View/Open

ESHAB-I
KEHF
VAKIFLARI
Prof.Dr.Refet Y İ N A N Ç
»
ağara Yârânı veya Yedi U y u r ­
lar denen Eshâbü'l-Kehf (Ashab-ı
Kehf). Roma İmparatorluğu devrinde
Hıristiyanlığı kabul eden fakat putpe­
restler tarafından takibata uğratılan
kişiler ve onların menkıbesi olup K u r ' an'da da zikredilir (1).
M e n k ı b e y e göre, D i y a r - ı R u m ' u n
bir ş e h r i n d e H ı r i s t i y a n olan b i r k a ç
genç, putperest
hükümdarı
Dakyus
(Dakyanus)'un
takibatına
uğrayarak
şehirden k a ç a r l a r . Yolda r a s t l a d ı k l a r ı
bir çoban ve K ı t m i r a d l ı k ö p e ğ i n i de
y a n l a r ı n a alarak i ç i n d e su bulunan bir
m a ğ a r a y a sığınıp uykuya dalarlar. Put­
perest h ü k ü m d a r bu gençleri yakala­
mak için maiyeti ile m a ğ a r a n ı n ö n ü n e
kadar gelirse de k ö p e k d e n k o r k u p içeri
giremez. M a ğ a r a n ı n kuzeye bakan g i r i ­
şini duvarlarla ö r d ü r ü p geri şehre dö­
ner. Aradan çok zaman geçer. Bir gün
bir sürü sahibi m a ğ a r a n ı n g i r i ş i n d e k i
d u v a r ı y ı k t ı r ı p buraya k o y u n l a r ı için
bir ağıl y a p t ı r ı r . Ancak uyuyan gençle­
r i gören olmaz. U y k u d a n uyanan genç­
ler h e n ü z tehlikede o l d u k l a r ı z a n n ı ile
korkup i ç l e r i n d e n b i r i n i şehre ekmek
almaya g ö n d e r i r l e r . Oysa aradan 309
yıl geçmiş, bu süre i ç i n d e de putpe­
restler H ı r i s t i y a n o l m u ş t u r . E k m e k ç i y e
verilen bir paradan, bir zamanlar ara­
nan gençlerin ortaya ç ı k t ı k l a r ı a n l a ş ı ­
lır. Devrin h ü k ü m d a r ı ö l ü m d e n sonra
v ü c u t l a r ı n da ruhlar gibi girileceği
inancını d o ğ r u l a y a n bu olaya çok se­
vinir. M a ğ a r a y a dönen genç ve arka­
daşları yeniden uykuya d a l ı p sır olur­
lar. M a ğ a r a n ı n b u l u n d u ğ u yere daha
sonra bir kilise y a p t ı r ı l ı r .
Bu rivayete göre, putperest h ü k ü m ­
d a r ı n Deçyus (249-251) ve H ı r i s t i y a n
h ü k ü m d a r ı n da I I . Teheodosyus (408450) olduğu tahmin edilmektedir.
Diğer bir rivayete göre ise Havariler'den b i r i Efsus ş e h r i n e gider. Şehirde
puta tapıldığı için bir hamamda tellak­
lık yaparak gençleri Hıristiyan olmaya
teşvik eder. Bir gün h ü k ü m d a r ı n oğlu
h a f i f meşreb bir k a d ı n l a hamama gi­
rerken Havari kendisine bunun doğru
o l m a d ı ğ ı n ı a n l a t ı r ve bu
fikrinden
vazgeçirir. Başka bir defasında
ise
sözünü dinletemez. Ancak T a n r ı günah­
k â r l a r ı n her i k i s i n i de helak eder.Olayı
duyan h ü k ü m d a r Havari'nin tutuklan­
masını
ister. Havari,
Hıristiyanlığı
kabul eden gençlerle kaçıp yolda rast­
l a d ı k l a r ı bir çoban ve köpeğini de yan­
larına alarak şehrin y a k ı n ı n d a k i bir
m a ğ a r a y a sığınırlar. Macera diğer men­
kıbede
anlatıldığı
gibi
sonuçlanır.
G e n ç l e r i n sayısı rivayetlere göre 3 ile
13 a r a s ı n d a değişir (2).
Ç i n ' d e n İspanya'ya kadar 33 yerde
Eshab-ı K e h f 'e atfedilen yer mevcut­
tur (3). T a r i h i kaynaklar daha çok
Efsus ve Efes şehirlerini kaydederler.
Efsus a d ı n ı n kaynaklarda Arabisus.
Arabsus, Arbsus, ve Ebsus şeklinde
k a y d e d i l d i ğ i görülür. En son
Efsus
şeklini alan şehrin adının yazış ve
telaffuz benzerliği yüzünden Efcsus ve
Tarsus ile k a r ı ş t ı r ı l d ı ğ ı
anlaşılmak(1) K u r ' a n , Kehf Suresi, Ayet 10-26.
(2) A . J . Wensinck, Eshâbülkehf, İsi. Ans., C . I V ,
s.371-372.
(3) L.Masignon, Opera Minora, C . I I I . s. 151-159;
Krş F . G ö k c a n , Kur'an-ı Kerim'e göre Ashab-) Kehf
kıssası, T a y y i b Okie A r m a ğ a n ı , s.131-146.
312
Pr^f n r REFF-T Y İ N A N C
t a d ı r . N i t e k i m aşağıda sunacağımız bel­
geler ve vakıf kayıtları Selçuklular ve
Osmanlılar
zamanında
da
Eshab-ıK e h f ' i n yerinin Efsus yani bugünkü
Afşin olarak bilindiğini ortaya koy­
m a k t a d ı r . Asırlarca Osmanlı hakimi­
yetinde kalmış olan Efesos (Selçuk),
Tarsus ve Amman ile i l g i l i tahrir ve
evkaf defterlerinde Eshab-ı-Kehf'e ait
hiç bir kayda rastlanmamış olması da
bu hususu teyid etmektedir. İslâm dün­
yası kadar Hıristiyan dünyası için de
kutsal bir yer olan Eshab-ı-Kehf Mağar a s ı ' n ı n artık kesin bir şekilde Afşin'de
olduğunu kabul ve ilân etmek gerek­
mektedir.
I - Eshab-ı-Kehf'de Selçuklu ve Dulk a d ı r l ı Eserleri:
Bizans devrinde olduğu gibi Sel­
çuklu fethinden sonra da bir ziyaretgâh
haline gelen Efsus, Eshab-ı-Kehf Mağa­
rası bitişiğinde bulunan kilise harabe­
leri üzerine Maraş valisi Nusretüddin
Hasan t a r a f ı n d a n X I I I . yüzyıl başla­
r ı n d a bir ribat ve bir cami yaptırılarak
vakıf tesis edilmiştir (4). Kitabelerinin
kaydına göre, bu eserlerden ribat, İzzeddin Keykâvus devrinde 612 (1215)
yılında, cami ise Alaaddin Keybubad
zamanında 630 (1233) tarihinde inşa
edilmiştir (5).
Selçuklulardan sonra bölgede bir
beylik kurmuş olan Dulkadır O ğ u l l a n ,
N u s r e t ü d d i n Hasan Bey'in vakıflarını
yenileyerek tamir
ettirdikleri
eski
tesislere yenilerini ilave etmişlerdir.
Dulkadır Beylerinden Süleyman Bey
Eshab-ı-Kehf'de bir bina (buk'a) yap­
tırmış, oğlu Alaüddevle Bey bu binayı
tamir ettirip burada ayrıca bir medrese
inşa ettirmiş (6). Rüstem Bey'in kızı
olan zevcesi Şems Hatun da bir mescid
yaptırmıştır. Mescid'in kitâbesi Rama­
zan 905 (Mart 1500) tarihini verdiğine
göre (7) medrese de aynı tarihlerde inşa
edilmiş olmalı. Zira Alaüddevle Bey ile
kendisinden önceki D u l k a d ı r beylerinin
y a p t ı r m ı ş olduğu tesisleri kaydeden
vakfiyesi 906 (1501) t a r i h l i d i r (8).
laşılacağı gibi Minnet Ç e l e b i İ b n K a b a
Naib adıyla m e ş h u r d u . Bundan d o l a y ı
halk arasında bir zamanlar K a b a N a i b
Mescidi adıyla da t a n ı n m ı ş olan Mes­
cid, Kanunt Süleyman devrinde 937
(1531) yılında inşa e d i l m i ş t i r (9).
Dulkadır Beyliği d e v r i n d e c a m i ,
mescid, medrese, ribat ve zaviyeler i l e
bir külliye haline gelen E s h a b - ı K e h f
tesislerine eskilerine i l â v e olarak y e n i
vakıf gelirleri tahsis e d i l m i ş t i r (10).
(4) Mükremin Halil Y i n a n ç , E l b i s t a n ,
İsi.
Ans.,
C . I V , s. 226-227.
(5) M . H . Y i n a n ç , M a r a ş E m i r l e r i , T T E M , s a y ı 84,
s. 91-92.
(6)
Alâüddevle
Bey
Vakfiyesi,
Vakıflar
Genel
Müdürlüğü Arşivi, Defter no. 590, s.122.
(7)
... OUL.)
(8) Dulkadir Beyleri'nin y a p t ı r m ı ş o l d u ğ u
vakıf
abideler, y a y ı n a s u n m u ş o l d u ğ u m u E D u l k a d i r B e y l i ğ i
adlı eserimİEde tanıtılmıştır.
(9)
JlkU
OlUJl (.U J
'^j
Ul ^i_,-3
Kitabelerin metinlerini merhum O r d . Prof. M ü k rimin Halil Yinanç'ın E s h a b - ı K e h f i ziyareti s ı r a s ı n d a
not ettiği küçük bir defterden almış b u l u n u y o r u z .
(10) B u külliyeden g ü n ü m ü e e sadece bir c a m i , b i r
ribat ve bir kervansaray k a l m ı ş olup b u eserler restore
edilmiştir. C a m i m a ğ a r a n ı n t a m ö n ü n e kilise h a r a b e s i
üzerine y a p ı l m ı ş ve bir ç o k kez tamir g ö r m ü ş t ü r . D u l -
E s h a b - ı - K e h f ' d e D u l k a d ı r l a r ' a ait
tesbit edebildiğimiz son eser Şehsuvar
oğlu A l i Bey'in veziri Minnet Çelebi
Mescidi'dir K i t â b e s i n i n k a y d ı n d a n an­
kadırliler'e ait kitabeler camiin tamir kitabesi ile P a ş a
Çardağı denen yandaki k ı s m a ilave e d i l m i ş olan m e s c i ­
din kitabeleridir. A y r ı c a ribat i ç i n d e de
bir
mescid
vardır. Ribat içinde a y n ı zamanda muhtelif t a r i k a t -
EŞHAB-I K F . H F VAKTFT.ART
Daha sonra O s m a n l ı p a d i ş a h l a r ı n ı n be­
ratları ile yenilenen ve devam e t t i r i l e n
vakıf gelirlerini D u l k a d ı r l ı h ü k ü m d a r ı
Alaüddevle Bey'in 906 (1501) t a r i h l i
vakfiyesi ile t a h r i r defterleri i ç i n d e
rastladığımız k a y ı t ve belgelerden tesbit etmiş bulunuyoruz (11).
I I - Vakıf G e l i r l e r i :
1- E s h a b - ı - K e h f ve p a z a r ı n ı n b â c ı ,
1565 y ı l ı n d a E s h â b ü ' l - K e h f ' t e n
215,
p a z a r ı n d a n elde edilen y ı l l ı k gelir ise
1200 akça k a y d e d i l m i ş t i r . A y n ı y ı l d a
burada 3'ü m ü c e r r e d ( b e k â r ) o l m a k üze­
re 33 nefer vergi n ü f u s u v a r d ı . Eşleri
ve ç o c u k l a r ı ile 1565'de E s h a b ı - K e h f de yaklaşık 150 kişi y a ş ı y o r d u .
2- Efsus K ö y ü ' n ü n y a r ı s ı E s h a b - ı Kehf'deki cami ve zaviyeye vakfedilmiştir. X V I . y ü z y ı l t a h r i r defterle­
rine Yarpuz a d ı y l a da k a y d e d i l m i ş olan
Efsus, 1565'te 172'si m ü z e v v e c (evli),
122'si m ü c e r r e d ( b e k â r ) olmak ü z e r e
294 vergi n ü f u s u olan b i r k ö y d ü . E v l i
vergi n ü f u s u ortalama 5 k i ş i l i k b i r aile
kabul e d i l d i ğ i n e göre 1565 y ı l ı n d a Efsus'ta (172 X 5= 860 + 122) 982 n ü f u s
yaşıyordu. Efsus K ö y ü ' n ü n d i ğ e r y a r ı s ı
ise burada bulunan Dede Baba Zaviyesi'ne v a k f e d i l m i ş t i r . Efsus'un
yıllık
geliri vakfa d a h i l olan sekiz d e ğ i r m e n
ile b i r l i k t e 18.552 a k ç e i d i .
X V I . y ü z y ı l d a Elbistan k a z a s ı n ı n
Orta niyabet nahiyesine bağlı olan Ef­
sus, daha sonra nahiye olmuş 1944 y ı ­
lından itibaren M a r a ş ' a t a b i b i r ilçe
merkezi haline getirilerek A f ş i n a d ı n ı
almıştır.
3- Efsus'da bulunan boyahaneden
elde edilen 3855 akçe.
4- N i ş a n i d K ö y ü . B u g ü n a d ı B a ş ü ş t ü
olan k ö y ü n 1565 te 35 i m ü c e r r e d o l ­
mak üzere 110 vergi n ü f u s u y ı l l ı k 5645
akçe geliri v a r d ı . K ö y h a l k ı E s h a b - ı Kehf'e hizmet m u k a b i l i vergiden muaf
tutulmuştur.
5- B ü y ü k Sevin K ö y ü . 1565'te 86
vergi n ü f u s u 3111 a k ç e g e l i r i v a r d ı .
6- K ü ç ü k Sevin M e z r a a s ı ' n ı n geli­
rinin yarısı (178 akçe).
7- Aşık Kilisesi K ö y ü . 1565'te 3 m ü ­
cerred olmak üzere 16 vergi n ü f u s u
1426 akçe g e l i r i v a r d ı .
8- Kaya P ı n a r Köyü. A l a ü d d e v l e
Bey V a k f i y e s i ' nde a d ı P ı n a r b a ş ı ola­
rak kaydedilen k ö y ü n m e z k û r tarihte
2'si m ü c e r r e d olmak üzere 18 vergi n ü ­
fusu 1762 a k ç e geliri v a r d ı .
9- Ç o b a n P ı n a r ı Köyü. Afşin ile Esh a b - ı - K e h f a r a s ı n d a bulunan ve m e n k ı ­
bede sözü edilen çobana atfen bu a d ı
alan k ö y ü n 8 vergi n ü f u s u 433 akçe ge­
l i r i v a r d ı . K ö y d e bulunan ve vakfa da­
h i l olan 13 d e ğ i r m e n d e n b i r i A l a ü d ­
devle Bey'in zevcesi Şems Hatun'a a i t t i .
G ü n ü m ü z d e A f ş i n ' i n içme suyu bu­
radan temin edilmektedir.
10- K ı ş l a c ı k K ö y ü . 2'si m ü c e r r e d 7
vergi n ü f u s u 550 a k ç e geliri v a r d ı .
11- K a r a K a y a Mezraası, geliri 332
akçe i d i .
12- Ç a n a k ç ı Mezraası, geliri 518
akçe i d i .
13- A r a b Y u r d u Mezraası, geliri 160
akçe i d i .
14- O v a c ı k A r d ı ç Mezraası, geliri
240 a k ç e i d i .
15- Resül Hacılı y a y l a k l a r ı (Ağçe
p ı n a r , Eynel ağaç ve O r g a c ı k ) , gelirleri
50 şer a k ç e d e n 150 a k ç e i d i .
16- Saruca Eyne Beği Çiftliği, ge­
l i r i 200 a k ç e i d i .
A y r ı c a bu y ö r e d e Sakin (25 i m ü ­
cerred 72 nefer), Ağçe koyunlu(7 si
l a n n zaviyeleri bulunuyordu. Medresenin nerede
d u ğ u kesin
olarak bilinmemekle
ol­
beraber kervansa-
ray'm medrese olarak kullanılmış olması muhtemeldir.
Prof.Dr. T a h s i n Ö z g ü ç ve Mahmut Akok K e r v a n s a r a ­
yın
bir handan ziyade medreseyi andırdığını belir­
terek "kervansarayın ticarî ehemmiyeti olan bir abide
o l m a d ı ğ ı n ı , ana yola sapa bir yere, dinî maksatla yani
mukaddes mahalli aileleriyle ziyaret edip orada bir
m ü d d e t kalan insanların ikametine
tahsis edilmiş bir
anıt o l d u ğ u n u , p l a n ı y l a Selçuklu k e r v a n s a r a y l a r ı n d a n
ayrıldığını, kendine has yeni bir tipi temsil ettiğini"
ileri
sürmüşlerdir.
(Yıllık
Araştırmalar
Dergisi I I ,
A n k a r a 1958, s.77-91)
(11) A l a ü d d e v l e
Müdürlüğü
Defteri,
Arşivi,
Bey Vakfiyesi, Vakıflar
D . no.590, s.122; M a r a ş
Başbakanlık
Arşivi,
No.
402,
Genel
Tahrir
s.1181-1193;
M a r a ş T a h r i r Defteri, T a p u ve Kadastro Genel M ü ­
d ü r l ü ğ ü Arşivi, No.
108,V.407-414.
Yayına
hazıria-
d ı ğ ı m ı z bu sonuncu defter A . Ü . Osmanlı Tarihi A r a ş ­
t ı r m a ve Uygulama Merkezi'nde baskıdadır.
2İ4.
prnf n r . REFET YİNANC
mücerred 13 nefer), Döngeleli taifesine
tabi Sarubaş (2 si mücerred 12 nefer)
ve Boynu Yoğunlu (5 i mücerred 21 ne­
fer) cemaatleri Eshabü'l-Kehf'e hizmet
mukabili vergiden (avarız-ı divaniye ve
tekalif-i örfiyeden) muaf tutulmuş­
lardır. Cemaatlardan elde edilen hâsıl
3158 akçe i d i .
17- Kayseri'nin Koramaz nahiyesine
bağlı Parsama Köyü. Bu köyün malikâ­
nesinin
tamamı
Eshabü'l-Kehf'teki
medreseye vakfedilmeştir. Bugün adı
Çavaşağa olan köyün 1565 de 96 nef-er
vergi nüfusu vardı ( 1 2 ) .
I I I - V a k f m Mütevellileri:
Eshab-ı-Kchf müderrisleri ile zavi­
ye şeyhleri arasında X V I I I . yüzyıl orta­
l a r ı n d a çıkan bir i h t i l a f sonunda taraf­
lar h a k k ı n d a verilen k a r a r ı n aşağıda
sunacağımız bir suretinden ve Maraş
T a h r i r Defteri'ne düşülen kayıtlardan
Eshabü'l-Kehf'teki
cami, zaviye ve
b u k ' a ' n ı n vakıf mütevellisi ve şeyhle­
r i n i n 724 (1324) yılından beri Emir
H ü s a m e d d i n bin es-Seyyid Hüseyin-elHüseynt
et-Tirmizi'nin
ahfadından
o l d u ğ u n u öğreniyoruz. Seyyid Hüseyin
T i r m i z t bize Mevlana Celâleddin Rû­
m i ' n i n hocası Seyyid Burhaneddin Tirmizt'yi h a t ı r l a t m a k t a d ı r . Bilindiği gibi
Burhaneddin Tirmizt,Mevlânâ'ya dokuz
yıl mürşidlik y a p t ı k t a n sonra Kayseri'ye gitmiş ve tahminen 1241 yılında
orada vefat etmiştir (13). Vakfın i l k
mütevellisi Emir Hüsaraeddin'in babası
Hüseyin, seyyid ü n v a n ı ve T i r m i z t nisbeti dolayısıyla, Mevlânâ'nın hocası
Burhaneddin T i r m i z i neslinden olmalı.
Bu takdirde Burhaneddin Tirmizt'nin
ölümünden sonra evlatlarının zaviyed a r l ı k ve mütevellilik
görevleri ile
kutsal bir yer olan Eshab-ı-Kehf'e yer­
leşmiş olmaları kuvvetle muhtemeldir.
Alaüddevle Bey Eshab-ı-Kehf Med­
resesi müderrisine yıllık 3000 gümüş
dirhem para ile 80 mud hınta (buğday).
Müderris yardımcısına 3000 dirhem pa­
ra, camiin müezzinine ise 75 Halebt
akçe tahsis etmiştir.
1565'te Eshab-ı-Kehf müderrisleri
Abdülaziz oğlu Mevlâna A l i Fakih ile
Muhiddin oğlu Yakub Halife ve karde­
şi Yusuf i d i . Camiin imamı Aydoğmuş
oğlu A l i Fatih, hatibi ise A y d o ğ m u ş
oğlu Ümmet i d i .
1166 (1752) yılında Medresenin m ü ­
derrisleri Mehmed Zeki ve A h m e d i d i .
Zaviyenin mütevellileri ise Seyyid H ü ­
seyin T i r m i z i neslinden Seyyid Y a h y a ,
Seyyid Osman, Seyyid Ö m e r ve Seyyid
Ahmed idiler.
Eshab-ı-Kehf Medresesi'ne sadece
Kayseri'de Parsama K ö y ü tahsis e d i l ­
miş olduğu halde, m ü d e r r i s l e r i Mehmed
Zeki ve Ahmed a y n ı y e r d e k i c a m i , za­
viye ve buk'aya vakfedilen k ö y l e r i n ve
mezraalann medrese v a k f ı n d a n o l d u ğ u ­
nu iddia ederek zaviye v a k f ı n a m ü d a ­
hale etmişler. Fakat 1143 (1730) y ı l ı n d a
yapılan mahkeme sonunda M a r a ş n a i b i
müderrisler için men-i m ü d a h a l e k a r a n
vermiştir. Bu karara r a ğ m e n m ü d e r r i s ­
ler i k i yıl sonra 1145-(1732) s ü d d e - i
saadete m ü r a c a a t ederek
"vakfiyede
zaviye k a y d ı n ı n
olmadığını,
esasen
Eshab-ı-Kehf'in medreseden b a ş k a za­
viyesi b u l u n m a d ı ğ ı n ı "
ileri
sürerek
Haremeyn Defteri'nde fetva i l e t e r k i n
edildiği halde H â k â n t
Defteri'ndeki
kaydın da ref ve t e r k i n i n i i s t e m i ş l e r ve
buna da muvaffak o l m u ş l a r . Ü s t e l i k
1156 (1743) y ı l ı n d a
müderrislerden
Mehmed Zeki, Kayseri k a d ı s ı olan ba­
bası vasıtasıyla uydurma bir v a k f i y e
ihdas edip haksız yere v a k ı f g e l i r l e r i n e
tasarruf etmeye'devam e t m i ş t i r .
Zaviyedarlar ile m ü d e r r i s l e r ara­
sındaki i h t i l a f daha sonraki y ı l l a r d a da
devam etmiş nihayet 1164 (1752) y ı ­
lında Elbistan naibi huzurunda y a p ı l a n
duruşmada müderrislerin ellerinde vak­
fiye olmadığı a n l a ş ı l a r a k t e k r a r men-i
müdahale k a r a r ı v e r i l m i ş t i r . M ü d e r r i s ­
lerin cebren vakfa m ü d a h a l e etmek is­
temeleri üzerine t a h k i k a t d e r i n l e ş t i r i lince v a k f ı n 723 (1323) y ı l ı n d a y a p ı l ­
dığı E s h â b ü ' l - K e h f ' t e k i zaviye ş e y h l i ğ i ­
nin Seyid Hüseyin T i r m i z t e v l a d l a n n a
şart edildiği, hatta 1090 (1679) y ı l ı n d a
Osmanlı P a d i ş a h ı I V . M e h m e d ' i n bu
(12) Kayseri Tahrir Defteri, T K A , No.136, s.132,
Defterde köyün Alâüddevle oğlu Şahruh B e g v a k f ı oiduğu kaydedilmiştir.
(13) Abdülbâki Gölpınarlı, M e v l â n â C e l â l e d d i n ,
İstanbul 1959, s.45-46.
£SWAP-I K E H F V A K I F L A R I
hususta ferman v e r d i ğ i , v a k f ı n D a r ü s saade Ağası Yusuf A ğ a ' n ı n a r z ı ile Ha­
remeyn (Mekke ve Medine) Muhasebe
Defteri'ne kaydedilerek Selatin V a k f ı
olarak nezarete ilhak edildiği a n l a ş ı l ­
mıştır.
BA.Nr.402, S.l 180-(Belge.l)
Zikr olan evkaf-ı
Eshab-ı
Kehf-i
şerifi merhum ve mağfur Sultan Alaaddin vakf idiib serbestlik
tarikiyle
ta­
sarruf olunmasın şart idiib sonra ümera-i
Dulkadii-f vali olunduklarında
her karar-ı
shbık vakfiye ti mukarer ve muhakkak tutub temessükler virüb btdehu
Alaüddevle
ve Ali Beg merhum dahi
takarrürnâmeler
Yİriib tasarruf id ermiş. Bu veçhile tasar­
rufları ehl-i vukuf ve âyân-ı memleket ve
vilayet şehadetiyle
sübut bulup
defter-i
cedid-i hhktmtde yine ol veçhile kayd olundı. Ve Alaüddevle Beş merhum Çoban
Pınarı nam mevzi hhlt ve muattal olub ve
ma'rtıf
ve meşhur olan Eshab-ı
Kehf'in
adtidından olan Çohan-ı mârüfun
koyun­
ları otlağı ve kend tının menzili
olub.
kenduler
Dakyanos'dan
kaçub
taleb-ı
hazret-i bari alevhim id ilklerinde
Efsus
nam şehirden kalkuh zikr olan Çoban Pınarı'na gelüb mezkur Çoban-rahme
lehu
anda bulub ol dahi koyunları hafızı olan
Kıtmir'i bile aluh ol Kehf-i Şerife
mü­
teveccih olduklarından
sonra mezbür Ço­
ban Pınarı hâlî ve muattal olmağın safıdat-ı serefİYveden
fahrü's saadat mer­
hum ve mas fur leh Seyyid Hüseyin
elHüseyıû'ye merhum Alaüddevle Beg ytırd
tarikiyle virüb ve mahsulünden
Eshab-ı
Kehf-i Şerif müezzini olan kimesneye her
senede yetmiş beş Halebt akçe virmek üzere eline temessük virüb. ol dahi içinde
evceğizler idiib ve hağçecikler
idiib. ihya
ve imaret idiib. hamam bina eylemiş. İla
hazi'l yevm merhum-ı mezkünn
emlâki ve
evladı ve ensabı içinde stıkin olub. haricden bi vech-i mine'l vücuh ki mesne dahi
ve taarruz idegelmiş
almayub. Ali Beg
merhum dahi mukarrer tutub. haliya yine
ol veçhile kayd olundı. Ve Resul
Hacılı
yaylaklar ol cemaatin yaylaklarıdır.
Rü­
sumdan kimesne nesne virmezler. kendile­
re mahsus yaylaklardır.
Ve sair evktıf da­
hi alt ma sabık maktui'l kadem ve makruri'l kalem vakfa tasarruf olunu gelmiş­
tir. Yine ol veçhile kayd olundı (*).
m .
Tapu ve Kadastro Genel M ü d ü r l ü ğ ü
A r ş i v i No. 108, s. 409.-(Belge.2)
M a r a ş kazasına
tabi Elbistan'da
vaki A l a ü d d e v l e bina ve vakf eylediği
E s h a b ü ' l kehf ü'ş-Şerif medresesi mü­
derrisleri olan k ı d v e t ü ' l ulemai'l mu­
h a k k i k i n Mchmed Zeki ve Ahmed-zide
ilmihima-süddc-i sa'âdete arzıhal idüb
v â k ı f - ı mumaileyh e v k â f ı karyelerin­
den Orta Niyabet nahiyesinde Efsus
n a m - ı diğer Yarpuz nam karyesinin nı­
sıf mahsuli ile sair k u r a s ı n ı n mecmu-ı
m a h s u l ü n ü n öşrin vakfiye-i m a m ü l ü n
b i h a s ı n d a evlad-ı z ü k û r d a n mütevelli
olanlara ve m a a d a s ı n medrese-i mczburede m ü d e r r i s olanlara şart i d ü b kad i m ü ' l eyyamdan şart-ı vâkıf üzre zabt
oluna gelüb E s h a b ü ' l kehf'in medrese'den başka zaviye ve eser-i binası
o l m a d ı ğ ı n d a n gayri M a h ü l ü m b i h a s ı n d a
dahi zaviye tahrir olunmayayub lakin
defter-i h â k â n i d e mugayir-i vakfiye-i
m a m ü l ü n biha Efsus karyesinin nısfı
v a k f - ı cami ve zaviye-i Eshabü'l Kehfü'ş-Şerif ve nısf-ı ahcri vakf-ı za­
v i y e y i Dede Baba tahrir o l u n d u ğ u n a
binaen bundan akdem Hasan ve Fazlı
nam kimcsncicr evladdan değil iken
evladdan Hüseyin bir tarik ile Hare­
meyn
muhasebesine Eshabü'l
Kehf
medresesi dcyü kayd
etdirmclcriylc
Medrese m a h s û l ü n e ' mahsulü
olmak
ü z e r e m ü d a h a l e ve bundan akdem Ana­
dolu kazaskeri huzurunda m ü r a f a a - ı
şer' olundukda vakfiye-i m a m ü l ü n biha
mucebince^ kaydı mukaddes ve hılaf-ı
V a k f i y c - i m a m ü l ü n biha idügi müscb{*) B a ş b a k a n l ı k Arşivi'inde 998
numarada k a ­
yıtlı defter içinde bulunan bu kayıt daha ö n c e S a y ı n
Mithat Sertoğlu tarafından y a y ı n l a n m ı ş t ı r .
(Ashab-ı
K e h f Vakıflarına dair orijinal bir belge, V D , sayı X ,
s.129-132). Ancak aynı kayıt bazı küçük ifade farklı­
lıkları ve bir cümle fazlası ile
yine Başbakanlık A r ­
ş i v i n d e 402 nolu M a r a ş T a h r i r Defteri içinde yer al­
mıştır. (S.1180). 998 numarada bulunan kayıt, bu def­
terden ihtisar edilmiştir. B u b a k ı m d a n hem kaydın as­
lını vermek hem de farkları belirtmek için metni aynen
vermeyi uygun bulduk. Sayın Sertoğlu metinde geçf.n
Efsus'u sondaki sin (x) harfi kısa yazıldığı için Efsun,
Halebi akçesini Çelebi akçesi, defterde kayıtlı Y a r p u z
adını
da
ye
olduğundan
(x)
harfinin
Parpur
altında
şeklinde
bir
nokta
okumuştur.
kısımlar y a y ı n l a n m ı ş olan metinde yoktur.
Altı
fazla
çizili
m .
prnf
nr ^EFET YİNANC
bet ve hiiccet-i şer'iyyeyc nazar olunub
vc dcftcr-i H â k a n î de vakfiyycyc mu­
gayir kayd tahrir olunsa vakfiyycye
amel olunur deyu fetvayı şerife veril­
mekle mazmun-ı vakfiye ile zabt olun­
mak üzere ferman-ı âit sadır ve mucebince amel olunub lakin mezburan Ha­
san ve Fazlı'nın oğullian hâlâ mütevelli
olmalarıyla medrese-i mezbure mahsû­
lünü fuzuli zabt ve vakf-ı mezbûr darüssaade ağası nezaretinde
olmağla
Harcmeynü'ş..-Şcrifeyn
müfettişi
senedatlanyla ahali mahzarı ve kadısı ar­
zına bade'n nazar vukuı ilam ve Eshabü'l Kchfü'ş-Şerif ve zaviyesi kaydı
vakfiyeye mugayir olmağla zaviyedarlık k a y d ı terkin sâlefüz zikr Efsus
karyesinin nısıf mahsulü kur'anın mah­
s u l ü n ü n öşrü evladdan mütevelli olan­
lara maadası medrese-i mezkurede mü­
derris olanlar t a r a f ı n d a n zabt ve ta­
sarruf i t d ü r ü l ü b tarafeyne hılaf-ı vakf i y y e ve Hücce-i şer'iyye bir dürlü mü­
dahale ve muaraza itdürülmemek için
m ü d e r r i s olanların yedlerine müceddeden berat-ı şerif verilüb lâkin defter-i
h â k â n î d e olan zaviye k a y d ı sehven ter­
k i n olunmamağla r c f ve terkin olun­
mak içün defter-i mufassala şerh veril­
mek babında inayet rica ve Haremeyn'­
de olan zaviye kaydı fetvâyı şerife ve
nâzır-ı v a k f arzıyla terkin ve defter-i
h â k â n î d e sehven terkin olmamağla mu­
kaddema Haremeyn-i şerifeyn ilâmı ve
nâzir-ı vakf arzlarına bila nugayir vakfiyye defter-i h â k â n î d e fasid olan za­
viye k a y d ı dahi tevüyetil muhtaç ol­
d u ğ u iftiharü'l emacid Reisü'l küttab
-dâme ilmuhu defter-i mufassalı getürd ü b mugayir vakfiye defter-i hâkânîde
fâsid olan zâviye kaydı r e f ve terkin
olunmak içün kaleminle şerh viresin
deyü vârid olan emr-i âlî mucebince
şerh verildi. F î 21 Receb sene 1145
Gafere el-Fakir Ahmed et-tevkiî elVczir
Tapu ve Kadastro Gn.Md. Arşivinde
108 nolu defter içine konmuş karar su­
retinin metni:
MefârirüM-sâdâtü'l-kiram
Seyyid
Yahya ve Seyyid Osman ve Seyyid Ömcr ve Seyyid Ahmed -zidet şerefehusüdde-i saadete arzuhal idüb Maraş
Sancağında Orta Niyabet nahiyyesinde
Efsus nam-ı digcr Yarpuz s a k i n l e r i n ­
den ve es-Seyvideş-Şeyh H ü s e y i n c l - H ü scynî et-Tirmizi e v l a d ı n d a n c l u b n a h i ye-i mezburede v â k i E s h a b ü ' l - K e h f ü ' ş Şerif e v k a f ı n d a n y a l n ı z Efsus n a m - ı
diğer Yarpuz nam karyenin n ı s f ı D ç d e
Raha Zavivesi'ne m e ş r û t ve n ı s f - ı a h e r i
cami-i şerîfin, k u r â ve m a z â r i E s h â b ü M Kehfü'ş-Şerîf Zaviyesine m e ş r u t ve tev­
liyet, evlâdiyyet ve m e ş r u t i y e t ü z e r e ü ç
yüz seneden berü ila haza elan d e f t e r - i
h â k â n î mucebince tasarruf ve amel o l u ­
nub, ve nahiye-i mezburede v a k i ' E s h â bÜ'l-Kehfü'ş-Şerîf Medresesi i ç ü n K a y seriyye Sancağı'nda Koramaz n a h i y e ­
sinde Parsama nam k a r y e n i n t a m a m - ı
malikânesi meşrut-ı v a k f olub b i r d ü r l ü
dahi olınmak icab etmez iken h a l i y a
medresei mezbûr m ü d e r r i s l e r i M e h m c d
Zeki ve Ahmed hilâf-ı d e f t e r - i h â k â n i
zaviye-i mezbure e v k â f ı n a t a a r r u z i t meleriyle kırk üç tarihinde M a r a ş n a i b i
Ahmed huzurunda m ü r a f a a - y ı ş e r ' o l u ­
nub m u a r ı z l a r d a n men'i birle y e d l e r i n e
ilâm ve âsitâneye g e l d i k l e r i n d e defter
emini ilâmıyla emr-i â l i ş â n s â d ı r ve
Mehmed Zeki Beg'in b a b a s ı A h m e d e l l i
altı senesinde Kayseriyye k a d ı s ı o l m a k
hasebiyle bir m ü z e v v e r v a k f i y e i h d a s ı n
ve bir neferiyle defter-i h â k â n î y e k a y d
ve mahallin t e v k i i kalemiyle tashih ve
üç yüz seneden berü â d e t - i k a d î m e l e r i ne halel ve defter-i h â k â n î ' d e ve gerek
Harameyn'de b u n l a r ı n zaviye k a y d i y e s i
Eshâbül-Kehf eser-i b i n â s ı y o k d u r d e y ü
terkin i d d i r ü b ve a l t m ı ş d ö r t senesinde
Elbistan naibi huzurunda m ü r a f a a - y ı
şer' ve mezburenin yedlerinde m a ' m ü 1ün bihâ vakfiye o l m a d ı ğ ı z â h i r o l m a ğ ­
la m u a r ı z l a r ı men'i birle, b u n l a r ı n yed­
lerine hüccet-i şer'iyye v i r m c k l c i n a y e t
rica ve Maraş Sancağı' nda Orta N i y a ­
bet Nahiyesi'nde e v k â f - ı b u k ' a - ı
Eshâbü-l-kehf maa cami d e y ü y a z ı l d ı ğ ı ,
mahallinde on sekiz bin beş y ü z a k ç e
yazar karye-i Efsus nam-ı d i ğ e r Y a r p u z
nısfı E s h â b ü ' L - K e h f ve n ı s f - ı a h e r i De­
de Baba Zaviyesi v a k f ı m e c m û ü ' l - m e remmet ve lâzım olan h i d m e t i n i i d ü b
muarıza etmeyeler deyu, k u r â ve m e z â r i - i saire ile defter-i e v k â f d a m u h a r r e r
kalemiyle başka, ve Kayseriye S a n c a ğ ı ' ­
nda Koramaz Nahiyesi'nde Parsama
Karyesi malikanesi dahi v a k f - ı Medre­
se-i Eshâbü'l-kehf deyu, ol d a h i defter-
ESHAB-T
K F . H F
i mufassalda muharrer kalemiyle başka
tahrir oldukdan sonra, v â k ı f Orta N i ­
yabet Nahiyesi'nde m a r ü ' z - z i k r evka­
fını, vakfiye-i b i h â s ı n d a e v l â d - ı zükûrundan m ü t e v e l l i olanlara ve maada­
sın m ü d e r r i s l e r e şart ve kadimden zabt
olun gelüb ve E s h â b ü ' l - K e h f Zaviyesi'ni ve eser-i b i n â s ı olmayub vakfiyede
zaviye tahrir o l m a m ı ş iken, mugayir-i
vakfiye defter-i h â k â n î d e nısfı Zaviyei Eshâbü'l-kehf ve nısf-ı aheri Zavive-i
nede Baba deyu t a h r i r ve defter-i hâkânîde olan kayd fasiddir deyu i k i ne­
fer müderrisler iltiması ve R e i s ü ' l - k ü t tâb-ı esbâk ilamı k ı r k beş t a r i h i n d e
defter-i h â k â n î d e olan zaviye k a y d ı
tevkii kalemiyle r e f ve t e r k i n , ve şerh
virildiği defter-i h â k â n î d e ve t a r i h i
şerhden i k i sene mukaddem m ü d e r r i s ­
ler evkâf-ı m e z k û r e
mütavellileriyle
niza ve sâdır olan emr-i âli mucebince
mahallinde şeran m ü r a f a a m ü d e r r i s l e ­
rin i d d i a l a r ı n ı
mübeyyen
vakfiye-i
ma'mülün-bihâ taleb olundukda asl-ı
vakfiye-i m a ' m ü l ü n - b i h â i b r a z ı n d a aciz
ve iraddan eyledikleri b i r k ı t a s û r c t - i
vakfiye-i m a ' m ü l ü n b i h â olmayub, hak
mütevelliler yedinde o l d u ğ u M a r a ş Na­
ibi Maraş Beylerbeyisine bade'l-ifham
arz, ve k u y u d â t ı d e f t e r h â n e d e n bade'lihrâç, "evkâf-ı btık'a maa cami ve Zaviye-i Eshhbiil-Kehf.
ve
mezküriVl-Kad'im
cemaatler dahi hidmelkhrtın-ı
makhm-ı
mezbüı" deyu muharrer kalemiyle tah­
rir, ve medrese v a k f ı dahi K a y s c r i y y e
Sancağı' nda o l d u ğ u n d a n defter emini
arzuhal mucibince k ı r k üç t a r i h i n d e
maliyeden emr-i şerif v e r i l d i ğ i dahi
Haremeyn muhasebesinde der kenar olunub, ve eshâb-ı arzuhal eazze-i k i râmdan m e r h û m es-Seyyid Şeyh H ü s e ­
yin el-Hüseynî e t - T i r m i z î e v l â d ı n d a n ü ç
yüz seneden m ü t e c a v i z buk'a ve cami
ve zaviyenin m e ş i h a t ve tevliyetine eba
an.ced berat ile m u t a s a r r ı f ve medrese
vakfı Kayseriyye'de iken m ü d e r r i s i n ­
den Mehmed Z e k i ' n i n babası mukaddemâ Kayscriyye kadısı iken bir m ü z c v vir sûret-i vakfiye peyda ve cami ve
zaviye ve buk'a v a k f ı içün medresenindür deyu nazar ve, i n d e ' l - m ü r a f a a
asl-ı vakfiye-i m a ' m ü l ü n - b i h â k a d i r ol­
mayub o gaibi hallak o l d u ğ u v e ç h - i
mcşrûh üzere b a d e ' l - i ' l â m defter e m î n i
V A K T F T
A R T
111
a r z ı mucibince emr-i şertf verilmiş iken
mczburlar memnu'olmayub kuvvet-i ir­
tişa ile v a k f ı n ı n defter-i h â k â n î d e mukayyed mahalli medrese v a k f ı olmak üzcre tashih ve terkin ve m ü ş a r ü ' n - i l e y h
hazretlerinin buk'a ve câmi-i şerif ve
zaviyesini ibtal ve v a k f ı tağyir ve
k a d r - i külli itmeleriylc
mez-kûrların
h i l â f - ı şart-i vakıf ve kadimi ve defteri h â k â n î y e muhalif şerhleri yine tevkiî
kalemiyle ref ve terkin ve ber muccb-i
defter-i h â k â n î - i kadîmisi üzere zabt
i t d ü r ü l m e s i içün k ı d v c t ü ' n - n ü v v â b ü ' l m ü t c ş c r r i ' î n Maraş kazası naibi mcvl â n â - z i d e ilmihu-dahi başka arz ve hicret-i seniyye-i s u l t a n ü ' l - e n b i y a aleyhi
efdalü's-salât
ve's-selâmın
ycdiyüz
y i r m i d ö r d ü n c ü senesi tarihiyle müvcrrah sabık-ı selatin-i Z ü l k a d i r i y y e ' d c n
ibraz eyledikleri bir kıt'a b c r â t d a r mcş i h a t - ı zaviyc-i m ü n î r k i E s h â b ü ' l - K c h f
v e ' l - k i r a m R ı d v a n Allahu Teala aley­
h i m ecmain siyadet- penah Şeriat-intibah el-Emir H ü s a m e d d i n bin cs- Seyyid
e l - H ü s e y n î e t - T i r m i z i hazretlerine meş­
ruta k ı l ı n d ı ğ ı mezkur ve müscrrah vc
bin doksan tarihinde güzîde-i sclâtin-i
O s m a n i y â n ' dan cennet m e k â n firdcvs-i
işan merhum ve m a ğ f u r i l c y h Sultan
Mehmed Han bin Sultan İ b r a h i m Han
Gazi hazretlerinin t u ğ r a y ı g a r r â l a r i y l a
ma'nun bir kıt' a ferman dahi zaviye-i
mezburc şeyhliği \c kitabet ve cibaycti
vc d a r ü s s a d c t ü ' ş - ş c r î f e ağası müteveffa
Yusuf A ğ a ' n ı n arzı ile m ü c c d d c d e n Haremeynü"ş-Şcrîfcyn Muhascbe"sinc kayıt
ve nezaretlerine ilhak ve maliyeden
verilen berât ve badehu tevârih-i muhtelifeler
ile ita buyurulan üç kıt'a
m i n v â l - ı mcşrûh üzere olan bazı n â h a k
beratlar ibraz etmeleriyle bu surctde
v a k f - ı mczbur vakf-ı kadim olub hin-i
tahrirde muharrcr-i \ i i a y c t csna-i tah­
r i r i n d e v â k ı f ı n ı n vakfiyesi ibraz olun­
m a d ı ğ ı n d a n buk'a vc cami-i şerif \c za­
viye v a k f ı n ı dahi başka tahrir vc dcf a t i r - i e v k â f vc mufassala scbt vc tah­
r i r vc hîn-i tahrirden kırkbeş tarihine
gelince bcr muccb-i dcftcr-i h â k â n i ve­
rilen bir fcrmân-i şerif ile zabt olunagelmiş
iken
müderrislerin
ezkadim
buk'a \c cami-i şerif vc zaviye v a k f ı n ı
r e f vc terkin vc medrese vakfı olmak
üzere b â - h a t t - ı t e v k i l şerh verdirmeleri
Prnf r>r REFET Y İ N A N C
ML
gadri mucib hallerinden ve şart-i vâkı­
fa muğayir ve k u y û d â t ve senedatlan
müderrislerin inhâlarına muhalif ve bu
babda hak ve hukûk ile eshâb-ı arzuhal
yedlerinde olduğu berevat ve kuyudâtda zahir ve hilâfına olan şerhin yine
t e v k i î kalemiyle r e f ve terkini emr-i
sevab olduğu iftiharü'l emâcid ve'lekâ r i m b i l f i i l Reisü'l-küttâb olan Abdul­
lah Naili-dâme mecdıhu- dahi ilâm ve
Reisü'l-küttâb-ı mumaileyhim mufassal
ve meşruh ilâmı mucibince müderrisle­
r i n hilâf-ı inhâsıyla tevkii kalemiyle
verilen şerh kaydı yine tevkii kalemiy­
le r«f ve terkin ve'l-kadim bi terk-i alâ
f e r m a n ı h i mazmunuvla bu babda amel
V
..13
emri sevabdır deyu kıdvetü'l-ülemai'lm u h a k k ı k t n halâ H a r a m e y n ü ' ş - ş e r i f e y n
Müfettişi olan Mevlânâ Mustafa - z î d e
ilmehu-i'lâm itmeğin defter-i e v k â f ı getirdilüb R e i s ü ' l - k ü t t â b ve M e v l â n a - i
mumaileyhümânm i'lâmlan mucibince
müderrislerinin hilâf-ı şart-ı v a k ı f ve
kadîme ve deftcr-i h â k â n î y e m u h â l i f
virdirdükleri şerhin k a y d ı k a l e m i n l e
r e f ve terkin ve şart-ı v â k ı f - ı k a d î m ve
deftcr-i h a k a n î mucibince zaviye tara­
fından zabt olınmak üzere m a h a l l i tas­
hih eyleyesün deyu bu h a k i r e hitaben
varid olan emr-i celilü'ş-şân m u c i b i n c e
tashih olundu.Fi 3 Safer sene 1116
el-Hakîr Mehmed T e v k i î
ESHAB-I K E H F V A K I F L A R I
I
-Jj
J
I'
i.
^
^p,
6
•-'T*
4 c
<r
Si
f
i
'-^
^.ti.
Ş
M
%
cSy % %
f
^
A
:i:
Ji^^<:^^j<^j^i^
t
^
I
Ul
J^^~
^
'^f t
#
' I
^
^
-^.^ ^ ^
^
%
i^T*
TT*
V
Î
-J
f
^
^
4
^
^-^
<^
•
^
.t^J
-
^
-Ti^
T^
-
^
J
i
X
J £
- I
V
r
-i::
7
r
i
T