SARAR İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRENCİLERİ İLE SÖYLEŞİ Stj. Av. Selcen BAYÜN – Stj. Av. Ali EVLİCE Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz. M. Kemal ATATÜRK Sarar İlköğretim Okulunun Ankara Barosu Eğitim Merkezindeki yılsonu resim ve elişi sergisi sebebiyle öğrenci arkadaşlarımız ile tanıştık ve konuştuk. Yüce Önderimizin deyimiyle geleceğin güllerine, yıldızlarına ve ikbal ışıklarına; hayatlarını, derslerini, okullarını, geleceklerini, toplumsal olaylara bakışlarını ve biz büyüklerinden beklentilerini sorduk. Aldığımız cevaplar ve cevap veriş tarzları bizi utandırdı, yarına olan sönmüş inancımızı ve umudumuzu alevlendirdi. İşte o kıvılcımlardan bir demet. Resim, müzik gibi sanat derslerinin toplumda “gereksiz” olarak değerlendirilmesini nasıl buluyorsunuz? Mert ÇETİNTÜRK: Bence hiçbir ders boş değildir, aksine çocukların gelişimi için gereklidir. Yetenekli arkadaşlarımızın kendilerini ispat edebilmekte, bu da toplumun gelişimini sağlamaktadır. İrem Sultan ÜNAL: Resim gibi dersler boş görülmemeli çünkü meslek seçimimize etkisi çok büyük. Resim evrenseldir. Herkes bir resmi anlayabilir ve yorumlayabilir. Zaten resim derslerinde boş boş resim çizmek yerine, yabancı ve Türk ressamları tanıma fırsatını da buluyoruz. Bununla kalmayıp ünlü minyatürcüleri tanıyoruz. İlham almamızı sağlıyor bu durum da. Dilan KILINÇOĞLU: Boş bir ders olarak tanımlanmayı uygun bulmuyorum. Ancak uygulama bakımından fark var. Dersi yapmış olmak için yapılması halinde boş ders denebilir. Lakin öğretmen öğretme amacıyla ve öğrenciler de öğrenme amacıyla hareket etmeleri halinde bu derslerin boş zaman olarak değerlendirilmeyeceği ortadır. O kadar ki, öğrenci istekli olursa bir şey yapmak istemeyen öğretmen bile bir zorunluluk altında kalır. Sohbet etmek bile bir sanat gibi bir şeydir. Sonuçta hep yeni bir şeyler öğreniyorsun. Zihinsel hastalığı olan insanlar müzik ve resme yönlenir. Çünkü bu onları rahatlatır. Ruhun nefes alma yeridir sanat. Zara ÇİFTLİK: Bilimsel ve sosyal dersler insanları yoruyor; ama resim ve müzik ile uğraşırken, her şeyden kopuyoruz. Bu durumda yorgunluk ve stresin azalmasını sağlıyor. Matematik vb. derslerde bir şeyi yapamayınca yapamamış oluyoruz, ancak resim dersinde çizgiler bize yol gösteriyor, istediğimiz yöne gitmediğinde ise ortaya başka başka şeyler çıkabiliyor. Toplumsal olaylara bakış açınız nedir? Pedofili mağduru çocuklar hakkında düşünceleriniz neler? 2014/2 | Hukuk Gündemi 73 Sahir Mert KURMAZ: Kız çocuklarının erken evlendirilmesi bence doğru değil. Çünkü ülkemiz ve ülkemizin gelişimi açısından yanlış bir davranış, tehlikeli bir şey. Ülkenin gelişimine katkısı olması için herkesin, özellikle çoğunluğun üniversite kapasitesinde eğitim almış olması gerekiyor. Evlilik deyince en azından 18 yaşını doldurmalı insan. Çünkü lise ve özellikle ilköğretim tam bir temeldir. Zara ÇİFTLİK: Çocuk gelin olmamalı. Çünkü o kişinin yetenekleri küçücük yaşında törpülenmiş oluyor. Ülkemizin gelişimi açısından çok büyük bir sorun. Bu evliliklerin tamamen ailenin ekonomik durumu amacıyla yapıldığını düşünüyorum. Pelin EMEL: Çocuk gelinlere karşıyım. Çocuk gelinler gerek psikolojik gerekse doğrudan şiddete maruz kalıyorlar. Bu duruma çok üzülüyorum. Ankara Barosu Eğitim Merkezi Salonunda olmak nasıl bir duygu, avukatlarla bir arada bulunmak, buranın havasını koklamak ne hissettiriyor sizlere? Sahir Mert KURMAZ: Hukuk özgürlük demek. Ankara Barosunda böyle bir ortamda bulunmak, demokrasiyi savunanlarla bir arada bulunmak beni heyecanlandırıyor, gururlandırıyor. Dilan KILINÇOĞLU: Daha önce ABEM’e “Çocuk Gözüyle Suçluluk” adlı sempozyuma gelmiştim. Çocukların suça sürüklenmesi ve itilmesinde çok farklı amaçlar var. Bu sempozyum en azından ikinci bir alan olarak hukuk okumayı düşünmemi sağladı. Şu an benim için de önemli olan adalet. Özellikle çocuklara karşı adaletsiz davranılması en büyük karşı durduğum şey. Çocukların okula gönderilmek yerine onlara mendil sattırılmasını, başka işlerde kullanılarak hem bedenen hem de psikolojik olarak yıpratılmasını kınıyorum. Her çocuğun adaletli ve eşit bir şekilde eğitim alması gerektiğini savunuyorum. Mert ÇETİNTÜRK: Ben Hukuk okumak istemiyorum. Türkiye’de adaletin tam olarak oturduğunu 74 Hukuk Gündemi | 2014/2 düşünmüyorum. Eşitlik ile adalet aynı şey değil. Eşitlik olduğunda adalet olmuyor, adalet olduğunda ise eşitlik sağlanmıyor. Peki, gelecek ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz? Dilay KILINÇOĞLU: Geleceğe yönelik düşüncelerim de kesinkes kalp cerrahlığı yatıyor. Çünkü küçüklüğümden beri insanları korumayı, geliştirmeyi ve insan hayatı üzerine bir şeyler yapmayı istedim. Şimdiden gözlemlerime başlamış durumdayım ve çevremden de bu konuda yardımcı olan insanlar var. Eren MUTLU: Sekizinci sınıf öğrencisiyim. Profesyonel olarak tekvando yapıyorum özel maçlara çıkıyorum. Aynı spor alanında devam ederek, sağlık veya havacılık sektöründe bir işe girmek istiyorum; tekvandoyu hobi olarak devam ettirmek istiyorum. Arkadaşlarınızdan öğrendiğimize göre Soma faciası ile ilgili bir pano çalışması yapmışsınız. Bu fikir kimden ve nasıl çıktı? Aleyna KORKMAZYÜREK: Okul temsilcilerimiz Akif ERKAN ile Beyza Nur EVCİ’den çıktı. Her ne kadar sosyal medyadan tepkimizi göstersek de bu yeterli değildi ve arkadaşlarımız arasında paylaşım yapılması gerektiğini düşündük. Arkadaşlarımızın da konuyla ilgili görüş bildirmesi gerektiğini ve paylaşımda bulunarak bilgi edinmesi gerektiğini düşündük. Yurt dışından verilen desteklere, atılan tweetlere ve hashtaglere yer verdik. Hazal Sude HAMURCU: Üzüntü dolu bir hafta geçirdik ve milli yas sebebiyle 19 Mayıs gösterileri bile yapılmadı ve biz de bu olaya sessiz kalmak istemedik. Diğer okullarda örneğini gördüğümüz için rahat bir hazırlık oldu. Sesimizi çıkarma gereği duyduk çünkü sustukça bu tür olaylar yaşanmaya devam edecek ve insanlar ölecektir. İyi ki varsınız, iyi ki tanıştık… Umarız çalışmalarımız hak ettiğiniz güzellikte bir dünyada yaşamanızı sağlar.
© Copyright 2024 Paperzz