ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ POTANSİYEL ALAN VERİLERİNİN KESİRSEL MERTEBE TÜREVLER İLE DEĞERLENDİRİLMESİ Muzaffer Özgü ARISOY JEOFİZİK MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI ANKARA 2012 Her Hakkı Saklıdır ÖZET Doktora Tezi POTANSİYEL ALAN VERİLERİNİN KESİRSEL MERTEBE TÜREVLER İLE DEĞERLENDİRİLMESİ Muzaffer Özgü ARISOY Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Jeofizik Mühendisliği Anabilim Dalı Danışman: Doç. Dr. Ünal DİKMEN Diğer jeofizik yöntemlerde olduğu gibi gravite ve manyetik problemlerin çözümünde temel amaç belirtiye neden olan yeraltı yapılarının fiziksel ve geometrik özelliklerinin belirlenmesidir. Yeraltı yapılarının yatay yönde kenarlarının belirlenmesi ve görüntülenmesi günümüzde oldukça popüler bir konudur. Bu amaçla 1970’li yıllara kadar verinin yatay ve düşey türevleri kullanılırken, geliştirilen sınır belirleme süzgeçleri yatay ve düşey türevlere göre daha yaygın kullanılır hale gelmiştir. Sınır belirleme süzgeçleri verinin tamsayı mertebeli yatay ve düşey türevlerinin hesaplanmasını gerektirmektedir. Bu süzgeçlerin zayıf yönleri; gürültü varlığını kuvvetlendirmeleri ve derin veya düşük fiziksel özellik sunan yapılara ait sınırların belirlenmesinde yetersiz kalmalarıdır. Bu süzgeçlerin zayıf yönlerinin üstesinden gelebilmek için çeşitli yöntemler önerilmiştir. Bu tez çalışmasında, tamsayı mertebeli yatay ve düşey türevlerin hesaplanmasını gerektiren sınır belirleme süzgeçleri kesirsel mertebeli türevler kullanılarak model ve arazi verileri üzerinde sınanmıştır. Sınır belirleme süzgeçlerinin geleneksel kullanımlarıyla kesirsel mertebeden türevler ile kullanımları kıyaslandığında, kesirsel mertebeden türev kullanımının başarılı sonuçlar verdiği görülmüştür. Tez çalışması kapsamında yatay yönde kaymayı engellemek için “faz uyarlanmış kesirsel mertebeli yatay türev süzgeci” adı verilen bir süzgeç önerilmiştir. Bununla birlikte, potansiyel alan verilerinin modellenmesi, süzgeçlenmesi ve görselleştirilmesi amacıyla MATLAB programlama dilinde POTENSOFT adı verilen bir yazılım geliştirilmiştir. Haziran 2012, 78 sayfa Anahtar Kelimeler: Gravite ve Manyetik Veri, Kesirli Mertebe Türev, Yatay Türev, Düşey Türev, Sınır Belirleme, Dalgasayısı Ortamı Süzgeç. i ABSTRACT Ph.D. Thesis EVALUATION OF POTENTIAL FIELD DATA USING FRACTIONAL ORDER DERIVATIVES Muzaffer Özgü ARISOY Ankara University Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Geophysical Engineering Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Ünal DİKMEN Like the other geophysical methods, the main purpose in solving the gravity and magnetic problems is to identify the physical and geometrical properties of the subsurface structures that cause the magnetic or gravity anomalies. Nowadays, the matter of identification as well visualization of boundaries of the subsurface structures in horizontal directions is popular. For this purpose, the vertical and horizontal derivatives of the gravity or magnetic data have been used till 1970s and since then, the edge detection filters have improved and are preferred rather than the horizontal and vertical derivative schemes. The edge detection filters involve integer order vertical and horizontal derivatives of the data. The main disadvantage of these kinds of filters is that they enrich the noise and hence, fail on detecting the boundaries of the subsurface structures buried deep or with indistinct gravity or magnetic properties. To overcome the troubles with these filters, various techniques were proposed. In this thesis, the filters involving the integer order vertical and horizontal derivatives is tested with fractional order vertical and horizontal derivatives on both synthetic and field data. Comparing the fractional order differentiation with the traditional edge detection filters, successful results are achieved with the fractional order differentiation. In the frame of the thesis, a new type of filter named "phase adapted fractional order horizontal derivative filter" is proposed to overcome the shifting problem in horizontal directions. In addition, a MATLAB based computer code named POTENSOFT is developed for modeling, filtering and visualization of the potential field data. June 2012, 78 pages Key Words: Gravity and Magnetic Data, Fractional Order Derivative, Horizontal Derivative, Vertical Derivative, Edge Detection, Wavenumber Domain Filter. ii TEŞEKKÜR Doktora tez çalışmamın her aşamasında engin bilgi birikimi, yakın ilgi ve önerileri ile beni yönlendiren tez danışmanım Doç. Dr. Ünal DİKMEN’e (Ankara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Anabilim Dalı) sonsuz teşekkür ederim. Tez çalışmam süresince, bilgisinin yanı sıra işine olan saygısı ve insani özelliklerinden edindiğim kazanımların benim için oldukça kıymetli olduğunu özellikle belirtmek isterim. Tez izleme komitemde yer alan ve kendime her zaman bilim adamı olarak örnek aldığım değerli hocam Prof. Dr. Ahmet TUĞRUL BAŞOKUR’a (Ankara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Anabilim Dalı) sonsuz teşekkür ederim. Doktora çalışmam boyunca katkı ve eleştirileriyle daima beni yönlendirmiş ve doktora çalışması dışındaki çalışmalarımda yanımda olmuş ve beni cesaretlendirmiştir. Değerli fikirleri ile tez çalışmamın olgunlaşmasında çok büyük katkıları olan ve tez izleme komitemde yer alan sayın Doç. Dr. Ziya TELATAR’a (Ankara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektronik Mühendisliği Anabilim Dalı) şükranlarımı sunarım. Ders aşaması zamanında kendisinden aldığım Sayısal Görüntü İşleme I ve Sayısal Görüntü İşleme II dersleri hem tez çalışmama büyük katkıda bulunmuştur hem de tez çalışması dışında farklı alanlara ilgi göstermeme neden olmuştur. Tez jüri üyeleri sayın Prof. Dr. Abdullah ATEŞ’e (Ankara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Anabilim Dalı) ve sayın Doç. Dr. Bülent ORUÇ’a (Kocaeli Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Anabilim Dalı) katkılarından dolayı teşekkür ederim. Bugünlere gelmemde üzerimde emeği en büyük olan annem ve babama ayrıca teşekkür ederim. Doktora çalışmam boyunca her zaman sevgi ve desteklerini yanımda hissettiğim sevgili eşim Ebru ARISOY teşekkürlerin en büyüğüne layıktır. Tez çalışmasına başladığım ilk günlerde aramıza katılan oğlum Demir ARISOY manevi çalışma kaynağım olmuştur. Muzaffer Özgü ARISOY Ankara, Haziran 2012 iii İÇİNDEKİLER ÖZET..………...…………………………………………………………….…..... ABSTRACT.…………………………………………………………….......….... TEŞEKKÜR..………………………………………………………………..…… SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ………………………….………... ŞEKİLLER DİZİNİ....……………………………………………………..…..... 1. GİRİŞ..……………………...………………………………………………….. 2. POTANSİYEL ALAN VERİLERİNİN YORUMLANMASINDA TEMEL İŞLEMLER……………………………………………………………………. 2.1 Yapma Gravite Dönüşümü….……….…………………………………….... 2.2 Kutba İndirgeme…………………………………………………………….. 2.3 Analitik Uzanım……………………………………………………………… 2.4 Bölgesel-Yerel Ayrım………………………………………………………... 2.5 Dalga Sayısı Ortamı Süzgeçler……………………………………………… 2.6 Yönlü Süzgeçler……………………………………………………………… 2.7 Potansiyel Alan Verilerinin Değerlendirilmesinde Kullanılan Bilgisayar Yazılımları…………………………………………………………………..... 3. POTANSİYEL ALAN VERİLERİNDE SINIR BELİRLEME..................... 4. KESİRLİ MERTEBEDEN TÜREV KAVRAMI............................................ 4.1 Tamsayı MertebeliTürev ve İntegralin Ortak Yazımı……………….......... 4.2 GL Kesirli Mertebe Türev…………………………………………………... 4.3 RL Kesirli Mertebe Türev…………………………………………………... 4.3.1 RL kesirli mertebe türevin dalgasayısı ortamı ifadesi…………………... 4.4. Caputo Kesirli Mertebe Türev……………………………………………... 5. POTANSİYEL ALAN VERİLERİNİN KESİRLİ MERTEBEDEN TÜREVLERİ.................................................................................................... 6. TARTIŞMA VE SONUÇLAR………….……………………………………. KAYNAKLAR…………………………………………………………………… EKLER…………………………………………………………………………… EK 1 BİR FONKSİYONUN n. MERTEBEDEN TÜREVİ…………………… EK 2 n KATLI İNTEGRALİN GENEL YAZIMI…………………………….. EK 3 GAMMA FONKSİYONU………………………………………………… ÖZGEÇMİŞ…………………………………………………………………….... iv i ii iii v vi 1 4 7 8 9 11 12 13 15 17 33 34 35 36 40 42 43 61 63 70 71 73 75 78 SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ x y z RL GL 2B 3B kx ky k P ( x, y ) F TYT AS GAS DAS Potansiyel alan verisi x-yönlü yatay türevi Potansiyel alan verisi y-yönlü yatay türevi Potansiyel alan verisi düşey türevi Riemann-Liouville Grünwald-Letnikov İki-boyut Üç-boyut x doğrultusundaki dalgasayısı y doğrultusundaki dalgasayısı Dalgasayısı Potansiyel alan Fourier Dönüşümü Toplam yatay türev Analitik sinyal Geliştirilmiş analitik sinyal Dengelenmiş analitik sinyal v ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 2.1 Şekil 2.2 Şekil 2.3 Şekil 2.4 Şekil 2.5 Şekil 2.6 Şekil 2.7 Şekil 3.1 Şekil 3.2 Şekil 3.3 Şekil 3.4 Şekil 3.5 Şekil 3.6 Şekil 3.7 Şekil 3.8 Şekil 3.9 Şekil 4.1 Şekil 4.2 Şekil 4.3 Şekil 4.4 Şekil 4.5 Şekil 5.1 Histogram dengeleme ve Lambertian yansıtıcı yöntemleriyle manyetik alan görüntü haritalarının iyileştirilmesi………………….. Yapma gravite dönüşümünün manyetik model verisi üzerinde sınanması……………………………………………………………. Kutba indirgeme yönteminin manyetik model verisi üzerinde sınanması……………………………………………………………. Aşağı ve yukarı uzanım süzgeçlerinin manyetik model verisi üzerinde sınanması…………………………………………………... Gravite model verisinden ikinci dereceden bir polinom yüzeyinin çıkarılması ile bölgesel-yerel ayrım yapılması……………………… Geleneksel dalga sayısı ortamı süzgeçlerin genlik spektrumlarına ait 3B perspektif görüntüler. Alçak ve yüksek geçişli durumda süzgeçlerin kesme dalga sayıları 0.25 rad/km olarak seçilmiştir…… Yönlü yatay türev süzgecinin farklı azimut açıları için gravite model verisi üzerinde sınanması……………………………………………. 2B durum için birinci ve ikinci mertebeden yatay türev süzgecinin dalga sayısı ortamı davranışları……………………………………... 3B durum için birinci ve ikinci mertebeden x-yönlü ve y-yönlü yatay türev süzgeçlerinin dalga sayısı ortamı davranışları…………. Birinci ve ikinci mertebeden düşey türev süzgeçlerinin dalga sayısı ortamı davranışları…………………………………………………... Birinci ve ikinci mertebeden düşey türevin sıfırlarını kullanarak yeraltı yapılarının sınırlarının belirlenmesi…………………………. Birinci ve ikinci mertebeden yatay ve düşey türev süzgeçlerinin gürültü eklenmemiş ve gürültü eklenmiş manyetik model verisine uygulanması…………………………………………………………. TYT ve AS süzgeçlerinin gürültü eklenmemiş ve gürültü eklenmiş 2B manyetik model verisine uygulanması………………………….. AS ve GAS süzgeçlerinin manyetik model verisi üzerinde sınanması……………………………………………………………. TYT, AS, eğim açısı ve yatay eğim açısı süzgeçlerinin geometrik anlamı……………………………………………………………….. Sınır belirleme süzgeçlerinin manyetik model verisi üzerinde sınanması ve birbirleriyle karşılaştırılması………………………….. Grünwald katsayılarının türev mertebesine bağlı değişimi…………. RL kesirli türev hesabı için şematik gösterim………………………. Bir fonksiyonun 2.3. mertebeden RL kesirli türev hesabı…………... [0,1] aralığında 0.1 adımla hesaplanan RL integral çekirdek fonksiyonu davranışı………………………………………………... [0.25,2] aralığında 0.25 adımla hesaplanan RL kesirli türevi dalgasayısı ortamı görüntüleri………………………………………. Kesirli mertebeden yatay türev süzgeçlerinin gürültü eklenmemiş ve gürültü eklenmiş manyetik model verisine uygulanması…………… vi 6 8 9 10 12 13 14 18 19 21 22 23 25 27 29 31 36 37 38 39 41 45 Şekil 5.2 Şekil 5.3 Şekil 5.4 Şekil 5.5 Şekil 5.6 Şekil 5.7 Şekil 5.8 Şekil 5.9 Şekil 5.10 Şekil 5.11 Şekil 5.12 Şekil 5.13 Kesirli mertebeden düşey türev süzgeçlerinin gürültü eklenmemiş ve gürültü eklenmiş manyetik model verisine uygulanması………… Dalgasayısı ortamında faz uyarlanmış kesirli mertebeden yatay türev süzgecinin kurulması………………………………………….. Kuramsal manyetik alan verisinin [0.25,1] aralığında 0.25 adımla hesaplanan yatay, düşey ve faz uyarlanmış yatay türev eğrileri…….. TYT süzgecinin tamsayı ve kesirli mertebeden türev kullanımı ile manyetik model verisi üzerinde sınanması………………………….. AS süzgecinin tamsayı ve kesirli mertebeden türev kullanımı ile manyetik model verisi üzerinde sınanması………………………….. GAS süzgecinin tamsayı ve kesirli mertebeden düşey türev kullanımı ile manyetik model verisi üzerinde sınanması…………… Eğim açısının toplam yatay türevi süzgecinin kesirli mertebeden türev kullanımı ile gürültü eklenmemiş ve gürültü eklenmiş manyetik model verisine uygulanması……………………………… Kesirli mertebeden türevlerin kullanımı ile TYT süzgecinin manyetik model üzerinde sınanması………………………………… Kesirli mertebeden türevlerin kullanımı ile AS süzgecinin manyetik model üzerinde sınanması…………………………………………… Kesirli mertebeden türevlerin kullanımı ile eğim açısının toplam yatay türevi süzgecinin manyetik model üzerinde sınanması……….. Kesirli mertebeden türevler ile TYT süzgecinin arazi verisinde sınanması……………………………………………………………. Kesirli mertebeden türevlerin kullanımı ile eğim açısı süzgecinin arazi verisi üzerinde sınanması……………………………………… vii 46 47 48 49 50 51 53 54 55 56 58 60 1. GİRİŞ “Gravite ve manyetik yöntemler” literatürde “Potansiyel alan yöntemleri” başlığı altında birleştirilir. Dolayısıyla “gravite ve manyetik veriler” bu tez çalışmasının başlığında olduğu gibi “potansiyel alan verileri” olarak anılır. Bunun nedeni, gravite (yer-çekim) ve manyetik alanın kendilerine özgü bir matematiksel bağıntı ile ifade edilen potansiyellerden türetilmesidir. Gravite ve manyetik yöntemler, jeofizikte kullanılan ilk yöntemlerdendir. Gravite yönteminin temelini kayaçlar arasındaki yoğunluk farkları oluşturur. Kayaçlar arasındaki yoğunluk değişiminin dar bir genlik aralığında gözlenmesinden dolayı gravite belirtileri düzgün ve tekdüze değişimler sunar. Gravite yöntemi; yerkürenin şeklinin, yapısının araştırılmasında ve arama amaçlı kullanılan bir yöntemdir. Arama amaçlı araştırmalarda petrol, maden araştırmaları, tuz domları, yeraltı boşluklarının araştırılması, tektonik ve arkeolojik araştırmalar gibi konularda sıklıkla kullanılır. Gravite çalışmaları karanın dışında havadan ve denizden de yapılabilmektedir. Son yıllarda üretilen gravite aletleri arazide veri toplamada hız ve yüksek duyarlılık sunmaktadır. Manyetik yöntemin amacı; yerkürede manyetik özellik sunan yeraltı yapılarının ve dağılımlarının araştırılmasıdır. Yöntemde bir yeraltı yapısının belirti verebilmesi için etrafındaki yapıya/yapılara göre farklı manyetik duyarlık sunması gerekir. Petrol ve doğalgaz aramaları gibi derin kaynaklı yapıların incelenmesinden, arkeoloji gibi sığ yüzey araştırmalarına kadar, arama derinliği geniş aralıkta değişen bir yöntemdir. Manyetik arama çalışmaları gravite yöntemine benzer şekilde karadan, havadan ve denizden yapılabilmektedir. Veriler günümüzde sürekli kayıt şeklinde ve yeni nesil manyetik cihazlarla hızlı ve yüksek hassasiyetli toplanabilmektedir. Bunun neticesi olarak, manyetik yöntem özellikle maden aramalarında ve arkeoloji çalışmalarında en sık tercih edilen yöntem haline gelmiştir. 1 Arazi ölçümleri ile toplanan veriye her iki yönteme özgü öncel düzeltmelerin uygulanmasından sonra gravite ve manyetik veriler yoruma açık hale gelmektedir. Gravite belirti haritaları önceki paragrafta açıklandığı nedenle düşük dinamik aralık sunarlar ve gravite belirtileri kendilerine neden olan yeraltı yapılarının tam üzerinde yeralır. Bu nedenle, gerekli düzeltmeler yapılmış gravite haritaları yorumcu tarafından kabaca yorumlanabilir. Kabul edilebilir bir sonuca ulaşmak için izleyen bölümde verilen geleneksel veri-işlem yöntemlerinin gravite verilerine uygulanması zorunluluğunu unutmamak gerekir. Manyetik belirti haritalarının yorumu hem yüksek dinamik aralık sunmaları hem de mıknatıslanmadan dolayı oluşan bozucu etkileri içermeleri nedeniyle graviteye göre daha zordur. Gravite ve manyetik veriler farklı karakterlerde olmalarına karşın yorumlanmaları amacıyla kullanılan veri-işlem yöntemleri aynıdır. Ancak manyetik verilerin yorumlanmasında kullanım zorunluluğu olan farklı veri-işlem yöntemleri bulunmaktadır. Diğer jeofizik problemlerde olduğu gibi potansiyel alan verilerinin değerlendirilmesinde amaç; belirtiye neden olan yeraltı yapısının/yapılarının geometrik ve fiziksel özelliklerinin belirlenmesi ve görüntülenmesidir. Potansiyel alan verilerinin değerlendirilmesinde yeraltı yapılarının yatay ve düşey yönde sınırlarının belirlenmesi günümüzde çözülmeye çalışılan en önemli problemlerden birisidir. Bu tez kapsamında yeraltı yapılarının yatay yönde sınırlarının belirlenmesi ve görüntülenmesi üzerine odaklanılmıştır. Potansiyel alan verilerinde sınır analizi 1970’li yıllara kadar verinin yatay (x ve y) ve düşey (z) türevlerinin hesaplanması ve görselleştirilmesi şeklinde yapılmıştır. Sonraki yıllardan itibaren geliştirilen sınır belirleme süzgeçleri günümüzde yatay ve düşey türevlere göre daha sık tercih edilmektedir. Ancak, bu sınır belirleme süzgeçleri verinin yatay ve düşey türevlerinin hesaplanmasını gerektirir. Bu tez çalışmasında, potansiyel alan kaynaklarının yatay sınırlarının belirlenmesinde geleneksel olarak kullanılan tamsayı mertebeli türevler yerine kesirli mertebeden türevlerin kullanımı önerilmiş ve kesirli mertebeden türevlerin üstün yanları gösterilmiştir. Kesirli mertebeden türevler Riemann-Liouville (RL) kesirli türev yaklaşımı ile hesaplanmıştır. Tamsayı mertebeli türevleri kullanan sınır belirleme süzgeçleri kesirli mertebeden türevler ile yeniden oluşturulmuş ve sonuçlar 2 karşılaştırıldığında süzgeçlerin geleneksel kullanımlarına göre sonuçlarda iyileşme sağlandığı gözlenmiştir. Tezin ilk bölümünde, potansiyel alan verilerinin değerlendirilmesinde geleneksel kullanılan uzamsal ve dalgasayı ortamı süzgeçler hakkında bilgi ve model verileri üzerinde uygulama sonuçları verilmiştir. Potansiyel alan verilerinin modellenmesi, süzgeçlenmesi ve görüntülenmesi için MATLAB programlama dili kullanılarak geliştirilen POTENSOFT isimli yazılım genel özellikleri ile tanıtılmıştır. İkinci bölümde, yeraltı yapılarının sınırlarının belirlenmesinde kullanılan türev tabanlı yöntemlerle ilgili ayrıntılı bilgi verilmiş ve bu yöntemler model verileri üzerinde karşılaştırılmıştır. Üçüncü bölümde, tezin konusunu oluşturan kesirli mertebeden türev yaklaşımı hakkında bilgi verilmiştir. Riemann-Liouville (RL) kesirli türevinin uzamsal ve dalgasayısı ortamı karşılıkları verilmiştir. Son bölümde, potansiyel alan verilerinin değerlendirilmesinde kesirli mertebeden türevlerin kullanımı ile ilgili öncel çalışmalar hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra, tamsayı mertebeli türevlerin hesaplanmasını gerektiren sınır belirleme süzgeçleri RL kesirli türevleri kullanılarak model ve arazi verileri üzerinde uygulanmış ve sonuçları tartışılmıştır. 3 2. POTANSİYEL ALAN VERİLERİNİN YORUMLANMASINDA TEMEL İŞLEMLER Arazi çalışmaları ile toplanan ham-veriye gerekli düzeltmelerin yapılmasından sonra potansiyel alan verileri ölçü geometrisine bağlı olarak profil eğrileri (iki-boyutta, 2B, ölçü) veya görüntü haritaları (üç-boyutta, 3B, ölçü) şeklinde sunulur. 3B ölçü geometrisi ile toplanan veriler görselleştirme aşamasından önce ölçü noktalarına dağıtılır. Bu işleme gridleme (gridding) ismi verilir. Gridleme işlemi temelde bir interpolasyon tekniğidir. Çoğu zaman düzenli bir geometride toplananamayan gravite ve manyetik verilerin gridlenmesi aşamasında yorumcunun probleme en uygun gridleme yöntemini seçmesi gerekir (Briggs 1974, Hansen 1993, O’Connel vd. 2005). Görüntü haritalarının dışında potansiyel alan verilerinin görselleştirilmesinde; kontur haritaları, renklendirilmiş kontur haritaları, yapma renklendirme haritaları, kabartma (gölgelendirme) haritaları ve 3B perspektif haritalarının kullanımı da yaygındır (Arısoy ve Dikmen 2011). Görselleştirilmiş veri üzerinde yorumcu; fiziksel özelliğin ölçü alanında dağılımı, veri kalitesi, olası gürültü varlığı gibi etkenleri kabaca yorumlayabilir. Potansiyel alan görüntü haritaları genellikle düşük genlik aralığındadır. Bu durum manyetik alan görüntü haritalarında sıklıkla görülür. Yorum aşamasından önce potansiyel alan görüntü haritalarının iyileştirilmesi yorumlamayı önemli ölçüde kolaylaştırır. Sayısal görüntü işleme uygulamalarında sıklıkla kullanılan histogram dengeleme (eşitleme) yöntemi son yıllarda potansiyel alan görüntülerinin iyileştirilmesinde kullanılmaktadır (Lili vd. 2005). Histogram eşitleme, görüntü işlemede görüntü histogramını kullanarak görüntü karşıtlığının ayarlanması için sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Yöntem, bir görüntüde düşük karşıtlık değerleriyle betimlenen bölümlerin karşıtlık değerlerini arttırır. Bu düzeltme ile görüntüdeki parlaklık değerleri histogram üzerinde daha iyi bir dağılım gösterir. Düşük yerel karşıtlıklı bölümlerin bir kazanç işlemi sonrası yüksek zıtlık değerlerine taşınması göze çarpmayan bölgelerin görünürlüğünün artmasına ve böylelikle görüntünün daha iyi yorumlanmasına olanak sağlar (Gonzales ve Woods 2002). Diğer kullanışlı bir yol ise kabartma haritalarının kullanımıdır. Potansiyel alan verilerinin kabartma haritalarının oluşturulması için en sık 4 kullanılan yöntem Lambertian yansıtıcı (Horn 1982) modelidir (Cooper ve Cowan 2007). Şekil 2.1’de bir toplam manyetik alan model verisine ait görüntünün histogram dengeleme yöntemi ve Lambertian yansıtıcı modeli kullanılarak oluşturulan görüntü haritaları gösterilmiştir. Modelde kullanılan tüm yapıların mıknatıslanma şiddetleri 1 A/m’dir. Yer manyetik alan ile mıknatıslanma yöneyinin eğim ve sapma açıları sırasıyla 90o ve 0o olarak seçilmiştir. Yapıların derinlik dağılımları şekil 2.1.b’den takip edilebilir. Mavi renkle temsil edilen yapı diğerlerine göre daha derine yerleştirilmiş ve şekil 2.1.c’de verilen toplam manyetik alan görüntü haritasında belirtisi fark edilememektedir. Histogram dengeleme ve Lambertian yansıtıcı yöntemlerinin uygulama sonuçlarında ise (Şekil 2.1.d,e) toplam manyetik alan görüntü haritası iyileştirilmiş ve tüm yapılara ait belirtiler netleşmiştir. Veri görselleştirme aşamasından sonra veri iyileştirme adımı gelir. Veri iyileştirme aşaması, uzamsal veya dalgasayısı ortamı süzgeçlerin veriye uygulanması aşamasıdır. 2B uzamsal ve dalga sayısı süzgeçlerin jeofizikte en sık kullanım alanı bulduğu yer gravite ve manyetik yöntemlerdir. Potansiyel alan verilerinin süzgeçlenmesi; jeolojik birimlerin dokanak sınırlarının belirginleştirilmesi, veriden istenmeyen etkilerin uzaklaştırılması, sığ veya derin etkilerin kuvvetlendirilmesi, farklı yönelimlerdeki etkilerin ortaya çıkartılması, verideki kaymaların ortadan kaldırılması gibi amaçlarla kullanılmaktadır (Byerly 1965, Fuller 1967, Spector 1968, Parsneau 1970, Ku vd. 1971, Bhattacharyya 1972, Clement 1973, Gunn 1975, Rimando 1987, Vaclac vd. 1992, Blakely 1996, Telford vd. 1996, Naidu ve Mathew 1998, Arısoy ve Dikmen 2011). Uzamsal ortam süzgeçleme, amaca göre M×M (M tek sayı olmak üzere) boyutunda oluşturulan maske (çekirdek) ile verinin katlamalı çarpımı (evrişim, konvolüsyon) şeklinde gerçekleştirilir. Dalgasayısı ortamı süzgeçleme ise dalgasayısı ortamında veri ve geliştirilen süzgecin çarpılması ve sonucun uzamsal ortama tekrar dönüştürülmesi şeklinde yapılır. Potansiyel alan verilerin değerlendirilmesinde geleneksel olarak kullanılan süzgeçler: yapma gravite, kutba indirgeme, analitik uzanım, bölgesel-yerel ayrım, alçak, yüksek, band geçişli ve yönlü süzgeçlerdir. 5 Şekil 2.1 Histogram dengeleme ve Lambertian yansıtıcı yöntemleriyle manyetik alan görüntü haritalarının iyileştirilmesi a. Modelin plan görüntüsü, b. Modelin 3B perspektif görüntüsü, c. Kuramsal toplam manyetik alan görüntü haritası, d. Histogram dengelenmiş toplam manyetik alan görüntü haritası, e. Lambertian yansıtıcı kullanılarak oluşturulan kabartma haritası 6 Veri iyileştirme adımından sonra, belirtiye neden olan yeraltı yapıların yatay ve düşey doğrultulardaki geometrik ve fiziksel özellikleri belirlenmeye çalışılır. Bu işlem için türev tabanlı yöntemler veya ters çözüm yöntemleri kullanılmaktadır. Tez çalışmasına konu olan türev tabanlı sınır belirleme yöntemleri üçüncü bölümde ayrıntılı anlatılmıştır. 2.1 Yapma Gravite Dönüşümü Poisson (1986), manyetik ve gravite potansiyelleri arasındaki ilişkiyi tanımlamıştır ve bu ilişki Poisson ilişkisi olarak adlandırılır (Garland 1951). Poisson bağıntısına göre manyetik belirtiye neden olan yeraltı yapısının gravite belirtisi manyetik veriden elde edilebilir. Bu dönüşüm, yapma gravite dönüşümü olarak bilinir. Yapma gravite belirtileri, dalgasayısı ortamında kurulan bir alçak geçişli süzgeç ile verinin çarpımı sonucu elde edilir (Baranov 1957, Blakely 1996). Karmaşık manyetik belirtilerin sadeleştirilmesinde ve sınır analizi öncesinde sıklıkla başvurulan bir yöntemdir. Şekil 2.2’de kuramsal toplam manyetik alan verisinin yapma gravite dönüşümü sonucu gösterilmiştir. Şekil 2.2.a,b’de sırasıyla temsili yeraltı modelin plan ve 3B perspektif görüntüleri verilmiştir. Şekil 2.2.c’de modelden hesaplanan toplam manyetik alan görüntü haritası ve şekil 2.2.d’de ise kuramsal verinin yapma gravite dönüşümü sonucu verilmiştir. Yer manyetik alanının eğim ve sapma açıları sırasıyla 55o ve 4o olarak seçilmiştir. Modelde verilen tüm prizmatik yapıların mıknatıslanma vektörlerinin eğim ve sapma açıları yer manyetik alanınkiyle aynıdır. 7 Şekil 2.2 Yapma gravite dönüşümünün manyetik model verisi üzerinde sınanması a. Modelin plan görüntüsü, b. Modelin 3B perspektif görüntüsü, c. Kuramsal toplam manyetik alan görüntü haritası, d. Yapma gravite görüntü haritası 2.2 Kutba İndirgeme Gravite belirtileri kendilerini oluşturan yapıların üzerinde yeralır ve şekilleri yine kendilerini oluşturan yapıların geometrisine bağlıdır. Aynı durum manyetik belirtiler için geçerli değildir. Bunun nedeni, manyetik belirtilerin yapı mıknatıslanması ve yer manyetik alanın yönüne bağlı olmasıdır. Bu nedenle, manyetik verilerin yorumu gravite verilerine göre daha zordur. Bu zorluğu ortadan kaldırabilmek amacıyla kutba indirgeme manyetik verilere uygulanan zorunlu bir süzgeç haline gelmiştir. Kutba indirgeme dalga sayısı ortamında tanımlanan bir operatördür (Blakely 1996). Kutba indirgeme uygulanmış manyetik veri, sanki kuzey manyetik kutupta ölçülmüş manyetik 8 veriye dönüşür ve sonuçta manyetik belirtiler yatay yönde kendilerine neden olan yeraltı yapılarının üzerine kayar. Şekil 2.3’de yapma gravite dönüşümü örneği için hesaplanan kuramsal manyetik verinin kutba indirgeme sonucu gösterilmiştir. Şekil 2.3 Kutba indirgeme yönteminin manyetik model verisi üzerinde sınanması a. Toplam manyetik alan görüntü haritası, b. Kutba indirgenmiş toplam manyetik alan görüntü haritası 2.3 Analitik Uzanım Yeryüzünden veya havadan ölçülen gravite ve manyetik verilerin, ölçü düzleminin altında veya üstünde bir başka düzlem üzerinde alacağı değerlerin hesaplanması işlemine analitik uzanım adı verilir. Ölçülen veri kümesinin analitik ifadesi bilinmediğinden analitik uzanım sayısal olarak hesaplanır. Analitik uzanım operatörleri dalga sayısı ortamında tanımlanan operatörlerdir (Blakely 1996). Analitik uzanım yöntemleri temelde potansiyel alan belirtilerini birbirinden ayırma amacıyla kullanılır. Analitik uzanım, aşağı ve yukarı analitik uzanım yöntemleri olmak üzere iki grupta incelenir. Aşağı analitik uzanım yüksek geçişli bir süzgeçtir ve yüzeye yakın veya yüksek genlikli fiziksel özellik gösteren yapılara ait etkilerin kuvvetlendirilmesinde kullanılır. Yukarı analitik uzanım ise alçak geçişli bir süzgeç karakteri sunar ve farklı derinlik düzlemlerinde derin yapıların etkilerinin incelenmesinde kullanılır. Şekil 2.4’de plan ve 3B perspektif görüntüsü verilen modelden hesaplanan toplam manyetik alan verisinin farklı düzlemler için aşağı ve yukarı analitik uzanım sonuçları gösterilmiştir. Model çalışmasında kullanılan prizmatik yapıların mıknatıslanma 9 şiddetleri 1 A/m ve yer manyetik alan ile mıknatıslanma yöneyinin eğim ve sapma açıları sırasıyla 90o ve 0o olarak seçilmiştir. Şekil 2.4 Aşağı ve yukarı uzanım süzgeçlerinin manyetik model verisi üzerinde sınanması a. Modelin plan görüntüsü, b. Modelin 3B perspektif görüntüsü, c. Farklı seviyeler için yukarı analitik uzanım sonuçları, d. Farklı seviyeler için aşağı analitik uzanım sonuçları 10 2.4 Bölgesel-Yerel Ayrım Arazi çalışmaları ile toplanan gravite ve manyetik veriler bölgesel (rejyonal) ve yerel (rezidüel) belirtilerin etkilerini içerir. Uygulamada, büyük dalga boylu belirtilere derin yapıların neden olduğu kabulü yapılır. Bölgesel ve yerel belirtiler sadece belirtilerin dalgaboylarını dikkate alarak sınıflandırılmaz. Diğer önemli bir ölçüt ise ölçü alanının büyüklüğüdür. Potansiyel alan belirtilerinde bölgesel-yerel ayrım günümüzde polinom yüzeyine yaklaştırma, dalga sayısı ortamı süzgeçler, birinci ve ikinci mertebeden türevler ve dalgacık dönüşümü yöntemleriyle yapılmaktadır (Li ve Oldenburg 1998, Xu vd. 2009). Şekil 2.5’de ikinci dereceden bir polinom yüzeyinin veriden uzaklaştırılmasıyla (modelde derin yapıyı temsil eden prizmatik yapının gravite belirtisi ikinci dereceden polinom yüzeyine benzer) bölgesel gravite verisinin elde edilmesi gösterilmiştir. Şekil 2.5.a,b’de sırasıyla yeraltı modelinin plan ve 3B perspektif görüntüleri verilmiştir. Bölgesel etkiyi temsil eden yeraltı yapısı siyah renkle gösterilmiştir. Tüm yapıların yoğunlukları 0.2 g/cm3 alınmıştır. Şekil 2.5.c’de modelden hesaplanan kuramsal gravite görüntü haritası ve şekil 2.5.d’de ise bölgesel etki uzaklaştırılmış gravite görüntü haritası verilmiştir. 11 Şekil 2.5 Gravite model verisinden ikinci dereceden bir polinom yüzeyinin çıkarılması ile bölgesel-yerel ayrım yapılması a. Modelin plan görüntüsü, b. Modelin 3B perspektif görüntüsü, c. Kuramsal gravite alanı görüntü haritası, d. Bölgesel etki uzaklaştırılmış gravite alan görüntü haritası 2.5 Geleneksel Dalga Sayısı Ortamı Süzgeçler Gravite ve manyetik verilerin değerlendirilmesinde alçak, yüksek ve band geçişli süzgeçlerin kullanımı artık geleneksel bir durum almıştır. Potansiyel alan verilerinin değerlendirilmesinde geçiş bölgesi ani değişimler göstermeyen (butterworth, gaussian süzgeçler gibi) dalga sayısı ortamı süzgeçler ideal süzgeçlere göre daha sık tercih edilmektedir. Şekil 2.6’da Nyquist dalga sayısı 0.5 rad/km, alçak ve yüksek kesme dalga sayıları 0.25 rad/km seçilen ideal dairesel simetrik, Gaussian ve Butterworth süzgeçlerinin genlik spektrumları sunulmuştur. Bu süzgeçler potansiyel alan verilerinde, 12 gürültü etkilerini azaltma, derin veya sığ yapıların etkisinin kuvvetlendirilmesi veya azaltılması amacıyla kullanılır. Şekil 2.6 Geleneksel dalga sayısı ortamı süzgeçlerin genlik spektrumlarına ait 3B perspektif görüntüler. Alçak ve yüksek geçişli durumda süzgeçlerin kesme dalga sayıları 0.25 rad/km olarak seçilmiştir a. İdeal alçak geçişli dairesel bakışımlı süzgeç, b. İdeal yüksek geçişli dairesel bakışımlı süzgeç, c. Alçak geçişli Gaussian süzgeç, d. Yüksek geçişli Gaussian süzgeç, e. Alçak geçişli Butterworth süzgeç, f. Yüksek geçişli Butterworth süzgeç 2.6 Yönlü Süzgeçler Potansiyel alan belirtilerine neden olan yeraltı yapıları her zaman coğrafik kuzey temel alındığı durumda kuzeye dik veya koşut bir biçimde konumlanmazlar. Coğrafik kuzeyle belirli bir açı yapan bu tür yeraltı yapılarının etkilerini kuvvetlendirmek veya azaltmak için yönlü süzgeçlerin kullanımı yaygındır (Cooper ve Cowan 2007). Yönlü süzgeçler 13 dalga sayısı ortamında tanımlanan alçak veya yüksek geçişli operatörler (yönlü kosinüs süzgeci, yönlü ideal süzgeçler) olabildiği gibi yatay türevlerin döndürme yöneyi ile çarpımı şeklinde de tanımlanır. Şekil 2.7’de plan ve 3B perspektif görüntüsü verilen modelden hesaplanan gravite verisinin 0o’den 360o’ye kadar 45o’lik azimut açısı artımıyla hesaplanmış yönlü yatay türevlerine ait görüntü haritaları verilmiştir. Modelde tüm yapıların yoğunlukları 0.1 g/cm3 olarak seçilmiştir. Şekil 2.7 Yönlü yatay türev süzgecinin farklı azimut açıları için gravite model verisi üzerinde sınanması a. Modelin plan görüntüsü, b. Modelin 3B perspektif görüntüsü, c. Kuramsal gravite alanı görüntü haritası, d. 0o, e. 45o, f. 90o, g. 135o, h. 180o, i. 225o, j. 270o, k. 315o, l. 360o için hesaplanan yönlü yatay türev görüntü haritaları 14 2.7 Potansiyel Alan Verilerinin Değerlendirilmesinde Kullanılan Bilgisayar Yazılımları Gerek ülkemizde gerekse yurtdışında gravite ve manyetik verilerin modellenmesi, süzgeçlenmesi ve görselleştirilmesi amacıyla ticari programların kullanımı yaygındır. Bu ticari yazılımlara örnek olarak; Geosoft firması tarafından geliştirilen Oasis Montaj ve eklentileri, Encom firması tarafından geliştirilen Profile Analyst, ModelVision ve Intrepid firmasının kendi ismini verdiği Intrepid yazılımları gösterilebilir. Bu bilgisayar yazılımlarının ücretleri oldukça yüksektir. Yeni algoritmaları içeren güncel sürümler için de üretici firmalar ek ücret istemektedir. Bununla birlikte yorumcu, ihtiyacı olan her yöntemi bu yazılımlar içinde her zaman bulamamakta ve ek paket programlara ihtiyaç duymaktadır. Ticari programların dışında gravite ve manyetik verilerin değerlendirilmesi için literatürde açık kaynak kodları verilen birçok çalışma bulunmaktadır (Gibert ve Galdeano 1985, Bezvoda vd. 1990, Cooper 1997, Durrheim ve Cooper 1998, Cooper ve Cowan 2004, Cooper 2005, Fedi vd. 2005, Cooper 2006, Cooper ve Cowan, 2006, Mendonça ve Meguid 2008). Bu yazılımların çoğu sadece tek bir problemin çözümü için geliştirilmiştir ve program çıktılarının görselleştirilmesi noktasında araştırmacılar diğer ticari programlara bağlı kalmaktadır. Bu tez çalışmasının önemli bir çıktısı; gravite ve manyetik verilerin modellenmesi, süzgeçlenmesi ve görselleştirilmesi için geliştirilmiş olan bilgisayar yazılımıdır. Bilgisayar yazılımı MATLAB programlama dili kullanılarak geliştirilmiş ve POTENSOFT (Potential Field Data Modeling, Filtering and Mapping Software) ismi verilmiştir (Arısoy ve Dikmen 2011). POTENSOFT yazılımı potansiyel alan verilerinin değerlendirilmesinde standart olarak kullanılan tüm uzamsal ve dalga sayısı ortamı süzgeçleri içermektedir. Bununla birlikte, programın en göze çarpan özelliği dalga sayısı ortamı süzgeçleme esnasında; hem uzamsal hem de dalga sayısı ortam için giriş, kurulan süzgeç ve çıkış görüntü haritalarının eş zamanlı gösterilmesidir. Diğer önemli bir özelliği ise veri görselleştirmede çok sayıda haritalama seçeneğinin bulunmasıdır. Gravite ve manyetik verilerin modellenmesi eklentisi için geliştirilen dinamik arayüz ile 15 kullanıcı istenilen modeli kolaylıkla oluşturabilmekte ve model yanıtını eş zamanlı olarak izleyebilmektedir. Modelleme eklentisinde düz çözüm fonksiyonu Mendonça ve Meguid (2008) tarafından verilen 3B prizmatik yapıların model tepki algoritması ile çalışmaktadır. Diğer yandan POTENSOFT veri gridleme ve grid dosyalarının yönetimi ile ilgili kullanıcılara geniş olanaklar sunmaktadır. Yazılımın diğer özelliklerine Arısoy ve Dikmen’den (2011) bakılabilir. 16 3. POTANSİYEL ALAN VERİLERİNDE SINIR BELİRLEME Potansiyel alan yöntemlerinde belirtiye neden olan yeraltı yapılarının yatay sınırlarının belirlenmesi günümüzde çözülmeye çalışılan en önemli problemderden biridir. Bu problemin çözümü için verinin tamsayı mertebeli yatay (x ve y) ve düşey (z) türevlerinin (geleneksel türevler) hesaplanması ve görselleştirilmesi kullanışlı ve kabul görmüş bir yoldur. Potansiyel alan verilerinin merkezi farklar yaklaşımına göre birinci mertebeden x-yönlü ve y-yönlü türevleri (yatay türevler) sırasıyla ∂P ( x, y ) Px +∆x , y − Px −∆x , y = 2∆x ∂x (3.1) ∂P ( x, y ) Px , y +∆y − Px , y −∆y = 2∆y ∂y (3.2) bağıntıları ile verilir (Cordell ve Grauch 1985). (3.1) ve (3.2) numaralı bağıntılarda P ( x, y ) potansiyel alanı, ∆x ve ∆y ise sırasıyla x ve y yönündeki örnekleme aralıklarını gösterir. Birinci mertebeden yatay türevlerin dalgasayısı ortamı karşılıkları Fourier Dönüşümü’nün türev özelliğinden yararlanarak izleyen bağıntılarla verilir: ⎛ ∂P ⎞ F⎜ ⎟ = ik x F ( P ) ⎝ ∂x ⎠ (3.3) ⎛ ∂P ⎞ F⎜ ⎟ = ik y F ( P ) ⎝ ∂y ⎠ (3.4) (3.3) ve (3.4) numaralı bağıntılarda kx ve k y sırasıyla x ve y yönündeki dalgasayılarını gösterir. Benzer biçimde ikinci mertebeden yatay türevlerin dalga sayısı ortamı ifadeleri için, 17 ⎛ ∂2 P ⎞ F ⎜ 2 ⎟ = −k x 2 F ( P) ⎝ ∂x ⎠ (3.5) ⎛ ∂2 P ⎞ F ⎜ 2 ⎟ = −k y 2 F ( P) ⎝ ∂y ⎠ (3.6) yazılabilir. (3.3)-(3.6) bağıntılarında yer alan ik x , ik y ve − k x 2 , −k y 2 sırasıyla dalga sayısı ortamında, ölçülen veriyi x ve y’ye bağlı birinci ve ikinci mertebe yatay türevlerine dönüştüren süzgeçler olarak tanımlanır. Şekil 3.1’de 2B durum için birinci ve ikinci mertebeden x-yönlü (2B durum için yatay türev x-yönlü olarak adlandırılır) yatay türev süzgecinin genlik ve faz spektrumları gösterilmiştir. Şekil 3.2’de ise 3B durum için birinci ve ikinci mertebeden x-yönlü ve y-yönlü yatay türev süzgeçlerinin genlik ve faz spektrumları gösterilmiştir. Şekil 3.1 2B durum için birinci ve ikinci mertebeden yatay türev süzgecinin dalga sayısı ortamı davranışları a. Normalleştirilmiş genlik spektrumları, b. Faz spektrumları 18 Şekil 3.2 3B durum için birinci ve ikinci mertebeden x-yönlü ve y-yönlü yatay türev süzgeçlerinin dalga sayısı ortamı davranışları a. x-yönlü yatay türev süzgeçlerinin normalleştirilmiş genlik spektrumları, b. x-yönlü yatay türev süzgeçlerinin faz spektrumları, c. y-yönlü yatay türev süzgeçlerinin normalleştirilmiş genlik spektrumları, d. y-yönlü yatay türev süzgeçlerinin faz spektrumları 1 birinci mertebeden yatay türevi, 2 ise ikinci mertebeden yatay türevi temsil etmektedir Birinci dereceden yatay türev işlemi ile genlikler dalga sayısı ile orantılı olarak artmakta ve giriş verisinin fazına π/2 değeri eklenmektedir. Sıfır dalga sayısında ise faz sıfırdır (Şekil 3.1-Şekil 3.2). Dolayısıyla, potansiyel alan verisinin birinci mertebeden yatay türevleri, veriyi uzamsal ortamda yer değiştirir ve en yüksek genlik değerlerini sıfırlara dönüştürür. Verinin sıfırları ise en küçük veya en büyük genlik değerlerine dönüşür. İkinci dereceden yatay türev işleminde ise genlikler dalga sayısının karesi ile orantılı artmakta ve giriş verisinin fazına –π değeri eklenmektedir (Şekil 3.1-Şekil 3.2). Dolayısıyla, ikinci mertebeden yatay türev, giriş verisinin uzamsal ortamda yerini değiştirmez. Verinin en büyük genlik değerleri en küçük değerlere ve en küçük genlik değerleri de en büyük değerlere dönüşür. 19 Potansiyel alan verilerinin birinci mertebeden düşey türevi, z ölçü yüksekliği ve ∆z>0 olmak üzere: P − Px , y , z −∆z ∂P ( x, y, z ) = lim x , y , z ∆z → 0 ∂z ∆z (3.7) olarak tanımlanır. Dalga sayısı ortamında birinci mertebe düşey türev işlemi F ( P) − F ( P) e ⎛ ∂P ⎞ F ⎜ ⎟ = lim 0 ∆ z → ∆z ⎝ ∂z ⎠ − k ∆z 1− e ∆z → 0 ∆z = k F ( P) = lim − k ∆z F ( P) (3.8) olarak verilir (Blakely 1996). Benzer biçimde ikinci mertebeden düşey türev işlemi dalga sayısı ortamında: ⎛ ∂2 P ⎞ 2 F ⎜ 2 ⎟ = k F ( P) ⎝ ∂z ⎠ (3.9) şeklinde verilir. İkinci mertebeden düşey türevin uzamsal ortam hesabında çoğunlukla Laplace denkleminden faydalanılır: ⎛ ∂2 P ∂2 P ⎞ − ⎜ 2 + 2 ⎟ = −∆P ∂y ⎠ ⎝ ∂x (3.10) (3.5) ve (3.6) bağıntılarından faydalanarak (3.10) eşitliğiyle verilen Laplace denkleminin dalga sayısı ortamı ifadesi: 20 ⎛ ∂2 P ⎞ F ⎜ 2 ⎟ = kx 2F ( P ) + k y 2F ( P ) ⎝ ∂z ⎠ (3.11) = k F ( P) 2 olarak verilir. Şekil 3.3’de birinci ve ikinci mertebeden düşey (z) türev süzgeçlerinin genlik ve faz spektrumları gösterilmiştir. Şekil 3.3 Birinci ve ikinci mertebeden düşey türev süzgeçlerinin dalga sayısı ortamı davranışları a. Normalleştirilmiş genlik spektrumları, b. Faz spektrumları Birinci ve ikinci mertebeden düşey türev işleminde, tüm dalga sayıları için faz sıfır değerini almaktadır (Şekil 3.3.b). Türev mertebesi arttıkça genlikler dalga sayısı ile hızlı bir biçimde artmaktadır. Bu durumda derin yapılara ait etkiler söndürülüp yüzeye yakın yapılara ait etkiler kuvvetlenmektedir. Birinci mertebe düşey türev süzgecinin önemli bir özelliği, sıfırlarının kaynak sınırları üzerinden geçmesidir. İkinci mertebe düşey 21 türev süzgecinin sıfırları hem yapı kenarlarının üzerinden hem de yapı kenarlarına yakın bölgelerden geçer (Şekil 3.4). Şekil 3.4 Birinci ve ikinci mertebeden düşey türevin sıfırlarını kullanarak yeraltı yapılarının sınırlarının belirlenmesi a. Modelin plan görüntüsü, b. Modelin 3B perspektif görüntüsü, c. Kuramsal toplam manyetik alan görüntü haritası, d. Verinin birinci mertebe düşey türevi sıfırlarının kontur haritası, e. Verinin ikinci mertebe düşey türevi sıfırlarının kontur haritası Potansiyel alan verilerinin yatay türevleri, yeraltı yapılarının x ve y yönlü sınırlarının bulunmasında, düşey türevleri ise her iki yönde kenarların belirlenmesinde kullanılır. 22 Uygulamada genellikle birinci mertebeden düşey türevlerin kullanımı tercih edilir. Gürültüsüz veya gürültü etkisi azaltılmış potansiyel alan verilerinin değerlendirilmesinde ikinci mertebe düşey türevlerin kullanımı da yaygındır. Daha yüksek mertebeden yatay ve düşey türevlerin kullanımı olası gürültü içeriğini kuvvetlendirmesinden ötürü tercih edilmez. Şekil 3.5’de bir önceki örnekte kullanılan modele ait manyetik model yanıtı üzerinde yatay ve düşey türev uygulama sonuçları gösterilmiştir. Türevlerin gürültüye karşı duyarlılıklarını sınamak amacıyla aynı model verisine model verisinin en yüksek genlik değerinin %10’u kadar (10dB) rastsal gürültü eklenerek elde edilen sonuçlar Şekil 3.5’de sol sütünda verilmiştir. Şekil 3.5 Birinci ve ikinci mertebeden yatay ve düşey türev süzgeçlerinin gürültü eklenmemiş ve gürültü eklenmiş manyetik model verisine uygulanması a. Gürültü eklenmemiş manyetik model verisi, a1. Birinci mertebeden x-yönlü yatay türev, a2. İkinci mertebeden x-yönlü yatay türev, a3. Birinci mertebeden y-yönlü yatay türev, a4. İkinci mertebeden yyönlü yatay türev, a5. Birinci mertebeden düşey türev, a6. İkinci mertebeden düşey türev, b. Gürültü eklenmiş manyetik model verisi, b1. Birinci mertebeden x-yönlü yatay türev, b2. İkinci mertebeden xyönlü yatay türev, b3. Birinci mertebeden y-yönlü yatay türev, b4. İkinci mertebeden y-yönlü yatay türev, b5. Birinci mertebeden düşey türev, b6. İkinci mertebeden düşey türev 23 Potansiyel alan kaynaklarının sınırlarının belirlenmesi amacıyla birçok sınır belirleme süzgeci önerilmiştir. Sınır belirleme süzgeçlerininin ilk nesili olan toplam yatay türev ve analitik sinyal süzgeçlerinin kullanımı artık standart bir durum almıştır. Toplam yatay türev (TYT) süzgeci Cordell ve Grauch (1985) tarafından izleyen bağıntı ile verilmiştir. 2 ⎛ ∂P ⎞ ⎛ ∂P ⎞ TYT = ⎜ ⎟ + ⎜ ⎟ ⎝ ∂x ⎠ ⎝ ∂y ⎠ 2 (3.12) TYT çıkışının en yüksek genlik değerleri kaynak sınırları üzerinden geçmektedir. Analitik sinyal (AS) genliği 2B durum için Nabighian (1972) tarafından, 2 ⎛ ∂P ⎞ ⎛ ∂P ⎞ AS = ⎜ ⎟ +⎜ ⎟ ⎝ ∂x ⎠ ⎝ ∂z ⎠ 2 (3.13) bağıntısı ile ve 3B AS genliği ise Roest vd. (1992) tarafından izleyen bağıntı ile verilmiştir: 2 2 ⎛ ∂T ⎞ ⎛ ∂T ⎞ ⎛ ∂T ⎞ AS = ⎜ ⎟ +⎜ ⎟ +⎜ ⎟ ⎝ ∂x ⎠ ⎝ ∂y ⎠ ⎝ ∂z ⎠ 2 (3.14) AS süzgeci özellikle yakın yüzey arama amaçlı toplanan potansiyel alan verilerinde sıklıkla kullanılan bir süzgeçtir. AS genliği kaynak yapıların üzerinde çan şekilli belirtiler sunar. Önemli özelliklerinden birisi de manyetik verilerde 2B durum için mıknatıslanma yönüne bağımlı olmamasıdır, aynı durum 3B durumda geçerli değildir (Li, 2006). TYT ve AS süzgeçlerinin zayıf yönlerinden birisi verideki olası gürültü içeriğini kuvvetlendirmesidir. Şekil 3.6’da üç adet 2B prizma kullanılarak oluşturulan yer altı modeli, bu modelden hesaplanan toplam manyetik alan profil eğrileri, TYT ve AS sonuçları verilmiştir. Her iki yöntemin gürültüye duyarlılığını sınamak amacıyla Şekil 3.6’nın sol sütununda aynı model verisine verinin en yüksek genliğinin %2’si (7dB) kadar rastsal gürültü eklenmiş, TYT ve AS sonuçları verilmiştir. Modelde 24 kullanılan tüm yapıların mıknatıslanma şiddetleri 1A/m, mıknatıslanma yöneyinin eğim ve sapma açıları sırasıyla 90o ve 0o olarak seçilmiştir. Şekil 3.6 TYT ve AS süzgeçlerinin gürültü eklenmemiş ve gürültü eklenmiş 2B manyetik model verisine uygulanması a. 2B model, a1. Manyetik model verisi, a2. TYT, a3. AS, b. 2B model, b1. Gürültü eklenmiş manyetik model verisi, b2. TYT, b3. AS TYT ve AS sonuçları incelendiğinde, her iki süzgecin de en büyük genlik değerlerini yapı kenarları üzerinde verdiği görülmektedir. Derin yapılara ait belirtiler incelendiğinde ise TYT süzgeci AS süzgecine göre daha yüksek çözünürlük sunmuştur. Gürültülü durumda ise her iki süzgece ait sonuçlarda gürültü içeriği kuvvetlenmiştir. Analitik sinyal süzgecinin zayıf yönlerinden birisi de birbirine oldukça yakın yapılara ait kenarların belirlenmesinde belirgin bir sonuç üretememesidir (yanal ayrımlılık). Aynı durum TYT süzgeci için de geçerlidir. Bu problemin üstesinden gelebilmek için 25 Hsu vd. (1996) geliştirilmiş analitik sinyal (GAS) yöntemini önermiştir. n türev mertebesi ve tamsayı olmak üzere GAS izleyen bağıntı ile verilir: ∂ ⎛ ∂n P ⎞ ∂ ⎛ ∂n P ⎞ ∂ ⎛ ∂n P ⎞ GAS = ⎜ n ⎟ + ⎜ n ⎟ + ⎜ n ⎟ ∂x ⎝ ∂z ⎠ ∂y ⎝ ∂z ⎠ ∂z ⎝ ∂z ⎠ (3.15) (3.15) bağıntısındaki türev mertebesi, n, ne kadar büyük seçilirse GAS genliği kaynak yapıların kenarları üzerinde o kadar darlaşırken verideki olası gürültü içeriği de kuvvetlenir. Bu nedenle, GAS süzgecinin kullanımında oldukça dikkatli olunmalıdır. Şekil 3.7’de plan ve 3B perspektif görüntüsü verilen modelden hesaplanan toplam manyetik alan verisinin AS ve GAS sonuçları gösterilmiştir. Modelde kullanılan temsili yeraltı yapılarının mıknatıslanma şiddeti 1 A/m ve yer manyetik alan ile mıknatıslanma yöneyinin eğim ve sapma açıları sırasıyla 90o ve 0o olarak seçilmiştir. Tüm yapıların tavan ve taban derinlikleri sırasıyla 1 ve 3 km’dir. Yapıların yatay yöndeki konumları şekil 3.7.a’dan takip edilebilir. AS genlikleri (Şekil 3.7.d), yapıların birbirlerine bakan kenarlarında üst üste binerek, bu kısımlarda yöntem belirgin bir sonuç üretememiştir. n=1 için hesaplanan GAS sonuçlarında (Şekil 3.7.e), belirtiler yapı kenarları üzerinde darlaşarak (AS genliklerine göre), yapıların birbirlerine yakın kenarlarında girişim olayı ortadan kalkmıştır. n=2 için hesaplanan GAS (Şekil 3.7.f) diğer sonuçlara göre daha başarılı sonuç üretmiştir. 26 Şekil 3.7 AS ve GAS süzgeçlerinin manyetik model verisi üzerinde sınanması a. Modelin plan görüntüsü, b. Modelin 3B perspektif görüntüsü, c. Kuramsal toplam manyetik alan görüntü haritası, d. AS görüntü haritası, e. n=1 için hesaplanan GAS görüntü haritası, f. n=2 için hesaplanan GAS görüntü haritası Literatürde TYT ve AS süzgeçlerinin en çok tartışılan zayıf yönü, derin veya düşük yoğunluk/mıknatıslanma sunan yeraltı yapılarına ait kenarlarda düşük genlik sunmaları ve böylece bu yapılara ait kenar etkilerini yeterince yansıtamamalarıdır. Bu durum şekil 3.6’dan da anlaşılmaktadır. Her iki yöntemin bu zayıf noktasından yola çıkan araştırmacılar son yıllarda dengelenmiş (normalize edilmiş) türev yöntemleri başlığı 27 altında süzgeçler geliştirmiştir. Bu kavram içerisinde ilk geliştirilen süzgeç eğim açısı (tilt angle) süzgecidir ve Miller ve Singh (1994) tarafından izleyen bağıntı ile verilmiştir: ⎛ ∂P ⎜ Tilt = tan −1 ⎜ ∂z ⎜ TYT ⎝ ⎞ ⎟ ⎟ ⎟ ⎠ (3.16) Eğim açısı, düşey türevin TYT’e oranlanarak normalleştirilmiş şeklidir. Eğim açısı, hem yakın yüzey hem de derin kaynakların etkilerini aynı genlik seviyesinde veren bir süzgeçtir. Eğim açısının genliği yapı üzerindeyken pozitif, yapı kenarı üzerindeyken sıfır ve yapının dışında ise negatif değerler alır. Genlik değerleri –π/2 ve π/2 arasında değişir ve bu sayede yorumlanması oldukça kolaydır. Eğim açısı temelde plan veya şekil belirleyici bir süzgeçtir. Bu sebepten dolayı, Verduzco vd. (2004) eğim açısının toplam yatay türevinin sınır belirlemede kullanılabilir bir yaklaşım olacağını göstermiştir. Eğim açısının toplam yatay türevi 2 ⎛ ∂Tilt ⎞ ⎛ ∂Tilt ⎞ THDR = ⎜ ⎟ ⎟ +⎜ ⎝ ∂x ⎠ ⎝ ∂y ⎠ 2 (3.17) bağıntısıyla verilir. Eğim açısının toplam yatay türevi, türev tabanlı bir süzgecin tekrar türevi alınarak hesaplandığından verideki olası gürültünün artmasına neden olur. Diğer bir zayıf yönü ise derin yapılara karşı etkili sonuç üretememesidir. Öte yandan en kullanışlı özelliği ise mıknatıslanma yönünden bağımsız olmasıdır. Bu nedenle, uygulamada sıklıkla başvurulan bir süzgeçtir. Dengelenmiş türevler kavramı altında geliştirilen diğer bir süzgeç ise teta açısı süzgecidir. Teta açısı Wijns vd. (2005) tarafından 28 ⎛ TYT ⎞ cos θ = ⎜ ⎟ ⎝ AS ⎠ (3.18) bağıntısıyla verilmiştir. Teta açısı, analitik sinyal genliği kullanılarak toplam yatay türevin normalleştirilmiş şeklidir. Teta açısı; 0 < θ < pi/2 arasında değişir. Bu nedenle, yorumlanması oldukça kolaydır. Yöntemin zayıf noktası ise derin yapıların etkilerini dağınık bir şekilde göstermedir. Diğer bir yaklaşım ise Cooper ve Cowan (2006) tarafından önerilen yatay eğim açısı süzgecidir ve izleyen bağıntı ile verilmektedir: ⎛ ⎜ TYT TDX = tan −1 ⎜ ⎜ ∂T ⎜ ∂z ⎝ ⎞ ⎟ ⎟ . ⎟ ⎟ ⎠ (3.19) TYT, AS, eğim açısı ve yatay eğim açısı süzgeçlerinin geometrik anlamları Şekil 3.8’de verilmiştir. Şekil 3.8 TYT, AS, eğim açısı ve yatay eğim açısı süzgeçlerinin geometrik anlamı 29 Yukarıda anlatılan dengelenmiş türev yöntemleri, başta anlatılan TYT ve AS süzgeçlerinin derin yapılara karşı çözümsüz kalması probleminin üstesinden gelmektedir. Kronolojik sıra takip edilirse dengelenmiş türev süzgeçleri bir önce önerilen süzgecin zayıf noktasından hareket ederek geliştirilmiştir. Literatürde kullanılan bir sınır belirleme süzgecinin iyileştirilmesi mantığında geliştirilen tek süzgeç dengelenmiş analitik sinyal (DAS) süzgecidir. DAS, AS genliğinin iyileştirilmesi amacıyla Cooper (2009) tarafından önerilmiş ve AS DAS = k+ ( H ( AS ) ) + ( H ( AS ) ) 2 x y 2 + AS 2 (3.20) bağıntısı ile verilmiştir. (3.20) bağıntısında Hx ve Hy sırasıyla AS’nin x ve y yönlerinde Hilbert Dönüşümleri ve k ise süzgeç çıkışının genliğini kontrol eden bir sabittir. Buraya kadar anlatılan sınır belirleme süzgeçlerinin bir manyetik model verisine uygulama sonuçları şekil 3.9’da gösterilmiştir. Modelde tüm prizmatik yapıların mıknatıslanma şiddeti 1 A/m ve yer manyetik alan ile mıknatıslanma yöneyinin eğim ve sapma açıları sırasıyla 90o ve 0o olarak seçilmiştir. Model verisine verinin en yüksek genlik değerinin %5’i (7dB) kadar rastsal gürültü eklenmiştir. Tüm yapıların derinlik yönünde kalınlıkları 4 km olarak sabit tutulmuş ve sol üstten sağ alta doğru üst yüzey derinlikleri sırasıyla 1, 5 ve 9 km olarak seçilmiştir. Modelden hesaplanan toplam manyetik alan görüntü haritasında (Şekil 3.9.c) modelde yeşil renk ile temsil edilen ve en derinde bulunan yapıya ait belirti genliği düşük seviye kaldığından gözle fark edilmesi zorlaşmıştır. TYT (Şekil 3.9.d) ve AS (Şekil 3.9.e) süzgeçleri ise modelde sol üstte bulunan yapının kenarlarını belirleyebilmiş, ortada bulunan yapıya ait sonuç genlikleri düşük seviyede kalmış ve sağ altta bulunan yapıya ait kenarları belirleyememiştir. Dengelenmiş türev yöntemlerinin hemem hemen hepsi tüm yapılara ait kenarları belirleyebilmiş ancak sinyal ile birlikte gürültü seviyesini de yükselttiklerinden AS ve TYT sonuçlarına göre gürültü seviyeleri oldukça yüksek hale gelmiştir. Dengelenmiş türev süzgeçlerinden eğim açısının toplam yatay türevi derin yapılar için başarılı sonuç üretememiştir (Şekil 3.9.h). 30 Şekil 3.9 Sınır belirleme süzgeçlerinin manyetik model verisi üzerinde sınanması ve birbirleriyle karşılaştırılması a. Modelin plan görüntüsü, b. Modelin 3B perspektif görüntüsü, c. Kuramsal toplam manyetik alan görüntü haritası, d. TYT görüntü haritası, e. AS görüntü haritası, f. DAS görüntü haritası, g. Eğim açısı görüntü haritası, h. Eğim açısının toplam yatay türevi görüntü haritası, i. Teta açısı görüntü haritası, j. Yatay eğim açısı görüntü haritası 31 4. KESİRLİ MERTEBEDEN TÜREV KAVRAMI Kesirli mertebeden türev, teoride çok eskiden beri bilinmesine karşın fizik, kimya ve mühendislik gibi bilimlerdeki uygulamalarıyla son yıllarda sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Kesirli mertebeden türev kavramı uygulamalı matematiğin önemli bir dalını oluşturur. Kesirli matematiğin ve bu bağlamda kesirli mertebeden türev kavramının ortaya çıkmasının en önemli nedenlerinden birisi, doğada meydana gelen birçok olayın tam sayılarla ifade edilememesidir. Kesirli mertebeden türev ve integral kavramları, tamsayı mertebeli türev ve n-katlı integralleri kesirli mertebeye genelleştiren kavramlardır (Oldham ve Spainer 1974, Podlubny 1999). Kesirli analizin klasik analizden en önemli farkı, klasik analizde olduğu gibi tek bir türev tanımının olmayışıdır. Başlıca kesirli türev tanımları; Grünwald-Letnikov (GL), Riemann-Liouville (RL) ve Caputo kesirli mertebe türevleridir (Oldham ve Spainer 1974, Podlubny 1999, Bayın 2004, Das 2011). GL tanımı nümerik hesaplamalar için, RL tanımı hem nümerik hem de analitik hesaplamalar için, Caputo kesirli türev tanımı da analitik hesaplamalar için daha uygundur. Genel olarak, GL ve RL kesirli türev tanımı matematik ve mühendislik bilimlerinde, Caputo kesirsel türev tanımı ise fizikte kullanılmaktadır. Bunlara ek olarak, Cauchy integral formülü ve integral dönüşüm yöntemleri yardımıyla türetilen ve sadece bazı özel fonksiyonlar için geçerli olan kesirli integral ve türev tanımları da mevcuttur. Liouville (1832), Riemann (1853), Krug (1890), Weyl (1917), Civin (1941) ve Erdélyi (1964) değişik tipteki fonksiyonların kesirli mertebe türevlerini veren tanımları geliştirmiştir (Oldham ve Spanier 1974). Kesirsel türev ve integrallerin özel tanımları hakkında ayrıntılı bilgi Oldham ve Spanier’de (1974) bulunabilir. Kesirli mertebeden türev kavramı, çeşitli madde ve işlemlerin kalıtsal özelliklerinin tanımlanmasında kullanılabilecek iyi bir araçtır. Bu durum, tamsayı mertebeli türevlerle karşılaştırıldığı zaman, kesirli türevler için önemli bir üstünlüktür. Kesirli türevlerin bu üstünlüğü nesnelerin mekanik ve elektriksel 32 özelliklerinin matematiksel modellenmesinde, akışkanlar teorisi, elektrik devreleri, elektro-analitik kimya gibi diğer birçok alanda kullanılmaktadır (Oldham ve Spainer 1974, Podlubny 1999). Petras (2009), doğru akım kaynağı kullanan bir motorun geri besleme hızının kontrolünün tamsayı mertebeli türevler yerine kesirli mertebeden türevler ile hesaplanmasının daha sağlıklı sonuçlar vereceğini göstermiştir. Manabe (2002), bir uzay aracının serbest uzayda hareketlerinin modellenmesinde kesirli mertebeden türevlerin kullanımını ve üstün yanlarını göstermiştir. Son yıllarda elektrik hatları, elektrik motorları ve dönüştürücüleri için kullanılan ve tamsayı mertebeden diferansiyel hesaplama gerektiren klasik modeller yerine statik kesirli elektrik potansiyel adı altında kesirli mertebeli modellerin kullanımı yaygınlaşmıştır (Engheta 1996, Malpica vd. 2004, Machado vd. 2005, Machado vd. 2006). Rose (1975) malzemelerdeki viskoelastik davranışın modellenmesi amacıyla kullanılan gerilme-deformasyon bağıntısındaki genel türev operatörü yerine gerçel mertebeli türevin kullanımındaki üstünlüğü göstermiştir. Dikmen (2004), zeminlerde sismik dalga sönümünü kesirli mertebeden türevler kullanarak modellemiştir. Deprem kuvveti gibi dinamik bir dış kuvvet karşısında zemin davranışının incelenmesinde kesirli türev operatörünün kullanımının viskoelastik davranışı daha iyi belirlediğini göstermiştir. Sismik dalga sönümünü kesirli mertebeden türevler kullanarak modellenmesi ile ilgili literatürde benzer yayınlar bulmak mümkündür (Koh ve Kelly 1990, Chang ve Singh 2002). Fellah vd. (2006), homojen olmayan gözenekli ortamda akustik dalga yayılımını kesirli mertebeden türevler kullanarak modellemiştir. Carcione vd. (2002), sabit-Q (kalite faktörü) sismik dalgalarının zaman ortamı Kjartansson (1979) yöntemiyle modellenmesinde GL kesirli türevlerini kullanmıştır. Schmit ve Gaul (2006) kesirli mertebeli diferansiyel denklemler ile ifade edilen çok serbestlik dereceli sistemlerin sayısal çözümünde hesaplama zamanını düşürmek için GL kesirli mertebe türevlerini kullanmıştır. Sayısal görüntü işlemede, kenar belirleme amacıyla kullanılan kenar operatörleri tamsayı mertebeli türev operatörleridir. Mathieu vd. (2003), çok ince ve gözle fark 33 edilemeyen kenarların belirlenmesinde ve görüntünün gürültü içermesi durumunda kullanılmak üzere kesirli mertebeden türevlerin kullanımı önermiş ve başarılı sonuçlar elde etmiştir. Kesirli mertebeden türevler; biyoloji (Yuste ve Lindenberg, 2001), kimya-biyokimya (Yuste, vd. 2004), fizik (Saichev ve Zaslavsky 1997, Barkai vd. 2000, Zaslavsky 2002), tıp (Hall ve Barrick 2008, Magin vd. 2009) ve finans (Scalas vd. 2000) gibi farklı bilim dallarına ait uygulamalarda da sıklıkla görülmektedir. 4.1 Tamsayı Mertebeli Türev ve İntegralin Ortak Yazımı Gamma fonksiyonunun EK 3’de (3.11) ifadesiyle verilen özelliği kullanılarak, tamsayı değerler için türev ve integral (tamsayı değerler için genel türev ifadesi EK 1’de, integral ifadesi ise EK 2’de verilmiştir) izleyen bağıntı ile tek bir ifadede verilebilir (Bayın 2004): n d f [ d ( x − a)] n ⎧ ⎡ x − a ⎤ −n ⎪ ⎪ ⎢ N ⎦⎥ = lim ⎨ ⎣ N →∞ ⎪ Γ ( − n) ⎪⎩ ⎫ ⎪ Γ( j − n) ⎛ ⎡ x − a ⎤ ⎞⎪ − f x j ∑ ⎜ ⎢⎣ N ⎥⎦ ⎟ ⎬ j = 0 Γ ( j + 1) ⎝ ⎠⎪ ⎪⎭ N −1 (4.1) Kesirli mertebeden türev ve integral operatörlerine diferintegral işleç ismi verilmektedir (Caputo 1967, Bayın 2004). Bir fonksiyonun tamsayı mertebeli türevi, fonksiyonun yerel davranışına bağlı iken, kesirli mertebeden türev operatörü fonksiyonun geçmiş değerlerine de bağlıdır. Kesirli mertebe türev işleminde türev operatörü fonksiyonun geçmiş değerlerini içermesinden dolayı global operatör özelliği göstermektedir. Bu özellik bellek (memory) olarak da bilinmektedir. Bir uzamsal serinin kesirli mertebeden türevlerinin hesaplanmasında sıklıkla GL, RL ve Caputo yaklaşımları kullanılmaktadır. 34 4.2 GL Kesirli Mertebe Türev (4.1) eşitliğinde Gamma fonksiyonunun tüm n değerleri için tanımlı olduğu düşünülürse, diferintegralin GL tarafından verilen en genel ve temel tanımı, dq f = lim dx q N →∞ ⎧⎪ ⎡ x ⎤ − q N −1 Γ( j − q ) ⎛ f ⎜x− ⎨⎢ ⎥ ∑ ⎩⎪ ⎣ N ⎦ j =0 Γ(− q )Γ( j + 1) ⎝ ⎡ x ⎤ ⎞ ⎫⎪ j ⎢ ⎥ ⎟⎬ ⎣ N ⎦ ⎠ ⎭⎪ (4.2) ile verilir. Burada, q tüm gerçel değerleri alabilmektedir. GL tanımı, EK 1’de verilen tamsayı mertebeli türev işleminin genelleştirilmiş halidir ve GL tanımının en büyük üstünlüğü, verilen bir fonksiyonun diferintegralinin, fonksiyonun türevlerine veya integrallerine gerek kalmadan, sadece kendisinin aldığı değerler ile bulunabilmesidir. (4.2) ifadesinde Г(-q), q’nun pozitif değerleri için sonsuz, ancak Γ( j − q ) oranı sonlu Γ(−q ) bir sayıdır. Gamma fonksiyonunun EK 3’de (3.11) ifadesiyle verilen özelliğinden faydalanılarak, Aj +1 = Γ( j − q ) j −1− q = Aj ; Γ(−q )Γ( j + 1) j A1 = 1 (4.3) eşitliği yazılabilir. (Oldham ve Spainer 1974, Schmit ve Gaul 2006). (4.3) bağıntısındaki A terimi Grünwald katsayıları olarak bilinir. Türev mertebesinin (q) gerçel olması halinde Aj +1 katsayıları sıfırdan farklı değerler alır ve global operatör özelliği gösterir. Türev mertebesinin (q) tamsayı olması halinde ise (q+1) sayıda katsayı sıfırdan farklı olur ve yerel operatör özelliği gösterir. Grünwald katsayılarının türev mertebesine bağlı değişimi şekil 4.1’de gösterilmiştir. 35 Şekil 4.1 Grünwald katsayılarının türev mertebesine bağlı değişimi 4.3 RL Kesirli MertebeTürev RL diferintegralinin çıkış noktası olan çeşitli yaklaşımlar mevcuttur. Diferansiyel denklem yaklaşımı, karmaşık değişken yaklaşımı ve tekrarlı integral yaklaşımı bunların başlıcalarıdır (Oldham ve Spainer 1974, Podlubny 1999). Herhangi bir q>0 için q. mertebeden RL kesirli integrali x d -q f 1 −q = DRL f ( x) = f ( x1 )( x − x1 ) q −1 dx1 −q ∫ Γ(q) a dx (4.4) şeklinde tanımlanır. RL kesirli türevi de Abel integral denkleminden çıkarılabilir. f fonksiyonu her sonlu (a,x) aralığında sürekli ve integrallenebilir olsun. m, m − 1 ≤ q < m şartını sağlayan bir tamsayı ve x>a olmak üzere reel f fonksiyonunun q. mertebeden RL kesirli türevi izleyen bağıntı ile verilir: 36 x dq f 1 dm q = = D f ( x ) ( x − x1 ) m − q −1 f ( x1 ) dx1 RL Γ(m − q ) dx m ∫a dx q (4.5) (4.4) ve (4.5) bağıntıları ile verilen RL kesirli integral ve türev tanımları kesirli türevler ve integraller teorisinde ve mühendislik uygulamalarında yaygın kullanım alanı bulmuştur (Oldham ve Spainer 1974, Podlubny 1999, Scalas vd. 2000, Bayın 2004, Schmit ve Gaul 2006, Das 2011). RL kesirli türev hesabının zayıf yönü; bir integralin m kez türevini içerdiğinden uygulamada hem hesap yükünü hem de hesaplama zamanını arttırmasıdır. Uzamsal bir serinin q. mertebeden RL kesirli türevinin hesaplanması üç adımda gerçekleştirilir. Bunlar m bir tamsayı olmak üzere, i- q kesirli sayıdan büyük, en yakın m tamsayının seçilmesi ( m − 1 ≤ q < m ) ii- fonksiyonun RL diferintegraliyle (m-q) katlı integralinin hesaplanması iii- ikinci adımdan elde edilen sonucun m. mertebeden türevinin hesaplanması şeklinde verilir. RL kesirli türev hesabı için şematik gösterim şekil 4.2’de verilmiştir. Şekil 4.3’de ise RL kesirli türev hesabının işlem şemasını gösterebilmek için bir fonksiyonun 2.3. mertebeden türev hesabı betimlenmiştir. Şekil 4.2 RL kesirli türev hesabı için şematik gösterim 37 Şekil 4.3 Bir fonksiyonun 2.3. mertebeden RL kesirli türev hesabı Şekil 4.2-4.3’den görüleceği gibi, bir uzamsal serinin RL kesirli mertebeden türevinin hesaplanması, serinin RL kesirli integralinin de hesaplanmasını gerektirir. (4.4) bağıntısı ile verilen RL kesirli integral bağıntısı izleyen katlamalı çarpım bağıntısı ile ifade edilebilir (Podlubny 1999, Das 2011): d -q f −q f ( x ) = f ( x ) * h( x ) = DRL −q dx 1 h( x ) = Γ(q) x − q +1 (4.6) (4.6) bağıntısındaki h(x) terimi RL integral ifadesinin çekirdek veya güç fonksiyonu olarak bilinir. 0.05 sn zaman aralığı ile örneklenmiş 201 adet ayrık zaman değerinden oluşan bir zaman yöneyi kullanılarak [0,1] aralığında 0.1 adımla hesaplanan RL integral çekirdek fonksiyonu davranışı şekil 4.4’de gösterilmiştir. 38 Şekil 4.4 [0,1] aralığında 0.1 adımla hesaplanan RL integral çekirdek fonksiyonu davranışı Şekil 4.4’den görülebileceği üzere q=1 için, lim h( x) = H ( x), x ≥ 0 için H ( x) = 1 , q →1 çekirdek fonksiyonu birim basamak fonksiyonuna eşit olmakta ve q=0 için, lim h( x) = δ ( x) , çekirdek fonksiyonu birim tepki (birim impuls) fonksiyonuna eşit q →0 olmaktadır. 2B bir f(x1,x2) fonksiyonunun x1 yatay yönünde q. mertebeden RL kesirli türevi m, m − 1 ≤ q < m şartını sağlayan bir tamsayı olmak üzere x d q f ( x1 , x2 ) 1 dm 1 q = D f x x = ( , ) ( x1 − τ ) m − q −1 f ( x1 ,τ )dτ 1 2 RL dx1q Γ(m − q) dx1m ∫0 benzer biçimde x2 yatay yönünde q. mertebeden RL kesirli türevi 39 (4.7) x d q f ( x1 , x2 ) 1 dm 2 q = D f x x = ( , ) ( x2 − τ ) m − q −1 f ( x2 ,τ )dτ 1 2 RL q m ∫ dx2 Γ(m − q) dx2 0 (4.8) bağıntıları ile verilmektedir (Kilbas vd. 2006, Li vd. 2011). 4.3.1 RL kesirli mertebe türevin dalgasayısı ortamı ifadesi RL kesirli türev için dalgasayısı ifadesi, dq f q f (t ) ↔ = DRL q dt ( ik ) q F (ω ) (4.9) ile verilir (Podlubny 1999, Das 2011). (4.9) bağıntısı 3. bölümde verilen birinci ve ikinci mertebe yatay türev dalgasayısı ifadelerinin keyfi mertebeye genelleştirilmiş halidir. [0.25,2] aralığında 0.25 adımla hesaplanan RL kesirli türev genlik ve faz spektrum davranışları şekil 4.5’de gösterilmiştir. 40 Şekil 4.5 [0.25,2] aralığında 0.25 adımla hesaplanan RL kesirli türevi dalgasayısı ortamı görüntüleri a. Normalleştirilmiş genlik spektrumları, b. Faz spektrumları Farklı mertebelerden RL kesirli türevleri faz spektrumları (Şekil 4.5.b) incelenirse, faz sıfırdan farlı tüm dalgasayılarında, q türev mertebesi olmak üzere qπ/2 değeri almaktadır. Potansiyel alan verilerinin kesirli mertebeden x-yönlü ve y-yönlü yatay RL kesirli türevleri dalgasayısı ortamında (4.9) bağıntısından faydalanılarak ⎛ ∂q P ⎞ q F ⎜ q ⎟ = ( ik x ) F ( P) ⎝ ∂x ⎠ (4.10) 41 ve q ⎛ ∂q P ⎞ F ⎜ q ⎟ = ( ik y ) F ( P) ⎝ ∂y ⎠ (4.11) şeklinde verilir. Benzer biçimde kesirli mertebeden düşey türevlerin dalgasayısı ortamı ifadesi de, ⎛ ∂q P ⎞ q F ⎜ q ⎟ = k F ( P) ⎝ ∂z ⎠ (4.12) şeklinde yazılabilir. 4.4 Caputo Kesirli Mertebe Türev m, m − 1 < q < m şartını sağlayan bir tamsayı olmak üzere, gerçel f fonksiyonunun q. mertebeden Caputo kesirli türevi izleyen bağıntı ile verilir: x dq f 1 = DCq f ( x) = ( x − x1 ) m − q −1 f ( m ) ( x1 ) dx1 q Γ(m − q ) ∫a dx (4.13) Caputo yaklaşımının üstünlüğü, başlangıç değerli problemlerin çözümüne uygun olarak geliştirilmiş olmasıdır. Bu nedenle, fizik problemlerinin çözümünde en sık kullanılan diferintegral yaklaşımıdır (Podlubny 1999). 42 5. POTANSİYEL TÜREVLERİ ALAN VERİLERİNİN KESİRSEL MERTEBEDEN Potansiyel alan verilerinin kesirli mertebeden türevler kullanılarak değerlendirilmesi ile ilgili literatürde birkaç çalışma bulunmaktadır. İlk çalışma Gunn vd. (1997) tarafından yapılmıştır. Bu çalışmada, dalgasayısı ortamında verilen düşey türev ifadesinde türev mertebesinin n, tamsayı mertebesi yerine kesirli mertebeden kullanımı önerilmiştir. Cooper ve Cowan (2003a) gravite ve manyetik verilerin yorumlanmasında geleneksel olarak kullanılan analitik sinyal, kutba indirgeme ve Euler ayrıştırma yöntemlerinde kullanılan tamsayı mertebeli yatay ve düşey türevler yerine kesirli mertebeden yatay ve düşey türevlerin kullanımını önermiştir. Cooper ve Cowan (2003b) potansiyel alan verilerinin kabartma haritalarının oluşturulmasında sık kullanılan güneş gölgelendirmesi yönteminde tamsayı mertebeli yatay türevler yerine kesirli mertebeden yatay türevleri kullanmıştır. Verinin gürültü içermesi durumunda düşük mertebeden kesirli yatay türevlerinin kulllanımının üstün yönlerini göstermiştir. Cooper ve Cowan (2004) düşük karşıtlıklı verilerde, ağırlıklandırılmış kesirli mertebeden düşey türev süzgeci ile birlikte yerel standart sapma maskesinin birlikte kullanımlarını önermiştir. Cowan ve Cooper (2005), Gunn vd. (1997) tarafından önerilen kesirli mertebeden düşey türev süzgecini ayrışma veya katman süzgeci olarak adlandırmıştır. Mıknatıslanma şiddeti 1 A/m ve yarıçapı 2 m olan bir dipole ait kuramsal toplam manyetik alan profil eğrisi ve [0.5 ; 0.5 ; 2] mertebeden x-yönlü yatay türevleri şekil 5.1’de gösterilmiştir. Modelde yer manyetik alan ile mıknatıslanma yöneyinin eğim ve sapma açıları sırasıyla 90o ve 0o olarak seçilmiştir. Kesirli türevler (4.5) bağıntısında verilen RL kesirli türev ifadesi kullanılarak hesaplanmıştır. Hesaplanan kesirli mertebeden yatay türev eğrileri incelenecek olursa; türev mertebesinin artmasına paralel olarak dipole ait belirti daha da keskinleşmekte ve model verisi ile kıyaslandığında dipolün yatay yönde sınırlarının bulunmasında daha etkili olduğu görülmektedir. Birinci mertebeden yatay türev eğrisinde en büyük mutlak genlik değerleri dipolün her iki yatay kenarında izlenmekte ve ikinci mertebeden yatay türev eğrisinde ise bu noktalar sıfır geçişlerinde görülmektedir. Eğriler bakışımlılık durumlarına göre incelenirse; birinci mertebeden yatay türev için ters-bakışımlılığın tamamlandığı ve ikinci mertebeden 43 yatay türev için de bakışımlılığın tamamlandığı görülmektedir. Şekil 5.1’in sol sütununda model verisine gürültü eklenerek yapılan aynı işlemlere ait sonuçlar sunulmuştur. Model verisine verinin en yüksek genlik değerinin %2’si (4dB) kadar rastsal gürültü eklenmiştir. Gürültülü durumda ikinci mertebeden düşey türevin gürültü seviyesini oldukça kuvvetlendirdiği görülmektedir (Şekil 5.1.b5). Aynı dipol modeli için hesaplanan kesirli mertebeden düşey türevler ise şekil 5.2’de gösterilmiştir. Kesirli mertebeden düşey türevler dalgasayısı ortamında (4.10) bağıntısı kullanılarak hesaplanmıştır. Türev mertebesinin artmasına paralel olarak kesirli mertebeden düşey türev eğrilerinin keskinleştiği görülmektedir. Dipolün her iki yatay kenarında düşey türevin sıfır değeri aldığı izlenmekte ve ikinci mertebeden düşey türevin en başarılı sonucu verdiği görülmektedir. Gürültülü durumda ise ikinci mertebeden düşey türevin gürültü varlığı nedeniyle başarılı sonuç üretemediği görülmektedir (Şekil 5.2.b5). Bu şekilde bir uygulamada eğer yüksek mertebeli düşey türev kullanımı gerekiyorsa 1.5. mertebeden düşey türevin kullanımı önerilebilir (Şekil 5.2.b4). 44 Şekil 5.1 Kesirli mertebeden yatay türev süzgeçlerinin gürültü eklenmemiş ve gürültü eklenmiş manyetik model verisine uygulanması a. Manyetik dipol modeli, a1. Kuramsal manyetik model verisi, a2. 0.5. mertebeden yatay türev eğrisi, a3. Birinci mertebeden yatay türev eğrisi, a4. 1.5. mertebeden yatay türev eğrisi, a5. İkinci mertebeden yatay türev eğrisi, b. Manyetik dipol modeli, b1. Gürültü eklenmiş manyetik model verisi, b2. 0.5. mertebeden yatay türev eğrisi, b3. Birinci mertebeden yatay türev eğrisi, b4. 1.5. mertebeden yatay türev eğrisi, b5. İkinci mertebeden yatay türev eğrisi 45 Şekil 5.2 Kesirli mertebeden düşey türev süzgeçlerinin gürültü eklenmemiş ve gürültü eklenmiş manyetik model verisine uygulanması a. Manyetik dipol modeli, a1. Kuramsal manyetik model verisi, a2. 0.5. mertebeden düşey türev eğrisi, a3. Birinci mertebeden düşey türev eğrisi, a4. 1.5. mertebeden düşey türev eğrisi, a5. İkinci mertebeden düşey türev eğrisi, b. Manyetik dipol modeli, b1. Gürültü eklenmiş manyetik model verisi, b2. 0.5. mertebeden düşey türev eğrisi, b3. Birinci mertebeden düşey türev eğrisi, b4. 1.5. mertebeden düşey türev eğrisi, b5. İkinci mertebeden düşey türev eğrisi 46 Bu kısımdan itibaren 4. bölümde anlatılan sınır belirleme süzgeçlerinin uygulamada sık tercih edilenleri kesirli mertebeden türevler kullanılarak model ve arazi verileri üzerine uygulanmıştır. Kesirli mertebeden yatay ve düşey türevlerin genlik spektrumları hatırlanacak olursa (Şekil 4.5.a) türev mertebesine bağlı olarak derin veya sığ kaynaklı yapıların etkileri söndürülmekte veya kuvvetlendirilmektedir. Düşey türevlerin tüm kesirli ve tamsayı türev mertebelerinde ise fazı sıfır olmaktadır. Ancak, yatay türevlerin faz spektrumları türev mertebesine bağlı olarak değişmekte ve sonuçta mekân ortamında belirtilerin yerleri kaymaktadır (Şekil 5.1). Günümüzde kullanılan sınır belirleme süzgeçleri birinci mertebeden yatay türevleri kullanmakta ve bu durumda giriş verisinin fazına π/2 değeri eklenmektedir. Tez çalışmasında, verinin kesirli mertebeden yatay ve düşey türevlerini hesaplayan fonksiyonların yazılmasından ve doğru sonuç ürettiklerinin kontrol edilmesinden sonra, bu türevler kullanılarak geleneksel sınır belirleme süzgeçlerine ait sonuçlar irdelenmiştir; ancak yukarıda anlatılan nedenle, türev mertebesine bağlı olarak mekân ortamında kaymalar izlenmiştir. Bu problemi aşabilmek için dalgasayısı ortamında faz spektrumu değiştirilmiş bir süzgeç önerilmiştir. Bu süzgece “faz uyarlanmış kesirsel mertebeli yatay türev süzgeci” adı verilmiştir. Faz uyarlanmış yatay türev süzgecinin dalgasayısı ortamında kurulması aşamaları Şekil 5.3’de gösterilmiştir. Şekil 5.3 Dalgasayısı ortamında faz uyarlanmış kesirli mertebeden yatay türev süzgecinin kurulması 47 Şekil 5.4’de iki prizmatik yapı ile oluşturulan 2B modelden hesaplanan manyetik model verisinin, [0.25,1] aralığında 0.25 adımla hesaplanan kesirli mertebeden yatay ve düşey türevleri ve faz uyarlanmış yatay türevleri gösterilmiştir. Şekil 5.4 Kuramsal manyetik alan verisinin [0.25,1] aralığında 0.25 adımla hesaplanan yatay, düşey ve faz uyarlanmış yatay türev eğrileri a. 2B model, b. Manyetik model verisi, c. Verinin kesirli mertebeden yatay türevleri, d. Verinin kesirli mertebeden düşey türevleri, e. Verinin faz uyarlanmış yatay türevleri 48 2B durum için, TYT süzgecinin geleneksel ve 0.25. mertebeden yatay türev kullanılarak manyetik model verisine uygulama sonuçları şekil 5.5’de gösterilmiştir. Model birbirinden farklı derinlik ve fiziksel özellikte iki prizmatik yapı ile oluşturulmuş ve prizmatik yapıların mıktatıslanma yöneylerinin eğim ve sapma açıları sırasıyla 90o ve 0o olarak seçilmiştir. Model verisine, verinin en yüksek genlik değerinin %10’u (10 dB) kadar normal dağılımlı rastsal gürültü eklenmiştir. TYT türev süzgecinin geleneksel kullanımında gürültü seviyesi büyük oranda kuvvetlenerek sinyalin üzerini tamamen örtmüştür (Şekil 5.5.c). 0.25. mertebeden yatay türev kullanım ile hesaplanan TYT sonucunda ise gürültü seviyesi bir miktar kuvvetlenmiş, ancak sonuç geleneksel kullanıma göre oldukça başarılı olmuştur (Şekil 5.5.d). Şekil 5.5 TYT süzgecinin tamsayı ve kesirli mertebeden türev kullanımı ile manyetik model verisi üzerinde sınanması a. 2B model, b. Gürültü eklenmiş manyetik model verisi, c. TYT eğrisi, d. 0.25. mertebeden yatay türev kullanımı ile hesaplanan TYT eğrisi 49 Şekil 5.5’de verilen model verisi için AS süzgecinin geleneksel ve 0.25. mertebeden yatay ve düşey türev kullanılarak elde edilen sonuçlar şekil 5.6’da gösterilmiştir. Şekil 5.6.d’de verilen kesirli mertebeden AS süzgeci sonuçları geleneksel kullanıma göre (Şekil 5.6.c) daha başarılı sonuç üretmiştir. GAS süzgecinin kesirli mertebeden kullanıma ait bir model uygulaması da şekil 5.7’de gösterilmiştir. Modelde kullanılan iki prizmatik yapı, yatay yönde birbirine yakın tutulmuş ve AS süzgeci bu iki yapıyı ayırt edememiştir (Şekil 5.7.c). Birinci mertebeden düşey türev kullanımı ile elde edilen GAS eğrisinde modelde sağda verilen yapının sol kenarı belirgin hale gelmeye başlamış (Şekil 5.7.d) ancak ikinci mertebeden düşey türev kullanımında salınım genlikleri kenar etkilerini bastırmıştır (Şekil 5.7.e). 1.25. mertebeden türev kullanımı ile elde edilen GAS sonucunda her iki yapının kenarları etkili bir şekilde belirlenmiştir (Şekil 5.7.f). Şekil 5.6 AS süzgecinin tamsayı ve kesirli mertebeden türev kullanımı ile manyetik model verisi üzerinde sınanması a. 2B model, b. Gürültü eklenmiş manyetik model verisi, c. AS eğrisi, d. 0.25. mertebeden yatay türev kullanımı ile hesaplanan AS eğrisi 50 Şekil 5.7 GAS süzgecinin tamsayı ve kesirli mertebeden düşey türev kullanımı ile manyetik model verisi üzerinde sınanması a. 2B model, b. Manyetik model verisi, c. AS eğrisi, d. Birinci mertebeden düşey türev kullanımı ile hesaplanan GAS eğrisi, e. İkinci mertebeden düşey türev kullanımı ile hesaplanan GAS eğrisi, f. 1.25 mertebeden düşey türev kullanımı ile hesaplanan GAS eğrisi 51 2B durum için verilen son uygulamada, eğim açısının toplam yatay türev süzgecinin 0.25, 0.5, 0.75 ve birinci mertebeden türevler kullanılarak manyetik model verisine uygulama sonuçları gösterilmiştir (Şekil 5.8). Model, mıknatıslanma şiddetleri 1A/m ve mıknatıslanma yöneylerinin eğim ve sapma açıları sırasıyla 90o ve 0o olarak seçilen dört prizmatik yapı kullanılarak oluşturulmuştur. Yeraltı modelinin sağında bulunan iki yapı (Şekil 5.8a,b) birbirine yatay yönde yakın konumlandırılmıştır. Tilt açısının toplam yatay türevi, türev tabanlı bir süzgecin tekrar türevini alarak hesaplandığından verideki olası gürültü bileşenini kuvvetlendirmektedir. Bununla birlikte şekil 3.8h’.de gösterildiği gibi derin kaynaklı yapılara ait kenarları çözmekte etkisiz kalmaktadır. Bu durumları test etmek için modelin solunda verilen prizmatik yapı diğerlerine göre düşey yönde daha derine yerleştirilmiştir. Bununla birlikte, şekil 5.8’in sol sütununda aynı model verisine gürültü eklenerek gürültülü durumda kesirli mertebeden türev kullanımın sonuçlarda ne gibi bir etki göstereceği test edilmiştir. Gürültülü durum için model verisine, verinin en yüksek genlik değerinin %5’i (6 dB) kadar normal dağılımlı rastsal gürültü eklenmiştir. Gürültüsüz durumda yöntemin geleneksel kullanımı modelin ortasında bulunan yatay şerit şekilli yapının kenarlarını belirleyebilmiş, derinde bulunan yapının kenarlarına ise yayvan bir belirti çıktısı vermiştir. Birbirine yakın iki yapının kenarlarını belirlemede başarılı bir sonuç üretememiştir (Şekil 5.8.a5). Gürültülü durumda ise yöntemin klasik kullanımı gürültü etkisi oldukça arttığından başarısız bir sonuç vermiştir (Şekil 5.8.b5). Gürültüsüz durumda düşük mertebeden kesirli türevlerin kullanımı ile yöntem özellikle derinde bulunan yapının kenarlarını etkili bir biçimde belirleyebilmiştir (Şekil 5.8.a2,4). Gürültülü durumda özellikle 0.25. mertebeden türevlerin kullanımı ile elde edilen sonuç oldukça başarılıdır (Şekil 5.8.b2). 52 Şekil 5.8 Eğim açısının toplam yatay türevi süzgecinin kesirli mertebeden türev kullanımı ile gürültü eklenmemiş ve gürültü eklenmiş manyetik model verisine uygulanması a. 2B model, a1. Kuramsal manyetik model verisi, a2. 0.25. mertebeden türev, a3. 0.5. mertebeden türev, a4. 0.75. mertebeden türev, a5. Birinci mertebeden türev (geleneksel kullanım), b. 2B model, b1. Gürültü eklenmiş manyetik model verisi, b2. 0.25. mertebeden türev, b3. 0.5. mertebeden türev, b4. 0.75. mertebeden türev, b5. Birinci mertebeden türev (geleneksel kullanım) 3B durum için yapılan model çalışmalarından birincisi, mıknatıslanma şiddetleri 1A/m ve mıktatıslanma yöneylerinin eğim ve sapma açıları sırasıyla 90o ve 0o olarak seçilen üç prizmatik yapı kullanılarak oluşturulmuştur (Şekil 5.9). Modelde kırmızı ve yeşil renklerle temsil edilen yapıların tavan ve taban derinlikleri sırasıyla 1 ve 3 km olarak, kırmızı renkle temsil edilen yapının tavan ve taban derinlikleri ise 4 ve 10 km olarak seçilmiştir. Modelden hesaplanan toplam manyetik alan verisine, verinin en yüksek genlik değerinin 10%’u (10dB) kadar rastsal gürültü eklenmiştir (Şekil 5.9.c). Bu 53 uygulamada TYT süzgeci farklı kesirli mertebeden yatay türevler kullanılarak veri üzerinde sınanmıştır. TYT türevinin geleneksel kullanıma ait sonuç (Şekil 5.9.g) gürültü seviyesini kuvvetlendirdiğinden ve derinde bulanan yapının etkilerini düşük genlikle sunduğundan başarılı değildir. 0.25, 0.5 ve 0.75. mertebeden türevler kullanılarak elde edilen sonuçlarda gürültü seviyeleri geleneksel kullanıma göre azalmıştır. Bu uygulamada 0.5. mertebeden türevler kullanılarak hesaplanan TYT sonucunun oldukça başarılı olduğu görülmektedir (Şekil 5.9.e). Şekil 5.9 Kesirli mertebeden türevlerin kullanımı ile TYT süzgecinin manyetik model üzerinde sınanması a. Modelin plan görüntüsü, b. Modelin 3B perspektif görüntüsü, c. Gürültü eklenmiş kuramsal toplam manyetik alan görüntü haritası, d. 0.25. mertebeden türev, e. 0.5. mertebeden türev, f. 0.75. mertebeden türev, g. Birinci mertebeden türev (geleneksel kullanım) 54 Şekil 5.9’da verilen aynı model ve model verisi kullanılarak AS süzgecinin farklı türev mertebelerindeki davranışları şekil 5.10’da gösterilmiştir. AS süzgecinin geleneksel kullanımı başarılı bir sonuç üretememiştir (Şekil 5.10.g). 0.25, 0.5 ve 0.75. mertebeden türevlerin kullanımı ile elde edilen AS sonuçları modelde kırmızı renkle verilen yapının şeklini belirleyebilmiştir. Şekil 5.9.h’de ise DAS sonucu gösterilmiştir. DAS gürültü varlığı nedeniyle bu problemi çözmede etkisiz kalmıştır. Şekil 5.10 Kesirli mertebeden türevlerin kullanımı ile AS süzgecinin manyetik model üzerinde sınanması a. Modelin plan görüntüsü, b. Modelin 3B perspektif görüntüsü, c. Gürültü eklenmiş kuramsal toplam manyetik alan görüntü haritası, d. 0.25. mertebeden türev, e. 0.5. mertebeden türev, f. 0.75. mertebeden türev, g. Birinci mertebeden türev (geleneksel kullanım), h. DAS 3B durum için verilen son model çalışmasında, eğim açısının toplam yatay türevi farklı kesirli mertebe türevin kullanımı ile bir manyetik model verisi üzerinde sınanmıştır 55 (Şekil 5.11). Şekil 3.8’de verilen model ve gürültü eklenmiş model verisi bu uygulamada kullanılmıştır. Şekil 5.11.g’de verilen eğim açısının toplam yatay türev sonucu derin iki yapının sınırlarını belirleyememiştir. Ancak kesirli ve düşük mertebeli türevlerin kullanımı ile elde edilen sonuçlar oldukça etkili sonuçlar üretmiştir. Türev mertebesinin azalmasına paralel olarak gürültü seviyesi azalmış ve derin yapılara ait etkiler kuvvetlenmiştir. Şekil 5.11 Kesirli mertebeden türevlerin kullanımı ile eğim açısının toplam yatay türevi süzgecinin manyetik model üzerinde sınanması a. Modelin plan görüntüsü, b. Modelin 3B perspektif görüntüsü, c. Gürültü eklenmiş kuramsal toplam manyetik alan görüntü haritası, d. 0.25. mertebeden türev, e. 0.5. mertebeden türev, f. 0.75. mertebeden türev, g. Birinci mertebeden türev (geleneksel kullanım) Arazi verileri üzerinde yapılan uygulamada Eskişehir fayı ve segmentlerini içeren bölgeye ait havadan bölgesel manyetik alan verisi kullanılmıştır. İlk uygulamada TYT 56 süzgecinin geleneksel kullanımı ve farklı kesirli mertebeden türevler kullanımı ile elde edilen sonuçlar karşılaştırılmış ve şekil 5.12’de gösterilmiştir. Şekil 5.12.a’da Eskişehir fay zonu ve yakın civarının tektonik haritası Özsayın ve Dirik (2007)’den alınarak gösterilmiştir. Şekil 5.12.b’de bölgeye ait havadan toplam manyetik alan görüntü haritası ve şekil 5.12.c’de ise kutba indirgenmiş manyetik alan görüntü haritası verilmiştir. Manyetik alan görüntü haritasında Eskişehir fayı ve segmentlerinin Kuzeybatı-Güneydoğu yönünde belirti sunduğu ve genlik değerlerinin diğer yapılara ait belirtilere göre daha egemen olduğu görülmektedir. TYT süzgecinin geleneksel kullanımında (Şekil 5.12.g) yüzeye yakın yapılara ait kenarlar kuvvetlendirilmiş ve çizgisel belirtiler şeklinde görülmektedir. Ancak TYT süzgeci hem derin hem de yüzeye yakın yapılara ait kenarları aynı genlik değerlerinde sunamadığı için bu sonucu yorumlamak oldukça güçtür. Daha düşük mertebeden yatay türevlerin kullanımı ile hesaplanan TYT görüntü haritalarında (Şekil 5.12.d,f) bu sorun türev mertebe değeri azaldıkça ortadan kalkmıştır. Özellikle 0.25. mertebeden türevler kullanılarak hesaplanan TYT görüntü haritasında derin yapılara ait sınırlar belirginleşmiştir (Şekil 5.12.d). 57 Şekil 5.12 Kesirli mertebeden türevler ile TYT süzgecinin arazi verisinde sınanması a. Eskişehir fay zonu ve civarı tektonik haritası (Özsayın ve Dirik 2007), b. Havadan toplam manyetik alan görüntü haritası, c. Kutba indirgenmiş manyetik görüntü haritası, d. 0.25. mertebeden yatay türevleri içeren TYT görüntü haritası, e. 0.5. mertebeden yatay türevleri içeren TYT görüntü haritası, f. 0.75. mertebeden yatay türevleri içeren TYT görüntü haritası, g. Birinci mertebeden yatay türevleri içeren TYT görüntü haritası (geleneksel kullanım) 58 Şekil 5.13’de ise aynı veri üzerinde eğim açısı süzgecinin geleneksel kullanımı ve farklı kesirli mertebelerden yatay ve düşey türevler hesaplanarak kullanımı ile elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır. Eğim açısı süzgecinin geleneksel kullanımı ile elde edilen görüntü haritasında (Şekil 5.13.e) hem derin hem de yüzeye yakın yapılara ait kenar etkilerinin ortaya çıkarıldığı, ancak yüzeye yakın yapıların etkilerinin görüntüyü karmaşıklaştırdığı görülmektedir. Daha düşük mertebeden türev kullanımları ile türev mertebesine bağlı olarak derin yapılara ait etkiler kuvvetlenip, yüzeye yakın yapılara ait etkiler bastırıldığından eğim açısı görüntü haritalarındaki bu karmaşıklık ortadan kalkmıştır. 0.25. ve 0.5. mertebeden türevler kullanılarak elde edilen eğim açısı sonuçları birbirine yakın sonuçlar vermiştir (Şekil 5.13.b,c). Bu iki türev mertebesi için özellikle derin kökenli yapılara ait kenar etkileri oldukça belirginleşmiştir. 59 Şekil 5.13 Kesirli mertebeden türevlerin kullanımı ile eğim açısı süzgecinin arazi verisi üzerinde sınanması a. Eskişehir fayı ve segmentlerini içeren bölgenin kutba indirgenmiş havadan manyetik görüntü haritası, b. 0.25. mertebeden yatay ve düşey türevleri içeren eğim açısı görüntü haritası, c. 0.5. mertebeden yatay ve düşey türevleri içeren eğim açısı görüntü haritası, d. 0.75. mertebeden yatay ve düşey türevleri içeren eğim açısı görüntü haritası, e. Birinci mertebeden yatay ve düşey türevleri içeren eğim açısı görüntü haritası (geleneksel kullanım) 60 6. TARTIŞMA VE SONUÇLAR Gravite ve manyetik yöntemlerde çözülmeye çalışılan en önemli problem; belirtiyi oluşturan yeraltı yapılarına ait geometrik ve fiziksel parametrelerin kestirilmesi ve görüntülenmesidir. Doktora tez çalışması kapsamında kaynak parametrelerinden belirtiye neden olan yapının/yapıların kenarlarının belirlenmesi işlemi üzerine odaklanılmıştır. Yeraltı yapılarının kenarlarının belirlenmesi amacıyla verinin yatay ve düşey türevlerinin tek başlarına kullanımları yetersiz kalmaktadır. İlk nesil geliştirilen ve günümüzde geleneksel sınır belirleme süzgeçleri olarak anılan TYT ve AS süzgeçlerinin üstün yönleri olmalarına karşın, özellikle derin kaynaklı yapıların kenarlarının belirlenmesinde yetersiz kalmaktadır. Bu durumun üstesinden gelebilmek için geliştirilen yeni nesil süzgeçler hem yakın hem de derin kaynaklı yapıların kenar etkilerini aynı genlik seviyesinde verebilmektedir. Ancak, bu süzgeçler verideki olası gürültü içeriğini sinyalle birlikte kuvvetlendirmektedir. Bu nedenle, sınır belirleme süzgeçlerinin veriye uygulanmasından önce, alçak geçişli veya yukarı analitik uzanım süzgeçleri olası gürültü ve yakın yüzey yapıların etkilerini uzaklaştırmak için kullanılmaktadır. Uygulamada kullanılan bu süzgeçlerin ortak zayıf noktaları: • Gürültüye karşı duyarlı olmaları • Derin veya düşük fiziksel özellik sunan yapılar için düşük çözünürlük sunmaları • Birbirine oldukça yakın yapılara ait yatay sınırların belirlenmesinde çözümsüz kalmaları (yanal ayrımlılık) olarak sıralanabilir. Kronolojik sıra takip edilirse, sınır belirleme süzgeçleri bir önce önerilen süzgecin zayıf noktasından hareket ederek geliştirilmiştir. Literatürde, bir sınır belirleme süzgecinin iyileştirilmesi mantığında geliştirilen tek süzgeç DAS süzgecidir. Doktora tez çalışması kapsamında; tamsayı mertebeli türevleri kullanan (genellikle birinci mertebe) süzgeçler kesirli mertebeden türevler kullanılarak yeniden irdelenmiştir. Böylelikle sınır belirleme süzgeçlerinin klasik kullanımlarına göre sonuçlarda bir iyileşme olup olmadığı araştırılmıştır. Kesirli mertebeden türevler RL 61 kesirli türev yaklaşımı ile hesaplanmıştır. Öncelikle model verilerinin kesirli ve tamsayı mertebeden yatay ve düşey türevleri karşılaştırılmıştır. Verinin kesirli mertebeden yatay türevleri türev mertebesine bağlı olarak belirtilerin yerini değiştirmektedir. Kesirli ve tamsayı mertebeden düşey türev işlemlerinde ise belirtilerin yeri değişmemekte, ancak türev mertebenin azalmasıyla birlikte belirti kaynak yapı sınırlarında yayvan bir şekil almakta ve türev mertebenin artmasıyla birlikte belirti kaynak yapı sınırlarında daha da daralarak keskinleşmektedir. Yüksek tamsayı mertebesinden düşey türev kullanımının gerektiği durumlarda gürültü içeriğine bağlı olarak kesirli mertebeden düşey türevlerin kullanımı daha başarılı sonuçlar vermektedir. Uygulamada sık kullanılan sınır belirleme süzgeçleri kesirli mertebeden türevler kullanılarak potansiyel alan verilerine uygulanmıştır. Yeraltı yapılarının kenarlarının yatay düzlemde kayma problemini aşabilmek için dalgasayısı ortamında faz spektrumu değiştirilmiş bir süzgeç geliştirilmiştir. Bu süzgece “faz uyarlanmış kesirsel mertebeli yatay türev süzgeci” adı verilmiştir. Sınır belirleme süzgeçlerinin kesirli mertebeden türevler ile kullanımları durumunda, sonuçlarda gerek gürültü varlığının azaltılması gerekse derin veya düşük fiziksel özellik sunan yapılarının etkilerinin kuvvetlendirilmesi açısından ciddi bir iyileşmenin olduğu gözlenmiştir. Potansiyel alan verilerinin değerlendirilmesinde kesirli mertebeden türevlerin kullanımının önerilmesi dışında bu tez çalışmasının önemli bir çıktısı MATLAB programlama dili kullanılarak geliştirilen POTENSOFT yazılımıdır. Bu yazılım potansiyel alan verilerinin modellenmesi, süzgeçlenmesi ve görselleştirilmesi amacıyla geliştirilmiştir ve bu amaçla geliştirilen kaynak kodları açık olan tek yazılımdır. Önemli beklentilerden bir tanesi bu yazılımın gerek ülkemiz gerekse yurt dışında bulunan üniversitelerde eğitim amaçlı kullanılmasıdır. 62 KAYNAKLAR Arısoy, M.Ö. and Dikmen, Ü. 2011. Potensoft: Matlab-based software for potential field data processing, modeling and mapping. Computers & Geosciences. Vol. 37(7), pp. 935-942. Baranov, V. 1957. A new method for interpretation of aeromagnetic maps: pseudogravimetric anomalies. Geophysics. Vol. 22(2), pp. 359-383. Barkai, E., Metzler, R. and Klafter, J. 2000. From continuous time random walks to the fractional Fokker-Planck equation. Physical Review E., Vol. 61(1), pp. 132-138. Bayın, S., 2004. Fen ve Mühendislik Bilimlerinde Matematik Yöntemler. Ders Kitapları A.Ş., 440 s., Ankara. Bezvoda, V., Jez̈ek, J. and Segeth, K. 1990. Fredpack-a program package for linear filtering in the frequency domain. Computers & Geosciences. Vol. 16(8), pp. 1123-1154. Bhattacharyya, B.K. 1972. Design of spatial filters and their application to highresolution aeromagnetic data. Geophysics. Vol. 37(1), pp. 68-91. Blakely, R.J. 1996. Potential Theory in Gravity and Magnetic Applications. Cambridge University Press, 441p., Cambridge. Briggs, I.C. 1974. Machine contouring using minimum curvature. Geophysics. Vol. 39, pp. 39-48. Byerly, P.E. 1965. Convolution filtering of gravity and magnetic maps. Geophysics. Vol. 30(2), pp. 281-283. Caputo, M. 1967. Linear models of dissipation whose Q is almost frequency independent. The Geophysical Journal of the Royal Astronomy Society. Vol. 13, pp. 529-539. Carcione, J.M., Cavallini, F., Mainardi, F. and Hanyga, A. 2002. Time-domain Modeling of Constant-Q Seismic Waves Using Fractional Derivatives. Pure and Applied Geophysics. Vol. 159, pp. 1719–1736. Chang, T.S. and Singh, M.P. 2002. Seismic analysis of structures with a fractional derivative model of viscoelastic dampers. Earthquake Engineering and Engineering Vibration. Vol. 1(2), pp. 251-260. 63 Clement, W.G. 1973. Basic principles of two-dimensional digital filtering. Geophysical Prospecting. Vol. 21, pp. 125-145. Cooper, G.R.J. 1997. GravMap and PFproc: Software for filtering geophysical map data. Computers & Geosciences. Vol. 23(1), pp. 91-101. Cooper, G.R.J. 2005. Analysing potential field data using visibility. Computers & Geosciences. Vol. 31(7), pp. 984-992. Cooper, G.R.J. 2006. Interpreting potential field data using continuous wavelet transforms of their horizontal derivatives. Computers & Geosciences. Vol. 32(7), pp. 984-992. Cooper, G.R.J. 2009. Balancing images of potential-field data. Geophysics. Vol. 74(3), pp. L17-L20. Cooper, G.R.J. and Cowan, D.R. 2003a. The application of fractional calculus to potential field data. Exploration Geophysics. Vol. 34(1&2), pp. 51-56. Cooper, G.R.J. and Cowan, D.R. 2003b. Sunshading geophysical data using fractional order gradients. The Leading Edge. Vol. 22(3), pp. 204. Cooper, G.R.J. and Cowan, D.R. 2004. Filtering variable order vertical derivatives. Computers & Geosciences. Vol. 30, pp. 455-459. Cooper, G.R.J. and Cowan, D.R. 2006. Enhancing potential field data using filters based on the local phase. Computers & Geosciences. Vol. 32(10), pp. 15851591. Cooper, G.R.J. and Cowan, D.R. 2007. Enhancing linear features in image data using horizontal orthogonal gradient ratios. Computers & Geosciences. Vol. 33(7), pp. 981-984. Cordell, L.E. and Grauch, V.J.S. 1985. Mapping basement magnetization zones from aeromagnetic data in the San Juan basin, New Mexico. In: W.J. Hinze, Editor, The Utility of Regional Gravity and Magnetic Anomaly Maps, Society of Exploration Geophysicists, 181-197. Cowan, D.R. and Cooper, G.R.J. 2005. Separation filtering using fractional order derivatives. Exploration Geophysics. Vol. 36(4), pp. 393-396. Das, S. 2011. Functional fractional calculus. Second Edition, Springer, 642 p., India. 64 Dikmen, Ü. 2004. Zeminlerde sismik dalga sönümünün kesirsel türev yaklaşımı ile modellenmesi. Doktora tezi, Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 170 s., Ankara. Durrheim, R.J. and Cooper, G.R.J. 1998. EULDEP: a program for the Euler deconvolution of magnetic and gravity data. Computers & Geosciences. Vol. 24(6), pp. 545-550. Engheta N. 1996. On fractional calculus and fractional multipoles in electromagnetism. IEEE Trans. Antennas Propagation. Vol. 44(4), pp. 554–566. Fedi, M., Paoletti, V. and Rapolla, A. 2005. The role of multilevel data in potential field interpretation. Computers & Geosciences. Vol. 31(6), pp. 681-688. Fellah, M., Fellah, Z.E.A. and Depollier, C. 2006. Transient wave propagation in inhomogeneous porous materials: Application of fractional derivatives. Signal Processing. Vol. 86, pp. 2658–2667. Fuller, B.D. 1967. Two-dimensional frequency analysis and design of grid operators. Mining Geophysics. Vol. 2, pp. 658-708. Garland, G.D. 1951. Combined analysis of gravity and magnetic anomalies. Geophysics. Vol. 16, pp. 51-62. Gibert, D. and Galdeano, A. 1985. A computer program to perform transformations of gravimetric and aeromagnetic surveys. Computers & Geosciences. Vol. 11(5), pp. 553-588. Gonzales, R.C. and Woods, R.E. 2002. Digital Image Processing. 2nd edn., Prentice Hall, 793 p., New Jersey. Gunn, P.J. 1975. Linear transformations of gravity and magnetic fields. Geophysical Prospecting. Vol. 23(2), pp. 300-312. Gunn, P.J., Fitzgerald, D., Yassi, N. and Dart, P. 1997. New algorithms for visually enhancing airborne geophysical data. Exploration Geophysics. Vol. 28, pp. 220224. Hall, M.G. and Barrick, T.R. 2008. From diffusion-weighted MRI to anomalous diffusion imaging. Magnetic Resonance in Medicine. Vol. 59(3), pp. 447-455. Hansen, R.O. 1993. Interpretative gridding by anisotropic kriging. Geophysics. Vol. 58, pp. 1491-1497. 65 Horn, B.K.P. 1982. Hill shading and the reflectance map. Geo-Processing. Vol. 2, pp. 65–146. Hsu, S.K., Sibuet, J.C. and Shyu, C.T. 1996. Highresolution detection of geologic boundaries from potential field anomalies: An enhanced analytic signal technique. Geophysics. Vol. 61(2), pp. 373-386. Kilbas, A.A., Srivastava, H.M. and Trujillo, J.J. 2006. Theory and applications of fractional differential equations. Elsevier, 540p., Amsterdam. Kjartansson, E. 1979. Constant Q-wave Propagation and Attenuation. Journal of Geophysical Research. Vol. 84, pp. 4737–4748. Koh, C.G. and Kelly, J.M. 1990. Application of fractional derivatives to seismic analysis of base-isolated models. Earthquake Engineering and Structural Dynamics. Vol. 19, pp. 229-241. Ku, C.C., Telford, W.M. and Lim, S.H. 1971. The use of linear filtering in gravity problems. Geophysics. Vol. 36(6), pp. 1174-1203. Li, X. 2006. Understanding 3D analytic signal amplitude. Geophysics. Vol. 71(2), pp. B13-B16. Li, Y. and Oldenburg, D.W. 1998. Seperation of regional and residual magnetic field data. Geophysics. Vol. 63(2), pp. 431-439. Li, C., Qian, D. and Chen, Y. 2011. On Riemann-Liouville and Caputo derivatives. Discrete Dynamics in Nature and Society. 2011, 15p. Lili, Z., Tianyao, H., Jiansheng, W. and Jialin, W. 2005. Application of image enhancement techniques to potential field data. Applied Geophysics. Vol. 2(3), pp. 145-152. Machado, T.J.A., Jesus, I.S. and Galhano, A. 2005. A fractional calculus perspective in electromagnetics, in: ASME International Design Engineering Technical Conferences Computers and Information in Engineering Conference—Fifth International Conferences on Multibody Systems, Nonlinear Dynamics and Control (MSNDC), California, USA. Machado, T.J.A., Jesus, I.S., Galhano, A. and Cunha, J.B. 2006. Fractional order electromagnetics. Signal Processing. Vol. 86, pp. 2637–2644. Magin, R., Feng, X. and Baleanu, D. 2009. Solving the fractional order Bloch equation. Concepts in Magnetic Resonance Part A. Vol. 34A(1), pp. 16-23. 66 Malpica, W.A., Silva, J.F., Machado, J.T. and Barros, M.T.C. 2004. Fractional order calculus on the estimation of short-circuit impedance of power transformers, in: First IFAC Workshop on Fractional Differentiation and its Application, Bordeaux, France. Manabe, S. 2002. A suggestion of fractional-order controller for flexible spacecraft attitude control. Nonlinear Dynamics. Vol. 29, pp. 251-268. Mathieu, B., Melchior, P., Oustaloup, A. and Ceyral, Ch. 2003. Fractional differentiation for edge detection. Signal Processing. Vol. 83, pp. 2421-2432. Mendonça, C.A. and Meguid, A.M.A. 2008. Programs to compute magnetization to density ratio and magnetization inclination from 3-D gravity and magnetic anomalies. Computers & Geosciences. Vol. 34(6), pp. 603-610. Miller, H.G. and Singh, V. 1994. Potential field tilt__a new concept for location of potential filed sources. Journal of Applied Geophysics. Vol. 32, pp. 213-217. Nabighian, M.N. 1972. The analytic signal of two-dimensional magnetic bodies with polygonal cross-section: its properties and used for automated anomaly interpretation. Geophysics. Vol. 37, pp. 507-517. Naidu, P.S. and Mathew, M.P. 1998. Analysis of geophysical potential fields. Elsevier, 298 p., Amsterdam. O’Connell, M.D., Smith, R.S. and Vallee, M.A. 2005. Gridding aeromagnetic data using longitudinal and transverse gradients with the minimum curvature operator. The Leading Edge. Vol. 24, pp. 142-145. Oldham, K.B. and Spainer, J. 1974. The fractional calculus. Academic Press, 240 p., California. Özsayın, E. and Dirik, K. 2007. Quaternary activity of the Cihanbeyli and Yeniceoba Fault zones: İnönü-Eskişehir fault system, central Anotalia. Turkish Journal of Earth Sciences. Vol. 16, pp. 471-492. Parsneau, H.P. 1970. The development of two-dimensional digital operators for the filtering of potential field data. Msc. thesis, McGill University, 142 p., Montreal. Petras, I. 2009. Fractional-order feedback control of a DC motor. Journal of electrical engineering. Vol. 60(3), pp. 117-128. 67 Podlubny, I. 1999. Fractional Differential Equations: An introduction to fractional derivatives, fractional differential equations, to method of their solution and some of their applications. Academic Press, 340p., London. Rimando, P.M. 1987. Design and implementation of filters for potential filed data. Msc. Thesis, The University of Texas at El Paso, 194 p., USA. Roest, W.R., Verhoef, J. and Pilkington, M. 1992. Magnetic interpretation using the 3-D analytic signal. Geophysics. Vol. 57(1), pp. 116-125. Rose, B. 1975. A brief history and exposition of the fundamental theory of fractional calculus. Lecture notes in mathematics. 457, pp. 1-36. Saichev, A.I. and Zaslavsky, G.M. 1997. Fractional kinetic equations: solutions and applications. Chaos. Vol. 7(4), pp. 753-764. Scalas, E., Gorenflo, R. and Mainardi, F. 2000. Fractional calculus and continuous-time finance. Physica A: Statictical Mechanics and its Applications. Vol. 284(1-4), pp. 376-384. Schmit, A. and Gaul, L. 2006. On the numerical evaluation of fractional derivatives in multi-degree-of-freedom systems. Signal Processing. Vol. 86, pp. 2592-2601. Spector, A. 1968. Spectral analysis of aeromagnetic data. Ph. D. thesis, The University of Toronto. 718 p., Canada. Telford, W.M., Geldart, L.P. and Sherrif, R.E. 1996. Applied Geophysics. Cambridge University Press, 770 p., Cambridge. Vaclac, B., Hrabe, J. and Segeth, K. 1992. Linear filters for solving the direct problem of potential fields. Geophysics. Vol. 57(10), pp. 1348-1351. Verduzco, B., Fairhead, J.D., Green, C.M. and MacKenzie, C. 2004. New insights into magnetic derivatives for structural mapping. The Leading Edge. Vol. 23(2), pp. 116-119. Wijns, C., Perez, C. and Kowalczyk, P. 2005. Theta map: edge detection in magnetic data. Geophysics. Vol. 70(4), pp. L39-L43. Xu, Y., Hao, T., Li, Z., Duan, Q. and Zhang, L. 2009. Regional gravity anomaly seperation using wavelet transform and spectrum analysis. Journal of Geophysics and Engineering. Vol. 6, pp. 279-287. Yuste, Y.B. and Lindenberg, K. 2001. Subdiffusion-limited A+A reactions. Physical Review Letters. Vol. 87(11), 118301. 68 Yuste, S.B., Acedo, L. and Lindenberg, K. 2004. Reaction front in an A+B→C reaction-subdiffusion process. Physical Review. Vol. E 69(3): 036126. Zaslavsky, G.M. 2002. Fractional kinetic equation for Hamiltonian chaos. Physics Reports. Vol. 371(6), pp. 461-580. 69 EKLER EK 1 BİR FONKSİYONUN n. MERTEBEDEN TÜREVİ EK 2 n KATLI İNTEGRALİN GENEL YAZIMI EK 3 GAMMA FONKSİYONU 70 EK 1 BİR FONKSİYONUN n. MERTEBEDEN TÜREVİ Bir fonksiyonun birinci mertebe türevi, geri-farklar yaklaşımı kullanılarak d 1 f df ( x) ⎧ f ( x) − f ( x − ∆x) ⎫ = = lim ⎨ ⎬ 1 ∆ x → 0 dx dx ∆x ⎩ ⎭ (1.1) eşitliği ile tanımlanır. Benzer şekilde ikinci ve üçüncü mertebeden türevler de izleyen şekilde verilebilir. d2 f ⎧ f ( x ) − 2 f ( x − ∆x ) + f ( x − 2 ∆ x ) ⎫ = lim ⎨ ⎬ 2 ∆x → 0 dx ∆x 2 ⎩ ⎭ d3 f ⎧ f ( x) − 3 f ( x − ∆x ) + 3 f ( x − 2∆x) − f ( x − 3∆x) ⎫ = lim ⎨ ⎬ 3 ∆x → 0 dx ∆x 3 ⎩ ⎭ (1.2) Katsayıların değişen işaretlerle binom katsayıları olduğu görülürse n. mertebe türev için n ⎧ ⎫ ⎛n⎞ dn f −n lim x = ∆ −1 j ⎜ ⎟ f ( x − j ∆x) ⎬ [ ] ⎨ ∑ n ∆x →0 dx j =0 ⎝ j⎠ ⎩ ⎭ (1.3) yazılabilir. EK 2’de verilen n katlı integral ile ortak tanım için sınırlandırılmış bir limit işlemi gerekecektir. [a,x] aralığını N eşit parçaya bölerek, ∆ N x = [ x - a] / N N = 1, 2,3, ... (1.4) eşitliği yazılırsa (1.3) ifadesi, n ⎧ ⎫ ⎛n⎞ dn f −n lim x = ∆ −1 j ⎜ ⎟ f ( x − j ∆ N x ) ⎬ [ ] ⎨ ∑ N n ∆ N x →0 dx j =0 ⎝ j⎠ ⎩ ⎭ 71 (1.5) ⎛n⎞ olacaktır. ⎜ ⎟ olarak gösterilen binom katsayıları da j > n değerleri için sıfır ⎝ j⎠ olacağından, N −1 ⎧ ⎫ dn f −n j ⎛n⎞ lim x 1 f ( x j x ) = ∆ − − ∆ [ ] ⎨ ⎬ ∑ N N ⎜ ⎟ dx n ∆ N x→0 ⎩ j =0 ⎝ j⎠ ⎭ (1.6) yazılır. Problemin tanım sınırı içerisinde limitin sürekli olduğu varsayılırsa n. mertebeden türev ifadesi: ⎧⎪ ⎡ x − a ⎤ − n N −1 j ⎛ n ⎞ ⎛ dn f = lim ⎨ ∑ −1 ⎜ j ⎟ f ⎜⎝ x − dx n N →∞ ⎩⎪ ⎢⎣ N ⎥⎦ j = 0 ⎝ ⎠ ⎡ x − a ⎤ ⎞ ⎫⎪ j⎢ ⎟⎬ ⎣ N ⎥⎦ ⎠ ⎭⎪ (1.7) şeklinde genelleştirilebilir. (1.7) ifadesinde, x bağımsız değişkeni (zaman, uzaklık vb.), N örnek sayısını gösterir. Bağıntıda toplam ifadesinin alt ve üst sınırlarına terminal adı verilmektedir. 72 EK 2 n KATLI İNTEGRALİN GENEL YAZIMI Geometrik anlamda, integral tanımlandığı aralıkta, bir fonksiyonun altındaki alana eşit olacağından, Riemann toplamı olarak d −1 f = f ( x0 )dx0 d ( x − a) −1 ∫a x (2.1) ∆ N x için EK 1’de verilen (1.4) numaralı bağıntı kullanılırsa (2.1) numaralı ifade: d −1 f = lim {∆ N x [ f ( x) + f ( x − ∆ N x) + f ( x − 2∆ N x) + ...... + f (a + ∆ N x) ]} d ( x − a) −1 ∆ N x →0 N −1 ⎧ ⎫ = lim ⎨∆ N x∑ f ( x − j∆ N x) ⎬ ∆ N x →0 j =0 ⎩ ⎭ (2.2) şeklinde yazılır. Çift katlı integral durumunda, x 1 d −2 f dx = 1 ∫ f ( x0 ) dx0 d ( x − a ) −2 ∫a a x N −1 ⎧ ⎫ 2 = lim ⎨[ ∆ N x ] ∑ [ j + 1] f ( x − j∆ N x) ⎬ ∆ N x →0 j =0 ⎩ ⎭ (2.3) ve üç katlı integral durumunda, x x 2 1 d −3 f dx dx = 2∫ 1 ∫ f ( x0 ) dx0 d ( x − a) −3 ∫a a a x N −1 ⎧ ⎫ [ j + 1] + [ j + 2] 3 = lim ⎨[ ∆ N x ] ∑ f ( x − j ∆ N x) ⎬ ∆ N x →0 2 j =0 ⎩ ⎭ verilir. n katlı integral için, 73 (2.4) d −n f [ d ( x − a)] −n N −1 j + n − 1 ⎧ ⎫ ⎛ ⎞ n = lim ⎨[ ∆ N x ] ∑ ⎜ f ( x − j∆ N x) ⎬ ⎟ ∆ N x →0 j ⎠ j =0 ⎝ ⎩ ⎭ ⎧⎪ ⎡ x − a ⎤ n N −1 ⎛ j + n − 1⎞ = lim ⎨ ⎢ ⎟ ⎥ ∑⎜ ∆ N x →0 j ⎠ ⎩⎪ ⎣ N ⎦ j =0 ⎝ ⎛ f ⎜x− ⎝ ⎡ x − a ⎤ ⎞ ⎫⎪ j⎢ ⎟⎬ ⎣ N ⎥⎦ ⎠ ⎭⎪ (2.5) olacaktır. (2.5) ifadesinde yer alan toplamdaki katsayılar EK 1’de verilen (1.7) ⎛ j + n − 1⎞ ifadesinden farklı olarak ⎜ ⎟ şeklinde gitmektedir ve bütün terimler pozitif j ⎠ ⎝ işaretlidir. 74 EK 3 GAMMA FONKSİYONU Gamma fonksiyonu, matematikte faktöriyel fonksiyonunun karmaşık sayılar ve tamsayı olmayan gerçel sayılar için genellenmesi olan bir fonksiyondur. Kesirli türev ve integral hesaplamalarında sıklıkla kullanılan bir fonksiyondur ve Г simgesiyle gösterilir. Gamma fonksiyonu bütün x değerleri için izleyen bağıntı ile tanımlanır: ⎧ ⎫ N !N x Γ( x) = lim ⎨ ⎬ N →∞ x ( x + 1)( x + 2)...( x + N ) ⎩ ⎭ (3.1) x>0 değerleri için uygulamada kullanılan bağıntı aşağıdaki gibidir: ∞ Γ( x) = ∫ y x −1e − y dy (3.2) 0 (3.2) ifadesine kısmi integrasyon yöntemi uygulanarak, ∞ Γ( x) = − ∫ d (e − y ) y x −1 (3.3) 0 ∞ Γ( x) = ( x − 1) ∫ dye − y y x − 2 (3.4) 0 şeklinde yazılırsa, Γ ( x) = ( x − 1)Γ ( x − 1) (3.5) bağıntısı elde edilir. x sıfırdan büyük ve tamsayı değerler aldığı zaman, Γ(1) = 1 (3.6) Γ(n + 1) = n ! 75 olacaktır ve sıfırdan küçük tamsayı değerler için de gamma fonksiyonu: Γ( x − 1) = 1 Γ( x) ( x − 1) (3.7) şeklinde tanımlanabilir. Bu ifadeden görüleceği üzere Г(0), Г(-1) ve diğer tüm negatif tamsayılar için Gamma fonksiyonunun değeri sonsuz olmaktadır. Gamma fonksiyonunun kesirli matematikte kullanımında önemli rol oynayan özelliklerinden birisi de, Γ( j − q ) Γ(− q )Γ( j + 1) (3.8) oranıdır. Bu oran, Γ( j − q ) −1 j = Γ(−q)Γ( j + 1) j! j ∑s m=0 (m) j qm (3.9) olarak verilmektedir. Burada: s j +1( m ) = s j ( m−1) − js j ( m ) , s0 (0) = 1 ve diğerleri için s0( m ) = s j (0) = 0 (3.10) olarak verilen birinci tip Sterling sayılarıdır. (3.10) ifadesi binom katsayıları cinsinden ⎛ j − q − 1⎞ Γ( j − q ) j ⎛q⎞ =⎜ ⎟ = −1 ⎜ ⎟ j ⎠ Γ(− q)Γ( j + 1) ⎝ ⎝ j⎠ (3.11) yazılabilir. Gerçel eksen boyunca Gamma fonksiyonu ve davranışı şekil 1’de verilmiştir. 76 Şekil 1. Gamma fonksiyonu 77 ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı : Muzaffer Özgü ARISOY Doğum Yeri : Ankara Doğum Tarihi: 17.06.1979 Medeni Hali : Evli Yabancı Dili : İngilizce Eğitim Durumu (Kurum ve Yıl) Lise : Özel Evrensel Fen Lisesi (1997) Lisans : Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü (2002) Cumhuriyet Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Jeofizik Mühendisliği Anabilim Dalı (2007) Yüksek Lisans: Çalıştığı Kurum/Kurumlar ve Yıl 2004 yılından bu yana Cumhuriyet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak, 2007 yılından bu yana ise Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nde 35. madde ile araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır. Yayınları (SCI ve diğer) Arısoy, M.Ö., and Dikmen, Ü., 2011, Potensoft: Matlab-based software for potential field data processing, modeling and mapping, Computers&Geosciences, 37(7), 935-942. Dikmen, Ü., Arısoy, M.Ö., and Akkaya, İ., 2010, Offset and linear spread geometry in MASW method, Journal of Geophysical and Engineering, (Special Issue On: Near Surface Geophysics for The Study and The Management of Historical Resources), 7(2), 211-222 Dikmen, Ü., Başokur, A.T., Akkaya, İ., ve Arısoy, M.Ö., 2010, Yüzey dalgalarının çok-kanallı analizi yönteminde uygun atış mesafesinin seçimi, Yerbilimleri, 31 (1), 23-32. Büyüksaraç, A., Arısoy, M.Ö., Bektaş, Ö., Koçak, Ö., and Çay, T., 2008, Determination of grave locations in Dedemezari Necropolis (Western Turkey) using magnetic field derivatives, Archaeological Prospection, 15(4), 267-283. Arısoy, M.Ö., Koçak, Ö., Büyüksaraç, A., and Bilim, F., 2007, Images of buried graves in Bayat, Afyon (Turkey) from high-resolution magnetic data and their comparison with preliminary excavations, Journal of Archaeological Science, 34(9), 1473-1484. 78
© Copyright 2025 Paperzz