View/Open

VAKIFLAR
TARİHÎNDE:
TOSYA
HÜSEYİN SIDKI KÖKER
Sanayi Bakanlığı Enerji" Dairesi Reisliğinde Uzraan
r
• T o s y a » vakıflar tarihî için zenbir melerdir. Yerüstü ve yeraltı âbi«e şâhideleri boldur. R o m a
ve
ft i t « n s kalmtılanndan epeycelcri
ilBVCUttur. Fakat, sosyal ve
ekonomik
şğlşOKktde, tabiî âfetler sebebiyle sık
f» (ok değişiklikler olmuştur. B u yüz| | K <k tarihî vakıfların yerlerini tesHt^
^ gttçfeşmiştir. Yazımızda
görıUecek
jgli)dAlttU hükümlerde, bir zaruret amllid^ gerektir..
zuu o l m u ş l a r d ı r . 1914 ( R u m î 1330) da
ş e h r i n b i r t a r a f ı , 2 yıl sonra da o b i r
gecesinin y a n m ı ş ve 1943 deki
büyük
m ı n t ı k a v î depremde de k a l a n ı n ı n tama­
m e n denecek derecede y ı k ı l m a s ı , netice­
de ş e h r i n yeniden t e ş k i l â t l a n m a s ı , arzett i ğ i m değişikliği u m u ı n î l e ş t i r m i ş t i r .
I
T o s y a'daki vakıfların önemi, ç©.
bolluğuyla t s f e n d i y a r
Ogulirı devrini takip eden
O s m a n l ı
tttÂi ululanndan bir haylisinin eserler
tjmdomş olmasındadır. Bunların da ço1^ ya yok ohnuş, ya hüviyyet degiştirınİş olduklan için, tam birer tarih mev­
t
Bu
itibarla
tetkik
yazılanmızda
T o s y a
vakıfları t a r i h i
eşelenirken,
ş e h r i n evvelki d u r u m u da dile g e l m i ş ola­
c a k t ı r , î m k â n ve k a y n a k l a r ı m ı z m ü s a i t
o l d u ğ u nisbette h a t â d a n k a ç ı n m a ğ a ça­
lıştığımızı, b u n u yaparken de en k ü ç ü k
k a y ı t ve vesiKalan i h m a l
etmediğimizi
i ş a r e t etmek isteriz.
O k u y u c u l a r ı n , b u ş a r t l a r a g ö r e emek
ve eseri
değerlendireceklerini
umuyo­
ruz.
Tosy&'da A b h â n e ve S a k a h  n e
lenin, a d ı n ı t a ş ı m a k t a o l m a s ı , i n ş a s ı ta­
rihi ve k a y ı t l a n b u l u n a m ı y a c a k kadar
eskiliği,
şehrin göbeğini
doldurması.
P ı n a r
M e s c i d i
v u k û ' â l ı , b u te'­
sisin t a h r i r tablosuna i ş l e n m e s i (*), ger e k b u , gerek A ş a ğ ı
ve
Kuyumc u a d l a r ı y l a a n ı l ı p t a n ı n a n digeı i k i pı­
n a r ı n t a h r i r ve vakıf k a y ı t l a n n d a m ü s t a ­
' t cValrfkı Vtlid Mukbil b»r&-yı 'Abhin» ve k i l b i r i ş a r e t almamalan... g i b i deliller bizi
Mİnlılıı» ¥• tmam v* mOmziıvI Mncid-i Pınar b ö y l e b i r h ü k m e sevk etmektedir. Gern Çtrtğ-ı Ctmi' «*• «*vllyy»t v* nnint v» ta'am
MM ııkf* vtkt MOb Pın«rbatı MMCİCU İmamı
« «NafeJ Tosya'da Pınar Matcidl dlmoklo
«• «flaaM U i w hatim iilâvar IdOb m ^ l « » ı
ma'rOf
masctdin bazı vakıf yiriori» varmıj. «Ka­
•MUnum ribhlndan kıricar ak«* virlIOb v« 6».
dimden
vakfiyyct Ozro tasarruf olagalml$ v* on
Uıtaa iMrammltına on <ba| akç* v* f*rrâta
lwk dec* «» mOftavallly» ytts b»t akga v» cSml'd* pir« baS 'SyO vakf4 fcadtnv4 m«8cId-4 meıkOr
VMiM Bd ftrISa kırk ak«« v ta'âma doktan baş tmlf. H&llyS imam mavISna Nu'man İmam.
'Attk»
•ki» ta>)|| IdOb Ramazanda vaya Kadtr «Icosin. B W B M «ultlnt bor mftcolM MfrA
(Sabife:
118).
4» la'Im IdOb ttcl Hatim dıCası Idolar diyO şart
S e f a H a 11 f «: Sahife 122 de 1000 akçe;
I M | A r . Bor^nOeab-i vakıfnâma
faar^nöoabl
^ Kayıtlarda bir «Abhâne ve Sakahâ^ » görülür. Bu, nerededir, hangi tarih­
te kim veya kimler yaptırmıştır? Açık bir
bejnnı yok. tstidlâl ettiğimiz ba'zı vasıf­
lın (') gözönüne ahrsak. bu
te'sisin
T a ş l ı P ı n a r denen anıt olabilecel^e hükmedebiliriz. Bulunduğu mahal-
'attb» (Tapu K. U. Md. Kuyûâ-t kadime
*n. Det No: 078,«. 122 Tttttı: H. 967 - M. 1879 •
m.)
'A y n t K a d ı :
lOOOp akçe.
P e r i K a d ı : Salıife 122 d« 2000 akfie
vakf etmişler. Şsrtlannı almıyoruz.
258
HÜSEYİN SIDKI SÖKER
çi bu gün P ı n a r M e s c i d i
de
yoktur (»). İleride bundan da aynca
bahsedeceğiz.
Yukandaki
Abhftne ve Sakahâneyi
biz. Taşlı Pınar, Yukan Pınar denen pv
nar olarak kabul ediyoruz. Gür olan SUP
yu bir çok yerlere hususi mecralarından
dağıldığı gibi. mahalle halkı kaplannı dol­
durarak ve gelip gidenler içerek istifade
ederlerdi. îsfendiyar oğullanndan ikind
İbrahim Bey'in yaptırdığı çarşı içindeki
Büyük Hamamm, Abdürrezzak Câmi'i
önünde iken şhndi cümle kapısı önüne
nakledihniş olan şadırvan ile Pazar Câr
mi'i yanındaki şadırvamn sulan bu pı­
nardan gelirdi. Bu sebeple, bu ad, ancak
bu pınara yakışıyor.
Şehrin güneyinde Aşağı Pınar, bir­
kaç kilometre doğusunda da
Kuyumcu
Pman denen iki pınar daha varsa da, ge­
rek sulan, gerek hizmetleri ölçülemiyecek derecede kısır ve bakımsızdırlar.
Şimdi şehir dışma kaldırılmış olan
Tabakhânenin su ihtiyacı da Tash Pı­
nardan karşılanırdı.
Tabakhâne, Pmarla Kuru Çay ve Pı­
narbaşı Cami'i arasında sıra dükkânlar
ve iş yerleri halinde çarşı içine kadar di­
zili idi. Cami'in kıblesinin solunda dış
tarafta taş bir oluk, iki büyük çeşmesin­
den bol bol su saçar. Onun da solunda
tek çeşmedk işliklere su akıtırdı. Ayn
mecralarla pmardan aynca giden sular
da vardı. Taş oluktan ve işliklerden boşa­
lan sular, ayaklar halinde Kuru Çaya dö­
külürdü. Pmann ön tarafmda bir Çamaşırhânesi vardı. Etrafı yüksek ve kalın
duvarlarla çevrili, kapısı ağzında Kara­
göz türbesi, içeride uzun bir
müstatil
şeklinde yontulmuş mermer taşlardan ya­
pılmış yıkama yeri, dışanda pmann su­
yunu Çamaşırhâneye veren bir hayvan
sulağı bulunuyordu. . Pmann, Çamaşırhâ-
ne kısmı bu gün, şehrin Termik santralı
olmuştur.
Hayvan sulağı ile Çamaşırh&ne
duvannda dikkati çeken bir de kitâbe var­
dı. Şekillerden ibaret, yazıdan
yoksun^
anlanu henüz meçhul olan bu
kitâbe,
şimdi Kastamonu müzesinde imiş.
Eskilerin deyimiyle T a ş l ı
p ı.
n a r'm hudutlarım belirtmeye lüzunu
yoktur.
Gurr©.i Safer. 1174 (M. 1760) tarihli
bir kayıtta (Hurufat: 1127 V . K . Arş.)
şöyle deniyor:
Ulemâ ve sulehâ Şer'iye Mahkeme^
sinde. Kadı huzurunda toplandı. Debbaghane çeşmeleri kimsenin malı
değildir.
Bu çeşmelerden sular, boşa ve ç a y a akı­
yor. Halbuki, Musallâ ve civarında ç e ş ­
me yok. Halk, abdest v.s. ihtiyaçlan için
su bulamıyorlar. Kendi güzel m a l l a n m ı z dan harcayarak, bu ihtiyacı karşılamak
istiyonız. H a c ı H a s a n , b i r ç e ş m e
yaptı. MütevelliÜğinl de ona vermeliyiz.
Buraya pmardan ve Debbaghane ç e ş m e ­
lerinden su verilmesini dilemişler. K ar
dı M e h m e t E m i n
arzı ile be­
rat veriUniş.
Bu kayıtta geçen (Musallâ) neresi­
dir, bu gün ne haldedir?:
Musallâ, «Namazgâh» diye anıhrdı.
40 sene önceye kadar Cum'a, Bayram na­
mazları kılmdjğı, hattâ vaazlar verildiği
oluyordu. îçinde hem taş minber, hem ce­
naze taşı (Musalîâsı) vardı. Etrafı yük­
sek duvarlarla çevriliydi. Saha, t b n i
S e l i m M a h a l l e s inin Çarşıya
inen yol sağındaki eski Rüşdiye,
şimdi
Fevzi
P a ş a
O k u l u
önünden
Demirciler dükkânlanna kadar uzayan
müstatil şekilli, üstü açık genişçe bir yer­
dir. Şimdi minber ve musalîâsı k a l k m ı ş ,
okulun spor alam hizmetine tahsis edil­
miştir.
Kayıtta sözü geçen çeşme veya çeş­
melerin kitâbe veya başka işaretleri olma­
» P 1 n a r ve Ko t % a. a MescJdlert. dığı için, gördüğüm çeşmeleri kaydediveve iJciooiaia bir de mektebi ü«. 'A t â veya receğim:
A t a b e y C t m i'i iki tarafmda yer A
Eski Rüşdiye mektebi, Hıdırlık ö n ü n ­
misti. Mescid ve CimV 13^6. <H. 1914) de l^yttk
de,
Demirciler
ve Musallâ ( N a m a z g â h ) ü s ­
yangmda yanmış kalan yıkümiR yerleri ftnar
tünde,
bu
iki
yer
arasındaydı, harapçaydı^
pUmy]» meskenlere »tılmiff, satılmı» n evl»
yapılmıyttr.
-.m
Yanından çarşıya inen yol tarafında ü s t ü
V A K I F L A R TARÎKİNDE TOSYA : 2
259
apk bir toprak koridor, yol tarafında iki
d i ğ e r b i r c a m i ve i k i s i n i n a r a s ı n d a Kara­
l ı p ı hdA, karşısında mektebin birinci ka­
b a ş ş e y h tekye ve t ü r b e s i v a r d ı . H e r üçü­
tma çıkan beş basamaklı bir merdiven,
n ü n de vakfiyeleri y o k t u r , k a y ı p t ı r ve tes­
^okak düvannda açık küçük yalaklı bir,
c i l de e t t i r i l m e m i ş t i r . î n ş a , tamir, yenile­
duvarın dış tarafında da iki ahşap oluğa
me t a r i h l e r i g i b i v u k û a t k a y ı t l a n da bu­
Fiİekeden akan iki su, bağlara giden l u n m a m a k t a d ı r . Diğer v u k û ' a t k a y ı t l a n
^ u n Hıdırhk tarafında ve mahalle yolu
ise d o y u r u c u değildir ( ' ) • B u i k i cami'den
köşesinde de bir küçük taşoluga akan ç e ^ b i r i s i ( K â r g i r ve T a ş Minareli o l a n ı ) . Ma­
g^e vardır.
halle Cami'i, ö t e k i Tabakhane Cami'i ve­
Tahminen 50 yıl kadar önce. Namaz- ya Mescid'i diye anılırdı. Son 50 yıl için­
jftb ayaklanması olmuştu. Orada oyun ver­
de, b ü t ü n cihetlerini ü z e r i n e a l m ı ş oldu­
mekte olan bir trup veya gurup, k a p ı l a n ğ u için. Mahalle Cami'ine, «Dereli H o c a »
kapatmış, seyircilere bilet satmaya başla- Hasan E f e n d i Cami'i diye a d l a n d ı r ı l m ı ş t ı .
mışü. Parasız cünbüş seyretmeğe alışmış
Ü s t ü mektep olan c a m i ' i n b â n i s l ,
bir kısım insanlar, «Orası ibadet yeri. Da­
vul çalınıp Zuma öttürülmez.» yaygaırasıy- A t a b e ğ Gazi (*)
olduğu
anlaşılıyor.
ftı şehre yayılıp halkı ve sözerlerini topla­ B u zat, eski Kastamonu «Beğ» lerinmışlar, önlerine katmışlar, Namazgâh ka- dendir. B u zatın Sazovasında, K u ş ç u l a r
ptlannı zorlayıp yüksek duvarlardan aşıp k ö y ü ile K a l ' a denilen harabe ( • ) arasınfi
S i
1
1 _
«
S T h U t l e r g e l m i ş , olayla i l p l i olanC
T e v k t f e d e « k Kastamonu'ya
lan
. _gönderlan
ıcv*.ıı
.
.
.
.
mişler. orada muhakemeleri yapılmıştır
*.
Tash Pmar, hem bulunduğu mahalle­
ye, hem pek yakınındaki bir cami'e adını
vermiştir (•).
Tash Pmar'ın kuzey batısına ve Tabakhftnenin baş taraflannda bulunan ah­
şap, üst katı mektep olan cami, (•) ile,
aym pmar'ın kuzey doğusundaki kârgir
n » » " " ™ " Ç e l e b . Mahallesmde b a h ç e l e n n d=n Kastamonu da vak.f a r a ^ ı s m d e „ bahseden k a y ı t ve vesikalar ( " ) gorduk. Sozu
geçen c a m i ve S a k a h â n e için İ m a m i y e t i
K a s t a m o n u k a z a s ı n d a , «Karye-i Kuzyaka'da G ö n ç y e r i « l u çiftlik» i n i vakfetmiş
» Fakat; Sıbyan mektepleri o zamanlarda.
a«ıl vakfa uyularak, Kadı veya Nâiblerln teklifi
Üzerine Mu'allimlik tevcih olunan bir veya bir­
kaç kişi (Hoca) tarafından İdare edilirdi. Vak­
« Namaı^fth ayapklanması den«n bu olayda, fın geliri yeterliyse gündelik akça da bağlanırdı.
ba Mtırltfı yazan, «nerhum amucası Abdttlkadir
, Hurûfat: 1127 No. lu defterin Tosya kıs.
Btendiniu kucağında oyunu seyre gitmiş, hacum
mmda Şevval 1172 (M. 1759) ve §a'baa. H72
urumda yine Sylece h&kûmet bisasmın o za­
(M. 1759) «Debbaghâne kuıtinde Atabeğ Gâzi>;
man Mescit, «imdi NıOfus Dairesi olan odssmm
«Debbaglar
sllkunda Atabey binası C&mi'».
penseresinden vak'ayı takip etmişti.
•
Kale'nin
harabelerinden izler vardır. Tos­
• iPınaıbası Mahallesi, Pınftrbaşı Cdıni'i.
ya'nın
Arkeolojik
durumunu incelemiş olan Kas­
• Mektep, «ıbyan ve Kur'an içindi. V. K .
tamonu
Müzesinin
değerli ve gayrelli Müdürü
Arı. H. 1129 No. da, Gurre-i Ramazan. 1175 (M.
Ahmet Gökoğlu'ndan ricada bulunmuştuk. Bir
1762) tarihi İle kayıtlıdır. Kur'an Mu'alivmi Musseri makale ile dileğimizi yerine getirdi. Bu
Ca(a b. Receb'in vazifesine vUcûh ile çalışmakta
makalelerinden birinde, inşa tarzı ve kullanılmış
ve fakat beratsız oMuğu anlatıldıktan sonra, vâ­
olan malzeme i'tib^riyle çok eski zamanlara ait
kıfın vakfı nemasından yevmi Uç akça ve berat
olduğunu
belirtmişti. Belki Kale denilen harabe,
verilmesi Kadı nâibl MUftl zade Mehmed mücedAtabeğ Gâzi'nin Câml'inindir.
deden (ilk) berata bağlandığı yazılmıştır. H.
10 Esas: 1/10 No. 2384 Vakıf kayıtlar Arş.
i m (M. 1762) tarihli kayda ğöre, Mekteb'I Ko­
" Başb. Arş. Cevdet tasnifi 2 No. lu Evkaf
tana oğlu Hacı İbrahtm Efendi yaptırmış. Daha
defterinin
8106 sura No. takrir
özeti: Safer.
•well belU degü. Burada bir not koymak is.e1267 (M. 1850) ve aym defterin 15789 sıra No.
rtm: Tedrisatı birleyen ve Devlet elinde topla­
da vakıf arazi ve bahçeleri.
yan kanun çıkıncaya kadar, bu gibi mekteplerde
Htt'alllmler haftalık kOçflk ücret karşılığı çocuk­
it Gâzi Beğ'in Câmi'ine ait vukûat : Esas:
ları okuturlar, Devletten bir şey* almazlardı.
1/10 sıra No. 1042 de Pınarbaşı Mahallesi Câral'l
260
HÜSEYİN SIDKI KÖKEB
B u vakfiın geliriyle kendi tüj-besinin Tür»
bedan da geçinecektir. Türbesi Tosya'da­
dır. Bunu biraz önce verdiğimiz kayıttakı
şu tafsilâttan anlıyoruz: «Türbedar Ha­
cı İbrahim veledi 'Abd ül-Kerim evlâdmdau Hacı-Baba oğlu İshak vakfiyçt üzere
bâ-berat mutasarrıf. Mezkûr tshak fevt,
evlâdından Mehmed bâ-berat mutasarrıf.»
Bu kaydın saydığı bu aile, meşhur îslâm
ûlirn ve müelliflerinden Hacı Baba b. İb­
rahim Efendi evlâdıdır, Tosya'da b i r Zâviyelcri vardı. Şimdi cami'dir. Hazîreşi
Kabristandır. Atabeğ Gazinin Türbesi, bu
cami hazîresinde olmalıdır. Her halde va­
zifeli veya Timarlı olarak yaşamış ve öl­
m ü ş olacaktır,
yük baş hayvan derilerinin t a b a k l a n m ı ş
planlan yumuşatılır, terbiye
olunurdu!
Dedirmenin kaydı b u l u n a m a m ı ş t ı r .
Rumî 1330 un 30 A ğ u s t o s u n d a ( M .
1914) k i büyük yangın, T a s l ı p ı n a r , Yuka­
rı Pınar denen p ı n a r d a n b a ş k a
yazıda
adı geçen her yeri kül etti,
Abdi Çelebi Mescidi :
Bu mescid, H . 986 ve 987 ( M . 15781579) yılları E m l â k ve Evkaf t a h r i r i n d e
(Tapu: Kuyud-ı k a d î m e ) ve 438 N o . Ta­
pu ve Vakıf tahrir ( B a ş b, a r ş . ) defterinde
yeralmıştır. B u defterlere, « bemtuccb - i
defter-i afiJ(» geçmiştir. O zaman da vak­
fiyesi yokmuş. Bu def terlerdeki
(Sayf^
No: 121 ve 41) dir. Vâkıfın
biyografisi.
Bezlrhâne ve Tetîr- Palamut Değir­ Mescidin inşa tarihi b u l u n a m a m ı ş t ı r . Tah­
meni :
r i r defterlerinde zamanı vergi m ü k e l l e f l e ­
Tab?.khâne sahası, şehrin en kalaba­ r i 18, müstesnaları da b i r i k a d ı , b i r i i m a m
lık ve hareketli kısımlarındandı. Tabak, olarak 2, cem'an 20 kişi olarak g ö s t e r i l ­
hâne dcniace esnafın orta malı bir sergi, miştir k i , pek kalabalık o l m ı y a n b i r ma­
satış ve alış yeri, bir bezirhânesi, b i r de hallede inşa edilmiş olduğu a n l a ş ı l m a k t a ­
Tetiri, Palamut ezen atla çekilir değirmen dır. Kayıtlarda vâkıfın «Hacı» o l d u ğ u n a
vardı. Bezirhâne ( " ) de daha ziyade bü- işaret yoksa da, böyle b i r h a y r ı yapabile­
cek gelire mâlik olanın o devirlerde ö n c e
«Hacc»
etmesi din ve â d e t i c a b ı y d ı . D ü n ,
vukû'atı da Eras: 2/10: 1862 dedir. H. 927 (M.
Ş e h r e k ü s d ü
M a h a l l e s i'nde
1521) tarihli ve 291 No, lu Tapu Uhrir defteri.
Bu defterin II cisi: Başb. Arş.) 4 «ncü sahifes! « H a c ı
Abdî M e s c i d i »
denen
solunda: <Vakf-ı Mescid-i Sakrhâas; «merhum ve «M e s c i d ö n ü »
mevkiinde b u l u ­
Gâzi Beğ kendi türbesine karye-i
Kuıyaks'da
nan ibadethanenin i l k b â n i s i b u zat o l ­
Gönç yeri ulu çiftlik vakfelmij... «Türbedar Ha­
mak gerekir. Zira, H a c ı
H ü s e y i n
cı İbrahim veledi 'A. Kerim evlâdmdan Hacıbsba
oğlu
H
a
c
ı
A
b
d
î
isminde
sonra­
oğlu İshak vakfiyet üzere bâ-berat mutasarrıf..>
dan
vâkıflar
arasına
k
a
r
ı
ş
a
n
z
a
t
ı
n
Gurre-i
dendiğine göre, o tarihte dahi vakfiyyesi mevcut
Muharrem 1056 ( M . 1646) t a r i h l i v a k f i ­
degJmiş.
Bezirhâne tahrir Jcaydını da aynı defte­ yesinde bir mescid i n ş a ve v a k f e t t i ğ i n e
rin 12 ci sshifesi solunda buluyoruz: Asıl Bezir­ dair işaret ve başka k a y ı t l a r d a da delâ­
hâne, o tarihte harapmış. Kadı ma'rifeti ile satıl­ let yoktur. Bununla beraber, d e ğ e r l i ü s t a ­
mış. 900 akça e^mis. Bu paranın nbhioden 60 ak- dım B. M e h m e t
R i f a t
Urkaçasmm tmam'a, 60 akçasının MUezzine, 15 akça­
y a, 21/3/1949 tarihli m e k t u b u n d a
bu
sının Mütevelliye verilmesi HOccet'e bağlanmışı
mescidin
D
a
m
g
a
c
ı
oğlu
M
u
ş
t
aBu cihetlere kimlerin mutasarrıf oldukları da
f a (Tevfik beyin b a b a s ı , 1056 H , t a r i h l i
Hüccet'te yazılmıştır.
Ayni Tahrir defterinin 6 meısmda da şöyle vakfiye sahibi Hacı Abdî Efendinin ahfa­
dı) idaresinde b u l u n d u ğ u devrenin uzak
bir kayıt var : «Nefs-i Tosya'da Pınar Mescidi dlmekle ma'ruf mescidin bazı vakıf yerleri var olmadığına telmih ederek, a y n ı mescidin
imiş kadimden vakfiyyet üzre tasarruf olagelmiş bu ikinci zatın vakfı o l d u ğ u n u k a b u l et­
ve on pâre bağ öşrü Vakf-ı kadîm-i mescid-i mez­
mektedirler. Aynı zamanda mescid arsa­
kûr imiş, İmem Mevl&na Nu'man. tmam bâ-besının Vakıflar idaresince tasfiye e d i l m i ş
rat-ı sultani beısmuclb-i defter-l 'atik.»
«Bezirhâne : Vakf-ı jnescld-i mczbur: 80 Hâ­ olduğunu da ilâve ediyorlar.
sıl: 220» Bu kayda göre Bezirhânenîn yıllık i'tibari
geliri 220, vakf içitt »denecek kira, yahut icare
veya mukata'ası 80 akta demektir.
Yukarıda kaydettiğim defterlerde b u
mescidin imam ve m ü e z z i n i n e
vâkıf.
VAKIFLAR TARİHÎNDE TOSYA : 2
231
«D e r y a-y 1 O r t a
P ı n a r »
(butevliyyeti oğlu M u s t a f a Ç e l e b i gün aşağı p ı n a r ) mevkiinde 6 k i l e l i k zeye ve ö l ü m ü n d e n sonra nesli kesilinceye
m i n (yer) i olan. b i r b a ğ v a k f e t m i ş t i r ,
kadar oğullarında kalacak, nesli kesiMırs
Yine A b d i F e y z î ve
F a t ı m a
h â k i m , tevliyyeti caiz g ö r d ü ğ ü n e , vakfî800 a k ç e vakf ve aynı mescitte rlbhinden
n m gelirini de M e d i n e
fakfrlenre
birer^ Ç e r a ğ y a k ı l m a s ı n ı ş a r t etmişler,
verecektir. Vakfının meremmcti de g?HrBunlar da «Defter-i âtîk» den geçirilmiş,
lerinden k a r ş ı l a n a r a k , vakıf, idame ed'îyB u isimler,, ü ç vâkıf k a r d e ş olsa gerektir,
çektir.
Abdî
Ç e l e b i
ve k a r d e ş l e r i n i n
Vakıf, b i r ( H a n ) dır. Halk dilinde
k i m l i k l e r i , mescidin i n ş a t a r i h i , yanma- a d ı « S u l u H a n» i d i . B u adın vcrildan ö n c e k i istihaleleri belli değildir,
m e ş i n e sebep, içinde su ve havuz bıılunMescidin c i h â t ve tevliyyeline ait tevm a ş ı d ı r . Y u k a r ı diye a n ı l m a s ı da çarşının
cihler, Z. ka'de. 1136 ( M . 1724) tarihleriya ş a ğ ı t a r a f ı n d a b i r de « A ş a ğ ı S u 1 ıı
]e kayda g e ç m e ğ e b a ş l a m ı ş t ı r . ( V . K . H a n» b u l u n m a s ı sebebiyleydi. Buıj-irj,
Arş. H u r û f a t : 544, 1091, 1119, 1120,
i k i s i de yoktur,
1123, 1124. 1126. 1130 Tı-Tosya). K a s «Y u k a r ı S u 1 u H a n», vâkit a m o n u
M ü z e s i ndeki
(Tosf m vakfiyesindeki b e y a n ı n a göre, M e hya Şer'iyye Mahkemesi mahfuz sicillin- m e d
P a ş a
H a n ı »
karşısında,
deki No. 586 sayfa : 28, s. 103) Zil-ka'de. y a n m ı ş b i r han yerine yapılmıştır. M e iı1136 ( M . 1724) t a r i h l i b i r k a y ı t t a , Mescid m e d
Paşa;
M e h m e d
N â m i
vakıf p a r a s ı n d a n 2 a k ç e ile H â f ı z P a ş a . B o y a l ı , C e d i d
NişanM e h m e d
m ü c e d d e d e n Mütevelli nasc ı diye muhtelif tavsiflerle bilinen ııatr
b e d i l m i ş t î r . B u ferman ( V . K . Arş. 1119
tır. « Y u k a r ı
S u l u
Han» m
No. h defterde de var) k a y ı t h tevcih vu- « Y e n i
C a m i » , ve Ç i f t e
Tl ak u a t ı n m en esklsidir. E n yenisi de Zîl'ka- m a m »
ö n ü n d e n çarşıya inen sokağın
de 1216 ( M . 1802) tarihîisidir. Mescidin
d o ğ u s u n a ve « Ç i f t e
H a m a m» ın
eski tarihinden önce de cihetlerinde hiz- a l t ı n d a n geçen sokağın da güneyine dümet edenlerin mutlaka mevcut olması lâ- ş e n adada han, mescid, kahvehane v.s.
zım geleceği gibi, en sonraki tarihten beri
v a k ı f l a n mevcuttu.
de m e v c u t m u ş t u r ve tescilde ihmalleri
Kıymetli tetkikleriyle b u oymağa ait
defter ve k a y ı t l a r ı n tamamiyle konmama- vakıfların yerierini tesbitte b ü y ü k yavm ı ş olması, mahalleli bakim.imn mahalle
d ı m l a n n ı g ö r d ü ğ ü m M , R, U r k a v a,
mescitleri giderieri için kaynak teşkil etvakfiyedeki y a n m ı ş han'm «K ü r t ö §mesi gibi sebeplerle b u eski mescidin ta1 u H a n » ı ve daha sonra
B o d u r
rihî k a y ı t l a n n d a eksiklik bulmakta olduoğlu H a s a n veya « H a s a n
E oğumuza kaani'im.
dur
H a n» ı olan yer diye tahmin
H a c ı Abdî ( b . H a c ı H ü s e y i n ) ve Yu- ediyoriar. Vakfiyede «Mehmed Pof o Ham
k a n Suluhan :
mukabelesinde ba'âsl-ihrak
tecdiden bina
Hacı
A b d î , vakfiyesinde ve ka- ^ ^ î ^ f f » d e n m i ş olması, vâkıfın i l k in^^^
yularda Ş e h r e k ü s d ü
Mahalettiği h a n ı n b i r defa y a n m ı ş ve yine vakıf
1 e 1 1 olarak yazıhdır. Vakfiyesi gurre-i t a r a f ı n d a n ı k m c ı defa yap ı n l ı p vakfıyeMuharrem. 1056 ( M . 1646) t a r i h l i d i r ve
b a ğ l a n m ı ş olduğu a n l a ş ı l m a k t a d ı r ,
bunu Kadiasker H ü s e y i n
b. Ş e y h
Vakfiyede yazılı hudutlar :
Mehmed
Efendi
tescili ( V , K , a r ş . 1962
tasdik e t m i ş t i r ,
No:
deft, s. 221)
«Mehmed
Paşa
kabelesinde, dört
ve
tarafı
Cendere,
Hanı
mu-
tarik-i âmm
tahtan!
fevkanî
oda ve
yapılmıştır. E v l â d a m e ş r u t a vakıflardan-
27 oda
dır.
Cendere... »
27
Şartlan :
Kendisi hayatta k a l d ı k ç a vakfının
idaresi ve gailesi de kendisine ait olacak,
Şu kayıt, H a n ' ı n genişliğini ve derinl i g i n i , ta'rif olunan yer itibariyle b u g ü n
muhtelif
esnaf d ü k k â n l a r m ı
kapsayan
262
HÜSEYİN SIDKl KÖKEB
muazzam adayı gözönünde canlandırmak­
la kalmıyor, aynı zamanda Han'ın, b ü y ü k
şehirlerimizde çeşitli san'at, ticaret kollan n m barmdıgı büyük hanlar gibi Tosya'n m b i r hayli ticaret ve hele san'at meta'ı
yapılıp satılan b i r yeri olduğunu da anla­
tıyor.
lannın medfun
kapısıdır.
Han'ın her i k i katında da Cendere ( " )
n i n bulunması, o devirlerde bu handa ve
emsalinde Tosya'nın en meşhur ihraç emtialan bulunan Muhayyer ( " ) . kumaş, alaca ve beyaz yün k u ş a k l a n n dokunup ter­
biye edilerek satıldığım anlatmaktadır.
Vakıf şartlarından b i r i de yılda i k i
hatim indirilip r û h u n a bağışlanmasıdır.
Kendisinin T o s y a'ya gelip yer­
leşmiş seyyahinden olduğu ve ö l ü m ü n d e n
sonra da kerametleri görülegeldiği söyle­
nir.
Zâviye ve tekkesi, t ü r b e s i , 1936 da
zaptedilmiştir. Esas kaydı ( K a s t a m o n u :
5/10. s. 630, V . K . a r ş . ) dedir.
Vâkıfın evlâdı. Damgacı oğullan lâkabıyla anılırlardı. Bugün de soyadlan
«Damgacı» dır. Vâkıfın, sözü geçen vakıf
hanında veya şehre şâmil olarak «Damga
resmi» mültezim ( " ) liği yapmış olduğu
için, bu lâkabı almış ve miras b ı r a k m ı ş
olduğu düşünülebilir.
Han, R. 1330 ( M . 1914) büyük yangınmda yandı. Evlâdı yenilememiş, bazı kı­
sımlarını satmış, mülkleştirmişler ve bu
yüzden hissedar mirasçılar arasmda vakfm vakfiyyetini muhafaza için dâvalar
doğmuştur.
Arsası üzerinde kimisi salaş, kimisi
d ü k k â n , kimisi mesken binalar vardır.
Abdülsafûr ( H a c ı Mehmed)
Zaviye, Dergâhı :
Efendi
K a r g ı
Mahallesinin H a v u z a 1 t 1 Sokağının 26 numarah
kapısı,
A b d ü l g a f û r
E f e n d i adlı zatm münderis olan Zâviye ve Nakşî Dergâ­
hı ile kendisinin ve mensuplanndan bazı-
bulundukları
hazirenin
Zâviye ve dergâhı, evlere inkıl&p et­
miştir. Evlâdından b a z ı l a n b u meyandadır. Doğum tarihi bilinmemekte, vefat ta­
rihi kitabesinde 1252 ( M . 1836-1837) ola­
rak okunabilmektedir.
Hazîrede H a c ı
H a l i l , M e hm e d A r i f efendiler g i b i zevat da
yatmaktadır. Kabristan, pek
bakımsız
haldedir.
Hazîrede medfun H a c > M e h ­
m e d A r i f E f e n d i b.
Süley­
m a n b. H ü s e y i n ' i n cami, med­
rese ve k ü t ü p h a n e vakfı mevcut ve v a k f i yesi (Anadolu b a ş l a r : 1255, s. 96 Esas:
1/10 1123 ve 1392 V. K . a r ş . ) de m ü s e c c e l dir
H a c ı M e h m e d Arif,
Hâlidî
kolu Nakşîsidir. Vakfına tescil için Kaadirîşeyhi H a c ı N u r î
Efendiyi
mütevelli seçmiştir.
Cami'ini, İ s t a n b u l ' d a
K ü
A y a s o f y a
M e d r e s e s i
sâkin «kıdvet ül-Ulema iî-âmilin»
yaptırmıştır. Kendisi, T o s y a
K a r g ı M a h a l l e s i'ndendi.
ç ü k
'nde
iken
'nın
Cami'in yerini hoca o ğ l u
H ü s e ­
y i n A ğ a ' d a n satın almıştır.
K a r g ı
M a h a l l e s i'nde, b i r taraftan Ş a m îz â d e vakfından H a c ı A b d î ba­
ğı, bir taraftan S a r a ç
A h m e d
" A l i Şeydi «aeıftum «kesimli kamusal 'Os- A ğ a
evi, bir taraftan tarîk-i hass, b i r
maııl> sinde Cendere'yl söyle anlatıyor: Yunanca^
taraftan tarîk-i â m m . Cami'in m i h r a b ı ar­
dan Arapçalaşhrılmıjlır; FargçaJaştırılmıjlır. Ma'kasında bitişik b i r bab k ü t ü p h a n e , cami'­
nası : Mengene silindir, aıkı$ürıcı alet.
» Muhayyer, 11 Aı^tn boyunda, siyah yün- in sol tarafında 8 bab h ü c r e , yine m i h r a ­
den donluk kumaj.
bın arkasında 60 hatve terbi'inde t a h m i n
»• Yjllık verimi, kendisine «it olmak tlzre olunur bahçe ve cami'in s a ğ
tarafında
Devleîc maktu' (kesişme) bir miktar eWemek
alth üstlü 6 bab harem odalan, m a l û m
tısûlü. Toprak mahsuHerinden «A'sar» adıyla 40
zira'da bahçe ve D e b b a g h â n e
bitişiği
yıl önceye kadar bu usulle ver^ toplantfdı. Bele­
Taşlı Ç e ş m e
denen ç e ş m e d e n ca­
diyelerin Kantar, Zebhiyye gibi huı resimleri de
rî vc kunuvatma tebeiyetle salm a l ı n m ı ş .
Myle toplanırdı.
VAKIFLAR TARÎHÎNDE TOSYA : 2
m ü l k ü m olan 2 masura su ve k ü t ü p h a n e ­
de 55 c i l t k i t a p ve 2000 k u r u ş para vak­
fetmiştir.
Şartlan şunlardır :
Her Cum'a ve Pazartesi geceleri ca­
mide hatm-i h â c e g â n ( Y a t s ı n a m a z ı n ı m ü ­
teakip), sabah n a m a z l a r ı n d a n sonra usûl-i n a k ş i b e n d î v e ç h i l e teveccüh, ayda b i r
K u r ' a n h a t m edilecek, ş e y h mevcut fuka­
ra ile b i r l i k t e gizlice dua edecektir. Ha­
t i m l e r i n s e v a b ı ö l ü m ü n d e n sonra ruhuna,
â b a , ve e c d a d ı n ı n ve ü m m e h â t m m ve meşayihinin ve b ü t ü n m ü ' m i n l e r l e m ü ' m i n a t m r u h l a n n a hibe o l u n a c a k t ı r .
Hücrelerde,
z i k i r ehli talebe otura­
cak.
H a r e m odalannda, hayatta
ç a kendisi, k a r ı s ı , erkek ve kız
kendisi ö l d ü k t e n sonra erkek
k o l m u n k a n z olursa k a r ı s ı ve
oturacaklardır.
263
E ğ e r b u ş a r t l a r a ri'ayet « m ü t e a z z i r o
olursa, menafi mutlaka
müslümanlann
fakirlerine h a s r o l u n a c a k t ı r .
Hayatta iken vakfını azaltıp çoğalt­
mak, d e ğ i ş t i r m e k , elinde olacaktır.
B u vakfiyye, vâkıfın hem i l i m , hem
t a r i k a t yolunda y ü r ü m ü ş b i r âlim ve şeyh
o l d u ğ u n u gösteriyor.
Tarife göre, A b d ü l g a f û r
M e li­
med
E f e n d i
Z â v i y e s i
de b u
z â t ı n v a k ı f l a n n m b u l u n d u ğ u sahada ol­
d u ğ u ve bundan da A b d ü l g a f û r ' ı m
v e f a t ı n d a n sonra ihyaen kendi v a k ı f l a n n ı a y n ı yerde tevsi ve tesis e t m i ş pldugu
anlaşılıyor.
A h d ü b n e c i d Efendi ve Camİ'İ :
bulunduk­
çocuklan;
evlâdı, b u
kız evlâdı
K i t a p l a r ; m ü s t a ' i d talebeye âriyet ve­
rilecek, o k u n d u k ç a yerine konacak. K a v i
rehin ve kefil o l m a d ı k ç a d ı ş a n y a verilmiyecektir.
Para: 10 u 11,5 k u r u ş h e s a b ı y l a istirbah edilecek. B u gelirden :
Y e v m î 4 a k ç a s ı Şeyhliğe, 4 a k ç a s ı Mütevellilige, 4 a k ç a s ı î m a m h ğ a , 2 a k ç a s ı
Müezzinliğe, 2 a k ç a s ı Kayyimliğe, 2 akça­
sı da hâfız-ı k ü t ü p l ü ğ e ait olup hizmetle­
rini e d â edenlere, 30 a k ç a y ü z ü kıbleye dö­
n ü k hatm-i K u r ' a n edene, 30 a k ç a fukara
it'amma s a r f o l u n a c a k t ı r .
Hâfız-ı k ü t ü p l ü k ciheti. Şeyhe meş­
ruttur. Diğer cihetler, m e r s û m vazifeleriyle hayatta b u l u n d u k ç a kendi
üzerinde,
ölünce erkek e v l â d m m
ekber, e s l â h ve
e r ş e d i n d e kalacak, erkek evlâdı munka­
nz olursa harem o d a l a r ı n d a kız evlâdı
oturup 4 a k ç a ile y a l n ı z tevliyyete muta­
sarrıf o l a c a k l a r d ı r . Diğer cihetler kçndi.
hulefasına ve onlardan sonra da. Hâjidiyye, onlardan sonra N a k ş i y y e
hulefasına
ait o l a c a k t ı r .
P a r a n ı n gelîf fazlası ile ebniye, kunuvat ve kitaplar t a ' m i r ve t e r m i m edile­
cektir.
Abdülmecid Efendi K ü ç ü k ç a y ' ı n ba­
ş ı n d a , ş e h r i n i k i tarafını ayırdığı yerde.
Ş e y h mahallesi'nin ü s t k ı s m ı n d a genişçe
b i r s a h a y ı kaplayan Kabristan'a ve Kabristan'm
alt tarafında, i l k defa inşa ve
vakfettiği b i r cami'e ve o semte a d m ı ver­
m i ş t i r . B u makberenin etrafı duvarlarla
çevrilidir. Dış tarafta, tepeye d o ğ r u uza­
nan daha eski ve geniş b i r Kabristan var­
dır. Halen buralara cenaze gömülmez.
K ü ç ü k Kabristan ve bilhassa 'Abdül­
mecid Efendi ile b a b a s ı ( " ) Şeyh N a s û h î
Efendilerin kabirleri, şehrin b ü t ü n semt­
lerinden gelen dilekçi ve d u a c ı l a r m ziya­
ret yeridir. B u makberenin kapısı karşısın­
da, içeride b i r de havuz v a r d ı . Dolu iken
kendir ıslanır, l ü z u m u n d a b o ş suyu bah­
ç e l e r e salınırdı. Suyun ü s t ü kapalı, üze­
ri tavanlıdır.
Baba, oğul ikisi de hem vakıflar,
hem eser ve gayretleriyle tarikatlar ta­
rihlerinde yer a l m ı ş l a r d ı r : Ş e y h
Na­
s û h î
E f e n d i
Z e y n i y y e
tari­
katına müntesip. Ş e y h
T a c ü d din-i
K a r a m a n î den icazetliydi.
B u r s a'da
Şeyh
Safiyüddin'iT Ş e y h N a s û h î E f e n d i n 1 n
dedesi'nin 1 s r a f i 1, î 9 r a f 1 l'la de
ş V ' b a n i y y e tarikatının kurusucu Ş e y h
§ a ' b a f i - » V e 1 i olduğunu bir kayıtta
görmüş, not etmiştim. Bulamadım.
İ s r a i l
kaydı da vardır.
264
. HÜSEYİN SIDKIJCÖKER
i n vefatında seccad«fsîne o t u n n u ş t u . I r şad mertebesine erişince bir
miiddet
B u r s a'da k a h n ı ş , sonra T o s y a'ya
d ö n m ü ş , 1518 ( H . 924) de orada göçmüş­
t ü r ( " ) . Oğlu ile adı verilen k a b r i ş t a n ' m
k a p ı s m d a n girilince, birkaç adım soldaki
kavak ağacı dibinde, tepesinde yuvarlak­
ç a b i r (taş'ı) bulunan merkad. o'nundur.
tçeriye biraz daha, havuz'un soluna doğ­
r u ilerlenince, kocaman bir mezar görü­
lür. B u da A b d ü r m e c i d
Efendinindir. Bu zatın ölüm tarihi tesbit edil­
memiştir. Hicrî 986 dan sonra olduğu an­
laşılmaktadır ( " ) . Yanhş olarak
15651566 ( H . 973) de İrtihal ettiği kayde­
dilmiştir (-*). Her i k i zatın da doğum yıl­
l a n tesbit olunmamıştır.
Şeyh
N a s û h î
E f c n d i'nin
C a m i ' i ve mektep,
G ü r ç e ş m e
sokaj^ı başındaydı. Geçen yıl hayır sahip­
leri tarafından, bu günün daha dayanık­
lı malzemesiyle cami, i k i kat olarak ye­
nilendi. Eskiden hem mektep, hem ma­
halle H a l v e t i olan yer bina yıkıl­
mış, arsası yetersiz olduğu ve m ü s a i t ar­
sası olan k o m ş u biraz olsun satmadığı
için, bu yer b o ş kalmıştır,
A b d ü l m e c i d
E f e n d inin
G a m i ' i medfun bulunduğu kabrista­
nın aşağı Ş e y h
M a h a 11 e s İne
bitişen kısmında i d i . Oda b i r kaç yıl ön­
ce aynı suretle yenilenmiştir.
Her i k i ma'bed de bu gün hizmet­
tedir. Minareleri vardır.
Şey N a s û h î
Efendi
Cam i ' inin esas kaydı, (Kastamonu:
3/10
S. 1073 Kxrmm Ebru: 151) varsa da vak­
fiyesi yoktur. Tescil de
edilmemiştir.
Mekteb'inin i k i asır önce, ikinci defa
inşa edilmiş olduğunu biliyoruz (*')•
Ş e y h M a h a l l e s i nin bu kıs­
m ı n d a (idügünü tahmin ettiğimiz) b i r
b a ş k a ma'bed, ( Y a ' k u p
E f e n d i
" Zeyl-i Şekayık tercemesi:
M e c d I
E f e n d t C. 1. s. 424
» Tahrir defteri: Tapu K. U. Kuyud-ı ka-dîme: N». »78 s. 117 H. 987 (M. 157» -1580)
s» Osmaniı müellifle:!: C. 1. S. 113
«» Tarih: 9 Safer. 1186 (M. 1772)
Mescidi)
daha kayıtlı olup (»?) ha.
len ne izi, ne bileni v a r d ı r . B u mescid
için yapılmış para vakıfları (*) v a r d ı r .
Vâkıf'lann Ş a h s i y e t l e r i :
Ş e y h
N a s û h î
E f e n d i ,
i l m ü irfanını seccadesinden y a p t ı ğ ı t^i\kin ve terbiye ile a r k a d a ş l a r ı n a (taİeVrcsine ve dervişlerine)
aşılamayı, kalem
kullanmaya tercih e t m i ş t i r . B u g ü n dc
aynı adı taşıyan mahallesi'ne « Ş e y h
M a h a l l e s i »
denmesi, k a z a n d ı ğ ı
sevgi ve saygı h a k k ı n d a b i r f i k i r verebi­
lir. (Gerçi; bu ad'm kendisine izaf»; i\c
konulmuş olduğunu g ö s t e r e n b i r k a y ı t
ve vesika görmedik. Fakat; b u mahalle
çevresi içinde, daha Önce t e m e y y ü z et­
miş b a ş k a bir Ş e y h
E f e n d i
ge­
lip göçmüş olduğunu g ö s t e r e n b i r daya­
nak ta b u l a m a d ı k . ) Seccâde
hizmetini
cami'inde veya mektep ve halvet b i n a s ı n ­
da yapmıştır.
A b d ü l m e c i d
E f e n d i'den
başka evlâdı ve aile kadrosu belli değil­
dir. Bazı müellif isimlerinin o ğ u l l a r ı n a
ait olabileceği ihtimali d ü ş ü n ü l e r e k , not­
l a n ilâve olunmuştur. ( " )
xs«Şeyh N a s û h E f e n d i
Ma­
h a l l e s i n d e Y a ' k u b E f e n d i'nin
inja ö'-tirc'iği me.-cid»: Tapu kuyûdu kadime
Arşivi, Tahrir def eri No. 578. S. 117 tarih: H .
»87 (M. 1579 - 1580): Y a ' k u b
E f e n d i
4300 akça vakfetmig. Günde birerden yıida 360
cüz' okıunmannı, tevliyetinin evlâdının eslahına
ait olmasını ve ribhindcn 150 Akça almasın:,
müezzin'e yılda 90, rogan-ı çerag'a da 45 akça
verilmesini şart koşmuştur.
• H a c ı H a t u n da 50 Aikça vakfederek.
Parariesi ve Perşembe günlerinde İmam'm «Vâ­
sin okumasını ve vakfının ribbini
almasını
şart koşmuş. Bu iki kaydın «Defter-i 'atik'» doti
ak srıldığı yazılı.
a» Ş e h i t ' A l i P a ş a Jc ü t ü p h a
lî e s i No. 272. <Li- 'AbdUltnecid tam» işaretiy­
le
a — «Risa'etü fi tefsir i 'l-mOte'alllkaÜ bi'ttemessttl»
b — t-4anbul Bayerid U. kütüphanesinin, Fı­
kıh bölümünde No. 2645/68 de «Mecmû-a', ül-ferftiz» isimli ve
c — N a k l b ü l - E ş r a f
E s ' a d
E f e n d i Küt. de No. 3782 de «Tercih Ül-beyyinat inde le'aruz u l-berahîn ve l-beyylnat»
adlı âHer eserler, H a s a n
b. namına ka­
yıtlıda-.
VAKİFLAR TAJÜHtNDE TOSYA : 2
265
lar
arasındaki Y a h y a
b.
N a s û h i 1 - 1 s r a i l î, b u aileden
ve A b d ü l m e c i d
E f e n d inin
kardeşi o l m a k lâzım gelir. B u zat hak­
k ı n d a b a ş k a b i r bilgimiz y o k t u r .
raf H a m d i
d e r.»
A b d ü l m e c i d
E f e n d i y e
gelince: B a b a s ı gibi mutasavvıf, mütobahhir b i r fakîh, a y r ı c a i l i m ve kalem sa­
hibidir, i s t a n b u l k ü t ü p h a n e l e r i n i n kata­
loglarında müte'addid
eserleri ka}'ithdır. T o s y a'da, ellerde ve evlerde de
elyazısıyla te'lif ettiği eserler
teberrük
için s a k l a n ı r . Aded veçhile g ö r d ü k l e r i m i ­
zin b a ş ve son k ı s ı m l a r ı n ı n foto-kopilerin i almak için, saklayanlardan istedik, el­
den k a ç ı r m a k endişesiyle olacak, yok cev a b ı y l a k a r ş ı l a d ı l a r . Ş ü p h e s i z yazık oldu.
Fakat; b u n u t a k d i r edebileceklerin elin­
de değil. A b d ü l m e c i d
Efendi,
« s k i l e r a r a s ı n d a da az bulunur, az görül­
m ü ş u l u l a r d a n d ı r . H e m i l i m , hem tasav­
vuf ve t a r i k a t erenlerine «Zül-cenahayn
= i k i k a n a t l ı » denirdi. Ü ç ü n c ü kalem ka­
n a d ı b u l u n a n l a r ı daha çok yüceltirlerdi.
Nitekim; A b d ü l m e c i d
Efend i n i n yüzyıllar sonra, b u g ü n dahi ma'nen y a ş a m a k t a o l d u ğ u n u , te'sirinden b i r
şey k a y b e t m e d i ğ i n i g ö r ü y o r u z .
Bunun
açık delil'i, h â l â dertler için du'a, dilek­
ler için destek ve ü m i t , ümitsizlik için
teselli ve ü m i t k a y n a ğ ı olarak, ş e h r i n her
yerindeki h a l k ı n ziyaret ve niyaz yeri ol­
m a s ı d ı r . B u i n a n ç , yalnız ş a h ı s l a r d a de­
ğ i l d i r : H . 986 t a h r i r defterinde
de
kaydı ş ö y l e d i r : « Ş e y h
M a h a l l e ­
si: I. Ş e y h -i Aziz.
A b d ü l ­
m e c i d
E f e n d i
b. N a s û h . Seccade-nişin ve vâiz. Mu'avini n a k î b ül-eş-
Resmî
kayıtlarda
«M e r ' a ş i»
olarak gösterilen
A b d u r r a h m a n
Paşa,
D e f t e r d a r
İ b r a h i m
E f e n d i
tarihine g ö r e «T o s y adan
zuhûr»
etmiştir. Gurre-i
R. âhir. 982
( M . 1574) tarihli vakfiyesinde dahi T o s ­
y a l ı
olduğu yazılı değildir. S i c i ll-i O s manî (=<) de bundan bahsetmez.
ç — A ş i r
K f e n d i Küt. R e i s ülk ü t t a b M u s t a f a E f . kısmında no.
397 de «Şerh-i 'Avamil i 'l-'atik> adında A r a b î.ta'Jik, yazma bir nahiv Y a h y a
b. N a sûh
i ' l - t s r a i l t adına kayıtlıdır.
â — Bir evvelki Küt. de No. 1360 da T-ürkç e, ta'lik, yazma: «Teşrihat» adlı eser N a sûh Ç e l e b i
adına yazılıdır.
e — K o c a R â g ı b P a s a Küt. mecami' kısmında No. 1461 ile «El-anesail i l-müte'allikati bi-isbat i '1-vâcib ve iradat> E l ' 'All&met
ö' t- Tosl lil-Kâtibi ve «Rispletü fi bdca'in-nefs i
'l İnsaniyyetî» adlı
' A r a p ç a , ta'lik, yaz­
ma da <Lil-'Allâmet i't- Tosî> diye kayıtlıdır.
V e 1 e d-i
A b d u r r a h m a n
vakıfları : ( Y e n i C â m i ' )
t s k e nP a ş a
ve
D o ğ u m yılını kaynaklar bildirmemiş­
t i r , ö l ü m ü n ü n , oğlu M e h m e d
Bey
t a r a f ı n d a n vakfiyesinin tescil ettirildiği
tarihten pekaz önce B a ğ d a t'ta vuk u ' b u l m u ş ve orada defnedilmiş bulun­
d u ğ u anlaşılıyor. Fakat, yılı, ayı, g ü n ü
tesbit edilememiştir.
«Kalem» den yetişmiş, R ü s t e m
P a ş a'ya tezkirecilik, M ı s ı r'a, R um e 1 i timarlanna, B a s r a'ya
def­
terdarlık, M e r ' a ş a ,
Z ü l k a d r i y e'ye, B a g d a d'a beğlerbeğilik et­
miştir.
İ b r a h i m
Efendi,
Paşa'nm
sert huylu, diksözlü, mu'annit ve asabi
mizaçlı o l m a s ı n d a n dolayı, «Adüvvür'rahm a n » diye anıldığını söyler.
Vakfiyesinde ise, m ü m t a z
uzun uzun anlatılmıştır.
vasıflarî
Vakfının esası, T o s y a'daki «Y en i C a m i » dir. «Yeni» adı, h a l k ç a takıl­
m ı ş t ı r . Bazı eski k a y ı t l a r d a sadece «ca­
mi», «Cami'i Kebir» ve halk
dilinde
« U l u C a m i » olan, K u r u ç a y
kıyısındaki
«T â 1 i'î
Bey
Ca­
m i ' i » nden ayırdetmek için «yeni» lik
katılmıştır.
Vakfiyesi,
kendisinin vasiyeti ve
ş a r t l a n gereğince oğlu
M e h m e d
Bey
t a r a f ı n d a n tescil ettirilmiştir. Oğ­
l u , tek vâris'i ve vakfının mütevellisi ola­
c a k t ı r . Fakat, bu vazifesine M e r ' a ş
Beğlerbeğisi M e h m e d
P a ş a, da­
ha ü s t ü n selâhiyetle iştirak edecektir.
»• Sicill-i 'Osmanî cilt 3 S. 312
HÜSEYÎN SIDKI KÖKER
288
Cami'in inşaası, hayatta iken b i t i r i İememiş ve ikmali oğluna bırakılmış­
tır. ( » )
Vakfiyenin d i l ' i . A r a p ç a d ı r ( » ) .
A n a d o l u kadiasker'i M a h m u d
oğlu M e v l â n a
M e h m e d
tas­
dik ve tescil etmiştir.
Vakfiyedeki Şartlan :
1) İ s t a n b u l ' d a .
Soganaga
M a h a 11 e s inde evliler için konutlar:
ev, odalar.
2) I s t a n b u l'da E m i n b e y
M a h a 11 e s i'nde kendi süknası beş ev.
3) K a 1' a c 1 k (Kalecik) kasa­
basında kendisinin yapUrdığı B e z a z1 a r (dokumacılar) Ç a r ş ı s m m ta­
m a m ı , 18 dükkân dışında, 40
dükkân
içeride.
4) Mallann üçte biri olan 460.000
Osmanlı dirhemi.
İlk üç paragraftaki vakıflar, T o sy a'da yaptırdığı C a m i ' e ; 4. c ü pa­
ragraftaki ise, hastalığı sırasında aşağı­
daki kısımlara m e ş r u t t u r :
Ne kadar para giderse gitsin ve ne­
reden getirilirse getirilsin, C a m i ' e
gelip gidenlerin ihtiyacı olan su getirti­
lecek ve bir « H a y ı r
Ç e ş m e s i »
akıtılacaktır.
Cami'in ön tarafına, kendisinin hal
ve şerefine uygun, başka Medreselerde
mevcut b ü t ü n mesken, hücre ve merafikı
içhıe alan güzel bir Medrese yapılacaktır.
Dükkân, ev, odalar icar bedelleriyle
su getirildikten sonra artacak vakıf para
(10 u 11 hesabiyle) istirbah edilecek, ge­
lirleriyle cami ve medresenin
giderleri
karşılanacaktır.
' • M e h m e d Beğ'in tamamladığı «ksikler şunlardır: Medreseler, belâlar ve nere­
den getirilirse getirilsin, sular.
«• Vakıf kayıUar Arş. Deft. 1195, S. 165,
sıra 41 ve Başlar: 578 T ü r f c ç e y e tercemesi: İDeft. 1961. S. 197. sıra 35.
Vakfın Bhas cedit umûmi kaydı: Kasta­
monu Esas: 10. s. 973 Hwûf defterlerinde,
K a s t a m o n u
Müzesindeki
T o s y a
Şer'iye mahfuz sicUlorinde tektak vukû'at ve
tevcihat kayıtlan vardır*.
Vakfiyede yazıh ihtiyaç ve m a s r a f l a r ı
teşbite, vasiyetlerini tenfize oğlu M e
med
Beyle M a r ' a ş
Emirulümerası M e h m e d
P a ş a
memurdur­
lar. M e h m e d P a ş a
( y u k a n d a da
belirttiğim gibi) ü s t ü n y e t k i l i o l a c a k t ı r .
Mehmed Paşa,
M e h m e d
B e y'e yetkilerini devretmeden ş u esas­
larda m u t a b ı k
k a l m ı ş l a r d ı r ; ve b u n l a r
M e h m e d
Bey
tarafından takrir
olunmuştur:
1) Müderris, tefsir ve ehadise, v a k ı f
kitapları tetkik ve m ü t a l â a y a , m ü s l ü m a n 1ar arasında geçen diğer ilimlere a i t eser­
leri okuyup o k u t m a ğ a muktedir, beldeli
veya beldeye t â b i ' yerlerden i y i ve b i l g i n
bir erkek olacak ve g ü n d e kendisine 30 Os­
m a n l ı dirhemi verilecektir. B u v a s ı f l a r d a
b i r erkek m ü d e r r i s bulunamazsa, 50 Os­
manlı dirhemi vazifeli b i r Medreseden ay­
rılmış olan M e v l â n a
Pirî
Efend i , 30 Osmanlı dirhemi ile b u vazifeye
alınacaktır.
Bu zattan sonra M ü d e r r i s
olanlar da aynı vazifeyi a l a c a k l a r d ı r .
Medresede, tatil günleri d ı ş ı n d a de­
vamlı okuyacak birkaç talebe olacak ve
bunlara günde birer G ü m ü ş dirhem verile­
cektir.
Vakfı ve mallarını koruyacak ve ge­
liştirecek iffetli ve diyanetli b i r m ü t e v e l l i
olacak, kendisine g ü n d e 6 O s m a n l ı dirhe­
m i verilecektir. Mütevelli, rehin ve k e f i l
almaksızın
vakfın malı için kimse ile
muamele yapamıyacaktır.
Vakıfların gelir ve giderlerini yaza­
cak bir kâtibi olacak ve buna g ü n d e 3 Os­
manlı dirhemi verilecektir.
Vakfın gelirlerini b i r Câbi toplaya­
cak, günde 3 Osmanlı dirhemi a l a c a k t ı r .
Cami'in b e ş vakit î m a m ı n a g ü n d e 8
Osmanlı dirhemi. Hatibine 3 O s m a n l ı dir^
hemi, beş vakit i k i müezzinine g ü n d e 2
şer Osmanlı dirhemi, Cum'a g ü n ü , Cum'a
namazından biraz önce «Kuır'an » okuya­
cak 5 zâta g ü n d e birer O s m a n l ı d i r h e m i ,
«Kur'ana okunduktan sonra Devlete AUahm yardımı ve vâkıfa h a y ı r du'a edecek
bir duahana g ü n d e b i r O s m a n l ı d i r h e m i .
V A K I F L A R TARİHÎNDE TOSYA : 2
267
hergün sabah n a m a z ı n d a n sonra mevcut
Vakfiyede vîV,f
«
'ce^^atin işitebileceği sesle . Yasinsi^e.
y^^UrrnlTitZtL^^^^^^^
""^^^
ti. m okuyacak z â t a g ü n d e b i r O s m a n l ı
ö n ü d ü r . 1914 yangmmdrn ö ^ ^ ^
^
dirhemi. Cami hizmetine bakacak Kaybatı köşesinde
o^aS^^
y i . e g ü n d e 2 O s m a n l ı d i r h e m i Cami' ile
lanılan i k i hücreUk. C a S k u t y "
Medresenin h a r î m ı n e bakacak b i r Ferra- boyunca dogu köşesine kadar uzayan i W
şa günde y a n m Osmanh dirhemi, Cum'a
k a t l ı m ü t e a d d i t hücreler, güney dogu I v
günlerinde C u m a n a m a z ı m ilân edecek
lusunda m i h r a b ö n ü n d e k i makbereye k i "
2 ayn Selâ m ü e z z i n i n e g ü n d e b i r e r Osdar varan tek katlı m ü t e a d d i t
hücreS
roanh dirhemi. Cam. de hergun b i r e r c ü z '
v a r d ı . C ü m l e içkapıs» k a r ş ı s m d a k i sırala
okuyacak 30 kişiye g ü n d e birer O s m a n l ı
r ı n ü s t kat h ü c r e l e r i n d e Müderrislere
re ait
dirhemi, Ramazanda minarede y a k ı l a c a k o l a n l a n v a r d ı .
kandiller için her yıl 360 O s m a n l ı dirhe­
Yangmdan sonra b u ü ç avluya sermi, Medrese ve C a m i e ait k i t a p l a n sak­
p
ı
l
m
i
ş olan h ü c r e l e r ve medreseler yapıllayıp koruyacak z â t a g ü n d e b i r O s m a n l ı
m
a
d
ı
.
Yalnız, 1916 ya kadar h ü c r e l e r d e n
dirhemi ( K i t a p l a r belde h â k i m i n e asla
verihniyecek ve d ı ş a r ı ç ı k a n i m ı y a c a k t ı r 1
o t u r m u ş ve Cami'in tamirine deHâlen bir tanesi k a l m a m ı ş t ı r ! ) , Okuna- '^^^^
nezaret e t m i ş olan H a c ı î sm »a M
1 i ti a K K 1
cak cüz'leri d a ğ ı t ı p tophyacak ve b u ara"
^ ^ ^ E f e n d i
(menfi
da teşbih edecek z â t a g ü n d e b i r O s m a n l ı hoca) için b i r h ü c r e yapıldı. B u h ü c r e ,
Ç i f t e H a m a m ö n ü n d e n cami av­
dirhemi verilecektir.
lusuna ç ı k ı l a n t a ş merdivenin b a ş ı n d a
Müderris, d i ğ e r m ü r t e z i k a
ü z e r i n e i d i . 1943 Depreminde yıkılan b u h ü c r e de
hasbî ( k a r ş ı h k s ı z ) N a z ı r d ı r ,
Mütevelli sonradan y a p ı l m a m ı ş t ı r .
ile biriikte her yıl, vakfın hesaplanna ba­
Vâkıfın vasiyyeti ü z e r i n e yapılan i l k
kacaktır.
medresenin hangisi o l d u ğ u b e l l i değildir.
îSTatlr
Vakıf m a l l a n ,
B e z z a z i y e
Ç a r ş ı s ı n d a
saklanacak, gerektikçe Nâzır ve K â t i b ma'rifetiyle ç ı k a r t ı l a çaktır.
Bu fıkradaki
Bezzaziye Çar­
ş ı s ı' yeri
tasrîh
edilmediği
için
mübhem k a l m ı ş t ı r . T o s y a'da
A kkuş M e h m e d
P a ş a
vakfı b i r
Bedestan v a r d ı k i , h a l k b a ğ l a r a taşınır­
ken değerli ev ve ticaret eşyasını oraya
koyar, alırken k ü ç ü k b i r ü c r e t ö d e r d i .
Bir de y u k a r ı d a
gördüğümüz
veçhile
K a l e c i k'te vâkıfın yaptırdığı B e zzaziye Ç a r ş ı s ı
vardır. Zannımca, bunlardan her ikisine de ş â m i l ola­
rak b u isim k u l l a n ı l m ı ş t ı r .
H â l e n Cami' mazbut
vakıflar ara­
sındadır. M e ş r u t u n l e h l e r i ü z e r i n d e tedkikat y a p ı l a m a m ı ş t ı r .
Vakfiyede sözü geçen ve sonradan ya­
pılan Medreselerin hiçbirisi a r t ı k mevcut
değildir. Bununla beraber, vakfın t a r i h î
istihalelerini takibe dc mecburuz:
Y e n i Cami'in, M e h m e d
Bey
b . /V b d'u v-r a h m a n
Paşa
tar a f ı n d a n y a p t ı r ı l m ı ş olan
Medreselerin,
1914 y a n g ı n ı n a kadar k a l m ı ş olup olma­
dığını
bilmiyoruz.
Bununla
beraber,
V â k ı f
P a ş a 'nın. Medreseler için
Cami ö n ü n ü tensip ve vasiyet e t m i ş ol­
m a s ı g ö z ö n ü n e alınır, yangm'a
kadar
Cami'in g ü n e y doğu avlusundaki sıra sıra
h ü c r e l e r ihtiva eden Medreseler mevcut
o l d u ğ u ve yandığı d ü ş ü n ü l ü r s e , b u n l a r ı n
sözü geçen Medreseler olabileceğini söy­
leyebiliriz.
Cami'in cema'at kapısı karşısında ve
Ş a d r a v a n ı n da b u l u n d u ğ u sahada da Med­
reseler v a r d ı . Bunlardan 8 k a p ı Medrese.
C. â h a r 1193 ( M . 1779) tarihli b i r kayda
(27) g ö r e , T o s y a
e ş r a f ı n d a n ve Ka­
dılardan H a c ı
t b r a h i m
Efen­
d i b. M e h m e d A ğ a
tarafından,
m ü t e v e l l i izniyle yaptırılmağa b a ş l a n m ı ş ,
b i t i r i l e m e m i ş , Para vakfederek
ikmali
oğlu F a h r u ' l — K u d a t
Çelebi
at
VüYıî ?:£y:t!ar erg. Hıırûfat: 1129
2P8
JIÜSEYIN SIDKl KÖKER
oğlu Seyyid
Abdurrahman
E f e n d i'ye bırakdmıştır. Bu mütevel­
l i inşaatı bitirmiş, talebeye tefviz etmiş,
vakıf p a r a n ı n nemasmdan günde 2 Akça
vazife (**) ile A m a s y a'da oturan
'Ulemadan . Ö m e r b .
t b r a h i m
E f e n d i
Müderris olarak getirilmiş.
K a d ı
H a s a n
E f e n d i
'arzı
ile bu zât'a Müderrislik ile hasbî müteve!lilik. H a c ı M e h m e d b .
Has a n'a da Mütevelli üzerine Nâzır'lık tev­
cih ettirilmiştir.
Cami' avlusunda Ş e r i f — z â d e
A l i A ğ a M e d r e s e » i'nden de
bahis vardır ( " ) :
'A b d u r-r a hman
Paşa
Cami'f
avlusundaki
b u vakfın Ders-i â m ' ı
H ü s e y i n
E f e n d i nin ferağı üzerine bu cihet,
S e y y i d
H a s a n b.
Ş e y h
'A b d ' u r r e z-z a k'a ( " ) tevcih edil­
miştir.
Abdur-rahman Paşa'nm
getirmeyi
oğlu Mehmed Beğ'e bıraktığı su'yu nere­
lerden, ne miktarda getirtip nerelere akıt­
mış olduğunu kayıtlardan öğrenemiyo­
ruz. 40 - 50 yıl öncesinden beri Cami' av­
lusunda bir Şadırvan, dış duvarlanndan
Medreselere su veren tepme küplerden
b a ş k a tesisler yoktu. Bugün aynı av­
luda bulunan şadırvan ile yeraltı be­
lâlarında su vardır. Yangından önce­
k i Şadırvan suyu, D ü l g e r
o ğ l u
H a c ı A h m e d
Ağa
tarafından,
2250 k u r u ş a İ b r a h i m
y ü z b a ş ı
«• Dinî hizmet'er karjılıgı. Bu eski terim^
hâlâ da kullanılır.
*• Tö^a Şer'iye mahkemesi mahfuz sicille­
rinden 59» No. lısmm
122 s. No. Ramazan.
1197 (M. 1783)
» Bu zat, Kaadirl (ar!ka:ı ikinci
P i r i
Ş e y h t s m a ' i l - i R û m i hz.nln so­
yundan ve T o s y a'daki vakıflsnnın cihet ve
tevliyet sahipleıi. MUşarun-ileyh Pir bz. lerinden ve vakıflarından başka bir makale ve eser­
de bahsedeceğiz. Pir hz, ibizim de Erkek kolun­
dan ceddimizdir. Müceddid ve mflctehid olarak
$ e y h t s m a ' l i - i ; R û m i , Kaadirl
tarikatı tarihinin en ciddi ve 'ilmi taraflarını
t-^rkil eden esaslar koymuş ve tarîkatlarm kat
dırılmasına kadar her yer ve kolda çok canjı
olarak yaşamış olduğu i$iQ, biyografisi tafsilâtlı
olacaktır.
A v n i E f e n d i'den aldığı 10 İ ğ n e l i k
S e y i d oğlu
suyu ile a r t ı r ı l m ı ş t ı r
( " ) . Hacı Ahmed Ağa'nın b a b a s ı H a c ı
Mustafa Ağa, Avni Efendi'nin b a b a s ı da
Osman Necîb Efendidir.
Cami'inde, âdet veçhile sonradan b i r
de Mekteb'e kavuştuğu g ö r ü l ü y o r
C).
Kıblesinde de Çifte Hamam o l d u ğ u için
tahsil merkezlerinde g ö r d ü ğ ü m ü z « k ü l l i y .
ye» sistemini burada da buluyoruz. Fa­
kat, büyük merkezlerde olduğu g i b i bir­
den ve bir vâkıf t a r a f ı n d a n t a m a m l a n m ı ş
değildir.
Diğer ilâve vakıflar da o l m u ş t u r :
Eskiden ( R û m i 1318 - M . 1902/3 e ka­
dar) H ü k ü m e t konağı ve Mahkeme Ca­
m i ' yakınında ve sırasındaydı.
(O'nun
için bu semte «Mahkeme Mahallesi» a d ı
verilmişti). Bu bina, daha ö n c e l e r i H a c ı
Mehmed Menzili (evi) adıyla a n ı l ı r m ı ş .
Ayda 15 k u r u ş kira ile k i r a l a n ı r m ı ş . Ge­
l i r i Cami'in İ m a m , H a t ı b , Müezzin, Mü­
derris, Mütevelli ve D e ş t b a n ' ı n a m e ş r u t
imiş. H a c ı
M e h m e d ,
kiraya 1
kuruş zammetmiş ve bu fark'ı güzel ses­
l i , lâtif elhanh, nüfusu k a l a b a l ı k , g e ç i m i
dar İ m a m
Seyyid Hacı
Ha­
fız M a h m u d
E f e n d i'ye tahsis
etmiş ( " ) •
V e y r a n ş e h i r ' i n Babalar kö­
yünden olup T o s y a'nm A h i - p i r
(»*) Mahallesi'nde misafireten
mukim
Yusuf
B e y oğlu diye m a ' r u f M u s ­
t a f a Ağa b. İ b r a h i m ,
bir
kepenk arsası A k k u ş
M e h m e d
«1 ' A v n i E f e n d i ,
evinin iç tarafı­
na aslâ küp koyamıyacak, suyu akıtamayacak.
Vakfiyesi: Tosya Şer'iye M. SieiUerinren No.
«05, S. 15, tarih: 24. Şubat. 132» CM. 1911).
«8 V. K. Arş. Hurûfat No. 1130, Tarih: H.
1167 (1753 - 1764).
(33) T o s y a Ş. M. S. No. 594 s. 19 v« 598
8. 115. Tarihler: Muharrem. 1270 (M. 1853,) 20.
Şa'ban. 1274 (M.1857); kirayı 30 kuruşa kadar
çıkarmış., Şa'ban (1813).
« Bu gütk «Hacıpir» Mahallesi vardır. « A h i
Sinan, Ahi M u s t a f a »
gibi kayıt­
larda gSrdfîgümüz Mahallelerin şehıin bu gUnkU
haline göre nerelere düşecekleri
araştırılmak­
tadır. «Tosya .tarihi» inde bulduk'anmızı belirte­
ceğiz.
VAKIFLAR TARJHINDE TOSYA
289
p a ş a vakfına y ı l d a 24 a k ç a maktu* y a z ı d a vermiyoruz.
icarlı, U n p a z a r ı ' n d a ( " ) , b i n a s ı
İ n ş a ve Onarmalar
niülk
g ö n c ü d ü k k â n ı İle, ( " ) Ma- C â m i ' i n i n ş a s ı
H . 978 ( M . 1571)
nav d ü k k â n ı ' n ı vakf ve ( " ) ş a r t e t m i ş Onarım (31)
Receb. 1169 ( M . 1756)
tir:
=
(42)
H.
1285 ( M . 1868)
Tahtacı Receb b. ibrahim b. Mehmed, =
(43)
H.
1331 ( M . 1915)
de Yeni Cami tmam'tna ait vakıf <^^> tesis = (44)
M.
1945
etmiitir. Vakfiye sindeki izahat ile bu gün, bu
Minare yeniden. 4 k a t ı eksiltilerek.
ftaktfIartn yerini tesbit ve izah mümkün de
Şehrin T e k y e önü ( H o c a
ğildir. Şehrin geçirdiği teşkilât değişiklikleri^ İ m a d - t b n - i
S e l i m
mahalleleri
bu imkâttt bize vermemiştir.
t a r a f ı n d a ) k ı s m ı 1. E k i m . 1333 ( M . 1917)
Y e n i C a m i'inde en eski v u k û ' a t
de; Ç a r ş ı 6. Eylül. 1338 ( M . 1922) de
kaydını.
B a ş b a k a n l ı k
a r ş i - y a n m ı ş ve 26/27. K a s ı m . 1943 de de. şeh­
V i nde (*») b u l d u k .
r i b a ş t a n b a ş a harap eden Deprem o l ­
Türlü tevcih n o t l a n varsa da, b u m u ş ve C a m i l e r i n hemen hepsi b ü y ü k za­
rarlar görmüştür. Kurulan
bir
dernek
M Bugün ' A b d ' u r - r e z z a k
Câ,mi'i
delilliğiyle hepsi o n a r ı l m ı ş t ı r
Bnleri.
M Bir taıafı S o l a k o ğ l u , bir tarafı
vakıf malını yemiş. Hakkında ıtahkikaL
isten­
K ü l â h ç ı
o ğ l u dükkânları, iki tarafı
miş. Muhbir: Mehmed (Başb. arş. t b n - U l iMÎk-ı âmm.
E m i n
tasnifi Evkaf deft. Z. hicce. 1013/M.
»T Ayni v^kfa ayni mikdarda icareli binası
1604).
mülk.
"
T a h t a c ı
R e c e b
b. İ b r a ­
»» Bir tarafı S « y y i < i Ş e y h
İbrahim
b. M e h m e d , C â m i ' i n K u b b i m, bir tarafı Y i r k u y u l u
K u r u
b e kurşunlarını yeniletmiş, muhtaç yerlerini
H a l i l , l>ir tarafı Şeyhlerin
düJckânkn
onartmıj, iç ve dışını badanalatmış, minaresi­
nin külâhını 600 kuruşa bir Hiriitiyana yaptır­
yt bir tarafı U n p a z a r ı i'e mahdud
mış, ferşlerini de yenilemiş.
(Tosya Ş e r '
manav dttkânı. Mütevelli S e y y i d H a iye
m. m a h f u z
s i c i l l e r i n d e n
ci H a f ı z M e h m e d E f e n d i
b.
591 No. lısı: s. 75).
O s m a n , bu dükkânları §er'î icare ile
*â Kaza Kaymakamı H a c ı
G â 1i b
icar edecek, göncü dükkânının icar bede­
tarafından bu ta'mir yap'.ırûmışUT. Ne­
linden künde 4 akçasını
'Abdur-rah- B e y
releri ne nisbette onarılmış olduğu bilinmiyor.
m a »
P a s a
C a m i ' inde
mütevelü
Kendisi hakkında da biyografik ma'KJmat edt
olan İmam alacak ve mukabilinde ö ğ l e namaz­
neoıedik. Bu kayıd da, Tosya Cami' ve M«scld
larından sonra cema'at huzurunda bif aşir, ikinyaptırma onarma ve koruma derneğinden alındı.
di namazından sonra bir « M ü l k s û r e s i>
<» Bu onarma, restore mahiyetinde olmuş­
okuyup rûhuna ve bUtUn mU'minlerin ervahına
tur. Merhum Menfi H o c a
İ s m a i l
hibe edeceSt. Manav dükkânı icaresinden günde
H a k k ı E f e n d i'in teşebbüs ve idaresiyle
7 akçasını. Vâkıfın Babalar Divanından K a r ­
yapılmıştır. Daha sonraki ta'mirlerde kul'anıt a * Köyünde
yeni yaptırdığı Cami' ha­
Istt
Mermer'lerin yatağını o "bulmuştur. Ayni
tibi S e y y i d ı M u s t a f a'ya verecek.
zat,
§ehr;n S e y y i d
o ğ l u ve Kal'a su­
DüMtânîar yanar, yıkılır, ta'mire muhtaç olur­
larının kaynaklarını ve mecralarım da yaptır­
sa, hayat'ta kaldığı müddetçe
kendisi, kendi
mış. Câmi'in ve ba'zı çeşmelerin
sularını ço­
malından yaptıracak, onai'facak. Yine sağlığın­
ğaltmıştır.
da, vakfı'nın tevliyeti, üzerinde kalacak, ölün­
*4 H a c ı ' O s m a n B ö y n e r
teşeb­
ce tevliyet, ekber ve erşed evlâdı'nm olacak.
büsüyle kurulan demek üyelerinin hemen hep­
(Defter No. 2108, S. 123, 124: 21. Muharrem.
sinin devamlı ve samimî gayreileriyle bu ona­
1225/M. 1810 V. ' K . Arş.)
rım, tam bir restorasyon olmuş, minaresi de
(?»} «Mescid harimi: (Boyalı Mehmed Paşa
yenilenmiştir. Bıu minarenin sökülen taşlarının
vakfı) ve T a ş h a n ve garben yol ve cebirbirine bağlantısını teşkil eden iç demir kan­
n(iben Çifte Hamam hartmi ve 'Şimalen N â i b
calarının üs tekinin kancası altına
geçirilerek
o ğ l u k e r i m e l e r i
ve C i v r i z
bağlanmış
olduğu
görülmüştür.
Nasıl
bir usûlle
o ğ l u M e h m e d dükkânları ile mahdud
böyle bir bağlantı yapılmış olduğu merak uyan­
fevkani Kahvehane ve odaları ve taht anî bir
dır^? ıştır.
bab Han ve dekâkînde olan 3/16 sebmini Yeni
«» Bir rapor, 1943 depreminde camiin gör­
Cami' tmam'ma
vakf» e'miş. (Tosya
Şer'iye
düğü
hasan onarmak için yapılmış o'an keşfi ih­
m.m.s. No. 604 s. 229: 7 Z. hlcce. 1317/M. 1901).
tiva
etmektedir.
Son tamirin nasıl yapılmış ol» M ü t e v e l l i
M u s l i h u d d i n ,
270
VAKDİAR TARÎHtNDE TOSyA : 2
Câmi'in cümle kapısı üzerinde ş u Sü­
l ü s kitabe v a r d ı r :
«Abd-i Rahman Paşa ol âli^-himem»
«Eyledi b i r Cami'i a'lâ binâ»
«Ruhuna versin H u d â feth u zafer»
«Menba-ı n û r mecma'ı ehl-i nazar»
«Keşf idüb â n a cemâl-i pâkini»
«Nûr-i S ü b h a n eylesün anda eser»
«Oldu ilmâraı için târîh a n a : »
dugunun bilinmesinde ilerisi için f«ide dUîünülebUlr. Mühim kısmılannt fcuraya özetliyoruı :
Camiin dış duvarları, bir sıra muntazam
kesme taç ve 4 sıra tuğla ile yapılmıştır. Pen­
cere, kemer yerlerinde çatlama, kemer tuğlsîannda ve kilit tajlarmda yerlerinden oynama,
bazan d Üşme, sıra taslarında kırılma, pencere
kemerleri içindeki ayna taşlarında yer yer çatla­
ma, yerlerinden oynama, pencere söve bağlık
taslarında kınama;
StfO cemaatin iki kubbesi ile sütun ve başlık­
lar:, kf mer taşları kırılmıj, yıkılmış, birisi de
tehlikeli olduğu için yıkılacaklır. Kaaide ile bas­
lık, stttun, kemer ve kaplama taşlarının noksanı,
mevcudun aynı olan somaki ve küfeki taşlarıy­
la yeniden yapılacak, kubbeleri dışarıdan getir­
tilecek luğla ve 150 ki o çimento takviyeli süz­
me kireç, taneli, temiz kumlu harpla yenilene­
cek.
Son cemaatin ve Câmi'in birinci sıra taş sUmesinin, son cemaat n yıkılmasıyla mUhim bir
kısmı kırılmış, zayi olmuş ve diğer kısımları
yerlerinden oynamış,
düşmüjUln Bunlar da
ocaktan getirilecek somaki ve küfeki taşlarıy'a,
hepsi elden geçirilip demir kenet ve çimento
harçlarla ikmal olunacak, yerlerine tesbit edi­
lecektir.
Câmi'in ikinci sıra ve teferruatı ve kubbe
etekleri taş silmeleri de yerlerinden oynamıştır.
Aynı suretle yapılacaktır.
1W4 de içine eşya ve gaz konduğu için, içi
de yanan ctfmi'in kubbe kemerlerine mesnet teş­
kil eden iki münferit ve kesme muntazam tas­
larla yapılmış ayak ile duvarlara bitişik 8 plfts(nn dış aksam taşları da yanmış ve iki sene son­
raki tamirde bu taşların üzerleri sıva ile kapa­
tılmış, bu defa depremde üzerleri açı'mıştır.
Kalınlığı 20 santimetreden noksan olmamak
özere ocaktan getirilecek küfeki taşlarıyla kap­
lanıp, arkaları 200 dozajh çimento harçla dol­
durulacaktır.
Sıvaları dökülmüş olan cami iç duvarlarıyla
kubbelerinde ve yıkı'mamış olan son cemaatin
İki kubbcsindeki çatlaklar İyice süpUrülecek, te­
mizlendikten s^onra bütün duvarlar ve bilhassa
çatlaklar yangın (ulumbasıyla tazyikli su sıkılarjk yıkanacak, tozdan âri hale getirildikten sonnı yarık yerleri aşağıdan baslanrsajc sureMyle
her metrede bir alçı yuva yapılmak ve alttaki ya-
«Lâm lâfz-ı sadr-i saff 'ayn'i h a h e r »
H . 992 ( M . 15S4) İ b r a h i m
H ü s e y n B e y »
Abdürrczzak Cânü'l ve Medresesi,
Vakıflan :
Bu cami', şehir o r t a s ı n d a n
geçen
K u r u ç a y ı n
kuzey y a k a s ı n d a , Ç a r rıkların üzeri muvakkaten alçı ile kapatılmak
özere 350 dozajh sulu çimento harçla dolduru­
lacaktır.
Yarım kubbelerden bazıları çok harap olduğundan sökülüp tuğlaları kullanılarak, yeniden yapılacaktır.
Son cemaat kubbeleri yıkılırken, son cemaate,
bit'şik sol köşesine düşen kubbe de sökülüp ye­
niden yapılacaktır.
Mihrab, somaki taşından yapılmıştır, taşla­
rı kırılmış, dökülmüştür, silme taşıyla müzeyyen
desenli aksamı ve mihrabiye yazısı ocaktan getiriilecek aynı cins taştan yeniden yapılacak, kir­
lenmiş mevcut aksamı sodalı su ve vim ile yıka­
nıp temizlelilecektir.
Minber kapısı ile kUlâhı altındaki kemer
taşları çatlayıp dökülmüştür. Bunlar da aynı tas­
la yenilenecek ve temizlenecektir.
Câmi'in dahilî duvatlarıyla kubbelerinin ve
kırmızı badana sürülmüştür. Tel fırça ile temirIcnip yıkanacak, bozulacak derzler tâmir ve icap
eden faşlar yenilenecektir.
Camiin dış ta3 tuğlaları üzerine beyaz ve
köşelerdeki kcmerciklerle yarım kubbeciklerin
ve büyük yarım kubbelerle üçgen kürevîlerin ve
son cemaat üçgen kürcvl ve kubbelerinin sıva­
lan yeniden yapılacaktır. Bu sıvalar iki kat ola­
cak ve gâyet ince kum ile trnik perdahı yapıla­
caktır. Sıvaların çok düzgün olmasına, dalgalı ol­
mamasına itina olunacak'.ır. Kubbe «teklerine,
silme çekilecektir. Bilcümle aksama üç kat boyaz badana yapılacak, sıva harcı metre mik'abına
100 kilo çimento takviyeli kireç kullanılacaktır.
Minare sakatlanmış, tehlikeli görülüp bonv
ba ile yıktırılmıştır. Kaaide ve küp kısmı saglamdu:. Eıbatına
yıktırılmış olsaydı, enkazınan tamamından istifade edilirdi. Şerefe altı ta^
ları, stalâktitlidir. Bunlar da harap olmuştur.
Mevcudunun deseninden istifade edilerek, küp­
ten yukarı aksamının yeniden yapılması İcap
etmektedir. Külâh da re&mine göre yapılacak­
tır. Mevcut alem, yaldızlanıp asılacak ve yeni­
den siperi saika yapılacaktır.
Birinci sıra ahşap çerçeveler harap olmuşfur. Kuru kestane ağacından dahili cilâ, harici
som ma'cunJu üç kat î>eyaz boya yapılacak, ve­
rilecek resim veçhile gizli İspanyolet takıla­
caktır. Üç milimetre kalınlığında yağlı ma'cunkı cam asılacak ve '.arif edileceği veçhile yer­
leştirilecektir.
Mihrap üzerine ve aynı mahalde yan taraf­
lara müsadif 3 adet müzeyyen, 4 adot hendost
şekilli alçı çerçeveler onarılacaktır.
VAKİFLAR TARİHÎNDE TOSYA : 2
şmm, eski A r ı
p a z a r ı n m arka­
sındadır. B ü y ü k y a n g ı n d a n sonraki teş­
kilâtta da yeri d e ğ i ş m e m i ş t i r . M i h r a b ı n
önünde sağ tarafta. Çarşı k a l d ı n m ı üze­
rinde, suyu T a ş l ı
P ı n a r ' dan ve
S e y i d o ğ 1 u'ndan gelen muhdes b i r
Şaduvam v a r d ı . B u g ü n , c ü m l e
kapısı
önündedir.
Yangından evvel daha g e n i ş ç e olan
avlusunun kuzey b a t ı s ı n d a n b a ş l a y ı p , b u
günkü erkek cemaat h e l â l a f ı n m sonuna
ve B ü y ü k
H a m a m
duvanna
kadar uzayan k ı s m ı n d a a l t h ü s t l ü med­
rese odaları bulunuyordu. Ayni yerden
başlayıp K u r u ç a y a d o ğ r u uzanan dikey al­
tında cemaat sebil ç e ş m e l e r i ve ü s t ü n d e
de yine medrese o d a l a n v a r d ı . Y a n g ı n d a n
.sonra cami' o n a r ı l m ı ş , medrese ve sebil
çeşmeleri k a l k m ı ş t ı . B u ç e ş m e l e r ş i m d i ,
helâlann ö n ü n ü kapayan duvarlar için­
den musluklarla a k ı t ı l m a k t a d ı r .
1943 Depreminde cami' ve minaresi
harap o l d u ğ u n d a n , minaresi
yıktırılıp
yaptırılmış, b i n a s ı a d e t â y e n i l e n m i ş t i r .
Eski sebil ç e ş m e l e r i n b u l u n d u ğ u h a t t ı n
uç köşesinde b i r oda, a l t ı n d a da i k i kapıh denilen bir kahvehane ve i k i d ü k k â n ,
şimdi Buğday p a z a r ı olan dış k ı s m ı n d a
da dükkânlar mevcuttur.
Cami, t a ş ve t u ğ l a d a n ,
kubbeler,
mahfel ve t e f e r r u a t ı a h ş a p t ı r .
Şimdiki
minaresi, tuğladan y a p ı l m ı ş t ı r .
Cami'in b â n i s i n i n
Ş e y h
A bd ü r r e z z a k
E f e n d i
o l d u ğ u ka­
yıtlardan ve halk dilinden a n l a ş ı l m a k t a ­
dır. Fakat, inşa t a r i h i , b a n i n i n hüviyyeti,
yerinin m ü l k m ü , vakıf m ı o l d u ğ u , b i r
vakfiyesi bulunup b u l u n m a d ı ğ ı
bilinme­
mekte ve tescil e d i l m i ş vakfiye
buluna­
mamaktadır. Esas k a y d ı ( V . K . Arş. Kas­
tamonu Esas: 2/10 s, 3018) dedir. Son­
radan yapılmış i k i vakfa ait 12 Z. ka'de
1141 t a r i h l i vakfiye (Deft. 624, S. 347İkiBci ve üçüncü sıradaki ve orta kubbenin
tanburundaki pencereler haricî kısımlarına yı»varlak camlı beton çerçeve ve dahlUne de basit
»İÇİ çerçeve yapılacaktır. Bunların resimleri ve­
rilecektir.
O »manın rayicine göre 140.000 lira keşif
bedeli tutmuştur. İmza: (M. Y . Mi'mar A. özak^aj) tır. İmzalı ve sayfalan paralU bir nüshası.
Dernek tarafından verilmiş olup dosyamızdadır.
271
348
Sr. 316 da ve 13 R.
Ahar. 1296
( M . 1879)
tarihlisi : T â s i ' a ş e r m ü c .
Anadolu 263) de k a y ı t h d ı r i a r . İ k i n c i vak­
fiye 25. C. Ahar 1290 ( M . 1873) tarihiy­
le ( T l 607, s. 15) de de yazılıdır.
Camiin i n ş a t a r i h i kesin b i r rakkaml a belirtilemezse de. ( T ı : 1118) defterin­
de Safer. 1126 ( M . 1713) tarihinde A h m e d D e d e'ye k a y y i m l i k tevcihi ya­
p ı l m ı ş o l d u ğ u n a göre, i n ş a b u
tarihten
evvel y a p ı l m ı ş t ı r .
Yaptıran Ş e y h
A b d ü r r e z z a k ' m kimliğini yine ( T ı : 1124) de bulu­
y o r u z : T o s y a'daki Ş e y h
1 s m a ' i Svi R û m î vakfına 2 Akça ile
vâkıfın e v l â d ı n d a n Ş e y h
A b d ü r r e z z a k
E f e n d i ,
N a z ı r nasbed i l m i ş t i r . ( Z . hicce. 1146 M . 1733).
T o s y a Ş.m.m.s. No. 600 de ise
Z. hicce. 1218 ( M . 1805) t a r i h l i b i r berat
kaydı var:
«Mecline-i Tosya'da.. Şeyh
Abdürrez'
sjafc'ın î>in« eylediği câmV » i m a m ve h a t i b i
iken vefat eden C i v e k - z â d e
Mehmed
b.
A b d u l l a h ' ı n yerine mu­
ayyen vazifesi ile oğlu î s m a ' i l halifeye
tevcih..
M e r ' a ş î
A b d u r r a h m a n
P a ş a C a m i ' i n i n Ders-i â m m h ğ ı da
b u z â t a tevcih e d i l m i ş o l d u ğ u n u b u ba­
histe g ö r m ü ş t ü k . Böylelikle b u kimse­
n i n ayni zamanda ulemadan ve «zülcen a h a y n » o l d u ğ u b e l i r m i ş t i r , ö l ü m tarihi
de kesin olarak bilinmemekte ise de, oğ­
lu S e y y i d
Ş e y h
H a s a n'ın
b e r a t ı 1171 ( M . 1757 - 1758) de, c ü l u s
sebebiyle, Ş e y h î s m a ' i l - i
Rû­
mî
Z a v i y e s i
çeşitli cihetleri için
«tacdid»
edilmiş
olduğunu,
orijinali
elimde b u l u n a n « Tosya Şer'iyye
rmhfuii
sicilli.» y a p r a ğ ı n d a
b u l u y o r u m k i , bun­
dan anlaşıldığına g ö r e Ş e y h
A b d ü r r e z z a k
merhum, o tarihten ev­
vel i n t i k a l etmiştir. Zira, beratlan yeni­
lenen cihetler, tevliyet, m e ş i y h a t v.s. gi­
b i , s a ğ o l d u ğ u takdirde kendi ü z e r i n d e
k a l m a s ı m e ş r u t olan hizmetlerdir.
Cami' hizmetleri için yukanda yeri­
n i i ş a r e t e t t i ğ i m 12. Z. Ka'de. 1141 ( M .
1729) ve 25. C. â h a r . 1290 ( M . 1873) ta-
HÜSEYİN SIDKI KÖKER
272
rihîi İki vakfiye ile i k i vakıf tesis edilmiş­
tir:
1) İstanbul'da Hoca Hayruddin Mahallesi'nde misafireten sâkin S e y y i d
H ü s e y n
b. S e y y i d M u s t a ­
f a E f e n d i b. H â f ı z H ü ­
s e y n E f e n d i arsası mu'accel icare ve yevmî 2.5 akça müeccel icare ile
Şeyh A b d ü r r e z z a k
E f e n ­
d i C a m i ' i vakfı ve cbniyesi mülkü
olup hududu: b i r yönü Cami' b i r yönü
Büyük hamam, i k i yönü tarik-ı â m m , biribirine bitişik 15 dükkânın ebniyeleri (kî
Odun pazarmdadırlar).
Şartlan :
Ecr-i misil ve icare-i sahîha ile âha­
ra icar olunup icareden 2.5 akçası ica­
re-i müecceleye ayrılacak, kalanından yev­
mî yarım akça tevliyet ve nezarete ( k i
hayatta iken kendisine, ölümünden son­
ra evlâd evlâdına, evlâdı munkanz olur­
sa cami' mütevellisine âit olacak), yevmî
yanm akça cami imamına, yevmî yanra
Akça cami' hatibine, fazlası
akaratm
onanmma ve meremmetine, bundan da
artanı kendisine ve evlâd ü evlâdına aynlacak. B u şartlara riayet müteazzire olur­
sa, mutlaka *ifukara-yi ehli iymana » ve­
rilecek.
1296 ( M . 1879) t a r i h l i vakfiyeye k ö nu olan d ü k k â n ve o d a l a r ı n h u d u t l a r ı
şöyle gösterilmiştir:
tiAbd' ürre z-zak Cami'i
civarında
nehr-i yabis (Kuru f.ıy) bitişiğinde bir taraf­
tan Kolçak
oğulları
Ahmed,
îsma'ilveAli'nin müşterek kahvehanesi ve btr
taraftan Kuru çay, bir taraftan Cami'i
kebir (Ulucami) ve Ab d ürr e z z ak Ca­
mi'i şeriflerine meşruta vakıf dükkânlar ye
dördüncü tarafı tahrik-i âmme ile mahdut fev­
kani 2 kapı oda, altında bir kapı ekmekçi
dükkânı, bir kapı aşçı dükkânı..*
Bunların mq'tad icareleri 13 A k ç a
hesabiyle ü ç e r akçası A b d u r r a h ­
man P a ş a
C a m i ' i birinci î m a mıyla ikinci i m a m ı n a , 2 ş e r Akçası b i r i n ­
ci ve ikinci Müezzinlerine, b i r e r A k ç a s ı
da Kayyimi iie Mütevellisine ve oda ve
d ü k k â n l a n n ta'mir ve termimine sarfı
şart kılınmıştır.
Bu i k i vakıf zümresi, A b d ü r r e z z a k C a m i ' i
s a h a s ı n d a oldu­
ğu için, ikinci vakfiye özeti de b u bahse
alınmıştır.
Ankara Etnografya M ü ­
z e s i ' ndeki «Kcngrı ( Ç a n k ı r ı ) Ş e r ' 26 sr, da, 12 sr.» No. i l e 19. Receb. 1178
26 sr. da, 12 sr. »o. ile 19. Receb. 1178
( M . 1764) tarihli b i r fermanla
Müder­
Hayatta iken vakfının tebdil, tağyir,
r i s Ö m e r E f e n d i h a k k ı n d a de­
taklil ve teksiri elinde olacak.
niyor k i : Geçim darlığından s ı k m t ı d a d u - .
2) Kaza kaymakamı A 1 â i y e Ç a n k m mirî m u k a t a ' a s ı gelir f a z l a s ı n d a n
li O s m a n N â f i z
E f e n d i
kendisine yevmî 120 Akça vazife verilme­
b. V e l i y y ü d d i n
b. O s m a n
si Tosya Nâibi Kcngrı Kadısı ve Mutasar­
E f e n d i ve kaymakam A 1 â i y e 1 i
rıfı taraflarından inhâ, ş e y h ü l i s l â m tara­
O s m a n
N â f i z
E f e n d i b.
fından tasvib ve işaret olundu. P â d i ş â h
A b d u l l a h
adıyla b i r i 1290, öteki
( i n Mustafa) bu yolda ferman b u y u r d u .
1296 tarihli i k i a y n vakfiye kaydına gö­
Bu para, âdet ve<;*ile « marifeti şer'ile
re şu hududlarda tesbit edilen d ü k k â n l a r
tahsil edilip Kengn m u k a t a ' a s ı n ı n M u ­
da vakfedilmiştir:
harrem taksitinden toptan
ayınlarak
«Bir tarafı Debbaghane (Tabakhane şimd,
müstahikkine verile.
kaîdmîmışttr) önünden gelen çay, bir tarafı
K a s t a m o n u
M ü z e'sindeki
Akkuş
Mehmed Paşa vakft arsanolup
hâlen üzerinde Kolca oğlu İsmail,
Al* «Tosya Şer'iye m.m. sicillerin» den N o .
ve Ahmed ağaların müşterek kakoe-i atta- 599 Z. ka'de 1190 ( M . 1775) t a r i h l i b i r
riye kahvehane ve câmi kapısı bitişiğindeki kayıtta da: ayni Müderrislik, yine Kengdükkânları ile mahdud Şeyh Abdürrezzak n mukata'asından verilmek ü z e r e s a b ı k
merhumun arz-t vakft üzerine bâ-izn-i müte­Müf ti İ b r a h i m
E f e n d i'ye yev­
velli 7 adet Attar dükkânı inşa ve vakf mî 60 Akça vazife ile tevcih o l u n d u ğ u g ö ­
tttiği*
rülüyor. Müderrisin vazife m i k d a r l a r ı
VAKIFLAR TARÎHtNDE TOSYA : 2
arasında % 50 fark mevcut. B u f a r k ı b i r
yana itsek bile, Ö m e r
E f c n d i'ye
«mukata'a fazJastîbrahim
Efend i'ye mukannen gelirden tahsis yapıl­
ması k a r ş ı s ı n d a üıtiyarsız Fuzûlî merhu­
mun mâcerası ve m e ş h u r şikâyeti h â t ı r a
geliyor: <ıZ^\y<Mdür,ftasttZhrıLmaz! ».
Her halde Ö m e r
Efendi
de
az çok bu s e r e n c a m ı y a ş a m ı ş olsa gerek.
Nitekim, ( K e n g n Ş. m.m.s. No. 48: 7.
Receb. 1262 ( M . 1846) t a r i h l i b i r Neza­
ret emriyle: T o s y a ' d a
A b d ü r rezzak Cami-i
ş e r i f i n d e
273
El-Hacc A l i Ağa
MedresesiMüderrisiAhraed
RâziEfen
d l ' n i n «yevmî 1£0 şer Ahşadan
müterafcim iTci senelik vazifesi 5S1 kuruşun
öden­
mesi» bildirilmiştir.
Halbuki, bu
vazife mukata'anm
zevavd» inden değil, asimdan tahsis edil­
m i ş o l d u ğ u halde i k i yıl ö d e n e m e m i ş , bi­
rikmiş !
Vakfın esas defterindekinden gayr.,
h u r û f a t T ı . defterleriyle şeriye sicillerin­
de de yazıya konmayan tevcih k a y ı t l a n
vardır.
Hüseyin Sıtkı KÖKER
î
i
-1
'i
Resim : 1 — Tusyadan utnuni: bir görünüş.
Resim : 2 — Taşlı Pınar - Yukan Pınar vc elektrik
dizel santralı.
4
• >
NT
,1
Resim : 3 — Şeyh Nasuhi Efendi medfeni - mevcut hali.
Vakıflar Der^risi
Hüseyin
Sttkı
KÖKER
Rcs:m : 4 — Abdülmccicl Efendi medfı-ni . mevcut hali.,
Resim : 5 — Mer'aşî Abaurrchmfn Paşa cjimii: 1543 dtprcm'r.den son
görünüş.
Hüseyin
Sttki KÖc^
Resim : 6 — 1943 depreminden sonra, cemaat kapısı.
Vakıflar Dergisi
Hüseyin
Sttkt
KÖKER
Res.m : 7 — 1943 depreminden sonra,
mihrap ve kubbeler.
Resim : 8 — 1943 depreminden sonra_ müezzin mahfcM ve kubbeler.
Vakıflar Dergisi
Hüseyin Sami
KÖKER
Resim : 9 — 1943 depreminden Sonra, mihrap.
Resim : 10 — Rcslorasyondan sonra, dıştan umumî görünüş.
Vakıflar Dergisi
Hüityilt
Sami
KÖKER
Resim : 11 — Restorasyondan sonra,
minber kapısı.
Resim : 12 — Restorasyondan sonra, dış cemaat yeri ve
kuzeybatı cümle kapısı.
Vakıflar Dergisi V