E Y L ÜL 2 0 1 1 OKULDA İLK GÜN SEVGİLİ ANNE BABALAR

OKULDA İLK GÜN
SEVGİLİ ANNE BABALAR,
Çocuğunuz dünyaya geldi, dünyalar
sizin oldu; çocuğunuz ilk adımını attı, siz
havalara uçtunuz; çocuğunuz ilk sözcüklerini
söylemeye başladı, sevinçten ne yapacağınızı
şaşırdınız… Ve böylece, çocuğunuzla birlikte
geçen her gün, yeni heyecanlar, yeni sevinçler
kattı hayatınıza.
Okulun
başlamasıyla
birlikte
çocuğunuzla birlikte yeni bir heyecanı paylaşıyorsunuz. Bu heyecan belki
çocuğunuzun okul hayatına ilk adımını atması belki de uzun bir tatil
sürecinden sonra okula ve arkadaşlarına geri dönmesinin heyecanıdır.
Her yeni eğitim öğretim döneminde biz eğitimciler de aynı
duyguları paylaşıyoruz. Eminim hepimiz iyi hazırlanmış eğitim
programları aracılığıyla verilen okul öncesi eğitimin önemini biliyoruz.
Aile ve çevresi, çocuğun gelişiminde birinci derecede etkilidir. Ancak ilk
üç yıl içinde çocuk, model olarak gördüğü anne ve babasından
alabileceğini alır ve kendisine tanınan fırsatlar ölçüsünde belirli bir
psiko-sosyal olgunluğa erişir. Fakat bu gelişim sınırlıdır. Herhangi bir
ailenin çevresindeki koşulları ne denli iyi ve elverişli olursa olsun, çocuk,
yaşıtlarıyla ve uzman eğitimcilerin gözetiminde oluşturulan çevrede daha
çok öğrenir. Çünkü okul öncesi eğitim kurumları, çocuğun yaşıtlarıyla
birlikte sağlıklı ve doğal bir biçimde öğrenebileceği bir ortam
sağlamaktadır.
Ancak anaokuluna yeni başlayan çocuklarda başlangıçta
belirsizlik ve ayrılma kaygısı yaşanabilir. Çocuk, okula başladığı zaman
tüm kurallarını bildiği tanıdığı ve güvendiği aile ortamından henüz hiçbir
EYLÜL 2011
REHBERLİK SERVİSİ AYLIK
BÜLTENİ
kuralını bilmediği, tanımadığı kişilerin bulunduğu bir ortama girer. Ve bu
yeni durum bir uyum sürecini de beraberinde getirir.
Anaokula uyum sağlama konusunda yaşanan sorun yalnızca
anneden ayrılma zorluğu değildir. Evlerinde bakıcı bulunan birçok çocuk
daha önceden anne ile ayrılığı yaşamıştır fakat ayrılığı güvenli, tanıdık
bir ortamda kendi oyuncakları ile beraberken yani kendi evinde
yaşamıştır. Okula başladığında ise bu güvenli ve tanıdık ortamı bulamaz.
Burası, yeni çocukların ve yetişkinlerin bulunduğu farklı bir ortamdır
artık.
Uyum sağlama aşaması boyunca çocuklarda tepkiler bireysel
farlılıklar gösterebilir. Bazı çocuklar ilk üç gün ya da bir hafta ilgili ve
istekli olur. Anaokulu onlar için mesela gittikleri farklı oyun
parklarından biri gibi algılanabilir. Ama zamanla annesi ile birlikte olmak
ister, sürekli okula gelmenin anlamını yeni kavrar ve tepki gösterir. Bazı
çocuklar ise en baştan itibaren anneden ayrılmak istemezler. Annesinin
sınıfa gelmesini, yanında olmasını, annesinin yemek yedirmesini ister ve
doğal olarak ağlama gözlenir.
Çocuğun anaokuluna başlama sürecinde sadece çocuk değil
annenin de duygusal olarak hazır olması gerekir. Çocuğun ayrılırken
annesinin üzüntü ve kaygısını hissetmesi, özellikle annelerin çocuklarının
ağlamalarına dayanamadıkları noktada onlara verdikleri tavizler uyumu
daha da zorlaştırmaktadır. Bu nedenle annenin duygusal olarak bu kısa
süreli ayrılık sürecine hazır olması da önemlidir. Anne ve öğretmen
birlikte hareket etmeli, anaokulundaki gereksinimlerin karşılanması
zamanla anneden öğretmene geçmelidir. Öğretmenine güven duyan bir
çocuk annenin yokluğundan kaygı duymayacak, okula, arkadaşlarına uyum
sağlayarak, sağlıklı bir sosyalleşme süreci geçirecektir.
Bu süreçte çocukların bireysel farklılıklarını unutmamak gerekir.
Kimi çocuklar kolaylıkla uyum sağlarken kimi çocuklarda daha sıkıntılı ve
uzun olabilir.
 Çocuğun anaokulunu reddetmesi durumunda aile büyüklerinin ya
Çocuğunuzun uyum sürecine yardımcı ve destek olabilmek için
şunları yapabilirsiniz:
 Öncelikle çocuğunuzu okul ve orada karşılaşacağı durumlarla ilgili





bilgilendirmek gerekir. Karşılaşacağı ortam, öğretmenleri ve
arkadaşlarından bahsetmelidir. Başlangıç aşamasında yanında ve
güvende olacağı hissettirilmelidir. Ancak ilerideki dönemler için
anaokulunda sadece çocukların bulunduğu, anne ve babaların
olmadığı çocuğa açıklanmalıdır.
Okulun ilk günü birlikte sakin bir kahvaltı yapmak, onu okulda
bekleyen güzel bir gün olduğunu ve neler yapabileceğini
söylemek, önceden okula gittiğiniz gün dikkatini çekmiş olan
sevdiği şeyleri hatırlatmak ve arkadaşları hakkında konuşmak
çocuğunuzu rahatlatacaktır.
Çocuğunuzla okula geliş gidiş saatleri ile ilgili konuşmalı, sadece
belli bir zaman anaokulunda kalacağı söylenmeli, mutlaka söz
verilen saatte almaya dikkat edilmelidir.
Mümkünse aile bireylerinden kimden en kolay ayrılıyorsa okula
onun bırakması ve en sevdiği oyuncağını da yanında götürmesi
ona yardımcı olacaktır.
Gergin ve endişeli olursanız çocuğunuz bunu hisseder. Mümkün
olduğunca rahat olmak gerekir. Ona “Görüşmek üzere”, “Ben
gidiyorum” vb. açıklamalar olmaksızın okula bırakıp kaçar gibi
çıkarsanız, kendisini kaybolmuş ve bırakılmış hissedebilir. Bu
yüzden “Hoşça kal” demeden kesinlikle ayrılmamak gerekir.
Çocuğunuzu
bıraktığınızda
belki
ağlamalar,
bağırmalar
yaşanabilir; bu durumda onu sakinleştirmelisiniz. Okulumuza ilk
başladığı günlerde bir süre çocuğunuzla birlikte kalabilirsiniz;
ama bunun ne kadar süreceğini çocuğunuza önceden
söylemelisiniz. Ancak her gün, tüm gün boyunca çocuğun yanında
kalmayı
seçtiğinizde
çocuğunuz
okula
alışamaz.
Onu
sakinleştirdikten sonra öğretmenine teslim etmelisiniz. Bu
olmadığı ve tekrarlandığı takdirde çocuk sorunlarla tek başına
baş etmeyi bilmeyen, bağımlı bir çocuk haline dönüşür ve bu
durum onu güçsüz, kendine güvensiz hissettirir. Okula düzenli
devam etmesi konusunda kararlı olunmalıdır. Bir gün gelip bir gün
evde kalması sıkıntı yaşanmasına sebep olur.





da ebeveynlerden birinin çocuktan yana tutum göstermesi, ona
güç verir ve tepkisini büyütür. Okula gidiş tüm aile bireyleri
tarafından desteklenmeli ve aile bireyleri kendi arasında tutarlı
olmalıdır. Ayrıca aile çocuğa okulda mutlu ve güvende olacağını,
öğretmeninin orada onunla ilgileneceğini, isteklerini öğretmeni
ile paylaşabileceğini söyleyerek çocuğun öğretmenine karşı güven
duymasını sağlamalıdır.
Uyum sürecinde; birkaç hafta süren huysuzluk ve uykusuzluk
dönemleri yaşanabilir. Anneye bağımlılık artabilir. İştah
azalabilir ve uyku düzeni bozulabilir. Gece korkulu rüyalar
görülebilir. Bu davranışlar oldukça doğal tepkilerdir. Çocuk uyum
sağlamaya başladıkça ortadan kalkacaktır.
Uyum sorunları hafta sonunun araya girmesiyle tekrarlanabilir,
bu normal bir süreçtir.
Çocuğunuz okuldan döndüğünde onu konuşmaya zorlamayın; ancak
kendiliğinden anlatmaya başladığında ilginizi ve dikkatinizi ona
verin.
Her çocuğun okula uyum süresi birbirinden farklıdır. Bu nedenle
çocuğunuzu başka çocuklarla asla kıyaslamamak gerekir. Bu
süreç çocuğun kişilik yapısına ve ailenin yetiştirme biçimine göre
değişebilmektedir.
Çocuğunuzla ilgili bu süreçte Psikolojik Danışman ve Sınıf
Öğretmeni ile işbirliği içinde olmak, sabırlı ve kararlı davranmak
uyum sürecini daha kolay geçirmenize yardımcı olacaktır.
Rehberlik Servisi
.
EYLÜL 2011
 Çocuğun anaokulunu reddetmesi durumunda aile büyüklerinin ya





da ebeveynlerden birinin çocuktan yana tutum göstermesi, ona
güç verir ve tepkisini büyütür. Okula gidiş tüm aile bireyleri
tarafından desteklenmeli ve aile bireyleri kendi arasında tutarlı
olmalıdır. Ayrıca aile çocuğa okulda mutlu ve güvende olacağını,
öğretmeninin orada onunla ilgileneceğini, isteklerini öğretmeni
ile paylaşabileceğini söyleyerek çocuğun öğretmenine karşı güven
duymasını sağlamalıdır.
Uyum sürecinde; birkaç hafta süren huysuzluk ve uykusuzluk
dönemleri yaşanabilir. Anneye bağımlılık artabilir. İştah
azalabilir ve uyku düzeni bozulabilir. Gece korkulu rüyalar
görülebilir. Bu davranışlar oldukça doğal tepkilerdir. Çocuk uyum
sağlamaya başladıkça ortadan kalkacaktır.
Uyum sorunları hafta sonunun araya girmesiyle tekrarlanabilir,
bu normal bir süreçtir.
Çocuğunuz okuldan döndüğünde onu konuşmaya zorlamayın; ancak
kendiliğinden anlatmaya başladığında ilginizi ve dikkatinizi ona
verin.
Her çocuğun okula uyum süresi birbirinden farklıdır. Bu nedenle
çocuğunuzu başka çocuklarla asla kıyaslamamak gerekir. Bu
süreç çocuğun kişilik yapısına ve ailenin yetiştirme biçimine göre
değişebilmektedir.
Çocuğunuzla ilgili bu süreçte Psikolojik Danışman ve Sınıf
Öğretmeni ile işbirliği içinde olmak, sabırlı ve kararlı davranmak
uyum sürecini daha kolay geçirmenize yardımcı olacaktır.
Rehberlik Servisi
REHBERLİK SERVİSİ AYLIK
BÜLTENİ
OKULDA İLK GÜN
SEVGİLİ ANNE BABALAR,
Çocuğunuz dünyaya geldi, dünyalar
sizin oldu; çocuğunuz ilk adımını attı, siz
havalara uçtunuz; çocuğunuz ilk sözcüklerini
söylemeye başladı, sevinçten ne yapacağınızı
şaşırdınız… Ve böylece, çocuğunuzla birlikte
geçen her gün, yeni heyecanlar, yeni sevinçler
kattı hayatınıza.
Okulun
başlamasıyla
birlikte
çocuğunuzla birlikte yeni bir heyecanı paylaşıyorsunuz. Bu heyecan belki
çocuğunuzun okul hayatına ilk adımını atması belki de uzun bir tatil
sürecinden sonra okula ve arkadaşlarına geri dönmesinin heyecanıdır.
Her yeni eğitim öğretim döneminde biz eğitimciler de aynı
duyguları paylaşıyoruz. Eminim hepimiz iyi hazırlanmış eğitim
programları aracılığıyla verilen okul öncesi eğitimin önemini biliyoruz.
Aile ve çevresi, çocuğun gelişiminde birinci derecede etkilidir. Ancak ilk
üç yıl içinde çocuk, model olarak gördüğü anne ve babasından
alabileceğini alır ve kendisine tanınan fırsatlar ölçüsünde belirli bir
psiko-sosyal olgunluğa erişir. Fakat bu gelişim sınırlıdır. Herhangi bir
ailenin çevresindeki koşulları ne denli iyi ve elverişli olursa olsun, çocuk,
yaşıtlarıyla ve uzman eğitimcilerin gözetiminde oluşturulan çevrede daha
çok öğrenir. Çünkü okul öncesi eğitim kurumları, çocuğun yaşıtlarıyla
birlikte sağlıklı ve doğal bir biçimde öğrenebileceği bir ortam
sağlamaktadır.
.
Ancak
anaokuluna
yeni
başlayan
çocuklarda
başlangıçta
belirsizlik ve ayrılma kaygısı yaşanabilir. Çocuk, okula başladığı zaman
tüm kurallarını bildiği tanıdığı ve güvendiği aile ortamından henüz hiçbir
kuralını bilmediği, tanımadığı kişilerin bulunduğu bir ortama girer. Ve bu
yeni durum bir uyum sürecini de beraberinde getirir.
Çocuğunuzun uyum sürecine yardımcı ve destek olabilmek için
şunları yapabilirsiniz:
Anaokula uyum sağlama konusunda yaşanan sorun yalnızca
anneden ayrılma zorluğu değildir. Evlerinde bakıcı bulunan birçok çocuk
daha önceden anne ile ayrılığı yaşamıştır fakat ayrılığı güvenli, tanıdık
bir ortamda kendi oyuncakları ile beraberken yani kendi evinde
yaşamıştır. Okula başladığında ise bu güvenli ve tanıdık ortamı bulamaz.
Burası, yeni çocukların ve yetişkinlerin bulunduğu farklı bir ortamdır
artık.
 Öncelikle çocuğunuzu okul ve orada karşılaşacağı durumlarla ilgili
Uyum sağlama aşaması boyunca çocuklarda tepkiler bireysel
farlılıklar gösterebilir. Bazı çocuklar ilk üç gün ya da bir hafta ilgili ve
istekli olur. Anaokulu onlar için mesela gittikleri farklı oyun
parklarından biri gibi algılanabilir. Ama zamanla annesi ile birlikte olmak
ister, sürekli okula gelmenin anlamını yeni kavrar ve tepki gösterir. Bazı
çocuklar ise en baştan itibaren anneden ayrılmak istemezler. Annesinin
sınıfa gelmesini, yanında olmasını, annesinin yemek yedirmesini ister ve
doğal olarak ağlama gözlenir.
Çocuğun anaokuluna başlama sürecinde sadece çocuk değil
annenin de duygusal olarak hazır olması gerekir. Çocuğun ayrılırken
annesinin üzüntü ve kaygısını hissetmesi, özellikle annelerin çocuklarının
ağlamalarına dayanamadıkları noktada onlara verdikleri tavizler uyumu
daha da zorlaştırmaktadır. Bu nedenle annenin duygusal olarak bu kısa
süreli ayrılık sürecine hazır olması da önemlidir. Anne ve öğretmen
birlikte hareket etmeli, anaokulundaki gereksinimlerin karşılanması
zamanla anneden öğretmene geçmelidir. Öğretmenine güven duyan bir
çocuk annenin yokluğundan kaygı duymayacak, okula, arkadaşlarına uyum
sağlayarak, sağlıklı bir sosyalleşme süreci geçirecektir.
Bu süreçte çocukların bireysel farklılıklarını unutmamak gerekir.
Kimi çocuklar kolaylıkla uyum sağlarken kimi çocuklarda daha sıkıntılı ve
uzun olabilir.





bilgilendirmek gerekir. Karşılaşacağı ortam, öğretmenleri ve
arkadaşlarından bahsetmelidir. Başlangıç aşamasında yanında ve
güvende olacağı hissettirilmelidir. Ancak ilerideki dönemler için
anaokulunda sadece çocukların bulunduğu, anne ve babaların
olmadığı çocuğa açıklanmalıdır.
Okulun ilk günü birlikte sakin bir kahvaltı yapmak, onu okulda
bekleyen güzel bir gün olduğunu ve neler yapabileceğini
söylemek, önceden okula gittiğiniz gün dikkatini çekmiş olan
sevdiği şeyleri hatırlatmak ve arkadaşları hakkında konuşmak
çocuğunuzu rahatlatacaktır.
Çocuğunuzla okula geliş gidiş saatleri ile ilgili konuşmalı, sadece
belli bir zaman anaokulunda kalacağı söylenmeli, mutlaka söz
verilen saatte almaya dikkat edilmelidir.
Mümkünse aile bireylerinden kimden en kolay ayrılıyorsa okula
onun bırakması ve en sevdiği oyuncağını da yanında götürmesi
ona yardımcı olacaktır.
Gergin ve endişeli olursanız çocuğunuz bunu hisseder. Mümkün
olduğunca rahat olmak gerekir. Ona “Görüşmek üzere”, “Ben
gidiyorum” vb. açıklamalar olmaksızın okula bırakıp kaçar gibi
çıkarsanız, kendisini kaybolmuş ve bırakılmış hissedebilir. Bu
yüzden “Hoşça kal” demeden kesinlikle ayrılmamak gerekir.
Çocuğunuzu
bıraktığınızda
belki
ağlamalar,
bağırmalar
yaşanabilir; bu durumda onu sakinleştirmelisiniz. Okulumuza ilk
başladığı günlerde bir süre çocuğunuzla birlikte kalabilirsiniz;
ama bunun ne kadar süreceğini çocuğunuza önceden
söylemelisiniz. Ancak her gün, tüm gün boyunca çocuğun yanında
kalmayı
seçtiğinizde
çocuğunuz
okula
alışamaz.
Onu
sakinleştirdikten sonra öğretmenine teslim etmelisiniz. Bu
olmadığı ve tekrarlandığı takdirde çocuk sorunlarla tek başına
baş etmeyi bilmeyen, bağımlı bir çocuk haline dönüşür ve bu
durum onu güçsüz, kendine güvensiz hissettirir. Okula düzenli
devam etmesi konusunda kararlı olunmalıdır. Bir gün gelip bir gün
evde kalması sıkıntı yaşanmasına sebep olur.