iran – rusya mutabakat anlaşması

BÖLGESEL GELİŞMELER
İRAN–RUSYA
MUTABAKAT ANLAŞMASI:
STRATEJİK ORTAKLIK MI?
İran ile Rusya arasındaki mevcut ilişkiler iki ülkenin ortak güvenlik kaygıları,
karşılıklı ticari çıkarları ve hem Orta Asya hem de Orta Doğu bölgelerindeki
çıkarlarının kesişmesi ile doğru orantılı olarak gelişmektedir. Son varılan mutabakat anlaşması da bu çerçevede değerlendirilmelidir.
Pınar ARIKAN
G
eçtiğimiz günlerde Rusya
ile İran arasında geniş kapsamlı ekonomik işbirliği
öngören bir mutabakat anlaşması imzalandı. 5 Ağustos tarihinde
Rusya Enerji Bakanlığı tarafından
yapılan açıklamaya göre Rusya
Enerji Bakanı Aleksandr Novak ve
İran Petrol Bakanı Bijan Namdar
Zanganeh tarafından imzalandığı
belirtilen anlaşma, beş yıllık bir dönem için Rusya’nın İran’ın petrol
satışına yardım etmesi, iki ülkenin
petrol ve doğal gaz endüstrisinde
işbirliği yapması, Rusya’nın İran’da
yeni elektrik santrallerinin yapımını üstlenmesi ve İran’a makina,
56
tüketim malları ve tarım ürünleri
sağlaması gibi konuları kapsıyor.
Yine Rusya Enerji Bakanlığı’nın
açıklamasına göre İran, ortak elektrik santrali inşa etmek ve Rusya ile
işbirliği dahilinde kömür yataklarını da geliştirmek istiyor.
“Petrol karşılığında mal (oil-forgoods)” anlaşması olarak da basına yansıyan bu anlaşma, Rusya ile
İran arasında yaklaşık sekiz aydan
bu yana devam eden müzakereler sonucunda şekillendi. Taraflar
arasındaki ekonomik işbirliği görüşmeleri, geçtiğimiz Ocak ayında İran Dışişleri Bakanı Cevad
Zarif’in Moskova ziyareti sonrasında medyaya yansımıştı. Buna göre
İran ile Rusya, ayda yaklaşık 1,5
milyar dolarlık petrol karşılığında gıda ticareti yapacaklardı. Yeni
varılan mutabakat anlaşmasının
detayları henüz kesinleşmemekle birlikte iki ülkenin yaklaşık 20
milyar dolar hacminde bir ticaret
yapmayı planladığı ve Rusya’nın
günde 500,000 varil İran petrolü satın alacağı belirtiliyor. Bu da
ABD ve Batı yaptırımları ile karşı
karşıya olan İran’ın mevcut petrol
ihracatının yarısı gibi oldukça yüksek bir miktara tekabül ediyor. Bazı
kaynaklar ise şu anki görüşmelerin
Eylül-Ekim Cilt: 6 Sayı: 64
hacminin günde 50,000-60,000
varil İran petrolü çerçevesinde olduğunu belirterek yapılacak ticaretin hacminin düşük tutularak Rusya’nın İran’a uygulanan yaptırımlar
ile uyumlu şekilde hareket ettiğini
göstermek amacında olduğunu belirtiyorlar. Ancak hem Rusya’nın
hem de İran’ın halihazırda ABD
ve Batı Avrupa ile olan netameli
ilişkileri, söz konusu anlaşmanın
arka planının sorgulanmasına neden oluyor. ABD ve AB’nin ağır
yaptırımları nedeniyle 2010’dan
bu yana petrol ihracatı neredeyse
yarı yarıya düşen İran bir süreden
beri, hem nükleer soruna hem de
Eylül-Ekim Cilt: 6 Sayı: 64
yaptırımlara bir çözüm bulmak
amacıyla Rusya’nın da içinde olduğu P5+1 ülkeleri ile müzakere
ediyor. Rusya ise geçtiğimiz Şubat
ayında Kırım’ın ‘ilhakı’ ve Ukrayna
krizindeki rolü nedeniyle ABD ve
AB ile karşı karşıya geldi ve Batılı
ülkelerin çeşitli yaptırım ve yaptırım tehditleriyle karşılaştı.
İran-Rusya İlişkileri Bağlamında
Mutabakat Anlaşması
Hem İran’ın hem de Rusya’nın Batılı ülkelerin yaptırımları ile karşı
karşıya olduğu bir zamanda böyle önemli bir anlaşmaya varmış
olmaları, akıllarda iki ülkenin Batı
karşısında stratejik bir ortaklığa mı
girdiği sorusunu uyandırıyor. Bu
soruya cevap vermek için İran-Rusya ilişkilerinin seyrini hatırlamakta
fayda var.
İran ile Rusya, geçtiğimiz iki
yüzyılda birbirlerine zarar veren
gergin ve çalkantılı ilişkiler içinde
oldu. Rusya’nın yayılmacı politikası, hem Çarlık döneminde hem
de sonrasında İran’ın ulusal güvenliğini tehdit ediyordu. İkinci
Dünya Savaşı sırasında İran topraklarının kuzey yarısının Sovyetler Birliği tarafından işgali, İran
hafızasında acı bir dönem olarak
57
BÖLGESEL GELİŞMELER
yerini korumaktadır. 1979 İslam
Devrimi, “ne Doğu ne Batı” sloganı ile birlikte ABD’yi dünyanın
kötülüğü için çalışan ‘Büyük Şeytan’, komünizmin merkezi Sovyetler Birliği’ni ise ‘Küçük Şeytan’ ilan etmişti. Ancak İran’ın
bu çatışmacı duruşu, uluslararası
ilişkilerin gerçekleri karşısında daha pragmatik bir çizgiye kaydı ve
1986’da ‘Küçük Şeytan’ Rusya ile
geniş ölçekli bir ekonomik protokol imzalandı. İran’ın bu protokolü imzalama amacı İran-Irak
savaşında Rusya’nın Irak’a yardım
etmesini engellemekti. Rusya ise
İran’ın devrimci İslami yönetiminin Rusya’nın Afganistan’ı işgaline
göz yummasını istiyordu. 1989’da
dönemin İran Meclis Başkanı Haşemi Rafsancani’nin Rusya’ya yaptığı ziyaret, taraflar arasında imzalanan silah anlaşması ile karşılıklı
güven ekseninde iki ülke ilişkilerini güçlendirmek hedefindeydi. Bu
adımlara rağmen İran-Irak savaşında Rusya’nın Irak’a askeri destek
sağlamış olması İran’ın son iki yüzyıldır Rusya’ya karşı taşıdığı şüpheyi ve Rusya’nın güvenilmez olduğu
algısını körüklemişti. Bu nedenle
Sovyetler Birliği’nin dağılması İran
için Rus tehdidini zayıflattığından
bir rahatlama sağladı.
Soğuk Savaş sonrası yaşanan
jeopolitik değişim, İran ile Rusya
ilişkileri için daha uygun bir siyasi
zemin ve stratejik motivasyon sağladı. Her iki ülkede de ABD’nin
tek kutuplu hegemonyasına karşı
çok-kutuplu bir dünya arayışı hakim olmuştu. Rusya’nın ekonomik
krizi ve döviz ihtiyacı ile Orta Asya’da yeni kurulan Müslüman devletlerle iyi ilişkileri olan bir komşu
arayışı, İran’ın ise Rus silahlarına,
teknolojisine, bölgesel ve uluslararası alanda desteğine olan ihtiyacı
58
Soğuk Savaş sonrası yaşanan jeopolitik değişim,
İran ile Rusya ilişkileri için daha uygun bir siyasi
zemin ve stratejik motivasyon sağladı. Her iki
ülkede de ABD’nin tek kutuplu hegemonyasına
karşı çok-kutuplu bir dünya arayışı hakim
olmuştu.
ve Kafkasya ile Orta Asya’da Amerikan etkisinin sınırlanması arayışı
iki ülkeyi birbirine yakınlaştırdı.
Aynı zamanda iki ülke bu dönemde benzer güvenlik kaygılarına ve
özellikle Hazar petrolü ve doğal
gazının üretimi konusunda ortak
ekonomik çıkarlara sahiptiler ve bu
da aralarındaki pragmatik işbirliğini sürdürmeleri için itici bir güç
oluyordu.
1995’te Rusya, İran’ın Buşehr
nükleer santralinin yapımını üstlendi. Bu gelişme, ABD tarafından tepkiyle karşılandı. Rusya,
ABD’nin İran’a nükleer teknoloji satışını durdurması yönündeki
isteğini reddettiğinde Rusya-İran
ilişkileri yeni bir aşamaya girdi.
Aynı yıl, Rusya’nın 200 nükleer
bilim insanı İran’da çalışmaktaydı
ve Rusya, İranlı bilim insanlarının
nükleer teknoloji konusunda eğitimini üstlenmişti. 2000 yılında
Rusya’nın İran’a silah satışını öngören yeni bir anlaşmanın imzalanması ile iki ülke arasındaki stratejik işbirliği perçinlenmiş oldu. Bu
anlaşma ile 1995 yılında ABD ile
Rusya arasında imzalanan ve Rusya’nın İran’a askeri malzeme satışını engelleyen Gore-Chernomyrdin
sözleşmesi geçersiz kılınmıştı. Rusya, ABD’nin çağrısıyla başlatılan
NATO’nun doğuya yayılma politikasına karşılık ABD ve Batı karşıtı
İran ile işbirliği yaparak bölgesel
dengeyi koruma çabasına girmişti.
İran ise Orta Asya ve Kafkaslar’da Rusya’nın çıkarlarına aykırı
hareket etmemek için özen gösteriyordu. 1991’de Azerbaycan bağımsızlığını ilan ettiğinde İran, Sovyetler Birliği’nin dağıldığının resmen
ilan edilmesine kadar Azerbaycan’ı
tanımamıştı. Azerbaycan’ın Türkiye ve ABD ile yakınlaşmasına karşılık İran Dağlık Karabağ sorununda
Ermenistan ve Rusya’ya paralel bir
politika izledi. Böylece İran, adeta
Ermenistan’ın dünyaya açılan kapısı oldu.1995’te Ermenistan ile
İran arasında Ermenistan’a elektrik ve doğal gaz satışı ve gaz boru
hattı inşası gibi çok sayıda ticaret
anlaşması imzalandı. Benzer şekilde Tacikistan’daki iç savaş sırasında
Rusya’nın çıkarları doğrultusunda
İslami muhalefete karşı Tacikistan
hükümetini destekler bir tavır almış ve arabuluculuk rolü üstlenmişti. İran yönetimi, Rusya’nın
Çeçenistan’ı ‘işgali’ sırasında Rusya’yı kınamadığı gibi Çeçenistan
meselesini Rusya’nın iç işi olarak
gördüğünü açıklamıştı.
İki ülkenin giderek aynı düzleme kayan stratejik ve ekonomik
çıkarları, bölgede ABD nüfuzunun
engellenmesi, aşırı dini-Selefi hareketlerin etkisizleştirilmesi ve Taliban yönetimindeki Afganistan’ın
neden olduğu istikrarsızlığın bertaraf edilmesi gibi unsurları da kapsamaya başladı. Özellikle ABD’nin
eski Sovyet coğrafyasındaki
Eylül-Ekim Cilt: 6 Sayı: 64
İki ülkenin giderek aynı düzleme kayan stratejik
ve ekonomik çıkarları, bölgede ABD nüfuzunun
engellenmesi, aşırı dini-Selefi hareketlerin
etkisizleştirilmesi ve Taliban yönetimindeki
Afganistan’ın neden olduğu istikrarsızlığın
bertaraf edilmesi gibi unsurları da kapsamaya
başladı. Özellikle ABD’nin eski Sovyet
coğrafyasındaki etkisinin artmasından duyulan
ortak kaygı, İran ile Rusya’yı jeopolitik çıkarları
doğrultusunda yakınlaştırmıştı.
etkisinin artmasından duyulan ortak kaygı, İran ile Rusya’yı jeopolitik çıkarları doğrultusunda yakınlaştırmıştı. İki ülke de bu şekilde
bölgede ABD gücünün artmasına
karşı bir dengeleme siyaseti izledi.
Ancak İran ile Rusya, ABD ortak
tehdidine karşı işbirliği yaparken
birinin ABD ile yakınlaşması durumunda iki ülke ilişkileri bundan
olumsuz etkilenecekti. Nitekim
1997’de İran Cumhurbaşkanlığına
seçilen Hatemi’nin ABD ile yakınlaşma çabasına girmesi, Rusya’nın
İran üzerindeki etkinin azalmasından endişe ettiği bir dönemi beraberinde getirdi.
İran’ın nükleer programı konusunda ise Rusya, her ne kadar
İran’ın şeffaf bir program yürütmesi konusunda uyarılarda bulunmaya devam etse de nükleer işbirliğini
sürdürme kararlılığını göstermiştir.
Ancak öte yandan İran’ın nükleer
programı konusunda bilgi akışını
sürdürmek için ABD, Almanya,
Fransa, İngiltere gibi ülkelerle ikili
diyalogunu geliştirmeye çalışmıştır.
İran’ın ABD’nin katı yaptırımlarıyla karşı karşıya olduğu ve nihayetinde 2013 yılının Kasım ayında
P5+1 ülkeleriyle anlaşma masasına
Eylül-Ekim Cilt: 6 Sayı: 64
oturduğu süreçte Rusya, ABD
önceliğindeki BM yaptırımlarına
gönülsüz bir destek vermiş ve İran
ile olan nükleer işbirliğini sürdürmüştür. Ancak P5+1 arasında yer
alarak İran ile anlaşma masasında
olmaya ve İran’ın nükleer faaliyetlerinin denetlenmesine dair tavrını
sürdürmeye de devam etmiştir.
Stratejik Ortaklık mı?
İran-Rusya ilişkilerinde 1980’lerde
başlayan ve özellikle Soğuk Savaş
sonrası dönemde giderek artan askeri ve ekonomik işbirliği, iki ülkenin de Batı’nın küresel sistemdeki
hegemonyasına muhalif duruşu
nedeniyle yakından takip edildi.
İran ile Rusya arasındaki stratejik
bir ortaklık mı kuruluyor sorusu
sıklıkla gündeme geldi. İki ülkenin
de Doğu’nun zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip büyük
ülkeler oluşu bu algıyı güçlendirdi.
Bununla birlikte iki ülke arasındaki ilişkiyi stratejik ortaklık olarak
addetmek zordur. Son yirmi yıldır
İran ile Rusya arasında stratejik bir
işbirliği geliştirildiği yorumu ise
daha doğru bir okumadır.
İran ile Rusya, Rusya’nın İran’a
yönelik yayılmacı siyaseti nedeniyle birbirlerine güvenmeyen iki ülkedir. Safevi hanedanlığı zamanından beri İran için Rusya tehditkar
bir komşudur ve Rusya’yı anarken
‘meşum Rusya’ tabiri kullanılagelmiştir. 1980’lerin ortalarından
itibaren İran ile Rusya arasında
giderek artan ekonomik ve siyasi
işbirliği, İran için bu algının gölgesinde gelişmektedir.
Nitekim Buşehr reaktörünün
İran’a tesliminin yaklaşık on yıllık bir gecikmeyle gerçekleşmesi
ve reaktörün ancak 2013 yılında
işler hale gelebilmesi, 2007 yılında Rusya’nın İran’a satmak üzere
anlaştığı füze savunma sistemlerini
BM Güvenlik Konseyi yaptırımları
nedeniyle teslim etmemiş olması
gibi gelişmeler İran tarafından hoşnutsuzlukla karşılansa da şaşırtıcı
değildir.
İran ile Rusya arasındaki mevcut ilişkiler iki ülkenin ortak güvenlik kaygıları, karşılıklı ticari
çıkarları ve hem Orta Asya hem
de Ortadoğu bölgelerindeki çıkarlarının kesişmesi ile doğru orantılı
olarak gelişmektedir. Son varılan
mutabakat anlaşması da bu çerçevede değerlendirilmelidir. İran ile
Rusya’nın stratejik bir işbirliği içinde oldukları aşikar olmakla birlikte
ikili ilişkileri etkileyen faktörlerde
yaşanacak olumsuz bir değişim ilişkileri de olumsuz etkileyecektir.
Dolayısıyla bu anlaşma, yapısal ve
kalıcı bir İran-Rusya ortaklığının
göstergesi olarak değil, iki ülkenin
ekonomik ve stratejik çıkarlarının
kesişmesi nedeniyle başvurdukları kazan-kazan siyasetinin sonucu
olarak okunmalıdır.
ORSAM Danışmanı, ODTÜ
Uluslararası İlişkiler Bölümü
Araştırma Görevlisi
59