OKULDA İLK GÜN SEVGİLİ ANNE BABALAR, Çocuğunuz dünyaya geldi, dünyalar sizin oldu; çocuğunuz ilk adımını attı, siz havalara uçtunuz; çocuğunuz ilk sözcüklerini söylemeye başladı, sevinçten ne yapacağınızı şaşırdınız… Ve böylece, çocuğunuzla birlikte geçen her gün, yeni heyecanlar, yeni sevinçler kattı hayatınıza. Okulun başlamasıyla birlikte çocuğunuzla birlikte yeni bir heyecanı paylaşıyorsunuz. Bu heyecan belki çocuğunuzun okul hayatına ilk adımını atması belki de uzun bir tatil sürecinden sonra okula ve arkadaşlarına geri dönmesinin heyecanıdır. Her yeni eğitim öğretim döneminde biz eğitimciler de aynı duyguları paylaşıyoruz. Eminim hepimiz iyi hazırlanmış eğitim programları aracılığıyla verilen okul öncesi eğitimin önemini biliyoruz. Aile ve çevresi, çocuğun gelişiminde birinci derecede etkilidir. Ancak ilk üç yıl içinde çocuk, model olarak gördüğü anne ve babasından alabileceğini alır ve kendisine tanınan fırsatlar ölçüsünde belirli bir psiko-sosyal olgunluğa erişir. Fakat bu gelişim sınırlıdır. Herhangi bir ailenin çevresindeki koşulları ne denli iyi ve elverişli olursa olsun, çocuk, yaşıtlarıyla ve uzman eğitimcilerin gözetiminde oluşturulan çevrede daha çok öğrenir. Çünkü okul öncesi eğitim kurumları, çocuğun yaşıtlarıyla birlikte sağlıklı ve doğal bir biçimde öğrenebileceği bir ortam sağlamaktadır. Ancak anaokuluna yeni başlayan çocuklarda başlangıçta belirsizlik ve ayrılma kaygısı yaşanabilir. Çocuk, okula başladığı zaman tüm kurallarını bildiği tanıdığı ve güvendiği aile ortamından henüz hiçbir EYLÜL 2011 REHBERLİK SERVİSİ AYLIK BÜLTENİ kuralını bilmediği, tanımadığı kişilerin bulunduğu bir ortama girer. Ve bu yeni durum bir uyum sürecini de beraberinde getirir. Anaokula uyum sağlama konusunda yaşanan sorun yalnızca anneden ayrılma zorluğu değildir. Evlerinde bakıcı bulunan birçok çocuk daha önceden anne ile ayrılığı yaşamıştır fakat ayrılığı güvenli, tanıdık bir ortamda kendi oyuncakları ile beraberken yani kendi evinde yaşamıştır. Okula başladığında ise bu güvenli ve tanıdık ortamı bulamaz. Burası, yeni çocukların ve yetişkinlerin bulunduğu farklı bir ortamdır artık. Uyum sağlama aşaması boyunca çocuklarda tepkiler bireysel farlılıklar gösterebilir. Bazı çocuklar ilk üç gün ya da bir hafta ilgili ve istekli olur. Anaokulu onlar için mesela gittikleri farklı oyun parklarından biri gibi algılanabilir. Ama zamanla annesi ile birlikte olmak ister, sürekli okula gelmenin anlamını yeni kavrar ve tepki gösterir. Bazı çocuklar ise en baştan itibaren anneden ayrılmak istemezler. Annesinin sınıfa gelmesini, yanında olmasını, annesinin yemek yedirmesini ister ve doğal olarak ağlama gözlenir. Çocuğun anaokuluna başlama sürecinde sadece çocuk değil annenin de duygusal olarak hazır olması gerekir. Çocuğun ayrılırken annesinin üzüntü ve kaygısını hissetmesi, özellikle annelerin çocuklarının ağlamalarına dayanamadıkları noktada onlara verdikleri tavizler uyumu daha da zorlaştırmaktadır. Bu nedenle annenin duygusal olarak bu kısa süreli ayrılık sürecine hazır olması da önemlidir. Anne ve öğretmen birlikte hareket etmeli, anaokulundaki gereksinimlerin karşılanması zamanla anneden öğretmene geçmelidir. Öğretmenine güven duyan bir çocuk annenin yokluğundan kaygı duymayacak, okula, arkadaşlarına uyum sağlayarak, sağlıklı bir sosyalleşme süreci geçirecektir. Bu süreçte çocukların bireysel farklılıklarını unutmamak gerekir. Kimi çocuklar kolaylıkla uyum sağlarken kimi çocuklarda daha sıkıntılı ve uzun olabilir. Çocuğun anaokulunu reddetmesi durumunda aile büyüklerinin ya Çocuğunuzun uyum sürecine yardımcı ve destek olabilmek için şunları yapabilirsiniz: Öncelikle çocuğunuzu okul ve orada karşılaşacağı durumlarla ilgili bilgilendirmek gerekir. Karşılaşacağı ortam, öğretmenleri ve arkadaşlarından bahsetmelidir. Başlangıç aşamasında yanında ve güvende olacağı hissettirilmelidir. Ancak ilerideki dönemler için anaokulunda sadece çocukların bulunduğu, anne ve babaların olmadığı çocuğa açıklanmalıdır. Okulun ilk günü birlikte sakin bir kahvaltı yapmak, onu okulda bekleyen güzel bir gün olduğunu ve neler yapabileceğini söylemek, önceden okula gittiğiniz gün dikkatini çekmiş olan sevdiği şeyleri hatırlatmak ve arkadaşları hakkında konuşmak çocuğunuzu rahatlatacaktır. Çocuğunuzla okula geliş gidiş saatleri ile ilgili konuşmalı, sadece belli bir zaman anaokulunda kalacağı söylenmeli, mutlaka söz verilen saatte almaya dikkat edilmelidir. Mümkünse aile bireylerinden kimden en kolay ayrılıyorsa okula onun bırakması ve en sevdiği oyuncağını da yanında götürmesi ona yardımcı olacaktır. Gergin ve endişeli olursanız çocuğunuz bunu hisseder. Mümkün olduğunca rahat olmak gerekir. Ona “Görüşmek üzere”, “Ben gidiyorum” vb. açıklamalar olmaksızın okula bırakıp kaçar gibi çıkarsanız, kendisini kaybolmuş ve bırakılmış hissedebilir. Bu yüzden “Hoşça kal” demeden kesinlikle ayrılmamak gerekir. Çocuğunuzu bıraktığınızda belki ağlamalar, bağırmalar yaşanabilir; bu durumda onu sakinleştirmelisiniz. Okulumuza ilk başladığı günlerde bir süre çocuğunuzla birlikte kalabilirsiniz; ama bunun ne kadar süreceğini çocuğunuza önceden söylemelisiniz. Ancak her gün, tüm gün boyunca çocuğun yanında kalmayı seçtiğinizde çocuğunuz okula alışamaz. Onu sakinleştirdikten sonra öğretmenine teslim etmelisiniz. Bu olmadığı ve tekrarlandığı takdirde çocuk sorunlarla tek başına baş etmeyi bilmeyen, bağımlı bir çocuk haline dönüşür ve bu durum onu güçsüz, kendine güvensiz hissettirir. Okula düzenli devam etmesi konusunda kararlı olunmalıdır. Bir gün gelip bir gün evde kalması sıkıntı yaşanmasına sebep olur. da ebeveynlerden birinin çocuktan yana tutum göstermesi, ona güç verir ve tepkisini büyütür. Okula gidiş tüm aile bireyleri tarafından desteklenmeli ve aile bireyleri kendi arasında tutarlı olmalıdır. Ayrıca aile çocuğa okulda mutlu ve güvende olacağını, öğretmeninin orada onunla ilgileneceğini, isteklerini öğretmeni ile paylaşabileceğini söyleyerek çocuğun öğretmenine karşı güven duymasını sağlamalıdır. Uyum sürecinde; birkaç hafta süren huysuzluk ve uykusuzluk dönemleri yaşanabilir. Anneye bağımlılık artabilir. İştah azalabilir ve uyku düzeni bozulabilir. Gece korkulu rüyalar görülebilir. Bu davranışlar oldukça doğal tepkilerdir. Çocuk uyum sağlamaya başladıkça ortadan kalkacaktır. Uyum sorunları hafta sonunun araya girmesiyle tekrarlanabilir, bu normal bir süreçtir. Çocuğunuz okuldan döndüğünde onu konuşmaya zorlamayın; ancak kendiliğinden anlatmaya başladığında ilginizi ve dikkatinizi ona verin. Her çocuğun okula uyum süresi birbirinden farklıdır. Bu nedenle çocuğunuzu başka çocuklarla asla kıyaslamamak gerekir. Bu süreç çocuğun kişilik yapısına ve ailenin yetiştirme biçimine göre değişebilmektedir. Çocuğunuzla ilgili bu süreçte Psikolojik Danışman ve Sınıf Öğretmeni ile işbirliği içinde olmak, sabırlı ve kararlı davranmak uyum sürecini daha kolay geçirmenize yardımcı olacaktır. Rehberlik Servisi . EYLÜL 2011 Çocuğun anaokulunu reddetmesi durumunda aile büyüklerinin ya da ebeveynlerden birinin çocuktan yana tutum göstermesi, ona güç verir ve tepkisini büyütür. Okula gidiş tüm aile bireyleri tarafından desteklenmeli ve aile bireyleri kendi arasında tutarlı olmalıdır. Ayrıca aile çocuğa okulda mutlu ve güvende olacağını, öğretmeninin orada onunla ilgileneceğini, isteklerini öğretmeni ile paylaşabileceğini söyleyerek çocuğun öğretmenine karşı güven duymasını sağlamalıdır. Uyum sürecinde; birkaç hafta süren huysuzluk ve uykusuzluk dönemleri yaşanabilir. Anneye bağımlılık artabilir. İştah azalabilir ve uyku düzeni bozulabilir. Gece korkulu rüyalar görülebilir. Bu davranışlar oldukça doğal tepkilerdir. Çocuk uyum sağlamaya başladıkça ortadan kalkacaktır. Uyum sorunları hafta sonunun araya girmesiyle tekrarlanabilir, bu normal bir süreçtir. Çocuğunuz okuldan döndüğünde onu konuşmaya zorlamayın; ancak kendiliğinden anlatmaya başladığında ilginizi ve dikkatinizi ona verin. Her çocuğun okula uyum süresi birbirinden farklıdır. Bu nedenle çocuğunuzu başka çocuklarla asla kıyaslamamak gerekir. Bu süreç çocuğun kişilik yapısına ve ailenin yetiştirme biçimine göre değişebilmektedir. Çocuğunuzla ilgili bu süreçte Psikolojik Danışman ve Sınıf Öğretmeni ile işbirliği içinde olmak, sabırlı ve kararlı davranmak uyum sürecini daha kolay geçirmenize yardımcı olacaktır. Rehberlik Servisi REHBERLİK SERVİSİ AYLIK BÜLTENİ OKULDA İLK GÜN SEVGİLİ ANNE BABALAR, Çocuğunuz dünyaya geldi, dünyalar sizin oldu; çocuğunuz ilk adımını attı, siz havalara uçtunuz; çocuğunuz ilk sözcüklerini söylemeye başladı, sevinçten ne yapacağınızı şaşırdınız… Ve böylece, çocuğunuzla birlikte geçen her gün, yeni heyecanlar, yeni sevinçler kattı hayatınıza. Okulun başlamasıyla birlikte çocuğunuzla birlikte yeni bir heyecanı paylaşıyorsunuz. Bu heyecan belki çocuğunuzun okul hayatına ilk adımını atması belki de uzun bir tatil sürecinden sonra okula ve arkadaşlarına geri dönmesinin heyecanıdır. Her yeni eğitim öğretim döneminde biz eğitimciler de aynı duyguları paylaşıyoruz. Eminim hepimiz iyi hazırlanmış eğitim programları aracılığıyla verilen okul öncesi eğitimin önemini biliyoruz. Aile ve çevresi, çocuğun gelişiminde birinci derecede etkilidir. Ancak ilk üç yıl içinde çocuk, model olarak gördüğü anne ve babasından alabileceğini alır ve kendisine tanınan fırsatlar ölçüsünde belirli bir psiko-sosyal olgunluğa erişir. Fakat bu gelişim sınırlıdır. Herhangi bir ailenin çevresindeki koşulları ne denli iyi ve elverişli olursa olsun, çocuk, yaşıtlarıyla ve uzman eğitimcilerin gözetiminde oluşturulan çevrede daha çok öğrenir. Çünkü okul öncesi eğitim kurumları, çocuğun yaşıtlarıyla birlikte sağlıklı ve doğal bir biçimde öğrenebileceği bir ortam sağlamaktadır. . Ancak anaokuluna yeni başlayan çocuklarda başlangıçta belirsizlik ve ayrılma kaygısı yaşanabilir. Çocuk, okula başladığı zaman tüm kurallarını bildiği tanıdığı ve güvendiği aile ortamından henüz hiçbir kuralını bilmediği, tanımadığı kişilerin bulunduğu bir ortama girer. Ve bu yeni durum bir uyum sürecini de beraberinde getirir. Çocuğunuzun uyum sürecine yardımcı ve destek olabilmek için şunları yapabilirsiniz: Anaokula uyum sağlama konusunda yaşanan sorun yalnızca anneden ayrılma zorluğu değildir. Evlerinde bakıcı bulunan birçok çocuk daha önceden anne ile ayrılığı yaşamıştır fakat ayrılığı güvenli, tanıdık bir ortamda kendi oyuncakları ile beraberken yani kendi evinde yaşamıştır. Okula başladığında ise bu güvenli ve tanıdık ortamı bulamaz. Burası, yeni çocukların ve yetişkinlerin bulunduğu farklı bir ortamdır artık. Öncelikle çocuğunuzu okul ve orada karşılaşacağı durumlarla ilgili Uyum sağlama aşaması boyunca çocuklarda tepkiler bireysel farlılıklar gösterebilir. Bazı çocuklar ilk üç gün ya da bir hafta ilgili ve istekli olur. Anaokulu onlar için mesela gittikleri farklı oyun parklarından biri gibi algılanabilir. Ama zamanla annesi ile birlikte olmak ister, sürekli okula gelmenin anlamını yeni kavrar ve tepki gösterir. Bazı çocuklar ise en baştan itibaren anneden ayrılmak istemezler. Annesinin sınıfa gelmesini, yanında olmasını, annesinin yemek yedirmesini ister ve doğal olarak ağlama gözlenir. Çocuğun anaokuluna başlama sürecinde sadece çocuk değil annenin de duygusal olarak hazır olması gerekir. Çocuğun ayrılırken annesinin üzüntü ve kaygısını hissetmesi, özellikle annelerin çocuklarının ağlamalarına dayanamadıkları noktada onlara verdikleri tavizler uyumu daha da zorlaştırmaktadır. Bu nedenle annenin duygusal olarak bu kısa süreli ayrılık sürecine hazır olması da önemlidir. Anne ve öğretmen birlikte hareket etmeli, anaokulundaki gereksinimlerin karşılanması zamanla anneden öğretmene geçmelidir. Öğretmenine güven duyan bir çocuk annenin yokluğundan kaygı duymayacak, okula, arkadaşlarına uyum sağlayarak, sağlıklı bir sosyalleşme süreci geçirecektir. Bu süreçte çocukların bireysel farklılıklarını unutmamak gerekir. Kimi çocuklar kolaylıkla uyum sağlarken kimi çocuklarda daha sıkıntılı ve uzun olabilir. bilgilendirmek gerekir. Karşılaşacağı ortam, öğretmenleri ve arkadaşlarından bahsetmelidir. Başlangıç aşamasında yanında ve güvende olacağı hissettirilmelidir. Ancak ilerideki dönemler için anaokulunda sadece çocukların bulunduğu, anne ve babaların olmadığı çocuğa açıklanmalıdır. Okulun ilk günü birlikte sakin bir kahvaltı yapmak, onu okulda bekleyen güzel bir gün olduğunu ve neler yapabileceğini söylemek, önceden okula gittiğiniz gün dikkatini çekmiş olan sevdiği şeyleri hatırlatmak ve arkadaşları hakkında konuşmak çocuğunuzu rahatlatacaktır. Çocuğunuzla okula geliş gidiş saatleri ile ilgili konuşmalı, sadece belli bir zaman anaokulunda kalacağı söylenmeli, mutlaka söz verilen saatte almaya dikkat edilmelidir. Mümkünse aile bireylerinden kimden en kolay ayrılıyorsa okula onun bırakması ve en sevdiği oyuncağını da yanında götürmesi ona yardımcı olacaktır. Gergin ve endişeli olursanız çocuğunuz bunu hisseder. Mümkün olduğunca rahat olmak gerekir. Ona “Görüşmek üzere”, “Ben gidiyorum” vb. açıklamalar olmaksızın okula bırakıp kaçar gibi çıkarsanız, kendisini kaybolmuş ve bırakılmış hissedebilir. Bu yüzden “Hoşça kal” demeden kesinlikle ayrılmamak gerekir. Çocuğunuzu bıraktığınızda belki ağlamalar, bağırmalar yaşanabilir; bu durumda onu sakinleştirmelisiniz. Okulumuza ilk başladığı günlerde bir süre çocuğunuzla birlikte kalabilirsiniz; ama bunun ne kadar süreceğini çocuğunuza önceden söylemelisiniz. Ancak her gün, tüm gün boyunca çocuğun yanında kalmayı seçtiğinizde çocuğunuz okula alışamaz. Onu sakinleştirdikten sonra öğretmenine teslim etmelisiniz. Bu olmadığı ve tekrarlandığı takdirde çocuk sorunlarla tek başına baş etmeyi bilmeyen, bağımlı bir çocuk haline dönüşür ve bu durum onu güçsüz, kendine güvensiz hissettirir. Okula düzenli devam etmesi konusunda kararlı olunmalıdır. Bir gün gelip bir gün evde kalması sıkıntı yaşanmasına sebep olur.
© Copyright 2024 Paperzz