Pediatrik intoksikasyonlar

• Salisilatlar
PEDİATRİK İNTOKSİKASYONLAR
• Asetaminofen
Dr. Şükrü GÜRBÜZ
Fırat Üniversitesi Hastanesi Acil Tıp AD
SALİSİLATLAR
• American association of poison control
center’in 2000 yılındaki verilerine göre
aspirinle 20892 zehirlenme olmuştur ve
bunların %61’i (12658 olgu) tedavi edilebilir
niteliktedir.
• Zehirlenenlerin %0.2’si (45 olgu) ölmüştür.
• Çocuklar, keratolitik ajanlar ve diğer
metilsalisilat içeren ajaların kullanımına bağlı
olarak salisilat toksisitesiyle karşılaşabilirler.
• Bir mililitre metil-salisilat solüsyonu 1400 nig
salisilat içerir. Sıcak buharlaştırcılarda
kullanılan metil-salisilatın 5-10 mililitresi
infantlar için öldürücü olabilir.
Patofizyoloji
• Salisilat absorbsiyonu ürüne bağlı olarak
değişkenlik gösterir.
• Non-enterik kaplı ASA gastrik boşalmayı inhibe
eder ve mide içerisinde yüksek
konsantrasyonlara ulaşır. Bu olay ASA
tabletlerinin çözünürlüğünü bozar ve GİS
tarafından emilimi yavaşlar.
• Sonuçta pik serum konsantrasyonuna ulaşması
18-24 saattir. Toksik düzeylere genelde 6
saatte ulaşır.
• Metil salisilat( keratolitik) hızla absorbe
edilerek erken pik seviyelere ulaşır.
1
• Absorbsiyondan sonra ASA, salisilik aside
hidrolize olur ve vucut dokularında dağılır.
• Toksisitenin şiddeti selüler salisilat
konsantrasyonuna bağlıdır.
• Yüksek salisilat konsantrasyonlarında ilacın
proteinlere bağlı olmayan miktarı artar ve
dokulara dağılarak toksisite oluşturur.
• Fizyolojik pH ‘da salisilat molekülünün çoğu
iyonizedir, sistemik pH azaldığında non-iyonize
molekül miktarı artar, non-iyonize form kanbeyin bariyerini geçer, beyindeki salisilat
konsantrasyonu mortalite hızıyla direk
orantılıdır.
• Salisilat yüksek dozuna akut maruziyet gastrik
iritasyon ve kemoreseptör triger zonun
stimülasyonu sonucu bulantı ve kusma yapar.
• Volüm kaybıyla sonuçlanan bu durum renal
perfüzyonu bozarak salisilat eliminasyonunu
azaltır, asit-baz ve elektrolit bozukluklarına yol
açar.
• Salisilatlar başlangıçta SSS’de respiratuar
merkezi stimüle ederek solunum hızını arttırır
ve respiratuar alkaloza yol açar. Bu durum
başta metabolik asidozdan korunmaya yol
açar.
• Fakat çok yüksek konsantrasyonlarda
solunumu deprese ederler.
• Salisilatlar lipolizi arttırır, oksidatif fosforilasyonu
ayırır, enerji üretimini ve kreps siklus enzimlerini
inhibe eder, sonuçta;
• Salisilat toksisitesi akciğerde vasküler
permeabiliteyi artırarak pulmoner ödeme
neden olur.
• Bu vasküler injuriler aynı zamanda
böbreklerdede oluşur.
• Proteinüri salisilat toksisitesinin en erken
bulgusudur ve serum salisilat seviyesi
30mg/dl’nin üzerine çıktığında başlar, salisilat
seviyesiyle orantılı olarak artar.
–
–
–
–
–
Artmış katabolizma CO2 üretimini arttırır
Vucut ısısını arttırır
Glikoliz artar
Glikoza periferik talep artar
Metabolik ara ürünler artar …
• SALİSİLATA BAGLI METABOLİK ASİDOZ OLUŞUR
2
• Salisilat toksisitesi glikojen depolarının
mobilizasyonuna yol açarak hiperglisemi,
glikoneogenezi inhibe ederek normoglisemi
veya hipoglisemiye neden olur.
• Serum glukoz seviyeleri normal olmasına
rağmen toksik dozlardaki salisilat beyin glikoz
seviyesini çok fazla azaltmaktadır.
• Salisilatların molekül yapısı vitamin K ve
dikumarole benzer. Düşük dozda uzun süre
salisilat kullanımı (60mg/dl’nin üzerinde)
hipoprotrombinemiye neden olur.
• Salisilat ototoksisitesi reversıbl sensörinörinal
işitme kaybı yapar.
Çocuklarda intoksikasyon
• Akut pediatrik salisilat intoksikasyonları bilinen
bir ilaç alım öyküsü ve ilaç alımından birkaç
saat sonra oluşan semptomlarla beraberdir.
• Semptomlar genelde iyi huyludur ve
intoksikasyon iyi tolere edilir.
• Salisilat toksisitesi 12-24 saat arasında sürer.
• 4 yaşından küçük çocuklarda primer olarak
metabolik asidoz ve asidemi (ph<7.35) oluşur.
• 4 yaşından büyük çocuklarda ise respiratuvar
alkaloz ve artmış anyon açıklı metabolik asidoz
; alkalemi (ph>7.45) gözlenir.
• Kronik salisilat toksisitesi daha ciddi bir
durumdur ve akut toksisiteye göre daha
yüksek mortaliteye sahiptir.
• Bulguları: hiperventilasyon, volum kaybı,
asidoz, hipokalemi, SSS rahatsızlıkları.
• Küçük çocuklarda hiperpreksi görülebilir.
• Renal bozukluklar komplikasyon olarak
görülebilir fakat pediatrik populasyonda
pulmoner ödem sık değildir.
3
Tanısal testler
• Serum salisilat düzeyi ölçümü, arteriyel ve
venöz ph değerleri, anyon açığı, idrar analizi
(ph ve keton için) toksisitenin derecesini tayin
etmede yeterlidir.
• Salisilat toksisitesi, serum salisilat
konsantrasyonları ile zayıf korelasyon gösterir,
çünkü salisilat dağılımı ile ph değişir.
• Mesela asidemik hastalarda hayatı tehdit eden
toksisite ile ilişkili salisilat konsantrasyonu
alkalemik hastada çok küçük bir toksisite
meydana getirebilir.
Tedavi
• Ph, anyon açığı, salisilat konsantrasyonu her
zaman saptanmalı ve hasta stabil hale gelene
kadar sık sık tekrar edilmelidir.
• Ph bilinmediği zaman azalan bir serum salisilat
konsantrasyonu ya artan bir toksisite ile yada
azalan toksisite ile artmış klirens olarak
yansıyabilir.
• İnvitro çalışmalar aktif kömürün her gramının
yaklaşık 550 mg salisilatı emebileceğini öne
sürmektedir.
• Kısa süre önce yüksek doz salisilat aldığından
şüphelenilen hastalarda orogastrik lavaj
yapılmalıdır ve tek yada çoklu dozlarda aktif
kömür verilmelidir.
• Polietilen glukol-elektrolit solüsyonu ile tüm
bağırsak irrigasyonu enterik kaplı veya yavaş
salınımlı ürünler alındığında göz önünde
bulundurulmalıdır.
• Sıvı kayıpları önemlidir ve taşipne, kusma,
ateş, hipermetabolik durum, hiperpne, aşırı
terleme ve böbreğe gelen aşırı yük nedeniyle
olan diüreze atfedilebilir.
• Bu yüzden hastaların sıvı durumu doğru tayin
edilmeli ve buna göre sıvı tedavisi verilmelidir.
• İnsanlarda aktif kömür terapötik aspirin
emilimini %50-80’e düşürür.
4
• Santral venöz basınç ölçümü pulmoner emboli
açısından yapılmalıdır.
• Sodyum bikarbonat ile kanın alkalinizasyonu
salisilatların beyne geçmesini engeller ve
idrarın alkalinizasyonu üriner salisilat atılımını
arttırır.
• İdrar ph’sını 5 ten 8’e alkali hale getirmek renal
salisilat klirensini arttırır.
• Asetazolamid hiçbir zaman kullanılmamalıdır,
sistemik asidemiye yol açar ve salisilatların
beyine geçmesine neden olur.
• Alkalinizasyon genellikle 1-2 mEq/kg NaHCO3
bolusunu takiben 1 lt %5 dekstrozlu su içinde
3 ampul NaHCO3 (132mEq) infüzyonu ve
bunun bir-iki kez yapılması ile elde edilebilir.
• İdrar ph’sı 7.5-8 arasında tutulmalıdır ve
hipokalemi düzeltilmelidir.
• Hipokalemi ait idrar meydana getirir.
• Alkalinizasyon kulak çınlaması ve SSS
semptomları olan hastalarda ve salisilat düzeyi
30-40 mg/dl’den yüksek olan hastalarda göz
önünde bulundurulmalıdır.
• KKY, böbrek yetmezliği, beyin ödemi olan
durumlarda hemodiyaliz göz önünde
bulundurulmalıdır.
ASETAMİNOFEN
Farmakoloji
• Asetaminofen, Amerika’da en sık kullanılan
analjeziktir ve çok kullanımından dolayı en sık
toksik etkilerin görüldüğü ilaçtır.
• 2000 yılındaki verilere göre tüm
toksikasyonların %5’i asetaminofene bağlıdır
ve bunların %23’ü ölümcüldür.
• Önerilen dozu çocuklarda her 4-6 saate bir 1015 mg/kg’dır.
• İlaç alımdan sonra gastrointestinal sistemden
hızlıca emilir.
• Serum pik düzeylerine 30 dakika ile 2 saat
arasında ulaşır.
• Aşırı alımlarda serum toksik düzeyine 2 saatte
ulaşır.
5
Klinik
• Asetaminofenin %95’i karaciğerden, %5’i renal
yollardan elimine edilir.
• Küçük bir yüzde sitokrom p-450 ile toksik
metabolit NAPQI’ya dönüşür.
• Aşırı alımlarda karaciğerdeki sülfat ve glukronit
deposu biter ve toksik metabolit birikir.
• Asetaminofen intoksikasyonunda klinik dörde
ayrılır:
• 1.dönem: alımı takiben 24 saat;
• Hasta asemptomatik yada minimal semptomu
olabilir. Nonspesifik GİS semptomları
anoreksia,bulantı,kusma halsizlik görülür.
Klinik
Klinik
•
•
•
•
•
2.dönem;
2-3.günlerde ortaya çıkar.
Sağ üst kadran ağrısı ve duyarlılık görülür.
AST, ALT, bilurubinler artabilir.
Tedavisiz birçok hasta sekelsiz geri dönecektir.
Klinik
• 4.dönem;
• Hepatik disfonksiyonun tamamen geri
dönmesi.
• Yetersiz glutatyon deposu olanlar (alkolik,
AİDS) yada sitokrom p-450’yi indükleyen
durumlarda (alkolik antikonvülzan yada antiTBC ilaç alıyorsa) hepatik nekroz riski
yüksektir.
• 3.dönem;
• 3-4.günlerde başlar.
• Bazı hastalarda fulminan hepatik yetmezlik
görülebilir.
• Metabolik laktik asidoz
• Koagulopati
• Ensefalopati
• Rekürren GİS semptomları görülebilir.
Klinik
• Çocuklarda hepatik sulfasyon yeteneği fazla
olduğu için hepatotoksisite yetişkinlerden
azdır.
• Altere mental status (ajitasyon ve koma).
• Metabolik asidoz.
• Ayrıca renal yetmezlik hatta kardiotoksisite ve
pankreatit bildirilmiştir.
6
Tanı
• Toksik maruziyet bir seferde 140 mg/kg’nin
üzerinde alma yada 24 saatte 7.5 gramdan
fazla alma ile meydana gelir.
• Asetaminofen dozunun ölçülmesi ile tanı
konur.
Tedavi
• Tedavide plan:
– Gİ dekontaminasyon (en iyi yol oral yada NG den
aktif kömür)
– NAC
– Destek tedavi
• İpeka şurubu antidot tedavisini geciktirdiği,
için önerilmemektedir.
• Orogastrik ve nazogastrik irrigasyon
asetaminofen hızlı emildiği için gereksizdir.
• Hasta birden farklı ilaç aldıysa gastrik lavaj
düşünülebilir.
• Tedavideki esas nokta NAC uygulanmasıdır.
• 8 saatten önce ise NAC metabolit olan
NAPQI’nın hepatik proteinlere bağlanmadan
önce bağlanarak detoksifike eder.
• NAC glutatyon ve sulfat prekörsürü olarak
ayrıca NAPQI yı asetaminofene dönüştürerek
etki gösterir.
• 24 saatten uzun zaman geçmiş
intoksikasyonlarda NAC;
• nonspesifik mekanizmalarla hepatik nekrozu
azaltır,
• antioksidan gibi görev yaparak nötrofil
proliferasyonunu azaltır/mikrosirkülasyondaki
kan akımını artırır/doku kan alınımını artırır.
• NAC esas mekanizması anlaşılmamıştır.
7
• Amerikadaki standart tedavi 140 mg/kg yükleme
dozunu takiben 70 mg//kg 4 saatte bir toplam 17 doz
şeklindedir.
• 8 saatten önce NAC verildiğinde hepatotoksisite riski
yoktur.
• 8 saati ne kadar geçerse hepatik toksisite oranıda o
kadar yüksektir.
• 24 saatten daha uzun zaman geçse bile NAC ile
hepatotoksisite riski daha azdır.
• Oral NAC tedavisinin en major komplikasyonu:
tadının kötü olmasıdır, meyva suyu ile alınması bunu
azaltır.
• Bulantı ve kusma diğer komplikasyonudur.
• Ciddi bulantı kusması olan hastlarda metoklopramid
(0.1 mg /kg -1 mg /kg)
• Zofran(ondansetron 0.15 mg/kg)
• Kytril(granisetron 0.01 mg/kg) verilebilir.
• Alternatif IV NAC uygulaması
kullanılabilmektedir. 10 saati geçen
intoksikasyonlarda ve anaflaksi, ihtimalinden
dolayı sınırlaması vardır.
• IV NAC uygulaması dirençli kusması olan oral
NAC ın kontrendike olduğu durum (kostik
alımı) ve asetaminofenin indüklediği fulminan
hepatik yetmezlikte kullanlabilir.
• Birçok durumda aktif kömür ile NAC aynı
zamanda verilmektedir her ne kadar bir miktar
NAC emilimi olsada klinik etkisini
sınırlamamaktadır.
• NAC dozunu hastanın kilosuna göre
hesaplamaktayız aldığı miktar önemli değildir.
• Büyük miktarda asetaminofen alımında da
NAC yine aynı etkiyi göstermektedir.
• NAC ın ilk dozu ile aktif kömür arasında 1-2
saatlik fark bulunması etkileşimi önlemek
açısından faydalıdır.
• Gebeliktede NAC güvenle verilebilmektedir
• Hatta ilk trimesterda NAC tedavisinin
gecikmesi fetal malformasyonlara neden
olmaktadır.
8
• Kaynaklar:
– Emergency Medicine; Judith E. Tintinalli
– Goldfrank’ın toksikolojik aciller el kitabı
9