T.C. Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı DENTAL KÖK HÜCRELER Bitirme Tezi Stj. Diş Hekimi Ozan ÖZTÜRK Danışman Öğretim Üyesi : Doç. Dr. Ilgın AKÇAY İZMİR-2014 İçindekiler 1. Giriş ..................................................................................................................... 1 2. Genel Bilgiler ................................................ Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 2.1. Diş Gelişimi ............................................ Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 2.2. Diş Epitel Hücreleri ................................ Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 2.3. Dental Kök Hücreler .............................. Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 2.4. Dental Pulpa Kök Hücre Farklılaşması Ve Sinyal MoleküllerHata! Yer işareti tanımlanmamış. 2.5. Dental Pulpa Hücrelerinin İzolasyonu . Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 2.6. Kriyoprezervasyon ................................ Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 3. Diş Mezenkimal Kök Hücreler ..................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 3.1. Diş Pulpa Kök Hücreleri (DPSCS) ........ Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 3.1.1. Diş Gelişimi...................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 3.1.2. Dental Kök Hücrelerin Kaynağı Olarak 3.Molar KullanımıHata! Yer işareti tanımlanmamış. 3.2. Eksfoliye Süt Dişlerinin Dental Pulpalarından Kaynaklı Mezenkimal Kök Hücreler ........................................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 3.3. Periodontal Ligament (PDLSCS) Kaynaklı Mezenkimal Kök HücrelerHata! Yer işareti tanımlanmamış. 3.4. Diş Folikülündeki Mezenkimal Kök HücreleriHata! Yer işareti tanımlanmamış. 3.5. Apikal Papilla Kaynaklı Mezenkimal Kök Hücreler ......... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 4. Diş Doku Mühendisliğinde Epitelial Ve Mezenkimal Kök HücrelerHata! Yer işareti tanımlanmamış. 5. Dental Doku Onarımı .................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 6. Rejenerasyon ................................................ Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 6.1. Diş Dokusu Ve Kan Damarlarının Rejenerasyonu .......... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 6.2. Periodontal Rejenerasyon .................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 6.3. De Novo Diş Pulpası Rejenerasyonu ... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 6.4. Tüm Diş Rejenerasyonu ........................ Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 6.5. Kemik Doku Rejenerasyonu ................. Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 7. Çeşitli Hastalıkların Tedavisinde Kullanımı Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 8. İlk Otolog Dental Doku Mühendisliğinin İnsanda Klinik Olarak DenemesiHata! Yer işareti tanımlanmamış. 8.1. Odontojen Duyarlı Epitel Hücreleri ...... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 8.2. Odontojenik İndüktif Mezenkimal HücrelerHata! Yer işareti tanımlanmamış. 9. Hücre reagregasyonu ile diş rejenerasyonuHata! Yer işareti tanımlanmamış. 10. Tartışma ...................................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 11. Özet.............................................................. Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 12. Kaynaklar .................................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 13. Özgeçmiş .................................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. Önsöz Tezimin hazırlanmasında yardımlarını esirgemeyen değerli hocam Doç. Dr. Ilgın Akçay’a ve hayatımda bana yol gösteren sevgili ailem ve dostlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım. İZMİR-2014 Stj. Diş Hekimi Ozan ÖZTÜRK 1. Giriş Ağızda eksik diş varlığı, çeşitli patolojik durumlardan kaynaklanabilen yaygın bir durumdur. Arktaki boşluğun düzenlenmesi, medikal ve estetik nedenlerden dolayı önemlidir. Bilim adamları son zamanlarda, diş doku mühendisliğine, mevcut protetik yöntemlerin ötesinde potansiyel bir tedavi olarak odaklanmaktadırlar. Dişhekimliğinde doku mühendisliği; kaybedilmiş dişlerin laboratuvarda geliştirilmiş dişler ile değiştirmeyi veya hasarlı dental dokuyu restore etmeyi hedeflemesi bakımından umut verici, yeni terapötik bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım, biyokompleks bir yapı yaratmak amacıyla, biyomateryallerin (yapı iskelelerinin) yüzeyine ekilmiş olan kök hücreleri temel almaktadır. Farklı mezenkimal kök hücre popülasyonları, dişlerde bulunmuştur. Bu farklı hücre tipleri, dişteki lokalizasyonlarına göre kategorize edilir. Ve özellikleri bakımından çok az farklılık bulunmaktadır. Diş doku mühendisliği uygulamalarında, pulpa ve periodontal ligamentten izole edilen kök hücrelerin, en güçlü hücreler olduğu ortaya konmuştur(1). Diş dokusu meydana gelen hasara karşı sınırlı bir tamir potansiyeline sahiptir. Pulpa kök hücreleri, tamir işlemi ve hasar görmüş hücreleri replase etmek için kaynak oluşturmaktadır. Periodontal ligament ve gelişen köklerden elde edilen kök hücreleri, dişin gelişiminde ve fonksiyonunda daha aktif bir rol almaktadır. Enfeksiyon nedeniyle uzaklaştırılmış vital pulpa dokusunun geri kazanımında, periodontal hastalık sonucu kaybedilen periodontal ligamentin rejenerasyonunda ve diş yapılarının biyolojik İmplant olarak tam ya da kısmi olarak meydana getirilmesinde dental kök hücrelerinden otolog hücre kaynağı olarak faydalanılmaktadır. Dental kök hücreleri, mezenkimal kök hücrelerine benzer birtakım özelliklere sahip olmaları yanında, aynı zamanda Parkinson gibi mezenkimal hücre bozuklukları gösteren hastalıkların tedavisinde faydalı olabilecekleri düşünülmektedir (2). Minenin rejenerasyonu için önemli olan epitel kök hücrelerine uygun kaynağın bulunması için yeni çalışmalara ihtiyaç vardır. Günümüzde yapılmış olan çalışmaların sonuçları cesaret vericidir ve diş doku mühendisliğinin, dental problem yaşayan ya da dişlerini kaybetmiş bireylere umut olabileceği inancını kuvvetlendirmektedir (1). 2. Genel Bilgiler Kök hücreler; özdeş, farklılaşmamış hücrelere bölünme ve bunların artışına neden olma yetenekleri olan farklılaşmamış hücrelerdir (!). (3-6). Hastalık veya travma nedeniyle yaralanan oral dokuların rejenerasyonu, diş kök hücrelerin keşfi ve moleküler biyolojide son gelişmeler nedeniyle artık mümkündür. Kök hücre teknolojisindeki tecrübe, bütün tıp dallarında hızla artmaktadır. Bu tecrübe, onarıcı diş hekimliğini içeren tüm alanlarda; yeni ve koruyucu yaklaşımlara rehberlik eder. Doku mühendisliğinin yardımıyla, defektli doku ve organların tamir ve rejenerasyon hayali, yakında gerçek olacaktır (7). Kök hücreler; belirli şartlar altında, insan vücudunu oluşturan çeşitli hücre tiplerine farklılaşabilirler. Kök hücrelerinin, nöral ve kas hücreleri gibi farklı şekil ve spesifik fonksiyonları bulunan olgun hücreleri geliştirme yeteneği bulunur. Kök hücreleri, embriyonik ve erişkin kök hücreler olmak üzere iki gruba ayrılır (3-6). Embriyonik kök hücreler; embriyonun oluştuğu yerde, iç hücre kitlesi olarak bilinen hücreleri içeren erken embriyonik gelişimde; ince duvarlı, içi boş yapı şeklindeki blastositin iç hücre kitlesinden oluşur. İç hücre kitlesindeki hücreler, vücut dokularını meydana getirirken; dış tabakadaki hücreler, plasenta ve uterus içinde fetal gelişim için gerekli olan diğer destekleyici dokuları oluşturur (129). Kök hücrelerin, birçok hücre tipini oluşturmak için yetenekleri bulunur. Yetişkin kök hücreler, göbek kordon kanı, kemik iliği ve kanda bulunur. Göbek kordon kanında bulunabilen pluripotent kök hücreler, az sayıdadır. Bu yetişkin kök hücreler; lösemi, kemik/kan kanserleri ve bazı hematopoetik hastalıkları tedavi etmek için yıllardır kullanılmaktadır (8). Özellikleri sayesinde, kök hücrelerin, doku mühendisliği ve rejeneratif tıpta, önemli bir uygulama haline gelme potansiyelleri bulunur. Doku mühendisliği; restorasyon, koruma ve/veya doku fonksiyon gelişimi için biyolojik maddeleri geliştirmeyi amaçlayan mühendislik ve canlı biliminin ilkelerini birleştirir (9). Uygulamalar, hücrelerin çoğalma ve farklılaşma yeteneğine bağlıdır. Bunun yanında, hücreler ve biyolojik iskelelerle etkileşimler sonucu yapıların oluşumuna dayanmaktadır (10,11). Dişin kaybı; 2 dental çürükler, periodontitis, travmatik yaralanma, çeşitli patolojik sendromlar gibi durumlar nedeniyle meydana gelen bir durumdur (1). Kayıp dişin değiştirilmesi sadece estetik için değil aynı zamanda fonksiyonel amaçlar için de çok önemlidir. Biyomateryal alanındaki son çalışmalar, kaybedilen dişler bölgesinde, çene kemiğine uygulanan, biyouyumlu materyallerden oluşan osseoentegre implantların yaratılmasına olanak sağlamıştır. Ancak bu uygulamanın başarılı olması birçok parametreye bağlı değişmektedir. Tekniğin başarı oranı, göreceli olarak yüksektir. Fakat, implantın alıcı alt dokusuna farklı uyumlarının olmasına bağlı, bu oran her zaman yeterli değildir. Bu yetersizliğin üstesinden gelmek için kök hücre ve doku mühendisliği alanlarındaki yeni yaklaşımlar önerilmektedir. Son zamanlarda, diş doku mühendisliği; diş kayıplarına ilişkin yeni terapötik uygulamalar ve var olan protetik yöntemleri karşılamak için bilimsel zemin sağlamaktadır. Diş doku mühendisliği üç ana parametre üzerinde durulmaktadır: kullanılması gereken hücre tipi, hücrelerin üzerine ekildiği yapı iskelesi ve uygulanması gereken büyüme faktörleri/moleküler sinyaller. Bu derlemede, diş mezenşimal kök hücre özelliklerine ve diş doku mühendisliği aracılığıyla bu hücrelerin uygulamaları alanındaki güncel çalışmalara odaklanılmaktadır (1). 2.1. Diş Gelişimi Dişler, özelleşmiş bir periodontal ligament yoluyla kemiğe entegre bir yapı oluşturan, iki ayrı özelleşmiş sert doku olan mine ve dentini içeren organlardır. Embriyolojik olarak dişler, oral epitelyal hücrelerle(ektoderm) mezenkimal hücrelerden kaynaklanan kranyal nöral krest arasında sıralı ve karşılıklı etkileşimlerle oluşan ektodermal organlardır. Epitelyal hücreler, mineyi oluşturan ameloblastlar için kaynaktır. Mezenkimal hücreler ise diğer tüm farklılaşmış hücreleri (örn, dentini oluşturan odontoblast, pulpa, periodontal ligament) sağlar. Çocuklarda diş fonksiyonu için gereken kök formasyonu, diş erüpsiyonunun meydana gelmesi için başlar (2). 3 Dişler, yaşamsal fonksiyonlar için zorunlu olmadığından, nöral ve kardiyak hastalıklarla kıyaslandığında rejeneratif tıp çalışmalarında öncelikli olarak dikkate alınmamıştır. Fakat, farklı bir açıdan hayati tehdit olasılığının daha düşük olması, yeni hücre tabanlı tedavileri denemek için dişleri ideal yapar. Bu açıdan, bir şeyler ters gitse bile hayati tehdit olasılığı düşüktür. Dişlerin erişilebilirliği, tedavinin büyük cerrahi işlemler gerektirmediği anlamına gelir. Buna, doğal yoldan kaybedilen (süt dişleri vs.) ya da cerrahi olarak çekilen dişlerden kolaylıkla elden yüksek proliferatif kök hücre popülasyonlarının varlığı da eklenir. Bu kök hücreler; diş tamiri, restorasyon, rejenerasyon, hayatı anlamlı olarak tehdit eden ana hastalıklar ve kök hücre kaynaklı terapileri geliştirmek gibi dental olmayan kullanımlar için kullanılabilir. Kök hücrelerin kaynağı olarak dişlerin, önemli ama genellikle göz ardı edilen avantajı; postnatal kök formasyonu gelişimsel süreç olduğundan, kök formasyonunu kapsayan hücrelerin, diş kök hücrelerinden ziyade embriyonik hücrelere daha fazla benzemesidir (2). Biz bu derlemede, dental kök hücrelerin önemli biyolojik alanlarını özetledik ve diş tamiri için bu hücreleri kullanarak hızlı gelişmeyi gösteren araştırmaları anlattık. Aynı zamanda, kullanılacak formlarından önce, aşılması gereken ana engelleri vurguladık (2). 2.2. Diş Epitel Hücreleri Diş dokusu oluşumuna iki ana hücre tipi katılmaktadır: mineyi oluşturan epitelyal kökenli ameloblastlar ve mezenşimal orjinli, dentin üretiminden sorumlu olan odontoblastlar (1). Mine, epitelyal kök hücrelerden türeyen ameloblastlar tarafından oluşturulur. Bunlar, diş gelişiminde rol oynayan ektodermal kökenli tek hücrelerdir. Bu hücreler ve ataları, diş erüpsiyonundan hemen sonra kaybolur. Dolayısıyla kalıcı dişte bulunmazlar. Bu yüzden, in vivo koşullarda mine üretmek için stimüle edilemezler (1). 4 Hayvan modellerinde; epitelyal kök hücreleri, yeni doğan veya genç (büyümeye devam eden) hayvanların 3. molar dişlerinden izole edilmiştir. İlk olarak, epitel izole edilmiş ve in vitro koşullarda hücreler, enzimatik olarak separe edilmiş ve çoğaltılmıştır. Bunlar, aynı dişten izole edilerek biomateryallere maruz bırakılarak mezenkimal kök hücreler ile kombin edilmiştir (12,13). Yukardaki yaklaşımlar diş formasyonu/rejenerasyonunun gözlenmesi açısından umut vericidir. Ancak yine de klinik uygulamalar zorluk çıkarmaktadır. Çünkü çocuklardan bir diş jermi gerekmektedir. Otolog kök hücrelerin kullanımı, en çok istenmektedir. Bunun için de, iyi, güvenilir bir kaynak gereklidir (1). 2.3. Dental Kök Hücreler Kök hücre özelliklerine sahip hücrelerin çeşitli popülasyonları dişin farklı bölgelerinden izole edilmiştir. Bunlar; çocukların dökülen süt dişleri ve yetişkin dişlerinin pulpası, diş kökünü kemiğe bağlayan periodontal ligament, sürmemiş dişi çevreleyen doku ve gelişmekte olan köklerin uçlarına ait hücreleri içerir. Bütün bu hücreler, nöral krest hücrelerinden gelişen ortak bir soyu paylaşabilirler. Ayrıca bu hücreler, in vitro koşullarda mezenkimal hücre soylarına (osteoblast, kondrosit, adipositler) diferansiyasyonunu içeren mezenkimal kök hücre benzeri özelliklere sahiptir. Farklı hücre popülasyonları; kaynak doku, kültür koşullarının belirsizliğinin sürmesine bağlı farklılıklar nedeniyle kültürdeki büyüme oranları ve hücre farklılaşmaları yönünden farklılık gösterir (2). 5 2.4. Dental Pulpa Kök Hücre Farklılaşması Ve Sinyal Moleküller Büyüme faktörleri ve morfogenetik faktörler, spesifik membran reseptörlerine bağlanır ve bir dizi sinyal yolunun oluşumunu sağlar (14,15). Gelişim boyunca sinyal moleküller, hücresel fonksiyonlarda ana rol oynar. Ayrıca dentin ile pulpadaki tamir sürecinde önemli bir role sahiptirler (15,16). Bunlar dentinden salındığında biyoaktiflerdir ve hücresel cevapları indüklemek için yeteneklidirler; örneğin, tersiyer dentin ve dental pulpa tamirinin sağlanması. Dentinin düzenlenmesi; çürük, asidik bağlanma ajanları ya da pulpa örtücü materyaller ile demineralize edilmiş dentin matrisinden salınan büyüme faktörlerinin hareketini kolaylaştırır. Kalsiyum hidroksit; dentini remineralize edebilen biyoaktif moleküllerin salınımına izin vermesi yönünden gösterilmiştir (17). Bu, DPSCs’lerin, odontoblastlara diferansiyasyonunu ve mineralize matrislerin salgılanmasını içerir (18,19,20). 2.5. Dental Pulpa Hücrelerinin İzolasyonu Kök hücreler; akım sitometrisi, flüoresans aktif hücre sınıflandırması, manyetik aktif hücre sınıflandırması gibi çeşitli teknikler ve biyomarkerların (yüzey markerları ve yan popülasyonlar) kullanımıyla belirlenmiştir. Manyetik aktif hücre sınıflandırması (MACS), çeşitli hücre popülasyonlarının seperasyonu için kullanılan, bu hücre popülasyonlarının yüzey antijenlerine bağlı bir metottur. Bu yöntem, belirli bir yüzey antijenine karşı, antikorla kaplanan manyetik nanopartiküllerle inkübasyonlarına izin verilmesi sonucu hücrelerin ayrılmasını sağlar. Bu da, manyetik nanopartiküllere katılmak için antijen sunan hücrelere neden olur. Daha sonra, güçlü bir manyetik alana yerleştirilirler. Bu süreçte, diğer hücrelerin akışı sırasında; hücreler, kolonda kalan nanopartiküllere bağlanmıştır. Bu yöntemle; hücreler, belirli antijenlere saygı duyularak separe edilebilir. Floresan aktif hücre sınıflandırması (FACS), akış sitometrisinin spesifik bir tipidir. İki ya da daha fazla kabın içine, her seferinde bir hücre olmak üzere, hücreleri ayırmayı sağlar. Bu, spesifik ışık saçılımı ve her bir hücrenin floresan karakteristikleri üzerine dayanır. Ve özellikle ilgi çekici olan hücrelerin, fiziksel separasyonlarının yanı sıra; özel hücrelerden floresan sinyallerinin hızlı, objektif ve kantitatif şekilde alınmasını 6 sağlar. Hücre yüzey markerları, kök hücreleri sınıflandırma ile izolasyon ve farklılaşma durumlarını izleme bakımından kullanışlıdır. Çünkü; bu yüzey markerları, bozulmamış hücrelerle direkt görüntülenebilir (3). 2.6. Kriyoprezervasyon Hematopoetik kök hücreler dondurularak saklanmış (kryoprezervasyon) ve transplantasyon için başarıyla kullanılmıştır. Diş pulpası, kolaylıkla uzun süreli (21) dondurularak depolanabilir ve yetişkin doku rejenerasyonu için (22) bir akryobank üretmek için kullanılabilir. Diş pulpa kök hücreleri, kriyoprezervasyondan sonra, potansiyellerini korurlar. (23). Bütün dental pulpanın kriyoprezervasyonu, güvenli şekilde iyileşmeyi sağlar. Bütün pulpa için değişik kriyoprezervasyon teknikleri gerekir. Kriyoprezervasyon, hastaların ihtiyaçlarına göre depolama ve iyileşme potansiyeliyle beraber terapotik üç boyutlu doku rekonstriksiyonu için hücreleri meydana getirir. 20 adet süt ve 32 adet kalıcı dişe sahip olduğumuzdan, dental pulpa kök hücreleri, hastaların vital pulpalarından elde edilebilir.Bu işlem, kök hücrelerin tanımlanmasına yardımcı olan kök hücre markerlarının yardımı ile yapılabilir (3). 3. Mezenkimal Kök Hücreleri Mezenkimal kök hücreler, çeşitli dokuları kapsayan bir çeşit hücre tipine prolifere ve diferansiye olabilen, hematopoetik olmayan, multipotent hücrelerdir. Bunlar; ilk defa, 48yıl önce, Dr Friedenstein ve bilimsel grubunun kemik iliğinde spesifik hücre popülasyonunu tanımlamalarıyla karakterize edilmiştir (24). Bu hücreler şu gibi spesifik özellikler göstermiştir: 7 1 Fibroblast benzeri morfoloji 2 Plastik doku kültürü yüzeylere yapışma yeteneği 3 Osteojenik potansiyel Bunlar CD90, CD73, CD105, CD44 gibi açık protein markerlarını (hücre membranındaki proteinler bu hücrelerde mevcuttur.) ifade eder ve bunlar CD34, CD31, CD45 için negatiftir (25). Bunlar multipotenttir ve osteoblast, nöroblast, kıkırdak, endotel, kas ve yağ hücrelerine farklılaşabilirler (26). Mezenkimal kök hücreler, ayrıca; yağ dokusu, iskelet kası, amniyon sıvısı, kordon kanı, göbek kordonu ve dişte bulunmuştur. Dişteki varlıkları, özellikleri ve nispeten kolay izolasyon teknikleri nedeniyle; dental mezenkimal kök hücreleri üzerinde, doku mühendisliği ve rejeneratif tıpta; potansiyel, yeni ve önemli uygulama olarak yaygın şekilde çalışılmaktadır. Dişlerde çeşitli mezenkimal kök hücre potansiyelleri bulunur. Dişteki konumlarına göre gruplandırılabilirler: Dental pulpa kök hücreleri, DPSCs (27) Eksfoliye Süt dişlerindeki kök hücreler, SHEDs (28) Periodontal ligament kök hücreleri, PDLSCs (29) Diş folikül kök hücreleri, DFSCs (30) Diş apikal papilla kökenli kök hücreleri, SCAPs (31) Yukarıdaki gruplar benzer olmasına rağmen, ileriki paragraflarda analiz edilecek popülasyonlara spesifik karekteristik özellik göstermektedir (1). 8 3.1. Pulpa Kök Hücreleri (DPSCS) Bilim adamları; diş pulpasının, dentin/pulpa yapısının rejeneratif özellikleri nedeniyle, dentin restorasyonu/tamiri için sorumlu kök hücreleri içermesi gerektiği görüşünü taşımaktadır (27). Pulpanın mezenkimal kök hücreler içerebileceği gerçeği; mine ve dentinin beraber hasarlandığı ve pulpa içine penetre olan çeşitli diş hasarlarında, tamir için yeni dentin üreten odontoblastların oluşumunu sağlayan limitli, doğal bir iyileşme sürecini stimüle etmesi gözlemine dayanarak ileri sürülmüştür (32,33). 2000 yılında, Gronthos et al., ilk defa kök hücrelerinin yetişkin dental pulpalarındaki varlığını rapor etmiştir (27). Bu çalışma yetişkin 3. molarlarındaki (19-29 yaşındaki) DPSCs’nin izolasyonunu rapor etmiş ve bunların; tipik fibroblast şekli, kemik iliğindeki mezenkimal kök hücrelerine benzer protein marker ifade modeli ve mezenkimal kök hücrelere göre in vitro daha yüksek çoğalma oranına sahip olduklarını göstermişlerdir (34). Bu hücreler, sporadik ama yoğunlukla kalsifiye nodüller üreten yüksek miktarda koloni oluşumu ve yüksek proliferasyon oranı sergilerler (35). Bu özel özellik; 3.molarların büyüme, formasyon ve erüpsiyonlarına bakarak son kalıcı dişler olmalarına bağlanmış olabilir (1). DPSCs daha sonra HA/TCP tozuyla birlikte immun direnci baskılanmış farelere transplante edilmiştir. 6 hafta sonra, insan dişindekine benzer yapıda dentin-pulpa yapısı gözlemlemişlerdir. Kollagen matriksi, odontoblast benzeri tabaka ile dikey olarak doldurulmuştur. Odontoblast benzeri hücreler, sitoplazmayı kan damarlarıyla infiltre pulpa benzeri interstisyel doku ile doldurup dentin matriksine kadar genişletmiştir (1). 2002’de aynı grup; DPSCs’nin, aynı hücrelerin oluşumuna yol açabilen proliferasyonunu ve sinir, yağ hücreleri gibi çeşitli hücre tiplerine diferansiye olabileceğini göstermişlerdir (34). Yeni bir çalışma ile, DPSCs’nin taşıyıcı olarak seramik HA/TCP kullanarak, farelerde deri altı transplantasyonunu takiben kemik üretebileceği gözlemlenmiştir (36). Buna ek olarak, DPSCs depolanmış ve 2 yıl sonra çözüldüğünde pro-osteoblastlara diferansiye olma yetenekleri sürmüştür. Ayrıca spesifik antijen yüzeylerinin varlığı değişmeden kalmış ve hücreler diş dokusu üretebilmiştir (21). 9 Odontoblastlar, osteoblastlar, kas, yağ, nöronlar ve kondrositlere dönüşme yeteneği olan bu hücreler,son zamanlarda hepatosit morfolojik özellik ve fonksiyonları geliştirme özelliği gösterirken, in vitro koşullarda onaylanmıştır (6,37). Ayrıca DPSCs; fonksiyonel olarak aktif nöronlara dönüşür .İmplante DPSCs ; potansiyelleri, nöral bozukluklar için hücresel terapi olarak önerilen, endojen akson rehberliğini indükler (38-40). 2006’da bir çalışma, DPSCs’nin üç farklı 3D yapı iskelelerine (süngersi kollagen, gözenekli seramik, lifli bir titanium kafes) yerleştirildiğinde ve fareye 6 ya da 12 hafta transplante edildiğinde, dental pulpa benzeri dokudansa bağlayıcı dokuya benzer yapıda bir doku meydana geldiğini bildirmiştir (41). Bütün bu çalışmalar, DPSCs’nin diş doku mühendisliğinde kullanılabileceğini göstermektedir.En önemli sorun, endodontide yeni pulpanın yeniden oluşturulacağı steril kök kanalı içersinde yapı iskelesini oluşturmaktır. Kök hücreleri; eğer pulpa, dental apikal papilla ya da periapikal bölgenin kemiği gibi dişin diğer bölgeleri nekroze olmasaydı canlı pulpanın artık parçalarında bulunabilirdi. Dünyanın dörtbir yanındaki araştırmacılar, farklılaşmalarını destekleyecek ideal mikroçerçevenin yanı sıra DPSCs’yi yerleştirmek için yeterli iskeleyi bulmak için uğraşıyor. Mikroçerçevredeki araştırmanın; farklılaşma ve hücre ile dokuların çoğalması üzerindeki rolü, rejeneratif tıbbın geleceği üzerinde hayati önem arz etmektedir (1). Bir pedodontist olan Dr. Sangtao Shi, 2003 yılında 6 yaşındaki kızının süt dişlerini kullanırken, bebek diş kök hücrelerini keşfetmiş ve bunları, insan eksfoliye süt dişlerindeki kök hücreler (SHED) olarak isimlendirmiştir.Dental pulpa kök hücreleri(DPSCs), dental pulpanın ‘’hücreden zengin tabakası’’ içinde bulunabilir.Nöral krest orjinli olmaları, multipotansiyel özelliklerini açıklar.Bu kök hücreler, belli uyaranlar altında; adipositler, nöronlar, kondrositler ve mezenkimal kök hücreleri içeren birçok hücre tipine diferansiye olur (42-44). Bunlar, geniş terapotik uygulamaları olan en yüksek potansiyelli kök hücrelerdir (45). Dental pulpa kök hücreleri, yetişkinlerde ve çocuklarda bulunabilir (46). 10 Diş kökenli kök hücreler, dental dokuları üretebilir (47-51). SHED ve DPSCs, morfolojik ve fonksiyonel karakteristikleri olan, insan diş pulpalarına yakından benzeyen bir dokuyu üretmeleri bakımından yeteneklidir (52-55). 3.1.1. Diş Gelişimi Diş gelişiminde ilk adım; epitelden, mezenkime gelen sinyallerle gelişimsel süreci başlatan uyarıyı oluşturmaktır. Dental epitelial hücrelerin lokalize olarak çoğalmalaları gerçekleşir .Hücreler, mezenkimal hücrelerin yoğunlaştığı bir tomurcuk oluşturur. Epitelial hücrelerin, tomurcukta diferansiyasyon ve lokalize proliferasyonları, takke aşamasına önderlik eder. Bu, epitelial uyarı merkezi tarafından kron morfolojisinin başlatıldığı, mine düğümünün epitelial katlanmaları düzenlediği aşamadır. Çan aşamasında, özelleşmiş diş hücrelerinin öncüleri; ameloblast, koordine mine birikimleri ve dentin üreten odontoblastlar oluşur. Diş erüpsiyonu, kemik rezorpsiyonu ve kök gelişiminin koordinasyonunu içerir ve postnatal meydana gelir. Diş gelişimi boyunca, her süreçte sinyaller, epitelial ve mezenkimal hücreler arasında değişilir. İlk kilit sinyaller, indüksiyon (epitelyum) ve tomurcuk oluşumu ile (mezenkim) meydana gelir. Mezenkimal hücreler epitelden sinyalleri aldığında; mezenkim, karşılayıcı sinyalleri epiteliyuma geri gönderir. Biyolojik olarak yerleştirilen dişler için amaçlanan, bu sinyalleri, saf mezenkim indükleyebilen epitelyum hücrelerine veya diş gelişimini stimüle etmek için saf epitelyum indükleyebilen mezenkim hücrelerine dönüştürmektir (2). 11 Şekil 1. Diş gelişiminin diagramatik gösterimi 3.1.2. Kullanımı Dental Kök Hücrelerin Kaynağı Olarak 3.Molar İnsan 3. molarları (yirmilik dişler), gelişimlerine çocukluk boyunca (56yaşları) postnatal başlar ve kalsifiye olmaya 7-10 yaşlarında başlar. 18-25 yaşlarında, 3.molarların kökleri gelişimlerini tamamlamıştır. Bu dişler, dental kliniklerde en sık çekilen dişlerdir. Ama hala kök gelişimine devam ettiklerinden DPSC, PDL hücreleri ve SCAP hücreleri içeren dental kök hücrelerin mükemmel kaynağını sağlarlar (2). 12 Şekil 2. İnsan 3. Moların çekimini takiben alınan fotoğraf ve diyagramı .Hemiseke edilen bir dişin iç dokuları sağda gösterilmiştir.Diş sürme sürecinde olduğu için, kök gelişimi tamamlanmamış ve apikal papillası görülebilir. Bu dişin diagramatik görünümü ise solda gösterilmiştir (2). 3.2. Eksfoliye Süt Dişlerinin Dental Pulpalarından Kaynaklı Mezenkimal Kök Hücreler İn vitro; kemik oluşumunu indükleme, dentin oluşturma ve diğer dental olmayan mezenkimal hücre türevlerine dönüştürme kapasiteleri olan kök hücreler, insanda dökülen süt dişlerinin pulpalarından izole edilmiştir (56- 13 60). 2003 yılında, Miura M et al., süt dişlerindeki dental pulpanın içinde, multipotent mezenkimal tip kök hücrelerin varlığını ortaya koymuştur (61). İzolasyonları için, 7-8 yaşlarındaki çocukların kesicileri kullanılmış ve SHEDs’in in vitro; sinir benzeri hücreler, odontoblast, osteoblast, adipositlere dönüşebilme yeteneğine sahip olduklarını göstermişlerdir. Farelerde transplantasyon deneylerine dayanarak; SHEDs’in kemik oluşturma yeteneğinin yanı sıra dentin üretmek için yeterli kapasiteye sahip olduğu gösterilmiştir. Yetişkin dental pulpalarından gelen mezenkimal hücrelerin aksine, bunlar dentin-pulpa yapısı oluşturma kabiliyetine sahip değildi. Süt dişleri; gelişim süreçleri, doku yapısı ve fonksiyon bakımından kalıcı dişlerden farklıdır. SHED’in daha yüksek çoğalma oranı, in vivo daha iyi osteoindüktif yeteneği ve daha düşük miktarda diş pulpası oluşturma yeteneği vardır (61). Bu gözlemlere dayanarak, birkaç çalışma, SHEDs’in diş doku mühendisliğinde kullanılmasını önermektedir (62,63). SHED, diş dilimleri/yapı iskeleleri üzerine ekilmiş ve immun bağışıklığı yetersiz farelere subkutanöz implante edilmiş; bunlar, tübüler dentin ve anjiyogenik endotel hücrelerini üretme yeteneği olan fonksiyonel odontoblastlara dönüşmüşlerdir (58). Cordeiro et al., süt dişlerindeki kök hücrelerinin aynı zamanda hasarlı dişlerin tamiri veya kemik oluşumunun uyarılması için kullanılan kök hücreler için ideal kaynak olabileceğini öne sürmüştür (64). Bu araştırma grubu, SHEDs’i, insan diş dilimlerinin içine poly-L-laktik asit (PLLA) içeren, bakterilerden ayrışabilen bir yapı iskelesi üzerine ekerek hazırlamış ve bu iskeleleri, subkutan olarak fareye transplante etmiştir. SHEDs, odontoblastlara dönüşmüş ve endotelial hücrelere birlikte transplante edildiğinde yapı iskelesi vaskülarize olmuştur. Bu nedenle, SHEDs, hasarlı diş dokularını tamir etmek ve kemik rejenerasyonunun uyarılması için kök hücreler yönünden önemli bir kaynak olmalıydı. Bu; hasarlı dentin ve pulpa restorasyonuna olan terapötik yaklaşımların, daha önce ekstrakte edilip korunan süt dentisyonundaki otolog kök hücrelerin kullanımıyla gelecekte başarılı olabileceği anlamına gelir. Ancak esas soru, bizim terapötik yaklaşımlar için heterolog kök hücreleri kullanabilip kullanamayacağımızdır (1). İn vivo koşullarda SHEDs’i dental pulpa doku mühendisliğinde kullanarak yapılan çalışmalarda; pulpanın enfeksiyon nedeniyle uzaklaştırıldığı yerde, kök hücrelerle değiştirilmiş ve çalışmalar; diş vitalitesi 14 için önemli olan, oluşturulan bu dokunun, diş pulpasına benzer mimari ve hücreselliğe sahip olduğunu ortaya koymuştur (52). Bir başka ilginç klinik uygulama, SHED’in Parkinson hastalığını (PD) hafifletmedeki terapotik etkinliğini araştırma sırasında kullanılmıştır (60). SHED kürelerinin, parkinson olan farelerin striatumlarına transplantasyonu; davranış bozukluklarını kısmen iyileştirmiştir. Bu çalışmanın sonuçları; SHED’in, PD tedavisi için kullanılan postnatal kök hücreleri yönünden, yararlı kaynağı olabileceğini gösterir. SHED, çocukların dökülen süt dişlerinden izole edilir . Ama PD gibi bir hastalığın, otolog kök hücre terapisi; bu hücrelerin, çocukluk çağından depolanmasını gerektirir. Yetişkin diş pulpasından elde edilen DPSCs, benzer özelliklere sahip olabilir ve bu otolog hücrelerin toplanması ve genişlemesi, hastadan bir diş çekilmesini gerektirir (2). SHED ve diğer kök hücreler, kranial nöral krest ektomezenşiminden türetilmiştir ve bu yüzden gelişimsel ve fonksiyonel olarak özdeş görüneceklerdir. Ama çalışmalar, farklı davrandıklarını ve farklı gen ifade profillerinin olduğunu göstermiştir. SHED, DPSC ve mezenkimal kök hücrelerden türeyen kemik iliğine kıyasla önemli ölçüde daha yüksek çoğalma oranlarına sahiptir (65). Gen ifade profillerinin karşılaştırılması sonucu, DPSC ve SHED arasında 4386 genin, iki kat veya daha fazla oranda farklı izlendiği gösterilmiştir. Fibroblast büyüme faktörü ile transforme edici faktör (TGF-β) gibi bazı büyüme faktörleri içeren, hücre proliferasyonu ve ekstraselüler matriks formasyonu ile ilgili yollara katılan genler bakımından SHED’in daha yüksek izlenimi gözlenmiştir (65). TGF-β özellikle önemlidir; çünkü dentin hasarından sonra salınabilir ve pulpa kök hücrelerini odontoblastlara diferansiye etmek için harekete geçebilir (66). DPSC, yüksek çoğalma oranına sahip olup uzun süreli kültürden sonra kök hücre özelliklerini korur (67). Bu yüzden, mezenkimal kök hücrelerin genel allojenik kaynağı olarak kullanılabilir. Henüz tüm süt dişlerini kaybetmemiş çocuklarda otolog kök hücrelerin kullanımı şu anda sınırlıdır. Bu hücrelerin ticari bankacılığı, çocuk yetişkin hale geldiğinde kullanımlarına izin vermek için yaygın hale gelmektedir.Sınırlı çalışmalar, dondurulan SHED hücrelerinin özelliklerini, kriyoprezervasyonundan sonra 2 yıl sürdürdüğünü göstermiş (68); ama uzun süreli depolanmasının (10yıl ve üzeri) etkileri henüz değerlendirilememiştir. Çocuklar doğal olarak süt dişlerini 15 kaybettiğinde, kordon kanının aksine bu hücreleri depolamanın birden çok yolu vardır (2). 3.3. Periodontal Mezenkimal Kök Hücreler Ligament (PDLSCS) Kaynaklı Periodontal ligament (PDL); çiğneme boyunca şok absorbsiyonu görevi gören, alveolar kemik soketinin iç duvarı ile kemik benzeri sement arasında lokalize olan, özelleşmiş hücreler içeren fibröz konnektif bir dokudur (69). Periodontal ligament, çiğneme kuvvetleri nedeniyle sürekli baskı altındadır. Bu yüzden PDLSC’nin, PDL hücre sayılarının korunmasında endojen rol oynaması muhtemeldir. Bu, PDL benzeri yapıları oluşturmada diğer dental kök hücre popülasyonlarından neden daha iyi olduklarını açıklayabilir (57). Periodontal ligament, çekilmiş dişin kökünden izole edilebilen ve kendini yenileyen ve sement , alveolar kemik gibi diğer dokulara dönüşebilen kök hücreleri içerir (70). PDLSCs in vitro adipositler, osteoblastlar, kondrositlere dönüşebilir (71). Farelerde transplantasyon üzerine bu hücreler kemik, sement, kıkırdak ve periodontal ligament benzeri yapıları oluşturmuştur.Oysaki domuzlarda yapılan çalışmada PDLSCs periodontal lezyonları iyileştirmek amacıyla kullanılmıştır (72). Bir başka çalışmada; PDLSCs, 3. molarlardan izole edilen dental apikal papilladaki kök hücrelerle kombine edildiğinde ve yapı iskelesine ekilip genç domuzların alveolar kemiğine transplante edildiğinde; kök ve periodontal kompleks oluşumu gözlenmiştir. (49) Orcioni et al.’in daha yeni çalışması, insan PDLSSCs’ının yüksek Ca2+ ve nitrik oksit üretimi sergileyen osteoblastlara dönüştüğünü göstermiştir. Bu gözleme dayanarak, çoğalan PDLSCs’nin nitrik oksitle birlikte lokal transplantasyonunun, periodontal lezyonların tedavisi için yeni, umut verici bir metot olabileceği öne sürülmüştür (73). Üstelik farelerde transplantasyon üzerine, APTG-CM (apikal diş jermi hücreleri) ile önceden kültürlenmiş PDLSCs, sement/periodontal ligamentin yapılarını üretmiştir 16 (74). Lezyonları restore etmek için kullanılabilinen hücresel terapilerde ,periodontal ligamentin, kök hücrelerin diğer alternatif kaynağı olduğu görülür (1). 3.4. Diş Folikülündeki Mezenkimal Kök Hücreleri Diş folikülü; erüpsiyondan önce gelişen diş jerminin, mine organı ve dental papilini saran ektomezenkim kaynaklı konnektif dokudur (75).Diş folikülü; sement, periodontal ligament, alveolar kemik formasyonunda önemli rol oynar (30). Dental folikül hücreleri (DFC), kollagen sentezleyen ve liflerle komşu kemik ve sement yüzeylerini etkileyen PDL fibroblastlarına diferansiye olarak PDL’yi oluşturur. DFC, SCID farelerine transplantasyon sonrası sementoblast benzeri hücreler oluşturabilir (76,77). Bu hücreler, periodontal ligament gelişimi çalışmalarının ve rejeneratif, rekonstrüktif tedavilerin gelişiminde yeni bir yöntem olabilir (1). İnsan 3. molarlarından izole edilen dental folikül projenitör hücreleri; kültürde hızlı bağlantılarıyla, kök hücre markerları varsayılan Nestin ve Notch-1 sentezlenmesi ve in vitro kompakt kalsifiye nodülleri oluşturma yeteneği ile karakterizedir (78). DFC immün bağışıklığı olan farelere transplante edildiğinde, her nasılsa sement ya da kemik formasyonunun belirtileri çok az olmuştur (78). DFC; SCAP ile ortak bir dokudan gelişen hüreleri temsil eder ve belki de bu yüzden diğer dental kök hücrelerden daha fazla plastisite sergiler.Ancak , aynı zamanda SCAP’a benzer bu hücrelerin özellikleri ve potansiyel kullanımları üzerinde daha fazla araştırmanın yapılmasına ihtiyaç vardır (2). DFSCs‘nin in vivo sement oluşturabilmeleri mümkün iken (79); DFSCs in vitro osteoblast,adiposit ve sinir benzeri hücrelere diferansiye olmuştur (80-82). 17 3.5. Apikal Papilla Kaynaklı Mezenkimal Kök Hücreler Kök apikal papilladaki (SCAP) kök hücreler olarak bilinen dental kök hücrelerin eşsiz popülasyonu, büyüyen diş köklerinin uçlarında lokalizedir. Apikal papilla dokusu sadece oral kavitede diş erüpsiyonundan önce, diş gelişimi boyunca mevcuttur (83). Dental pulpanın öncü dokusu olan SCAPs, üst dental papilladan izole edilen kök hücrelerdir. SCAPs‘nin önemli bir kaynağı, 3.molarlar ve açık apikalli dişlerdir (1). SCAPs’nin in vitro koşullarda osteoblast, odontoblast ve antipositlere diferansiye olabileceği oysaki invivo koşullarda osteoblast ve odontoblastlara diferansiye olabileceği bulunmuştur (84,85). İnsan SCAPs’nın diş formasyonu için, DPSCs’ye kıyasla daha yüksek diferansiyasyon oranına ve daha fazla etkiye sahip oldukları gösterilmiştir (45). Mini domuzların diş soketlerine, SCAP hücreleri (kök oluşturmak için) ve PDLSC’nin (periodontal ligament oluşturmak için) co-nakliyle dentin ve periodontal ligament oluşturulmuştur. Bu bulgular, bu hücre popülasyonlarının PDLSC ile birlikte, yapay diş kronuyla kaplanması ile yapılan metal implanta benzer şekilde kullanılabilen biyolojik kök üretmek için kullanılabileceğini öne sürer. Çoğu insan dokularının gelişimlerinin erken zamanlarında, kök hücre izolasyonu klinik olarak mevcut değildir; çünkü kökler postnatal gelişir ve dental klinik pratiğinde; kök apikal papilla, çekilen yirmilik dişlerden elde edilebilir (2). Ayrıca, fareler üzerinde taşıyıcı olarak SCAPs ve PDLSCs’ın yanı sıra HA/TGT (hidroksilapatit,trikalsiyum fosfat) transplantasyonu, dentin ve sement/sharpey lifleri formasyonu ile sonuçlanmıştır.Bu sonuçlara göre, dental mezenkimal kök hücrelerinin kombinasyonunun kök/periodontal ligament kompleksini canlandırabileceği öne sürülmüştür (49). 18 4. Diş Doku Mühendisliğinde Epitelial Ve Mezenkimal Kök Hücreler Dişin iki farklı dokudan oluştuğu göz önüne alındığında, yapımı dental mezenkimal ve epitelial hücrelerin kooperasyonunu gerektirir. Birçok çalışma, diş rekonstrüksiyonu için cesaret verici sonuçlarla, in vitro ve in vivo koşullarda, kök hücrelerin yukardaki kombinasyonlarının kullanmıştır (86,87). Sıçanlar, domuzlar ve farelerden kökenli dental mezenkimal ve epitelial kök hücreler laboratuarda kültürlenmiş ve farelerde transplantasyon öncesinde farklı biyomateryallerin yüzeyine ekilmiştir. Bütün bu yayınlanan raporlar, dental kök hücrelerin kombinasyonunun; odontoblast ile ameloblastlara diferansiyasyonlarına liderlik edebilmleri sonucunda dentin ve mine formasyonunu göstermiştir (13,88,89,90). Labaratuvarda biyolojik olarak düzenlenen bu dişler, ektopik yerde oluşturulmuştur. Ve alveolar kemik yüzeyine, doğru impantasyona izin veren; tam kök ve periodontal dokular gibi önemli ögelerin eksikliği ile karakterize edilmiştir. Ancak, 2007’de Nakao et al., fare mandibulası üzerinde diş formasyonu üzerine bir çalışma yayınlamıştır. Özellikle, dental epitelial ve mezenkimal kök hücreleri, kollajen jel damla üzerine tohumlanmış ve fare dişi kavitesine implante etmiştir (91). Labaratuvarda biyolojik olarak düzenlenen diş jermi; odontoblastlar, ameloblastlar, dental pulpa, kan damarları, kron, periodontal ligament, kök ve alveolar kemikle birlikte yapısal olarak uygun dişin oluşumuna öncülük eder. Mandibula içine implantasyon; dişin gelişimi, maturasyonu ve erüpsiyon ile sonuçlanmıştır (91). Bu sonuçlar, dental kök hücrelerin insanda kayıp diş yerine kullanılabilmesi yönünden önemli bir göstergedir. 2009 yılında başka bir çalışmada, alveolar kemik üzerindeki kayıp diş alanına labaratuvarda biyolojik olarak düzenlenen dişin transplantasyonu ile 19 farelerde başarılı fonksiyonel diş replasmanı gösterilmiştir (92). Diş epitelial ve mezenkimal molar diş jerminden türetilen kök hücreler kültürlenmiş ve farelerdeki kayıp dişler alanında alveolar kemiğe transplantasyon öncesinde biyomateryalle kombine edilmiştir. Özellikle, üst 1.molar çekilmiş ve dental kavite ile oral kavite epitelinin fiziksel rehabilitasyonuna izin vermesi için transplantasyon 3 hafta sonra gerçekleştirilmiştir. Son olarak, oral bölgede görülen, labaratuvarda biyolojik olarak düzenlenen dişin doğru yapıda olduğu gösterilmiştir.Ayrıca, deneysel ortodontik tedaviye ve çeşitli termal, elektriksel stimuluslarla mekanik stress ve ağrı mücadelesi gibi zararlı uyaranlara yanıt vermiştir. Kron genişliğini ayarlamak gibi dişi oluşturan parametrelerin ayarlanması güncel tekniklerle mümkün olmadığından dolayı boyutu normale göre daha küçük olmuştur (1). 5. Dental Doku Onarımı Doku rejenerasyonunda potansiyellerini sunmak için dental kök hücrelerin şu anda dikkate alındığı birçok araştırma alanları vardır. Bunlar; dentin, periodontal ligament, dental pulpa gibi hasarlı diş dokularını onarmak için hücrelerin kullanımlarını içerir (48,57,52,53,93-97). Dental kök hücrelerin, kemik ve sinirler gibi dental olmayan dokuların tamirini kolaylaştırmak için kaynak olarak kullanımının yanı sıra mine doku mühendisliğinin kullanımı önerilmiştir (38-40,60,98,99,100). 20 6. Rejenerasyon 6.1. Diş Dokusu ve Kan Damarlarının Rejenerasyonu SHED’in, damarlanmaya benzer bir süreç sonucunda, fonksiyonel vasküler endotelial hücrelere diferansiye olma potansiyeline sahip olduğu gözlenmiştir (101,102). Bu bulgular, dental pulpa orjinli kök hücrelerin; kalp, beyin veya uzuvların bazı iskemik durumlarının tedavisinde yararlı olabileceği umudunu arttırır. Diş pulpa doku mühendisliğinin zorluklarından biri; tüm vaskülarizasyonların kök kanalı boyunca apikal foramen boyunca erişmesi gerektiği gerçeğini göz önünde bulundurarak fonksiyonel damar ağının üretimidir. Bu nedenle, dental pulpa doku mühendisliğinde vaskülogenezisin eşlik ettiği girişimlerinin uyarılması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır (3). 6.2. Periodontal Rejenerasyon Periodonsiyum dişi çene içinde korumak için dişleri çevreleyen ve destekleyen özel dokuların bir kümesidir. Periodontitis, periodonsiyumu etkileyen bir enflamatuar hastalıktır ve bağ dokusu ataşmanı ile alveolar kemik desteğinin irreversibl kaybıyla sonuçlanır. Fonksiyonel periodonsiyumun hücre bazlı replasmanı için sorun; yeni ligament ve kemik oluşturma ve kemik ile diş kökü arasındaki bağlantının yanı sıra, ligament ve kemik dokuları arası uygun bağlantıları sağlamaktır. Mevcut araştırmanın bir amacı zamansal ve bölgesel olarak periodontal gelişimdeki anahtar olayları tekrarlamak için diş kök hücrelerinin farklı popülasyonlarını kullanmaktır; böylece periodonsiyumun rejenerasyonu, sıralı bir şekilde gerçekleşebilir (95). 21 Periodontal rejenerasyon metodlarında teorik olarak, insan periodontal ligament hücre transplantasyonunu kolaylaştırmak için periodontal ligamentin, düzenlenen hücre tabakalarını içermesi gerektiği düşünülür (96). Periodontal ligament hücreleri insan 3.molar dişlerinden izole edilmiş, hücrelerin düşük sıcaklıkta süren tedavisi boyunca ligamentin uygun hücre tabakaları olarak spontan ayrılmasını indükleyen poly (N -isopropilakrilamid) (PIPAAm) grefte alanların üzerinde kültürlenmiştir. HPDL hücre tabakaları, birinci molarlarından periodonsiyum ve sementleri kaldırılan atimik farelere implante edilmiştir. Hücresel olmayan sement benzeri tabaka ile birlikte, doğal periodontal ligament fibrillerinin, bu tekniğin gelecek periodontal rejenerasyonlar için uygun olabileceği gözlenmiştir. Umut verici olmasına rağmen bu yaklaşım, gerekli herhangi bir kemik değişimini dikkate almaz (2). Bu yaklaşımlarla önemli olan sorun, yeniden canlandırılan herhangi bir periyodonsiyumun bütünlüğü ve fonksiyonunu çiğneme boyunca uzun zaman periotlarında ne derece koruyabileceğidir. Şiddetli periodontitis için mevcut tedaviler zayıftır. Fakat kusurlarına rağmen bu uygulamaların herhangi yeni diş kök hücre bazlı tedavilerinde, yakın gelecekte yoğun araştırma konusu olması muhtemeldir (2). 6.3. De Novo Diş Pulpası Rejenerasyonu Dental pulpa, enfekte olduğunda pulpanın kaldırılması gerekir ve bu, endodontik tedavi gereken kök pulpası için kısmen problemlidir. Bu yüzden pulpanın restorasyonu, diş hekimliğinde dikkat gerektiren bir uygulamadır; çünkü enfekte pulpanın, inorganik materyallerle restorasyonu, canlı olmayan diş ile sonuçlanır. Yeni bir çalışmada , boşaltılan kök kanal boşluğunda diş kök hücreleri kullanarak dental pulpanın de novo rejenerasyonu gösterilmiştir (97). DPSC ve SCAP, insan 3.molarlarından izole edilmiş, poly-D, Llactide/glycolide iskele üzerine ekilmiş ve kök kanal boşluğuna eklenmiştir. Ve SCID, farelere subkutanöz transplantasyon ile takip edilmiştir. Diş fragmanlarının, ameliyattan 3-4 ay sonraki histolojik analizi, kök kanal 22 boşluğuna iyi yerleşmiş olan vaskülarize, pulpa benzeri dokuyla tamamen dolduğunu göstermiştir. Ayrıca, mineralize dokuya benzeyen dentin tabakası, kanalın dentin duvarlarına yerleşmiştir (97). Son yapılan çalışmalar, farelerde genetik olarak işaretlenmiş hücreleri kullanılması aracılığıyla; hücrelerin çoğunluğu damarlar tarafından sağlandığından boş pulpa kavitesinin rejenere olduğunu göstermiştir. Ayrıca kök hücreleri eklenmesinin, boyutta küçük farklılıklar yaptığını göstermiştir. Bu yüzden; kök hücre pulpa restorasyonu, eksojen kök hücreler sağlama açısından problem olmayabilir; ama pulpa çıkarıldıktan sonra yeterli kan temininin cerrahi olarak sağlanması gereklidir (2). 6.4. Tüm Diş Rejenerasyonu Eksik dişin tamamlanması sanatının güncel durumu; kemikte hazırlanan boşluğa vidalanan, daha sonra plastik veya seramik kronla kaplanan, metal ile kaplı bir vidayı yerleştirmeyi içeren dental implantlardır. İmplantın uygulanabilmesi için, belirli miktarda kemik gerekir. Çünkü bu implantlar PDL ‘‘şok absorbe edici ’’ olmadan kemiğe direkt bağlanır, çiğneme kuvvetleri implantların başarısız olabileceği bir neden olarak direkt olarak kemiğe iletilir. Postmenapozal osteopetroziste meydan gelen, kemik kayıpları gibi implantlar için yetersiz kemik olması durumunda, implantlar kemik greftleri ile desteklenmelidir. Diş hekimliğinde hedef, kayıp dişi biyolojik olarak onarmak için bir metoda; özünde metal yerine hücre bazlı implantlara sahip olmaktır. Biyolojik onarım için minimum gereksinim; fonksiyonel diş, kökler, periodontal ligament ve sinir ile kan malzemeleri için gereken temel bileşenleri oluşturmaktır. Dişin görünür bölümü olan kronu, daha az önemlidir; çünkü fonksiyon için temel olmasına rağmen sentetik diş kronları, iyi fonksiyonlu ve boyutsal, şekilsel ve renk olarak mükemmel olabilir. Bu nedenle biyolojik diş replasmanı için esas önemli olan biyolojik kök oluşturmaktır (2). Şu anda, bütün diş rejenerasyonunda ana engeller; diş germ hücreleri ile aynı özelliklere sahip hücrelerin embriyonik olmayan kaynaklarını 23 belirlemek ve diş oluşturma potansiyelini koruyan hücreleri çoğaltabilen kültür sistemlerini geliştirmektir (Şekil-1).Diş gelişiminin; epitelial ve mezenkimal olmak üzere iki hücre tipini gerektirdiği gerçeği düşünüldüğünde bu daha da zordur (103-105). Odontojenik indüksiyon potansiyeli, dental epitele bağlıdır (106-108). Pretomurcuk safhasında mezenkimal kök hücreler, nöral krest hücreleri ortak kök hücre benzeri özelliklere sahip olduğu sürece, diş epiteli; odontojenik olmayan mezenkimal hücrelerle kombine edildiğinde, diş oluşumunu uyarabilir (109).Mezenkimin epitelial uyarımından sonra, bu doku uyarılmış doku haline gelir ve uyarıları, hala uyarılmamış epitele geri götürür (2). Ikea et al., yetişkin bir farede, kayıp diş bölgesindeki alveolar kemiğe laboratuarda biyolojik olarak düzenlenen diş germinin transplantasyonuyla elde edilen tam fonksiyonel bir diş oluşumunu bildirmiştir (110). Xu et al., faredeki bir diş tomurcuğunu , Arg-Gly-Asp bağlanma yeri bağlayıcı peptid ile birlikte, hem üretilmek hem de tedavi edilmek için kullanılan 2 gözenek büyüklüğünde, ipek fibroinden üretilen iskelelere ekmiştir (111). Diş dokuları yeniden canlandırılmış olsa da, dişin doğru düzenlenmesi için başarı oranı sadece %15-20 ‘dir.Yani, yapısal olarak sağlam dişlere ulaşmak için ileri çalışmalar gereklidir (3). 6.5. Kemik Doku Rejenerasyonu DPSCs’ler, pre-osteoblastlara diferansiye olduklarında, kalsifiye bir kemik dokusu haline gelen bir ekstraselüler matriksi oluştururlar (112). Bunun dışında, bu dokuların, immünolojik olarak bağışıklanmış farelere transplante edildiklerinde remodelasyona uğradıkları görülmüştür. Ve hapsolmuş osteositlerle bir lameller kemik oluşturdukları gösterilmiştir (113). 24 7. Çeşitli Hastalıkların Tedavisinde Kök Hücreler Kök hücreler, hayatı tehdit edici çeşitli hastalıkların tedavisinde önemli bir rol oynarlar. Kemik, kan damarları, bütün diş ve diş dokularını oluşturmanın dışında, diş pulpa kök hücreleri aynı zamanda myokard enfarktüsü, Parkinson hastalığı, Diabetes mellitus ve belirli kanser formlarını tedavi etmek için kullanılabilir (3). 8. İlk Otolog Dental Doku Mühendisliğinin İnsanda Klinik Olarak Denemesi 2009 yılında, d’Aquiono et al., insanda, yetişkin diş pulpa mezenkimal kök hücreleri (DPSCs) ve kollagen süngerinden oluşan biyolojik yapının implantasyonuyla, alt çenedeki kemik kaybının restorasyonunu gösteren çalışmasının sonuçlarını göstermiştir (114). Başlangıçta bu klinik çalışmaya, mandibuladaki gömülü 3.molarların varlığını ortaya koymak için çekilen panoramik radyografları alınan 17 hasta katılmıştır. Hastalardan, mandibulada bilateral olarak 3. molarların çekilmesiyle; çekimin, hastaların kortikal alveolar laminalarını en azından 1,5cm yüksekliğinde etkileyeceği, ikincil olarak 2. molar distalinin etkileneceği tahmin edilmiştir. Bu durum, 3. molar çekiminden sonra, yavaş kemik tamirine neden olur ve komşu 2.moların kaybına yol açabilir. Bu çalışmada, hastaların kaydı için önemli bir parametre iki benzer alt molara sahip olmaktır; böylece biyokompleksin implantasyonu için bir tanesini test (T) grubu, diğerini de kontrol (C) grubu olarak kullanabiliriz. Ayrıca DPSCs’nin izolasyonu için gereken çekim için, hastaların dokunulmamış 3. molarlara sahip olması gerekmekteydi (1). Maksiller 3.moların çekimi üzerine DPSCs izole edilip 21 gün boyunca kültürlenmiştir. Akış sitometrisi, protein markerlarını genellikle DPSCs’nin hücresel yüzeyinde belirlemek için uygulanmış ve kollagen sünger üzerine yerleştirilmiştir. Uygulanan günde, hasta madibular 3. molarlarının çekimini yaptırmıştır. Kontrol grubunda (C), DPSCs’siz kollagen 25 sünger yerleştirilmiş, oysa diğer yandan test grubunda (T) DPSCs ile doldurulmuş kollagen süngerli biyolojik yapı yerleştirilmiştir. Hastalar ameliyat sonrası 1 hafta takip edilmiş ve ilk trimester için aylık gözlemlenmiştir (1). Ameliyattan üç ay sonra iki grubun radyografileri önemli ölçüde farklı idi. T grubu daha yüksek oranda mineralizasyon sergilemiş ve kontrol grubuna kıyasla daha yüksek kortikal seviye göstermiştir. T grupları tamamen yenilenmiştir. Enfeksiyon ya da enflamasyon olmadığı ve fonksiyonların normal olduğu gözlenmiştir. Ayrıca histolojik ve immunfloresans analiz için T ve C gruplarından bir örnek alınmıştır. T grubunda, havers kanallarını çevreleyen lameller bir mimariyle, vaskülarize ve iyi organize kemik gözlenmiştir. Oysaki C grubundaki kemik, tam olmayan ve kemik reabsorbsiyonu gösteren geniş havers kanallarıyla birlikte immatür idi. İmmunfloresan analiz, her iki grupta da osteonektin, osteokalsin, kemik alkalin fosfataz izlerini göstermiştir, ama farklı miktarlarda. Fakat T grubunda farklı seviyede kemik maturasyonu olduğunu onaylayan daha yüksek seviyede kemik morfogenetik protein 2 ve vasküler endotelial büyüme faktörü izlenmiştir. Genel olarak insanlarda otolog kemik rejenerasyonunun ilk raporu, mandibuladaki DPSCs’nin kollagen süngerde kullanımıyla kemik defektlerinin optimal tamirini ve 2. molar boyunca periodontal dokuların restorasyonunu gösterir (1). Maksilla ve mandibuladaki kemikler genellikle periodontal hastalıklar, mandibulanın nekrozu gibi dejeneratif hastalıkları takiben reabsorbsiyona uğrar. Yazarlar, DPSCs’nin hasarlı dokuların restorasyonu/rejenerasyonu için basit ve doğal alternatif olabileceğini öne sürer. Bunlara kemik mühendisliğinde, yeni ‘’yöntem’’ olarak seslenmektedirler. Diş tedavilerinde otolog kök hücrelerin kullanılması tekniğinin onaylanmasından önce daha fazla klinik çalışmaya ihtiyaç vardır. Ancak, steril bir pulpal kavitenin revaskülarizasyonu için periodontal kemik dokusu, dental papilla ya da pulpa kavitesinde kalan canlı hücrelerden orjinli kök hücrelerin kullanımı tekniği zaten endodontide uygulanmaktadır (1). 26 8.1. Odontojen Duyarlı Epitel Hücreleri Erken evre embriyolarının endojen dental epitelinden başka, odontogenezisi indükleme yeteneği olan epitelyum hücrelerinin herhangi bir kaynağı bugüne kadar tanımlanamamıştır. Kültürde yetiştirilebilen ve mezenkim hücrelerini uyarmasından sonra dişleri oluşturabilen epitel hücrelerinin, kaynaklarını tanımlamada esas sınırlama; bu epitelyum hücrelerinin olgunlaşmamış durumlarını korumasıdır (2). Mallasez epitelyum artıkları, kök oluşumu sırasında kalan; bu yüzden yetişkin dişlerinde bulunan, izole edilebilen ve kültürlenebilen hücrelerin bir grubudur (115-119). ERM hücreleri in vitro olarak besleyici tabakalar üzerinde muhafaza edildiğinde, primer dental pulpa hücreleriyle rekombinasyonu takiben mine benzeri doku oluşturmak için indüklenebilirler (119). Embriyo ve yetişkinlerin oral mukoza epitelial hücreleri, rekombinasyon deneylerinde kullanılmış ve tüm fonksiyonel dişler değil, embriyonik dental mezenkimle kombine edilen dişlerin, kompleks diş yapılarını doğurduğu gösterilmiştir (120,121). Oral epitelial hatları, 18. Embriyonik günde, p53’i eksik fare embriyolarında belirlendiğinde diş oluşumuna ait bazı kanıtlar görülmüştür. Oral epitelial hücreleri, fetal embriyonik 16,5. günde molar mezenkimal dokularıyla kombine edilmiş ve 23 haftalığına transplante edilmiştir (120). Postnatal oral mukozal epitelyum aynı zamanda embriyonik dental epitelyum replasmanı için potansiyel sunabilir, çünkü genç hayvanlardan izole edilen, hücre tabakaları olarak büyüyen hücreler, diş benzeri yapıları doğurabilir (121). Kültürün ardından diş oluşumuna katkı sağlayabilen eksojen faktörlerin bu hücrelere eklenmesiyle uyarılabileceğini düşündüren epitel hücrelerinin kaynakları vardır. Bu faktörler; fibroblast büyüme faktörü, kemik morfogenetik protein ve Wnt ailelerinin sinyal proteinlerini içerir. Ama 27 bunların, in vivo koşullarda, hücrelere; geçici, miktarsal ve bölgesel dağıtımlarını sağlamak zordur. Daha kolay manipüle edildiklerinden, anahtar intraselüler faktörlerin (örn, kinazlar, transkripsiyon faktörlerinin) tanımlanmasının daha verimli yönde olması muhtemeldir (2). Şekil 3. İn vitro, fare epitelial ve mezenkimal hücrelerinin kombinasyonu ile diş oluşumu. Epitelium (kırmızı ok) ve mezenkim (siyah ok), erken tomurcuk safhasında separe edilmiş ve hücreler yalnız hücre popülasyonlarına ayrılmıştır. (a) Hücreler, in vitro, 6 gün rekombine edilimiş ve büyütülmüştür. (b) 9 gün kültürde diş primordiumunun daha yüksek büyütülmesiyle oluşan brüt görünüm. (c) (a)’daki diş primordia bölümleri, çan safhasına gelişimi gösterir (2). 28 8.2. Odontojenik İndüktif Mezenkimal Hücreler İndüktif embriyonik oral epitelle kombine edilmesiyle, çoğaltılan yetişkin kemik iliği stromal hücrelerinin in vitro koşullarda diş oluşturacağı gösterilmiş. Ve çoğalmayı takiben diş kaynaklı olmayan mezenkimal hücre kaynaklarının odontojenik epitelial sinyallerine karşı yanıt yeteneği gösterilmiştir (109). Bu çalışma, aynı zamanda yetişkin oral kavitesine transplantasyonu takiben, embriyonik diş taslaklarının tam dişler halinde gelişebileceğini göstermiştir. Böyle nakiller, yeterli bir süre için bırakıldığında, kökleri oluşturacak ve kökler sürecektir (122,123). İn vitro koşullarda, indüktif epitel üretimiyle ilgili sorunları gösteren yukardaki bölümler, indüktif kapasite ile beraber mezenkimal hücrelerin belirlenmesi yaklaşımının daha yararlı olabileceğini ileri sürmüştür. Bu kapasiteye sahip hücreler, in vivo koşullarda diş epitelinden ilk indüktif sinyalleri almış olan, erken embriyonik nöral krestten türetilmiş ektomezenşim hücreleridir (kutu 1). Kemik iliği mezenşimal hücreleri, epitel kaynaklı odontojenik sinyallere cevap verebilmesine rağmen, sadece bu epitelial sinyalleri aldıktan sonra diş oluşumunu uyarabilir. Kemik iliği mezenşimal hücrelerinin işlenmeye hazır hale gelmesi, uyarıcı faktörler aracılığıyla ya da embriyonik diş epiteliyle mümkündür. Fakat herhangi bir klinik değerinin olması, gerçekte çok zahmetli ve zordur (2). Ektomezenşim hücreleri, odontojen indükleme kapasitesine sahipse, in vitro olarak muhafaza edilebilirler mi ? Farelerden alınan embriyonik diş taslakları mezenkimal hücrelerin ölümsüzleştirme sonrası in vivo kültüründen sonra, odontojenik sinyallere cevap potansiyellerini korumuşlardır. Fakat uyarma kapasitesine sahip hücrelerin kültürü sonrası bunu korumaları belirsizdir (Jung H.-S., kişisel iletişim). Benzer şekilde, insan embriyolarından eşdeğer hücreler izole edilmiş ve yeniden birleşme deneylerinde (Volponi AA ve Sharpe PT, yayınlanmamış veriler) dişleri oluşturmaları gösterilmiştir (2). Yetişkin diş pulpa mezenkimal hücreleri, embriyonik ektomezenşim replase etmek için hücrelerin belirgin kaynağıdır; çünkü bu hücreler, kranial nöral krestten türetilir ve ‘’dental’’ hücrelerdir. Gerçekten de bu hücreler, nöral krestte ifade edilen birçok genin ifadesini tutar. Ek olarak bir dizi kök hücre 29 ‘’marker’’ genlerini tutar. Ancak yetişkin dental pulpa mezenşimal kök hücrelerinin, odontojenik indüktif veya duyarlılık kapasitesini koruduğu henüz gösterilmemiştir. Bir ilginç nokta; erişkin diş kök hücrelerinde görülmeyen, onları diş oluşturma yönünden yetenekli kılan, ektomezenşim hücreleri tarafından ifade edilen faktörleri belirlemektir. Uyarılmış pluripotent kök hücrelerin üretilmesi için geliştirilen benzer yaklaşımlarda, erişkin diş kök hücreleri, dişleri oluşturabilen ektomezenşim hücrelerine dönüşmek için kullanılabilir (2). 9. Hücre reagregasyonu ile diş rejenerasyonu Farelerdeki fonksiyonel dişler, ayrılan diş hücrelerinin yeniden birleşmesiyle, laboratuarda biyolojik olarak düzenlenebilir (124-126,115). Aslında bu deneyler, dişlerin laboratuarda biyolojik olarak düzenlenmesindense ayrılan hücrelerin yeniden birleşme yeteneğini gösterir. Birçoğu diş üretmek için gerekli olarak kullanılan hücreler, embriyonik diş tabakalarından elde edilir. Diş jermleri ekstrasellüler matrikste ayrılıp yeniden bir araya getirildiğinde, diş jermini düzenlemek için sınıflanır ve yeniden birleşirler (124,115). Reagregasyon; kullandığı iskeleye hiçbir benzerlik taşımayan, birden fazla sayıda, küçük ‘toothlets’ üretir. Benzer şekilde, diş jerminin epitelial ve mezenkimal hücre komponentleri fiziksel olarak ayrılabilir. Bu hücreler ayrılıp yeniden birleştirilir. Bunun üzerine diş jermini düzenlemek için ‘sınıflanır’ ve yeniden birleşirler (124,115). Bu durumda, yeni bir diş jermi üretmek için multipl diş jermlerinden ayrılan 5x10 4 adet hücre gereklidir (124). 30 Şekil 4. Biyolojik olarak replase edilen dişe ait diagram. Yeterli hücrelerin üretimi için, kültür ortamında epitelial ve mezenkimal hücrelerin uygun kaynakları hazırlanmış. Hücreler; direkt temasa getirilmiş. Mezenkimal hücrelerin yoğunlaştığı alanların çevresinde (koyu mavi noktalar), erken evre diş primordiumu oluşumuna önderlik eder. Diş primordiumu, ağıza cerrahi olarak nakledilmiş ve gelişime bırakılmış (2). 31 10. Tartışma Diş kaybı, çiğnemede zorluk ve o bölgede estetik problemler gibi birçok probleme yol açabilir. İmplant ve protetik tedaviler, eksik dişi tamamlamak için kullanılan eksternal materyallere dayanmaktadır. Diş doku mühendisliği; eksik diş bölgesini, laboratuarda geliştirilen dişle tamamlamayı veya hasarlı diş dokusunu restore etmeyi amaçlaması bakımından umut verici, terapötik bir yaklaşımdır. Ana prensip, biyolojik bir yapı yaratmak için uygun uyaranları sağlayan biyomateryallerin yüzeyine ekilmiş dental kök hücrelerin kullanılmasıdır (1). Hayvan modellerinde, diş dokuları ve/veya diş oluşumu, sayısız çalışmada göstermiştir. İnsanlarda yeni bir klinik çalışma, mandibula kemiğini rejenere etmek için kollagen üzerine eklenmiş yetişkin diş mezenkimal kök hücrelerinin potansiyelini göstermiştir. Bu sonuçlar umut vericidir. Diş doku mühendisliği; dental hastalıklar, patolojik sendromlar, travmatik yaralanmalar, konjenital kayıplar nedeniyle dişlerini kaybeden bireylere yeni bir fırsat sunar. Ancak, bu tekniklerin uygulanması zaman alıcı, zor ve pahalı olduğundan ve halka ulaşımı kolay olmadığından dolayı daha fazla araştırma gerekir (1). Diş kök hücrelerinin en fazla ve direkt kaynağı, yetişkin diş pulpası ve periodontal ligament gibi gözüküyor. Öyle olsa da süt dişleri diş kök hücrelerine en kolay ulaşılabilinen kaynaklardır. İzolasyonları ve depolanması çok yeni bir hizmet olduğundan dolayı çok az sayıda hasta, SHEDs’i korumuştur. DFSCs ve SCAPs izolasyonu için 3. molarların varlığı gereklidir. DPSCs hem 3.molar hem endodontik tedavi edilmesi gereken ve hala canlı bir pulpaya sahip dişten izole edilebilir; oysaki PDLSCs, çekilmiş dişlerin köklerinden izole edilir. DPSCs ve PLSCs, SHEDs’e kıyasla daha düşük çoğalma potansiyeli gösterse de, diş kök hücrelerinin kolay ve direkt kaynağıdır (1). Üstesinden gelinmesi gereken ana engel, mevcut dental epitelial kök hücrelerinin bulunmasıdır; çünkü dental epitelial kök hücrelerin, dental mezenkimal kök hücreleriyle kombinasyonları, biyolojik yapıda bir diş 32 yaratmaya çalışırken en iyi sonuçlanan teknik olarak görülür. Yenidoğan veya genç hayvanlar için dental epitelial kök hücre izolasyonu mümkündür. İnsanlarda kullanımı imkansız ve potansiyel tehlikelidir; bunlar göz önüne alındığında immunolojik reaksiyonlara ve redde neden olabilir. Dental epitelial kök hücreler, çocukların 3.molar diş jerminden izole edilmeli ve kullanılmalı ya da gelecekte kullanımı için korunmalıdır. Bu özel uygulama çocuklarda cerrahi uygulama gerektirdiğinden dolayı etik değildir. Dolayısıyla kolay kabul edilebilir bir teknik değildir. Dahası, yetişkinlerin durumunda da hala sorun olmaya devam eder; çünkü dişlerin erüpsiyonundan sonra dental epitelial kök hücreleri kaybolur. Güncel seçeneklere dayanarak, mine rejenerasyonu probleminin çözümü mezenkimal kök hücreler için bir diş yaratmak amacıyla desteklenecek yapay bir kronun kullanımı olabilir (1). Birçok in vitro ve in vivo çalışma, diş doku mühendisliği tekniklerinin kullanımının, gelecekte umut verici sonuçları olduğunu göstermiştir. Ancak, odontogenezi ve mevcut engelleri daha iyi anlamak için daha çok çalışma gereklidir. Bu tekniklerin gelecekte saptanması, çeşitli diş kökenli patolojilere ve hastalıklara terapotik yaklaşımları değiştirecektir (1). 33 11. Özet Bazı ilerlemelere rağmen, hastalarda uygulanacak diş tedavisi ve rejenerasyonları için; güvenli, basit ve tekrarlanabilir hücre temelli yaklaşımları hazırlamak için önemli engeller bulunur. Diş kök hücrelerin birçok avantaja vardır ve bu hücreler; dişlerin, geniş yelpazede klinik uygulamaları için yetişkin mezenkimal kök hücrelerin geçerli kaynağıdır. Sonuç olarak, bu dental kök hücrelerin, mezenkimal kök hücrelerin diğer kaynakları üzerinde kullanımı, sadece kullanım ve erişim kolaylığına bağlı olarak değişmeyecek aynı zamanda maliyetle ilişkili olarak tamir yeteneği ve kalitesine bağlı değişecektir. Bütün diş rejenerasyonları için, çözülmesi önemli zaman alacak ana sorunlar vardır. En acili, bir diş yapmak için gerekli miktarda sayıyı sağlamak için kültürde korunabilen ve çoğaltılabilen epitelial ve mezenkimal hücre popülasyonlarının tanımlanmasıdır. Bunula ilgili sorun; hücre olarak, otolog (pahalı ama güvenli) mu allojenik (daha ucuz ama olası ret sorunlarıyla beraber) ihtiyacın mı olacağıdır. Son olarak, dikkate alınması gereken temel sorun, insan diş gelişiminin faredekinden çok daha yavaş bir süreçle işlemesidir. İnsan diş embriyogenezisi yaklaşık 8 kat daha yavaştır ve postnatal gelişim birkaç yıl sürer. Bu yüzden, laboratuarda geliştirilen fare dişlerinin; büyüme, implantasyon ve erüpsiyonu birkaç hafta sürebilirken, fonksiyonel insan dişi üretmek için bu süre birkaç ay veya yıla denk gelebilir. Bu yüzden, insan dişi gelişimini mümkün olduğunca hızlandırmak için araştırmaların yapılması gerekmektedir (2). Kök hücreler üzerinde yürütülen mevcut araştırmalar, aynı zamanda kanser kök hücrelerini anlamada, kanseri elimine etmek için yeni tedavileri geliştirmede bize yardım eder (127). Ama yine de; odontojenik bir potansiyel için yeniden programlanabilen ve daha sonra fonksiyonel bir diş oluşturmak için birleşebilen epitelial ve mezenkimal kök hücrelerin, yeni ve kolay erişilebilir kaynaklarını öğrenmek için, ihtiyaç sürmektedir. Kök hücreler, diş pulpasında tamamen keşfedilinceye kadar dişin içinde bir sır olarak kalmaya devam ederler (3). 34 12. Kaynaklar 1. Lymperi S, Ligoudistianou C, Taraslia V, Kontakiotis E and Anastasiadou E Dental Stem Cells and their Applications in Dental Tissue Engineering, The Open Dentistry Journal, 2013, 7, 76-81 2. Ana Angelova V, Yvonne P and Paul S Stem cell-based biological tooth repair and regeneration, Special issue – CellBio-X, 2010, 20, 715-721 3. Hall PA, Watt FM. Stem cells: the generation and maintenance of cellular diversity, Development ,1989, 106(4), 619-33 4. Wagers AJ, Weissman IL. Plasticity of adult stem cells, Cell 2004, 116(5), 639-48 5. Gimble J, Guilak F. Adipose-derived adult stem cells: isolation, characterization and differentiation potential, Cytotherapy, 2003, 5(5), 362-9 6. Ulmer FL, Winkel A, Kohorst P, Stiesch M. Stem cells—prospects in dentistry, Schweiz Monatsschr Zahnmed, 2010, 120(10), 860-83 7. Gandhi A, Gandhi T, Madan N., Dental pulp stem cells in endodontic research: a promising tool for tooth tissue engineering, RSBO, 2011, 8(3), 335-40 35 8. Masthan KMK, Aravindha Babu N, Leena Sankari S, Gopala T Krishnan Teeth – as a life bank (stem cells in dentistry), reviewarticle, Journal of Medicine and Medical Sciences, 2012, 3(7), 456-58 9. Langer R, Vacanti JP. Tissue engineering, Science, 1993, 260( 5110) , 920-6 10. Khetan S, Burdick J., Cellular encapsulation in 3D hydrogels for tissue engineering, J Vis Exp, 2009, 32, 1590 11. Schneider RK, Puellen A, Kramann R, et al. The osteogenic differentiation of adult bone marrow and perinatal umbilical mesenchymal stem cells and matrix remodelling in three dimensional collagen scaffolds, Biomaterials, 2010, 31(3), 467-80 12. Young CS, Terada S, Vacanti JP. et al. Tissue engineering of complex tooth structures on biodegradable polymer scaffolds, J Dent Res, 2002, 81(10), 695-700 13. Honda MJ, Shimodaira T, Ogaeri T et al. A novel culture system for porcine odontogenic epithelial cells using a feeder layer, Arch Oral Biol 2006, 51(4), 282-90 14. Smith AJ, Lesot H. Induction and regulation of crown dentinogenesis; embryonic events as a template for dental tissue repair?, Crit Rev Oral Biol Med, 2001, 12, 425–37 15. Smith AJ, Murray PE, Sloan AJ, Matthews JB, Zhao S. Transdentinal stimulation of tertiary dentinogenesis, Adv Dent Res, 2001, 15, 51–4 36 16. Tziafas D. Basic mechanisms of cytodifferentiation and dentinogenesis during dental pulp repair, Int J DevBiol, 1995, 39, 281– 90 17. Graham L, Cooper PR, Cassidy N, Nor JE, Sloan AJ, Smith AJ. The effect of calcium hydroxide on solubilisation of bio-active dentine matrix components, Biomaterials, 2006, 27, 2865–73 18. Fitzgerald M, Chiego DJ Jr, Heys DR, Autoradiographic analysis of odontoblast replacement following pulp exposure in primate teeth, Arch Oral Biol, 1990, 35, 707–15 19. Smith AJ, Cassidy N, Perry H, Begue-Kirn C. et al. Reactionary dentinogenesis, Int J DevBiol, 1995, 39, 273–80 20. Murray PE, Smith AJ. Saving pulps: a biological basis, An overview, Prim Dent Care, 2002, 9,21–26 21. Papaccio G, Graziano A, d’Aquino R, et al. Long-term cryopreservation of dental pulp stem cells (SBP-DPSCs) and their differentiated osteoblasts: A cell source for tissue repair, Journal of Cellular Physiology, 2006, 208, 319–25 22. Graziano A, Biunno I, De Blasio P, Giordano, A. The tissue banking in cancer and stem cell research, Journal of Cellular Physiology, 2007, 212, 345–47 23. Zhang W, Walboomers XF, Shi S, Fan M, Jansen JA. Multilineage differentiation potential of stem cells derivedfrom human dental pulp after cryopreservation, Tissue Engineering, 2006, 12, 2813–23 37 24. Friedenstein AJ, Gorskaja JF, Kulagina NN. Fibroblast precursors in normal and irradiated mouse hematopoietic organs, Exp Hematol 1976, 4(5), 267-74 25. Dominici M, Le Blanc K, Mueller I, et al. Minimal criteria for defining multipotent mesenchymal stromal cells, The International Society for Cellular Therapy position statement, Cytotherapy, 2006, 8(4), 315-7 26. Prockop DJ. Marrow stromal cells as stem cells for nonhematopoietic tissues, Science,1997, 276(5309), 71-4 27. Gronthos S, Mankani M, Brahim J, Robey PG, Shi S. Postnatal human dental pulp stem cells (DPSCs) in vitro and in vivo, Proc Natl Acad Sci USA,2000, 97(25), 13625-30 28. Miura M, Gronthos S, Zhao M, et al. SHED: stem cells from human exfoliated deciduous teeth, Proc Natl Acad Sci USA, 2003, 100(10), 5807-12 29. Seo BM, Miura M, Gronthos S, et al. Investigation of multipotent postnatal stem cells from human periodontal ligament, Lancet, 2004, 364(9429), 149-55 30. Morsczeck C, Gotz W, Schierholz J, et al. Isolation of precursor cells (PCs) from human dental follicle of wisdom teeth, Matrix Biol, 2005, 24(2), 155-65 31. Sonoyama W, Liu Y, Fang D, et al. Mesenchymal stem cell mediated functional tooth regeneration in swine, PLoS ONE, 2006, 1, 79 38 32. Smith, A.J. et al. Reactionary dentinogenesis, Int. J. Dev. Biol, 1995, 39, 273–280 33. Smith, A.J. and Lesot, H. Induction and regulation of crown dentinogenesis: embryonic events as a template for dental tissue repair, Crit. Rev. Oral Biol. Med., 2001, 12, 425–437 34. Gronthos S, Brahim J, Li W, et al. Stem cell properties of human dental pulp stem cells, J Dent Res, 2002, 81(8), 531-5 35. Gronthos, S. et al. Stem cell properties of human dental pulp stem cells, J. Dent. Res, 2002, 81, 531–535 36. Otaki S, Ueshima S, Shiraishi K, et al. Mesenchymal progenitor cells in adult human dental pulp and their ability to form bone when transplanted into immunocompromised mice, Cell Biol Int, 2007, 31(10), 1191-7 37. Ishkitiev N, Yaegaki K, Calenic B, et al. Deciduous and permanent dental pulp mesenchymal cells acquire hepatic morphologic and functional features in vitro, J Endod 2010, 36(3), 469-74 38. Arthur, A. et al. Adult human dental pulp stem cells differentiate toward functionally active neurons under appropriate environmental cues, Stem Cells, 2008, 26, 1787–1795 39. Arthur, A. et al. Implanted adult human dental pulp stem cells induce endogenous axon guidance, Stem Cells, 2009, 27, 2229–2237 40. Yalvac, M.E. et al. Potential role of dental stem cells in the cellular therapy of cerebral ischemia, Curr. Pharm. Des, 2009, 15, 3908–3916 39 41. Zhang W, Walboomers XF, van Kuppevelt THet al. The performance of human dental pulp stem cells on different three-dimensional scaffold materials, Biomaterials, 2006, 27(33), 5658-68 42. Srisawasdi S, Pavasant P. Different roles of dexamethasone on transforming growth factor-beta1-induced fibronectin and nerve growth factor expression in dental pulp cells, Journal of Endodontics, 2007, 33, 1057–60 43. Iohara K, Zheng L, Ito M, et al. population cells isolated from porcine dental pulp tissue with self-renewal and multipotency for dentinogenesis, chondrogenesis, adipogenesis, and neurogenesis, Stem Cells., 2006, 24, 2493–503 44. Jo YY, Lee HJ, Kook SY. Isolation and characterization of postnatal Stem cells from human dental tissues, Tissue Engineering, 2007, 13, 67–73 45. Chamberlain G, Fox J, Ashton B, Middleton J. Concise review: mesenchymal stem cells: their phenotype, differentiation capacity, immunological features, and potential for homing, Stem Cells, 2007, 25(11), 2739-49 46. JJiang Y, Jahagirdar BN, Reinhardt RL et al. Pluripotency of mesenchymal stem cells derived from adult marrow, Nature, 2002, 418(6893), 41-49 40 47. Gronthos S, Mankani M, Brahim J, Robey PG, Shi S, Postnatal human dental pulp stem cells (DPSCs) in vitro and in vivo, Proc Natl Acad Sci. USA, 2000, 97, 13625–30 48. Miura M, Gronthos S, Zhao Met al. stem cells from human exfoliated deciduous teeth, Proc Natl Acad Sci. USA, 2003, 100, 5807–12 49. Sonoyama W, Liu Y, Fang D et al. Mesenchymal stem cell mediated tooth regeneration in swine, PLoS One, 2006, 1, 79 50. Young CS, Terada S, Vacanti JP et al. Tissue engineering of complex tooth structures on biodegradable polymer scaffolds, J Dent Res, 2002, 81, 695–700 51. Ohazama A, Modino SA, Miletich I, Sharpe PT Stem-cell-based tissue engineering of murine teeth, J Dent Res, 2004, 83, 518–22 52. Cordeiro MM, Dong Z, Kaneko T et al. Dental pulp tissue engineering with stem cells from exfoliated deciduous teeth, J Endod, 2008, 34, 962–969 53. Sakai VT, Zhang Z, Dong Z et al. differentiate into functional odontoblasts and endothelium, J Dent Res, 2010, 89, 791-96 54. Demarco FF, Casagrande L, Zhang Z et al. Effects of morphogen and scaffold porogen on the differentiation of dental pulp stem cells, J Endo, 36, 1805–11 55. Casagrande L, Demarco FF, Zhang Z et al. Dentin-derived BMP-2 and odontoblast differentiation, J Dent Res, 2010, 89, 603–08 41 56. Miura, M. et al. SHED: stem cells from human exfoliated deciduous teeth., Proc. Natl. Acad. Sci. U. S. A., 2003, 100, 5807–5812 57. Shi, S. et al. The efficacy of mesenchymal stem cells to regenerate and repair dental structures, Orthod. Craniofac. Res, 2005, 8, 191– 199 58. Sakai, V.T. et al. SHED differentiate into functional odontoblasts and endothelium, J. Dent. Res, 2010, 89, 791–796 59. Cordeiro, M.M. et al.Dental pulp tissue engineering with stem cells from exfoliated deciduous teeth. J. Endod., 2008, 34, 962–969 60. Wang, J. et al.,Stem cells from human exfoliated deciduous teeth can differentiate into dopaminergic neuron-like cells, Stem Cells Dev, 2010, 19, 1375–1383 61. Miura M, Gronthos S, Zhao M, et al. SHED: stem cells from human exfoliated deciduous teeth, Proc Natl Acad Sci USA, 2003, 100(10), 5807-12 62. Murray PE, Garcia-Godoy F. Stem cell responses in tooth Regeneration, Stem Cells Dev, 2004, 13(3), 255-62 63. Sloan AJ, Smith AJ. Stem cells and the dental pulp: potential roles in dentine regeneration and repair, Oral Dis 2007, 13(2), 151-7 64. Cordeiro MM, Dong Z, Kaneko T, et al. Dental pulp tissue engineering with stem cells from exfoliated deciduous teeth , J Endod, 2008, 34(8), 962-9 42 65. Nakamura, S. et al. Stem cell proliferation pathways comparison between human exfoliated deciduous teeth and dental pulp stem cells by gene expression profile from promising dental pulp, J. Endod, 2008, 35, 1536–1542 66. Sloan, A.J. et al. TGF-beta receptor expression in human odontoblasts and pulpal cells, Histochem J, 1999, 31, 565–569 67. Govindasamy, V. et al. Micromanipulation of culture niche permits long-term expansion of dental pulp stem cells-an economic and commercial angle, In Vitro Cell Dev. Biol. Anim, 2010, 46, 764–773 68. Papaccio, G. et al. Long-term cryopreservation of dental pulp stem cells (SBP-DPSCs) and their differentiated osteoblasts: a cell source for tissue repair, J. Cell Physiol, 2006, 208, 319–325 69. McCulloch, C.A. Progenitor cell populations in the periodontal ligament of mice, Anat. Rec, 1985, 211, 258–262 70. Seo BM, Miura M, Sonoyama W et al, Recovery of stem cells from cryopreserved periodontal ligament, J Dent Res, 2005, 84(10), 907-12 71. Gay IC, Chen S, MacDougall M. Isolation and characterization of multipotent human periodontal ligament stem cells, Orthod Craniofac Res, 2007, 10(3), 149-60 72. Liu Y, Zheng Y, Ding G, et al. Periodontal ligament stem cellmediated treatment for periodontitis in miniature swine, Stem Cells, 2008, 26(4), 1065-73 43 73. Orciani M, Trubiani O, Vignini A et al. Nitric oxide production during the osteogenic differentiation of human periodontal ligament mesenchymal stem cells, Acta Histochem , 2009, 111(1), 15-24 74. Yang ZH, Zhang XJ, Dang NN, et al. Apical tooth germ cellconditioned medium enhances the differentiation of periodontal ligament stem cells into cementum/periodontal ligament-like tissues, J Periodontal Res, 2009, 44(2), 199-210 75. Ten Cate A.R.Oral Histology – Development, Structure, and Function, (5th ed.), Mosby-Year Book, Inc. Mosby Elsevier, (St Louis,MO), 1998, 1–4 76. Handa, K. et al. Progenitor cells from dental follicle are able to form cementum matrix in vivo, Connect. Tissue Res, 2002, 43, 406–408 77. Handa, K. et al. Cementum matrix formation in vivo by cultured dental follicle cells, Bone, 2002, 31, 606–611 78. Lin, N.H. et al. Stem cells and periodontal regeneration, Aust. Dent. J, 2008, 53, 108–121 79. Handa K, Saito M, Tsunoda A, et al. Progenitor cells from dental follicle are able to form cementum matrix in vivo, Connect Tissue Res , 2002, 43(2-3), 406-8 80. Coura GS, Garcez RC, de Aguiar CB et al. Human periodontal ligament: a niche of neural crest stem cells, J Periodontal Res, 2008, 43(5), 531-6 44 81. Kemoun P, Laurencin-Dalicieux S, Rue J, et al. Human dental follicle cells acquire cementoblast features under stimulation by BMP-2/-7 and enamel matrix derivatives (EMD) in vitro, Cell Tissue Res, 2007, 329(2), 283-94 82. Yao S, Pan F, Prpic V, Wise GE Differentiation of stem cells in the dental follicle, J Dent Res, 2008, 87(8), 767-71 83. Huang, G.T.J. et al. ,The hidden treasure in apical papilla,The potential role in pulp/dentin regeneration and bioroot engineering, J. Endodonti, 2008, 34, 645–651 84. Kikuchi H, Suzuki K, Sakai N, Yamada S. Odontoblasts induced from mesenchymal cells of murine dental papillae in threedimensional cell culture, Cell Tissue Res , 2004, 317(2), 173-85 85. Ikeda E, Hirose M, Kotobuki N, et al. Osteogenic differentiation of human dental papilla mesenchymal cells, Biochem Biophys Res Commun, 2006, 342(4), 1257-62 86. Amar S, Luo W, Snead ML, Ruch JV Amelogenin gene expression in mouse incisor heterotopic recombinations, Differentiation,1989, 41(1), 56-61 87. Yoshiba K, Yoshiba N, Aberdam D, et al. Expression and localization of laminin-5 subunits during mouse tooth development, Dev Dyn, 1998, 211(2), 164-76 45 88. Honda MJ, Tsuchiya S, Sumita Y, Sagara H, Ueda M The sequential seeding of epithelial and mesenchymal cells for tissueengineered tooth regeneration, Biomaterials, 200, 28(4), 680-9 89. Honda MJ, Shinohara Y, Hata KI, Ueda M. Subcultured odontogenic epithelial cells in combination with dental mesenchymal cells produce enamel-dentin-like complex structures, Cell Transplant 2007, 16(8), 833-47 90. Hu B, Nadiri A, Kuchler-Bopp S. et al. Tissue engineering of tooth crown, root, and periodontium, Tissue Eng, 2006, 12(8), 2069-75 91. Nakao K, Morita R, Saji Y, et al. The development of a bioengineered organ germ method, Nat Methods, 2007, 4(3), 227-30 92. Ikeda E, Morita R, Nakao K, et al. ,Fully functional bioengineered tooth replacement as an organ replacement therapy, Proc Natl Acad Sci USA, 2009, 106(32), 13475-80 93. Handa, K. et al. Progenitor cells from dental follicle are able to form cementum matrix in vivo, Connect. Tissue Res, 2002, 43, 406–408 94. Handa, K. et al. Cementum matrix formation in vivo by cultured dental follicle cells, Bone, 2002, 31, 606–611 95. Lin, N.H. et al. Stem cells and periodontal regeneration, Aust.Dent. J., 2008, 53, 108–121 96. Hasegawa, M. et al Human periodontal ligament cell sheets can regenerate periodontal ligament tissue in an athymic rat model, Tissue Eng, 2005, 11, 469–478 46 97. Huang, G.T. et al. Stem/Progenitor cell-mediated de novo regeneration of dental pulp with newly deposited continuous layer of dentin in an in vivo model, Tissue Eng. Part A , 2010, 16, 605–615 98. Honda, M.J. et al. Enamel tissue engineering using subcultured enamel organ epithelial cells in combination with dental pulp cells, Cells Tissues Organs , 2009, 189, 261–267 99. D’Aquino, R. et al. Human mandible bone defect repair by the grafting of dental pulp stem/progenitor cells and collagen sponge biocomplexes, Eur. Cell Mater, 2009, 18, 75–83 100. Seo, B.M. et al. SHED repair critical-size calvarial defects in mice, Oral Dis, 2008, 14, 428–434 101. Cordeiro MM, Dong Z, Kaneko T et al. Dental pulp tissue engineering with stem cells from exfoliated deciduous teeth, J Endod, 2008, 34, 962–69 102. Sakai VT, Zhang Z, Dong Z et al. SHED differentiate into functional odontoblasts and endothelium, J Dent Res, 2010, 89, 791–96 103. Jernvall, J. and Thesleff, I, Reitrative signalling and patterning during mammalian tooth morphogenesis, Mech. Dev, 2000, 92, 19–29 104. Tucker A. and Sharpe P, The cutting-edge of mammalian development: how the embryo makes teeth,Nat. Rev, 2004, 5, 499– 508 47 105. Zhang, Y.D. et al. Making a tooth: growth factors, transcription factors and stem cells, Cell Res, 2005, 15, 301–316 106. Thesleff, I. et al. Enamel knots as signaling centers linking tooth morphogenesis and odontoblast differentiation, Adv. Dent. Res, 2001, 15, 14-18 107. Hu, B. et al. Dental epithelial histo-morphogenesis in the mouse: positional information versus cell history, Arch. Oral Biol, 2005, 50, 131–136 108. Lesot, H. and Brook, A.H.Epithelial histogenesis during tooth development, Arch. Oral Biol, 2009, 54, 25–33 109. Ohazama, A. et al. Stem-cell-based tissue engineering of murine teeth, J. Dent. Res, 2004, 83, 518–522 110. Ikeda E, Morita R, Nakao K et al. Fully functional bioengineered tooth replacement as an organ replacement therapy, Proc Natl Acad Sci USA, 2009,106(32), 13475–80 111. Xu WP, Zhang W, Asrican R. Et al. Accurately shaped toothbud cell-derived mineralized tissue formation on silk scaffolds, Tissue Eng Part A, 2008, 14(4), 549–57 48 112. Laino G, d’Aquino R, Graziano A et al. Dental pulp stem cells can be detected in aged humans: an useful source for living autologous fibrous bone tissue (LAB), J Bone Miner Res., 2005, 20, 1394–1402 113. Laino G, Graziano A, d’Aquino R et al. An approachable human adult stem cell source for hard-tissue engineering, J Cell Physiol, 2006, 206, 693–701 114. d'Aquino R, De Rosa A, Lanza V, et al. Human mandible bone defect repair by the grafting of dental pulp stem/progenitor cells and collagen sponge biocomplexes, Eur Cell Mater, 2009, 18, 75-83 115. Kat, P.S. et al. Distribution of the epithelial rests of Malassez and their relationship to blood vessels of the periodontal ligament during rat tooth development, Aust Orthod J, 2003, 19, 77–86 116. Huang, X. et al. Fate of HERS during tooth root development, Dev. Biol, 2009, 334, 22–30 117. Becktor, K.B. et al. Immunohistochemical localization of epithelial rests of Malassez in human periodontal membrane, Eur. J. Orthod, 2007, 29, 350–353 49 118. Shimonishi, M. et al. In vitro differentiation of epithelial cells cultured from human periodontal ligament, J. Periodontal Res, 2007, 42, 456–465 119. Shinmura, Y. et al. Quiescent epithelial cell rests of Malassez can differentiate into ameloblast-like cells,J. Cell Physiol, 2008, 217, 728–738 120. Takahashi, C. et al. Newly established cell lines from mouse oral epithelium regenerate teeth when combined with dental mesenchyme, In Vitro Cell Dev. Biol. Anim, 2010, 46, 457–468 121. Nakagawa, E. et al, Odontogenic potential of post-natal oral mucosal epithelium,J. Dent. Res,2009, 88, 219–223 122. Ikeda, E. et al. Fully functional bioengineered tooth replacement as an organ replacement therapy, Proc. Natl. Acad. Sci. U. S. A., 2009, 106, 13475–13480 123. Sharpe, P.T. and Young, C.S., Test-tube teeth, Sci. Am, 2005 293, 34–41 124. Yamamoto, H. et al. Analysis of tooth formation by reaggregated dental mesenchyme from mouse embryo, J. Electron. Microsc. (Tokyo), 2003, 52, 559–566 50 125. Duailibi, M.T. et al. Bioengineered teeth from cultured rat toot bud cells, J. Dent. Res, 2004, 83, 523–528 126. Nakao, K. et al. The development of a bioengineered organ germ Method, Nat. Methods, 2007, 4, 227–230 127. Kat, P.S. et al. Distribution of the epithelial rests of Malassez and their relationship to blood vessels of the periodontal ligament during rat tooth development., Aust Orthod J, 2003, 19, 77–86 128. Yapeng H., Liwu F., Targeting cancer stem cells: a new therapy to cure cancer Patients, Am J Cancer Res, 2012, 2(3), 340-56 129. Shapiro SS, Waknitz MA, Swiergiel JJ, Marshall VS, Jones JM. Embryonic stem cell lines derived from human blastocysts, Science, 1998, 282(5391), 1145-47 51 13. Özgeçmiş 1991 yılında Elazığ’da doğdum. İlköğretim ve liseyi, Atakent İlköğretim Okulu ve Atakent Anadolu Lisesi’nde okudum. 2009’ da Ege Üniversitesi Diş Hekimliği’ni kazandım. 52
© Copyright 2024 Paperzz