiliğine atandı. Bundan
sonra Melkum 1873, 1881, 1887 ve 1888'de İran 'a yaptığı bazı ziyaretierin dışın­
da artık geri kalan ömrünü Avrupa'da
geçirdi.
Melkum
etme imtiyazı tanıyarak bu ülkenin İran'a
olan ilgisini çekmeye çalıştı. Bu alanda başarısız olmasına rağmen Melkum, İran'­
daki prens ve siyasetçilerle yapmış olduğu yazışmalarla birçok olayın gelişmesin­
de etkili oldu. Bu kişilerin en önemlileri
Nasırüddin Şah'ın yakın dostu ve daha
sonra başbakan olan Mirza Ali Han Eminüddevle, İran'ın Paris elçisi Mirza Yusuf
Han Müsteşarüddevle, İsfahan Valisi
Mes'Gd Mirza Zıllüssultan ve Veliaht Muzafferüddin Mirza'dır. Aynı zamanda rejim problemleri ve reformlar hakkında yazılar yazmaya devam etti ve yine alfabe
değişikliğini gündeme getirerek bu konudaki projesini Nemiine-yi ljatt-ı Ademiyyet'te ortaya koydu (Londra ı 303/
ı885).
Mirza Melkum'un kariyer hayatındaki
en önemli dönem 1889 Aralık ayında diplomatlık görevinden alınmasından sonra
başladı. Bundan bir yıl önce iran'da gazino yapılması ve milli piyango kurumunun
ihdası için Nasırüddin Şah'tan imtiyaz elde ettiyse de bu imtiyaz hemen feshedildi; fakat Melkum, söz konusu kurumu
durumun farkına varmalarından önce Avrupalılar'a satınayı başardı . Melkum diplomat dokunulmazlığından faydalanarak
bu olayla ilgili hukuki cezadan kurtuldu;
ancak yüklü miktarda kar ettiği bu kurnazlık onun büyükelçilik makamına mal
oldu . Kısmen görevden uzaklaştırılması­
nın intikamını almak için Londra'da çıkar­
dığı Kanun gazetesinde ( ı 890- ı 898. 42
sayı) İran hükümetini, özellikle dönemin
başbakanı Eminüssultan'ı yolsuzlukla
suçladı ve İran'da kendisine bağlı olan büyük bir devrimci kitlesinin bulunduğunu
ihsas etti. Her ne kadar Melkum'un uzaktan denetimiyle çalışan ve asıl işi Kanun 'un dağıtımını yapmak olan Mecma-i
Ademiyyet adlı bir kuruluşun varlığı söz
konusu olsa da ortada bahsettiği geniş­
likte bir kitle mevcut değild i. Mirza Melkum faaliyetlerine BaMiler'i de dahil et meye çalıştı (bk. Abdülbaha ' nın Edward
on altı yıl süren Londra
imtiyazlarla ilgili genellikle
hiçbir sonuç doğurmayan teşebbüslerle
geçti. Rusya'ya karşı bir gözdağı oluştu­
rup İran'da reformları teşvik eder ümidiyle İngiltere'ye İran demiryollarını inşa
tarafından hazırlandığı anlaşılmaktadır.
Bununla beraber gazetenin yayımı süresince Melkum'un Tahran hükümetine
muhalefet eden önemli düşünür ve yazarlarla sıkı temasları olmuştur. 1891 'de
Londra'da tanıştığı Cemaleddin-i Efgani,
Osmanlı Devleti'nde Kanun'un dağıtımı­
na yardım eden ve İstanbul'da yaşayan
bağımsız düşünür Mirza Aga Han-ı Kirmani, Hindistan'da yaşayan ve sıra dışı
fikirlere sahip olan Kaçar Prensi Şeyhür­
reis Ebü'I-Hasan Mirza bunlardandır.
1896'da Nasırüddin Şah suikasta uğ­
Melkum Han'ın siyasi kariyerinin
tekrar başlaması ihtimali doğdu ve Kanun 'un bir anda tavır değiştirerek isyana
teşvik eden kışkırtıcı üsiGbu terkettiği
gözlendi. İki yıl sonra Roma'daki İran elçiliğine tayini gündeme gelince de Melkum Kaniin'u çıkarmayı durdurdu. İtal­
ya'daki diplomatik makamını ölümüne
kadar korumakla birlikte artık İran iç siyasetiyle ciddi anlamda ilgilenmemeye
özen gösterdi. Bu yıllarda uzaktan ve dolaylı olarak yönlendirdiği Mecma-i Adem iyyet 1907 ve 1908'de cereyan eden
anayasa hareketleri mücadelesinde
önemli bir tesirde bulunmamışsa da bu
harekete katılanların çoğunluğu Kanun
okuyucuları arasından çıkmıştır. 13 Temmuz 1908'de İsviçre'yi ziyareti sırasında
ölen Mirza Melkum Han'ın cesedi vasiyeti
rayınca
uyarınca yakıldı.
Han' ın
elçiliği çeşitli
Granville Browne'e gönderdiği mektup;
Browne, Materials for the Study o{ the
Babl Religion ı cambridge ı 9ı8L s. 296).
Bu tuhaf ilişkiler ve karanlık işlere rağmen
Kanun'un İran' ın her tarafına dağıtıldığı
ve yaygın biçimde okunduğu da bir gerçektir. Kanun'un istibdat rejimine yönelttiği eleştiriler yaygın kabul görmüş
ve anayasal devrimin oluşmasını hazırla­
yan yıllara damgasını vurmuş, gazete bu
yönüyle modern İran tarihindekiyerini almıştır. Tahrikçi söylemlerin dışında Kanun, Melkum'un önerdiği değişimierin
sistematik tartışmasına çok az yer vermiştir. Bu tartışmalarda dile getirilen isteklerden en dikkat çekici olanı gazetenin
35. sayısında yer alan, halk oyu ile seçilmiş meclisle birlikte ikili bir yasama organının oluşturulmasıdır. Kanun'un bütün muhtevasının çoğunlukla Melkum
Mirza
Mel kum
Han
Yazar ve düşün ür olarak üstün meziyetlere sahip bulunmasına rağmen Mirza
Melkum'u şahsen tanıyan ve kendisiyle
çalışan pek çok kimse onun kişiliği hakkında olumsuz fikirler dile getirmiş , yetkisini ve nüfuzunu kötüye kullanan, ukala
ve sebatsız biri olarak nitelem iştir. Ancak
165
MiRZA MELKUM HAN
sonraki İran tarihinde Melkum'a daha
bir yer verilmiş, ülkede reform ve
modernleşme sürecindeki rolüne vurgu
yapılmıştır. Her derde deva olarak algıla­
nan Batılılaşma'ya karşı çıkan son dönem
İran 'ı ise onu tekrar daha eleştirel bir
gözle değerlendirmeye başlamıştır (mesela Celal AI-i Ahmed Garb-zedegf adlı
eserindelTahran 1357/1978, s. 801 Melkum'u "yerli Montesquieu" diye anarak
onunla alay etmiştir).
saygın
Melkum
BİBLİYOGRAFYA :
W. S. Bl u nt, Seeret History of the English
Oeeupation of Egypt, London 1903, s. 82-84;
Han Malik Sasanl, Siyasetgeran-i Deure-yi Kaetir, Tahran 1337 hş./1958, 1, 127-147; Firldün
Ademiyyet. Fikr-i Azadi ue Mul!:addime-yi Nehzat-i Meşrütiyet-i Tran, Tahran 1340 hş./1961,
s. 94-181; a.mlf .. Endişe-yi Tera/!: i!: i ue l:fükümet-i Ktinün der Y\şr-1 Sipehsalar, Tahran 1351
hş./1972; a.mlf.- Hüma Natık. Efkar-i ietima'i
ue Siyasi ue il!:tişadl der Aşar-ı Münteşir Neşüde-yi Deure-yi Ktiear, Tahran 1356 hş . /1976
(Melkum'un yayımlanmamış risa lelerine birçok
atıf içermektedir): Mirza Ali Han Emlnüddevle,
ljatırat-ı Siyasf(nşr. Hafız Fermanfermalyan),
Tahran 1341 hş . /1962; ibrahim Safal. Rehberan-ı Meşrüta, Tahran 1344 hş ./1 966, s. 4163; Mirza M. Hasan Han i'timadüssaltana, Rüzname-yi ljatırat(nşr. Irec Efşar). Tahran 1345
hş./1967; ismail Raln. Feramüşi:J[ıne ue Feramasünri der İrari, Tahran 1348 hş . /1968, I, 487568; a.mlf.. Mirza Melküm /jan: Zindegi ue Küşişha-yi Siyasi-yi Q, Tahran 1350 hş./1971; Firişte Nüral, Ta/:ıl!:il!: der Efkar-i Mirza Melküm
!jan, Tahran 1352 hş./1973 ; Hamid Algar. Mirza Malkum K han: A Study in the History of Iranian Modernism, Berkeley 1973; H. Nategh,
"Mirza Aga Khan, Sayyed )ama! al-Din et Malkoru Khan a Istanbul", Les iraniens d'lstanbul
(ed. Th. Zarcone- F. Zarinebaf- Shahr). IstanbulTeheran 1993, s. 45-60 ; H. R. Haweis. "Talk
with a Persian Statesman", Contemporary Re-
z;ıllü's-sultan
ve Mirza Mel-
küm !jan", Berreslha-yi Tarll]i, lll/6 , Tahran
1347 hş./1969, s. 83-120; Gene R. Garthawaite. "Malkom Khan", The Oxford Eneyclopedia
of the Modern lslamie World(ed. ı. L. Esposito).
Oxford 1995, lll, 42-43.
r:u;ı
~ HAMİD
1
ALGAR
MiRZA MUHAMMED AHBARi
1
( 1-SJ~i ~ ljy.:-o)
EbCı Ahmed Cemalüddin
Mirza Muhammed b. Abdinnebi
b. Abdissani' Ahbari NlsabCıri
Han'ın basılmış
eserlerinden
bazıları şunlardır : Al}vô.l-i 'Ali (Londra
1303/1885); I) urub-i Em§Ô.l-i Müntel)abe (Londra 1885); Gülistô.n (Londra
1885); Külliyyô.t-ı Melkum (nşr. Haşim
Rebl'zade, Tebriz 1328/1908; bu külliyat
on üç risaleyi ihtiva etmekte olup bunlardan Risale-i Gaybiyye Melkum'a yanlış­
lıkla isnat edilmiştir); Mebde-i Teral}l}i,
Şey]] ve Ve zir (Tiflis 1908); Mecmu'a-yi
A§ô.r-i Mirzô. Melkum ljô.n (nşr. Muhlt
Tabata bal, Tahran 1327/1948, Külliyyat'taki eserleri içermektedir); Nemune-yi
ljatt-ı Ademiyyet (Londra 1303/1885).
Basılmamış eserleri arasında Risô.le-yi
Ferô.muşl)ô.ne (Melik Ktp., Tahran, nr.
3116) ve bazı risaleler bulunmaktadır.
Melkum ile Ahundzacte'nin alfabe konusunda birbirlerine gönderdikleri mektuplar Elifbô.-yi Cedid ve MektUbô.t adıyla
yayımlanmıştır(nşr. Ham!d Muhammedzade ve Ham!d Araslı, Bakü 1963).
166
uiew, LXX 11896). s. 74-77; Cihangir Kaimma-
kaml, "Revabit-i
(ö. 1233/1818)
İmamiyye 'nin
L
Ahbariyye ekolüne mensup
Şii fakihi.
_j
cevap alamadı. Bu arada Mirza Muhammed'in Ahbar! düşüncesini hükümdara
telkin edeceğinden endişelenen Ca'fer
Kaşifülgıta en-Necefi, onun aleyhinde
yazdığı Keşfü'l-gıtô.' 'an me'ô.yibi Mirzô. MuJ:ıammed 'adüvvi'l-'ulemô.' adlı
eserini saraya göndermişti. Usull düşün­
eeye mensup önemli kişilerin baskısı sonucunda Mirza Muhammed Tahran'dan
ayrılarak Irak'ta Kazımeyn 'e gitti. Kazı­
meyn'de bulunduğu sırada Usulller'le mücadelesini ısrarla sürdürmeye devam etti. Bu durum başta Seyyid Muhammed
Mücahid. Seyyid Abdullah Şibr ve Şeyh
Esedullah Kazımeyn! olmak üzere zamanın alimleri arasında onun katlinin gerektiği hükmünün yayılmasına zemin hazır­
ladı. Bu esnada Bağdat ' ta bulunan iki
Osmanlı idarecisinden Esad Paşa bildiği
sihir ve garip bilgilerle kendisini destekleyen Mirza Muhammed'in himaye edilmesine. buna karşılık Usull ulema ve
müctehidlerden yana olan Davud Paşa
onun ortadan kaldırılmasına taraftardı.
Sonunda Usull ulemanın hükmüne dayanan muhalif bir grup Mirza Muhammed'in Kazımeyn ' deki evine baskın düzenleyerek kendisini. büyük oğlu Ahmed'i
ve o sırada yanında bulunan bir öğrenci­
sini öldürdü. Mirza Muhammed'in günümüze kadar Irak'ta devam eden nesli AI-i
Cemaleddin diye anılmaktadır.
21 Zilkade 1178 (1 Z Mayıs 1765) tarihinde Hindistan'da Ekberabad yakınla­
rındaki Ferruhabad beldesinde dünyaya
geldi. Aslen Esterabadlı olan ve N!şabur'­
da ikamet eden babası Abdünnebl onun
doğumundan önce ailesiyle birlikte Ekberabad'a yerleşmişti. Öğrenimini Ekberabad 'da tamamlayan Mirza Muhammed
1199 (1785) yılında annesi ve babasıyla
birlikte hac görevini yerine getirdi. Hac
dönüşünde önce babası . bir süre sonra
da annesi vefat etti. Ş!a tarafından kutsal sayılan Necef, Kerbela ve Kazımeyn'de
kalan Mirza Muhammed buralarda Aga
Muhammed Ali Bihbehanl. Mirza Mehdi
Eserleri. Akaid, fıkıh, Ahbariyye'nin
Şehristanl. Musa Bahran! gibi alimlerden
Usuliyye'ye karşı müdafaası ve gaybl ilimfaydalandı. Bu arada sihir, tılsım ve cifr
ler hususunda seksen civarında eser tegibi konularda bilgi edinerek özellikle celif eden Mirza Muhammed'in çalışmala­
del hususunda tecrübe kazandı. imamiyrından bir kısmı şunlardır: 1. Uşul-i Din
ye bünyesinde mevcut ekallerden Ahbarl . ve Füru '-i An. İslam inanç esasları konusunda olup büyük bölümü Farsça. bazı
düşüncesine yönelip Usull görüşteki fakısımları Arapça yazılmıştır (Münzev!, ll,
kih ve müctehidlere karşı mücadeleye ko887) . 2. Ayine-i 'Abbô.si der Nümô.yiş-i
yuldu . Bilhassa Kaşifülgıta Ca'fer en-Nelfal}şinô.si (Emalf-i 'Abbasl). Yahudi, hı­
cefi. Seyyid Ali Tabatabal ve Muhammed
ristiyan ve Mecusl akaidini red ve nübüvİbrahim ei-Kelbasl ile sert tartışmalara
.
veti
ispat amacıyla yazılmıştır (Aga Bügirişerek onları itharn etmesinden dolayı
zürg-i Tahran!, ı. 53; ll, 3 18; V, 588). 3. TuJ:ı­
Usulller tarafından düşman ilan edildi.
fe-i Cihô.nbô.ni. Hz. Ali'nin imametini
Bunun neticesinde lrak'ı terkedip iran'a
akli ve nakli delillerle ortaya koymaya
gitti. Başta Meşhed olmak üzere bazı şe­
çalışan, bu arada inanç esaslarına tehirlerde bir müddet kaldıktan sonra iranmas eden eser Kaçar Hükümdan Feth
Rus savaşlarının (ı 803- ı 8 ı 3) başladığı
Ali Şah ' ın oğlu Muhammed Ali Mirza'devrede Tahran'a gelerek burada dört yıl
ya ithaf edilmişt i r (Münzev!, ll, 908ikamet etti ve FethAli Şah'tan yakın ilgi
909). 4. Devô.'irü'l-'uJUm. TuJ:ıietü'l­
gördü. Tahran'da kaldığı süre içinde zal)ô.l}tin diye de bilinen eser (Aga Büzürg-i
manını eser telif edip ders vermekle geTahran!. Yili, 267), müellifin çeşitli ilim
çiren Mirza Muhammed halk arasında kedallarından seçtiği konuları "daire" adını
ramet sahibi bir kişi olarak şöhret kazanverdiği bölümler halinde ele aldığı bir çadı (Zeynelabid!n-i Şirvan!, s. 581 ). Hükümlışmadır (Kum ı 402) . 5. 'l,al)iretü'l-elbô.b
darla iyi münasebetler kurdu. Ah bari ekove bugyetü'l- aş.f:ıô.b. Bir önceki eler. tarIününün devletçe tanınıp himaye edilmezında yazılmıştır (a.g.e., X, 14) . 6. Il}asiniFethAli Şah'tan istediyse de olumlu
;r.ü'n-nebih. Fıkıhla ilgili olan eser, Mirza