Full Text (PDF) - History Studies

ISSN: 1309 4173 (Online) 1309 - 4688 (Print)
Volume 6 Issue 5, p. 1-11, September 2014
Üsküdar’da Bir Cerrah Ailesi: Üstad Cerrah Deniz, Eşi Cerrah
Küpeli Kızı Saliha ve Oğlu Cerrah Mehmed Çelebi
A Surgeon Family in Ottoman Üsküdar:Master Surgeon Deniz, His Wife –Surgeon
Kupeli Saliha and His Son –Surgeon Mehmed Çelebi
Yrd. Doç. Dr. Mustafa Akkaya
Adnan Menderes Üniversitesi - Aydın
Öz: Bu araştırma Üsküdar‟da yaşamış olan Üstad Cerrah Deniz bin Gazi‟nin hayatını, yapmış
olduğu ameliyatları, tedavilerinden aldığı ücretleri ve kadı huzurunda alınan rıza senetlerini
inceleyerek 17. yüzyılda Osmanlı cerrahlarının ciddi bir gelir sahibi olduklarını tespit etmektedir.
Makale ayrıca Deniz bin Gazi‟nin ölümünden sonra cerrahlık mesleğini devam ettiren eşi Küpeli
kızı Saliha Hatun ve oğlu Mehmed Çelebi‟nin faaliyetlerini inceleyerek cerrahlık mesleğinin aile
mesleği haline geldiğini göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Tıp, Sağlık, Cerrahlık, Fıtık, kadın cerrah
Abstract: This article examines the life of an Ottoman surgeon from Üsküdar, Master Surgeon
Deniz bin Gazi, along with his surgeries, price of his cures, and legally acquired consent letters
and reveals that seventeenth century Ottoman surgeons had significant income. Furthermore, the
article examines the life of his widow, Küpeli kızı Saliha Hatun and his son Mehmed Çelebi and
concludes that the surgeon occupation became a family occupation.
JHS
History
Studies
Volume 6
Issue 5
September
2014
Keywords: Ottoman Empire, Medicine, Health, Surgeon, Hernia, female surgeon
Giriş
Cerrah kelimesi Arapça cerh kelimesinden gelmekte olup yaraları tedavi eden ve
ameliyat yapan kiĢiye denir.1 Ayrıca cerrahlar kırık çıkıkların tedavisi ile de meĢgul
olurlardı.2 Bütün dünyada olduğu gibi Osmanlı Devleti‟nin de dahil olduğu Ġslam
dünyasında cerrahinin temel olan anatomi insan bedeninin kutsal bilinmesinden dolayı tıbbın
diğer kollarından oldukça sonra geliĢmiĢtir. Hatta ölümden sonra bile insan bedenine uzun
süre dokunulamamıĢtır. Bu nedenle anatomi çalıĢmaları ve insan üzerinde otopsiler
yapılamamıĢtır.3 Ancak Ġslam tarihinin bazı dönemlerinde Müslüman bilim adamlarının tıp
alanında birçok yenilik ve ameliyatlar yaptığı bilinmektedir. 4 Birçok ünlü hekim ve cerrah
1
“Cerrah: Yaralara ve emrâz-ı hariciyeye bakan ve ʽameliyat icrâ eden tabip.” ġemseddin Sami, Kamûs-i Türkî,
Enderun Kitabevi, Ġstanbul 1989, s.476.
2
Mithat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lugatı, Enderun Kitabevi, Ġstanbul 1986, s.64.
3
Ġbrahim Ceylan, Türklerde Cerrahinin Gelişimi, Türk Cerrahi Derneği Yayınları, Ankara 2012, s.64.
4
VI. yüzyılın ortalarında Taif‟de doğan Haris bin Kalada‟yı ilk Müslüman doktor olarak tanımlamak mümkündür.
Ġbn-i Useybe, hakkında bilgimiz olmayan Tamim kabilesine mensup Ġbn Ebi Ramsa adlı ameliyatçıyı
zikretmektedir. Müslüman doktorların en önemlisi ise VII. IX. yüzyıllarda yetiĢen Ali ibn-i Rabban el-Taberî‟dir.
850 yılında Firdevs ül-Hikme adlı tıb kitabında sadece hastalıkların teĢhis ve tabiatlarını incelememiĢ, aynı
zamanda çeĢitli tedavi usullerini de kaydetmiĢtir. Bunlardan baĢka tabibler de vardır. GeniĢ bilgi için bakınız;
Mehmed Bayraktar, İslam‟da Bilim ve Teknoloji Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara,1985, s.171-190.
Bütün dünyada en çok tanınan Müslüman hekim Ġbn-i Sina‟dır. El-Kanun Fi‟t Tıp adlı eseri meĢhurdur. Bir baĢka
alim ise Ġspanya‟da yetiĢmiĢtir. Ebu‟l-Kasım el- Zehrâvi, Et Tasârif adlı eserinde dokular ve deri altı dolaĢımı
hakkında bilgi vermesinin yanı sıra cerrahinin esaslarını ortaya koymuĢtur. Sibel Okuyan, “Doğu Kültürünün Batıda
Yansımaları”, SAÜ Fen Edebiyat Dergisi, Sayı: 2, Sakarya 2011, s 106.
Journal of History Studies
Üsküdar’da Bir Cerrah Ailesi: Üstad Cerrah Deniz, Eşi Cerrah Küpeli Kızı Saliha Ve Oğlu…
günümüze kadar ulaĢan kitaplar yazmıĢlardır. Cerrahlıktan ve cerrahi konulardan söz eden
bu eserlere Cerrâh-nâme adı verilmektedir.5
Türklerde çeĢitli yöntemlerle hastalıkları tedavi etmiĢlerdir. Nitekim Uygur
metinlerinde ve Dîvânu Lûgati‟t-Türk ve Kutadgu Bilig‟de yer alan çok çeĢitli tıp terimleri
daha sonra Anadolu‟da yazılan tıp eserlerinde karĢımıza çıkmaktadır. 6 Özellikle Anadolu
Selçukluları tarafından kurulan Kayseri, Gevher Nesibe Tıp Medresesi ve Maristanı Amasya,
Anber b. Abdullah DarüĢĢifası gibi tıp eğitimi veren ve hastane vazifesi gören kuruluĢları en
baĢta saymamız gerekmektedir. Bunların haricinde Amasya DarüĢĢifası‟nın ayrı bir yeri
vardır. Bu DarüĢĢifa, Osmanlı Devleti döneminde ġükrullah, Halimi, Sabuncuoğlu
ġerefeddin7 gibi hekimlerle döneminin en üst seviyesine ulaĢmıĢtır. 8 Ġstanbul‟un fethi ile
devletin birçok alanında olduğu gibi hekimlik, cerrahlık da geliĢme göstermiĢtir. 9 Fatih
Sultan Mehmed‟in yaptırdığı külliyenin içerisinde hekimler, cerrahlar ve göz
mütehassıslarının görev yaptığı darüĢĢifada yer almaktadır. Bununla birlikte Osmanlı
Devleti‟nde cerrahlık yapan ve cerrahi ile ilgili eserler kaleme alan, Amasyalı Sabuncuoğlu
ġerefeddin‟in yanısıra Bursalı Ali MünĢi gibi cerrahlar da bulunmaktadır.10
XIX. yüzyıla kadar Osmanlı Devlet‟inde cerrahlık, hekimlikten ayrı olarak geliĢmiĢ ve
cerrahlar usta-çırak iliĢkisi çerçevesinde bir baĢka cerrahın yanında yetiĢmiĢlerdir. 11
Eğitimlerine çıraklıktan baĢlarlar, kalfalık ve ustalığa kadar yükselirlerdi.12 Kehhal (göz
doktoru) gibi cerrahların büyük bir çoğunluğu esnaf teĢkilatına bağlı idiler 13 ve berber esnafı
ile birlikte bir sınıf oluĢturmuĢlardır. 14 Buna karĢılık serbest olarak çalıĢan cerah da
bulunmaktaydı. Asker veya sivil olsun serbest olarak çalıĢan cerrahlar (berber cerrahlar),
genelde bir hekimin kontrolünde çalıĢmaktaydılar. Fakat muhtemelen kendini ispatlamıĢ
olan cerrahlardan tek baĢına çalıĢanların kaynaklarda yer aldığı bilinmektedir. Zaten
cerrahlık mesleği çok zaman babadan oğula geçmektedir.15
Hekimler tarafından yapılamayan cerrahi iĢlemler için darüĢĢifalarda hekimlerin yanı
sıra cerrahlar da istihdam edilirlerdi. Mesela Fatih darüĢĢifasında istihdam edilen cerrah
sayısı baĢlangıçta bir tane olmakla birlikte ihtiyaca binaen dönem dönem değiĢiklik
5
Cerrahlık konusunda ilk eseri Ali Ġbn Abbas el-Mecusi yazmıĢtır 994‟te öldüğü bilinen cerrahın eserinin adı
Kâmilü‟s-sınâa‟dır. Anadolu‟da yazılan cerrahi kitaplarından birisi de Alâ‟im-i Cerrâhîn adlı eserdir. Mehmet
Gürlek, “Anadolu‟da YazılmıĢ Ġlk Türkçe Cerrahî Yazmalara Bir Örnek: Alâ‟im-i Cerrâhin”, Turkish Studies, VI/3,
Summer 2011, s. 1423-1434.
6
Mehmet Gürlek, a.g.m., s. 1424.
7
Amasyalı Sabuncuoğlu ġerefeddin birçok ameliyatın ve aletlerinin çizimleri vardır. Eserini yazarken Endülüslü
Ebu‟l-Kasım el- Zehrâvi‟nin, 30 ciltlik Kitabü‟l Tasrif adlı eserinin son üç cildi olan Kitab‟ül Cerrahiye‟den büyük
ölçüde yararlandığı bilinmektedir. Ceylan, a.g.e., s. 60.
8
Ceylan, a.g.e., s. 32.
9
Süheyl Ünver, “Osmanlı Türklerinde Hekimlik ve Eczacılık”, Pharmacia: Türk Eczacıları Birliği Mecmuası, Sayı:
6, Ġstanbul 1966, s. 30.
10
Esin Kâhya, “Osmanlı Ġmparatorluğundaki Cerrahi ÇalıĢmalarından Bazı Örnekler”, Uluslararası Türk Kültür
Kongresi Bildirileri (25-29 Eylül 1993, Ankara), C.II, Ankara 1999, s. 345-355.
11
Ceylan, a.g.e., s. 64.
12
Ceylan, a.g.e., s. 65; 1592 yılına ait bir PadiĢah hükmünde bu durum Ģöyle bildirilir: … cerrah ve kehhal geçinüb
üstâda hizmet etmemişken kendü reyi ile cerrahlık ve kehhallık edüb… , zarar verenler men ve ref„i edilecektir.
Ayten AltıntaĢ, Hanzade Doğan, “Osmanlıda Esnaf Tabip ve Ahilik TeĢkilatı Ġle ĠliĢkisi”, Türk Dünyası
Araştırmaları, Sayı: 132. Ġstanbul, (Haziran, 2001), s. 136.
13
Ayten AltıntaĢ, Hanzade Doğan, a.g.m., s. 139.
14
1640 tarihli narh defterinde cerrahlık sanatının öğretilmesi koĢulları berberler baĢlığı altında verilmektedir.
Osmanlılarda Narh Müessesesi ve 1640 tarihli Narh Defteri, Haz: Mübahat S. Kütükoğlu, Enderun Kitabevi,
Ġstanbul 1983, s. 262.
15
Ceylan, a.g.e., s.64.
Journal of History Studies
JHS
2
History
Studies
Volume 6
Issue 5
September
2014
Mustafa Akkaya
göstermiĢtir.16 Hatta XVI. yüzyılın sonunda saraydaki cerrah ve kehhâllerin sayısının 113‟e
ulaĢtığını görmekteyiz. Bunlar daha çok cerrah ailelerinden, becerileri dikkate alınarak
saraya kabul edilmiĢlerdir.17
XVII. yüzyılın baĢlarında Üsküdar‟da Mahalle-i Cedide‟de yaĢamıĢ olan Cerrah Üstad
Deniz bin Gazi‟nin yapmıĢ olduğu tedaviler ve cerrahi müdahaleler Üsküdar mahkeme
kayıtlarına yansımıĢtır.18 Bu kayıtlardan Cerrah Üstad Deniz bin Gazi‟nin fıtık hastalarını
ameliyatla iyileĢtirilmesinden, mahir bir cerrah olduğu anlaĢılmaktadır. Kayıtlara göre
ameliyatlarının bel fıtığı mı, kasık fıtığı mı yoksa baĢka bir fıtık türü mü olduğu kesin
değildir. Deniz bin Gazi‟nin hastaları için kayıtlarda fıtık marazına mübtelâ, nice müddet-i
medîde fıtık zahmetine mübtelâ19 gibi hastalık tanımları yazılmıĢtır. Ancak XVII. yüzyılda,
Ġstadi veled-i Yani adlı cerrahın Ġstanbul‟da gerçekleĢtirdiği cerrahi müdahalelerin kasık
fıtığı ameliyatları olduğu Galata Sicillerine kaydedilmiĢtir. Ġstadi veled-i Yani, 2 ġaban 1073
(12 Mart 1663) ile 13 ġevval 1073 (21 Mayıs 1663) yılları arasında dokuz kiĢiye kasık fıtığı
ameliyatı yaptığı, Galata Sicillerindeki rıza senetlerinde açıkça görülmektedir. 20 Kasık
fıtığının açık bir Ģekilde yazılmıĢ olmasına rağmen, bu ameliyatlardan yaklaĢık elli yıl önce
Deniz bin Gazi‟nin yapmıĢ olduğu tedavilerin yer aldığı kayıtlar, ne tür fıtık ameliyatları
olduğu konusunda kesin bir sonuç verememektedir. Günümüzde bile fıtık ameliyatlarının
zorluğu ve bu hastalığa karĢı oluĢan önyargıya göre 1600‟lü yıllarda böyle bir ameliyatın
yapılmıĢ olması kayda değerdir. Deniz bin Gazi‟nin ünü sadece Ġstanbul ve çevresi ile sınırlı
kalmamıĢtır. Mora gibi Rumeli ve Anadolu‟nun değiĢik yerlerinden cerraha fıtık ameliyatı
olmak için gelenler olmuĢtur.21
JHS
3
History
Studies
Volume 6
Issue 5
September
2014
Üstad Cerrah Deniz bin Gazi‟nin yapmıĢ olduğu ameliyatlarla ilgili kayıtlar ilk olarak
Üsküdar ġer„iyye Sicillerinden yüz yirmi beĢ numaralı defterde görülmektedir. Yüz yirmi
beĢ numaralı defter Hicrî 1023 (1614-1615) yılına tekabül etmektedir. Deniz bin Gazi‟nin
nereden geldiği hangi tedrisattan geçtiği hakkında bir malumatımız olmamasına rağmen 27
Zilkade 1029‟a (24 Ekim 1620) kadar Üsküdar‟da Cedide Mahallesi‟nde yaşadığı, “sulbi
kebîr Bayram ve Mehmed” adında iki yetiĢkin oğlunun olduğu, 27 Zilkade 1029 (24 Ekim
16
Fatih DarüĢĢifası‟nda muhtaç kimselere bakılır ve bedava ilâç verilirdi. Kadrosunda iki âlim ve tecrübeli doktor,
bir kehhâl (göz doktoru) bir cerrah (operatör ), bir eczacı vardı. Halil Ġnalcık, Devlet-i ʽAliyye, Türkiye ĠĢ Bankası
Kültür Yayınları, Ġstanbul 2009, s.127.
17
Ceylan, a.g.e, s. 65.
18
Sicil defterleri içerisinde, sosyal yapılar ve iktisat tarihi için önemli bilgiler mevcuttur. Bunlar özellikle vergi,
narh, miras, tereke, alıĢ-satıĢ, borç, evlenme (mehir) ve boĢanma (muhâla„a) ilâm ve hüccetleri en önemli
kayıtlardır. Bununla birlikte merkezden gelen emirler, Ģikayet ve arzlara cevaplar da iktisat tarihi açısından son
derece önemli ipuçları içermektedir. Bu ipuçlarından bazıları Ģunlardır: Vergi türleri, vergi oranları, verginin sosyal
dağılımı, olağanüstü vergiler, devletin toplam vergi gelirleri, mülkiyet iliĢkileri ve bu bağlamda ev, bahçe, tarla
büyüklükleri ve değerleri, iĢ iliĢkileri, ortaklıklar, alıĢ-satıĢların tarafları, borçlanma ve borçlanma türleri,
hediyeleĢme ve hediye türleri, esnaflık ve esnaf çeĢitleri, paralar ve para değerleri, tüketim kültürü bağlamında
tüketilen ve sahip olunan eĢyalar, gıda maddeleri, bunların fiyatları, sosyal grupların sahip olduğu zenginlikler,
ailelerin sahip olduğu eĢyalar, ticari mekanlar ve bu mekanlarda yer alan varlıklar, vakıflar ve fonksiyonları.
Yunus Uğur, “Mahkeme Kayıtları (ġer„iyye Sicilleri): Literatür Değerlendirilmesi ve Bibliyografya”, Türkiye
Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, 2003, s. 309,310. Kadılar, vazifelerini icra ederken “sicil” adı verilen
defterleri tutmaları gerekmekteydi. Bu gerekliliğin sonucu olarak kadıların merkeze, merkezin kadılara yazdıkları
yazıĢmalarla, geniĢ coğrafyaya sahip Osmanlı Devleti‟nde on binlerce ġer„iyye Sicil Defteri ortaya çıkmıĢtır. Ġsmail
Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devleti‟nin İlmiye Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1988, s.109
19
Nice müddet-i medîde fıtık zahmetine mübtelâ tarifiyle hastalığın sürekli ve uzun bir zamandan beri devam
etmesinden dolayı kayıtta geçen fıtık hastalığı “bel fıtığı” olabilir. İstanbul Müftülüğü Üsküdar Şer„iyye Sicilleri
(ÜŞS.), No: 125. 37/b-2, 24 Receb 1023 (30 Ağustos 1614).
20
İstanbul Müftülüğü Galata Şer„iyye Sicilleri (GŞS.), No: 90. 8/b-1, 14/b-2, 17/b-2, 19/b-1, 21/a-2, 21/b-2, 26/b-2,
28/b-3, 29/b-3.
21
AĢağıdaki tabloda bu hastalar hakkında daha geniĢ bilgiler verilmiĢtir.
Journal of History Studies
Üsküdar’da Bir Cerrah Ailesi: Üstad Cerrah Deniz, Eşi Cerrah Küpeli Kızı Saliha Ve Oğlu…
1620) tarihli Deniz bin Gazi‟nin ölümü üzerine Nasraniye zevcesi Saliha bint-i Küpeli‟nin
mahkemeye dört bin akçe mehr-i müeccelini almak için baĢvurduğu sicil kaydından
anlaĢılmaktadır.22 Bununla birlikte Deniz bin Gazi‟nin karısı Saliha bint-i Küpeli Hristiyan
bir Kıptî‟dir.23 Deniz bin Gazi‟nin geçtiği kayıtlarda, onun dini, menĢei, geldiği yer hakkında
bir bilgi yer almamaktadır. Ancak Deniz bin Gazi‟nin isminden babasının Gazi adında bir
Müslüman olduğu anlaĢılmaktadır. Çocuklarına da Bayram ve Mehmed isimlerini vermiĢtir.
Bu bilgilerle Deniz bin Gazi‟nin Müslüman olma ihtimali yüksektir. “Deniz” adı Osmanlı
kayıtlarında pek fazla yer almayan bir isim olmasından dolayı Üsküdar‟a baĢka bir ülkeden
gelme ihtimali de olabilir.
XVII. yüzyılda Üsküdar‟ın Maʽmure Mahallesinde beĢ fıtık cerrahının yaĢadığı
belirtilmektedir. Ancak bu isimler arasında Üstad Deniz bin Gazi‟nin adı geçmemektedir.
Halil Sahillioğlu‟nun “Üsküdar‟ın Maʽmure (Cedide) Mahallesi Fıtık Cerrahları” adlı Yeni
Tıp Tarihi Araştırmaları dergisinde yayınlanan makalesinde geçen fıtık Cerrahlarının
isimleri Ģunlardır: Saliha Hatun bint-i Küpeli, Cerrah Mehmed bin Baba Deniz, Mehmed
Çelebi, Hasan BeĢe bin Abdullah.24 Yine Hasan BeĢe bin Abdullah hakkında Fethi Gedikli
tarafından Osmanlı hukukunda hekimlerin ve cerrahların hukukî durumlarını, Cerrah Hasan
BeĢe‟nin yapmıĢ olduğu tedavileri ve ameliyatları, almıĢ oluğu ücretleri ve rıza senetlerini
anlatan “Osmanlı Hukukunda Hekim Sorumluluğu ve XVII. Yüzyılda Ünlü bir Fıtık
Cerrahı”25 adlı makalesi ile Osman Çetin‟in “Üsküdar‟da Bir Kadın Cerrah Küpeli Kızı
Saliha Hatun”, adlı26 Saliha Hatun‟un yapmıĢ olduğu tedavileri, almıĢ olduğu rıza senetlerini
ve ücretleri ele aldığı bildirisinde adı geçen cerrahların birbirleriyle olan iliĢkilerine, Deniz
bin Gazi ismine veya akrabalık bağlarına yer verilmemiĢtir. Halil Sahillioğlu‟nun ve Osman
Çetin‟in yapmıĢ olduğu çalıĢmada isimleri geçen cerrahlar içerisinde yer alan Saliha Hatun;
Kıpti27, Hristiyan ve Deniz bin Gazi‟nin eĢidir. Deniz bin Gazi vefat ettikten sonra
kocasından öğrendiği cerrahlığı devam ettirmiĢtir. Ayrıca yukarıda Deniz bin Gazi‟den
mehir parasının talep edildiği kayıttan da anlaĢılacağı üzere sulbi kebîr oğlu Mehmed de
kuvvetle muhtemel annesi Saliha Hatun ile fıtık ameliyatlarına katılmıĢtır. Halil
Sahillioğlu‟nun yukarıda adı geçen makalesindeki Cerrah Mehmed bin Baba Deniz‟in de,
Deniz bin Gazi‟nin sulbi kebîr oğlu Mehmed olduğu anlaĢılmaktadır.28
22
“Mahrusa-i Üsküdar‟da mahalle-i Cedide‟de sâkin iken vefât eden Deniz bin Gazi nam cerrahın verâseti sulbi
kebîr oğulları Bayram‟a ve Mehmed‟e ve zevce-i metrukesi Sâliha bint-i Küpeli nam nasraniye… ” ÜŞS, No: 138.
29/a-3, 27 Zilkade 1029 (24 Ekim 1620).
23
“Vilâyet-i Rumeli‟nde Gariyboz? (Eğriboz) kazasına tâbi„ Ayayorgi nam karye sükkânındanYani veled-i Yorgi
nam zimmî … Saliha Hatun ibnet-i Küpeli nam Kıptîye … beĢ yüz nakdî râyiç-ü fi‟l-vakt fizzî Osmanî akçe ücret
ile …” diye geçen kayıtta Saliha Hanım Kıptî olarak yazılmıĢtır. ÜŞS, No: 139. 59/a-2. 15, Cemaziyelevvel 1031
(28 Mart 1622).
24
Halil Sahillioğlu, “Üsküdar‟ın Maʽmure (Cedide) Mahallesi Fıtık Cerrahları”, Yeni Tıp Tarihi Araştırmaları,
Ġstanbul 1998, s.59-65. Makalede adı geçen Maʽmure Mahallesi ile Cedid Mahallesi bir mahalleye verilmiĢ iki isim
gibi görünmesine rağmen, XVII. yüzyılın baĢlarında birbirinden farklı iki ayrı büyük mahallelerdir. Demek ki
yüzyılın sonlarına doğru bu birbirinden farklı olan iki büyük Üsküdar mahalleleri birleĢerek hem Maʽmure hem de
Cedid olarak kayıtlarda yazılamaya baĢlanmıĢtır. GeniĢ bilgi için bakınız: Mustafa Akkaya, XVII. yüzyılın İlk
Çeyreğinde Üsküdar, (Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü BasılmamıĢ Doktora Tezi), Ankara 2010.
25
Fethi Gedikli, Osmanlı Hukukunda Hekim Sorumluluğu ve XVII. Yüzyılda Ünlü bir Fıtık Cerrahı Türk Hukuk
Tarihi AraĢtırmaları, Sayı 4, Ġstanbul, 2007, s.15-27.
26
Osman Çetin, “Üsküdar‟da Bir Kadın Cerrah Küpeli Kızı Saliha Hatun”, IV. Üsküdar Sempozyumu, 3-5Kasım
2006 Bildiriler, II. Cilt, Ġstanbul, 2007, s. 519-530.
27
ÜŞS, No: 138. 29/a-3, 27 Zilkade 1029 (24 Ekim 1620).
28
ÜŞS, No: 139. 59/a-2, 15 Cemaziyelevvel 1031 (28 Mart 1622).
Journal of History Studies
JHS
4
History
Studies
Volume 6
Issue 5
September
2014
Mustafa Akkaya
Cerrah Üstad Deniz bin Gazi’nin Almış Olduğu Ücretler
Osmanlı Devleti‟nde sağlıkla ilgili fetvaların bir kısmı tabiplerin aldığı ücret
hakkındadır. Tabipler, cerrahlar29 yaptıkları tedavinin karĢılığında ücret talep edebilmekte
ve bunu hasta ile yaptığı anlaĢmayla belirleyebilmektedir. Tedavi neticesinde anlaĢılan ücret,
piyasalardaki ücretlerden çok farklı değilse bunun ödenmesi talep edilmektedir. Ayrıca
iyileĢip iyileĢmemesi tedavi ücretinin ödenmesine engel teĢkil etmemektedir. Tedavi
yapıldıktan sonra tedavi ücreti alınmaktadır. Hatta tedaviden sonra hasta ölse dahi bu durum
tabibin alacağı ücreti etkilememektedir.30 Ancak bu ücretler serbest olarak çalıĢan hekim ve
cerrahlar için geçerlidir. Osmanlı Devleti‟nde darüĢĢifalarda, vakıflarda veya sarayda çalıĢan
cerrahlar ve hekimler için günlük (yevmiye) usulü uygulanmıĢtır. 1550‟lerden 1604‟lere
kadar geçen zaman zarfında yevmiye usulüyle çalıĢan hekimlerin, cerrahların, hassa
tabiplerinin ifa etmiĢ oldukları vazifelerin büyüklüğü ve önemine göre devletten almıĢ
oldukları günlük yevmiye ücretleri 2, 3 akçelerden 100 akçelere kadar değiĢkenlik
göstermektedir.31
JHS
5
History
Studies
Volume 6
Issue 5
September
2014
Cerrah Deniz bin Gazi yapmıĢ olduğu tedavi ve ameliyatlar için, hastalarından değiĢik
miktarlarda ücretler almıĢtır. Bazen bu ücretlerin, bir kısmını tedaviden önce bir kısmını da
tedaviden sonra, bazen de hepsini peĢin olarak tedaviye baĢlamadan almıĢtır. Deniz bin Gazi
ile ilgili bütün sicillerde, tedaviden önce mahkemede kadı huzurunda hastalar veya hastaların
vekâlet verdiği kiĢiler vasıtasıyla “eğer bi-emrillah-i teala ifâkat müyessir olmayıp fevt
olursam veresemden bir akdimi Denize bais-i mülâki olduğu deyü te„addi ve tecavüz etmeyip
dem ü diyetim husȗsunda muarıza olunmaya”32 beyanında bulunmuĢtur. Açıkçası eğer ben
ölürsem, mirasımdan Cerrah Deniz‟e olan borcumu ödeyin kimse ölümümden dolayı Cerrah
Deniz‟i suçlamasın diye, anlaĢarak tabibin alacağı ücreti garantilediği görülmüĢtür. Deniz
bin Gazi, bazı sicillerde bin akçe, bazılarında ise dört yüz ve üzeri akçe tedavi ücretleri
almıĢtır. Deniz bin Gazi‟nin yapmıĢ olduğu tedaviler karĢılığında aldığı ücretler, hasta
isimleri ve hastaların nerelerden geldiği aĢağıdaki tabloda yazılmıĢtır. Cerrah Deniz‟in
yapmıĢ olduğu tedavilerin tarihleri birbirine yakın olmasına rağmen (1614-1615) aldığı
ücretler değiĢkenlik göstermektedir. Bu değiĢkenliğe, Cerrah Deniz‟in yapmıĢ olduğu
tedavilerin ve ameliyatların kolaylığı-zorluğu, hastanın malî durumu ya da hastanın pazarlık
kabiliyeti gibi faktörler sebep olmuĢ olabilir.
Cerrah Üstad Deniz bin Gazi’yle Yapılan Rıza Senetleri
Deniz bin Gazi‟nin mahkemede hastalarıyla ya da hastalarının vekilleriyle yapmıĢ
olduğu anlaĢmalar, hem bir senet (rıza senedi) hem de hasta yakınlarının tedavi sonucunda
hastanın iyileĢememesi ya da daha kötü bir neticenin ortaya çıkmasından sonra hekimin
sorumlu tutulmadığının belgelendiği kayıtlardır.33 “Budur ki vilayet-i Anadolu‟da vakı„
29
Evliya Çelebi‟ye göre Ġstanbul ve çevresinde dört yüz cerrah dükkânı ve bu dükkânlarda çalıĢan yedi yüz cerrah
vardır. Evliya Çelebi bin DerviĢ Mehmed Zillî, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Hazırlayanlar: Zekeriya KurĢun, Seyit
Ali Kahraman, Yücel Dağlı, I. Kitap, YKY., Mart, Ġstanbul 1999, s.228.
30
Tahsin Özcan, Fetvalar Işığında Osmanlı Esnafı, Kitabevi Yayınları, Ġstanbul 2003, s.170.
31
1555-1556 tarihleri arasında tabipler reisi Mehmed b. Sinan‟ın yevmiyesinin 10 akçe, yine aynı tarihlerde Ġranlı
tabibinkinin 3, bir cerrahın 2 akçe, hassa cerrahlarından Sinan adlı Yahudi‟nin yevmiyesinin 6 akçe olduğu
anlaĢılmaktadır. 1579‟da Müslüman olan Yahudi‟ye 10 akçe yevmiye verilmiĢtir. 1578-80 tarihleri arasında
hekimbaĢı olan Molla Kasım‟ın yevmiyesi 60 akçedir. 1604‟te ise hassa tabiplerinin baĢının (ser-etibbâ-i hâssa)
yevmiyesi 100 akçeye kadar çıkmıĢtır. Nejat Göyünç, “Yüzyılda Osmanlı Devletinde HekimbaĢılık ve Hekimler
Hakkında Bazı Yeni Tespitler.”, İslam Araştırmaları Dergisi, Sayı: 4, Ġstanbul 2000, s, 4,5.
32
ÜŞS, No: 125. 48/b-2, ġevval 1023 (Kasım –Aralık 1614).
33
Rıza senetlerinin önemini, nasıl yapıldığını, günümüzde hasta ile cerrrah arasında yapılan onam belgeleriyle
benzer yönlerini, batıdaki uygulamalarıyla kıyaslanmalarını görmek ve daha geniĢ bilgiye ulaĢabilmek için bakınız;
Journal of History Studies
Üsküdar’da Bir Cerrah Ailesi: Üstad Cerrah Deniz, Eşi Cerrah Küpeli Kızı Saliha Ve Oğlu…
Samanlu kazasına tâbi„ Karakinise nam karye sükkânından Kostantin veled-i Yani nam
zimmî meclis-i şer„-i şerȋfte ilm-i cerahatte hâzik ve beyne‟l-akrân fâik olan iş bu hâmilü‟lkitap Üstad Deniz bin Gazi muvâcehesinde bi‟t-tavü„s-sâf ikrâr ve itirâf edüb nice müddet-i
medîde fıtık zahmetine mübtelâ olup ifakât baîd olup belki helâki mertebesine varmağla
mezbûr Deniz arızâ-i merkûme def„inde hırâfeti zâhir ve bâhir ve nice kimesneler mezbûrun
mübâşereti sebebiyle halas oldukları sukkât ihbâriyle bâhir olmağın” diyerek kayıtların (rıza
senetlerinin) giriĢ bölümünde hastanın adı, geldiği yerle ilgili bilgiler ve Deniz bin Gazi‟yi
öven açıklamalar yazılır. Kayıtların devamında “mezkûr Deniz ile dört yüz akçeye kavledüb
meblağ-ı merkûm dört yüz akçeyi mezkûre ber-vech-i nakît bi‟t-temâm teslîm edüb ol dahi
teslîm ü kabul eyledi” ifadesiyle paranın, peĢin ya da taksitle nasıl ödeneceği konusunda
anlaĢma yapılır ve sonrasında “ba„de‟l-yevm arızamın def„i ve ref„ine mübaşeret eylesun
eğer bu arızadan ifâkât bulmayub bi-emrillah mürd olursam veresemden bir ferd mezbûr
Deniz‟den helâkına bai‟s oldun deyü da„va ve taleb etmesünler dedikte mukırr-ı mesfûrun
vech-i meşrûh üzerine sâdır olan ikrârını el-mukırr-ı lehü‟l-mezbûr Deniz dahi vicâhen ve
şifahen tasdîk edecek ma-hüve‟l-vakı„ bi‟t-taleb ketb olundu.”34 diye hastanın müdahale
sırasında ölümü gerçekleĢirse hekimin parasının hastanın mirasından verilmesi ve hasta
yakınlarının diyet parası (dem ü diyet, kan parası) talep etmemeleri için rıza senedleri
mahkemede kadı huzurunda kayıt edilmiĢtir. Böylece hekimin veya cerrahın hem can
güvenliği hem de mal güvenliği temin edilerek iĢini rahat bir Ģekilde yapması sağlanmıĢtır.
Cerrah Üstad Deniz bin Gazi ve Ailesi
Saliha bint-i Küpeli hakkında Osman Çetin, “Üsküdar‟da Bir Kadın Cerrah Küpeli Kızı
Saliha Hatun” adlı bir çalıĢma yapmıĢtır. 35 Fakat Osman Çetin‟in araĢtırmasında sorduğu,
“Saliha Hatun tıbbı, özellikle cerrahlığı kimden öğrendi? Babası da bu işlerden anlıyor
muydu?...Bu maharetini nerede, kimden, nasıl ve hangi ortamda kazandı? Çevresinde
kendisi gibi tıp ve cerrahlıkla ilgilenen başka insanlar var mıydı?”36 ve “5 Ekim 1632 tarihli
başka bir sicil kaydında yine Üsküdar‟da ve Yenimahalle‟de ikamet eden Mehmed Çelebi
İbn-i Bal… (?) adında bir cerrahtan söz edilmektedir. Sâliha Hatun‟un kendi mahallesi
sakini olan bu cerrahla mesleki bir ilişkisinin olup olmadığı”37 gibi sorularının cevapları,
125, 138, 153 ve 168 numaralı Üsküdar sicil defterlerinden bulunabilir. Bu sicillerden Saliha
Hatun‟un, Cerrah Deniz‟in karısı olduğu ve cerrahlığı kocası Deniz‟den öğrendiği
anlaĢılmaktadır. Ayrıca aynı mahallede ikamet eden Mehmed bin Baba Deniz‟in de Saliha
Hatun‟un ve Cerrah Deniz‟in oğlu olduğu sicillerde yer almaktadır.
Yukarıda bahsi geçen Deniz bin Gazi‟nin ölümü üzerine mehir parasını (mehr-i
müeccelini) Deniz bin Gazi‟nin mirasından talep eden Nasraniye(Hristiyan, Kıpti, Çingene)
karısı Saliha bint-i Küpeli kocasının ölümünden sonra hekimlik mesleğini devam
ettirmiĢtir.38 Saliha Hanım‟ın mehir parasını istediği 27 Zilkade 1029 (24 Ekim 1620) tarihli
kayıttan Müslüman ismi kullanmasına rağmen aslında nasraniye (Hristiyan, Kıptî) olduğu
anlaĢılmaktadır. “Mahrusa-i Üsküdar‟da mahalle-i Cedide‟de sâkin iken vefât eden Deniz
bin Gazi nam Cerrahın verâseti sulbi kebîr oğulları Bayram‟a ve Mehmed‟e ve zevce-i
metrȗkesi Sâliha bint-i Küpeli nam nasraniye… ” diye geçen kayıtta Pazarlı bin Mustafa ve
Alparslan Demir, “Konya ġer‟iyye Sicillerinde Rıza Senedi Örnekleri (1659-1749)”, History Studies, Prof. Dr.
Enver Konukçu Armağanı, Nisan 2012, s. 31-46.
34
ÜŞS, No: 125. 37/b-2, 24 Receb 1023 (30 Ağustos 1614).
35
Özellikle Cerrah Saliha Hatun‟un hastalarıyla arasında yapmıĢ olduğu rıza senetleri için ve Osmanlıda hekimlik
ve cerrahlık ile ilgili bilgiler için bu çalıĢmaya bakılabilir. Osman Çetin, a.g.m., 519-530.
36
Çetin, a.g.m., s. 527.
37
Çetin, a.g.m., s.528.
38
ÜŞS, No: 138. 29/a-3, 27 Zilkade 1029 (24 Ekim 1620).
Journal of History Studies
JHS
6
History
Studies
Volume 6
Issue 5
September
2014
Mustafa Akkaya
Sarı Mustafa adlı kiĢilerin Ģehadetleriyle talep ettiği dört bin akçelik mehr-i müeccelini
almıĢtır.39 Ayrıca bu kayıtta geçen sulbi kebîr oğullarından Mehmed‟in daha sonraki yıllarda
Üsküdar‟da Yeni Mahalle‟de fıtık ameliyatları yapacak olan Cerrah Mehmed Çelebi Bin
Baba Deniz olma ihtimali yüksektir. Cerrah Deniz‟in sağlığında sicillerde geçen tedavi ve
ameliyatlarında karısı Saliha‟nın ismi kayıtlarda yer almazken, Cerrah Deniz‟in 27 Zilkade
1029 (24 Ekim 1620) senesinde ölümünden yaklaĢık üç yıl sonra 25 Cemaziyelahir 1032 (27
Mart 1623) tarihinde Saliha Hanım tedavi ve ameliyatlara baĢlamıĢtır.40 Saliha bint-i
Küpeli‟nin de kocası gibi fıtık hastalığının tedavisinde usta olduğu sicillerden ortaya
çıkmaktadır. Cerrah Saliha Hatun‟un, kocasının sağlığında yaptığı ameliyatlarda ve
tedavilerde kocasına eĢlik etmiĢ olduğu ve ona yardım ettiği anlaĢılmaktadır. Kuvvetle
muhtemeldir ki Saliha bint-i Küpeli cerrahlığı bu sayede kocasından öğrenmiĢtir. Cerrah
Saliha Hatun da tıpkı vefat etmiĢ kocası Deniz bin Gazi gibi Osmanlı‟nın farklı
coğrafyalarından gelen hastaları tedavi etmeye çalıĢmıĢtır. Cerrah Saliha Hatun‟un hastaları
Mora,41 Rumeli,42 Anadolu,43 Ġstanbul,44 Sakız Adası,45 Ġnegöl,46 Erzurum,47 gibi Osmanlı
Devleti‟nin birbirlerinden farklı yerleĢim yerlerinden gelip tedavi ve ameliyat olmuĢlardır.
Cerrah Saliha Hatun yapmıĢ olduğu tedavilerinin ve ameliyatlarının karĢılığında en düĢük üç
yüz akçe,48 en yüksek üç bin akçe49 ücret almıĢtır. Cerrah Saliha‟nın aldığı ücretler arasında,
Deniz bin Gazi‟nin aldığı ücretlere göre değiĢkenlik daha fazladır. Deniz bin Gazi‟nin aldığı
ücretler arasında yaklaĢık iki kat oranında farklılık varken, Cerrah Saliha‟nın aldığı ücretler
arasındaki oran on katına kadar çıkmıĢtır.
JHS
7
History
Studies
Volume 6
Issue 5
September
2014
39
ÜŞS, No: 138. 29/a-3, 27 Zilkade 1029 (24 Ekim 1620).
“Rumeli eyaletinden Yani veled-i Yorgi fıtık ameliyatı için Saliha Hanıma 500 akçe vermiĢtir.”, ÜŞS, No: 139.
59/a-2.
41
“Vilâyet-i Rumeli‟nde Mora sancağında Draboliçe kazasına tâbi„ Preniko nam karye sâkinlerinden Astani veled-i
Yani nam zimmî meclis-i Ģer„-i lâzımü‟t-tevkîde iĢ bu bâ„isü‟l-kitâb Saliha bint-i Küpeli mahzarında takrîr-i kelâm
edüb hâlâ fıtık marazına mübtelâ olub mu„âlicesine muhtaç olmağın zikrolunan… ilâç etmek içün bin yüz nakdî
râyiç-ü fi‟l-vakt fizzî Osmanî akçe ücret ile… ”, ÜŞS, No: 139. 1/b-3, Recep 1030 (Mayıs-Haziran 1621). “Vilâyet-i
Rumeli‟nden Mora Sancağı‟nda vakı„ Hartepne? kazasında Todari veled-i Yani nam zimmî… fıtık marazına ilâç
olmak içün yedi yüz nakdî râyiç-ü fi‟l-vakt fizzî Osmanî akçe…”, ÜŞS, No: 139. 13/a-1, 25 Ramazan 1030 (13
Ağustos 1621). “ Vilâyet-i Rumeli‟nde Mora Sancağı‟nda Florya kazasına tâbi„ Sendan? nam karye sükkânından
Anderiye veled-i Dimo nam zimmî… beĢ yüz elli fizzî Osmanî akçe… ”, ÜŞS, No: 139. 13/a-1, 29 ġevval 1030 (16
Eylül 1621).
42
“Vilâyet-i Rumeli‟nde YeniĢehir kazasına tâbi„ … nam karye sükkânından Dimo veled-i Astani nam zimmî
meclis-i Ģer„-i Ģerȋfde bâ„is-ü haze‟l-kitâb Saliha Hatun ibnet-i Küpeli mahzarında… dokuz yüz nakdî râyiç-ü fi‟lvakt fizzî Osmanî akçe ücret…”, ÜŞS, No: 139. 52/b-2, 15 Cemaziyelevvel 1031 (28 Mart 1622). “Vilâyet-i
Rumeli‟nde Gariyboz? (Eğriboz) kazasına tâbi„ Ayayorgi nam karye sükkânındanYani veled-i Yorgi nam zimmî…
Saliha Hatun ibnet-i küpeli nam Kıptîye… beĢ yüz nakdî râyiç-ü fi‟l-vakt fizzî Osmanî akçe ücret ile …”, ÜŞS, No:
139. 59/a-2, 15 Cemaziyelevvel 1031 (28 Mart 1622). “Vilâyet-i Rumeli‟nde vakı„ Rogı? Kazasına tâbi„ Varça
nam karye sükkânından Ġstimad veled-i Piro nam zimmî… Saliha Hatun ibnet-i Küpeli nam Kıptîye… sekiz yüz
akçe ücretin beĢ yüzü peĢin üç yüzü tedaviden sonra… ”, ÜŞS, No: 144. 1/a-1, 25 Ramazan 1032 (23 Temmuz
1623).
43
“Vilâyet-i Anadolu‟da vakı„ YeniĢehrine tâbi„ … nam karye sâkinlerinden Ömer bin Osman nam kimesne…
Saliha Hatun ibnet-i Küpeli nam cerrah… beĢ yüz akçe ücret …”, ÜŞS, No: 144. . 6/b-1. 16 ġevval 1032 (13
Ağustos 1623). “Vilâyet-i Anadolu‟da vakı„ kasaba-i Arabgir sükkânından Sihak veled-i Rona nam zimmî… beĢ
yüz akçe… ”, ÜŞS, No: 144. 25/a-2.
44
“Mahrusa-i Konstantiniye… sipâhiyân zümresinden… Mustafa Bey Ġbn-i Abdulmennân… bin iki yüz akçe …”,
ÜŞS, No: 144. 9/a-1. “Oldur ki Mahrusa-i Konstantiniye mahallâtından Un Kapusu Mahallesi sükkânından
Anderiye veled-i Niko… üç yüz akçe… ”, ÜŞS, No: 144. 25/a-3.
45
ÜŞS, No: 144. 25/a-1., “Oldur ki Akdeniz cezâyirȋnden Sakız nam cezâyirde sâkin …”
46
ÜŞS, No: 144. 18/b.
47
ÜŞS, No: 144. 23/b.
48
ÜŞS, No: 144. 25/b-3.
49
ÜŞS, No: 144. 23/b.
40
Journal of History Studies
Üsküdar’da Bir Cerrah Ailesi: Üstad Cerrah Deniz, Eşi Cerrah Küpeli Kızı Saliha Ve Oğlu…
Saliha bint-i Küpeli‟nin mehir parasını istediği yukarıda geçen kayıtta sulbi kebîr oğlu
Mehmed‟in ismi yer almaktadır. Deniz bin Gazi ve eĢi Saliha Hatun‟un oğlu olan Mehmed;
Mehmed Çelebi bin Baba Deniz adıyla ve Mehmed Çelebi isimleriyle Üsküdar‟da fıtık
ameliyatları yapmıĢtır. Aynı annesi Saliha bint-i Küpeli gibi Mehmed Çelebi de cerrahlığı
babası Deniz bin Gazi‟den öğrenmiĢtir. “Vilâyet-i Anadolu‟da vâkıʽ Hasanâbâd sükkânından
olub ekrâd taifesinden Kerim bin Yunus nam kürd meclis-i şerʽ-i şerîfde mahmiye-i
Üsküdar‟da mahalle-i Cedîde‟de….. Paşa Mahallesinde sâkin CerrahMehmed Çelebi İbn-i
Baba Deniz mahzarında ikrâr u takrîr-i kelâm lâyin fıtık marazına mübtelâ olub mezbûr
Mehmed Çelebi ile on beş riyâl kuruşa kavl edüb baʽde‟l- ifâkat verilmeğe muteahhid oldum
maraz-ı muʽahhede ʽilâç eylesun hînn-i muʽâlecede bi-emrillah fevt olursam veresemden ve
ahardan kimesne dem ü diyetime müteʽallik daʽvâ ve taleb eylemesun…”.50 diyerek rıza
senedinin alındığı 27 Muharrem 1042 (14 Ağustos 1632) tarihli kayıttan anlaĢılacağı üzere
Cerrah Mehmed Çelebi Ġbn-i Baba Deniz on beĢ riyal karĢılığında ameliyat için hastası
Kerim bin Yunus ile kadı huzurunda anlamıĢlardır. Yine aynı defterde baĢka bir kayıtta
Vilâyet-i Anadolu‟dan Abdünnebi bin Behram adlı hastasını on iki esedi kuruĢa tedavi
etmiĢtir.51 Cerrah Mehmed, Mahrûsa-i Konstantiniyye mahallelerinden Molla Gûrâni
Mahallesi sâkinlerinden Rıdvan BeĢe bin Abdullah adlı acemi oğlanı bin fizzȋ akçe
karĢılığında tedavi etmiĢtir.52 Ayrıca Cerrah Mehmed Vilâyet-i Rumeli‟nde Kalaverasa
Kazâsına bağlı Üsküp karyesi sâkinlerinden Ġspilyoti veled-i Anderiye adlı Ģahsı da beĢ yüz
elli akçe karĢılığında ameliyat etmiĢtir.53
Sonuç
Osmanlı‟nın en önemli arĢiv belgelerinden olan ġer„iyye Sicillerinin bütüncül bir
yaklaĢımla araĢtırılması ile Osmanlı Devleti‟nin sosyal hayatı, hukuku, bilimi hakkında daha
geniĢ bilgilere ulaĢabiliriz. Üsküdar Sicillerinin 125 ile 168 nolu defterleri arasında altı
defterde Deniz bin Gazi ve ailesi hakkında bilgiler mevcuttur. Bu defterlerin tek tek
incelenip bu cerrahların bulunmasının zorluğu; bu kiĢiler arasındaki bağı kurmayı da
zorlaĢtırmaktadır. Bundan dolayıdır ki, Saliha Hatun ve Mehmed Çelebi hakkında daha
önceleri yapılmıĢ olan çalıĢmalarda Deniz bin Gazi‟nin adı geçmemiĢ bu cerrahlar arasındaki
iliĢki kurulamamıĢtır. Deniz bin Gazi Üsküdar‟da 1614-1615 yılları arasında cerrahlık
yaptıktan sonra karısı Saliha bint-i Küpeli kocasının ölümünden yaklaĢık üç yıl sonra 16231624 yılları arasında cerrahlık mesleğini devam ettirmiĢtir. Oğulları Mehmed Çelebi bin
Baba Deniz ise 1626, 1627 ve 1632 yıllarında Üsküdar sicillerine göre anne ve babası kadar
olmasa da dört defa fıtık ameliyatı gerçekleĢtirmiĢtir.
Cerrah Deniz‟in, Saliha‟nın ve Mehmed‟in yapmıĢ oldukları tedavilerde almıĢ oldukları
ücretler birbirlerinden farklıdır. Cerrah Deniz 400 ila 1000 akçe arasında ücret alırken,
Cerrah Saliha 300 ila 3000 arasında ücret almıĢtır. Cerrah Mehmed ise 500-1000 akçe
arasında ücret almıĢtır. Bu cerrahların tedaviler karĢılığında almıĢ oldukları ücretlerdeki
değiĢkenlik; müdahalenin zorluğuna, hastanın ekonomik durumuna ya da pazarlık payından
olsa gerektir. Bu cerrahlar neredeyse aynı dönemler içerisinde en yüksek maaĢ alan hassa
hekimbaĢılarının almıĢ oldukları aylık ücretleri bir ameliyatta kazanmıĢlardır. Ayrıca
cerrahların iĢlerini daha rahat ve huzurlu bir Ģekilde yapabilmeleri için kadı huzurunda rıza
senetleri alınırken cerrahın can ve mal güvenliği de sağlanmıĢ oluyordu. Hekimlerin can
50
ÜŞS, No: 168. 6/b-3.
ÜŞS, No: 168. 9/a-2, 20 Rebiülevvel 1042 (5 Ekim 1632).
52
ÜŞS, No: 153. 38/b-2, 28 Receb 1036 (14 Nisan 1627).
53
ÜŞS, No: 153. 14/a-2, 24 Zilkade1035 (17 Ağustos 1626).
51
Journal of History Studies
JHS
8
History
Studies
Volume 6
Issue 5
September
2014
Mustafa Akkaya
güvenliğinin sağlanmasında sıkıntıların yaĢandığı gerçeğiyle birlikte, XVII. yüzyılın
baĢlarında hekimlerle yapılan rıza senetlerinin ne kadar önemli olduğu anlaĢılmaktadır.
JHS
9
History
Studies
Volume 6
Issue 5
September
2014
Tablo: Cerrah Üstad Deniz bin Gazi’nin Tedavi Ettiği Kişiler ve Aldığı Ücretler
Ücret
Defter No ve Tarih
Adı
Memleketi
Peşin
Taksit Toplam
125. 19/b-1.
Sinan
Rumeli‟de
400
400 Akçe
22 Rebiülahir 1023.
bin
Akçahisar
Akçe
(1 Haziran 1614.)
Abdullah kasabasında Pelen
Karyesi
125. 19/b-2.
Doka
Vilayet-i Gerpençe 500
500
1000
3Cemaziyelevvel 1023. veled-i
Kazasında
Akçe
Akçe
Akçe
(11 Haziran 1614.)
Nikola
Anderiye Karyesi
125. 29/b-1.
Angel
Rumeli‟de Misisre 500
500
1000
Evâil-i Cemaziyelahir veled-i
Kazasında Raçak Akçe
Akçe
Akçe
1023. (Temmuz 1614.) Manol
Karyesi
125. 30/a-1.
Hasan
Rumeli‟de Belihiç 1000
1000
6 Cemaziyelahir 1023. bin Hızır kazasında Perkoz Akçe
Akçe
(17 Temmuz 1614.)
Karyesi
125. 30/a-3.
Yorgi
Rumeli‟de Misisre 400
600
1000
6 Cemaziyelahir 1023. veled-i
kazasında
Niho Akçe
Akçe
Akçe
(17 Temmuz 1614.)
Mihal
Karyesi
125. 31/b-1.
Arslan
Mahrusa-i Sofya
500
500
1000
17Cemaziyelahir 1023. veled-i
Akçe
Akçe
Akçe
(25 Temmuz 1614.)
Oğonoz
125. 37/b-2.
Kostanti Anadolu‟da
400
400 Akçe
24 Receb 1023 (30 n veled-i Samanlu kazasında Akçe
Ağustos 614.)
Yani
Karakinise Karyesi
125. 40/b-1.
Dimo
Mahmiye-i
500
500 Akçe
10 ġaban 1023.
veled-i
Konstantiniyyede
Akçe
(15 Eylül 1614.)
Yani
Uzun ÇarĢı
125. 72/a-2.
Bani
Mora
500
500 Akçe
24 Muharrem 1024.
veled-i
Akçe
(23 ġubat 1615.)
Ġskat
Journal of History Studies
Üsküdar’da Bir Cerrah Ailesi: Üstad Cerrah Deniz, Eşi Cerrah Küpeli Kızı Saliha Ve Oğlu…
Kaynakça:
Ġstanbul Müftülüğü Üsküdar ġer„iyye Sicil Defterleri:
125, 138, 139, 144, 153, 168 No‟lu Defterler
Ġstanbul Müftülüğü Galata ġer„iyye Sicil Defteri
90 No‟lu Defter
AKKAYA, Mustafa. XVII. yüzyılın İlk Çeyreğinde Üsküdar, (Gazi Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü BasılmamıĢ Doktora Tezi), Ankara 2010.
ALTINTAġ, Ayten- Hanzade Doğan, “Osmanlıda Esnaf Tabip ve Ahilik TeĢkilatı Ġle
ĠliĢkisi”, Türk Dünyası Araştırmaları, S.132. Ġstanbul, Haziran, 2001, s.125,141.
BAYRAKTAR, Mehmed. İslam‟da Bilim ve Teknoloji Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları, Ankara 1985.
CEYLAN, Ġbrahim. Türklerde Cerrahinin Gelişimi, Türk Cerrahi Derneği Yayınları,
Ankara 2012.
ÇETĠN, Osman. “Üsküdar‟da Bir Kadın Cerrah Küpeli Kızı Saliha Hatun”, IV. Üsküdar
Sempozyumu, 3-5Kasım 2006 Bildiriler, II. Cilt, Ġstanbul 2007, s. 519-530.
DEMĠR, Alparslan, “Konya ġer‟iyye Sicillerinde Rıza Senedi Örnekleri (1659-1749)”,
History Studies, Prof. Dr. Enver Konukçu Armağanı, Nisan 2012, s, 31-46.
Evliya Çelebi bin DerviĢ Mehmed Zillî, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Hazırlayanlar:
Zekeriya KurĢun, Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı, I. Kitap, YKY., Mart,
Ġstanbul 1999.
GEDĠKLĠ, Fethi. Osmanlı Hukukunda Hekim Sorumluluğu ve XVII. Yüzyılda Ünlü bir
Fıtık Cerrahı, Türk Hukuk Tarihi AraĢtırmaları, S. 4, Ġstanbul, 2007, s.15-27.
GÖYÜNÇ, Nejat.“Yüzyılda Osmanlı Devletinde HekimbaĢılık ve Hekimler Hakkında
Bazı Yeni Tesbitler.”, İslam Araştırmaları Dergisi, S. 4, Ġstanbul 2000, s, 1-6.
GÜRLEK, Mehmet. “Anadolu‟da YazılmıĢ Ġlk Türkçe Cerrahî Yazmalara Bir Örnek:
Alâ‟im-i Cerrâhin”, Turkish Studies, VI/3, Summer 2011, s. 1423-1434.
ĠNALCIK, Halil. Devlet-i ʽAliyye, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, 33. Baskı,
Ġstanbul 2009.
KÂHYA, Esin. “Osmanlı Ġmparatorluğundaki Cerrahi ÇalıĢmalarından Bazı Örnekler”,
Uluslararası Türk Kültür Kongresi Bildirileri (25-29 Eylül 1993, Ankara), C. II,
Ankara 1999, s. 345-355.
KÜTÜKOĞLU, Mübahat S. Osmanlılarda Narh Müessesesi ve 1640 tarihli Narh Defteri,
Enderun Kitabevi, Ġstanbul 1983.
OKUYAN, Sibel. “Doğu Kültürünün Batıda Yansımaları”, SAÜ Fen Edebiyat Dergisi, S.
2, Sakarya 2011, s 99-122.
ÖZCAN, Tahsin. Fetvalar Işığında Osmanlı Esnafı, Kitabevi Yayınları, Ġstanbul 2003.
SAHĠLLĠOĞLU, Halil. “Üsküdar‟ın Maʽmure (Cedide) Mahallesi Fıtık Cerrahları”, Yeni
Tıp Tarihi Araştırmaları, Ġstanbul 1998, s.59-65.
SERTOĞLU, Mithat. Osmanlı Tarih Lugatı, Enderun Kitabevi, Ġstanbul 1986.
Journal of History Studies
JHS
10
History
Studies
Volume 6
Issue 5
September
2014
Mustafa Akkaya
ġEMSEDDĠN Sami, Kamûs-i Türkî, Enderun Kitabevi, Ġstanbul 1989.
UĞUR Yunus, “Mahkeme Kayıtları (ġer„iyye Sicilleri): Literatür Değerlendirilmesi ve
Bibliyografya”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt 1, S. 1, Ġstanbul
2003, s. 305,344.
UZUNÇARġILI, Ġsmail Hakkı. Osmanlı Devleti‟nin İlmiye Teşkilatı, Türk Tarih Kurumu
Basımevi, Ankara 1988.
ÜNVER, Süheyl. “Osmanlı Türklerinde Hekimlik ve Eczacılık”, Pharmacia: Türk
Eczacıları Birliği Mecmuası, Sayı: 6, Ġstanbul 1966, s. 30-40.
JHS
11
History
Studies
Volume 6
Issue 5
September
2014
Journal of History Studies